MİT in TARİHİ. Hakan Dilek



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Gülen'in Haki Cübbesi Darbe Sinyali Miydi?

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Sayın Ahmet Davutoğlu na Yöneltilen Sorular 1) Bakanlık ve Başbakanlık yaptığınız süre içerisinde FETÖ örgütlenmesi hakkında resmi veya gayri resmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI...

Kuzey Irak'a harekat

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

5 bin PKK lı ve peşmergeye terör eğitimi

Nedim Şener'den belgelerle Fetullah Gülen kitabı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

Bir skandal daha, Muammer Güler soruşturmaya engel oluyor. SAVCILARIN GÖREVDEN ALINMASI İÇİN HÜKÜMET BASKI MI YAPIYOR

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Bayraktar Kayıtdışı yüzde 53 ten yüzde 33 e düştü bu bir rekordur

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

ABD ile vize krizine neden olan Metin Topuz kimdir? İşte gündeme getirilmeyen gizemli geçmişi

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Zorunlu ama takan yok

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

Devrim Öncesinde Yemen

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

TÜRKİYE DE İSTİHBARAT MEKANİZMALARININ KOORDİNASYON SORUNU

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

MİT Tasarısı ve Yasin El Kadı lar Fatih Saraç lar ve M.Latif Topbaş lar

Mete Yarar'dan 15 Temmuz kitabı : Darbenin Kayıp Saatleri

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

Vatandaşlar koalisyonun kurulmamasından MHP yi sorumlu tutuyor. Marpoll Kamuoyu Araştırma Şirketi, Ağustos ayı gündem araştırma sonuçlarını açıkladı.

İRAN İSLAM CUMHURİYETİ BIE DELEGESİNİN ODAMIZI ZİYARETİ


CHP'lilerin telefonlarının izlenme skandalında kritik bilgiler

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

BİNGÖL TSO LOBİCİLİK FAALİYETLERİ ( ) LOBİ YAPILACAN KURULUŞLAR

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

VERGİ İNCELEME VE DENETİM PLANININ HAZIRLANMASI, UYGULANMASI VE SONUÇLARININ İZLENMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK YAYIMLANDI

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Kerkük, Telafer, Kerkük...

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

Afganistan'da Afyon Üretimi Dosyası (İnfografik)

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TBMM Komisyonu'na gelen belgelere göre, Alevi öğrencilere cemaat yurtlarında yüzde 10 kontenjan ayrılmış

İstihbarat raporu açıklandı : İşte Kandil gerçeği

Yine tehtid ettiler

Türkiye de Sigara Mücadelesi Tarihi

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hedefimiz, Afrika'nın Tamamında Müstakil Büyükelçiliklerimizin Olmasıdır

Yargıdaki skandallar Kollama-filmindeki Yiğit-in durumunu cazib hale getirmekte, Kurtlar Vadisi Pusu-daki Polat-ın durumuna özendirmektedir.

Türkiye, Afganistan ve Pakistan arasında Ekonomik İşbirliği için İSTANBUL FORUMU

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

YERLERİNDEN EDİLMİŞ KÜLTÜR VARLIKLARI İHTİSAS KOMİTESİ

AĞUSTOS 2015 GÜNDEM ARAŞTIRMASI NA DAİR

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

TRAFİK HİZMETLERİNİN PLANLANMASI, KOORDİNASYONU VE DENETİMİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

KAMU YÖNETİMİ. 5.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

Endüstrinin Sağlık Politikalarını Engellemesi. Prof Dr Elif Dağlı

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI

'Bende dağa çıkmadım'

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

ŞUBAT 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün

ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: BAŞBAKAN IN İLETİŞİM VERGİSİNDE KAMUYA VERDİĞİ BEYANAT, BİZİM İÇİN BİR

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

Cumhuriyet Halk Partisi

MİLLİ GÜVENLİK KURULU VE MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ KANUNU

İSTATİSTİK KONSEYİ YÖNETMELİĞİ

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

Transkript:

MİT in TARİHİ Hakan Dilek 04-12 Ağustos 2010

İÇİNDEKİLER TEŞKİLAT-I MAHSUSA'DAN MİT'E... 2 MAH'TAN MİT'E... 2 CIA ALTIMIZI OYMUŞ... 3 MİT DARBELERDE SUSTU MU?... 4 İLK SİVİL MÜSTEŞAR... 5 MİT ORDUNUN İÇİNDE... 6 MİT İÇİNDE HUZURSUZLUK... 6 MİT'İN KAYGI MEKTUPLARI... 7 İSTANBUL ANKARA ÇEKİŞMESİ... 7 TELEKULAK DİNLEMEDE... 8 ECEVİT'E VERİLEN MİT RAPORU... 8 GİZLİ PETROL RAPORU... 9 PKK RAPORU... 10 HAKKÂRİ RAPORU... 11 MİRASA PKK OTURDU... 11 APO'YA SUİKAST İÇİN MOSSAD'LA İŞBİRLİĞİ... 12 320 BİN DOLARLIK HİBE... 12 OTEL'DE SİLAH ANLAŞMASI... 13 OPERASYON BASINA SIZDI... 13 MİT'İN DIŞ OPERASYONLARI... 14 BEKLENEN FIRSAT... 14 YA İŞKENCE GÖRÜRLERSE?... 15 MİT, PARİS VE ATİNA'DA... 15 MİT ŞEFFAF OLUYOR... 16 MİT'TE BİR AKADEMİSYEN... 17 Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 1

TEŞKİLAT-I MAHSUSA'DAN MİT'E Son dönemde yeni bir yapılanma içinde bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı'mızın (MİT) tarihine doğru bir yolculuk başlatıyoruz. İlk savaş yıllarında eleman sayısı 30 binlerle ifade edilen Mahsusacılar MİT'e nasıl dönüştü? Ne tür değişiklikler yaşandı? Hangi olayların içinde yer aldı? Daha bir çok sorunun yanıtı yazı dizimin satırları arasında olacak. Türk İstihbarat Teşkilatı'nın başlangıcı Teşkilat-ı Mahsusa olarak gösterilir. Teşkilat-ı Mahsusa, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde faaliyet gösteren, döneminde dünyanın en güçlü ve etkin gizli örgütlerinden biriydi. Ajanlarının büyük bir bölümü Türk'tü, ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun her yanına ve yurtdışına dağılmış bulunan çeşitli hücrelerin liderlerinin çoğu da Türk değildi. Teşkilat-ı Mahsusa personeli 1916 yılında 30 bin kişiye ulaşmıştı. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında, siyasi birliğin korunmasını sağlamak, ayrılıkçı hareketleri önlemek ve yabancı ülkelerin Ortadoğu'daki istihbarat ve gerilla faaliyetlerine karşı koymak amacıyla kurulan Teşkilat-ı Mahsusa, modern anlamda ilk Türk gizli servisiydi. Dünyanın en büyük istihbarat örgütlerinin örnek aldığı Teşkilat-ı Mahsusa, Cumhuriyet'in ilanını takip eden yıllarda, yenileşme veya modernleşme adı altında önce Alman istihbarat teşkilatının ellerine terk edilmişti. Ardından da ilerleyen yıllarda diğer yabancı istihbarat örgütlerinin önüne yem olarak atıldı. Önceleri MAH dendi. Ardından da MİT ismi verildi. Fakat ne yazık ki Teşkilat-ı Mahsusa'nın ruhu verilemedi... Bir devlet eğer dünyada söz sahibi olmak istiyorsa, öncelikle istihbarat teşkilatına çeki düzen vermek zorunda olduğu gerçeği önümüzde duruyor. Unutmayalım ki dünyanın en eski mesleklerinden biri de istihbarattır. Bu yazı dizisi bir ülke için istihbaratın ne denli önemli olduğunun altını çizmek için de hazırlandı. İşte istihbaratımızın Teşkilat-ı Mahsusa'dan sonraki öyküsü; MAH'TAN MİT'E İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarında, 'milli' istihbarattaki Alman egemenliği yerini Amerikan egemenliğine bırakır. Türkiye'nin Amerikan yeni-sömürgesi olmasına paralel olarak, MAH (ve sonra MİT) bir CIA şubesine dönüştürüldü. CIA, MAH'ı yeni baştan organize etti. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 2

CIA, MAH'ı yeniden organize etme işine 'kendi kadrolarını' yetiştirerek başlamıştır. 6 kişilik bir ekip ABD'ye eğitime götürülmüş ve MİT'in diğer kadroları da bu 6 kişi tarafından eğitilmiştir. MAH'ın başına Bu 6 kişilik ekipten Behçet Türkmen 1953'te, daha sonra da Fuat Doğu MİT'in başına getirilmiştir. MAH'ın bu dönemde "CIA'nın bir şubesi" haline dönüştürülmesi bir benzetme değildir. Fiili bir gerçektir. O kadar ki, güya Türkiye adına(!) istihbarat yapmakla görevli istihbaratçıların maaşlarını dahi CIA ödemektedir. (İstanbul'da MAH elemanlarının maaşları zarf içinde ABD Konsolosluğu'nca ödenmiştir). Türkiye'yi yönetenler, MİT'in başındakiler zaman zaman bu gerçeği itiraf etmişlerdir. Bu durum sonraki yıllarda da değişmeden sürüp gelmiştir. 6 Temmuz 1965'te çıkarılan bir yasayla MAH, Milli İstihbarat Teşkilatı'na kısacası MİT'e dönüştürüldü. Bu dönemini ise, 1977'de CIA ajanlığı suçlamasıyla (tutuklanan ve kaldığı askeri hapishanede intihar eden!) tasfiye edilen MİT İstihbarat Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman anlatıyor: "Teşkilatın kullandığı bütün teknik malzemeler CIA tarafından temin edilmiştir. Birçok personel Amerikalılar tarafından yurtdışındaki kurslarda eğitilmiş, teşkilat binası CIA tarafından kurulmuş, eğitmenleri CIA sağlamıştır.(...) Personel yıllardan beri CIA gibi çalışmakta, Amerikan Servisi hesabına görev almakta, yurtiçi ve yurtdışındaki operasyonlarda ücret kabul etmektedir." CIA ajanı Philip Agea "CIA Günlerim" adlı kitabında CIA'nın MİT aracılığıyla Türkiye'de nasıl bir faaliyet yürüttüğünü gayet açık anlatıyor: "... CIA uzun yıllardan beri Türk Milli İstihbarat Teşkilatı ile çok yoğun bir işbirliği içindedir. Bu örgütün eğitimi ve donatılmasını CIA sağlar. CIA'nın Türkiye'deki görevi, 'Doğu Bloku ülkelerinin misyon ve operasyonlarını' kontrol etmek... ABD çıkarları için tehlikeli hale gelmelerini önlemektir." CIA ALTIMIZI OYMUŞ Daily Telegraph Gazetesi 21 Ocak 1972 tarihli nüshasında CIA'nın marifetlerini sıralarken, 27 Mayıs ve 12 Mart darbelerine de yer veriyordu. "Ordunun girişiminden hemen sonra (12 Mart 1971) Demirel hükümetinin zorunlu istifasında CIA ajanlarının eylemli katkıları..." diye yazıyordu gazete. Darbe eski Dışişleri Bakanı İ. Sabri Çağlayangil'e göre CIA'nın eseriydi. "Meğer Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 3

CIA altımızı oymuş" diyordu bir özel sohbetinde Çağlayangil, ardından şunları ekliyordu: "İsmail Cem bana, 'Darbenin içinde Amerika parmağı var mı?' diye sormuştu. Verdiğim cevapta, Economist dergisinin 'blue report' adlı az sayıda basılan özel ekinde CIA'nın darbe yaptığı ülkelerin bir listesinin yayımlandığını, 27 Mayıs ve 12 Mart'ı da CIA darbeleri arasında gösterdiğini söyledim." MİT DARBELERDE SUSTU MU? Araştırmacı Ali Kuzu'nun MİT-MOSSAD-CIA-Gladio ve Safari Operasyonu adlı kitaplarından yaptığımız alıntılarda, darbe süreçlerinde MİT'in işlevini yerine getirmediği vurgulanıyor. Demokratik ülkelerde istihbarat dış ülkelere yönelik olduğundan ve bir ihtisas kabul edildiğinden, teşkilatların üst yönetiminde uzman kişiler tercih edilir. İstihbarat teşkilatlarının askeri güçlerle ilişkileri, hedef devletler konusunda ordunun ihtiyacı olabilecek bilgilerin elde edilmesi ve aktarılması ile sınırlıdır. Servisler tabii ki demokratik siyasi otoritenin idaresi ve kontrolü altında görev yaparlar. MİT Kanunu'nda teşkilat Başbakan'a bağlı olarak gösterilmekte ise de daha düne kadar, MİT müsteşarının seçimi için MGK'nın tespit ettiği adayların devamlı muvazzaf general olması ve dolayısıyla Genelkurmay ile ast-üst ilişkilerinin görevdeki etkinliği, 1980 yılı öncesi ve sonrasında cumhurbaşkanlarının asker kökenli bulunmaları ve MİT başındaki general vasıtasıyla teşkilata direkt karışmaları, kuruluşu yakın zamana kadar üç başlı ve nerenin emrine uyacağını şaşırmış duruma getirmiştir. Buna bir örnek verecek olursak: 1960 ve 1980 yıllarında, Türkiye'de askeri darbe olacağının adeta herkes tarafından öğrenildiği zamanlarda bile MİT'in başbakanı durumdan haberdar etmemesi veya ön tedbirlerle darbeye karşı önlemlere yönelmemesi affedilmez bir zafiyet sonucunu doğurmuştur. 1980 öncesinde anarşiye ve siyasi cinayetlere karşı MİT etkin çalışmalara yönelebilse ve aktivitesi asgari durumda tutulabilse, memleketteki darbe şartlarının o zaman içinde oluşamayacağı düşünülmektedir. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 4

Örneğin Maraş Katliamı olarak kayda geçen kanlı olaylar neticesinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e 3 ocak 1979'da sunulan rapor bugün için de güncelliğini korumaktadır. Rapor yabancı istihbaratçıların MİT'i nasıl yanılttığını anlatmaktadır; "CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan o büyük olayların (Malatya, Sivas ve Kahramanmaraş) çıkacağına dair 1-2 ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa, olayın yaratılmasında en etkin rolü oynamışlardır. Eğer MİT'in içinde yer alan yabancı istihbaratçılar iyi takip edilseydi, bu olaylar olmaz ve MİT Kahramanmaraş'tan her türlü istihbaratı aylar evvel haber alır ve olayların zuhur etmesine meydan vermezdi." MİT yabancı istihbaratçıların gadrine uğramıştır. İLK SİVİL MÜSTEŞAR 1965 yılında kurulan Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başına sivil bir isim getirilmesi girişimleri ilk olarak Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde başladı. Ancak Özal'ın dışarıdan bir isim atamaktan, MİT'in içinden Hiram Abas'ı Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 5

müsteşar yapmaya kadar uygulamaya koymak istediği bir dizi formül başarılı olamadı. 1980 sonrasında Burhanettin Bigali ve Hayri Ündül'ün ardından Teoman Koman 1988'de MİT Müsteşarı yapıldı ve dört yıl bu görevini sürdürdü. Özal'ın Çankaya Köşkü'ne çıkması ve Süleyman Demirel'in başbakanlığı döneminde Teoman Koman'ın ardından ilk kez bir sivil isim olarak Sönmez Köksal göreve getirildi. Diplomat kökenli bir isim olan Köksal'ın bu göreve getirilmesine MGK çevreleri de sıcak baktı. MİT ORDUNUN İÇİNDE Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye'nin 1971 Mart muhtırasına sürüklendiği günlerde çok önemli iki görev yaptı. Tıpkı 27 Mayıs öncesi ve sonrasında olduğu gibi yeniden cuntalar türemeye başlamıştı. Bunların en güçlüsü Cemal Madanoğlu Cuntası'ydı. MİT, 1966'dan itibaren örgütlenmeye başlayan bu cuntayı elemanı Mahir Kaynak'la yakın takibe aldı. Kaynak, Adalet Partisi iktidarının daha ikinci yılında faaliyete geçen bu cuntaya sızmayı başardı ve dört yıl boyunca faaliyetlerini rapor etti. 9 Mart günü yönetimi ele geçirmek isteyen ancak bunu başaramayan 9 Mart'çılar, komuta kademesinden Faruk Gürler ve Muhsin Batur ile de ilişki içindeydiler. O sebeple, 12 Mart Muhtırası'ndan sonra iktidarı ele geçirdikleri duygusuna kapıldılar. Ancak Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve ekibi bu girişimlere karşıydı. Tağmaç'a göre, Süleyman Demirel hükümetinin istifa etmiş olmasıyla muhtıra amacına ulaşmıştı. Böylece rüzgar ters esmeye başladı. 9 Mart'çılar, muhtıradan üç ay sonra tutuklanmaya başladılar ve İstanbul'da Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde yargılandılar. MİT İÇİNDE HUZURSUZLUK Eski istihbaratçı Mehmet Eymür'ün, Analiz kitabında "1972 Muhtırası" olarak isimlendirdiği bu hareket yeni MİT Müsteşarı Nurettin Ersin'e dönüktü. 17 Ekim 1972'de Hiram Abas ve Mehmet Eymür'ün öncülüğünde İstanbul'daki 30 MİT görevlisinin imzaladığı mektup, İstanbul Bölge Başkanı'na verildi. Mektupta, teşkilattaki aksaklıklar ve randımanı düşürücü hususlar sıralanarak yapılması gereken reformlar belirtiliyordu. Mali yetersizlikler, yeterli tecrübesi olmayan bazı isimlerin tepeden MİT'te üst görevlere getirilmesi, dış görevlere yapılan tayinlerde keyfilikler, teşkilat yapısını saran hantallık ve kırtasiyecilik, askeri ve siyasi istihbaratın yanı sıra biyografik ve coğrafi istihbarata yeterince önem verilmemesi, MİT'in teknik donanımda çağdaş istihbarat örgütleri karşısında oldukça cılız kalması eleştiri konusu yapılarak şöyle devam edildi: "Netice olarak, serviste acilen köklü bir reforma ihtiyaç olduğunu, böyle bir reforma gidileceği zaman en idealini düşünerek veya başka yerlerden adapte ederek değil, en alt kademeye kadar inerek bizzat çalışmaları ve gerekli ihtiyaçları müşahede etmek suretiyle kararlara varılmasını, fikir teatisinde bulunulmasını, bu Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 6

hususta tecrübeli, güvenilir kimselerden faydalanılmasını elzem buluyoruz. İspat edemeyeceğimiz fakat emarelerini şifahi olarak karinelerle belirtebileceğimiz bir husus, servis içinde idari mekanizmaya etkisi olan, yabancı devletler lehine çalışan şahıs veya şahısların bulunduğudur. Geçmiş senelerde birçok emsal servislerde bu gibi olayların meydana çıkarılması sebebiyle bu hususa önemle eğinilmesini ve gerekli çalışmaların güvenilir şahıslar tarafından gizlilikle yapılmasını istemekteyiz... En az diğer devletler gibi Türkiye de iyi işleyen bir istihbarat servisine muhtaçtır kanaatindeyiz. Servisimizin gelişme ve kalitelenmesi çalışmalarına karşı çıkanların dolaylı şekilde Türkiye aleyhine davranışa girdikleri düşüncesini taşımaktayız. Türkiye ve servisi çok seven, uzun senelerden beri sadece servisin malı olan bizlerin yukarıda sunduğumuz hususları kaleme almaktaki gayemizin yapıcı ve iyiniyetli olduğuna inanılmasını ve yazımızın Müsteşarımıza intikal ettirilmesini saygılarımızla arz ederiz." İstanbul ekibi Ankara'ya bu muhtırayı gönderirken, birkaç ay sonra Ankara ekibi açıktan Müsteşar Nurettin Ersin ve etrafına karşı harekete geçmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde adaylık kulislerine başlayan Faruk Gürler, kendisinin göreve getirttigi MİT Müsteşarı Nurettin Ersin'in de desteğini sağlamıştı. 1973'ün Haziran ayında MİT'in Ankara Yenimahalle'deki merkezinde elden ele dolaşan imzasız bir mektup işte bu olayla yakından ilintiliydi. MİT'İN KAYGI MEKTUPLARI MİT içindeki çatışmayı su yüzüne çıkartan mektup şöyle bitiyordu; "En az diğer devletler gibi Türkiye de iyi işleyen bir istihbarat servisine muhtaçtır kanaatindeyiz. Servisimizin gelişme ve kalitelenmesi çalışmalarına karşı çıkanların, dolaylı şekilde Türkiye aleyhine davranışa girdikleri düşüncesini taşımaktayız. Türkiye ve servisi çok seven, uzun senelerden beri sadece servisin malı olan bizlerin yukarıda sunduğumuz hususları kaleme almaktaki gayemizin yapıcı ve iyiniyetli olduğuna inanılmasını ve yazımızın Müsteşarımıza intikal ettirilmesini saygılarımızla arz ederiz." İSTANBUL ANKARA ÇEKİŞMESİ İstanbul ekibi Ankara'ya bu muhtıra gibi mektubu gönderirken, birkaç ay sonra Ankara ekibi açıktan Müsteşar Nurettin Ersin ve etrafına karşı harekete geçmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde adaylık kulislerine başlayan Faruk Gürler, kendisinin göreve getirttigi MİT Müsteşarı Nurettin Ersin'in de desteğini sağlamıştı. 1973'ün Haziran ayında MİT'in Ankara Yenimahalle'deki merkezinde elden ele dolaşan imzasız bir mektup işte bu olayla yakından ilintiliydi. Mektupta şöyle deniliyordu: "Nurettin Ersin, Rüştü Kazandağı ve Recep Ergun'a açık mektup!" Son altı yedi aylık tutum ve davranışlarınızla gerçek niyet ve düşüncelerinizi bütün ayrıntılarıyla ortaya sermiş bulunuyorsunuz. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 7

Sizin kafanızda bulunan şahısların bu görevde olmaları bizler için, servis için büyük şanssızlıktır. Daha dün, operasyonlarda hedefler arasında ismi geçen şahıslarla birlikte oyun tezgahlayarak Çankaya Operasyonu'nu yürütmek için AP ileri gelenleriyle bazı devlet adamlarımızın telefonlarını dinlettiğinizi herkes biliyor... Sizler, daha önceki Müsteşar Fuat Doğu ile MAH Başkanı İzzet Cebe ve arkadaşlarını hırsızlıkla, ırz düşmanlığıyla itham etme küstahlığını göstermiş ve müfteri durumuna düşmüştünüz... Her türlü davranışınızı ve icraatınızı herkes bilmekte. MİT'in selameti için açıklarınızı ve yolsuzluklarınızı şimdilik açıklamakta fayda görmüyoruz. Ancak sırtınızdaki üniformanın şerefini düşünüyorsanız hasbelkader bulunduğunuz makamlardan istifa ettiğinizi, çekildiğinizi 15 gün içinde açıklarsanız, yukarıda bir kısmını açıkladığımız çalışmalarınız umuma açıklanmayacaktır. Aksi halde bütün oyunlarınız hem MİT içinde hem de MİT dışında açıklanacak, rezil olacaksınız..." TELEKULAK DİNLEMEDE İddialara göre, Nurettin Ersin, Demirel ve Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın telefonlarını dinleterek, dökümlerini Faruk Gürler'e aktarıyordu. Çünkü CHP lideri Bülent Ecevit, AP lideri Süleyman Demirel ikilisi ve Semih Sancar, Faik Türün gibi askerler Faruk Gürler'in Cumhurbaşkanı yapılmasına karşıydı. Bu mektubun üzerinden bir ay bile geçmeden Nurettin Ersin ve ekibi MİT'teki görevlerinden alındılar. MİT'in başına bu kez denizci bir asker Oramiral Bahattin Özülker getirildi. ECEVİT'E VERİLEN MİT RAPORU Bülent Ecevit, 1997'de Mesut Yılmaz başbakanlığında kurulan ANASOL-D hükümetinde başbakan yardımcısıydı. O dönemde Susurluk skandalıyla ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan rapor önüne geldi. MİT, bir "bilgi notu" hazırlayarak raporla ilgili görüşlerini hükümete "Çok gizli" notuyla iletti. Ecevit'in arşivde sakladığı bu "bilgi notu" özetle şöyle: İncelenen raporun bazı bölümlerinin kamuoyuna yansıtılmasının sıkıntı yaratabilecek hususlar meyanında olduğu... Mersedes Operasyonu: 'Öcalan operasyonu rapora girmemelidir' Suriye'de A. Öcalan'a yönelik operasyonun tüm safahati ile raporda yer alması, (Sayfa 22) Türkiye'yi terörist devlet konumuna getirebilecek niteliktedir. Nitekim, Suriyeli ilgililerin olayı CIA veya MOSSAD'a mal edebildikleri ifade edilirken, devlet sırrı olması gereken konunun rapora detayları ile aktarılmasının izahı mümkün olamamaktadır. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 8

Her vesile ile siyasi platformlarda Suriye'yi terörist bir devlet olarak tanıtma ve kabul ettirme politikamızı zedeleyebilecek bu hususların ne denli gizli kalabileceği endişe konusudur. Servisler Arası İlişkiler: CIA ve MOSSAD ilişkilerinin öne çıkarılması, adeta lanse edilmesi, MİT Müsteşarlığı'nın güvenilirliğini ve ilişkilerin selametini de etkileyebilecek bir görünüm arz etmektedir. Emniyet, Jandarma ve Silahlı Kuvvetler'in yurtdışı operasyonlara yöneldiği iddiaları: "Emniyetin A. Öcalan'a yönelik operasyon hazırlıkları dışında, Emniyet, Jandarma ve Silahlı Kuvvetler'in yurtdışı operasyonlara yöneldikleri" hususlarının iddia düzeyinde dahi olsa da kamuoyuna yansıması, çeşitli ülkeler nezdinde Türkiye'nin ve güvenlik güçlerinin itibarını zedeleyebilecek, kurumları zan altında bırakabilecek hususlar olarak görülmektedir. A. Çatlı'nın 1984 Öncesi Eylemleri: Ermeni terör örgütü ASALA'ya karşı 1982-1984 yılları arasında gerçekleştirilen eylemlerin açıklanmasının, Türkiye'nin imajı, Türkiye-Ermenistan ve Türkiye-Fransa ilişkileri açısından uygun olmadığı, Türkiye aleyhine kullanılabilecek bir argüman niteliği taşıdığı değerlendirilmektedir. MİT'İN Gizli Petrol Raporu Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), "Kürtler, Kerkük- Yumurtalık Boru Hattı'nın kontrolünü ele geçirebilir" uyarısında bulundu. MİT, Ekim 2006 da hazırladığı raporu 'gizli' ibaresiyle Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na gönderdi. MİT yazısında, Kürt yönetimi tarafından hazırlanan Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı'nın Türkiye açısından taşıdığı riskleri anlattı. Ayrıca Kürt Bölgesel Yönetimi'nin, "Irak merkezi hükümetini devre dışı bırakarak müstakil bir devlet gibi hareket etme noktasına geldiği" saptamasını yapan MİT, "Gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir" uyarısında bulundu. Taslağın yasalaşması halinde Kürt Bölgesel Yönetimi'nin üçüncü ülkelerle petrol anlaşmaları yapabileceğini ve Kerkük-Yumurtalık Petrol Hattı dâhil bölgedeki tüm kontrolü ele geçirebileceğini vurgulayan MİT, Aralık 2007'de yapılacak referandum öncesinde yaşanabilecek gelişmelere işaret etti. Zira, bu taslağa göre Kürt Bölgesel Yönetimi, Kerkük'te yaşayan halkın referandumla Kürt Bölgesi'ne bağlanacağı kanaatine varırsa, referandumdan önce bile petrol sözleşmesi yapabilecek. "Devlet içinde devlet" mantığıyla hareket etmeye başlayan Kürt Bölge Yönetimi'nin Kerkük dahil ihtilaflı topraklara el koyabileceğini vurgulayan MİT, saptamalarını dört ana başlıkta toplayıp çok gizli bir rapor hazırladı. GİZLİ PETROL RAPORU Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), "Kürtler, Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı'nın kontrolünü ele geçirebilir" uyarısında bulundu. MİT, Ekim 2006'da hazırladığı raporu "gizli" Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 9

ibaresiyle Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na gönderdi. MİT yazısında, Kürt yönetimi tarafından hazırlanan Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı'nın Türkiye açısından taşıdığı riskleri anlattı. Ayrıca Kürt Bölgesel Yönetimi'nin, "Irak merkezi hükümetini devre dışı bırakarak müstakil bir devlet gibi hareket etme noktasına geldiği" saptamasını yapan MİT, "Gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir" uyarısında bulundu. Taslağın yasalaşması halinde Kürt Bölgesel Yönetimi'nin üçüncü ülkelerle petrol anlaşmaları yapabileceğini ve Kerkük-Yumurtalık Petrol Hattı dâhil bölgedeki tüm kontrolü ele geçirebileceğini vurgulayan MİT, Aralık 2007'de yapılacak referandum öncesinde yaşanabilecek gelişmelere işaret etti. Zira, bu taslağa göre Kürt Bölgesel Yönetimi, Kerkük'te yaşayan halkın referandumla Kürt Bölgesi'ne bağlanacağı kanaatine varırsa, referandumdan önce bile petrol sözleşmesi yapabilecekti. "Devlet içinde devlet" mantığıyla hareket etmeye başlayan Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Kerkük dahil ihtilaflı topraklara el koyabileceğini vurgulayan MİT, saptamalarını dört ana başlıkta toplayıp çok gizli bir rapor hazırladı. PKK RAPORU MİT'in 2006 yılında hazırladığı Irak, Kerkük ve PKK konulu ve Türkiye'ye yönelik olası risklere dikkat çekilen raporun, satır başları özetle şöyle: PKK: Bölücü terör örgütü, Kuzey Irak'taki yapılandırmasını sürdürüyor. Mahmur Kampı'ndan örgüte eleman kazandırılıyor. Örgüt yöneticileri Murat Karayılan, Cemil Bayık başta olmak üzere diğer yöneticiler Kuzey Irak'ta rahat bir şekilde dolaşabiliyor. PKK, Kandil Dağı başta olmak üzere çevre köyleri üs olarak kullanıyor. Örgüt hala bazı yerel güçler tarafından lojistik açıdan destekleniyor. PKK'NIN HEDEFİ: Sözde ateşkes kararı alan PKK, 2007 yılı ile başlayan süreçte ulusal devleti hedef alan girişimlerini artıracak. Örgüt radyo başta olmak üzere tüm imkanları kullanmak için yoğun çaba harcıyor. AB merkezli bazı kuruluşlar PKK'ya bu konuda destek sağlıyor. AÇIK PROPAGANDA: Irak yönetimi ve yerel güçler terör örgütünün hareketlerinin kısıtlanmasına yönelik etkin bir adım atmadı. PKK'ya bağlı sivil kuruluşlar Kuzey Irak'ta etkin bir şekilde örgüt propagandası yürütüyor. AĞIR SİLAHLARI VAR: Terör örgütü ülkedeki yönetim boşluğundan istifade ederek, savaş sonrasında özellikle ağır silah alımına büyük önem verdi. TÜRKİYE OYALANIYOR: ABD ve Irak, PKK ile mücadele konusunda yeterli adımları atmıyor ve Türkiye'yi oyalıyor. Irak yönetimin söz vermesine karşılık, gerekli ve yeterli sınır güvenliği sağlanamadı. Savaş sonrası yaşanan gelişmeler Irak'ı federal bir yapıya götürüyor. Bu konuda en yoğun ilerleme Kürtler ve Şiiler tarafından sağlanmış durumda. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 10

KERKÜK: Şehir, 2003 Haziran ayından bu yana yoğun bir göçe maruz kaldı. Nüfusa kayıtlı olmayan binlerce peşmerge bölgeye yerleştirildi. REFERANDUM: Kerkük'ün demografik yapısı tamamiyle değişmiş durumda. Yerel güçlerin Kerkük'ü Kürt şehri olarak tanımlaması sorunun çözümünün önündeki en büyük engel. 2007 sonunda yapılacak referandum ertelenmeli. TÜRKMENLER: 200 bin Türkmen, Kerkük ve Telafer'den göç etmek zorunda kaldı. Türkmenler'in fişlenmesi sürüyor. PETROL YASASI: Irak Bölgesel Yönetimi tarafından hazırlanan petrol yasası, Musul-Kerkük petrollerinin kullanımı konusunda yeni uygulamaları içeriyor. Bu yasa ile bölgesel yönetim petroller üzerinde denetim kurmayı hedefliyor. HAKKÂRİ RAPORU Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) daire başkanı düzeyinde uzmanları; Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli'nin tarihi önemi konusunda TBMM'de çarpıcı değerlendirmeler yaptılar. MİT yetkilileri, özellikle Şemdinli'deki aşiretlerin üzerinde Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ve Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin etkili olduğunu, Yüksekova'daki uyuşturucu trafiğinin Afganistan'a uzandığını söyledi. TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu'nun tutanaklarına göre, 1 ve 9 Kasım patlamalarını da içeren 18 eylemle ilgili bilgileri bulunmadığını söyleyen MİT yetkililerinin analizleri şöyle: Buradaki olayları biz çok da yadırganır nitelikte bulmuyoruz. Şemdinli ve Yüksekova, genel hatlarıyla hassas bir alandır. Her türlü dinamiğe açıktır. Hali hazırda terör örgütünün Botan ve Zagros adı altında iki yapılanma içerisinde olduğunu, takribi bin civarında silahlı güce sahip olduğunu biliyoruz. PKK'dan önce de hassastır, sonra da hassastır. 1927 Şemdinli isyanından bu yana gelen bir potansiyel vardır ve burada 15 civarında aşiret ve onların kolları, kabileleriyle ve Irak'la ve İran'la çok bağlantılı, iç içe geçmiş, aile, akraba bağları bulunan bir yapı söz konusudur. Yani aşağıdaki KDP'nin ya da Barzani nezdindeki bir hareketlilik çok kısa zamanda bu bölgede yansıma bulur. Feodalite henüz kırılmış değildir bu bölgede, çok etkindir. Bu ticari, ekonomik sosyal ve ilişkilerde belirleyicidir. En çabuk tahrik olunan yerdir. 84'te (PKK'nın ilk eylemi) Şemdinli seçilirken, tesadüfen seçilmemiştir. Şemdinli köprüdür, çok fazla aşağıdaki her gelişmeden etkilenebilen pek çok sorunu aşamamış ve etkileşime çok açık bir alandır. MİRASA PKK OTURDU Geçmişte KDP ve KYB bağlantılı pek çok aşiret bağı var. Günümüzde de bu mirasın üzerine PKK'nın gelip oturduğunu, buradaki her türlü ranttan, imkanlardan, İran-Irak bağlantılarından ve vazgeçilmez bir alan olarak buradan istifade ettiğini biliyoruz. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 11

Yüksekova'da korkunç bir rant var. Sadece Yüksekova'da odaklanmış değil, belki başlangıç noktası Afganistan'a kadar dayanan veya daha öteye taşıyabilen bir güzergahtan. Hakkari'de asker, polis ve bizden arkadaşlar tayin olduklarında eşyalarını taşıtmak için kamyon bulamıyor. Ama her yerde kasası tertemiz kamyonlar dolu. Bunlar sadece mazot ticareti yapar. 1930'lardan itibaren Şemdinli'nin üzerinde durulur. Çünkü içeride harekete geçirebilecek herhangi bir etkinlikte, "Botan alanı (Şemdinli)" tamamen Anadolu içlerine kadar girişin köprüsü, kanalı, dağ silsileleriyle en müsait olduğu alan olarak yorumlanır. Örgüt bu yorumları yapar. Örgüt 84'te burada faaliyete geçmeden önce, öncelikle tüm aşiretleri tahlil etmiştir. Uygun bir taban vardı. Belki adı PKK falan değildi ama, KDP ve KYB'den kaynaklanan, yani Kürtçülük bilincinin oluşturulduğu bir potansiyel. Bu demek değildir ki Şemdinli halkı budur, ama bir örgütün ihtiyaç duyabileceği kadar desteği bulması yeterlidir. APO'YA SUİKAST İÇİN MOSSAD'LA İŞBİRLİĞİ 1994 yılının 3 Kasım günü İsrail'e tarihi bir ziyaret gerçekleşiyordu. Tansu Çiller İsrail'i ziyaret eden Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başbakanıydı. İlk durak kendisine sunuldu; MOSSAD. Yanında Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'la birlikte yapılan bu ziyaretin amacı terörle mücadele ve istihbarat alanında işbirliği imkanlarını araştırmaktı. Heyetteki diplomatlar bu durumu hiç de hoş karşılamadılar. Çünkü bir başbakanın bir başka devletin istihbarat birimiyle görüşmesi rastlanılır şey değildi. Oysa bu zamana kadar izlenilen yöntemin yetkililerin görüşüp sonuçları ve gelişmeleri başbakana ulaştırmak şeklinde olmalıydı. Çiller toplantıda çok daha şaşırtıcı bir şey yaptı ve yanında bulunan MİT Müsteşarı Sönmez Köksal ve yardımcısı Mehmet Eymür'e dönüp şöyle dedi; "Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz?" Başbakan istihbarat yetkililerinin dışarı çıkmasını istiyordu. İki istihbaratçı odayı terk ettiler. Başbakan ve Emniyet Genel Müdürü MOSSAD'la görüşmeye devam ettiler. Çiller MOSSAD yetkililerine dönerek sordu; "Apo'ya suikast için İsrail bize yardım edebilir mi?" MİT devreden çıkarılmış iş MOSSAD-Emniyet Genel Müdürlüğü'ne devredilmişti. 320 BİN DOLARLIK HİBE Bu gezinin ardından geçen on iki günün sonunda 15 Kasım 1994'te Emniyet Genel Müdürlüğü depolarına İsrail'den "mühimmat" yağmaya başladı. Bunlar aynı yılın başında Özel Hareket Dairesi Başkanı İbrahim Şahin'in "ivedi" ihtiyaç duyduğunu bildirdiği "bazı malzemeler"di. 15.11.1994 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü "Ayniyat Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 12

tesellüm makbuzu" adı altına da şu not düşülmüştü; "Bahsi geçen malzemeler İngiltere'de yerleşik Haspro Ltd. Şti. tarafından Genel Müdürlüğümüze bedelsiz olarak hibe edilmiştir!" Malzemenin o gün ki ve bugün ki ederini söyleyelim; on iki milyar dört yüz milyon lira o. Bugünün parasıyla 320 bin dolar Uzmanlar "özel operasyonda kullanılacak türden" ve "standart dışı malzeme" olduğunu söyledikleri bu mühimmatla ilginç 'işler' de yapılıyor. Güneydoğu'da görevli General Bahtiyar Aydın bu silahla vuruluyor. Neyse hep söyleriz; mevzu o değil. OTEL'DE SİLAH ANLAŞMASI Öcalan'a suikast için her şey hazırdı. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve Olağanüstü Hal Valisi Ünal Erkan iz sürüp çalışmalarını yapıyorlar. MİT, JİTEM, Emniyet ve askerden oluşan "müşterek faaliyet grubu" oluşturuldu; tahsisat yapıldı, büyük paralar telaffuz edildi. Başarısız bir suikast süreci yaşandı. B Planı devreye girecekti; Tansu Çiller Emniyet'in dışındaki birimlerin devreye girmesini istedi. 'Apo Zirvesi' Genelkurmay, MİT, Jandarma ve Emniyet İstihbaratının Suriye'den de gelen tüm bilgilerin toplandığı bir merkez olarak çalışmaya başladı. O toplantılar süredursun İstanbul Polat Rönesans Oteli'nin suit odasında Mehmet Ağar yardımcısı Ertuğrul Ogan, Higtech yetkilileri Rony Lerne ve Goby Cohen ile bir araya gelerek konuştular. Çevirmenliği mühimmat aktarması yapan İngiliz Haspro Ltd.Şti.'nin Türkiye temsilcisi Ertaç Tinmar'dı. 50 milyon dolara anlaşıldı. Silahlar örtülü ödenekten gelen parayla alınacak ama hibe edilmiş gibi gösterilmişti. Paranın ilk taksidi 11 Kasım 1993 ikinci taksidi ise 19 Ocak 2004 yılında örtülü ödenekten Mehmet Ağar'a gönderilen bir çekle Merkez Bankası Ankara Şubesi'nden çekilerek İsraillilerin hesabına yatırıldı. Bu işleme ait tutanaklar 1994'te Müsteşarlık Teftiş Kurulu'nun yaptığı denetimler ardından yakılarak yok edildi. MOSSAD bu paranın karşılığında silah ve PKK'ya ait kampların bilgisini verdi. Öcalan'a suikast için Suriye'de beş ev tutuldu. Çiller'in tek amacı vardı; en büyük rakibi olarak gördüğü Mesut Yılmaz'ı siyaseten bitirmekti. Bu en büyük hamle olacaktı. Çiller büyük bir hevesle Alparslan Türkeş'i aradı. Görüşme anında Çiller hemen söze girdi; "Efendim size bir müjdem var; Amerikalılar Apo'yu bizse teslim ediyorlar!" Deneyimli politikacı sükunetini bozdu; Sayın başbakan sakın ha! Sakın Apo'yu teslim almayın. Size onu astırmazlar. Teslim ederken de bir takım şartlar ileri sürerler. Bu şartları yerine getirmezseniz siyaseten sizi bitirirler. Getirirseniz zaten bitersiniz. Sakın teslim almayın!" Odada buz gibi bir hava esmiştir. Alparslan Türkeş'e göre Apo'yu teslim almak onunla birlikte bütün problemlerini de teslim almak olacaktı; Türkiye bunun altından kalkamazdı. Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz Tarih Alparslan Türkeş'i haklı çıkaracaktı. OPERASYON BASINA SIZDI Ancak o günlerde Takvim Gazetesi'nde yayınlanan bir haber bütün planı alt üst etti. Takvim Gazetesi şu başlığı atmıştı; "Apo'nun öldürülmesi için bir özel tim Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 13

hazırlandı!" Mehmet Ağar başlık için 'masa başında uydurulmuş' demiş haberi yapan gazeteci için de şu yorumda bulunmuştu; "İdeolojik yanlışı olmayan birisi!" Ağar resmi açıklamalarında operasyonun nasıl sıkıntıya girdiğini şöyle açıklayacaktı; " Bizim ismini bilmediğimiz birileri meseleyi basına sızdırdı. Sızdıran kişinin tespit edilmesi mümkün değil ama ben biliyorum. Ama tespit etme imkanım yok!" Başbakanlık MİT Müsteşarlığı'nın 19.10.1995/20.00.002 sayılı tahsisat yazısının Müsteşar Sönmez Köksal, Operasyon Başkanı Şenkal Atasagun ve operasyon yardımcısı Mehmet Eymür'ün imzası bulunuyordu. Yıllar sonra mahkeme salonunda olayları anlatan Apo'nun operasyonu nasıl haber aldığına ilişkin sözleri ise daha ilginçti; "Suikast haberini telefonla Yalçın Küçük bildirdi. Ama kendisi de bir ANAP'lı yetkiliden haber almış. Bundan da ANAP Genel Başkanı'nın haberi vardı Ben öyle düşünüyorum!" MİT'İN DIŞ OPERASYONLARI Türkiye PKK'nın adını duymadan önce de terörün kanlı yüzünü tanıyordu. ASALA dünyanın her yerinde saldırmaya başlamıştı. İşte saldırıların öyküsü: Yıl: 1973, Yer: Amerika'nın Santa Barbara kenti. Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir bu kentteki Baltimore Oteli'nin lobisinde Gurgun Yanikiyan adlı Ermeni tarafından öldürüldü. Suikastın arkasında Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Örgütü (ASALA) çıktı. Bu ASALA'nın diplomatlarımıza yönelik ilk eylemiydi. Özellikle 1975'te dünyanın birçok kentinde peşpeşe suikastlar gerçekleştirdi. 1982'ye gelindiğinde örgütün öldürdüğü Türkler'in sayısı 19'u bulmuştu. Ayrıca 140'ı aşkın da bombalama eylemi gerçekleştirmişlerdi. BEKLENEN FIRSAT Devletin zirvesinde bu konu ilk kez 12 Eylül öncesi bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında gündeme geldi. Bazı devlet yetkilileri, hızla tırmanan ASALA terörü karşısında öfkeyle "Biz de onları öldürelim" deyince bu önerinin karşısına dikilen, dönemin MİT Müsteşarı Korg.Hamza Gürgüç oldu. Gürgüç, MİT'in yurtdışında silah kullanmasının mümkün olmadığını, böyle bir eğitimi de bulunmadığını belirtip, "Böyle bir şey devlet olmaya yakışmaz. Üstelik diplomatlarımıza yapılan suikastları da artırabilir" dedi ve ekledi: "Öldür emrini verecek makamlar, bu makam ne olursa olsun günün birinde açıklanacaklardır". Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 14

Kendisi bu cümleyi söylerken Başbakan Demirel'in tebessümle yüzüne baktığını Korg. Gürgüç yıllar sonra anlatacaktı. Ancak saldırıların arkası kesilmeyince devlet bir şeyler yapmaya karar verdi. Ve beklediği fırsat, korkunç bir eylem sayesinde karşısına çıktı. 8 Ağustos 1982'de bu kez eylem yeri ilk kez Türkiye oldu. Levon Ekmekçiyan ve Zohrap Sarkisyan, Ankara Esenboğa Havalimanı'nın bekleme salonuna bomba atıp silahla ateş açtılar. 9 kişi öldü, 82 kişi de yaralandı. ASALA'nın Türkiye'nin başkentinde, hem de en çok korunan bir havalimanında eylem yapması büyük yankı buldu. Devlet içinde "Neden bir şeyler yapmıyoruz" sesleri yükselmeye başladı. Ankara'daki eylemden 19 gün sonra bu kez Türkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Kurmay Albay Atilla Altıkat'ı öldürdüler. Üstelik ASALA'nın eylemlerinde ilk kez bir asker yaşamını yitiriyordu. Bunun üzerine Kenan Evren, ASALA'yla aktif ve örgütü bitirecek şekilde mücadele edilmesi talimatını verdi. Bu görev de MİT'e verildi. MİT de aynı yılın eylül ayının sonunda büyük gizlilik içinde çalışmalara başladı. Kanlı Esenboğa katliamında sağ ele geçirilen Leon Ekmekçiyan, Mamak'ta Devlet Başkanı Kenan Evren'in damadı, Köşk'ün güvenlik danışmanı, istihbaratçı Erkan Gürvit tarafından sorgulandı. Ekmekçiyan, hayatı karşılığı bazı isimler ve adresler vermeye ikna edildi. Tam o dönemde, Korg. Gürgüç'ten farklı bakan bir istihbaratçı Ankara'ya geldi. Teşkilatta Kontrespiyonaj Dairesi'nden emekli olmuş Hiram Abas, ASALA'nın temizlenmesi için "yurtdışında mukabil eylemler düzenlenmesinden" yanaydı. Operasyona gönüllü oldu. Operasyonu Köşk finanse edecek, ancak Hiram Abas, Köşk'ün kadrosunda görünmeyecekti. Dış temsilciler lojistik konusunda destek olacaktı. Abas'ın ekibi 5 kişiydi. Bazıları asker kökenliydiler. İyi dil biliyor ve çok iyi silah kullanıyorlardı. Hazır olduklarında kendilerine bir belge imzalatıldı. Yakalanırlarsa birbirleriyle ve devletle herhangi bir ilişkiyi asla kabul etmeyeceklerdi. YA İŞKENCE GÖRÜRLERSE? "Teşkilat"ın bu olasılığa karşı çok ilginç bir önlemi vardı. Tim mensuplarının sol koltuk altlarına bir ameliyatla 3 küçük hap yerleştirildi. Hapların içinde siyanür vardı. Kriz anında ameliyatlı yer, tırnakla yırtılacak ve haplar alınıp ihtihar edilecekti. Yemin böyleydi. Ekmekçiyan'ın verdiği isimler, Lübnan'da yaşıyordu. Tim, Lübnan'a sızmakta zorlanmadı. Çünkü tam o günlerde İsrail, Lübnan'ı işgal etmiş ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) gerillalarıyla birlikte ASALA militanlarının üslerine de baskınlar düzenlemişti. Üstelik, MOSSAD, MİT'e bir jest yaparak bu baskınlara davet etmişti. Ekip, hemen çağrıya uyarak Bekaa'ya geçti. Bazı belgelere ulaştı. Ekmekçiyan'ın verdiği bazı isimler, belirli adreslere çekilerek (istihbarat jargonuyla "yemlenerek") "halledildi". MİT, PARİS VE ATİNA'DA Öte yandan, Orly baskınının ardından önce Paris ve sonra da bütün başkentler ASALA üzerindeki şemsiyesini kaldırınca Avrupa, Türk istihbaratçılar için elverişli bir "av alanı" haline dönüştü. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 15

Avrupa'ya geçen timler, Paris ve Atina'da James Bond filmlerine taş çıkaracak sahneler yaşadı. Hiram Abas'ın St Jeanne de Chantal Ermeni kilisesinin avlusuna bırakıp patlamaya 15 dakika kala bizzat ihbar ettiği bombalar, Paris'te Pont de L'alama köprüsünün sahanlığında çapraz ateşe tutularak öldürülen ASALA militanı, timin bir hatası sonucu Pire-Atina seferini yapan banliyö treninin bir vagonunda, kovaladıkları hedefle teke tek kalan ve kanlı bir boğuşmaya giren "Yakup Cemil" kod adlı tim üyesi... Bu eylemler, 4 Nisan 1984'te Alfortville'deki Ermeni Anıtı'nın bombalanması (bombalama sonucunda anıt yana eğilmiş ve kaidesindeki haç havaya uçmuştu), aynı gün bir itfaiye aracının bombalanması ve 25 Kasım 1984'te Salle Pleyel'deki bir konser salonun önüne bomba konması gibi olaylarla devam etti. MİT ŞEFFAF OLUYOR Batılı demokratik ülkelerin servislerinde asker kökenli personel kullanmanın oranı çok daha yüksektir. Meseleye asker-sivil gibi ayırımcı bir yaklaşımla bakılmamalıdır. Ülke çıkarları ve ihtiyaçlara göre, uzmanlık alanlarının zorunlu kıldığı kadrolaşma, personel politikasının temel unsuru olmalıdır. Halen MİT bunyesindeki asker kökenli personel miktarı tek rakamlı yüzdeleri geçmiyor. Teşkilat bünyesinde çalışan her görevli MİT mensubu olma kimliği ile bütünleşmiş olup, uzmanlık alanlarında en yüksek verimliliği sağlama gayreti içinde. Dünyada ve bölgemizde her şey çok hızlı değişime uğruyor. Birçok alanda gelişen bütünleşme ilişkilerine rağmen, ülkeler ve güçler arasındaki çıkar farklılıkları çatışmaları daha da artırılıyor. Türkiye; uluslararası ve bölgesel politikaların etkileşim alanı içinde belirleyici rollere sahip, lider bir ülke konumunda. Bu sebeple, dayanışma kurulmak istenen veya gelişmesi engellenmek istenen bölgesel bir güç konumunda. MİT'in, Türkiye'nin gelişen ihtiyaçlarına, ülkelerarası ilişkilerinin niteliğine cevap verebilen bir yapıya kavuşturulması, devletimizin gelişme dinamiği bakımından hayati önemi olduğu unutulmamalı. Güvenlik, stratejik istihbarat konularının yanı sıra, organize suçlar ile terör tehdidinin önlenmesinde, ekonomik güvenliği sağlayıcı çalışmalarda gerekli yerini almak zorunda. Ayrıca, gelişen ve büyüyen Türkiye'nin bölgesel güç olarak yaratılmasında istihbaratın öncelikli katkısının sağlanabilmesi, istihbarat üretimini geliştirici çalışmalarımızın temel unsuru. Yeni yapılanmanın hedeflerini bu çerçevede değerlendirmek mümkün. Güvenlik istihbaratı yurtiçi faaliyetlerle sınırlı değil. Önemli ölçüde yurtdışında da tehdit oluşturduğu gibi, söz konusu tehditlere destek veren ülkelerle bağlantılı olarak, stratejik istihbarat ile de bütünleşmekte. MİT bünyesinde, yeni yapılanma çerçevesinde, güvenlik ve stratejik istihbarat konuları, İstihbarat Başkanlığı çatısı altında toplanmıştır. Türkiye'nin jeostratejik konumunun yarattığı tehditler arasındaki bağlantıları dikkate alarak, aynı çatı altında yapılan koordinasyon ve analiz çalışmalarının istihbarat üretimindeki etkinliği artıracağı değerlendirmesi ile Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 16

çalışmalar yönlendirililiyor. MİT'TE BİR AKADEMİSYEN Hakan Fidan, 1986-2001 yılları arasında astsubay rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yaptı. Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargahı'nda yurt dışı görevinde bulunan Fidan, ordudan ayrıldıktan sonra Avustralya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde kıdemli siyasi ve ekonomik danışman olarak çalıştı. University of Maryland University College'den Yönetim ve Siyaset Bilimi üzerine lisans dereceleri alan Fidan, Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans ve doktora yaptı. Fidan'ın master tezi, "Dış Politikada İstihbaratın Rolü", doktora tezi ise, "Bilgi Çağında Diplomasi: Enformasyon Teknolojilerinin Uluslararası Antlaşmaların Doğrulanmasında Rolü" konusunda oldu. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (Viyana), Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Enstitüsü (Cenevre) ve Verification Technologies Research Center'da (Londra) akademik araştırmalarda bulundu. Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde dersler verdi. Hakan Fidan 2003-2007 yılları arasında, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı da yaptı.. Bilgi ve Belge Yönetim Merkezi Sayfa 17