PazaR. nene grafitisi. Laf Aramýzda. Bir hastahane hikayesi. Her yol kendi ayaklarýný ister. Terrence Malick kusurun peþinde...



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ


ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

17 ÞUBAT kontrol

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Kanguru Matematik Türkiye 2017

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

Kanguru Matematik Türkiye 2015



Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2017

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Nejat Yavaþoðullar. Ankara Sokaklarý. Söz - Müzik: Nejat Yavaþoðullarý. Yürüyordum. Yürüyordum ay ýþýðýnda. Adým seslerim.

ünite1 Sosyal Bilgiler


Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO


ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006


Kanguru Matematik Türkiye 2018

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.


BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Adým Adým Çelik Kapý Montaj Þemasý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri.

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Ý Ç Ý N D E K Ý L E R

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek rnek rnek Sýnýf / Sayý..

DOÐAL SAYILAR ve SAYILARIN ÇÖZÜMLENMESÝ TEST / 1


alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

4. 5. x x = 200!

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

17 ÞUBAT kontrol

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.


Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin


ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Somemto Big Data Somemto ile Gezi Parkı Eylemleri Haftasında Sosyal Medya Analizi. Copyright 2012 Etiya All Rights Reserved

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Kanguru Matematik Türkiye 2017

m3/saat AISI

TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere,

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

Kanguru Matematik Türkiye 2018

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:


Kanguru Matematik Türkiye 2015

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

Transkript:

PazaR Her yol kendi ayaklarýný ister n Ümit Ýnatçý Tarih: 12 Haziran 2011YIL: (6) SAYI: (322) AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ Modasý geçmiþ bir kafiye geçti demin balkondan... Bir hastahane hikayesi n Fatma Ergün n Faize Özdemirciler SÝZÝN ELÝNÝZ BÖLÜNMÜÞ KIBRIS'IN YARISININ ELÝNÝ TUTTUÐUNDA KAÇ GERÝZEKALI EL EDERSE BÝZ O KADAR ELÝN GERÝ ZEKÂLISIYIZ! n Ali Doðanbay Laf Aramýzda n Halil Aða Deðiþen kural Terrence Malick kusurun peþinde... n Dennis Lim DÜÞMANA ÝNAT BÝR GÜN DAHA YAÞAMAK n Ali Þahin nene grafitisi n Malia Wollan n Ziya Ormancýoðlu Fatma Akilhoca

2 Pazar 12 Haziran 2011 Pazar Sýkýldým coðrafyanýn havasýndan, tarihin çalýmýndan. Gecikmiþ bir ihtilâlin kokusu var havada, cýlýz sesler geliyor sokaklardan. Bayraklarla örtülmüþ cinâyetler, kapanmýþ eski defterler açýlmadan. Ne özür ne piþmanlýk birer torba kemik kalmýþ kayýp mezarlarýndan. Zamanaþýmýna yaltaklanan bir baþkaldýrý geçiyor marþlarýn terbiye ettiði meydanlardan. Soðan soyar gibi bakmak diyorum hatýralara, diyorum ki, gülün modasý geçmiþ çoktan. Mecrasý cebren deðiþtirilmiþ bir dere nasýl yorulursa yataðýný zorlamaktan, yaðmayacak yaðmurlardan medet ummaktan nasýl sýkýlýrsa. Öyle yoruldum ben de, öyle sýkýldým. 'Su testisi su yolunda kýrýlýr'ýn kalleþ ferahlýðýndan. Kurþunu bitmiþ kalemlerin saltanatýndan. Ýçini gösteren bir dilim vardý, kurþundu sözcüklerim karanlýða sýkýlan. Kalemimde biten tüylere orman olur diye dokunmuyorum dokunmuyorum mahsuscuktan. Bekliyorum ki, bir el uzansýn riyanýn karþý kýyýsýndan, bir el hakikatin belden yukarýsýndan. Mecalsiz geçiyorum küfürbaz þairlerin diri heveslerinden nasibini almamýþ sokaklardan. Devlet karþýsýnda kekelemeyen kim varsa, hepsi çekip gitmiþ çoktan. Uðuldar durur zihnimde yarým kalmýþ bir roman. Dangalak yaz pat diye gösterdi kendini, tutmuyor ellerim aðrýdan sýzýdan. Hayali bir peyzaja ekledim suretimi, firar ettim bütün aynalardan. Bir güvercinin gölgesi vurdu sulara, unutulmuþ bir kelime geçti demin balkondan. Hüsranýn tozunu aldým, hasreti yýkadým, ah ölmüþ heveslerimi canlandýracak ne kaldý, hayallerim bile delinmiþ çoktan Ýstifa dilekçemi sundum geçmiþ ve gelecek bütün yaz(ý)lara, çünkü beni bedbaht eden bir þey var bu havalarda, çünkü modasý geçmiþ bir kafiye geçti demin balkondan Faize Özdemirciler Pazar Sahibi: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Editör: Faize ÖZDEMÝRCÝLER Dizilip Basýldýðý Yer: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri Matbaa Teknikeri: Bünyamin NAZÝK Görsel Tasarým: Ýlter YÜKSEL & Erdem YORGUNOÐLU E-Mail: avrupa@kktc.net Web: www.afrikagazetesi.net

12 Haziran 2011 Pazar Pazar 3 1. Arkama baktým, dizlerimin üstüne aktým. Yürümek düþ ayaklý olalý, yollarý yumruklayýp yumruklayýp valizime kapatýyorum. Her gece bir tepe, her gece kuþbakýþý bir ülke, her gece þehvet ve bereket her gece cinnet ve cinayet ve her gece tacizci bir yalnýzlýk; bu yalnýzlýk çok kalabalýk 2. Uykularýn kuyu baþý yaptýðý geceler rüzgar fýsýltýlarýný heceler ellerin dua bakýþlý hali gözlerin þavkýný perdeler görmek zül olur; nüzüllü bir aydýnlýk ve kör kötürüm yürüme üþümek yok. Yataklý döþekli düþlerin terini silerek kalkmak var, kanamak var, aðlamak var ve sen varsýn; çünkü artýk uyanýksýn. 3. Artýk kim çekip gidebilir göðüs kafesinden, kim terk edebilir kalbini, soluðunu ve iç kirini? Kim isteyebilir artýk hiç istenilmemeyi? Kim sökmek ister alnýndaki çiviyi kim koyvermek ister koynundaki çileyi; yaþamak buysa eðer(?) -yaþamak buymuþ meðer 4. Her gösteri vakti yeni bir beyaz gömlek, her sevilme nöbetinde okþayýcý koskoca bir el, her yenilgide cüceliði yüce kýlan merasim ve her zaman "ben bir ilkim" periþanlýðý Kendini bilindik hissetmenin -can sýkýntýsýndan kaynaklanan- "özgünlük" saplantýsý aslýnda hiçbir "yeni" kendini baþkalýðýn yerine koymaz; çünkü sadece yenidir ve yeniliðini kendisini önceleyene borçludur. 5. Her þeye raðmen, kendini þey eyleyen þahsiyet kýrýntýlarý karaborsadan gidiyor; alçaklýk artýk bana mýsýn demiyor. Sen, sen olabildiðince ayakta kalmayý deniyorsun da, kendi olmayanýn boynu kýldan ince olunca sap gibi kalýyorsun ortada. Orada; orada burada deðil, tam ortada çünkü orada niþan alacaklar alnýnýn tam ortasýna orada düþecek bedenin dünya kirinin tam ortasýna 6. Gel körebe oynayalým ihanet; gel bana aldatmayý öðret. Ebe körlükten olduktan sonra kim inanýr artýk doðup doðmadýðýma eðer yoksam ve kuþkudan baþka bir þey deðilse tasam, varlýðým dert yokluðuna armaðan olsun. 7. Önüme baktým dizlerimin üstüne aktým. Her yol kendi ayaklarýný ister yürümek, bu yüzden salýnmak kadar kolay deðil. Yürümek, yürümek deðilse eðer, her kapanma kendi hücresini ister; her daralma kendi muammasýný Ümit Ýnatçý / umitinatci@hotmail.com

4 Pazar 12 Haziran 2011 Pazar SÝZÝN ELÝNÝZ BÖLÜNMÜÞ KIBRIS IN YARISININ ELÝNÝ TUTTUÐUNDA KAÇ GERÝZEKALI EL EDERSE BÝZ O KADAR ELÝN GERÝ ZEKÂLISIYIZ! Var olan evcil domuzlarýnýza boyun eðin siz. Var olmayan tanrýlarýmýn yolundan gideceðim ben. Ýnsan kalacaðýz biz baðýþlanmazlýk pahasýna. Rene Char Turgut Uyar Kanýn, ateþin ve seslerin böyle cömertçe kullanýldýðý, böyle sorumsuzca kullanýldýðý bir dönemde, herkesin þimdilik hakký vardýr hüzünlenmeye der. Dýþiþleri Bakaný sýfatýyla, -ki bu ülkeye iç acýlarýnýn verdiði toplamdan ne gördük ki bizi yönetenlerin dýþ acýlarýnýn toplamýndan hayýr görelim- alýn iþte, bir basýn toplantýsý, bir baþbakan ve bir bakan, sosyolojik bir vakaya bakýþ açýlarý ancak bu kadar edebiliyor. Ki demeye dilim varmýyor çünkü bir açý deðil bakýþlarý, ancak bir acý bunlarýnki. Evet, hüzünlenebiliriz, çünkü bütün bunlarý hak etmediðimizi düþünüyoruz. Hüzünleniyoruz, çünkü bizimle alay ediyorlar. Öyle ki, hem doðru olmayaný övüyor, doðrularýmýzla alay ediyorlar. Aklýma nedense hep 12 Eylül geliyor, bunlar o zihinlerin kucak dolusu çocuklarýdýr. 12 Eylül ün en büyük baþarýsý budur; þuursuzluk, cahillik, bilinçsizlik, kavramlarý bulandýrma, deðiþtirme ve yepyeni bir dille akýl hastanesine çevirmek coðrafyayý Sonra da o coðrafyada senin önemsediðin ne varsa alay etmek, dalga geçmek ve bunda da utanacak bir bahis görmemektir. Bu görevi de, Baþbakan layýkýyla yapýyor, içimiz içimizi kemirerek izledik. Türkiye de her yere üniversite yapýlýrken neredeyse her þehre bir üniversite- bu masal ahaliye bilim yuvalarý diye yaftalanýyordu. 12 Eylül sonrasý üniversitelerin bu ülkedeki durumu þudur: Öðretmenlerinin öðrencilerinden daha az zeki olduðu bir yerdir ve bu yalnýzca bir üniversitenin bittiði hali deðildir, bir toplumun da dönüþüm aþamasýdýr. Neye? Yukarýda saydýklarýmýza. Çünkü artýk bilim, tarifi deðiþtirilmiþ bir þekilde sorgulamayan, araþtýrmayan, merak etmeyen, devinim halinden statik halini alacaktýr. Ýtiraz etmeyen bilim olur mu? Karþý gelmeyen sanat olur mu? Fakat hepsinde muazzam bir gerizekâlýlýk yaratarak bizleri de o çukurun içine çekmeye çalýþýyorlar. Þimdi ayný sebepten hüzünleniyoruz, iç çekiyoruz, ülkemize bakýyoruz, yönetenlerin yönetilenlerden daha az zeki olduðu bir yerdeyiz, bu Türkiye de de böyledir, sirayet etmemesi mümkün deðildir, hüzünle seyrediyoruz. Kanýn, ateþin ve seslerin cömertçe, sorumsuzca kullanýldýðý, bir elin gerizekâlýsý sayýldýðýmýz dönemdeyiz ki, artýk sözlerimiz için bir de Kifayet Bakanlýðý nýn kurulmasý gerekmektedir. Þöyle üzüldüm ama yalan deðil; elin geri zekâlýsýyým. Yazýk lan bana! Orada bile kendi kendimizin geri zekâlýsý olamýyoruz, gene baðýmlý, gene güdümlü, gene dýþardan birine baðlý olarak geri zekâlýyýz. Ey Kýbrýslý Türk Ýnsan; o eli bulmalýyýz. El sýcak Çok ileri gitmiþ olamazlar. Hadi, takip edelim, yoksa çocuklarýmýzýn, torunlarýmýzýn boðazýna kadar inecek o elin geri zekâlýsý!.. Bu bilim yuvalarýndan sözü açmýþken, daha nereye kadar diye soracak olan olursa, DAÜ nün Doða Koleji ne satýlmasýna bakabilir. Þudur; 12 Eylül ün neye hizmet ettiðini görüyoruz. O dönemde 12 Eylül e methiyeler düzenlerin, 12 Eylül Referandumunda ölüleri bile ayaða kaldýrýp EVET verdirmek istiyorum demesini de bir yere baðlayabiliyoruz. Kenan Evren e, öyle seçime bir hafta on gün kala, boktan bir þekilde, on iki tane de boktan soru sorarak darbeyle hesaplaþamazsýnýz. Sizler ancak, o üniversitelerin o akademisyenlerini ve yetiþtirdiðiniz o öðrencileri kandýrýrsýnýz! Sizin bilimsel kavramlarýnýz, boktan kürsüleriniz ve boktan vizeleriniz ve boktan finalleriniz için bu demokrasi edebilir, ama bizim için boktandýr.doða Koleji nin DAÜ yü almasýndaki en üzücü taraf da budur, yarýn orada her hadiseye böyle boktan bakan, bakýþ açýlarý ancak acý edebilen profesörler, akademisyenler, öðrenciler yetiþecektir. Yalnýzca zihinlerde taþlarla oynamýyorlar, yalnýzca bir oydan ibaret olmadýklarýný defalarca söyledim, onlar yalnýzca bir evi, þehri, ülkeyi falan deðil, bunlar ufak iþ, onlarýn istedikleri zihinleri toptan deðiþtirmektir, Bunun için saldýrýyorlar, geliyorlar, alýyorlar! Hopa da olanlardan boktan olmayan þekilde bahseden gazeteci var mý? Televizyonlar neden Hopa dan haber veremiyorlar? Çünkü her þey boktan. Duymak istersiniz istemezsiniz, bakýn, bir adam, aðlayarak baðýrýyor sizlere, ey demokrasi havarileri, özgürlüðün sesleri, meydanlarda ve sokaklarda ve gazetelerinde ve televizyonlarýnda durmadan boktan düþüncelerini satanlar; bir adam, BES üyesi, Hacý Özkan, Orada yaþadýklarýmý anama diyemedim. Umarým bu iþkenceyi yapanlar analarýna söyleyebilmiþlerdir diyor. 12 Eylül den ne farký var? Neyle hesaplaþýyordunuz siz? 12 Eylül ü mü yargýlýyorsunuz? Darbelerden hesap mý soruyorsunuz? Bence de yetmez ama evet, bence de, yetmez ama evet ha! Metin Lokumcu nun son sözü Boðazýma gaz týktýlar olmuþ. Astým olmanýza gerek yok ölmeniz için, o mesafeden o gazý sýkmak öldürmeye teþebbüstür. Bütün bunlarýn OHAL dönemlerinden, 12 Eylül dönemlerinden ne farký vardýr? Cümleyi dürmeden, sonra yine konuþmak babýnda, bir haber okudum bu sabah, Kýbrýs ta da polis örgütünde kadro sayýsý artýrýlýyormuþ

12 Haziran 2011 Pazar Pazar 5 ve Cumhuriyet Meclisi Ýdari ve Sosyal Ýþler Komitesi Polis Örgütü (Kuruluþ Görev ve Yetkileri) (Deðiþiklik) Yasa Tasarýsýný oy birliðiyle kabul etmiþ, bu da týpký Doða Koleji nin gittiði yere benzemesin, zira Türkiye de polislerin artýk nereye gittiklerini iyi biliyoruz. Bu manada bizi her yerde elin geri zekâlýsý yapmak çabasýndadýrlar, dört koldan Kýbrýs a çýkarma yapmalarý bundandýr. Sevgili (Ülkesine Verdiði) Dýþ Acýlarý Ýç Acýlarýnýn Toplamýna Eþit Bakan, mesela, niye bu konularda tek kelam etmiyorsun? Sorsana ya, KTHY den baþlayarak DAÜ ye kadar hangi elin bolluðu bu ki durmadan geliyorlar. Sorsana ya, bakayým, en sonunda varmak istedikleri yer neresiymiþ; bizi sürecekleri yeri haritada kestirebilmiþler mi diye; sor bakalým, o zaman yine gülümseyebilecek mi kaç para maaþ alýyorsun efendi! Ama öyle, her yerde böyle. Solculara saldýrýyorlar, solcular statükocuymuþ, bu 12 Eylül ün kadim baþarýsýdýr iþte, algýyla oynamak, adam sapýna kadar faþist, sapýna kadar anti-demokrat, adam sapýna kadar kadýn düþmaný, adam sapýna kadar muhafazakâr, adam sapýna kadar bencil, fakat tam tersini iddia edebiliyor. Arada bir parýldayýp bulutun arkasýna saklanan güneþ gibi, Sýrrý Abim diyor ki alayýna bunlarýn Solun baþýna gelen piþmiþ tavuðun baþýna gelmedi. Ya bu solcular size ne etti kardeþim? Aðzýný açan sola küfrediyor, ne etmiþ lan sol size? Bu memlekette hakkýnýz savunmuþ yanýnýzda durmuþ, canýný vermiþ, kanýný vermiþi gýk dememiþ, e sayýmýz da belli. Bir gün de iktidar olmamýþýz, lan nedir bu bütün kötülükleri sola ihale etmeniz. Siz 40 yýldýr 50 yýldýr bu memlekete ipotek koymuþsunuz. Her zulmünde imzanýz var. Her melanetinde sizden birilerinin sürekliliði var sürekliliði, bir gün cuntacý bir gün AKP li bir gün ANAP lý bir gün DYP li... Kýbrýslýlar ve solcular gibi Kürtlerin de bu elin geri zekâlýlarý olmalarý isteniyor. Hepimiz onlara benzeyelim istiyorlar. Onlarýn istediði gibi olalým. Kürtlerin dil talebi için evde öðrensinler caným diyor birisi. Bir baþkasý diyor ki Kürtçeyi öðrenirse Koç a nasýl girecek, nasýl iþ bulacak diyor. Kürtleri seviyoruz diye baþlýyor bu cümleler, Kürtler bizim kardeþimizdir diye baþlýyor bu cümleler, ama diye ortasýndan kesiliyor, ve cümlenin sonu yukarýdaki gibi bitiyor. Benim Kürt kardeþlerim diyor bir baþkasý, durmadan düþünüyoruz hangisi bunlar çünkü bildiðimiz Kürt kardeþlerimizle kavga ediyor bunu diyen. Hepsini ortak kümeye Etyen Mahçupyan topluyor, Zaman gazetesinde köþesinde Solcu olmak AKP düþmanlýðýyla eþ tutulduðunda bu bir yere varmaz diyordu. Sýrrý Süreyya, Solcularý dizayn etmeye çalýþma diyerek þunlarý söylüyordu, senin için de Kýbrýslý Türk, bunlar senin için de söyleniyor : Etyen Mahçupyan kendi iþine baksýn. Saðcýdýr, kendisine saygý da duyuyorum ama kendi iþine baksýn. Bu topraklarýn en kadim hastalýðý budur ve Etyen de bundan maðdur olmuþtur. Solcuya solu, Müslüman Müslümanlýðý, Alevi ye Aleviliði, Kürde Kürdü tarif etmek bu devletin en kadim hastalýðýdýr. Sayýn Mahçupyan sana da yýllarca nasýl Ermeni olunmasý gerektiði tarif edilmiþ, neden kalkýp solu böyle dizayn etmeye çalýþýyorsun? Býrak solcular kendi yollarýný kendileri bulsunlar... Elin Geri zekâlýsý hikâyesinde herkes ayný elin zekâsý olsun istenmektedir, Kýbrýslý Türk, sana da, bana da, Kürtlere de, Alevilere de, Ermenilere de, Müslümanlara da, azýnlýklara da, þuna da buna da, nasýl olmasý gerektiði öðretiliyor, esas faþizm budur, zira bunlar 12 Eylül ün kucaðýnda büyüyen çocuklardýr. Bunlar, Kürtler evlerinde dilini öðrensinler yoksa bölünürüz diyecek kadar zavallý, Baþbakan ýn otobüsüne taþ atýyorsa Allah rahmet eylesin, ölecektir, o da taþ atmayacak diyecek kadar boktandýrlar. Ki ortada bir taþ atma hadisesi yoktur, ama olmasýna gerek yoktur, bütün taþlarla oyna demiþtir 12 Eylül, bütün algýlara tecavüz et, inanmasan bile inan, sonra o taþý o kuyuya atacak insan(lar) bulunur- O bulutun arasýndan bazý sýra çýkýp insan suretini gösteren Ece Temelkuran ise 12 Eylül ile hesaplaþma ve Evren in yargýlanmasý hususunda Güya bir yüzleþme yaþýyoruz, eðer böyle bir durumda olsaydýk, hangimizin babasýnýn yaptýðýný bilirdik. Hani, nerede bu iþkenceciler, bunlarý Ýsviçre den getirmedik ya, neredeler diye soruyordu. Ben düþünüyordum ve içimden bir ses ayný elin içinde olduðunu düþünüyordu. Mesele KTHY meselesi ya da DAÜ meselesi deðildir. Týpký Elektrik Dairesi meselesi olmadýðý gibi. Ýbrahim Aziz Abi nin meselesi de olmadýðý gibi. Karar verdim her hafta bir kere alakalý ya da alakasýz yazýnýn bir yerinde Ýbrahim Abinin adý geçecek, neden mi; þundan: Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti baðýmsýzdýr, yargýsý da baðýmsýzdýr, egemenliði olan bir devlettir, ordumuz teminattýr ve basýnýmýz özgürdür diyenin alnýna Ýbrahim Aziz Abinin fotoðrafýný yapýþtýracaðým çünkü Mesele nüfus meselesi de deðildir. Bütün bunlarýn olmasý, olacaklarýn teminatýdýr zaten, ve çok evvelden, gördük, söyledik. Doða Koleji nin DAÜ ye yerleþmesi, yalnýzca iktisadi deðil, eðitim öðretim falan deðil, meselemiz bir zihin yerleþtirme çalýþmasýdýr. Yýllarca, bu ülkenin ilericileri, askerle çatýþtý durdu. Militarizme kafa tuttu. Hatta gazetemiz hâlâ Ýþgal altýnda icazetsiz yazýlar diye çýkmaktadýr, her gün. Yani, tanka, topa, tüfeðe karþý geldik. Elbette önemlidir ve lakin artýk þekil deðiþtirmektedir ve görmek durumundayýz. Artýk zihinlerimize, algýmýza, algýmýzýn yarattýðý deðerlerimize, inançlarýmýza bastýrmaktadýrlar. Kürtler dilini, Kýbrýslýlar kültürünü yaþarlarsa, algýyý parçalayamazlar, biliyorlar! Ve inanýn bunun içinde hiç top tüfek tank olmayacaktýr, yani gayet demokratik! Þundandýr hüzünlü oluþu, meselenin iç yakýcý kýsmý; yarýn bir gün o okullarda 12 Eylül çocuklarý büyüyecek, demokrasi kavramlarý Kýbrýs meselesine ya da Kürt meselesine baktýðý gibi gören çocuklar türeyecek, kadýn mý kýz mý belli deðil diyecekler, çok demokratik adamlarýn çok demokratik cümleleri gibi baþlayacak çok demokratik öznelerle fakat ama ile kesilip devam edecekler; o okullar ne iþe yarýyor sanýyorsunuz, yarýn tastamam demokrat olmadýðý bal gibi ortada olan çocuklar demokrasi havarisi kesilecekler. Yüz kere dedim gene noktayý böyle koyayým: Onlar evlerini, köylerini, þehirlerini, ülkeni deðiþtirmek istemiyorlar, bunun için deðil, zihinleri deðiþtirmek için geliyorlar. Ýnan ki, faþizmin en korkunç yaný budur. Çünkü bir sürü demokrasi havarisi sen deðiþmediðin müddet sana Anti Demokrat diye saldýracaktýr; çünkü neyin doðru olduðunun önemli olduðu yerde deðiliz, doðrunun neyin elinde olduðunun yerdeyiz, o yüzden son tahlilde durmadan geri zekâlý sayýlýyoruz Elimizde þiirlerimiz var. Hikâyelerimiz var, öykülerimiz, romanlarýmýz, onlardan biriktirdiklerimiz var. Kahramanlarýmýz var, çok güzel abilerimiz, insan kýlýklý, baþka hiçbir görüntüsü olmayan Ýnsan sureti olan sözcülerimizin elinde sözcüklerimiz var. Çok mutsuzluðumuz da var, çok karamsar bulutlarýmýz, simsiyah iklimlere yürüyen. Yenilgilerimiz var, durmadan yenildiðimiz bir tarihimiz var. Evet, çok sövdüler bize, çok dövdüler bizi, çok astýlar, kestiler, öldürdüler bizi. Hep yenildik, ey tarih, evet, hep maðlubiyetinden süregelen bir yolumuz var; ama her keresinde, çýktýk sahaya, boþ býrakmadýk, býrakmadýk sahayý onlara; yenildik ey tarih ama hükmen yazmadý hiç, çýktýk sahaya, hakem onlar, hakem onlarýn, tribün onlar, tribün onlarýn, yenileceðiz belki yine; yenileceðiz, ama sahayý býrakmayacaðýz onlara. O sahayý omzumuzda taþýyacaðýz, çünkü saha onurumuzdur! Ali Doðanbay / ali@ultracrows.org

6 Pazar 12 Haziran 2011 Pazar Philadelphia Sanat Müzesi'nin yakýnlarýndaki bronz Rocky heykeli Jessie Hemmons'ý rahatsýz ediyordu. 24 yaþýndaki sanatçý, heykeli fazla maço bulduðu için "bombalamaya" karar verdi ve Rocky'e pembe yün giydirdi. Bir merdiven ve bir þiþ kullanan Hemmons, boksöre üzerinde "Gidin Sanatý Görün" yazan kapüþonlu bir yelek ördü. Amacý, turistleri heykelle fotoðraf çektirdikten sonra es geçtikleri müzeyi ziyaret etmeye özendirmekti. Hemmons bu sanatsal saldýrýya "yün bombardýmaný" adýný veriyor. "Sokak sanatý ve grafiti erkeklerin egemenliðinde. Yün bombardýmaný daha feminen" diyor. Bu, küresel bir fenomene dönüþtü. Paris'te bir kiþi kaldýrýmlardaki çatlaklarý yünle doldurdu. Denver'da "Ladies Fancywork Society" isimli bir grup aðaç kütüklerini, banklarý ve telefon kulübelerini örgüyle kapladý. Londra'da "Knit the City" adlý grup çeþmeleri ve çitlerin etrafýný ördü. Avustralya'nýn Melbourne þehrinde "Bali" adýyla bilinen bir kadýn otobüs duraklarýný örgüyle kapladý. 2009'da Canada'nýn Vancouver þehrinden Mandy Moore ve Leanne Prai'nin "Yün Bombardýmaný: Kroþe ve Örgü Gratifisi Sanatý" isimli kitabý yayýmlamasýyla zaman zaman "nene grafitisi" olarak adlandýrýlan bu hareket bir temel kazandý. Grafitinin kullandýðý sokak dilinden esinlenen kitap, þakayla karýþýk yün bombardýmanýný kazak örmekten sýkýlmýþ olan örgücülere yasadýþý bir alternatif olarak sunuyor. 2003'ten beri insanlarý, bisikletleri ve yüzme havuzlarýný yünle kaplayan 33 yaþýndaki New Yorklu sanatçý Agata Oleksiak, "Yün bombardýmaný yapmýyorum. Ben sanat yapýyorum" diyor. Kendisine Olek denilmesini isteyen sanatçý, geçen Aralýk'ta Wall Street yakýnlarýndaki ünlü boða heykelini pembe ve mor yünlerle giydirdi. Çalýþmalarý dünyanýn dört bir yanýndaki müzelerde ve galerilerde sergilenen Olek, yün bombardýmanýný amatörler ve gösteriþ meraklýlarýna özgü bayaðý bir iþ olarak görüyor. Yün bombardýmaný ister sanatçýlarýn, ister becerikli örgücülerin iþi olsun, yasalar açýk bir þekilde bunu "kamu malýna saldýrý" ve "çevreyi kirletme" olarak görüyor. Yine de polis tolerans gösteriyor. Örgücüler polisin birkaç defa kendilerini durdurduðunu ama ceza kesmek yerine gülmeye baþladýðýný söylüyor. MALIA WOLLAN / New York Times

12 Haziran 2011 Pazar Pazar 7 Çin'in tarihinde 11 hanedanlýðýn baþkenti olmuþ Þian, ülke tarihinin en önemli unsurlarýndan olan toprak askerler "Terra Kotta"lara ev sahipliði yapýyor. Dev bir kral mezarýnýn bulunduðu alanda binlerce toprak asker bire bir boyutlarýyla imparator Çin Þý Huang'ýn mezarýný koruyor. UNESCO Kültür Miraslarý listesinde bulunan Terra Kotta askerleri, 1970'li yýllarda bölgede süren kuraklýk sýrasýnda kuyu açmak üzere çalýþan 4 iþçi tarafýndan bulundu ve arkeolojik çalýþmalar baþlatýldý. Baþlatýlan çalýþmalar, bu askerlerin sýradan toprak asker ve heykeller olmadýðýný ortaya çýkardý. Zira yaklaþýk 8 bin kiþilik olduðu tahmin edilen dev yeraltý ordusu, dönemin silahlarý, topraktan atlarý ve diðer araç ve gereçleriyle birlikte gömülmüþ. Ýmparatorun ordusunda bulunan binlerce askerin heykeli, kýyafetlerinden ten rengine kadar, yüzleri birebir taklit edilerek yapýlmýþ. Küçük bir bölümü ortaya çýkarýlan askerlerin tamamý, heykellerin kimyasý halen çözülemediði için gün yüzüne çýkarýlmýyor. Bu gizemli ordu ayrýca sýradan bir þekilde dizilip, gömülmemiþ. Farklý rütbelerde ve sýnýflarda olan askerler dönemin en ileri savaþ nizamýna uygun þekilde, savaþ meydanýnda savaþa hazýr konumda duruyor. Dev yeraltý ordusu askerlerinin ellerinde savaþ öncesi hazýr durumda tuttuklarý silahlarla gömüldüðü, silahlarýn gerçek ve bronzdan olmasý nedeniyle günümüze kadar bozulmadan ulaþabildiði ifade ediliyor. Toprak askerlerin yapýlýþ tekniði, dönemin teknolojisinin ne kadar ileride olduðunu gösteriyor. Her bir asker ve atýn kile þekil verilmek suretiyle yapýldýðý, ardýndan heykellerde açýlan bir delikle 300 ile 900 derece arasýnda fýrýnlandýðý belirtiliyor. Uzmanlar, deliklerin yüksek sýcaklýklarda çömleklerin patlamamasý için açýldýðýný ve daha sonra kapatýldýðýný kaydediyor. Taþ askerler imparatorun dev mezarýnýn sadece 1,5 kilometrekarelik alanýný oluþturuyor. Tarihçiler, Terra Kotta'larýn M.Ö. 210 yýlýnda yapýldýðýný savunuyor. Çin'de "ilklerin imparatoru" olarak bilinen Çin Þý Huang, tüm coðrafyadaki Çin uluslarýný ilk kez birleþtirerek tek devlet adý altýnda toplayan imparator unvaný alan lider olarak tarihe geçmiþ. 13 yaþýnda tahta geçtiði bilinen imparatorun, ayný zamanda Çin Seddi'nin inþasýný baþlatan imparator olduðu belirtiliyor. Yapýmýnda 700 bin civarýnda iþçinin çalýþtýðý dev mezar 37 senede yapýlmýþ. Bölgede 600 civarýnda yeraltý ordusunun bulunduðunu belirten uzmanlar, henüz bunlardan 25'inin açýldýðýný kaydediyor. Bu dev mezarý ve yeraltý ordusunu yaptýran imparatorun, Çin'in o dönem çalýþan tüm iþçileri ya yaktýrarak ya da kendisiyle beraber gömülmek üzere öldürttüðü anlatýlýyor. Ýmparator Çin'in bunu yapmasýnýn en büyük nedeni olarak da mezarýnýn ve içindeki sýrlarýn bilinmesini istememesi olduðu ifade ediliyor.ýmparatorun mezarý yerin 36 metre altýnda bulunuyor ve bu ordunun öldükten sonra kendisini koruyacaðýna inandýðý kaydediliyor. Dünyanýn ilgisini çeken bu gizemli yeraltý ordusu günde ortalama 50 bin civarýnda yerli ve yabancý turisti aðýrlarken, bölgeye yakýn bir fabrikada da toprak askerlerin her ebatta bire bir kopyalarý üretiliyor. Çin'in en eski kentlerinden biri olarak bilinen, 11 hanedanlýðýn baþkenti olmuþ Þian þehri, sadece dev yeraltý ordusu (terra kotta) ya da farklý etnik unsurlarýyla deðil, tarihte oynadýðý kilit rol ve stratejik yönüyle de adýndan söz ettiren þehirlerin baþýnda geliyor. Þehir merkezi modern yapýsýnýn yaný sýra Ming Hanedanlýðý döneminde yapýlmýþ dev surlarla çevrili. Tarih boyunca çok az tahribata uðradýðý belirtilen dev surlar hâlâ modern Þian'ýn þehir merkezini çepeçevre sarýyor. Þehir surlarýnýn uzunluðu 13 kilometre, duvarlar 12 metre yüksekliðinde ve 14 metre geniþliðinde yapýlmýþ. Surlarýn her noktasýndan görülebilen þehir merkezindeki tarihi davul ve saat kuleleri de mimariye farklý bir estetik katýyor. Tarihi saat kulesinin çaprazýnda duran dev davul kulesi ilginç bir özelliðe sahip. Kule kullanýldýðý dönemin mevsim ve hava deðiþimlerini bildiriyor.

8 Pazar 12 Haziran 2011 Pazar Fatma Ergün Bu yýl yaptýrdýðým kemik taramasý sonuçlarým, geçen yýla göre daha kötü çýktý. Sonuçlarý karþýlaþtýran kadýn hastalýklarý uzmaný " Eskiden bu deðerlerle size rapor verebiliyordum, fakat Saðlýk Bakanlýðý kriterleri deðiþtirdi. Bu deðiþen kriterlere göre yaþýnýz 65'in altýnda ve kemik yoðunluðunuzun ortalamasý 3'ün altýnda olduðu için size rapor vermem gerekirken veremiyorum. Fakat sizin kesinlikle ilaç kullanmanýz gerekiyor. Size bir reçete yazýyorum. Devlet Hastahanelerinin Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümler'i bizden daha çok söz sahibidir. Onlar size rapor verebilirler. Geçen yýl ve bu yýlki sonuçlarýnýz ve yazdýðým reçete ile birlikte, oturduðunuz yere yakýn bir Devlet Hastahanesine gidin, size rapor versinler. Bu yazdýðým ilaçlarý alýn" dedi. Önce bu rapor iþine pek ihtimal vermedim. Oldukça pahalý olan ilaçlarý parasýný ödeyip aldým. Aldýðým ilaçlar bitene yakýn, rapor aklýma takýldý. Ben doktordan iyi mi bileceðim? Bir þansýmý deneyim dedim. Bir Pazartesi günü, sabah erkenden, eþimle birlikte bize en yakýn Devlet Hastahane'sine gitmek için yola çýktýk. Yaðmurlu, soðuk, karanlýk bir sabahtý Sora sora önce hastahaneyi, sonra ilgili bölümü bulduk Güvenlik görevlisinin talimatýyla, ismimi listeye ekledim Oturduk, beklemeye baþladýk Elli civarýnda kadýnlý erkekli topluluðun içinde kadýnlar çoðunluktaydý. Kadýnlar daha çok hastalanýyor diye düþündüm. Baþý açýk bir ben, bir de taþ çatlasýn onaltý yaþýnda bir kýz vardý. Kýzýn yanýnda, daha sakalý yeni yeni çýkmaya baþlayan, kocasý olduðu anlaþýlan bir genç vardý. Yanlarýndaki bebek arabasýnda bir yaþýný geçmiþ bir bebek oturuyordu. Ne zaman evlenmiþler? Ne zaman bebekleri olmuþ da bir yaþýný geçmiþ bile? Aceleleri neymiþ? Bebek mýzmýzlandýkça, genç annesi aðzýna çikolata týkýþtýrýyordu. Diðer bütün kadýnlar ya çarþaflý, ya da türbanlýydýlar Güvenlik görevlisi, kapýdan giren herkese, adýný listeye yazmasýný söylediði halde, bazýlarý duymamýþ gibi geçip bir yerlerde duruyor, yer bulanlar oturuyordu. Saat sekizde, güvenlik görevlisi listeyi eline aldý; "Adýný okuyacaklarým, sýraya geçsin" dedi. Bir ad okunuyor, üç kiþi sýraya geçiyor. Aralarýnda benden sonra gelenlerden de var. Þaþýrýyorum Üç kiþinin de adý ayný mý? Sýrada olan olmayan herkes itiraz ediyor. Sesler yükseliyor. Güvenlik görevlisi bir ara "Ýnsanlarla uðraþamam" diyor. Bir bey sinirli sinirli güvenlik görevlisinin üzerine yürüyor; "Uðraþacaksýn! Bunun için para alýyorsun" diyor. Güvenlik görevlisi geri adým atýp özür diliyor. Görevli, "Yalnýz adýný okuduðum sýraya geçsin! Listede adý olmayanlar sýranýn sonuna geçsin!" dedi. Ýsimleri niye listede yoktu? Niye yazmamýþlardý? Yoksa yazamamýþlar mýydý? Okuma yazma mý bilmiyorlardý? Yazýk, yazýk Gencecik insanlar, isimlerini bile yazamýyorlar mý? Vah, vah! Kör karanlýktalar mý? Sonunda sýra oluþtu. Sýrasý gelen kimliðini uzatýp niçin geldiðini söylüyor. Bilgisayarýn karþýsýnda oturan kadýn memur, bir yandan numara verirken, bir yandan da arada bir "Dolgu yapýlmýyor. Dolgu için gelenler boþuna beklemesin"diyor. Anlaþýlan bu binada Diþ ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümleri var. Dayanamayýp soruyorum; "Sadece bugün mü yapýlmýyor dolgu?" "Hayýr, hiçbir zaman yapýlmýyor" diyor kadýn memur. Sýradan çýkýp giden olmuyor. Diþi aðrýyan gelmiþ. Ýnsanlar ne bilsin diþinin dolguluk mu çekimlik mi olduðunu? Devlet hastahanesinde dolgu yapýlmýyor, sadece çekim yapýlýyor. Aðrýyan diþlerini çektirsinler. Gitsinler. Okuma yazma bilmeyip ismini yazamayanlar sýranýn sonuna geçsinler. Oh! Ne ala Her þeyin bir çözümü var Numaramý aldým. Doktorun kapýsýna en yakýn yere oturdum. Doktordan önce, methi geldi. Yanýmda oturan hasta aðzýný yamultarak "Bu doktor hiçbir þeyden anlamaz, iyi bir doktor deðil" dedi. " O zaman niye geldiniz?"diye sordum. "Aðrýlarým var, ilaç yazdýracaðým" dedi. Ben de verirse rapor alacaðým diye geçirdim içimden. Doktor, geldi. Yan tarafýnda adý ve soyadý yazýlý kapýyý açýp içeri girdi. Kapýyý kapattý. Muayene ne zaman baþlayacak derken; aa o da ne? Kapýnýn üzerinde bir levha varmýþ. Medeniyet bu iþte! Iþýklý levhada numara ve hasta adý yazýldý. Kapýya iki kadýn yaklaþtý. Kapýnýn dibinde beklemeye baþladýlar. "Sizin numaranýz kaç?"diye sordum. Kadýnlardan daha bilmiþ gibi görüneni; "Biz yatýþ için geldik. Beklememize gerek yok" dedi. " Gerek olmasaydý size numara vermezlerdi! Sýranýzý bekleyin!" dedim. Bilmiþ olan, bana arkasýný dönerek, yanýndakine;"ýçerideki hasta çýkýnca ben gireceðim!ben çýkýnca da sen girersin!" dedi. Bilmiþ hasta o kadar kararlý ki bir þey diyebilmek imkansýz Bütün ümidim doktorda. " Numarasýný sorar 2 olmadýðýný öðrenince onu dýþarý çýkarýr" diye düþünüyorum. Ýçerideki hasta çýkarken, 2 numaralý hasta ile bilmiþ kadýn birlikte giriyorlar odaya. Kapý kapanýyor. "Nasýl olmasa hemen açýlýr" diye düþünüyorum. Açýlmýyor. "Medeniyet ne ýþýklý levhada, ne de numarada, insanda "diye kendi kendime söyleniyorum Ýçeriden ilk bilmiþ hasta çýkýyor yüzü gülerek Belli ki iþini halletmiþ. Kapýnýn yanýndaki arkadaþý içeri girmeye çalýþýyor. Sýra iþinde doktordan ümidini kesmiþ olan ben yüksek sesle; "Ýçeri girersesiz, sizi baþhekime þikayet edeceðim, güvenliði çaðýrýp sýranýz olmadýðý halde içeri girdiðinizi söyleyeceðim" dedim. Sýrasý olmayan kadýn kapýdan uzaklaþtý. Bir daha, sýrasý gelmeden hiç kimse kapýya yaklaþmadý Hastalar ýþýklý levhadaki numara ve isimlere göre, doktorun odasýna girip, çýktýlar Sýra bana geldi Ýçeri girdim Doktora, üzerinde kimlik bilgilerimin ve sýra numaramýn olduðu küçük kaðýdý verdim. Sonra geçen yýlki ve bu yýlki kemik taramasý sonuçlarýmý uzatýp, diðer hastahanedeki doktorun söylediklerini anlatmaya baþladým. Birkaç kelime bile söyleyemeden, doktor gereksiz yüksek bir sesle sözümü kesti "Ne ben, ne de baþka bir doktor senin yaþýndaki birine rapor veremez"dedi. Tam, " Ben, buraya diðer hastahaneden gönderildim, sonuçlarýma bile bakmadýnýz, rapor veremiyorsanýz, bu tarzda ve tonda söylemeniz gerekmezdi " demeye çalýþýyorum. Dinleyen kim? Doktor takýlmýþ plak gibi ayný cümleyi tekrarlýyor. Sonuçlarý ve küçük kaðýdý elime tutuþturup "Gidin, giriþinizi iptal ettirin"dedi. Doktora, "Dýþarýdaki hastalar sizin için hiç de iyi þeyler söylemiyorlar" dememek için kendimi zor tutuyorum. Doktorun odasýndan çýkýp, bana sýra numarasýný veren, bilgisayar baþýndaki memura gidiyorum. Elimdeki küçük kaðýdý uzatýyorum. Bunu iptal etmeniz gerekiyormuþ diyorum. Hastahaneden çýkarken, yüzüme çarpan iri yaðmur damlalarý, mis gibi toprak kokusu, yolun kenarýndaki bembeyez çiçekleri ile bir geline benzeyen erik aðacý, beni kendime getiriyor. Ýçerideki doktorun yaraladýðý ruhumu iyileþtiriyor. Seçim öncesi her tarafa asýlan afiþlerde; "Ýstediðim hastahaneye gidebiliyorum, sýra beklemeden muayene oluyorum" yazýyor. Ayný cümleler sýk sýk televizyonda tekrarlanýyor. Yaþadýklarýmdan sonar ne kadar da inandýrýcý deðil mi?

12 Haziran 2011 Pazar Pazar 9 noktasýzým Müzmin bir aðrý var içimde günlerdir, paylaþtýkça çoðalýyor, azalmýyor bir türlü. Onsuz bir yaþam kesitimi hatýrlamakta zorlandýðým Doðu Akdeniz Üniversitesi, ikinci yuvam, mevcut sýzýlarýmdan biri, su yüzünde yine, yineliyor marazlarýmý... Ve sonunda tüm söylentilerin aslýnda ne kadar da gerçek olduðunu, çok acý bir þekilde öðrenmiþ olduk birlikte; DAÜ'nün Üniversite Öncesi Eðitim Kurumlarý yani DAÜ Kreþ, DAÝ (Doðu Akdeniz Ýlkokulu), DAK (Doðu Akdeniz Koleji) hepsi bir imza ile gitti sonunda. Türkiye'de çok baþarýlý, kaliteli eðitim kurumlarý zincirine sahip olduðu bilinen Doða Koleji'ne hem de. 10 yýllýðýna ön protokol ile kiralandý. Gerisi kýsmet!.. Türkiye'de büyük bir eðitim potansiyeline sahip Doða Koleji'nin baþarýlý olduðu yadsýnamaz bir gerçek belki de. Ancak, bu kolejin dayandýðý yastýk kýlýflarý içindeki etiket yeterince incelendi mi acaba?... Ucu kime varýyor? Nerden baþladýk, nereye vardýk, inanýlýr gibi deðil. Soluk borusuna nefes almak için açýlan bir delik bu, ama kapanmayacak ve hep delik olarak kalmaya, kanamaya devam edecek. Gailem, Doða Grubu'nun vizyonu, misyonu deðildir. Beni çok da alâkadar etmiyor. Elimizdekilerin bir bir toz bulutuna dönüþmesine, tükeniþimize aðlýyorum ben. Kendi ellerimizle, kurtuluþ adýna, kendi boynumuza astýðýmýz iple kurduðumuz yakýn dostluk düþündürücü geliyor bana. Biz bu kadar mý becerebiliyoruz? Ver kurtul, iþin en kolayý, en kýsasý. Ve biz kolaya sýðýnýyoruz o kadar. Biz, bu kadarcýk mýyýz? Akademik dönem baþýnda kaldýrýlan toz bulutunun altýnda, sürekli dillendirilen,"daý, DAK ve Kreþ zarar ediyor, yavaþ yavaþ kapatýlacak" cümleleriydi. Veliler apar topar toplantýya çaðrýlmýþ ve kurtuluþ için, ek bir bütçeye ihtiyaç olduðundan ve bunun da velilerden alýnacak ek harçlarla kapatýlabileceðinden söz edilmiþti. Ancak bu öneri kabul görmedi. Bu arada, DAÜ-SEN (Akademik Personel Sendikasý), kendi personelinin maaþlarýndan yapýlacak destek kesintilerine onay verirken, DAÜ-PERSEN (Yönetsel Personel Sendikasý) yaptýðý toplu bir ödemeyle destek vermeye çalýþtý. Ve bir süreliðine de olsa, etraftaki toz duman dindi ya da diner gibi göründü. Belki de buna inandýrýlmak istenmiþtik, kim bilir? Meðer bu durum, "fýrtýna öncesi sessizlik"ti ki, farkýna bile varamadýk geleceðimizle ilgili oynanan oyunlarýn. Oyuncular hazýr, oyunun baþlama tarihi belirlenmiþti bile. Yazýk ediyoruz kendi elimizle yarattýklarýmýza, nice amaçlarla, türlü yorgunluklarla ve akýtýlan terimiz kurumadan hem de. Neler oluyor Kýbrýsým'ýn içinde? KTHY, Elektrik Kurumu, ETÝ, DAÝ, DAK, DAÜ Kreþ, DAÜ Kitap Satýþ Merkezi ve sýrada neler var daha, kimbilir. Yavaþ yavaþ eriyen, eritilen bir halkýn gerçekleri var buralarda. Kurumlar da, insanlar gibi kendi yarattýklarýyla var olabilirler, devletler de!.. Yarattýðý bir þey yoksa, baþkalarýnýn yarattýklarýnýn figüraný olmak vardýr sadece!.. Hafýzamý zorlamama hiç gerek yok; Prof. Dr. Özay Oral'ýn yeni DAÜ Rektörü olduðu 1992 yýlýnda, bir arkadaþýmla yanýna gidip "Mesai saatlerimize uygun kreþ yok, çocuklarýmýza kreþ istiyoruz" dediðimizde, "tamam, kendi kreþinizi kendiniz kurunuz" demiþ ve bizi sudan çýkmýþ balýða döndürmüþtü. Nasýl yapacaktýk, bir kreþ nasýldý, nasýl olmalýydý, gibi sorularýn cevaplarýný bulmak ve model araþtýrmalarý içinde bulduk kendimizi. Elimizde ölçü aletleri ile gezer olmuþtuk. Büyük yorgunluklar, büyük sýkýntýlardý. Her kuruluþ devresinde yaþananlar gibi. Sonuçta, DAÜ Kreþinin temelini ben, mesai arkadaþým Mehtap Celiloðlu ile birlikte attýk. Büyük bir gururla. Kreþteki çocuklarýmýzýn yüzüne yerleþen gülücükler, yorgunluklarýn yerine büyük bir mutluluðu taþýmýþtý sonunda. Yoktan var ederek baþarmýþtýk, baþarý bizimdi. Ve DAK'ýn kurulma dönemleri. O sýkýntýlar O ilk heyecanlar. Rahmetli Prof. Dr. Erdil Rýza Tuncer'in DAK Yönetim Kurulu Baþkaný olarak çektiði zorluklar Hepsi dün gibi... Öyle bir umutsuzluk girdabýnýn içinde debeleniyorum ki Neyi kurtarmaya çalýþýyoruz daha, atý alan Üsküdar'ý geçti. Millet, Kýbrýs'ýn Türkiye'ye baðlanmasýný, hatta anket yapýlmasý gerektiðini bile büyük bir cesaretle dillendirmeye baþlamýþ. Bu ne rahatlýk böyle?! Gerçekten de bir avucuz Tekrarlarýmý sevmiyorum ama, maalesef tekrar etmek zorunda kalýyorum eski cümlelerimi ve dizelerimi: Satýldýk!.. Satýldýk Ey Halk!. Kalk Ölmeye Gidelim!... Fatma Akilhoca / fatma.akilhoca@emu.edu.tr

10 Pazar 12 Haziran 2011 Pazar Halil Aða / cypaibo@gmail.com 'Laf aramýzda'nýn ardýndan gerçekten büyük bir þey gelmezse moralim bozuluyor. 'Laf aramýzda' dedikten sonra çok saðlam bir dedikodu, hayatýmý/hayatýmýzý deðiþtirecek bir þey bekliyorum. Beklenti seviyemi sýçratýyor 'laf aramýzda'. "Laf aramýzda Ajda'nýn yeni albümüne bayýldým" deðil, "laf aramýzda Ýsmail yk'nýn tüm þarkýlarýný ezbere biliyorum" olsun en azýndan. Tabii ünlüler dünyasýndan deðil de gerçek hayatýmýzdan olsa daha iyi. Bir de 'laf aramýzda'nýn hemen ardýndan gelen 'Benden duymuþ olma' da çok tatlýdýr. Çok heyacanlýdýr ve mutlaka saðlam haber deðeri vardýr. Ýkisini bir arada daha çok seviyorum. Ýçerik zayýfsa ne o, ne de diðeri kullanýlsýn. Lütfen. 'Deðiþecek olan bir þey yok, tek güzel yaný Pazar gecesinin pasta grafikleri' diye düþündükçe kendime yabancýlaþýyorum. O kadar mý umutsuzluk var havada? Biraz Zeki Müren dinleyip kendimi seveyim dedim. Aklýma 89 tarihli 'Zirvedeki Þarkýlar' geldi. Albümün tamamý arabesk, hepsi de birbirinden güzel. 'Gücüme gidiyor böyle yaþamak' favorim. Hafif tehdit de içeren bir þarký: 'Aðlarsam gözümde yaþ kalmayacak'. Saðlam velvele yapar, baþýný çok aðrýtýrým demek istiyor alttan alta. Olsun o "sanat güneþi"mizdir, ne isterse o olurdur. Kültür-sanat aktivitesi olup bittikten sonra haber yapmayý huy edinen bazý medya organlarýmýza teessüf ediyorum. O haberleri de anca siyasi biri katýlýnca yapýyorsunuz. Güzel olmuyor, þýk olmuyor. Önceden haber verin vatandaþýn da haberi olsun. Yanýltýcý reklam yayýnlayanlar ve yanýltýcý reklam yaptýran iþyeri sahipleri; çok fena riskiniz var. Beddualar, negatif karmalar hep sizde toplanmýþ. Tüketicide kýsa çaplý bir heyecan yarattýktan sonra müthiþ bir yýkým yaþanýyor. Zira o kampanya süresinde o garip de fantezi kurmuþ, hayal kurmuþ güzel güzel. O garip, bu garip, ben garip ama sen garip deðilsin yanýltýcý reklam firmasý. Tez elden doðru yola gel. Seyyal Taner'in bir Anadolu delikanlýsýný kendi köyünde baþtan çýkarmaya çalýþtýðý filmi de gördüm ya; baþým göðe eðdi. Filmin oyuncularý; bir adet ben'i olan býyýklý ve gururlu bir Anadolu genci, bir aðaç, takribi 30 adet koyun, Aliye Rona, þuh kahkahalý ve þehirde gerçek aþký bulamamýþ Seyyal Taner, Anadolu köylüsü türkücünün sevdiceði bön bön bakan bir kýz. Oyuncu kadrosu ve mekanlar bu kadardý. Ha bir de þehir kýzýnýn reddedilince sinirlenip cayýrdada cayýrdada þehire gittiði otomobil vardý. Aliye Rona'nýn her an tarhana çorbasý piþirecekmiþ gibi durduðu o kadar çok filmi var ki Anadolu köyünde geçen Ben deyim 20, sen de 30 Her an her þeyin satýlabileceðini düþündüðümüz bugünler nasýl günlerdir hey Allahým? Bir türlü aradýðý aþký bulamayan bir kýzcaðýza ne denir? O da akranlarý gibi sevmek, sevilmek, evlenmek, yavrulamak, düz ve sýkýcý bir hayat istemez mi? 'Þans' denir mesela. 'Kader' denir, 'Mýsmýl insan kalmadý artýk' denir, 'Zamaný gelecek' de denebilir. Hepsi olur ama hiçbiri canlý canlý görme þerefine sahip olduðum 'Hanýmlýk geçmez kýzým artýk' kadar etkili deðildi. Öneri sahibi 70'lik teyzeye teþekkürü bir borç bilir, hayat yolunda daha sýk karþýlaþmayý ümit ederim. 'Leymonattadaki nane kadar ferah bir yaz geçirmenizi dilerim' tandanslý cümleler kurasým var. Bir de kelime oyunlarýnýn hastasýyým ama ben yapamýyorum onlardan. Örneðin; sanal market'e sen-al market demek gibi. Var bunlarý yapan adamlar. Hatta tek bir adam olabilir. Þüpheleniyorum. Fotoðraflý davetiyede alýnan riski þarký sonlarýnda þiir okumaya benzetiyorum. Bir fotoðrafçýya gidip, fotoþop manyaðý yapmacýk bir pozla davetiye bastýrtmak, ancak Kýraç þarkýlarýnýn sonundaki þiir kadar etkili olur. Buradaki etki de ters, negatif etki. Diðer taraftan doðal bir fotoðrafla çekilmiþ bir davetiyenin de þýk olabileceði gerçeði var. Onu da görmemi saðlayan arkadaþlarýma ömür boyu mutluluk dilerim. Þarký sonu þiiri iticiliðinden nasibini almamýþ Tarkan'ýn 'Kayýp'ýnýn þiirini diðerlerinden ayrý tutarým: 'Ben, en güzel yeri hatýrana saklarým talan olmuþ gönül bahçemde / saçlarýmda tel tel hüzünlerle / gözlerimde azalan güneþlerle.' 'Ben dedikodu sevmem' adamcýklarý çoðaldý yine bugünlerde. Kadýn versiyonu da var. Dedikodu sevmediði için masum gözükmeye çalýþanlar ve bu sebeple prim yapmaya çalýþanlar olmak üzere iki ana kategoriye ayrýlýyorlar. Masum görünmeye çalýþanlar genellikle kadýnlar. Kaynana konusunu açýn 10 dakika sonra yavaþ yavaþ çözülür. Çok zorlamaz sizi. Patýr patýr döker eteðindeki taþlarý. Erkek versiyonunun derdi daha çok primdir. Prim yapmaya çalýþan kadýnlar ise, 'Ben çok farklýyým. Sizden deðilim, ben marjinalim' mesajý vermektedir. Bugüne kadar 'Ben Marjinalim' deyip de marjinal olanýný ben görmedim. Primci adam ise, kadýnlarla özdeþleþtirilmiþ olan dedikodudan uzak bir hayat sürdüðünü bizlere müjdeleyerek 'Ne kadar da erkek!' olduðunu anlatmaya çalýþmaktadýr. Oysa deðiþmeyen 2 kural vardýr. Bir: Herkes ilgisini çeken konu ve kiþilerle ilgili dedikodu yapmaktan müthiþ haz duyar. Ýki: Erkekler kadýnlardan daha çok dedikodu yapar. Aman ben yapmam etmem deyip de daha fazla sevimsizleþmeyin. Köprü ve dere tadilatlarýný inceleye inceleye, fikir yürüte yürüte Ýnþaat Mühendisliði kývamýna gelmiþ vatandaþlarým sözüm size; okula yazýlýn. Üniversiteler sizi bekliyor! Tecrübeniz var, baþarabilirsiniz. Bana inanýn. Bu þarkýyla kavuþuruz, rüyalarda buluþuruz.

12 Haziran 2011 Pazar Pazar 11... FÝLM... DÜÞMANA ÝNAT BÝR GÜN DAHA YAÞAMAK Bu hafta tanýtacaðýmýz kitabýmýz Kýbrýslý Elen ve özellikle Kýbrýslý Türk emek hareketine büyük katkýlarý olmuþ Kamil Tuncel Korat'ýn, yani birçoklarýnýn deyimiyle Kamil Usta'nýn "Düþmana Ýnat Bir Gün Daha Yaþamak" adlý kitabý. Kamil Usta, manav çýraðý olarak baþladýðý ve kunduracýlýkla sürdürdüðü çalýþma hayatýnda çok sancýlý süreçlerden geçmiþ bir emekçi olarak, TMT'nin ilk terör dalgasýndan nasibini almýþ bir sendikacýydý. Bu kitapta, "Düþmana Ýnat Bir Gün Daha Yaþamak" diye adlandýrdýðý süreç, 1948 madenci grevlerinden tutun da, iþçilerin saðlýk ve sigorta haklarý için verdikleri mücadeleleri kapsayan bir zaman dilimini bizzat bir tanýk olarak bizlere sunmaktadýr. Kitabýmýz hem Kamil Tuncel'in yaþadýklarýný, hem de bilgi sahibi olduðu birçok toplumsal olayý bizlerle paylaþmasýný saðlayan bir zaman makinesi gibi. 1948 madenci grevlerinde iþçilerin destansý mücadelesi ve Kýbrýs'ýn dört yanýnda onlarla dayanýþmak için eylemler düzenleyen halkýn dayanýþmacý ruhu okuyucularý hayranlýkla kitaba baðlýyor. Öte yandan tüm bu mücadelelere karþýn Ýngiliz yönetiminin ve onlarýn yanýnda duran Türk yöneticilerin iþçilerin mücadelesini nasýl baltaladýðýna da þahit oluyoruz. TMT'nin kurulmasýndan sonra hem iþlediði iþçi ve sendikacý cinayetlerini hem de baskýlar sonucu ettirdiði istifalarý tek tek anlatan Kamil Usta, bu terör dönemlerini tüm çýplaklýðýyla gözler önüne seriyor. Ýnsanlarýn fiþlenerek toplumdan nasýl dýþladýðýný, tüm resmi tarih tezlerinin gerçeklikle uzaktan yakýndan alakasý olmadýðýný anlayabilirsiniz. Ve "hain" damgasý vurularak topluma unutturmaya çalýþtýklarý birçok yurtsever emekçiyi, o gerçek kahramanlarý tanýyabilirsiniz. Geniþletilmiþ baskýsýný þu sýralar yayýna hazýrlandýðýný bildiðimiz bu kitap KTÖS Yayýnlarý'ndan çýkmýþ. Bu kitap yalnýzca bir tanýklýk deðil, ayný zamanda bir halkýn maðduriyetinin öyküsüdür. Nereye gideceðimiz nerde durduðumuzdan ve nerden geldiðimizden baðýmsýz olmadýðýna göre, bu öyküyü bilmek maðduriyete isyan edenlerin sorumluluðudur. Hem hayranlýk uyandýran, hem de hüzünlendiren bir mücadeleyi herkesin okumasýný tavsiye ederiz. n Ali Þahin Terrence Malick kusurun peþinde 1970 lerden beri kimseye röportaj vermeyen içine kapanýk yönetmen Terrence Malick, yeni filmini sonunda görücüye çýkardý. Bu, yönetmenin son 38 yýlda yaptýðý beþinci film. The Tree of Life ta ünlü oyuncular, büyüleyici gök olaylarý ve dijital dinozorlar var ama kimse filmin bir yaz hiti olacaðýný söylemiyor. Film, Mallick in 1998 yapýmý The Thin Red Line (Ýnce Kýrmýzý Hat) ve 2005 yapýmý The New World (Yeni Dünya) filmlerinden bile daha dolaylý bir anlatýma sahip. 1950'lerde Texas ta yaþayan bir aileyi (Baba Brad Pitt, anne Jessica Chastain) anlatan filmde en büyük oðlun geleceðini Sean Penn oynuyor. Film metafiziksel anlamda hayatýn baþlangýcý ve evrenin tarihi gibi konulara da deðiniyor. Yönetmenin kendisi hakkýnda ser verip sýr vermemesinden ötürü bu projenin kiþisel olduðunu söylemek mümkün. Yönetmen hakkýnda yýllar içinde bazý bilgiler öðrendik. Texas ta geçen bir çocukluk, katý bir baba ve ölen bir erkek kardeþ. Bu bilgiler son filmdeki detaylara çok benziyor. Beraber sinema okuduklarý dönemden beri Malick i tanýyan prodüksiyon tasarýmcýsý Jack Fisk, Hikayenin bu kadar kiþisel olmasý beni büyük þaþkýnlýða uðrattý. Ama filmi izlediðimde, ne kadar evrensel olduðunu anladým diyor. Malick The Tree of Life ta belgesel tarzý bir doðallýk yakalamaya çalýþmýþ. Görüntü Yönetmeni Emmanuel Lubezki, Terrence, Oyuncular arasýndaki diyaloðu ya da etkileþimi yakalamaya çalýþma. Bir odada onlarla ilk kez birlikte olma hissini vermeye çalýþ diye konuþuyordu diyor. Setin atmosferi de filmin konusuyla uyumluydu: Dýþ dünyaya karþý artmýþ aþýrý bir hassasiyet. Lubezki, Terrence le çekim yaparken herkes çevresinin fazlasýyla farkýndadýr diyor. Film, doðayý (baba) zarafetten (anne) ayýrýyor. Chastain, canlandýrdýðý karakterin doðal dünyaya zýt olan ruhani dünya yý temsil ettiðini düþündüðünü söylüyor. Güçlünün ayakta kalmasý kuralýna baðlý olan doðal dünya acýmasýz Amerikan kapitalizmi temsil ediyor. Oyuncularýn bir Malick yapýmýnýn akýþý içerisinde kendilerine bir yer bulmalarý oldukça zor. Filmde baþrolünde oynayan Brad Pitt, Aslýnda o mükemmeliyetçiliðin tam tersi. O kusurun içinde mükemmeliyet arýyor. Daima kusurlu olaný yaratmaya çalýþýyor diyor. Malick özel efektler için 2001: Uzay Macerasý filmiyle tanýnan Douglas Trumbull ýn kapýsýný çaldý. Malick in yaþadýðý Austin kentinde bir set kurup orada deneyler yaptýlar. Su tanklarýnda boyalarý ve sývýlarý yüksek hýzda fotoðrafladýlar. Bu fotoðraflardan da dijital ortamda uzayda bir oluþuma benzer hale getirilecek görüntüler ortaya çýkardýlar. Trumbull, Bilgisayar efektlerinde her þey bir algoritmaya dayalýdýr, bu yüzden doðal gelmez. Terry ve ben yarattýðýmýz görüntülerde rastlantý ve düzensizlik istedik diyor. Sinemaseverlerin sürekli çözmeye çalýþtýðý Malick ayný zamanda Alman filozof Martin Heidegger konusunda bir uzman. Belki de bu yüzden Malick in eserleri uzun zamandýr felsefi açýdan tartýþýlýyor. Ancak 16 Mayýs ta Cannes da gösterilen ve diðer Avrupa ülkeleri ve ABD de Haziran da gösterime girecek olan The Tree of Life, maneviyata olan belirgin ilgiyi derinleþtiriyor ve karmaþýklaþtýrýyor. Diðer yönetmenlerin aksine yaþlandýkça daha radikal olan Malick, insan varlýðýnýn cevap verilemeyen büyük sorularýný kapsayacak bir sinema formu bulmaya niyetli görünüyor. Cannes Film Festivali jüri üyeleri de bazý bilinmezlikleri bu filmde bulmuþ olmalý ki Malick i Altýn Palmiye ödülüne layýk gördü. DENNIS LIM/ The New York Times/ 30 Mayýs 20011... KÝTAP...

siz hiç polise reçel kavanozu attýnýz mý biz sizi devlet dersinde çilek reçeli gibi sevdik ama hiç biri annemin çilek reçeline benzemezdi ama uðruna kan döküldüðü için manalý olan vatan annemin kan reçeli kadar anlamlý olmadý ahir ömrümde bundan sonrasý mý çekirdeði alýnmýþ çakýzdez gibisiniz kavanozda baþýnýzdan bakýnca kýçýnýz görünüyor! aziz þah