31/01/2010. Uluslararası Kentsel Tasarım Yarışması nda, Türk mimarlar Sunay ve Günay Erdem birincilik ödülüne layık görüldü.



Benzer belgeler
MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

DESIGN WEEK ANTALYA İÇ MEKAN TASARIMI VE MOBİLYA Kasım 2017 Antalya Expo Center

PERYÖN İNSAN YÖNETİMİ ÖDÜLLERİ FARK YARATAN İK PROJELERİ TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

UI Camp 17 Summer Nedir?

Simla nın seçimi ürünleri

"Gerçek tasarımcı elinde firca ile doğar" iç mimar Anna Malyakina'yı tam anlamıyla tanımlayan bir ifade. Anna çizim yapmaya konuşmayı öğrenmeden

Tasarım Trendleri, Trend Olacak Tasarımlar. I stanbul da. Kültür, Sanat ve Tasarım Dünyası Design Week Turkey de

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

İKONCAN TV PROGRAMI İKONCAN PROGRAMI. Potansiyel Hedef Kitle. 14 yaş ve üstü A,B,C,D,E özellikle kadın-erkek genel TV. izleyicisi

Dijital pazarlama bir satış yöntemi değil; ulaşılan sonuçları sayesinde satış artışı sağlayan, bir ilişkilendirme ve iletişim sürecidir.

Dijital Uygulamalar Rehberi. bajsrcx.

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Müşteri taleplerini genişletir ve projenin her aşamasında hem müşteriye hem de kullanıcıya fayda getirecek yenilikleri kurgular ve uygular.


YENİLEŞİM VE TASARIM 9. KALİTE VE BAŞARI SEMPOZYUMU NİSAN 2011 BURSA

Work in Work. Tasarım ve uygulama konularında çözüm sunan ve sektörlerinde önder markalarla hizmet veren bir kuruluştur.

Makul bütçelerle, maksimum verim sağlamak bizim işimiz değil, hobimiz.

Her güzelin bir kusuru var

Yapex 2014 Yapı ve Restorasyon Fuarı Sonuç Raporu..

IMM KÖLN ULUSLARARASI MOBİLYA FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU DEĞERLENDİRME RAPORU

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.


2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Şubat- 24 Mart 2017)

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

ÇALIŞMA ALANLARINIZA YENİ BİR SOLUK GETİYORUZ

Festivalin Tarihçesi

MOBİLYANIN YENİ ADRESİ ŞEHRİN ÇEKİM MERKEZİNDE...

SOSYAL MEDYANIN ÖNEMİ VE BARACK OBAMA ÖRNEĞİ

ÖNEMLİ ANLARI KAZANMAK: Her zaman doğru zamanda doğru mesajla doğru insana ulaşmak.

Sosyal medya mecraları uygulamalı dersi

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Bu yıl markanızın çok daha büyük düşünmesini sağlayacak çok güzel bir sebep var

İnternet Teknolojisi. İnternet Teknolojisi. Bilgisayar-II - 4. Hafta. Öğrt. Gör. Alper ASLAN 1. Öğrt. Gör. Alper Aslan. İnternet Nedir?

Gelin, Yarışın; Fikriniz Saklı Kalmasın...

BİLİŞİM ZİRVESİ HAKKINDA

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

Hakkımızda. Vizyonumuz. Misyonumuz

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BRAND ENTERTAINMENT. Art Gallery and Project House

2011 yılında yeni konsepti ve büyüyen ekibiyle şu anki yüzüne kavuşmuştur.

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

Dijital Pazarlama Ajansı

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

IRMAK HANDAN

Tekfen Filar Mini Resim Yarışması Sonuçlandı 2013 / 2014 SAYI: 19. Haftanın Bazı Başlıkları

VESTEL ŞİRKETLER GRUBU

ÇAVDARHİSAR KAYMAKAMLIĞI AİZANOİ ANTİK KENTİ TANITIM ÇALIŞMALARI RAPORU

TEKNOLOJİ VE TASARIM Dersine giriş

DİJİTAL KİMYA TEKNOLOJİLERİ GAZETESİ medyakit 2017 / 2018

IEEE Türkiye Başkanlar Kurultayı

ANA SINIFI PYP VELİ BÜLTENİ. (19 Aralık Şubat 2017)

M-GEN (emgen okunur) yolunu açtık. Sonra kendimiz de yoğun istek üzerine Dijital Ajans olduk:)

Intel Eğitim Çözümleri. En İleri Teknolojilerle, Dijital Eğitimde Yeni Bir Döneme Geçin

Yapi.tedarikdergisi.com /

İHTİŞAMLI BİR SATIŞ OFİSİNE DAVETLİSİNİZ

Oxford Big Read İç Anadolu Bölge Finalistleri. Yabancı Diller Festivali 2016

Sevim AYTEMİZ GÜLER. [Kılavuz Yenilikçi Görsel Sanatlar Öğretmeni, Ressam, Grafik Tasarımcı] 22 Haziran Sivas

REKABET. Tüketicinin rekabetteki kaldıraç etkisi. Fulya DURMUŞ, GfK Türkiye

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (16 Şubat-27 Mart 2015 )

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

SANAL GERÇEKLİK. Reklamcılık için ne ifade ediyor? Kaynak: thinkwithgoogle

3.TASARIMCILAR YARISMASI 1.6 EYLUL 2015 MERTER YARIŞMA BAŞVURUSU TEKNİK ŞARTNAME

İnternetin Gerçekleştirdiği Dönüşümün Sonucunda Şeffaflık ve Bilgi Kirliliği Arasında: Yurttaş Gazeteciliği

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Yaratıcılığın; uçsuz bucaksız, sınır tanımayan, sıra dışı fakat gerçekliği taçlandıran gücüne inanıyoruz

Doktorclub Awards Sponsorluk Dosyası.

Kara tarafından sunulmuş 3 boyutlu görseller. Siz hayal kurun Biz fark yaratalım.

Endüstriyel Tasarım ve İç Mimarlık Online Bilgi Platformu

İNOVANKA TANITIM DOKÜMANI. Dijital Dünya da zirveyi arzulayan işletmelerin adresi

Marka ya üyelik farklılık yaratır

Her birini özenle seçtiğimiz çiçeklere ek olarak mağazamızda İtalya'dan getirdiğimiz kullanışlı ve dekoratif hediyelik eşyaları da bulacaksınız.

herkesin bir reklamı olmalı

Ar-Ge Faaliyetlerinin Küresel Arenalarda Sınanması: Bilgiyi Üretmek, Analiz Etmek ve Yönetmek. A.Semih İŞEVİ * ve Baha KUBAN **

Kütüphaneler ve Sosyal Medya. Mehmet Can Soyulmaz Field Sales Representative EBSCO

Tom Lloyd. Luke Pearson

ANKARA TARİHİNDE BÖYLE DÜŞÜK FİYATLAR GÖRÜLMEDİ

MARKA İLETİŞİM SÜRECİ. Brif Toplantısı. Analiz ve Araştırma Süreci. İletişim Stratejisi. Konumlandırma ve İletişim Çalışmaları

İnovasyon Yarışması Şartnamesi

TEGEP te Neler Oluyor?

Basın Bülteni. 14 Ocak 2014

Otomotiv endüstrisinde geleceğin fikirleri, tasarımları ve projeleri her yıl yarışıyor.

durak durak durak durak

Dijital Pazarlamada. Trendleri ye merhaba demeden önce bir önceki senede neler olduğunu birlikte incelemek istedik.

EĞİTİM SAATİ PROGRAMINA KONUK OLDUK

SUIT TALKS. Biz kimiz? SUIT TALKS Konferans Serisinin İçeriği

İLETİŞİMDE TASARIM TASARIMDA İLETİŞİM KONULU ULUSLARARASI KATILIMLI SEMPOZYUM VE SERGİ GERÇEKLEŞTİ

Zirve Takvimi

-SOSYAL MEDYA ARAŞTIRMASI-

26 Kasım 2015 / The Grand Tarabya İstanbul

Dijital yaratıcılık, özgün hizmet. Güzel, yenilikçi ve kişiye özel bakış ile günün ötesini yakalayın.

DENGE DENGE VS. DOĞADAN GELEN

Toplam Perakende 2016

Mixerarts.com Sanat Platformu başarı hikayemizde Mixer Direktörü Bengü Gün konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ İTÜ SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ KULÜBÜ

Transkript:

GERÇEK DÜNYANIN ÜZERİNE BİR KATMAN DAHA KOYUYORSUNUZ VE KARŞINIZA AUGMENTED REALITY ÇIKIYOR, YANİ ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ GERÇEKLİK. BİR NEVİ, VAROLANI BİLGİSAYARIN ÜRETTİĞİ BİLGİLERLE ÇOĞALTMA HALİ... HOLLANDA NIN MİMARLIK ENSTİTÜSÜ, ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ GERÇEKLİK UYGULAMASI SARA YI KULLANARAK ÜLKEYE BİR İLK ARMAĞAN ETMEK ÜZERE. ROTTERDAM DA, ÖNÜNDEN GEÇERKEN MERAK ETTİĞİNİZ BİNAYA TELEFONUNUZU ŞÖYLE BİR TUTACAKSINIZ VE ÇETELESİ TAM ÜSTÜNDE, SANAL KATMANDA GÖRÜNECEK. HOLLANDA İSE YAPILARININ GEÇMİŞİNİ, GELECEĞİNİ, MİMARINI ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ KATMANINDA SERGİLEYEN DÜNYANIN İLK ÜLKESİ HALİNE GELECEK. AYNI UYGULAMAYI İSTANBUL DA ÇALIŞIRKEN DÜŞLEMEKTEN ALIKOYAMIYORUM KENDİMİ; SULTANAHMET TE GEZERKEN SORUN YOK DA, PERİFERİ AĞIR GELEBİLİR BELKİ SARA YA! GERÇEK KATMAN, KAÇAK KATMAN, SANAL KATMAN... TURİST SARA, GERİSİN GERİ ROTTERDAM A! ARTIK DÜNYADAKİ TÜM GELİŞMELERİN İSTANBUL AYAĞINI HAYAL ETMEK GİBİ BİR ALIŞKANLIK EDİNDİM GALİBA. BAZI DÜŞLERİM -SONU GEREĞİ- ÇOK HUZURLU UYANIŞLARA VESİLE OLMASA DA, KİMİLERİ ÇOKTAN GERÇEKLEŞTİ GİBİ GÖRÜNÜYOR. OCAK AYI İÇİNDE DÜZENLENEN, YEMEKTEN MÜZİĞE, TASARIMDAN POLİTİKAYA DÜNYAYA YAYMAYA DEĞER FİKİRLER İN PAYLAŞILDIĞI KONFERANS SERİSİ TED İN BAĞIMSIZ VE YEREL HALİ TED X RESET BUNLARDAN YALNIZCA BİRİ. 18 DAKİKA İÇİNDE, BİZİM KÖYDE ADET OLMADIĞI ÜZERE, KENDİSİNE BEYAZ BİR SAYFA AYIRAN SEYİRCİLERE TEŞEKKÜR ETMEDEN, AĞDALI BİR GİRİŞ KONUŞMASI YAPMADAN, BAŞKANA, VALİYE, MÜDÜRE SELAM SÖYLEMEDEN DİYECEĞİNİ DİYEN KONUŞMACILAR İLHAMI, BULDUKLARI FİKRİ, BAŞARILARINI PAYLAŞIMA AÇIYORLAR. DOLAYISIYLA İŞİN ÖZÜNÜ AYIRMAK HİÇ DE ZOR OLMUYOR! SEYİRCİNİN DAMAĞINDA TADI KALIVERİYOR, ALIYOR DERİN BİR DÜŞÜNCE HALİ: PEKİ BENİM YAYMAYA DEĞER FİKRİM VAR MI? YEREL TED DE DÜŞLEDİĞİMİ TASTAMAM BULDUĞUMU SÖYLEYEMEM. AMA YİNE DE, ETKİNLİKTEN KARIŞMIŞ BİR KAFAYLA AYRILMANIN HUZURU İÇİNDEYİM. İLLÜZYONLA, MÜZİKLE, EMEKLE, ŞİİRLE VE TABİİ TASARIMLA RESET LENDİĞİM İÇİN MÜTEŞEKKİRİM. BİR DAHAKİ SEFERE KADAR, YAYMAYA DEĞER OLANLARI DÜŞÜNMENİN BİLE YETECEĞİNİ HİSSEDİYORUM. PAYLAŞILANLARI, GERÇEKLERİ VEYA SANAL KATMANDA YAZILABİLECEKLERİ...

31//20 03 TED İN RESET HALİ TedXReset in ilki geldi, geçti. Birbirinden başarılı isimlerin kişisel deneyimlerini ve esin kaynaklarını paylaştığı etkinlik, unut, düşün, yarat, yap başlıklı 4 ayrı bölümden oluşuyordu. Dünyaya yaymaya değer fikirler in buluştuğu TED konferansları nicedir yaratıcı dünyanın olmazsa olmaz ları arasında. 1984 ten bu yana düzenlenen TED konferanslarının konuşmacıları arasında Philippe Starck tan Milton Glaser a, Yves Behar dan Frank Gehry e, tasarım dünyasının yakından tanıdığı isimleri görmek mümkün. Ancak konferanslar, yalnızca tasarımcıları ya da yaratıcı dünyanın profesyonellerini hedeflemiyor. Teknoloji, eğlence ve tasarım kelimelerinin İngilizce karşılıklarının kısaltmasından oluşturulan TED, dünyayı değiştirme gücüne sahip fikirleri hangi alana ait olduklarına bakmaksızın buyur ediyor. Dolayısıyla her biri 18 dakika konuşan TED konuşmacıları, sanatçılar, bilimadamları, kaşifler de olabiliyor. TED in sonuna eklenen x ise, bağımsız olarak gerçekleştirilen yerel TED-benzeri buluşmalar için lisanslı olarak kullanılan bir nevi sembol. İşte o x yakın zamanda, çok yakın bir yerde, Boğaziçi Üniversitesi nde gerçekleştirilen TedXReset etkinliklerinde karşımıza çıktı. İlk olarak Ocak ayının başında gerçekleştirilen TedXReset, yalnızca bir gün sürmesine karşın geniş bir yankı uyandırdı. Müzisyenlerden sihirbazlara, yönetmenlerden yazarlara oldukça farklı alanlardan gelen profesyonellerin birbiri ardına sahne aldığı TedXReset, designboom un genel yayın yönetmeni Birgit Lohman ya da görsel sanatlar profesörü Lev Manovich, mimar Melkan Tabanlıoğlu, tasarımcı Koray Malhan gibi tasarım camiasının içinden konukları da ağırladı. TedXReset ekibinin Biz hayata başlamak için milyonlarca yılın geçtiğinin ve bu hayatla ne yapacağımızı bilmek için de biraz beklememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Kendimizi değiştirme gücümüzü hafife almadan, başkalarını değiştirme gücümüzü de abartmadan, gelin cevapları arayalım, bilgiyi paylaşalım. Bu nedenle Reset felsefesine 4 başlık altında bakıyoruz. Unut, Düşün, Yarat, Yap! TEDx Reset te unutmayı, düşünmeyi, yaratmayı ve yapmayı bilenler buluşuyor, konuşuyor, dinliyor. sözleriyle tanımladığı etkinlik, bahsi geçen başlıklara göre ayrılmış 4 konuşmacı grubundan oluşuyordu. Katılımcıların genelinin pozitif izlenimlerle ayrıldğı etkinliği orijinalinden ayıran en temel unsur, konuşmacıların zamanı daha etkin kullanmalarını sağlayabilecek şekilde, tek konuya odaklanma zorluğu olarak tanımlanabilirdi. Küratoryal anlamda meşakkatli bir çalışmanın ürünü olduğu su götürmeyen ve ilham verici pek çok fikrin paylaşıldığı etkinlik, farklı sektörleri buluşturarak önemli bir iş başardı. TEDxReset in konuşmacılarından Birgit Lohman ın sunumu. Pelin Özgen pozgen@gmail.com GENÇ MİMAR KARDEŞLERİN BUZUL ADADAKİ ZAFERİ Uluslararası Kentsel Tasarım Yarışması nda, Türk mimarlar Sunay ve Günay Erdem birincilik ödülüne layık görüldü. "Reykjavik teki eski limanın kent merkezine kazandırılması fikriyle Associated Icelandic Ports tarafından düzenlenen yarışmaya, yaklaşık 20 ülkeden 51 proje katıldı. Uluslararası bir jüri tarafından, dünyanın değişik ülkelerinden gelen projelerin değerlendirildiği yarışma, İzlanda da mimarlık yapmaya yetkili mimarlar ve yabancı mimarlar olmak üzere iki kategoride gerçekleştirildi. Yarışmanın iki kategorisinden, İzlanda da mimarlık yapmaya yetkili mimarlara açık A Kategorisi (11 proje) ve yabancılara açık olan B Kategorisi (40 proje) ayrı ayrı değerlendirildi. Yabancılara açık olan kategoride Erdem Mimarlar adına Sunay Erdem ve Günay Erdem den oluşan ekip birincilik ödülüne layık görüldü. Bu kategoride üç projeye daha eşdeğer büyük ödül verildi. Erdem Mimarlar ın projesinde ana kurgu, eski limanla şehir merkezini birleştirmekti. Bunun için İzlanda nın kendine has doğası ve ekolojisi referans alındı. Projenin diğer özelliği Reykjavik şehrine landmark tasarlamaktı. Peyzaj Mimarı Sunay Erdem, yarışmanın ana hedefinin, eski limanın planlaması ve gelecekteki kullanımı hakkındaki farklı fikirleri ve yaratıcılığı harekete geçirmek olduğunu söyledi. Projelerindeki ana kurgunun kent merkezinde oluşturulacak parklarla, Reykjavik kenarındaki vadilerin uzantısını yaratmak ve merkezi yaya öncelikli hale getirmek olduğunu anlattı. Erdem, Yeşil alanın limana kadar uzatılmasına biz ekolojik koridor dedik. Limandaki bu yeşil omurga, yeni oluşan sosyal, kültürel ve ticari aktiviteleri dengeli bir şekilde taşıyacak. Bunlar yapılırken de eski limanın bütün tarihi özellikleri korunacak, balıkçılık işlevi de devam ettirilecek dedi. Sunay Erdem, projede kent için simge yapı da öngördüklerini belirterek, limanın ilerisinde, kentin soğuk iklimini ve sıcak ruhunu simgeleyen 240 m. uzunluğunda, 50 m. genişliğinde buz kütlesi içinde tropik havanın bulunduğu bir yapı tasarladıklarını ifade etti. Ankara ve New York da ofisleri bulunan, Türkiye nin genç mimarlık ofislerinden Erdem Mimarlar, daha önce 15 i uluslararası 60 yarışmaya katıldılar, ulusal ölçekte birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülleri bulunan ofisin Reykjavik te aldığı ödül uluslararası alanda ilk birincilik dereceleri oldu.

04 31//20 05 Elif Küçüksayraç, Özlem Er, Koray Gelmez 100 YILLIK FİRMAYA GENÇLİK AŞISI İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü 2009/20 Güz Dönemi 3. Sınıf ilk projesi Ece Ajandası ile işbirliği içinde yürütüldü ve projede Ajanda Kavramını Yeniden Düşünmek konusu ele alındı. Ece Ajandası, 1892 de kırtasiyeciliğe başlayan M. Sadık Kağıtçı tarafından 1910 yılında Babıali de kuruldu ve 100 yıldır üretimine hiç ara vermedi. En son olarak üçüncü kuşak Kağıtçı ve Üçok aileleri tarafından devralınan Ece Ajandası, bu yıl 100. Yaşını kutluyor ve İTÜ EÜTB ile İşbirliği Projesi ve Sergisi, firmanın Gün Uzar 100. Yıl Olur (Aralık, 2009) Sergisi gibi 100. Yıl etkinlikleri kapsamında gerçekleşiyor. İTÜ ve Ece Ajandası işbirliği, Prof.Dr. Alpay Er in Türkiye de Endüstriyel Tasarımın Gelişimi yüksek lisans dersi kapsamında Elif Küçüksayraç ın yaptığı araştırma ile başladı. Gıda sektörü dışında Türkiye de 100 yıl gibi uzun bir süre üretim yapmayı sürdüren firmaların, asırlık müesseselerin çok az sayıda olması sebebiyle İTÜ EÜTB bu işbirliğini hem bir misyon hem de prestij projesi olarak ele aldı. Ece Ajandası nın 100. Yılını kutlaması dolayısıyla yurtdışına açılmak, yeni ürünler çıkarmak gibi yeni atılım ve etkinlikler planladığı bir dönemde onları gençlerin bakış açısı, yeni tasarım fikirleri ile buluşturmayı amaçladı. Proje, İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü nden Prof.Dr. Özlem Er, Öğr.Gör. Mehmet Erkök ve Araştırma Görevlileri Koray Gelmez ve Elif Küçüksayraç, Ece Ajandası ndan Ali Muhsinzade ve Seydali Gönel yürütücülüğünde gerçekleşti. Proje sürecinde, öncelikle proje föyü ve Ece Ajandası nın tarihsel önemi öğrencilerle Ece Ajandası Eminönü Merkez ofisine yapılan ziyarette detaylı olarak tartışıldı ve üretim yöntemleri hakkında bilgi verildi. Projenin ilk bölümünde Ajanda Kavramını Yeniden Düşünmek konsepti çerçevesinde öncelikle ajanda kullanmak, not tutmak gibi alışkanlıkların günümüzde nasıl sürdüğü irdelendi ve bu konuda piyasaya sürülen farklı marka ve tarzda ürünler üzerinden kullanıcı ve pazar araştırması yapıldı. Proje kapsamında Ece Ajandası için yeni ürün fikirlerinin yanısıra, ürün sunum ve satış fikirleri geliştirildi. Konsept geliştirme aşamasından sonra gerçekleşen ilk jüriden sonra ürün detayları ve prototip üretimine yoğunlaşıldı. Proje sonuçları final jüride sunuldu ve 14 proje sergilenmek üzere seçildi. Sergi, Türker Acartürk ün Ece Junior, Cansu Akarsu nun Ece Multiple Choice, Ülgen Ayrancı nın Ece Seyyah, Özge Bayır ın Ece Custom, Ekin Birol un Ece Yaprak, Bilge Can ın Ece Fold, Şahika Etemoğlu nun Ece Butik, Çağlar Genç in Ece Travel, Emma Haagen in Ece Chameleon, Pelin Kenez in Ece Student, Kübra Saygın ın Ece Aktif, Özge Şahin in Ece City, Mert Sezer in Ece Flexible ve Hazel Yıldız ın Ece Cep adlı projelerinden oluşuyor. Projede Ece Ajandası nın tarihi öneminin vurgulanmasının yanı sıra yenilikçi ve dijital teknolojilerle entegre olabilecek veya yarışabilecek ürünler tasarlanması hedeflendi. Ece Ajandası nın 100. Yıl a özel olarak ürettiği yeni not defteri ve ajanda tasarımları da göz önüne alınarak mevcut ürünlerin geliştirilmesinin ötesinde özellikle genç kullanıcıların ihtiyaçlarını tespit edip bunları karşılayacak ürünler geliştirilmesi amaçlandı. Öğrenciler, çocuklar, gençler, kadınlar, gezginler gibi kullanıcı grupları için özelleşen ajandalar tasarlarken özellikle kullanım rahatlığı, esnekliği ve kişiselleştirilmenin teşvik edilmesi gibi konular üzerine yoğunlaştılar. Ece Ajandası nın en önemli özelliklerinden olan bilgi sayfalarını da bu amaçlara göre geliştirdiler. Genç öğrencilerin çoğunun Ece Ajandası nı çocukluklarından, aile büyüklerinden dolayı biliyor olmaları, projeye hızlı bir şekilde adapte olmalarını sağladı. Projeler, 21 Ocak 20 Şubat 20 tarihleri arasında Ece Ajandası nın tarihi mekanı Asmalı Meydan, Ankara cad. No: 111, Eminönü-İstanbul adresinde gerçekleşecek sergide izlenebilir. Sektörün önde gelen fuarı olan Ambiente de, beş gün boyunca masa ve mutfak ürünleri, hediyelik eşya, ev ve mobilya aksesuarları gibi farklı birçok alanda 20 yılı içinde müşterilerle buluşacak ürünler ilk kez sergilenecek. Ambiente fuarı, dünyanın farklı birçok bölgesinden gelen ticari alıcıların gelecek sezon ürünlerini sipariş verdikleri en önemli platformlarından. Ambiente her yıl dünyanın dört bir yanından yaklaşık 140 bin civarında ziyaretçiye ve 4 bin 600 civarında katılımcıya ev sahipliği yapıyor. Fuara bu yıl Türkiye den 100 ü aşkın firma katılıyor. Dining, Giving, Living Ambiente yi oluşturan bölümlerden Dining de mutfak, seramik, porselen, cam, küçük elektrikli aletler ve masa üstü grubuna ait ürünler; Giving de hediyelik eşya, aksesuar, takı, el yapımı ürünler ve çocuklara yönelik ürünler; Living de ise iç ve dış dekorasyona ait mobilya ve ürünler, ev tekstilleri, aydınlatma üniteleri, aksesuarlar ve duvar süslemeleri bulunuyor. Dining, Giving ve Living ana bölümlerinin bir arada gerçekleştirildiği Ambiente fuarında böylece elektrikli ev aletlerinden züccaciyeye, mobilyadan aksesuara, halıdan hediyelik eşyaya, mutfak eşyalarından ev tekstiline kadar oldukça geniş yelpazedeki ürünler beş gün boyunca meraklılarıyla buluşacak. Ambiente de tasarımcılar, mimarlar, iç mimarlar, dekorasyon danışmanları ve medya, 20 Çanakkale Seramik&Kalebodur ve Tasarım Yayın Grubu na bağlı Frame Dergisi işbirliği ile düzenlenen Mimarın Mutfağı, aralık ayında Türkiye nin genç yeteneklerinin buluştuğu bir ofis olan Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık ın ortakları Kerem Erginoğlu ve Hasan Çalışlar ı ağırladı. Farklı üniversitelerden mimarlık öğrencilerinin katıldığı etkinlikte Kerem Erginoğlu ve Hasan Çalışlar; kendilerine özgü mimarlık felsefeleri ile gerçekleştirmiş oldukları güncel projeleri üzerinden paylaşımda bulundular. Samimi bir sohbet havasında geçen Mimarın Mutfağı, kente dair sorunlar, günümüzün en çok konuşulan konularından sürdürülebilirlik ve ekoloji, Türk mimarlık dünyasının içinde bulunduğu Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com AMBİENTE SİZ OLMAZ! Dünyanın en büyük tüketici ürünleri fuarı Ambiente 12-16 Şubat 20 tarihleri arasında Frankfurt ta gerçekleştirilecek. Fuar, yılın trendlerine ışık tutmayı hedefliyor. Pelin Özgen pozgen@gmail.com MUTFAKTAKİ İKİLİ KİM? Her ay farklı konuklar, güncel projeler ve tartışmalarla mimarlık dünyasına renk katan Mimarın Mutfağı nın yedincisi, Kerem Erginoğlu ve Hasan Çalışlar ı ağırladı. durum gibi başlıklar üzerine yoğunlaştı. Proje gelişim sürecinde, inşaat alanının yer aldığı bölgeyi her açıdan değerlendirmenin ve o bölgenin hem mimari hem de sosyal açıdan ihtiyaç duyduklarına cevap vermenin önemine değinen ikili, bu durum için Pendik Pendorya Alışveriş Merkezi ni örnek gösterdi. Ekolojik duyarlılıkları içinde barındıran ama aynı zamanda bulunduğu bölgeyi iyi okuyan bir proje olarak da Turkcell AR-GE binasını öğrencilerle paylaşan ikili daha sonra tartışmalara neden olan Tarlabaşı yenileme projelerine değindiler. Proje sürecinde eski bina cephelerinden ve oranlarından yararlandıklarını aktaran Erginoğlu ve Çalışlar, sağlam durumda olan bina ve cephelerini koruduklarını belirtti. Mimarlığın tasarımın yanı sıra esas olarak teknik bir disiplin olduğunu vurgulayan ikili genç mimar adaylarına teknik açıdan da kendilerini geliştirmelerini, işin mutfağına el atmalarını tavsiye etti. Mimarlık, iç mekan ve kentsel tasarım alanlarında danışmanlık, proje geliştirme ve yönetimi, uygulama, kontrol ve taahhüt hizmetleri veren, yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli ölçekte ve türde projeler gerçekleştiren Erginoğlu ve Çalışlar, ikili olarak çalışmanın zorluğuna dair sorulara karşılık olarak, birlikte geçirdikleri 16 senenin sonunda, artık birbirlerini beklemeden ne diyeceklerini tahmin ettikleri bir uyum sezonuna ait en farklı ürünlere ve trendlere genel bir bakış atabilecek. Ayrıca birbirinden farklı gösteriler, sergiler ve sunumlar da katılımcı ve ziyaretçilere rehber ve ilham kaynağı olacak. Türk katılımcıların ilgiyle beklediği Ambiente fuarına İMMİB (İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri) bu sene de Türk milli katılımı düzenliyor. Fuara Türkiye den İMMİB organizasyonuyla 54 ve münferit olarak 40 firma katılıyor. Ambiente 20 fuarında İMMİB, özel bir Trend Sergisi alanında, Türk firmaların ve tasarımcıların en yenilikçi ve en çekici ürünlerini sergileyecek. Tasarımın Geleceği Messe Frankfurt her sene olduğu gibi genç yetenekleri desteklemek amacıyla Talents adı altında genç tasarımcı, öğrenci ve yeni açılan stüdyoların kendi ürünlerini ücretsiz olarak sergileyebileceği bir sergi alanına yer veriyor. Böylece yeni yetenekler sektörün önde gelen firmalarıyla ve profesyonelleriyle tanışma fırsatını yakalıyor. Bu yıl 13 ülkeden 36 genç tasarımcı, kariyer basamaklarını tırmanma fırsatını Ambiente fuarında yakalayacak. 18 yetenekli genç, tasarım ve prototiplerini, odak konusunun iç tasarım olduğu 11. salondaki Loft bölümünde sergileyecek. 20 fuarında ilk kez genç yeteneklerin Masa ve Mutfak alanında da kendilerine özel alanları olacak. Ambiente de ev in herşeyi mevcut. yakaladıklarını belirtti. Her ay farklı mimarların, öğrencilerle Kale Tasarım Merkezi'nde bir araya geldiği etkinliğin bugüne kadarki konukları İhsan Bilgin, Mehmet Konuralp, Nevzat Sayın, Emre Arolat, Han Tümertekin ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu oldu. "Mimarın Mutfağı" etkinlikleri farklı konular, güncel başlıklar ve önemli tartışmalarla tasarım dünyasının nabzını tutmaya devam ediyor. İklim, çevre ve teknoloji ilişkisi ile kurgulanan projelerin mimarı Enis Öncüoğlu nun 18 Şubat da konuk olacağı sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşen söyleşi toplantılarını kaçırmamanızı öneririz. 7. Mimarın Mutfağı etkinliğinden...

06 31//20 07 Akademi de resim eğitimi almış 1931 doğumlu Maden, şair, ressam, tasarımcı, çevirmen, yayıncı, hatta fotoğrafçı olarak ürettikleriyle her zaman gözönünde oldu. Dolayısıyla, sanat ve tasarım dünyasıyla içiçe olanlar Maden i iyi tanırlar. Ancak bu değerli kişi, özellikle tasarımcı meslektaşlarıyla pek bir araya gelmedi. Şüphesiz bu durum, Maden in, ürün verdiği her disiplinde sanatçı yalnızlığı nı seçmesinden ve kılı kırk yaran bir titizlikle çalışmasından kaynaklanmakta. Maden, tasarımcı olarak da tıpkı öncülleri gibi, herhangi bir kuruma bağlı olmadan serbest çalıştı. Yayınevlerinin yanı sıra sanayi kuruluşlarına, bankalara, ilaç sektörüne serbest tasarımcı olarak iş yaptı: Afişler, logolar, ambalajlar, broşürler, fuar standları tasarladı. Bu anlamda söz konusu sergi, Maden i, özellikle tasarımcı meslektaşlarıyla ve görsel iletişim kültürüyle ilgilenenlerle buluşturdu. Sait Maden öznesi üzerinden, yakın tarihimizin görsel birikimini izleme ve grafik tasarımın Türkiye de hangi evrelerden geçtiğini i-deco İstanbul Dekorasyon, Mobilya ve Tasarım Fuarı, Mart ayının ilk haftasında bir kez daha açılıyor. 2009 organizasyonunda dünyanın ve Türkiye nin en önemli tasarımcılarını bir araya getiren i-deco da fuarın kalbi olarak konumlandırılan i-deas (fikirler) bölümü, 20 da da tasarımı ön planda tutan dekorasyon ürünlerini ve son trendleri sunacak. Fuarın en önemli kısımlarından biri olan i-deas salonunun küratörlüğünü bu yıl Tanju Özelgin üstlendi. Tanju Özelgin i-deas salonunun kavramını Tasarım anlayışlarını karşıt tasarım anlayışlarıyla, tasarımcıları üreticilerlerle, izleciyileri tasarımlarla, tasarımları medyayla buluşturan, bir araya getiren, bunu yaparken de ihtiyaç duyulan enerjiyi en aza indirgeyerek etkileşimi ve ilişkiyi sağlayan bir katalizör olarak tanımlıyor. i-deco da bu yıl genç tasarımcılar fuaye alanında etkileyici interaktif alanları ile katılım gösterecek. Şubat ayında tüm İstanbul u dolaşacak olan i-deco Tasarım Otobüsü için tüm çalışmalar başlatıldı. i-deco İstanbul, firmalara ait salonlar ve gelecek yılın trendlerinin sergilendiği i-deas salonu, genç tasarımcıların ve interaktif alanların yer aldığı bölüm ile toplam 4 Ömer Durmaz omer.durmaz@yahoo.com.tr GRAFİK TASARIMCILAR, USTALARI SAİT MADEN İ SELAMLADILAR! Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu 18 Aralık 2009 24 Ocak 20 tarihleri arasında, Bir Usta Bir Dünya başlığıyla Türk grafik tasarımının öncülerinden Sait Maden in retrospektif sergisine evsahipliği yaptı. anlama şansı tanıdı. Sergiden hareketle Maden hakkında çok şey söylemek mümkün. Bununla beraber, dört önemli noktayı da vurgulamak gerek: Öncüllerinden farklı olarak, çağdaş tipografiyi grafik tasarımımıza getiren kişi olması, 8000 e yakın kapak tasarlamış olması, binlerce sayfa çeviri, 700 sayfayı aşan şiir antolojisi ve 500 sayfayı bulan şiirleriyle kitapların sadece kapaklarını tasarlayan değil, içini de dolduran adam olarak edebiyatla ilişkisi ve tasarımının, Sibel Baştimur sbastimur@gmail.com salonda gerçekleşecek. Yerli-yabancı iç mimarlara, dekoratörlere, tasarımcılara ve zevk sahibi tüketicilere yönelik tüm dekorasyon ürünlerinin yer aldığı i-deco da, ünlü markaların mobilyalarından, duvar kağıtlarına, perdeden, ilginç aksesuarlara kadar tüm ev ihtiyaçlarının son trendlerini bulmak mümkün. i-deco İstanbul a Fatih Kıral, Has Halı, Derin Design, Mobi, Persan, Estetik Deri, Bretz, Mete Bronz, Evist, Özertaş gibi sektörün önemli firmaları katılıyor. Ziyaretçilerin dekorasyon ve tasarım dolu ortamla karşılaşacakları i-deco tasarım dünyasından sürpriz bir dev ismi de onur konuğu olarak misafir edecek. i-deco, geçtiğimiz sene, şairliğiyle besleniyor olması, Türkiye de grafik tasarım tarihi üzerine yazan ilk araştırmacı olması, yüzlerce illüstrasyon üslubu geliştirerek çoküsluplu olmayı bir üslup haline getiren kişi olması, vurgulanması gerekenler arasında sayılabilecek başlıklar. Karamustafa Tasarım ın hazırladığı sergilemede, 20 nci yüzyıl Türkiye sinden onlarca kitap ve dergi kapağı, logo çalışmaları, afiş tasarımları görülebilmekte. Sergide yer alan işler arasında, 100 farklı Roberto Lazzeroni, Jeff Miller, Jason Miller, Luca Nichetto, Aziz Sarıyer, Erdem Akan, Tanju Özelgin, Atilla Kuzu gibi çok sayıda yerli ve yabancı önemli tasarımcıyı ağırlamıştı. i-deco İstanbul un İ harfi, anlamını öncelikle İstanbul dan ve intelligence, inspiration, ideas, international kelimelerinin karşılığı olan yaratıcılık, ilham, fikir, uluslararası kelimelerinden alıyor. Fuar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Turizm Atölyesi, ETMK- Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu, MOBDER - Mobilya Sanayicileri İhracatçıları ve İthalatçıları Derneği destekleri ile organize ediliyor. tarzda yazılmış İstanbul kaligrafileri ve 100 değişik tarzda çizilmiş Atatürk portreleri dikkat çekiyor. Sergi kataloğunun editörü, araştırmacı Selâhattin Özpalabıyıklar, Maden in çalışmaları için müthiş bir toplam karşısındayız diyor. Tek bir tasarımcı ve tek bir serginin arkasındaki birikimi, farklı tarzlarda, ama aynı başarı düzeyinde üretimin eşsiz bütünlüğünü ve görsel tasarım kültürümüzün evrelerini bu sergiyle izlemek mümkün. BİR KEZ DAHA İ-DECO i-deco İstanbul Dekorasyon, Mobilya ve Tasarım Fuarı 03-07 Mart 20 arasında CNR Expo da üçüncü kez kapılarını açacak. Konuşmanızda tadın uluslararası hale gelmesi nden dem vurdunuz. Designboom un bu konuya yaklaşımı nasıl? Tasarım alanındaki önemli aktivatörlerdensiniz sonuçta... Kendimizi trendlerin ya da cool şeylerin avukatı olarak görmüyoruz. Ortada olan başka şeylerin, eleştiri, iğneleme, ironi gibi şeylerin farkında olmalıyız. Sadece anlık olanların değil. Trendler sıkıcıdır. Çıktıkları gibi düşerler. Tarihe bakmak ise önemlidir. Kültür, coğrafi konumun... Bunlar, bir tasarımcı olarak seni etkilemesi gerekenler. Takip etmesi çok kolay olan ve uluslararası tasarım dil sistemi ise değil! Dijital yayıncılık 20 yılında yeni bir döneme girecek gibi duruyor; designboom un yakın dönem planlarından bahsedebilir misiniz? Aracımız her zaman olduğu gibi online yayıncılık olarak kalacak. Ama aynı zamanda, offline küratoryal sergi projeleriyle ilgileniyoruz (örneğin, en yakın zamanda, Los Angeles be Seoul da sergilenen Kitchen Ecology sergisi gibi). Bu bizim bir projeyi derinlemesine çalışmamıza ve diğer şartlarda ne iş yaptığımızdan haberdar olmayan izleyici kitlesine ulaşmamızı sağlıyor. Fiziksel olarak var olmak iyi bir durum! Farklı altyapıları olan insalarla fiziksel olarak iletişim kurmamızı sağlıyor ve daha geniş, global içerikli bir perspektif kazanmamıza yardımcı oluyor. İnternet yayıncılığının yüzleşmek zorunda kalacağı en büyük güçlük nedir sizce? Aynı şekilde bağımsız, taze ve heyecan uyandıran içeriği okuyucuya sunabilmek. İnternet muhteşem bir bilgi kaynağı ama bu bilgi çok büyük bir hızla yayılıyor. Haberler çok hızlı eskiyor. Designboom özellikle röportaj kısmıyla ilginç bir tavır sergiliyor. Neden sorularınız bu kadar kişisel, böylesine tasarım odağının dışında? Kim Julien de Smedt'in kadın kıyafetleri konusundaki tercihlerini bilmek istemez ki! Bütün ciddiyetine rağmen, tüm ünlü tasarımcılar, mimarlar, sanatçılar.. insan sonuçta! Kayıtdışı paylaşacak kişisel hikayeleri oluyor. Tasarım, hümanist bir araştırmadır. Tasarımcıları yaptıkları işin dışında değerlendirip, yaşamlarından bir bakış açısı kazanmak, onları üretken birey olarak takdir etmenizi sağlar. Felsefelerini, metodolojilerini ve deneyimlerinin işlerini nasıl etkilediğini daha derinlemesine anlamanızı kolaylaştırır. Dijital yayıncılık işinde hırsızlığa karşı nasıl savaşıyorsunuz? Zor. Bu musibeti kontrol etmek zor. Bu insanlara yazıyoruz. Değerli zamanımızdan alıyor. Designboom orjinal içeriği üretmeyi; Umut Kart umut@kaletasarimmerkezi.com DESİGNBOOM UN İSTANBUL ÇIKARTMASI Online tasarım yayıncılığı denince ilk akla gelen sitelerden designboom un genel yayın yönetmeni Birgit Lohmann TedXReset için İstanbul daydı. araştırdığımız, yazdığımız, fotoğrafladığımız malzemeyi kullanmayı hedefliyor. Hergün bunu savunmak zorunda kalıyoruz. Diğerleri, bizim yaratmak için uğraştığımız şeyi doğru referansları vermeden copypaste yaptığında iş yorucu hale geliyor. Web dediğimiz şey, bilginin paylaşımıyla ilgilidir, global olarak fikirlerin ve kaynakların değiş-tokuşu ile... Ama bu, orijinal içeriğin kamulaştırılması anlamına gelmemeli. Endüstriyel tasarımın ölüm aşamasına geldiği iddia ediliyor. Katılıyor musunuz? Tasarım ölü. Çok yaşa tasarım! Son 10 yılda üretilen çoğu şeyin tamamen gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Ama tabii tasarımcıların %2-5i gerekli be akıllı şeyler üretiyor. Yeni bir tasarım dönemine giriyoruz. Online tasarım kurslarını eğitim sektörünün neresinde konumluyorsunuz? Bizim design aerobics kursumuz, akademik olmayan bir tasarım eğitimi. Öğrencilere, profesyonellere veya tasarım alanıyla ilgili herhangi birine özelleşmiş bir konu hakkında genel bilgi veriyor. İyi işliyor. Her kursun 100 katılımcısı oluyor, yaklaşık 40 farklı ülkeden geliyorlar. Çok interaktifler. Ekonomik krizin dijital yayıncılığa etkisi ne oldu? Şu andaki ekonomik kriz pek çok endüstrideki oyunu değiştiriyor. Eski yol doğal olarak değişiyor. Sadece olacağını düşündüğümüzden daha erken gerçekleşiyor. 10 senedir online olan designboom da, karlılıkla ilgili tahminlerini yeniden düşünmeye zorlanıyor. Dijital yayıncılık endüstrisi, hala geleneksel yaratıcılık yollarının ürettiği özgün içeriğe güveniyor. Dolayısıyla da hala emek yoğunluğu söz konusu ve bu, pahalıya geliyor. Tüm bunlar copyright, dağıtım, ödeme platformu, okuyucu servisi gibi şeyleri kapsıyor. Dijital yayıncılık ürünlerinin okuyucu sayısı %50 den fazla, yayıncılık ürünleri ise % 300 artacak önümüzdeki yıllar içinde. Ama yıllık gelir %20 lik bir büyümede kalacak. Designboom takımından bahsedelim mi biraz da? Milano temelliyiz. Küçük uluslararası takımımız tasarımcılar, mimarlardan oluşuyor; gazetecilerden değil. Gerçek deneyimlerden, kültürel gaye, etki, baskı ve çelişkilerden bahsederiz. Global bir tartışma yaratıyor, okuyucularımız ve tasarım camiası içinde iletişimi stimüle ediyoruz; ve bu bizi motive ediyor. Klasik bir 9-5 işi değil ama çok iş! Günlerimizi 200 den fazla ülkeden, her yaştan ve altyapıdan insanla fikirlerimizi paylaşarak geçiriyoruz. Gerçekten! Daha iyi ne olabilir ki?

08 31//20 09 Filiz Yılmaz filizy@bilgi.edu.tr MAKSAT YARIŞMAK-MI? Yarışmalar, tasarım gündeminin vazgeçilmez oyuncusu. Kimi zaman varlıklarından, kimindeyse yokluklarından şikayetçi olmaya doyamadığımız yarışmalar, bu sıra pek revaçta. Hepsine yanyana bakmakta fayda var. Şölen Kipöz, Bensu Ergüven MODA GÖZÜYLE MICHAEL JACKSON Geleceğin Vitrin Tasarımcıları Aranıyor İnci Deri, vitrin tasarımında yeni ufukların geliştirilmesine ve tasarımcı adaylarının mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla Ulusal Vitrin Tasarım Yarışması düzenliyor. 4 Ocak - 8 Mart 20 tarihleri arasında düzenlenen yarışmaya Türkiye deki üniversitelerin Tasarım, İç Mimarlık, Sahne Dekorları ve Kostümü bölümlerinden lisans ve yüksek lisans öğrencileri katılabilecek. İnci Ayakkabı Ulusal Vitrin Tasarım Yarışması nda dereceye girenler, para ödüllerinin yanı sıra yarışmanın sponsoru olan Teknosa ve Jules Verne Travel&Event den çeşitli hediyeler kazanacak. Yarışma şartnamesi ve başvuru formlar için: www.incideri.com Halılar ITKIB için Yarışıyor Türk halıcılık sanatının gelişmesine yardımcı olmak, sektöre canlılık kazandırarak özgün tasarımların oluşturulmasına katkı sağlamak amacıyla 2007 den bu yana düzenlenen İTKİB 4.Halı Tasarım Yarışması, yeni yeteneklere fırsat kapılarını aralıyor. 12 Mayıs 20 tarihine kadar başvurulabilen yarışmada, üstelik ödüller de oldukça bol. Birinciye 5.000 TL, ikinciye 3.000 TL, üçüncüye 2.000 TL ve ilk üçe giremeyen finalistlere 250 TL mansiyon ödülünün yanı sıra, yurdışında halı ve ev tekstil fuarlarını ziyaret ve ilk üç finaliste İstanbul Moda Akademisi nde ücretsiz tasarım eğitimi gibi ödüller 11 Kasım 20 final gecesinde sahiplerini bulacak.www.haliyarismasi.org Lüle Taşı, Sadece Bir Pipo Olmayacak!!! Eskişehir Valiliği, lületaşının geleneksel kullanım alanı dışında yenilikçi ve özgün tasarımlarla farklı bakış açılarını sunmak; malzemenin renk, doku ve işlenme özelliklerini vurgulamak; yeni tasarım kavramları, yeni biçim ve yeni üretim yöntemlerini kullanmak amacıyla tasarım yarışması düzenliyor. Öğrenci ve profesyonel olmak üzere iki ayrı kategoride düzenlenen yarışmaya, proje son teslim tarihi 5 Mart 20. 8. Kez Bir Desen Tasarla Yarışması Zorluteks Textil ve TETSİAD işbirliğiyle düzenlenen Ev tekstilinde moda yaratabilecek tasarım ve tasarımcıların ortaya çıkmasını sağlamak ve sanayi-eğitim işbirliğine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen yarışmaya, Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakülteleri lisans öğrencileri katılabilir. Son başvuru tarihi 12 Mart 20 a kadar, www.tac.com.tr adresini ziyaret etmeyi unutmayın!!! Kumbara Tasarım Yarışması nın başvuru süresi 7 Şubat a kadar uzatıldı AvivaSA nın Geleceğin tasarımcıları tasarrufu tasarlıyor sloganıyla başlattığı Kumbara Tasarım Yarışması nın başvuru süresi, öğrencilerden gelen talep üzerine bir hafta daha uzatıldı. Endüstri Ürünleri Tasarımı, Mimarlık ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri projelerini www.tasarrufutasarlamak.com sitesine yükleyerek yarışmaya katılabilecekler. Birincilik ödülünün 5.000 TL, ikincilik ödülünün 3.000 TL, üçüncülük ödülünün 2.000 TL ve mansiyonun 1.000 TL olduğu yarışmada, birincilik ödülü alan ürünün endüstriyel üretimi de yapılacak. Starbucks ın Sosyal Sorumluluk Projesi Starbucks Coffee Türkiye, Otizm konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Facebook sayfası (www.facebook.com/starbucksturkiye) üzerinden düzenlediği tasarım yarışmasına, 15-25 Ocak 20 tarihleri arasında başuruldu. Nisan ayında tüm mağazalarında sıcak içeceklerin servisinde bardak koruyucuları üzerine uygulanacak tasarımın sahibi, -14 Şubat 20 tarihleri arasında facebook ziyaretçilerinin oylamasıyla belirlenecek. 4. Beton Tasarım Yarışması için başvurular başladı. Belçika, Almanya, İrlanda ve Hollanda'nın desteklediği, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) tarafından gerçekleştirilen Mimarlık, mühendislik, tasarım ve ilgili disiplinlerden tüm öğrencilere açık olan bu yılki konusu "Monolithic" - exploring versatility' ("Yekpare" - çok yönlülük keşfi) olarak belirlenen 4. Beton Tasarım Yarışması'na başvurular 14 Mayıs 20 tarihine kadar yapılabilir. Kazananlar, İstanbul'da 6 günlük uluslararası bir master programına katılma hakkı elde edecekler. İnci Deri nin vitrin tasarım yarışması posteri. 02 Starbucks ın otizmle ilgili farkındalık yaratmayı amaçladığı yarışmasının posteri. Kumbara Tasarım Yarışması. Hani birinin ölüm haberini aldığınızda yaşadığını hatırlarsınız ya... İşte Michael Jackson, böyle buruk bir duygu yaşattı bu yaz. Oysa ki O, 80li yılların ikonları ile büyüyen herkes için pop müziğin ve dansın sembolü olmuştur. Bugünün üniversite gençliği için ise O hala bir efsane. Popun Kralı lakabını henüz 6 yaşındayken yakalamış, bu uğurda ben çocukluğundan mahrum kalmış bir ürünüm.. sözleriyle ifade ettiği gibi çocukluğunu yaşayamamış, aylaklık edememiş ve arkadaşlarıyla sokakta oynayamamıştı. O nun dünyasında bu yoksunluğun yerini daima gülen yüzüne eşlik eden şarkılar aldı. Kalbin acıyorsa bile gülümse diyen, en sevdiği şarkı Charlie Chaplin in bestesi Smile, O nun Chaplin den, Peter Pan den ve Mickey Mouse dan örülü iç dünyası ile örtüşüyordu. Müzik yapmak, şarkı söylemek, dans etmek O nun doğasında olan şeylerdi. Kural bozucu tavrı yalnızca müziğinde, danslarında değil, kıyafetlerinde ve kişisel imajında da belirgindi. Bunu Eğer moda bir şeyi yapma diyorsa, ben onu yaparım." söylemiyle yarattığı sembolik giyim tarzından okumak mümkün. Stilisti Philippe Bloch O nun için Micheal modadan değil, moda Micheal dan etkilenmiştir. O bir yenilikçi, bir öncüdür. Tıpkı ikonik kristal kaplamalı eldivenleri gibi. Michael için kıyafetler bir zevkti. der. 1980 lerin ortasında kariyerinin en üst noktasındayken, keskin yüzü, uzun bukleleri, bileklerinde biten siyah pantolonu, beyaz tişörtü, beyaz çorapları ve siyah kösele ayakkabılarıyla bir pop şarkıcısının nasıl gözükmesi gerektiğinin en iyi temsilcisi olan Michael Jackson MTV de yayınlanan Billie Jean ve Beat it videolarındaki görüntüsüyle moda ikonu haline geldi. Yönetmen John Landis tarafından çekilen kısa fim Thriller da koreografideki V hareketini cekete yansıtan köstüm tasarımcısı Deborah Landis ın yarattığı kırmızı deri ceket moda tarihinde Thriller ceketi olarak anılmakta. Thriller ceketi fiber optik ışıklarla yeniden tasarlayan tasarımcılar Michael Bush ve Dennis Tompkins ise O nun sahnedeki dans figürlerini ve jestlerini tamamlayan ve Michael Jackson stiliyle özdeşleşen pek çok kıyafete imza attılar. Michael kırmızı ceketleri ve askeri tarzı öylesine sevdi ki Bill Whitten in yorumuyla bu iki özellik bir kıyafette buluştu. Stüdyolarında Michael ın birebir ölçülerine göre hazırlanmış bir mankenle çalışan bu tasarımcıları Micheal Bu, dünyanın giydiği, bunun üstüne çık. sözleriyle zorluyor, her zaman farklı olma Popun kralı Michael Jackson dan geriye yalnızca müzik kaldığını düşünmek, resmin bir parçasını görmemek anlamına gelir. MJ in modaya katkısı yadsınamaz. isteğini dile getiriyordu. Böylece, modanın stiller kütüphanesinde Micheal Jackson stili yerini sağlamlaştırırken, Micheal da güncel modayı iyiden iyiye yönlendirir hale geldi. Givenchy nin altın rengi metal zımbalı ceketi, Louis Vuitton un pullu eldiveni, ve Balmain in son koleksiyonunda Jackson etkisini görmek kaçınılmaz. Christophe Decarnin in Balmain için, Kris Van Assche in Dior Homme için tasarladığı siyah takımlar, pagoda omuzlu ceketler ve kristal süslemeli smokinler güncel modanın Jackson tarzına göndermeleri olarak dikkat çekmekte. Michael ın zamanında yaşayamadığı çocukluğundan geride kalan içindeki çocuk, dünya çocukları için duyduğu endişe ve onlarla iletişim kurma çabası giyim tarzındaki sembolizmi besledi. Çocukluğunda üstünden hiç çıkarmadığı t- shirtleri ile Mickey Mouse a olan bağlılığını sahne kıyafetlerine de yansıttı. Mickey nin beyaz eldivenlerini, beyaz çoraplarını ve siyah ayakkabılarını stilinin bir parçası haline getirdi. Bu beyaz aksesuarları bütünleyen beyaz parmaklıkları, dans figürlerini tamamlayan son söz gibi grafik bir etki yaratıyordu. Diğer taraftan O nun doğaçlama dans figürleri Amerikan sinemasının siyah beyaz müzikallerinin ve Mickey Mouse ın hareketlerinin erotizm ve isyanla yüklenmiş bir senteziydi. Çocuklarla kurduğu yakın iletişim O nu sonunda depresyona sokacak ağır suçlamalarla sonuçlansa da müziği ile dünya çocuklarının barışını vurgulayan Micheal in dünya da yaşam zorluğu çeken çocuklar olduğu müddetçe kullanmaya devam edeceğini söylediği kol bantları ve giydiği stilize askeri üniformalar, adeta Jimmy Hendrix in Vietnam savaşına tepki olarak giydiği üniformaya benzer biçimde sembolik ve barışçıl bir etki yarattı. Pop un Kralı yakıştırmasından aldığı cesaretle direnişçi bir ortaçağ savaşçısının kıyafet kodlarını benimseyen Michael, dizlikleri, bileklikleri, armaları ile Kral Arthur un ihtişamlı görüntüsünü sahneye taşıyarak, tıpkı bir savaş oyununun kahramanıymışçasına sahne ışıkları altında küçük çocuklar gibi oyununu kurallarına göre oynayıp bu oyuna kendisini kaptırıyordu. Tavrındaki, tarzındaki ve sanatındaki çok kültürlülük melez bir dil yaratmasına neden olmuş, O nun sembolizmi hafızalarda yer eden çocukluk kahramanlarını neredeyse yapı sökümüne uğratarak yeni bir pop efsanesi yaratmıştır. Öyle görünüyor ki, Michael Jackson efsanesi geride bıraktığı değerler ve sembollerle herkesi kendi oyununda kendi dünyasının kral ve kraliçeleri olmaya cesaretlendiren düşsel bir karakter olarak yaşamaya devam edecek. MJ modası sergi ve defilelerde yaşıyor.

10 31//20 11 Dr. Asım Evren Yantaç eyantac@yildiz.edu.tr Aslı Ayşen Aydın asliaysen@gmail.com Telefondaki numaralar ayrı, bilgisayardaki iletişim bilgileri ayrı. Evde ayrı müzik dinlenir, arabada ayrı... Bir dönem bizleri bölerek geçti. Ama şimdi senkronize olma zamanı. Telefonlarımız bilgisayarlarla senkronize çalışıyor; kartvizitlerimizi, iletişim bilgilerimizi hatta e-postalarımızı tekrar veya dağılma olmadan takip etmemizi sağlıyor. Diğer bir örnek, müzik dinleme alışkanlığımız üzerinden: last.fm gibi kullanıcının müzik listelerini internet üzerinde tutan sistemler ipod unuzla beraber çalışıyor, iş veya ev bilgisayarı, telefon üzerinden dinlenebiliyor, çok yakında arabanızdan da dinlenecektir. Yani müzik alışkanlığımızda senkronize edilip nerde olursak olalım bize ulaştırılıyor. İşte bu gelişmeler, bahsettiğimiz aletleri TAŞINABİLİR TEKNOLOJİLER VE ÖĞRETTİKLERİ Cep telefonları, müzik çalarlar... Masa başında bile kullanması güç aletleri hareket halindeyken, engelli koşullar altında kullanmaya zorlanıyoruz. Hal böyleyken, arayüzler kadar insan bedeni de değişiyor, evrimleşiyor. araba kullanıyorken, yolda karşıdan karşıya geçerken, gazete okurken, ofisin kapısından içeri girerken, otobüste ayakta beklerken kullanmamızı gerektiriyor. Mobil teknolojik aletleri bu hareket halindeki kullanımlardan dolayı, çoğu zaman ayakta, sallanan bir zeminde, tek elimiz doluyken gibi engelli koşullar altında kullanıyoruz. Masa başında otururken kullanma zorlukları olan arayüzlerin benzerlerini engelli koşullar altında kullanmaya kalkıyoruz. Aslında, bu evrimi geçirebilmek için çok sıkı bir eğitim altından geçiyoruz. Telefonun gündelik hayatımızın önemli bir parçası olması cep telefonlarını, bizleri teknoloji kullanımı konusunda eğitme yolunda en kuvvetli silah haline getiriyor. İşte bu nedenle geliştirilmekte olan yeni teknolojiler önce askeri, tıbbi veya deneysel projelerle deneniyor, ama son kullanıcının 02 önüne ilk olarak cep telefonları üzerinden ulaştırılıyor. En güncel örnek, yeni nesil akıllı telefonların sahip oldukları büyük ekranların aynı zamanda kontrol mekanizması haline getirilip, tuş gibi katı kullanıcı arayüz elemanlarının kısmen de olsa ortadan kalkması. Şimdi telefon kullanıcıları sesle komut veriyorlar, arayüzün içinde parmaklarıyla veya elleriyle yaptıkları jestler ile dolaşıyorlar, tek, çift veya çok nokta dokunuşlu etkileşimlerde bulunuyorlar. Bütün bu tecrübeyi son kullanıcıya dizüstü veya masaüstü bilgisayar, kiosk, DVD arayüzleri ile tecrübe ettirmek zor. Oysa her saniye elimizde gezdirdiğimiz cep telefonları kullanıcı için mecburi bir eğitim ortamı yaratıyor. Hele bir de cep telefonları için geliştirilen oyunları düşünürsek, her türlü deneysel etkileşim deneyimi kullanıcılara riskten uzak bir şekilde sunuluyor. Sokakta telefonunu sağa sola yatırıp araba kullanan, topları zıplatan, sonraki şarkıya geçmek için müzik aletini sallayan insanlar görmek normal bir durum oldu. Bu yolla günümüz telefon kullanıcısı gelecekte giyilebilir teknolojiler ve yeni görselleştirme teknolojilerinin yardımıyla her saniye karşı karşıya kalacağımız sofistike etkileşim sistemlerine alıştırılmakta. Bütün bu eğitim sürecinin yanında, yukarıda bahsettiğimiz gelişmelerin alışkanlıklara, yaşayış biçimine, hatta insan anatomisine etkilerini gözlemlemek zor değil. Mouse ile işaret parmağı gelişen, bileğinde kemik şekli değişen bir nesilden sonra belki de şimdi bir yeni neslin başparmağı gelişiyor olacak, daha sonra önlü arkalı kullanılan aygıtlar çıkacak. Başparmak üst arayüzü kullanırken, diğer parmaklar alt tarafı idare edecek, diğer parmakların tembelliği azalacak. SMS e dayalı telefon kullanımının hakim olduğu zamanlarda başparmak daha çok dikey hareket yapıyordu, şimdi dokunulabilir ekranlarla birlikte aynı başparmak yatayda da hareket etmeye başladı. Harekete karşı duyarlı iphone, Wii, kumanda gibi aygıtlarla, arayüzler kadraja alınıp sınırları belirlenmiş, yatay eksende ilerleyen içerik yapılarından çıkıp, 3 boyutlu gerçeklik algısına daha yakın arayüzler haline dönmekte. Bu bakımdan belki de yukarıda tanımladığımız ayakta, yürürken, araba kullanırken olduğu gibi çeşitli engelli koşullar altında kullanıcının çok daha rahat etkileşimde bulunmasına imkan sağlayacak sistemler ortaya çıkabilir. Yük, Tasarımcının! Gelişmeler işin sadece kullanıcı tarafını ilgilendirmiyor. Mesela etkileşim tasarımcısı, arayüz tasarımcısını da birebir ilgilendiriyor. Çoğu zaman arayüz tasarımı elemanlarını hazırlarken gerçek hayattan metaforlar kullanırdık, şu an wii, civa kontrollü mobil teknolojiler, kamera ile kullanıcının hareketini takip edip etkileşim sağlayan sistemler, günlük hayattaki hareketi de yakından incelememiz gerekliliğini doğuruyor. Özet olarak bütün bu süreçlerin biz kullanıcıları ve tasarımcıları daha önceki gelişmelerden farkı olmadan ne kadar yoracak bir süreç olduğunu, ama ortaya çıkacak sonuçların insanların çok fazla kafa yormadan, gerçek hayat tecrübelerine dayanarak kullanacakları arayüzler doğuracağını düşünmekteyiz. İşte bu noktada, esas yük tasarımcılara düşüyor. Nokia Morph Phone 02 Geliştirilen yeni teknolojiler ilk olarak cep telefonları üzerinden ulaştırılıyor. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN MANİFESTO! Geçmişin politik bildirileri, günümüzün yükselen değeri! Tasarım dünyası arka arkaya yayınladığı manifestolar ile sürdürülebilirlik için çağrıda bulunuyor. Toplumsal bir hareketin duyurulması veya belirli bir düşünce üzerine kurulan bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren yazılara manifesto deniyor. 1620 de yazıldığı ilk günden bugüne devletlerin politik dokümanları olarak değerlendirilen manifestolar, bu yüzden sanat akımlarının ve mimari dünyasının da ilgi alanlarına girmeyi başarıyor. 1909 yılında F.T. Marinetti nin Fütürist Manifesto yu yazmasıyla birlikte sanatçı, sanatla uğraşmaktan bir adım öteye geçerek hem sanata hem de topluma meydan okuyan ve bu politik duruşunu teatral bir tavırla sergileyen bir kimliğe sahip oldu. Walter Gropius, 1919 yılında Bauhaus okulunu kurarken kaleme aldığı manifestonun onbeş yıl gibi kısa bir sürede Nazi rejimine kurban gideceğini öngörememiş olabilir ancak 20 yy.ın mimari, endüstriyel tasarım, sanat ve şehir planlamacılığı gibi birden fazla disiplinini etkilemeyi başardığı şüphe götürmez. Türk mimari tarihinde önemli izler bırakan Bruno Taut da düşüncelerini 1920 yılında ciddiyete yeter artık diyerek dile getirmiş, makam ve unvana karşı çıkan sesiyle şeffaf ve sonsuz mimarlığa çağrıda bulunmuştu. 20. yy.ın başında yaşadığı popülerliği yüzyılın ortalarına doğru kaybeden manifesto furyası yerini geçici de olsa iş dünyasının vizyon ve misyonuna bırakırken, yüzyılın sonunda tekrar canlanıp eski parlak günlerine geri dönüyordu. Benzer Serzenişler Tasarımın dönüştürücü gücüne ve beraberinde getirdiği pozitif etkisine inanan tasarımcı Bruce Mau, 1998 yılında yayınladığı Incomplete Manifesto ile meslektaşlarının da benimseyebileceği değerleri 43 maddede sıralıyordu. 1964 yılında İngiliz grafik tasarımcısı Ken Garland öncülüğünde kaleme alınan First Thing First manifestosu da benzer serzeniş ve günün koşullarına göre yapılan ufak güncellemeler ile 1999 yılının son çeyreğinde Adbuster Dergisi nin önderliğinde yeniden gündeme getiriliyordu. Amerikalı bilim-kurgu yazarı ve fütürist Bruce Sterling ise, 3 Ocak 2000 manifestosunda küresel ısınmayla bağlı olarak, hükümet, endüstri ve birey seviyesinde yapılması gerekenlere yönelik önerilerini sıralıyordu. Milenyumun ilk günlerinde kaleme aldığı yazısıyla sürdürülebilirliğe dikkat çeken Sterling, mevcut sistemin insanoğlunun isteklerini doğru şekilde tatmin etmediğini göstermek için yeni malzemelerden yeni ürünler üretmek, maddi bağımlılıkları bilgi çağının sunduklarıyla değiştirmek gerektiğinin altını çiziyordu. 2007 yılında geldiğimizde hem Designers Accord un hedeflediği amaçlar hem de önde gelen tasarım bloglarından Core77 ın editörü Allan Chochinov un tasarımda sürdürülebilirlik için 1000 kelimelik manifestosu dikkat çekiyordu. Designers Accord aktivist yapısıyla tasarım dünyasında sürdürülebilirliğin bilinirliğini artırmayı, yeni nesil fikir önderlerini yetiştirmeyi, daha büyük bir etki yaratabilmek için en iyi uygulamaları sistemsel hale getirmeyi, yürütülen politikaları etkilemeyi hedeflediğini açıklıyordu. Chochinov ise dogma ve kuralları hatırlatmasından dolayı manifesto sözcüğünden fazla hoşlanmasa da, sürdürülebilirlikle ilgili tasarımcılara bazı başlıkları hatırlatma gereği duyuyordu: Geçicilik için tasarlamak, sürdürülebilirliği daha erken öğretmek, vida yapıştırıcıdan iyidir, iklim insandan mühim. ICON dergisi ise 2007 Ağustos unda yayınladığı 50. sayısında manifestoyu özel bir konu olarak işliyor, Jasper Morrison dan John Maeda ya Rem Koolhaas tan Yves Behar a kadar 50 önemli endüstriyel tasarımcı, mimar ve küratöre kendi manifestolarını soruyordu. Yaşamı iyileştirmek üzere uluslararası tasarım projeleri yürüten Project H Design ın kurucusu Emily Pilloton da 2008 Nisan ına geldiğimizde (anti)manifestosunu yayınlıyor ve yeni mikro kredinin tasarım olması, eğitimde öğretilen değerler arasında aktivizmin estetikten önce gelmesi ve yeşil tasarımın trend olmaktan çıkması gerektiğini savunuyordu. Merkezde Durmak... Allan Chochinov un da belirttiği gibi gözümüzün önünde olanı yazmak kolay ve bu yüzden manifesto yayınlamak pek de zor olmasa gerek. Ancak bugüne kadar sanat, mimari ya da tasarım dünyasının hem kimliklerini hem politik duruşlarını sergilemek üzere açıkladıkları fikirlerin hafife alınmaması gerekir. Bu nedenle, sadece belirli bir kesime ya da endüstrilerin beklentilerine yönelik ürün tasarlamaktan öte sürdürülebilirliğe ve küresel sorunlara çözüm üretmeye çalışan ve mevcut düzenin böyle gidemeyeceğini savunan manifestolara daha fazla kişinin sahip çıkması ve altına imza atması şart. Görsel iletişim tasarımcısı Mario Piazza nın da dile getirdiği gibi Manifesto, tasarımın deklarasyonudur. Yeni proje olarak karşımıza çıkan çalışmalar aslında günlük hayatımızın sürekli inove edilmesidir. Bu yüzden tasarımcı hayatın tam da merkezinde yer almalı ve tüm sosyal değerlerimiz, projelere yedirilmiş olmalı. Kısaca, hâlâ üstünde yaşayabileceğimiz bir gezegenimizin ve uygarlıkların var olabilmesi için manifestolarda yer alan ilkelerin 5 duyumuz kadar kuvvetli hale dönüştürülmesi ve tüm iş yapış şekillerimizin buna göre yeniden düzenlenmesi kaçınılmaz hale geliyor. Patrycja Zywert in manifestosu.

12 31//20 13 Gözde Tüfekçi gozde@kaletasarimmerkezi.com SANAL ALEMDE SÖZÜ GEÇEN ALTERNATİF TASARIM BLOGLARI Tasarımın sanal mecradaki hızına erişmek neredeyse imkansız. Her geçen gün yeni bloglar ekleniyor, portallar çoğalıyor. Ancak sadece güçlüler hayatta kalmayı başarıyor ve kendi kitlelerini yaratıyor. Siz, amatör girişimlerle zenginleşen internet tecrübenizin keyfini sürerken, oyun devam ediyor. Alternatif adresler kazanıyor! Bize kalansa rehberlik edecek küçük bir liste hazırlamak oluyor! Gregory Wood Made in England by Gentlemen Yanko Design 2002 yılında Takashi Yamada tarafından web alemine hediye edilen Yanko Design ; endüstriyel tasarımdan konseptlere, mimarlıktan moda tasarımına, tasarımın tüm uzantılarını kapsayan bir web magazin. Uzakdoğu kökenli tasarım portalının, doğduğu topraklar gereği teknolojiye ayrı bir ilgisi var. Varoluşunu, en yeni ve keşfedileni sunma üzerine kuran yayın, hızla yayılan takipçileriyle, yaklaşık 590.000 ayrı kullanıcıya sahip bir topluluğu temsil ediyor. Tasarımla ilgili birçok konuda yazının eklendiği sitede, beğenilen ürünlerin satıldığı bir de dükkan mevcut. Aynı zamanda Technorati.com un en çok okunan 100 blog listesinde yer alan Yanko Design, günlük 26.000 katılımcı tarafından izleniyor ve her ay 3 milyon sayfada görüntüleniyor. www.yankodesign.com Yazdıklarını tasarlayan hararetli bloggerlardan bir diğeri de Greg Wood. Birçok kişinin internette klasik yöntemlerle içerik ürettiği ve bunlardan sadece küçük bir topluluğun tasarımcı olduğu gerçeğinden hareketle yola çıkan tasarımcı, kendi web sitesinde hazır blogger araçlarını kullanmayı reddederek başlıyor serüvenine. Bir internet tasarımcısı olarak, bu yaklaşıma herhangi bir özrü olamayacağını söyleyen Wood, yazdıklarını tasarlıyor ve bu yolla her seferinde içeriğe uygun görünüm üretiyor. Farklı konu girişleriyle oluşturulan ana sayfada, tek bir metne ve o metne gelen yorumlara yer verilirken, konu içeriğine göre sayfa tasarımı değiştiriliyor. Web sitesinde tasarımla doğrudan veya dolaylı olarak ilişkisi bulunan pek çok konuda yazı paylaşılıyor. www.gregorywood.co.uk Cargo Collective Profesyonel tasarımcı kitlesiyle, ücretli hizmet sunan portallar arasından sıyrılan Cargo Collective, tasarımcıların genellikle portfolyo yaratmak için kullandığı bir aracı portal niteliğinde. Network yaratarak tasarımcı bankası işlevini sürdüren site, tasarımcı işlerinin portfolyolarında depolanmasına ve aynı zamanda güncel sayfada yer alarak diğer üyelerle anında paylaşmalarına imkan tanıyor. Diğer tasarım portallarının aksine, ücretli olarak üye olunabilen yapısı, bazı tasarımcılar tarafından kontak kurma ve iş alma yöntemi olarak konumlanmasına yardımcı olurken, ana sayfasında yer verdiği, öne çıkan web siteleri ve projeler bölümleriyle de kolektif yapısının altını çiziyor. www.cargocollective.com Made in England by Gentlemen, çılgın illüstratör Cookie nin kişisel tasarım blog u. Kendi portfolyosunda yer vermediği çalışmalarını web ortamında paylaşan Cookie, kendini, tasarımcı, illüstratör ve durum maceraperesti olarak tanımlıyor. Zamanının büyük bir bölümünü görsel açıdan ilginç ve ilham verici nesneleri fotoğraflayarak geçiren tasarımcı, sahibi olduğu made-in-england isimli portal yoluyla, ilgi çekici bulduğu birçok ürün ve desen örnekleri sunuyor. İllüstrasyonlarından oluşan portfolyosuna da yer verdiği sitesinde, grafik tasarımdan günlük tasarım deneyimlerine kadar birçok gözleme yer veriyor. www.made-in-england.org Jason Santa Maria Jason Kottke İlk blogger lardan sayılan Kottke nin 98 yılında kurduğu yayın, yaratıcısının wikipedia sözlüğünde yer almasına neden olan ve alternatif popüler olarak nitelendirilen bir başarı kaynağı. Blog un başarısı, kimilerine göre, aslen web tasarımcısı olan Kottke nin, blog dünyasına adım atmasıyla birlikte ünlenmesi bağımsız gazeteci kimliğine bürünmesine neden olur. 1 yılı aşkın bir süre boyunca tam zamanlı işinden ayrılıp sadece blog yazarlığıyla hayatını sürdürmesine bile neden olan özelliğinin, blog sayfalarına yansıması da kuşkusuz gecikmez. Sitede, blog sahibinin renkli hayatının aksine bir görüntüyle karşılaşıp şaşkınlığınızı gizleyemesiniz de, tasarımcının font alanındaki çalışmalarının yansıması sayılabilecek yazısal bir anasayfa yaklaşımın ardındaki içerik, yaşama dair çok geniş konu aralığıyla renklendirmeyi başarıyor zihninizi. www. kottke.org SwissMiss Bireysel blog SwissMiss, tasarımcı Tina Roth Eisenberg ın ilham aldığı seçkilerinden oluşan bir alan. Tasarımcının 2005 yılının Mart ayında, kişisel görsel arşivini yaratma isteğinden hareketle kurduğu site, 4 yıl içinde -kendisinin bile!- şaşırarak izlediği hızlı bir ivmeyle sık takip edilen tasarım yayınları arasına girmeyi başarıyor. Eisenberg, sahibi olduğu tasarım ofisiyle aynı adı taşıyan portalında, genel geçer tasarım sınıflandırmalarının aksine, beni düşündüren, beni güldüren gibi yaşamın içinden tanımlamalarla ifade ediyor kendini. Günlük hayata yakın duran, birçok tasarıma erişebileceğiniz sanal bir mekan olarak kurgulanmış. Sık sık güncellendiğini ve bu sayede daha tüketilesi ürünlere de yer verebildiğini söylemekte fayda var. www.swiss-miss.com Smashing Magazine Smashing Magazine, 2006 yılında yayına açılan ve web tasarımı konusunda özelleşerek hızla gelişen bir tasarım portalı. Amacını; okuyucularını son trend ve web geliştirme teknikleri konusunda bilgilendirmek olarak tanımlayan yayın, sürekli yenilenen bir yapıdan çok, kaliteli ve doğru bilgi aktarmayı önemsiyor. Son dönemde kendi yazılarının yanı sıra, benzer içerikle yayın yapan blogları da bünyesine katarak Smashing Network çatısı altında toplayan Smashing Media ekibi, bir komünite yarattı; web alanındaki tecrübenin paylaşılmasına katkıda bulundu. Portalda, program dersleri, kodlama dilleri ve fontlar gibi bilgiler bulmak mümkün. www.smashingmagazine.com Grafik tasarımcı Jason Santa Maria nın tasarım blog u, sanat yönetmenliğine dair online bir deneyim. Yazıyı tasarlamak üzerine kurulu tasarım alanlarından oluşan sitede, yazının içeriği de görüntüsü kadar tasarlananlar arasında. Her yazının aynı sayfa düzeninde görüntülenmesindense, içeriğin ihtiyaçlarına göre şekillenmesine olanak veriyor. Portalda, tasarımcının portfolyosunun yanısıra web tipografisinden makalelere, birçok alanda yazı ve yardımcılar bulabilirsiniz. www. jasonsantamaria.com Dustin Curtis Kullanıcı arayüzleri tasarlayan Dustin Curtis in kendi adını taşıyan kişisel blog sayfası, sizi ilk etapta bir içerik listesiyle karşılıyor. Klasik bir görünümün arkasına, her bir başlık için ayrı ayrı tasarladığı sayfaları gizleyen tasarımcı, konu başlıklarına giriş yaptığınızdan itibaren metnin ihtiyaçlarına göre içeriğini dolduruyor. Açtığınız andan itibaren yazıyla ilgili ilk izlenime sahip olabileceğiniz şekilde tasarlanan sayfalar, yazının içeriğinden ipuçlarıyla sergileniyor. Curtis alanında, kendi hayatına dair bilgilere yer verirken, diğer okuyucuların beğendikleri ve yorumlamak istedikleri konular üzerine de bir alan yaratıyor. www.dustincurtis.com

14 31//20 15 Banu Alpay G. Şanel Şan banukdny@gmail.com sanelsanel@gmail.com VİTRİN NE İŞE YARAR? Sanal alışveriş popülerleştikçe, vitrinlerin konumu değişiyor. Yoksa artık, markalar hami, vitrinler sanat sergileme mekanı, müşteriler ise sanatsever mi oluyor? Tüketim toplumunun temellerinin atıldığı dönemlerden bu yana, vitrin bir mimari öge, gösteri alanı ve cazibe merkezi olarak hep yaşamlarımızın bir bölümünde var oldu. Özellikle alışveriş kavramının alışverişten öte, bir prestij, statü sembolü hatta egzersiz ve keyif etkinliğine dönüştüğü son 20 yılda mağazalar ve alışveriş merkezleri de sosyal hayatın önemli mekanları haline gelirken, bu merkezlerin içinde, satıcı, satılan ürün ve alıcı arasındaki tüketim üçgeninde kimi zaman aracı kimi zaman arada olan vitrin in önemi arttı. Artan tüketim hızı ile paralel büyüyen pazarın bir süre sonra tekrara düşmesi, rekabet için alternatif yollar aranmaya başlaması ve tasarım kavramına verilen önemin yükselişi ile beraber pek çok reklam ve iletişim stratejisini de kapsayan bir alan olan vitrin, tasarımına kavuştu. Kimi zaman rengin gözünden yararlanan, kimi zaman aydınlatma ile kimliğine kavuşan, kimi zaman farklı bir malzeme kimi zaman ise alternatif mobilyalarla canlanan vitrin tasarımlarının amacı ürünsatış ilişkisinden, marka-söylem ikilisine dönüşmüş gözüküyor. Markaların sadece ürün değil yaşam tarzı da sattıklarını belirterek sürekli müşteri kazanmayı amaçlaması da vitrinlerin değişim ve gelişimindeki katalizörlerden oldu muhakkak. Kopya, taklit hatta halk arasında çakma tabiri ile benzerlerinden yüzlercesi sokaklarda boy gösteren ürün lerin satıldığı bir mağaza yerine, sıra dışı bir kimlik, orijinal bir slogan ve benzeri bulunmayan vitrini ile görenleri bir düşünce yolculuğuna çıkaran bir mağazadan alınan ürün alıcısına kendisini özel hissettiriyor. 02 Bu benzeri olmayan sıfatı eklenmiş vitrinler, modanın dışında, enstalasyon, sahne tasarımı, heykel, tiyatro gibi farklı disiplinlerin dillerini de içine alarak farklılaşma yoluna gidiyor. Bu özellikleri ile vitrinler acaba geleceğin sanat galerileri olmaya aday mı sorusu akıl kurcalıyor. Sanatçı ve tasarımcılara destek veren marka sahipleri yeni hami ler, vitrinler yeni sanat sergileme mekanları, müşteriler yeni sanatseverler olabilir mi? İnternetin dev kütüphanelerin yerini aldığı, e-maillerin birincil iletişim yollarından biri haline geldiği, insanların bir kafede değilde networkler üzerinde buluştuğu, alışverişleri e- yöntemlerle gerçekleştiği, sanat ve tasarım nesnelerinin görülmez bir hızda tüm dünyaya aynı anda yayıldığı küresel bir dünyada sorunun cevabı evet e yakın duruyor. Sanat ve tasarımın dilini kullanan 03 vitrinlerde, popüler akımların izlerine rastlanıyor. Renkleri ile öne çıkan vitrinler pop art yaratımlara benzerken, farklı ışık kaynakları ile aydınlanan, nokta ışıkla ürüne dikkat çekilen, tamamen karanlık bırakılıp mekansız mekana dönüşen kısaca ışığı kullanan vitrinler empresyonist bir hava kazanıyor, ürün ve mobilya kullanımı ile şekillenenler enstalasyon sanatına gönderme yaparken, çeşitli performanslara sahnelik edenler performatif sanatı içine alıyor, hepsinde ortak nokta ise kusursuz denge, ne çok karmaşa, ne eksik kalma, bir nevi altın oran. Dünyada artan bir trend haline gelen, pek çok tasarımcının yorumu ile dikkat çeken vitrin örneklerine ülkemizde de rastlıyoruz. Pek çok uluslarası firmanın yanı sıra konuyla yakından ilgilenen, vitrin 04 tasarımcılarıyla ortaklıklar kuran Türk firmalardan YKM, İnci, Boyner, Vakko, Mudo Concept konuya ilişkin üniversite öğrencileri arasında tasarım yarışmaları düzenliyor, kimi zamanda kendi vitrinini çeşitli performanslara adıyorlar. Çoğunlukla ilgili üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri öğrencileri arasında düzenlenen bu yarışmalarla vitrin tasarımı alanına dikkat çekildiği gibi genç tasarımcıları teşvik ederek mesleki gelişimlerine de katkı sağlanıyor. Ginza da yer alan Wako vitrini 02 Westwood için tasarlanan Selfridge vitrini 03 Ginza daki bir başka vitrin... 04 YKM nin vitrin tasarım yarışması posteri Beyin enfaktüsü geçirmiş hastalarda, beynin zarar görmeyen alanlarının geliştirilmesi ve belli görevlerinin tekrar hatırlatılması ile kaybedilen belli yetilerin tekrar hastaya kazandırılabileceği kanıtlandı. Zihinsel gerilemeye karşın Q10, cinseng gibi vitaminlerin yanı sıra doktor reçetelerinde dahi görülmeye başlayan oyunlar tasarlandı. Söz konusu oyunlarda amaç beynin üst düzey bilişsel aktiviteleri yöneten prefrontal lobarının aktif tutulması. Puzzle lar, kelime oyunları, bulmacalar, Sudoku alışa geldiğimiz beyin egzersizlerinden bazıları. Bunların yanı sıra, Wii, Play Station gibi oyun konsolları ve cep telefonu gibi günlük hayatta sürekli kullandığımız el cihazlarına yüklediğimiz bir çok oyunun beyin nöronlarını çalıştırarak ve aralarındaki bağlantıyı kuvvetlendirerek beyni zinde tuttukları öne sürülüyor. Bu teori henüz kesin sonuçlara dayanarak kanıtlanmış olmasa da başarı gösterdiği bir çok nokta var. Bilişsel beyin egzersizinin, ne formatta olursa olsun amacı beyni, fiziksel egzersizin kasları uyarması gibi sürekli bir stimülasyonda tutmak. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında doğmuş jenerasyonun üzerinde bulundurduğu Alzheimer riskini azaltmak bahanesi ile geliştirilmiş birçok oyun 7 den 70 e çok kişinin ilgisini çekmekte; öyle ki, bu endüstri şu anda katlanarak büyüyen bir araştırma bütçesine sahip. Bunun sadece bir pazarlama taktiği olduğuna inanların antitezlerine karşın gösterdiği yararlar ise şöyle: Aktif Mücadele Endüstride bilişsel oyun tasarımı konusunda önde gidenlerden Luminosity oyunları, kullanıcının odaklanma sürecini ve çevresel görüş duyusunu geliştiriyor. Xbox, Play Station gibi bir çok konsolda da karşımıza çıkan aksiyon oyunlarının yararı ise kişinin görsel duyusunda kontrast duyarlılığını arttırıyor olması. Kontrast duyarlılığı kişinin gri gölgelerde dahi en ufak hareketi algılayabilmesi anlamına geliyor ve gece görüşünde büyük önem taşıyor. Bu sorun lens, ameliyat, gözlük gibi cozümlerle düzeltilebilmenin yanı sıra ayrıca aksiyon oyunlarının da bu konuda yaşla gelen gerilemeyi azalttığı Rochester Üniversitesi nin araştırmalarıyla kanıtlandı. MS Technology Collaborative (Multipl Skleroz Teknoloji Ortaklığı) beynin görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonları üzerindeki kontrol kabileyitini bozan MS rahatsızlığına sahip hastalara özel tasarlanmış ve bilişsel zihni zorlayan online MyBrainGames oyunlarını tasarladı. Hastalarda görülen hatırlama, odaklanma, dikkat verme, organize etme, planlama, ve problem çözme gibi yetilerin kaybolmasına karşı beyni bu konuda zorlayan oyunlar içeren bir websitesi. Tasarımında dikkat edilen en büyük unsurlardan biri ise İŞLEMEYEN DEMİR PASLANIR Bir kaç sene öncesine kadar aksi düşünülürken artık beynin gerekli egzersizler yapıldığı sürece her yaşta yeni hücreler üretebildiğine inanılıyor. Radyoloji ve kemoterapiye maruz kalmış çocuklardan, olası Alzheimer hastalarına, pek çok değişik nörolojik bozukluğa karşı zihinsel aktiviteyi geliştirici oyunlar tasarlanmakta. hastaların rahatsızlıklarının duyularında yarattığı zarara göre oyunun ara yüzünü ve kontrol noktalarını ayarlıyabiliyor olması. Accecibility Toolbar (erişirlik araç çubuğu) sayesinde kullanıcı yazı karakterinin büyüklüğünü, renk tezatlığını, yazı kalınlığını ve el-klavye kullanımındaki limitlerini kendi hareket, duyu limitlerine göre ayarlayabiliyor. Bu örneklerin yanı sıra odaklanma problemi çeken hiperaktif çocukların kısa dönem hafızalarını geliştiren, savaş gazisi ve beyin enfaktüsü geçirmiş askerlere itafen görsel korteksi kullanarak görme duyularını stimüle eden oyunlara rastlamak da mümkün. Bilinçli 03 02 tasarlanmış beyin oyunlarının yanı sıra aynı zamanda endüstri devi Nintendo popüler oyunu Brain Age in bilişsel gelişime dair bir araştırmaya dayalı olmasada zihinsel oyunların tüm yaştan insanların ilgilisini çektiğini savunuyor. Bu oyunların sosyal ağlara olan dağılımı da zaten bunu kanıtlıyor. Kim kimden zeki, beyin yaşını arkadaşlarınla paylaş tarzı motolarla kendilerini pazarlayan bir sürü oyun sitesinin genç nesle hitap eden popüleriteleri kaçınılmaz. Bilinen ve herkes tarafından savunulan bir gerçek var ki fiziksel ve beyinsel egzersiz her formu ile makbul ve önemli olan mücadeleyi aktif tutmak. Bilimi, tasarımın her dalını bir araya getiren bu oyunların oluşmasındaki ana sebep bir kesim tarafından biraz daha para kazanmak olarak kabul edilse de tasarlanmak uğruna tasarlanmış ve anlamsızca para harcamayı körükleyen bir sürü başka üründen daha zararlı olamaz. Oyunların çocukçu tasarımları kimilerinin ilgisini çekmese de önemli olan pozitif negatif ilişkisi yada tipografik kurallar değil. Çok geniş bir yaş yelpazesini ve bir çok duyusal farklılığı da dikkate alarak tasarlanmış bu oyunları deneyerek bir iki matematik sorusu çözmenin hafıza oyunları oynamanın, kelime oyunları ile bi nevi çoçukluğumuza geri dönerek vakit geçirmenin kime ne zararı olabilir ki? -02-03 Beyin geliştirme oyunları; Wii Brain Academy, Lumosity ve Who has the biggest brain

16 31//20 17 Erdem Dilbaz erdem.dilbaz@muhteviyat.com Eray Çaylı eraycayli@gmail.com YENİ EYLEMLER TASARLAMAK Dünyanın ayaklandığı zaman olarak 1960 dan 1980 e kadarki zaman aralığını işaret edebiliyoruz. Amerika, Avrupa değil bir tek; hemen her yerde değişim isteniyor. İran da 1979 da yaşanan İslam devrimi dahi o dönem herkesin iyi kötü bazı hakları almak için ortalığı ayağa kaldırdığını gösteriyor. Hepsi de gereklilik olarak önümüze sunulan politikalara bizim katkımız oluyor. Devasa kitleleri ilgilendiren sosyal adaletsizlik, barış talebi, hak arama mücadeleleri 1980 den soğuk savaşın yavaşça sönmeye başladığı tarihlere doğru azalıyor. Tüketim toplumu klişe olmaya başlıyor. Kabulleniliyor. Artık bu dönemden sonra kitlelerin liberal ekonomiyle kazandıkları yeni kimlik söylemleri ile bireyselleşen toplulukların sesi makro düzeyde çıkamıyor. Bir iki örnek verebilirsiniz; yeterli mi? Sesinizdeki umuda inanan kaç kişi kaldı? Bir önceki dönemi gölgede bırakabilir mi yaptıklarınız? Belki insanlar barış söylemlerinden umutlarını yitirdiler, belki de sistemin karşısında değil içinde durmaya çalıştılar. Kim bilir? Hak arama mücadelelerinin ortak söylemleri olan barış, kardeşlik ve eşitlik tavrı o ilk çıktığı güne gömülüyor. Saygımızdan barış, kardeşlik ve eşitliği eylemlere katıyoruz. Yoksa hepimiz farkındayız karşıt söylemin taleplerimizi yaşatmak için varolduğundan. Eylemceli Bir Gün! Haliyle kalabalıkların biraraya gelerek klasik bir eylem koymalarının anlamı eskiye kıyasla olmuyor. Hele de dijital yaşama adapte olmuş, kapitalizmin ürünlerini renkli, faydalı ciciler olarak gören yeni nesiller için eylemler saygı duyulan ama umudumuzu bağlayıp kendimizi feda edeceğimiz davalar değil artık. Zaten, hele de bizim ülkemizde, devletler / hükümetler / insanlık öyle katmerli ki bu eylem tipine bir gıdım laf işlemiyor kimseye. Bir konuya dikkat çekmek için yeni yöntemler geliştiriliyor. Yeni eylem teknikleri planlanıyor. Tüm toplum değil de böyle ufak gruplar sokağa sahip çıkmaya başladıkça da kamusal alan değer kazanıyor. Kamusal alanda yapılan eylemler de içerik açısından zenginleşiyor. Güle oynaya, dansla, müzikle, yeni medya teknolojileriyle insanlar dertlerini anlatıyor. İsteklerini çoğunluğa kabul ettirebiliyorlar. Dönem artık düz ritmlerle kalabalıkları ayaklandırmak ve makro problemlerin peşinden milyonların ayaklanması dönemi değil. Dönem, zekice düşünülmüş çoğulcu katkının sağlanabileceği eğlenceli eylemleri kamusal alana taşınma dönemi. Bu tip aktivistliğin ilgi çekici olması açısından en iyi örneklerinden biri Helsinki de ortaya çıkan Complaints Choir (Şikayet Korosu): Tellervo Kalleinen ve Oliver Kochta- Kalleinen tarafından geliştirilen proje Fince Valituskuoro kelimesinden geliyor. Bir grup insanın aynı anda birşeylerden şikayetçi olması durumu. Şikayet Korosu farklı kıtalarda birçok kentin misafiri olmaya devam ediyor. Gittiği yerlerde açık çağrıyla koroya katılacak kişilere ulaşıyorlar. Herkesin şikayetini dinliyor, bir yere yazıyorlar. Ardından ekipteki müzisyenle beraber bu şikayetleri belirli bir harmoniye oturtmaya Evsizlerin kendi giysileriyle podyuma çıkarak anlaşılan dilden kendilerini ifade ettiğini düşünün... Ya da boş dövizler taşıyan kalabalığın hiçbir şey! için haykırdığını... Yaratıcı mı dersiniz? çalışıyorlar. En nihayetin, provalar bitince de, tüm katılımcılar halka açık bir mekanda hazırladıkları parçayı söylüyorlar. Kimi bira fiyatlarından şikayet ediyor, kimi kent yöneticilerin pasifliğinden dem vuruyor. Türkiye de cˇu'm a* (Contemporary Utopia Management) organizasyonuyla yürütülen proje, ne yazıktır ki, MİAM bahçesinde son buldu. İlgi çekici diğer bir eylem de 2003 yılında Kelly Mark ın gerçekleştirdiği Demonstration. 30 kişi, 2 saat süre boyunca hiçbirşey yapıyorlar. Ellerinde tamamen boş dövizlerle, onlara dik dik bakan sahte polisleriyle, yürüyen kalabalık sürekli olarak Ne istiyoruz... Hiçbirşey Ne zaman istiyoruz... Şimdi! Niye istiyoruz... Bilmiyoruz! diyerek eylemlerini gerçekleştiriyorlar. Sokaktakiler haliyle ne tepki göstereceklerini bilemiyorlar, soru işaretlerini düşünüyor. Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) ve sanatçı insiyatiflerinin genel problemi hazırladıkları eylemlere konu olan kişileri eyleme dahil edememeleri oluyor. Evsizler için eylem yapıyorsunuz; hali vakti yerinde insanlar katılıyor. İşçiler için eylem yapıyorsunuz; eyleme katılanlardan yarıdan fazlasının derdi değil bu konu. Çevre diyorsunuz; ağacın dibine tükürerek gelinebiliyor eyleme. New York (Nevşehir) menşeli Right to the City ekibi ise bu probleme çare bulmuş. Kentin ekonomik ve demokratik haklarını paylaşmak adına hak sahiplerine ulaşıyorlar ve onları da eylemlerine dahil ediyorlar.lgbt ve evsizlerin haklarını aramaları için eylemler tasarlayan ekip ilgili kişileri eylemlerine dahil edebiliyor. Örneğin evsizlerin yaşadığı bölgeyi mutenalaştırmak isteyen belediyeye, o alan içinde, evsizler kendi giysilerinden yaz kış kreasyonlarını podyumda yürür gibi herkese sunuyorlar. Dertlerini karşısındaki kişilerin anlayacağı dile yüceltiyorlar. Bu ironi de ses getirmeye yetiyor. Kitlelerin buluşması gerekiyor. Yoksa eylemler bir grup insanın tatmin olmasını sağlıyor; etkilerini ilgililer göremiyor. Eylem yaparken fark yaratmanın yolları... Profesyonel hayata adım atmak üzere olan tasarımcı adaylarına verilen öğütlerin başında gelir: 'Müşteriye en az üç alternatifle gidin.' Tipik bir tasarım sürecinin ilk evrelerinde gerçekten de mümkün olduğunca fazla alternatifle yola çıkılır. Ancak sona yaklaşıldıkça üzerinde tartışılan fikirlerin sayısı azalarak teke düşerken, elde kalan bu tek fikrin de kusursuz niteliğe ulaşmasına ilişkin beklentiler doğar. En nihayetinde, sanayi ve ticaret dünyasına iş yapan tasarımcının esas görevi 'seri üretilecek' ve dolayısıyla 'hata kaldırmayacak,' tek, 'özgün' bir fikir çıkartmak değil midir? Geleneksel bir tasarım sürecinin seyri böyleyken, son zamanlarda tasarımın çeşitli dallarından gelen profesyonellerin farklı bir yaklaşımı benimsedikleri görülüyor. Söz konusu tasarımcıların ilgisini çeken, endüstriyel yöntemlerle kopyaları seri üretilmek üzere 'müşteri'ye sunulan 'tek' ve 'kusursuz' fikirler değil. Onlar tam tersine, geliştirdikleri tüm tasarım fikirlerini kusurlarıyla da olsa gerçeğe dönüştürmenin peşindeler. Süreçlerini tam da bu nedenle olabildiğince seri bir şekilde tamamlıyorlar. Böylece 'seri' sıfatını, sistematik bir verim ve kusursuzluk çağrışımlarıyla kullanan endüstriyel lugattan çalarak hoşlarına giden fikirleri hızlıca hayata geçirmelerini sağlayan bir sezgiselliği nitelemek üzere stüdyo/atölye jargonuna armağan ediyorlar. Bu da yaratıcı süreçlerinin odağını 'seri üretim'den 'seri tasarım'a kaydırıyor. Kusurlar Güzeldir! Bahsettiğimiz yaklaşıma verilebilecek ilk örnek İsrailli tasarım stüdyosu Godspeed'in "speed-furniture" (hız mobilyası) adlı mobilya serisi. Tasarımcılar, yalnızca bir saat içerisinde tasarlayıp ürettikleri bu mobilyalarda malzeme olarak Tel Aviv'deki marangozlardan topladıkları atık ahşap parçalarını kullanıyor. Yine mobilya tasarımı alanından bir diğer örnek ise Martino Gamper'in "100 Chairs in 100 Days" (100 Günde 100 Sandalye) projesi. Tasarımcı, Godspeed'inkine benzer bir yöntemle, Londra'da iki sene zarfında topladığı atık mobilya parçalarından yepyeni sandalyeler yaratmış. Süreç kapsamında söz konusu parçaların kimini olduğu gibi kullanırken, bır kısmının üzerinde de onlar için tasarladığı yeni rollere uygun değişiklikler yapmış. Biraz alan değiştirerek örneklere grafik tasarımıyla devam edebiliriz. New York merkezli tasarımcı Şerifcan Özcan onbir saatte tasarladığı onbir işi içeren Ten Plus One (On Artı Bir) adını verdiği bir portfolyo üretmiş. Özcan, o dönem devam etmekte olduğu master programı kapsamında tamamlaması gereken portfolyosunda yeterli sayıda proje yer almadığını farkedince bu yönteme başvurduğunu söylüyor. Ne ironiktir ki, birer saatte hayata geçirdiği bu fikirler arasında yer alan bir konserve ambalajı tasarımıyla ilgilenen bir müşteri bile çıkmış. Gördüğümüz gibi, 'seri tasarım' olarak SERİ ÜRETİM FİKİRLER SERİ ÜRETİM TASARIMLARA KARŞI Sanayi ve ticaret dünyasının tasarım sürecinden geleneksel bir sonuç beklentisi var: Seri üretilmek üzere geliştirilen 'özgün' ve 'kusursuz' tasarımlar. Peki tasarımcı enerjisini 'seri tasarım' süreçlerinin yol açtığı özgün kusurlarıyla sevilecek tasarımları hayata geçirmek için kullanırsa ne olur? adlandırabileceğimiz yaklaşımın izlediği tipik bir süreç, kısa/kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde baştan sona tasarlanıp üretilen işlerle sonuçlanıyor. Doğal olarak, böylesi bir yaklaşım dahilinde 'tasarım' ve 'üretim' safhaları iç içe geçerken, 'prototip' ve 'bitmiş ürün' kavramları arasında da pek bir fark kalmıyor. Evet, bu yaklaşımın 'seri üretim' için tasarlanan 'bitmiş ürün'lerin sahip olduğu varsayılan kusursuzluktan ödün verildiği söylenebilir. Ancak, her biri özgün birer tasarım süreci sonucu ortaya çıkan 'seri tasarım'lardaki karakteristik kusurların çoğu kez 'artı değer' olarak ön plana çıkarıldığını dahi görüyoruz. 'Seri tasarım' yaklaşımı, tam da bu nedenlerle sanat, zanaat ve tasarım arasında bir yerlerde konumlanıyor. Peki, 'seri tasarım' herhangi bir eleştirel damardan besleniyor mu? Öncelikle tasarımcıların, yaşanan çok katmanlı küresel krizlerin etkisi de göz önünde bulundurulursa, tüketim toplumunun itici gücü olarak üstlenegeldikleri tarihsel rolün farkına vardıklarını söyleyebiliriz. Böylesi bir rol kapsamında sanayi devriminden bu yana kendilerine dayatılan 'kusursuz' ve 'özgün' tasarımları durmaksızın yaratma talebinin yaratıcı süreçlerini birer kısırdöngü haline dönüştürdüğünü düşünüyor olabilirler mi? 'Seritasarım'cıların tam da bu iki anahtar kavramla oynayarak söz konusu döngüyü kırmaya çabaladıklarını iddia etmek mümkün. 'Seri tasarım'a daha şüpheci bir gözle bakanlarsa, bu yaklaşımı benimseyen tasarımcıların 'tasarlanmış nesne' kavramına atfedilen prestiji kendi lehlerine sömürmeye başladıklarını da pekala öne 02 sürebilir. 'Seri tasarım'cıların 'yıldız tasarımcı' olarak adlandırılan meslektaşlarının son birkaç onyıldır yaptığından çok da farklı olmayan bir şekilde, ancak bu kez daha 'yeraltı' bir yaklaşımla, bir çeşit 'tasarlanmış kusurluluk' sosuyla, bu prestij fırsatını kullandıklarını iddia edenler de çıkabilir. Ancak konuya hangi açıdan yaklaşırsak yaklaşalım, saydığımız örneklerin altını çizdiği önemli bir olguyla karşı karşıyayız: Tasarımda sonucun sürece olan geleneksel hakimiyetinin tam tersine döndüğü ve bugün artık sonuçtan çok, sürecin kendisinin bir değer olarak yükseldiği. Şerifcan Özcan tasarımı portfolyo. 02 100 Chairs 100 Days Projesi

18 31//20 19 Neslihan Şık neslihan@tagplatform.org TASARIMCILIKTAN DAHA ZARARLI MESLEKLER VARDIR AMA ÇOK AZDIR Tasarım, çok genel bir tanımla nesnel çevreyi insan ihtiyaçlarına göre şekillendirerek yaşamı kolaylaştırır; ulaşımımızı, iletişimimizi, korunmamızı vb sağlayarak yaşamımıza konfor katar, yaşam kalitemizi artırır. Peki tasarımın suçla ilişkisi nedir? Peki tasarım nasıl suç işler, ne zaman suçludur?1 Elbette burada suç derken, hoş /nahoş gibi gözümüzü acıtanları işaret etmekten, yani doğrudan ve sadece estetik bir rahatsızlıktan bahsetmiyoruz. Tasarım ürünü, gereken konfor ve kolaylığı sağlayamayıp tersine yaşamı zorlaştırdığında, daha da ileri gidersek sağlığımızı ve çevremizi, hatta yaşamımızı tehlikeye soktuğunda... Yani açılmayan bir paket yüzünden tırnağımızı kırdığımızda, ergonomik olmayan bir sandalye ya da yatak yüzünden sırt ağrıları çektiğimizde, kullanılan bir malzeme yüzünden hastalandığımız ve / ya da çevreyi kirlettiğimizde, herkesin erişebilirliği dikkate alınmadan yapılmış bir binadaki sergi ya da etkinliği izleyemediğimizde, oynayan kaldırım taşlarına basıp ayağımızı burktuğumuzda, önlem alınmadan açılmış bir çukura düşüp sakatlandığımızda, güvenli tasarlanmayan bir ilaç şişesi kapağı çocuklar tarafından kolayca açıldığında, kaçış ve tahliye planları olmayan bir yapıda tehlike anında sıkışıp kaldığımızda... suçludur. Ve de genelde faili meçhul, çünkü irili ufaklı bu tür sorunlar çoğu zaman haber değeri bile taşımaz. Plansız Gelişim Örneğin kentlerde sürekli olarak bir çarpık, plansız yapılaşmadan bahsedilmekte. Ancak bu genel olarak estetik bir sorunmuş gibi mi algılanmakta acaba? Çünkü öncelikli bir sorun olduğu göz ardı ediliyor, kentte günlük yaşantımızda karşılaştığımız zorluklara alışılmış gibi davranılıyor. Bu konu bile, bütün altyapı eksiklikleri ve kontrolsüz yapılaşma ile birlikte en son yakın geçmişte yaşadığımız sel afeti konusunda gördüğümüz haliyle başlıbaşına bir felakete sebep olduğunda gündem yaratabiliyor. Oysa bu plansız gelişim, yangınlardan su baskınlarına, toprak kaymalarından binaların yıkılmasına kadar aslında önlenebilir sonuçlara ve bir çoğunu duymadığımız sakatlanmalara, can ve mal 02 kayıplarına yol açmakta. Kamusal alanlarda da her yıl harcanan paralara ve defalarca yıkıp tekrar yapımlara rağmen doğru bir türlü bulunamıyor. Hepimiz bu alanların hep yeniden yapım sürecinde -kaldırımsız kalmak ve yollarda arabalarla köşe kapmaca oynamak, uyarı ve önlem alınmadan açılan çukurlara yuvarlanmak vb-, ve sonrasında -oynayan taşlar, standart dışı yüksek kaldırımlarsebeplerle sürekli düşme ve sakatlanma tehlikesiyle de karşı karşıyayız. Burada genelde kentsel tasarımdan konuşuyor gibi olduk ama elbette, evlerimizden ofislerimize, taşıdığımız çantalardan bindiğimiz araçlara kadar tüm tasarım ürünleri, doğru tasarlanmadığında geçici ya da kalıcı rahatsızlıklara ve çeşitli kazalara yol açıyor. Sorumlu Tasarım İçinizi bütün bu olumsuzlukları sayıp dökerek sıktıktan sonra çözümün aslında ne kadar basit ve de elimizde olduğunu söylemek gerek. Bu konuda Victor Papanek in 1971 de yazdığı kitabı hatırlamakta fayda var: Gerçek Dünya için Tasarım.2 Tasarımcılıktan daha zararlı meslekler vardır ama çok azdır diyerek başladığı kitapta Papanek, sorumlu tasarımın önemine dikkat çekiyor. Bunun için tasarımı bütün yönleri ile etraflıca değerlendirip bir problem gibi ele almak ve bu detaylı problem tanımını tasarım sürecine girdi olarak katmak gerekmekte. Yani tasarımda moda lar yaratarak tek bir konunun üstüne gidip örneğin yeşil, çevreci tasarımlar konusunda neredeyse sadece plastiği günah keçisi seçerekkavramların içini boşaltmak yerine, evrensel tasarım ilke ve standartlarını benimseyerek ve benimseterek çok daha sağlıklı, eşitlikçi, erişilebilir ve konforlu nesnel çevreler yaratmak mümkün. Kurduğumuz kentler, tasarladığımız yapılar ve ürünlerin sadece sağlıklı, genç ve belli bir ekonomik gelir düzeyine sahip insanlar tarafından kullanılmadığını hep aklımızda tutarak, herkes için tasarımı esas alarak, hem doğru tasarımlara ulaşmak hem de tasarımın yaşamsal önemini kavratmayı hedef olarak önümüze koymalıyız. Sosyal problemler ve yoksullukla, tasarım aracılığı ile mücadele etmeyi öneren Öteki Yüzde 90 için Tasarım 3 sergisi tam da bu konuda ufuk açıcı örneklerle iyimserlik aşılıyor, doğal malzemeler ve düşük maliyetli çözümlerle gündelik hayata yönelik tasarımlara yer veriyor. Birkaç yıl içinde ciddi bir harekete dönüşen bu sergi, tasarımın sorunlarını ve sorumluluğunu hatırlatıyor. Tasarım suçlarını da ortaya dökelim! Suçunu arayan cezalılar olmaktansa... Öteki % 90 için Tasarım sergisinden. 02 Yeşil mimariye suçlu yaklaşım. Maral Kınran maralkinran@yahoo.com HİZMETTE TASARIM FARKI Hizmet Tasarımı, bir hizmetin kalitesini, tedarikçisi ve müşterleri arasındaki etkileşimi, müşteri deneyimini iyileştirmek amacıyla, iletişim, altyapı, insan ve maddi kaynakları organize eden ve tasarlayan faaliyete deniyor. Hizmet sektörlerinin ekonomik büyüklüklükleri ve sağladıkları istihdam açısından değerleri gün geçtikçe artıyor. Bu nedenle, hizmet tedarikçilerinin ayakta kalabilmeleri ve müşterilerini memnun edebilmeleri sunulan hizmetlerin doğru olarak tasarlanmasını gerektiriyor. Bir hizmetin tasarımı veya yeniden tasarımı, hizmet tedarikçisinin arka ofiste sürdürdüğü faaliyetlerin organize edilmesi ve müşterileriyle sundukları hizmet üzerinden iletişime geçmek için kullandıkları arayüz ve etkileşimlerin tasarlanmasını içeriyor. Dünyada ilk Hizmet Tasarımı eğitimi 1991 yılında Almanya'da Köln International School of Design'da tanıtıldı. Amerika'da Savannah College of Art and Design'da Hizmet Tasarımı lisans ve yüksek lisans programları bulunurken, birçok okul ise Etkileşim Tasarımı ve Endüstriyel Tasarım yüksek lisans ve lisans programları dahilinde hizmet tasarımı üzerine eğitim veriyor. Bunlar arasında İtalya'da Politecnico di Milano ve Domus Academy, Amerika'da Carnegie Mellon University, İsveç'te Linköpings Universitet, Danimarka'da Aalborg Üniversitesi, Norveç'te Oslo School of Architecture and Design yer alıyor. IDEO nun Çözümü Hizmet tasarımıyla çalıştıkları şirketlere artı değer katan tasarım firmalarının başında IDEO, Design Council, Engine, Transformator, Palmu Inc. ve live work geliyor. Bu firmalar arasından IDEO'nun Bank Of America icin tasarladığı Üstü Sende Kalsın / Keep the Change projesi hizmet tasarımı konusundaki güzel örneklerden biri. Bank of America açılan yeni banka hesaplarının azalması karşısında, sorunun temelini öğrenmek ve yeni hizmet önerilerinde bulunması icin IDEO'yla anlaşıyor. IDEO, Atlanta, Baltimore ve San Francisco çapında, piyasanın en çok hizmet sunulan müşterilerinden 45 yaş üstü çocuklu kadınlar üzerine etnografik araştırma ve gözlemler yapıyor. IDEO firması, hedef kitlenin ve genel halkın daha hızlı ve kolay olmasında dolayı mali işlemlerde aktarilan meblağları yuvarladıklarını gözlemliyor. Bunun yanı sıra, IDEO ekibi, birçok annenin gerek ekonomik sorunlardan, gerekse irade eksikliğinden para tasarrufu yapamadığını keşfediyor. Hizmet Tasarımı, günümüzün rekabetçi piyasalarında firmaların başvurduğu tasarım çözümleri arasında, ürün tasarımının yanında yer alıyor. Peki nedir Hizmet tasarımı? Neden son yılların en popüler tasarım tartışmalarında karşımıza çıkıyor? 02 Ekipçe yapılan birçok beyin fırtınasından sonra, Keep the Change adlı hizmet tasarlanıyor. Hizmet, Bank of America Visa kartlarıyla yapılan mali işlemlerin en yakın Amerikan Dolarına yuvarlanarak, arada kalan farkın kişisel birikim hesabına aktarılması üzerine kurulan bir sisteme dayanıyor. Ekim 2005'te bu hizmeti sunan banka, bir yıl içerisinde 700 bin yeni çek hesabı ve 1 milyon birikim hesabıyla, 2.5 milyon yeni müşteriye ulaşıyor. Bir başka sektördeki hizmet tasarımı ise, Design Council'in Bolton Diyabet Merkezi için tasarladığı Me2 projesi. Design Council yaptığı araştırmalarda, yeni diyabet teşhisi konulan hastaların yaşam şekillerini değiştirmekte zorlandıkları ve tüm bilgileri akıllarında tutamadıkları, kendilerini ve hastalıklarını doktorlarına veya çevrelerine iyi ifade edemedikleri, muayene sırasında sormak istedikleri soruları unuttuklarını gözlemliyor. Design Council'in çözümü ise hastaların kendilerini daha rahat ve kolay ifade etmelerini sağlayan Gündem Kartları / Agenda Cards. Her kart diyabet semptomları ve hastalığa bağlı sorunları tasvir eden anahtar cümlelerden oluşurken, kartlar grafik öğeler aracılığıyla gruplara ayrılıyorlar. Gündem kartlarının kullanımıyla beraber, muayene sonunda memnuniyetin arttığı, buna karşılık kişi başına ayrılan sürenin uzamadığı ve bu kartları muayeneler dışında günlük yaşamlarında etkin bir şekilde kullandıkları gözlemleniyor. Hizmet sektöründe yapılan tasarım çalışmalarının gittikçe artması ve piyasada yarattığı artı değerin takdir görmesiyle Hizmet Tasarımı gün geçtikçe daha da önem kazanıyor. Firmalar ve kurumlar, marka sadakatlerinin azaldığı ve yeni hizmet piyasalarının oluştuğu ekonomik kriz dönemlerinde, kendilerini yenileyerek ve müşteri odaklı hizmet tasarımları sunarak birbirileriyle yarışıyorlar. Bu da en az Ürün Tasarımı kadar, Hizmet Tasarımının da piyasalardaki önemini ortaya koymaya yetiyor. Engine in The Social Innovation Lab i. 02 Hizmet tasarımı ve beyin fırtınası kartları.

20 31//20 21 Alper Tayalı TASARRUFİ YAKLAŞIM Ocak ayının başında gerçekleşen Salı Atölyeleri vol.1, Arzum Genel Müdürü Murat Kolbaşı ile Pazarlama Direktörü Burcu Muşlu nun yanı sıra firma için tasarladığı Cezve Türk Kahvesi Robotu ile önemli bir çıkış yakalanmasını sağlayan Kunter Şekercioğlu nu da ağırladı. Firmada tasarım yönetimini hem yönetim hem de tasarımcı bakış açısıyla irdeleyen Salı Atölyesi, tüm tasarım bölümlerinden tasarımcı adaylarına, profesyonellere ve ilgililere de açıktı. SALI ATÖLYELERİ ARZUM LA BAŞLADI Yeni bin yılın favorisi, işletmede tasarruf. Karlılığa giden yolun tasarım gözüyle değerlendirilmesi, tasarrufu sağlamak adına kaçınılmaz. Murat Kolbaşı, Arzum CEO Arzum un bugünkü çıkışında tasarımın katkısını nasıl değerlendirirsiniz? İstanbul Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Programı, sektörün önde gidenlerini davet ettiği ve başarı hikayelerini masaya yatırdığı Salı Atölyeleri nin 20 programına Arzum ile başladı. Türkçeleştirilen bazı Arapça kelimeler vardır; tasarruf kelimesi de onlardan biri. Biz tasarrufu gündelik dilde kullanma yetkisi ya da tutum ve çağrıştırdığı imgelerle algılarız. Biriktirme anlamındaki tasarruf, elde edilen gelirin tümünün harcanmayıp, bir bölümünün saklanmasını açıklar. İngilizce karşılığı olan saving, bazı kültürlerde ekonomi ve güvenlik giriftliğini de çağrıştırabiliyor. Klasik ekonomistlerden Ricardo, hiç kimse yoktur ki, en verimli biçimde kullanmayacağı bir tasarrufta bulunsun der. Tasarrufu gelişmenin kaynağı olarak tanımlayan bu görüşe göre, ekonomik insan, tasarrufunun hepsini yatırıma yönlendirdiğinde, zincirleme reaksiyonlar devreye girer: Kazanç oranı ve tasarruf miktarı yükseldikçe, tüketim azalır. Ya da tam tersi; kâr düşer ve tasarruf azalırken, tüketim artar. Yeni bin yıla girerken işletmelerde tasarruf konusu giderek önem kazanıyor. İşletme politikasını belirleyen ana kalemlerden pazarlama, finansal muhasebe ve üretim faaliyetlerinin şirket kârlılığına etkisinin araştırıldığı çalışma, tasarruf kavramını matematiksel olarak açıklamak için birebir... Bir işletmede satış gelirleri yarısı kadar artırıldığında işletme karlılığı %70 oranında yükselir veya finansal maliyetler yarıya indirildiğinde kârlılık %20 oranında artarken; üretim maliyetlerinden (malzeme, işçilik veya diğer giderler) sağlanan %20 lik tasarrufun, kârlılığa iki katı aşkın etkisi olduğu belirtiliyor. İlk birikimin tekrar yatırıma dönüştürülmesi için gerekli olan üretim ya da hizmet süreçlerinde tasarruf edimi, süreç içerisindeki tüm aktörlere çeşitli faydalar sağlar. Tasarım ve uygunluk kalitelerinin amaca uygun belirlenmesi de son derece önemli. Aksi takdirde müşterinin ihtiyacı ile sunulan arasında istenmeyen farklar oluşur. Küresel köyümüzde rekabetin arttığı, sıklıkla ekonomik dengesizliklerin oluştuğu, gelir adaletsizliğinin uçurum metaforu ile anıldığı bir çağı geride bırakıyoruz. Tasarruf ve sürdürülebilirlik kapsamında tercih edilen lambalar, ısı yalıtımı, buhar kullanımı ve benzer yaklaşımlara örnek teşkil eden ürün ve hizmetler gün geçtikçe ve de büyük bir hızla çoğalmaya devam ediyor. Artık California daki bir okul, Chartwell School, kendi tükettiği enerjiyi üretebiliyor ya da Diyarbakır daki güneş evinin günlük ziyaretçi sayısı her geçen gün artıyor. Zaman ve maliyet gibi ciddi kaynak kısıtlarından elde edilebilen tasarrufun, eski Toyota yöneticilerinden Masaaki İmai'nin yarattığı kaizen modelinde kritik bir yeri var. Kaizen, yani sürekli gelişim; yeni standart ve fikirler neticesinde, üretim sistemlerinin verimliliğinde ufak ama sürekli gelişmeler sağlayan işletme uygulamalarının bütününe verilen modelin adı. Dünya gündeminde sıklıkla anılmaya başlanan inovasyon kavramının standardize edilerek işletme ömrüne yaygınlaştırılması olarak da tanımlanabilen işletme modeli, - işletme içi sendikal uygulamalar ve toplumdaki yüksek çalışma temposu ile- Japonya nın küresel rekabetteki başarısının anahtarı olarak biliniyor. İstanbul Sanayi Odası nın (İSO) tasarruf ile doğrudan ilgili çalışmaları var. Kaizen, 6- sigma, stratejik yönetim, endüstriyel tasarım gibi temel girişimcilik konularını anlatan kitapçıklar bu değerli çalışmaların arasında yer alıyor. Kalite Teknoloji İhtisas Kurulu nun hazırladığı setlere İSO nun internet adresi üzerinden rahatlıkla erişilebilir. Tasarrufa ve sürdürülebilirliğe değer veren, pazarlama stratejilerinde bu kavramları kullanan markaların gelişimine yakın zamanlarda sıkça tanık oluyoruz. Boa Studio ve Bugga Design, halen etkileri süren küresel ekonomik dalgalanma sürecinde oluşturulan iki yeni marka. Bugga nın kurucusu Müge Uzunismail in marka yolculuğu kendi atölyesinde atıl deri ve kumaş parçalarını birleştirerek üretilen ayakkabılar ile başlamış. İstanbul un çeşitli aksesuar mağazalarında satışa sunulan aksesuar ürünleri ilgi görmeye devam ediyor. Boa Studio ise elbise üretiminde organik pamuk kullanarak farklılaşmaya çalışıyor. 2009 yılı moda girişimcisi ödülünü kazanan Boa Studio markasının yaratıcıları Seray Cengiz ve Sena Çevik, kendi tasarladıkları ürünleri yurtdışı pazarlarına da ihraç ediyor. Dünya üzerindeki doğal kaynakların çevresinde giderek artan küresel boyuttaki sorunlar, tasarrufun lokomotifi haline geldi. Eğer hepimizin ürktüğü geri dönüşü olmayan noktaya varmadan hatırı sayılır bir önlemler dizisi yürürlüğe konulamaz ise, şimdiki koşullarda yaşamımızı sürdürmek için dünyamızdan beş tane dahasına gereksinim duyma olasılığımız da giderek istatistiki bir veri olmaktan uzaklaşır. İşletmelere mizahi bir yaklaşım Arzum geleneksel ürünleri modern bir çizgiye kavuşturup elektrikli hale getirerek tüketicilerin hayatını kolaylaştırmayı ilke edinmiş bir marka. Amacımız türk kadınlarının mutfakta elle yaptıkları bazı işlemleri elektrikli ev aletine dönüştürmek ve onların işlerini hızlandırıp kolaylaştırmak. Bu anlamda bizim sektörümüzdeki tasarım ürünlerini insan elinin ürüne dokunuşu şeklinde düşünmek gerekiyor. O yuzden de tasarımda en çok fonksiyonellik ve ergonomiye dikkat ediyoruz. Tabii ki tasarımın modern bir çizgi taşıması da önem verdiğimiz bir nokta. Arzum Cezve Türk Kahvesi Robotu ürünü bu konuda önemli bir örnek teşkil ediyor. Bu ürün bir çok yurt içi ve yurt dışı fuarlarda sergilerde yer aldı. Ayrıca iç pazarda da yeni bir segment yarattı. Bu ürün bir araştırmaya göre son yılların en yenilikçi ürünleri listesine seçildi. Hatta Design Turkey Endüstriyel Tasarım 2008 Ödülleri yarışmasında Arzum Cezve Türk Kahvesi Robotu En İyi Tasarım ödülüne layık görüldü. Tasarımın kullanıcıya verdiği kullanım kolaylığı ile Şifa Bitki Çayı Makinesi, Cezve Türk Kahvesi Robotu gibi ürünlerle markamızı daha da ön plana çıkarmış olduk. Madem tasarım Arzum için böylesine önemli, neden Arzum da inhouse tasarımcı çalıştırmıyorsunuz? İyi bir tasarımcıyı bünyenize aldığınızda zamanla farklı bakış açısını kaybediyor. Bir süre sonra bizden daha Arzum cu oluyor. Bunun yerine dışarıdan tasarımcılarla çalışmayı tercih ediyoruz. Bu şekilde firma körlüğü yapmadan hem tasarımcının bizi doyurması, hem de bizim tasarımcıyı doyurmamız daha kolay oluyor. Burcu Muşlu, Arzum Pazarlama Direktörü Tasarım yönetimi faaliyetleriniz Pazarlama Bölümü ne bağlı olarak yönetiliyor. Bunun avantajları ve dezavantajları neler sizce? Bizim sektörümüzde pazarı takip etmek ve tüketiciyi dinlemek çok önemlidir. Bugün tüketici odaklı markalar ön plana çıkıyor. 03 Tüketicinin fonksiyonalite ve tasarım taleplerine doğru şekilde cevap vermek tüketicinin markaya olan sevgisini ve bağlılığını arttır. Tüketici taleplerinin yönlendirmesinden bahsettiniz. Tasarımcı nın bu öngörülerdeki önemi nedir? Nereye kadar tüketici? Biz Arzum olarak tüm iş modelimizin merkezine tüketicimizi koyuyoruz. Tasarım yönetimi sürecinde de tüketicinin taleplerini ön planda tutarken dışarıdan tasarımcılardan gelen fikirleri de değerlendirip ortak hareket ederek bizim hedef kitlemizin beklentilerini karşılayacak bir tasarım ve ürün haline getiriyoruz Kunter Şekercioğlu, Endüstriyel Tasarımcı Arzum cezve ikonlaşmaya aday görünüyor. 02 Değişimi, gelişimi devam edecek mi? Şu anda konumlandırıldığı pozisyon doğru. Bu Arzum un bilinçli stratejisi. Bence Cezve mizin değil, diğer cezvelerin dönüşümü, değişimi, gelişimi, hatta benzeşmesi devam edecek. Good Design ödülü kazandığınız Acrobat diş fırçasını iyi yapan neydi sizce? 2 ayrı patentle korunan yenilikçi yapıya sahip bir diş fırçası olmasıydı. Gövde formu ve bu bölümdeki malzeme kullanımı sayesinde diş fırçanızı bardağın içine koymak yerine kenarına takıyorsunuz. Bu, bardak, birkaç diş fırçası ve diş macunundan oluşan kalabalığın çok daha düzenli durmasını sağlıyor. Diş fırçalarının birbirleri ile temas etme ihtimali minimuma indiriliyor ve olası bakteri veya virüs paylaşımını minimize ederek hijyen sağlanmasına katkıda bulunuyor. Good Design da bu kadar çok Türk imzası şaşırtıcı... Sizce bu neye işaret ediyor? 05 04 Geçmiş yıllara kıyaslandığında evet artış ortada ama buna patlama demek doğru olmaz. Daha fazla firmanın daha yüksek hassasiyetle tasarım yoğunluklu çalışması gerekli. Bu, uzun soluklu bir süreç olmak zorunda. Hemen bugün şu tasarımcı ile çalışalım, halkla ilişkiler olur, ihracat hedeflediğimiz ülkelere açılımımız kolaylaşır stratejisi kısa solukludur. Sürecin tasarım yönetimi anlamında devamlılığı sağlanmak zorunda. Başarı; ürün ile değil, ancak var olma sebepleri tanımlanarak tasarlanmış ürün ile yakalanabilir. Bunun için de firmaların biraz daha cesur olmaktan korkmamaları gerekiyor. Good Design ödülü alan firmaların da bu kültüre ve cesarete sahip firmalar olduğunu gözlemleyebilirsiniz., 05 Arzum Cezve Türk Kahvesi Robotu 02, 03 Arzum Fritöz ve Şifa Bitkisel Çay Makinası 04 Çalışmaları halen süren konsept ekmek kızartma makinesi

22 31//20 23 ARKİV BULUŞMALARI NIN görüldüklerinde kaleydoskop etkisi yapan binalar gereksiz fazlalıklardan uzak, yalın, modern dünyanın gerektirdiği gibi tasarlanmış, peyzajla iç içe geçmiş durumda. İLK DURAĞI NARCİTY'YDİ ARKİV Buluşmaları nın ilki Tepe Narcity de, proje mimarı Nevzat Sayın ın katılımıyla yapıldı. Toplantıda tasarım aşamasında düşünülüp uygulanmayan birçok şey olduğu ortaya çıktı. Çanakkale Seramik&Kalebodur sponsorluğunda 11 Ocak 20 tarihinde yapılan ARKİV Buluşmaları'nın ilk durağı Tepe Narcity Konut Yerleşkesi oldu. Projenin mimarı Nevzat Sayın'ın önderliğinde gerçekleşen toplantıda diğer tartışmacıların da katılımıyla önce Maltepe Başıbüyük bölgesi gezildi. Davetli bir mimari proje yarışması sonucunda oluşturulan Tepe Narcity Konut Yerleşkesi, Maltepe Başıbüyük'te, Maltepe Üniversitesi ve Askeriye'yle komşu yaklaşık 145.000 m²' lik kalp şeklinde bir vadiye kurulmuş olan bir yaşam alanı. Narcity tekrar eden birimlerin ölçek doğrultusunda farklı şekilde tasarlanmasının iyi bir örneği. Daha önceleri az sayıda konut tasarlamış olan büro bu sayıda bir toplu yaşamı tasarlamak için adeta can atmış. Denize hakim bir vadide konumlanan arazide bulunan, belki de yeşil olarak kalması gereken yerleşke 8x20 metrelik modüllerin farklı kombinasyonlarının biraraya gelmesinden oluşuyor. 8 metrelik eni olan birimler çok eğimli bir arazide az hafriyat yapılmasınına imkan vermiş. Renkli cepheleriyle uzaktan ve birarada Projenin ilk önerilerinde her bloğun zemin ve çatı katları sosyal merkez olarak düzenlendiği halde bu gerçekleşememiş. Tasarım aşamasında düşünülen daha sonra uygulanamayan, tek şey bu değil. Pek çok düşünce eskizden öteye gidememiş. Mimarın sunumuyla paralel gerçekleşen tartışmanın bel kemiği mimarlıktan çok yerleşkenin çevresiyle olan ilişkisi, bölgede yarattığı toplu konut furyası oldu. Bölge sık sık Çekmeköy, Narcity ise yine aynı mimarın elinden çıkan Evidea ile karşılaştırıldı. ARKIV Buluşmaları'nın ilk ayağında sık sık tartışılan konulardan biri de bir mimarın tek başına tüm bu rant kaygısı, planlama yanlışlarına karşı nasıl bir mücadele vereceği ya da müdahale edeceği oldu. ARKIV Buluşmaları Hakkında Kapalı oturumlar halinde iki haftada bir düzenlenecek olan buluşmalarda her oturumda farklı bir proje gezilecek ve tartışılacak. Buluşmaların kaydedildiği videolar, ARKIV'de ilgili projelerin başlıkları altında yayınlanacak. www.arkiv.com.tr/p8332 Nevzat Sayın en sağda ARCHDAİLY YILIN BİNASI ÖDÜLÜ'NE TÜRKİYE'DEN 3 ADAY Superpool un tasarladığı Açık Kütüphanesi, NSMH tasarımı The Speed Sabancı Müzesi Konser Salonu ve Teğet Mimarlık ın Yapı Kredi Eğitim Merkezi Archdaily ye aday Güncel mimarlık yayınları Archdaily ve Floornature 2009 yılının binasını seçmek için kolları sıvadı. Kültür, eğitim, konut, yerleşme, iç mekan, kurumsal, kamu, ofis, yeniden düzenleme, spor, dini, müze ve kütüphane, otel ve restoran olmak üzere 13 kategoride bütün dünyadan toplam 992 bina yarışıyor. Aday gösterilen binalar arasında Türkiye'den Superpool tarafından tasarlanan Açık Kütüphane; NSMH tarafından tasarlanan The Seed Sakıp Sabancı Müzesi Konser Salonu; Teğet Mimarlık tarafından tasarlanan Yapı Kredi Bankası Eğitim Merkezi de bulunuyor. Binaların 1 Ocak-Aralık 2009 tarihleri arasında Archdaily'de yayınlanmış olması gerekiyor. Aday gösterme süreci 18 Ocak-7 Şubat 20 tarihleri arasında, oylama süreci de 8-28 Şubat 20 tarihleri arasında gerçekleşecek. Gün başına sadece bir bina aday gösterilebilirken, gün sonunda oylamalar sıfırlanıyor. Her kategoride belirlenen 5 bina daha sonra oy verme sürecine katılacak. Aday gösterme ve oy verme süreçlerinin tamamı Facebook ve Twitter üzerinde gerçekleşiyor. Sürece dahil olmak için iki sosyal iletişim ortamından biri ya da ikisinde de hesap sahibi olmak şart. Detaylı bilgi HYPERLINK "http://www.archdaily.com, www.arkiv.com.tr/p9411 ve www.arkiv.com.tr/p9392 adreslerinde. Yapı Kredi Eğitim Berkezi Taşınabilir Hediyelikler 20 yılında İstanbul a gelecek yerli ve yabancı turistler ile İstanbullular a satışı sunulmak üzere, İstanbul 20 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Pera Güzel Sanatlar işbirliği ile hayata geçirilen Taşınabilir Hediyelik Eşya Tasarım Yarışması sonuçlandı. El sanatlarının ve geleneksel tasarımların canlandırılması, İstanbul a ait kültürel değerlerin vurgulanması, günümüzün İstanbul unu temsil edecek imge ve nesnelerin tasarlanması, kentin mimari ve coğrafi dokusunun ele alan tasarımlar olması gibi kriterleri yerine getiren 160 tasarımcıdan 170 farklı eser arasından Melis Sevinçli isimli genç tasarımcı yarışmanın birincisi olurken, ikinciliğe Gülay Gökay ve üçüncülüğe ise Christiane Alaettinoğlu sahip oldu. Vestel e Good Design Vestel, dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden 'Good Design Award'da 2 LCD TV, uzaktan kumanda ve TV arayüzü olmak üzere dört ürünü ile 2009 ödülüne layık görüldü. Vestel Endüstriyel Tasarım Bölümü Müdürü Burak Emre Altınordu, Vestel'in geçen yıl da Good Design ödülünü kazandığını hatırlatarak, bugüne kadar aldıkları pek çok uluslararası tasarım ödülüyle bu alandaki üstünlüklerini dünya çapında kanıtladıklarını ifade etti. Nurus un Dubai Zamanı The Office Exhibition, Dubai ofis mobilyası sektörünün Körfez Bölgesi ndeki en önemli etkinliği. Bu yıl, 9-11 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan fuarda, 250 firma yeralacak. Fuarın bu yılki teması Life@Work. Çalışma alanında ergonomi ve motivasyonun önemini vurgulayan NURUS, daha önce olduğu gibi bölge ülkelerinden profesyoneller ve mimarlarla buluşacak. Buildist in Yenilikleri Yapı sektöründe uzman Arkitera Mimarlık Merkezi ile fuarcılık alanında uzman Survey Fuarcılık güçlerini İstanbul için birleştirdi. Tasarım, mimarlık, inovasyon ve teknolojinin yeni buluşma noktası olarak konumlandırılan fuarın ilki 30 Eylül 3 Ekim 20 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi CNR Expo da gerçekleştirilecek. BUILDIST in farklılıkları fuar alanı düzenlemeleri ile kısıtlı kalmayacak: Piyasaya sürülen yeni ürünlerin özel bir işaret ile belirginleştirilmesi; yapı malzemesi üreticilerinin sosyal sorumluluk çalışmalarını sektör ile paylaşmalarına olanak verecek Sosyal Sorumluluk Alanı; Yeşil Binalar & Teknoloji salonu BUILDIST 20 un yenilikleri. Yeni Şişe Tamamlandı Komili Zeytinyağı nın şişesinin bir sene önce başlayan yenilenme çalışmaları sonunda tamamlandı. Ambalaj tasarımı endüstriyel tasarımcı Gamze Güven ve ekibi tarafından yapıldı, etiketleri ise grafik tasarımcı Murat Celep tasarladı. Komili Zeytinyağı nın her kesim ve yaştan tüketicinin gözünde öncü zeytinyağı olmasından dolayı kategori içinde ama ezber bozan bir tasarım olması da verilen briefte altı çizilen unsurlardı. KTM209 da Adnan Serbest Kale Tasarım Merkezi nin, her ay farklı dallardan tasarımcı veya tasarım ofisleriyle öğrencileri bir araya getirdiği KTM209 Buluşmaları nın beşincisi 26 Şubat ta Adnan Serbest le gerçekleşiyor. Tasarımları Viyana Devlet Müzesi nde sergilenen, ev ve ofis mekanları için kendi adını taşıyan markasıyla uzun yıllardır, tasarım hizmeti veren tasarımcıyla hayata geçirilecek, kontenjanı 30 kişi ile sınırlı olan buluşmaya tasarımın her disiplininden öğrenciler başvuruda bulunabilir. Detaylı bilgi ve online başvuru formu için, www.kaletasarimmerkezi.com İstanbul Fashion Week Başlıyor İlki Istanbul Fashion Days adı altında Ağustos 09 da hayata geçirilen moda günlerinin ikinci organizasyonu, 3-6 Şubat arasında Santralistanbul da gerçekleştirilecek. İTKİB organizasyonundaki İstanbul Fashion Week 20, moda ile ilgili tüm organizasyonları tek bir çatı altında toplayarak, organize bir platformda sunacak ve tüm şehrin yaşayacağı bir moda etkinliğine ev sahipliği yapacak. Brandist, İstanbul Fashion Lab, Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması organizasyonlarını bünyesinde bulunduran moda haftası, tüm sektör takipçilerini Santralistanbul a bekliyor. İkiz Kitap Akın Nalça Kitapları nın yeni ürünü bir ikiz kitap. İki ilişkili ama farklı çalışma, aynı gövdeyi ayna imgesi gibi sırt sırta paylaştıkları için, bu kitap yayın dünyasının Siyam ikizlerini oluşturuyor: Uğur Tanyeli nin yazdığı Türkiye nin Görsellik Tarihine Giriş ile Ali Taptık ın fotoğraflarından oluşan İstanbul u Resmetmek... Birincinin kuramsal olarak söylediğini, ikinci görsel belgelerle anlatıyor. Tanyeli nin tasvir ettiği yüzlerce yıllık görsel üretim kıtlığına, Taptık yeni bir İstanbul resmederek, güncel bir zenginleşmeye işaret edip yanıt veriyor. Kitabın tasarımını diğer Akın Nalça Kitapları nda olduğu gibi bu kez de Bülent Erkmen üstlendi. İKSV NİN Koleksiyon u İKSV, Şişhane deki binasında yeni bir döneme geçerken, tüm yerleşimi de Koleksiyon C&O tasarımlarıyla geliştirdi. Yeni yerleşimde, çağdaş yaşam ve çalışma kültürüne tamamen uygun bir yaklaşımla tüm çalışma ortamı eşitlikçi bir anlayışla kurgulandı. Koleksiyon Contract&Office, İstanbul Kültür Sanat Vakfı nın (İKSV) yeni binası Deniz Palas ın içini, bireyi özgür kılan yeni iş kültürü için geliştirdiği Studio Kairos imzasını taşıyan Barbari masa, dolap ve panel kombinasyonları ile düzenledi. Editör: Umut Kart Katkıda Bulunanlar: Erkan Aktuğ, Gözde Tüfekçi Sayfa Tasarımı: Emre Senan Tasarım ve Danışmanlık; Emre Senan, Özge Güven Sayfa Düzeni: Taylan Polat Danışma Kurulu: Serhan Ada, Erdem Akan, İhsan Bilgin, Asiye Bodur, Füsun Curaoğlu, Yeşim Demir, Ömer Durmaz, Alpay Er, Cem Erciyes, Sertaç Ersayın, Hakan Ertem, Güran Gökyay, Korhan Gümüş, Gamze Güven, Gülay Hasdoğan, Tansel Korkmaz, Zeynep Bodur Okyay, Suha Özkan, Kuyaş Örs, Nevzat Sayın, Emre Senan Reklam Direktörü: Özer Topkaya Reklam Müdürü: Korhan Kesici Reklam Rezervasyon: Tayfun Elaldırsın Reklamlar için Tel: 0212 505 6486 Fax: 0212 505 74 79 Doğan Medya Center 34204 İstanbul Radikal Sanat Tel: 0212 505 6494 Fax: 0212 505 69 61 sanat@radikal.com.tr, umut@kaletasarimmerkezi.com Radikal'in ücretsiz ekidir.