Kyoto Protokolü, Türkiye nin Yükümlülükleri ve Beklentiler

Benzer belgeler
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü. ENOFİS 05 Şubat 2009

KÜRESEL ISINMA HAKKINDA ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

İklim Değişikliği ve Enerji İlişkisi

Karar -/CP.15. Taraflar Konferansı, 18 Aralık 2009 tarihli Kopenhag Mutabakatını not alır.

2001 yılında Marakeş te gerçekleştirilen 7.Taraflar Konferansında (COP.7),

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI SON GELİŞMELER VE ÜLKEMİZİN DURUMU

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Kopenhag Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği Konferansı (COP15) Genel Değerlendirmesi ve Türkiye ye Yansımaları

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, AB SÜRECİ VE ÇEVRE

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

SERA GAZLARININ İZLENMESİ ve EMİSYON TİCARETİ

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ, BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ÇERÇEVE SÖZLEġMESĠ, KYOTO PROTOKOLÜ VE TÜRKĠYE

Düşük Karbonlu Kalkınma İçin Çözümsel Tabanlı Strateji ve Eylem Geliştirilmesi Teknik Yardım Projesi

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde imzalanmıştır. Bu protokolü

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANINDA SU

Kyoto Protokolü. Nurel KILIÇ

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) EKİM 2015 TARİHLERİNDE ANKARA DA YAPILACAKTIR.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI MÜCADELE ADIMLARI

ULUSLAR ARASI KARBON PİYASASI

Kyoto Protokolü nün Onanması (Taraf Olunması) ve Uluslararası İklim Rejiminin Geleceği ile İlgili Bazı Politik ve Diplomatik Noktalar

Birey ve toplum olarak küresel ısınmaya ve onun istenmeyen sonuçlarını önleyebilmek için ilk adımları bizlerin atması gerekmektedir.

ULUSAL PROGRAMLARA UYGUN AZALTIM FAALİYETLERİ NAMA. Tuğba İçmeli Uzman 17 Şubat

SERA GAZI EMİSYONU HAKAN KARAGÖZ

BMİDÇS -COP16 SONRASI DEĞERLENDİRMELER

UNFCC VE KYOTO PROTOKOLÜ GEREKLİLİKLERİ

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER

TÜRKİYE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİ

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir

RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

ENERJİ-ÇEVRE ETKİLEŞİMİ VE ULUSLARARASI YÜKÜMLÜLÜKLER SELVA TÜZÜNER ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş. (EÜAŞ) GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KURAKLIK ANALİZİ. Bülent YAĞCI Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanı

SERA GAZI SALIMLARININ DEĞERLEND

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

SANAYİ SEKTÖRÜ. Mevcut Durum Değerlendirme

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

FİNANS VE TEKNOLOJİ BÖLÜMÜ

Kadıköy Belediyesi Bütüncül ve Katılımcı İklim Eylemi Projesi İKLİM ELÇİLERİ DANIŞMA 1. TOPLANTISI

İSTANBUL & BELEDİYE BAŞKANLARI İKLİM SÖZLEŞMESİ (COMPACT of MAYORS)

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ POLİTİKALARI ve ENERJİ

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Karbon Emisyonu Nedir?

Piyasaya Hazırlık Ortaklık Girişimi

III. ÇALIŞMA GRUBU İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİNE UYUM AÇILIŞ ÇALIŞTAYI

Paris İklim Değişikliği Anlaşması

İşletmelerde Karbon Yönetimi ve Gönüllü Karbon Piyasaları. Yunus ARIKAN REC Türkiye İklim Değişikliği Proje Yöneticisi

Uluslararası Gelişmeler

İklim için Gençlik Girişimi

PARİS ANLAŞMASI: İÇERİĞİ VE TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

DA KÜRESEL ISINMA ĐLE ĐKLĐM DEĞĐŞĐKLĐKLERĐ NEDENĐ OLAN SERA GAZI EMĐSYONLARI HAKKINDA ÇEVRE EYLEM PLANI POLĐTĐKALARI

Karbon döngüsü (units = gigatons, 10 9 tons)

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ REJİMİ VE TÜRKİYE ÇALIŞMA GRUBU (ÇGI) 3. ÇALIŞTAYI. 6 Kasım Ankara

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI. Türkiye de Karbon Piyasası

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SÜRECİNDE PARİS ANLAŞMASI NIN ROLÜ VE TÜRKYE NİN KONUMU

BM İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA SÜRDÜRÜLEN MÜZAKERE SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDE ÖNCÜLERİN EĞİTİMİ -II

BİNA ENERJİ PERFORMANSI VE BÜTÜNLEŞİK BİNA TASARIM YAKLAŞIMI

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Küresel Isınma ile Mücadelede Kentlerin Rolü: Ulaşım ve Yapı Sektöründen Uluslararası Örnekler 12 Eylül 2014

AFD Sürdürülebilir bir gelecek için

Düşük karbonlu Türkiye ye doğru giden yoldaki politikaların bir parçası olarak emisyon ticareti

KYOTO PROTOKOLÜ NÜN TÜRKİYE ENERJİ SEKTÖRÜNE MUHTEMEL ETKİLERİ

DEĞİŞEN İKLİMLER, ENERJİ VE TÜRKİYE. Barış Gençer Baykan. Yönetici özeti

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

ÖNLENEMEYEN GERÇEK: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Küresel Çevre Yönetimi için Ulusal Kapasite Öz Değerlendirme Analizi

O U R M I S S I O N : A S U S T A I N A B L E E N E R G Y S U P P L Y F O R E V E R Y O N E

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER 21. TARAFLAR KONFERANSI NDA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA KABUL EDİLEN PARİS ANLAŞMASI

1.1 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ VE KYOTO PROTOKOLÜ

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI ĞİŞİKLİĞİ

Öncelikli Kimyasallar Yönetimi Şube Müdürlüğü Faaliyetler ve KOK Projesi

ĞİŞİKLİĞİ. Prof.Dr.Hasan Z. SARIKAYA Müsteşar. 08 Mart 2010, İSTANBUL LİTİ

Emisyon Ticaret Sistemi ve Örnek Uygulamaları


T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI SERA GAZI EMİSYON AZALTIM PROJELERİ SİCİL İŞLEMLERİ

TEMİZ ENERJİ GÜNLERİ. Binalarda Enerji Verimliliği

Kyoto Protokolüne İmza Atan G20 Ülkelerinin Yıllara Göre Karbon Salınımlarının( ) Coğrafi Bilgi Sistemleri Yardımı İle Analizi

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Türkiye nin Endüstriyel Emisyonlar Direktifine Uyumu: Enerji Sektörü Üzerindeki Muhtemel Maliyetler

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

MDG-F 1680 TÜRKİYE NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE UYUM KAPASİTESİNİN GELİŞTİRİLMESİ

KÜRESEL ISINMA ve ENERJİ POLİTİKALARI. Özgür Gürbüz Yeşiller Enerji Çalışma Grubu 8 Ekim İstanbul

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

İklim Hareketine Geçmenin Yan Faydaları: Türkiye İklim Taahhüdünün Değerlendirmesi 20 Ekim 2016, Ankara

Rüzgar Nereye Doğru Esecek?

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12)

Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti. Politika ve Strateji Geliştirme. Ozon Tabakasının Korunması. İklim Değişikliği Uyum

Enervis H o ş g e l d i n i z Ekim 2015

Transkript:

Kyoto Protokolü, Türkiye nin Yükümlülükleri ve Beklentiler Gülcan ERAKTAN 1 Berna YELEN 1 Hasan ARISOY 1 Özet Günümüzde küresel ısınmanın önlenmesine yönelik olarak uluslararası platformda çözüm arayışları devam etmekte ve devletleri bağlayıcı anlaşmalar imzalanarak soruna kalıcı çözümler aranmaktadır. Bu bağlamda iklim değişikliği ile mücadele konusunda en kapsamlı anlaşma olan Kyoto Protokolü düzenlenmiştir. Kyoto protokolü ile hükümetler 2012 yılına kadar sera gazı salınımlarının %5 oranında indirilmesini kabul etmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, Kyoto Protokolü karşısında Türkiye nin durumunu değerlendirmek ve Kurumsal Kapasite Gelişimi çerçevesinde, Türkiye nin üzerine düşen görevlerin neler olduğu ve neler yapması gerektiği konularını incelemektir. Türkiye nin 2012 yılına kadar herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak Türkiye nin, Aralık 2010 da Meksika da gerçekleşecek Onaltıncı Taraflar Konferansı toplantısında müzakere pozisyonunu çok iyi belirlemesi ve tutarlı politikalar benimseyerek uygulamaya aktarması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler : Kyoto Protokolü, Küresel Đklim Değişikliği, Sera Gazı Salınımı, Türkiye Kyoto Protocol, Expectatıons And Oblıgatıons Of Turkey Abstract Solution alternatives are being sought on the international stage to deal with the problem of global warming presently. Some binding agreements have already been signed in order to close the deal permanently. Kyoto Protokol, which is the most comprehensive agreement ever signed for preventing climate change has been held in this context. Governments which signed the Protokol have adopted to decrease the greenhouse gas emission at a rate of 5% till 2012. The main purpose of this study is to assess the situation in Turkey in view of Kyoto Protocol and to examine the duties and commitments of Turkey in the framework of the Institutional Capacity Development. Turkey has not assumed responsibility in this context until 2012. However, Turkey is required to determine its negotiation position properly and to adopt and implement coherent policies in the Sixteenth Parties Conference which is going to meet in Mexico in December 2010. Keywords: Kyoto Protocol, Global Climate Change, Greenhouse Gas Emissions, Turkey 1.GĐRĐŞ 1750 li yıllardan bu yana özellikle sanayi devrimi ile birlikte insanlık tarihinin en büyük dönüşümlerinden biri yaşanmıştır. Emek verimliliğinin olağanüstü artması ve kitlesel üretime geçilmesiyle birlikte insanoğlunun giderek artan hırsı doğanın taşıma kapasitesini zorlamaya başlamış ve tüm dünyayı tehdit eden küresel ısınma ve sonucunda küresel iklim değişikliği ortaya çıkmıştır. Günümüzde teknolojinin sürekli ilerleme göstermesi, bir yandan insan yaşamını kolaylaştırırken, diğer yandan atmosferde ciddi hasarlara neden olmaktadır. Bu nedenle sanayinin sürekli gelişmesi ile birlikte, uluslararası rekabetin giderek artması ve sera gazı emisyonlarının atmosfer üzerinde yaratacağı tehlikelerin bireysel önlemler alınarak önlenemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak birçok ülke ciddi bir sorun ile karşı karşıya kalındığını kabul etmiştir. Bu durum dünya ülkelerini kurumsal bir çerçevede ortak hareket etmeye zorlamıştır. Bu bağlamda, bazı devletler, uluslararası ve uluslarüstü örgütler çeşitli çözüm arayışlarına başlamışlardır. Uluslararası toplantılar aracılığıyla, sorun küresel olarak ifade edilmeye çalışılmıştır. Yapılan bu çalışmalar kamuoyunun da ilgisini çekmeye başlamıştır. Konuyla ilgili ilk önemli adım, 1972 yılında Stockholm Konferansı nda atılmıştır. Konu, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde uluslararası düzeyde ele alınmaya başlanmıştır. Bu konferanstan sonra birbirini takip eden çeşitli toplantılar sonucunda 1992 yılında BM tarafından, atmosferdeki sera gazı salınımlarını azaltmak ve belli bir seviyede 1 Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Dışkapı/Ankara 183

tutmak amacıyla Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMĐDÇS) imzalanmış ve 21 Mart 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Ancak sözleşmenin bazı hükümlerinin sadece iyi niyet düzeyinde kalması ve yaptırım gücünün zayıf olması nedeniyle sözleşmenin güçlendirilerek yasal yaptırımların artırılması gereği doğmuştur. Bu amaçla, Japonya nın Kyoto kentinde 11 Aralık 1997 tarihinde BM tarafından bir toplantı düzenlenmiştir. Toplantıda, katılımcı hükümetler tarafından 2012 yılına kadar sera gazı salınımlarının % 5 oranında indirilmesini öngören 28 madde ve EK-A ve EK-B olmak üzere iki adet ekten oluşan Kyoto Protokolü kabul edilmiş ve Protokol 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kyoto Protokolü nü 05 Şubat 2009 tarihinde imzalayan Türkiye için bu protokol hem politik hem de ekonomik bir önem taşımaktadır. Gelişme yolunda bir ülke olan Türkiye, protokolün yükümlülüklerini yerine getirebilmek için ciddi anlamda politika çizgisinde değişikliğe gitmek zorundadır. Bu çalışmanın amacı Kyoto Protokolü nün oluşumu ve uygulanması konusunda alınan önlemler, yükümlülükler ve yararlanılan mekanizmaları açıklayarak, Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü karşısında Türkiye nin durumunu değerlendirmek ve Kurumsal Kapasite Gelişimi çerçevesinde, Türkiye nin üzerine düşen görevlerin neler olduğu ve neler yapması gerektiği konularını incelemektir. 2.BĐRLEŞMĐŞ MĐLLETLER ĐKLĐM DEĞĐŞĐKLĐĞĐ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESĐ VE TÜRKĐYE Küresel bir sorun olarak dünyayı tehdit eden küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili bilgi ve bilinç düzeyi arttıkça "küresel iklimin, insanlığın bugünkü ve gelecekteki kuşakları adına korunması" çabası da hız kazanmıştır. Bu konuda, özellikle BM öncülüğünde çeşitli etkinlikler ve çalışmalar yürütülmüştür. BMĐDÇS ve Kyoto Protokolü, yürütülen bu küresel faaliyetlerin bir sonucu olarak uluslararası düzeyde çözüm arayışlarının temeli olmuştur (Yamanoğlu, 2006). BMĐDÇS, Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı nda (Dünya Zirvesi) imzaya açılarak 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin amacı, atmosferdeki sera gazı birikimini, iklim sistemi üzerinde tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir seviyede durdurmayı başarmaktır (UNFCCC, 2004). Sözleşmeye 192 ülke ile Avrupa Birliği taraftır. Sözleşme çevre ile ilgili uluslararası anlaşmalar içerisinde en fazla ülkenin taraf olduğu anlaşma niteliği taşımaktadır. Sözleşme hükümleri aynı zamanda ülke gruplarına göre sözleşmenin ekleri itibariyle belirlenmiştir. Ülkeler iki genel sınıfa ayrılmıştır: gelişmiş ülkeler, bu ülkeler EK I ülkeleri olarak anılacaktır; ve gelişmekte olan ülkeler, bu ülkeler EK I de yer almayan ülkeler olarak anılacaklardır. EK I ülkeleri sera gazı salınımlarını azaltmayı kabul etmişlerdir. EK II ise EK I in alt kümesidir. EK II ülkeler EK I de yer almayan (gelişmekte olan) ülkelerin masraflarını ödemekle yükümlüdürler. EK II de yer almayan EK I ülkeleri 1992 de geçiş ülkesi olarak tanımlanan ülkelerdir. EK I de yer almayan ülkelerin ise sera gazı sorumlulukları yoktur ve her yıl sera gazı envanteri raporu vermelidirler (Çakmak, 2010). Sözleşmeye göre hükümetlerin yerine getirmeleri gereken genel yükümlülükler şu şekildedir (Yamanoğlu, 2006): Sera gazı salınımları, ulusal politikalar ve en iyi uygulamalar ile ilgili bilgi toplamak ve bunu paylaşmak, Gelişmekte olan ülkelere finansal ve teknolojik desteği de içeren, sera gazı salınımlarına ve olası etkilerine ilişkin ulusal stratejiler geliştirmek, Đklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için işbirliğine hazır olmak. Sözleşmenin amacının gerçekleşmesi için ülkeler, "ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklara" sahiptir. Bunun anlamı, Sözleşmeye taraf olan ülkelerin, ulusal ve 184

bölgesel kalkınma önceliklerinin, amaçlarının ve özel koşullarının farklı olması nedeniyle bu özelliklere sahip ülkeler için yükümlülüklerin de değişmesi gereğidir. Sözleşmenin EK II listesinde yer alan gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş ülkelere finansal destek ve teknoloji transferi sağlamakla yükümlü olmaları durumu, ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ilkesinin bir sonucudur (Yamanoğlu, 2006). BMĐDÇS de Türkiye nin durumu incelendiğinde, Türkiye, OECD üyesi bir ülke olarak hem sera gazı salınımlarını azaltmada birinci derecede sorumlu olacak EK I ülkeleri grubuna, hem de azgelişmiş ülkelerin salınımlarının azaltılması için finansal destek sağlayacak EK II ülkeleri grubuna dahil edilmiştir. Bunun üzerine Türkiye, ilke olarak sıcak baktığı halde, bu koşullar altında yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği gerekçesiyle 1992 yılında Rio de Janeiro da imzaya açılan Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesini ilk başta imzalamamıştır (Karakaya ve Özdağ, 2003). Türkiye nin başlangıçta sözleşmeyi imzalamamasının temel nedeni, temel göstergeler açısından gelişmekte olan ülke statüsünde olduğunu, her iki listede de yer alması nedeniyle yükümlülüklerin kendisine ağır geleceğini ve kalkınma çabalarının olumsuz yönde etkileneceğini düşünmesidir. Bu gerekçelerle Türkiye, 2000 yılında Lahey de düzenlenen Altıncı Taraflar Konferansında ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkesi gereği ve bölgesel koşulları göz önünde bulundurularak EK II listesinden çıkmayı ve geçiş ekonomisi olarak adlandırılan gelişmekte olan ülkelere tanınan haklardan yararlanma koşulu ile sözleşmeye EK I tarafı olarak katılmayı teklif etmiştir (Dolu, 2005). Türkiye nin bu teklifi, 2001 yılında Marakeş de gerçekleştirilen Yedinci Taraflar Konferansında kabul edilmiştir. Bu karardan sonra Türkiye, 24 Mayıs 2004 tarihinde BMĐDÇS ne taraf olmuştur (Anonim, 2009). BMĐDÇS hükümlerine göre, sözleşmenin yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra başlamak üzere her yıl sözleşmeye taraf olan ve/veya taraf olma niyeti gösteren ülkeler tarafından Taraflar Konferansı oluşturulmaktadır. Böylece sözleşmenin uygulanmasını hızlandırmak, izlemek, ayrıca iklim değişikliği sorununun en iyi nasıl ele alınabileceği konusunda karşılıklı görüşmelerde bulunmak mümkün olmaktadır (Babuş, 2005). Sözleşmenin yürürlüğe girmesinin ardından ilki 28 Mart - 7 Nisan 1995 tarihinde olmak üzere, 2009 yılına kadar 15 Taraflar Konferansı düzenlenmiştir. 1-11 Aralık 1997 tarihinde Japonya nın Kyoto kentinde düzenlenen Üçüncü Taraflar Konferansı nda BMĐDÇS nin uygulayıcı hükümlerini içeren belge niteliği taşıyan Kyoto Protokolü kabul edilmiştir. 3.KYOTO PROTOKOLÜ BMĐDÇS nin bazı hükümlerinin sadece iyi niyet düzeyinde kalması ve yaptırım gücünün zayıf olması nedeniyle sözleşmeyi güçlendirici ve yasal yaptırımları artırmaya yönelik yeni bir protokole ihtiyaç duyulmuştur. Japonya nın Kyoto kentinde 11 Aralık 1997 de BM tarafından düzenlenen toplantıda, katılımcı hükümetler 2012 yılına kadar ülkelerin sera gazı salınımlarının % 5 oranında indirilmesini öngören Kyoto Protokolünü kabul etmişlerdir. 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren Protokol 28 madde, EK-A ve EK-B olmak üzere iki adet ekten oluşmaktadır. Kyoto Protokolü ne taraf olabilmek için BMĐDÇS ne de taraf olunması gerekmektedir. Zaten Protokol, Sözleşme ile aynı temelleri ve aynı amacı paylaşmaktadır. Protokolde ülkeler sözleşmedeki gibi EK I, EK II ve EK I Dışı Taraflar olarak gruplara ayrılmaktadır. Protokolün özünü EK I tarafları için bağlayıcılık taşıyan emisyon hedefleri oluşturmaktadır (Anonim, 2003). Sözleşmenin EK I listesinde yer alan ülkeler, Protokolün EK-A listesinde belirtilen 6 çeşit temel sera gazı salınımı ile ilgili bir takım yükümlülükler altına girmişlerdir. Ülkeler bu gazlardan CO2, CH4, N2O gazlarının toplam emisyonunu birinci yükümlülük dönemi olan 2008-2012 için 1990 yılı seviyesinin; HFCs, PFCs, SF6 gazlarının toplam emisyonunu ise 1995 yılındaki seviyesinin %5 altına çekmekle yükümlüdürler. 185

Kyoto protokolü, sera gazı salınımlarını azaltma hedefine yönelik olarak üç yeni mekanizmayı devreye sokmuştur. Bu mekanizmalar; Ortak Uygulama (Joint Implementation) Temiz Kalkınma Mekanizması (Clean Development Mechanism) Emisyon Ticareti (Emission Trading ) olarak adlandırılmaktadır. Ortak Uygulama: Protokolün altıncı maddesi ile düzenlenen bu mekanizma EK I tarafları arasında gerekli şartların sağlanması koşuluyla, insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının azaltılmasını veya sera gazlarının yutaklar yoluyla uzaklaştırılmasını amaçlayan projeler odaklıdır (Güven, 2006). Emisyon Ticareti: Katılımcı şirketlerin hedeflerine ulaşmak için salınım izinlerini alıp-satarak Kyoto Protokolü yükümlülüklerini en az maliyetle yerine getirmelerini amaçlayan bir sistemdir (Yamanoğlu, 2006). Temiz Kalkınma Mekanizması: Kyoto Protokolü nün insan temelli sera gazı salınımlarını azaltmaya yönelik olarak tarafların kullanımına sunduğu proje temelli Esneklik Mekanizmaları ndan biridir. Bu mekanizmaya göre, Kyoto Protokolü nün EK-B listesinde yer alan, yani sera gazı salınımı azaltma hedefi belirlemiş herhangi bir EK I ülkesi, emisyon azaltım hedefi belirlememiş EK I dışı azgelişmiş herhangi bir ülke ile işbirliğine giderek, projeler yapabilecek ve bu sayede ilgili EK I dışı ülkede sera gazı salınımı azaltılmasını sağlama yoluna gidebileceklerdir (Dolu, 2005). Bu mekanizmaların temel amacı, iklim değişikliğine yol açan sera gazı salınımlarını azaltıcı uygulamaların daha düşük maliyet ile etkin hale getirilmesini sağlamaktır. Protokol, bu mekanizmalar sayesinde taraflara kendi ülkelerinin dışında sera gazı salınımını azaltıcı etkinlikler yürütmenin yolunu açmıştır (Karakaya, 2008). 4. KYOTO PROTOKOLÜ VE TÜRKĐYE Türkiye fiziki ve coğrafi özellikleri itibariyle kuraklık ve çölleşme tehlikesi, doğal afetler, hassas ekosistemler, ekonomide ve enerji üretiminde fosil yakıtlara olan bağımlılığın artması gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Ayrıca su sorunu, su kaynaklarının azalması sonucu yaşanan enerji sıkıntısı, su kaynaklarının kirlenmesi, tarım ve orman ürünlerinde önemli ölçüde azalma, bölgesel göçler, insan sağlığını tehdit eden unsurların artması gibi küresel ısınmanın insanlığı tehdit eden sorunları da Kyoto Protokolü nü Türkiye açısından önemli hale getirmektedir (Kayabaşı ve ark., 2008). Türkiye, Kyoto Protokolü nü 05.02.2009 tarihinde 5836 No.lu kanun ile kabul etmiştir. Kanun 17.02.2009 tarihinde 27144 sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır. Türkiye nin Kyoto Protokolü ne (KP) taraf olma gerekçeleri kanunda özetlenmiştir. Bu gerekçeler (Türkeş, 2009): Türkiye nin KP ne taraf olması halinde, KP ve BMĐDÇS ne taraf ülkeler nezdinde saygınlığının ve 2012 sonrasına ilişkin görüşmelerde ağırlığının artacağı ve 2012 sonrasının şekillenmesinde, Türkiye nin kendi özgün koşullarını daha iyi görüşme konusu yapabileceği, Türkiye KP kapsamında uluslararası rejime katılacağı için, özel sektörde sera gazı salımlarının azaltılması için yapılabilecek projelerin daha kolay desteklenebileceği ve özellikle uzun vadede başta enerji güvenliği olmak üzere ülke ekonomisine katkı sağlanabileceği, KP nin AB çevre yasa ve düzenlemelerinin bir parçası olması; Türkiye nin KP ne taraf olması durumunda, AB ile iklim değişikliği ile savaşım ve uyum konularında ve AB yasalarına uyum bağlamında işbirliği olanaklarının geliştirileceği yönündedir. 186

5. KYOTO PROTOKOLÜ NÜN TÜRKĐYE ÜZERĐNDEKĐ POLĐTĐK VE EKONOMĐK ÖNEMĐ VE SON GELĐŞMELER Kyoto Protokolü getirdiği yükümlülükler nedeniyle ülkelerin politikalarını derinden etkilemektedir. Bu bağlamda Türkiye nin de iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik olarak uzak görüşlülüğünü göstermesi gerekmektedir (Kayabaşı ve ark., 2008). Türkiye de iklim değişikliği ve bu değişikliğin önlenmesine yönelik olarak her ne kadar çalışmalar yapılsa da uzun vadeli kalıcı bir plan bulunmamaktadır. Türkiye nin Kyoto Protokolü çerçevesinde belirlemiş olduğu bazı politik araçlar bulunmaktadır (Kayabaşı ve ark., 2008). Politika araçları aşağıdaki unsurları içermektedir: Sera gazı salınımlarını arttıran desteklerin azaltılması ya da kaldırılması (örneğin, ulaştırma destekleri, vb.), Enerji fiyatlandırma stratejileri (örneğin, enerji desteklerinin azaltılmasını karbon vergilerini, vb.), Ulusal ve uluslararası ticareti yapılabilir salım izinleri ve ortak yürütme projeleri, Sanayi (tarım, ulaştırma, vb.) ile ortak gönüllü programlar ve görüşmelerle sağlanan anlaşmalar, Enerjinin yeterli ve verimli kullanım standartlarını içeren düzenleyici programlar, Đleri teknolojilerin geliştirilmesini ve uygulanmasını önemli düzeyde destekleyen ya da sağlayan pazar araçları ve tanıtım programlarıdır Türkiye nin karbondioksit salınımlarını azaltması için Kyoto Protokolü çerçevesinde devreye sokacağı önlemler pahalı yatırımlar gerektirmektedir. Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirmeyi amaçlayan Kyoto Protokolü, henüz gelişme yolundaki ülkeler arasında bulunan Türkiye nin politikalarını yeniden düzenlemesi anlamına gelmektedir. Türkiye nin, 2012 yılına kadar sera gazı salınımlarında herhangi bir sayısal hedefi ve ağır bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Türkiye nin CO2 salınımlarının Dünya ve OECD ortalamasının altında olması bir parça rahatlık sağlasa da, anlaşmaya taraf olmasıyla birlikte sera gazı salınımlarını düşürmek için niyet beyanı vermiş durumdadır. Türkiye nin sayısal bir taahhüt üstlenmesi durumunda bunun bir de ekonomik yükü olacağı düşünülmektedir. Türkiye Đstatistik Kurumu nun tahminlerine göre mevcut politikalar ışığında 2006 yılındaki toplam 239,74 milyon tonluk karbondioksit salınımı, %175 artarak 2020 yılında 600 milyon ton seviyelerine ulaşacaktır. Bu salınım miktarında %10 luk bir azaltmanın maliyetinin ise gayri safi yurt içi hasılanın %10 u civarında bir kayba neden olması öngörülmektedir. Ancak bu miktardaki kaybın yıllara göre dağılımının nasıl olacağı, alternatif enerji kaynaklarının devreye girmesinin yarattığı dönüşümün etkisinin ölçümlenebilir hesapları henüz yapılmamıştır (Türkeş, 2001). Türkiye bir taraftan sera gazı salınımlarının azaltılmasını hedeflerken, diğer taraftan sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kalkınmasını devam ettirme kararlılığındadır (Anonim, 2009). Türkiye uluslararası müzakere sürecinde yaptığı bildirimlerde kendini; Halen sanayileşmeye devam eden, Sera gazı sınırlaması (yani artıştan azaltım) yapabilecek, Ulusal uygun azaltım eylemlerini (Nationally Appropriate Mitigation Actions- NAMAs) uygulamaya koymayı hedefleyen, Düşük Karbonlu Kalkınma Stratejisi ile kalkınmayı hedefleyen, bir ülke olarak tanımlamıştır (Anonim, 2009). Diğer yandan, Kyoto Protokolü nün geçerliliğinin sona ereceği 2012 yılı sonrasında, BM Đklim Sözleşmesi ne taraf olan tüm ülkelerin sorumluluklarını kapsayacak yeni bir hukuki düzenleme üzerinde mutabakat sağlanması hedefiyle toplanan Onbeşinci Taraflar Konferansında, beklenen sonuç elde edilememiştir. 120 ülkenin devlet ya da 187

hükümet başkanının katıldığı zirvede, yasal bağlayıcılığı olmayan bir Kopenhag Mutabakatı nın ortaya çıkması hayal kırıklığı yaratmıştır. Kopenhag Mutabakatı aşağıdaki hükümleri içermektedir (TÜSĐAD, 2009). Sıcaklık artışının 2050 yılına kadar 2 derece ile sınırlandırılması gerektiğinin altını çizen Mutabakat, BM Đklim Değişikliği Sözleşmesinde EK I'de yer alan gelişmiş ülkelerin 2020 yılı için ekonomileri genelindeki emisyon azaltım hedeflerini uygulamayı taahhüt ederler. Kyoto Protokolüne Taraf olan EK I Tarafları, bu sayede, Kyoto Protokolü ile başlamış olan emisyon azaltımlarını daha da güçlendireceklerdir. Mutabakatta EK I dışında yer alan gelişmekte olan ülkelere, mali yardım sağlanarak emisyon artışlarında azaltma yapmaları beklenmektedir. Bu amaçla, gelişmiş ülkelerin, gelişme yolunda olan ülkelerin adaptasyon çalışmaları için yeterli, öngörülebilir ve sürdürülebilir finansal kaynak, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği sağlaması hedeflenmektedir. 2010-2012 yılları arasında gelişmekte olan ülkelere 30 milyar dolar fon sağlanması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, kısa vadede Avrupa Birliği 10,6 milyar dolar, Japonya 11 milyar dolar ve ABD 3,6 milyar dolar yardım vaat etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin şeffaf denetleme mekanizmalarını kabul etmesi şartı ile 2020 yılına kadar yıllık 100 milyar dolar tutarında fon desteği almaları hedeflenmektedir. 2012 sonrasındaki yeni iklim rejimi diğer ülkeler gibi Türkiye yi de yakından ilgilendirmektedir. Türkiye BM Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin EK I ülkeler listesinde yer almaktadır. Bağlayıcılığı bulunmayan "Kopenhag Mutabakatı" daha ziyade bir uzlaşı metnidir. Kopenhag da düzenlenen konferansın ardından Aralık 2010 da Meksika nın Cancun kentinde gerçekleştirilecek olan Onaltıncı Taraflar Konferansında resmi bağlayıcılığı olan bir anlaşmaya imza atılması beklenmektedir. Bu Konferansa zemin oluşturmak, ülkelerarası güven ortamının yeniden sağlanması ve bir eylem takvimi oluşturulması için 45 ülkenin Çevre Bakanları ve iklim uzmanları 31 Mayıs-11 Haziran 2010 tarihinde Bonn da bir araya gelmişlerdir. Görüşmelerin öncelikli hedefi, karbondioksit salınımını azaltmak ve yerküre sıcaklığının artmasına karşı ortak önlemler almaktır. Türkiye, bu toplantılardan çıkan sonuçları temel alarak gerekli envanter, veri, bilgi, strateji ve eylem planı çalışmalarını tamamlamalıdır. Türkiye nin, yeni oluşacak iklim rejiminde gelişmekte olan ülkelere sağlanması öngörülen teknoloji ve finansman fonlarından faydalanması rekabet gücünü koruması ve düşük karbonlu ekonomiye geçişi açısından hayati önem taşımaktadır. 6. SONUÇ VE ÖNERĐLER Küreselleşen dünyada artan nüfus ile birlikte giderek artan enerji ihtiyacı ve teknolojik gelişmeler sera gazı salınımını artırarak atmosferdeki doğal dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Atmosferdeki sıcaklığın artması sonucunda ise küresel ısınma yaşanmaktadır. Küresel ısınmanın önlenmesine yönelik olarak uluslararası platformda çözüm arayışları devam etmekte ve devletleri bağlayıcı anlaşmalar imzalanarak soruna kalıcı çözümler aranmaktadır. Bu bağlamda iklim değişikliği ile mücadele konusunda hazırlanan en kapsamlı anlaşma olan Kyoto Protokolü düzenlenmiştir. Protokolün 2012 yılına kadar geçerliliği bulunmaktadır. Türkiye nin sözleşmede EK I ülkesi olarak yer alması nedeniyle 2012 yılına kadar herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak Türkiye nin, Aralık 2010 da Meksika da gerçekleşecek Onaltıncı Taraflar Konferansı toplantısında müzakere pozisyonunu çok iyi belirlemesi ve tutarlı politikalar benimseyerek uygulamaya aktarması gerekmektedir. Türkiye de iklim değişikliğini önlemeye yönelik olarak bir takım tedbirler alınmıştır. Bu tedbirler: 2005 yılında Yenilenebilir Enerji Kanunu çıkarılmıştır, 188

2007 yılında Enerji Verimliliği Kanunu çıkarılmıştır, Katı atıkların düzenli depolanması ve bertarafına yönelik olarak Katı Atık Eylem Planı hazırlanmıştır, Motorlu taşıtların kullanımına yönelik olarak yapılan düzenlemede, eski araçların trafikten çekilmesine ve yeni teknoloji ürünü olan taşıtların kullanımına yönelik politikalar oluşturulmuştur, Çevre ve Orman Bakanlığı işbirliğinde, Tarım ve Köy Đşleri Bakanlığı koordinasyonunda Sivil Toplum Kuruluşları, kamu ve özel sektörden 20 kuruluşun katkılarıyla Tarımsal Kuraklıkla Mücadele ve Eylem Planı hazırlanmıştır, Havza Koruma Eylem Planları hazırlanmıştır. Türkiye Đklim Değişikliği ile mücadelede aldığı tedbirlere ek olarak aşağıdaki unsurları da dikkate alarak politikalarına yön vermelidir. Türkiye nin karbondioksit salınımında önemli yer tutan fosil yakıtların kullanımını azaltması ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir. Kullanılan eski teknolojilerin yerine yüksek verimli, gelişmiş teknolojiler uygulanmalı ve bu alanlarda gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Yıllık olarak sera gazı envanterinin hazırlanabilmesi için gerekli alt yapı ve kurumsal kapasite geliştirilmelidir. Gelişme yolunda ve sanayileşme süreci devam eden bir ülke olarak Türkiye nin uluslararası müzakere sürecinde, salınım indirim miktarlarını belirleyecek kurumsal yapıyı acilen organize etmesi ve kurumlar arasında işbirliğini sağlayacak gerekli görev ve yetki tanımlamalarını yapması gerekmektedir. KAYNAKLAR Anonim, 2003. Đklime Özen Göstermek: Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü Đçin Kılavuz, s. 3. Anonim, 2009. Kopenhag a Giden Yolda Đklim Değişikliği, Küresel Tehditler ve Düşük Karbon Refahı Toplantısı. Prof.Dr.Veysel Eroğlu nun Hitapları, 12 Kasım 2009, Đstanbul. Babuş, D., 2005. Küresel Isınma Sorununun Uluslararası Çevre Politikası Đçerisinde Đrdelenmesi ve Türkiye nin Yeri. Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana, s.86. Çakmak, Haydar 2010. Kyoto Protokolü http://www.yanki.com.tr/yazigoster2.asp?yazarid=15&id=295 ( 02.07.2010). Dolu, Ö., 2005. Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmaları ve Kurumsal Kapasite Gelişimi. Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın, s.36-66 Güven, G.A., 2006. 1997 Kyoto Protokolü'nün Oluşumu ve Uluslararası Çevre Politikalarına Etkileri. Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, s.57 Karakaya, E. ve Özçağ, M., 2003. Türkiye Açısından Kyoto Protokolü'nün Değerlendirilmesi ve Ayrıştırma (Decomposition) Yöntemi ile CO2 Emisyon Belirleyicilerinin Analizi. VII. ODTÜ Ekonomi Konferansı, 06-09 Eylül 2003, Ankara Karakaya, E., 2008. Küresel Isınma ve Kyoto Protokolü, Alınmıştır: Proje Temelli Esneklik Mekanizmaları:Temiz Kalkınma Mekanizması ve Ortak Yürütme Bağlam Yayınları, Đstanbul. s.169 Kayabaşı, G., ve ark., 2008. Kyoto Protokolü Küresel Isınmayı mı Durdurur Ekonomik Kalkınmayı mı Durdurur, Ege Üniv.XI.Öğrenci Đktisat Kongresi, 08-09 Mayıs, Đzmir. 189

Türkeş, M., 2001. "Bonn Anlaşması ve Küresel Isınmanın Önlenmesindeki Rolü" TMMOB Türkiye III. Enerji Sempozyumu, 5-7 Aralık 2001, Ankara. Türkeş, M., 2009. Türkiye Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği ile Savaşım Antlaşmalarıyla Đlişkileri ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme. ODTU Bilim Teknik Topluluğu, Enerji Oturumları, 2009, Ankara. TÜSĐAD, 2009. Kopenhag Đklim Zirvesi Değerlendirmeleri TUSĐAD Basın Bülteni, TS/BAS-BÜL/96, 21 Aralık 2009. UNFCCC 2004. United Nations Framework Convention on Climate Change The First Ten Years. Climate Change Secretariat, Bonn, Germany. Yamanoğlu, G., 2006. Türkiye'de Küresel Isınmaya Yol Açan Sera Gazı Emisyonlarındaki Artış ile Mücadelede Đktisadi Araçların Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara. s.26-39. 190