SAYIŞTAY DERGİSİ DANIŞMA KURULU



Benzer belgeler
KAMU İDARELERİNİN BORÇLU TARAF OLARAK YER ALDIĞI SÖZLEŞMELERDE ALACAĞIN TEMLİKİ

Alacağın temliki Borçlar Kanunumuzun 162. ve 172. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

İCRA KEFALETİ VE ŞEKLİ UNSURLARI ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

TÜM YÖNLERİYLE ALACAĞIN TEMLİKİ

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

Y. Doç. Dr. Vural SEVEN. İzmir Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Başkanı

SİRKÜLER NO: POZ-2009 / 52 İST, MALİYE; VADELİ ÇEKLERDE REEKONTU KABUL ETMİYOR

BAKIŞ MEVZUAT. KONU: Limited Şirket Pay Devirlerinde Damga Vergisi Ve Harç Uygulaması Değişikliği

TEMLİK ALACAĞIN DEVRİ

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

KEFALET SÖZLEŞMESİNDE GEÇERLİLİK ŞARTLARI. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İçindekiler. Önsöz III BİRİNCİ KISIM. Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM. Borç İlişkisinin Kaynakları BİRİNCİ AYIRIM. Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

Kiralananın Devri ve Sınırlı Ayni Hakka Konu Olması

T.C. YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

İstihkak prosedürü sonunda, üçüncü kişinin bu hakkı kabul edilir, lehine sonuçlanırsa, o mal üzerindeki haciz kalkar veya mal o hakla birlikte

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/182 Ref: 4/182

İlgili Kanun / Madde 506 S.SSK. /80

LİMİTED ŞİRKET MÜDÜR VE ORTAKLARININ ŞİRKET AMME BORÇLARININ ÖDENMESİNE İLİŞKİN SORUMLULUKLARI

ÇEKLERDE REESKONT UYGULANIP UYGULANMAYACAĞINA İLİŞKİN OLARAK VUK SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI BİRİNCİ BÖLÜM

Prof. Dr. ALİ CEM BUDAK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Anabilim Dalı İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP

S İ R K Ü L E R : / 2 8

1. Tüketici kredileri ve tüketicilerin korunması Tüketici kredisi sözleşmesinin tarafları ve konusu Kredi sözleşmelerinin yazılı biçimde

Sirküler, 2013/15. Sayın MeslektaĢımız; KONU: Vadeli Çekler de reeskonta tabi tutulabilir.

SİRKÜLER 2009 / 21. T.C. Merkez Bankası tarafından 1990 yılından bu güne kadar yayımlanan iskonto ve faiz oranları ise aşağıdaki gibidir.

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

ALACAK ARALIK 2010 (TL)

ALACAK OCAK 2011 (TL)

BORÇLAR HUKUKU KISA ÖZET HUK110U

Prof. Dr. TURAN YILDIRIM. Yrd. Doç. Dr. H. EYÜP ÖZDEMİR. Doç. Dr. MELİKŞAH YASİN İDARE HUKUKU II

SATIŞ SÖZLEŞMESİ MADDE 1- TARAFLAR: 1.2. Ltd. Şti. Ümraniye İstanbul

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

Özet, yaprak test, deneme sınavı ders malzemelerine ANADOLUM ekampüs Sistemin'nden ( ulaşabilirsiniz. 19.

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

Türk Borçlar Hukukunda Müteselsil Kefalet Sözleşmesi

BORÇLAR HUKUKU. 1-Aşağıdaki durumların hangisinde, sakat olan bir sözleşmenin iptal kabiliyeti söz konusudur? 2004/3

Yrd. Doç. Dr. Güler GÜMÜŞSOY KARAKURT ESER SÖZLEŞMESİNDE YÜKLENİCİNİN BORCA AYKIRILIĞININ ÖNCEDEN BELLİ OLMASI

Dr. Hediye BAHAR SAYIN. Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı

Yapılan bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olaya gelince;

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S.BK/86

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde BK/66

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İFLAS HUKUKU (HUK206U)

BÎRÎNCİ BÖLÜM GENEL OLARAK ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİ

TIBBİ KÖTÜ UYGULAMAYA İLİŞKİN ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI 1

ESER SÖZLEŞMESİNDE ERKEN DÖNME

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

KIYMETLİ EVRAKIN SINIFLANDIRILMASI


İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

Resmi senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir. (menfi tespit davası m.72; HMK m. 208/IV).

Dr. Ayşe ARAT KONUT SATIŞINDA ÜÇ KÖŞELİ İLİŞKİLERDEN DOĞAN SORUMLULUK

Yrd. Doç. Dr. Ali DEMİRBAŞ. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nda ESER SAHİBİNİN MALİ HAKLARINA TECAVÜZ HALİNDE HAK SAHİBİNE SAĞLANAN HUKUKİ KORUMA

BORÇLAR HUKUKU PRATİK ÇALIŞMALARI

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Dr. Aslı MAKARACI BAŞAK Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Yardımcı Doçenti. Taşınır Rehni Sözleşmesi

Dr. Ahmet NAR Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı TÜRK MİRAS HUKUKUNDA TENKİS

VADELİ ÇEKLER REESKONTA TABİ TUTULABİLECEKTİR

ANONİM ŞİRKET PAYLARININ DEVRİNDE ÖNALIM VE ÖNCELİK HAKLARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu nun Getirdiği Değişiklikler ve Yenilikler

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş. a) İlgili ayda (2010 yılı Ekim ayında) alınan ve ödenen krediler ile ilgili ay sonu kısa ve uzun vadeli kredi bakiyeleri

KREDİLİ MEVDUAT HESABI SÖZLEŞME ÖNCESİ BİLGİ FORMU

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

MAKALE 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU VE YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İŞ HUKUKUNDA İBRA SÖZLEŞMESİ

EŞYA HUKUKU. Cilt II REHİN HUKUKU. Prof. Dr. Haluk Nami NOMER. Doç. Dr. Mehmet Serkan ERGÜNE

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

FATURADAKİ VADE FARKI KAYDININ BAĞLAYICILIĞINA İLİŞKİN İBK İNCELEMESİ

Taksitle Satış Sözleşmesi (TBK 253 vd.)

Altan RENÇBER İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk A.B.D. Vergi İcra Hukukunda Ödeme Emri

Sirküler Rapor Mevzuat /31-1

ç. Sözleşme: Kanun kapsamında düzenlenmiş olan finansal kiralama sözleşmesini,

ÖZEL HUKUKTA ZAMANAŞIMI

EMEK ELEKTRİK ENDÜSTRİSİ A.Ş.

BORÇLAR HUKUKU PRATİK ÇALIŞMALARI

KEREM ÇELİKBOYA İstanbul Bilgi Üniversitesi Ticaret Hukuku Araştırma Görevlisi TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ

SORULARLA KONKORDATO (İFLAS DIŞI VE İFLAS İÇİ ADİ KONKORDATO)

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Dr. Sezer ÇABRİ Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı KONUT FİNANSMANI SÖZLEŞMELERİ

Dr. Gülşah VARDAR HAMAMCIOĞLU. Medenî Hukuk ta Tasarruf İşlemi Kavramı

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S.TBK/420

TAKİP HUKUKU EL KİTABI

KREDÝLÝ MENKUL KIYMET ÝÞLEMLERÝ ÇERÇEVE SÖZLEÞMESÝ

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S.İşK/ S.BK/84-86

Transkript:

SAYIŞTAY DERGİSİ DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Figen ALTUĞ Prof. Dr. Zühtü ARSLAN Prof. Dr. Başak ATAMAN Prof. Dr. Mustafa AYDIN Prof. Dr. Burhan AYKAÇ Prof. Dr. Necmiddin BAĞDADİOĞLU Prof. Dr. İdris BAL Prof. Dr. Mehmet BARCA Prof. Dr. Ömer Faruk BATIREL Prof. Dr. Kamil Ufuk BİLGİN Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ Prof. Dr. Coşkun ÇAKIR Prof. Dr. H. Hüseyin ÇEVİK Prof. Dr. Adnan ÇELİK Prof. Dr. M. Akif ÇUKURÇAYIR Prof. Dr. Seyithan DELİDUMAN Prof. Dr. Recai DÖNMEZ Prof. Dr. Ekrem ERDEM Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ Prof. Dr. Enver Alper GÜVEL Prof. Dr. Hakan HAKERİ Prof. Dr. Cemal İBİŞ Prof. Dr. Eyüp G. İSBİR Prof. Dr. Hikmet KAVRUK Prof. Dr. Türksel KAYA BENSGHIR Prof. Dr. Sedat MURAT Prof. Dr. M. Kamil MUTLUER Prof. Dr. Fevzi Rifat ORTAÇ Prof. Dr. Mustafa ÖKMEN Prof. Dr. Süleyman ÖZDEMİR Prof. Dr. Hüseyin ÖZGEN Prof. Dr. M. Vedat PAZARLIOĞLU Prof. Dr. Münir ŞAKRAK İstanbul Üniversitesi Polis Akademisi Marmara Üniversitesi Kadir Has Üniversitesi Gazi Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Polis Akademisi Sakarya Üniversitesi İstanbul Ticaret Üniversitesi TODAİE Çankaya Üniversitesi İstanbul Şehir Üniversitesi Polis Akademisi Selçuk Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Anadolu Üniversitesi Erciyes Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Marmara Üniversitesi TODAİE Gazi Üniversitesi TODAİE İstanbul Üniversitesi Bilkent Üniversitesi Gazi Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Marmara Üniversitesi

Prof. Dr. Hakan TAŞDEMİR Prof. Dr. Fazıl TEKİN Prof. Dr. Erdal TERCAN Prof. Dr. Metin TOPRAK Prof. Dr. Zerrin TOPRAK KARAMAN Prof. Dr. Azmi YALÇIN Doç. Dr. Erkan AYDIN Doç. Dr. Enver AYDOĞAN Doç. Dr. Asım BALCI Doç. Dr. Kudret BÜLBÜL Doç. Dr. Ramazan ÇAĞLAYAN Doç. Dr. Ali ÇELİKKAYA Doç. Dr. Ali DANIŞMAN Doç. Dr. Şenol DURGUN Doç. Dr. Selma KARATEPE Doç. Dr. M. Akif ÖZER Doç. Dr. Nail ÖZTAŞ Doç. Dr. Yasin SEZER Doç. Dr. İlhami SÖYLER Doç. Dr. Yusuf TEKİN Doç. Dr. Murat YANIK Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Dr. Ahmet ÖZDEMİR Dr. Zekeriya TÜYSÜZ Gazi Üniversitesi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Anayasa Mahkemesi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Dokuz Eylül Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Marmara Üniversitesi Gazi Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çukurova Üniversitesi Gazi Üniversitesi İnönü Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gediz Üniversitesi Sayıştay Başkanlığı Polis Akademisi İstanbul Üniversitesi İstanbul Üniversitesi Sayıştay Başkanlığı Sayıştay Başkanlığı

SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 OCAK-MART 2011 İÇİNDEKİLER 3 Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki Mükremin UZUN Sayıştay Uzman Denetçisi 33 Kamu İdarelerinde Etik Yönetim Yaşar UZUN Sayıştay Uzman Denetçisi 57 Örgütsel Değişim ve Liderlik Polat TUNÇER Ondokuz Mayıs Üniversitesi Samsun Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi 85 Sağlık Hizmetlerinde Katılım Payı Uygulaması ve Bu Uygulamanın Sosyal Devlet İlkesi ve Sosyal Güvenlik Hakkı Bakımından İncelenmesi Yafes ÇAKIR Sayıştay Başdenetçisi

107 Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların Tabi Oldukları Soruşturma Usullerinin Karşılaştırılması Ayhan KÜÇÜK Başbakanlık Müfettiş Yardımcısı 135 YÜKSEK DENETİM DÜNYASINDAN HABERLER 137 EUROSAI-ARABOSAI Üçüncü Ortak Konferansı ve Abu Dhabi Deklarasyonu İsa CAN Sayıştay Denetçisi 143 SAYIŞTAY KARARLARI 145 Genel Kurul Kararları 148 Temyiz Kurulu Kararları 163 SAYIŞTAY DERGİSİ YAYIN İLKELERİ VE YAZIM KURALLARI 165 Sayıştay Dergisi Yayın İlkeleri 167 Sayıştay Dergisi Yazım Kuralları

KAMU İDARELERİNİN BORÇLU TARAF OLARAK YER ALDIĞI SÖZLEŞMELERDE ALACAĞIN TEMLİKİ ÖZET Sayıştay Uzman Denetçisi Mükremin UZUN Kamu idareleri, mal ve hizmet alımları ya da yapım işleri dolayısıyla gerçek ya da tüzel kişilerle sözleşme yapmakta ve borçlu sıfatı ile ödeme yükümlülüğü altına girmektedirler. Alacağın temliki, alacaklının tasarrufi bir işlemi olup sözleşmede aksi belirtilmedikçe, borçlunun, başka bir deyişle idarenin rızasına bağlı değildir. Bu sebeple, alacağın temliki ile karşı karşıya kalan bir idare, alacağı devralan üçüncü kişiye karşı borçlu haline gelir. Uygulamada, kamu idareleri ile yükleniciler arasında çeşitli anlaşmazlıkların ortaya çıkmamasını sağlamak ve alacağın temliki kurumunun suiistimalini önleyerek kamu yararını koruyabilmek amacıyla, idare ile asıl alacaklı arasında yapılan ilk sözleşmede temliki sınırlayan veya yasaklayan bazı maddelerin konulması elzem görünmektedir. Anahtar Kelimeler: Temlik, Alacağın Temliki, Kamu Sözleşmeleri, Kamu İdareleri. ASSIGNMENT OF RECEIVABLES IN THE CONTEXT OF CONTRACTS WITH PUBLIC ENTITIES AS THE DEBTOR ABSTRACT Public entities sign contracts with real and legal persons for purchases of goods and services, or construction works; and incur liabilities as debtor. Unless otherwise is stated in the contract, assignment of receivables is under the discretion of the debtee, not of the debtor, namely, the public entity. Therefore, an entity faced with an assignment of receivables becomes indebted to the third party that takes over the receivables. In practice, adding certain clauses that limit or prohibit assignment to the initial contract signed between the entity and the debtee is considered as necessary in order to avert conflicts between the entity and the contractor and to protect the public interest by preventing abuse of the assignment of receivables concept. SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 3

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki Key Words: Assignment, Assignment of Receivables, Public Contracts, Public Entities. 1. GİRİŞ Ticari ve ekonomik hayatın bir gereği olarak ortaya çıkan alacağın temliki, borçlu ve alacaklı taraf arasında yapılan borç sözleşmesinin nispiliği ilkesinin bir istisnasıdır. Temlik sözleşmesi (temlikname) ile alacak devredilmekte; ancak alacağın özü muhafaza edilerek şahıslarda bir değişiklik yapılmaktadır. Başka bir ifadeyle, borçlu ve alacaklı tarafla beraber, alacağı temellük eden (devralan) taraf arasında kısmi ve mahdut (sınırlı) bir halefiyet meydana gelmektedir. Temlik konusu olan alacağı talep hakkı, temlik sözleşmesinin yapılmasıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın, asıl borçlu ve alacaklı dışında üçüncü bir kişiye geçmektedir. Temlik için alacağın muaccel olması (hemen tahsil edilebilir durumda olması) şart değildir. Borçlusu ve miktarı belirli olan bir alacak temlik edilebilir. Temlik sözleşmesinin konusu borç ilişkisi değil, bu ilişkinin içinde var olan alacak hakkı devredilir. Temlik eden tarafın borç ilişkisi sebebiyle borçlusuna karşı mevcut mükellefiyetleri temlike rağmen devam eder. Örnek olarak, bir yüklenicinin eser sözleşmesi gereğince yapmakta olduğu binada, kendi payına düşen bağımsız bölümün üçüncü kişiye temliki, hukuki olarak geçerli bir işlemdir. Ancak, bağımsız bölümü temellük edenin (devralanın) bu şahsi hakkını arsa sahibine karşı ileri sürebilmesi için, yüklenicinin edimini yerine getirmiş (bağımsız bölümün inşaatını bitirmiş) olması gerekir. Alacak hakkının temliki tasarrufi bir işlemdir: Yeniden hak ve borç doğurmaz. Sadece mevcut hakların devri temin edilir. Alacaklının alacağını temlik etmesi halinde; alacak, temellük eden kişiye geçer. Temlik eden, artık borçlu ile ilişkisini kesmiştir ve borcun ifasını isteyemez. Bu sebeple temlike konu olan alacak hakkının sınırlarının tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü, temlik işlemi ile temlik esnasında mevcut durumdaki hakların yanında mahkeme safahatına dair haklar da devir işlemine konu edilmiş olmaktadır. Çalışmada söz konusu edilen idare, mal veya hizmet satın alan veya taahhüt işi yaptırması sebebiyle borçlu taraf durumunda olan kamu idarelerini; yüklenici ise, idareye mal veya hizmet satması veya inşaat işi yapması sebebiyle alacaklı taraf olarak gerçek veya tüzel kişileri temsil etmektedir. 4 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki 2. GENEL OLARAK ALACAĞIN TEMLİKİ Temlik, en kısa ifadesiyle bir hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi (TDK Sözlüğü), alacağın temliki ise alacağın devredilmesi anlamına gelmektedir. Alacağın temliki ile alacak hakkı başkasına geçer. Alacağın temliki, borç ilişkisinden doğan alacak haklarının, alacaklı tarafından üçüncü bir kişiye devredilmesidir (Kardeş, 2004: 37). Temlik (devir) işleminde, alacak aynı kalmakta, yeni bir alacak meydana gelmemekte, buna mukabil alacağı talep hakkı başkasına devredilmektedir (Uygur, 2003: 4367). Bu sebeple alacağın temliki, mevcut bir alacağın alacaklısının değiştirilmesi işlemidir (Eren, 2001: 212). 2.1. Alacağın Temliki ve Temlik in Hukuki Mahiyeti Borç ilişkisinden doğan alacağını, üçüncü kişiye devreden alacaklıya temlik eden, bu alacağı devralan üçüncü kişiye temellük eden veya lehine temlik edilen denir. Temliki tazammun eden (temliki içine alan, gösteren) belge ise temlikname olarak adlandırılır (Kardeş, 2004: 999). Bu durumda borçlu, temlik edilen alacağın borçlusu durumuna geçer. Alacağı temellük eden (devralan) üçüncü kişi, eski alacaklının yerine geçmiş olmaktadır. O halde, alacağın temlikinde, borcun özü muhafaza edilerek, şahıslarda bir değişiklik olmakta ve bir çeşit halefiyet meydana gelmektedir (Uygur, 2003: 4367). Alacağın temliki; tam üçüncü şahıs yararına sözleşme, mükellefiyetli bağışlama, ölüme bağlı tasarruflar, alt istisna sözleşmesi (taşeronluk), vedia (emanet) sözleşmesi, temsil ve seçimlik borç gibi müteselsil alacaklılık ilişkisine benzer, başka bir deyişle alacaklılar arası teselsüle benzer (Acar, 2003: 221) hukuki ilişkilerden biridir. Borç ilişkisinde, alacağı temellük eden yani devralan (lehine temlik yapılan) üçüncü kişi, eski alacaklının yerine geçer. Bu sebeple eski alacaklının yerine geçen üçüncü kişi, gerçek kişi olabileceği gibi, hukukun kendisine hak ve borç sahipliği tanıdığı tüzel kişi de olabilir. 2.2. Temlik Çeşitleri Temlik e konu olan alacak hakkı, alacaklının tek taraflı bir hukuki işlemi ile değil, üçüncü kişi ile yani temellük eden ile yapılan yazılı bir sözleşme sebebiyle bu kişiye geçmiş olur. Ancak, bir temlik işlemi, her zaman SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 5

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki bu süreçten geçerek tamamlanmış olmaz. Kimi zaman, temlik e konu olan alacak, alacaklının iradesine bağlı olmaksızın devire konu olabilir. Temlik, ortaya çıkış sebebine göre üç gruba ayrılabilir: Bunlar; iradi veya rızai temlik, kazai temlik ve kanuni temlik tir. Temlik işlemi, tarafların hür ve serbest iradeleriyle ve yazılı bir sözleşmeye dayanılarak yapıldığında, buna iradi temlik veya rızai temlik denir. İradi temlikte; temlik eden, tamamen şahsi ve hür iradesi ile hareket ederek alacağını muayyen (belirli) bir kişiye devretmektedir. Kazai temlik, mahkeme kararı ile geçerlilik kazanan temliktir. Bu tür temlikte bir alacak, mahkeme kararı ile başka bir kişiye aktarılır. Kanuni temlik ise, bir kanun hükmüne istinaden gerçekleşen temliktir. Kanuni temlikte bir alacak, kanun hükmünün icra edilmesi maksadıyla devire konu olmaktadır. 3. TEMLİK İŞLEMİNİN ÖZELLİKLERİ Temlik işleminin hukuki olarak geçerli olabilmesi için işlemin konu, şekil şartları ve alacağın özellikleri açısından da geçerli olması gerekmektedir. Konu, şekil şartı veya alacakta meydana gelebilecek bir sakatlık, temlik işlemini de sakatlayacak, işlemin geçersiz olmasına sebep olacaktır. 3.1. Geçerlilik Bakımından Temliknamenin Konusu Temlik işleminin hukuk düzeni içinde geçerli bir sonuç doğurabilmesi için, temlik sözleşmesine kaydedilecek alacağın konusu önem taşımaktadır. Öncelikle şunu bilmek gerekir ki, temlik sözleşmesinin konusu alacak değil, alacak hakkı dır. Temlik, bir çeşit devir işlemidir; bu sebeple, temlik işleminin konusu, borç ilişkisi değil, borç ilişkisinden doğan alacak hakkıdır. Ancak, herhangi bir şekilde ortadan kalkan veya feshedilen alacak veya hakkın devrine ilişkin temlikname, hukuken bir değer taşımaz (Yargıtay, 14.HD, E:3995, K:5773, T:20.09.1988). Mevcut olmayan bir hakkın temliki, temlik edilen kişiyi alacaklı durumuna getirmez (Yargıtay, 4.HD, E:1983, K:2958, T:31.05.1974). Lehine temlik edilen (devir yapılan) kişinin alacaklı durumuna geçebilmesi için, bir alacak hakkının devredilmesi gerekir. Çünkü alacağın temliki ile alacak hakkı, bunu devralan üçüncü kişiye geçmektedir. Temellük eden (devralan), daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder (elde eder) ve bunun üzerinde tasarruf etme 6 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki yetkisini kazanır. Bu yüzdendir ki, alacağı temellük eden, alacaklının mümessili değil, bizzat alacaklısı olur (Eren, 2001: 1212). Bir alacağın temlike konu olabilmesi için, kanun tarafından yasaklanmamış olması gerekir. Kanun tarafından herhangi bir şekilde yasaklanmış olan alacaklarda temlik işlemi geçersiz kabul edilir. Örnek vermek gerekirse; Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun un 12. maddesine göre; sözleşmede aksine hüküm olmadıkça, kiracı, kiraladığı yeri kısmen veya tamamen başkasına kiraya veremez, faydalanma hakkını veya sözleşmesini devredemez. Aksi halde, kiracının yapacağı temlik işlemi geçerli değildir. 3.2. Temlik İşleminin Şekil Şartı Borç ilişkisinde, borç veya alacağı doğuran olayın kayda geçirilmesi, borç ilişkisinin şartları, tarafların hangi durumlarda neler yapacaklarının esas ve usulleriyle tespiti ancak yazılı bir akit (sözleşme) ile mümkündür. Temlikname (devir senedi) bir tür sözleşmedir. Sözleşmelerin geçerliliği, ilke olarak özel bir şekle tabi değildir (BK:11) 1. Ancak, tarafların menfaati ve hukuki emniyeti için Kanun, bazı sözleşmelerin yapılmasını özel şekle tabii kılmıştır. Alacağın temliki, temlik eden ile temellük eden arasındaki hukuki bir işlem, başka bir ifade ile bir sözleşme dir. Temlike konu olan alacak hakkı, alacaklının tek taraflı bir hukuki işlemi ile değil, üçüncü kişi ile yani temellük eden ile yapılan sözleşme sebebiyle bu kişiye geçmiş olur. Temlikname nin hukuk düzeninde anlamlı olabilmesi, bir hüküm doğurabilmesi için belirli şartları haiz olması gerekir. Temlik sözleşmesinin geçerlilik şartlarından birincisi, yapılacak sözleşmenin yazılı olmasıdır. Konuyu düzenleyen Borçlar Kanunu nun 163. maddesine göre; Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça, alacağın temliki muteber olmaz. Bir alacağın temlikini vaadetmek, hususi şekle tabi değildir. Buna göre, temlik belgesi (temlikname), yazılı olmadıkça herhangi bir geçerlilik ifade etmez. Temlikin geçerli olabilmesi için yazılı olması yeterlidir 1 Alacağın Temliki, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu nda; Borç İlişkilerinde Taraf Değişiklikleri başlıklı Beşinci Bölüm ve Alacağın Devri başlıklı Birinci Ayrım da 183 ve devamı maddelerde yer almıştır. Yeni Kanun, temlike ilişkin ifadeleri sadeleştirmekle birlikte, hükümlerde esaslı değişiklikler öngörmemiştir. SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 7

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki (Yargıtay, 14.HD, E:5443, K:8286, T:23.12.1986). Burada öngörülmüş olan şekil geçerlilik şartı olduğundan, yazılı şekil şartına uyulmadan yapılan temlik sözleşmesi geçerli değildir (Engin, 2002: 21). Yazılı şekilde düzenlenmemiş bir alacağın temlikini, temlik edenin veya vekilinin mahkeme huzurunda kabul etmesi, temlike sıhhat kazandırmaz, geçerli hale getirmez (Uygur, 2003: 4420). Temliknamenin geçerlilik şartlarından ikincisi, senedin imzalı olmasıdır. İmzalı olmayan bir temlikname geçerli değildir. Geçerli olmayan bir belge/senet sebebiyle taraflar hak ve borç iddiasında bulunamazlar. İmza, Borçlar Kanunu na uygun şekilde üzerine borç alan kimsenin el yazısı ile olmalıdır (Dayınlarlı, 2000: 98). Temlike ait yazılı belgede (temliknamede), temlik edenin imzası nın bulunması yeterlidir (Uygur, 2003: 4420). Temellük edenin imzasının bulunması, temlik senedi için bir geçerlilik şartı değildir. Kolayca anlaşılabilecek bir açıklıkta alacak miktarı, temlik edenin adı, temlik etme iradesi nin kayıtlı olması, temliknamenin diğer geçerlilik şartlarındandır. Temliknamelerde miktarın yazılması mecburiyeti, sadece temlik için değil, aynı zamanda vergilendirme için de önem taşımaktadır. Damga Vergisi Kanunu nun Belli Para Gösterme Mecburiyeti başlıklı 11. maddesinde; temlik edilen para miktarının veya azami haddinin gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Temliknamenin şekil şartı ile alakalı olarak Yargıtay, aşağıdaki kararı vermiştir: Davacı, Asliye Ticaret Mahkemesi nin ilamıyla, Davanın kabulü ile teminat mektubu bedeli 10.000-TL nin davacı bankanın Suadiye şubesinde, faizsiz bir hesapta depo edilmesine şeklinde karar verildiğini, karardan sonra kararın gereğinin yerine getirilmesi için B-bank ile rehin blokaj sözleşmesi yapıldığını ve bankada hesabı bulunan XALM Kimya A.Ş. nin hesabına rehin blokajı yapıldığını; ancak, alacağı temlik alan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) XRCT A.Ş. nin takip başlatarak icra emri göndermek suretiyle 42.000 TL nin tahsilini talep ettiğini, depo kararı yerine getirildiği halde, depo edilen miktarın dışında alacak varmış gibi talep başlatıldığını bildirerek temyiz müracaatında bulunmuştur. Yargıtay, davalılar arasında dava konusu alacakla ilgili temlikname bulunmadığı, davalıların kabulünde olduğu gibi, dosya içeriğinden de bu durumun anlaşıldığını, alacakla ilgili olarak bir temlik işlemi varmış gibi temlik alan sıfatıyla XRCT A.Ş. hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmadığına hükmetmiştir (Yargıtay, 19.HD, E: 2008/6913, K: 2009/3031). 8 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki 3.3. Temlik e Konu Alacağın Özellikleri Bir alacağın temlike konu olabilmesi için bazı özellikleri taşıması gerekir. Bunlardan biri, alacağın elde edilme süresi ile ilgilidir. Temlik için alacağın muaccel olması şart değildir (Uygur, 2003: 4369). Borçlusu ve miktarı kayıt altına alınmış, gelecekte tahsil edilebilecek bir alacak da temlik edilebilir. Ancak bu durumda; borçlunun içinde bulunduğu ekonomik ve mali şartlar ile alacağın miktarı makul olmalıdır. Bir kimsenin şahsiyet haklarını ve ekonomik özgürlüğünü aşırı derecede sınırlayan, çok uzun süreli veya bir kimsenin ömrü boyunca üçüncü kişilere karşı doğmuş veya doğacak bütün alacaklarının başkasına temlik edilmesini öngören işlemler geçersizdir (Uygur, 2003: 4369). Bir yüklenicinin sözleşmeye binaen yaptığı iş mukabilindeki alacağı, sözleşme hükümlerine muvafık (uygun) olarak taahhüt ettiği işleri tam olarak yerine getirmesi halinde doğacak bir alacaktır ve ancak bu halde temliki mümkündür. Yazılı bir sözleşme ile doğması muhtemel hakkı veya alacağı temellük eden kişi, ancak yüklenicinin mükellefiyetlerini yerine getirmesi halinde borçlu tarafa karşı, temellük ettiği hakkı veya alacağı ileri sürebilir (Yargıtay, 14.HD, E:2001/7306, K:2001/7991, T:16.11.2001). Yüklenicinin, anlaşma hükümlerine uygun olarak iş yapmaması halinde; alacak, tahakkuk etmeyecektir. Sözleşme şartlarına göre, fiili ve hukuki bitmişlik birlikte aranmalıdır (Yargıtay, 14.HD, E:2001/7306, K:2001/7991, T:16.11.2001). Yüklenicinin, idare ile sözleşmeye binaen yaptığı işlerde esas olan ve idarenin yapacağı ödemelere dayanak olacak nokta, sadece işin hakediş üzerinde tamamlanması değil, aynı zamanda fiili/ fiziki olarak da bitirilmiş olmasıdır. Yüklenicinin edimini yerine getirmemesi, ödemeyi yapacak olan kamu idaresi bakımından ödemezlik def i olarak ileri sürülebilir. Ödemezlik def i, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan birinin diğer taraftan edimi isteyebilmesi için önce kendi edimini yerine getirmiş veya yerine getirmeye hazır olduğunu karşı tarafa bildirmesidir. Kamu idarelerine iş yapan, mal veya hizmet satan yüklenicinin, idareden ödeme yapmasını talep edebilmesi için, yapmayı taahhüt ettiği işleri tamamlamış olması gerekir. SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 9

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki Aşağıya birer hükmünü aldığımız doktrin ve mahkeme kararları, bu konuya örnek gösterilebilir: Borç ilişkisinde; temlik eden, temlik işleminden sonra da sözleşmeye istinaden alacaklı sıfatı nı devam ettirir (Eren, 2001: 1222). Yüklenici, edimini yerine getirmişse şahsi hak kazanır ve şahsi hakkını üçüncü kişilere temlik edebilir (Yargıtay, 14.HD, E:5443, K:8286, T:23.12.1986). Yüklenicinin eser sözleşmesi uyarınca, yapmakta olduğu binada payına düşen bağımsız bölümün üçüncü kişiye temliki geçerli olmakla birlikte, temellük edenin bu şahsi hakkını arsa sahibine karşı ileri sürebilmesi için, yüklenicinin edimini yerine getirmiş olması gerekir (Yargıtay, 14.HD, E:3890, K:4149, T:12.06.2000). Yüklenicinin, kişisel hakkını devredebilmesi için, bu hakkı kazanmış olması gerekir. Aksi halde, temellük eden üçüncü kişinin talep hakkı doğmaz (Yargıtay, 14.HD, E:5091, K:7777, T:15.09.1992). Kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalılara temlik edilen bağımsız bölümlerin yükleniciye düştüğü ve arsa maliklerince davalılara temlik edildiği bir davada; yüklenici tarafından inşa edilen yapıların imar mevzuatına aykırılık teşkil ettiği, yıkım ve para cezası kararı tesis edildiği tespit edilmiştir. Bilahare Yargıtay şu kararı vermiştir: Davalıların, binanın bağımsız bölümlerini edinme sebepleri, yüklenicinin edimini tam olarak ifa etmesine bağlıdır. Yüklenicinin, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan borcunu yasalara ve sözleşmeye uygun şekilde gerçekleştirmediği gözetildiğinde; onun edimine bağlantılı olarak bağımsız bölümleri satın alanların edimlerinin korunmasına kanuni açıdan imkan bulunmamaktadır (1.HD, E: 2010/3851, K: 2010/7019). Alacak hakkında icra takibi başlatılan başka bir davada ise; gayrimenkul ile alakalı temlike ilişkin tasarruflar hakkında, İcra Müdürlüğü nün takip dosyasındaki alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmiştir (Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, E: 2006/172, K: 2008/165). 10 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki 3.4. İkinci Temlik İşleminin Geçerliliği Bir kişinin, idareden tahsil edilebilir durumdaki alacağını temlik ettikten sonra, aynı alacağı başka bir kişiye temlik etmesi mümkün müdür? Böyle bir temlik işlemi, hukuki olarak geçerli bir işlem midir? İlk temlik yapıldıktan sonra, aynı alacak üzerinde ikinci temlikin yapılması, temlikin önemli konularından biridir. Birden fazla alacaklı arasında, edim bölünebilir nitelikte ise, kısmi alacaklılık ilkesinin geçerli olduğu kabul edilir (Acar, 2003: 35). Başka bir ifadeyle birden fazla alacaklı söz konusu ve edim bölünebilir nitelikte ise, alacaklılardan her biri, borcun ifasını kısım kısım talep edebilir. Bu durumda her bir alacaklı için ayrı ve bağımsız bir alacak hakkından söz edilir. Alacaklının, aynı alacağı birden çok kişiye temlik etmesine sebep olan temel saik, yazılı şekilde düzenlenen temlik sözleşmesinin, bu sözleşmenin tarafı olmayan kişiler açısından aleniyet sağlayan bir fonksiyonunun bulunmamasıdır (Aral, 1992: 126). Çift temlik halinde; ilk (eski) temlik işlemi geçerlidir. Bu husus, temlikin bir tasarruf işlemi olmasının sonucudur. Zira tasarruf işlemlerinde öncelik ilkesi geçerlidir ve alacağı yeni devralanın eski temliki bilip bilmemesi önemli değildir (Aral, 1992: 105). Alacak hakkı, birden çok temlike konu olmuşsa, tasarruf işlemlerinde geçerli olan öncelik ilkesi sebebiyle, zaman yönünden önce yapılmış temlik geçerli olur. Yapılan temlik ile alacak hakkı, zaman bakımından ilk devralana kesin olarak geçmiş bulunduğundan ve temlik eden alacaklının da böyle bir alacak üzerinde artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından ikinci lehine yapılan temlik, hüküm ve sonuç doğurmaz; yapılan temlikler geçersizdir (Eren, 2001: 1217). Geçerli bir temlik işlemi üzerine, devreden bu sıfatını ve dolayısıyla alacak hakkı üzerindeki tasarruf yetkisini kaybetmiş olduğu için, aynı alacağın yeniden temliki mümkün değildir (Engin, 2002: 19). Aynı alacak için iki temlik aynı zamanda yapılır veya birinin diğerine önceliği tespit edilemez ise; her iki temlik de geçersiz olur. Temlik konusu üzerinde her iki temlikin ikmal edilmesindeki imkansızlık, her iki temlik için de butlan sebebi teşkil eder (Dayınlarlı, 2000: 112). Alacağın temliki bir sözleşmedir. Temlikname, bir sözleşme olduğuna göre; bu sözleşmenin tamam olması, temellük edenin kabulüne bağlıdır. Bu SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 11

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki itibarla kabul beyanını ilk veren öncelik kazanacaktır (Dayınlarlı, 2000: 111). O halde, birinci lehine temlik edilen, her hal ve kârda ikinci lehine temlik edilenden önce alacağı tahsil etme hakkına sahip olacak, ikinci temlik işlemi geçersiz hale gelecektir. 3.5. Bölünebilir Alacaklarda Kısmi Temlik Alacak hakkı, birden çok temlike konu olmuşsa, öncelik ilkesi sebebiyle, zaman yönünden önce yapılmış temlikin geçerli olacağı yukarıda ifade edilmişti. Ancak, alacağın bir kısmı, özellikle kısmi alacak dahi temlik edilebilir: Bunun için, alacağın bölünebilir bir alacak olması gerekir (Eren, 2001: 1224). Örnek vermek gerekirse; yüklenicinin idareye yapmış olduğu işler mukabilinde tahakkuk etmiş olan hakediş bedeli bölünebilir alacak olduğundan, ikinci kişiye temliki mümkün hale gelebilir. Devreden, alacağının tamamını temlik edebileceği gibi, kısmi temlik yoluyla sadece bir kısmını temlik edip, geri kalan kısmı, kendisi için saklı tutabilir veya bir başka kişiye temlik edebilir (Engin, 2002: 34). İdare açısından ise; kısmi temliğe konu olan bir ödemede, borçlu taraf olarak idare, tahakkuk etmiş olan hakediş bedelini öncelikle birinci lehine temlik edilen e, kalan tutarı bilahare ikinci lehine temlik edilen e ödeyebilir. Temliknamedeki yazılı miktar hakkında Yargıtay şu kararı vermiştir: Davacı, XATC Bankası nezdinde mevduat hesabı bulunduğunu, vadesi geldiğinde bankadan ödeme talep edildiğini, ancak bankanın söz konusu mevduatın sadece bir kısmını ödediğini, bunun üzerine icra takibi başlattığını bildirmiştir. Davalı XATC Bankası ise savunmasında; davacının, dava dışı FLT A.Ş., TRB A.Ş. ve Faktoring A.Ş. ne kredi borcu olduğunu, dava dışı FLT A.Ş. den alacaklı olan Faktoring A.Ş. nin alacağını Banka ya temlik ettiğini, bu sebeple davacının mevduat hesabında bulunan paradan, temlik alınan alacak miktarı kadar kesinti yapıldığını beyan etmiştir. Temyiz incelemesinde Yargıtay; alacağın temlikinde, borçlunun muvafakatı veya rızası aranmaz. Banka nın ibraz ettiği temlikname, temliknamedeki para miktarı ile sınırlıdır, sorumluluğun tamamının ibrası niteliğinde değildir. Söz konusu borçlar ve yapılacak ödemede esas alınacak miktar, davalı XATC Bankası ile dava dışı Faktoring A.Ş. nin temlik ilişkisine konu alacak miktar olduğuna hükmetmiştir (19.HD, E: 2008/7626, K: 2009/2053). 12 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki 3.6. Ağır Hüküm Taşıyan Temliknamelerin Geçerliliği Herhangi bir borç ilişkisinde, sözleşme hükümleri için geçerliliğin belirli bir sınırı vardır. Sözleşmenin taraflarından birinin iradesinin herhangi bir şekilde sakatlanması, taraflar arasında yapılacak sözleşmeyi de sakatlayacaktır. Ancak burada üzerinde durulması gereken nokta, taraflardan birinin iradesinin sakatlanmadan bir sözleşmenin imza edilmesidir. Alacağın temliki sözleşmesinde; temlik edenin, kendi şahsi ve ticari hayatını tehlikeye atacak kadar büyük miktarlarda, tahakkuk etmesi imkan dahilinde olmayan alacaklarını temlik etmesi, yazılı ve sözleşmeye istinaden yapılmış olsa bile geçerli değildir (TMK:23). Benzer şekilde, Yargıtay, yüklenicinin iktisaden mahvına sebep olacak kadar ağır hüküm taşıyan sözleşme maddelerinin geçerli olmadığına hükmetmiştir (15.HD, E:1999/1120 K:1999/1768). Nitekim Medeni Kanun un Kişiliğin Korunması I-Vazgeçme ve Aşırı Sınırlamaya Karşı başlıklı 23. maddesinde; Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz hükmüne yer verilerek, bir kişinin sadece hak ve fiil ehliyetinden vazgeçmesi değil, aynı zamanda özgürlüklerinin hukuka veya ahlaka aykırı olarak sınırlanamayacağı da belirtilmiştir. 3.7. Temliknamenin Noter Marifetiyle Tanzim Edilmesi Temliknamenin, temlik eden ile temellük eden arasında yapılan bir devir sözleşmesi olduğu, devrin geçerlilik şartının ise, yazılı bir belgeye dayalı olarak yapılması gerektiği ifade edilmişti. Temlik-temellük senedinin Borçlar Kanunu nda mukayyet (kayıtlı) şekil şartı mevsuf, yani vasıflı değil, alelade yazılı bir şekil şartıdır. Temlik işlemlerinin resmi şekilde yapılması mecburiyeti de yoktur (Dayınlarlı, 2000: 66). Temlik muamelesinin geçerli olması için, temlik edenin imzasının olması yeterlidir (Dayınlarlı, 2000: 68). Bir sözleşmenin noter tarafından tescil edilmesi, geçerlilik şartı değil, ispat şartı dır. Bu sebeple, notere tescil ettirilmeyen sözleşme veya temlikname geçerlidir. Temliknamelerin noter marifetiyle düzenlenmesi mecburi değildir. Adi yazılı şekil şartını getirmiş her temlikname geçerlidir. Adi yazılı şekil şartının yerine getirilmiş olması için, beyan ve imza yeterlidir (BK:13). Temlik muamelesinin ayrıca tasdik edilmesine de gerek yoktur (Dayınlarlı, 2000: 98). SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 13

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki Temlik senedinin resmi şekilde (noter marifetiyle) yapılmadığı bir davada Yargıtay; imza ve tarihin resmi makamlarca tasdik edilmediği ve temlik eden kişi davada taraf olmadığından temlik alanın, temlik belgesindeki imzanın temlik eden yükleniciye ait ve içeriğinin doğru olduğunu kanıtlaması gerekir hükmünü vererek, iddia eden tarafa ispat külfeti yüklemiştir (15.HD, E: 2009/203, K: 2010/94). Başka bir davada ise; İdare, temlik sözleşmesinin varlığını kabul etmiş, ancak, sözleşmenin (temliknamenin) noter tasdikli olmaması sebebiyle güven duygusu oluşturmadığını ileri sürerek, geçersiz sayılmasına karar vermiştir. Danıştay, idarenin bu kararını isabetli bulmamıştır (4.Daire, E: 2006/774, K: 2006/1888). 3.8. Temlik İşleminin Tasarrufi Bir İşlem Olması Temlik işlemi yapıldıktan sonra, temlik konusu alacak, eski alacaklının mal varlığından çıkar ve onu devralan yeni alacaklının mal varlığına geçmiş olur. Bu sebeple temlik işlemi, tasarrufi bir işlem olarak kabul edilmektedir. Tasarruf işlemleri; bir hakkı veya hukuki ilişkiyi doğrudan doğruya etkileyen, onu diğer tarafa geçiren, muhtevasını sınırlayan, değiştiren veya ortadan kaldıran işlemlerdir (Aral, 1992: 116). Alacağın temliki, bütün borç ilişkisinin devri demek değildir. Dar anlamda borcun kapsamındaki belirli bir alacağın başkasına geçmesini sağlar; bu sebepledir ki temlik işlemi, alacağın sahibinin (alacaklısının) değişmesi anlamına gelir (Acar, 2003: 221). Ancak, şunu da belirtmek gerekir ki, alacağını temlik eden asıl alacaklının, temlik sırasında alacaklı durumunun devam etmesi gerekir. Başka bir ifadeyle asıl alacaklı, alacağı üzerinde yetki kullandığından, devirde de tasarruf yetkisine sahip olmalıdır. Alacağın temlikinin asli işlevi ve en temel sonucu, temlikin tasarrufi işlem niteliğinde olmasıdır (Acar, 2003: 222). Bunun anlamı şu şekilde izah edilebilir: Temlik eden, malvarlığının aktifinde bulunan bir varlığı başka birine devreder. Bu durumda alacak, temlik edenin mal varlığından çıkar, diğer kişinin mal varlığına dahil olur. Temlik işlemi sonucunda, eski alacaklının bu alacak üzerindeki tasarruf yetkisi sona ermiş olur. Tasarruf işleminin geçerliliği, genel olarak sözleşmelerin geçerliliği için aranan şartlara ek olarak, tasarruf edenin tasarruf konusu alacak hakkı üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmasına bağlıdır (Engin, 2002: 19). Alacak üzerinde tasarruf yetkisi olma- 14 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki yan bir kişiden, alacağı temellük eden kimse, iyi niyetli de olsa hiçbir hak elde edemez (Uygur, 2003: 4367). Şunu da belirtmek gerekir ki; temlik, mevcut bulunan bir alacağın varlık ve tutarını üçüncü kişiye aktaran bir işlem olup, yeniden borç doğurmaz (Yargıtay, 14.HD, E:1976, K:3333, T:13.04.1972). Alacağın temliki tasarrufi bir işlem olduğundan, yeniden borç doğurmaz; ancak mevcut haklar, üçüncü bir kişiye aktarılır (Yargıtay, 4.HD, E:5767, K:4470, T:09.07.1974). Yeni alacaklıya sadece alacak devredilmez; alacağa bağlı olarak rüçhan hakları, teminatlar, faiz, yenilik doğuran haklar da devir kapsamında karşı tarafa geçer (Acar, 2003: 222). Alacağı temellük eden kişi, devire konu alacak hakkını, üstün veya eksik vasıfları ile devralır. Ancak, temlik edenin şahsına bağlı olan rüçhan hakları yeni alacaklıya geçmez. Yeni alacaklıya geçecek fer i hakların başında, alacağa bağlı teminatlar gelir. Rehin ve kefalet, bu suretle yeni alacaklıya geçecek başlıca teminat biçimleridir. Alacağın faizleri de alacağa bağlı fer i haklardandır. Bunlar da temlikle birlikte yeni alacaklıya geçer. Temlik esnasında gerçekleşmemiş cezai şartı talep hakkı, temlikten itibaren yeni alacaklının olur. 3.9. Beyaz a Temlik in Geçerliliği ve İdarenin Beyaza Temlik Senedini Kabul Etmesi Kıymetli evraklar üzerindeki beyaza ciro ya benzer bir durum, alacağın temliki maksadıyla düzenlenen temlik senetleri için de sözkonusu olabilir. Bu yüzden ifade etmek gerekir ki, beyaza temlik işlemi, mevzuatımız açısından geçerli bir işlemdir (Uygur, 2003: 4421). Beyaza temlikte; temliki yapan gerçek (asıl) alacaklı kişi, temellük edenin ismini senede kaydetmez. Bu durumda, senet üzerinde sadece alacağın temlik edildiği yazılır. Temellük edenin ismini bilahare tespit yetkisi, temlik eden kişidedir veya temlik eden bu hakkı, yani temlik alanı tespit etme yetkisini üçüncü bir şahsa bırakabilir. O halde temliknamelerde beyaza temlik geçerlidir ve idare, beyaza temlik senedini kabul edebilir. 4. TEMLİK TARAFLARININ HUKUKİ DURUMU Genel olarak temlik işleminin tarafları, temlik eden ve temlik alandır. Temlik alan kişi aynı zamanda temellük eden kişi olarak da ifade edilmektedir. SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 15

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki 4.1. Temlik Eden ile Temellük Edenin Hak ve Yetkileri Temlik sözleşmesinin geçerli olması için, sözleşmeyi imzalayan tarafların bazı hak ve yetkilere sahip olması gerekir. a) Tarafların fiil ehliyeti : Temlik işleminin geçerliliği, temlik eden ile temellük edenin fiil ehliyetini haiz olmasına bağlıdır. Fiil ehliyeti, kişinin kendi eylemi ve iradesi ile kendi leh veya aleyhine sonuçlar doğurabilmesidir. Temlik ivazsız (bedelsiz) ise, temellük edenin mümeyyiz olması yeterlidir (Uygur, 2003: 4369). Devralanın mümeyyiz olmasının yeterli şart olarak kabul edilmesinin sebebi, bedelsiz temlikin kazandırıcı işlem niteliğinde olmasıdır. Temlik ivazlı (bedelli) ise; temellük edenin, yani devralanın kanuni temsilcisinin izin veya icazet vermesi gerekir. b) Temlik edenin tasarruf yetkisi : Temlik, tasarruf yetkisinin kullanıldığı, tasarrufi bir işlem olduğundan, temlik eden kimsenin, temlik ettiği alacak üzerinde tasarruf yetkisi ne sahip olması mecburidir. Temlik edenin devir sırasında, devir konusu alacak üzerindeki tasarruf yetkisinin devam ediyor olması gerekir. Temlik edenin, devir konusu alacak üzerindeki tasarruf yetkisi herhangi bir şekilde sakatlanmış veya tamamen ortadan kalkmışsa, yapılan temlik işlemi geçersizdir. İflas eden bir kişinin, iflastan sonra yapmış olduğu temlik işlemleri, mirasta terekenin resmen tasfiyesinden sonra yapılan tasarruflar (Uygur, 2003: 4369) buna örnek gösterilebilir. Konu ile alakalı bir davada, kişinin temlike yetkili olup olmadığı hakkında Yargıtay şu kararı vermiştir: Şirket görevlisi, şirket kaşesinin üzerini imza etmiştir. Böylece çek, şirket görevlisinin şahsına ciro edilmiştir. Şirketin çeki şahsa ciro edildiğinden, şirket tarafından şahsa yetki verilip verilmediği mahkemece araştırılmalıdır. Böylece, şirket görevlisinin yaptığı temlik işleminin çekler bakımından yetkili hamil olup olmadığı ve dolayısıyla temlike hakkı bulunup bulunmadığı hususu incelenmelidir (19.HD, E: 2007/10221, K: 2008/7583). c) Tarafların sözleşme ehliyeti : Ehliyet ; haklara sahip olma, bunları kullanma, görev, borç, mükellefiyet ve mesuliyet altına girme yeterliliğidir (Kardeş, 2004: 214). Bu yeterliliğe sahip olmayan kişiler, ehliyet sahibi olarak kabul görmezler. Ehliyetten mahrum kimselerin hak ve borç sahibi olabilmeleri için kanun koyucu özel düzenlemeler öngörmüştür. Yaşı küçük veya mahcur kişilerin yapacağı temlik sözleşmesinin hukuki olarak 16 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki geçerli olabilmesi için, sözleşmeyi kanuni mümessillerinin himayesi altında yapmaları mecburiyeti, bu düzenlemelere örnek olarak gösterilebilir. Temlik sözleşmesini yapacak taraflar; temlik eden ile temellük eden, sözleşme ehliyetine sahip olmalıdır. d) Temlik edenin mükellefiyetini ifa etmesi: Temlik konusu olan alacak, her zaman muaccel durumda olmayabilir; kimi zaman süreli veya belirli taahhütlerin gerçekleştirilmesine bağlı olabilir. Bu durumda alacağı temlik edenin, borçluya karşı mükellefiyetlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesi önem taşımaktadır. Temellük edenin, şahsi hakkını borçluya karşı iddia edebilmesi için, kamu idaresi karşısında yüklenicinin (temlik edenin), borçlu ile sözleşme imzalayarak yapmayı taahhüt ettiği ne varsa, sözleşme hükümlerine uygun olarak yapması gerekir (Yargıtay, 14.HD, E:2000/3890, K:2000/4149). e) Tarafların itiraz hakları: Temlik sözleşmesinin taraflarından her biri, birbirine karşı itiraz hakkına sahiptir. Borçlu taraf ile alacağını temlik eden taraf, diğerine karşı ileri sürebileceği itirazları, temlik alacaklısına yani lehine temlik edilen kişiye karşı da ileri sürebilir (Yargıtay, 15.HD, E:1999/1120, K:1999/1768). Lehine temlik yapılan kişi (alacağı devralan kişi), devraldığı şahsi hakka bağlı itirazları ileri sürme hakkına sahiptir. Bu hakkı kullanabilmesinin şartı ise, temlik yapan kişinin sözleşmeden doğan mükellefiyetini yerine getirmiş olmasıdır (Yargıtay, 14.HD, E:1999/7472, K:1999/7431). Çünkü hakkını temlik eden kişinin, şahsi olarak bu hakkı kazanması, ancak mükellefiyetlerini tam olarak yerine getirmesi ile mümkün olacaktır. Temlik eden, elinde bulunan alacak senediyle (temliknameyle), bu alacağı ispata yarayan diğer araç ve delilleri de temellük edene teslim etmek mecburiyetindedir (BK:16/II). Temlik eden, temellük edene borçlunun durumu ile temlik edilen alacak hakkında sahip olduğu bilgileri de vermekle mükelleftir (Eren, 2001: 1227). Borçlu taraf, temlik edene karşı olduğu gibi, temellük edene karşı da itiraz hakkına sahiptir (BK:167). Temlik edene karşı haiz olunan itirazlar, temellük edene karşı da ileri sürülebilir (Yargıtay, 13.HD, E:7069, K:331, T:27.01.1986). Borçlunun itiraz haklarını kullanmaya başlaması, temlik sözleşmesinden haberdar olduğu andan itibaren başlar. SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 17

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki 4.2. Ödemeyi Yapacak Olan Kamu İdaresinin (Borçlunun) Muvafakatı Herhangi bir borç ilişkisine bağlı alacak, temlik işlemiyle başka bir şahsa devredilmektedir. Bu durumda temlik konusu olan alacağı talep hakkı, taraflar arasında temlik sözleşmesinin yapılmasıyla birlikte, başka bir işleme gerek kalmaksızın geçerlilik kazanır. Alacağın üçüncü bir kişiye devredilmesinde, kural olarak borçlunun rızasının alınmasına gerek yoktur. Bu sebeple alacağın temliki; alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında, borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve şekil şartına bağlı tasarrufi bir devir işlemi olarak tarif edilebilir. Alacaklı ve borçlu, yapacakları anlaşma ile alacağın temlikini mutlak surette yasaklayabilir veya temlikin yapılabilmesini bazı sınırlamalara tabi tutabilir ya da bazı tamamlayıcı unsurların gerçekleşmesi şartına bağlayabilir (Şahiniz, 2006: 22). Borçlar Kanunu nun 162. maddesinde; Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça, borçlunun rızasını aramaksızın, alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu, bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile alacağı temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez hükmüne yer verilmiştir. Buna göre borçlu, temlik yasağını taşımayan yazılı bir borç kabulü ile alacağı devralmış olan üçüncü şahsa karşı alacağın temlik edilmemesinin sözleşilmiş olduğu itirazını ileri süremez. Alacağın temliki, borçlunun rızasına (kabulüne) bağlı değildir. Başka bir deyişle alacaklı, borçlunun iradesine başvurmaksızın, kabulünü almaksızın, alacağını üçüncü bir kişiye temlik edebilir. Borçlar Kanunu madde 162 deki; Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça, borçlunun rızasını aramaksızın, alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir hükmüne binaen, herhangi bir kanunla veya taraflar arasında yapılan sözleşmeyle ya da herhangi bir şekilde yasaklanmadıkça, alacağın temliki, borçlunun rızasına bağlı değildir. Alacaklı, alacağını dilediği/ münasip gördüğü kişiye temlik edebilir. Alacağın temlikinde, temlik-temellük ilişkisine borçlunun iradesinin yansıması gerekli değildir. Yapılan temlike, borçlunun muvafakat etmesi gerekmediği gibi, böyle bir devirden haberdar olması da gerekmez (Eren, 2001: 1213; Acar, 2003: 222). Ancak, Borçlar Kanunu nun sözleşmenin 18 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki kurulmasına, irade beyanlarının birbirine uygunluğuna, sözleşmenin muhtevasına, tesirli ve geçerli olmasına, muvazaaya, irade sakatlığına, temsile, tarafların fiili ehliyetine, yoruma ve şarta ilişkin hükümleri, temlik sözleşmesine de uygulanır (Eren, 2001: 1217). Konu ile ilgili bir olayda davacı şirket, dava dışı DSİ nin ihaleli inşaat işlerini taahhüt etmiştir. Aynı zamanda ticari münasebetlerinde, bankalardan nakdi kredi ve teminat mektubu almaktadır. Davalı bankaya bir temlikname vererek, DSİ nezdinde doğmuş ve doğacak alacaklarından bir kısmını temlik etmiştir. Mezkûr inşaat işi, zamanında bitirilerek teslim edilmiştir. Bu süre zarfında davacı şirketin, davalı banka ile hiçbir kredi ve borç münasebeti olmamıştır. Banka, bedelsiz olarak yapılan temliki iade etmemiştir. Davacı şirket, temliknamenin iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı banka, savunmasında; temliknamenin dava dışı Münir D. nin bankaya olan borçlarına mukabil yapıldığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahalli Asliye Ticaret Mahkemesi, bir tasarruf işlemi olan temlikin, sebepten soyut bir işlem olduğu ve borçlunun rızasına tabi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı kararı temyiz etmiş, Yargıtay temyiz incelemesi neticesinde hükmü tasdik etmiştir (19.HD, E: 2007/8174, K: 2008/1897). 4.3. Alacağın Temlikinde Teminatların Temlik Alana Geçmesi Alacaklı tarafın alacağını zamanında ve eksiksiz olarak tahsil edebilmesi, alacak üzerindeki haklara ne ölçüde sahip olduğuna bağlıdır. Bu haklar, ehliyet sahibi alacaklı için birer teminattır. Temlik işlemi tamamlandıktan sonra, alacağa bağlı teminat hakları, başka bir işleme gerek kalmaksızın temlik alana geçer. Ancak ödemeyi yapacak -borçlu taraf durumundakiidare ile alacaklı taraf, sözleşmede bunun aksini kararlaştırabilirler. Alacak hakkına bağlı kefalet bu duruma örnek verilebilir. Alacağa bağlı bir kefalet varsa, genel kural olarak alacağın temliki ile kefalet de temlike konu olur, devredilir. Alacaklı taraf, kısmi temlik yapmış ise; kefaleti kendi alacağı için muhafaza edip, temlik ettiği kısmı kefalet dışı bırakabilir. Nitekim Borçlar Kanunu nun 168. maddesi konuyu aşağıdaki gibi tanzim etmiştir: Alacağın temlikinde, temlik eden kimsenin şahsına has olanlardan maada rüçhan hakları ve diğer müteferri haklar dahil olur. Temlik eden kimse, temellük edene alacak senedini teslim ve mevcut esbabı SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 19

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki sübutiyeyi ve haklarının izhar için lüzumlu olan malumatı ita ile mükelleftir. Gecikmiş faizler, asıl alacak ile birlikte temlik edilmiş addolunur. geçer. Buna göre; alacağın temlikinde; Rüçhan hakları ve fer i haklar temlike konu olur, alacağı devralana Temlik edenin şahsına bağlı olan haklar, temlike konu olmaz. Temlik eden kişi; temliknameyi, ispat edici belgeleri, temlike konu hakları göstermek için gerekli olan bilgileri temlik alana vermekle mükelleftir. Gecikmiş faizler de dahil olmak üzere, faizler asıl alacak ile birlikte temlik edilir. Alacak hakkının üstünlükleri ile temlik alana geçeceği hususunda Yargıtay, şu şekilde iki karar vermiştir: Davacı tarafından takip edilen alacak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu na temlik edilmiştir. TMSF ye ait alacağın, sıra cetvelinde imtiyazlı olamayacağını iddia eden davacı, sıra cetveline itiraz ederek dava açmıştır. O tarihte mer i olan Bankalar Kanunu na göre; mevcut alacak, kamu alacağı na dönüşmüştür. Alacağın kazandığı bu yeni vasıfla birlikte öncelikle tahsil edilmesi gereken bir alacak durumuna gelmiştir. Borçlar Kanunu nun 168. maddesine göre; temlik işlemi ile alacak üzerindeki rüçhan hakları da temlik alana geçer. Mahalli mahkeme tarafından talebi kabul edilmeyen davacının temyiz müracaatı, temlikte rüçhan hakları gerekçesiyle kabul edilmemiştir (19.HD, E: 2008/10510, K: 2008/11610). Alacağın temliki yolu ile çeki temellük eden kişi, lehdarın tüm haklarına sahip olur ve kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurabileceği gibi, ihtiyati haciz de isteyebilir. Ciro nun, temlik hükmü doğurması, alacaklının yetkili hamil olmasını engellemez, sadece borçlunun lehdara karşı ileri sürebileceği def i hakkını, hamil e karşı da ileri sürebilmesini sağlar (11. HD, E: 2010/273, K: 2010/659). 4.4. Alacağını Temlik Eden Kişinin Tekeffül Borcu (Garanti Sorumluluğu) Alacağını usulüne uygun olarak temlik eden kişi, artık borçlunun ödemelerini kabul edemez. Çünkü temlik işlemi sebebiyle borçlu ile alacaklının arasına alacağı temellük eden kişi girmiştir. 20 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki Alacağın temlikinde, yeni alacaklıya sadece alacak devredilmez; alacağa bağlı olarak rüçhan hakları, teminatlar, faiz, yenilik doğuran haklar da devir kapsamında karşı tarafa geçer (Acar, 2003: 222). Ancak, alacağını temlik eden kişinin, borçlusuna karşı mevcut mükellefiyetleri devam eder (Uygur, 2003: 4369) (Yargıtay, 13.HD, E:2002/15248 K:2003/2114 T:06.03.2003). Mükellefiyetlerin devam etmesinin sebebi, alacak hakkının tahakkuk etmesi içindir. Başka bir ifadeyle, alacağını temlik eden kişi, mükellefiyetlerini yerine getirmezse, alacak hakkı tahakkuk etmeyecektir. Alacağı devredenin tekeffül borcu (garanti sorumluluğu) ise, genel olarak bir kusursuz sorumluluk halidir (Engin, 2002: 69). Devreden, alacağın mevcut olmadığını veya borçlunun herhangi bir konudaki itirazına muhatap olduğunu bilmese dahi devralana karşı alacağın mevcut ve bu itirazlardan arındırılmış olduğunu garanti etmiş durumdadır. Kanun koyucu; Alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmiş ise temlik eden kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zâmındır. Ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir (BK:169) demek suretiyle alacağın temlikinde iki çeşit garanti halinin olabileceğini hükme bağlamıştır. Bunlar, hakkın varlığının garantisi, ve borçlunun ödeme gücünün garantisi dir. Buna göre; bir temlik sözleşmesini imza eden, yani alacağını temlik eden, alacak hakkının varlığını garanti etmiştir. Ancak, alacağı temlik eden kişinin, borçlunun ödeme güçlüğünden sorumlu olabilmesi, onun devralana karşı, borçlunun ödeme gücünü garanti etmiş olmasına bağlıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, alacağı temlik eden kişinin, borçlunun ödeme gücünün gerçek durumunu bilip bilmediğidir. Alacağı devreden kişi, borçlunun ödeme gücünü, hile teşkil edecek şekilde gizleyerek alacağı temlik etmişse; devralan, hile sebebiyle sözleşmeyi iptal edebileceği gibi sözleşmeyi iptal etmeden, alacağı temlik edenin garanti sorumluluğuna başvurabilir (Engin, 2002: 137). Alacağı temellük eden kişinin, hile sebebiyle sözleşmeyi iptal edebilme serbestisi, Borçlar Kanunu nun sözleşme taraflarına verdiği fesih yetkisinden kaynaklanmaktadır. Sözkonusu Kanun un 28. maddesi bu yetkiyi; Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafın hatası esaslı olmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz şeklinde hükme bağlamıştır. Hile ile aldatılan SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80 21

Kamu İdarelerinin Borçlu Taraf Olarak Yer Aldığı Sözleşmelerde Alacağın Temliki kişi (alacağı devralan kişi), bu durumu öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık süre dahilinde sözleşmeyi tek taraflı irade beyanıyla iptal edebilir (BK:31). Sözleşmenin iptalindeki bir yıllık süre, hak düşürücü süre dir. Hak düşürücü süre, doğrudan doğruya hakim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması gereken, davada "itiraz" olarak başvurulması zorunlu olan ve zamanaşımı gibi "kesme" ve "durma" hükümlerine bağlı olmayan, uyulmama halinde hakkın kaybına yol açan yani hakkın özünü ortadan kaldıran süredir (Yargıtay, İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararı, E:2003/1, K:2004/1, T:20.05.2004). Alacak hakkının herhangi bir şekilde kazanılamaması veya alacağın elde edilememesi durumunda, alacağı devralanın hakkını ne şekilde telafi edeceği önemli hale gelmektedir. Bu durumda; Temlike konu olan (devredilen) alacağın mevcut olmaması, Borçlunun, ödeme gücünün yetersiz olması, Alacağı devredenin, borçlunun ödeme gücünü hile teşkil edecek şekilde gizlemesi hallerinde; alacağı devralan kişi, temlik sözleşmesini iptal edebileceği gibi, sözleşmeyi iptal etmeden, alacağı temlik edenin garanti sorumluluğuna da başvurabilir. 4.5. Temellük Edenin Mağdur Olması ve Talepleri Alacak temlik edildikten sonra, alacak hakkının herhangi bir şekilde kazanılamaması veya alacağın elde edilememesi durumunda, alacağı temellük edenin mağduriyeti söz konusu olabilir. Bu durumda alacağı devralan kişi, temlik sözleşmesini iptal edebileceği gibi, sözleşmeyi iptal etmeden, alacağı temlik edenin garanti sorumluluğuna da başvurabilir. Alacağı temlik eden, temlik karşılığında aldığı anapara ve faiz tutarı kadar tazminat ile sorumludur. Temlik eden, ayrıca, devralanın temlik işlemi sebebiyle yapmış olduğu masraflar ile yine devralanın borçluya karşı sonuçsuz kalan takibi dolayısıyla yaptığı masrafları da tazmin etmek mecburiyetindedir (BK:171). Burada dikkat edilmesi gereken nokta, garanti sorumluluğu altındaki alacağı devreden kişinin, alacak karşılığında ona ödenmiş miktar ve faiz ile sorumlu olduğudur. Alacağın temlikine konu olan ve gerçek değerinin altında satılan alacaklarda ise; temlik edenden, alacağın gerçek değeri talep edilemez. 22 SAYIŞTAY DERGİSİ SAYI: 80