7.1.1 Kamu Mülkiyetindeki Kültür Varlıklarının Korunmasına Daha Fazla Kaynak Aktarılması... 79 7.1.2. Çevre Ölçeğinde Koruma Anlayışının



Benzer belgeler
PHA210 PREHİSTORİK ARKEOLOJİ METOTLARI KONU 2: 2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

13/03/2012 tarih ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

PARK-BAHÇE VE PEYZAJ MİMARİSİ

KORUNMASI GEREKLİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ VE SİTLERİN TESPİT VE TESCİLİ HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Büyükşehir Belediye Alanlarında Tabiat Varlıklarının Yönetimi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... VII ÖNSÖZ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XV KISALTMALAR... XXI

UNESCO DÜNYA MİRAS ALANLARI - TÜRKİYE

ISPARTA MİMARLAR ODASI

Cumhuriyet Halk Partisi

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

KRONİK 1957 YILI MEVZUATI [*]

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik

PHA210 PREHİSTORİK ARKEOLOJİ METOTLARI KONU 4: 2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU


SAĞLIK BAKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞININ GÖREV ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNERGE İKİNCİ BÖLÜM. Amaç ve Kapsam

T.C. ÇANAKKALE İL GENEL MECLİSİ 2012 Yılı Denetim Komisyonu. : Mehmet Emin SARAN, Hasan BABADAĞLI, Halil Behçet ERDAL

KORUNMASI GEREKLİ TAŞINIR KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ TASNİFİ, TESCİLİ VE MÜZELERE ALINMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Hanife Kutlu ERDEMLĐ Doğa Koruma Dairesi Başkanlığı Burdur

ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURUMU BAŞKANLIĞI BÜTÇE, GELİR VE GİDER USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ ALANI

KORUNMASI GEREKLİ TAŞINIR KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARININ TASNİFİ, TESCİLİ VE MÜZELERE ALINMALARI HAKKINDA YÖNETMELİK

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir.

T.C. BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. : 2017 Mali Yılı Tahmini Bütçenin görüşülmesi.

T.C. İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

T.C. İZMİR KONAK BELEDİYE BAŞKANLIĞI Yapı Kontrol Müdürlüğü ÖRGÜTLENME, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15

KONU 1: KÜLTÜR, KÜLTÜREL MİRAS, KÜLTÜR VARLIKLARI

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

T.C. İZMİR KONAK BELEDİYE BAŞKANLIĞI Yapı Kontrol Müdürlüğü ÖRGÜTLENME, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

T. C. TORBALI BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

UNESCO Dünya Mirası.

T.C. KONYA MERAM BELEDİYE BAŞKANLIĞI PLAN VE PROJE MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

T.C. BALÇOVA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Ait Katkı Payına Dair Yönetmelik

ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞININ ÖNLENMESİ İÇİN FAALİYETLER ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞININ ÖNLENMESİ İÇİN KÜLTÜR BAKANLIĞINCA YAPILAN FAALİYETLER

TURİZM HUKUKUNUN KAYNAKLARI:

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

BELEDİYE BAŞKANLIĞIŞ

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI PLANLAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ

TÜRK TURİZMİ. Necip Boz TOBB Turizm Meclisi Danışmanı

KAYSERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SİVİL SAVUNMA UZMANLIĞI GÖREV, SORUMLULUK VE YETKİ ESASLARINI BELİRLEYEN İÇ YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

T.C. KORKUTELİ BELEDİYESİ EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BÖLÜM I Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler

ATATÜRK'ÜN DOĞUMUNUN 100 ÜNCÜ YILININ KUTLANMASI VE "ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ KURULMASI" HAKKINDA KANUN

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

TÜRKİYE DE MÜZECİLİK VE MÜZECİLİK TARİHİ

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI TEKNİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Sevilay ARMAĞAN Mimar. Şb. Md. Tel: KAPSAM

T.C. EFELER BELEDİYESİ Kültürve Sosyalİşler Müdürlüğü GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK. BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ KAPSAM VE DAYANAK ve TANIMLAR

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

T.C. TALAS BELEDİYESİ PARK VE BAHÇELER MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

DENİZLİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞI NIN TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK

ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI TEMİZLİK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI YÖNETMELİĞİ

T. C. İzmir Bornova Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM

T.C. KARTAL BELEDİYE BAŞKANLIĞI İSTANBUL 7. DÖNEM TEMMUZ AYININ 1. TOPLANTISININ 3.BİRLEŞİMİNE AİT M E C L İ S K A R A R I D I R

KOMİSYON ÜYELERİ. (İmza) (İmza) (İmza) Komisyon Raporu üzerinde meclisçe yapılan müzakerelerden sonra;

MALİ YILI BÜTÇESİ GELİR-GİDER TAHMİNLERİ. MALİ HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI Bütçe ve Denetim Müdürlüğü

T.C. SÜLEYMANPAŞA BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÇEVRE KORUMA VE KONTROL MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK (GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK)

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI NIN TEŞKİLAT YAPISI

T.C. ANTAKYA BELEDİYE BAŞKANLIĞI KENTSEL DÖNÜŞÜM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

T.C. ZEYTİNBURNU BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARARI. Dairesi: Destek Hizmetleri Müdürlüğü

DESTEK HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam Dayanak ve Tanımlar

KORUNAN ALANLARDA YAPILACAK PLANLARA DAİR YÖNETMELİK

YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI MALİ DÜZENLEME YASASI. 1. Bu Yasa, Yükseköğretim Kurumları Mali Düzenleme Yasası olarak isimlendirilir.

MALİ YILI BÜTÇESİ GELİR-GİDER TAHMİNLERİ. MALİ HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI Bütçe ve Denetim Müdürlüğü

T.C. TALAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI Etüt Proje Müdürlüğü ETÜT PROJE MÜDÜRLÜĞÜ 2007 YILI FAALİYET RAPORUDUR.

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

Kaynak Geliştirme ve İştirakler Dairesi Başkanlığı Görev Yetki ve Çalışma Yönetmeliği. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

Danıştay Başkanlığı na İletilmek Üzere. İstanbul İdari Mahkemesi Başkanlığı na;

T.C İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

Sakarya ili kültür ve turizm bakımından önemli bir potansiyele ve çeşitliliğe sahiptir. İlde Taraklı Evleri gibi

Kurumsal Sınıflandırma. Fin. Tipi. Fonksiyonel Sınıflandırma

Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu

örnekengelsizkentlerprojesiörnekeng elsizkentlerprojesiörnekengelsizkentl erprojesiörnekengelsizkentlerprojesi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

İhtisas komisyonları

SU İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, İLKELER VE TANIMLAR

( tarih ve Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

LÜLEBURGAZ BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

ANKARA 1 NUMARALI KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU MÜDÜRLÜĞÜ KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU

Trakya Kalkınma Ajansı. Tarihi Kentler Birliği Bilgi Notu

ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YAZI İŞLERİ VE KARARLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM İMAR HUKUKU SAYFA I - İMAR MEVZUATININ GELİŞİMİ 13 II SAYILI İMAR KANUNİ İLE GETİRİLEN YENİLİKLER 17 III - BELEDİYE

YENİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ KURULMASINA İLİŞKİN YASA HAZIRLIKLARI

ETÜD PROJE MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, DAYANAK, İLKELER VE TANIMLAR

T.C. BOZCAADA BELEDİYE BAŞKANLIĞI 04.KASIM.2015 TARİHLİ MECLİS KARARLARI MECLİS ÜYELERİ

< Online Satış İçin Tıklayınız > Dr. ARZU GENÇ ARIDEMİR - Dr. SANEM AKSOY DURSUN VAKIFLAR MEVZUATI

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Yılı Kurumsal Mali Durum Ve Beklentiler Raporu

7 nci Birleşim Salı

2013 YILI EMLAK VERGİSİ BİRİNCİ TAKSİDİ ÖDEME SÜRESİ 31 MAYIS 2013 DE SONA ERİYOR

Transkript:

ÖNSÖZ Bu çalışmada, ülkemiz koşullarında taşınmaz kültür varlıklarının korunması için finansal destek sağlanması; korumanın önemi, tarihsel gelişimi, 2000-2007 yılları arasında kültür varlıklarının korunması için Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerel yönetimler ve özel sektör tarafından sağlanan kaynaklarla yapılan harcamalar, başka ülkelerdeki düzenlemeler, ülkemizde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri olmak üzere beş ana başlık altında incelenmiştir. Bu konuyu seçmemde bana yardımcı olan Sayın Yalçın KURT a, benden bilgi ve desteğini esirgemeyen Sayın Çiğdem BAŞKAN ve Sayın Fırat SAYILGAN a ve bu çalışma sürecinde her zaman destek veren hoşgörülü olan mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. i

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... ii KISALTMALAR CETVELİ... v TABLO VE ŞEKİLLER CETVELİ... vi 1.GİRİŞ... 1 2. KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN KAVRAMLAR... 2 2.1 Tanımlar ve Açıklamalar... 2 2.1.1 Kültür Varlığı... 2 2.1.2 Sit... 5 2.1.3 Kültür Mirası Kavramı... 5 2.1.4 Koruma ve Koruma Alanı... 6 2.2 Bilgi Kaynaklarımız... 6 2.2.1 Ulusal Düzenlemeler... 7 2.2.2 Uluslararası Düzenlemeler... 7 3.TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASINDA TARİHSEL SÜREÇ... 11 3.1 Osmanlı Döneminde Korumaya Yönelik Düzenlemeler... 11 3.2 Cumhuriyet Dönemi... 15 3.2.1 1920-1950 Yılları Arası... 16 3.2.2 1950 ve Sonrası... 21 4. KORUMANIN FİNANSMANI... 27 4.1 Kültür Varlıklarının Korunmasından Sorumlu Uluslararası Kurumlar... 27 4.2 Kültür Varlıklarının Korunmasından Sorumlu Ulusal Kamu Kurumlar... 30 4.2.1 Kültür ve Turizm Bakanlığı Tarafından Kullanılan Kaynaklar... 34 4.2.1.1 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Bütçesinden Kullanılan Kaynaklar... 35 4.2.1.2 Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Bütçesinden Kullanılan Kaynaklar... 36 ii

4.2.1.3 Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Sağlanan Yardımlar ve Katkı Payları ile Sürdürülen Çalışmalar... 36 4.2.1.4 Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu Kapsamında Sürdürülen Çalışmalar... 38 4.2.1.5 Başbakanlık Tanıtma Fonu Tarafından Sürdürülen Çalışmalar... 39 4.2.2 Yerel Yönetim Kaynakları... 40 4.2.3 Özel Sektör Kaynakları... 41 5. 2000-2007 YILLARI ARASINDA TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASI İÇİN YAPILAN HARCAMALAR VE ÖRNEKLER... 43 5.1 Kültür ve Turizm Bakanlığı Tarafından Kullanılan Kaynaklar... 43 5.1.1 Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Bütçesi... 44 5.1.2 Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Bütçesi... 48 5.1.3 Genel Müdürlük ve DÖSİMM Bütçelerinden Yapılan Koruma Harcamalarının Karşılaştırılması... 51 5.2 Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına Yapılan Katkılar... 52 5.3 Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu Kapsamında Yürütülen Çalışmalar... 54 5.4 Yerel Yönetim Kaynakları ile Sürdürülen Koruma Çalışmaları... 56 5.5 Sponsorluk Çalışmaları... 57 5.6 Başbakanlık Tanıtma Fonu Tarafından Sağlanan Kaynakla Yapılan Uygulamalar... 58 6. TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASI KONUSUNDA ÖRNEK ÜLKELER... 70 6.1 İngiltere:... 70 6.1.1 Merkezi Yönetim... 71 6.1.2 Yerel Yönetimler... 72 6.1.3 Özel Sektör Kaynakları... 73 6.2 İtalya... 74 6.3 Fransa:... 75 7. KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASINA FİNANSAL DESTEK SAĞLAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ... 78 7.1 Kültür Varlıklarının Korunmasında Karşılaşılan Sorunlar:... 78 iii

7.1.1 Kamu Mülkiyetindeki Kültür Varlıklarının Korunmasına Daha Fazla Kaynak Aktarılması... 79 7.1.2. Çevre Ölçeğinde Koruma Anlayışının Benimsenmemesi... 80 7.1.3 Yerel Yönetimlerin Etkin Bir Role Sahip Olmaması... 80 7.1.4 Koruma Konusunda Halkın İlgisizliği... 81 7.1.5 Finans Yetersizliği:... 81 7.2 Kültür Varlıklarının Korunmasında Karşılaşılan Güçlüklere Çözüm Önerileri:. 82 7.2.1 Yerel Yönetimler ile Merkezi Yönetim Arasında Eşgüdümün Sağlanması... 82 7.2.3 Halkın Bilinçlendirilmesi... 83 7.2.4 Korumanın Finansmanında Yeni Kaynaklar Yaratılması... 85 8. SONUÇ... 88 KAYNAKÇA... 90 ÖZET... 94 SUMMARY... 96 iv

KISALTMALAR CETVELİ AB DÖSİMM GEEAYK ICCROM ICOM ICOMOS IUCN KVMGM OWHC TBMM UNESCO Avrupa Birliği Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Kültür Varlıklarının Korunması ve Onarım Çalışmaları Uluslararası Merkezi Uluslararası Müzeler Konseyi Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Uluslararası Koruma Birliği Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Uluslararası Dünya Mirası Mekanlar Konseyi Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu v

TABLO VE ŞEKİLLER CETVELİ Tablo 5.1: Kültür Varlıları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Koruma Harcamaları 45 Grafik 5.1: Kültür Varlıları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Koruma Harcamaları 46 Grafik 5.2: Kültür Varlıları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Koruma Harcamaları 47 Tablo 5.2: Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Koruma Harcamaları 48 Grafik 5.3: Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Proje ve Uygulama 49 Grafik 5.4: Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü Koruma Harcamaları 50 Grafik 5.5: Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü ve Kültür Varlıkları ve 51 Müzeler Genel Müdürlüğü Proje ve Uygulama Çalışmaları Grafik 5.6: Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü ve Kültür Varlıkları ve 52 Müzeler Genel Müdürlüğü Koruma Harcamaları Tablo 5.3: Kültür Varlıklarının Onarımına Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik 53 Kapsamında Yapılan Katkılar Tablo 5.4: Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu Kapsamında 55 Yürütülen Çalışmalar Resim 5.1: İzmir Eski Tekel Binası 55 Tablo 5.5: Belediyelere Aktarılan Katkı Payları 56 Tablo 5.6: Sponsorluk Faaliyetleri 57 Tablo 5.7: Başbakanlık Tanıtma Fonu Başkanlı Tarafından Yapılan Koruma 61 Harcamaları Resim 5.2: Kırşehir, Ağalar Konağı(Önce) 62 Resim 5.3: Kırşehir, Ağalar Konağı(Sonra) 62 Resim 5.4: Van, Akdamar Kilisesi(Önce) 63 Resim 5.5: Van, Akdamar Kilisesi(Sonra) 63 Resim 5.6: Kırşehir, Hacıbey Konağı(Önce) 64 Resim 5.7: Kırşehir, Hacıbey Konağı(Sonra) 64 vi

Resim 5.8: Malatya, Merkez, Beşkonaklar(Önce) 65 Resim 5.9: Malatya, Merkez, Beşkonaklar(Sonra) 65 Resim 5.10: İzmir, Ödemiş, Birgi Sokak Sağlıklaştırma Proje ve Uygulama(Önce) 66 Resim 5.11: İzmir, Ödemiş, Birgi Sokak Sağlıklaştırma Proje ve Uygulama(Sonra) 66 Resim 5.12: Bursa, Mudanya, Figen Tuğrul Konağı(Önce) 67 Resim 5.13: Bursa, Mudanya, Figen Tuğrul Konağı(Sonra) 67 Resim 5.14: Afyonkarahisar, Merkez, Mehmet Mihirlioğlu Konağı(Önce) 68 Resim 5.15: Afyonkarahisar, Merkez, Mehmet Mihirlioğlu Konağı(Sonra) 68 Resim 5.16: Bilecik, Osmaneli, M. Reşit Kesici Evi(Önce) 69 Resim 5.17: Bilecik, Osmaneli, M. Reşit Kesici Evi(Sonra) 69 vii

1.GİRİŞ Türkiye, binlerce yıllık tarihi geçmişi ve birçok medeniyetin olarak çok zengin kültürel ve doğal mirasa sahiptir. Bu mirasın korunması, geçmiş değerlerin gelecek nesillere aktarılmasının sağlanması yanında, geçmiş birikimin geleceği şekillendirmesi açısından da önemlidir. Ülkemiz sahip olduğu kültürel ve doğal zenginlikleri dolayısıyla koruma konusunda uluslararası alanda sorumlulukları yüksek olan ülkelerin başında gelmektedir. Toplumlar tarihleriyle birlikte varlık gösterirler, onları geçmişlerinden soyutlamak olanaksızdır. Toplumların devamlılığı için geçmişle olan bağının her alanda güçlü olması gerekmektedir. Tarihsel çevre yönünden en önemli husus kültür ve tabiat varlıklarının korunmasıdır. Farklı kültürlerin kültürel mirasını özenle korumak, küreselleşen dünyada farklı kültürlerin birbirleriyle olan etkileşimini artıracak ve çok çeşitli kültür mozaiğinin oluşmasına yardımcı olacaktır. Kültürel ve doğal değerlerin korunması sorunu, tüm dünyada giderek önem kazanmış ve geçmişin yaşantısını gözler önüne seren, geleceği şekillendiren bu mirasın korunması da çağdaş insanın ortak görevlerinden olmuştur. 19. yüzyılın sonlarından itibaren dünyada tarihi anıtları korumak amacıyla birtakım yasalar düzenlenmiş, bu konuda dernekler kurulmuştur. Ülkemizde de 19. yüzyılın sonlarına doğru kültürel mirasın korunması için çalışmalar başlatılmış, bu konuda yasal düzenlemeler ve kurumsal örgütlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada ülkemizde kültür ve tabiat varlıklarının korunmasındaki tarihsel süreç incelenirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde uygulanan ekonomik yöntem belirtilecek, Kültür Varlıkları ve Müzler Genel Müdürlüğü ve Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü arşivlerinden elde edilen verilerle 2000-2007 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı nca yapılan koruma harcamaları karşılaştırmalı olarak gösterilecektir. Ayrıca farklı ülkelerdeki koruma uygulamaları açıklanacak ve korumanın finansmanında karşılaşılan güçlükler karşısında çözüm önerileri getirilecektir. 1

2. KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN KAVRAMLAR 2.1 Tanımlar ve Açıklamalar Türkiye de kültür varlıklarının korunmasını incelemeden önce genel kabul görmüş bazı tanımlar açıklanmalıdır. 2.1.1 Kültür Varlığı 17.6.1987 tarih ve 3386 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlılarını Koruma Kanunu nun 3. maddesinde Kültür Varlığı Tarih öncesi ya da tarihi devirlere ait, bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devrilerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan, yer üstünde yer altında ve sualtındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım irdelendiğinde kültür varlıklarının taşınır ve taşınmaz olmak üzere iki boyutu karşımıza çıkmaktadır Taşınır Kültür Varlıkları: Bir kültürün sosyal, ekonomik, politik, kültürel, tarihsel, teknik, estetik niteliklerine ilişkin belge değeri olan her türlü taşınıra verilen isimdir(asatekin, 2004). 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlılarını Koruma Kanunu nda korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıkları şunlardır: 2

a) Jeolojik, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait, jeoloji, antropoloji, prehistorya, arkeoloji ve sanat tarihi açılarından belge değeri taşıyan ve ait oldukları dönemin sosyal, kültürel, teknik ve ilmi özellikleri ile seviyesini yansıtan her türlü kültür ve tabiat varlıkları; Her çeşit hayvan ve bitki fosilleri, insan iskeletleri, çakmak taşları (sleks), volkan camları (obsidyen), kemik veya madeni her türlü aletler, çini, seramik, benzeri kap ve kacaklar, heykeller, figürünler, tabletler, kesici, koruyucu ve vurucu silahlar, putlar (ikon), cam eşyalar, süs eşyaları (hülliyet), yüzük taşları, küpeler, iğneler, askılar, mühürler, bilezik ve benzerleri, maskeler, taçlar (diadem), deri, bez, papirus, parşömen veya maden üzerine yazılı veya tasvirli belgeler, tartı araçları, sikkeler, damgalı veya yazılı levhalar, yazma veya tezhipli kitaplar, minyatürler, sanat değerine haiz gravür, yağlıboya veya suluboya tablolar, muhallefat (religue ler), nişanlar, madalyalar, çini, toprak, cam, ağaç, kumaş ve benzeri taşınır eşyalar ve bunların parçaları, Halkın sosyal hayatını yansıtan, insan yapısı araç ve gereçler dahil, bilim, din ve mihaniki sanatlarla ilgili etnografik nitelikteki kültür varlıkları. Osmanlı Padişahlarından Abdülmecit, Abdülaziz, V. Murat, II. Abdülmecit, V. Mehmet Reşat ve Vahdettin e ait ve aynı çağdaki sikkeler, bu Kanuna göre tescile tabi olmaksızın yurt içinde alınıp satılabilirler. Bu madde kapsamına girmeyen sikkeler bu Kanunun genel hükümlerine tabidir. b) Milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle, Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşuna ait tarihi değer taşıyan belge ve eşyalar, Mustafa Kemal ATATÜRK e ait zati eşya, evrak, kitap, yazı ve benzeri taşınırlar. Taşınmaz Kültür Varlığı: 2863 sayılı Kültür ve tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır: a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19. uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar, 3

b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığı nca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar, c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları, d) Milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tespit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal Atatürk tarafından kullanılmış evlerdir. Ancak, koruma bölge kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar. Kaya mezarlıkları, yazılı, resimli ve kabartmalı kayalar, resimli mağaralar, höyükler, tümülüsler, ören yerleri, akropol ve nekropoller; kale, hisar, burç, sur, tarihi kışla, tabya ve istihkâmlar ile bunlarda bulunan sabit silahlar; harabeler, kervansaraylar, han, hamam ve medreseler; kümbet, türbe ve kitabeler, köprüler, su kemerleri, suyolları, sarnıç ve kuyular; tarihi yol kalıntıları, mesafe taşları, eski sınırları belirten delikli taşlar, dikili taşlar; sunaklar, tersaneler, rıhtımlar, tarihi saraylar, köşkler, evler, yalılar ve konaklar; camiler, mescitler, musallalar, namazgâhlar; çeşme ve sebiller, imarethane, darphane, şifahane, muvakkithane, simkeşhane, tekke ve zaviyeler; mezarlıklar, hazireler, arastalar, bedestenler, kapalı çarşılar, sandukalar, siteller, sinagoglar, bazilikalar, kiliseler, manastırlar, külliyeler, eski anıt ve duvar kalıntıları; freskler, kabartmalar, mozaikler, peri bacaları ve benzeri taşınmazlar; taşınmaz kültür varlığı örneklerindendir. Tarihi mağaralar, kaya sığınakları; özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzerleri; taşınmaz tabiat varlığı örneklerindendir. 4

2.1.2 Sit 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 3. Maddesinde sit kavramı Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır şeklinde tanımlanmıştır. 2.1.3 Kültür Mirası Kavramı Kültür Mirası kavramı Kültür Varlığı kavramından daha geniş bir alanı ifade etmektedir. Kültür mirası, belirli bir toplumun düşüncelerini ve yaşam şeklini açıklayan, düşünsel başarılarını gösteren nesneler ve geleneklerden oluşmaktadır. Bu nesneler ve gelenekler belirli bir yaşam şeklini yansıtmakta ve tarihi geçmişini göstermektedir. Doğal alanlar, tarih öncesi mağaralar, dağlar, kayalıklar, dini törenlerin yapıldığı yerler, parklar, binalar, antik şehir kalıntıları bu kapsamda yer almaktadır. Taşınmaz varlıklar gibi taşınır eserler de kültür mirasını oluşturmaktadır. Her çeşit sanat eseri (resimler, heykeller, çizimler, seramikler, dokumalar vb.) önemli tarihi kişiliklerle ilgili nesneler; arkeolojik veya tarih öncesi öneme sahip nesneler, giysi silah gibi toplumların günlük yaşamını, hünerlerini yansıtan nesneler bu alanda yer almaktadır. Kültür mirası kavramı içerisinde yer alan diğer bir husus da bilgi ve davranış modelleridir. Seremoniler, dini ayinler de maddi olmayan unsurları kapsar. 5

Efsanelerde, destanlarda, şarkılarda, şiirlerde yer alan sözlü tarih bu kategoride yer alır. 2.1.4 Koruma ve Koruma Alanı 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda koruma ve korunma Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleri; taşınır kültür varlıklarında ise muhafaza, bakım, onarım ve restorasyon işleridir şeklinde tanımlanmıştır. Kültür mirasının korunması, geçmiş değerleri gelecek nesillere aktarabilmek amacının yanı sıra; geçmiş birikimi ile geleceğin yaratılması yönünden de önemli bir rolü vardır. Kültür ve doğa varlıklarının yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için yapılan müdahalelerin tümüne koruma denilmektedir. Koruma Alanı ise 2863 sayılı Kanunda Taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu alanlar olarak tanımlanmıştır. 2.2 Bilgi Kaynaklarımız Kültürel ve doğal değerlerin korunmasının önem kazanması, tüm ulusların ortak çabası haline gelmesiyle birlikte ulusal ve uluslararası boyutta pek çok yasal düzenleme yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Uluslararası düzenlemelerin bir bölümü bağlayıcı olup, bir bölümü de tavsiye niteliğindedir. Yasal düzenlemeleri ulusal ve uluslararası olarak iki bölüme ayırabiliriz. 6

2.2.1 Ulusal Düzenlemeler Türkiye de taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının korunması hususuna doğrudan veya dolaylı değinen çeşitli yasal düzenlemeler mevcuttur. - 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu - 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu - 2872 sayılı Çevre Kanunu - 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu - 5225 sayılı Kültür Yatırımlarını Teşvik Kanunu - 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanunu - 3194 sayılı İmar Kanunu - 6831 sayılı Orman Kanunu - 5272 sayılı Belediye Kanunu - 3998 sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkında Kanun - 3213 sayılı Maden Kanunu - 3621 sayılı Kıyı Kanunu 2.2.2 Uluslararası Düzenlemeler 1970 li yıllardan itibaren uluslararası alanda kültür varlıklarının korunması hususunda ciddi adımlar atılmış olup, ülkemiz de sürdürülen bu çabalar karşısında kayıtsız kalmamıştır. Avrupa Kültür Konvansiyonu: Avrupa ülkelerinin kültür alanında ortak bir anlayış geliştirmek ve Avrupa nın ortak kültür mirasının geliştirilmesi için ulusal 7

katkıda bulunmak amacıyla, Avrupa Konseyi çatısında 1954 yılında oluşturdukları konvansiyondur. Konvansiyon, taraf ülkelerin, kültürel etkinlikler yapmak için birbirleriyle ortak programlar çerçevesinde hareket etmelerini, kendi ülkelerinde bulunan kültür değerlerini Avrupa nın ortak mirası olarak değerlendirmelerini ve bu değerlerin korunması için gerekli önlemleri alacaklarını öngörmektedir (Avrupa Kültür Antlaşması, 2008). Akdeniz in Kirlenmeye Karşı Korunmasına Ait Sözleşme (Barcelona Sözleşmesi) : Barcelona Sözleşmesi 1976 yılında onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşme Akdeniz çevresindeki ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerinden oluşan ortak mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemlerinin alınmasını öngörmektedir. Sözleşme gereğince Akdeniz de ortak öneme sahip 100 tarihi sitin içinde ülkemizden de 17 adet sit korumaya alınmıştır. Bunlar; Antalya, Aspendos, Didyma, Ephesos, Fethiye-Ölüdeniz, Halikarnassos, İstanbul, Kaunos, Kekova, Knidos, Miletos, Pergamon, Phaselis, Priene, Troya, Xanthos sit alanlarıdır (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 2008). Akdeniz de Özel Koruma Alanlarına İlişkin Protokol: 07.10.1988 tarih ve 88/13151 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilmiştir. Bu protokol ile Akdeniz de sadece doğal değerlerinin değil, kentsel ve arkeolojik değerler de ele alınmaktadır. Akdeniz doğal kaynaklarının, doğal sitlerinin, bölgedeki kültür mirasının, deniz alanları ve çevrelerinin bu protokol ile özel koruma alanları kurulması yoluyla korunması öngörülmektedir (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 2008). Akdeniz de Özel Koruma Alanları ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol: 27.12.1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Protokolün 4. maddesinde özel koruma alanlarının hedefleri, o yöreyi temsil kabiliyetine sahip kıyı ve ekosistemlerin yaşamlarının uzun vadeli olarak güvence altına alınması; yok olma tehlikesi altında bulunan yaşama ortamlarının korunması; tehlikeye düşmüş, tehdit altında veya endemik olan bitki ve hayvan türlerinin varlıklarını sürdürmeleri, üremeleri ve yeniden kazanımları; bu alanların bilimsel, estetik, kültürel veya eğitsel açıdan çektikleri ilgiyi sürdürebilmeleri hükmü yer almaktadır. Ayrıca özel koruma 8

alanlarında kendine özgü nitelikleri de dikkate alınarak hangi koruyucu önlemlerin alınması gerektiği Protokolün 6. maddesinde sıralanmıştır (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 2008). Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme: Türkiye 1983 yılında UNESCO ya üye ülkelerle birlikte bu sözleşmeyi imzalamıştır. Sözleşme hükümlerine göre taraf devletler toprakları dahilindeki kültürel ve doğal varlıkların korunmasını taahhüt etmiştir. Sözleşmeye taraf olan devletler, topraklarında bulunan kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması görevini üstlenmiştir. Ülkemizden de Pamukkale, Göreme- Kapadokya, İstanbul, Boğazköy, Hattuşaş, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Safranbolu, Truva kültürel miras olarak Dünya Kültürel Miras Listesine alınmıştır (Dünya Kültürel Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme, 2008). Silahlı Çatışma Halinde Kültürel Değerlerin Korunması Sözleşmesi: 07.08.1956 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmede insanlık açısında büyük önem taşıyan taşınır ya da taşınmaz varlıklar kültürel değer olarak tanımlanmış, arkeolojik sitler, mimari, sanatsal ve tarihi yapıtlar, yazmalar, kitaplar v.b örnek olarak verilmiştir. Üye ülkeler olası bir savaş tehlikesine karşı, barış zamanında kültür varlılarının korunması için önlem alacak ve kültür varlıklarını savaş halinde korunmasını güçleştirecek işlevlerde kullanmayacaklardır. Savaştan zarar göreceği anlaşılan kültür varlıklarının korunması için önlemler işgal edilen ülke tarafından alınmıyorsa, bu önlemler işgalci ülke tarafından alınacaktır (Madran, Özgönül, 2005). Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi: Avrupa Konseyi ülkeleri ile Ülkemiz arasında 1985 yılında imzalanmış olup, 13.04.1989 tarih ve 3534 sayılı Kanun ile yürürlüğe girmiştir. Sözleşmeyi imzalayan her bir taraf, söz konusu varlıkların yasal korunması için gerekli denetim ve yetki işlemlerini uygulamayı, tüm korunan varlıkların bozulmasını, hasar görmesini veya yıkılmasını önlemeyi taahhüt etmiştir (Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi, 2008). 9

Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunması Sözleşmesi: 16.01.1992 yılında Valetta da imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme 05.08.1999 tarih ve 4434 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Bu sözleşmesinin amacı Avrupa Arkeolojik Mirasının korunmasıdır. Bu miras yapılar, inşaatlar, bina grupları, sitler, taşınabilir objeler, başka cins abideler ve bunların karada veya denizdeki uzantıları olarak tanımlanmıştır. Sözleşmede araştırmaya yönelik önlemler açıklanmış, arkeolojik mirası korunması için alınabilecek önlemler sıralanmış, korumanın finansmanı belirtilmiştir (Avrupa Arkeolojik Mirasın Korunması Sözleşmesi, 2008). Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi): 17.05.1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmeye göre sulak alanlar doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, bütün sular, bataklık, sazlık ve türbiyerler olarak tanımlanmıştır. Sözleşmeye taraf olan her ülke toprakları içindeki elverişli sulak alanları Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi ne dahil edilmek üzere belirleyecektir (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 2008). 10

3.TAŞINMAZ KÜLTÜR VARLIKLARININ KORUNMASINDA TARİHSEL SÜREÇ Uygarlık denince akla teknoloji ve gelişmişlikten önce, yerleşmiş bir kültürün geçmişten kopmadan varlığını sürdürmesi akla gelmektedir. Geçmişin izlerini kaybeden toplumların gelecekte kendilerini kanıtlamaları çok kolay olmayacaktır. Koruma düşüncesi ilk olarak sahip olunanın ömrünü uzatmak, ondan daha çok yararlanmak anlamlarında daha çok ekonomik bir davranışken, daha ilerleyen zamanlarda dini ve politik düşüncelerin yönlendirdiği simgesel bir tavra dönüşmüştür (Erder,1975). Ayasofya (M.S 532-537), Panteon (M.Ö 27), İse Tapınağı (M.S 7) gibi birçok anıtsal bu dönemlerde de insanların koruma çabalarının varlığını göstermektedir (Kuban, 2000). Ancak bu koruma çabaları dini davranışların yönlendirdiği, bugünkü koruma çabalarından uzak uygulamalardır. Türkiye de koruma olgusu Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere iki bölüme incelenebilir. 3.1 Osmanlı Döneminde Korumaya Yönelik Düzenlemeler Tarih ve kültüre sahip çıkma düşüncesi ciddi olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Batıdaki sanayileşme hareketine paralel olarak maddi anlamda güç kazanan burjuva sınıfının tarihle ilişki kurmak, bu sayede de asalet sağlama isteği eski eserlerin korunmasına önemli katkı sağlamıştır. Avrupa da gelişen milliyetçilik hareketlerine paralel olarak milli birliklerini yeni kazanan Avrupa ülkeleri tarihi birikimlerini, uluslarının kurtulmasının meşru temeli olarak görmüşlerdir (Akçura, 1973). 11

Osmanlı İmparatorluğu sanayi devrimi öncesinin en önemli sosyal, ekonomik, idari ve kültürel organizasyonlarından biridir. Farklı ırk ve dinlerden oluşan Osmanlı İmparatorluğu yaşantı biçimini Osmanlı Mimarisine de yansıtmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru milliyetçilik hareketlerinden etkilenmeye başlayan Osmanlı, sanayi devriminin etkilerini çok fazla yaşamadığı için şehirlerini, sanayi baskısından koruma gibi bir endişe içerisine girmemiştir. Osmanlı İmparatorluğu nda kültür varlıklarının korunmasına yönelik bilinçli çabalar batılılaşmanın etkisiyle başlamaktadır. Batılılaşma süreci kültürel alanda da yeni arayışların başlamasına, yeni kurumların oluşmasına neden olmuştur. Özellikle II. Mahmut tan itibaren kültürel açıdan batıya dönüş yaşanmıştır. Batılılaşma hareketlerine paralel olarak birçok aydın yurt dışına gönderilmiştir. Aydınlar yurtdışına, buralarda eski eserlerin nasıl değerlendirildiği ve korunduğunun öğrenilmesi, Osmanlıdaki eserlerin nasıl korunacağı konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla gönderilmiştir. Batı ülkelerinde tarihi değerleri koruma çabalarını gören aydınlar kendi ülkelerindeki tarihi zenginliğin farkına vararak ilk önlemleri almaya başlamışlardır (Madran, Özgönül, 2005). 1848 yılında Tophane-i Amire Müşir-i Fethi Ahmet Paşa top, sancak, tuğ gibi az sayıdaki askeri malzemelerden oluşan ilk müzeyi St. Irene Kilisesinde açmıştır. Bu tarih Türk müzeciliğinin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Osmanlı mevzuatında korumayla ilgili ilk yazılı hüküm 1858 tarihli Ceza Kanunnamesinde yer almaktadır. Kanunnamenin 133. maddesinde sadece kutsal yapılar ve anıtsal yapılara girişilecek tecavüzleri cezalandırmaktadır (Mumcu,1971). Bu dönemde devletin yapısında önemli bir yere sahip vakıflar koruma alanında etkin rol oynamışlardır. Özellikle kaleler ve saraylar dışındaki Osmanlıda bulunan tüm eserlerin vakıf yapıları olması nedeniyle vakıflar, bünyesindeki tüm yapıların bakım, onarım işlerinden sorumlu olmuştur. Osmanlının son döneminde ise İmparatorluğun çöküş dönemine girmesiyle birlikte vakıf sisteminde bozulmalar başlamıştır. Devletin denetlediği ama tek başına 12

özel bir kurum olan vakıflar, Evkaf-ı Hümayun Nezareti kurularak merkezi yönetim altında toplanmıştır. Osmanlı Döneminde genel olarak; arkeolojik kazı buluntularının eski eser olarak tanımlandığı, taşınır eski eserlerin müzelerde toplandığı taşınırların yanı sıra taşınmazların da kişi mülkiyetinde korunduğu ve kişisel çabalarla koruma faaliyetlerinin yürütüldüğü bir koruma anlayışı hakim olmuştur (Madran, 2002). Bu Dönemde eski eselerin korunmasıyla ilgili ilk düzenlemeler Asar-ı Atika Nizamnameleri ile yapılmıştır. 1869 yılında hazırlanan ilk nizamname, özellikle yabancı ekiplerin Osmanlı İmparatorluğu ndaki arkeolojik kazı ve araştırma çabalarını denetlemeyi, sınırlandırmayı ve bazı taşınır kültür varlıklarına tanım getirmeyi amaçlamıştır (Akcura, 1972). 7 maddeden oluşan nizamnamenin 1. maddesinde Osmanlı topraklarında eski eser aramak için izin alınması şart koşulmuştur. 2. maddede Devletçe mazur görülmeyip de kendi çabaları ile antikaları bulanların yurt dışına çıkaramayacakları, ancak yurt içinde istediklerine satmaya yetkili bulundukları belirtilmiş ve Hükümete şufa hakkı tanımıştır. 3. maddede, birisinin mülkiyetinde bulunan eski eserin, mülk sahibinin malı olduğu belirtilmiştir. Nizamnamenin 4. maddesinde ise bulunan eski eserlerin serbest ticareti kabul edilmiş ancak sikkeler dışında ihracatı yasaklanmıştır. 5. maddede eski eser arama ruhsatının sadece yeraltındaki eserlerin çıkarılmasında verileceği vurgulanmıştır. Yeryüzünde bulunan eski eserin yerinden çıkartılmasına ve kırılmasına ruhsat verilmesi uygun görülmemiştir. 6. maddesinde yabancı bir devlette eski eser arama iznin de Padişah tarafından verileceği belirtilmiştir. Son olarak 7. maddede ise bir yerde antika bulunduğunu bilenlere bunları çıkartmak için ücret ve masrafların verileceği belirtilmiştir. Kısaca özetlenen nizamname yalnızca kazılar yoluyla bulunan eski eserler korunmaktadır. Bunun dışında bulunan eski eserler özel kişilerin mülkiyetinde kalmaktadır (Özel, 1998). 1869 Nizamnamesinin yetersiz kalması üzerine daha geniş hükümler içeren 1874 Asar-ı Atika Nizamnamesi yürürlüğe girmiştir. Bu Nizamname ile getirilen en önemli değişiklik keşfedilmemiş eski eseler nerde bulunurlarsa bulunsunlar, devlete 13

aittir hükmüdür. İzin alarak usulüne uygun şekilde eser bulanlar, bulduklarının üçte birini almaya hak kazanmaktadır. Usulüne uygun bir şekilde yapılan kazı sonucunda veya tesadüfen eski eser bulanların yanında görevli memur yoksa en geç 10 gün içerisinde mahalli devlet otoritelerine bu olayı haber verme zorunlulukları vardır (Özel, 1998). Aksi takdirde bulunan eski eserin devlete ait payının dörtte biri değerinde para cezası verilir. Bu nizamnamede genellikle taşınabilir eski eserler ile arkeolojik taşınmazlara ağırlık verilmiştir. Eski eserlerin satışı, ihracı ve ithaline ilişkin düzenlemeler yapılmış olup, Osmanlı ülkesine girecek eski eserler her türlü gümrük resminden muaf tutulmuştur. 1874 tarihli Nizamname uygulanırken İstanbul da bazı devlet adamlarında koruma ile ilgili önemli fikirler oluşmaya başlamıştır. Özellikle Osman Hamdi Bey in müze müdürlüğüne atanması koruma tarihindeki önemli gelişmelerdendir. 1884 yılında Osman Hamdi Bey in çabalarıyla yeni bir Asar-ı Atika Nizamnamesi yürürlüğe girmiştir. Bu nizamname ile Türk Eski Eser Hukukunun bugüne kadar süren ana temeli atılmıştır. Nizamnamenin 3. maddesinde Osmanlı topraklarında mevcut ve bundan sonra yapılacak kazılar ile meydana çıkartılacak veya deniz ve göl sularında ortaya çıkacak olan her nevi eski eser devlette aittir. hükmü yer almaktadır. Böylece Osmanlı topraklarında bulunan eski eserlerin yabancı ülkelere ihracı kesin olarak yasaklanmıştır. İzin alınarak yapılan kazılarda bulunabilecek eski eserler tamamen devlet müzesine aittir ve kazı yapanlar sadece fotoğraf ve kalıp alabilecektir. Osmanlı ülkesinde yapılan kazılar sonucu çıkartılan tüm eserlerin devletin malı olduğu kabul edilmektedir. Eski eser ithalini Gümrük Vergisinden muaf tutarak serbest bırakmıştır (Mumcu, 1969). Taşınmaz eserlerin tahrip edilmesi, çevrelerinde zarar verici faaliyetlerde bulunulması ve değerlerine uygun olmayan işlerde kullanılması yasaklanmıştır. Böylece taşınır eski eserlerin müzelerde korunmasının yanı sıra taşınmaz eserlerin de yerinde korunması gerektiği fikri ortaya konulmuştur (Mumcu, 1969). Nizamnameye uymayanlar hakkında etkili para cezaları getirilmiştir. 14

Bu gelişmeler sonrasında fikir hareketleri açısından 1900 lü yılların önemli olduğu düşünülmektedir. 1908 yılında Meşrutiyetin ilan edilmesiyle milliyetçilik hareketleri canlanmıştır. Bu dönemde yeni bir Asar-ı Atika Nizamnamesi kabul edilmiştir. 1906 Nizamnamesinin 3. maddesinde Devlete, özel kişilere ve cemaatlere ait bulunan arazide varlığı bilinen veya ileride bulunacak olan her nevi eski eser devlete aittir hükmü getirilmiştir. Taşınmaz eski eseri bulan kimsenin 15 gün içerisinde müze teşkilatı olan yerlerde müzelere, olmadığı yerlerde ise resmi makamlara bildirmesi zorunluluğu getirilmiştir. Taşınır eski eseri bulanlar ise bunu en geç 1 hafta içerisinde aynı makamlara ihbar etmekle yükümlüdürler. Haber verenlere Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünün yetkili komisyonlarınca takdir olunan kıymetin yarısı kadar para ikramiye olarak ödenmektedir (Akçura, 1972). Bu Nizamnameyle yurtiçinde bulunan eski eserlerin hiçbir suretle ihraç edilemeyeceği kabul edilmiştir. 1973 yılında Eski Eser Hukuku çıkana kadar yürürlükte kalan bu nizamname anıtların korunması görevini Milli Eğitim Bakanlığına vermiştir. Asar-ı Atika Nizamnameleri ile koruma, yasal zemine oturtulmuş ve Muhafaza-i Asar-ı Atika Encümeni bu yasayı uygulayacak kurum olmuştur. Asar-ı Atika kapsamında olmayan sivil mimarlık örnekleri de yok olmuştur. 3.2 Cumhuriyet Dönemi 29 Ekim 1923 te Cumhuriyetin kurulması ile birlikte de, koruma konusunda yeni ve çağdaş ilkelerin ortaya çıkma süreci başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yılları batının ülkemizin ekonomik ve sosyal hayatına en az karıştığı dönemdir. Cumhuriyet döneminde koruma olgusu incelenirken iki ana zaman dilimine ayırmanın faydalı olacağı düşünülmektedir. 1920-1950 yılları arasındaki dönem ilk arayış ve gelişmeleri içermektedir. 1950 yılı ise, dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Çok partili hayata geçilmesi, Avrupa ile ilişkilerin artması, yeni eğitim kurumlarının 15

oluşması, parasal kaynaklarda izlenen göreceli artış v.b hususlar 1950 li yılları önemli kılmaktadır. 3.2.1 1920-1950 Yılları Arası TBMM nin 1920 yılında kurulmasından sonra Şeriye ve Evkaf Vekaleti ile Maarif Vekaleti gibi Bakanlıklar kurulmuştur. Maarif Vekaleti ne bağlı olarak Türk Asar-ı Atikası Müdürlüğü oluşturulmuş, daha çok müzecilik hizmetlerini yürütmekle görevli olan bu birim, bir yıl sonra Hars (Kültür) Müdürlüğü adını almıştır. Koruma alanında Kurtuluş Savaşı nın hemen sonunda izlenen ilk çaba ise, Gazi Mustafa Kemal in emriyle 1922 yılında valiliklere gönderilen Müzeler ve Asar-ı Atika Hakkında Talimat başlıklı genelgedir. Genelgede, merkezde Hars Dairesi, illerde ise Maarif Müdürlüklerinin eski eserlerle ilgili tüm işlemlerin yürütülmesinden sorumlu olduğu, arkeolojik kazı ve sondajların Hars Dairesinin yetkisinde olduğu, tüm işlemlerin Asar-ı Atika Nizamnamesi hükümlerine göre yürütüleceği belirtilmiştir. 1922 yılında Şer iye ve Evkaf Nezareti tarafından yapılan onarımlar, 1924 yılından sonra, Evkaf Umum Müdürlüğü nce devam ettirilmiştir. Bu süreçte ilk onarılan yapı Ayasofya dır (Madran, 2002). Cumhuriyetin kurulmasından sonra eski eserlerin mülkiyeti, bakım ve onarım işleri değişik kurumların sorumluluğuna verilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasını öngören 05.03.1924 tarih ve 431 sayılı Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmaniyenin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Müteallik Kanun uyarınca, saraylar, kasırlar ve bunlarla ilgili tüm taşınmaz ve değer içeren taşınır eserler Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetimine bırakılmıştır. 03.03.1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile tüm medrese ve medrese arsaları Maarif Vekaletine devredilmiştir. 16

1925 yılında çıkartılan 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun ile değerli türbelerin yönetim ve korunması Maarif Vekaletine bırakılmıştır. Korunmasına gerek görülmeyen türbeler satılmıştır. 02.06.1929 tarih ve 1525 sayılı Şose ve Köprüler Kanununda ana yollar üzerinde bulunan eski köprülerin bakım ve onarım yetkisinin Nafia Vekaletine bırakılacağı belirtilmiştir. 14.06.1930 tarih ve 1580 sayılı Belediyeler Kanunu ile kale ve kulelerin yıkıntı ve arsaları, varsa gelirleriyle birlikte Belediyelere devredilmiştir. Bu durum, bazı olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Örneğin, eski eserler ve koruma konusunda uzmanlıkları bulunmayan kişiler olumsuz kararlar alabilmiş, parasal kaynaklar ve personel, kuruluşlar arasında dağıtılarak, merkezi otoritenin gücü bölünmüş ve zayıflatılmıştır (Madran, 2002). Cumhuriyetin eski eser ve müzecilikle ilgili ilk on yıllık (1920-1930) bütçesi incelendiğinde korumayla ilgili ilk ödeneklerin, Maarif Vekaleti ve Evkaf Umum Müdürlüğü bütçesinde yer aldığı görülür. 1924-1925 yıllarında koruma ve müzeciliğe ayrılan ödenekler genel bütçenin % 0.5 i düzeyinde bulunmaktadır. Daha sonraki yıllarda genel bütçenin % 0.25 i düzeyine inmiştir. Evkaf Umum Müdürlüğü ödeneklerinin, Maarif Vekaletine göre daha iyi olduğu görülmektedir. 1924-1925 yıllarında Umum Müdürlük bütçesinin ortalama % 10, genel bütçenin % 0.15 seviyesinde olan onarım ve inşaat giderleri, 1926-1929 yıllarında yükselerek, ortalama % 28 ve % 0.5 düzeyine çıkmıştır (Madran, 2002). Atatürk ün 19 Şubat 1931 tarihinde Konya İline yaptığı gezi sırasında İsmet İnönü ye gönderdiği ve aşağıda yer alan telgraf metni korumacılık yönünde atılan önemli adımlardan sayılabilir(özgünel, 1987). Son tetkik seyahatimde, muhtelif yerlerdeki müzeleri, eski sanat ve medeniyet eserlerini de gözden geçirdim. 1. İstanbul dan başka, Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya da mevcut müzeleri gördüm. Bunlarda, şimdiye kadar bulunabilen bazı 17

eserler muhafaza olunmakta ve kısmen de ecnebi mütehassısların yardımı ile tasnif edilmektedir. Ancak, memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim Kültür Medeniyet eserlerinin, ileride tarafımızdan meydana çıkarılacak olanların ilmi bir surette muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze müdürlüklerinde ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji mütehassıslarına kat i lüzum vardır. Bunun için, Maarifçe harice tahsile gönderilecek talebeden bir kısmının bu şubeye tahsisinin muvafık olacağı fikrindeyim. 2. Konya da asırlarca devam etmiş ihmaller sebebiyle büyük bir harabi içinde bulunmalarına rağmen, sekiz asır evvelki Türk medeniyetinin hakiki şaheserleri kıymettar bazı mebani vardır. Bunlardan bilhassa Karatay Medresesi, Alaaddin Camii, Sahipata Medresesi, Camii ve Türbesi, Sırçalı Mescid ve İnce Minare derhal ve müstacelen tamire muhtaç bir haldedir. Bu tamirin gecikmesi, bu abidelerin kamilen inhirasını mucip olacağından evvela asker işgalinde bulunanların tahliyesinin ve kaffesinin mütehassıs zevat nezaretiyle tamirinin temin buyrulmasını rica ederim. Bu telgraftan sonra Başbakanlık Müsteşarı Başkanlığında, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, Vakıflar Umum Müdürü, Antikiteler ve Etnoğrafya Müzesi Müdüründen oluşan bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyonun Bakanlar Kuruluna sunduğu raporda, anıtların bakım ve onarımlarının çeşitli yasal düzenlemelerle değişik kurumlara bırakıldığı, yeteri kadar ödeneğin olmadığı, olsa bile bilimsel onarımlarının yapılamadığı, belediyeler ve özel idarelerin anıtların değerine ve korumanın önemine ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadıkları için yol açmak, eski eserin arsasını satmak gibi nedenlerle bunları yıkmak istediklerini belirtmiştir (Madran 2002). Bu konuda komisyon merkezi idarenin görevlendirilerek kurulacak Abideleri Muhafaza Heyetinin bir çalışma programı geliştirmesini önermektedir. Komisyon bu konuda Kültür Bakanlığı komisyonun çalışmalarına dayanarak bir çalışma programı hazırlamıştır. Bu çalışma programının uygulanması için ise vilayetlerde eski eserlerin korunması için müzeler bağlı olarak bir arkeolog, bir mimar, bir fotoğrafçı, bir tasnifçi ve yazı işleri müdüründen oluşan başka bir komisyonu görevlendirmiştir. 1930 lu yıllardan sonra eski eser anlayışı içerisine 18

taşınmazlarında girmesiyle koruma anlayışı gelişmiştir. Bu dönemde ülke genelinde komisyon tarafından 3500 eser uzmanlar tarafından saptanmıştır (Tekeli, 1985). Her alanda uzmanların yetiştirilmeye çalışıldığı yurtdışına öğrenci gönderildiği bu dönmede çağdaş batı uygarlığından ve teknik gelişmelerden yararlanılmak istenmiştir. Osmanlı Devleti nden kalan bir kurumun devamı niteliğinde olan Evkaf Umum Müdürlüğü 1930 lu yıllardan sonra etkinliğini arttırmıştır. Vakıf malların çokluğu ve bunların yönetiminin kendine özgü koşullar içermesi, yeni bir düzenleme yapılmasını zorunlu kılmıştır. 05.05.1936 tarih ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu ve 17.06.1938 tarih ve 3461 sayılı Vakıflar Umum Müdürlüğü Teşkilatı Hakkındaki Kanun çıkarılmıştır. Mimari ve tarihi değeri olan vakıf mallarının korunması ve onarılması Vakıflar Umum Müdürlüğüne verilmiştir. Böylece vakıf kökenli yapıların da giderek tek elde toplanması sağlanmıştır. Vakıflar Umum Müdürlüğü onarım çalışmalarına ilişkin raporlar yayınlayan ilk kuruluştur. Mimarlık dergisinin çıkmaya başladığı 1944 yılından itibaren, her sayıda bir yapının onarımı anlatılmıştır. 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu ve yine aynı yıl çıkarılan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile 2033 sayılı Belediye Bankası Kuruluş Kanunu her belediyeye plan yapma zorunluluğu getirmiştir. Bu Kanunlarla, Cumhuriyet Meydanları, Hükümet Konağı ve Resmi Kurum binaları ile tarihi eserlerin bulunduğu bölgelerin etraflarının açılarak, herkese gösterilerek korunması düşüncesi ile 1/500 ölçekli uygulama planları yapılmıştır (Dinçer, 1994). 21.06.1933 tarihinde çıkartılan 2290 sayılı Belediye Yapı ve Yollar Kanunu ile yapıların çevreleri ile birlikte bir bütün olarak korunması gerektiğine değinilmiştir (Akozan, 1977). Yapılan kurumsal düzenlemeler ile 1945 yılında 4759 sayılı yasayla İller Bankası kurulmuştur. Belediyelere planlama ve altyapı projelendirme konusunda teknik hizmet üretmek ve bunların finansmanı konusunda yardım etmek amacıyla kurulan bu kuruluş, o dönemde yeterli bir kurum olmasına rağmen zaman içinde, kentlerdeki büyük dönüşüme cevap veremez hale gelmiştir. 1948 yılında çıkartılan 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile Belediyenin gelirleri arttırılmaya 19

çalışılması hedeflenmiştir. Ancak kentlerdeki büyük gelişme karşısında Belediye gelirleri de yeterli olamamıştır. 1930 lu yılların başında Antikiteler ve Müzeler Müdürlüğü nün kurulmuştur. Söz konusu Müdürlüğün hizmetlerini az sayıdaki personelle yürütülemeyeceğinin anlaşılması üzerine, 1944 yılında Eski Eserler ve Müzeler Umum Müdürlüğü kurulmuştur. Müdürlük kurulduğu yıllarda, anıtsal yapıların onarımı, eski eserlerin çevresinde yapılan kamulaştırmalar ve çeşitli yayınlarla ilgilenmektedir (Mardan,2002). Cumhuriyetin ilk 30 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, Maarif Vekaleti, Nafia Vekaleti ve Vakıflar Umum Müdürlüğü bütçelerinde eski eserler ve müzecilik için ödenek ayrılmıştır. 1940-1949 yıllarında korumanın ve müzeciliğin genel bütçedeki ortalama payı %0.12 olmuştur (Mardan, 2002). Maarif Vekaleti bütçesinde daha önceden Tarihi Eserler Masrafı ve Müzeler Masrafı olarak iki ayrı başlıkta toplanan ödenekler, 1943 yılından itibaren Müzeler ve Anıtlar Genel Giderleri başlığında toplanmıştır. Bu ödenekten yönetim giderleri, arkeolojik kazılara katılacak memurların giderleri, onarım giderleri, personel giderleri, telefon ücretleri v.b. karşılanmaktadır. Nafia Vekaleti 1941-1946 yılları arasında her yıl arkeolojik kazılar için 15.000 TL ödenek vermiştir. Kamu yapılarının onarımı için konan ödeneklerin gerçekten eski eser nitelindeki binaların onarımında kullanıldığı bilinmemektedir (Madran,2002). Vakıflar Umum Müdürlüğü ise 1940 lı yılların ikinci yarısında itibaren, bütçede yer alan ödeneklerin içeriklerini yayımlamaya başlamıştır. Ödenekleri üç başlıkta toplayabiliriz; Hayrat Tamirleri, Yeterli Geliri Olmayan Hayrat Tamiri ve Abidelerin Tamiri. Vakıflar Umum Müdürlüğü nün korumaya ayırdığı ödenekler, kendi bütçesinin % 11 ini, genel bütçenin ise % 0.06 sını oluşturmaktadır (Madran, 2002). 20

3.2.2 1950 ve Sonrası 2 Temmuz 1951 tarihinde yürürlüğe giren 5805 sayılı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Teşkiline ve Vazifelerine Dair Kanun la yurtiçinde korunması gereken mimari ve tarihsel özelliklere sahip anıtların ve diğer taşınmaz eski eserlerin korunma, bakım, onarım, restorasyon işlerinde uyulacak ilkeleri ve programları saptamak; saptadığı ilke ve programların uygulanmasını izlemek ve denetlemek; anıtlar ve taşınmaz eski eserlerle ilgili olarak kendisine sunulacak ve özel araştırmaları ile kurul üyeleri tarafından bilgi edinilecek her türlü konu ve uyuşmazlık üzerinde bilimsel görüş bildirmekle yükümlü Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu (GEEAYK) kurulmuştur. Bu kurulun kurulması ile Cumhuriyet döneminde korumayla ilgili çok büyük bir adım atılmıştır. 10.05.1952 tarihinde de kurulun kuruluş ve görevlerini, çalışma şeklini açıklayan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Talimatnamesi çıkarılmıştır (Talimatname 1959, 1962 ve 1974 yıllarında yeniden düzenlenmiştir). Kuruluşundan hemen sonra taşınmaz eski eserlerin korunması konusunda önemli kararlar almaya başlayan Kurulun bu yıllarda aldığı önemli kararlar arasında eski eserleri yaşatmak için bunlara bir işlev verilmesi, eski eserlerin çökme tehlikesi olsa da yıkılmayıp onarılması; Kurul tarafından korunmaları gerekli görülmeyen yapıların yıkılmadan önce rölövelerinin kurula gönderilmesi konuları sayılabilir (Kejanlı, Akın, Yılmaz, 2007). Türkiye deki taşınmaz kültür varlıklarını kurtarma çabasında bulunan kuvvet olarak; koruma tarihimizin en önemli kuruluşu olan Anıtlar Yüksek Kurulu devlet adına koruma kararları alan özerk bir kuruluştur. Kurul, 1956 yılına değin, sadece tek yapı ölçeğinde karar almaktaydı. 1956 yılında çıkartılan İmar Yasası, Kurul a çevre ölçeğinde de bazı yetkiler vermiştir. Yetkilerinin artması sonucu, Kurul giderek sit tanım ve kavramlarıyla daha çok ilgilenmeye, özellikle kentsel sit e yönelik olumlu girişimlerde bulunmaya başlamıştır. 1956 yılında çıkartılan 6785 sayılı İmar Kanunu yeni planlama 21

anlayışının yasası olmuştur. Bu Kanun, kentlerde planlamayı belediye sınırları dışında mücavir alanlara taşımaktadır. İmar Kanunu büyüyen kentlerin imar sorunlarına bir yanıt arayışını yansıtmasının yanı sıra Belediyeler ile İmar ve İskan Bakanlığını da planlamada yetkili kılmıştır (Tekeli, 1998). Türkiye de ise 1960 lı yıllar ülke yönetiminde de yeni bir dönemin başladığı yıllardır ve bu dönemin koruma konusunda en önemli olayı 1961 Anayasası dır. Anayasanın 50. Maddesine göre Devlet, tarih ve kültür değeri olan eser ve anıtları korumakla yükümlüdür. Ancak Devletin bu görevini yerine getirebilmesi öncelikle tarih ve kültür değeri olan eser ve anıtların ne olduğunun bilinmesine bağlıdır. Bunu açıklayan kaynak da kanun gücünde olduğu Anayasa Mahkemesince kabul edilen Asar-ı Atika Nizamnamesidir. Bu Anayasa devlet yapısında önemli değişikliklere yol açarken, önemli kurumsal yapıların oluşmasına da öncülük etmiştir (Kejanlı, Akın,Yılmaz, 2007). Aynı zamanda planlı bir kalkınma ilkesini getiren bu Anayasa Türkiye de planlı bir karma ekonomi politikasının da uygulanmasına öncülük eder niteliktedir. 1973 yılında kabul edilen ve Cumhuriyet tarihinin ilk koruma mevzuatı olma özelliğini taşıyan 1710 sayılı Eski Eserler Yasası ise, GEEAYK ın yetki, sorumluluk ve görev alanı genişletmiştir. Planlama, turizm, gelişme ve kalkınma hususlarının koruma ile ilişkilendirilmesiyle birlikte bu konu, ilgili diğer kurum ve kuruluşların da sorumluluk alanına girmeye başlamıştır (Avcı,2001). İmar yasasında kimi değişiklikler yapan 1605 sayılı yasada ise, çevre ölçeğindeki korumaya ilişkin daha ayrıntılı hükümler getirilmiştir. Buna göre,...eski eser veya tarihi sanat yapılarının ve bunlarla bir bütünlük teşkil etmek üzere muhafazası gerekli çeşme, eski sokak ve meydancıkların muhafazasına dair esaslar, GEEAYK da mütalaası alınarak... çeşitli Bakanlıklar tarafından ortak olarak oluşturulacaktır (Madran, 2002). 1710 sayılı yasanın 1. maddesinde eski eserin, Sit ve Koruma Alanının tanımları yapılmış, bir alan ya da yapının eski eser kimliği kazanması için gerekli olan şartları belirlenmiş, GEEAYK a tescil ve onarım kararlarını alma yetkisi 22

verilmiş, imar planlarının yapımında GEEAYK ın görüşünün alınma zorunluluğu getirilmiş ve bu planların korumayı sağlamak amacıyla değiştirilebileceği belirtilmiştir. Bunların dışında, devletin, mal sahiplerine onarım için parasal ve teknik yardım yapması ve onlara çeşitli parasal bağışlar tanıması önemli düzenlemelerindendir (Kejanlı, Akın, Yılmaz, 2007). 1710 sayılı Eski Eser Kanunu o güne kadar uygulanan 1906 tarihinden bu yana yürürlükte olan Asar-ı Atika Nizamname sinde bulunamayan bazı önemli kurum ve kararları getirmiştir. Ancak Yasanın, yeterli kuramsal, parasal ve örgütsel alt yapı oluşturulmadan çıkartılması, bu yasanın öngördüğü yeni etkinlikleri yeterince uygulayacak deneyim, bilgi birikimi, uzmanlaşma, bütçe olanakları ve yönetsel yapıya sahip olunmaması vb. olumsuz yönleri olarak değerlendirilir. 1980 yılı, Türkiye nin önemli bir döneme girdiği yılların başlangıcı sayılabilir. Bunu izleyen yıllardaki liberal ekonomi anlayışı, tüm kurumlarda etkisini göstermiştir. Türkiye yeni bir Anayasa ile yönetilmeye başlanmıştır. 1982 Anayasasında koruma yasal yaptırımlarla kamu yararı adına gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. 1982 Anayasa sının 63. maddesinde devletin tarih ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlayacağı, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirler alacağı belirtilmiştir. Bu amaçla koruma çalışmalarında yetersiz kalan 1710 sayılı Eski Eserler Kanunu, 21 Temmuz 1983 yılında yürürlükten kaldırılmış, yerine 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla korunması gerekli taşınmaz kültür ve doğa varlıkları yeniden saptanmış ve GEEAYK kaldırılmıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu nda "Anıt" kavramı değiştirilerek "Kültür Varlıkları" tanımlaması yapılmıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu nda Sit, Kentsel Sit, Tarihi Sit, Arkeolojik Sit, Tabii Sit tanımlaması yapılmıştır. Sözü edilen kanunla ilk kez Koruma İmar Planı tanımı yapılmış, "Koruma Amaçlı İmar Planların" belediyeler tarafından yapılması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, gerekli görüldüğünde Belediyeler Kültür Bakanlığı ndan teknik ve parasal 23

yardım alabilmektedir. Bazı kentlerde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya vb) koruma amaçlı planlama çalışmaları, yerel yönetimlerin kendi bünyelerinde oluşturdukları birimler aracılığı ile yapılmış ve halen yapılmaktadır. Bu planlama çalışmaları esnasında, yerel yönetimler teknik yönden yetersiz oldukları için ihale etme ya da proje yarışması açarak koruma amaçlı planları elde etmektedirler (Kejanlı, Akın, Yılmaz, 2007). 2863 sayılı yasanın 10. Maddesi kültürel değerlerin korunmasında Kültür Bakanlığı nı sorumlu ve yetkili kılmıştır. Bakanlık 13.9.1989 günlü 379 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu görevi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile yapmaktadır. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının arkeolojik araştırma ve kazılarla açığa çıkarılmasını, korunmasını ve değerlendirilmesini sağlamak, müzeler ve koruma laboratuarları kurmak, müzelerin geliştirilmesi, kültür ve tabiat varlıklarının restorasyonu için gerekli önlemleri almakla görevlendirilmiştir. Genel Müdürlük bu nedenle yatırım ve uygulama ağırlıklı bir konumdadır. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ise, Koruma Yüksek Kurulu ve Koruma Kurulları kararlarının alınması ve uygulanması ile ilgili işlemleri yürütmek, buna yönelik olarak, araştırma, inceleme, belgeleme ve koruma planlamasına yönelik hizmetleri yapmakla ve koruma kültürünün geliştirilmesini sağlamakla görevlendirilmiştir. Genel Müdürlük bu kimliğiyle, ilke oluşturucu, araştırmacı ve planlamacı bir görünümdedir. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, kültürel ve doğal değerlerin Korunması sorumluluğunu ağırlıklı olarak Koruma Yüksek Kurulu ve Koruma Bölge Kurullarına yüklemiştir. Bu sorumluluk kültür varlığının doğru tespit edilmesinden, doğru ve uygulanabilir koruma ve uygulama kararları alınmasına kadar çeşitli boyutları içermektedir (Avcı, 2001). Günümüzde ülke çapında toplam 29 adet koruma bölge kurulu faaliyet göstermektedir. Korumanın farklı boyutları ile dolaylı olarak ilgilenen Kamu Kurum ve Kuruluşları da vardır. Çevre ve Orman Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile T.B.M.M gibi kurumlar koruma 24