BEYONCE. titanıc. klasik arabalar. yazar. Floransa KOSMOS VE ÖTEKİ ZAMAN RÖPORTAJ AYKUT PALA. su sporları. CENK erdem İN kaleminden.



Benzer belgeler
Sağlık Çalışanlarına Psikolojik Şiddet: Mobbing. Prof.Dr.Türkan Günay Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD.

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

D. PİRE. aralarında köprü kurar. İnsanların çoğu duvar, çok azı da. Yard.Doç.Dr. Havva ÖZTÜRK Ebe Tülay BAYRAMOĞLU Trabzon

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

Sperm Bozuklukları Sperm Testi: Sperm testi nasıl yapılır, gerekli koşullar nelerdir?

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

ADOLESANA VERİLMESİ GEREKEN KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ. Doç Dr Müjgan Alikaşifoğlu

FAZLA SU HÜCRELERİ ŞİŞİRİYOR

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

9. Sigarayı bırakma zamanı

Tüp Bebek Merkezi her şey bebek için

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Salı İzmir Basın Gündemi

5Element Eğitim ve Danışmanlık EĞİTİM KATALOĞU

ÜNIVERSITE BURSU VEREN KURUMLAR HANGILERIDIR? BURS SARTLARI NE...

Sekreterlik ve Büro Hizmetleri. Ders-9 Bürolarda Mobbing (Psikolojik Taciz)

09/11/2015 ANEMİ (KANSIZLIK)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

Demans ve Alzheimer Nedir?

AİLE PLANLAMASINDA KULLANILAN YÖNTEMLER HORMONAL YÖNTEMLER- 2. Yrd. Doç. Dr. İlknur M. GÖNENÇ

NEJAT İŞLER İSTANBUL'A SEVK EDİLDİ

Rahim Ağzı Kanseri Korkulu Rüyanız Olmaktan Çıkıyor

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

İş Yerinde Ruh Sağlığı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

Gebelik nasıl oluşur?

PSİKOSOSYAL RİSK ETMENLERİ

Malüliyet Yönetmeliği Değişti

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. MOBBING ve ÖRGÜTSEL DIŞLANMA - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

MENOPOZ. Menopoz nedir?

Bir hastanın mektubundan...

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ

Kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Büyük tansiyon 140 mm Hg veya küçük tansiyon 90 mm Hg dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir.

Kanserli Hasta Yönetiminde Danışman Hemşirenin Rolü

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat

Doç. Dr. Fatih Öncü. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

Kayıp, Ölüm ve Yas Süreci. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

KOAH Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

Kalp Kapak Hastalıkları

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

Pazartesi İzmir Basın Gündem

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

Hisar Intercontinental Hospital

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

Zorlu Yaşantılar Sonrası Stres Belirtileri (Travma Sonrası Stres Bozukluğu)

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

MOBBİNG. Doç. Dr. Tuncay Yılmaz

Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI

Hasta Güvenliği Açısından Risk Yönetimi. Prof. Dr. Haydar SUR Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi

Hepatit B ile Yaşamak

T.C. ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL ZORUNLU DERSLER

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

Cumhuriyet Halk Partisi

CEP TELEFONUNUN ZARARLARI VE ALINABİLECEK TEDBİRLER

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

Alevlenmelerin en yaygın nedeni, trakeobronşiyal enfeksiyonlar ve hava kirliliğidir. Şiddetli alevlenmelerin üçte birinde neden saptanamamaktadır

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

DANIŞANLAR İÇİN DEĞERLENDİRME ANKETİ:

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

UYGULAMALI EĞİTİM KALICI ÖĞRENİM

DOĞAL AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

MEVSİM GRİBİ Neden aşı olmanız gerekir

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

DOĞUM SONU EVDE BAKIM (ANNE EĞİTİMİ) Hazırlayan: Aysun Çakır Acıbadem Kadıköy Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi

Adapazarı Özel ENKA Anadolu Lisesi REHBERLİK BÜLTENİ

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

ÜMRANİYE REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Acil Serviste En Sık Neler Şikayet Ediliyor? Doç. Dr. Selahattin KIYAN Ege ÜTFH Acil Tıp AD ATOK «Acilde Adli Tıp»

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE NİN DEMOKRATİKLEŞME SINAVINI DERİNLEMESİNE TARTIŞTI!

DEHB GÜNLÜK YAŞAM KAOS HALİNE GELDİĞİNDE

Transkript:

Yıl 5 - Sayı 60 - Ağustos 2015 www.cayyolulife.com.tr su sporları Adrenalinin Fresh Hali Rönesans'ın Başkenti Floransa yazar UZM. DYT. MERVE TIĞLI ÇINAR prof. dr. ÜSTÜN DÖKMEN SELDA TEREK BİLECEN kürşat tuncel diamon eros pınar uz vuslat olcaydu KOSMOS VE ÖTEKİ ZAMAN titanıc sır perdesi klasik arabalar RÖPORTAJ AYKUT PALA CENK erdem İN kaleminden BEYONCE ISSN 1309-9221 1 3 0 9 9 2 2 0

"İÇİNDEKİLER" AĞUSTOS 2015 SAYFA 10 AĞUSTOS 2015 "İÇİNDEKİLER" SAYFA 72 İÇİNDEKİLER ADET DÜZENSİZLİĞİ, PREMENSTRUEL SENDROM (PMS) ve NÖRALTERAPİ DR. MELİH NURHAN KÜÇÜK ŞEYLER PR.DR. ÜSTÜN DÖKMEN SAYFA 22 SAYFA 80 titanic SIR PERDESİ YAKIŞIKLI, AZIMLI VE BAŞARILI AYKUT pala CENK ERDEM IBIZA HAVALARI DAVID PENN RÖPORTAJI SAYFA 56 SAYFA 40 SAYFA 62 SADECE KENDİNİZE BİR İYİLİK YAPIN DİAMON EROS SAYFA 27 YOGA ve beslenme Floransa UZAKTAN BERABERLİKLER SELDA TEREK BİLECEN SAYFA 42 Uzm. Dyt. Merve TIĞLI ÇINAR Rönesans'ın Başkenti AMİN PINAR UZ SAYFA 46 MUTFAKTAKİ SİHİRLİ ELLER MURAT TOSUN SAYFA 60 SAYFA 52 SU SPORLARI ADRENALİNİN FRESH HALİ sayfa 68 KLASİK ARABALAR PAHA BİÇİLEMEZ NOSTALJİ SAYFA76 CENK ERDEM'IN KALEMINDEN BEYonce YEMEK TARİFLERİ Erdoğan MUNGAN ASTROLOJİ Nuray SAYARI SAYFA 116 SAYFA 126 8 9

AĞUSTOS 2015 "KÖŞE" KAYBOLAN SEVGİ YIL:5 SAYI:60 AĞUSTOS - 2015 YAYINCI ÇAYYOLU LIFE MEDYA PAZARLAMA SAHİBİ VE SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ N.GÜVEN GÜNGÖR EDİTÖR TUNA EBRU ÖZDEMİR YARDIMCI EDİTÖR A. BİLGEHAN AYDEMİR MODA EDİTÖRÜ MÜGE İSKENDER HABER DİREKTÖRÜ ASLI KAYA HUKUK DANIŞMANI ERTAN SÜTÇÜ - AHU ERDOĞAN 0505 440 77 08-0532 227 40 13 Z.EMRE KURT 0532 263 76 96 HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAM MÜDÜRÜ E. İDİL BAHADIR 0312 446 26 21-0546 800 08 13 REKLAM SORUMLULARI HANDE SAY - EZGİ BAKAN - ONUR BOR 0312 446 26 21-0546 800 08 12 ADVENTURER Ş.GÜROL GÜNGÖR DENİZ AUDRICK GRAFİK TASARIM VE MİZANPAJ SELİM ÖZDEMİR selimediart@gmail.com GÖRSEL EDİTÖR YÖNETMENİ MELİH İPEK GÖRSEL EDİTÖRLER İLYAS KARATEKİN, DİLARA ÇAĞLAYAN KATKIDA BULUNANLAR ARET VARTANYAN CENK ERDEM GÖKÇEN ERDOĞAN KÜRŞAT TUNCEL PROF. DR. ÜSTÜN DÖKMEN ERKİN ŞAHİNÖZ NURAY SAYARI MERVE TIĞLI ÇINAR ERDOĞAN MUNGAN GÖKÇEN GÖKYER POSION TURCA SONY MUSIC TÜRKİYE YAYIN MERKEZİ REŞİT GALİP CAD. HAZAN SOKAK. 7/1 G.O.P.-ANKARA - 0312 446 26 21 İSTANBUL İRTİBAT BÜROSU ERAY ORAL ÇIRPICI MAH. PROF. TURAN GÜNEŞ CADDESİ NO: 167 / A ZEYTİNBURNU/ İSTANBUL 0538 527 99 57 EGE İRTİBAT BÜROSU MUSTAFA HOROZ BAHÇELİEVLER MAH. 1706. SOK. NO:7/3 35510 KARŞIYAKA/İZMİR 0533 318 31 68 BASKI-CİLT PELİN OFSET TİPO MATB. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Tel: 0312 395 25 80 www.pelinofset.com.tr DAĞITIM ÇAYYOLU LIFE - METROPOL DAĞITIM 0312 446 26 21-0312 309 01 79 YURTİÇİ KARGO - PTT KARGO ELEKTRONİK POSTA info@cayyolulife.com.tr cayyolulife@gmail.com AYLIK, YEREL SÜRELİ YAYIN Ücretsiz ISSN: 1309-9221 Dergi içerisinde yayımlanan yazıların doğruluğu ve sorumluluğu yazarlara aittir www.cayyolulife.com.tr Baskı Tarihi: Ağustos 2015 Asla değiştiremeyeceğin şeyler için üzülme. Değiştirebileceğin ama istediğin halde değiştiremediğin şeyler için mutsuz ol veya asla asla bir daha sevmeyeceğim deme.. Seveceksin çünkü mahcup olursun... Asla sevgiyi arama çünkü sen aradıkça o saklanır kapı arkalarına. İstiyorsa sevgi seni, arayıp bulacaktır en kuytu yerlerde bile Zamanı vardır. Tıpkı baharı kışta arayıp da bulamayacağın gibi... Ya da bulsan da asla onun gerçek bir bahar olmadığını kabul etmek zorunda olacağın gibi O bulduğun sadece bir aldanmışlıktır Aldanırsan, tıpkı kış ortasında çiçek açan erik ağaçlarına dönersin; kışın ortasında sevinçten çiçek açarsın. Kış gerçek yüzünü gösterince de donarsın, anlarsın ki yaşadığın bahar kış ortasında yaşanan yalancı bir baharmış. Erik ağacı gibi donarsın. O zaman ve o yaz boşa geçer meyvesiz ve kimsesiz Sevgi aranmaz. Sevgi istedi mi seni bulur. Hiç ummadığın bir anda arkanda beliren bir dost olur bu bazen. Vapurda ensende hissettiğin bir nefes alır götürür seni sevgiye, bir tesadüf sana sevgiyi taşır. Sen sevgiyi aramamışsındır. Tıpkı gecikse de gelen ve geleceğinden emin olduğun bahar gibi. Tıpkı bir sabah kalktığında baharın pürüzsüz yüzü ile karşılaşman gibi bulmuştur seni sevgi. Sevgiyi kaybederken de cesur olmalısın. Yüreği sabır ve güçle dolu olmalı. Her kaybedilen kazanılan bir derstir zaten. Sevgi çok şey öğretir severken ve kaybederken. Sevgiyi kaybederken; sevgiliyi kaybetmenin ne zor olduğunu öğrenirsin. Sevgiyi kaybederken aslında onu hiç kaybetmek istemediğini öğrenirsin, sevgiyi kaybederken onu kaybetmenin, bulmak kadar güç olmadığını Ama acısına katlanmanın ne güç olduğunu öğrenirsin sahipken sevgiye hep yanında olacakmış gibi onu hoyratça harcamışsındır. Kaybettiğinde ise her an yanında olacağına inanmakla ne büyük yanlış yaptığını anlarsın. Ve bir daha ki sevginde daha temkinlisindir, hem severken, hem kaybederken Bir önceki sevgi öğretmiştir bunu sana. Her kayıp, bir derstir alman gereken. Çünkü hiçbir sevgi tek başına var olamaz. Ayrılamaz daha öncekilerden... 10 11

AĞUSTOS 2015 "KÜÇÜK ŞEYLER" Prof. Dr. Üstün Dökmen KÜÇÜK ŞEYLER Bazı rütbeler/makamlar/roller bir ayrıkotu gibi yaşam bahçemizi öylesine kaplıyor ki, onlar sökülüp gittiğinde, artık ekilip biçilemeyen bir bahçe, işe yaramayan bir ömür kalıyor elimizde. İşte bunu anlatıyor Alihan Bey'in öyküsü. Alihan Bey'in malı mülkü önemlidir; sahip olduğu roller önemlidir. Ancak bütün bu sosyal/mesleki rollerin yanı sıra, psikolojik rolleri de önemlidir. Yiyen, içen, uyuyan, konuşan, dinleyen, seyreden Alihan da önemlidir. Psikolojik rollerimiz, sosyal rollerimizden önceliklidir. Sosyal rollerimiz olmadan da psikolojik rollerimizle yaşayabiliriz. Ama psikolojik rollerimiz olmadan yaşayamayız. Veli, Alihan Bey'in, bu olmazsa olmaz yanını, psikolojik rollerini sembolize etmektedir. Hisse: Kendimiz ile sahip olduklarımız arasında ayrım yapmakta güçlük çekeriz. Oysa her insan, sahip olduğu eşyaların, unvanların, rollerin dışında, yiyip içen, konuşup düşünen, seyredip dinleyen bir ben'e sahiptir, içimizdeki bu sapsade ben'e sahip çıktığımızda, o güne kadar tatmadığımız bir mutluluğu yakalayabiliriz. Belki o zaman Aborijinler, bizim de gerçek insan olduğumuzu söylerler. Her insan, sahip olduğu eşyaların, unvanların, rollerin dışında, yiyip içen, konuşup düşünen, seyredip dinleyen bir ben'e sahiptir. Önem veririz. Ama pratikte sürekli olarak değerleri çiğneriz. Değerlere uymada, kanıksamış olduğumuz, üç temel hata vardır: 1. Ortamına göre değerlere uyarız; 2. Keyfimizin/moralimizin iyi olup olmamasına göre değerlere uyarız; 3. Karşımızdaki kişiye göre değerlere uyarız. Şimdi bu üç hatayı açıklamaya çalışalım. Birinci Hata: Ortama Göre Değerlere Uymak Bazı toplumsal değerlere bazı ortamlarda uyar, bazı ortamlarda uymayız. Örneğin trafik polisinin yanındaki kırmızı ışıkta dururuz, polis yoksa aynı kırmızıda durmayız. Bu, değerlere uyma konusundaki birinci hatadır. Bu tür hatalar, değerleri içselleştirmediğimiz için ortaya çıkar. Bir değeri gerçekten benimseyenler, her ortamda, her durumda o değere uygun davranırlar. "Temizlik" değerlerimizden birisi olarak kabul edilebilir. Bu değere, ne yazık ki toplumun en azından bir bölümü ortamına göre uyuyor. Örneğin, hiç kimse evindeki halıya, koridora tükürmez, sigarasının izmaritini atmaz. Ama sokağa tüküren, sigarasının izmaritini atan çok kişi görüyorum. Ortama göre davranıyoruz. Avrupa ülkelerine giden vatandaşım, kaldırıma tükürmüyor, piknik yaptığında çöpünü çime atmıyor. Ama Kapıkule'yi geçince farklı davranıyor. "Niçin orada çöp atmıyorsun da burada atıyorsun?" desem, büyük ihtimalle şöyle diyecek bana; "Ama burada herkes atıyor. Bu cümleyi, birtakım değerlere ortamına göre uyduğumuz zaman, kendimizi savunmak için kullanıyoruz: "Ama burada herkes yapıyor." Ve maalesef liste uzuyor: Vergi kaçıran, "Ama herkes kaçırıyor" diyor. Trafik kurallarını çiğneyen, "Ama kurallara kimse uymuyor, ben niçin uyayım" diyor. Belirli bir değere niçin uymadığımızı açıklamaya çalışırken "Ama... " diye başlayan mazeret cümleleri kurduğumuz zaman, bu tavrımız, söz konusu değeri yürekten benimsemediğimiz anlamına gelir. Bir değeri yürekten benimseyen kişi, o değere ortamına göre uymaz, başkalarına bakarak uymaz, ne olursa olsun uyar. Ben, Batı ülkelerinde yere çöp atmıyorum; ben ülkemde de yere çöp atmıyorum. Ben temiz bir sokağa çöp atmıyorum; ben, başkaları tarafından çöp atılmış pis sokaklara da çöp atmıyorum. O pis sokak, belki yere çöp atılmasını hak ediyor, ama ben oraya çöp atmayı hak etmiyorum. Pis bir sokak, üzerine yeni çöpler atılmasını hak ediyor olabilir. Ama ben o sokağa çöp atmayı hak etmiyorum. Eğer, bir toplumsal değeri yürekten benimsemişsek, içselleştirmişsek, başkalarının ne yaptığına bakmadan, ortama göre davranmadan uyarız o değere. Bunca yıldır, evindeki halıya asla tükürmeyen bir insanın nasıl olup da sokağa rahatlıkla tükürdüğünü anlamakta güçlük çekmişimdir. "Bunun mantıklı bir açıklaması olması gerekir" diye düşünmüşümdür. Yıllardır beklediğim açıklamaya Ekrem Işın'ın "İstanbul'da Gündelik Hayat" adlı kitabında rastladım. Işın'ın bu konudaki açıklaması, iddiası, geçmişe yönelik, ispatızor bir hipotez. Ama ilginç. Şöyle: Eski İstanbul'da üç tane kutsal mekan vardı: Cami, çarşı, ev. İnsanlar sokakta fazla dolaşmazlardı; gezmek amacıyla sokağa çıkmazlardı. Bu üç kutsal alandan birinden diğerine gidebilmek için sokaklardan geçerlerdi. Evlerin dışarıya bakan pencereleri sınırlıydı; pencereler, "hayat" adı verilen, kapalı iç mekana açılırdı. Özellikle kadınların hayatı hayatta geçerdi. Yoğurtçu, sütçü kapıya gelirdi. Ev kutsaldı. Bu yaşam tarzı içinde, sokaklar kutsal değildi, köpeklere terk edilmişti. İstanbul'a gelen Batılı gezginleri hayrete düşüren ikişey vardı: Birincisi, sokaklarda çok miktarda köpek bulunmasıydı, diğeri ise sokakta çok az insan görülmesi. İstanbullu merhametliydi. Büyük binaların dış yüzlerine taştan kuş yuvaları (kuş köşkleri) yapılırdı. Sokak köpeklerine ise, sadece yemek artıkları değil, özel olarak hazırlanmış paparalar verilirdi. 12 13

"İŞ DÜNYASI" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "İŞ DÜNYASI" Kürşat Tuncel Yönetim Kurulu Başkanı Satış Küpü Sales & Marketing Solutions SATIŞTA ANLATILACAK ETKILI BIR HIKAYENIN UNSURLARI Satış sürecinde müşteriye anlatılacak hikaye, sıradan bir hikaye değildir. Nihai amacımız olan satışı başarabilmek için hikayenin belirli bir kurgusu olmalıdır. Bu kurgu üç temel adımı içerir; Birinci adım, beklenmedik bir iddia, soru veya meydan okumayla müşterinin ilgisini çekmeyi amaçlar. Hikayenin yapısında bir zorluk veya meydan okuma yoksa dinleyicinin ilgisini çekmeyecektir. İkinci adım, meydan okumayı aşmak veya soruya cevap bulabilmek için verilen mücadelenin anlatıldığı, dinleyicinin duygusal bir deneyim yaşadığı safhadır. Son adımda ise, dinleyicilerin heyecanlanarak harekete geçmesini sağlayacak şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkmalıdır. Eğer hikayenin giriş, gelişme ve sonuç kısımları dinleyenlerin beklentilerine uygun ve hayatın normal akışına paralel şekilde gelişiyorsa, hikaye dinleyenler için ilginç ve akılda kalıcı olmayacaktır. Bu sürecin nörolojik yansımasına baktığımızda ise, olaylar zincirinin beklentiye aykırı olması durumunda ortaya çıkan hormonal değişimler sayesinde zihnin duygusal işaretleme mekanizmasını çalıştırdığını görürüz. Hikaye anlatarak satış yapmanın pazarlamayı ilgilendiren boyutu da vardır. Müşteriler satıcının ürüne ilişkin anlattığı hikayeden etkilenerek onu benimserlerse kendileri de gönüllü olarak diğer insanlara bu hikayeyi anlatacak ve ürünün gönüllü satıcıları olacaklardır. Bu tam da -Viral Pazarlama- dediğimiz şeydir. Örneğin, bir restaurant sahibinin özel yemeklerini çok beğenen bir müşteriye, aslında yıllar önce ona çok yaşlı bir göçmen teyzenin bu yemeklerin sırrını vermiş olduğuna dair anlattığı hikaye, müşteri tarafından aynen kendi arkadaşlarına da anlatılacak ve teyzenin efsanesi giderek yayılacaktır. Restaurantın ünüyle birlikte tabiki. İşte başarılı bir viral pazarlama örneği Müşteriler yanlızca yemek yemek istemezler, bir duygusal deneyimi de paylaşmak isterler. Hikayelerin duygusal bir deneyim yaşatabilmesi için, insanları güldürebilmesi, ağlatabilmesi, iç çektirtebilmesi gerekir. Dolayısıyla iyi bir hikaye salt bir kurgu olmamalı, insanların kalbine hitap edebilmelidir. Kalbe hitap eden bir hikayenin en önemli unsuru, hikayenin dinleyenlerin duygusal olarak özdeşleşebilecekleri bir kahramanı olmasıdır. Hikayelerin özündeki olay, aramızda bir bağ kurduğumuz veya sempati duyduğumuz bir karekterin başına gelmezse bizim için bir şey ifade etmez. İkinci unsur, hikayenin bir dram içeriyor olmasıdır. Kahramanın ölmesi ihtimali, ne zaman ölebileceği, nasıl ölebileceği, belki de kurtulabileceği ve yaşayabileceği konuları bir dram içermektedir. Hikayelerde en çok Bundan sonra ne olacak?- sorusu ilgi çeker. Nörolojik açıdan incelediğimizde, duyguların aniden ortaya çıkmadıklarını görürüz. Önce duyguların harekete geçirilmesi gerekir. Bunun yolu belirsizliğin tedirginliğini yaşatarak dinleyicide beklenti oluşturmaktır. Yaşanan duygusal gerginlik dinleyiciyi alternatif durumları düşünmeye iter ve olayın devamı konusunda karşı konulmaz bir merak uyandırır. Dinleyicinin hikayenin mesajını anladığı o Evreka anı ise, satış önerinizi yapmanız gereken doğru andır. Çünkü bu noktada hikaye duygusal bir boşalma yaratmıştır ve dinleyici sizinle aynı duygu ve amaçlarla birleştiğini düşünmektedir. En etkileyici hikayeler, anlatıcı ve dinleyicinin ortak bir menfaat veya sorunu paylaşmaları durumunda ortaya çıkar. Bu şekilde Ben değil, Biz hissiyatı ortaya çıkar. Dinleyici, anlatılan hikaye ile kendisinin daha önce yaşamış olduğu olay ve duyguları özdeşleştirir ve kendisiyle bir bağ kurar. Bu da empatiye yol açarak dinleyenin duygularını ateşler ve anlatıcıya güven duymasını sağlar. Güven ise, anlatıcı kendisine çağrı yaptığında dinleyenin harekete geçmesini garantiler, yani satıcı hikayesiyle güven inşaa ettikten sonra müşteri, kendisine yapılan satış önerisi için harekete geçmeyi kabul edecektir. Hikayelerden bu ölçüde etkileniyor olmamızın beynimizden kaynaklanan sebepleri vardır. Beynimizdeki Ayna Nöronlar- adı verilen hücreler, empati ve bağlantı kurma duygusu aracılığıyla karşımızdaki kişinin hedeflerini öğrenmemizi, davranışlarını taklit etmemizi ve niyetlerini sezmemizi sağlarlar. Hikaye anlatımı sırasında ise, anlatıcının ve dinleyenin ayna nöronları devreye girmekte ve ortak duygu oluşumu sağlanmaktadır. Bu şekilde beyin sözlü anlatımı önemli bir öğrenme şekli olarak kullanmaktadır. Anlatıcının yüz mimikleri, ifadesi, vücut dili dinleyen için bir sinyal oluşturmakta ve bir dizi nöral faaliyeti tetiklemektedir. Bu şekilde dinleyici, anlatıcının ruh halini, şevkini hiçbir ekstra gayret sarfetmeden hissedebilmektedir. Peki hikaye anlatmak bu derece etkili ise niçin iş dünyasında bu konuya yeterince önem verilmiyor ve hikaye anlatmak yüceltilmiyor? Bunun altında yatan sebep eğitilme tarzımızdır. Yüksek öğrenim hayatımız boyunca duygulardan ziyade entelektüel düşünce tarzının daha önemli olduğu öğretilir bize. Öğrenmeyi kavramsal bir süreç olarak görürüz. Profesyonel dünyada da insanlar bu eğitim geçmişlerinden dolayı teorik ve istatistiki modellerin hikayelerden daha değerli olduğunu varsayarlar. Çevrenize baktığınızda yüksek öğrenim görmüş kişilerin, mühendislerin, doktorların daha ziyade verilerle duygusuz bir şekilde konuştuklarını görürsünüz. Yüksek öğrenimin yok edici çarklarına girmemiş alaylı bir takım iş adamları ise hikayelerden gayet yerinde faydalanırlar. Rahmetli Sakıp Sabancı nın hikayelerle verdiği mesajları hepimiz hatırlarız. Rakamsal verilerin dahi iletilmesi sırasında hikaye anlatılacak olursa, beyin o verileri hikaye dinlerken hissettiğimiz duygulara monte etmeyi başarabilmektedir. Bu şekilde hikayenin olumlu izlenimi sayesinde veriler de olumlu olarak değerlendirilmekte ve aktarılan veriler hikayeyle birlikte hatırlandığı için çok daha kalıcı olabilmektedir. Hikayelerin güçlü etkisi için bir örnek olarak, Placebo ve Nocebo etkisinden bahsedebiliriz. Placebo ilaçlar, herhangi bir etkin madde içermeyen ilaçlardır, ancak kronik ağrılardan kansere kadar hastalıkların tedavisinde başarı oranı %30 kadardır. Yani burada ilaç için anlatılan hikaye ve ilaca duyulan güven gerçek etkinin yerine geçmektedir. Sonucu belirleyen ilacın içindeki etken madde değil, ilaca duyulan güven olmaktadır. Tersine Nocebo örneğinde ise ilacın işe yaramayacağına dair oluşan inanç yüzünden gerçek bir ilacın etkinliği ciddi ölçüde azalmaktadır. Dolayısıyla hikayelerin zihni etkileme gücü sayesinde belirli fiziksel tepkilerinin dahi ortaya çıkarılabileceğini belirtmeliyiz. Bazı durumlarda aleyhinize işleyebilecek hikayelerin veya olumsuzlukların başkaları tarafından dile getirilmesi söz konusu olabilir. Bu hikayelerin kontrolünüz dışında olduğunu düşünerek onları gözardı etmeniz sizin için tehlikeli olabilir. Eğer dinleyicilerinizin, müşterilerinizin siz veya ürününüz hakkında olumsuz bir hikayesi varsa en iyi yol bununla yüzleşmenizdir. Bir gün bir inşaat şirketinin sahibiyle akşam yemeği yiyorduk. Sohbet sırasında tüm şirket sahiplerinin medyada, inşaatta işlerin çok iyi gittiği ve her şeyin iyi olacağına dair beyanat verdiklerini hatırlatıp, Aslında veriler hiç de böyle göstermiyor, işler daha da bozulacak, alıcıları yanlış yönlendiriyorsunuz dedim. Şirketin sahibi de Alıcıların morali bozulursa bizim de satışlarımız düşer, onlara işler kötüye gidiyor diyemeyiz diye cevap verdi. Ona itiraz ettim. Böylesi bir durumda alıcılara işlerin bozulmakta olduğunu söylemek dürüstlüğünü göstermeniz onların daha fazla güvenini kazanmanızı sağlayacaktır. Piyasanın düşmesi demek alıcılar için daha iyi alım fırsatlarının da oluşabileceği anlamına gelir, zira piyasalardan iki şekilde para kazanabilirsiniz, düşerken ve çıkarken. Hata ve kusurlarınızı veya müşterilerin haklı eleştirilerini kabul etmek değerinizi düşürmez, tam aksine sizi yüceltir. Uzun vadede ticari olarak karlı çıkmanızı sağlar. Hakkınızdaki kötü hikayelerle yüzleşmeyi bilmeniz gerekir. 14 15

"HUKUK" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "EKONOMİ" Ankara Barosu Avukatı Marka Ve Patent Vekili Av. Zeki Emre Kurt ekurt@emrekurt.av.tr 7 HAZİRAN VE SONRASI AKP Hükümeti ve güdümündeki indir kaldırcı meclis çoğunluğunun ele geçirdikleri devletin bütün kurumlarıyla üzerinde birleştikleri nokta istikrar dı. Bu istikrar masalının daha fazla tutmadığını anlaşılması üzerine Cumhurbaşkanı anayasayı bekleme İlk şaşkınlığı üzerinden atan iktidar partisinin en büyük şansı 2002, 2007 yıllarındakine benzer şekilde MHP nin anlaşılması mümkün olmayan tavrı ile genel olarak muhalefetin beceriksizliği oldu. MHP, parti ve kadrolarıyla ülkenin bugünlere sürüklenmesinde önemli bir faktör olan 2002, 2007 erken seçim facialarından ders almak bir yana sanki erken seçimde çok büyük başarılar elde etmiş gibi ilk günden erken seçimden bahsetmeye başladı. CHP ise son derece dağınık bir görüntü sergilemenin yanında adı skandallarla anılan, partiyi barajın altında bırakan, ülkenin ve partinin şüpheyle baktığı birisini meclis başkanlığına aday gösterdi. HDP bu süreçlerin dışında kalmaya gayret ettiyse de meclis başkanlığı adayını AKP düzeninin kurulmasından sorumlu bir kişiden yana kullandı. odasına alarak, devletin tüm olanaklarını da kullanarak çoğunluk partisi lehine mitingler düzenlemesine rağmen sonuç tam bir hezimet oldu. Öte yandan Cumhurbaşkanı, görevlendirmeyi haziranın sonundaki seçim sonuçlarının kesinleşmesinden hemen sonra yapmak yerine temmuzun ortalarına kadar süreci geciktirdi. AKP ise bir yandan parlamenter rejimi meclisi aç kapa, başkanlık divanı seçimini geciktirme gibi yöntemlerle işlemez hale getirip itibarsızlaştırarak hem zamana oynuyor hem de seçmenine bakın tek çare benim bunlaaarla bir şey olmaz mesajı vermek istiyor. Bunun yanında emanetçi hükümet seçmen iradesine saygı gösterip sadece acil işlemleri yapmak yerine sanki hiç seçim olmamış gibi savaş için yığınak yapmak ve kadrolaşmak gibi kendisi için olağan faaliyetlerine devam ediyor. Sonuç olarak, önceki mevcut düzene AKP nin kendi seçmeni dur dedi. Bu durum da Gezi, 17/25 Aralık ta olduğu gibi darbe olarak yaftalanamadığı için seçmen iradesi, milli irade ye saygı diye yıllardan beri ortalarda dolananlar bu hezimeti çeşitli Bizans oyunlarıyla aşmaya çalıyor. Ancak her şeye rağmen umutsuz olmamak ve seçmenin bilgeliğine güvenmek gerektiğine inanıyorum. Seçmen yapılanları görmeli ve 07 Haziran dan önceki şartlarda bir değişiklik olmadığını idrak ederek olası bir erken seçimde de tavrını sürdürmelidir. Dur ikazına sahip çıkılması gerçek anlamda bir son çıkış olacaktır. 16 17

"İŞ DÜNYASI" AĞUSTOS 2015 İşyerinde psikolojik taciz olarak ifade edilen ve insan hakları ihlalinin bir çeşidi olan mobbing, çalışma yaşamına bir şekilde girmiş olan herkesin aşina olduğu bir kavram artık. Hissettiği baskı yüzünden sabahları işe gitmek istemeyen çalışanların sayısı artıyor. AĞUSTOS 2015 "İŞ DÜNYASI" Mobbing olgusuna ilk kez ışık tutan Alman endüstri psikologu ve tıp bilimcisi Dr. Heinz Leymann tanımladığı 45 ayrı mobbing davranışını özelliklerine göre beş grupta topluyor. MOBBİNG PSİKOLOJİK TERÖR Mobbing Toplumsal yozlaşmanın, rekabetle kızışan gelen mob kelimesinden geliyor. Mobbing terimi ilk olarak iş yaşamına da yansımaları oluyor. Çalışma yaşamının başlangıcından bu yana var olan ancak yıllarda hayvan gruplarıyla ilgili olarak, daha sonra İsveçli Avusturyalı etoloji uzmanı Konrad Lorenz tarafından 60 lı bugüne kadar olağan karşılanmış, üzerinde düşünülmemiş, Dr. Peter-Paul Heinemann tarafından çocuklardan oluşmuş adı konulamamış benzer olaylar, son zamanlarda sosyoloji bir grubun yalnız bir çocuğa tavır alıp zarar vermesini tanımlamak için kullanıldı. İki kullanımda da ortak olan şey, ve hukuk başta olmak üzere disiplinler arası bir konu haline gelen mobbing kavramı ile açıklanıyor. Şimdilerde bu grup oluşturan bireylerin tek kalmış bir bireye zarar vermesiydi. Sonraları, ABD odaklı araştırmalarda fiziksel şiddet kavramın öne çıkmasının nedeni ise mobbing in sebep ve sonuçlarının daha açık bir şekilde ortaya çıkması ve bireysel zararlarından öte topluma verdiği zararlarının da artma- için bullying terimi kullanılırken, psikolojik baskı ve yıldır- 1Kendini göstermeyi ve iletişim oluşumunu engellemek: Üstünüz tarafından kendinizi gösterme olanaklarınız kısıtlanır, sözünüz sürekli kesilir, yüzünüze bağırılır ve yüksek sesle azarlanırsınız, yaptığınız iş sürekli eleştirilir vb. 2Sosyal ilişkilere saldırılar: Çevrenizdeki 3 insanlar sizinle konuşmazlar, kimseyle konuşamazsınız, başkalarına dırılar: İnsan- İtibarınıza sal- ulaşmanız engellenir, sanki orada değilmişsiniz gibi kötü konuşur, lar arkanızdan davranılır, izole edilirsiniz asılsız söylentiler ortada vb. dolaşır, gülünç durumlara düşürülürsünüz, cinsel imalar yapılır vb. 5 Kişinin sağlığına doğrudan saldırılar: Fiziksel olarak ağır işler yapmaya zorlanırsınız, fiziksel şiddet tehditleri yapılır, fiziksel zarar, doğrudan cinsel taciz vb. 4 Kişinin yaşam kalitesi ve mesleki durumuna saldırışlar: Sizin için hiçbir özel görev yoktur, size verilen işler geri alınır ve yerine fotokopi çekme, dosyalama, telefonlara bakma gibi işler verilir, işiniz sürekli değiştirilir, size mali yük getirecek genel zararlara sebep olunur vb. sı olarak açıklanıyor. Ortak bir kavram tanımı yapılamamış ma politikalarının benimsendiği iş yeri psikolojilerini tanım- olan mobbing terimi İngilizce de örgütsel baskı anlamına lamada mobbing terimi kullanılmaya başlandı. 18 19

"İŞ DÜNYASI" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "İŞ DÜNYASI" Mobbİngİ nasıl önleyebilirsiniz? Mobbingi tamamen önlemek mümkün olmasa da en aza indirerek bilinçlenmelidir; neye tabi olduğunun adını tam olarak koymalı, farkındalık yaratmak hedeflenmelidir. Örgütler çözüm bulmak için bunu yaparken objektif olmalıdır. Haklarına sahip çıkacağını ve müşteri şikâyetleri, işyeri kazaları, devamsızlık, verimsizlik, yük- sınırlarını hissettirmelidir. Kendi işini yapmalı, işi dışında verilen Olaya değil kişiye odaklanan psikolojik terör Psikolog, akademisyen, eğitimci, yazar ve yönetim danışmanı Prof. Dr. Acar Baltaş a göre ise mobbing, İşyerinde belirli kişileri hedef alan sistematik bir dizi duygusal saldırı ve yıpratma hareketi. Çalışma yaşamında çalışanların stresli ortamlarda kızgınlıklarını kötü sözlere dönüştürdükleri, tartıştıkları, meslektaşlarını kötü sözlerle eleştirdikleri zamanlar olabilir. Bu tür günlük ve geçen davranışlar mobbing olarak nitelendirilmez. Mobbing, bir veya birkaç kişi tarafından uygulanan; kasıtlı olarak gerçekleştirilen, sistematik olarak tekrarlanan, en az altı aydır devam eden, olaya değil kişiye odaklanan psikolojik bir terördür. Mobbing Organizasyon bozukluğu olan örgütlerde ortaya çıkıyor Psikolog Michael H. Harrison yakın zamanda ABD de 9 bin kamu çalışanı üzerinde yapılan araştırmada kadın çalışanların yüzde 42 sinin, erkek çalışanların ise yüzde 12 sinin son iki yılda zorbalığa uğradığını, bunun kayıp zaman ve verimlilik açısından 190 milyon dolara mal olduğunun hesaplandığını belirtiyor. Leymann da İsveç de intiharların yüzde 15 inin mobbing kaynaklı olduğunu söylüyor. Birçok araştırmaya göre mobbing, kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda, hiyerarşik bir yapılaşmada, kontrolün zayıf olduğu ve organizasyon bozukluğu olan örgütlerde daha yaygın olarak ortaya çıkıyor. Üstelik bu tarz örgütlerde disiplin getirmek, verimliliği artırmak gibi nedenler öne sürülerek meşrulaştırılıyor. Mobbingin işyerlerinde ortaya çıkmasının ana nedenleri arasında hatalı personel seçimi ve işe alım süreci, dönemsel işçi istihdamı ve çalışanlar arasında yaşanan acımasız rekabet bulunuyor. Mobingzedelerin özellikleri Bir işletme de, özellikle ekonomik nedenlerle kasıtlı olarak mobbing uygulayabilir ve bunu işyeri yönetim stratejisi olarak seçebilir. Ekonomik kriz veya küçülme politikası nedeniyle istihdamın daraltılması, işgücünün genç çalışanlardan oluşturulması ekonomik nedenlerle yapılan mobbinge örnek oluşturabilir. Mobbingzedeler genelde üstün mesleki özelliklere ve yüksek yetkinliğe sahip, kendini ispatlamış, yaratıcı, dürüst, başarılı, kendilerini işlerine adamış, insanlara güvenen, değerleri sağlam, politik davranmayı bilmeyen, kurumlarına bağlı, işleriyle özdeşleşmiş, işlerini kaybettiğinde derinden etkilenen kişilerdir. Böylesine iyi özellikler taşıyan çalışanların amirin veya doğrudan yönetimin takdirini kazanmaları ya da bir müşterinin övgüsünü almaları gibi hallerde kolayca çalışma arkadaşları tarafından kıskanılması da olasıdır. Ancak her zaman mobbingzedenin çok üstün özellikler taşıması da gerekmez. Sessiz, iletişim kuramayan çalışanlar veya yakışıklı erkekler, güzel kadınlar da mobbing kurbanı olabilir. Mobbing uygulayan kişilerse çoğunlukla, yetersiz, korkak, kontrolcü, kendi eksikliklerini ve güvensizliklerini başkalarını küçük düşürerek kapamaya çalışan, farklılıklara karşı hoşgörüsüz, iktidara aç, ikiyüzlü, kendini üstün gören, kıskanç yapıdadırlar. Kendi yetersizliklerini başkalarının zor durumlarıyla eğlenerek yenmeye çalışırlar. Mobbing çetesine tepki verdiğinde zor insan suçlamasıyla karşılaşan mobbingzedede mesleki bütünlük ve benlik duygusu zedelenir, uykusuzluk, depresyon, ağlama krizleri, unutkanlık, ani öfkelenme gibi bir takım davranış ve düşünce değişiklikleri şeklinde psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir ve hatta intihar eğilimi oluşabilir. Mobbingzedeler gördükleri zararın büyüklüğü ve etkisiyle, artık işlerini yapamaz hale gelirler, mobbing uygulayıcısı tarafından uzun süren tacizlere maruz kalarak, kendi istekleriyle istifa ederler; işten çıkarılır veya erken emekliliğe zorlanarak işyerinden uzaklaştırılırlar. Araştırmalarda en kısa mobbing süresinin altı ay, ortalama süresinin 15 ay, kalıcı etkilerinin ortaya çıktığı ana dönemin ise 29-46 ay olduğu saptanıyor. sek turnover oranı, olumsuz kurum iklimi gibi göstergelerin nedenlerini araştırmalıdır. Mobbing şikâyetleri önemsenerek hemen değerlendirilmeli, çatışmalar sonlandırılarak tarafların farklı bölümlerde çalışmaları sağlanmalıdır. Kurumun misyon ve vizyonu oluşturulurken bile zorbalığın hoşgörülemeyeceği ifade edilmeli, çalışma kurallarıyla iş etiği pekiştirilmelidir. Mobbing olgusu ile karşılaşıldığında çalışanların ne yapmaları ve nereye başvurmaları gerektiği konusunda net prosedürler oluşturulmalı ve bunlar hakkında tüm çalışanlar bilgilendirilmelidir. Ayrıca bu konuda her düzeyden yönetici eğitim almalı ve çatışma yönetimi konusunda bilgilendirilmeliler. Türkiye de 2008 yılında yapılan bir anketin katılımcılarının yüzde 70 i mobbing uygulayıcılarının bizzat yöneticileri olduğunu belirtmiştir. Bu noktada yöneticilerin eğitim ve gelişimi büyük önem taşımaktadır. Mobbingzede ise öncelikle önceliksiz işleri yapmak zorunda bırakılırsa, bunu yazılı istemelidir. Mobbing psikolojik bir savaş olduğundan psikolojik savunma yöntemleri geliştirmeli, yaşadıklarını iş arkadaşlarıyla paylaşarak varsa aynı duruma maruz kalan diğer çalışanlarla birlikte daha etkili olmak için grupça, yoksa bireysel olarak üstlerini ve/veya İnsan Kaynakları bölümlerini de haberdar etmelidir. Ülkemizde mobbing kavramı yeni olduğundan, farkındalık yaratma görevi İnsan Kaynakları bölümlerine düşmektedir. İK üst yönetimi uyararak mobbingin neden olduğu maddi ve manevi zararları üst yönetime raporlamalıdır. Kar amacı güden tüm örgüt yöneticileri İK nın mobbingin maddi zararlarını da gösteren raporlarından etkileneceklerdir. İK raporlarında çözüm önerileri de sunarak ısrarla üst yönetimin bu konuda sorumlu olduğunu belirtmelidir. Mobbing e Maruz Kalan Kİşİnİn Yapması Gerekenler Nelerdİr? Hukuksal olarak tanınan haklar İş sözleşmesinin haklı nedene dayanarak feshedebilme hakkı vardır. Belli şartlarda ayrımcılık tazminatı isteyebilme hakkı vardır. Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu na göre tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Mobing e uğrayan işçi, mobbing yapan yöneticiyi dava edebilir ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Koşulları sözkonusu ise işçi, kötü niyet tazminatı hükümlerine de başvurabilir. Bunun dışında yapılabilecekler Mobing yapan kişiye açıkça duruma itiraz ettiğinizi söyleyin, taciz edici söz ve davranışlarını durdurmasını isteyin. Yanınızda güvendiğiniz ve gerekirse tanıklık edebilecek bir iş arkadaşınız bulunsun. Olayları, verilen anlamsız emirleri ve uygulamaları yazılı olarak kaydedin. İlk fırsatta zorbayı yetkili birine rapor edin, eşitiniz ise üstünüze, üstünüz ise yönetim kurulu ve insan kaynaklarına durumu açıkça ve kanıtlarıyla bildirin. Gerekiyorsa, tıbbi ve psikolojik yardım alın. Hem yardımcı olacaktır, hem de kanıt oluşturacaktır. Şikâyetiniz hakkında kuruluşunuz içinde ne yapıldığını araştırın. İş arkadaşlarınızla durumunuzu paylaşın, onlar da aynı şekilde rahatsız olabilirler, grupça başvurmanız daha etkili olabilir. 20 21

"SAĞLIK" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "SAĞLIK" GÖĞÜS AĞRISI ÖNEMLİDİR, İHMALE GELMEZ! Bilimsel çalışmalarda göğüs ağrısı, on beş ve üstü yaş grubu hastalarda en çok acil servisi ziyaret etme nedeni olarak bulunmuştur. Göğüs ağrısı tanımı kişiden kişiye değişir. Altta yatan hayatı tehdit eden kalp krizi gibi bir olayın belirtisi olmanın yanında daha az önemli birçok durumla da ilgili olabilir. Hiç bir zaman hiç bir göğüs ağrısı hastaneye gitmiyecek kadar önemsiz bir durum değildir. Doç. Dr. Meltem Refiker EGE Özel Koru Sincan Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Göğüs ağrısının ayırıcı tanısında ağrının yeri, süresi, eşlik eden yada tetikleyen faktörler önemlidir. Göğüs ağrısının birçok nedeni olabilir: KALP ILE ILGILI GÖĞÜS AĞRISI NEDENLERI GASTROINTESTINAL SISTEMDEN KAYNAKLANAN GÖĞÜS AĞRISI NEDENLERI AKCIĞERLERDEN KAYNAKLANAN GÖĞÜS AĞRISI NEDENLERI Kalp krizi Reflu Pnömoni Koroner spazm Yemek borusu ile ilgili yutma Viral bronşit Perikardit (kalp zarı iltihabı) bozuklukları Pnömotoraks( akciğer zarı yırtıl- Myokardit (kalp kası iltihabı) Pankreas ya da safra kesesi ile ması) Aort diseksiyonu (aort damarın ilgili taş yada iltihabi durumlar Pulmoner emboli( akciğer pıhtısı) yırtılması) KAS ISKELET SISTEMINDEN KAYNAKLANAN GÖĞÜS AĞRISI NEDENLERI DIĞER NEDENLER Göğüs kemiklerinde travma yada Panik atak kırılma Anksiyete bozukluğu Kostokondrit Servikal spondiloz ya da diğer bası nöropatiler Göğüs ağrısına eşlik eden diğer şikayetler ağrının nereden kaynaklandığını anlamada yardımcı olabilir. Göğüs ağrısının baskı ve sıkışma tarzında olması, sırta, boyun bölgesine ve özellikle sol kola ile sol avuç içine yayılması, stres ve soğuk hava ile tetiklenmesi, eşlik eden yorgunluk, nefes darlığı gibi şikayetlerin olması, dakikalar sürmesi kalp ile ilgili bir problemin habercisi olabilir. Göğüs ağrısı değerlendirilirken hastanın kalp damar hastalıkları için risk faktörlerinin varlığı ayırıcı tanıda yol gösterici olur. Kırk yaş üstü erkek hastalar ve menopoz sonrası kadınlar, sigara kullananlar, obez olan ya da fiziksel olarak aktif olmayan kişiler, hipertansiyon, diyabetes mellitus, kolesterol yüksekliği ve obezite tanısı olanlar, aile öyküsü olan hastalar (birinci derece erkek akrabalarda 55 yaş, birinci derece kadın akrabalarında 65 yaşından önce kalp damar tıkanıklığının olması) kalp damar tıkanıklığı için risk altında olan hasta grubunu oluştururlar. Bu hasta grubunda tipik göğüs ağrısı varlığında kalp krizinden şüphelenmek gerekir. Göğüs ağrısının yukarıda sayılan birçok nedeni olsa bile, göğüs 22 ağrısına neden olabilecek ölümcül hastalıklar mutlaka düşünülüp ekarte edilmelidir. Bu açıdan kalp krizi, akciğer pıhtısı ve aort damarının yırtılması gibi hayatı tehdit eden ölümcül durumların ayırıcı tanısının yapılması çok önemlidir. Kalp krizinde erken tanı çok önemlidir. Müdahale edilmeyen kalp krizinin süresi uzadıkça hasar gören kalp dokusunun miktarı ve ölümcül olan ritim bozukluklarının görülme olasılığı artar. Bu yüzden kalp krizi şüphesi varlığında; evde aspirin var ise hemen çiğneyerek su ile yutun, hemen yakınlarınızı ve 112 yi arayarak yardım isteyin, odadaki oksijen miktarını arttırmak için pencereyi açın, yardım gelmesini oturarak ya da yatarak bekleyin, kendinizi yoracak her türlü hareketten kaçının ve 112 geldiğinde özellikle koroner anjiyografi olanağı olan en yakın kalp merkezine sevkinizi sağlayın. Kalbinizi koruyun, sağlıkla kalın. 23

"SAĞLIK" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "SAĞLIK" Dr. Melih Nurhan Nöralterapist ADET DÜZENSİZLİĞİ, PREMENSTRUEL SENDROM (PMS) ve NÖRALTERAPİ Normal bir adeti oluşturan 4 faktör vardır; 1- Hipotalamus 2- Hipofiz 3- Yumurtalık 4- Rahim Bu faktörlerden herhangi bir aşamada oluşabilecek sorun karşımıza Adet Düzensizliği olarak çıkar. Anormal vajinal kanamaları ikiye ayırmak mümkündür; Organik nedenler Disfonksiyonel uterin kanamalar Organik nedenler; RIA (rahim içi araç, spiral) kullanımı, ilaçlar, abortus (düşük), ektopik gebelik (dış gebelik), trofoblastik hastalık, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, kan, tiroit hastalıkları, vajina, dış genital, rahim ağzı ve rahimin kendisinden kaynaklanan kanamalardır. Rahim ağzından veya rahim içinden kaynaklı bir polip yapısı adet düzensizliğine neden olabilir. Yine rahimden kaynaklı myom yapısı da kanama yaratır, travmaya bağlı yırtıklar da bir diğer anormal kanama nedenidir. Tedavileri genellikle sebebe yöneliktir ve tanıları basit bir jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile konulabilir. Disfonksiyonel kanamalar; organik bir nedene bağlı olmayan, normal dışı rahim kanaması olarak tanımlanabilir. Bu nedenle disfonksiyonel kanama tanısı, diğer kanama nedenleri dışlandıktan sonra konan bir tanıdır. Adet düzensizliklerinin %90 kadarı anovulatuvar (yumurtlama fonksiyon bozukluğu) disfonksiyonel kanamalar olup bu tip kanamalar daha çok menarş sonrası ve menopoz öncesi görülürken, %10 u yumurtlamalı disfonksiyonel kanamalardır ve 30-40 lı yaşlarda görülür. ADET DÜZENSIZLIĞI İlk görülen adetten menopoza kadar üremeye yönelik her ay tekrarlayan hormonal değişiklik ve adet kanaması ile karakterize, özellikle genital sistem olmak üzere tüm organizmayı etkileyen periyodik değişikliklere mensturel siklus adı verilir. Mensturel siklusun 1. günü olarak adet kanamasının başlangıç günü kabul edilir. Mensturel siklus 28+/-7 gündür. Ortalama kanama süresi 5+/-3 gün kadar olup, bir dönem boyunca kaybedilen kan miktarı 30 ml. (20-80 ml.) civarındadır. İlk menstürasyon kanaması 13 (8-16) yaş civarında görülür. Menarştan (ilk adet) sonraki 12-18 aylık dönemdeki adetler genellikle düzensiz ve yumurtlamasızdır. Normal bir adeti oluşturan 4 faktör vardır; 1- Hipotalamus, 2- Hipofiz, 3- Yumurtalık, 4- Rahim Bu faktörlerden herhangi bir aşamada oluşabilecek sorun karşımıza Adet Düzensizliği olarak çıkar. Mensturel siklus bozukluklarını tanımlamak istersek; Oligomenore; 35 günden uzun aralıklarla oluşan düzensiz kanamalardır. Polimenore; 21 günden kısa aralıklarla oluşan düzenli kanamalardır. Hipomenore; Menstürel kanama miktarının az olmasıdır. Hipermenore; Menstürel kanama miktarının fazla olması, ancak süresinin normal olmasıdır. Menoraji; Menstürel kanamanın uzamasıdır. Metroraji; Düzensiz aralıklarla oluşan kanamalardır. Menometroraji; Düzensiz aralıklarla oluşan bol kanamalardır. Ovulasyon kanaması; İki adet ortasında görülen hafif kanamadır. Premenstürel kanama; İki adet kanamasının öncesinde görülen hafif kanamadır. Spotting; Lekelenme şeklinde kanamalardır. Sıklıkla rahim içi araç veya hormonal bozukluklara bağlıdır. Jüvenil kanama; Menarş veya hemen sonrasında görülen çoğunlukla yumurtlama sorunununa bağlı kanamadır. Disfonksiyonel kanamalar adet kanamalarının ya da miktarının veya her ikisinin birden bozulması ile ortaya çıkar. Tedavi : Yukarıda anlatılan Organik Nedenler ve / veya Endometrial Hiperplazi var ise nedene yönelik tedaviler uygulanmalıdır. Ancak bunların hiç biri yok ve anlamlandırılamıyorsa, psikojenik ve / veya tespit edilemeyen bir hormonal bozukluk kaynaklı olduğu şüphesi varsa, Hormonal Aksı Düzenleyen NÖRALTERAPİ, bu konuda faydalı olabilecektir. Adet Öncesi Gerginlik-Ağrı / Premenstürel Sendrom (PMS) ; Menstürel siklusun ikinci yarısında ortaya çıkan ve menstürasyonla birlikte ortadan kalkan bazı rahatsızlıkların günlük aktiviteyi engelleyecek ve tedaviyi gerektirecek boyutlarda oluşu premenstürel sendrom adını alır. Genellikle adet kanamasından 7-14 gün önce başlayan, kişisel farklılıklara göre değişik semptomlar kompleksi gösteren ve bu nedenle bir sendrom olarak adlandırılan PMS ilk olarak ruhsal yapıda dengesizlik ve ödem oluşumuna eğilim olarak tanımlanmıştır. PMS yaklaşık 200 kadar semptomu gösterilmiş olan bir psikonöroendokrin bozukluktur. Kadınların yaklaşık %30-50 sinde PMS vardır. Bu olayların %5-10 unda semptomlar çok şiddetli olabilmektedir. Genellikle 25-35 yaşlarında görülür. Ensık görülen şikayetler memelerde ağrı, vücutta su toplanması, karın şişliği, iştah değişiklikleri ve ruhsal değişikliklerdir. PMS tanısı koymak için bazı kişiler göz önünde bulundurulmalıdır. -Şikayetler bir adet döneminin 2. yarısında ortaya çıkar. -Adet döneminin ilk yarısında hiç şikayetsiz en az 1 haftalık dönem vardır. -Şikayetler en azından ardışık 3 ay üst üste tekrarlamalıdır. -Şikayetler günlük aktiviteyi engeller ve tedavi gerektirir. Tedavi : Hormonal Aksı Düzenleyen NÖRALTERAPİ başta olmak üzere, B6 vitamini, egzersiz ve sıvı - elektrolit dengesinin ayarlanması, tuzun azaltılması da tedaviye yardımcı olması açısından eklenebilir. Tüm Sevgi ve Işığımla...Herkese sağlıklı ve huzurlu bir yaşam dileklerimle...!!! Dr. Melih Nurhan info@ankaranoralterapi.com 0532 377 98 44 24 25

MEDICANA ANKARA, İKİNCİ GÖRÜŞE DAYALI KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ İÇİN TÜMÖR KONSEYİ OLUŞTURDU Modern hasta bakım yöntemlerinden biri olan Tümör Konseyi; hastalara güvenlik, doktorlara da hastaları için en iyi ve en doğru tedaviyi uygulama olanağı sağlayacak. Cyberknife ile tedavi edilen hasta sayısında dünya üçüncüsü Günümüzün en önemli sağlık sorunu olan kanserin tanı ve tedavisinde tam donanımlı bir merkez olarak hizmet vermekten gurur duyuyoruz. Her türlü radyolojik tetkikin yanı sıra kritik kanser ameliyatlarını yüksek başarı oranıyla gerçekleştiriyoruz. Radyocerrahide geçerli en son teknoloji olan Cyberknife tedavisinde hasta sayısına göre dünya üçüncülüğüne sahibiz. Intraoperatif radyoterapi teknolojisi ile radyasyon tedavisine son veriliyor Meme koruyucu cerrahi Intraoperatif radyoterapi teknolojisi ile hastalarımız, ameliyat sonrası uygulanan radyasyon tedavisinden kurtuluyor. Ülkemizin geleceği kadınlarımızı ilgilendiren her konuda çok daha hassasız. Kadın Sağlığı Merkezimiz ile onların yanında olmaya devam edeceğiz." Sağlık sektörüne yaklaşık 25 yıl hizmet etmiş bir hekim yönetici olarak Medicana Ankara'da hizmet bayrağını geçtiğimiz günlerde devraldığını bildiren Karşı; "Hedefimiz; etik değerlere, halk sağlığına ve hekim emeğine önem veren bir anlayış ile yüksek çalışan motivasyonu üzerine kurulu sağlık hizmeti sunumuyla yüksek hasta memnuniyeti sağlamak Bu vizyonun ilk adımı olan, kanser tanı ve tedavisinde ilgili tüm hekimlerin katılımına açık olarak bilgi alışverişine imkan tanıyacak 'Tümör Konseyi' ile modern hasta bakım yöntemlerinden birini hayata geçiriyoruz" diye konuştu. Amaç: Kanserde ikinci görüşe dayalı kişiye özel terzi işi tedavi Medicana International Ankara Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı ve Tümör Konseyi Başkanı Prof. Dr. Kaan Oysul da ülkemizde ölüme neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada yer alan kanserin, erken evrede tedavisinin mümkün olduğunu ancak hiçbir kanser vakasının basit ve sıradan olmadığını vurguladı. Bu nedenle kanserin tanı ve tedavisinin multidisipliner yaklaşımla yapılması gerektiğine işaret eden Oysul, şunları kaydetti: "Hastalığın tedavisi için farklı disiplinlerden birçok doktorun ikinci görüşü ve bilimsel fikirleri çok faydalıdır. Medicana Ankara Tümör Konseyi, doğru tanıya ve etkili tedaviye ulaşmaları için bir araç olarak hastaların hizmetine sunulmuştur. Bir hastanın durumunun Tümör Konseyi'nde tartışılması hastalara güvenlik, doktorlara da hastalarına alabilecekleri en iyi tedaviyi uygulama olanağı sunmaktadır.. Dolayısıyla hastalara bireysel durumlarına uygun olarak terzi işi tedaviler uygulanabilmektedir." Medicana International Ankara Hastanesi, hastalarının doğru tanı ve etkili tedaviye ulaşması için bir "Tümör Konseyi oluşturdu. Konsey, ilk toplantısını 3 Temmuz 2015 Cuma günü tümörün tanı ve tedavisiyle uğraşan farklı disiplinlerden hekimlerin katılımıyla gerçekleştirdi. Medicana International Ankara Hastanesi yönetimi ve hekimleri, Wyndham Otel'de gerçekleştirilen Tümör Konseyi'nin ardından basın mensuplarıyla bir iftar yemeğinde biraraya geldi. Medicana International Ankara Hastanesi Genel Müdürü Dr. Remzi Karşı, üniversite hastanesi kapasitesi, geniş hizmet yelpazesi ve ileri tıp uygulamalarıyla Ankara ile çevre illerin yanı sıra her kıtadan yabancı hastaya 2008 yılından bu yana tek çatı altında hizmet verdiklerini söyledi. Hastanenin uzman hekim kadrosu ve deneyimli sağlık ekibiyle gerçekleştirdiği ileri tıp uygulamaları vizyonunun önemini vurgulayan Karşı, şunları kaydetti: Kemik iliği naklinde hedef, Türkiye birinciliği... "Yüksek başarı oranlarıyla sonuçlanan organ ve kemik iliği nakilleri ile hastalarımızın yeni bir hayata 'merhaba' diyebilmeleri için çabalıyoruz. Geçen yıl 200'e yakın kemik iliği nakli sayısıyla Türkiye ikincisi konumundayız. Bu yıl sonunda Türkiye birinciliğine ulaşmayı hedefliyoruz. Yine 2014'te 100'ün üzerinde böbrek ve onlarca karaciğer nakli gerçekleştirdik. 26 27

"SAĞLIK" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "KİŞİSEL GELİŞİM" ANNE OLMAK İÇİN GEÇ KALMAYIN! Diamon Eros Yeni Bilinç Eğitmeni facebook.com/diamonerosofficial www.diamoneros.com SADECE KENDİNİZE BİR İYİLİK YAPIN Op. Dr. Osman DENIZHAN ÖZGÜN Medicana International Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Günümüzde kadınların anne olmayı ileri yaşlara ertelemeleri gebelik oranlarının düşmesine ve kısırlığa neden olabiliyor. Çocuk isteyen kadınlara geç kalmamaları mesajı veren Medicana International Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Osman Denizhan Özgün, doğurganlık konusunda ve kısırlık tedavisinde başarı oranını üç katına çıkarabilen yeni yöntem Base IVF hakkında bilgi verdi. Kadınlar için ideal üreme yaşı 21-33 arasıdır. Ancak modern toplumlarda evlenme yaşı ve buna bağlı olarak gebelik yaşı giderek gecikmektedir. Günümüzde, özellikle kadınların iş hayatında aktif rol almasının artışıyla birlikte, doğurganlıklarını ertelemeleri söz konusudur. İleri yaşta bebek doğuran, özellikle ilk bebek için 30'lu yaşlarını bekleyen pek çok kadın mevcuttur. Tıptaki gelişmelere paralel olarak gebelik takibindeki gelişmeler de ileri yaş gebeliklerini teşvik eder bir hal almıştır. İleri yaşta anne olmak isteyip normal yollarla anne olamayan kadınlar, ortalama 35 yaştan sonra yumurta sayılarının azalması veya yumurtaların kalitesinin bozulması nedeniyle Tüp Bebek'te de gebelik oranları düşmektedir. Bu nedenle çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara gebeliği geciktirmemeyi öneriyoruz. İleri anne yaşı dendiğinde 35 yaş ve üzerinde olan anne adayları anlaşılmaktadır. Bu yaş grubunda zaman, gerçekten kritik önem taşımaktadır. En kısa sürede en etkili tedaviye geçmek, izlenecek en doğru yoldur. 40'lı yaşlarda gebe kalma olasılığı, azalan yumurta rezervi nedeniyle %50 civarında azalır. Gebelik olsa bile, düşük riski de %30 civarındadır. Bu tedavide önemli olan yumurtalıkların rezervidir. Tüp bebek yönteminin başarıya ulaşması için kadının yumurtalıklarında yumurta kalitesi büyük önem taşımaktadır. Yumurta azalması veya kalitesinin bozulması, bazı durumlarda daha erken yaşta olabilmektedir. Aşılamaya alternatif Base IVF ile başarı oranı artıyor İnfertilitede (kısırlık) klasik tedavi anlayışı, yerini daha az ilaç kullanılarak daha ekonomik çözümlerle yüksek başarı oranı sunan, bütünleşik tedavi yaklaşımlarına bırakmaktadır. Yıllardır açıklanamayan infertilite ve polikistik over (pco) nedeni ile yumurtlama tedavilerinde başarılı olamayan vakalara yeni bir uygulama daha gündeme geldi. Türkiye'de yılda yaklaşık 70-80 bin çifte aşılama tedavisi uygulanmakta ve tüp bebek-mikroenjeksiyon tedavisi öncesinde genellikle ortalama 3 kez hastaya aşılama yapılmaktadır. Aşılama tedavisine alternatif olarak kullanılan ''Base IVF'' tedavisi, yüksek başarı oranı ve düşük maliyeti ile aşılama uygulanan infertil çiftlere yeni bir kapı açmaktadır. Bu tip durumlarda uygulanan aşılama yönteminin başarı oranı %10-15 iken, Base IVF yönteminde gebelik oranı %30 lara kadar ulaşabilmektedir. ABD ve Japonya'da hem gebelik oranı hem maliyet uygunluğu açısından en dikkat çeken yöntem, Base IVF'dir. Base IVF tedavisinde kullanılan ilaç miktarı çok azdır. Önce, anne adayının ilaçlarla yumurtası büyütülür. Büyüyen yumurtalar, anestezi eşliğinde toplanır. Anne adayından alınan yumurta ve baba adayından alınan spermler, laboratuvar ortamında buluşturulur. Oluşan embriyolar 2-3 gün sonra anne adayının rahmine yerleştirilir. Böylece anne adayının gebe kalma şansı artmakta hem de maliyet düşmektedir. Üstelik çoğul gebelik riski ve yüksek doz ilaç kullanımına bağlı komplikasyonların ortaya çıkma riskleri son derece azalmaktadır. Seneler evvel profesyonel iş hayatımda çok uluslu bir şirketin bölge yöneticiliğini yapıyordum. Ekibimden bir arkadaşımın durumuyla ilgili üst yönetimle görüşmem gerekti ve üzüldüğüm mesele, şirketim, ekibimdeki bu kişiyi işten çıkarma kararı almıştı. Ben elbette böyle olmasını istemiyordum ve herkesin hata yapabileceği savıyla personelimi korumak istiyordum. Müdürümle yaptığım konuşmada savunma olarak; İyi ama bakın kendisi bu yaptığının yanlışlığının farkında ve kabahatini açıkça söyleyerek dürüst davrandı, dürüst olması sizce bu şirkette çalışması için yeterli bir unsur olamaz mı? dedim ve cavabımı alıp oturdum aşağı Aldığım cevap şuydu; Dürüstlük bir ödül gerektirmez, bu zaten şirketimizde çalışan personelimizin yapması beklenen sıradan bir davranıştır. Yani sen bana insan olmak için gerekli olan bu davranışın, bir özrü telafi edebileceğini mi söylemek istiyorsun? Böyle bir cevap beklemediğimden açıkçası çok şaşırmıştım. Tamamıyla da söylediğine katılıyordum. İnsan olmak için gereken bir vasıftı dürüstlük Ne yazık ki son yıllarda yaptığım bütün bireysel çalışmalarda gördüğüm ise, neredeyse hemen herkesin adına pembe, beyaz gibi isimler takarak (yani bir anlamda hafifletici sebepler gibi) yalana meyilli olduğuydu. Peki; neydi bizi yalana iten sebepler? Dürüstlük Dİyetİ Eğitimlerimde danışanlarıma Dürüstlük Diyeti isimli bir çalışma yaptırırım. Bu çalışmada neden yalana meyil ettiğimizi bazı örneklerle de açıklamaya çalışırım. Örneğin; Bir pazar günü eşofmanlarımızı giymiş halde evde oturuyorken birden telefon çalar ve yakın arkadaşlarımızdan biri, bizi bu civarda bulunan bir kafeye kahve içmeye çağırırsa ve biz de ilk anda hiç düşünmeden tamam geleyim dersek ve ardından telefonu kapattığımızda evden çıkmayı hiç canımızın istemediğini keşfedersek ne olur? Eyvah!!! Şimdi gel de bunu daveti aldığın kişiye açıkla. Hemen zihnimiz devreye girer ve bizi bu durumdan kurtarmak için türlü bahaneler üzerinde çalışmaya başlar. Tam evden çıkacakken; Üst komşu habersiz gelebilir. Çocuğumuz varsa onun bir sorunu çıkabilir. Eşimiz izin vermeyebilir. Evi su basabilir, vs Daha neler neler olabilir, inanamazsınız İyi de bütün bunlara ne gerek vardır ki? Doğrudan Canımın istemediğini fark ettim, evde oturmayı tercih ettim diyemeyiz? Çünkü eğer bu randevunun iptaline doğrudan biz sebep olursak, sorumlusu da biz oluruz ve karşımızdaki kişi kendisine yeteri kadar değer vermediğimizi düşünebilir ve üzülebilir. Ayrıca iptal nedeni biz isek baskı gelebilir ve ısrara maruz kalabiliriz. Bütün bunlardan kurtulabilmek için suçu bizim dışımızda ve bize bağlı olmayan bir etkene bağlamamız gerekir. İşte bu yüzden bu tipte yalanlar üretiriz. Amacımız asla kötü değildir ama yalan, yine de yalandır. Üstelik ileride doğuracağı yan etkilerden en önemlisi de, kime hangi yalanı söylediğinizi hatırlamak zorunda kalacak olmanızdır. Ki bu gerçekten çok zeki olmayı gerektirir Oysa dürüst olduğumuzda bedenimiz de sürekli gevşektir, kasılmaz ve biz sadece doğruları söylediğimiz için hiç bir şeyi hatırlamak zorunda kalmayız. Ayrıca bunun beden sağlığımıza da oldukça önemli bir etkisi vardır. Bir üstadın dediği gibi; Gerçeğin, er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Hadi gelin, tam şu anda bu yazıyı okuduğunuz andan itibaren eğer henüz başlamadıysanız dürüstlük diyetine başlayalım.bazılarınız bu durumda etrafınızdaki bazı sevdiklerini kaybedebileceklerini düşüneceklerdir ama korkmayın. Birincisi sizi olduğunuz gibi kabul edenler sizin gerçek dostlarınızdır. İkincisi ise evren boşlukları daima doldurur. Gidenlerin yerine hayatınıza yeni ve dürüst insanlar gelecektir Her şey Sevgiyle olsun. 28 29

"EKONOMİ" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "SAĞLIK" ALTIN VE KUR Erkin Şahinöz Fed Eski Araştırmalar Grubu Direktörü erkinsahinoz@yahoo.com twitter/@erkinsahinoz Gram altın fiyatlarını etkileyen iki önemli faktör var. Birincisi, altının uluslararası piyasalardaki dolar cinsinden fiyatı. İkincisi de dolar-tl kuru. TL bazında gram altın fiyatlarına ulaşmak için altının onsunu (1145 dolar düzeylerinde) önce 31.1'e bölerek gram başına dolar fiyatını buluyoruz. Daha sonra da dolar-tl kuru ile çarparak TL cinsinden gram altın fiyatını elde ediyoruz. O halde TL bazında altın fiyatları, kur ve altının dolar fiyatının çarpılmasıyla elde ediliyor. Kur ve altının dolar fiyatı düştüğünde gram altın fiyatları düşüyor, kur ve altının dolar fiyatı yükseldiğinde gram altın fiyatları yükseliyor. Kur ve altının dolar fiyatı farklı yönde hareket ettiklerindeyse gram altının fwwwwiyatı hangisinin daha ağır bastığına bağlı olarak değişebiliyor. Son dönemde kurda belirgin bir geri çekilme yaşandı. Yunanistan meselesinin çözülme aşamasına yaklaşması ve koalisyon beklentilerinin güçlü olması kurdaki düşüşte etkili faktörlerdi. Altının dolar fiyatında da çözülme yaşandı. Haliyle gram altın fiyatları son günlerde 97.5 TL bölgesine geldi. Altının dolar fiyatında 1000-1050 dolar bölgesine kadar düşüş potansiyeli var. Kurdaki geri çekilme de 2.56-2.58 bölgesine kadar (en iyi ihtimalle ve koalisyon ihtimalinin güçlenmesi halinde) devam edebilir. Bahsettiğim hareketler zamanlama olarak örtüşürlerse gram altında 87.5-90 TL bandına kadar geri çekilme olabilir. Bu bölge orta vade için alım fırsatı sunabilecektir. Çünkü altının dolar fiyatında 1000-1050 doların altı oldukça zor. Büyük üreticilerin üretim maliyetleri bu bölgede. Kaldı ki altın, Fed'in olası faiz artırımını büyük ölçüde fiyatlayan piyasalardan biri. Kurda da (koalisyon kurulsa bile) Fed'in ilk faiz artırım tarihine yaklaştığımız için 2.56 bölgesinin altının "kalıcı" olarak gerçekleşmesi zor. Bu durumda gram altında orta vadeli alım fırsatı oluşabilir. Tasarruflarınız için altını radara almanızda fayda var. KREDI NOTUMUZ TEHLIKEDE MI? Mayıs ayı ödemeler dengesi açıklandı. Detaylara boğmadan durumu tek bir görselde özetlemeyi tercih ettim. Eskiden sermaye girişi güçlüydü, giren sermayenin kalitesini beğenmezdik. Şimdilerde o günleri mumla arar hale geldik. 2014 başından beri birkaç ay hariç sermaye girişi (mavi) cari açığı (kırmızı) karşılayamıyor. Sermaye girişi/cari açık konusu derecelendirme kuruluşlarının en hassas oldukları noktadır. Hele ki konu Türkiye ise. "Sermaye girişinin cari açığının altında seyretmesi" durumunun içeride siyasi belirsizliklerin yüksek olduğu ve dışarıda Fed in ilk faiz artırımına yaklaşılan dönemle örtüşmesi kredi notumuz açısından çok büyük bir tehdit arz ediyor. Tırnaklarımızla kazıyarak kazandığımız "yatırım yapılabilir ülke" kategorisini kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Makul bir koalisyonla mı yoksa erken seçimle mi olur bilemem ama mavi çizgiyi kırmızı üzerinde tutabilecek makro ekonomik ve siyasi ortam "en hızlı" şekilde sağlanamazsa not indirimi gelebilecektir. 30 31

"BİLİM" AĞUSTOS 2015 İnsanın doğası ya da yaradılışı, onun meraklarını ve geleceğinin önceden belirlendiği bir mecra. Şöyle ki; ben küçücük bir çocukken bile geçmişi ve doğayı çok merak ederdim. Bizim zamanımızda bilgiye ulaşmak çok meşakkatli bir yoldu. Şimdiki gibi tüm bilgiler internet tuşunun ucunda değildi. Kimilerimiz şanslıydı kolayca kitap, ansiklopedi satın alabiliyorduk. Kimileri ise meraklarını kütüphanelere giderek geliştiriyordu. Ben şanslı olanlardanım. Çünkü ailem bilgiye ve öğrenmeye değer veriyordu ve istediğimiz tüm kitaplar ve ansiklopediler eve satın alınabiliyordu. O yaşlarda sadece kitap okumakla kalmayıp hem doğa ansiklopedileri hem de bilimsel ansiklopedilere saatlerce bakıp okuyabilirdim. Sanırım bunun faydasını şimdilerde fazlası ile görüyorum. O dönemden aklımda kalan hayvanlar ve doğa ansiklopedisi, fosiller diye Tübitak ın hala yayınlamaya devam ettiği güzel ciltli dergiler, en çok ilgimi çeken ve okuma yazma bilmediğim yaşlarda resimlerine baktığım, okuma yazma öğrendikten sonra canhıraş okuduğum ansiklopedilerdi. Demem o ki; küçüklükten beri geçmişe olan merakım kariyerimi belirleyen çizgi olmuş. Kendimi bildim bileli, yaz tatillerinde, sadece deniz, kum, güneş yapmaz aynı zamanda o bölgeye yakın antik şehirleri de gezerdik. Henüz Efes antik kentini gezdiğimde orada kazı başlamamıştı bile. Sayısını hatırlamadığım kadar çok kez Efes e gitmiş ve geçen süre zarfında yapılan kazılarda çıkarılan her yeni eseri, keyifle gözlemlemiş, seyretmişimdir. Priene, Xantos, Letoon, Milet, Afrodisias, Hierapolis, Aspendos, İasos, Phaselis, Hatuşaş, Çatalhöyük ve daha adını hatırlamadığım sayısız antik kent ve müzeler. Zamanla arkeolog olmaya karar verdim ancak geçmişe olan merakımı jeoloji mühendisi olarak gidermek üzere eğitim aldım. Jeolojinin arkeolojiden farkı hem daha geniş bir yaş aralığında (650 milyon sene ki dünyanın yaşı 4.6 milyar sene) çalışıyor olmak hem de doğayı anlamak ki; benim için müthiş bir deneyim olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Arkeolojinin jeoloji bilimi ile ortak yaptığı çalışmalara gelecek olursak. Ülkemizdeki arkeolojik yerleri çoğumuz görmüşüzdür, ama bizzat giderek ya da belgesellerde yahut hiç yoksa resimlerde. Buralarda ki eserlerin yapıtaşlarının hep yakınlardaki bir yerlerden getirildiğini düşünmüşüzdür. Ben kendi kendime hep şu soruyu sorarım: Efes antik kentindeki şehir yapılarının çoğu, sütunlar, anfitiyatro ve diğer yapıların çoğu Dr. Zeynep Elif Yıldızel II. Başkan, Jeolojik Araştırmalar Derneği zeynepelif@zeynepelifyildizel.com twitter: @ZeynepYildizel facebook: facebook.com/zeynepelifyildizel www.zeynepelifyildizel.com JEOLOJI BILIMI NIN ARKEOLOJI BILIMI İLE ORTAK ÇALIŞMASI; ARKEOJEOLOJI mermerdendir. Yakın etrafa jeolog gözü ile bakınca Menderes Masifi dediğimiz kristalin komplex var ama oradaki mermer damarı acaba antik dönemde sadece Efesi değil Ege ve Akdeniz de konumlanmış tüm şehirlerin mermer ihtiyacını karşılamaya yeterli miydi? Bu sorunun cevabı olan Menderes Masifi ile ilgili çalışmaları yürüten kristalin kaya çalışan meslektaşlarımın cevaplaması en doğrusu. Ancak benim burada değinmek istediğim; tüm antik kentlerde kazılarda ortaya çıkan eserlerin jeolojik yaş ve realm (bulunduğu, çökeldiği çevre) anlamında çalışılması gereklidir. Çünkü o zaman bile aklımızın almadığı derece bir medeniyet mevcuttur. Eski yazılarımdan birinde Romalıların yüzeye yakın madenleri işlettiğini ve işleme yöntemleri hakkında bugün bildiklerimizi Antik Çağdan Günümüze Madencilik konulu yazımda dile getirmiştim. Burada önemli olan sadece bu sütunların, yapıların taşlarının nerden geldiği merakı değil. Bu soruların cevapları size antik çağdaki ticaret yollarını, ticaret metalarını ve diğer iş kolları hakkında, yani yaşam hakkında bilgi verecektir. Sadece bu kadarla da kalmayıp aynı zamanda restorasyon için gerekli orijinal malzemeyi nereden bulabileceğimizi de bize söyleyecektir. Mesela Hatay müzesindeki o muhteşem mozaiklerin tüm parçaları acaba çevreden mi geldi? [1] [1] Okeanos Tethys Peki eğer yakın çevreden gelmediyse; bu da demektir ki o dönemde sanata olan ciddi bir düşkünlük mevcut. İnsanlar evlerini, yaşadıklarını alanlarını bu mozaiklerle süslemişlerdir. Buda onların görselliğe verdikleri önemi anlatmaktadır. Ayrıca bu görselliği yaratabilecek maddi durumları da mevcuttur. Yani antik çağda bile süslemek insanların önem verdikleri ve bu uğurda para harcadıkları bir mevzudur. Demem o ki; medeniyet öyle bir noktaya gelmiş ki insanoğlu sadece karının doyurma, barınma ve neslini devam ettirme dürtülerinin çok ötesinde yaşadıkları alanları süsleme ve sanata önem verme noktasına gelmişler. Yani kendi dönemlerinin münhasır medeniyet seviyesine yükselmişlerdir. Bu Arkeojeoloji çalışmalarına en güzel örneklerinden biri Hatuşaş antik kentindeki Yenicekale yapı komplesinde yapılmıştır (N. Akçar et.all., 2009, Quaternary Geology, v.4 no.6. p.533-540) [2]. [2] Yenicekale yapı kompleksi (N. Akçar, et. all.) Bu alandaki yapı taşlarında hem 36 Cl ölçülmüş hem de bu yapı taşlarının mikrofasiyes çalışması yapılmıştır [3]. [3] Yenicekale yapı kompleksi kireçtaşı mikrofasiyesi (N. Akçar, et. all.) AĞUSTOS 2015 "BİLİM" Bu çalışmaların sonucunda bu alandaki yapı taşları Hattuşaş dışındaki bir yerlerden çıkarılıp yapı alanına taşındığı belirlenmiştir. Hattuşaş bildiğiniz gibi Hititlerin başkentidir. Eski Hitit Devleti nin (M.Ö.1750-1450) döneminde materyallerin çoğu bakır ve tunçtandı. Altın, gümüş buluntuların yanı sıra çok az da olsa demir silâhlar kullanmışlardı. Büyük Hitit İmparatorluk u (M.Ö.1450-1200) döneminde madencilik bir endüstri dalı olarak devam etmiştir. Dolayısı ile bu tip endüstriyel madenleri çıkarıp, işleyen ve ticaretini yapan bir medeniyet tabi ki binalarının yapı taşlarını da çok kolaylıkla başka bir bölgeden çıkarıp başka bir bölgede kullanmışlardır. Şehir surlarından dışarıya açılan yolları, tünelleri sanırım hep olduğu yerdeki taşları kullanıp yapmamışlardır [4]. Çok büyük olasılıkla bu taşların çıkarıldığı bir taş ocağı mevcuttur. [4] Hattuşaş a giriş kapılarından birisi Tarih öncesi dönemlerde kurulmuş medeniyetlerin detaylarını ortaya çıkarmak için gerekli olan araştırmaları, yukarıda örneği verildiği gibi jeoloji disiplininden faydalanarak yapmak mümkündür. Bu disiplinler arası çalışma alanına arkeojeoloji denilmektedir. Tüm dünyadaki arkeolojik kazılarda ortaya çıkan detay bir takım soruların cevaplarını jeoloji biliminde bulmak gereklidir. Buradaki önemli nokta Ülkemizin tarihi eserlerine gereken önemi vermek ve tarihten ders almaktır. Tarih tekerrürden ibarettir tıpkı jeolojik olayların tekerrür ettiği gibi. 32 33

"MAKYAJ" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "MAKYAJ" BUĞULU GÖZ ERNUR SAKALLI Estetisyen - Make Up Artist MAKYAJI Çok basit bir yöntemi var bu makyajın! ' Gözün üst ve altını siyah kalemle güzelce çerçeveleyin. rimeli sürmeyin bekletin ve şimdi ağlayın. Öyle gürül gürül bir ağlama olmasın, 'ayy makyajım bozulacak ' kibarlığını da yapmayın, böyle ikisinin arası bir yaş akıtın işte. Pamukla akan damlaları temizledikten sonra biraz pudra sürün ve tamamlayın. Hem ağladığınız için de gözler parlıyor ' demeyeceğim tabii ki... Benim yapmayı en sevdiğim makyaj türlerindendir. Gözünüzün büyük ya da küçük olması,göz kapağınızın düşük olması hatta göz kapağınızın görünmüyor olmasının bile bir önemi yoktur. Her türlü göz yapısına uygundur. Doğru yapıldığında bir kadını en güzel göstericek makyaj tekniğidir. Hatta podyumların gözdesi olarak nitelendirilen göz makyajı türüdür. Dumanlı göz makyajı da denilebilir. Dumanlı denilmesinin sebebi, bu makyajın keskin sınırları olmayan ve dumanlı gibi bir görüntü vermesindendir. Diğer adı, smoky eyes'dir. Biz makyozler bu ismi ile tanımlarız makyajı. Sizler için daha anlaşılır olması açısından başlığımı Buğulu Göz Makyajı olarak koymayı tercih ettim. Sanılanın aksine sadece siyah ve gri tonlarında yapılmaz. Kahve ve mürdüm tonlarıyla da olabilir. Bu makyaj türünün en büyük özelliği hafif dağınık durması ve koyudan açığa dogru gölgelendirme yapılmasıdır. Eliniz bu makyajı yapmaya elverişli ise makyaj tamamlanınca kendinizi çok beğeneceksiniz. Bu makyaj sayesinde gizemli bir havanız olacaktır. Smokey makyajda özellikle dikkat edilmesi gereken şey eyeliner çekilmemesi gerektiğidir. Zaten göz kapağı koyudan geldiği için eyeliner'a gerek yoktur. Amacımız hafif dağınık bir makyaj yapmak, eyeliner ile bu makyajın havasını tamamen bozulur. Ben makyajımı uygularken kalem yerine jel eyeliner kullanıyorum. daha kalıcı olması açısından.ancak dağıtma ve yayma işlemi yapılacağı için çok seri olmak gerekiyor eyelinerın kuruyup dağıtılmamasını önlemek için.ancak sizler göz kalemiyle daha kolay yapabilirsiniz. Göz kalemi gerekli yerlerde dağıtılıp, buğulu bir ifade vermek için çok uygun bir seçimdir. 2 bir göz kalemi kullanın. Göz kalemi uygulaması Kaleminizi üst göz pınarınızdan başlayarak, kalınca bir çizgi halinde göz bitimine doğru çekin. Eğer mücevher tonlarında bir göz makyajı istiyorsanız, mürdüm, lacivert veya koyu yeşil Alt Kirpikleri Boyuyoruz Daha önce kullandığınız kalemle gözlerinizin içine ve dışına çizgi çekin ve onu da dağıtın..sonra kullanacağınız far ile alt kirpik diplerinizi boyayın. Kalın bir şekilde farı uygulayabilirsiniz. Kalem kesin çizgiler yaratacağından, far uygulamak dumanlı bir görünüm için daha uygundur. Rimel Hacim veren bir maskara ile kirpiklerinizi bolca rimelleyin! Göz kapağınız koyu renkli olacağından normalde kullandığınızdan daha yoğun rimel kullanın. Peki bu makyajı nasıl yapacaksınız? İşte size adım adım önerilerim.. 1 3 46 7 Gözkapağına yağsız baz Fardan önce göz kapağınıza primer denen yağsız bir baz sürmelisiniz. Böylece gün içinde göz kapaklarınızın yağlanıp, farın bozulmasını baştan engellemiş olacaksınız. Dağıt Yay İşte esas noktaya geldik! Bir dağıtma fırçası ile göz kalemini uçlardan hafifçe dışarı doğru dağıtın. Birkaç ufak fırça darbesi yeterlidir. Üzerine far geçin ve onu da dağıtın. Burda onemli olan renklerin iç içe geçmesidir. 5Aydınlatıcı Işıltı Kat Smoky makyajda göz pınarlarına ışıltı koymamanızı öneririm. Makyajın bütün havasını bozarsınız. Göz altınızı normalden biraz daha fazla aydınlatırsanız, bu makyaj çok daha vurucu gözükür.. Bu makyajda amaç,daha derin bakışlar ve daha parlak gözler sağlamaktır. Gözler bu derece ön plana çıkarılırken denge sağlamak için dudaklara mutlaka nude tonlarında ruj kullanılmalıdır. Daha seksi gözükmek için, siyah ve füme ; Daha doğal ama gizemli görükmek istiyorsanız kahve ve mürdümü tercih edebilirsiniz... Mail: mua.blogspot.com Facebook: Ernur's instagram : ernurmua DİPNOT GİBİ : Gözlerinizi sadece makyajla buğulandırın... Bir gidişle, terk edilişle, anlamsızlıklarla değil.. Twitter: ernurmua 34 35

"GÜZELLİK" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "GÜZELLİK" Evde Yapılabilecek Pratik Cilt Bakım Maskeleri Yağlı Cİltler İçİn Cİlt Bakım Maskelerİ Cildiniz yüksek oranda yağ içerdiğinden dolayı öncelikle kurutucu nitelikte olan malzemeler kullanmanız gerekir. Bu malzemelerin başında limon ve bal gelir. Limon içerdiği vitaminler ile cildi beslerken aynı zamanda asidik etkisi ile de ciltteki yağ oranının azalmasını sağlar. Aynı şekilde balda ciltteki yağlanmadan dolayı kaynaklanan parlamanın önüne geçer. Eğer yağlı cilt tipine sahipseniz bakım maskelerinin dışında haftada 2 kez yüzünüze buhar banyosu yapmanızda gözeneklerinizin açılmasını sağlayarak, siyah nokta oluşmasını engelleyecektir. Bal Maskesi Balın hem vücuda hem de cilde olan faydası sayılamayacak kadar çoktur. Özellikle yağlı ciltler adına yapılan maskeler de bal mutlaka tercih edilmelidir. + + Bal Maskesi İçin Malzemeler 1 ÇORBA KAŞIĞI BAL 2-3 DAMLA LIMON 1 ADET YUMURTA AKI Hazırlanışı Malzemelerin hepsi karıştırılır ve krem kıvamına gelince göz kenarları hariç bütün yüze uygulanır. Yaklaşık 15 dakika bekletildikten sonra ılık su ile yıkanır ve yüz kurulanır. Bal maskesini yüzünüzde çok fazla bekletmeniz yakıcı etkisinden dolayı yüzünüzün çok fazla kızarmasına neden olabilir. Bundan dolayı maskeyi en fazla 15 dakika bekletmeniz gerekir. Kusursuz ve ışıltılı ciltlere sahip olan bayanlar daha alımlı ve güzel görünür. Geniş gözenekler, siyah noktalar, akneler ve parlama gibi sorunlar yeterince cilt bakımı yapmamaktan kaynaklanmaktadır. Piyasa da farklı markaların adı altında birçok farklı özelliğe sahip olan bakım kremleri, losyonlar, temizleyiciler ve nemlendiriciler satılır. Ancak piyasada yer alan bu markaların tümü yeterince güvenli değildir. Cilt bakım kremlerinin içerisinde kullanılan çeşitli kimyasallar cilt sorunlarının daha fazla artmasına neden olabilir. Bundan dolayı evde bulunan malzemeler ile cilt bakım maskesi yapmak en sağlıklı yöntemdir. Evde maske hazırlarken bazı noktalara dikkat etmeniz önemlidir. Öncelikle cilt tipinizi çok iyi tanımalı ve cilt tipinize uygun olan malzemeleri kullanmalısınız. Cilt tipinizi tanıyabilmeniz adına en etkili yöntem T bölgenizi kontrol etmektir. İki kaşınızın üst kısmının ve burnunuzun oluşturduğu T bölgenize parmaklarınız ile dokunduğunuzda, parmaklarınızda yağlanma meydana geliyorsa yağlı cilt tipine, bu bölgeler kuru ise ve herhangi bir yağlanma söz konusu değil ise kuru cilt tipine sahipsiniz demektir. Ayrıca karma cilt tipleri de mevcuttur. Bu cilt tiplerinde yağ oranı dengelidir ve cilt aşırı derecede kuru değildir. Maske yapımında cilt tipine göre malzemeler kullanmanız önemlidir. Yağlı ciltler her zaman siyah noktaya, sivilceye ve geniş gözeneklere daha çok meyillidir. Kuru ciltlerde ise özellikle kış aylarında aşırı derecede kaşınma, döküntü ve çatlama meydana gelir. Siyah noktaların çoğalmaması adına cilt sürekli temiz tutulmalı ve kirlerden arındırılmalıdır. Beyaz Kil Maskesi İçin Malzemeler 2 yemek kaşığı kil 1 adet yumurta akı Yarım limon suyu Yarım su bardağı ılık su Hazırlanışı Toz kil krem kıvamına gelene kadar karıştırılır ve maske hazır olunca masaj yaparak yüze uygulanır. Kil yüzde tamamen kuruyunca, ılık su ile yine masaj yaparak maske yüzden çıkartılır. Beyaz Kil Maskesi Kilin cilt için faydasını bilmeyen yoktur. Bundan dolayı hemen hemen bütün cilt bakım maskelerinde yeşil veya beyaz kil kullanılmaktadır. Cildi güzelleştirmek için kullanabilecek doğal madde çeşitlerinin arasında kil, muhtemelen en etkilisi... Tek başına veya diğer maddelerle karışık olarak kullanılan kil, her tür cildi temizler, sıkılaştırır ve besler, toksinleri atar, ucuz, çok amaçlı ve kullanımı son derece basittir. Kil, sulandırılmış alüminyum silika ile meydana gelen bir tortudur ve granitin yavaş aşınması ile oluşur. Değişik oranlarda demir oksit, tuzlar, kalsiyum ve oligo elementler gibi değişik elementler, kile terapi niteliklerini ve rengini verir. Kirleri, cildin en derin tabakalarından dışarı çıkartabilir. Cildin içindeki sıvı mekanizmasını düzenlemeye yardım ederek iyileşmeyi ve yeniden yapılanmayı hızlandırır. Ve antiiltihabik ve analjezik olarak, alerjik reaksiyona sebep olmaz. + + + 36 37

"GÜZELLİK" AĞUSTOS 2015 AĞUSTOS 2015 "SAĞLIK" kuru ciltler İçİn Cİlt Bakım Maskelerİ Her ne kadar yağlı ciltlerin daha sorunlu olduğu düşünülse de kuru ciltlerin bakımı da en az yağlı ciltler kadar zordur. Özellikle kış aylarında hava koşullarından çok fazla etkilenen cilt kaşınmaya, çatlamaya ve yara olmaya başlar. Bundan dolayı kuru cilt tipinde olan bayanların ciltlerini sürekli olarak nemlendirmesi önemlidir. Bu doğrultuda yapılacak olan maskelerinde cildi besleyecek nitelikte olması gerekir. Yoğurt Maskesi Cilde kaybettiği nemi yeniden kazandıran en önemli malzemelerden biri de yoğurttur. Cildi temizleyen ve besleyen yoğurt maskesi haftada 2 kez yapılabilir. Yoğurt Maskesi İçin Gerekli Olan Malzemeler 1 çorba kaşığı yoğurt 1 adet yumurtanın beyazı 1 tatlı kaşığı karbonat Hazırlanışı Tüm malzemeler bir kabın içerisinde karıştırılır ve boyun kısmı da dahil olmak üzere yüze sürülür. Maske 20 dakika bekletildikten sonra soğuk su ile yıkanır. Maske ilk uygulamadan sonra bile cildin yumuşamasını sağlar. Salatalık Maskesi Cildin beslenmesine ve kaybettiği nemi yeniden kazanmasına yardımcı olan malzemelerin başında ise salatalık gelir. Salatalık cildi besler ve cilt kurumalarının önüne geçer. Salatalık Maskesi İçin Gerekli Olan Malzemeler 1 adet salatalık 1 çorba kaşığı un Hazırlanışı Salatalığı tek başına halkalar halinde doğrayarak cildinize koyabileceğiniz gibi, rendeleyip daha yoğun kıvamlı olması adına içerisinde un koyarak da maske yapabilirsiniz. 1 adet salatalık kabukları soyulmadan rendenin küçük olan kısmı ile rendelenir. İçerine un koyarak iyice karıştırılır ve gözler hariç bütün yüze sürülerek 20 dakika beklendikten sonra yıkanır. Not: ayrıca rendelenmiş salatalın suyunu süzerek buz kalıplarının içerisine koyabilir ve her gün bir küp buzla cildinize masaj yaprak cildinizin daha canlı ve nemli olmasını sağlayabilirsiniz. 38 39