2013 23. Cilt 2. Sayı İÇİNDEKİLER SUNUŞ Tahir Özakkaş Psikoterapinin Geçmişi Bütünleşmeyi Nasıl Engeller Joel Paris Benzersiz Varlıkların Standart Değerlendirmeye Tabi Tutulması Ergenlerin Psikoterapi Değerlendirme Süreçlerinde Yaşadıkları üzerine Nitel Bir Araştırma Per-Einar Binder & Christian Moltu & Solfrid Sagen&Didrik Hummelsund & Helge Holgersen Terapi Odasının İçinde: Afrikalı Amerikalı Erkeklerin Tedavisi üzerine Çokkültürlü/Feminist Bakış Açısından Bir Vaka Çalışması Erika R. Carr & Lindsey M. West Psikoterapide Tercih Etkisinin İncelenmesi:Bir Meta-Regresyon Analizi Joshua K. Swift & Jennifer L. Callahan & Mariana Ivanovic & Nina Kominiak Hayali Konuşmalar ve Negatif Karşı Aktarım Margaret Arnd-Caddigan Terapistin Sözsüz Davranışları ve Empati, İttifak, Tedavinin Güvenilirliği ile ilgili Algılar Nia M. Dowell ve Jeffrey S. Berman Psikoterapide Danışanın Öz Eleştirisine İlişkin Bir İnceleme Divya Kannan & Heidi M. Levitt Aktarım Odaklı Psikoterapi ve Diyalektik Davranış Terapisi Seanslarında Zihinselleştirme Ortak Bir Süreç Etkeni midir? Geoff Goodman Süreç üzerine Yorum Yapma: Temel Bir Psikoterapi Tekniğinin Aydınlatılması Robert E. McGrath ve Gillian J. Donovan
İÇİNDEKİLER SUNUŞ Tahir Özakkaş Psikoterapinin Geçmişi Bütünleşmeyi Nasıl Engeller Joel Paris Psikoterapi tarihsel ve sosyal bir bağlamda gelişmiştir. 1900 yılından önce yoktur; teorileri ve prosedürleri köklerini modern değerlerin derinliklerinden alır. Psikolojik tedavi yöntemleri tarihsel bir boşluğu doldurmuş, modern kültürün içindeki kuvvetler de ona sosyal bir görev vermiş ve onu etkili bir kültürel yaşam alanıyla donatmıştır. Psikoterapide alınan sonuçların bilimsel değerlendirmesi çok sonra yapılmaya başlanmış olup araştırma ile uygulama arasında hâlâ büyük bir boşluk vardır. Mevcut uygulamaların başına dert olan bazı sorunları psikoterapinin geçmişi ile açıklayabiliyoruz; bu sorunlardan başlıcaları ekollere ayrılma, belirginliğin olmayışı, aşırı uzunluk, sınırlı erişim imkanı ve aşırı bireyci ideoloji gibi sayılabilir. Temeli geçmişe dayanan bu sorunlara rağmen, psikoterapideki ortak faktörler hakkında yapılan araştırmalar psikoterapinin tek bir tedavi yöntemi olarak bütünleştirilmesini desteklemektedir. Anahtar kelimeler: psikoterapide bütünleşme, psikoterapinin geçmişi, modernite Benzersiz Varlıkların Standart Değerlendirmeye Tabi Tutulması Ergenlerin Psikoterapi Değerlendirme Süreçlerinde Yaşadıkları üzerine Nitel Bir Araştırma Per-Einar Binder & Christian Moltu & Solfrid Sagen&Didrik Hummelsund & Helge Holgersen Ergenlerin psikoterapide yapılan tanısal değerlendirmeleri nasıl deneyimlediklerini ve bu süreçteki etkileşimlerin tiplerini ve niteliklerini inceledik. Psikoterapi yardımı alan 14 ergenle yarıyapılandırılmış geniş kapsamlı görüşmeler yapıldı. Refleksif fenomenolojik bilgi kuramına dayalı tematik analiz yöntemi kullanıldı. Aşağıdaki temalar bulundu: standart değerlendirme (a) danışanın kendine özgü benzersiz kişiliğiyle temas kurulmasını engelleme potansiyeli taşımaktadır ve (b) danışan terapistin kendi sorunlarını anlama yetkinliğine güven duyduğu zaman ümidi artmaktadır. Ayrıca ilk iki temanın zıt niteliğinin çözümüyle ilgili de iki tema daha bulundu: (c) danışanlar kurulan ilişkinin sahici olduğunu düşündüğü zaman profesyonel çalışmalar sırasında işbirliği yapılmaktadır; (d) harici sistemlerden gelen baskılar, değerlendirme konusundaki etkileşimi etkilemektedir. Bu sonuçlar ruh sağlığı hizmetlerinin orga-nizasyonu, gelişimsel ihtiyaçlar, psikoterapi süreciyle ilgili araştırmalar ve bu sonuçların psikoterapide bütünleşmeye etkileri kapsamında ele alınmakta-dır. Anahtar sözcükler: ergen psikoterapisi, değerlendirme, tanı Terapi Odasının İçinde: Afrikalı Amerikalı Erkeklerin Tedavisi üzerine Çokkültürlü/Feminist Bakış Açısından Bir Vaka Çalışması Erika R. Carr & Lindsey M. West Araştırmalar Afrikalı Amerikalı erkeklerin yüzde yedisinin depresyon geçirdi-ğini gösterse de (Eğitim ve İstişare için Siyahların Ruh Sağlığı İttifakı, 2003), çeşitli sistemik faktörler yüzünden yapılan eksik raporlamanın bu oranı azaltıyor olması muhtemeldir. Afrikalı Amerikalı erkekler tedavi olmak üzere ruh sağlığı merkezlerinde belirdiğinde, klinisyenlerin danışanlarının belirgin, kültürel açıdan özgül ve öznel deneyimlerinden haberdar olması gerekir. Depresyonla mücadele eden Afrikalı Amerikalı erkeklerin ilgili kültürel nedenlerini bilmekle kültürel duyarlılık taşıyan bir tedavi uygulamak arasında (klinisyenler açısından) fark vardır. Elinizdeki makale depresyonla mücadele eden bir Afrikalı Amerikalı erkeğe çok boyutlu, teorik açıdan bütünleştirilmiş bir psikoterapi uygulamasını örneklemeyi amaçlamaktadır. Özellikle Afrikalı Amerikalı erkeğin cinsiyet ve ırk kimliklerine dikkat çekilmiş, bunu yaparken de görünmezlik sendromu teorisi kılavuz alınmıştır (Franklin & Body-Franklin, 2000). Buna ek olarak, bilişsel-davranışsal yöntemler, sistemler yaklaşımı ve kişilerarası gelenek içerisindeki kısa
psikoterapötik müdahaleler kullanılmıştır. Son olarak, feminist yaklaşıma sahip beyaz bir kadın terapist olmanın getirdiği ilgili nitelikler terapötik ittifakı, karşılıklı risk almayı ve güçlendirici müdahaleleri teşvik etmiştir. Bu vaka çalışması depresyonla yaşayan Afrikalı Amerikalı erkeklerin tedavisinde dikkat edilecek nüanslara ilişkin bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler: Afrikalı Amerikalı erkekler, depresyon, çokkültürlülük, feminizm Psikoterapide Tercih Etkisinin İncelenmesi:Bir Meta-Regresyon Analizi Joshua K. Swift & Jennifer L. Callahan & Mariana Ivanovic & Nina Kominiak Araştırma sonuçları danışanların tercihlerinin hem terapiyi bırakma oranını hem de terapi sonuçlarını etkilediğini göstermektedir ancak bu tercihlerin karşılanmasının belli danışan tipleri veya belli terapi durumlarında daha önemli olup olmadığına dair fazla bilgi yoktur. 33 çalışmadan ve 6.058 danışandan oluşan verilerin kullanıldığı bir meta-regresyon analizi yapıldı; bu analizde tercih etkileriyle ilgili öngörü unsuru olarak 6 danışan ve terapi değişkeni kullanıldı. Analize dahil edilen çalışmaların sonuçları, tercihleri karşılanan danışanlarla terapide daha iyi sonuçlar elde edildiğini ve yaş, cinsiyet, etnik köken, eğitim düzeyi ve medeni durum gibi faktörlerden bağımsız olarak terapiden erken ayrılma olasılığının düştüğünü göstermektedir. Buna ek olarak tercihleri karşılanmayan danışanların kısa vadeli terapilerden erken ayrılma oranının daha da yüksek olduğu görülmüştür; tercihleri karşılanan ve karşılanmayan danışanlar arasındaki terapiyi bırakma farkının %50 si bu gruba aittir. Analize dahil edilen çalışmaların sonuçları danışanların tercihlerinin karşılanmasının kısa süreli terapilerde daha önemli olduğunu göstermiş ancak bu etkinin belli demografik özelliklere sahip kişilerde daha yüksek olduğuna dair herhangi bir veri bulunamamıştır. Anahtar sözcükler: tercihler, öngörü unsurları, terapötik ilişkiler, kanıta dayalı uy-gulama Hayali Konuşmalar ve Negatif Karşı Aktarım Margaret Arnd-Caddigan Terapistler sık sık bir seansla diğeri arasında danışanlarıyla hayali sohbetler ederler. Bu yapısalcılık temelli teoriye dayalı araştırma 12 terapistin seanslar arasındaki hayali konuşmalarla ilgili deneyimlerini belgelemektedir. Alınan cevaplar, hayal gücünün anlamı üzerinde yapılan analitik spekülasyonların bir kısmının tersine, nörobilimsel literatürün katılımcıların deneyimlerini daha iyi yansıttığını göstermektedir. Katılımcılar hayali sohbetlerin, bilişdışı negatif karşı aktarımın yüzeye çıkmasına ve anksiyeteyle başa çıkmaya yardımcı olduğunu ve bu şekilde danışanlarıyla zor konular üzerinde çalışmalarının kolaylaştığını bildirmişlerdir. Anahtar sözcükler: negatif karşı aktarım, seanslar arası deneyimler, hayal gücü, zihinsel uyarım Terapistin Sözsüz Davranışları ve Empati, İttifak, Tedavinin Güvenilirliği ile ilgili Algılar Nia M. Dowell ve Jeffrey S. Berman Bu çalışmanın amacı, terapistin iki belirgin sözsüz davranışının göz teması ve gövde eğimi terapistin kurduğu empati, danışan ve terapist arasındaki ilişki, tedavinin güvenilirliği ile ilgili algılar üzerindeki birbirinden bağımsız ve ortak olası etkilerini incelemekti. Dört farklı psikoterapist, 4 farklı göz teması ve gövde eğimi kombinasyonunda filme çekildiler. Katılımcılar, terapi seanslarının videolarını rastgele bir sırayla izledikten sonra bu terapistleri değerlendirdiler. Elde edilen bulgular, yüksek seviyedeki göz temasının ve ileri doğru gövde eğiminin terapistin empatisi, terapi sürecinde kurulan ittifak, tedavinin güvenilirliği yönündeki algıları artırdığını göstermektedir. Bu sonuçlara göre, terapistlerin belli sözsüz davranışları kullanarak uygulamalarını geliştirebilecekleri öne sürülmektedir. Anahtar sözcükler: psikoterapi, sözsüz davranış, empati, terapötik ittifak, güveni-lirlik Psikoterapide Danışanın Öz Eleştirisine İlişkin Bir İnceleme Divya Kannan & Heidi M. Levitt
Öz eleştiri kavramıyla ilgili araştırmalar son yıllarda psikopatoloji ve psikote-rapi yazınında daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Bu incelemenin amacı da danışanın öz eleştirisi ve bu durumun gerek psikopatolojik açıdan barın-dırdığı anlamlara gerekse öz eleştiriyle gelen değişim süreçleri bağlamındaki içerimlerine ilişkin bütünleşik bir teorik ve görgül kavrayış sağlamaktır. Öz eleştirinin farklı psikoterapi türlerinde nasıl ele alındığını göstermek amacıyla bilişsel, duygu odaklı ve psikodinamik yaklaşımlar incelenmektedir. Bu farklı yaklaşımların, kişinin öz eleştiriye karşı kendisine yönelik koruyucu ve şefkatli bir tavır geliştirme noktasındaki maharetleri temel alınarak etkili bir tedavi için öneriler sunulmaktadır. Anahtar Sözcükler: psikoterapi araştırması, öz eleştiri, danışanın öz eleştirisi, psi-koterapide bütünleşme Aktarım Odaklı Psikoterapi ve Diyalektik Davranış Terapisi Seanslarında Zihinselleştirme Ortak Bir Süreç Etkeni midir? Geoff Goodman Aktarım odaklı psikoterapi (AOP) ve diyalektik davranış terapisi (DDT) borderline ki-şilik bozukluğu (BKB) olan hastaları tedavi etmek için tasarlanan iki tedavi modelidir. Farklı kuramsal yönelimlerden doğmuş olsalar da AOP ve DDT, BKB hastalarının teda-vi edilmesinde etkili olmuşlardır. Kendisinin ve başkalarının davranışlarını kendisinin ve başkalarının altta yatan zihinsel durumlarından güdüleniyor olarak yorumlama şek-linde tanımlanan üzerine düşünme işlevi (Dİ), bütün BKB tedavi modellerinde ortak bir etkili terapi süreci olarak öne sürülmüştür. Uzman değerlendiriciler Psikoterapi Süreci Q- Set ini kullanarak AOP ve DDT prototiplerini ve aynı zamanda bir Dİ prototipini oluşturmuşlardır. Üç tane varsayım test edilmiştir: (1) AOP prototipi daha önceden oluşturulan psikodinamik terapi (PDT) prototipi ile pozitif bir korelasyon gösterecek, daha önceden oluşturulan bilişsel davranışçı terapi (BDT) prototipiyle ya da DDT prototipiyle pozitif korelasyon göstermeyecektir. (2) DDT prototipi BDT prototipi ile pozitif korelasyon gösterecek, PDT prototipi ile göstermeyecektir. (3) Dİ süreci prototipi hem AOP hem de DDT prototipleriyle pozitif korelasyon gösterecektir. AOP ve DDT prototipleri 2 bağımsız faktör üzerine yüklenmiştir. Dİ süreci prototipi her iki etken üzerine de yüklenmiştir. AOP prototipi PDT prototipi ile pozitif korelasyon göstermiş, BDT ya da DDT prototipleriyle göstermemiştir. DDT prototipi hem BDT hem de PDT prototipleriyle pozitif korelasyon göstermiştir. Dİ süreci prototipi bütün prototiplerle yüksek korelasyon göstermiştir. BKB hastalarında Dİ yi geliştirmenin AOP ve DDT nin doğasında var olan dolaylı bir süreç olduğu ve açıkça kabul edilmesi gerektiği savunulmuştur. Anahtar sözcükler: psikoterapi süreçleri, aktarım odaklı psikoterapi, diyalektik davranış terapisi, üzerine düşünme işlevi, ortak faktörler Süreç üzerine Yorum Yapma: Temel Bir Psikoterapi Tekniğinin Aydınlatılması Robert E. McGrath ve Gillian J. Donovan Bu makale, terapötik bir teknik olarak süreç üzerine yorum yapma kavramını incelemektedir. Sürecin yorumlanması, terapist dikkatini hastanın seans içindeki davranışının belli bir yönüne yoğunlaştırdığı zaman ortaya çıkar. Birçok terapi ekolü, hastanın terapi ilişkisi dışındaki davranışlarının konuşulmasını teşvik eder. Bununla birlikte bu ekollerin bu tür konuşmalara yaptıkları vurgunun derecesi de değişmektedir. Terapi içindeki davranışın konuşulması özellikle dinamik teoride görülür. Terapi içindeki davranışın konuşulması dinamik teoride bir yüzleştirme biçimi olarak kavramsallaştırılırken kişilerarası terapide ise temel bir terapi tekniği olarak görülmektedir. Terapi içindeki davranışın konuşulmasını diğer yüzleştirme biçimlerinden ayırarak ve bu tekniğin gözlemlenebilir davranışa odaklandığının altını çizerek, süreç üzerine yorum yapma tekniğinin herhangi bir terapi biçiminde faydalı bir araç olma potansiyeli taşıdığını öne sürmekteyiz. Ayrıca bu tür yorumların uygulamada ne kadar yapıldığı ve terapi sonuçlarına katkıda bulunup bulunamayacağına ilişkin deneysel değerlendirmeyi de hak eder. Bu makalede süreç üzerine yapılan yorumların ortak özellikleri
anlatılmaktadır. Son olarak, bu konuda eğitim alan öğrencilerin hastanın sürecini yorumlamadaki etkinliklerini nasıl geliştirecekleri konusunda bazı rehber ilkeler önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: psikoterapi süreci, bütüncül psikoterapi, yüzleştirme
SUNUŞ Değerli Okuyucu, SEPI nin yayın organı olan elinizdeki Psikoterapide Bütünleşme Dergisi nin 23. Cildinin 2. Sayısını da Türkçe olarak yayınlamış olmaktan onur duyuyoruz. SEPI (The Society for the Exploration of Psychotherapy Integration) 1983 te psikoterapiyi tek bir yönelimle sınırlandırmayan yaklaşımlara ilgi gösteren uzmanlar için disiplinlerarası bir kurum olarak kuruldu. Kuruculuğunu fikir babalığını Marvin R. Goldfried, PhD yaptı. Gruba ilk katılan ekip içerisinde Paul Wachtel, PhD, Barry Wolfe, PhD, George Stricker, PhD bulunmaktaydı. 1982 yılında zihinlerde tohumlanan bu düşünce 1983 yılında ABD de Maryland da ilk toplantısını yaptı. İlk kongrede organizasyon komitesinde Lee Birk, Jeanne Phillips, George Stricker ve Barry Wolfe yer aldı. SEPI pekçok ülkeden üyesi olan uluslarası bir kuruluştur. SEPI 2013 yılına kadar 29 konferansa ev sahipliği yapmış, katılımcılar arasında bir diyalog ortamı sağlayarak, dogmatik olmayan bir tarzda görüşlerini paylaşmalarına olanak sağlamıştır. SEPI nin resmi yayın organı The Journal of Psychotherapy Integration psikoterapi bilgisi ve davranış değişikliği ile ilgili, psikoloji ve psikiyatriye dair daha geniş yelpazede makalelerin toplandığı bir dergidir. Derginin yönetim kurulunda bugün Diane Arnkoff, Franz Caspar, Louis Castonguay, Carol Glass, Marvin Goldfried, Shelley McMain, Alberta Pos, George Stricker, Paul Wachtel, Barry Wolfe görev yapmaktadır. Editörlüğünü Jerry Gold dan sonra Golan Shahar, (PhD, Ben Gurion University, Israel) almıştır ve başarı ile yürütmektedir. Psikoterapiyi bütünleştirme çabasının en az 80 yıllık bir geçmişi olsa da bu çaba, son 30 yıl içinde büyük bir hız kazanmıştır. Sonuçta tek bir ekol içinden yetişmiş pekçok deneyimli klinisyen artık kendilerini bütüncül terapistler olarak tanımlamaktadır. Son yıllarda İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde de bütüncül psikoterapi üzerine eğitim sunan kurumlarda gözle görülür şekilde bir artış olmuştur. Bu gelişme 1993 te European Association for Integrative Therapy (EAIP) nin kurulmasına yol açmış, 1996 ta ise European Association for Psychotherapy (EAP) nin içinde Avrupa çapında kabul görmüş bir ekol olarak tanınmıştır. EAIP nın üyesi olan eğitim kurumlarından mezun olan bütüncül psikoterapistler EAP sponsorluğundaki ECP yi (Avrupa Psikoterapi Sertifikası) almaya hak kazanırlar. EAP ise Avrupa da geniş bir psikoterapi okulları yelpazesinin profesyonel anlamda platformu gibidir. EAIP gerçek veya meşru tek bir terapi ekolünün olmadığına inanır ve farklı prikoterapi entegrasyon biçimlerini destekler ve teşvik eder. EAIP içinde, hümanistik ve psikanalitik, psikodinamik ve beden süreci, diyalojik ve öznelerarasılık gibi farklı bütüncül eğitim programları vardır. Böylelikle EAIP bütüncül psikoterapinin de bir başka tek-ekol yaklaşımına dönüşmesini engellemiştir. EAIP teorik seviyede iki veya daha fazla yaklaşımı sentezleyerek klinikte tutarlı ve etik bir uygulama yaratmayı amaçlayan bütüncül eğitim programı öneren kurumlara açıktır. İngiltere de United Kingdom Council for Psychotherapy (UKPC) tarafından kabul edilmiş bütüncül psikoterapi eğitim programı uygulayan pek çok kurum bulunmaktadır. UKPC farklı psikoterapi yaklaşımlarını temsil eden yaklaşık yüze yakın kurumsal üyenin profesyonel akreditasyonunu yapan bir yapıdır. İngiltere de bütüncül psikoterapinin gelişimini hızlandırmak için Ekim 1999 da United Kingdom Association for Psychotherapy Integration (UKAPI) kuruldu ve başkanı Maria Gilbert oldu. Kuruluşun temel amacı bu ülkedeki bütüncül psikoterapistler için bir ev sağlamak ve yurt dışıyla da bağlantı kurmaktı. Sonuçta UKAPI Eylül 2001 de Londra da EAIP ile birlikte ortak bir konferans düzenledi. Amaçları arasında bütüncül psikoterapinin iyi uygulamalarını sağlamak ve bu yolda sürekli bir gelişimi hedeflemek bulunuyordu.
Ülkemizde de Psikoterapi Enstitüsü 10 yılı aşkındır Bütüncül Psikoterapi eğitimleri düzenlemektedir. Bu düzenli eğitimler, atölye çalışmaları, kongreler ve yayın faaliyetleriyle bilimsel bir tartışma ortamı yaratmayı amaçlamaktadır. SEPİ nin bölgesel ağında da görev alan, kongrelerine aktif olarak iştirak eden ve yıllardır bilimsel katkılarda bulunan yapısıyla Psikoterapi Enstitsüsü kendini SEPI nin bir parçası olarak kabul etmektedir. Önümüzdeki yıllarda SEPI kongresine ev sahipliği yapmayı amaçlamakta ve bunun için hazırlıklarını sürdürmektedir. Elinizdeki derginin Türkçe 2. sayısının da yayınlanması bu işbirliğini güçlendiren kanıtlardan birisidir. Psikoterapi alanında dünyada neler olup bittiğini bildiren ve son bilimsel çalışmaları içeren bu sayıyı Türkçe olarak hazırlayan ekibimize de sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İlginizin artarak devam edeceğini umarak keyifli okumalar diliyorum. Saygılarımla, Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı