T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANA BİLİM DALI (YÜKSEK LİSANS TEZİ)



Benzer belgeler
Giriş Geleneksel Türk Sanat Müziğinde her makam belli bir perdede tasarlanmış, adlandırılmış ve başka perdelere göçürülmesine de

MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

TÜRK MÛSĐKÎSĐNDE NOTANIN TARĐHÇESĐ. Dr. Timuçin ÇEVĐKOĞLU

TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI

TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL SES ve ÂHENK SĐSTEMĐ. Dr. Timuçin Çevikoğlu

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDEKİ BAZI MÜREKKEP MAKAMLARDA ORTA ÜÇLÜ ARALIĞIN GÜÇLÜ PERDELERİ BELİRLEYİCİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bölümü Doktora Programı

XIII. YÜZYILDAN BUGÜNE UZANAN MAKAMLAR VE DEĞİŞİM ÇİZGİLERİ *

C. Ü. İlah/yat. Fakültesi Dergisi. Saz Ve SÖz Dergisinde Yayınlanan İsmail Hakkı Bey'in Kur'a. Erol BAŞARA"

Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Arel-Ezgi-Uzdilek Ses Sistemi ve Uygulamada Kullanılmayan Bazı Perdeler

GİRİFTZEN ASIM BEY İN HİCAZ MAKAMINDAKİ BESTELERİNİN MAKAM AÇISINDAN İNCELENMESİ Cevahir Korhan Işıldak 1 Dr. Gamze Köprülü 2

AREL-EZGİ-UZDİLEK KURAMINDA ARTIK İKİLİ ARALIĞI VE ÇEŞİTLİ MAKAMLARA GÖRE UYGULAMADAKİ YANSIMALARI

TÜRK SANAT MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ

Tablo 1: Müelliflerin doğum/ölüm ve kitap telif tarihleri Yazar Hangi Tarihler arasında yaşadı Eser Telif Tarihi

Fikri Soysal Dicle Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Ses Eğitimi Bölümü Türkiye

Türk MüzIğInde. Makamlar /Usûller. ve Seyir ÖrneklerI. M. Fatih Salgar

HARUN YAHUDİ'NİN "HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT" ADLI ESERİ THE WORK NAMED "HÜSEYNİ KÜLLİ KÜLLİYAT-I MAKAMAT" OF HARUN YAHUDİ

MUSİQİ DÜNYASI 4 (73), 2017 PEŞREVLERDE TESLİM

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili

Türk Musikisinde Nazariyatçılara ve Bestekârlara Göre Çargâh Makamının Karşılaştırılması

Yorgo Bacanos un Ud İcrasındaki Aralıklar ve Arel Ezgi- Uzdilek Ses Sistemi ne Göre Bir Karşılaştırma

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

NEY METODU SAYFA 066 NEY METHOD PAGE 066. Resim no:0037/a Picture no: 0037/A

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi

INVESTIGATION OF SEKERCI UDI HAFIZ CEMIL EFENDI S UD IMPROVISATION IN TERMS OF TUNE AND OVERAGE

Doç. Dr. Nilgün DOĞRUSÖZ

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ. Uluslararası Müzikoloji Dergisi /rastmd

CEMİL BEY İN KEMENÇE İCRASINDA KULLANMIŞ OLDUĞU SÜSLEMELER

Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi Journal of Research in Education and Teaching Ağustos 2017 Cilt: 6 Sayı: 3 Makale No: 36 ISSN:

Ra-Dü-Se Solfeji. Perde adlarının ilk heceleri alınmak suretiyle, gerekmesi halinde bir-iki modifikasyon yapılarak, kolayca aşılabilir.

ALİ UFKÎ, KANTEMİROĞLU VE KEVSERÎ NİN MÜZİK YAZILARININ TÜRK MÜZİK GELENEĞİ BAĞLAMINDAUZZAL PEŞREVİ ÜZERİNDEN İNCELENMESİ

DOI: /sed sed, 2019, Cilt 7, Sayı 1, Volume 7, Issue 1

Türk Mûsikîsi nde Makâm Uygulamaları

T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI EĞİTİM HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Program Geliştirme Daire Başkanlığı) DÎNÎ MÛSİKÎ PROGRAMI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

TANBURİ CEMİL BEY İCRASININ ANALİZİ VE KURAMSAL DEĞERLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI. Öğr. Gör. Eren Özek *

SULTAN III. SELİM HÂN IN TERKÎB ETTİĞİ TÜRK MÛSIKÎSİ MAKAMLARININ İNCELENMESİ

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi Doi:

Huruf-Notaların, Ney Esas Alınarak, Dizek Yazımında Doğru İfade Edilmesi 1

Selânikli Necib Dede nin Sûzinâk Âyini nin Birinci Selâmının Makam ve Geçki Bakımından Analizi

ITRÎ NİN SEGÂH AYİNİ NİN ALTI NOTA NÜSHASI ÜZERİNDE MAKAMSAL BİR İNCELEME Dr. Ali Tan 1 Demet Uruş Kır 2

HAMMÂMÎZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ NİN MEVLEVÎ ÂYÎNLERİNDEKİ MAKAM VE FORM ANLAYIŞININ TÜRK DİN MÛSİKÎSİNE ETKİLERİ

TÜRK MÜZİK EĞİTİMİ TARİHİNDE NOTACI HACI EMİN BEY İN NOTA MUALLİMİ ADLI KİTABININ YERİ VE ÖNEMİ. Dr. Gökhan Yalçın 1

Muaşşer Usûlü. C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi XIII/1-2009, Erol BAŞARA *

RÂKIM ELKUTLU YA AİT RAST TEVŞÎH İN MAKÂM VE GEÇKİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ

XV. Yüzyılın Sonuna Kadar Yazılmış Mûsikî Edvârlarında Ud Sazı ve İcrası

Zeki Arif Ataergin'in Dilkeşhaveran Makamında Bestelemiş Olduğu 2 Eserin Makam, Usûl ve Ezgisel Yönden İncelenmesi

KANUNDA SES SİSTEMİ SORUNLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

KONSERVATUVARLAR IÇIN ORTAK BIR NAZARI SISTEM. Yarman (Başkent Üniversitesi) IÜ Devlet Konservatuvarı 7 Nisan 2014

Müziğin Alfabesi Notalardır. =

T.C. İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜZİK BÖLÜMÜ TÜRK HALK MÜZİĞİ ANASANAT DALI DERS İÇERİKLERİ

NECDET YAŞAR IN GEÇİŞ TAKSİMLERİNİN MAKAMSAL VE TEKNİK YAPI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ

ŞEYH SAFVET İN TASAVVUF DERGİSİ NDEKİ YAZILARINDA TASAVVUFÎ KAVRAMLARA BAKIŞI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

HACI ARİF BEY ( )

15.. YÜZyıLDA ARAp'ÇA MusİKİ TERİMLERİ VE TÜRKÇE KARşıLıKLARı. Asistan Ruhi KALENDER

ABDÜLKÂDİR MERÂGÎ VE KANTEMİROLU NUN SES SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI COMPARISON OF ABDÜLKÂDİR MERÂGÎ AND KANTEMİROĞLU S PITCH SYSTEMS

TÜRK MÜZİĞİ SERTİFİKA EĞİTİM PROGRAMI

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Neyzen olabilmek için en önemli özellik; sabretmeyi bilmektir. In order to be a neyzen the most important thing is to be patient.

Niyazi Karasar. (2007). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, s.77 3

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

HÛZÎ MAKAMININ TARİHSEL SÜREÇLERE GÖRE DEĞİŞİM ÇİZGİLERİ

EROL DERAN IN ACEMKÜRDİ MAKAMINDAKİ KANUN TAKSİMİNİN MAKAMSAL YAPI BAKIMINDAN İNCELENMESİ*

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science

YOZGAT MÜZİK KÜLTÜRÜ VE GELENEKSEL DÎNÎ MÛSİKÎ KÜLTÜRÜMÜZ (MUKAYESELİ BİR DEĞERLENDİRME)

Türk Makam Müziği Tarihinde Ses-Sistemleri Ozan Yarman 1

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

GÜZEL SANATLAR LİSESİ

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

Makam Dağarımız ve Müfredat Programımız. Our Makam (modes in Turkish classical music) Repertoire and Curriculum Program

Muallim İsmail Hakkı Bey in Bestecilik Yönü ve Ferahfeza Peşrevinin İncelenmesi İrfan KARADUMAN *

İTÜ DERS KATALOG FORMU (COURSE CATALOGUE FORM)

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

Osmanlı dönemi 15. yüzyıl müzik yazmalarında makam tanımları, sınıflamaları ve bir geçiş dönemi kuramcısı: Ladikli Mehmet Çelebi

XVII. YÜZYIL ÜÇ BESTEKÂRININ ALTI ÂYİN-İ ŞERÎFİNİN MÜZİKÂL ANALİZİ MUSICAL ANALYSIS OF SIX ÂYÎN-I ŞERÎF OF THE THREE COMPOSERS OF XVII.

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDE MAKAM GEÇKİLERİ

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

NEY AÇKISINDA GELENEKSELLİK TARTIŞMALARI VE NEYZEN NİYAZİ SAYIN SİSTEMİ Dr. Ali TAN 1 ÖZET

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

İzleri, Türklerin gittiği tüm coğrafya da görüldüğü halde, bazı batılı müzikologlarca (Riemann) Arap müziği olarak kabul edilmiştir.

SEMPOZYUM DAVETİYESİ ve PROGRAMI

10. İSTANBUL TÜRK MÜZİĞİ GÜNLERİ "Müziği Yaşamak ve Yaşatmak için"

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

Kur'an-ı Kerim Öğretiminde Yeni Bir Yaklaşım: Ses Temelli Elifbâ Yöntemi

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

Sultan III. Selim in, 18. Yüzyıl Osmanlı/Türk Müziğine, Teorisine ve Nota Yazım Biçiminin Gelişimine Katkıları

Harîrî bin Muhammed in Kırşehrî Edvar çevirisinde perdeler

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI

Unutulmuş bir Osmanlı bestekarı: Ali Şîrûganî Dede

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

NİYAZİ SAYIN IN ÜSLUP VE TAVRINI YANSITAN ARTİKÜLASYON ÖGELERİ Nihat Ozan Köroğlu 1 Nurtuğ Barışeri Ahmethan 2

RAST MÜZİKOLOJİ DERGİSİ Uluslararası Müzikoloji Dergisi Doi: /rastmd

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ DİLEK SABANCI DEVLET KONSERVATUVARI GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİ BÖLÜMÜ TÜRK SANAT MÜZİĞİ ANASANAT DALI SAZ SANAT DALI

Transkript:

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI ANA BİLİM DALI (YÜKSEK LİSANS TEZİ) NASIR ABDÜLBAKİ DEDE NİN TAHRİRİYE Sİ (ÇEVİRİ YAZIM VE İNCELEMESİ) Tez Danışmanı Doç.Dr. Hakan Cevher Hazırlayan M.Ruşen Coşkun Isparta - 2001

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...i ABSTRACT...ii ÖNSÖZ... iv GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM 1. NASIR ABDÜLBAKİ DEDE...4 1.1.Hayatı...4 1.2.Eserleri...5 İKİNCİ BÖLÜM 2. TRANSKRİPSİYON ALFABESİ VE MÜZİK YAZISI OLARAK KULLANILMIŞ OLAN, KLASİK EBCED MÜZİK YAZISI ÇİZELGESİ...9 2.1.Transkripsiyon alfabesi...9 2.2.Müzik yazısı olarak kullanılmış olan, klasik ebced müzik yazısı çizelgesi...10 2.2.1. Safiyyuddin den sonraki devirlerde, farklı nazariyatcıların perde dizileri ve isimlerinin karşılaştırma çizelgesi...11 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. TAHRİRİYE NİN İNCELENMESİ...13 3.1.Eserin nüshaları...13 3.2.Eserin çeviri yazımı...55 3.3.Nasır Abdülbaki Dede nin ebced müzik yazısının incelenmesi...90 3.4.Tahririye de bulunan III.Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif ile günümüzde icra edilen Suzidilara Ayin-i Şerif arasındaki tespit edilen farklar...92 3.5.Günümüzde icra edilen III.Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif in nüshaları...94 SONUÇ...104 KAYNAKÇA...105 ABSTRACT

There are a lot of music theorists throught the Clasical Turkish Music history. But some of then had been successful to pass to the agenda. On the other hand if we talk about the written article of the music, it can be understood easily that the music theorios are very importent for Turkish music life. Musical notes used by all of the world was began to use during the II.Mahmut period. Until this period, the written articles of music of Safiyüddin Abdülmü min Urmevi, Kantemiroğlu, Hamparsum and Ali Ufki had been used. These articles had not been in demond by the other people. But it is certain that they have importand roles to arrive the works from the past to the present. One of the works studied on is Tahririye. Tahririye is a subordinate work of Tetkik ve Tahkik of Nasır Abdülbaki Dede. In Tahririye, Nasır Abdülbaki Dede mentioned a written article of music formed by ebced letters. Written articles are important for the history of Turkish music, so we choose the Tahririye to work on. This study is divided in to 3 parts. In the first part, there are Nasır Abdülbaki Dede s life and works of him. In the second part, transcription alphabet to form a background and in the second part, printed forms for filling in statics of transcription alphabet to form a background and classical ebced written article of music are very important. But in the third part, firstly Tahririye was translated the present version of III.Selim s Suzidilara Ayin-i Şerif and Tahririye were compared. Nasır Abdülbaki Dede determined some rules for written artides of music. We also determine these rules in this work. In addition in our translation writing, the extensions of words are showed as â-î-û and number of page is some as the number of page of orginal writing. We use writing of music instead of writing of musical notes, this is because there are other writings of music such as ebced and tabulatur. And this is wrong if we say all of them are writings of notes. We hope that our work will be a source for the other works. Finally, thanks for helps to my advisor Doç. Dr. Hakan Cevher, Prof. Ayhan Altın Kuşlar, Yrd. Doç. Dr. Muammer Göçmen, Yrd. Doç. Dr. Yılmaz Soyer, M.r.Nafiz Akgün, musicolog (master of art) Tülin Değirmenci and my friend (master of art) İbrahim Şimşek. Also to my

family for taking great pains with me during my education, to my dear wife Yeşim Coşkun for her supparts and to our dear doughter Melis Coşkun. ÖNSÖZ Klasik Türk Musikisi tarihi bünyesinde, bir çok müzik kuramcısı barındırmaktadır. Bunlardan bazıları gündemde kalabilmiş, bazıları ise tarihin derinliklerinde kaybolup gitmiştir. İşte bu kuramcılar sayesinde eskiye ait bir çok esere ulaşabiliyor üzerinde çalışmalar yapabiliyoruz. Eğer konu müzik yazısı olursa, bu musiki kuramlarının, Türk Musiki yaşamına ne kadar büyük katkıları olduğu daha iyi anlaşılır. Bugün uluslar arası düzeyde kullanılan müzik yazısı olan, nota yazısı Türk Müzik yaşamına II. Mahmut döneminde girmiştir. Bundan daha önceki dönemlerde Safiyyüddid Abdülmü min Urmevi, Kantemiroğlu, Hamparsum ve Ali Ufki müzik yazılarının kullanıldığını söyleyebiliriz. Bu müzik yazıları kendi bulucuları dışında pek rağbet görmemiştir. Fakat bir çok eserin günümüze ulaşmasında çok önemli rol oynadıkları kesindir. İşte bunlardan biri de üzerinde çalıştığımız Nasır Abdülbaki Dede ye ait olan, içinde Türk Musiki Kuramlarının bulunduğu Tetkik ve Tahkik adlı eserin eki olan Tahririye dir. Abdülbaki Nasır Dede, Tahririye de kendi geliştirdiği ebced harflerinden oluşan bir müzik yazısından bahsetmiştir. Biz de müzik yazısının Türk Musiki Tarihinde ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bildiğimiz için adı geçen tahririye isimli kaynak üzerinde çalışmayı uygun gördük. Yapılan çalışma 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Abdülbaki Nasır Dede nin hayatı ve eserlerine yer verilmiştir. İkinci bölüme ise çalışmaya altyapı oluşturması amacıyla transkripsiyon alfabesi çizelgesi ve klasik ebced müzik yazım çizelgesi verilmiştir. Üçüncü bölümde Klasik Türk Musikisi tarihinde önemli bir kaynak olan Tahririye nin çeviri yazımı yapılarak, III. Selim e ait Suz-i Dilara Ayin-i Şerif in günümüzdeki kullanılan icrası ile Tahririye deki aslı arasındaki farklılıklar tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada da görüleceği üzere Nasır Abdülbaki Dede müzik yazısında kendisine göre bazı kurallar belirlemiştir. Bu kuralları çalışmamızın ilgili kısmında ayrıca belirttik.yaptığımız çeviri yazımında kelimeler içindeki uzatmaları â-î-û olarak gösterdik. Ayrıca orijinal nüshadaki varak numaraları ile çeviri yazımındaki varak numaralarının birbirine karşılık gelmesine özen gösterdik.

Görüleceği üzere, nota yazısı tabiri yerine müzik yazısı tabirini kullanıyoruz. Bunun nedeni, aslında nota yazısının dışında ebced ve tabulatur gibi başka müzik yazılarının da musiki tarihi içinde yer almasıdır. Bunların hepsini birden nota yazısı olarak tabir etmek hatalı bir söylem olmaktadır. Çünkü, nota yazısı bugün uluslararası düzeyde kullanılan kendine münhasır bir müzik yazısıdır. Çalışmamızı direkt olarak kaynak üzerinde yaptığımızdan, çalışmamızın başka çalışmalara da kaynak oluşturabileceğini umuyoruz. Bu çalışmayı hazırlarken kendisinden önemli bilgiler edindiğim, danışmanım Doç. Dr. Hakan Cevher e, engin tecrübelerinden faydalanma fırsatı bulduğum Prof. Ayhan Altınkuşlar a, Yard. Doç. Dr. Muammer Göçmen e, Yard. Doç. Dr. Yılmaz Soyer e, S.D.Üniv. Genel Sekreter Yrd. Nafiz Akgün e, değerli müzikolog (m.a.) Tülin Değirmenciye, yardımlarından dolayı değerli dostum (m.a.) İbrahim Şimşek e ve eğitimimin bu günlere kadar ulaşmasında büyük emekleri olan aileme, benim her zaman moral kaynağım olmuş olan sevgili eşim Yeşim Coşkun a, aynı zamanda bizim yaşam sevincimiz olan sevgili kızımız Melis Coşkun a teşekkürlerimi bir borç bilirim. KISALTMALAR A.g.e : Adı geçen eser Böl. : Bölüm Dik a. aşiran : Dik acem aşiran H.aşiran : Hüseyni aşiran Kaba d.hicaz : Kaba dik hicaz Kaba d.hisar : Kaba dik hisar Kaba n.hicaz : Kaba nim hicaz Kaba n.hisar : Kaba nim hisar Ktp. : Kitap Nr. : Numara Tiz d.buselik : Tiz dik buselik Tiz d.hisar : Tiz dik hisar Tiz n.hicaz : Tiz nim hicaz Tiz n.hisar : Tiz nim hisar

S. : Sayfa Vr. : Varak GİRİŞ Türk Musikisi nde notanın kullanılmadığı dönemlerde musiki eğitimi günümüzden çok farklı şekilde yapılmaktaydı. Bu eğitim temeşşuk yani karşılıklı öğrenmek ve öğretmek üzerine kurulmuştu. Buna ayrıca meşk sistemi de denilmektedir. O dönemlerde nota kullanılmadığından dolayı kullanılabilecek tek geçerli sistem olduğunu düşünmek zor değildir. Bu musiki eğitimi ya üstadların konaklarında yada mevlevihane, tekke ve sarayın musiki dairelerinde yapılmaktaydı. Türk Musiki Tarihi nin birçok ünlü müzisyeni bu eğitim sayesinde yetişmişlerdir. Ancak bu eğitimin getirdiklerinin yanında götürdüklerinin de olduğunu bugünün gözlüğünden baktığımızda anlayabiliriz. Meşk sistemi musiki eğitiminde bir sürecin devam etmesi açısından faydalı olmuş fakat birçok eserin de günümüze aktarılamamasına neden olmuştur. Diğer görsel sanat dallarına ait bir eseri görmek için bulunduğu yere gitmeniz yeterli olur fakat müzik işitsel bir özellik taşımaktadır, bu da üretilen eserlerin bir müzik yazısıyla ifade edilme zorunluluğunu getirmektedir. Daha önceleri anımsama yöntemi tercih edilmiş olmasına rağmen bu gereken güveni sağlayamamıştır. Çünkü insanların hepsinde hafızada tutma kabiliyeti aynı olmayabilir. Her istenildiğinde eser hatırlanamayabilir. Buna yaşlılık gibi faktörleri de eklersek eserlerin değişikliğe uğraması veya kaybolması ihtimalinin yüksekliğini unutmamak gerekir. Bu problemler musikiye gönül vermiş kişilerin bazılarını çözüm bulmaya zorladı ve daha güvenilir yollar aranmaya başlandı. Bu da değişik kültürlerde değişik müzik yazılarının icat edilmesine neden oldu. Tarihte birçok müzik yazısı kullanılmıştır. Bu müzik yazıları, harf yazısı, nota yazısı, tabulaturlar olarak incelenmiştir.

Harf yazıları, seslere karşılık gelen harflerden veya harflerden türetilmiş şekillerden faydalanarak ortaya çıkmıştır. Nota yazıları, seslere karşılık gelen özel şekiller yaratılarak oluşturulmuştur. Tabulaturlar ise çok farklıdır. Bu tip yazı seslerin çalgı üzerinde çıkarılacakları yeri gösterir. Türk Musikisi nde de birden fazla nota yazısı kullanıldığı bilinmektedir. Türk Musikisi ne, uluslararası düzeyde kabul gören nota yazısı II. Mahmud döneminde girmiştir. Diğerleri bundan önceki döneme rastlamaktadır. Bu nota yazılarını ebced, Kantemiroğlu, Hamparsum, Ali Ufki olarak belirtebiliriz. Türkler de ilk alfabeyi Göktürkler in kullandığı bilinmektedir. Fakat herhangi bir müzik yazısı kullanıp kullanmadığı elimizde bir vesika olmadığı için meçhuldür. Göktürkler den sonra Büyük Türk Hakanlığı, Uygurlar (745) devlet kurmuştur ve tam bir asır sonra başkenti Moğolistan bölgesinden, Doğu Türkistan bölgesine götürmüşlerdir. Birçok Uygur hakanı Mani dinindendi. Bu yüzden de Doğu Türkistan da Mani müzik yazısı kullanılmış olabileceği iddia edilmektedir. Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra Araplar ın kullandığı ebced müzik yazısını kullanmışlardır. Ebced müzik yazısı ise, seslerin Arap harfleriyle gösterildiği abecesel bir dizgedir. Sağdan sola doğru yazılan bu dizgede her bir perdeye karşılık bir Arap harfi kullanılmıştır. Süre değerlerini göstermek içinde perdelerin altına yazılan Arap rakamlarından yararlanılır. Dönemin ses dizisindeki perdeleri Arap alfabesinde gösteren ebced yazısında bu harfler aynı zamanda perdelerin ses dizisindeki sırasına uygun olarak birer sayıya karşılıktır. Söz gelimi dizideki 10 sayısına karşılık olan zürgüle perdesi ى harfi ile, 4 sayısına karşılık olan aşiran perdesi ile د gösteriliyorsa 14 sayısını alan buselik perdesi 10 ve 4 sayılarına karşılık perde harflerinin birleşimi olan (ye-dal) biçiminde gösterilir. Ebced yazısını tarihte ilk olarak Kindı kullanmıştır. Yalnız Araplarında IX. Yüzyıldan önce ebced yazısı kullandığı iddia edilmektedir. Yine bir iddia da Kindı nın Yunan alfabesinden faydalanarak ebced müzik yazısı yaptığıdır. Bu nota sisteminden Farabi de bahsetmiştir. Fakat onunda Yunan musiki nazariyatından faydalandığı iddia edilmektedir. Genel olarak bu nota yazım sistemi musikişinaslar, bestekarlar ve icracılar tarafından bilinmediğinden genelde teoride kalmıştır. Kindı nın notası Risale fi ebced: Herbiri bir sayıya karşılık olan Arap harflerinin diziliş sırası ve bütününe verilen addır.

Khubr Te lifi l-elhan ında (British Museum, Or. 2361) mevcuttur ve bir sahifenin fotokopisi Farmer da yayımlanmıştır. Ebced müzik yazısının Endülüs te kullanıldığı da düşünülürse, müzik yazısı mevzuunda karşılıklı tesirler olmuş olabileceği de düşünülebilir. Bu yazı türü, Türk nazariyat kuramcıları tarafından XIII.-XV. Yüzyıllar arasında geliştirilmiş ve daha sonraki dönemlerde de çeşitli ebced yazıları oluşturulmuştur. Bu müzik yazısını eserlerinde işleyen büyük Türk nazariyatçılarından Urmiye li Safiyiddin (1225?-1294), Kutbettin-i Şirazi (1236-1311), Maragalı Abdülkadir (1360?-1425) i sayabiliriz. Urmiyeli Safiyiddin in Kitab-ul Edvar adlı eserinde bulunan nevruz beste elimizdeki en eski müzik çalışmasıdır ve bu eser ebced yazısıyla yazılmıştır. Ayrıca 1700 lerde Nayi Osman Dede ( Nota-i Türki ) ve torunu olan Abdülbaki Nasır Dede de bir ebced yazısı düzenlemişlerdir. Türk Musikisi tarih boyunca gelişirken, uygulamacılar bir yandan gelişmeleri sağlamış, öte yandan kuramcılar, birçok soruyu yanıtlayarak çeşitli kuramlar türetmişlerdir. Türk musikisi kuramlarıyla ilgili yazılı kaynaklar dokuzuncu yüzyıldan itibaren görülmeye başlar. Bunların çoğu el yazması olduğu için yaygınlaşmamıştır. Ancak dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra basılı eserlerin ortaya çıkmasıyla ve eski yazmalar çalışma konusu yapılınca, eski ve yeni bilgiler daha çok yaygınlaşmış oldu. Bu kuramların hepsinin çok başarılı olduğunu yada bazı sorulara cevap verdiğini söylemek mümkün değildir. Sadece bazıları sonrakilere yol gösterebilecek düzeyde çalışmalar yapmışlardır. Bütün bu bilgiler ışığında Türk Musiki Tarhi nde müzik yazısının ne kadar önemli yer tuttuğunu anlayabiliriz. Bu değerli musikişinaslar sayesinde birçok eser günümüze kadar ulaşmış ve Klasik Türk Musikisi arşivindeki müstesna yerini almıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM 1. NASIR ABDÜLBAKİ DEDE 1. 1. Hayatı Türk musiki bilgini ve bestekarıdır. 18. Yüzyılın ikinci yarısında ve 19. Yüzyılın başlarında yaşamıştır. 1765 yılında Yenikapı Mevlevihanesi yakınlarında bir evde doğmuştur. Babası Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Kütahyalı Ebubekir Dede (1705 1775), onun babası Halveti şeyhi Ahmet Efendi dir. Annesi Saide hanım şeyh Abdülbaki Sırri Dede nin kızıdır. Kendisine anne tarafından dedesinin ismi verilmiştir. Ağabeyi Ali Nutki Dede, küçük kardeşi ise Abdürrahim Künhi Dede dir. 1 Milas Müftüsü zade Halil Efendi ve babasından eğitim almıştır. Arapça, Farsça öğrenmiştir. Ocak 1795 de 30 yaşında, Şerife Ayşe Hatun hanım ile evlenmiştir. Ağbeyi olan Ali Nutki Dede nin Yenikapı Mevlevihanesi şeyhliği sırasında bu dergahda musiki bilgisinden dolayı neyzenbaşılığı yapmıştır. Daha sonra Yenikapı Mevlevihanesi ne abisi Ali Nutki Dede nin oğlu olmadığı için şeyh olmuştur(4.9.1804). Abdülbaki Nasır Dede bu önemli görevde 16.5 yıl kalmıştır. 2 Abdülbaki Nasır Dede, Türk Musikisinin nazariyatı ve ameliyatı ile uğraşıp, bu konuda geniş bilgi edinmiş ve bilgisini öğrencilerine aktarabilmiş çok değerli bir üstad idi. Hammamızade İsmail Dede Efendiye de hocalık etmiştir. 3 Abdülbaki Nasır Dede, dini musiki alanında birçok öğrenci yetiştirmiş ve bilgilerini birçok kişiyle paylaşmış bir musikişinastır. Abdülbaki Nasır Dede nin akrabalarının birçoğu da musikişinastır. Oğlu, Osman Selahaddin Dede de değerli bir musikişinas olup, Yenikapı Mevlevihanesi şeyhlerindendi. Osman Selahaddin Dede, Zekai Dede ye hocalık etmiştir. Onun da oğlu olan Mehmed Celaleddin Dede yine kendisi gibi Yenikapı Mevlevihanesi şeyhlerinden olup, değerli bir musikişinastır. Damadı olan Hüseyin Farettin Dede de çok değerli 1 Aksüt Sadun, Türk Musikisinin 100 Betekarı, İnkılap Kitapevi, 1992, s.93 2 Öztuna Yılmaz, Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı 1990, s.14 3 Aksüt Sadun, Türk Musikisinin 100 Bestekarı, İnkılap Kitapevi, 1992, s. 93

musikişinaslardandır. Dr. Suphi Ezgiye hocalık etmiştir. Bir değerli musikişinas da Abdülbaki Nasır Dede nin kızı Şerife Ayşe Sıdıka hanımdan torunu olan kudümzen Ahmed Hüsameddin Dede dir. Yenikapı Mevlevihanesi neyzenbaşılarından Derviş Mehmed de, Abdülbaki Nasır Dede nin amcasıdır. Ayrıca XIX. Yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş neyzenlerden Cemal Dede nin oğludur. Bu zat Yenikapı Mevlevihanesinde uzun süre neyzenbaşılık yapmıştır. 4 Döneminin önemli isimlerinden olan Abdülbaki Nasır Dede, III. Sultan Selim ve II. Mahmud un gözdelerinden de olmuştur. Bu ünlü musikişinas 24 Şubat 18217 de 55 yaşında vefat etmiştir ve Yenikapı Mevlevihanesi ndeki aile kabristanına gömülmüştür. Mezar taşındaki kitabe şöyledir; Alem-i Lahuta can atdı,bu dem Baki Dede (1236). Safayı i Mevlevi nin uzun tarih şiirinin son mısra ı; Şeyh Abdi lbaki Ukba rahına oldu revan. İzzet Molla nın tarih mısra ı; Şeyh Baki buldu faniden reha Allah deyip 5 1.2. Eserleri Genç yaşlarında III. Selim in teşvikiyle, acem-buselik ve ısfahan makamlarında iki adet Mevlevi Ayin-i Şerif bestelemiştir. 3000 beyit kadar Nasır mahlaslı şiirinin de içinde bulunduğu Divan ı vardır ve tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi ndedir. ( Nafiz Paşa Yazmaları, no. 941 ). Şerh-i Şahidî si, Musa Safî Dede nin Tâ rîb-i Şahidî sinde şerhdir( Nafiz Paşa, no:1483). Ağabeyi Ali Nutkî Dede nin başladığı Defter-i Dervişan a sonradan Abdülbaki Nasır Dede devam etmiştir. Tek nüsha halinde Süleymaniye Kütüphanesi ndedir ( Nafiz Paşa Yazmaları, no: 1194 ). Yenikapı Mevlevihanesine mensup bazı dervişler hakkında 4 Aksüt Sadun, Türk Musikisinin 100 Bestekarı, İnkılap Kitaevi.1992 s. 94 5 Öztuna Yılmaz, Büyük Türk Musikisi Ans. Kültür Bakanlığı. 1990 s. 14

bilgi veren bu eser Türk musikisi tarihinin kaynaklarından biridir. Terceme-i Eflaki, Eflaki nin Menakıbu l-arifin in Farsçadan tercümesidir. Yeğeni Yenikapı Mevlevihanesinin Aşçı Dedesi Sahîh Ahmet Dede nin teşvikiyle yapılmış ve III. Selim e sunuluştur. Tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi ndedir (Nafiz Paşa no: 1126). 1793-97 yılları arasında yapılan bu tercümeden başka Menakıbu l A rifîn inin Türkçeye daha birkaç tercümesi Tahsin Yazıcı, Fransızca tercümesi, Clement Huart tarafından yayınlanmıştır. Abdülbaki Nasır Dede ayrıca yedi adet mürekkep makam ve bir adet de büyük usül bulmuştur. Bulduğu makamları sıralayacak olursak, Dil-aviz, Dil-dar, Gül-ruh, Hisar- Kürdi, Naz, Niyaz, Ruh-efza dır. Bulduğu büyük usulün ismi ise tatlı anlamına gelen Şirin dir. Bu usulü III. Selim e ithafen yapmıştır. 44 zamanlı ve 22 darblı olup çeşitli şekillerde sofyan eklenmesinden oluşmuştur. Dil-aviz (Gönül çeken); Hüseyni aşiran perdesinde karar veren geçkili bir Nişaburdan ibaret. Dil-dar (Sevegili,sevilen,gönül alan); Neva ve Rast makamlarından mürekkeptir. Gül-ruh (Gül yanaklı); Isfahan ve Rasttan ibarettir. Hisar-Kürdi; Hisar makamının sonuna Kürdi dörtlüsü eklenerek oluşturulmuştur. Naz; Uzzal+Pençgah yapısındadır, rast(sol) perdesinde kalır. Niyaz (Yakarma); Hicaz+Isfahan şeklindedir, la(dügah) perdesinde kalır. Ruh-efza (Ruh arttıran, ferah veren); Hüzzam+Dügah makamına bir uşşak dörtlüsünün eklenmesiyle oluştuğu söylenmektedir. Ayrıca XV. Asır da kulanılan bir Türk Musikisi telli sazının adıdır.

Lale Devri nin büyük neyzeni, Türk musiki ve neyzenlik tarihinin Hamza Dede den sonra ilk kutb-ı nayı si olan Nayi Osman Dede, nedense edvarında ney ve ney üflenmesi hakkında teorik ve pratik olarak hiç bilgi vermemiştir. 6 Nayi Osman Dede nin torunu Yenikapı Mevlevihanesi neyzeni ve şeyhi olan Abdülbaki Nasır Dede ise bu geleneği sürdürmüştür. Türk musikisine ait nazari eserlerde çeşitli sazların tanıtımı ve öğretiminin yanısıra, ney hakkında da bilgilere rastlanmaktadır. Bunlar, Abdülbaki Nasır Dede nin Tekkik ve Tahkik adlı eseriyle, yazarının ismi bilinmeyen, Edvar-ı İlm-i ü Musiki adlı eserdedir. 7 XVIII. yüzyıl başlarında bir kutb-ı nayi olarak neye ve musikimize icradan nazariyata kadar her sahada imzasını atan Nayi Osman Dede den yaklaşık 65 yıl sonra torunu aynı zamanda Yeni kapı Mevlevihanesi nin neyzeni ve şeyhi olan Abdülbaki Nasır Dede, Tedkik ve Tahkik adlı eserinde; yegah-tiz hüseyni perdeleri arasındaki tam ve ara sesleri nim yani yarım açarak (buselik: dödüncü çargah deliğini yarım açmakla) ve nefesin üfleme derecelerini değiştirerek çıkabileceğine işaret eder. Nasir Dede için beş çeşit nefes derecesi vardır: nefh (normal nefes) nefhde rütbe-i evvel (hafif-sıcak-nefes; yegah perdesi), nefhde rütbe-i sani (ikinci derece kuvvetli nefes; neva), nefhde rütbe-i salis (üçüncü derece kuvvetli nefes; muhayyer), nefhde rütbe-i rabi (dördüncü derece nefes; tiz hisar, tiz hüseyni). Bunun dışında, şuri perdesi rast ile dügah arasındaki ilk perdedir. Rast perdesini az pes üflemekle geveşt perdesine ulaşır. 8 1806 tarihli Edvar-ı İlm-i Musiki adlı, yazarı bilinmeyen; ancak tahminimizce Neyzenbaşı Ali Dede ye ait olan; muhteviyatı ney için de son derece önemli olan eserde; ney sazının mükemmelliğini anlatmak, tasavvufi yönden bazı özelliklerini kısaca açıklamak maksadıyla; perde deliklerinin yedi yıldız ve bunların melekler ve haftanın günleri ile olan ilişkisi; ney isminin harfleri ile ( nun -N- ve ye -Y-), Yasin Suresi nin harflerinin ebced ile aynı hesaba geldiği ( adet: nun = 50+ye = 10 = 60); sin (adet: 60) harfinden maksadın Hz. Muhammed Aleyhi s-selam demek olduğunun bilinmesiyle, erbab-ı tetkik ve tahkikçe ney sazından maksadın Hz. Muhuammed Aleyhi s-selamın ism-i şeriflerine işaret olunduğu yazılmıştır. Aynı şekilde Adem ile Havva (Adem = adet: ha = 8 + vav = 6 + elif = 1 = 15) nın ebced hesabı ile 60 adet olması göz önüne alındığında neyden maksadın Adem ile Havva olduğuna işaret edilmiştir. 9 6 Erguner Süleyman, Kutb-ı Nayi Osman Dede ve Rabt-ı Ta birat-ı Musiki, Maramara Üniversitesi, İstanbul 1991 7 Eren Güler,Osmanlı (Kültür ve sanat), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999,s.697 8 A.g.e., s.697 9 Edvar-ı İlm-i Musiki, İstanbul Üniversitesi Ktp., Türkçe Yazmalar, nr.1856,53-a

Bu eserde bulunan, neyin boğumları, perdeleri ve perde isimleri, kullanılan sembolik ifadelerin önemi nedeniyle ilgili kısmı olduğu gibi aktarmayı uygun gördük. 1794/95 yılları gibi, III. Selim in emriyle Tetkik ve Tahkik (inceleme ve irdeleme) isimli nazariyat kitabı yazmıştır. İçeriği 3 bölümdür; birinci bölümde perdeler, makamlar arası ilişkiler ve makamların insanlar üzerindeki etkileri, ikinci bölümde; makam seyirleri şedd yolları, perde adlarıyla anılan makamlar, bilinmeyen terkipler, üçüncü bölümde ise; usuller, usullerin icrası ile söz ve ezginin uyuşumundan sözedilmekte olup toplam 136 makam ve 21 usul içermektedir. Bu kitabın bir eki olan tahririye isimli kısımda, Arel Ezgi sitemine kadar enyaygın olarak kullanılan ve kendi bulduğu bir çeşit ebced nota yazısından bahseder. Ayrıca içinde, bu nota yazısıyla yazılmış III. Selim in suzidilara ayinişerifi ve peşrevi ile Vardakosta Ahmet Ağa nın suzidilara peşrevini içermektedir. Ayrıca bu bölüme tahririyat da denilmiştir.

Tekik ve Tahkik adlı eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesinde ( Nafiz Paşa,1242), bir nüshası Arel Kütüphanesi nde, bir nüshası Niyazi Sayın da, bir nüshası Topkapı Sarayı nda (1802 de yazılmış Emanet Hazinesi, 2069), ayrıca İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi nde (5572 ve 5824) bulunmaktadır. İKİNCİ BÖLÜM 2. TRANSKRİPSİYON ALFABESİ VE MÜZİK YAZISI OLARAK KULLANILMIŞ OLAN, KLASİK EBCED MÜZİK YAZISI, ÇİZELGESİ 2.1. Transkripsiyon Alfabesi a j ş a k t b k t c l u ç m ü d n v e n y f o z g o z g p z h r z h s h ş i s ı 2.2.Müzik yazısı olarak kullanılmış olan, klasik ebced müzik yazısı, çizelgesi

A B C D E 1 elif a Yegah 2 be b Kaba nim hisar 3 cim c Kaba hisar 4 dal d Aşiran 5 he h Acem-aşiran 6 vav v Irak 7 ze z Geveşt 8 ha h Rast 9 tı t Nim zirgüle 10 ye y Zirgüle 11 ye-elif y-a Dügah 12 ye-be y-b Kürdi 13 ye-cim y-c Dik kürdi 14 ye-dal y-d Buselik 15 ye-he y-h Çargah 16 ye-vav y-v Nim hicaz 17 ye-ze y-z Hicaz 18 ye-ha y-h Neva 19 ye-tı y-t Nim hisar 20 kef k Hisar 21 kef-elif k-a Hüseyni 22 kef-be k-b Acem 23 kef-cim k-c Evc 24 kef-dal k-d Mahur 25 kef-he k-e Gerdaniye 26 kef-vav k-v Nim şehnaz 27 kef-ze k-z Şehnaz 28 kef-ha k-h Muhayyer 29 kef-tı k-t Sünbüle 30 lam l Dik sünbüle 31 lam-elif l-a Tiz buselik 32 lam-be l-b Tiz Çargah 33 lam-cim l-c Tiz nim hicaz 34 lam-dal l-d Tiz hicaz 35 lam-he l-d Tiz neva 36 lam-vav l-v Tiz nim hisar 37 lam-ze l-z Tiz hisar 38 lam-ha l-h Tiz hüseyni

2.2.1. Safiyyuddin den sonraki devirlerde, farklı nazariyatcıların perde dizileri ve isimlerinin karşılaştırma çizelgesi Safiyyuddin den sonraki devirlerde, farklı nazariyatcıların perde dizileri ve isimlerinin karşılaştırma çizelgesi aşagıda verilmiştir. 10 1 2 3 4 5 6 7 kaba çargah Kaba Çargah kaba saba kaba n.hicaz kaba hicaz kaba hicaz kaba d.hicaz YEGAH YEGAH YEGAH YEGAH YEGAH YEGAH pest beyati şuri kaba n. Hisar Nermi hisar pest hisar pest hisar hisar kaba hisar kaba d. Hisar nermi hüseyni aşiran aşiran aşiran aşiran h. Aşiran h. Aşiran Nermi acem acem aşiran acem aşiran acem aşiran acem aşiran acem aşiran dik a. Aşiran ırak ırak ırak ırak ırak ırak ırak rahevi rahevi geveşt rahevi geveşt geveşt büzürk dik geveşt YEKGAH (R) RAST RAST RAST RAST RAST RAST şuri nim zirgüle zengüle zengüle zengüle zirgüle zirgüle zirgüle dik zirgüle DÜGAH DÜGAH DÜGAH DÜGAH DÜGAH DÜGAH DÜGAH Nihavend nihavend kürdi nihavend kürdi kürdi dik kürdi SEGAH SEGAH SEGAH SEGAH SEGAH SEGAH SEGAH buselik buselik buselik buselik buselik buselik dik buselik ÇARGAH ÇARGAH ÇARGAH ÇARGAH ÇARGAH ÇARGAH ÇARGAH saba saba saba saba saba nim hicaz uzzal hicaz hicaz hicaz hicaz dik hicaz NEVA NEVA NEVA NEVA NEVA NEVA NEVA beyati beyati beyati şuri nim hisar hisar hisar hisar hisar hisar hisar dik hisar 10 Uygun M.Nuri, Safiyyüddin Abdülmü min Urmevi ve Kitabü l Edvarı, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul 1999, s. 147; Hızır b. Abdullah,Edvar, Musıki, Topkapı Sarayı Ktp., Revan Yazmaları nr., 1728, vr. 98 böl-99a.; Erguner Süleyman, Nayi Osman Dede ve Rabt-ı Tabirat-ı Musıki; Kantemiroğlu, Kitabu l-ilmu l-musıki ala Vechi l-hurufat, (sadeleştiren, Yalçın Tura) İst. 1976, I, 3; Haşim Bey, edvar, 72-73; Şeyh Edhem Efendi, Bergüzar-ı Edhem Ta lim-i Usül-i Musiki Giriş Bölümü, s.9; H. Saadettin Arel, Türk Musıkisi Nazariyatı Dersleri, (Yayın: Onur Akdoğu), s.1; İsmail Baha Sürelsan, Kantemiroğlu ve Türk Musıkisi Dimitrie Cantemir (1673-1723), Ankara 1975, s.84-85.

HÜSEYNİ HÜSEYNİ HÜSEYNİ HÜSEYNİ HÜSEYNİ HÜSEYNİ HÜSEYNİ acem acem acem acem Acem acem dik acem HİSAR EVC EVC EVC EVC EVC EVC mahur mahur mahur mahur Mahur mahur dik mahur GERDANİYE GERDANİYE GERDANİYE GERDANİYE GERDANİYE GERDANİYE GERDANİYE nim şehnaz şehnaz şehnaz şehnaz şehnaz Şehnaz şehnaz dik şehnaz MUHAYYER MUHAYYER MUHAYYER MUHAYYER MUHAYYER MUHAYYER MUHAYYER sünbüle sünbüle sünbüle sünbüle Sünbüle sünbüle dik sünbüle TİZ SEGAH TİZ SEGAH TİZ SEGAH TİZ SEGAH TİZ SEGAH TİZ SEGAH tiz buselik tiz buselik tiz buselik tiz buselik tiz buselik tiz buselik tiz d. Buselik T.ÇARGAH T.ÇARGAH T.ÇARGAH T.ÇARGAH T.ÇARGAH T.ÇARGAH T.ÇARGAH tiz saba tiz saba tiz saba tiz saba tiz saba tiz n. hicaz tiz uzzal tiz hicaz tiz hicaz tiz hicaz tiz hicaz tiz hicaz TİZ NEVA TİZ NEVA TİZ NEVA TİZ NEVA TİZ NEVA TİZ NEVA tiz beyati tiz beyati tiz beyati tiz şuri tiz n. Hisar tiz hisar tiz hisar tiz hisar tiz hisar tiz hisar tiz d. Hisar TİZ HÜSEYNİ TİZ HÜSEYNİ TİZ HÜSEYNİ TİZ HÜSEYNİ TİZ HÜSEYNİ TİZ HÜSEYNİ 1- Hızır Bin Abdullah (II. Mahmut Dönemi: 1421-1451) 2- Nayi Osman Dede ( 1650? 1730) 3- Kantemiroğlu (1673-1723) 4- Abdülbaki Nasır Dede (1765-1821) 5- Haşim Bey (1815-1868) 6- Şeyh Edhem Efendi (1862-1933) 7- Hüseyin Saadettin Arel (1880-1955)

3. TAHRİRİYE NİN İNCELENMESİ 3.1. Eserin nüshaları ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.2. Eserin çeviri yazımı 53-a Bu kitabı Mevlevi hane-i bab-ı cedide teberrüken ve temenniyen vakfu habs eyledim. Ve şöyle şart eyledim ki hankâh kapusundan dışarı çıkmaya. Derviş Seyyid Abdülbaki el-mevlevi bin eş-şeyh es-seyyid EbuBekir Dede Efendi el-mevlevi. Yirmibir zilkade fi yevmi s-sebt sene 1210. 53-b Bismillâhirrahmanirrâhim Elhamdü lillahi rabbi l- âlemin ve s-salâtü ve s-selâmü ala seyyidina Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmain ve ba de bu fakîr ve hakîr derviş Seyyid Abdülbâki el-mevlevi bin eş- Şeyh es-seyyid Ebubekir Dede Efendi el-mevlevi Ruhullah ruhahü Ameliyye-i Musikide tetkik ve tahkik nam risâlesi. Sultanü s-selâtini l-ümem ve hakanü l-muazzam ve l-muhteşem zıllulahi fi l-âlem hâdimü l-harameyniş-şerifeyn es-sultan bin (54-a) Sultan Sultan Selim Han bin Sultan Mustafa bin Sultan Ahmet Han Halledullahü hilâfethu ve ebed-i Saltanat Hazretlerinin Cenab-ı hümayunlarına arz eylediğimden sonra Kavaid-i tahrir-i lahnde müstakillen ve gayr-ı müstakillen bir eser-i manzur ve mesmu olmayup kavaid-i mezkurede memuru olduğum bu risaleyi bir ibadet müfüdül-ma nayı bir ibaret-i muhtasar ile tahrir ve tahririyete tesmiye eyledim. Vallahü lmüstean, şuruu tahrir-i lahn madde-i evveli olan nağamatın işaretine mevsu hurufu tersim ve tahtına madde-i sanisi olan aded-i durubi terkim ile ve elfazı-mukarin ise hissesi üzere mezkurata taksim ile kitabettir ve eczâyt elhan olan (54-b) nağamatın alametine mevsu huruf adedi de bu uslup üzeredir ki yegaha ( )Pes Bayatiye ( ) Pes hisara ( ) Aşirana ( ) Acem aşirana ( ) Irağa ( ) Geveşte ( )Rasta ( ) Şuriye ( ) Zigüleye ( ) Dügaha ( ) Kürdiye ( ) Segaha ( ) Buseliye ( ) Çargaha ( ) Sabaya ( ) Hicaza ( ) Nevaya ( ) Beyatiye ( ) Hisara ( ) Hüseyniye ( ) Aceme ( ) Evce ( ) Mahura ( ) Gerdaniyeye ( ) Şehnaza ( ) Muhayyere ( ) Sünbüleye ( ) Tiz Segaha ( ) Tiz Buseliğe ( ) Tiz Çargaha ( ) Tiz Sabaya ( ) Tiz Hicaza ( ) Tiz Nevaya ( ) Tiz Beyatiye ( ) Tiz Hisara ( ) Tiz Hüseyniye vaz-ı câridir. Ve bazı elhan da müzeyyenen yegahın tahtında (55-a) Hicaz ve Saba ve Çargah ve Buselik ve Segah perdelerinin pesleri müsta mel olup alâmetleri için yine işaretlerine iki rakamı ziyadetiyle ki ( ) şekli üzere tahriri münasib görüldü. Amma kaide-i tahrir bu üslup üzeredir ki vezn-i elhan olan durub-u selasenin ki hafif-i evvel ve hafif-i sâni ve sakil tesmiyesi ile tetkik ve tahkikte beyan

olunmuştu, her hangisi muteber ise rakam adedi ya müstakillen nağme-i vahide tahtında veya tenasüfen nağmeteyn beyninde veya biraz nağamata ale s-seviyye münkasım veya rub u nağamatının birinde ve sülüsat-ı uhrâda (55-b) veya nısfı müstakil birinde ve nısfı ma adâsı müsaviyen biraz nağamata münkasım vaki olur. Ve vech-i rabi ve hâmisda sülüsat ve nısfa müstağil dahi yeminde yesarda vaki olur veya nısfı vasat olarak birinde rub i yemininde ve rub u diğeri yesarında vâki olur. Pes müstakillen nağme-i vahide tahtında vaki olursa müstakil vaz olunur. Meselen şunun gibi ( ) ve nağmeteyn beyninde olursa mabeynlerine yen vaz olunur. Bu şekil üzere ( ) ve biraz nağamatına ale s-seviyye münkasim ise nağme-i evvele vaz ve ondan ma ada üzerine bir hat-ı keşide olunur. Hafif-i sani ile (56-a) bu şekil üzere ( ) ve rub u ve sülüsat vechi üzere olursa yeminen ve yesaren sahib-i sülüsat tahtına vaz ı ve ondan sahib-i rub u üzerine bir hat-ı keşide olunur. Yine hafif-i sâni ile bu şekil gibi ( ) ve nısfi müstakil ve münkasim vechi üzere olursa yine nısfı müstakil tahtına vaz ve ondan zevat nısf-ı münkasim üzerine bir hat-ı keşide olunur. Yine hafif-i sani ile bu şekil gibi ( ) ve nısfı vasatı vechi üzere olursa zat-ı nısfı tahtına vaz ve haşiyeleriyle bile üzerine bir hat-ı keşide olunur. Yine hafif sâni ile bu şekil gibi ( ) (56-b) ve hafif-i evvelin vâhiden bu eşkal-i semaniyeden evvelki ve ikinci ve dördüncünün ma adâsında cereyanı baiddir ve elfazı mukterin ise yine bu eşkal üzere olup nağme-i vahide veya nağmeteyn veya nagamat üzerine yine harf-i vahid veya harfeyn veya huruf veya kelime-i vahide veya kelimeteyn veya kelam-ı vahid el-hasıl ne vech üzere vâki ise tertip sebt olunur. Mesela hafif-i sâni ile bunun gibi ten tene ten ten na ve nagam-ı duruba iştimalde kelimenin hurufu beyninde muğayeret mevcut olupcüz-i müstakil ise hâl-i iktiza da farkan alâ vechi l-kısme (57-a) üzerlerine bir hat keşide veya renk ile beyan olunur. Meselen bunlar gibi tenena tenena ve hin-i edayı lahnde fi zemanına bazı ameliye lisanında galat-ı ağlaz olarak nutuk ve darb şöhretiyle meşhur olan kaidenin tahrirde dahi ekser işareti münasıp olmakla bir alamet ve zât-ı kaideye bir isim vaz olundu. Ve kaide-i ma huda iki mülasık nağme-i beyninde kabaca ziynet-i lahn için ya bir sebeple zanaaten i tidale riayet ile lahnin Ruşenî ye göre nağme-i sâni sakin-ül sani bir ten lafzı miktarınca kasr olunup alat-ı zevatü n-nefh ise (57-b) bir nefes alınmak ve zevatü n-nefhin gayrı ise nefes alınmak misli bir eda icra olunur. Ve bu kaideye teneffüs tesmiye olunup işaret içün bir nokta resm olundu. Ve nağme-i maksur bu kaide mevzuunda hali olmakla müştemil olduğu aded-i darbdan hisse-i teneffüs tarh olunmak kabil ise tarh olunup müstakil noktanın tahtına vaz olunur. Hafif-i evvel ile bu misal üzere ( )

ve kabil olmayıp ma yeştemilü l-maksur hisse-i teneffüseyn za fı miktarınca ise nokta ile maksur beynine vaz olunur.hafif-i sâni ile bu misal gibi ( ) (58-a) ve değil ise maksur tahtına vaz ve nokta hâli olarak üzerinden maksur üzerine bir hat keşide olunur. Sakîl ile bu misal gibi ( ) ve elfaz mukterin-i lahn ise noktateyn vahiden ala vahidi vaki olur. Bunun gibi tene tenena tene tenena. Lakin vasat kelimede vukuu münasib olsada li ecli sehliyyeti l-fehm tahrirde işareti terk olunur. Ve beyan-ı kavaid-i emsilesiyle bi-kemaliyete tekarrür eylediyse sebîlen elhân-ı seddü l-lahnin kısmısından bir iki (58-b) te lif tahriri münasıb olup iltizam olundukta kısm elfaziden eşref ve a zam telifat bir Ayin-i Şerif ve gayr-ı elfaziden ona münasib peşrev ve ayin-i şerifin meyanında vaki terennümat tahriri i la ve bu surette dahi fi zemanına te lif olunan tesaniften ayin-i şerif suzidilara ve devri sultan-ı veledi ve ayin-i şerifin beyanında terennüm olarak eda olunan iki peşrev ve yine bazı eczâsı ayin-i şerifin terennümü olan bir semai ve sair terennümatı tahrir olundu. Ve ayin-i şerif olup kısm-ı elfazı dahi eşref-i (59-a) elhân olmakla ayin-i şerif sairlerinin üzerine takdim olundu. Ayin-i şerif suz-i dilara beste eş ül-muhteri hazel-makam bend-i evelldir. Sade düyek ba hafif-i evvel nüvişte est. Hitâm hin-i siyagat-ı elhan da tahrirât ve tezyinatuna müteallik külli ve cûz-i biraz kaide vardır ki gayr-i mahdûd olup tahrir de bazısının işareti mümteni ve bazısının mümkün isede mugalata ve tekellüf-i baideyi mucıb maa hazâ ki mümteni ve mümkün ikisinin de ehl-i amel beyninde ki meşhûr ve kimi indi olduğundan tahrir de iltizamı mültefit değildir. Ve bazı tahrirât (70-a) dahi görülmüştür ki perdelerin alameti içun ma sebâkta mezkur olan hurûfun yerine perdelerin isimlenrinden birer, ikişer, üçer harf sebtiyle tasdir ve ma takaddüm de murur eden eşkal-i semâniyyeden evvelki ve ikinci ile iktifa olunmuş ve bazı tahrirat dahi görülmüştür ki şimdi zikrolunan dêêb üzere perdelere vaz-ı alâyım dügah üzerlerine hat-ı keşide kılınmış lakin ekser iki, üç, dört darba müştemil olan nağme tahtına vegahıda gayrınada vaz-ı ad ve darb olup birazında dahi haveletü l fehimü l müstakrak terk olunmuş bu iki (70-b) suret dahi vaz-ı alayim cihetinden nev an tekellüf ve eşkal-ı temam olmadığı ecelden sade tahrir olunmakla istimzacda mümaris olmayanlara zabt-ı umur-ı azime ve mümari olanlara dahi hatta emrin olup hususan suret-i sânide usrat-ı istihrac dahi mübeyyindir ve bazı sından mesmü olduğuna göre kimi dahi tahrir edeceği telifin medar-ı şey olan perdelerin mefruzu evtar-ı resm edip birbirinden birbirine hat ile beyan ad idermiş bu suretin taririnde tekellüf mâlâyulzem olduğundan başka istimzacında külliyen bilafaide suubet muayyendir amma bizem beyan (71-a) eylediğimiz kaide-i ethem ki

vaz -ı alayimi ulslub-ı kudema üzere olup tahrir ve istimzacda sukulet ve kemali mümticdir. Feinnima tâhririn lüzum-ı tahsili beyana hacet değildir. Lakin sa yı tahsili üstaddan teallüm ve telifât ve cemile oldukça tegannün ve sazinde mümarese eylenedir. Ve illa bu mertebenin dununda evveline sa yi abıs ve belki tahsiline mani kabilindendir. Zira üstâddan balahaz-ı taallüm taallüm u tahsil bundan akdemdir ve amma iktisabı istihrâc ve tahrir ile olup meleke-i tahrir mertebe-i selaseye balığdır. Mertebe-i evveli kendi malumatını teenni ile tahrirdir ve mertebe-i saniye kendi malumatını (71-b) bila teenni ve gayrıdan dahi elfazı ise evvelen elfazı şebt ve siyagat-ı batie ile istima edip tekrar ve tatbik ile tahrirdir ve mertebe-i sanise gayrın tahrir kasdıyla veya ona karib mutedil siyagatından istima ile bila teenni tahrirdir ve mertebe-i selasenin havaşi ve her birinde dahi mumareset vardır. Amma bu mertebe-i selasenin fevkinde mertebe-i rabi a ki cumhuren veya münferiden ale ladet siyagat olunan elhanı elfazı ise evvelen tasdir-i elfaz eylemeden ve belki ve belki eylesede evvelinden ahirine dek bikemalihi tahrir-i muhaldir ve istimnaı mübremindir ki mesela bir katib seriu t-talim ne kadar kudret-i zemin sahibi olsa da (72- a) mesmuu olmamış müteaddid ül ebyat bir gazelin matla ından makta ına varınca ale ladet zeman-ı kıraatında zaman-ı tahrir-i sini dahi bikemalihi itmam edemez belki bir beytin aleladet kıraatında mısra -ı sanisine geçen mısra-ı evvelini tahrir edemez maa zalik ki tahrir-i mefruz-ı elfaz-ı ezasına mevzu ancak kelime olmakla şey-ı vahiddir. Zira umur-ı müteaddide ve mutavvile de amel-i fehm ve nutk ve ma eşbeh-i binnutk-ı yedde olamadığı zahirdir bu ise nağm ve durub ve elfazı ise kelimede munzam olmakla şeyin ve eşya-i selasedir. Pes şey-i vahid mümkün olmadığı halde şeyin ve işya mümkün olamaz amma irad olunan misalin iştimali sey -ı vahide (72-b) olduğu için imkanı farz olunsada yine bunun imti naı aşikardır zira nağm ve durubun ve kelimenin mahiyetleri mugayir olma hasebiyle tahrir de her birinin sudui için birer müstakil zamanı müstelzimdir ve sıyagat ve istima da ise suret-i neviyye ve suret-i mübhime ve heyula gibi birbirine hal ve mahall ve kesb-i mecmuan olmakla adet üzere sıyagat olan elhanın heyetinde dahi nasılsa külli olmadığı için zaman-ı istimaında bikemalihi zaman-ı tahririni farz olunsa zamaneynnin ve belki ezmine-i selasenin zaman-ı vahidde ictimaı lazım gelir bu ise batıldır amma bu böyle lakin madde-i elhan olan nagamatın duruba mülahis olarak (73-a) ictimainden heyetler bulunup alamet-i vahideler vazıyla veya yine bu uslublardan başka galil-ül hudus ve kesiru l istimal işarat resmiyle imkanı caiz değilmidir denirse bu vecheyn dahi farziyat kabilinden olup vech-i evvel de evvelen kelimede maattahrir farz olunursa haric kaldığından maada saniyen ictima-ı huruftan hudus eden kelimat bi-nihayet olduğu gibi ictimai-ı nağımdan

hudus eden şeyat dahi lanihayedir bu vechin adem-i imkanı dahi huveydadır ve vech-i sani ise tahrir-i elhan elbette tahrir-i nağm ve durub-ı elfanı ise (73-b) tasdir-i kelimeyi lazım kılmakla yine vechi evvele nihayet bulup mümteniüd tasavvurdur. Tazahhurur maksud ve musallilül matlub temmet tahriri haze l muharriru bigayetillahi taalâ fi seneti tisa ve mieteyn ve elf min behicretünnebiy aleyhissalatü vesselam ve ala elihi ve sahbi hi ecmain velhamdülillahi rabbilâlemin. 3.3. Nasır Abdülbaki Dede nin ebced müzik yazısının incelenmesi ABDÜLBAKİ NASIR DEDE NİN EBCED MÜZİK YAZIM ÇİZELGESİ Yegah re Elif Hisar re kef Pes beyati re be Hüseyni mi kef-elif Pes hisar re cim Acem fa kef-be Aşiran mi dal Eviç fa kef-cim Acemaşiran fa he Mahur fa kef-dal Irak fa vav Gerdaniye sol kef-he Geveşt fa ze Şehnaz sol kef-vav Rast sol ha Muhayyer la kef-ze Şuri sol tı Sünbüle la kef-ha Zirgüle sol ye Tiz segah la kef-tı Dügah la ye-elif Tiz buselik si lam Kürdi la ye-be Tiz çargah do lam-elif Segah la ye-cim Tiz saba do lam-be Buselik si ye-dal Tiz hicaz do Lam-cim Çargah do ye-he Tiz neva re Lam-dal Saba do ye-vav Tiz beyati re lam-he Hicaz do ye-ze Tiz hisar re lam-vav Neva re ye-ha Tiz hüseyni mi lam-ze Beyati re ye-tı

Abdülbaki Nasır Dede nin düzenlemiş olduğu ebced çizelgesinde de görüldüğü gibi, her bir perdeye karşılık olarak kullanılan Arap Harfleri nden oluşur. Bu harflerle yazılan bestelerde seslerin süre değerlerini göstermek için de Arap Rakamları ndan yaralanılır. Bu yazı ile yazılmış bir besteden günümüz nota yazısına çeviri yazımı yaperken öncelikle süre değerleri için bir birim saptamamız gerekecektir. Söz gelimi, ilgili yazıda perde harfinin ya da harf öbeklerinin altında bulunan bir sayısına karşılık çevrim yazımda birim olarak dörtlük notayı alıyorsak: iki sayısı için ikilik, üç sayısı için noktalı ikilik ve bunun gibi değerler alınır. Bu yazıda sus işareti. ile gösterilir. Perde harfinin altına yazılan sayılar, yazılış yerlerine göre bestenin düzümünü belirler. 1. Tek bir harfin altında bir sayısı yazılıysa, ilgili sesin dörtlük değerinde olacağını; 2. İki perde harfinin ortasında bir sayısı yazılıysa, bunu iki perdeye eşit olarak bölüneceğini; 3. Dört harften oluşan bir ses öbeğinde iki sayısı ilk harfin altında yazılıysa, bunun dört sese eşit olarak bölüneceğini; 4. İki harften birincisini altında iki sayısı yazılıysa, birincisi sesin noktalı dörtlük, ikinci sesin sekizlik değerinde olacağını; 5. Eğer iki harften ikincisinin altında iki sayısı yazılıysa, bu kez birincisinin sekizlik, ikincisinin noktalı dörtlük olacağını; Süre değerlerini göstermek için ele alınan örneklerde birim olarak dörtlük alınmıştır.

6. Üç harften oluşan bir öbekte birinci harfin altında iki sayısı yazılıysa, birinci sesin dörtlük, ikinci ve üçüncü seslerin de sekizlik olacağını; 7. Eğer üç harften sonuncusunun altında bulunuyorsa bu kez birinci ve ikinci seslerin sekizlik, üçüncü sesin dörtlük olacağını; 8. Bu sayının üç harften, ortadakinin altında bulunması durumunda ise birinci ve üçüncü seslerin sekizlik, ortadaki, yani ikinci sesin de dörtlük değerinde olacağını gösterir. 9. Eğer üç harften birincisinin altında üç sayısı yazılıysa birinci ses sekizlik, arkasından gelen iki ses onaltılık olacağını gösterir. 3.4. Tahririye de bulunan III.Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif ile günümüzde icra edilen Suzidilara Ayin-i Şerif arasındaki tespit edilen farklar Daha önce de belirttiğimiz üzere III.Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif in orijinal nüshası Tahriri ye içerisinde yer almaktadır. Çalışmamız esnasında yaygın olarak kullanılan ve Saadettin Heper e ait Ayin-i Şeriflerin nota yazımını konu alan kitabında III.Selim in Suzidilara Ayin-i Şerif ine rastladık. Tespitlerimize göre günümüzde yaygın olarak icra edilen bu eser ile Tahririye içerisinde bulunan orijinal nüshası arasında birtakım farklılıklar görülmüştür. Suzidilara makamının seyir özellikleri incelendiğinde çargah ve mahur dizilerinden meydana geldiği bilinmektedir. Güçlü perdeleri ise çargah ve ikinci derecede mahurun güçlüsü olan neva perdesidir. Seyri ise, inici çıkıcıdır. Donanımına mahurun küçük mücennep diyezi konulur. Bu perde çargah dizisine geçildiğinde naturelleşir. Yedeni geveşt perdesidir. Tahririyede

bulunan ayin-i şerif içerisinde geveşt perdesi ve ırak perdesi makam seyrine göre farklı yerlerde kullanılmıştır. Oysa Heper in Mevlevi Ayinleri ni konu alan kitabında, III. Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif in çeviri yazımında yalnızca ırak perdesi kullanılmıştır. Bunun nedeni çeviri yazımının orijinalinden değil de herhangi bir kopyadan yapılmış olmasına bağlanabilir. Nasır Abdülbaki Dede nin müzik yazım sistemi günümüz müzik yazım sisteminden farklıdır. Amaç, eserin yalnızca seyrini belirleyen perdeleri şifrelemek ve aynı zamanda süre değerlerini belirterek usulün seyrin akışına uygun halde icra edilmesini sağlamaktadır. Yine günümüzde seslendirilen örneği ile tahririyedeki eserin orijinal yazımı arasında bu seyir ve süre değerlerinin farklılığından kaynaklanan farklı notalama ile karşılaşılmıştır. Bu farlılıklar ilk dizeden itibaren görülmektedir. Musikimizde usta-çırak ilişkisiyle döneme özgün belli ekoller oluştuğu bilinmektedir. Bundan dolayı eserin icrası tahririyenin yazıldığı dönemdeki icra özelliğinden farklı uygulanmış olabilir. Aynı şekilde eserin ilk dizesinden itibaren güftedeki farklılıklar da göze çarpmaktadır. Bu ancak kopyelerle orijinal eser karşılaştırılarak kesinleştirilebilir. Bu çalışmamızın asıl hedefi bu tespitleri ortaya çıkarmak ve böylece konuya ilişkin ileride yapılacak çalışmalara zemin hazırlamaktır.

3.5. Günümüzde icra edilen III.Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif in nüshaları

SONUÇ

Türklerin İslami hayatının başlamasından sonra Türkler İslam Kültüründen etkilenmişler ve İslam medeniyetinin ebced müzik yazımı sistemini kullanmışlardır. Ebced müzik yazısı seslerin harflerle gösterildiği bir sistemdir. Arap harfleri kullanılmasıyla diğer müzik yazım sistemlerinden ayrılır. Fakat Türk musıkisinin kendine özgü ses sistemi sayesinde zengin bir müzik yazımı türü haline gelmiştir. Değerli Türk musıkişinasları bu müzik yazımı sistemini kullanmışlardır. Bu büyük kuramcılar bu konuya her elini attıklarında ebced müzik yazımı sistemini kendilerine göre daha da zenginleştirmişlerdir. İşte bunlardan biri de Nasır Abdülbaki Dede dir. Bu kuramcılar sayesinde bir çok eser günümüze kadar kaybolmadan gelebilmiştir. Nasır Abdülbaki Dede nin kendisinden önce bu sistemi kullananlardan etkilendiği muhakkaktır. Fakat kendisi kendine ait özgün bir müzik yazısı olan Nasır Abdülbaki Dede Ebced Müzik Yazısı nı ortaya çıkarmıştır. Yapılan çalışmada Tahririye ayrıntılı bir şekilde analiz edilmiş, günümüzde icra edilen III. Selim e ait Suzidilara Ayin-i Şerif ile Tahririye içersinde yeralan orijinal Suzidilara Ayin-i Şerif arasındaki farkların neler olduğu ve bu farkların nelerden kaynaklanmış olabileceği tespit edilmiştir. Bununla beraber, Nasır Abdülbaki Dede Ebced Müzik Yazısı nın bilinen sekiz maddelik müzik yazısı kurallarına çalışmamız esnasında bir yeni madde ekleme fırsatı da bulunmuştur. KAYNAKÇA AKSÜT Sadun, Türk Musikisinin 100 Bestekarı, İnkılap Kitapevi, 1992, EDVAR-I İLM-İ MUSİKİ, İstanbul Üniversitesi Ktp., Türkçe Yazmalar EREN Güler, Osmanlı ( Kültür ve Sanat), Yeni Türkiye yayınları, Ankara 1999 ERGUNER Süleyman, Kutb-ı Nayi Osman Dede ve Rabt-ı Ta birat-ı Musiki, Marmara Üniversitesi, İstanbul 1991 HAŞİM BEY, Edvar HIZIR BİN ABDULLAH, Edvar, musıki, Topkapı Sarayı Ktp. Revan Yazmaları KANTEMİROĞLU, Kitabu l-ilmu l Musiki ala Vechi l Hurufat (sadeleştiren Yalçın TURA)

ÖZTUNA Yılmaz, Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı 1990 SÜRELSAN İsmail Baha, Kantemiroğlu ve Türk Musikisi Dimitrie Cantemir (1673-1723), Ankara 1975 ŞEYH EDHEM EFENDİ, Bergüzar-ı Edhem Ta lim-i Usul-i Musiki UYGUN M. Nuri, Safiyüddin Abdülmü min Urmevi ve Kitabü l Edvarı, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul 1999