SAVUNMA / GÜVENLİK OPERASYONLARINI DEĞİŞTİRECEK BEŞ TEKNOLOJİ ŞUBAT 2013 Hazırlayan: Cahit Armağan DİLEK Savunma ve Güvenlik Stratejileri Uzmanı -1-
Savunma / Güvenlik Operasyonlarını Değiştirecek Beş Teknoloji Yeni Stratejik Savunma Rehberi ABD Başkanı Obama 05 Ocak 2012 tarihinde "ABD'nin Küresel Liderliğinin Sürdürülmesi; 21.yy. da Savunma Öncelikleri" başlığıyla yeni bir stratejik savunma rehberi yayınlamıştı. Bu rehber ABD Savunma Bakanlığının gelecekteki önceliklerinin, faaliyetlerinin ve kısıtlanmış bütçenin gereklerinin nasıl yerine getirileceğinin belirlenmesi açısından çok önemlidir. Bu yeni savunma rehberinde açıklanan ve 2020 yılındaki müşterek Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin sahip olması gereken özellikler ve öncelikler şu şekilde özetlenebilir: - Odaklanma bugünün savaşlarını kazanmaktan geleceğin mücadele alanlarına hazırlanmaya kaymıştır. - Coğrafi alan önceliklerinde, Ortadoğu'nun devam eden önemine vurgu yapılırken, Asya- Pasifik bölgesi öne çıkarılmıştır. - Her alanda tam donanımlı bir silahlı kuvvetlerin önemine dikkat çekilip görevler arasında dengenin kurulacağı belirtilerek, odaklanma istikrarı sağlama operasyonlarından ABD'nin giriş ve operasyon serbestliğinin asimetrik yöntemlerle engellendiği bölgelere kuvvet aktarımına yönelik görevlere kaymıştır. - Kara Kuvvetleri ve Deniz Piyade birliklerinde küçülmeye gidilmesi dahil daha küçük, süratle mobilize olabilen daha çevik/atik birlikler oluşturulması, Özel Kuvvetlere ileri yeteneklerin kazandırılması, istihbarat-keşif-gözetleme-insansız sistemler-siber yetenekler alanlarında yeni teknolojilerin envantere alınmasını da içeren yeni bir kuvvet yapısı hedeflenmiştir. -2-
İşte bu özelliklerle ve önceliklerle donatılmış olacak ABD Silahlı Kuvvetlerinin icra etmesi öngörülen görev öncelikleri (duruma göre önceliklerin değişebileceği gevşek sıralı bir listedir) ise şu şekilde belirlenmiştir: - Terörle mücadele ve gayri-nizami harp, - Saldırıyı caydırma ve bozguna uğratma, - ABD'nin giriş ve operasyon serbestliğinin engellendiği bölgelere kuvvet aktarımı, - Kitle İmha Silahlarının yayılmasına karşı mücadele, - Siber-uzay ve uzayda etkin olarak operasyon yapma, - Emniyetli, güvenli ve etkin bir nükleer caydırıcılığı muhafaza, - Anayurdu savunmak ve sivil yetkililere destek sağlamak, - İstikrar sağlayıcı bir kuvvet olarak varlık göstermek, - İstikrar ve direnişle mücadele operasyonları icra etmek, - İnsani yardım, doğal afet kurtarma/yardım ve diğer operasyonları icra etmek. Operasyonlara Yön Verecek Beş Teknoloji Yeni rehber genel olarak incelendiğinde, belirtilen görevlerin öngörülen yeni kuvvet yapısıyla nasıl gerçekleştirilebileceği sorusunun cevabı "yeni teknolojiler" olarak karşımıza çıkıyor. Buna göre, ABD'nin ulusal çıkarlarına ulaşılabilmesi için artık eskisi gibi büyük muharebeler, sıcak çatışmalar, işgaller değil teknolojinin nimetlerinden faydalanılması, belirtilen görevler icra edilirken de kuvvet yapısının gerektirdiği teknolojilerin kullanıma sokulması hedefleniyor. Bu aşamada beş teknoloji alanı ön plana çıkıyor. Yatırım yapılacak teknolojilerin merkezinde ise ağ teknolojisi var. Bu nedenledir ki ABD Kara Kuvvetlerinin modernizasyon önceliğinde de ağ teknolojisi birinci sırada. ABD Deniz Kuvvetleri ise bu alanda 6 milyar dolarlık bir yatırım yapmayı planlıyor. Şimdi bu beş teknoloji alanını daha yakından inceleyelim. Ağ Savaşları ve Ağ Teknolojileri Gelecek on yılda savunma bütçesinde 487 milyar dolarlık bir kesintiye gidecek Pentagon kendisine verilen görevleri yapmak için yukarıda belirtilen özelliklere ve önceliklere sahip bir silahlı kuvvetlerin ancak teknolojik yatırımları artırarak oluşturulabileceğini değerlendiriyor. -3-
ABD Genelkurmay Başkanı Org. Martin Dempsey bu durumu şeklinde tanımlıyor. "savaşa küresel ağ yaklaşımı" Nitekim Pentagon'un dokümanlarında "güvenilir bilgi ve iletişim ağları olmadan, siber-uzay ve uzaya erişim güvence altına alınmadan modern orduların yüksek tempolu ve etkin operasyonlar icra edemeyeceği" belirtiliyor. Pentagon'un konuya bakışı böyle olunca yeni öncelikler ve öngörülen kuvvet yapısı için Kuvvet Komutanlıkları da hemen girişimlere başladı. Örneğin, ABD Kara Kuvvetleri 2013 yılında ağ teknolojilerine ağırlık veren 1.9 milyar dolarlık bir bütçe hazırladı. ABD Deniz Kuvvetleri gemilerindeki sistemlerin modernleştirilmesi kapsamında Şubat 2012'de 638 milyon dolarlık bir ihaleyi sonuçlandırdı. Ayrıca gemilerdeki ve sahillerdeki bütün sistemleri birbiriyle bağlayacak ağ yapısının hayata geçirilmesini öngören beş milyar dolarlık bir ihaleyi de 2013 yılı içinde sonuçlandırmayı planlıyor. ABD Hava Kuvvetleri ise mevcut 1.2 milyon PC'nin daha ince sistemlerle değiştirilmesini de içeren gelecek nesil ağ sistemlerine gözünü dikmiş durumda. ABD'nin Savunma Bilgi Sistemleri Ajansı (DISA) ise bu küresel mücadele ihtiyaçlarını projesi 2019'da tamamlanacak olan 6.4 milyar dolarlık bir ihaleyle karşılamayı planlıyor. Bu proje kapsamında yer sistemleri, uydular ve kablosuz iletişim sistemlerinin hepsi tek bir ağ içinde toplanacak. DISA, 2020 ve sonrasını düşünerek, dünya genelindeki verileri tarayabilmek için 100 gigabit/second hızında (ki bu şimdi kullanılan devre sistemlerinin hızının 10 katıdır) bir sistem kabiliyetini geliştiriyor ve mevcut mobil ile kablosuz teknolojileri entegre etmeye çalışıyor. Diğer taraftan bu ağ yapısının Pentagon'un Asya-Pasifik bölgesine odaklanma stratejisini (strateji bölgeye yönelik askeri faaliyetlerin artmasını, çok çok uzun mesafelerden kaynaklanan sorunların aşılması bağlamında uydu iletişiminin yoğun kullanımını gerektirmektedir) de desteklemesi hedeflenmektedir. Siber Savunma Beyaz Saray'ın yeni stratejik savunma rehberi doğrultusunda hazırlanan Pentagon'un yeni stratejik planları, özellikle askeri ağları saldırılardan koruyacak güvenlik teknolojileri olmak üzere, siber operasyonlara daha fazla ağırlık verileceğini gösteriyor. -4-
Pentagon'un 3.2 milyar dolarlık 2012 siber savunma bütçesinde gerçekleştirilecekler arasında kamu ana altyapı ve savunma sanayi temel siber güvenlik konularını da içeren "bilgi güvenliğini sağlama programları" ve saldırıları tespit ederek püskürtmek ve zararlı yazılımların askeri ağ yapılarını etkilemeden durdurulmasını sağlayacak "bilgi sistemleri güvenlik programları" da var. Bizzat ABD Savunma Bakanının deyişiyle "üstünlüğü sürdürebilmek" için Pentagon yeni siber yeteneklere yatırım yapmaya devam etmelidir. Aslında 2012 yılında basında yer alan haberlere bakıldığında savunma uzmanları zaten sofistike siber saldırı sistemleri geliştirdi ve geliştirmeye de devam ediyor. Yine bu haberlere göre geliştirilen bu siber saldırı sistemlerinin kullanımıyla ABD ordusu İran'ın ağ yapılarına ve ülkenin nükleer silah geliştirme çabalarını kontrol eden sistemlere sızma imkanı buldu. Programcıların geliştirdiği zararlı program ve virüsler ile İran'ın santrifuj sistemlerini idare eden yazılımlara saldırılar gerçekleştirildi. İran'a yönelik siber saldırılar üst düzey İranlı yetkililerin bilgisayarlarından bilgi alınmasını da içermektedir. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ile İsrail istihbarat birimlerinin 2006 yılında başlattığı ve Olimpik Oyunlar Operasyonu olarak bilinen girişim ABD tarafından yürütülen ilk geniş çaplı siber-savaş operasyonları olarak kabul edilmektedir. Pentagon'un gelecek askeri operasyonlarda teknolojinin yer alacağı öneme vurgu yaparken Olimpik Oyunlar gibi operasyonlar da göstermektedir ki "savaşlar tek bir mermi atılmadan da yapılıp kazanılabilmektedir." Gelişmiş Telsizler ABD Savunma Bakanlığı dünyayı kapsayan karasal ağ sistemlerini işletmekte ve gigabit hız seviyesinde verinin hareketini sağlayabilmektedir. Ancak son zamanlara kadar 1990'lardan kalan "dial-up" modemlerle sistemler işletilmekteydi. -5-
Şimdi bu değişiyor ve son on yıldır geliştirilmekte olan Joint Tactical Radio System (JTRS) laboratuvar testlerinden geçti ve gerçek ortam şartları altında denemesi yapılıyor. Buna göre telsizler 1 ila 5 megabits/second arası oranlarda veri transferi yapabilmektedir ki bu bir askerin sırtında taşıdığı küçük bir teçhizattan tam hareketli video alıp göndermek için yeterlidir. Yine piyade birliklerinin envanterinde olan, JTRS tüfekli piyade erinin kullandığı yaklaşık bir kğ. ağırlığındaki GPS'li el telsizi piyade erinin mevkiini takım ve bölük komutanına otomatik olarak aktarmaktadır. Birliklerde ayrıca akıllı telefon tipi terminaller de kullanılmaktadır ki bunlarla veri girişi yapılabilmekte, dost ve düşman kuvvetlerinin mevkileri gösterilebilmektedir. Sistemlerin geliştirilmesindeki başarılı sonuçlar nedeniyle ABD Kara Kuvvetleri el tipi, sırtta taşınabilen ve araçlara monte edilebilen JTRS telsiz sistemlerini 2013 yılında Afganistan'a gönderilecek birliklerle birlikte operasyonlarda da kullanmaya başlamayı planlıyor. Mobil Strateji Savunma sektörü mobil akıllı telefonları ve tablet bilgisayarları kendi ağ yapısı içindeki diğer sistemlerle birleştirmek ihtiyacı duyduğundan bunu hayata geçirecek bir strateji geliştirildi. Pentagon'un kıdemli bilgi teknolojileri yetkilisi Terasa Takai, üst düzeyde ele alınan stratejinin mevcut teknolojinin avantajları, alışılmış uygulamaların geliştirilmesi ve kullanılması ile mobil cihazları rahat kullanan bir işgücüne dayandığını Haziran 2012'de ifade etmişti. Söz konusu stratejiye göre Savunma kurumları ticari cihazların ağ yapısına hızla uyumunu gerçekleştirmek ve güvenliğini sağlamak için gerekli politika ve prosedürleri geliştirmeli ve bu cihazların kullanımına yönelik onay sürecini düzenleyecektir. Savunma Bakanlığı ağa bağlanacak donanımları çok sıkı bir şekilde kontrol etmektedir fakat ilgili strateji askeri ve sivil personelin şahsi cihazlarını askeri ağlarda kullanmasına imkan veren kuralları da içermektedir. Bu kurallar Pentagon'un Apple ipad tablet gibi belirgin cihazların güvenliğini nasıl sağlayacağına ilişkin niyetini açıklamamakla birlikte "merkezi bir mobil cihaz yönetim hizmeti" verileceği, bununla veri dağıtımının, uygulama ve yapısal kurallarının belirlenerek düzenleneceği ve kablosuz cihazların kayıtların yapılacağı anlaşılmaktadır. -6-
Bu strateji kapsamındaki mobil uygulama geliştirme altyapısı ve sertifikalandırma süreci "düşük maliyetli, genellikle daha hızlı gelişmeyi, basit fakat kullanışlı fonksiyonları savaşan unsurlara dağıtımı veya personeli desteklemeyi" sağlamaktadır. Teresa Takai'ye göre mobil cihaz stratejisi "sadece en yeni teknolojiye sahip olmayı değil görevin başarılmasında bilgi ve siber-uzayın kritik rol oynadığı bir çağda Savunma Bakanlığı çalışanlarının çağın gereklerine uyumlu hale getirilmesini" hedeflemektedir. Seferi Enerji İlk bakışta yaklaşık 13 kğ. ağırlığındaki seyyar güneş enerjili yeniden dolum (şarj) sistemi devrim niteliğindeki teknolojik sistemlerin bir parçası gibi görülmeyebilir. Ancak bu sistemlerle Afganistan'a görev yapan Amerikan deniz piyadeleri adeta savaşın kurallarını değiştiriyor. Çünkü güneş enerjisi Afganistan'daki ileri karakol mevzilerine yakıt transferi ihtiyacını çok azalttı. Afganistan'daki harekat alanlarında geniş alanlara yayılmış bulunan ileri üs mevkilerine yakıt taşımakla görevlendirilmiş Amerikan destek konvoyları geçen on yılda 3000'den fazla asker ve sivil kayıp verdi. Nakledilen yakıtın % 70'inden fazlası ileri üs ve operasyon mevzilerinin elektrik ihtiyacının karşılanması için kullanılıyordu ve karşılaşılan sorunlar ve yaşanan kayıplar harekat alanındaki ihtiyaçlar için alternatif enerji kaynakları arayışına zorladı. Deniz piyadeler 2010 yılında Afganistan'da deneysel maksatlarla alternatif enerjiyle elektrik enerjisini sağlayan bir ileri operasyon üssü kurdu. İki ileri devriye birliği bütün enerji ihtiyaçlarını güneş enerjisi sisteminden karşıladı. Sistem ayrıca altı büyük güneş enerjisi panelinden topladığı enerjiyle ürettiği elektrik enerjisiyle aynı anda 20 aydınlatma cihazı ve 15 bilgisayarın çalışmasını sağlıyordu. Söz konusu güneş enerjisi sistemi bir birliğin üç hafta boyunca telsiz bataryaların değiştirilmesi yerine yeniden şarj edilmesini sağladı. Amerikan deniz piyadeleri elektrik üretimine yönelik yakıt ihtiyacına bağımlılığı azaltmak için alternatif seferi güç projelerinde hızla ileri gitmeyi planlıyor. Bu tür projeler geliştikçe ve yaygınlaştıkça alternatif enerji masraflarda önemli azalmalar sağlamasının yanı sıra ileri üs/operasyon mevkilerine sıvı yakıt naklinden kaynaklanan riskleri ve seferi yeteneklere yönelik tehditleri azaltacaktır. -7-
Sonuç ABD süper güç pozisyonunu koruyabilmek ve üstünlüğünü sürdürebilmek için geçmişten ders almayı, ihtiyaçlarını gerçekçi olarak tespit etmeyi, taleplerle ihtiyaçları uyumlu hale getirmeyi, geleceğe yönelik öngörüleri gerçekçi tespitlere dayandırmayı sürdürmektedir. Geleceğin savunma operasyonlarında çok sayıda unsur aynı anda yer alacaktır. Bu unsurlar çoğu zaman mobil olacaklar ve çok uzun mesafelerden birbiriyle irtibat kurmak zorunda kalacaklar. Aradaki uzun mesafeler, teknolojik gelişmelerin sonucu kullanıma giren mobil ve insansız sistemler arasındaki kablosuz iletişim zorunluluğu, çok sayıda unsurdan gelecek bilgilerin/istihbaratın birleştirilmesi ve doğru zamanda doğru unsurun kullanımına sunulması ihtiyacı, söz konusu iletişimin uygun emniyet ve güvenlik kuralları altında yapılabilmesi ve belki de hepsinden önemlisi ve zoru çok farklı fonksiyon ve yeteneklere sahip sabit, mobil ve insansız sistemlerin birbiriyle iletişiminin sağlanması yani entegre edilerek bir ağ yapısı içinde sorunsuz çalışabilmesi, birbiriyle konuşabilmesi; işte bütün yukarıda özetle anlatılan strateji ve bu stratejinin esas alacağı beş alandaki teknolojik gelişmeler kullanılarak hayata geçirilmeye çalışılıyor, görünün o ki oldukça önemli ilerlemeler de kaydedilmiş. Kaynaklar: - Joint Operational Access Concept, US DoD - Assessing DoD's New Strategic Guidance, CRS Report - Sustaining US Global Leadership: Priorities for 21st Century Defense, The White House - 5 Ways Technology is Changing Defense Operations, Bob Brewin, www.govexec.com. -8-