Karanlığı Fotoğraflamak V 2. Chris Howes. Zindan Mağarası 5. Ender Usuloğlu. Bolkar Dağlarında Karst ve Mağara Araştırmaları 6.

Benzer belgeler
KÜRE DAĞLARI KARANLIĞIN GİZEMİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkiye de bir ilk: Mersin ilinde omurgalı fosili Metaxytherium (Deniz İneği) bulgusu

Kelaynakların Hazin Öyküsü

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ MAĞARA ARAŞTIRMA TOPLULUĞU (HÜMAK) KASIM ANTALYA KEKOVA ÇEVRELİ KÖYÜ ve ISPARTA ÇALTEPE KÖYÜ ARAŞTIRMA FAALIYETI

TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

FAALİYET RAPORU. 2 Murat Yıldırım 6 Günay Aydos. 3 Bora Akdeniz 7 Burcu Karabulut. 4 Mehmet Karaalp 8 Turgay Türkoğlu

Kuş Gözlemciliği. Süleyman Ekşioğlu Kuş Araştırmaları Derneği

Süha Derbent Organizasyonu ile Uganda da Dağ Gorilleri Yürüyüşü

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Koruma Amaçlı Araştırma Projeleri. Rehabilitasyon Projeleri. Tescil Çalışmaları. Mevzuat Hazırlama Faaliyetleri

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Hazırlayan: Mağara Omurgasız Faunası: Fotoğraflar: Kapak Fotoğrafı:

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

YİSAD Üyelerinden Çanakkale Şehitliği ne ziyaret Ağustos 2012 / Demir Çelik Store

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ MAĞARA ARAŞTIRMA TOPLULUĞU (HÜMAK) MART 2010 ESKİŞEHİR MAYISLAR MAĞARASI TEMEL SRT VE KAMPÇILIK EĞİTİMİ FAALİYETİ RAPORU


Astrofotoğrafçılarımız: Metin ALTUNDEMİR

Etkinliğin; Etkinlikte kullanılan. Tırmanılan Rotada TIRMANIŞ:

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Kocaman Bir Set! 3. Her sene milyonlarca turist Çin Seddini görmeye gelir. 4. Turisler duvarın üstünde yürümeyi çok severler.

20 Mart Vızıltı. Mercanlar Sınıfından Merhaba;

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Çeşmesi ve oturma masaları bile olan kamp alanında su ve yakacak odun sıkıntısı yoktur.

Tırmanılan Rotada -Genel zorluk: TD -Yükseklik : m -Hedeflenen ve Harcanan Zaman : 6 saat, 6 saat 50 dk -Kazanılan ve kaybedilen yükseklik : 400 m

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

BUMAD İNKESE MAĞARASI ARAŞTIRMA ve HARİTALAMA GEZİSİ Haziran 2008

Kamp Malzemeleri: Çadır, uyku tulumu, mat, ocak, yemek takımı vs.

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

ÜNİTE 4 DÜNYAMIZI SARAN ÖRTÜ TOPRAK

Doğal Su Ekosistemleri. Yapay Su Ekosistemleri

MTA TABİAT TARİHİ MÜZESİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Minti Monti. Kutup ayısını tanımak ister misin?

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

Tatil ve Yöre Rehberi

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

Hazırlayan: Attila Durak. Editörler: Kemal Demirtaş, Celal Güzelyürek, Ümit Durak

Sağlıklı nesiller için, sağlıklı balıklar büyütmek gerek

Arkasında İz Bırakmayan Turistler

Minti Monti. Ya şas ın Ka r. Kar Neden Yağar? Eğlenceli Kış Hayvanlar Kışı Nasıl Geçirir? Sen Neymişsin Alpaka!

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Çelikle Çay Üretimi. Ayhan Haznedar -Ziraat Mühendisi

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 2

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

MADEN TETKİK VE ARAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MTA DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMİ BÜLTENİ YIL : 2012 SAYI : 14

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

-İÇİNDEKİLER- 1.1.ANTALYA Tarihi Nüfus PLANLAMA ALAN TANIMI PLAN KARARLARI... 7

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

THE ENGLISH SCHOOL GİRİŞ SINAVI Süre: 1 saat ve 30 dakika

ORMAN ve SU İŞLERİ BAKANLIĞI BURSA ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ

9-11 Aralık 2016 Erciyes Dağı Kış Tırmanışı Faaliyeti Raporu Hazırlayan: Katılımcılar: Amaç: Hava Durumu: Ay durumu: Kamp Malzemeleri:

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

ÇIĞ ÖNCESİNDE ÖNCELİKLE ÇIĞ BÖLGELERİNE YENİ YERLEŞİM BİRİMLERİ KURULMAMALI. ÇIĞ VE SEL YATAKLARINDA VAR OLAN YAPILAR DERHAL KALDIRILMALI.

Kastamonu (24-25 Ekim 2009) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

GENEL RODENT KONTROLÜ VE TARLA FARELERİ İLE MÜCADELE

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

KDK Güney Doğu Yüzü Klasik Baca Rotası Faaliyet Raporu

17 Haziran 2013 GCM Forex Sabah Analizi

Adımlar: A Windows to the Universe Citizen Science Event. windows2universe.org/starcount. 29 Ekim 12 Kasım, 2010

Bulgaria-Turkey IPA Cross-Border Programme CCI Number 2007CB16IPO008

Yoga Kampı. Artvin, Maçahel de. Yüz Yogası & Hatha. 1. KAMP - Yazın Coşkusu 21 Temmuz 2018 Cumartesi'den 25 Temmuz Çarşamba ya

"Yaşayan Bahar", ilkbahar mevsiminin gelişini kutlamak üzere tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir etkinlik.

UR 2430.Bölge Ordu Rotary Kulübü Ünye Rotary Kulübü

DENİZLERDE BÖLGESEL SU ÇEKİLMESİNİN METEOROLOJİK ANALİZİ

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

DENİZYILDIZI GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ 2015

Bivak. Bivak; geceleme torbasıdır. Bivaklamak ise arazide gecelemektir. Dağcılıkta, çadır kullanmadan gecelemek anlamına gelmektedir.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ MAĞARA ARAŞTIRMA TOPLULUĞU (HÜMAK) EYLÜL 2010 SAFRANBOLU MENCİLİS MAĞARASI FAALİYET RAPORU

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Minti Monti. Tilki Tilki Baksana. Bana bak! Hayır, bana bak! Yavru Tilki Neyin Peşindesin? Okula Hazırlık İçin 5 Öneri TİLKİ OKULU

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Transkript:

Karanlığı Fotoğraflamak V 2 Chris Howes Zindan Mağarası 5 Ender Usuloğlu Bolkar Dağlarında Karst ve Mağara Araştırmaları 6 Fatih Büyüktopçu Peynirçiçeği Hatıratı 10 Çağan Çankırılı Ayı Saldırısı Çağan Çankırılı 11 YARASALAR- Kışın Yaşadıkları Yerlere Dair Ekolojik Yönleri Oana Chachula 14 Keşif Hayatın Ta Kendisidir Gülşen Küçükali 16 Kurtgirmez de Gece Yürüyüşü Nuray Ada 20 Değişik Hazlar Gökhan Özyaman 21 Dikkat! Hazineciler! M.Sait Taylan 23 Abstracts 25

Bülten Ekibinden... 2009 un son Cadı Kazanı Biz yine günler ve geceler boyunca, zorlu bir yolculuğun sonunda, ayak bastığımız kimsenin bilmediği yerleri ve hikâyelerimizi topladık. Böylece heyecanın, korkunun ve sevincin bir arada yaşandığı keşif duygusunu fotoğraflarla ve yazılarla somutlaştırmaya çalıştık. Yaşadıklarımızı ve yaptıklarımızı bildiklerimiz ve öğrendiklerimizle harmanlayıp mağaracılık adına ortak belleğimizi oluşturan Cadı Kazanı nın içine atıyoruz. ASPEG olarak biz tüm bu yaptıklarımızdan keyif alıyoruz size de keyifli okumalar ve bol mağaralı yıllar dileriz. Bu Sayıda... Gezi ve Etkinliklerden kısa kısa...1 Speleokültür-Karanlığı Fotoğraflamak V...2 Zindan Mağarası...5 Bolkar Dağlarında Mağara Araştırma...6 Peynirçiçeği Hatıratı II...10 Ayı Saldırısı...11 Biliyor muydunuz?...12 Speleosanat...13 Yarasalar...14 Keşif Hayatın Ta Kendisidir...16 Kurtgirmez de Gece Yürüyüşü...20 Değişik Hazlar...21 Dikkat! Hazineciler...23 Yaşadıklarımız...24 Abstracts...25 Bülten Ekibi Gülşen Küçükali (Gezi ve Etkinliklerden kısa kısa) Sinan Poyraz (Biliyor muydunuz?) Ender Usuloğlu (Speleosanat, Speleokültür, yayına hazırlama) Katkıda Bulunanlar Ön Kapak Fotoğraf: Kayaağıl Obruğu, Akseki Ender Usuloğlu Arka Kapak Fotoğraf: Gidengelmezler- Sonbahar Ender Usuloğlu Yazılar: Nuray Ada, Fati Büyüktopçu, Çağan Çankırılı, Oana Chachula, Gülşen Küçükali, Gökhan Özyaman Mehmet Sait Taylan, Ender Usuloğlu Son Okuma: Ludmilla Büyüm ASPEG Anadolu Speleoloji Grubu www.aspeg-tr.org info@aspeg-tr.org Tüm hakları saklıdır. Bülten içeriği kaynak belirtmek şartıyla ticari olmayan amaçlarla kullanılabilir.

Gezi ve Etkinliklerden kısa kısa... MAD, geleneksel yılbaşı yemeğini düzenledi, ASPEG de 2.yılbaşı yemeğini düzenleyerek, gelenekselleştirmeye başladı. ASPEG 2. Olağan Genel Kurul toplantısı 26 Aralık da gerçekleştirildi. BUMAD-BÜMAK-İTÜMAK Kızılin Mağarası 26 Aralıkta Kızılin e yapılan gezide yeni kollar bulundu ve mağara devam ediyor. Taş düşme tehlikesi mağarada ciddi boyutlardadır. MADAG, Temirözü Eğitim Gezisi 19-20 Aralık ta gerçekleştirildi. Mağaracılık Federasyonu 17 Aralık 2009 da kurulmuştur. Camiamıza hayırlı ve uğurlu olsun. ASPEG-Topkapı Sarayı ndaki 7. çalışma tamamlandı. Harem, Cariyeler Havuzu yanındaki eyvanın altında uzanan ve geçen hafta son anda öğrenilen sarnıca inilmesiyle Topkapı Sarayı çalışmaları aralık ayında bitmiş oldu. İTÜMAK 15 Aralık ta belgesel gösterimi yaptı İTÜMAK Verekuyu Mağarası Gezisi 12 Aralık ta düzenlendi. EGEMAK 5 Aralık 2009 tarihinde 2.Olağan Genel Kurulu nu yapmıştır. İTÜMAK Beygir Düştü Mağarasına 19 Kasım da haftasonu değerlendirilerek gezi düzenlendi. Hacettepe Üniversitesi nin düzenlediği V. Doğa Sporları ve Bilim Sempozyumu çerçevesinde Doğa Sporlarında Kurtarma ve İlk Yardım Paneli ne derneğimiz üyesi Tulga Şener katıldı ve, Mağara Kazalarında Kurtarma ve İlkyardım başlıklı bir sunu gerçekleştirdi. 5.Doğa Sporları ve Bilim Sempozyumu Sempozyumu Ankara da yapıldı. ASPEG Ayvaini Mağarası Ölçüm Çalışmalarına Başladı Türkiye uzunluk sıralamasında dördüncü olduğu tahmin edilen mağarayı, hak ettiği hassasiyetle ölçmeye gayret ediyoruz. Bu uzun süren bir çalışma olacak. İlk girişte 197 metresi daha önce ölçülmemiş kol olmak üzere toplam 521 metre ölçüm alındı. MAD 29 Ekim-1 Kasım 2009 tarihlerinde, İz Tv de Şubat ayında yayınlanacak belgeselin gerçekleştirmek amacıyla, Konya-Güneysınır daki Güvercinlik Mağarası na 11 kişinin katılımıyla 4 günlük bir etkinlik düzenlendi. ASPEG 29 Ekim Küre Milli Parkı Gezisi Küre Milli Parkı Projesi kapsamında Bartın-Arıt bölgesi gezisinin amacı daha önce bölgeden toplanan ihbarları değerlendirmek ve biyolojik örnek toplamak oldu. Üç mağara bulundu bunlardan biri su çıkan aktif bir mağara. ASPEG 29 Ekim Akseki Gezisi Gezide, -64 metrelik tek inişi olan Güvercinlik Obruğu, -38 metrelik tek inişi olan Serabeli Dipsizi, -46 metrelik tek inişi olan Dikmen Obruğu, -110 metre uzunluğundaki Kaya Ağılı Obruğu ve Dikmen yolu üzerinde 3 metrelik dikeyle başlayan 10 metre uzunluğundaki Dikmen Yolu Deliğini ölçüldü. ASPEG 26 Kasım Dağlı Kuylucu Gezisi ASPEG, Dağlı Kuylucu Cık Deliği ne döşeme ve derin mağara deneyimi kazanmaya gitti. İkinci gün -280 mt ile dibe ulaşan ekip için dışarıda ve içerideki soğuk hava şartları zorlayıcı olsa da döşeme ve dikey mağara deneyimi için yararlı bir gezi gerçekleştirildi. HÜMAK, 26 Kasım Devrekani Kastamonu da eğitim gezisindeydi. ASPEG 26 Kasım Kurtgirmez Gezisi Bir kez daha Pınarbaşı Paşakonağı nda olan ASPEG liler üç gün boyunca Kurtgirmez bölgesinde yeni mağara peşinde koşuldu. Toplamda yedi mağara ölçülerek, haritaları çizildi ve yayımlandı. BUMAD 27-30 Kasım tarihlerinde Tahtalı Dağı nda yüzey araştırması yaptı. MAD 13-14 Kasım 2009 tarihinde Ankara da Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 1

Speleokültür KARANLIĞI FOTOĞRAFLAMAK (YERALTI VE IŞIKLI FOTOĞRAF ÇEKMENİN TARİHÇESİ V) Chris HOWES MAGNEZYUM: BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI II Smyth ilk önce emülsiyonla ilgilendi. Yaygın biçimde kullanılan plaka yönteminin iki türü vardı; ıslak, kuru. Scott Archer ın buluşundan icat edilen ıslak plaka yöntemi popüler olmakla beraber sıcak ve kumlu ortamda ideal olmaktan uzaktı. 1864 yılında fabrika yapımı kuru plakalar pek bilinmiyordu. Normalde, plakalar eter ve barut pamuğundan imal, en önemli nokta plakaların kurumasını engelleyecek bir malzemeden yapılmasıydı. Birçok malzeme denenmekle beraber en son yumurta akı hem yapıştırıcı hem de ıslak tutmak için kullanıldı. Bu, denenen malzemeler arasında en işe yarayandı; ucuz, saydam ve yapışıktı. Islak plakalar yerine, sıcak ve kumlu ortama daha rahat gidecek olan kuru plakalardı, ancak ıslak olanlara kıyasla ışığa daha az hassas olmaları ve imgelerin netliğinin daha düşük olması nedeniyle pek de tutulmadılar. Yine de, kimyasallardan, karanlık oda ekipmanlarından kurtulmak ve daha hafif olmak için Smyth kuru plakalar kullanmaya karar verdi, ama bu seferde başka bir fikir aklına takıldı? Piramitlerin içinde fotoğraf çekebilecek miydi? Brothers ın Manchester da karanlık odada magnezyumla fotoğrafçekimi yapmakla ilgili çalışmaları duyulmaya başlamıştı. İlk resmi bilgiler, İskoçya Fotoğraf Derneği nin 8 Mart 1864 deki toplantısına, Edinburg a ulaştı. Küçük parçalar halinde magnezyum yakıldı, bu metalle ilgili yazılan makaleler ve bilgiler okundu ve Brothers ın ürettiği fotoğraflar paylaşıldı. Öte yandan, Sidebotham Smyth de keşif hazırlıklarında yardımcı oluyordu. Hazırlıklar yapılırken hala yeraltında çekeceği fotoğraflar konusunu düşünüyordu. Kuru plakaları kullanma konusu hala hassastı. Pahalı olan magnezyumu ıslak plakalara göre yarı yarıya kötü bir sonuç verecek bir fotoğraf için kullanmak yerine ıslak plakalar kullanmak ve magnezyumdan tasarruf etmek daha mantıklıydı. Bu nedenle, normal bir kamera yerine Smyth yeni, daha ufak ve Mısır ın şartlarında kullanabileceği bir kamera tasarlamaya başladı ve böylelikle Frith in yaşadığı problemleri bir şekilde bertaraf etmeyi umuyordu. Prensipte kullanımda ve taşımada ekipmanlarını ufak, hafif ve kolay kullanılır tutmak istiyordu. Frith in başına bela olan sıcak, kum ve sinekleri düşündüğünde, Smyth ıslak plakaları ve kimyasalları kamera içinde tutacak şekilde tasarladı. Hem boyuttan hem de ağırlıktan tasarruf etmek için elinde zaten var olan 3*1 inçlik cam plakaları seçti: Mikroskop camları. Smyth için Edinburg lu marangoz ustası John Air tarafından biraraya getirilen kamera sistemi bir başyapıt niteliğindeydi ve ihtiyaçlarına cevap veriyordu. Lensler uzatılmış koruma kapağı ile korunuyor ve sadece 1 inçlik çok ufak kare negatifler veriyordu. Lenslerin arkasında oldukça yaratıcı bir şekilde yaylı, sarsılmayı engellemek için, elle kontrol edilebilen diyafram vardı. Ön plana daha fazla ışık gelebilmesi daha düzgün negatif elde edebilmek ve daha fazla ışık alabilmesi için diyaframa özel bir şekil verilmişti. Kameranın arkasında su geçirmez sert kauçuktan yapılma plakaların vidalandığı bir bölüm vardı. Kutunun önünde lensleri koruyan ve tam 1 inçlik, optik açıdan mükemmel cam ile onun önünde kayan siyah metal plaka vardı. Sistemin güzelliği, ıslak plakaların uzun süreler boyu hassas kalması, kurumamasındaydı. Sabahtan plakaların hazırlanması, öğlen çekim yapılması ve akşama istendiği vakitte negatif alınması yani kısacası uzun süreler bekleyebilmek çok iyiydi. Frith in yaşadığı problemler çözülmüştü. Denklaşörlere de metal bir çubuk yaptıran Smyth, bu makinedan iki tane yaptırdığı için stereoskopik fotoğraflar da çekebilecekti. Sistem hatasız çalışıyordu, Smyth in yaptığı buluş muhteşem olmakla beraber kendisi çok böbürlenmiyordu. Yeni kameraları, magnezyumu ve eşiyle birlikte Kasım 1864 te Mısır a doğru yola çıktı. Smyth in projesi basında yer almakla beraber gidişi sessiz oldu, kimsecikler yoktu. Yine de magnezyumun kullanılması alkışlandı. Eylül 1864 itibarıyla, Brothers portre çekimlerinde magnezyum kullanımında ustalaşmıştı ama magnezyumun gerçek değerini göstermek için daha iddialı bir girişimde bulunmayı düşündü. Smyth 2 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

piramitlerin içinde fotoğraf çekerken magnezyum kullanacağını ilan etmişti. Neden eve yakın bir yeraltında/mağarada olmasın ki? Yeraltında fotoğraf çekmek, ziyaretçilerin yeraltına girmesinde aydınlatma olarak kullanılan Bengal ışığı kullanılması ile teşebbüs edilmiş olabilirdi ama Bengal ışığı genelde kalın bir duman çıkarıp tavanları ve duvarları siyaha boyuyordu. Ortamın duman altı kalması bile Bengal ışığı ile fotoğraf çekimini anlamsız kılıyordu. Brothers ın amacı bir yeraltı fotoğrafı çekmek değil, magnezyum ışığının çok iyi olduğunu kanıtlamaktı. Yeraltında fotoğraf çekmeye iten fikirler ne olursa olsun Brothers bunu yapacaktı ve Derbyshire a bağlı Castleton bölgesini bu işi gerçekleştirmek için seçti. Castleton Köyü civarında dört tane mağara turistik amaçlı kullanıma açıktı ve 27 Ocak 1865 tarihinde Brothers, iki arkadaşı ve teknik bir sürü ıvır zıvır fotoğraf malzemeleri ile Blue John Caverns ın kapısındaydı. Ne yazık ki, mağara kapısı kilitliydi, soğukta beklemeye mecbur kaldılar. Kapı açıldıktan sonra iki arkadaşı ile beraber mağaranın merdivenlerinden aşağıya indiler. Yeterince büyük bir salon bulduklarında, üçayağı hazırlayıp etrafı incelemeye koyuldular. Tavandan üzerinde mum artıkları olan eski bir şamdan makara ile asılıydı. Turist sezonunda bu daha yukarı çekilip kalker kristallerin parlaması sağlanıyordu. Yerde, orda burda kayalar ve duvarlarda oluşum perdeleri vardı. Brothers, stereoskopik kamera kullanıyordu. Bu kameranın iki lensi vardı ve hafif değişik açılardan çektiği görüntüler, stereoskopik görüntüleyici ile bakıldığında üç boyutlu, gerçeğe yakın bir görüntü veriyordu. Her şeyi hazırladıktan sonra, Brothers ilk çekimi yaptı, magnezyum sol taraftan yakılmıştı ve oda çok iyi aydınlanmıştı. Pozlama süresi 5 dakika sürmüş ve sonra negatifin banyosu yapılmıştı. Ne yazık ki, poz sisli çıkmıştı. Ya sıcaklık farkından ya da Brothers ve arkadaşların nefeslerinden çıkan buhar bir şekilde pozu etkilemişti. Sonuçta ne olursa olsun, yanan magnezyumdan çıkan duman çok fazlaydı ve daha başka çekime imkan vermiyordu. Toplandılar ve çıktılar. Bir haftadan kısa bir süre sonra, Edebiyat ve Felsefe derneği üyelerine sonuçları gösterirken her ne kadar poz dumanlı veya sisli olsa da, magnezyumun karanlığı çok iyi aydınlattığını kanıtladığını iddia ederek onun için bu deney bitmişti. Brothers Dünya da ilk defa magnezyumu ışığı kullanarak yeraltında ve ilk defa mağarada fotoğraf çeken kişi olmuştu. Hemen arkasından Jackson, dünya daki ilk maden fotoğrafını çekmişti. Kamuoyuna göre, Nadar kemikler, kafatasları ve yeraltı dünyası ile epey ilgi çekmişti. Buna kıyasla, Brothers ve Jackson un pozları sıkıcıydı. Bununla beraber, Smyth Mısır daydı ve büyük piramit içindeki kral mezarının fotoğrafını çekmek için uğraşıyordu. Kendi icadı olan kamerasına alışmasına rağmen mezar odasında pozu çekmeye çalışırken magnezyum ile deneyimi yoktu. Hazırlandıktan sonra önce 60 granül (yaklaşık 4 gram) daha sonra 100 granül ve sonra 120 granül negatifleri iyi çıkarması gerekirken giderek daha silik çıkarttı. Magnezyum, kimyasallar ve yağlardan çıkan duman ortamı kötüleştirmiş ve her poz çok kötü çıkmıştı. Günlerce uğraştıktan sonra birkaç tane düzgün pozlanan fotoğraf elde etmişti. Bu fotoğraflardan bugüne sadece 4 tane kalmıştır. Yeraltında çektiği fotoğraflar hakkında ilk iletişimi Magnezyum Metal Şirketi nden William Matner yapmış ve mektup yazmıştır. William Matner bu fırsatı hemen değerlendirip, mektubun The British Journal of Photography ve The Photographic News da yayımlanmasını sağlamıştır. Smyth aynı zamanda 1 inçlik plakalar kullandığı için negatifleri de çok ufaktı. Büyük boyutlarda basabilmek için büyüteçli bir alet lazımdı. O günlerde hangi boy fotoğraf elde edilmek isteniyorsa o boyda plakalar kullanılıyordu genelde. Büyüteçle ufak negatiften basmasına rağmen Smyth fotoğrafların kalitesinden pek de bir şey kaybetmemişti. Fotoğraflar çok güzel çıkmıştı. Fotoğrafçılık camiası ve kamuoyu Smyth in çektiği fotoğraflardan ve magnezyum kullanarak çekilen yeraltı fotoğraflarından oldukça etkilenmişti. Neden? William White Eylül 1865 de sormuştu mağaraların, mezarlıkların, madenlerin fotoğraflarını çekemez miyiz? diye. İngiliz Derneği 35. yıl toplantısında herkes dikkatle kendisini dinliyordu. White, magnezyum yakmanın her türlü yönünü açıklayan, magnezyum lamba çeşitlerini de içeren, bir makale yazmıştı. 1866 yılının sonuna gelindiğinde magnezyumun fiyatı üretim ve satış arttıkça düşmüştü. Daha sonraki yıllarda magnezyumun başka kullanım alanları bulunmasına rağmen Brothers ve Smyth sayesinde en iyi kullanım şekli fotoğraf çekimlerinde olmuştur. Derleyen, çeviren: Ender Usuloğlu Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 3

Kaynakça: To Photograph Darkness: The History of Underground and Flash Photography Chris Howes, 324 sayfa, 1989, Yayımcı Alan Sutton Publishing, Gloucester, İngiltere Fotoğraflar: Ender Usuloğlu Soldaki fotoğraflar: Brothers tarafından mağarada çekilen ilk (stereo) fotoğraftır. Fotoğraf 1865 yılında Blue John Mağarasının kristal salonunda çekilmiştir. Soldaki fotoğraf: Smyth tarafından büyük piramidin kral mezar odasında çekilmiştir. Fotoğrafta, gölge gibi çıkan 2 arap ve eşi Jessica vardır. Dikkatli baktığınızda sağda ve solda magnezyum dan saçılan kıvılcımlar görülmektedir. İlk parmakla döndürülen magnezyum yakma aleti. Sol taraftaki çembere sarılı magnezyum şeridi ortada tutulan mekanizma ve parmakla yansıtıcıya iletilen magnezyum şerit. Solomon ve Grant in magnezyum şerit yakma aleti. Bu sistem yaklaşık 30 yıl kullanılmştır. 4 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

Zindan Mağarası Ender USULOĞLU (ASPEG) Isparta nın Aksu ilçesinin dışında turizme açılmış olan Zindan Mağarası nı Düdenyayla gezisinden fırsat bilerek ziyaret ettik. Zindan Mağarası 765 m uzunluğunda olup 300 metreyi aşkın bölümü ışıklandırılmıştır. Ziyaretimizi ağustos ayında yaptık. Genel izlenimimiz, böylesine güzel bir mağara nasıl bu kadar sahipsiz bırakılabilir, oldu. Türkiye de her şeyin kâğıt üstünde sahibi olmakla beraber bu mağaranın sahipsiz olması açıkçası bizi çok düşündürdü. Sahipsizlik fikrini düşündüren nedenleri aşağıda sıraladık. Umarız yetkililer bu konularda bir şeyler yaparlar ve gelir sağlayan bir işletmeyi olması gerektiği gibi işletirler; yani koruyarak. Koruma olmadan geri dönülemez şekilde hasara uğrayan mağaralarımız yavaş yavaş olmaktan çıkmaya başlayacaklardır. Aslında turizme açılan mağaraların kaçta kaçı ekonomik kazanç sağlamakta sorgusunu irdelemek lazım ama burada yerimiz yok. Kötü işletmenin işaretleri 1. Rehber yok. Böylesine hem arkeolojik hem de jeolojik güzellikleri olan bir mağarada mutlaka ve mutlaka rehber olması lazım. Bu mağara, turistlerin kendi başlarına hiçbir bilgi almadan sadece güzelliklere bakarak gezip dolaşacağı bir mağara değildir. Bu mağara, içinde tarih ve birçok hikâye barındırmaktadır; hem arkeolojik hem de jeolojik. Rehberin olmaması yüzünden en büyük zararı yine turistlerin (bilgisiz, ne yaptığını bilmeyen, bir sarkıtın belki yüz belki binlerce yılda oluştuğunu bilmeyen) kendileri vermektedir. 2. Önündeki geç Roma döneminde kalıntılarda yapılan kalitesiz eklemeleri görmek için sanırım arkeolog olmaya gerek yoktur. 3. Mağara içindeki sayısız Ahmet buradaydı. Şeyda Mehmet i seviyor gibi sonu gelmeyen duvar yazıları maalesef geri dönülemez hasar vermektedir. Oysa belli zamanlarda rehber eşliğinde girilse, hasar oluşmadan, rehber tarafından rahatlıkla engellenir. Ayrıca, bir rehberin bu mağaradan para kazanması da mağaraya karşı daha duyarlı olmasını sağlayacaktır. Turistlerin kendi başlarına gezezebilmelerinden aldıkları cesaretle yanlarına hatıra almak için kırdıkları sayısız sarkıt ve dikitleri saymadık. İnanılmaz bir biçimde güzelim oluşumlar gözünüzün önünde kırılmış bir şekilde durmakta Şimdilik Yakında o da kalmayacak. 4. Işıklandırma, devamlı yanan lambalar yerine sensörlü olmalıdır. Sürekli yanan ışıklar yüzünden yavaş yavaş mağara duvarlarında yosunlaşma başlamıştır ki bu da soğuk ışık kaynağı kullanılmadığını göstermektedir. Buradan yetkililere sesleniyoruz, rehber ve ışıklandırmayı doğru düzenleyerek birçok hasarın önüne geçilebilir. Binlerce yılda oluşmuş doğal güzellikleri KORUYARAK ekonomik katma değerini KORUYALIM yoksa yakında o da kalmayacak. Fotoğraflar: Gülşen Küçükali Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 5

Bolkar Dağlarında Karst ve Mağara Araştırmaları Fatih BÜYÜKTOPÇU (DAUM-KAG) Bolkar Dağları, Türkiye nin güneyi boyunca uzanan Toros Dağları nın orta kısmına verilen addır. Konum olarak kuzeyde Karaman - Ereğli ilçesi, güneyde Mersin-Erdemli ilçesi, batıda Mersin-Mut ilçesi, doğuda ise Adana-Pozantı ilçesi arasında kalmaktadır. değinelim. Bolkar dağları, güneyden gelen tektonik basınçlarla kuzeye doğru devrilmiş bir antiklinaldir. Bolkarların yüksek kısımları, kuzeye devrik antiklinalin üzerinde yer alır Bolkar Dağlarında bütün jeolojik devrelere rastlanır. Hakim litolojiyi kireçtaşı oluşturmaktadır. Bölgede Paleozoik yaşlı formasyonlar Yüksek Bolkar dağlarında görülürken, Mesozoik kireçtaşlarına Yüğlük Dağı ile Yıldız Tepe arasındaki bölgede rastlanır. Tersiyer yaşlı formasyonlar ise Ayrancı ve çevresinde bulunur. Bölge 3 kısımda incelenmektedir. Bolkar Dağlarının en yüksek noktası Medetsiz Tepesidir (3524m). Medetsiz Tepesinin çevresinde yükseklikleri 3000m ye yaklaşan bir çok zirve vardır. Karayelek Dağı, Kızılgöl Dağı bunlardan bazılarıdır. Bu kısımlar şunlardır Yüksek Bolkar 2500m-3500 Orta Plato : 2000-2500 Alçak Kesimler : 1500-2000 Şimdi kısaca Bolkar dağlarının jeolojik yapısına 6 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

Bolkar Dağlarında her türlü mikro ve makro karstik şekillere rastlamak mümkündür. Ancak bu şekillerin önemli kısmı Jura-Kretase yaşlı kireçtaşlarında bulunur.. Jura-Kretase kireçtaşlarına ise 2600 2000m seviyelerinde rastlanır. Bolkar Dağları nın gerek yüksek sektöründe gerekse daha aşağı seviyelerinde ( 1800m ye kadar) yüzeysel akış nerdeyse hiç yoktur. Bunda en büyük etken bölgenin büyük kısmının kireçtaşlarından oluşmasıdır. Yağmur, kar gibi yağış suları bölgenin jeolojik yapısı nedeni ile kısa sürede yeraltına sızarak, yeraltı akışlarını beslerler. Bu yeraltı akışları daha aşağı kotlarda (1600-1800m) karstik kaynaklar olarak yeryüzüne çıkarlar. 1994 yılından bu yana devam eden araştırmalarda 200 mağara bulunmuş ve haritalanmıştır. Bu mağaraların derinlikleri 10 ila 245m arasında değişmektedir. Araştırmalar sırasında tespit edilen mağaraların büyük kısmının NE- SW doğrultusundaki kırık hatları üzerinde bulunduğu ortaya çıkmıştır. Kırık hatları üzerinde yoğunlaştırılan çalışmalarda yüksek sektörden toplanarak yeraltına sızan yüzey sularının, bu kırık hatları boyunca gelişen karstik kanallar ağı ile NE-SW doğrultusunda bir yeraltı akışı gösterdiği belirlenmiştir. Eskiden güncel topografyaya daha yakın bulunan bu yeraltı akışı, bölgedeki tektonik hareketlerle düşen taban seviyesine bağlı olarak daha derine yerleşmiştir. Eski yeraltı akışına ait parçalar bu nedenle askıda kalmış ve deforme olmuşlardır. İşte bu sebepten dolayı tespit edilen mağaraların büyük çoğunluğu 100m yi geçmemektedir. Ancak 300m nin altına inilebildiği takdirde büyük sistemlere ulaşılması kaçınılmazdır. 2009 yılında yapılan çalışmalarda Ayıpınarı adlı bölgede eski yeraltı akış ağının varlığını ispatlayan oldukça önemli bir mağara bulunmuştur. Güncel yeraltı akışının günümüzdeki en önemli aktif parçaları Hışılayık Yeraltı Nehri, Çiftlik Düdeni ve Subatan Düdenidir. Her üç aktif mağaranında aynı hat üstünde bulunması bir rastlantı değildir. Bu yeraltı akışının diğer bir parçasıda Çiftlik Düdenidir. Burada da yapılan serbest dalışlar Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 7

sonucunda sifondan geçilerek yeni bir odaya çıkılmıştır. Çiftlik düdeni 159m uzunluğunda yatay bir mağara olup, bulunduğu kapalı havzanın sularının drenajını sağlayan bir düdendir. Çiftlik düdeni Hışılayık yeraltı nehrinin 2km kuzey doğusunda bulunmaktadır ve Hışılayık yeraltı nehri ile bağlantılı olması muhtemeldir. Bölgedeki yeraltı akışının başlangıcının 2750m yükseklikte bulunan Kırkpınar kapalı havzası olduğu düşünülmektedir. Kırkpınar kapalı havzasında bulunan ve girişlerini çapları 7 ila 10m arasında değişen düdenler bulunmaktadır. 2009 yılında yapılan çalışmalar sırasında 1 saat süre ile yağan şiddetli yağmur sonrasında havzanın yer yer göl haline geldiği ve yaklaşık 2 saat içinde suların kaybolduğu gözlenmiştir. Hışılayık yeraltı nehrinin 1994 de bulunmasından sonra Devlet Su İşleri tarafından Hışılayık yeraltı nehrinde yapılan izleyici deneylerinden sonuç alınamamıştır. Bırakılan izleyiciler olası kaynak çıkışlarında tespit edilememiştir. Buradan da anlıyoruz ki araştırmaların yapıldığı bölgede oldukça büyük ve karmaşık bir yeraltı akış ağı bulunmaktadır. Bu karstik ağın ortaya çıkartılması öncelikle bölgenin yeraltı su bilançosunun tespitine ve kullanım olanaklarının belirlenmesine yardımcı olacaktır. vardır. Bu oygu izlerini mağara içinde hemen her pasaj ve şaftta görmek mümkündür. Ayıpınarı Mağarasının elips şeklindeki en kesitleri eskiden bu mağaranın freatik zonda olduğunu ve kanalların dolu olarak aktığını göstermektedir. Ayıpınarı Mağarası pasajları, şaftları ve büyük salonları ile oldukça büyük bir sistemin parçası olduğunu ispatlamaktadır. Ayıpınarı Mağarası (-50 m derinlikte) Mağara 25555 kotunda askıda kalmış yapısal bir düzlükte küçük bir girişle başlamaktadır. Girişin yanındaki duvarda eski akışa ait kuvvetli su çarpmasından dolayı oluşmuş derin oygu izleri 8 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

Güncel yeraltı akışının günümüzdeki en önemli aktif parçaları Hışılayık Yeraltı Nehri, Çiftlik Düdeni ve Subatan Düdenidir.Her üç aktif mağaranın da aynı hat üstünde bulunması bir rastlantı değildir. Bu yeraltı akışının diğer bir parçası da Çiftlik Düdeni dir. Burada yapılan serbest dalışlar sonucunda sifondan geçilerek yeni bir odaya çıkılmıştır. Çiftlik Düdeni 159m uzunluğunda yatay bir mağara olup, bulunduğu kapalı havzanın sularının drenajını sağlayan bir düdendir. Çiftlik düdeni Hışılayık yeraltı nehrinin 2km kuzey doğusunda bulunmaktadır ve Hışılayık yeraltı nehri ile bağlantılı olması muhtemeldir. Bölgedeki yeraltı akışının başlangıcının 2750m yükseklikte bulunan Kırkpınar kapalı havzası olduğu düşünülmektedir. Kırkpınar kapalı havzasında bulunan ve girişlerini çapları 7 ila 10m arasında değişen düdenler bulunmaktadır. 2009 yılında yapılan çalışmalar sırasında 1 saat süre ile yağan şiddetli yağmur sonrasında havzanın yer yer göl haline geldiği ve yaklaşık 2 saat içinde suların kaybolduğu gözlenmiştir. Hışılayık yeraltı nehrinin 1994 de bulunmasından sonra Devlet Su İşleri tarafından Hışılayık yeraltı nehrinde yapılan izleyici deneylerinden sonuç alınamamıştır. Bırakılan izleyiciler olası kaynak çıkışlarında tespit edilememiştir. Buradan da anlıyoruz ki araştırmaların yapıldığı bölgede oldukça büyük ve karmaşık bir yeraltı akış ağı bulunmaktadır. Bu karstik ağın ortaya çıkartılması öncelikle bölgenin yeraltı su bilançosunun tespitine ve kullanım olanaklarının belirlenmesine yardımcı olacaktır. Ayıpınarı Mağarasında eski akışın seviye izleri Bu amaçla Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Hidrolik Anabilim Dalı ve Jeoloji Mühendisliği nin birlikte başlattığı bir çalışmanın 2010 yılında başlatılması planlanmıştır. Bu makale Jaskinie Dergisinin 2009 Ekim sayısında yayımlanmıştır. Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 9

Peynirçiçeği Mağarası 1979-2009 Hatıratı II Çağan ÇANKIRILI (ASPEG) Sabah erkenden mağaraya akın ettik. Bizden birileri geldikçe meraklılar dolup taşıyordu. Yerli halk, yetkililer, müze görevlileri, turistler, gazeteciler, mağaradaki arkeolojik buluntuları incelemek için kazılarını bırakıp gelen bir grup arkeolog, çoluk çocuk herkes kapının ağzındaydı. Aslı Dönmez (TMB Sözcüsü olarak) ve Ali Yamaç, basın ve yetkililere açıklama yaparken, biz diğer mağaracılar ile birlikte insanların bir kısmını mağaranın ağzından uzak tutmaya çalışarak ve meraklıları mağaraya ve kendilerine zarar vermeyecek ufak bir kısımda kafalarında baretlerle tutup mağara hakkında bilgi vermeye çalışıyorduk. Kaosu tahmin edersiniz. Hatta bazı mağaracıların kaosta kafalarının karıştığı bile görüldü: Bu mağarada 10 milyon yıl önce insanlar yaşardı. İnsanlığım ile gurur duydum vallahi, 10 milyon yıldır varız lan biz! Bu arada mağaranın içinde yarasa kostümü ile tayt arası bir şey giymiş modern dansçı bir bayan, ağzında bilmem nere yerlilerinin kutsal düdüğünü düttürerek dans ediyordu. Kaosu hayal etmeye devam edin... Bu arada kapıda babam ve arkadaşı göründü. Onlara da ufak bir açıklama yaptıktan sonra içeriye tekrar girdik. Biraz daha ileride bir yerler de dolaşırken, bir mağaracı arkadaşımız koşarak gelip, dansçı kızın ayaklarından tavana asılıp performansını sergilemek istediğini, bunun içinde bizim yüksekte bir yere iki adet bolt çakmamızı istediğini söyledi. Gülmekten cevap veremedik. İçerisi ile dışarısı arasındaki elli küsürüncü gidişimizde, yine bir mağaracı yanımıza geldi ve dansçı kızın kaşla göz arasında bir balkona çıkıp yarasa çığlığı, kedi viyaklaması ve inek böğürmesi arasında sinir bozucu bir ses çıkaran düdüğü ile dans ettiği ve mağaranın girişine çakıl taşları yuvarlandığını söyledi. Yine gülmekten cevap veremedik ancak gidip kendisini inmeye ikna ettik. konser verildi, slaytlar izlenildi. 2008 e gelindiğinde ise beni kurt dürttü, tek başıma mağaranın girişine gittim. Girişteki kapı, üzerine kaya düşmesi sonucu ezilmişti ve içeriye giriş açıktı. 2009 oldu. Ben yine olay mahaline gittim. Girişteki kapı, üzerine kaya düşmesi sonucu ezilmiş ve içeriye giriş açıktı. Ortalıkta da üç beş çöp vardı. O kadar övdüğüm Peynirçiçeği Gündoğan Gönüllüleri ilgilenmiyordu galiba. Kapının yanına gittiğimdeyse daha enteresan bir şey beni bekliyordu. 2008 de gördüğüm kapı düz bar demirden yapılmıştı. Bu kapı ise ucunda lale benzeri şekilleri olan demirlerle süslüydü. Belediye de, gönüllüler de ilgileniyordu demek ki! Ama mağara çöküyordu. Bunun sebebi, büyük bir ihtimalle, gönüllüler olaya el atmadan önce girişin buldozerle genişletilmesiydi. Bu genişletme sonucunda, içeriye dışarının etkileri artmış, duvarlar yosunlanmaya, girişe yakın salonlardaki oluşumlar kararmaya başlamıştı. Kırılan kayaç blokları çatlamış ve parça parça düşmeye başlamıştı. Peynirçiçeği Mağarası ve orada yapılan etkinlikler ufak tefek sorunları olsa da aslında iyiye alamet. Sivil insiyatif gerçekten de elinden geleni yapıyor. Yerel yönetim ile el ele verip, içeriye ışık takıp Ne para kırarız leeen! demiyorlar. Mağara eskisi kadar kirlenmiyor. TMB toplu halde olaya el atmış, ilk defa herkes bir arada mağara temizlemeye soyunmuş. Başlamak için iyi bir yer sanırım. Arada bir Bodrum a yolu düşen mağaracılar olarak, gidip kontrol etmekte, bir de haritasını kazandırmakta yarar var. Peynirçiçeği nin üzerine biraz düşsek iyi olacak gibi, Ne de olsa pek çok ilkin mağarası. Bu arada girişte sabırsızlanan çocuklara da anlayacakları dilden mağara, mağaracılık vs... anlatılırken, arkeologların baskısı ile karşılaştık. Yolları uzun olduğu için buluntuları hemen incelemek ve kazıya geri dönmek istiyorlardı. Yaklaşık on-on iki kişilik bu grubu da kasklarını takıp girişin yakınındaki buluntuların yanına götürdük. Bu arada ufak bir yükseltiyi çıkamayan arkeologları arkalarından ittirirken, biri biraz tanıdık geldi. O da kim! Eski kız arkadaşım. Oha! Hani sokakta karşılaşsam neyse. Kazı grubundaymış... Mağaranın girişini boşalttıktan sonra sıra kokteyle geldi. Stabilize yol şimdi de kokteyl salonu olmuş, herkes mağara, mağaracılık, koruma, karst kirliliği gibi olaylardan bahsediyordu. Oradan denize atlayıp, üstümüzü değiştirip akşam şenlik yerine gittik. Kasabanın şenlik alanında yenildi, içildi, 10 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

Ayı Saldırısı! Çağan ÇANKIRILI (ASPEG) Ayı normalde saldırmaz! Saldırması için ya bir tehdit unsuru ya da bir neden lazım! a. Bölgesine girmeniz (izlerden anlaşılabiliyor) b. Yanında yavrusu olması (yakındaysa dağıtır) c. Çok aç kalmış olması Not: Bir de kuduz olursa çok pis dağıtıyor. Oana anlatmıştı, çadırın içinde uyuyan bir adamın suratını ısırmış. Saldırmaması için: a. Genelde kullandığı su ve yemek kaynaklarının yakınında kamp atmayın (izlere bakın yani - pençe izi (ağaçta veya yerde), dışkı, tüy çok fazlaysa) b. Uzaktan gördügünüzde bagırıp çağırmayın, taş atmayın (yapan var, gülmeyin:)), yavaşça yürüyerek uzaklaşın. c. Ateşe gelmez kuralına inanmayın, hatta merakını cezbeder. d. Yiyeceğinizi kamptan 60 m uzakta saklayın, pişirin ve tüketin (yavaşça uzama şansınız olur). e. Yakınınızda ayağa dikelmiş veya saldırıya hazırlanıyorsa yavaşça yürüyerek uzaklaşın - koşmayın. f. Dibinizdeyse ve Kaçış yok! diyorsanız cenin pozisyonunda yere yatın ve kımıldamayın. Biraz döver gider. g. Doğada kozmetik malzemesi kullanmayın. Özellikle vanilya kokulu olanları. Şekerli, meyveli, baharatlı kokular da buna dahil. d. 60 km civarında bir hızla koşabilirler (Grizzly icin bu tabii, Türkiye de 40-50 falan yaparlar Tofaş modelleri, 50 km hıza çıkarım dersen koş :)) e. Boyları, 1.70-2.50 m arası değişir (Grizzly 3 m). f. Ağırlıkları, 70-250 kg arası. g. Geniş yapraklı ve karışık ormanları, makilik alanları, bozkırı ve sarp dağları severler. 2800 m yüksekliğe kadar dağılım gösterebilirler (A. Demirsoy). h. Eylül-mayıs arası yarı kış uykusu halinde olabilirler (çünkü aslında kış uykusu uyumazlar). Bu süre daha kısa olabilir. i. Ne bulurlarsa yerler. Et, ot. Omnivor yani. İyi de avcılardır. j. Koku alması, görüşü, işitmesi bizden iyidir. k. Mağarada yatacağım diye bir derdi yoktur. Kendi yuvasını kendi de hazırlayabilir. l. Köyden kız kaçırma hikâyesi yalan, zaten kromozomu tutmuyor. Saldırı anında koşmaya başladıysanız, bilinen tek yöntem bayır aşağı koşmanız. Orada yuvarlanma ihtimali var derler. Denemedim. Deneyen olursa heyecanla dinlerim. Eh, madem doğanın üvey evladıyız... Madem doğayla savaşma, seviş, yasasına uyuyoruz. Ayıcık kardeşlerimizi tanıyalım, bulaşmayalım. Bir de kutup ayıları var ama biz ona ancak çölde rastlarız. Fotoğraf: Ender Usuloğlu h. Silahınız varsa kullanmadan önce düşünün. Yanlış hatırlamıyorsam fişeklerde 12 ve üstü hiçbir şey yapmaz. Özellikle kuş saçmaları. Korkutur falan sanmayın. Hiddetlendirir sadece. Onun yerine havaya ateş açabilirsiniz, fakat yakındaysa yine saldırır. i. Mağaraya girmeden önce, iz var mı? diye bakın. Kış uykusundan uyandırırsanız 2 dakika şansınız var. Tabii siz daha yakınına gelmeden sese uyanacağı için vaktiniz az. Kaynaklara göre, genelde kaçma eğilimi gösterirlermiş. Önünde durmayın, çıkışı boşaltın. Bunların haricinde koşarak kaçarım, boynuna atlarım, böğrüne bıçak sokarım, gözüne dal sokarım, benim kafa 2 ton çeker falan yalan... a. Ağaca tırmanabilirler. b. Sarp arazide hızlı hareket edebilirler. c. Yüzebilirler. Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 11

Biliyor muydunuz? Dünya nın en derinine inen kadın mağaracılar? Bu konuyla ilgili birşeyler yazmak, en son Dağlı da derin mağara ve döşeme eğitiminden sonra aklıma geldi. Internet ten bu konuyu araştırdığımda, derinlere inen birden fazla kadın mağaracı olduğunu keşfettim. Öncelikle Litvanya dan Enigma Mağaracılık Derneği başkanı kadın mağaracı Laura Tomasevice ile yazıştım. Litvanya! hani Baltık denizi kıyısındaki ufak bir devlet, Rusya dan kopan. Coğrafyasını pek bilmememe rağmen devamlı yaptıkları yurtdışı keşiflerinden Litvanya da çok fazla mağara olmadığını anlamak için alim olmamız gerekmiyor sanırım. Bu ülkenin 2 kadın mağaracısı -1440 m ye kadar inmiş (Krubera Voronya). Julia Timoshevskaya, Krubera da. TÜRKİYE de en derine inen kadın mağaracılar kimdir? Jurgita Pekoriene Gintare Siavlyte Yaş: 32 Yaş: 27 3-4 yıllık mağaracı 3-4 yıllık mağaracı Araştırmalarım beni Ukraynalı, Speleologicheskoy Derneği nden, Krubera- Voronya gezileri ekip lideri Yuriy Kasyan la bağlantıya geçmemi sağladı. Bana verdiği bilgilere göre; 2001 yılında, Krubera Mağarası nda 1710 metreye ulaşılmış. Bu derinliğe inen kadın mağaracı Julia Timoshevskaya olmuş. 2004 yılında aynı mağarada -1840 m ye inilmiş ve bu derinliğe inen kadın mağaracı yine Julia Timoshevskaya olmuş. 2004 yılının Kasım ayında -2080 metreye inilmiş. 2 km derinliği geçen ilk kadın mağaracı Catherine Medvedeva olmuş. Catherine Medvedeva dan sonra neredeyse 20 ye yakın kadın bu derinliğe inmiş. Şu anda Krubera-Voronya Mağarası -2191 m de ve son 45 metresi sualtında ve daha burayı geçen kadın yok. Eğer bilgilerim eski ve eksik değilse, Nilay İşsevenler, Esra İnan, Esin Ulualp, Aylin Öz (BÜMAK) 1991 yılında ilk defa sadece kadınlardan oluşan bir ekip olarak, Anamur Çukurpınar Mağarası nda, -515 metre derinlikdeki kampa inmiş, toplam 2 gün mağarada kalmışlardır. Solda: Esra İnan, sağda Aylin Öz En sağda: Nilay İşsevenler Halihazırda, bu mağaracıların hiçbiri mağaracılığa devam etmiyor. Sanırım, Türkiye de kadınların daha derinlere inme vakti gelmiş ne dersiniz? 12 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

Speleosanat KİTAB-I ÖLÇME Üstadımız reis-i piri kendisi usta bir hartacı Biz ancak oluruz onun yanında bir çorbacı Okumak lazım, bilmek lazım ömür kısa Oku maarifetnameyi al kendine hisse-i kıssa Ön Deyiş Görelim ne imiş birer birer şimdi ilm-i mağara Yek bütündür bu, sakın işine geleni alma yanına İdman, ilim, yarenlik bunda iç içe girer İdmanla inersin derinlere görürsün neler neler İlm ile gösterirsin bunları ancak teker teker Bu ilmi öğrenmek ise yürek ister Başlar yüzyirmiyedi sene evvel bu işe aylardan rebiulbahir Martel derler adına aslı bir Frenk ve keferedir O zat merak etmiş günlerden bir gün bir mağarayı Ne bulursa almış yanına feneri, mumu, lambayı Girmiş o mağaradan suyun çıktığı yerden içeri Geçirmiş o garip yerde yarenleri ile 3-5 geceyi Hicri 1330, aylardan ola ki Cemaziyülevvel Bir devşirme peyda oldu Istanbul da 98 sene evvel Abdullah bey derler onun adına macardır aslı Be hey şaşkınlar Ibn-i Batuta dır kültürünüzün aslı Yarımburgaz da dır keferenin girdiği mağara Gezmiş görmüş, geçirmiş günlerini orada Yayınlamış o seneler Tercüman-ı Ahvalda Yıl miladi iki bin yedi, kırk üç sene evvel Çok çalışmış bir zat olmuş ma rifetperver Harcamış emek kurmuş bir cemiyet Vermiş bizlere harika bir hidayet Değer vermek lazım pirlere üstatlara Dünkü veletler biraz daha az konuşa İlm-i mağara derler bunun adına Hakkıyla icra edersen varırsın tadına Çaba sarf eder de öğrenirsen eğer İşte o zaman herkes verir değer Bu yalnız bir cümbüştür der isen şayet bana Var git sen tez zamanda yarinin koynuna Oku bu maarifetnameyi al arada bir kıssadan hisse Menzildeki hedef insan-ı kamil olmak ise Mağaracılık bu uğurda bize bir yoldur sadece Lak lakla geçirme şu kısa ömrünü Çalış çabala hoş tut sen insanların gönlünü Bil şunu hoş sadadır şu alemde baki kalan Sakın ha! etme sen emekleri talan Fatih BÜYÜKTOPÇU Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Karst Araştırmaları Grubu Fotoğraf: Ali Aytan Düzelti: Fatih Büyüktopçu nun mağaracılık yaptığı deprem araştırmaları yanlışlıkla enstitü olarak yazılmış, bu sayıda merkez olarak düzeltilmiştir. Özür dileriz. Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 13

YARASALAR- Kışın Yaşadıkları Yerlere Dair Ekolojik Yönleri Oana CHACHULA (ASPEG, FOCUL VIU) Yarasalar, özel uçuş stili olan tek memelidir. 950 tür ile Dünya daki en büyük memeli sınıfındadır. Diğer önemli özellikleri ise yuva yapmayışlarıdır. Hayat döngülerinin içinde doğal yuva bulurlar. Genelde gece avlanan bir hayvan olduğu için insanlara pek gözükmezler ve bu yüzden insanlar tarafından pek sevilmezler fakat Ortadoğu ve Çin de, yarasalar şans ve aşkı temsil ederler. Ayrıca çok uzun sure yaşadıkları için, neredeyse 30 yıla yakın, aynı zamanda uzun ömürlülüğü simgelerler. Dünya da birçok yarasa türü vardır. Meyva ve nectar yiyen, kan içen veya balık, kurbağa ve böcekle beslenen türlere rastlanır. Biyolojik sınıflandırmada ikiye ayrılırlar; Mikrokriptore ve Megakriptore. Avrupa da yaşayana yarasalar mikrokriptore dir. Böcekle beslenirler. Halihazırda, Avrupa da 45 tür yaşamaktadır. Türkiye deki tür sayısı Petr Benda ve Ivan Horacek, Çek prag, 1998 yılında yayınlanan Türkiye deki yarasaların biyolojik dağılımı üzerine yazılan makale de 31 olarak geçmektedir. Yaşadıkları ortama (yuvasına) göre 3 e ayırabiliriz; a. Eurytopic yarasalar; Genelde ormanda yaşarlar kış zamanlarında bazen mağara veya binaları kullanırlar. b. Ormanlarda kış uykusuna yatan yarasalar; Bütün yazı ormanda geçirirler ve buldukları boşlukları yuva olarak kullanırlar. Kış zamanı bu ormandaki buldukları boşluklarda uykuya yatmakla beraber bazen binalar, bodrum katları veya tanrı nın evlerini mesken edinirler. Dar ve sakin yerleri, kimsenin kendilerini rahatsız etmeyecek yerleri severler. c. Diğer bir yarasa türü ise yuva olarak mağaraları ve kaya yapılarını yuva olarak seçerler. Daha çok c şıkkındaki yarasalar ve ekolojisinden bahsetmek istiyorum. Birçok yarasayı mağaralarda buluruz. Onları tek, küçük veya büyük koloniler şeklinde kışın, yazın veya bütün yıl boyunca görürüz acaba niye? Bir yarasa için mağaranın iklimi çok önemlidir. Acaba nelere dikkat ederler? Iyi bir sıcaklık, nem, çok akışkan olmayan hava akımı, tam karanlık ve sukunet. Bu yüzden bu şartları içeren mağara bulmaları çok önemlidir. Genelde, birçok yarasa türü kış zamanı ufak ve büyük koloniler halinde uykuya yatmaktadır. Bundan dolayı, Myotis myotis, Miniopterus schreibersii, Rhinolophus ferrumeguinum ve Pipistrellus pipistrellus türleri büyük koloniler halinde kış uykusuna yatar. Bununla birlikte, Pipistrellus pipistrellus kayalar arasındaki dar çatlaklarda kış uykusuna yatmayı tercih eder. Ayrıca, tek başına kış uykusuna yatan yarasalarda vardır. Rhinolophus ferrumeguinum koloni halinde kış uykusuna yatarken, Rhinolophus hipposideros ise tek başına kış uykusunu tercih etmektedir. Kış zamanı, genelde, sıcak mağaraları (2-12 derece arasında) tercih ederler. Her türün kendine göre tercihleri vardır. Mesela, Barbastella barbastellus genelde 2-4 derece arasını tercih ederken 10 derecelik bir sıcaklıkta da bulabiliyoruz, Myotis sp genelde 2-6 derece arasını tercih ederken bazen 12 derecede de bulabiliyoruz, Miniopterus schreibersii ise 5-9 derece arasını ve Rhinolophus sp 7-10 derece arasını tercih ederken 2 derecelik bir sıcaklıkta da onlarla karşılaşabiliyoruz. Uyum sağlamada esnek davrandıkları için bizleri şaşırtabiliyorlar. Nem, diğer büyük bir faktördür. Nemin neredeyse 100% olması elzemdir çünkü kış uykusu esnasında kanatlarından dolayı, susuz kalmamaları lazımdır. Normal seviyedeki bir hava akımı yarasaların biyolojik olarak serinlemesine ve kış uykusuna yatmalarını hızlandırır. Mesela, dikey mağaralarda genelde sıcak hava girişe yakın yerler olduğu için bu bölgeler yarasaların kış uykusuna yatmaları için idealdir. Kış uykusuna yattıklarında yarasaların metabolizması oldukça düşer ama bazen kendilerini sulamak için mağara içinde yer değiştirebilirler. Mağarada eğer kış uykusuna yatmış yarasalara rastlarsanız bir iki kurala mutlaka uyun. Eğer bir şekilde rahatsız ettiğinizde yarasalar uyanırsa, enerji kaybederler ve bahar a kadar ölmüş olurlar. Böyle bir yarasa kolonisine rastlarsanız altlarında durmayın, flaşlı fotoğraf çekmeyin ve üzerlerine ışık tutmayın, yavaşça ve sessizce geçip gidin. Yazın, iki tür yarasa kolonisine rastlarız; gebe olanlar ve çiftleşenler. Mayıs la beraber bütün dişi yarasaların hepsi, beraberce yavrulamak üzere bir yere giderler. Haziran sonuna doğru bir en çok iki yavru doğururlar. Bütün dişi yarasalar beraberce sessiz ve sakin bir yerde bebeklerini büyütmek üzere bulunurlar. Erkek yarasalar ise başka yerlere giderler. Eylül de, dişi ve erkek yarasalar çiftleşmek üzere bir araya gelirler. Çiftleşmeden sonra dişi yarasa, erkeğin spermini bahar a kadar içinde muhafaza eder ve bahar la birlikte yeni cenin oluşur. Mağaraları geçiş dönemlerinde genelde geçici yuva ve beslenme bölgesi olarak kullanırlar. Mağaraların ağzına yakın yerler genelde beslenme alanıdır. Eylül le beraber bütün yarasalar kış uykusuna 14 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

yatmak için bir araya gelir ve Kasım ortası gibi kış uykusuna yatarlar ve mart ta uyanırlar ve Mayıs la beraber birer birer mağara dan ayrılırlar. Genelde beslenmek için böcek bulamadıkları zaman kış uykusuna yatarlar. Kış uykusuna yattıkları yerleri gayet iyi bilirler ve severlerse hep aynı yerlere gelirler. İnsan veya hayvanlar bir şekilde rahatsız ederse, o zaman sevdikleri yeri bırakıp başka mağaralara giderler. Kaynakça: Benda Petr and Ivan Horacek, 1998 Bats (Mammalia:Chiroptera) of the Eastern Mediterranean. Part 1. Review of distribution and taxonomy of bats in Turkey in Acta Societatis Zoologicae Bohemicae, Vol. 62, No. 4; Bronislaw W,Woloszyn, 2008 Ecological aspects of bat hibernacula protection (cave and cave like shelters) a European perspective; Borda Daniela, Borda Cristin, 2008 Liliecii relatii cu omul si mediul inconjurator, ed. Napoca Star, Cluj Napoca; Chachula Oana, Lotus Mester and Radu Dumitru, 2009 Distribution and species diversity of bats from cave Polovragi (Căpăţânii Mountains, Romania) and some remarks on the microclimatic conditions of the hibernation, Vol XXV, Oltenia. Studii şi comunicări. Ştiinţele Naturii; Fotoğraflar: Oana Chachula, Adrian Done, Sami Ayhan İngilizce den çeviren: Ender Usuloğlu Bebek Yarasa Myotis myotis - kolonisi, Polovragi Mağarası, Romanya Rhinolophus ferrumequinum - Polovragi Mağarası, Romanya Rhinolophus ferrumequinum kolonisi, Polovragi Mağarası, Romanya Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 15

Keşif Hayatın Ta Kendisidir! Gülşen KÜÇÜKALİ (ASPEG) Küre Dağları Milli Parkı, Dünya da ender rastlanan bitki örtüsü ve eko-sistemi ile çok sayıda mağara ve kanyonları ile doğayı koruma açısından özen gösterilmesi gereken bir bölge. ASPEG, Doğa Koruma ve Milli Parklar Dairesi Mağara Araştırma Birimi (DKMPmab) ile Temmuz 2008 de imzaladığı protokol ile Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında, Küre Dağları Milli Parkı bünyesindeki mağaraları ve mağaralarda yaşayan canlıları araştırmaya başladı. Şimdiye kadar birçok mağara araştırması ve biyolojik örnekleme çalışması yapılan bölgede çalışmalar sürüyor. Keşif hayatın ta kendisidir! Zoni ve Armutlu Yaylası ndaki potansiyel, Kurtyolu-1 ve Kurtyolu-2 Mağaraları keşfi (28-30 Haziran 2008) Haritada yeri olmayan yollar bizi beklemektedir. İlk keşfin verdiği özgürlük Bir tutkudur bu. Bir kere bu tutku bulaşmışsa ruhunuza, bir daha kurtulamazsınız zorlu olan bu güzelliğin arayışından. Sizi büyütür. Çünkü doğa sadece iyiliğin, güzelliğin özgürlüğün yaşandığı yerdir. Küre Dağları nda ulaşımın zorluğu nedeniyle birçok bölge doğal yapısını korumakla birlikte araştırılmamış durumda idi. Özellikle Bartın- Kastamonu Bölgesi nde keşfedilmemiş mağaraların varlığı ekibin dikkatinden kaçmadı. Daha önce ayak basılmayanı, bilinmeyeni bulmak, keşfetmek, Cansu, Döngelyanı mağarasına girerken (Foto: Ender Usuloğlu) mağaracılığın en heyecan verici tarafı. İşte bu keşif fırsatlarını değerlendirmek, Küre Dağları nda yeni araştırma bölgeleri açmak hedefiyle üç kişilik küçük bir ekiple ön araştırma gezisi düzenlendi. Bu gezide kamp yemeklerinin Amasra nın balık lokantalarında yendiği ya da kampta mozerellalı makarna pişirildiği sadece bir söylentiden ibarettir! Sonuç olarak, Zoni ve Armutlu Yaylası ndaki potansiyel, Kurtyolu-1 ve Kurtyolu-2 Mağaraları keşfedilmiş oldu. Topmeydanı Mevki (12-20 Temmuz 2008) Proje kapsamındaki ilk gezi 23 mağaracının katılımıyla Topmeydanı mevkii ve yakın çevresine oldu. Gezi, sekiz gün sürdü. Dokuz mağarada araştırma yapıldı. Çovurma Tepe-6 Mağarası keşfedildi. Sorkun Mağarası nda araştırılmamış bir kolun ölçümü tamamlandı. Bu kolun toplam derinliği -147 mt. olarak ölçüldü. bak arkadasım yıl 1453 ben bu işe basladım. O gün bügündür mağaracıyım dedirtecek şekilde gaza gelip motive olup hiç bitmesin dediğimiz bir kamptı. Milena, Sorkun da böcek numunesi almak için inerken (Foto: Gülşen Küçükali) Ilgarini Bölgesi (29 Ağustos - 1 Eylül 2008) Pınarbaşı, Kastamonu Kazla Mahallesi, Sümenler Köyü Daha önce tespit edilen Dikilitaş Mağarası ve 16 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009

İğnedeliği Mağarası nın ölçümleri tamamlandı. Ilgarini Mağarası nda yalnız definecilerin ve doğa sporcularının bıraktığı tahribatlar (ne garip bir cümle!) tespit edildi. Pınarbaşı Kastamonu Araştırması (6-12 Ağustos 2008) Mağaracılığın ekip işi olduğunu herkes bilir ama bazen tek kişilik dev ekipler sahneye çıkar! Bu gezi de Buzluk İni nde yapılan tek kişilik keşif, ölçüm ve fotoğraf çekme denemesiyle konuşuldu. Ve kaybolmak üzere olan ekibin önüne çıkan kırık bir çöküntü tarafımızdan bulunduğu için Sırt Kokurdanı olarak adlandırıldı. Sık bir orman içinde yer alan Buzluk Mağarası herkes için büyük bir sürpriz oldu. Ölçüm sırasında mağaranın yarı karanlık ve karanlık kısımlarından böcek numuneleri de toplandı. Pınarbaşı- Kastamonu Atak Mağarası (1-3 Kasım 2008) -Abi bu mağarayı müslümanlar mı yapmış? -Hıı! Sen şimdi 12. daraldan sonraki 3. soldan galeriye çık, camiden dön sola beni bekle. -Olur abi. Atak Mağarası için olası diyaloglar bunlar. İngiliz FAC ekibi tarafından 1992 yılında araştırılan Uçurum (Atak) Mağarası nın eksik kalan ölçümünü tamamlamak ve mağaranın tümünü araştırarak milli unsurlar katmak amacıyla araştırmaya başlandı. İçinden duyulan ezan sesiyle ilahi bir ortamı olan mağarada 11 A7A4 gibi en az 12 bilin meyenli denklemlere karşılık gelen istasyonlarda ölçümler alındı. Pınarbaşı Konağı na atılan kampta zorlu doğa ve kış şarları ile şöminenin önünde mücadele eden ekip, paralel bir evrene kolu olacakmış gibi duran Atak Mağarası nın ölçümünü ve araştırmasını tamamladı. Aynı gezide Gökdeliği ve İnonü mağaralarının ölçümü tamamlandı. Armutlu, Zoni ve Gideros Araştırması (18 24 Haziran 2009) 12 tane mağara haritası ve birçok keşif ve biyolojik örnek ile oldukça verimli bir araştırma gezisi oldu. Armutlu Yaylası nda tespit edilen tüm düden ve mağaralar ölçüldü. Zoni Yaylası nda yer alan düden de araştırıldı ve ölçüldü. Bu iki bölgedeki mağaralardan çok miktarda biyolojik örnek alındı. Gideros Koyu civarında birçok mağara tesbit edildi, iki mağara hariç tümü araştırıldı ve ölçüldü. Amasra yakınlarında İnderesi Düdeni bulundu ve araştırıldı. Bu geziyle sandalla mağara keşfi başlamış oldu. Karadan yolu olmayan Hamam Mağarası na sandalla ulaşan ekip Karadeniz e açılan bir mağarada araştırma yapmanın tadını çıkardı. Kuşkayası Gezisi Ulus, Bartın (16-19 Mayıs 2009) Kadıharmanı Mağarası olduğu anlaşıldı. Daha önce girilmemiş galerilere ulaşıldı. Gölcük Mağarası olarak geçen mağara bulundu, haritalandı, biyolojik örnekleme yapıldı. Kuşkayası mevkiinde iki mağara girişi saptandı. Her ikisi de haritalandı. Konağa atılmış bir kamp, haritalar ve ihbarlar... (Foto: Emine Azak) Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009 17

Çıngıraklı Mağarası nın girişi tespit edildi. Bir delik şeklindeki girişten ( ne sıra dışı bir giriş değil mi?) ölçümü alındı. Mayıs ayında bulunan Çıngıraklı Mağara ölçüldü. Bartın, Kayadibi Köyü nde bulunan Sipahiler Mağarası araştırıldı ve ölçüldü. Sipahiler Mağarası nın dokuz devasa sütununun bazılarının yüksekliği 14 metreden fazla ve oluşumlar muazzam güzelikte idi. Arıt bölgesi Bartın- Amasra (28 Ekim 1 Kasım 2009) Arıt Bölgesi, Küre Dağları Milli Parkı nın batısında yer alan araştırılması tamamlanmamış bir bölge. Makaracı Köyü, Küre Milli Parkı sınırlarının kuzeyinde kalan ancak hem milli park sınırına çok yakın, hem de mağara zenginliği açısından önemli taşıyor. Burada araştırması yapılan Kocarez (Kocareis) Mağarası nın içerisinde Gastropodlar, Isopodlar, Araknidler, Amphipodlar ve yarasalar bulunuyor. Mağarada pek çok türü örneklendi. Amphipodların yeni bir tür olma ihtimali üzerinde duruluyor.toplama kaplarına sığmayan örümceklere rastlanan mağarada Türkiye deki ilk mağara trolü örneği alındı! Ve İnkumu Mağarası nın ölçümü alındı. ASPEG liler Atak mağarasında ölçüm alırken (Foto: Gülşen Küçükali) düşme süresi 4 sn. olarak ölçüldü. Kuşkayası Bölgesi Gezisi (19-21 Eylül 2009) Haritaların soru işaretleri ve eksik kalan ölçümler Biz çalıştıkça yapılacak işler artıyor. Bir bölgeye yapılan gezide yapılanlar ve yapılamayanlar toplandığında, bir gezi daha yapılmasının gerekliliği anlaşılıyor. Bu gezi de böyle bir toplamın sonucu. Gezide, Kuşkayası 1 Mağarası nda eksik kalan inişler tamamlandı. Alıçlı Köyü üstündeki duvarda yer alan ve ana yoldan da gözüken mağara girişleri araştırıldı, Büyükkaya Mağarası nın Amasra Yolu Üzerindeki Taş Ocağının İçinde Bulunan Mağara! Mağara trolu, Yüzüklerin Efendisi kitabından ilkel, korkuç bir karakter, hayal mahsulu bir canlı. Fakat gün günden mağaraya yaklaşarak tahrip eden taş ocağından daha korkunç değil. Ekip, Amasra yolundan giderken taş ocağı duvarlarındaki sarkıt ve dikitleri fark ederek, ocağın çok yakınında mağaranın girişini tespit etmiş, ocağın tehditi altında korunmasız ve sahipsizlikten sonunu bekleyen mağarada çalışmalara başlamıştır. Cansu ve Hande, Sorkun a girmeye hazırlanırken.. (Foto: Ender Usuloğlu) 18 Cadı Kazanı Kasım-Aralık 2009