ABD NİN IRAKTAN ÇEKİLMESİNİN BÖLGESEL VE TÜRKİYE AÇISINDAN ETKİLERİ



Benzer belgeler
Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

MUSUL OPERASYONU, IRAK IN GELECEĞİ VE TÜRKMENLER KONFERANSI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.11, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

Kerkük, Telafer, Kerkük...

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

Amerikan Stratejik Yazımından...

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

Irak ta Kürt Partileri Arasındaki Rekabet Dinamikleri ve Kerkük Petrolü

Koalisyon Pazarlıkları ve Olası Hükümet Formülleri. Maliki'nin Türkiye Ziyareti ve Irak'ta Yeni Hükümet Kurma Senaryoları

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

SİNCAR KARAÇUK OPERASYONU [SİNCAR KARAÇUK OPERASYONU]

SURİYE SORUNU VE TÜRK DIŞ POLİTİKASINA TOPLUMSAL BAKIŞ *

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

ÜZERİNDEKİ ETKİSİ ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ. No.8, Temmuz 2014 ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ: Bİlgay Duman

Türkiye de Yolsuzlukla Mücadelenin Kurumsal Altyapısı. Dr. Genç Osman YARAŞLI Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanı


İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

5 bin PKK lı ve peşmergeye terör eğitimi

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Irak taki İhtilaflı Bölgelere Yönelik UNAMI Analizi

Temel İlkeler: Genel Organizasyon İlke 1: Kanuni Temel İlke 2: Yönetim İlke 3: Kapsamlı Risk Yönetimi için Altyapı

Zeytin Dalı Harekâtı Suriye DURAP OCAK 2018 Önemli Gelişmeler

Ankara-Bağdat Hattında Musul Operasyonu ve Türkmenler

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

IRAK VE PKK TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLAMINDA TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )


BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

BARACK OBAMA NIN IRAK POLİTİKASI VE TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİNE ETKİLERİ. Iraq Policy of Barack Obama and Its Impacts over Turkish-Iraqi Relations

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı?

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

Tuzhurmatu daki Güç Mücadelesi ve Türkmen-Kürt İlişkileri

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

Irak taki Gelişmeler ve Türkiye (II) Irak ta Bugünkü Durum

Ulusal KBRN Yönetmeliği ve Kurumlar Arası Organizasyon. Dr. Ayça ÇALBAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servis AD, ERZURUM

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Irak ta Siyasi Kriz ve Şii Ulusal İttifakı

IRAK IN GELECEĞĐ VE TÜRKĐYE Yrd.Doç.Dr.Sait Yılmaz*

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

OYUN İÇİNDE OYUN KERKÜK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim OYUN İÇİNDE OYUN KERKÜK ALİ KERKÜKLÜ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM - IRAK TÜRKLERİ 1 / 14

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ IRAK TA İHTİLAFLI BÖLGELERİN DURUMU CURRENT SITUATION OF DISPUTED AREAS IN IRAQ

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

KGAÖ NÜN KOLEKTİF GÜVENLİK SİSTEMİ

ABD'nin Irak Politikaları

(1) ATRG L 268, , s. 1.

ÇIKAR ÇATIŞMASI POLİTİKALARI v1

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Avrupa Birliği Taşkın Direktifi ve Ülkemizde Taşkın Direktifi Hususunda Yapılan Çalışmalar

A.B.D. nin IRAK POLİTİKASI

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

RİSK DEĞERLENDİRMEDE YENİ YAKLAŞIMLAR

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

SURİYE, IŞİD VE ASKERİ OPERASYONLA İLGİLİ SEÇMEN DÜŞÜNCELERİ

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!


Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Türk ve Alman Bak fl Aç s ndan ran daki Geliflimin Güvenlik Politikas Boyutlar

TURAN: KERKÜK Ü IŞİD TEHDİDİNDEN KORUMAk VE ELİMİZDE KALMASI EN ÖNEMLİ HUSUSLARDIR.

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

Terör Örgütü DAEŞ in İstila Stratejisinin Bir Parçası Olarak Su

ÇALIŞANLARIN PATLAYICI ORTAMLARIN TEHLİKELERİNDEN KORUNMASI HAKKINDA YÖNETMELİK

Referandum Sonrası Kerkük ve Tartışmalı Bölgelerin Durumu: Türkiye nin Pozisyonu

İran Nereye Doğru Gidiyor?

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

FMEA. Hata Türleri ve Etkileri Analizi

Türkiye nin Güvenlik Stratejileri Çerçevesinde Irak ve Suriye

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

Afet Yönetimi (INM 476)

Türkiye ve İran arasında 'mantık evliliği'

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜVENLİK RİSKLERİ: SURİYE SORUNU VE TEHDİT DENGESİ

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

TÜRKİYE-SURİYE-IRAK-İRAN DÖRTGENİNDE GELİŞMELER. Developments in the Turkey-Syria-Iraq-Iran Squad. İnceleme. İnceleme >

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Transkript:

ABD NİN IRAKTAN ÇEKİLMESİNİN BÖLGESEL VE TÜRKİYE AÇISINDAN ETKİLERİ E.Tümgeneral Armağan KULOĞLU, Beykent Üniversitesi BÜSAM Danışmanı Giriş ABD nin Irak ı işgalinin üzerinden yedi yıla yakın bir zaman geçmiştir. Yedi yıl önceki durumla bugünkü durum kıyaslandığında dünyada hem siyasi açıdan, hem de ekonomik açıdan önemli sayılabilecek değişikliklerin olduğu görülmektedir. Bu değişiklerin başında, ABD nin tek kutuplu dünyanın tek hâkimi konumunda olmasında hissedilebilir değişimler yaşandığı ve dış politikanın daha çok işbirliğine ve diyalog aramaya doğru kaydığı ifade edilebilir. Ancak bu değişime rağmen ABD nin dünya politikasındaki etkinliğinin, eskisi kadar olmasa dahi devam ettiğini söylemek de mümkündür. Küresel ekonomik krizin de bu durumun oluşmasına etki ettiğini söylemekte yarar bulunmaktadır. ABD nin Büyük Ortadoğu Projesi nin (BOP) önemli bir ayağını teşkil eden Irak ın işgali, hem ABD de, hem küresel alanda, hem de özellikle bölgesel olarak genelde olumsuz etkiler yaratmış, işgalin devamındaki süreç, ülkeleri beklenmeyen durumlarla karşı karşıya bırakmıştır. Mevcut durum itibariyle ülke olarak İran ın, grup olarak da Irak Kürtlerinin kârlı olduğu ifade edilebilir. Gelinen aşamada ilgili ülkeler, etnik ve mezhepsel gruplar, içinde bulunulan durumdan kârlı veya en az zararlı olarak çıkabilmenin veya kârlarını devam ettirebilmenin arayışları içine girmişlerdir. ABD nin çekilme kararı ABD, yapılan son başkanlık seçimlerinden önce açıklanan ve Irak ile aralarında yapılan Irak taki ABD Güçlerinin Statüsü Antlaşması nın (SOFA) gereği olarak Haziran 2009 tarihinde şehir merkezlerinden, 2011 yılı sonuna kadar da Irak tan askeri gücünü çekme kararı almıştır. Obama da başkanlık seçimleri esnasında, iktidara geldiğinde Irak tan ABD askerlerini en kısa süre içinde çekeceğini ifade etmiş ve başkan seçildikten sonra da bunu teyit etmiştir. ABD askerinin şehir merkezlerinden çekilmesi ve buralarda güvenliğin Irak Güvenlik Güçlerine (IGG) devri açıklanan zamanda yapılmıştır. ABD askerlerinin Irak tan çekilme süreci de, henüz fiili bir çekilme olmasa dahi başlamış sayılabilir. Çekilmenin ABD açısından en zararsız ve en uygun bir şekilde nasıl yapılacağı, bu konuda alternatiflerin neler olabileceği, çekilme esnasında ve sonrasında karşılaşılabilecek risklerin neler olabileceği ve bunları önlemek için neler yapılması gerektiği konusunda ABD düşünce kuruluşu RAND Corporation tarafından inceleme yapılmış ve bu konuda Ağustos 2009 da bir rapor yayımlanmıştır. Raporda muharip kuvvetlerin 12, 16 veya 32 ay içinde çekilmesi alternatiflerinin analizi yapılmış ve buna paralel olarak lojistik hususlar incelenmiştir. Alternatiflerde göz önünde bulundurulan husus, Obama nın da işaret ettiği gibi, ABD güçlerinin Ağustos 2010 dan itibaren muharebe 1

operasyonları sürecinden, danışmanlık ve yardım sürecine geçmesi olarak belirlenmiştir. Ancak bu alternatif arayışları, çekilmenin ayrıntıları olup, genel duruma etki edecek hususlar olarak nitelendirilmemektedir. ABD nin bir noktada resmi düşünce kuruluşu sayılabilecek olan RAND Corporation tarafından yayımlanan raporda belirtilen hususlar esas alınmak suretiyle yapılan değerlendirmeler müteakip maddelerdedir. Bu konuda Anthony Cordesman ve Adam Mausner tarafından Ağustos 2009 da, CSIS tarafından da 07 Ekim 2009 da da aynı konuda yayımlanmış raporlar da bulunmaktadır. Çekilmenin icrası Düşünce kuruluşları tarafından yapılan analizler, açık kaynaklardan elde edilen bilgiler, ABD tarafından yapılan açıklamalar ve ORSAM tarafından gerçekleştirilen alan çalışmaları sonucunda 2009 yılı sonu ile 2010 başı arasındaki bir dönemde 5.000 kadar bir muharip gücün Irak tan çekileceği anlaşılmaktadır. Irak ta, seçim kanunun çıkmasına bağlı olarak, muhtemelen Ocak 2010 da yapılacak genel seçimler ve seçimler sonrasında ortaya çıkacak iç politika ve güvenlik konularına bağlı olarak Nisan 2010 tarihinden başlamak üzere 2010 yılı sonuna kadar 50.000 kadar bir muharip gücün daha Irak tan çekilebileceği değerlendirilmektedir. Ancak seçimlerden sonraki durumun bu sürece etki edeceğini de düşünmek gerekir. 2011 yılında da çekilmenin devam edeceği ve 2011 yılı sonuna kadar muharip güçlerin tamamının, idari ve lojistik destek birliklerinin de önemli bir kısmının çekileceğini ifade etmek mümkün olabilmektedir. Sonuçta 2012 yılından itibaren Irak ta 30.000 kadar personeli olan idari ve lojistik ABD birliklerinin kalacağı anlaşılmaktadır. Bu iki yılı aşkın sürede icra edilecek çekilme işleminde, ABD askerlerinin Irak ta bir yıllık rotasyonlarla görev yapması durumunun da göz önünde tutulmasına devam edileceğini de dikkate almak gerekmektedir. Seçim sonucunda, istikrar ve güvenliğin tehlikeye düşmesi söz konusu olduğunda, çekilme planında bazı değişikliklerin yapılması da imkan dahilinde görülmektedir. Çekilme ve çekilme sonrasında istikrar ve güvenlik ABD nin Irak tan çekilmesi ve sonrasında öncelik önem verdiği en önemli konu, Irak taki iç istikrarın daha da düzelmesi ve devam etmesi, toprak bütünlüğünün korunması, komşu ve ilgili ülkelerin bu istikrar ve güvenliği tehlikeye atacak girişimlerde bulunmasının önlenmesidir. Özellikle iç istikrarın sağlanmasında Irak Güvenlik Güçleri nin (IGG) rolünün önemli olduğu düşünülmektedir. Irak Güvenlik Güçleri (IGG) Yaptığımız incelemede IGG nin 250.000 kadar askeri kuvvetten, 400.000 kadar da çeşitli polis, iç, petrol ve sınır güvenlik unsurlarından meydana geldiği anlaşılmıştır. Bugüne kadar IGG ye bağlı 150.000 kadar asker, ABD kuvvetleri tarafından eğitilmiş olup, kalan 100.000 kadarının da eğitilmesine devam edilmektedir. Eğitilen IGG ler şehir merkezlerinde ABD kuvvetlerinin yerini almış durumdadır. Eğitimin, 2011 den sonra da Irak ta kalan ABD unsurları tarafından devam ettirilmesi planlanmaktadır. Diğer iç güvenlik güçlerinin de yarısından 2

fazlasının eğitilmiş olduğu, kalanının da eğitilmesine devam edildiği tespit edilmiştir. Yine iç istikrar için Güvenlik Şirketlerince oluşturulan Özel Güvenlik Kuvvetlerinden de büyük çapta yararlanılmaktadır. Edinilen bilgiye göre Özel Güvenlik Güçlerinin mevcudunun 100.000 ulaştığı anlaşılmıştır. Çekilme ve sonrasında karşılaşılabilecek riskler ve tehditler ABD askerlerinin çekilmesi ve çekilme sonrasında ABD güçlerine karşı olabilecek doğrudan tehditler ve bunların istikrar ve güvenliğe etkileri önem arz etmektedir. ABD güçleri, çekilme esnasında ve sonrasında radikal grupların ve teröristlerin muhtelif saldırıları ile karşılaşabileceklerdir. Bunların bölgede ve ülkede kaos çıkarmak veya ABD güçlerini taciz etmek ve bu durumdan yararlanarak politik güç elde etmek maksadıyla yapılması muhtemeldir. Çekilme iç dinamikler açısından önemli olmakla birlikte, dış dinamikler açısından da önem arz etmektedir. Çekilme ve çekilmeden kaynaklanabilecek gelişmeler özellikle, etki önem sırasına göre bölgesel aktörler olan, Türkiye, İran, Suriye ve S.Arabistan ı etkileyebileceği gibi, aynı zamanda bu ülkeler, çekilmeyi de etkileyebilecek kapasitededirler. İsrail in etkilenmesi de dikkate alınabilecek nitelikte görülmektedir. Ürdün ve Kuveyt in çekilme sürecine kolaylaştırıcı bir katkısının olacağı, risk teşkil etmeyeceği, ancak mülteci konuları açısından gündemde olabilecekleri değerlendirilmektedir. Çekilmede bölge ülkelerinin Irak üzerindeki etkisi ABD nin çekilmedeki zaman planlama alternatifleri, bölgesel aktörleri fazla ilgilendirmemektedir. Önemli olan çekilme esnasında ve sonrasında olabilecek gelişmeler ve ABD nin Irak la ilişkisinin hangi esaslar dâhilinde devam edeceğidir. Bölgesel aktörlerin hedefi ve Irak a olan ilgisi, Irak taki gelişmeleri etkileme kapasitelerini arttırmaktan geçmektedir. Bu aktörler, kendilerine yakın olarak nitelendirdikleri grupların, Irak ın geleceğinde alacakları rolü önemsemektedirler. İsrail ise, kendi güvenliği açısından İran ın oynayacağı rol ve petrol başta olmak üzere ticari konular ile ilgilenmektedir. Bölgesel aktörler ve bunların Irak içindeki yandaşları, Arap-Kürt gerginliği, Sünni direnişi, Şii saldırıları ve bir bölünme karşısında nasıl hareket edeceklerinin hesaplarını yapmakta, etkili olma, mal, mülk ve petrol açısından kazançlı çıkabilme, en azından gelişmelerden zararlı çıkmamanın yollarını aramaktadırlar. Çekilmede Kürt konusu önemli, hatta tehlike olarak nitelendiriliyor Raporda, çekilme esnasında ve sonrasında en önemli sorunun Kürlerin stratejik düşüncelerinden kaynaklanacağı değerlendirilmektedir. Kürtlerin, güçlü nitelikte otonom bir Kürdistan oluşturmayı, Irak merkezi yönetiminde, politikasında ve güvenlik konularında da aktif olmayı strateji olarak benimsedikleri bir gerçektir. Bu durumun, kuzeyde Barzani Yönetimi, Irak genelinde de Talabani nin tutumu ile sağlandığı anlaşılmaktadır. Ancak merkezde Maliki yönetiminin etkisi arttıkça, Kürtlerin merkezdeki etkinliği azalmaktadır. Ocak 2010 genel seçimleri sonucunda, bir Şii-Sünni koalisyonunun oluşması halinde bu gücün daha da azalacağı, hatta yok denecek bir seviyeye gerileyeceği düşünülmektedir. Böyle bir durum, Kürtlerin 3

Kerkük üzerindeki iddialarını ve kontrol arzusunu zayıflatacaktır. Bu nedenle Kerkük te etkili olabilmek için arazi satın aldıkları ve halk üzerinde korku yarattıkları gözlemlenmektedir. Kürt yönetiminin Kerkük ü topraklarının içine alması gibi, Irak Anayasasında öngörülenin ötesinde avantaj elde etmeye kalkmaları halinde Kürtlerle diğer bütün gruplar arasında gerginlik çıkması kaçınılmaz olacaktır. Hatta bu durum çekilme konusunun dışında da geçerliliğini muhafaza etmektedir. Bu bağlamda Kürt grupların uyarıldığı ve Türkiye nin de devreye sokularak, Irak ın en istikrarlı bölgesi olan kuzeyde bir sorun istenmediği düşünülmektedir. Ayrıca Türkiye nin Irak ın her kesimiyle ilişki kurmasının, Irak ta yaşayan gruplar arasında dengenin sağlanması açısından önemli olduğu değerlendirilmektedir. Çekilmenin Türkiye açısından etkisi Raporda; Türkiye nin, Irak ın toprak bütünlüğü sağlayan, bağımsız bir Kürt hareketini önleyen güçlü bir merkezi hükümetten yana olduğu, bağımsız bir Kürt devletinin, Türkiye deki ayrılıkçı hareketleri arttıracağı gerekçesi ile Türkiye tarafından bir tehdit olarak görüldüğü, Türkiye nin iç ve dış politikasının da bu yönde olduğu ifade edilmektedir. PKK terörü de ayrılıkçı bir terör örgütü olarak görülmekte ve bu kapsam içinde mütalaa edilmektedir. Türkiye, PKK sorunu için, başlangıçta kuzeydeki yönetim ile temas etmek istememiştir. Böyle bir davranışın, onun devlet gibi algılanması, dolayısı ile bağımsızlığını kabullenme anlamına geleceğini düşünmüştür. Görüşmelerin, resmi nitelikte olmasa da başlamış olduğu raporda yer almaktadır. Ancak raporda bu görüşmelerin ve Irak ın kuzeyi ile olan ilişkilerin hangi şartlarda başladığı göz ardı edilmiştir. Bunu hatırlamakta yarar görülmektedir. Hatırlanacağı üzere 2007 yılı içinde artan ve büyük zayiat verdiren terör olayları neticesinde Türkiye deki kamuoyu tepkisi çok yükselmiş ve sınır ötesi operasyon yapılması zaruri hale gelmiştir. 5 Kasım 2007 tarihindeki Erdoğan-Bush görüşmesinde, Türkiye nin kendi karar ve inisiyatifi ile yapacağı bu harekâttan ötürü ABD ile iyi olmayan ilişkilerin daha da bozulacağı, bu nedenle operasyonun sağlanacak mutabakat çerçevesinde yapılmasının her iki ülkenin de menfaatine uygun olacağı değerlendirilmiştir. ABD de, Türkiye nin kendi inisiyatifi ile vereceği kararla operasyon yapmasının, kendisini de zor durumda bırakacağını düşünmüş ve konuyu, siyasi ortama taşıyabilecek bir imkân ve Türkiye de gittikçe bozulan ABD imajını düzeltmek için bir fırsat olarak kullanılabileceği kanaatine varmıştır. Sonuçta ABD, Türkiye nin önemli tehdit algılamalarından olan PKK bölücü terör örgütü ile sınır ötesindeki mücadelesine, Irak ın kuzeyindeki yerel yönetimi kabullenmesi ve onunla iletişim kurması, iyi ilişkiler oluşturması ve muhatap olarak kabul etmesi karşılığında müsaade etmiş ve yardımcı olmaya başlamıştır. Türkiye nin Irak ın kuzeyi ile ilişkileri, halen resmen olmasa da, çeşitli şekillerde devam etmekte ve özellikle ekonomik ilişkilerin boyutu gittikçe artmaktadır. Irak petrollerinin Yumurtalık Boru Hattı ile Ceyhan a ulaşması ve buradan dış pazara açılmasında menfaat birliği olduğu, PKK terörünün bunu engelleme olasılığının bulunduğu raporda yer almaktadır. Türkiye nin ABD nin 4

Irak tan çekilmesine destek verdiği de ifade edilmektedir. Ancak çekilmenin koordineli olması, bölgesel ve sektörel şiddete veya Irak Kürtlerinin siyasi etkisinin artmasına sebep olmaması üzerinde durulmaktadır. Irak ın entegre yapısının korunması gerektiği, merkezi otoritenin güçlü olması, Kürt milliyetçiliğinin güçlenmemesi ve bağımsız bir Kürt devletinin oluşmasının da önlenmesi gerektiği de belirtilmektedir. Özellikle Türkiye nin Irak ın kuzeyine müdahalesinden çekinilmekte ve buna sebebiyet verecek gelişmelerin önüne geçilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Provoke olmadığı takdirde Türkiye nin bir askeri müdahalede bulunmayacağı, bunda önemli faktörün terör örgütü PKK ve Irak ın kuzeyindeki yönetimin davranışlarının belirleyici rol oynayacağı düşünülmektedir. Irak a komşu ülkelerin müdahale olasılığı Komşuların Irak a müdahalesinin gerekçesinin, Türkiye için Kürt konusu, İran, Suriye ve S.Arabistan için Kürt konusundan ayrı olarak kültürel olacağı raporda yer almaktadır. Türkiye nin müdahale riskini azaltmak için Kürt ayrılıkçı hareketinin önlenmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır. Türkiye nin Kürt iddialarının ve faaliyetlerinin artmasının Türkiye ile İran ı birbirine yaklaştıracağı, Suriye nin de desteği ile üç ülkenin ortak tehdide karşı birlikte hareket edebileceği ifade edilmektedir. ABD nin politikasının PKK riskini azaltmak için Türkiye ile işbirliği yapmak üzerine oturtulduğu açıklanmaktadır. Ortadoğu nun, çekilmeden sonra da bu ABD ninülkenin bir numaralı konusu olmaya devam edeceği, muhtemel olaylardan önemli bir kısmının, buna İran ın etkisi de dahil olmak üzere, ABD nin çekilmesinden bağımsız olabileceği belirtilmektedir. IGG nin güçlü bir duruma getirilmesi ve tarafsız hareket etmesinin, Sünni komşularının özellikle S.Arabistan ve Ürdün ün, müdahale riskini azaltmakta olduğu, hatta bu durumun muhtemel bir Türk müdahalesinin askeri olmaktan çok, daha siyasi olmasını da sağlayabileceği ifade edilmektedir. Irak içindeki uzlaşmanın, ABD nin çekilmesinden çok daha önemli olduğu açıklanmaktadır. Irak ın ABD ile yakın bir müttefik olması halinde İran ın, Irak ta daha aktif olmasının beklendiği üzerinde durulmaktadır. ABD nin Irak tan çekilmesi, bölgesel müttefikler ile politikalarını geliştirmesi ve güçlendirmesini zaruri kıldığı, komşu ülkelerin kendi ülkelerindeki azınlıkların durumlarını reformlarla düzeltmesi ve Iraklı mültecilerin de yaşamlarını iyi şartlarda sürdürmesinin sağlanması gerektiği raporda açıklanmaktadır. En tehlikeli dış tehdidin, ABD nin çekilmesi safhasında, Irak ın istikrarının, ABD-İran gerginliğinin artmasından dolayı bozulması olduğu belirtilmekte, düzenli ve başarılı bir çekilmenin ABD-İran ilişkilerinin durumuna bağlı olduğu değerlendirilmektedir. Bu nedenle nükleer tansiyonun yükselmesinin çekilmeyi riskli hale getireceği üzerinde durulmaktadır. Bölgede yeni bir güvenlik politikasının yaratılmasının, çekilmenin ve sonrasının riskini azaltacağı, konunun İsrail in güvenliği ile de ilgili olduğu ortaya konmaktadır. 5

Bu değerlendirmeden hareketle ABD nin, Irak tan çekilme sürecinde İran ile ilişkilerini daha fazla gerginleştirmeyeceği ve nükleer konusundaki görüşmelerde yumuşama gösterebileceği düşünülmektedir. Arap-Kürt çatışması riski Raporda, Kürt yönetiminin hedefinin, daha fazla otonomi ve topraklarını genişletmek olduğunun ABD tarafından da bilindiği ve teyit edildiği ifade edilmektedir. Bu durumun, çekilme esnasında ve sonrasında çeşitli çatışmalara sebebiyet vereceği, Kerkük ve tartışmalı bölgelerin gelecekteki statüsünü, dolayısı ile Irak ın istikrarını, toprak bütünlüğünü ve yapısını tehlikeye sokacağı da açıklanmaktadır. Halen peşmerge güçlerinin bazı bölgelerde kontrolü ele geçirmeye çalıştığı, Kürt yönetiminin daha fazla otonomi, daha fazla toprak ve petrol sahasını ele geçirmek için tartışmalı bölgelerde merkezi gücün otoritesini zorladığı ve zayıflatmaya çalıştığı belirtilmektedir. Kürt yönetiminin Irak tan ayrılmasının, Irak ın kuzeyindeki Kürt bölgesi dışında yaşayan Kürtleri, özellikle birlikte yaşadıkları Araplar tarafından yapılacak bir etnik temizlik tehdidi ile karşı karşıya bırakma riskinin olduğu üzerinde durulmaktadır. Türkiye, İran ve Suriye nin kesinlikle bağımsız bir Kürt Devleti ne karşı olduğu net bir şekilde ortaya konmaktadır. Böyle bir durumun gerçekleşmesi halinde Türkiye nin, muhtemelen de İran ın bir sınır ötesi harekât yapabileceği ve bu durumdan ABD yi de sorumlu tutacakları ifade edilmektedir. Bu durumda ABD- Türkiye ilişkilerinin ciddi hasar göreceği, İran ve Suriye ile yakınlaşma anlayışının da sona ereceği ifade edilmektedir. Arap-Kürt gerginliğinin, doğrudan ABD personeli üzerinde direkt tehdit yaratmasa dahi, IGG nin çatışmanın içinde olacağı ve IGG-peşmerge çatışmasının çıkabileceği değerlendirilmiştir. Tartışmalı Bölgelerin önemi Tartışmalı bölgeler, çatışmanın önemli bir sebebi olarak görülmektedir. Yaptığımız incelemede tartışmalı bölgeler, bu bölgelerin sağladığı menfaatler ile bunların bölge ve istikrar açısından önemi aşağıda açıklanmıştır. Irak ın kuzeybatısında Musul vilayetinden başlayarak doğusunda İran sınırındaki Diyala Vilayeti ne kadar uzanan, Iraklı Kürtlerin kendi bölgesel yönetimlerine dâhil etmek istedikleri bölgedir. Kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanan bir kuşak gibi olan bu bölgede Musul vilayetinin yaklaşık yarısı (Mahmur, Sincar, Telafer, Telkeyf, Şeyhan, Şikhan, Akra, Hamdaniye), Kerkük ün tamamı, Selahaddin in kuzeydoğusundaki Tuzhurmatu ve Diyala vilayetininin kuzeyi ve doğusu (Hanekin, Karatepe, Hemrin) gibi yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bu bölgeler, idari olarak Irak merkezi hükümetinin kontrolünde olmasına rağmen kuzeydeki Kürt yönetimi kendi idari sınırları içindeki Duhok, Süleymaniye ve Erbil e bu bölgeleri de eklemek istemektedir. Irak Anayasası na göre kabul edilmiş olan Kürt yönetiminin sınırları dışında kalan bu yerlerin bir kısmında halen fiili olarak Kürt grupların hâkim olduğu, ya da etkinlik sağladığı söylenebilir. Bölgede 6

Kürtler, Araplar, Türkmenler ve Şabaklar karışık olarak yaşamaktadır. Bölge dinsel açıdan da karmaşık bir yapıya sahiptir. Çoğunluğu Sünni olan bölgede Hıristiyanlar, Yezidi dinine bağlı olanlar ve Şiiler de bulunmaktadır. Tartışmalı bölgelerin özellikleri 1. Irak ın parçalanması halinde Kürtlerin Irak tan koparmak isteyecekleri toprakları kapsamaktadır. 2. Bu bölgelerde Kürtlerin amaçlarına ulaşması halinde Iraklı Kürtlerin gelirleri, nüfusları, coğrafyaları ciddi bir artış gösterecektir. 3. Anılan bölge Irak ın kuzey bölgesindeki önemli petrol yataklarının tamamını içine almaktadır. 4. Irak ta Türkmenlerin önemli bir kısmı bu bölgede yaşamaktadır. 5. Irak ın parçalanmasına neden olacak çatışmaları alevlendirme potansiyeli taşımaktadır. Türkiye açısından bu bölgelerin ayrıca aşağıda belirtilen önemi de bulunmaktadır 1. Kurulabilecek bir Kürt devletinin sınırları bu bölgeden geçme olasılığı yüksektir. Kürtlerin bu bölgelere doğru genişlemesi Kürt devletinin daha güçlü olmasına dolayısıyla tehdit yaratma kapasitesinin artmasına neden olacaktır. 2. Önemli petrol ve gaz rezervleri barındıran bölgenin uluslararası petrol mücadelesinin merkezlerinden birisi haline gelmesi olasıdır. 3. Özellikle son dönemde anılan bölgede Türkmenlere yönelik saldırılarda artış yaşanmakta olup bölge, Türkmenlerin can ve mal varlığının korunması açısından önemlidir. 4. Anılan bölge, Irak ta etnik çatışmanın büyümesi ve ülkenin parçalanmasına neden olabilmesi açısından ve Kerkük ü de içine alması açısından önemlidir. ABD açısından önerilen tedbirler RAND Corporation ın raporunda; 2011 yılı sonunda ABD askeri gücünün Irak tan çekilmesinden sonra, Araplarla Kürtler arasında (IGG ile Peşmerge güçleri arasında) BM Barış Gücünün ve/veya askeri gözlemcilerinin yerleştirilmesi, çatışmayı önleyici bir tedbir olarak düşünülmektedir. Bu düşünce, çatışma ihtimaline karşı BM nin devreye girmesi için çalışmalar yapılmasını gündeme getirmektedir. Kürt bölgesinin statüsünü muhafaza etmesi, bulunduğu yerde kalması, Kürt yönetimine de BM ile koordineli bir iletişime girmesi konusunda ABD tarafından baskı yapılması tavsiye edilmektedir. Irak ın ABD Büyükelçiliğinin durumu yakından takip etmesi önerilmektedir. ABD nin Kürt yönetimi ile ilgili stratejinin Türkiye ile ve hatta mümkün olursa İran ve Suriye ile de koordine edilmesinin yararlı 7

olacağı ifade edilmektedir. İstikrarı ve güvenliği en fazla tehdit edecek konunun Kürt hareketleri olduğu ve bunun, ABD açısından önemsendiği anlaşılmaktadır. Türkiye nin Irak ın kuzeyine operasyon yapma durumu Raporda, TSK nın ve milliyetçilerin baskısı sonucunda, Türk hükümetinin, PKK nın gücünün ve etkisinin zayıflatılması, aynı zamanda Kürt yönetiminin baskı altında tutulması, yönetimin kendi bölgesinde kontrol altına alınması, Kürt yönetiminin terör örgütü PKK ya olan desteğinin kesilmesi ve bölgesel Kürt yönetiminin Kerkük ü ilhak etmesinin önlenmesi maksadıyla, Irak ın kuzeyine askeri harekât icra etmesine karar verebileceği ifade edilmektedir. Ayrıca Türkmen nüfusunun korunmasının da bu harekâta sebep teşkil edebileceği belirtilmektedir. Böyle bir durumun önlenmesi için Türkiye ye geniş çaplı bir askeri operasyondan kaçınmasının empoze edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Türkiye nin, böyle bir harekât yapması halinde, ABD-Türkiye ilişkilerinin kötüleşeceği, Türkiye nin menfaatlerinin zedeleneceği, AB ile olan ilişkilerinin de tehlikeye gireceği yönünde bilgilendirilmesi önerilmektedir. Sonuç ve değerlendirme ABD, Irak tan askeri gücünü çekme kararı almış ve çekilme hazırlıklarına başlamıştır. Irak ta arzu ettiği sistemi tam olarak kuramamış ve yerleştirememiş ise de, ABD nin, Irak taki ve Ortadoğu daki siyasi, ekonomik ve sosyal menfaatlerini koruyabilecek asgari yeterli seviyede bir düzeni gerçekleştirdiği sonucuna vardığı ifade edilebilir. ABD nin Afganistan konusuna gereken önemi ve desteği verebilmesi için bir şekilde Irak taki yükünü azaltması gerektiğini söylemek mümkündür. Halen ABD açısından en önemli konu, Irak taki istikrarın bozulmaması, güvenliğin tehlikeye girmemesidir. Güvenlik konusunda IGG ye büyük işler düştüğü, güvenliğin etkili olarak sürdürebilme kapasitelerinin, eğitimlerine devam edilmesine, bütünlük ve disiplinlerini muhafaza etmelerine, tarafsız davranışlarını sürdürmelerine bağlı olduğu kıymetlendirilmektedir. Bu konu özellikle iç istikrar ve güvenlik açısından büyük önem arz etmektedir. Irak ın kuzeyinde oluşturulan otonom Bölgesel Kürt Yönetimi nin şimdilik mevcut statüsünü muhafaza etmesi, Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin ABD menfaatlerine uygun, ancak sorun yaratmayacak şekilde bir çözüme kavuşturulmasının ABD açısından önemli görüldüğü tespit edilmiştir. Çekilme esnasında ve sonrasında iç dinamikler açısından çıkabilecek sorunlar ile bunlarla bağlantılı veya bağlantılı olmadan ilgili ülkelerden gelebilecek müdahalelerin önlenmesi için tedbirler alınması gerektiği üzerinde durulmuş ve 8

özellikle Kürt konusunun riskli olduğu belirtilmiştir. Bu konuda başta Türkiye nin olmak üzere İran ve Suriye nin etkisi incelenmiştir. Özellikle Arap-Kürt çatışmasının istikrar, güvenlik ve toprak bütünlüğünün korunması açısından tehlikeli olduğu üzerinde durulmuş ve önlenmesi için BM katkısının da düşünülmesi gerektiği açıklanmıştır. Rapor henüz yayımlanmamışken Temmuz 2009 sonunda ABD Büyükelçiliği tarafından, ABD Dışişleri Bakanlığı, Siyasi ve Askeri İşlerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı nın Ankara ya gelişi nedeniyle tertiplenen kısıtlı katılımlı bir öğle yemeğinde, sorduğum bir soruya ABD Büyükelçisi nin verdiği cevaptan konunun, Türkiye açısından nasıl görülmesi gerektiği ve ABD açısından nasıl nitelendirildiği anlaşılmıştır. ABD Büyükelçisi, bir Arap- Kürt çatışmasında esas sorumlu organizasyonun BM olması gerektiğini, bu konunun esas olarak komşu ülkelerin ve özellikle Türkiye nin sorunu olduğunu belirtmesi dikkate değer bulunmuştur. Türkiye vurgusunu yapmasının sebebini de; Türkiye nin Irak ın kuzeyi ile ilişki içinde olduğu, bu ilişkinin ekonomik boyutlarının, inşaat şirketlerinin, petrol arama şirketlerinin, diğer sanayi şirketlerinin faaliyetlerinin ve ticaretin çok arttığı, Yumurtalık Petrol Boru Hattı nın çalışmaya başladığı, Nabucco projesinde bu bölgeden gaz bağlantısının da söz konusu olduğu, çatışmada bunların zarar göreceği, bu nedenle Türkiye nin zarar görmemesi için çatışmayı önleme konusunda tedbirler alması şeklinde ifade etmiştir. ABD nin, Türkiye nin Irak ın kuzeyindeki yönetimle ilişki içinde olmasındaki ısrarının bir sebebinin, Türkiye yi bu konuda bağlamak olduğu kıymetlendirilmiştir. Bir Arap-Kürt çatışmasının önüne geçmek için oluşturulması düşünülen BM Barış Gücü ve gözlemcilerinin yapısı söz konusu olduğunda, bu oluşum içinde Türkiye nin de yer alması, hatta komutayı deruhte etmesi, menfaatlerimiz açısından üzerinde durulması gereken bir konu olacaktır. Türkiye nin müdahalesinin; PKK terörünün tırmanması, Kerkük ün Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından ilhakı, Irak ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulması ve Türkmenlerin katliama maruz kalması durumlarından biri veya birkaçının gerçekleşmesi halinde olabileceği ABD tarafından değerlendirilmiştir. Bağımsız Kürt devleti ilanının Türkiye ile birlikte İran ve Suriye nin de müdahalesini gündeme getirebileceği ifade edilmiştir. Bu durumun önlenmesi için bir taraftan Kürt Yönetimi üzerinde baskı kurarken, diğer taraftan ilgili ülkelerin de ikna edilmesi, hatta ikaz edilmesi de önerilmiştir. Mevcut durum incelendiğinde, Türkiye nin yapabileceği her türlü müdahalede PKK konusunu kullanacağı gerekçesi ile ABD tarafından PKK konusunun gündemden düşürülmesinin önem arz ettiği ortaya çıkmıştır. Öncesinde, Irak ın kuzeyine zarar vermemek ve bu yönetimle iyi ilişkiler içinde olmak kaydı ile PKK terörüne karşı yürütülmesi ön görülen ortak mücadele (istihbarat paylaşımı ve hava sahasının açılmasından öteye gitmemiştir), şimdi PKK nın tasfiye edilmesi sürecine dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede Obama nın Türkiye ziyaretinde 9

TBMM de yaptığı konuşmada belirtilen hususlar da dikkate alınarak gündemdeki Kürt açılımı/demokratik açılım keyfiyetinin bu düşünceden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Ayrıca bilinmesine rağmen, bugüne kadar yapılmayan ve PKK nın tasfiyesinde çok önemli rol oynayacak olan finans kaynaklarının kesilmesine imkân yaratacak uyuşturucu konusunda ABD nin 14 Ekim 2009 da aldığı tedbirler dikkate değerdir. Buna göre PKK nın lider konumundaki şahıslar uyuşturucu kaçakçısı olarak ilan edilmiş ve ABD deki mal varlıklarına el konmuştur. Bu durum ABD nin, olayları kendi çıkarlarına göre yönlendirdiği, uygulamaları Türkiye yi düşünerek değil, kendi çıkarlarını düşünerek yaptığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Çok geç de olsa, ABD kendi menfaatini ve beklentilerini düşünerek de yapsa, ABD nin aldığı tedbir, terörün önlenmesine yardımcı olması açısından Türkiye nin de menfaatinedir. Ancak PKK terörünün, teröristlerle ve bölücülerle pazarlık yaparcasına dolaylı da olsa görüşmelerle, dönüşü mümkün olmayan ayrılıkçı hareketlere imkân yaratacak ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin kuruluş felsefesine ters düşen tedbirlerle önlenebileceğinin düşünülmesinin Türkiye ye zarar vereceğinin bilinmesinde de zaruret bulunmaktadır. ABD nin kurmaya çalıştığı düzen bozulmasın diye Türkiye tarafından gerçekleştirilmesi düşünülen uygulamalar, Türkiye nin aleyhine olmamalıdır. Müttefiklik anlayışı da bunu gerektirir. İran ın müdahalesinin önlenmesi için ABD nin, bu ülkedeki nükleer çalışmaların üzerine şimdilik tam olarak gitmeyerek İran ile geri dönülemeyecek bir gerginlik içine girmemeye özen gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu durumun da Türkiye tarafından dikkate alınmasında fayda mütalaa edilmektedir. Aynı şekilde ABD nin Suriye ile diyalog arayışlarını da bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Türkiye nin komşularıyla iyi ilişkiler kurma yönündeki politikaları, tavizkâr bir duruma girmediği takdirde Türkiye nin menfaatinedir. Bu çerçevede Suriye, Irak ve İran ile yürütülmekte olan karşılıklı yakınlaşma ve işbirliğini arttırıcı temaslar dikkat çekicidir. Türkiye-Suriye ilişkileri gelişmektedir. Türkiye nin Irak ile ilişkileri gittikçe olumlu yönde artmaktadır. İran ile ilişkiler, birçok konuda ilerleme kaydetmiştir. Türkiye nin bu faaliyetleri kendi inisiyatifi ile yaptığı ve bunların Türkiye ye menfaat sağladığı bir gerçektir. Ancak diğer bir gerçek de, bu ilişkilerin bazılarının açıktan, bazılarının da dolaylı veya örtülü olarak ABD tarafından desteklenmesidir. Bunun ABD tarafından desteklenmesinin sebebinin; ABD nin Irak tan çekilmesi ve sonrasında dışarıdan olabilecek müdahalelerin önlenmesinde Türkiye nin, Suriye, Irak ve İran ile işbirliği ve iyi ilişkilerinden dolayı başat rol oynanmasının ABD tarafından düşünülmesinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Hatta Türkiye nin bölgede beğenilmesi, takdir toplaması ve prestij kazanarak bu rolü etkin olarak gerçekleştirebilmesi için, bölgede var olan Yahudi aleyhtarlığı yönünde hareket etmesinin uygun olacağı düşünülmüş ve kapsamda İsrail İle olan ilişkiler zayıflamış ve gerginleşmiştir. Bu yeni gelişmenin ideolojik olmasının yanında, uygulanması düşünülen politikanın bir gereği olarak gerçekleştirildiğini ve bunun da örtülü bir bilgilendirme dahilinde yapıldığını ihtiyatlı 10

olarak ifade etmek de yanlış olmayacaktır. Ancak bunun, geleceği düşünerek denge noktasının kaçırılmaması da gerekli görülmektedir. ABD nin askeri olarak çekilmesi bir noktada bölgedeki ve Irak taki askeri etkisini azaltsa da, kurmuş olduğu üsler, bırakacağı lojistik ve idari unsurlar, danışmanlar ve çoğu ABD şirketi olan Özel Güvenlik Kuvvetleri ile fiziki etkisinin yanında siyasi etkisini de devam ettireceği değerlendirilmektedir. Türkiye nin dış politika ve güvenlik konularında, yukarıda açıklanan ve değerlendirilen konuları dikkate almasında fayda mülahaza edilmektedir. 11