ENDÜLÜS TE ORTAYA ÇIKAN YENİ BİR ŞİİR TÜRÜ: MUVAŞŞAHA



Benzer belgeler
İBN ARABÎ NİN MUVAŞŞAHALARI

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

UYGULAMALARI HASAN UÇAR * Ondokuz May s Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, say : 35, ss OMÜ FD 171

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İslâmî Türk Edebiyatı Sempozyumu

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde


ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3


Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu

Bismillahirrahmanirrahiym Elhamdü lillahi Rabbil Alemiyn, Vessalatü vesselamu ala Rasülina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeiyn.

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

1- el-kavaidul- esasiyye lil- Lugatil-arabiyye (Arapça), Seyyid Ahmet el-haşimi.

Arapça ve İngilizce bilen Prof. Dr. Rahmi Er, evli ve 3 çocuk babasıdır. : Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi.

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

Durûs Kitabı 1. Cilt Gramer Kuralları. Üç Hareke

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

ع ن أ ن س ر ض ى االله ع ن ھ ع ن الن ب ي ص ل ى االله ع ل ی ھ و س ل م ق ال :» ث لاث م ن ك ن ف یھ و ج د ب ھ ن ح لا و ة الا ی م ان م ن ك ان االله

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

ENDÜLÜS MUVAŞŞAHLARI VE HARCELER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Selim: Merhaba Ekrem! Ekrem: Hoşgeldin Selim!

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

ARAP DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI EĞİTİM ÖĞRETİM ÖĞRETİM YILI GÜZ PROGRAMI

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

Murat eğitim kurumları. Arapça 4 konu 2. İsim ve fiil cümlelerinde olumsuzluk (nefy)

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

ÖZGEÇMİŞ. Üniversite eğitimi için Ürdün ün Başkenti Amman a gitti.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

Arapça 4 konu 4. Mukarebe, reca ve şuru fiilleri

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

Birinci İtiraz: Cevap:

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

ARAPÇA ÖĞRENCİ ÇALIŞMA KİTABI İLKÖĞRETİM YAZARLAR. Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Kılay ARAZ Selahattin DEMİRCİ Murat DEMİR

3 Her çocuk Müslüman do ar.

Azrail in Bir Adama Bakması

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

İSLÂM DA CEZA SİSTEMİ HATA İLE ÖLDÜRME

( ) 2 ﻥﺎﺗﺪﻴﺼﻗ ﻭ ﻥﺍﺮﻋﺎﺷ ﻕﺎﻳﺁﲑﻣﺩ ﻥﺎﻌﻨﻛ ﺭﻮﺘﻛﺪﻟﺍ ﺫﺎﺘﺳﻷﺍ :ﺩﺍﺪﻋﺇ

ADÂB-I MUÂŞERET VE GÖRGÜ KURALLARI

Çocuk Edebiyatı. Yrd. Doç. Dr. M. İsmail Bağdatlı

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Tam Fiil- Nakıs Fiil Her bir fi il içün bir merfû,yani fail (özne ) lâzımdır. Eğer fi il, o merfu ile, kelâm yönünden tamâm olup, başka bir şeye

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

9. SINIF ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVLARI LİSTESİ / DİL VE ANLATIM

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (17 Aralık Ocak 2013) Sayın Velimiz, 17 Aralık Ocak 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

MEVLİD KANDİLİ VE HZ. PEYGAMBER (S.A.S.) SEVGİSİ

MERYEM SURESİNDEKİ MUKATTAA HARFLERİ كهيعص

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

T.C. ANADOLU ÜN VERS TES YAYINI NO: 2078 AÇIKÖ RET M FAKÜLTES YAYINI NO: Anadolu Üniversitesi lâhiyat Önlisans Program ARAPÇA-I

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Transkript:

101 ENDÜLÜS TE ORTAYA ÇIKAN YENİ BİR ŞİİR TÜRÜ: MUVAŞŞAHA ÖZET DÜZGÜN, Osman TÜRKİYE/ТУРЦИЯ Bu çalışmada, miladi IX. (h. III. ) yy. nin sonlarına doğru Endülüs te ortaya çıkmış bir şiir türü olan muvaşşaha ele alınacaktır. Arap edebiyatındaki bu yeni tür, Endülüs halkının müziğe olan eğilimi ile bölgesel halk ağzıyla terennüm edilen şarkıların kaynaşması sonucu doğmuştur. Beş yüzyıl boyunca geçerliliğini koruyan bu tür, Endülüs te olduğu kadar da Doğu da (Ortadoğu ve Kuzey Afrika da) da kabul görmüştür. X. yüzyılda doruk noktasına ulaşan muvaşşaha, XII. yüzyılın sonlarında İbn Senâ el-mulk (1155-1211) tarafından Doğu ya götürülmüştür. Matla, devr, sımt, kufl, gusn, beyt ve harce gibi kendine ait terminolojisi bulunan muvaşşahada en önemli bölümün harce olduğu kabul edilmektedir. Muvaşşaha şairine göre harce (çıkış), klâsik kasidedeki matla (giriş) ile eşdeğerdir. Bu nedenle harce üzerinde çok fazla durulmuş; diğer taraftan Arapça olmayan kelimeleri içermesi sebebiyle Doğulu ve Batılı birçok araştırmacının da ilgisini çekmiştir. Anahtar Kelimeler: Muvaşşaha, şiir, Endülüs, Maşrık. ABSTRACT The New Type of Poetry Occured in Andalus: Muwashah In this study, the poetry type of Muwashah which occurred in Andalus in lately of the IX th A. D. (Hegira III) century will be handled up. This new kind of poetry in Arabic literature had become a common point of the musical leaning and the songs singed in the country type. It had become a poetry type which preserved its validity for five centuries in East (Middle-east and Northern Afrika) as in Andalus as well. The muwashah which reached its top level in the X century was taken to the East in the XII th century by Ibn Senâ al-mulk. It is accepted that the harca is one of the most important part of the muwashah. Also matla, davr, simt, kufl, gusn, beyt, are the terms that belong to the muwashah. According to the muwashah poet, the harce (sortie) is equal with the matla (entrance) in the classical eulogy. Because of the words which is not Arabic were used in harca, this part is mostly studied by the orientalists as the Arabic scientists did. Key Words: Muwashah, poem, Andalus, Mashriq.

102 Muvaşşaha Nedir? ) و ش ح ) veşeha Muvaşşah, muvaşşaha veya tevşîh de denilen şiir türü kökünden türetilmiştir. Veşşeha sülâsî mezîd fiili (kemer, kuşak vb. ) giydirmek manasında kullanılırken itteşeha ve teveşşaha sülâsî mezîd fiilleri ise yine kemer, kuşak veya kılıç için kuşanmak, üzerine almak ve omzuna atmak manasında kullanılmaktadır. ت و ش يح ج ت و اش يح tevşîh ç. tevâşîh, muvaşşahanın diğer bir adıdır ve bu mecazî olarak kullanılan bir isimdir. Şiirin bu türünde söz ile süsleme sanatı had safhaya ulaştığı için böyle bir ad verilmiştir 1. Bununla birlikte I. Abbas a göre muvaşşahanın asıl manası; orijinal renginden farklı bir renkle (ya da çizgili desenle) nitelenen veya nakşedilmiş atkı veyahut süslü giyim eşyası dır 2. Vişah و ش اح) ) ise kadınların omuzlarına çapraz olarak bağladıkları kuşak, الخ ط يب خ ط ب ت ه ( birlikte, şal, boyun atkısı, kayış vb. anlamlara gelir 3. Bununla ) örneğinde olduğu gibi veşşeha fiili cümleye Hatip hutbesini و شح ب الا ي ات ayetlerle süsledi. anlamı vermiştir. (الموشح آلام منظوم على ederken: İbn Senâ el-mulk 4 muvaşşahayı tarif 5 yaniوزن Muvaşşaha özel bir vezin üzerine bina edilmiş مخصوص) manzum bir sözdür. demektedir. el-mulk un bu tarifinde bir nebze olsun kavramı basite indirgediği görülmektedir. Buna rağmen Dâru t-tırâz fi Ameli l-muvaşşahât adlı kitabı, bir muvaşşaha antolojisi olarak bu konuda en önemli kaynak sayılmaktadır. Bu Adın Veriliş Nedeni (و ش اح المرأة) Kabul edilen görüşe göre muvvaşşaha lafzı vişâhul mer'a dan yani, kadın şalına benzetme yoluyla türetilmiştir. Bu şal kadınların giyindiği büyük bir bez parçasının adıdır. İkisinin arasındaki benzerlik ise, bu edebi türde kufüllerin ve gusunların şalın üzerindeki inciler gibi sıralanmış olmasıdır 6. 1 Hannâ el- Fâhûrî, Târîhu l-edebi l- Arabî, 3. Baskı, b. y. y., 1960, s. 806. Ayrıca bkz. Muhammed Rıdvân ed-dâye, Fi Edebi l-endelüs, Dâru l-fikr, Dımaşk 2000, s. 178. 2 G. Schoeler, The Encyclopedia of Islam, New Edition, Newyork 1993, C. VII, s. 809, Muwashshah mad. 3 Ayrıca bkz. İbn Hazm, Güvercin Gerdanlığı, Çev. Mahmut Kanık, İnsan Yayınları, İstanbul 1995, s. 20. 4 Hayatı için bkz. Corci Zeydân, Târîhu Âdâbi l-lugati l-arabîyye, tah. Şevki Dayf, Dâru l Hilâl, Kahire 1798, C. III, s. 15. 5 İbn Senâ el-mulk, Dâru t-tırâz fi Ameli l- Muvaşşahât, Dımaşk 1949, s. 25. 6 Ali Diyâb, Fi l-edebi l- Arabî el-endelüsî ve l-magribî, Dımaşk 2002, s. 301. ; Abdulazîz Atîk, el-edebü l- Arabî fi l-endelüs, Dâru n-nahdati l-arabîyye, Beyrut 1976, s. 341.

103 Mehmet Özdemir bu konuya şöyle değinmektedir: Muvaşşaha lirik şiir türü Endülüs te kadınların omuzdan kalçaya doğru üçgen biçimde takındıkları, çeşitli ve renkli incilerle süslü, atkı gibi bir çeşit kuşak denilebilecek vişâh kökünden kıyasla türetilmiştir 7. Ortaya Çıkışı Araştırmacılar muvaşşahanın kökeni, oluştuğu çevre ve bu türde ilk ürün ortaya koyan şair hakkında görüş ayrılığına sahiptirler 8. Bazıları onun Maşrık kökenli olup çölde ortaya çıktığı ve bu alandaki ilk ürünün Abdullah bin Mu tezz e dayandığı görüşündedirler 9 ve bu savlarını desteklemek için de, İbn-i Zuhr e ait olan meşhur أيها الساقي إليك المشتكي قد دعوناك و إن لم تسمع ( ederler. ) muvaşşahayı ona nisbet İbni Bessâm ez-zehîra sında Bana ulaşan bilgiye göre bu türü ilk ortaya koyan Muhammed b. Mahmud el-kabrî ed-darîr dir. Kendisi şiir şatırlarının aruzları üzerine muvaşşaha yazıyor ancak, çoğunlukla kullanılmayan vezinleri kullanıyordu. Halk dilindeki anlaşılması güç sözleri alıyor onlara merkez diyor ve muvaşşahasını bunlar üzere bina ediyordu demektedir 10. İbni Haldun Mukaddime sinde bu şiir türünün doğuşuna işaret ederek Endülüs diyarında şiir fazla gelişip, birtakım tarzları ve türleri düzenli bir hâl alarak sanat itibari ile son haddine ulaşınca, sonraki Endülüs şairleri yeni bir şiir türü icat etmişler ve bu şiir türüne Muvaşşaha adını vermişlerdir demektedir 11. Başka bir grup da bu türün Endülüs te doğduğunu ve buradan Maşrık a gittiğini öne sürer. Her ne kadar muvaşşahada Maşrık a ait izler bulunsa da, o ortaya çıkıp gelişebileceği zemini sadece Endülüs te bulmuş, miladi IX. yy. 'de 7 Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1997, s. 94. 8 Geniş bilgi için bkz. ed-dâye, a. g. e., s. 178. ; el- Fâhûrî, a. g. e., s. 812. ; Diyâb, a. g. e., s. 296-300. ; Mustafa Sâdık er-râfi î, Târîhu Âdâbi l- Arabîyye, Dâru l-kitabi l- Arabî, Beyrut, b. t. y., C. III, s. 160-162. ; Angel Gonzalez Palencia, Târîhu l-fikri l-endelüsî, Çev. Huseyn Mu nis, Mektebetu n-nahdati l-mısriyye, Kahire 1955, s. 142-143. ; Seyyid Abdulazîz Sâlim, Kurtuba Hadâratu l-hilâfe fi l-endelüs, İskenderiyye, s. 184. ; Abdulazîz Atîk, a. g. e., s. 339-340. ; Mustafa eş-şik a, el-edebü l-endelüsî, Mevdû âtuhu ve Funûnuhu, Dâru l-ilm li l-melâyîn, Beyrut 1975, 3. Baskı, s. 371-374, 383-385. 9 W. Montogomery Watt, A History of Islamic Spain, Edinburgh at the University Press, 1977, s. 120. 10 Schoeler, a. g. e., a. g. mad., C. VII, s. 811. ; Palencia, a. g. e., s. 153. ; Sâlim, a. g. e., s. 186. ; Maria Rosa Menocal, R. P. Scheindlin, M. Sells, The Literature of al-andalus, Cambridge University Press, b. t. y., s. 168. 11 İbni Haldûn, Mukaddime, Çev.: Zakir Kadirî Ugan, MEB Yayınları, İstanbul 1991, C. III, s. 288., İbni Hazm, a. g. e., s. 20.

104 ortaya çıkıp beş yüzyıl boyunca geçerliliğini korumuş ve Maşrık ta da Mağrib deki 12 gibi kabul görmüştür. Özelikle de son dönem Mehcer şairleri bu türü benimsemişler ve edebî açıdan değerli kabul edilebilecek ürünler ortaya koymuşlardır 13. Bu konuda edebiyat tarihçileri arasında bulunan görüş ayrılıklarını şu şekilde sıralamak mümkündür: 1. Grup: Muvaşşaha, Endülüs'te ortaya çıkmadan önce klasik edebiyatta bulunan ve bilinen şiir türlerinin biraz gelişmiş şeklidir. görüşünü benimsemektedir. Bu gruba göre Endülüslülerin rolü, bu yeni forma verdikleri düzenden öteye gitmemektedir. Bu görüştekiler, muvaşşahanın Maşrık kökenli olduğunu savunurken Dîk el- Cinn el-hımsî nin aşağıda bulunan birkaç beytini örnek gösterip biraz daha ileri giderek İmru u l-kays a ait böyle bir şiirin olduğunu da iddia ederler 14 : قولي لطيفك ينثني من مضجعي عند المنام Hayaline söyle uyurken bana yaklaşmasın فعسى أنام فتنطفي نار تا جج في العظام O zaman belki uyurum da kemiklerimdeki sevgi ateşi söner جسدي تقلبه الا آف على فراش من سقام Hasta yatağında olan bedenimi senin ellerin evirip çeviriyor 15 أما أنا فكما علمت فهل لوصلك من دوام 12 İslam dünyasının Batı kısmını (Mağrib) teşkil eden Kuzey Afrika ve Endülüs te yaşayan Müslümanlara Megâribe, Doğu kısmında (Maşrık) yaşayanlara da Meşârika (Maşrikîler) denilmektedir. Ancak İslam coğrafyacıları Mağrib in sınırlarının tesbiti konusunda görüş birliğine varamamıştır. Bu konudaki üç farklı rivâyet değerlendirildiğinde İslam coğrafyacılarının Mısır ın batısında kalan bölgelere Mağrib adını verdiği anlaşılmaktadır. Kuzey Afrika tarihçileri, bu iki bölgeyi ayıran sınır olarak genellikle Libya nın Trablusgarp şehrini kabul etmişlerdir. (İsmail Yiğit, İslam Ansiklopedisi, Ankara 2004, C. XXIX, s. 377, Meşrikîler maddesi. ) 13 Muhammed Mehdi el-basîr, el-muvaşşah fi l-endelüs ve fi l-maşrık, Matbaatu el-ma ârif, 1948, s. 74-82, 98-99. 14 Muhammed b. Cheneb, Tam. A. Ateş, İslam Ansiklopedisi, Maarif Basımevi, İstanbul 1960, C. VIII, s. 867, Muvaşşaha maddesi. 15 ed-dâye, a. g. e., s. 180.

105 Bildiğin gibi ben aynı benim (hala senin sevdanda), Sana ulaşmaya bir yol var mı? Görüldüğü gibi bu şiirin muvaşşaha ile uzaktan veya yakından herhangi bir ilgisi yoktur. 2. Grup: Muvaşşahaların İspanyolca şarkıların etkisiyle ortaya çıktığını savunurlar. Oryantalist Ribera nın görüşüne göre; İspanyalı kadınlar, Arapların evinde bu iki kavmin evlilikle karışması sonucu düğünlerde, merasimlerde hatta çocukların ninnisinde ve günlük çalışma saatlerinde bile bu şarkıları söylerlerdi 16. Bu gruba, muvaşşahanın Arap olmayanlara ait olduğunu söyleyenler de katılmaktadır. Ayrıca muvaşşahaların Provance bölgesinde bulunan Troubadur ve Conklir lerden alındığını söyleyenler de vardır 17. Muvaşşahanın oradaki Araplardan alındığı görüşü daha isabetli görünmektedir. Çünkü bu tür, İspanyalı gezginlerden yaklaşık olarak iki yüzyıl önce ortaya çıkmıştı ve bu türde şiirler ortaya konuyordu 18. ez-zecel fi l-endelüs kitabının yazarı Dr. Abdülaziz el-ehvâni nin görüşü ise bu konuda en muteber olanıdır. Yazarın tespitlerine göre muvaşşahalar Endülüs te, oradaki müziksel eğilimin bir neticesi olarak ve Endülüslülerin yerel halk dilinde söyledikleri şarkılarla kaynaşmasının bir sonucudur. Dr. Ehvani nin bu görüşü, yalnızca muvaşşahanın değil aynı zamanda zecelin 19 de ortaya çıkışını aydınlatmaktadır. Yani muvaşşaha ve zecelin oraya çıkışındaki temel esas halk diliyle söylenen şarkılar olup önce muvaşşaha söyleyenler ve sonrasında da zecel söyleyenler bu halk şarkılarından yararlanmışlardır. Gelişimi Endülüs edebiyat tarihçileri muvaşşahanın ortaya çıkıp gelişiminde ve kendi içerisinde bölümlere ayrılmasında üç isimden bahsetmişlerdir 20 : 1. Edebî bir tür olarak muvaşşahayı ilk ortaya koyan kişinin Mukaddem b. Mu âfâ el-kabrî olduğu kabul edilir 21. Merkez veya kufulleri halk diliyle 16 Abdullah b. Ali ez-zîrân, el-endelüs Kurûn mine t-takallubât, Matbû âtu Mektebeti l-melik Abdulaziz el- Âmme, 1996, s. 431. 17 S. M. Imamuddin, Muslim Spain 711-1492 A. D., Leiden 1981, s. 147. ; Reynold A. Nıcholson, A Literary History of the Arabs, Cambridge at the University Press, 1956, s. 416. 18 Bkz. Seyyid Abdulazîz Sâlim, a. g. e., s. 184-185. 19 Endülüs'te ortaya çıkan, iraba uyulmayan, avam dilinin ve yabancı kelimelerin de kullanıldığı bir şiir türüdür. Önde gelen temsilcisi de Ebû Bekr b. Kuzmân'dır. (ö. 555/1160). (Hayatı ve eserleri için bkz. Ebû l-hasen Alî b. Bessâm eş-şenterînî, ez-zehîra fi Mehâsini Ehli l-cezîra, tah. Salim Mustafa el-bedrî, Dâru l-kütübi l- İlmiyye, Beyrut, b. t. y., C. II, s. 458-465. ) 20 ed-dâye, a. g. e., s. 182-184. 21 İbni Bessâm, a. g. e., C. II, s. 365; Kâmil Keylânî, Nazarât fi Târîhi l-edebi l-endelüsî, Matba ati Mektebeti t-ticâriyye, 1924, s. 233-234; Mustafa Sâdık er-râfi î, a. g. e.,s. 160.

106 oluşturmuş ve söylemiştir. İlk muvaşşaha şairi harcesini yerel Endülüs dili ile söylemiş ve diğer muvaşşahalarını buna binaen fasih Arapça ile oluşturmuştur. İlk muvaşşahanın dil açısından oldukça basit olduğu kabul edilmektedir 22. Fakat bu dönemden günümüze muvaşşaha örnekleri ulaşmamıştır. 2. Mukaddem b. Mu âfâ el-kabrî den sonra yine onun izinden giden Yusuf b. Hârun er-ramâdî dir (ö. h. 403) 23. Muvaşşaha türünde de ürün ortaya koyan er-ramâdî, muvaşşahanın şatırlara, cüzlere ve kufüllere bölünmesine öncülük eden kişidir. 3. Ubâde b. Mai s-sema nın 24, bu türün gusunlarını çoğaltmasıyla muvaşşahanın genel yapısı tamamlanmıştır. Endülüslü muvaşşaha şairleri, klasik şiirde kullanılmayan aruz vezinlerini 25 kullanmışlar, özel bir beğeniye ve zevke dayanan, ritimsel bir yol izlemişlerdir. Muvaşşahadaki bu serbestlik tamamen şairin beğenisine ve zevkine kaldığı için muvaşşahaların ritimlerini belirlemek zordur. Muvaşşaha şairi için önemli olan, muvaşşahasında kullandığı veznin nağmelerle uyumudur. Aşağıda bulunan el-a mâ et-tutîlî nin 26 muvaşşahasının matla beyti buna örnektir: ض اح ك ع ن ج م ان س اف ر ع ن ب د ر Sevgili güldüğü zaman inci gibidir dişleri, yüzü de dolunay, ض اق ع ن ه الز م ان 27 و ح و اه ص د ر ي Zamana sığmaz ve kaplar gönlümü o. et-tûlî ye ait bu beyitlerin vezni, kullanılan aruz ölçülerinden hiç birine uymamakta; aksine, şairin kişisel zevkini yansıtmaktadır. Şair, seçmiş olduğu bu vezin üzerine muvaşşahasını oluşturmuştur. Bu bağlamda İbni Bessâm 22 İbni Bessâm, a. g. e., C. II, s. 365. 23 Hayatı için bkz. Clément Huart, Arab ve İslam Edebiyatı, Çev. Cemal Sezgin, b. y. y., b. t. y., s. 130. 24 Hayatı ve eserleri için bkz. Muhammed b. Şakir b. Ahmed el-meknî, Fevâtu l-vefeyât, b. y. y., b. t. y., s. 199-201. İbni Bessâm, a. g. e., c. I, s. 293-299. ; Ebu Abdillah Muhammed b. Futûh b. Abdillah el-humeydî, Cezvetu l-muktebes fi Zikri Vülâti l-endelüs, tah. Muhammed b. Tâvît et-tabhî, Kahire, b. t. y., s. 274-275. 25 Bkz. Celâl el-hanefî, el- Arûd Tezhîbuhû ve İ âdetu Tenvînihî, Matba âtu l- Ânî, 1978, s. 56. 26 Hayatı ve eserleri için bakz. Huart, a. g. e., s. 130. ; Feth b. Hâkân, Kalâ idu l- Ikyân, b. y. y., b. t. y., s. 273-279. 27 İbn Senâ, a. g. e., s. 5. ; ed-dâye, a. g. e., s. 184. ; el-makkarî, a. g. e., C. VII, s. 7. ; Hamdi Abdu l-mün im Muhammed Huseyn, Târîhu l-magrib ve l-endelüs fi Asrı l-murâbitîn, İskenderiye 1986, s. 392. ; Atîk, a. g. e., s. 366.

107 Birçok muvaşşahanın vezni, Arapların kullanageldikleri vezinler dışındadır. Yani Halîl b. Ahmed in bahirleri ve vezinleri dışında başka vezinler kullanmışlardır. demektedir 28. Bunun yanı sıra muvaşşaha, Halîl b. Ahmed in ortaya koymuş olduğu bahirlerden biri üzerine de inşa edilebilir ve muvaşşahayı söyleyen şair bazı parça ve şatırlara bir veya daha fazla kelime ekleyebilir. Bu şekliyle muvaşşaha موشح غير ( şi rî olmaktan çıkar ve gayri (موشح شعري) şi rî muvaşşaha olur. (شعري İbni Bakî nin muvaşşahası buna örnektir: 29 ص ب ر ت و الص ب ر ش ي م ة الع ان ي. و ل م أق ل ل ل م طي ل ه ج ر ان ي. م ع ذب ي آ ف ان ي! Sabrettim, sabretmek saygın insanların sıfatıdır. Mutil e benden vazgeçtiğini söylemedim. Sevgilim, yeter bana verdiğin acı! Beytin sonuna şâyet ذب ي آ ف ان ي) (م ع sözcükleri eklenmemiş olsa idi, bu beyit Münserih 30 bahrinden olacaktı. Bununla beraber muvaşşaha şairi eserini oluştururken vezni şi rî ile gayri şi rî yi bir muvaşşahada birleştirebilmektedir. İbn-i Hatime el-ensâri ye air bir muvaşşahanın matla ı buna örnektir: هب ت من الن وم ع ي ن تومي بلحظ رقيع إلى اقتبال الربيع İlkbaharı karşılamak için, uyku kaçtı gözümden, göğe bir bakışın imasıyla رق ت حواشي الز مان و الفصل يا صاح ثان Zaman inceldi ey dostum! Mevsim ikinci baharken Buradaki kufl, bilinen hiçbir vezne uymaz iken gusn Müctess 31 bahrindendir. Yapısı Genel olarak muvaşşaha 5 gusnu takip eden 6 kufülden oluşur. Fakat muvaşşaha şairleri buna bağlı kalmayıp bunu kısaltarak 4 gusun ile birlikte 5 kuflü ya da 7 veya daha fazla sayıdaki gusunlarla muvaşşahalarını oluşturmuşlardır. Lisanu d-dîn b. el-hatîb in 32, İbrahim b. Sehl el-işbilî ye muaraza olarak yazdığı meşhur muvaşşahası buna örnektir: 28 İbni Bessâm, a. g. e., C. II, s. 366. 29 ed-dâye, a. g. e., s. 185. 30 Münserih Bahri: Müstef ilün, Mef ûlâtu, Müstef ilun Müstef ilun, Mef ûlâtu, Müstef ilun (Celâl el-hanefî, a. g. e., s. 56. ) 31 Müctess Bahri: Müstef ilün, Fâ ilâtun, Müstef ilün, Fâ ilâtun, (aynı eser, s. 53. ) 32 Hayatı için bkz. İbni Hazm, a. g. e., s. 29-30.

108 جاد ك الغيث إذا الغيث همى يا زمان الوصل بالا ندل س Çiğse çiğse yağdığı zaman yağmur ne bereketli idi, Ey Endülüste ki kavuşma vakti! لم يكن وصلك إلا ح لما 33 في الكرى أو خلسة المختل س Sana ulaşmak, uykuda iken görülen bir düşten veya çalınmış bir fırsattan ibaret oldu Fakat gusun ve kufullerin vezin ve kafiyeleri, muvaşşahayı oluşturan şaire bağlıdır. Bu şekilde muvaşşahada bir dış orantının veya uyumun olması gerekmeyip buradaki temel ölçüt daima şairin zevki ve beğenisi olmuştur. Bununla birlikte, muvaşşaha şairinin başka bir şaire ait yapıyı alıp kullanmasına da kötü bakılmaz. Bu durum özellikle harcelerde göze çarpar. Örneğin, Lisanu d-dîn b. el-hatîb harcesini, İbn Sehl el-işbilî nin matla ından almıştır 34. Terimleri Kaynaklarda rastladığımız bu türün terminolojisi ile ilgili maddeler aşağıda yer almaktadır. Elimizde bu isimlendirmelerin kimin tarafından-ne zaman yapıldığı noktasında net bir bilgi yoktur; fakat h. IV. yüzyılın ortalarına doğru net bir hâl aldığı öngörülmektedir. Terimler sırasıyla aşağıdaki gibidir 35 : 1. Matla :(مطلع) Muvaşşahada bulunan ilk kufuldür. Muvaşşahanın temel unsurlarından değildir. Matla bulunursa muvaşşaha Tâm, yoksa Akra olarak adlandırılır. 2. Devr :(دور) Devr matla dan hemen sonra gelen sımtlar grubudur. 3. Sımt :(سمط) Devri oluşturan her bir kısma verilen addır. 4. Kufl :(قفل) Muvaşşahanın ilk beyti veya birkaç beyitten oluşan giriş kısmıdır. Her beyitten önce tekrarlandığı için el-lâzime (اللازمة) adı da verilmiştir. Kufüllerde uyağa, vezne, cüzlere ve şiirdeki beyit sayısına dikkat edilmesi gerekir; en az II en fazla da X cüzden oluşabilmektedir. 33 Bu muvaşşahanın tümü için bkz. el-makkarî, a. g. e., c. IX, s. 225-227. ; Kâmil Keylânî, a. g. e., s. 234-236. 34 Atîk, a. g. e., s. 375-378. 35 Terimler ve öngörüler hakkında bkz. el-fâhûrî, a. g. e., s. 807-811. ; ed-dâye, a. g. e., s. 187-190. ; Atîk, a. g. e., s. 345-358. ; Schoeler, a. g. e., c. VII, s. 809-810, Muwashshah mad. ; M. R. Menocal, R. P. Scheindlin, M. Sells, a. g. e., a. g. mad., s. 167-169. ; eş-şik a, a. g. e., s. 375-379.

109 1. İki cüzden oluşan Kufl 36 : شمس ق ارنت بدر ا راح و نديم Dolunayla boy ölçüşen bir güneş; şarap ve bir içki arkadaşı 2. Üç cüzden oluşan Kufl: ح لت ي د الا مطار أز رة الن وار فيا خ دنى Ey dostum, dokundu yağmurun eli, çiçeklerin tomurcuklarına 3. Dört cüzden oluşan Kufl: أد ر لنا أآواب الو د ي نسى بها الو جد و است حض ر الج لا س آما اقتضى Dolaştır bize şarap kadehlerini ki unuttursun bize sarhoşluğu; içki arkadaşlarını davet et, dostluğun gerektirdiği gibi 4. Beş cüzden oluşan Kufl: يا م ن أج ود و ي ب خ ل على ش حي وافت قاري Ey kendisine cömert olduğum! Benim fakirliğime ve yoksulluğuma karşı cimrilikle davranan! أ هواك و ع ندي ز يادة منها ش وقي و اد آاري Seviyorum seni fakat (sevgimden) daha çok sana olan özlemim ve seni hatırlamam var 5. Gusn :(غصن) Kuflün her bir parçasına verilen addır. İki, üç ya da dört parçadan oluşabilir. Buradaki uyak düzeni ise yine şairin beğenisine kalmaktadır. 6. Beyt :(بيت) İki kufül arasında bulunan Sımtlardır. Beyt, Gusn adı verilen parçalardan oluşur ve bu parçaların sayısı şairin beğenisine kalmıştır. Genellikle 3 parçadan oluşurken 2 veya 3,5 olduğu da görülür. Bütün beyitler vezin ve cüz bakımından bir olmak zorundadır; fakat uyaklarının her beyte göre farklılık arz etmesi daha iyi karşılanır. 7. Harce :(خرجة) Muvaşşahadaki son kufül olup en önemli bölümüdür. Onun nükteli olması ve halk dilinde söylenmiş olması beklenir 37. Eğer muvaşşaha, methiye temasını işliyor ve harcesinde de övülen kişinin ismi yer alıyorsa, o zaman fasih dilde de oluşturulabilir. 36 Bu örneklere ulaşılan kaynaklar: İbn Senâ, a. g. e., s. 26-27. ; el- Fâhûrî, a. g. e., s. 807-808. 37 Montogomery, a. g. e., s. 119.

110 Muvaşşaha şairine göre harcenin konumu, klasik kasidedeki matla ile aynı olduğundan, harceye çok özen gösterilir. Bu öneme işaret olarak İbn Senâ el- Mulk Dâru t-tırâz da şunları söylemiştir: 38 الخرجة أب زار الموشح و م ل ح ه و سك ره و مسكه و عنبره... Harce muvaşşahanın çekirdeği, tuzu-şekeri, miski ve anberidir Harcenin özellikleri ise şu şekildedir: - Harce daha önce de belirtildiği gibi fasih Arapça ile oluşturulmuş olabileceği gibi yerel veya yabancı dilde de oluşturulmuş olabilir. Fakat yabancı dilde veya yerel halk dilinde oluşturulmuş olan muvaşşahaların sayısı artınca İbnü Şüheyd, kendi asrındaki fasih olmayan harceleri eleştirerek Bu konuya ne Sibeveyh ne de Ferâhîdî çözüm getirebilir. 39 demiştir. - Sadeliği ile öne çıkar. Örnek: نا ى بفو ادي ص يرني حادي ف ظ ل ت أ نادي: Kalbime bir hüzün çöktü, sevgili bıraktı beni tek başıma, sürekli çağırmaktayım: محبوبي مسافر ص ب روني! Sevgilim yolcu (gidiyor), sabır verin bana! - Harceden önce أن ش د غ نى ن اد ى vb. gibi musikiye dair ifadeler bulunabilir. Bir bakıma muvaşşahanın, şarkı ile aynı ortamda yaratıldığını kanıtlayan işaretlerden bir tanesi, harcesinden önce bu ve benzeri fiillerin kullanılmasıdır 40. Yukarıdaki muvaşşahada bu açıkça görülmektedir. - Harcelerin genç kız veya sarhoşların ağzından söylenmesi de söz konusudur. - Harceler genellikle 3 ayrı şekilde karşımıza çıkmaktadırlar: el-harcetu l Mu rebe, el-harcetu l-âmmiyye ve el-harcetu l-a cemiyye. a) el-harcetu l-mu rebe: Fasih Arapça ile oluşturulmuş olan harcedir. b) el-harcetu l- Âmmiyye: Halk dili ile oluşturulmuş olan harcedir. c) el-harcetu l-a cemiyye: Roman dilleri, yani Latin kökenli diller (Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca) ile oluşturulmuş olan harcedir. Bu gruba, içinde Türkçe ve Farsça kelimeler bulunan harceler de girmektedir. 38 İbn Senâ, a. g. e., s. 32. 39 el- Fâhûrî, a. g. e., s. 807-808. 40 Atîk, a. g. e., s. 368. ; M. R. Menocal, R. P. Scheindlin, M. Sells, a. g. e., s. 167-169.

111 Maşrıklı muvaşşaha şairleri harcelerini birçok kişinin anlayabildiği dillerde de oluşturmuşlardır. Fakat İbn Senâ el-mulk, bu harcelerde farklı bir dil kullanmayı harcenin bir gereği olarak kabul etmiştir. Endülüslüleri birbakıma yanlış anlayan İbn Senâ el-mulk bunu bir gereksinim olarak görmüş ve hem kendisine ait hem de derlediği 108 muvaşşahanın altısında Türkçe ve Farsça kelimeleri içeren harcelerin bulunduğu görülmüştür. Oysa Endülüs teki halk, tabiatı gereği Latin kökenli dilleri biliyor ve konuşuyor olduğundan harcelerde bulunan yabancı kelimeler, o bölgede birçok kişi tarafından anlaşılıyordu. Bu durum, Endülüs ün coğrafî ve kültürel konumdan kaynaklanmaktadır. Bunun Maşrık için de söz konusu edilmesi, bir bakıma yerinde bir tutum olmasa gerektir 41. el-a mâ et-tutîlî nin harcesi Endülüslü muvaşşaha şairleri arasında çok beğeni kazanmış olup çağdaşları onun için şöyle seslenmişlerdir: أما ترى أ حمد في م ج ده العالي لا ي ل ح ق! Ahmed in kimsenin yakalayamacağı büyük yüceliğini görmüyor musun? أط ل عه الم غرب فا ر نا مثله 42 يا م ش رق! Magrib yarattı onu! Göster bize onun gibisini ey Doğu! Farsça ile oluşturulan bu harceye örnek: Anlaşılmayan bir mana, Aman vermeyen bir bitkinlik. Yabancı bir dilde şöyle söyledi: معنى لم يفهم مضنى لم يرحم غنى بالعجمي بكشني يا جان لما هجرتني Ey katilim! Beni terk edersen, sonucuna katlanırsın. Türkçe ile oluşturulan bir harceye örnek: إذا وصلت للري سلم على حبيبي وانظرهما بعيني 41 ez-zîrân, a. g. e., s. 438-439. 42 el-makkarî, a. g. e., C. VII, s. 13.

112 Rey vadisine vardığın zaman, sevgilime selam söyle ve ona benim gözümle bak. تنظرهما شمسا و أي 43 و البدر بالترآي أي Onlardan (gözlerden) birini güneş, diğerini dolunay (bedr) olarak gürürsün, ve bedr Türkçede ay dır. Yukarıda anlatılan muvaşşahaya ait terimler aşağıdaki şema üzerinde gösterilmiştir. Konuları Muvaşşaha, basit bir dille, müzik eşliğinde söylenmek için yaratılmış manzum bir türdür. Her ne kadar İbn Senâ el-mulk, muvaşşahanın hemen hemen tüm klâsik şiir temalarını (gazel, methiye, risa, hicâ, zühd vb. ) konu edindiğini söylese de; tabiatı gereği basit, kolay anlaşılır ifadelerle oluşturulduğu için bu türün başlangıçta yalnızca gazel ve tabiat tasvirleri konularına hasredildiği görülmektedir. Önceleri muvaşşaha gazel, tabiat tasviri, hamriyat ve methiye konularını işlerken hicâ, risâ, tasavvuf ve savaş tasviri gibi konular geri plana atılmıştır. Çünkü bu konuların ele alınması, dil bakımından daha karmaşık ifade ve söz sanatlarını gerektirmekteydi. Muvaşşahanın dili klasik kasideninkine nazaran daha basit olduğu için konular böyle bir seyirle karşımıza çıkmaktadırlar. Zira tabiat ve içki meclisi tasvirlerinde dilin güçlü olması gerekmiyordu. Bu yüzden bu temalar gazel ile birlikte kullanılıyorlardı. Şairi etkisi altına alan en büyük unsurun çevre olduğu göz önünde alındığında Endülüs te ortaya konulan muvaşşahaların ana temasının tabiat tasviri ve gazel olması çok da yadsınacak bir durum olmasa gerektir. Muvaşşahada kullanılan temaları, kullanım oranlarına göre sıraladığımızda: 1. Gazel 2. Tabiat tasviri 3. Methiye 4. Zühd - tasavvuf 5. Risâ (çok azdır) olduğunu görürüz 44. Dikkate değer bir konu ise Maşrıklıların bu türü Endülüslülerden aldığı zaman, tabiat tasviri 45 dışında bütün temalarda ürün ortaya koymuş olmalarıdır. 43 İbn Senâ, a. g. e., s. 165. ; ez-zîrân, a. g. e.,. 440-441. 44 ed-dâye, a. g. e., s. 190. Ayrıca bkz. el- Fâhûrî, a. g. e., s. 813. ; ez-zîrân, a. g. e., s. 422-436. ; Diyâb, a. g. e., s. 308-310. ; Atîk, a. g. e., s. 363-394. ; eş-şik a, a. g. e., s. 405-443.

113 Bunun nedeni ise, Maşrıklıların Endülüslülere göre, doğa güzelliğinden nispeten yoksun olmaları şeklinde açıklanabilir. Tasavvuf ve zühd konulu muvaşşahalar, önceleri Hz. Peygambere methiye yazanlar tarafından işlense de bu tema Muvahhidler döneminde özellikle Muhyiddîn İbn Arabî ile doruğa ulaşmıştır 46. Önde Gelen Şairleri Bunlardan Muhammed b. Mahmûd el-kabrî, Yusuf b. Hârun er-remâdî (ö. h. 403), Ubâde b. Mâi s-semâ (ö. h. 419), Ebû Bekr Ubâde b. Mâ i s-semâ (ö. h. 420), Meriye şehri hakimi Mu tasım b. Sumâdih in şairi Muhammed b. Ubâde el-kazzâz (ö. h. 488) 47, İbni Bakî (ö. 1145) 48, el-ebyad lakabıyla tanınan Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed el-ensarî (ö. h. 525) 49, Ebû Bekr b. el-lebbâne (ö. h. 507), Vezir Ahmed b. Abdillah b. Zeydûn, el-a mâ et-tutîlî, Ahmed b. Abdillah b. Hüreyre el-kaysî (ö. h. 525), Ebû l-kâsım el-menîşî (ö. h. 557), Ebû Âmir b. Yennâk (ö. h. 547), ve el-hafîd olarak bilinen Ebû Bekr Muhammed b. Abdillah b. Zuhr (ö. h. 525), İbni Bâce, İbni Sehl el-israilî (ö. 1251), İbni Hatîb (ö. 1374) 50, İbni Nubâte 51, İbni Zemrek 52 ve harcelerinde az da olsa Türkçe ve Farsça kelimeler kullanan Maşrık kökenli iki şair; İbn Senâ el- Mulk ve Salâhu d-dîn b. Aybek es-safedî sayılabilir 53. Endülüslü kadın şairlerden çok azı muvaşşahalara ilgi duymuşlardır. Bu sahada eser de vermiş ancak günümüze ulaşmamış olan Ummu l-kerem bintu l- Mu tasım 54 bunlardan biridir. Muvaşşaha Terimlerinin Bir Muvaşşaha da Gösterilmesi موشح ابن زهر الا ندلسي (الحفيد) 45 Endülüs te tabiat tasvirini konu edinen şiiriler hayli bulunmaktadır. Geniş bilgi için bkz. Doç. Dr. Nevzat H. Yanık, Endülüs Arap Şiirinde Tabiat Tasviri, Erzurum 2000, s. 5 vd. 46 eş-şik a, a. g. e., s. 440-443. 47 Hayatı ve muvaşşahaları için bkz. Şevki Dayf, el-mugrib fi Hule l-magrib, Dâru l-ma ârif, 3. Baskı, c. II, s. 134-137. ; İbni Bessâm, a. g. e., C. I, s. 500-502. 48 Hayatı ve muvaşahhaları için bkz. Dayf, a. g. e., c. II, s. 25. ; İbni Bessâm, a. g. e., C. II, s. 363-375. ; Keylânî, a. g. e., s. 240-241. 49 Muvaşşahası için bkz. Keylânî, a. g. e., s. 237. 50 Muvaşşahaları için bkz. el-makkarî, a. g. e., C. VII., s. 65-68. 51 el-makkarî, a. g. e., C. VII., s. 86-88. 52 el-makkarî, Ezhâru r-riyâd fi Ahbâri Iyâd, b. y. y., b. t. y., c. II, s. 176-206. ; Bu şairin adı, İbn Zumruk şeklinde de telaffuz edilir. 53 Schoeler, a. g. e., a. g. mad., C. VII, s. 811-812. Ayrıca bkz. el- Fâhûrî, a. g. e., s. 812. ; ed- Dâye, a. g. e., s. 192. ; er-râfi î, a. g. e., C. III, s. 164-166. ; Özdemir, a. g. e., s. 96. ; Cheneb, a. g. e., a. g. mad., C. VIII, s. 867-868. 54 el-makkarî, a. g. e., C. V, s. 302.

114 El-Hafîd Olarak Bilinen İbni Zühr ün Muvaşşahasi (مطلع) قد دعوناك و إن لم تس م ع أي ها الساقي إليك ال مشتكى و نديم همت في غ رت ه (سمط) و شربت الر اح من راحت ه آل ما استيقظ من سكرت ه (سمط) (سمط) (دور) جذب الز ق إليه و ات كا و سقاني أربعا في أرب ع (قفل) غ ص ن بان مال من حيث استوى (سمط) (سمط) بات من يهواه من ف ر ط الجوى (سمط) خف ق الا حشاء م وه ون القوى (دور) آ لما ف كر في الب ي ن بكى و ي حه يبكي لما لم ي ق ع! (قفل) ما لعيني ع ش ي ت بالن ظر (سمط) (سمط) أن كر ت بعد ك ض و ء القمر (سمط) و إذا ما ش ي ت فاسم ع خ ب ري (دور) عشي ت عيناي من طول الب كاء و بكى بعضي على بعضي معي (قفل)

115 ليس لي صب ر و لا لى ج ل د (سمط) (سمط) (دور) يا ل قوم هج روا و اجتهدوا (سمط) أنكروا شكواي مم ا أجد ان مثلي حالي ح قه أن ي ش ت ك ى آ م د اليا س و ذ ل الطمع (قفل) آب د ح رى و دمعي يك ف (سمط) يعرف الذنب و لا يعترف أي ها المعرض ع ما أصف (سمط) (سمط) (دور) قد نما حبك عندي و زآا لا ت ق ل في الحب إن ي م دعي (خرجة) Çevirisi Ey Sâki sana şikâyetimiz var, seni çağırdık ama duymadın Alnının beyazlığına vurulduğum Uyandıkça sarhoşluktan Elinden şarap içtiğim nice dostum vardı Dayandı ve çekti kırbayı kendine, bana dört dörtlük sâkilik yaptı Bân ağacının dalı, bulunduğu yerden eğildi Onu aşırı derecede sevenin yüreğinde aşk acısı kaldı İçi titreyerek, güçsüz ve zayıf bir şekilde Ağladı her ayrılığı düşündüğü zaman, Vaylar ona ki, ağlıyor başına gelmemiş şey için. Gözlerimin nesi var ki bulanık görmeye başladı? Görmez oldu senden sonra ay ışığını İstersen şöyle bir dinle beni Kör oldu gözlerim çokça ağlamaktan, ağladım kendimle senin ardından... Artık dayanacak ne güç kaldı ne de bir kuvvet Bir kavim ki, beni öylece bırakıp gitti Ettiler çektiğim acının şikâyetini de ret

116 Benim yerimde kim olsa şikâyet eder, üzüntülü bir kalple ve arzuları tükenmiş bir şekilde. Yanıyor ciğerim, gözyaşım akıyor Suçunu biliyor ne var ki itiraf etmiyor Ey tasvir ettiğim duygulara karşı çıkan! Yüreğimde sevgin büyüdü ve arttı,deme aşkta asla ben iddialı!.. KAYNAKÇA Atîk, Abdulazîz, (1976), el-edebü l- Arabî fi l-endelüs, Dâru n- Nahdati l-arabîyye, Beyrut. Dayf, Şevki, el-mugrib fi Hule l-magrib, Dâru l-ma ârif. Diyâb, Ali, (2002), Fi l-edebi l- Arabî el-endelüsî ve l-magribî, Dımaşk. Ed-Dâye, Muhammed Rıdvân, (2000), Fi Edebi l-endelüs, Dâru l-fikr, Dımaşk. El- Fâhûrî, Hannâ, (1960), Târîhu l-edebi l- Arabî, 3. Baskı, b. y. y.. El-Basîr, Muhammed Mehdi, (1948), el-muvaşşah fi l-endelüs ve fi l- Maşrık, Matbaatu el-ma ârif. El-Hanefî, Celâl, (1978), el- Arûd Tezhîbuhû ve İ âdetu Tenvînihî, Matba âtu l- Ânî. El-Humeydî, Ebu Abdillah Muhammed b. Futûh b. Abdillah, Cezvetu l- Muktebes fi Zikri Vülâti l-endelüs, tah. Muhammed b. Tâvît et-tabhî, Kahire, b. t. y. El-Makkarî, Ezhâru r-riyâd fi Ahbâri Iyâd, b. y. y., b. t. y. El-Meknî, Muhammed b. Şakir b. Ahmed, Fevâtu l-vefeyât, b. y. y., b. t. y. El-Mulk, İbn Senâ, (1949), Dâru t-tırâz fi Ameli l- Muvaşşahât, Dımaşk. Er-Râfi î, Mustafa Sâdık, Târîhu Âdâbi l- Arabîyye, Dâru l-kitabi l- Arabî, Beyrut, b. t. y. Eş-Şenterînî, Ebû l-hasen Alî b. Bessâm, ez-zehîra fi Mehâsini Ehli l- Cezîra, tah. Salim Mustafa el-bedrî, Dâru l-kütübi l- İlmiyye, Beyrut, b. t. y. Eş-Şik a, Mustafa, (1975), el-edebü l-endelüsî, Mevdû âtuhu ve Funûnuhu, Dâru l-ilm li l-melâyîn, Beyrut. Ez-Zîrân, Abdullah b. Ali, (1996), el-endelüs Kurûn mine t-takallubât, Matbû âtu Mektebeti l-melik Abdulaziz el- Âmme. Feth b. Hâkân, Kalâ idu l- Ikyân, b. y. y., b. t. y. G. Schoeler, (1993), The Encyclopedia of Islam, New Edition, Newyork.

117 Huart, Clément, Arab ve İslam Edebiyatı, Çev.: Cemal Sezgin, b. y. y., b. t. y. Huseyn, Hamdi Abdu l-mün im Muhammed, (1986), Târîhu l-magrib ve l-endelüs fi Asrı l-murâbitîn, İskenderiye. Imamuddin, S. M., (1981), Muslim Spain 711-1492 A. D., Leiden. İbn Hazm, (1995), Güvercin Gerdanlığı, Çev.: Mahmut Kanık, İnsan Yayınları, İstanbul. İbni Haldûn, (1991), Mukaddime, Çev.: Zakir Kadirî Ugan, M. E. B. Yayınları, İstanbul. İslam Ansiklopedisi, Ankara 2004. Keylânî, Kâmil, (1924), Nazarât fi Târîhi l-edebi l-endelüsî, Matba ati Mektebeti t-ticâriyye. Menocal, Maria Rosa, R. P. Scheindlin, M. Sells, The Literature of al- Andalus, Cambridge University Press, b. t. y. Nicholson, Reynold A., (1956), A Literary History of the Arabs, Cambridge at the University Press. Özdemir, Mehmet, (1997), Endülüs Müslümanları, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara. Palencia, Angel Gonzalez, (1955), Târîhu l-fikri l-endelüsî, Çev.: Huseyn Mu nis, Mektebetu n-nahdati l-mısriyye, Kahire. Sâlim, Seyyid Abdulazîz, Kurtuba Hadâratu l-hilâfe fi l-endelüs, İskenderiye W. Montogomery Watt, (1977), A History of Islamic Spain, Edinburgh at the University Press. Yanık, Doç. Dr. Nevzat H., (2000), Endülüs Arap Şiirinde Tabiat Tasviri, Erzurum. Zeydân, Corci, (1798), Târîhu Âdâbi l-lugati l-arabîyye, tah. Şevki Dayf, Dâru l Hilâl, Kahire.

118