KÜRESELLEŞMENİN TARİHÇESİ A.BORA ELÇİN



Benzer belgeler
1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

KÜRESELLEŞME VE BÖLGESELLEŞME

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Türkiye de Yabancı Bankalar *

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

İktisat Tarihi

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

BİRİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE EKONOMİSİNE PANORAMİK BAKIŞ...

Enerji ve İklim Haritası

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

Banka Kredileri ve Büyüme İlişkisi

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

Uluslararası Tarım ve Gıda Politikası II

Türkiye Ekonomisinde Dönüşüm

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 12. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 3

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 2015

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

1. Hafta: Giriş ve İletişim, Teknoloji ve Toplum İlişkisine Dair Temel Yaklaşımlar

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF COĞRAFYA DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

Geçen Haftanın Ödevi???

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

tepav Nisan2018 N KÜRESEL TİCARETTE 2018 YILI BEKLENTİLERİ DEĞERLENDİRME NOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

ZORLUKLAR, FIRSATLAR VE STRATEJĐLER

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

İKTİSAT ANABİLİM DALI ORTAK DOKTORA DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

Eurasian Journal of Educational Research, Issue 6, 2002, KÜRESELLEŞME KONUSUNDAKİ YAKLAŞIMLAR VE EĞİTİM

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

SPORDA STRATEJİK YÖNETİM. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

G20 BİLGİLENDİRME NOTU

Dış Ticaret Politikası. Temel İki Politika. Dış Ticaret Politikası Araçları Korumacılık / İthal İkameciliği

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

ULUSLARARASI ĐKTĐSAT. Yrd.Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.ĐĐBF Đktisat Bölümü

KÜRESEL PAZARLAMA Pzl-402u

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI. Ümit Özlale

Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Küreselleşme devam ediyo mu?

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

Mali Yapı ve Finans Banka Şube Sayısı TR82 Bölgesi Kastamonu Çankırı Sinop

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

DERS KODU DERS ADI İÇERİK BİLİM DALI T+U+KR AKTS

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

ULUSLARARASI İKTİSAT Yrd.Doç.Dr.Dilek Seymen DEÜ.İİBF İktisat Bölümü

4. TÜRKİYE - İRAN FORUMU

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

KÜRESELLEŞME 2. Küreselleşme Yanlısı Görüşler

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

2018 / 2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSLARI 11. SINIF COĞRAFYA DERSİ YILLIK PLAN ÖRNEĞİ

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

Kümelenme ile İlgili Kavramlar

DERS ÖĞRETİM PLANI. İktisat Tarihi. Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü. Seçmeli Doktora

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

İstanbul Politikalar Merkezi. FUAT KEYMAN 13 Mayıs 2017

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

Transkript:

KÜRESELLEŞMENİN TARİHÇESİ A.BORA ELÇİN ANKARA, 2012

İÇİNDEKİLER ŞEKİLLER TABLOSU...ii Küreselleşmenin Tarihçesi... 1 Özet... 1 GİRİŞ... 1 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE... 2 1.1. Küreselleşmenin Tanımı... 2 1.2. Küreselleşmenin Unsurları... 4 2. KÜRESELLEŞMENİN TARİHÇESİ... 5 2.1. Tarih Öncesi Dönem-Asur Ticaret Kolonileri Çağı... 6 2.2. Ortaçağ Avrupası Burg Dönemi... 6 2.3. Ortaçağ Sonrası Dönem... 7 2.3.1. Birinci Dönem: 1453 İstanbul un Fethi-1800 lü Yılların Sonları... 7 2.3.2. İkinci Dönem: 1870 Endüstri Devrimi-1914 Birinci Dünya Savaşı... 8 2.3.3. Üçüncü Dönem: 1945 İkinci Dünya Savaşı Sonrası-1989 Berlin Duvarının Yıkılması, SSCB nin Çöküşü ve Sonrası Dönem... 9 3. KÜRESELLEŞME SÜRECİNİ HIZLANDIRAN FAKTÖRLER VE YENİLİKLER... 10 3.1. Küreselleşme Sürecini Hızlandıran Faktörler... 10 3.2. Küreselleşme Sürecini Hızlandıran Yenilikler... 11 4. KÜRESELLEŞME ÜZERİNE YAKLAŞIMLAR... 12 4.1. Aşırı Küreselleşmeciler (Hyperglobalist)... 12 4.2. Kuşkucular-Küreselleşme Karşıtları (Skeptical)... 13 4.3. Dönüşümcüler (Transformationalist)... 13 5. KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI... 14 SONUÇ... 15 KAYNAKÇA... 16 i

ŞEKİLLER TABLOSU Şekil 1: 1800-1992 Yılları Arası Uluslararası Ticaret (% GDP)... 8 Şekil 2: Hava Ulaşım, Telefon Görüşmesi ve Bilgisayar Fiyatları Düşüşü(1990 fiyatlarıyla)... 10 ii

Küreselleşmenin Tarihçesi Özet Küreselleşmenin tarih sürecinde ne zaman başladığı konusu gibi tanımı da henüz üzerinde uzlaşmaya varılamamış bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Değişik dünya görüşünden katkı sağlayıcıların, konuya kendi zaviyelerinden bakarak bir tanımlama yapma girişimi nedeniyle, yaşam gerçekliği içerisinde içinde olduğumuz ve mutlak etkilendiğimiz olgunun, çok farklı yönlerden çok farklı tanımları yapılmıştır. Tarih sürecinde, küreselleşmenin gelişim ve duraklama dönemleri yaşanmış, ancak toplumsal ve ekonomik nedenlerle etkilenilen duraklama dönemleri sonrasında tekrar küreselleşme akımları hız kazanmıştır. Özellikle 1980 sonrasında yaşanan Berlin duvarının yıkılması, SSCB nin çöküşü ve Doğu Blokunun dağılması süreçlerinin ardından teknolojinin, üretim ve yönetim yapısı değişikliklerinin ve çokuluslu şirketlerin artmasının etkisiyle baş döndürücü bir hıza ulaşılmıştır. Küreselleşme olgusunun reddi yerine düzenlenerek ve sınırları oluşturularak, toplumların yararına kullanılması yönünde politikalar belirlenmesi gerekmektedir. JEL Sınıflandırması: N00, P00, O30, F15, B10 Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, tarihçe, teknolojik değişim ve ilerleme, ekonomik entegrasyon, iktisadi düşünce tarihi GİRİŞ Tarih boyunca insan yaşadığı bölgeyi ve çevresini keşif amaçlı araştırmalarda bulunmuştur. Bu keşifler temel olarak güvenlik, barınma ve beslenme amaçlı olsa da, insanın doğası gereği sosyal bir varlık olması nedeniyle, çevresi ile iletişim kurmak ve çevresindekilerle etkileşim içinde olmak da amaçlar arasında sayılabilmektedir. İnsanların birlikteliğinden oluşan toplumlar da gerek ortak bir düşmana karşı birlikte savunma yapma gerekse birlikte üretim yapma, ihtiyaçları karşılama saikleriyle diğer toplumlarla iletişim içinde olma ihtiyacındadır. Toplumların yaşadığı sosyo-ekonomik gelişmeler ve tehdit algısının düzeyi bu ortaklık ve iletişim ilişkisinin dönemsel olarak artmasına ve azalmasına neden olmuştur. Gerek insanların gerekse toplumların bu şekildeki ortak bir amaca yönelik birlikte hareket etme ve birbirleri ile etkileşim içinde olmaları ilk küreselleşme adımları olarak kabul edilebilir. Buradan hareketle küreselleşmenin insanlık tarihi kadar eski olduğu, yaşanan toplumsal veya ekonomik bazı süreçler nedeniyle hızında değişim gözlense de devamlı bir şekilde varolduğu ve gelişimini ve toplumlararası etkileşimini sürdürdüğü söylenebilmektedir. 1

Küreselleşme, son dönemlerde çok sıklıkla kullanılan bir moda kavram halini almıştır. Kavram, çok yoğun tartışmaların odağında olmasına karşın tartışma çevrelerince üzerinde uzlaşılmış bir içeriğe ve kapsama sahip değildir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi küreselleşme olgusunun toplumsal bir olgu olması ve toplumlar ile bireylerin zaman içerisindeki değişimlerinden kavramın da etkilendiğidir. Çalışmamızda küreselleşme kavramının iktisadi yönden tarihçesi ele alınacaktır. Bu kapsamda birinci bölümde, öncelikle küreselleşmenin tanımı ile unsurlarına değinilerek kavramsal çerçeve oluşturulacak, ikinci bölümde küreselleşmenin tarihçesi üzerine belirlemeler yapılacaktır. Üçüncü bölümde, küreselleşme sürecini hızlandıran faktörler ve yeniliklere değinilecek, dördüncü bölümde küreselleşme kavramı üzerine farklı yaklaşımların görüşleri ortaya konulduktan sonra beşinci ve son bölümde küreselleşmenin boyutları ele alınacaktır. 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE Çalışmanın ilk bölümünde, kavramlarla hesaplaşmak ve çerçeveyi oluşturmak adına öncelikle değişik çevrelerin küreselleşmeden ne anladıkları ve nasıl tanımladıkları üzerinde durulacak, daha sonra küreselleşmenin unsurları ele alınacaktır. 1.1. Küreselleşmenin Tanımı Küreselleşme kavramını açıklamaya yönelik birçok tanım yapılmış, tanımlayanların konuya kendi zaviyelerinden bakmaları nedeniyle, tarafların buluştuğu tek nokta, ortak bir tanım üzerinde anlaşamamaları olmuştur. Gerçekten, konunun taraflarının gerek sosyal bilimlerin farklı alanlarında olması gerekse siyasal bakış olarak konuya farklı pencerelerden yaklaşmaları nedeniyle kavramsal olarak ortak bir değerde buluşamamaları kaçınılmaz sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Nedenlerden bir diğeri de küreselleşmeyi açıklamada yararlanılan dünya görüşleri, bakış açıları, değerlendirme kıstasları ve ideolojiler zaman içerisinde değişime uğradıkça tanımın da içeriğinin değişmesidir. Üzerinde anlaşılamayan tek nokta küreselleşmenin kavramsal olarak nasıl tanımlanması gerektiği hususu değildir. Küreselleşme kavramının ilk olarak ne zaman ve kim tarafından kullanıldığı da bir başka tartışmalı mesele olarak karşımızda durmaktadır. Konuya genel perspektif çerçevesinde bakıldığında, bir insan topluluğunun diğer topluluklarla iletişime geçmesi küreselleşme olarak değerlendirilirse, küreselleşme tarihinin ilk dönem çağlara kadar uzanması gerekmektedir. Küreselleşmenin gündeme gelmesi ve bildiğimiz anlamıyla kullanılması ise daha yeni dönemlerde gerçekleşmiştir. Küreselleşmenin ilk kullanımı ile ilgili tartışma çevrelerinde üç farklı iddia ortaya atılmaktadır. İddialardan birincisi; küreselleşme kavramının ilk olarak 1960 lı yıllarda Kanadalı sosyoloji profesörü Marshall McLUHAN tarafından kullanıldığıdır (ZIEGLER, 2004). Bu iddiaya göre 2

küreselleşme, McLUHAN ın 1962 yılında yazmış olduğu Gutemberg Galaxy isimli kitabında yeni dünya düzeni için global köy kavramını kullanmasıyla, ilk kez literatüre girmiştir. McLUHAN kitabında, en azından dünyanın bir bölümünün -özellikle iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde- küresel köy haline gelmekte olduğunu belirterek küreselleşmeyi tarif etmiştir. İkinci iddia ise birincisinin devamı olarak kavramın 1980 li yıllarda Harvard, Stanford, Colombia gibi seçkin Amerikan işletme okullarında, özellikle Colombia Üniversitesinden komünizm uzmanı Amerikalı bilimadamı Zbiginiew BREZINSKI nin desteklemeleri ve bazı ekonomistler tarafından güncellendiğidir(ziegler, 2004). Üçüncü iddia ise; küreselleşme terimini 1980 li yıllar sonları ile 1990 lı yıllar başları arasında ilk kez sunarak kullanımını yaygınlaştırdığını söyleyen London School of Economics den Anthony GIDDENS olduğudur (GÖKDERE, 2001). Giddens e göre küreselleşme, bir ülkede meydana gelen olayların başka yerlerdeki olaylar üzerinde etkiye sahip olması ya da ulusal sınırlar dışında meydana gelen olaylardan etkilenme bağlamında sosyal ilişkilerin dünya ölçeğinde yoğunlaşmasıdır (GIDDENS, 1990). Küreselleşme başlıklı ilk çalışmanın ise Aberdeen Üniversitesi nden sosyolog Roland ROBERTSON tarafından yazılan Globalization: Social Theory and Global Culture(1972) isimli kitap olduğu iddia edilmektedir(gökdere, 2001). Robertson, küreselleşme sürecinin onaltıncı yüzyıldan beri egemen olduğunu savunmuş, küreselleşmeye kültürel bakış açısıyla yaklaşmıştır. Robertson a göre küreselleşmeyi anlamanın en iyi yolu, dünyanın sınırlarının ortadan kalktığı, ama ulusların kesinlikle işlevsel tarzda birleşmediği sorunu üzerinde yoğunlaşmaktan geçtiğini belirtmektedir. Buradan hareketle genel anlamda küreselleşmeyi dünya düzeni oluşumu kavramına giriş olarak tanımlamaktadır. Sonuç olarak Robertson için küreselleşme, dünyayı tek mekân haline getirip, bilinci yükseltmiştir. Küreselleşme kavramına iktisadi açıdan yaklaşan Prenab BARDHAN, Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) tarafından Güney Afrika da düzenlenen Social Justice in the Global Economy forumunda küreselleşmeyi, temel olarak uluslararası ekonominin entegre olması ve özellikle de dış ticarete ve yatırıma açık olmak anlamında olduğunu belirtmiştir (ZENGİNGÖNÜL, 2005). Kevin O ROURKE da benzer unsurları ön plana çıkardığı tanımlamasında küreselleşmeyi, ticari engellerin giderek azaldığı, göçlerin önündeki engellerin ortadan kalktığı, sermaye akışının hızlandığı, doğrudan yabancı sermayenin serbest kaldığı ve teknoloji transferlerinin hızlandığı bir ortam olarak tanımlamaktadır (ZENGİNGÖNÜL, 2005). Küreselleşmeyi soğuk savaş sistemi yerine geçmiş bir sistem olarak adlandıran ve konuya iktisadi-politik olarak yaklaşan Thomas FRIEDMAN, küreselleşme tanımını; piyasalar, ulusdevletler ve teknolojilerin, daha önceleri tanık olunmamış derecede ve birey, şirket ve ulusdevletlere, dünya çapında daha yakın, daha hızlı, daha derin ve eskisinden daha ucuz şekilde birbirine ulaşma olanağı verecek biçimdeki önlenemez bütünleşmesi olarak yapmaktadır 3

(FRIEDMAN, 2000). Joseph E. STIGLITZ e göre küreselleşme, ticaretin önündeki engellerin kaldırılarak serbestleştirilmesi ve ulusal ekonomilerin daha fazla bütünleşmesi içinde dünyadaki herkesi, özellikle de fakirleri zenginleştirecek bir güçtür (STIGLITZ, 2004). Küreselleşme kavramına daha geniş bir açıdan bakan David HELD, Anthony McGREW, David GOLDBLATT, Jonathan PERRATON, küreselleşme kavramının, dünyanın bir bölgesinde meydana gelen sosyal, politik ve ekonomik faaliyetlerin bir parçası olan olayların, alınan kararların, kürenin bir diğer tarafındaki bireyleri ve toplulukları etkilemesiyle ilişkilendirildiğini ve kavramın öncelikle bunu ifade ettiğini savunmuşlardır (HELD, McGREW, GOLDBLATT, & PERRATON, 2003). Dünya Bankası ve Uluslararası Çalışma Örgütü de küreselleşme kavramının tanımlanması yönünde çalışmalarda bulunmuşlardır. Dünya Bankası tarafından yapılan tanımda küreselleşme, son yıllarda dünya ekonomik aktivitesindeki hızlı yükselişin artan bir bölümünün, aynı ülkede değil, farklı ülkelerdeki kişi ve kurumlar arasında gerçekleştirilmekte oluşu şeklinde tanımlanmıştır. Mayıs 2000 de düzenlenen Küreselleşme ve Yoksullaşma konulu foruma katılanların çoğunluğu bu tanımı desteklemiş, ayrıca değişim hızının önemini vurgulamışlardır (GÖKDERE, 2001). Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) ise küreselleşmeyi ana teması altındaki düşüncenin, ekonomilerin ve toplumların süregiden bir şekilde entegre olduğu bir süreç olarak değerlendirmektedir. ILO ya göre küreselleşme yeni teknolojiler, yeni ekonomik ilişkiler, aralarında hükümetler, uluslararası örgütler, işletmeler, işgücü ve sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu ulusal ve uluslararası çok geniş bir politika yelpazesi tarafından yönlendirilmektedir (ZENGİNGÖNÜL, 2005). Bütün bu tanımlardan yola çıkarak Oğul ZENGİNGÖNÜL küreselleşme ile ilgili bütüncül bir tanıma ulaşma denemesinde bulunmuş ve geniş anlamda küreselleşmeyi, dünyada mevcut uluslararası, ulusal, bölgesel ve yerel katmanlara ait siyasi, ekonomik, sosyal, ekolojik, kültürel ve hatta coğrafik sistemlerin birbirlerinden farkındalıklarının gün geçtikçe artmasıyla, geçişkenliklerinin ve birbirlerini etkileme güçlerinin de arttığı ve dünya çapında bir farkındalık ve küreye ait olumlu veya olumsuz gelişmelerle bilinçli veya tepkisel cevap verme kültürünün oluştuğu gelişen bir süreç olarak tanımlamıştır (ZENGİNGÖNÜL, 2005). 1.2. Küreselleşmenin Unsurları Küreselleşme ile ilgilenen ve çalışanların konuya yaklaşımlarının, bakış açılarının ve savunduğu değerlerin farklılığı ile konuya ilişkin değerlendirmelerin yaşanan süreç içerisinde değiştiği gözönünde bulundurulduğunda, tarafların ortak bir tanımda buluşmalarının güç olduğu, söz konusu güçlüklerin aşılması halinde yapılan tanımlamanın da değişmez, net ve kesin bir tanımlama olamayacağı anlaşılmaktadır. Belirtilen güçlükler karşısında, küreselleşme ile ilgili temel unsurları sıralamak ve bu çerçevede konuyu ele almak daha sağlıklı bir belirleme 4

yapılmasına imkân tanıyabilir. Küreselleşme üzerine yapılan tanımlamalar çerçevesinde kavramın içinde olmazsa olmaz olarak değerlendirilebilecek başlıca unsurlar şu şekilde sıralanabilir: - Ülkeler arası serbest mal ve hizmet ticareti - Sermayenin ülkeler arası serbest dolaşımı - İşgücünün ülkeler arası serbest dolaşımı - Teknoloji üretme, kullanabilme, endüstri ilişkilerinde dönüşüm, yeni istihdam biçimleri - Rekabet derecesini yükseltici yasal ve kurumsal düzenlemeler Küreselleşme rekabet ve serbest ticaretin erdemi üzerine kurulmuştur (GÖKDERE, 2001). Ülkeler arası serbest mal ve hizmet ticareti ile sermayenin ülkeler arası serbest dolaşımı küreselleşme olgusunun başat öğeleridir. Özellikle sermayenin ülkeler arasında serbest bir şekilde hareketliliği, çokuluslu şirketlerin birçok ülkenin büyüklüğünü aşan düzeyde ekonomik kaynakları kontrol etme imkânına kavuşmasını sağlamıştır. Aynı serbestleşme hareketliliği bakış açısı bazı çevrelerce -özellikle de gelişmiş ülkelerceişgücünün serbest dolaşımı konusuna çok sıcak yaklaşmamaktadır. Oysaki işgücünün de serbest bir şekilde daha verimli olacakları ülkelere doğru hareketliliği küresel üretimi arttıracaktır. Teknolojik gelişim ve üretim-yönetim biçimlerindeki değişim de küreselleşmenin önemli yapıtaşlarındandır. Özellikle teknolojik alanda 1980 sonrası meydana gelen büyük değişim küreselleşmenin hız kazanmasına ve her alanda genişlemesine olanak sağlamıştır. Çok uluslu şirketlerin faaliyette bulunduğu farklı ülkelere kendi yönetim ve organizasyon yapısını taşıması da bu alanda görülen değişimlerdir. Küresel sermayenin kolayca ve rahat ettiği ülkelere girip yatırım ve üretim yapabilmesi için rekabet açısından o ülkenin riskli ortam taşımaması gerekmektedir. Rekabetin sağlanmasının ve sürdürülebilmesinin karşısındaki her tehdit sermaye açısından olumsuz algılanabilecek ve kolayca o ülkeden çıkabilecektir. Bu nedenle gerek ülkeler gerekse dünya çapında rekabete açık bir yapının tesis edilmesi ve bu yapının sürdürülebilmesi küreselleşme açısından önem taşımaktadır. 2. KÜRESELLEŞMENİN TARİHÇESİ Küreselleşmenin ilk olarak ne zaman başladığı konusunda değişik görüşler bulunmaktadır. Bunun nedeni küreselleşme olgusunun sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik ve yönetişim gibi çok farklı alanlarda kullanılan çok taraflı bir yapıya sahip olması olarak görülebilir. Küreselleşmenin tanımında kullanılan unsurların ve küreselleşmeyi tanımlayanların kullandığı aletlerin, görüşlerinin ve kendilerini tarif ediş yöntemlerinin süreç içerisinde değişmesi, gelişmesi, 5

farklılaşması, küreselleşme kavramının da yaşayan bir kavram olarak değerlendirilebilmesine olanak sağlar. Bu nedenle, zaman içerisinde dünya üzerinde yaşanan sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik değişikliklerden küreselleşme olgusu da etkilenebilmekte ve tanımı farklılaşabilmektedir. Bazıları küreselleşmenin insanlık tarihi kadar eski ye dayandığını ve başlangıç tarihi olarak insanoğlunun sivilleşme çabalarını göstermektedir. Küreselleşmenin tarihsel süreci ile ilgili tartışmalar üç olasılık üzerinde yoğunlaşmaktadır (KARACA, 2007). Bunlardan birincisi; küreselleşmenin, tarihin başından beridir var olduğu, ancak son dönemde bazı gelişmelerin de etkisiyle artış gösterdiği görüşüdür. İkinci yaklaşım; küreselleşmenin modernleşme ve kapitalizmin gelişmesiyle paralel olarak geliştiği ve son yıllarda hız kazandığına ilişkin inanıştır. Üçüncü olasılık ise; küreselleşmenin sanayi ötesi toplum, modern ötesi toplum ve kapitalizm düzeninin çözülmesi ile ilgili olarak son yıllarda ortaya çıkan yeni bir olgu olarak kabul edilmesidir. 2.1. Tarih Öncesi Dönem-Asur Ticaret Kolonileri Çağı Tarihin ilk dönemlerine bakıldığında farklı bölgelerde yaşayan kültürlerin ve toplumların, ticaretin de etkisiyle, birbirleri ile ilişkiler içerisinde bulunduğu görülmektedir. Anadolu topraklarındaki ticaretle ilgili tarih sahnesindeki gelişim Asur Ticaret Kolonilerine kadar dayanmaktadır. Bu dönemin başlangıcı aynı zamanda Anadolu da yazılı tarihin ve Orta Tunç Çağı nın da başlangıcıdır. İ. Ö. 1960 yıllarında Kuzey Mezopotamya daki Eski Asur Devleti, Anadolu ile gelişmiş bir ticaret sistemi kurmuştu. Bu dönemde Anadolu da büyük grubunu Geç Hattiler in oluşturduğu feodal şehir krallıkları egemendi. Akkad Çağı ndan beri Anadolu nun zenginliğini bilen Mezopotamyalılar Asur un öncülüğünde Kuzey komşuları ile geniş ve sistemli ticari ilişkiye girmişlerdi. Beraberlerinde Anadolu ya yabancı olan dillerini, çivi yazılarını ve silindir mühür geleneğini getirmişlerdi. Böylece, Anadolu İ. Ö. 1950 yıllarından itibaren yazılı tarih çağlarına girmiş oldu. Tüccarlar gidiş ve gelişlerinde ulaşım aracı olarak eşek kervanları kullanıyorlardı. Anadolu ya gelirken kullandıkları yol; Diyarbakır, Malatya, Urfa, Maraş veya Adana - Toros kapıları idi. Ticaretin temelini Asur dan Anadolu ya getirilen kalay, keçi kılı, dokuma ürünleri, elbise kumaşı, süs eşyası, bazı kokular karşılığında satın alınan altın, gümüş eşya oluşturuyordu. Politik veya askeri amaçları olmayan bu tüccarlar yaptıkları iş karşılığında kira ve vergi verdikleri için, Anadolu beylerinden iş yerlerinin, mallarının ve yollarının korunma hakkını elde etmişlerdi (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 2009). 2.2. Ortaçağ Avrupası Burg Dönemi Tarihsel gelişimi itibariyle incelendiğinde, bugünkü bölgesel ve küresel entegrasyonların büyük ölçüde ticarete dayanan ve başlangıcı hayli geçmişe giden bir sürecin devamı olduğu ortaya çıkmaktadır. Ortaçağ Avrupa sında burg denilen kasaba ölçeğindeki coğrafi alanlarda küçük 6

egemenlik birimleri olarak varlığını sürdüren derebeylikleri zamanla ekonominin gelişmesi, burg sınırlarının ticarete dar gelmesi ve tüccarların burgların dışına çıkmak istemeleri sonucu yıkılarak yerlerini krallıklara terk etmişlerdir. Derebeylerinin yerini alan krallıklar, belli bir dönem daha geniş bir coğrafi alana yayılan, ticaret için daha belirgin kurallar koyan, dolayısıyla daha fazla ve rahat ticarete elverişli siyasi ve ekonomik birimler oluşturmuştur. Ancak ticaret erbabının zamanla krallık sınırlarının dışındaki kişilerle giderek büyüyen ticari ilişkiler içine girmesi krallık yapısının da bir süre sonra ekonomik ve ticari faaliyetler ideal olmaktan çıkıp yetersiz kalmasına yol açmıştır. Bilindiği gibi, krallıklar da nihayet yıkılmış ve yerlerine üst bir siyasi ve ekonomik birim olan ulus devletler kurulmuştur (DPT Müsteşarlığı, 2000). 2.3. Ortaçağ Sonrası Dönem Toplumlar arası ticaret gereksinimi küreselleşmenin ilk ortaya çıkış nedenleri arasında yer almaktadır. Ancak, küreselleşme çok boyutlu bir olgu olarak değerlendirildiğinden ve etki alanları itibariyle toplumların tüm yaşam alanlarında izleri bulunabildiğinden siyasal, kültürel ve toplumsal yönlerinin de ihmal edilmemesi gerekmektedir. Küreselleşmenin siyasal yönden etkiler çerçevesinde gelişim ve dönüşüm dönemleri üç bölüme ayrılabilir. Birinci dönem; 1453 İstanbul un fethi - 1800 lü yılların sonları arası dönemi, ikinci dönem; 1870 endüstri devrimi - 1914 Birinci Dünya Savaşı arası dönemi, üçüncü dönem ise; 1945 İkinci Dünya Savaşı sonrası - 1989 Berlin duvarının yıkılması, SSCB nin çöküşü ve sonrası dönemi olmak üzere ayrıştırılabilir. 2.3.1. Birinci Dönem: 1453 İstanbul un Fethi-1800 lü Yılların Sonları Birinci küreselleşme döneminin başlangıcı olarak kabul edilen 1453 yılında Osmanlı Devleti tarafından İstanbul un fethi sonrasında, Batı ülkeleri farklı arayışlar içine girmişleridir. Bu arayışlar çerçevesinde yeni yerleri keşfetme ve ticaret yapma amacıyla denizaşırı yolculuklar başlamıştır. Bu dönemde ulus devletlerin ortaya çıkması ile Batı ülkeleri deniz aşırı ülkelere siyasi, askeri ve ticari etkisini yaymaya başlamış, bu dönemde sömürgecilik bir politika olarak kurumsallaşmıştır. İlk sömürgecilik hareketleriyle birlikte altın ve gümüş madeni kıymetli hale gelmiş, devletlerin esas zenginliğinin kıymetli madenlerde olduğunu ileri süren ve korumacılığı savunan merkantilizm akımı bu dönemde başlamıştır. Deniz seferleri ve sömürgeleştirme politikaları süreç içerisinde emperyalizme dönüşmüş, sömürgeleştirilen topraklardan sağlanan kaynaklar Avrupa ya taşınarak Avrupa nın zenginleşmesi ve gelişmesi sağlanmıştır. Zenginleşme sadece iktisadi hayatta değil, bilim, düşünce, kültür ve toplumsal hayatta da sağlanmış, oluşan ortam sanayileşme faaliyetlerinin başlamasının ardından sanayi devrimine de zemin hazırlamıştır. Ticaret hacminin düşük olması, fiyatlandırma ve karşılaştırma imkânlarının kısıtlılığı ve ilgili döneme ait sağlıklı veri elde etmenin güçlüğü nedenleriyle küreselleşme olgusu çerçevesinde bu 7

döneme ilişkin karşılaştırmalı nicel değerlendirmeler yapılabilmesini güçleşmektedir. Şekil-1 de 1800 lü yıllarda uluslararası ticaret seviyesinin toplam GDP nin yakşasık olarak %2 si seviyelerinde olduğu, 1870 yılında %10, 1900 lü yılların başında %18 seviyelerine yükseldiği görülmektedir. Bu gerekçelerle 1800 lü yıllardaki küreselleşme seviyeleri çalışmalarda ihmal edilebilecek kadar düşük olarak değerlendirilmektedir (TAYLOR, 2002). Şekil 1: 1800-1992 Yılları Arası Uluslararası Ticaret (% GDP) 2.3.2. İkinci Dönem: 1870 Endüstri Devrimi-1914 Birinci Dünya Savaşı İkinci küreselleşme döneminin başlangıcı 1870 yılında başlayan Endüstri Devrimi ile gerçekleşmiştir. Bu süreçte de sömürgecilik politikaları ve sömürge ülkelerdeki kaynakların Batı ülkelerine aktarımı devam etmiş, zenginleşme ve sermaye birikimi sürdürülmüştür. Endüstri Devrimi, serbest ticaret kuramlarının başlamasıyla, 19 uncu Yüzyıl sonlarında liberal bir ekonomik sistem yaratmıştır. Uluslararası ticaret engellerinin, sermaye ve işgücü hareketliliği kısıtlamalarının bulunmadığı bu dönemde mal ticareti önemli boyutlara ulaşmıştır. İşgücü hareketliliği üzerinde herhangi bir engel bulunmaması nedeniyle, daha iyi iş imkânları bulabilmek amacıyla gelişmiş ülkelere giden ucuz işgücü üretimde girdi maliyetlerini düşürmüş, bu maliyet avantajı da daha çok sermaye birikimi ve daha fazla yatırım olanaklarına ulaşılmasını sağlamıştır. Bu dönemde ortaya çıkan buharlı gemi, demiryolları, telgraf ve telefon gibi yenilikler ülkeler arasındaki iletişimin artmasını sağlamış, mesafeleri düşürmüş ve gerek işgücünün gerekse sermayenin ve üretimin hızlı bir şekilde yer değiştirmesine imkân tanımıştır. Endüstri Devrimi sonrasında bu tür gelişmelerle başlayan küreselleşme hareketi 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı nın patlak vermesiyle hızını kaybetmiştir. 8

2.3.3. Üçüncü Dönem: 1945 İkinci Dünya Savaşı Sonrası-1989 Berlin Duvarının Yıkılması, SSCB nin Çöküşü ve Sonrası Dönem Küreselleşmenin ikinci döneminde sömürgeci devletler arasındaki paylaşım mücadelesi, çıkar çatışmaları ve petrol kaynaklarını elde etme yarışı iki dünya savaşı yaşanmasına ve kapitalist sistem karşısına Sovyet Blokunun doğmasına neden olmuştur. İki blok arasında elli yıl süren mücadele Soğuk Savaş dönemi olarak adlandırılmış, bu dönem küreselleşmenin hızını engellemiştir. Küreselleşmenin tekrar hız kazanması ve yaygınlaşması açısından en önemli siyasal olgu Berlin Duvarının yıkılması ile SSCB ve Doğu Blokunun çöküşü olarak kabul edilmektedir. Doğu Blokunun yıkılmasıyla dünya, merkezde ABD nin yer aldığı tek süper güçlü bir konum kazanmıştır. 1960-1970 yılları arasında küresel ekonomi büyük gelişme yaşamış, 1973-1974 yılları arasında yaşanan petrol krizi ile yeniden duraklama evresine girmiştir. Krizle beraber talep darlığı ve işsizlik gündeme gelmiş, dünya ekonomisindeki düşük büyüme ve enflasyon süreci yaşanmaya başlanmıştır. Yapısal problemler nedeniyle işgücü maliyetlerindeki artış verimlilik artışından daha büyük hale gelmiş, azalan talep düşük ekonomik büyümeyi, kamu harcamalarındaki artış ise enflasyon problemini meydana getirmiştir. Bu dönemde kar oranlarındaki düşüş, ekonomik daralmalara neden olmuş, bu durum yüksek enflasyon oranları ile birleşince krizin etkisi daha da artmıştır. Yaşanan kriz ortamından çıkılabilmesi amacıyla üretim faaliyetlerinin yeniden yapılandırılması başta olmak üzere verimliliği ve kar oranlarını arttırmak amaçlı teknolojik değişim, rekabet ve iş organizasyon süreçleri yeniden tanımlanmıştır. Son dönem küreselleşme akımında teknolojik ilerlemenin payı büyüktür. Özellikle iletişim, ulaştırma, elektronik, bilgisayarlaşma, internet ve mobil haberleşme imkânlarının artması ve gelişmesi bilginin yayılımında miktar, kalite ve kolaylık bakımından artış sağlamış, bu da ülkeler ve firmalar arasında ekonomik ve ticari ilişkileri kolaylaştırmıştır. 1980 sonrası dönemde sadece reel sektör açısından değil mali sektör açısından da önemli değişimler yaşanmıştır. Teknolojik altyapının ve iletişimin güçlenmesi ve ucuzlaması, hizmet sektörünün dünya genelinde öne çıkmaya başlamasına ve ekonomik hasılanın önemli bir bileşeni haline gelmesine, mali piyasalarda sermaye hareketliliği ile bankacılık ve finans piyasalarının derinleşmesine, gelişmesine katkı sağlamıştır. Üçüncü küreselleşme dönemi; bölgesel ve küresel kuruluşların kurulduğu, piyasayı etkilediği bazı ülkelerin baş aktör olduğu bir dönem olarak görülmektedir. Gerçek anlamda entegre olmuş küresel pazarlar, özelleştirme ve liberalizasyona hareketleri, çok uluslu şirketlerin ağırlığının artması ve seçilmiş dünya ülkelerinin (G7, IMF, WTO, BIS, OECD, vs.) ve bölgesel blokların (AB, NAFTA, MERCOSUR, vs.) gittikçe artan bir rol oynamaları bu dönemin öne çıkan 9

gelişmeleri olarak değerlendirilebilir. 1971 de Bretton Woods Sistemi nin çökmesiyle sabit kur sistemi terk edilmiş ve ABD, Almanya, İngiltere ve Japonya gibi gelişmiş ülkeler sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırmışlardır. Bu dönemden sonra dünya devletleri korumacı politikalardan vazgeçmiş, liberalleşmeye yönelmişlerdir. 3. KÜRESELLEŞME SÜRECİNİ HIZLANDIRAN FAKTÖRLER VE YENİLİKLER Küreselleşmenin, özellikle üçüncü dönem olarak yukarıda belirlediğimiz süreç sonrasında, hızlanmasına etki eden bazı faktörler ve yenilikler bulunmaktadır. Üçüncü dönem süreci ve bu sürecin özellikleri arasında sayılan bu unsurların, burada ayrı bir başlık altında maddeler itibariyle topluca gösterilmesinin, konunun önemine binaen, faydalı olacağı düşünülmektedir. 3.1. Küreselleşme Sürecini Hızlandıran Faktörler Teknolojik gelişmeler, küreselleşme sürecini hızlandıran faktörler arasında kuşkusuz büyük öneme haizdir. Yukarıdaki bölümde de ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, iletişim teknolojilerinde ve bilgi-sistem teknolojilerinde yaşanan gelişmeler üretim ve dağıtım maliyetlerinde büyük fark yaratmış, karlılık oranlarının artışını sağlamıştır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte yeni piyasalara ulaşım imkânı gelişmiş, mevcut piyasalara ulaşımda ise ucuzlama meydana gelmiştir. İletişim ve ulaşım maliyetlerinde yaşanan düşüş, bizzat teknolojik gelişmelerin daha geniş piyasalara daha yüksek hızlarla yayılmasını sağlamıştır. ABD ekonomisinden bazı örnekler, yeni bir teknolojik ürünün ilk tanıtımından sonra yaygın kullanıma geçebilme süresinin giderek kısaldığını açıkça göstermektedir. Otomobilin halkın %15'ine ulaşabilmesi için 55 yıl geçmiştir. Aynı süreler TV için 26, cep telefonu için 13, internet için 7 yıldır(gökdere, 2001). 1930 larda yaklaşık 0.70$ olan mil başına ortalama ulaşım maliyeti, teknolojik gelişmeler sayesinde hızlı bir düşüş trendi göstermiş ve 1990 larda 0.10$ a kadar düşmüştür. Benzer şekilde 1930 yılında 245$ olan New York-Londra arasındaki üç dakikalık bir telefon görüşmesinin maliyeti 1990 da 3.30$ a düşerken; bilgisayar maliyetleri son 40 yıl içinde 125 kat düşerek 1990 larda 1000$ a kadar gerilemiştir(aktan, 2002). M i l b a ş ı n a o r t a l a m a h a v a u l a ş ı m m a l i y e t i ( d o l a r ) 0, 7 0, 6 0, 5 0, 4 0, 3 0, 2 0, 1 0 1930 1950 1970 1990 2 5 0 2 0 0 1 5 0 1 0 0 5 0 0 1930 L o n d r a - N e w Y o r k a r a s ı n d a k i ü ç d a k i k a l ı k t e l e f o n g ö r ü ş m e s i n i n m a l i y e ti ( d o l a r ) 1940 1950 1960 1970 1980 1990 1 4 0 1 2 0 1 0 0 8 0 6 0 4 0 2 0 0 A B D t i c a r i b i l g i s a y a r f i y a t d e f l a t ö r ü ( b i n d o l a r ) 1960 1 2 5 1 9, 4 7 1970 3, 6 2 1980 1 1990 Kaynak: IMF, World Economic Outlook, 1997, s. 46 dan yararlanılarak C.C.Aktan tarafından oluşturulmuştur. Şekil 2: Hava Ulaşım, Telefon Görüşmesi ve Bilgisayar Fiyatlarındaki Düşüş(1990 fiyatlarıyla) 10

İdeolojik gelişmeler ve değişimler de küreselleşmenin hızlanmasında doğrudan etkisi olan faktörlerdendir. Berlin duvarının yıkılması ve SSCB nin ve Doğu Blokunun çöküşü, bu dönemde küreselleşmenin hızlanmasında büyük etkisi olan iki gelişmedir. Söz konusu süreçler sonrasında dünya tek kutuplu bir hale dönüşmüş, soğuk savaş döneminin tedirginliğinin ortadan kalkması ile ülkeler daha rahat kararlar alabilme, daha verimli kaynak kullanım alanlarına yönelme imkânına kavuşmuşlardır. Bu dönemde ülkelerde ve piyasalarda yaşanan gelişmeler sonucunda liberal piyasa ekonomisine yönelik güvenin artması da bir başka düşünsel değişime imkân sağlamıştır. Ülkeler özelleştirme hareketlerine başlamış, piyasalarını dış rekabete açmış, çokuluslu firmalar bu sayede üretim faaliyetlerin daha düşük maliyetli bölgelere kaydırarak üretimde maliyet avantajına sahip olmuşlardır. Ekonomik faaliyetlerdeki değişimler de bu dönemde küreselleşmeyi hızlandıran bir başka etkendir. Gelişmiş ülkelerdeki iç pazarın doyması, üretici firmaları başka pazarlar bulmaya itmiştir. Petrol krizi sonrasında bu arayış daha da yoğunlaşmıştır. İç pazarla yetinmek istemeyen firmalar yeni pazarlar bulabilmek adına başka ülkelere yönelmiş, bu durum da ekonomik faaliyetlerde, özellikle dış ticaret ayağında, etkili olmuştur. 3.2. Küreselleşme Sürecini Hızlandıran Yenilikler Artan iletişim imkânları ve teknolojik altyapı sayesinde yeni piyasaların gelişmesi, küreselleşme sürecini hızlandırmıştır. Söz konusu gelişmeler özellikle hizmetler sektörünün önemli bir hale gelmesini sağlamış, başta bankalar, sigorta firmaları ve lojistik firmaları olmak üzere bu sektörde faaliyette bulunanlar iş süreçlerinde tümüyle yenilenmeye gitmişlerdir. Bilgi-sistem altyapısının gelişmesi bu sektördeki aktörleri olumlu olarak etkilemiş, bunların yeni piyasalara ucuz ve kolay bir şekilde ulaşmasına ve faaliyette bulunmasına olanak sağlamıştır. Yeni üretim teknikleri ve üretim araçları da küreselleşme sürecini hızlandırmıştır. Bu sayede üreticiler maliyetlerini azaltmış, üretim ve dağıtımlarını daha kolay ve daha ucuz hale getirmişlerdir. Üretimde bilgisayar teknolojilerinin gelişmesiyle daha az hatalı ve daha verimli üretim yöntemleri gelişmiştir. İletişim araçlarının gelişmesi, mobil telefon, internet ve medyanın yaygınlaşması, üreticilerin ürünlerini daha kolay ve daha az maliyetli bir şekilde pazarlayabilmesini sağlamıştır. Yeni aktörlerin ortaya çıkması küreselleşmenin hızını arttırmıştır. Ulusal hükümetler üzerindeki otoritesi ile Dünya Ticaret Örgütü, birçok devletten daha fazla ekonomik güce sahip çokuluslu şirketler, küresel gönüllü kuruluşlar ve ulusal sınırları aşan diğer gruplar ortaya çıkmıştır. Bu grupların ve kuruluşların ortaya çıkması piyasalarda rekabeti ve etkinliği arttırmış, ayrıca piyasalar açısında olumlu otokontrol mekanizmaları da kurmak suretiyle daha iyi şartlarda ticaret ortamının gelişmesine katkı sağlanmıştır. 11

Ulusal politikaların alanını daraltarak ulusal hükümetleri daha çok bağlayan ve güçlü yaptırım mekanizmalarıyla desteklenmiş ticaret, hizmetler ve fikri haklar üzerine çok taraflı antlaşmalar gündeme gelmiş, demokrasi ve insan hakları gibi konularda hassasiyetler ortaya çıkmıştır. 4. KÜRESELLEŞME ÜZERİNE YAKLAŞIMLAR Günümüzde küreselleşmeye yönelik yaklaşımları Held, McGrew, Goldbaltt ve Perraton ı izleyerek aşırı küreselleşmeciler, kuşkucular ve dönüşümcüler şeklinde üçlü bir sınıflamaya tabi tutabiliriz. Her üç grup da kendince küreselleşme kavramını tanımlamış, fakat yaşanan bu sürecin kökten reddi durumunda olmamıştır. Aslında bu üç görüş arasındaki farklılığın ana unsuru olgulardan ziyade temsil ettikleri dünya görüşlerinden kaynaklanmaktadır. 4.1. Aşırı Küreselleşmeciler (Hyperglobalist) Aşırı küreselleşmeciler, radikaller olarak da anılmaktadırlar. Bunlara göre, endüstri uygarlığının bir ürünü olan ulus devlet, küreselleşme sürecine paralel olarak önemini yitirmiştir. Artık küresel piyasa, politikanın yerini almaktadır; çünkü piyasa mekanizması hükümetlerden daha rasyonel çalışmaktadır. Küresel piyasanın gelişimi, toplum içinde daha yüksek rasyonaliteye işaret etmektedir. Politikalar yerel ya da ulusal ölçekte hala etkili olsalar bile, küresel ekonominin hareketlerini izleyebilecek güce sahip değillerdir. Bu anlamda dünya ülkelerinin çoğunda, vatandaşların politikayla daha az ilgilenmeleri ya da politikacıların vatandaşlar üzerinde daha çok hayal kırıklığı yaratıyor olmaları küreselleşme sürecinin bir sonucudur. Bir diğer ifadeyle, aşırı küreselleşmecilere göre, piyasalar artık devletlerden daha güçlüdür. Dünya toplumu geleneksel ulus devletin rolünü almaktadır. Devletlerin otoritesindeki bu gerileme ise diğer kurumlar ile birliklerin ve yerel /bölgesel otoritelerin artarak yaygınlaşması şeklinde görülebilir. Radikal/aşırı küreselleşmeciler, dünya toplumunun geleneksel ulus devletlerinin yerini almakta olduğunu ve yeni toplumsal örgütlenme şekillerinin belirmeye başladığı düşüncesindedirler. Ancak bu grup içinde yer alanlar homojen bir görünüm arz etmemektedirler. Birçok neo-liberal için küreselleşme, ilk gerçek küresel uygarlığın habercisi olarak değerlendirilmektedir. Aşırı- küreselleşmeci bakış açısına göre, küresel ekonominin yükselişi, radikal yeni dünya düzeninin bir delili olarak yorumlanacak, küresel düzeyde kültürel karışım, küresel yayılma ve ulus devletin ölümü olarak yorumlanmaktadır. Bunun yanında, ülkeler arasında uluslararası işbirliği kolaylaşmıştır; artan küresel iletişim alt yapısı sayesinde değişik ülkelerin halkları, ortak çıkarlarını daha çok farkına varmakta ve bunun sonucunda da küresel bir uygarlığın doğuşu ortak bir zemin oluştuğunu iddia etmektedirler (KARACA, 2007). 12

4.2. Kuşkucular-Küreselleşme Karşıtları (Skeptical) Radikal/aşırı küreselleşmecilerin tam karşısında yer alan bu grup, kuşkucular olarak anılmaktadır. GIDDENS ın deyimine göre bu grup küreselleşmeye her konuda kuşkuyla yaklaşmaktadır. Yaşadığımız dünyada hiçbir şeyin yeni olmadığını iddia etmektedirler. Kuşkucular, küreselleşmenin geçmişine bakarak o dönemde de önemli derecede para ve mal hareketlerinin oluşmuş olduğunu söylemektedirler. Kuşkucular, dünya ekonomisinde duvarların kaldırılması yönündeki günümüzde yaşanan gelişmelerin yüz yıl öncesine benzer bir duruma geri dönüşten başka bir şey olmadığını iddia etmektedirler. Herkesin bu terimle bu kadar ilgili olmasını zamanın ideolojisi haline gelmesine bağlamaktadırlar. Onlar için küreselleşme, refah devletini yok edecek minimal devlet ve hükümeti amaçlayan çevrelerin sık sık kullandığı bir terimdir. Bu gruba göre küreselleşme beklenilmeyen bir şey değildir, sadece bu süreç aşırı küreselleşmeciler tarafından abartılarak bir efsane haline getirilmiştir. Bunun yanında küreselleşme sürecinin karşısında gelişen bölgeselleşme, küreselleşmenin bir ara istasyonu değil, tam tersine alternatifidir. Dünya küresel bir uygarlık yerine, yeni arayışlar çerçevesinde bölünmeye doğru gitmektedir. Küreselleşme, bir bütünleşmeyi değil, farklı kültürler, farklı uygarlıklar ya da bölgeler arasında yeni çatışmaları da beraberinde getirecektir. Kuşkucular, küreselleşme sürecinin ekonomik ya da teknolojik gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan bir olgudan ziyade, bir ideolojik tutum olduğunu iddia etmektedirler. 4.3. Dönüşümcüler (Transformationalist) GIDDENS ın da dahil olduğu bu grup, küreselleşmeyi modern toplumları ve dünya düzenini yeniden şekillendiren hızlı, sosyal, siyasal ve ekonomik değişmelerin arkasındaki ana siyasal güç olarak görmektedir. Artık ulus içi ile uluslararası işler arasında açık bir ayırım söz konusu değildir. Ekonomik anlamda 30-40 yıl öncesinden farklı bir dönem yaşadığımızı savunmaktadırlar. Önceki pazardan çok daha bütünleşmiş yeni bir pazarın oluştuğunu iddia etmektedirler. Karşılıklı alınıp satılan malların 19 uncu Yüzyıla göre karşılaştırılamayacak kadar fazla olduğu tespitini yapmaktadırlar. Bundan daha da önemlisi, ekonominin giderek daha fazla bir şekilde hizmet sektörüne bağlı hale geldiğini söylemektedirler. Dönüşümcüler, ulusal hükümetlerin otoritelerini ve güçlerini yeniden yapılandırdığını kabul ettiği halde hem aşırı küreselleşmecilerin egemen ulus devletin sonunun geldiği iddialarını, hem de küreselleşme karşıtı kuşkucuların hiçbir şey değişmedi tezini reddetmektedirler. Evrenselci aydınlanma düşüncesi ile modernitenin bir türevi olarak değerlendirilen küreselleşme sürecinin, ulusal hükümetlerin gücünü yeniden yapılandırdığını düşünmektedirler. Dönüşümcüler küreselleşme konusunda kuşkuculardan ziyade radikallere daha yakın durmaktadırlar (KARACA, 2007). 13

5. KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI Küreselleşme, daha önceden de belirtmiş olduğumuz üzere, çok boyutlu ve çok etkili bir olgudur. Küreselleşme; sosyal bilimlerden teknik bilimlere, siyasetten özel sektöre ve reel sektörden hizmetler sektörüne çok çeşitli disiplinleri ve piyasaları ilgilendiren, bu disiplinlere ve piyasalara etki eden ve bunlar arasında da birbirini etkileyebilecek ilişkiler kurulmasını sağlayan bir kavram olarak değerlendirilebilir. Konuya bu çerçeveden yaklaşıldığında, küreselleşmenin boyutlarının genel itibariyle; ekonomik, siyasi, sosyal-kültürel ve çevresel boyut olarak sınıflandırılması mümkün olabilir. Küreselleşme ekonomik boyut çerçevesinde ele alındığında, mal ve hizmet üretimi ve ticareti, yabancı doğrudan yatırımlar, çokuluslu şirket faaliyetleri, özelleştirme çalışmaları, teknolojik gelişme ve bunun ekonomik etkileri ile kuralsızlaştırma (deregulation) yaklaşımlarının öne çıktığı görülmektedir. Küreselleşmenin ekonomik alandaki en önemli etkilerinden birisi ticaretin önündeki her türlü engellerin kaldırılarak tam serbestleşmenin sağlanması olarak sayılabilir. Bir diğer önemli unsur, rekabet ortamının tesis edilerek tüm ülkelerin kapılarının yabancı sermaye yatırımlarına ve yabancı firma ürünlerine açılması, bu kapsamda artan çokuluslu firma faaliyetleridir. Küreselleşmenin ekonomik boyutundaki en önemli sayılabilecek unsurlarından bir diğeri de GATS (The General Agreement on Trade in Services-Hizmetler Ticareti Genel Anlaşması) Uruguay Round Nihai Senedi sonrasında hizmetler ticaretinin rekabete açılmasıdır. Bu anlaşma sonrasında hizmetlerin dünya çapında serbest dolaşımının yönünden önemli sıçramalar gerçekleşmiştir. Hizmet sektörü küreselleşmede mal ticaretinden çok daha yüksek bir gelişme potansiyeline sahip bulunmakta olup, taşımacılık, turizm, inşaat, iletişim, özellikle finansal hizmetler, bilgisayar hizmetleri ve lisans bedelleri bu konuda önde gelen alanlardır. Küreselleşmenin siyasi alandaki etkileri ulus devlet kavramının algılanması ve değişimi çerçevesinde yaşanmaktadır. Küreselleşme sonrasında ulusal sınırların yok olması, sermaye, ürün, işgücü üzerindeki her türlü hareketliliğin artması ve bunun önündeki engellerin kaldırılması, ulus devlet kontrollerini de azaltmaktadır. Çokuluslu firmaların büyük ekonomik güçlere sahip olması ve istedikleri düzenlemeleri yaptırabilme yönündeki baskı ve gücüne sahip olmaları da ulus devlet anlayışını tahrip eden bir başka yöndür. Değişik coğrafyalardaki farklı ülkelerde yaşayan faklı insanların yaratılan tek tip değerler sistemi çerçevesinde yaşaması, tek tip yaşam koşullarının dayatılması, tek tip ürünlerin dünyanın her bölgesinde tüketime sunulması ve kültürel anlamda bütün ulusların homojenleştirilmesi gibi hususlar küreselleşmenin sosyal ve kültürel hayat üzerinde etkileridir. Diğer taraftan çalışma saatlerinin düzenlenmesi, izin ve mola haklarının belirlenmesi, çalışan haklarının oluşturulması ve bu hakların düzenlenmesinin ve uygulanmasının uluslararası kuruluşlarca denetlenmesi konuları da çalışma hayatına ve çalışanların sosyal hayatına olumlu katkı yapan hususlardandır. 14

Küreselleşmenin hızlanması çevresel koşullara da etki etmektedir. Genellikle çevreye karşı zararlı olan üretimler, gelişmiş ekonomilerin hakimiyetlerinde bulunan üretim faktörleri tarafından gelişmekte olan ülkelere veya az gelişmiş ülkelere aktarılarak kendi ülkelerindeki çevre zararlarından kaçınma yoluna gitmektedirler. Gelişmiş ülkelerde kurulmuş olan çevreye duyarlı ve ciddi yaptırımlarla donatılmış hukuk sisteminden kurtulmak amacıyla çevreye zararlı üretimde bulunan firmalar, bu şekilde üretim yerinin değiştirmek yöntemiyle hem maddi anlamda cezadan hem de toplumsal manevi baskıdan kurtulmuş olmaktadırlar. Küreselleşme hızındaki artışla beraber gelişen ve karlılığı artan çokuluslu firmalar, dünyanın her yerinde üretim tesislerinin sayısını arttırmakta, kurulan tesislerin salınımlarının artışı nedeniyle gerek küresel ısınma, gerekse karbon salınımı hızla artmaktadır. SONUÇ Ekonomik ve sosyal açıdan küreselleşme; ülkeler arasında derin eşitsizliklere yol açması, işsizliği arttırması, ülkelerdeki gelir dağılımını olumsuz etkilemesi ve çok uluslu şirketler aracılığıyla egemen olduğu işgücü piyasalarını düzensizleştirmesi yönlerinden eleştirilmiştir. Buna karşılık, küreselleşme taraftarlarının savunduğu yönler de bulunmaktadır. Küreselleşmenin olumlu etkileri olarak; küreselleşmenin gelişmenin öncüsü olduğu, her geçen gün insanlığın önüne yeni fırsatlar çıkardığı ve serbest ticaret ve rekabete dayanan küreselleşmenin dünya ticaretini arttırdığı görüşleri ileri sürülmektedir. Her iki taraf da düşüncelerini oluştururken konuya kendi dünya perspektiflerinden bakmışlardır. Kalifornia Üniversitesinden Prof.Mark PILISUK un Ekonomik küreselleşme tusunamiler gibi geliyor; kumsalda dikilip karşı koymak için haykırmak boşunadır. şeklindeki uyarısı yadsınamayacak bir gerçektir (GÖKDERE, 2001). Küreselleşmenin, dönemsel olarak duraklama devreleri yaşansa da önlenemez yükselişini giderek arttırarak devam ettirdiği görülebilmektedir. Konu çokuluslu şirketler açısından ele alındığında ortaya çıkan tablo küreselleşmenin artmasının ve gelişmesinin istendiği yönündedir. Söz konusu şirketler bu sayede daha düşük maliyetlerle üretim imkanına kavuşmakta, daha geniş pazarlara daha kolay bir şekilde ulaşmakta ve çevresel yönden kendi ana merkezlerinin ve/veya vatanlarının daha yaşanabilir bir ortama sahip olmasına imkan tanımaktadır. Tüm bu tespit ve değerlendirmeler sonucunda, küreselleşmenin önlenemez yükselişinin devam edeceği öngörüsüne sahip olunduğunda, küreselleşmenin olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde önlemler alınması sağlanmalı, toplumun tüm kesimlerinin bu akımın nimetlerinden yararlanılmasını gerçekleştirecek ulusal düzeylerde politikalar belirlenmelidir. 15

KAYNAKÇA AKTAN, C. C. (2002). Globalleşme. Kasım 12, 2011 tarihinde Canaktanweb: http://www.canaktan.org/yeni-trendler/globallesme/nedenler.htm adresinden alındı BARTELSON, J. (2000). Three Consepts of Globalization. International Sociology, 180-196. CRAFTS, N., & VENABLES, A. J. (2003). Globalization in History- A Geographical Perspective. M. D. BORDO, A. M. TAYLOR, & J. G. WILLIAMSON içinde, Globalization in Historical Perspective (s. 323-369). Chicago, IL: University of Chicago Press. DPT Müsteşarlığı. (2000). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı-Küreselleşme Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Ankara: DPT Müsteşarlığı. FRIEDMAN, T. (2000). Lexus ve zeytin Ağacı (Çev.: Elif ÖZSAYAR). İstanbul: Boyner Yayınları. GIDDENS, A. (1990). The Consequence of Modernity. Cambridge, MA: Stanford University Press. GÖKDERE, A. (2001, Güz). Küreselleşmeye Genel Bir Bakış. Ankara Avrupa Çalişmaları Dergisi, 71-101. HELD, D., McGREW, A., GOLDBLATT, D., & PERRATON, J. (2003). Rethinking Globalization. D. HELD, & A. McGREW içinde, The Global Transformations Reader (s. 67-68). Cambride: Polity Press. KARACA, G. (2007). Küreselleşme ve Büyük Ortaadoğu Projesi. Malatya: İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisanas Tezi). KÖSE, H. (2003). Küreselleşme Sürecinde Devletin Yapısal ve İşlevsel Dönüşümü. Sayıştay Dergisi, 3-46. O'ROURKE, K. H., & WILLIAMSON, J. G. (2000). Whan Did Globalization Begin? Cambridge, MA: National Bureau of Economic Research. ÖZDEMİR, B. (2006). Küreselleşme Bağlamında Türk Vergi Sisteminin Değerlendirilmesi. Ankara: Maliye ve Hukuk Yayınları. ROTHSCHILD, E. (1999). Globalization and The Return of History. Foreign Policy, 106-116. 16

STIGLITZ, J. E. (2004). Küreselleşme, Büyük Hayal Kırıklığı (Çev.: A.TAŞÇIOĞLU, D.VURAL). İstanbul: Plan B Yayıncılık. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Medeniyetleri Müzesi. (2009). Asur Ticaret Kolonileri Çağı. Kasım 15, 2011 tarihinde T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Medeniyetleri Müzesi: http://www.anadolumedeniyetlerimuzesi.gov.tr/belge/1-55016/asur-ticaret-kolonileri-cagi.html adresinden alındı TAYLOR, A. M. (2002). Globalization, Trade, and Development: Some Lessons From History. Cambridge, MA: National Bureau of Economic Research. YILMAZ, L. (2010). Avrupa Birliği'nin Sosyo-Ekonomik Geleceği: Lizbon Stratejisi ve Küreselleşme. Ankara: Maliye Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı. ZENGİNGÖNÜL, O. (2005, Bahar). Nedir Bu Küreselleşme? Kaçabilir miyiz? Kullanabilir miyiz? ESİAD Dergisi, 85-106. ZIEGLER, J. (2004). Dünyanın Yeni Sahipleri ve Onlara Direnenler(Çev.:M.N. DEMİRTAŞ). İstanbul: Altın Kitaplar. 17