PazaR. Tarih: 9 Ekim 2011 YIL: (6) SAYI: (339) AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Fiskomar. Baþarý Hikayesi


Kanguru Matematik Türkiye 2017

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

17 ÞUBAT kontrol

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.


ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2018

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Kanguru Matematik Türkiye 2017

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Kanguru Matematik Türkiye 2017

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3



Ozan Doðulu. Sen Çaðýr Yeter. Söz: Kenan Doðulu. Müzik: Ozan Doðulu. Alýþmak çok zor inan. Sebebim düþün bir an. Yakýþmaz bize haram

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

BASIN AÇIKLAMALARI TMMOB EMO ADANA ÞUBESÝ 12. DÖNEM ÇALIÞMA RAPORU BASIN AÇIKLAMALARI

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.


3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

Simge Özer Pýnarbaþý

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

17 ÞUBAT kontrol

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz


TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127


Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

Nokia Araç Kiti CK /1

DOÐRUNUN ANALÝTÝÐÝ - I

Samet Kalkan GÝZEMLÝ MAVÝ. Deniz mavisi gözlerin. Dünya tatlýsý gülüþün. Can alýcý sözlerin. Sana ne kadar yakýþýyor bir bilsen.

ÇOK DÝLLÝ ÇOCUÐUN KONUÞMASI VE DÝLÝNÝN GELÝÞMESÝ NASIL DESTEKLENMELÝ


Kanguru Matematik Türkiye 2018

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

7. SINIF TÜRKÇE KAZANIM ODAKLI SORU BANKASI

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

1. Bir yel deðirmen motoru þekildeki gibi 3 diþliden oluþuyor.

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.


Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

m3/saat AISI

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ KURUMSAL KÝMLÝK KILAVUZU ADIYAMAN ÜNÝVERSÝTESÝ 2006

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

ESCOBAR: KAYIP CENNET / ESCOBAR: PARADISE LOST


RÝYA, RÝYAKAR VE;DEMOKRASÝ DÝYE DÝYE DEVLETÝ YIKMAK!

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

07 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 2010 İLK ÇEYREK BÜYÜME ORANI SAYI 10

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.


Kanguru Matematik Türkiye 2015

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Barodan Haberler. Edinilmiþ Mallara Katýlma Semineri (Akþehir) Anayasa Mahkemesine Bireysel Baþvuru Semineri. Türk Borçlar Kanunu Semineri

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Açýldý TOHAV'ýn mülteci ve sýðýnmacýlara yönelik devam ettirdiði çalýþmalar kapsamýnda açtýðý SURUÇ MÜLTECÝ DANIÞM

Transkript:

PazaR Tarih: 9 Ekim 2011 YIL: (6) SAYI: (339) AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ

2 Pazar 9 Ekim 2011 Pazar En uzak mesafe iki parça harita arasýndaysa, çanlar da susabilir, ezanlar da. Bu raddeden sonra þiir de yazýlmayabilir hatta, ne gam Çünkü coðrafyadan çaktýk, tarihten aldýðýmýz yýldýzlý pek iyi külliyen kopya. Hükümsüz bir dilin sözcükleri gibi pinekliyoruz bu hikâyede. Hangi cümleye baþlasak sonu gelmiyor. Hangi cümleyi bitirsek yerli yerinde duruyor o kocaman kaya. Her seferinde günaydýn Siysphos, kalimera Estetik ihanetler sarkýyor yaz(ý)larýmýzdan. Sonbaharlarýmýz kuru yapraða muhtaç, kýþlarýmýz yaðmura hasret. Offff. Bahar desen bahar deðil adeta sarý bir külfet. Þaraba dönüþtükten sonra üzüm olabileceðini zanneden sultanî kadar budalayýz bu natürmortta. Bir ömür ayný kaya, ayný yokuþ, bir ömür ayný tanrý, ayný ceza, ne zaman cümlenin sonuna gelsek, hürya en baþa. Her seferinde günaydýn Siysphos, kalimera Gel otur yamacýma ey koklamaya kýyamadýðým trajik manolya! Annemin gençliði yaralý bir gramofonu öpüyor rüyamda. Yana yakýla küllüsuyu arýyor saçlarým. Kül ile gülün ebedi kardeþliðidir annemin dudaklarýnýn baðbozumundaki yara Pazar Sahibi: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Editör: Faize ÖZDEMÝRCÝLER Dizilip Basýldýðý Yer: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri Matbaa Teknikeri: Bünyamin NAZÝK Görsel Tasarým: Ýlter YÜKSEL & Erdem YORGUNOÐLU E-Mail: avrupa@kktc.net Web: www.afrikagazetesi.net

9 Ekim 2011 Pazar Pazar 3 Maðusa Türk Gücü'nü tutmak biraz bölünmüþ yarýsý gibidir ömrümüzün. Hep yarýsýný sevmek tamamýný sevemediðimizin... Çünkü kalan yarýsýný sevmek 'Dikkat Askeri Bölge' yazýsý içerir ve bazen denizi bile ortasýndan ikiye bölerler. Üstelik suyun bu tarafýnda yüzmek nedense sakýncalý ve yasaktýr. Sakýncalý ve yasaktýr diye, insan kalan yarýsýný sevemediði zaman, bütün edemez sevgisini. O yüzden tribünlerimizde de MTG formasýnýn yanýnda hep Galatasaray, Fenerbahçe, Beþiktaþ formalarý muhakkak giyilir. Hatta çoðu kere suyun bu tarafýndan daha az sakýncasýz olduðu için kendi yarýsýný sevmeyi unutan herkes için Aslantepe, Ýnönü ya da Saraçoðlu daha mabettir. Ama yalnýzlar için öyle deðildir. Çünkü her yerde yalnýz býrakýlanlar ve bütününden koparýlanlar için bir ülke neyse, nasýl yarým ederse, Maðusa Türk Gücü'nü tutmak da en az o kadar yarýmdýr, bütün etmez. Akýllarýna yalnýzca milliyetçi ve þovenist tepkilerinde yavruymuþ gibi gelen ama onun dýþýnda yalnýzca sömürmek için 'birkaç adýmlýk yer' ya da 'kara para aklamak için uygun otel odalarý' olarak görülen bu yerde bu futbol hiçbir zaman büyümeyecektir. Büyümeyecektir diye, çocukluðumuzdan beri büyümesin diye içimizde büyüttüðümüz her insani ateþ 'Dikkat Askeri Bölge' yazýsýyla sularýn içinde tellerle ikiye bölerek sevdamýzý, söndürdüler ateþimizi. O kadar büyüdüðünü söyleyip yani bundan tam 36 sene olup hala daha týfýl bir çocuðun cüce boyuyla o denizlerde yüzemiyor olmamýz bizim 'yavruluðumuz' deðil, sizin 'sömürmenizdir'. Öyle deðil diye, belki küçük çocuklar büyüyünce yalnýzca Maðusa Türk Gücü'nü sevebilirler diye, herkesin içine ilk takýmý diyerek düþsün diye 'kendi þehrinin takýmýný tutmak en delikanlý isyandýr' diyerek 'büyükleri' öyle sevmek istedik biz. Ama hep unuttuk, yarým kalmýþ bir yanýmýz vardý. O tamamlanmadýkça ne yapsak olmayacaktý. Tamamýný sevemediðimiz bir 'DUR' iþaretiydi her yol. Bazen bir sokaðý dönerken bile yarým kaldýðýmýzý hissedebiliyorduk. Hiç tanýmadýlar bizi. Ýnsan olana dokunur ya, çok dokundu; yalan deðil. Ama onlar tanýmadýðý diye deðil ha, siz de hiç tanýmadýnýz. O boktan ambargolarýna ve uyduruk devlet yasalarýna bakýlýrsa bir þehri ikiye bölmek de savaþ suçu sayýlmýyordu. Fakat orada topa vuracak olan her çocuðun sonradan canýný acýtacaðý kimsenin aklýna gelmiyordu. Bizim tribünlerimiz yok. Yarýsý o tarafta kaldý. Þimdi üçlü çekmeye kalksak alkýþýmýz az. 'Eski Açýk Sarý desene' diye tempo tutsak, 'Yeþil' diyecek tarafýmýz Yeþil Hat'tan sonra o tarafta. Bazý yeþil sahalarýmýzýn arasýndan bile savaþ hukuku geçiyor. O çocuklar o topa ne zaman vursa kurþun deðmiþ ellerin tetiði duyuluyor. Ne zaman gol olsa buralarda, ya da oralarda, kimse bilmez belki ama yarým seviniriz biz Ýþte öyle. Çok istedik MTG'mizi sevmeyi Maðusa'mýzý sevdiðimiz için. Ama sevdirmediler be abi! Öyle fiyakalý tezahüratlarýmýz olmadý hiç. Hep sizden aþýrdýk. Öyle pankartlarýmýz olmadý. Hep sizden bakarak yaptýk. Biz hep nedense sizden bakarak olduk. O kadar sizden olduk ki, kendi tutacaðýmýz takýmýmýz bile kalmadý bizim. Biz tribünlerimizi bile sizden benzettik. Çünkü siz bize bunu öðrettiniz. Siz bizden dönüp sonra bunu sömürdünüz. Siz bizden dönüp bunlarý almak için bize bunlarý öðrettiniz. Ey kurtarýcým, Anavataným, bana sevebileceðim tutabileceðim bir takým bile býrakmadýn, bu nasýl atký þovdur böyle, yapmayýn! Þimdi topu nereye vurursanýz vurun, oradan gol olur kalemize. Bizim kalemiz de olmadý ki. Maðusa'm, Türk Gücü'm... Yenildik ama gerçek taraftarlýktýr ki o büyük insanlýðýn düþü için: 'Biz hep yenilen tarafý tuttuk, çok inanarak, öyle inandýk, öyle sevdik seni' n Ali Doðanbay / UltraCrows Taraftar Grubu

4 Pazar 9 Ekim 2011 Pazar n Mustafa Erkan Baðýmsýzlýðýný kazanan yeni bir ülkenin baðlantý noktasý, þimdi anlaþmazlýðýn sembolü: NICOSIA INTERNATIONAL AIRPORT Birleþmiþ Milletler kontrolünde bulunan ara bölgedeki Lefkoþa Uluslararasý Havaalaný ný ve BM yi konu alan iki toplumlu Uncovered sergisi 23 Eylül Cuma akþamý Uzunyol da, Lokmacý da açýldý. Kýbrýs taki Birleþmiþ Milletler Ýyiniyet Misyonu himayesi altýnda ve Birleþmiþ Milletler Kalkýnma Programý desteði ile düzenlenen sergi Akdeniz Avrupa Sanat Derneði (EMAA), Pharos Sanat Vakfý ve Anadolu Kültür iþbirliðiyle hazýrlandý. Cikko Manastýrý tarafýndan saðlanan mekandaki sergi, Kýbrýslý Türk ve Rumlar tarafýndan hazýrlanan ve üç yýla yayýlacak olan projenin birinci aþamasýnýn etkinliðiydi. Görsel kimliði oluþturma sürecinde dökümanlardan, belgelerden, fotoðraflardan, mekândan yararlanýldý. Proje baþlýðýnda (UNCOVERED) bir kelime oyunu ile -UN (BM) ile COVERED birleþtirildi. Yani saklý olan la olmayan Uzun bir süredir kapalý durumda olan ve projenin baþlangýç noktasýný oluþturan Lefkoþa Uluslararasý Havaalaný ile BM kontrolündeki Ara Bölge den edinilen izlenimlerden yola çýkarak hazýrlanan sergi Lokmacý da hayat buldu. Andreas Savva nýn, Kýbrýs taki barýþ görüþmeleri çerçevesinde yabancýlaþma ve bekleyiþ kavramlarý üzerine bir çalýþmasý olan koltuk sýralarý, Kuzey ile Güneyi birbirine baðlayan Uzunyol (Ledra Caddesi) Ara Bölge de bulunan koridor üzerine konumlandýrýldý. Bu koltuklarýn arasýndan geçerek sergiye giriþ yapýyoruz. Giriþte, ofis gibi dizayn edilmiþ odada Özge Ertan ile Oya Silberi nin çalýþmasý dikkat çekiyor.çalýþma, adadaki kimlik problemini ele alarak, ikiye ayrýlmýþ toplum ve adaya dýþarýdan, Türkiye den veya baþka ülkelerden gelen birçok kiþinin ada içerisindeki dolaþýmlarýna ve sorunlarýna kara mizah yoluyla vurgu yapýyor. Süregelen atýl durumuna cevaben sanatçýlar, Lefkoþa Uluslararasý Havaalaný faaliyetteymiþ gibi bilgi ve veriler içeren bir websitesi üzerinde çalýþýyorlar. Lefkoþa ya uçabilmek için internette arama yapanlar Lefkoþa Uluslararasý Havaalaný na uçacaklarýný zannederler ama sonunda imkansýz olduðunu görürler. Kullanýcýlar havaalanýnýn gerçek durumunu web sitesinin sayfalarýnda gezdikçe farkederler. (Fotoðraflar Oya Özge) Sergi giriþ kapýsý üzerinde Stop.Taking photos is not allowed yazýlý ikaz levhasýný geçerek içeriye adým attýðýmýzda, Demetris Taliotis, Constantinos Taliotis ve Orestis Lambrou nun sömürge döneminin ardýndan toplumdaki modernist mirasý inceleyen ve yýkým ve koruma siyasetini sorgulayan Bir park yapýyoruz adlý ortak çalýþmalarý çýkýyor karþýmýza. Sanatçýlar, geçici bir otopark alaný yaratarak,halkýn konuþmalarýna baðlý olarak,kýbrýs sorununda farklý seviyelerde ilerlememiz gerektiðini anlatýyorlar. Birinci katta bulunan sergi mekanýna Stop. Taking photos is not allowed yazýlý zincir üzerinde tutturulmuþ ikaz levhalarýn arasýndan geçerek ulaþýyoruz. Ýlk odada savaþa tanýk olmayan Zehra Þonya, çeþitli objeler üzerine yarý-belgesel niteliðinde hikayeler yazan þair-yazar Gürgenç Korkmazel ile birlikte çýkýyor karþýmýza. Anýlarla birlikte sosyo politik koþullarý da irdeleyen iki sanatçý gerçeði kurgu ile harmanlýyor. Ýþte Gürgenç Korkmazel in iki hikayesi: DELÝK Kara deðil çok renkli. Ýþgal altýndaki ülkelere benziyor yüzünün bir yarýsý.güzel veya çirkin,sert veya yumuþak olabilir duruma göre.mevsimleri halleri,tepkileri var. Ona, rahim, köprü, kapý, sýfýr noktasý, tarih, ölü bölge veya uçakalaný bile diyenler var. Kýsaca delik diyoruz biz ona. Karþý odada Vicky Pericleous, havaalanýndan video görselleri ve sanatçýlarla yapýlan röportajlarý sunuyor. Çalýþma, iþitsel ve görsel hikaye kesitleri içeren bir kolaj þeklinde. Çalýþmanýn hikayesi, gerçekliði kurgu ile harmanlayarak bellekte bir yolculuða geri gider gibidir. Havaalanýný, mekan ve zaman içinde yeniden inþa etmeye çalýþmaktadýr. Ancak, bu, montajda sürekli deðiþen video kareleri yüzünden önlenmekte, izleyicinin havaalanýna eriþimi engellenmektedir. Sergi boyunca belleklerimiz zorlanýr. Ýþitsel ve görsel hikaye kesitleri, video görselleri ses ve imge üzerine çalýþmalar arasýnda gezinirken zaman tünelinde bir yolculuða çýkarsýnýz. Güzel hayallerle çýkýlan yolculuk hüsranla sonlanýr. Yeni jenerasyon böyle bir yerin varlýðýndan habersizdir. Daha eski jenerasyon ise kendi geçmiþinde yolculuða çýkýyor. Geçmiþten gelenler 1974 yazý engeline takýlý kalýrken, diðerleri de 1974 yýlýna geri gitmek zorunda kalýyor.1974 yazýna kadar ülkesini, ailesini terk etmek zorunda kalanlar ise bir daha dönemedi Lefkoþa dan. Tampon bölgede terkedilmiþ duran Uluslar arasý Lefkoþa Havaalaný, Kýbrýslý Rum ve Kýbrýslý Türk toplumlarý arasýnda uzun süren çatýþma ve anlaþmazlýklar çerçevesinde 37 yýllýk BM kontrolü ile oluþturulan bir mekansal düzeni temsil eder. Bir zamanlar hayat dolu olan Uluslararasý Lefkoþa Havaalaný, baðýmsýzlýðýný kazanan yeni bir ülkenin baðlantý noktalarýndan bir tanesi idi. Þimdi ise yabancýlaþma, hayalkýrýklýðý, umutsuzluk, yýkým, ikiye bölünmüþ ada ve ada halkýnýn deðiþmeyen kaderinin,durumunun göstergesidir.

9 Ekim 2011 Pazar Pazar 5 Lefkoþa'da 1 Eylül Dünya Barýþ Günü'nde Defne aðacý giyinip süslenir Zeytin aðacýyla Buluþmayý düþlemektedir Yeþil Hat geçit vermez Yeþil Hat'larýn geçit vermediði yerlerde Barýþtan söz edilemez!.. Dur -Dur,dediler,durdum. -Aþý kaðýdýn? -Burda. -Pasaport? -Buyrun. Sorunsuz geçtim aþý ve pasaport kontrolünü. Bu sefer de gümrük. -Deklare edeceðiniz bir þey var mý? -Var Aklým! -Ne? -Aklým,dedim.Ne zaman yurtdýþýna çýkacak olsam,aklým burada kalýyor. Benden habersiz birtakým dolaplar çeviriyor.bana bile söylemediði sýrlarý var.kötü bir þey yapacaðýndan,suç iþleyeceðinden korkuyorum. Korkuyorum, yardým edin gümrükçü bey. n Gürgenç Korkmazel n Ýbrahim Ormancý

6 Pazar 9 Ekim 2011 Pazar Adolfo Pérez Esquivel 1931 yýlýnda doðmuþ ünlü Arjantinli mimar, heykeltýraþ ama en çok da insan haklarý savunucusu. Videla'nýn askeri cuntasýna karþý Latin Amerika çapýnda faaliyet gösteren "Latin Amerika Barýþ ve Adalet Servisi" "el servicio de paz y justicia"yý kurdu. Arjantin'de iþkence gördü, Brezilya'dan sýnýrdýþý edildi, Ekvator'da tutuklandý. 1980 yýlýnda Nobel Barýþ Ödülü'nü aldý. Benetton firmasý, Arjantin'de, aslen Mapuche yerlilerine ait olan topraklarý, Arjantin Hükümetinin hediye ettiði Ýngilizlerden koyun yetiþtirmek üzere aldýðýnda, "jest" yaparak topraklarýn bir kýsmýný onlara hediye etmek istemiþti. Bunun için de arabulucu olarak Nobel Barýþ Ödülü sahibi Adolfo Perez Esquivel'i kullanmak istiyordu. Esquivel'in yanýtý açýk ve netti: "Tarih boyunca zaten Mapuche yerlilerine ait olmuþ bu topraklar için arabulucu olamam." "ARJANTÝN'DE ÜÇ ÞEY HARÝÇ HERÞEYÝ ÖZELLEÞTÝRDÝK: KÖPEK, KEDÝ, PAPAÐAN" "Ben Amerika Birleþik Devletleri'nin, Latin Amerika'da bir diken olduðuna inanýyorum ABD, Latin Amerika'yý arka bahçesi gibi düþünüyor" diyen Esquivel, Chavez'i Morales'i eleþtirenlere þöyle sesleniyordu: "Eðer Chavez hiçbir þey yapmasaydý, Avrupa onu tatlýlýkla kabul ederdi Eðer Bolivya ilkel durumuna geri dönseydi, büyük þirketlerin ve Avrupa'nýn egemenliðinden konuþmadýklarý gibi, Bolivya'dan da konuþmazlardý. Evo ve ben, otuz yýldýr tanýþýrýz O, doðal kaynaklara enerjiye, gaza, petrole sahip olan ve büyük kârlarý kontrol edenleri þok eden ve halkýný düþünen bir adamdýr." Arjantin'de görünürde demokrasi olduðunu söylüyor, Arjantin'in egemen bir ülke olmadýðýný düþünüyordu: "Biz, üç þey haricinde her þeyi özelleþtirdik: köpek, kedi, papaðan. Bu ülkenin petrolü nerede? Repsol (Ýspanyol- Arjantin ortaklýðýnda petrol þirketi) her þeyi götürüyor Altýný, gümüþü, bakýrý ve stratejik madenleri götürüyorlar, bu ülkeye hiçbir þey kalmýyor Bunu demokrasi olarak mý adlandýracaðýz?" "ABD KAÇINCI KEZ VÝETNAM'I TEKRAR EDÝYOR?" 2009 yýlýnda garip bir biçimde Nobel Ödülü'ne layýk görülen ABD Baþkaný Barack Obama'ya yazdýðý yazýda "Bu kaçýncý Vietnam" diye soruyordu: "Ýþe yaramaz kahramanlarla hiçbir yöne doðru süren savaþlarda Kuzey Amerikalý, Britanyalý ve öteki ülkelerden kaç asker öldü? Irak'ta, Afganistan'da savaþ bitene kadar ve henüz baþlamamýþ savaþlarda kaç asker ölecek? Ýstilacý ülkelerin ölüleri sayýlmakta, fakat iþgale maruz kalan ülkelerde kaç insanýn öldüðünün bahsi geçmemektedir. Birleþik Devletler dünyanýn deðiþik yerlerinde ölen askerlerini anýyor. Ailelerine veya dul eþlerine madalyalarýný ve nasýl kahraman olduklarýnýn hikayelerini gönderiyor. Fakat ne için öldükleri konusunda bir þey söyleyemiyor. Geriye faydasýz kahramanlarýn anýtlarý kalýyor. Öteki halklarýn uðradýklarý yýkým, Pentagon, CIA, devlet kurumlarýnda ve diðer Nato ülkelerinde anlam taþýmaz. Ýþte bu insanýn ikiyüzlü saçmalýðýdýr. Yunan mitolojisinde Olimpos Daðý'nýn eteklerinde omuzlarýnda aðýr bir kayayý tepeye çýkaran Sísifo, her defasýnda tam sona ulaþmakta iken, tekrar baþtan baþlamasý ile günümüz insanýný temsil eden bir anlama sahiptir. Albert Camus, Sísifo karakterini, "iþe yaramaz kahraman" olarak ele alýr. Hiç bir amaca yönelik savaþlarýn iþe yaramaz kahramanlarý. Ayný yolu tekrar geçtiðini üç saniye sonra unutup tekrar ayný sona doðru ilerleyen insan figürü. Ýnsan akýlsýzlýðýnýn en büyük kazanýmý tekrar etmektir: saçmalýðýn tekrarý. Amerika Birleþik Devletleri dünyanýn gözleri önünde ve Birleþmiþ Milletler tanýklýðýnda kaçýncý kez Vietnam'ý tekrar ediyor? Kuzey Amerika Birleþik Devletleri, "demokrasi götürmek" adý altýnda; istila etmekte, iþkence yapmakta, gasp etmektedir. Tehlikeli, zararlý, düþman olarak adlandýrdýklarýný yok etmek, sivil nüfusu katletmek sýradan olaylar haline gelmiþtir. Bunlarýn hiçbirisi iletiþim araçlarýnda yansýmaz. Kendileri haricinde yok olanlar "hiç kimse"dir. ABD, Büyük Britanya ve NATO müttefiklerinin ölen askerleri hiçbir kahramanlýk vasfý taþýmazlar. Sahip olabilecekleri en iyi unvan yaðmacýlýktýr. Yak, yýk, yaðmala, tahrip et, öldür. Askerler savaþa neden gittiklerini bilmezler. Sakatlanýp da sað kalanlar ise ölenleri hatýrlayarak yararsýz kahramanlýklarýna anlam vermeye çalýþýrlar. Baþkan Obama aldýðý Nobel Barýþ ödülünün hakkýný vermesi için önce silah tekelleri karþýsýnda kendi boyunduruðunu çýkarýp atmasý gerekir. Daha büyük yýkýmlarý önlemek için bu onun mecburiyetidir. Baþka halklarý yok etmek için asker göndermeye devam edilemez. Bu ahlak dýþýdýr. Bütün insanlýða karþý bir tutumdur." "ERDOÐAN BU ASKERÝ OPERASYONLARI ÝSTEDÝ, HAZIRLADI VE ÖNCÜLÜÐÜNÜ YAPIYOR" Adolfo Pérez Esquive'i kâh uluslar arasý finans kuruluþlarýna karþý eylemlerde, açlýk grevlerinde görüyoruz; kâh ABD Kongresi'ni güney ülkelerinin dýþ borçlarýný iptal etmeye çaðýrýrken Desmond Tutu ile Ýsrail'e askeri ambargo çaðrýsý yapanlar arasýnda da vardý, Ýsrail'e Arap topraklarýndaki iþgaline son verme çaðrýsý yapanlar arasýnda da Son olarak aralarýnda Noam Chomsky, Dario Fo ve Charlie Chaplin'in kýzý Geraldine Chaplin'in de bulunduðu 59 kiþi ile birlikte Türkiye'ye askeri operasyonlara son verme çaðrýsý yapanlar arasýnda gördük onu. Ýmzacýlar uluslararasý hukukun ihlali anlamýna gelen mevcut askeri saldýrýlardan Erdoðan hükümetinin sorumlu olduðunu, AKP Hükümeti'nin artýk Türk Ordusu'nun arkasýna sýðýnamayacaðýný söylüyor ve "Erdoðan bu askeri operasyonlarý istedi, hazýrladý ve öncülüðünü yapýyor" diyordu. Uluslararasý kamuoyuna Irak sýnýrlarýnýn Türkiye ve Ýran tarafýndan ihlal edilmesi karþýsýnda sessiz kalmama çaðrýsýnýn yapýldýðý metinde, Avrupa'ya da Türkiye'deki savaþ çýðýrtkanlýklarýna destek vermeme ve Erdoðan hükümetine siyasi çözüm yoluna girmesi için baský kurma çaðrýsý yapýlýyordu. Metinde þöyle deniyordu: "Türk hükümeti, uygulanabilir bir uzlaþma için zemin arama yerine görüþmeleri, gerçek bir çözümü geciktirmek için araç olarak kullanmýþtýr. Türkiye'deki Kürt halkýnýn tüm temsilcilerine yönelik saldýrýlar Öcalan'a yönelik total tecrit, gerilla mevzilerinin bombalanmasý ve Kürt siyasetçilerinin hapse atýlmasý, öngörülebilir gelecek için yýkýcý sonuçlar doðurabilir. Yine, siviller bu ölümcül askeri operasyonun kurbanlarý arasýnda olacak."

9 Ekim 2011 Pazar Pazar 7 Sayýn Barack Obama, bu bir mektuptan ziyade Latin Amerika'nýn ekonomik krize karþý sana uzattýðý bir elin çabasýdýr. ABD, Avrupa, Yunanistan ve diðer "Birinci Dünya Ülkeleri"nin durumu net olarak gösteriyor ki, hepimiz kötü harcanmýþ bir dünyadayýz ve þimdi kriz dokunulamayana dokunmaya baþladý. Bir aþk için ruhunu satan Fausto gibi, bazý ülkeler de ruhunu borsada sattý ve þimdi borçlarýný talep ediyorlar faiziyle birlikte. Venedik tüccarýnýn borcuna karþýlýk alacaklýnýn bedeninden bir yarým kilo et istemesi gibi. Her þeyi netleþtirelim Barack, Latin Amerika sana kredi veremez, 5 kuruþumuz yok. Verebileceðimiz tek þey deneyimlerimizdir. Krizle yaþamayý öðrenmek lazým, biz kabul ettik. Büyük kýzkardeþimiz gibi bazen seviyoruz, bazen nefret ediyoruz. Problemleri olan bir aile gibiyiz anlayacaðýn. Heraklitos'un dediði gibi, hiçbir zaman ayný nehirde yýkanamayýz, her þey deðiþiyor, hatta dünyanýn hakimi ve sahibi olduðuna inanan ülken de Standard & Poor's vatandaþlarýnýn aðzýný açýkta býrakýp ceplerini titretti, varoluþsal sýkýntýya sokacaktý neredeyse emperyalizmin ikonu ülkeni. Sana söylemem lazým, elimin parmaklarý yetmiyor, ayaklarýmýn da senin borcunu saymaya, milyarlar, trilyonlar, rakamlar kafama girmiyor. ABD'nin en büyük alacaklýsý "Kapý-Komünist" Çin, ABD'yi kendine baðýmlý hale getiriyor þimdilerde. Konfüçyüs'ün de kafasý karýþmýþtýr ülkesinde olup bitenlere, kimbilir O konuda yardýmcý olamayýz sana; ama, dýþ borç oyunlarýný öðretebiliriz: Kurallarý bilmek gerekiyor, o kurallarý koyanlarý ve uygulayanlarý... Hoþ geldin kardeþ borçlular kulübüne. Bu oyunda hep hileli zar kullanýlýyor alacaklý lehine, sonuç hep ayný: "Çok çalýþacaksýn, çok ödeyeceksin ve azla yetineceksin." Oyunun formatý, kazanabilirsin düþüncesine inandýrmak. Umutsuz olma, oyunun sürprizleri var. Çok ödüyorsun, çok çalýþýyorsun, mahkumiyetin sürekli hale geliyor, efsanevi Sisifos gibi asla zirveye ulaþmayacaksýn, tekrar tekrar, adým adým borç yükünü biraz daha aðýrlaþtýracaklar, biraz daha, biraz daha. Al kalemi Sayýn Barack ve yaz, ama umutsuz olma, istediðin rakamlarý yaz ve her zaman ayný sonuca ulaþ. Mali uyum yasasýyla saðlýktan eðitime, sosyal harcamalar için gittiðin kýsýtlamaya, askeri harcamalar için neden gitmedin? Bu çýlgýnlýða devam edip açýðýný kapatmayý beklemek, kafaný giyotine koyup kendini kesmek gibidir. Sayýn Barack, lütfen intihar etme. Kamu politikasýnýn karþýsýna geç, halkýnýn iyiliði için, ateþi önle, ülken yanýyor, týpký Avrupa ve diðer enlemdeki kýzgýn ülkeler gibi. Yoksul yerlerde, aç ve iþsiz insan sayýsý 54 milyonun üzerinde, milyonlarca dolar yolluyorsun parasý daha çok olaný kurtarmak için. 659 milyar dolar gitti iflas eden kurumlara ve finans sektörüne, yoksulun vergisinden zenginin cebine transfer oldu. Bir þeyler kötü kokuyor Barack, çürüyor olabilir. Senin hükümetin askeri harcamalarý arttýrarak devam kararý aldý. Dünyanýn çeþitli yerlerinde üslerin var. Savaþlarý destekleyerek, çatýþmalarý körükleyerek kurban halklarý yok ediyorsun. Bu durum seni dönüþü olmayan bir noktaya oturtuyor. Unutmamalýsýn, rüzgar eken fýrtýna biçer. Örnek için bak ülkene ve neoliberalizmi dayattýðý diðer halklarýn durumuna. Irak savaþý kaç paraya mal oluyor ABD'ye? Selefin George Bush, Pinokyo'dan daha yalancýydý, Irak savaþýnýn maliyetinin 50 milyar dolar olacaðýný söylüyordu. ABD o parayý üç ayda bir harcýyor, Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz'in dediði gibi, "ABD'nin savaþ bütçesinin 6/1 oranýyla ülkenin sosyal güvenlik sisteminin yarým asýrlýk problemi çözülmüþ olurdu." Kaç paradýr senin ve müttefiklerinin, Irak, Libya ve Afganistan'a attýðý bir bombanýn maliyeti? 2007 ve 2009 yýllarý arasýnda 16 ülke, 146 finans kurumuyla birlikte 43 milyar dolar harcadýnýz misket bombasý üreten bir fabrika için. Ekle binlerce bombayý, tanký, uçaðý, gemiyi, silahý hayret edeceksin ülkenin savaþa ve ordusuna yatýrdýðý paraya. Kaç paradýr bir savaþ uçaðý ya da tanký? Not al Barack, unutmamak için ve ekle ölüm ve yýkýma teþvik edilen hayal bile edilemez rakamlarý. Bir soru. Senin halkýn biliyor mu, dünyanýn çeþitli yerlerinde savaþa harcadýðýn parayý ve vergisinin nereye gittiðini? Yoruldum Barack, býktým artýk bu saygýsýz çýlgýnlýklarýnýzdan. Ama devam etmek gerekiyor baþka çare yok. Ülkenin cari açýðýný kapatabileceðin baþka tedbirler de var. Söz verilen tedbirler, söz verilip de alýnmayan tedbirler. Abu Garib, Irak ve Guantanamo'daki cezaevlerini kapatmak gibi. Bir tedbir daha: Ülkende 10 yýlý aþkýn süredir tutuklu bulunan 5 Kübalýyý serbest býrakarak, Küba üzerindeki ticari ablukayý kaldýrarak milyonlarca dolar gelir saðlayabilirsin. Söyle Barack, kaç paraya mal oluyor ülkene, Amerikan okullarýnda eðitilen iþkenceciler, katiller, gardiyanlar? Ülkeni etkileyen en büyük sorunlardan biri korku. Hem dýþ korku, hem de iç korku. Oluþturduðun güvenlik mekanizmalarý, demir can simidine sarýlmaktan öte bir þey deðil. Bu, korkuyu daha da derinleþtirir. Ülkenin 2011 yýlý askeri bütçesi 700 milyar dolar. Savaþlar, petroller, madenler, sular, ekonomik ve politik güç, bunlar milyonlarca insanýn hayatýný zorlaþtýrýp açlýða ve þiddete neden oluyor. Bugün Libya'daki savaþ petrol için, yarýn su için ve baþka gerekçeler, kim bilir? Ama biliyoruz ki, sen geleceði ipotek altýna alýp, kendi ülken dahil olmak üzere dünya halklarýnýn geleceðinin yýkýmýna sebep oluyorsun. Yaþadýðýmýz süreci aðlayarak geçiþtiremeyiz, yeniden umut inþa etmemiz gerekiyor. Sana önerilerim: Savaþ uçaklarýndan bir tanesinin deðerinde bir baðýþta bulun, göreceksin o parayla kaç tane hastane ve okul inþa edecekler halk için. Senin ordunun Irak'a, Libya'ya ve Afganistan'a attýðý bombalarýn parasýyla saðlýk merkezleri yapýp, orada milyonlarca çocuða yemek ve eðitim karþýlýðýnda gülücük ve gelecek için umut alabilirsin. Ölüm için harcanan milyarlarý topladýðýnda, daha neler yapabilirdin ülken ve insanlýk için? Ülkenin iç ve dýþ borcunu ödeyebilirsin.

8 Pazar 9 Ekim 2011 Pazar n Sezai Sarýoðlu ALTTAN ALMAYAN ALTAN'A Satranç masasýnda konuþulmak be Çetin Taþýn sür derler adama Sittin senedir sýrtýndaki o Sivri Ada'yý Hem Þah olmaktan evlâdýr mat Dememiþ miydin sen Fil Tarihinde Can Yücel Meclis deyince aklýma, "entelektüel zeka oyunu ve sanat yönü" olduðu varsayýlan satrancýn gelmesi rastlantý deðil, tersine egemenlerin satranç ve "hileli siyasi satranç!" tutkularýyla ilgili olabilir. Yavuz Sultan Selim'in satrancý sanat gördüðü, Þah Ýsmail'i satrançta yendiði, çeþitli satranç takýmlarýnýn olduðu, yenilmekten hoþlanmadýðý, bir yenilgiden sonra ölene kadar kahrýndan küpe taktýðý rivayettir! Fatih Sultan Mehmed geri kalýr mý? Rahmetli de satranç oynamayý pek severmiþ. Zamanýnda Seferihisarlý Ýsmail oðlu Þaban tarafýndan "Satranç name-i Kebir" adlý satranç kitabý yazýlmýþ. Atatürk'ün iyi bir satranç oyuncusu olduðu, þahsýna mahsus özel olarak yapýlmýþ satranç ile sadece kendisinin arkadaþlarýyla Atatürk Orman biz bize konuþursak- seçim sonrasýnda, taktik hamle hatalarý yaptýðýmýz, sözü ve sevinci biraz eksilttiðimiz, meclise dönüþü, Rizeli Komünist Yusuf Dede'nin "Bizim bahanelerimiz de güzelleþmiþ uþagum!"sitem cümlesini hak eder biçimde kurduðumuz da "iç" doðrudur. Satrancýn yaný sýra "meclis" ile "minyatür" arasýndaki iliþki de yeni okumalara kapý açýyor. "Meclis" kavramý, bir nesnenin küçük örneðini belirten "Minyatür" sözcüðü ile de iliþkili. Kanuni Sultan Süleyman döneminde tarihi olaylar bir tür resmi tarih olan "þehnâmelerle" yazýlýr ve resimlenirdi. Osmanlý'nýn minyatüre ne dediði, sorusuna ünlü ressam Cihat Burak "Belki meclis" olabilir, demiþ ve "Evliya Çelebi'de taþradaki bir valiye 'kýrk meclislik' bir albüm gönderilir" diye gerekçelendirmiþti. Meclisin "figürlerin istifi" olmasý hem bilgi hem de mecaz olarak önemli... Demem o ki, hapiste olanlar dahil, 40 meclislik olmasa da 36 meclislik kendi türünde "ilk" albümümüzün olmasý kýymetli. Satrancýn ilk kez MS 570 yýllarýnda Hindistan'da Brahman rahibince icat olduðu, rahibin þaha ders vermek Ýktidarlar, ezilenlerin temsilcilerinin, bilseler bilseler üç taþ dama bildiklerini, on altý taþ damaya ve satranca akýllarýnýn ermeyeceðini, erse bile birkaç hamlede mat olacaklarý varsayýmýndadýr. Ne var ki, hayatýn ayaðý öyle deðil: Tarih, iktidarlarýn ve düzenlerinin üç taþ ile de mat edildiðinin örnekleriyle dolu. Yeter ki halklar, hayatýn her alanýnda taþý gediðine oturtabilsin ve tarihin marangoz hatasý devletlerin camlarýný kýrabilsin, canlarýna okuyabilsin... Çiftliði'nde oynadýðý da malumumuz... Toplumsal dinamikler aþaðýdan, yatay ve dikey hamlelerle, tahakkümlerini resmi-sivil "piyonlarla" da sürdüren egemenlerin saltanatlarýný tehlikeye düþürünce, "veziri" gözden çýkarmalarý en eski huylarýdýr. Gerektiðinde þah ile kalenin yerlerini deðiþtirerek "rok yapmak", eski-yeni iktidarlarýn "oyun bilgisi" dahilinde. Devrimcileri, ezilen halklarý "mat etmek", hatta "çoban matý" yaparak keyiflenmek ise en eski taktikleridir. Ýktidarlar, ezilenlerin temsilcilerinin, bilseler bilseler üç taþ dama bildiklerini, on altý taþ damaya ve satranca akýllarýnýn ermeyeceðini, erse bile birkaç hamlede mat olacaklarý varsayýmýndadýr. Ne var ki, hayatýn ayaðý öyle deðil: Tarih, iktidarlarýn ve düzenlerinin üç taþ ile de mat edildiðinin örnekleriyle dolu. Yeter ki halklar, hayatýn her alanýnda taþý gediðine oturtabilsin ve tarihin marangoz hatasý devletlerin camlarýný kýrabilsin, canlarýna okuyabilsin... Egemenlerin seçimler öncesinde, sýrasýnda ve sonrasýnda, bizim mahallenin adaylarýna, destekleyen halklara "þah" çektikleri doðrudur. Mat olmadýðýmýz tersine, hayatýn kendisi deðil parçasý olan "parlamento oyununun" kurallarý içinde seçim sonuçlarýyla onlarý mat ettiðimiz "dýþ" doðrudur. Ne var ki, - istediði, þahýn "Dile benden ne dilersen!" dediði, rahibin "buðday"ýn yardým ve yataklýðýyla þaha yeni bir ders vermesi de meclis muhabbetine dahil... Hikâyenin sonuna iliþkin rivayetler ise muhtelif. Rahibin, ne kadar buðday aldýðý, tepesi atan þahýn boynunu vurup vurmadýðý, piþkinlik yapýp kýzýyla evlendirip evlendirmediði veya küçük bir "buðday azarý" ile durumu kurtarýp kurtarmadýðý bilinmiyor. Benim bildiðim; þah karþýsýnda rahipten, her ikisi karþýsýnda da buðdaydan yana olduðumuz ve Pablo Neruda'nýn "Buðdayýn Türküsü"nün de meclise dahil olduðudur: "Halkým ben, parmakla sayýlmayan Sesimde pýrýl pýrýl bir güç var Karanlýkta boy atmaya Sessizliði aþmaya yarayan Ölü, yiðit, gölge ve buz, ne varsa Tohuma dururlar yeniden Ve halk, topraða gömülü Tohuma durur bir yerde Buðday nasýl filizini sürer de Çýkarsa topraðýn üstüne Güzelim kýrmýzý elleriyle Sessizliði burgu gibi deler de Biz halkýz, yeniden doðarýz ölümlerde." Meclis satranç tahtasýnda ilk hamleyi buðday ile yapan bizim mahallenin çocuklarý için baþka ne diyebilirim ki? Buðday gele... (02/10/2011 Özgür Gündem)

9 Ekim 2011 Pazar Pazar 9 n Gülenay Bardakçý Ýlk gördüðümüzde küçük bir kýz çocuðunun þakacý bir aydýnlýk gibi dikiliþi vardý onda. Siyasetin çarpýttýðý, iktidarýn sakat ettiði hoyrat bir kalabalýðýn ortasýnda. Buraya nerelerden geldiðini bilmiyorduk henüz. Ona sunulan daracýk dünyanýn çeperlerini nasýl sebatla yontup kendini nasýl oldurduðundan haberimiz yoktu. Ama iþte karþýmýzda ne bize ne düþmanýmýza benzeyen genç bir kadýn duruyordu. Besbelli uzun yollardan gelmiþti. Uzun, yorucu yollarýn perdahý vardý ýþýltýsýnda. Yýldýrým Türker Leyla Zana 1961 yýlýnda doðdu. Bir yýl okula gitti, sonra okuldan alýndý. 14 yaþýnda babasýnýn teyze oðlu Mehdi Zana ile evlendirildi. Geleneklere göre evlenince baþýný örtmek zorundaydý ve örttü; ancak, sadece bir yýl dayanabildi. 15 yaþýnda baþýný açtý. Mehdi Zana, Diyarbakýr Belediye Baþkaný seçildi. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra tutuklandý. Leyla Zana cezaevlerine gide gele öðrendi Türkçe yi. Mehdi Zana nýn cezaevinde kaldýðý 14 yýl, Leyla Zana için bir eðitim süreci oldu. Okul yüzü görmeden ilkokul, ortaokul ve lise diplomalarýný aldý. 1991 de, Diyarbakýr milletvekili olarak TBMM ye girdi. 6 Kasým 1991 de yapýlan yemin töreninde, Türkçe baþladýðý yemini Kürtçe (Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm) Bu yemini Türk ve Kürt halklarýnýn kardeþliði adýna ediyorum cümlesiyle tamamlayýnca olanlar oldu. 3 Mart 1994 te, Orhan Doðan, Hatip Dicle, Ahmet Türk, Sýrrý Sakýk ve Mahmut Alýnak la beraber dokunulmazlýðý kaldýrýldý. 17 Mart 1994 te tutuklanarak cezaevine gönderildi. 15 yýl hapis cezasýna çarptýrýldý. Milletvekili seçildiðinde Nuriye Akman la yaptýðý bir söyleþide, Kendinizi Türk hissetmiyor musunuz? sorusuna þöyle cevap vermiþti: Hayýr, kesinlikle. Türkçe yi 1984 te cezaevi kapýlarýnda öðrendim. Ben sonuna kadar Kürt üm. Anam tek kelime Türkçe bilmiyor. Sen kendini Kürt olarak hissedemiyorsan, ben de Türk hissetmiyorum. Türk halkýna sýcak bakýyorum. Hepimiz insanýz. Ama bugün zor altýnda, cop altýnda olan bizleriz. Ayný söyleþide, dilimiz kültürümüz farklý ama bunlar yüzyýllardýr iç içe yaþamamýza engel olmamýþ diyen Akman a yanýtý þöyleydi: Ama nasýl bir yaþantý? Köle gibi, sefil, yok olmayla yüz yüze. 80 sonrasý yaþadýðým olaylar bana, neyim, kimim sorularýný sordurdu. Ben insaným ve insan gibi yaþamak istiyorum. Oysa bize hâlâ barbar, vahþi Kürt muamelesi yapýlýyor. Sürekli kafanýza cop yeseniz, elektrik tellerine baðlansanýz, ortalýk yerde çýrýlçýplak soyulsanýz, devamlý aþaðýlansanýz kendinizi nasýl hissederdiniz? 8 Haziran 2004 te serbest býrakýldýktan sonra da defalarca hakkýnda davalar açýldý. Gerekçe hep aynýydý Terör örgütünün propagandasýný yapmak veya Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adýna suç iþlemek 1 Ekim 2011 tarihinde, TBMM kürsüsünde, yine milletvekili olarak karþýmýzdaydý. BDP liler yemin ederken salonda hükümetten sadece üç bakan vardý, askerler salonu terk etmiþti. Meclis Baþkaný salondakileri, ikide birde Konuþacaksanýz kulise çýkýn diye uyarýyordu. Salonda pusuya yatmýþlýðýn sinsi havasý vardý ve bu ekrana da yansýyordu. Orada bulunanlar BDP li milletvekillerinin, özellikle Kürtlerin, en çok da Leyla Zana nýn açýk vermelerini bekliyorlardý. Oya Baydar þöyle yazýyordu: Leyla Zana nýn üstünde kýrmýzý-sarýyeþil renkleri arayanlar hayalkýrýklýðýna uðradýlar. O, halký adýna tuttuðu hepimizin bitmeyen yasýnýn rengini giymiþti. Kürtçe yemin ne zaman kimden gelecek diye kulak kesilenler umduklarýný duyamadýlar. Çünkü artýk Kürtçe yemine gerek yoktu, o yemin Doðu da çoktan edilmiþti. BDP zor yolu seçti; özveri ve cesaret isteyen yolu. Kendi insanlarý her gün onlarcasýyla, yüzlercesiyle tutuklanýrken; iktidarýyla, muhalefetiyle, medyasýyla ordusuyla bütün muktedirler Kürt siyasal hareketini meþruiyet dýþýna itmeye, silaha savaþa mahkum etmeye çalýþýrken Meclis e girme ve o yemini etme kararlýlýðý, baðýrlara barýþ taþý basýlmasýydý; uzlaþma ve çözüm için güç yolun seçilmesi demekti. Bu dönüþün kendisi zaten alkýþlanmayý hak ediyorken baþka anlamlar aramaya, hele Leyla Zana nýn bakýþlarýndan yola çýkarak Kürt meselesini sulandýrmaya, ya da, olmadýðý bir þeye indirgemeye kimsenin hakký yoktu. Kürt Sorunu nun çözülmesi sadece bu arýzalý yemine baðlý deðildi; Kürt Sorunu bu yeminden çok daha fazlasýydý. Oysa Ahmet Altan, Leyla Zana nýn bakýþýna takýlýp kalýyor ve þu yorumu yapýyordu: Yeminini okuyup da baþýný kaldýrýp Meclis e baktýðýnda gözlerinde beliren o hakarete uðramýþlýðýn kederi ve kendisine hakaret edenler için duyduðu küçümseme, bütün hikâyeyi anlatýyordu. Benim için Kürt meselesi Zana ýn o bir anlýk bakýþýnda gizli. O bir Kürt. Onu, Türklük hakkýnda yemin etmek zorunda býrakýyorlar. Ne silah, ne savaþ, ne müzakere, ne barýþ, Zana nýn baþýný yemin metninden kaldýrýrken gözlerinde görülen o aþaðýlayýcý keder deðiþmedikçe bu meseleyi çözemez. Beni bütün yaþadýðýmýz acýlar içinde Zana ýn o bir anlýk bakýþý kadar sarsan çok az sahne olmuþtur. Hiçbirþey bu kadar basit, bu kadar platonik deðildi. Kürt meselesi hiç deðildi. Leyla Zana daha da deðildi. Üstelik Ahmet Altan ýn genel yayýn yönetmeni olduðu Taraf gazetesi de nicedir Kürtlere karþý kýþkýrtýcý bir dil kullanýyor, Kürtleri barýþ istemeyen taraf ilan etmekten çekinmiyordu. Ahmet Altan Meclis in Zana yý ayakta alkýþlamasýný isterdim. Bir put gibi durdular. Utançlarýndan belki de derken de inandýrýcý deðildi; çünkü, kimsenin utandýðý falan yoktu. Zana nýn baþýný önündeki metinden kaldýrýrken gözlerine yerleþen ifadeyi gördüðünde Altan ýn neden içinden keþke yemin etmeselerdi diye geçirdiðinin dibini kaþýyýnca, Baþbakan çýkýyor karþýmýza. Muhtemelen, Erdoðan da ayný þeyi geçirmiþtir içinden. Kürtlerin o mecliste olmamalarý her halükarda daha iyiydi, þimdi ne olacaktý? Týpký Kavafis in Barbarlarý Beklerken þiirinde olduðu gibi Bütün itibarsýzlaþtýrma faaliyetlerine, aþaðýlamalara, davalara, tutuklamalara raðmen, bu onurun, bu direncin, bu sabrýn ve tahammülün karþýsýnda, keþke yemin etmeselerdi demek yerine, saygýyla eðilmek gerektiðini düþünenlerdenim ben Çünkü ben de baktým Leyla Zana nýn gözlerine; Ertuðrul Kürkçü nün, Sebahat Tuncel in, Aysel Tuðluk un, Sýrrý Süreyya nýn, Ahmet Türk ün gözlerine de baktým Ahmet Altan ýn gördüklerinden çok daha fazlasý vardý. Bu yüzden, Altan ýn Leyla Zana nýn gözleri öyle baktýðý sürece savaþ bitmez. Baþka hiçbir yere bakmayýn, sadece Zana nýn gözlerine bakýn, savaþ da, barýþ da orada saklý sözlerinde takýlýp kalmayýn derim ben Maazallah, Tayyip Erdoðanlarýn ve onlarýn borusunu öttürenlerin gözlerinde dolaþan tilkileri ýskalarsýnýz sonra Kýbrýs, baktý mý Leyla Zana nýn gözlerine; baktýysa ne gördü? Bu da baþka bir yazýya

10 Pazar 9 Ekim 2011 Pazar Olay yaratmak isteyen kolpa popçular gibiydi. Keþfedilmek istiyordu. Aslýnda keþfedileli epey olmuþtu ama bu sefer bir tek kiþi tarafýndan keþfedilmek istiyordu. Hedef belliydi ama arasýra hedef yerinde bulunmuyordu. Rahatsýz mýydý? Bilakis, mutluydu. Uðraþacak, dertlenecek, senaryo kuracak, kurduðu senaryoyu yaþayacak ve yenilecekti. Yenildiði için yenmiþ sayýlacaktý ama. Esas amacý zaten yenilmekti ve yenilmiþti. Kazanan oydu. Doya doya yenilgisini kutladý. Her yenilgide daha da zirveye sýçramýþ ve yeni yenilgilerin önünü açmýþtý. Bu onun zaferiydi. Deðiþimden korkuyorum derken, kendisi için devrim yaratýyordu aslýnda. Mutluluk bir seçimse, acý'nýn da bir seçim olduðunu ispatlamýþtý herkese. Þahane yeniliyordu. 'Uzun boylu, sarýþýn, güleç ' diye baþladý söze. Evet, bu özellikleri barýndýran bir sevgili istiyordu. Onun neyi eksikti? Hatta anlayýþlý olmalýydý, empati kurabilmeli, irili ufaklý sürprizler de yapabilmeliydi bu sevgili. Hepsi olmalýydý. Onu istiyordu. Ve ekledi; 'Çok çabuk çadýr kurabilsin' dedi. Sessiz kaldýk 6 saniye. Zaman durdu ve ikimiz de onun istediði sevgiliyi hayal etmeye çalýþtýk ama olmadý. Uzun boyluyu hayal etmek kolaydý, güleci de; ama yaklaþýk 25 tane olumlu özellik yanýnda çok çabuk çadýr kurabilme özelliði olanýný hayal edemedim. Doðrusu öyle bir insan var mý ondan da emin deðilim. Ah dostum ah!.. 'O kadar çok söyledi ki, yalanýna kendi bile inandý' var ya, iþte o aslýnda tam anlamýyla yanlýþ anlaþýlmýþ bir söz. Bugüne kadar hep hakký yendi, hep olumsuz anlamda kullanýldý. Ama o sözde esas anlatýlmak istenen, olmadýðýn bir þeyi çok söyle ki, günün birinde olasýn'dýr. Tam olarak öyle deðilse bile, ona yakýn bir anlamý var. Oturma odasýnda düðün salonu kývamýndaki ýþýklarý kapayýp, loþ ýþýkta oturursanýz sinirleriniz kesinlikle gevþiyor. Büyük gerginlik yaratýyor kocaman ýþýklar. Test edin, görün. Cep telefonunu pantolon kemerine yandan asan adam temiz deðilse, kim temiz bu dünyada? Potansiyel bir 'Varýný yoðunu evladýna vermeye hazýr baba modeli.' Pazarlýk yaptýðý için övünen insan da ne çekilmezdir. 'Babýcý' çýkarýp orasýna burasýna vurasým gelir. Hele bir de iki kuruþ için çýrpýnan insanlarla yaptýðý pazarlýklar yok mu? Tam dayaklýk. 'En büyük yalnýzlýk nedir?' diye sorsalar, önce uzaklara bakardým. Uzaklara bakmaktan etkilenen yabancý 'Ben cevabýmý aldým' diyerek mahcup bir þekilde uzaklaþýrdý. 80'lerin Türk filmlerinde olmadýðýmýza göre böyle bir þeyin olmasý mümkün deðil. Gelip de bir soran olmaz ama soran olursa, 'herkesin eðlendiði bir eðlence mekanýnda tek eðlenmeyen olmak en büyük yalnýzlýktýr' derim ve karþýdakinin aklýný alýrým. Aklýný alamazsam alana kadar uðraþýr, amacýma ulaþmak için kendimi paralarým. 'Dediysem yaparým' düþüncesi ne kadar hor görülürse görülsün, ne kadar ezilirse ezilsin; deðerinden bir þey kaybetmedi. Ondaki o gururu görmek istemeyenlerin ayýplarý çok büyük. Biraz geç kalktým. Evde 5-10 dakika oyalandýktan sonra arabaya bindim ve radyoyu açtým. Saat öðlen 12 oluyordu ve benim caným müzik dinlemek istemiyordu. Frekans frekans gezip deli radyocu aradým. Arayan bulur derler ya doðruymuþ. 'Bugün hepinizi rahatlatmaya karar verdim, hep birlikte kuytu bir köþe bulup yoga yapýyoruz. Þimdi derin bir nefes alýn' dedi sevimli bir sesle. Saat olmuþ 12, haným günü karþýlamaktan, bizi rahatlatmaktan söz ediyor. Yayýn günlerini ve saatlerini öðrendim. Eksiklerimi tamamlamaya devam. Müþterisiyle samimi olan mekan sahibi barmen'in aldýðý risk oldukça büyük. Vay be ne samimi adam deyip övgüler toplayacaksýn, müþterilerin seni arkadaþ bilip her hafta sana içmeye gelecek. Fakat en ufak bir hatanda seni yerle bir edip kötüleyecekler. Ýnsanoðlu bu, yapar. Büyük risk alýyorsunuz görmüþ geçirmiþ mekan sahipleri. O çok beðendiðin evi hemen alamayabilirsin, alabileceðin halde almamayý tercih ettiðin çok akýllý çok pahalý bir telefon da olabilir. Erteleyebilirsin, zamaný gelince diyebilirsin ya da almaktan vazgeçebilirsin. Ama sen sen ol, g-te oturan kot buldun mu sakýn kaçýrma. Paran yoksa borç al, dilen, kredi çek ama o kotu al. Çünkü senin k-çýna oturan kot evrende ya 3 tane vardýr ya 4 tane. Onlar da evrenin çeþitli noktalarýna gizlice daðýlmýþ durumdalar. Bulduðun yerde hemen almazsan, o kot yörünge deðiþtirip senden uzaklaþacaktýr. Bunu bil, öyle hareket et. 6-7 tane pazar eki verip sýkýcý olmayý baþarabilen gazeteler de var. Ýmkansýzý baþarýyorlar gibi bir þey. Tebrik etmeli, anýlarla gönüllerde yaþatmalý. Bülent Ersoy-Tarkan düeti dinlenmeli, dinlendikten sonra yorum yapýlmalý. Öyle de bir þey var. Bonzai'den içeri girmiþ, içerde tinerle kafayý bulmuþ. Ne bitmek bilmez 'Kafa bulma ihtiyacý'ymýþ caným kardeþim. Bulamýyor kafa kendisini. Zor iþ, zor. Ýpe sapa gelmez, eðimli vazolarýn kendi aralarýnda toplanýp insanlýða karþý güç birliði oluþturmalarýndan ölesiye korkuyorum. Bundan 9 sene öncesinin þeffaf uzun vazodaki 6-7 dalýn akýbetine uðramaktan korkuyorlar bence. Ve sýrf bu yüzden twitter üzerinden iletiþime geçip, bir eylem planý hazýrlayabilirler. Zira içindeki kumu ve dalý ile birlikte ortalýktan kaybolmuþ, yerle bir edilmiþ, intihar süsü bile verilme zahmetine girmeden öldürülmüþ onbinlerce vazonun durumu ortada. Bu eðimli, biçimsiz vazolar daha akýllý benden söylemesi. Dediydi dersiniz... n Halil Aða Esas amacý zaten yenilmekti ve yenilmiþti. Kazanan oydu. Doya doya yenilgisini kutladý. Her yenilgide daha da zirveye sýçramýþ ve yeni yenilgilerin önünü açmýþtý. Bu onun zaferiydi. Mutluluk bir seçimse, acý'nýn da bir seçim olduðunu ispatlamýþtý herkese. Þahane yeniliyordu.

9 Ekim 2011 Pazar Pazar 11... FÝLM... Anarþist Felsefe Sözlüðü "Bilinçli soyutluðu içinde tek bir hedefi vardýr ve dört noktada özetlenebilir: 1) Anarþi'ye baðlýlýðýný kararlý bir þekilde belirten bir hareketin olasý (ve paradoksal) teorik tutarlýlýðýnýn anlaþýlmasýný saðlamak; 2) Uzunca bir süre ortadan silindikten sonra yirminci yüzyýlýn ikinci yarýsýnda bu hareketin teorik canlanmasýnýn kökenleriyle nasýl bað kurduðunu göstermek; 3) Bu hareketin bakýþ açýsýndan, Spinoza, Leibniz, Stirner, Proudhon, Bakunin, Tarde, Nietzsche, Bergson, Foucault, Simondon, Deleuze gibi görünüþte oldukça farklý filozof ve teorisyenleri birleþtiren gizli yakýnlýklarý keþfettirmek; 4) Liberter pratik ve deneylere benzer bir dünya ve gerçeklik algýsýnýn, bunlarýn geliþimi için zorunlu olan ama kimi zaman da eksikliðini amansýzca hissettiren bir algýnýn gündeme getirilmesine katkýda bulunmak." (arka kapaktan) Anarþizm gerek ortaya çýktýðý dönemlerde; gerek 20'inci yüzyýlýn ortasýnda yaþadýðý 'altýn çaðýnda'; gerek günümüzdeki anti-kapitalist mücadeleler içerisinde her zaman için doðrudan eylemin ve özgürleþme talebinin en ciddi düþünsel ve pratik kanallarýndan biri olmuþtur. Her ne kadar toplumsal mücadeleler tarihi yazýlýrken komünizm veya sosyalizm aðýrlýklý olarak kendini hissettiriyorsa da, anarþizmin de geçmiþte ve günümüzde önemli tarihi eþiklerde rol oynadýðýný düþünürsek, bütünsel bir devrimci tarih okumasýný anarþizmi düþünsel ve pratik olarak dýþlayarak yapamayýz. Kuþkusuz Marksizm'in olduðu gibi anarþizmin de çeþitli renkleri vardýr. Tarihselliði içerisinde çeþitlenerek zenginleþen ama çeþitlenirken de damarlarýný kaybettiðinden söz edebiliriz. Örneðin bugün Uzak Asya menþeli Taocu anarþizmin yerinde yeller estiðini söyleyebiliriz. Fakat öte yandan özellikle Yunanistan gibi ülkelerde de anarþizmin anti-kapitalist mücadelede giderek yükselen bir popülaritesi ve meþruluðu olduðunu görüyoruz. Daniel Colson'un kaleme aldýðý "Anarþist Felsefe Sözlüðü" anarþizmin teorik-düþünsel köklerinin ve geliþiminin anlaþýlmasý için bir rehber kaynak iþlevi görüyor. Ali Þahin 2001 Almanya-Fransa yapýmý filmin yönetmeni Jean Pierre Jeunet. Ana karakter Amélie'yi oynayan Audrey Tautou mimikleri, hareketleri ve heyecanýyla filme bambaþka bir hava katýyor. Diðer oyuncular arasýnda Jamel Debbouze, Mathieu Kassovitz, Dominique Pinon, Spencer Tracy, Yolande Moreau, Joan Bennett bulunuyor. Filmin senaryosunu yönetmeniyle beraber Gauillaume Laurant yazdý. Yapýmcýlýðýný ise Jean Deschamps, Arne Meerkamp Van Embden, Jean-marc Deschamps, Helmut Breuer, Claudie Ossard üstlendi. Filmi seyrederken en fazla etkileneceðiniz öðelerden biri görüntüler, diðeri de filmin müziði. Görüntü Yönetmenliðini Bruno Delbonnel üstlenirken, filmin müziklerini de Yann Tiersen yapmýþ. Amélie Poulain, doktor olan babasý tarafýndan kalp hastalýðý olduðu gerekçesiyle, diðer çocuklardan uzak tutularak yetiþtirilen bir kýz çocuðudur. Annesinin de en az babasý kadar psikolojik sorunlarý vardý. Küçük yaþta annesi vefat eden Amélie babasýnýn sevgisiz tavýrlarý ve soðuk davranýþlarýyla baþ baþa kalýr. 22 yaþýndayken, Amélie için basit olan hayat, Prenses Diana'nýn öldüðü gün deðiþmeye baþlar. Evinde rastgele küçüklüðünü o evde geçirmiþ bir çocuðun sakladýðý hatýra kutusunu bulur. Hatýra kutusunu gizli bir kahraman gibi sahibine ulaþtýrdýðýnda onun yüzünde gördüðü mutluluk Amélie'ye büyük bir ilham verir. Amélie hayatlarý bir þekilde bir yerde duran insanlarýn mutsuzluðundan rahatsýz olduðundan, onlara yardým eder. Beyaz yalanlarýn kimseye zarar vermediðini görür ve etrafýndakilerin hayatlarýný renklendir. Kiþisel olarak Amélie en küçük detaylardan zevk almayý bilen biridir. Elini çekirdek çuvalýna daldýrmaktan, créme brule'nin üzerindeki þeker kabuðunu küçük bir kaþýkla deþmekten, taþ sektirmekten mutlu olur. Çoðumuzun aksine küçük detaylardan zevk almayý bilen Amélie bir 'Bar Tabac''ta çalýþarak para kazanýr. Büyürken bizim çocukluðumuzda maruz kaldýðýmýz popüler kültür baskýsýna hiçbir þekilde maruz kalmamýþ bir çocukluk yaþadýðýndan olsa gerek, küçük ayrýntýlardan kendine pay çýkarmayý çok iyi bilir. Etrafýndaki insanlara yardýmcý olmayý, dedektiflik oynamayý, zamaný gelince aþký, zamaný gelince nefreti en derin þekilde yaþamayý da öðrenir. Nefret ettiði kiþilerin hayatlarýný küçük ayrýntýlarla dar eden Amélie, sevdikleri için de tam aksine küçük detaylardan birer cennet yaratan kiþiliðe sahiptir. Filmden replikler: "Oysa siz bir sebze bile olamazsýnýz çünkü enginarýn bile kalbi var." "Hayat çok tuhaf. Çocukken zaman çok yavaþ geçer. Sonra bir de bakmýþsýn 50 yaþýna gelmiþsin ve çocukluðundan ne kaldýysa geriye bir kutuya sýðmýþtýr, tozlu bir kutuya." "Sensiz þu anki duygularým ancak geçmiþin kuru bir kabuðu olabilir." "Kemiklerin camdan deðil. Ama hayat seni de kýrabilir." "Hayat asla sahnelenemeyecek bir oyunun sonsuz tekrarýndan ibaret." "Doðru zaman gelince tereddüt etmeden çitin üzerinden atlamalýsýn." "Iþýklandýrmana dikkat et. Iþýðýn üzerinde her zaman karanlýk vardýr her zaman." "Parmak gökyüzünü gösterdiðinde sadece ahmaklar parmaða bakar." "Eðer kemiklerin camdan deðilse hayatýn kapýsýný çalabilirsin." Ýlter Yüksel... KÝTAP...

"..." Yaþamak, göz kenarýndaki çizgileri Ellerini, eðri serçe parmaðýný hatýrlamaktýr gürültünün en geniþ anlarýnda densiz yollar deli gibi düþerken önüme çizik içinde kalýrken dünyalaþan yüreðim solumaktýr günboyu yokluðunu karalar tükenip, mavilerin ýrzýna geçilirken renkli oyunbazlýklar, sahte yýldýzlarý doðururken bin hastir bile çeksem az bulanýrým her kahkahamda acýya yaþamak, sözcüklerinden senlik cümleler yapýp senin gibi sövmeyi becerebilmektir, gün gelip geçtiðin yollarý mayýnsavar gibi tarayýp izine deðil, senliliðe varmayý beklemektir þimdiydi, gelecekti demeden mesafenin kýsaldýðýný bilip hiçbir þey hem de hiçbir þey yapmadan yaðmurun geliþine sevinebilmektir n Fatma Akilhoca