Tügölbay Sýdýkbekov (1912-1997)



Benzer belgeler
Mamasalý Apýþev (1960)

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Satkýn Sasýkbayev. Hikaye APAL ( )

Toktogul Satýlganov ( ) Þiirler

Seyit Cetimiþev (1936)

Kazat Akmatov (1941) Hikâye MUNABÝYA

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Bakay Seksenbayev (1932)

bez gez sez tez biz çiz diz giz boz roz koz poz toz yoz çöz göz köz söz buz muz tuz büz düz güz

Dayýrbek Kazakbayev. Hikaye (1940)

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Esenbek Mederbekov. E LÇ Ý "Kýzýl tebetey" attýn tarihiy körköm bayandan / "Kýzýl Kalpaklar" adlý Tarihî Olay Yazýsýndan (1936)

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

Kasým Kaimov. Hikâyeler (1926)

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Orozbek Aytýmbetov (1947)

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Ölöñ / Düðün Türküsü

Samet Kalkan GÝZEMLÝ MAVÝ. Deniz mavisi gözlerin. Dünya tatlýsý gülüþün. Can alýcý sözlerin. Sana ne kadar yakýþýyor bir bilsen.

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn


Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2017


Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.


ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

FEN BÝLÝMLERÝ. TEOG-2 DE % 100 isabet

Gelin Bir Yolculuða Çýkalým Birlikte

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

17 ÞUBAT kontrol

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

BİR ÖMRÜN HİKÂYESİ. Erkek Öğrenci. Yıl 1881 Ilık rüzgarlar esiyordu Selanik ovalarında ; Dağ başka, sokaklar başka başka ;

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.


Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen


HAYALLERÝMÝZ Cumartesi, 08 Aralýk 2012

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

Ýlksiz zaman içinde, kalbur saman içinde... Yazarlar çizer, çizerler yazar iken; ben annemin beþiðini, týngýr mýngýr sallar iken, ayný zamanda daðda

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Halime Aktaþ. Mehmedi Anmak. Bir çelik yürekli kartal bakýþlý. Mehmedi mehmede deneyim bakýn. Yüreði pek yufka çok çatýk kaþlý

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

Kanguru Matematik Türkiye 2017

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Süleyman Bektaþ. HTML clipboard HAYALÝNÝ ASTIM YÜCE DAÐLARA. Adýný yazdým, gönlümdeki saraya. Hayalini astým, yüce daðlara.

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Kanguru Matematik Türkiye 2018


Azerice Konuşma Kılavuzu - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

Ozan Doðulu. Sen Çaðýr Yeter. Söz: Kenan Doðulu. Müzik: Ozan Doðulu. Alýþmak çok zor inan. Sebebim düþün bir an. Yakýþmaz bize haram

Nejat Yavaþoðullar. Ankara Sokaklarý. Söz - Müzik: Nejat Yavaþoðullarý. Yürüyordum. Yürüyordum ay ýþýðýnda. Adým seslerim.

Çevreyi Benim Ýçin. Güvenli Hale Getirebilir misin? MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Gök ler. Uçak lar la gi di lir an cak ora la ra. İn san gök ler de do la şa bil se. Bir ak şa müs tü, ar ka daş la rıyla. Bel ki ora la ra uçak lar

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

17 ÞUBAT kontrol

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Fiilden İsim Yapma Ekleri

Ülkü Tamer DESTANLAR VE MASALLAR ŞEYTANIN ALTINLARI. Masal-Şiir. Resimleyen: Mustafa Delioğlu


düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Kanguru Matematik Türkiye 2018

KLASİK DÜNYA EDEBİYATI. Lev Tolstoy. Öykü ERİK ÇEKİRDEĞİ. Çeviren: Kezban Akcalı. 24. basım. Resimleyen: An-Su Aksoy

Transkript:

1912 yýlýnda, þimdiki adýyla Tüp ilçesine baðlý Ken- Suu köyünde, yoksul bir çiftçi ailesinde doðdu. 1920'li yýllarda köy okulunda okudu. Daha sonra Prjevalski'ye gitti ve Rusça eðitim veren A.P.Çehov Adýndaki Ýlköðretim Okulu'na devam etti. Bu okulu 1927 yýlýnda bitirdi. 1928 yýlýnda, ayný þehirdeki N.K. Krupskaya Adýndaki Rus Okulu'nda bir kýþ okuduktan sonra Biþkek'teki Ziraat Ýþleri Yüksekokulu'na yazýldý. 1930 yýlýnýn Ocak ayýnda Aþhabad þehrindeki, yeni açýlmýþ Orta Asya Veterinerlik Enstitüsü'ne gelip Koyun Yetiþtirme Fakültesinde okumaya baþladý. Saðlýk durumundan dolayý eðitimini yarýda býrakmak zorunda kaldý. O, çocukluktan baþlayarak destan, masal, hikâye vb. edebî eserlerle yakýndan ilgilendi. Okuma yazma öðrendiði dönemden itibaren edebiyata, edebî eserlere aðýrlýk verdi ve kendisi de yazý yazmaya baþladý. 1930 yýlýnda, 1 Mayýs günü "Bular Kimder?" (Bunlar Kimler?) adlý þiiri "Leninçil Caþ" gazetesinde çýktý ve böylece genç yeteneðe edebiyat dünyasýna giden yol açýldý. Daha sonra genç þairin "Çal Komuzu" (Çal Komuzu ) adlý hacimli manzumesi "Çabuul" dergisinde yayýmlandý. Tügölböy Sýdýkbekov, baþarýlý þiir örnekleri yazdýðý dönemde dahi hacimli romanlar yazmaya gayret etti. "Keñ Suu" (Ken Suu) adlý romanýnýn iki kitabýný 1936 yýlýna kadar tamamlamayý baþardý. Ayný dönemde "Ala- Toodon Altoo" (Ala-Too'dan Altý) ve "Abýsýndar" (Eltiler) adlý hikâyelerini yazdý. 1940 yýlýnda "Temir" adlý romanýný bitirdi. Bu eserler onun nesre aðýrlýk verdiðini gösteriyordu. II.Dünya Savaþý döneminde eskisinden daha çok eserler vermeye baþladý. O, "Kelinder Obonu" (Gelinlerin Ezgisi) ve "Ýt Kuturdu" (Ýt Kudurdu) adlý þiirler, "Frontto" (Cephede) ve "Kýþtaktýñ Eeleri" (Köyün Sahipleri) adlý tek perdeli piyesler, "Tarbiya" (Terbiye), "Paydaga Çeçilgen Çatak" (Lehte Çözülen Kavga) ve "Muzdakta" (Soðukta) adlý hikâyeler yazdý. 1943 yýlýnda "Soguþ Kündöründö" (Savaþ Günlerinde) adlý kitabý çýktý. 1948 yýlýnda yayýnlanan "Bizdin Zamandýn Kiþileri" (Çaðýmýzýn Ýnsanlarý) adlý romaný, Kýrgýz Sovyet Edebiyatý'na büyük bir katkýda bulundu. Bu roman 1949 yýlýnda Devlet Ödülü'ne lâyýk görüldü. Daha sonra adý geçen roman 19 dile tercüme edildi ve Polonya, Romanya, Çekoslovakya, Macaristan gibi birkaç ülkede okuyucularýný buldu. Tecrübeli ve büyük yazar, yýllar geçtikçe tecrübelerini zenginleþtirmeye devam etti ve kalemini keskinleþtirdi. "Keñ-Suu" romanýný tekrar ele alýp, "Too Arasýnda" (Dað Ýçinde) adýyla, iki büyük kitap olarak okuyucularýna sundu ve edebiyatçýlar çevresinde büyük bir baþarýya ulaþtý. Eserlerinden "Temir" romaný Rusça ve Estonca'ya, hikâye kitabý Rusça, Azerice ve Macarca'ya tercüme edildi. ESERLERÝ: Küröþ (Mücadele), I.c., Kýrgýzmambas, Frunze 1933, 47 s., Baatýrlar (Kahramanlar), Kýrgýzmambas, Frunze 1936, 60 s., Keñ-Suu (Ken-Suu), Kýrgýzmambas, Frunze- Samarkand 1937, 166 s., Keñ-Suu (Ken-Suu), Roman, 1. kitap, Kýrgýzmambas, Frunze-Kazan 1940, 220 s., Keñ-Suu (Ken-Suu), Roman, Kýrgýzmambas, Frunze-Kazan 1938, 276 s., Tügölbay Sýdýkbekov (1912-1997) Keñ-Suu (Ken-Suu), Roman, 2. kitap, Kýrgýzmambas, Frunze-Kazan 1941, 237 s., Akýn Bulbul (Þair Bülbül), (Þiir Kitabý), Kýrgýzmambas, Frunze-Kazan 1938, 83 s., Ala-Toodon Altoo (Ala-Too'dan Altý), Deneme, Kýrgýzmambas, Frunze 1939, 71 s., Tün Carçýsýnan Kabar (Gece Habercisinden Haber), Manzume, Kýrgýzmambas, Frunze-Kazan 1939, 49 s., Aç Köz Ata (Açgözlü Dede), Deneme, Kýrgýzmambas, Frunze 1940, 27 s., Soguþtun Kündöründö (Savaþ Günlerinde), Hikâyeler, Kýrgýzmambas, Frunze 1943, 137 s., Temir, Roman, Kýrgýzmambas, Frunze 1946, 221 s., Bizdin Zamandýn Kiþileri (Çaðýmýzýn Ýnsanlarý), Kýrgýzmambas, Frunze 1948, 457 s., Bizdin Zamandýn Kiþileri (Çaðýmýzýn Ýnsanlarý), Kýrgýzmambas, Frunze 1952, 417 s., Abýsýndar (Eltiler), (Hikâyeler, Denemeler), Kýrgýzmambas, Frunze 1949, 176 s., Too Baldarý (Dað Çocuklarý), Roman, Kýrgýzmambas, Frunze 1953, 309 s., Too Arasýnda (Dað Ýçinde), Roman, 1. Kitap, Kýrgýzmambas, Frunze 1955, 380 s., Too Arasýnda (Dað Ýçinde), Roman, 2. Kitap, Kýrgýzmambas, Frunze 1958, 531 s., Dostuk (Dostluk), (Hikâyeler), Kýrgýzmambas, Frunze 1960, 112 s., Kün Kýzý Nurayýmga Küyöölögön Cer Uulu Canbolot Cönündögü Bayan (Güneþ Kýzý Nurayým'ý Ýstemeye Gelen Yer'in Oðlu Canbolot Hakkýnda Hikâye), Kýrgýzmambas, Frunze 1960, 32 s., Dostuk (Dostluk), Okul Çaðýndaki Çocuklar Ýçin, Kýrgýzokuupedmambas, Frunze 1960, 112 s., Kököy Kesti (Can Acýttý), (Þiirler ve Manzume), Kýrgýzmambas, Frunze 1961, 250 s., Temir, Roman, Kýrgýzmambas, Frunze 1962, 296 s., Batýyna, Roman, Kýrgýzokuupedmambas, Frunze 1962, 440 s., Abýsýndar (Eltiler), (Üç Kitaptan Oluþmuþ Roman), 1. ve 2. kitap, "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1966, 783 s., Kün Cana Anýn Baldarý (Güneþ ve Onun Çocuklarý), "Mektep" Yayýnevi, Frunze 1969, 95 s., Adamga Kayrýluu (Ýnsana Hitap), Þiirler, Manzumeler ve Denemeler, "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1969, 204 s., Çýgarmalarýnýn Tört Tomduk Cýynagý (Eserlerinin Dört Ciltlik Külliyatý), "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1969: t.1. Irlar, Poemalar, Açýk Söz. Kotormolor (1.cilt, Þiirler, Manzumeler, Denemeler. Tercümeler), "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1969, 388 s., 1.cilt, Añgemeler, P'esalar (2.cilt, Hikâyeler, Piyesler), "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1969, 361 s.,3. cilt, Temir, Too Baldarý ("Temir" ve "Dað Çocuklarý" Romanlarý), "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1970, 500 s., 4. cilt, Bizdin Zamandýn Kiþileri (4.cilt, Çaðýmýzýn Ýnsanlarý), Roman, "Kýrgýzstan" Yayýnevi, Frunze 1970, 412 s., Paydaga Çeçilgen Çatak, (Yararda Çözülen Kavga), "Mektep" Yayýnevi, Frunze 1974, 34.s.

Roman BÝZDÝN ZAMANDIN KÝÞÝLERÝ / BÝZÝM ZAMANIN KÝÞÝLERÝ EKÝNÇÝ BÖLÜM 1 - Curt emgekti taanýp, tartipke könüp cañý ele etekceñ cayýlýp kelatkanda, bul balaket soguþtu çýgargan kim bolso da oñbosun! - deþip baldarýn cönötkön ata-eneler naalat okup ýzaluu. Bular keçee curttun uu-duusunda kýzuu cürüþüp sezbey kalýþkan eken körsö. Ceke-ceke basýp, ar kimisi öz-öz üylörünö kelgenden kiyin mýna bu zaldarý katuu soguþtun oor salmagýn emi sezdi. Bülöö esebi: ce bir kuttuusunan, ce bir barktuusunan kemidi. Ordu coktoluu; al olturçuu kapþýt añgýrap een, katkýrýp külgön külküsü, bak-bak süylögön tamaþasý cok. Özü emgekke çýgaarýnda aþ kuydurup içüü ençisindegi çoñ ayagý boþ... Tiginde eeri kañkayýp, beregide, eki terezenin ortosunda kagýlgan calgýz mýkka ilingen kamçýsý salañdayt. Stoldun narý çetinde, burçta, tike cölöp koygon komuzu turat. Al kýpkýzýl örük cýgaçýnan çabýlgan komuz. Moynu koykoyup, cürök sürötündö, betine çögörülgön kümüþü caltýrayt... Bul körünüþ ataenenin közünö tomsorup karaganday üy içinde tuncuragan köñülsüzdük bar... Tereñ oyluu endirey baskan ene stolgo cakýn kelip, burçtan canagý komuzdu koluna alýp karmalap, bir saamga karap kalat. Ene oyuna alda emneler tüþöt. Karegin ýsýk caþ çayýp, muundarýn mayda kaltýrak aralayt. Köz karaþý cark etip ýrgaktuu obon salýp, bezitip küü çertip olturçu uulunun caydarý elesi köz aldýna kelet. Bir camandýk bir cakþý, Egiz bolup bir kelgen. Bir karañgý bir carýk, Tündön kiyin kün kelgen... degendey, tolkunduu obon kulagýna ugulat. - O caydarý kulunum, uþul bizge kaygý alýp kelgen kara coonun beli sýnsa... ak kalpak eliñe aman kaytsañ. Beregi tuncurap boþ kalgan kapþýtýñdý eelep, tastorkondu ýrýska tolturup, kabagýmdý carkýratýp, uþul komuzdu kayra koluña alýp ceñiþiñdin küüsün çertseñ. Irgaktuu obon salýp ýrýñdý ýrdasañ. Aný ugup olturgan eneñde arman kalabý?.. Koy! Ümütsüz þaytan. Kuday pendesine ömürdü kýska berse da, ýrýskýsýn keñ, ümütün uzun caratkan! Uulum, senin coo ceñip, esen kelip tamaþa salýp oturganýñdý da eneñ körör. Aga deyre bul üydö senin kümüþ mañday komuzuñdu barkýna cetip çerte cürüüçü kiþi da cok... Ene öz aldýnça uþulardý koburayt, komuzdun mañdayýna çögörülgön cürök süröttüü kümüþün ceñi menen sürtüp koyot. - Zým tarkanday kýlýp cýgaçka kümüþtü çögörgön çeber koluñdan aylanayýn!.. - dep ene ýsýk ilebi menen oþol çögörülgön kümüþtü öböt. Anan tepkesin cýgýp kazatka ketken uulunun komuzun kayra burçtagý orduna cölöyt. Tereñ kaygý, küçtüü tüyþük eköö katar tizgindeþip ar bir üydün terezesin çertkilep, eþigin açtý... Etek-ceñ ýrýska malýnýp, balpayýp tördö olturuuçu ata-ene emi tüyþük- ÝKÝNCÝ BÖLÜM 1 - Halk emeði tanýyýp, disipline alýþýp daha yeni-yeni hayatý düzene girdiðinde, bu felaket savaþý çýkaran her kimse asla iyilik yüzü görmesin! Diye çocuklarýný savaþa gönderen anne babalar lanet okuyup çok öfkeliler. Bunlar dün halkýn galeyanýnda heyecan ve coþkusuyla hissetmemiþler meðerse. Tek-tek yürüyüp, her biri kendi evlerine daðýldýktan sonra iþte bu zararý büyük savaþýn aðýrlýðýný ancak hissettiler. Aile hesabýndan: ya bir kutlusu ya da bir deðerlisi eksildi. Acý yoklamalar; onun oturduðu taraf ýssýz bomboþ, attýðý kahkahalarý, yüksek sesle söylediði esprileri yok. Kendisi iþe çýkmadan önce yemek koydurtup içecek ona ait kabý bomboþ... Ötede eyeri yapyalnýz, berilerde de iki pencere arasýna çakýlan mýhta asýlý kamçýsý sarkýyor. Masanýn öteki kenarýnda, köþede dikinden dayayýp koyduðu kopuzu duruyor. O kýrmýzý kayýsý aðacýndan yapýlan kopuzdur. Boynu upuzun, kalp þeklinde, gövdesine kazýyýp yapýþtýrýlan gümüþü parýldýyor... Bu manzara anne babanýn gözüne üzgün bakýyor gibi ev içinde derin bir keder çökmüþ... Derin düþünceli, sendeleyerek yürüyen anne masaya yaklaþýp, köþeden deminki kopuzu eline alýp okþayýp, bir süre bakakalýr. Ana aklýna çok þeyler gelir. Gözüne sýcak yaþ dolup, dizleri hafifçe titremeye baþlar. Gözbebeði ýþýldayýp, ritimli beste çýkarýp, kopuz çalýp oturan oðlunun neþeli hayâli göz önüne serilir. Bir kötülük bir iyi, Ýkiz olup bir gelen. Bir karanlýk bir aydýn, Geceden sonra gündüz gelen... denildiði gibi, dalgalý naðme kulaðýna duyulur. - Ah, neþeli kulunum, þu bize keder getiren kahrolasý düþmanýn beli kýrýlsa... ak kalpak halkýna sað salim dönsen. Buradaki sessizliðe bürünüp boþ kalan yerini doldurup, sofrayý rýzkla donatýp, neþemi yerine getirip, þu kopuzu yeniden eline alýp zaferinin naðmesini çalsan. Kadife sesinle þarkýný söylesen. Onu dinleyip oturan ananda dert mi kalýrdý?.. Yapma! Umutsuz þeytan. Allah bendesine ömrü kýsa verdiyse de, rýzkýný bol, umudunu uzun yaratmýþ! Oðlum, senin düþmaný yenip, sað salim gelip, þenlendirip oturduðunu da anan görür inþallah. O zamana kadar bu evde senin gümüþ suratlý kopuzunun deðerini bilip, çalacak kimse de yok... Ana kendi kendine bunlarý mýrýldanýr, kopuzun yüzüne yapýþtýrýlan kalp þeklindeki gümüþünü yeniyle siler. - Tel çekmiþ gibi aðaca gümüþü yapýþtýran eline kurban olayým!.. diye ana sýcak dudaklarýyla yapýþtýrýlan o gümüþü öper. Sonra tepkesini yatýrýp, sefere giden oðlunun kopuzunu tekrar köþedeki yerine dayayýp koyar. Derin üzüntü, aðýr uðraþý ikisi ayný anda dizgin çekip her evin penceresini çalýp, kapýsýný açtý... Kol-eteði rýzka batýp, gururlu bir þekilde baþ köþede oturacak anne baba þimdi kaderin aðýr yükünü yüklendiler. Alýn teri, bilek gücüyle emekten bereket görüp, gülüp gülmeye doy-

tün oor cügün artýndý. Mañday ter, bilek küç menen emgekten bereke körüp, külüp külkügö toybogon süygön car, boordoþ karýndaþtar sumsayat. Baþta oylogon oyloru bulaktay tunuk, közdögön maksat askaday biyik öñdönüp bet aldýda dayýn boluçu. Ar bir adam, ulam aldýñkýsýn dolboorlop: "Ömürdün, dagý bir belesine çýgam! Dagý bir bayçeçegim çaytýn açat! Aydýn on beþindey caynap tolor kezim. Güldöy ber ömür!" degen kýyalý ergip erteñkige aþýkkan. Oþenetip, cergesi keñ cayýlgan, çarbasý dürküröp örkündögön küçtüü koom ösüp kelatkan... Bügün oþol koomdun keñ cergesine, tügönbös kençine sugun artýp kekçil kýyanat ütüröyüp karadý... Meerimdüü nurun seep carýk tiygen kün töbödö bürköldü. Þakardýn tütünündöy koñursugan kara tuman samsaalap, batýþ, çýgýþ tünördü. Çagýlgan carkýldap, kündün kürkürögönünön cer solkuldap, cürök titireyt, korkunuçtuu þuuldagan dooþ çýgat. Uçkan kuþtun kanatý culunat, cerge top tüþöt: caþýl calbýraktarý kübülüp, caþ butaktarý kýyrap ak kayýñdar cýgýlat. Bardýk ösümdüktü cündöy sabap, cer betinen topurak buruksutup, dobul kelatat... Saktan curt! Bul dobul emes, soguþ! Þert buzup, ýrayýmsýz türdö çegibizden ötkön kara coo sansýz kuraldarýn dürmöttögön. Bizdin cerge muzdaktýn çaba caagan muz möndüründöy dabýrap oktor sebilüüdö. Köp katarluu üylörü kulap, taskýl köçölüü körköm þaarlar kýyroodo. Coldor buzulup köpürölör carýluuda. Darýyanýn ak köbüktüü taza suusu kirgildengen kara koçkul kanga aylanuuda. Oþentip kulduktun çýncýrýn kulakka þýldýratýp, aç acal, keñ cergelüü ýyýk ölkönün zor darbazasýn kün-tün kakkýlayt... Zor darbazasýn kün-tün kakkýlayt... Zor darbaza kün-tün karsýldayt... Birok urabas: asman tiregen ak zoodoy darbaza bekem turat! An sayýn küçün üyördöp aç acal cindenet, aç acal dolulanat. Zor darbazaný kün-tün takýldatat, caasýn katuulap tartat. Birok bizdin zamandýn kiþilerin korkuta algan cok. Mömödöy salbýrap, kaygýga birotolo kul bolgusu kelbey, sovet kiþileri namýstý tuu karmap, acaldý tike karagan kez! Ulandar kan suuday akkan kazatka cönöödö. Süyüp algan car, sagýnýp körgön bala kaldý. Süygön carýñ kaktýga elek, erke balañ cerden boorun ala elek caþ. Boordoþ karýndaþ ömür otun cañý tamýzgan. Öz keçüüsün taap keçe elek cañý çýkkan kündöy uyalçaak, cañý açýlgan güldöy ülpüldök. Bular kantiþet? Týnç col tartkan kemebiz boroonduu kündörgö töö örköçtögön tolkun adýrýna kabýldý. Curt emi kantet? Bul suroolordu ölkö tagdýrý çeçeerin, bizdin zamandýn kiþileri sergek tüþündü. Nark cetpegen baylýk, too kötörör küç-kubat, bolot kesken kayrat cumþalar! Balban kol iþtep talýr, tüp-tüz bel küçtön tayýr, appak caka kir-kir bolor, bütün etek bür-bür bolor, çeke ter týp-týp tamar, kýzýl öñ sumsayar. Biz oþogo çýdap ölkönü saktap, tagdýrýbýzdý çeçebiz! Ey aç acal sen, beregi kara tacaalga suktan! Mezgili cetet - duþman belin sýndýrat, keçirim surap bizdin butubuzga cýgýlat! Kaytpas kaygý anýn törünö çýgat! mayan sevgili yâr, karýndaþ kýz kardeþler üzgün. Baþta düþünen düþünceleri pýnar suyu gibi duru, hedefledikleri maksatlarý kaya gibi yüksek olup kafalarýnda belirgindi. Her insan sürekli önündekileri tasarlayýp: "Ömrün yine bir tepesine çýkarým! Yine bir kardelenim çiçek açar! Ayýn on beþi gibi parlayacak zamaným. Çiçek aç ömür!" diyen hayâlleri coþup yarýnlara koþturur. Böylece, topraklarý geniþçe serilen, ekonomisi gür bir þekilde geliþen güçlü bir toplum yetiþiyordu... Bugün o toplumun engin topraklarýna, tükenmez hazinesine göz koyup kindar hain soðuk gözleriyle baktý... Þefkatli ýþýnlarýný saçýp parlayan güneþ tepede kapandý. Þeker dumaný gibi kokuþmuþ kara duman sarkýlýp, batý, doðu somurttu. Þimþek çakýp, gök gürültüsünden yer sallanýp, yürek titrer, korkunç bir þekilde fýþkýran sesler çýkar. uçan kuþun kanadý kopar, yere çakýlýr: yeþil yapraklarý çýrpýlýp, gencecik budaklarý kýrýlýp, akaðaçlar devrilir. Bütün bitkileri yün gibi çýrpýp, yer yüzünün tozunu topraðýna katýp, fýrtýna geliyor... Saklan halkým! Bu fýrtýna deðil, savaþ! Andý bozup zalimce sýnýrýmýzdan geçen gaddar düþman sayýsýz silahlarýný doðrultmuþ. Bizim topraklarýmýza þiddetli yaðan buz gibi soðuk dolular gibi çiseleyip kurþun yaðmaktadýr. Çok katlý evler yýkýlýp, asfalt sokaklý muhteþem þehirler yerle bir olmaktadýr. Yollar harap olup, köprüler patlatýlýyor. Nehrin beyaz köpüklü temiz suyu bulanýklaþýp simsiyah kana dönüþmektedir. Böylece, kölelik zincirini kulaða þýngýrdatýp, aç ecel engin topraklý kutsal ülkenin koca kapýlarýný gece gündüz çalmaktadýr... Koca kapýlarýný gece gündüz çalar... Koca kapý gece gündüz takýrdar... Ancak yýkýlmaz: gök direyen beyaz kaya gibi kapý sapasaðlam durur! Gittikçe diþini gýcýrdatýp, aç ecel sinirlenir, aç ecel direnir. Koca kapýyý gece gündüz çalar, yayýný sýkýca çekip atar. Ancak bizim zamanýn insanlarýný korkutamadý. Meyve gibi eðilip kedere tamamen köle olmak istemeyip, Sovyet insanlarý namusunu koruyup, ecele karþý çýkýp, ölüme baþýný baðladýklarý an! Yiðitler kanýn su gibi aktýðý sefere yol almaktadýrlar. Seviþip evlendiði yâr, hasretle bekleyip sahip olduklarý bebekler kaldý geride. Seven yârin, aðzý süt kokan þýmarýk çocuðun daha yerden baðrýný kaldýrmamýþ genceciktir. Karýndaþ kýz kardeþin hayat ocaðýný daha yeni yakmýþ. Kendi geçidini daha bulup geçmemiþ yeni doðan güneþ gibi çekingen, yeni açan çiçek gibi narin. Onlar ne yaparlar? Sakin bir þekilde yol alan gemimiz fýrtýnalý günlere deve hörgücü gibi dalga bozkýrýna kapýldý. Halk þimdi ne yapar? Bu sorularý ülke kaderinin çözeceðini bizim zamanýn namuslu insanlarý açýkça anladý. Paha biçilmez servet, daðý kaldýrabilecek güç kuvvet, çeliði bile kesen cesaret harcanacaktýr! Pehlivan eller çalýþmaktan yorulacak, dimdik bel gücünü kaybedecek, bembeyaz yakalar pis-pis olacak, bütün etek paramparça olacak; alýn teri týp-týp damlayacak, yüzün rengi solacaktýr. Biz bunlara katlanýp, dayanýp, ülkeyi koruyup, kaderimizi çözeriz! Hey, aç ecel, sen buradaki cesur ve inatçýlara hayran kal! Zaman gelir - düþman belini kýrar, af dileyip bizim ayaklarýmýza kapanýr! Bitmez keder onun baþ köþesine çýkar!

Cana uulunun komuzun koluna algan colu, közdörün ýsýk caþ çayýp, muundarýn mayda kaltýrak baskanda, ene da tunuk akýlýn ergitip uþulardý oylongon. Kümüþün sürtüp, tepkesin cýgýp komuzdu kayra burçtagý orduna cölöp koygondon kiyin: - Zamana, men da küüñdü çertiþmek boldum e?! - dep ene eþikke çýktý. Mýna üç aydýn cüzü boldu, calgýz uulu Kaseyinden ne kat, ne kabar cok. Baþta keçikkende ayga cetpey, bolboso 15 kündö ele kat kelip turuuçu. - "Kuttuu eneke, - dep cazuuçu enesine kattý Kaseyin. - Aman bolso küz barýp kalam. Uzun boz þinel' kiygen, mañdayýna cýldýz kadap cürgön uuluñdu körösüñ. Men barganda mýktap toy cedir elge. Bir emes, eki kubanýçýñ katar, ene. Bararým menen üyüñö ak eleçek kirgizip, özüñdü kelindüü kýlamýn. Calgýzdýktýn kaarýn cakþý ele tarttýñ ene. Zarýlcan ekööbüz ceñiliñdi cerden, ooruñdu koldon alabýz. Özüñdü uya baskan toodaktay balpaytýp, etek-ceñiñdi cayýltýp törgö oturguzabýz. Eneke oþondo andan beter üyüñdün kutu bolosuz. Toyubuzga arnap mýktap bordokulap koçkor baylatýñýz... Kordotup bozo saldýrýñýz. (Þambet töraga lokuyup ortogo olturup içsin. Çargýn tartak bolso, turup-turup ele çelek baþýnan içe beret da. Al uzun butta ar bar bele.) Eköönö teñ kýzýl tuuluu þañduu salam aytam! Birinçiden, býyýl kolhoz eginge mol, malga bay bolsun! Ekinçiden, menin barýþýma cana Zarýlcandýn toyuna Þambet on, Çargýn on, Sergey on - otuz bötölkö spirt belendep tursun. Bolboso mýktap turup al üçöö menden birdi körüþöt (albette, tamaþa söz). Eneke, menin bul katýmdý da, Zarýlcan okup berer. Mañdayýnan ööp koyuñuz... Sagýnbay cürsün. Özüñüz da sagýnbañýz. Kudagýyýñýzdýn eki kolunan teñ bekem kýsýp karmap koyuñuz. Aytmakçý, Tabýldýdan kat alýp turamýn. Kýmýzdý sagýndým deyt. Amançýlýk bolso al da küz asker kýzmatýnan boþoyt. Al da elge barat. O, toy çoñ! Akman, Dmitriy aksakaldarga da kýzýl tuuluu salamýmdý aytýñýz! Koþ, kuttu eneke! Basa, menin kümüþ mañday komuzuma çañ cuguzbañýz. Cañý küüm bar. Bararým menen çertip beremin! Uuluñuz Kaseyin". Bul Kaseyindin soñku katý boluçu. Kanýþ uulunan kelgen kattý Zarýlga okutkan: "O soroygon boyuñardan sogulayýndarým! Silerdin uþul niyetiñerge kara baþýmdý kurman kýlbaymýnbý! Koçkorgo koþup malýmdýn töl baþý boluçu, silerdin toygo çabdar beemdi soyomun!" - dep cetine albay olturgan. Carpý cazýlýp kubanýçý koynuna batkan emes. - Zarýlcan bügün üyüñö barbay ele koyçu. Özümdün koynuma catçý. Tünküsün calgýzsýraymýn, - dep ene Zarýldýn mañdayýnan bir emes üç kaytara ööp, katta uulunun tapþýrgan amanatýn aþýra atkargan. Kubanýçýnan çýdap oltura albay oþol zamat Zarýldýn enesinikine kelgen. - E, Ayýmcan kudagýy! Zarýlcan bügündön baþtap meniki boldu. Zarýlcandý öz üyünö olturguzup keldim! 2 Demin oðlunun kopuzunu aldýðýnda gözlerine sýcak yaþ dolup, dizleri titrediðinde annenin berrak aklý bunlarý düþünmüþtü. Gümüþünün tozunun silip, tepkesini yatýrýp, kopuzu tekrar köþedeki yerine dayayýp koyduktan sonra: - Zamane, ben de besteni birlikte çalacak oldum ya?! diye anne dýþarý çýktý. Ýþte tam üç ay oluyor, biricik oðlu Kaseyin'den ne mektup, ne de haber var. Önceleri en geç altý ay geçmeden, yoksa on beþ günde bir mektup gelirdi. "Kutsal anneciðim, diye yazardý annesine mektubunu Kaseyin. - Esenlik olursa güzün gelirim. Uzun gri kaput giyen, alnýna yýldýz takan asker oðlunu görürsün. Ben geldiðimde büyük bir ziyafet ver halka. Bir deðil iki sevinci arka arkaya yaþarsýn, anne. Gelir gelmez beyaz örtü getirip, seni gelinli ederim. yalnýzlýðýn kahrýný yeterince çektin anne. Zarýlcan ikimiz bütün iþlerini elinden alýrýz. Seni de kuluçkaya oturan toy kuþu gibi eteklerini aðýr aðýr sallandýrýp, baþ köþede oturturuz. Anneciðim o zaman daha çok evinin bereketli kutu olursunuz. Düðünümüz için iyice bakýp, koç baðlattýrýn... Mayalatýp boza yaptýrýn. (Baþkan Þambet hantalhantal ortada oturup içsin. Çarpýk bacaklý Çargýn ise ikide bir kova baþýndan içer deðil midir. o uzun bacaklýda ar var mýydý.) Ýkisine de kýrmýzý bayraklý sýcak selam gönderiyorum! Birincisi, bu sene kolhozun harmaný bol, hayvanlarý da çok olsun! ikincisi, benim geliþim için ve Zarýlcan'ýn düðününe Þambet on, Çargýn on, Sergey on olmak üzere otuz þiþe alkol hazýrlasýnlar. Aksi takdirde o üçü benden sýký bir dayak yerler. (tabi ki sözün þakasý) Anneciðim, benim bu mektubumu da Zarýlcan okuyup verecektir. Alnýndan öpün... Özlemesin. Kendiniz de özlemeyin. Dünürünüzün de iki elinden sýký tutun. Ha, bir de, Tabýldý'dan da mektup alýyorum. Kýmýzý özledim diyor. Esenlik olursa onun da güzün askerlik hizmeti bitecekmiþ. O da geliyor halkýna. O-hoo, düðünler çok. Akman, Dmitriy aksakallara da kýrmýzý bayraklý selamýmý iletin! Hoþça kal, caným anneciðim! Ha, benim gümüþ kapaklý kopuzuma toz kondurmayýn. Yeni bestem var. Varýr varmaz çalacaðým senin için! Oðlun Kaseyin." Bu Kaseyin'in son mektubuydu. Kanýþ oðlunan gelen mektubu Zarýl'a okutmuþtu: "Ah, sýrýk gibi boynunuza kurban olayým! Sizin þu niyetinize canýmý feda etmez miyim! Koçla birlikte, hayvanlarýmýn döl baþýydý, sizin düðüne oynak kýsraðýmý keserim! diyerek sevinçten coþmuþtu. Neþesi yerine gelip, içi içine sýðmamýþtý. - Zarýlcan, bugün evine gitmesen. Benim kucaðýma yatsan a. Gece yalnýzlýk çekerim, diye anne Zarýlcan'ýn alnýndan bir deðil, üç kez tekrar tekrar öpüp, mektupta oðlunun rica ettiði emanetini fazlasýyla yerine getirmiþti. Sevincinden dayanamayýp, hemen o anda Zarýlcan'ýn annesine gelmiþti. - Hey, Ayýmcan dünürüm! Zarýlcan bugünden itibaren benim oldu. Zarýlcan'ý kendi evine oturtup geldim! 2

Zarýldýn enesi Ayýmcan baybiçe da sözündö tamaþasý, boyunda nuskasý bar sergek akýl artýk adam. Ak eleçegin karkýraday kýlýp kudagýyý Kanýþka burula karap: - Apey botom. Saltýñ kana? Sen da cem cegendi bilip, tülkü alardý unutayýn deysiñbi. Kelin aluuçu kiþi algaç toyuna kamýnat! Bul sözünön kiyin Ayýmcan baybiçe - öñköy kömürdöy kara körpö iþtetilgen nootu içikçesin oñdop camýnganda, bayýrtan çaç uçtugunda cürgön bir çeñgel açkýçtarý þaldýr ete tüþkön. - Koyuñuz, men salttuu elemin. Toyum da, bererim da, soyorum da kamýnda. - A... Zakenimdi saa berip koyup men kantem. - Baya ele oþondoy debeysizbi. Ençisiz pende caralat dep sizge kim aytkan ele? men kelindüü bolsom, siz da uulduu bolosuz! - Uþul kubanýçýña karaganda kudagýyým Kaseyiniñden kat kelgen go, saa? - Ý anan. Kelbegendeçi! Kaseyinim kat cazbay cürüüçü bele. Tabýldýñ da küz kelet eken. Tamagý caman uuluñ kýmýzdý sagýnýptýr... Kaseyindin enesi Kanýþtýn sözü, Tabýldýnýn enesi Ayýmcandý eriksiz küldürgön. - Keliþse eken karekterim, - degen Ayýmcan baybiçe. - Eköö teñ ele kýmýzdý sagýnýþtý go? Askerde alarga kýmýz bermek bele. Çet kýrsýktan saktasa, kýþtay eki toru beeni çöptün tübünö baylap koyup kýmýz açýtýp berbesem.... Aradan eki kün ötpöy, enelerdin mýnday tattuu tilekterine "soguþ!" degen kýyanat kanduu baltasýn urgan. Mýna törtünçü aydýn cüzü boldu. Eç birinen ne kat, ne kabar kelbey Kanýþ da, Ayýmcan da kaygýdan mögdöþtü. Ayýmcanga da ança emes, kolunda kýz da bolso Zarýlý, kelini Burma bar. Özdörünçö bacýraþýp olturuþsa, kadimkidey akar-çakar üy-bülöö kaygýný çetke kagýp salýþat. Al emi Kanýþ baykuþtun künü karayladý go. Bir üydö calgýz özü. Kündüzü da köñülü alagdý, tiriçilikte cüröt. Kýrmanda bolot. Köz taldýrýp kün batýþka karayt: - A... kulunum, kaçan kelesiñ? Karaanýñdý bir körör kün bolor beken? - dep celden surayt. Tünküsün bir üydö calgýz özü. Eþik cabýk, sýrt karañgý, ne terezeden þoola tüþpöyt. Ne cetinçi lampa carýk küyböyt. Anýn þiþesin da cazýnda köp ubakýt eþik açýk turuuçuda, üygö ulak oynop kirip sýndýrýp ketken. Bu da soguþtun zaldarý go. Oþondon beri cetinçi lampa þiþesiz küyöt. Biligin kötörsö, ýþ tütöyt. Basýp koyso, burç-burç kölökölönüp, alda kanday eles karandayt... Üy içi tuncurap korkunuç tuudurat. Kaydadýr burçtabý ce taktanýn aldýndabý þýtýrþýtýr... tabýþ çýgýp çýçkan cüröt. Al cýluu koñulga ce tereñ kazgan iyninin tübünö tük taþýp, kuþtun kanatýn tiþtep barýp uyalagan. Anda baldarý kýbýraþat. Çýçkan da - ene. Ýyindegi kýzýl et baldarýn baguu araketinde. Calgýz togolok dan tapsa, tiþtep alýp, burçtan burçka cügüröt. Oþon üçün Kanýþ aný: "sen da öz canýñdý eptep bakkan bir makuluksuñ. Cürö ber" dep koygon. Bir üydögü cal- Zarýl'ýn annesi Ayýmcan teyze de latifeci, aklý berrak zeki bir kiþidir. Beyaz sarýðýný turna gibi uzatýp, dünürü Kanýþ'a dönüp: - Aman Tanrým. Gelenek göreneðin nerede? Sen de yem yemesini bilip, tilki avlamasýný untumak mý istiyorsun. Gelin alacak kiþi önce düðüne hazýrlanýr! Bu sözünden sonra Ayýmcan teyze saf kömür karasý kuzu derisiyle iþlenmiþ çuha kürkünü düzeltip örtündüðünde eskiden beri saç baðýna baðlanmýþ bir avuç anahtarý þýngýrdayýverdi. - Ayýp ediyorsunuz, ben de adetlerimize sadýðým. Düðünüm de, vereceðim de, keseceðim de hazýr. - Ama... Zaken'imi sana verirsem ben ne yaparým. - Ha, þöyle deseydiniz. Hissesiz bende olur diye size kim söylemiþti? Ben gelinli olursam, siz de oðullu olursunuz! - Bu sevincine bakýlýrsa dünürüm, Kaseyin'inden mektup almýþ olmalýsýn? - He-e, ne demek. Gelmez olur mu! Kaseyin'im mektup yazmayý unutur muydu? Tabýldý'n da sonbaharda gelirmiþ. Boðazýna düþkün oðlun kýmýzý özlemiþ... Kaseyin'in annesi Kanýþ'ýn sözü, Tabýldý'nýn annesi Ayganýþ'ý çok güldürmüþtü. - Gelselerdi gözbebeklerim, demiþti Ayýmcan baybiçe. - Ýkisi de özlemiþlerdir? Askerde onlara kýmýz mý verecekti ki. Gaflet kazalardan belalardan korursa, bütün kýþ iki doru kýsraðý ot yýðýnýnýn dibine baðlayýp, kýmýz mayalayýp vermez miyim.... Aradan iki gün geçmeden annelerin böyle tatlý hayâllerine "savaþ!" denen hain kanlý baltasýný saplamýþtý. Ýþte dördüncü ayý da doldurdu. Hiç birinden ne mektup, ne de haber gelip, Kanýþ da, Ayýmcan da üzüntüden kahroldular. Ayýmcan'ýn yine de þansý var, elinde kýz da olsa Zarýl'ý, gelini Burma var. Birlikte sohbet edip otursalar, týpký bir büyük aile gibi olup, kederi dýþarý atýverirler. Zavallý Kanýþ'ýn ise hayatý karardý. Bir evde tek baþýna. Gündüz neyse, baþka þeyleri düþünür, iþlerle uðraþýr. Harmanda olur. Gözünü yorup, batý tarafa bakar: - Vah... yavrum, ne zaman gelirsin? yüzünü görecek gün olur mu ki? diye rüzgara sorar. Gece ise evde yalnýz tek baþýna. Kapý kapalý, dýþarýsý karanlýk, ne pencereden ýþýk girer, ne de idare lambasý düzgün yanar. Onun þiþesini de baharda çoðunlukla kapý açýk dururdu, eve oðlak kaçýp girip, kýrmýþtý. Bu da olsa savaþýn zararýdýr. O günden beri idare lambasý þiþesiz yanýyor. Fitilini kaldýrýrsa is duman kaplar. Ýndirirse köþe bucakta gölgelenip, her çeþit hayâlet gibi gölgeler görünür... Evin içine sessizlik çöküp, korkutur. Köþeden midir, veya tahtanýn altýndan mýdýr gýtýr-gýtýr... ses çýkarýp fare geziyor. O sýcak bir deliðe veya derin kazdýðý ininin dibine tüy taþýyýp, kuþ kanadýndan ýsýrýp gidip, yuva yapmýþ. Orada yavrularý kýpýrdar. Fare de annedir. Ýnindeki daha tüylenmemiþ çýplak yavrularýna bakma zahmetinde. Tek bir tahýl bulsa da, ýsýrýp alýp, köþeden köþeye koþar. O yüzden Kanýþ ona: "Sen de kendi canýna zar zor bakan bir mahluksun. Yaþamaya devam et" deyip, rahat býrakmýþtý. Bir evdeki yalnýz anne uçsuz bucaksýz bir boþluk-

gýz ene, uçu kýyrýna köz cetpegen meykinde cürgöndöy. Tumanduu oylor menen akýlýn açýtat. Calgýz carýk köñülün bölgöndöy aga öz sýrýn açýp, kaygýsýn bölüþtürgöndöy... Ene cetinçi lampaný mañdayýna cakýn koyot. Ook-ook küygön kiçinekey calýnýna karap telmirip kalat. Canaký çýçkan ebakta unutulup burçka taþtalgan þirini kýtýratat. Balkim, al þiri sabanýn öönüdür. Bir kezde al tört burçu kerilip, moynu tizgiçke karay sozulup, boz üydün burçunda taktada turgan saba kürpkürp býþýlgan sayýn maylanýþýp, kara örüktöy cýlt-cýlt etken barktuu idiþ. Ýçinde þuuldagan ýnak kýmýz dalaydýn suusunun kandýrdý go. Ýçkenderdin eki betine kan tolturup köñülün kötörüp carpýn cazdý go. Bul sabanýn kýmýzýnan ayýldýn baþ kartañý Kamka da, ramatýlýk Turumbek da içken. Azýr bir üydö calgýz özü olturgan enenin alýstagý balasý Kaseyin, anýn teñtuþtarý: Tabýldý, Þambet, Çargýn, Sergey, Elebesterdi, dele caþ-karýný, suluu, suluu emesterdi içindegi kýmýzý menen sugargan saba! Al eskirgen katkan þiri bolup unutulup burçta kalgan. Aný azýr çýçkan enenin kemirse, kýtýragan tabýþ - calgýz olturgan enenin sezimine tiet. Çýçkan an sayýn, ötkür tiþterin salýp þirini katuuraak katýratat. An sayýn cetinçi lampaga telmire karap bir üydö calgýz olturgan ene kýcýrlanat, cürögü týz-týz etip ýzasý kaynayt: "Men da ene elem. Men da cokton bar kýlýp bala törögömün. Aný çaraynadan çayýp tün uykumdu, kün týnýmýmdý koygomun. Tattuumdu oozuna karmap, cýluumdu iynine capkamýn. Kokus çekesi ýsýp baþým dep kalsa - altý üyrülüp üstünö tüþkömün. O caratkan, pendem deseñ kaygýñdan arý kýl!.. Uþul balamdýn ömürün ber, ýrakatýn körsöt, degemin. Moynu uzun kýþtýn tünündö kirpik kakpay uykunu bölgömün. Oþentken bala da çoñoydu. Emgegimdi kaytarýp, ak sütümdü aktap ýrakatýn körö baþtadým. Cok... cýrgalým - miyzamdýn gülündöy ülpüldök bele. Cel soktu. Terek calbýraktarý kirildedi: ýrakat-cýrgalým kaydadýr, alýska uçtu da ketti... Kandaydýr bir türü suuk korkunuç sýyaktuu dümürdöy kararýp kaygý taþý azýr tarazamdý baskansýyt... Oþenetip, mañday cargan keçeeki kubanýçým bügün alakanýma tüþkön calgýz möndürdöy erüüdö. Aný eritken koñuldan sokkon kara boroon sýyaktuu kütüüsüzdön burk etken kanduu soguþ. "...Küt eneke, küz baramýn. Toy berdiremin..." degen baladan, tört ay boldu, darek cok. Aga koþulup eldegi ulandar da ketiþken. Bulardýn da keesi kabarsýz, keesinen kat bar: "...Soguþka kirdik: soguþ katuu, soguþ kanduu. Biz ölsök, tuugan el, öskön cer kurmanýñbýz. Bizdi estey cürgülö!" - dep cazýþat. Aný ukkan ene da külük sanaanýn etegin bek karmayt. Uçu-kýyrý çenemsiz boþtukka kötörülöt... Ene sanaa menen ak buluttu aralap, kan akkan kazattý abaylayt. Tünt tokoy, dümüröygön badaldý aralayt. Taþkýn darýyaný boylop tolkunduu deñiz kýlaasýn kezet. Kara coogo töþ tiregen miñ san cooker ulandardýn tagdýrýn tileyt. Oþolordun içinen uulu Kaseyindi izdeyt. "O karegim! Aman barsýñbý? Kaysý cerde, kanday abaldasýñ? Azýr babañ Manastýn aykýrýgýn salýp, acalga tike karap coogo kirip baratkan keziñbi? Caratkan þýpaa berse, elesiñdi bir körsöm? Oþondoy kubat bütüp boyuma akkuu kebin kiysem: kurkuldap cetip barýp, kanatýmdýn uçunan suusun cutkursam. Seni ta geziyor gibiydi. Sisli düþüncelerle kafasýný yorar. Yalnýz ýþýk dikkatini çekmiþ gibi ona kendi sýrrýný açýp, kederini paylaþýyor gibidir... Anne idare lambasýný karþýsýna yakýn koyar. Zar zor sallanarak yanan küçücük alevine bakýp derin düþüncelere dalýp gider. Deminki fare çok eskiden unutulup köþeye atýlan þiriyi gýcýrdatýr. Belki o þiri sabanýn artýðýdýr. O bir zamanlarýn dört köþesi gerdirilip, boðazý dizgice doðru uzatýlýp, keçe evin köþesinde tahtada duran saba küp-küp çalkaladýkça yaðlanýp, erik gibi parlayan deðerli tulumuydu. Ýçindeki lezzetli kýmýz bir çoðunun susuzluðunu gidermiþtir zamanýnda. Ýçenlerin iki yanaðýna kan gelip, neþelendirip, moralini yükseltmiþti. Bu sabanýn kýmýzýndan köyün baþ ihtiyarý Kamka dahi, rahmetli Turumbek de içmiþti. Gart geðirip, Akman, Dmitriy de içmiþti. Þu anda bir evde tek baþýna oturan annenin uzaktaki oðlu Kaseyin, onun ahbaplarý: Tabýldý, Þambet, Çargýn, Sergey, Elebes'leri, hele de gencini ihtiyarýný, güzelini çirkinini içindeki kýmýzýyla susuzluðunu gideren saba! O eskirip, þiri olup, unutulup bir köþede kalmýþ. Onu þimdi fare kemirirse, kýtýrdayan ses yalnýz oturan annenin sinirine dokunur. Fare gittikçe keskin diþlerini batýrýp, þiriyi daha sert gýcýrdatýr. Zaman geçtikçe idare lambasýna bakýp dalýp evde yalnýz oturan anne sinirlenir, yüreði sýzlayýp, hiddetlenir: "Ben de anneydim. Ben de yoktan var edip çocuk doðurmuþtum. Onu döl yataðýndan yarýp, gece uyumak, gündüz dinlenmek nedir unutmuþtum. Tatlýyý aðzýna tutup, sýcaðý üzerine örtmüþtüm. Eðer ateþi yükselip, baþým diye sýzlanýrsa, üzerine titrerdim. O, Yaradan, benden olarak kabul edersen, kederinden uzak tut!.. Þu oðluma ömür ver, mürüvvetini göster demiþtim. Uzun kýþ gecesinde göz kýrpmadan uykumu bölmüþtüm. Öylece baktýðým çocuk da büyüdü. Emeðimin karþýlýðýný verip, ak sütüme laik olup, mürüvvetini görmeye baþladým. Hayýr... sefasýný sürmem - miyzam çiçeði gibi nazik miydi. Rüzgar esti. Kavak aðacýnýn yapraklarý hýþýrdadý: rahat, huzurum belirsiz bir tarafa, uzaklara uçtu gitti... Öylesine bir korkunç tehlike kütük gibi simsiyah keder taþý olup þu anda terazime aðýrlýðýný bastýrýyor gibi. Böylece, yürek okþayan dünkü sevincim bugün avucuma düþen tek bir dolu gibi eriyip gitmektedir. Onu eriten, dað deresinden esen kara fýrtýna gibi ansýzýn çýkýveren kanlý savaþ. "... Bekle anneciðim, güzün gelirim. Düðün vereceksin..." diyen çocuktan dört ay oldu, haber yok. Onunla birlikte milletin oðlanlarý da gitmiþlerdi. Onlarýn da bazýlarý habersiz, bazýlarýndan da mektuplar var: "... Savaþa girdik: savaþ çok þiddetli, savaþ çok kanlý. Biz ölürsek, ana vatan, doðum yerim kurbanýn oluruz. Bizi hep hatýrlayýn!" diye yazarlar. Onu duyan anne de kanatlý hayâllere pek tutunur. Uçsuz bucaksýz boþluða yükselir... Anne hayâlin küheylanýna binip, beyaz bulut arsasýndan uçup, kan akan savaþa göz gezdirir. Kalýn orman, sýk çalýlýðý dolaþýr. Azgýn nehri boylayýp, dalgalý deniz kýyýsýndan gezer. Gaddar düþmana göðüs geren sayýsýz asker oðlanlarýn ömrünü diler. Onlarýn arasýndan oðlu Kaseyin'ini arar. "Ah, gözbebeðim! Esen misin? Nerelerde ve ne hâldesin? Þu anda atan Manas'ýn adýný haykýrýp, ecele dimdik bakýp, düþmana saldýrdýðýn anýn mýdýr? Yaradan þifa verse, hayâlini bir görseydim? Öyle bir güce sahip olup, bedenime kuðu kýyafeti giysem, vak-

ok ötküs bek kýlsam da, çok ötküs möl kýlsam. Oþondo mýna bu menin tarazama tüþkön kaygý taþýn koluña bersem. Acaldan korkpo uulum! Koluñdagý kaygý taþýn, coonun ordosuna ýrgýt desem..." Tün ortosu alda kaçan oogan. Bilikten may sarýgýp, carýk bülbüldöp baratat. Burç-burç bayagýdan da küñürt. Üy içi bayagýdan cým-cýrt, bayagýdan korkunuçtuu. Birok ene emnegedir kayrattana tüþtü. "Koy külük sanaa maa coldoþ bolo albayt. Al meni sargartat, ogo beter aldan-küçtön ketiret. Men da tüyþüktönöyün. Köz mayýmdý caþka tügötpöyün, iþke tügötöyün. Küç-kubatýmdý sanaaga cumþabayýn, emgekke cumþayýn. Cürögümdögü kayratýmdý ulandardýn ömürü dep ketireyin. Balkim, oþol da bir þýpaa bolor. Enenin küçü ak, tilegi ýyýk. Koy, erteñki emgekke kamýnayýn..." Bilikten may sarýgýp, bülbüldögön carýk öçkönçö, tañ erteñden cumuþka kiyip çýkçu kiyimderin kamdap koydu da, ene da tattuu uykuga ketti. 3 Ak saman küz... Köykölgön caþýl ýrañdýn ebak ele kaný kaçýp, ösümdük kuurap, oy-too kumsargan. Eger kün caasa, too baþýna kardap salat. Keede böksögö deyre kýlamýktap, Ala-Too cañý bürköngön zor þeyþebin dagý bir az tömön tüþüröt. Çýncýrday þireþken çoñ tulkusu dagý bir az agarýñký körünüp, ulam kün ötkön sayýn kýþ cakýndap ýzgar ilebi sogot. Bak-daraktar calbýragýn kübüp, kýþtak cýlañaçtanýp, köçölör koñur tartat. Asman ütüröyüp kýþtak üstünö sasýk tuman köçöt. Terebelge tuncuragan köñülsüzdük çögöt. Bul - kürkürögön küzdün ayaktaþý, zalkarday Ala-Toonun oyun da, kýrýn da, kögörgön köl kýlaasýn da, köz cetpegen meykindi da, kalýñ tokoyluu keñ Rossiyaný da ak kepinge orop, maldý, candý zirkildetkeni karý kýþ kýlýçýn kayrap: "...Saktangýla, men bosogoñdo turamýn! Çöbüñdü saraylarýña üydüñ bele, otunuñdu korooño cýydýñ bele? Tonu coguñ ton, ötügü coguñ ötük alýp kiy!" dep kabarýn kýþ ayttýrdý, ay arasýnda sarý kar tüþüp eki kündöy cattý. O bul caratýlýþ erecesi! Ot sargartýp sogo cürgön ýzgar. Salamýn aytýp kele cürgön kýþ! Cýlda bul ubakta küzgü cumuþtardý ebak bütürüp, kýþka erte kütüngön elibiz köñüldüü cürüþçü. - Mayramga cakýn kaldý. Kamýngýla! - dep ceñil maþinasýn öñküldötüp, kolhoz-kolhozdu kýdýrýp sekretar' kelüüçü. Al uluuga da, kiçüügö da birdey caydarý mamile kýla turgan. Kolhozdun külük taptalgan zayapkerine külö karap: - E aksakal, külügüñüz kanday. Baygeni ala turgansýzbý? - dese; - Anançý! - dey turgan zayapker karý, paykom menen süylöþköndügünö kötörülö tüþüp - külük tabýnda, balam. Kokus çoñ mayramda baygeni baþka payon alsa, men kýñarak menen sakalýmdý kýrkamýn! - E baþka rayon catýbýz bele. Baarý bir: bizdin oblasttýn aymagý. - Al ýras ko, balam. Bizdin zamanda bir oblus emes, miñ oblustun eli öz namýstarýn bir tuu menen kötörülüþtü. Oþol curt tuusunun betine menin namýsým da barýp koþulvaklayýp sana ulaþýp, kanadýmýn ucundan su içirsem. Seni kurþun geçmez pek yaratsam da, ateþ geçmez sulu yapsam. O zaman iþte burada benim terazime düþen keder taþýný eline versem. Ecelden korkma, oðlum! Elindeki keder taþýný düþmanýn ordusuna at desem..." Çoktan gece yarýsý oldu. Fitilin yaðý kuruyup, ýþýk sönmeye baþladý. Köþe bucak eskisinden daha karanlýk. Evin içi eskisinden daha sessiz, eskisinden daha korkunç. Ancak anne nedense daha cesaretlendi. "Hayýr, kanatlý kaygý bana arkadaþ olamaz. O beni üzer, daha da zayýflatýr, bitkin býrakýr. Ben de çabalayayým. Göz nurumu gözyaþýyla bitirmeyeyim, iþe harcayayým. Güç-kuvvetimi tasa-kaygýya deðil, emeðe harcayayým. Yüreðimdeki cesaretimi oðlanlarýn ömrü için kullanayým. Belki bu da bir þifa olur. Annenin gücü ak, dileði kutsaldýr. Hayýr, yarýnki iþe hazýrlanayým..." Fitilin yaðý kuruyup, ýpýl-ýpýl yanan ýþýk sönene dek sabah erkenden iþe giyecek giysilerini hazýrladý ve anne tatlý uykuya daldý. 3 Mevsim sonbahar... Sallanan yeþilliklerin rengi çoktan soluyup, bitkiler kuruyup, dað-taþýn rengi atmýþ. Eðer yaðmur yaðarsa, dað baþýna kar yaðar. Bazen karýn ince tabakasý tâ eteklere kadar inip, Ala-Dað yeni örtünen koca çarþafýný daha biraz aþaðý indirir. Zincir gibi sarmaþan koca bedeni daha biraz beyazýmsý görünüp, gün geçtikçe kýþ yaklaþýp, soðuk rüzgarlar esmektedir. Aðaçlar yapraklarýný düþürüp, köy çýrýlçýplak, sokaklar somurtmaktadýr. Gök yüzü surat asýp, köy üzerine sis çöker. Bu gürleyen sonbaharýn sonu, engin Ala-Dað'ýn deresini de tepesini de, masmavi göl kýyýsýný da, uçsuz bucaksýz bozkýrlarýný da, kalýn ormanlý Rusya'yý da beyaz kefene sarýp, malý, caný titretip, iliðine iþleyen ihtiyar kýþ kýlýcýný sallayýp: "... Saklanýn, ben kapýndayým! Otunu ahýrlarýna yýðmýþ mýydýn? Kürksüzün kürk, çarýksýzýn çarýk alýp giy!" diye haberini pek gönderdi, ay arasýnda sarý kar yaðýp iki gün kadar yattý. O, bu doða kanunu! Ot sarartýp ese gelen dondurucu soðuk. Selamýný söyleyip gelen kýþ! Her sene bu zamanlar güz iþlerini çoktan bitirip, kýþa erken hazýrlýk gören halkýmýz neþeli olurlardý. - Bayrama az kaldý. Hazýrlanýn! diye otomobilinin kornasýný sürekli öttürüp, kolhozlarý dolaþýp, sekreter gelirdi. O büyüðe de, küçüðe de eþit davranýrdý. Kolhoz'un yürük at eðiten at hocalarýna gülümseyerek bakýp: - Hey, aksakal, küheylanýnýz nasýl. Ödülü kazanýr mýsýnýz? - dese; - Tabi ki! derdi ihtiyar at hocasý, kaymakamla konuþtuðu için sevinerek, - küheylan tavýndadýr, oðlum. Eðer büyük bayramda ödülü baþka ilçe alýrsa, ben kör býçakla ile sakalýmý keserim! - Hey, baþka ilçe de düþmanýmýz mý ki. Hepsi aynýdýr: bizim eyaletin topraklarýdýr. - Dediðin doðru da, oðlum. Bizim zamanýmýzda bir eyalet deðil, bin eyaletin halký kendi namuslarý için bir bayrak altýnda kalkýnmýþlardý. O millet bayraðýnýn yüzünde benim de namusumun payý var. Benim namusum

gan. Menin namýsým - karýnýn namýsý. Baarýnan küçtüü namýs! Oþol üçün özüm taptagan külük bayge alsa eken deym, balam. Uþunetip sekretar' menen süylöþköndö, zayapker karý caykalgan ak sakalýn sýlap turgan. Aytkan kebine caraþa sýrtký kebetesi da körktüü, barktuu. Nur caynagan carýk cüzündö tereñ akýldýn kaymagý körünöt. Sekretar', aga cetine albay, keede anday kiþilerdi maþinasýna olturguzup aluçu. Kolhoz kolhozdu birge kýdýrýþsa: töldögön mal, güldögön darak, kök caþýl meykin köz aldýda sanaluçu. Çarbasý örköndöp, eldin kaymagý kalýñdaganýn körgön sayýn köñül biyikke ergiçü. Sekretar' menen kolhozçu karýya tüþkön ceñil maþina kýþtakka kire bererinde conu cýltýrap küngö çagýlýþçu. Anan kök tütünün burk ettirip, zýp mektep aldýnan ötö beriçü. Eki-ekiden kuuþup, eki-ekiden küröþkön oyun kýzýgýndagý baldar da deldeyip tura kalýþçu. - Ay eey-y, raykom agaydýn maþinasý öttü! Canýnda ak sakal kiþisi bar. Raykom agay keldi! Karýlar köñüldüü, caþtar þayýr týnç kündördö, sekretar' kolhozdor kýþtagýna uþul saltanat menen kelip cürgön. Keede ceñil maþinada sekretardýn katarýnda olturup cürgön barktuu adamdýn biri uþul Akman ele. anday kezderde Akman kýrgýzça tigilgen tik cana ak beþmanttýn öydökü eki topçusun topçuluktarýnan çýgarýp, üzüktöy etek ak kalpaktýn aldýn kayrýp koyuuçu. Katarýndagý sekretarga burula karap tamaþaluu kep salganda, aynekten çagýlýþkan kündün nuru sebile kalsa, Akmandýn cüzü ogo beter nurdana tüþçü. Kubat menen þiretilgen tulku boyu karýlýk sezbey, ötkür karagan közdörü külüñdöy berip: - Balam, senin köñköñ menin ceerde atýmdan da külük belem, ýya? - E kantet, karýya? - Tañ erteñden beri duuldayt. Mýna kün tüþ oodu, dale duuldayt. Col artka çimirilet: biz alga karay zýmýraybýz. Kokus maþinaña daldaygan kanat bütüp, uçup cürö turgan bolboylu, ýya! - Karýya þaþpañýz, - dey turgan sekretar' da külö bagýp. - Bir top, bir top kýyýn-kýyýn kezeñderden aman aþýp ötsök, anan baldarýñýz bir ayýldan ekinçi ayýlga uçup cürö turgan boluþat! - Emne üçün baldar? A bizçi. Men özümçü? Ce Akmandý karýp ketti degeniñbi. Cok, aldýñký kündün dooranýn sürböy Akman karýbayt! Anda Akman bors-bors külüp, külük maþinada zamandý özü baþtap baratkanday sezgen. Col dañgýr, maþina zýmýrap kete bermek....cok! Bügün Akman da al külküsün külböy kaldý. "Karýbaymýn! Aldýñký cýrgaldý közüm menen körömün degen elem... Tekeber aytýp koydumbu, ýya? Zaman mintip bat ele, baþka östöngö buruldu. Soguþ östönü. Cookerçilik zaman! Pay, pay, pay... Cardý öñdönüp, cetiþpegendey bolup catýçu elek. Körsö: adam uçurundakýsýn seze berbeyt eken go. Taman aký, mañday teri menen curttun çoñ ayagý ýrýska tolo tüþkön eken. Pay, pay, - ihtiyar namusu. Hepsinden daha kuvvetli namus! O yüzden kendi eðittiðim küheylanýn ödül almasýný istiyorum, oðlum. Böylece kaymakamla konuþtuðunda, ihtiyar zayapker (at hocasý) beyaz sakalýný okþuyordu. Söylediði sözü gibi dýþ görünüþü de güzel, itibarlý. Nur dökülen temiz yüzünde derin aklýn kaymaðý gözükür. Kaymakam da büyük bir coþkuyla bazen öyle insanlarý arabasýna bindirip alýrdý. Kolhozlarý birlikte dolaþtýklarýnda: dölleyen hayvan, çiçek açan aðaç, masmavi tarlalar göz önüne serilirdi. Ekonomisi geliþip, halkýn kaymaðý kalýnlaþtýðýný gördükçe neþesi zirvelere yükselirdi. Kaymakamla kolhozcu ihtiyarýn bindiði araba köye girerken arabanýn gövdesi güneþ ýþýðýnda parlardý. Sonra masmavi dumanýný yükseltip hýzla okul önünden geçip giderdi. Ýkiþer-ikiþer kovalaþýp, ikiþer-ikiþer güreþip oyuna dalan çocuklar dahi þaþkýn bakýþlarýyla bakýp kalýrlardý. - E-hey, kaymakam aðabeyin arabasý geçti! Yanýnda da aksakal birisi var. Kaymakam aðabey geldi! Ýhtiyarlar neþeli, gençler sevinçli huzurlu günlerde, kaymakam kolhozlar köyüne böyle bir saltanatla gelirdi. Bazen otomobilde kaymakamýn yanýnda oturan deðerli insanlarýn biri þu Akman idi. Öyle zamanlarda Akman Kýrgýz usulünde dikilmiþ dik ve beyaz hýrkasýnýn üstteki iki düðmesini iliðinden çýkarýp, ak kalpaðýnýn eteðini bükerdi. Yanýndaki kaymakama dönüp þaka karýþýk söz söylediðinde camdan yansýyan güneþ ýþýðý yüzüne sepilirse, Akman'ýn yüzünden daha da nur dökülürdü. Kuvvetle dolatýlan vücudu yaþlýlýða aldýrmayýp, keskin bakan gözleri gülümseyip: - Oðlum, at araban benim kýzýl atýmdan daha hýzlý mý, acaba? - E-e, ne diyorsun, ihtiyar? - Sabah erkenden beri uçuyor. Ýþte gün öðle oldu, hâlâ da uçuyor. Yol geriye dönüyor: biz ise öne doðru uçuyoruz. Aniden arabana koskoca kanat çýkýp, uçup gitmeyelim, ne dersin! - Ýhtiyar, acele etmeyin, derdi kaymakam gülümseyerek. - Bir çok zor dönemleri atlatýrsak, sonra çocuklarýnýz bir köyden ikincisine uçup gezer olurlar! - Neden çocuklar? Ya biz. Ya ben? Yoksa Akman'ý yaþlandý mý demek istiyorsun. Hayýr, önde giden günün sefasýný sürmeden Akman yaþlanmaz! O zaman Akman kýs-kýs gülüp, hýzlý koþan arabada zamaný kendisi yönetiyor gibi hissetmiþti. Yol uzak, araba hýzla uçup gitmektedir.... Hayýr! Bugün Akman'ýn o eski gülüþü yok. "Yaþlanmayacaðým! Öncü refah hayatý kendi gözlerimle görürüm demiþtim... Büyük mü konuþtum acaba? Zaman böyle çok geçmeden farklý viraja saptý. Savaþ virajý. Askerlik zamaný! Vah, vah, vah... Fakirmiþ gibi, yetiþmiyormuþ gibi yaþardýk. Meðer: insan zamanýnda sezemez, anlayamazmýþ. Bilek gücü, alýn teriyle halkýn büyük kâsesi rýzkla dolmuþmuþ. Vah, vah, vah... nasýl bir servet! Neden bu servet harcanmaktadýr. Mal-mülk yerin dibine batsýn: insan kendi bulduðu mülkünü kendi

pay... emne degen kazana! Emne degen baylýk zarýp boluuda. Dünüyö cerge kirsin: adam özü tapkan dünüyösün öz cýrgalý, öz ömürü üçün cumþayt. Eçen ulandar, eçen akýlga bay er azamattar kandarýn tögüp kurman boluuda. Pay, pay, pay... Düynö uþunday kurulgan bele?.." Akman bügün uþulardý oylonot. Cakasý kirdebirek kalgan. Öñü azýñký, kebetesi ürpöyüñkü. Koluna karmaganý beþ ilik ayrý. Sarý suusu köölgügön çýlaluu koroodon cer kurgaktap: balt-salt attap basýp kelip, köp at baylangan çoñ sarayga kirdi. Saray keñ, opsuz uzun. Mañday teskey kurulgan çoñ-çoñ eki akýr bar. Al akýrlarga þýkýrap attar baylangan. Bir akýrga baylangan attar, ekinçi akýrdýn attarýna kuyruktarýn tögültüp soorularýn salýp turuþat. Antkeni ýñtayý oþondoy. Saraydýn çatýrýn tiretken eki katar mamýlardýn alleyi bar. Anýn orto arasýnan çöp basýlýp kirgen araba keñ-kesiri ötöt. Saraydýn bir baþýndagý darbazadan kirip, çöbün ortogo tüþürüp salgandan kiyin, arabakeç tike turup alýp: - Hö-ö! - dep vojjilarýn silkip koyot. Attar ayañday basýp, döñgölöktör kýldýrttap, araba saraydýn ekinçi baþýndagý darbazadan çýgat. Akman da kolundagý beþ ilikti oñtoy karmap, cýtý buruksup köktöy kurgagan kara suludan, nýkýp, nýkýp birbir çoñ ayrýdan suzup: aþýk da emes, kem da emes ölçögöndöy bir-bir ayrý çöptü ar bir attýn aldýna salýp cüröt. Akman köp bala bakkan turmuþka kamkor ataday. Ayrýsýna suzgan çöbünön calgýz talýn cerge çubatpayt. Beregi eki akýrda þýkýragan köp attar, kudu anýn es tartkan baldarýnday: öz ençisin Akmandan algandarý kuduñdap baþýn çaykap cibek çaçýn kuyultup, mayda kökülün señseltip, kara sulunu kürt-kürt çaynap kalat. Keesi tabagýnýn tübünön may izdegensip, akýrdýn tübün közdöy tumþugun matýrýp, aldýndagý çöptü bir týyagýna bir býyagýna türtkülöp, býrr...býr... býþkýrýnat. al emi akýrdýn tigil çetine baylagandarý kulaktarýn tikçiyte selteñ karayt. Alar Akmandan ençisin ala elekteri. Keesi çýdamsýzdanýp cer çapçýlap, közdörün balbýldatýp okuranýp turat. Akman da ayrýdan çöbün kötörüp cürüp kudu ot baþýnda, kudu ot baþýnda kecirlenip olturgan tentek karasýn erkeletkensip, eñ çetki kerdi erkeletet: - Tek, tentek ker! Senin kezegiñ cete elek. Sabýr kýl! Eki akýrda cýyýrmadan - kýrk at. Kýrkýnýn ençisi kýrýk ayrý çöptü birden cetkirip cañý ülgürgön Akman bir cumuþtu caygaþtýrýp bolgonuna çekesinen terin þýpýrýp taþtap, eñ çetki mamýnýn beri tübünö ayrýsýn tayanýp tura kaldý. Maldýn çýlasýnan çýkkan nýmdý, kurgak çöptön çýkkan buruksugan cýt basýp, abasý tazarýp saraydýn içi köñüldüü bolo tüþtü. Anýn üstünö saraydýn tüþtük cakký betinde terezeler (cogorudan oyulgan, biyiginen tuurasý uzun. Köp közdörü ayneksiz). Oþol terezelerden tüþkön kün nuru sebilip, attaradýn sooru cündörü cýlt-cýlt çagýlýþýp cýluu dem urat. Kurç azuularý, kurgak bürdüü toyuttu kürt-kürt çaynagan sayýn saray içi kandaydýr beyil toyguzup, kulak kýçuusun kandýrgan özünçö bir ugumduu küügö tolgondoy. Bir caktan toygo çakýrgansýp þattanýp öz tilderinde kuculdap, terezelerdin açýk rahatý, kendi ömrü için harcar. Nice yiðitler, nice akla zengin, cesur yürek yiðitler kan döküp þehit düþmektedir. Vah, vah, vah... Dünya böyle mi yaratýlmýþtý?.." Akman bugün bunlarý düþünür. Yakasý biraz kirlenmiþ. Rengi soluk, suratý asýk. Eline tuttuðu beþ çatallý yaba. Pis suyla dolan bataklý ahýrýn yerini kurutup: hophop atlayýp gelip, çok atlarýn baðlandýðý koca ahýra girdi. Saray geniþ, oldukça da uzun. Karþý karþýya kurulmuþ büyük-büyük iki yemlik var. O yemliklere sýra-sýra dizilip atlar baðlanmýþ. Bir yemliðe baðlanmýþ atlar diðer yemliðin atlarýna kuyruklarýný Sallayýp, sýrt sýrta duruyorlar. Çünkü böyle uygundur. Ahýrýn çatýsýný tutturan çift sýralý direkler bulunuyor. Onlarýn arasýndan ot yüklenen araba rahat geçer. Sarayýn bir baþýndaki kapýdan girip, otlarýný orta yere indirdikten sonra, arabacý dik ayaða kalkýp: - Deh! deyip dizgini sallar. Atlar tembel-tembel yürüyüp, tekerlekler týkýr-týkýr dönüp, araba ahýrýn ikinci ucundaki kapýdan dýþarý çýkar. Akman da elindeki yabayý düzeltip tutup, mis kokan kurumuþ yulafý sýkýca bir-bir koca yabayla çekip alýp: fazla da deðil, eksik de deðil ölçmüþ gibi yabaya tutturduðu otu birer-birer her atýn önüne atýyor. Akman çok çocuk bakmýþ tecrübeli bir baba gibi. Yabasýna tutturduðu otun bir tek dalýný bile yere düþürmez. Beriki iki yemlikte dizilen atlar týpký onun büyümüþ çocuklarý gibi: kendi payýný Akman'dan alanlarý sevinip, kafasýný sallayýp, ipek gibi yelesi dökülüp, ufak kâküllerini sallandýrýp, yulafý kýtýr-kýtýr çiðner. Bazýlarý tabaðýnýn dibinden yað arýyormuþ gibi yemliðin dibine burnunu batýrýp, otu oraya buraya karýþtýrýp, býrr...býr aksýrýr. Ahýr yemliðinin öteki kenarýna baðlananlarý ise kulaklarýný dimdik kaldýrýp bakýnýr. Onlar Akman'dan paylarýný daha almayanlar. Bazýlarý sabýrsýzlanýp yere tepinip, gözleri fýldýr-fýldýr dönüp, okranýr. Akman da yabasýndaki otu taþýrken týpký ateþ baþýnda hýrçýnlaþýp oturan yaramaz esmerini sevip okþarcasýna en kenarda duran kestane dorusunu þýmartýr: - Deh, yaramaz doru! Senin sýran daha gelmedi. Sabret! Ýki yemlikte yirmiþer toplam kýrk at. Kýrkýnýn payý olan kýrk yaba otu birer birer verip daha yeni bitiren Akman bir iþi bitirdiðinden alnýndaki terini silip, öteki kenardaki direðe yabasýný dayayýp dinlendi. Hayvan bataðýndan çýkan nemi, kurumuþ otun mis kokusu bastýrýp, havasý temizlenip, ahýrýn içi ferahladý. Üstelik ahýrýn güney tarafýndaki duvarýnda pencereler var. (üst tarafýna yapýlmýþ, eni boyundan uzun. Bir çoðu camsýz.) Ýþte o pencerelerden giren güneþ ýþýðý dökülüp, atlarýn saðrý tüyleri ýþýl-ýþýl parlýyor. Keskin azý diþleri kuru otlarý kýtýr-kýtýr çiðnedikçe ahýrýn içine öylesine bir huzur verici, kulaðýn pasýný silen hoþ bir müzik yankýlanýyor gibiydi. Bir taraftan düðüne davet edilmiþ gibi sevinçli kendi dillerinde cývýldayýp, pencerelerin açýk gözlerinden bir grup serçe uçup içeri girer. Ayrýca onlarýn büyük ziyafeti atlarý suya götürdüðü zaman baþlar. O anda ahýr bomboþ, yemlikler de boþ. Bazý yerlerde ot artýklarý yýðýlmýþ, yer-yer kuru otlarýn ufak yapraklarý dökülmüþ. Ziyafet iþte bunlarda! Yoðun bir

közdörünön top-top tarançý uçup tüþöt. Artýkça alardýn çoñ toyu, alardý suuga aydap ketkende baþtalat. Anda saray een, akýrlar boþ. Kee cerinde þakel üyülgön. Kee cerinde kurgak çöptün pýr-bürü buruksup kübülgön. Mýna toy oþondo! Kalýñ tarançý cýbýrasa boz çaar tartýp akýrdýn içine can kirgendey. Ündörü kulaktýn kucurun cep, týnýmsýz kýymýldan kanattarý çýbýrçýktap köz adaþtýrat. Þýrp tabýþ çýksa, bardýgý dür terezelerge karay uçuþat. Andan kýyal kütkön semizder selteñ etet. - Tek akmak! Tarançý çýmçýktan da çoçuyt beken, - dep Akman oyluu cüröt. "Pay, pay, pay... - dep öz aldýnça küñküldöyt karý. - Bu cüzüñ kurgurdun kaarý katuu keldi go. Þamal aydagan örttöy baçýratýp kaptap, kaarduu soguþ boldu go. Kýzýl asker çegine beriþebi?! Çoñ-çoñ þaarlardý kaltýrýp catat?! Öz ceribizde ulandar kandarýn tögüüdö. Bul caman apaz, ayanýçtuu iþ. Ulandar öz cerinde duuldap cürüþsö bolot ele... Etek-ceñdin taykýsý cetilgende, el-curt cýrgap turgan kezinde... Pay, pay, ay... Bu katuu kargaþa boldu go. Caratýlýþ kýrsýktap küçtüü alaamatýn cibergendey. Malga da, canga da can týndýrbagan kün tuudu..." Dayým baptap minüüçü ceerde atýn taptabasa, ce çoñ mayramdarda baygege koþo turgan kolhozdun Töl- Küröñün kez-kez taptap cürgönü bolboso; Akman tördün kiþisi boluçu. Þambet kolhozgo baþkarma bolgondon kiyin, emgekti uyuþturuu tez ele colgo koyulgan. Akman emes, Akmandan beþ-on caþ kiçüü kiþiler eñkeyip orok karmabay, buralýp çalgý tartpay öz-öz þýbagasýn sýy tastorkondon tatýp kalgan. Dale bolso Akman: - Keñkeyip beker bastýrýp cürüüçü kiþi men emes, Þambetim. Mende karýy turgan oy cok! Da bir otuz cýlga tizgin çoydurbayt Akañ. Eñ bolboso bir-eki ay suu baþýna köz bolup bereyin, - dep muraptýk mildetin özü algan. Eginder sarý bagalek bolup, sugat maalý ötköndön kiyin tek gana at üstünön kep-keñeþin baldarga aytkaný bolboso, kolu-colu boþ, sýy üstündögü Akman ele. Iþkýnday cigitter barýnda caþ-karýný urmattap sýyloo saltýn ulandar ýyýk saktooçu. Anda Akmandar Þambet, Elebes, Çargýnýn bel tutunup, kabagým kaþým debey caynap olturuuçu. Azýr asker fondusuna koyulgan kýrk atka calgýz çöp salýp, arý cürögü kagýp çarçañký tartýp, arý çekesi terdep caný sýzdap keyigen Akman: - Oy toboy, düynöñ kurgur, sen uþunday bolot ekensiñ e? - dep uguza aytýp; þuu üþkürüp cibergenin özü da sezbey kaldý. Bul kütüüsüzdön sanaaga sargarýp, tüyþük tartýp kalgan karýnýn kektüü üþkürügü. kökürögün carýp çýkkan katuu üþkürük. Beregi eki mamýnýn ortosunda üymölöktöþüp, çöptön kübülgön bür-pýrdý ottop catkan top tarançý bul kektüü dobuþtan çoçuþup, terezelerge karay dürr uçuþtu. Akman da öz üþkürügünün katuu çýkkanýn baykap, oyun alaksýtýp, çettegi Tentek-Kerge karay bastý. <...> grup serçe gelirse cývýl-cývýl olup ahýrýn içi canlanýr. Sesleri kiþiye rahat vermeyip, sürekli hareket ettiklerinden kanatlarý görünüp kaybolup, gözü þaþýrtýr. En ufak bir sese hepsi fýr pencerelere doðru uça kaçarlar. Ondan orada kalan atlar ürküverirler. - Deh, ahmak! Serçe kuþtan da ürker mi, diyerek Akman dalgýn geziyor. "Vah, vah, vah... diye kendi kendine mýrýldanýr ihtiyar. - Bu kahrolasý savaþýn kahrý oldukça büyük olacak oldu. Rüzgar uçurmuþ büyük yangýn gibi hýzlýca sarýp sarmalayan, çok þiddetli bir savaþ oldu. Büyük-büyük þehirleri mahvetti?! Kendi topraklarýmýzda yiðitlerimiz kan döküyor. Bu çok kötü, çok acýnacak bir durum. Yiðitlerimiz kendi topraklarýnda sefa sürebilirlerdi... Eteðimiz yere deðip, halk refaha kavuþtuðunda... Vah, vah, yazýk... Bu çok büyük bir felaket oldu. Sanki tabiat doðal afetini göndermiþ gibi. Mala da, cana da rahat vermeyen zaman geldi..." Her zaman binen kýzýl atýný eðitip bakmasý veya büyük bayramlarda at yarýþýna katýlacak kolhozun Töl- Küröñ'ünü ara sýra eðitmesi haricinde Akman baþ köþede oturacak saygý duyulacak birisiydi. Þambet kolhoza baþkan olduktan sonra iþi düzenleme çok kýsa sürede düzene sokulmuþtu. Deðil Akman, Akman'dan on, on beþ yaþ küçük kiþiler eðilip orak biçmeden, zahmet edip ot biçmeden kendi rýzklarýný ziyafet sofralarýndan tatmaya baþlamýþlardý. Hâlâ da Akman: - Elimi sallayýp, boþ-boþ gezecek kiþi ben deðilim, Þambet'im. Benim yaþlanmaya hiç niyetim yok! Daha bir otuz yýl dizgini elden býrakmaz Aðan. En azýndan biriki ay su baþýna geçip sulama iþlerine göz kulak oluyum, diye muraplýk görevini kendisi üstlenmiþti. Ekinler yaprak çýkarýp, sulama dönemi geçtikten sonra sadece at üzerinden çoluk-çocuða öðüt nasihatini verme haricinde eli-kolu boþ, düðün ziyafetlerde gezen bir Akman'dý. Genç fidan gibi yiðitler varken, gencine yaþlýsýna hürmet edip, saygý gösterme adetine yiðitler sadýktýlar. O zaman Akman'lar Þambet, Elebes, Çargýn'a bel baðlayýp, hiç sýkýntý çekmeden rahat ve huzurlu otururlardý. Þu anda, asker fonu için ayrýlmýþ kýrk ata tek baþýna ot atýp, kalbi sýkýþýp, yorgun düþen ve alný terleyip, caný sýzlayýp, üzülen Akman: - Allah'ým ya Rabbim, ilginç dünya, sen de böyle olurmuþsun ha? diye yüksek sesle konuþup, derin bir iç çekiverdiðinin kendisi bile farkýnda olmadý. Bu, aniden kederden rengi solup, bitap düþen ihtiyarýn kin duyan iç çekmesiydi. Göðsünü yarýp çýkan derin bir iç çekmeydi. Beriki iki direðin ortasýnda yýðýlýþýp, otlardan düþen kuru yaprak ve tohumlarý gagalayan bir grup serçe bu öfkeli sesten ürküp, pencerelere doðru fýr diye uçuverdiler. Akman da kendi soluðunun yüksek çýktýðýný daha yeni fark edip, kafasýndaki düþünceleri daðýtmak için öteki köþede duran Tentek-Ker'e doðru yürüdü. <...>