TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Benzer belgeler
GİRİŞ. GEREÇ ve YÖNTEM. ! canlı ağırlık artışı, karkas kalitesi ve süt verimi! Fötometri

Seksüel Siklus ve Suni Tohumlama

GENİTAL SİKLUS Östrus Siklusu

Çiftlik Hayvanlarında Türlere Göre Üreme Özellikleri. Prof. Dr. Fatin CEDDEN

Gebeliğin Erken Teşhisi

Akın Pala,

Akkaraman ırkı koyunlarda transrektal ve transabdominal muayene tekniği kullanılarak embriyonik ve fötal yaşın belirlenmesi *

ÜREMENİN KONTROLÜ. PROF. DR. Nafiz YURDAYDIN

Hande ULUSOY*, Mustafa KAYMAZ**

Genital siklus Pubertaya ulaşan bir dişide, hipotalamus ve hipofiz bezinin kontrolü altında ovaryum ve uterusta bazı değişiklikler meydana gelir.

DİŞİ ÜREME ORGANLARI

Östrus Belirtleri VEYSEL TAHİROĞLU

T.C. ADNAN MENDERES ÜNĐVERSĐTESĐ SAĞLIK BĐLĐMLERĐ ENSTĐTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE AYDIN

TÜRK SAANEN KEÇİLERİNDE EMBRİYONİK VE FÖTAL GELİŞİMİN TRANSREKTAL VE TRANSABDOMİNAL ULTRASONOGRAFİ YÖNTEMLERİ İLE İZLENMESİ

P U B E R TA S, SUNİ T O H U M L A M A, G E B E L İ K V E T E R İ N E R HEKİ M : A H M E T K E S K İ N

FETAL SAĞLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Erken gebelik (4-10 hf) USG: Neler görmem gerekir ve neler görmeliyim?

Spermatozoanın Dişi Genital Kanalındaki Hareketi. Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama Prof. Dr. Fatin CEDDEN

ET VERİMİ. Et verimi kavramı. Karkas kalitesi. Karkas bileşimini etkileyen faktörler. Karkas derecelendirme. Karkas parçalama tekniği.

Doppler Ultrasonografisi

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

KOYUNCULUK GAP TEYAP İHG

Araştırmacılar. Araştırma İNEKLERDE ÜREME VERİMİ KLİNİK ENDOMETRİTİS

ULTRASON GÖRÜNTÜLEME

Senkronizasyon. Prostaglandin ile senkronizasyon Kontrolü yöntem Pazartesi yöntemi 2+2 yöntemi ½ yöntemi

Kuzu üretim teknikleri:

Irkların Sınıflandırılması

Fetal NT nin ölçümü için en uygun gebelik haftadır. Baş-popo mesafesi (BPM) en az 45 mm ve en fazla 84 mm olmalıdır

Bölüm 7 Tahribatsız Malzeme Muayenesi

ÜREME SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

KOYUN VE KEÇİLERİN BESLENMESİ

Simental sığır ırkının anavatanı İsviçre dir. Simental hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada bir çok ülkede

Gebelikte Karşılaşılan Anormal Olgular. Prof Dr Fatin Cedden Üreme Biyolojisi ve Yapay Tohumlama

USG görüntüleme nedir?

SÜT İNEKLERİNDE ÜREME HORMONLARI

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

KARKAS GÖRÜNTÜLEME SİSTEMLERİ

Çiftlik Hayvanlarında Cinsiyetin Denetimi

Sperma DNA İçeriği. Cinsiyeti Belirlenmiş Sperma Gebelik Oranları?

Sakız Koyunu. Prof.Dr.. Orhan KARACA. Adnan Menderes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, AYDIN

Meme şekli-büyüklüğü ineğin kalıtsal yapısı, yaşı, süt verim düzeyi, laktasyon dönemi ve laktasyon sayısına bağlı olarak faklılık gösterir.

BİYOTEKNOLOJİ NEDİR? Canlılar aracılığı ile ürün ve hizmet üretmektir

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

10. SINIF KONU ANLATIMI. 16 ÜREME BÜYÜME GELİŞME Döllenme ve Aile Planlaması Soru Çözümü

EGE ÜNİVERSİTESİ EGE MYO MEKATRONİK PROGRAMI

Ünite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları

Doğum Sonrası (post-natal) Büyüme

SIĞIRLARDA KIZGINLIĞIN BELİRLENMESİ VE ÜREME KUSURLARI. Araş. Gör. Koray KIRIKÇI

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

ÖZET CEVAP: Oosit retrivalin hemen ardından intrauterin hcg uygulaması implantasyon oranlarını, kimyasal ve klinik gebelik oranlarını artırmaktadır.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

Tahribatsız Muayene Yöntemleri

Sığır yetiştiriciliğinde Sıcaklık Stresi ve Alınabilecek Önlemler. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi

PLASENTANIN OLUŞMASI. Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

fetal dönem denir. Fetal dönemde, embriyonal dönemde oluşan organ sistemleri gelişir. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 4. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 5. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

ADIM ADIM YGS LYS. 73. Adım ÜREME BÜYÜME GELİŞME EMBRİYONİK ZARLAR İNSAN EMBRİYOSUNUN GELİŞİMİ-1

laboratuar muayeneleri esastır.

Ultrasonografi Giriş Dr. Funda Karbek AKARCA

DİŞİ EŞEY HÜCRELERİNİN GELİŞMESİ OLGUNLAŞMASI. Doç. Dr. A. Gürol BAYRAKTAROĞLU

T. C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU

Sığrlarda Embryo Transferi. Prof.Dr.Serhat Pabuccuoğlu

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

MENOPOZ. Menopoz nedir?

İneklerde Sütçülük özellikleri. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

Reprodüktif Endokrinoloji. Prof. Dr. Mithat EVECEN

Armağan ÇOLAK 1, Bülent POLAT 2, Ömer UÇAR 3

ÜNİTE II- KADIN GENİTAL ORGANLARININ ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ

BİYOLOLOJİK MALZEMENİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ PROF. DR. AHMET ÇOLAK

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Plasenta Amniyon Çoğul Gebelikler

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

MENSTURASYON VE HORMONLAR

GEBELİK VE LOHUSALIK

önemli yer tutmaktadır. Çünkü Türkiye'nin coğrafi şartları, arazi durumu ve tarımsal ORTA ANADOLU'DA KOYUN YETİŞTİRiCİLİGİ VE EKONOMİK ÖNEMİ

FERTİLİZASYON-Döllenme

İnfertil Dişiler. Çiftleşme zorlukları. Deneyimsiz erkek. Normal çiftleşmeden sonra başarısız gebelik. Seyrek östrus. Deneyimsiz dişi.

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

Doç. Dr. Alev Gürol BAYRAKTAROĞLU

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI

DERS : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI KONU : KİŞİLİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ

Ek-1 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI HİZMET ENVANTERİ DİĞER(ÖZEL SEKTÖR İSTENEN BELGELER TAŞRA BİRİMLERİ MAHALLİ İDARE

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti

Prof. Dr. Mehmet UÇAR. Publications. A. Publications (SCI, SCI-Expanded)

TEMEL TIBBİ CİHAZ KILAVUZU ULTRASONOGRAFİ

ERKEN GEBELİK ULTRASONOGRAFİSİ NORMAL BULGULAR, EKTOPİK VE SKAR GEBELİĞİ

Keçi sütünün Beslenmede Yeri

İneklerde postpartum problemler. Prof.Dr.Mehmet GÜLER Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı KONYA

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

Progesteron un düşük ve preterm doğumları önlemedeki yeri (Lehine) Prof.Dr.S.Cansun Demir Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

Transkript:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KOYUNLARDA REKTAL VE EKSTRA-ABDOMİNAL ULTRASONOGRAFİK BULGULARA DAYANARAK FÖTAL GELİŞİMİN İZLENMESİ Hande ULUSOY DOĞUM VE JİNEKOLOJİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Mustafa KAYMAZ 2006-ANKARA

ii Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Doktora Programı çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. Tez Savunma Tarihi : 19 / 10 / 2006 Prof.Dr.Hakkı İZGÜR AnkaraÜniversitesi Başkan Prof. Dr. Mustafa KAYMAZ Ankara Üniversitesi Raportör Prof.Dr.Tayfur BEKYÜREK Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Şükrü KÜPLÜLÜ Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Ali BUMİN Ankara Üniversitesi

iii İÇİNDEKİLER Sayfa Kabul ve Onay ii İçindekiler iii Önsöz v Simgeler ve Kısaltmalar vi Şekiller viii Çizelgeler ix 1. GİRİŞ 1 1.1. Türkiye de Koyun Irkları 1 1.2. Koyunlarda Üreme Özellikleri 2 1.3. Koyunlarda Gebelik Tanısında Kullanılan Yöntemler 5 1.3.1. Radyografi 6 1.3.2. Rektal Abdominal Palpasyon 6 1.3.3. Hormon Seviyesinin Belirlenmesi 7 1.3.3.1. Progesteron Ölçümleri 7 1.3.3.2. Östron Sülfat Tayini 7 1.3.3.3. Korionik Somatotropin veya Plasental Laktojenin Belirlenmesi 8 1.3.4. Gebelik Proteinlerinin Ölçülmesi 8 1.3.4.1. Gebelik Spesifik Protein B (PSPB) 8 1.3.4.2. Koyun Gebelik Glikoproteinleri 9 1.3.5. Servikal Mukus Kaynatma Testi 10 1.3.6. Ultrasonografi 10 1.4. Koyunlarda Ultrasonografinin Gebelikte Kullanımı 13 1.4.1. Gebelik Tanısı 13 1.4.2. Fötus Sayısının Belirlenmesi 17 1.4.3. Gebelik Yaşının Belirlenmesi 17 1.4.3.1. Embriyonik Kese 18 1.4.3.2. Fötus Uzunluğu 18 1.4.3.3. Fötal Baş Çapları 18 1.4.3.4. Göğüs Çapı 19 1.4.3.5. Fötal Kalp Atımı 19

iv 1.4.3.6. Plasentom Çapı 19 1.4.3.7. Diğer Fötal Yapılar 20 1.5. Fötal Cinsiyetin Belirlenmesi 20 1.6. Transrektal ve Transabdominal Muayene Sınırı 20 1.7. Muayene Kolaylığı ve Süresi 21 2. GEREÇ VE YÖNTEM 22 2.1. Gereç 22 2.1.1. Hayvan Materyali 22 2.1.2. Kullanılan Alet ve Malzemeler 22 2.2. Yöntem 22 2.3. İstatistik Hesapları 24 3. BULGULAR 25 3.1. Embriyonik Kese Çapı ( EKÇ ) Ölçümleri 26 3.2. Ense-Kuyruk Sokumu Uzunluğu ( EKSU ) Ölçümleri 26 3.3. Longitudinal Baş Çapı ( LBÇ ) Ölçümleri 27 3.4. Transversal Baş Çapı ( TBÇ ) Ölçümleri 28 3.5. Orbita Çapı ( OÇ ) Ölçümleri 30 3.6. Göğüs Çapı ( GÇ ) Ölçümleri 31 3.7. Plasentom Çapı ( PÇ ) Ölçümleri 32 3.8. Transversal Kalp Çapı ( TKÇ ) Ölçümleri 33 3.9. Mide Çapı ( MÇ ) Ölçümleri 34 3.10. Böbrek Çapı ( BÇ ) Ölçümleri 35 4. TARTIŞMA 37 5. SONUÇ VE ÖNERİLER 40 ÖZET 43 SUMMARY 44 KAYNAKLAR 45 ÖZGEÇMİŞ 50

v ÖNSÖZ Türkiye de hayvan yetiştiriciliği büyük öneme sahiptir. Hayvancılık faaliyetleri içerisinde birinci sırada yer alan koyun yetiştiriciliğinin hayvansal üretimde, dolayısıyla ülkemiz ekonomisinde vazgeçilmez bir yeri vardır. Türkiye de birçok koyun ırkı olmakla birlikte Tüm Orta Anadolu'ya yayılmış olan Akkaraman sayı bakımından en fazla olan koyun ırkıdır. Dünyada ve Türkiye de koyunculuk işletmelerinde kayıt sistemi genellikle yetersiz düzeydedir. Bu durum yetiştiriciliğin esas amacı olan ekonomik getiride düşüşe neden olmaktadır. Koyunlarda gebelik ve gebelik yaşının belirlenmesi, gebe olmayanların belirlenerek tekrar sıfata alınmaları, gebe kesiminin önlenmesi, gebelik süresinde uygun gıda rejimi uygulanması gibi sürü yönetim planının gerçekleştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu çalışmada, ultrasonografi ile ölçülebilen fötusa ait parametreler kullanılarak, gebelik yaşı formülü oluşturulması ve bu formülün koyunculuk işletmelerinde rutin olarak kullanılabilecek hale getirilmesi amaçlandı. Çalışmalarım sırasında değerli öneri ve yardımlarıyla her zaman destek olan başta danışman hocam Prof. Dr. Mustafa KAYMAZ olmak üzere tüm Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyelerine, doktora arkadaşlarıma, Vet. Hek. Reha AĞAOĞLU na, Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü çalışanlarına, istatistiki değerlendirmelerimde yardımını esirgemeyen Araş. Gör. Aytaç AKÇAY her zaman desteklerini esirgemeyen ailem ve Yrd.Doç.Dr. Ali Tümay GÜRLER e teşekkürlerimi sunarım.

vi SİMGELER VE KISALTMALAR % Yüzde Derece > Büyüktür < Küçüktür X Fötal uzunluk Y Gebelik yaşı ark. Arkadaşları B Böbrek BÇ Börek çapı bpm Kalp atım sayısı cm Santimetre E Embriyo EIA Enzim immuno assay EK Embriyonik kese EKÇ Embriyonik kese çapı EKSU Ense-kuyruk sokumu uzunluğu GY Gebelik yaşı GÇ Göğüs çapı İK İdrar kesesi ipdg İmmunoreaktif pregmandiol - 3 glukuronid kda Kilo dalton Kg Kilogram KHz Kilohertz LBÇ Longitudinal baş çapı LBK Longitudinal baş kesiti LH Lüteinleştirici hormon ln Logaritma naturel (e tabanına göre logaritma) MÇ Mide çapı ml Mililitre mm Milimetre

vii ng MHz OÇ opspb ORB P PÇ pg PGF 2α PL PSPB r RIA sn TBÇ TBK TKÇ USG v.b. Nanogram Megahertz Orbita çapı Koyun gebelik spesifik protein B Orbita Plasentom Plasentom çapı Pikogram Prostaglandin F 2-alfa Plasental laktojen Gebelik spesifik protein B Korelasyon katsayısı Radio immuno assay Saniye Transversal baş çapı Transversal baş kesiti Transversal kalp çapı Ultrasonografi Ve benzeri

viii ŞEKİLLER Sayfa Şekil 3.1. Embriyonik kese çapının USG görüntüsü ve şeması 26 Şekil 3.2. Ense-kuyruk sokumu çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü 27 Şekil 3.3. Longitudinal baş çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Şekil 3.4. Transversal baş çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Şekil 3.5. Orbita çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Şekil 3.6. Göğüs çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Şekil 3.7. Plasentom çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Şekil 3.8. Transversal kalp çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Şekil 3.9. Mide çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü 28 29 30 31 33 34 35 Şekil 3.10. Böbrek çapının USG görüntüsü ve şeması 36

ix ÇİZELGELER Sayfa 1.1. Koyunların reprodüktif parametreler 5 3.1. Parametrelere göre gebelik aralığı ve görüntü özellikleri 25 3.2. Parametrelere göre regresyon analizi 36 5.1. Parametrelere göre korelasyon katsayısı ve modeli 41 5.2. Parametrelere göre gebelik yaşı formülleri ve önem düzeyi 41

1 1.GİRİŞ Koyun verim çeşitliliği ile insanların ilgisini çekmekte ve dünyanın her yerinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Bazı ülkelerde ise önde gelen bir hayvancılık faaliyeti olarak kendini göstermektedir. Türkiye de iklim şartları ve arazi yapısı, meraların geniş ve koyunculuğa elverişli oluşu, tarımın entansif hale getirilemeyişi, sanayinin henüz gelişme aşamasında oluşu, komşu ülkelere çok miktarda koyun ve koyun eti ihracatı imkanı bulunuşu gibi faktörler Türkiye hayvancılığı içinde koyunun önemini daha da artırmaktadır (Akçapınar, 2000). 1.1. Türkiye de Koyun Irkları Günümüzde verimlilik açısından ırklar arası farklar çoğalmış, bir ırk et verimi yönünden geliştirilirken, bir başka ırk süt verimi, döl verimi ya da yapağı verimi yönünden geliştirilmiştir. Ancak yine de daha önce de değindiğimiz gibi koyunlarda en az iki verim özelliğinin bir arada olması arzu edilir. Yurdumuzda koyunların belirli yönde verim özellikleri gelişmediğinden sınıflandırmayı kuyruk yapılarına göre yapmak daha uygundur. Koyunlarımız kuyruk yapılarına göre 2 grupta toplanabilir. Yağlı kuyruklu olanlar; Akkaraman, Morkaraman, Dağlıç ve İvesi, ince ve uzun kuyruklu olanlar; Kıvırcık, Sakız, Karayaka ve Türk Merinosu ırklarıdır. Akkaraman ırkı Tüm Orta Anadolu'ya yayılmış ve sayı bakımından en fazla olan koyun ırkımızdır. 14.552.000 başlık mevcudu ile koyun varlığımızın % 44'ünü teşkil eder. Bölge şartlarına adapte olmuş, açlığa, kuraklığa ve kötü hava şartlarına dayanıklı bir ırktır. Et verimi az ve et kalitesi düşüktür. Ancak bakım ve besleme şartları düzeltilerek et verimi artırılabilir. Yıllık süt verimi 30-50 kg olup, ikiz yavrulama oranı % 20-30 kadardır. Akkaramanlarda baş, boyun, karın altı ve bacaklar çıplaktır. Baş ve ayaklarda siyah lekeler görülebilir. Yapağıları kaba ve karışık olup, beyaz renktedir. Yapağıları halı sanayinde, kilim, keçe ve yatak yapımında kullanılır (Öztürk, 2000).

2 1.2. Koyunlarda Üreme Özellikleri Yurdumuzda bazı koyun ırkları bazı bölgelerde yılın bütün mevsimlerinde östrus göstermelerine rağmen genel olarak ilkbaharda ve sonbaharda olmak üzere yılda 2 defa kızgınlık gösterirler. Ancak sonbaharda gözlenen östruslar ilkbaharda gözlenen östruslardan daha etkindir. Zaten iklim, bakım ve besleme şartları da dikkate alınarak koç katımı genellikle sonbaharda yapılarak kuzuların ilkbaharda doğmaları tercih edilmektedir. Koyunlar ilk aşıma 1.5 yaşında verilirler. Aşım mevsimi bölgesel farklılıklara göre değişmekle beraber genellikle Ekim-Kasım aylarıdır. Aşım doğal veya suni tohumlama yolu ile olur. Tabii aşımda koçlar serbest aşım yapıyorlarsa sürüde 30-35 baş koyun için 1 baş koç bulundurulur. Elde aşım yaptırılıyorsa 50-60 baş koyun için 1 baş koç yeterlidir. Suni tohumlama yapılıyorsa günlük alınan 1 doz sperma 4-5 baş koyun için yeterlidir ki buna göre sürüdeki 150-200 baş koyun için bir baş koç yeterli olur. Elde aşım veya suni tohumlama yaptırılıyorsa östrus gösteren koyunlar iyi seçilmeli ve aşım tarihi kaydedilmelidir. Koçlara günde 2'den fazla koyuna aşım yaptırılmamalıdır (Öztürk, 2000). Küçük ruminantlar mevsimsel poliöstrik hayvanlar olup, seksüel aktiviteleri gün ışığında azalmanın olduğu, ısının düşmeye başladığı sonbahar aylarında başlar. Seksüel sezonun uzunluğu ırk, beslenme ve gün uzunluğu faktörlerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Aşım sezonu adı verilen bu dönem fotoperiyot ile düzenlenmektedir. Aşım sezonu ülkemizin bazı bölgelerinde Ağustos-Aralık, bazı bölgelerinde de Haziran-Ocak aylarını kapsar. Genellikle Eylül-Kasım ayları çiftleşme ve tohumlama için en uygun zamanlardır (Alaçam,1990, Hafez ve Jainudden, 1993). Sezonun süresi de ırklar arasında farklıdır. Yerli ırklarda kısa sürmesine karşılık kültür ırklarında oldukça uzundur. Ekvator çevresindeki bölgelerde bulunan bazı ırkların bütün yıl çiftleşip gebe kalabildikleri bildirilmektedir. Aşım sezonuna giren koyunlar ortalama 15 gün arayla ve 36 saat kadar östrus gösterirler. Normalde 16-17 gün süren seksüel siklus, sezon başında ve sonunda uzayabilir. Koyunlarda östrus siklusu proöstrus, östrus, metöstrus, diöstrus ve anöstrus evrelerinde oluşmaktadır. Luteal evre olan metöstrus ve diöstrus 12-14 gün sürmektedir, Proöstrus ise daha kısa sürmekte 2-3 gün devam etmektdir (Pineda,

3 2003). Koyunlarda östrus süresi 20-36 saattir (Alaçam,1990; Hafez ve Jainudden, 1993; Pineda, 2003). Bu süreyi yaş, ırk, mevsim ve koçun varlığı etkilemektedir. Koyunlar östrusta kuyruk sallama gibi huzursuz davranışlar sergilerler, bunun yanı sıra vulva ödemlidir, servikste açıklık meydana gelir ve vaginada müköz bir akıntı buna eşlik eder. Koyun, koçu aramaktadır ancak oldukça pasif hareket etmektedir. Östrusun en önemli belirtisi koyunun koçun önünde durup skrotumunu koklamasıdır. Ovulasyon östrusun başlangıcından itibaren 24-30. saat civarında ve spontan bir şekilde gerçekleşir. Koyunlarda ikiz veya daha fazla ovulasyonlar görülmektedir. Bu oranı çevresel faktörler, mevsim ve besleme (flushing) oldukça etkilemektedir. Özellikle flushing adı da verilen çiftleşme öncesi proteinden ve enerjiden zengin rasyonla beslenme ikizlik oranında artışa sebep olur. Bunların dışında vücut büyüklüğü, ağırlığı, kondüsyonu ve genotip de ovulasyon oranını etkileyen faktörlerdendir. Östrustan 24 saat kadar önce ovaryumlarda bir veya daha fazla sayıda follikül çabuk gelişme gösterir. Çoğunlukla sağ ovaryum daha aktiftir. Kandaki 17β-östradiol düzeyi ortalama 10 pg/ml den 20 pg/ml ye kadar artar. Bu yükselme östrus belirtilerini şekillendirir. Ayrıca servikal mukusun miktarı artar, vulva hafif ödemli bir hal alır, vagina epitelinde değişmeler başlar. En önemli belirti ise östrusu yakınlaşan koyunları koça yaklaşmalarıdır (Alaçam,1990; Hafez ve Jainudden, 1993). Siklustaki koyunlarda progesteronun ana kaynağı korpus luteumdur. Östrus sırasında progesteron düzeyi 1.0 ng/ml den daha azdır ve diöstrusun 3. gününe kadar da düşük düzeyde kalır. Diöstrusun 3. gününden itibaren bu oran hızla artar, maksimum düzeye 8. günde ulaşır ve 11-12. güne kadar bu düzeyde kalır. Eğer uterusta embriyo bulunmuyorsa diöstrusun 13. gününden itibaren progesteron düzeyi endometriyal PGF 2α etkisiyle gerçekleşen luteal regresyon sonucunda hızla düşmektedir. Ovaryum ve posterior hipofiz bezi kaynaklı oksitosin, prostoglandinlerin endometriyumdan sekresyonunu ve salınımını stimüle eder. Periferal kandaki progesteron düzeyi diöstrusun son iki gününde 1.0 ng/ml den daha az bir düzeye ulaşır. Salınan progesteronun gonadotropinler ve östrojenin salınımı üzerine bloke edici etkisi sonucunda siklusun luteal evresi süresince kandaki östrojen miktarı düşük düzeyde kalmaktadır. Koyunlarda diostrus sırasında iki foliküler dalga görülmektedir. Bu da diöstrusun 2. ve 8. günlerinde kan-östrojen düzeylerindeki artış ile birlikte şekillenmektedir. Diöstrusun sonunda

4 progesteron seviyesi azalmaya başlar, proöstral büyüme ve sekresyonun şekillenmesi ile birlikte kan-östrojen seviyesi de artmaktadır. Siklusun 16. gününde östrojen seviyesi zirve düzeyine ulaşır ve progesteron düzeyi de 0.2 ng/ml ile en düşük yoğunluktadır (Pineda, 2003). Koyunlarda korpus luteumun gelişimi ve sekretorik aktivitesi LH nın gonadotropik stimulasyonuna bağlı olarak şekillenmektedir. Prolaktinin de bu stimulasyona katkısı olduğu düşünülmektedir. Luteinleştirici hormon hipofiz bezinden salınmaktadır ve bu salınım diöstrus boyunca yaklaşık olarak 3.2 saat aralıklarla episodik dalgalanmalar şeklinde gerçekleşmektedir. Bu dalgalanmalar, östrus başlangıcından yaklaşık 10 saat sonra şekillenen preovülatorik LH salınımına kadar bazal düzeyde kalmaktadır. Östrusun başlamasından 10 saat kadar önce LH düzeyi 80 ng/ml ye çıkar. Ovulasyonu takiben şekillenen korpus luteum, östrustan 3 gün sonra progesteron salgılamaya başlar. Progesteron düzeyi siklusun 9-13. günlerinde 4 ng/ml ile maksimum yüksekliktedir. Eğer hayvan gebe değilse 12. günden sonra korpus luteum gerilemeye ve kandaki PGF 2α miktarı artmaya başlar ve 14. günde zirveye ulaşır. Siklusun 16. gününde progesteronun bu düşüşü gelişen folliküllerdeki estrodiol sekresyonunu uyarır. Östrus sırasında çiftleşip veya tohumlanıp gebe kalan koyunlarda yavrunun varlığı PGF 2α nın salgısının ve korpus luteumun regresyonunu engeller (Alaçam,1990; Pineda, 2003). Koyunlarda gebeliğin süresi, ırklara göre 145-150 gün arasında değişir. Aynı ırktan koyunlar arasında bile, bireysel ve çevresel faktörlere bağlı olarak, bu sürede 2-3 günlük değişmeler görülebilir (Alaçam,1990; Hafez ve Jainudden, 1993). Ancak bu farklılıklar gebelik tanısı amacıyla uygulanacak yöntemleri ve aranan bulguları etkilemez (Alaçam ve ark., 1988). Koyunlarda kuzulamayı takiben ortalama 60 gün (20-70 gün) seksüel aktivite görülmez. Emziren koyunlarda bu süre daha da uzar. Yerli koyun ırklarımızın çoğunluğu kuzuladıktan sonra 3-8 ay süren ve aşım sezonuna kadar uzayan mevsimsel anöstrus dönemine girerler (Alaçam ve ark., 1988; Alaçam,1990).

5 Çizelge 1.1. Koyunlarda reprodiktif parametreler (Hafez ve Jainudden, 1993) Parametre Süre Seksüel sezon Sonbahar Pubertasa ulaşma süresi (ay) 6-9 Östrus siklusu uzunluğu (gün) 17 (14-19) Östrus süresi (saat) 24-36 Ovulasyon tipi Spontan Ovulasyon başlama zamanı (saat) 24-27 Siklustaki ovulasyon sayısı 1-3 Korpus luteumun kalış süresi (gün) 14 Ovumun döllenebilme süresi (saat) 10-25 Ovulasyon sonrası ovumun uterusa giriş süresi (saat) 72 Gebelik süresi (gün) 149 Postpartum uterus involüsyon süresi (gün) 27 Postpartum ilk ovulasyon (gün) < 20 Koyunlarda gebeliğin erken ve kesin olarak teşhis edilmesi; yetiştiricilikte olduğu kadar gebe hayvanların kesiminin önlenmesi ve gebelik süresince uygun gıda rasyonları uygulanarak yavru doğum ağırlığının normal olmasını sağlanması yönünden önemlidir. Ayrıca gebe olmayan hayvanların belirlenerek sezon içinde yeniden çiftleştirilmesi veya yalnızca yapağı verimi yönünden beslenmesi ya da tamamen elden çıkarılması gibi sürü yönetim planlarının yapılması da ekonomik açıdan yarar sağlamaktadır (Dinç ve ark., 1989; Aiumlamai ve ark., 1992; Küplülü ve ark., 1993a; Taşal ve ark., 1995; Küplülü ve ark., 2002; Karen ve ark., 2004). 1.3. Koyunlarda Gebelik Tanısında Kullanılan Yöntemler Koyunların gebelik tanısında pek çok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin çoğu ekonomik, pratik ve saha şartlarında uygulanabilir olmaması, gebeliğin erken döneminde sonuç vermemesi, doğruluk oranlarının düşük olması, anne ya da yavruya zararlı etkilerinin olması, deneyim ya da laboratuvar ortamına gereksinim göstermesi gibi çeşitli nedenlerden biri veya birkaçı sebebiyle sınırlı kullanım alanı bulmaktadır (Dinç ve ark., 1989; İzgür ve ark., 1992; Alan, 1993; Garcia ve ark.,1993).

6 Bu amaçla gebelik tanısında kullanılan bu yöntemlerden; sürü yönetimi, abdominal palpasyon, kaudal uterus arterinin palpasyonu, laparatomi, peritoneoskopi, rozet inhibisyon testi pratik olmayan yöntemler olarak değerlendirilirken, aşağıda daha ayrıntılı olarak bahsedilecek olan radyografi, rektoabdominal palpasyon, hormon testleri, gebelik protein testleri, servikal mukus kaynatma testi ve ultrasonografi pratik yöntemler olarak değerlendirilmektedir (Bearden ve Fuquay, 2000; Karen ve ark., 2001). 1.3.1. Radyografi Radyografi kullanılarak, özellikle gebeliğin 70. gününden sonra gebelik tanısında % 100, fötus sayısının belirlenmesinde ise % 90 oranında başarı elde edildiği bildirilmektedir (Karen ve ark., 2001). Kesin olmasının yanısıra, bu teknik aynı zamanda çabuk uygulanan bir yöntemdir. Ekipman maaliyeti ve operatöre verdiği zarar kullanım alanını kısıtlamaktadır (West, 1986). 1.3.2. Rektal Abdominal Palpasyon Bu yöntemle gebelik tanısı, yağlanmış olan cam çubuğun (1.5 cm çaplı, 50 cm uzunlukta) sırtüstü yatan koyunun rektumuna yerleştirilmesiyle gerçekleştirilmektedir. Çubuk bir elle tutulurken boşta olan diğer el posterior abdomene yerleştirilir (Hulet, 1972; Karen ve ark., 2001). Gebeliğin erken dönemlerinde bu yöntemin gebelik tanısındaki hassasiyeti düşüktür (Tyrrell ve Plant, 1979). Ancak, gebeliğin ilerlemesiyle özellikle çiftleşmeden sonraki 85-109. günlerde %100 e varan doğruluğa ulaşılmaktadır. Bu tekniğin basit, ucuz ve çabuk olması gibi avantajlarının yanında rektuma zarar vermesi ve aborta neden olması gibi dezavantajları bulunmaktadır (Karen ve ark., 2001). Küçük ruminantlarda Bimanual Palpasyon yöntem de uygulanmaktadır. Bu yöntem abdominal palpasyon ile rektumun digital palpasyonunun birlikte yapılmasıyla uygulanır (Kutty, 1999).

7 1.3.3. Hormon Seviyesinin Belirlenmesi 1.3.3.1. Progesteron Ölçümleri Kan progesteron konsantrasyonu ölçümleri fonksiyonel korpus luteumun belirleyicisidir. Plazma progesteron konsantrasyonları gebeliğin 18. gününde EIA, RIA yöntemleri kullanılarak belirlenebilmektedir. Gebe olan koyunların belirlenmesinde her iki yöntemin de başarısı yüksektir (Amezcua-Moreno,1998; Gvozdic ve Ivkov, 1994; Zarkawi, 1997). Ancak gebe olmayanların belirlenmesinde düşük sonuç alınmaktadır. Diğer yandan gebeliğin 16. gününde EIA ile, 17-18. günlerinde RIA ile % 100 doğrulukla gebelik tanısı yapıldığı bildirilmiştir. Erken embriyonik ölümler, uterusa veya ovaryuma ait patolojiler yanlış tanıya neden olabilmektedir. Çiftleşmeden 100±9 gün sonrasında, progesteron tespitinin doğruluğu mature olmayan koyunlarda %98 iken, mature koyunlarda %99 oranındadır (Karen ve ark., 2001). Bir progesteron metaboliti olan tekal immunoreaktif Pregmendiol-3- Glukuronid (İPdG) ölçümleri için EIA kullanımı ile gebeliğin 60. gününden doğumdan birkaç gün öncesine kadar %100 doğrulukla tanı konulabilmektedir (Karen ve ark., 2001). Fötus sayısını belirlerken ikiz ve üçüz gebeliklerde progesteron miktarının tek fötuslu gebeliklere göre önemli ölçüde fazla olduğu göz önünde bulundurulur (sırasıyla 19.2 ng/ml, 29.9 ng/ml ve 9 ng/ml). Gebeliğin ikinci yarısından sonra plazma progesteron konsantrasyonuyla fötus sayısı arasında pozitif korelasyon vardır (Karen ve ark., 2001). 1.3.3.2. Östron Sülfat Tayini Koyunlarda canlı fötoplasental yapının varlığına bağlı olarak periferal plazmada östron sülfat konsantrasyonunda artış gözlenmektedir. Östron sülfat gebeliğin 70. gününde 0.1-0.7 ng/ml değerleri arasında belirlenebilmekte ve bu değer doğumdan 2 gün öncesindeki zirve değerine (15-50 ng /ml) kadar sürekli artış bulunmaktadır. Gebeliğin 85. gününde östron sülfat seviyesinde gebe olan ve olmayan koyunlarda önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir. Ancak hormon seviyeleri bakımından bireysel faklılıkların bulunması nedeniyle 0.1 ng/ml değeri

8 kriter olarak alındığında gebe olanların kesin tanısı % 87.9 iken, gebe olmayan koyunlarda bu değer sadece % 44 olarak belirlenmiştir. Fötus sayısının belirlenmesinde ise, gebeliğin 80-124. günleri arasında tekil gebeliklere göre çoğul gebeliklerde östron sülfat miktarı önemli ölçüde yüksek olmasından yararlanılır. Ancak koyun kanındaki östron sülfat miktarının belirlenmesi bireysel farklılıkların bulunması nedeniyle fötus sayısının tespitinde güvenilir sonuç vermemektedir (Karen ve ark., 2001). 1.3.3.3. Korionik Somatotropin veya Plasental Laktojenin Belirlenmesi Gebeliğin 64. gününde gebe olan ve olmayan koyunlarda plasental laktojenin (PL) RIA yöntemiyle ölçülmesiyle sırasıyla %97 ve %100 başarıyla tanı konulabilmektedir (Karen ve ark., 2001). 1.3.4. Gebelik Proteinlerinin Ölçülmesi 1.3.4.1. Gebelik Spesifik Protein B (PSPB) Gebelik spesifik protein B ilk olarak inek plasentasında bulunmuştur. Bu protein fötal trofoektodermin binükleat hücrelerinden salınmaktadır. Gebelikteki fizyolojik rolünün PGE 2 üretiminin uyarılmasıyla korpus luteumun korunması olduğu sanılmaktadır. İnek PSPB ölçümlerinde kullanılan RIA yöntemi koyunların gebelik tanısında da kullanılabilmektedir. Koyunlarda gebeliğinin 26-106. günleri arasında uygulanabilen bu yöntemle, gebe olan ve olmayanlarda sırasıyla % 100 ve % 83 kesin tanı yapılabilmektedir. Ancak koyun antijeni ile bpspb antikoru arasında tam olmayan kros reaksiyon oluşması nedeniyle koyun PSPB konsantrasyonunun sayısal ölçümü mümkün olmamaktadır (Karen ve ark., 2001). Koyun spesifik protein B (opspb) ölçümleri için RIA testi geliştirilmiştir. opspb gebeliğin 30. gününe kadar sürekli olarak artış gösterir ve 10.8±0.4 ng/ml düzeyine ulaşır. Gebeliğin son 20 gününde bu konsantrasyon sabit kalır. Doğumdan sonra belirlenebildiği 12.8±2.3 gün ve 3±0.1. haftalara kadar konsantrasyonda hızla düşme görülür (Karen ve ark., 2001). opspb ölçümü için kullanılan RIA testi ile tekil ve ikiz gebelikler gebeliğin 60-120. günleri arasında sırasıyla % 71 ve % 81 doğrulukla belirlenebilmektedir (Willard ve ark., 1995). Ayrıca fötusun cinsiyeti opspb konsantrasyonunu etkilememektedir. PSPB

9 plasentanın gelişimi ve fonksiyonunun yanı sıra fötal distres ve gebeliğin sonlanması durumunun da güvenilir belirleyicisidir. Gebeliğin 50-100. günleri arasında PSPB konsantrasyonu ile plasental ağırlık arasında pozitif korelasyon bulunmaktadır (Szenci, 1998 ve ark.; Karen ve ark., 2001). 1.3.4.2. Koyun Gebelik Glikoproteinleri Koyun gebelik glikoproteinleri trofoblastın binükleat hücrelerinden sentezlenmektedir. Aspartik proteinaz ailesine ait olan bu proteinlerin birçoğu enzim aktivitelerine sahip değildir. Moleküler ağırlıkları 43-67 kda dır (Karen ve ark., 2001). Koyun gebelik glikoproteinlerinin konsantrasyonları gebeliğin 3. haftasından 9. haftasına kadar yavaşça artmaktadır. Dokuzuncu haftadan 17. haftaya kadar çalışılan çoğu koyun türünde plazma profilleri farklılık göstermektedir. Ancak, opag konsantrasyonları 17. haftadan doğuma kadar olan sürede bütün koyun türlerinde artış göstermiştir. Doğumdan sonra, koyun gebelik glikoproteinleri seviyesi bazal seviyede olduğu 4. haftaya kadar hızla düşmektedir (Ranilla ve ark., 1994; Ranilla ve ark., 1997). Koyun gebelik glikoproteinleri konsantrasyonu fötus sayısından ve cinsiyetinden etkilenebilmektedir. Gebeliğin 12. haftasından doğuma kadar çoğul gebeliklerdeki konsantrasyonları tekil gebeliklerden daha yüksektedir. Bu farklılık gebeliğin 21. haftasında daha belirgin düzeyde olmaktadır (Ranilla ve ark., 1997). Ayrıca gebeliğin 19, 20 ve 21. haftalarında fötusun erkek olduğu gebeliklerde Koyun gebelik glikoproteinleri konsantrasyonu fötusun dişi olduğu gebeliklere göre daha yüksek bulunmuştur (Ranilla ve ark., 1994). Gebelik glikoproteinleri inek ve keçide gebeliklerin tanısının yapılmasında başarıyla kullanılmaktadır (Szenci ve ark.,1998; Gonzalez ve ark.,1999). Ancak koyunlarda rutin olarak kullanımına ilişkin böyle bir veri bulunmamaktadır (Karen ve ark., 2001).

10 1.3.5. Servikal Mukus Kaynatma Testi Servikal akıntıda bulunan proteinin yapısında gebelik veya siklusta meydana gelen değişikliklerin belirlenmesi temeline dayanarak yapılmaktadır (Kaçar ve ark., 2004). Kaçar ve ark. (2004), yaptıkları çalışmada aldıkları mukus örneklerini cam beher içinde kaynayan 5-10 ml suya koyarak 2-3 dakika bekletip mukusun dağılıp dağılmamasına göre değerlendirme yapmışlardır. Servikal mukusu dağılmayanlar gebelik (+), küçük parçalar halinde dağılanlar ise gebelik (-) olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmada sensitivite % 73.3, spesivite oranı % 82.9 olarak belirlenmiştir. Saha koşullarında rahatlıkla uygulanabilir olması yöntemin gebelik teşhisinde pratik bir yöntem olmasını sağlamaktadır. 1.3.6. Ultrasonografi Koyunlarda gebelik tanısı amacıyla kullanılan yöntemlerden biri de ultrasonografidir. Bu yöntem 20 yıldan beri kullanılmasına rağmen zaman içinde geliştirilerek daha pratik, ekonomik ve güvenilir bir teşhis yöntemi haline getirilmeye çalışılmaktadır (Yardımcı ve Özbeyaz, 1999). Ultrason, insan kulağının algılayabileceğinden daha yüksek ses dalgalarıdır. İnsanın işitme sınırı 15-20 Khz olup ultrasonografi frekansı 50 Khz üzerinde bulunmaktadır. Bir dalga bir maddeden geçerken dalga boyu azalır. Bunun nedeni enerjisinin ısıya dönüşümü ve yayılmadır. Bir madde içerisinde şekillenen bu azalma dalganın frekansına da bağlıdır. Yüksek frekanslı dalgalarda düşüklerden daha fazla azalma görülür. Benzer bir değerlendirme işitilebilir ses için de yapılabilir. Herhangi bir kimse yüksek perdeden sesleri duyamaz. Yüksek perdeden sesler fazla derecede azalma gösterirler. Biyolojik bir ortamda ultrasonografinin hızı o ortamın sıcaklığı ve fiziksel durumuna bağlıdır. Kemiğe göre havada daha düşük olan ultrasonografinin hızı, yumuşak dokular ile suda benzerlik gösterir. Bir ultrasonografi dalgası, iki farklı dokunun birleşim noktası ile karşılaştığında yansıma şekillenir. Yansıyan dalga karakteristik hız ve şekillenen yansıma açısına göre hareket eder. Yayılan ve yansıyan dalgaların şiddeti Snell kanunlarında olduğu gibi başlangıç şiddetine ve başlangıç dokunun direncine (impedansına) dayanır (Yardımcı ve Özbeyaz, 1999).

11 Eğer iki dokunun akustik impedansları eşit ise birleşim noktasına 90 derece ile gelen bir ultrasonografi dalgası hemen hemen tamamen geçer. Havanın akustik impedansı katı ve sıvı maddelerinkinden daha düşüktür. Bu nedenle cihazdan hayvanın dokularına ultrasonografi dalgalarının geçişinin sağlanması için sıvı parafin, akustik jel gibi bağlayıcı ajanlara ihtiyaç duyulur (Yardımcı ve Özbeyaz, 1999). Ultrasonografinin kullanımı kolay ve pratiktir. Bu dalgaların kanserojen etkisi yoktur. Bu gibi avantajları ile ultrasonografi aşağıda maddeler halinde yazıldığı şekilde bir çok alanda kullanım imkanı bulmuştur. Bunlar: Bir maddeden emülsiyon yapma, Yağmur bulutlarından yağmur yağdırma, Kumaşlardan lekeleri çıkartma, Kimyasal değişikliklerin incelenmesi, Bakterilerin öldürülmesi, Metallerin sıcaklığının kontrolü, Fermentasyonun hızlandırılması, Bilgisayarda elektrik sinyalleri değişimi, Tıbbi tanı ve girişimsel ultrasonografi ile sağaltım, Canlı hayvanlarda karkas değerlendirme Ultrasonik dalgalar piezoelektrikle ilgilidir. Bazı maddelerin kristallerinin (piezo elektrik kristalleri) sıkıştırılmasıyla bir titreşim meydana gelir. Bu titreşim dokular üzerine gönderilerek onlar hakkında bilgi sağlanabilir. Aynı dalgaların geri gelmesine göre sahip olunan bilgiler görüntü olarak bir kağıtta doğrusal çizgiden sapmalar şeklinde gösterilebilir. Ultrasonik dalgalar sıvı ortamları kolay bir şekilde geçtikleri halde, katı ortamları kolay geçemezler. Bu özellik görüntü elde edilmesinin temel prensibini teşkil eder. Ultrasonografinin temel prensibi ses dalgalarının dokulardan geri yansımasının ölçümüdür. Çeviricinin muayene yapılacak bölgeye yerleştirilmesinden sonra ultrasonografi elektrik akımlarını yüksek frekansta ses dalgalarına çevirir. Bu ses dalgaları vücut içine yayılır ve farklı yoğunluktaki dokular arası bağlantılardan geri yansır (Yardımcı ve Özbeyaz, 1999). Tanı amacıyla 1-20 MHz frekanslardaki ses dalgaları kullanılmaktadır. Ultrasonografik ses dalgaları bir transdüser içine yerleştirilmiş kristallerin

12 elektriksel stimülasyonu ile şekillendirilirler. Transdüser deri veya muayene edilecek organ üzerine uygulandığında vücudun yumuşak dokuları boyunca yayılan ses dalgaları üretir. Bu dalgalar farklı ses direncine sahip doku yüzeyleri ile karşılaştıklarında dalga boyları değişerek bir kısmı geriye yansır. Aynı zamanda bir alıcı görevi gören transdüser tarafından geri alınarak elektrik impulslarına dönüştürülür. Bu impulslar, kullanılan ultrasonografinin tipine göre, bir çevirici yardımıyla, ya insan kulağının duyabileceği sese dönüştürülür, ya da bir yazıcı tarafından özel bir kağıda kaydedilir veya bir monitörde tek ya da iki boyutlu olarak izlenir (Dinç ve ark., 1989) Tanı amacıyla kullanılan ultrasonografinin 3 değişik modeli bulunmaktadır. Bunlar: A-mod (amplitude mode), B-mod (brightness mode) ve T-M mod (time motion veya motion mode) dir. Başlangıçta etçi hayvanlarda vücudun değişik bölgelerindeki yağ oranlarını değerlendirebilmek için kullanılan A-model ultrasonografi daha sonra 1966 da Lindalh tarafından koyunlarda gebelik teşhisi amacıyla kullanılmıştır. Bu modelin, biri Doppler sistemi esasına dayanan ve fötal sirkülasyonu saptayan diğeri de Sonar ya da Echo diye adlandırılan ve maternalfötal dokular arasındaki ilişkiyi/değişimi saptayan iki tipi bulunmaktadır. Her iki tip de gebelik teşhisi amacıyla hala yaygın olarak kullanılmaktadır (Lindahl, 1971; Dinç ve ark., 1989; Chavez ve ark., 1996; Taşal ve ark., 1995). B-mod real-time ultrasonografide yumuşak dokuların transversal kesitinin görünümü, tıpkı bir dokunun histolojik kesiti gibi iki boyutlu olarak izlenebilmektedir. Görüntü hareketlidir ve ekran üzerine grinin değişik tondaki gölgesi şeklinde yansır. Ekrandaki açık (ekojen) ve koyu renk (anekojen) görüntü muayene edilen organın doku yoğunluğuna bağlı olarak, geriye yansıyan ses dalgaları miktarı ile doğru orantılıdır. Sıvılar ultrason dalgalarının çok az yansıtırlar. Bu yüzden sıvı içeren yapıların görüntüsü ekranda siyah olarak görülür. Yoğun dokular ultrason dalgalarını daha çok yansıtırlar ve ekran üzerinde daha açık renkte görülürler (Dinç ve ark., 1989). Yapılan çalışmalarda tanı amacı ise kullanılan ultrasonografinin güvenilir olduğu, fötus, ana ile operatör üzerinde zararlı etkisinin bulunmadığı ve saha şartlarında kolaylıkla uygulandığı bildirilmektedir (Taşal ve ark., 1995; Dinç ve ark., 1989; İzgür ve ark., 1992).

13 Ultrasonografi veteriner reprodüksiyon alanında değişik hayvan türlerinde gebelik tanısı, yavru sayısı (Hulet, 1973; Salmanoğlu ve ark., 1993; Kılıçoğlu ve ark., 1992; Kılıçarslan ve ark., 1996; Kırşan ve ark., 1997; Wani ve ark., 1998) ve yavrunun canlılığının belirlenmesi, uterus ve ovaryumlarda şekillenen fizyolojik değişimlerin izlenmesinin yanı sıra ovaryum patolojileri, pyometra, hidrometra, v.b. birçok genital organ bozukluklarının tanısında yaygın olarak kullanılmaktadır (Taşal ve ark., 1995). 1.4. Koyunlarda Ultrasonografinin Gebelikte Kullanımı 1.4.1. Gebelik Tanısı B-mod ultrasonografi koyunlarda gebeliğin tanısı amacıyla kolaylıkla kullanılmış ve gebeliğin ikinci yarısındaki hayvanlarda %100 doğrulukta tanı yapılabildiği bildirilmiştir (Taşal ve ark., 1995). Koyunlarda USG ile gebelik muayenesi transabdominal ve transrektal olmak üzere iki yöntemle yapılabilmektedir. Her iki tekniğin de teşhiste yararlı olduğu bilinmekle birlikte hangisinin kullanılacağı mevcut transdüser, çalışma koşulları, hayvan sayısı ve gebelik dönemine göre değişiklik göstermektedir. Transabdominal muayene yönteminin gebeliğin son dönemlerinde daha uygun olduğu bildirilmektedir (Kahn ve ark., 1992; Kahn ve ark.,1993; Schrick ve Inskeep.,1993; Doizé ve ark.,1997; Arsoy Başaran, 1999). Transrektal muayene, ayakta tespit edilen koyunların kuyruğu yukarı kaldırılarak, rektum boşaltılmadan ve jel kullanılmaksızın, prop rektuma yerleştirilerek uygulanmaktadır. Prop rektuma yerleştirildikten sonra 90º saat yönünde döndürüldükten sonra 180º tersi yönde döndürülerek tüm reprodüktif kanalın taranması mümkündür (Watt ve ark., 1984; Scheerboom ve Taverne, 1985; Küplülü ve ark., 2002). Transrektal ultrasonografi ile 15. günde gebeliğin saptanabileceği bildirilmekle birlikte, doğruluk oranının 27. güne kadar düşük olacağı belirtilmektedir (Gearhart ve ark., 1988; Kahn ve ark., 1992; Kahn ve ark.,1993; Schrick ve Inskeep.,1993; Doizé ve ark.,1997; Küplülü ve ark., 2002). Transrektal ultrasonografide 3.5-5 ve 7.5 MHz lik proplar kullanılabilmekle birlikte, çok erken dönemde 7.5 ve daha sonra 5 MHz ve 3 MHz lik proplar tercih

14 edilmektedir. Transrektal ultrasonografi tekniği ovaryum dinamiğinin ve korpus luteum sürecinin incelenmesi, ovulasyon oranının ortaya konulması, prenatal ölümlerin veya anomalilerin tespiti ve fötus yaşı ile gelişiminin izlenmesi gibi birçok alanda doğru tanı olanağı yaratmaktadır (Arsoy Başaran, 1999). Transabdominal muayene ise, sırtüstü yatırılan koyunlara ultrason jeli (karboksimetilselüloz) kullanılarak, açlık çukurluğunun ventralindeki kılsız bölgeden, memenin 20 cm önünden kaudale doğru tüm bölgenin özenle taranmasıyla yapılmaktadır (Watt ve ark., 1984; Scheerboom ve Taverne, 1985; Dinç ve ark., 1989; Taşal ve ark., 1995; Küplülü ve ark., 2002; Karen ve ark., 2004). Küçük ruminantlarda gebelik tanısı amacıyla abdominal transdüserler 3-7.5 MHz lik olarak kullanılmaktadır (Aiumlamai ve ark., 1992; Küplülü ve ark., 1993b). Gebeliğin erken ve orta dönemlerinde 5 MHz, son dönemlerinde ise 3 MHz gücünde olması önerilmektedir (Küplülü ve ark., 1993b). Söz konusu yöntemin özel bir kontrast maddeye ihtiyaç göstermemesi, kullanıcı için özel koruyucu gerektirmemesi, sonuçların anında alınması, erken dönemde gebelik teşhisi yapılabilmesi, güvenilir sonuçlar vermesi, fötus canlılığının saptanması, üreme organları patolojilerinin teşhisinde kullanılabilmesi ve ovaryum faaliyetlerinin izlenebilmesi gibi avantajları bulunmaktadır (Taşal ve ark., 1995; Dinç ve ark. 1989; Kılıçoğlu ve ark., 1996). Östrusu takip eden 20 gün boyunca gebe olan ve olmayan koyunların hepsinde uterus pelvik kavitede, rektumdan 9-15 cm içeride transrektal muayenede transdüsere bitişik şekilde yerleşmektedir. Korpus uteri idrar kesesi üzerinde ve her iki kornu kendi alanında ventrolateral kavis yaparak yerleşmiştir. Ancak, gebe olmayan koyunlarda uterusun yerleşim yeri muayene yapıldığı sırada idrar kesesinin içindeki idrar miktarına bağlı olarak farklı olabilir. İdrar kesesi boş olduğunda, uterus kornuları idrar kesesinin hemen anteriorunda görülmektedir. Fakat idrar kesesi dolu olduğunda dorsale doğru çekilir (Garcia ve ark.,1993). Gebeliğin 17-19. günlerinde 5 MHz lik prop kullanılarak transrektal muayene sonucunda gebelik ilk, idrar kesesinin kranialindeki uterusta lokalize olmuş, sirküler veya oval anekoik görüntü ile belirlenmektedir (Garcia ve ark., 1993; Küplülü ve ark., 1993a; Doize ve ark., 1997). Ancak transrektal uygulama ile gebeliğin en doğru teşhisi ilk olarak çiftleşmeden 25 veya 30 gün sonra

15 yapılabilmektedir (Karen ve ark.,2001; Küplülü ve ark., 2002). Embriyo ise çiftleşmeden 25 gün sonra belirlenebilmektedir (Buckrell ve ark.,1986). Yanlış pozitif değerlendirme, erken embriyonik ölümler, gözlenemeyen abortuslar ve uygulayıcının deneyimsizliği nedeniyle yapılmaktadır (Logue ve ark., 1987; Gearhart ve ark., 1988; Taşal ve ark., 1995). 25 günlük gebelikten daha erken sürede 5 MHz lik transrektal USG ile gebeliğin belirlenebilmesi oldukça düşük oranda (%12) yapılabilmektedir (Gearhart ve ark., 1988). Gonzalez ve ark., (1998) Manchega sütçü koyunlarında yaptıkları çalışmada transrektal muayeneyi 7.5 MHz lik transdüser ile gerçekleştirmişlerdir. Bu çalışmada çiftleşmeden 12.8 gün sonra ilk olarak embriyonik kesenin, 19 gün sonra da embriyonun görülmesiyle gebelik tanısı koyulmuştur. Transrektal muayene yöntemi ile gebelik tanısının sensitivite ve spesivitesi 29. günde oldukça yüksek bulunmuştur (Taverne ve ark., 1985). Gebeliğin 25-50. günleri arasında gebelikleri belirleyebilme oranı %65-87 oranları arasında olduğu bildirilmiştir. Bu oran koyunların ırkına, yaşına ve tekniğin uygulanış şekline bağlı olarak şekillenmektedir (Buckrell ve ark., 1986; Gearhart ve ark., 1988; Garcia ve ark., 1993). Gebeliğin 46-106. günlerinde bu oran % 100 e yükselmiştir (White ve ark., 1984; Davey, 1986; Gearhart ve ark., 1988). Muayene edilen koyunlarda gebeliğin dönemine göre ultrasonografik görüntüler değişiklik arz etmektedir. Gebeliğin erken döneminde tanı uterus sıvılarının, amnion kesesinin ve embriyonun görüntülenmesi ile yapılmaktadır. İleri gebeliklerde ise fötusun karakteristik yapısı ve plasentomların kolaylıkla saptanabilmesi tanıyı kolaylaştırmaktadır (Küplülü ve ark., 2002). Gebeliğin 17-20. günlerinde kornu ve korpus uteri de bulunan az miktardaki 4-5 mm çapında daire şeklinde anekoik sıvı ile birlikte flamentöz yapıdaki embriyo belirlenmektedir (Garcia ve ark.,1993, Küplülü ve ark., 2002). Embriyo taslağı, 21. günde anekojenik alan içinde 8 mm uzunluğunda uterus duvarına oturmuş C harfi benzeri hipoekojenik görüntü özelliğindedir (Küplülü ve ark., 2002). Genişlemiş trofoblastlar ile intrauterin serbest luminal sıvıyı birbirinden ayırt etmek güçtür. 21-35 günlük gebeliklerde görüntü idrar kesesinin kranioventralinde yer alan, çıkıntı şeklinde tespit edilen sirküler kıvrımlar ve hipoekojen adacıklar tarzındadır. Bu sirküler görüntü içinde ekojenik yapılar şeklinde korioallantoik kese

16 içinde bir veya daha fazla embriyo görülebilmekle birlikte, gebeliğin 25. gününden önce özelikle saha şartlarında büyük ve mature koyunların 5 MHz lik transdüserle yapılan muayenelerinde konseptusun tanınması oldukça zordur (Küplülü ve ark., 2002). Koyun ve keçilerde gebeliğin 25. gününden itibaren gebelikler kolaylıkla tespit edilebilmekte ve doğruluk oranları %100 olarak bildirilmektedir (Küplülü ve ark., 1993a). Gebeliğin 26-28. günlerinde ise embriyo ve plasentomların görülmesiyle gebelik belirlenebilmektedir (Taşal ve ark., 1995, Karen ve ark., 2004). Ayrıca fötusun canlılık kriterlerinden en önemlisi olan kalp atımının en erken gebeliğin 22. gününde belirlenebildiği bildirilmiştir. İskelet kemikleri, ossifikasyona bağlı olarak 40. günden itibaren ekojenite özelliği göstermektedir (Küplülü ve ark., 2002). Gebeliğin 44-63 günlerinde sıvı dolu uterus, plasentomlar, baş, kalp atımı, toraks, kostalar ve arka ekstremiteler açıkça görülmektedir (Aiumlamai ve ark., 1992). Koyunlarda gebeliğin 35. günden sonra % 100 e yakın oranlarda doğrulukla gebelik tanısı yapılabildiği ve gebeliğin 40-80. günleri arasında da oldukça yüksek oranda gebelik teşhisi yapılabildiği bildirilmiştir (Garcia ve ark.,1993, Arsoy Başaran, 1999). Çoğul gebeliklerin kesin tanısı tek fötusun tanısından daha güçtür (Karen ve ark., 2001). Gebeliğin 17-50. günleri arasında kesin teşhiste büyük görüş faklılığı bulunmaktadır (Garcia ve ark.,1993; Taşal ve ark., 1995; Karen ve ark., 2004). Koyunun yaşı, ırkı ve muayeneyi yapan kişinin tecrübesi bu farklılığın oluşmasında etkili olan faktörlerdir (Karen ve ark., 2004). Ayrıca B- model ultrasonografi uygulamasında yanlış pozitif tanının en önemli nedeni olarak erken embriyonik ölümler, gözlenmeyen abortuslar da gösterilmektedir (Taşal ve ark., 1995). Gebeliğin 90. günü civarında orbita çapı 1-1.5 cm, kotsalar arası uzaklık 2-2.5 cm, trunkus 3-6 cm, plasentomların 2-3 cm arasında değiştiği ve bu dönemde en yüksek boyuta ulaştığı açıklanmıştır (Sergeev ve ark., 1990; Aiumlamai ve ark., 1992; Kahn ve ark., 1992). Gebeliğin 97-103. günleri arasında kalp, böbrek, mide, ve idrar kesesi gibi organların belirlenebildiği bildirilmektedir (Taşal ve ark., 1995). Ancak gebeliğin 80-110. günleri arasında transdüserin alabildiği alana göre görüntü daha büyük

17 olacağından bu dönemde ölçümler sınırlı olmakta ve gebelik yaşı hesaplanamamaktadır (Kelly ve Newnham, 1987; Kelly ve ark., 1989). 1.4.2. Fötus Sayısının Belirlenmesi Koyunlarda erken dönemde gebeliğin ne durumda olduğunun bilinmesi gebe olmayan koyunların sürüden ayrılması, gebe hayvanların kesiminin önlenmesinin yanı sıra tek veya daha fazla yavrulu koyunların ayrılarak ayrı beslenme, barınma ve bakım koşullarının oluşturulması bakımından önemlidir. Bu koşulların sağlanmasıyla canlı yavru oranı ve doğum ağırlığında artışa ek olarak ikizlerin yaşama şansı ile birlikte süt verimi de artırılmaktadır (White ve ark., 1984; Alaçam ve ark., 1988; Dinç ve ark., 1989; Grace ve ark., 1989; Sergeev ve ark., 1990). Transrektal olarak uygulanan USG ile (7.5 MHz) yapılan muayenede tekil ve çoğul gebelikler gebeliğin 25. gününde (17 koyunun 15 inde) kesin olarak belirlenebilmiştir (Schrick ve Inskeep, 1993). Transabdominal USG ile tekil veya çoğul gebelik belirlenmesinde, gebeliğin 46-93. günleri arasında tecrübeli bir operatör ile %99 oranında başarı elde edilebilmektedir (White ve ark., 1984). Tek fötuslu gebelik için benzer sonuçlar, Davey (1986) ve Gearhart ve ark., (1988) tarafından da bulunmuştur. Ancak çoğul gebelikler için bu oranın daha düşük olduğunu bildirmişlerdir. 1.4.3. Gebelik Yaşının Belirlenmesi Çiftleşme tarihinin bilinmediği durumlarda, fötal gelişimin görüntülenmesi gebelik yaşının belirlenmesine olanak verir (Alan, 1995; Karen ve ark., 2001). Günümüzde yapılan çalışmalarla, internal organların büyüme ve gelişiminin takibi ile fötusun yaşı saptanabilmektedir. Gebelik yaşının hesaplanması sürü idaresinde üreme ile ilgili verilerin kayıt edilmediği durumlarda büyük ölçüde pratik ve ekonomik olmaktadır (Aiumlamai ve ark., 1992). Koyunlarda fötal yaşın belirlenmesinde kafatası, trunkus, orbita ve plasentom v.b. boyutlarının alınabileceği ileri sürülmüştür (Aiumlamai ve ark., 1992; Arsoy Başaran, 1999).

18 1.4.3.1. Embriyonik Kese Çapı (EKÇ) Embriyonik kese ultrasonografi ile gebelik takibinde ilk belirlenen yapıdır. Bu konuda yapılan çalışmalarda (Garcia, 1993; Kaulfuss ve ark., 1996; Gonzales ve ark., 1998; Küplülü ve ark., 2002) embriyonik kesenin ilk olarak gebeliğin 12-20. günleri arasında görüldüğü, net olarak ölçümlerinin ise gebeliğin 21-35. günleri arasında yapılabildiği bildirilmiştir (Garcia 1993). Gonzalez ve ark., (1998), embriyonik keseyi gebeliğin 12-29. günleri arasında 7.5 MHz transdüser ile transrektal olarak ölçmüş ve gebelik yaşı ile embriyonik kese çapı arasında düşük korelasyon (r=0.76) bulmuştur. 1.4.3.2. Ense-Kuyruk Sokumu Uzunluğu (EKSU) Kahn ve ark. (1992) gebeliğin 26. günü, Schrick ve Inskeep (1993) ile Doize (1997), gebeliğin 20-40. günleri, Gonzales ve ark. (1998) gebeliğin 19-48. günleri, Kaulfuss ve ark. (1999) gebeliğin 20-50. günleri arasında EKSU ölçümünün yapılabildiğini bildirmişlerdir. Koyunlarda gebelik yaşı ölçümleri 7.5 MHz transdüser ile transrektal olarak yapılmış, fötal uzunluk (X) ve gebelik yaşı (Y) arasında Y=14.05+1.16X-0.012X 2 denklemi bulunduğu bildirilmiştir (Schrick ve Inskeep, 1993). Aynı yaklaşımla Gonzalez ve ark. (1998), fötal uzunluk ile gebelik yaşı arasında yüksek korelasyon (r=0.94) bulduklarının bildirmişlerdir. İlerleyen gebelikte fötusun uterustaki bazı pozisyonları bu muayeneyi imkansız kılmaktadır (Kelly ve Newnham, 1989; Doizé ve ark.,1997; Zipper ve ark., 1997). 1.4.3.3. Fötal Baş Çapları Transversal baş çapı (TBÇ), longitudinal baş çapı (LBÇ) ve orbita çapını (OÇ) içeren fötal baş çapları gebelik yaşını belirlemede kullanılmaktadır (Haibel ve Perkins, 1989; Karen ve ark., 2001). Transversal baş çapı ölçümleri ile özellikle gebeliğin ikinci 1/3 lük kısmında 5 MHz lik transdüserle gebelik yaşı hesaplamaları başarıyla yapılabilmektedir (Sergeev ve ark. 1990; Alan, 1995). Alan (1995), yaptığı çalışmada TBÇ ölçümlerini verimli şekilde gebeliğin 94. gününe kadar yapabildiğini, bundan sonraki periyodik ölçüm günü olan 101. günde TBÇ yi doğru bir şekilde belirleyemediğini bildirmiş ve gebelik yaşı ile TBÇ arasında GY=29.4+1.16xTBÇ formülünü bulmuştur. Gonzalez ve ark., (1998), koyunlarda transrekal muayenede gebeliğin 32-90. günlerinde TBÇ ölçümleri yapmışlar ve

19 gebelik yaşı ile bu ölçümler arasında yüksek korelasyon (r=0.96) bulmuşlardır. Haibel ve Perkins (1989) ise yaptıkları çalışmada aynı korelasyonu transabdominal muayene ile bulmuşlardır. Kelly ve Newnham (1989), LBÇ nın TBÇ ye göre daha doğru tanıya götürdüğünü ve gebeliğin 80. gününe kadar linear artış gösterdiğini bildirmişlerdir. LBÇ ölçümleri gebelik yaşı arasında gebeliğin 38-91. günleri arasında yüksek korelasyon (r=0.95) olduğu bildirilmiştir (Gonzalez ve ark., 1998). Orbita çapı ölçümleri ile ilgili Gonzalez ve ark. (1998), gebeliğin 36. gününde 2 mm olan orbitanın gebeliğin 90. gününde 17 mm ye ulaştığını ve gebelik yaşı hesaplamalarında yüksek korelasyona (r=0.92) sahip olduğunu belirtmişlerdir. 1.4.3.4. Göğüs Çapı (GÇ) Koyunlarda fötal göğüs çapının USG ile ölçülmesi ile elde edilen değerlerin, gebeliğin 23-90. günlerinde (Gonzalez ve ark., 1998) ve 49-109 günlerinde (Sergeev ve ark. 1990) fötal yaş ile büyük oranda ilişkisinin bulunduğu bildirilmiştir. 1.4.3.5. Fötal Kalp Atımı Transrektal USG (7.5 MHz) ile embriyonik kesedeki ritmik pulzasyonların ilk olarak gebeliğin 18. ve 19. günlerinde belirlendiği bildirilmiştir (Schrick ve Inskeep, 1993). 5 MHz lik Transrektal USG ile bu pulzasyonlar çiftleşmeden 21-23 gün sonra belirlenir (Garcia ve ark., 1993). Aumlamai ve ark. (1992), transrektal USG ile gebeliğin ikinci yarısında fötal kalp atım sayısını ölçebilmişlerdir. Buna göre doğumdan 7 hafta önce ulaşılan sayı 167±1.5 bpm iken bu sayı doğumdan 3 hafta öncesine kadar azalmış ve 139±15.7 bpm ve doğumda 117.0±9.2 bpm olduğunu tespit etmişlerdir. Buna ek olarak, gebelik yaşı ile fötal kalp atımı arasında önemli ölçüde korelasyon bulmuşlardır. 1.4.3.6. Plasentom Çapı (PÇ) Pasentomlar gebeliğin 30. gününde (Buckrell ve ark., 1986) ve 32. gününde (Doize ve ark., 1997) 5 MHz lik transrektal USG ile ilk olarak belirlenmektedir. Bu süreler içinde plasentomlar endometrium yüzeyinde ekojenik alanlar şeklinde

20 görülmektedir. Gebeliğin 42. gününde kase görünümünde olan plasentomlar 74. günde maksimum boyuta ulaşırlar (Doize ve ark., 1997). Aynı muayene sırasında plasentomların büyüklüklerindeki farklılıklar nedeniyle plasentom büyüklüğü ile gebelik yaşı arasında zayıf bir ilişki bulunduğu belirtilmiştir. (Doize ve ark., 1997; Gonzalez ve ark., 1998). Buna karşın Kelly ve ark. (1987) kotiledon çapı ile gebeliğin günü arasında pozitif korelasyon olduğunu belirtmiştir. 1.4.3.7. Diğer Fötal Yapılar Fötusun 3 kuyruk omurunun uzunluğu ile gebelik yaşı arasında korelasyon (r=0.95) yüksektir. Göbek kordonu ve fötal femur uzunluğu ile gebelik yaşı arasında ise bu oran (r=0.78) nispeten düşüktür (Gonzalez ve ark., 1998). 1.4.4. Fötal Cinsiyetin Belirlenmesi Fötusun cinsiyetini belirlemek amacıyla fötusun genital tüberkülüne bakılmaktadır. 5 MHz lik transrektal USG ile gebeliğin 60-69. günlerinde erkek ve dişi fötus sırasıyla %100 ve %76 oranında belirlenebilmektedir (Coubrough ve Castell, 1998). 1.5. Transrektal ve Transabdominal Muayene Sınırı Transrektal veya transabdominal gebelik tanısının yapılabilmesinin gebelik dönemi ile ilişkili olduğu görüşmüştür. Transrektal yöntem ile gebelikler tohumlamayı izleyen 17-31 gün arasında kolaylıkla belirlenebilirken (%94.7) gebeliğin ilerlemesine ve uterusun pelvik çatıdan sarkmasına bağlı olarak gebeliğin 32. gününden itibaren gebelikler transabdominal yöntem ile (%89.4) izlenebilmektedir. Gebeliğin 28-38. günlerinde muayene yapılan koyunlarda dikkatli muayene ile gebelik hem transrektal hem de transabdominal yöntemle belirlenebilmektedir. Ancak bunun transrektal yöntemde probun karın boşluğuna doğru uzatılması, transabdominal muayenede ise probun inguinal kanaldan pubise doğru yönlendirilmesi ile mümkün olabileceği bildirilmiştir (Küplülü ve ark., 2002).

21 1.6. Muayene Kolaylığı ve Süresi Transrektal muayenede koyunu tek kişinin tespit edilebilmesi, uygulamanın 10-12 sn gibi kısa sürede gerçekleştirilebilmesi, bunun aksine transabdominal muayenede koyunun iki kişi tarafından yatırılması ve traşı, muayene için ise 40 sn- 2 dakikalık süre harcandığı belirlenmiş (Taşal ve ark., 1995; Küplülü ve ark., 2002) ve bu esnada oluşan strese bağlı olarak gebeliğin devamı ile ilişkili herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadığı bildirilmiştir (Taşal ve ark., 1995). Muayene süresi koyunun gebe olup olmamasına bağlıdır. Gebe olmayan koyunlarda teşhis için gereken süre 20-30 sn iken gebe koyunlarda bu süre tekil gebeliklerde 10 sn, ikiz gebeliklerde ise yine 20-30 sn sürmektedir (Davey, 1986). Yapılan bu çalışmada, rektal ve ekstra-abdominal ultrasonografi yöntemi ile incelenen fötal parametrelerde gebelik süresindeki artışa paralel olarak meydana gelen gelişimin izlenerek, bu paralelliğin bir formülle açıklanabilmesi amaçlanmaktadır.

22 2. GEREÇ ve YÖNTEM 2.1. Gereç 2.1.1. Hayvan Materyali Bu çalışma T.C. Tarım Bakanlığı Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü ne bağlı, kayıtlı 10 baş Akkaraman ırkı koyun üzerinde yürütüldü. Ağırlıkları 50-74 kg arasında değişen koyunların kayıtları kulak küpelerinde belirtilen numaralara göre yapıldı. Koç katımları 14.10.2004 ve 15.10.2004 tarihlerinde ve kontrollü bir şekilde gerçekleştirildi. Ayrı bir bölmeye alınarak Enstitü koşullarında bakımları sağlandı. Rasyonlar yine Enstitü tarafından belirlenen aylık programa göre uygulandı. Bu programa göre; gebeliğin birinci ayında koyunlara 100 g kesif yem, 2. ayda 200 g fiğ, yulaf samanı ve 300 g kesif yem verildi. Gebeliğin 3. ayında 800 g kaba yem ve 400 g kesif yem, 4. ayda 900 g kaba yem ve 600 g kesif yem, beşinci ayda ise 2600 kcal enerji içerecek şekilde 1000 g kaba yem ve 800 g kesif yem ve buna ek olarak % 15 ham protein verilmiştir. 15. Aralık. 2005 tarihine kadar hava koşulları uygun olduğu sürece yukarıdaki rasyona ek olarak koyunlar meraya çıkarılmış ve ad libitum olarak su verilmiştir. 2.1.2. Kullanılan Alet ve Malzemeler Çalışmada gebelik muayeneleri için B-Mod Real Tıme (Shimadsu SDL32, Japonya) 5 MHz linear rektal prob ve yazıcı (Sony 890 CE) donanımlı ultrasonograf kullanıldı. Muayenede görüntü kalitesini artırmak amacıyla metilkarboksiselüloz içeren ultrasonografi jeli ve sarf malzemesi olarak da tek kullanımlık muayene eldiveni kullanıldı. 2.2. Yöntem Ultrasonografi ile gebelik muayenesine gebeliğin 12. gününde 26.10.2004 tarihinde başlandı. Muayeneler 74. güne kadar 2 gün aralıklarla gerçekleştirilirken bu günden sonra 5 gün aralıklarla gerçekleştirildi. Transabdominal yöntem ile görüntünün transdüsere sığmadığı ve ölçümlerin yapılamadığı gün muayene

23 sonlandırıldı. Görüntüler dondurularak ölçümler yapıldı ve yazıcı aracılığıyla kağıda döküldü. Gebeliklerin belirlenmesi ve fötometri yapmak amacıyla tohumlama tarihleri bilinen 10 adet koyuna gebeliklerinin 32. gününe kadar transrektal yöntem ile muayene gerçekleştirilirken bu tarihten itibaren transabdominal yöntem kullanılmaya başlandı. Transrektal muayeneler, Schrick ve Inskeep ( 1993 ), tarafından tanımlanan yönteme göre ayakta tespit edilen koyunların kuyruğu yukarı kaldırılarak ve jel kullanılmaksızın gerçekleştirildi. Ancak çalışmada muayeneyi kolaylaştırıp, alınan görüntülerin kalitesini artırdığı düşünülerek Schrick ve Inskeep in ( 1993 ) aksine rektum boşaltılarak transrektal muayene gerçekleştirildi. Muayenede prob rektuma yerleştirildikten sonra 90º saat yönünde döndürülüp ardından 180º tersi yönde döndürülerek tüm reprodüktif kanal tarandı. Çalışmada fötometri yöntemi kullanılarak gebelik yaşını hesaplayabileceğimiz bir formül elde etmek amacıyla Embriyonik Kese Çapı (EKÇ), Ense-Kuyruk Sokumu Uzunluğu (EKSU), Longitüdinal Baş Çapı (LBÇ), Transversal Baş Çapı (TBÇ), Orbita Çapı (OÇ), Göğüs Çapı (GÇ), Mide Çapı (MÇ), Böbrek Çapı (BÇ), Plasentom Çapı (PÇ), Transversal Kalp Çapı (TKÇ), parametreleri olmak üzere toplam 10 parametrenin ölçümleri alındı. Transabdominal muayene ise, sırtüstü yatırılan koyunlara ultrason jeli kullanılarak, memenin kranio-lateralindeki inguinal bölgelerden İzgür ve ark. ın ( 1992 ) tarif ettiği gibi gerçekleştirildi. Transabdominal muayene ile görüntünün transdüsere sığmadığı ve parametrelerin birinin dahi ölçümünün sağlıklı yapılamadığı 120. günde çalışma sonlandırıldı.

24 2.3. İstatistik Hesapları Koyunlarda USG ile fötusta belli parametrelerin ölçümleri yapılarak gebelik yaşına ilişkin formüller oluşturmak amacıyla bu parametrelerin gebelik yaşı ile ilişkisi regresyon analizi istatistik yönteminden yararlanarak açıklanmıştır (Daniel, 1991).

25 3. BULGULAR Sunulan çalışmada, koyunlarda gebelik yaşı saptanması amacıyla fötometri sonucu elde edilen bulgular embriyonik kese çapı (EKÇ), ense-kuyruk sokumu uzunluğu (EKSU), longitüdinal baş çapı (LBÇ), transversal baş çapı (LBÇ), orbita çapı (OÇ), göğüs çapı (GÇ), plasentom çapı (PÇ), transversal kalp çapı (TKÇ), mide çapı (MÇ) ve böbrek çapı (BÇ) parametreleri olmak üzere 10 ana başlık altında değerlendirildi ve bu parametreler gebelik yaşı ile ilişkilendirildi. Bu ilişki regresyon analizi ile hesaplandı ve her parametreye ait bir gebelik yaşı formülü oluşturulmaya çalışıldı. Elde edilen bulgular çizelge, grafik ve resimlerle desteklendi. Ultrasonografi ile muayene edilen koyunlarda gebelik dönemine göre elde edilen görüntüler değişiklik göstermektedir. Gebeliğin erken döneminde tanı ve gebelik yaşı hesaplamalarında uterus sıvıları, amnion kesesi ve embriyo görüntülerinden yararlanılırken, İleri gebeliklerde fötusun karakteristik yapıları ve plasentomlar görüntülendi ve ölçümleri yapıldı. Çalışmamızda koyunlarda gebelik parametrelerinin USG ile görüldüğü gebelik aralığı ve görüntü özellikleri çizelge 3.1 de verildi. Çizelge 3.1. Parametrelere göre gebelik aralığı ve görüntü özellikleri Parametre Gebelik Aralığı Görüntü Özellikleri Embriyonik İdrar kesesinin ventralinde bulunan anekojenik dairesel alanlar 21 30 Kese Çapı şeklinde görülür. Ense-Kuyruk Sokumu Uzunluğu 26 49 Embriyo taslağı, hipoekojenik görüntü veren uterus duvarına paralel olarak bulunan anekojenik lumen sıvısı içerisinde, hipoekojenik c harfi şeklinde görülür. Longitüdinal Baş Çapı 38 90 Transversal Baş Çapı 36 95 Orbita Çapı 36 90 Göğüs Çapı 40 90 Placentom Çapı Tranasversal Kalp Çapı 30 100 52 105 Mide Çapı 70 90 Böbrek Çapı 80 115 Ultrasonografik görüntü karakteri en net olan parametreler baş parametreleridir. Çünkü ekojeniteleri oldukça yüksektir. Ossifikasyonun yoğun olmaya başladığı 40. günden itibaren ekojenik alanlar şeklinde görülür. 30-32. günlerde uterus lumenune doğru hipoekojenik alanlar şeklinde, 42. günde kadeh şeklinde görülmekte, maksimum boyuta 90. günde ulaşmaktadır. 30. günde yanıp sönen yıldız şeklinde, 52. günden itibaren sınırları belirgin, kulakçık ve karıncıkları anekojenik olarak görülen, hipoekojenik alanlar şeklinde görülür. Anotomik yapısına uygun hipoekojenik sınırlı, lumeni anekojenik olarak görülür. Anotomik yapısına uygun hipoekojenik sınırlı, lumeninde pelvisi anekojenik olarak görülür.

26 Gebelik muayenesi yapılan 10 koyundan 4 ünde ikizlik görüldü. Ultrasonografi ile ikizliğe ilk olarak gebeliğin 25. gününde rastlandı. 3.1. Embriyonik Kese Çapı (EKÇ) Ölçümleri İlk olarak gebeliğin 18. gününde görülmeye başlanan embriyonik kese çapının yapılabilen net ölçümleri gebeliğin 21-30. günleri arasında gerçekleştirildi. Uterus içinde anekoik karakterli sıvı dolu dairesel alan şeklinde görülmekte olan embriyonik keselerin iç çapı ölçülerek değerlendirmeye alındı (Şekil 3.1). EKÇ ile gün arasındaki korelasyon katsayısı r=0.350 olarak tespit edilirken, bu katsayının istatistiksel olarak önemsiz olduğu bulundu (p > 0,5). Şekil 3.1. 26 günlük gebelikte embriyonik kese çapının USG görüntüsü ve şeması Embriyonik kese USG görüntüsünün Gebeliğin 26. gününde ebriyonik kese şeması İK: İdrar Kesesi EK: Emriyonik Kese 3.2. Ense-Kuyruk Sokumu Uzunluğu (EKSU) Ölçümleri İlk net ölçümleri gebeliğin 26. gününde yapılan embriyo taslağı, hipoekojenik görüntü veren uterusun duvarına paralel olacak şekilde, anekojenik lumen sıvısı içerisinde hipoekojenik alanlar tarzında görüldü ve bu dönemde yaklaşık 10 mm çapında izlendi. İlk olarak embriyo uzunluğu, baş ve gövde ayrımı tam olarak yapılmaya başlandıktan sonra da ense-kuyruk sokumu arasındaki uzunluğun ölçümü gebeliğin 26-49. günleri arasında yapıldı. Ense-kuyruk sokumu uzunluğu ile gün

27 arasındaki korelasyon katsayısı linear regresyon modelinde r=0.971 olarak bulundu ve bu katsayının istatistiksel olarak önemli olduğu belirtildi (p < 0,001). Ense-kuyruk sokumu çapı ve gün arasındaki korelasyon katsayısı kullanılarak regresyon denklemi, GY = 25.131 + 0.375 x EKSU şeklinde oluşturuldu (Şekil 3.2). Şekil 3.2. 26 günlük gebelikte ense-kuyruk sokumu çapının USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü EKSU nun USG görüntüsünün Gebeliğin 26. gününde EKSU şematize edilmiş hali EKSU nun gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 70 ENSE-KUYRUK SOKUMU UZUNLUGU (mm) 60 50 40 30 20 (EKSU = 2.61 mm) GY = 25. 131 + 0.375 x EKSU GY = 25. 131 + 0.375 x2.61 GY = 26.1 (Gebeliğin 26. gününde alınan görüntü) 10 20 30 40 50 GUN İK: İdrar Kesesi EK: Emriyonik Kese E: Embriyo 3.3. Longitudinal Baş Çapı (LBÇ) Ölçümleri İlk olarak gebeliğin 38. gününde başlanan longitudinal baş çapı ölçümleri, gebeliğin 90. gününe kadar net olarak yapılabildi. Longitudinal baş çapı, anatomik yapıya uyum sağlayan ve ekojenitesi oldukça yüksek bir şekilde görüldü. Longitudinal baş çapı ile gebelik yaşı arasında yüksek korelasyon olduğu bulundu

28 (r=0.999) ve regresyon analizinin linear modeline uygun olduğu görüldü (Şekil 3.3). İstatistiksel olarak önemli olduğu (p < 0,001) belirtilen bu korelasyona göre gebelik yaşı formülü oluşturuldu (GY= 23.155 + 0.993 x LBÇ). Şekil 3.3. 56 günlük gebelikte longitudinal baş çapının (LBÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 56. günüde LBÇ görüntüsü LBÇ nin USG görüntüsünün şematize edilmiş hali LBÇ nın gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 80 LONGITUDINAL BAS CAPI (mm) 70 60 50 40 30 20 (LBÇ = 35 mm) GY= 23.155 + 0.993 x LBÇ GY = 23.155 + 0.993 x35 GY = 55.81 (Gebeliğin 56. gününde alınan görüntü) 10 30 40 50 60 70 80 90 100 110 GUN LBK: Longitudinal Baş Kesiti 3.4. Transversal Baş Çapı (TBÇ) Ölçümleri Gebeliğin 36. gününden itibaren yapılmaya başlanan transversal baş çapı ölçümleri, gebeliğin 95. gününe kadar net olarak alındı. TBÇ, ossifikasyonun oluşmaya başladığı 36. günde, anatomik yapıya uyum sağlayan ve ekojenitesi oldukça yüksek bir şekilde görüldü. Transversal baş çapı ile gün arasındaki korelasyon katsayısı linear regresyon modelinde r=0.999 olarak bulundu ve bu

29 katsayının istatistiksel olarak önemli olduğu belirtildi (p < 0,001). Belirtilen bu korelasyona göre gebelik yaşı (formülü (GY = 20.862 + 1.715 x TBÇ) şeklinde oluşturuldu. Transversal baş çapına ait ultrasonografik görüntü, tablo ve regresyon denklemi Şekil 3.4 de gösterildi. Şekil 3.4. Transversal baş çapının (TBÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 54. günüde TBÇ nin USG görüntüsünün TBÇ görüntüsü şematize edilmiş hali TBÇ nın gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 50 TRANSVERSAL BAS CAPI (mm) 40 30 20 10 (TBÇ =19 mm) GY = 20.862 + 1.715 x TBÇ GY = 20.862 + 1.715 x 19 GY = 53.447 (Gebeliğin 54. gününde alınan görüntü) 0 30 40 50 60 70 80 90 100 110 GUN P: Plasentom TBÇ: Transversal Baş Çapı

30 3.5. Orbita Çapı (OÇ) Ölçümleri İlk olarak gebeliğin 36. gününde ölçülmeye başlanan OÇ ölçümleri, gebeliğin 90. gününe kadar net olarak yapılabildi. Orbita çapı, ossifikasyonun oluşmaya başladığı 36. günde, anatomik yapıya uyum sağlayan ve sınırları oldukça belirgin bir şekilde görüldü. Orbita çapı ile gün arasındaki korelasyon katsayısı linear regresyon modelinde r=0.976 olarak bulunmuş ve bu katsayının istatistiksel olarak önemli olduğu belirtildi (p < 0,001). Orbita çapı ve gün arasındaki korelasyon katsayısı kullanılarak gebelik yaşı formülü (GY = 22.187 + 3.895 x OÇ) şeklinde oluşturuldu. (Şekil 3.5). Şekil 3.5. 72 günlük gebelikte orbita çapının (OÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 72. günüde OÇ nin USG görüntüsünün OÇ görüntüsü şematize edilmiş hali OÇ nın gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 20 (OÇ = 13 mm) ORBITA CAPI (mm) 10 GY = 22.187 + 3.895 x OÇ GY = 22.187 + 3.895 x 13 GY = 72.822 (Gebeliğin 72. gününde alınan görüntü) 0 30 40 50 60 70 80 90 100 110 GUN ORB: Orbita

31 3.6. Göğüs Çapı (GÇ) Ölçümleri Göğüs çapı ölçümleri net olarak gebeliğin 46-90. günleri arasında ve son kosta hizasından kalp baz alınarak yapıldı. Görüntünün ekojenitesi oldukça yüksektir. Göğüs çapı ile gün arasındaki korelasyon katsayısı linear regresyon modelinde r=0.984 olarak bulundu ve bu katsayının istatistiksel olarak önemli olduğu belirtildi (p < 0,001). Göğüs çapı ve gün arasındaki korelasyona göre gebelik yaşı formülü ise (GY = 25.634 + 1.259 x GÇ) şeklinde oluşturuldu (Şekil 3.6). Şekil 3.6. 60 günlük gebelikte göğüs çapı (GÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 60 günüde GÇ nin USG görüntüsünün GÇ görüntüsü şematize edilmiş hali GÇ nın gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 60 50 (GÇ = 27 mm) GÖGÜS CAPI (mm) 40 30 GY = 25.634 + 1.259 x GÇ GY = 25.634 + 1.259 x 27 GY = 59.627 20 (Gebeliğin 60. gününde alınan görüntü) 10 30 40 50 60 70 80 90 100 GUN GÇ: Göğüs Çapı

32 3.7. Plasentom Çapı (PÇ) Ölçümleri Plasentomlar 5 MHz lik transdüser ile kolaylıkla belirlenebilen yapılardır. Çap ölçümleri, net olarak gebeliğin 30-100. günleri arasında yapıldı. İlk olarak 30. günde endometrium yüzeyinde hipoekojenik alanlar tarzında görüntülendi. Plasentomların gebeliğin 44. gününde kadeh şeklini aldığı tespit edildi ve maksimum boyutlara 90. günde ulaştığı görüldü. Plasentom çapı ile gün arasındaki korelasyon ekspotansiyal regresyon modeline uygun (r=0.935) olarak bulundu ve bu katsayının istatistiksel olarak önemli olduğu belirtildi (p < 0,001). Plasentom çapı ve gün arasındaki korelasyon katsayısı kullanılarak regresyon denklemi (ln(gy)= ln(25.987) + 0.032 x PÇ) şeklinde oluşturuldu (Şekil 3.7).

33 Şekil 3.7. 50 günlük gebelikte Plasentom çapının (PÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 50. günüde PÇ nin USG görüntüsünün PÇ görüntüsü şematize edilmiş hali PÇ nin gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 40 PLASENTOM CAPI (mm) 30 20 10 (GÇ = 20 mm) ln(gy)= ln(25,987)+0.032pç GY = 49.25 (Gebeliğin 50. gününde alınan görüntü) 0 20 40 60 80 100 120 GUN P: Plasentom 3.8. Transversal Kalp Çapı (TKÇ) Ölçümleri Kalp atımı ilk olarak gebeliğin 20. gününde yıldız şeklinde yanıp sönme hareketiyle belirlendi. Ancak kalp çapı ölçümleri, anotomik sınırlarının net olarak görüldüğü gebeliğin 52-105. günleri arasında yapıldı. Transversal kalp çapı ile gün arasındaki korelasyon katsayısı linear regresyon modelinde r=0.989 olarak bulundu ve bu katsayının istatistiksel olarak önemli olduğu belirtildi(p < 0,001). Transversal kalp çapı ve gün arasındaki korelasyon katsayısı kullanılarak regresyon denklemi, GY = 31.871 + 3 x TKÇ şeklinde oluşturuldu (Şekil 3. ).

34 Şekil 3.8. 54 günlük gebelikte transversal kalp çapının (TKÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 54. günüde TKÇ nin USG görüntüsünün TKÇ görüntüsü şematize edilmiş hali TKÇ nin gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 30 TRANSVERSAL KALP CAPI (mm) 20 10 ( TKÇ = 8 mm) GY = 31.871 + 3 x TKÇ GY = 31.871 + 3 x 8 GY = 55.381 0 (Gebeliğin 54. gününde alınan görüntü) 50 60 70 80 90 100 110 GUN K: Kalp 3.9. Mide Çapı (MÇ) Ölçümleri Mide çapı ölçümleri net olarak gebeliğin 70-90. günleri arasında yapıldı. Anatomik yapısına uygun olarak hipoekojenik görüntü vermektedir. Mide çapı ile gün arasındaki korelasyon katsayısı linear regresyon modelinde göre r=0.954, kuadratik regresyon modelinde göre de r=0,979 olarak bulundu. Bu katsayıların istatistiksel olarak önemli olduğu belirtilmiştir (sırasıyla p < 0,05, p < 0,01). Mide çapı ve gün arasında, linear korelasyona göre GY = 27.029 + 1.645 x KÇ ilişkisi kurulurken kuadratik korelasyona göre GY = 141.569 5.916 x MÇ + 0.123 x MÇ 2 ilişkisi kuruldu (Şekil 3.9).

35 Şekil 3.9. 80 günlük gebelikte mide çapının (MÇ) USG görüntüsü, şeması, regresyon analizi grafiği ve gebelik yaşı formülü Gebeliğin 80. günüde MÇ nin USG görüntüsünün MÇ görüntüsü şematize edilmiş hali MÇ nin gebelik yaşı ile olan ilişkisini gösteren çizelge Değerlerin regresyon denklemine uygulanması 38 MIDE CAPI (mm) 36 34 32 30 28 (MÇ = 32 mm) GY = 27.029 + 1.645 x KÇ GY = 27.029 + 1.645 x 32 GY = 79.699 26 24 60 70 80 90 100 (Gebeliğin 80. gününde alınan görüntü) GUN 3.10. Böbrek Çapı ( BÇ ) Ölçümleri Böbrek çapı ölçümleri net olarak gebeliğin 80-125. günleri arasında yapıldı. Böbrek çapı ölçümlerinde veri sayısı yetersiz olduğundan BÇ ve gün arasında korelasyon kurulamadı.

36 Şekil 3.10. 100 günlük gebelikte böbrek çapının (BÇ) USG görüntüsü ve şeması Gebeliğin 100. günüde BÇ nin USG görüntüsünün BÇ görüntüsü şematize edilmiş hali Koyunlarda USG ile gebelik yaş tayini için ölçülen parametreler, bu ölçümlerin günler ile arasındaki korelasyon katsayısı, kullanılan regresyon modelleri, oluşturulan denklemler ve önem düzeyleri çizelge 3.2. de toplu olarak verilmiştir. Çizelge 3.2. Parametrelere göre regresyon analizi Parametreler r Regresyon Denklem Önem Modeli Düzeyi EKÇ 0.350 - GY = -23.721 + (1.709 x EKÇ) p > 0.05 EKSU 0.971 Linear GY = 25.131 + (0.375 x EKSU) p < 0.001 LBÇ 0.999 Linear GY = 23.155 + (0.993 x LBÇ) p < 0.001 TBÇ 0.999 Linear GY = 20.862 + (1.715 x TBÇ) p < 0.001 OÇ 0.976 Linear GY = 22.187 + (3.895 x OÇ) p < 0.001 GÇ 0.984 Linear GY = 25.634 + (1.259 x GÇ) p < 0.001 PÇ 0.935 Expotansiyel ln(gy) = ln(25.987) + (0.032 x PÇ) p < 0.001 TKÇ 0.989 Linear GY = 31.871 + (3 x TKÇ) p < 0.001 MÇ 0.954 Linear GY = 27.029 + (1.645 x MÇ) p < 0.05 0.979 Kuadratik GY = 141.569 (5.916 x MÇ) + (0.123 x MÇ 2 ) p < 0.01