HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU



Benzer belgeler
İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA SÜRESİ

İçindekiler Önsöz 5 Kısaltmalar 19 Giriş 21 Birinci Bölüm İDARÎ YARGININ GELİŞİMİ VE TÜRK YARGI TEŞKİLATININ GENEL GÖRÜNÜMÜ I. YARGISAL DENETİMİNDE

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

Anahtar Kelimeler : Merciine Tevdi Kararı, Süre Aşımı Dava Açma Süresi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

Prof. Dr. Zehra ODYAKMAZ Ümit KAYMAK İsmail ERCAN THEMIS İDARİ YARGI

İDARİ PARA CEZALARINDA UYGULAMA

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2008/14944 Karar No. 2010/2311 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

ĐDARĐ YARGI FĐNAL SINAVI

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

T.C İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2012/4000 KARAR NO : 2012/4285 YARGILANMANIN YENİLENMESİNİ İSTEYEN (DAVACI) :

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Temyiz Eden (Davalı) : Antalya İl Özel İdaresi

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

8. Daire 2010/7065 E., 2013/1488 K. "İçtihat Metni"

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ T E. 2001/4012 K. 2001/8028 MANEVİ TAZMİNAT - YANSIMA ZARAR

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Kanun No Kabul Tarihi: 20/2/2008

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

BAZI KAMU ALACAKLARININ UZLAŞMA USULÜ İLE TAHSİLİ HAKKINDA KANUN. (5736 S. Kanun )

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

T.C. D A N I Ş T A Y ONBEŞİNCİ DAİRE Esas No : 2014/9315 Karar No : 2015/9212

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

659 SAYILI KHK ya GÖRE İDARİ DAVALARIN TAKİBİ

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Kamulaştırma, Mülkiyet Hakkının Korunması, Ek Protokol - 1

: HÜSEYİN DARTAL İl Sağlık Müdürlüğü, Merkeı/ŞANLIURF A TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C. ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BELEDİYE MECLİSİ. Karar N0: KARAR

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNU NUN 4. MADDESİ VE DİLEKÇELERİN KAYDA GİRİŞ TARİHİ

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun;

İlgili Kanun / Madde 5393 S.ZTFK/5

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/32

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

Anahtar Kelimeler: Emlak vergisi, arsa m2 birim değeri, takdir komisyonu, süre aşımı

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

SİNERJİ SİRKÜLER RAPOR

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ

SAYILI İŞ KANUNU HÜKÜMLERİNE AYKIRILIK HALİNDE ÖNGÖRÜLEN İDARİ PARA CEZALARI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İdare Hukuku - İdari Yargı Ders Notları

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler : Emlak Vergisi, Takdir Komisyonu Kararı, m2 Birim Değer Tespiti

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ BAŞVURULARI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI MERCİİ

TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından: MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SAYI: 318)

ESAS NO : 2010/1629 KARAR NO : 2011/1726

İlgili Kanun / Madde 5510 SGK/19

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/14 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2009/12918 Karar No. 2011/12793 Tarihi:

DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri ESAS: 2014/304 KARAR: 2014/563

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

İlgili-Sorumlu. İlgili; Kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişileri,

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI. 31 Ekim - 03 Kasım 2013 / BURSA. : Firdevs ÇETİN (Gaziantep 2. İdare Mah.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

Karar N0: KARAR-

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGIDA KANUN YOLLARI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

Transkript:

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 03-06 Ocak 2013 AFYONKARAHİSAR Grup Adı : İDARE 5. GRUP (DANIŞTAY 10. DAİRE KONULARI) Grup Başkanı : MAHMUT ERSERT Grup Sözcüsü : İBRAHİM ARSLAN Raporlama Heyeti : 1- MUSTAFA ŞİŞANECİ 2- ERKAN ALTIN 3- İBRAHİM ARSLAN İDARİ EYLEMLERDEN KAYNAKLANAN TAM YARGI DAVALARI ve ECRİMİSİL UYUŞMAZLIKLARINA İLİŞKİN TOPLANTI RAPORU Giriş Hukuki Müzakere Toplantıları çerçevesinde, Danıştay 10. Dairesinin görev alanına giren en temel konular arasındaki ecrimisil-tahliye ve tam yargı (idari eylemden kaynaklanan) uyuşmazlıkları çalışmamızın konusunu oluşturmuştur. Bu çerçevede, idari yargılama hukuku açısından oldukça kapsamlı olan bu iki alanın, en temel noktalarından başlamak suretiyle süre elverdiğince tartışması yapılmıştır. Genel Olarak Grubumuzun çalışma alanına giren konulara birer gün ayrılmış, her bir konu kendi içinde usul ve esas açısından ayrı ayrı tartışılmış, ayrıca her iki konuyu ilgilendiren ve idari yargılama hukuku kapsamındaki diğer davalara da etki eden ve güncelliğini koruyan meselelere de zaman ayrılmıştır. İDARİ EYLEMDEN KAYNAKLANAN TAM YARGI DAVALARI Görev İdarenin işlem ve eylemleri sonucu uğranılan zararların karşılanmasının hukuk devletinin bir gereği olduğu, bu hususun Anayasamızın başta 2, 40, 125, 129 ve 155. maddeleri olmak üzere bir çok maddesinde hükme bağlandığı, bunun yanı sıra çeşitli kanunlarda da bu davalara ilişkin düzenlemeler bulunduğu görülmektedir. Danıştay'ın ve Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği ( örneğin 6100 sayılı HMK'nın 3. maddenin iptali istemi ile açılan davada ) üzere idari rejimin ve yargı ayrılığının benimsendiği bir sistemde, kamu gücü kullanılarak tesis edilen işlem ve eylemlerden

dolayı açılan ve kamu hukuku ilkelerinin uygulandığı uyuşmazlıkların ancak idare mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği açık olup, özetle İdari Yargının görev alanının hem Anayasal hemde Yasal düzenlemelerle koruma altına alındığı görülmektedir. Tam yargı davaları, 2577 sayılı Yasanın 2/b maddesinde tanımlandığı üzere, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal edilenler tarafından açılan bir nevi tazminat davalarıdır. Anayasanın 129/5. maddesi uyarınca kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında kamu görevlileri tarafından kamu gücünün ve görevinin sağladığı olanaklar kulllanılarak işlenmiş olan görev kusurları sonucu uğranılan zararların tazmini istemiyle açılan davaların ancak zarara neden olan idareye karşı açılması gerektiği; esasen hizmet kusurundan kaynaklanan davalarda, kusurun varlığı yokluğu veya oranı ya da kusursuz sorumluluk gibi idari yargıya özgü ve özel hukukun uygulama alanı dışında olan özel hukukta düzenlenmemiş ilkelerin ancak İdare Mahkemelerince değerlendirelebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Yetki Tam yargı davalarında yetkili mahkemenin, 2577 sayılı Yasanın 36. maddesinde düzenlendiği; buna göre, İdarenin eylemlerinden doğan zararların tazmini istemi ile açılan davaların, hizmetin görüldüğü veya eylemin gerçekleştiği yer idare mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği görülmektedir. İdari Mercii Tecavüzü 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunun 13. maddesinde idari eylemlerden dolayı hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemenin zorunlu olduğu kurula bağlanmıştır. Anılan kanunun 14. maddesinde dava dilekçelerinin idari merci tecavüzünün de sayıldığı ilk inceleme hususları yönünden inceleneceği belirtilmiş; 15. maddesinde de İdari merci tecavüzü bulunan hallerde dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine karar verileceği düzenlenmiştir. Yukarıda belitildiği üzere idari eylemlerden dolayı hakları ihlal edilmiş kişiler tarafından tam yargı davası açılmadan önce ilgili idareye başvuru zorunluluğu öngörülmüştür. İlgililerce bahse konu başvuru yoluna gidilmeden idari dava açılması halinde ise idari merci tecavüzü durumu oluşmaktadır. Bu durumun idari yargı yerlerince tesbiti halinde ise idari mercii tecavüzü kararı verilerek dilekçelerin zarara yol açtığı iddia olunan ilgili idareye tevdiine karar verilmesi gerekmektedir. İdari eylemden kaynaklanan davalarda idareye başvurmadan dava açılması ve bu hususun idari yargı yerince gözden kaçırılmış olması halinde dava dilekçesinin ilgili idareye tebliği üzerine savunma dilekçesi verilmesi ve zarara yol açan olay nedeni ile kusurları bulunmadığı yönünde savunmada bulunulması halinde kanaatimizce davalı idarenin savunma dilekçesinin merciine tevdi kararı verilmiş gibi değerlendirilerek bunun yargılamanın daha hızlı sonuçlanmasını sağlayacağı yönünde ortak düşünceye varılmıştır. Süre İdari eylemden kaynaklaklanan tam yargı davalarında dava açmadan önce eylemin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde 5 yıl içinde idareye başvuru yapılması gerekir. idarenin 60 gün içersinde cevap vermemesi zımni red olarak kabul edilip, zımmni red tarihinden itibaren 60 gün içersinde açılması idarenin 60 gün içersinde cevap vermesi halinde tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılmalıdır.

Dava açma süresinin eylemin idareye atfedilebilir olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Eylemin öğrenilmesi, eylemde bulunan idarenin ve zararın öğrenilmesini kapsar. Bazı durumlarda (ceza davasının devam etmesi vs.) bu öğrenme çok sonra olabilmektedir. Böyle durumlarda da eylemin gerçekleştiği tarihten uzun bir süre sonra etkisini gösterir örneğin, polis memurunun olaydan çok sonra olay nedeni ile malulen emekli edilmesi. Adli yargıda dava açılmış ve görevsizlik kararı verilmiş ise görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren 30 gün içersinde dava açılması gerekir. Husumet Tam yargı davalarının zarara yol açan idareye karşı açılması gerektiği, yanlış hasım gösterilmek suretiyle açılan davalarda, iptal davalarında olduğu gibi mahkemece resen hasım tespiti yapılmasına hukuki engel bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. 3. ve 5. Maddeye Uygunluk 2577 sayılı Yasanın 9. maddesinde çözümü Danıştay'ın, İdare ve Vergi Mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, Adli ve Askeri yargı yerlerinde açılmış bulunan davaların görev yönünden reddi halinde bu hususdaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren 30 gün içersinde görevli mahkemede dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hususda iki ayrı sorunla karşılaşılabilmektedir, birincisinde görevsizlik kararı veren mahkeme dosyayı doğrudan İdare Mahkemesine göndermekte İdare Mahkemesi de dosyanın esas kaydını kapatarak yeniden adli yargıya gönderme kararı vermektedir, böylece dava dosyası iki farklı mercii arasında gidip gelmekte bu arada 30 günlük dava açma süresi geçirilerek davacı açısından hak kaybı meydana gelmektedir. İkinci bir durumda ise; davacı tarafından görevsiz mahkemeye bir dilekçe verilerek dosyanınidari yargı yerine gönderilmesi istenilmekte ve dosya davacının dilekçesi ile birlikte idare mahkemesine gelmektedir. Bu durumda da davacının idari yargı yerinde dava açma iradesinin bulunduğu gröüldüğünden ilk inceleme kapsamında davacının dilekçesi değerlendirilirek dilekçe red kararı verilmek suretiyle davacının idare mahkemesine hitaplı bir dava dilekçesi verilmesi sağlanarak davaya bakılması sonucuna varılmıştır. İdari eylemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından tazminat tutarı belirtilerek yapılan başvurunun idarece reddi üzerine dava açılması halinde ilgililer tarafından başvuru dilekçesinde farklı bir miktarın talep edilebileceği sonucuna varılmıştır. Birden fazla davacı olan tam yargı davalarında her bir davacının tazminat miktarının belirtilmesi gerekmektedir, örneğin iki çocuğu olan bir anne kendisi için 10.000,00 TL çocukları için ise toplamda 10.000.00 TL istemiş ise dilekçe red kararı verilerek çocukların her biri için istenilen tazminat miktarının belirtilmesi istenilmelidir. Dava dilekçesinde, tazminat miktarının her bir davacı için net olarak ayrı ayrı belirtilmesi gerekir belirtilmediği durumlarda dilekçenin reddi yoluyla ayrı ayrı göstermesi sağlanmalıdır. Zarar

İdari eylemden kaynaklanan tam yargı davalarında tazminat hesaplanmasında gerçek ve muhakkak zararlar hesaplamaya dahil edilmekte olup muhtemel ( kesin olmayan ) zararlar hesaplamaya dahil edilmemektedir. Örneğin sürekli bir gelir olmayan ve fiilen çalışma karşılığı ödenen ek ders, fazla mesai vb. ücretler maddi kayıp kapsamında değerlendirilmemektedir. Zarara uğrayan kişinin gelecek dönemde elde edeceği gelirinin peşin sermaye değerini düşürmek suretiyle gerçek tazminat miktarının hesaplanması gerekmektedir. İdari eylem nedeni ile vefat eden ilgili den dolayı destekten yoksun kaldığını iddia eden kişinin kendisinin aldığı emekli aylıkları o kişinin ödediği prim karşılığı olması nedeni ile tazminat miktarkından düşülmemektedir. Ancak vefat eden kişiden dolayı alınan nakdi tazminat miktarı tütün ikramiyesi vb. Tutarlar tazminat miktarından düşülmesi gerekmektedir. Tazminat davalarında ortada maddi bir zarar bulunmadığından dolayı maddi tazminata hükmedilmemesi aynı uyuşmazlıkta herzaman manevi tazminata hükmedilmeyeceği anlamına gelmeyeceği ortak görüş olarak benimsenmiştir. Yani idari bir eylem sonucunda meydana gelen bir olayın oluşumunda idarinin kusurlu yada kusursuz sorumluluğu bulunduğu ortaya konulursa maddi bir zarar olmaması manevi bir zararın oluşmayacağı anlamına gelmemektedir. Faiz İdari eylem nedeni ile açılacak tazminat davalarında maddi ve manevi zarar açısından faizin başlangıcı ilgilinin zararın ödenmesi kapsamında idareye başvurduğu tarih olarak benimsenmiştir. Genel kural bu şekilde benimsenmiş olmakla birilkte ayrıksı durumlarda olabilir. Örneğin dava idareye başvuru yapılmadan Adli yargı yerinde bir tazminat davası açılması ve bu mahkemece görev ret kararı verilmesi halinde faizin görevsiz yargı yerinde açılan dava tarihinden itibaren başlatılması gerektiği sonucuna varılmıştır. ECRİMİSİL ve TAHLİYE UYUŞMUZLIKLARI

Süreaşımı Ecrimisil ihbarnamesi ve/veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin ya da bu alacakların tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davaların vergi mahkemeleri yerine idare mahkemelerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Ecrimisil ihbarnamesine ve/veya ecrimisil düzeltme ihbarnamesine karşı dava açma sürelerinin hesabında 2577 sayılı Yasanın 11. maddesinin uygulanması gerektiği kabul görmüştür. Hazineye ait taşınmazların idaresi hakkında Yönetmelikte öngürülen sürelerin dava açma süresinin hesaplanmasında dikkate alınamayacağı, çünkü dava açma süresi gibi usul kurallarının Yönetmeliklerle düzenlenmesinin Anayasanın 124. maddesi başta olmak üzere yargılama ilkelerine aykırı olacağı düşünülmektedir. Ecrimisil ihbarnamesine itiraz halinde düzeltme ihbarnamesiyle alan, süre, miktar gibi konuların herhangi birinde değişiklik olması halinde, ecrimisil ihbarnamesinin hukuken ortadan kalkmış olduğu; dolayısıyla, ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliğinden itibaren süresinde açılan bir davada, ecrimisil ihbarnamesinin kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmaktan çıktığı; dava devam ederken düzeltme ihbarnamesiyle değişiklik yapılması halinde de ecrimisil ihbarnamesi yönünden davanın konusunun kalmadığı sonucuna varılmıştır. 2577 sayılı Yasanın 7. ve 11. maddelerinde öngürülen sürelere uymak kaydıyla ecrimisil ihbarnamesinin ve düzeltme ihbarnamesinin aynı dilekçeyle iptalinin istenebileceği grubumuzca kabul edilmiştir. Zamanaşımı; 2886 sayılı Yasada 23/07/2010 tarih ve 6009 sayılı Yasayla değişiklik yapılmadan önce tahakkuk zamanaşımı konusunda 2886 sayılı Yasada hüküm bulunmamaktaydı. Yasal değişiklikten önceki Danıştay kararlarında zamanaşımı konusunda Borçlar Kanunu hükümlerinden hareketle 10 yıllık genel zamanaşımı süresi benimsenmişti. Ancak 2886 sayalı Yasanın 75. maddesinde 6009 sayılı Yasayla yapılan değşiklik sonrasında tespit tarihinden itibaren geriye doğru 5 yılı geçmemek üzere ecrimisil istenilebileceği hüküm altına alınarak ecrimisil tahakkuk zaman aşımı süresi tespit tarihinden geriye doğru 5 yıl olarak belirlenmiştir. Keşif ve Bilirkişi İncelemesi Ecrimisil uyuşmazlıklarının genelinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yerinde olmakla birlikte bu kural herzaman mutlak şekilde uygulanamaz. Bazen keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılamadan da uyuşmazlıklar çözülebilir. Örneğin bir yıl önce ecrimisil istenilmiş, bu ecrimisile dava açılmış, mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve belirlenen miktara göre ecrimisil için esasdan karar verilmiş ise bir yıl sonra yeniden aynı yer için tekrar ecrimisil istenilmesi halinde bir yıl önceki ecrimisile karşı açılan davada mahkemenin belirlediği miktar üzerinden yeniden değerlendirme oranı uygulanmak suretiyle ecrimisil miktarı idarece belirlenmiş ise yeni dönem için açılan ikinci davada keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek olmadığı görüşü kabul edilmiştir. Ecrimisil miktarı belirlenirken, kural olarak 2886 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca ilgili yerlerden ( kurumlardan) takdir edilecek bedelin sorulması gerekir. Ancak İdarece

ecrimisil bedeli belirlenmesinde sadece 9. maddedeki ilgili yerlerden sormaması, tek başına iptal gerekçesi olmamalı ve bu şekildeki işlemlerde de keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yoluna gidilmelidir. Ecrimisil davalarının genelinde davacılar tarafından fahişlik iddialarının olduğu görülmekte olup bu tür durumlarda keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının daha doğru bir yol alacağı açıktır. Mahkeme tarafından yapıtrılacak keşif ve bilirkişi incelemerinde kural olarak 3 bilirkişi tayin edilmeli bu bilirkişilerden birinin harita mühendisi, birinin emlakçı ( gayri menkul değerlendirme uzmanı ) birinin de konusuna göre inşaat mühendisi veya ziraat mühendisi olması daha yararlı olacaktır. Danıştay 10. Dairesi de bilirkişilerin bu şekilde oluşturulması gerektiği görüşündedir. Devlet hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin işgalinde, anılan işgalin taşınmaz üzerinde gelir getirici birden çok yapı veya tesis inşaa edilip bunların kullanımı suretiyle gerçekleştirildiği hallerde; bu yerlerden alıncak ecrimisilin tespiti için mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesinde, işgalin ve ecrimisilin tespitinde, her bir yapı veya tesis için ecrimisil hesaplanıp, bulunan miktarların toplamı yerine, işgale konu yapı veya tesisler bir bütün olarak ele alınıp ( bütüncül değer yaklaşımı ) işgale konu bu alanın asıl tesise kattığı değerin ne olduğunun hesaplanması suretiyle ecrimisil bedeli belirlenmelidir. Örneğin; özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kıyılarda, kumsallarda, büfe, şezlong, güneşlik şeklinde yapılacak yapıların her birinin işgal ettiği alan tek tek hesaplanma yerine, bu yapıların mevcut tesise kattığı bütüncül değer dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması ve bilirkişice ecrimisilin buna göre hesaplanması gerekmektedir. Başka bir örnek; Orman içine yapılan mangal, masa, otopark, gezintiyürüyüş alanı oyun alanı, vb. Yapılar şeklindeki işgallerde de aynı espiri söz konusudur. İL ÖZEL İDARESİ TAŞINMAZLARI 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanun'nun 7. maddesinin ( g ) fıkrasında ; "... 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 75. maddesi hükümleri İl Özel İdaresi taşınmazları hakkında da uygulanır..." hükmü yer almıştır. Anılan madde ile 2886 sayılı Yasaya yapılan atfın doğal sonucu olarak, İl Özel İdareleri, taşınmazlarında yapılan işgallerde bu taşınmazların idarenin izni ve bilgisi dışında kullanımı halinde 2886 sayılı yasa hükümlerinde düzenlenen usuller çerçevesinde fuzuli şagilden ecrimisil istenebilecektir. Kendi taşınmazlarında sahip olduğu ecrimisil isteme yetkisinin, İl Özel İdarelerine, 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar açısından tanınıp-tanınmadığı sorusunu akla getirmektedir. 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun'un 4. maddesinin 3. Fıkrasında "... hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki kaynak suları ( mazbut vakıflara ait sular hariç) 2886 sayılı Kanun hükümlerine uyularak İl Özel İdarelerince kiraya verilir.." hükmü yer almıştır. Anılan Yasada kaynak suları ile ilgili olarak İl Özel İdarelerine kiralama yetkisi açık olarak belirtilmiş olmasına rağmen, bu yerlerden ecrimisil isteyebilme, işgalin tahliye edilmesi gibi yetkilere açıkça yer verilmemiştir. Ancak anılan madde ile İl Özel İdarelerine tanınan kiralama yetkisi, Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki kaynak sularının, idarenin izni veya bilgisi dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarrufu halinde bu kişilerden ecrimisil isteyebilme, taşınmazın tahliye edilmesini isteyebilme yetkilerini de kapsamaktadır. İl Özel İdarelerinin, içinden

kaynak suyu çıkan taşınmazları kiraya vermesi halinde idarenin nasıl izni ve bilgisi var ise bunun tersi bir durumda yani idarenin izni ve bilgisi olmadığı durumlarda, yani işgal halinde de, (kiralama yetkisinin doğal sonucu olarak ) ecrimisil isteme, taşınmazı tahliye ettirme yetkisininde olması gerektiği görüşü benimsenmiştir. 167 sayılı Yasanın 4. maddesinin 3. fıkrasında İl Özel İdarelere tanınan yetkinin sadece hazinenin özel mülkiyetinde ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki kaynak sularını kapsadığı, bu sayılan yerler dışındaki kaynak sularını kapsamadığı açıktır. Nasıl ki İl Özel İdareleri yasa maddesinde sayılı yerler haricinde kiralama yetkisi yok ise bunun sonucu olarak ecrimisil isteme ve tahliye yetkisi de olmayacaktır. BELEDİYE TAŞINMAZLARI Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden hazine (defterdarlık, mal müdürlüğü) ecrimisil istenebileceği gibi 2005 yılında belediye kanununda yapılan değişiklik ile belediyelerce de kendilerine tahsis/tescil edilmiş taşınmazların işgali halinde ecrimisil isteyebilecekleri de kurala bağlanmıştır. Tartışmalı bir husus olan ve bazı Bölge İdare Mahkemelerince de yanlış uygulandığı düşünülen bir husus Belediyelerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan (Belediye adına tecilli olmayan yerlerden ) ecrimisil isteyebileceği yönündeki yaklaşımdır. Ancak bu yaklaşımın isabetli olmadığı düşünülmüş, Belediyelerin sadece ve sadece kendi adına tescil / tahsis edilmiş taşınmazlar için ecrimisil isteyebileceği görüşü kabul edilmiştir. İMAR UYGULAMALARI 3194 sayılı İmar Kanunun 18. maddesi uyarınca yapılan parselesyon planı sonucunda ilgilinin taşınmazının bulunduğu parselin dışında ilgiliye hisse verilmesi nedeni ile önceki taşınmazın bulunduğu parselle hazinenin iştirak halinde mülkiyet edinmesi halinde anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca ilgilinin taşınmaz üzerinde bulunan binanın enkaz değeri ödenmeden ve iştirak halinde mülkiyet paylı mülkiyete dönüştürülmeden kişinin şagil sayılamayacağı bu yüzden söz konusu taşınmaz için ecrimisil istenilemeyeceği sonucuna varılmıştır. TAPU TAHSİS BELGESİ Hazine arazisi olmakla birlikte kişnin tapu tahsis belgesi var ise veya bu durumda davacı tapu iptali ve tescili davası açmış ise o aşamaya kadar ecrimisil istenemez, aynı zamanda tahliye de yapılamaz. Taşınmaz Hazineye ait olmakla birlikte kişilere tahsis edilmiş ve kullanım tapu tahsis belgesine dayanıyorsa, haksız bir kullanım söz konusu olmadığından ecrimisil istenemez. MÜLKİYET İHTİLAFLARI Taşınmazın ihtilaflı olduğu durumlarda ise tapu kaydındaki durum (hukuki durum ) dikkate alınır. Örneğin, Hazine adına kayıtlı taşınmaz için tapu tescil -iptal davası açılmış olması ecrimisil alınmasına genel olmaz. Hazinenin özel kişi adına kayıtlı taşınmaz için tapu tescil-iptal davası açtığı durum ise ecrimisil istenemez. Ancak dava hazine lehine sonuçlandıktan sonraki dönem için ecrimisil istenebilir. ÖDEME EMRİ Ecrimisilin tahsili amacıyla 6183 Sayılı Yasa hükümleri gereğince "ödeme emri"

düzenlenmektedir. Özel Kanun mahiyetinde olan 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi uyarınca ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gündür. Öte yandan, Anayasa'nın 40. maddesi gereğince idari işlemlerde başvuru yolu ve süresinin gösterilmesi icap etmektedir. Bu sebeple düzenlenen ödeme emrinde, 6183 sayılı Kanun'da öngörülen 7 günlük dava açma süresi belirtilmemiş ise 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen 60 günlük genel dava açma süresinin dikkate alınması gerekmektedir. Ecrimisil ihbarnamesinin iptali istemi ile dava açılmamış olması veya davanın süre yönünden reddedilmiş olması durumlarında söz konusu ecrimisil bedelinin tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptali istemi ile açılan davalarda, ihbarnamede açıkça (yetki kişinin şagil olmaması yada mükerrir ecrimisil istenmesi vb ) hukuka aykırılık bulunduğunun anlaşılması halinde borcun olmadığı kapsamında değerlendirilerek ödeme emrinin iptal edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak ihbarnameye açılan dava, mahkemece esastan reddedilmiş ise; ihbarnamenin esası hakkında değerlendirme yapılarak ödeme emrinin bu sebeple iptali yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğu düşünülmektedir. Ödeme emrinin düzenlenebilmesi için ihbarnameye konu ecrimisilin tahsili için ihbarnamenin idari yönden kesinleşmesi yeterli olup ayrıca yargı yönünden kesinleşme şartı aranmamaktadır. Başka bir anlatımla ihbarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içersinde ecrimisilin ödenmemesi halinde ecrimisil alacağı idari yönden kesinleşmektedir. Ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda ihbarnamenin iptali istemi ile açılan davanın sonucu beklenerek karar verilmesi gerekmektedir. TAHLİYE Yasal dayanağı; 2886 SK 75. M. 4. fıkrası 4. fıkra; "İşgal edilen taşınmaz malı ( ilgili ) idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince engeç 15 gün içinde tahliye ettirilirek, ( ilgili ) idareye teslim edilir" İdare; Hazine, Belediye, İl Özel İdaresi, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Mülki amir; Kaymakam/Vali Tahliye işlemlerinde icrailik sorunu; Taşınmazın tahliye edilmesini isteyen idareler tarafından söz konusu taşınmazın tahliyesi için mülki amirden talepte bulunulması yanı sıra işgalci konumunda bulunan kişilere yönelik olarak da bilgilendirme mahiyetinde bir yazı gönderilmekte ve bu yazının içeriğinde; " taşınmazın tahliye edilmesi, aksi halde 2886 Yasa uyarınca tahliye edileceği veya yasal yollara başvurulacağı vb. " ifadelere yer verildiği görülmektedir. Bu ifadeler söz konusu yazıyı kesin ve yürütülebilir işlem haline getirmemektedir.ancak bu yazı uyarınca tahliye fiilen gerçekleştirilmiş yada tahliyenin kendilerince (zabıta marifeti ile) yapılacağı belirtilmiş ise işlem kesin yürütülebilir nitelik kazanmıştır. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Ecrimisil uyuşmazlıklarının temyiz incelemesinin Danıştay yerine Bölge İdare

Mahkemelerince yapılmasına ilişkin Yasal değişikliklerin yapılması 2577 Sayili Yasanın 31. Maddesinin Hukuk Muhakemeleri Yasasına yollamada bulunduğu hususların, özel olarak 2577 sayılı Yasada düzenlenmesinin Danıştay kararlarının mahkemelerce görülebilmesinin sağlanması