21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU



Benzer belgeler
21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Mart

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

EKONOMİK GELİŞMELER Mayıs

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2011 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EKONOMİK GELİŞMELER Nisan

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

AYLIK İSTİHDAM DEĞERLENDİRMELERİ

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

Mevsimlik Çalışma Arttı, İşsizlik Azaldı: Nisan, Mayıs, Haziran Dönemi

İŞGÜCÜ PİYASASI ARAŞTIRMASI AĞRI İLİ SONUÇ RAPORU

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

İŞGÜCÜ PİYASASI ARAŞTIRMASI BATMAN İLİ SONUÇ RAPORU

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2010 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2016 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ 2006 NÜFUS VE KONUT SAYIM SONUÇLARINA GÖRE REVİZE EDİLMİŞ EKİM 2004 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI.

EKONOMİK GELİŞMELER Aralık

TRAKYA BÖLGESİ KADIN İŞGÜCÜ ANALİZİ

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2009 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2014 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2012 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2017 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2015 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2013 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2006 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül)

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2007 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

Denizli Sanayi Odası Genel Görünüm Anketi Nisan 2014 DSO

tmmob makina mühendisleri odası

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2005 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ

EVLET PLANLAMA ÖRGÜTÜ EKİM 2008 HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ SONUÇLARI

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak 2014

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

T.C. KALKINMA BAKANLIĞI İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELERİN MAKRO ANALİZİ

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER)

08 Kasım Ankara

EKONOMİK GELİŞMELER Mart

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

Siirt İli İşgücü Piyasasında Nitelikli İşgücü İhtiyacı ve Mesleki Eğitim by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

Grafik 9 - Lise ve Üzeri Eğitimlilerin Göç Edenler İçindeki Payları. Kaynak: TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ NİSAN 2013 (SAYI: 23) I. SON BİR YILDA İŞGÜCÜ PİYASASINDAKİ GELİŞMELER (OCAK 2013 İTİBARİYLE) a. İŞGÜCÜ KOMPOZİSYONU:

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

İSTATİSTİKLERİ MEHMET ÖZÇELİK

572

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

İŞGÜCÜ VE İSTİHDAM Demografik Fırsat Penceresi

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

TÜRKİYE DE 2013 YILINDA ENFLASYON YEŞİM CAN

TR83 Bölgesi nde Ar-Ge ve İnovasyon ile Yenilenebilir Enerji Anket Sonuçları

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat 2014

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ YILLIK 2014 (SAYI: 32)

RAKAMLARLA KONYA İSTİHDAMI FEYZULLAH ALTAY

AYDIN TİCARET BORSASI

DIŞ TİCARET BEKLENTİ ANKETİ ÇEYREĞİNE İLİŞKİN BEKLENTİLER

Tablo Yılında İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması Düzey-1 e göre Bireylerin Bilgisayar ve İnternet Kullanım Oranı

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

AYDIN COMMODITY EXCHANGE ARALIK 2013 TÜRKİYE NİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ.

Türkiye de Kadın İşgücünün Durumu: Kocaeli Örneği

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı İŞBİRLİĞİ KURULUŞLARI İLE URGE PROJELERİ DEĞERLENDİRME TOPLANTISI - I

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Denizli Sanayi Odası. Denizli 04 Mart 2009

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Transkript:

tmmob makina mühendisleri odası 21. YÜZYILA DOĞRU DENİZLİ SANAYİİ SEMPOZYUMU 171819 EKİM 1997 BİLDİRİLER Bildiriler kitabında yer alan her türlü görüş, fikir, bilimsel sav ve alıntılar, tablo ve şekiller bildiri yazar / yazarlarına aittir. Bunlardan ötürü düzenleme kurulu sorumlu tutulamaz. Bu kitaptan yapılacak alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. EDİTÖR Cemalettin Çağdaş Yılmaz Arslan YAPIM Deha Ajans Ltd. Şti. Tel: 263 14 84 BASKI Deha Mat Ltd. Şti. mmo yayın no: 199 ISBN 9753952430

DÜZENLEME KURULU YÜRÜTME KURULU Ömer GÜLEKEN Remzi ERİŞLER Süleyman EVCİLMEN Tarık DEMİRAY Cemal GENCER Uğurcan NAZLI T.Hikmet KARAKOÇ Turhan ONGEN Hasan CEBİROĞLU Dinçer METE Metin ALBEYOĞLU Selahattin SAPMAZ Hakkı ÖZÜTOK Prof.Dr. Mehmet ATILGAN Faruk İNCEOĞLU Fatih YAŞA Ö.Faruk YÜKSEL Servet TETİK Yaşar YIKICI Ahmet SİNKİL MMO Başkan Vekili MMO Bursa Şube Sekreteri MMO Antalya Şube Başkanı MMO Ankara Şube Sekreteri MMO Ankara Şube Y.K.Ü. MMO Adana Şube Y.K.Ü. MMO Eskişehir Şube YK.Ü. MMO İzmir Şube Y.K.Ü. MMO İstanbul Şube Bşk. Vekili MMO Edirne Şube Bşk. Vekili MMO Aydın İl Temsilcisi MMO Muğla İl Temsilcisi MMO Fethiye İlçe Temsilcisi MMO Denizli Şube Y.K.Ü. MMO Denizli; lube Y.K.U. MMO Denizli i iube Sekreteri MMO Denizli i Şube Saymanı MMO Denizli: İube Y.K.Ü. MMO Denizli; >ube Y.K.Ü. MMO Denizli;»ube Üyesi Ufuk ABALIOĞLU M.Gülşen GÜNGÖR İsmail ÇELİK İnci İLGAZ MevlütÇELİKBİLEK Erdoğan KİRİŞ Ali DENİZ Mehmet SARICA Fatih DİLBAZ Ali Rıza YAZGAN İskender ERBİL SEMPOZYUM SEKRETERYASI Fatih YAŞA Erkin PALAMUTÇU SEMPOZYUM YERİ Çatalçeşme Oda Tiyatrosu Denizli Belediyesi Meclis Salonu DANIŞMANLAR KURULU ABALIOĞLU Ali ABALIOĞLU İsmet ACAR Mehmet ADA H. Tekin AKŞAHİN Yalçın AKŞİT Prof. Dr. M. Arif AKYÜREK Faruk ALTUNTAŞ Turgay ALYANAK Prof. Dr. İbrahim ASLANOĞLU Doç.Dr. Mehmet ATICI Sait ATMACA Mehmet AYDEMİR Mehmet AYDINLI Osman BAŞÇİFTÇİ Feyzullah BAYSAL Ali BEŞTAŞ Tanju CEYLAN Yrd.Doç.Dr. Tülay CONTAY Gürol ÇELİKOK Bülent ÇETİŞLİ Prof. Dr. Halil ÇİZMECİ Hasan ÇOPUR Süleyman DEĞİRMENCİ İsmail DEMİREREN İbrahim DEVELİ Hilmi DOĞUAltan DURMAZ Prof. Dr.Ali DUYSAL Ömer DÜLGEROĞLU Prof. Dr. Ercan ECE İsmail EDEM Ali EMİR Cahit ERDUYAN Tamer EREN Prof. Dr. Aslan ERGUN Yaşar Oğuz ERHAN Ramazan ERTÜRK Necati ESEN Hasan EVRAN Vedat GERELİOĞLU İ. Hakkı GÖKALP Prof. Dr. Hüsnü Yusuf GÖKSU Yusuf Ziya GÖKŞİN Ahmet GÜLSÖZ Doç. Dr. Alper GÜN Yücel GÜNALP Sezai GÜRGÜN Ertan GÜVENALAli HAZER Şeref İLGERİ Süleyman KALEMCİ Nail KARABACAK Doç. Dr. Rasim KARAMANLI A. İhsan KASAPOĞLU Kemal KATRANCI Zafer KAYA Ramazan KAYNAK Mustafa KEÇECİ Müjdat KIVANÇ Behçet KOCABAĞ Durali KOCAMAZ Hasan KONYALIOĞLU Hilmi KÖSEOĞLU Cevdet KUTLU R. Erhan MARIMAli NİZAMOĞLU İsmail OKTİK Prof. Dr. Şener ÖNCEL Abdi ÖZDEMİR Mehmet ÖZEK Doç Dr. Ziya ÖZEKMEKÇİ Nejdet ÖZPINAR Doç. Dr. Yahya PANAYIR İlter RENDE Prof. Dr. Hikmet SALGAR Gültekin Okay SARAÇOĞLU Önder ŞENEL Yavuz SİVRİ Esat SÖZKESEN Nuri SÜZÜK Lerzan TAŞKIRAN Cihan TERZİBAŞOĞLUAli TOSUN İsmail TOKER Emin TÜRKÖZ Hüseyin ÜLKÜ Turhan ULUKAYA Halil URGANLIOĞLU Bekir USLU M. Abdulkadir YALÇIN Cengiz YAVUZ Mehmet YILDIRIM Veli YUSUMUT Şah İsmail YÜKSEL Prof. Dr. Mehmet ZEYTİNCİ Cüneyt İRTİBAT BÜROSU IMMOB Makimi Mühendisle uını Kat:2 DENİZLİ Tel & Fa (258) 263 36 3X

İSTİHDAM DÜZEYİ, İŞGÜCÜ BİLEŞİMİ, NİTELİĞİ ve BÖLGESEL İNSAN GÜCÜ NİTELİĞİ Yrd. Doç. Dr. Ferhat ERARI Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi 1. GİRİŞ Tüm ekonomilerde insan ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan kaynakların genel kıtlığı; bu kaynakların hem tümüyle hem de etkin bir şekilde kullanılamaması sorununu karşımıza çıkarmaktadır. Kaynakların tam olarak kullanılmasında ise özellikle bu kaynaklardan en önemlisi olan işgücü sözkonusu olduğunda, işsizlik ve istihdam diye adlandırılan önemli sosyoekonomik konuyu karşımıza çıkarmaktadır. 20. yüzyılda özellikle iki dünya savaşı dönemde ve özellikle 1929 Ekonomik Bunalımı, özellikle batı ülkelerinde görülen geniş boyutlu işsizlik/eksik istihdam, iktisatçıları konu üzerinde düşünmeye yöneltmiş ve böyle bir ortamda ünlü ingiliz iktisatçı Keynes'in Modern iktisat Teorisi ortaya çıkmıştır. Bu teorinin etkisiyle 2. Dünya Savaşı sonrası yapılan çoğu anayasalarda olduğu gibi planlı dönemde Türkiye anayasalarında ve kalkınma planlarında da işsizlikle mücadele ve istihdam seviyesinin yükseltilmesi devletin başta gelen ekonomik ve sosyal amaçlan arasında sayılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda 2. Dünya Savaşı sonrası yıllarda gelişmiş ülkeler tam istihdam düzeyine yaklaşmış ya da yakalamışlardır. Ancak 1970'li yıllarda görülen petrol krizi ile ortaya çıkan olumsuz ekonomik ortam, uluslararası ticaretin genişlemesindeki yavaşlama, işgücünün kompozisyonundaki yapısal değişim, teknolojik gelişme hızındaki düşme vb., gibi nedenler, tam istihdamın sağlanabilmesi için bu ülkelerde de uygun ekonomik ortamın tekrar ortadan kalkmasına neden olarak işsizlik sorununun yeniden gündemdeki önemini artırmış ve dev ekonomileri % 12'lere varan iki rakamlı işsizlik oranları ile karşı karşıya getirmiştir. AB'nin yayınladığı istatistiklere göre, ingiltere'de 1995'de % 8,2 olan işsizlik 1996'da biraz düşerek % 7,9 olacağı, Fransa'da 1995'de % 11,6 olan işsizliğin 1996'da % 11,7 olacağı ve Almanya'da % 9,4 olan işsizlik oranının 1996'da % 10,5 olacağı hesaplanmaktadır. Ülkemizde ise bu oran % 20'ler civarında tahmin edilmektedir. işsizlik gelişmiş ülkelerdeki ekonomik konjonktüre bağlı olarak artıp azalırken, kalkınmakta olan ülkelerde ve ülkemizde hızlı nüfus artışı (ve buna bağlı öteki demografik olumsuzluklar ile) yatırımların yetersizliği, enflasyon ve işe göre nitelikli işgücünün yetiştirilemesinde karşılaşılan yaygın ve mesleki eğitim sorunları gibi iç ve dış nedenler ile öteki yapısal sorunlar, işsizliğin yapısal ve kronik önemli bir sorun olarak devam etmesine neden olmaktadır. 2. İSTİHDAM DÜZEYİ, IŞGUCU BELEŞİMİ ve NİTELİĞİ 2.1. İşgücü Arzt ve İstihdam Düzeyi İstihdam basit olarak çalışabilir durumda olanlara niteliklerine ve yeteneklerine göre iş bulmak olarak tanımlanabilir. Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin belli başlı sosyoekonomik sorunlarından biri haline gelen, sosyal ve ekonomik maliyeti çok yüksek olan işsizlik her geçen gün ağırlığını biraz daha fazla hissettirmekte ve pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bu bakımdan tüm ülkeler için istihdam oldukça önemli bir konu olmaktadır. Diğer bir ifadeyle sosyoekonomik ve kültürel hayatımızın gelişip zenginleşmesinde temel faktör olduğu için hayati bir değer ve öneme sahip bulunmak 169

tadır (1). Tablo 1 : Türkiye'de Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ve iktisadi Faal Nüfus Gelişimi Yıllar Toplam Nüfus 014 (%) 1564 (%) 65 + (% Bağımlılık Oranı Y.F.N.* Y.K.O** 1970 35.605 14.878 41,8 19.161 53,8 1.566 4,4 85,8 14.051 67,8 1975 40.348 16.330 40,5 22.165 54,9 1.853 4,6 82,0 16.050 66,8 1980 44.737 17.434 39,0 25.190 56,3 2.113 4,7 77,6 17.843 65,4 1985 50.664 19.010 37,5 29.528 58,3 2.126 4,2 71,6 18.034 57,5 1990 56.570 20.260 35,8 33.939 60,0 2.371 4,2 66,7 18.682 51,6 Kaynak : D.Y.E. Türkiye İstatistik Yıllığı ve Hanedeki İşgücü Anket Sonuçlarından yararlanılarak düzenlenmiştir. (*) : Iktisaden Faal Nüfus (Y.F.N.) (**) : İşgücüne Katılma Oranı (Y.K.O.) Tablo l'de görüldüğü gibi ülkemizde özellikle genç nüfusta olmak üzere varolan hızlı nüfus artışı ve kentleşme özellikle kentlerde olmak üzere işgücü arzının, dolayısıyle aktif nüfusun artmasına neden olurken aynı paralelde yatırımların ve dolayısıyle işgücü taleplerinin artınlamaması nedeniyle işgücüne katılma oranının düşmesine neden olmaktadır. Bu durum ise genç bir nüfusuna sahip olan ülkemizin hızla artan nüfusuna istihdam yaratamamaktan kaynaklanan yapısal işsizlik sonucu ile karşı karşıya kalınmasına neden olmaktadır. Nitekim bu tür bir yapısal işsizliğin, genç nüfus grubunda kümelenmiş olduğu D.Y.E.'nün 1994 yılına ilişkin verilerinden de anlaşılmaktadır. Buna göre, 1994 yılında işsizlerin % 21,6'sı 1519, % 25,4'ü 2024 ve % 27,1'i 2534 yaş grubunda kümelenmiş bulunmaktadır. Öte yandan toplam işsizlerin % 41'ini de bir yıldan fazla süredir iş arayanlar oluşturmaktadır. Türkiye'nin genç bir nüfus karakterinde olması ve dolayısıyle ekonominin özellikle 1529 yaş grubunda büyük artışlarla karşı karşıya olması, ülkenin en önemli sosyoekonomik sorunlarından olan işsizliğin özellikle son on yılda etkisini gidererek artırmış bulunmaktadır. Ayrıca göç ve şehirleşme gibi öteki sorunlarda eklendiğinde işgücü arzı kaynaklarımız üzerinde ciddi baskı unsuru yaratmakta ve bu nedenlede işsizlik ülkede ciddi çözüm bekleyen sorunların başında yer almaktadır. Tablo 2 : Yurtiçi istihdam (Bin Kişi) 1992 1993 1994 1995 1996C) Sivil İşgücü Sivil İstihdam 20.663 19.001 20.782 19.180 21.403 19664 21.907 20.394 22.212 20.821 İşsiz İşsizlik Oranı (%) Eksik İstihdam (**) Eksik İstihdam Oranı (%) 1.662 8.0 1.609 7.8 1.602 7.7 1.439 6.9 1.739 8.1 1.756 8.2 1.513 6.9 1.474 6.7 1.391 6.3 1.399 6.3 Kaynak : D.P.T., D.Y.E. Hane Halkı İşgücü Anketi (yeni nüfus projeksiyonları doğrultusunda revize edilmiş yeni seri rakamlar olup, 15 yaş üzeri yaş grubunu kapsar). (*) : D.P.T. Tahmini (Nisan ayı itibariyle) (**): Eksik İstihdam : Ekonomik nedenlerle 40 saatten az çalışıyor olup, daha fazla çalışmak isteyenler ve mevcut işinden elde ettiği gelirin azlığı veya kendi mesleğinde istihdam edilmemesi gibi nedenlerle iş arayanları kapsamaktadır. 170

DPT tarafından DYE "Hane Halkı istatistik Anketleri" esas alınarak hazırlanmış bulunan yurtiçi istihdam istatistiklerine ilişkin aşağıdaki sayısal verilerden anlaşılacağı üzere (11); Ülkemizde sivil işgücü arzı 1992 yılında 20.7 milyon iken, 1995 yılında 21.9 milyon kişiye yükselmiş olup, 1996 yılında ise sivil işgücünün 22.2 milyon kişiye yükselmesi beklenmektedir. Sivil istihdam ise 1992 yılında 19 milyon kişi iken 1995 yılında 20.4 milyon kişiye ulaşmış olup, 1996 yılında ise 20.8 milyon kişi olacağı tahmin olunmaktadır. Diğer yandan D.Y.E. verilerine göre Ekim 1990'da % 7,3 olan işsizlik oranı, Ekim 1991'de % 8,2'ye yükselmiş ve Nisan 1992 yılında % 8,0 iken 1995 yılında % 6,9 olarak gerçekleşmiş olup, 1996 yılında ise % 6,3 olacağı tahmin edilmiştir. Bu bağlamda ortalama % 80 enflasyon oranı ve % 8 işsizlik oranı ile rahatsızlık endeksinin % 8890'larda olduğu ortaya çıkmaktadır. Ancak işsizlik sigortasının olmadığı, kendi hesabına ve ücretsiz işçi olarak çalışanların çoğunlukta bulunduğu ülkelerde, işsizlik kadar önemli ve dikkate alınması gereken bir diğer kavram da ekonomik nedenlerle 40 saatten az çalışanlar, gelir azlığı nedeniyle iş arayanlar ve esas mesleğinde çalışmadığı için iş arayanların oluşturduğu eksik istihdam kavramıdır. Bu ise istihdamı artırıp işsizliği aşağı çekmektedir. Bu nedenle eksik istihdamın işgücü içindeki oranında işsizlik oranının belirlenmesinde dikkate alınmasında yarar vardır. Bu oran ülkemizde 1993'te % 7,3 iken, 1994'te % 8,7 olarak tahmin edilmiştir. Buna göre atıl durumda bulunan işgücü oranı 1994 yılı itibariyle % 7,9 + % 8,7 = % 16,6'dır. Ancak bu toplam oranın bugün için % 20'ler civarında olduğu da ileri sürülmektedir. 2.2. İşgücü Bileşimi ve Niteliği Konuya ilk önce ülkedeki istihdamın sektörel dağılımı açısından bakıldığında, toplam istihdamın tarım sektöründeki payı 1992 yılında % 43,5 iken, 1995 yılında % 46,8'e yükselmiş olup, 1996 yılında ise % 44,9 olacağı tahmin edilmektedir. Sanayi sektörünün istihdamdaki payı ise 1992 yılında % 16,8 iken 1995 yılında % 15,3 olarak gerçekleşmiş olup, 1996 yılında ise % 16,1 olacağı tahmin olunmaktadır. Hizmetler sektörünün istihdamdaki payıda 1992 yılında % 39,7 iken 1995 yılında % 37,9'a düşmüş olup, 1996 yılında ise % 39,0 olacağı tahmin olunmaktadır (Tablo 3). Bu duruma göre tarım sektörünün istihdamdaki ağırlığı, ülkemizin sanayileşmiş ülkelerin istihdam yapısının oldukça gerisinde bulunduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü istihdam içerisinde sanayi ve hizmetler sektörünün ağırlık kazanması gelişmişliğin de bir göstergesi olmaktadır. Nitekim Türkiye'de % 16'lar civarında olan istihdam içerisinde sanayinin payı gelişmiş ülkelerden Almanya'da % 41, Japonya'da % 35, Fransa'da % 31 ve A.B.D.'de % 28 dolaylarındadır. Tablo 3 Sivil istihdamın Sektörel Dağılımı (Bin Kişi) Yüzde : Dağılım 1992 1993 1994 1995 1996* 1992 1993 1994 1995 1996 Tarım Sanayi Hizmetler 8.263 3.195 7.543 8.539 3.030 7.611 8.806 3.223 7.635 9.538 3.111 7.745 9.348 3.353 8.120 43,5 16,8 39,7 44,5 15,8 39,7 44,8 16,4 38,8 46,8 15,3 37,9 44,9 16,1 39,0 TOPLAM 19.001 19.180 19.664 20.394 20.281 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Kaynak: D.P.T., D.Y.E. Not : 15 ve üzeri yaş grubunda bulunan Türkiye toplam istihdamın sektörel dağılımıdır. (*) : D.P.T. tahmini (Nisan ayı itibariyle) Öte yandan DYE "Hane Halkı İşgücü Anketi" Ekim 1994 sonuçlarına göre 20.936 bin toplam istihdamın 6.486 bini ücretli veya maaşlı, 1.874 bini yevmiyeli (mevsimlik, arzi, geçici), 1.071 bini işveren, 5.172 bini kendi hesabına ve 5.793 bini de ücretsiz aile işçisi olarak çalışanlardan oluşmaktadır. Bu verilere gö 171

re Türkiye'de ücret veya maaş karşılığı çalışanların payı % 32'ler civarında iken, kendi hesabına çalışanlar ile ücretsiz aile işçilerinin payı % 54'ler civarındadır. Ülkemizdeki kayıtlı açık işsizlerin de yaklaşık % 66,6'sı 2029 yaş grubunda bulunmakta olup, bunu % 12,7 ile 1529 yaş grubu izlemektedir. Buna göre 19851992 dönemi genel olarak değerlendirilecek olursa, işsizlik sorununun 1529 yaş grubunda kümelendiği görülür. Öte yandan ülkemizde açık işsizliğin en fazla mesleki becerisi olmayanlar arasında ve kentlerde görülmesine karşılık, işgücünün nitelik düzeyinin de iyi olduğu söylenemez. Nitekim T.Y.S.K. tarafından yapılan bir araştırmaya göre (13); 1995 yılı sonu itibariyle işçilerin öğrenim durumlarına göre dağılımı incelendiğinde, işçilerin yaklaşık yarısının (% 48,7) ilkokul mezunu olduğu görülmekte olup, okuma yazma bilmeyenler (% 0,2) ile yalnızca okur yazar (% 0,8) olanlar da hesaba dahil edildiğinde çalışanların öğrenim düzeylerinin ne kadar yetersiz olduğu dikkati çekmektedir. Meslek okulu mezunlarının toplam işçi sayısı içindeki payı da (% 22,2) yetersizdir. Toplam çalışanlarda ortaokul mezunlarının oranı % 13,1, mesleki ortaokul mezunlarının oranı % 0,6, lise mezunlarının oranı % 12,6, meslek lisesi mezunlarının oranı % 21,6 ve yüksek tahsillilerin oranı da % 2,4'tür. Bu veriler mevcut işgücü niteliğinin rekabet etmek durumunda olduğumuz gelişmiş ülkelere göre çok düşük olduğunu göstermektedir. Oysa insangücü kalitesi Türk ekonomisinin uzun vadede rekabet gücünü belirleyecek temel faktörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle hem genel nüfusumuzun hem de bu duruma göre çalışanların nitelik ve beceri düzeylerinin vakit geçirilmeden geliştirilmesi, bu amaçla da mesleki ve teknik eğitim alanında işçiişverendevlet olmak üzere kesimlerarası işbirliğinin güçlendirilerek mikro ve makro alanda çağdaş yeni projeler geliştirilip uygulanmalıdır. Tahsil düzeyinin istihdama farklı oranlarda yansımasında olduğu gibi, kent ve kırsal kesimde de farklılık görülmektedir. Nitekim 1996 yılı itibariyle işsizlik kentlerde % 9,3 iken, kırsal kesimde % 3,8'dir. Bu durum ise ülkemizin önemli sorunlarına kaynaklık eden kırdan kente göç olgusuyla, kırsal kesimdeki açık ve gizli işsizliğin kentlere taşındığının da bir göstergesidir. Köyden kente göçün birinci nedeni de bilindiği gibi işsizliktir. Araştırmalar bu oranın % 3540 civarında olduğunu ortaya koymaktadır. Diğer taraftan Harbİş Sendikası tarafından yapılan bir araştırmaya göre de 12 ve üstü yaştaki nüfusun % 72,5'inin işgücüne dahil olduğu, bu oranın kadınlarda ise 1995 yılında % 77 iken bugün % 32,5 olduğu saptanırken, işgücüne katılım oranındaki bu azalmanın nedenleri olarak ta iç göçler, kentleşme, artan okullaşma ve tarımsal alanların üretim alanları dışında kalması gösterilmektedir. 3. BÖLGESEL İSTİHDAM DÜZEYİ, İŞGÜCÜ BİLEŞİMİ ve NİTELİĞİ Denizli ilinin de içinde bulunduğu Ege Bölgesinde imalat sanayii istihdamı 1993 yılında bir önceki yıla göre % 12 oranında artarak % 6l'i büyük işletmelerde (68.878 kişi) ve % 39'u da KOBFlerde olmak üzere toplam 112.756 kişiye ulaşmıştır. Ancak bu istihdam artış hızı firma sayısı artış hızının gerisinde kalmıştır (10). Firma bazında ortalama istihdam KOBI'lerde % 3 ve büyük işletmelerde % 9 oranında gerçekleşmiştir. Yine aynı yıl çalışanların % 51'i tüketim malları, % 30'u ara malları ve % 19'u da yatırım malları grubunda istihdam edilmiştir. 1989 yılı itibariyle imalat sanayiindeki istihdamın illere göre dağılımında % 63,7 oranıyla izmir ilk syrayı alırken onu sırasıyla % 12 oranıyla Manisa ve % 9 oranıyla da Denizli izlemektedir. Denizli'nin ise 1990 yılı genel nüfus sayımı verilerine göre 750.882 olan toplam nüfusunun % 66,74'ünü teşkil eden 565.474 kişisini iktisaden faal olan 12 ve yukarı yaştaki nüfus oluşturmaktadır. Çalışanların işteki durumlarına göre de il genelindeki toplam 367.476 kişinin 3669'u işveren konumunda ve 122.473'ü de ücretli iken, 139003'ü de ücretsiz aile işçisidir. 102.331 kişi ise kendi hesabına çalışanlardan oluşmaktadır (5). Denizli'de 1996 yılı sonu itibariyle Ticaret Odası'na kayıtlı 8.573 üye, Sanayi Odası'na kayıtlı 6ll üye, Ticaret Borsası'na kayıtlı 984 üye ve Esnaf Odaları Birliği'ne kayıtlı 21.563 (1995 yılı sonu itibariyle), S.S.K.'na kayıtlı 75.443 aktif sigortalı üye ve Bağkur'a kayıtlı toplam 111.411 aktif sigortalı üyemevcut bulunmaktadır (4). Son yıllardaki tekstil ağırlıklı olarak hızla artan sanayileşmesi ile "Anadolu Kaplanları" içerisinde ilk sıralarda yer alan Denizli'deki istihdam yaratıcı bu ekonomik potansiyelin gelişimi aşağıdaki tablolardan (Tablo 4, 5, 6, 7, 8) anlaşılacağı gibi (3) Türkiye'nin ihracat ağırlıklı olarak dış rekabete açılma politikalarının yoğunluk kazanmaya başladığı 1980'li yılların özellikle ikinci yansından itibaren ve 172

büyük işyerleri sayısında ise 1985 ve 1990'lardan itibaren yükselen bir trend gösterir. Tablo 4 : Denizli'deki işyeri ve Tesis Sayıları (Muhtelif Yıllar) BöyOfc i.jvcn sayısı {i25 kışa furtamı toplam sanayi teski) Toptan Katını Özd KöşCfc işyeri sayısı (1024 kişi Vahyimi) Denizli i. Organize Sanayi Bölgesindeki öngörülen tesis sayı» Organize Sanayi Bölgesiaddci gafçakleşen Usis sayısı Küçük sanal süderi toplam işyiijj saysst 1985 67 5 62 25 139 17 3023 1986 69 5 64 29 139 20 3292 1987 76 6 70 26 3522 1988 69 5 64 46 140 40 3826 1989 78 5 73 40 140 49 4039 YIIJLAR 1990 81 6 75 43 141 51 4293 3991 90* 47 140 53 4492 1992 113» Î40 62 4712 1993 284» 140 * 1994 140 74 5235 199S 140 92 1996 Kaynak : Denizli Valiliği kayıtlarından elde edilen verilerden yararlanılarak düzenlenmiştir. NOT : Denizli 1. Organize Sanayi Bölgesi 3.000.000 m2'dir. Denizli 2. Organize Sanayi Bölgesi (Özdemir Sabancı O.S.B.) ise 3.225.000 m2'dir. : Tablo 4 verilerine göre. Tablo 5'teki verilere bakıldığında sanayi ana gruplarına göre büyük işyerleri sayısının 1993 yılı itibariyle 284 adet olduğu ve bunun % öl'ini teşkil eden 173 adedinin dokuma, giyim eşyası ve deri sanayi işyerlerinden oluştuğu görülmektedir. Bugün ise elde edilen öteki bazı verilere göre de belli başlı 160 adet tekstil ve 140'a yakın da metal sanayi tesisinin olduğu şeklindedir. 1989 yılı itibariyle de 70 büyük işyerinde toplam 11.004 kişi çalışmakta olup, bu işyerlerinde çalışanların % 59'unu teşkil eden 6.470 kişi tekstil işyerlerinde çalışmaktadır. Aynı yılda küçük işyeri sayısı 40 olup, bu işyerlerinde de 157'si tekstil iş kolunda olmak üzere 558 kişi çalışmaktadır (Tablo 6). Tablo 7 ve 8'de ise bu işyerlerinin önemli miktarlarda yarattıkları katma değerler de yer almaktadır. 1990 yılı itibariyle büyük işyerlerinde 2.153'ü kamuda olmak üzere 11.766 kişinin istihdam edilmekte olduğu Tablo 6'dan anlaşılmaktadır. Tablo 5 Sanayi Ana Gruplarına Göre Büyük işyeri Sayıları (19851993) (25 ve daha fazla kişi çalıştıran işyerleri) Sanayi Grupları 31 Oula. içki ve tütün sanayi 32 Dokuma giyim eşyası ve deri sanayi 33 Orman ürünleri ve mobilya sanayi 34 Kağıt w kağıt ürünleri sana}! 35 Kimya, petrol, kömür, kauçuk ve piastik ürünleri sanayi 36 Taş ve toprağa dayalı sanayi 37 Metal asa sanayi 38 Metal eşyafnakiaa vç teçhizatı, ulaşım aracı, ilmi ve mesleki ölçme al. 39 Diğer İmalat Sanayi TOPLAM 1985 6 22. 4 6 26 M 1986 6 26 4 6 28 70 1987 6 34 4 6 30 80 1988 6 37 4 6 30 82 1989 7 39 4 6 30 83 I99Ö 7 40 4 6 30 8? 1991 8 41 4 7 30 90 1992 9 59 4 7 34 113 1993 12 173 3 4 27 13 44 284 Kaynak : Denizli Valiliği kayıtlarından elde edilen verilerden yararlanılarak düzenlenmiştir. 173

Tablo 6: Denizli'de Sanayi Gruplarına Göre işyeri Sayıları ve Çalışan Sayıları (1989 Yılı) Sanayi Grupları 31 Gıda, içki ve tütün sanayi (Toplanı) T (Kamu) K (Özel) Ö 32 Dokuma» giyim eşyası ve deıi sanayi T K Ö 33 Orman ürünleri ve mobilya sanayi T K Ö 34 Kağıt ve kağît ürünleri sanayi T K Ö 35 Kiraya, petrol, kömür, kauçuk ve T plastik ürünleri sanayi K Ö 36 Taş ve toprağa dayalı sanayi T K Ö 37 Metal ana sanayi T K Ö 38 Metal eş^makiaa ve teçhizat, tüaşun T aracı, ilmi ve mesleki ölçüm aletleri K sanayi ö 39 Diğçr imalat sanayi T K 0 TOPLAM T K Ö + 25 Kişi Çahttiran İşyeri Yıllık ort. Sayısı Çalışa» S. 8 446 1 44 7 402 26 6.470 1 822 25 5.648 2 2 2 2 5 1 4 5 2 3 10 10 11 11 1 70 5 65 404 95 309 1.285 1.192 93 795 795 1.604 1.604 11.004 2.153 8.851 Kaynak : Denizli Valiliği kayıtlarından elde edilen verilerden yararlanılarak düzenlenmiştir. Tablo 7. Denizli'de Büyük işyerleri ve Çalışanlar Sayısı (1990) Yılı (25 ve daha fazla kişi çalıştıran işyerleri) 1024 Kişi Çalıştıran işyeri Yıllık ort Sayısı Çaİıçan S, 11 130 11 9 9 1 î 2 2 3 3 7 7 7 7 40 40 130 157 157 49 49 129 İ29 93 93 558 558 İşyeri Sayısı Çalışanlar Yıllık Ortalaması Katma Değer (TL) Toplam 70 11.766 518.719.501 Kamu 5 2.153 96.389.067 Özel 65 9.613 422.330.474 Kaynak : Denizli Valiliği kayıtlarından elde edilen verilerden yararlanılarak düzenlenmiştir. 174

Tablo 8: Denizli'de Küçük işyerleri ve Çalışan Sayısı (1989 Yılı) İşyeri Sayısı Toplam Kamu Özel 40 Çalışanlar Yıllık Ortalaması 11.766 2.153 9.613 Katma Değer (TL) 518.719.501 96.389.067 422.330.474 Kaynak : Denizli Valiliği kayıtlarından elde edilen verilerden yararlanılarak düzenlenmiştir. 1989 yılı sonu itibariyle Denizli'de 25'ten fazla işçi çalıştıran fabrikasyon tesis sayısı 152 olup, buralarda 14.549 kişi istihdam edilmektedir. Bu işyerlerinin % 45,4'ünü biri kamuya ait (Sümerbank) olmak üzere, 69 adetle tekstil ve konfeksiyon alanında üretim yapan tesisler oluşturmaktadır. Bu işyerlerinde ise anılan toplam istihdamın % 54,6'sını oluşturan 7.944 kişi çalışmaktadır (4). Tablo 9 : Denizli'deki İşyeri ve İşçi Sayıları (Ocak 1997) Gruplarına Göre İşyerinde Çalışan İşçi Sayısı 19 işçi 1024 isçi 2549 isçi 5099 işçi 100249 işçi 250499 işçi 500999 işçi TOPLAM işyeri S. 226 41 22 11 12 3 1 316 Kamu işçi Sayısı 617 586 782 717 2.067 1.034 510 6.313 I$yeri S. 5.410 330 120 55 38 IX 4 5.968 özel İşçi Sayısı 12.553 4.878 4.046 3.673 5.567 3.643 2.378 36.788 işyeri S. 5.636 371 142 66 50 14 6.284 Toplam İşçi Sayısı 13.170 5.464 4.828 4.390 7.634 4.677 2.888 43.051 Kaynak : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerinden yararlanılarak düzenlenmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı "Çalışma Hayatı İstatistikleri"ne göre ise (Tablo 9), Denizli'de 3l6'sı kamuya ve 5968'i de özel kesime ait olmak üzere toplam 6.284 işyerinde 6.313'ü kamuda ve 36.738'i de özel kesimde olmak üzere toplam 43.051 kişi istihdam edilmektedir. İşyeri ve çalıştırılan işçi sayısı grubu itibariyle 19 kişi çalıştıran işyerleri ilk sırada yer alırken, bunu 1024 kişinin çalıştığı işyerleri izlemektedir. Öte yandan ülke ekonomisinde olduğu gibi Denizli ekonomisinde de KOBİ'ler sanayileşmenin kaynağını teşkil ederken bugün de sayısal ve sorunlu ekonomik bir ağırlığa sahiptir. Bu bağlamda 1993 yılında Denizli Ticaret Odası'nın da katkılarıyla DYE tarafından KOSGEB Denizli Merkez Müdürlüğü ile birlikte yürütülen bir envanter çalışmasına göre de Denizli'de % 92,2'si faal 10.909 adet tezgaha sahip, % 89'u faal 4.450 küçük ve orta ölçekli dokuma işletmesinde % 18'i ücretli olmak üzere toplam 11.861 kişi çalışmaktadır. Öte yandan 1996 yılının ikinci yarısında Denizli (ekonomisinin ve istihdam düzeyinin gelişiminde önemli ağırlığı olan) tekstil sektörü üzerinde tarafımızdan yapılan bir araştırmadan konumuzla ilgili olan bazı veriler ise şöyledir: T İşletmelerin ancak % 53'ü tam kapasite ile çalışmakta olup, noksan kapasite ile çalışma nedenlerinin başında % 36 ile işçilikle ilgili meseleler gelmektedir. T Çalışanların tahsil düzeyi ise şöyledir; % 42 ortaokul, % 33 ilkokul, % 16 lise, % 5 yüksekokul, % 3 meslek okulu ve % 6'sı da tahsilsizdir. İşletmelerin % 49'u eleman aradığını ifade etmekte olup, aradığı elemanı bulamama nedenleri ise; % 48'i nitelik olmayışı, % 23'ü bilgi yetersizliği, % 9'u ücret yüksekliği, % 8'i güven vermeyişi vb., nedenler ile, % 4'ü tahsilin yetersiz olmasıdır. 175

Araştırma konusu işletmelerin % 71'i orta düzeyde, % 24'ü yüksek düzeyde, % 5'i de düşük düzeyde verimlilikle çalıştıklarını belirtirken, verim düşüklüğünün de yine başında % 29'la nitelikli eleman olmayışı neden olarak gösterilmektedir. 4. SONUÇ ve ÖNERİLER Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin özellikle son yıllarda en önemli sorunlarından biri haline gelen istihdam, Türkiye için de en başta gelen ve giderek ağırlığını artıran bir sorundur. Her yıl artan istihdam olanaklarına rağmen daha büyük oranlarda artan işgücü arzı işsizliği endişe verici boyutlara ulaştırmaktadır. Ülkemizde resmi kayıtlara göre 1995 yılı itibariyle 21.9 milyon kişilik sivil işgücüne karşılık 20.4 milyon kişi (sivil) istihdam edilmektedir. Buna göre 1.5 milyon kişi işsiz olup, işsizlik oranı da % 6,9'dur. istihdamın sektörel dağılımına göre de (1995 yılı itibariyle) toplam istihdamın tarım sektöründeki payı % 46,8 sanayi sektörünün payı % 15,3 ve hizmetler sektörünün payı da % 37,9'dur (17). İşsizlik oranı kırsal kesimde % 5 dolayında iken, kentlerde daha fazladır. Nitekim kentlerde işsizlik oranı işgücünün % 1112'si civarındadır. Bu oran eğitim görmüş gençler arasında % 33'lere kadar çıkmıştır (1993 yılı itibariyle) (8). Açık işsizlerin yaş gruplarına göre dağılımına göre de, kayıtlı açık işsizlerin yaklaşık 2/3'ünün 2029 yaş grubunda bulunduğu, bu grubu % 12,7 ile 1519 yaş grubunun izlediği görülmektedir. Buna göre 19851992 dönemi genel değerlendirmesine göre işsizlik sorununun 1529 yaş grubunda odaklaştığı görülür. İş arayanların eğitim durumlarına göre dağılımında ise ilkokul mezunları işsiz sayısının yarısından fazlasını oluştururken, bunu % 16,8 ile lise ve dengi okul, % 14,5 ile ortaokul ve dengi okul, % 3 ile de yüksek öğrenim görmüş olanlar izlemektedir, iş arayanların % 90'ınyn ise vasıfsız işgücünden ve genç (15 29) yaş grubundan oluştuğu söylenebilir (2). Ege Bölgesi'ndeki sanayileşmedeki gelişmeye paralel olarak istihdam düzeyinde de artışlar gözlenmektedir. Nitekim bölge imalat sanayii istihdamı 1993 yılında bir önceki yıla göre % 6l'i küçük işletmelerde (68.875 kişi) ve % 39'u da KOBI'lerde olmak üzere toplam 112.756 kişiye ulaşmıştır. Ancak bu istihdamın hızı da firma sayısı artış hızının gerisinde kalmıştır (10). Bölge imalat sanayiindeki istihdamın illere göre dağılımında (1989 yılı itibariyle) % 63,7 oranıyla izmir ilk sırayı alırken, onu sırasıyla % 12 oranıyla Manisa ve % 9 oranıyla Denizli izlemektedir. Bugün belli başlı 160 adet tekstil ve 140 civarında metal sanayii tesisi ile 42 dalda üretim yapan 5.000'e yakın firmanın bulunduğu ve devlet katkısının fazla olmadığı Denizli ekonomisinde, ilk göze çarpan özellikle tekstil başta olmak üzere sanayisinin istihdam yaratış ve dış satıma dönük güçlü bir üretim yapısını oluşturan ve "Denizli Mucizesi" olarak da nitelenen belirgin bir gelişme göstermesidir. Nitekim ülkede nüfus bakımından 23 (21), nüfus artış hızı bakımından da 19 sırada yer alan Denizli, ekonomik aktivite bakımından 13 ve sanayii bakımından da 9. sıradaki il konumunda olup, Ege Bölgesi'nin 8 ili arasında % 19'luk payla 2. sırada yer almaktadır. Nitekim bu gelişmeler paralelinde Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içerisinde, Denizli'de 1992 yılında 4'ü tekstil alanında olmak üzere 7 adet; 1993 yılında 6'sı tekstil alanında olmak üzere 9 adet firma yer alırken; 1994 yılında 9'u tekstil alanında olmak üzere 14 firma ve 1995 yılında 6'sı tekstil alanında olmak üzere 12 firma yer almıştır. Bu veriler bile Denizli'de son yıllarda gözlenen istihdam yaratıcı dış satıma yönelik ve tekstil ağırlıklı hızlı ve belirgin sanayileşme hareketinin önemli ekonomik göstergelerinden birisidir. Denizli sanayiinde ve dolayısıyle ekonomisinde gözlenen bu hızlı gelişme, istihdam olanaklarını da önemli boyutlara ulaştırmıştır. Nitekim 1994 yılı itibariyle 25'den fazla kişi çalıştıran büyük işyerlerinde 14.549 kişinin istihdam edildiği ve yine 1993 yılı itibariyle küçük ve orta boy (KOBI) dokuma işletmelerinde ise 11.86i kişinin çalışmakta olduğu görülmüştür. Öteki sanayi kollarındaki küçük işyerlerinde de önemli miktarda kişi çalıştırıldığı ve tarım sektörü ile hizmetler sektörlerinin de ilde önemli oranda gelişmeler göstererek büyümüş olduğu dikkate alındığında istihdam katkılarının da önemli oranlarda artmış olduğu anlaşılır. Bütün bu genelleme ve değerlendirmelere göre, ildeki istihdam düzeyinin oldukça yüksek olduğu an 176

laşılmaktadır. Hatta Denizli'nin işsizi olmayan bir il olduğu söylenebilir. Ancak tarafımızdan yapılan bir araştırmaya göre de, ildeki işyerlerinin yaklaşık % 50'si eleman aramakta olmasına rağmen, aradığı elemanı uzunca bir zaman bulamadığını ve nedenlerinin de nitelikli olmayışı (% 48), bilgi yetersizliği (% 23), ücret yüksekliği (% 9), güven vermeyişi vb., nedenlerle (% 8) ve tahsil yetersizliği (% 4) olarak belirtilmektedir. Diğer yandan bu işletmelerin düşük kapasite ve verim düşüklüğünün nedenlerinin başında işsizlikle ilgili meseleler yer almaktadır. Ayrıca gözlemlerimize göre, çalışanların çeşitli nedenlerle iş ve işyeri değiştirmeleri ve ücret yetersizliği gibi nedenlerle ortaya çıkabilen arızi işsizlik ve buna bağlı istihdam açığına ilde sıkça Tatlanmaktadır. Bu nedenlerle işgücü arzı ile işgücü talebini yakınlaştıracak sektörlerin ihtiyacı olan nitelikli ve işe uygun eleman yetiştirilmesine ve eleman teminine yönelik daha etkin ve uygulanabilir eğitim, organizasyon ve iletişimin mutlaka öncelikle ele alınarak uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu amaçla da yerel yönetim birimleri ile işçiişveren ve üniversitenin (ilin öteki sosyoekonomik sorunlarının da ele alınıp değerlendirileceği) sürekli bir organizasyon oluşturulması yararlı olacaktır. Netice itibariyle bugün için ilde işsizlik olmadığı ifade edilebilirse de bu, herkesin yeterli ücret düzeyinde ve verimli bir şekilde uygun koşullarda bir işte çalıştığı anlamına gelmediği gibi, işsizliğin hiç olmadığı ya da hiçbir zaman olmayacağı anlamına da gelmez. Bu bakımdan konu ülkemiz genelindeki işsizlik ve öteki sosyoekonomik sorunlardan soyutlanamaz. Bu nedenle ülkemizdeki işsizliğin nedenleri ile çözümüne yönelik öneriler başlıklar halinde aşağıdaki gibi özetlenebilir. Buna göre ülkemizdeki işsizlik oranının yüksek olmasının başlıca nedenleri olarak; T Hızlı nüfus artışı, T istihdam olanaklarını geliştirecek yatırımların artırılamaması, T Çalışma mevzuatının ekonominin, konjonktürün ve çağın dinamizmi ile bağdaşmaması, T Toplu iş sözleşmesi sisteminin ekonominin gerekleri ile uyum içinde olmaması ve T işgücünün nitelik düzeyinin düşüklüğü gösterilebilir. Bu başlıca doğrudan nedenlerin, kısacası ülkemizdeki işsizlik sorununun çözümüne yönelik olarak da öncelik işsizliğin azaltılması, istihdamın artırılması bir devlet politikası olarak ele alınmalı ve bu amaçla da öncelikle; T Yatırımların, üretimin ve verimliliğin artırılması teşvik edilmeli, T istihdamı teşvik edici, çağdaş, etkin ve adil bir vergi politikası uygulanmalı, iş ve emek piyasası ile ilgili yasal ve kurumsal, çağdaş, etkin ve ergonomik düzenlemeler yapılmalı ve gerekli esneklik sağlanmalı, Kayıt dışı ekonomi ve dolayısıyle kayıt dışı istihdam önlenmeli, T Aktif işgücü piyasası politikaları izlenmeli, T Rasyonel bir ücret politikası uygulanmalı, T Eğitime (meslek öncesi ve meslek içi ile örgün ve yaygın uygulamalı eğitime) ve teknolojik gelişmelere önem verilmeli, Küçük ve orta ölçekli işletmeler desteklenmeli, T Kamuda prodüktif istihdam ilke edinilmeli, Öteki sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de verimliliğin artırılmasına önem verilmeli, Üretim faktörleri ihracata yönlendirilmeli, Küçük sanayiinin büyük sanayii ile entegrasyonu sağlanmalı, T Kırsal kesimde de iş olanakları araştırılmalı, özellikle bu amaçla kırsal sanayii teşvik edilmeli, T Yabancı sermaye ve özellikle müteahhitlik hizmetleri teşvik edilmeli, T Ev ve atölye tipi üretim geliştirilmeli, işgücü piyasası ile işgücü arzı ve talebi etkin bir şekilde izlenmeli ve bu amaçla bölgesel istihdam geliştirilme, enformasyon ve buluşturma ofisleri ve buna yönelik projeler geliştirilip uygulanmalı, T Ülkede makro dengelerde istikrar sağlanmalı, T Ve tabii ki nüfus artışı yavaşlatılmalıdır. Netice olarak belirtmek gerekirse, istihdam ve işsizlikle mücadele konusunun bir devlet politikası halinde ele alynması kaçınılmazdır. Çünkü Gümrük Birliği sürecinde artık gerek il, gerek bölge ve gerek 177

se ülke bazında temel politikası ve araçları geniş ve açık bir biçimde belirlenmesi gereken çağdaş, etkin bir istihdam politikası yaklaşımına gereksinim bulunmaktadır. KAYNAKÇA (1) BAşOL, K., Türkiye Ekonomisi, Anadolu Üniversitesi Yayını, No: 876, Eskişehir 1995, ss. 3032. (2) Ç.S.G.B., Çalışma Hayatı İstatistikleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Ç.S.G.B.) Çalışma Genel Müdürlüğü Yayını, Yayın No: 21, Mayıs 1997, ss.106108. (3) D.V.K., Denizli Valiliği Kayıtları (D.V.K.). (4) D.V.S.T.M., 1995 Yılı Denizli İlinin Yıllık Ekonomik ve Ticari Durumu Hakkında Rapor, Denizli Valiliği Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü (D.V.S.T.M.) Yayını, Denizli 1996, s.23. (5) D.Y.E., 1990 Yılı Genel Nüfus Sayımı Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri İli 20Denizli, D.Y.E. Yayını, No: 1569, Ankara 1993, s. 14. (6) D.Y.E., Hane Halkı İşgücü Anketi Sonuçları, Ekim 1994, D.Y.E. Yayını, No: 1876, Haziran 1996. (7) D.T.O., Ekonomik Yönü İle Denizli 1997, Denizli Ticaret Odası (D.T.O.) Yayını, No: 24, ss.l 17118. (8) Y.T.O., Ekonomik Rapor, İstanbul Ticaret Odası (Y.T.O.), Yayını, No: 199338, İstanbul 1994, ss.4142. (9) Y.T.O., İstanbul Ticaret Gazetesi, İstanbul Ticaret Odası (Y.T.O.) Yayını, 26 Temmuz 1996. (10) Yz.T.O., Ege Finans Merkezi, İzmir Ticaret Odası (Yz.T.O.) Yayını, No: 26, İzmir 1996, ss. 8,21. (11) PAKDEMYRLY, E., Ekonomimizin Sayısal Görünümü 1923'ten Günümüze, Milliyet Yayınları, 3.b., İstanbul 1995, ss.l6, 67. (12) T.Y.S.K., Küresel Eğilimler ve Türk Çalışma Hayatı, Türkiye işveren Sendikaları Konfederasyonu (T.Y.S.K.) Yayını, No: 164, şubat 1997, ss.24, 26. (13) T.Y.S.K., "1995 Yılı Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti Araştırması (3)", işveren Dergisi, Türkiye işveren Sendikaları Konfederasyonu (T.Y.S.K.) Yayını, Cilt: XXXV, Sayı: 4, Ocak 1997, ss. 2627. * Pamukkale Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi 178

GELECEĞİN PAZARLAMA STRATEJİSİ: INTERNET Selçuk Burak HAŞBLOĞLU Pamukkale Üniversitesi, Denizli Meslek Yüksek Okulu Öğr. Gör. Muhammet Ensar YEŞİLYURT Pamukkale Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Araş. Gör. O2ET Siberuzay, bilinen mekanlar dışında, bilgi ağlarının üzerindeki sanal ortamları anlatmak için kullanılan bir ifadedir. Siberuzay, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir veriye ulaşma ve bu işlemi çok kısa zamanda gerçekleştirme imkanını sağlar. Internet, siberuzay için verilebilecek en büyük örnektir. Çağımızda işletmeler siberuzay ortamında pazarlama faaliyetlerini yoğun olarak kullanmaktadır. Toplam Kaliteyi benimseyen işletmeler siberuzayda en iyi pazarlama karmasını gerçekleştirerek pazarlama faaliyetlerini de kalite anlayışı içerisine dahil etmişlerdir. Siberuzayda araştırma ve ürün geliştirme faaliyetleri daha kolay gerçekleşmektedir. Bu yolla hızla alınan doğru bilgi pazar payını koruma ve artırmayı sağlar ve/veya pazar payını kaybetmeye başlamadan önce çözme imkanlarını daha belirgin sağlar ve bir kriz haline gelmesinden kurtarır. Siberuzayda işletmelerin servis ve destek faaliyetleri, görsel ya da sesli bandlar içeren verilerin, sayısal bilgi ya da servislerin ve yazılımları pazarlayan veya bunları kullanan işletmeleri daha detaylı olarak içine almaktadır. Bu tür ürünlerin Internet'e yerleştirilmesi ve tüketiciye bu yolla ulaşılmasıyla zamandan tasarruf edilmektdir. Bu sebeple Denizli Sanayisi iç ve dış pazar ilişkilerini daha da kuvvetlendirebilmesi ve rekabette güç sağlayabilmesi için siberuzayda pazarlama faaliyetlerinde bulunmalıdır. 1. GİRİŞ 20. yüzyılın son çeyreği iletişim, bilgi çağı olarak adlandırılmıştır. Gelişmiş ülkelerde bilgi üretme ve üretilen bilgiye en kısa zamanda ulaşma, nerede olursa olsun üretilen bilgiyi en kısa zamanda kullanma temel hedef olmuştur. Bilgisayar bu çağın en mükemmel aracı olarak kabul edilmiş ve kullanılagelmiştir. Bilgisayar teknolojisi o kadar hızlı gelişmiş ve gelişmesini sürdürmektedir ki, bilgi çağının gereğini yapmamış ülkeler bu değişmeyi takip etmede dahi zorlanmaktadır. Bugün bilgisayar desteği almadan çağın teknolojik ürünlerini kullanmak mümkün değildir. 1 Dönyanın dört bir yanındaki yaklaşık 50 milyon kullanıcıya ve dev bir bilgi ambarına erişme imkanı tanıyan bir ortamın, çok önemli bir pazarlama fırsatı sunduğu açıktır. Internet, işletmelerin muhtemel müşterilerine marka bilinci kazandıran ve ürün ya da hizmet ile ilgili daha fazla bilgi edinebilmelerini 1 Çetişili H., Haşıloğlu S.B. "Denizli Tekstil ve Diğer Sektörlerde Bilgisayar Destekli Sistemlerin Kullanımı ve Yaygınlaştırılması" DPT Destekli Proje Raporu, Denizli, 1996, s2 179

sağlayan güçlü bir yöntemdir. Internet ortamı etkileşimlidir, bu nedenle izleyicinin katılımı klasik reklamlara göre çok farklı bir düzeydedir. Bu sistem kullanıcının işletmenin sunduklarını kullanarak kişisel gereksinimlerine göre kendi yolunu oluşturmasına imkan tanır. 2 Bir çok keşif ve icatlarda olduğu gibi Internet'in de ortaya çıkışı kriz anında gerçekleşmiştir. 1969 yılında Amerika Bileşik Devletleri Hükümeti Savunma Bakanlığı, olası bir savaş çıkması durumunda iletişim kurmak ve bilgiye problemsiz ulaşabilmek için gereğini yapmak üzere DARPA'yı (Defence Advanced Research Project Agency) yani ileri Savunma Araştırma Projeleri Teşkilatı'nı görevlendirilmiştir. Böylelikle Internet, günümüzdeki yoğun kullanım amacı dışında ve farklı adla ortaya çıkmıştır. Bu ağın kullanım alanları 199O'lı yıllarda artmış ve günümüzde yaklaşık 50 milyon kullanıcılı siberuzay ortamı haline gelmiştir. Bu ise işletmeler için yeni bir faaliyet alanı ve çevre faktörü demektir. 2. NEDEN INTERNET? Askeri amaçlı kurulan DARPANET'in diğer ağlara göre kullanım ve teknik özellik avantajları daha fazla olduğundan ilerleyen tarihlerde kuruluş amacı dışına taşmış ve hızla yayılmaya başlamıştır. Kullanım kolaylığı ve avantajları sayesinde dünya üzerindeki birçok ağların da DARPANET'e dahil olması ile 1983 yılında uluslararası bir bilgisayar ağı ortaya çıkmıştır. Ağların ağı olarak da adlandırılan Internet'in kullanıcı sayısı arttıkça faaliyet alanı da büyümektedir. Çağın teknolojisi tarihler boyunca Dünya haricinde uzayda başka dünyalar arayan insanoğluna alternatif bir uzay sunmuştur. Bu uzay, yakın gelecekte yaşamımızı her şekilde etkilecek olan Siberuzay'dır. Günümüzde siberuzayın en önemli aracı Internet'dir. O halde işletmeler Internet üzerinde gerçekleştirebilecek pazarlama faaliyetlerinin stratejik planlamalarını en kısa zamanda yapmaları gerekmektedir. 3. INTERNET ARAÇLARI 3.1. Elektronic Mail Genellikle email ya da eposta şeklinde ifade edilmektedir. Sibersörfçülerin^ en çok kullandıkları bir Internet hizmetidir. Çağımızın kartvizitlerinde de yeri bulunan Eposta adresi ikamet ve iş yeri adresinden sonra gelen bir adres tipidir. Abonelerin mesaj alışverişi yapmak için kullandıkları bir araçtır. Bir bilgisayarın sayısız kullanıcısı olabileceği gibi bir Internet hattının da sayısız eposta kutusu (email adresi) olabir. Epostanın işletmelerdeki kullanım alanları incelendiğinde; O Gönderilen mesajın anında ve emniyetle adresine ulaştırmada, O Diğer telekominikasyan sistemlerine göre daha ucuz haberleşmede, O Gelen ya da gönderilen postaları bilgisayar arşivinde tutmada ve kullanmada, O Tek mesajdan sayısız adrese gönderebilmede, O Sipariş ya da rezervasyon hizmetlerinde, O Tebrik ya da davetiye dağıtımında, O Ürünün tanıtımında, O Arge faaliyetlerinde avantajları vardır. 3.2. Iistserv ve Usenet Listsevr, ortak konuyla ilgili bireylerin grup oluşturarak birbirleri ile iletişimlerini sağlayan, tartışma gruplarını oluşturan bir ortamdır. Usenet ise herhangi bir konuyla ilgili bireylerin grup oluşturmadan, sayısız tartışma gruplarına erişilerek gerçekleştirilen iletişim ortamıdır. Her iki ortamda da pazarlama faaliyeti olarak doğrudan doğruya reklamı kullanmak sakıncalıdır. Çünkü bu ortamların amacı ortaya çıkan 2 "Internetleşen İşler!", Inter.net Work Dergisi, Haziran 1997, Sayı 3, s64 3 Siberuzayda gezinti yapan, Internet kullanıcılara verilen ad. 1 8 0

21.YÖZVILA DOĞRU DENİZLİ SANÂVİİ SEMPOZVUMU bir fikri ya da problemi paylaşmaktır. Listserv ve usenetin işletmelerdeki kullanım alanları incelendiğinde; O Araştırılan konu hakkında vakit kaybetmeden uzman kişileri bulmada, O İşletmelerin oluşturduğu tedarikçi ve müşteri grubu ile haberleşmede, O Odalar Birliği'nin üyeleri ile iletişiminde, O Yayın şirketlerin abonelerine doküman dağıtımında, O Hukuki olan eylemlere katılmada, O Tebrik ya da davetiye dağıtımında, O Ürünün tanıtımında, O Arge faaliyetlerinde, O Beyin Fyrtynasy'nı gerçekleştirmede, O Karar verme ve problem çözmede avantajları görülmüştür. 3.3. Gopher ve Word Wibe Web (WWW) Gopher ve WWW Internet'te var olan çeşitli araçları kullanarak, kullanıcıya çok çeşitli bilgiye ulaştırmada basit, tutarlı bir arabirim sağlar. Kullanıcı yalnız diğer menü seçeneklerine ve dokümanlara geçişi sağlayan bir menü veya doküman görür. 4 Kısacası bu yazılımlar Internet üzerinde herhangi bir bilgiye ulaşmak için adrese ulaşıldığında karşılaşılan ekrandaki görüntü ve uygulamalardır. Ulaşılan bilgi yalnızca bir ekran boyutu kapasitesinde olamıyacağından dokümanmetin sitelerinde (gopher) menüyü seçerek, resimgrafik sitelerinde (WWW) ise ikona tıklayarak diğer sayfalara geçiş yapılır. Bu arabirimlerle gerçekleştirilen reklam faaliyetlerinin en önemli özelliği ise tanıtımı muhtemel gerçek müşteriye yapmaktır. Çünkü işletmenin web sitesini ziyaret eden sibersörfçü, o ürün ya da hizmet hakkında bilgi almak için bulunmaktadır. Gopher ve WW arabirimlerinin işletmelerdeki kullanım alanları incelendiğinde; O Tedarik, sipariş ve rezervasyon hizmetlerinde, O Ürün ya da hizmet tanıtımında, O Alışverişlerde, O Müşteri eğitiminde, O Arge faaliyetlerinde, O Yarışaların yapılmasında, O İlan ve duyuruların yapılmasında, O Hukuki olan eylemlere katılmada, O Muhtemel gerçek müşteriyi tanımada, O Hava yolları, turizm şirketleri, finansman şirketleri, marketler, lokantalar gibi her türlü iş alanlarının pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirmede avantaj sağladığı görülmüştür. 4. DOMAIN REGISTRATION "Domain" kavramı İngilizce olup, kelime anlamı "mülkiyef'dir. Bu kavram sayesinde yakın gelecekte büyük problemlerin ortaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Problemin ana sebebi ise Internet'te adres mülkiyeti, yani domain kaydıdır. Internet üzerinde faaliyet gösteren bir işletmeye ulaşabilmek için o işletmenin Internet adresinin bilinmesi gerekmektedir. İşletmeler Internet adreslerini belirlerken genellikle kendi şirketlerinin adını ya da markalarını kullanılmakta ve böylelikle müşteri işletmenin domain adresini bilmese dahi tahmin edebilme imkanı olduğu bir gerçektir. Domain kaydı Internet omurgası üzerindeki servis sağlayıcı kurumlar tarafından gerçekleştirilebilir. Yapılacak olan domain kaydı uluslararası bir kayıt olduğundan, aynı ismi taşıyan başka bir Internet adresi 4 Pitter K., Amato S., Callahan J., Kerr N. Tilton E., Herkes İçin Internet Rehberi, McGraw Hill & Literatür Yayıncılık, istanbul, 1995 181

ile karşılaşma riski büyüktür. Yakın gelecekte birçok işletmenin siberuzayda pazarlama faaliyetlerini gerçekleştirmesi ve böylelikle domain adresi almayı talep etmesi durumunda doğabilecek problemlere karşı şimdiden önlem alınmalıdır. 5 5. YAKIN GELECEKTEN BEKLENTİLER İnsanoğlunun her ne kadar geleceği görme gibi bir sıfatı olmasa da; günün şartlarını incelemesi durumunda gelecek hakkında tahminler yürütmesi ve bu tahminlerin doğruluk yüzdesinin yüksek olaması da bir gerçektir. Internet'in 1983'den günümüze kadar geçen zamanda katettiği mesafe küçünsenmeyecek düzeyde olup, yakın geelcekte Internet ile ilgili beklentiler şunlardır: O İletişim maliyeti düşecek, şehiriçi telefon görüşmesi ile milletlerarası telefon görüşmesi maliyeti aynı olacak. O Günümüzde iletişim amaçlı, en çok kullanılan ve her yeri saran telefonun yerine Internet gelecek. Sokaklar Inernet salonları ve kulübeleri ile dolacak. O İş gezileri azalacak. Fuar, konferans, kongre, seminer hizmetler Internet'te gerçekleşecek. O Ev ya da işyerlerine giren tek kablo veya uydu ile televizyon, radyo, telefon, faks, gazete, dergi, sinema gibi hizmetler Internet ile gerçekleşecek. O Çift taraflı televizyonlar ortaya çıkacak. TV izleyicileri de yayınlara katılabilecek. O Siberbankalar çok daha yaygınlaşacak, O Bilgi bankaları gelecek, O Alışverişlerde paranın kullanımı minumum seviyeye düşecek. O Bir firmanın satın aldığı mal veya hizmetin bedelini kendi ürettiği mal veya hizmetle ödemesi anlamına gelen "barter" sistemi ile ticaret siberuzay sayesinde maksimum seviyeye çıkacak. O Ülkelerin bilgi gericiliği kalmayacak. O İstenilen habere istenilen zamanda ulaşılacak. O Sibereğitim artacak. Üniversiteler öğrenciye gelecek. O Kağıda basılı gazete, dergi, kitap gibi yayınlar lüks tüketim malzemesi olacak. Internet çevre dostu olacak. O Internet hayatımızla iç içe olacak. Sohbetlerde en çok kullanılan sözcük olacak. 6. SONUÇ Günümüzde Interent gitgide daha da küreselleşmekte, üzerindeki bilgi kaynakları katlanarak çoğalmakta, onbinlerce sistemi birbirine bağlamaktadır. 21. yüzyılın ilk yıllarında kullanıcı sayısının 100 Milyonu bulması tahmin edilmektedir. Bu bağlamda işletmelerin Internet'e girmeleri zorunluluğunu tekrar dile getirmektense, işletmelerin Internet üzerinde gerçekleştirecekleri pazarlama stratejilerin vermeyi yeğliyorum. Craig Settles'e göre siberpazarlama stratejisinin 7 ilkesi şunlardır^ : 6.1. Marka Bilinci ve Bağlılığı Firmalar, marka bilinci ve bağımlılını oluşturmak için reklam, promasyon, sponsorluk ve ticaret gibi geleneksel pazarlama aktiviteleriyle ilgili olarak tipik bir şekilde milyonlarca dolar harcarlar. Oysa ağ üzerinde çok daha az maliyetle aynı sonuçlara ulaşılabilir. Bu strateji yalnızca müşteri için değil sibersörfçüleri de bilinçlendirmeyle gerçekleşir. İşletmeler, kendileri hakkında bilgi dağıtacak listsevrlar ile ilişkide olmalıdır. 5 Özeren T., "Firmalara Son Çağrı", PC Magazin Dergisi, Kasım, 1996, Sayı 36, s60 6 Settles C, Siberpazarlama, Sistem Yayıncılık, Çeviri: Şahin H., Editör: Öztürk Ö. İstanbul, 1996, s.126 132 182

6.2. Doğrudan Yanıt Promosyonu Gelecekte ağdaki işletme sayısının artacağı düşünüldüğünde siberpazarlamanın artan gürültü seviyesinin üzerine çıkmak için bu tür promosyonlara gereksinim vardır. Amaç, kısa döneme karşı uzun vadede düşünmektir. Geleneksel pazarlamada kullanılan birçok doğrudan yanıt taktiği ağ üzerinde de uygulanabilir. 6.3 Pazar Eğitimi Genellikle bir çok insan tam ularak nasıl çalıştığını bildiği bir ürünü ve/veya firmayı tercih etmektedir. Ürün, tasarımda veya uygulamada karmaşıksa veya bu karmaşıklığı anlatmak ve çözmek satış hızını artırmaya yardım ediyorsa pazar eğitimi taktikleri yararlı olacaktır. Bunun için müşterilere ürünün tanıtımı ve eğitimi amaçlı web siteleri oluşturulabilir 6.4. Ürün Gösterimi ve Dağıtımı Bu kısım görsel ya da sesli bandlar içeren verilerin, sayısal bilgi ya da servislerin ve yazılımların pazalamasını yapan işletmeleri daha detaylı olarak içine almaktadır. Bu tür ürünlerin Internet'e yerleştirilmesi ve tüketicilere sunulması diğer bir çok yöntemlere göre daha idealdir. 6.5. Basın Halkla İlişkiler Halkla ilişkiler çalışmaları, kamunun firmayı ve ürünlerini nasıl göstereceğini şekillendiren yazıların yazıldığını sağlamak için basınla kurulan ilişkilerdir; aynı zamanda firma imajinı şekillendiren basın yazıları elde etmek için kamuya yönelik doğrudan çalışmaları da kapsar. 6.6. Araştırma ve Ürün Geliştirme Siberuzayda araştırma ve ürün gelişitirme faaliyetleri daha kolay gerçekleşmektedir. Duruma göre listsevr ya da usenet ile gerçekleştirilen arge faaliyetleri hızla alınan doğru bilgiler sonucunda pazar payını kaybetmeye başlamadan önce çözme imkanlarynı daha belirgin sağlar ve bir kriz haline gelmesinden kurtarır. 6.7. Servis ve Destek Bu kısım da yine 4. ilkeye benzer olarak, görsel ya da sesli bandlar içeren verilerin, sayısal bilgi ya da servislerin ve yazılımların pazalamasını yapan işletmeleri daha detaylı olarak içine almaktadır. Bu tür ürünlerin Internet'e yerleştirilmesi ve tüketiciye bu yolla ulaşılmasıyala zamandan tasarruf etmek kaçınılmazdır. Müşteriyle telefon ve mektuptan daha kullanışlı olan Internet ile haberleşme yapılarak danışmanlık ve destek hizmetleri verilebilir. 183

KAYNAKLAR Çağıltay K., Herkes için Internet, Türkiye Internet Proje Grubu Yayınları, Ankara, 1994 Çetişili H., Haşıloğlu S.B., "Denizli Tekstil ve Diğer Sektörlerde Bilgisayar Destekli Sistemlerin Kullanımı ve Yaygınlaştırılması", DPT Destekli Proje Raporu, Denizli, 1996 Haşıloğlu, S.B., "Yükseköğretime Bilgisayar Destekli Öneriler",Bursa 4. Bilgisayar Haberleşme Sempozyumu, 1115 Aralık 1996 "Internetleşen işleri", Internet Work Dergisi, Haziran 1997, Sayı 3 Koksal A.T., Internet, Pusula Yayıncılık, İstanbul, 1996 Özeren T., "Firmalara Son Çağrı", PC Magazin Dergisi, Kasım, 1996, Sayı 36 Piffer K., Amato S., Callahan J., Kerr N., Tilton E., Herkes İçin Internet Rehberi, McGrawHill & Literatür Yayıncılık, İstanbul, 1995 Sarıhan T.D., Internet, Sistem Yayıncılık, istanbul, 1996 Settles C, Siberpazarlama, Çeviri: şahin H., Editör: Öztürk Ö., Sistem Yayıncılık, İstanbu"l, 1996 Uysal M., Tunç M., Internet, Beta Yayıncılık, İstanbul, 1996 * Ögr.Gör., Pamukkale Üniversitesi, Denizli Meslek Yüksek Okulu " Ar_.Gör., Pamukkale Üniversitesi, iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi 1 Çetijli H., Haşıloğlu S.B., "Denizli Tekstil ve Diğer Sektörlerde Bilgisayar Destekli Sistemlerin Kullanımı ve Yaygınlaştırılması", DPT Destekli Proje Raporu, Denizli, 1996, s.2 2 "Internetleşen işler!", Inter.net Work Dergisi, Haziran 1997, Sayy 3, s.64 3 Siberuzayda gezinti yapan, Internet kullanıcılara verilen ad. 4 Pitter K., Amato S., Callahan J., Kerr N., Tilton E., Herkes İçin Internet Rehberi, McGrawHill & Literatür Yayıncılık, Ystanbul, 1995 5 Özeren T., "Firmalara Son Çağrı", PÇ Magazin Dergisi, Kasym, 1996, Sayy 36, s.60 6 Settles C, Siberpazarlama, Sistem Yayıncılık, ÇevirLŞahin H., Editör: Öztürk Ö., Ystanbul, 1996, s.126132 184

ESNEK UZMANLAŞMA YAKLAŞIMI AÇISINDAN DENİZLİ HAVLU DOKUMA SANAYİNİN ANALİZİ Doç. Dr. Mehmet Aslanoğlu Uludağ Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi I. GİRİŞ Esnek Uzmanlaşma yaklaşımı temelde, belli bir sektördeki firmalar kümesinin farklılaşmış piyasalar için geniş bir ürün yelpazesinde üretim yapmasına dayanır. Bu küme, belli bir bölgede yer alan ve belli bir alandaki üretimin çeşitli aşamalarını gerçekleştiren değişik ölçeklerdeki firmalardan oluşur. Bu anlamda yaklaşım, firmaların boyutlarında daha çok, firmalar arası ilişkiyi öne çıkartır. Kümeleşme içinde yer alan firmaların dayanışmacı rekabete dayanan sürekli yenilik yapma, ürün geliştirme stratejileriyle değişen piyasalara daha iyi uyum sağlayabilmeleri, belli sektörlerde uzmanlaşan bu kümelerin oluşturduğu "endüstriyel bölge" kavramını ve deneyimlerini tartışma gündemine getirmiştir. Bildiride öncelikle bu teorik yaklaşım çerçevesinde ve İtalya'daki Prato Endüstri Bölgesi deneyimi ışığında "endüstriyel bölge" kavramı ele alınacaktır. Daha sonra ise tarafımdan yapılan bir alan araştırması sonuçlarından yola çıkılarak, Denizli havlu dokuma sanayinin yapılanması, Esnek Uzmanlaşma yaklaşımının bir endüstriyel bölgenin ortaya çıkmasında temel koşul saydığı şu açılardan incelenecektir: i) Firma düzeyinde düşey ayrışmanın olup olmadığı ii) Firmalar arasında yatay bağlantıların, fason ilişkilerin düzeyi iii) Firmalar arasında dayanışmacı rekabetin varlığı iv) Kümeleşmeyi destekleyen kamusal ve özel yerel kurumların varlığı v) Firma ve bölge düzeyinde dünya ekonomisi içinde rekabet olanakları. Bildiride, söz konusu açılardan yapılan analizle Denizli'nin, genelde havlu dokuma sanayinde faaliyet gösteren esnek uzmanlaşmış çeşitli ölçekteki firmaların oluşturduğu bir endüstriyel bölge olup olmadığı tartışılarak bunun Denizli ekonomisi üzerindeki etkileri değerlendirilecektir. H. ESNEK UZMANLAŞMA YAKLAŞIMI ÇERÇEVESİNDE ENDÜSTRİYEL BÖLGELER Esnek Uzmanlaşma yaklaşımı firmaların boyutlarından daha çok, firmalar arası ilişkiyi öne çıkartır. Ancak esnek uzmanlaşmaya geçilen yeni sanayi yapısında ağırlığı küçük firmalar oluşturacaktır. Bu nedenle yaklaşıma göre esnek uzmanlaşma, küçük ve orta boy firmaların ağırlıkta olduğu bir firmalar kümeleşmesinin (cluster) ve firma içi iş bölümünün derinleştirilmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkacaktır (Schmitz, 1990). Esnek Uzmanlaşma yaklaşımı bu yapılanmayı, "endüstriyel bölge" (industrial district) olarak adlandırmaktadır. Endüstriyel bölge kavramını literatürde ilk kez, "benzer alanlarda uzmanlaşmış sanayilerin belli bölgelerde yoğunlaşmasından" doğan dışsal ekonomileri vurgularken Alfred Marshall kullanmıştır* (Schmitz, 1995: 10). Esnek Uzmanlaşma yaklaşımının esnek uzmanlaşmanın yaygınlaşması için çok önemli bir yapılanma biçimi olarak değerlendirildiği endüstriyel bölge, "Bir firmalar kümesinin ve insan topluluğunun (community) birarada oluşturduğu sosyoalansal (socioterritorial) yapılanma" olarak tanımlanabilir (Schmitz, 1995: 10). Özellikle Piore ve Sabel tarafından geliştirilen Esnek Uzmanlaşma yaklaşımı endüstriyel bölgeleri temelde iki varyant içinde ele almaktadır. Bunlardan ilki, Piore ve Sabel'in "Güneş Sistemi" (Solar System) modeli adını verdiği endüstriyel bölge türüdür. Burada, merkezdeki bir firmanın (solar firm) çerçevesinde yörüngelenen tedarikçi küçük firmalar bulunmaktadır. Merkezdeki (solar) firma kitlesel üretimden 185

farklı olarak, standart ürünler üretmez ve onun büyüklüğü (size), ölçek ekonomilerinin değil, ürettikleri ürünlerin yüksek sermaye gerektirmesinin bir sonucudur. İş sürecinin organize olduğu bu firmanın iç yapısı ise bir tür "atölyeler toplamı"nı yansıtmaktadır. Bu anlamda Piore ve Sabel merkezdeki (solar) firmalara "atölye fabrikası" nitelemesini yapmaktadırlar (Piore ve Sabel, 1984: 267). Büyük boyutlu olmalarına karşın merkezdeki (solar) firmaların tedarikçilerle kurdukları ilişki bağımlılık yaratmaya değil, işbirliğine yöneliktir. Bu nedenle sistemin içinde yörüngelenmiş fason üretim yapan, tedarikçi firmalar önemli ölçüde özerkliklerini korurlar. Merkezdeki (solar) firma ise kitlesel üretim yapan firmadan farklı olarak, tasarım ve üretimdeki sorunların çözümünde geniş ölçüde tedarikçi firmaların önerilerine bağlıdır. Ayrıca, merkezdeki bu firmalar yerel idari kurumlarla işbirliği yaparak, içinde yeraldığı endüstriyel bölgede araştırma, eğitim ve sağlık gibi alanlarda katkılarda da bulunacaklardır. Esnek Uzmanlaşma yaklaşımı açısından endüstri bölgelerinin ikinci varyantı, birbirine oldukça benzer küçük firmaların bölgesel yığılımıdır (conglomeration). Yaklaşım, küçük firmaların yeni teknolojilerin kullanımıyla birlikte, hem sektörel hem de coğrafik olarak piyasa nişlerinde rekabet edebilecekleri bir potansiyele sahip oldukları görüşündedir. Üstelik küçük firmalar, parçalanmanın gerçekleştiği piyasalardaki artan ürün çeşitliliğine hızlı cevap vermede de büyük avantaja sahiptirler. Ancak Esnek Uzmanlaşma yaklaşımına göre, coğrafi ve/veya sektörel olarak dağınık durumdaki küçük ölçekli firmalar tek başlarına esnek uzmanlaşmaya geçemezler (Schmitz, 1990: 264). Bu nedenle küçük firmaların esnek bir yapıya evrilmeleri, ancak bir endüstriyel bölge içinde mümkün olacaktır. Bir endüstriyel bölgeyi oluşturan başlıca bileşenler şunlardır: Çoğunlukla küçük ve orta ölçekli firmaların bir kümesinin mekansal ve sektörel olarak yoğunlaşması Firma düzeyinde dikey ayrışmanın (vertical disintegration) gerçekleşmesi* Ekonomik birimler arasında ileri ve geri bağlantılar ağının varlığı** Firmalar arasında fiyat ve ücret düşürmelerine yönelik bir rekabetten, ürün ve üretim süreçlerindeki yeniliklerle sürdürülen bir dayanışmacı rekabete geçilebilecek bir kurumsal yapının oluşturulması Ekonomik birimlerde karşılıklı güveni sağlamlaştıran bir sosyokültürel arkaplan oluşturulması Kümeleşmeyi destekleyici kamusal ve özel yerel kurumların varlığı (Rabellotti, 1995: 30 ve Schmitz, 1995: 10). Böylece endüstriyel bölgede yer alan esnek uzmanlaşmış firmalar sürekli değişen piyasaların ihtiyaçlarına uyan geniş bir ürün yelpazesi üretilme olanaklarına kavuşacaklardır. Üstelik, endüstriyel bölgede yer alan firmaların üretim sürecinde, yenilik yaratmada ve pazarlamada işbirliği yapmalarıyla yalnızca firma düzeyinde değil, firmalar arasında da esnek uzmanlaşmanın koşulları yaratılmış olacaktır. Diğer taraftan Piore ve Sabel, hiçbir firmanın endüstriyel bölgede sürekli olarak başat bir konum kazanmayacağını, firmalar arasındaki düzenlemelerin ise bir dizi kısa dönemli sözleşmeyle belirleneceğini vurgulamaktadırlar (Piore ve Sabel, 1984: 265). Onlar ayrıca, endüstriyel bölgedeki kimi kurumların firmaların yeniden biçimlenmesini kolaylaştıracağı görüşündedir. Buna göre, ticaret ve sanayi odaları, sendikalar, zanaat odaları, kooperatifler ve diğer yerel örgütlenmeler teknoloji satın alımında, ürünlerin pazarlanmasında, kredi sağlanmasında, hammadde ve ara mal tedarikinde firmalara yardımcı olacaklardır. Böylece firmaların ölçek ve alan ekonomilerinden yararlanmaları mümkün olacaktır. Esnek Uzmanlaşma yaklaşımı bağlamında Hubert Schmitz, endüstriyel bölgelerde yer alan küçük ve orta ölçekli firmaların toplu başarısının analizi amacıyla "kollektif etkinlik" kavramını geliştirmiştir (Schmitz, 1990: 270271 ve Humphrey, 1995 b: 157). Çünkü ona göre, hızla değişen piyasaların gerektirdiği rekabetçi koşullara ulaşma kapasitesi tek bir firma tarafından yaratılamaz. Kollektif etkinlik kavramının iki yönünden söz edilebilir. İlk yön, kümeleşmeden/yığınlaşmadan ortaya çıkan planlanmamış dışsal ekonomilerle ilgilidir. Bunlar, uygun işgücü arzını; hammadde, yedek parça, kullanılmış ve yeni makine tedarikçilerine kolay erişimi kapsarlar. Kollektif etkinlik ikinci yönü ise üretici ve ticaret birlikleri aracılığıyla firmalar arasında birlikte sürdürülen etkinliği içerir. Bu etkinlik, bir yandan tekil firmalar arasındaki dikey ve yatay olarak ekipmanın ve siparişlerin paylaşımında işbirliğini gerektirirken, diğer yandan küme içindeki firmaların birbirleriyle ya da yerel kurumlarla kollektif etkileşimini gerektirir. İşveren örgütleri, ticaret ve sanayi odaları ile yerel yönetimler kümedeki firmaların koşullarını iyileştirmek için birlikte hareket edebilirler. Bu birlikte hareket ediş, lobi yönetimi, bilgi ve hizmet sağlama, ticaret fuarları ve teknik kurumlar açma gibi biçimlerde gerçekleşebilir. 186