SANAYİLEŞME ve GETtKMKLERI Artık Türkiye'de kalkınmak için sanayi kesimine mi, tarım kesimine mi öncelik verilmeli tartışmaları geride 'kaldı.' Nasıl sanayileşmek gerektiği tartışılıyor. Tartışmanın da ötesinde, Türkiye giderek bir tarım ülkesi olmaktan uzaklaşıyor. Birinci Beş Yıllık Plan döneminde, Tarımdaki büyüme hızı %ı 3,2 iken, sanayideki büyüme hızı 0,7 oldu. Aynı şekilde ikinci plan döneminde tanm 3,1, sanayi 7.6 oranında büyüdü, Görülüyorki sanayi kesimindeki büyüme hm tarım kesimindeki büyüme hmm geride bırakmış durumda. Öte yandan sanayi kesiminin Gayri Safi Yurt îçi Hasıla içindeki payı giderek tarım kesimine yaklaşıyor. Bu pay (1968 faktör fiatlarıyla) 1983 yılında % 15.6, 1967 yılında :% 19.0 oldu. Tarım kesiminin ki ise 1963 yılında % 38.1, iken 1967 yılında % 32,5 J e düştü. Tablo (1) bugünkü durumu göz- 1er önüne seriyor. Artık sanayinin G.S.Y.Î.K içindeki payı!% 22,6, tarım kesiminin ki ise % 28.1 dir. Bütün bunlar önemli şeyler. Fakat tek başlanna fazla bir anlam taşımıyorlar. Sanayileşme olgusunun derinine inmek gerekiyor. Bir başka deyişle varolan sanayinin yapısını incelenmesi büyük bir önem taşıyor. Bu yapıyı inceleyerek sanayi kesimindeki bugünkü büyümenin gerçek bir sanayileşme olup olmadığım anlayabiliriz. Bu gelişmenin neler pahasına olduğunu, varolan potansiyel karşısında«ki durumunu öğrenebiliriz. DIŞA BAGWELMim Türkiye emperyalizmin ilişkiler afi içerisinde olan bir ülkedir* Emperyalizme ekonomik, sosyal, askeri ve en son tahlilde siyasal bakımdan bağımlıyız. Sanayimiz bu bağımlılığın dışında değildir, Tam tersine dışa bağımlılık sanayi kesiminde yıllardır kendini iyiden iyiye hissettirmektedir. Yıllardır emperyalistler yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı alabildiğine sömürmektedirler. 3
Bağımlılık siyasal tercihlerin sonucudur. Bu siyasal tercih yıllar Önce yabancı sermayeye kapılarımızı alabildiğine açılmasına, onun «teşvik» edilmesine yol açmıştır. Kendi güçleriyle ig pazarı yeterince geliştirip, kullanamayan sermaye çevrelerinin yabancılarla ortaklaşa ig pazarı sömürmek işlerine geliyordu. Aynı şekilde Türkiye'deki ucuz işgücünden yararlanarak gümrük duvarlarının ötesin«de bir montaj sanayii yaratmakta emperyalist çevrelerin işlerine geliyordu* Bugün Türkiye sanayii, sermaye, sanayide kullanılan makina * teçhizat» teknoloji hammadde ve diğer girdiler bakımından dışa bağımlıdır. Tablo 2 yabancı sermayenin geşitli sektörlerdeki dağılımını göstermektedir, Görülmektedir kî yabancı sermayenin en yoğun olduğu alan imalat sanayidir, Onu hizmetler sektörü izlemektedir* Yabancı sermayenin % 8S'ü imalat sanayiine, \%\ 15.4'ü hizmetler sektörüne gelmiştir. Hizmetler sektörünün ikinci sırayı almasının en büyük nedeni, özellikle son zamanlarda fazlalaşan turizm yatırımlarıdır. Gene aynı tablodan imalat sanayiinde, yabancı sermayeli 9S şirketin, yabancı sermaye paylarının ortalama %" 4O olduğunu Miyoruz. Bu oranm %; 50'nin altında olması bası çevreleri iyimserliğe sürüklemektedir. Bu çevreler bunu yabancı sermayenin etkin ola«maması biçiminde yorumlamaktadırlar. Oysa, bugün çokuluslu bir şirket» birçok yolla, sermayesinin fo 10» 15'ine ortak olduğu bir yatırımı denetimi altında tutabilmektedir. Kaldı ki, yabancı sermaye ile ortak yatırıma giden yerli tekeller sermayenin de çıkar birliği içinde oldukları agıkür. Öte yandan yabancı sermayeye bağımlılık, yukarıda belirtildiği gibi, yalnızca sermaye yönünden de değildir. Yabancı sermayenin ülkeler arasındaki dağılımına bakılınca ABD'- nin % 17 ile en Ön sırayı almakta olduğu görülür, ABD bu alandaki birinciliğini bir dönem Federal Almanya'ya kaptırmıştı. 1972-74 arasında payları j% 71,6 olan kapitalist Avrupa ülkeleri bugün Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin % 68,6'sma sahiptirler. Yabancı sermayeli şirketler, sayıca azlıklarına karşm, imalat sanayiinin büyük bir bölümünü dolaysız bir biçimde denetleyebilmektedirler. Tablo 3 ve aşağıdaki tablo yabancı sermayenin en gok rağbet ettiği alanları ve bu alanlardaki etkinliğini göstermek konusunda bize yardımcı olacaktır* 5
6
TABLO : A 6224 SAYILI KANUNDAN YAEAELANÂJN YABANCI SERMA- YENİN SBKTÖREL DAĞILIMI (:%) Sektörler 1973 Kimya Sanayii 17,9 Taşıt araçları imal ve yapım 17,7 Elektrik Makina ve Gereçleri 13,8 Makina İmalat 13,8 Lastik Sanayii 12 f 0 Gıda Sanayii 6,6 Kâğıt Sanayii 2,8 Cam Sanayii 2,7 Çimento ve Çimentodan gereçler 2,6 Madeni Eşya Sanayii 2,6 Dokuma ve Giyim Eşyası Sanayii 1,0 Tarım Alet ve Makinalan 1,6 Demir - Çelik ve Demirden ba#ka metaller Sanayii 1,3 îğki Sanayii 1,2 Tütün Sanayii 0,1 Ambalaj Sanayii 0,07 Yapı Malzemeleri 0,03 Kaynak : TÜS1AD Raporu, s. 139 Yabancı sermayenin tüketim mallan üretime yöneldiği yukarıdaki tablodan hemen anlaşılmaktadır. Bu konuya ilerde tekrar değine^ ceğm Tablo 3 emperyalist tekellerin ortak oldukları şirketlerin istihdam ve ciro içindeki paylarını vermektedir. Yabancı sermayeli şirketlerin toplam ciro içinde en yüksek paya sahip oldukları sektörün lastik sanayi olduğu anlatılmaktadır. Bu alandaki istihdam oranı da Öteki alanlardakilerin üzerindedir. Onu ana kimya ve taşıt araçları sanayii Memektedîr, Yabancı sermaye etkinliğini Özel kesimde çok daha fazla arttırmaktadır. Ana kimya sanayiini ele alalım. Tablo 3 yabancı sermayeli şirketlerin, bu sektömeki, toplam ciro içindeki paylarının % 46,1 7
T A B L O : A Sektörler Kimya Sanayii m 179 Taşıt araçları imal ve yapım "' Elektrik Makİna ve Gereçleri J'l Makina îmalat ' Lastik Sanayii 13' 8 Gıda Sanayii ^' y 6 Kâğıt Sanayii ' 6 Cam Sanayii 2' 8 2 7 Çimento ve Çimentodan geregler ' 2 6 Madeni JBşya Sanayii Dokuma ve Giyim Eşyası Sanayii X Parmi Alet ve Maİdnaiarı îömir - Çelik ve Demirden başka metaller Sanayii i'* >ö?ki Sanayii ^itün Sanayii ' nbalaj Sanayii n pı Malzemeleri no? raak : TÜSÎAD' Raporu, s. 139 ana sermayenin tüketim malları üretime yöneldi«yukarıdaki t f? a^^adır. Bu konuya /erde tetaf d^it Tablo 3 emperyalist tekellerin ortak oldukları şirketlerin fc. m ve ciro ıgmdeki paylarını vermektedir. Yabancı sermayeli lenn toplam ciro iğinde en yüksek paya sahip oldukto^ï iasük sanayi olduğu anlasıimaktadm Bu alandaki Mhdim ia otekı alanlardaküerin feerindedir. Onu ana kimya ve ta^ ı sanayii izlemektedir. ^sermaye etkinliğini özel kesimde çok daha fasla arttırmak- 7
nünden değildir. Yabancı tekeller Türkiye'deki ortaklarına maki«na - teçhizat sağlamaktadırlar. Sanayiin montajcı yapısı gereğince, difardan gelen birçok parçalar ile Türkiye'de imal edilen parçalar Türkiye'deki atölyelerde monte edilmektedir. Bu dışa bağımlı monte edilmektedir. Bu dışa bağımlı montajcılığın bir sonucu olarak, dışarıdaki ana şirketten çeşitli nedenlerle gelmeyen, yada gelemeyen parçalar Türkiye'de üretimin durmasına yol açmaktadır, Esasen montajcılıkta sık sık karşılaşılan bu durum, montajcılığımmn dışa bağımlı yapısı nedeniyle, yabancı sermayenin bir başka denetim türüne neden olmaktadır. Hammadde, yarı - mamul maddeler ve makina teçhizat bakımından yabancı sermayeye bağımlılık» sanayicilerimizin aym zamanda en büyük ithalatçılarımız olmasına yol açıyor. Sanayi ithalat yapmadan yaıayamamaktadır. Öz sermayeleri 5 milyon ile 50 milyon TL. arasında değişen 904 ithalatçının 619'unun sanayiciler olduğu bilinmektedir, öte yandan Tablo 4 ile Tablo 5'den yabancı sermayeli şirketlerde üretim giderlerine göre ithalatın j% 38, üretim değerine göre ihracatın ise ancak binde 5 olduğunu izleyebiliriz. 1975 yılında 10 aylık dönemde yabancı sermayeli şirketlerin ithalatı 1974'ün ay» m dönemine oranla % 868 artmıştır. Bu, aynı zamanda dışa bağımlılığımızın da arttığını ifade eden bir göstergedir. Bütün bunlara bir de teknoloji bakımından bağımlılığı eklemek ge«rekiyor. Yabancı sermaye kendi teknolojimizi.geliştirmemizi, engellediği gibi ülkemize ilkel bir teknoloji getirmektedir. Teknoloji transferi planlı, düzenli ve ileri düzeyde olamamaktadır. Yerli teknik elemanların yaratıcı yeteneklerini geli tirmelerine engel olan, sanayinin bugünkü yapısından ba ka birşey değildir. Patent, royalty, lisans antlaşmaları v.b. ile yabancılara ödediğimiz bunca para Türkiye'ye kalıcı ve ileri bir teknoloji getirmemektedir. Tam tersine teknoloji alanında da yabancılara olan bağımlılığımız günden güne artmaktadır. SmiKI^M mmlêltâm TÜKETİM Türkiye sanayiinde Öncelik ağır sanayii, üretim araçları üretimine verilmemi tir* Tersin imalat sanayimde ağırlıklı olan kesim tüketim mallan üretimidir* Sanayimizin çarpık bir biçimde gelişmesinin göstergelerinden biri de budur. Dışa bağımlı kapitalist yoldan sanayile menin mantığı açısından bu durum son derece doğaldır. Tablo A imalat sanayiinde yabancı sermayenin en yoğun olduğu kesimin kimya sanayii olduğunu gösteriyor. Onu sırasıyla taşıt araç» 10