Buradaki Hayatý Zorlaþtýran Þehrin Iþýklarý...



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

BÝMY 16 - TBD Kamu-BÝB XI Bütünleþik Etkinliði

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

SENDÝKAMIZDAN HABERLER

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

GRUP TOPLU ÝÞ SÖZLEÞMESÝ GÖRÜÞMELERÝNDE UYUÞMAZLIK

Simge Özer Pýnarbaþý

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi



ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ÝÞÇÝ SAÐLIÐI VE ÝÞ GÜVENLÝÐÝ PROJESÝ

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz aralýk 2005/sayý 91 Kasým

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý


Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83


ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Programýmýz, Deneyimimiz, Çaðdaþ Demokrat Ekibimiz ve Çaða Uygun Vizyonumuz ile Yeniden


Kanguru Matematik Türkiye 2015

SIGARA VE SAÐLIK ULUSAL KONGRESÝ


MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

ünite1 Sosyal Bilgiler

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM


KOBÝ'lere AB kapýsý. Export2Europe KOBÝ'lere yönelik eðitim, danýþmanlýk ve uluslararasý iþ geliþtirme projesi

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

ACADEMY FRANCHISE AKADEMÝSÝ FRANCHISE ALIRKEN VERÝRKEN ÝÞLETÝRKEN. bilgi kaynaðýnýz. iþbirliði ile


Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

ÝNSAN KAYNAKLARI VE EÐÝTÝM DAÝRE BAÞKANLIÐI


7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

DOÐALGAZ ÝÇ TESÝSAT MÜHENDÝS YETKÝLENDÝRME KURSU DÜZENLENDÝ

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz Basýnda Odamýz eylül 2005/sayý 88 Aðustos 2005 Aðustos 2005 Aðustos

Gelir Vergisi Kesintisi

Güvenliðe Açýlan Sosyal Pencere Projesi ODAK TOPLANTISI SONUÇ RAPORU

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

akademisyenlerden, uzmanlardan ve ozanlardan iki ayrý jüri oluþturuldu.

Spor Bilimleri Derneði Ýletiþim Aðý

TÜRKÝYE MÝLLÝ PEDÝATRÝ DERNEÐÝ 2. KIÞ ZÝRVESÝ. 6-8 Mart 2008 DEDEMAN OTEL PALANDÖKEN - ERZURUM

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN

01 Kasým 2018

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

17 ÞUBAT kontrol

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler 1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

Sessizliktir Her Þeyin Ötesi. Hani, sýradan hayatlar vardýr; hüzünle astarlanmýþ ruhlarýn. sessizliðini akseder suretleri.



KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:


Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015

TABLO-2 A GRUBU KADROLARA PERSONEL ALIMINA ÝLÝÞKÝN BAZI BÝLGÝLER



Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKUL ÖNCESÝ EÐÝTÝM KURUMLARI YÖNETMELÝÐÝNDE DEÐÝÞÝKLÝK YAPILMASINA D YÖNETMELÝK Çarþamba, 10 Eylül 2008


DÜZENLEME KURULU YÜRÜTME KURULU. Sezai ONARAL Sami KAZICI Ünal AYDIN Tayfun BEÞE Nevzat BARAK Yaþar BASKIN Hasan AKTAÞ Abdi ÇALIÞIR

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Toplantý - Seminer ORDU SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI ve Döneminde Odamýzýn Katýldýðý Etkinlikler



TABLO-2'nin devamý. Sanayi ve Ticaret Bakanlýðý

Kanguru Matematik Türkiye 2018

YAZI ÝÞLERÝ KARARLAR VE TUTANAKLAR DAÝRE BAÞKANLIÐI

Transkript:

YIL:5 SAYI:1033 Canan Aydýn 1 Temmuz 2006 Sivas ta Yakýlan Canlarý Hacýbektaþ ta Anma, 2 Temmuz 2006 Sivas Mitingine Katýlma, 15 Aðustos 2006 1.Dünya Alevi-Bektaþi Kuruluþlarý Dostluk ve Dayanýþma Hacýbektaþ Toplantýsý, 15-16 Aðustos 2009 Hacýbektaþ Buluþmasý,14-15 Kasým 2009 800.Doðum Yýlýnda Hacý Bektaþ Veli yi Serçeþme de Anma, 19 Þubat 2010 Ankara Hacýbektaþ Sevgi ve Dayanýþma Gecesi, 15-16 Mayýs Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1.Uluslararasý Hacýbektaþ Ozanlar Þöleni bugüne kadar Hacýbektaþ a kazandýrdýðý etkinlikler. 15 Mayýs 2010 Cumartesi günü sabahý, Yurtdýþýndan gelen Afganistan Þurayi Kýzýlbaþani temsilcileri, Adana, Ankara, Ýstanbul gibi çeþitli illerden gelen Aþýk Mahzuni dostlarý ve ozanlýk anlayýþýnýn gönül erlerinin Hacýbektaþ a gelmelerinin devamýnda saat 11.00 de Saygý duruþu, Ýstiklal Marþý ve Atatürk büstüne çelenk koyma, seremoni yapýldý. Törene katýlan Ozanlar ve misafir gruplar toplu halde bir yürüyüþ ile Hacýbektaþ Sevgi yolundan Hacý Bektaþ Dergahýný ziyaret ettiler. Otobüslerle Çilehaneye çýkan Ozanlar ve gruplar Çilehane tepesindeki Aþýk Mahzuni Þerif in Mezarý baþýnda tiyatro sanatçýsý Özgür BAÞKAYA NIN sunumunu yaptýðý saygý duruþu ve Mahzuni ile ilgili anýlarýn anlatýldýðý, Mahzuni Þerif in Ozan duruþu emperyalizme karþý oluþu Amerika katil katil dizelerinde bu günleri görüþü ve her zaman emekçi halktan yana oluþu bir kez daha anlatýldý. 3 DE ve 6 DA Buradaki Hayatý Zorlaþtýran Þehrin Iþýklarý... Hasan Bayram Þakir Þenol Söyleþi 4 DE 2 DE 7 DE Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Atatürk ü Anma Gençlik ve Spor Bayramý kutlama etkinlikler kapsamýnda gerçekleþtirilen Gençlik Yürüyüþü ne Hacýbektaþ Lisesi, Hacýbektaþ Kýz Teknik ve Meslek Lisesi, N.Ü. Hacýbektaþ Meslek Yüksek Okulu öðrencileri ve öðretmenleri, Ýlçe Milli Eðitim Müdür ve Müdür yardýmcýlarý yanýsýra halktan da katýlýmýn olduðu gözlendi. Yürüyüþ Hacýbektaþ Belediyesi önünden saat 10.00 baþladý. Nevþehir Cadesi üzerinde yapýlan yürüyüþ yine Hacýbektaþ Belediyesi Önündeki Cumhuriyet Meydanýnda son buldu. 8 DE KESK'e baðlý Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES), ''Saðlýk kuruluþlarýnýn duvarlarýný süsleyen ve sembol haline gelmiþ olan 'sus' iþareti yapan hemþire figürünün artýk tarihe karýþtýðýný'' belirtti. Sendikadan yapýlan yazýlý açýklamada, Hemþirelik Haftasýnýn kutlanacaðý bugünlerde hemþireliðin zorluklarý ve sistemin yaþattýðý sorunlarýn bir kez daha gözden kaçýrýlmak isteneceði belirtildi. 7 DE Thomas Bernhard, yaþadýðý toplumun kültürünü ve deðerlerini iðdiþ etmeye koþulladýðý diliyle benzeri bulunmayan metinler yazdý. Onun kitaplarýný sözün þiddetine kapýlarak okumak, elbette sarsýcý ve sarýcý bir dünyayla yüz yüze býrakýr. Yazdýklarýnýn hikâyeleri deðildir etkileyen; bütün kitaplarý art arda okunduðunda, tek bir hikâyesi vardýr Thomas Bernhard ýn: Bir düþünsel derinlik olarak nefretin izinden gitmek. Yaþananlarýn hikâyesi deðil, yaratýcý yazýnýn hikâyesiyse bizi asýl ilgilendiren, onda bu ikisinin iç içe geçtiði de söylenebilir mi? Thomas Bernhard, yazdýðý metinlerde anlattýðý hikâyenin yalnýzca kendisine ait olmadýðýný, o toplum biçiminden tiksinen pek çok insanýn da yaný baþýnda bulunduðunu biliyor, ama sözleri, duyduðu nefreti kendi baþýna yaþýyormuþ gibi boca ediyor. Kiþisel, elbette özgün bir edebiyat bu. Ödüllerim de de kendi hikâyesini anlatýrken toplumsal deðerlerin dýþýnda bir yazarlýk tutumunun nasýl oluþabileceðini sorguluyor. 5 DE Bayrampaþa Cezaevi nde Hayata Dönüþ operasyonu sýrasýnda 12 tutuklu ve hükümlünün ölümü, 29 unun yaralanmasýyla ilgili devletin, adalete direniþi iddianameye yansýdý. Jandarma yýllarca isim bildirmediði gibi, operasyona katýlanlarla ilgili bilgi ve belgeye rastlanmadýðýný yazdý. Savcý Raif Býkmaz, Ýstanbul Valiliði nden soruþturma izni istedi. Valilik Hayýr dedi. Bölge Ýdare Mahkemesi, kararý bozdu. Fakat bu kez ön inceleme için atanan jandarma yarbay, Jandarma görevini yaptý deyince baþa dönüldü. Savcý Býkmaz, yine izin istedi, valilik yine Olmaz dedi, mahkeme yine bozdu... Fakat 10 yýllýk hukuksuzluk sarmalýndan galip çýkan, adalet oldu. 7 DE

2 Uzunca bir aradan sonra SULUCAKARAHÖYÜK okurlarýyla birlikte olmaktan çok mutluyum,herkesi özlemle selamlýyorum. Berlin de geçirdiðimiz üç aylýk zorunlu ziyaret sürecimizi en iyi þekilde deðerlendirmeye çalýþtým,öncelikle hastamýzýn günlük yaþamýna katký vermek,boþ zamanlarda oldukça zorlu geçen kýþa raðmen çevre tanýma ve rahatlama amaçlý geziler ve en güzeli deðerli dostlarýmýzýn kitaplýðýndan yararlanma imkanýnýn sunulmasý,üç aylýk misafirliðimizi kolayca geçirmemize yardýmcý oldu,dostlara teþekkürlerimizi iletmek borcumuz var. Gabriel Garcia Marquez in Anlatmak Ýçin Yaþamak adlý eseri,yolculuk sýrasýnda okuma þansýný bulduðum Özdemir Asaf ýn Þiirlerinden sonra okuduðum ilk kitap oldu,daha sonra;ahmet Ümit in,bab-ý Esrar ýný okudum,uzun süredir okumayý istediðim bir eseri;jean Cormier den CHE GUEVARA yý ve bir klasik olan Dante nin Ýlahi Komedya sýný da ayrý kaldýðýmýz süreçte okuma fýrsatým oldu. Okuduðum eserlerden notlar almak alýþkanlýðým vardýr,fýrsat bulup okuyamayanlar için sunulabilecek kýsalýkta notlarýmý da getirdim ama hiç birine fýrsat bulamadým,herkesten özür dilerim.beni en mutlu eden haber dönüþümde aldýðým bir roman yayýmý oldu,bir yazýmda geçen yazar olan komþumuz cümlesinde adýndan söz etmediðim ama artýk zamaný gelip de geçmiþ olan komþumuzla sizleri tanýþtýrmak zorundayým;mürselin KURT,bir hemþire,bir anne,bir eþ,fakir bir ailenin kýyý kentlerimizin birinin kýrsalýndan,zor þartlarla okutup hayata kazandýrdýðý bu güzel komþu bize,okuyucuya olaðanüstü bir roman yarattý;adimdan ÖNCE,siyah-beyaz yayýnlarýndan çýkan bu eser kýsa sürede birinci basýmýný tüketti,umulur ki siz deðerli okurlar benim tanýtýmýmla deðil,kendi duyarlýlýðýnýzla okuyarak,bu eseri deðerlendireceksiniz,bana,yazarý ile arkadaþ,komþu ve kardeþ olmanýn mutluluðu yeterli. Yurt dýþýna çýktýðýnýzda, Neler oluyor oralarda? sorusu ilk aldýðýmýz soru,üç bin kilometre uzakta ancak kalpleri ve akýllarý hep burada,duyargalarý bizden daha açýk dostlara cevabýmýz, Sizden daha fazlasýný göremiyoruz. Gerçekten de o kadar bilgili ve takipçiler ki,bazý durumlarda algýlarý,bugüne ve geleceðe dair tespitleri o kadar doðru ki þaþmamak elde deðil,bu duyarlýlýklarýndan dolayý onlarý kutlamak gerekir.tabii ki ülkeyi belirli ve sýnýrlý kaynaklardan izleyip,dar bir çerçeveden ve teslim alýnmýþ medyanýn gözünden olaylarý izleyip,hayal aleminde gezinenler de büyük bir çoðunluðu oluþturuyor,bu oran ülkemizdeki sayýya uygun.onlarý kendi hayal alemlerinde býrakýp,gerçeðe dönelim. Yurda döndüðünüzde aldýðýnýz klasik soru da benzer türden; Oradan,nasýl görünüyor ülkemiz? Ýþte bu soruya yanýt verirken, Keþke daha iyi þeyler söyleyebilsem. üzüntüsünü kalbinizin en derininde hissederek olanca gerçekliði ile söylemek zorunda kalýyorsunuz; Gittikçe daha Ortadoðulu görünüyoruz ne yazýk ki. Ülkede yaþanan son geliþmeler bunun böyle olduðunu gözümüze gözümüze sokuyor deðil mi? Ülkeyi yönetenler,kendi siyasi projeleri dýþýndaki tüm dünyaya gözlerini kapatarak,kanýrta kanýrta ideolojileri doðrultusunda yýlmadan,olaðanca kabalýðý ile rejim deðiþikliðine yönelen uygulamalarýn içerisinde yollarýna devam ederken,ülke saða,saðdan þeriata doðru kayma eðiliminde,nasýl görünebilir dýþarýdan,tam bir ORTADOÐULU gibi. Ülkeyi yönetenler,uydurma senaryolarla muhalefeti,öncesinde,muhalefet olmasý olasý kiþileri (ERGENEKON) zindanlara atarken,yanýna aldýðý istihbaratý ve diðer imkanlarý kullanarak,hiçbir zaman doðru yerlerde kullanmadýklarý teknolojileri de amaçlarýna alet ederek,dýþarýdan bakýldýðýnda utanç verici,ilkel manzaranýn içine ülkeyi atmýþ görünüyorlar.tam bir ORTADOÐULU gibi. Muhalefetin içine düþürüldüðü durum utanç verici,siyaset, zaten halkýn saygý gösterdiði bir kurum deðildi,son olaylardan sonra bu görüþ daha da pekiþmiþtir,ancak bir Ortadoðu ülkesinde siyaset bu denli pespayeleþebilir.belden aþaðý siyasetle ancak ülkenin belden aþaðýsý kurtarýlabilir,halkýn;ýþsýzlýk,açlik, GEÇÝM SIKINTISI gibi gerçek gündemi ortada dururken,belden aþaðýsýyla uðraþmak iðrenç,insanlýk dýþý,utanç verici,bu yöntemler,bu tip siyasilere ve insanlara yaraþýr,lanetliyor ve kýnýyorum.belki de asýl amaç,gerçek gündemi gözlerden ýrak tutmaktýr,çünkü;bunlarýn bu gerçek gündemlere dair hiçbir somut bilgileri ve projeleri yoktur.uygulamalardan ortaya çýkan budur. Hal böyleyken bu durumdan bir fýrsat ve yeniden doðuþ,diriliþ çýkarmak mümkün olamaz mý? Bence mümkün,burada görev muhalefetin baþýna düþmektedir,halkýn özlemlerine cevap verecek,halkýn beðenisini sunduðu,parti içi delege yarýþlarýnýn tehdidinden,kurultay delegelerinin avcýlýðýndan uzak,beklentilerin odaðý olmuþ,parti içi çekiþmelerden de uzak tutulacak bir aday,parti organlarýnýn da desteði arkasýna konularak yaklaþmakta olan kurultayda aday gösterilebilir,beklenen yeni liderine ve yenilenen yüzüne,yeni söylemlerine dikkat çekilerek,özellikle de iktidarýn rejim üzerinde oynamaya çalýþtýðý oyun ile muhalefete oynamaya çalýþtýðý oyun halka gereði gibi anlatýldýðýnda umulan doðuþ ve diriliþ ortaya çýkabilir.tam bir ORTADOÐULU olmaktan ancak böyle bir hamleyle kurtulabiliriz. Daha güzel ve onurlu günlerde,daha güzel konularla (kitap ve insan ) birlikte olmak dileðiyle. Bilimin ýþýðý yolumuzu aydýnlatsýn. Saygýlarýmla Hasan BAYRAM 13 MAYI 2010,ANKARA Arif Koþar 26 Mayýs genel grevinin taleplerinin güncel olduðunu ve ertelenemeyeceðini dile getiren emekçiler, yerellerde çalýþmalarýna hýz verdiler Dört konfederasyonun 22 Þubat ta aldýðý, 26 Mayýs ta üretimden gelen gücün kullanýlacaðý genel eylem kararýnýn, konfederasyonlar tarafýndan yine takip edilmemesine Kocaeli ndeki sendikacýlar tepki gösterdi. Genel grev kararýna gerekçe olan 12 temel talebin yakýcýlýðýný koruduðunu belirten sendikacýlar, hükümetin politikalarýna karþý genel grevin zorunlu olduðunu ifade ettiler. Aðýr Sorumluluk 26 Mayýs genel grevinin çok önemli olduðunu belirten Tüm Bel-Sen Kocaeli Þube Baþkaný Erdal Karakuþ, 2008 yýlýyla baþlayan 2010 yýlýnda hâlâ devam ederken, bir yandan AKP Hükümeti nin güvencesiz çalýþma uygulamalarýnýn alabildiðince arttýðý, ayný zamanda emekçilerin de alana en fazla indiði döneme denk düþmesi tesadüf deðildir. Geçtiðimiz 1 Mayýs bunun ispatlandýðý bir gündür. Bu anlamda 26 Mayýs, imzacý olan 4 konfederasyona da çok aðýr bir sorumluluk yüklemektedir. 26 Mayýs, diðer iki konfederasyonun katýldýðý bir genel grev olmasýný isterdik. Hak-Ýþ ve Memur- Sen hükümetin onay kurumlarý haline gelmiþtir, her fýrsatta alandan kaçma yollarýný arýyorlar. Diðer yandan bu imzacý 4 konfederasyonun, 26 Mayýs ta tüm iþyerlerinde tam gün grevlerle alanlarda olmasý gerektiðini düþünüyoruz. Bunun öylesine geçiþtirilecek bir eylem süreci olmadýðýný düþünüyoruz diye konuþtu. Çalýþmalar Devamn Ediyor! Eðitim Sen Kocaeli Þube Baþkaný Veysel Kaplan da 26 Mayýs hazýrlýklarýný bir süredir baþlattýklarýný belirterek, Yaptýðýmýz toplantýlarda, açýklamalarda, hep 26 Mayýs a vurgu yaptýk. Propaganda ve gezi gruplarý, iþyerlerinde grev komiteleri olmak üzere gezilmedik, gidilmedik iþyeri býrakmayacak þekilde 26 Mayýs ýn güçlü bir þekilde örgütlenmesi için arkadaþlarýmýzla görev daðýlýmlarý yaptýk. Þube olarak 26 Mayýs la ilgili hazýrladýðýmýz bildirilerle, afiþlerle sürece hazýrlanýyoruz. Mahalle toplantýlarý, ev ve iþyeri toplantýlarýný planladýk dedi. Kaplan, 26 Mayýs genel grevinin ertelenmesi, tam gün yapýlacak grevin 2 saate indirilmesi ya da 26 Mayýs ý doðuran koþullarýn ortadan kalktýðý gibi tartýþmalarýn, kendilerini üzdüðünü kaydetti. Bu yönde alýnacak kararlarýn doðru kararlar olmadýðýný, sendikal harekete büyük zarar vereceðini herkesin açýk ve net bir þekilde görebileceðini belirten Kaplan, Hiç olmadýðý kadar 26 Mayýs ý doðuran koþullar, bütün yakýcýlýðýyla ortadayken, 26 Mayýs ýn yapýlmalý mý, yapýlmamalý mý tartýþmasý bile, sendikal harekete zarar verecektir. Çünkü iþçilerin sorunlarý ortadadýr diye konuþtu. Birliðe Ýhtiyacýmýz var! Genel-Ýþ Kocaeli Þube Ýdari Sekreteri Vedat Küçük, 26 Mayýs la ilgili net bir süreç gözükmediðini belirterek, Süreç, emekçi sýnýflarýn en sýkýntýlý dönemleri. Birliðe ihtiyacýmýz var. Bu grev ya da hükümetin dikkatini çekecek eylemler, iþçi ve emekçiler noktasýnda daha çok dikkate alacak. Daha duyarlý olmalarýný saðlamak için gerekli. Türkiye genelinde eylemlilikler olmasý gerekiyor. Genel grev olmasý gerekiyor. Ýþçi arkadaþlarýmýzý da bilinçlendirerek Kocaeli nde katýlýmýn yoðun olmasý için çalýþmalar yapacaðýz diye konuþtu. Talepler Yakýcýlýðýný Koruyor! Birleþik Metal-Ýþ Kocaeli Þube Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Akyol, iþçilerin birlikte hareket etmesi gerektiðini belirterek, Hepimizin derdi ortak. Sendikalarýn belirttiði 12 talep, iþçilerin anayasasý niteliðinde. MESS grup toplu iþ sözleþmesinde nasýl birlik oluyorsak, bu süreçte de birlik olunmasý lazým. 3 ay önce konfederasyonlar TEKEL iþçilerinin mücadelesini soðutmak için bu kararý aldýlar. Þimdi de genel grevi yapmadan süreci atlatmak istiyorlar. Ortak mücadele ile yakýcýlýðýný koruyan talepler için mücadele etmeliyiz diye konuþtu. Türk-Ýþ Marmara Bölge Temsilcisi Adnan Uyar ise Türk-Ýþ Baþkanlar Kurulu ndan 26 Mayýs la ilgili neler yapýlacaðý kararýnýn çýkmasýný beklediklerini belirtti. TEKSÝF Kocaeli Þube Baþkaný Mustafa Karataþ da, henüz genel merkezlerden bir karar gelmediðini, sürecin belirsizliðini koruduðunu ifade etti. KESK Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve BES Kocaeli Þube Baþkaný Akýn Þiþman, Bizleri sefalet ücretine mahkum edenlere; eðitim, saðlýk, enerji, su gibi en temel haklarýmýzý paralý hale getirenlere karþý, baþta 4-c olmak üzere güvencesiz, kuralsýz, esnek tüm istihdam uygulamalarýndan vazgeçilmesi, iþ güvencesinin saðlanmasý, kiralýk iþçilik düzenlenmesinin gündemden çýkarýlmasý, çalýþma hayatýný düzenleyen yasalarýn iþçi ve emekçilerin hak ve çýkarlarýna uygun bir þekilde düzenlenmesi, kamu çalýþanlarýnýn grevli toplu iþ sözleþmeli sendika hakký için 26 Mayýs ta grevdeyiz diye konuþtu. (Kocaeli/EVRENSEL)

Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ 1 Temmuz 2006 Sivas ta Yakýlan Canlarý Hacýbektaþ ta Anma, 2 Temmuz 2006 Sivas Mitingine Katýlma, 15 Aðustos 2006 1.Dünya Alevi-Bektaþi Kuruluþlarý Dostluk ve Dayanýþma Hacýbektaþ Toplantýsý, 15-16 Aðustos 2009 Hacýbektaþ Buluþmasý,14-15 Kasým 2009 800.Doðum Yýlýnda Hacý Bektaþ Veli yi Serçeþme de Anma, 19 Þubat 2010 Ankara Hacýbektaþ Sevgi ve Dayanýþma Gecesi, 15-16 Mayýs Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1.Uluslararasý Hacýbektaþ Ozanlar Þöleni bugüne kadar Hacýbektaþ a kazandýrdýðý etkinlikler. 15 Mayýs 2010 Cumartesi günü sabahý, Yurtdýþýndan gelen Afganistan Þurayi Kýzýlbaþani temsilcileri, Adana, Ankara, Ýstanbul gibi çeþitli illerden gelen Aþýk Mahzuni dostlarý ve ozanlýk anlayýþýnýn gönül erlerinin Hacýbektaþ a gelmelerinin devamýnda saat 11.00 de Saygý duruþu, Ýstiklal Marþý ve Atatürk büstüne çelenk koyma, seremoni yapýldý. Törene katýlan Ozanlar ve misafir gruplar toplu halde bir yürüyüþ ile Hacýbektaþ Sevgi yolundan Hacý Bektaþ Dergahýný ziyaret ettiler. Otobüslerle Çilehaneye çýkan Ozanlar ve gruplar Çilehane tepesindeki Aþýk Mahzuni Þerif in Mezarý baþýnda tiyatro sanatçýsý Özgür BAÞKAYA NIN sunumunu yaptýðý saygý duruþu ve Mahzuni ile ilgili anýlarýn anlatýldýðý, Mahzuni Þerif in Ozan duruþu emperyalizme karþý oluþu Amerika katil katil dizelerinde bu günleri görüþü ve her zaman emekçi halktan yana oluþu bir kez daha anlatýldý. Ozanlarýn Mahzuni Þerif deyiþlerinden söyledikleri türkülerle Onun hala aramýzda yaþadýðýný anmaya katýlan kalabalýða hissettirdiler. Aþýk Mahzuni Þerif in Mezarý baþýnda yapýlan anma töreninin bitiminde Yurtdýþýndan ve Yurtiçinden gelen gruplar öðle yemeði ikramý için þehir merkezine döndüler. Hacýbektaþlý esnaf lokantalarýna ikram fiþleri ile daðýlan misafirler daha sonra Hacý Bektaþ Veli Kültür Merkezi Büyük salonda toplandýlar. 1. Gün gündüz Salon programýný Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Genel Sekreteri Ali KAÝM ÝN sunumunda baþladý. Saygý duruþu ve Ýstiklal Marþý söylenmesi devamýnda Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði baþkaný Nafiz ÜNLÜYURT ve Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK, Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1.Uluslararasý Hacýbektaþ Ozanlar Þöleninin açýlýþ konuþmalarýný yaptýlar. Þurayi Kýzýlbaþani Afganistan temsilcilerinin tanýtýmý devamýnda etkinliðe katýlan 100 ün üzerindeki Ozanlardan oluþan koronun, Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK IN baðlamasý eþliðinde hep bir aðýzdan Aþýk Mahzuni türküleri söylemeleri dinlemeye ve görülmeye deðerdi. 1.Gün Gündüz yapýlan salon programý Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Ýkinci Baþkaný Mustafa ÖZCÝVAN IN yönettiði Aþýk Mahzuni Þerif ve Ozanlýk Geleneði konulu panele Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN, Prof. Dr Ali Berat ALPTEKÝN, Yar. Doç. Dr. Doðan KAYA, Ozan Hüseyin Gazi METÝN, Ozan Ýsmail ÝPEK ve Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK IN panelist olarak katýlýmý ile baþladý. Panelde konuþmacýlar Aþýk Mahzuni Þerif in hayatý, ozan mahlasý alýþý ve gerçek bir ozan temsilcisi yönündeki görüþleri deyiþleri üzerine konuþmalar, Ozan ve ozanlýk geleneði hakkýnda bilgiler ve Ozanlýk geleneðinin yaþatýlmasýnda Hacýbektaþ ýn yeri önemi üzerine konuþmalar yaptýlar. Ozanlýk geleneðinin genç kuþaklara aktarýlmasý ve devamýnda yaþanan sorunlar ve kültürün yaþamasýnda kurumlarýn sorumluluklarý, devletin kültüre ve Ozanlara sahip çýkmasý yönünde bildirimlerle panel sona erdi. Panel sonrasý Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1. Uluslar arasý Hacýbektaþ Ozanlar Þöleni Þiir dalýnda yapýlan yarýþma sonuçlarýný PUÞKÝN ödüllü Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN açýkladý ve plaketleri verildi. Buna göre katýlýmcý 100 Ozan ve Þair arasýndan, 1. Ödülü Kamber NAR, 2. Ödülü Ýbrahim ÞAÞMA, 3. Ödülü Yüksel KILIÇ, 1. Mansiyon Hüsnü ÝYÝDOÐAN, 2. Mansiyon Güleser YORULMAZ, 3. Mansiyon Servet YILDIRIM aldý. 1. Gün Gece programý, Ozanlar Gecesi 80 Ozanýn ismini yazdýrdýðý liste ile Hacý Bektaþ Veli Kültür Merkezi büyük salonda saat 19.30 da salonu dolduran izleyici ve dinleyiciye, tiyatro sanatçýsý Özgür BAÞKAYA NIN sunumu ile baþladý. Ýlk olarak Kültür Bakanlýðý Hacýbektaþ Semah Ekibi semahlarý ile baþlayan gece, Halk Ozanlarý Kültür Derneði nce belirlenen 80 Ozanýn yer aldýðý Þiirler ve türkülerle devam etti. Gecenin sürpriz konuklarý Ankara Mamak Pir Sultan Derneði Otantik Semah ekibinin semah gösterileri görülmeye deðerdi. Bu tarihi günde onlar da tarihe bir iz býraktý. Geceye katýlan ozanlarýn birbirinden güzel deyiþleri ozan sayýsýnýn fazlalýðý ve her ozanýn iki türkü söylemesi programýn 16 Mayýs 2010 Pazar gününe býrakýlmasýna ve kaldýðý yerden 16 Mayýs 2010 Pazar günü saat 10.00 da baþlayacak olan Sözlü beste yarýþmasý sonrasý devamýna karar ile 23.30 da son buldu. 2. Gün Programý 16. Mayýs 2010 Pazar günü saat 10.00 da Hacý Bektaþ Veli Kültür Merkezi büyük salonda tiyatro sanatçýsý Özgür BAÞKAYA NIN sunumu ile baþladý. Katýlýmcý Dr. Metin TURAN, Ozanlýk geleneðinin günümüzdeki iþlevi ve bu alanda yapýlan yarýþma yöntemleri konulu 15 dakikalýk bildirimini sundu. Kýsa Konferansýn devamýnda Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK IN sunuculuðunu ve jüri üyeliðini yaptýðý, Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN, Yar. Doç. Dr. Doðan KAYA, Kültür Bakanlýðý temsilcisi Timur YILMAZ ve Dr. Metin TURAN IN Jüri olarak katýldýðý Sözlü Beste Yarýþmasý baþladý. Ýlk kez 15-16 Mayýs Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1.Uluslararasý Hacýbektaþ Ozanlar Þölenin de söylenen besteler yarýþmaya katýlan Afganlý ve Türkiyeli ozanlarca icra edildi. Jüri üyeleri dereceye giren besteleri belirleme çalýþmasý yapmak için salondan ayrýldý. Devamý 6 DA GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam 441 3009 Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10 Sos. Yar. ve Day. 441 39 77 Özel Ýdare 441 31 01 Nüfus 441 31 02 Belediye Baþkanlýðý 441 37 44 Milli Eðitim Müd. 441 30 16 Halk Eðitim Müd. 441 30 48 Askerlik Þubesi 441 30 10 Kapalý Spor Salonu 441 35 20 Devlet Hastanesi 441 30 15 Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32 Tapu Sicil 441 32 49 C.Savcýlýðý 441 35 38 Adliye 441 30 18 Kütüphane 441 30 19 H.B.V Kültür Merkezi 441 33 94 Müze 441 30 22 Turizm Danýþma 441 36 87 Emniyet Amirliði 441 26 97 Karakol Amirliði 441 36 66 Jandarma 441 38 08 Ýlçe Tarým 441 30 20 Lise 441 37 74 Kýz Meslek Lisesi 441 31 08 Mal Müdürlüðü 441 30 56 Kadastro 441 35 37 Karaburna Belediye 453 51 30 Kýzýlaðýl Belediye 455 61 29 PTT. 441 35 55 T.M.O. 441 30 11 Türkiye Ýþ Bankasý 441 35 00 Ziraat Bankasý 441 33 26 Þoförler Cemiyeti 441 30 74 Esnaf Odasý 441 37 42 Tarým Kredi Koop. 441 32 76 TEDAÞ 441 31 42 Çiftci M.K.Baþkanlýðý 441 36 80 Rýfat Kartal Huzurevi 441 33 38 Sulucakarahöyük Gzts 441 39 47 Taþýyýcýlar koop 441 20 06 Nevþehir Seyahat 441 30 43 Þanal Seyahat 441 33 59 Mermerler Seyehat 441 21 73 Dergah Taksi Duraðý 441 25 25 Terminal Taksi 441 27 97 Huzurevi 441 33 38 Hacýbektaþ Noterliði 441 35 23 Hacýbektaþ Öðretmen evi 441 31 20

GÖRÜÞLER»Bugün gösterime girecek olan Demsala Dawî: Þewaxan / Son Mevsim: Þavaklar alýþtýðýmýzýn dýþýnda bir belgesel diyebiliriz Evet. Belgesel bir film fakat klasik bir belgesel deðil. Kurmacaya yakýn bir belgesel olarak tanýmlayabiliriz.»genelde belgesel filmlerin bir anlatýcýsý olur, ama Þavaklar ýn bir anlatýcýsý yok. Neden tercih etmediniz? Klasik belgesel formatý sýkan birþey. Belgeselde de aslýnda bir görsel tat klasik kliþeler kullanýlmadan bir akýþ bir yaþam biçimini anlatabilmek, bir duyguyu ortaya çýkarabilmek bence mümkün. O yüzden de bir anlatýcýyý ya da röportajý tercih etmedim.»filmde normal akýþýn dýþýnda müdahaleler hissediliyordu Bence bahsettiðimiz klasik tarz belgesellerde çok daha fazla müdahale var. Bir metin yazýp o metnin akýþýyla onu yorumlamak, seyirciyi ona yönlendirmek; bu budur diye vermek anlatýlmak isteneni algýlamaya yönlendirmek bir dayatmadýr. Röportaj yapýp birkaç soruyla gidiþatý belirlemek, var olan durumun objektifliðini ortadan kaldýrýr ve ona öznel yorumlar getirmeye neden olur. Peki ya nesnellik? Önemli olan doðal yaþamýn içerisinde seyirciyi var olan durumla baþ baþa býrakmak ve onunla ilgili yorum yapmasýný saðlamak.»þavaklar ý anlatmanýzýn özel bir nedeni var mý? Benimle ilgisi var. Ben de o hayatýn içerisinden geliyorum. Ýnsanlar doðanýn içinde uyumlu bir hayat sürerken bir yandan onunla mücadele ediyorlar ve onunla yaþýyorlar. Daha iyi havayý soluyorken ve daha mutlularken ne oldu? Dünya sistemi manipülasyon üzerine kurulu. O yaþam tarzý kayboluyor ve biz kayboluyoruz. Modern þehirlerde, dev binalarda renkli ýþýklar altýnda yaþamak daha çekici hale getirilmiþ durumda. Bu bir çarpýtma. O insanlarýn hayatý tam da bu þehir ýþýklarýndan dolayý zorlaþtý.»fakat belgeselde Þavaklý Ayþe, baðlamasý sýrtýnda yakýnýyor: Benim diðer insanlardan neyim eksik. Ben de artýk sadece bu daðlara ovalara klip çekmek için gelmek istiyorum Mesela Mersin deki Sarýkeçeliler de artýk yerleþik hayata geçmek istediklerini söylüyorlar. Peki, bu durumu nasýl yorumluyorsunuz? Birincisi þehrin ýþýklarý uzaktan güzel görünür. Ya içine girince!.. Kaybolursunuz, tüm deðer yargýlarýnýz altüst olabiliyor. Yani modern hayat kapitalizm öyle bir hale getirmiþ ki, orada komþu býrakmamýþ orada çocuk býrakmamýþ. Bir hüzün var dolayýsýyla. O hayat tarzýnýn kaybolmaya yüz tutmasý bir tercih deðil bir zorunluluk. Ve bu zorluk ve zorunluluklar zincirinde bu hayatý devam ettirmeleri gerekiyor. Çünkü her taraflarý sarýlmýþ. Belgeselde de gördünüz, diyorlar ki: biz ürettiðimiz ürünü kendimiz alabilecek durumda deðiliz Bu iþte gerçeðin tam da kendisi»doðadan kopuþa neden oldu kapitalizm sonuçta... Demek ki bu onlarýn tercihleriyle ilgili deðil. Sistemin var olan hayatýnýza ne kadar sert müdahale ettiðinin bir göstergesi? Kapitalizm onlarýn ürünlerine, üretimlerine el koymuþ durumda. Filmde, dikkat etmiþseniz, 3 liraya verdiðimiz ürünü, dýþarýda 15 liraya satýyorlar diyorlar. Ýþte bu devletin, kapitalizmin, sistemin yarattýðý bir sonuç. Yani umut, mutluluk, kurtuluþ kent yaþamýnda, söylemi oralara kadar sýzdýrýlmýþ durumda.»peki, Ayþe nin gerçekliði sadece hüzün müydü? Tebessüm olamaz mýydý? Maalesef belgeseldeki hüzün orada ki yaþamýn gerçekliði. Masalsý bir anlatý ya da daha þen biraz daha mutlu ben bunun peþindeydim ama olmuyor. Çok büyük bir hüzün var. Her þeye sinmiþ bir hüzün var. Ýnsanlar çok þikâyetçi ama þunu biliyorum ki; buna sebep o yaþam, o coðrafya deðil, o insanlarýn kendisi deðil. Dönüp ülkede yaþanan kentli olma dayatmasýna bakmamýz ve politik durumu bir kez daha gözden geçirmemiz gerekiyor» Neden Bahoz dan sonra kurgusal bir filmle devam etmediniz ve bir belgesel çektiniz? Ben aslýnda kurgusal ya da belgesel sinema ayrýmýný yapmýyorum. Mesele ne anlatmak istediðiniz ve onu en iyi þekilde nasýl anlatabilirsiniz? Bir Þavaklar ýn öyküsünü tüm sahneleri yeniden kurarak mý anlatmak daha doðru yoksa mevcut yaþamýn içerisine girerek onlar içerisinde bir dramatoloji çalýþmasý yaparak mý? Ama asýl gerçeði onlarýn dilinden ve onlarýn yaþamýndan aktarmak daha doðru bence. Ve bu filmin derdi bu þekilde daha iyi anlaþýlýr diye düþünüyorum.» O bölgede yaþayan insanlar mý sorunlarýyla bir kez daha yüzleþiyor, yoksa sistem, politik yapý mý kendisiyle yüzleþiyor? Yüzleþen kim? Vicdaný olan herkes yüzleþsin istedik Doðal gýda üretimi bilinçli bir þekilde engellenmiþ oluyor. Öyle büyük bir tekelleþme var ki; tüm bu doðal üretim þekillerini yok eden bir tekelleþme var. Bu beni sistemle daha çok karþý karþýya getirmiþ oluyor ve daha çok öfkeleniyorum. Ýnsanlýðý yok ediyorlar. Tüketiliyoruz. Kanser toplumu haline geldik. Köye yumurta satýyoruz. Umuyorum ki bu belgesel her ne þekilde tartýþýlýrsa tartýþýlsýn bir yüzleþmeye hizmet etmiþ olsun. Amacým tabii ki o ilkel yaþamý yüceltmek deðildi. Amaç doðayla nasýl koptuk, o kültürle nasýl koptuk, tarihimizi kendi elimizle nasýl yok edip tahrip ediyoruz. Onun hikâyesi bu Tüm bunlar üzerine soru sormak ve sordurmak.»belgeselde doðumundan mezbaaya gidiþine kadar iþlediðiniz bir kuzu var. Belgesel boyunca biz bu kuzunun hikâyesine tanýklýk ettik Bir gönderme var mý? Evet. Bu film bir kuzunun hikâyesi. Ve kutsal olan yaþamýn kendisidir. Çok daha büyük çok daha uzun insanlýk sorunlarý var aslýnda. Biz bunlardan uzak düþünemeyiz. Belki de aslýnda verilen kavga bunun için verilmeli. Mesele aslýnda bir iktidarý alýp politik bir yapý kurmak deðildir ki. Mesele insanlýk sorunudur. Yaþamýn kendisi aslýnda ihmal edildi. Bütün mesele budur. Doðayla sorunum politik bir sorunla eþdeðer olabilir. Yaþamý bu felsefenin üzerine kurup politik olaylarla öyle mücadele edebiliriz belki de. Yani doðan ve mezbahaya giden kuzu ayný kuzu. Kýrpýlan bu kuzu, seviþen bu kuzu, yýkanan bu kuzu. KAZIM ÖZ KÝMDÝR? 1973 Tunceli doðumlu. 1992 yýlýndan itibaren dört yýl Teatra Jiyana Nû da oyunculuk ve rejide çalýþtý. 1996 yýlýndan beri, kurucularýndan olduðu Yapým13 de çalýþmakta. Ýlk kýsa filmi AX (Toprak) ile ulusal ve uluslararasý alanda ses getirdi, birçok ödül aldý. Ýlk uzun metraj filmi olan Fotograf ý 2001 yýlýnda tamamladý. Birçok ödül alan film 2002 de vizyona girdi. 74 dakikalýk uzun belgesel film çalýþmasý Dûr (Uzak) ile Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali ve Ankara Film Festivallerinde En Ýyi Belgesel ödüllerini aldý. Son olarak da Arte-France ortaklýðýnda Demsala Dawi: Þewaxan, Son Mevsim Þavaklar isimli belgesel projesini çekmiþti. TRT 6 Kürtlerin ihtiyacý olduðu için açýlan bir kanal deðil»kürt sinemasý, Kürt edebiyatý birbirini besleyen þeyler. Kürt sinemasýnýn ve edebiyatýnýn yeri yurdu belli oldu mu? Nasýl bir geliþme gösteriyor? Aslýnda Kürt sinemasýný besleyecek kanallardan bir tanesi Kürt edebiyatý. Yeni yeni ürünler vermeye baþladý. Ne kadar kendi kimliði üzerinden besleniyor? Ne kadar kendi dilini yarattý? Bunun üzerine biraz düþünmek lazým. Bunun da dille ilgisi var. Kürt edebiyatý da hep yerinde saydý. Bir baþlangýç oldu ama çok geliþmedi.»sizin filminiz Kürtçe ve Türkçe altyazýlý. Kürtçe nin eskiye oranla sorun olmaktan çýktýðýný söyleyebilir miyiz? Bizim ilk filmim Ax 1999 da çekildi. Onda bile jenerik Kürtçe ydi. Deðiþen bir þeyler var ama; bu deðiþimin açýlým ile birlikte geldiði algýsý doðru deðil. Aslýnda Kürtler, kendi politik düzleminde sokakta ve kurumlarýnda bile bu sorunu çoktan aþtý. Bu açýlýmý zaten yaptý Kürtler. Bu açýlým tartýþmalarýndan sonra geliþen bir þey deðildi. 1991 de Mezopotamya Kültür Merkezi açýldý. Burada insanlar ilk kez Kürtçe oyunlar oynadý. Bu devletin sunduðu açtýðý bir þey deðildi. Sadece bu süreci görmezlikten gelemezdi ve devlet bunu kabul etti. Bu geliþmeyi Kürtler bugüne getirdi. Devlet de bunu yasal düzenlemelerle kabul etmeye çalýþýyor. Bu açýlýmlar, Kürtlerin verdiði mücadelelerin sonucudur. Ve devlet ihtiyaç duyduðu için kabul ediyor. Ayrýca devletin buna ihtiyacý olduðu için kabul etti. Yoksa Kürtlerin ihtiyacý olduðu için deðil. Bir TRT 6 Kürtlerin ihtiyacý olduðu için açýlan bir kanal deðil ki.»belgeselde, çekimleri boyunca hiç ses çýkarmayan erkekler, kadýn sorunu gündeme gelince, yine erkek kesiliyorlar. Savaklar topluluðunun yaþamýnda da kapitalizm/modernizmde de bu böyle. Evet, kadýn- erkek meselesinde öyle bir sýkýntý ile karþýlaþtýk. Kadýnlar, belgeselde yakýndýklarý gibi hep daha fazla çalýþýyor ve eþit olmadýklarýný söylüyorlar. Aslýnda oradaki kadýn sorununu çözersek, belki modern kadýn sorununu daha iyi gözleyebiliriz. Bu açýdan bu çalýþmayý bir veri olarak da görüyorum. BirGün

Thomas Bernhard, yaþadýðý toplumun kültürünü ve deðerlerini iðdiþ etmeye koþulladýðý diliyle benzeri bulunmayan metinler yazdý. Onun kitaplarýný sözün þiddetine kapýlarak okumak, elbette sarsýcý ve sarýcý bir dünyayla yüz yüze býrakýr. Yazdýklarýnýn hikâyeleri deðildir etkileyen; bütün kitaplarý art arda okunduðunda, tek bir hikâyesi vardýr Thomas Bernhard ýn: Bir düþünsel derinlik olarak nefretin izinden gitmek. Yaþananlarýn hikâyesi deðil, yaratýcý yazýnýn hikâyesiyse bizi asýl ilgilendiren, onda bu ikisinin iç içe geçtiði de söylenebilir mi? Thomas Bernhard, yazdýðý metinlerde anlattýðý hikâyenin yalnýzca kendisine ait olmadýðýný, o toplum biçiminden tiksinen pek çok insanýn da yaný baþýnda bulunduðunu biliyor, ama sözleri, duyduðu nefreti kendi baþýna yaþýyormuþ gibi boca ediyor. Kiþisel, elbette özgün bir edebiyat bu. Ödüllerim de de kendi hikâyesini anlatýrken toplumsal deðerlerin dýþýnda bir yazarlýk tutumunun nasýl oluþabileceðini sorguluyor. Reddettiði ödüllerin yanýnda aldýðý ödüller de var Thomas Bernhard ýn; Ödüllerim in ilk hikâyesinde Grillparzer Ödülü beratýný alýnca, bu da þimdiye kadar aldýðým bütün diðer ödül beratlarý gibi kusursuz bir zevksizliðe sahipti, diye anlatýyor. Ödül beratlarý, hep soðuk bir sahtelik taþýmaz mý? Çerçeveletip duvara asmaz yazar, bir yere koymuþsa, bir göç temizliðinde çöpe de atýlabilir. Elinize alýp bakýn ödül beratýný, içtenlikten ve inandýrýcýlýktan uzak, deðersiz bir kâðýt kâðýt parçasýndan baþka bir þey olmadýðý Thomas Bernhard a nasýl görünmüþse, size de öyle görünecektir. Bu arada para ödülü de varsa, yazarýn ödüllere bakýþ açýsý deðiþir mi? Bakýþ açýsýnýn deðiþeceðini düþünmeyelim, ama yazarýn gereksinimlerine gerçek bir karþýlýk yerine geçiyorsa, para ödülünden pek vazgeçilmiyor. Thomas Bernhard da ödülerin parasýndan vazgeçmiyorsa, bizim tutumumuzun sözü bile edilmez. Özgür Hansestadt Bremen Edebiyat Ödülü nden alacaðý paranýn, ne zamandan beri kafasýnda kurduðu, içine kendisini hapsedebileceði duvarlarý arasýnda yaþayabileceði bir kýr evini almasýný saðlama olasýlýðý, onun boynunu bükmüþtür. Beni ruhsal durumumdan, hatta varoluþ felaketinden kurtaran, ödülün kendisinden çok, on bin marklýk ödülle yaþamýn ucundan tutabileceðim, ona radikal bir dönüþüm verebileceðim, onu yeniden mümkün kýlacaðým düþüncesiydi, diye anlatýyor o sýradaki iç dünyasýný. Yetmiþ bin þilin deðerindeki ödül, sisler içindeki evin taksidi olarak ödenmiþti. Anton Wildgans-Ödülü nü de, Evimin eskimiþ, nerdeyse tamamen çürümüþ dýþ pencere kanatlarý yerine yenisini almak istiyorsam ödülü almalýyým, diye düþünerek kabul etmiþtir. Ben bilmiyordum, Thomas Bernhard ýn bile almaktan mutluluk duyduðu ödül varmýþ. Julius-Campe Ödülü nü almanýn onu nasýl sevindirdiðini coþkuyla anlatýr, sevindiði tek ödül olduðundan da söz eder arada:... Volksgarten den geçerek yürüdüm ve bana rastlayan herkesin Julius-Campe Ödülü nü almamdan ötürü mutluluðumu bildiðini düþündüm. Bir kafeye oturduðumda, kendimi Julius-Campe Ödülü nü almýþ biri gibi hissederek oturdum o anda, masaya öncesinde olduðundan daha farklý biçimde oturdum, kahvemi öncesinde olduðundan farklý biçimde tuttum elimde ve içten içe sokaktaki insanlarýn tümünün benimle bu olayla ilgili olarak neden konuþmadýklarýna þaþýrdým. Adamýn biri benim hakkýmda konuþtu Gelgelelim, Thomas Bernhard ýn ödül törenlerindeki durumu, en hafifinden bir kelaynak duruþudur. Ödül konuþmalarýnýn ne denli ýstýrap verici olduðunu ayrýntýlý biçimde anlatýr. Sonunda söyleyecek doðru dürüst bir þey de bulamaz. Nasýl olsun, kendisini bulunduðu yere bu denli yabancý gören bir insanýn bir de kürsüye çýkýp önündeki karýþýk topluluða, ödül almaktan nasýl da memnun olduðunu anlatmasý biraz tuhaftýr. Törende ve sonrasýndaki kokteyllerde bir oyun sahnesindesiniz, gerçek davranýþlarýnýzla, doðal davranmanýn olanaksýzlýðý yüzünden rol yapýyorsunuz ve karþýnýzdakiler de size, caným-cicimli sahte gülücükler atýyor. Kim bilir içlerinden neler diyorlar... Edebiyattan nefret ettiðini sýk sýk dile getiren bir yazar var. Bundan böyle edebiyat hakkýnda hiçbir þey duymak istemiyordum. Beni mutlu etmemiþti, tam tersine boðucu ve leþ gibi kokan bir çukura atmýþtý, artýk buradan çýkýþ olmadýðýný düþünüyordum, diye anlatýyor yeri geldiðinde. Evet, ödül parasý sanki sýkýntý içinde yaþamaya zorunlu yazarýn temel gereksinimlerinin bazýlarýný karþýlýyordu, ama bir de o sahneye, hakkýnýzda neler dediklerini bilmediðiniz, belki çoðunluðu sizi küçümseyen bir topluluk karþýsýna çýkmak vardý. Özgür Hansestadt Bremen Edebiyat Ödülü nü alýrken, Adamýn biri sahneye çýktý ve benim hakkýmda konuþtu, diye anlatýr. Çok etkileyici konuþmuþtur elbette, hep övgüdür söyledikleri, ama Thomas Bernhard onun söylediklerinden hiçbir þey anlamamýþtýr. Bu arada devlet edebiyat ödülü gibi resmi ödüllerin gerilimi var. Thomas Bernhard 1967 de almýþtýr Avusturya Devlet Edebiyat Ödülü nü, ama nasýl almaktýr... Erkek kardeþinin gönderdiði Don romanýna devlet ödülü verilince ve verilen ödül küçük devlet ödülü olunca, kardeþinin kendisine giydirdiði deli gömleðine nasýl sýkýþtýðýný anlatýr. Yirmi beþ bin þilini düþünerek boyun eðmiþtir kaderine, ama ödüllerin onurlandýrma olmadýðýný, onurlandýrmanýn sapýklýk olduðunu düþünmekten vazgeçmez. Bakan ýn yaptýðý konuþmayý kendini sakin olmaya telkin ederek dinler, Bakan tokadý hak etmiþtir aslýnda, ama çýlgýnca alkýþlar gelir salondan. Burada da iþte koyunlar kendilerine yem veren tanrýlarýný alkýþlamaktaydýlar, alkýþ kýyametinin ortasýnda bakan gene oturdu ve þimdi kalkýp kürsüye gitme sýrasý bendeydi. Sonrasý kýzýlca kýyamet. Thomas Bernhard a göre, suya sabuna dokunmayan konuþma metni (Ödüllerkitabýnýn sonunda yer alan konuþmada bayaðýlýk ve alçaklýk tan filan da söz etmiþtir ama) Bakan ýn salonu terk etmesine neden olmuþ, yalakalarý kürsüye yürümüþtür ve hain bakýþlar, yumruklu tehditler... Ertesi gün gazeteler, yazar Bernhard ýn kýþkýrtýcýlýðýndan söz eder, Wiener Montag gazetesi birinci sayfasýndan, Thomas Bernhard ýn imha edilmesi gereken bir tahtakurusu olduðunu da yazar. Ödül alanlar bu oyunun bir yerinde ödül vermek zorunda da kalýr. Seçilenler bazen deliklerine kaçmaya fýrsat bulamadan seçici kurula alýnýr. Thomas Bernhard da hemen sonraki yýlýn Bremen Edebiyat Ödülü nün seçici kuruluna çaðýrýlmýþtýr ve oyunu Elias Canetti ye verme konusunda kesin kararlý biçimde Bremen e gider. Hangi nedenle olursa olsun benim için Canetti dýþýnda birisi söz konusu olamazdý, diðer her adayý gülünç buluyordum, diye düþünmektedir, ama seçici kurul toplantýlarý düþündüðünüz gibi geçmez. Sözgelimi masadakilerin çoðu Canetti nin kim olduðunu bile bilmiyorsa, sizin düþündükleriniz bir duvara çarpacaktýr. Thomas Bernhard ille de Canetti dediði sýrada, Canetti nin kim olduðunu bilen birkaç kiþiden biri, Ama o da Yahudi, diyecektir iþte. Susarak masada oturup kalýrsýnýz. Peki ödülü verdikleri yazarý tanýyor mudur kuruldakiler, belki hiçbirinin o yazarý da doðru dürüst tanýmadýðýný kestirmek zor deðil. Bir yazarý tanýmak, onun kitaplarýný okumaksa eðer... Herhangi bir nedenden, çoðu kez de politik nedenlerden kýzdýðýnýz bir yazar söz konusu ediliyorsa, Ona oyumu vermem, demiþseniz, hiç kuþkunuz olmasýn, kitaplarýný okuyup okumadýðýnýz size sorulmayacaktýr. Sonunda, siz kendi kararýnýzýn sorumluluðunu taþýyorsunuz herhalde. Ödül kurumunun sahteciliði biliniyorken, genç yazarlar niçin ödüllerin peþine düþer? Kendilerini çaresiz gördükleri için. Oysa bu çaresizliði aþabilenler yazarlýk yolunda yürüyecektir. Peki seçici kurulda yer almak? Onu isteyenler her zaman vardýr, ama istemeyip de çeþitli ödüllerin seçici kurullarýnda yer alanlar da. Çoðu kez sizden o seçici kurulda yer almanýzý isteyenleri geri çevirememek, ýsrarlara karþý yüzünüzün yumuþaklýðý yüzünden. Bir çaresini bulacaðýnýz günlere kadar. Yoksa ödüllere inandýðýnýz için deðil... Ödüllerim, Thomas Bernhard, çeviren: Sezer Duru, Yapý Kredi Yayýnlarý, 2010, 90 sayfa, 7 TL. http://notoskitap.blogspot.com

Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ 15 Mayýs 2010 Cumartesi gece programý devamý kaldýðý yerden Özgür BAÞKAYA NIN sunumunda baþladý. 25 Ozanýn türkü ve þiirlerini söylemeleri, Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK IN son icracý ozan olarak sahne almasý ile tamamlandý. Tiyatro sanatçýsý Özgür BAÞKAYA, bu tarihi günde görev almaktan çok onurlandýðýný belirterek böyle bir etkinliðin düzenlenmesine olanak saðlayan Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði ve Halk Ozanlarý Kültür Derneðinin kültürel yönden çok önemli ve anlamlý bir kazaným saðladýklarýný belirti. Anadolu topraklarýnda ki çürümeye ve kültürel yozlaþmaya karþý bir göndermedir. Bir duruþu göstermektedir o anlamda çok önemlidir. Dedi ve Þair Enver GÖKÇE NÝN Dost isimli þiiri ile Gel günlerim gel de dol! Gel Aydýnlým, Ýzmirlim, Gel Aslaným Mamak'tan Erzincan'dan, Kemah'tan Düþmanlar selam ister Gözden, gezden, arpacýktan dizeleri ile veda etti. Daha sonra Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK IN, sözlü beste yarýþmasý sonuçlarýný açýklamak ve ödül töreni ve plaketlerin verilmesi için jüri üyeleri Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN, Yar. Doç. Dr. Doðan KAYA, Kültür Bakanlýðý temsilcisi Timur YILMAZ, Metin TURAN ve Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkan ve baþkan yardýmcýsý Nafiz ÜNLÜYUR ve Mustafa ÖZCÝVAN I sahneye davet etti. Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði Baþkaný Nafiz ÜNLÜYURT yaptýðý kapanýþ konuþmasýnda Tüm katýlanlara, destek verenlere teþekkür etti. Alevi-Bektaþi Kültüründe Ozanlarýn önemine bir kez daha vurgu yaparak Ozanlýk geleneðinin yaþatýlmasýnda da Hacýbektaþ ýn yeri ve önemi üzerinde durarak Hacýbektaþ halkýný birlik ve beraberliðe çaðýrdý. Hiç kimsenin yerinde makamýnda gözü olmadýðýný vurgulayarak Birleþemedik çok ayýp ettik siteminde bulundu. Hacýbektaþ Gençliðine de Afganistanlý konuklarýn bir sorusu ile çaðrýda bulundu. Afganlý konuklarýmýz sizde hep kýr saçlý insanlar yönetici Ozan ve çalýþan gördük. Afganistan da çokça gençler ozanlýkta ve diðer örgütlerde yer alýrlar. Kurumlarýmýz ve bizlerde onlara yardýmcý oluruz diyorlar. Gençler gelin bu görevleri yönetimleri bizlerden alýn. Kültürümüzü yaþatalým. Hacý Bektaþ Veli Ateþi yanýyor. Bu Hacý Bektaþ ateþini hiçbir zaman kimse söndüremez. Söndüreceðini sananlar yanýlýrlar. Dedi. Sözlü Beste yarýþmasýnda Dereceye giren Ozanlarý ve bestelerini Jüri baþkaný Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN açýkladý. Sözlü Beste Dalýnda; 1.Ödülü Ozan Ýsmail ÝPEK, Gerçekleri Anlatýn adlý eseriyle, 2.Ödülü Ozan Halis DÖNMEZ, Engin Gönül Sahipler adlý eseriyle, 3.Ödülü Ozan Süleyman ÖZKAN, Mahzuni adlý eseriyle, 4.Ödülü (Mansiyon) Ozan Mehmet GÖKÇE, Efendim adlý eseriyle, 5.Ödülü (Mansiyon) Ozan Umut YURDASAR, Öðrettiler severiz adlý eseriyle, 6.Ödülü (Mansiyon) Ozan Ali Cevat YÜREKLÝ, Sevgi barýþ adlý eseriyle, aldý. Hacý Bektaþ Veli Kültür Derneði baþkaný Nafiz ÜNLÜYURT ve Halk Ozanlarý Kültür Derneði baþkaný Kenan ÞAHBUDAK IN önerisi ile jüri üyeleri Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN, Yar. Doç. Dr. Doðan KAYA, Kültür Bakanlýðý temsilcisi Timur YILMAZ, Metin TURAN, 2 adet Jüri Özel Ödülü belirledi. Buna göre Afganistan dan gelen Þurayi Kýzýlbaþani grubundan Abdurahman AHMET, Muhammet adlý bestesi ile özel ödüle layýk görüldü. Ayrýca genç kuþaklara ozanlýk geleneðini sürdürmeleri için eðitim ve destek veren oðlunu ozan yetiþtiren Halk Ozaný Ýsmail NAR Jüri Özel ödülü almýþtýr. Prof. Dr. Hayrettin ÝVGÝN, iki günde yapýlan 15-16 Mayýs Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1.Uluslararasý Hacýbektaþ Ozanlar Þöleni etkinliðinin Türk Halk Edebiyatýna ve Kültürümüze önemli kazançlar saðlayacak bir ýþýk yakmýþtýr. Daha þimdiden yepyeni birbirinden deðerli yüzlerle ifade edilen þiir ve beste kazanýlmýþtýr.destek veren tüm kurum ve kuruluþlara, bu organizasyonu gerçekleþtiren engin görüþlü aydýn güzel insanlara teþekkür ediyorum. Burada bulunmak beni çok mutlu etti onur duydum. Güzel günler gelecek inanýyorum. Dedi. 15-16 Mayýs Aþýk Mahzuni Þerif i Anma ve 1.Uluslararasý Hacýbektaþ Ozanlar Þöleni, Hacýbektaþ a gelen gruplarýn geldikleri yerlere otobüslerle hareketi ve gelecek yýl buluþma dilekleri ile uðurlanmasýyla sona erdi. MUSTAFA SÜMEN

7 Vali ayný vali. Hükümet yedi yýldýr ayný hükümet. Þükür emniyet müdürü ödüllendi vali oldu. Peki ne deðiþti? Hükümetin baþý, biz lütfettik verdik alaný diyor. O alaný babanýz mý yaptýrdý? O alaný, kendi alanlarýný çalýþanlara, emekçilere, iþçilere yasaklayanlar kimlerdi? Siz yedi yýldan sonra ancak mý muktedir olabildiniz ve çok sevdiðiniz Tekel iþçileri baþta olmak üzere çalýþanlara alaný lütfettiniz. Helal olsun. Peki bu Taksim alanýný 12 Eylül öncesi kana bulayanlar kimlerdi? Onlarca insanýn katledilmesine raðmen alanlarýna sahip çýkan insanlar neden hep susturuldu, vuruldu dövüldü? Bir tek kiþinin burnu kanamadýysa, Kumlu ya yapýlan hariç. Demekki arý kovanýna çomak sokan olmayýnca o çok sevdiðiniz lale çiçekleri, bankalarýn matikleri ve kaldýrým taþlarýna bir þey olmuyormuþ. Bütün dünya ülkelerinde, insanlar sevinç ve yas nümayiþlerini, kentlerin en merkezi alanlarýnda yapmak isterler. Taksim alanýda iþçi sýnýfý ile bütünleþmiþ bir alandý. Ýþçi sýnýfý ve sýnýf dostlarý o alanda haykýrmak istediler taleplerini. Gerçi Taksim in anlamý daðýtmak. Su þebekesinin kente daðýtýldýðý tepe. Egemenler ve onlarýn güçleri onun için mi hep daðýttýlar Taksim e gelen sosyalistleri, devrimcileri, iþçileri? 12 Eylül provalarýndan birisiydi Taksim saldýrýsý. Ondan sonrada sosyalistler bir daha dikiþ tutturamadýlar zaten. Taksim oldular irili ufaklý Taksim inadý hep sürdü ama. Eve Dönüþ baþlýklý yazýsýnda Selçuk Candansayar ýn birkaç paragrafýný paylaþmak istiyorum. Bayraklar, flamalar, pankartlar birbiri içinden geçti, karýþtý, kaynaþtý. Halaylar da çekildi evet, sloganlarda atýldý ve fakat çoðu kiþide sanki bir coþku eksikliði varmýþ gibi görünen hal, çoþkusuzluktan deðildi. Ama tam da bu nedenle alan aslýnda bütünleþmiþti sahipleriyle. Güvenlik görevlileri alanýn çok uzaðýndaydýlar. Bu yüzden neredeyse hiçbir itiþ kakýþ, tartýþma, kavga olmadý. Bilinçli ve akýlcý bir kararla alandan uzak durduklarýný iddia etseler de, aslýnda evi sahibine býrakmak zorunda olduklarýný hissetmeleri bu kararlarýný etkilemiþti. Alanýn çok uzaðýnda Ýstiklal Caddesi nin ara sokaklarýnda bekleþirlerken olay çýkmamasýna sevinmiþ gibi deðil, yenilmiþ, dýþlanmýþ, dýþarýda býrakýlmýþ gibiydiler. Bu yýl Taksim e geri dönülmüþ oldu. Bu anlamda sanýlanýn aksine bu dönüþ milat iþlevi görecektir gerçekten. Bu dönüþün kalýnan andan devam etmek olmamasý gerektiðinin ipuçlarý alandaydý. Sýradüzensiz, grupçuklara bölünerek ve kortejler halinde deðil, ortak bahçelerinde þölen kuran dostlar olarak gelecek yýl yine orada olmak gerektiði anlaþýldý artýk. Ýþte böyle dostlar Taksim alaný sadece sahiplerine geri iade edildi. Lütfedilip verilmedi devletlülerce. Du bakalým seneye nolcek? Evrensel KESK'e baðlý Saðlýk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasý (SES), ''Saðlýk kuruluþlarýnýn duvarlarýný süsleyen ve sembol haline gelmiþ olan 'sus' iþareti yapan hemþire figürünün artýk tarihe karýþtýðýný'' belirtti. Sendikadan yapýlan yazýlý açýklamada, Ýsmail Saymaz ÝSTANBUL - Bayrampaþa Cezaevi nde Hayata Dönüþ operasyonu sýrasýnda 12 tutuklu ve hükümlünün ölümü, 29 unun yaralanmasýyla ilgili devletin, adalete direniþi iddianameye yansýdý. Jandarma yýllarca isim bildirmediði gibi, operasyona katýlanlarla ilgili bilgi ve belgeye rastlanmadýðýný yazdý. Savcý Raif Býkmaz, Ýstanbul Valiliði nden soruþturma izni istedi. Valilik Hayýr dedi. Bölge Ýdare Mahkemesi, kararý bozdu. Fakat bu kez ön inceleme için atanan jandarma yarbay, Jandarma görevini yaptý deyince baþa dönüldü. Savcý Býkmaz, yine izin istedi, valilik yine Olmaz dedi, mahkeme yine bozdu... Fakat 10 yýllýk hukuksuzluk sarmalýndan galip çýkan, adalet oldu. Bakýrköy Savcýlýðý, 15 Ocak 2002 de Ýstanbul Jandarma Komutanlýðý, Ankara Jandarma Özel Asayiþ Komutanlýðý, Halkalý Jandarma Tabur Komutanlýðý ve Bayrampaþa Cezaevi Koruma Tabur Tabur Komutanlýðý ndan ayrý ayrý operasyonun planýný ve katýlanlarýn listesini istedi. Ýstanbul Jandarma dan 16 Mayýs 2002 deki yanýtta; Ankara Jandarma Özel Asayiþ Komutanlýðý nýn tutuklularýn olduðu koðuþa fiili müdahalede bulunduðu belirtildi. Ancak personelin listesi gönderilmedi. Ýddianameye göre savcýlýktan ýsrarla bilgi saklanýyordu: Müteaddit yazýþmalara raðmen bilgi alýnamamýþtýr. Ankara Jandarma Özel Asayiþ Komutanlýðý, 9 ve 24 Mart 2006 da, Operasyona katýlanlarla ilgili bilgi ve belgeye rastlanmadýðýný söylüyordu. Bu arada savcýlýk, 8 Mayýs 2003 te Ýstanbul Valiliði nden soruþturma izni istedi. Valilik 25 Aðustos ta Hayýr dedi. Karar 16 Mart 2004 te Ýdare Hemþirelik Haftasýnýn kutlanacaðý bugünlerde hemþireliðin zorluklarý ve sistemin yaþattýðý sorunlarýn bir kez daha gözden kaçýrýlmak isteneceði belirtildi. ''Her yýl tekrarlanan bu döngünün hemþirelerin mesleki ve öznel sorunlarýný ifade etmekten çok uzak olduðu'' Mahkemesi nden döndü. Bu doðrultuda Jandarma Yarbay Lütfi Cive tarafýndan ön inceleme yapýldý. Cive nin raporu jandarmanýn savunmasý gibiydi: Jandarmanýn hükümlü ve tutuklularýn çýkardýklarý isyanýn bastýrýlmasýnda yetkili mercilerin talebi üzerine görev yaptýðý, aþýrý ve orantýsýz güç kullanmadýðý, hiçbir tutuklu ve hükümlüye suimuamelede bulunmadýðý, tahriklere kapýlmadýðý... Yeniden baþa dönüldü. Valilik bu gerekçelerle 2 Nisan 2005 te soruþturma izni vermeyince savcýlýk yeniden itiraz etti. Ýdare Mahkemesi 28 Haziran 2005 te itirazý kabul etti. Bu kez Jandarma Albay Mustafa Yiðit ön inceleme için atandý. Yiðit in raporundan hareketle Valilik yine soruþturma izni vermedi. Tekrar itiraz, tekrar bozma... Ýddianame 10 yýl sonra tamamlanabilirken yer verilen Adli Týp Raporu na göre, ölenlerden Mustafa kaydedilen açýklamada, ''Saðlýk kuruluþlarýnýn duvarlarýný süsleyen ve sembol haline gelmiþ olan 'sus' iþareti yapan hemþire figürü artýk tarihe karýþmýþtýr. Hemþireler gerçeðin, yaþadýklarý sorunlarýn farkýnda ve örgütlüler, artýk susmuyorlar'' ifadesi kullanýldý. Açýklamada, taleplerini duyurmak için hemþireler baþta olmak üzere, saðlýk ve sosyal hizmet emekçilerinin 26 Mayýsta grev yapacaklarý da duyuruldu. BirGün Yýlmaz, Murat Ördekçi, Cengiz Çalýkoparan, Fýrat Tavuk un cesetlerindeki kurþun yarasýnýn daha sonra kenarlarýndan kesilerek geniþletildiði belirtildi. Bayrampaþa Cezaevi nde, F tipi hücre sistemine geçiþi engellemek için baþlatýlan ölüm oruçlarýna yönelik 19 Aralýk 2000 tarihli Hayata Dönüþ operasyonuna yönelik soruþturma 10 yýl sonra tamamlanmýþtý. Ýddianamede 12 tutuklu ve hükümlünün ölümüne, 29 unun yaralanmasýna yol açan operasyonda ölümlerden 39 er sorumlu tutulmuþ ve haklarýnda, kasten öldürme iddiasýyla, 12 þer kez müebbet istendi. Þüphelilerin ayrýca 29 tutukluyu öldürmeye teþebbüsten ayrý ayrý 29 kez dokuz-15 yýl hapsi talep edilmiþti. Þüpheliler Bakýrköy 13. Aðýr Ceza Mahkemesi nde yargýlanacak. Radikal

Via Campesina nýn uluslar arasý düzeyde yaptýðý Topraða Eriþim Hakký ve Gýda Egemenliði ve Tarým Reformu konulu toplantýsý 7-8-9 Mayýs tarihleri arasýnda Ýspanya daki Marilaneda kasabasýnda yapýldý.ev sahipliðini Marilaneda Belediyesi nin üstlendiði, 20 civarýnda ülkeden çiftçi örgütü temsilcisinin buluþtuðu toplantýya Çiftçi-Sen adýna katýldým.tercümanlýðýmý da Cordoba da tarým üzerine doktora yapan ve Çiftçi-Sen in gönüllü destekçisi Aslý Öcal yaptý.( Aslý Galatasaray Üniversitesinde Sosyoloji Bölümünü bitirmiþ.cordoba da tarým üzerine doktora yapýyor.) Toplantý yaptýðýmýz yer Tarýmdaki Mevsimlik Ýþçilerin Avrupa daki tek sendikasý olan SOC un binasý. Mütevazi ama büyük bir salon, duvarýnda Che nin seramik üzerine çizilmiþ bir resmi var. Salonun bir tarafýna Ýspanyol halk danslarý yapmaya uygun bir sahne kurmuþlar.sahnenin arkasýndaki duvara da köylü ayaklanmasýný tasvir eden resimle boydan boya kaplamýþlar.bu binanýn Marilaneda lýlar için özel önemi var; çünkü yýllarca önce burada bir kiþinin baþlattýðý açlýk grevi 700 kiþiye ulaþmýþ ve 13 gün sürmüþ sonunda taleplerini Endülüs hükümetine kabul ettirmiþler. Yaptýklarý açlýk grevi sadece Marinaleda ki tarým iþçilerine destek ve toprak saðlamamýþ, tüm Endülüsteki tarým iþçileri için destek saðlamýþ; hükümet Endülüs teki 500 bin tarým iþçisine yardým daðýtmak zorunda kalmýþ. Marilaneda lýlar bir çok önemli kararý bu binada almýþlar, bina yýllarca Marinaleda Köy Meclisi nin toplantý salonu görevini görmüþ. Þimdi de Avrupa daki. Via Campesina üyesi örgütlere ve Latin Amerika daki Via Campesina örgütü nün temsilcilerine Topraða Eriþim Hakký, Gýda Egemenliði ve Tarým Reformu tartýþmalarý için ev sahipliði yapýyor. Marinaleda nýn hikayesi Franko diktatörlüðünden sonra yapýlan ilk seçimlerle baþlýyor. 1979 daki ilk seçimlerde Marinaleda da mevsimlik tarým iþçileri ve sosyalistler ortak adayla belediye seçimlerine katýlýyorlar ve adaylarý Juan Manuel Sanchez Gordillo seçimleri kazanýyor.belediye Baþkanlýðý ný aldýktan sonra yaptýklarý ilk iþ Franko döneminden kalan sokak adlarýnýn deðiþtirilmesi oluyor. 30 yýldýr sokaklarýn adý, Özgürlük caddesi, Che Guevara caddesi,allende Caddesi, Lorca caddesi gibi isimlerle anýlýyor. Belediye Baþkan ý Türkiye de pek rastlanmayan tarzda bir yönetici; saða sola emir yaðdýrma yerine yapýlmasý gereken bir iþ varsa ve o an oradaysa hemen o iþin ucundan tutuyor; onu masa taþýrken veya resim çekilmek için sahne hazýrlanýrken, perdeyi indirirken görebilirsiniz. Beni Sevilla dan almasý gerekenlerin geciktiðini duyunca Marilaneda n araç göndermekle kalmamýþ bizzat kendisi de gelmiþ.belediye Baþkaný ile 3 gün boyunca tercümaným Aslý aracýlýðýyla gerek toplantýlarda gerekse toplantý dýþýnda sohbet ettik Kalabalýðýn arasýnda diðer insanlardan onu ayýran tek þey boynundan hiç çýkartmadýðý poþusu. 30 yýl önceki seçim çalýþmasýnda miting alanýnda slogan atarken de, otuz yýl sonra Endülüs parlamentosunun sýralarýnda otururken de, boynunda poþusu var.evine sabah kahvaltýsýna gittiðimizde de bizi boynundaki poþuyla karþýladý. O nun için boynundaki poþu adeta topraða baðýmlýlýðýn ve köylülerin baþkaldýrýþýnýn simgesi Belediye seçimlerini kazandýktan sonra kendi deyimleriyle Siyasi olarak demokrasinin ekonomik güç olmadan olmadýðýný görüyorlar.meclislerinde iþsizliðe çare arýyorlar ve en sonunda topraktan çare üretebileceklerine karar veriyorlar.ama üretim yapabilecekleri topraklarý satýn alabilecek paralarý da yok.ancak gene de üretim yapabilecekleri toprak aramaya baþlýyorlar. Bu durumu baþkan ve köylüler þöyle anlatýyor; Gördük ki Endülüs Ýspanya da en büyük eþitsizliðin yaþandýðý bir yer, Birkaç toprak aðasý topraklarýn çoðuna sahip ve Marinaleda da topraklarý olan bir toprak aðasý ise Endülüs ün en büyük toprak aðasý Endülüs te toplam 17.000 hektar arazisi var.bu Dük kralýn yakýn arkadaþý;yollarý kestik,hýzlý treni durdurduk,tarlalarý iþgal ettik,onlarca insan güvenlik güçleriyle karþý karþýya geldi,gözaltýna alýnanlar,tutuklananlar oldu, yýlmadýk çünkü yoksullarýn özgürlük için mücadele etmesi gerekir,topraðý iþgal ettikten sonra sürekli nöbet tuttuk,bazen yemek bile yemeden nöbet tuttuk,nöbet tutmaktan iþe bile gidemiyorduk,küçük çocuklarýmýzý yanýmýzda götürüyorduk, sonunda 1255 hektar araziyi kazandýk. Arazileri kazanýp üretim yapmaya baþlamanýn da tek baþýna yoksulluklarýna çare olamayacaðýnýn farkýna varýyorlar; Sadece topraða eriþimle sorunun çözülemeyeceðini gördük.kendi ürettiðimiz ürünleri iþleyip satmamýz gerekiyordu.bunun üzerine gýdayý iþlemek için örgütlendik gýda sanayine girdik.biber, enginar,zeytin v.b.sanayiler oluþturduk.toprak hiç kimseye ait deðil ve bizim sadece kullandýðýmýz bir kaynak, geleceðe býrakacaðýmýz bir kaynak. Sendikamýz ve belediye ile birlikte bütünlüðü oluþturduk ve kooperatifler kurduk. 8 Kooperatif kurduk ve tarým yapmaya baþladýk.kooperatife üye olanlarla olmayanlar arasýnda ayrým yapmýyoruz. Böylelikle iþsizliði çözdük her yerde iþsizlik varken bizde iþsizlik oraný sýfýr. Yýl boyunca günlük 500 kiþilik istihdam kapasiteleri var Ýþgal ettikleri arazide eskiden sadece ayçiçeði ve buðday ekiliyormuþ, þimdi çeþidi çoðaltmýþlar sulu tarýma geçmiþler; Kullandýklarý tarým makinelerini koymak için yaptýklarý binanýn giriþ duvarýnda ise sizi TIERRA UTOPÝA (Ütopya Topraklarý) yazýsý karþýlýyor.350 hektar zeytin dikmiþler 12-13 yaþlarýnda 100,000 zeytin aðaçlarý var.kooperatif iþledikleri tarlalarýn yaný baþýna dev bir kontinü sistem zeytinyaðý üretim tesisi kurmuþ, zeytinler orada iþleniyor, yýlda 3 milyon ton zeytin üretip iþleyerek zeytin yaðýna çeviriyorlar Arazilerinin diðer yerlerinde enginar,biber, pancar, havuç,brokoli v.b üretip iþleyip satýyorlar. Yýlda 1 milyon kilo enginar toplanýyor,50 hektar alana pamuk dikili, Biber üretimi bütün yýl boyunca devam ediyor.kooperatiflerde herkes ayný ücreti alýyor,gruplar halinde çalýþýyorlar, nerede iþçiye ihtiyaç varsa orada çalýþýyorlar,15 günde bir ödeme yapýlýyor.kendi markalarýný satýyorlar.yakýn çevredeki yerleþkelerde kendi marketleri var, Tüketiciyle üretici arasýnda yakýnlaþma ve dayanýþma talep ediyorlar.kendi marketlerinin dýþýnda da baþka marketlere toptan satýþ yapýyorlar. Kooperatiflerden kar payý daðýtmýyorlar daha baþka insanlara istihdam yaratabilmek için yatýrýmlar yapýyorlar. Baþkan anlatmaya devam ediyor ; Topraðýmýzý kazandýðýmýz da bile tarým yapmak için suyumuz yoktu. Suya eriþim en büyük sorundu. Kooperatifi kurak bir yerde kurmuþtuk.topraðý iþlemek için su talep ettik.bunun içinde bir göleti iþgal ettik.bütün bunlarýn içersinde kadýnlar çok önemli bir rol oynadýlar.köy meclisimiz var, bütün köylü bu meclis aracýlýðýyla yapýlacak iþlere karar verir.30 yýldýr köy meclisi üzerinden siyasal katýlým modeli uyguluyoruz. Tarým konusu bu meclisin en önemli konularýndan bir tanesi. Devam Edecek