HIDIRLIK A İLİŞKİN SÖYLENTİ

Benzer belgeler
36. SÖYLEġĠ HIDIR VE HIDIRLIK

XIII HIDIRLIK A ĐLĐŞKĐN SÖYLENTĐ

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

37. SÖYLEŞİ KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA VE CAMİSİ

SAFRANBOLU VE KÖPRÜLÜ MEHMET PAġA

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

17 SAFRANBOLU KONULU YENİ KİTAPLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

NOEL VE YILBAŞI KUTLAMALARI

32. SÖYLEġĠ. SAFRANBOLU YA ĠLĠġKĠN YAYINLAR

DİNİ VE MİLLİ BAYRAMLAR

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

BĠR SAFRANBOLULUNUN PENCERESĠNDEN SAFRANBOLU ( GÖZLEMLER - DERLEMELER - DENEMELER ) KIZILTAN ULUKAVAK. Yeniden gözden geçirilmiģ 2.

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞĠTĠM ÖĞRETĠM YILI 8. SINIF DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ DERSĠ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIġMA TAKVĠMĠNE GÖRE DAĞILIM ÇĠZELGESĠ

Kâğıt Boyu ve Gramajı Madde 2 (1) Tezlerin yazım ve basımında A4 (210x 297 mm) boyutlu, en az 75 gramajlı beyaz kâğıt kullanılır.

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

TOKİ İLKOKULU/ORTAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ YILLIK ÇALIŞMA PLANI

ġaġr VE YAZARLAR SÖZLÜKLERĠNDE MADDE BAġLARININ ĠÇERĠK PLANI VE CAHĠT SITKI TARANCI ÖRNEĞĠ Erdoğan BOZ ÖZET

6. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TOPLUMSAL CĠNSĠYETLE ĠLGĠLĠ KURAMLAR. İlknur M. Gönenç

ÖZGEÇMİŞ. 2. Doğum Tarihi : Unvanı :Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu :Doktora Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

PROF. DR. HAYDAR BAġ IN ALMIġ OLDUĞU ULUSLARARASI ÖDÜLLER

kiģilerle iletiģimlerini sağlamak amacıyla oluģturdukları, gönderdikleri veya sakladıkları belirli bir standart ve içeriği olan belgelerdir.

34. SÖYLEġĠ SAFRANBOLU NUN ESKĠ ADLARI

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelecekte de hep, BAġKA SAFRANBOLU YOK denilmelidir (*)

OKULLARDA GELİŞİMSEL ve ÖNLEYİCİ PDR-3. Prof. Dr. Serap NAZLI Ankara Üniversitesi

HAZ.II.Ö/İLK- A. İstanbul Üniversitesi / İlahiyat Fakültesi D-107 II/3. DERS 17:00 18:00. Yrd.Doç.Dr. Ümit HOROZCU CÜMLE BİLGİSİ-II

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

GeliĢimsel Rehberlikte 5 Ana Müdahale. Prof. Dr. Serap NAZLI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

T.C ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ESKİ YÜZYILLARDAKİ SAFRANBOLU 1- EVVEL ZAMAN İÇİNDE SAFRANBOLU 2- TÜRK VE OSMANLİ KENTİ SAFRANBOLU 3- SAFRANBOLU NUN ESKİ ADLARI

Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar

Rahmet, merhamet ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerif in şehrimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

MEDYADA KADINA YÖNELİK ŞİDDET HABERLERİNDE KADINLARA YAKLAŞIMIN DİLDE YANSIMASI

RESMĠ YAZIġMALARDA UYGULANACAK ESAS ve USULLER HAKKINDA YÖNETMELĠK

ARAZİ VERİLERİ 2006 Planlama ve Yönetim Grubu


7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

O

ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ ĠLAHĠYAT FAKÜLTESĠ19. KELÂM ANABĠLĠM DALLARI KORDĠSNASYON TOPLANTISIVE ĠNANÇ VE AHLÂK SEMPOZYUMU Mayıs 2014

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

ARAPÇA DİLBİLGİSİ BELİRLİLİK TAKISI, ŞEMSÎ VE KAMERÎ HARFLER. Abdullâh Saîd el-müderris

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Doğu Dilleri ve Erzurum Doktora Halk Bilimi Azerbaycan İlimler Akademiyası

RESMÎ / ÖZEL TEMEL EĞĠTĠM VE ORTAÖĞRETĠM KURUMLARI DEĞERLER EĞĠTĠMĠ VE SOSYAL KÜLTÜREL ETKĠNLĠKLER USÛL VE UYGULAMA ESASLARI

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Doç. Dr. Metin ÖZARSLAN Hacettepe Üniversitesi

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

1.) Kamu Görevlileri Etik DavranıĢ Ġlkeleri ile BaĢvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik aģağıdakilerden hangisi hakkında uygulanamaz?

10 KASIM 2018 (CUMARTESİ)

GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ PAZAR MESLEK YÜKSEKOKULU. YÖNLENDĠRĠLMĠġ ÇALIġMA DERSĠ YAZIM KILAVUZU DERS YÖNERGESĠ

IDYMA (GÖKOVA AKYAKA) ÇEVRESİNDE IDYMA KENTİNE AİT

GÜNLÜK (GÜNCE)

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

YAŞAM ÖYKÜSÜ. Doğum yeri: Doğum Tarihi: 1. Aile Bilgileri Baba: Adı: YaĢı:

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

DÜZCE İL ÖZEL İDARESİ 2012YILI DENETİM RAPORU

DÖNEM VAAZ PROGRAMI SIRA NO İL ADI İLÇE ADI TARİH VAAZ KONUSU ADI SOYADI ÜNVAN ADI DÖNEMİ VAKTİ CAMİ ADI

SINIF ÖĞRETMENLĠĞĠ SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETĠM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları ve Cinsiyet Ayrımcılığı. Ġlknur M. Gönenç

YÖNETMELİK. e) Katılımcı: Yeterlilik kazanmak üzere sertifikalı eğitim programına katılan kiģiyi,

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ERZİNC(ANI) YAKALA FOTOĞRAF YARIŞMASI

gösteren gösterilen biçim anlam

1- Aşağıdakilerden hangisi suhuf gönderilen peygamberlerden biri değildir?

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ GÜMRÜK VE TĠCARET BAKANLIĞI TARAFINDAN HAZIRLANMIġTIR.

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen. Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda)

ŞER'İYE SİCİLLERİNİN TOPLU KATALOĞUNA DOĞRU. Doçent Dr. Osman ERSOY

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

MEDYATĠK OLAYLARIN ACĠL SERVĠSLERDE BIRAKTIĞI ĠZLER. Dr. Onur Ġncealtın Göztepe Eğitim AraĢtırma Hastanesi Acil Tıp Klinik Ġdari Sorumlusu

35. BÖLÜM ZATİ AĞAR İLKOKULU HATİCE AĞAR TEYZE OKUL YAPTIRIYOR ZATİ AĞAR İLKOKULU ZATİ AĞAR LILAR, ZATİ AĞAR I TANIMALI

EĞĠTĠM TEKNOLOLOJĠLERĠ ARAġTIRMALARI DERGĠSĠ

HARRAN Ü. İLAHİYAT FAK AKADEMİK YILI GÜZ DÖNEMİ FİNAL VE BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

toplantı döneminin 10. birleşiminin 1. oturumunun yapılması için toplandı.

HARRAN Ü. İLAHİYAT FAK AKADEMİK YILI GÜZ DÖNEMİ FİNAL VE BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

Tevrat ta Dabbe İncil de Dabbe İslam Kültüründe Dabbe Hadislerde Dabbetü l-arz Kur an da Dabbetü l-arz Kaynakça. Dabbetü l-arz

Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma. TDE117 Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı Doç. Dr. Beyhan Kanter A/4 A/4

MECLİS KARARI. Ġlgi : Park ve Bahçeler Müdürlüğünün 25/ 09/ 2012 tarih ve M.41.3.GEB sayılı yazısı.

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Transkript:

235 19 HIDIRLIK A İLİŞKİN SÖYLENTİ Safranbolu da yüzyıllar öncesinden geldiği sanılan; ancak kulaktan kulağa büyük bir olasılıkla çok farklı anlatımlara ya da yakıģtırmalara konu olan kimi söylentiler vardır. Bunlardan biri, Safranbolu nun ünlü Hıdırlık tepesinin adının, orada mezarı bulunan Hıdır isimli bir zattan geldiğidir. Bu, doğruluğu tartıģılmaz bir gerçek midir; yoksa araģtırılması gereken ve tarihsel verilerle kanıtlanmadıkça doğruluğundan kuģku duyulması gereken söylenti midir? Safranbolu nun Hıdırlık tepesinin adının, Hıdır isimli bir zatın adından kaynaklanmıģ olduğunun genellikle kabullenildiğine tanık olunsa da, yakıģtırmalardan ve ön yargılardan uzaklaģarak, konunun irdelenmesine gereksinim bulunmaktadır. Bu satırların yazarı tarafından daha önce bu konuda farklı bir yaklaģımla yapılan değerlendirmelerin ( 1 ), kimi ek açıklamalarla yinelenmesinde yarar olacaktır. Bu tepenin adını, nasıl ve hangi kiģiden almıģ olduğu konusunda ortaya konulan veriler ve yapılan yorumlar ne ölçüde gerçeklerle bağdaģtırılabilir? Bu soruyu yanıtlayabilmek için önce söz konusu verilerin ele alınıp değerlendirilmelerine gereksinim vardır. ġöyle ki; Bu konuda bilinebilen en eski yazılı metin, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 1924 yılında bastırılan Zağfranbolu Risalesi dir. Bu risalede (broģür) 2. Osmanlı PadiĢahı Orhan Gazi zamanında, Süleyman PaĢa tarafından fethedilen Safranbolu da, onun komutanlarından Hıdır Bey in mezarının bulunduğu yerin Hıdırlık diye anıldığından söz edilmektedir. HIDIR KİMDİR; BEY Mİ, PAŞA MI, BABA MIDIR? Değerli araģtırmacı Hulusi YAZICIOĞLU nun, sözkonusu risaleyi de içeren, Mustafa AL ile birlikte, günümüz diliyle hazırladığı, 1982 baskılı Safranbolu Tarihçe- Kaynaklar adlı kitabında verdiği bilgiye göre, Hıdırlık ta, Hıdır Bey in mezarı olduğu sanılan yere, 1950 li yıllarda, Burada Safranbolu nun İslami fethinde şehit olan Candaroğullarından Hıdır Paşa yatar 1358 yazılı bir mezar taģı dikilir. Sayın YAZICIOĞLU, mezar taģındaki bu bilginin yanlıģ olduğunu söyler ve Safranbolu nun Candaroğulları ndan, Orhan Gazi zamanında, Osmanlılar tarafından alındığını ve dolayısıyla Ġslami fetih in söz konusu olamayacağını savunur. Bunun üzerine, daha sonraki yıllarda, yanlıģ olduğu ileri sürülen bilgileri içeren Hıdırlık taki mezar taģının yerine, kitabesinde Orhan Gazi nin döneminde yaģamıģ olan, ġehzade Süleyman PaĢa nın komutanlarından Hıdır Bey den söz eden yeni bir mezar taģı konulur. Bu yazılanlara da, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası nın 1924 tarihli broģürü dayanak gösterilir. Oysa, 1924 yılında, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası nın, Orhan Gazi den 600 yıl sonra basılan broģüründe adı geçen Hıdır Bey den ya da Hıdır PaĢa dan, hiç bir tarihsel belgede söz edilmemektedir. Hıdır Bey, Safranbolu yu ( 1 ) Kızıltan ULUKAVAk, Hıdırlık ve Hıdır, Müzekent Safranbolu Gazetesi, Haziran- Eylül/2006, Sayı: 114

236 fetheden bir komutan olsaydı, bu ününe ve sıfatına yakıģır bir mezarının ve mezar taģının bulunması ve yüzyıllar boyu korunması gerekirdi. Safranbolu da ona ait olduğu söylenen mezar, ne onun ünüyle bağdaģır görkemdedir ve ne de kiģiliği hakkında bilgi içeren, kitabeli eski bir baģak taģı vardır. Hulusi YAZICIOĞLU ve Mustafa AL a ait kitapta, mezar taģının 1950 li yıllarda dikildiğinden söz edilmektedir. Öte yandan, Kastamonu Üniversitesi Öğretim Üyesi, Eyüp AKMAN ise ( 2 ) farklı görüģtedir. Hasandede Kayası üzerindeki Hasan Dede ye ait türbenin kitabesinde, kendisi dahil yedi kul olduklarının ve bunlardan birinin de Hıdır Baba olduğunun yazılı bulunduğunu bildirir. Hıdır Baba, Hıdırlık a adını veren zat olmalıdır der ve ayrıca Ģunları ilave eder; Hıdırlık Tepesi nde namazgah yanında da bir ulu sakız ağacı bulunur. Halk daha evvel Hıdır Baba yahut Hıdır Paşa olarak burayı ziyaret ederken, Ali Yaver ATAMAN ın mezarının yanındaki sakız ağacının dibine Hıdır Paşa mezarıdır yazılmasıyla, ziyaret yerini orası yapmışlardır. Yaşlıların anlattığına göre asıl Hıdır Baba nın türbesi, namazgah yanındaki sakız ağacının dibindedir. Bu anlatılanlar da yakın tarihte, halk arasındaki söylentilerdir. 600-700 yıl öncesine ıģık tutacak bir değer taģımazlar. Hasan Dede türbesindeki kitabeye gelince, bu kitabenin ne zaman yazıldığı belli değildir. Kitabede Safranbolu yöresinde Ergüllü, Göğeren ve Bahattin Gazi türbelerindeki yatırlarla birlikte Hıdır Baba dan da söz edilmesi, böyle bir zatın mezarının Hıdırlık ta olduğunun tek baģına kanıtı olamaz. Hıdır ile Hıdırlık arasında bir yakıģtırma olabilir. Çünkü, Hasan Dede nin mezarının yanında, Kastamonulu süvari yüzba- Ģısı Halil Efendi ye ait 1319 (Miladi 1904) tarihli ayrı bir mezar bulunmakta ve her iki mezar birbirine benzemektedir. Bu benzerlik, her ikisinin birlikte yapıldığı ve Safranbolu da yedi yatır la ilgili yıllar boyu kuģaktan kuģağa aktarılan bir inanç veya söylentiye, aradan yüzyıllar geçtikten sonra, 1900 lü yılların baģında yazılan ve mezara dikilen kitabede yer verildiği kanısını güçlendirmektedir. Hıdırlık ın kentin seyir tepesi ya da terası olarak düzenlemesi sonrası görünümü ( 2 ) Eyüp AKMAN, Safranbolu Adak Yerleri ve Bu Yerlerle ĠLGĠLĠ ĠNANÇLAR, Safranbolu Hizmet Birliği yayını, 2000

237 Tüm bu gerçekler, Hıdırlık ın adını, oraya defnedilen Hıdır Bey veya Hıdır PaĢa ya da Hıdır Baba olarak bilinen kiģiden aldığı görüģ ve tezlerinin, hemen kolaylıkla kabullenilebilecek dayanaklardan yoksun olduğunu göstermektedir. BAŞKA KENTLERDEKİ HIDIRLIK LAR Safranbolu dan baģka bir yerde Hıdırlık adı verilen bir yer olmasaydı ve Hıdırlık sadece Safranbolu daki bir mahallin adı olsaydı, Hıdır adındaki bir kiģi ile Safranbolu daki Hıdırlık arasında, isim benzerliğinden kaynaklanan bir iliģki kurulması, belki üzerinde fazla durulmadan kolaylıkla kabullenilebilirdi. Oysa, Hıdırlık sadece Safranbolu daki bir semtin, bir tepenin adı değildir. Anadolu nun hemen tüm eski kentlerinde Hıdırlık denilen bir tepe, bir yükselti bulunmaktadır. Örneğin, öğrenilebildiği kadarıyla Ankara, Yozgat, AkĢehir, Afyon, Antalya, Alanya, Kütahya, Beypazarı, Yalvaç, Bolu, Çorum, Dursunbey, Edirne, Kırklareli, Tokat, Tosya, Taraklı, Atabey, Fethiye, Mengen gibi kentlerde de Hıdırlık adı verilen alanlar vardır; baģka kentlerde de olabilir. Buralar hep o kentlerin asıl yerleģim yerlerinden daha yüksekteki yeģil alanlar olup, mesire yeri olarak kullanılmakta ve oralarda Hıdrellez kutlamaları da yapılmaktadır. Safranbolu Hıdırlık ı da tarihsel kullanım biçimine bakıldığında, diğer kentlerdeki Hıdırlık lardan farksızdır. Hıdırlık, Safranbolu da da bir mesire yeridir; orada da Anadolu daki baģka kentler gibi, tarih boyu 6 Mayıs ta, baharın geliģiyle iliģkilendirilen hıdrellez kutlaması yapılmıģtır. Safranbolu da ayrıca, Hıdırlık ta, bir de taģ yapı bir Mihrap bulunmaktadır. Buradaki düzlük alanın, gerektiği zamanlar Namazgah olarak da kullanıldığı ve çok kurak geçen mevsimlerde yağmur duaları için de Hıdırlık a çıkıldığı bilinmektedir. Hıdırlık taki namazgah

238 Safranbolu da, Anadolu nun bir çok yerinde olduğu gibi 21 Mart Nevruz kutlamaları diye bir gelenek yoktur. Asya daki Türki Cumhuriyetler ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu daki kimi yörelere ait bu gelenek, Anadolu nun bir çok yerinde olduğu gibi Safranbolu da da, bir bahar Ģenliği olarak benimsenmiģ değildir. Baharın geliģi, Safranbolu da sadece Hıdrellez Ģenlikleriyle kutlanmıģtır. Bu durumda, Anadolu nun geniģ bir kesiminin kültüründe yer alan ve Safranbolu da da Hıdırlık Tepesi nde 6 Mayıs ta kutlanan Hıdrellez in, Hıdırlık la olabilecek iliģkisi, önemle araģtırılmalıdır.( 3 ) HIDIRLIK VE HIDRELLEZ Kimilerince, ölümsüzlük suyundan (ab-ı hayat) içmiģ iki kardeģ veya iki dost oldukları söylenen Hızır ile Ġlyas ın her yıl, 5 Mayıs ı 6 Mayıs a bağlayan gece, doğaya can vermek üzere buluģmalarına Hıdrellez denilmektedir. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi nin 10. cilt, 5228. sayfasından edinilebilen bilgilerden söz etmek isterim. Ak sakallı olup, çiçeklerden bir cüppesi bulunan Hızır, bitkilere can verir, darda olanlara yardım eder. Uzun boylu, eli değnekli ve keçi derisinden yapılmıģ uzun bir gömleği bulunan Ġlyas ise, suları korur ve hayvanların sayısını çoğaltır. Bir baģka anlatımla biri bitkilerin, diğeri hayvanların bereketini artırır. Bu nedenle, Anadolu nun hemen her yerinde Hıdrellez gecesi, dileklerin gerçekleģeceğine, uğursuzlukların sona ereceğine, kısmetlerin açılacağına, bereketin artacağına iliģkin bir inanç vardır. Bu inanç gereği hıdrellez gecesi çeģitli yöntemlerle, çok çeģitli dileklerde bulunulur ve gündüz de kırlara çıkılıp, çeģitli eğlenceler düzenlenir. Öte yandan, Hızır ın bir baģka adı da Hıdır dır. Nitekim, tüm kaynaklarda ve özellikle ansiklopedilerde, Hızır sözcüğüne bakıldığında Hıdır a veya Hıdır sözcüğüne bakıldığında da Hızır a göndermede bulunulmakta ve her ikisinin aynı kiģi olduğu belirtilmektedir. Bu iki isim, Türk Alfabesindeki (d) ve (z) harflerini karģılığı olan, Arap alfabesindeki (dal) د ve (zel) ذ harflerinin, birinin üzerindeki nokta dıģında birbirlerine benzerliğinden dolayı karıģtırılarak yanlıģ okunmuģ ve söylenmiģ olmasından kaynaklanıyor olabilir. Eski yazıyla ilgilenenler, bu iki harfle iliģkili benzer karıģıklıkların çok sık olduğu söylerler. Nitekim Safranbolu daki eski metinlerde Hıdırlık a da, Hızırtepe denildiğine tanık olunmakta; örneğin, Köprülü Mehmet PaĢa nın Hızırbaba Dergahı nda namaz kıldığından ( 4 ) ve Doğudaki Hızırtepe den bakıldığında Safranbolu nun refah içinde bir belde olarak görüldüğünden ( 5 ) söz edildiği gibi, Safranbolululara ait, 06 Mayıs tarihli kimi eski fotograflarda Hızırilyas günü çekildiğine iliģkin yazılı notlar bulunmasından da anlaģıldığına göre, Safranbolu da Hıdrellez e, Hızırilyas günü de denilmektedir. ( 3 ) Safranbolu da, Anadolu nun bir çok yerinde olduğu gibi baharın geliģi, Hıdrellez günü olan 6 Mayıs ta kutlanır. 21 Mart Nevruz kutlamaları diye bir gelenek yoktur. Güneydoğu daki terör olayları karģısında, son yıllarda yapılmağa baģlanılan resmi nitelikli törenler, 21 Mart Nevruz Ģenliklerinin, sadece Kürt kökenlilere özgü olmadığı savına dayanmaktadır. Bu görüģ, Asya daki Türki Cumhuriyetler ve Doğu Anadolu dıģında, Anadolu nun çok büyük bir kesimi ve hiç değilse Safranbolular yönünden gerçeklerle bağdaģmamaktadır. ( 4 ) Mehmet Behçet, Kastamonu Asar-ı Kadimesi, 1925, Kastamonu Özel Ġdare yayınları:1,1998, Hazırlayan Musa S.CĠHANGĠR, Sayfa 98 ( 5 ) Ġsmail Habib SEVÜK, Bugünkü Safranbolu, Yarınki Sümerkent, Cumhuriyet Gazetesi,09.01.1948

239 Eski dönemlere iliģkin bu veriler, Hızır ile Hıdır ın aynı kiģi olduklarını göstermenin yanı sıra, Hıdrellez kutlamalarının yapıldığı alanlara, Hıdır ın adına izafeten Hıdırlık denilirken; Hızır ın adına izafeten de Safranbolu daki Hıdırlık a, Hızırtepe; Hıdrellez e de Hızırilyas günü de denildiğini kanıtlamaya yaramaktadır. Arapça anlamıyla bağdaģır biçimde yeģillendirildikten sonra Hıdırlık tan bir kesit YEŞİL İN KARŞILIĞI, ARAPÇA DA HADR DIR Arapça kökenli Hıdır ya da Hızır ın Türkçe karģılığı yeģil dir. Mustafa Nihat ÖZEN in, Osmanlıca-Türkçe Sözlüğü nde Hadra ya da Hazra sözcüğünün Arapçada yeģil anlamı taģıdığı açıklanmakta; bu da, Hıdırlık a iliģkin görüģlere sağlam bir dayanak ve önemli bir veri olmaktadır. Çünkü, Arapça yeģil anlamındaki Hadra sözcüğünden, Osmanlıca nın egemen olduğu dönemlerde, Türkçe anlatımla yeşillik demek olan Hadralık ın türetildiği ve bu sözcüğün de zaman içinde dilimizde, Hıdırlık a dönüģtüğü anla- Ģılmaktadır. Nitekim, daha önce de değinildiği üzere, Anadolu nun her yerindekiler gibi, Safranbolu da da, Hıdırlık denilen alanlar, hep mesire yeridir ve mesire yerlerinin de, hep yeģil alanlar olduğu, bilinen ve görülen gerçeklerdendir. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi nin, 10. cilt, 5240. sayfasındaki Hızır paragrafından da Ģu bilgiye ulaģılıyor. Aynı kiģiye ait olan Hıdır ve Hızır adları, d ve z sesi veren Arapça (dal) ve (zel) harflerinin benzerliğinden dolayı, yeģil anlamındaki Hadra veya Hazra sözcüğünden gelmektedir. Bu konu ile Hazreti Muhammed in bir hadisi arasında da iliģki kurulmaktadır. ġöyle ki, kaynaklarda, Oturduğu kupkuru ve otsuz bir alan, o ayrıldıktan sonra yemyeşil otlarla kaplı bir hale gelirdi anlamındaki hadiste sözü edilen kiģiye, yeģillik anlamında Hadra veya Hazra denir.

240 Kur an yorumlarında, Kuran ı Kerim in El-Kehf suresinin 59-82. ayetlerinde yer alan bilge kiģi, Hızır olarak adlandırılır ve Hızır ın, ölüm meleği Ġsrafil ile görüģüp, ölümsüzlüğe ulaģarak, çaresizlere yardım ettiğine inanılır.( 6 ) YEŞİL-HADR VE YEŞİLLİK-HIDIRLIK KONUSUNDAKİ UZMAN GÖRÜŞÜ Hıdırlık a iliģkin bu görüģlerimi Müzekent Safranbolu Gazetesinin Haziran- Eylül/2006 tarihli 114. sayısında kamuoyunun bilgisine ve tartıģmasına açmıģtım. Sonra Ocak/2007 ayında gazetelerden Ahmet YaĢar OCAK tarafından kaleme alınmıģ İslam-Türk İnançlarında Hızır yahut Hızır-İlyas Kültü adlı bir kitabın yayınlandığı haberini gördüm. Hemen bu kitaptan edinip okuyunca, Hıdırlık ın, Hıdır isimli bir kiģiyle değil, Hızır ve Hıdrellezle iliģkili olduğu yönündeki görüģlerim daha da pekiģti, bir baģka anlatımla, bir uzman tarafından da doğrulanmıģ oldum. ( 6 ) Doç.Dr. Ġsmet ÇETĠN, Türk Mitinde KUT Ġyesi ve Medeniyet DeğiĢikliğinde KIDIR dan HIZIR a GeçiĢ, Ġnternet te Google Arama Motoru, Hıdırlık sayfası, turkoloji.cu.edu.tr(halkbġlġm/cetin_01

241 Bu kitapta, Hızır ın Arapça aslı, el-hadır ın isim değil, lakap olduğu, bazı kaynaklarda el-hadr, el-hıdır Ģeklinde geçtiği, el-hadır ın Arapçada, yeģil, yeģil dal veya yeģilliği çok olan yer anlamına geldiği (Sayfa: 58) belirtilmiģtir. Kitapta ayrıca, Hızır adı, Kuran-ı Kerim de olmadığı halde, Ġlyas isminin peygamberler arasında iki kez geçtiği, bu yüzden Ġlyas ın nebi, Hızır ın da tasavvuf çevrelerince veli kabul edildiği anlatılmaktadır. Kimi çevrelerin de, Hızır ile Ġlyas ın iki ayrı kiģi değil, aynı kiģi olduğuna inandığına (sayfa: 65,72,79), Türk halkınca, Hızır ın zor durumlarda yardıma koģtuğuna, çok bilinen Kul bunalmayınca, Hızır yetişmez ve Hızır gibi yetişti özdeyiģlerinin buradan kaynaklandığına, iyileri mükafatlandırıp, kötüleri cezalandırdığına, bereket sağladığına ve savaģlarda yardım ettiğine inanıldığına (sayfa 109 ve devamı) yine Hızır İlyas Kültü adlı kitapta değinilmiģtir. Bu arada, söz konusu kitapta folklorda Hızır yahut Hızır-İlyas kültünü en iyi biçimde yansıtan merasimlerin, özellikle Türk dünyasında Hıdrellez Bayramı olduğuna ; Ġslami kaynaklarda Hıdrellez gününe ve merasimine iliģkin hiçbir bilginin olmadığına iliģkin görüģlere de yer verilmiģtir. Hızır ve Hıdrellez in kökenini, eski Mezapotamya ile Anadolu kültür ve dinlerine bağlayanların da bulunduğu, Ġslamiyet ten önce Orta-Asya daki bahar ve yaz ayinlerini, Türklerin Ġslamiyet ten sonra, Hızır ile Ġlyas ın buluģması Ģerefine düzenledikleri Ģenliklere dönüģtürdüğü (sayfa:145 ve devamı) açıklandıktan sonra, aynı kitapta, Anadolu nun her tarafında hıdrellez merasimleri şehir, kasaba ve köylerin yakınındaki ağaçlık ve yeşillik yerlerde yapılır... bu nitelikleri taşıyan Hıdırlık (Hızırlık) yerleri bulunur (sayfa: 154-155) denilmektedir. Safranbolu Hıdırlık ı, yeni düzenlemeler sonrasında bir park görünümü almıģtır

242 EZBERİN BOZULMASINDAKİ ZORLUK Burada sunulan görüģler, bu kitabın 2007 yılındaki ilk baskısında yer almasına karģın, Hıdır ve Hıdırlık konusunda eski söylentileri yineleyenlere hala daha rastlanıyor. Çünkü benimsenmiģ ve geniģ çevrelerin zihinlerinde kök salmıģ bir yanlıģın yanına dikilen doğrunun, yanlıģı gölgelemesi, hemen kolaylıkla gerçekleģmiyor. Yeni yayınları ancak küçük bir azınlık okuyor. Okuyanlardan kimileri ortaya çıkarılan yeni kanıt ve değerlendirmeler sonucu, kendi zihinlerinde yer etmiģ bir görüģün doğru olmadığını değil, olmayabileceği olasılığını dahi kabul etmekten, her ne hikmetse kaçınıyorlar. 2006 yılında Müzekent Safranbolu Gazetesi nde Hıdır ve Hıdırlık hakkında görüģlerimi ilk kez açıkladığımda, değerli yazar, Tarih Öğretmeni Hür KAL- YONCU nun yazdıklarıma katıldığını ve doğruluğuna inandığını söylediğini bir arkadaģımdan duymuģtum. Bu olumlu tepkiye hiç kuģkusuz sevindim. Olumsuz tepki ya da değerlendirme, Hıdır ve Hıdırlık konusunu da içeren, bu kitabın ilk baskısı yayınlandıktan sonra, 2007 yılında, hiç beklemediğim bir arkadaģtan geldi. Kitabımı imzalayıp kendisine verdikten sonra, benimle iliģkilerini kesen bu arkadaģa, davranıģının nedenini sorduğumda, bu kitabın ilk baskısındaki Hıdırlık bölümünde, Söylentiler değil; uzman görüşü kesin yargı olmalıdır baģlığı altındaki son paragrafı gösterdi. Bu paragraftaki Dolayısıyla kimilerinin yaptığı gibi, yeterli bilgi ve bulgu olmasa da, bu ancak böyledir, biçimindeki kesin yargılardan kaçınılmalı, burada yapıldığı gibi konunun uzmanları, halk bilimci ve tarihçiler son söz sahibi olmalı. derken kendisinden söz ettiğimi ileri sürdü. Daha çok ĢaĢırdım. Orada bir genelleme yapılıyordu; herkesin ön yargılardan kaçınmasının gereği vurgulanıyordu. Kimi konulardaki bilgi ve yeteneklerini ve Safranbolu ya olan katkılarını yeri geldikçe yinelemekten kaçınmadığım bir arkadaģın böyle bir tepkisiyle karģılaģmamın, yıllardır düģünürüm, hiçbir haklı yönünü bulamıyorum. Hıdır ve Hıdırlık konusunda kitabımda, adlarına yer verdiğim ve görüģlerine katılmadığımı açıkca yazdığım kimi kiģiler, tepki gösterseler, belki doğal karģılanabilirdi. Kendinden söz edilmeyen, hiç ilgisiz bir kiģinin tavır koymasını, buluttan nem kapmak özdeyiģiyle dahi açıklamak olanağı bulamadım. Aslında her kiģinin görüģü saygıya layıktır. Bir konuya iliģkin çok çeģitli görüģler bir arada değerlendirilir; akla mantığa uygun olan üzerinde yoğunlaģılır. Kimsenin de benim değil, baģkasının görüģü makbul sayıldı gibi bir tepkisi olmamak gerekir. Hem Ziya PaĢa ne demiģ: En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun / Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın? (Herkesi kör, alemi sersem sanma; en ummadığın kiģi, senin içindeki sırları keģfeder) Doğrular, kimsenin tekelinde değildir; çoğu kez, çeģitli görüģlerin senteziyle doğruya ulaģılır. Büyük hümanist Ģair Tevfik Fikret, aģağıdaki beyitte, bu gerçeği çok güzel dile getirmiģ bulunuyor. Barika-i hakikat, musademe-i efkardan çıkar (Gerçeğin ĢimĢeği, fikirlerin çatıģmasından çıkar) -Tevfik Fikret-