HOŞGÖRÜ LİSE
AFİŞ PANO ÇALIŞMASI DRAMA Süreç Öğretmen, drama etkinliğine geçmeden önce öğrencilerle günlük hayatta karşılaştıkları problemler, maruz kaldıkları hoşgörüsüz davranışlar ve kendi çözüm yolları hakkında sohbet eder. Ardından sınıfa hoşgörü ile ilgili doğaçlama bir drama yapacaklarını belirtir. Öğretmen, önceden hazırlamış olduğu örnek olay kartlarını öğrencilere gösterir. Öğrencilerin, 5,6 ya da 7 şerli gruplar oluşturmasını sağlar. Ardından sırayla bir grubu yanına çağırır ve elindeki örnek olay kartlarından(ekte) bir tanesini seçmelerini ister.
Öğrencilere kartlarındaki olayı izleyici arkadaşlarına söylememelerini ve doğaçlamaları sırasında sınıfta bulunan araç-gereçleri istedikleri şekilde kullanabileceklerini, tamamen serbest olduklarını belirtir. Öğretmen, kartını seçen birinci drama grubuna örnek olaylarındaki karakterleri paylaşmaları için 2 dakika süre verir, süre bittiğinde öğrencilerin başlamaları gerektiğini söyler ve kendisi de izleyici öğrencilerin yanına geçer. 2 dakikalık hazırlanma sürecinde diğer öğrencilerin de sessizce hazırlıkları izlemelerini sağlar ve dramanın tartışma aşamasında öğrencilere yönelteceği soruları ve alacağı cevapları not etmeleri için izleyici gruptan iki öğrenciyi görevlendirir. Öğretmen, öğrenciler doğaçlamalarını yaparlarken üç defa Don, Don, Don diyerek ya da düdük vb. herhangi bir aletle öğrencilerin donmaları gerektiğini belirterek dramanın tartışma aşamasına geçişi sağlar. Bu aşamada öğretmen, öğrencilere bireysel ya da toplu sorular yöneltir. Örneğin: O anda neler hissettiklerini, akıllarından nelerin geçtiğini, içinde bulundukları durumun dışarıdan nasıl göründüğünü düşündükleri gibi duygusal farkındalık sağlayacak sorular yöneltir. Bir defada tek bir öğrenciye soru sorabileceği gibi birkaç öğrenciye de soru sorabilir. Öğretmen, cevapları aldıktan sonra herhangi bir sözlü müdahalede bulunmaz ve doğaçlamanın devam etmesi için üç defa Devam, Devam, Devam der. Öğretmen, her gruba doğaçlamaları için 5 ile 10 dakika arasında süre verir. Grup doğaçlamasını bitirdiğinde öğretmen onları alkışlar ve teşekkür eder. Öğrencilerinin yanına gider ve önce onlara neler hissettiklerini, sürecin doğaçlama olarak sınıf ortamında oluşması ile gerçek hayattaki arasında ne tür benzerlikler ya da farklar olduğunu, süreç boyunca hoşgörü gösterdikleri, gösteremedikleri ya da bekledikleri yerleri ve nedenlerini kapsayan çeşitli sorular sorar. Ardından aynı soruları izleyici öğrencilere de yöneltir. Böylece süreç içinde yanlışlar, doğrular, mevcut durumlar ve olması gerekenler öğrenciler tarafından ortaya çıkarılmış olur. ÖRNEK OLAY KARTLARI Akşam saat 8, siz işten çıktınız, çok yorgunsunuz ve otobüs durağına geldiniz. Durak çok kalabalık ve siz gelmeden önce karmaşık bir sıra oluşturulmuş. Siz de sıranın sonu olarak görünen yere geçiyorsunuz ve az sonra otobüsünüz geliyor. İtiş kakış herkes otobüse binmeye çalışıyor ve siz tam otobüse binecekken arkanızdaki kişi sizi itekleyerek önünüze geçmeye çalışıyor. Tepki verir miydiniz? Verirseniz nasıl bir tepki verirdiniz? Olay nasıl devam eder ve son bulurdu? Grup olarak doğaçlamanızı gerçekleştiriniz. Üniversitede okuyorsunuz. Ders çıkışı arkadaşlarınızla birlikte alışverişe gitmek için otobüs durağına geldiniz. Durak boş olduğu için çok sevindiniz. Biraz bekledikten sonra otobüsünüz de geldi ve hemen bindiniz. Otobüste boş koltuk yoktu ve ayakta kaldınız. Sizden hemen sonra otobüse bir grup delikanlı bindi. Tam da gelip sizin arkanızda durdular. Birkaç dakika sonra bir tanesinden rahatsız oldunuz. Böyle bir durumda bir şey yapar mıydınız? Yaparsanız ne yapardınız? Rahatsızlık durumu neyden kaynaklanıyor ve grup olarak böyle bir durumda nasıl birer tavır takınırdınız? Doğaçlayınız. Evden aceleyle çıktınız ve okula yetişmeye çalışıyorsunuz. Fakat okul servisinin geçtiği durağa gitmek için ya bir kilometre yürümeniz ya da tramvaya binmeniz gerekiyor. Zaman kaybetmemek için tramvaya binmeyi tercih ediyorsunuz. Hemen tramvay durağına gidiyorsunuz. Fakat durak çok kalabalık ve herkesin binmesini beklerseniz size tramvayda yer kalmayacak ve binemeyeceksiniz. Bu durumda okul servisine de yetişemeyeceksiniz. Ne yapardınız? Duraktaki diğer insanlar neler yapacaklar? Sonuç ne olacak? Süreci doğaçlayarak
meydana getiriniz. Otobüstesiniz. Önünüzde oturan kişi yüksek sesle telefonda konuşuyor ve siz dâhil herkes bu durumdan çok rahatsız oluyor. Etraftakiler oflayıp duruyorlar. Fakat kimse bir şey yapmıyor. Siz bir şey yapar mıydınız? Yaparsanız bu ne olurdu? Karşınızdaki kişinin tepkisi ne olurdu? Doğaçlamanız ile süreci doldurunuz. Cuma akşamı telefonda arkadaşınızla konuşuyorsunuz ve bir sonraki gün için tiyatroya gitmeye karar veriyorsunuz. Saat 11 de buluşacağınız bir nokta belirliyorsunuz. Tiyatro da 11.30 başlayacak. Ertesi gün oluyor. Otobüse biniyorsunuz ve arkadaşınızı arıyorsunuz. Onun da yolda olduğunu öğreniyorsunuz. Saat tam 10.30 da ayarladığınız yere geliyorsunuz. Arkadaşınızı arıyorsunuz ama telefonunu açmıyor. 5 dakika sonra kendisi sizi arıyor ve bir sebepten dolayı 11 de orada olamayacağını söylüyor. Arkadaşınız telefonda ne söylüyor? Siz nasıl bir tepki veriyorsunuz? Olay nasıl devam ediyor? Doğaçlama ile süreci oluşturunuz. KAVRAM HARİTASI
PROJE HOŞGÖRÜ AYI Öğretmen 9.10.11. ve 12. Sınıflara bir ay önceden okul dergisi hazırlayacaklarını haber verir. Ek-1 deki posteri okulun en dikkat çekici yerlerine asılır. Derginin içeriği hakkında gerekli bilgiyi verir. Aynı zamanda bu bilgilendirmeyi Ek-1 deki posterden alabileceklerini belirtir. Dergi düzeni için öğrencilerden bir grup oluşturulur. Öğrencilere hazırlıklarını tamamlamaları için üç hafta süre tanınır. Toplanan materyaller görevli gruba teslim edilir. Gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra okul dergisi oluşturulur.
GÖRSEL MATERYAL SINIF İÇİ ETKİNLİK SULTAN KİM Sınıf 4 gruba ayrılır. Her gruba ekteki hikayenin kâğıtlara yazılıp bolünmüş parçaları dağıtılır. Grupların hepsinde aynı hikaye vardır ve her gruptan dağıtılan hikayenin olay sıralamasına göre dizilmesi istenir. Bunun için gruplardaki her öğrenciye hikayenin belli parçaları verilir.
Bu etkinlikte amaç öğrencilerin hikayeyi oluş sıralamasına göre sıralarken ortaya çıkan farklı görüşleri nasıl bertaraf ettiği, hoşgörüyle karşılayıp karşılayamadığıdır. Her gruba verilen süre tamamlandıktan sonra hikayeyi nasıl dizdikleri, ortaya çıkan görüşleri nasıl düzene soktukları sorulur. Ardından hikayenin doğru biçimi okunarak etkinlik tamamlanır. SULTAN KİM Bir zamanlar uzak diyarlardan birinde bilge bir sultan yaşardı. Her hükümdar gibi onun da etrafı onlarca yağcıyla doluydu. Sarayında hangi odaya girse iltifatların, övgülerin bini bir paraydı. Siz gelmiş geçmiş en kudretli sultansınız efendim!, Kimsenin, hiçbir şeyin gücü sizinkiyle boy ölçüşemez Sultanım!, Kimse size itaatsizlik etmeye cesaret edemez! Ama sultan aklı başında biriydi ve bu tür aptalca sözleri duymaktan bıkmış usanmıştı. Bir gün deniz kenarında yürürken her zamanki gibi kendisine övgüler yağdıran saray ahalisine bir ders vermek istedi. Benim bu dünyadaki en büyük insan olduğumu söylüyorsunuz, her şeyin bana itaat edeceğini düşünüyorsunuz öyle mi? diye sordu adamlarına. Bütün ahali hep bir ağızdan kesinlikle efendimiz diye cevap verdi. Dünya sizin önünüzde eğilir. Bunun üzerine sultan tahtını denizin kenarına getirmelerini istedi ve tahtına oturdu. Biraz sonra adamlarına sordu : Bir dalganın gelmekte olduğunu görüyorum Sizce ona emir versem durur mu? Sultanın adamları ne diyeceklerini bilemediler ancak hayır demekten korktukları için siz emredin dalga size itaat edecektir sultanım dediler. Pekala dedi sultan. Ey dalga sana emrediyorum dur! Deniz sana emrediyorum dalgalanmayı bırak! Daha sonra sessizce bekledi sultan sırada bir dalga sahile vurdu sultanın ayaklarını ıslattı. Bu ne cüret! diye bağırdı sultan. Ey deniz derhal geri dön! O daha bunu söylerken bu defa daha büyük bir dalga geldi ve sultanı sırılsıklam etti.
Ardından Evet dostlarım dedi sultan adamlarına dönüp. Öyle görünüyor ki sizin inandığınız kadar kudretli biri değilim ben, bakın şu küçücük dalgalara bile sözüm geçmiyor Bu size ders olsun.bundan böyle tek bir sultan olduğunu, sadece Onun kudretinin her şeye yeteceğini, denize Onun hükmettiğini hatırlarsınız umarım. Sultan da olsam ben aciz bir kulum. Dolayısıyla bana yönelttiğiniz iltifatların gerçek adres i ancak O olabilir
YAZILI MATERYAL HOŞGÖRÜ Hoşgörü kelimesini hep duyar ve sık sık kullanırız. Peki, hoşgörü kelimesinin anlamını ne kadar biliyoruz? Hoşgörülü nasıl olunur bilmek için hoşgörünün ne olduğunu bilmek gerek. Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir. Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir. Hoşgörü nedir ve hoşgörülü nasıl olunur? Hoşgörü, sağlıklı insan davranışıdır. Hoşgörü sağlıklı insan hayatının, özüdür. Beşeri münasebetlerin temelidir. Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikardır. Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır. Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür. Eğitimli ya da eğitimsiz her insanda görülebilen bir eksikliktir, hoşgörüsüzlük. Peki bunun sebebi nedir? Neden tarih boyunca Yüce milletimizin hasletlerinden olmuş bir davranışı, bugün yeterince gösteremiyoruz. Bunun birçok sebebi olabilir. Bunlardan kanaatimizce en önemlisi: insanın kendisi ile barışık olamamasıdır. İnsanımız, kendisine güvenmiyor, inanmıyor. Kendisini yeterince tanımıyor. En önemlisi kendisini sevmiyor, saygı duymuyor. Eğer insanın kendisine saygı ve sevgisi kalmamışsa, kendisi ile barışık olması da mümkün değildir. Düşünün, en son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz. Bu sabah kaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dediniz. Yoksa her gördüğünüz, tanıdığınız kişi için bu işte öyle biridir diye olumsuz mu düşündünüz? Ayıbını mı aradınız? Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa yardıma ihtiyacı olan insanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz. Okulda, sınıfta, sırada kaç kişiye kötü davrandınız. Arkadaşlarınızı, bencilliğinizden dolayı üzdünüz. Yönetici iseniz, idarenizdeki kaç
insanı yeterince dinlemediğiniz için kırdınız. Yoksa siz sadece kendinizi mi düşünüyorsunuz? Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Hoşgörü bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Hataları düzeltebilmedir. Yoksa bana ne lazımcılık değildir. Anlayışın kendisidir. Hoşgörü, çağın getirdiği sorunların, aç gözlülüğün, doyumsuzluğun, sevgi yoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek bir anlayış tarzıdır, insanın özüdür. Görülen odur ki bugün insanımız kendisi ile barışık değil. Her gün, haberlere baktığınızda olayların birçoğunun sebebinin hoşgörüsüzlükten kaynaklanıp kaynaklanmadığını bir düşünün İnsan kendisi ile barışık olamadığı zaman, toplumda kendisi barışık olamıyor. Sonra da herkes bir başkasını suçluyor. Çünkü en kolayı bu. Hz. Mevlana: Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak. Diyor ve ekliyor. Bakın! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz. Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız! Hoşgörü ustası Hz. Mevlana, gibi Yunus Emre, Bektaş Veli, Karaca Sultanda insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu yu bir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu da hoşgörü yerine daha çok hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor. Toplumda hoşgörüye dönüşün, hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu, hoşgörünün yayılması, insanın sevgiyi yaşamasına, kendisine saygı duymasına, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır. Hoşgörünün bir hayat biçimine dönüştürülmesi gereklidir. Bunun için de, Hz. Mevlana ve diğer hoşgörü ustalarının peşinden daha fazla gitmek, onları daha fazla anlamaya çalışmak gereklidir. Yazımızı hoşgörü ustalarının öğüdü ile bitirelim : - Yıktığın varsa yapacaksın. Ağlattığın varsa güldüreceksin. Döktüğün varsa dolduracaksın. Çıplakları giydirecek, açları doyuracak. Az halkı çok edeceksin. Ve en önemlisi : Eline, diline, beline sahip olacaksın! Hoşgörülü olacaksın.
KAYNAKÇA Baran Z., "İlham Veren Başarı Öyküleri" Bilgivizyon Yayınları, İzmir, 2008 Prof. Korkmaz G., "Ellerim Zil Bacaklarım Trampet \ Çocuklar İçin Etkinlikler", Kök Yayınları, Ankara, Nisan 2009 Karadağ A., "Okul Öncesinde Çoklu Zeka" Kök Yayıncılık, Ankara, Eylül 2009 Yavuz K., "Duygusal Zeka Gelişimi" Timaş Yayınları, İstanbul,2010 Darıca N., "Etkinlik Dünyası", Morpa Yayınları, İstanbul, 2003 MEB Talim Terbiye Kurulu Yayınları Tokuç H., "Sosyal Beceri Öğretmen Hikayeleri" Oluşum Yayınları, Ankara, 2008 Ertürkmen İ., Nasrettin Hoca Hikayeleri Damla Yayınları, İstanbul, 2012 Türkyılmaz N., Karaköse R., Saydam N., Ulusoy V., UzunS., "Adam Olacak Çocuklar İçin Öykü, Oyun, Etkinlik Drama," Timaş Yayınları, İstanbul, 2009 www.bizeğitimciyiz.com www.anaokuluyuz. com www.eğitimhane.com www.materyaller.com http://www.eğitimhane.com http://www.degerler.org/