Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s

Benzer belgeler
ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN /4508.

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

PROGRAM OTURUMLAR. 09:00-09:20 Hat, Tezhip, Ebru Sergisi 09:20-09:40 Açılış Konuşmaları 09:40-10:00 Müzik Dinletisi

Müşterek Şiirler Divanı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Edebiyat Fakültesi Y.Lisans - - -

AHMEDÎ ve DÂSİTÂN-İ TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ ÂL-İ OSMAN

PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI VE BĠBLĠYOGRAFYASI Sevda ÖNAL

YRD. DOÇ. DR. E-posta: Adres: Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009 Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.)

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Birinci İtiraz: Cevap:

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

NER TERİMİNDEN HAREKETLE TÜRK MİTOLOJİK DEĞERLERİNİN SÜNNET TÖRENLERİNE ETKİSİ THE EFFECT OF TURKISH MYTHOLOGICAL VALUES TO

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele

Doç. Dr. Mustafa Alkan

İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ŞEKİL VE TÜR BİLGİSİ ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA ŞEKİL BİLGİSİ

II. TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRENCİ SEMPOZYUMU SEMPOZYUM PROGRAMI. 22 Mayıs 2014 PERŞEMBE. 09:30-10:00 Açılış ve Protokol Konuşmaları

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

TILSIMLI GÖMLEKLER VE TAKILAR

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

Doç. Dr. KAPLAN ÜSTÜNER İN ÖZGEÇMİŞİ VE YAYIN LİSTESİ

TANZİMAT DÖNEMİNDE KULLANILAN GRAMER TERİMLERİ

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

S A I15 NUMBER Y I L08

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

Harun Tolasa nın Osmanlı Edebiyatı Araştırmalarına Yaptığı Katkılar Üzerine *

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

BAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s

Yıl Sonra. Yahya Kemal ULUSLARARASI NURETTİN TOPÇU KÜLTÜR MERKEZİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

DÜZENLEYEN KURULUŞLAR DİYARBAKIR VALİLİĞİ DİCLE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI ONUR KURULU

İstanbul Üniversitesi. İstanbul Üniversitesi. Marmara Üniversitesi. Yrd. Doç. Yeni Türk Dili Bartın Üniversitesi 2011

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ BAHAR DÖNEMİ BÜTÜNLEŞİK DOKTORA DERS PROGRAMI DERS DERS DERS DERS. Karahanlıca I.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

OSMANLI ARAŞTIRMALARI

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İÇİNDEKİLER. Özkan CİĞA DİYÂRBEKİRLİ MEHMED SAÎD PAŞA NIN BİBLİYOGRAFYASI, ss.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÖNETİM KURULU KARARLARI

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI SEMPOZYUMU

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

TENKİT VE TEORİ KONUSUNDA BOŞLUĞU DOLDURAN KILAVUZ BİR ESER: ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA TENKİT VE TEORİ

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

(Dış Kapak Örneği) T.C. ÖMER HALİSDEMİR ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ ve EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ TEZ ADI BİTİRME TEZİ

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Mantıkî ve Bir Hezliyyesi. Tâhirü l-mevlevî (Olgun) [Metin-Şerh] Hazırlayan Abdulmuttalip İpek

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

T.C. IĞDIR ÜNİVERSİTESİ Akademik Teşvik Düzenleme, Denetleme ve İtiraz Komisyonu

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Transkript:

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 24.10.2017 20.11.2017 Arş. Gör. Gökçehan Aysel YILMAZ Karadeniz Teknik Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü gokcehanagaoglu@gmail.com ŞEYHÎ VE AHMED PAŞA NIN KEREM REDİFLİ KASİDELE- RİNDE ÖVGÜ BİÇİMLERİ 15. yüzyıl şairlerinden Şeyhî nin Germiyanoğlu Yakup Bey e yazdığı 22 beyitlik kerem redifli kasidesine pek çok nazire yazılmıştır. Bu nazirelerin en bilineni, çağdaşı şairlerden Ahmed Paşa nın dönemin vezirlerinden Mahmud Paşa ya yazdığı kasidedir. Bu kasidelerde, Şeyhî medhiyeye 16 beyit, Ahmed Paşa ise 38 beyit ayırmıştır. Çalışmamızda Şeyhî ve Ahmed Paşa nın kerem redifli kasidelerinde, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın siyasi güçleri, cömert ve bağışlayıcı karakterleri etrafında şekillendirdikleri övgü biçimleri konu edinilecektir. Şairlerin, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın cömertlikleri etrafında şekillendirdikleri övgü unsurlarını oluşturmak için ortak kullandıkları kelime ve ifadeler Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler başlığı altında incelenecektir. Kerem redifli kasidelerde siyasi güç ve cömertliği, dini ve mitolojik kavramlarla/kişilerle ilişkilendirilerek yapılan övgüler ise Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Dinî ve Mitolojik Kavramlarla/Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler başlığı altında incelenecektir. Anahtar kelimeler: Şeyhî, Ahmed Paşa, Kerem kasidesi, Nazire, Övgü

ENCOMIA WORDINGS IN EULOGIES ON KEREM OF ŞEYHÎ AND AHMED PAŞA There has been written many nazire poems to 15th century s poet Şeyhî s eulogy (which is written in 22 couplets and rhymed in kerem ) for Germiyanoğlu Yakup Bey. Most popular poem of these nazires has been belonged to Ahmed Paşa, who is 15th century s poet like Şeyhî. Ahmed Paşa s poem has been written for Mahmud Paşa, who is vizier in 15th century. In these eulogies; Şeyhî has 16 couplets for encomia, Ahmed Paşa has 38 couplets for it.in this work there will be studied to encomia wordings for Germiyanoğlu Yakup Bey and Mahmud Paşa s political power, generosity and bestower characters in Şeyhî and Ahmed Paşa s kerem eulogies. Poets encomia wordings about theme generosity are will be analyzed in chapter Şeyhî and Ahmed Paşa s Encomias About Generosity. Encomias in these poems about theme political power and generosity are will be analyzed in chapter Şeyhî and Ahmed Paşa s Encomias Which Is Referenced To Religious and Mythologic Concepts/ Persons. Keywords: Şeyhî, Ahmed Paşa, eulogies on kerem, nazire, encomia Nazîre, Bir şairin manzum bir eserine başka bir şair tarafından aynı vezin ve kafiyede yazılan şiir (Köksal, 2006: 456) olarak tanımlanmaktadır 1. Nazire yazmaya tanzir, nazire yazılan şiire de zemin şiir adı verilir (Mermer-Koç Keskin, 2005: 83). 479 Klasik Türk Edebiyatında nazîre, her dönemde şairler tarafından sıkça tercih edilmiş, nazire mecmuaları tertip edilmiştir. İlk nazire mecmuası, Ömer b.mezîd in Mecmû atü nnezâ ir i olup 15.yüzyılda derlenmiştir. 16.yüzyılda ise Eğridirli Hacı Kemal tarafından Câmi u n-nezâ ir; Edirneli Nazmî tarafından Mecma u n-nezâ ir, Kânûnî Sultan Süleyman ın bendelerinden Pervâne Bey tarafından Pervâne Bey Mecmuası derlenmiştir. 17.yüzyılda Budinli Hisâlî nin Metâli u n-nezâ ir ise derleyeni belli son nazire mecmuasıdır. Ayrıca, Ahdî Tezkîresinde sözü edilen ancak metni bulunamayan İstanbullu Sabrî ye ait bir nazire mecmuası daha bulunmaktadır. 2 Klasik Türk Edebiyatında nazirenin yaygın bir şekilde kullanılmasının sebebini Mustafa İsen, bu geleneğin bu ölçüde yaygın olmasının temelinde bizzat dîvân şiirinin konuca fazla değişkenlik göstermeyen özellikleri yatar. Şâirler şiire konu bakımından yenilikler getiremeyince aynı konuyu daha güzel işleyebilmenin yolunu aramışlar, bunun sonucu olarak da bir kuyumcu titizliğiyle işlenmiş, her kelimesi üzerinde ayrı ayrı durulmuş, manaca dolgun, fazlalıklardan arınmış şiirler ortaya çıkmıştır yönünde açıklamıştır (İsen, 1981: 24). Cemal Kurnaz, nazirenin işlevini herkes tarafından beğenilen bir şiiri model alarak, ondan daha güzel ve özgün bir şiir ortaya koymak olarak açıklamış (2007: 1) ; M. Fatih Köksal, şairlerin nazire yazmayı tercih etmelerinin sebebinin temelinde bir özenme ve öykünme yattığını söylemiştir 1 Nazirenin, sözlüklerde ve kimi araştırmacıların çalışmalarında tanımları birbirine yakın bir mahiyet taşımaktadır. Ayrıntılı bilgi için bk. Turan Karataş, Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Perşembe Kitaplığı, s.312, 2004. 2 Derleyeni bilinen nazire mecmualarının yanı sıra derleyeni bilinmeyen örnekler hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Mehmet Fatih Köksal, Sana Benzer Bir Güzel Olamaz, Divan Şiirinde Nazire, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 73-76, 2006.

(2006: 49). Hasan Kaplan ise, şairlerin şiir üzerine alıştırma yapmak, şiir sanatının inceliklerine vakıf olmak bazen de kendi şairliğini göstermek için nazire yazdıklarını belirtmiştir (2017: 41). Klasik Türk Edebiyatında kerem redifiyle yazılan ilk kaside, 15.yüzyıl şairlerinden Şeyhî ye aittir (Irkılata, 2007: 74). Aruzun Fe ilâtün/ Fe ilâtün/ Fe ilâtün/ Fe ilün ölçüsüyle yazılan 22 beyitlik bu kaside, Germiyanoğlu Yakub Bey e 3 sunulmuştur. Şeyhî nin kerem redifli kasidesine 15., 16. ve 18. yüzyıllarda 11 farklı şair tarafından nazire yazılmıştır. Bu nazirelerin ilki, Şeyhî nin çağdaşı şairlerden Ahmed Paşa ya aittir. 15.yüzyılın kerem redifini kullanarak kaside yazan diğer şairleri, Resmî, Mehdî, Cem Sultan, Ahmed-i Rıdvân, Behiştî Ahmed Sinan ve Necâtî Bey olmuş; 16.yüzyılda ise bu redif Hayâlî, Gelibolulu Âli, Aşkî-i Üsküdârî tarafından kullanılmıştır. 18.yüzyılda ise Yüsrî nin kerem redifli bir kasidesi bulunmaktadır 4. Mehmet Irkılata, Ahmed Paşa, Cem Sultan, Behiştî Ahmed Sinan, Necâtî Bey, Gelibolulu Âli ve Hayâlî ye ait adı geçen kasideleri mukayeseli bir biçimde incelemiş ve Şeyhî ye ait olan Kerem Kasidesi ile diğer şairlere ait olan kerem kasideleri arasında şekil ve muhteva yönünden ortak yanlar bulunmaktadır. Bu ortaklıklar, daha sonraki şairlere ait olan kerem kasidelerinden Ahmed Paşa nınkilerin Şeyhî ninkine, ötekilerin ise Ahmed Paşa nınkilere nazire olarak yazıldığına işaret etmektedir yönünde bir sonuca varmıştır (2007:1). Bu sebeple çalışmamızda Şeyhî nin kerem redifli kasidesi ile Ahmed Paşa nın kasidesi övgü biçimlerini kıyaslamak için tercih edilmiştir. Kerem sözlüklerde, 1-asâlet, asillik, soyluluk; 2-cömertlik, elaçıklığı, lûtuf, bağış, bahşiş (Devellioğlu, 2004: 509), 1-asâlet ve asâletin şerâit ve mukteziyyâtından olan âlî-cenâblık cömertlik; 2-lutuf, merhamet, ihsan, inâyet (Şemseddin Sami, 2001: 1159) olarak tanımlanmaktadır. Şeyhî, şahsi tabipliğini de yaptığı, Germiyanoğlu Yakup Bey e onun cömertliğini överek kerem redifli kasidesini sunmuştur 5 ; Ahmed Paşa ise yazdığı kasideyle dönemin vezirlerden Mahmud Paşa dan 6 maddi yardım talep ettiği; manzumenin 34.beyitinde belirtilmiştir. 480 3 Germiyanoğlu Yâkub Bey (II), 1387 de babasının vefatının ardından tahta geçmiştir. Fetret döneminin ilk yıllarında Osmanlı ya karşı bir tutum göstermiş; I. Mehmed (Çelebi) nin saltanat yıllarında ise Osmanlı himayesine girmiştir. 1428 yılında Edirne de Sultan II. Murâd ın huzuruna çıkmış; ölümünden sonra Germiyanoğulları nı vasiyet olarak bırakmıştır. II. Yâkub Bey in yaptırdığı vakfiyyesi, Germiyanoğulları nın kültür hayatında önemli bir yere sahip olmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Çetin Varlık, Germiyanoğulları, TDV İslam Ansiklopedisi, C.14, s. 33-35, 1996. 4 Ayrıntılı bilgi için bk. Zehra Göre Kerem Kasidelerine Dair, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı, Sayı 39, s.919-957, 2009. 5 Faruk Kadri Timurtaş, Germiyanoğlu Yakup Bey in şiirden fazlaca anlamadığını, hatta Gelibolulu Alî nin Künhü l- Ahbâr ında anlatılan bir hadiseye göre Şeyhî nin kaside ve gazellerini dinlerken sıkıldığını belirtmiştir. Bununla beraber, yani şiirden anlamadığını kabul etsek bile, Yakup Bey in kendi hususi tabibi ve nedimi olan Şeyhî yi lûtf ve ihsanından mahrum bıraktığını ileri sürmek doğru olmaz sanıyoruz. (1997: 115). Zehra Göre, Germiyanoğlu Yakup Bey in Şeyhî ye cömert davrandığını düşünmekte; bu sebeple kasideden alınan, Şükr kıl fakrunile itme şikayet Şeyhî Derdüne şâh-ı kerîm eyleye dermân-ı kerem (19. beyit) beytini, fakirliğinden dem vuran şairin mağduriyeti olarak değil, kerem tartısını eline aldığında iki cihanın nimeti onun himmetinin yanında hafif kalır dediği (12. beyit) Yakup Bey tarafından, sanatçı ruhunun takdir edilmesini isteme şeklinde değerlendirmek daha yerinde olacaktır yönünde bir tespitte bulunmaktadır (2009: 920-921). 6 Ahmed Paşa nın divanı üzerine bir çalışması bulunan (Karabey,1996: 5-6), kasidenin aşağıdaki beytinden hareketle şairin yardım istediği kişinin bir vezir olduğu; bu kişinin de dönemin vezirlerinden Mahmud Paşa olduğunu belirtmiştir: Ya ni kim Âsaf-ı devrân mu în-i fuzalâ K ayağı tıoprağıdur sürme-i a yân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85). 1454 yılında Zağanos Mehmed Paşa nın azledilmesinin ardından vezâret makamına getirildiği tahmin edilen Mahmud Paşa, 1456 yılında Rumeli Beylerbeyliği görevini de yapmaya başlamıştır. Fatih Sultan Mehmed ile birlikte

34 Hâric-i merkes ü hadd oldu çü üftâdeliğim Demidir merhamet et var ise imkân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87) Şeyhî nin kerem redifli kasidesi, Mustafa İsen ve Cemal Kurnaz ın hazırladıkları Şeyhî Divanı nda 7 11 kayıt numarası ile yer almakta; nesib, girizgâh, medhiye ve dua bölümlerinden oluşmaktadır. 22 beyitlik manzumede medhiye bölümüne 16 beyitlik geniş bir yer ayrılmıştır. Şeyhî, kasidesini tamamen Germiyanoğlu Yakup Bey in övgüsüne ayırmış; fahriye bölümüne yer vermemiştir. Ahmed Paşa nın çalışmamıza konu olan kerem redifli kasidesi; şairin yazdığı kerem kasidelerinin ilki olup Ali Nihat Tarlan ın hazırladığı Ahmed Paşa Divanı nda 8 27 kayıt numarası ile yer almaktadır. Nesib, girizgâh, medhiye ve dua bölümlerinden oluşan 42 beyitlik kasidenin 38 beyitlik bölümü, Mahmud Paşa nın övgüsüne ayrılmıştır. Manzûme, memduhun övgü bölümlerinin uzun tutulması ve fahriyenin olmaması yönlerinden Şeyhî nin adı geçen kasidesi ile benzerlik göstermektedir. 1. Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler Çalışmamıza konu olan iki kasidede de Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın övgüde ön plana çıkan özellikleri cömertlikleridir. Şeyhî ve Ahmed Paşa, beyitlerinde hayallerinin temellerine kerem kavramını yerleştirmişler, memduhlarının cömertliğine vurgu yapacak ifadeler kullanmışlardır. Söz konusu iki kasidede de, cömertliği anlatmak için tercih edilen kelimeler ve beraberinde oluşturulan terkipler büyük ölçüde ortaklık göstermektedir. Bu ortaklıklar, atâ, cûd, kân, lûtf, ummân kelimeleriyle veya bu kelimelerle kurulan terkiplerle oluşmaktadır. Aşağıdaki tabloda çalışmamıza konu olan kasidelerde, iki şairin de ortak kullandıkları kelimeler yer almaktadır. Kelimelerin beyitlerdeki kullanımları, alt başlıklar halinde incelenmiştir. 481 tâ A ûd C ân K ûtf L mmân U eyhî Ş -10 6 7 1-5 8 1 0 1 hmed Paşa A 5-11-19- -5-11- 41 12-15- 18-19- 20-21- 24-26- 41 3-9-16-37 1-6-14 3 1-32 1 Tablo 1: Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın Cömertliklerini İfade Etmede Kullandıkları Kelimeler Eflak, Bosna, Macar seferlerinde bulunmuş; ancak bir süre görevinden azledilmiştir. 1472 yılından yeniden makamına dönmüş; 1474 yılında idam ettirilmiştir. Mahmud Paşa devrinde, bir kültür ve sanat hamisi olarak tanınmış; Enverî, Abdürrahim Karahisârî, Şükrullah gibi isimleri himayesine almıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Şehabeddin Tekindağ, Mahmud Paşa, TDV İslam Ansiklopedisi, C.27, s.376-378, 2003. 7 Mustafa İsen -Cemal Kurnaz, Şeyhî Divanı, Ankara: Akçağ Yayınları, 1990, s.58-59. 8 Ali Nihat Tarlan, Ahmed Paşa Divanı, Ankara, Akçağ Yayınları, 1992, s.85.

1.1. Atâ Atâ, sözlüklerde bağışlama, bahşiş (Devellioğlu, 2004: 48), bağış, ihsan, bahşiş (Kanar, 2011: 33) olarak tanımlanmaktadır. Şeyhî, kasidesinin 6. Beytinde Germiyanoğlu Yakup Bey i, dergeh-i şâh-ı atâ-pîşe, sultân-ı kerem ifadeleriyle övmüş; 10. Beyitte ise memduhu bağışlama ummanının mayası (İspir, 2011: 59) olarak görmüş; onun keremini yağmurla ilişkilendirerek anlatmıştır. 9 6. Dergeh-i şâh-ı atâ-pîşe vü hayr-endîşe Germiyân memleketi mâliki sultân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) 10. Ey ki fazlın güheri mâye-i ummân-ı atâ V`ey ki feyzin eseri dâne-i nîsân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) Kasidesinin 5., 11., 19. ve 41. beyitte Ahmed Paşa, atâ kelimesini, Mahmud Paşa nın övgüsünü cömertliği ifade eden cûd kelimesi ile kullanmıştır. Şair 5. beyitte, gül bahçesinde güllerin açmasını hüsn-i ta lîl sanatını kullanarak Paşa nın cömertliği ile ilişkilendirmiştir. 11. beyitte ise Ahmed Paşa, memduhu cömertliğin ve bağışlamanın kaynağı olarak göstermiş; bu özelliklerinin büyüklüğünü ifade etmek için ummân kelimesini kullanmıştır. 19. Beyitte, Mahmud Paşa nın cömertliği bahr-i cûd olarak anlatılmış; bağışlaması atâ zevrakı olarak ifade edilmiştir. Böylelikle, Paşa nın bu iki özelliğinin büyüklüğü bahr, zevrak gibi denizi çağrıştıran kelimelerle kullanılarak verilmiştir. 41. Beyitte Ahmed Paşa, kasidenin dua bölümüne başlamış; kerem defteri ve divanının Mahmud Paşa nın cömertliği ile yazılmasını dilemiştir. 10 482 5. Yine cûdunla biter verd-i gülistân-ı atâ Yine sözünle olur meyve bostân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 11. Matla -ı şems-i hayâ mecma -ı envâr-ı atâ Menba-ı cûd u sehâ mâye-i ummân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 19. Bahr-i cûdunda atâ zevrakına yelken urup Bâd-ı lûtfunla bu gün gezdirir uş anı kerem (Tarlan, 1992: 86) 41.Şeref adınla bula nâme-i ikbâl ü atâ Cûdun ile yazıla defter ü divân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87) 9 Şeyhî nin kerem redifli kasidesinin 10. beyti, çalışmamızın Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler başlıklı bölümünün Ummân alt başlığına da dahil edilebilmektedir. Ancak beytin açıklaması, Atâ alt başlığı altında verildiği için adı geçen bölümde tekrarlanmayacakdır. 10 Ahmed Paşa nın kerem redifli kasidesinin 5., 11., 19. ve 41. beyitleri, çalışmamızın Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler başlıklı bölümünün Cûd alt başlığına da dahil edilebilmektedir. Ancak beyitlerin açıklaması, Atâ alt başlığı altında verildiği için adı geçen bölümde tekrarlanmayacaklardır. Kasidenin 11. Beyti, ayrıca Ummân alt başlığına da dahil edilebilmektedir. Ancak beyit adı geçen bölümde tekrarlanmayacaktır.

1.2. Cûd Cûd kelimesi, sözlükte cömertlik, elaçıklığı olarak tanımlanmaktadır (Devellioğlu, 2006: 145). Şeyhî aşağıdaki beyitte, lütuf bostanını Germiyanoğlu Yakup Bey in boyuyla süslemiş; cömertliği bir gül bahçesine teşbih ederek, bu bahçenin memduhun nimetinin yağmurlarıyla açıldığını ifade etmiştir. 7. Açılır ni`meti yağmuruyile gülşen-i cûd Bezenir kâmet-i serviyile bûstân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) Ahmed Paşa, kasidesinin 3. Beytinde, Mahmud Paşa nın cömertliğinin ve lütfununun büyüklüğünü anlatmak için, zerre ve katre gibi miktar ifade eden kelimelerle tezat oluşturacak şekilde kullanmıştır 11. Kasidenin 12. Beytinde Mahmud Paşa, merkez-i sıdk u safâ olarak görülmüş; 18.beyitte ise Paşa nın kaftanının dâmeni cûd, giribânı kerem e teşbih edilmiştir. Kasidenin 20., 21.ve 26. beyitlerinde ebr-i feyz, bâran-ı sehâ, ebr-i cûd, nisân-ı kerem, katre-i bârân tamlamaları bir arada kullanılarak Mahmud Paşa nın cömertliği, yağmur ile ilişkilendirilerek aktarılmıştır. Ahmed Paşa, 24. Beyitte ise, memduhun cömertliğinin şerh edilemeyecek kadar büyük olduğunu ifade etmiştir. 3. Cûdunun katresidir kulzüm-i zehhâr-ı necât Lûtfunun zerresidir ebr-i dür-efşân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 483 12. Merkez-i sıdk u safâ dâ ire-i nokta-i cûd Kâti-i hıkd u hased hüccet-i burhân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 15. Yâ dehânında senin için ne kerâmet kodu Hak Teşne-i cûda olur çeşme-i hayvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 18.Sana biçti yine bir hil ati hayyât-ı cihân Kim anun dâmeni cûd oldu giribânı kerem (Tarlan, 1992: 86) 20. Ebr-i feyzinden erer her yana bâran-ı sehâ Havz-ı cûdundan olur dopdolu kîzân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 21. Nola gül-zâr ola tab ım bite medhin gülü kim Ebr-i cûdunla yağar çün bana nisân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 11 Ahmed Paşa nın kerem redifli kasidesinin 3. Beyti, çalışmamızın Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler başlıklı bölümünün Lûtf alt başlığına da dahil edilebilmektedir. Ancak beytin açıklaması, Cûd alt başlığı altında verildiği için adı geçen bölümde tekrarlanmayacaktır.

24. Husrevâ pâdişehâ cûdunu dil şerh edemez Gerçi medhinle dolar defter ü divân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 26. Dür ü gevher saçılır katre-i bârân yerine Çünkü cûdun buludundan yağa nisân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 1.3. Kân Kân, sözlüklerde 1-mâden ocağı, mâden kuyusu, 2-bir şeyin menbaı, kaynağı (Devellioğlu, 2006: 486) olarak tanımlanmaktadır. Şeyhî, kasidesinin ilk beytinde Germiyanoğlu Yakup Bey e ey kân-ı kerem ifadesiyle seslenmiş; 5. Beyitte ise, memduhun eşiğinin toprağını kân-ı kerem olarak anlatmıştır. 1. Hurrem erdi bu kerâmetli gün ey kân-ı kerem Iyş u zevk et ki fedâdır yoluna cân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) 5. Dediler gel beri tâlib-i iksir-i hayat Gözle şol eşiği kim toprağıdır kân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) 484 Ahmed Paşa, kasidesinin 1. ve 37. beyitlerinde Mahmud Paşa ya ey kân-ı kerem ifadesiyle seslenmiş; 16. Beyitte Paşa nın ayağının bastığı her yeri kân-ı kerem olarak nitelemiştir. Bu üç beyitteki anlam çerçevelerinin, Şeyhî nin kasidesinin 1. ve 5. Beyitlerini hatırlatacak şekilde kurulduğu görülmektedir. Kasidenin 9. Beytinde ise Ahmed Paşa, Mahmud Paşa nın rûh-ı aziz ini kân-ı kerem e teşbih etmiştir. 1. Yine ıyd oldu bu gün erdi çü devrân-ı kerem Zevk u ayş et yine hurrem olup ey kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 9. Olmaya zât-ı şerîfin gibi bir cism-i lâtif Gelmeye rûh-ı azizin gibi bir kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 16. Acebâ zât-ı kerîmin ne kerâmet kodu kim Basdığın yerler olur ucdan uca kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 37. Âmdır lûtfun eger bizde liyâkat yok ise Layık et lûtfun ile lûtfuna ey kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87)

1.4. Lûtf Lutf, sözlüklerde hoşluk, güzellik; iyi muamele, iyilik (Devellioğlu, 2006: 554), 1- iyilik ve yumuşaklıkla mu amele, mülâyemet, nevâziş, refik, 2- kerem, ihsân, iyilik, 3-müsâade (Şemseddin Sami, 2001: 1240) olarak tanımlanmaktadır. Aşağıdaki beyitte Şeyhî, Germiyanoğlu Yakup Bey in cömertliğini anlatmak için memduhun lutfunu çevgan oyunu ile bir arada kullanmıştır. 18. Lutf çevgânıyla tapın urusardır tôp Çünkü merdân-ı mürüvvet tuta meydân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) Ahmed Paşa, kasidesinin 6.beytinde Mahmud Paşa nın lutfunun susamışlara su olduğunu, 14. beyitte ise lutfunun nefesinin kevser-i cân akıttığını söylemektedir 12. 6. Açılır hulkun ile bu gül-i gül-zâr-ı kemâl Salınır lûtfun ile yine bu atşân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 14. Ne Mesihâ-dem olursan ki dem-i lûtfun ile Kevser-i cân akıtır ravza-i Rıdvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 1.5. Ummân Ummân, sözlüklerde ulu, büyük, engin deniz, okyanus (Devellioğlu, 2006: 1120) olarak tanımlanmaktadır. Ahmed Paşa kasidesinin 32. Beytinde ummân-ı kerem ifadesiyle, Mahmud Paşa nın cömertliğini okyanusa denk görmüştür. 32. Su batırmaz utanır kendi mürebbâlarını Beni n için batıra gussaya ummân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87) Şeyhî ve Ahmed Paşa nın kerem redifli kasidelerinde memduhun cömertliği, yağmur, deniz, okyanus gibi sayıca fazlalığı çağrıştıracak kelimelerle; güllerin açması, ırmakların akışı vb. bolluk, bereketi anlatan doğa olaylarıyla bir arada ifade edilmiştir. Şeyhî, kasidesinin 7. Beytinde Germiyanoğlu Yakup Bey in cömertliğiyle gül bahçesini açtırmış, 10. Beytinde nisân-ı kerem ifadesini kullanmıştır. Ahmed Paşa ise, kasidesinin 20. Beytinde ebr-i feyz, bârân-ı sehâ, 21. Beytinde ebr-i cûd, nisân-ı kerem, 26. Beytinde katre-i bârân, nisân-ı kerem ifadeleriyle Mahmud Paşa nın cömertliğini bulut ve yağmurla ilişkilendirerek anlatmıştır. Ahmed Paşa beyitlerinde sanatlı bir dil kullanmış; Şeyhî, tasvirî anlatımı uyguladığı beyitlerde kerem kelimesi etrafında oluşan düşünce ve hayallerini hareket noktası somut isimlere dayanan serbest çağrışım tekniği ile okuyucuya hissettirme yoluna gitmiştir (Irkılara, 2007: 214-215). 485 12 Ahmed Paşa nın kerem redifli kasidesinin 14.beyti Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Dinî ve Mitolojik Kavramlarla/Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler başlıklı bölümünde incelenecektir.

2. Şeyhî ve Ahmed Paşa nın Kerem Redifli Kasidelerinde Dinî ve Mitolojik Kavramlarla/Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler Şeyhî ve Ahmed Paşa, kasidelerinde Memduhları Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın cömertlikleri, bağışlayıcı olmaları ve siyasi güçleri yönünden övmüşlerdir. İki şair de kasidelerinin aşağıda yer alan beyitlerinde övgü unsularını peygamberlere verilen mucizelerden, İslami kaynaklarda yer alan mitolojik kişilerden, eski astronomi anlayışına göre gezegenlerin görevleri gibi mitolojik kavramlardan almışlardır. 2.1. Peygamberlere Verilen Mucizelerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler Şeyhî, kerem redifli kasidesinin 14.beytinde Hz. Musa nın zamanında Mısır ı yöneten Firavun a 13 ve yed-i beyza mucizesine 14 telmihte bulunmuştur. Beyitte yer alan fir avndüşmen-kahr etmek ifadeleriyle memduhun düşmanlarını yok etmek için gerekli azâmete, kuvvete sahip olduğu (Irkılata, 2007: 201) belirtilmiştir. Ayrıca yed-i beyzâ mucizesinin hatırlatılmasıyla Germiyanoğlu Yakup Bey in cömertliğini ilâhî bir güce dayandırılmıştır. 14. Gerçi fir avn ola düşmenleri kahr etmek için Yed-i beyzâdır elin hüccet ü bürhân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) Ahmed Paşa, kasidesinin 14. ve 15. beyitlerinde Mesihâ-dem, cân, dehân, kerâmet sözcüklerini bir arada kullanarak Hz. İsa nın nefesinin ölüleri diriltmesi mucizesine telmihte bulunmuştur. Şair, 14. Beyitte Mahmud Paşa nın lutfunun nefesinin kevser-i cân 15 akıttığını belirtmektedir. 15. Beyitte de aynı ifade devam etmiş, memduhun cömertliği Allah ın ona verdiği bir keramet olarak düşünülmüş; çeşme-i hayvân-ı kerem 16, Paşa nın cömertliğine susamıştır. 486 13 Firavun, Kur ân-ı Kerîm de Kasas Suresi nde anlatılmaktadır. İman eden bir kavim için (faydalı olmak üzere) Mûsâ ile Firavun un haberlerinden bir kızmını nakledeceğiz. Firavun (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını çeşitli zümrelere bölmüştü. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Çünkü o bozgunculardandı. (Âyette sözü edilen zümre İsrailoğullarıdır...) Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önder yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk. Ve o yerde onları hâkim kılmak; Firavun ile Hâmân a ve ordularına, onlardan (İsrailoğullarından gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk). Musa nın anasına: Onu emzir, kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız, diye bildirdik. Nihâyet Firavun ailesi onu yitik çocuk olarak (nehirden) aldı. O, sonunda kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yanlış yolda idiler... (28/3-8) (Zavotçu, 2006: 161-162). Firavun hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ömer Faruk Harman, Firavun, TDV İslam Ansiklopedisi C13, s.118-121, 1996., Nimet Yıldırım, Firavun, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s.322-324., Gencay Zavotçu, Firavun, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın Kitabevi, s.161-162, 2006.; İskender Pala, Fir avn, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.157-158, 2004. 14 Yed-i beyzâ hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Nimet Yıldırım, Yed-i Beyzâ, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 722-723., İskender Pala, Yed-i Beyzâ, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.481, 2004., Ömer Faruk Harman, Yed-i Beyzâ, TDV İslam Ansiklopedisi C 43, s.376-377, 2013. 15 Kevser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. İskender Pala, Kevser, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s. 268, 2004., Mustafa Ertürk, Havz-ı Kevser, TDV İslam Ansiklopedisi C 16, s. 546-549., 1997. 16 Âb-ı hayât efsanesinin kaynağı Kur ân-ı Kerîm deki Zülkarneyn kıssasına dayandırılmaktadır. (Rasûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: size ondan bir hatıra okuyacağım. / Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldıki ona (muhtaç olduğu) her şey için bir zebep (bir vasıta ve yol) verdik./ O da bir yol tutup gitti./ Nihayet güneşin battığı yere varınca onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek, veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin.! dedik. / O da şöyle dedi: Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o Rabbine gönderilecek; sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak. /İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de güzel bir karşılık vardır ve buyruğumuzda ona kolay olanı söyleyeceğiz. / Sonra yine bir yol tuttu./ Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu öyle bir kavim üzerine doğar bulduk ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmıştık./ İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık. / Sonra yine bir yol tuttu./ Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen

14. Ne Mesihâ-dem olursan ki dem-i lûtfun ile Kevser-i cân akıtır ravza-i Rıdvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 15. Yâ dehânında senin için ne kerâmet kodu Hak Teşne-i cüda olur çeşme-i hayvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86) 2.2. Mitolojik Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler Şeyhî, kasidesinin 13. beytinde cömertlik üzerine olan hayallerini efsanevi kişilerle bir arada kullanarak, telmihte bulunarak kurmuştur. Şair, Germiyanoğlu Yakup Bey in kapısından çeşme-i hayvân aktığını, bu sebeple Hızır ve İskender in onun huzuruna geleceğini belirtmiştir. 13. Ne aceb ger yüz ura Hızr u Sikender kapına K eşiğinden akar uş çeşme-i hayvân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) Ahmed Paşa, kasidesinin 10.beytinde Mahmud Paşa yı ve vezâret makamını, Hz. Süleyman ın veziri Asaf bin Berahyâ ya 17 telmihte bulunarak övmüş; memduhun sâhib-i tedbîr ve sâhib-i re y 18 olduğunu belirtmiştir (Irkılata, 2007: 130). Şair, Paşa nın ayağının toprağının cömertliğin gözlerine sürme olarak çektiğini ifade etmiştir. 10. Ya ni kim Âsaf-ı devrân mu in-i fuzala K ayağı toprağıdır sürme-i a yân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 2.3. Mitolojik Kavramlarla İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler Şeyhî, kasidesinin 8. beytinde Germiyanoğlu Yakup Bey in gücünü ifade etmek için eski astronomi inancına göre yedinci felekte olan Keyvân (Zühal) 19 gezegenine yer vermiştir. Şair, Keyvân ın siyaha yakın koyu rengi ve feleğin hazinedarı olması sebebiyle; gezegenin, memduhun kasrına gece bekçisi olduğu bir hayal kurmuştur. Mehmet Irkılata, Şeyhî nin bu benzetmeyi 487 hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu./ Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye cûc ve Me cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında sedd yapman için sana bir vergi verekim mi? (Kehf/ 83-93) (Zavotçu, 2006: 589). Âb-ı hayât hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Turan Karataş, Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Perşembe Kitaplığı, s.13, 2004.; İskender Pala, Âb-ı Hayât, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.3, 2004.; Ahmet Yaşar Ocak, Âb-ı Hayât, TDV İslam Ansiklopedisi C:1, s.1-3., 1988; Amil Çelebioğlu, Âb-ı Hayât, TDV İslam Ansiklopedisi C:1, s.3-4., 1988., Nimet Yıldırım, Âb-ı Hayât, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 34-42., 2008., Nimet Yıldırım, Zülkarneyn, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 751-753, 2008., Nimet Yıldırım, Hızır, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 375-381, 2008., Gencay Zavotçu, Hızır, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın Kitabevi, s.221-222, 2006., Gencay Zavotçu, Zü l-karneyn, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın Kitabevi, s. 589-592, 2006. 17 Asaf bin Berahyâ hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Nimet Yıldırım, Âsaf, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 72-74, 2008., Gencay Zavotçu, Âsaf, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın Kitabevi, s. 31, 2006., Ömer Faruk Harman, Âsaf b. Berahyâ, TDV İslam Ansiklopedisi C3, s.455, 1991., İskender Pala, Âsaf, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.33, 2004. 18 Şâirler vezirleri överlerken onların sâhib-i tedbîr ve sâhib-i re y olduklarını bildirmek için bu kelimeden yararlanırlar (Pala, 2004: 33). 19 Zühal hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Nimet Yıldırım, Zühal, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 747-748, 2008., Gencay Zavotçu, Âsaf, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın Kitabevi, s. 586, 2006., İskender Pala, Zühâl, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.494, 2004.

kurma sebebini Germiyanoğlu Yakup Bey in döneminde yaşanan siyasi karışıklıklara dayandırmıştır: Ayrıca Zuhal dolayısıyla devr-i kamer, devr-i kamer dolayısıyla da o devirde yaşanan siyasi karışıklıklar arasında ilişki kurmamız da mümkündür. Gelenekte devr-i kamerle bilindiği gibi fitne ve karışıklık dönemi ifade edilmektedir.(pala: 1998,106) Çünkü 1402 Ankara muharebesinden sonra Osmanlı devleti parçalanmış ve Anadolu da Fetret dönemi başlamıştır. Bu dönemde sadece şehzâdeler arasında taht mücadeleleri olmamış; aynı zamanda beylikler arasında da; özellikle Osmanoğulları ve Germiyanoğulları ile Karamanoğulları arasında da siyasi mücadeleler yaşanmıştır. Bunlara da ima yollu gönderme olduğu düşünülebilir (2007: 125-126). 8. Pâsbân saltanatı kasrına keyvân-ı felek Sâyebân devleti dergâhına eyvân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) Kerem redifli kasidelerde Şeyhî ve Ahmed Paşa, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa ya dinî ve mitolojik kavramlarla/ kişilerle ilişkilendirerek yaptıkları övgülerde bolluğu, sonsuzluğu anlatan âb-ı hayât efsanesine yer vermiştir. Şeyhî, kasidesinin 13. Beytinde çeşme-i hayvân ; Ahmed Paşa, kasidesinin 14. ve 15. Beyitlerinde kevser-i cân, çeşme-i hayvân gibi efsanenin farklı isimlendirmelerini kullanmışlardır. Şairler övgüde bulunurken peygamberler tarihine ve mitolojik kişilere telmihte bulunmuşlardır. Kerem redifli kasidelerde övülen kişinin siyasi gücünün büyüklüğünü anlatmak için Şeyhî, Hz. Musa ve yed-i beyzâ mucizesine, Firavun a, Hızır ve İskender e; Ahmed Paşa ise Hz. Süleyman ın veziri Asaf bin Berahyâ ya, Hz. İsa ve nefesiyle can vermesi mucizesine telmihte bulunmuşlardır. 488 Sonuç Şeyhî nin ve ona nazire olarak yazılan Ahmed Paşa nın kerem redifli kasidelerinde, manzumenin sunulduğu Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın cömertlikleri, bağışlayıcı karakterleri, siyasi güçleri vb. özellikleri övülmüştür. Ancak memduhun cömertliği konusu, iki kasidede de daha baskın bir şekilde işlenmiştir. Şairler konu bakımından bu ortaklığı, beyitlerinde kullandıkları kelimelere de taşımışlardır. Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın cömertliği atâ, cûd, kân, lûtf, ummân kelimeleriyle veya bu kelimelerle kurulan terkiplerle ifade edilmiştir. Şeyhî ve Ahmed Paşa kasidelerinde, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa nın cömertlikleri etrafında şekillendirdikleri övgülerde doğa ile ilgili unsurları sıkça kullanmışlardır. Bu kasidelerde memduhun cömertliğini anlatmak için yağmur, deniz, okyanus vb. miktarca fazlalığı çağrıştıracak ifadeler yer almaktadır. Güllerin açması, ırmakların akışı vb. doğa olaylarını Şeyhî ve Ahmed Paşa, kasidelerin sunulduğu kişilerin cömertliği sayesinde oluştuğunu belirtmişlerdir. Kerem redifli kasidelerde Şeyhî ve Ahmed Paşa, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa ya dinî ve mitolojik kavramlarla/ kişilerle ilişkilendirerek yaptıkları övgülerde telmih unsurunu sıkça kullanmışlardır. Bu kullanımlar, övülen kişinin siyasi gücüne, cömertliğinin ve bağışlayıcının büyüklüğüyle ilişkili olmuştur. Şeyhî ve onun kerem redifli kasidesine yazılan nazirelerin ilkinin sahibi olan Ahmed Paşa, övülen kişi için benzer anlam çerçeveleri kurmuşlar; benzer temaları ifade edecek söz sanatlarını kullanmışlardır.

KAYNAKLAR Çelebioğlu, Amil (1988), Âb-ı Hayât, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 1, s.3-4, İstanbul. Devellioğlu, Ferid (2006), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara. Ertürk, Mustafa (1997), Havz-ı Kevser, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 16, s. 546-549, İstanbul. Göre, Zehra (2009), Kerem Kasidelerine Dair, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı, S. 39, s.919-957. Harman, Ömer Faruk (1991), Âsaf b. Berahyâ, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 3, s.455, İstanbul. Harman, Ömer Faruk (1996), Firavun, TDV İslam Ansiklopedisi C. 13, s.118-121, İstanbul. Harman, Ömer Faruk (2013), Yed-i Beyzâ, TDV İslam Ansiklopedisi C. 43, s.376-377, İstanbul. Irkılata, Mehmet (2007), Nazire Geleneği İçerisinde Kerem Kasideleri. Yüksek Lisans Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi. İsen, Mustafa (1981), Divan Şiirinde Nazire Geleneği, Mavera, S. 54, s. 24-26. İsen, Mustafa-Kurnaz Cemal (1990), Şeyhî Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara. İspir, Meheddin (2011), Şeyhî Divanı nındaki Kasidelerin Edebî Türler ve Tarzlar Açısından İncelenmesi (Methiye-Fahriye), Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences Sayı Number 7, İlkbahar Spring 2011, s. 46-71. Kalpaklı, Mehmet (2006), Osmanlı Şiir Akademisi Nazire, Türk Edebiyatı Tarihi 2, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 133-137, İstanbul. Kanar, Mehmet (2011), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Say Yayınları, İstanbul. Kaplan, Hasan (2017), Divan Edebiyatında İntihal: Alıntı Mı Çalıntı Mı?, ASOS Journal Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Y. 5, S. 40, Şubat 2017, s. 39-98. Karabey, Turgut (1991), Ahmed Paşa, Hayatı, Edebî Kişiliği, Eseri ve Bazı Şiirlerinin Açıklamaları, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınları, Erzurum. Karataş, Turan (2001), Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Perşembe Kitaplığı, İstanbul. Köksal, M. Fatih (2006), Sana Benzer Bir Güzel Olamaz, Divan Şiirinde Nazire, Akçağ Yayınları, Ankara. Köksal, Mehmet Fatih (2006), Nazîre (Türk Edebiyatı), TDV İslam Ansiklopedisi, C.32, s. 456-458, İstanbul. Kurnaz, Cemal (2007), Osmanlı Şair Okulu, Birleşik Dağıtım Kitabevi, Ankara. Mermer, Ahmet Neslihan Koç Keskin (2005), Eski Türk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, Akçağ Yayınevi, Ankara. Ocak, Ahmet Yaşar (1988), Âb-ı Hayât, TDV İslam Ansiklopedisi, C.1, s.1-3, İstanbul. 489

Pala, İskender (2004), Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, İstanbul. Şemseddin Sami (2001), Kamûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul. Tarhan, Ali Nihat (2004), Şeyhî Divanı nın Tetkik, Akçağ Yayınları, Ankara. Tarlan, Ali Nihat (1992), Ahmed Paşa Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara. Tekindağ, Şehabettin (2003), Mahmud Paşa, TDV İslam Ansiklopedisi, C.27, s.376-378, İstanbul. Timurtaş, F. Kadri (1997), Makaleler (hzl. Mustafa Özkan), Ankara. Tolasa, Harun (2001), Ahmed Paşa nın Şiir Dünyası, Akçağ Yayınları, Ankara. Varlık, Mustafa Çetin (1996), Germiyanoğulları, TDV İslam Ansiklopedisi, C.14, s. 33-35, İstanbul. Yıldırım, Nimet (2008), Fars Mitolojisi Sözlüğü, Kabalcı Yayınları, İstanbul. Zavotçu, Gencay (2006), Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Aydın Kitabevi, Ankara. 490