Araç Muayenesi Hizmetinin Özelleştirilmesi

Benzer belgeler
ARAÇ MUAYENE HİZMETİNİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ BAŞVURULARI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI MERCİİ

TÜRK HUKUK DÜZENİNİN YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI (2) Dr. Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

İdari Yargının Geleceği

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19


Türk Rekabet Hukukunda Tekerrür

REKABET KURULU KARARI

D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2011/10572

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

Sirküler Rapor / NO LU KURUMLAR VERGİSİ KANUNU SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

: Büro Çalışanları Hak Sendikası (Büro Hak-Sen) GMK Bulvarı 40/2 Kat 2 Maltepe / ANKARA

SONRADAN KONTROL VE RİSKLİ İŞLEMLERİN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

T.C.... ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÖZEL HUKUK ANABİLİM DALI

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

T.C. DA N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler: İndirimli Oran, Katma Değer Vergisi İade, 99 Seri No lu KDV Tebliği Özeti :

TARİHLİ RESMİ GAZETEDE. Hizmet Alımı İhale Uygulama Yönetmeliğinde Değişikliklerin Yapılmasına İlişkin Düzenlemeler Yayımlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi Kararlarının Devam Eden Davalara Etkisi

DİKEY INTERNATIONAL Law & Consultancy ULUSLARARASI TAHKİM KURUMUNUN YİD SÖZLEŞMELERİNDE UYGULANABİLİRLİĞİ

KURUM TABİPLERİ VE İŞYERİ HEKİMLERİNİN YETKİLENDİRİLMİŞ AİLE HEKİMİ OLMASI ZORUNLU D E Ğ İ L D İ R.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

24 Aralık 2007 PAZARTESİ. Sayı : MAHKEMESİ KARARI. Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İTİRAZIN KONUSU :

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

KANUN NO: 3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

karar vermiş ve bu Karar, 8 Ocak 2010 tarihinde yürürlüğe girmişti.

KAMU İHALE KURULU KARARI

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ BAŞKANLIĞINA

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

T.C. DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2004/4439 İTİRAZ YOLUYLA ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASI KARARI

SİRKÜLER İstanbul,

Özet : Hakim ve savcıların havaalanlarında VIP uygulamasından yararlanamayacağı

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete

DEVLET MEMURLARININ TEDAVİ YARDIMINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Cuma, 03 Nisan :58 -

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

Esas Sayısı : 2015/88 Karar Sayısı : 2016/156

Dosya Sayısı : (Özelleştirme Nihai Bildirim) Karar Sayısı : 06-08/98-26 Karar Tarihi :

İdare Hukuku Ve İdari Yargı Alanında Anayasa Değişikliği İle İlgili Bazı Öneriler

Mevzuat Bilgilendirme Servisi

ifadesi ile cihazların ve belgelerin özellikleri başlıklı 2.1 inci maddesinin (a) bendi ile TÜRK MİLLETİ ADINA

Emrah URAN TÜRKİYE DEKİ BAĞIMSIZ İDARİ OTORİTELERİN İDARİ YAPTIRIM YETKİSİ

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

Şirketin Son Durumunu Gösterir Ticaret Sicil Gazetesinin Verilmemesi Eksiklik Midir?

TARİHLİ RESMİ GAZETEDE Çerçeve Anlaşma İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Düzenlemeler Yayımlanmıştır.

4501 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YABANCILIK UNSURU Cem Çağatay ORAK

İhale İşlemleri Açısından İş Ortaklığı

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

Durdurulmasını İsteyenler : 1- Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği

27 Eylül 2008 CUMARTESİ. Resmî Gazete. Sayı : YÖNETMELİK. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: ALT İŞVERENLİK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /53,59

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI : S.K

Prof. Dr. TURAN YILDIRIM. Yrd. Doç. Dr. H. EYÜP ÖZDEMİR. Doç. Dr. MELİKŞAH YASİN İDARE HUKUKU II

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

: Karabük Valiliği İl Defterdarlığı - KARABÜK

KADIN İŞÇİLERİN GECE POSTALARINDA ÇALIŞTIRILMASINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/120 Ref: 4/120

1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler

FİNANSAL KİRALAMADA SAT GERİ KİRALA İŞLEMLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (II)

MAHALLİ İDARELERE HİZMET DERGİSİ ARALIK 2009 TARİHLİ SAYISINDAN BELEDİYELERCE ŞİRKET KURULMASI

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

2. BA BS FORMLARINA İLİŞKİN USULSÜZLÜK CEZASI UYGULAMASINDA LEHE OLAN HÜKÜMLER

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN (DAVACI):

TÜRK MİLLETİ ADINA. Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...V KISALTMALAR... XIII GİRİŞ... 1

KOLLUK KONUSUNA İLİŞKİN KAVRAMLAR LİSTESİ

SAĞLIK HİZMETLERİNİN ÖZEL HUKUK KİŞİLERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLMESİ

Bazı makalelerde, bu iptal kararı ile kanuni temsilcilerin geçmişe yönelik sorumluluklarının kalktığına dair yorumlar okuyoruz.

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık

TURİZMİ TEŞVİK KANUNU NUN CEZAİ HÜKÜMLERİ

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun;

Transkript:

Araç Muayenesi Hizmetinin Özelleştirilmesi Page 1 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi ARAÇ MUAYENE HİZMETİNİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ Privatization of Vehicle Inspection Services Dr. Sedat ÇAL I. Giriş ve Kısa Tarihçe, II, Yasal Dayanak, III. Anayasa ve Uluslararası Andlaşmalar ile İdare Hukuku İlkeleri Yönünden Değerlendirme, 1. Anayasa ve Uluslararası Andlaşmalar, 2. İdare Hukuku İlkeleri, (a) Takdir Yetkisi, (b) Kolluk Faaliyeti, IV. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararlarının Değerlendirilmesi, V. Özelleştirme Kavramı Bakımından Değerlendirilmesi, VI. Sonuç ve Nihai Değerlendirme ÖZET Ülkemizde devlet eliyle gerçekleştirilen araç muayenesi hizmetinin özelleştirme adı altında bir özel sektör konsorsiyumuna 20 yıl süreyle ve tekel hakkı tanınmak suretiyle devredilmesine yönelik işlemler uzun süren çalışmalar ve yargısal süreç sonrasında tamamlanarak devir işlemleri gerçekleştirilmiş bulunmaktadır. Ülke genelinde oluşturulan iki bölgede bundan sonra yasa gereği yapılması gereken araç muayenesi hizmeti, bundan böyle her iki bölgede hizmet sunma hakkının verilmesine yönelik ihaleyi kazanan aynı şirket tarafından tekelci bir yapı içerisinde sunulabilecektir. Pazar içerisinde rekabeti içermeyen bu işlem, özelleştirme olarak betimlenemeyeceği gibi, anayasal ekonomik özgürlükler ve bu meyanda temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası andlaşmalara aykırılığı * Kıdemli Uzman - Yatırımlar Direktörlüğü, Enerji Şartı Sekretaryası (Senior Expert -Investment Directorate, Energy Charter Secretariat), Boulevard de la Woluwe, 56, Woluwe Saint-Lambert 1200, Brüksel; Tel: 00 32 2 775 98 59. Eleştiri ve yorumlar için: cal@encharter.org veya sedatcal@gmail.com. 63 Page 2 1 / 42

ÇALAÜHFD Yıl 2008yönünde kuşkular doğurmaya elverişlidir. Bahsekonu işlemde anayasa vei dare hukuku ilkeleri dikkate alınarak, hukuki ve iktisadi açıdan ayrıntılı bir değerlendirmeye gidilmesi gereksiniminin kaçınılmaz olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler : Araç muayenesi, kamu hizmeti, imtiyaz, özelleştirme, rekabet ABSTRACT Following a lengthy preparation period and legal challenges, transfer of operational rights to a private consortium for vehicle inspection services previously carried out by the state for 20 years in Turkey has been finalized, and transfer procedures were completed recently under the privatization concept, yet under a monopoly. The consortium now has the monopoly over two regions established countrywide subsequent to a tender to provide such inspection services that are mandatory by law. It is suspicious in that it only entails competition for the market and yet labeled as privatization, provoking concerns regarding constitutional economic rights conflicting with international treaties on basic rights and freedoms. Therefore, it inevitably calls for a detailed evaluation from the law and economics perspective in the light of constitutional and administrative law principles. Keywords: Vehicle inspection, public service, concession, privatization, competition I. Giriş ve Kısa Tarihçe Ülkemizde motorlu araçların teknik olarak trafiğe çıkmaya elverişli olduklarına dair tetkikler, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) nun Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) nün görev ve yetkilerini düzenleyen 7. maddesinin (j) bendindeki tescile bağlı araçların muayenelerini yapmak veya yaptırmak hükmü uyarınca KGM tarafından yapılmaktaydı. Buna karşın, bahse konu hizmetin anılan Genel Müdürlükçe yeterli ölçüde verilememesi gerekçesiyle bu hizmetin özel 2 / 42

sektör eliyle gerçekleştirilmesinin düşünüldüğü görülmektedir. Söz konusu işlem, kamu elindeki bir mamelekin özel sektöre aktarılmasını içeren bir özelleştirme eyleminden ziyade, sadece bir hizmetin sunulması hakkının özel sektöre özelleştirme adı altında satılması ndan başkaca bir şey olmayıp, idarenin bu yönde bir düşünsel arka plana sahip olduğu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) tarafından yapılan bir açıklamada da sarahaten zikredilmektedir. 1 ÖİB nın bir başka ifadesinde de araç muayenesi 1 Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, basına yaptığı bir açıklamada, kamu mallarının özelleştirilmesinden sonra artık sıranın hizmette özelleştirmeye geldiğini beyan 64 Page 3 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi istasyonlarının özelleştirilmesi işlemiyle ilgili olarak... ihale sonucu hizmetin yapılmasını satın alacak kuruluş ibaresine yer vermek suretiyle konunun bir hizmeti sunma hakkının, yani bir ruhsat verme işleminin satılması olduğunu açıkça vurgulamaktadır. 2 Nitekim, ÖİB tarafından Danıştay a gönderilen 23 Mart, 2005 tarihli yazıda, ülkemizde araç muayene hizmeti halen, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından bina, cihaz ve sayı bakımından yetersiz muayene istasyonlarında, hiç bir alet kullanılmadan gözle yapılmakta (olup), 2003 yılı sonu itibariyle tescilli araç sayısı yaklaşık 6,5 milyon adet ve muayene edilen araç sayısı 2,7 milyon adettir... Yapılan muayene sonucu aracın teknik aksamlarında bir sorun olup olmadığı, güvenliği tesbit edilemediğinden... araç muayene istasyonlarının yatırım ihtiyacı bulunduğu tesbit edilmiş, ancak kamu kaynaklarının verimli kullanılması prensibi çerçevesinde bu alana kaynak aktarılması uygun görülmediğinden özel sektör aracılığı ile bu yatırımın yapılması ve bu hizmetin verilmesi öngörülerek Araç Muayene İstasyonları Hizmeti özelleştirilmesi ülkemizin gündemine gelmiştir 3 denilmektedir. Konuya ilişkin ilk hazırlıklar 2000 yılında başlamış ve bu hizmetin 15 yıl süreyle özel sektöre bırakılması öngörülmüş; bu meyanda 2001 yılında çıkılan ihaleyi 50 milyon ABD Doları bedel üzerinden X Türk-Avusturya 3 / 42

konsorsiyumunu kazanmıştır. Bununla birlikte, bu sürecin hemen akabindeki seçimlerden sonra ortaya çıkan iktidar değişikliği sonrasında yeni hükümetin ilgili Bakanınca konu ile ilgili şikayet var gerekçesiyle müfettiş soruşturması açıldığı, müfettiş incelemesinde bahse konu ihaleyle ilgili bir kusurun bulunmadığı ve fakat bu iş özel sektöre devredilmez ve devlet tarafından yapılmaya devam edilirse devlet 147 trilyon kazançlı çıkar gerekçesiyle ihalenin iptalinin önerildiği, 4 dönemin (yeni) Bakanı tarafından da bu öneri gerekçe tutularak ihalenin peşkeş vardı 5 gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, bahse konu iptal kararı aleyhine o dönem yapılan ihaleyi kazanan konsorsiyumun idari yargıda iptal talebiyle dava açma yoluna gittiği ve bunun sonucunda da Danıştay 8. Dairesince iptal kararının hukuki olmadığı ve kamu yararı taşımadığı yönünde karar verildiği belirtilmektedir. 6 etmektedir (Boyacıoğlu, Hacer; Bu yoğunlukta Tekel i satamam, sıra hizmette özelleştirmeye geldi, Referans Gazetesi, 17 Nisan, 2007). 2 Bkz. ÖİB, Araç Muayene İstasyonlarının Özelleştirilmesi (www.oib.gov.tr/duyuru/2004-10-21_encok_soru.htm). 3 Danıştay 1. Dairesi nin 18 Mayıs, 2005 tarih ve E. 2005/307, K. 2005/668 sayılı kararı. 4 Bkz. (57. Dönem Ulaştırma Bakanı) Abdülkadir Akcan tarafından 14 Ocak, 2005 tarihinde yapılan Araç Muayene İstasyonları İhaleleri Konusunda Basın Açıklaması (www.mhp.org.tr/basinaciklamalari/basin2005/pages/bsaciklama14012005.php). 5 Bkz. Levent, Sefer; Gündem, Referans Gazetesi, 18 Mart, 2005. 6 Abdülkadir Akcan ın 14 Ocak, 2005 tarihli Basın Açıklaması, op. cit. 65 4 / 42

Page 4 ÇALAÜHFD Yıl 20082001 yılındaki ihalenin iptali üzerine bu defa konunun KGMuhdesinden alınıp, ÖİB na aktarılması yönünde bir tercih değişikliğine gidilmiştir. Bu yöndeki çalışmalarını KGM ile işbirliği içerisinde yürüterek tamamlayan ÖİB, bu hizmetin özel sektör tarafından verilmesini teminen özelleştirileceğini, bu amaçla ülkemizin iki ana bölgeye ayrılacağını ve her iki bölgede sabit ve seyyar muayene istasyonları kurulmasının öngörüldüğünü, bu doğrultuda 2918 sayılı Kanun da yapılan düzenlemelerle araç muayene istasyonları/hizmeti hakkında KGM nün görevinin kaldırılarak bu istasyonların işletme ve çalışma yönünden denetlenmesi görevinin Ulaştırma Bakanlığı na verildiğini, taşıt sınıfına göre muayene ücretleri, muayene gelirinin kamu ile paylaşım oranları ve uygulanacak cezaların belirlendiğini, özel sektöre hiçbir kamu malının verilmediğini, sadece bu hizmetin gördürülmesi işinin 20 yıllığına verilmekte olduğunu ifade etmektedir. 7 Nitekim, ÖİB tarafından iki bölge halinde ülke çapındaki bu hizmetin özelleştirilmesi için ihaleye çıkılmış olup, toplam 613.5 milyon ABD Dolarıyla X konsorsiyumunun her iki bölge ihalesini de kazandığı bildirilmektedir. 8 Sonuç olarak, gerekli hazırlık sürecinin ikmal edilmesinin akabinde ilgili şirket ile idare arasındaki İmtiyaz Sözleşmeleri 15 Ağustos, 2007 tarihinde imzalanmış ve sözleşme bedeli de peşin olarak tahsil edilmiştir. 9 Konuya ilişkin olarak, ÖİB tarafından başvurulan Rekabet Kurumu (RK) nun bu hizmetin tekel niteliğinde olduğu ve bu nedenle verilecek hizmetin imtiyaz niteliği taşıdığı görüşüne istinaden ÖİB nın, 4046 sayılı Kanun un 15. maddesi uyarınca ihale sonucunda hazırlanan sözleşmeyi görüşünü almak üzere Danıştay a ilettiği anlaşılmaktadır. ÖİB nın bu hizmetin özelleştirilmesini imtiyaz olarak addetmemiş olması ve ancak RK nun uyarısından sonra bu görüşe itibar ederek Danıştay ın görüşünü alma ihtiyacını duyma noktasına gelmiş bulunması dikkat çekicidir. Bize göre, ülkemizin nispeten yeni 10 kurumlarından biri olarak RK, imtiyazın çağdaş bir yorumuna gitmiş ve imtiyaz ile tekel kavramları arasında bağ kurarak isabetli bir teşhiste bulunmuştur. Nitekim, biz de 7 5 / 42

Bkz. Danıştay 1. Dairesi nin 18 Mayıs, 2005 tarih ve E. 2005/307, K. 2005/668 sayılı kararı. Danıştay 1. Dairesi nin bu kararı, ayrıca Danıştay İdari İşler Kurulu nun 16 Haziran, 2005 tarih ve E. 2005/1, K. 2005/1 sayılı kararıyla da aynen onaylanmıştır (bkz. Danıştay 1. Dairesi nin 26 Eylül, 2005 tarih ve E. 2005/754, K. 2005/1075 sayılı kararı). 8 Bkz. Hürriyet Gazetesi, 21 Aralık, 2004. 9 Bkz. ÖİB, 15 Ağustos, 2007 tarihli Basın Açıklaması (www.oib.gov.tr). 10 Ülkemizde Rekabet Kanunu çıkarılarak bu çerçevede işlev görmesi öngörülen RK nun oluşturulması daha ancak 1995 yılında (o da, Avrupa Birliği sürecine uyum sağlamayı teminen bir nevi zorunluluk olarak!) gerçekleştirilebilmişken, ABD nde rekabeti sağlamayı teminen tekelleşmeyi-kartelleri önlemeye yönelik Sherman Yasası ( Sherman Act ) nın 1895 yılında istihsal edilmiş olması, ülkemizin bu konuda ne denli geride kaldığının bir işareti olarak algılanabilir. 66 Page 5 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi imtiyazın ayrıcalık yaratan her konuda/işlemde kural olarak- var olacağı görüşündeyiz. 11 Mamafih, aynı RK konuya ilişkin kararında kanaatimizce isabetsiz bir nihai değerlendirmede bulunmuş ve tüm dikkatini işlemin ülke çapında iki ayrı bölgede tekel kılınarak gerçekleştirilmesinin uygunluğu üzerinde yoğunlaştırma sürecine girmiştir. Oysa, havaalanı terminal işletmeciliği gibi tekelci bir sektörde, iki adet havaalanının aynı şirkete devredilmesine yönelik olarak Slovakya Cumhuriyeti nde son zamanlarda vuku bulan ve tekel oluşturma yönünde değerlendirmelere konu edilen tartışmalar 12 ışığında, özü itibariyle rekabete açık bir sektör mahiyetindeki araç muayenelerinin özelleştirilmesinde RK nun bu duruma yeterli vurgu yapmaktan çekinmesi ve sanki öz olarak tekele konu bir faaliyet alanından bahsedilmekte imişcesine, ülkenin tamamını kapsayan iki bölgenin aynı işletmeciye verilmesinin rekabet ortamını ihlal edip etmediği konusuna saplanıp kalması, sadece talihsizlikle açıklanamayacak kadar büyük bir hata olmuştur. Anlaşıldığı kadarıyla, RK burada idarenin tercih hakkına 6 / 42

müdahalede bulunmuş olmak gibi algılanmaktan sarf-ı nazar etmek istemiştir. Öte yandan, AB ne uyum sürecinde mevzuatını AB mevzuatı ile uyumlaştırma çabası içerisindeki ülkemizde, konuya AB kuralları açısından da bakma zorunluluğu bulunmaktadır. Özel tekel bir yana, kamu tekelleri dahi söz konusu oldukta, AB nin kurucu Roma Andlaşması nın 86/2. maddesi genel ekonomik yarara ilişkin hizmetler ile mali nitelikli, yani gelir amaçlı tekeller şeklinde bir ayrıma gitmekte olup, ikinci türden tekellerin artık AB nde savunulur olmaktan çıktığı ve devletin gelir amacıyla piyasayı bozmak yerine vergi toplayabileceği fikri kabul görmektedir. 13 Birinci tür teşebbüsler bakımından genel ekonomik yarar kavramı gündeme gelmektedir ve bu meyanda özellikle tekelin gerekli olması, yani serbest rekabete daha az zarar verecek şekilde kurgulanmasının olanaksız bulunması koşulu getirilmektedir. 14 Doğaldır ki, araç muayene istasyonları işletmeciliğinin özel sektör eliyle tekel olarak görülecek bir faaliyet şeklinde kurgulanması, öncelikle tekel konusu kılınması bakımından gerekliliği, yani serbest 11 Bkz. Çal, Sedat; İmtiyaz ve Kamu Hizmeti Kavramlarına Analitik Bir Yaklaşım Önerisi ve Bu Bağlamda Enerji Sektöründe Karşılaşılan Sorunlara Getirilebilecek Çözüm Üzerinde Denemeler, Finans Dünyası Dergisi, İstanbul, 1998, Sy. 100, s. 194. Öğretide de aynı yönde yorumlarda bulunulduğu dikkat çekmektedir; buna göre özel sektör... tekel hakkı, kamulaştırmadan istifade etme, alım güvencesi, tek yanlı fiyat belirlenmesi gibi kamusal ayrıcalıklardan yararlan(maktadır) (bkz. Karahanoğulları, Onur; Kamu Hizmeti (Kavramsal ve Hukuksal Rejim), Turhan Kitabevi, Ankara, 2002, s. 320). 12 Ayrıntılı bilgi için bkz. Slovakia Will Not Appeal Antitrust Clearance of Kosice Airport Sale to TwoOne, AFX News Limited, 30 Ağustos, 2006 (http://www.forbes.com/business/ feeds/afx/2006/08/30/afx2983303.html). 13 Bkz. Ege, Yavuz; Avrupa Birliği ve Türkiye de Kamu Teşebbüsleri, Yasal Tekeller ve Rekabet, Rekabet Dergisi, Sy. 9, Ocak-Mart 2002, s. 10, 11. 14 İbid, s. 13. 67 Page 6 7 / 42

ÇALAÜHFD Yıl 2008rekabete daha az zarar verecek şekilde kurgulanmasının olanaksız bulunması önkoşulu bakımından AB ndeki yaklaşıma aykırı düşmektedir. Zira, bu hizmetin özel sektör eliyle serbest rekabet koşullarında gerçekleştirilmemesi için bir gerekçeye henüz- tesadüf edilememiştir. Öte yandan, bahse konu faaliyet, yukarıdaki açıklamalar ışığında AB hukuku açısından gelir amaçlı tekel sınıfına girecek şekilde yorumlanabilecek ise, AB uygulamasında bu tür bir uygulamanın savunulur olmaktan çıkmış olduğunu yeniden vurgulamakta yarar görürüz. Öte yandan,... Türk İdare Hukukunda (da) kâr (gelir) amacıyla kamu hizmetinin kurulamayacağı... söylenebilir. 15 Bu yaklaşımdan hareket edilecek olursa, bir kamu hizmeti olduğu üzerinde tereddüt edilmeyen araç muayene istasyonu işletmeciliği faaliyetinin özel sektöre tekel kısıtı içerisinde verilmesi bağlamında, gelir amacı güdülemeyeceği ilkesine uyulması gerekliliğinden söz etmek mümkündür. Öte yandan, araç muayenesine benzer durumdaki yeminli mali müşavirlik hizmetinin ülke genelinde bir tekel olarak kurgulanmak suretiyle özel teşebbüse verilmesi yöntemine gidilmesi düşünülmez iken, araç muayenesinde bu yola gidilmesini haklı kılabilecek bir hususu tahayyül etmek dahi güçtür. Şayet araç muayene istasyonlarının yatırım gerektirdiği anlayışına dayanılacak ise, bu sav yeterince ikna edici olmaktan beridir. Zira, anılan istasyonların birim bazında maliyetleri sıradan bir özel ticari girişim için gereken maliyetlerden daha fazla asla- değildir. Giderek, maliyet ve finansman temelli gerekçelerin, daha daha ziyade bu yönde kamuoyundaki yeterli bilgi birikimi eksikliğinden kaynaklanan asılsız, dayanaksız bir mitos un suiistimali anlamına geldiği yönündeki inancımızı da vurgulamakta yarar görmekteyiz. 16 II. Yasal Dayanak ÖİB tarafından bahse konu işlemin gerçekleştirilebilmesine dayanak olarak öncelikle 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ortaya çıkmaktadır. Bahse konu Kanun un 15. maddesine göre; kamu hizmeti gören tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri üreten kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müessese, bağlı ortaklık, işletme ve işletme birimlerinin, işletme hakkının verilmesi veya kiralanması ve mülkiyetin devri dışındaki benzeri diğer yöntemlerle özelleştirilmesinin bu Kanun hükümleri 8 / 42

çerçevesinde yapılacağı, genel ve kamu bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların sadece tekel niteliğindeki mal ve hizmet üretim 15 Tiryaki, Refik; Ekonomik Özgürlüklerin Anayasal Rejimi, Doktora Tezi, AÜ SBE, 2007, s. 276 (yayımlanmamıştır). 16 Bu konuda ayrıntılı bir değerlendirme için bkz. Çal, Sedat; Kamu Hizmetlerinin Özel Sektör Tarafından Finansmanı ve İşletilmesi Bağlamında İmtiyaz ve Kamu Hizmeti Kavramlarının 1999 Yılı Anayasa Değişiklikleri Çerçevesindeki Değişimi ve Dönüşümü, Doktora Tezi, AÜ SBE, 2007. 68 Page 7 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi faaliyetleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim birimlerinin imtiyaz addolunacağı, bunların dışındakilerin imtiyaz sayılamayacağı, bu madde gereğince imtiyaz sayılan faaliyetlerle ilgili olarak yapılacak anlaşma ve sözleşmelerin imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri mahiyetinde olduğu, diğer kanunların bu hususları düzenleyen özel hükümlerinin saklı olduğu, bu madde gereğince işletme hakkı verilmesi, kiralanması ve benzeri diğer yöntemlerle kullanma hakkının devri süresinin 49 yılı geçemeyeceği hükme bağlanmıştır. Nitekim, bahse konu madde uyarınca, anılan Kanun çerçevesinde kurulmuş bulunan Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından konuya ilişkin olarak verilen kararda 17,... Araç Muayene İstasyonları nın / Hizmetinin mülkiyetin devri hariç kiralama, işletme hakkı devri, mülkiyetin gayri ayni haklarının tesisi ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar yöntemlerinden biri veya birkaçının birlikte veya ayrı ayrı uygulanması suretiyle özelleştirilmesine, özelleştirme işlemlerinin 12 ay içerisinde tamamlanmasına karar verilmiştir ifadesi yer bulmaktadır. Yukarıdaki bu ifadelere bakıldığında ilk göze çarpan husus, ÖİB nın yetkilendirildiği ve görevlendirildiği konuların, devlet eliyle görülmekte olan bir kamu hizmeti bağlamında, bu hizmete ilişkin kamu kurum ve kuruluşları ile bunların anılan hizmetin yürütülmesine yönelik uhdelerinde bulundurdukları mamelekin özel sektöre devredilmesini 9 / 42

teminen özelleştirilmesiyle ilintili olduğu hususudur. Nitekim, 4046 sayılı Kanun da yer alan tüm ifadeler ve bu meyandaki düzenlemenin tamamı, bir kamu mamelekinin özel sektöre devredilebilmesine yönelik hükümler kataloğundan başka bir şey değildir. Dikkat edilirse, bahse konu maddede yer verilen husus, münhasıran bir mamelekin mülkiyetin devri hariç kiralanması, işletme hakkının devri, mülkiyetin gayri aynî haklarının tesisi gibi yöntemler kullanılmak suretiyle özel sektöre devredilmesinden ibarettir! Burada özellikle vurgulamaya çalıştığımız husus şudur: Anılan Kanun da belirtilen, bir kamusal mamelekin dışında, münhasıran bir hizmetin herhangi bir kamu mameleki söz konusu olmaksızın- özel sektör eliyle gördürülebilmesini teminen özel sektöre ruhsat verilmesinin ihsan edilmesi değildir. Sözgelimi, bankacılık hizmeti gibi mali piyasalarla ilgili olarak, idarece ruhsat verilmesi işleminin ÖİB eliyle 4046 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilecek bir özelleştirme ye tâbi tutulması söz konusu edilmemektedir. Benzer şekilde, konusuna bağlı olarak ilgili bakanlıklar eliyle ruhsat verilen her türlü sair ticari faaliyet alanında ruhsat verilmesinin özelleştirme adı altında bu Kanun kapsamında ele alınması da olanak 17 Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) nun 22 Eylül, 2003 tarih ve 2003/64 sayılı kararı (25 Eylül, 2003 tarihli RG de yayımlanmıştır). 69 Page 8 ÇALAÜHFD Yıl 2008dışıdır. Sözgelimi, otomotiv yatırımında bulunmak isteyen bir girişimcininb u Kanun kapsamında ÖİB ndan ruhsat alabilmesi ve bu konunun özelleştirme olarak ÖİB tarafından gerçekleştirilmesi düşünülemez dahi! Dolayısıyla, bütün bunlardan çıkacak doğal sonuç, araç muayene istasyonlarının işletmesinin devredilmesinde kamu tarafından herhangi bir kamusal mamelekin özel sektöre devredilmesi söz konusu olmadığı veçhile, sadece işletme hakkının, yani işletmecilik için gereken ruhsatın verilmesinin anılan kanun kapsamında yasal dayanağının bulunmadığı, en azından bu keyfiyetin yargı mercilerince incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği hususudur. Öte yandan, anılan işlemin bir başka yasal dayanağını teşkil eden KTK nun 8. maddesinin (c) fıkrasında,... tescile bağlı araçların muayenelerini yapmak ve yaptırmak, muayene istasyonlarını denetlemek 10 / 42

Ulaştırma Bakanlığı nın görev ve yetkisi altında bırakılmaktadır. KTK nun 35. maddesinde de... yönetmelikler doğrultusunda aranan nitelik ve şartlara uygunluğun saptanması sonucunda işletme belgesi Ulaştırma Bakanlığınca verilir hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, araç muayenelerinin özel sektör eliyle yapılabilmesine yönelik aslî düzenlemeleri içeren KTK nda, anılan faaliyetin tekel kısıtı içerisinde gerçekleştirilmesine yönelik hiçbir hüküm yer almamakta; idareye bu konuda bir yetki verilmesi veya takdir hakkı tanınması dahi söz konusu bulunmamaktadır! Öte yandan, KTK nın uygulama esaslarına yönelik Yönetmelik te de buna yönelik düzenlemeye gidildiği görülmektedir. KTK nın 35. maddesine dayanılarak çıkarılan Yönetmelik 18 hükmüne göre, (a)raç muayeneleri tescilli oldukları bölgeye ait muayene istasyonlarında yapılır (m. 5) ve... işletme süresi... idarenin yetki devir sözleşmesinde belirttiği tarihten itibaren 20 (yirmi) yıldır (m. 7). Bu itibarla, anılan hükümler ile diğer hükümlerin birlikte incelenmesinden, araç muayenesi işinin tekel kısıtı dahilinde özel sektöre verileceğine yönelik bir sonuç çıkarılamamaktadır! Yine, aynı konuya ilişkin olarak daha önceki tarihlerde çıkarılan yönetmeliklerde de aksi yönde yoruma varmaya elverişli hükümlere tesadüf edilemediğini vurgulamakta yarar görüyoruz. Sözgelimi, 2002 yılında çıkarılan Yönetmelik te 19 Araç Muayene istasyonlarının nerelerde açılacağı, süresinin ne olacağı... Resmi Gazete de ilan edilir. Başka mahallerde istasyon açılmasına ihtiyaç duyulması halinde buna ilişkin duyuru aynı şekilde yapılır (m. 5) ile, birden fazla başvuru olması ve (t)ekliflerin eşit şartlar taşıması halinde bunlardan hangisinin tercih edileceği veya bunlara hangi mahallerde yetki verileceği konusunda Genel Müdürlükçe karar verilir (m. 8) denilmek suretiyle, her ne kadar bir mahalde bir tane 18 Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelik (23 Eylül, 2004 tarih ve 25592 sayılı RG de yayımlanmıştır) ( Yönetmelik 2004 ). 19 11 Temmuz, 2002 tarih ve 24812 sayılı RG de yayımlanmıştır. 70 Page 9 11 / 42

C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi işletmeciye tekel hakkı tanındığı yolunda bir anlam doğabilecekse de, hemen başka bir mahal de ikinci istasyona izin verilebileceği sarahaten öngörülmekle, mahal in coğrafi kapsamına bağlı olmak kaydıyla mutlak bir tekel hakkının tanınmakta olduğundan bahsedilemeyeceğini düşünmek kabildir. Bununla birlikte, 2004 yılında çıkarılan Yönetmelik te bilahare yapılan bir değişiklikle 20...belirtilen şartlara uygun faaliyet göstermek kaydıyla, işletme süresi İmtiyaz Sözleşmesi hükümlerine tabidir (m. 7) düzenlemesinin getirilmiş olması karşısında, imtiyaz sözleşmesi ibaresine yer verilmesi belki bir tekel hakkının verileceği yönünde algılamaya da zemin hazırlıyor şeklinde yorumlanabilecektir (ancak, imtiyaz ibaresiyle, tam bir serbesti içerisinde bu işi yapmaya talip olan her girişimciye izin verilmeyebilmekle birlikte, cep telefonu işletmeciliğine benzer biçimde, en azından- birden fazla sayıda girişimcinin söz konusu olabileceği de söylenebilir). Yine, 1989 yılında çıkarılmış (ve bilahare yürürlükten kaldırılmış) bulunan Yönetmelik te 21 de benzer hükümlere yer verilmekte ve birden fazla başvuru halinde (e)şit şartlar taşıyan müracaatçılardan hangilerine ve hangi mahallerde yetki verme konusunda Genel Müdürlük takdir hakkını kullanır (m. 7) denilmek suretiyle, mutlak bir tekel kısıtından bahsedilemeyeceği yorumuna cevaz vermektedir. Şu halde, konuya ilişkin eski-yeni tüm mevzuatta, araç muayene istasyonlarının özel sektör eliyle gerçekleştirilmesine yönelik olarak ÖİB nın tekel kısıtı içerisinde yetki belgesi verebilmesine cevaz verecek bir yasal dayanağın sarahaten varlığını iddia edecek bir hukuki zeminden bahsedilebilmesi olanağı bulunmamaktadır. Öte yandan, bahse konu işlem çerçevesinde özel sektör girişimcisiyle imzalanacak sözleşmenin hangi hukuka tâbi tutulacağı konusunda da bir açıklık getirilmediği gözlenmektedir. KTK nun 8. maddesi uyarınca sadece, araçların ağırlık ve boyut kontrollerinin özel sektör eliyle gördürülmesi halinde buna yönelik olarak özel hukuk hükümleri gereğinde sözleşme yapılabileceği öngörülmüştür. Buna karşın, Yönetmelik te son olarak getirilen düzenlemeyle araç muayenesi hizmetiyle ilgili olarak girişimciler ile idare arasında imtiyaz sözleşmesi imzalanacağı belirtilmektedir. Bu itibarla, Kanun da bir açıklık olmamakla beraber, Yönetmelik te buna ilişkin açık bir hüküm konulmak suretiyle imtiyaz sözleşmesi olarak düzenleneceğinin öngörülmesi karşısında, uzun süreli bu sözleşmede ileride 20 18 Ağustos, 2007 tarih ve 26617 sayılı RG de yayımlanmıştır. Bu değişikliğin, bahsekonu 12 / 42

özelleştirme işleminin Danıştay sürecinde imtiyaz olarak algılanmasını takiben gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. 21 9 Ocak, 1989 tarih ve 20044 sayılı RG de yayımlanmıştır. 71 Page 10 ÇALAÜHFD Yıl 2008doğabilecek uyuşmazlıkların Danıştay tarafından idare hukuku ilkeleriçerç evesinde görülebilmesi de zorunlu kılınmamaktadır. Zira, bilindiği üzere Anayasamızda 1999 yılında yapılan değişikliklerle artık imtiyaz sözleşmelerinde de kural olarak bir özel hukuk kurumu olan- tahkime gidilebilmesine olanak tanınmış durumdadır. 22 Bununla birlikte, öğretideki bir görüşe göre,... araç muayene hizmetleri... idare hukukuna tâbi(dir). 23 Sonuç olarak, her ne kadar araç muayene işlemine yönelik imtiyaz sözleşmesinde uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesine dair bir hükme yer verilip verilmediği hususunda bir bilgiye şahsen sahip olmamakla birlikte- yabancı yatırımcıların da konsorsiyumda bulunduğu dikkate alındığında, tahkime yer verilmiş olunmasının kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyoruz. Araç muayenesi istasyonu işletmeciliğinin idare hukukuna tâbi olması gerektiği yönündeki görüş kabul edilecek olursa, idare hukuku ilkelerine tâbi bir sözleşmeden doğabilecek uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesi gibi sonucun ne derece bağdaştığı haklı olarak sorulacaktır. Ne var ki, Anayasamızdaki 1999 değişiklikleriyle getirilen yeni düzenleme, böylesi bir hilkat garibesi 24 sonucunu doğurmuş durumdadır ve öğretide haklı eleştirileri de beraberinde getirmiştir. 25 Bu konuya ilişkin olarak, Anayasa değişikliği öncesindeki yargı kararlarının aynı yönde olduğunu da ilave etmekte yarar görüyoruz. 26 22 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Çal, Kamu Hizmetlerinin Özel Sektör Tarafından Finansmanı ve İşletilmesi Bağlamında İmtiyaz ve Kamu Hizmeti Kavramlarının 1999 Yılı Anayasa Değişiklikleri Çerçevesindeki Değişimi ve Dönüşümü, op. cit., s. 207, 411, 456, 13 / 42

459, 484, 485. 23 Bkz. Tiryaki, Ekonomik Özgürlüklerin Anayasal Rejimi, op. cit., s. 290. Bu görüş, özellikle idare hukukuna tâbi olma bakımından dikkat çekicidir. Metin içerisinde bu konuyu ayrıntılı biçimde değerlendirmekteyiz. Özetle; KTK nda hangi hukuka tâbi olunacağına ilişkin bir düzenlemeye gidilmemiş, Yönetmelik te ise imtiyaz sözleşmesi olarak yapılması öngörülmüştür. Bununla beraber, Anayasamızdaki 1999 yılı değişiklikleri sonrasında imtiyaz sözleşmelerinde de tahkime gidilmesi ( tahkimli imtiyaz ) olanağı bulunmakta, bu durumda ise artık idare hukukunun uygulanması olasılığı pratik anlamda bertaraf edilmiş olmaktadır. Konuya ilişkin sözde özelleştirme işlemi sonucunda imzalanmış bulunan sözleşmeyi görme olanağından şahsen mahrum bulunmakla beraber, tahkim olanağına yer verilmiş olunması çok kuvvetle muhtemeldir ve bu bağlamda hukuksal tartışmaları beraberinde getirmesi de şaşırtıcı olmayacaktır. 24 Çal, Kamu Hizmetlerinin Özel Sektör Tarafından Finansmanı ve İşletilmesi Bağlamında İmtiyaz ve Kamu Hizmeti Kavramlarının 1999 Yılı Anayasa Değişiklikleri Çerçevesindeki Değişimi ve Dönüşümü, op. cit., s. 484. 25 Günday, İdari Yargının Görev Alanının Anayasal Dayanakları, AYD, C. 14, 1997, s. 347; Gülan, Kamu Hizmetinin Dönüştürücü Etkisi Karşısında Tahkimin Geleceği, içinde Hukuk-Ekonomi Perspektifinden Uluslararası Tahkim ve Kamu Hizmeti (Ed. Ali Ulusoy), Liberte Yayınları, 1. Basım, Ekim 2001, s. 151. 26 Örnek olarak bkz. Anayasa Mahkemesi nin 25 Mayıs, 1976 tarih ve E. 1976/1, K. 1976/28 sayılı kararı (16 Ağustos, 1976 tarih ve 15679 sayılı RG de yayımlanmıştır). 72 Page 11 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi III. Anayasa ve Uluslararası Andlaşmalar ile İdare Hukuku İlkeleri Yönünden Değerlendirme Araç muayenesi istasyonu işletmeciliğinin özelleştirilmesi işleminin gerek anayasa ve gerek idare hukuku ilkeleri açısından ayrıca değerlendirilmesinde büyük yarar olduğu kanısındayız. Böylece, bahsekonu işlemin anayasa ve idare hukuku ilkeleri açısından hukuksal dayanaklarının bulunup bulunmadığı konusunda bir yargıya ulaşabilme olanağı doğabilecektir ümidindeyiz. 1. Anayasa ve Uluslararası Andlaşmalar Araç muayenesi istasyonları işletmeciliğinin özel sektör eliyle 14 / 42

gerçekleştirilmesine yönelik olarak ülkemizde özelleştirme adı altında kamuoyuna takdim edilen mevcut uygulama, anayasal hukuk düzenimiz içerisinde yerini bulan anayasal özgürlükler rejimi itibariyle ayrıca ve özellikle değerlendirilmek zorundadır. Bu bağlamda, konuyu öncelikle uluslararası andlaşmalar bakımından ele almakta yarar görüyoruz. Bilindiği üzere, Anayasamızın 90. maddesi uyarınca uluslararası andlaşmalar kanun hükmündedir ve Anayasa ya aykırılıkları ileri sürülemez. Bahse konu hüküm karşısında uluslararası andlaşmaların anayasal değeri üzerinde öğretide farklı yaklaşımları içeren oldukça uzun bir literatür bulunmakla beraber 27, 7 Mayıs, 2004 tarihinde 5170 sayılı Kanunla getirilen Anayasa değişikliğiyle temel hak ve hürriyetlere ilişkin uluslararası andlaşmaların kanunlarla çelişmesi halinde uluslararası andlaşma hükümlerinin uygulanacağı hükmü Anayasamıza konulmuş olmakla 28, en azından anılan nitelikteki uluslararası andlaşmalar bakımından bu konu artık- önemli ölçüde 29 açıklığa kavuşturulmuş durumdadır. Bu itibarla, bahse konu türden uluslararası andlaşmalarda yer alan hükümlerin bundan böyle 27 Bu konudaki ayrıntılı görüş ve tartışmalardan bir kısmı için bkz. Atay, Ener Ethem; Uluslararası Andlaşmaların İç Hukuktaki Yeri ve Bağlayıcılığı, Ankara Barosu Hukuk Kurultayı 2000, 14 Ocak, 2000, Ankara, s. 409 vd.; yine, bkz. Soysal, Mümtaz; Anayasaya Uygunluk Denetimi ve Uluslararası Sözleşmeler, AYD, C. 2, 1985, s. 15, 16; keza, bkz. Tunç, Hasan; Milletlerarası Sözleşmelerin Türk İç Hukukuna Etkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye ile İlgili Örnek Karar İncelemesi, AYD, C. 17, 2000, s. 175-180. 28 Bahekonu hükme göre (m. 90) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. 29 Bununla birlikte, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası andlaşmaların Anayasa hükümleriyle çelişmesi durumunda ne yapılacağı konusu hâlâ açıklığa kavuşmamış durumdadır (bkz. Bilir, Faruk; Anayasa nın 90. Maddesinde Yapılan Değişiklik Çerçevesinde Milletlerarası Andlaşmaların İç Hukuktaki Yeri, SÜHFD, C. 13, Sy. 1, 2005, s. 78. 73 15 / 42

Page 12 ÇALAÜHFD Yıl 2008kendileriyle çelişik veya aykırı kanun hükümlerine kıyasen üstünlüktanınm ak suretiyle tartışmasız bir şekilde uygulanması söz konusudur. Bu anlamda, temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak değerlendirilebilecek uluslararası andlaşmalar bağlamında konuyu ele alacak olursak: Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanarak 1966 yılında imzaya açılan ve 1976 yılında yürürlüğe giren 30 Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme nin 31 6. maddesine göre, (b)u Sözleşme ye Taraf Devletler, herkesin serbestçe seçtiği ya da kabul ettiği bir işte çalışarak hayatını kazanma fırsatı veren çalışma hakkını tanırlar ve bu hakkın korunması için gerekli tedbirleri alırlar. Yine, 4. maddeye göre, (b)u Sözleşme deki hiçbir hüküm, herhangi bir Devlete, gruba ya da kişiye, Sözleşme de tanınmış hakların ya da özgürlüklerin herhangi birinin ortadan kaldırılmasına ya da bu Sözleşme de öngörülmüş olandan daha geniş ölçüde sınırlanmasına yönelik herhangi bir eyleme girişme ya da bir davranışta bulunma hakkını sağlar biçimde yorumlanamaz. Bu hükümler, çalışma hürriyetinin kısıtlanmaması hususunu evrensel temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirmekte ve Andlaşma ya üye ülkelere bu yönde hareket etme konusunda açık biçimde bir yükümlülük doğurmaktadır. Öğretide de aynı yönde saptamalara yapıldığına hemen işaret etmek istiyoruz; buna göre ekonomik özgürlük kavramı, hem tarihsel olarak hem de felsefi olarak mülkiyet ve onunla doğrudan bağlantılı olan sözleşme, özel teşebbüs ve çalışma özgürlüklerinden ibaret biçimde klasik özgürlük hakları arasında sınıflandırılmalıdır. 32 Anayasamız uyarınca temel hak ve 16 / 42

özgürlüklere ilişkin uluslararası andlaşmaların ulusal (Anayasa hükümleri bakımından tartışmalı olmakla beraber 33 ) her türlü mevzuata karşı üstünlüğü esasına geçiş yapılmış olduğuna göre, araç muayene istasyonları işletmeciliğinin bir özel sektör girişimcisine tekel kısıtı içerisinde tanınmış olunmasının, bahse konu uluslararası düzenlemelere aykırı düşeceği yolunda bir değerlendirmeye açık olduğu savunulabilecektir. Münhasıran Anayasamız hükümleri açısından bakıldığında ise, araç muayene istasyonlarına ilişkin bu düzenlemenin, Anayasa nın 48. 30 Atak, Songül; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmelerinde Öngörülen Denetim Yöntemleri, ESBD, C. 5, Sy. 16, Bahar 2006. 31 Ülkemiz, anılan Sözleşme yi 15 Ağustos, 2000 tarihinde imzalamış ve kimi çekinceler konularak 4 Haziran, 2003 tarih ve 4867 sayılı Kanun ile onaylamıştır. 32 Tiryaki, Ekonomik Özgürlüklerin Anayasal Rejimi, op. cit., s. 35. Bu konuda öğretideki tartışmaları içeren ayrıntılı ve geniş kapsamlı bilgi için anılan eserin geneline bakılması önerilir. 33 Anayasa hükümleriyle çelişen veya aykırılık içeren (temel hak ve özgürlüklere ilişkin) uluslararası andlaşmaların da üstün olduğu ve uygulanacağı konusunda bkz. Memiş, Emin; İnsan Hakları Avrupa Standardı ve İç Hukuk Etkileşimi Analizleri, AYD, C. 17, 2000, s. 134 vd. 74 Page 13 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi maddesinde yer alan (h)erkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir ilkesi karşısındaki durumu dikkat çekicidir. Bir görüşe göre, (b)azı hizmet alanlarının özellikle tekel biçiminde idarece görülmeye başlanması sonucu bu alanlar özel kişilere kapatılmış olacağından(,) bu (durum) çalışma ve sözleşme özgürlüğüne bir sınırlandırma niteliği taşıyacaktır. 34 Burada her ne kadar bahse konu tekel idarece yürütülmek üzere değil, özel kişiye tekel vermek şeklinde gerçekleştirilmekle beraber, bu durumun anılan maddeyle getirilen sözleşme özgürlüğüne 17 / 42

evveliyetle aykırı bir sınırlama olacağında kuşku yoktur. Bireylerin siyasal ve sosyal haklarının korunması için gerekli olan iktisadi altyapıda, teşebbüs özgürlüğü ile üretim araçları mülkiyetinin varlığı olmazsa, olmaz şarttır. 35 Nitekim, öğretide de benzeri yorumların şimdilik sınırlı olsa dahi- görülmeye başlanması son derece sevindiricidir. Bu yöndeki bir görüşe göre, sözleşme ve çalışma özgürlüklerinin Anayasamızda 2001 yılında yapılan değişiklik sonrasında kazandıkları hukuki rejim (=sınırlama sebebi içermeyen bir hükümle düzenleniyor olmaları) ( sonucunda )... Anayasamız hiçbir alanı özel kişiler lehine kamu hizmetlerine kapatmadığı gibi, sözleşme ve çalışma özgürlüklerinin düzenlenmesi bakımından hiçbir alanda ( idare lehine ) tekel biçiminde kamu hizmeti de kurulamayacaktır. Aynı sonucun özel kişiler için de geçerli olduğu, bir kamu hizmeti alanının özel kişilere de tekel biçiminde gördürülemeyeceği kabul edilmelidir. 36 Anayasa nın 13. maddesine göre bu tür özgürlüklerin sınırlandırılması yasayla yapılmak kaydıyla imkan dahilinde olsa dahi, böylesi bir sınırlandırmanın gerekçesi ve makul olup olmadığının, giderek kamu yararı bulunup bulunmadığı hususunun yargı denetimine tâbi olduğu açıktır. Nitekim, eski tarihli bir Danıştay kararında (h)emşehrilerinin huzur ve emniyetini sağlamak için belediyelerin haiz oldukları selâhiyetler âmme haklarından ve âmme hürriyetlerinden olan çalışma hakkını büsbütün ortadan kaldırmağa kadar varamaz denilmekte ve 1580 sayılı Belediye Kanunu çerçevesinde nakil araçlarının güzergahını tesbite yetkili kılınmış olan belediyenin... eşekle taş nakliyatını tamamen yasak etmek şeklinde verdiği kararın bu yetkiye aykırı düştüğü gerekçesiyle iptaline hükmedilmektedir. 37 Benzer şekilde, kamu sağlığı ve güvenliği mülahazalarıyla trafiğe çıkan araçların emniyetli olmalarını sağlamak ve bunu denetlemekle kanun 34 Gözübüyük, Şeref / Tan, Turgut; İdare Hukuku, C. I, Genel Esaslar, Turhan Kitapevi, 1998, s. 443. 35 Cansen, Ege; Kapitalist İnsan, Hürriyet Gazetesi, 15 Mart, 2000. 18 / 42

36 Tiryaki, Ekonomik Özgürlüklerin Anayasal Rejimi, op. cit., s. 273. 37 Danıştay 6. Dairesi nin 26 Eylül, 1947 tarih ve 47/1681 sayılı kararı (bkz. Özgen, Eralp; İdarî Tasarruflardaki Sakatlıklar (1), AÜHFM, C. 17, Sy. 1-4, 1960, s. 280, 281. 75 Page 14 ÇALAÜHFD Yıl 2008uyarınca yetkilendirilmiş olan idarenin, bu hizmetin bir özel sektör kuruluşu dışındaki girişimcilere yasaklaması olanağının bulunmadığı düşünülmek gerekir. Örneğimizde KTK nun bu tür bir yasaklama için hüküm getirmemiş olduğuna ise yukarıda değinmekteyiz. Kaldı ki, böylesi bir hükme Kanun da yer verilmiş olsa dahi, bu defa anılan yasa hükmünün anayasal temel hak ve özgürlükler ile Anayasa nın çalışma özgürlüğünü düzenleyen hükmüne evveliyetle aykırı düşeceği yolunda ciddi hukuki değerlendirmeleri davet edeceği ileri sürülebilecektir. Öte yandan, öğretideki oldukça çarpıcı bir değerlendirmeye göre, Anayasa nın 13. maddesinde 2001 yılında 4709 sayılı Kanun 38 ile getirilen Anayasa değişiklikleriyle temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin genel sınırlama sebeplerinin kaldırılmış ve ancak Anayasa nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle sınırlandırılabileceği şeklinde yeni bir düzenlemeye gidilmiş olması itibariyle, Anayasa nın 48. maddesinde ise böylesi bir sınırlandırmaya yer verilmemiş olması dikkate alındığında, bu maddede öngörülen çalışma hürriyeti hiçbir şekilde kısıtlanamayacaktır; hatta, artık (özel teşebbüsün hürriyetinin sınırlandırılması anlamına geleceği üzere) kamu hizmeti kurulamayacağı ve keza (ilgili Anayasa maddesinde özel biçimde sınırlandırıcı bir sebebe yer verilmediği sürece) kolluk yetkisinin kullanılamayacağı da savunulmaktadır. 39 Dolayısıyla, bu düzenlemeyle getirilen sınırlamanın Anayasa ya aykırılığı iddiasıyla yargı önüne getirilmesi durumunda, açık bir aykırılığın tesbiti şaşırtıcı olmamalıdır kanaatindeyiz. Nitekim, öğretideki bir görüşte Anayasa nın 127. maddesi uyarınca yerel idarelerin görev alanlarına giren bir faaliyeti kendi yasaları çerçevesinde kamu hizmetine dönüştürebilecekleri, ancak bunu yaparken tekel oluşturmak suretiyle bir faaliyet alanını tümüyle bireylere 38 19 / 42

3 Ekim, 2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun (17 Ekim, 2001 tarih ve 24556 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır). 39 Gözler, Kemal; 3 Ekim 2001 Tarihli Anayasa Değişikliği: Bir Abesle İştigal Örneği, AYD, C. 19, 2002, s. 349-352; bu hususun doğurduğu soru işaretlerine ilişkin olarak keza bkz. Erdal Onar; Tartışma, içinde Anayasa ve Uyum Yasaları (13-14 Aralık, 2002) Açık Oturum Tutanakları, TBB Yayınları: 50, 1. Baskı, Ağustos 2003, s. 66, 67. Öğretideki bir başka görüşe göreyse, her ne kadar buradaki sorunun aslî çözümü için özgürlüklerin düzenlendikleri ilgili maddelere niteliklerine uygun sınırlama sebebi konulması gerektiği açık olmakla beraber, bu yöndeki düzenlemelere gidilinceye kadar Anayasa nın 56. maddesinde düzenlenen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı veya 5. maddede yer verilen insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlama görevi kapsamında anayasal dayanak noktalarından yararlanılabilecektir (bkz. Yüzbaşıoğlu, Necmi; 2001 Anayasa Değişiklikleri Üzerinde Bir Değerlendirme, içinde Anayasa ve Uyum Yasaları (13-14 Aralık, 2002) Açık Oturum Tutanakları, TBB Yayınları: 50, 1. Baskı, Ağustos 2003, s. 44 (NOT: Anılan kaynak eserde aynı makalenin aynı makale adı altında ve fakat bu defa Feridun Yenisey adı altında (s. 190-209 arasında) tekrarlandığı görülmektedir!); keza yine aynı yönde bkz. Yüzbaşıoğlu, Necmi; Tartışma, içinde Anayasa ve Uyum Yasaları (13-14 Aralık, 2002) Açık Oturum Tutanakları, op. cit., s. 68, 69. 76 Page 15 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi kapatmalarının olanaksız olduğu belirtilmektedir. 40Belediyelerin kendilerine tekel şeklinde kurgulayarak bireylere kapatamayacakları ilkesinin, tek bir bireye tekel kurarak diğerlerine kapatamamalarını da içermesi gerektiği açıktır. Kuşkusuz, bu sınırlamanın sadece yerel idarelere değil, genel idareye de teşmili gerektir. 41 Nitekim, hemen izleyen paragraflarda yer verdiğimiz Anayasa Mahkemesi kararında da tekeller aleyhinde önemli tesbitlere rastlanmaktadır. Anayasa nın 167. maddesine göre, (d)evlet, para, sermaye, mal ve 20 / 42

hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler. Yine, Anayasa nın 172. maddesine göre de, (d)evlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder. Bahse konu hükümlerin doğal sonucu olarak, devletin piyasada tekelleşmeyi önleyici önlemler alması ve bu yönde düzenlemeler getirmesi, anayasal bir yükümlülüktür. Nitekim, elektrik enerjisi sektörüne ilişkin olarak, 3974 sayılı Kanun uyarınca TEK in özelleştirmesinin öngörülmesine karşı açılan iptal davasında Yüksek Mahkeme, 10 Aralık, 1994 tarihli bilinen kararında 42, tekelleşmeyi önleyici ve kartelleşmeyi önleyecek tedbirlerin alınmamış olması nı Anayasa nın 167., 172. ve 168. maddelerine aykırı bulmuştur. Karara göre; Anayasa nın 172. maddesinin 167. madde ile çok yakın ilişkisi bulunmaktadır... Devletin, tekelleşme ve kartelleşmeyi önlemek görevi temelde tüketiciyi koruma amacı gütmektedir. 172. madde ile Devlet e verilen tüketicileri koruma görevi ancak, tekelleşme ve kartelleşmenin önlenerek özgür rekabet koşullarının sağlanması ile güvenceye alınabilir. Piyasa ekonomisinin etkinliği, tam rekabet koşullarının varlığına bağlıdır. Tekelleşme ya da kartelleşmeye olanak veren ortamlarda piyasa ekonomisi etkinliğini yitirir. Bu nedenle özelleştirmeye ilişkin yasal düzenlemelerde, tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önlemeye, tüketicileri korumaya yönelik kuralların bulunması zorunludur. 43 40 Gözübüyük-Tan, İdare Hukuku (1998), op. cit., s. 443. 41 Aynı yönde öğretiden bir görüşte de... 2001 Anayasa değişiklikleri sonrasında hukukumuz bakımından idareye de tekel şeklinde kamu hizmeti yürütme yetkisi tanınamayacağından... ifadesine yer verilmektedir (bkz. Tiryaki, Ekonomik Özgürlüklerin Anayasal Rejimi, op. cit., s. 290). 42 Bkz. Anayasa Mahkemesi nin 9 Aralık, 1994 tarih ve E.1994/43, K.1994/42-2 sayılı kararı, 24 Ocak, 1995 tarih ve 22181 sayılı RG, s. 13, 14. 43 Tekin, M. Önder; Özelleştirme Uygulamalarına İlişkin Anayasa Mahkemesi ve Danıştay Kararları, TMMOB EMO (Elektrik Mühendisleri Odası) Ankara Şubesi Yayını No: 2006/2, Şubat 2006, s. 50. 77 21 / 42

Page 16 ÇALAÜHFD Yıl 2008...(T)ekelleşme ve kartelleşmenin zararlarından bireyleri ve toplumukorum ak, Anayasa nın 5. maddesinde Devlet in temel amaç ve görevleri arasında öngörülen kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak görevleriyle de doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla, araç muayenesi istasyonlarının özelleştirme adı altında özel sektöre tekel olarak verilmesi, niteliği itibariyle tam rekabete ve serbest girişime açılabilecek ve bu bakımdan doğal tekel konusu teşkil etmeyenbir sektörde tekel kısıtı getirilmesinin Anayasa ya aykırı düşeceğini yukarıda atıfta bulunduğumuz kararda açıkça vurguladığı üzere- ortaya koymaktadır. Bu meyanda vurgulamak gerekirse, Fransız Anayasa Konseyi ne göre, teşebbüsün özelleştirilebilmesi için fiili tekel oluşturmaması gerekmektedir. 44 Diğer yandan, AB ne uyum göstermek için (son yıllarda) peş peşe çıkarılan kanunların ve yürürlüğe konulan mevzuatın çekirdek felsefesi ekonomik hayatta rekabetin korunması dır. Eğer piyasalarda adil rekabet ortamı yoksa, azaltılmaya çalışılan devlet baskısının yerini tekel ve kartellerin baskısı alır, bu hal de demokrasinin yerleşmesine ve bireyin özgürleşmesine engel bir iktisadi altyapı teşkil eder... (Özetle,) ekonomide kapitalizm olmadan, siyasette demokrasi yerleşemez. 45 Öte yandan, Anayasa nın 47. maddesinde Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıklarının özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller Kanunla gösterilir denilmek suretiyle özelleştirmeye anayasal dayanak kazandırılmış bulunmaktadır. Bahse konu madde, açıkça görüleceği üzere, özelleştirme ibaresiyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine cevaz vermekte olup; bu kapsam dahilinde 22 / 42

işletmecilik yapmak için gereken ruhsatların özelleştirme kavramı ve kapsamı içerisinde değerlendirilebilmesine en azından- açık olmadığını düşündürmektedir. 2. İdare Hukuku İlkeleri (a) Takdir Yetkisi Bu noktada, yasamanın yasakoyucu olarak çıkaracağı kanunlarla veya yürütmenin mevcut kanunlar çerçevesinde kendine bırakılmış olabilecek özgürlük alanında belirli bir serbest girişim konusunu tekel halinde düzenleyebileceği ve bunu da yine tekel niteliğini koruyarak özel sektöre 44 Tan, Turgut; Özelleştirme, İHİD, Sy. 1-3, 1988, s. 289. 45 Cansen, Kapitalist İnsan, op. cit. ( vurgu yazarına aittir). 78 Page 17 C.57 Sa.2 [63-113]Araç Muayene Hizmetinin Özelleştirilmesi verme yolunda takdir yetkisini 46 kullanabileceği de ileri sürülebilir. 47 Özellikle, kamu hizmetinin belirlenmesinde kanun koyucunun iradesi dışında herhangi bir toplumsal gerekliliğe işaret etmeyen subjektif nazariye 48 bakımından, bu iradenin mutlak olduğu savunulabilir. Bununla birlikte, yasa koyucu tarafından takdir yetkisinin kullanımı hususunda Anayasal gerekliliklerle ve düzenlemelerle sınırlılığın söz konusu olduğu, bunun denetiminin ise Anayasa yargısınca yapılabileceği açıktır. Nitekim, Yüksek Mahkeme nin bir kararına ilişkin Karşıoy Gerekçesi nde, (y)asakoyucunun özgörü (takdir) hakkı da Anayasa ve evrensel hukuk kurallarıyla sınırlıdır ifadesine yer verilmektedir. 49 Bir başka kararda yer alan Karşıoy da da benzeri yaklaşım sergilenmekte ve (y)asakoyucunun takdir hakkı anayasal sınırla çevrilidir. Bu sınırı zorlayan ya da aşan işlemlerin iptali gerekir görüşüne yer verilmektedir. 50 AYM, bir kararında buna yönelik açık bir ifade kullanmakta ve Anayasa'ya göre idarenin her türlü eylem ve işlemleri yargı organlarının denetimi altında bulunduğundan, Hükümetin takdir hakkını, yerinde kullanıp kullanmadığı, keyfiliğe kaçıp kaçmadığı ilgilililerin başvurması üzerine yargı mercilerince karara bağlanabilir hükmüne varmaktadır. 23 / 42

51 AYM bir başka kararında da... getirilecek sınırlamaların yasakoyucunun takdiri dışında bırakılan anayasal ilkeleri zedelememesi ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaması gerekir yargısına varmıştır. 52 Nihayet bir kararında da (y)asakoyucu, takdir hakkını Anayasa nın ilgili kurallarına bağlı biçimde kullanarak gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkili(dir) ifadesiyle takdir hakkının sınırlılığına işaret etmiştir. 53 Özetle, 46 Takdir yetkisinin tam bir tanımına mevzuatta rastlanmamaktadır; bununla birlikte, (i)darenin belli şart ve durumların meydana gelmesi halinde belli bir kararı alıp almamak veya kanunda öngörülen değişik çözümler arasında bir seçim yapmak konusunda tanınan bir serbestiye ya da belirli bir konuda karar alabilmek için hangi şart ve durumların ortaya çıkması gerektiğini tesbit etmek imkânına sahip olmasıdır şeklinde tanımlanabilir (bkz. Kalabalık, Halil; İdare Hukukunda Takdir Yetkisi Kavramı ve Benzer Kurumlarla Karşılaştırılması, GÜHFD, C. 1, Sy. 2, Aralık 1997, s. 206, 207). 47 Takdir yetkisi hakkında öğretideki kimi görüşleri de içeren yorumlar için bkz. Ayaydın, Cem; 82 Anayasası na Göre Devletin Faaliyet Alanı, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1998, s. 121-126 (yayımlanmamıştır). 48 Kamu hizmeti, kavramı açıklamaya yönelik olarak öncülüğünü Jeze nin yaptığı- subjektif nazariyeye göre, kanun koyucunun kamu hizmeti olarak tanımladığı faaliyetlerdir, zira burada hukuki olmaktan ziyade siyasi bir sorun sözkonusudur (bkz. Azrak, A. Ülkü; Millileştirme ve Kamu Hizmeti, İÜHFM, C. 36, Sy. 1-4, 1971, s. 58). 49 Bkz. AYM nin 15 Şubat, 1995 tarih ve E. 1994/82, K. 1995/9 sayılı kararında belirtilen Karşıoy Gerekçesi. 50 Bkz. AYM nin 2 Şubat, 1993 tarih ve E. 1992/38, K. 1993/5 sayılı kararı. 51 Bkz. AYM nin 28 Ocak, 1964 tarih ve E. 1963/128, K. 1964/8 sayılı kararı (17 Nisan, 1964 tarih ve 11685 sayılı RG de yayımlanmıştır). 52 Bkz. AYM nin 16 Kasım, 1994 tarih ve E. 1994/83, K. 1994/78 sayılı kararı. 53 Bkz. AYM nin 29 Haziran, 1992 tarih ve E. 1991/121, K. 1992/42 sayılı kararı. 79 24 / 42

Page 18 ÇALAÜHFD Yıl 2008yinelemek gerekirse Yasa Koyucunun Anayasa ve üstün hukuk kurallarıyla sınırlı olan takdir hakkını aşması söz konusu değildir. 54Öte yandan, bir kamu hizmetinin ortaya çıkmasına yönelik toplumsal gerekler ile devletin bunu üstlenmesi bağlamında, devletin mütemerrid kalmasından veya önceden üstlendiği alanların toplumsal ihtiyaç niteliğini yitirmesinden, yahut da üstlenmesinden kaynaklanan uyumsuzluklar doğabilecektir. 55 Öte yandan, subjektif nazariye uyarınca bir faaliyetin kamu hizmeti sayılıp sayılmaması münhasıran yasamanın iradesine bağlı kılındığında, bu uyumsuzluk iki şekilde kendini gösterebilir: Mevcut bir kamu hizmetinin bu niteliğinin sona erdirilmesi durumunda, şayet bu faaliyet toplumda başka türlü tatmin edilme olanağından mahrum ise, sorunlu bir durum oluşacaktır. Yine, siyasal iktidar tarafından kamu hizmeti olarak nitelendirilmeksizin hâlihazırda siyasal alan dışında tatmin edilen yahut tatmin edilebileceği yolunda bir karineye sahip olunan faaliyet alanlarında kamu hizmeti olarak siyasal alana alınma kararının verilmesi, bu defa kamu yararının ne derece gerçekleştiği hususunda kuşku doğurmaya elverişli olacaktır (rekabet eksikliği nedeniyle kamuya yansıyacak maliyet yahut hizmetin kalitesindeki muhtemel eksiklik veya devletin bu kamu hizmetini yürütmeye yönelik teşkilatlanmasından doğacak mali yük, vb. gibi). Kanımızca, araç muayene istasyonu işletmeciliğinin kamu hizmeti sayılıp önce siyasal alana alınması ve akabinde tekel olarak özel girişime tahsisi, işte bu anlamda tam bir uyumsuzluk örneğidir. Burada bir uyumsuzluğun bulunmaması, ancak ve ancak devletin bu şekilde hareket etmesi gerektiği ve toplumsal ihtiyacın ancak bu şekilde tatmin edilebileceği, bunda kamu yararının bulunduğu hususunu kanıtlaması halinde söz konusu olabilir veya ileri sürülebilir. Zira, idarenin takdir yetkisi hemen daima kamu yararıyla kayıtlıdır 56 ve giderek... idarenin yaptığı her türlü işlem ve eylemin nihaî amacı, kamu yararının sağlanmasıdır 57 ; İdarenin takdir yetkisinin yasal sınırlar içinde kalması, kamu yararına uygun bir biçimde kullanılması, idare ahlakiyatına (moralité administrative) aykırı biçimde kullanılmaması ve benzeri kurallar (takdir yetkisinin anayasal sınırlara uygun kullanılması kuralı gibi) idare hukuku ile uğraşanlarca bilinir 58 25 / 42