BELÂGAT KİTAPLARINDA AKİS SANATININ TARİF VE TASNİFİ. Muhittin ELİAÇIK

Benzer belgeler
BELÂGAT KİTAPLARINDA İSTİTBÂ / İDMÂC SANATININ TARİF VE TASNİFİ

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

BELÂGAT KİTAPLARINDA RÜCÛ SANATININ TARİF VE TASNİFİ. Muhittin ELİAÇIK

International Journal of Languages Education and Teaching

Researcher: Social Science Studies (2018) Cilt 6 / Sayı 3, s

Researcher: Social Science Studies

BELÂGAT KİTAPLARINDA HÜSN-İ TA LÎL İN TARİF VE TASNİFİ THE DESCRIPTION AND CLASSIFICATION OF THE HUSN-I TALIL IN RHETORIC BOOKS

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

International Journal of Language Academy THE ART OF CONTRAST IN RHETORIC BOOKS

Muhittin ELİAÇIK 1 BELAGAT KİTAPLARINDA TEKRÎR SANATININ TARİF VE TASNİFİ

BELÂGAT KİTAPLARINDA MÜRÂ ÂT-I NAZÎR İN (TENÂSÜB) TARİF VE TASNİFİ

DOI: /fsmia

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İÇİNDEKİLER. Özkan CİĞA DİYÂRBEKİRLİ MEHMED SAÎD PAŞA NIN BİBLİYOGRAFYASI, ss.

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 21, Aralık 2015, s. 7-30

TANZİMAT DÖNEMİNDE KULLANILAN GRAMER TERİMLERİ

OSMANLI MEDRESELERİNDE ÖĞRETİLEN BELÂGAT KİTAPLARI*

1- el-kavaidul- esasiyye lil- Lugatil-arabiyye (Arapça), Seyyid Ahmet el-haşimi.

el-belâga inde s-sekkâkî Ahmed Matlûb Bağdat: Mektebetü n-nehda, 1964, 406 sayfa.

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

ALÎ NAZÎF İN ZÎNETÜ L-KELÂM I VE TÜRK BELÂGATİNDEKİ YERİ

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

VAK ANÜVÎS HALÎL NÛRÎ NİN MATLA U N-NÛR ADLI TELHÎS TERCÜMESİ

Edebiyat Terimleri Kaynakças Üzerine Bir De erlendirme

Makbul Re y Tefsirinin Yöneldiği Farklı Alanlar. The Different Fields Twords That The Commentary By Judgement Has Gone

MANASTIRLI MEHMET RIFAT IN MECÂMİÜ L-EDEB ADLI ESERİNİN FESAHAT KISMI

BAZI BELAGAT KİTAPLARINDA MECÂZ-I MÜRSELİN TANIM VE TASNİFİ ÜZERİNE BİR MUKAYESE * ÖZET

Edebiyatımızda Nazariyat Tartışmaları ve Mizanü l Edeb Adlı Eserin Bu Tartışmadaki Yeri ve Önemi

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

BAZI BELAGAT KİTAPLARINDA TECNÎS HAKKINDA BİR ARAŞTIRMA A RESEARCH ABOUT TECNÎS ON MAIN RHETORIC BOOKS

İsmi Muzâf. 2.Muzaf, Muzafun ileyh kelimeleri umumilik ve hususilik konusunda eşit olmamalıdır.

AÖF İLAHİYAT ÖNLİSANS PROGRAMI 1. KİTAP ÜNİTE 1. Okuma Parçası. Tercüme

*Edebi Sanatlar ve Örnekleri Mecaz. Teşbih

ŞATRANC-I UREFA (Arifler Satrancı) Satranç Hindistan da yaklaşık 1500 yıl önce bulunmuş klasik bir strateji oyunudur. Satranç Sanskritçe de

Mahmûd Paşa Kütüphanesinin Yeniden Açılışı *

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Hatîb el-kazvînî de Fesâhat ve Belâgat Kavramları

ALİ EKREM (BOLAYIR) İN TÂRÎH-İ EDEBİYYÂT-I OSMÂNİYYE ADLI ESERİNİN YÖNTEMİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLİŞİ

EDEBİYAT BİLGİ VE TEORİLERİ I, BELÂGÂT

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

T.C. VELÎ SEMPOZYUMU. Prof. Dr. Ali Rafet ÖZKAN KASTAMONU

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ Y.DİL DKB

HARRAN ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ MAKALE YAZIM KILAVUZU 1

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

DÜZENLEYEN KURULUŞLAR DİYARBAKIR VALİLİĞİ DİCLE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI ONUR KURULU

SON DÖNEM OSMANLI MÜTEFEKKİRLERİ ve AHLAK ANLAYIŞLARI

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

YAYIN DEĞERLENDİRME. MÜSEYİP MEMMEDOV: PUBLİSİST SÖZÜN KUDRETİ * (Yrd. Doç. Dr. Özcan BAYRAK)

TÜRKİYE DİYANET VAKFI YAYINLARI

İZOCAM TİCARET VE SANAYİ A.Ş. / IZOCM [] :55:33 Özel Durum Açıklaması (Güncelleme) Telefon ve Faks No. :

Tam Fiil- Nakıs Fiil Her bir fi il içün bir merfû,yani fail (özne ) lâzımdır. Eğer fi il, o merfu ile, kelâm yönünden tamâm olup, başka bir şeye

Metin 5. Ahmed-i Yesevî nin Menkabevî Hayatı

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Abdullah Yıldırım * * Arş. Gör., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

(TÜRKÇE-İNGİLİZCE) Gazi Üniversitesi, Hacı Bektaş Araştırma Merkezi ( )

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

Avrupa İslam Üniversitesi İSLAM ARAŞTIRMALARI. Journal of Islamic Research البحوث االسالمية

NER TERİMİNDEN HAREKETLE TÜRK MİTOLOJİK DEĞERLERİNİN SÜNNET TÖRENLERİNE ETKİSİ THE EFFECT OF TURKISH MYTHOLOGICAL VALUES TO

İllet bir zihin alışkanlığı: Genellemecilik Perşembe, 28 Kasım :18

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Hak Teala (cc) itiraz edenlere Hud Suresinde şu kelimelerle cevap vermiştir:

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi


HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

Muharrem İLDİR Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş Vergi Bölüm Başkanı E.Vergi Dairesi Müdürü

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

UYGULAMALARI HASAN UÇAR * Ondokuz May s Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, say : 35, ss OMÜ FD 171

1- Tevrat ve İncil'e Göre Hz. Muhammed (Abdulahad Davud'dan tercüme), İzmir, 1988.

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

I-GİRİŞ: II-TANIMLAR:

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

MANASTIRLI MEHMET RIFAT IN MECÂMİÜ L-EDEB ADLI ESERİNİN FESAHAT KISMI Esra ONUR

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

HİZMETE ÖZEL. T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

EDEBİYAT BİLİMİ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜĞÜ NASIL OLMALIDIR?

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE ROMANYA ARASINDA HUKUKÎ KONULARDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Sessizce, titreye titreye ağlıyor.

Transkript:

Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Aralık 2015 December 2015 Yıl 8, Sayı XXIV, ss. 121-133. Year 8, Issue XXIV, pp. 121-133. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh808 BELÂGAT KİTAPLARINDA AKİS SANATININ TARİF VE TASNİFİ Muhittin ELİAÇIK Özet Belâgat kitapları edebî sanatların açıklandığı eserler olup; me ânî, beyân, bedî bölümlerinden oluşmaktadırlar. Bu kitaplarda edebî sanatlar çoğunlukla bedî bölümünde açıklanmıştır. Belâgat kitaplarında edebî sanatlar tarif, tasnif ve miktarca farklı şekillerde yer almaktadır. Bu kitaplarda bir sanat değişik isimlerle geçebilir; bir kitapta geçerken diğerinde geçmeyebilir; farklı bölümlerde anlatılabilir; bazı sanatlar iki ayrı sanat olarak açıklanabilir. Akis sanatı da belâgat kitaplarının çoğunda geçen bir mana sanatıdır. Akis, bir cümle veya mısrada kelime veya kelime gruplarının yer değiştirilmesiyle yapılan bir sanattır. Bu sanatta kelime veya kelime grupları tersine çevrilmektedir. Bu makalede, birçok kitapta yer almış olan bu sanat, belâgat kitaplarından mukayeseli biçimde ortaya konulacaktır. Anahtar Kelimeler: Belâgat kitapları, bedî, akis, tarif, tasnif. The Definition and Classification of the Akis in Rhetoric Books Abstract In the rhetoric books are described the literary arts. These books consists of three part as Me ani, Beyan, Bedi and literary arts is discussed usually in Bedi part. In the rhetoric books the descriptions, classifications and number of literary arts is different. In this books an art may take different names, can take place in just a few books, can be covered in a different section, some arts can be described as two separate art. Akis is a meaning art included in many rhetoric books. Akis is an art made by replacing of the word or phrases in a sentence or verse. Word or phrase in this art is reversed. In this article,this art will be presented as comparative from the rhetoric books. Key Words: Rhetoric books, bedi, akis, definition, classification. Prof. Dr. Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi

Muhittin Eliaçık Giriş Belâgat, hâle mutabık söz söyleme demek olup bir sözü muhataba en uygun ve güzel biçimde eriştirmeyi ifade eder. Bülûğ masdarından gelen belâgat kelimesi, zamanla düzgün ve güzel söz söyleme konularını içeren bilim dalının adı olmuştur. Belâgat: Lisanın fesahatine uymak şartıyla bir manayı, sözlerini hâlin gereğine mutabık kılarak çeşitli yollarla söylemek ve kelimelerin ve parçaların uyumunu sağlayarak ifadeyi kulak ve kalbe hoş gelecek şekilde birleştirme kaideleridir. (M.Rıfat, 1308:11). Ya da: Konuşmanın açıklıkla birlikte tekellüf, tasannu, muğlaklık ve tevilden uzak olarak hâlin gereğine uygun olmasıdır. (A.Süreyya, 1303:69). Belâgat ilmi me ânî, beyân, bedî olarak üç bölümden oluşur ve muhassinât-ı lafziyye ve maneviyye denilen söz ve mana sanatları bedî bölümünde açıklanır. Belâgat ilmi İslâm dünyasında M. 9-12. yüzyıllarda zirve dönemini yaşayıp daha sonra bir duraklama dönemine girilmiş ve büyük ölçüde Siracüddin Sekkâkî nin (ö.1228) Miftahu l-ulûm adlı eserinin üçüncü bölümüne yazılan telhis, şerh ve haşiyeler ortaya çıkmıştır. Sirâcuddîn Sekkâkî nin Arapça Miftahu l-ulûm u belâgat kitaplarının baş kaynağı olup bu kitapta söz ve mana sanatları bedî bölümünde açıklanmıştır. Daha sonra Hatib el-kazvînî (ö.1339) bu kitaba Telhîsü l-miftâh adlı özeti yazmış ve bu eser asıl kaynağı da gölgede bırakmıştır. Telhîsü l-miftâh da birçok şerh ve haşiye ile açıklanmış, bunların da en önemlisi Sadeddin Teftazânî (ö.1390) nin el-mutavvel i olmuştur. Osmanlı belâgat kitapları medrese ve medrese dışı olarak iki kolda hazırlanmış, medrese çizgisindeki eserler Miftâhu l-ulûm ve şerhlerine, medrese dışı eserleri ise daha ziyade Reşidüddîn Vatvat'ın (ö.1177) Hadâiku s-sihr fî-dekaiki ş-şi r adlı eserine dayanmıştır. Tanzimat döneminde ise Süleyman Paşa nın Mebâni'l-inşâ'sı ile birlikte Batı retorik konuları Türk edebiyatına girip, bunun sonucunda hem klasik belâgat anlayışı izlenmiş, hem de Batı retorik konuları eski anlayışla birlikte ele alınmıştır. Bu iki anlayış Ahmed Cevdet Paşa nın Belâgat-i Osmaniyye si ile Recaizâde nin Ta lîm-i Edebiyat ında görülebilir (Saraç 2004:131-136). Muhassinât-ı lafziyye ve ma neviyye belâgat kitaplarında genellikle şahsi bir tasnifle verilmiş; mecâzât, isti âre, teşbih gibi beyan konuları hemen her kitapta yer alırken mecâz-ı mürsel gibi temel bir konu Sürûrî nin Bahru'l- Maârif i, Müstakimzâde Sadeddin in Istılâhât-ı Şi riyye si ve Muallim Naci nin Istılâhât-ı Edebiyye sinde yer almamıştır (Saraç, 2004: 136). Mürâ ât-ı nazîr, tevcîh, tezâd, i nât gibi sanatlar ise başka isimler altında tarif ve tasnif [122]

Belâgat Kitaplarında Akis Sanatının Tarif ve Tasnifi edilmiştir. Akis sanatı ise Sekkâkî nin Miftâh ında yer almayıp, Kazvinî nin Telhîs inden itibaren kitaplarda yer almıştır. Akis Aks ü tard, tard u aks, aks ü tebdîl gibi adlarla da anılan akis sanatı, bir mısra veya cümlede kelime ya da kelime gruplarının yerleri değiştirilerek öncekinin sona, sonrakinin başa getirilmesiyle, ikinci bir mısra veya cümle yapma sanatıdır. Mesela, kibârın kelâmı, kelâmın kibarıdır ya da kelâmın kibarı kibârın kelâmıdır ifadesi böyledir (Yetiş, 1989:265). Akis sanatı, belagat kitaplarında bedî kısmında mana sanatları arsında açıklanmıştır. Akis sanatının yapılış şekilleri üzerinde ayrıntılı biçimde durulmuş ve değişikliğin tam ve eksik olmasına göre aks-i tâm ve aks-i nâkıs diye ikiye ayrılmıştır. Mesela: Dîdem ruhunu gözler gözler ruhunu dîdem - Kıblem olalı kaşın kaşın olalı kıblem aks-i tâm için; Gelse dergâhına ikram görürler küremâ- Küremâ dergehine gelse görürler ikram aks-i nâkıs için örnektir (Yetiş, 1989:265). Bu sanata tard u aks da denilmiştir. Tanzimat sonrasında Batı retoriği etkisindeki yazarlar bu sanata genellikle ihtiyatlı yaklaşmışlar ve ilk ifâde ile akisli ifâdenin arasında hüküm ve manaca mutlaka önemli bir fark bulunmasının şart olduğunu, bu fark ne kadar bariz olursa akis ile elde edilen tesirin de o kadar çok olacağını, fark ortaya çıkmazsa bu sözün adi bir söz oyuncağından ibaret kalacağını söylemişlerdir. Belâgat kitaplarında Akis sanatı Genellikle Sekkâkî nin Miftâhu l-ulûm una dayanmış olan Osmanlı belâgat kitaplarında akis sanatının çoğunlukla yer aldığı görülmektedir. Bilindiği üzere Miftâh ın en önemli şerh ve özeti Kazvinî nin Telhîsü l-miftâh ı, bunu takiben de Teftazânî nin el-mutavvel i ve Cürcânî nin Hâşiye ale l- Mutavvel i olmuştur. Reşidüddin-i Vatvat ın Hadâiku s-sihr fî-dekâiki ş-şi r i de diğer yandan önemli bir kaynaktır. Akis, belâgat kitaplarının çoğunda yer alıp kısaca açıklanmış bir sanattır. Kitapların çoğunda aks başlığı altında açıklanmış, sadece Istılâhât-ı Edebiyye de tard u aks olarak açıklanmıştır. İlk belâgat kitaplarından Miftâh ta geçmese de onun şerh ve özeti olan Telhîsü l-miftâh ta yer almıştır. Akis sanatının geçtiği incelediğimiz on üç kitap: Kazvinî nin Telhîsü l-miftâh, Mustafa Sürûrî nin Bahru l-ma ârif, Ahmed Hamdî nin Belâgat-ı Lisân-ı Osmânî, Saîd Paşa nın Mîzânü l-edeb, Ahmed Cevdet Paşa nın Belâgat-i Osmâniyye, İbnülkâmil Mehmed Abdurrahman ın Belâgat-i [123]

Muhittin Eliaçık Osmâniyye, Abdurrahman Süreyya nın Mîzânu l-belâga, Mehmed Rif at ın Mecâmiü l-edeb, Recâizâde Mahmud Ekrem in Ta lîm-i Edebiyyât, Ruscuklu M.Hayri nin Belâgat, Ahmed Reşîd in Nazariyyât-ı Edebiyye, Muallim Naci nin Istılâhât-ı Edebiyye ve Tahirü'l-Mevlevî nin Edebiyat Lügatı adlı eserleridir. Bu eserlerde akis sanatının tarif ve tasnifi aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1. Hatîb el-kazvinî (ö.1338), Telhîsü l-miftâh ta: Kelâmda bir parçanın öne alınıp, sonra sona bırakılmasıdır. Çeşitli yönler üzere olup, bir cümlenin iki tarafından birisiyle buna bağlanan bir şey arasında gerçekleşir. demiştir. 2. Mustafa Sürûrî (ö.1562), Bahru l-ma ârif te: Aks, söylenen mısraın ya hepsinin veya bir kısmının döndürülmesidir. demiştir. 3. Ahmed Hamdî (ö.1890), Belâgat-ı Lisân-ı Osmânî de: Mana sanatlarından olan akis sanatı, kelâmda bir parçayı diğer parça üzerine geçirerek, daha sonra da bu parçayı öne geçirip öbür parçayı sona bırakmaktır. diyerek Telhîs in tarifinin bir kısmını tercüme etmiştir. 4. Said Paşa (ö.1890), Mîzânü l-edeb de: Akis sanatı, kelâmda bir parçayı diğer parça üzerine getirdikten sonra tehir edilmiş parçayı önceleyip digerini tehir etmektir. Bu sanatta çeşitli yönler olup, ya bir cümlenin iki tarafından birisiyle buna bağlı bir şey arasında olur; ya iki cümlede olan iki fiilin öğeleri arasında olur; ya da iki cümlenin iki tarafındaki iki lafız arasında olur. diyerek Telhîs in tarifini açıklamıştır. 5. Ruscuklu Mehmed Hayri, Belâgat (bs.1890) ta, Akis, kelâmın bir parçasını diğer parçası üzerine getirmektir. diyerek Telhîs in tarifinin baş kısmını aynen tercüme etmiştir. 6. Ahmed Cevdet Paşa (ö.1895), Belâgat-i Osmâniyye de: Aks, kelâmın bir parçası diğer parçası üzerine getirildikten sonra tam tersi olarak söylemektir. diyerek Telhîs in tarifinden alıntı yapmış, örnek olarak da yine Telhîs teki: âdâtu s-sâdât sâdâtu l-âdât örneğini vermiştir. 7. İbnü l-kâmil Mehmed Abdurrahman, Belâgat-i Osmâniyye (bs.1891) de: Aks, kelâmın bir veya bazı parçaları diğer parça veya parçaları üzerine getirildikten sonra bir kerede tehir edilmesidir. diyerek sâdâtu l-âdât âdâtu s-sâdât ve kelâmın kibârı kibârın kelâmıdır örneklerini vermiştir. 8. Mirdûhîzâde Abdurrahman Süreyya, (ö.1904), Mîzânu l-belâga da açıklamalı ve örnekli uzun bir tarif yapıp: Akis, nükte gereği özneyi yüklem, yüklemi özne, veya tamlananı tamlayan, tamlayanı tamlanan yapmak, yahut fiil öğelerinden birini diğerinin yerine geçirmektir. Birinci misal: kelâmu l-mülûk [124]

Belâgat Kitaplarında Akis Sanatının Tarif ve Tasnifi mülûku l-kelâm gibi. İkinci misal: Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır Üçüncü misal: Hak ta âlâ hazretleri yed-i meşiyyet-i ezeliyyesiyle ölüyü diriden diriyi ölüden halk ve îcâd buyurur gibi. İşte akis bundan ibaret olup yoksa her iki çapraşık sözün bir yere toplanmasına akis denilemez. demiştir. 9. Mehmed Rif at (ö.1907), Mecâmiü l-edeb de akis sanatını tebdîl ve tedvîr başlığı altında vererek: Kelâmda bir parçanın diğeri üzerine getirilip her iki suretin söylenmesine aks u tebdîl; kelimelerin yer değiştirmeleriyle yine aynı mananın ortaya çıkmasına da tedvîr denir; aks u tebdîlde bir de cinas bulunursa pek hoş olur. Her kemâlin bir zevâli her zevâlin bir kemâli var darb-ı meseli adi aks u tebdîle misaldir demiş ve tedvîr adlı bir türü de açıklamıştır. 10. Recâizâde Mahmud Ekrem (ö.1914) Ta lîm-i Edebiyat ta yine yorum içeren bir tarif yapıp: Aks denilen sanat her ne kadar bazen etkili olursa da bir söz oyuncağına çok kolay dönüşeceği için kulanımında ihtiyatlı olunmalıdır. Aksin uygulanması ise, isminden de anlaşılacağı üzere kelimeleri takdim ve tehir etmekten ve eğer tabir caizse, kelâmı kısmen veya tamamen altüst etmekten ibarettir. Mesela, kibârın kelâmı sözünü bu şekild aks edersek kelâmın kibârı sureti hasıl olup bunların ikisi birlikte söylendiği, yani kibârın kelâmı kelâmın kibârıdır denildiği takdirde akis sanatına uygun ve manalı bir söz olmuş olur. Aks sanatı latifeli mevzular içinde parlak düşerse de ciddi üslup ve sözlerde çok kullanılması caiz değildir demiştir. 11. Ahmed Reşîd (ö.1956) Nazariyyât-ı Edebiyye de yine Recaizâde yi izleyerek: Aks, bir cümlede bulunan iki kelime veya terkibi, aynı veya diğer bir cümlede takdim ve tehir etmektir. İlk ifade ile akisli ifadenin arasında hüküm ve manaca önemli bir fark bulunması şarttır. Bu fark ne kadar açık olursa aks ile elde edilen tesir o kadar çok olur. Fark hasıl olmazsa söz adi bir söz oyuncağından ibaret kalır ki hiçbir hüküm ve kuvveti olamaz. Bu şarta uygun olan aks, zihinde söz üzerine kurulu ve yapma bir tezat tesiri hasıl ederek mananın şiddet ve kuvvetini artırır. demiştir. 12. Muallim Naci (ö.1893), Istılâhât-ı Edebiyye de akis sanatını tard u aks başlığı altında şöyle açıklamıştır: Bir mısraın iki tarafından biri takdim veya tehir edilince başka bir mısra hasıl olacak surette söyleyip bunlardan bir beyit teşkil etmektir. İki taraftan biri düzenli takdim ve tehir edilerek meydana getirilirse tard u aks-ı tâmm; takdim ve tehir düzensiz şekilde yapılırsa tard u aks-ı nâkıs olur. demiştir. [125]

Muhittin Eliaçık 13. Tahirü'l-Mevlevî (ö.1951), Edebiyat Lügati nde: Aks, bir cümlenin veya bir mısraın altını üstüne getirmekle başka bir cümle veya mısra yapmaktır. Her düzün bir yokuşu her yokuşun bir düzü var mısraı gibi. Aks-i tâmm ve aks-i nâkıs olarak ikiye ayrılıp, alt üst ameliyesi tamamiyle yapılmışsa tâmm, arasına kelime karıştırılmış veya bazı kelime çıkarılmışsa nâkıs denir. demiştir. Belli başlı 13 belâgat kitabında akis sanatının tarif ve tasnifi: Hatîb el- Aks: Kelâmda bir cüz ün takdim ve sonra tehir Kazvinî, Telhîsü l- Miftâh edilmesidir çeşitli yönler üzere olup, bir cümlenin iki tarafından birisiyle buna muzâf olan bir şey arasında vâki olur: Adetlerin efendisi efendilerin adetidir gibi. (Ve minhu l- aks. Ve hüve en-yukaddeme cüz i fi l-kelâmi sümme yu ahhara ve yaka a alâ-vucûhi ve minhâ enyaka a beyne ehade tarafey cümlete ve mâ uzîfe ileyh. Nahvi: âdâtu s-sâdâti sâdâtu l-âdâti (vrk. 43b) Mustafa Sürûrî, Bahru l- Ma ârif Ahmed Hamdî, Belâgat-ı Lisân-ı Osmânî Sa îd Paşa, Mîzânü l-edeb Aks oldur ki zikr olınan mısrâ ı yâ cemî ini yâ ba zını döndüreler. Misâl: Seferî kerdem vaktî be-hirâ- Be-hirâ vaktî kerdem seferî (vrk.2b) Muhassinât-ı ma neviyyeden biri de san at-ı aksdir. Aks, kelâmda bir cüz olup anı cüz -i âhar üzerine takdîm ederek ba dehu bu cüz i takdîm ve öbür cüz i te hîr eylemekdir. Misâl: Kibârın kelâmı kelâmın kibârıdır (s.101) San at-ı Aks: Şu bedî a kelâmda bir cüz i diger cüz üzerine takdîmden sonra te hîr edilmiş olan cüz i takdîm ve digerini te hîr etmekdir. San at-ı mezkûrede vücûh-ı adîde cereyân eder. Evvelâ bir cümlenin ehad-ı tarafeyninden birisiyle buna muzâf olan bir şey beyninde vâki olur. Sâniyen, iki cümlede olan iki fi lin müteallikleri beyninde olur. Geh bülendi pest ider, gâhî ider pesti bülend-muktezâ-yı gerdiş-i dôlâb-ı âlem böyledir gibi. Sâlisen, iki cümlenin iki tarafındaki iki lafz beyninde vâki olur. Semârın tohmdandır neş eti tohmun semerdendir gibi (s.351) [126]

Belâgat Kitaplarında Akis Sanatının Tarif ve Tasnifi Ruscuklu M.Hayri, Belâgat Ahmed Cevdet Paşa, Belâgat-i Osmâniyye İbnülkâmil M. Abdurrahman, Belâgat-i Osmâniye A.Süreyya, Mîzânu l- Belâga Mehmed Rif at, Mecâmiü l- Edeb Aks: Kelâmın bir cüz ini diger cüz i üzerine takdîm etmekdir. Kavmin seyyidi anların hâdimidir, kavmin hâdimi anların seyyididir gibi (s.72) Aks: Kelâmın bir cüz i diger cüz ün üzerine takdîm olundukdan sonra ber-aks olarak îrâd olunmakdır ( âdâtu s-sâdât sâdâtu l-âdât) gibi (s.159) Aks: Kelâmın bir cüz i, yahud ba zı eczâsı diger cüz i veya eczâsı üzerine takdîm olundukdan sonra bir kerede te hîr edilmekdir. Sâdâtu l-âdât, âdâtu s-sâdât; kelâmın kibârı, kibârın kelâmıdır cümlelerindeki aksler gibi.(s.63) Aks: Li-nüktetin mevzû ı mahmûl, mahmûlı mevzû, yâ muzâfı muzâfun-ileyh, muzâfun-ileyhi muzâf yapmak, yahud müteallikât-ı fi lden birini digerinin yerine geçirmekdir. Birinci misâl: kelâmu l-mülûk mülûku l-kelâm gibi. Kesret-i isti mâlden beyne l-üdebâ hemân Türkçeleşmiş sayılan bu iki fıkranın mevzû ve mahmûlleri arasında şiddet-i irtibât o dereceye varmış ki vaz ları degişilse bile yine asl ma nâya halel gelmez. İkinci misâl: Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır Bunda nükte dahi muzâf ile muzâfun-ileyh arasında bi-hasebi zzât lâzimiyyet ve melzûmiyyetin vücûdını ifhâmdır. Üçüncü misâl:hak ta âlâ hazretleri yed-i meşiyyet-i ezeliyyesiyle ölüyü diriden diriyi ölüden halk ve îcâd buyurur gibi. Bundan nükte zât-ı vâcibü l-vücûdun kemâl-i kudretini ifhâm etmekdir. İşte aks bundan ibâret olup yoksa her iki çapraşık sözün bir yere ictimâ ına aks denemez. (s.362) Aks ve tebdîl ve tedvîr: Kelâmda bir cüz ün âhar üzerine takdîmi ve her iki sûretin îrâdı husûsına aks u tebdîl ve kelimelerin tebdîl-i mahal etmeleriyle yine aynı ma nânın zuhûrına tedvîr denir ve aks u tebdîlde bir de cinâs bulunursa pek latîf olur. Her kemâlin bir zevâli her zevâlin bir kemâli var darb-ı meseli adi aks u tebdîle misâldir. (s.324) [127]

Muhittin Eliaçık Recâizâde Mahmud Ekrem, Ta lîm-i Edebiyat Ahmed Reşîd, Nazariyyât-ı Edebiyye Muallim Naci, Istılâhât-ı Edebiyye Tahirü l- Mevlevî: Edebiyat Lügati Aks denilen san at egerçi ba zen müessir olursa mel abe-i lafziyyeye pek kolay munkalib olacağiyçün isti mâlinde ihtiyât etmek lâzımdır. Aksin sûret-i icrâsı ise isminden dahi anlaşılacağı üzere-kelimeleri takdîm u te hîr etmekden ve eger ta bîr câ iz ise- kelâmı kısmen veya tamâmen zîr ü zeber eylemekden ibâretdir. Meselâ kibârın kelâmı sözünü o vechle aks edersek kelâmın kibârı sûreti hâsıl olarak bunların ikisi birlikde îrâd olunduğu ya nî kibârın kelâmı kelâmın kibârıdır dendiği hâlde san at-ı akse muvâfık ve ma nidâr bir söz olmuş olur. Aks san atı lâğ ve latîfeli mevzû lar içinde parlak düşerse de esâlîb ve makâlât-ı ciddiyyede kesret-i isti mâli câ iz degildir. (s.318) Aks: Bir cümlede bulunan iki kelime veya terkîbi, aynı veyahud diger bir cümlede, takdîm ü te hîr etmege derler. İfâde-i evveliyye ile ifâde-i ma kûsenin aralarında hükm ve ma nâca behemehâl ehemmiyetli bir fark bulunmak meşrûtdur. Bu fark ne kadar bâriz olur ise aks ile istihsâl olunan te sîr o kadar ziyâde olur. Fark hâsıl olmazsa söz âdî bir mel abe-i lafziyyeden ibâret kalır ki hiçbir hükm ü kuvveti olamaz. Bu şarta muvâfık olan aks, zihnde lafz üzerine mübtenî ve ca lî bir tezâdd te sîri hâsıl ederek ma nânın şiddet ü kuvvetini artırır. (s.287) Tard u aks: Bir mısrâ ı iki şatrından biri takdîm veya te hîr edilince mısrâ -ı diger hâsıl olacak sûretde söyleyip bunlardan bir beyt teşkîl etmekdir. İki şatrdan biri muntazamen takdîm ü te hîr sûretiyle meydâna getirilirse tard u aks-ı tâmm; Gelse dergâhına ikrâm görürler küremâ-küremâ dergehine gelse görürler ikrâm beytinde olduğu gibi, takdîm ü te hîr gayr-i muntazam sûretde icrâ edilirse tard u aks-ı nâkıs olur. (s.208-209) Aks: Bir cümlenin yahut bir mısraın altını üstüne getirmekle başka bir cümle veya mısra yapmaktır. Pertev Paşa nın Her düzün bir yokuşu her yokuşun bir düzü var mısraı gibi. Aks-i tâm ve aks-i nâkıs olmak üzere ikiye ayrılırlar. Alt, üst ameliyesi tamamiyle yapılmışsa o akse [128]

Belâgat Kitaplarında Akis Sanatının Tarif ve Tasnifi tâm, arasına kelime karıştırılmış yahut bazı kelime çıkarılmışsa nâkıs derler. Ziya Paşa nın: Gelse dergâhına ikrâm görürler küremâ-küremâ dergehine gelse görürler ikrâm beyti nâkıs akse misâldir. (s.5) Kitaplarda akis in mukayeseli tarif ve tasnifi: Eser Tarif Tasnif, açıklama, örnekler Kazvinî: Telhîsü l- Miftâh Akis, kelâmda bir parçanın öne alınıp, sonra sona bırakılmasıdır. Çeşitli yönler üzere olur. Âdâtu s-sâdât sâdâtu l- âdât M.Sürûrî: Bahru l- Ma ârif A.Hamdî: Belâgat-ı Lisân-ı Osmânî Sa îd Paşa, Mîzânü l- Edeb Ruscuklu M.Hayri: Belâgat Akis, söylenen mısraın ya hepsinin veya bir kısmının döndürülmesidir Akis sanatı, kelâmda bir parçayı diğer parça üzerine geçirerek, daha sonra da bu parçayı öne geçirip öbür parçayı sona bırakmaktır. Akis sanatı, kelâmda bir parçayı diğer parça üzerine getirdikten sonra tehir edilmiş parçayı önceleyip digerini tehir etmektir. Akis, kelâmın bir parçasını diğer parçası üzerine getirmektir. Seferî kerdem vaktî be-hirâ- Be-hirâ vaktî kerdem seferî Mana sanatlarındandır. Kibârın kelâmı kelâmın kibârıdır Çeşitli yönleri olup, ya bir cümlenin iki tarafından birisiyle buna bağlı bir şey arasında; ya iki cümlede olan iki fiilin öğeleri arasında; ya da iki cümlenin iki tarafındaki iki lafız arasında olur. Kavmin seyyidi anların hâdimidir, kavmin hâdimi [129]

Muhittin Eliaçık A.Cevdet Paşa: Belâgat-i Osmâniyye İ.Kâmil M. Abdurrahma n: Belâgat-I Osmâniyye A.Süreyya: Mîzânu l- Belâga Mehmed Rif at, Mecâmiü l- Edeb Recâizâde: Ta lîm-i Edebiyat Akis, kelâmın bir parçası diğer parçası üzerine getirildikten sonra tam tersi olarak söylemektir. Akis, kelâmın bir veya bazı parçaları diğer parça veya parçaları üzerine getirildikten sonra bir kerede tehir edilmesidir. Akis, nükte gereği özneyi yüklem, yüklemi özne, veya tamlananı tamlayan, tamlayanı tamlanan yapmak, yahut fiil öğelerinden birini diğerinin yerine geçirmektir. Kelâmda bir parçanın diğeri üzerine getirilip her iki suretin söylenmesine aks u tebdîl; kelimelerin yer değiştirmeleriyle yine aynı mananın ortaya çıkmasına da tedvîr denir; Akis, kelimeleri takdim ve tehir etmekten ve kelâmı kısmen veya tamamen altüst etmekten ibarettir. anların seyididir Âdâtu s-sâdât sâdâtu l-âdât Sâdâtu l-âdât âdâtu s-sâdât Kelâmın kibârı kibârın kelâmıdır 1.Kelâmu l-mülûk mülûku l-kelâm 2.Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır 3. Hak ta âlâ hazretleri yed-i meşiyyet-i ezeliyyesiyle ölüyü diriden diriyi ölüden halk ve îcâd buyurur. Akis, iki çapraşık sözü toplamak demek değildir Akis, tebdîl, tedvîr başlığı altında verilmiştir. Her kemâlin bir zevâli her zevâlin bir kemâli var adi aks u tebdîldir. Aks,bir söz oyuncağına çok kolay dönüşeceği için kulanımında ihtiyatlı [130]

Belâgat Kitaplarında Akis Sanatının Tarif ve Tasnifi Ahmed Reşîd: Nazariyyâtı Edebiyye Muallim Naci, Istılâhât-ı Edebiyye Tahirü l- Mevlevî: Edebiyat Lügati Akis, bir cümlede bulunan iki kelime veya terkibi, aynı veya diğer bir cümlede takdim ve tehir etmektir. Tard u aks, bir mısraın iki tarafından biri takdim veya tehir edilince başka bir mısra hasıl olacak surette söyleyip bunlardan bir beyit teşkil etmektir. Aks, bir cümlenin veya bir mısraın altını üstüne getirmekle başka bir cümle veya mısra yapmaktır. olunmalıdır. Kibârın kelâmı kelâmın kibârıdır akis sanatına uygun ve manalı bir sözdür. Akis, ciddi sözlerde çok kullanılmamalıdır. İlk ifade ile akisli ifade arasında hüküm ve manaca önemli bir fark bulunmalıdır. Bu fark ne kadar açık olursa aksin tesiri o kadar çok olur. Fark hasıl olmazsa söz adi bir söz oyuncağı olur. Akis sanatı tard u aks başlığı altında açıklanmış. İki taraftan biri düzenli takdim ve tehir edilerek meydana getirilirse tard u aks-ı tâmm; takdim ve tehir düzensiz yapılırsa tard u aks-ı nâkıs olur. Her düzün bir yokuşu her yokuşun bir düzü var. Aks-i tâmm ve aks-i nâkıs olarak ikiye ayrılır. [131]

Muhittin Eliaçık Alt üst ameliyesi tam yapılırsa tâmm, arasına kelime karıştırılır veya kelime çıkarılırsa nâkıs denir Sonuç Bir mana sanatı olan akis, belâgat kitaplarının çoğunda yer almış bir sanattır. Her ne kadar Sekkâkî bu sanata yer vermemişse de onun eserine şerh ve özet yazan Kazvinî ve Teftazânî bu sanatı ayrıntılı biçimde açıklamışlar, bu da belâgat kitaplarının çoğuna aksedip, tarif ve tasnifler de genellikle bu eserlere, özellikle de Kazvinî nin Telhîs ine dayanmıştır. Kitaplarda çoğunlukla aks başlığı altında açıklanan bu sanat kitapların birinde tard u aks, birinde de aks u tebdîl adı ile yer almıştır. İncelediğimiz on üç belâgat kitabının büyük kısmında bu sanat, kelâmın bir parçası diğer parçası üzerine getirildikten sonra tam tersi olarak söylemektir şeklinde açıklanmıştır. Akis, bir kelâmda takdim tehir yapmak, yani kelâmın iki parçasından birini öne alıp diğerini sona bırakmaktır. Bu yolla, zıt şeyler karşılıklı yer değiştirilerek bir hususun daha iyi anlaşılması sağlanmaktadır. Her inişin bir çıkışı, her çıkışın bir inişi vardır sözü buna örnek gösterilebilir. Bu sanat mukâbele, müzâvece sanatları ile de ilişkili görünmekle birlikte mahiyetçe farklıdır. Dolayısıyla belâgat kitaplarının tek tek incelenerek böyle sanatların analitik biçimde ortaya konulması, birbirine benzeyen sanatların ayrıntılı ve daha doğru bir biçimde anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu makale böyle bir amaca hizmet etmek için hazırlanmıştır. KAYNAKLAR ABDURRAHMAN SÜREYYA (1303). Mîzânü l-belâga, İstanbul. AHMED CEVDET PAŞA (1307). Belâgat-i Osmâniyye, 3.baskı, İstanbul: Şirket-i Mürettibiye Matbaası. AHMED HAMDÎ (1293). Belâgat-ı Lisân-ı Osmânî, İstanbul:Matbaa-i Âmire. AHMED REŞİD (1328). Nazariyyât-ı Edebiyye, İstanbul. İBNÜ L-KÂMİL Mehmed Abdurrahman (1309), (Tertîb-i cedîd) Belâgat-i Osmâniyye, İstanbul: Kaspar [132]

Belâgat Kitaplarında Akis Sanatının Tarif ve Tasnifi Matbaası. KAZVİNÎ, Celâlüddîn el-hatîb Muhammed, Telhîsü l-miftâh, İBB Atatürk Kitaplığı, K.1241. MEHMED RİF AT (1308). Mecâmiü l-edeb (3 cilt). İstanbul. MUALLİM Naci. (1307). Istılâhât-ı Edebiyye. İstanbul: Şirket-i Mürettibiye Matbaası. MÜTERCİM ÂSIM EFENDİ (1305). el-okyânûsü l-basît fî-tercemeti l- Kāmûsi l-muhît, İstanbul. RECÂİZÂDE M. E. (1299). Ta lîm-i Edebiyyât. İstanbul: Mihran Matbaası. RUSCUKLU MEHMED HAYRİ (1308), Belâgat, İzmir. SADÜDDİN TEFTÂZÂNÎ, el-mutavvel, İstanbul Belediyesi, Atatürk Kitaplığı, nr. K-424. SAİD PAŞA (1305). Mîzânü l-edeb, İstanbul. SARAÇ, M. A. Y. (2004). Osmanlı Döneminde Belâgat Çalışmaları. Journal of Turkish Studies.Harvard University. C. XXVII, s. 311-344 SARAÇ, M. A. Y. (2004). Edebî Sanat Terimlerinin Türkçe Karşılıkları Üzerine. TDED, C. 32. s. 131-147. SİRACÜDDİN SEKKÂKÎ (1987). Miftâhu l-ulûm. Beyrut: Dâru l- Kütübi l-ilmiyye. SÜRÛRÎ, MUSTAFA, Bahru l-ma ârif, Çorum Hasan Paşa İl Halk Ktp., 19 Hk 2114. TAHİRÜ'l-MEVLEVÎ (1936). Edebiyat Lügati, Âsâr-ı İlmiye Kütüphanesi Neşriyatı, İstanbul. YETİŞ, Kazım (1989), Aks, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.2, s.265 [133]