BAHAR HASTALIK MEVSİMİ OLMASIN



Benzer belgeler
Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Pankreas, midenin arkasında karın içine yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır. Vücut için önemli hormonlar

BUNAMA (DEMANS) NEDİR?

PLASTİK CERRAHİ MEME ESTETİĞİ

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

HORLAMA VE TIKAYICI UYKU APNESĠ HASTALIĞI. Prof. Dr. Ali Vefa YÜCETÜRK Celal Bayar Ün. Tıp Fak. KBB AD Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ):

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Reflü Hastaları Ne Yapmalı?

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

MENOPOZ. Menopoz nedir?

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

DİABETLİ HASTALARDA CİNSEL SAĞLIK

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

TC SAĞLIK BAKANLIĞI ANTALYA KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

HODGKIN DIŞI LENFOMA

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

ÇOCUKLARDA ŞEKER HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Sağlıklı Kan Basıncı Sağlıklı Kalp Atımı

ÖZEL ÖZKAYA HASTANE İŞLETMECİLİĞİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

GEBELİKTE YETERLİ ve DENGELİ BESLENME

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Adet döneminin gecikmesi ile beraber göğüslerde aşırı şişkinlik ve hassasiyet oluşur. Gebelik ilerledikçe göğüsler büyür ve göğüs uçları koyulaşmaya

Sigaranın Vücudumuza Zararları

KADINLARDA İDRAR KAÇIRMA NEDİR VE NASIL TEDAVİ EDİLİR? İdrar kaçırma nedir- nasıl tanımlanır? Bu bir hastalık mıdır?

Op Dr Aybala AKIL. ACIBADEM Bodrum Hastanesi

Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara denir.

Vücudumuzda oluşan tümör hücrelerini yok etmek için uygulanan ilaç tedavisine kemoterapi denir.

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

neden az yağlı az kolesterollü diyet?

İdrar kaçırma hastalığına boyun eğmeyin.

MEME KANSERİ VE KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ 2009

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

ÇOCUKLARIN AKADEMİK BAŞARILARINDA YETERLİ VE DENGELİ BESLENME İLE HAREKETLİ YAŞAMIN ÖNEMİ VE ESASLARI

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?


T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı. VEREM HASTALIĞI ve VEREM HAFTASI

9. Sigarayı bırakma zamanı

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir.

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitapta suyun önemi anlatılıyor ve yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

SAĞLIKLI BESLENME TABAĞI

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Gebelikte Beslenme Vitaminler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

SAĞLIKLI KALP İÇİN AKTİF YAŞAM

SAĞLIKLI BESLENME BİRECİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ ZEYNEP ŞAHAN KARADERE

ÇOCUKLARDA BESLENME. Dr.Belkıs Kütük Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Liv Hospital Ankara

Menopozda Öz-bakım. Doç.Dr.Nevin Hotun Şahin İ.Ü Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

Sağlıklı bir hamilelik için izlenmesi gereken 10 adım

GEBELİK VE LOHUSALIK

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

09/11/2015 ANEMİ (KANSIZLIK)

Kilomdan ben mi memnun değilim çevremde ki kişiler mi?psikolojik olarak yaşam şeklimi değiştirmeye hazır mıyım?

KANSER TANIMA VE KORUNMA

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

KOAH VE EGZERSİZ KOAH TA EGZERSİZ TAVSİYELERİ

Prostat bezi erkeğin üreme sisteminin önemli bir parçasıdır. Mesanenin. altında, rektumun (makat) önünde yerleşmiş ceviz büyüklüğünde bir bezdir.

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Dr.Jale Yüksek Pehlivan Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 45

ROBOT YARDIMI İLE PROSTAT KANSERİ AMELİYATINDA HASTA EĞİTİMİ

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Sağlık ve Sağlıklı Yaşam

Transkript:

Mart / Nisan / Mayıs 2012 Yıl: 8 / Sayı 69 Memorial Sağlık Grubu tarafından sizin için hazırlanmıştır, alabilirsiniz. BAHAR HASTALIK MEVSİMİ OLMASIN ORGANLARINIZ BAŞKA HASTALARA UMUT OLSUN 16 cm lik Miyomlardan Kapalı Ameliyatla Kurtuldu İdeal Doğum Şekli Var mıdır? Burun Estetiği Memorial Şişli Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Laboratuvarı nın Kalite Standartları Tescillendi Horluyorsanız Uyudum Demeyin

Sosyal Medyada ı Takip Eden Kazanıyor! FACEBOOK DA MEMORIAL SAĞLIKLI YAŞAM BİLGİ YARIŞMASINA KATIL, SÜRPRİZ ÖDÜLLER KAZAN! Memorial Sağlık Grubu tarafından düzenlenen Sağlıklı Yaşam bilgi yarışmasına katıl, sağlıklı yaşamla ilgili soruları doğru yanıtla ve birbirinden güzel hediyeler kazanma fırsatı yakala Her Pazartesi yenilenen sorular ile her hafta kazanma şansını devam ettir http://www.facebook.com/memorialsg TWITTER DA SAĞLIKLI YAŞAMI PAYLAŞIN, KAZANIN! Memorial Sağlık Grubu nun resmi twitter sayfasını takip edin, sağlıklı yaşam bilgilendirme tweet lerini retweet leyerek takipçilerinizi bilgilendirin, birbirinden güzel hediyeler kazanma fırsatı yakalayın. Her cuma saat 11.00 de sağlık bilgilendirme tweet ini retweet leyen 10. kişi kazanıyor... https://twitter.com/memorialsg

İÇİNDEKİLER 8 BAHAR YORGUNLUĞUNUN ÖNÜNE GEÇİN 4-5 Bahar Hastalık Mevsimi Olmasın 6 Bahar Ayları Alerji Hastalarının Kabusu Olmasın 7 Baharda Sağlıklı Bir Cilt İçin Altın Öneriler 8-9 Doğru Beslenerek Bahar Yorgunluğunun Önüne Geçin 10-11 Burun Estetiği ile İlgili Bilinmesi Gerekenler 12 Kadınlarda Genital Ağrılar Cinsel Yaşamı Olumsuz Etkiliyor 13 Erkeklerde Cinsel Fonksiyon Bozukluğu Yaşı Düşüyor 14-15 Organlarınız Başka Hastalara Umut Olsun 16-17 Şiddetli Baş Ağrısı Beyin Tümörü Habercisi mi? 18 Horluyorsanız Uyudum Demeyin 19 Bırakın da Ömrünüz Uzasın 20-21 Kalp Sağlığınız İçin Soy Ağacınızı Tanıyın 22-23 Bypass Sonrası Sizi Yepyeni Bir Hayat Bekliyor 24-25 Tüp Bebek Merkezi Laboratuvarı nın Kalite Standartları Tescillendi 26 Memorial Şişli Tüp Bebek Merkezi nde Aura Eletronik Kayıt Sistemi 27 Erken Doğum Riskinizi Belirlemek İçin Geç Kalmayın 28 Sağlıklı Bir Gebelik İçin Tiroidlerinizi Kontrol Altına Alın 29 Sağlıklı Bir Menopoz Dönemi İçin 23 BYPASS SONRASI SİZİ YEPYENİ BİR HAYAT BEKLİYOR 39 STRES HAYATINIZI ZORLAŞTIRMASIN 30 İdeal Doğum Şekli Var mıdır? 31 Prostat Sorunları Genç Erkekleri de Etkiliyor 32 Diyabette Ayak Sorunlarını Düzenli Bakımla Önleyebilirsiniz 33 Kemik Erimesine Karşı Önleminizi Alın 34 Akciğer Kanserinde Hap Tedavisi Dönemi 35 Rektal Kanama Ciddi Hastalıkların Belirtisi Olabilir 36 Bu Kurallara Uyun Boyun Ağrılarından Kurtulun 37 Yemek Borusu Kanseri 38 Lösemi Tedavisi Dikkat ve Sabır İstiyor 39 Stres Hayatınızı Zorlaştırmasın 40-41 Çocukluk Çağının En Sık Rastlanan Hastalığı: Astım 42-43 Çocuğunuzun Oyuncak Seçimine Özen Gösterin 44 Rahim Ağzı Gebeliğinden Doğru Tedavi ile Kurtuldu 45-16 cm lik Miyomlardan Kapalı Ameliyatla Kurtuldu 46 Memorial da Kültür-Sanat 48 Memorial Doğuma Hazırlık Programları 50 Memorial Sağlık Grubu Anlaşmalı Kurumlar 42-43 ÇOCUĞUNUZUN OYUNCAK SEÇİMİNE ÖZEN GÖSTERİN Sahibi Memorial Sağlık Yatırımları A.Ş. adına Turgut Aydın Yayın Sorumlusu Yeliz Soydan ŞENGÜN Medya ve İletişim Koordinatörü Yayın Kurulu Esra Aydemir, Ceren Erdem,Binhan Urfalı, Yasemin Aktaş, Yasemin Gül, Fulya Daldal, Selin Konu, Dilara Bedük, Elif Çetin, Hatice Yörük, Yılmaz Tarancı Tasarım Ekibi Zerrin Sogul, Ceren Yörük, Suna Baykal

BAHAR REHBERİ BAHAR HASTALIK MEVSİMİ OLMASIN Prof. Dr. Birsel Kavaklı- Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü Mevsim geçiş dönemlerinde sürekli değişen hava şartları, insan sağlığı ve günlük hayat temposunu etkiler. Bahar aylarında havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkilere neden olur. Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettirirken; negatif iyonların artması insanın kendini daha halsiz hissetmesinde ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili olur. Bu dönemde vücudun daha aktif olmasını sağlayacak hormonlar salgılanmasına karşın; kişide vitamin eksikliği ve beslenme bozukluğu varsa, vücut buna uyum göstermez ve yorgunluk hissi artar. Bahar ile gelen şikayetleri önemseyin İlkbaharda canlanan doğayla birlikte ısınan hava, bazı insanların daha aktif ve enerjik olmalarını sağlarken, bazılarının da bahar yorgunluğu sendromu yaşamasına sebep olmaktadır. Havaların ısınmasıyla birlikte birçok kişide halsizlik, isteksizlik, eklem ağrıları, uyku isteği, yorgunluk gibi şikayetler görülmektedir. Ayrıca bu aylarda neşeli ve enerjik olunmasının temel nedenlerinden biri de yine hormonlardır. Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazıları ise insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanır. Yazın güneşin fazla görüldüğü dönemlerde ise depresyondan çıkışı kolaylaştıracak, daha neşeli hale getirecek hormonlar salgılanmaktadır. Ancak kişinin ruhsal yapısı, bu durumdan ne kadar etkileneceğinde belirleyicidir. Örneğin; eğer kişi depresif bir yapıya sahipse, herkesin neşelendiği bir ortamda kendini daha depresif hissedebilir. Enerjinizi doğru kullanın Yorgunlukla baş etmek istiyorsanız öncelikle enerjinizi doğru kullanmayı öğrenin. Çalışma ve dinlenme periyotlarınızı doğru ayarlayın. Kısa ve sık dinlenme aralıkları vererek yorgunluğun ortaya çıkmasını önleyebilir. Çalışırken vücut mekaniklerini doğru kullanarak kas ağrılarını engelleyebilirsiniz. Çalışma ortamının iyi havalandığından emin olmalısınız. Çok sıcak veya çok soğuk ortamlar vücudumuzda ekstra bir stres yaratır. Vücudun çok hafif düzeyde susuz kalması dahi metabolizmayı yavaşlatır. Bu nedenle günde en az 8-10 bardak su içilmesi ve kahve ile çayın mümkün olduğunca az tüketilmesi gerekir. 4 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

Bolca B vitamini sebze ve meyve tüketin Bu dönemin aşılmasında, B vitaminleri ve antioksidan vitaminler yönünden zengin sebze ve meyveler yardımcı olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, günde 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmesini önermektedir. Düzenli uyku, yeterli ve dengeli beslenme bağışıklık sisteminin güçlü olması için gereklidir. Bunun için de çiğ veya pişmiş olarak bol sebze ve meyve tüketilmesi (sebze yemekleri, salatalar, taze sıkılmış meyve suları) önemlidir. Özellikle antioksidan olan A ve C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketilmesi, metabolizmanın güçlenerek hastalıklara karşı direncin artırılması için gereklidir. Her gün düzenli olarak yapılan 30 dakikalık bir yürüyüş, vücut ağırlığının dengelenmesine, kemik sağlığının korunması ve geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Egzersiz sizi yormaz aksine zindelik verir Düzenli egzersiz ile metabolizma hızlanır ve dinlenmiş duruma göre daha fazla enerji oluşumu sağlanır. Kalp damar sisteminin ve solunumun düzenlenmesini, dokulara yeterli düzeyle oksijen taşınmasını sağlar. Özellikle aerobik tipte olan yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans gibi egzersizler tercih edilmelidir. Yorgunluk hastalık habercisi olabilir Yorgunluk, vücudun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese, uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevap olarak tanımlanır. Yorgunluk fizyolojik bir cevap olabildiği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu nedenle yorgunluk uzun sürdüğünde mutlaka altta yatan nedenlerin araştırılması gerekir. Kansızlık, enfeksiyonlar, bağışıklık sistemi hastalıkları, tümörler, yeme bozuklukları, tiroid hastalıkları, kronik yorgunluk sendromu, uyku bozuklukları, stres, depresyon gibi sebepler yorgunluk için araştırılması gereken sorunlar arasında yer alır. Bahar yorgunluğu deyip geçiştirmeyin Yorgunluk uzar ve kişinin gündelik işlevlerini bozacak hale gelirse ya da okul veya işyerindeki performansı engelleyecek boyuta ulaşırsa bu durumu bahar yorgunluğu diye geçiştirmemek gerekir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında mevsimlerin, ışığın, ısının rolü vardır; ancak bahar yorgunluğu diye geçiştirildiği takdirde tedavisi gecikebilecek bazı psikiyatrik durumlar da söz konusu olabilir. Sadece psikiyatrik değil, hem bedensel hem ruhsal belirtileri de göz ardı etmemek gerekir. Uzun süren yorgunluklarda, depresyon, kaygı bozuklukları, demans ( bunama), eşzamanlı alkol ve/veya madde kullanımı, birincil uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, hatta şizofreninin bile tanılar arasında düşünülüp araştırılması gerekir. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 5

BAHAR REHBERİ BAHAR AYLARI ALERJİ HASTALARININ KABUSU OLMASIN Uz. Dr. Baykal Ertürk Memorial Diyarbakır Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Baharın gelmesiyle birlikte doğada bulunan polenlerde artış olur. Bu polenler atmosfere yayılarak insanların ağzına, burnuna, gözlerine ve hatta ciğerlerine kadar ulaşır. Özellikle rüzgârlı havalarda polenler havaya daha çok dağıldığı için şikâyetler artar. Vücudumuzda alerjik tepkimelere neden olan bu maddelere alerjen, gelişen duruma da Bahar alerjisi deriz. Bu alerjik nezleye (saman nezlesi) her üç kişiden birinde rastlanır. Saman nezlesi astım hastalığına dönüşebilir Organizmaların bağışıklık sistemlerini uyaran ve organizma için yabancı olan tüm moleküllere antijen denir. Antijen, alerjik bir durum geliştirirse, o zaman antijene alerjen adı verilir (polen, küf, toz, hayvan tüyü, vb). Alerjenler bazı hedef organlarda (burun ve gözlerde) çeşitli reaksiyonlara neden olur. Bu reaksiyonlardan biri de histamindir. Histamin, vücuttaki sıvıların damarlardan dokulara doğru sızmasına sebep olur. Bu da vücudun kaşınmasına, gözlerin yaşarmasına, kızarıklıklara, burunda tıkanıklığa ve akıntıya, akciğerde sekresyon artışına, öksürüğe, hırıltıya neden olur. Özellikle histamin salgılanması ile birlikte alerjik rinit belirtileri başlar. Klinikte en sık görülen alerjik hastalıklar, solunum yolunda görülür. Bunlardan saman nezlesi ve astım birlikte görülebileceği gibi ayrı ayrı birer hastalık olarak da karşımıza çıkabilir. Saman nezlesi olan hastaların büyük bir çoğunluğunda astım gelişebileceği unutulmamalıdır. Saman nezlesi belirtileri; Hapşırma nöbetleri Burun tıkanıklığı Burunda sürekli akıntı Gözlerde kaşıntı, sulanma (konjonktivit) Burunda, dudakta, damakta ve boğazda kaşıntı Öksürük Baş ağrısı Gözaltlarında morluk Alerjenler bahar ayında artıyor Alerjen yükü bahar aylarında artış gösterdiğinden, bu mevsimlerde etkilenen, alerjik hastalık tanısı olan, kısaca risk grubundaki kişilerin bahar alerjilerinden etkilenmemesinin en önemli yolu polenlerden mümkün olduğunca korunmasına bağlıdır. Polenlerden etkilenmemek için ÖNERİLER Sabahın ilk saatleri ve akşama doğru polenlerin en fazla uçuştuğu saatlerdir. Bu yüzden polenlere duyarlı kişilerin ellerinden geldiğince açık havaya çıkmaması önerilir. Eğer belirtilen zamanlarda dışarı çıkmanız gerekiyorsa ağız ve burnunuzu maske ile örtünüz. Çocuğunuz sokaktan geldiğirde giysilerini değiştiriniz. Her akşam saçınızı yıkayıp, duş alınız. Araba kullanırken camlarınızı kapalı tutmaya özen gösteriniz. Arabada hava değişimini sağlamak için klimayı çalıştırınız. Evdeyken camlarınızı açık bırakmayınız. Polen zamanı açık havada egzersiz ve spordan kaçınınız. Evinizde ve ofisinizde klima varsa filtresini sık sık değiştiriniz. Tatil için deniz kenarını tercih ediniz. Dışarıda gözlük kullanınız ve gözlüğünüzü sık sık suyla iyice yıkayınız. Bir doktora danışarak, polen mevsimi, saman nezlesi, astım ve oluşabilecek diğer hastalıklar hakkında bilgi alınız. Çim biçmekten kaçınınız, biçmek zorundaysanız da bir maske kullanınız. 6 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

BAHAR REHBERİ BAHARDA SAĞLIKLI BİR CİLT İÇİN ALTIN ÖNERİLER Uz. Dr. Zerrin Baysal- Memorial Etiler Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü Cildinizi mevsim koşullarına göre nemlendirin Cildin aşırı kuruması kaşıntı ve egzamalara neden olabilir. Özellikle kuruyan derimize koruyucuların yanı sıra nemlendiriciler kullanılmalıdır. Nemlendiriciler kişinin derisine özel, yağ bazlı ya da su bazlı olmalıdır. Banyo sonralarında ve daha deri nemliyken uygulanacak nemlendiriciler daha kalıcı ve etkili olmaktadır. Yüze sürülen A, C, E vitaminler ile selenyum içerikli nemlendiricilerin hasarları engelleyici rolleri diğerlerine göre daha iyidir. Kış boyunca soğuk hava ve çevresel kirlilikten etkilenmiş soluk ciltler için nemlendiriciler kurtarıcıdır. Güneş ışınlarına daha fazla maruz kalınması nedeniyle UV filtre içerikli olanlar tercih edilmelidir. Yine meyve asitleri, A,C,E vitaminleri, antioksidan özellikli yüz kremleri yıpranmış soluk görünümü engelleyebilir. Aralıklı olarak yaptırılan peeling (yüz soyma) yüzün daha canlı, pürüzsüz ve genç görünmesini sağlar. Botoks ile ifade kırışıklıkları yok edilirken, dolgu maddesi enjeksiyonu da genç ve sağlıklı bir görünüm kazandırır. Mezoterapi ve lazer tedavileri ile ciltte dolgun ve parlak görüntü sağlanır. Çatlamış, pullanmış ciltlere en ideal tedavi yöntemi, yağ içerikli, üre, lanolin ve gliserin içeren nemlendiricilerdir. Deri tipine uygun nemlendiriciler mutlaka uzman hekimlerce planlanmalıdır. Sağlıklı saçlar güzelliğin simgesidir Parlak, nemli ve biçimli saçlar herkesin hayalidir. Çevresel koşullardan etkilenen saçlar için dengeleyici ürünler bu hayali gerçekleştirmeye yardımcı olur. Ancak koruyucu ürün kullanılmadan saçların, özellikle de boyalı saçların, uzun süre güneşe maruz kalması son derece zararlıdır. Çok fazla güneş ışınlarına maruz kalan saç telleri; kısa sürede kurur, çatallaşır, donuk ve mat bir görünüm alır. Kısaca tıpkı cilt sağlığına olduğu gibi saç sağlığına da özen gösterilmesi gerekir. Selülit korkulu rüyanız olmasın Kadınların sıkça sorduğu sorulardan biri kremlerin selülit tedavisinde etkili olup olmadığıdır. Kremlerin selülit tedavisine etkileri çok azdır. Selülit tedavisinde kullanılan en etkili yöntemler lipoliz, mezoterapi ve karboksiterapi yöntemleridir. Lipoliz de deri içerisine soyadan elde edilen yağları yakan lesitin adlı bir madde enjekte edilir. Mezoterapi yönteminde ise cilt altına dolaşımı hızlandıran, ödemi azaltan, yağ hücrelerinde yıkımı hızlandıran maddeler verilir. Karboksiterapide de deri içerisine özel bir cihazla, yine yağları parçalamak için karbondioksit gazı verilir. Doğru ve dengeli beslenerek, metabolizmayı hızlandırmak, tuzlu ve yağlı gıdalardan uzak durmak, bol su tüketmek ve spor yapmak da selülitle savaş için vazgeçilmez bir önem taşır. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 7

BAHAR REHBERİ DOĞRU BESLENEREK BAHAR YORGUNLUĞUNUN ÖNÜNE GEÇİN Dyt. Berna Ertuğ Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü İlkbahar ayları, kış mevsiminin karamsarlığından çıkılarak doğanın tekrar uyandığı aylardır. Ancak güzel havalar beraberinde bahar yorgunluğunu da getirerek birçok kişide halsizlik, eklem ağrıları ve sürekli uyku isteği gibi şikâyetlerin oluşmasına neden olur. Bahar yorgunluğu insan metabolizmasında gerçekleşen bazı değişimlerden kaynaklanır. Metabolizmanın bu değişimlere uyumu öncelikle beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıkları gözden geçirilerek sağlanabilir. Yeterli ve dengeli beslenin Besin çeşitliliği yaratarak tek tip beslenmekten kaçının. Bütün besin gruplarını içeren bir öğün tüketmeye çalışın. Örneğin; bir öğününüzde kıymalı sebze yemeği veya tavuklu salata, 1 su bardağı ayran ve 1 dilim ekmek tüketerek besin çeşitliliğini sağlayabilirsiniz. Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. Beyaz undan yapılmış besinler yerine; kepek, çavdar, tam buğdaydan yapılmış tahıllı besinleri tercih edin. 8 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

Az az ve sık sık beslenin Su tüketimini alışkanlık haline getirin Havaların ısınmasıyla oluşabilecek su kayıplarını önlemek ve mevsimsel değişikliğe bağlı dolaşım problemlerinden kurtulmak için bol bol su tüketin. Susamadan su içmeyi alışkanlık haline getirmeye çalışın. Günlük 2-3 lt (10-15 su bardağı) su tüketerek dolaşım sistemini daha düzenli hale getirmiş ve toksinlerden kurtulmayı sağlamış olursunuz. Düzensiz tüketilen öğünler, uzun süren açlıklar kan şekerinin dengesiz düşmesine ve yükselmesine neden olabileceği için bahar yorgunluğu belirtileri daha yoğun hissedilebilir. Dolayısıyla günde 3 ana, 3 ara öğün olacak şekilde az az ve sık sık 6 öğün tüketmeye çalışın. Kendinizi 3-4 saatten fazla aç bırakmamaya özen gösterin. Tükettiğiniz miktarlara yani porsiyonlarınıza dikkat etmeye çalışın. Alkol tüketimini en aza indirin... Mevsim geçişlerinde yüksek miktarlarda tüketilen alkol, problemlerinizin daha da artmasına neden olur. Bu nedenle alkol tüketimini minimuma indirmeye çalışın. Ayrıca tercihlerinizin hafif alkollü içecekler olmasına ve 1-2 kadehten fazla tüketmemeye özen gösterin. Kontrollü kafein tüketimi Gün içerisinde yorgunluğu atmak, uyanık kalmak için sıkça tükettiğiniz çay, kahve gibi kafeinli içecekleri kontrol altında tutmalısınız. Yüksek miktarlarda alınan kafein, kalp çarpıntısına ve vücutta su kaybına neden olabileceği için özellikle mevsim değişikliğindeki sıkıntıları tetiklememek için kafein alımını minimumda tutmaya özen gösterin. Kahve, çay, asitli içecekler gibi kafeinli içecekler yerine rahatlatıcı özelliğinden dolayı bitki çaylarını tercih edebilirsiniz. Yeterli ve düzenli C vitamini tüketin Gün içerisinde özellikle C vitamini içeren sebze ve meyve tüketimini artırın. Beslenmenize brokoli, ıspanak, yeşil sivri biber, maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzeler ve portakal, kivi, kuşburnu, greyfurt gibi meyveler ekleyin. Düzenli uyku saatleri Uykusuzluk ve düzensiz uyuma kendiniz daha yorgun hissetmenize neden olur. Düzenli uyku saatleri, gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olacaktır. Günde 6-8 saat uyumaya çalışmalısınız. Fiziksel aktivitenizi artırın Haftada 3 gün yapılan tempolu yürüyüşler, yüzme, gevşeme egzersizleri sizi yorgunluğa karşı koruyacaktır. Eğer Vaktim yok diyorsanız, aktif yaşam tarzı için yürüyerek gidebileceğiz yerlere arabasız gitme, asansör yerine merdivenleri tercih etme gibi küçük aktivitelerle de yaşam tarzınızı değiştirebilirisiniz. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 9

GENEL SAĞLIK BURUN ESTETİĞİ İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER Doç. Dr. Nazım Çerkeş- Memorial Şişli Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölüm Başkanı Yeni burnunuz bilim ve sanatın buluşmasını doğru yansıtmalı... Burun estetiği insan vücudunda yapılmakta olan en incelikli ameliyatların başında gelir. Burun öncelikle fonksiyonel bir organdır ve hayati bir işlevi vardır. Bunun yanı sıra bulunduğu yer nedeniyle de yüzün en dikkat çekici unsurlarından biridir. Burun ameliyatı esnasında burna estetik olarak biçim verilirken nefes alıp verme fonksiyonunu da sağlıklı olarak yerine getirebilmesini sağlamak şarttır. Bu nedenle cerrah her iki girişimi aynı anda planlayarak uygulamak zorundadır. İşte bu nedenle burun estetiği ameliyatları için Bilim ve sanatı bir araya getiren bir operasyondur denilebilir. BURUNLAR GİDEREK DOĞALLAŞIYOR Burun estetiğinin sanat yönünü vurgularken üzerinde durulması gereken en önemli faktör, doğallıktır. Son yirmi yıl içinde burun estetiği ameliyatları ile ilgili en önemli gelişme, en başarılı ameliyatların natürel görünümlü sonuçlar olduğu yönündedir. Zira 70 li ve 80 li yıllarda burun ameliyatı olan kişilerde standart olarak burnu küçülten, incelten, ucunu kaldırmaya yönelik girişimler uygulanmaktaydı. Bu şekilde yapılan ameliyatların sonucunda tüm burunlar birbirinin aynı görünümde olmakta, buna bağlı olarak kişinin ameliyat olduğu hemen fark edilmekteydi. Daha da önemlisi çok küçültülmüş burunlarda ciddi anlamda nefes alma şikayetleri oluşmakta ve burun orta bölümü ve uç kısmında yıllar içinde önemli deformasyonlar oluşmaktaydı. Günümüzde ise, burunları küçültmek yerine ön görünümde dengelemeye ve yüzün diğer unsurları ile uyumlu bir hale getirmeye yönelik müdahaleler yapılmaktadır. Bu kapsamda sadece küçültme işlemleri değil, gerektiğinde bazı bölümlerin büyütüldüğü girişimler de uygulanmaktadır. Böylece burun estetiği ameliyatı ile burnun fonksiyonel işlevi korunmakta, varsa nefes alma şikayetleri tedavi edilmekte; ayrıca burun (kökü, orta bölümü ve ucu) kendi içinde dengeli ve burun yüzün diğer unsurları ile uyumlu hale getirilmektedir. 10 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

Burun estetiği ameliyatında açık- kapalı teknik farkı Yaklaşık 20 yıl önce tüm dünyada burun ameliyatlarında trend, kapalı teknik yönündeydi. Yani ameliyatlar ciltte görünür hiçbir kesi olmadan, burun deliklerinden girilerek kapalı şekilde gerçekleştirilmekteydi. Ancak yıllar içinde açık teknik ile yapılan ameliyatların sonrasında elde edilen sonuçların çok daha başarılı, ameliyat sonrası iyileşme sürecinin de çok daha hızlı olduğu görüldü. Bu nedenle günümüzde, tüm dünyada iyi cerrahlar gerektiğinde kapalı tekniği de kullanmakla birlikte daha çok açık tekniği tercih etmektedir. Açık teknikte burun delikleri arasında kesi yapılmakta ve tüm operasyon çıplak gözle görülerek gerçekleştirilmektedir. Bu sayede çok daha incelikli müdahaleler mümkün olmakta ve daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Ayrıca operasyon sırasında kanama yapan kılcal damarlara anında müdahale edildiğinden ameliyat sırasında kanama çok daha az olmakta buna bağlı olarak iyileşme sürecinde şişlik ve morluklar asgari seviyede kalmaktadır. Bunun dışında, burun delikleri arasında yapılan kesi izi birkaç hafta içinde tamamen belirsiz bir hale gelmektedir. Hastalar aynı gün taburcu olabiliyor Burun estetiği ameliyatları cerrah için çok zor ve incelikleri olan bir ameliyat olmakla birlikte hasta tarafından da bir o kadar kolay bir ameliyattır. Operasyon sonrasında hasta hiçbir ağrı duymamaktadır. Artık burun içine tampon konulmadığından hastalar ameliyat sonrası çok önemli bir burun tıkanıklığı yaşamamaktadır. Burun ameliyatı sonrası hastalar aynı gün hastaneden taburcu olabilmektedir. Şişlik ve morluklar ameliyattan birkaç saat sonra, akşama doğru oluşmakta; 48 saat içinde maksimum seviyeye gelmektedir. Bundan sonra iyileşme süreci başlamaktadır ve morluklar 4. veya 5. günlerde tamamen geçmekte burun üzerindeki plastik kalıp ise 6. gün alınmakta; yerine kağıt flaster yapıştırılmaktadır. Kağıt flasteri de hasta kendisi evinde çıkarmaktadır. Eriyen dikişler kullanıldığından burun içindeki dikişler bir hafta on gün içinde kendiliğinden eriyerek kaybolmakta; dikiş alma prosedürü olmamaktadır. Yaklaşık 8-9 gün içinde dışarıdan bakıldığında kişinin ameliyat olduğu fark edilmeyecek düzeyde iyileşme sağlanacaktır. Kişi işine ve normal yaşantısına rahatlıkla dönebilmektedir. Burun estetiği ameliyatı sonrasında revizyon gerekli midir? Burun ameliyatı olan kişilerin en büyük endişelerinden biri de ameliyat sonrası zaman içinde burunda deformasyon olup olmayacağı ve yeniden bir burun ameliyatı gerekip gerekmeyeceği konularıdır. Burun ameliyatı, insan vücudunda yapılan en hassas operasyonlardan biridir. Sonuçların hem estetik hem de fonksiyonel açıdan başarılı olması gerekmektedir. Milimetrenin dörtte biri ölçüsünde yapılan hatalar bile; belirgin asimetriler, solunum fonksiyonu bozuklukları, burun sırtı ve ucu üzerinde çıkıntılar çöküklükler şeklinde kendini göstermektedir. Bu nedenle burun ameliyatları sonrası revizyon ameliyatı gerekebilir. Doktorunuzun deneyimi ve el becerisi çok önemli Revizyon ameliyatı gereksinimi genellikle burnun gereğinden fazla küçültülmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Burnun fazla küçültülmesi hava kanallarının daralmasına ve buna bağlı olarak nefes alma şikayetlerine neden olmaktadır. Ayrıca iskelet yapı ve kıkırdaklarda yapılan küçültmeler; burun derisinin yeni yapıya adapte olamamasına, bunun sonucunda burun derisinin aşağı doğru sarkmasına yol açmaktadır. Halk arasında burun düşmesi olarak tanımlanan durum, esasen burnun fazla küçültülmesi sonucu ortaya çıkan problemlerden biridir. Bunun dışında burnun her iki bölümünde yapılan farklı girişimler sonucu oluşan asimetriler de sıkça rastlanan deformasyonlardan biridir. Bu ve bunun gibi pek çok estetik ve fonksiyonel kusur ikincil ameliyatlarla giderilebilir ve başarılı sonuçlar elde edilebilir. Ancak revizyon ameliyatlarında cerrahın deneyimi, el becerisi, estetik görüşü çok daha fazla önem kazanmaktadır. İlk yapılan ameliyatlara göre çok daha fazla birikim gerektirmektedir. Burun estetiği ameliyatı için mevsimsel farklılıklar ve yaş sınırlaması var mıdır? Burun estetiği ameliyatları için özellikle tavsiye edilen bir zaman yoktur. Kışın soğuk havalarda da yazın sıcak havalarda da bu ameliyatlar sıklıkla yapılmaktadır. Burun estetiği ameliyatı olmak isteyen gençlerde burun içi kemik kıkırdak ve deri dokuları gelişimlerini tamamlamış olması gerekir. Burun ameliyatı için en erken yaş kadınlarda 16-17; erkeklerde ise 17-18 dir. Erkekte küçük burun feminen görünüme neden olur 90 lı yıllara kadar erkek hastalar nadiren ancak çok önemli bir solunum sorunu yaşadıklarında burun ameliyatı olmaktaydı. Gününüzde ise gerek fonksiyonel şikayetler, gerekse de estetik kusurlar nedeniyle burun ameliyatı olan erkeklerin sayısında önemli bir artış görülmektedir. Erkeklerde yapılan burun estetiği ameliyatlarının bazı ayrıcalıkları vardır. Erkek hastalarda burunun fazla küçültülmesi, feminen bir görünüme de sebebiyet vermektedir. Bu nedenle erkek hastalarda burnu küçültme, inceltme, burun ucunun kaldırılması gibi girişimlerin çok daha ölçülü yapılması gerekmektedir. Burun ameliyatları nefes alma şikayetlerinin de tedavisi niteliğindedir. Bu noktada toplumda pek çok erkeğin yaşadığı uyurken horlama sorununun çözümü de yine burun estetiği ameliyatıdır. Horlamanın sebebi burundaki fonksiyonel bozukluklar ise burun ameliyatı ile bu sorunlar giderildiğinde hastalar horlama şikayetinden de kurtulmaktadır. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 11

GENEL SAĞLIK KADINLARDA GENİTAL AĞRILAR CİNSEL YAŞAMI OLUMSUZ ETKİLİYOR Op. Dr. Dilek Erdoğru - Memorial Şişli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Dünyada 20 milyon kadının, genital ağrılar nedeniyle sosyal ve cinsel yaşamları olumsuz etkileniyor. Hastaların % 70 i bundan utandığı için, sorununu doktoruna söylemekten çekiniyor. Genital bölgede çok farklı şekillerde ortaya çıkan ağrılar, bazen bir pamuğun dokunuşu ile bile tetiklenebiliyor. Jinekolojik muayene ile belirlenemeyen ve bu nedenle ispat edilemeyen bir sorun haline gelen genital ağrılar, cinsel yaşamı neredeyse sona erdirdiği için kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluklarına neden oluyor. Kadınların yaşamını kabusa çeviren bu sorunun çözümü için, özellikle cinsel işlev bozuklukları konusunda uzmanlaşmış bir kadın doğum uzmanının takibi önemli. Çünkü bu sorun ile başvuran hastaların önce ağrı haritası çıkarılıyor, ağrısı derecelendiriliyor ve sonrasında hastaya özel tedavi yöntemleri uygulanıyor. Cinsel bölgede ağrı tanımı nedir? Genital bölgede ağrı bozuklukları; genel ve lokal şekilde, çeşitli noktalarda kendini gösteren ve kadınların hayat kalitesini bozan önemli bir sağlık sorunudur. Ağrılar kişiden kişiye çok farklılık göstermektedir. Ağrılar bazen dokunma ile ortaya çıkabilirken bazen de dokunma olmaksızın oluşabilir. Genital bölgede bıçak saplanır gibi ağrı, dayanılmaz yanmalar, uyuşukluk, karıncalanma, zonklama gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir. Bazı hastalarda başlangıçta idrar şikayetleri sık idrara gitme ve ağrılı idrar yapma gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Hastaların bir bölümünde ise özellikle sorun lokal ise; ilk ilişkiden itibaren ve ilk tampon kullanıldığı andan itibaren ağrılar başlayabilir. Hastanın yaşam kalitesi nasıl etkilenir? Ağrılar; hasta otururken, yürürken, ayakta ya da dinlenir şekildeyken kendini gösterebilir. Özellikle oturur pozisyonda dayanılmaz ağrılar çeken hastalar, işinden ayrılmak zorunda kalmakta, araba ya da bisiklet kullanamamakta, uzun yola çıkamamakta, tatile gidememekte ve sosyal yaşamın gerektirdiği hiçbir aktivite içinde yer alamamaktadır. Hastalar cinsel ilişkiden uzaklaşır! Genital bölgede dokunma ile ortaya çıkan ağrılar cinsel yaşamı olumsuz etkilemektedir. Cinsel istekte azalma ve cinsellikten uzaklaşma, çiftler arasında da önemli sorunlara neden olmaktadır. Genital ağrıların hastaların psikolojisi üzerinde de olumsuz etkisi vardır. Özellikle çocukları olan hastalar ailelerine yeterince ilgi gösteremedikleri için kendilerini suçlamaktadır. Bazı hastalar cinsel ilişki sırasında kendini sıktığı için pelvik taban kasları sertleşerek kasılır ve bir kısırdöngü oluşur. Bu hasta gruplarında botoks tedavileri etkili olmaktadır. Hastalar tedavi sonrası cinsel yaşamlarına sorunsuz devam edebilir. Genital ağrılar hangi nedenlerle ortaya çıkar? Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte; mantar enfeksiyonları, 18 yaşından önce doğum kontrol hapı kullanmak, geçirilmiş ameliyatlar ve enfeksiyonlar, genetik faktörler hastalığın nedenleri arasında gösterilmektedir. Özellikle genetik faktörlerin varlığı, hastalığın tedavisinde çok ciddi bir yol kat edileceğini göstermektedir. Nasıl teşhis edilir? Genital ağrı; cinsel fonksiyon bozukluğu konusunda uzmanlaşmış bir kadın doğum uzmanına danışarak tedavisi gerçekleştirilebilecek bir sağlık sorunudur. Hastanın öncelikle ağrı haritası çıkarılır. Ağrının yeri, genel ya da lokal olup olmadığı tespit edilir. Harita çıkarıldıktan sonra ağrının derecesi belirlenerek, hastaya uygun tedavi planı yapılıp uygulanır. Çoğu zaman derideki değişiklikler çıplak gözle izlenmez. Bu durumda vulvoskop denilen görüntüyü büyüten mikroskopla detaylı inceleme yapılır, anormallik saptanırsa biyopsi alınabilir. Genital ağrılar tedavi edilebilir bir sağlık sorunu mudur? Hastalık ne kadar geç teşhis edilirse tedavisi o kadar uzun ve zordur. Bu nedenle genital bölgede; bıçak saplanır gibi ağrı, yanma, uyuşma ve zonklama gibi şikayetler varsa zaman kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Tedavide merkezi sinir sistemini etkileyen ilaçlardan ve lokal kremlerden yararlanılmaktadır. Hastalığın kronikleştiği vakalarda ise aylık iğne tedavileri yapılmaktadır. Ancak bazen hastalar tüm bu tedavilere direnç gösterebilir. Böyle durumlarda ağrılar lokalse o bölge ameliyatla alınmaktadır. Genital ağrıya neden olan sorun pudental sinir sıkışması ise; bu durumdaki hastalar da laparoskopik ameliyatlarla kaliteli bir yaşama kavuşabilmektedir. Bu tedavilerin yanı sıra hastaların cinsel ilişki kalitesini artırıcı yöntemlerden yararlanılmakta, hastalara olumlu bir bakış açısı kazandırılmaktadır. 12 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

GENEL SAĞLIK ERKEKLERDE CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞU YAŞI DÜŞÜYOR Prof. Dr. Mehmed Murad Başar - Memorial Şişli Hastanesi Üroloji ve Androloji Bölümü Cinsel sorunların genellikle ileri yaş erkeklerde ortaya çıktığı düşünülse de, cinsel sorun izlenilen 40 yaş altı erkek oranı, 50 yaş üzerindeki erkeklere yakındır. Cinsel fonksiyon bozuklukları psikolojik ve çevresel faktörlerin bir sonucu olarak daha genç yaşlarda da ortaya çıkmaktadır. Cinsel fonksiyon bozukluğu oranları yaş gruplarına göre nasıldır? Cinsel fonksiyon bozuklukları 20-30 yaş arasında %40-45; 30-40 yaşlarında %26-35; 40-50 yaşlarında %40-52 ve 50 yaş üzerinde ise %49-72 oranındadır. Bu oranlarla birlikte yaş gruplarına göre cinsel fonksiyon bozukluğu türü farklılık göstermektedir. Genç yaş grubunda erken boşalma en sık karşımıza çıkan sorun olarak izlenirken ileri yaşlarda ereksiyon kaybı ve cinsel isteksizlik daha ön planda olmaktadır. Bu yüksek oranlara rağmen hastaların ancak %10 u utanma duygusunu aşıp konuyu doktoru ile paylaşmakta ve gerekirse tedaviye başlamaktadır. Erkeklerde cinsel fonksiyon bozuklukları hangi nedenlerle ortaya çıkabilir? Yaşlanma: Erkeklerde ereksiyon kaybı gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Ancak, bu durumun en önemli nedeni bu soruna yol açan sağlık sorunlarının yaşlılarda daha sık izlenmesidir. Kronik hastalıklar: Şeker hastalığı, damar sertliği, yüksek kolesterol ve hipertansiyon ereksiyon kaybına neden olan en önemli faktörlerdir. Diğer taraftan kronik akciğer hastalığı olanlarda penisin oksijenlenmesi azaldığı için %30 oranında cinsel fonksiyon bozukluğu görülmektedir. Yine kronik karaciğer hastalığı olanlarda %35-70; kronik böbrek hastalığı olanlarda %50 den fazla cinsel fonksiyon bozukluğu izlenmektedir. Sigara içimi: Sigara içen erkeklerde cinsel işlev bozukluğu oranı %49.5-75 arasında değişmektedir ve bu durum içilen sigara miktarı ve süresi ile doğrudan ilişkilidir. Yaştan bağımsız olarak sigara tüketimi erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğu gelişimini 1.62 kat artırmaktadır. Psikolojik hastalıklar: Sağlıklı bir cinsel yaşam için uygun ruh hali olmazsa olmaz faktörlerden birisidir. Ekonomik nedenler, iş ve partner kaynaklı sorunlar ve depresyon, bireyin ruh halini etkileyerek cinsel işlevlerde yetersizliğe neden olur. Diğer taraftan psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan pek çok ilaç da cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olabilmektedir. İdrar yolu hastalıkları: Prostat hastalıkları aynı fizyolojik mekanizma ile idrar kaçırma ise hem sinirsel yoldaki bozukluklar hem de kişinin yaşam kalitesi etkilemesi sonucu cinsel fonksiyon kaybına neden olur. Sinir sistemi hastalıkları: Penisin sinirsel uyarımını etkileyen sinirsel hastalıklar, multiple skleroz, omurga yaralanmaları ve kanser cerrahisi nedeni ile yapılan ameliyatlar sonucunda ereksiyon kaybı ortaya çıkabilir. İlaç kullanımı: Hormonal mekanizmayı, kan basıncını ve sinirsel uyarımı etkileyen ilaçlar, bazı tansiyon ilaçları cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Bu gibi durumlarda yapılması gereken ilaca bağlı olarak ortaya çıkan sorunun doktor ile paylaşılması ve mümkünse bu çeşit yan etkisi olmayan ilaçların kullanılmasıdır. Hormonal bozukluklar: Öncelikle cinsel isteksizlik ile başlayıp sonrasında cinsel fonksiyon kaybına neden olabilir. Testosteron düşüklüğü bu kişilerde temel nedendir. Şişmanlık: Aşırı kilolu bireylerde yağ doku oranı arttığı ve testosteronun östrojene dönüşümü hızlandığı için kısmi olarak östrojen ve testosteron arasında bir dengesizlik ortaya çıkar. Buna bağlı olarak cinsel isteksizlik görülür. Diğer taraftan tiroid bezinin fazla çalışması sonucu gelişen hipertroidi erkeklerde erken boşalma sorununa neden olmaktadır. Uyku apnesi: Erkeklerde uyku apnesinin derecesine göre değişmek üzere %20-69 oranında cinsel fonksiyon bozukluğu izlenmektedir. Penisin anatomik bozuklukları: Küçük penis, peniste eğrilik olması, idrar deliğinin normal yerinden farklı bir lokalizasyonda bulunması gibi durumlarda ereksiyon bozukluğu ortaya çıkabilir. Cinsel fonksiyon bozukluklarının tedavisi nasıl yapılmaktadır? Tedavide öncelikle cinsel fonksiyon bozukluğu türünü ve altta yatan sorunu saptamak önemlidir. Pek çok olguda neden olan sorunun kontrol altına alınması cinsel fonksiyon bozukluğunu da tedavi edebilir. Yaşam tarzı değişiklikleri (düzenli beslenme, sigara-alkol alışkanlığının terk edilmesi, düzenli egzersiz) sorunun düzelmesine yardımcı olabilir. Cinsel isteksizlik olgularında hormonal bir sorun varsa testosteron tedavisi, erken boşalma durumlarında boşalmayı geciktirici ilaçlar, ereksiyonu sağlamada zorluk olan olgularda ise ilk aşamada ereksiyonu kolaylaştırıcı ilaçlar kullanılır. İlk basamak tedavide yer alan ereksiyonu kolaylaştırıcı ilaçlar altta yatan nedenden bağımsız olarak hastaların %65 ila %75 inde etkili sonuç vermektedir. Bu konuda yeni araştırmalar devam etmekte, daha kısa sürede ve daha uzun dönem etki eden yeni formlar ve dilaltı tabletler gibi yeni kullanım alternatifleri üzerinde çalışılmaktadır. İkinci aşamada öncelikle hastaya, penisine lokal olarak uygulayacağı ilaç tedavilerine yönelik eğitim verilebilir ya da üçüncü basamak olarak cerrahi tedaviler uygulanabilir. Cerrahi tedavilerde altın standart mutluluk çubuğu olarak adlandırılan protezlerdir. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 13

ORGAN NAKLİ ORGANLARINIZ BAŞKA HASTALARA UMUT OLSUN Prof. Dr. Münci Kalayoğlu - Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Bir insanın ya da ailenin en zor anında verdiği karar, birçok kişinin hayatını kurtarıyor Ve verilemeyen o karar nedeniyle her yıl binlerce kişi hayatını kaybediyor Türkiye de organ bekleyen kişi sayısı gün geçtikçe artıyor, hastalar organ bulunamadığı için sağlıklı olan akrabalarından nakledilen organlarla yaşamlarını sürdürüyor. Op. Dr. Cihan Karataş, Op. Dr. Emre Arpalı, Doç. Dr. Burak Koçak, Op. Dr. Yücel Yankol, Prof. Dr. Koray Acarlı, Doç. Dr. Turan Kanmaz, Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Op. Dr. Nesimi Mecit, Doç. Dr. Taner Oruğ Doç. Dr. Fahrettin Yıldız (soldan sağa) Memorial Şişli Organ Nakli Merkezi olarak; böbrek, karaciğer ve pankreas nakilleri ile halkımıza en iyi kalitede sağlık hizmeti verebilmenin gururunu yaşıyoruz. Bütün hasta gruplarında dünyanın en iyi sonuçlarının alındığı organ nakli merkezleri arasındayız. Türkiye deki diğer üniversitelerden, Ortadoğu, Kafkasya ve ABD den cerrahlar eğitim için merkezimize gelerek çalışmalarımızı izliyorlar. Son 5 yılda bine yakın hastaya nakil gerçekleştirdik. Böbrek naklinde başarı oranımız %99, karaciğer naklinde ise % 93,5. Vatandaşlarımızın bize göstermiş olduğu güven ve sevgi ile yakın gelecekte daha iyi sonuçlarla hizmetlerimize devam edeceğiz. Ama hala bir sorun var. Ülkemizde yeterince organ bağışı yok. Bu konuda halkımızın, doktorların ve ilgili kurumların daha bilinçli olması gerekiyor. 14 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

Canlıdan nakillerde Avrupa birincisi kadavrada sonuncuyuz Türkiye de yaklaşık 70 bin kişi yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için organ nakline ihtiyaç duyuyor. Ülkemizde organ bağışı bilinci maalesef tam olarak yerleşmemiş durumda. Bu nedenle de insanlar sevdiklerinin hayatını kurtarabilmek için karaciğerlerinin bir bölümünü ya da böbreklerinden birini vermek durumunda kalıyorlar. Organlarını vermek isteyen kişilere en ufak bir zarar gelmeyecek şekilde biz her türlü kontrolümüzü yapıyoruz. Ve emin olduğumuz zaman nakli gerçekleştiriyoruz. Oysaki organ bağışı rakamları yeterli olsaydı, bu kadar fazla canlıdan nakil yapmak durumunda kalınmayacaktı. Rakamlara bakıldığında Türkiye canlıdan yapılan nakillerde Avrupa birincisi, kadavra da ise sonuncu durumda. Hastalar son aşamada nakil merkezlerine yönlendiriliyor Türkiye Avrupa da en fazla trafik kazası olan ülke olmasına rağmen en az organ bağışı yapılan ülkedir. Önceliğimizin organ bağışının artırılması olduğunun bilincindeyiz. Ne kadar çok başarılı organ nakli yapılırsa, organ bağışları da o derecede artacaktır. Maalesef hastalar bize en son devrede başvuruyorlar Artık hastalıkların nasıl geliştiğini yakından takip edebiliyoruz. İyi durumdayken hastaların nakil merkezlerine sevk edilmeleri, yapılacak ameliyatların başarı oranlarını artıracaktır. Hastayı yaşatmak için akrabalarını ameliyat etmek zorunda kalıyoruz Türkiye de organ nakillerinin %75-80 i canlıdan alınan organlarla gerçekleştiriliyor. Bu şekilde yapılan nakillerde tamamen sağlam olan bir kişi ameliyat edilip, organının bir kısmı veya yarısı alınıyor. Bu aslında çok istenmeyen bir durum olmasına rağmen, insanları yaşatmak için tercih etmek zorunda kalıyoruz. Yurtdışında canlıdan alınan organlarla yapılan nakiller % 25 oranında, kadavradan (beyin ölümü gerçekleşen insanlardan ) yapılan nakiller ise % 75-80 seviyesindedir. Türkiye deki nakillerle Avrupa ve ABD deki nakiller arasındaki fark budur. Ancak nakiller iyi ellerde yapıldığı sürece başarı oranı arasında herhangi bir istatistiksel bir fark yoktur. Ülke olarak organ bağışında Avrupa da Romanya dan sonra ikinci sıradayız, Avrupa ve Amerika seviyesine çıkabilirsek, hastaların akrabalarını ameliyat etmek zorunda kalmayacağız. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 15

GENEL SAĞLIK ŞİDDETLİ BAŞ AĞRISI BEYİN TÜMÖRÜ HABERCİSİ Mİ? Prof. Dr. Yunus Aydın- Memorial Şişli Hastanesi Nöroşirürji Bölüm Başkanı İnatçı ve şiddetli baş ağrıları beyin tümörlerinde görülen en önemli belirtidir; ancak beyninde tümör olan her hastada baş ağrısı görülür diye bir kural yoktur. Ayrıca günlük yaşamda sıkça görülen her baş ağrısında da beyin tümörü akla gelmemelidir. Fakat kişide metabolik bir neden yokken ısrarcı ağrılara eşlik eden bulantı ve kusmaları da ciddiye almak gerekir. Çocuklarda özellikle bulantı olmadan, fışkırır tarzda kusmalar erken tanı yönünden önem taşır. Beyin tümörü nasıl oluşur? Tümör kelime anlamı olarak şişlik demektir. Tümörler iyi huylu ve kötü huylu olanlar şeklinde ikiye ayrılır. İyi huylu olan tümörler vücudun başka bölgelerine sıçramamaktadır. Beynin kötü huylu tümörleri de pratikte başka bir organa sıçramaz; çünkü bu durumda hastanın yaşam süresi çok uzun değildir. Bunun dışında beynin vücudumuzda diğer organlarımızdan farklı olarak bir gümrük duvarına benzetebileceğimiz şekilde bir bariyeri vardır. Buna Kan beyin bariyeri adı verilir. Kana giren her madde bir gümrük kontrol mekanizmasına tabiidir; yani beyne istediği gibi gidemez. Bu nedenle kan beyin bariyeri, beyindeki tümörlerin başka yere yayılımına engeldir. Vücudumuzun başka yerindeki bir kanser beyne gelip yerleşebilir, bu durum metastaz olarak adlandırılır. Beyin tümörü riskinizi dikkate alın Çocuklar ve yaşlılar, lösemi tedavisi gören çocuklar, kanser tedavisi için ya da herhangi bir nedenle X ışını almış hastalar, genetik anormalliği olan hastalar, ailesinde kalıtsal özellikli beyin tümörü öyküsü olan hastalar, bazı genetik hastalığı bulunanlar, bazı kimyasal ajanlar ve elektromanyetik alana uzun süreli maruz kalanlar, bağışıklık sistemi bozukluğu olanlar, organ nakli olanlar ve AIDS hastası olanlar serebral lenfoma riski altındadırlar. 16 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012

İyi huylu beyin tümörlerinin vücuda zararı var mı? İyi huylu tümör denildiği zaman adı üstünde vücuda zararı olmaması lazım gibi düşünüyoruz; ancak beyin söz konusu olunca iyi huylu tümörler yerleştiği yer itibariyle bazen çok kötü sonuçlara yol açar. Çünkü beyin kafatası içerisinde bazı noktalara zor ulaşım özelliği olan, sabit bir boşluğa yerleşmiştir. Beyin tümörü iyi huylu da olsa normal beyin dokusuna yetecek kadar bir hacmin başka bir doku tarafından işgal edilmesi durumunda kafatası hacmi sabit olduğundan, bu sabit yapıda bir dokunun alanının genişleyebilmesi için öbür dokunun alanının küçülmesi gerekir. Tabi ki beynimiz belli hacimdeki ek misafirleri kabul edebilecek kapasitededir. Bu misafirin geliş şekli, süresi ve hızı çok önemlidir. Mesela çok uzun yıllar içerisinde gelişen 150-200cc lik iyi huylu bir tümör beyin tarafından oldukça şaşırtıcı şekilde çok iyi tolere edilebilir, beyinde herhangi bir arıza oluşturmayabilir. Ama bunun dörtte biri kadar bir ek kitleyi birdenbire kafa içerisine koyarsanız son derece dramatik sonuçlara da yol açabilir. Beyin tümörünün iyi mi yoksa kötü huylu mu olduğu nasıl anlaşılır? Tümörün niteliğini anlamak için damar yoluyla hastaya kontrast madde denilen yabancı dokuyu; yani tümörü boyayarak kolayca görünür hale gelmesini sağlayan bir madde verilir. Tümörün konstrat maddeyi tutması, tutuş şekli, eşit olarak dağılımı gibi ya da tümörün etrafındaki beyin dokusunda oluşturduğu ödem diye tabir edilen bir nevi beynin kendisinden olmayan bir dokuya karşı gösterdiği reaksiyon gibi özellikler kullanılarak bir tümörün türü anlaşılabilir. Bir de tanıda MR teknolojisinden faydalanılır. MR bize sadece görüntüsel olarak değil, aynı zamanda bir nevi analiz yaparak da bilgi verir. MRS denilen yöntemle anormal görünümlü bir bölgenin içeriğindeki bir takım maddelerin bulunma oranları tespit edilerek normalden ayırt edilebilmektedir. Difüzyon denilen çeşitli MR teknikleri kullanılarak hayatiyetini kaybetmiş beyin dokusu tümörden ayırt edilir. Beyne bası yapmayan küçük şüpheli görüntüler belli aralıklarla izlenir ve ameliyat kararı daha sağlıklı verilir. Beyin tümörü tanısı koymak için altın standart inceleme yöntemi beynin MR ile görüntülenmesidir. Bundan başka beyin tomografisi sayılabilir. Görüntüleme yöntemleri ile konulan tanı kesin değildir. Kesin tanı koymak için elimizde biyopsi yani doku örneği olması gerekir. Beyin tümörlerinde tedavi süreci nasıldır? Beyin tümörlerinin tedavisi genellikle cerrahidir. Kafa içi basıncını artıran, etraftaki önemli yapılara bası yaparak hastada fonksiyon kayıplarına neden olan tümörler iyi veya kötü huylu olsalar bile ameliyatla çıkarılmaya uygunlarsa çıkarılır. Cerrahi olarak tam çıkartılabilen iyi huylu tümör hastaları, normal ömür yaşarlar. Tam çıkartılamıyanları belli aralıklarla MR incelemesine tabi tutulur. Tekrar büyüyenler bası belirtisi verdiklerinde tekrar ameliyat edilebilir. MR ın günümüzde sık kullanımının getirdiği tesadüfen yakalanan küçük iyi huylu tümörler hemen ameliyat edilmezler. Aralıklı yapılan MR takiplerinde büyüme saptanırsa ameliyat gerekir. Cerrahi de genellikle mikrocerrahi yöntem kullanılır. Küçük tümörlerde trafikteki yönlendirme teknolojisine benzer yöntemler kullanılarak küçük deliklerden çalışma imkanı vardır. Endoskopik yöntemler de bazı olgularda hastaya az kesi ile çok fayda sağlar. Özellikle kuvvet ya da konuşma merkezine komşu tümörlerin cerrahisinde genel anestezi yerine yerel anestezi ile hasta uyanıkken beyin ameliyatı yapmak mümkündür. (Cerrahinin çok riskli olduğu durumlarda yoğunlaştırılmış ve odaklanmış ışın demeti, tümörün büyümesine engel olmak ve tümörü küçültmek için kullanılabilir) Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 17

GENEL SAĞLIK HORLUYORSANIZ UYUDUM DEMEYİN Doç. Dr. Yezdan Fırat - Memorial Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü Sabahları yorgun uyanıyor, kendinizi hala uykulu hissediyorsunuz. Uyandığınızda odada kimsenin olmadığını fark edip, aile bireylerinizi onları uyutmadığınızdan şikayet ederken buluyorsunuz. Ama tüm bunlara rağmen halen horladığınızı kabul etmiyorsanız bilmelisiniz ki; horlama aslında bir kusur ya da utanılacak bir durum değildir. Çünkü horlama, özellikle yetişkinlerde görülen, genellikle pek önemsenmeyen fakat mutlaka tedavi edilmesi gereken bir uyku bozukluğudur. Kadınların %24 ü erkeklerin ise %44 ü horluyor Yaşın ilerlemesi ile birlikte horlamanın da görülme sıklığı artmaktadır. Bu oran 60 yaşın üzerindeki kadınlarda %73, erkeklerde %84 e kadar ulaşmaktadır. Uykuda solunum sıkıntısı ve horlama şeklinde kendini gösteren, uykuda solunum durmalarına neden olan klinik tabloya Tıkayıcı uyku apnesi hastalığı adı verilmektedir. Uyku laboratuvarında yapılan, Polisomnografi denilen testle horlamanın tanısı koyulmaktadır. Basit horlama şikayetleri ile uykuda solunum bozukluğunu karıştırmayın Basit horlama, hastanın çevresindekilere rahatsızlık veren bir problem olmasına karşın; uykuda solunum bozuklukları denilen hastalık grubunda, hastalarda ciddi sağlık problemlerine, kalp ve akciğer hastalıklarına ve hatta ani ölüme neden olabilecek bir tablo ile karşı karşıyayız demektir. Bu nedenle horlamanın sıklığı, süresi ve hastanın uykudaki genel durumu mutlaka takip edilmelidir. Horlama hikayeniz bir de çevrenizdekilerden dinlenilmeli Horlama yakınması olan hastadan, yatak arkadaşı veya aile fertleri ile beraber ayrıntılı hikaye alınmalıdır. Yatma ve uyanma zamanı, 18 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 uyku sırasında vücudun pozisyonu, horlamanın geçtiği bir pozisyon olup olmadığı, uykuda nefes kesilmesi veya apne varlığı ile abartılı horlama varlığı sorgulanmalıdır. Uykuya eğiliminizi ölçtürün Uyku bozukluğu tanısında kullanılan belirleyici yöntemlerden biri olan Epworth uykululuk skalası na göre; hastaya otururken, okurken, televizyon izlerken, topluma açık yerlerde otururken, arabada yolculuk yaparken, biri ile sohbet anında, öğle yemeği sonrası sakince dururken ve kırmızı ışıkta beklerken uyuklama veya uykuya dalma ihtimaliniz nedir? gibi sorular sorularak cevapları alınır. Hastalık öyküsünde apne tespit edilenler ile belirtilen bulgulardan bir veya birkaçını içerenler için kesin tanı yöntemi uyku testi yani Polisomnografi dir. Bazı ilaçlarla horlamanın tedavisi denenebilir; ancak önemli olan, aşağıda belirtilen problemlerin varlığının araştırılması ve çözümünün planlanmasıdır: Şişmanlık, boynun kısa olması ve kas tonusu gevşekliği Burunda tıkayıcı olabilecek burun eti büyümesi, burun orta bölmesinin eğriliği veya polip varlığı Sarkmış yumuşak damak, uzun küçük dil Büyük bademcik veya büyümüş bademcik çevresi doku varlığı Dil yapısının ve dil kökünün büyüklüğü Alt çenenin kemik yapısındaki değişiklikler Cerrahi seçeneğe de başvurulabilir Hafif ve orta düzeyde uyku apnesi olup, bölgesel darlık saptanan hastalarda esas tedaviyi tıkayıcı organın cerrahi tedavisi oluşturur. Bölgesel tıkanıklığın saptandığı patolojiye göre; bademcik ameliyatı, burun orta bölmesinin düzeltilmesi, burun etlerinin küçültülmesi, yumuşak damağın gerginleştirilmesi, büyük dilin ya da dil kökünün küçültülmesi gibi cerrahi işlemler yapılır. İleri düzeyde uyku apnesi olup, üst hava yolunda bölgesel darlığı olmayan hastalarda esas tedaviyi CPAP (Continue positive airway pressure) denilen, temelde hastaya pozitif basınçlı hava solumasını sağlayan cihazlar oluşturur. Bu cihazı hastanın maske ile her uyku sırasında burun yoluyla tatbik edip kullanması gerekir.

GENEL SAĞLIK BIRAKIN DA ÖMRÜNÜZ UZASIN Uz. Dr. İlkay Keskinel- Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Tüm dünyada yasaklar birbiri ardına gelse de, insanlar bir yerde ve bir şekilde sigara içmenin yolunu buluyor. Sigara halen dünyanın bir numaralı sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Oysaki sigara sadece fiziksel değil, ruhsal etkisi ve sosyal yönüyle de bağımlılığa neden oluyor. Sigara kısırlık nedeni bile olabiliyor Sigaranın tüm vücutta zarar vermediği bir organ olduğunu söylemek nerdeyse imkansızdır. Sigaradan çekilen her nefesle kana karışan milyonlarca zararlı molekül (Her solukta 1017; yani 10000000000000000 oksidan vardır) akciğerlerdeki hava keseciklerinden kan dolaşımına geçer. Bu zararlı maddeler, kanın ulaştığı her yere; yani vücudumuzdaki tüm doku ve organlara ulaşır. Halk arasında sigaranın zararının sadece akciğerlere olduğu düşünülse de; sigara, mide ülserinden kısırlığa, diş kayıplarından mesane kanserine kadar pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır. Zararlı maddeler kana geçer ve vücuda yayılır Sigara, sadece kalp ve akciğerlere değil, vücuttaki tüm doku ve organlara zarar verir. Sigaradaki zararlı maddeler kan dolaşımına karıştığından kan dolaşımının olduğu her yere yani vücudun tüm hücrelerine yayılır. Bunun sonucunda her organda farklı hastalıkların gelişimi tetiklenebilir. Eskiden sigara ile ilişkisi olduğu bilinmeyen pek çok hastalığın ortaya çıkmasında sigaranın rolü olduğu artık bilinmektedir. Sigarasız geçen her gün bir sıkıntınız azalır Sigarayı bırakırken, özellikle ilk günlerde zorlanmanız çok doğaldır. Ancak bunun geçici bir süre olduğunu, sigarasız geçirdiğiniz her gün ile birlikte sıkıntılarınızın azalacağını, kendinizi daha iyi hissedeceğinizi, nefesinizin rahatlayacağını, efor kapasitenizin giderek artacağını unutmayın. Bırakmak için geç kaldım diye düşünmeyin En yaygın sağlık zararlısı olarak kabul edilen sigaradan kurtulmak için hiçbir zaman geç değildir. Sigarayı bırakmak isteyen kişi, daha önceden bırakmayı deneyip de bırakamadıysa, bu durum motivasyon kırıcı olmamalıdır. Çünkü sigarayı bırakmış olanların neredeyse büyük bir kısmı, bunu 3-4 defada başarmış olan kişilerden oluşmaktadır. Tek başınıza başaramadıysanız Sigarayı bırakırken, göğüs hastalıkları uzmanlarınca yürütülen sigara polikliniklerinden yardım alabilirsiniz. Bu polikliniklerde, önce sigara bağımlılığınızın tipi ve derecesi değerlendirilir. Daha sonra gereğine göre kan, akciğer filmi, solunum testi gibi tetkikleriniz istenebilir. Doktorunuz size uygun bir ilaç tedavisi ile başlayacak ve sizi kontrole çağıracaktır. Çevrenizdekileri de sigarayı bırakmaya özendirin Size önerilecek tedaviye ek olarak; sigara bırakma sürecinde bol su içmeniz, kendinizi meşgul edecek farklı aktivitelere ya da hobilere yönelmeniz, spor yapmanız, size sigarayı hatırlatacak faktörlerden uzak durmanız yararlı olacaktır. Örneğin, çay, kahve ya da alkol size sigarayı hatırlatıyorsa, bu dönemde bunlara ara vermeniz ya da azaltmanız gerekir. Sigaranın elinizin altında olmaması da, otomatik olarak sigara yakma davranışını engelleyebilir. Sıklıkla görüştüğünüz dostlarınızı, yakınlarınızı ve iş arkadaşlarınızı sigarayı bırakmaya özendirmek, hem size destek olmaları açısından iyi olur; hem de sevdiklerinize verebileceğiniz en anlamlı hediye olacaktır. Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012 19

KALP SAĞLIĞI KALP SAĞLIĞINIZ İÇİN SOY AĞACINIZI TANIYIN! Prof. Dr. Servet Öztürk - Memorial Şişli Hastanesi Girişimsel Kardiyoloji Bölüm Başkanı Kalp hastalıklarından korunmak için sağlıklı beslenme, hareketli yaşam, stresten uzak durma ve her yıl kalp check up ı yaptırmak alınabilecek önlemler arasındadır. Sağlıklı bir kalp için, yaşam kalitesini yükseltmenin yanında ailesel faktörleri bilmek de çok önemli. Ailede kalp, şeker, tansiyon ve kolesterol hastası var mı?, Birkaç kuşak akrabalarda var olan hastalıklar nelerdir? gibi soruların yanıtını bilmek ve ona göre davranmak gerekli önlemleri almak açısından gereklidir. Çünkü kalp hastalığı yalnızca babadan değil, kişiye dededen bir miras olarak da kalabilir. Ailede kalp sorunu 20 yaşından itibaren tetkik yaptırmayı gerektirir! Kişinin ailesinde kalp hastalıkları, tansiyon, şeker ve kolesterol sorunları varsa, çok erken yaşlardan itibaren kontrollerini yaptırması gerekir. Örneğin; anne ya da babası 40 yaşında bypass olan bir kişi 20 yaşından itibaren kan tahlillerini yaptırmalı, kalp check up ından geçmelidir. Ailesinde risk faktörleri olanların 20 yaşından itibaren yılda bir kez; kolesterol, kan yağları, tansiyon ve şeker değerlerini ölçtürmeleri koruyucu olacaktır. 20 Memory Mart - Nisan - Mayıs 2012