2008 KÜRESEL FİNANSAL KRİZİNİN TÜRKİYE VE



Benzer belgeler
TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Nisan Konya Ekonomik Verileri

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Mayıs Konya Ekonomik Verileri

Konya Ekonomik Verileri. Temmuz 2015

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

Konya Ekonomik Verileri. Ağustos 2015

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Grafik-6.1: Konut Fiyat Endekslerinde Büyüme (Türkiye ve İstanbul)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (MAYIS 2015)

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii

Rakamlarla Konya Analizi. Rakamlarla Konya Analizi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Tüketici güveni yılın en düşük seviyesinde

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Kasım 2015)

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

KIRIKKALE KIRIKKALE YATIRIM DESTEK OFİSİ

GRAFİKLERLE FEDERAL ALMANYA EKONOMİSİNİN GÖRÜNÜMÜ

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Rakamlarla Konya Analizi. Rakamlarla Konya Analizi

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Temmuz 2015)

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Rakamlarla Konya Analizi. Rakamlarla Konya Analizi

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

Haziran Konya Dış Ticaret Verileri

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

SANAYİDE GELİŞMELER VE İSTİHDAM EĞİLİMLERİ. Esra DOĞAN, Misafir Araştırmacı. Melike Berna AKÇA, Yardımcı Araştırmacı.

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Ağustos 2015)

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

2. TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

572

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Ekonomi Bülteni. 5 Eylül 2016, Sayı: 35. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Mart Konya Dış Ticaret Verileri

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Ekim Konya Ekonomik Verileri

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TR42 DOĞU MARMARA BÖLGESİ 2011 YILI OCAK-ŞUBAT-MART AYLARI EKONOMİK GÖRÜNÜM RAPORU

Eylül Konya Ekonomik Verileri

2017 YILI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

EKONOMİK GÖSTERGELER

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı (%) (%)

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

Rakamlarla Konya Analizi. Rakamlarla Konya Analizi

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

2 TEMMUZARAL I K

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Haziran 2015)

Konya Ekonomik Verileri. Ağustos 2014

Ekonomi Bülteni. 3 Ekim 2016, Sayı: 38. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ANA METAL SANAYİİ Hazırlayan Leyla DOLUN Kıdemli Uzman

Konya Ekonomik Verileri. Temmuz 2014

%7.26 Aralık

174

Bir önceki aya göre değişim oranı (%) (%)

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MART 2018

142

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Sanayi üretimi azaldı

2017 OCAK-EKİM AYLARI TÜRKİYE VE MALATYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER. Doç. Dr. Ahmet UĞUR Malatya Ticaret Borsası Akademik Danışmanı

268

Rakamlarla Konya Analizi. Rakamlarla Konya Analizi

Mayıs Konya Dış Ticaret Verileri

Türkiye nin TL cinsinden yatırım yapma açısından

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER. (Ekim 2015)

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELERİN MAKRO ANALİZİ

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Mali Yapı ve Finans Banka Şube Sayısı TR82 Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Transkript:

2008 KÜRESEL FİNANSAL KRİZİNİN TÜRKİYE VE KONYA EKONOMİLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ Prof.Dr. Orhan Çoban * Öğr.Gör. Gökhan AKAR ** Arş.Gör. Tuba AKAR *** Hakan KARAGÖZ **** ÖZET Bu çalışmanın amacı 2008 yılında ABD de meydana gelen küresel finansal krizin Türkiye ve Konya ekonomileri üzerine etkilerini incelemektir. Bu kapsamda Türkiye nin ve Konya nın kriz öncesi ve sonrası makro ekonomik göstergeleri ele alınmıştır. Bu incelemeler sonucunda krizin, Türkiye ekonomisini özellikle 2008 yılından sonra etkilediği görülmektedir. Bu etki mali piyasalardan ziyade reel sektör üzerinde hissedilmiştir. Oysa yaşanan küresel kriz ABD de düşük teminatlı ipotek krizinin konut piyasasında yarattığı etkinin finansal piyasalarda dalgalanmalara neden olmasıyla ortaya çıkmıştır. Ancak Türkiye ekonomisinin 2001 krizinden sonra yaşadığı tecrübe ile mali sistemde gereken tedbirleri alması ve finansal piyasasında ABD ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi türev ürünlerin bulunmayışı krizin reel sektörü etkilemesine neden olmuştur. 2009 yılında Türkiye de büyüme oranı %-4,8 olarak gerçekleşmiştir. Krizin diğer makro ekonomik göstergeler üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Ancak 2010 yılından sonra Türkiye ekonomisi bir toparlanma sürecine girmiştir. Konya ekonomisi açısından da kriz 2009 yılından itibaren etkisini göstermeye başlamıştır. Anahtar Kelimeler: Küresel Kriz, Türkiye ekonomisi, Konya Ekonomisi Jel Kodları: G01, E20, R1 * Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. İktisat Bölümü, e-mail: ocoban@selcuk.edu.tr ** Selçuk Üniversitesi, Hadim Meslek Yüksek Okulu, Dış Ticaret Bölümü, e-mail: gakar@selcuk.edu.tr *** Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, İ.İ.B.F. İktisat Bölümü, e-mail: ttunen@kmu.edu.tr **** Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat A.B.D., Yüksek Lisans Öğrencisi

THE EFFECTS OF 2008 GLOBAL FINANCIAL CRISIS ON ECONOMY OF TURKEY AND KONYA ABSTRACT The purpose of this paper is to review the effects of global financial crisis which emerged in America on economy of Turkey and Konya. In this context, pre and post crisis macro-economic indicators of Turkey and Konya have been discussed. As a result of these studies, it has been found that crisis has affected Turkey especially after 2008.This effect was perceived on the real sector rather than financial markets. However, the global financial in the USA come out as of low-collateralized mortgage crisis lead to fluctuations in the financial markets. But as Turkey s economy took the necessary precautions in the financial system after 2001 crisis and the absence of derivative products in the financial system as in the USA and European countries, crisis affected real sector. The growth rate in Turkey stood at -4,8% in 2009.There are other negative effects of the crisis on the macro-economic indicators. However, Turkey s economy has experienced a recovery process after 2010.Crisis has begun to take effect in terms of Turkey s economy since 2009. Key Words: Global Crisis, Turkey Economy, Konya Economy. Jel Classification: G01, E20, R1 1. Giriş Küresel ekonomi 1980 li yıllardan finansal serbestleşme ve bilgi teknolojilerinde yaşanan değişimle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Bilgi çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında bilgiye ulaşımın daha kolay ve daha ucuz hale gelmesi ile ülkelerin finansal sistemlerini birbirine bağlı hale getirmiştir. Teknolojik arenada yaşanan gelişmeler finansal piyasalarda da kendini hissettirmiş, bu piyasalarda yeni enstrümanlar ortaya çıkmıştır. Ancak bu sistem riski içinde barındırır hale gelmiş ve küresel arenada yaşanan bir krizin diğer ülkelere kolayca yayılmasına ortam hazırlamıştır. Dünya genelinde günümüze değin birçok kriz yaşanmakla beraber 2007 de yaşanan küresel kriz 1929 yılında yaşanan Büyük Depresyon dan sonra görülen en büyük kriz olarak adlandırılmıştır. Finansal piyasalarda ortaya çıkan bu kriz kısa sürede gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere çeşitli kanallardan birçok ülkeye yayılmış ve reel ekonomilerini olumsuz yönde etkilemiştir.

2007 yılının ortalarında görülen bu kriz ABD mortgage piyasalarında ortaya çıkmıştır. 1990 lı yılların ikinci yarısında oluşan ve dot-com buble olarak tabir edilen balonun 2001 de patlaması ile birlikte ABD ekonomisi bir resesyona girmiş ve bu resesyonun ortadan kaldırılması amacı ile ABD ekonomisinde faiz indirimlerine gidilmiştir. 2003 yılında yaratılan ucuz para ortamı sayesinde suni tüketim ve fiyat artışları ile birlikte ABD ekonomisi resesyondan kurtulmuştur. Faiz indirimleri neticesinde konut kredileri hızla artmış ve 1980 li yıllardan itibaren görülen finansal piyasaların kontrolsüz bırakılması anlayışı ile konut kredileri çok riskli bir şekilde genişlemeye başlamıştır. Bunun sonucunda düşük gelirli kişilerin de konut sahibi olabilmeleri için yüksek riskli veya eşik altı konut kredileri olarak da adlandırılan subprime mortgage kredileri verilmeye başlanmış ve denetimsiz bir yapı oluşmuştur. Ayrıca, kullandırılan krediler teminat gösterilerek piyasaya yapılan tahvil satışları, yatırım bankaları, hedge fonlar ve çeşitli finans kuruluşları tarafından kullanılarak üretilen yeni türev ürünlerin yardımı ile kredi riskleri bütün mali kesime yayılmıştır. Yaşanan bu gelişmeler konut fiyatlarının hızla yükselmesine neden olmuş, riskli konut kredisine dayalı yatırım araçlarına ve bunlara yatırım yapan finansal kuruluşların kredi derecelerinin düşürülmesi gibi bir dizi nedenden ötürü piyasalar likidite krizine doğru sürüklenmiştir. 15 Eylül de ise Amerika nın en büyük 4. Yatırım bankası olan 158 yıllık Lehman Brothers 600 milyar dolar borç ile iflasını açıklaması ABD nin mortgage krizini küresel finans krizi haline getirmiştir (Ünal ve Kaya, 2009: 4-7) ABD yaşanan küresek kriz dünya ekonomisinde üretim ve ticaret daralmalarına neden olarak gelişmiş ülkelerde dahil birçok ülkeyi resesyona sürüklemiştir. Türkiye ekonomisinde yaşanan bu krizden etkilenen ülkeler arasındadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, 2008 Krizinin makro ölçekte Türkiye ekonomisine ve yerel anlamda da Konya ekonomisine etkilerini ekonomik göstergelerle analiz etmektir. Bu amaçla çalışma da ilk olarak krizin Türkiye ekonomisi üzerine etkilerinden bahsedilecek daha sonra ise Konya ekonomisi üzerine etkileri incelenecektir. Araştırmanın sonuç kısmında elde edilen veriler ışığında politika önerilerine yer verilecektir. 2. Literatür Küresel krizin etkileri üzerine hem yerli hem de yabancı literatürde çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalardan bazıları aşağıdaki şekilde özetlenmiştir.

Yavuz (2009), çalışmada küresel krizin Türkiye'de krizin istihdama ve işsizliğe etkisi ele alınmaktadır. Bu kapsamda Türkiye ile bazı ülkelerin 2009 yılı işsizlik rakamları karşılaştırılmaktadır. Küresel krizle birlikte, dünya finans ve sanayi sektöründe güven ortamı bozulmuş, beklentiler olumsuzlaşmış, şirketlerin satışları ve karları azalmış, işsizlik artmıştır. Berber vd.(2010), yaptıkları çalışmada Türkiye'de krizin bölgesel analizini yapmışlardır. İstatistiki bölge sınıflandırması (İBBS) Düzey 1'e göre yapılan çalışmada krizden gelişmişlik düzeyi yüksek olan bölgelerle gelişmişlik düzeyi düşük bölgeler arasında krizden etkilenme derecesi ve etkilenme zamanı farklılık göstermektedir. Gelişmişlik düzeyi yüksek olan bölgeler krizden daha önce ve daha ağır etkilenmiştir. Gelişmişlik düzeyi yüksek olan bölgelerde 2008 yılı krizin başlangıç yılı olarak belirlenmesine karşın, gelişmişlik düzeyi düşük olan bölgelerde ise 2009 yılı kriz yılını işaret etmektedir. Stamatovic ve Zakic (2010), küresel krizden özellikle Güneydoğu Avrupa büyük ölçüde etkilenmiştir. Özellikle küçük işletmeler piyasa dengesizlikleri ve yeni şartlara zor uyum sağlamaları onları daha çok etkiledi. Problemler, azalan talebi, ihraç pazarlarına girişteki zorluklar ve özellikle sermaye piyasalarını yansıtmaktadır. Araştırmadan çıkan sonuç, kronik olarak temel yeteneklerde eksiklik ve girişimcilik bilgisinde eksiklik olduğudur. Emir ve Eyüboğlu (2010), çalışmada işyeri kapanmaları, kapasite kullanım oranları ve sanayi üretim endeksi, istihdam, finansman ve KOBİ yatırımları olmak üzere toplam beş başlık altında krizin KOBİ lere etkisi incelenmiştir. Sonuç olarak, KOBİ yatırımları hariç diğer dört başlıkta krizin KOBİ leri olumsuz yönde etkilediği ortaya çıkmıştır. Ekşi (2010), çalışmada, KOBİ ve büyük ölçekli firmaların kriz sürecindeki mali tabloları trend analizi ile araştırılmıştır. Kriz sürecinde her iki düzeydeki firmaların farklı derecelerde etkilendikleri, ancak kriz sonrasında da her iki türde de genel bir iyileşme eğilimi yaşandığı gözlenmiştir. Erdoğan (2010), çalışmada, kriz dönemlerinde KOBİ lerin karşılaştıkları sorunların belirlenmesi ve bu sorunlara yönelik uygulanması gereken finansal eylem ve önlemlerin tespiti amaçlanmıştır. Sonuç olarak anket uygulanan firmalar kapsamında firmalar öneriler getirilmiştir. Afşar (2011), global krizin Türk Bankacılık Sektörü üzerindeki etkilerinin araştırıldığı bu çalışmada, sonuç olarak gelişmiş ülkelerdeki birçok büyük ve küçük

bankanın milyarlarca dolar zararla ve iflaslarla etkilendiği 2008 krizinden, Türk bankacılığının etkilenmediğini göstermektedir. Coşkun (2011), küresel krizin girişimcilik üzerine etkisini ölçmek amaçlanmıştır. Bunun için piyasaya yeni giren firma sayılarının ülkeler açısından karşılaştırması yapılmıştır. Araştırma sonucunda, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde finansal krizlerin girişimciliğe etkisinin farklı derecelerde olduğu görülmüştür. Özellikle gelişmiş ülkelerde finansal krizlerin girişimciliği diğer ülkelere nazaran daha fazla etkilediği görülmektedir. Klapper ve Love (2011), araştırmada 93 ülke için kullanılan panel verileri, küresel kriz süresince birçok ülkede yeni firma kaydından keskin düşüşler yaşandığını göstermektedir. Düşüş, finansal açıdan gelişmiş ülkelerde daha fazla görülmüştür. Kumpikaite vd. (2011), araştırmada küresel krizin etkileri Üçlü Kriz Yönetim modeli kullanılarak incelenmiştir. Baltık ülkelerinden Estonya ve Litvanya dan seçilen iki perakendeci firmanın kriz öncesi, kriz ve kriz sonrası dönemleri karşılaştırılmıştır. Genel olarak firmaların uzun dönemden kısa döneme strateji değişimi, işçi çıkarmaları ve şirket değerinin düşmesi şeklinde etkilenmiştir. Noyan vd., (2011), finansal krizin bölge, ülke ve firma düzeyindeki etkilerini incelemiştir. Çalışmalarında birçok engelleri olan ve gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik yapıların yaklaşık %95 ini oluşturan KOBİ lerin finansal krizden nasıl etkilendiklerini belirlemektir. Bu çalışmanın uygulama boyutu için ise Sivas bölgesindeki imalatçı firmalar seçilmiştir. İmalatçı firmalarını seçmelerinin nedeni ise Türkiye deki hemen hemen tüm ana sektörlerde imalatçı firmaların ağırlıkta olmasıdır. Bu firmaların finansal tabloları kullanılarak firmaların likidite durumu, finansal yapısı ve karlılık oranları hesaplanmıştır. Firmaların son beş yıllık rasyolarının hesaplanması, kriz öncesi ve kriz sonrası durumlarını ortaya çıkarmıştır. Uygulanan t testinden sonra firmalar arasında küçük firmaların orta ölçekli firmalarda daha fazla değiştiğini ve sonuçta orta ölçekli firmaların küçük ölçekli firmalara göre daha az etkilendiğini göstermektedir. Öcal (2011), küresel krizin reel sektöre yansıyan en önemli etkileri, üretimdeki daralmayla bağlantılı olarak ekonomik büyümede yavaşlama, istihdam oranında ve dış ticaret hacminde azalma olarak ortaya çıkmıştır. Burada amaçlanan, küresel ekonomik krizin Türkiye dış ticaretine olan etkileri analiz edilmiştir. Sharma (2011), küresel resesyon tüm dünyada küçük üretici girişimcileri derinden etkilemiştir. Üretici işletmeler bu durumdan kurtulmak için maliyetlerini kısarak çeşitli üretim metodları geliştirmiştir.

Bricongne vd., (2012), yaptığı araştırmada Fransız firmalarının ihracat ve firma düzeyinde kredi sınırları verilerini karşılaştırmakta ve 2008 yılındaki ticari çöküşün beklenmeyen talep şoku ve üretim özelliklerinde çöküntü yaşandığını göstermektedir. Tüm firmalar krizden etkilenirken, büyük firmalar üzerindeki etkisi temel olarak aşırı paylara sahip olması ve ihracat bölgelerindeki ürün portföylerinde daha küçük sonuçlara yol açmıştır. Küçük ihracatçılar üzerine etkisi ise ihracatı tümden durduran veya ihraç bölgelerinin sayını azaltarak etkisini göstermiştir. Işık ve Kiracı (2012), çalışmanın amacı küresel krizin İMKB Sınai endeksinde yer alan üretim şirketlerinin çalışma sermayeleri üzerindeki etkileri finansal oranlar aracılığıyla gösterilmektedir. Çalışma sonucunda, işletmelerin kriz öncesi ve kriz sonrası üç yıllık dönem karşılaştırmasında, likidite oranlarının değişmediği, buna karşın faaliyet oranlarının azaldığı ve bunun sonucunda da brüt kar oranlarının azaldığı saptanmıştır. Nazar vd., (2012), araştırmada ekonomik krizin küreselleşmesi ve Pakistan daki KOBİ lere etkisi incelenmiştir. Araştırmadaki ana hedefler, ekonomik krizin küreselleşmesi ve Genel Eşitlik Modeli uygulanarak KOBİ lerin detaylı bir bakış sağlanmasıdır. Araştırmada basit dağılımlı örneklem modeli uygulanarak dört bölgeden 400 KOBİ den veriler toplanmıştır. GTAP Modeli, Pakistan ekonomisi üzerinde küreselleşmenin olumlu etkilerini analiz etmek için kullanılmıştır. Sonuç olarak son iki senedir süregelen küreselleşme ve ekonomik durgunluk Pakistan daki KOBİ ler üzerinde negatif etki yaratmıştır. 3. Krizin Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri Türkiye son 30 yılda sonuncusu 2008-2009 krizi olmak üzere çeşitli krizler ve durgunluklar yaşamıştır. Türkiye 1979 da bir borç krizi geçirmiş, daha sonra ise Ocak 1980 de istikrar ve serbestleşme programı ile Türkiye ekonomisinde bir dönüm noktası yaşanmıştır. Bu program IMF ile yapılan stand-by anlaşmasına dayanmakta ve finans ticaretteki bu kapsamlı serbestleşmeyi öngörmekteydi. 1980 li yıllarda yaşanan yapısal dönüşümler, Ağustos 1989 da sermaye hesabının serbestleşmesi ile doruk noktasına ulaşmıştır. Ancak Türkiye ekonomisi 1994 yılında bir finansal krizi yaşamıştır. Bu krizi o dönemde yaşanan Asya ve Rusya krizleri takip etmiş kötü etkileri 1998 ve 1999 da Türkiye de uzun süreli bir krizi doğurmuştur. Bu yıllarda yaşanan negatif büyüme ve %60 lara varan enflasyon oranı deflasyon programı nın açıklanmasına ve 1999 yılının sonunda IMF ile 17. stand by anlaşmasının yapılmasına neden olmuştur. Bu yaşananları

2001 yılında yaşanan kriz izlemiştir (Uygur, 2010:1). 2000-2001 yıllarında, yaşanan ekonomik kriz ile önemli bir durgunluk sürecine giren Türkiye ekonomisi, kriz sonrası dönemde uyguladığı sıkı para ve maliye politikaları ile yeniden istikrar ortamını yakalamayı başarmıştır. 2001 yılından bugüne kadar geçen süreçte, Türkiye ekonomisinin makro değişkenleri, finansal yapısı ve özellikle bütçe büyüklüklerinde önemli iyileşmeler sağlanmış ve ekonomik istikrarlı bir büyüme hızını yakalamıştır (Susam ve Bakkal, 2008: 75). Ancak son yaşanan küresel kriz Türkiye ekonomisini etkileyen bir kriz olmuştur. 1994 ve 2001 krizleri öncelikle finans piyasalarında başlayıp en çok mali sektörü olumsuz olarak etkilemiş olmasına rağmen, 2008 yılında Türkiye'de etkileri görülmeye başlayan küresel kriz reel sektörü etkisi altına almıştır (Ünal ve Kaya, 2009: 10) Yaşanan küresel kriz Türkiye ekonomisini temel olarak dört açıdan etkilemiştir (Şahin, 2011: 278-279): -Dış talep daralması ve dış ticarette daralma ekonomide daralmaya neden olmuştur. 2008. Son çeyreğinden itibaren mal ve hizmet ihracat ve ithalatında çok yüksek oranlarda gerilemeler yaşanmış, bu da GSYH yı etkileyerek, ekonomide bir küçülme ve işsizliğe neden olmuştur. -İç talep daralması ile birlikte tüketici ve üretici güven endeksi sarsılmıştır. Üretim düşmüştür. Özellikle kapasite kullanım oranı düşmüş ve sanayi üretiminde yüksek oranda gerilemeler olmuştur. Genel olarak harcamalar gerilemiş ve global talep kısılmıştır. Bankalar kredi açmakta çekingen davranması reel kesimin yatırım kararlarını ertelemesine neden olmuştur. -Türkiye küresel krizden yabancı sermaye akımı ve dış kaynak girişinin daralması yoluyla da etkilenmiştir. Türkiye ekonomisi ileri derecede dış kaynak kullanımına ve ithalata bağımlıdır. Dolayısıyla yabansı sermaye girişi olmadan hedeflenen büyüme rakamlarının yakalanması mümkün gözükmemektedir. -Ekonomik kriz bankacılık sektöründe etkilemiş 2008-2009 yıllarından iç kredi kanalları aksamıştır ve bankacılık sistemine bağlı kredi kanalı da yavaşlamıştır. Bu sayılan etkilerden dolayı krizin derinleşmesi, güven azalması ve risk algılanmasında artışa yol açmıştır. Krizin Türkiye ekonomisi üzerine etkilerini analiz edebilmek amacı ile makro ekonomik göstergelerin incelenmesi kanımızca daha faydalı olacaktır.

Şekil 1: Türkiye'de İthalat-İhracat Rakamları ve Dış Ticaret Hacmi Kaynak: TÜİK, 2012 verilerinden derlenerek hazırlanmıştır. Türkiye'nin ihracat, ithalat rakamları ve dış ticaret hacmine ait verileri Şekil 1'de incelediğimizde 2000 yılında 27 milyar dolar olarak gerçekleşen ihracatın 2009 yılına kadar her geçen yıl bir önceki yıla göre artarak devam etmiştir. Krizin yaşandığı 2008 yılından sonraki yılda ihracat 102 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir önceki yıla göre 30 milyar dolarlık ihracatın azaldığı görülmektedir. 2010 yılında da ihracat rakamları krizin yaşandığı dönem öncesindeki rakamlardan daha düşük seviyede gerçekleşmiştir. Ancak ihracat rakamları eski seviyesine 2011 yılında gelerek 134 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Şekil 1'de ithalat rakamlarına bakacak olursak yıllar itibariyle aynı değişim görülmektedir. 2007 yılında 170 milyar dolar, 2008 yılında 201 milyar dolar gerçekleşen ithalat miktarı 2009 yılında 140 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İthalat rakamlarının 2009 yılında düşmesinin nedeni olarak aynı yıl için ihracat rakamlarındaki azalma gösterilebilir. Çünkü Türkiye'de yapılan üretim genellikle ara mal ithaline bağlı olduğu için üretimin azalması ithalatında azalması neden olduğu söylenebilir. 2010 yılında 185 milyar dolarlık olan ithalat 2011 yılında artarak 240 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dış ticaret hacmi rakamlarına baktığımızda ihracat ve ithalat rakamlarından hareketle 2009 yılına kadar bir önceki yıla göre artış yaşanmıştır. 2008 yılında 333 milyar dolar iken, 2009 yılında bu rakam 243 milyar dolara düşmüştür.

Şekil 2: Türkiye'de Enflasyon Oranları Kaynak: TÜİK, 2012 verilerinden derlenerek hazırlanmıştır. Şekil 2'yi incelediğimizde Türkiye'nin enflasyon oranlarına ait verileri görmekteyiz. 2000 yılında enflasyon oranı % 39 olarak gerçekleşirken bir sonraki yıl bu oran % 68,49 olarak gerçekleşmiştir. 2005 yılında enflasyon oranı % 7,7, 2006 yılında % 9,7 bu oran 2007 yılında % 8,4 seviyesine gerilemiştir. Krizin yaşandığı 2008 yılında da bir önceki yıla göre artarak % 10,1 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında enflasyon oranı % 6,5, 2010 yılında ise % 6,4olarak gerçekleşmiştir. Şekil 3: Türkiye'de Büyüme Oranları Kaynak: TÜİK, 2012 verilerinden derlenerek hazırlanmıştır.

Büyüme rakamlarına ait verilere Şekil 3'te baktığımızda 2005 yılından sonraki yıllarda büyüme hızları her geçen yıl bir önceki yıla göre 2010 yılında kadar azalmıştır. 2007 yılında % 4,7, 2008 yılında da % 0,7 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında da bu oran % -4,8 olarak son 8 yılın en düşük büyüme hızı gerçekleşmiştir. Büyüme hızı 2010 yılında % 9,2 seviyesine yükselmiştir. 2011 yılında da % 8,5 olarak gerçekleşmiştir. Şekil 4: Türkiye de İşsizlik Oranları Kaynak: TÜİK, 2012 verilerinden derlenerek hazırlanmıştır. İşsizlik oranlarına Şekil 4'teki veriler yardımıyla baktığımızda 2000 yılında % 6,5 olan işsizlik rakamı krizin yaşandığı yıl olan 2001 yılında % 8,4 olarak gerçekleşmiştir. 2006 yılından sonra 2010 yılına kadar artmıştır. 2008 yılında işsizlik oranı % 11 'e yükselirken krizin sonrası olan 2009 yılında ise % 14 ile son 9 yılda yaşanan en yüksek oranda işsizlik gerçekleşmiştir. Son yıllarda Türkiye'nin uluslararası piyasada emek yoğun mallarda göreceli üstünlüğünü kaybetmesi ve kırsaldan kente göçün etkisi olduğu söylenebilir. Ancak 2008 yılında yaşanan küresel kriz sonucunda büyüme rakamlarında meydana gelen değişime Şekil 3'teki verileri incelediğimizde büyüme hızının düşmesi işsizliğin nedeni olarak farklı bir boyut olarak ele alınabilir. 2010 yılında işsizlik oranı % 11,9 olarak gerçekleşirken 2011 yılında azalarak % 9,8 olarak gerçekleşmiştir. 4. Küresel Krizin Konya Ekonomisi Üzerine Etkileri Konya sanayisi günümüzde birçok sektörde üretim yaparak, tarihsel olarak kullanılan tahıl ambarı kimliğinin yanına sanayi şehri kimliğini de eklemiştir. 130 ülkeye ihracat

yapan Konya, sanayiden tarıma, ulaşımdan turizme kadar birçok alanda ülkemizin önde gelen şehirlerinden birisidir (KTO, 2012). Küresel krizin Konya ekonomisi üzerine etkilerini ortaya koyabilmek amacıyla bazı göstergeleri incelemek faydalı olacaktır. Şekil 5: Konya'da İthalat ve İhracat Rakamları ve Dış Ticaret Hacmi Kaynak: TÜİK,2012 verilerinden derlenerek hazırlanmıştır. Şekil 5'te Konya'ya ait ihracat, ithalat ve dış ticaret hacmine ait verileri incelediğimizde ihracat rakamlarının her geçen yıl bir önceki yıla göre 2009 yılına kadar arttığını görmekteyiz. 2007 yılında 694 milyon dolarlık ihracat gerçekleşirken, 2008 yılında krizin etkisinin aynı yıl görülmemesinden dolayı bu rakam 871 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında krizin beklenen etkisi görülerek yapılan ihracat azalarak 735 milyon dolar seviyesine gerilemiştir. 2010 yılında gerçekleşen ihracat artarak 980 milyon dolar, 2011 yılında da 1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye'nin dış ticaret yapısında bahsettiğimiz ihracatın ithalata dayalı üretim sonucunda gerçekleşmesi gerçeğini Konya'nın dış ticaret yapısında da görmekteyiz. Bu nedenden dolayı ihracatın her geçen yıl arttığı 2002 yılından 2009 yılına kadar geçen süre de aynı ivmenin ithalat için de geçerli olduğu söylenebilir. 2008 yılında 775 milyon dolar olarak gerçekleşen ithalat, 2009 yılında 583 milyon dolar seviyesine gerilemiştir. 2010 yılında ithalat artarak 802 milyon dolar, 2011 yılında da 1.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İthalatın kriz dönemde azalmasının diğer nedeni arasında ara mal talebi dışında krizin talebi daraltması da gösterilebilir. Dış ticaret hacmine baktığımızda 2009 yaşanan düşüşün ardından 2010 ve 2011 yıllarında yerini hızlı bir ivmeyle yükselişe bırakmıştır.

Şekil 6: Statülerine Göre Açılan ve Kapanan Firma Sayısı Kaynak: Konya Ticaret Odası Veritabanı, 2012 Şekil 6 da 2008 küresel krizine açılan kapanan firma sayısı açısından bakıldığında açılan firma sayısında bir düşüş yaşandığı gibi kapanan firma sayısında da bir düşüş yaşanmıştır. Kriz sürecinde açılan firma sayısının azalıp, kapanan firma sayısının artması beklenirken Konya da tam tersi bir süreç yaşanmış ve kapanan firma sayısında da bir düşüş yaşanmıştır. Bunun nedeni olarak ise firma kapatma maliyetinin açma maliyetine nazaran daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. 2008 küresel krizinin Türkiye ekonomisine etkilerinin 2009 yılında görülmeye başlandığı dikkate alınırsa, Konya da kurulan işletme sayısındaki süregelen artış eğilimi 2009 yılına kadar devam etmiş ve 2009 yılında bir düşüş eğilimine girdiği görülmektedir. 2009 yılında toplam şirket sayısı bir önceki yıla göre %8,4 oranında azalarak 1.172 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında şahıs şirketi haricinde diğer tüm şirket türlerinde bir daralmanın yaşandığı görülmektedir. En fazla daralmanın yaşandığı şirket türleri ise sırasıyla şu şekildedir: müessese (%80), bankalar (%66,7) ve anonim şirket (34,4). Kapanan firma sayısı verilerine bakıldığında ise 2008 yılına kadar devam ede gelen artış eğilimi 2009 yılında kesilmiş ve 2009 yılında kapanan firma sayısı bir önceki yıla göre %48,6 oranında azalarak 1.278 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılında kapanan firma sayısı tüm şirket türlerinde en fazla daralmanın yaşandığı şirket türleri ise sırasıyla kolektif (%87,5), kooperatif (%73) ve müessese (%50) olarak gerçekleşmiştir.

Şekil 7: Şahıs Şirketlerinde Açılan Firmaların Sektörel Dağılımı Kaynak: Konya Ticaret Odası Veritabanı, 2012. Şekil 7 de şahıs şirketlerinde açılan firmaların sektörel dağılımı görülmektedir. Açılan ve kapanan firma sayısına sektörel olarak bakıldığında ağırlığı hizmetler sektörünün oluşturduğu görülmektedir. Açılan firma sayısı bakımından hizmetler sektöründe 2009 yılında bir düşüş olmasına karşılık 2010 ve 2011 yıllarında artış eğilimine girdiği görülmektedir. Şekil 8: Sermaye Şirketlerinde Açılan Firmaların Sektörel Dağılımı Kaynak: Konya Ticaret Odası Veritabanı, 2012.

Şekil 8 de sermaye şirketlerinde açılan firmaların sektörel dağılımı görülmektedir. Hizmetler sektörü ele alındığında açılan firma sayısı açısından 2008 ve 2009 yıllarında bir artış yaşanmasına rağmen 2010 yılında bir önceki yıla göre ciddi bir artış yaşanmış ancak 2011 yılında ise oldukça yüksek bir oranda azalış yaşanmıştır. Diğer sektörlerde 2009 yılında bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Şekil 9: Şahıs Şirketlerinde Kapanan Firmaların Sektörel Dağılımı Kaynak: Konya Ticaret Odası Veritabanı, 2012 Şekil 9 da şahıs şirketlerinde kapanan firmaların sektörel dağılımı görülmektedir. Buna göre tarım sektöründe 2008 yılında 33 tane şirket kapanmışken 2009 yılında bu oran 5 e düşmüş ve sonraki yıllarda bir artış gözlenmemiştir. Yine diğer sektörlerde de 2009 yılına gelindiğinde bir düşüş yaşandığı görümektedir. İmalat sanayinde 2008 yılında 113 firma kapanırken 2009 yılında bu sektörde kapanan firma sayısı 37 olmuştur.

Şekil 10: Sermaye Şirketlerinde Kapanan Firmaların Sektörel Dağılımı Kaynak: TBB (Türkiye Bankalar Birliği), 2012. Şekil 10 da sermaye şirketlerinde kapanan firmaların sektörel dağılımı görülmektedir. Buna göre tüm sektörlerde 2008 yılında kapanan firma sayısının daha yoğunlukta olduğu görülmektedir. Şekil 11: Kredilerde Konya-Türkiye Karşılaştırması Milyon $ Kaynak: TBB, İstatistik Bölümü,2012 Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre Türkiye de bankalar tarafından kullandırılan krediler 2008 yılındaki bir düşüşe karşın yıllar itibariyle bir artış eğiliminin olduğu görülmektedir. TBB verilerine göre Türkiye de en çok kredi kullandırılan ilk üç il

İstanbul, Ankara ve İzmir olarak sıralanmaktadır. Konya 4 milyar dolarlık kredi hacmi ile 10. sırada yer almaktadır. Şekil 12: Kredi/Mevduat Oranı (%) Kaynak: TBB, 2012. Kredi/Mevduat oranı, bankalar tarafından toplanan mevduatların ne kadarının kredi olarak kullandırıldığını göstermektedir. Oran incelendiğinde 2010 yılı itibariyle Konya daki bankaların her 100 birimlik mevduatına karşılık 104,6 birimlik kredi kullandırdığı görülmektedir. Türkiye ortalamasına bakıldığında ise bankaların topladıkları mevduattan daha az bir kredi kullandırdığı (Her 100 mevduata karşılık 82,5 kredi miktarı) görülmektedir. 2005 yılına kadar Türkiye ortalamasının altında bir orana sahip olan Konya, 2005 yılından sonra Türkiye ortalamasının üzerinde bir kredi/mevduat oranına sahiptir. Tablo- 1: Konya da Sektörel Olarak Kullandırılan Nakdi Krediler (TL) Yıl Gıda, Meşrubat ve Tütün İnşaat Metal ve İşlenmiş Madenler Finansal Kuruluşlar Tekstil Ürünleri Toptan Ticaret Turizm Ziraat ve Balıkçılık 2007 478.407 104.209 98.880 4.328 19.966 178.295 24.358 322.994 2008 485.816 117.518 144.157 3.179 22.186 224.537 17.281 414.951 2009 464.574 114.168 130.332 2.648 17.179 273.486 23.523 538.592 2010 615.251 139.043 218.227 4.698 27.628 461.593 27.529 936.825 2011 943.302 272.012 270.730 4.286 33.704 751.645 60.406 1.278.302 Kaynak: BDDK, Türkiye Finansal Haritası, 2011.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından oluşturulan Finansal Türkiye Haritası aracılığıyla Türkiye de bankalar tarafından kullandırılan toplam nakdi kredi, takibe düşen kredi, gayri nakdi kredi ve sektörel kredi performans verileri iller bazına sunulmaktadır. Nakdi krediler, bankalar tarafından kullandırılan toplam kredileri göstermektedir. Konya ya yönelik olarak sektörel bazda kullandırılan nakdi kredilerde Ziraat-Balıkçılık, Gıda-Meşrubat-Tütün ve Toptan Ticaret sektörleri öne çıkmaktadır. Küresel krizin başlangıç evresi olan 2008 yılında nakdi kredilerde tüm sektörlerde bir artış yaşanmasına karşılık turizm ve finansal hizmetler sektörlerinde yaklaşık %25 lik bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Krizin etkilerinin tam olarak hissedildiği 2009 yılında ise, tüm sektörler içerisinde sadece toptan ticaret, turizm ve ziraat sektörlerinde bir artış yaşanmıştır. Gıda, finansal kuruluşlar, tekstil ve turizm sektörleri, kriz öncesi seviyelerini ancak 2009 yılı sonrasında ulaşabilmişlerdir. 2009 yılında en fazla büyüme turizm sektöründe yaşanırken en fazla daralma tekstil ürünleri sektöründe görülmüştür. Tablo- 2: Konya da Sektörel Olarak Takibe Düşen Krediler (TL) Yıl Gıda, Meşrubat ve Tütün İnşaat Metal ve İşlenmiş Madenler Finansal Kuruluşlar Tekstil Ürünleri Toptan Ticaret Turizm Ziraat ve Balıkçılık 2007 9.000 2.177 909 58 2.543 9.493 46 8.973 2008 11.685 5.607 2.358 281 1.470 39.321 887 24.593 2009 9.031 15.104 4.977 2.368 4.116 20.651 855 29.840 2010 11.702 7.262 11.724 1.976 6.016 17.313 775 28.089 2011 7.890 6.699 6.796 916 6.120 11.844 586 23.640 Kaynak: BDDK, Türkiye Finansal Haritası, 2011. Takibe Düşen Krediler, bankalar tarafından kullandırılan kredilerin geri ödenmeyen kısmını ifade etmektedir. 2008 yılında takibe düşen krediler açısından sadece tekstil ürünleri sektöründe bir azalma yaşanmasına karşılık diğer tüm sektörlerde bir azalma yaşanmıştır. En fazla artış gösteren sektör ise %1.828 lik artış oranı ile turizm sektörü gelmektedir. Turizm sektörünün ardından en fazla artış gösteren sektörler, %384 artış oranı ile finansal kuruluşlar ve %314,2 artış oranı ile toptan ticaret sektörleri gelmektedir. 2009 yılında ise takibe düşen kredilerde en fazla artış, %742,7 lik artış oranı ile finansal kuruluş sektöründe yaşanmıştır. Finansal kuruluşlarında ardından en fazla artış %180 artış oranı ile toptan ticaret ve %169,4 artış oranı ile inşaat sektörlerinde yaşanmıştır.

Tablo- 3: Konya da Sektörel Olarak Gayri Nakdi Krediler (TL) Yıl Gıda, Meşrubat ve Tütün İnşaat Metal ve İşlenmiş Madenler Finansal Kuruluşlar Tekstil Ürünleri Toptan Ticaret Turizm Ziraat ve Balıkçılık 2007 182.951 96.057 37.443 4.711 5.184 228.748 15.674 32.141 2008 164.065 138.423 45.706 5.482 10.479 143.290 18.375 39.085 2009 142.035 123.203 35.470 5.356 4.333 173.298 15.173 36.385 2010 196.714 127.001 49.386 3.887 4.601 271.164 17.984 33.534 2011 213.760 209.536 76.830 4.956 10.026 345.105 19.731 67.072 Kaynak: BDDK, Türkiye Finansal Haritası, 2011. Gayri nakdi krediler, bankalar tarafından herhangi bir nakdi ödeme yapılmamasına karşılık teminat mektubu, kefalet gibi yükümlülüklere karşılık kullandırılan kredileri ifade etmektedir. Teminata karşılık kullandırılan kredilerde 2008 yılında en fazla artış tekstil ürünlerinde yaşanmıştır. Tekstil ürünlerinde gayri nakdi kredi kullanımı %102,1 oranında artış göstermiştir. 2008 yılında en fazla daralma yaşayan sektör ise %37,4 oranında daralan toptan ticaret sektörü olmuştur. 2009 yılına gelindiğinde ise en fazla daralma, %58,7 oranında daralan tekstil ürünleri sektöründe yaşandığı görülmektedir. 2009 yılında teminata dayalı kredilerde en fazla artış gösteren sektör, %20,9 artış oranı ile toptan ticaret sektöründe gelişmiştir. Zaten 2009 yılında artış gösteren tek sektör toptan ticaret sektörü olmuştur. Kriz öncesi seviyesine en geç ulaşan sektör ise tekstil ürünleri sektörü olmuştur. Tekstil sektörü kriz öncesi kredi seviyesinde ancak 2010 yılından sonra ulaşabilmiştir. Tablo- 4: Konya Sektörel Kredi Performansları (Takipteki Kredi/Toplam Nakdi Kredi) Yıl Gıda, Meşrubat ve Tütün İnşaat Metal ve İşlenmiş Madenler Finansal Kuruluşlar Tekstil Ürünleri Toptan Ticaret Turizm Ziraat ve Balıkçılık 2007 1,85 2,05 0,91 1,32 11,30 5,06 0,19 2,70 2008 2,35 4,55 1,61 8,12 6,21 14,90 4,88 5,60 2009 1,91 11,68 3,68 47,21 19,33 7,02 3,51 5,25 2010 1,87 4,96 5,10 29,61 17,88 3,62 2,74 2,91 2011 0,83 2,40 2,45 17,61 15,37 1,55 0,96 1,82 Kaynak: BDDK, Türkiye Finansal Haritası, 2011. Sektörel kredi Performans Oranları, takibe düşen kredilerin toplam kredilere oranını vermektedir. Başka bir ifadeyle kredilerin geri ödenmeme oranını göstermektedir. 2008 yılında en fazla geri dönmeyen kredi toptan ticaret sektöründe yaşanırken en az geri ödenmeme oranı metal ve işlenmiş madenler sektöründe yaşanmıştır. Toptan ticaret

sektöründe her 100 krediden 14,9 u takibe düşerken, metal ve işlenmiş madenler sektöründe her 100 krediden ancak %161 i takibe düşmüştür. 2009 yılında geri dönmeyen kredilerde ise en fazla artış tekstil ve inşaat sektörlerinde yaşanmıştır. Sektörler içerisinde en istikrarlı seyir ise gıda, meşrubat ve tütün sektöründe yaşandığı görülmektedir. Tablo- 5: Konya Kişi Başı Nakdi Kredi ve Takipteki Kredileri Kişi Başı Nakdi Kredi Konya'nın Yeri Kişi Başı Takipteki Kredi Konya'nın Yeri Yıl Sıra Miktar Sıra Miktar 2007 34. 1.758 28. 51 2008 36. 2.538 23. 107 2009 36. 2.538 30. 181 2010 37. 3.777 31. 175 2011 33. 5.187 32. 152 Kaynak: BDDK, Türkiye Finansal Haritası, 2011. 2008 yılında kişi başına düşen nakdi kredilerde Konya 2.538 TL ile 36. sırada yer alırken 2009 yılında da aynı düzeyde kaldığı görülmektedir. Kişi başına düşen nakdi kredilerde 2011 yılında Konya nın kişi başına düşen nakdi kredi miktarı artmasının yanı sıra Türkiye sıralamasında da 33. sıraya yükselmiştir. Kişi başına düşen takipteki kredilerde Konya, yıllar itibariyle sürekli artış olmasına karşılık sadece 2011 yılında düşüş yaşanmıştır. 2011 yılında miktar bazında bir düşüş yaşanmasına karşılık Konya nın Türkiye deki sıralamasında yeri bir sıra düşerek 32. Sıraya gerilemiştir. Bu da, Türkiye genelinde takibe düşen kredi miktarında bir düşüş olduğunu ve ekonomik anlamda olumlu bir gelişme yaşandığını göstermektedir. Tablo- 6: Konya ya İlişkin Bankacılık Verileri Toplam Nakdi Kredi / Toplam Mevduat Toplam Nakdi Kredi / Toplam Tasarruf Mevduat Takipteki Alacaklar / Toplam Nakdi Krediler Yıl Sıra Miktar Sıra Miktar Sıra Oran 2007 38. 88 36. 117 37. 3 2008 40. 99 37. 125 25. 4 2009 44. 91 41. 121 31. 7 2010 43. 111 45. 155 28. 4 2011 52. 124 48. 183 38. 3 Kaynak: BDDK, Türkiye Finansal Haritası, 2011. Bankaların topladığı mevduatların ne kadarının krediye dönüştüğümü gösteren toplam nakdi kredi/toplam mevduat oranı miktar bazında yıllar itibariyle sürekli artmasına

karşılık Konya nın Türkiye genelindeki sırasının sürekli düştüğü görülmektedir. Yalnız 2009 yılında miktar bazında bir düşüş yaşanmıştır. Burada etkili olan faktörün Türkiye ortalamasındaki artış oranının Konya daki artış oranından yüksek olduğunu göstermektedir. Bankaların kendi öz kaynaklarının ne kadarını krediye dönüştürdüğünü gösteren toplam nakdi kredi/ toplam tasarruf mevduatı oranı ise 2009 yılı dışında genel bir artış eğiliminde olduğu görülmektedir. Bu oranda yıllar itibariyle oluşan bir artışa karşılık Konya nın Türkiye sıralamasındaki yerinin sürekli gerilediği görülmektedir. Bu ise, Konya nın Türkiye ortalamasından daha düşük bir artış oranına sahip olduğunu göstermektedir. Kullandırılan kredilerin ne kadarının takibe düştüğünü gösteren takipteki alacaklar / toplam nakdi kredi oranında ise 2009 yılına kadar süren artış eğilimi tersine dönerek düşüş eğilimine girmiştir. 2008 yılında oranda yaşanan bir puanlık artış, Konya yı Türkiye sıralamasında 8 sıra birden yükselterek 25. sıraya çıkmasına neden olmuştur. Şekil 13: Protestolu Senetlerde Miktar Bazında Karşılaştırma- Adet Kaynak: TCMB, Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, 2011. Ticari hayatın önemli ödeme araçlarından biri olan senetlerin protesto edilmesi, son ödeme gününü 3 gün geçtiği halde ödenmeyen senetleri ifade etmektedir. Buna ilişkin bilgiler ise bankalar tarafından Merkez Bankası na bildirilmekte ve Merkez Bankası da buna ilişkin bir liste oluşturmaktadır. Listede yer alan firmalar ise, bankalardan kredi almada zorluk çekmektedir. Bu bakımdan protestolu senet sayısının artması, ticari hayat açısından olumsuz, azalması ise olumlu olarak görülebilmektedir. Türkiye genelinde protestolu senet sayısı 2009 yılına kadar sürekli bir artış eğiliminde iken 2009 yılından

sonra düşüş eğilimine girmiştir. Konya nın verileri incelendiğinde ise Türkiye geneline göre daha olumlu bir tablo karşımıza çıkmaktadır. Konya da protestolu senet sayısı 2008 yılına kadar sürekli olarak artarken bu yıldan sonra bir düşmeye başlamıştır. Bu da, protestolu senet sayısı açısından Konya nın Türkiye geneline nazaran daha erken atlattığını göstermektedir Türkiye de sosyal güvenlik sistemi üç ana saç ayağı üzerine oturmaktadır. Bunlar bir işyerine bağlı olarak çalışanları kapsayan 4/A, kendi nam ve hesabına çalışanları kapsayan 4/B ve devlet memurlarını kapsayan 4/C olarak sıralanmaktadır. Küresel krize öncelikle sigortalılar (4/A) açısından bakıldığında Türkiye de ilk 10 il içerisinde sadece Ankara (%8), Konya (%3,2) ve Gaziantep te (%4,6) bir artış yaşandığı görülmektedir. Türkiye genelinde ise 4/A kapsamında çalışan sayısı 2009 yılında bir önceki yıla göre %0,4 oranında artış göstererek 9.618.438 kişiye yükselmiştir. İlk 10 il arasında en fazla azalmanın görüldüğü iller İzmir (%3,4), Bursa (%2,9) ve İstanbul (%1,8) olarak sıralanmaktadır. Ayrıca, 4/A kapsamında çalışan sayısında yıllar itibariyle sürekli artış yaşandığı görülmektedir. Şekil 14: SGK 4/A Kapsamında Bulunan Kişi Sayısı Kaynak: SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu), İstatistik Yıllıkları,2007-2011 Esnaf ve tarım kesimine yönelik olan 4/B kapsamında ise Türkiye genelinde bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Türkiye genelinde 4/B li çalışan sayısı 2009 yılında bir önceki yıla göre %0,7 oranında azalarak 3.236.872 kişiye düşmüştür. 2009 yılında 4/B

çalışan sayısı açısından ilk 10 il içerisinde İstanbul, İzmir ve Bursa dışında tüm illerde düşüş yaşandığı görülmektedir. 2009 yılında Konya da 4/B kapsamında çalışan sayısı bir önceki yıla göre %3 oranında bir daralma yaşandığı görülmektedir. Şekil 15: SGK 4/B Kapsamında Bulunan Kişi Sayısı Kaynak: SGK, İstatistik Yıllıkları, 2007-2011). Devlet memurlarını kapsayan 4/C kapsamında çalışan sayısı 2009 yılında bir önceki yıla göre %9 oranında azalarak 2.241.418 kişiye düşmüştür. İlk 10 il arasında İstanbul, Konya, Diyarbakır ve Kocaeli dışında tüm illerde bir düşüş yaşandığı görülmektedir. Şekil 16: SGK 4/C Kapsamında Bulunan Kişi Sayısı Kaynak: SGK, İstatistik Yıllıkları (2007-2011).

Sosyal güvenlik kapsamında toplam çalışan sayısı açısından ilk üç il İstanbul, Ankara ve İzmir olarak sıralanmaktadır. Konya ise 419.617 çalışan işgücü sayısı ile Türkiye sıralamasında 7. sırada yer almaktadır (İstatistik Yıllıkları, SGK) 2008 krizine sosyal güvenlik kapsamında çalışan sayısı açısından bakıldığında Türkiye genelinde bir düşüş yaşandığı görülmektedir. 2009 yılında toplam çalışan sayısı %1,3 oranında azalarak 15.096.728 olarak gerçekleşmiştir. Şekil 17: SGK Kapsamında Toplam Çalışan Kişi Sayısı Kaynak: SGK, İstatistik Yıllıkları (2007-2011). Küresel kriz sürecinde Konya nın istihdam yapısına bakıldığında Konya nın krizden en çok kendi nam ve hesabına çalışan (4/B) kapsamında etkilendiği görülmektedir. 5. Sonuç ve Değerlendirme 2008 yılında ABD bankacılık sisteminde gelişen kriz zamanla yayılarak küresel bir kriz haline gelmiştir. Bankacılık sektöründe yaşanan kriz öncelikle Avrupa ya ve ardında Asya olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Küresel finansal piyasalarda ortaya çıkan bu krizin Türkiye'nin bankacılık kesimini diğer ülkelerde görülen düzeylerde etkilemediği ortaya çıkmaktadır. Çünkü, ABD mortgage piyasasında ortaya çıkan bu krizin nedenleri arasında gösterilen türev ürünler ve bunların oluşturduğu piyasalar Türkiye'de bulunmamaktadır. Dolayısıyla kriz bankacılık kesiminden ziyade reel kesim üzerinde etkili olmuştur. Bu sonuçlar Afşar (2011) çalışması ile de uyuşmaktadır. Türkiye de küresel kriz daha çok 2009 yılında etkilerini göstermeye başlamıştır. Bu dönemde dış ticarette daralma görülürken, Türkiye ekonomisi %4,8 oranında küçülmüştür.