BORNOVA DAKĠ LEVANTEN KÖġKLERĠNĠN KENT DOKUSU ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ



Benzer belgeler
PROF. DR. YUSUF VARDAR -MÖTBE- KÜLTÜR MERKEZİ

İZMİR VE FAYTON; BİR KİMLİK İMGESİ

ANKARA DOĞAL ELEKTRĠK ÜRETĠM VE TĠCARET A.ġ. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DENĠZLĠ ĠLĠ, SARAYKÖY ĠLÇESĠ, TURAN MAHALLESĠ 571 ADA 1 PARSEL

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

ZEMİN KAT: 1. NORMAL KAT: 2. NORMAL KAT: ÇATI KATI: ÇATI ARASI KATI: 230 ADA 22 PARSEL :

ŞEYHÜLİSLÂMLIKTAKİ BİNALARIN MİMARÎ ÖZELLİKLERİ

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

Gezdikçe Gördükçe BD TEMMUZ İzlen Şen Toker. Güzel ağaç adlı masal kasabası. lberobello

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

BOĞAZA. sevgiyle gülümseyen bir ev... Özlem ve Halit Akyürek ten Boğaz da bir restorasyon çalışması...

Edirne Köprüleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma mimarisinin kendine

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

Aziz Yuhanna Kilisesi

Önsöz 2. Bornova nın Tarihi 3. Peterson Evi 3. Charnaud Evi 4. Pierre Pagy Evi 4. Murat Evi 4. İngiliz Kilisesi St. Mary Magdalene 4.

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

Muhteşem Pullu

ĐSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI, SAAT KULESĐ VE CAMĐĐ TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

HIGHGATE DE VINTAGE VE ÇAĞDAŞ ÇIZGILERIN ARMONISI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

S C.F.

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

Itria vadisindeki yuvarlak loca:

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

şehir tanıtımı İLKBAHAR 2015 SAYI: 304

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

AKROPOLİS de ONARIM YÖNTEMLERİ Eylül-2011

ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ JANDARMA KARAKOLU

S C.F.

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ MESKUN VE GELİŞME KIRSAL KONUT ALAN YERLEŞİMLERİ TASARIM REHBERİ

Sessiz Koza. Minehead de yer alan bu keyifli yaşam alanını tarif etmek için samimi, sıcak ve huzurlu demek yeterli...

KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor.

Helena Center Helena Wood Art. Elegance of The Wood

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

S C.F.

MİMARİ RESTORASYON PROGRAMI EĞİTİM GEZİSİ

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

C. KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI UYGULAMA KOŞULLARI

Tarihi Evlerin Restorasyon ve İmar Projesi Projenin Önemi: Projenin amacı: Projenin Uygulanması: Projenin Maliyeti:

Muhteşem Bir Tabiat Harikası SULTAN SAZLIĞI MİLLİ PARKI

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

TÜRKİYE PEYZAJI (FAKÜLTE)


KARMA METAL CNC LAZER KESİM FERFORJE

55. Yılında, Ege Üniversitesi Yayınları. Yayıma Hazırlayan; C. Orhan ÇETİNKALP EÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı İZMİR

SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ

MARSEILLES GEZİ MASSALIA MARSİLYA HAZİRAN 2011

Geçmiş zaman olur ki...

YAPI İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YÖRESEL MİMARİ ÖZELLİKLERE UYGUN TİP KONUT PROJESİ TRABZON-RİZE EVLERİ

Evlerin sokağa açılan kapıları düz atkılı ya da kemerli dikdörtgendir. Tek kanatlıdır ve ahşap ya da demirdendir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

Kars Fethiye Camii önünde

SELANİK ALACA İMARET CAMİSİ

S C.F.

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

SÜLEYMANİYE YENİLEME ALANI, 2. BÖLGE, 562 ADA, 11 PARSEL RESTİTÜSYON AÇIKLAMA RAPORU

Uşak ÜnİversİteSİ. Aklın ve Bilimin Işığında Saygın Bir Üniversite...

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.


TARİHİ BAHÇELERDE RÖLÖVE ve RESTORASYON DERSİ. Restitüsyon Rölöve Restorasyon Rehabilitasyon Renovasyon

ÇEVRE İNCELEMESİ ESKİŞEHİR-TEPEBAŞI MUALLA ZEYREK İLKOKULU ÇEVRE İNCELEMESİ. HAZIRLAYAN: Cem ÖNER

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ RESTORASYON ANABİLİM DALI YERLEŞİM DOKULARININ ÇÖZÜMLENMESİ

Katolikler bir hac yolculuğu gibi kilise yolunda dua ederek yürüyorlar

S C.F.

İZMİR TİCARET ODASI İZMİR FAYTONU

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

SIRADIŞI FRANSIZ ŞATOLARI

ŞANLIURFA YI GEZELİM

S C.F.

PULLMANTUR MONARCH İLE BALTIK BAŞKENTLERİ BERLİN

BAYKAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Yaşam. Kandilli si. Hayalinizdeki. Yatırımın. Yaşamın ve

Yeni Yerler keşfetmek lazım

GÜNEY İTALYA TURUMUZ HAZIR

Cumhuriyet Dönemi nde ;

KONYA İL MERKEZİ TAŞINMAZ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI ENVANTERİ OTEL

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

BİLDİRİCİ AİLESİ ANTALYA GEZİLERİ

BiLECiK KIRSALDA TASARIM ETKiNLiĞi KURŞUNLU KÖYÜ

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

Türk Hava Yolları Personellerine 2 Günlük Tebriz Turu 99 $

Transkript:

BORNOVA DAKĠ LEVANTEN KÖġKLERĠNĠN KENT DOKUSU ĠÇERĠSĠNDEKĠ YERĠ Hazırlayan Öğrenciler: Sevin Basgün İpek Sevenler DanıĢman Öğretmen: Ayşe Gülle ĠZMĠR 2012

PROJENĠN AMACI... 1 PROJENĠN ÖZETĠ... 2 GĠRĠġ... 3 A. Bornova nın Ġzmir deki Konumu... 4 1. Bornova Adı... 4 B. Seyahatnamelerde Bornova... 5 1. Evliya Çelebi... 5 2. Richard Pococke... 5 3. Baron John Cam Hobhouse... 5 C. Ġzmir ve Levantenler... 5 1. Levanten Kavramı... 5 D. Levantenlerde Dil ve Kültür... 6 E. Sosyal ve Ekonomik YaĢamları... 7 F. Levanten KöĢkleri ve Aileleri... 8 1. Paterson Ailesi... 9 2. Giraud Ailesi... 9 3. Whittall Ailesi...10 4. Baltazi Ailesi...10 G. Eski Bornova Evleri... 11 H. Ġzmir deki Levanten Evleri... 11 I. Bornova da Levanten Konutları... 12 J. Levanten KöĢklerinin Karakteristik Özellikleri... 13 1. Büyük Ev Charlton Whittal Evi...15 2. Wilkinson KöĢkü (Ege Üniversitesi 50.Yıl KöĢkü)...16 3. La Fontaine KöĢkü (Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı Eski Binası)...16 4. Edwards KöĢkü (Murat KöĢkü)...17 5. Kuyulu Ev (Ġngiliz Kulübü) [EÜ Kadın Sorunları ve AraĢtırma Merkezi / EÜ Ġzmir Uygulama ve AraĢtırma Merkezi]...18 6. Ballian KöĢkü (EÜ Strateji GeliĢtirme Daire BaĢkanlığı)...19 7. Sirkehane (EÜ Balkanlar ve Anadolu Giysileri Müzesi)...19 8. Pasquali KöĢkü (Barry KöĢkü)...20 9. Bardisbanian KöĢkü (YeĢil KöĢk)...20 10. Sarı KöĢk (EÜ Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı)...21

K. Bornova KöĢkleri... 21 1. Matthey Evi...22 2. Charnaud Evi...22 3. Godfrey Giraud Evi...23 4. Lane Evi...24 5. Edmund Giraud Evi...24 6. Vıctor Whittal Evi...24 7. Aliberti Evi...24 8. Giraud Evi...25 9. Baltacı Evi...25 10. Paterson Evi...26 11. Jak Topuz Evi...27 12. Kanalaki Evi...27 13. Michel Topuz Evi...27 14. Charlton J. Giraud Evi...28 15. Pierre Pagy Evi...28 16. Bari Evi...28 17. Molly Charnaud- Wood Evi...28 18. De Cramer Evi...29 19. Bornova Santa Maria Katolik Kilisesi...29 20. Ġngiliz Kilisesi St. Mary Magdalene...30 SONUÇ... 31 DĠPNOTLAR... 32 KAYNAKLAR... 33 EK 1: BRIAN GIRAUD ĠLE RÖPORTAJ... 34 EK 2: DAPHNE ALIBERTI ĠLE RÖPORTAJ... 36 EK-3 FOTOĞRAFLAR... 38 TEġEKKÜRLER... 48

PROJENĠN AMACI Önce biz binalarımızı şekillendiririz sonra binalarımız bizi şekillendirir. (W. Churcill) Yerel mimari, o yöreye özgü koşulların etkisi altında uzun bir zaman sürecinde oluşur, iletişimin gelişimi ile yöresel sözcüğü genişler ve karakteri zayıflar. Konutlar mimarisinin biçim ve düzenlemesi büyük ölçüde ait olduğu kültürel çevreden etkilenir. Form ve yaşam biçimi arasındaki ilişki keskinleşir. Gerek fiziksel gerekse sosyo-kültürel durumlar önem kazanır. Bazı örneklerde benzer inşaat malzeme ve teknolojileri, aynı iklim koşulları birlikte yaşayan değişik kültür geleneklerine sahip halk tarafından paylaşıldığı halde bunların konutları şaşılacak derecede farklılık gösterebilirler. Bunun en belirgin örneğini Buca ve Bornova Türk, Rum ve Levanten evlerinde görmekteyiz. Uzun yıllar aynı coğrafyada yaşamış olmalarına rağmen farklı kültüre sahip olan bu insanlar konut mimarisini hiçbir değişikliğe uğratmadan sürdürmüşlerdir. İzmir in kültürel zenginlikleri arasında bu mimari yapılar önemli bir yer tutar. Ne zaman bir şehir gezisi olsa Buca ve Bornova daki bu eski yapılar, gezinin önemli bir kısmını oluşturur. Bornova nın bugün değişik amaçlara hizmet ediyor olsa da hala görkemli yapılarıyla dikkatimizi çeken Bornova Levanten Köşkleri bizim için araştırma konusu olmuştur. Aynı coğrafyayı paylaşan bu insanların farklı yapıda konutlar yapmalarının nedenlerini anlamak ve tarihe yolculuk yapmak amacıyla bu projeyi seçtik. 1

PROJENĠN ÖZETĠ Ne zaman bir şehir gezisi olsa Buca ve Bornova daki yüksek duvarlı, demir parmaklıklı, bahçesinde yüzyıllık ağaçlar bulunan gizemli Levanten evleri gezinin önemli bir kısmını oluşturur. Bornova nın bugün değişik fonksiyonlara hizmet ediyor olsa da, hala görkemli yapılarıyla dikkatimizi çeken bu eski evleri bizim için araştırma konusu olmuştur. Türk kültürü ile aynı coğrafyayı paylaşan bu insanların farklı yapıda konutlar yapmalarının nedenlerini anlamak ve tarihe yolculuk yapmak amacıyla bu projeyi seçtik. Levanten evleri İzmir in mimarlık tarihinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Günümüze ancak bir kısmı ulaşmış olan çoğu Bornova ve Buca da bulunan bu yapıların bazıları son yıllardaki yenileme çalışmalarıyla eski görkemlerine kavuşmuşlardır. İzmir in XVII. yüzyıldan itibaren kazanmaya başladığı önem paralelinde genellikle ticari amaçlarla yerleşen, Levanten olarak adlandırdığımız Avrupa kökenli ailelerce yaptırılmışlardır. Bornova daki Levanten evlerinin yerel mimari içindeki yerini saptamak amacıyla yaptığımız çalışmamızda öncelikle bu konuda yazılmış kaynakları araştırdık. Konumuz mimari doku olmakla birlikte bu konudaki kaynak azlığıyla nedeniyle biz de kültürel etkilere ağırlık verdik. Çalışmamızda sözlü tarih araştırmasına yer vermek amacıyla iki Levanten ailesi ile görüştük. Bu söyleşiye projenin ilerleyen aşamalarında ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Projenin sonunda insanların kültürleriyle ne kadar özdeşleştiğini, yeri ve coğrafyası ne olursa olsun kendi değerlerinin devamı olan yapıları tercih ettiklerini fark ettik. Çoğu İngiliz kökenli olan Levantenlerin yüksek sosyete yaşantısı sürdükleri anlaşılmaktadır. Levantenlerin Latin kökenli Katolik Avrupalılar oldukları bilinmektedir. XIX. yüzyıl Avrupa sının görkemli imajı bu malikânelerin işlemeli merdiven hollerinde, salonlarında özellikle özenli ve zevkli tasarımlar olan dış dünyadan yüksek duvarlarla soyutlanmış olan geniş bahçelerinde yansımaktadır. O bakımdan Levanten malikânelerinde ortak bir üslup birliği yoktur. 2

GĠRĠġ XV. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Osmanlı yönetimine giren İzmir, XVI. yüzyılı bir yapılanma süreci olarak yaşamıştır. XVI. yüzyılın sonu ve XVII. yüzyıl boyunca Osmanlı yönetimi tarafından şehre yapılan yatırımlarda bir artış göze çarpmış, Avrupalı tüccarlar İzmir i, Doğu Akdeniz in en güvenli liman şehri, Osmanlı İmparatorluğu nun ticaret merkezi ve batıya açılan kapısı olarak görmüşlerdi. İzmir, XVIII. - XIX. yüzyıllar boyunca ekonomik ve sosyal açıdan sürekli gelişme kaydederek en parlak dönemini yaşamıştır. Ticari yaşamın getirdiği hareketliliğin sonucu olarak farklı milletlerden insanların şehre yerleşmesiyle Levantenler olarak tanımlanan yeni bir sosyal sınıf ortaya çıkmıştır. Farklı dil, din ve kültürleriyle İzmir e Osmanlı kültürünün de etkisiyle yeni bir renk ve hareket kazandırmışlardır. Farklı ekonomik ve sosyal nedenlerle İzmir e yerleşen Levantenler, geldikleri memleketlerin mimari özelliklerini yansıtan mekânlarıyla gelenek, görenek ve yaşam biçimleriyle yerel tarih araştırmaları içinde özel bir yere sahiptirler. 1 Bunun en belirgin örneğini Buca ve Bornova Türk, Rum ve Levanten evlerinde görmekteyiz. Uzun yıllar aynı coğrafyada yaşamış olmalarına rağmen farklı kültüre özgü olan bu insanlar konut mimarisini hiçbir değişikliğe uğratmadan sürdürmüşlerdir. İzmir in kültürel zenginlikleri arasında bu mimari yapılar önemli bir yer tutar. Bornova daki Levanten evlerinin yerel mimari içindeki yerini saptamak amacıyla yaptığımız çalışmamızda öncelikle bu konuda yazılmış kaynakları araştırdık. Genellikle kaynaklar Levanten kültürü, Levanten ailelerinin yaşantıları ve Levantenlerin İzmir ve Bornova da yerleşme hikâyesine yer vermektedir. Yerel mimari ile ilgili daha az kaynağa rastladık. Bu kaynakları tarama sürecinde konumuz mimari doku olmakla birlikte bu konudaki kaynak azlığıyla birlikte biz de kültüre ve yaşam biçimine ağırlık verdik. Bir tarih araştırmasında sözlü tarih çalışması, çalışmayı yapan kişiye heyecan katar. Bu düşünceden hareketle biz de Bornova Levanten evlerinde bugün yaşamakta olan hane sakinleri ile birebir görüşme yapmayı istedik; ancak iki aileden kabul alma şansımız oldu. Bu söyleşiye projenin ilerleyen aşamalarında ayrıntılı olarak yer verilmiştir. 3

A. Bornova nın Ġzmir deki Konumu İzmir şehir merkezinin doğusunda yer alan ve İzmir in önemli idari merkezlerinden biri olan Bornova; İzmir in kuzeydoğusunda, kuzeyde Yamanlar Dağı, kuzeydoğusunda Manisa Dağı, güney ve güneydoğusunda Kemalpaşa( Nif) Dağı ile güneybatısında Kadifekale ( Pagos) volkanik kütlesi tarafından çevrili olup Yamanlar Dağı nın yamaçları ile Bornova Ovası na kurulmuştur. 1. Bornova Adı Bornova adının anlamı birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve farklı yorumlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Bir diğer mesele de bugünkü şekliyle kullanılıncaya kadar imlâsının aldığı farklı şekillerdir. Ancak ismin en erken Osmanlı kayıtlarından da anlaşılacağı üzere- Türkçe olması ve Burunova dan gelmesi en kuvvetli olasılıktır. Bazı örneklerde de görüleceği üzere ismin en erken kullanılış şekli Türkçe burun ve ova kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Verilen örneklerin arasında sadece bir ya da birkaç harf değişmesi olmuş; ancak okunuşları aynı kalmıştır. XVII. yüzyılın başından itibaren, İzmir in iktisadi bakımdan gelişmesine paralel olarak Bornova, İzmir deki Frenk tacirlerin yazlarını geçirdikleri kasaba olarak büyük önem kazanmıştır. Özellikle yabancıların buraya gelmesi, 1865 yılında demiryolu hattının Bornova ya kadar uzatılmasıyla daha da artmış olmalıdır. XIX. yüzyıl başlarında 3000-4000 olarak tahmin edilen nüfusu bilhassa yazın Mart-Kasım ayları arasında iki katına çıkmaktaydı. Bentlerin beslediği bir çeşmesi, bir hamamı, iki camisi ve pazaryerinde bir Kadiri Dergâhı bulunmaktadır. 1307(1891) yılında yayınlanan Aydın Vilayeti Salnamesi ne göre artık müstakil bir belediyesi olan Bornova merkezinin nüfusu 2152 iken kendisine bağlı dokuz köyü ile birlikte bu rakam 8110 a ulaşıyordu. Çarşısı düzenli ve geniş olan Bornova, çoğunluğu İzmir in seçkinlerine ait zarif ve gösterişli köşkleriyle anılmaktaydı. Aynı tarihte Bornova daki hane sayısı 1065 iken bir postane ve bir hükümet binasının yanı sıra iki camii, dört mescit, bir havra, bir Protestan, bir Katolik ve bir Ermeni, iki de Rum kilisesi mevcuttu. İstatistikler incelendiğinde Bornova da XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında gayrimüslim nüfusun oldukça arttığı ve kasabanın Rumlaşmak tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Milli Mücadelenin arkasından gerçekleşen nüfus mübadelesiyle şimdiki Türk özelliğini tekrar kazanmıştır. XX. yüzyılın başlarına gelindiğinde İzmir e bağlı bir nahiye olma özelliğini devam ettiren Bornova nın nüfusu 1905 lerde 12.000 i aşmış olarak kaynaklarda yer almaktadır. 2 4

B. Seyahatnamelerde Bornova 1. Evliya Çelebi Bornova hakkında izlenimlerini aktaran gezginlerin ilki Evliya Çelebi dir. Eserini kaleme aldığı XVII. yüzyıl Bornova yı İzmir in en verimli yerlerinden birisi olarak aktaran seyyah, ahalisiyle ilgili olarak ise Rumların fazlalığından dolayı olsa gerek Amma Burunabad cümleden mahsuldar sümüklü, murdar kaza-i mebrumdur. Zira cümle halkı Rum u merzubumda şumdur gibi olumsuz ifadelerle anmaktadır. Evliya Çelebi nin dışında Bornova hakkında izlenimlerini aktaranlar daha çok yabancı seyyahlar olmuştur. 2. Richard Pococke 1739 yılında İzmir e gelen seyyah İzmir e bir mil uzaklıkta dediği Bornova yı da ziyaret ederek gördüklerini kaydetmiştir. Yazarın ifadesine göre, İzmir e yakınlığından dolayı ticaret için elverişli ve seçkin bir yer olarak görülen Bornova hakkında, Osmanlı Sultanı nın yabancı konsoloslardan kendilerini İzmir ve Bornova Konsolosu olarak tanımlamalarını istemiştir. 3. Baron John Cam Hobhouse İç körfezin ucunda bir rıhtım mevcuttu. Tek başına bir Türk, elinde kahvesi ve tütün çubuğuyla hasırın üzerinde sizi karşılardı. Buradaki birçok eşek, sizi sırtında büyük bir köy olan dört mil uzaklıkta İzmir in kuzeydoğusundaki Bornova ya taşımak için hazır beklemekteydi. Eşekler, gençler tarafından kullanılır ve hayvanın kirası köye gidiş için otuz para ve dönüşü de aynı ücretti. Köye doğru yola çıkınca kendimizi gezimize başladığımızdan beri hiçbir yerde karşılaşmadığımız yeşil bir hattın içinde bulduk. Köyün biraz uzağında Selvi Ormanı nın gölgesinde oldukça büyük bir mezarlıktan geçtik. Bu mezarlığın büyüklüğü bizim Levantenlerin İzmir ve Bornova ya ne kadar önem verdiklerinin ilk işaretiydi. 3 C. Ġzmir ve Levantenler 1. Levanten Kavramı Levantenler, Osmanlı İmparatorluğu nun son zamanlarında hem devlet işlerinde hem de ticari hayatta oldukça yönlendirici etkiye sahip bir topluluktur. Levanten kelimesi, Fransızca Lever sözcüğünden türemiştir. Doğmak ve doğu anlamlarına gelen sözcük, Doğu Akdeniz ülkelerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Genel bir ifadeyle, Levanten, Avrupalı bir aileden gelerek, bir Doğu Akdeniz ülkesi olan Türkiye de yerleşenleri ifade etmektedir. Ortak kabul edilen bir tanımlaması olmayan Levantenler, yerli azınlık gruplar ile Batılı insanlar arasında farklı bir toplum ve kültür olarak görülmektedir. Bu toplumu meydana getirenler, İngiliz, 5

İtalyan, Fransız, Macar ve Slav kökenlidir (Oban, 2007). Levanten, Avrupa dan yani Batı dan gelerek Levent e (Doğu da) birkaç nesil yerleşen ve ulusal bir dile sahip olmayan, genellikle ticaretle uğraşan, kendini üzerinde yaşadığı topraklara ait hisseden ancak bu toplumun ne tam olarak içerisinde ne de dışarısında olan Latinleri (Katolikler) ifade etmektedir. Levanten, Doğu nun Batılısı, Batı nın Doğulusu dur (Dikkaya, 2006). Yeni Türk Ansiklopedisi nde Levanten, Akdeniz in doğu sahillerinde ve buralardaki ülkelerde (Yakın Doğu) dünyaya gelmiş veya buralarda yerleşip ticaret yapan, aslen Avrupalı, çok kere uzun kalışlar ve evlenmeler dolayısıyla soyu karışmış kimse, Yakın Doğulu olduğu halde Avrupalılık taşıyan tatlı su frengi denilen tipler, şeklinde tanımlanmaktadır (Yeni Türk Ansiklopedisi, (1985: Cilt: 6, s: 2072). Aynı ansiklopedide şöyle devam etmektedir: Bahis konusu ülkeler, uzun süre Osmanlı idaresinde kalmıştı. Burada, daima ticaret maksadıyla bulunan Avrupalılar vardı. Bunların sayısı kapitülasyonların kabulünden sonra hızla arttı. Belli merkezlerde yerleşip kendi aralarında veya başka ırktan olanlarla evlenerek çoğaldılar ve özel bir tip oluşturdular. Beden özellikleriyle birlikte, gelenek, görenek ve kültürleriyle şivelerinde de değişiklikler meydana geldi. İmparatorluğun son zamanlarında daha çok deniz ticaretinin yoğun olduğu İstanbul, İzmir, Antalya, Beyrut, İskenderiye ve benzeri yerlerde toplanmışlardır. (Yeni Türk Ansiklopedisi, 1985: Cilt: 6, s: 2072). Ana Britannica da Levanten (Fransızca Levantin Doğulu ), Osmanlı döneminde özellikle Tanzimat sonrasında İstanbul da ve büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan, Müslüman olmayan azınlıklar, olarak belirtilmektedir. (Ana Britannica, 2004). Yapılan incelemede, Levantenlik, dini açıdan bakıldığında daha çok Katolikler için kullanılmış olmakla birlikte, İngiliz Protestanlar için de kullanıldığı görülmektedir. Yalnız XIX. yüzyılda Polonya dan göç eden Katolikler bu tanıma dâhil edilmezken, XIX. yüzyıl sonlarından itibaren Rum, Ermeni ve Yahudi kökenli insanlar dâhil edilmektedir. Genel kabul olarak Levantenler, ticaretle uğraşan, Avrupa dan bu amaçla Anadolu ya göç etmiş Avrupa kökenli insanların oluşturduğu topluluktur. Levantenler Osmanlı nın içinde yer alan farklı kökenlere sahip topluluklarla sosyal ve kültürel anlamda etkileşimlerde bulunmuşlardır. Kendi yaşam düzenlerini, tarzlarını aktarmışlardır. Ancak gerek ticari gerek siyasi gerekse idari anlamda Osmanlının içinde bulunan diğer Avrupalı gurupların, Levantenlerin önünü açmakta olan etkisini göz ardı etmemek gerekir. 4 D. Levantenlerde Dil ve Kültür Levantenler, atalarından miras kalan pek çok dili konuşabilen, genellikle Katolik mezhebine bağlı Hıristiyanlardan oluşmaktadır (Epik, 2006: 55). Konuştukları dil, kendi aralarında Rumca iken, resmi toplantılarda ya da topluluk arasında Fransızcadır. (Beyru, 2000: 13). 6

Resmi yazışmalarda kullanılan dil daima Fransızca, günlük konuşmalarda ise Rumca ya da Türkçedir.(Kazgan, 2006: 60, 61, 68). Levanten kültüründe misafirperverlik önemlidir. Şöyle ki, Levantenler misafirleri için evde bulunan ve ikramlarda kullanılan çay ve yemek takımlarının özenli olmasına dikkat ederlerdi. Aristokrat ailelerde servisi ayaklı servis arabasıyla uşaklar yaparken, diğerlerinde bu servis işini evin hanımı üstlenirdi. Yemek kültürleri Türk toplumununkiyle kaynaşsa da özel günlerde ve dini törenlerinde kendi kültürlerine has yemekler hazırlamaya özen gösterirlerdi (Epik, 2006: 56). Günlük hayatta diledikleri gibi yaşama özgürlüğüne sahip Levantenler, Osmanlı toplumunun önemli bir tebaasıydı. Öyle ki, nasıl bir Türk, dini günlerinde özel törenler yapıyorsa Levantenler de o günlerini rahatça kutluyor ve kiliselere gidiyordu. Levantenler genellikle ticaretle uğraşmalarına rağmen, içlerinde sefaret tercümanlığı, diplomasi gibi görevlerde bulunanları da vardı. (Ortaylı, 1994: 205). Levantenlerin hayat tarzları kuşkusuz farklıdır. Kendilerine ait cafe, balo, karnaval ve Katolik yortuları olan Levantenler, bu davranış ve kültürlerini zamanla yerli halka da katmışlardır. Sosyal hayat, Levantenlerin öncülüğünde renkli bir dünyaya sahne olmuştur. Levantenler, zenginlikleri yanında eğitime önem vermeleriyle de dikkat çekmiştir. Levantenler, çocuklarını daha ziyade kendi kurdukları Fransız, İtalyan okulu gibi okullara göndermişlerdir. Bu okullarda da kendi kültürlerine göre programlar benimsemişlerdir. (Beyru, 2000: 30-315). Alınan eğitim, sosyal hayatta da bir canlanma meydana getirmiştir. Ekonomik gücü iyi olan Levantenler, yaşadıkları yerlerde önemli sosyal tesisler yapılmasında ön ayak olmuşlardır. Örneğin İzmir Buca da Hipodromu yaptırarak tüm İzmir i bir karnaval havası içinde bu alanda toplamayı başarmışlardır. Levantenler, at yarışlarının yanında futbola da önem vermişlerdir. Öyle ki, İzmir de ve Buca da Giraud ve Whittall aileleri ilk futbol karşılaşmalarının yapılmasında öncülük etmişlerdir. Ayrıca tenis oynamayı da adet haline getirmişler, bunun için kulüp de kurmuşlardır. Sosyal hayatta oldukça aktif olan Levantenler, geniş malikânelerinde büyük partiler verme geleneğine de sahiptir. Ancak bu partiler sadece eğlence amacı taşımamakta, aynı zamanda siyasetin de konuşulduğu kulis havası barındırmaktadır (Göçmenoğlu, 2005: 146; Oban, 2006:172-173). 5 E. Sosyal ve Ekonomik YaĢamları Levantenler İstanbul, İzmir gibi büyük kentlerde toplumsal ve kültürel yaşamı önemli ölçüde etkilemişlerdir. Alafranga olarak anılan yaşam biçimi, Türkiye ye Levantenlerle girmiştir. 7

XIX. yüzyılda yabancılara tanınan imtiyazlarla birlikte Avrupa daki lüks yaşam Osmanlı kentlerinde hissedilmeye başlamıştır. 1850 de demiryolları yapımında yabancı sermayeye izin verilmesi, ardından Islahat Fermanı yla 1856 yılında da yabancı sermayenin Osmanlı topraklarında yatırım yapmasına izin verilmesi, 1867 yılında da yabancıların toprak edinmelerine izin verilmesi ile Batı tarzında inşa edilen binalar, faytonlar, mobilyalar, giysiler, kısaca Batı tarzındaki yaşantıdan alıntılar kendini hissettirmeye başlamıştır. 6 F. Levanten KöĢkleri ve Aileleri Yabancı tüccarlara ait olan bu köşkler yazlık olarak kullanılıyordu. Bu evler XIX. yüzyılın ilk yıllarında inşa edilmeye başlandı ayrıca klasik tarz denilebilecek bir stilde inşa edilmiş olup evlerin birkaçı zarif Rönesans hatları göstermekteydi. Çoğu Yunanistan daki ismiyle Orthonion tarzında inşa edilmişti. Genel yapı sağlamdı. Tüm plan karakteristik Akdeniz özellikleri taşıyordu. Bu evlerin çoğu ya Korınt ya da çıkma/konsüllü tasarımlar taşıyan başlıklarla taçlandırılmıştı ve Tuskana sütunları olan ilginç revaçlara (balkon) sahipti. Havadar kabul salonları vardı ve bu salonlardan yatak odalarına geçiliyordu. Çatılar Roma kiremitleriyle kaplıydı. Bahçelerinde siyah ve beyaz çakıl taşları ile döşeli yürüme yolları vardı. Bu aileler Türkiye de kendi çaplarında birer ticari prenstiler, server ve güç bakımından limitsiz bir hâle gelmişlerdi. Türkiye de yaşıyorlardı; fakat Türk kanunlarına tâbii değillerdi. Evlerinin ve iş yerlerinin dokunulmazlığı vardı. Hiçbir vergi vermezlerdi. Sadece kendi ülkelerinin emirlerine ve kontrolüne tabiiydiler. Herhangi bir suç işlerlerse kendi ülkelerinin elçisi tarafından tutuklanabilir, cezalandırılabilir veya memleketten atılabilirlerdi. 1581 yılında Levant Company nin kuruluşu ile İngiltere nin İzmir üzerindeki etkisi artmaya başlamıştı. Bunun sonucunda pek çok İngiliz tüccar İzmir e yerleşti. 1601 yılına kadar Fransızların himayesinde olan Hollandalılar, bu yılda serbesti elde ettiler ve 1651 de kendi konsoloslarına kavuştular. Bu grupları oluşturan aileler genellikle ticaretle uğraşıyorlardı. 1800 lü yıllardan sonra bu gruplara ait aileler Su Kenti adı ile anılan Bornova da oturmaya başladılar. Önem kazanan aile ve evler arasında De Andrea (1830), Bellhomme (1880), Giraud (1860), Aliberti (1860), V.Whittall (1860), C.Whittall (18.yy sonu), Charnaud (1830) isimli görkemli binaları görmekteyiz. Bunun yanında pek çok ünlü tüccar da Bornova da ev yaptırmıştı. Patterson 38 odalı binası ile bunlar arasında en ünlüsüdür. Ayrıca Steinbüchel, Baltacı, Wilkinson, Raggio Psyachi, Maltass, Wood, Gypsy Bornova da görülen ailelerden olup zaman içinde bunların pek çoğu evlilikler ile akrabalık ilişkilerine de sahip olmuşlardı. Bugün Bornova da eski tüccar kolonisinin torunlarına rastlamak mümkündür. Bu ailelerin en önemlileri Giraud, Whittall, Fontaine ve Aliberti aileleridir. 8

1. Paterson Ailesi John Paterson İskoçya nın Leith kentinden gelme hububat taciridir. Bornova ya yerleşen John Paterson Fethiye civarındaki krom madeni işletmiş, Paterson ve şürakası ismi ile anılan şirketi kanalıyla boya, zımpara, kurşun, linyit, krom ve tahıl ürünleri ihracatı yapmış buna karşılık makine ithali ile Türkiye ye girdi sağlanmıştır. Zahire borsasında söz sahibi olduğu gibi İzmir deki palamut ve pamuk ihracatında da önde gelen kişilerden biridir. Kurtuluş Savaşı nda aile Girit Adası na kaçmıştır. Savaşın bitmesiyle birlikte tekrar Bornova ya dönmüş, Paterson Köşkü nün hiçbir zarara uğramadığını görmüşlerdir. Paterson Ailesi, Kurtuluş Savaşı ndan sonra eski gelirleri ve düzenlerini kaybetmişler, eski ticari faaliyetlerini sürdürememişlerdir. 1963 yılına kadar Paterson ailesinden bazıları bu köşkte yaşamış olup, 1963 yılından sonra Türkiye yi terk eden Paterson ailesinin son dört üyesi bugün İngiltere ye yerleşip orada yaşamaktadırlar. 1963 yılına kadar Bornova da yaşayan Paterson ailesine ait bu ihtişamlı köşk, bu ailenin kentten ayrılışına kadar sağlamdı. Hatta 1972 yılına kadar bu köşkün içinde iki adet piyano bile mevcuttu. Köşk NATO birliğine verilmiş, beş yıla yakın ofis olarak kullanılmış, bir ara 1973 yılında kısmen yıkılmış olan köşk Süsler firmasınca halı fabrikasına dönüştürülmüştür. Bugün bir kısmı restore edilen köşk binası halen yarı yıkık haldedir. 2. Giraud Ailesi Giraud ailesinin İzmir e gelip yerleşen en eski ferdi Jean Baptiste Giraud idi. İzmir e geldikten sonra ticaret ağını kurmuş, evlenmiş ve ilk çocukları 1789 da doğmuştu. J.B.Giraud, büyük bir olasılıkla takriben 38 yaşındayken İzmir e gelmişti. 1811 yılında 68 yaşında ölen J.B. Giraud, hayatının 31 yılını İzmir de geçirmişti. 1787 yılında, Venedik Konsolosu Louis Cortazzi nin kızı Helen Tricon Cortazzi ile evlenmişti. Bu evlilikten Magdalaine Victories Blanche adında bir kızları, Alexandra ve Frederic adlarında iki oğulları olmuştu. Jean Baptiste Giraud, 1811 de öldüğü zaman bütün servetinden ailesine kalan miras, Frenk caddesinde bir bina, Bornova daki yazlık köşk ev eşyaları ve aile mücevherleriydi. En büyük oğulları J.J. Frederic Giraud 1837 de İzmir de doğmuş, 85 yaşındayken 1922 de Atina da ölmüştü. Kurtuluş Savaşı ndan sonra ileri yaşında Bornova daki evini terk etmesi ona çok ağır gelmişti. Nitekim vasiyetinde İzmir e gömülmek istediğini belirttiğinden bu isteği yerine getirildi ve Bornova daki Anglikan Kilisesi nde toprağa verildi. J.B. Giraud Nis yakınında doğmuş Fransız ailenin çocuğuydu. İzmir de J.B. Giraud and Co adında firma kurmuştu. J.B. Giraud un bütün hayatınca boyunca serveti, Fransa ya göndermeye çalıştığı geminin İngilizler tarafından ele geçirilmesiyle tüm ticari hayatı sona ermişti. J.B. Giraud un çocuklarından birisi Bornova nın ünlü Levanten ailelerinden Whittall ailesinin çocuklarıyla evlenmiş iki ünlü aile bir araya gelmişti. Giraud ailesi önceleri kuruyemiş ihracatı ve demir ithalatı işleriyle ilgilenirlerdi. Daha sonraları tekstil konusunda yatırımlar yapmışlar ve İzmir Pamuk Mensucat A.Ş. yi kurmuşlardı. 9

3. Whittall Ailesi Bu ailenin Türkiye ye gelen ilk ismi Charlton Whittall dir. Türkiye ye gelen ilk Whittaller iki erkek ve bir kız kardeşti. Bunlardan Charlton Whittall, James Whittall ve Mary Whittall Türkiye ye geldiler. 1809 yılın Türkiye ye gelen C. Whittall 1911 yılında C. Whittall and Co firmasını kurdu Genç Charlton ticaret hayatına kendisini o kadar kısa zamanda kabul ettirmişti ki şirketini açtıktan bir yıl sonra, 13 Şubat 1812 de Levant Co. üyeliğine kabul edilmişti. Beş yıl sonra 1817 yılında küçük kardeşi James Whittall in İzmir e yanına gelmesini sağladı. James, ağabeyinden 7 yaş daha küçüktü ve İzmir e geldiğinde henüz 19 yaşındaydı. Charlton Whittall in kardeşi James ile ortaklığı James in genç yaşta, 1836 yılında 38 yaşındayken, ölümüne kadar devam etti. Bu tüccar aile Bornova ya yerleşerek burasını büyüttü. Pek çok yapılar onlar tarafından yapıldı. (Kilise, klüp, köyün su dağıtım sistemi, sahile giden yol, tren istasyonuna giden yol) Bornova da hemen hemen her evde Whittall ailesiyle akrabalığı olan bir kimse oturuyordu. Bu aile o kadar kalabalıktı ki âdeta bir aşireti andırıyordu. Whittall aile fertleri için İngiltere sadece İngiltere ydi ve hiçbir zaman aile ocağı, ev olarak kabul edilmiyordu. Aile arada sırada İngiltere yi ziyaret ediyor, parasını İngiltere de muhafaza ediyor ve çocuklarını okumak üzere İngiltere ye gönderiyor, fakat onlar için güneş sadece Türkiye de doğup batıyordu. Bu ailenin en büyük özelliği misafirperverliği idi. Bunlardan birisi olan Sultan Abdülaziz in 1863 yılında Büyük Ev de ağırlanması tarihe geçen bir olaydır. Osmanlı Sultanı nın kendi ülkesinde yerleşmiş bir yabancı tüccarın taşradaki evine yaptığı ilk ve tek ziyarettir. 7 4. Baltazi Ailesi Baltacı evinin (köşkünün) sahiplerindendir. Bu aile Baltacı ya da Baltazi ailesi olarak tanınır. Baltazi ailesi Venedik kökenlidir. Ancak İzmir e Sakız Adası ndan gelmiş ve 1746 yılında İzmir e yerleşmişlerdir. Büyük dedelerinin 11 çocuğu olmuştur. Bu ailenin bir kısmı İstanbul a taşınmıştır. Bankacılık, finans işi ile ilgilenmişlerdir. İstanbul da ilk banka bu aile tarafından kurulmuştur. İzmir de kalan diğer aile üyeleri de ihracat işi ile ilgilenmektedir. İzmir de büyükçe bir arazi sahibi olan bu aile İzmir sınırları içinde, 1847 yılında İzmir Bankasını kurmuşlardır. İzmir deki ailelerden bir kısmı sonraları ekonomik sıkıntıya girip Avusturya ya dönmüşlerdir. Bu ailenin son fertlerinden Alex Baltazi halen İzmir de yaşamaktadır. 1936 yılında İzmir de doğan Alex Baltazi İkinci Dünya Savaşı çıkınca 10 yaşına kadar Atina da yaşamış, sonra İzmir e dönmüştür. Karavan Turizm adında bir şirketi olup, Türk-İtalyan Kültür ve Dostluk Derneği Başkanı ve Ege Seyahat Acenteleri Derneği Başkanlığını yürütmektedir. 8 10

G. Eski Bornova Evleri Eski Bornova evleri özellikle kırma çatılı, alaturka kiremit örtülü ve saçaklıdır. Çoğu tek katlı, bahçeli kâgir evlerdir. Bahçe duvarları taştan ve yüksektir. Sokaklar dar ve özellikle taş döşemelidir. Pencereler iki kanatlı ahşaptır, evlerin duvarları ya taştan ya da kerpiçtendir. Bornova da eski evler Karşıyaka nın aksine tek katlıdır. Çoğunda bir bahçe ya da içindeki incir ya da portakal ağaçlarının dallarının göründüğü bir avluyla çevrilidirler. Bir evden bir eve düzgün olmayan bir biçimde uzanan duvarlar ve ince uzun sokaklar Bornova ya ayrı bir güzellik yaratır. Bornova nın Doğu yüzünü yansıtan bu evler, bulundukları sokağa göre değişik özellikler göstermektedir. Koruma altına alınmayan bu evler, genelde doku olarak bozulmamış, özgünlüğünü sürdürmüştür. Bazıları günümüzde ilk işlevleriyle kullanılırken, bazı konutlar ikincil işlevlerle değerlendirilmektedir. Tarihi belge olarak önemli yere sahip olan bu konutların yaşatılarak yarınlara ulaştırılması gerekmektedir. Çatıların kararmış tahta saçakları, sanki sokağa serilmiş perdeyi andırır. Tek katlı, iki katlı geçmiş yıllardan kalma develerin zor geçtiği, taş binalar, kerpiç binalar Zaman zaman daralan, zaman zaman genişleyen sokaklar... Eski ama bakımlı Bornova evleri Yanı başında beton binalar, çarpık yapılaşmanın getirdiği beton binalar... Eski Bornova evleri yıkılır mı bilinmez. Ama hepsi de kader birliği yapmış gibi yan yana dayanmışlardır. Bornova da bulunan bu evlerin onarım cephe düzenlemeleri yapılarak sokak yokuşu özgün hale getirilemedi. Yeni görünümler Bornova nın sosyal yapısına renk katar. Bornova yeniden hayat bulur. H. Ġzmir deki Levanten Evleri İzmir deki Levanten aileler genellikle Bornova (Bournabat), Karşıyaka (Cordélio) ve Buca (Boudja) da otururlardı. Bu evler, o zamana göre yeterince büyük ve ihtişamlı evlerdi. Bazı Levantenlerin, Bornova ve Buca daki evlerinin dışında, Kordon da da evleri vardı. XX. yüzyılın başında Karşıyaka, İzmir in en nezih ve sevimli yerlerinden birisiydi. Yabancıların ve Levantenlerin sahilde yan yana sıralı köşkleri bulunmaktaydı. 1867 de çıkarılan ve yabancıların taşınmaz mal almalarına olanak veren Arazi Kanunnamesi nden sonra Levantenler tarıma elverişli toprakları satın almaya başladılar. Bir tahmine göre, kapitalist İngiliz çiftçiler 1868 e kadar İzmir Bölgesi ndeki tüm işlenebilir toprakların 1/3 ünü ve 1878 e kadar da büyük bir çoğunluğunu satın almışlardı. 1878 de İzmir ve çevresindeki topraklar, kırk bir İngiliz tüccarın eline geçti. Yabancılar ve Levantenler, satın aldıkları topraklarla birlikte ilkel tarım yapma imkânı bulamadığından, bazıları İzmir deki işlerinin yoğunluğundan, bazıları da eşkıyalık hareketlerinden rahatsız olduklarından topraklarını satma yoluna gittiler. Levantenler, birçok malın 11

ticaretini kontrol altında tutuyorlardı. İzmir deki en önemli Levant şirketlerinin başında Charlton Whittall tarafından 1811 de kurulan C. Whittall and Co. Smyrna şirketi geliyordu. 1869 da çıkarılan yeni maden yönetmeliğinden istifade eden İzmir deki birçok Levanten, Maden ocakları işletmeye başladı. Türkiye deki yirmi dört krom madeninden on dokuzu, Paterson un elindeydi. Levanten evleri İzmir in mimarlık tarihinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Günümüze ancak bir kısmı ulaşmış olan çoğu Bornova ve Buca da bulunan bu yapıların bazıları son yıllardaki yenileme çalışmalarıyla eski görkemlerine kavuşmuştur. İzmir in XVII. yüzyıldan itibaren kazanmaya başladığı önem paralelinde genellikle ticari amaçlarla yerleşen, Levanten olarak adlandırdığımız Avrupa kökenli ailelerce yaptırılmışlardır. Çoğu XIX. yüzyıldan olan bu evler ekonomik güç ve statü sembolü oldukları için Avrupalı gezginlerin yanı sıra padişahlar ve krallar gibi birçok ünlü ziyaretçiye de ev sahipliği yapmışlardır. Bunlar arasındaki en ünlü konuk şüphesiz İzmir in kurtuluşundan sonra Steinbüchel Köşkü nde kalan M. Kemal Atatürk tür. Ege Üniversitesi Levanten evlerinden 10 tanesini bünyesinde barındırmaktadır. Bu yapıların en eskisi XIX. yüzyılda Büyük Ev olarak anılan günümüzde Ege Üniversitesinin rektörlük binası olarak kullanılan Levanten evidir. Büyük evin yanı sıra Ege Üniversitesinin bünyesinde bulunan diğer Levanten evleri de üniversitenin idari, kültürel ve sosyal faaliyet alanlarında hizmet vermektedirler. I. Bornova da Levanten Konutları Bornova XIX. yüzyılda o günkü ulaşım araçları olan minibüs ve eşeklerle İzmir e yaklaşık 2 saat uzaklıktaydı. Biri kara yolu ile kervanlar köprüsünden (kemer) diğeri ise deniz yoluyla Bornova iskelesinden olmak üzere iki ayrı yoldan İzmir e ulaşılmaktaydı. Daha sonraları 1861 yılında yapımı tamamlanan Çınarlı ücretli karayolu da Bornova ya bağlandı. 1865 yılından itibaren ise İzmir-Kasaba (Turgutlu) demiryolu hattının bir kolu olarak Basmane den kalkan tirenler buraya uğramaya başladı. Daha sonraki yıllarda denizyolu ulaşımı kapatılan Bornova nın kentle bağlantısı kara yolu ve demiryolu ile devam etti. 1865 yılında demiryolunun gelmesi ile kentle birleşen Bornova artık Avrupalılar için bir sayfiye yeri olmaktan çıkıp sürekli ikamet edilen bir merkez haline gelmiştir. Çoğu kişi kentteki evini terk ederek sürekli burada oturmaya başlamıştır. Bu tarihten sonra Levantenlerin kimi zaman büyük topraklar satın aldıkları, zaman zaman arsa alarak ev inşa ettirdikleri bilinmektedir. 1867 yılından önce gayrimüslim yabancıların Türkiye de mülk sahibi olma hakları yoktu. Ancak nadir de olsa bazı yabancılar Sultan ın özel izni ile mülk edinebiliyorlardı.1867 yılında çıkarılan bir kanunla tüm yabancılara Türkiye de gayrimenkul edinme hakkı tanındı. 12

Genellikle İngiliz ailelerinin Buca da, Fransız ailelerinin Bornova da, Hollandalı ailelerin ise Seydi köyde yerleşmeyi tercih ettikleri görülür. Buna rağmen Bornova da İngiliz ailelerinin de sayıcı fazla olduğu görülmektedir. Hatta burada bir İngiliz kilisesinin yanı sıra bir İngiliz kulübünün bulunması da Bornova da kalabalık bir İngiliz grubunun varlığına işaret eder. İzmir tarihinde önemli bir rol oynayan Levantenlerin büyük çoğunluğu değişen kent dokusu ile birlikte ya tamamen ortadan kalkmış ya da orijinal durumlarını kaybetmişlerdir. Bazı yapılar da orijinal işlevleri değiştirilerek başka fonksiyonlara hizmet etmeye başlamışlardır. 9 J. Levanten KöĢklerinin Karakteristik Özellikleri Çoğu seyyahların gezi notlarında yer alan Bornova Levanten köşklerinin en karakteristik özelliklerinden biri geniş bahçeler içinde yer almalarıdır. Yüksek duvarlarla çevrelenmiş olan bu büyük bahçeler dar sokaklarla birbirlerinden ayrılmışlardır. Genellikle yüksek inşa edilmiş bir veya birden fazla kapısı vardır. Farklı özellikler taşıyan bu kapılar genellikle dekoratif demir parmaklıklara sahiptir. Büyük bahçeler çeşitli çiçek ve bitkilerle süslenmiştir. Bununla ilgili 5 Ocak 1834 tarihli bir Fransız gazetesindeki duyuru dikkat çekicidir. Martin ve ortakları bahçe ve çiçek uzmanları Fransa dan çok zengin ve güzel çiçek, soğan, tohum ve her kaliteden seçkin meyve ağaçları koleksiyonu ile dönmüş olduklarını halka duyurmaktan şeref duyarlar. Kendilerine güvenme lütfunu gösterecek kişiler, memnun edileceklerinden emin olabilecekler. Martin ve ortaklarının depoları sponti lokalinde olup bu kentte yalnızca 15 gün kalabileceklerdir. Genellikle yapıların girişlerinde ya da bahçelerinde Rodos işi olarak adlandırılan dekoratif görünümlü yer döşemelerine rastlanmaktadır. Çoğunluğu Ege Bölgesi nde yaygın olarak görülen siyah ve beyaz dere taşlarından yapılmış geometrik ve bitkisel motiflerden oluşmaktadır. Görkemli olan bu köşklerin inşasında çok büyük masrafların yapıldığı hatta malzemelerin ve ustaların pek çoğu yurtdışından getirildiği bilinmektedir. Yapıların hemen hepsinde alt ve üst katların en az bir ya da iki odasında şömineler bulunmaktadır. Tamamen ithal edilmiş malzemelerin monte edildiği bu şömineler kok yapımına uygun şekilde dökme demirden yapılmış göbeklere sahiptir. Kare ya da dikdörtgen çerçeveler içine alınmış şömineler genellikle ithal fayanslarla süslenmiştir. Köşklerde malzeme gibi mimarların da yurtdışından geldiği söylenmektedir. Örnek vermek gerekirse Aliberti Evi olarak tanınan köşk 1856 yılında İngiliz Wolf kardeşler tarafından inşa edilmiştir. Yapının ön cephesi iyon tarzı sütunları ve üçgen alınlığı ile Neo-klasik üslupta inşa edilmiştir. İngiliz bahçelerinde olduğu gibi adeta doğal çevre izlenimi yaratılmış bahçede ağaçların İtalya dan ithal edildiği ve içinde bir tenis kortu bulunduğu söylenmektedir. 13

Bornova daki köşklerin büyük bir kısmı birbirinden farklı görünümlere sahip olmakla birlikte cephelerde genellikle simetri prensibine uyulduğu gözlenir. Günümüzde Ege Üniversitesi nin lokal binası olarak kullanılan Bari Köşkü genel görünümü ile XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başı İtalyan sivil mimari örnekleri ile paralellik kurulabilecek bir yapı olarak dikkati çeker. Büyük bahçeler içerisinde yer alan bu köşkler bünyelerinde günlük yaşam alanları ile birlikte hizmetlileri için inşa edilen binaları da içerirler. Çoğu yapıda bu köşkte olduğu gibi toprak seviyesinin altında kalan bodrum katları bulunur. Mutfak, kiler, çamaşırhane gibi mekânlar ya ek binalara ya da bodrum katlara yerleştirilir. Yapıların içlerinde genellikle koridorlarda ya da kapı olmayan geçiş yerlerinde önemli bir süsleme öğesi olarak plasterler kullanılır. Bazı yapılarda arka ve ön cephelerin farklı üsluplarda inşa edildiği görülmektedir. Bugün Bornova Belediyesi ne ait olan Belhomme Köşkü nün 1880 lerde inşa edildiği bilinmektedir. İki katlı yapının ön cephesi dört yönlü İyon başlıklara sahip üçgen alınlığı ve çift yönlü merdivenleri ile eklektik bir anlayışın özelliklerini yansıtırken sade görünümlü arka cephesi ise daha çok XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başı İtalyan sivil mimarisinden izler taşır. Bornova da anıtsal köşklerin yanı sıra daha sade ve küçük boyutlu yapılarda bulunmaktadır. Bunlardan biri de bugün askeri gazino olarak kullanılan Manyeti Evi dir. Neo-klasik üslupta inşa edilmiş yapının iç mekânlarında özellikle tavanlar ve tavanlara geçiş kuşakları alçıdan yapılmış Barok karakterli süslemelere sahiptir. Bornova daki Levanten köşkleri Buca dakilerle kıyaslanacak olursa Buca daki Levanten köşklerinin daha büyük boyutlu anıtsal yapılar olduğu görülmektedir. Ancak Bornova daki Peterson Köşkü de en az onlar kadar anıtsal bir yapıdır. 38 odalı oldukça büyük bir yapı ve çeşitli hizmet binaları ile domuz ve at ahırlarından oluşan Peterson Köşkü nün çok geniş bir alana yayıldığı görülmektedir. Genel olarak Levanten köşklerinde inşa malzemelerinin büyük bir bölümünün Avrupa dan getirildiği bilinmektedir. Bunu gösteren bir örnek olarak Peterson Köşkü nde bulunan ve üzerinde Marsilya kiremit şirketinin adı yazılı olan bir tuğla önemlidir. Büyük bahçeler içinde yer alan bu köşklerde çağdaş Avrupa yapılarında görülen mimari bezeme özellikleri saptanabilmektedir. Köşklerin plan tasarımları da mimari bezeme özellikleri gibi benzerlikleri gösterirken özellikle dış görünümlerinde çarpıcı farklılıklar olduğu dikkat çeker. Bu farklılaşmanın dış cephelerde ortaya çıkması, bu yapıların bireysellik kazanması anlamına gelmektedir. Konutları yaptıran ailelerin kimlikleri, kültürel düzeyleri, ekonomik güçleri ve tüm bunlar tarafından belirlenen beğenileri de yapıların dış cephelerine yansımıştır. Bornova Levanten köşkleri hem İzmir de konut mimarisine ayrıcalıklı bir özellik katar hem de yabancı olduğu bu kültüre zengin bir nitelik kazandırır. 10 14

Ege Üniversitesindeki Levanten evlerinin isimleri Ģunlardır: 1. Büyük Ev 2. Wilkinson Köşkü 3. La Fontaine Köşkü 4. Edwards Köşkü 5. Kuyulu Ev 6. Ballian Köşkü 7. Sirkehane 8. Pasquali Köşkü 9. Bardisbanian Köşkü 10. Sarı Köşk 1. Büyük Ev Charlton Whittal Evi Aslen Hollandalı rahibeler için manastır olarak inşa edilmiş olan 200 yaşındaki bu bina oldukça iyi korunarak günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Manastır olduğu zamanlarda ev merkezde kalacak şekilde çift sıra servi ağacı haç biçiminde dikilmiştir. Bu ağaçların bir kısmı haç biçimini yansıtacak biçimde hala ayaktadır ve yakınlardaki kilise ile Wilkinsonlar ın bahçesine kadar uzanmaktadır. Hollandalı bir göçmen tarafından tek katlı olarak inşa edilmiş olan ev 1817 yılında ticari amaçlarla İzmir e yerleşen ünlü Whittall tarafından 1820 lerde satın alınmıştır. Onun ölümünden sonra kardeşi Charlton Whittal in mülkiyetine geçen ev daha sonraki yıllarda genişletilmiş, üzerine kat ilave edilmiş ve Büyük Ev adıyla anıla gelmiştir. 11 Şimdi rektörlük olarak bilinen bina Ege Üniversitesine aittir. Ve üniversite rektörünün çalışma yeri olarak kullanılmaktadır. 12 Büyük Ev Whittall ailesinin sosyal ve politik yaşamdaki konumu nedeniyle farklı tarihlerde pek çok önemli ismi ağırlamıştır. Sultan Abdülaziz (1863), Edinburg Dükü Alfred Ernest Albert ve onunla birlikte gelen 1910 yılında George V. adıyla İngiliz tahtına çıkacak olan George Frederick Ernest Albert (1886) ve Yunan prensi Andrew (1921) bu önemli konuklardan bazılarıdır. Büyük Ev e gelen ziyaretçilerin en ünlüsü Sultan Abdülaziz dir. 1863 yılında Mısır seyahatinden dönerken İzmir e geldiğinde Bornova da Büyük Ev i ziyaret eden padişah, köşk bahçesinin girişinde Charles Whittall un yerel giysiler içindeki iki gelini Magdelen Blanche ve Elise tarafından karşılanmış, kendisine gümüş bir tabla içinde köşkün anahtarı sunulmuştur. 15

Gününü köşkte geçiren Abdülaziz bahçeyi gezdikten sonra, birkaç yıl önce yaptırılan kiliseyi görmek ister. Padişahın kiliseye girerken, feslerini çıkarmayan Rum ve Ermeni subayların aksine başlığını çıkararak dini mekâna gösterdiği saygı Levanten ailelerinin dikkatini çeker. Sultan Abdülaziz İstanbul a dönüşünden sonra Charles Whittall in misafirperverliğinden dolayı köşkte kendisini karşılayan iki bayana elmas ve incilerle süslü bir broş, Charlton Whittall e de 4. dereceden Mecidiye nişanı verir. 13 Mülkiyet yaklaşık 1930 larda Whittall ailesiyle akraba olan Giraud ailesine geçmiş olan Büyük Ev 1960 yılında kamulaştırılarak T.C Maliye Hazinesine devredildikten sonra Ege Üniversitesi nin mülkiyetine geçmiştir. Bina halen E.Ü Rektörlük İdari Binası olarak hizmet vermektedir. 14 2. Wilkinson KöĢkü (Ege Üniversitesi 50.Yıl KöĢkü) Bu evi Charlton un oğlu Herbert Whittall, Wilkinsonlardan biriyle evlenen kızı için geniş arazisinin bir kısmı üzerinde inşa etmiştir. Ev hala aynı ailenin mülkiyetinde olup E.Wilkinson un dul eşi Bayan C.C Wilkinson ve kardeşleri Bayan E. Stower ve Bayan Y. De Cramer burada oturmaktadır. 15 1857 yılında açılan St. Mary Magdalene Klisesi ile Büyük Ev arasındaki alanda yer alan at haralarının yıktırılması sonucu yaptırılan bu köşk, Wilkinson ailesince 1985 yılına kadar kullanılmıştır. 1988 yılında Flidis ailesine satılan köşk Ege Üniversitesinin kullanımı için kamulaştırılmıştır. Şu anda harap bir durumdadır. Restorasyonu ile ilgili proje çalışmaları devam etmekte olup Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Restorasyon bölümü tarafından yürütülmektedir. 16 3. La Fontaine KöĢkü (Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı Eski Binası) La Fontaine köşkü St. Mary Magdalene Kilisesi nin karşısında Murat Köşkü nün yanında bulunmaktadır. Binanın kayıtlarında gözlenebilen en eski sahibi James La Fontaine (1881-1993) dir. James La Fontaine, Büyük Ev i 1836 da satın alan Charlton Whittal in torunu olan Blanche Magdalene Whittal in oğluydu. Kuyulu Ev adıyla da bilinen, günümüzde Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi nin bulunduğu binanın da sahibi olan James La Fontaine nin ölümüyle her iki bina da eşi Clara Lillian La Fontaine (Keyzer ve çocukları Rhoda, Rodney ve Audrey e geçmiştir. Köşk, 1941 yılında Clara La Fontaine in yeğeni RubyGladys Whittall (De Zandonati) tarafından aileden satın alınmıştır. Köşk, Ege Üniversitesinin bina ihtiyacından dolayı 1963 yılında Ruby Gladys Whittall dan satın alınmıştır. 1975 yılında kadar E. Yapı ve Fen İşleri Daire Başkanlığı olarak kullanılan bu Levanten evi, takip eden yıllarda geçici olarak sırasıyla Körler Okulu na, Jandarma Tabur ve Topçu Tugayı Komutanlığı na ve Toplum Sağlığı Enstitüsüne tahsis esilmiş- 16

tir. 1996 yılında tekrar Ege Üniversitesi nin kullanımına alınan binada, 1996-2001 yılları arasında Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarih Başkanlığı; 2001-2009 yılları arasında Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı hizmet vermiştir. Yapılacak restorasyon sonucunda Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Müzesi olarak değerlendirilecektir. 17 4. Edwards KöĢkü (Murat KöĢkü) Murat Ailesi nin evi olarak bilinen ve Anglikan Kilisesi nin karşısında kurulmuş olan bu bina, bir zamanlar güzel bir malikâneydi. Son otuz yıldır içinde oturulmayan bu ev çürümeye yüz tutmuştur, caddeye bakan cephesindeki zarif demir parmaklıklar birer birer yok olmaktadır. 1880 yılında İngiliz bir aile olan Edwardlardan biri tarafından inşa edilen bu evde, Edwards kardeşler bir süre oturmadan önce, Bari veya Barry Ailesi nin yaşadığı söylenir. Daha sonra da, kızları şimdi Atina da yaşayan Murat Ailesi ne satmıştır. 18 Bornova sakini olan bir hanım, Lausanne daki Edwards ailesinden birinin evini ziyaret ettiği sırada tüm Edwards ailesinin yer aldığı sevimli bahçesiyle bu evi gösteren bir fotoğraf görmüştür. Şimdi bu bahçeden geriye çok az şey; birkaç zarif servi ve palmiye kalmıştır. Hatta en geniş servinin üzerinde her yıl yuva kuran leylekler bile burayı terk etmiştir. Bahçenin köşesinde hala seçilebilen bir özel hamam durmaktadır. Son yıllarda evde, Manisa Dağı ndan Mersin merkezine yüksek gerilim hattı döşeyen İtalyan bir ekip kalmıştı. Muratların Evi nde, elinde tepsisiyle bir hizmetçinin hayaletinin dolaştığı söylenir. Bu hayalet söylentisinin çıkış kaynağı veya hayaletin şimdiye dek kaç kez görüldüğü hakkında bir kayıt yoktur. Bununla beraber, bir zamanlar muhteşem olan malikânede bugün yasa dışı olarak oturan kişiler üzerinde hayaletin hiçbir etkisi olmamış gibi görünüyor. Köşk 1930 larda sahibi olan Alaiyeli Zade Mahmut Bey den sonra 1980 yılında hükümet tarafından kamulaştırılarak İzmir Vilayeti Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Birliği ne geçmiştir; 1983 yılında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ne devredilmiştir. 2001 yılında mülkiyetin ait olduğu Çocuk Esirgeme Kurumu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında yapılan bir protokol uyarınca yapı, kapsamlı restorasyon uygulamasının gerçekleştirilmesi ön şartıyla 15 yıllığına İzmir Büyükşehir Belediyesi ne tahsis edilmiştir. Murat Köşkü, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2003 yılında gerçekleştirilen restorasyon sonrası bir süre üniversite öğrencilerine yönelik sosyal hizmet merkezi olarak hizmet vermiş, 2005 yılı başında ortak bir protokol çerçevesinde Ege Üniversitesine tahsis edil- 17