Pınar Ecevitoğlu Ayhan Yalçınkaya Aleviler 'Artık Burada' Oturmuyor! Alevi Çalıştayları ve Sonrası dipnot yayınları
bir düşün kaç kişiyiz bildirilerde şimdilik kaç paralığız hele akşam olunca bunca sütsüzün kahrını çektik düşün ki gene de soluğumuz bir orman yangını sanılır oralarda buralarda ezildik gerçi ama horlanamadık bunu hatırlarsın mutlaka hatırlarsın bunu tut ki enver bırakır tehdidini ethem başlar Turgut Uyar, Büyük Saat, "Umuttur"dan
İÇİNDEKİLER GENİŞLETİLMİŞ YENİDEN BASKIYI SUNARKEN 11 I. KISIM ALEVİLER 'ARTIK BURADA' OTURMUYOR.. 15 Önsöz 17 Ön Rapor'dan Nihai Rapor'a Alevi Çalıştaylan 23 I. 'Diyalogla 'Müzakere' Beşiğinde Tıngır Mıngır 23 II. 'Seç Beni Seçeyim Seni!' 44 BİRİNCİ BÖLÜM ÇALIŞTAY RAPORU YA DA ZABIT TUTANAĞI 57 I. inkarın Yöntemi, Yöntemin Inkan 59 II. 'Müzakereyle (İtinayla) Düşman Yaranlır' 66 İKİNCİ BÖLÜM ALEVİLİĞİ ÇÖZÜMLEMEK: ALEVİLİĞİ "ÇÖZMEK" 79 I. Çöz de Al! 79 Kökleri Gökte, Dalları Yerde: "Çalıştay" Sorunu Değerlendiriyor 81 "Hasta Alevilere" Hekim Çalıştay 97 Hayattan Söyleme Sorun Kaçırma 105
II. Yerin "Bu Yer" Değildir 115 Haydi Aleviler "Savaşa"] 117 Hane mi İbadetten, İbadet mi Haneden, Talip mi Dededen, Dede mi Talipten? 129 "Madımak"ı Bırakın, "Başbağlar"a Bakini 147 III. 'Dinim, Diyanef im, Zorunlu Din Dersim Benim' 155 DİB: Kim Konuşuyor, Ne Konuşuyor? 157 ZDD: Kültürsüz Din, Dinsiz Kültüre Karşı 166 Çek Gözümden Sürmeyi: Söze Bile Gelemeyenler 176 SONUÇ 189 II. KISIM SONRASI ÖNCESİDİR 191 BİRİNCİ BÖLÜM ÇALIŞTAYLARDAN BUGÜNE ALEVİLERİN DÜNYASI... 193 I. Açılın Aleviler, Din-Diyanet Geliyor 195 Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kaldırılması Talebi 196 Zorunlu Din Derslerinin Kaldırılması Talebi 201 Cemevlerine İbadethane Statüsü Tanınması Talebi 210 Hacı Bektaş Dergahı'nın İadesi Talebi 218 E. Kayıtlı Firariler Ülkesinde Alfabetik Bir Anıt: Madımak Bilim ve Kültür Merkezi 221 İÜ. Gündelik Yaşamda Yaygın Hak İhlalleri 225 Zamane Çocukları Evleri İşaretliyor 226 Bırakın Cenazeyi, İftarda Buluşalım 228 Nefretin Politik Bereketi 232
İKİNCİ BÖLÜM DİN DİNDİRMEZ DİN'DİRİLİR 235 I. YGS'den "İrfan" Yoksunluğuna, Otizmden Ateizme: "Bir" Rezalet, "İki" İtiraf, "Üç" Sonuç ve Bir Tehdit 237 II. Sınav Sınav Üstüne 262 m. Ceddin Deden 274 IV. Neslin Baban 289 V. Bu Smavm Aslı Ne: Din-Mi-Dir-Din 303 SONUÇ 331 KAYNAKÇA 335
GENİŞLETİLMİŞ YENİDEN BASKIYI SUNARKEN Okurun dikkatine sunduğumuz bu metnin karmaşık gibi görünse de basit bir hikayesi var. Her ne kadar bu metni "genişletilmiş yeniden baskı" olarak adlandırsak da, aslında ulusal bir yayınevinde, kitap biçiminde ilk kez basılıyor. Bu bakımdan kolaylıkla birinci baskı olarak da ifade edilebilirdi. Ancak bu, elinizdeki kitabın yalnızca 1. Kısmı için doğru olacaktı. Çünkü kitap biçiminde olmasa da, bir rapor olarak yalnızca bu 1.Kısım daha önce basılmış ve kamuoyunun dikkatine sunulmuştu. Oysa bu kitap basılmış haliyle o raporun iki kat genişletilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu haliyle de ilgili rapor baskıdan tümüyle farklıdır. Bu kitabın 1. Kısmı'nı oluşturan ve kitaba da adını veren ifadeyle "Aleviler Arük burada Oturmuyor" başlığını taşıyan Alevi Çalıştayları Nihai Raporu Üstüne Bir Değerlendirme", 2011 yılında Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı'nın isteği üzerine, hükümetin raporuna karşı bir yanıt niteliğinde, yine bu kitabın yazarlan tarafından hazırlanmış ve adı geçen Vakıf tarafından da yayınlanmıştı. Rapor, HBVAKV'run isteğiyle hazırlandığı ve Vakıf, yazarların ortaya koyduğu görüşü üstlendiği için de biz de yazarlar olarak rapora adlanmızı koymayı gerekli görmedik. Zaten adı geçen rapor hazırlanırken Alevi Enstitü-
12 I Aleviler 'Artık Burada' Oturmuyor! sü'nün farklı çevreleriyle görüşmüş, Vakıf içinde oluşturulan komisyonla sürekli görüş alışverişinde bulunmuştuk. Sonunda bu kitapta yer alan 1. Kısım olan rapor ortaya çıkmışta. O günden bugüne, bizlerin izleyebildiği kadanyla, hükümetin raporuna karşı bu düzeyde verilmiş, bu kadar kapsamlı hiçbir yanıt ortaya çıkmadı. Artık başka bir görüşün ortaya çıkabileceğine ilişkin umudumuzun kalmadığını da söyleyelim. Bu süreçte hiçbir başka yanıt ortaya çıkmadı ama Alevi hareketinin çok çeşitli aktörleri ve Alevilik üzerine yazıp çizenler bu raporu adeta "tepe tepe" kullandı. Gerek biz, gerekse Vakıf zaten bunu istiyorduk. Bu nedenle de rapor olarak basılmış ve ücretsiz dağıtılmış, hatta bir word kopyası Alevi Enstitüsü web sitesinde paylaşıma açılmıştı. Ancak bizler bu kullanım amacını gözetirken asgari düzeyde bir nezaketi de bekliyorduk. Bu rapor HBVAKV tarafından hazırlatılmış ve üstlenilmişti; öyleyse kullanımı sırasmda öncelikle raporun ve sonra ilgili kurumun adı anılmalıydı. Bu hiç yapılmadı. Öyle oldu ki kullanımı itibariyle bakılırsa rapor vardı ama adı itibariyle bakılırsa yoktu; hem vardı, hem yoktu. Burada Alevi hareketinin içinde yer alan çeşitli aktörlerin bu tutumunu sorgulama gereği bile duymuyoruz. Türkiye gündeminin, çalıştaydan bugüne ağırlaşmasıyla ve bu ağırlığın en başta Alevilerin üstüne bir heyula gibi çökmesiyle, raporda yer alan görüşlerin genişletilmesi, yeni verilerle zenginleştirilmesi, daha da kapsayıcı bir perspektifin ortaya konulması gerekliliği acil hale geldi. Siyasal ve toplumsal pratik, AKP hükümetinin Alevi Çalıştayı Nihai Raporu'nda ortaya konan görüşleri bir yol haritası gibi izlediğini ve bir bir uygulamaya geçirdiğini gösterdi. Ama buna karşm, ne yazık ki kimse dönüp bu bağı kurma gereğini duymadı: Özcesi Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi ama Çarşamba unutulmuştu! Çarşamba unutulduğu ölçüde, bizim yazdığımız karşı rapor mahi-
Sunuş 13 yetindeki metin de dipdiri ortada durduğu halde, raftaki yerini almıştı. Siyasal gelişmelerin dayattığı acil gereksinimler karşısında raporu raftan indirmeye ve yeniden basarak bugünle bağını kurmaya, bu nedenle de genişletmeye ve zenginleştirmeye karar verdik. Bu karanınızı HBVAKV Genel Başkanı Sayın Ercan Geçmez'e ilettiğimizde bizden bu kez kendi adımızı kullanmamızı istedi: Sayın Geçmez'e göre, çeşitli aktörler kurumun adından ötürü raporu ya görmezden geliyor ya da kullanıp çiğniyordu. Oysa rapor çok önceden bazı saptamalara yer vermiş ve bazı gelişmeleri haber veriyordu. Değerinin bilinmesi için kurum olarak aradan çekilmelerinin daha yerinde olacağını belirtti. İşte böylece bu yeni, geliştirilmiş ve genişletilmiş baskıda kendi adlanmızı kullanmaya karar verdik. Ancak yine de raporun ilk baskısındaki özgünlüğünü, önsözü dahil, hiç bozmamaya, ona müdahale etmemeye de karar verdik. Raporun ilk basılan halini 1. Kısım olarak olduğu gibi bu kitaba aldık. Yeni yazdığımız kısımlan ise bu kitapta 2. Kısım olarak tasnif ettik. Görüleceği gibi, yeni yazılan 2. Kısım, 1. Kısım'dan daha hacimlidir. 2. Kışımı yazarken de 1. Kısım'a olabildiğince sadık kalmaya, metni tümüyle akademik bir metne dönüştürmemeye, siyasal diline çok fazla müdahale etmemeye ve mümkün olduğunca aynı dili tutturmaya çalıştık. Bu bakımdan bu metin hala politik bir metindir. Aynı şekilde, kitabın adını ve kapak resmini de gündemle çok yakın ilişkisi nedeniyle değiştirmemeye karar verdik. Elinizdeki metnin kısa hikayesi budur. Bu kitap ortaya çıkarken, ilkinde olduğu gibi, birçok kişiden yardım aldık. İlki bir rapor olduğu ve gerçek kişilere yer verilmediği için teşekkür edemediğimiz isimlere ve bu baskı için de yardımını esirgemeyenlere burada teşekkür etmek isteriz. En başta Alevi Enstitüsü'nün akademisyenlerinden Dr. Ali Murat irat'a, Doç. Dr. Bedriye Poyraz'a teşekkür borçluyuz.
14 Aleviler 'Artık Burada' Oturmuyor! Aynı şekilde ilgili dönemde görev yapan Vakıf komisyon üyelerine, başta Dr. Tuncer Baş ve Sadık Özsoy olmak üzere bir teşekkür borcumuz var. Bu baptan en büyük teşekkür borcumuz ise elbette 1. Kısım'la ilgili Vakıf adına tüm haklarından vazgeçerek metni kendi adımıza basmamıza olanak tanıyan HBVAKV Genel Başkam Saym Ercan Geçmez'edir. ihmal etmememiz gereken bir diğer teşekkür borcumuz ise Ankara Canlar Tiyatrosu'nadır. Çünkü gerek ilk baskıda ve gerekse bu kitapta, kapak için kullanılan görsel materyal, onların hoşgörüsüyle, kendilerinin bir oyun afişinden alınmıştır. Aynca özellikle bu baskı için hiçbir karşılık beklemeden "asistanlığımızı" üstlenen Halil Karaçalı'ya ve çeşitli dokümanlarla bizi zenginleştiren Tunceli Milletvekili Saym Hüseyin Aygün'e teşekkür borçluyuz. Son olarak, bu sözler yazılırken, daha bu metinden haberi bile olmayan ama varlığıyla her zaman bizi kendisinden bir adım ileri çıkmaya zorlayan, bu metinde alttan alta bizimle yolculuk eden ve bize güç veren hocamız Prof. Dr. Ümit Hassan'a ödenmez bir teşekkür borcumuz olduğunu itiraf etmeliyiz. Pınar Ecevitoğlu Ayhan Yalçınkaya Ankara, 28 Nisan 2013