SOSYAL-İŞ TİCARET, BÜRO, EĞİTİM ve GÜZEL SANATLAR İŞÇİLERİ SENDİKASI



Benzer belgeler
İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /9

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U)

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

TARIM ORKAM-SEN SENDİKA MERKEZ GENEL MECLİSİ YÖNETMELİĞİ ( ANKARA) (TARIM VE ORMANCILIK HİZMETLERİ KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKASI)

Beyaz Nokta Gelişim Vakfı Mütevelli Heyet Genel Kurul Toplantısı

Ocak / January Temmuz / July 1985

TÜZÜK VE YÖNETMELİKLER SOSYAL ETKİNLİKLER BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GöREV ÇAĞRISINA KATILMAK SUÇ MUDUR? BU NEDENLE HUKUKİ BİR YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

TES-İŞ, 12 Aralık 1963'te enerji işkolunda faaliyet göstermek üzere Ankara'da kuruldu.ilk adı Türkiye Enerji, Su, Gaz, DSİ İşçi Sendikaları

D U Y U R U TOKAT İLİ DERNEKLER FEDERASYONU

Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi Raporu Ağustos 2016

Mesleki Deneyim. Eğitim Bilgileri. Prof. Dr. Nurşen CANİKLİOĞLU. Profesör Marmara Üniversitesi Doçent Marmara Üniversitesi

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 37. Dönem Çalışma Raporu. BASIN ÇALIġMALARI

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

BALIKESİR TABİP ODASI AĞUSTOS 2016 ÇALIŞMA RAPORU

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. /10 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2014/15500 Karar No. 2014/16186 Tarihi:

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Sivil toplum KAMU HARCAMALARINI İZLİYOR

Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir.

1982 ANAYASASI, ANAYASANIN HAZIRLANMASI, KABUL EDİLMESİ VE TEMEL İLKELERİ

17 Haziran 2008 SALI. Resmî Gazete. Sayı : YÜKSEK SEÇİM KURULU KARARI. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığından: Karar No : 197. İtiraz No : - KARAR -

MECLİS KARAR ÖZET TUTANAĞI Ü Y E L E R T.C. KARAPINAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KARAR TARİHİ : 09/05/2014 KARAR NUMARASI : 13

Ocak / January Temmuz / July 1985

TÜRK HARB-İŞ SENDİKASI 15. İNCİ OLAĞAN GENEL KURULU GÜNDEMİ

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 25540

GENÇLİK KOLLARI YÖNETMELİĞİ

İşyeri Temsilcileri Rehberi

TÜZÜK VE YÖNETMELİKLER BASIN YAYIN KOMİSYONLARI YÖNETMELİĞİ

Ocak / January Temmuz / July 1985

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

KOMİSYON VE BÜRO YÖNETMELİKLERİ

ULUSAL ÇALIŞTAY SONUÇLARI

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ

Mevsimlik İşçiliğe Hayır Dedik

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

İŞSİZLİK VE İSTİHDAM RAPORU- EYLÜL 2018 İŞSİZLİK TIRMANIYOR. Gerçek İşsiz Sayısı 6 Milyon. İşsiz Sayısı Bir Yılda 192 Bin Arttı

Cumali FIRAT Yeminli Mali Müşavir Rapor Sayısı : YMM / Rapor Tarihi :

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

İKİ AYDA 500 BİN YENİ İŞSİZ Krizin Tahribatı


ALMANYA DA 2012 MAYIS AYI İTİBARİYLE ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK ALANINDA MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER. 1. İstihdam Piyasası

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Bölüm 1 GENEL KAVRAMLAR Bölüm 2 BİREYSEL İŞ HUKUKU

7. dönem çalışma raporu TMOOB KOCAELİ İKK ÇALIŞMALARI. EMO Kocaeli Şubesi 146

Madde 9 Odanın organları şunlardır: a) Oda Genel Kurulu, b) Oda Yönetim Kurulu, c) Oda Onur Kurulu, ç) Oda Denetleme Kurulu, d) Oda Danışma Meclisi.

MADDELER T.C. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GENÇLİK MECLİSİ YÖNETMELİĞİ

GÜVENCESİZ ÇALIŞMA NEDİR?

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /19 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15387 Karar No. 2014/16184 Tarihi:

2011 GENEL KURULU DİVAN TUTANAĞI

Ocak / January Temmuz / July 1985

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

K A R A M A N BELEDİYE MECLİS KARARLARI

ANAYASA DERSĐ ( ) ( GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

Avrupa Bölgesel Sosyal Güvenlik Forumu -1ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK:

SOSYAL-İŞ SENDİKASI İŞYERİ SENDİKA TEMSİLCİLİĞİ YÖNETMELİĞİ

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

Türk Ticaret ve Sanayi Odası Japonya. Tüzük

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI İLE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ

KERVANSARAY YATIRIM HOLDİNG A.Ş. 31 TEMMUZ 2015 TARİHLİ YILLARI OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA İLİŞKİN BİLGİLENDİRME NOTU

MADDE 9 - YÖNETİM KURULUNUN SEÇİMİ, GÖREVLERİ, SÜRESİ VE YÖNETİM KURULU TOPLANTILARI

7. dönem çalışma raporu SOSYAL ETKİNLİKLER. EMO Kocaeli Şubesi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Ocak / January Temmuz / July 1985

Ocak / January Temmuz / July , ,992 24,009 25,142 26,003 32,581 41,462 46,587

Business Network Center Turkey.

Karar No : 97 Karar Tarihi : 16/03/2013

Ocak / January Temmuz / July 1985

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

Number of workers (T) union members (S),their ratio (S/T) for each half year from January 1984 to July Ocak / January Temmuz / July 1985

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 5-

Sayı : GMY.2012/ Konu : XI.KK Kongreleri GENELGE 2012/77

YÖNERGE NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ SPOR BİRLİĞİ YÖNERGESİ

T.C. PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE MECLİSİ. Dönemi : 2014 Karar Tarihi : Karar No : 20

BİR AVUKAT YANINDA AYLIKLI OLARAK ÇALIŞAN AVUKATIN DURUMUNUN AVUKATLIK YASASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

NEVŞEHİR VALİLİĞİ İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA VE TARİHLİ (A) GRUBU İMTİYAZLI PAY SAHİPLERİ GENEL KURUL TOPLANTISINA DAVET

Transkript:

SOSYAL-İŞ TİCARET, BÜRO, EĞİTİM ve GÜZEL SANATLAR İŞÇİLERİ SENDİKASI 7. DÖNEM Merkez Genel Kurulu ÇALIŞMA RAPORU 11-12 NİSAN 1992 GENEL KURUL TOPLANTI ADRESİ: Ankara serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Toplantı Salonu Konur Sokak No. 32/9 Kızılay/ ANKARA

GÜNDEM 11 Nisan 1992 I. gün, 10.00 18.00 1. Yoklama, açılış 2. Başkanlık Kurulu seçimi 3. Genel Başkanın Açış Konuşması 4. Konukların Konuşması 5. Komisyonların Seçimi a) Tüzük Tadil Komisyonu b) Hesap Tetkik ve Tahmini Bütçe komisyonu c) Kararlar komisyonu 6. Raporların Görüşülmesi 7. Organların Aklanması (İbra) 8. Komisyon Raporlarının Görüşülmesi ve Karara Bağlanması 12 Nisan 1992 II. Gün, 10.00 17.00 1. Zorunlu Organ Seçimleri Genel Yönetim kurulu (Genel Başkan, Genel Sekreter ve Üç Yönetim kurulu Üyesi) Genel Disiplin kurulu, Genel Denetleme Asil ve Yedek Üyelerinin Seçimi 2. kapanış.

GENEL YÖNETİM KURULU DELEGELER Özcan KESGEÇ Genel Başkan Atilla ÇALIM H.Bedri DOĞANAY Genel Sekreter Sabiha ÇELİK Ersin ATLI Genel Yönetim Kurulu Üyesi Kemal KAHRAMAN Mehmet YAVUZ Rafet ÖZGİZEP Seyfettin BİÇER Fikret YALÇINKAYA Ekrem EDİŞ Şemsettin KUTSAL Mücahit İZKUT Halil BAĞATUR Mustafa TÜRK Cahit POLAT Mehmet GÜNDOĞDU Hakan ŞENER Bülent ÖZGÖRGEM Semih ÇELİK Remzi UYUĞ Ali YILDIRIM Ersin UNANER Mehmet YAZICI Mehmet ATAY Mehmet Ali GARZAN Yılmaz ALTINDAĞ Mustafa GÜMÜŞER Saim YÜKSEL Ercüment ERDEM Ünal TOMBAK Cabbar PEHLİVAN Mehmet ERTENLİ Ercüment KORHAN Yüksel SUCU Hasan Faik EMİRALP İrfan ADA Alaattin ÖTER Fahri KALAYCI Nail TEM Mithat DURSUN Talat YILDIRTAN Süleyman ATASAYAN Halil ÇALIŞKAN Tamer ATIŞ Sadiye KOYAŞ Can ERTAN GENEL DENETLEME KURULU Ali CANCI Muammer ÖZKAN Nejat BİLECEN Nurhan KOYAŞ (Kavuzlu) Sami SERTER Gülden SEVGİLİ Mustafa KUŞKAN Mehmet Ali EFE GENEL DİSİPLİN KURULU İbrahim KOCAİRİ Çetin TARIOĞLU Ahmet AYTAÇ Ali ÜNAL İsmail AKBULUT Mehmet İPEKÇİ Alaybey SUNGUR Aynur ERTUNÇ Oktay EDİS Fahrettin ÖZAYAZ Mahmut GEMİCİOĞLU

SUNUŞ Sendikamızın 6. Olağan Genel Kurulu 18 Haziran 1980 tarihinde toplanmıştı. Bu, 12 Eylül öncesi yapılan son genel kurulumuzdu. Bugün 12 yıl aradan sonra toplanan 7. Olağan Genel Kurulumuzda 12 Eylül e inat yeniden birlikte olmanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. DİSK ve bağlı sendikaların yeniden yapılanmalarının gündeme geldiği ve yaklaşık bir yıl öncesinden başlayıp, her türlü engel ve olanaksızlığa karşın yürütülen çalışmalarımız böylece sonuçlanmış oluyor. Yönetim olarak biz, bu konuyu, yalnızca, Sosyal-İş Sendikası nın tüzel kişiliğini tekrar kazanması yada bu yapıyı yürürlükteki yasaya uygun hale getirmesi olarak görmedik, bununla yetinmedik. Elbette bunlar yapılacak, sendikamız bu alanda verilen mücadelede yerini alacaktı. Asıl önemli olan, DİSK ve bağlı sendikaların bu arada sendikamızın da ne yapacağı yada ne yapması gerektiği, daha açık bir deyişle neden varolacağı idi. Bu konuda diyeceklerimiz olmalıydı, vardı da Sunulan rapor böyle bir anlayış ve arayışın sonucunda hazırlandı. İşçi ve sendikal hareketin ve işkolumuzun içinde bulunduğu bugünkü somut durum nedir? Bu somuttan kalkarak önümüzde duran görevler nelerdir? Değişen dünya ve ülke koşullarına koşut olarak gelişip, çeşitlenen sendikal etkinliğin kapsam ve öncelikli hedefleri neler olmalıdır? Bütün bunları bu genel kurulumuzda birlikte tartışacak, katkılarımızla belirleyip zenginleştireceğiz. 26. yılını bitirmek üzere olan SOSYAL-İŞ in geçmişine bu rapor ve bu genel kurulumuzun onurlu bir sayfa ekleyeceği kuşkusuzdur. Bu onur, sizlerin ve Sosyal-İş i bugüne getiren herkesindir. Kuruluşundan bu yana SOSYAL-İŞ e omuz vermiş ve güç katmış, bugün aramızda olmayan tüm arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz. SOSYAL-İŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU

7. Dönem Merkez Genel Kurulu Çalışma Raporu

ÜLKEMİZ İŞÇİ ve SENDİKACILIK HAREKETİNE GENEL BAKIŞ : GELİŞMELER Dünyadaki gelişme ve yeni oluşumlar, bilimsel teknolojik gelişmenin ortaya çıkardığı çok köklü değişimler, tüm alanlarda birebir olmasa da, ülkemizde de önemli değişimleri gündeme getirmiş bulunmaktadır. Bu olgu karşısında, ülkemiz işçi ve sendikal hareketin durumunu ana başlıkları ile incelemek, önümüzdeki görev ve hedeflerimizi belirleyebilmemiz açısından gereklidir. 12 Eylül 1980 le başlayan, işçi ve emekçi sınıflara ağır baskı ve zulüm getiren dönemin niteliklerini yinelemeksizin konuya eğilmeye çalışacağız. Öncelikle belirtmek gerekir ki, günümüzde, Türkiye işçi ve sendikacılık hareketi, olanak ve tehlikelerin birlikte büyüdüğü yeni bir dönemin eşiğinde bulunuyor. 1987 yılından itibaren 12 Eylül rejiminin yarattığı korku ve çekingenliği üstünden atmaya başlayan Türkiye işçi sınıfı ve sendikal hareketi bundan sonraki yıllarda giderek yükselen bir mücadele içinde olmuştur. Bugün sendikacılık hareketi, 1989 Bahar Eylemlerinin 1990 grev ve grev dışı eylemlerinin, 3 Ocak Genel direnişinin, 1991 Yaz Eylemlerinin, Zonguldak Maden İşçilerinin yürüyüşünün, toplu işten çıkarmalara karşı verilen mücadelelerin deneyimini yaşıyor. Türkiye işçi hareketi, az gelişmiş ülkelerin çoğunda olduğu gibi, 1980 lerin ikinci yarısında, sermayenin yaygın ve sistemli saldırılarına karşı atağa geçmiştir; bu mücadele içinde, sınıf bilincini geliştirmiş, 12 Eylül sonrasında fiilen sağlanmış sendikal birliği pekiştirmiş, mücadele araç ve biçimlerini zenginleştirmiştir. 1980 lerde sendikacılık hareketinin bütün dünyada karşılaştığı sistemli saldırının nedeni, dünya ekonomisinin içine düştüğü ekonomik bunalımdır. Bunalımdan bir yapı değişikliğiyle çıkılmaya çalışılıyordu. Öngörülen ve oluşturulmak istenen yapı, ucuz iş gücü ve kısıtlı sendikal haklara dayanıyordu. 1930 büyük bunalımından çıkışta kullanılan Keynesçi politikalar, sendikal özgürlüklerin genişletilmesini, sendikaların güçlerini arttırmasını sağlamış, en azından güçlenmelerini kolaylaştırmıştır. 1957-1958 bunalımıyla başlayan, enflasyon ve durgunluğun birlikte yaşanması, 1970 lerden itibaren günümüz bunalımının belirleyici özelliği haline geldi. Enflasyonun dizginlenebilmesi için, temel neden olarak görülen sosyal refah harcamalarının kısılması, devletin küçülmesi ön plana çıktı. Az gelişmiş ülkelere dayatılan bu Fredman cı model sosyal devlet harcamalarının ve kamu işyerlerinde istihdamın olabildiğince azaltılmasını, çalışma koşullarının kötüleştirilmesini ve ücretlerin düşürülmesini gerektiriyordu. Böyle bir model, olabiliyorsa sendikaların yok edilmesi, bu yapılamıyorsa güçlerinin kırılması anlamına geliyordu. 24 Ocak 1980 kararları, Türkiye nin ihracata yönelik sanayileşmeye geçme, uluslar arası iş bölümündeki yeni yerini böylece alma kararlarıydı. Kararların uygulanması, 12 Eylül askeri darbesiyle güvenceye alındı. 1961-1980 arasında ciddi bir engelle karşılaşmayan sendikacılık ve işçi hareketi, sistemli ve çok yönlü saldırıyla karşı karşıya kaldı.

Sadece el konulan ücret kaybının boyutunu açıklamak bakımından, bu dönemde kar faiz ve rattan oluşan sermaye gelirlerinin toplam milli gelir içindeki payının ikiye katlandığını, emek geliri payının ise yarı yarıya azalmış olduğunu belirtmek yeterlidir. Öte yandan verilen mücadelelerle kazanılmış ne kadar demokratik hak ve kalıcı kazanımlar var ise bunlar yine bu dönemde tümüyle budanmış, toplu iş sözleşmelerinden ayıklanmıştır. 1989 yılından itibaren Türkiye işçi sınıfı 12 Eylül le birlikte baskı ve enflasyon yoluyla uğratıldığı satın alma gücü kayıplarını önemli ölçüde geri almaya başlamıştır. Türkiye işçi sınıfı, elde ettiği bu başarılarının verdiği moral güç ve bilinçle diğer alanlardaki kayıplarını da elde etmeye yönelmiştir. Bu mücadele içinde ilk kez TÜRK-İŞ ve bağlı sendikaların üyeleri, koşulların da dayatmasıyla politize olmaya başlamış, 1987 ve sonrasında yapılan referandumlarda siyasal iktidara açıkça tavır almış, 1989 Yerel ve 1991 Erken Genel Seçimlerinde bu tavrını sürdürmüştür. Sendikacılık hareketinin gelecekteki yönelimini ve profilini etkileyecek önemli bir gelişme de, işçi sınıfının memur statüsünde çalışan kesimlerinin sendikalaşmaya başlamasıdır. Memurların sendikalaşmasını yasaklan bir yasal düzenlemenin olmadığı, aksine onaylanan uluslar arası sözleşmelerle sendikalaşmalarının bir hak olduğu, 1985 yılından itibaren tartışılmaya başlanmış, ilk memur sendikası Eğitim-iş 1990 yılında kurulmuştur. Bu yöndeki çabalar hızla yaygınlaşmış, bugüne kadar 15 memur sendikası kurulmuştur. Bu kesimdeki sendikalaşma girişimleri sivil toplum örgütlenmesi açısından olumlu olmakla birlikte, toplu iş sözleşmesi yapma ve grev hakkına sahip olma yönünde mutlaka geliştirilmelidir. Ancak, bu sorunu, memur sendikaları için ayrı bir yasal düzenleme yapmak biçiminde alan görüş ve yaklaşımlara karşı dikkatli olmak gerekir. Ayrıca bu, olması gereken de değildir. Çözümü geciktireceği, belki de bu gecikmeye gerekçe oluşturabileceği gibi, işçi sınıfının sendikal birliği anlayışına da uygun düşmez. Bugün varolan yasaların demokratikleştirilmesi ILO sözleşmelerine ve uluslar arası normlara ulaştırılması için verilen mücadele saklı tutulmak kaydıyla, 2821 sayılı sendikalar ve 2822 sayılı grev ve lokavt yasalarındaki İŞÇİ yada ÜYE kapsamını MEMUR u da içine alacak biçimde değiştirilip genişletmek, izlenmesi gereken pratik, gerçekçi ve doğru tutum olacaktır. Böylece memurlar, çalıştıkları işkollarında varolan güçlü sendikalara hemen üye olabilecekleri gibi, işçi ve memur sendikalarının tekleşmesini de olanaklı kılacak ve memurlar sendikal hareketteki yerlerini almış olacaklardır. Halkın 12 Eylül rejimine ve ANAP iktidarına karşı giderek yaygınlaşan tepkisi, 1991 Erken Seçimleriyle önemli bir sonuca ulaşmıştır. Türkiye halkı, rejimin ve toplumsal yaşamın demokratikleştirilmesi yönündeki iradesini ve seçimlerle ortaya koymuştur. Seçimler sonrası oluşan koalisyon hükümetinin demokratikleşme yönündeki vaatleri, özellikle demokratik, çağdaş bir anayasa vaadiyle, çalışma yaşamını düzenleyen yasaların ILO ve Avrupa standartlarında yeniden düzenleneceği vaatleri sendikacılık hareketinde iyimserliğe yol açmıştır. Konunun ısrarla izlenmesi ve sonuçlandırılması gerekir. Zira çalışma yaşamıyla ilgili ILO sözleşmeleri ve uluslar arası normlar uyulması gerekli asgari ölçü ve düzenlemelerdir. Bunlar gelecekte sendikacılık hareketinin olanaklarından bazılarıdır.

Bu olanakların yanı sıra, sendikacılık hareketinin geleceğini yakından etkileyecek kimi tehlikelerde bulunmaktadır. Türkiye sendikacılık hareketi 1987 yılından bu yana sürdürdüğü mücadeleyle elde edebileceklerinin sınırına ulaşmıştır. Satın alma gücü kayıbı dışındaki kayıplarını geri alabilmeleri, sermayenin sistemli saldırılarını savuşturabilmeleri, ülkenin demokratikleşmesi ile demokrasinin korunması ve geliştirilmesine katkıda bulunabilmeleri için, sendikal hareketin mutlaka politikleşmesi, top yekun siyaset yapması gerekmektedir. Sendikacılık hareketinin siyasetin içinde olması, bugünkü koşullarda sendikal birliğin sürdürülmesinin garantilerinden biri olan, partilerden bağımsızlığa gölge düşürmez. Partilerden bağımsız olmak, bir anlamda işçi sınıfının politik tercihlerinin siyasi partiler ile aynı noktada buluşmadığı zamanlarda özel olarak gereklidir. Bu, sendikal birliğin korunması ve geliştirilmesinin de önkoşullarındandır. Partilerden bağımsız olmak, apolitik olmak, politika dışı olmak değildir. Tersine işçi sınıfının orta ve uzun vadeli çıkarlarını korumak için olduğu kadar, kısa vadeli çıkarları dahi politik olmayı zorlamaktır. Geçmişte partiler üstü siyaset izlendiğini söyleyen Türk-İş, gerçekte iktidara yaranmaya, üyelerini politika dışı tutmaya çalışmıştır. DİSK in 1975-1980 döneminde yaptıkları da bugün tek başına Türk-İş in partiler üstü politikasının alternatifi değildir. Hayatın, işçi ve sendikacılık hareketini politikleşmeye zorladığı günümüzde sendikalar, ortak sınıf çıkarları doğrultusunda politik gündemi belirlemeye, politik kararların alınışını etkilemeye yönelik olarak, örgütsel yapılarında ve ilişkilerinde, anlayışlarında önemli değişiklikler yapmak zorundadırlar. Sendikacılığın, toplu iş sözleşmeleri yapmanın ötesine ulaşması, sivil toplum örgütü olarak toplumsal sorunların çözümüne ilişkin sınıf çıkarları doğrultusunda politikalar oluşturması, yenilenmesi gerekmektedir. Günübirlik tavır alışların yerini, uzun dönemli perspektifler almalıdır. 12 Eylül ve ANAP iktidarları dönemlerinden arta kalan, anti-demokratik yasaların değiştirilmesi, Avrupa standartlarında bir çalışma mevzuatının oluşturulması, işyeri ve işletmelerin yönetimine, parlamento çalışmalarına katılımın sağlanması, partilerden bağımsız ve bilgiye dayalı, politize bir mücadeleyi gerektirir. Sendikalar, çalışma alanlarını da çeşitlendirmelidirler. Kısıtlı yasa düzenlemeleri sonucu, sendikalar, üyelerine hizmet (eğitim, kültür, spor, sosyal güvenlik vb. alanlarda) sunmada sınırlı kalmaktadırlar. Gündelik yaşamın her alanında üyeleriyle kucaklaşmasını sağlayacak hizmet sunumu üzerinde yaratıcı düşünceler geliştirilmelidir. Böylesi bir çalışma, sermayenin ideolojik egemenliğinin kırılmasına da katkıda bulunacaktır. Avrupa sendikacılık hareketinin bu konudaki zengin deyimlerinden yararlanılmalıdır. Sendikal hareketin politize mücadelesinin başarılı olabilmesinin bazı önkoşulları vardır: Bunların başında sendikal hareketin birliğinin sistemli saldırıların sürdüğü koşullarda daha da geliştirilmesi gelmektedir. Genel olarak sendikal hareket mücadele içinde, teslimiyetten mücadeleye doğru bir değişim geçirmiştir. Söz konusu değişim sürmektedir. Varolan sendikal merkezler arasında kısa dönemde bir birleşme gerçekleştirilemezse bile, ortak sınıf çıkarları doğrultusunda eylem birliği sağlayacak kurumların oluşturulması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Sendikacılık hareketinin karşılaştığı sistemli saldırılar bunu dayatmaktadır. Siyasi partilerden bağımsızlık ve gelişkin bir sendika içi bir demokrasi temelinde sendikal birliğin sağlanması, dünya sendikacılık hareketinin bugünkü temel yönelimidir.

Sendikal hareketin birliğine yönelik kimi gelişmeler ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi milliyetçiliktir. Nesnel konumları dolayısıyla emek sermaye çelişkisinde taraf olan ve tüm ücretlilerden oluşan Türkiye işçi sınıfının, hak ve özgürlüklerini kazanma ve geliştirmeye yönelik mücadelesinde birlikteliğini sağlamak için çalışmak ve bu birlikteliği siyasal görüş, mezhep, etnik köken vb. farklılıklar gözeterek parçalama girişimlerine karşı açıkça tutum almak görev olmalıdır. İşsizliğin ulaştığı boyut, çalışma mevzuatının sendikalaşmayı zorlaştıran düzenlemelerinin yanı sıra sendikalaşmayı engelleyen en önemli olgudur. Ayrıca işsizlerin sayısındaki olağanüstü artışın, işçi sınıfının mücadele gücünde zayıflattığı bilinen bir gerçektir. Bugün sendikalı işçilerle, işsiz arasında düşmanlık sokulmaktadır. Bunu önlemek üzere işçi sınıfını işsiz kesimlerinin sorunlarına eğilmek, sendikaların önde gelen görevleri arasında sayılmalıdır. Atipik çalışma (part-time çalışma, taşeron, eve iş verme vb.) biçimleri ile çalışan işçilerin örgütlenmesi konusunda Türkiye sendikacılık hareketi deneyimsizdir. Bu alanda da yeni politikalara ve uygulamalara ihtiyaç vardır. Ülkemizde bu türden çalışma biçimleri giderek yaygınlaşmaktadır. Hizmetler sektörünün artışı, bütün dünya da sendikal hareketin önemli bir sorunu durumundadır. Ülkemiz sendikal hareketinin bundan ayrı kalması düşünülemez. Sendikalarımızın bu gelişmeye uygun politikaları ne yazık ki yoktur. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hizmetler sektörünün giderek büyümesi ağırlıklı olarak imalat sanayinde örgütlenme alışkanlığına sahip sendikalarımız için önemli bir sorundur. Gerek işsizliğin artışı, gerek geliştirilen ve yaygınlaştırılan atipik çalışma biçimleri sendikasızlaştırma çabalarının güçlenmesinde etkili araç olarak kullanılmaktadır. Bugün gelişmekte olan ülke sendikacılığını derinden etkileyen olgu, yeni uluslar arası iş bölümünü bu ülkelere dayatmak amacıyla uygulamaya konulan IMF ve Dünya Bankası patentli yapısal uyum ve istikrar önlemlerinin önemli bir parçasını oluşturan özelleştirmedir. Bu ülkelerde ve Türkiye de sendikacılık hareketinin tabanını oluşturan kamu kuruluşlarının özelleştirmesinin ilk sonucu yaygın işten çıkartmalardır. Ülkemizde de siyasal iktidarların amaçları arasında özelleştirme önde gelmektedir. Gerekli önemler alınamaz ve özelleştirmeye karşı gerekli toplumsal muhalefet yaratılamazsa, sendikacılık hareketi ciddi bir kan ve güç kaybına uğrayacaktır. Sendikacıların yukarıda sıraladığımız olanakları iyi değerlendirebilmeleri ve tehlikeleri savuşturabilmeleri, örgütsel yapılarında kimi değişiklikler yapmalarını gerektirmektedir. 1983 de çıkartılan 2821 sayılı yasa, güçlü merkezi sendikal yapılar ortaya çıkartmış, şubeler düzeyinde yerel insiyatifi boğabilecek düzenlemeler getirmiştir. Sendika içi demokrasi anlayışının gelişmediği sendikalarda güçlü merkez yönetimlerine bağlı, kişiliksiz alt örgütler ortaya çıkmıştır. Kanun, yönetim organlarının seçiminde getirdiği demokratik kurallar da durumu değiştirmeye yetmemiştir. İş kolu sendikaları dışındaki sendika örgütlenmelerinin (işyeri sendikaları, il birlikleri) yasaklanması bu eğilimi daha da güçlendirmiştir. Bugün sendika şubelerinin altında, işyerlerinde sendikal örgütlenme yoktur. İşyeri sendika temsilciliği, sendikal mücadelenin bugünkü gereklerini yerine getirmekten uzaktır. 1989 yılından başlayarak işçilerin mücadele içinde geliştirdikleri işyeri örgütlenmeleri sendikal yapının bir parçası haline getirilmelidir.

1989 Bahar Eylemleri, sendika şubeleri arasında yeni örgütlenme biçimleri ortaya çıkarmıştır. İl birlikleri türünden bu örgütlenmeler, sendikal mücadelenin gücünü arttıracağı gibi, sendikacılık hareketinin siyasete ağırlığını koymasının yerel organları olarak da etkili olabilecektir. Kısacası, önümüzdeki günlerde sendikacılık hareketi, bir yandan merkezileşme, diğer yandan işyeri, il, bölge insiyatiflerini geliştirme gibi iki ters, ama uyumlaştırılması gereken etkinin altındadır. İŞ KOLUMUZ ve SENDİKAL ÖRGÜTLENME Bilindiği gibi, 12 Eylül 1980 e kadar Banka Sigorta işkolu, Büro-Eğitim- Ticaret ve Kooperatif işkolu işçileri aynı sendikada örgütlenebiliyordu. Bugün bu iki işkolundan BANKA ve SİGORTA 11 nolu, TİCARET, BÜRO, EĞİTİM ve GÜZEL SANATLAR 17 nolu işkolları olmak üzere iki ayrı işkoluna ayrılmış bulunmaktadır. Sendikamız 17 nolu işkolundadır. 11 nolu BANKA VE SİGORTA işkolunda 1475 sayılı iş yasasına göre işçi sayılan ve sigortalı bulunan, 2821 sayılı sendikalar yasasının ön gördüğü Çalışma Bakanlığı yıllık istatistiklerine göre, 1992 / OCAK ayı itibariyle 80.546 işçi çalışmaktadır. Bunun 11.068 i (%13.72) TÜK-İŞ üyesi BASS, 35.427 si (%43.92), Türk-İş üyesi BASİSEN ve 10.385 i (%12.87) Bağımsız BANKSİS, 9.424 ü (%11.68) de Bağımsız BANK-Sİ-SEN sendikasına üye bulunmaktadır. Toplam olarak işçilerin %82.19 u sendikalı olup, üyesi bulundukları 4 sendikada %10 barajını aşmış bulunmaktadır. Kurulu bulunduğumuz 17 nolu işkolunda ise yukarıdaki ölçütlere göre durum şöyledir: İşkolunda 349.435 sigortalı işçi bulunmaktadır. Bu işçilerden; KOOP-İŞ in 35.647 (%10.20) TEZ KOOP-İŞ in 36.787 (%10.52) üyesi bulunmakta olup, her iki sendikada TÜRK- İŞ üyesidirler. 364 işçi ise (0.10) BİL-İŞ adına bağımsız bir sendikanın üyesidir. 349.435 işçiden 72.998 i yani %20.82 si sendikalıdır. 276.434 işçi, yani %79.18 i sendikasız durumdadır. İşkolumuzda sendikalılaşmamış 276.434 işçi bulunmakta olup, bunların sigortalı işçilere oranı ise %79.18 dir. Bu vahim bir durumdur. İşkolumuzun sendikal sefaletini göstermektedir. Bu sayıya işkolumuzda çalışıp sigortalı olmayanlarda ilave edilecek olursa, örgütlülük durumunun fecaati daha da iyi anlaşılacaktır. Sendikamızın örgütlenmesi ve işkolumuzun sendikal örgütlülüğü açısından, önümüzde bu yapının çok ciddi bir araştırma çözümlenmesinin yapılması sorununun olduğu açıktır. Bu görev yerine getirilmelidir. Diğer yandan ülkemizde memur sendikalaşması özellikle de işkolumuza giren eğitim emekçilerinin sendikalaşması da dikkate alınmalı ve aynı işkolunda örgütlülük gerçekleştirilmelidir. Şu anda örgütlü sendikaların %10 barajını kıl payı aştıkları dikkate alınırsa, %10 barajının devamı halinde tüm işkolumuzun toplu-iş sözleşmesiz kalma tehlikesinin de gözden ırak tutulmaması sorumluluk gereğidir. Zor, sorumlu ve onurla sonuçlandırılması gerekli bir süreç önümüzde durmaktadır.

(17 Ocak 1992 tarih 21114 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ocak 1992 istatistiği ) 12 EYLÜL SONRASI ASKERİ MAHKEMELERDE SOSYAL-İŞ Sendikamızın 12 Eylül 1980 sonrası, mücadelesi, polis ve savcılık sorgularında, askeri mahkemelerin sorgu ve savunmalarında sürdü. 1980 öncesi savunduğumuz, sınıfımızın çıkarlarını, demokrasi mücadelesini, ülkemizin kalkınması için öngördüklerimizi bu platformlarda da savunmayı sürdürdük. Bu savunmamızın belgelenmesi ve yarınlara kalması için, Genel Başkanımız Özcan Kesgeç in DİSK ve SOSYAL-İŞ davalarındaki sorgu ve savunmalarını, polis ve askeri savcılık ifadelerini, olduğu gibi, ifade ve mahkeme sorgu tutanaklarını tutulduğu biçimde ve buna ek olarak Genel sekreterimiz H. Bedri Doğanay ın sendikamıza temsil olanağı tanınmayan SOSYAL-İŞ davasının ilk aşamasında yapmış olduğu yazılı sorgusunu da aynen yayınlıyoruz. Bunların SOSYAL-İŞ in tarihindeki yerlerini almaları gerektiğine inanıyoruz. Türkiye sendikal hareketinin bu kesitini incelemek isteyen tarihçi ve araştırmacılara bir belge aktarıyoruz. Ülkemiz demokrasi gelişiminde bu belgenin egemen görüşün neleri suçlamaya kalktığı konusunda bir ibret tablosu oluşturacağı kanısındayız.

SANIK ÖZCAN KESGEÇ: POLİSTE (Gayrettepe de) ALINAN İFADE 2.4.1981 Aslen Isparta ili merkez nüfusuna kayıtlı olup Veli oğlu, 1945 (Bindokuzyüzkırkbeş) doğumlu olup halen Ankara Küçükesat Başak Sok. No.11 de ikamet eder, 1969 tarihinde Sosyal-İş Sendikasının genel sekreterliğine, 1972 senesinde yapılan genel kurul toplantısında sendikanın genel başkanlığına, DİSK in 1980 Haziran ayında yapılan genel kurulda DİSK yönetim kurulu üyeliğine getirilen Evli 2 çocuklu, İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu bulunan, ayrıca 1975 yılında yeniden kurulan (TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ) kurucu üyelerinden yine aynı partinin 1977 tarihinde yapılan genel kurulunda parti yönetim kurulu üyeliğine getirilen Özcan KESGEÇ in sanık olarak alınan ifadesinde SORULDU: Ben ilkokulu Konya İli nin Sarayönü ilçesinde bitirdim. 1959-1960 öğrenim yılında kuleli Askeri Lisesi ne girdim, Kuleli Askeri Lisesi nden 1962-1963 öğrenim yılında bu okuldan mezun oldum ve Kara Harp Okuluna girdim. 21 Mayıs 1963 yılında Harp okulunda meydana gelen olaylar nedeniyle ben de okuldan atıldım. 1964-1965 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine kaydımı yaptırarak bu Üniversitede öğrenime başladım. Aynı Fakülteyi 1969 yılının Ağustos ayında bitirdim. Ben fakülteye devam ettiğim dönemlerde çeşitli yerlerde işçi olarak da çalıştım. 1967 senesinde Sosyal Sigortalar Kurumu Eminönü Şube müdürlüğüne fiş memuru olarak işe girdim. Benim işe girdiğim zaman işyerinde bağımsız (SOSYAL-İŞ SENDİKASI) vardı, bende işyerinde bulunan diğer arkadaşlar gibi bu sendikaya üye oldum, aynı sene içinde yapılan sendikanın genel kurulunda sendikanın genel sekreterliğine getirildim. Genel sekreterlik görevine getirilince profesyonel sendikacı olarak çalışmaya başladım, profesyonel sendikacı olduktan sonra işyerinden ayrılarak sendikamızın genel merkezi bulunan Ankara ya yerleştim, yine sendikamızın 1972 yılında yapılan yönetim kurulu toplantısında atama ile sendikanın genel başkanlığına getirildim. SORULDU: Sosyal-İş sendikasının genel başkanı bulunduğum 1974 senesinde Sosyal-İş sendikasının 4. genel kurul toplantısında DİSK e katılma kararı genel kurulda oy birliği ile kabul edildi. DİSK e üyeliğimiz konusunu genel kuruldan önce DİSK yöneticileri ile görüştük. DİSK e üye olacağımızı belirttik, onlar da bize bu hususu genel kurulunuzda görüşün genel kurulunuzda üyelik kararı aldığınız taktirde biz DİSK olarak sizi üye kabul ederiz dediler bizde genel kurulumuzun kararı ile belirttiğim gibi 4. Genel kurulda DİSK e üye olma kararı aldık. Sosyal-İş Sendikası olarak DİSK e katılmamızın sebebi ise, o dönemlerde bağımsız olarak bir sendikanın çalışmasının zor olacağı, örgütlenme çalışmalarının da zor olacağını düşünerek bir konfederasyona üye olmamız gereğini duyduk. O günlerde işçi sınıfına hizmet eden iki büyük konfederasyon olan (TÜRK-İŞ) ve (DİSK) bulunuyordu, fakat işçi sınıfının ve çalışanların haklarını en iyi şekilde arayan, ayrıca konfederasyon olarak savunduğu ilkeleri, savunduğu demokratik haklar açısından DİSK i Türk-İş den daha uygun gördüğümüzden DİSK e üye olmaya karar verdik, yapılan 4 genel kurul toplantısında DİSK e üye olmak için genel kurula benimde aralarında bulunduğum yürütme kurulunun bazı arkadaşlar ile bir önerge vermiştik, vermiş olduğumuz DİSK üyeliği hakkındaki önergemiz genel kurulda görüşülerek oy birliği ile kabul edildi. DİSK e üyeliğimizde gerçekleşmiş oldu. SORULDU:

Ben Sosyal-İş sendikasının yönetim ve genel başkanlığını yaptığım dönemlerde, 274 sayılı sendikalar yasasının gereği de olan mal bildirme beyanında bulundum, SORULDU: Ben, demokratik kitle örgütlerinden hiç birine üye değilim sadece, 1975 yılında yeniden kurulan (TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ) nin kurucu üyelerindenim, aynı partinin 1977 senesinde yapılan genel kurul toplantısında partinin yönetim kuruluna seçildim, 1977 senesinde yapılan genel seçimlerde (TİP) de İzmir adayı olarak seçimlere katıldım, seçim döneminde, aday da olmam nedeni ile partimizin İzmir ilinde yapmış olduğu açık hava toplantısı mitinglerine katıldım ve partinin tüzüğü, amacı doğrultusunda gerekli çalışmalarda bulundum. Yine (TİP) in 1979 senesi genel seçimlerinde parti adına Samsun, Ordu illerinde, partinin tüzüğü amacı ve ilkeleri doğrultusunda yapılan açık hava toplantılarında konuşmalar yaptım. Türkiye İşçi Partisi, (SOYALİST) bir partidir, partimizin sosyalist felsefesi (MARKSİST) teoriden kaynaklanır, partimizin amaç maddesinin 1. paragrafında da belirtildiği gibi Sosyalist bir idarenin yasal yollardan ülkenin yönetimini ele almasını amaçlar, bunun için partimizin en üst düzeyinden en alt kademesine kadar görev alan kişiler bu doğrultuda gücünün yettiği kadar parti disiplini içinde çalışmalarda bulunur. Partimizin programında da öngörüldüğü gibi yer altı ve yer üstü kaynaklarının, dış ticaretinin, bankacılığın ve ağır sanayinin devletleştirilmesini kısacası ekonomik faaliyetlerin emekçi ve tüm çalışanların yararına düzenlenmesini ön görür. Partimiz, bloksuz bağlantısız bir dış politikanın uygulanması yanındadır. Sovyetlere ait böyle bir nitelememiz olmamıştır. Sovyetler Birliğini sömürüye karşı bir ülke ve güç olarak görürüz. Partimiz 141 ve 142 nci maddelere genelde karşıdır, çünkü; 141 ve 142 nci maddelerin yanında düşünme özgürlüğüne kısıtlama koyan şiddete dayanmaksızın her türlü fikrin örgütlenmesini engelleyen düzenlemelere de karşıdır. Türkiye İşçi Partisinin 2. genel kurul toplantısında aldığımız bir karar ile (TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ)nin de yasal olan diğer partiler gibi kurulup faaliyet göstermesi için yasal imkanların sağlanmasını, ayrıca bu konuda bir karar da alarak bu talebimizi de basın yoluyla kamu oyuna açıklamıştık. SORULDU: Partimizin, çalışmaları doğrultusunda filmler gösterilir, ayrıca bu konular ile ilgili, slaytlarda vardır, filmleri partinin kendi imkanları ile çekeriz, fakat slaytların hangi kanallar ile sağlandığını bilemem, bunu partinin üst düzeyindeki yetkilileri ve eğitim dairesinde çalışanların bilmesi gerekir. Partinin gelirleri üye aidatları ile partiye sempatisi bulunan sempatizanlarının verdiği bağışlar ile sağlanır. SORULDU: Benim yurt dışı gezisi olarak 1978 yılında DİSK in Sovyetler Birliği Sendikalar Birliği ile yaptığı, karşılıklı heyetler gönderme antlaşması gereği 35 kişilik bir kafile ile Sovyetler Birliğine gittim, bu kafilenin başkanlığını ben yapıyordum, yaptığımız gezi (29) gün kadar sürdü, gezi esnasında bizleri, Moskova, Leningrad, Bakü ve Taşkent yörelerini gezdirdiler. Buralarda genellikle fabrikaları, müzeleri ayrıca bu gezdiğimiz yerlerde Sovyetler Birliğinin sendika okullarını gezdik, akşamları ise sirk ve balelere gidiyorduk, bunun yanında işkolumuza giren sendikaların merkezlerini de gezerek oradaki işçilerin çalışma koşullarını sendikaların çalışmaları hakkında bizlere bilgi verdiler. Gezimizin sonunda Sovyet sendikalar Birliği tarafından heyette bulunanlara hediye olarak çeşitli rozetler saat, sendikaların çeşitli flamaları hediye edildi. Gezi sonunda benim şahsımda bu ülkenin gelişmiş her sorununu gidermiş, işçi ve çalışanların bir sorunlarının olmadığı imajını bıraktı. SORULDU:

Ben 31 Ocak 1980 tarihinde yapılan ören toplantısına katıldım. 11-12-13-14 ocak 1980 tarihinde İstanbul da toplanan DİSK, yürütme yönetim, denetim ve onur kurulu ile başkanlar konseyi ve Bölge temsilcilerin ortak toplantısında Dünyanın ve Türkiye nin içinde bulunduğu koşulları tartışarak, Burjuvazinin daha fazla sömürü yolunda giriştiği geniş çaplı saldırıları yanında boyutlarını da genişleterek bu yolda mücadele kararı alan DİSK 31 Ocak 1980 tarihinde yine konfederasyonumuzun üyesi bulunan, Genel-İş Sendikasının ören Artemiz Tesislerinde yapılan ortak toplantısına bildiğim kadarı ile DİSK in yönetim, yürütme, onur ve denetim kurulları ile DİSK üyesi sendikaların yürütme kurulları katılmıştır. SORUMDU: Belirtilen tarihte yapılan toplantı, 31 Ocak 1980 günü saat 10.00 sıralarında DİSK (Türkiye Devrimci İşçi sendikaları Konfederasyonu) nun genel başkanı Abdullah BAŞTÜRK ün açış konuşması ile açıldı, DİSK genel başkanı açış konuşmasında özetle; Bugün ülkemizde tüm çalışan işçi sınıfına başta Emperyalistler, büyük sermaye kesimi, egemen sömürücüler ile onların siyasi temsilcileri, görülmedik yoğunlukta ekonomik, politik ve ideolojik saldırılara geçtiklerini dile getirmiştir. Bunun yanında Türkiye nin emperyalizme daha da bağlılığını ülke ekonomisinin resmen büyük sermaye kesiminin eline teslim edilmek istendiğini, bununla kalmayarak emekçi örgütlere yönelik baskıların arttığını, toplantıya katılanlara anlattı. Ayrıca ülkenin enkaz haline getirildiği, fakat bu enkazın altında işçi sınıfının ve tüm emekçilerin kararlı mücadelesi sonunda enkaz altında bu ülkeyi enkaz haline getirenlerin kalacağını, ülkemizin hızla Güney Amerika daki askeri diktatörlüğe benzer bir yapıya itilmek istendiğini, konuşmasına burada önümüzdeki mücadeleli dönemin ilkelerini, saptayacağız, önümüzdeki bu mücadeleyi kesinlikle işçi sınıfının kazanacağına olan inancım ile tüm toplantıya katılanlara çalışmalarında başarılar diliyorum diyerek konuşmasına son verdi. SORULDU: Konfederasyonumuzun genel başkanı Abdullah BAŞTÜRK ün konuşmasından sonra DİSK yürütme kurulunun hazırlamış olduğu (TÜRKİYE deki EKONOMİK SİYASAL TOPLUMSAL GELİŞMELERE İLİŞKİN DURUM SAPTAMASI) konulu bir rapor sunuldu, hazırlanan raporda genellikle; Ülkenin OECD ve İMF nin dayatmalarına teslim edildiği, bölgeler arasında eşitsizlik, yine bölgeler arasında ırkçılık, şoven politikaların bu eşitsizliği körüklediği, memurların maaşlarının yerinde saydığını, tarım ürünlerine uygulanan taban fiyatlarının köylüyü perişan ettiği, gelir dağılımının işçi, memur ve küçük köylüler aleyhine giderek bozulduğu, kısacası Türkiye ekonomisi gerçek bir enkaz ve bir facia haline getirildiği, işçilerin grev haklarının kısıtlandığı, sendika seçmeleri işçilerin referandum ile kısıtlandığı, Emperyalistler tarafından Türkiye nin daha etkin bir saldırı karakolu haline getirilmek istendiği, fakat bununda gerçekleşmesi için Türkiye deki istikrarın ve huzurun sağlanması gerekli olduğu, onlara göre bununda yolu ülkedeki halk muhalefetini ezmektir. Türkiye halkı için tehdit, felaket kaynakları bulunan Amerikan üsleri, pekiştirilen savunma işbirliği anlaşması belgesi ile emperyalizme teslim olunmuştur. Fakat egemen sömürücü sınıfların saldırıları karşısında DİSK mücadelesini yeni koşulların gerektirdiği kapsamda sürdürme kararı almıştır. Mücadeleyi yine işçi sınıfının sendikal örgütü DİSK kazanacaktır, şeklinde idi. SORULDU: 31 Ocak 1 Şubat 1980 tarihinde yapılan, DİSK, yönetim, yürütme, denetim, onur kurulları ve bölge temsilcileri ile DİSK e üye sendikaların ortak toplantısında hatırladığım kadarı ile şu kararlar alınmıştı: genel olarak, DİSK in yönetim kurulu kararlarının ışığında, sömürücü sınıfların işçi ve emekçilere yöneltilen saldırıları DİSK tarafından kitlesel biçimde göğüslenmesine karar alındı. Yöneltilen bu ekonomik ve politik saldırılar, baskılar karşısında Türkiye çapında (GENEL GREV) yapılmasına, Bölgesel olarak görevlere gidilmesine, yine;

kitlesel miting ve yürüyüşlerin düzenlenmesine, sendikalar tarafından dayanışma ve sempati grevlerinin gerçekleştirilmesine, ülkede uygulanan anti demokratik uygulamalara karşı dayanışma ve eylem komitelerinin kurulmasına, konfederasyonumuzun ana tüzüğünde de var olan (DAYANIŞM FONU) nun daha güçlendirilmesine bugünkü koşullara cevap verecek duruma getirilmesine karar verilmiştir. SORULDU: Ören toplantısında alınan bu kararlara bende Sosyal-İş Sendikası genel başkanı olarak katılıyordum, ayrıca şahsım olarak da bugün ülkemizin bağlı olduğu (NATO, AET, İMF) den çıkması, askeri antlaşmaların fesh edilmesi görüşündeyim, çünkü bu askeri paktlarca harcanan insanların mutluluğu için harcanmış olsa idi, bugün yer yüzünde aç insan kalmaz tüm insanlar mutlu olurdu. SORULDU: Sosyal-İş Sendikası olarak diğer üye sendikalar gibi bizde DİSK in üye sendikalarına sunduğu tek tip tüzüğü genel kurulda görüşerek kabul ettik. Fakat; Sosyal-İş Sendikasının bu tek tip demokratik tüzüğü kabul etmeden, önceki tüzüğü incelenirse de görüleceği gibi demokratik tek tip tüzüğün paralelinde idi, DİSK in üye sendikalarına bu tek tip demokratik tüzüğü önermesinin sebebi, üye sendikaların tüzükleri farklı idi, buda demokratik işleyişi etkiliyordu, tam bir demokratik sistemi getiren bir düzenleme görülüyordu, bunun için bu tek tip demokratik tüzük üye sendikalarca kabul edilerek uygulamaya konuldu. SORULDU: Tek tip tüzüğün amaç maddesinde hatırladığım kadarı ile; işçi sınıfı ve işçi sınıfı bilimine dayanan genel eğitimi yaygınlaştırmayı, bunun yanında emek halkımız ülkenin yönetimini ele almasını sağlayacak sosyal, ekonomik ve siyasal bilinci geliştirecek çalışmalarda bulunur, uluslar arası işçi kuruluşları ile uyumlu çalışmalarda bulunmayı, amaçlayan sosyalist bir düzenin hayata geçirilmesine ilişkin çalışmalarda bulunmayı amaç sayar, DİSK tarafından üye sendikalara önerilen ve kabul edilen tek tip tüzüğün amacı özetle bu doğrultudadır. Tek tip demokratik tüzüğün amaç maddesinde (sosyalist bir düzenin hayata geçirilmesi) ancak; sendikalar dünya ve yurt sorunları ile ilişkin görüşlerini açıklamalı, bu alanda çeşitli araştırmalar yapmalı ve bu araştırmalarını yayınlamalı ve kamu oyunun oluşmasında ve yönlenmesindeki çalışmaları da bir etken olabilir, yine sosyalist bir düzeni hayata geçirmek için, işçi ve emekçiler çıkarlarını korumak için siyasi partilerde örgütlenmeli bu partilerin yönetimine gelerek seçilip meclislere girmesiyle yönetimde söz sahibi olup, kendi partilerini kurabilirler. Tip Türkiye İşçi Partisinde işçi emekçilerin haklarını koruyabilecek onların yararları için çalışacak sosyalist bir partidir. Tek tip tüzüğü genel kurul toplantısında kabul eden DİSK üyesi sendika yöneticilerin bu amaç doğrultusunda çalışmaları, sosyalist bir anlayışı, sosyalist bir düzeni en başta üyelerimize anlatmak, daha sonra bu hususları kamuoyuna da açıklayarak görüşlerimizi belirtmeliyiz, en önemli faktörde kamuoyunun oluşmasını sağlamaktır. Kamuoyunun oluşması ise etkin bir şekilde ancak benim kanaatime göre, Radyo, Televizyon ve basın yolu ile sağlanır. Kamuoyunun oluşmasında sendikalar yardımcı faktörlerdir. SORULDU: Genel başkanı bulunduğum Sosyal-İş Sendikasının, menkul ve gayrimenkul olarak, Osmanlı Bankası Ankara Anıttepe Şubesinde (vadeli 10 milyon) TL sı, Ankara Yenişehir Ziraat Bankası şubesinde kesin hatırlamamakla beraber (iki buçuk milyon) lira kadar parası vardır. Sendikanın gayrimenkul olarak, genel merkezin bulunduğu Ankara da bir dairemiz vardır. Bu bina 1973 yılında (290 bin) liraya alınmış, bu dairenin de bugün piyasa değeri (4-5) milyon lira civarındadır. Sendikanın ayrıca 3 adet Ford marka, bir adet reno marka otosu vardır.

Arabalarımızdan 2 Fordu genel merkezi Brüksel de bulunan (İCEF) Uluslar arası Kamu Hizmetleri Sendikası sendikamıza hibe etmiştir. Yine tarihini kesin olarak hatırlamamakla beraber 1978 yılı olabilir. Sosyal-İş Sendikasının son olarak üye sayısı 7500-8000 bin civarında olabilir, biz üye işçilerimizden aidat olarak da, grev yasağı yani greve gitme olanağı olmayan işyerlerinde işçilerden aidat olarak asgari ücretin 30 da biri, grev yasağı olmayan yerlerde çıplak net ücretin yine 30 da biri aidat olarak alınır. SORULDU: Sendikamız Sosyal-İş Sendikası adına (SOSYAL-İŞ) adı altında bir mevkute çıkartmakta idik, bu derginin sahipliğini sendika başkanı olmam nedeni ile ben yapıyordum, çıkarılan bu dergi ile tüzüğümüzün amacı doğrultusunda üyelerimize hizmet etmek, onların bu konuda bilinçlenmelerine yardımcı olacak yazı türleri çıkar. Hatırladığım kadarı ile bir yanlışlığa meydan vermemek için söylüyorum, Ören toplantısında aldığımız kararları üyelerimize yine neşrettiğimiz bu yayın organı vasıtası ile duyurduk. SORULDU: Benim genel başkanı ve daha önceleri genel sekreterlik görevinde bulunduğum sıralarda Sosyal-İş Sendikasına yurt içinden ve yurt dışından hiçbir maddi yardım yapılmamıştır. Sosyal-İş Sendikasında son olarak 44-49 kişi arasında yöneticiler ile birlikte maaşlı personel çalışmaktadır. Bu ücretli personele ne kadar ayda net para ödendiğini kesin söyleyemeyeceğim. DİSK in almış olduğu karar gereği bizim üyesi bulunduğumuz işyerlerinde çalışan işçilerin bazılarından dayanışma aidatı olarak (1000) er lira para kesildi, biz Sosyal-İş sendikası olarak bu parayı, DİSK in bize bir yazı ile bildirdiği bir hesaba yatırdık. SORULDU: Bugün DİSK olsun genel başkanı bulunduğum Sosyal-İş Sendikası ve şahsım olsun Türk Ceza Kanunun 141 ve 142 maddelerine karşıyım nedeni ise; birinci neden, insanlar düşüncelerinden dolayı suçlanmamalıdır, bugün paylaştığımız görüşleri yasaklayarak değil de onun yasaklanmasını anlatarak izah ederek anlatmalıyız. Bunun yanında işçi ve emekçi sınıfının partisinin kurulmasını bu iki madde engellediğinden DİSK ve Sosyal-İş ve şahsım olarak bu düşünce özgürlüğünü sınırlayan maddelere karşıyım. SORULDU: Benim siyasi görüşüm, ben sosyalistim, bu fikri ve düşünceyi benimsediğimden bu fikri savunan TİP Türkiye İşçi Partisi ve yine bu fikri savunan Sosyal-iş Sendikasının da icra kurullarında görevli bulunan arkadaşlarımda benim gibi birer sosyalisttirler. SORULDU: Ben 12 Eylül harekatını müteakip, Ankara daki evimden alınarak 30 gün kadar gözetim altında kaldım, daha sonra serbest bırakıldım. Bilahare Isparta da annemlerin yanında bulunduğum sırada benim yurt dışında bulunduğumu, gelip Sıkıyönetim ve Güvenlik kuvvetlerine teslim olmam çağrısı yapıldığını basın ve televizyondan duydum bunun üzerine kalkarak, 2 Mart günü İstanbul a gelerek Davutpaşa ya teslim oldum. Dedi alınan ifadesinin doğruluğunu imzası ile okuyarak tasdik etti ve edildi. 2 Nisan 1981 İfadeyi alan İfadeyi Yazan Sanık Özcan KESGEÇ

29.4.1981 İSTANBUL SIKIYÖNETİM ASKERİ SAVCILIĞINDA ALINAN İFADE İfadeyi alan savcı İfadeyi Yazan HAZIRLIK SORUŞTURMASI İFADE TUTANAĞI A.Gani ATAMAN S.M.Rukiye Altındal İfade yeri ve tarihi 66. Tüm.K. lığı Savcılık Sorgu Odası 29.4.1981 29.4.1981 SANIK ; ÖZCAN KESGEÇ: Veli oğlu 17.09.1945 de Fatma dan doğma evli 2 çocuklu Isparta merkez ilçe Turan mahallesi kütük 112/106 cilt 032/02 sayfa 8 de nüfusa kayıtlı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu profesyonel sendikacı Ankara Küçükesat Başak Sok. 44/11 no da oturur. Sosyal-İş Sendikası genel başkanı olmakla soruldu: Ben 1967 yıllarında S.S. Kurumu Eminönü şube müdürlüğünde çalışmakta iken bu işyerinde o tarihte ve o tarihten evvel toplu sözleşme hakkını elde etmiş bulunan Sosyal-İş Sendikasına üye oldum ve 1969 yılında sendikanın Ankara da akdedilen genel kongresine İstanbul Şubesi delegesi olarak gitmiştim bu kongrede sendikanın genel sekreterliğine seçildim ve aynı zamanda sendikanın yürütme kurul üyesi oldum. 1972 yılında sendikamız genel başkanı Muammer Eronat ın bakanlıkta memur statüsünde bir göreve atanması ile boşalan genel başkanlığa sendika yönetim kurulunun kararı ile başkanlığa getirildim o tarihten bu yana Sosyal-İş Sendikasının genel başkanlığını yapmaktayım. Sendikamız DİSK e 1974 yılında yapılan genel kurul toplantısı kararı ile üye oldu ve o tarihten buyana DİSK in üyesiyiz ancak bu arada 1976 yılında DİSK in her işkolunda tek sendika prensibi dolayısıyla bizim sendikamızın Bank-Sen, Teknik-iş sendikalarıyla birleşmemiz önerildi. DİSK in bu önerisi Sosyal-iş in banka iş kolundaki üyelerin bank-sene büro işkolundaki üyelerin teknikişe bağlanması biçiminde idi. Ve bu durum da Sosyal-İş in fes edilmesi icap ediliyordu. Biz Sosyal-iş olarak yani sendikanın yetkili genel kurulu DİSK in bu kararını kabul etmedik, aynı zamanda bu husustaki kararı DİSK e iade edildi bunun üzerine DİSK yürütme kurulu sendikamızın konfederasyon üyeliğinden düşürdü bu kararı karşısında sendikamız Bakırköy iş mahkemesine müracaatta bulunarak DİSK üyeliğinden düşürülmemiz hususundaki DİSK in kararları kanuni olmadığı iddia etti neticede mahkeme Sosyal-İş in DİSK e üyeliğinden düşürülmesi hususundaki kararın ihtiyati tedbir kararı ile durdurdu mahkemenin bu husustaki kararı DİSK tarafından uzun müddet uygulanmadı ve DİSK le aramızdaki münasebetler askıda kaldı. Bu durum 1978 yılına kadar ki bu yılın ikici yarısı yani 8-9 aylarına kadar devam etti DİSK in o tarihteki yürütme kurulu bizim durumumuzu haklı buldu ve tekrar konfederasyonla normal üyelik ilişkilerimiz başladı ve bu suretle DİSK in üyeliği devam etti. Ben ayrı yeten Türkiye İşçi Partisi nin Çankaya ilçesi üyesiyim bu partinin yönetim kurulunda da görev aldım bilahare partimiz kapandı halihazırda herhangi bir partinin üyesi değilim bundan başka herhangi derneğe üye değilim ben 1978 yılının onbirinci ayında DİSK in 35 kişilik bir heyetiyle sendikacı olarak Sovyetler Birliğine seyahatte bulundum ilk ve tek yurt dışına çıkışım bu seyahatimdir bundan başka yurt dışına çıkmış değilim.

Ben gerek DİSK in ve gerekse sendikamızın eğitimlerine daha evvelce tabii tutulmadım ancak sendikamızın iş yerlerinde düzenlediği ve toplu sözleşme uygulamaları eğitimine zaman zaman eğitimci olarak katıldım. Bizim sendikamıza bundan başka A.B.C tipi seminer verilmemiştir. Bizim sendikamız 1974 yılına kadar mali bakımdan güçlü bir sendika olmadığından uzman kadrolarımızda yoktu. Ancak DİSK e üye olduktan sonra sendika mali durumdan biraz kendine geldi ve uzman kadrolar oluşturmaya başladı bu cümleden olarak şunu söyleyebilirim ki biz sendikanın yöneticilerini ve üyelerini iş kolumuz müsait olduğu için uzman olarak, bunlardan istifade ettik. Eğitim uzmanımız Siyasal Fakültesi veyahut ta Ortadoğu Teknik üniversitesi mezunu ücretli personel Nergis Aksu isimli bir bayandı bundan başka bir üst eğitim uzmanımız yoktu. Sendikamızın minasıran eğitim malzemesi yoktu eğitim konularını sendikanın genel yönetim kurulu tayin ve tespit ederdi ve bunun uygulamasını da genel yürütme kurulu yapardı. DİSK in 1978 yılında Ören de tertip ettiği toplantılara katılmak zira o tarihte üyeliğimiz hususu ihtilaflı idi ve biz çağrılmadık. 31 ocak 1 Şubat 1980 tarihinde Ören de yapılan ikinci Ören toplantısına ben ve yürütme kurulu arkadaşlarım DİSK in çağrısı üzerine katıldık bu toplantıda herhangi bir karar alınmadı bu toplantı karar alınacak durumda değildi. Bu toplantıda grevler dayanışma aidatı konusu sendikaların DİSK le olan ilişkileri görüşüldü, benim hatırlayabildiğim kadar orada konuşulan konular bunlar idi başkasını hatırlamıyorum, DİSK tarafından 1976 yılı sonlarında ve 1977 yılının başlarında ortaya atılan U.D. Cephe oluşturması hususunda basına akseden haberler kadar bilgim vardı zira biz o tarihlerde konfederasyonla ilişki içinde değildik bu itibarla böyle bir çalışmadan haberdar değildik bundan başka demokratik platformun oluşması hususunda DİSK mecmuasındaki ve DİSK in 7. genel kongre çalışma raporunda serde dilen bilgilerden başka bir bilgimiz yoktur, böyle bir çalışma içerisinde de değildik bundan başka herhangi bir dernek veya siyasi parti ile de ilgim yoktur dedi. Sendikamız, DİSK in önerdiği Tek-Tip demokratik tüzüğü 1979 yılı Temmuz ayında yaptığı olağanüstü genel kurulunda kabul etti bu hususta daha evvelce yönetim kurulu genel kurulu toplantıya çağırma kararı aldı bunun üzerine genel kurul toplandı ve genel kurulda tüzük maddeleri tek tek okundu ve bu tüzüğün değiştirilmesi ön görülen (DİSK tarafından önerilmiş olan) maddeleri üzerinde görüşme yapıldı oylamaya sunuldu ve oylama neticesinde bu tüzük kabul edildi tüzüğün amaç ve ilkelerini gösteren üçüncü maddesi okundu. İşçi sınıfı biliminin ne olduğu sorulduğunda ben işçi sınıfı bilimini Marksizim olarak görmüyorum, Sosyalist bir düzenin hayata geçirilmesi hususundaki ilkesi de benim anladığım kadarıyla sosyalist bir partinin desteklememek iktidar yapılması manasında anlıyorum yoksa bir sendikanın yada konfederasyonun kendisinin iktidar olması ve düzen değişmesi mümkün değildir, her genel kongreden evvel sendika bir çalışma raporu hazırlar ve bu çalışma raporu yönetim kurulunun tespitinden geçer ve ondan sonra baskıya gidilir, genel kurula getirilir ve yürütme kurulunda bu raporu raportörlüğünü yapar ve eşgüdüm dairesi sendikalar arasındaki sendikanın daireleri arasındaki iş birliğini sağlar. Altıncı dönem merkez genel kurul çalışma raporunun 45. ci sayfasında eşgüdüm dairesi raporu başlığını taşıyan bölümde demokratik tektip tüzüğe geçmiş ilk sendika olmanın onurunu taşıdığını bildiren yazı bizim yazımızdır. Burada kasdedilen husus sendikanın organlarının demokratik usullerle yeni tüzüklerle şube kongrelerini yaparak süresi gelmemiş olanla da bu kongreleri yaparak organların seçimle ve demokratik usullerle teşekkülünü sağlamaktı raporda bahsedilen onur duyma konusu buna aittir saniye aynı çalışma raporunun 77 sahifesindeki eğitimle ilgili yazılarımız bizim siyasi görüşümüzü yani sosyalizmi aksettirmektedir bu bizim görüşümüz olduğu için bunun bu şekilde buraya aksettirilmesi tabidir, netice olarak bu rapordaki yazılar bizlere aittir ve DİSK in örgütlenmesini ve DİSK

okulunun oluşturulması DİSK in sendika yöneticileri dahil çağdaş gelişmeleri teknolojik gelişmeleri ülkemiz ve dünya sorunlarını öğreteceği bir çalışma okulu oluşturulması ve DİSK in eğitim çalışmalarını böyle anlaması gerektiğini öneriyoruz. 26-17 Ocak 1980 tarihinde barış derneği Marmara Etap otelinde bir toplantı düzenlemiş bu toplantıya ismen bende davet edildim. Toplantıda benim gibi davet edilen Türk-İş e ait sendika adamları bilim adamları, gazeteciler, sendikacılar ve sanatkarlar da vardı ben orada toplantıyı izledim ve ayrıldım orada bir karar alındığını bilmiyorum. 16.7.1980 tarihinde eğitim dairesi başkanı Zeki KILIÇ ile birlikte açıklamalı 4 sayfalık bir genelge yayınladığımı hatırlamıyorum. 1978 senesinin 10 veya 11 ayında Sovyetler Birliğine DİSK in Sovyetler Birliğindeki konfederasyonla karşılıklı heyetlerin gidip gelmesi cümlesinden olmak üzere gittik ve orada bir iki fabrikayı şimdi hatırladığıma göre üç fabrikayı gezdik tiyatroya sirklere gittik müzeleri ve bazı şehirleri gezdik ve sendikaları ziyaret ettik ve bu gezimin 29-30 gün kadar sürdü biz oradayken açılan Türk Sanayi sergisini de gezdik ondan sonra memlekete döndük. Benim bildiğime göre Sovyetlere giden üçüncü heyet olduğumuzu sanıyorum. Soruldu: Oradaki sendikalarla görüşme yaptık onların toplu sözleşmelerini gördük fakat orada herhangi bir grev yapıldığını işitmedim dedi. Sanığın 2.4.1981 tarihinde Emniyetçe alınan ifadesi okundu ifademin üçüncü sahifesindeki ilk satırındaki Sovyetlere ait böyle bir nitelememiz olmamıştır cümlesi Sovyetlere ait herhangi bir nitelememiz olmamıştır şeklinde olması lazımdır ve ondan sonraki cümlede bana ait değildir yani Sovyetler Birliğinin sömürüye karşı bir ülke ve güç olarak görürüz cümlesi de bana ait değildir ifademin 4. cü sayfasındaki Abdullah Baştürk ün burada yazılan biçimiyle hatırlayabilmem imkansızdır onları ben söylemedim ve söylenmesine de imkan yoktur. Çünkü hafıza buna müsait değildir, yalnız Abdullah Baştürk bunları söylemiştir veya söylememiştir demiyorum o şekilde diyorum yine aynı sayfada Abdullah Baştürk ün konuşmasından sonra DİSK yürütme kurulunun hazırlamış olduğu bir raporu sunulduğuna dair beyanda benim değildir esasen ben o olayı hatırlamıyorum 31 Ocak- 1 Şubat 1980 tarihlerinde yapılan Ören toplantısında görüşülen ve alınan kararlara ilgili beyanımı size aynen söyledim, zabıta ifademde genel grevle ilgili beyanlarımda orada yazıldığı gibi değildir. 7.ci sayfasında TSK.nun 141/142 maddeleri ile ilgili görüşünü bildirdikten sonra bunun yanında işçi ve emekçi sınıfının partisinin kurulmasını diye başlayan cümle de bana ait değildir, Sosyal-İş Gazetesi hakkında gazetenin ağırlıklı olarak toplu sözleşmeler örgütlenmeler yani sendika haberlerini ihtiva ettiğine dair beyanımda zabıta geçmemiştir, oradaki ifademin diğer kısımları doğrudur ve bana aittir. Dedi ilaveten ben DİSK bünyesinde yani konfederasyon organlarında bugüne kadar görev yapmadım beni 12 Eylül günü Ankara da evimden aldılar bir ay gözaltında tutuldum ve bırakılacağım 11 Ekim günü İstanbul SYNT komutanlığına istenip istenmediğimi sorulacağını bildirerek sorulduğunu ve istenmediğimi belirterek serbest bıraktılar o tarihte yurt dışında olduğumu ilan edildiği tarihe kadar Ankara da ki ikametgahımda bulunuyordum duyuru üzerine Davutpaşaya gelerek teslim oldum benim başka diyeceğim yoktur dedi ifadesini okudu imzası ile tastik etti. 29.4.1981 SYNT. Yard. Savcısı A.Gani ATAMAN S.Memur R.ALTINDAL Sanık Özcan KESGEÇ

DİSK DAVASINDAKİ MAHKEME SORGUSU 10.12.1982 Duruşmanın bırakıldığı muayyen saatte mahkeme heyeti, iddia makamı ve tutanakta bir değişiklik vaki olmaksızın mahsus salonda aleni olarak toplanıldı. Yoklama yapıldı. 69 tutuklu sanığın yerlerinde olduğu görüldü. Bir kısım sanıklar vekilleri Avukatlar Erşen Şansal, Necati Siyahkan, Ercüment Tahiroğlu ve Ahmet Güryüz Ketenci hazır,. Duruşmaya devam edildi. SANIK ÖZCAN KESGEÇ SORGUSUNDA ; 1697 yılında sosyal sigortalar Kurumu Eminönü Şube Müdürlüğünde göreve başladım, o tarihte bu işyerinin bağlı olduğu sosyal-iş Sendikasına üye oldum, 1969 yılında bu sendikanın Ankara da akdedilen genel kurulunda genel sekreterliğe getirildim, 1972 yılında sendika genel başkanının başka göreve atanması sebebiyle boşalan yerine sendika yönetim kurulunun kararı ile genel başkan sıfatıyla getirildim, o tarihten buyana Sosyal-İş Sendikası genel başkanlık görevim devam etmektedir, 1974 Nisan ayında 23 sayılı yasa gereğince Sosyal Sigortalar Kurulu Müdürler kurulu üyeliğine iki yıl süre ile seçildim. Sosyal İş Sendikası 1974 Mayıs alında yapılan genel kurul kararı ile DİSK e üye oldu, 1974 Temmuz veya Ağustos aylarında DİSK karar organlarında görev almaksızın Ankara da DİSK Sosyal İşler irtibat ünitesinde genel başkan vekilliği sıfatını ihraz ettim, bu görevim DİSK 5. genel kuruluna kadar devam etti, 1975 Ağustos ayından 1976 Şubat ayına kadar DİSK den geçici olarak ihraç edildim, 1976 Mart ayı sonunda sendikamız DİSK üyeliğinden düşürüldü, 1978 Ağustos ayı sonu itibariyle yeniden sendikamız DİSK üyeliğine kabul edildi. 1975 ila 1978 Ağustos ayı sonuna kadar olan dönemde benim ve genel başkanlığını yaptığım Sosyal-iş Sendikasının DİSK le herhangi bir irtibatı olmamıştır. DİSK 7. genel kurulunda genel yönetim kurulu üyeliğine seçildim, 1975 yılında Kocaeli nde bağımsız bir sendikanın genel kurulunda divan başkanlığı görevini ifa ettiğim sırada DİSK yürütme kurulu üyesine söz vermediğim için DİSK onur kurulu kararı ile DİSK den ihracım öngörülmüştü. DİSK yürütme kurulunun Sosyal-iş Sendikası ile diğer bazı sendikaların birleştirilmesi yönündeki kararına sendika genel kurulu katılmadığı için Sosyal-iş Sendikası geçici olarak DİSK üyeliğinden yanlış oldu, geçici olarak değil de kesin DİSK üyeliğinden düşürüldük, iddianame karşısında diyeceklerimi söylemeden evvel gözetim tarihleri yönünden iddianamede yer almayan tarihi belirtmek istiyorum, 12 Eylül 1980 tarihinde serbest bırakıldıktan sonra, yanlış oldu, bu tarihte gözetime alınıp bir ay sonra serbest bırakılmamı müteakip yurt dışına çıkmış kimseler arasında gösterilmem üzerine Komutanlığa gelip teslim olarak 2.3.1981 tarihinde Metris te gözetime alındım, bu tarih iddianamede yoktur. DİSK organlarında ilk defa 7. kongre de görev aldım, bu tarihten evvelki DİSK in icraatları yönünden hiçbir hukuki sorumluluğum olamaz. DİSK e bağlı 500.000 e yakın üyenin konumu ne ise o tarihe kadar benim durumumda odur, iddianamenin şahsım yönünden ne gibi bir suçlama getirdiğini anlayabilmiş değilim, iddianamede DİSK in kuruluşundan beri illegal bir örgüt olduğu ve benimle bu illegaldeki konumunu bile bile DİSK e katıldığımdan bahisle suçlandığım kanaatine vardım, evvel emirde DİSK in kuruluşunda illegal bir durum ortaya koyduğunu kabul etmiyorum, DİSK kuruluşuna tekaddüm eden zamanlarda alehde ve lehde bir takım güçler sepk etmiştir, bazı bilim çevreleri bu kuruluşu sosyal gelişme ve demokratikleşme yönünde atılmış bir adım sayarken sermaye