E ur newsport. Merhaba... KÜNYE-EDİTÖR. AB Haber&Yayıncılık Mat. Bilg. Hiz. Ltd. Şti. adına Yazı İşleri Müdürü Doğancan Ay



Benzer belgeler
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Kahramanmaraş mutlaka devler liginde olacak

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliği ve Türkiye nin Konumu temalı Toplantı İstanbul TOBB Plaza da Gerçekleşti

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

MEVZUAT BİLGİLENDİRME SERVİSİ

TÜRKİYE İŞ ve İNŞAAT MAKİNALARI ALT SEKTÖRÜ

EN BEĞENİLENLER 70 CAPITAL 12 / _071_072_CP_12.indd 2 11/26/16 6:44 PM

K.Maraş geleceğine şimdiden yön veriyor

15 Ekim 2014 Genel Merkez

TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ

Türkler Kendi işinin patronu olmak istiyor!

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

İhracat azaldı, Merkez Bankası faiz indirdi

Marmara Üniversitesi Finans Sektöründe Yabancı Sermaye Sempozyumu

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Faktoring sektörü 76 milyar TL işlem hacmi ve reel sektöre sağladığı 12,4 milyar TL ile Türk ekonomisine destek veriyor

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

AVRUPA'DA OTOMOBİL SATIŞLARINA BREXIT FRENİ

Konuşmama ekonomik değerlendirmelerimle devam edeceğim.

Lojistik. Lojistik Sektörü

YATIRIMCI SUNUMU. Şubat 2011

TRABZONSPOR ŞENOL GÜNEŞ STADYUMU AÇILIŞI

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

TEKSTİL VE HAMMADDELERİ SEKTÖRÜ BASIN TOPLANTISI AĞUSTOS İSTANBUL

İstanbul Denizcilik AR-GE ve Danışmanlık A.Ş. Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Semineri, 6-7 Kasım 2012, GİSBİR, TUZLA

ENDÜSTRİYEL REKLAMCILIK VE BASKI SEKTÖRÜ ÖLÇÜMLEME ÇALIŞMASI SORU FORMU

GENEL BAŞKANIN MESAJI

Aslında, benim perakende sektöründeki kariyerim bir anlamda 12 yaşında sahibi olduğumuz süpemarkette yaz tatillerinde çalışmamla başladı.

tepav Biyoteknolojide son yıllarda artan birleşme ve satın alma işlemleri ne anlama geliyor? Haziran2014 N POLİTİKANOTU

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

Personel alımları devam edecek

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

Murat Değirmenci: Çelik servis merkezlerine fason üretim yapacağız

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Türkiye, bu oranla araştırmaya katılan 24 ülke arasında 5. sırada yer alıyor.

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

Türkiye Denizcilik ve Lojistik

BRIC ÜLKELERİ VE TÜRKİYE FEYZULLAH ALTAY

Küresel Eğilimler ve Türkiye

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU


2 Ekim 2013, Rönesans Otel

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Forex Ek Kazanç Sistemi

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

BODRUM MANDALİNASI ÜRÜNLERİ, ANTALYADA BEĞENİLDİ

Sayın DEİK Başkanım, Kıymetli Konuklar, Değerli Basın Mensupları, Hepinizi Türkiye İhracatçılar Meclisi ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRKİYE VE ESKİŞEHİR SANAYİNİN 2023 STRATEJİSİ

METSAN. Metsan Çin Pazarında SAYI:

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Hüsnü Özyeğin; YİSAD da konuştu Türk yöneticiler her yerde başarılı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

İstanbul Sanayi Odası

FED FAİZ KARARINDA SÜRPRİZ YAPABİLİR Mİ?...

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

Maun Franchise Bilgilendirme Dosyası

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE NİN İLK 1000 İHRACATÇI FİRMASI

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

Türkiye, Avrupa nın en girişimci ülkesi

Sayın Kazakistan Uluslararası Ticaret Odası ve Türkiye Kazakistan İş Konseyi Kazak Tarafı Başkanı

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU


AR-GE VE İNOVASYONDA KOBİLERİN KATMA DEĞER ENDEKSİ

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

MÜCEVHER SEKTÖR ENDEKSİ KASIM

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI SİSTEMİ

Mayıs Ayı Tekstil Gündemi

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL ÜN YILI TÜBİTAK BİLİM, HİZMET, TEŞVİK ÖDÜLLERİ ve TÜBİTAK ÖZEL ÖDÜLÜ TÖRENİ KONUŞMA METNİ 23 ARALIK 2008

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

1Y12 Finansal Sonuçları Analist Toplantısı. 1 Ağustos 2012

Transkript:

E ur newsport KÜNYE-EDİTÖR AB Haber&Yayıncılık Mat. Bilg. Hiz. Ltd. Şti. adına Yazı İşleri Müdürü Doğancan Ay Yayın Koordinatörü Sema Gün Haber Müdürü Hasan Özer Dış Haberler Müdürü Fadıl Gerilecek Ekonomi Editörü İsmet Korkmaz Haber Merkezi Meliha Yıldız, Arlin Togaç, Merve Özer, Haydar Kumral, Serçin Ceşen Reklam Müdürü Süleyman Can Grafik İsmail Kara Mali İşler Koordinatörü Ahmet Önemli Yönetim Yeri Beyazıtağa Mah. Topkapı Cad. No:55/3 Fatih/İstanbul Tel: 0212. 532 96 70 Fax: 0212. 532 98 65 euronewsport@superonline.com info@euronewsport.com www.euronewsport.com Baskı Dünya Yayıncılık A.Ş. Globus Dünya Basımevi 0212. 629 08 08 Dağıtım: Yay-Sat İki ayda bir yayınlanır - YIL 8-2012/03 Merhaba... 2012 yılına girmemizle birlikte dünya ekonomisindeki veriler giderek netleşirken Türkiye de kendi yerini almaya çalışıyor. IMF tarafından hazırlanan 2012 Dünya Ekonomi Raporu na göre büyümenin %3,5 seviyelerinde kalacağı ve faiz oranlarının düşeceği belirtilerek, kontrollü büyümelerin küçük de olsa devam edeceği üzerinde duruluyor. Hazırlanan raporun Türkiye ayağında ise 2012 yılı GSYH 871.3 milyar $, kişi başına GSYH ise 10.914 $ ve enflasyon oranının da %10 olacağı tahmin ediliyor. Türkiye ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki en büyük farkın ise tasarruf oranlarında olduğuna dikkat çeken IMF yetkilileri, dünya tasarruf ortalaması %24, gelişmiş ülkelerdeki tasarruf ortalaması %18, gelişmekte olan ülkelerdeki tasarruf ortalaması %33,6 iken bu oranın Türkiye de %12,7 sevilerinde kaldığını vurguluyor. Dünyadaki bu tabloyu iyi gören AK Parti hükümeti ise nisan ayı itibariyle kendi önlemlerini almaya başladı. Başta Başbakan Erdoğan, yatırımların artması için bölgesel teşvikleri açıklarken, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek in tasarrufların artması için BES sistemini destekleyici programlarını açıklamaları ABONE FORMU Adı Soyadı:... Adres:...... Telefon:... Faks:...E-mail:... Ödeme Bilgileri YILLIK ABONELİK BEDELİ: 30 TL dünyadaki gelişmelere karşı alınan önlemleri göstermiş oldu. IMF tarafından hazırlanan bu tabloda bir başka önemli hususun faiz oranlarının artmayacak olması şeklinde yorumlayan ekonomi uzmanları Türkiye gibi dış finansmanla projelerini yürüten ülkelerin avantajlı olduğunu belirterek bu dönemde gelişmekte olan ülkelere yapılan yatırımların da artabileceğini belirtiyorlar. Ekonomik krizin başlangıcından bugüne kadar istikrarlı bir şekilde büyümeyi başaran ülkemizin dünyanın bu durağan dönemini de başarılı bir şekilde atlatacağına inanmaktayız. Saygılarımla... Hesap No: IBAN TR 17 0004 6004 4388 8000 0560 60 info@euronewsport.com Tel: 0212 532 47 35-0533 498 37 53 2 Mayıs 2012

E ur newsport İ Ç İ N D E K İ L E R 72 Avrupa nın İşsizlikle Sınavı 74 Yavuz Taner: Ülke imajı zedelenmemelidir Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Mehmet Çelik: 84Çiftkurtlar Yerli otomobili Türkiye için riskli bir yatırım olarak görüyorum 62 Ana Gıda Genel Müdürü Ümit Ersoy: Türkiye de zeytin üreticilerine verilen teşvikin arttırılması gerekiyor 4 Mayıs 2012

Brisa Genel Müdür Yardımcısı Levent Akpulat: Ülkemizin adını dünya lastik pazarında tepelere taşıyacağız 64 06 RTİB Başkanı Ali Galip Savaşır: Türk diasporasının gelişmesi için ne gerekiyorsa yapacağız 10 Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün: Ford Otosan ın hedefleri her zaman büyüktür 14 Monza Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Taşdelen: Bizler Türkiye de bilinmeyen ihracat neferleriyiz 18 İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof Dr Yıldırım Üçtuğ: Üniversitelerimizin yerinde saymasının temel nedeni merkezi yapıdır 22 Dünya devleri Evyapport ta 26 400 yıllık dostluk 34 Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkonsolosu Onno Kervers: 400 Yıllık Dostluk: Hollanda ve Türkiye 36 AkzoNobel Marshall Boya Genel Müdürü Dick Velings: Türk boya sanayisinin dünyadaki krizden çok fazla etkilendiğini düşünmüyoruz 38 Randstad Türkiye Genel Müdürü ve Özel İstihdam Büroları Başkanı Altuğ Yaka: Hollandalı firmalar Türkiye yi çok erken keşfettiler 40 DEİK Dünya Türk İş Konseyi Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları: Biz Türk gibi hızlı karar verip, Hollandalı gibi disiplinli uygulayabiliyoruz 44 APM Terminals Avrupa Bölgesi Liman Yatırımları ve Projeleri Direktörü Michael Ybema: Türkiye yi genişleyeceğimiz bir sonraki ülke olarak görmekteyiz 46 Elkon Satış ve Pazarlama Müdürü Mert Ünlüsan: Hedefimiz Elkon u uluslararası arenaya taşımak 48 Air France KLM Akdeniz Bölgesi Ticari Müdürü Lisette Klomp Bueters: KLM iki ülke arasında köprü rolü oynuyor 50 Redevco Türkiye Genel Müdürü Patrick van Dooyeweert: Türkiye de doğru bilgiye ulaşabilme imkânı sınırlı 54 Bagfaş Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Gençer: Devletin vatandaş ile sanayiciyi karşı karşıya getirmemesi lazım 58 Bimeks Genel Müdürü Arif Bayraktar: İsraftan dolayı yurtdışına çıkan her bir dolarda hepimizin sorumluluğu var 62 Ana Gıda Genel Müdürü Ümit Ersoy: Türkiye de zeytin üreticilerine verilen teşvikin arttırılması gerekiyor 64 Brisa Genel Müdür Yardımcısı Levent Akpulat: Ülkemizin adını dünya lastik pazarında tepelere taşıyacağız 68 Niziplioğlu Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Niziplioğlu: İstanbul için herkes üzerine düşeni yapmalı 72 Avrupa nın İşsizlikle Sınavı 74 Ülke imajı zedelenmemelidir 78 Soma Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan: Binlerce maden işletmesini Ankara dan kontrol edemezsiniz 81 Haliç e inandı, yatırım yaptı, ilk uluslararası markayı getirdi Amplio, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ın önerisini değerlendirdi: Haliç Bölgesi bir vaha 84 Çiftkurtlar Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Mehmet Çelik: Yerli otomobili Türkiye için riskli bir yatırım olarak görüyorum 87 Ceynak Lojistik Genel Müdürü Mehmet Ali Tekinsoy: Türkiye marka yaratmalı ve satabilmeli 89 Permak Şirketler Grubu Gn. Müd. Yar. Güven Emre: Ataşehir e yaklaşırken bir beton gölüne yaklaşıyorsunuz 94 Türker Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Türker: Türk Lojistik Firmaları Uluslararası Rekabette Önemli Adımlar Attı 98 Porland Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Pamukçu: Markamızın pazar payı, tüm dünyada her geçen gün biraz daha artıyor 101 U.N Ro-Ro CEO su Sedat Gümüşoğlu: Ro-Ro pazarına girdiğinizde hemen geri dönüş alamazsınız Mayıs 2012 5

E ur newsport RTİB Başkanı Ali Galip Savaşır: Türk diasporasının gelişmesi için ne gerekiyorsa yapacağız 6 Mayız 2012

usya ile ilişkilerimizde bahar havası yaşanıyor. Siyasi ilişkilerde yaşanan olumlu hava, R ticari alanı da olumlu etkiledi. Ticari ilişkileri daha üst noktalara taşımak isteyen taraflar bu dönemi iyi değerlendirmeye çalışıyor. Rusya da etkin çalışmaları ile bilinen RTİB (Rus Türk İşadamları Birliği), bu anlamda en önemli sivil toplum kuruluşu olarak karşımıza çıkıyor. Başkanlığını işadamı Ali Galip Savaşır ın yaptığı RTİB, önümüzdeki dönemde iki ülke ilişkilerinin daha fazla geliştirilmesine katkı sağlamak için çalışıyor. Konu ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Ali Galip Savaşır, önemli açıklamalarda bulundu. RTİB seçimleri sonrası başkanlık koltuğuna oturdunuz. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz? Geçtiğimiz seçimler oldukça önemliydi. Uzun bir süreden sonra ilk defa RTİB de seçimli bir genel kurul oldu. Düzeyli, medeni, demokratik bir seçim yaptık ve kazanan da biz olduk. Seçimin hemen sonrasında, bu seçimin bittiğini artık hepimizin RTİB de birarada hareket etmesi gerektiğini vurguladık. Birlik ve beraberlik düşüncesi ile de çalışmalara başladık. RTİB kabul gören bir dernek mi? 1997 de kurulan RTİB köklü bir kurum. Hem Rusya da hem de Türkiye de kabul gören, tanınan, çalışmaları izlenen bir dernektir. Yıllardır yaptığı faaliyetleri; üye sayısı; Efes, Beko, Vestel, THY gibi en büyüklerden Rusya pazarına yeni girmiş küçük şirketlerimize kadar herkesi bir harmoni içinde kucaklayan yapısı RTİB i farklılaştırıyor. Bu açıdan önemli bir sivil toplum kuruluşuyuz.. RTİB olarak son Dünya Türk Girişimciler Kurultayı na damga vurdunuz. Yaşanan gelişme ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Rusya, Dünya Türk İşadamları Konseyinde hak ettiği temsil düzeyinde değildi. Ben bir önceki genel kurultayda da vardım. O genel kurultayda arzularım ve isteklerim kafamda oluşmuştu. O zamandan beri bu kurultayı bekledim. RTİB deki başarımızdan sonra RTİB e üye arkadaşları bu işe motive ettik. Başkanlığı Rusya nın hak ettiğini düşünüyordum. O amaçla buraya 60-70 işadamı arkadaşımızı toplayıp geldik ve genel kurulda merkezin de arzuları doğrultusunda bir seçim yapıp listeyi oluşturduk. Diğer ülkelerdeki arkadaşlarımızla da yaptıkları iş hacmine göre üyelikleri paylaştırdık. Daha aktif görev almak için Avrasya Komitesi Başkanlığını da biz üstlendik. O coğrafyada Türk diasporasının gelişmesi ve ticari hacminin büyümesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Bunun için ilk toplantımızı Moskova da yaptık. İyi bir katılım oldu, diğer bölgedeki arkadaşlarımız da geldi. İlk yönetim kurulu toplantımızı da Moskova da yaptık. Aynı gün Hüsnü Özyeğin in, RİTİB üyelerine bir sunumu vardı. O sunumu da Avrasya komitesi olarak beraberce izledik ve arkadaşlarımızla neler yapacağımızı programladık. 22-24 Mayıs tarihleri arasında da Kazakistan da toplanacağız. Avrasya komitesindeki ülkelerde faaliyet gösteren STK ların hareketlerini takip edip orada bir şeyler oluşturmaya çalışacağız. Bu çalışma bölgede iş yapan ve sıkıntı çeken yatırımcılarımız için yeni bir soluk olabilir mi? Genellikle biz Türk işadamlarının profilinde birlik duygusu zayıf olduğundan herkes kendi yağıyla kavruluyor. Bu geniş coğrafyada birlikte hareket etmeli, deneyimlerimizi paylaşmalıyız. Örneğin Türkmenistan ve Rusya daki Türk iş adamlarının hepsinin kendi başına sorunları var ve bu sorunları alıp sentezlediğinizde hepsinin özünde benzer sorunlar olduğunu görüyorsunuz. Eğer biz bu birliği yaratır, harekete geçirir, bakanımız Zafer Çağlayan ın desteğini alırsak problemler çözülebilir. Biz de daha iyi projelere kanalize oluruz. Katma değeri daha yüksek işler yaparız. Diğer ülkelerin kuruluşları ve sivil toplum örgütleri devletleri ile işbirliği içerisinde bizden daha iyi organize hareket edip payın büyük kısmını alıyorlar, bize de onlardan artanlar kalıyor. Biz daha aktif olmalıyız. Sonuçları hemen göremesek de bu konuda ilk kararlı adımları atmalıyız. Firmalarımızı bir araya getirmek için neler yapılabilir? Firmalarımızı önce ortak paydalarda buluşturmalıyız. Hepimiz yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı müteşebbisler olarak sırtımız dik iş yapma peşindeyiz. Bir anlamda hepimiz Türkiye nin elçileriyiz. Bu bilinci işadamlarımıza aşılamamız lazım. Bilgi paylaşımı ile yola çıkmalıyız. İşadamlarımızı onore edecek çalışmalar yapmayı planlıyoruz. İnternet üzerinden verilecek oylarla belirlenecek başarılı işadamlarımızı ödüllendirmek istiyoruz. RTİB web sitemizi bir bilgi portalı haline getiriyoruz. Sitemizin altyapısını ona göre hazırladık. RTİB e olan ilgiyi Avrasya coğrafyasına da yaymak istiyoruz. Rusya ile Türkiye arasındaki olumlu gelişmeler sizlere de olumlu yansıyor mu? Rusya ile ilişkilerimizde bahar yaşanıyor. Çok değil 15 yıl önce kim Rusya ile ilişkilerin bu kadar iyi olabileceğini söyleyebilirdi? Önemli badireler atlattık, işbirliği ve stratejik ortaklığın her iki ülkenin çıkarına olduğunu geç olmadan anladık. Alınan mesafe heyecan verici. Rusya ya vizesiz gidilip gelinebiliyor. Ticaret hacmi fevkalade arttı. Bu yıl 4 milyon turistin Türkiye ye geleceği belirtiliyor. Bunlar düşünülemeyecek şeylerdi. Onun için devlet adamlarımız arasındaki şu atmosferi, olumlu elektriği ve ticari hacimdeki ivmeyi çok iyi değerlendirip ilişkilerde sağlam adımlar atmak lazım. Burada biraz eksiklik var gibi meclisimizden vekillerimizin Rusya ya gidip oralarda temaslarda bulunması gerekmez mi? Çok şey yapılmıyor dersek haksızlık olur. Pek çok çaba var ama belki organize edilmeleri daha doğru olur. 7 Mayıs 2012

E ur newsport Rusya yla bir şeyler yapılmaya çalışılıyor ancak Rusya zor bir ülke. Devleti, bürokrasisi çok farklı ama buzlar eriyor, ilişkiler olgunlaşıyor. Hepsi kamuoyunun önünde olmuyorsa da karşılıklı temaslar her alanda hız kesemeden sürüyor. Yıllardan beri demir perde arkalarında bizi zapt ettiler. Şu anda demir perde kalktı, artık vizesiz gidip geliyoruz. Ancak AB ile demir perde hala duruyor. Bunu dayatan AB ydi. Şimdi bizim demir perde ile yani en büyük düşmanımız olarak gösterilen ülke ile aramızda vize sorunumuz yok ama bizi oraya böyle tanıtan, bu sizin için öcü diyenler bize hala vize uyguluyor. RTİB in üye sayısını artırmak mümkün mü? Biz tüm şirketlerimizi üye yapmaya çalışıyoruz. Üye sayımızda ciddi bir artış oldu. Ayrıca benim için önemli olan üye sayısındaki artış değil, üyelerin RTİB e olan bakış açısı ve ilgisidir. Zaten herkes kendini RTİB e doğal üye gibi hissediyor. RTİB in başarılı faaliyetleri arttıkça üyelerimiz artar. İnsanlar ne verdiğinize, ne ürettiğinize bakar. Biz elimizde geldiğince üretken olmaya çalışıyoruz. Sizce Rusya da üretim yapılması hususunda önemli mesafeler kat edildi mi? Ciddi bir Türk yatırımı var ve birçok alanda Rusya da üretim yapıyoruz. Örnekler az değil; Efes, Beko ve Vestel in fabrikaları ilk akla gelenler. Efes, Miller ile birleştikten sonra Rusya nın en büyüklerinden oldu. Eczacıbaşı şimdi ikinci fabrikasını yapacak. Şu anda Rusya da 10 milyar dolar civarında bir Türk yatırımı var. Türk yatırımcıları 50 bin kişiye istihdam yaratıyor. Bu da Rusya ile bizim aramızda ciddi bir ilişki imkanı yaratıyor. RTİB teki göreviniz işlerinize engel oluyor mu? Yorucu bir iş. İşlerime engel olmasına müsaade etmesemde bu işlerle daha iyi ilgilenebilmek için şirketimizde profesyonel yöneticilerimizin ağırlığını arttırdım. Oğlum Amerika dan MBA yapıp döndü. Profesyonel bir ekip işlerle ilgilenecek. Bu arada işlerimi farklı boyutlara taşıma planlarım var. Ben aslında kendime ayıracağım zamanları RTİB için kullanıyorum. Ailem bu durumdan şikayetçi ama kendimi Türkiye ye ve Rusya ya karşı borçlu hissediyorum. Bu görevi de onun için aldım. Başka hiçbir beklentim yok. Sadece bir şeyleri yapmış olmanın, insanlara faydalı olmanın vereceği hazdan başka hiçbir beklentim yok. Siz 12 Eylül ün mağdurlarından birisiniz. Bugün konu ile ilgili yaşananlar hakkında bir derlendirme yapar mısınız? Ben 12 Eylül ile ilgili yaygara koparanların hepsinden daha fazla zarar gördüm. 12 Eylül döneminde görevime iki satırlık yazı ile son verildiği zaman yeni evlenmiş, bu devlet için canını esirgemeyen bir komiserdim. Daha evime bir buzdolabı, bir televizyon alma imkanım bile doğmamıştı. Öyle dürüst çalışan bir devlet memuruydum ama benim işime hiçbir gerekçe yokken son verdiler ve ben ortada kaldım. Onun için 12 Eylül ün en büyük acısını yaşamış bir adamım ben. Komiserlikten atılmış diye herkes öcü gibi bakıyordu ve o dönemde bana kimse iş vermedi. Onun için sebze ticaretine yöneldim. Bunları yaşamama rağmen Kenan Evren in şimdi yargılanmasının çok fazla önemli olduğunu düşünmüyorum. Şimdi rüzgar başka taraftan esiyor vuralım abalıya demek doğru değil. Ben şimdi 12 Eylülü yargılamaktansa Türkiye de yargı sisteminin iyileştirilmesinden, demokratik anayasanın yapılmasından, reformların ilerlemesinden yanayım.

E ur newsport 2011 yılı için Türkiye de otomotiv sektörünün beklenilenin üstünde bir pazara ulaştığını vurgulayan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün: Ford Otosan ın hedefleri her zaman büyüktür 10 Mayız 2012

orlu bir yılı daha geride bırakan Türk otomotiv sektörü, yaşanan küresel krizi bü- Z yüyerek aşmayı başarması, sektörü iyi bilenleri bile hayrete düşürdü. 2011 yılında toplam iç pazarı 911 bin adede ulaşan, üretimde de 1 190 bin adede ulaşması sektörle ilgili krizin bittiği habercisi olarak algılanıyor. Sektörün son durumu ve 2011 yılını değerlendirmek üzere OSD nin 38. Olağan Genel Kurul toplantısında başarılı firmalarımıza ödül verilirken, en dikkat çekici firmanın üst üste on yıldır pazar liderliğini kimseye kaptırmayan Ford Otosan ın olduğunu söyleyebiliriz. Ödülünü almak üzere toplantıya katılan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, büyük hedefler içinde olduklarını belirterek sektörle ilgili sorularımızı yanıtladı. Nuri Bey döneminde Ford Otosan ın hedefleri kamuoyunda çok konuşuldu. Sizin genel müdür olmanızla birlikte bu hedeflerde değişiklikler olacak mı? Ford Otosan ın hedefleri büyüktür. Alışılagelmiş bir sistem ile çalışıyoruz. Nuri Bey çıtayı çok daha yüksek bir yere koydu. Bu çıtayı koyarken Avrupa da adetlerde birincilik, Türkiye deki Pazar liderliği, ABD ye ilk ihracat yapma ve daha sonra ABD ye yapılacak ihracat hedeflerini 3-4 katına çıkarma hedefleri vardı. Geçmiş yıllarda da bu hedeflerle birlikte çok güzel çalışmalar yapıldı ve iyi başarılar elde edildi. Bu hedefler vazgeçilecek hedefler değildir. Bu noktada bizim hedefimiz, öncelikle mevcut bu hedefleri koruyarak çalışmak ve bunların üstüne hedefler koymaktır. Bunlar, ABD ye yaptığımız ihracatı arttırmak, yine Avrupa bazlı sıkıntıların bitmesiyle birlikte de oradaki pazar paylarımızı arttırmaktır. Sizinle birlikte Ford Otosan da hedeflerle ilgili değişiklikler olacak mı? 50 yılın üzerinde geçmişe sahip Ford Otosan gibi kurumsal bir şirkette hedefler uzun dönemli olarak oluşturulur. Bu doğrultuda 10 yıldır üst üste toplam otomotiv pazarı lideri bir kuruluşun hedefleri de daima yüksek olmalıdır. Bayrağı taşıyanlar değişse bile, hedefler asla değişmez. Ford Otosan, dün olduğu gibi bugün ve yarın da kendine yüksek hedefler koyan bir şirket olarak Türkiye ye ve Türk ekonomisine katma değer sağlamaya devam edecektir. 2011 yılını değerlendirirsek, otomotiv sektörü bir rekor daha kırdı. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz? 2011 yılı sektördeki beklentilerin çok üstünde gerçekleşti. 870 bin civarında bir pazar beklerken, 911 bin adedin üstünde gerçekleşti. Yılın ikinci ortasında ÖTV artışı olmasaydı, bu yıl iç pazarda 1 milyon adedi göreceğimiz kesindi. Her bakımından çok iyi bir yıl geçtiğini söyleyebilirim. Ford Otosan açısından ise yine pazarın lideri olduk. Bu çok önemli bir gelişmedir. Çünkü yıllardır birinciliği başarılı bir şekilde devam ettiriyoruz. Ülkemiz gibi önemli bir pazarda yüzde 15.6 lik bir pazar payı elde etmek kolay değil. Başarılı olduk ve fakat biz Ford Otosan olarak 2011 yılını artık unuttuk. Önümüze bakıyoruz. 2012 yılının ilk ayları pek parlak geçmediği ifade edildi. Bundan sonraki aylar için bir öngörünüz nedir? Çok başarılı kasım ve aralık aylarının arkasından bu 11 Mayıs 2012

E ur newsport dalgalanmaları normal görüyorum. Burada önemli olan ürünleriniz ve kalitenizi koruyor olmamızdır. Bununla birlikte ürünlerinizi pazarlamak için stratejileriniz doğru mu gibi bir sorunun cevabı da bizim için önemli. Bunların hepsini topladığınızda 2012 yılında da Ford Otosan olarak yine pazar lideri olarak yılı bitirmeyi hedefliyoruz. 2011 yılının ilk aylarındaki normallerin çok üzerinde gerçekleşen satışlarla kıyaslandığında 2012 ilk iki ayı daha durgungörülse de, Mart ayında baharın gelmesiyle birlikte sektörde kıpırdamanın başladığını söyleyebiliriz. Bundan sonraki süreçte pazar şartlarının normale döneceğine inanıyorum. ABD de bu yıl seçimlerin olması sizi etkiler mi? ABD pazarı şu anda çok iyi bir şekilde gelişiyor. ABD de Ford da kısa sürede kendisini toparladı. Devlet desteği almasına bile gerek kalmadı. Piyasaya yeni sunduğu ürünlerle birlikte ciddi bir atağa geçti. Avrupa da ise genel anlamda bir sıkıntı bulunuyor. Normalde 15-16 milyonluk bir pazar beklenirken bu rakamlara ulaşamayacağı ifade ediliyor. Dolayısıyla Avrupa daki bu durum devam edecek; bizim amacımız oradaki bu düşüşten mümkün olduğunca az etkilenerek Ford un pazar payının arttırmasını sağlamak. Bunun için de çok ciddi model çalışmalarımız var. Yeni piyasaya süreceğimiz 1 litrelik silindir hacmine sahip EcoBoost motor ciddi boyutta yakıt tasarrufu sağlıyor ve Focus, Fiesta, C-MAX, B-MAX gibi modellerimizde yer alacak. Yeni araçlarımızla Avrupa ve Türkiye de maksimum pazar payına ulaşmak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde elektrikli araçların ön plana çıkacağı belirtiliyor. Bu durum sektörde bir değişim sağlar mı? Ford olarak elektrifikasyon çalışmalarımız var,ilk aracımız 2010 yılında ABD de satışa sunmaya başladığımı Transit Connect BEV oldu. ABD ve Avrupa nın büyük bir bölümünde elektrik kaynağı konusunda yeterli altyapı oluşturulduğundan, bu pazarlarda elektrikli araçların satışı konusunda herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Ancak ülkemizde henüz yeterli bir altyapının oluşmaması ve tamamen elektrikli araçlarla ilgili vergi mevzuatının oluşturulmamış olması, elektrikli araçların Türkiye de satılmasını hem ticari anlamda hem de tüketici menfaati açısından fazla desteklemiyor.. Diğer yandan,ford olarak hibrit araç projelerimize de yoğunlaştık.önümüzdeki dönemde bu araçlara olan ilginin artacağını düşünüyoruz. 12 Mayız 2012

E ur newsport Monza Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Taşdelen: Bizler Türkiye de bilinmeyen ihracat neferleriyiz 14 Mayız 2012

ayatının önemli bir kısmını Almanya da H geçiren, oradaki sistemi 35 yıllık derin bilgi birikimiyle Türkiye ye entegre etmeye çalışarak tekstil konusunda farklılık yaratan bir tekstilci, bir iş adamı Monza Teksitil Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Taşdelen. Tekstil sektörünün dünü, bugünü ve geleceğine dair görüşlerini aldığımız Hayrettin Taşdelen, sektördeki 35 yıllık tecrübesine rağmen, her daim mütevazı olmayı başarmış, çalışanlarıyla bir aile gibi bütünleşmiş biri olarak karşımıza çıkıyor. Bugünlerde ise Sevgili kızı Melisa Taşdelen ile yeni bir döneme hazırlanıyor. Türkiye ekonomisinin gidişatıyla ilgili neler söylemek istersiniz? Hayrettin Taşdelen: Şu anda %9-%10 civarında bir büyüme oranı var. Buraya kadar her şey doğru. Fakat bana göre yanlış olan bir şey var. Türkiye nin bu büyümesini sektörel bazlı düşünürsek şuanda en büyük payı inşaat sektörü alıyor. Onun dışındaki sektörlerin ne durumda olduğunu fazla merak eden yok. Biz tekstilciyiz. Peki şu anda tekstil ne durumda? Sürekli inşaat yapılıyor ve bir yerlerden destek görüyorlar. Herhangi bir yolsuzluk durumu olduğunu ima etmeye çalışmıyorum. Katiyen amacım bu değil. Zaten yolsuzluk yapıldığına da inanmıyorum. Ancak ne yazık ki Türkiye nin her döneminde olduğu gibi bu tip şeyler hep oldu. İnşaat sektöründe meydana gelen bu patlama daha da büyüyerek devam edecek. Yani Türkiye nin şuan ki hızlı büyümesinin sürebilmesi için inşaat sektörü pompalanmaya devam edilecek. Peki yaptığınız işten bize biraz bahseder misiniz? Hayrettin Taşdelen: Benim yaptığım tekstille Türkiye nin yaptığı tekstil arasında bir takım farklılıklar var. 35 senedir bu işin içerisindeyim. Hep dünyanın önde gelen firmalarının Türkiye deki imalat organizasyonlarını yaptım. Buna Türkiye de temsilcilik diyorlar. Ben temsilcilik kelimesini fazla hoş bulmuyorum. Ben onların Türkiye deki stratejik partneri olduğumu düşünüyorum. Çünkü onların Türkiye de en iyi yerlerde üretim yapmasını sağlayan bir insanım. Bir de mesleğim yüksek tekstil mühendisliği. Almanya da eğitim gördüm arkasından işletme yaptım. 3 tane üniversite bitirdim. Tekstil konusuna oldukça hâkimsiniz. Hayrettin Taşdelen: Tekstilde fazla iddialı olmak, çok biliyorum demek açıkçası pek doğru değil. Ben 35 senedir bu işi yapmama rağmen hala 90. dakikada bacağımın arasından golü yediğim anları çok yaşıyorum. Çünkü neticede biz insan elinin yoğun olduğu bir iş yapıyoruz. Çalışanların haleti ruh-iyelerine de bağlı. Bunların hepsi bir zincirin çok ciddi halkalarıdır. Tekstil hataya çok açık bir sektör. Kâğıt üzerinde çok ufak karlarla çalıştırırlar sizi. Ufacık bir hata yaptığınızda da hem karınız gider hem de sonrasında çok ciddi reklamasyonlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Çevremde bu firmalarla çalışıp da hüsrana uğrayan çok fazla firma gördüm. O yüzden ben her zaman temkinli konuşmaya çalışırım. Çok tanındığımı zannetmiyorum ama bu işi bilen 100 kişi varsa biz de 99. sırada yer alırız. Hüsran yaşadıktan sonra herhalde geri dönmek çok zor olur. Hayrettin Taşdelen: Çok zor. Bunun için de ben 35 senedir hep yurtdışındaki iyi markaları temsil etmeye çalışıyorum. Armani, Emporio Armani, Best Company, Versace Kids, Vanilia olsun, şu anda yapmış olduğum True Religion, Better Rich olsun bu gibi firmalar katma değeri yüksek ürünler alıyorlar. Yani o dediğimiz büyük firmaların yaptırdığı tişörtlerin fiyatları Türkiye de 3 4 euro arasında. Hatta 4,5. Biz ona benzer tişörtleri üzerinde biraz daha oynayarak, yıkamasını farklı yaparak, üzerine birazcık kuş, kelebek kondurarak, katma değerini yükselterek daha yüksek fiyatlara satma amaçlı yapıyoruz. Herkesin 4 4,5 euroya yaptığını biz 12 14 euro arası yapıyoruz. Bu insanlar da bunu alıp satıyorlar. Çünkü onlar da o ligde oynuyorlar. Yani bir piramit düşünün. Bunun en tepesinde Prada, Gucci gibi dünya markaları var. Bunlara yıldız firmalar diyoruz. Onun altında Premium market var. İşte bizim çalıştığımız firmalar bu Premium sınıftalar. Bunlar ürünü 3 liraya da alsalar, 12 liraya da alsalar 39.90 a satıyorlar Karlılık oranları burada daha iyi sanırım. Hayrettin Taşdelen: Evet, daha yüksek. Şöyle söyleyeyim. 100 milyon euro bahsettiğimiz o markalar ya da departman store için geçerliyse 100 milyon euroluk bir imalat yapacaksanız bundan kazanacağınız %10-15, o da hata yapmazsanız. Ama diğer taraftan bu bahsettiğim ligde 15 20 milyon liralık ürün yaparsanız hem riskiniz 5 te 1 azalacak hem de 100 milyon yapmak için 10 milyon liralık ürün yapacaksınız. Ama burada örnek veriyorum, senede 1 milyon adet ürün yaparak hem daha fazla para kazanırsınız hem de imalatta daha az adette ürün yaptığınızdan riskinizi azaltmış olursunuz. Türkiye için de iyi bir durum. Hayrettin Taşdelen: Bana sorarsanız Türkiye nin bu ligde oynaması gerekiyor. Çünkü bu tip ürünleri yapan firma sayısı çok az. Büyük firmalar milyon adet sipariş verirler. Ancak diğer ligden bana 50 adette, 70 adette getirseler yapıyorum. Bunu yapabilmek biraz da beceri işi. Çünkü kimse 50 adet, 70 adet ürünü yapmak istemez. Kimine göre bu yapılmayacak bir şeydir, bana göreyse yapılması gereken elzem bir iştir. Mesela Avrupa da 10 20 tane butiği olan iyi bir marka gidip x toptancıdan ürün alıyor. Biz de onlara gel bizim koleksiyonumuzdan satın al, biz sana gerekirse 300 tane de veririz diyoruz. İşte o zaman 3 liraya yapılan ürün 13 liraya da 23 liraya da satabiliyorsunuz. Çünkü o bahsettiğimiz büyük fabrikalara 15 Mayıs 2012

E ur newsport gidip ürünlerini yaptıramazlar. Biz büyük işler yapan küçük bir fabrikayız. Belirli bir ihtiyacı olan bölüme hizmet veriyoruz. O bölüm de Premium market. Yani en üst seviyenin bir altı. Türkiye de bu işi yapan insanlar elbette vardır ama ben 35 senedir bu işi aynı felsefeyle yapıyorum. Markayla ilgili bir yola girip orada bir şeyler yapılamaz mı? Hayrettin Taşdelen: Dünya da markalaşmada önder kaç tane ülke görüyorsunuz? İtalya ve Fransa var. Bir de şimdi İspanyollar harekete geçtiler. Belçika ve İsveç ten de bir iki şey var. Amerika da muhakkak vardır. Versace, Gucci, Armani gibi dünya markalarının geçmişine baktığınızda 40 50 yıllık çok ciddi bir zaman dilimi görüyorsunuz. Para yatırıp marka olunmuyor. Türkiye de Turquality diye bir şey var. Onlar böyle bir devlet desteğiyle mi marka oldular? İtalya daki bu markaların oluşumunda katiyetle bir devlet desteği olmadı. Ama Turquality nin içinde devlet var. Marka olmak demek para değil karizma sahibi olmak demektir. Kişiye özel bir şeydir marka olmak. Mesela Dolce & Gabbana marka olmuş. Ama arkasına baktığınızda hiçbir destek yok. Para sonradan olmuş. Baktığınızda o da sizin gibi, benim gibi bir âdem. Demek ki işin sırrı kişisel beceri ve kişinin kendine özel karizmasında yatıyor. Siz istediğiniz kadar Türkiye de isim olun ama o markanın içinde kişisel isminiz yok ise marka olamazsınız. Tekstil ile ilgili devlet hiç mi politika üretemedi? Hayrettin Taşdelen: Hiç üretemedi. Mesela bir zamanlar vergi iadeleri vardı. Kötü maksatlı insanlar bunu kötüye kullandılar. O zamanlar devlet de teşvik etti insanları. Özal zamanlarındaydı. Hayali ihracatlar patladı. Devletin paraları çarçur edildi. Eğer bu teşvikler namushane bir şekilde kullanılmış olsaydı şu anda her şey dörtdörtlük olacaktı. Anadolu da belirli bölgeleri kalkındırmak için sektörün çok uzağından geçen bölgelere imalatçıyı gönderiyorlar ve buradaki kalifiye insanı yok ediyorlar. Bir insanın İstanbul dan gidip Ardahan a gidip adapte olması çok zor. Buralardaki önemli güçleri oraya götürmek istiyorlar. Mesela bugün Trabzonspor Trabzon da oynatacak futbolcu bulamıyor. Bunu kötü maksatla söylemiyorum. Bana göre bu bir takım sosyal şeylerin eksikliğinden kaynaklanıyor. Tekstil olarak İstanbul mu, Ankara mı yoksa İzmir mi daha önde geliyor? Yatırımı oraya yaptır, illa ücra köşelere gitmeye gerek yok. Kalifiye insanın olmadığı yerde tekstil yapılamaz. Türkiye nin Ticaret Bakanı var, tekstil konusunda ilgilileri var. Biz mi çok akıllıyız yoksa bu insanlar mı bunu düşünemiyorlar? Bırakın adam yatırımını İstanbul da yapsın, 10 bin kişiyi istihdam etsin, sen de o teşviki ona burada ver. Arkasından da kontrol et. Ben kumarhanelerin kapatılmasına da karşıydım. Dünya nın her tarafında devlet kumarhanelerden para kazanıyor. Vay efendim insanların düzeni bozuluyormuş. Denetleyin o zaman. Serbest Bölgelerle ilgili yeni yeni bir şeyler yapılmaya başlandı. Hayrettin Taşdelen: Bu kadar geç kalınmaz ki. Tekstil sektörünü öldür, insan gücünün, istihdamın en yoğun olduğu işi öldür ondan sonra yok Turqualitymiş, yok bilmem neymiş de. Orada bir takım insanlar nemalanırlar. Bırakın ben kendi markamı kendim yapayım. Ben devlet desteği istemiyorum. Ben bu işi biliyorum. Param varsa zaten yaparım, yeter ki sen benim önümü aç, İstanbul daki çalışma alanımı daraltma. Maalesef kişiye özel şeyler olduğundan sıkıntılar devam etti. Rusya gibi alternatif pazarlarda da umduğumuzu bulamadık. Hayrettin Taşdelen: Laleli ye gelen Rus, şu anda İtalya dan alışveriş yapıyor. Ucuzu da Çin den alışveriş yapıyor. Sen Laleli yi, serbest bölge ilan et, 20 sene evvelinden kur oraya güzel güzel otellerini, sonra da git Rusya ya, anlaşmalar yap. Ama burada da siyaset yapıyoruz. Adamın orada terörist saydığını, sen vatansever ilan et, o da gelsin burada da senin terörist dediğin PKK lıya vatansever desin. Yok böyle bir şey. Laleli yi bitirdiler. Aynısını şimdi Merter de yapmaya çalışıyorlar. Sizin daha önceden yaptığınız işlerde Mehmet Tınaztepe ile bir ortaklığınız olmuştu. Bu ortaklık şu anda da devam ediyor mu? Hayrettin Taşdelen: O zamanlar ben Esprit in Türkiye temsilciliğini yapıyordum. 99 yılında da Esprit in bir bölümünü aldım. Mehmet Bey benim Doğan Kumaş tan arkadaşımdır. Ben Esprit i aldıktan sonra bir gün havaalanında karşılaştık. Onun da Amber Tekstil adında bir tekstil firması vardı. İşe ihtiyacım var dedi. Ben de dört ayağının üstüne düştün, Esprit le yeni anlaşma yaptım, gel seninle başlayalım dedim. O sırada Mehmet Bey de Kyo My Friend markasını yapıyordu, onun dışında da birkaç mağazası vardı. İhracatta da kötü bir dönem geçirmişti. Güneşli de küçücük bir yeri vardı, orada çalışmaya başlamıştık. Yani ben Mehmet Bey in ortağı değildim, Mehmet Bey e iş veriyordum. 1 senede 1 milyon dolardan 18 milyon dolara kadar çıktık. 4 5 sene Mehmet Bey le bu işle uğraştık. Daha sonrasında 2005 senesinde ben ciddi bir rahatsızlık geçirdim. Ondan sonra Almanya daki Esprit in dünya çapında alımını yapan iş ortağım vefat etti. Bunlar üst üste gelince işlerimiz o sırada bozuldu. Ben Mehmet Bey e ihracatı ayrı görmesi gerektiğini söylemiştim. Kyo My Friend de 150 200 kişi çalışıyordu ve senelik cirosu 1 1,5 milyon dolardı. Diğer tarafta ise 50 kişi çalışıyordu ve cirosu 15 16 milyon dolardı. İkisini birbirine karıştırmamasını, 16 Mayız 2012

ikisini de tek başına yürütmesi gerektiğini söyledim. Ama o, marka olacağız düşüncesindeydi. Biraz marka da oldu sayılır. Fakat ihracattaki bütün birikimlerini buraya yatırmıştı. Mağazalar açtı, yerler tuttu. Almanya da birkaç yer açtı. 1-1,5 milyona yakın para harcadı. Ondan sonra Kyo My Friend batınca bu sefer ihracatını da etkiledi. Geri dönüşü olmadı ve Amber Tekstil battı. Sanırım şu anda durumu fena değilmiş. Amber Tekstil de Mehmet Tınaztepe yle hukuki olmayan fakat iş açısından stratejik, 5 senelik, ciddi bir ortaklığımız olmuştu. Aynı işi ben Bursa da Yeşim Tekstil le de yapmıştım. Amber Tekstil de yapmış olduğum ayda 300 400 bin adet tişörtü aynı dönemde aynı şekilde Yeşim Tekstil le de yapıyordum. Yeşim Tekstil senelik 15 20 milyon euroyla hala Esprit le devam ediyor. Para kazanmayı bir tarafa bırakın bizler Türkiye de bilinmeyen, görünmeyen ihracat neferleri gibiyiz. Melisa Hamın bundan sonra bu işlerin içerisinde olacak mı? Hayrettin Taşdelen: Melisa Saint Michel mezunu. Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü nü bitirdi. Fransızcası ve İngilizcesi var. Onu bu sene yanımıza aldık. Biraz zor da olsa işin içine sokmaya çalışıyoruz. Belki Almanya ya gittiğim zaman benimle beraber gelir. Giyinmeyi biliyor da işin içinde ne kadar olacak göreceğiz bakalım. Melisa Hanım sizde bu yönde bir istek var mı? Melisa Taşdelen: Var, tabi. Benim için babamla çalışmak mutluluk verici bir durum. Bu alanda başarılı olacağımın kanaatindeyim. Siz babanızdan biraz bahseder misiniz? Babanızın iş hayatıyla ilgili olarak siz neler düşünüyorsunuz? Melisa Taşdelen: Babamı çok başarılı buluyorum. Olumsuzlukların içinden bir anda çok olumlu bir şekilde çıkmayı başarabilen bir insan. Kriz anını çok iyi yönetiyor. Herhangi bir kriz anında her zaman sakin durur, onu hallettikten sonra parlar. Aslında çok heyecanlıdır. Mesela birimiz hasta olduğunda ona söyleyemeyiz. Aynı şekilde iş hayatında da çok heyecanlıdır. Bütün duygularını en doruk noktalarda yaşayan bir insandır. Doğal olarak bunu işine de yansıtıyor. Dolayısıyla iş yerinde çok renkli bir insan halini alıyor. Kriz anında soğukkanlı olup onu yönetebiliyor. Ne kadar heyecanlansa da ne kadar sıkılsa da o anı soğukkanlı bir şekilde yönetebilmek çok önemli bir şey. Çünkü babamın söylediği gibi tekstilde insanla uğraşıyorsunuz ve bu insanların hepsiyle onların karakterlerine bürünüp konuşmak zorundasınız. Üzgünse acısına, mutluysa sevincine ortak olarak konuşmalısınız. Tabi bunları yaparken de bir şekilde yıprandığını hissediyorum. Yani tekstil sektörü bence insanı çok çabuk yıpratan ve çok çabuk yaşlandıran bir sektördür. Ben de sosyolog olduğum için insanla uğraşmanın ne kadar zor bir iş olduğunu biliyorum. İnsanların istekleri hiçbir zaman bitmez. Bir insanın ne zaman ne isteyeceğini hiçbir zaman bilemezsiniz. Bu hiçbir zaman bitmediği için de babamın işinin zor olduğunu düşünüyorum. Siz bu zorluklara gönüllü müsünüz? Melisa Taşdelen: Ben şöyle gönüllüyüm, bizim ailemizin işi tekstil üzerine ve ciddi anlamda bu alanı bir şekilde öğrenmek gerekiyor. Ben de şu anda onu öğrenmeye çalışıyorum. Babanız iyi bir öğretici midir? Melisa Taşdelen: Çalışması keyifli ama ben işi babamdan öğrenmiyorum. Daha çok yanında çalışanlardan öğrenmeye çalışıyorum. Ben sadece babamdan feyiz alabilirim. Hayrettin Taşdelen: Evet, çünkü benim öğretme kabiliyetim yok. Melisa Hanım dan iyi bir tüccar olur mu? Melisa dan bence tüccar olmaz. Ama iyi bir asker olur. Melisa benden daha ciddi. Yani olaylara sırası geldiği zaman sert bakabilecek yapıda. Benim dışımda farklı meziyetleri var. Ben hayata çok pembe bakıyorum, bekli de hastalığımdan sonra öyle bakıyorumdur, bilmiyorum. Ama Melisa olaylara çok daha ciddi bakabiliyor. Benim olmayan bir tarafım o. Melisa nın çok ciddi olduğu durumları görüyorum ve hakikaten bu benim kızım mı diyorum. İnşallah bu işe sahip çıkar. Benim bir de oğlum var. Koç Üniversitesi nde uluslararası ilişkiler okuyor. İkisine de aynı şey söylüyorum hep. Ama Melisa nın işe bakışı profesyonellik açısından oğlumdan daha farklı. 17 Mayıs 2012

E ur newsport İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof Dr Yıldırım Üçtuğ: Üniversitelerimizin yerinde saymasının temel nedeni merkezi yapıdır İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof Dr Yıldırım Üçtuğ: YÖK ün mevcut düzenlemeleri, YÖK yasasının 1980 koşullarında 20 üniversite için çıkartılmış olması ve yasanın 2012 de 180 üniversite için uygulanıyor olmasının yarattığı çok ciddi problemler var. Devlet üniversiteleri üzerinde devletin diğer organlarının çok ciddi kısıtlamaları var. Hareket alanlarını çok fazla daraltan uygulamaları var. Vakıf üniversiteleri üzerinde yine çok değişik yapıdan kaynaklanan uygulamalar var. Bunların biraz daha farklılaşması gerekir diye düşünüyorum yani Türkiye deki üniversitelerin koşmaya başlaması için mutlaka biraz daha özgür olmasının şart olduğuna inanıyorum 18 Mayız 2012

stanbul Kemerburgaz Üniversitesi en genç İ üniversitelerimiz içerisinde yer almaktadır. Altınbaş ailesinin katkıları ile öğretim hayatına başlayan üniversitenin başında ise Prof Dr Yıldırım Üçtuğ, bulunmaktadır. Üniversitenin daha iyi noktalara gelmesi için çalıştıklarını ifade eden Prof Dr Yıldırım Üçtuğ, sorularımızı yanıtladı. Birinci yılınızı doldurdunuz. Geride bıraktığınız bu yılla ilgili bir değerlendirme yapar mısınız? Bugün öğrencilerimizle, çalışanlarımızla birlikte 800 kişilik bir üniversite konumuna ulaştık. Geçtiğimiz yıl iyi bir üniversite kurmak için yola çıkmıştık. Belli standartları kendimize hedef olarak seçtik ve o noktada kadrolarımızı oluşturduk. Geçen yıl itibariyle 14 programla yola çıktık ve gerçekten de nitelikli bir öğretim kadrosu oluşturduk. İngilizce eğitim verme kararımız vardı ve de ilk yıl için başarı çıtamızı 400 öğrenci olarak belirledik. Gerçekte ise lisansta 520, lisansüstünde de 50 kadar öğrenciyle öğretime başladık. Bu dönem Şişli de ek bir yerleşke kurduk. Lisansüstü programları için üniversitemizin bulunduğu konum iş dünyasına bir parça uzak olduğundan Şişli de bir yerleşim tercih ettik ve bir anda lisansüstündeki öğrenci sayımız 50 den 150 ye çıktı. Bu yıl 7 yeni program açmak üzere YÖK e başvurduk. Şu andaki mevcut fakültelerimiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesidir. Kuruluş yasamızda geçen yıl öğrenci almadığımız Eczacılık Fakültesi vardı. Bu sene oraya da öğrenci alacağız. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nde toplam altı bölüme çıkıyoruz. Toplam 21 programlı bir üniversite olacağız. Lisansüstünde uluslararası ticaret hukuku, işletme, sanat tasarım, bilişim teknolojileri ve elektrik ve bilgisayar mühendisliği olmak üzere beş tane programımız var. Sürekli eğitim merkezimiz faaliyete geçti. İkinci merkezimiz olarak da psikoloji araştırma merkezi için YÖK e başvurduk. İngilizce eğitim verdiğimiz için çok güçlü bir hazırlık programı oluşturduk. Hedefimiz göstermelik bir hazırlık programı değil, sırf bunu göstermek için hazırlıkta yaz okulunu ücretsiz tuttuk. Öğrencilerimizin İngilizce öğrenme konusunda şu ana kadar gösterdikleri azim ve gayret bizleri fazlasıyla mutlu ediyor. İnsanlar sadece diploma almak için okuyorlar. Üniversite mezunu olmanın dışında donanımlı bir insan olmak da önemlidir. Sadece diploma almak isteyenler için burası doğru adres değil. Böyle belge veren çok kurum var. Yurtdışındaki kimi üniversitelerden bu tür belgeler temin edebilirsiniz. Ama bizim amacımız 21. yüzyılın gerektirdiği donanımlı insanları yetiştirmek. Biz halihazırdaki öğrencilerimizi en üstteki puan dilimlerinden almadık; ancak az önce de belirttiğim gibi Hazırlık okulunda bu kadar sıkı ve zor bir İngilizce eğitiminde çok yol kat ettik, öğrencilerimiz çalışıyorlar. Ben hayatım boyunca eğitimde şuna inandım; belli çıtaları koyarsanız insanlar bu çıtaları aşarlar. Donanımlı yetişmek isteyen çok geniş bir kitle var ve yalnızca diploma peşinde koşanların sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. Herkes donanımlı yetişmenin önemini kavramış durumda. Ailesinin mali durumu iyi bile olsa bunun kişinin gelecek yaşamı üstünde hiçbir garantisi yok. Herkes bugünün dünyasıyla başa çıkmak için belli donanımları edinmek zorunda. Yaptığınız çalışmalar sonrası bu yıl size farklı bir öğrenci tipi geleceğini söyleyebilir misiniz? Geçen sene kendimizi tanıtmaya başladığımızda Haziran ayıydı ve Ağustos ta öğrenciler tercih yaptılar. Yani iki ayda Kemerburgaz Üniversitesi nin varlığından söz edip onlardan bizi tercih etmelerini istedik ve bu yıl 520 öğrenciyle başladık. Tanınırlığımız her geçen gün artıyor. Sağlam bir eğitim politikası uyguladığımız duyuluyor ve bu da bizim gelecek seneki öğrenci grubumuzun çok daha üst dilimlerden olmasını sağlayacaktır. YÖK başkanının değişmesi ve başkanın vakıf üniversitelerinin birinin bünyesinden seçilmesi önemli bir sonuçtur. Bu sonuç ile ilgili bir değerlendirme yapar mısınız? İlk kez olarak vakıf üniversitesi deneyimi olan bir kişi YÖK başkanı oldu. Şu anda sistemi algılayıp bir şekilde özümsemeye çalışıyor. Direkt olarak karar verici yönde herhangi bir adım atmıyor. Tümünü öğrenip ona göre sağlıklı adım atacaktır. Umuyoruz ki sadece vakıf üniversitelerinin değil tüm yükseköğretim sisteminin daha ileri gitmesi yönünde oluşumlara zemin hazırlayacaktır. İlk devlet dışı üniversiteleri kuranlar vatan hainliği ile suçlanmıştı. Oralardan buralara gelmek kolay değil. Türkiye 1980 den bu yana belli bir dönüşüm yaşıyor ve bu dönüşümün etkileri yavaş yavaş yerine oturuyor. Yükseköğrenimin finansmanı tüm dünyada tartışılan bir konudur. Bireyin katkısı olmalı mıdır, kamu katkısıyla mı yükseköğrenim finanse edilmelidir, yükseköğrenimin topluma dönüşü nedir, bireyin kendisine dönüşü ne kadardır, bireyin kendisine dönüşü oranında belli bir katkıda bulunmalı mıdır? Bence katkıda bulunmayacak olanlar mutlaka vardır. Kamu bunları burs gibi imkanlarla desteklemelidir ama katkıda bulunabilecek 19 Mayıs 2012

E ur newsport olanların da bunu sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Özel üniversite kavramının hayata geçirilmesi gerektiği belirtiliyor. Sizin bu konudaki düşüncenizi öğrenebilir miyiz? Vakıf üniversitelerinin sayısı son dönemde arttı. Artık belirli bir zenginlik konumuna ulaşmış olan kurumlar, kişiler vakıf üniversiteleri açmaya başladılar ve bu insanlar bir kar amacı gütmeden yaptıkları çalışmaları sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorlar. On milyonlarca liradan söz ediyoruz. Bu kadar para harcayarak ciddi eğitim kurumları oluşturma çabası içinde olan kişiler, kuruluşlar var. Altınbaş Holding de bunlardan bir tanesi. Üniversitenin işletme giderleri çok yüksek rakamlar ve üniversitenin işletme giderlerinde kendini kurtarabilmesi bile 3-4 yıllık bir süreyi kapsıyor. O zaman burada direkt kar beklemeyen çok önemli bir yapı söz konusu. Özel üniversite kavramını YÖK ve hükümet de dile getiriyor. Bu sektörde bugün için kar etme söz konusu değil. Kar eden ortaöğretim kurumları var. Lisede kar edilir de üniversite eğitiminden kar edilmez denmesi çok da anlamlı değil. Bu imkanın da sağlanması lazım. Burada bununla birlikte en önemli husus değerlendirme, akreditasyon sürecinin çok sağlıklı bir şekilde yanıt buluyor olması lazım. Yani kar amaçlı kurumların oluşmasıyla birlikte bu kurumların değerlendirilmesi, akreditasyonunu da son derece önemlidir. Bu çalışmaların mutlaka gerçekleşmesi üniversitelerin kalitesi konusunda topluma hesap verilebiliyor olması gereklidir. Kalite güvencesi sağlandıktan ve kurallar oluşturulduktan sonra özel üniversitelerin hayata geçirilmesinin bir sakıncası olmayacağını düşünüyorum. Kemerburgaz olarak bu ortamda nasıl bir yönelim içinde olursunuz? Şu anda önümüze böyle bir konu gelirse, cevabını vermekte zorlanırız. Çünkü şu aşamada bizim herhangi bir gelir beklentimiz yok. Önümüzdeki 3-5 senede de yok. Hala yatırım yapılıyor. Üniversite belli bir ölçeğe oturacak ki ondan sonra gelirleri giderlerini karşılamaya ve artıya geçmeye başlasın. Onun için şu an vakıf yapısı bizim açımızdan daha tercih edilebilir bir durum ama buna ileride açık kapı bırakılırsa ve 8-10 sene sonra üniversite belli bir boyuta ulaşıp büyümek isterse özel üniversite olma konusu daha ciddi düşünülebilir. Vakıf üniversitesi olmak gelişimde zorluğu da beraberinde getirdiği ifade ediliyor. Siz bu görüşü katılıyor musunuz? Belli bir noktadan sonra doğrudur. Belli bir eşiğe kadar vakıf üniversitesi olmak ama o eşikten sonra da özel üniversite olarak yola devam etmek gerekir. 5-6 bin öğrenciye ulaşmanız lazım ki özel üniversite konumuna geçebilesiniz ama onun altında çok kolay değil. Genel bir değerlendirme yaparsak belli bir dönem emekleme diye ifade ettiğimiz bir dönemdi, şimdi yürüyoruz diyelim. Bu noktada yakın bir zamanda koşmaya 20 Mayız 2012

başlayacak mıyız? Üniversitenin yaşamında 1 yıl ya da 5 yıl çok kısa süreler. Genel olarak bakarsak bile hala yürüyoruz. Üniversitelerimizin yerinde saymasının temel nedeni merkezi yapıdır. YÖK ün mevcut düzenlemeleri, YÖK yasasının 1980 koşullarında 20 üniversite için çıkartılmış olması ve yasanın 2012 de 180 üniversite için uygulanıyor olmasının yarattığı çok ciddi problemler var. Devlet üniversiteleri üzerinde devletin diğer organlarının çok ciddi kısıtlamaları var. Hareket alanlarını çok fazla daraltan uygulamaları var. Vakıf üniversiteleri üzerinde yine çok değişik yapılardan kaynaklanan uygulamalar var. Bunların biraz daha farklılaşması gerekir diye düşünüyorum yani Türkiye deki üniversitelerin koşmaya başlaması için mutlaka biraz daha özgür olmasının şart olduğuna inanıyorum. Buna rağmen bu koşullarda da çok iyi işler yapılıyor. Ben yüksek öğretim sistemimizin kıta Avrupa sından daha iyi olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerimizin de Avrupa daki üniversitelerden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bizim de hesap verebilir özerk bir yapıya kavuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Örnek almamız gereken yer ABD mi? Yükseköğretimde hiç tereddütsüz olarak ABD örnek alınmalıdır. Avrupa da çok klasik bir üniversite anlayışı var. Bologna süreci denen bir süreç 2000 li yılların başından bu yana devam ediyor. Adını koymadan Amerikan sistemini taklit etmeye çalıştıkları bir süreç ama onu da yeterince yaptıklarını düşünmüyorum. Çok merkezi bir yapı koyup herkesi belirli bir kalıbın içine sokmaya çalışıyorlar. Buna ihtiyaçları var. Yaşlanıyorlar ama kendi sistemlerini ayakta tutmak için genç nüfusa ihtiyaçları var. Bugün dünyadaki genç nüfusun eğitim açısından neredeyse tamamını Amerika çekiyor. Doğuda durum nasıl? Örneğin Japonya daki üniversitelerin tamamı özel. Orası tümüyle özel üniversitelerle eğitim veriyor. Rusya da da özel üniversiteler açılmaya başlandı ama eski geleneklerinden kaynaklanan çok güçlü devlet üniversiteleri de var. Ama Türkiye üniversiteyi kıta Avrupa sından almış. Türkiye de bence 1956 da ODTÜ nün kuruluşu bir milattır. Türkiye de Amerikan modeli ile kurulan ilk üniversitedir. 1956 da ODTÜ den bu yana Türkiye de Avrupa modeli ile hiçbir üniversite kurulmamıştır. Var olan bütün üniversiteler de kendilerini er ya da geç Amerikan modeline adapte etmeye çalışmıştır. Bologna süreci diye Avrupa nın 2000 lerde yapmaya çalıştığını Türkiye 1960 lardan bu yana bir süreç içinde gerçekleştirmiştir ve Anglosakson eğitim sistemine yükseköğretimde bir dönüşümü sağlamıştır. Ancak bu dönüşüm büyük ölçüde üniversitelerin iç yapılarıyla sınırlı kalmış ama merkezi sistem tam adapte olamamıştır. Umut ediyoruz ki önümüzdeki dönemde merkezi yapının da değişimiyle üniversiteler gerçekten koşmaya başlayabilirler. 21 Mayıs 2012

E ur newsport Dünya devleri Evyapport ta 1 960 larda yaygınlaşmaya başlayan Konteyner taşımacılığı global olarak geliştikçe ticari masrafları aşağıya çekmek için büyük gemiler yapmak insanlık tarihi açısından önemli bir yönelim olarak karşımıza çıkmaktadır. Hal böyle olunca ticari güzergâhlarda bu büyük gemilerin işlem yapabileceği özelliklerde limanlara olan ihtiyaç artmaktadır. Bu nedenledir ki ülkemizde 2023 hedefleri açıklandıktan sonra liman yatırımlarında gözle görülür artışlar yaşandı. Bugün itibari ile Türkiye ye gelen en büyük gemilerin yanaştığı liman özelliğini, yaptığı yeni yatırımlarla sağlayan Evyapport, demiryolu bağlantısı ile farklı bir kulvarda hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Sektörün bu dinamik yapısını okuyucularımız için özetleyen Evyapport Satış ve Pazarlama Müdürü Barış Yerge, bugün Uzakdoğu dan Evyapport Limanı na karşılıklı direk gemiler kalkmasının hem kuzeydoğu Marmara bölgesi, hem de Türkiye ekonomisi için önemli olduğunu vurguluyor. Dış ticaret rakamlarımızın artışı yaptığınız çalışmalara önemli ölçüde yansıdığını söyleyebilir miyiz? 2023 yılı ihracat hedeflerimiz dikkate alındığında 22 Mayız 2012

mevcut limanların kapasite artışlarını şimdiden planlaması çok önemlidir. Evyapport Limanı olarak yatırımlarımızı bu doğrultuda yapmaya devam etmekteyiz. Türkiye nin parlayan liman bölgesi Türk sanayisine yakınlığı ve elleçlediği tonaj ile Kuzey Doğu Marmara bölgesidir. Diğer taraftan Tekirdağ, Mersin, İzmir ve Karadeniz de bulunan belirli limanlarında gelişeceğini düşünüyorum. Ticaretiniz büyüdükçe buna paralel olarak ülkenize gelen gemilerin boyu da hacmi de artıyor. Bu doğrultuda da yaptığımız yatırımlara yön vermekteyiz. Ancak gemilerin boyutlarının artışına paralel olarak Çanakkale boğaz geçişinde gemi uzunlukları, boğaz köprüleri geçişlerinde ise gemilerin yükselliğinden dolayı sorun yaşanmaktadır. Bunun yanında yeni yapılacak olan İzmit Körfez Geçişi Köprüsü nde de durum farklı değil. Bu açıdan bakarsanız uzun vade de bu gemilerin Kuzey Doğu Marmara ya gelememe olasılığı bizleri endişelendirdiği kadar son kullanıcı müşterilerimiz olan ihracatçıları ve ithalatçıları da endişelendirmektedir çünkü yapılan çalışmalar konteynır gemileri büyüdükçe deniz navlunlarının da aynı oranda düştüğünü göstermektedir. Bahsettiğiniz bu büyüklükteki gemiler limanlarımıza geliyorlar mı? ULCS tipi gemiler şu anda ana ticaret merkezleri arasında çalışmaktalar. Ağırlıklı olarak Batı Avrupa ile Uzakdoğu, Çin arasında hizmet vermekteler. Türkiye ise gelişen bir pazar ve bu gelişen pazarı dikkate alan ticari yapılar artan hacmi karşılama adına büyük gemilerinin rotalarını yavaş yavaş limanlarımıza çeviriyorlar. En büyük örneği de şu anda bize gelen gemidir. Ticaret hacmimiz büyüdükçe büyük gemilerin limanlarımıza uğrak yapma olasılıkları artacaktır. Belirttiğiniz gibi ULCS (Ultra-Large Container Ships) tipi büyük gemiler ülkemize gelirse bu kadar büyük bir yapıyı kaldıracak limanlarımız var mı? Kuzeydoğu Marmara bölgesinde limanımız (EV- YAPPORT) dışında şu anda yok. Bizim rıhtımız 455 metre olmasaydı bugün gelen gemi Evyapport Limanı na da gelemezdi. Buradaki yapınız çok önemlidir; bu büyüklükte bir gemi için gerekli ekipman parkınızın, rıhtımınızın ve derinliğinizin olması şart. Ülkemiz de giderek gelişiyor, ticaret hacmimiz artıyor. Bu durum da limancıların gelişmesini sağlıyor. Bu doğrultuda yaptığınız yatırımlardan bahseder misiniz? Bölgedeki tüm limanlar şu anda kendilerini 2023 yılına göre ayarlıyor. Tüm yatırımlar bu yönde ilerliyor. Biz de rıhtımımızı 455 metreye çıkardık, arka sahamızı güçlendirmek için yatırımlarımız devam ediyor. 25 bin metrekarelik ek arka saha çalışmamız da vardı. Bu çalışmamızı bitirdik. Bugün 455 metrelik rıhtımımız ile yeni büyük gemilerimizi karşılayabilecek potansiyeli oluşturduk. Ayrıca parmak iskelemizi uzatıp genişleterek aynı anda iki büyük gemiyi limana alabileceğimiz yatırımımıza haziran ayında başlıyoruz. 2013 yılının sonuna doğru da limanda yaptığımız çalışmalar ve sonuçlarını göreceğiz. Şu anda Kuzeydoğu Marmara nın hacim olarak birincisi konumundayız. Türkiye de tüm limanlar arasında da 6 sıradayız. Önümüzdeki süreçte de Türkiye nin ve özellikle Ka- 23 Mayıs 2012