10 McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması 1

Benzer belgeler
alphanumeric journal The Journal of Operations Research, Statistics, Econometrics and Management Information Systems

Faiz Döviz Kuru İlişkisi Üzerine Ampirik Bir Çalışma

TÜRKİYE DE FELDSTEİN HORİOKA HİPOTEZİNİN GEÇERLİLİĞİNİN SINANMASI: ADL EŞİK DEĞERLİ KOENTEGRASYON TESTİ ÖZET

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Finansal Gelişme ve Ekonomik Büyüme İlişkisi Türkiye Örneği. Financial Development and Economic Growth in Turkey

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

Türkiye de İmalat, Madencilik, Enerji Ve İnşaat Sektörlerindeki Büyümenin Tarım Sektöründeki Büyümeye Etkisi: Ekonometrik Bir Analiz

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Yrd. Doç. Dr. Ercan ŞAHBUDAK Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü,

Türkiye de Ticaret, Ulaşım, Finans Ve Konut Sektörlerindeki Büyümenin Tarım Sektöründeki Büyümeye Etkisi: Ekonometrik Bir Analiz

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

Para Teorisi ve Politikası Ders Notları

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

BAKANLAR KURULU SUNUMU

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE FİNANS SEKTÖRÜ VE REEL SEKTÖR ETKİLEŞİMİ

YABANCI SERMAYE GİRİŞLERİNİN YURTİÇİ TASARRUFLAR ÜZERİNE ETKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ Betül BALABAN *

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Sayı 10 Haziran 2014

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

DİCLE ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ YIL: 7 * CİLT/VOL.: 7 * SAYI/ISSUE:

TÜRKİYE, KURU İNCİR İHRACATININ EKONOMETRİK ANALİZİ. AN ECONOMETRIC ANALYSIS OF DRIED FIGS EXPORT in TURKEY

ENERJĠ VE EKONOMĠK BÜYÜME ĠLĠġKĠSĠ: TÜRKĠYE ÖRNEĞĠ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

1 MAKRO EKONOMİNİN DOĞUŞU

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

Dersin Amacı: Bilimsel araştırmanın öneminin ifade edilmesi, hipotez yazımı ve kaynak tarama gibi uygulamaların öğretilmesi amaçlanmaktadır.

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRK ÖDEMELER BİLANÇOSUNA PARASAL BİR YAKLAŞIM: GIRTON-ROPER MODELDEN KANITLAR Ψ

Türkiye nin Fasıllara Göre İthalat Talep Fonksiyonunun Ekonometrik Tahmini

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

TÜRKİYE NİN NET PETROL İTHALATININ FİYAT VE GELİR ESNEKLİKLERİ: ARDL MODELLEME YAKLAŞIMI İLE EŞBÜTÜNLEŞME ANALİZİ

Finansal Hizmetler Anketi ve Finansal Hizmetler Güven Endeksi ne İlişkin Yöntemsel Açıklama

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 14, Haziran 2015, s

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE FİNANS SEKTÖRÜ VE REEL SEKTÖR ETKİLEŞİMİ INTERACTION OF FINANCE SECTOR AND REAL SECTOR IN TURKISH ECONOMY

SESSION 4C: Uluslararası Ticaret II 455

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

Eğitim / Danışmanlık Hizmetinin Tanımı

REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK

No: / 04 Haziran, 2013 EKONOMİ NOTLARI. Gecelik Vadede Kur Takası ve BIST Repo Faizleri Arasındaki İlişki 1

Reel Efektif Döviz Kuru Endekslerine İlişkin Yöntemsel Açıklama

7. Orta Vadeli Öngörüler

168 INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2017

İçindekiler kısa tablosu


A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

Ch. 12: Zaman Serisi Regresyonlarında Ardışık Bağıntı (Serial Correlation) ve Değişen Varyans

Feldstein-Horioka Hipotezinin Türkiye Ekonomisi İçin Sınanması: ARDL Modeli Uygulaması

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Makro Veri. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre -5,6 puan olan dış ticaretin büyümeye katkısını daha yüksek olarak hesaplamamızdan kaynaklandı.

FİYAT İSTİKRARI ACI KAHVE

LINEAR AND NONLINEAR COINTEGRATION RELATIONSHIP BETWEEN STOCK PRICES AND EXCHANGE RATES IN TURKEY

FİNANSMAN SORUNLARINA GÖRE KREDİ KULLANIM ORANLARI VE YATIRIMLARDA KREDİLERİN ETKİSİ ÜZERİNE ARAŞTIRMA

E- VİWES 8 EKONOMETRİK MODELLEME ÇALIŞMASI

ULUSLAR ARASI GELİŞMELER

BEKLENTİ ANKETİ (Kasım 2013)

YARI LOGARİTMİK MODELLERDE KUKLA DECİşKENLERİN KA TSA YıLARıNIN YORUMU

2012 yılı merkezi yönetim bütçesine bakış

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

BİZİM PORTFÖY KATILIM 30 ENDEKSİ HİSSE SENEDİ FONU (HİSSE SENEDİ YOĞUN FON) NA AİT PERFORMANS SUNUM RAPORU

Sağlık ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkinin Analizi: BRIC Ülkeleri Üzerine Bir Panel Regresyon Analizi

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR İLE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Enflasyon Gelişmeleri ve Para Politikası

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

BEKLENTİ ANKETİ (Haziran 2016)

İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (1999) Ekonometri Bölümü

BEKLENTİ ANKETİ (Şubat 2017)

MEVDUAT FAİZ ORANLARINDAKİ DEĞİŞKENLİĞİN KREDİ HACMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA 1

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

İstatistik ve Olasılık

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

1. Açık Bir Ekonomide Denge Çıktı (Gelir)

BEKLENTİ ANKETİ (Aralık 2015)

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

alphanumeric journal The Journal of Operations Research, Statistics, Econometrics and Management Information Systems

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

BEKLENTİ ANKETİ (Temmuz 2016)

Ayrım I. Genel Çerçeve 1

İHRACAT VE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİ: BOOSTRAP PANEL GRANGER NEDENSELLİK TESTİ Nurgün TOPALLI*

Ekonomik Rapor 2011 I. MAKRO BÜYÜKLÜKLER AÇISINDAN DÜNYA EKONOMİSİNE GENEL BAKIŞ 67. genel kurul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

OCAK 2019-BÜLTEN 12 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Haftalık Ekonomi ve Dış Ticaret Görünümü

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

BEKLENTİ ANKETİ (Kasım 2015)

KÜRESEL EKONOMİ VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDE BEKLENTİLER

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

Transkript:

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI 10 McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması 1 Muhammed Erkam DOĞRU Nuran COġKUN Süleyman DEĞĠRMEN Özet Bu çalışmanın amacı, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) "finansal sermaye genişliği" ile "reel sermaye" arasındaki tamamlayıcılık ilişkisini test etmektir. McKinnon ve Shaw, gelişmekte olan ülkelerde faiz oranındaki artışların tasarrufları ve dolayısıyla yatırımları arttıracağı savı ana akım iktisadi yaklaşımın faiz oranı ve yatırımlar arasında kuruduğu negatif ilişkiye ters düşmektedir. Ayrıca, McKinnon, sermaye birikimi sürecinde faizlerin artması ile ülke içi tasarruf dinamikleri üzerinden bir kurgu sunarken, Shaw ise faiz oranlarının yüksek tutularak dışarıdan sermaye girişinin artacağını ve büyümenin hızlanacağı üzerinde durmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada, faiz oranları değişimi sonucu oluşan ulusal tasarruflar ile yabancı tasarruflardaki değişimin reel sektör üzerinde ikame etkisi mi yaratmaktadır yoksa tamamlayıcılık ilişkisi mi söz konusudur sorusu cevaplandırılmaktadır. Sonuç olarak, bu soruya yanıt aranırken, çalışmada, McKinnon ve Shaw ın yaklaşımının Türkiye açısından enflasyonist ve dezenflasyonist dönemlerde reel para talebi ile özel sektör yatırımları ve özel sektör yatırımları ile reel faiz oranı arasındaki 1 Bu çalışma Kocaeli Üniversitesi tarafından 30 Mart-1 Nisan 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen ECOEI 2017 - European Congress for Economic Issues: Unregistered Youth Employment: Impacts, Policies, Remedies, and Local Practices da sunulmuştur. Oturum başkanı Sayın Prof. Dr. Işıl AKGÜN ün çalışmamıza yönelik değerli öneri ve eleştirilerine teşekkür ediyoruz. Çalışmadaki tüm bilgiler yazarların sorumluluğundadır. 269

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) ilişkiler 1971-2014 yılları arasında nasıl gerçekleştiği ARDL modeli ile test edilmektedir. Çalışmadan, finansal piyasalar ile reel sektör arasındaki ilişkinin geleneksel ekonomi akımının faiz oranı ile yatırımlar arasında kurduğu negatif ilişki öngörüsünden farklı sonuçlara ulaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Finansal Sermaye Genişliği, Reel Sermaye, Faiz, Tasarruf Jel Kodları: E22, E62, F63, O11 Giriş 1970 lı yıllara kadar tasarruflar ve yatırımlar arasındaki ilişki hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeler (GDÜ) açısından aynı dinamiklere sahip birer olgu olarak ele alınmaktaydı. Ana akım iktisat teorilerine göre tasarruflar ve faiz oranı arasındaki ilişki gelir ve ikame etkilerinden dolayı belirsiz iken, yatırımlar ve faiz oranları arasında kesin bir ters ilişki olduğu kabul edilmektedir. Hem Keynesyen hem de Neo-klasik teoriler, düşük faiz oranının yatırım harcamalarını arttıracağını ve iktisadi büyümenin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için gerçekleşeceğini kabul etmektedirler. Ancak, McKinnon (1973) ve Shaw (1973) GOÜ de baskı altındaki piyasaların, tasarruf oranlarını düşürdüğü ve dolayısıyla kaynak dağılımında bozulmalara neden olduğu, finansal piyasaların bütünsel bir yapıya sahip olmadığı ve dolayısıyla finansal aracı kurumların işlevlerini yerine getiremediğinin altını çizerek ana akım iktisadın faiz oranı ve yatırımlar arasındaki ters ilişkiye sahip olduğu görüşüne karşı çıkmaktadırlar. McKinnon (1973) ve Shaw (1973) ın temel argümanı, düşük veya negatif faiz oranında tasarrufların azalacağı, dolayısıyla ödünç verilebilir fonlarda daralma yaşanacağı ve bu durumda finansman ihtiyacı duyan yatırımların gerekli kaynaklara ulaşamaması nedeniyle toplam yatırımların azalacağı üzerine kurulmaktadır. Ancak, faiz oranlarındaki artış ile tasarrufların 270

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI artacağı, ödünç verilebilir fon artışıyla beraber yatırımların finansman ihtiyacı karşılanacağı ve dolayısıyla GOÜ lerde büyümenin hızlanacağını vurgulanmaktadır. McKinnon (1973) faiz oranlarındaki artışın yurtiçi tasarruf oranlarını arttırarak ekonomik büyümenin gerçekleşeceği üzerine dururken, Shaw (1973) yurtiçi faiz oranlarının artışı ile diğer ülkelerden para akışının hızlanacağı ve ödünç verilebilir fonların artışının sağlanabileceğini vurgulamaktadırlar. Ana akıma iktisat teorilerinin faiz oranı ve yatırımlar arasındaki kurmuş olduğu ilişkiselliğin tam zıttı bir yaklaşım sunan tamamlayıcılık hipotezinin temel iki varsayımı: tüm iktisadi birimlerin yatırım kararlarını kendi kendine finanse etmekle kısıtlı oldukları ve bölünmezlikler nedeniyle yatırımlar, para balanslarının öncelikli birikimi gerekliliği şeklindedir. Dolayısıyla, daha cazip para balansı birikim sistemleri, daha büyük yatırım yapmayı teşvik edecektir (Khan ve Hasan, 1998: 582). Tamamlayıcılık hipotezinin sınandığı çalışmalarda Fry (1978) ın, Buruma, Hindistan, Kore, Malezya, Filipinler, Singapur, Tayvan, Pakistan, Sri Lanka ve Tayland için yaptığı analizde reel faiz oranının tasarruflar ve büyüme üzerinde pozitif etkiye sahip olduğunu ancak para talebi tahmininin tamamlayıcılık hipotezini desteklemediğini saptanmıştır. Abe, Fry, Min, Vongvipanond ve Yu (1977) nun Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore, Pakistan, Tayland ve Türkiye için yaptıkları analizde finansal liberalizasyon sonucunda daha yüksek reel faiz oranının iktisadi büyümeyi yükselttiği hesaplanmıştır. Khan ve Hasan (1998) tarafından Pakistan ekonomisi için yapılan sınamada ise tamamlayıcılık hipotezini destekleyen güçlü bulgulara ulaşılmıştır. Natke (1999) nin Brezilya ekonomisi için ulaştığı bulgularda ise tamamlayıcılık hipotezini zayıf destekler bulmuştur. Özer (2003) 1980-2000 dönemini kapsayan veri seti ile gerçekleştirdiği çalışmada Türkiye ekonomisi için bahsi geçen dönemde tamamlayıcılık hipotezinin geçerli olmadığını, neden olarak ise finansal baskı altındaki ekonomilerde sermayeye ulaşımdan ziyade sermaye maliyetinin yüksek olmasını belirtmektedir. Odhiambo (2005) tarafından Güney Afrika için yapılan 271

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) çalışmada vektör hata düzeltme yöntemi ve eşbütünleşme testleri kullanılarak tamamlayıcılık hipotezini destekler nitelikte sonuçlar elde edilmiştir. Doğan (2011) ın Kırgızistan ekonomisi için yaptığı çalışmada ARDL modeli kullanılarak adı geçen ülke için tamamlayıcılık hipotezini destekleyen ampirik bir bulguya rastlanmamıştır. Shrestha ve Chowdhury (2007) in Nepal için ARDL modeli ile gerçekleştirdikleri sınamada ise reel faizin hem tasarruflar hem de yatırımlar üzerinde pozitif etkiye sahip olduğu hesaplanmıştır. Üçler ve Özşahin (2014) tarafından 1998-2013 dönemi için Türkiye ekonomisi için gerçekleştirilen çalışmada ise para ve fiziki sermaye arasında sınırlı bir tamamlayıcılık ilişkisi olduğu saptanmıştır. Açıklamalar ışığında, çalışmanın amacı, Türkiye ekonomisi için 1971-2014 dönemi arası yıllık veriler kullanılarak ve ayrıca dışsal olarak hesaplanan enflasyonist ve dezenflasyonist dönemler göz önünde bulundurularak ARDL yöntemi ile para arzı, gelir düzeyi, yatırımların ve tasarrufların Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranları ve reel faiz oranı arasındaki ilişki test edilerek tamamlayıcılık hipotezinin geçerliliğinin sınanmasıdır. Çalışmanın ikinci bölümünde tamamlayıcılık hipotezinin teorik çerçevesi açıklanmakta, modelde kullanılan veriler ile ilgili ayrıntılı bilgi ise üçüncü bölümde sunulmaktadır. Dördüncü bölümde ekonometrik model ve yönteme dair bilgiler sunulurken, beşinci bölümde model tahmin sonuçları yer almaktadır. Son bölümde ise tahmin sonuçları kısaca yorumlanmaktadır. Tamamlayıcılık Hipotezi Teorik Çerçeve Tamamlayıcılık hipotezi, Khan ve Hasan (1998) ve Natke (1999) tarafından kullanılan ve Doğan (2011) tarafından uyarlanan aşağıdaki iki denklem aracılığı ile test edilmektedir. (1) (2) 272

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI Model 1 de yer alan reel gelir (y), özel sektör yatırımlarının GSYİH ya oranı ( ) ve reel faiz oranı ( ), para talebinin ( ) bir fonksiyonudur. Model 2 de ise reel gelir, reel faiz ve yuriçi tasarrufların GSYİH ya oranı ( ) özel yatırımların GSYİH ya oranının fonksiyonudur. Tamamlayıcılık hipotezi sınaması ise aşağıda verilen kısmı türevlerin pozitif olması ile gerçekleşir. (3) (4) 3 ve 4 nolu modeller, reel faiz oranındaki bir artışın yatırımları arttırdığı ve yatırımlardaki artışın ise reel para talebini arttırdığı ve tamamlayıcılık hipotezinin gerçekleştiğini belirtmektedir. Data Çalışmada kullanılan bütün veriler yıllık olarak 1971-2014 yılları arasını kapsayacak şekilde Kalkınma Bakanlığı resmi web sitesi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Elektronik Veri Sistemi nden elde edilmiştir. Para Talebi değişkeni geniş tabanlı para arzı (M2) serisinin logaritmik fonksiyonu olarak modelde kullanılmaktadır. Modelde para arzının bağımlı değişken olarak kullanılması, bireylerin yatırım ve tasarruf kararlarının para arzını birinci derecede etkilemesi (McKinnon, 1973: 60) ve finansal sermaye ile fiziki sermaye arasındaki tamamlayıcılık ilişkisini bu kararlar üzerinden tanımlanması gereği kullanılmaktadır. Para arzı tanımı 2005 yılında değişime uğraması nedeniyle yeni seri, eski serinin yüzde değişim oranları kullanılarak geriye doğru uzatılmış ve ardından farklı temel yıllara göre hesaplanmış Tüketici Fiyat Endekslerinden (TÜFE) hesaplanan enflasyon oranları ile reelleştirilmiştir. TÜFE nden hesaplanan enflasyon oranları ise baz yılı değişim tarihleri hariç yıllarda, yıllar arası değişim oranları hesaplanarak elde edilmiş, baz yılın değişime uğradığı 273

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) yıllar ise değişim yılı endeks değeri düzeltilerek eski endeks değeri hesaplanmış ve değişim yılına ait endeks değerine göre enflasyon oranı hesaplanmıştır. 2 Ölçek değişken olarak kullanılan yatırımların Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı ve tamamlayıcı - ikame ilişkisini ortaya koymak için eklenen yurtiçi tasarrufların Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı verileri ise Kalkınma Bakanlığı web sitesinden elde edilmiş ve logaritmik fonksiyonları modele eklenmiştir. Ölçek değişken olarak reel gelir değişimi ve fırsat maliyeti olarak reel faiz oranının kullanıldığı modelde reel gelir ve faiz verileri Kalkınma Bakanlığından elde edilmiş olup, reel faiz, faiz oranı ve TÜFE den elde edilen enflasyon oranı rakamları kullanılarak hesaplanmıştır. 3 Çalışmada enflasyonist ve dezenflasyonist döneminin tespiti için TÜFE den elde edilen enflasyon serisinden yararlanılmıştır. Zivot Andrews kırılmalı birim kök testi sonucuna göre 2002 yılı kırılmanın gerçekleştiği yıl olarak tespit edilmiştir. Enflasyon serisinde durağan olduğu ve kırılma yılının anlamlı olduğu görülmüştür. Çalışmada enflasyonist-dezenflasyonist dönem tahmin sonuçları 1971-2001 enflasyonist dönem, 2002-2014 2 Örneğin; 3 274

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI dezenflasyonist dönem olarak serilerin ayrıştırılması ile gerçekleştirilmiştir. 4 Model ve Yöntem: Gecikmesi Dağıtılmış Ardaşık Bağımlı Modeller (ARDL) Sınır Testi Yaklaşımı ARDL sınır testi yaklaşımı uzun dönem ilişkisinin varlığını araştırırken serilerin aynı derecede bütünleşik olmasını gerektirmemektedir. Bu yaklaşımda ilk adım, seriler arasındaki eşbütünleşme ilişkisinin varlığının araştırılmasıdır. Bu yaklaşımda otokorelasyon sorunundan kaçınılarak uzun dönem ilişkilerinin araştırılıyor olması ARDL Sınır testi yaklaşımını birçok testten üstün kılmaktadır. Peseran, Shin ve Smith (2001) tarafından geliştirilen ARDL sınır testi yaklaşımı serilerin bütünleşme derecelerinin I(1) ya da I(0) olması durumunda da değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkisinin varlığının araştırılmasını olanaklı kılmaktadır. ARDL sınır testi yaklaşımında ilk olarak uzun dönemli ilişkinin varlığını araştırmak için uygun gecikmeler hesaplanmaktadır. Uygun gecikme uzunluğu hesaplanırken dikkat edilmesi gereken husus, seçilen gecikmede otokorelasyon sorunu olmamalıdır. Uygun gecikmenin saptanmasından sonra ikinci adım, uzun dönemli ilişkinin varlığının araştırılmasıdır. Uzun dönemli ilişkinin varlığı belirlenen gecikme sayısı tüm değişkenlerde sabit olarak alınarak sınanmaktadır. 4 Bilindiği üzere, ekonometrik tahmin modellerinde yapısal kırılmaların etkisini incelemenin bir yolu modele kukla değişken eklemektir. Çalışmamıza bu yönde eleştiri/öneri gelebileceği beklentisi ile konu hakkında açıklama ihtiyacı gördük. Dolayııs ile, Peseran, Shin ve Smith (2001) in çalışmasının 17inci dipnotu göz önünde bulundurularak, çalışmada kukla değişken kullanmaktan kaçınılmış ve serilerin ikiye bölünmesi yoluyla farklı dönemler tahmin edilmiştir. 275

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) Değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkinin sınandığı modelde her bir değişken için sabit gecikme uzunluğuyla F test istatistiği hesaplanmaktadır. ARDL sınır testi yaklaşımı modelde kullanılan değişkenlerin bütünleşme derecelerinin I(1) veya I(0) olmasına izin vermesi nedeniyle F test istatistiği dağılımı standart olmayacaktır. Hesaplanan F test istatistiği standart dağılıma sahip olmaması nedeniyle, Peseran, Shin ve Smith (2001) in hesapladığı kritik değerler ile karşılaştırılarak uzun dönemli ilişki varlığı sınanmaktadır. Eğer hesaplanan kritik değer, Peseran, Shin ve Smith (2001) in hesapladığı alt kritik değerden küçük değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkisinin bulunmadığı; alt ve üst kritik değer arasında ise eşbütünleşmenin varlığı hakkında kesin bir yorum yapılamayacağı; üst kritik değerin yukarısında ise değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkisinin varlığından söz edilebilir. Uzun dönemli ilişkinin varlığı araştırılırken aşağıdaki denklem kullanılmaktadır. Y t m m 0 1Yt 1 2 X t 1 3Yt i 4 i 1 i 0 X e (5) t i t Değişkenler arasında uzun dönemli ilişkinin varlığı tespit edilmesinin ardından üçüncü adım olarak uzun dönem ilişkiyi belirlemek için değişkenlerin gecikmeleri serbest bırakarak ARDL modeli tahmin edilmektedir. Burada uzun dönemli katsayıları belirlemede kullanılan ARDL modeli aşağıdaki gibidir: Y t 0 m i 1 Y 1 t i m i 0 X 2 t i e t (6) Son adım olarak modele hata düzeltme terimi ilave edilerek kısa dönemli katsayılar aşağıdaki denklem yardımıyla elde edilmektedir. 276

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI Y t m m 0 1 Yt i 2 X t i 3 i 1 i 0 ecm u (7) t 1 t Kısa dönem analizinde kullanılan ARDL modelinde yer alan hata düzeltme terimi (ecm), uzun dönemli modelden elde edilen hata terimini modele ekleyerek elde edilmektedir. Hata düzeltme teriminin katsayısının pozitif olması dengeden uzaklaşılması, negatif olması ise dengeye yaklaşılması anlamına gelmektedir. Birim Kök Test Sonuçları ve Ampirik Bulgular Tablo 1 de verilen ADF test istatistikleri fikir vermesi açısından için sabitli ve trendli modelde, için sabitli modelde, için sabitli modelde, için sabitli ve trendli modelde, y için ise sabitli modelde hesaplanmıştır. Tabloya göre dışındaki değişkenler düzeyde durağanken, birinci farkı alındığında durağan hale gelmektedir. Tablo 1: Birim Kök Analiz Sonuçları Değişkenler Düzey T ist. P Değeri -1.85 0.65 d -5.60 0.00-3.06 0.04-2.93 0.05-7.88 0.00-6.65 0.00 Aşağıda sunulan tablolarda hem 1971-2014 yılları arası model tahminleri hem de dışsal olarak belirlenen enflasyon kırılması ile saptadığımız enflasyonist (1971-2001) ve dezenflasyonist (2002-2014) dönemlere ait tahmin sonuçları ayrı ayrı sunulmaktadır. 277

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) Tablo 2: Model 1 (1971-2014) için Eşbütünleşme Testi ve Uzun Dönem ARDL Sonuçları, ARDL(1,0,1,0) Bağımlı Değişken: d Değişken Katsayı Standart Hata T-İstatistiği [Olaslık] 0.23 0.10 2.25[0.03] -0.04 0.03-1.17[0.24] -0.006 0.003-2.06[0.04] -0.48 0.32-1.46[0.15] 95% Alt Sınır 95% Üst Sınır 90% Alt Sınır 90% Üst sınır 3.23 4.35 2.72 3.77 F- test istatistiği 2.01 ARDL(1,1,1,1): Otokorelasyon Testi: CHSQ(1)= 0.01[0.89] F( 1, 34)= 0.01[0.91] LM testine göre Model 1 için yapılan tahmin sonuçlarına bakılarak seriler arasında, SIC kriterine göre otokorelasyonsuz gecikme uzunluğu 1 olarak belirlenmiştir. ARDL(1,1,1,1) modeli için F test istatistiği 2.1 olup %5 ve %10 önem düzeylerinde alt sınırın altında olup modelde eşbütünleşme ilişkisi bulunamamıştır. için hesaplanan katsayı %10 önem düzeyinde anlamsızken, ve y %5 önem düzeyinde anlamlıdır. katsayısı pozitif değer almaktadır. 278

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI Tablo 3: Model 1 (1971-2001) için Eşbütünleşme Testi ve Uzun Dönem ARDL Sonuçları, ARDL(1,4,4,4) Bağımlı Değişken: d Değişken Katsayı Standart Hata T-İstatistiği [Olaslık] -6.96 29.65-0.23 [0.81] 4.56 6.08 0.74[0.47] y 4.46 8.85 0.50[0.62] c -1.68 43.69-0.03[0.97] 95% Alt Sınır 95% Üst Sınır 90% Alt Sınır 90% Üst sınır 3.23 4.35 2.72 3.77 F- test istatistiği 1.96 ARDL(2,2,2,2): Otokorelasyon Testi: CHSQ(2)= 5.76[0.05] F( 2, 15)= 1.85[0.18] LM testine göre, enflasyonist dönem, Model 1 için yapılan tahmin sonuçlarına bakılarak seriler arasında, AIC ve SIC kriterine göre otokorelasyonsuz gecikme uzunluğu 2 olarak belirlenmiştir. ARDL(2,2,2,2) modeli için F test istatistiği 1.96 olup %5 ve %10 önem düzeylerinde alt sınırın altında olup modelde eşbütünleşme ilişkisi bulunamamıştır. ARDL (1,4,4,4) modeli için nin katsayısı anlamsızdır. %10 önem düzeyinde modelde anlamlı bulunan katsayı yoktur. 279

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) Tablo 4: Model 1 (2002-2014) için Eşbütünleşme Testi ve Uzun Dönem ARDL Sonuçları, ARDL(1,0,0,1) Bağımlı Değişken: d Değişken Katsayı Standart Hata T-İstatistiği [Olaslık] 8.64 5.75 1.50[0.06] -0.58 0.41-1.40[0.20] -0.19 0.12-1.53[0.16] -13.52 14.83-0.91[0.39] 95% Alt Sınır 95% Üst Sınır 90% Alt Sınır 90% Üst sınır 3.23 4.35 2.72 3.77 F- test istatistiği 2.65 ARDL(1,1,1,1): Otokorelasyon Testi: CHSQ(1)= 0.02[0.89] F( 1, 4)= 0.06[0.79] LM testine göre, dezenflasyonist dönem, Model 1 için yapılan tahmin sonuçlarına bakılarak seriler arasında, AIC kriterine göre otokorelasyonsuz gecikme uzunluğu 1 olarak belirlenmiştir. ARDL(1,1,1,1) modeli için F test istatistiği 2.65 olup %5 ve %10 önem düzeylerinde alt sınırın altında olup modelde eşbütünleşme ilişkisi bulunmamaktadır. %10 önem düzeyinde anlamlı ve pozitif katsayıya sahiptir. %5 önem düzeyinde anlamlı ve negatif katsayıya sahiptir. y ve sabit negatif ve % 10 önem düzeyinde anlamsız sonuca ulaşılmaktadır. 280

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI Tablo 5: Model 2 (1971-2014) için Eşbütünleşme Testi ve Uzun Dönem ARDL Sonuçları, ARDL(1,4,1,1) Bağımlı Değişken: Değişken Katsayı Standart Hata T- İstatistiği [Olaslık] y 0.09 0.02 3.49[0.00] -0.06 0.06-1.06[0.29] 0.16 0.11 1.42[0.16] c 1.91 0.33 5.67[0.00] ec m -0.37 0.11-3.33[0.00] 95% Alt Sınır 95% Üst 90% Üst 90% Alt Sınır Sınır sınır 3.23 4.35 2.72 3.77 F- test istatistiği 15.22 ARDL(1,1,1,1): Otokorelasyon Testi: CHSQ(1)= 0.82[0.36] F( 1, 34)= 0.66[0.42] LM testine göre Model 2 için yapılan tahmin sonuçlarına bakılarak seriler arasında, AIC kriterine göre otokorelasyonsuz gecikme uzunluğu 1 olarak belirlenmiştir. Tablo da yer alan ARDL(1,1,1,1) modeli için hesaplanan F istatistik değeri kritik değerin üst-sınırdan yüksek olup uzun dönemli ilişki söz konusudur. Gecikmeler serbest bırakıldıktan sonra yapılan tahmin sonucunda AIC kriterine göre elde edilen katsayılarda ve dışındakiler %5 önem düzeyinde anlamlıdır. Ayrıca standart hatalar dikkate alındığında %95 güven aralığında katsayıların işareti hakkında kesin bir yargıya varılamaz. y nin katsayısı ise anlamlı ve pozitif işaretlidir. 281

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) Hata düzeltme teriminin katsayısına bakıldığında anlamlı ve negatif bulunduğundan bağımlı değişkene yansıyan bir şokun uzun dönem dengesinde meydana getirdiği bir sapmanın bir sonraki dönemde %37 azaldığı görülmektedir. Tablo 6: Model 2 (1971-2001) için Eşbütünleşme Testi ve Uzun Dönem ARDL Sonuçları, ARDL(4,4,0,3) Bağımlı Değişken: Değişken Katsayı Standart Hata T-İstatistiği [Olaslık] y -0.13 0.22-0.59[0.56] -0.69 1.20-0.58[0.57] 0.91 1.16 0.78[0.44] c 0.82 2.41 0.33[0.73] ec m -0.21 0.37-0.58[0.56] 95% Alt Sınır 95% Üst 90% Alt Sınır Sınır 90% Üst sınır 3.23 4.35 2.72 3.77 F- test istatistiği 7.36 ARDL(1,1,1,1): Otokorelasyon Testi: CHSQ(1)= 1.39[0.23] F( 1, 21)= 1.02[0.32] LM testine göre, enflasyonist dönem, Model 2 için otokorelasyonsuz gecikme uzunluğu AIC kriterine göre 1 olarak belirlenmiştir. Tablo da yer alan ARDL(1,1,1,1) modeli için hesaplanan F istatistik değeri kritik değerin üst-sınırdan yüksek olup uzun dönemli ilişki söz konusudur. Gecikmeler serbest bırakıldıktan sonra yapılan tahmin sonucunda AIC kriterine göre elde edilen katsayılarda %10 önem düzeyinde anlamlı 282

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI değildir. Hata düzeltme teriminin katsayısına bakıldığında anlamsız olduğu ancak negatif işaretli olduğu görülmektedir. Tablo 7: Model 2 (2002-2014) için Eşbütünleşme Testi ve Uzun Dönem ARDL Sonuçları, ARDL(1,2,2,1) Bağımlı Değişken: Değişken Katsayı Standart Hata T-İstatistiği [Olaslık] y 0.04 0.00 6.58[0.00] 0.13 0.03 4.20 [0.02] -0.49 0.11-4.20[0.02] c 3.89 0.31 12.21[0.00] ec m -0.75 0.15-4.89[0.01] 95% Alt Sınır 95% Üst Sınır 90% Alt Sınır 90% Üst sınır 3.23 4.35 2.72 3.77 F- test istatistiği 17.94 ARDL(1,1,1,1): Otokorelasyon Testi: CHSQ(1)= 2.60[0.10] F( 1, 4)= 1.0[0.37] LM testine göre, dezenflasyonist dönem, Model 2 için yapılan tahmin sonuçlarına bakılarak seriler arasında, AIC kriterine göre otokorelasyonsuz gecikme uzunluğu 1 olarak belirlenmiştir. ARDL(1,1,1,1) modeli için F test istatistiği 17.94 olup %5 önem düzeylerinde üst sınırın üstünde olup modelde eşbütünleşme ilişkisi vardır. Tüm katsayılar %5 önem düzeyinde anlamlı olup y ve pozitif işaretlidir. negatif işaretlidir. Hata düzeltme teriminin katsayısına bakıldığında anlamlı ve negatif bulunduğundan bağımlı değişkene yansıyan bir şokun uzun dönem 283

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) dengesinde meydana getirdiği bir sapmanın bir sonraki dönemde %75 azaldığı görülmektedir. Tablo 8: Katsayı Tahmini Özet Tablo Bağımlı Değişken: d Bağımlı Değişken: y y 1971-2014 1971-2001 2002-2014 0,23 (0,10) [2,25/0,03] -6,69 (29,65) [- 0,23/0,81] 8.64 (5,75) [1,50/0,06] -0,04 (0,03) [- 1,17/0,24] 4,56 (6,08) [0,74/0,47] -0,58 (0,41) [- 1,40/0,20] -0,006 (0,003) [- 2,06/0,04] 4,46 (8,85) [1,50/0,62] -0,19 (0,12) [- 1,53/0,16] 0,09 (0,02) [3,49/0,00] -0,13 (0,22) [- 0.59/0.56] 0,04 (0,00) [6.58/0.00] -0,06 (0,06) [- 1,06/0,29] -0,69 (1,20) [- 0.58/0.57] 0,13 (0,03) [4.20/0.02] Parantez içi ( ) Standart Hata değerlerini içermektedir. Köşeli parantez içi [ / ] T-istatistiği / Olasılık değerlerini içermektedir. 0,16 (0,11) [1,42/0,16] 0,91 (1,16) [0.78/0.44] -0,49 (0,11) [- 4.20/0.02] Ampirik bulgulara göre Model 1 için gerek tüm araştırma dönemi için gerekse enflasyonist dezenflasyonist dönem ayrımları için eşbütünleşme ilişkisi bulunmazken, Model 2 için bütün dönemsel ayrımlarda eşbütünleşme ilişkisi gözlemlenmektedir. 1971-2014 yılları arasında Model 1 için reel faiz oranı ( ) için hesaplanan katsayı %10 önem düzeyinde anlamsızken, yatırımların GSYİH ya oranı ( ) ve reel gelir (y) %5 önem düzeyinde anlamlı olduğu gözlemlenmektedir. Ancak standart hata değerleri göz önünde bulundurulduğunda işaretleri ile ilgili tam olarak bir yorumda bulunmak olanaklı değildir. Model 2 için ise reel faiz oranı ( ) ve tasarrufların GSYİH ya oranı ) dışındakiler %5 önem düzeyinde anlamlıdır. Ayrıca standart hatalar dikkate alındığında %95 güven aralığında katsayıların işareti hakkında kesin bir yargıya varılamamaktadır. Reel gelirin katsayısı ise anlamlı ve pozitif işaretlidir. Dolayısıyla Model 1 de yatırımların GSYİH ya oranı ve Model 2 de reel 284

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI faiz oranı katsayıları ile tamamlayıcılık hipotezini net olarak destekler sonuçlara ulaşılamamaktadır. 1971-2001 enflasyonist dönem için ise Model 1 de %10 düzeyinde anlamlı olan herhangi bir katsayı bulunmamaktadır. Model 2 de ise uzun dönem ilişkinin varlığından söz edilebilirken, gecikmeler serbest bırakıldıktan sonra yapılan tahmin sonucunda AIC kriterine göre elde edilen katsayılarda %10 önem düzeyinde anlamlı değildir. Hata düzeltme teriminin katsayısına bakıldığında anlamsız olduğu ancak negatif işaretli olduğu görülmektedir. Tamamlayıcılık ilişkisi sınamasında yer alan Model 1 de yatırımların GSYİH ya oranı ve Model 2 de reel faiz oranı katsayı işaretlerinin negatif olması ile teoriyi destekler niteliklerin olmadığı anlaşılmaktadır. 2002-2014 dezenflasyonist dönem için yapılan tahmin sonuçlarına göre Model 1 de yatırımların GSYİH ya oranı %10 önem düzeyinde anlamlı ve pozitif katsayıya sahiptir. Reel faiz %5 önem düzeyinde anlamlı ve negatif katsayıya sahiptir. Reel gelir ve sabit negatif ve % 10 önem düzeyinde anlamsızdır. Model 2 de katsayıları ise %5 önem düzeyinde anlamlı olup reel gelir ve reel faiz pozitif işaretlidir. Tasarrufların GSYİH ya oranı katsayısı ise negatif işaretlidir. İncelenen dönemin uzunluğu göz önünde bulundurulursa uzun dönem ilişkisinin varlığından söz edilemez. Ancak kısa dönemde katsayıların aldığı değerler tamamlayıcılık ilişkisini destekler nitelikler sunmaktadır. Sonuç Bu çalışmanın amacı Türkiye ekonomisi için enflasyonist ve dezenflasyonist dönemlerde McKinnon-Shaw tamamlayıcılık hipotezini test ederek ampirik bulgulara ulaşmaktır. Tamamlayıcılık hipotezi, gelişmekte olan ülkelerde reel faiz oranındaki artışların tasarrufları ve dolayısıyla ödünç verilebilir fonlarda artış sağlanacağını, bu fonların reel sermaye yatırımlarına aktarılarak büyümeyi hızlandıracağını vurgulayarak ana akım iktisat teorilerine bir alternatif geliştirmiştir. McKinnon ve Shaw finansal 285

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) varlık birikimi ile reel sermaye birikimi arasında bir tamamlayıcılık ilişkisi olduğu üzerine durmaktadır. 1971-2014 dönemi Türkiye ekonomisi yıllık verilerle ARDL yöntemi kullanılarak hesaplanan sonuçlara göre özel sektör yatırımları tasarruflar ve reel gelir ile pozitif yönlü ilişkiye sahip iken reel faiz ile negatif bir ilişkiye sahip olduğu gözlemlenmektedir. Diğer yandan para talebi yatırımlar arasında pozitif ilişkiye sahip olsa bile analize konu olan dönem için tamamlayıcılık hipotezini destekler bulgulara rastlanmamaktadır. TÜFE den elde edilen enflasyon serisine kırılmalı birim kök testi uygulanarak hesaplanan enflasyon kırılması 2002 yılı olarak belirlenmiştir. 2002 yılı öncesi ve sonrası enflasyonist ve dezenflasyonist dönem olarak belirlenmiş ve tamamlayıcılık hipotezini destekler bir bulgunun varlığı sınanan çalışmada, enflasyonist dönem olarak belirlenen 1971-2001 döneminde Model 1 de yatırımların GSYİH ya oranı katsayısı ve Model 2 de reel faiz oranı katsayısı negatif olması bu dönem için tamamlayıcılık hipotezinin geçerli olmadığı ve önceki çalışmalarla uyumlu olduğu belirlenmiştir. Çalışmada elde edilen en önemli bulgu, Türkiye ekonomisinde, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış olan enflasyonun varlığında yüksek faiz oranı politikasının firmaların yatırım kararı alma sürecinde enflasyonist dönem ve dezenflasyonist dönemlerde farklı rolleri olduğu sonucuna ulaşılmış olmasıdır. Enflasyonist dönemde beklentilerimizle uyumlu bir şekilde tamamlayıcılık hipotezi geçerli değilken, dezenflasyonist dönemde tamamlayıcılık hipotezinin enflasyonist dönemdekine göre geçerli görünmektedir. Enflasyonist dönemde yüksek enflasyon nedeniyle nispi fiyatlar mı yoksa fiyatlar genel düzeyinde mi değişim olduğunu anlamak zorlaşır. Dolayısıyla enflasyonist dönemde firmaların fiyat algılamaları bulanıktır. Fiyatlar, bireylerin ve firmaların ne kadar tüketip ne kadar tasarruf ve yatırım yapacaklarına dair karar vermelerine yardımcı olmaktadır. Enflasyonist ortamın yarattığı belirsizlik, bireylerin ve firmaların geleceğe ilişkin endişelerini artırarak uzun vadeli kararlardan kaçınmalarına yol açmaktadır. 286

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI Bu durum ise yatırım kararlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, yatırım sürecinde enflasyonun önceden tahmin edilemeyen değişikliklere neden olarak yarattığı belirsizlik, yatırımcının kendini garantiye almak ve riskten korunmak için fazladan bir getiri talep etmesine ve dolayısıyla reel faizlerin yükselmesine yol açmaktadır. Bu da, borçlanma maliyetlerini artırarak, üreticinin kredi taleplerini kısıtlayan ve yatırımı engelleyen bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Enflasyonist ortam bireylerin ve firmaların, birikimlerini enflasyondan korumak için üretken olmayan yabancı para (döviz), altın, gayrimenkul gibi alanlara yöneltmelerine neden olmaktadır (T.C.M.B. Enflasyon, 2004). Dezenflasyonist dönem olarak belirlenen 2002-2014 dönemi için yapılan tahmin sonuçlarına göre ise her ne kadar veri dönemi uzunluğu ARDL yöntemi için yeterli olmasa da, Model 1 de yatırımların GSYİH ya oranı katsayısı ve Model 2 de reel faiz oranı katsayısının pozitif olması tamamlayıcılık hipotezini destekler niteliktedir. Bu değişimin altında yatan temel etmen 2001 yılı sonrasında uygulamaya konulan Türkiye nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı doğrultusunda alınan önlemler ile açıklanabilir. Program doğrultusunda finansal sektörlerdeki sağlıksız yapıya yönelik doğrudan önlemler alınması, borç ve tasarruf dinamiklerinde değişimi sağlamaya yönelik önlemler finansal piyasalar ile reel sermaye birikimi bütünselliğini arttırdığı gözlemlenmektedir. Çalışmada dezenflasyonist dönem olarak ele alınan dönemin kısa olması ileride yapılacak olan çalışmalarda benzer dinamiklere sahip ülkelerle analizin geliştirilmesi tamamlayıcılık hipotezinin doğrulanabilirliğini arttıracağını ve bu konu ile yapılacak benzer çalışmalara bir alt yapı oluşturacağı düşünülmektedir. Çalışma, bir sonraki adımda, tamamlayıcık ilişkisinin varlığını sektörler bazında ele alınacak şekilde geliştirilecektir. 287

Muhammet Erkam Doğru, Nuran CoĢkun, Süleyman Değirmen (McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması) Kaynakça Abe, S., Fry, M. J., Min, B. K., Vongvipanond, P., ve Yu, T. P. (1977). Financial liberalisation and domestic saving in economic development: an empirical test for six countries. The Pakistan Development Review, 16(3), 298-308. Doğan, H. (2011). McKinnon ın para ve fiziki sermaye arasında tamamlayıcılık hipotezinin Kırgızistan örneğinde testi. SESSION 5C: Orta Asya Ekonomileri II, 343-349. Fry, M. J. (1978). Money and capital or financial deepening in economic development?. Journal of Money, Credit And Banking, 10(4), 464-475. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (2001). Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/fc5a4a1a-63d9-4de3- bb8b-d56a61409df6/program+(1).pdf?mod=ajperes Khan and Hasan, 1998. Financial liberalization, savings, and economic development in P7akistan. Economic Development and Cultural Change. 46 (3). 581-597. McKinnon, R.I. (1973). Money and Capital in Economic Development. Washington D.C.: Brookings Natke, P. A.. (1999). Financial Repression and Firm Sself-financing of Investment: Empirical Evidence from Brazil. Applied Economics, 31: 1009 1019. Odhiambo, N. M.. (2005). Money and Capital Investment in South Africa: A Dynamic Specification Model. Journal of Economics and Business, 57: 247 258. 288

Dünden Bugüne EKONOMİ YAZILARI Pesaran, M. H., Shin, Y., ve Smith, R. J. (2001). Bounds testing approaches to the analysis of level relationships. Journal of applied econometrics, 16(3), 289-326. Shaw, E.S. (1973). Financial Deepening in Economic Development. New York: Oxford University Press. Shrestha, M. B., ve Chowdhury, K. (2007). Testing financial liberalization hypothesis with ARDL modelling approach. Applied Financial Economics, 17(18), 1529-1540. T.C.M.B. (2004). Enflasyon Raporu. T.C.M.B. ÜÇLER, G., ve ÖZŞAHİN, Ş. (2014). Money-Physical Capital Nexus: How Valid Is McKinnon Complementarity Hypothesis In Turkish Economy? Alphanumeric Journal, 2(2), 001-012. This article is a chapter in a book (Dünden Bugüne Ekonomi Yazıları). If you want to access full version of the book please click: http://library.ecoei.org/book/dunden-bugune-ekonomiyazilari/ Citaiton of the article: Doğru M. E., Coşkun N., Değirmen S. (2017), McKinnon ve Shaw Tamamlayıcılık Hipotezinin Türkiye İçin Sınanması, Ed. (Koç et al), in Dünden Bugüne Ekonomi Yazıları, Küv Yayınları. 289