900. VEFÂT YILINDA ULUSLARARASI GAZZÂLÎ SEMPOZYUMU 7 9 Ekim 2011, İstanbul-Türkiye TEBLİĞ ÖZETLERİ



Benzer belgeler
MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

İSLAM FELSEFESİ: Tarih ve Problemler Editör: M. Cüneyt Kaya. ISBN sayfa, 45 TL.

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 19 / 2009, s tanıtım-değerlendirme

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

İSLÂM FELSEFESİ. TARİH ve PROBLEMLER. editör M. Cüneyt Kaya

Fakülte Kurulunun tarih ve 2018/02 1 sayılı karar eki İSTANBUL 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İSLAM VE DİN BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

SOSYOLOJİSİ (İLH2008)

Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Yayın No. 756 İSAM Yayınları 202 İlmî Araştırmalar Dizisi 90 Her hakkı mahfuzdur.

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

İslâm Felsefesi El Kitabı

AKADEMİK YILI

İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ DERSİN KODU VE ADI TEZ 5000 Yüksek Lisans Tezi TİB 5010 Seminer UAD 8000 Uzmanlık Alan

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

USUL/FIKIH TARTIŞMALARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

"Medeniyet" Üsküdar'da tartışılacak

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE KADINLARIN YERİ Levent Öztürk, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, 246 s. Fatmatüz Zehra KAMACI

Tefsir Usulünün Yapısı ve İşlevi Süleyman Karacelil Ankara: Gece Kitaplığı, 1, sayfa.

DEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRETİM YILI BAHAR YARIYILI İLAHİYAT BÖLÜMÜ I. SINIF I. & II. ÖĞRETİM BÜTÜNLEME SINAV TAKVİMİ

T.C. RECEP TAYYĠP ERDOĞAN ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS DERSLERĠ DERSĠN KODU VE ADI

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

BİLİM İLE BİLİMSEL YÖNTEM İLİŞKİSİ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

İslam hukukuna giriş (İLH1008)

İslâm Düşüncesinin Dönüşüm Çağında. Editörler: Ömer Türker Osman Demir

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

Tel: / e-posta:

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İslâm Felsefesi Tarihi 2

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

Tahsin Görgün-Yayınlar ve Çalışmalar 1. Tahsin Görgün (Kısa Özgeçmiş)

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

Gündemdeki Tartışmalı Dinî Konular-2, Prof. Dr. Nihat Dalgın, Etüt Yayınları, Samsun, 2012, 448 s.

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

Abdullah Kartal, Tasavvufun Oluşumu: Şeriat- Hakikat İlişkisi, Bursa: Emin Yay., 2015, 272 s.

CUKUROVA UNIVERSITESI ILAHIYAT FAKULTESI. lllll. güz donemi. ISLAM HUKUK USULU I -ders planları-

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2016), ss

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZGEÇMİŞ. Derece Okul adı Yıl. İlkokul Misak-ı Millî İlkokulu 1985 Lise İskilip İmam Hatip Lisesi 1991

SEMPOZYUMU Mart 2016 KARAMAN KARAMANOĞLU MEHMETBEY ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ

Transkript:

900. VEFÂT YILINDA ULUSLARARASI GAZZÂLÎ SEMPOZYUMU 7 9 Ekim 2011, İstanbul-Türkiye TEBLİĞ ÖZETLERİ AL-GHAZZALI SYMPOSIUM: IN COMMEMORATION OF THE 900 TH YEAR OF HIS DEATH October 7 9, 2011, Istanbul-Turkey ABSTRACTS المو تمر الدولي لا حیاء ذكرى أبي حامد الغزالي بعد تسعماي ة سنة من وفاتھ 9-7 أكتوبر 2011 اسطنبول تركیا ملخصات

1- Dr. Abazar CHERAGHI, Zencan Üniversitesi, İran GAZZÂLÎ PSİKOLOJİSİ VE MODERN PSİKOLOJİYLE ORTAK NOKTALARI Gazzâlî'nin psikolojiye, eski tabirle ilmü n-nefs e dair düşünceleri geniş bir çalışmanın konusu olacak niteliktedir. Çok yakın bir geçmişi olan modern psikolojinin de, bu kısa süreçte, insanı tanıma ve anlama noktasında çok önemli ilerlemeler içinde olduğu herkesin kabul edebileceği bir gerçektir. Özellikle son yıllarda çağdaş psikoloji alanında, Doğu kültüründen izler görülmektedir. İşte bu makalede XI. yüzyılda yaşamış Doğulu bir düşünür olan Gazzâlî nin ve Modern Psikoloji nin insan doğasına bakışı ele alınmıştır. Bu bağlamda, makalede Gazzâlî nin akıl, ruh, kalp ve nefis kavramlarına dair düşünceleri, çağdaş psikolojinin temel kavramları ile karşılaştırılmıştır. Örneğin Freud'un id, ego ve süper ego kavramları ile Gazzâlî'deki nefis, akıl ve vicdan kavramları arasında benzerlikler olduğu hayli dikkat çekicidir. Burada id nefse; ego akıl ve irâdeye; süper ego da vicdana karşılık gelmektedir. Gazzâlî ruh hastalıkları konusunda da çağına oranla yüzyıllarca ileride bulunmaktadı. İnsan doğası ve davranışların altında yatan saldırganlık (gazap), cinsellik (şehvet), narsizm ve kötülük yapma güdüsü İmâm ı Gazzâlî nin Kimya-yı Saadet adlı meşhur eserinde açık bir şekilde belirlenmiştir. Modern psikolojinin tecrübeye dayalı, olgular üzerine odaklanan araştırmalarıyla karşılaştırıldığında, insana ilişkin geçmişte kalan bu tür yaklaşımların spekülatif oldukları iddia edilebilir. Bu araştırma, psikolojinin temel gayesi olan insan davranışlarını açıklama çabasına yönelik olmasından dolayı büyük önem taşımaktadır. * 2

2- Prof. Abdullah Muhammed el-felâhî İB Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yemen KANT'IN TRANSANDANTAL KESİNLİK ELEŞTİRİSİNİN FİLOZOF GAZZÂLÎ'YE DAYANAN TEMELLERİ (ANALİTİK-KARŞILAŞTIRMALI BİR ÇALIŞMA) Kuşkusuz çok yönlü bir ilmî karakteri olan filozof Huccetü l-islâm Ebû Hâmid el-gazzâlî (d. 450-ö.505), İslâmi şahsiyetler içerisinde son derece üretken ve fikrî zenginliğe sahip bir şahsiyettir. Çağında ve hatta kendisinden sonraki dönemlerden günümüze kadar süregelen İslâmi düşünce çevrelerinde büyük tartışmalara konu olmuştur. Bu sebeple onu eleştirenler kadar ona övgüler yağdıranların da sayısı bir hayli fazladır. Bu durum, filozofumuzun İslâm ve Batı Medeniyeti tarihinde kazanmış olduğu şöhret ve önemin bir göstergesidir. Üretkenliği ve ilmî, felsefî, fıkhî ve tasavvufî birçok alanla olan ilgisi sebebiyle, dün ve bugünün İslâm kütüphaneleri onun eserleri yahut onun hakkında değişik münasebetlerle ve farklı alanlarda yazılan kitaplarla doludur. Hatta bir araştırmacının onunla ilgili olarak neler yazabileceği konusunda kararsız kaldığı bile söylenebilir. O itibarla, bu çalışmanın yazarı, alışılmışın dışına çıkarak, Gazzâlî'nin genelde insanlık düşüncesine, özelde de Avrupa düşüncesine olan etkisinin büyüklüğünü ele alan bir konuyu tercih etmiştir. Burada Gazzâlî nin özellikle Kant felsefesinin önemli bir bölümünü teşkil eden eleştiri meselesi üzerindeki açık etkileri irdelenecektir. Öyle ki birçok Batılı filozof, hatta İslâm âlemi bile bu meseleyi, Kant a özgü bir mesele olarak kabul etmektedirler. Bu çalışma, bilginin aklî veya zihnî fonksiyonu etrafında şekillenmekte; felsefedeki eleştirel yöne vurgu yapmaktadır. Aklın güç ve imkânları karşısında bir süre durmuş olan ve ona, asla aşamayacağı bir takım sınırlar çizen bu eleştirel yönün önde gelen en önemli temsilcileri, İslâm filozofları arasında Gazzâli; modern felsefede ise Kant'tır. * 3

3- Prof. Dr. Abdurrahman ACAR Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Diyarbakır İMÂM GAZZÂLÎ VE SELÇUKLULAR İmâm Gazzâlî nin (450-505/1058-1111) Tus, Cürcan, Nişabur, Bağdad, Şam, Kudüs ve Nişabur gibi merkezler arasında geçen hayatı süresince, Sünni İslâm dünyasının liderliğini Abbasi Halifeliği (750-1258) ve Büyük Selçuklu Sultanlığı (1040-1157) yürütmekteydiler. Bu süre içinde görev yapan Abbasi halifeleri el-kaim Biemrillah (1031-1075), el- Muktedi Biemrillah (1075-1094) ve el-mustazhir Billah (1094-1118); Selçuklu sultanları ise Tuğrul, Alparslan, Melikşah, Berkyaruk ve Muhammed Tapar dır. Gazzâlî nin çocukluk ve gençlik yılları Büyük Selçuklu Devleti nin kurucusu ve ilk sultanı olan Tuğrul Bey (1040-1063) ile halefi Alparslan (1063-1071) zamanlarına rastlamaktadır. Gazzâlî, ilköğrenimini bu yıllarda almıştır. Alparslan ve oğlu Melikşah ın 30 yıl süreyle vezirliğini yapan Nizamülmülk ün çabalarıyla açılan ve Gazzâlî nin bir süre başmüderrisliğini yapacağı Bağdad Nizamiye Medresesi (1067) bu dönemin eseridir. Melikşah (1072-1092) zamanı, Büyük Selçuklu Devleti nin en ihtişamlı ve en güçlü dönemidir. Aynı şekilde Gazzâlî nin ilim dünyasında tanınmaya başlaması ve yıldızının parlaması da Melikşah ın (1072-1092) sultan ve Nizamülmülk ün (ö. 1092) vezir olduğu yıllara rastlamaktadır. Gazzâlî nin genç yaşta üne kavuşmasında bu Selçuklu vezirinin rolü büyüktür. Melikşah ın 1092 deki ölümünün ardından Selçuklu İmparatorluğu dağılma sürecine girmiş ve hanedan üyeleri arasında iktidar mücadelesi başlamıştır. Bu mücadele sırasında Melikşah ın eşi Terken Hatun, dört yaşındaki oğlu Mahmud un (1092-1094) adının hutbelerde okutulabilmesi için Gazzâlî den fetva istemiştir. Gazzâlî, âlimlerin devrin hükümdarına nasihatta bulunmaları geleneğine uygun olarak, Selçuklu Sultanı 4

Muhammed Tapar (1104-1118) için, devlet idaresine dair Nasihatü l-müluk (Devlet Başkanlarına Nasihatlar) adlı eserini yazmıştır. Sultanı Tapar a, 1097-1119 yıllarında tabi olan kardeşi Horasan Meliki Sencer (ö. 1157), Gazzâlî yi el-menhul adlı eserinde Ebû Hanife ve Hanefi mezhebine yönelik bazı eleştirilerde bulunduğu gerekçesiyle huzuruna çağırmış ve ona bu konudaki görüşünü sormuştur. Sencer, bu görüşme sırasında Gazzâlî den kendisine nasihat ve önerilerde bulunmasını istemiş, o da yazdığı bir mektupta Sencer den ülkeyi adaletle yönetmesi ve Tus un sosyal ve ekonomik durumunun düzeltilmesi talebini dile getirmiştir. Selçuklu Devletinde yaşanan siyasi gelişmelere paralel olarak, Gazzâlî nin hangi tarihte nerede olduğu ve neler yaptığının tespiti, onun ilmi kişiliğinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. * 4- Prof. Ahmed SANEVBER (SNOBAR) Yabancı Öğrencilere Arapça Öğretimi Enstitüsü, Amman/Ürdün İMÂM GAZZÂLÎ'NİN KENDİ ÇAĞINDAKİ DÎNİ AKIMLARA KARŞI TUTUMU (İMÂMİYYE ŞİASI ÖRNEĞİ) V. asrın başlarında Bağdat ta, Şîa düşüncesi hakimdi. Zira el-mufîd (ö. 413) ve Şerif el-murtaza (ö. 436) ve Ebû Ca'fer et-tûsî (ö. 460) gibi Şia nın seçkin şahsiyetleri orada yetişmişti. Bu çerçevede İmâmiyye'nin Bağdat'taki gücünün, ilmi hayata pek çok etkisi vardı. Belki de bunun en belirgin olanı, mezhebî fitne ve savaşlara yol açan, mezhep eksenli çok fazla çatışma ve çekişmenin yaşanmasıydı. Gazzâlî, bütün bu ortamları yaşamasına ve birçok fitneye tanık olmasına rağmen hiçbirinin etkisine kapılmadı ve diğer gruplara karşı daima ilmi ve hassas ölçülere dayalı adaletli bir tavır takındı. Bunu da seçkin kitabı Faysalu'ttefrika beyne'l-îmân ve'z-zendeka adlı eserinde gösterdi. 5

* 5- Dr. Alexey KHISMATULIN The Institute of Oriental Manuscripts, St. Petersburg, Rusya MÜSLÜMAN ORTAÇAĞ DA EDEBİ BİR SAHTECİLİK: GAZZÂLÎ NİN NASİHATÜ L- MÜLÛK ÜNÜN İKİNCİ KISMININ ORJİNALİTESİ MESELESİ HAKKINDA YENİ DELİLLER Orijinalite problemi özellikle meşhur devlet adamlarına ve Müslüman âlimlere atfedilen ortaçağ nasihat türünde yazılmış eserlerle alakalıdır. Çoğu kişi orijinal olmayan bir metnin kişisel, ideolojik veya başka sebeplerden tahrif edilmiş olma ihtimalini sessizce geçiştirmeyi yeğler. Bunun nedeni bir taraftan yapılan tahrifatın ispatlanması için kafi derecede delil gerekirken diğer taraftan da sahte eserler zorunlu olarak çok iyi bilinen kalıplar kullanır ki bu durum bazen sahteyi özgün eserden ayırt etmeyi çok zorlaştırır. İmâm Gazzâlî Melik Sencer e yazdığı mektuplarda en azından iki kez yazılarını taklit etme teşebbüsünün olduğunu ve bunlardan birinin başarılı olduğunu açıkça belirtmektedir. Şayet böyle bir şey o hayattayken olabildiyse, onun ölümünden sonra neler olmuş olabileceğini farz edebiliriz. Bazı âlimler tarafından yanlışlıkla Gazzâlî ye atfedilen Nasihatü l-muluk ün ikinci bölümünde, eserin müellifi bize Iraklı eğitim almış bir kişinin nasıl iflas ettiğini ve mali problemlerini Yahya b. Halid el-barmeki den Harun el-reşid in gözdesi Abdullah b. Malik al-huza i ye sahte bir mektup yazarak çözmeye karar verdiğini anlatıyor. Ne ilginçtir ki müellif sahtekâr kişiyi mazur görüyor. Nasihatü l-muluk ün ikinci bölümünün otantik olma problemi yaklaşık yirmi yıl önce basılan meşhur makalesinde Patricia Crone ve nisbeten yakın zamanda Nasrullah Pourjavady tarafından olduğu gibi eserin ilk edisyon kritiğinine yazdığı önsözde Celaleddin Huma i tarafından detaylı şekilde tartışılmıştır. Elinizdeki makale onların görüşlerini destekleyecek ilave deliller sunacaktır ki bunların içerisinde: Nasihat al-muluk ün ikinci bölümünün Nizamülmülk e atfedilen Siyaru l-muluk ün ikinci bölümüyle 6

alakası; bu bölümün yapısının eserin ilk bölümü ile mukayesesi; (Gazzâlî nin döneminin devlet ve dini otoritelerine yazdığı mektuplar kullanılarak) tarihi şartlar ve eserin telif tarihi ve Nasihat al-muluk ün ikinci kısmının müellifinin portresi ve muhtemel ismi. 6- Prof. Dr. Ali DURUSOY Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul GAZZÂLÎ NİN BİR BİLİM OLARAK METAFİZİĞE YÖNELTTİĞİ ELEŞTİRİLERİN ELEŞTİRİSİ Bilindiği üzere Metafizik, Aristoteles in Fizik ten sonraki yazılarına Rodoslu Andronikos un verdiği bir addır. Aristoteles bu bilime, ilk cevherin bilimi veya ilk cevheri inceleyen bilim anlamında İlk Felsefe, İslâm Felsefesindeki ifadesiyle el-felsefetü l-ûlâ adını verir. Fârâbî nin İhsâu l- Ulûm unda ise el-ilmu l-ilâhî adı verilir ve bilimler sınıflamasında dördüncü sırada yer alır. İbn Sînâ da bu bilime ilk felsefe, mâba de t-tabîa, mâkable t-tabîa ve hikmet adını verir. Konusu her yönüyle varlık olan bu bilim, Fârâbî ve İbn Sînâ nın ortaya koydukları hâliyle Gazzâlî nezdinde onların iddialarının aksine burhânî bir bilim değildir. Gazzâlî nin ifadesiyle Onların metafiziği burhânî değildir. Birisi İslâm dünyasında Mantığı kurmuş, diğeri onu kemâle erdirmiş olan iki mantıkçının metafizikleri nasıl mantık dışı yani gayr-i burhânî olabilir? Gazzâlî nin bu iddiası ne kadar geçerlidir? Bu bildiride kısaca bu soru ele alınıp tartışılacaktır. Metafizik bir bilim midir, değil midir? Bilim ise burhânî midir, değil midir? Gazzâlî nin felâsifeye (Fârâbî, İbn Sînâ ya) yönelttiği eleştiri ne kadar doğrudur ve benzeri sorular bu bildiride ele alınacaktır. Ayrıca Gazzâlî nin bir bilim olarak metafiziği ortadan kaldırıp kaldırmadığı da bildiri çerçevesinde tartışılacaktır. 7

7- Doç. Dr. Atilla ARKAN Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi BİR MEŞŞÂÎ FİLOZOFUN GAZZÂLÎ ALGISI: İBN RÜŞD ÜN GÖZÜYLE GAZZÂLÎ Gazzâlî İslâm dînî düşüncesinde, kendi zamanındaki entelektüel meydan okumaları hissetmesi bakımından benzersiz, ortaya koyduğu sentetik çözümüyle orijinal ve kendisinden sonraki İslâm toplumu üzerindeki etkisi bakımından biriciktir. Düşünürümüzün felsefeyle olan tartışmalı ilişkisi ise eleştiren ama özellikle ahlak ile mantık alanında çok daha somut gözlemlediğimiz üzere eleştirirken dini düşünce adına içselleştiren bir mahiyettedir. Gazzâlî nin düşünsel tarihsel bağlamının, entelektüel krizinin, sonraki etkilerinin anlaşılması ve geliştirici eleştirilerin getirilebilmesi model olması itibariyle günümüz açısından da son derece önemlidir. Bu çalışmamızda amacımız onun daha iyi anlaşılması, çözümünün geliştirilebilecek ve eleştirilebilecek yönlerini göstermesi bakımından, kendisinden sonraki yüzyılın en önemli Meşşai filozoflarından ve Endülüs ün büyük Maliki kadı ve fakihi olan İbn Rüşd ün Gazzâlî algısını gösterebilmektir. Bu çalışmada ikisi arasındaki uzun polemiklere dalmaktan ziyade, İbn Rüşd ün onu nasıl algıladığı, kimlik ve karakterinin ayıt edici özelliklerini nasıl tespit ettiği gösterilmeye çalışılacaktır. Problemlere bu ana amaca örneklik etmeleri bakımından atıflarda bulunulacaktır. Bu amaçla İbn Rüşd ün Fasl ul Makâl, Keşf ve Tehâfütü t- Tehâfüt isimli eserleri ana kaynak olarak kullanılacaktır. Ortaya çıkan sonuçların günümüz bakımından anlam ve önemine ayrıca işaret edilmeye çalışılacaktır. 8

8- Doç. Dr. Aynur ABDİRASİLKYZY Kazakistan Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Din İşleri Komisyonu, Uluslararası Kültür ve Din Merkezi, Astana. EBÛ HAMİD GAZZÂLÎ ESERLERİNİN HOCA AHMED YESEVÎ YARATICILIĞINA TESİRİ Meşhur İslâm âlimi, І. Binyılın Reformcusu olarak bilinen Ebû Hâmid Gazzâlî eserlerinin İslâm dinindeki bütün aktüel meseleleri derleyen, kendinden önceki hadis ve tefsir âlimleri eserlerinin tahlilini yapıp özetleyen, birçok çelişkili meselelere çözüm bulan çok değerli sayıldıkları bellidir. İmâm Gazzâlî eserleri Orta Çağ Türk diyarında çok tanınmış idiler. Gazzâlî ile zamandaş olan ve ondan sonraki dönemlerde de yaşamış olan İslâm âlimleri gibi Türk Tasavvufu nun temelini atan, Velîler Sultanı olan büyük düşünür Hoca Ahmed Yesevî de İmâm Gazzâlî eserleriyle iyice tanışmış idi. Bu, onun yaratıcılığında görülmektedir. Makale, Ebû Hâmid Gazzâlî eserlerinin Hoca Ahmed Yesevî yaratıcılığına tesirinin tahlili üzerine kuruludur. Makalede İmâm Gazzâlî nin teorik düşüncelerinin, ruh ve maneviyat konularındaki anlayışlarının, akıl ve feraset hakkındaki teorik tahlillerinin, Tasavvuf ilmi konusundaki düşüncelerinin Yesevî Hikmetlerinde sergilenmesi ve gelişegelmesi meseleleri analize edilmiştir. Bununla birlikte ibadet edebleri, hilvet, riyazet, mücahede, zikir, zahirî zikir hakkındaki İmâm Gazzâlî tahlillerinin Yesevî dünyagörüşü ile münasebeti, iki âlimin hayat tarzlarındaki benzerlilikler ve nazım eserlerindeki ahenklilikler de makalede geniş şekilde ele alınmıştır. Makalede adı geçen uyumlulukların sonraki Kazak Edebiyatına tesiri meseleleri de araştırılıyor. 9

9- Doç. Dr. Bedran Bin LAHSEN Melik Faysal Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Suudi Arabistan İMÂM GAZZÂLÎ VE İSLÂM FELSEFESİNDE TENKİD ZİHNİYETİNİN İNŞASI Arap araştırmacıların çoğunda, Gazzâlî'nin felsefeyi yıkan bir faktör olduğu kanaati hâkimdir. Bu sebeple Gazzâlî'yi, filozoflardan saymazlar ve İslâm âlemindeki felsefi düşüncenin çöküşünün bütün sorumluluğunu ona yüklerler. Ayrıca onu, İslâm ümmetinin tanık olduğu medeniyet düzlemindeki geriliğinin sebebi olmakla suçlarlar. Gerçekte bu, Gazzâlî'nin düşüncelerinin doğru okunmamasından kaynaklanan yüzeysel bir yaklaşımdır. Ne çare ki İslâm medeniyetinin Gazzâlî'nin düşüncesi sebebiyle çöktüğü söylentisi, Arap araştırmacılar arasında yaygınlık kazanmış ve bu kanaat, hiçbir inceleme ve tetkike ihtiyaç duyulmaksızın nesilden nesile bu şekilde intikal etmiştir. Nihayetinde birçok kişinin eserinde, herkesçe kabul görmüş (müsellem) bir hakikatmiş gibi tekrar edilip durmuştur. Fakat gerçek şu ki Gazzâlî, geçmiş filozofların, özellikle de Meşşâî ekolünün görüşlerini eleştirmeye yönelmiş; taklitçiliği her boyutuyla reddederek akla geniş bir alan açmıştır. Bu çerçevede filozof, kelamcı ve mutasavvıfların, tenkid ve sorgulama zihniyetini işletmeksizin aklı ihmal etmelerini ve taklitçiliğe aşırı değer vermelerini kınamıştır. Bu itibarla Gazzâlî, metodik şüphenin temellerini atmış, filozofların metafizik anlayışını eleştirmiş; ancak matematiği, mantık ilmini, tabiiyyât (doğa bilimleri) ve tecrübiyyâtı (deneye dayalı bilimler) reddetmemiştir. Çünkü ona göre metafizik, hiçbir delil ve mantığa dayanmayan tahminlerden öteye geçmemektedir. İşte bu meseleyi inceleyen tebliğimiz, Gazzâlî'nin, İslâm felsefesinin tenkid zihniyetini inşa ederken gösterdiği tecdid niteliğindeki gayretini ortaya koymak suretiyle, onun etrafında oluşturulan yanlış söylenti ve iddiaları; ayrıca kendisinden sonra gelen İbn Haldun ve İbn Teymiyye gibi şahsiyetler 10

üzerindeki etkilerini yeniden gözden geçirmeyi amaçlamaktadır. Bunların yanı sıra tebliğimiz, ümmetin tarihi karşısında ve Gazzâlî gibilerinin fikirlerini reddederek ümmetin büyük âlim ve düşünürleri karşısında fikri bunalımlar yaşayan kimselerin iddialarının geçersizliğini ortaya koymayı da hedeflemektedir. Sözünü ettiğimiz bu kimseler, (ne gariptir ki) Yunan felsefelerini ve Eflatun'un "feyiz kuramındaki" hayallerini İslâm tarihinde diri diri gömülmüş akılcılığın örnekleri olarak görmekte ve Kant'ı baş tacı etmektedirler. Oysa Kant, metafizik felsefeyi batıda yıkmadan önce, Gazzâlî onu doğuda yıkmıştı zaten. 10- Prof. Dr. Bilal AYBAKAN Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul GAZZÂLÎ'NİN FIKIH İLMİNE KATKISI Gazzâlî'nin entelektüel yönü, öncelikle de onun felsefeye karşı tutumu pek çok araştırmaya konu yapılmıştır. Fıkıh yönü ve bu ilme katkısı ise daha çok usûl ilmi çerçevesinde gündeme getirilmiştir. Genellikle ihmal edilen ve usul alanındaki şöhretinden de hiç geri kalmayan füru fıkıh yönü bu tebliğe konu yapılacaktır. Şafii mezhebine mensup olan Gazzâlî, önceki birikime ciddi katkılar sağlamıştır. Bu açıdan onun konumunu doğru tespit etmek üç noktanın aydınlatılmasına muhtaçtır: 1) Mezhep fıkhının kendi zamanına kadarki genel durumu, 2) Onun alanla ilgili telifatı ve 3) Onun sonraki gelişime etkisi. Nevevî, Şafii mezhebinin kendi zamanına kadarki literatürü içinde en çok tutunan beş eser ismi vermektedir. Bunlardan ilki Müzeni'nin Muhtasar'ıdır. Geri kalanlardan iki tanesi Ebû İshak eş- Şirazi'nin et-tenbih ile el-mühezzeb'i ve diğer ikisi de Gazzâlî'nin el-vasit ve el-veciz'idir. Gazzâlî, hocası İmâmü'l- Haremeyn el-cüveyni'nin Nihâyetü'l-matlab fî dirâyeti'lmezheb adlı eserini sırasıyla el-basît, el-vasît ve el-vecîz adlı eserlerinde kademeli bir ihtisar işlemine tabi tutmuştur. el- Basît, en-nihaye'nin uzun sayılabilecek bir ihtisarı olduğundan Gazzâlî, bu eserinde, kaynak eserin esas aldığı Horasan çizgisine ait ilmi mirasla yetinmiştir. Fakat daha sonra bu 11

birikimi mezhebin diğer çizgisinin ilmi birikimiyle zenginleştirme yoluna gitmiştir. Mezhebin Irak tarikinin piri olan Ebû Hâmid el-isferayini nin Ebû Tayyib et-taberi üzerinden Ebû İshak eş-şirazi ye intikal eden mirasını en üst düzeyde temsil eden el-mühezzeb'den yararlanarak, el-vasît i oluşturmuştur. Gazzâlî, en-nihaye'nin ilk ihtisar girişimi olan el-basit'i daha önce, el-vasît'i ise Bağdat Nizamiye Medresesi'ne müderris olduktan (484)'ten sonra yazmış olmalıdır. Zira el-vasît'te çokça istifade ettiği belirtilen el- Mühezzeb, Ebû İshak eş-şirazi'ye aittir. Muhtemelen bu medresede o sıralarda ilk müderris Şirazi'nin fıkıh eserleri takip edilmektedir. Şirazi'nin eserleriyle burada tanıştığını tahmin ettiğimiz Gazzâlî, Mühezzeb'i de dikkate alarak el- Basît'i ihtisar edip el-vasît'i telif etmiştir. Böylece Gazzâlî bu eseriyle mezhebin iki çizgisini birleştirme girişimine bir katkı da sağlamıştır. İçerik yönünden Horasan ve Irak çizgilerinin fıkhî birikiminin damıtılmış halini temsil eden el-vecîz, Müzeni ile Şirazi'nin eserlerini kısa zamanda gölgede bırakmış, Nevevi'nin el-minhâc'ı revaç bulana dek en çok iltifat edilen metin olmuştur. Kaldı ki tahkik döneminin iki otoritesi olan Râfiî ile Nevevî'nin temel referans kaynağını da çoğunlukla el-vecîz oluşturmuştur. Bir anlamada Şafii mezhebi Gazzâlî sonrası dönemde el-vecîz üzerinden yoluna devam etmiştir. Mezhebin telif tarihinde sonraki dönemin rotasını büyük oranda bu eser belirlemiştir. 11- Prof. Dr. Bünyamin ERUL Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi GAZZÂLİ NİN İCTİHÂDU R-RASÛL KONUSUNA BAKIŞI 2010 yılında Hadis Anabilim Dalı öğrencilerimizden Nejla Hacıoğlu nun hazırlamış olduğu el-fusûl fi l-usûl İsimli Eseri Bağlamında Cessâs ın Hadis İlmindeki Yeri adlı doktora tezinde Gazzâlî gibi Rasulüllah ın ictihadına şüphe ile bakanlar şeklinde bir ifade geçmiş ve bunun doğru olamayacağı şeklinde bir eleştiri yöneltmiştim. Zira el- Mustasfâ gibi yeri doldurulmaz bir usûl kitabının yazarının bu 12

konuya şüphe ile bakabileceğine ihtimal vermemiştim. Jüri tarafından da tartışılan bu konu orada muğlak kalmıştı. Her ne kadar o tartışmada konuya kısmen göz atmışsam da, önemine binaen bu hususun Gazzâlî Sempozyumunda müstakil bir tebliğ konusu olarak ele alınması belki de meselenin anlaşılmasına vesile olacaktı. İşte ben bu tebliğimde Gazzâlî nin Hz. Peygamber in ictihad edip etmemesine nasıl baktığını, hangi kanaatte olduğunu tespit etmeye çalışacağım. Gazzâlî, el-mustasfâ da bu meselede Hakkında nass olmayan konularda Hz. Peygamber in ictihad ederek hüküm vermesi caiz midir? sorusunu sorarak konuyu tartışmaya açmış ve âlimlerin ihtilaf ettiklerini bildirdikten sonra konuyu cevazı ve vukuu olmak üzere iki açıdan ele almıştır. Ona göre tercihe şayan olan görüş, Hz. Peygamber in ictihadıyla taabbüdün caiz olduğudur. Zira bu, O nun zatı hakkında muhal olmadığı gibi, herhangi bir muhal ya da mefsedete de yol açmaz. Sonra Hz. Peygamber in ictihadının vukuunu tartışan Gazzâlî, âlimlerin bu konuda da ihtilaf ettiklerini belirtir. Bir kısmının vaki olduğunu, bir kısmının olmadığını, üçüncü bir kısmın ise tavakkuf ettiğini ifade ettikten sonra bu daha sahihtir der. Çünkü ona göre bu hususta kesin bir delil sabit olmamıştır. Gazzâlî bu konuyu düyevî işler ve taaabudî hükümler olmak üzere iki katagoride değerlendirmiştir. Ona göre dünya mesalihine dair ictihad etmesinin caiz olduğunda ihtilaf yoktur. Ancak din işlerinde vuku bulup bulmadığında ihtilaf edilmiştir. Sonuç olarak Gazzâlî, ibadetlerin ictihad yoluyla konulmasıyla taabbüdün muhal olmadığını ve muhal ya da mefsedete de yol açmadığını belirterek aklen caiz olduğunu; vukuunun ise muhal olmamakla birlikte uzak bir ihtimal olduğunu söyler. Ona göre bu tür taabbudî konular, detayları belirleyen sarih vahiyle gerçekleşmiştir. 13

12- Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Bursa GAZZÂLÎ VE PEYGAMBERLİK HAKİKATİ Gazzâlî, Bağdat Nizamiyesi ndeki hocalığı esnasında fikri bir sıkıntı yaşamış ve hocalığı terk etmiştir. Bunu bazı kimseler Descartes ve benzerlerinin yaşadığı fikir bunalımı veya hakikat hakkında şüpheye düşüp bir arayış içerisine girmek şeklinde sunmaktadırlar. Başta el-munkız mine d-dalâl olmak üzere eserleri incelendiğinde Gazzâlî nin hakikat noktasında bir şüphesinden bahsetmek oldukça zordur. Onun arayışı hangi yoldan daha kolay ve tam olarak hakikate ulaşılacağıdır. Bir diğer deyişle onun arayışı bir yöntem ve üslup arayışıdır. Munkız da çizdiği tasvir de bunu göstermektedir. O, Peygamberlik Hakikati nden asla şüphe etmemiş, ancak ona tam olarak hangi yöntem ve anlayış ile ulaşılacağının arayışına girmiştir. Medreseden uzaklaşması ve başta fakihler olmak üzere el-ihya da dönemin âlimlerine sert eleştiriler yöneltmesi, medreseyi ve zahir ilimleri tamamen gözden çıkardığı anlamına da gelmemektedir. Nitekim hayatının son döneminde tekrar Nişabur Nizamiyesine dönmüş ve orada dört yıl görev yapmış, başta Mustasfâ olmak üzere birçok eseri orada kaleme almıştır. Ayrıca zahir ilimlere sahip çıkmış, fikri sıkıntı döneminden sonra yazdığı ve son eserlerinden olan Mustasfâ da kelam ilmini bütün ilimlerin üst ilmi (ilm-i kül) olarak tanımlamıştır. el-ihya da ise fikri sıkıntı öncesi yazdığı el-iktisâd fi l-i tikâd adlı kelam eserine gönderme yapmaktadır. Dolayısıyla Gazzâlî, önceki hayatına yönelik bir redd-i miras içinde de değildir. Tasavvufa yönelmesi ise tasavvufun yardımı ile peygamberlik hakikatine daha emin ve tam olarak ulaşma imkânını onda görmesidir. Dolayısıyla Gazzâlî tasavvufu diğer ilimlerin yanında yeni bir unsur veya destek unsur olarak görmektedir. Öte yandan tek tek ilimleri incelemesi de bunu teyit etmektedir. Öyleyse Gazzâlî nin hayatında ve sisteminde Peygamberlik Hakikati önemli bir yer işgal etmektedir. Biz bu bildiride bu kavramın ne olduğunu ve Gazzâlî nin sisteminde nasıl bir içerik ve işleve kavuştuğunu ortaya koymaya çalışacağız. 14

13- Yrd. Doç. Dr. M. Cüneyt KAYA İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi GAZZÂLÎ VE ÂLEMİN MÜKEMMELLİĞİ: LEYSE Fİ L-İMKÂN IN İBN SÎNÂCI KÖKLERİ ÜZERİNE Her ne kadar Gazzâlî nin felsefeyle olan ilişkisi daha çok felsefeye yönelttiği eleştiriler bağlamında ele alınsa da felsefenin onun düşüncesi üzerindeki etkileri araştırmacılar için her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur. Gazzâlî nin pek çok eserinde izine rastlanabilecek olan bu etkinin en önemli örneklerinden birini, onun leyse fi l-imkân ebda u mimmâ kân sözüyle şöhret bulan âlemin mükemmelliği düşüncesi oluşturmaktadır. Gazzâlî nin bu düşüncesi o henüz hayattayken tenkit edilmeye başlanmış ve bu tenkit ve savunma geleneği XIX. yüzyıla kadar devam etmiştir. Gazzâlî ye yöneltilen tenkitlerin başında, âlemin mükemmelliği düşüncesinin filozoflara ait bir öğreti olduğu ve bu sebeple Gazzâlî nin, eleştirdiği filozoflarla aynı görüşü paylaşarak tutarsızlığa düştüğü iddiası gelmektedir. Bu tebliğin amacı, sözkonusu tenkitlerden hareketle Gazzâlî nin âlemin mükemmelliği düşüncesinin özel olarak İbn Sînâ felsefesindeki köklerini tespit etmek ve bu sayede Gazzâlîfelsefe ilişkisini biraz daha aydınlatmaktır. 14- Yrd. Doç. Dr. Edward MOAD Katar Üniversitesi Beşerî Bilimler Fakültesi, Doha/Katar ZAMAN, MEKAN VE HAYAL GÜCÜ: TEHÂFÜTÜ L-FELÂSİFE NİN BİRİNCİ MUKADDİMESİNİN İKİNCİ ARGÜMANI ÜZERİNE Ebû Hâmid el-gazzâlî, Tehafütü l-felasife sinin birinci münazarasında, âlemin ezeliyyeti konusundaki ikinci argüman bunu reddetmenin zamanın varlığından önce zamanın 15

bulunmasının gerekliliği gibi bir abesliği gerektireceğini savunmaktadır. Gazzâlî ye göre bu argüman kendinden önce gelen bir an olmadan başlangıcın olmasını hayal etmek imkânsızdır dolayısıyla böyle bir durum aklen mümkün değildir şeklinde hatalı bir fikre dayanmaktadır. Felsefecilerin buna cevabı Gazzâlî nin geçmiş ve gelecek arasındaki fark objektif bir gerçeklik değildir şeklindeki iddiasında zirveleşen zaman kavramının ta kendisini düşünmeye götürür. Gelecek geçmiş olabilmesi ve geçmiş zamanla ifade edilir olması bunun izafi olduğunu gösteren bir işarettir diye yazmaktadır. Neden bu geçmiş ile gelecek arası farkın izafi oluşuna bir işarettir? Bu soruya cevap James McTaggart tarafından zamanın objektif gerçekliğine karşı sürülen argümana benzer bir argümanı ifade etmektedir. Ancak Gazzâlî nin zaman konusundaki duruşu aynı mıdır? Metin bugün A-serisi ( geçmiş/gelecek ) ve B-serisi ( önce/sonra ) olarak bilinen zaman kavramları arasında - Gazzâlî nin argümanı A-serisinin izafi olduğu şeklinde olduğu için- arada bir farkın olduğunu ortaya koymaktadır. Peki ya B-serisinde durum nedir? Gazzâlî bu soruyu, öncesi olmadan zamanın başlangıcı fikriyle ötesi olmayan en son sema fikri arasında mukayese yaptığında üstü kapalı olarak ele alır. Burada filozofların cevabı dünya yuvarlak olduğu için aşağı ve yukarı izafi iken; önce ve sonra izafi olmadığı için arada kıyasın olamayacağı şeklindedir. Gazzâlî nin yaptığı mukayesede aşağı ve yukarı terimlerini iç taraf ve dış taraf ile değiştirmesi B-serisini objektif olarak gerçek kılacak bir konuma işaret ediyor gibi görünmektedir. Ancak bu, benim sunacağım bir husus olmakla beraber bu makalenin sınırlarını aşan başka sorular hala ortada kaldığı için meseleyi çözmemektedir. 16

15- Prof. Dr. Erkan YAR Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Elazığ BİR SALDIRI VE BİR SAVUNMA: GAZZÂLÎ NİN İSMAİLÎLER ELEŞTİRİSİ VE İSMAİLÎ DÂÎSİ EBÛ L- VELÎD İN SAVUNMASI Dinsel ilimlerin pek çok alanında araştırmalar yapan Gazzâlî nin, Ehl-i Sünnet dışındaki fırka ve öğretileri olumsuzlamak için telif ettiği eserlerin en önemlileri Fedâihu l-bâtıniyye ve Tehâfütu l-felâsife dir. Gazzâlî nin bu eserlerinde benimsediği tavrın dinsel veya siyasal nedenlerinin belirlenmesi, Gazzâlî nin bilinç dünyasını aydınlatmaya yardımcı olabileceği gibi, eserlerin telif edildiği dönemin teopolitik yapısını da ortaya koyacaktır. Bu tebliğde Gazzâlî nin İsmailî hareketin dayandığı teolojik ilkeleri olumsuzlamak için kaleme aldığı Fedâihu l-bâtıniyye adlı eserindeki tekfir edici ve dışlayıcı tavrının dinsel bir nedene mi dayandığı yoksa siyasal bir nedene mi dayandığı, eleştirilerinde nesnel olup olmadığı, eleştirilerin dayandığı dinsel ve akli argümanlarının geçerliliği, çıkarımlarının tutarlılığı incelenecektir. İsmailî dâîsi Ebû l-velîd, Gazzâlî nin İsmailî doktrine dönük eleştirilerini cevaplamak üzere Dâmiğu l-bâtıl ve Hetfu l-munâdıl adlı eseri yazmıştır. O bu eserinde Gazzâlî nin eserindeki tertip üzerinde konuları ele almakta ve kendi inanç ve ibadet sistemini savunmaktadır. Gazzâlî nin eleştirileri hakkında yapacağımız sorgulamaların aynısının, Ebû l-velîd in savunması hakkında da yapılması kaçınılmazdır. Bu incelemede, sosyal olayların teolojik görüşlerin oluşumuna zemin hazırlamadaki işlevi belirgin olarak yer alacaktır. 17

16- Dr. Fatih M. ŞEKER Milli Eğitim Bakanlığı (Öğretmen), İstanbul GAZZÂLÎ NİN DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE YÛSUF HAS HÂCİB İN ROLÜ Türkler İslâmî birikimlerini, asırlara yayılan bir süreçte önemli bir cephesiyle Türkistan coğrafyasından başlayarak Horasan üzerinden Anadolu ya uzanan hattan sağlamıştır. Bu hattın önemli isimlerinden ikisi Kutadgu Bilig müellifi Yûsuf Has Hâcib ile Gazzâlî dir. İşte biz de tebliğimizde Selçuklu İslâm tasavvurunu inşâ eden düşünürlerden biri olan Gazzâlî ile Türkistan coğrafyasındaki İslâm algısını sistematize eden Yûsuf Has Hâcib in fikri yapısını muayyen noktalardan hareketle mukayese etmeyi deneyeceğiz. Bir başka ifadeyle tebliğimiz belli bazı eserleriyle Gazzâlî yi Kutadgu Bilig müellifi Yûsuf Has Hâcib ten tevarüs ettiği miras açısından okuma denemesi olarak görülebilir. Böylece hem Türkistan coğrafyasından Anadolu ya intikal etme sürecinde oluşan düşünce sisteminde gerilere itilen yahut öne çıkarılan hususlar ele alınacak hem de Gazzâlî nin şahsında Türkistan da teşekkül eden İslâm tasavvurumuzun hangi merhalelere taşındığı gösterilecektir. Gazzâli ile Yûsuf Has Hâcib in fikirleri etrafında Türk- İslâm düşüncesinin karakteristik hususiyetleri nelerdir? Selçuklu İslâm tasavvurunda Türkistan ın kıymet hükümleri hangi boyutlarda devam etmektedir? Selçukluların Türkistan a nispet edilecek tarafları nelerdir? Bu çerçevede devam eden taraflarla irtifa kaybeden hususlar nelerdir? Gazzâlî nin tefekkür sisteminde Yûsuf Has Hâcib in rolü nedir? Bu iki düşünür, günümüz zaviyesinden nereye tekabül etmektedir? Biz bu tebliğde söz konusu soruların cevaplarını arayacağız. 18

17- Doç. Dr. Fehrullah TERKAN Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi GAZZÂLÎ NİN İLÂHÎ İRÂDE HAKKINDAKİ ARGÜMANLARI VE FİLOZOFLARIN İRÂDE ANLAYIŞINA YÖNELTTİĞİ ELEŞTİRİLER İslâm felsefe geleneğinde, kâinatın oluşumuna dair savunulan başlıca teorilerden ikisi, sudur teorisi ve yaratmacı anlayıştır. Bu iki teoride öne çıkan meselelerden biri, ilâhî irâdenin kâinatın varoluşuyla bağlantısının nasıllığıdır. Gazzâlî, yaratmacı anlayışın en güçlü felsefi savunucusu olarak, Tanrı nın irâdesinin varoluştaki öncelikli ve başat rolünü savunurken, varlığın Tanrı dan zorunlu çıkışını öne süren sudur teorisinde ise bu başatlık zayıf kalmaktadır. Bu noktada, filozofların varoluşta ilâhî irâdeyi devre dışı bıraktıklarını iddia eden Gazzâlî, filozofların bu husustaki yaklaşımlarını eleştirmekte ve ilâhî irâdenin konumunu sağlamlaştırmak istemektedir. Tanrı ya irâde atfetmenin felsefi açıdan bir sorun çıkarıp çıkarmayacağı konusunda Gazzâlî nin filozoflara karşı sunduğu argümanların içerik analizinin yapılması ve ilgili problemlerin ortaya konması, yaratmacı anlayışın iç tutarlığı açısından önem arz etmektedir. Bu tebliğde, Gazzâlî nin evrenin varoluşunda Allah ın irâdesinin yeri ve işlevine dair görüşleri irdelenecek ve filozofların irâde hakkındaki çekincelerini ortadan kaldırma amacıyla geliştirdiği argümanlar analiz edilecektir. 19

18- Yrd. Doç. Dr. Ferruh ÖZPİLAVCI Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul GAZZÂLÎ NİN MANTIK İLMİNİ MEŞRULAŞTIRMASININ MANTIK TARİHİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Huccetü l-islâm İmâm-ı Gazzâlî, kuşkusuz İslâm düşünce ve ilim tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Dinî ve hatta aklî ilimlerin çoğu için mütekaddimûn-müteahhirûn ayrımının merkezinde durmaktadır. Bu durum, mantık ilminin İslâm dünyasındaki seyri için de söz konusudur. Klasik mantık açısından da Gazzâlî öncesi ve sonrası arasında bariz bir değişim ve dönüşümden rahatlıkla söz edilebilir. Genellikle Gazzâlî nin mantık ilmini meşrulaştırması, bu ilme dinî-kur anî temeller bulmaya çalışması ve bu kritik eksen değişimi nin olumlu ya da olumsuz etkileri ele alınıp incelenmiştir. Biz bu tebliğimizde Gazzâlî nin mantık ilmini meşrulaştırmaya çalışırken ihdas etmiş olduğu yaklaşımların, ortaya koymuş olduğu görüşlerin ve teklif etmiş olduğu kavramsallaştırmaların mantık ilmi ve tarihi seyri açısından önemi ve değeri üzerinde durmaya çalışacağız. Bu bağlamda onun bu meşrulaştırma çabasıyla ilgili meşhur eseri el- Kıstasu l-mustakîm ile ve onun XVIII. yüzyıl Osmanlı mutasavvıf ve düşünürlerinden Muhammed el-lalezârî tarafından kaleme alınan ve pek fazla bilinmeyen el-mizanü'lmukim fi ma'rifeti'l-kıstasi'l-mustakîm isimli tek şerhi hakkındaki önemli tespit ve değerlendirmelerimizi paylaşacağız. 20

19- Doç. Dr. Gürbüz DENİZ Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi GAZZALİ'DE ÜÇ MESELENİN EVRİLMESİ Gazzâlî, resmî ulema olarak kabul edilen kelamcılar tarafından görüşleri çokça yorumlanan bir düşünürdür. Onun görüşleri bu zümrece her zaman ele alınmış ve filozofların fikirlerine olan eleştirileri Gazzâlî tarafgirliği noktasında yoğunlaşmıştır. Gazzâlî nin filozoflara eleştirisi, onun Tehâfüt ve Munkız adlı eserlerinin ana miğferini oluşturmaktadır. Gazzâlî, Tehâfüt te filozofları üç meselede küfürle itham ederken on yedi meselede ise onları bidat içerisinde olduklarını kendince temellendirip eleştirmiştir. Faysalu t-tefrika ve Mîzânu l-amel adlı eserlerinde ise Gazzâlî, yine filozofları Tehâfüt te küfürle itham ettiği üç mesele noktasında eleştirmektedir. Ancak Faysal da filozofların küfür veya zındıklıklarını yalnızca onların bedensel haşri inkar etmeleri noktasına indirgemektedir. Bunun yanında filozofları bu meselede mutlak zındıklıkla değil, mukayyet zındıklıkla itham etmektedir. Gazzâlî, Mizânu l-amel adlı eserinde bedensel haşri inkar edenlerin yalnızca ilahiyatçı filozoflar olmadığını, bazı sûfîlerin de bu görüşte olduklarını söyler. Bu eserinde, ahirette bedensel mükafatın, sûfîler ve filozoflar tarafından avamın istekleri şeklinde yorumlandığını beyan eden Gazzâlî, bununla beraber filozofların ve sûfîlerin nihai gayesi olan ulvi, yani soyut mükafatlara ulaşmak için daha çok gayret etmeleri gerektiğini ifade etmektedir. el-madnun adlı eserinde ise cennette kim ne isterse onu elde edeceği nin imkânından hareketle beden olmaksızın akli mükafatın mümkün olduğunu kabul etmektedir. Gazzâlî nin eserleri, hitap etmek istediği muhataplara göre alındığında ve onun düşünsel anlamda geçirdiği değişimler de değerlendirme konusu yapıldığında Gazzâlî ile 21

filozoflar (özellikle Farabi ve İbn Sina) arasındaki kavganın boyutlarının çok derin olmadığı ortaya konabilir. Bunlara ilaveten Gazzâlî nin son eserlerinden kabul edilen Mişkatü l-envar ın üçüncü bölümü göz önünde bulundurulduğunda Gazzâlî nin sanılanın aksine filozoflara ve onların görüşlerine olumlu baktığını da görebilmekteyiz. 20- Hasan TURGUT Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kelam Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi, İstanbul. GAZZÂLÎ NİN İLİMLER TASNİFİ VE BU TASNİFTE KELÂM İLMİNİN YERİ Felsefe ile dinin aynı hakikati söylediği düşüncesinin kabul gördüğü, bunun da ötesinde felsefenin adeta dine karşı bir alternatif olarak algılandığı bir dönemde dinî ilimlerin ihyasına çalışan Gazzâlî, kelâm ilmine dair ortaya koyduğu düşüncelerle İslâm düşüncesini ciddi anlamda etkilemiştir. Bu bağlamda onun ilimler tasnifine önem verdiği ve bu tasnifte de kelâm ilmine tarihi bir misyon yüklediği görülmektedir. Zira o, bir yandan kelâmı dinî ilimlerin en üst mertebesine yerleştirmekte, öte taraftan da içeriğini akli konular şeklinde tespit ederek karşı çıkmış olduğu felsefenin, kelam içerisinde devam etmesine zemin hazırlamış olmaktadır. Bu tebliğde Gazzâlî nin ilimleri ne şekilde tasnif ettiği, kelâmı bu tasnifte nereye yerleştirdiği ve içeriğini ne şekilde doldurduğu tartışılacaktır. 22

21- Doç. Dr. Hatice K. ARPAGUŞ Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul GAZZÂLİ NİN PENCERESİNDEN AKIL VE TAKLİD Akıl İslâm düşünce geleneğinin en temel konularından birini oluşturmaktadır. Söz konusu terim insanın sorumluluğuyla eşdeğer olarak erken dönemden itibaren kelâmda da gündeme alınan ve sıkça tartışma zemini oluşan alanlardan birini teşkil etmektedir. Söz konusu meselenin gündeme gelmesi aklî istidlalin dinde nasıl kullanılacağı meselesiyle irtibatlı olduğu gibi aklî istidlalin kullanılmadığı durumlarla da alakalıdır. Nitekim bu husus en başından itibaren mukallidin imanıyla alakalı olarak da ele alınmıştır. Şüphesiz imanmarifet ilişkisi bilginin neliğini gündeme getirme yanında taklidî bilginin de dindeki durumunu incelemeyi gerekli kılmıştır. Bu bağlamda erken dönemden itibaren taklidî bilgiye sahip olan kimsenin dinde ve imandaki konumu Mutezile, Eşariyye ve Maturidiyye arasında değişik bakış açılarıyla gündeme alınmıştır. Mutezile tek sesli olmamakla birlikte içlerinden taklîdi bilgiyi geçersiz gören düşünceye sahip olanların varlığı bilinmektedir. Buna karşılık Eş arî nin eserlerinden hareketle onun konuyla ilgili düşüncesine doğrudan ulaşılamasa da onun da taklidî bilgiye cevaz vermediği fikrine dolaylı olarak ulaşılmaktadır. İmâm Maturidi ve Maturidilik ise taklid eden kimsenin imanına cevaz veren bir yaklaşım izlemiştir. Kendisi de ekol olarak Eş arî düşünceyi benimseyen Gazzâlî ise bu konuda kendisinden sonra gelişecek düşünceye önderlik edecek tarzda aklî bilgiyi yeniden tasnif etme yanında taklidî bilginin de geçerli olduğunu ve seleflerinin aksine bilginin taklîdî olmasının din planında mahzurunun kısıtlı olması yanında imanın tabii neticesi olan amellere sevketmede daha etkin olduğunu değişik açılardan gündeme getirmiştir. İşte bu tebliğde bu mesele Gazzâlî perspektifinden ele alınıp analiz edilecektir. 23

22- Doç. Dr. Hülya ALPER Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul XVII. YÜZYILDA BİR OSMANLI DÜŞÜNÜRÜNÜN GAZZÂLÎ YORUMU: SADREDDİNZÂDE eş- ŞİRVÂNÎ NİN KAVÂ İDÜ L- AKA İD ŞERHİ ÖRNEĞİ İmâm Gazzâlî nin İslâm düşünce tarihi boyunca kendisinden sonra gelen pek çok müslüman âlim üzerinde göz ardı edilemez bir etkisinin bulunduğu bilinen bir gerçektir. Bu etki sadece fikirlerinin benimsenmesinde değil onun fikirleri üzerine yapılan tartışmalarda, eleştirilerde ve değerlendirmelerde de açığa çıkmaktadır. Şüphesiz Osmanlı ilim çevresinde de hemen her dönem boyunca Gazzâlî nin düşünceleri üzerinde çeşitli ilmî ve fikrî tartışmalar yapılmış, bu tartışmalar yanında eserlerine yapılan şerhler yoluyla da Gazzâlî bir anlamda yeniden yorumlanmıştır. Böyle bir bakış açısıyla bu tebliğde Gazzâlî nin düşünceleri onun Ehl-i sünnet görüşlerini ortaya koymak amacıyla yazdığı ve daha sonrada İhyâ ü ulûmi d-dîn içine aldığı Kavâ idi l- aka id adlı eseri üzerine, yaşadığı dönemin âlimleri arasında seçkin bir yeri bulunan Sadreddinzâde Mehmed Emin eş-şirvânî nin (ö. 1036/1627) yapmış olduğu şerhten hareketle ortaya konulmaya çalışılacaktır. Nitekim Şirvânî nin bu eseri Kavâ idil- aka id üzerine yapılan dört farklı şerhten günümüze ulaştığı bilinen tek çalışma olması hasebiyle oldukça önemlidir. Çalışmada, öncelikle çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan Şerhu Kavâ idi l- aka id in müellif hattı olduğu tesbit edilen nüshasına dayanılacak, orada Şirvânî nin değerlendirmeleri incelenmek suretiyle onun Gazzâlî anlayışı belirlenmeye çalışılacaktır. Bu yapılırken Şirvânî nin Gazzâlî nin fikirlerine ne ölçüde katıldığı, nasıl bir Gazzâlî tasvir ettiği şeklindeki sorulara da cevaplar aranacaktır. Böylece bir anlamda XVII. yüzyıl Osmanlı düşüncesindeki Gazzâlî resminin çizilmesine de katkı sağlanmış olacaktır. 24

23- Prof. Dr. Hüseyin ATAY Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi GAZZÂLÎ VE İBN RÜŞD FELSEFELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Gazzâlî nin başlangıcından beri İslâm düşünce tarihinde zirve noktalardan birini işgal ettiği kabul edilmektedir. Gazzâlî ye kadar İslâmi ilimler tam olarak geliştiği için o bunları önünde hazır bir halde bulmuştu. Tabii olarak bu ilimleri felsefe, kelam, tasavvuf, mantık, gibi ilimler içerisinde hülasa etmiştir. Ancak bu ilimleri daha ileri götürmeye çalıştığında, çeşitli zorluklarla karşılaşmış ve muhtemeldir ki bundan dolayı ruhi bir krize girmiştir. Aynı gerekçe zamanının siyasal karışıklıklarıyla birleşerek onu krize götürmüş gibi görünmektedir ve sonunda tasavvufu sakinleşmek için son nokta olarak aramasına sebep olmuştur. Bizim çalışmamızda işaret edilen diğer önemli şahsiyet hem kelamcıları ve onların tartışma usullerini tenkid eden biri hem de bir filozof ve Aristo yorumcusu olan İbn Rüşd dür. 24- Doç. Dr. İbrahim ÇAPAK Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi GAZZÂLÎ MANTIĞINDA BURHAN Gazzâlî, İslâm dünyasında mantığı meşrulaştıran en önemli filozoftur. Meşhur fıkıh eseri el-mustasfâ nın başına yaklaşık 100 sayfalık bir mantık mukaddimesi koyup Mantık bilmeyenin ilmine güvenilmez diyerek mantığın dini ve dini olmayan ilimler için zorunlu olduğunu ifade etmiştir. Bilindiği gibi mantığı sistemleştiren Grek filozofu Aristoteles tir. Aristoteles in mantık eserleri Organon başlığı altında bir araya getirilmiştir. Bu eserlerin en önemlisi, akıl yürütmeleri oluştururken sağlam öncülleri ön plana çıkaran ve bu sağlam öncüllerden hareketle doğru sonuçlara nasıl varılacağını ortaya 25

koyan İslâm dünyasında Kitabu l-burhan olarak isimlendirilen II. Analitikler adlı çalışmasıdır. Biz bu tebliğimizde Gazzâlî nin beş sanattan biri kabul edilen burhan hakkındaki görüşlerini karşılaştırmalı olarak ve onun bu alana yaptığı katkıları da göz önünde bulundurarak incelemeye çalışacağız. Gazzâlî, burhanı kesin sonuç elde etmek için kesinlik taşıyan öncüllerden oluşturulmuş kıyastır şeklinde tanımlamaktadır. Gazzâlî nin burhan hakkındaki görüşleri mantıkta doğru sonuçlara varmak açısından son derece önemli olduğu gibi fıkıh ilmi açısından da önemlidir. Bu bakımdan Gazzâlî nin burhan hakkındaki görüşleri mantık ilimi açısından ele alınacak ve fıkıh ilmi ile olan ilişkisi üzerinde durulacaktır. Ayrıca Gazzâlî nin burhan konusunda Aristoteles ten etkilendiği ve özgün olduğu noktalara dikkat çekilecektir. 25- Dr. İbrahim ed-dîbo Şeriat Fakültesi, Usulü'd-Din Bölümü, Halep/Suriye İMÂM GAZZÂLÎ'NİN KELAMCILARIN DELİL VE YÖNTEMLERİNE KARŞI TUTUMU Gazzâlî, İslâm inancını savunan ve muhalif akımlara karşı duran Eş'arî Kelamcılarının öncü şahsiyetlerinden biri sayılır. Gayretleri, inanç konularını temellendirdiği pek çok eserinde ve muhalif şüphelere verdiği cevaplarda açıkça görülmektedir. Ortaya atılan bir şüphenin içyüzünü keşfedebilmek ve ona gerekli cevabı verebilmek için kelâmi delillerin önemine vurgu yapıyordu. Ancak kelâmî delilin, herkesin anlayabileceği nitelikte bir delil olmadığını; dolayısıyla bu delilin, sıradan insanlar tarafından bilinmesini talep etmememiz gerektiğini de daima belirtiyordu. Zira bu durum, sadece "hastaların" ihtiyaç duyabileceği bir "ilaca" benziyordu. Fıtrî iman ve sağlam inanç sahibi kimseye, Kur'an'daki açık deliller yetmektedir. Kur'ân da, daha çok, tüm insanlar için elverişli olan ve bütün yaratılmışların kendisinden faydalanabileceği "suya" benzer. Sonuç olarak Gazzâlî, kelamî delil ile Kur'ânî delili; sıradan insanlarla (avâm), ârifleri; insanların durumları ile 26

delillere duydukları ihtiyaçlarını birbirinden ayırmaktadır. Ben bu çalışmamda, Gazzâlî'nin kendi sözlerinden hareketle bütün bu hususlara değinmeye çalışacağım. 26- Prof. Dr. İbrahim EMİROĞLU Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İzmir TARTIŞMA USÛL VE ÂDÂBI AÇISINDAN GAZZÂLÎ NİN TEHÂFÜTÜ L-FELÂSİFE SİNİN İNCELENMESİ Giriş te, Gazzâlî nin Tehâfütü l-felâsife adlı eserinin felsefi önemine kısaca değinilecek, sonra kullandığı delil şekilleri belirtilecek, muhataplarını veya muarızlarını red gerekçeleri ve red şekilleri sıralandıktan sonra asıl konunun incelenmesine geçilecek. Burada, sözkonusu eserde izlenen: - Muhataba soru sormak - Prensipler vaz etmek - Kavram tahlili ve tanımlamalarda bulunmak - Yer yer muarızı onaylamak - İlmî, tabii, mantıkî ve ahlakî prensipleri hatırlatmak - Olabilecek, yöneltilebilecek itirazları zikretme ve cevaplamak - Hasmın mukâberede bulunduğuna belirtmek - Birçok ihtimal veya alternatifleri göz önünde bulundurarak konuşma/tartışmayı sürdürme - Aklı aşan konulara (fideist) teslimiyet gösterme - Muârızından delil isteme (mütalebe) - İddianın gereğinin doğurduğu probleme dikkat çekme - Örnekler getirme - Dile, lûgata, dine, sarih akla ve duaya başvurma, gibi tartışma usûl ve âdâbı örneklerle incelenecek, en sonunda da 27

bu delillerin ve uygulanan yöntemin bir genel değerlendirilmesi yapılacaktır. 27- Prof. Dr. İlhan KUTLUER Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul FELSEFE İLE TASAVVUF ARASINDA: GAZZÂLÎ NİN MİŞKÂTÜ L-ENVÂR INDA ENTELEKTÜEL PERSPEKTİFLER Gazzâlî Mişkâtü l-envâr ını her halde felsefe kitaplarına bir yenisini eklemek için yazmamış ancak bu eserinde İslâm felsefe geleneği bakımından anlamlı sayılabilecek bir kavramsal sistem ortaya koymuştur. Onun bu eserinde en-nûr terimini eksene alarak temellendirmeye çalıştığı metafizik kozmoloji, epistemolojik tazammunlarıyla birlikte İbn Sînâ felsefesiyle karşılaştırılabilecek ana fikirler ihtiva eder. Bunun yanı sıra eserdeki yönlendirici perspektiflerin kendisinden sonraki İşrâk metafiziğini de derinden etkilediği anlaşılmaktadır. Eserin Bilgi nurdur ilkesini benimsemiş olan ve husûlî bilgiden ziyade huzûrî bilgiyi esas alan tasavvuf geleneği bakımından da ilgi çekmesi mukadderdi. Nitekim Mişkât, yazarının mutasavvıf kişiliğiyle de desteklenen epistemolojik boyutlarıyla bir tasavvuf klasiği olarak algılanmıştır. Bu bildiri Gazzâlî nin entelektüel şahsiyetinde belirleyici olmuş felsefî ve tasavvufî perspektiflerin Mişkâtü l-envâr da nasıl eklemlendiğini belirlemek ve dolayısıyla İhyâ dan sonra kaleme alınmış bu eserin, düşünürümüzün entelektüel projesinde nereye oturduğunu tespit etmek amacındadır. 28

28- Prof. Dr. H. Mahmut ÇAMDİBİ & Yrd. Doç. Dr. Emine KESKİNER Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul GAZZÂLİ'YE GÖRE ÇOCUK EĞİTİMİ Çocukluk hem çocuklar hem de onların eğitimden sorumlu yetişkinler için eğitsel açıdan iyi değerlendirilmesi gereken yıllardır. İnsanoğlu yaşam boyu öğrenme kapasitesine sahip bir varlık olsa da, bu kapasitenin en verimli ve hızlı bir şekilde çalışmaya müsait olduğu zaman çocukluk dönemidir. Bireyin bu dönemde almış olduğu eğitimin yaşam boyu etki gücüne sahip olacak olması yapılacak eğitimin önemini açıkça göstermektedir. Bu yıllardaki tesirlerin izleri daha kalıcı ve kuvvetlidir. Özellikle şahsiyetin yapılanmasında çocukluk yıllarının önemi çok büyüktür. Bu yaşlardaki hayat, âdetâ şahsiyetin çekirdeğini oluşturmaktadır. Gazzâlî, anne ve babalarının yanında ilahî bir emanet olduğunu ifade ettiği çocukların eğitiminin üzerinde önemle durulması gereken mühim işlerden olduğuna dikkat çekmiştir. Çocukların temiz kalbini saf, kıymetli, her türlü nakış ve sûretten uzak, her şeyi kabule müsait, kendisine müteveccih her şeye meyleder bir cevher olarak niteleyen Gazzâlî, çocuğun eğitimiyle ilgilenen insanların sorumluluğunu özellikle vurgulamıştır. Bu bildiride Gazzâlî ye göre bu sorumluluğun yerine getirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde durularak, kendisinin çocuk eğitimine yönelik görüş ve önerilerinin değeri ve kalıcılığı gözler önüne serilecektir. 29

29- Prof. Dr. Mahmut KAYA İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi GAZZÂLÎ FİLOZOFLARI ELEŞTİRİSİNDE HAKLI MIYDI? İslâm toplumunun siyasî, sosyal, dinî ve ahlâkî açıdan bunalımlı bir döneminde yaşayan, İslâm ilim ve düşünce tarihinde eşine az rastlanır bir şahsiyet olan Gazzâlî nin, elli dört yıllık bir ömrün ardından geriye bıraktığı ilmî miras, bu topluma aynı inanç, duygu ve düşünce ekseninde yeni bir dinamizm kazandırmış; onun ihyacı fikirleri, yol gösterici eleştirileri ve rabbânî kişiliği sonraki nesiller için bir ilham kaynağı olmuştur. 30- Doç. Dr. Mehmet TÜRKERİ Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İzmir GAZZÂLÎ NİN FAHREDDİN RAZİ Yİ ETKİLEYEN AHLÂK GÖRÜŞLERİ Bu bildiri, İslâm düşüncesinin her konusunda olduğu gibi, ahlâk alanında da bir mihenk taşı konumunda olan Gazzâlî nin, ünlü müfessir Fahreddin Razi yi, ahlâk görüşleri bakımından nasıl etkilediğini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Gazzâlî nin Fahreddin Razi ye ahlâk bakımından etkisini, kabaca ve çok genel anlamda, iki kategoriye ayırmak mümkündür. Birincisi birebir etkiyi gösteren ahlak görüşleridir. İkincisi, dolaylı diyebileceğimiz etkiyi gösteren ahlak görüşleridir. Birebir etkiyle, Fahreddin Razi nin, Gazzâlî den neredeyse aynen iktibas ettiği ahlak görüşlerini kastetmekteyiz. Bunlar, tespit edebildiğimiz kadarıyla, tehzibü l-ahlâk yolunda, karakter arındırılması kapsamında yer 30

alan servet sevgisi ve tedavisi, riya ve tedavisi, makam-mevki sevgisi ve tedavisi, övülmeyi sevme ve yerilmekten hoşlanmama ve tedavisi gibi konularla ilgili görüşlerdir. Dolaylı etkiyle, insanın varlıklar arasındaki yeri ve derecesi, rasyonel nefsin mahiyeti, nefsin nitelikleri, erdem, iyi, mutluluk ve yetkinlik (kemal) gibi konularda Gazzâlî nin Fahreddin Razi yi genel anlamda etkilediğini düşündüğümüz görüşlerini kastetmekteyiz. 31- Yrd. Doç. Dr. Metin YİĞİT Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Diyarbakır GAZZÂLÎ NİN USÛL-İ FIKHA KATKISI Usul-i Fıkıh, en geniş anlamıyla nassları anlama ve yorumlama metodolojisidir. Tarihî bakımdan usûlün, dinî hitabla yaşıt olduğunu söylemek mümkündür. Vahyin nüzûlünden itibaren vahye muhatap olanlar dinî nasları belli bir usûl çerçevesinde anlayıp yorumlamaya çalışmışlardır. Ancak usûlün sistematik bir ifadeye kavuşması daha sonraki dönemlere denk gelmektedir. Sistematik anlamda usûl yazımı genelde İmâm Şafiîyle başlatılmaktadır. Bu çizgi Maturîdî, Cessâs, Bakıllânî, Ebû l-huseyn el-basrî, Debbûsî, Cuveynî ve Gazzâlî gibi isimlerle devam etmiştir. Gazzâlî, usûl tarihinde özel bir yere sahiptir. Gazzâlî nin usûle dair müstakil üç eseri bulunmaktadır: el-menhûl, Şifâu l-ğalîl ve el- Mustasfâ. Her üçü de aynı alana ilişkin olduğu halde nitelik bakımından aynı özelliklerde değildirler. Mimarî terminolojiyi ödünç alarak belirtmek gerekirse el-menhul, çıraklık dönemine; Şifâu l-galîl kalfalık dönemine ve el-mustasfâ ustalık dönemine ait bir eserdir, diyebiliriz. Gazzâlî bu eserlerinde özellikle el-mustasfâ da kendisinden önceki usûlî muhtevayı özetleyip değerlendirmeye tabi tutmuş ve önemli katkılarda bulunmuştur. Bu katkıların bir kısmını şöyle özetlemek mümkündür: 1. Mantığın bir tanzim aracı olarak usûl bünyesinde yer alışı Gazzâlîyle başlamıştır. el-mustasfâ nın giriş kısmında 31