MUTLAKÇILIK OYUNU 1. Tarihin hali. Tarihe bakış. Doç. Dr. Hasan BACANLI G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MUTLAKÇILIK OYUNU 1. Tarihin hali. Tarihe bakış. Doç. Dr. Hasan BACANLI G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi"

Transkript

1 MUTLAKÇILIK OYUNU 1 Doç. Dr. Hasan BACANLI G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Tarihin hali Tarih bilminin kitleler tarafından kavranmasında 1900 lü yılların sonlarında büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Üstelik bu değişiklikler, sanki tarihin sonunu geldiğini öngörür gibi, tarihin değerini düşürür nitelikte olmuştur. Başka bir ifadeyle, tarih günümüzde yeterince anlaşılmamakta ve kullanılmamaktadır. Bu yargı, belki Batı için doğru olmayabilir, çünkü sosyal tarihin bilinebildiği ve yazılabildiği toplumlarda belki tarih hala egemenliğini sürdürmektedir. Marx kuramına tarihsel maddecilik demişti: yani neredeyse maddeden bile önce gelebilen bir tarih. Yirminci yüzyılın ortalarında öğrenciler bilim dalları içinde en çok tarihi severlerdi; çünkü kahramanlar ordaydı, başarılar ordaydı, olayların bütüncüllüğünün anlaşılması ordaydı. Ancak ne olduysa, daha sonra tarih artık sevilmez oldu. Bu durum beklenebileceği gibi dile da yansıdı ve şanlı tarih tarih oldu, masallaştı, doğaüstü (aslında doğa altı demek belki daha doğru olur...)bir nitelik kazandı, günlük yaşamdan elini eteğini çekti. Tarih olmak demek, artık modası geçmiş, işi bitmiş ve değersizleşmiş, sadece koleksiyoncuları ve akademisyenleri ilgilendiren, masal ve uydurma bir duruma gelmek demektir. Bir olayın tarih olduğunu söylersek, artık devrinin geçtiğini ve değerinin kalmadığını söylemek istiyoruzdur. Tarihle yakından ilgili olan ve belki de bu durumun müsebbiplerinden biri, kültürün tarihe verdiği yerdir. Kültürler tarihe ve zamana bakışları açısından farklılaşırlar. Eskiden, bir olayın üzerinden 30 yıl geçtiği zaman, artık tarihe mal olduğu düşünülürdü. Bu kural öncelikle olaylar hakkında tez karar vermekten kaçınmak amacıyla kullanılır idiyse de, bunun mantıksal sonuçlarından biri de tarihin gündelik yaşamdan uzaklaştırılmasıdır. Tarihin gündelik yaşama yaklaşabileceği sınır, 30 yıldır. Daha çok yaklaşırsa, tarih sayılmaz. Ancak bu durum, tabii ki, geçmişteki olayların cereyan etme hızıyla ilgilidir. Eskiden olay yavaş ve aheste gelişirdi. Oysa şimdi tarihin bittiğinin söylenmesindeki amaç, hem hızlı, hem karmaşık, hem de belirsiz, hem de etkisi çabuk geçen olaylar dünyasında yaşadığımızdır. Tarihe bakış Kültürlerin zamana bakışları tarihe bakışlarının ikiz kardeşi gibidir. Tarihe bakışınız zamanı algılayışınızı, zamanı algılayışınız tarihe bakışınızı biçimlendirir. Tarihe bir modası geçmiş nesneler deposu gibi bakarsanız, bugünkü zamanı yarın nasıl olsa depoya kaldırılacak bir süre gibi görürsünüz. Eğer içinde bulunduğunuz zamanı değerlendirilmesi gereken bir nimet olarak görmezseniz, tarihi de an olduğunda bir şeye yaramamış, bu yüzden şu anda hiçbir şeye yaraması beklenmeyen olguların biriktirildiği bir depo olarak görürsünüz. Oysa başka bakış açıları da mümkündür. Sözgelimi, bir olayın tarih olması aynı zamanda onun ölümsüzleştiği anlamına da gelebilir. Çünkü tarih değişmez, ebediyetin yolu tarihten geçer. Kültürlerin zamana bakış açısından farklılaştıkları bilinmektedir. Örnek için, Türk kültürü ve büyük ölçüde Doğu kültürü zamanı ölçülüp biçilebilen, sınırlı, kesin, belirli bir olgu olarak düşünmemiştir. Her ne kadar saat teknolojisi Anadolu da Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti zamanlarında oldukça gelişmiş ise de, insanlar o saatleri zamanı ölçüp biçmek için kullanmamışlardır. Her ne kadar atasözü, vakit nakittir diyorsa da, bizim bankalarımız bu vakti, nakde dönüştürme konusunda yetersizdirler. Bunun bir uzantısı olarak da, insanlar birbirlerinin 1 Bacanlı, H. (2002). Mutlakçılık Oyunu, Tarih ve Eğitim, 2023 Dergisi, Mayıs, 2002, sayı:13, s.62 1

2 Doç. Dr. Hasan BACANLI zamanlarını almakta bir beis görmezler. Tabii ki, vermekte de bir beis yoktur, sevdiğiniz biri misafirliğe geldiğinde akan sular durur, ertesi günkü iş ertelenir, vb. Eğer işinizi ertelemezseniz, dostunuz size işinizin kendisinden de mi değerli olduğunu soracaktır. Bu sorunun doğal cevabı da, olur mu canım... dır. Batılı için vakit nakittir; bizim için zaman samandır. Batılının vakti değerlidir, işi ayrı dostluğu ayrıdır. Zaten dostu iseniz ona bunu yapmazsınız. Kısaca, Türk toplumunun zamana bakış açısının arkasında biraz da kültürün insanlar arasındaki duygusal bağlara verdiği önem yatmaktadır. Türk toplumunda duygusal bağlar o kadar güçlüdür ki, insanlar dostları için değil, vakit/nakitlerini, canlarını bile verirler. Her ne kadar buna muhalif bir atasözümüz, dostluk başka alışveriş başka diyorsa da, para dostlarımızdan daha değerli olamaz. Tarih önemlidir Tarihe önem vermemenin diğer bir nedeni de herhalde tarihçilerin ona (tarihe) bakış açılarıdır. Çünkü tarihçiler, kendilerinin görmedikleri bir tarihi öğrencilerine gösteremezler. Tarih önem vermek, tarihselliği (bunu kelime anlamında kullanıyorum) görmek ve göstermek demektir. Batı da insanlardan bahsedilirken, doğum ve ölüm tarihlerinin verilmesi onların tarihselleştirilmesi ve bir anlamda onların ölümlü olduklarının hatırlanıp, uygun yerlerine yerleştirerek oradaki ölümsüzlüklerinin sağlanmasıdır. Ölüler yaşlanmazlar. Dolayısıyla ölmezler. Onlar ölümsüzdürler. Bir kişinin artık yaşamadığının, öldüğünün belirtilmesi de onu ölümsüzleştirmektir. Tarihe önem vermediğiniz zaman ölülerinizi hayırla yad edemezsiniz. Çünkü onları henüz yazıda öldürmemişsinizdir. Ders kitaplarını açıp karıştırdığınızda, orada geçen bir çok kişinin doğum ve ölüm tarihlerini göremezseniz, bunun anlamı onların yazıda henüz ölmemiş olmalarıdır. Oysa, ölülerin öldüklerini kabul etmek onları ölümsüzleştirmektir. Batı da insanların doğum ve ölüm tarihlerinin belirtilerek onları ölümlüleştirip ölümsüzleştirirken, Doğu, ölümle daha çok uğraşmasına rağmen, insanların doğum ve ölümlerini titizlikle belirlemeyi gereksiz bulmuştur. Doğu tarihi, ne zaman doğdukları veya ne zaman öldükleri belli olmadığı gibi, yaşayıp yaşamadıkları veya kaç kişi olarak yaşadıkları bile belirsiz olan kişilerle doludur. Nasreddin Hoca nın, Yunus Emre nin veya Buda nın yaşayıp yaşamadığı, hatta yaşadılarsa bile kaç(ar) kişi olduklarının belirsizliği bu noktada örnek olarak hatırlanabilir. Belki de Doğu nun bu tavrının arkasında nasıl olsa öbür tarafa gidince gene karşılaşacağız düşüncesi veya içinde bulunduğumuz dünyanın cinlerin perilerin (ve ölenlerin ruhlarının) cirit attığı, onlarla birlikte paylaştığımız bir dünya olduğu düşüncesiyle eşleştirilebilir. Eduardo Galeano ölüm döşeğinde yatan birinin ölümüne yakın bir zamanda, etrafında ağlaşan yerlilerden bahseder. Yerlilere Batılı bir kişi Kişi bundan rahatsız olabilir; niçin ağlıyorsunuz? dediğinde yerlilerin verdiği cevap gayet nettir: onu ne kadar sevdiğimizi bilsin diye. Kişinin ölünce yok olduğunu düşünüyorsanız, ölmeden önce ağlarsınız; ölünce başka bir yerlere gittiğini düşünüyorsanız, ardından gözyaşı dökersiniz; eğer sadece boyut değiştirdiğini, ruhunun buralarda bir yerlerde olacağını düşünüyorsanız, hiç ağlamazsınız. Dinin ölülerin arkasından ağlamayı yasaklaması bu durumun bir örneği; Chuang Tse nin, ölen karısının naaşı evin bir köşesinde gömülmeyi beklerken, odanın ortasında bağdaş kurup ters çevirdiği bir leğenle tempo tutup şarkı söylemesi başka bir platformda bunun başka bir (en uç) örneğidir. Tarihe önem vermemek Tarihe önem vermemek, bir çok olayın uygun anlaşılmasını ve değerlendirilmesini de önlemektedir. Tarihe önem vermemek tarihsizliktir ve tarihsizlik olayların nedenlerini ve sonuçlarını görememeyi getirir. Çünkü olayların tarihsel şartları içinde görülmez. Tarihin değerini bilmemek olarak ifade edilen bu durum, şimdiyi bilmemeye de yol açabilir. Şimdiyi bilmemek, biz böyleyiz (kötü!), bizden başkaları bunu ne kadar güzel yapıyor düşüncesidir. İçinde bulunduğumuz tarihsel dönem, tarihin bitişinin işaretlerini veren olgularla 2

3 MUTLAKÇILIK OYUNU doludur 2. Yani, olayların tarihsel bağlamlarını takip etmek ve önemlerini değerlendirmek, hem olayların hızından dolayı, hem de gizliliğinden dolayı artık yapılması güç bir durumdadır (en azından bir kişi artık bunlara yetişemez!). Artık eskisi gibi insanlar, alışılmış deyimle, üçyüz atlı beşyüz piyade yürüyüp savaşa gitmezler, vb. Ancak bu durum bir takım hazır düşüncelerin doğrulanması anlamına gelmez. Bu hazır düşüncelerden biri biz kötüyüz, bizim dışımızdaki dünya iyi düşüncesidir. Ama bu düşünce doğru değildir, çünkü, dünyada neler oluyorsa, Türkiye de de onlar oluyordur. Dünya, bizden daha iyi bir durumda değildir. Biz böyleyiz, dünya da böyledir. Herkes kendi tarihsel sürecinin sonuçlarını yaşamakta, hatta dünya bütün olarak tarihin sonuçlarını yaşamaktadır. Bazı bölge ve ülkeler diğerinden az değil, fazla değil. Biz böyleyizdir, çünkü dünya da böyledir. Bizi kötü yapan tarih, herkese sillesini vurmuştur, onları da kötüleştirmiştir. Sadece aramızda hissetme farkı olduğu söylenebilir. Bazılarımız bunu yoğun hissetmekte, bazılarımız bunu başka şeymiş gibi yaşamaktadır. Tarihe bakışa dönecek olursak, genel olarak denebilir ki, dünya tarihe bakış açısını değiştirmiştir, ülkemizde de değişmiştir. Yukarıdaki durum tersinden de okunamaz. Yani, dünyada böyle olduğu için biz dünyadan etkilenip bu hale geldik düşüncesi de yanlıştır. İkinci hazır düşünce de budur. Biz dünyanın tarihsel gelişmelerinden muaf değildik ve değiliz. Başkalarını kötüleştiren tarih bize de uğramıştır ve bizi de kötüleştirmiştir. Kısaca, kendimizi başkalarından soyutlasaydık, iyi bir durumda olmazdık. Bunlar kognitif cimri 3 olan insanın kestirme ve yanlış akıl yürütmeleridir. Her şey yerli yerinde doğrudur. Tarihsizliğin göstergeleri Tarihsizliğin çeşitli göstergeleri vardır. Bunlardan biri yukarıda belirtilen, insanların doğum ve ölüm tarihlerinin gösterilmesindeki tembelliktir. Bir diğeri de mutlakçılık oynamaktır 4. Mutlakçılık oynamak, sanki zaman diye bir şey yokmuş ve her zaman dünya bu durumdaymış gibi düşünmek ve davranmaktır. Yani insanların geçmişte başka şartlarda ve durumlarda olduklarını göz ardı etmektir. Bu düşünceyi bu şekilde ifade ettiğinizde herkes bu düşünceyi doğru bulduğunu söyler. Büyük bir olasılıkla okuyucu da bu cümleyi okuduğunda doğru olduğunu düşünmüştür. Bu düşünce, şu anlamda olmuştur (büyük bir olasılıkla): ben mutlakçılık oynamıyorum, ben doğru düşünüyorum, ama başkaları yanlış düşünüyor. Gerçekten de öyle düşünenler var, ama ben onlardan değilim. Mutlakçılığın birinci göstergesi budur: Kendinden başka herkesin yanılabileceğini düşünmek. Kuşkusuz bazen kişiden başka herkes yanılabilir, ama bu durum sanıldığı kadar sıklıkla meydana gelmez. Bu noktada hatırlanması gereken iki düşünce vardır: Birincisi, Cemil Meriç'in Daniel de Foe'dan aktardığı bir söz: "Bir adamın benden başka herkes aldanıyor demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa o ne yapsın?" Gerçekten de gerçek bazen insanlardan daha önemli olabilir 5. İkinci düşünce de bir papaza ait: "İnsanların yüzde doksan beşinin yalancı (papaz "namussuz" diyor) olduğunu söyleyen bir kişinin yüzde doksan beş olasılıkla yalancı olduğunu düşünebilirsiniz." Mutlakçılığın "benden başkaları yanılıyor" düşüncesi "ben mutlak doğruyum (sahibiyim), ben yanılmam" düşüncesinin bir görüntüsü olabilir. 2 Tabii ki, Fukuyama nın tarihin sonu, Morin in tarihselci çağın bitişi gibi düşünceler burada hatırlanabilir. 3 Kognitif cimri, insanın elindeki az miktardaki ipucundan olabildiğince çok sonuç çıkarma çabasının adıdır. İnsan, az kanıtı yeterli bulur ve daha fazlasını araştırmaya gerek görmezse, kognitif cimriliği tutmuştur. Biraz ayrıntılı incelendiğinde anlaşılır ki, aslında elindeki kanıt sonuca ulaşmak için yeterli değildir. Bu gibi düşüncelere atıfta bulunulmaktadır. 4 Mutlakçılık oyun mudur? Evet, çünkü başka bir amaç yerine makul bir amaç güdüyormuş gibi görünüp gerçek amacına ulaşmaktadır. 5 Gerçeğin insanlardan daha değerli olup olmadığı, tartışılması gereken ve karar verilmesi gereken önemli bir sorundur. 3

4 Doç. Dr. Hasan BACANLI İhtiyaç kavramı Mutlakçılığın ikinci göstergesi de, içinde bulunulan zamanı mutlak varsaymaktır. Tarihteki insanları şimdiki zamanın şartlarında yaşıyorlar gibi düşünmektir. Öğrencilere bazen sorarım: "Büyük büyük annenizin bulaşık makinesine ihtiyacı var mıydı?" Bu soruya cevap vermek için ihtiyaç kelimesi üzerinde durmak gerekir. İhtiyaç "elde olmayan bir nesnenin varlığı için duyulan istektir". Ben paraya ihtiyaç duyarsam, bunun anlamı bende (yeteri kadar) para olmadığı için, para(m) olsun istiyorumdur. Eğer büyük büyük anneniz "bir makine olsa da benim yerime bulaşıkları yıkasa!" dediyse (ve tabii bunu söylerken gelinini kastetmediyse) o zaman ihtiyaç duymuş olur, yoksa hissedilmeyen şey ihtiyaç olmaz. İhtiyaç kavramının hissetmekten ayrılması günümüz kapitalist ekonomisinin bir sonucudur. Ekonomik sistem insanlara "siz farkında değilsiniz ama, sizin bir...ya ihtiyacınız var" diyerek sizi ekonominin içine çekmeye, size bir şeyler satmaya çalışmaktadır. Bunu yaparken de ihtiyaç kavramının anlamını çarpıtmaktadır. Bu çarpıtılmış ihtiyaç kavramı mutlakçılık oynamak isteyenler için uygun bir fırsattır. Taş devrinde Fred Çakmaktaş'ın TV'ye, arabaya, vb. ihtiyacının olduğu düşünülür. Bilim İçinde bulunulan zamanı mutlaklaştırmak, bilimle ilgili olarak da sıklıkla yaşanır. Bilim açısından şöyle bir durum ortaya çıkmıştır. Bilim temelde insanın geliştirdiği bir bilgi sistemidir. İnsanlar hemen hemen herkesin üzerinde uzlaşabileceği bir bilgi sistemine ihtiyaç duymuşlar ve en azından herkesin test edebileceği bir bilgi birikimi oluşturmuşlardır. Başka bir deyişle, bilim insanın geliştirmiş olduğu en güvenilir bilgi sistemidir. Sözgelimi felsefe de bir bilgi sistemidir, ama herkesi ikna edememektedir. Ama bilim herkesi ikna etmeye çalışır. O der ki, "bu konuda gerçek şudur, kabul etmezseniz siz de şu yolla deneyebilir ve aynı sonuca ulaşabilirsiniz". Yani, bilim insanca bir birikimdir. Ancak mutlakçılık bu noktada devreye girmekte ve olgu ile bilgiyi karıştırmaktadır. Olgu olup biten olaylar, bilgi ise onlarla ilgili olarak insanın anlama çabasının bir sonucudur. Bilgi bilen birini gerektirir. Kimsenin bilmediği bir bilgi olmaz. Bilgi demek, biri bir şeyi biliyor demektir. Hele bilimle ilgili olarak düşündüğünüzde, bilimsel bilgi üretilmemişse, yoktur. Bu yüzden Newton'dan önce yerçekimi kanunu yoktur. Ama yerçekimi olarak adlandırdığımız bir olgu vardır. Veya Einstein'dan önce görelilik kuramı yoktur. Başka bir ifadeyle bu bilgilerle ilgili olgular tarihin başlangıcından beri vardır, ama onunla ilgili bilgiler sonradan üretilmiştir. Bilgi, özellikle de bilimsel bilgi bir üretimdir. Bunu bilgi çağına giren bizler kadar tarihte kimse anlayamaz. Çünkü bilgi çağında bilgi üretilir ve bilgi satılır 6. Tekrar mutlakçılığa dönecek olursak, bilimsel bilginin var ve keşfi bekleyen bir şey olduğunu düşünmek mutlakçılığın hafif bir görüntüsüdür. Eğitim Mutlakçılığın diğer bir görüntüsü eğitim gibi kavramlar için kullanıldığı şeklidir, Geçmişte insanların okuryazarlık oranlarının çok az olduğunu düşünmek, mutlakçılığın bu görüntüsünü oluşturur. Sözgelimi Osmanlı İmparatorluğu döneminde halk cahil bırakılıyordu; okuryazar oranı % 5 idi" düşüncesi mutlakçılık oynamaktır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğunu, imparatorluğun içinde bulunduğu şartlara göre değil, kendi içinde bulunduğu şartlara göre değerlendirmektedir. Yani tarih boyunca (ve tabii ki Osmanlı İmparatorluğu zamanında da) benim içinde bulunduğum şartlar geçerlidir ve ben bu şartlara göre değerlendirir, yargılarım" düşüncesi böyle bir düşüncedir. Ve mutlakçılıktır. Bu ve benzeri göstergeler açık ve belirgin göstergelerdir. Mutlakçılığın daha gizli göstergeleri de vardır. Bunlardan birini açıklamak için gene yukarıdaki Osmanlı örneği uygun düşmektedir. Yukarıdaki düşüncede Osmanlı İmparatorluğu suçlu gösterilmeye çalışılmaktadır. Çünkü halkı cahil bırakmıştır, vb. Oysa, gözden kaçırılan bir husus vardır: Eğitimin tarih boyunca muhalifliği. Tarih boyunca entelektüel veya aydınlar eğitim yoluyla yetişmiş ve yetiştirmiştir. Aydınların genel görevi de yönetimi eleştirmektir. Yani tarihte aydın denen kişi muhalif olmuştur. Aydın yöneticiler de olmuştur, ama genel olarak krallık gibi yönetimleri dizginleyebilecek olan, 6 Bilgi toplumunu tanımlamak gerekirse, onu bilginin satıldığı toplumsal düzen olarak tanımlamak mümkündür. 4

5 MUTLAKÇILIK OYUNU herhangi bir kurumla göbek bağı olmayan aydınlar olmuştur. Eğitim kurumunu sürdüren aydınlar (eğitim aydın denen bir azınlığın elindeydi!) yönetimle veya diğer kurumlarla alışverişe girmemeye özen gösterir ve eleştirme hakkını da elinde tutardı. Osmanlı İmparatorluğunda idare, askeriye ve ilmiye sınıflarının dengesi onun uzun zaman ayakta kalmasını sağlayan unsurlardan biri olmuştur. İşte ilmiye sınıfı yönetimden ayrı bir sınıftır. Her ne kadar yönetimin sürdürdüğü eğitim kurumları da varsa bile, muhalif eğitim kurumunu sürdüren bu ilmiye sınıfıdır. Tarihte devlet, eğitimi önemli bir araç olarak görmemiştir. Önem vermediği için onunla uğraşmamış ve ona yatırım yapmamıştır. Eğitim kurumlan genellikle halkın yardımlarıyla ve aydınların ve edebiyatçıların vakıflardan aldıkları maaşlarla veya zenginlerin gönlünden kopan bahşiş ve hediyelerle ayakta kalmışlardır. Bunlardan vakıflar oldukça önemlidir. Sanayi devrimiyle birlikte, yetişmiş işgücü ihtiyacı artmıştır. İşgücünün yetiştirilmesi eğitim yoluyla mümkün olmaktadır. Öyleyse herkesin eğitilmesinde yarar vardır. Eğitim herkesin hakkıdır 7. Ayrıca krallığın yerine geçmeye başlayan yönetim biçimleri de halkın bilinçlenmesini (ne konusunda bilinçlenildiği ayrı bir konudur) gerektirmektedir. Bu ve diğer nedenler devletin eğitime el atmasını ve istediği biçimde bilinçlendirilmiş insanların yetişmesini garantiye almasını gerektirmiştir. Kısaca, devlet, uysal teba yetiştirmenin yolunun eğitimden geçtiğini anlamıştır. Ekonomi de hem devlete yön verebileceğini, hem de istediği insan gücünü devletle ortaklaşa, eğitim yoluyla yetiştirebileceğini fark etmiştir. Böylelikle, tarih boyunca muhalefetin elinde olan eğitim artık iktidarın eline geçmiştir. Bu durum, herkese eğitim düşüncesini geliştirmiştir 8. Burada üzerinde durulmak istenen nokta, bazı kişilerin mutlakçılık oyunu içinde, tarihteki bazı devlet ve kurumların niçin bugünkü kurallara uygun davranmadıklarını sorgulamalarıdır. Görüldüğü gibi, bu düşünce arkasında, "benim içinde bulunduğum durum tarihin tümünü kapsayan ve mutlak bir durumdur ve ben tarihteki olayları bugünkü duruma göre değerlendiririm" düşüncesini barındırmaktadır. Eğitimin tarihsel manzarası Gerek mutlakçılık oynamayı engellemek, gerekse tarihe gerekli önemi vermek açısından, eğitimin tarihsel manzarasını ortaya koymak, içinde bulunulan durumun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Eğitimin tarih boyunca muhalif bir kurum olduğu yukarıda belirtilmişti. Yönetim ve toplumsal yapı açısından bakıldığında eğitimin tarih boyunca gösterdiği manzara budur. Eğitimin ekonomik açıdan görüntüsü de vergiler, bağışlar, bahşişler ve vakıflardır. Bunlar ve benzerleri eğitimin dışardan görünüşleridir. Bir de eğitimin içerden görünüşü vardır ki, şimdi ele alınmak istenen bu görünüştür. Tarihte eğitim insanlara belli bir konunun öğretilmesi, belli bir bilginin aktarılması görevini üstlenmiştir. Önemli olan o konunun öğrenilmesidir, ne kadar zamanda, nasıl öğrenilirse öğrenilsin. Bu yaklaşım konu-merkezli yaklaşımdır. Tarih boyunca eğitim konu-merkezli yaklaşıma göre sürdürülmüştür. Osmanlı İmparatorluğunda bu işlere "talim ve terbiye" denmesi önemlidir. Önemlidir, çünkü talim eğitim kurumunun üstlendiği görevdir: bir ilim talim edilir. Önemlidir, çünkü terbiye anababaya devredilmiştir veya eğitim kurumunun bir yan ürünü olarak görülmüştür. Kısaca, önemli olan ilmin aktarılmasıdır. Bu noktada J. J. Rousseau'yu hatırlamak gerekir. Eğitim tarihi kitaplarında Rousseau'nun eğitimde önemli bir yeri olduğu yazılır, ama onun niye önemli olduğunun kavrandığı zamanlar azdır. Öz olarak, denebilir ki, Rousseau eğitimi konumerkezli olmaktan çıkarıp öğrenci-merkezli yapan kişidir. Rousseau eğitimcilere; "durun! Naapıyorsunuz, onlar daha çocuk!" diyen adamdır. "Konuyu öğreteceğiniz kişi önemlidir, onun durumunu dikkate alıp, ona göre eğitim yapmak gerekir, düşüncesi Rousseau'dan 7 Diğer haklardan farklı olarak bu alınmayan, verilen bir haktır. Hatta vatandaşın bu hakkı alması ve kullanması zorunludur. Yani, bu hak vazgeçilemeyen, kullanılması zorunlu olan bir haktır (!). 8 Burada olumsuz durum olduğu ima edilmek için değil, durumu tespit etmek için, eğitim böyle değerlendirilmiştir. Yoksa, sözgelimi devletin ayakta kalmasının başka bir yolu da yoktur. Yani devletin bu tercihi yerinde bir tercihtir. 5

6 Doç. Dr. Hasan BACANLI kaynaklanmıştır. Ondan önce eğitimde öğrencinin önemli olduğu akla gelmemiştir. Amaçlanan belli bir konunun öğrenilmesi, öğretilmesi ve aktarılmasıdır çünkü. Mutlakçılık oynayanlar, Rousseau'nun bu devrimini kavramakta zorluk çekerler. Onlar eğitim varsa, öğrenciye önem veriyordur, vermelidir diye düşündükleri için, tarih boyunca eğitimin bugünkü anlayışla verildiği veya verilmiş olması gerektiği kanısındadırlar. Rousseau'nun eğitimle ilgili yapmış olduğu devrim gerçekten büyük bir devrimdir. Çocuğu öne çıkaran ve dolayısıyla insanı öne çıkaran bir anlayıştır. Bu anlayış, talim ve terbiye terimleri kullanılırsa, talimden terbiyeye geçiş demektir. Yani, tamamen bilişsel bir eğitim anlayışından hem bilişsel hem de duyuşsal bir eğitime geçiştir. Daha önce eğitim kurumunun bir yan ürünü olarak görülen veya anababaya bırakılan terbiye, eğitimin devlet tarafından üstlenilmesinin bir uzantısı olarak ihmal edilmiştir. Oysa, eğer devlet talimi üstlenmişse ve çocukları oldukça uzun sayılabilecek bir süre meşgul ediyorsa, terbiyeyi de üstlenmelidir. 9 Zorunlu eğitim Devlet eğitimi ele geçirmiş ve zorunlu kılmıştır. Zorunlu eğitimin süresi de gittikçe uzamaktadır. Önce üç, sonra 5 sonra 8, daha sonra 12 yıl olması beklenmektedir. Devletin bu yaptıklarının mazereti de her zaman hazırdır: Gerekliydi. Bu gereklilik nedense sadece devletin ekonomik durumu bunu kaldırabilir hale geldiği zaman hissedilmektedir. Yani, gerçekten gerekli ise, devletin görevini yerine getirip getirmediği sorgulanabilir ve eleştirilebilir. Bu eleştiriyle karşı karşıya kalmamak için, devlet yapabildiği zaman gerekli olduğunu iddia etmektedir. Zorunlu eğitim, bütün gün olma eğilimindedir. Bu hem devletin işine gelmektedir, hem de velilerin. Çünkü devlet istediği kadar zamana sahip olduğunu düşünmektedir, aynı zamanda anababayı ekonomik sistemin içinde daha çok tutabilmektedir. Yoksa anababalar çocuklarını bahane ederek çalışma hayatına mola isteyeceklerdir. Çocuklar zorunlu eğitim adı altında devlet tarafından meşgul edilince anababanın böyle bir bahanesi de kalmamaktadır. Dolayısıyla zorunlu eğitimin bütün gün sürmesi konusunda anababalar da devlet de memnundur, çocuklara gelince... kimse onların ne istediğini sormamaktadır, çünkü onlar kendileri için neyin iyi olduğunu bilemeyecek kadar küçüktürler. Her ne kadar sorulduğu zaman insanlar eğitimin çocuğa göre olması gerektiğini kabul ederlerse de, onların henüz kendilerinin "hayrını" bilemeyeceklerini ve bu yüzden korunmaları gerektiğini öne sürecektir. Bu da başka bir çelişki ve mutlakçılıktır. Çocuk çocuk mudur? Bu noktada Rousseau'nun devrimi biraz daha irdelenerek daha iyi kavranmaya çalışılabilir. Rousseau, çocukları önemseyin, onlara göre eğitim verin, diyordu. Çünkü çocuk saftı ve masumdu. Çünkü "her şey Tanrı'nın elinden çıktığı haliyle iyiydi. İnsan dünyayı mahvediyordu." Çocuk da Tanrı'nın elinden çıkmıştı ve iyiydi. İnsan çocuğu eğitirken bozuyordu. Rousseau'nun naturalist felsefesi yukarıda belirtildiği gibi devrim yapmıştı, çünkü daha önce kimse çocuğun çocuk olduğunun farkında değildi. Çocuklar Batıda ortaçağ boyunca yetişkinin minyatürü olarak görülmüştür 10. Onlar yetişkinin sahip olduğu özelliklere sahiptirler, ama arada derece farkı vardır. Çocuklar sadece biraz aptaldırlar o kadar. Yani, çocuğun çocuk olduğu değil, küçük bir yetişkin olduğu düşünülürdü. Ortaçağ Avrupasının resimlerinde bunu açıkça görmek mümkündür. 9 Devletin terbiyeye karşı tavrı daha ayrıntılı analiz edilmesi gereken bir konudur. Ancak bu aşamada şu söylenebilir ki, tüm gün okulda meşgul edilen çocukların hem talim hem de terbiyelerinin okulda yürütülmesi gerekir. Başka bir ifadeyle çocuğu bütün gün okulda tutuyorsanız, onun bilgi kazanma ihtiyacını da beceri kazanma ve duygusal gelişme ihtiyaçlarını da okulda karşılamanız gerekir. Ancak okul sistemleri talime ağırlık vermekte, bunu daha kolay ve yapılabilir görmekte, beceri kazanmayı kısmen yerine getirmekte, ama duygusal gelişimi ihmal etmektedir. Tekrar eski terime dönecek olursak, talim yapmakta, ama terbiyeyi ihmal etmektedir. 10 Türk tarihinde benzer çalışmaların yapılarak Türklerde çocuğun nasıl görüldüğü, incelenebilecek bir konudur. Ancak şu söylenebilir ki, çocuk çağacık kelimesinden gelir ve o da çağ-a-cık demektir. Yani küçük bir yetişkin olduğu izlenimi edinilmektedir; çünkü o "-cık"tır, küçüktür. 6

7 MUTLAKÇILIK OYUNU Ergen ergen değildir Burada belki ergenliğe de işaret etmekte yarar vardır. Çocuğun çocuk olarak anlaşılmadığı bir dünyada tabii ki ergen de ergen olarak anlaşılmamaktadır. Ergenlik sanayi toplumunun istihdam edemediği yetişkinler ordusu gibi görünmektedir. Çünkü, çocukluktan çıkan kişiler eskiden yetişkin toplumuna hemen girerler, hatta zaten yetişkin oldukları düşünülürdü. Ancak sanayi devrimi işgücünü yeniden planlama gerektirmiş ve çocukları hemen yetişkin toplumuna alıp ekonomik hayata sokamamıştır. Bunun iki nedeni vardır: (1) Çocuklar çoktur ve zayıftır, ve (2) Sanayi toplumunun yetişmiş insan gücüne ihtiyacı vardır. Eskiden kalifiye olmayan kişiler bir şekilde ekonomik sistem içinde yer alabilirken, sanayi toplumu herkesi istihdam edememekte, onların bazı temel bilgi ve becerileri edinmiş olması gerektiğini düşünmektedir. İşte, çocukluğu bitiren kişiler yetişkin toplumuna girmek isteyince (eee, artık büyümüşlerdir!), sanayi toplumu onlara "durun bakalım, siz daha ergensiniz!" demektedir. Ergenler öncelikli olarak beklemekte, bu arada iş bulup ekonomik sistem içine girince ergenlikten çıkmış olmaktadırlar. Bunun delilini de dilde görmek mümkündür. Eskiden ergen anlamına kullanılabilecek bir kelime yoktur. Türk toplumunda çocuk "akıl baliğ" olur, veya "reşit" olur. Bunlar ise bir dönemi değil, bir olayı betimlemektedirler. Ergenlik ise bir dönemdir. "Ergenlik" terimi ise, Osmanlılar zamanında dul bir kadının bakir bir erkekle evlendiğinde ona verdiği bir tür para veya malın adıdır ve yaşam dönemiyle ilişkisi yoktur. Yarının büyükleri Çocukluğa dönecek olursak, çocukların yetişkinin minyatürü olarak algılanması yukarıdaki gibi ifade edilirse hemen hemen herkes tarafından onaylanır ve kabul edilir, yani çocuğun böyle görülmesi doğru değildir diye düşünülür. Ama biraz derinden irdelenirse bu düşüncenin "gerçekten" kabul edilmesinin o kadar kolay olmadığı görülür. Sözgelimi, Atatürk çocuklara bir bayram hediye etmiştir. Ama onlara "siz yarının büyükleri olacaksınız ha! Ulusal egemenliğe sahip çıkın!" dememiştir. Çünkü Atatürk çocukların çocuk olarak değer verilmeye layık olduğu düşüncesindedir. Ama sonradan gelenler bunu kavrayamadıkları için çocukların yarının büyükleri olduğunu ve cumhuriyeti onların koruyacağını vb. düşünmüşlerdir. Bu düşünce, anlaşılacaktır ki, çocuğa çocuk olarak değer vermek değil, onu yarının yetişkini olarak değerli bulmaktır. Yani Rousseau'nun devriminin henüz gelmediği bir yerdir. Çocuğa çocuk olarak değer vermeyi doğru bulan birçok kişi, çocuk bayramında "bu çocuklar yarının büyükleridir" diye nutuk çekebilmektedir. Bu da onların tutarsızlıklarıdır 11. Eğitim ne işe yarar? Devlet ve anababanın ortaklaşa veya uzlaşmayla vermiş olduğu bir kararın sonucu olarak çocuklar sabahtan akşama kadar (tüm gün) okula gitmektedir. Bu durum, aynı zamanda eğitim kurumunun (burada okulun) işini zorlaştırmaktadır, çünkü başarısızlığını yükleyebileceği bir mazereti kalmamaktadır. Yarım zamanlı bir okulun başarısızlığına bahane bulması kolaydır, "okul dışındaki güçler okulun eğitimini baltalamakta" olabilirler. Ama tam zamanlı bir okulun öne sürebileceği bir bahane yoktur. Ancak, bu noktada velilerin durumu okulun işini kolaylaştırmaktadır. İki yolda bu durum velilerin işine yaramaktadır: Öncelikle veliler çocuklar(ıy)la uğraşmaktan kurtulmaktadırlar. Zaten eğitim öncelikle çocuk bakıcılığından ortaya çıkmıştır 12 ve tam zamanlı okulda eğitim "aslına rücu etmiştir". Tabii, çocuğunu okula gönderip 11 Yarının büyüklerinin, yaşamayı ileriki yaşlarına bırakmaları ve içinde bulundukları zaman diliminde sınavlara hazırlık yapmaları gerekmesi de doğaldır, yetişkinlerin onlar için telefon kartlarının arkasına taşıtlar durunca geçmelisin...sen geleceğimizsin! yazmaları da. 12 Pedagoji, çocuk bakımı bilmi demektir ve uzun zaman esirler tarafından yürütülmüştür. Hatta eğitimcilerin hor ve hakir görülmelerinin ardında mesleğin bu geçmişinin rolünün olup olmadığı eğitim tarihçilerinin ve sosyal tarihçilerin incelemesi gereken bir konudur. 7

8 Doç. Dr. Hasan BACANLI akşama kadar orada kalmasını sağlayan anababa, görevini yaptığını düşünmektedir. Yoksa, çocukların nasıl bakılacağı ayrı bir sorun olarak karşılarına gelecektir. İkinci olarak da, eğitim böylelikle insanların ortak şikayet konusu ihtiyacını gidermektedir. İnsanlar bir araya geldiklerinde herkesi ilgilendiren bir konu bulmak istediklerinde eğitimden bahsetmektedirler. Ondan bahsederken de tabii, çoğu zaman ters giden şeyler haber niteliği taşımaktadır. Yolunda giden şeyler pek ilgi çekmeyecektir. Böylelikle anababalar, bu ülkenin eğitim sisteminin ne kadar kötü olduğundan bahsederek muhabbet edebilmektedirler. Tabii, bu düşünceleri çok fazla ileri götürmemek gerekir, ama çocuklarına ne öğretildiğiyle ilgilenmeyen veya niye öğretilmiyor diye eğitim kurumunu sorgulamayan anababaların durumu başka türlü anlaşılabilir görünmemektedir. Sonuç Tarihin anlaşılmasındaki aksaklık tarih eğitimiyle ve tarihin eğitim içinde doğru yere yerleştirilmesiyle ortadan kaldırılabilir. Mutlakçılığın önüne geçmenin yolu da budur. Unutmamak gerekir ki, mutlakçı insanlar başkalarını yok sayan insanlardır, çünkü mutlak olan kendileridir. Mutlakçı insanlar kendilerinden başka kimsenin yaşama hakkı olmadığını düşünürler. Mutlakçı insanlar birbirlerine saygı duymazlar. Mutlakçı insanlar birbirlerine güvenmezler. Mutlakçı insanlar zamana değer vermezler. Mutlakçı insanlar bunların bir uzantısı olarak, yaşama da değer vermezler. Mutlakçılığın panzehiri de uygun bir tarih eğitiminden geçer. Ancak uygun bir tarih eğitimidir ki, insanlara zamanın anlamını ve değerini öğretebilir. Kaynak için: Bacanlı, H. (2002). Mutlakçılık Oyunu, Tarih ve Eğitim, 2023 Dergisi, Mayıs, 2002, sayı:13, s.62 8

9 MUTLAKÇILIK OYUNU 9

Okul fobisi nasıl gelişir?

Okul fobisi nasıl gelişir? Eğer bir kelimenin sonuna "fobi" eklenmişse, hemen bir şeylerden korkulduğunu düşünürüz. Ancak okul fobisi gelişen çocukların okula gitmek istememelerinin tek nedeni okuldan korkmaları değil. Çocuğa bu

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir.

Çocuklar en iyi notları getirmeseler de boğazımızdan kesip alıp verdiğimiz telefonları, en iyi şekilde ve gözü gibi korudukları bir gerçektir. İletişim için icat edilen cep telefonları, bugün artık çok farklı alanlarda ve çok farklı amaçlarda kullanılmaktadır. Okul çağı çocuğuna okul giderken yolda durakta bir şey olursa haberimiz olsun diye

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ Sorumluluk 2017 AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ Almak Verebilmek Ç ocuğunuzun ortaokul öğrenci olmasıyla birlikte ondan beklediğiniz sorumluluklar da artmış olabilir. Ortaokul öğrencilerimizin aileleri

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ 1- Beni çok iyi tanımlıyor 2- Beni iyi tanımlıyor 3- Beni az çok iyi tanımlıyor 4- Beni pek tanımlamıyor 5- Beni zaman zaman hiç tanımlamıyor 6- Beni hiç tanımlamıyor

Detaylı

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?... ANKET-1 (LİSE) Türk İşaret Dilinde izlemek için tıklayınız. Ad Soyad:. Okul -Sınıfı:. 1. Okul başarınızı nasıl yorumluyorsunuz? Kötü Orta İyi Çok iyi 2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?

Detaylı

Düşünce Özellikleri Ölçeği

Düşünce Özellikleri Ölçeği Düşünce Özellikleri Ölçeği Yönerge: Bu ankette sizin kullandığınız farklı düşünce tarzlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Bu anket boyunca 10 değişik tarzda düşünce tarzı göreceksiniz. Öncelikle her düşünce

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI. BABALAR ve ERGENLER rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI BABALAR ve ERGENLER PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - OCAK 2013 Babalar ve Ergenler Evet, yanlış duymadınız! Bu ayki bültenimizde ergenlerin gizli kahramanlarından

Detaylı

DİKKAT KONTROLLERİ SİSTEMLERİ

DİKKAT KONTROLLERİ SİSTEMLERİ DİKKAT KONTROLLERİ SİSTEMLERİ Pek çok çocuk dikkat kontrolleriyle ilgili sorunlar yaşamasına rağmen, her bir çocuk bu konuda zayıf ve güçlü yanlarının oluşturduğu birbirinden farklı değişik modellere sahip

Detaylı

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken Engin Deniz İpek 21301292 Üniversite Üzerine Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken formüllerden ya da analitik zekayı çalıştırma bahanesiyle öğrencilerin önüne

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

03.11.2013-Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6

03.11.2013-Bloomberg Businessweek. BASINDA GeniuSpy. Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6 03.11.2013-Bloomberg Businessweek BASINDA GeniuSpy Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 1/6 Zihni Birleştirir, Zekâyı Geliştirir 2/6 27.08.2013-www.milliyet.com.tr Çocuğunuz dikkatsiz mi emin misiniz?

Detaylı

Yüz yüze değerlendirme

Yüz yüze değerlendirme Yüz yüze değerlendirme YAŞ: CİNSİYET: OKUL TÜRÜ: 1. Çalışma ortamı tercihleri 1. Diğer insanlarla işbirliği kurabilirim. Evet HAYIR FİKRİ 2. Büyük bir grupta çalışmaktan hoşlanırım. (5-10 kişi) 3. Bir

Detaylı

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ 1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK Geleneksel eğitim anlayışı bireyi tüm yönleri ile gelişimini sağlama konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Tüm bu anlayış ve

Detaylı

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI?

SINIRLARIMIZ SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? SINIRLARIMIZ EKİM 2016-İLKOKUL SINIRLARINIZ SERT Mİ, YUMUŞAK MI? Yumuşak sınırlar karmaşık mesajlar iletir, sert sınırlar kural ve beklentilerimizle ilgili net sinyaller gönderir. Günümüzde ebeveynlerin

Detaylı

Kullanım Durumu Diyagramları (Use-case Diyagramları)

Kullanım Durumu Diyagramları (Use-case Diyagramları) Kullanım Durumu Diyagramları (Use-case Diyagramları) Analiz aşaması projeler için hayati önem taşır. İyi bir analizden geçmemiş projelerin başarı şansı azdır. Analiz ile birlikte kendimize Ne? sorusunu

Detaylı

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK Kariyer gelişimi ve mesleki rehberlik bir süreçtir. Çünkü meslek seçimi insan hayatında ömür boyu sürecek tesirleri ile kendini hissettirir. İnsanlar Mesleklerini

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

Mehmet Teber m.teber@yahoo.com

Mehmet Teber m.teber@yahoo.com Tutarlı olmak için hepimiz bilinçli ya da bilinçsiz bir çaba gösteriyoruz. Bir davranışımızın diğer davranışımızla, bir sözümüzün diğer bir sözümüzle çelişmemesi için dikkat ediyoruz. Tutarlı olmak, biz

Detaylı

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek Ailelerle bağlantılar kurmak İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi Uygulamasına Dayanan Kaynaklar projesine, Eğitim Çalışma ve İşyeri İlişkileri Bakanlığı

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

İNSAN FAKTÖRLERİ. 4. Hafta / Sosyal Uyum Tevfik Uyar

İNSAN FAKTÖRLERİ. 4. Hafta / Sosyal Uyum Tevfik Uyar İNSAN FAKTÖRLERİ 4. Hafta / Sosyal Uyum Tevfik Uyar Geçen Hafta Yanlış İzlenimler Hatalar: Bulunabilirlik Etkisi Öncelik Hatası Hâle Etkisi / Şeytan Etkisi Haftanın Safsatası: Adam Karalama Safsatası Bu

Detaylı

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KADIKÖY ANADOLU LİSESİ KÜTÜPHANECİLİK KULÜBÜ OKUMA ANKETİ 1 İÇİNDEKİLER Kapsam 3 Sınırlamalar 3 Giriş 4 Anket 5 Bulgular 7 Analiz/Değerlendirme 9 Öneriler 10 2 KAPSAM Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencilerinin

Detaylı

1- Espriyi Yakalama Yöntemi

1- Espriyi Yakalama Yöntemi 1 TEST SORUSU ÇÖZME YÖNTEMLERĐ 1- Espriyi Yakalama Yöntemi Bu tip sorularda küçük bir espri gizlidir. Bu espri yakalanmazsa, soruyu çözmek için uzun işlemler yapmak gerekir. +2 = 2 +2 = 3 ise, +2 = 4 +

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

BEYİN GÜCÜNÜ KULLANARAK ZAMANI YÖNETMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

BEYİN GÜCÜNÜ KULLANARAK ZAMANI YÖNETMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Geri getirilmesi olanaksız tek şey zamandır. Bazı insanlar zamanı planlı kullanırken, bazıları da cömertçe harcar. Zaman, öncelikler doğrultusunda kullanılırsa kontrol altına alınabilir. Önceliklerin belirlenmesi,

Detaylı

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017 Matematikte Sonsuz Mahmut Kuzucuoğlu Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü matmah@metu.edu.tr İlkyar-2017 17 Temmuz 2017 Matematikte Sonsuz Bugün matematikte çok değişik bir kavram olan sonsuz

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli Velimiz; Meslek seçiminin öneminin anlatıldığı ve siz değerli velilerimize yönelik önerileri

Detaylı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; TASARIM ve ESTETİK ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; Plato( İ.Ö. 427-347) her alanda kusursuzu arayan düşünce biçimi içersinde nesnel olan mutlak güzeli aramıştır. Buna karşın, Aristoteles in (İ.Ö.

Detaylı

Enerji Dışı İthalatımızın Petrol Fiyatları ile İlişkisi

Enerji Dışı İthalatımızın Petrol Fiyatları ile İlişkisi Enerji Dışı İthalatımızın Petrol Fiyatları ile İlişkisi Türkiye ithalatının en çok tartışılan kalemi şüphesiz enerjidir. Enerji ithalatı dış ticaret açığının en önemli sorumlusu olarak tanımlanırken, enerji

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ Tutum Tutum bir kişinin diğer bir kişi, bir olay veya çevresi ile ilgili olarak negatif veya pozitif tavırdır. Tutum Tutumlar değerler gibi sosyal ve duygusal inşalardır

Detaylı

GİZLİ MÜFREDAT BAĞLAMINDA BAĞIMLILIK

GİZLİ MÜFREDAT BAĞLAMINDA BAĞIMLILIK GİZLİ MÜFREDAT BAĞLAMINDA BAĞIMLILIK HASAN BACANLI Prof. Dr., Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Hasan Bacanlı, Gizli Müfredat Bağlamında Bağımlılık, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, S. 131, Ocak

Detaylı

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları 1. Ay : İşte geldim, buradayım! 3. Ay : Harika bir oyuncağım var: Ellerim! 6. Ay : Ben bir enerji küpüyüm! 9. Ay : Güvenlik önlemlerini artırdınız mı? Emekliyorum! 12. Ay : Yürüyorum! Bağımsızım, Mutluyum,

Detaylı

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans Form no : Tarih : Bu anket hastalığınızı daha iyi anlayabilmek ve sizlere daha yararlı olabilmek için düzenlenmiştir. Lütfen olabildiğince nesnel (objektif) yanıtlamaya özen gösterin. Ankete kimliğinizi

Detaylı

Çoklu Zeka Kuramı - Zeka Tipleri

Çoklu Zeka Kuramı - Zeka Tipleri Çoklu Zeka Kuramı - Zeka Tipleri Howard Gardner "Çoklu Zeka Kuramı" nı ortaya atmadan önce insanların zeki olup olmadığı matematik, geometri ve mantık sorulardan oluşan IQ testleri ile ölçülmekteydi. Fakat

Detaylı

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Prof. Dr. Tevhide Kargın Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Tanım: Kabaca değerlendirme bir birey hakkında

Detaylı

Üniversite Öğrencilerine Altın Değerinde Tüyolar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Üniversite Öğrencilerine Altın Değerinde Tüyolar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Prof. Dr. Erol ÖZMEN erolozmen@yahoo.com Üniversiteye başlamak her gençte büyük bir heyecan yaratır. Yaşamının önemli bir dönemecinde olduğunu fark etmesi yanında genci üniversite yaşamının albenisi de

Detaylı

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın.

1. Bir süre için hayatınızdaki iyi şeylerin artık olmadığını varsayın. MUTLULUĞU ARTTIRMAK İÇIN BILIMIN KANITLADIĞI ON BASIT FAALIYET Bilimsel çalışmaların sonuçlarına kulak verdiğimizde mutluluğunuzu arttırmak için yol gösterebilirler. Aşağıdaki faaliyetleri 10 gün düzenli

Detaylı

SINAV YAKLAŞIRKEN MOTİVASYON VE KAYGI

SINAV YAKLAŞIRKEN MOTİVASYON VE KAYGI SINAV YAKLAŞIRKEN MOTİVASYON VE KAYGI Sınava yaklaşık bir ay kala yapılacak en önemli şeylerin başında kaygımızı kontrol altında tutmak ve kalan zamanı ihtiyaçlarımız doğrultusunda değerlendirmek gelmektedir.

Detaylı

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ 3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ GELİŞİM NEDİR? Gelişim, Çocuğun hareket etmeyi, Düşünmeyi, Hissetmeyi, Başkalarıyla ilişki kurmayı öğrendiği, ileriye doğru giden bir değişim sürecidir. Gelişim ana rahminde

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi Değerli Hekim Arkadaşımız, Bu anket ülkemizdeki farklı eğitim kurumlarınca uygulanan örnekler temel alınarak UÜTF Tıp

Detaylı

NASIL MÜCADELE EDİLİR?

NASIL MÜCADELE EDİLİR? SİBER ZORBALIK NEDİR? NASIL MÜCADELE EDİLİR? SİBER ZORBALIK NEDİR? NASIL MÜCADELE EDİLİR? HAZIRLAYAN: Prof. Dr. Emel Baştürk Akca Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü ve Bilişim Anabilim

Detaylı

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir?

11/26/2010 BİLİM TARİHİ. Giriş. Giriş. Giriş. Giriş. Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri. Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim Tarihi Dersinin Bileşenleri BİLİM TARİHİ Yrd. Doç. Dr. Suat ÇELİK Bilim nedir? Ve Bilim tarihini öğrenmek neden önemlidir? Bilim tarihi hangi bileşenlerden oluşmaktadır. Ders nasıl işlenecek? Günümüzde

Detaylı

KAYNAK: Çınar, İkram. 2009. "Çocuk Edebiyatı ve Yayıncılığı" Eğitişim Dergisi. Sayı: 22 (Mart 2009).

KAYNAK: Çınar, İkram. 2009. Çocuk Edebiyatı ve Yayıncılığı Eğitişim Dergisi. Sayı: 22 (Mart 2009). KAYNAK: Çınar, İkram. 2009. "Çocuk Edebiyatı ve Yayıncılığı" Eğitişim Dergisi. Sayı: 22 (Mart 2009). Edebiyat; duygu, düşünce, hayal ve izlenimlerin sözlü veya yazılı olarak güzel ve etkili bir biçimde

Detaylı

BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ BULDAN DAKİ İLKÖĞRETİM SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAPISALCI ÖĞRENME HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ Aylin YAZICIOĞLU Afyon Kocatepe Üniversitesi,Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı ÖZET: Eğitim,bireylerde istendik davranışları

Detaylı

Şikâyetinizi ileri bir safhaya mı taşımak istiyorsunuz?

Şikâyetinizi ileri bir safhaya mı taşımak istiyorsunuz? Şikâyetinizi ileri bir safhaya mı taşımak istiyorsunuz? Financial Ombudsman Service ombudsman hakkında Finansal bir şirketin yapmış olduğu bir şeyden memnun değilseniz, Financial Ombudsman Service (Finansal

Detaylı

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser.

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser. Ergenlik döneminde aile ile çocuk arasında okul algısı farklılığı söz konusudur. Aile okulu çocuğun geleceği için en önemli basamak olarak görür. Çocuklarının yüksek tahsili ve mesleğini kazanması için

Detaylı

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim on günlerde mevsimsel geçiş döneminin verdiği miskinlikle aklıma yazılabilecek bir yazı gelmiyordu. Bugün kardio antrenmanımı yaparken,aklıma sevgili olmamak için yapman gerekenler adlı yazım geldi. Bende

Detaylı

TATİL VAKTİ KISA BİR ARA

TATİL VAKTİ KISA BİR ARA OKAN EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ Lise Veli Bülteni TATİL VAKTİ KISA BİR ARA KISA BİR ARA! Öğrencilerimiz yoğun bir eğitim öğretim dönemini geride bıraktılar. 2 hafta sürecek

Detaylı

Pazartesi İzmir Gündemi

Pazartesi İzmir Gündemi 12.05.2014 Pazartesi İzmir Gündemi Doç. Dr. Canan: Beyninizi Müzik İle Geliştirin 2014 Avrupa Beyin Yılı etkinlikleri kapsamında, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarafından düzenlenen

Detaylı

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2

İnci Hoca CÜMLEDE ANLAM 2 CÜMLEDE ANLAM 2 ÜSLUP (BİÇEM) : Yazarın anlatım tarzı ve dilidir. Yazar nasıl anlatıyor. Sait Faik in sade, özentiden uzak, akıcı bir dili ve şiirsel anlatımı vardır. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur romanında

Detaylı

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA KAZANIMLAR Birlikte uyumlu yaşam kuralları Büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi göstermek Sorun çözme becerileri Yardımlaşma 1 ÇOCUKLARDA ÖZSAYGIYI GELİŞTİRMEK İÇİN TAVSİYELER

Detaylı

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor?

ATBÖ Sürecinde Ölçme-Değerlendirmeye Hazırlık: ATBÖ Yaklaşımı Nasıl Bir Ölçme Değerlendirme Anlayışını Öngörüyor? Not: Bu doküman, TÜBİTAK tarafından desteklenen ATBÖ (Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme) Projesi kapsamında hazırlanan öğretmenlerin 3 yıl boyunca yaşadıkları sınıf tecrübelerini paylaştıkları ATBÖ Öğretmen

Detaylı

TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ Bir toplumun dünya tarihi içinde rol oynayabilmesi, tarihin öznesi olabilmesi, bu şuura sahip olup olmamasına bağlıdır. Birey ya da toplum olarak tarihin oluşumunda rol üstlenebilmek,

Detaylı

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ

fizik güncesi ALBERT EINSTEIN DAN 10 HAYAT DERSİ Haftalık E-bülten MARMARİS KAMPÜSÜ fizik güncesi MARMARİS KAMPÜSÜ Haftalık E-bülten Sayı: 3 / 13.03.2015 Hazırlayanlar Defne TÜRKER Herkes zekidir. Ancak bir balığı ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal

Detaylı

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR

EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR EĞİTİME İLK ADIM MODERN PDR HAYATIMIZDA YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR Bu başlangıç hem çocuğunuzun hem de sizlerin hayatında yepyeni bir dönemin başlangıcı... Okul öncesi ve ilkokula başlama döneminde çocuk

Detaylı

YARATICI OKUMA DOSYASI. En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz.

YARATICI OKUMA DOSYASI. En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz. YARATICI OKUMA DOSYASI En sevdiğiniz tatil kitabını anlatan bir resim çiziniz. MAVİŞ Mavişe göre Dünya nın ¾ nün suyla kaplı olmasının nedeni nedir?...... Maviş in gözünün maviden başka renk görmemesinin

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım. 1. Soru Kitap okumak insanı özgürleştirir. Okuyan insan yeni düşünceler edinir, zihnine yeni pencereler açar. Okumak olaylara bakış açımızı bile etkiler. Kalıplaşmış salt düşünceler, yerini farklı ve özgür

Detaylı

Sayı Kavramı ve Sayma

Sayı Kavramı ve Sayma Sayı Kavramı ve Sayma Örnek Olay Üzerinde 20 adet kare şeklinde halı resimleri olan bir tahta hazırladık. Henüz 25 aylık olan Spencer Mavi! diye bağırdı. Tahtanın yanına gidip her defasında mavi diyerek

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI Okul öncesi dönem genel anlamda tüm gelişim alanları açısından temellerin atıldığı

Detaylı

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI OKUMA YAZMAYA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI Okulöncesi eğitim çevresini merak eden, öğrenmeye ve düşünmeye güdülenmiş çocuğun bu özelliklerini yönetme, teşvik etme ve geliştirme gibi çok önemli bir görevi üstlenmiştir.

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

The European Social Survey

The European Social Survey ESS document date: 12/07/04 The European Social Survey SUPPLEMENTARY QUESTIONNAIRE F-2-F A (Round 2 2004) DENEK NO: VERSİYON NO: F-2-F A 1 ANKETÖRE: HERKESE SORUNUZ! HF1/HF2 KART A Bu bölümde kısaca bazı

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Gizli Duvarlar Ali Nesin

Gizli Duvarlar Ali Nesin Gizli Duvarlar Ali Nesin En az enerji harcama yasası doğanın en çok bilinen yasalarından biridir. Örneğin, A noktasından yayılan ışık B noktasına gitmek için sonsuz tane yol arasından en çabuk gidebileceği

Detaylı

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU Yaş Dönem Özellikleri BÜYÜME VE GELİŞME Gelişme kavramı düzenli, sürekli ve uyumlu bir ilerlemeyi dile

Detaylı

İngilizce de duygu anlamına gelen "emotion" kelimesinin üstünde biraz durursak, motivasyon kavramını daha iyi anlayabiliriz.

İngilizce de duygu anlamına gelen emotion kelimesinin üstünde biraz durursak, motivasyon kavramını daha iyi anlayabiliriz. İngilizce de duygu anlamına gelen "emotion" kelimesinin üstünde biraz durursak, motivasyon kavramını daha iyi anlayabiliriz. "Emotion" kelimesinin ikinci bölümündeki "motion" hareket anlamına gelir; "e"

Detaylı

OSMANGAZİ RAM NİSAN AYI BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES

OSMANGAZİ RAM NİSAN AYI BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES OSMANGAZİ RAM NİSAN AYI BÜLTENİ PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK BÖLÜMÜ 2017 ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES ÇOCUK VE ERGENLERDE STRES Çocuğum bu hafta üç defa başının ağrıdığını söyleyerek ödevlerini yapmadı.

Detaylı

Bugün kadın ve erkeğin daha eşit olacağı bir toplumda yaşamak için sen ne yapacaksın?

Bugün kadın ve erkeğin daha eşit olacağı bir toplumda yaşamak için sen ne yapacaksın? Bugün kadın ve erkeğin daha eşit olacağı bir toplumda yaşamak için sen ne yapacaksın? Çözüm Analizi Araştırma Hakkında 2 Kadın ve Erkeğin Eşit Olduğu Bir Toplum Dünyada ve ülkemizde hemen hemen tüm kurumsal

Detaylı

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri Dil Gelişimi Yaş gruplarına göre g temel dil gelişimi imi bilgileri Çocuklarda Dil ve İletişim im Doğumdan umdan itibaren çocukların çevresiyle iletişim im kurma çabaları hem sözel s hem de sözel olmayan

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SULUCA ORTAOKULU 6/B SINIFI 2. DÖNEM VELİ TOPLANTI TUTANAĞI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SULUCA ORTAOKULU 6/B SINIFI 2. DÖNEM VELİ TOPLANTI TUTANAĞI 2015 2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SULUCA ORTAOKULU 6/B SINIFI 2. DÖNEM VELİ TOPLANTI TUTANAĞI TARİH: 18.02.2016 Perşembe Saat: 12.00 YER: 6-B Sınıfı VELİ TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ Yoklama Velilerin görevleri,

Detaylı

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim SİVAS BELEDİYESİ İŞARET DİLİ EĞİTMENİ MUSTAFA EPİK. İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR. İŞBİRLİĞİ İÇİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR MUTLAKA BAŞARILI OLACAKTIR SORU- Bize kısaca kendinizi

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşk Her Yerde mi? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Aşk, üç harften oluşan, ancak herkes için ayrı bir anlam taşıyan dev bir sözcük. Yüzyıllarca şairlerin, filozofların, bilim adamlarının tanımlamaya çalıştığı, herkesin kendince yaşadığı, yaşamak istediği

Detaylı

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Uzm Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Çocuklar hızla büyüyor, çocukluk dönemini bitirip ilk erişkinlik olan ergenlik dönemine adımlarını atıyorlar. Ergenlik çağında fiziksel

Detaylı

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ;

Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Can kardeş Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi Nisan Ayı Rehberlik Bülteni Can Velimiz ; Anne babalar için çocuklarının ilk kelimelerini duymak heyecan verici bir deneyimdir. Duyduğu yeni kelimeleri

Detaylı

ÖZEL NASİBE ERYETİŞ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EYLÜL AYI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÜLTENİ

ÖZEL NASİBE ERYETİŞ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EYLÜL AYI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÜLTENİ ÖZEL NASİBE ERYETİŞ MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ EYLÜL AYI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BÜLTENİ REHBERLİK SERVİSİ NEDİR? Öğrencilerin gelişim süreci içerisinde karşılaştıkları güçlükleri, problem

Detaylı

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir. CÜMLENİN ÖĞELERİ TEMEL ÖĞELER Yüklem (Fiil, Eylem) Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem, yukarıda belirttiğimiz

Detaylı

Oyun Kuramları. Klasik Kuramlar. Dinamik Kuramlar. Diğer Kuramlar

Oyun Kuramları. Klasik Kuramlar. Dinamik Kuramlar. Diğer Kuramlar Oyun Kuramları Klasik Kuramlar Dinamik Kuramlar Diğer Kuramlar Oyun Kuramları Klasik Oyun Kuramları Çocuğun neden oyun oynadığıyla ilgilenmişlerdir. 1. Fazla enerji tüketimi kuramı 2. Rahatlama ve dinlenme

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

Streslere karşı 7 etkin uygulama

Streslere karşı 7 etkin uygulama Streslere karşı 7 etkin uygulama Stres ve huzursuzluklarda, mide kazınmalarında korku ve kaygı durumlarında aşağıdaki uygulamalar size her zaman yardımcı olabilir: 1. Dikkati başka yere yönlendirmek Şarkı

Detaylı

(*a) "Dil veren çok olur, ekmek veren az olur." sözünün anlamını bilmediğini hatırla.

(*a) Dil veren çok olur, ekmek veren az olur. sözünün anlamını bilmediğini hatırla. [ 0001 ] Çevrendeki insanlar başkalarının yönlendirmeleri sonucu, sana karşı her zamankinden farklı bir yaklaşım içinde olabilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığında, ilgili insanın (*a) "Dil veren

Detaylı

ZİHİNSEL PROGRAMLAMA - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZİHİNSEL PROGRAMLAMA

ZİHİNSEL PROGRAMLAMA - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZİHİNSEL PROGRAMLAMA ZİHİNSEL PROGRAMLAMA Bilinçaltını hakkında sahip olduğumuz bu bilgilerin ışığında, mutluluğa dönelim ve kendi dünyanıza Beceriksizim gibi verdiğiniz komutların sonuçlarına bir bakalım. Beceriksizseniz

Detaylı

Mantıklı Düşünme aktifken bilim ve matematik gündemdedir, yani ölçer, hesaplar, karşılaştırır, olasılıkları tahmin etmeye çalışırız.

Mantıklı Düşünme aktifken bilim ve matematik gündemdedir, yani ölçer, hesaplar, karşılaştırır, olasılıkları tahmin etmeye çalışırız. DÜŞÜNME BİÇİMLERİ Mantıklı Düşünme: Bu bizim mantıklı yanımızdır. Gerçeklere bakarız, nesnel (objektif) değerlendirmeler yaparız ve eyleme nasıl geçeceğimize karar veririz. Örneğin bu durumda bir araba

Detaylı

ÇOCUKLARIMIZ VE KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI

ÇOCUKLARIMIZ VE KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI ÇOCUKLARIMIZ VE KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI Kitap okuma kişinin ihtiyaç hissetmesiyle başlar, arzu ve istekle birlikte gerçekleşir. Devam edebilmesi için de sabır ve okuma zevkinin oluşması gerekir. Hepsi

Detaylı

İDEAL BİR EĞİTİMCİ. İdeal Bir Eğitimcinin İhmal Etmemesi Gerekenler

İDEAL BİR EĞİTİMCİ. İdeal Bir Eğitimcinin İhmal Etmemesi Gerekenler İdeal Bir Eğitimcinin İhmal Etmemesi Gerekenler 32 Zamanı İyi Kullanmak Dersin başlama ve bitiş saatlerine dikkat edin. Ders esnasında da süreyi verimli bir şekilde kullanmaya çalışın. İlk 15-20 dakika

Detaylı

BDE Avantajlar & Dezavantajlar

BDE Avantajlar & Dezavantajlar BDE Avantajlar & Dezavantajlar 1 Öğrenme Hızı Katılımcı Öğrenme Çeşitlilik Kayıt Tutma Uygunluk Zamandan Bağımsızlık Görsel Çekicilik Güdüleme Özel Durumlar Tutarlılık Etkinlik ve Etkililik Bilgi Yönetimi

Detaylı

Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Yeri Ve Önemi

Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Yeri Ve Önemi Eğitimde Bilişim Teknolojilerinin Yeri Ve Önemi Sunumumuza Bir Soru İle Başlayalım Laptop Tablet Masaüstü Pc Akıllı Telefon Soru1: Hangisini Kullanıyorsunuz? Laptop Tablet Masaüstü Pc Akıllı Telefon Soru2:

Detaylı

Seç Bakalım. ... / 24 Puan. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın.

Seç Bakalım. ... / 24 Puan. Aşağıdaki sözcüklerin doğru hecelenmiş biçimlerini yuvarlak içine alın. TÜRKÇE Adı - Soyadı :... Sınıfı / Şubesi:...Tarih:... /... /... Konuşma Kuralları, Hece Bilgisi, Okuduğunu Anlama, Öykü Oluşturma 1 A oğru mu Yanlış mı?... / 10 Puan B Ne emeli?... / 6 Puan 1. Konuşmalarımızda

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Bütün araştırmalar kendilerinden önce yapılan araştırmalara, bir başka deyişle, var olan bilgi birikimine dayanırlar. Bir araştırmaya başlarken yapılacak ilk iş, daha önce

Detaylı

2013 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NİMET İLKOKULU 4. SINIF DERS İŞLEME YOL HARİTASI

2013 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NİMET İLKOKULU 4. SINIF DERS İŞLEME YOL HARİTASI 2013 2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NİMET İLKOKULU 4. SINIF DERS İŞLEME YOL HARİTASI 1. Bölüm: Tanımlayıcı Bilgiler Dersin Adı :İNGİLİZCE Dersin Kredisi : 3 Saat Öğretmenin Adı ve Soyadı :ÖZAY TETİK Dersin İşleneceği

Detaylı