Kendilerine ait odaları düşleyen kadınlar...



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 8.VELİ BÜLTENİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ


ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

Rutinler temamız kapsamında sabah sporu yaptık, grup sohbetleri ile paylaşımlarda bulunduk. Sabah sporunda reçel yaptık, hayali reçellerimizi

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI 2. DÖNEM YAZ OKULU EĞİTİM PROGRAMI

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ


OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ


Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU VE ÖZEL İLKÖĞRETİM OKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 17.VELİ BÜLTENİ

lkokul Eğitim Koordinatörü

SINIF İÇİ ETKİNLİKLER

FESTİVAL HAKKINDA. Magical Fest Türkiye'de en çok biletli seyircinin ağırlayacağı bir festival olacak.

Orhan benim için şarkı yazardı

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

CARROLL ÜNİVERSİTESİNİ KEŞFEDİN 1846 dan beri akademisyenlerde mükemmellik

Uludağ Projesi, İlk Adımlar (Kalite Takımı)

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Salkım Söğüt Saç

EYLÜL 2011 YIL: 15 SAYI: 10 KDV DAHİL 10 TL. Medya Kit 11

2KiloMavi de. Misafir Yazarlık. Eylül kilomavi.wordpress.com

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Evimiz Yuvamızdır Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası TÜRKÇE Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası 5N 1K KÜTÜPHANE

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

EK-2: İnşaat Mühendisliği Öğrenci Anketi

ÖZEL ÜSKÜDAR SEV İLKÖĞRETİM OKULU

«Merhaba demek ve selamlaşmak»

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş

13. yıl. Reklam. Kiti 10


ANAFİKİR: Kendimizi tanımamız, sorumluluklarımızı yerine getirmemizde

Jamie Foxx J

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

Benim en büyük şansım Adnan Turani gibi hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir eğitimci atölye hocamın olmasıydı.

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR

DUA ETTİĞİNİZDE. J. Robert Ashcroft. ICI Elemanlarıyla İşbirliği İçinde Hazırlanmıştır Resimler: David Cahill Çeviren: Hande Taylan ICI

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Sponsor Ol Rengini Seç Kendini Göster

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (10 Eylül-19 Ekim 2018)

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Kaynaklarımız Üç Kumbara

Bodrum Deniz Filmleri Festivali

İAFİP İSTANBUL ATATÜRK FEN İŞ PLATFORMU İAFEST 14 SPONSORLUK DOSYASI

Cemil Meriç Yılı Muhteşem Bir T örenle Tamamlandı

Gençlerin Doğu Ekspresi keyfinde usulsüzlük iddiası

Linkedin de Network Oluşturmanın Etiği Hakkında

Bu yıl markanızın çok daha büyük düşünmesini sağlayacak çok güzel bir sebep var

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Büyük düşün... İstanbul da Yaklaşan Etkinlik Büyük düşün ve Pazarını Küresel Olarak Genişlet! 195 ülke potansiyel pazarınızdır

GENEL BİLGİLER AİLEMLE İYİLİK PEŞİNDEYİM YARIŞMA YÖNERGESİ

4. Mavi Yakalılarda İK Yönetimi Zirvesi

AYLIK BÜLTEN - 2 SANAT TÜRKÇE DİL ETKİNLİĞİ ANA SINIFI C. Aralık Katlama tekniğinde ''balık'' yaptık.

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

İçindekiler YENİ YILA BAŞLARKEN OKUL AİLE BİRLİĞİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

HAYAT BİLGİSİ Hayat Bilgisine Yolculuk TÜRKÇE Karşılaştırma Cümleler Konu Tarama Testini Akıllı Türkçe Atölyem Ayın kitabı: KÜTÜPHANE

EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ EYLÜL AYI HAZIRLIK-ARI GRUBU BÜLTENİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ BAHÇELİEVLER KAMPÜSÜ Aralık w w w.sektorgunleri. c o m

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

Yapı Kredi Play Relansman

2011 yılında yeni konsepti ve büyüyen ekibiyle şu anki yüzüne kavuşmuştur.

İŞTE OTİZM VE ASPERGER SENDROMU BİRLİĞİ

Hürriyet Ege 31 Ağustos 2013

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

WILDERNESS HOTEL & GOLF RESORT, Wisconsin Dells - WI

YA S NRA 18. İNSAN YÖNETİMİ KONGRESİ

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

1. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (08 Aralık Ocak 2015 )

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

SEDA ÜREN KURUMSAL

MEZUNLARIMIZIN OKULUMUZ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ

Bu maili aldığım zaman evdeydim. Sandalyemden kalkıp odanın içinde zıpladım sevinçten

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

KARİYER PANAYIRI İSTANBUL DAN ANADOLU YA

Mutlu ve Başarılı Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

Transkript:

sayı: 13 / Mart-Mayıs 2012 Kendilerine ait odaları düşleyen kadınlar... +1 Bu da Benim Artım nce Belli Bardakta Şekersiz Lütfen... Karanlıkla ışığın buluştuğu yerde Rembrandt ve Çağdaşları Bilinmeyen yönleri ile SU Çalışanları: Sabri Sayarı SU ve Edebiyat / Kapılar stanbul dan daha eski bir semt: Samatya Çocukluk

muze.sabanciuniv.edu KARANLIKLA IŞIĞIN BULUŞTUĞU YERDE... CAGDASLARI 22 ŞUBAT - 10 HAZiRAN 2012 Hizmet Sponsorları: rembrandtvecagdaslari.com facebook.com/sakipsabancimuzesi

01 SUDERG Sayı 13 Mart Mayıs 2012 Ücretsizdir Sahibi Sabancı Üniversitesi Yayın Sorumlu Müdürü Elif Gülez Yayın Koordinatörü Melek Sarı Yazı Kurulu Gülayşe Koçak Defne Üçer Nesrin Balkan Yıldırım Cihangiroğlu Hakan Erdem Melahat Fındık Gonca Turan Pınar Bozkurt 03 / Merhumeyi Nasıl Bilirdiniz? 6 / Karanlıkla ışığın buluştuğu yerde Rembrandt ve Çağdaşları 08 / Bilinmeyen yönleri ile SU Çalışanları: Sabri Sayarı Bu sayıya katkıda bulunanlar SSM, Gülayşe Koçak, Pınar Bozkurt, Sabri Sayarı, Kerem Koç, Gözde Otman, Can Yıldızlı, Sezen Gülşen Kama, Sevil Kaynak, Sinan Tuncay, Yıldırım Cihangiroğlu, Ahmet Evin, Gizem Muratoğlu, Mariam Öcal, Ecevit Aslan, Mehmet Karakoyun, Erdal Türk, Özcan Koyun, Havva Gürkan, Manolya Ün. Grafik Tasarım ve Uygulama GrafikaSU Baskı Tor Ofset San. ve Tic. Ltd. Şti. Akçaburgaz Mahallesi 116. Sokak No 2 Esenyurt/ stanbul www.torofset.com Yayın Türü Üniversite topluluğuna yönelik olarak yayınlanan yarı popüler bir kültür dergisi Reklam Sorumlusu Melek Sarı Tel: 0216 483 91 06 meleksari@sabanciuniv.edu 15 / G YÇEK Gamze Otman 16 / Can Yıldızlı 18 / Sezen Aksu yu şaşırttan mezunlarımız: Sinan Tuncay (VACD'10) ve Sevil Kaynak (VACD'11)... Telif Hakları Her hakkı saklıdır. Bu dergide yer alan yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonları elektronik ortamlarda dahil olmak üzere her şekilde çoğaltma ve başka yerlerde kullanma hakkıı münhasıran Sabancı Üniversitesi ne aittir. Sabancı Üniversitesi, gerekli gördüğü hallerde içeriğin bir kısmının veya tamamının çoğaltılması için yazılı izin verebilir. Yönetim Yeri letişim ve Halkla lişkiler Birimi Sabancı Üniversitesi Orta Mahalle, Orhanlı, Tuzla 34956 stanbul Tel: 0216 483 91 06 Faks: 0216 483 90 45 e-posta: dergi@sabanciuniv.edu 20 / SU ve Edebiyat Kapılar: Ahmet Evin 24 / Kendilerine ait odaları düşleyen KADINLAR... 30 / SGM 36 / nce Belli Bardakta Şekersiz Lütfen... 46 / Çocukluk 48 / Öykü Yarışması

editör Elif Gülez dergi@sabanciuniv.edu Üniversitemizin toplum için fayda üreten pek çok faaliyeti var. Üniversitenin kendisinin bir toplumsal sorumluluk işi olmasının dışında, Sakıp Sabancı Müzesi, Toplumsal Duyarlılık Projeleri, stanbul Politikalar Merkezi, SUNUM, Uluslararası Enerji ve klim Merkezi, Rekabet Forumu, destekçileri arasında olduğumuz Eğitim Reformu Girişimi ve benzer platformlar, merkezler sayesinde üniversitemizde üretilen bilgi toplumsal faydaya dönüşüyor. Öğretim üyelerimizin ve öğrencilerimizin yaptıkları araştırmalar bilimsel gelişime katkıda bulunuyor. Farkında mısınız? Son zamanlarda,üniversitemizde toplumla etkileşimi güçlendirmek için üniversitelerin geleneksel kabul edilen faaliyetlerinin dışında sayabileceğimiz türden, yenilikçi projeler de geliştirildi. Bunlardan ikisi, Rektörümüz Nihat Berker ve Rektör Yardımcımız Sondan Durukanoğlu Feyiz in önayak olduğu projelerdi. ki dönem halinde düzenlenen, ikinci dönemi devam etmekte olan Karaköy Bilim ve Kültür Akademisi, nanofizikten biyolojiye, toplum ve politikadan girişimciliğe, müziğe kadar çok çeşitli konulardaki herkese açık olan dersleriyle, bilimsel konularda kendini geliştirmek isteyen kişilere bence önemli bir fırsat sundu. Akademiden elde edilen gelir, öğrenci ihtiyaçları burs fonuna aktarıldı. Benzer bir proje lise öğrencileri için düzenlenen yaz okuluydu. Üniversite öğrencilerine de açık olan Lise Yaz Okulu, fen bilimlerinden yönetim bilimlerine; sanattan sosyal bilimlere; dil eğitiminden meslekler ve üniversiteler hakkında bilgilendirici seminerlere uzanan zengin içeriğiyle lise öğrencilerinin üniversite hayatını yakından tanımalarına olanak verecek. Lise Yaz Okulu önümüzdeki Temmuz ayında gerçekleşecek. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu da, geçtiğimiz Ekim ayında, yine üniversite içinden ya da dışından, herkese açık, sekiz haftalık Kadın ve Edebiyat Buluşmaları düzenledi. Bu dizinin katılımcıları arasında edebiyat öğretmenleri, akademisyenler, bilgisayar mühendisleri, senaryo yazarları, mezunlarımız, öğrencilerimiz, çalışanlarımız vardı. Baştan sona hevesle izlediğim bu programda öğrendiklerimi, izlenimlerimi dergimizin bu sayısındaki yazıma aktarmaya çalıştım. Forumun bu çerçevedeki bir sonraki etkinliği, 18 Şubat ta başlayan ve Mart ortasına kadar sürecek olan Yaratıcı Yazma ve Cinsiyet Halleri çalıştayları olacak. Elde edilen gelir forumun diğer çalışmalarında kullanılacak. Üniversitede üretilen bilginin yayılmasına, insanlar için yeni öğrenme fırsatları doğmasına yol açan bu tür projelere SUdergi nin gelecek sayılarında da yer vermek istiyoruz. Derginin yeni sayısında ilgiyle okuyacağınıza inandığımız 14 konu var. Bu arada dergimizi tüm mobil cihazlardan isabancı Media ile takip edebileceğinizi hatırlatmak isteriz. 02

03 Merhumeyi Nasıl Bilirdiniz? Gülayşe Koçak / Yazma Becerileri Merkezi Bu yazı, otuz üç yaşında ölen bir kadının arkasından bir ahlayıp vahlama yazısı değil. Hele de Nilden le çok eğlendiğimiz Türkçe-deyimleri-doğrudan- ngilizceye-tercüme-etme oyununu hatırlayınca, o tür yazılar aklıma kör ölür, badem gözlü olur tarzı münasebetsizlikleri, bu da gayet uygunsuz bir biçimde gülesimi getirir, çünkü zihnimde o anda blind dies, becomes almond-eyed tarzı saçma sapan düşünceler oluşur, Nilden karşımdaymış gibi. Ayrıca da, Nilden in o tür bir yazıya ihtiyacı var mı, pek de emin değilim. Nilden i ilk gördüğümde, bulutların üzerinde gezinen, naif, saf, pek de dikkat çekmeyecek biri olduğu izlenimini edinmiştim. nsanları sanki ancak bir mesafeye kadar yaklaştırıyor gibiydi. Münzevi bir kişilikti. Hiç, dostu var mıydı? Elbette dostu vardı. Bir kere, pek çok mesai arkadaşıyla dosttu kendi seçtikleriyle. Daha da yakından tanımaya başladığımda, onun tüm canlılara, özellikle de hayvanlara olan derin merhametinin ve sınırsız sevgisinin yanı sıra, insanlar konusunda hiç çaktırmadan ne kadar da keskin bir gözlemci olduğunu şaşırarak fark ettim. Ha, bir de ama-kral-çıplak dobralığını: Doğru bildiklerini doğrudan, laga-luga yapmadan, diplomasi tanımadan söylüyordu. çi-dışı birdi. SSBF 2. kat koridorlarında her karşılaştığımızda, küçük çocuk taklidi yapan bir hâl ve ses tonuyla hafif gülerek, hafif cilveli, helllooooo... diye yanaşır, yanaşır, tam önümde zınk diye dururdu. Yüzü gülse de, o masum bakışların ardında hep, bir hüzün vardı. nsanların içlerinin derinini görmesini sağlayan bilgeliğinin kaynağı, bu çocuksuluğuydu: Hakikatleri en katıksız, en dolambaçsız ve saf halleriyle görebiliyordu. Bir anlamda, canı gibi sevdiği hayvanlara benzediği söylenebilir: nsanlar dünyasına özgü kültürel değer yargıları, onun kocaman açık gönül gözünü perdeleyememişti. Herşey onun için çok berrak ve şeffaftı. Ahlayıp, vahlamak yok! Feriköy deki Protestan kilisesinde yapılan cenaze töreninde minik kilise, dolup taştı. Ne cenazeydi ama! htiyar rahip, paslı bisikletinin pedallerini ağır ağır çevirerek sökün etmişti sonunda. Zihni epeyce gidikti. Kiliseye girmeden önce, Nilden in vaftiz olup olmadığını öğrenmek istedi ısrarla; Nilden in babası ise aynı ısrarla, Nilden in hayvanları, bitkileri, ağaçları, gezegenimizi ne kadar sevdiğini anlatarak karşılık veriyordu. Hiç değilse Nilden in babasının vaftiz olmuş olduğu öğrenilince

pazarlık sona erdi; papaz rahatladı ve cüppesini ancak o zaman giydi. Tören sırasında da Nilden in adını ısrarla her defasında yanlış söyledi: Nilay, Nilgün, Nilcan... Zavallı adam, karşısındaki kalabalığın Pazar ayininden farklı olduğunu bile kavrayamamıştı now let us sing dedi ve bir koro şefi edasıyla, elleriyle hepimize başlamamız için işaret ederek, titrek-detone-ihtiyar sesiyle haleluya diye ilahi söylemeye başladı, ama kimse ilahileri bilmiyordu. Adamcağız da başlamış bulunduğu için artık susamazdı; bilmem kaç kıtalık ilahiyi tek başına baştan sona söylemek durumunda kaldı Allah için, bu görevi de büyük bir kararlılıkla tamamına erdirdi. Nilden... diye başladı, durdu. Tekrar Nilden... dedi, durdu. Usulen Nilden hakkında üç-beş kelime söylemesi gerekiyordu, ama ne diyeceğini bilemedi; Nilden i tanımıyordu ki. Derken birden yüzü aydınlandı: Babasının, Nilden in hayvan sevgisiyle ilgili söylediklerini hatırladı. Nilden loved animals! diye bağırdı, canlanarak. Durdu gene. Bu defa da, bu lafını nereye bağlayacağını kestirememişti. Nilden loved animals! dedi tekrar. Gene suskunluk... Sonunda, Nilden loved animals, so she loved human beings! diye zaferle haykırarak çıktı işin içinden. Onun açısından tören başarıyla tamamına ermişti. nşallah, inşallah öbür dünya diye bir şey vardır! Varsa, Nilden eminim çok eğlenmiştir. Tabut toprağa indirilir ve güllerle uğurlanırken, yağmur hafiften çiselemeye başlamış, toprak ve ıslak çim kokusu yayılmıştı. O anda Nilden, hepimizin içinde, zihnindeydi; suskunduk. Mezarlığın üzerine derin bir hüzün çökmüştü. Ertesi gün içim burkularak Nilden in facebook taki sayfasına girdiğimde, Nilden in hastalık haberinden beri duyduğum en büyük şaşkınlığı yaşadım: Evet, Nilden i çok seven can dostları olduğunu artık biliyordum, ama bu kadarını hiç beklememiştim: facebook âleminde, dünyanın dört bir yanından Nilden in 460 arkadaşı vardı! Ağır ağır, eskiden yeniye doğru, Nilden için yazılanları okumaya başladım... Ve bugün hâlâ, 24 Ocak 2012 itibariyle, yani ölümünün üzerinden 3 küsur ay geçmişken, okumaya devam etmekteyim, çünkü Nilden in facebook taki sayfası, capcanlı bir yer: stisnasız HER gün birileri hâlâ Nilden in facebook taki duvarına bir şeyler yazmakta, fotoğraflar, videolar, müzikler yüklemekte... Nilden için. Nilden in duvarına yüklenenler, başsağlığı niteliğinde formalite mesajlar değil. Bu insanların pek çoğu, Nilden için my best friend tanımını yapıyor. şin bir boyutu: Nilden in ölümünden bu yana, kendini hâlâ toparlayamamış yüzlerce insan, haftalardır ağlıyor... Hiç, dostu var mıydı? ymış! Hayatta galiba en çok, bulutların üzerinde gezer, ortalıkta görünmeyi sevmez, kendini geri planda tutar diye tanımladıklarımın gücünden korkmalıymışım. Yanıltıcı yüzeylerin altında nelerin, ne tür dinamiklerin fokurdadığını kestirmek demek ki bazen ne kadar zor! Nilden le Ocak 2008 de servis aracında çekilen bazı fotoğraflarımızı yükledim facebook a geçenlerde. Nilden in (tabii ki hiç tanımadığım) iki arkadaşı (biri Amerika da, diğeri Finlandiya da) beni arkadaş olarak eklediler. Amerikalı olan, bana O bir evliyaydı. çi ve dışı güzel bir insandı. yi ki o fotoğrafları yüklediniz; fotoğrafları o kadar az ki. Gelecek yaz stanbul a gelip onu ziyaret etmek niyetindeydim; 2013 yazında da Nilden beni ve kocamı ziyaret edecekti. Perişan vaziyetteyim. Onun sesini hiçbir zaman duyamayacağım için (nasıl bir sesi vardı? Tiz mi? Pes mi?) ve saçlarını hiçbir zaman kesemeyeceğim için (ben bir kuaförüm) acı içindeyim. Vaktiniz oldukça, onunla ilgili anılarınızı benimle paylaşır mısınız? diye tercüme edebileceğim bir mesaj yazdı. Stephen adlı bir adam, istisnasız her gün, Nilden in duvarına Nilden için bir müzik yüklüyor. Dünyanın dört bir yanından birbirini hiç tanımayan yüzlerce insan, Nilden in facebook taki sayfasını canlı tutuyor, bu sayfa üzerinden birbiriyle dost oluyor. Burada Nilden, bir azize mertebesinde. ( Saint kelimesi sık sık telaffuz ediliyor). nsanlar haftalarca her gün burada Nilden i ziyaret ederek bir mum eşliğinde ağıtlar yaktılar. Ama Nilden in sayfası, artık ağıt yakılan bir yer olmaktan çıktı. Nilden in duvarı, hayvan ve doğasevenler için adeta bir buluşma platformuna dönüşmüş durumda. tiraf edeyim, Nilden in hoşlanacağı bir fotoğraf veya video elime geçtiğinde, ben de Nilden in duvarına yüklüyorum. Hoşuma gidiyor. Nilden in gitmediğini hissettiriyor. Derin merhametiyle, hayvan sevgisiyle, adaletsizliğe olan tahammülsüzlüğüyle meğer ne kadar çok insana dokunmuş Nilden! Doğa hakları konusunda meğer facebook âleminde ne ünlü bir militanmış! Duvarına yazanlar, Nilden in çocuksu masumiyet dilinde, Nildence konuşuyorlar. Örneğin, sevimli hayvanları tootsie diye seviyorlar. Burası, Nilden in dünyası hâlâ. Burada entelektüel tartışmalar dönmüyor ama hangi azize, entelektüeldir ki? Azizler ve azizeler merhametleriyle, sevgi dolu oluşlarıyla, saflıklarıyla sevilir. Onlara inanılır.

05 Nilden in Facebook duvarı, hayvan ve doğasevenler için adeta bir buluşma platformuna dönüşmüş durumda. Gerçek azizeler kendi değerlerini bilmezler bile. Nilden de bilmiyordu veya ben bilmediğini sanıyorum. Ama tabii, ben ne biliyorum ki? Onu ne kadar tanıyorum ki? Onun hakkında herhangi bir iddiada nasıl bulunabilirim ki? Sonuçta, ben onun sadece iş arkadaşıydım yani gündelik, sıradan, ikincil (belki üçüncül veya dördüncül veya sonuncul; nereden bilebiliriz?) derecedeki hayatının etten-kemikten, yerine göre hoyratlıklarla, kabalıklarla, acımasızlıklarla dolu gündelik hayatın bir parçasıydım. Nilden in hâlâ yasını tutan, muhtemelen birincil ve gerçek dünyasındaki dostları ise Nilden in her fotoğrafında onun güzelliğini en saf haliyle görebiliyorlar. Nitekim kediler, köpekler, bir insana sevgiyle bağlanırken aman ne güzel kadın, ne hokka burnu var veya aman ne yakışıklı adam, boya-posa bak diye düşünmezler ki. Onlar o insandaki öz ü görürler. Şurası bir gerçek ki, facebook ta kendine yarattığı sığınakta onu giderek azizelik mertebesine yükselten gerçek hayatındaki dostları, merhumeyi nasıl bilirdiniz? sorusuna, kampüste ona ara ara yemekhanede, koridorlarda rastlayıp sadece selamlaşmış fakat onunla yolları gerçek anlamda kesişmemiş kişilerden çok ama çok farklı cevaplar vereceklerdir. Bu cevaplardan bazılarını aynen kopyalayıp yapıştırıyorum; başka söze gerek yok: -- In my eyes, and many others, you were one of the most caring people on Facebook. -- Your compassion had no boundaries. Love you and miss you dearly, Nildy -- Hello Everyone Hello Nilden. I m just posting up music on this page to remind us how beautiful Nilden is. I hope im not overloading with music. I just want Nilden and you all to enjoy it. Light and Love to you all. -- Dear Nilden, We may not know where you have gone, but your energy knows no boundaries. Miss you xoxo Cara -- nilden you will indeed be missed - your kindness and love for the earths inhabitants spoke volumes. watch over us all my dear x Stephen Max -- Nilden. You are and always will be a legend. For every animal bird wild life and sea life that i see, i will always think of your kindness. And you are a beautiful soul. Your spirit will always be around us each and every day. RIP Dear friend. Hugs. Sanna Vesterinen -- My life is so empty without you. I miss you so much! You were one of my best fb friends and I ll miss your daily cute photos and writings. I saw you in my dream. It felt so real. You were so calm and happy and you smiled to me. I hope that you don t have pain anymore. Rest in peace my angel. I wish that you are with all dolphins, wales and all cute animals now. They need you.. And we ll need you too. Your memory lives always in my heart and mind. Thanks Nilden. You were so good friend.. And I can t stop crying.. This hurts so much. I can t believe it s true. This is so wrong.. Take care. I love you my dear friend Kathleen Troyer I know exactly how you feel. :[ How lucky we are to have crossed Nilden s path and to be counted among her friends. She was just one person in the world, but she meant the world to us. This hurts so bad-- -- I never met a more beautiful soul in all my life. Love you Nilden!! -- I miss you, so do countless others who were fortunate to meet you. Love always. You re never far away from our thoughts. -- She loved us all. She loved the earth, our home. She loved animals, our fellow earthlings. She had a wonderful heart that loved too much and simply could not keep up. She loved us all...she gave us her heart, we ll carry it with us. xo

Karanlıkla ışığın buluştuğu yerde Rembrandt ve Çağdaşları Türkiye ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılında, Hollanda Sanatının Altın Çağı Türkiye de sergileniyor. 10. yılını kutlayan Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılının kutlanacağı 2012 de, dönemin en kapsamlı sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. 22 Şubat ta açılan sergide, Rijksmuseum ile dünyanın önde gelen özel koleksiyonlarına ait olan eserler, Türkiye de ilk kez izleyicilerle buluşuyor. Sergide, Rembrandt ın yanı sıra; Hollanda resminin en önemli isimlerinin bulunduğu 59 sanatçıya ait 73 tablo, 19 desen ve 18 obje olmak üzere toplam 110 eser yer alıyor. Türk ve Hollanda hükümetlerinin diplomatik sponsorluğunu üstlendiği sergi, Türkiye de faaliyet gösteren önemli Hollandalı şirketlerin desteğiyle gerçekleşiyor. Ana sponsorluğunu Sabancı Holding ve ING Bank ın yaptığı serginin bir diğer sponsoru da Philips. Unilever ve Shell in katkılarıyla gerçekleşen serginin hizmet sponsorluğunu ise Grand Hyatt ve Park Hyatt stanbul-maçka Palas Otelleri ile KLM Hollanda Kraliyet Havayolları üstleniyor. Sergide ayrıca; yüzyıllar boyunca karanlık bir figür olarak kalan, eserleri uzun süre başka sanatçılara atfedilen, yalnızca 35 eseri bilinmesine rağmen, dönemin en büyük isimleri arasında gösterilen Vermeer in Aşk Mektubu adlı eseri de yer alıyor. Frans Hals, Jan Steen ve Jacob van Ruisdael gibi pek çok büyük ismin eserlerinin ağırlandığı sergi; dünya resim tarihinin en heyecan verici dönemlerinden biri olan Hollanda Sanatının Altın Çağı nı, tüm ihtişamıyla gözler önüne seriyor. 10 Haziran a dek sürecek sergide, Hollanda Sanatının Altın Çağı na dair 06 Gerrit Adriaensz Berckheyde (Haarlem 1638 Haarlem 1698) Herengracht ta Altın Dönemeç, Amsterdam, 1671-72 Pano üzerine yağlıboya, 42,5 x 57,9 cm Rijksmuseum, env. SK-A-5003 şehir hayatı, portreler, natürmortlar, denizaşırı güç ve ticaret gibi ana temaların hepsi yansıtılacak. Türkiye de düzenlenen ilk kapsamlı Hollanda sanatı konulu sergide, dönemin atmosferi ve sanata yansıması geniş bir çerçeve ile ele alınıyor. 17. yüzyılda denizaşırı ticaretin getirdiği refah ile bilim ve sanat dallarında Avrupa nın en gelişmiş ülkelerinden biri haline gelen Hollanda toplumuna, kent ve kırsal kesimdeki yaşama usta ressamların gözünden bakarak ışık tutan sergide, Avrupa tarihinin en dinamik dönüşümlerinden biri resimlerle vücut buluyor. Eserler, bu kapsamda, dönemin ekonomik ve toplumsal devinimleri ile ilgili pek çok öykü de anlatıyor. Örneğin sergilenen eserlerden Delftware olarak adlandırılan ve Delft şehrinde üretilen seramiklerin ilk dönemde özgün bir üslup sergilerken, daha sonra Çin porselenlerini taklit eden bir tarza bürünmesinin ardındaki hikaye, sanatın dönemle ilgili söyleyebileceklerinin somut örneği olarak sergide izlenebilecek. Diplomatik ilişkilerin sanata yansımasının bir diğer örneği de, sergideki lale desenlerinde görülebilecek. Sergi kapsamında; pek çok belgesel ve film gösterimi, eğitim faaliyeti organize ediliyor. Çocuklara yönelik atölye çalışmalarının yanı sıra, yetişkin ziyaretçiler için çeşitli konferans ve seminer programları da düzenlenecek. Nisan ayında gerçekleşecek etkinliklerden Rembrandt or Not başlıklı bilimser seminer, tarihi eserlerin otantikliği konusu üzerine dünyaca ünlü konservasyon uzmanları ve sanat tarihçilerini ağırlayacak.

07 25 Rembrandt Harmensz van Rijn (Leiden 1606 Amsterdam 1669) Portre, Haesje Jacobsdr van Cleyburg (1583-1641), Rotterdamlı Bira Üreticisi Dirck Jansz Pesser in E i, 1634 Oval pano üzerine yağlıboya, 68,6 x 53,4 cm Rijksmuseum, env. SK-A-4833 Michiel Jansz van Mierevelt (Delft 1566 Delft 1641) Portre, Henrick Hooft (1617-1678), 1640 Pano üzerine ya lıboya, 69,7 x 60 cm Rijksmuseum, env. SK-A-1250 Rembrandt Harmensz van Rijn (Leiden 1606 Amsterdam 1669) Portre, Dr. Ephraïm Bueno (1599-1665), 1646 civarı Pano üzerine yağlıboya, 19 x 15 cm Rijksmuseum, env. SK-A-3982 Kuzey Hollanda Bir Çift Dü ün Eldiveni, 1622 Oğlak derisi, ipek, saten, altın sırma, tatlı su incileri, uzunluk yak. 24 cm Rijksmuseum, env. BK-1978-48-A/B Delft Baharat Kutusu, 1660-80 Seramik, yük. 19,5 cm Rijksmuseum, env. BK-NM-9529 Kuzey Hollanda Kırk Dört Toplu Hollanda Sava Gemisi, 1648 Ihlamur ağacı ve diğer malzemeler, uzunluk 106 cm Rijksmuseum, env. NG-NM-9358 Abraham van den Tempel (Leeuwarden 1621/22 Amsterdam 1672) Portre, David Leeuw (1631/32-1703), Amsterdamlı Tüccar ve Ailesi, 1671 Tuval üzerine yağlıboya, 190 x 200 cm Rijksmuseum, env. SK-A-1972 Jan de Bray (Haarlem 1626/28 Amsterdam 1697) Aziz Luka Loncası Yöneticileri, Haarlem, 1675 Tuval üzerine yağlıboya, 130 x 184 cm Rijksmuseum, env. SK-A-58 Gerard Houckgeest (Den Haag 1600 Bergen op Zoom 1661) Delft te Oude Kerk Kilisesinin çi, 1654 Pano üzerine yağlıboya, 49 x 41 cm Rijksmuseum, env. SK-A-1584

Bilinmeyen Yönleriyle SU Çalışanları Pınar Bozkurt / Üretim Sistemleri Mühendisliği 2. Sınıf Öğrencisi Sabri Sayarı, Robert Koleji ni bitirdikten sonra eğitimine Amerika da Colombia Üniversitesi nde ekonomi okuyarak devam etmiş ve aynı üniversitede siyaset bilimi doktorası yaptıktan sonra Türkiye ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi nde epeyce uzun bir süre öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Bu sürecin ardından Amerika ya dönen ve bir takım düşünce kuruluşlarında çalıştıktan sonra, 1994-2005 yılları arasına Georgetown Üniversitesi nde Türkiye Araştırmaları Enstitüsü nün başına geçen Sayarı, burada aynı zamanda dersler de vermiştir. 2005 senesinde Türkiye ye dönmesiyle beraber Sabancı Üniversitesi nde siyaset bilimi profesörü olarak görev yapmaya başlamıştır. Kendisi 2011 Aralık ayında düzenlenmiş Emeritus Töreni yle beraber Emeritus Öğretim Üyesi ünvanını almış olup, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi nde hala öğrencileriyle ve meslektaşlarıyla beraberliğini sürdürmektedir. Bahsettiğimiz yoğun akademik geçmişin bu üretken insanın hayatının büyük bir kısmını kapsadığı düşünüldüğünde, bir çoğumuzun şikayet ettiği yoğun yılların Sayarı nın da hayatının bir parçası olduğu çok açık. Fakat onu farklı kılan, bu yoğun tempoda kendine kaçacak bir köşe yaratmış olan sanatsever yapısı. 08

09 nsanlar vakitleriyle ilgili sıkıntılarından yola çıkarak hobi sahibi olamadıklarından bahsediyorlar. Bu problemin üstesinden gelmiş biri olarak söyleyebilir misiniz acaba bu işin sırrı nedir? Ayrıca hobinizle kaç yıldır içli dışlısınız? Bu hobiyle uzun yıllardır içli dışlıyım. Benim önceleri pop müziğe-gençliğimde, lise yıllarımda, o zamanların pop müziğine-merakım vardı. Hatta kendi grubum vardı. Sonra giderek caz müziğine merak saldım ve hakikaten caz müziğini çok severim. Dinlemesini, izlemesini Bir yandan da kendi kendimi geliştirmeye çalıştım. Hem müzik dinleyicisi olarak hem de davul çalma konusunda Sonra Sabancı Üniversitesi ne geldiğim zaman buradaki öğretim üyesi birkaç arkadaşla beraber bir grup kurduk. Rektör devir teslim töreni yapılıyordu Tosun Bey den Nihat Bey e geçtiği zaman. O törende de çok kalabalık bir dinleyici kitlesi huzurunda çaldık. Bizim için de sürpriz oldu; biz orada akademik cübbelerimizle bekliyorduk falan. Sonra sahneye çıkınca onları çıkardık ve çalmaya başladık. Hele ben bu kadar yaşlı bir davulcu olarak büyük sürpriz oldum dinleyiciler için. Güler Hanım da oradaydı, o da şaşırmış Sabri Bey in orada ne işi var diye. Çok zevkli bir şey benim için. Bir kere şu bakımdan zevkli; burada bütün gün dersler, öğrenciler, makaleler vs derken, akşamüstü gidip garajın oradaki Hangar da- iki saat gürültü, patırtı yapmak çok rahatlatıcı geliyor insana. Ben çok seviyorum ancak tabii ki iddialı bir davulcu falan değilim, tamamen hobi olarak yapıyorum. Bir ara buradan ders almaya çalıştım ancak vaktim yetmedi ve bırakmak zorunda kaldım. O halde sizin sırrınız bu keyifli hobinizi hayatınıza entegre etmiş olmanız. ş çıkışlarınızda veyahut haftada bir gün bile olsa buna vakit ayırıyorsunuz. Bir tür kaçış noktası gibi. Peki profesyonel anlamda müzik üzerine bir kariyer hayaliniz oldu mu? dealimdi Hoca olmak yerine caz davulcusu olsaydım dediğim oldu Eğer Amerika daki yıllarımda derslerden vakit bulup oradaki caz otoritelerinden dersler alabilseydim çok farklı olurdu. Derslere gömüldüm çok. Ama aklımda kalmıştı. Ya davul, ya saksafon... Yani hayranım. Ferit Odman var belki tanıyorsunuz, Kerem Görsev Trio da çalıyor. Onu dinlerken tüylerim diken diken oluyor. Kitlenip kalıyorum. Türkiye nin en iyilerinden biri olduğunu düşünüyorum. Akademik hayatımdan memnunum tabii ki fakat öbür tarafın eksik kaldığını düşünüyorum. Orada da daha ciddi bir şeyler yapabilmek isterdim. Peki bunun fiziksel ve ruhsal anlamda rahatlatıcı olmasının haricinde, dinamizm verdiğini hissettiğiniz oluyor mu? Daha çok yoruluyor musunuz yoksa dinçlik mi hissediyorsunuz? Gayet iyi hissediyorum. Bir kere insanı kitaplardan çıkarıp bambaşka bir yere götürüyor. Orada yapılan iş, çıkan ses, söylenen şarkı Heyecanlandıran, neşelendiren bir şey Müzik tarzının da böyle hissetmenize etkisi büyük anladığım kadarıyla. Yalnızca enstrümanınız değil sizde bu hissiyatları yaratan Tabii ki öyle. Ben cazı nereden kaptığımı söyleyeyim size. O zamanlar Amerika nın Sesi Radyosu vardı. Amerika dan cızırtılı bir şekilde o gürültü patırtı içerisinde dinlemeye çalışırdık.

Aslında eserlere erişim konusunda artık hiçbir sıkıntı kalmadı ancak dinlerken anlamak belli bir eğitim gerektiriyor. Bu kendi kendinizi eğitmek de olabilir tabii ki Müziği bir kitap gibi görmeliyiz belki de. Öyküsü olan bir şey Aynen öyle. Müziği tanımaktan çok daha fazlasıdır anlamak. Tabii ki. Klasik müzik hele başlı başına medeniyetlerin gelişiminin bir parçası... Benim daha çok sevdiğim caz müzik ise Amerika daki siyahların kendi yarattıkları bir müzik. Kültürel çağrışımlardan çıkan bir şey Sonradan beyazlar da işe katılmışlar Amerika da. Özellikle Amerika nın güneyinde Biraz politik, sosyolojik yanları da var sanırım Evet. Bazı türleri öyledir. Blues denilen tamamen aşk edebiyatı üzerine gider. Ama Miles Davis ler falan çığlık atıyor gibi sesler çıkarırlar. Dolu doludur. Ama tabii ki günümüzde artık beyazlar da bu işin içinde, herkes cazla meşgul. Zaman içerisinde değişik caz türlerine geçtim ben. Dixieland zamanında severdim, son zamanlarda daha çok kadın vokalistler hoşuma gidiyor. Mesela Stacey Kent diye biri var. Gelecekmiş, konseri varmış yine Türkiye de, duyunca çok sevindim. Stacey nin geçen seneki konserinde 2 saatimi hayranlıkla geçirdim KSV deki salonda. O tür cazı çok seviyorum. Daha yırtıcı olan sesleri geçmişte daha fazla severdim. nsanın zevki değişiyor. Bu sene yazın yapılmış olan caz festivali çok iyiydi. Orada ben iki-üç tane konsere gittim. Herbie Hancock kendi grubuyla geldi, o çok iyiydi. Dee Dee Bridgewater çok iyiydi. Bu caz festivali muazzam bir şey. Amerika da bile bu kadar iyi isimleri bir arada bulamazsınız. Oldukça iyi isimler geliyor. Bunlar birinci sınıf insanlar. Caz meraklılarına önerim, öncelikle yazın gerçekleştirilen festivalin etkinliklerine mutlaka gitmeleri. Çok çok önemli insanlar gelip gidiyor ve de bayağı seyirci var. Türkiye de de artık bu işe meraklı olan insanların olduğu anlaşılıyor. Ama ben gerçek bir Stacey Kent hayranıyım. Facebook ta da kendisinin hayranı oldum. Arada mesajlar yolluyorum. Türkiye de geçen yılki konserinde hiç yapmayacağım bir şey yaptım ve yanına gittim, bir arkadaşımdan fotoğrafımızı çekmesini rica ettim. Ama pek güzel çıkmadı ne yazık ki. Great American Songbook şarkılarını gayet iyi söyleyen birisi. Great American Songbook şarkıları, Cole Porter zamanından kalan klasikler. Bu şarkıları değişik kişiler icra ediyorlar. Sizin de bahsettiğiniz önemli müzisyenlerimizden biri olan Kerem Görsev ile sahne alan Fatih Erkoç hakkında ne düşünüyorsunuz? Fatih Erkoç u çok beğeniyorum. Ben onu Bodrum da dinliyorum Marina Yacht Club da. ngilizce icrası da mükemmel. Bodrum da çalıştığı orkestra kendi orkestrası sanırım, orkestrası da mükemmel. Ilhan Erşahin de çok başarılı mesela. Saksafon çalıyor ve oldukça yetenekli olduğunu düşünüyorum. Çok gururlanıyorsunuzdur değil mi sizin bu kadar emek verdiğiniz bir müzik türünde Türkiye de bunca başarılı müzisyenlerin olduğunu görünce Valla gururlanıyorum ancak bir yandan da kıskanıyorum. Ben niye böyle olamadım diye Amerika da tabii bu seviyelerde müzik yapan yüzlerce insan var ancak Sabri Sayarı

11 Ben gerçek bir Stacey Kent hayranıyım. Facebook ta da kendisinin hayranı oldum. Arada mesajlar yolluyorum. Türkiye de geçen yılki konserinde hiç yapmayacağım bir şey yaptım ve yanına gittim, bir arkadaşımdan fotoğrafımızı çekmesini rica ettim. Ama pek güzel çıkmadı ne yazık ki. Great American Songbook şarkılarını gayet iyi söyleyen birisi. özellikle nefesli enstrümanlarda Türkiye de bir bolluktan söz edemiyoruz. Yeni yeni çıkmaya başladı Bizim kültürümüzde ritme yatkınlık vardır. Davulcular çoktur. Bizim müziğimizde ritim duygusu çok gereklidir çünkü. Biz de piyanist çıkıyor, davulcu çok çıkıyor, ancak nefesli sazlarla ilgilenen ya da ilgilenmeye başladıktan sonra bu konuda istikrarlı davranan çok az. Dünden bugüne Sabri Sayarı: Sırasıyla; Klasik piyano Pop Davul Caz Davul Lise yıllarında ne dinliyordu? The Platters, Elvis Presley, Bill Haley and the Commets Biraz daha sonraki dönemlerde neler dinliyordu: ABBA, Sting, Pink Floyd, Queen, Bee-gees imdi: Kadın vokal ağırlıklı caz müzik; Stacey Kent Sabri Bey den caza dair ipuçları: Dixieland ve türevleri bir başlangıç noktası olabilir. Blues eserleri ikinci aşamada tercih edilebilir. Avangarde Caz Miles Davis jenerasyonu, biraz daha kulak tırmalar. Grup olarak tercihim hep Dave Brubeck Quartet. Müthiş davulcu: Joe Morello MJG (Modern Jazz Quartet) Cazı klasik müzik gibi icra ederler Belgesel: History of Jazz 1900 lerden başlar, günümüze kadar gelir. Film Müziği: Paris te Bir Gece- Woody Allen; New York ta bir gece kulübünde klarnet çalar haftada bir gün hobi olarak. Bu kadar tanınmış bir rejisör olarak böyle bir şeye vakit ayırması çok etkileyici. Kendi sözcükleriyle Sabri Sayarı: Genç ruhlu Yeni şeyler denemeye meraklı Köpeksever

+1 Bu da Benim Artım Kerem Koç / Mekatronik 2006 Mezunu Artı Bir Sabancı Üniversitesi nin imkânlarından bir öğrencinin daha faydalanması için Ben de varım! diyenlerin kampanyasıdır. Kampanya gelirleri, Burs Fonu na aktarılarak, ihtiyaç sahibi bir öğrencinin daha Sabancı Üniversitesi nde okuması için kullanılacaktır. Bu da benim Artım! diyerek desteğinizi gösterin! Sabancı Üniversitesi nin size kattığı artıyı anlatacağınız kısa bir video yu ya da cümleyi paylaşabilir, bağış yapabilir, artı bir ürünlerinden satın alabilirsiniz. Kampanyaya katılmak için: http://www.artibir.org/ 2011 ilkbaharı Salih Bey (Arıman) ve Şule Hanım (Yalçın) ile birlikte, Karaköy letişim Merkezi nde toplantıdayız. SÜMED Yönetim Kurulu ndan Tunç ve Esen var. Konu SÜMED hakkında hedeflerimiz. Her zaman destekleriyle yanımızda olan, bu iki değerli SU yöneticisi, bizi kırmamışlar. şlerimiz yoğun. SÜMED gönüllüleri olarak kampüse sık gidemiyoruz diye, akşamlarını bize ayırmışlar. Konu mezunlarımızın SU Burs Fonu bağış konusundaki geri bildirimlerine geliyor. Her zaman kafamda olan fikri çıtlatıveriyorum. SU Burs Fonu için mezun iletişimini biz yapalım. SU öğrencisi için bağış yapılacaksa ve bu bağışı SU mezunu yapacaksa, isteyen de SU mezunu olmalı! Salih Bey ve Şule Hanım fikri beğeniyor, peki ama nasıl? Bu sonraki toplantının konusu Sonraki bir araya gelişimizde heyecan doluyum, kafamda fikirler uçuşuyor. Bir yandan iş maliyetli ama sorun değil diyoruz. SU mezunları ne güne duruyor? Hepimiz bir yerinden tutarız. Projeyi anlatıyorum, Salih Bey hemen elini omzuma atıyor, Kerem karde im diyor, Her zamanki gibi arkanızdayım! Bu motivasyonla hemen işe koyuluyorum. Uzun zamandır görüşmediğim, iletişimci SU mezunlarını arıyorum. Tabii ki varım! demeyen yok. Sıla nın (Nur Işık 07) Artı Bir ismini bulmasıyla iş daha da keyifli hal alıyor. Bir hafta sonu; Kemal (Arslan 04), Melih (Özgüle 08), Tamay (Kiper 09), Onur (Okudan 10), Can (Fakıoğlu 06), Tunç (Acarkan 06) ve ben kampüsteyiz. Videolar çekiliyor. Sabahlara kadar Ataman la (Girişken 10) kod yazıyoruz. Sıla dan tasarımlar geliyor. Sanem (Güler 07) ürünleri tasarlıyor. Daha hiçbir şey ortada yokken, Ahmet Fatih (Sarıçiçek 09), Akdes (Serin 06), Sıla, Behiye (Bilgin 05) dünyanın dört yanından videolarını yolluyorlar. Erbil (Aşkan 05) bardakları üretiyor. şin en zora girdiği, umutsuz günlerde bir başka SU yöneticisi Berna Hanım (Özkul) yetişiyor. SU iletişim departmanı da tüm gücüyle bize destek oluyor. Betül (Çamyar Karasinan 06) projeye dahil oluyor. Her yerde SU mezunu Mobil ödemeye gidiyoruz, Ayhan (Şimşek) destek oluyor. Defterler geliyor. Standımız hazır, web sitesi yayında. ncifer (Gülle 06), bannerları hazırlıyor. Biricik SÜMED Ofisi çalışanları Fatih (Mehmet Akdan) ve Merve (Tokgön) ile SU Kaynak Geliştirme Yetkilisi Ayla Hanım (Gürleyen) işin başından sonuna hep yanımızda. Yeni yıl geliyor, kar yağmıyor ama dünyanın dört bir yanına kartpostallar yağıyor. Ve i te Artı Bir kar ınızda... Herkesin eline sa lık! Defterler kapı kapı! Herkes hayran... Bir öğrencinin daha Sabancı Üniversitesi nin bu güzel dostluk ortamında, Türkiye nin en kaliteli eğitimini alması için küçük +1 lerin toplanmasıyla ortaya çıkan büyük proje! Herkesin yüzü gülüyor. Bu dayanı ma ruhuna, siz de küçük +1 inizi eklemeyi unutmayın.

13 +1 i Yaratanlar KEREM KOÇ 06 Artı Bir senin için nedir? Artı Bir benim için Sabancı Üniversitesi nin hayatıma kattığı her şey demek! Sabancı Üniversitesi nin hayatıma kattıkları sayısız Tanıdığım değerli arkadaşlarım, Türkiye nin önemli akademisyenleriyle diyalog içinde bir eğitim, kendimi geliştirme imkânı Artı Bir benim için tüm bunlara bir vefadır. Küçük, kendi kabuğunda kampüsümüzün içinde yaşanan dostlukları hatırlamak, başkalarına da hatırlatmaktır. Artı Bir ekibi nasıl doğdu? SU Mezunları Derneği nde, SU mezunları olarak bizleri birleştiren değerlere eğiliyoruz. Ortak değerlerimizi, bizler için anlam ifade eden kavramları yaşatmanın, bağlarımızı kuvvetlendirmenin yollarını arıyoruz. Sonuç olarak Türkiye nin en prestijli üniversitesinin mezunlarıyız. Bizlerden sonra gelenlerle de kendi dönemlerimiz arasında köprüler kurmak ve bağları güçlendirmek istiyoruz. Bu noktada, SU yönetimi ile yaptığımız görüşmeler sonucunda, mezunlar olarak biz emeğimizi koyduk, onlar da desteklediler. Böylece Artı Bir ortaya çıktı. Daha uzun yıllar sürecek bir değeri markalaştırmış olduk. Artı Bir için neler yaptın? Artı Bir projesi için ekip olarak hepimiz özveriyle çalıştık. Ben projenin koordinasyonuyla uğraştığım için her taşın altından çıktım diyebilirim. Sahada ayak basmadığımız yer kalmadı. SU da senin artın neydi? Ben araştırmayı, öğrenmeyi, parçaları bir araya getirmeyi, bu anlamda hep meraklı bir çocuk olarak kalmayı seviyorum. Artı Bir in duvarına da yazmıştım. SU da benim Artı m, istediğim her şeyi araştırıp öğrenebileceğimi öğrenmemdi. Ve tabi dostlarım SILA NUR IŞIK 07 Artı Bir senin için nedir? Artı Bir benim için bir destek hareketinin parçası olmak, kısaca ben de varım demektir. Artı Bir ekibine nasıl dahil oldun? / Artı Bir için neler yaptın? SUMED, mezunlarına ulaşıp onları burs için bağış yapmaya davet etmek üzere bir kampanya yaratmak istiyordu. Bunun için de bu kampanyanın yaratım aşamasında benden fikir yardımı istediler. Ben de eskiden üniversitenin internet forumlarında kendi aramızda kullandığımız +1 kavramını bir kampanya haline getirmenin, mezun öğrencilere ulaşmak için samimi bir yol olacağı düşündüm. Bu tanıdık kavramdan yola çıkarak projenin ismini önerdim ve ajansımla beraber çalışarak +1 logosunu ve web sitesinin tasarımını yarattım. SU da senin artın neydi? Sabancı Üniversitesi nin bana kattığı artıları günden güne karşılaştığım olaylarda ve girdiğim ortamlarda kendi içimde keşfetmeye devam ediyorum. Bununla birlikte, en öne çıkan artılarımın, dünya görüşü olan bir birey olarak yetişmem ve her ortamda bu şekilde kendimi gösterebilmem olduğunu düşünüyorum. Sabancı Üniversitesi nin bana kattığı bu sağlam kişilik değerlerinin bir yansıması olarak da bu değerli projede katkım olduğu için çok mutluyum. SANEM GÜLER 07 Artı Bir senin için nedir? Artı Bir benim için, başarılı öğrencilerin Sabancı Üniversitesi nde, benim gibi burslu okumasına destek olabilmem için önemli bir fırsattır. Artı Bir sayesinde, dünyaya bakış açısını geliştirebilecek, hayatı boyunca özleyecek bir ortamda eğitim görebilme imkanına bir kişi daha sahip olacak. Artı Bir için neler yaptın? Artı Bir e katkı için, mug ve t-shirt tasarımları, bunun yanısıra Artı Bir e destek videoları için tasarım yaptım. Artı Bir ekibine nasıl dahil oldun? Ekibe, Sabancı Üniversitesi sayesinde tanıştığım arkadaşım Kerem Koç vesilesiyle dahil oldum. Bana projeyi anlattığında heyecanlandım, zihnimde pek çok fikir belirdi. Oturduk tartıştık ve gelişmesine katkıda bulundum.

SU da senin artın neydi? Sabancı Üniversitesi nde benim artım, merak ettiğim konuları araştırıp, pek çok farklı kaynaktan bilgi edindikten sonra kendi yorumumu oluşturmayı öğrenmemdi. CAN FAK OĞLU 06 Artı Bir senin için nedir? Kendimi SU mezunu olduğum ve böyle bir ayrıcalıkla hayata atıldığım için hep şanslı saydım. Artı Bir bu şansı paylaşmak, bir gencin daha muhtemelen hayatının en güzel yıllarını, olabilecek en iyi kampüste geçirmesine olanak sağlamak demek benim için. Artı Bir için neler yaptın? Artı Bir ekibi ile başarıyla devam eden Bu da benim artım videolarının tanıtımı için ilk viral videoları çektik ve yayına hazırladık. Artı Bir ekibine nasıl dahil oldun? Ekibe Kerem Koç vasıtası ile dahil oldum. Üniversite ve mezunlar arası iletişimi güçlendirmek adına güncel ve sıcak bir kampanya fikri ile yola çıkılmıştı, ben de kendi uzmanlık alanımda yardımcı olmaya çalıştım. SU da senin artın neydi? En büyük artım arkadaşlarım sanırım. Bu kadar farklı alanlarda eğitim görmüş ama birbirini bu kadar etkileyip zenginleştirmiş bir insan grubuna dahil olmak çok keyifli. BETÜL KARAS NAN 06 Artı Bir senin için nedir? Artı Bir benim için; gün boyu üzerimde taşıdığım kurum kimliğinin altına giydiğim Sabancı Üniversitesi tişörtüdür. Artı Bir için neler yaptın? Artı Bir in pazarlama iletişim araçlarının üretilmesine destek verdim. Artı Bir ekibine nasıl dahil oldun? Aslında Artı Bir e tesadüfen dahil oldum. Sabancı Üniversitesi nde Pazarlama Sorumlusu ve Artı Bir in fikir babası Kerem Koç la dönem arkadaşı olduğum için Artı Bir in beni kolay bulduğunu söyleyebilirim. GÖZDE OTMAN 07 Artı Bir senin için nedir? SÜMED sayesinde haberdar olduğum, Sabancı Üniversitesi nin imkânlarından daha fazla öğrencinin destek almasına katkı sağlayacak, hızla başlayan ve gelecek vadeden bir kampanya. Artı Bir için neler yaptın? http://www.artibir.org/ adresinden satın alınabilen +1 ürünlerinden, Artı Bir Wallpaper ı tasarladım. Artı Bir ekibine nasıl dahil oldun? Kerem in teklifiyle, Ufak da olsa, çorbada benim de tuzum olsun diye düşünerek, seve seve projeye dahil oldum. SU da senin artın neydi? Üniversite sınavının tercih yapan öğrencilere dayattığı meslek seçiminden bağımsız, istediğim dersleri seçerek, mühendis olacağımı zannederek girdiğim üniversitemden görsel iletişim tasarımcısı olarak mezun oldum. Programımı keyifle bitirdim ve severek çalıştığım kendi işimi kurdum. şte bu da benim artım! ATAMAN G R ŞKEN 10 Artı Bir senin için nedir? Artı Bir benim için küçük yardımlarla ileride birçok Sabancı Üniversitesi öğrencisine büyük imkânlar sağlayacağına inandığım ve parçası olmaktan mutluluk duyduğum bir projedir. Artı Bir için neler yaptın? Artı Bir internet sitesinin yazılım aşamasında yer aldım. Artı Bir ekibine nasıl dahil oldun? Daha önce farklı projelerde birlikte çalıştığım Sabancı Üniversitesi nden arkadaşım Kerem in, beni arayıp Artı Bir projesinden bahsetmesinden kısa bir sure sonra, Artı Bir ekibine dahil oldum. SU da senin artın neydi? Yurtdışında master yaparken, Sabancı Üniversitesi nde aldığım eğitimin uluslararası bir düzeyde olduğunun bir kez daha farkına vardım, bu da benim Artı m! SU da senin artın neydi? Benim artım, kendini hem farklı hissetmek, hem de farklılıklara hoşgörü ile yaklaşabilmektir.

Mezunumuz Gözde Otman (VACD 07) nostaljik konseptli fotoğraf stüdyosu GİYÇEK i anlatıyor 15 G YÇEK nedir? G YÇEK, nostalji konseptli ve kostümlü bir fotoğraf stüdyosu. Nostaljik Foto raf Stüdyosu olarak anılmasına rağmen, bence bir fotoğraf stüdyosundan çok daha fazlası. Amacım, nostalji konseptiyle eski fotoğraf stüdyolarına gönderme yaparken, kostümler ile fotoğraf çekimlerini çok daha ilginç ve keyifli bir hale getirmek. Kıyafetler ve aksesuarlar, ziyaretçilerimizin hayal gücünü harekete geçiren ve stüdyodan şen kahkahalar yükselmesini tetikleyen birer araç gibi. Stüdyo bünyesinde, ilk konsept olarak seçilen Osmanlı teması altında, 50 nin üzerinde kostüm, başlık, aksesuar ve mizansenleri tamamlayacak ud ve tef gibi enstrümanlar bulunuyor. Bu kostümlerle Osmanlı mparatorluğu nun heybetli padişahı, hanedanın yüksek rütbeli paşası, saraylı bir hanımefendi, keyf-i sefa içindeki haremin güzeller güzeli cariyesi, Göksu da gezintiye çıkmış feraceli bir hanımefendi, şık bir Üsküdar katibi, isyankar ruhlu bir külhanbeyi ya da gözü pek bir yeniçeri kılığına girmek mümkün. Stüdyo kapısından giren on kişiden dokuzunun merakla sorduğu Bu fikir aklınıza nereden geldi? sorusu her gün ne kadar şanslı bir insan olduğumu hatırlatıyor bana. Üniversiteden mezun olduktan sonra; tasarım, fotoğraf ve nostaljiye olan ilgimin bana, yurtdışında birçok örneğini görüp beğendiğim ve deneyerek inanılmaz keyif aldığım, eski fotoğraf stüdyolarının stanbul versiyonunu yaratma fikrini ve enerjisini verdiğini söyleyebilirim. ki yılın sonunda da, rüzgarı arkama alıp yüreğimin götürdüğü yere emin adımlarla ilerleyerek ne kadar doğru bir başlangıç yaptığımı, ailemin ve dostlarımın desteğiyle bugünlere keyifle geldiğimizi görüyorum. Neden G YÇEK? Stüdyonun amacı, stanbul u ziyaret eden turistler için farklı bir anı fotoğrafı oluşturmak olduğu kadar, stanbullulara da eğlenceli bir deneyim yaşatmak. Tarihe karışmak üzere olan, stüdyoda kalabalık fotoğraf çektirme geleneğini tekrar canlandırarak, ziyaretçilerine hafıza kartları ya da cd lerde unutulmaya yüz tutmuş fotoğraflar yerine, uzun yıllar keyifle hatırlayacakları bir deneyim ve saklayacakları bir fotoğraflar sunmak. Osmanlı dönemi kostümleriyle zamanda yolculuğa çıkaran stüdyo, yeni konsept ve kostüm taleplerinizi de değerlendiriyor. Konsept önerileri ve taleplerinizi info@ giycek.com adresine gönderebilirsiniz. Ayrıca, sizleri de Galata da bulunan stüdyomuza bekliyoruz. Stüdyo, pazartesi hariç hergün 10:00-19:00 arasında açık. Birden çok kostüm giymek ya da fotoğraf almak isteyenlere olduğu gibi, Sabancı Üniversitesi öğrencilerine ve SÜMED üyelerine indirimler mevcut. G YÇEK Nostaljik Fotoğraf Stüdyosu, Galata 0212 251 8181 www.giycek.com www.facebook.com/giycek www.twitter.com/giycek

ABD Savunma Bakanlığı nın düzenlediği Dijital Adli Tıp yarışmasında birincilik elde eden mezunumuz: Can Yıldızlı (BSCS 2009)... Sezen Gülşen Kama / Mezunlar Ofisi Aralık ayının başlarıydı. 2009 Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Lisans mezunumuz Can Yıldızlı nın, ABD Savunma Bakanlığı nın düzenlediği bir yarışmada birinci olduğunu öğrendik. Hem de 1147 takım arasından tek başına yarışarak Derken Mezunlar Ofisi telefonları arka arkaya çalmaya başladı. Türkiye nin ulusal basın kuruluşları Can ile görüşebilmek için mezun olduğu üniversite yoluyla ona ulaşmaya çalışıyorlardı. Telefonları zevkle cevaplarken SU Dergi nin yeni sayısı için harika bir röportaj fırsatı daha yakaladığımı düşünmeden edemedim. ABD Savunma Bakanlığı neden böyle bir yarışma düzenlemek istemi olabilir? Ülkeler bu yarışmaları genelde güvenlik ile yakından ilgilenen insanları bulup, öne çıkarmak için düzenliyor. Bunun dışında da verdikleri problemlerin çözüm yollarına bakarak insanların bu problemlere nasıl yaklaştığını analiz ediyorlar. Verilen problemlerden bazılarının günümüzde daha çözülememiş veya belirli bir metodu olmayan problemler olması, bir başka nedeni de ortaya koyuyor. Peki, senin yarışmadan nasıl haberin oldu? nternette gezinirken gördüm. Yarışmaya herkes internet üzerinden kolayca katılabiliyor, en fazla dört kişilik takımlar olarak da yarışılabiliyordu. Zaten katılımcıların çoğu takım halindeydi. Yarışmaya kazanacağına inanarak mı yoksa biraz eğlenmek ya da kendini denemek için mi katıldın? Aslında yarışmada verilen problemler tamamen olmasa da çalışma alanıma çok yakındı. Başlarken 16 kazanma ihtimalimin yüksek olduğunu biliyordum fakat bundan emin olmak istedim. nanç da vardı tabi. Türkiye den başka katılımcı var mıydı? Yarışmaya katılan her takımın yanında katıldığı ülkenin bayrağı yer alıyordu. Türkiye bayrağını taşıyan benim dışımda bir takım yoktu. Bize biraz yarışmanın detaylarından bahseder misin? Nedir Dijital Adli Tıp? Dijital Adli Tıp hacker ların bir sisteme girdikten sonra bıraktığı izlerden yola çıkarak bilgi ve delil toplanması üzerine kurulu bir alandır. Alan çok geniş olduğu için şifreli konuşmaların ve şifrelenmiş verilerin bulunması veya parçalanmış fiziksel bilgisayar parçalarından bilgi çıkarılması gibi birçok konuyu da barındırıyor. Yarışmada bizlere farklı zorluk seviyelerinde 23 adet problem verildi. Problemlerin zorluk seviyelerine göre de puanları bulunuyordu. Bu problemler şifre kırma, resmin veya müziğin arkasına gizlenen verileri bulma ve Dijital Adli Tıp alanında çeşitli yazılım geliştirme konularını içeriyordu.

17 Yarışmayı kazandın. Peki, karşılığında seni nasıl bir ödül bekliyor? Yarışmada benim dışımda ilk beşe giren dört kişilik takımların hepsi ABD vatandaşlarından oluşuyordu. Eğer yarışmada ABD vatandaşı iseniz kazanacağınız ödüller de çok daha fazla oluyor. Bana iki adet plaket verildi. Bu senenin ilerleyen zamanlarında da Malezya da bir güvenlik üssüne seyahat ayarlanacak. Bunun dışında sponsorlardan gelen değişik eğitim ödülleri de oldu. Yarışmada Lonewolf ismini kullanmanın özel bir nedeni var mı? Hayır, tamamen rastgele seçtim. Aslında ngilizce Lonewolf olarak koyduğum ismi medyanın "Yalnız Kurt" diye çevirmesi hakikaten talihsizlik oldu diyebilirim. Kimin aklına gelir?.. nternet güvenliğini dünya genelinde değerlendirebilir misin? Tedbirleri yeterli buluyor musun? Türkiye deki durumla karşılaştıracak olursan mesela nterneti o kadar kısa sürede hayatımıza sokup yeni teknolojilerle entegre etmeye çalıştık ki çıkabilecek birçok problemi göremedik. Bu problemlerin en önemlisi güvenlik diyebiliriz. nternet güvensizdir. Konuşmalarınız, yazdıklarınız veya ziyaret ettiğiniz siteler, siz farkında olmadan birçok noktadan ve birçok potansiyel saldırganın elinin altından geçiyor. Tüm bunlar yetmiyor gibi bir de online banka ve elektronik ticareti çıkardık. Değişik şifreleme yöntemleri kısmen işe yarasa da, ortaya çıkan bu karmaşık teknolojinin güvenli olmasına asla yetmedi. Dünyadaki durum ile Türkiye deki durum diye bir ayrım yapamayız. nterneti ortak bir alan olarak düşünürsek her ülkenin vatandaşı aynı şekilde tehlike altında. Türkiye deki kullanıcıların birçok tehlikeye karşı bilinçli olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında Türkiye deki bankaların da internet şubelerindeki güvenliğin, Avrupa ortalamasının ve Amerika nın çok üzerinde olduğunu belirtmeliyim. Sabancı Üniversitesi nde Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği okumaya nasıl karar verdin? Sabancı Üniversitesi ne başlamadan uzun zaman önce programlama ile uğraşıyordum. Aslında programlama ve zararlı yazılımlar üzerine çalışmaya 14-15 yaşlarında başlamıştım. Daha önce genetik mühendisliği okumak istiyordum. Nasılsa bilgisayar biliyorum bari başka bir alandan diplomam olsun diye düşünmüştüm. Arkadaşlarım sağ olsun, beni bu isteğimden soğuttular. Sabancı Üniversitesi ile Kadıköy Anadolu Lisesi nin düzenlediği bir gezi sayesinde tanışmıştım. Üniversite ilk gördüğüm günden beri hoşuma gitmişti. Bilgisayar mühendisliği okuyacaksam mutlaka Sabancı Üniversitesi nde okurum diye kendime hedef çizmiştim. Bunun başlıca nedeni de okulu gezerken gördüğüm bilgisayar laboratuarının modern dizaynı idi. Okulumuzun şehirden uzak olmasının getirdiği birçok dezavantajın yanı sıra aslında akademik çalışma için daha güzel bir ortam hazırladığını söyleyebilirim. Tabi bu durum sosyal hayatı biraz olumsuz etkiliyor olsa da... Okulda lisans ve yüksek lisans sırasında beraber proje yaptığım tüm hocalarım her zaman çalışmalarıma destek oldular. Özellikle hocalarım Albert Levi, Erkay Savaş ve Yücel Saygın üniversite boyunca ilgilendiğim konularda bana destek olup her zaman yol gösterdiler. Okulumuzun yurtdışındaki okullar ile neredeyse aynı çalışma sisteminde olması da ayrıca güzel. Şu anda Rensselaer Polytechnique Institute te doktora yapmaktayım ve kullandığımız tüm sistemler (Mail, Webct, Bannerweb vs.) Sabancı dakiler ile aynı. Bunun dışında ders Add/Drop dönemleri gibi birçok şeye yabancılık çekmeden yurtdışındaki çoğu uygulamaya kolayca alışabildim. Okulumuzun uyguladığı, programın seçilebilme lüksü de gerçekten çok önemli. Bence Sabancı Üniversitesi yurtdışındaki eğitim sistemini aratmayan paha biçilmez bir üniversite. Bu ailenin de bir parçası olmaktan mutluyum. Mezun olduktan sonra neler yaptın? Bundan sonrası için planların neler? Rensselaer Polytechnique Institute ta eğitimime devam ediyorum. lerisi için çok bir planım yok. Yapmak istediğim projeleri hayata geçirip hayattan olabildiğince zevk almaya bakıyorum.

Sezen Aksu yu şaşırttan mezunlarımız: Sinan Tuncay (VACD'10) ve Sevil Kaynak (VACD'11)... Sezen Gülşen Kama / Mezunlar Ofisi Sevil ve Sinan üniversitemizin yeni mezunlarından. Sevil mühendis olma niyetiyle geldiği SU da ilk senesini bitirir bitirmez çocukluk hayalinin peşine düşmeye karar vererek Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı okuyor. Sinan da lise sonrasında, aynı program için rotasını SU ya çeviriyor. Kendi iç dünyasını işleriyle yansıtabilen şanslı insanlardan birisi olmak istediğini söylüyor. İkisi de o şansı yakalamış bile: Sezen Aksu nun "Vay" şarkısı için hazırladıkları, uğruna uykusuz geceler geçirdikleri minik harikalar diyarı, Sezen Aksu nun evinin maketi ve kuklaları ile Sezen Aksu nun Vay şarkısı için gerçekten farklı bir klip hazırladınız. Kukla ve maket kullanma fikri nasıl ortaya çıktı? Sezen Aksu yla çalışma fırsatını nasıl yakaladınız? Sinan: Klibin ortaya çıkış hikâyesi oldukça ilginç aslında. Benim evim, Sezen Aksu nun evinin hemen karşı kıyısında. Tam bir sene önce, röportajlar, fotoğraflar ve biraz da hayal gücümden faydalanarak onun evinin küçük bir maketini ve bir de hamurdan kuklasını yapmıştım. çinde onları kullandığım kısa video çalışmamı uzunca bir süre Sezen Aksu ya ulaştırmaya çalıştım ve şans eseri bir gün, çalıştığım fotoğraf stüdyosunda onunla tanışma fırsatı yakaladım. Videodan çok etkilendi ve bir benzerini yeni albümündeki Vay şarkısına klip olarak hazırlamamı teklif etti. Bu beklediğimden de büyük bir tepkiydi tabii ki! şe başlamaya karar verdikten sonra hiç endişelendiniz mi? Büyük bir sorumluluk almak nasıl hissettirdi? Sinan: Bu elbette ki büyük bir sorumluluk Hatta biraz da deli işi Teklifi alır almaz hemen Sevil ile hazırlıklara başladık. lk heyecanı attıktan sonra, özellikle üç aylık yoğun çalışma döneminde, bu sorumluluğu hem ruhsal hem de fiziksel anlamda fazlasıyla hissettik diyebiliriz. Bizi hem çok yoran, hem de büyüten çok önemli bir süreçti. Neyse ki ikimiz daha önce beraber benzer teknikleri kullandığımız pek çok proje yapmış olduğumuz için çalışırken birbirimizi artık iyi tanıyor ve tamamlıyorduk. Bu tüm zor anlardaki en büyük avantajımızdı. Aranızda nasıl bir görev dağılımı vardı? Sinan: Projede ben kendimi yönetmen, Sevil de sanat yönetmeni olarak adlandırmış olsak da, ikimiz de bu görev tanımlarının fazlasıyla dışında çalıştık. ş bölümümüzü mümkün olduğunca kişisel becerilerimize göre şekillendirmeye çalıştık tabii, ama bu gene de her adımımızı birbirimizin fikrini alarak attığımız, oldukça kolektif bir süreçti.