Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 30, Eylül 2016, s

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 30, Eylül 2016, s"

Transkript

1 Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 30, Eylül 2016, s Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Published Date Yrd. Doç. Dr. Şahin SARUHAN Düzce Üniversitesi, Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Müzik Bölümü sahin.saruhan@hotmail.com ÜSTGLOTTAL VOKAL TRAKTUS KONFİGÜRASYONUNUN KONUŞMACI/AKTÖR FORMANTININ OLUŞUMU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Öz Türkiye'de, mevcut olan metodoloji eksikliği nedeniyle, opera-dışı şarkıcılık ve icracılık türlerinin, hedeflenen ses duyumunun elde edilme sürecinde yalnızca geriduyum mekanizmasını kullanmakla sınırlandıkları görülür. Türkiye deki operadışı şarkıcılık ve vokal performans türlerinin, konuşmacı/aktör formantını (K/AF) içerip içermediklerine yönelik bilgiler, bu akustik görüngünün elde edilmesinde rol alan stratejilerin, bir metodoloji oluşturma çalışmasında kullanılması imkanını sunacaktır. K/AF'nın, spektral üst enerji bölgesinde görülen önemli düzeydeki bir artışın sonucu olduğu vurgusu bu konuda yapılan bütün çalışmalarda görülür. Söz konusu bu artışın vokal traktusla ilişkili olarak ifade edilen temel nedenlerinin ise, çenenin geniş bir şekilde açılması, larinkste fonasyon sırasında yükselme ya da tam tersi yönlü bir açıklama ile bir düşüş, ve bu düşüşle bağlantılı olarak, epilaringial borudaki hafif bir daraltma olarak ifade edildiğini görürüz. Çalışmamızda, bu hususların her biri ayrı başlıklar altında incelenmiştir. Varılan sonuçlara göre; a) çenenin geniş bir şekilde açılması ve, b) larinksin yukarı çıkması, konuşmacı aktör formantının oluşumuna katkıda bulunmaktayken; c) en azından F4 açısından değerlendirildiğinde, "epilaringial borudaki hafif bir daraltma" olgusunun K/AF'nın oluşumunda rol aldığına ilişkin iddia geçerli görünmemektedir. Bu sonuçlar dikkate alındığında, K/AF'nı içeren şarkıcılık ve vokal icra türlerine yönelik ortaya konacak bir metot oluşturma çabasında; a) çene açıklığı artışından yararlanılabileceği ve b) larinksin aşağı pozisyona alınmasına yönelik opera şarkıcılığında uygulanan yöntemlerin kullanılmaması gerektiği görülür. Anahtar kelimeler: Ses eğitimi, Konuşmacı formantı, Aktör formantı, Laringial pozisyon.

2 TO EVALUATE THE CONFIGURATION OF VOCAL TRACT IN REGARDİNG TO GENERATION OF SPEAKER S/ACTOR FORMANT Abstract Because of the methodological lack, in non-operatic vocal performance and singing styles, singers and performers rather than written instructions, have to use only the auditory feedback as a control mechanism in obtaining process of desired sound. The spectral findings about a given singing or vocal performance style, such as whether it contains speaker's/actor formant or not, can be used at least as a beginning data, in relation to vocal tract configurations that can be suitable. In literature, all claims about the obtaining of speaker's/actor formant emphasize the increased energy level in high region of voice spectrum. Also, it was speculated that, the main causes that produce this energy increase are the opening of chin, elevation or dropping of larynx in vertically and a gentle narrowing of epilaryngeal tube, caused by lowered larynx. In this study, all these claims were scrutinized theoretically. It was speculated that; a) the wide opening of chin and, b) laryngeal elevation, contributes to generation of S/AF, but c) at least when evaluated in relation to F4, the claim about "a gentle narrowing of epilaryngeal tube" is not valid. Thus, it was concluded that, in process of formation of a methodology that will congenial to singing/vocal performance styles that have speaker's/actor formant; a) chin opening strategy can be used, and more importantly, b) laryngeal dropping strategy that used by opera singers must be excluded. 310 Keywords: Vocal education, Speaker's formant, Actor formant, Laryngeal position. GİRİŞ Opera şarkıcılığı ile opera dışı şarkıcılık ve vokal icra türleri arasında, üretilen duyumsal nitelik açısından işitsel düzeyde de kolayca ayırt edilebilir olan önemli farklılıklar mevcut olsa da, bütün bu vokal icra türlerini şekillendiren temel ortak dinamiklerden biri, çok sayıda insan tarafından ve/veya daha uzaktan (Saruhan 2014c) ve 'güzel' duyulma isteğidir. Ancak, mevcut bu ortaklığa rağmen, söz konusu isteği gerçekleştirmek için uygulanan stratejilerin, hem glottal kaynak sinyalin spektral niteliğini, hem de vokal traktusa ait formant frekanslarını belirleyen (vokal traktus konfigürasyonu, VLP, çene açıklığı, altglottal basınç, hypofarinks ve piriform çukuru, vokal kıvrımların titreşim karakteristiklerini yansıtan CQ ve SQ vb.) parametrelerin kullanımı açısından, opera şarkıcılığı ile opera dışı şarkıcılık ve vokal icra türleri arasında değiştiği gözlenir (bkz. örn. Titze ve Worley 2009:1538; Björkner 2006:19; Bateman 2003:30,118; İmagawa ve diğ. 2003: 471; Thalén ve Sundberg 2001:88; Sundberg at al. 1991:61; Johnson ve diğ. 1982:115). Şarkıcılık alanındaki öğretme-öğrenme süreci, üstünde çalışılan müzik türünün diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayan küçük ayrıntı düzeyindekiler de dahil çeşitli karakteristiklerinin uygulanmasını da kapsar (Johnson-Read 2015:e15). Vokal icra türlerinin tümünde, icranın vokal traktusun konfigürasyonuyla ilgili çeşitli değişkenler, hedeflenen ve önemli bir düzeyde kültürel bağlamca belirlenen ses niteliğinin oluşumu açısından şekillendirilir. Örneğin şarkıcı çenesini ne kadar açtığında, içinde pratikte bulunduğu müzik

3 türünde uygun olan vokal duyumun niteliğini yakalıyorsa, şarkıcının çene açıklığına ilişkin tercihi o yönde olacaktır. Opera şarkıcılığında, 400 yıldır birikmiş önemli bir yazılı ve usta-çırak ilişkisiyle aktarılan sözlü eğitim yönergeleri içinde tanımlanmış konfigürasyonların şarkıcı tarafından oluşturulmasına yönelik olarak belirlenmiş özel eğitim süreçleri uygulanmaktadır. Burada şarkıcı çene açıklığı, VLP vb. değişkenler açısından önceden üzerinde şu ya da bu derecede uzlaşı sağlanmış konfigürasyonlardan genellikle ve öncelikle de kendisini eğiten kişinin tercihi olan birini seçer. Opera şarkıcılığında uygun olan tınısal niteliği üretme çalışmalarında, vokal traktus konfigürasyonuna ilişkin belli bazı modellemelerden yararlanılır. Örneğin, boğazda bir genişlik hissedileceği şekilde vokal traktusu esneme pozisyonunda veya nefes alma pozisyonunda tutularak şarkı söylenmesine ilişkin vb. teknik yönergeler (bkz. örn. Mitchell ve diğ. 2003:173), bu tür bir modelleme yaratmak amaçlıdır. Opera dışı şarkıcılık ve vokal icra türleri açısından ise, şarkıcının/icracının kendini yönlendirme konusunda bu tür modellemelerden daha çok ve çoğunlukla da yalnızca, uygun olan tınıyı üretme derecesini işitsel açıdan kontrol etme yöntemini kullanmak durumunda kaldığı görülür. Burada şarkıcı/icracı, uygun olan tınıyı ürettiğinde bile, bu üretimi nasıl gerçekleştirdiğini vokal traktusa ilişkin konfigürasyonlara ilişkin değişkenler açısından tanımlamakta zorlanabilir. Bu durum, söz konusu şarkıcılık/vokal icracılık türlerinde, eğitim süreçlerinde kullanılabilecek, önceden belirlenmiş yazılı ve hatta sözlü yönergelerin oluşumu açısından önemli bir engel halini alır. Nitekim günümüzde pek çok opera-dışı şarkıcılık ve vokal icracılık türüne yönelik yaşanan metod yokluğunun temel nedenlerinden biri de budur. Kuşkusuz, geleneksel şarkıcılık ve vokal icra türlerinde de, tınının oluşumu konusunda referans alınan, örneğin doğru artikülasyon, sesin volümüne ait dinamiksel alan vb. açılardan ortalama olarak üzerinde uzlaşım sağlanmakta pek zorluk çekilmeyecek bazı hususlar olabilir. Ancak, bu tür hususların gereklerinin ne tür teknikler aracılığıyla yerine getirildiğine ilişkin yazılı ve hatta sözlü tanımlamaların yapılmamış olması, geleneksel müzik eğitimi veren eğitim kurumlarında uygulanan ses eğitimi derslerinde kullanılabilirliği olan bir metot konusunda da önemli bir sorun üretmektedir (Saruhan 2014a: ). 311 Günümüzde mevcut olan teknik imkânların kullanılması aracılığıyla, bu olumsuzluktan kurtulma çabalarında, önemli adımlar atabilme olanağına sahibizdir. Bir icracılık türünde üretilen sesin akustik niteliğine dair yapılacak bir çalışma, bu icracılık türüne yönelik eğitimde uygulanabilecek konfigürasyonların belirlenmesinde katkı sağlayabilir. Burada, üretilen sesin konuşmacı/aktör formantı (K/AF), şarkıcı formantı (SF) vb. spektral ne tür görüngüleri barındırdığı gibi konularda elde edilebilecek bulgular, bu hususlarda literatürde tarifi yapılmış belli konfigürasyonların bir başlangıç noktası olarak ele alınması konusunda olanak yaratacaktır. Başlangıç noktası, çünkü literatürde tanımlaması benzer spektral yapılar üzerinden de yapılsa, örneğin hafızların tınısı bu benzer nitelikli spektral yapılardan şu ya da bu derecede farklılık arz edecek/edebilecektir. Bu nedenle hafızların icracılığında tam uygunluğa sahip bir ya da birkaç konfigürasyonun tarifine ilişkin bir bilginin oluşumu açısından, fonasyon sırasında devrede olan nefes, glottal koşullar ve vokal traktus konfigürasyonu değişkenlerinin tümüne yönelik ve birbiri ile ilişkili olarak düşünülmesi zorunlu pek çok değişkenle ilgili araştırma ve gözleme gereksinim olacaktır. Bu nedenle, herhangi bir şarkıcılık veya vokal icra türüne yönelik metod oluşturma çabasında, söz konusu türlerde üretilen sesin K/AF görüngüsünü içerip içermediğine yönelik sorunun cevabının bulunması tek başına yeterli olmayacaktır. Ancak, ihmal edilmeyecek derecede önem arz eder bu cevap.

4 Bu cevabın bulunması sonrası ise, K/AF'nın üretiminde çene açıklığı, larinksin pozisyonu, epilaringial boru (ELB) vb. değişkenlerin ne tür bir konumlanma içinde olduklarına ilişkin varılacak sonuçların önemli olacağı açıktır. Bu noktada, söz konusu görüngünün üretiminde çeneyi ve larinksi nasıl konumlandırmalıyız? epilarinksin bu görüngünün üretiminde katkı sağlayıcı rol alması neye bağlıdır? gibi sorulara dair verilmiş cevaplar oldukça önemli olacaktır. Kuşkusuz, herhangi bir tür vokal icracılığa ilişkin oluşturulacak metodolojik yönergeler açısından, araştırmacı ve/veya ses eğitimcisinin gözlem ve görüşmeler aracılığıyla ulaşacağı sonuçlar da bu süreçler açısından önemli ve gereklidir. Ancak, özellikle altını çizerek ifade etmek gerekir ki, nesnel araştırma ile söz konusu gözleme/görüşmeye dayalı araştırma yöntemlerinin ikisi de gerekli olmakla birlikte, sübjektif değerlendirmelerden biraz uzaklaşabilme, hatta yapılacak sübjektif değerlendirmelerin argümanlarını daha iyi temellendirebilmek ve daha geçerli kılabilmek adına başvurabileceği referans bazı bilgilerin oluşabilmesi açısından da, nesnel kriterlere dayalı çalışmalara, en azından bu boyutta yeterli bilginin oluştuğu bir noktaya kadar, öncelik verilmesinde yarar olacaktır (Saruhan 2014a:300). K/AF'nın üretimini sağlayan iki şey olduğu düşünülmektedir: vokal traktusun rezonans özellikleri ve glottal kaynak (Nawka ve diğ. 1997:427). Literatürde kaynak-filtre etkileşimi hususunda yürütülen tartışmaları (bkz. örn. Titze ve Worley 2009:1531; Titze ve diğ. 2008; Titze 2008; Titze 2007a; Fant 1981) dikkate aldığımızda söz konusu bu iki düzlemin herhangi biri ile ilgili sonuçları üreten her bir durum veya durum değişiminin, diğer düzlemi de önemli bir derecede etkilediğini ve böylece de bu iki düzlemin birbiri ile önemli düzeyde bir ilişkiye sahip olduğunu görürüz. Bu nedenle, K/AF'nın oluşumunu sağlayan temel dinamikleri daha iyi ve doğru anlayabilmek açısından, bu iki düzlemi birbirinden soyutlayarak değil, aksine, mümkün olduğunca, aralarında mevcut olan korelatif ilişkiye dair bütün ayrıntıları göz önünde bulundurarak yapılacak bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Ancak, bu iki düzlemin her biri, ayrı çalışmalarda ele alınmayı gerektirecek derecede ayrıntılara sahiptir. Bu nedenle, glottal ses kaynağı düzlemi başka bir çalışmada ayrıntısıyla işlenmek üzere atlanarak, bu çalışmamızda sadece K/AF'nın oluşumunda yer aldığı iddia edilen çeşitli parametrelerden, vokal traktusa ilişkin olanlar ve söz konusu bu parametrelerin vertikal laringial pozisyon (VLP) değişkeni ile olan ilişkisi ele alınacaktır. 312 Ses spektrumu üzerinde 3-4 khz arası bölgede erkek seslerde görülen (Leino ve diğ. 2011, s. 150) ve 3.4 khz (Nawka ve diğ. 1997, s. 426) veya 3.5 khz (Leino 2009, s. 674) merkez frekanslı bir enerji sıçraması olarak tanımlanan K/AF'nın, opera şarkıcılığında görülen şarkıcı formantına benzer bir işlev görerek vokal icracının sesini duyurma konusunda icracıya yardımcı olduğu düşünülmektedir (ayr. ve referanslar için bkz. Saruhan 2014b). Aktörlük (Nawka ve diğ. 1997, s. 425; Bele 2006 s. 564,566; Master ve diğ. 2008, s. 153; Leino ve diğ. 2011, s. 154), spikerlik (Warhurst ve diğ. 2013, s. e5), Hırvat halk şarkıcılığı (Boersma ve Kovačić 2006, s. 1808; Kovačić ve diğ. 2003, s. 61), Pekin operasında mevcut olan ses sınıflarından Da Hua Lian da (Sundberg ve diğ. 2012, s. 142), Amerikan kırsal bölge şarkıcılığı (Cleveland ve diğ. 2001, s. 60), müzikal tiyatro şarkıcılığı (Sundberg ve Romedahl 2009, s. 544) ve müezzin, imam-hatip vb. (Saruhan ve diğ. In Review) gibi opera-dışı vokal icra türlerinde bulgulanan bu akustik görüngüye ilişkin araştırmalar son on yıllarda artmıştır. Ancak pek çok boyutu açısından kesin bir belirleme yapmak için bu konuda çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu görülür (Saruhan 2014c). Söz konusu bu boyutlardan biri olup, mevcut literatürde, üstelik de iki zıt yönde çıkarsamada bulunan, sadece iki çalışmada (Leino ve diğ. 2011;

5 Boersma ve Kovacic 2006) atıfta bulunulup, spesifik olarak üzerinde bir tartışma yürütülmeyen oldukça önemli bir konu, VLP'nun bu akustik görüngünün üretiminde ne tür bir rol aldığıdır. Larinksin pozisyonu, şarkıcılık sanatının en başta gelen meşguliyet alanlarından biri olan, 'vokal duyumun tınısı' değişkeni üzerinde önemli bir etkiye sahiptir (Pabst ve Sundberg 1992:67). Bu nedenle, vokal icracının/şarkıcının ürettiği vokal duyumun biçimlenmesinde rol almakta olan ve fonasyonda aktif olan bütün unsurların olduğu gibi, VLP'nun da, mümkün olduğunca net ve kesin bir şekilde tarif edilmesi gerekmektedir. Çünkü K/AF'nın üretiminde VLP'nun ne tür bir rol aldığına ilişkin varılacak teorik de olsa bir sonuç, K/AF'nı barındırdığı tespit edilen vokal icra türlerine yönelik teknik çalışmalarda, vertikal açıdan larinksi nasıl konumlandırmak gerektiğine ilişkin oldukça önemli bir referans noktası olacaktır. Genel anlamda, bütün vokal üretimlerin nitelik olarak belirlenmesinde, vokal traktusun fonasyon sırasında sahip olduğu konfigürasyon ve laringial ses kaynağı değişkenleri rol almaktadır (Imagawa ve diğ. 2003:471). VLP, hem vokal traktusun konfigürasyonu düzlemi hem de laringial düzlem açısından belirleyicidir ve böylece de fonasyonun spektral ve duyuşsal niteliği üzerinde önemli düzeyde bir etkiye sahiptir (bkz. örn. Echternach at al. 2014:653.e3; de Boer 2010: ; Titze 2007b:557; Bele 2006:556; Wells 2006:69; Robert Edwin 2004: ; Bateman 2003: 27; Fitch ve Reby 2001:1672; Boone ve McFarlane 1993:78-79; Pabst ve Sundberg 1992:67; Sundberg ve Askenfelt 1981:34; Sundberg ve Gauffin 1978:40; Sundberg ve Nordström 1976:39; Sundberg 1974:839; Sundberg 1969:39-40). Bu yüzden de, VLP değişkeni, K/AF'nın oluşumunda iki temel düzlemde de rol alma potansiyeline sahiptir. Her ne kadar Detweiler (1994) ve Wang (1986) gibi bazı çalışmalarda farklı yaklaşımlar mevcut olsa da, aşağıda da değinileceği üzere, VLP'un SF'nın oluşumu açısından nasıl şekillendiği üzerinde opera şarkıcılığı açısından genel bir uzlaşmanın oluştuğunu söyleyebiliriz. Ancak söz konusu olan opera dışı şarkıcılık ve vokal icra türleri olduğunda, bu tür bir uzlaşmaya oldukça uzak olunmasının yanı sıra, istisnai birkaç çalışma dışında, bu konunun ele alınmadığını da gözlemleriz. Bu çalışmada, her ne kadar VLP değişkeni, iki farklı akustik görüngü açısından da değerlendirilecekse de, literatürde görülen söz konusu bu boşluk nedeniyle, SF boyutuna kısa bir değinme sonrası, K/AF'nın laringial pozisyon ile ilişkisi hususu ana konumuz olacaktır. Konuşmacı/aktör formantının üretimindeki temel dinamikler Konuşmacı/aktör formantının, üst formantların demetleşmesi sonucu elde edildiğine ilişkin iddialar (Sundberg ve diğ. 2012:142, Leino ve diğ. 2011:155; Leino 2009:674; Bele 2006: 566) olduğu gibi, bu görüngünün bir formantlar demetleşmesinden ziyade, F4 te oluşan enerji artışı sayesinde oluştuğunu (Cleveland ve diğ. 2001:59-60; Nawka ve diğ. 1997:427), veya bir formant demetleşmesi söz konusu olsa da, bu demetleşmenin F4 ile ilişkili olduğunu (Leino 2009:674) ifade eden çalışmalara da rastlarız. Ancak K/AF'nın hangi formantların bir araya gelmesinin veya hangi formantın bir ürünü olduğu tartışmalarından bağımsız olarak aşağıda ayrıntılarına değinilecek olan çeşitli çalışmalarda ifade edilen bir husus, bu akustik görüngünün, spektral üst enerji bölgesinde görülen önemli düzeydeki bir artışın sonucu olduğudur. Konuşmacı/aktör formantı ile bağlantılı olarak, spektral (yaklaşık 2.2 ile 4 khz arası) üst enerji bölgesinde görülen artışın vokal traktusla ilişkili olarak ifade edilen temel nedenlerinin ise, 313

6 a. Çenenin geniş bir şekilde açılması (Master ve diğ. 2008:153; Boersma ve Kovacic 2006:1814), b. Larinkste fonasyon sırasında, Boersma ve Kovacic (2006) e göre yükselme; ya da tam tersi yönlü bir açıklama ile, Leino ve diğ. (2011) e göre, vertikal bir düşüş, ve bununla bağlantılı olarak c. ELB'daki hafif bir daraltma (Leino ve diğ 2011: ) olarak ifade edildiğini görürüz. Çalışmamızda, bu hususların her biri ayrı başlıklar altında incelenerek, söz konusu bu iddiaların geçerlik durumları ve nedenleri değerlendirilmeye çalışılacaktır. a. Konuşmacı/aktör formantı ile çene açıklığı ilişkisi Bir rezonanslı kavite olarak iş görmekte olan vokal traktustaki rezonanslar, glottal düzlemde üretilen kaynak sinyalin fundamental frekansından neredeyse bağımsız bir şekilde dil, çene ve dudakların çeşitli pozisyonlarıyla kontrol edilmekte olup, bu artikülatörler traktusu farklı formant değerleri üretmesiyle sonuçlanacak şekilde etkilemekte ve böylece de traktusun şeklini değiştirmek suretiyle formantların frekans değerleri değişime uğratılabilmektedir (bkz. örn. Reetz ve Jongman 2009:169; Grepl ve diğ. 2007:353; Björkner 2006:10; Pulakka 2005:7; Joliveau ve diğ. 2004:2434; Kob 2002:43). Vokal traktusta oluşan bir değişimin bütün formantlar üzerinde etkisi olacaksa da, bazı değişimler özellikle belli bir formant veya formantlar üzerinde daha büyük bir etki yaratmakta, örneğin F1 üzerindeki en etkili değişken çene açıklığı olup, çene açıklığı artışına F1 in frekans değerinde bir artış da eşlik etmektedir (bkz. örn. Echternach ve diğ. 2011:3962; Grepl ve diğ. 2007:355; Bele 2006:570; Erickson 2003:199; Tom ve diğ. 2001:746; Sundberg 1972:51; Sundberg 1969:38). Çene açıklığı artışının F1 değerinde yarattığı bu artışın temel nedeni bu açılmanın, kapalı-açık akustik boru formundaki vokal traktusun kapalı ucunda yarattığı daralma ve açık ucunda yarattığı genişlemedir (Johansson ve diğ. 1982:129). Burada, kapalı uç olarak işaret edilen yer, glottisin hemen üstündeki bölge olan alt faringial bölgedir. Bu bölgede oluşan bir genişleme rezonansların frekans değerlerini düşürür (Sundberg 2003:12). Söz konusu bölgede oluşan daralma ve genişlemenin F1 üzerindeki etkisini, akustik bilimi açısından bir borunun akustiği örneğiyle de açıklamak mümkündür. Carre ve Mrayati (1992) nin vokal traktusu sekiz eşit olmayan bölgeye (R) ayırdığı modeli kullanan Manzara (2005) e göre, vokal traktusun alt bölümünde oluşan bir daralmanın en istikrarlı etkisi, F1 in frekans değerini arttırmak yönlü olmaktadır. Yine aynı çalışma verilerine göre, oral kavitenin ön kısmında meydana gelen daralma F1 ve F2 nin frekansında düşüş etkisi; ya da tersinden söylersek, oral kavitede çenenin açılması ile elde edilen genişleme F1 ve F2 nin frekansında artış etkisi yaratır (Manzara 2005:2541). Echternach ve arkadaşlarının, modal ve falsetto registerleri karşılaştırdıkları çalışmada da, bunu doğrular nitelikte veri elde edilmiş, oral bölgenin daha geniş olduğu modal registerde F1 ve F2 nin frekans değerlerinin görece daha yüksek olduğu görülmüştür (Echternach ve diğ. 2011:3960-1). Aynı hususta benzer bir açıklamayı Reetz ve Jongman (2009) da da görmemiz mümkündür. Buna göre, faringial daralma ve çene açılmasının her ikisinin de F1 ve F2 üzerindeki etkisi, bu formantların frekans değerlerinde yükselme yönlü olacaktır (Reetz ve Jongman 2009: 168). 314 Farinkste meydana gelen bir daralmanın bütün sesli fonemlerde F1 in frekans değerinde neden olduğu artış (Fant 1975:13), başta F1 in kendisi olmak üzere bütün formantların enerji

7 düzeylerinde artışa neden olacağından (Kent ve Read 1992 den akt. Huber ve diğ. 1999:1540), sesin bütün bir spektral enerji dağılım eğrisi üzerinde etkide bulunur. Bu durumun soprano şarkıcılarla yapılan bir çalışmada da teyit edildiğini görürüz. Barnes ve arkadaşlarının 6 opera şarkıcısı soprano ile yaptığı çalışmada elde edilen verilere göre, sopranoların çenelerini açmaları sonucu F1 in frekansının yükselmesi bütün partiallerin enerji düzeylerinde artışa neden olmakta ve bu durum, 2-4 khz bölgesinin enerjisini önemli bir ölçüde arttırmaktadır (Barnes ve diğ. 2004:530). Spektrum üzerinde formantların enerji düzeylerinde oluşan artışın sesin SPL değeri üzerindeki etkisi oldukça yüksek seviyelerde olmakta, çene açıklığının arttırılmasının toplamsal ses çıktısının üzerindeki etkisi 30 db e varan bir intensite artışı olabilmektedir (Lamarche 2009:19; Sundberg 1988:18). Bu nedenledir ki, opera şarkıcılığında, kalabalık bir orkestranın eşliğinde kendilerini duyurmak isteyen kadın şarkıcılar formant uyarlama tekniğini uygularlar ve bu tekniğin temel stratejisi, F1'in frekansını arttırmak amacıyla, perde yükselişine eşlik eden çene açıklığı artışına dayanır (bkz. örn. Sundberg ve Skoog 1997: ; Sundberg,1979:6). Tom ve arkadaşlarının çalışmalarında da, ses gürlüğü artışı ile çene açıklığı değişkeni arasındaki pozitif yönlü korelasyon tespit edilmiştir (Tom ve diğ. 2001:745). Bu verilerden yola çıkarak çene açıklığı artışının F1 in frekans değerini arttırdığını ve bu değer artışının spektral enerji dağılımı üzerindeki etkisinin, bütün formantların ve böylece de spektral enerjinin bütünüyle artışına neden olduğunu söylemek mümkündür. Öte yandan, F1 de oluşan bu frekans artışının formantların enerji seviyelerinin artışına yönelik etkisi, bütün formantlar açısından eşit dağılımlı gerçekleşmez (Pinczower ve Oates 2005:445; Nordenberg ve Sundberg 2003:93; White ve Sundberg 2000; White 1998; Ternström 1989). Vokal gürlükte meydana gelen bir artış 1 khz altında 1 birimlik, khz aralığında ise ortalama yaklaşık 1.8 birimlik bir artışa neden olmaktadır (Ternström 1989:25; White 1998:119). 315 Bütün bu veriler dikkate alındığında, çene açma sonucu oluşan SPL artışıyla ilişkili ve eşzamanlı olarak oluşan spektral enerji seviye artışının en çok, şarkıcı formantı ve K/AF'nın oluştuğu bölgeler açısından etkili olduğu görülür. Nitekim, bunu doğrular şekilde çeşitli çalışmalarda hem şarkıcı formantının (bkz. örn. Lamesh ve Doval 2007:5 ; Sjölander ve Johan Sundberg 2004: 1273; Bloothooft ve Plomp 1986: ; Cleveland ve Sundberg 1983:30; Sundberg 1970:24), hem de K/AF'nın (Master ve diğ. 2008:151; Pinczower ve Oates 2005:445; Nawka ve diğ. 1997:427) vokal intensite artışı ile birlikte daha belirgin hale geldikleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla, yukarıda belirtilen çeşitli çalışmalarda görüldüğü üzere, çenenin açılması, başta F1 olmak üzere bütün formantlar üzerinde, frekans ve enerji seviyesi açısından K/AF'nın oluşumuna katkı sağlayacak yönde etkide bulunmaktadır. Bu nedenle Master ve diğ. (2008) ve Boersma ve Kovacic (2006) nın çenenin geniş bir şekilde açılmasının K/AF'nın oluşumunda rol oynadığına ilişkin varsayımları geçerli görünmektedir. b. Konuşmacı/aktör formantı ile laringial yükseklik değişkeni ilişkisi Vokal üretimin spektrumunda enerji dağılımını şekillendiren en etkili hususlardan biri formantların aldığı frekans değerleridir (bkz. Sundberg 2001:177). Boru akustiği teorisinden de bilinmektedir ki, borunun boyunda oluşan kısalma borunun rezonans frekanslarını yükseltecekken, uzunluk artışı frekans değerlerini düşürür (bkz. Reetz ve Jongman 2009: ; Fry 1979:72-74). Benzer şekilde, bütün formant frekansları vokal traktusun uzunluğu değişkeni tarafından etkilenmekte (Reetz ve Jongman 2009: 167; Hamdan ve diğ. 2008:180; Björkner 2006:10; Erickson 2003:199; Kent 1993:99-100; Fitch 1997:1219; Sundberg 1987: 20), yükseltilmiş larinks vokal traktusu kısaltarak, formant frekansların yükselmesine neden olurken (Tom ve diğ. 2001:746; Sundberg ve Askenfelt 1981:24; Sundberg ve Nordström

8 1976:36), larinksin aşağı indirilmesi yoluyla vokal traktusta oluşturulacak bir uzama, bütün formant frekansların düşürülmesini sağlamaktadır (Andrade 2012:e23; Hamdan ve diğ. 2008:180; Fitch ve Reby 2001:1672; Sundberg ve Nordström 1976:36). Bu akustik yasanın vokal traktus açısından geçerliğini, sadece insan deneklerle değil, ayrıca hayvanlarla yapılan benzer içerikli çalışmalarda da görmek mümkündür. Fitch ve Reby (2001) tarafından, Yeni Zelanda kırmızı geyikleri üzerinde yapılan bir çalışmada bulgulanan, vokal traktusun uzatılması ile F4'ün frekans değerlerinde oluşan düşüş arasında önemli derecede bir pozitif yönlü korelasyonun olduğu tespit edilmiştir. İnsanlarda, ses alanlarının alt ve üst sınırlarında ses üretmeleri esnasında larinksin vertikal pozisyonunun, dinlenme pozisyonunun ortalama cm kadar altına inebileceği veya üstüne çıkabileceği varsayılmaktadır (bkz. Sundberg ve Nordström 1976:36; Sundberg 1968:2). İnsanlarda, aşağı indirilmiş/yukarı doğru çıkarılmış bir larinksin F4 frekans değeri üzerindeki etkisini, en açık haliyle Sundberg ve Nordström ün çalışmasında görebilmek mümkündür. Söz konusu çalışmada normal laringial pozisyonda ortalama F4 değeri yaklaşık olarak 3.34 khz de oluşurken, bu değerin larinks yükseldiğinde yaklaşık olarak 3.44 khz e yükseldiği, larinks düştüğünde ise ortalama yaklaşık 2.94 khz e düştüğü bulgulanmıştır (Sundberg ve Nordström 1976:37-38). Nitekim laringial aşağı düşüşün, F4 ün frekans değeri üzerindeki etkisi, Sundberg in çalışmasında da gözlenmiş; söz konusu çalışmada, aşağı düşürülen larinksin F4 ün frekansını da düşürdüğü tespit edilmiştir (Sundberg 1969:39). Söz konusu durum, farklı VLP'lara sahip olan şarkı söyleme türleri arasında da kendini göstermekte; müzikal tiyatro (Björkner 2008:533) ve Brodway müzikali türlerinde (Stone ve diğ. 2003:296) söyleyen şarkıcılarda gözlemlenen opera şarkıcılarına göre daha yüksek formant frekans değerlerinin, bu şarkıcılarının kullandığı görece daha yüksek larinks pozisyonuna bağlı olduğu ifade edilmektedir (Björkner 2006:39). Formant frekanslarındaki yükselmenin algısal düzeydeki etkisi, vokal duyumun daha parlak işitilmesi olacaktır (Barlow ve LoVetri 2010:317). Kuşkusuz bu parlaklık artışının temelinde, daha yüksek spektral bölgelere doğru kayan bu enerji sıçramalarının spektrumun üst bölgelerinde neden olacağı yukarı yönlü seviye artışı hareketlenmesi yatmaktadır. 316 Her ne kadar, yukarıda da belirtildiği üzere, bütün formantların frekans değerleri üzerinde etkili oluyorsa da, vokal traktusun uzunluğu değişkeninin etki derecesi, formantlar arasında farklılaşmaktadır. Bu etki derecesinin ilk iki formantın frekans değeri üzerinde önemli bir yüksekliğe sahip olduğu hususunu, uzunluk farklılığı nedeniyle F1 ve F2 de cinsiyet değişkeni açısından ortaya çıkan farklılaşma olgusunda (bkz. örn. Yang 1996:250) da görmek mümkündür. Nitekim Sundberg ve Nordström ün doğrudan bu hususta yapılan çalışmalarında, laringial yükselmenin F1 in frekans değerinde artış, laringial düşmenin ise azalış yönlü etkisinin olduğu bulgulanmıştır (bkz. Sundberg ve Nordström 1976:37-38). Yukarıda, çene açıklığı değişkenine ilişkin açıklamalarda da belirtildiği gibi, F1 de oluşan frekans artışı, başta F1 in kendisi olmak üzere bütün formantların enerji düzeylerinde artışa neden olmaktaydı (Kent ve Read 1992 den akt. Huber ve diğ. 1999:1540). Dolayısıyla, laringial yükselmenin, özellikle de çene açıklığı değişkenince F1 de frekans artışının sağlandığı koşullarda oluşan etkiyi iyice kuvvetlendirmek yoluyla maksimize olmuş bir şekilde, K/AF'nın üretimine önemli düzeyde bir katkı sağlayacağını söylemek mümkündür. Öte yandan, laringial yükselmenin, K/AF'nın oluşumu hususundaki etkisinin, sadece F1 in frekans değerinde oluşturduğu yükselme olgusu ile sınırlı kalmadığı ve laringial yükseklik

9 değişkeninin söz konusu akustik görüngüye ilişkin önemli etkilerinden birinin, F4 ün frekans değeri ile ilişkili olarak geliştiği görülür. Şöyle ki; vokal traktusun uzunluğu değişkeninin frekans değerleri üzerinde en yüksek düzeyde etkide bulunduğu formantlar F4 ve F5 tir (Sundberg 1987:23). F4 ün vokal traktusun uzunluğu mu yoksa laringial kavitenin boyutu mu tarafından daha çok etkilendiği hususu üzerinde bir uzlaşımdan bahsetmek güçtür. Örneğin, Sundberg e göre F4 ün sahip olacağı frekans değeri, daha çok larinks borusunun şekline bağlı (1995:95; 1987:23) iken, Detweiler ve Detweiler (1995) e göre, F4 açısından vokal traktusun uzunluğu parametresi, laringial borudan daha önemlidir (akt. Sundberg 1995:84). Yine de dikkat edildiğinde görülür ki, Sundberg in F4 ün frekans değerinin belirlenmesinde laringial kavitenin daha etkin olduğunu belirttiği koşullar, farinks ile laringial kavite arasında, şarkıcı formantının oluşumunu sağladığı iddia edilen ve çeşitli çalışmalarda larinksin aşağı düşürüldüğü pozisyonda sabitlendiği tekniği uygulayan opera şarkıcılığında gözlenmiş olan (ayr. ve referanslar için. bkz. Saruhan 2014a), 1:6 oranının mevcut olması hususunu da içermektedir (bkz. örn. Sundberg 1995:85-88). Dolayısıyla laringial kavitenin F4 üzerinde daha etkin olduğu durumun, özel bir şarkıcılık tekniği ile yaratılan laringial koşullar aracılığıyla oluşturulan özel bir duruma gönderme yaptığını ve bu koşulların geçerli olmadığı diğer durumlarda vokal traktus uzunluğu değişkeninin F4 üzerinde asıl belirleyici etken olduğunu söylememiz mümkündür. Nitekim laringial yükseklik parametresi alt vokal traktusun konfigürasyonunun belirmesinde oldukça önemli olup (Imagawa ve diğ. 2003:474), laringial kavitenin, Sundberg in söz ettiği baskın etkiye sahip olabileceği boyutlara sahip olup olmayacağı açısından, larinksin düşürülmesi/yükseltilmesi aracılığıyla değişime uğrayan vokal traktus uzunluğu değişkeni kritik bir değerdedir. Böylece, Detweiler ve Detweiler (1995) in F4 frekans değerinin belirlenmesi açısından vokal traktusun uzunluğu değişkeninin, laringial kavitenin şekli değişkeninden daha önemli olduğuna ilişkin iddiasını referans almamız mümkündür. Ayrıca, hangi iddiayı referans olarak alırsak alalım, Maurer ve arkadaşları (1991) gibi bazı çalışmalarda elde edilen bulgular, vokal traktus uzunluğu değişkeninin özellikle de F4 başta olmak üzere, üst formant dizileri üzerinde önemli bir derecede etkide bulunduğunu göstermektedir. Söz konusu çalışmada, aynı fundamental frekans (perde) değerinde, formant frekansları açısından erkek, kadın ve çocuklar arasında görülen farklılaşmanın temel olarak 2.5 khz üstündeki bölgelerde oluştuğu bulgulanmıştır (Maurer ve diğ 1991:27). Vokal traktus uzunluğunun erkek, kadın ve çocuklar açısından aynı sıralamayla gittikçe azaldığı (bkz. Vorperian ve diğ. 2005:341) göz önüne alındığında, Maurer ve arkadaşlarının bu bulgusundan yola çıkarak, uzunluk değişkeninin, diğer değişkenler sabit tutulduğunda, spektral enerji dağılımı üzerindeki etkisinin temel olarak 2.5 khz üzeri olan üst frekans bölgelerinde oluştuğunu söylemek mümkündür. Söz konusu bu alan, K/AF'nın oluştuğu bölgeyi işaret ettiğinden bu husus önem taşımaktadır. Her ne kadar çeşitli çalışmalarda F2 nin oluştuğu frekans değeri alanının seslendirilen sesli fonem ve cinsiyet değişkenlerine bağlı olarak Hz arası olduğu tespit edilmişse de, bu formantın frekans değerinin 2.5 khz den yukarıda olduğu durumlar oldukça istisnai olup, genel olarak F3 ün frekansı yine seslendirilen sesli fonem ve cinsiyet değişkenlerine bağlı olarak khz arasında; F4 ün frekansı ise khz arasında değerler alabilmektedir (bkz. Gelfer ve Bennett 2013:561; Reetz ve Jongman 2009:184; Hamdan ve diğ. 2008:182; Hossain ve diğ. 2007:68; Smith ve diğ. 2007:3; Joliveau ve diğ. 2004:2435; Nguyen ve Fagyal 2003:3031; Tom ve diğ. 2001:746; Huber ve diğ. 1999: ; Carlsson-Berndtsson ve Sundberg 1991:30; Sundberg 1987; Paliwal ve diğ Huber ve diğ. (1999) un çalışmasında yer alan 16 yaş üstü deneklerin verileri temel alınmıştır.

10 1983:298; Johansson ve diğ. 1982:131; Sundberg ve Nordström 1976:37-38; Fant ve diğ. 1969:28; Peterson ve Barney 1952:182). Bu verileri Maurer ve arkadaşlarının uzunluk değişkeninin spektral enerji dağılımı üzerindeki etkisinin temel olarak 2.5 khz üzeri olan üst frekans bölgelerinde oluştuğunu işaret eden bulgusuyla bir arada değerlendirdiğimizde, uzunluk değişkeninin temel olarak etkisinin daha çok F3 ve F4 üzerinde oluşacağını öngörebiliriz. Buna ek olarak, larinksin yukarı çıkmasının özellikle de F1 ve F2 üzerinde, başka açılardan gelişen frekans arttırma yönlü ikinci bir etkisi de mevcuttur. Larinks yukarı çıkarıldığında farinksin alt bölgesinde daralma oluşur (Sundberg ve Nordström 1976:35). Bu daralmanın etkisi yukarıda da belirtildiği gibi, bütün sesli fonemlerde F1 in frekans değerinin artışı olmaktadır (Fant 1975:13). Hatırlanacağı üzere, F1 in frekansında oluşacak bir artışın etkisi, başta F1 in kendisi olmak üzere bütün formantların enerji düzeylerinin artışı olacaktır (Kent ve Read 1992 den akt. Huber ve diğ. 1999:1540). Dolayısıyla, laringial yükselmenin, formant frekans değerleri üzerindeki etkisi aracılığıyla, K/AF'nın oluşumu açısından oldukça yüksek dereceli bir katkı sağlayabileceğini söylemek mümkündür. Vardığımız bu sonuç, Boersma ve Kovacic (2006) nın K/AF'nın üretiminde fonasyon sırasında larinkste oluşan bir yükselmenin rol alabileceğine ilişkin açıklamasını destekler niteliktedir. c. Konuşmacı/aktör formantı ile ELB ilişkisi Yukarıda da belirtildiği gibi, Boersma ve Kovacic'in (2006), yüksek bir larinksin spektral üst frekans alan zenginliği hususunu açıklamak konusunda getirilebilecek açıklamalardan biri olabileceğine (1814) ilişkin açıklamasının tersine, K/AF'nın oluşumunda, VLP'un önemine gönderme yapan bir diğer çalışma olan Leino ve arkadaşları (2011) de, vertikal düzlemde oluşacak hafif bir düşüşten bahsedilmektedir. K/AF'nın F3-F5 demetleşmesi ile gerçekleştiğini ve bu demetleşmeyi oluşturmak üzere frekans değeri olarak F3 te artış, F4 ve F5 te düşüş olması gerektiğini ifade eden Leino ve arkadaşlarına göre, söz konusu bu frekans değişimlerinin gerçekleşmesi için, fizyolojik bazı şekillenmelere ihtiyaç vardır. Bu şekillenmelerin, oral kavitenin ön kısmında oluşan bir daralma ve arka kısmında oluşan bir genişlemeye eşlik eden bir epilaringial darlaşma olduğunu ifade eden yazarlara göre, bu şekillenmelerin laringial pozisyonda vertikal bir düşüş ve/veya dil kökünün alçaltılmasıyla birlikte dilin daha önde kullanımı gibi hareketler sayesinde elde edilmesi mümkündür (Leino ve diğ. 2011:157). Leino ve arkadaşları, ELB'ya ilişkin iddialarında, Titze ve Story (1997) nin daraltılmış bir ELB'nun bütün formantları Hz spektral bölgesine doğru çektiğine ilişkin verilerine atıfta bulunmakta ve daraltılmış bir ELB nun, konuşmacı formantının oluşumunda rol oynama olasılığının yüksek olduğunu dile getirmektedirler (Leino ve diğ 2011: ) 2. Çene açıklığı ve vokal traktusun uzunluğu değişkenlerin yanı sıra ELB alanı değişkeni de spektrumdaki üst partiallerdeki enerji düzeyi üzerinde etkide bulunmakta (Bergan ve diğ. 2004: 307) ve örneğin, sopranolarda yükseltilmiş bir yüksek frekans bölge enerjinin elde edilişinde, ELB ile ilgili bir daralmanın yardımcı olabileceği (Barnes ve diğ. 2004: 538) düşünülmektedir Her ne kadar, ELBnun söz konusu etkisini vokal traktusun rezonans özellikleri ile ilişkisi açısından olduğu gibi, vokal kıvrımların titreşim özellikleri üzerindeki etkisi (bkz. örn. Titze 2008) açısından da değerlendirmek mümkünse de, söz konusu bu ikinci husus, konuşmacı/aktör formantının oluşumunda yer aldığı iddia edilen glottal ses kaynağı düzlemli parametrelerle ilgili değerlendirmelerin yapılacağı başka bir çalışmada ele alınmak üzere atlanacaktır.

11 Nitekim, Titze ve Story'nin çalışma bulgularında görülen, ELB'da oluşan bir daralmanın, formantları 2.5 khz çevresi bölgeye çekmesi olgusunda formantların frekans değerlerinde oluşan değişimin, Leino ve arkadaşlarının çalışmalarında elde ettikleri bulgularla aynı yönde olduğu görülmektedir: frekans değeri olarak F3 te hafif bir artış, F4 ve F5 te ise düşüş (Titze ve Story 1997:2237). Bu veriler, Leino ve arkadaşlarının, ELB'da oluşan bir daralma olgusunun, K/AF'nın üretiminde bir rol oynadığına ilişkin açıklamalarını destekler niteliktedir. Her ne kadar, diğer bazı çalışmalarda elde edilen bulgular, epilaringial alanda oluşan darlaşmanın F3 ün frekans değeri üzerindeki etkisine ilişkin kesin bir şey söylememizi zorlaştırıyor olsa da, bu daralmanın F4 üzerindeki etkisine ilişkin elde edilen bulgular arasında genel bir tutarlığın olduğu görülür. Buna göre, ELB'da oluşan daralmanın F4 üzerindeki etkisi frekans düşüşü yaratma yönündedir (Takemoto ve diğ. 2006: ; İmagawa ve diğ. 2003:473; Titze ve Story 1997:2237). Konuşmacı/aktör formantının üretimine ilişkin tartışmalarının ortak bir yönü, F4 ün kesin bir şekilde yapılan açıklamanın bir bileşeni olmasıdır ve F4 ün laringial kavitenin ürettiği bir akustik görüngü olduğuna ilişkin veriler (Takemoto ve diğ. 2010: , Takemoto et al., 2006b:2232), konuşmacı/aktör formantının laringial kavite ile olan ilişkisine yönelik açıklamaları destekler durumdadır. Takemoto ve diğ. (2006b) nin çalışmasında, laringial kavitenin (laringial vestibül + laringial ventrikül) mevcut olmadığı durumlar ile mevcut olduğu durumlar arasında spektral enerji eğrisi açısından oluşan en önemli farkın, khz arası bölgedeki enerji düzeyi farklılaşması olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu çalışmada,laringial kavitenin varlığının, ilk 3 formant üzerinde minimal bir etkisi bulunurken, F4 ve üzeri formantların üzerinde yani spektral üst frekans alanı enerji düzeyi üzerinde oldukça belirleyici bir etkide bulunduğu ve khz khz spektral enerji alanının laringial kavitenin varlığınca kuvvetlendirildiği görülmüştür (Takemoto ve diğ. 2006:2232). Bu spektral alan K/AF'nın oluşumu açısından oldukça önemli olan bir enerji alanı olup, K/AF'nın oluşumu açısından laringial kavitenin kritik bir değerde olduğunu görürüz. Ancak, ELB'da oluşan bir daralmanın etkisinin K/AF'nın oluşumu açısından pozitif yönlü olup olmayacağı, laringial kaviteye ait olduğu iddia edilen formantın hangi frekans değerine sahip olduğu hususunca belirlenecektir. 319 Laringial kavitenin rezonans frekansının [F4 ün] 3041 Hz olduğunu bulgulanmıştır (Takemoto ve diğ. 2006:2232). Ancak, her ne kadar Takemoto ve arkadaşlarının burada zikredilen bütün çalışma sonuçları önemli olsa da, söz konusu bu çalışmaların modelleme yoluyla yapıldığı ve sadece, hem bireyler arası morfolojik farklılıklar hususunun, hem de laringial yükseklik değişkeninin etkisi sonucu laringial boruda oluşan daralma/genişleme hususunun elimine edilmiş olduğu koşullar açısından temsil etme potansiyeline sahip olduğu dikkate alınmak durumundadır. Bu nedenle, F4 ün frekansının ne olduğuna ilişkin bir sonuca ulaşmak konusunda, canlı deneklerle yapılan ve doğal konuşma modunu esas alan çalışma bulgularını dikkate almak daha doğru olacaktır. Bu doğrultuda, F4 ün normal konuşma modu açısından ve seslendirilen sesli fonem ve cinsiyet değişkenlerine bağlı olarak yaklaşık ortalama değerlerle, Sundberg ve Nordström (1976:37-38) de erkekleri çin 3.4 khz; Tom ve diğ. (2001:746) da erkekler için 3.75 khz; Hamdan ve diğ. (2008:181) de erkekler için ortalama olarak yaklaşık 3.6 khz, kadınlar için ise 3.9 khz; Paliwal ve diğ. (1983:298) de 3.5 khz; ; Fant ve diğ. (1969:28) de erkekler için 3.3 khz; Sundberg (1987) de kadın için 3.5 khz ve Johansson ve diğ. (1982:131) de kadınlar için 3.7 khz değerler aldığı görülür. Görüldüğü üzere,

12 seslendiricinin cinsiyetine, ses sınıfına, seslendirilen perdeye ve hangi sesli fonemin kullanıldığına bağlı olarak, F4 ün frekansının khz arası bölgede bir değer alabilmektedir. Bu verileri dikkate aldığımızda, erkeklerde ortalama F4 değerinin ortalama yaklaşık 3.4 khz olarak ifade edilebileceğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla, F4 ün normal bir konuşmada aldığı değer göz önüne alındığında, bu formantın K/AF'nın oluşumu açısından, özel bir önemi olduğu açıktır. Ancak, F4 ün frekansında yarattığı ifade edilen düşüş etkisi nedeniyle, ELB'da oluşan bir daralmanın K/AF nın mı, yoksa SF'nın mı üretimine katkıda bulunacağı hususunu dikkatle değerlendirmek ve Leino ve arkadaşları, ELB'ya ilişkin iddialarını bu çerçevede ele almak gerekmektedir. Bu noktada iki hususun bir arada değerlendirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır: Birincisi, ELB'da oluşan daralmanın F4 ün frekansında düşüş yaratması (Takemoto ve diğ. 2006: ; İmagawa ve diğ. 2003:473; Titze ve Story 1997:2237); ikincisi ise, laringial düşüşün, F4 ün frekansında düşüş yaratırken, laringial yükselmenin F4 ü yükseltme potansiyelidir (bkz. örn. Sundberg ve Nordström 1976:37-38; Sundberg 1969:37,39). Sundberg ve Nordström'ün çalışma bulguları, bu noktada önem kazanmaktadır. Hatırlarsak, söz konusu çalışmada F4 ün normal laringial pozisyondaki değeri yaklaşık olarak 3.34 khz iken, larinks yükseldiğinde bu değer yaklaşık olarak 3.44 khz e yükselmekte, larinks düştüğünde ise yaklaşık olarak 2.94 khz e düşmekteydi (Sundberg ve Nordström 1976:37-38). Burada ortaya çıkan bir hususa dikkat etmekte yarar olacaktır: laringial düşüşün etkisi %12 civarı iken, yükselmenin etkisi %3 civarıyla sınırlı kalmaktadır. Peki, bunun nedeni ne olabilir? Bu soruya verilebilecek bir cevabın konumuz açısından önemi olacaktır ve yukarıda belirttiğimiz iki hususu bir arada değerlendirdiğimizde bir sonuca ulaşmak mümkün gibidir. Şöyle ki, larinksin pozisyonunda, normale göre oluşacak düşüş olgusunun, F4 te frekans düşüşü etkisi yaratarak (bkz. örn. Sundberg 1969:37), bu formantta 3 khz civarı ve altındaki bölgede konumlanma eğilimi üreteceği anlaşılmaktadır. Böylece, F4'ün frekansında düşme etkisini üreten temel dinamiklerin, laringial düşüşle oluşan vokal traktus uzaması ve epilaringial daralma hususları olduğu anlaşılıyor. Bu noktada hem vokal traktus uzaması hem de epilaringial daralma olguları F4 üzerinde aynı yönlü, yani düşüş yönlü bir etki gösterdiğinden, bu iki olgu birbirini ayrıca destekler de. Bu durum, yani larinksin aşağı düşürülmesi sırasında bu iki dinamiğin aynı yönlü etki üretmesi, %12 civarı oluşan önemli sayılabilecek derecedeki frekans değişimini açıklar niteliktedir. 320 Esling'in Laringial Artikülasyon Modeli'nin temel varsayımlarından biri, laringial yükselmenin epilaringial kavitede daralma oluşturmasıdır (Moisik ve Esling 2011:1407). Ancak, larinksin yukarı çıktığı koşullarda ELB'da bir daralmanın oluşup oluşmadığına ilişkin yapılmış doğrudan bir çalışma yok, en azından ben bilmiyorum. Öte yandan yüksek larinks pozisyonunda EGG amplitüdünün düştüğüne (Sundberg ve Gauffin 1978:42) yönelik bulguyu, larinksin yukarı çıktığı koşullarda farinksin alt bölgesinde oluşan daralma (Sundberg ve Nordström 1976:35) olgusuyla açıklamak mümkün gibidir. Farinkste oluşan bu daralma, epilaringial bölgede de bir daralma olacağını düşündürtür. Bu çıkarsama, ayrıca Esling'in temel varsayımı ile de tutarlık gösterir. Bu durum, larinksin yükselmesinin F4 ün frekansı üzerindeki etkisinin, karşıt yönlü hareket eden iki farklı dinamik tarafından belirleneceği anlamını taşıyacaktır. Larinks yükseldiğinde, vokal traktus kısaldığından F4 ün frekansı artacakken (Sundberg ve Nordström 1976:37-38), eş zamanlı olarak ELB'da oluşan daralma, bu frekansı aşağı yönlü çekecektir (İmagawa ve diğ. 2003:473). Böylece, çalışmamızda ortaya konacak iddialardan biri olmak üzere, ifade edersek: larinksin yükselmesi sonucu vokal traktusta oluşan

13 kısalma, laringial yükselme sırasında ELB'da oluştuğu ifade edilen daralmanın F4 üzerindeki frekans düşürücü etkisini yok eder veya en azından azaltır. Dolayısıyla, ELB'da oluşan daralmanın F4'ün frekans değeri üzerinde ortaya çıkardığı düşüş yönlü etkinin K/AF nın değil, sadece SF'nın üretimi açısından pozitif yönlü olacağını görürüz. Nitekim Leino ve arkadaşları K/AF'nın, ELB daki hafif bir daraltma, oral kavitenin arka kısmında bir genişleme ve yine oral kavitenin ön kısmında bir daralma ile elde edilebildiğini iddia etmektedirler (Leino ve diğ 2011: ). Belirtmek gerekir ki, Leino ve arkadaşları tarafından tarifi yapılan bu tür bir vokal traktus konfigürasyonu, opera şarkıcılığına ilişkin literatürde sıklıkla open throat olarak adlandırılan ve SF'nın elde edilmesinde kritik değerde olan (ayr. için bkz. örn. Mitchell ve diğ. 2003) teknikte oluşan konfigürasyon ile oldukça benzerdir. Bu, ELB'da oluşan daralmanın F4 ün frekansı üzerindeki etkisi açısından böyledir. Peki, aynı şeyi F3 açısından nasıl açıklayacağız? Epilaringial kavitenin F3 ün frekans değeri üzerindeki nihai etkisini belirlemede VLP değişkeninin ne tür bir rol aldığına ilişkin bir bilgi, ELB'nun K/AF ile ilişkisi konusunda daha net bir sonuç elde etmemizi sağlayacaktır. Daha önce de belirtildiği gibi, Leino nun epilaringial daralmanın K/AF'nın oluşumunda rol aldığına ilişkin iddialarının temel dayanağı, bu daralmanın F3 ün frekansında yükselme oluşturduğuna ilişkin Titze ve Story nin verilerini de içeriyordu. Laringial kavitenin F3 ün frekans değeri üzerindeki etkisi Helmholtz rezonatörününkine benzemekte (ventriküler alan kaviteye benzerken vestibüler alan Helmholtz rezonatörünün boğaz kısmına benzemektedir) ve laringial kavitenin faringial alanla birleşme yerini temsil eden boğaz kısmında oluşan daralma ve morgagnide oluşan genişlemenin ikisi de, F4 ün yanı sıra, görece minimal bir seviyede olsa da, F3 te de frekans düşüşü yaratmaktadır (Takemoto ve diğ. 2006: ; ayr. bkz. İmagawa ve diğ. 2003:473). Ayrıca larinksin aşağı indirilmesi, F3 ün değerinde düşüş yaratır (Lasarcyk 2007:2215; Boone ve McFarlane 1993:78; Sundberg 1968:3,5). Bütün bu değişkenlerin F3 ve F4 üzerindeki toplamsal etkisi, Sudnberg in opera şarkıcılığı eğitimli 4 Bass sesli sanatçı ile 9 İsveç sesli fonemi üzerinde yaptığı çalışmasında elde ettiği bulgularda da gösterir kendini. Söz konusu çalışmada F3 ve F4 değerlerinin şarkı söylemede konuşmaya göre daha düşük değerler aldığı görülmüş ve söz konusu bu olgu, bu şarkıcıların teknik açıdan uyguladıkları laringial düşüş ve bu düşüşe eşlik eden morgagni genişlemesi ile açıklanmıştır (Sundberg 1968:5). 321 Böylece, hem laringial düşüş, hem de bu düşüşle ilişkili olarak ELB'da oluşan daralmanın, F3 ün frekansında, ancak bu kez F4 e göre minimal sayılabilecek bir derecede de olsa, düşüşe neden olduğu söylenebilir. Ancak, laringial kavitede oluşacak bir daralmanın etkisine yönelik elde edilen sonuçlar, kaynaklar arası farklılaşmaktadır. Bazı kaynaklar, laringial kaviteye ilişkin darlaşmanın, minimal bir seviyede olsa da, F3 te de frekans düşüşü yarattığı iddia ederken (Takemoto ve diğ. 2006: ; İmagawa ve diğ. 2003:473), Leino ve arkadaşlarının iddialarına dayanak olarak gösterdikleri Titze ve Story (1997) in verileri, bunun tam tersine bir F3 etkisinden bahseder. Söz konusu farklı sonuçlara ulaşılmasını sağlayan temel nedenlerin, çalışmalar arasında yöntem ve örneklem açısından mevcut olan farklılaşma ile açıklanması mümkündür. Bu tür bir olgu ile karşılaşmaktan kaçınabilmenin, ancak, bu konuda spesifik olarak yapılan çalışmaların sayısının artmasında ve kullanılan örneklemin geniş tutularak, yöntem birliği sağlanmasında yattığı gerçeği göz önüne alındığında, en azından şimdilik, bu açıklamalardan hangisinin daha doğru olabileceğine ilişkin bir yargıya varmamızın pek mümkün olmadığı görülmektedir. Bu nedenle, Leino ve arkadaşlarının K/AF'nın oluşumunda rol aldığını iddia ettikleri "ELB'daki hafif bir daraltma" olgusunu diğer

14 değişkenlerden bağımsız olarak ele alacak olursak, söz konusu bu iddianın geçerlik derecesine ilişkin kesin bir şey söylemenin, F3 açısından, en azından şimdilik, mümkün olmadığını belirtmek durumundayız. Ancak, larinksin yükselmesinin F3'ün frekansını yükseltirken, larinksin alçaltılmasının frekansı düşürdüğü (Lasarcyk 2007:2215; Boone ve McFarlane 1993:78; Sundberg 1968:3,5; Sundberg ve Nordström 1976:37-38) bilinmektedir. Dolayısıyla, frekans değeri olarak F3 te artış, F4 ve F5 te düşüş olması gerektiğini ifade eden Leino ve arkadaşlarının bu açıklama modeline, en azından laringial yükseklik değişkeninin doğrudan kendisiyle ilgili olarak söylenirse, larinkste oluşacak bir yükselme olgusu daha uygun düşmektedir. Bu hususlar dikkate alındığında, "ELB'daki hafif bir daraltma" olgusunun K/AF'nın üretimine destek sağladığına ilişkin bir iddianın, Leino ve arkadaşlarının yaptığı gibi vertikal bir düşüşle bağlantılı olarak dile getirilmesinin, söz konusu bu iddianın geçerlik derecesini düşürme potansiyelini arttıracağını söyleyebiliriz. SONUÇ Herhangi bir vokal icra türünde, icra sırasında üretilen sesin akustik açıdan ne tür bir niteliğe sahip olduğuna ilişkin veriler, söz konusu türe yönelik eğitimde uygulanabilecek tekniklerin vokal traktusa ilişkin hangi konfigürasyonlara dayanması gerektiğine dair önemli ipuçları sağlayacaktır. Üretilen sesin K/AF görüngüsünü barındırdığı tespit edilen/edilecek bir vokal icra türünde, çene açıklığı, VLP ve ELB değişkenlerinin hangi koşullarda K/AF'nın üretimine katkıda bulunma potansiyeli gösterebileceğine yönelik bir bilgi, bu anlamda oldukça önem arz etmekte olup, bu hususlarda özetle şu sonuçlara varılmıştır: Çeşitli kaynaklarda elde edilen veriler bir arada değerlendirildiğinde, hem farinkste daralma hem de ağız kısmında genişleme etkisi aracılığıyla çene açıklığında oluşan büyümenin, F1 in frekans değerinde yarattığı yükselmenin (bkz. örn. Echternach ve diğ. 2011:3962; Grepl ve diğ. 2007:355; Bele 2006:570; Erickson 2003:199; Tom ve diğ. 2001:746; Johansson ve diğ. 1982:129; Fant 1975:13; Sundberg 1972:51; Sundberg 1969:38), başta F1 in kendisi olmak üzere bütün formantların enerji düzeylerinde artışa neden olduğu (Kent ve Read 1992 den akt. Huber ve diğ. 1999:1540) ve böylece de sesin bütün bir spektral enerji dağılım eğrisi üzerinde önemli bir etkide bulunduğu görülür. F1 de oluşan bu frekans artışının formantların enerji seviyelerinin artışına yönelik etkisi, khz aralığında 1 khz altında olduğundan daha yüksek düzeyde oluşması (Pinczower ve Oates 2005:445; Nordenberg ve Sundberg 2003:93; White ve Sundberg 2000; White 1998; Ternström 1989), çene açıklığı artışının, sesin niteliğinde K/AF'nın oluşumu yönünde katkı sağlayıcı bir rol oynamasını sağlar. Varılan bu sonuç, Master ve diğ. (2008) ve Boersma ve Kovacic (2006) nın çenenin geniş bir şekilde açılmasının K/AF'nın oluşumunda rol oynadığına ilişkin varsayımlarını doğrular niteliktedir. 2. Benzer şekilde, her ne kadar bütün formant frekansları vokal traktusun uzunluğu değişkeni tarafından etkilense de (Reetz ve Jongman 2009: 167; Hamdan ve diğ. 2008:180; Björkner 2006:10; Erickson 2003:199; Kent 1993:99-100; Fitch 1997:1219; Sundberg 1987: 20), en yüksek dereceli etkisinin başta F4 ve F5 üzerinde olmak üzere (Sundberg 1987:23), 2.5 khz üzeri olan üst frekans bölgelerinde oluşması (Maurer ve diğ 1991:27), ses spektrumu üzerinde 3-4 khz arası bölgede görülen (Leino ve diğ. 2011, s. 150) K/AF'nın oluşumu açısından, bu değişkeni önemli kılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere yükseltilmiş larinks vokal traktusu kısaltarak, formant frekansların yükselmesine neden olurken (Sundberg ve Askenfelt 1981:24), larinksin aşağı indirilmesiyle oluşan uzama bütün formant frekansların düşmesine neden olacaktır (Hamdan ve diğ. 2008:180; Fitch ve Reby 2001:1672). Yukarıda

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 34, Kasım 2016, s. 140-159 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 26.10.2016 30.11.2016 Yrd. Doç. Dr. Şahin

Detaylı

ŞARKICI FORMANTI: BİR ZORUNLULUK MU YOKSA TERCİH Mİ?

ŞARKICI FORMANTI: BİR ZORUNLULUK MU YOKSA TERCİH Mİ? The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss3631 Number: 50, p. 273-296, Autumn II 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi

Detaylı

ULUSLARARASI AVRASYA SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl/Year: 5, Cilt/Vol:5, Sayı/Issue: 17

ULUSLARARASI AVRASYA SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl/Year: 5, Cilt/Vol:5, Sayı/Issue: 17 TÜRKİYE DE GELENEKSEL ŞARKICILIK TÜRLERİ ARAŞTIRMALARINDA ŞARKICI FORMANTI PARAMETRESİNİN KULLANIMINA YÖNELİK BİR ÖNERİ Şahin SARUHAN Yrd. Doç., Düzce Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi,

Detaylı

OPERA ŞARKICILIĞINDA METİNSEL ANLAŞILIRLIK PROBLEMİ VE NEDENLERİ

OPERA ŞARKICILIĞINDA METİNSEL ANLAŞILIRLIK PROBLEMİ VE NEDENLERİ The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss2411 Number: 27, p. 553-573, Autumn I 2014 OPERA ŞARKICILIĞINDA METİNSEL

Detaylı

OPERA ŞARKICILIĞINDA METİNSEL ANLAŞILIRLIK PROBLEMİ VE NEDENLERİ

OPERA ŞARKICILIĞINDA METİNSEL ANLAŞILIRLIK PROBLEMİ VE NEDENLERİ The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss2411 Number: 27, p. 543-563, Autumn I 2014 OPERA ŞARKICILIĞINDA METİNSEL

Detaylı

- 675 - * Yrd. Doç. Dr., Düzce Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü.

- 675 - * Yrd. Doç. Dr., Düzce Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü. - 675 - Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 7 Sayı: 32 Volume: 7 Issue: 32 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 KADIN OPERA ŞARKICILARINDA

Detaylı

OPERA-DIŞI VOKAL İCRA TÜRLERİNDE BİR AKUSTİK GÖRÜNGÜ: KONUŞMACI/AKTÖR FORMANTI

OPERA-DIŞI VOKAL İCRA TÜRLERİNDE BİR AKUSTİK GÖRÜNGÜ: KONUŞMACI/AKTÖR FORMANTI The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss2548 Number: 29, p. 293-312, Autumn III 2014 OPERA-DIŞI VOKAL İCRA TÜRLERİNDE

Detaylı

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül)

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül) TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül) HAZIRLAYAN 18.02.2014 Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ Prof. Dr. Mustafa DELİCAN Doç. Dr. Levent ŞAHİN ÖZET Türkiye genelinde Eylül ayında geçen yılın aynı

Detaylı

BKİ farkı Standart Sapması (kg/m 2 ) A B BKİ farkı Ortalaması (kg/m 2 )

BKİ farkı Standart Sapması (kg/m 2 ) A B BKİ farkı Ortalaması (kg/m 2 ) 4. SUNUM 1 Gözlem ya da deneme sonucu elde edilmiş sonuçların, rastlantıya bağlı olup olmadığının incelenmesinde kullanılan istatistiksel yöntemlere HİPOTEZ TESTLERİ denir. Sonuçların rastlantıya bağlı

Detaylı

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım

2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI Tanım 2. REGRESYON ANALİZİNİN TEMEL KAVRAMLARI 2.1. Tanım Regresyon analizi, bir değişkenin başka bir veya daha fazla değişkene olan bağımlılığını inceler. Amaç, bağımlı değişkenin kitle ortalamasını, açıklayıcı

Detaylı

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ

BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ 1 BÖLÜM 13 HİPOTEZ TESTİ Bilimsel yöntem aşamalarıyla tanımlanmış sistematik bir bilgi üretme biçimidir. Bilimsel yöntemin aşamaları aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Karasar, 2012): 1. Bir problemin

Detaylı

THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor

THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor THOMAS TÜRKİYE PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları Özet Rapor Amaç Aşamalar Örneklem Analizler PPA Güvenilirlik, Geçerlilik ve Standardizasyon Çalışmaları nın amacı, yeni örneklemler

Detaylı

Alpha Altın Raporu 5 Ekim 2015 144 günlük ortalama @1161$ ve Bollinger @1079$ seviyeleri önemli!

Alpha Altın Raporu 5 Ekim 2015 144 günlük ortalama @1161$ ve Bollinger @1079$ seviyeleri önemli! Alpha Altın Raporu 5 Ekim 2015 144 günlük ortalama @1161$ ve Bollinger @1079$ seviyeleri önemli! Pozitif Senaryo Yukarı yönlü hareketlerde 144 günlük ortalama $1161 seviyesi hedeflenebilir. Negatif Senaryo

Detaylı

İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR

İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR Araştırma Notu 09/31 01.03.2009 İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR Seyfettin Gürsel ***, Gökçe Uysal-Kolaşin ve Mehmet Alper Dinçer Yönetici

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yöntem Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem Veriler ve Toplanması Verilerin Çözümü ve Yorumu 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın

Detaylı

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı DEĞERLENDİRMENOTU Nisan2011 N201127 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ayşegül Dinççağ 1 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri Hasan Çağlayan Dündar 2 Araştırmacı, Ekonomi Etütleri 2008 Krizinin

Detaylı

Örneklem Dağılımları & Hipotez Testleri Örneklem Dağılımı

Örneklem Dağılımları & Hipotez Testleri Örneklem Dağılımı Örneklem Dağılımları & Hipotez Testleri Örneklem Dağılımı Ortalama veya korelasyon gibi istatistiklerin dağılımıdır Çıkarımsal istatistikte örneklem dağılımı temel fikirlerden biridir. Çıkarımsal istatistik

Detaylı

2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU

2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU 2014 OCAK AYI İŞSİZLİK RAPORU HAZIRLAYAN 27.04.2014 RAPOR Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ Prof. Dr. Mustafa DELİCAN Doç. Dr. Levent ŞAHİN 1. İşgücü Türkiye İşgücü Piyasasının Genel Görünümü Toplam nüfusun

Detaylı

Yaş Doğrulama Metotları

Yaş Doğrulama Metotları Yaş Doğrulama Metotları Yrd. Doç. Dr. Aysun GÜMÜŞ Ondokuzmayıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Samsun Birçok kemikleşmiş yapı günlük ve yıllık periyodik birikimler oluşturmak suretiyle

Detaylı

A. BIÇIME İLIŞKIN ANALIZ VE DEĞERLENDIRME

A. BIÇIME İLIŞKIN ANALIZ VE DEĞERLENDIRME Y. Mimar Işılay TEKÇE nin Doktora Tez Çalışmasına İlişkin Rapor 18 Ocak 2010 A. BIÇIME İLIŞKIN ANALIZ VE DEĞERLENDIRME 1. Çalışmanın Bölümleri Aday tarafından hazırlanarak değerlendirmeye sunulan doktora

Detaylı

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 12 Ocak 2016

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 12 Ocak 2016 ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 12 Ocak 2016 5 Ocak 2016 tarihli Alpha Altın raporumuzda paylaştığımız görüşümüz; 144 günlük ortalama ($1116.17) orta dönemli trend değişimi için referans olmaya devam ediyor. Bu

Detaylı

BÖLÜM 5 MERKEZİ EĞİLİM ÖLÇÜLERİ

BÖLÜM 5 MERKEZİ EĞİLİM ÖLÇÜLERİ 1 BÖLÜM 5 MERKEZİ EĞİLİM ÖLÇÜLERİ Gözlenen belli bir özelliği, bu özelliğe ilişkin ölçme sonuçlarını yani verileri kullanarak betimleme, istatistiksel işlemlerin bir boyutunu oluşturmaktadır. Temel sayma

Detaylı

Alpha Altın Raporu 21 Eylül 2015 Aylık bazda bollinger alt bandı trend değişimi için takip edilebilir. ($1087)

Alpha Altın Raporu 21 Eylül 2015 Aylık bazda bollinger alt bandı trend değişimi için takip edilebilir. ($1087) Alpha Altın Raporu 21 Eylül 2015 Aylık bazda bollinger alt bandı trend değişimi için takip edilebilir. ($1087) Pozitif Senaryo Yukarı yönlü hareketlerde 144 günlük ortalama $1163 seviyesi hedeflenebilir.

Detaylı

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 13 Ekim 2015

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 13 Ekim 2015 ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 13 Ekim 2015 5 Ekim 2015 tarihli Alpha Altın raporumuzda paylaştığımız görüşümüz; 144 günlük ortalama @1159$ seviyesi trend değişimi için takip edilmeli! Pozitif Senaryo Yukarı

Detaylı

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 23 Aralık 2015

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 23 Aralık 2015 ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 23 Aralık 2015 15 Aralık 2015 tarihli Alpha Altın raporumuzda paylaştığımız görüşümüz; Pozitif Senaryo Yukarı yönlü hareketlerde, Keltner alt bandı $1073 direnç seviyesi sonrasında

Detaylı

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 8 Aralık 2015

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 8 Aralık 2015 ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 8 Aralık 2015 1 Aralık 2015 tarihli Alpha Altın raporumuzda paylaştığımız görüşümüz; Pozitif Senaryo Yukarı yönlü hareketlerde, Keltner alt bandı $1073 sonrasında $1095, orta dönemde

Detaylı

SANAYİDE GELİŞMELER VE İSTİHDAM EĞİLİMLERİ. Esra DOĞAN, Misafir Araştırmacı. Melike Berna AKÇA, Yardımcı Araştırmacı.

SANAYİDE GELİŞMELER VE İSTİHDAM EĞİLİMLERİ. Esra DOĞAN, Misafir Araştırmacı. Melike Berna AKÇA, Yardımcı Araştırmacı. 15 Ağustos 2013 SANAYİDE GELİŞMELER VE İSTİHDAM EĞİLİMLERİ Esra DOĞAN, Misafir Araştırmacı Melike Berna AKÇA, Yardımcı Araştırmacı Yönetici Özeti TÜİK, Mayıs 1 ayı işsizlik oranını %8,8 olarak açıklamıştır.

Detaylı

C Seviyesinin Objektif Tanımı

C Seviyesinin Objektif Tanımı C Seviyesinin Objektif Tanımı Odyoloji Tanı Merkezi - İstanbul Objektif Testlerle Belirlenmeye Çalışılan Parametreler Aktif elektrot sayısı Uyarım hızı T/C Seviyesi Güvenli uyarım sınırı Program modu T/C

Detaylı

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri HAZIRLAYAN.1.14 RAPOR Doç.Dr.Binhan Elif YILMAZ Arş.Gör.Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI 13 yılının on aylık döneminde merkezi yönetim bütçe dengesi 7.664 milyon TL lik

Detaylı

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Makine İmalatı Sanayi Temel Bazı Göstergelerdeki Gelişmeler 2018 İlk Yarı Eylül, 2018 Bilgi Notu 5/2018, Ruhi GÜRDAL (Doç. Dr.) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı

Detaylı

Hipotez Testlerine Giriş. Hipotez Testlerine Giriş

Hipotez Testlerine Giriş. Hipotez Testlerine Giriş Hipotez Testlerine Giriş Hipotez Testlerine Giriş Hipotez Testlerine Giriş Gözlem ya da deneme sonucu elde edilmiş sonuçların, raslantıya bağlı olup olmadığının incelenmesinde kullanılan istatistiksel

Detaylı

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 19 Ocak 2016

ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 19 Ocak 2016 ALPHA ALTIN RAPORU ÖZET 19 Ocak 2016 12 Ocak 2016 tarihli Alpha Altın raporumuzda paylaştığımız görüşümüz; Orta dönemde 144 günlük ortalama yukarı yönlü trend değişimi için ne kadar önemli ise, 55 günlük

Detaylı

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından 3.Ders Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından önemli unsurlardır. Spor endüstrisi içerisinde yer

Detaylı

GeroBarometre OCAK- ŞUBAT 2017

GeroBarometre OCAK- ŞUBAT 2017 GeroBarometre OCAK- ŞUBAT 2017 Prof. Dr. İsmail Tufan İTGE Vakıf İçindekiler Tablosu İçindekiler Amaç 1 Anket 2 Yaşlılık kaç yaşında başlar? 2 Örneklem 2 3 Cinsiyete Göre Cevap Dağılımı 4 Sonuç 5 Sf.01

Detaylı

BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI

BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI 1 BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI 'Student t dağılımı' ya da kısaca 't dağılımı'; normal dağılım ve Z dağılımının da içerisinde bulunduğu 'sürekli olasılık dağılımları' ailesinde yer alan dağılımlardan bir

Detaylı

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI Faiz oranlarının yapısı; Menkul kıymetlerin sahip olduğu risk, Likidite özelliği, Vergilendirme durumu ve Vade farklarının faiz oranlarını nasıl etkilediğidir. FAİZ ORANLARININ

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

KAPASİTE KAVRAMI ve KAPASİTE ÇEŞİTLERİ

KAPASİTE KAVRAMI ve KAPASİTE ÇEŞİTLERİ KAPASİTE KAVRAMI ve KAPASİTE ÇEŞİTLERİ Bir işletme için kapasite değerlemesinin önemi büyüktür. Daha başlangıçta kurulacak işletmenin üretim kapasitesinin çok iyi hesaplanması gerekir ve elde edilen verilere

Detaylı

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ 5 Şubat 2001 BASIN DUYURUSU Sayı: 5 ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ Gazi ERÇEL Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 5 Şubat 2001 Ankara Çeyrek yüzyıldır uygulanan politika yanlışlıklarının

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 10 Ekim 2016, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 39 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

İstatistik ve Olasılık

İstatistik ve Olasılık İstatistik ve Olasılık Örnekleme Planlar ve Dağılımları Prof. Dr. İrfan KAYMAZ Tanım İncelenen olayın ait olduğu anakütlenin bütünüyle dikkate alınması zaman, para, ekipman ve bunun gibi nedenlerden dolayı

Detaylı

Turkey Data Monitor. 1 Nisan Grafikte Büyüme Rakamları

Turkey Data Monitor. 1 Nisan Grafikte Büyüme Rakamları 10 Grafikte Büyüme Rakamları Türkiye ekonomisi yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %5,7, 2015 yılının tamamında ise %4 büyüdü. Şüphesiz %5,7 oldukça güçlü bir rakam, nitekim 2011 üçüncü

Detaylı

ÖĞRENME PERFORMANSINI YÜKSELTME PROJESİ

ÖĞRENME PERFORMANSINI YÜKSELTME PROJESİ ÖĞRENME PERFORMANSINI YÜKSELTME PROJESİ Çağdaş eğitimin en önemli amaçlarından biri her öğrenciye kendi bireysel özelliklerine göre öğrenme fırsatı sağlamaktır. Bu yolla bireysel farklılıkları olan çocuklar

Detaylı

1.Bölüm Ses, Ses bileşenleri, İnsan kulağının duyarlılığı, İşitsel-Fizyolojik yeğinlik, Grafik gösterme biçimleri Prof. Dr.

1.Bölüm Ses, Ses bileşenleri, İnsan kulağının duyarlılığı, İşitsel-Fizyolojik yeğinlik, Grafik gösterme biçimleri Prof. Dr. AKUSTİK TEMEL KONULARI SUNUMU 1.Bölüm Ses, Ses bileşenleri, İnsan kulağının duyarlılığı, İşitsel-Fizyolojik yeğinlik, Grafik gösterme biçimleri Prof. Dr. Neşe Yüğrük AKDAĞ MİMARİ AKUSTİK AKUSTİK BİLİMİNİN

Detaylı

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu bölümde araştırma bulgularının değerlendirilmesine yer verilecektir. Yerleşik yabancılara yönelik demografik verilerin ve ev sahibi ülkeye uyum aşamasında gereksinim

Detaylı

İstatistik ve Olasılık

İstatistik ve Olasılık İstatistik ve Olasılık Ders 8: Prof. Dr. İrfan KAYMAZ Tanım Tahmin (kestirim veya öngörü): Mevcut bilgi ve deneylere dayanarak olayın bütünü hakkında bir yargıya varmaktır. Bu anlamda, anakütleden çekilen

Detaylı

GÜÇLENDİRİLEN YAPILARDA YAPI ÖZELLİKLERİ MALİYET İLİŞKİLERİ ÜZERİNE İSTATİSTİKSEL BİR ÇALIŞMA

GÜÇLENDİRİLEN YAPILARDA YAPI ÖZELLİKLERİ MALİYET İLİŞKİLERİ ÜZERİNE İSTATİSTİKSEL BİR ÇALIŞMA GÜÇLENDİRİLEN YAPILARDA YAPI ÖZELLİKLERİ MALİYET İLİŞKİLERİ ÜZERİNE İSTATİSTİKSEL BİR ÇALIŞMA A.C. Sayar 2, İ.H.Başeğmez 1, S. Yıldırım 1, Y.İ. Tonguç 1 ÖZET: 1 İnş. Yük. Müh.,Promer Müş. Müh. Ltd. Şti.,

Detaylı

Kalite Yönetimi. Kabul Örneklemesi 11. Hafta

Kalite Yönetimi. Kabul Örneklemesi 11. Hafta Kalite Yönetimi Kabul Örneklemesi 11. Hafta Parti Kabulünde Uygulanacak Yaklaşımlar Muayene uygulamamak % 100 muayene Örnekleme muayenesi Kabul Örneklemesi Yığından örnekler alınır, birimlerin belirli

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

DEVAMSIZLIĞA KARŞI SÜREKLİ BAŞARI İÇİN AİLE ZİYARETLERİ

DEVAMSIZLIĞA KARŞI SÜREKLİ BAŞARI İÇİN AİLE ZİYARETLERİ DEVAMSIZLIĞA KARŞI SÜREKLİ BAŞARI İÇİN AİLE ZİYARETLERİ Giriş Bu çalışma Bir Felsefe Gurubu Öğretmeni ve aynı zamanda eğitim yöneticisi olan meslektaşımızın farklı okullarda yürüttüğü rehberlik, öğrenci

Detaylı

Araştırma Notu 14/173

Araştırma Notu 14/173 Araştırma Notu 14/173 09 Eylül 2014 EKONOMİK KONJONKTÜR VE KAYIT DIŞI İSTİHDAMIN GELİŞİMİ Seyfettin Gürsel, Mine Durmaz ** Yönetici Özeti Kayıt dışı istihdamı incelediğimiz bu üçüncü ve son araştırma notunda

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. EKONOMİK VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR MÜDÜRLÜĞÜ Ağustos 2008 ANKARA TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE DE İNŞAAT SEKTÖRÜ ÜZERİNE

Detaylı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ HAZIRLAYAN 21.05.2014 RAPOR Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Araş.Gör. Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, 2013 yılı sonunda 18.849 milyon TL açık

Detaylı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gürültü-Titreşim Parametrelerinde Dikkat Edilecek Hususlar İş Hijyeni Ayhan ÖZMEN İSG Uzmanı Fizik Mühendisi İSGÜM Şubat

Detaylı

ŞİRKET DEĞERİNİN TESPİTİ ve ORTAK için ÖNEMİ. Prof. Dr. Orhan ÇELİK

ŞİRKET DEĞERİNİN TESPİTİ ve ORTAK için ÖNEMİ. Prof. Dr. Orhan ÇELİK ŞİRKET DEĞERİNİN TESPİTİ ve ORTAK için ÖNEMİ Prof. Dr. Orhan ÇELİK İçerik Şirket değeri nedir? Şirket değeri kim için ve ne için tespit edilir? Değerin yönetime katkısı nedir? Ölçülemeyen hiçbir şey yönetilemez

Detaylı

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir.

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir. PAZARLAMA İLETİŞİMİ Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir. Hızla artan iletişim olanakları karşısında hedef kitleye en etkin şekilde ve doğru kanaldan ulaşmanın

Detaylı

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ nokta dikkati çekiyor. Birincisi, kriz öncesi döneme bakıldığında, 21 krizinde zirveye daha hızlı ulaşıldığını, bir başka deyişle, büyümenin daha keskin olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, zirveden inişte,

Detaylı

19 ve 29 cmlik PONCEBLOC HAFİF YAPI ELEMANI SES AZALMA İNDİSİ ÖLÇÜMÜ ÖN RAPORU

19 ve 29 cmlik PONCEBLOC HAFİF YAPI ELEMANI SES AZALMA İNDİSİ ÖLÇÜMÜ ÖN RAPORU 19 ve 29 cmlik PONCEBLOC HAFİF YAPI ELEMANI SES AZALMA İNDİSİ ÖLÇÜMÜ ÖN RAPORU HAZIRLAYAN : Y.DOÇ. DR. NURGÜN TAMER BAYAZIT İTÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ YAPI BİLGİSİ ABD TAŞKIŞLA TAKSİM-34437 İST TEMMUZ, 2014

Detaylı

ORTA ANADOLU ABDALLARI SES İCRACILIĞINDA REGİSTER VE ŞARKICI FORMANTI BULGULARI DOKTORA TEZİ. Şahin SARUHAN Müzikoloji Anabilim Dalı

ORTA ANADOLU ABDALLARI SES İCRACILIĞINDA REGİSTER VE ŞARKICI FORMANTI BULGULARI DOKTORA TEZİ. Şahin SARUHAN Müzikoloji Anabilim Dalı İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ORTA ANADOLU ABDALLARI SES İCRACILIĞINDA REGİSTER VE ŞARKICI FORMANTI BULGULARI DOKTORA TEZİ Şahin SARUHAN 414082003 Müzikoloji Anabilim Dalı Müzikoloji

Detaylı

İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1

İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1 1 İş yerinde anne ve babalık: Dünya da hukuk ve uygulamadaki yansımaları 1 Bu çalışma,işyerinde annelik ve babalık konusunda ulusal hukuk ve uygulamayı 185 ülkede değerlendirirken işyeri, çocuk bakımı

Detaylı

Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri

Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri. Test 1 in Çözümleri 3 Ses Dalgaları Testlerinin Çözümleri 1 Test 1 in Çözümleri 1. Ses dalgalarının hızı ortamı oluşturan moleküllerin birbirine yakın olmasına ve moleküllerin kinetik enerjisine bağlıdır. Yani ses dalgalarının

Detaylı

Aile İşletmeleri. Doç. Dr. Aykut GÖKSEL

Aile İşletmeleri. Doç. Dr. Aykut GÖKSEL Aile İşletmeleri Doç. Dr. Aykut GÖKSEL Kurumsallaşma Süreci 1. Aşama: Alışkanlıkların Yerleşmesi (Habitualization) 2.Aşama: Nesnelleştirmek 3.Aşama: Olgunlaşma (Sedimentation) 9.BÖLÜM.Kurumsallaşma Süreci

Detaylı

İŞLETMECİLER İÇİN İSTATİSTİK II UYGULAMA III. Yrd. Doç. Dr. Pembe GÜÇLÜ

İŞLETMECİLER İÇİN İSTATİSTİK II UYGULAMA III. Yrd. Doç. Dr. Pembe GÜÇLÜ İŞLETMECİLER İÇİN İSTATİSTİK II UYGULAMA III Yrd. Doç. Dr. Pembe GÜÇLÜ 2 Yrd. Doç.Dr. Pembe GÜÇLÜ SORU 1. Toplu sözleşme görüşmeleri sırasında bir şirket, yeni bir teşvik planının, üretimdeki bütün işçiler

Detaylı

VESTEL BEYAZ EŞYA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 2014/03 SONUÇLARI DEĞERLENDİRME

VESTEL BEYAZ EŞYA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 2014/03 SONUÇLARI DEĞERLENDİRME VESTEL BEYAZ EŞYA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 2014/03 SONUÇLARI DEĞERLENDİRME MAYIS 2014 Vestel Beyaz Eşya 2014 yılının ilk çeyreğinde net dönem karını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 216,6 gibi dikkat

Detaylı

Template. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Teknoloji Temelli Müdahale Yöntemleri: Bir Betimsel Analiz Çalışması

Template. Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Teknoloji Temelli Müdahale Yöntemleri: Bir Betimsel Analiz Çalışması WINTER Template Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Teknoloji Temelli Müdahale Yöntemleri: Bir Betimsel Analiz Çalışması Doç.Dr.Serhat ODLUYURT Arş.Gör. Melih ÇATTIK Anadolu Üniversitesi Engelliler

Detaylı

BÖLÜM 3 KURAMSAL ÇATI VE HİPOTEZ GELİŞ

BÖLÜM 3 KURAMSAL ÇATI VE HİPOTEZ GELİŞ BÖLÜM 3 KURAMSAL ÇATI VE HİPOTEZ GELİŞ İŞTİRME Araştırma rma SüreciS 1.Gözlem Genel araştırma alanı 3.Sorunun Belirlenmesi Sorun taslağının hazırlanması 4.Kuramsal Çatı Değişkenlerin açıkça saptanması

Detaylı

Super Big MAC (SBM) için Performans Göstergeleri

Super Big MAC (SBM) için Performans Göstergeleri Super Big MAC (SBM) için Performans Göstergeleri Alan Bennetts Bay Systems Ltd. Ekim 2008 Çeviren: Saygın Ayabakan, Tekno Tasarım A.Ş. Özet SBM, ses basınç düzeyi 60dBA civarında olan normal laboratuvar

Detaylı

OPSİYONLARDAN KAYNAKLANAN PİYASA RİSKİ İÇİN STANDART METODA GÖRE SERMAYE YÜKÜMLÜLÜĞÜ HESAPLANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ

OPSİYONLARDAN KAYNAKLANAN PİYASA RİSKİ İÇİN STANDART METODA GÖRE SERMAYE YÜKÜMLÜLÜĞÜ HESAPLANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ Resmi Gazete Tarihi: 28.06.2012 Resmi Gazete Sayısı: 28337 OPSİYONLARDAN KAYNAKLANAN PİYASA RİSKİ İÇİN STANDART METODA GÖRE SERMAYE YÜKÜMLÜLÜĞÜ HESAPLANMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam,

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

Araştırma Notu 12/134

Araştırma Notu 12/134 Araştırma Notu 12/134 4 Haziran 2012 YOKSULUN ENFLASYONU ZENGİNİN ENFLASYONUNDAN YÜKSEK Seyfettin Gürsel * ve Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Duygu ile ilgili alanyazında araştırmacıların, biyolojik temelli olan, diğer hayvanlarla paylaşılan, tüm kültürlerde görülen ve evrensel

Detaylı

İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ Genel Bilgiler Programın Amacı Kazanılan Derece Kazanılan Derecenin Seviyesi Kazanılan Derecenin Gerekleri ve Kurallar Kayıt Kabul Koşulları Önceki Öğrenmenin Tanınması

Detaylı

YAPILARIN ZORLANMIŞ TİTREŞİM DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI

YAPILARIN ZORLANMIŞ TİTREŞİM DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI BETONARME ÇERÇEVELİ YAPILARIN ZORLANMIŞ TİTREŞİM DENEYLERİNE GÖRE G MEVCUT DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI Hazırlayan: Yüksek Lisans Öğrencisi Ela Doğanay Giriş SUNUM KAPSAMI Zorlanmış Titreşim Testleri Test

Detaylı

Ar-Ge ve İnovasyon. Doç.Dr. Semra HASANÇEBİ Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi

Ar-Ge ve İnovasyon. Doç.Dr. Semra HASANÇEBİ Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Ar-Ge ve İnovasyon Doç.Dr. Semra HASANÇEBİ Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Araştırma nedir? Genel anlamıyla araştırma; üzerinde çalışılan olay veya olguyu (fenomeni) daha iyi anlayabilmek veya

Detaylı

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR ÖZET İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR 17.04.014 Ekim Kasım Aralık Ayları. HAZIRLAYAN Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa DELİCAN İnsan Kaynakları Araştırma

Detaylı

Trend Dönüş Formasyonları: Teknik Analiz

Trend Dönüş Formasyonları: Teknik Analiz Trend Dönüş Formasyonları: Teknik Analiz Döviz kurları grafikleri üzerinde fiyat seviyesinin mevcut eğilim içinde maksimum değerine ulaştıktan sonra oluşan geometrik modelleri vurgulamak mümkündür. Bu

Detaylı

Pazarlama araştırması

Pazarlama araştırması Pazarlama araştırması Etkin bir pazarlama kararı alabilmek için gerekli olan enformasyonun ve bilginin toplanması ve kullanılmasıdır. Bu sayede, pazarla ilgili risk ve belirsizlik azalacak ve başarı artacaktır.

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II ÇALIŞMA EKONOMİSİ II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

Detaylı

Modeli - Tarama Modelleri

Modeli - Tarama Modelleri Modeli - Tarama Modelleri Geçmişte varolmuş veya hala varolan bir durumu olduğu şekliyle betimlemeye çalışan yaklaşımdır. Araştırmacı olay, nesne, bireyleri değiştirmeden, onlara deneysel bir müdahalede

Detaylı

26.12.2013. Farklı iki ilaç(a,b) kullanan iki grupta kan pıhtılaşma zamanları farklı mıdır?

26.12.2013. Farklı iki ilaç(a,b) kullanan iki grupta kan pıhtılaşma zamanları farklı mıdır? 26.2.23 Gözlem ya da deneme sonucu elde edilmiş sonuçların, raslantıya bağlı olup olmadığının incelenmesinde kullanılan istatistiksel yöntemlere HĐPOTEZ TESTLERĐ denir. Sonuçların raslantıya bağlı olup

Detaylı

TİCARİ LİMANLARDA HESAPVEREBİLİRLİK VE LOJİSTİK PERFORMANSA ETKİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

TİCARİ LİMANLARDA HESAPVEREBİLİRLİK VE LOJİSTİK PERFORMANSA ETKİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA TİCARİ LİMANLARDA HESAPVEREBİLİRLİK VE LOJİSTİK PERFORMANSA ETKİLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Prof. Dr. Ramazan KAYNAK Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme Fakültesi Şükrü SATILMIŞ Kocaeli Üniversitesi, Karamürsel

Detaylı

tepav Ocak2013 N201301 POLİTİKANOTU Fiyat ve Geri Ödeme Politikalarının İlaç Sanayii Üzerine Etkisi Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Ocak2013 N201301 POLİTİKANOTU Fiyat ve Geri Ödeme Politikalarının İlaç Sanayii Üzerine Etkisi Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Ocak2013 N201301 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Selin ARSLANHAN MEMİŞ 1 Analist, TEPAV Yaşam Bilimleri ve Sağlık Politikaları Enstitüsü Fiyat ve Geri Ödeme Politikalarının

Detaylı

YDÖ411 Dini Rehberlik ve Danışmanlık. Doç. Dr. Remziye Ege

YDÖ411 Dini Rehberlik ve Danışmanlık. Doç. Dr. Remziye Ege YDÖ411 Dini Rehberlik ve Danışmanlık Dinî Rehberlik ve Danışmanlığın Din Eğitimi ile İlişkisi Bu derste dinî rehberlik ve danışmanlık, bireyselleştirilmiş din eğitimi bağlamında ele alınacaktır. Bu çerçevede,

Detaylı

Artikülasyon. Artikülatör Yapılar

Artikülasyon. Artikülatör Yapılar Artikülasyon Artikülatör Yapılar ARTİKÜLASYON? Artikülasyon, sesin, gırtlak üstü düzenekte yer alan organlar yardımıyla konuşma sesleri olarak şekillendirilip üretilmesidir. Artikülasyon, konuşma seslerinin

Detaylı

10. Sınıf. Soru Kitabı. Dalgalar. Ünite. 3. Konu. Ses Dalgası. Test Çözümleri. Sismograf

10. Sınıf. Soru Kitabı. Dalgalar. Ünite. 3. Konu. Ses Dalgası. Test Çözümleri. Sismograf 10. Sınıf Soru Kitabı 3. Ünite Dalgalar 3. Konu Ses Dalgası Test Çözümleri Sismograf 2 3. Ünite Dalgalar Test 1 in Çözümleri 1. Ses dalgalarının hızı ortamı oluşturan moleküllerin birbirine yakın olmasına

Detaylı

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi Balanced Scorecard DSK nın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi Bu yöntemin ortaya çıkışı 1990 yılında Nolan Norton Enstitüsü sponsorluğunda gerçekleştirilen, bir yıl süren ve birçok şirketi kapsayan Measuring performance

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 10. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Ünite 3 Dalgalar 3. Ünite 3. Konu (Ses Dalgaları) A nın Çözümleri 1. Sesin yüksekliği, sesin frekansına bağlıdır.

Detaylı

Veriye Dayalı Karar Verme (Bölüm 2) Can Akkan

Veriye Dayalı Karar Verme (Bölüm 2) Can Akkan Veriye Dayalı Karar Verme (Bölüm 2) Can Akkan 1 Ders Planı 1. Karar Problemleri i. Karar problemlerinin bileşenleri ii. Değerler, amaçlar, bağlam iii. Etki diagramları 2. Model Girdilerinde Belirsizlik

Detaylı

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I İŞLETME BİRİMİ VE İŞLETMEYİ TANIYALIM YONT 101- İŞLETMEYE GİRİŞ I 1 İŞLETME VE İLİŞKİLİ KAVRAMLAR ÖRGÜT KAVRAMI: Örgüt bir grup insanın faaliyetlerini bilinçli bir şekilde, ortak

Detaylı

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek

Büyüme Değerlendirmesi: Çeyrek Büyüme Değerlendirmesi: 2018 2. Çeyrek 18 Eylül 2018 2. ÇEYREKTE BÜYÜMEYİ TÜKETİM VE İHRACAT DESTEKLEDİ Seyfettin Gürsel 1, Ozan Bakış 2 ve Uğurcan Acar 3 Yönetici Özeti 2018 yılının ikinci çeyreğinde

Detaylı

Şekil 3-1 Ses ve PWM işaretleri arasındaki ilişki

Şekil 3-1 Ses ve PWM işaretleri arasındaki ilişki DARBE GENİŞLİK MÖDÜLATÖRLERİ (PWM) (3.DENEY) DENEY NO : 3 DENEY ADI : Darbe Genişlik Modülatörleri (PWM) DENEYİN AMACI : µa741 kullanarak bir darbe genişlik modülatörünün gerçekleştirilmesi.lm555 in karakteristiklerinin

Detaylı

Katılımcının Yaşı n % 21-30 114 21.6 31-40 152 28.8 41-50 208 39.5 51+ 53 10.1 TOPLAM 527 100.0

Katılımcının Yaşı n % 21-30 114 21.6 31-40 152 28.8 41-50 208 39.5 51+ 53 10.1 TOPLAM 527 100.0 12 Eczacı Profili-1998-2007 II. 1998 ARAŞTIRMASI BULGULARI ll.l.toplumsal VE EKONOMİK ÖZELLİKLER Katılımcının Yaşı n % 21-30 114 21.6 31-40 152 28.8 41-50 208 39.5 51+ 53 10.1 TOPLAM 527 100.0 Tabloda

Detaylı

Araştırma Yöntemleri. Araştırma Tasarımı ve İstatistik Test Seçimi

Araştırma Yöntemleri. Araştırma Tasarımı ve İstatistik Test Seçimi Araştırma Yöntemleri Araştırma Tasarımı ve İstatistik Test Seçimi Araştırma Süreci İLGİ? Y Y? FİKİR?? X Y, A B KURAM A B E F C D X Y KAVRAMSALLAŞTIRMA Kavramların ve araştırılacak değişkenlerin anlamlarını

Detaylı

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GİRESUN ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç GİRESUN ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar MADDE 1 (1) Bu Yönergenin amacı; Giresun Üniversitesi bünyesinde Açık Arşivler Girişimi Üst Veri

Detaylı

7. Orta Vadeli Öngörüler

7. Orta Vadeli Öngörüler 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç

Detaylı

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Öğr. Gör. Gülbin KIYICI Arş.Gör.Dr. Nurcan KAHRAMAN Prof.

Detaylı

Araştırma Notu 16/190

Araştırma Notu 16/190 Araştırma Notu 16/190 ASGARİ ÜCRET ETKİSİ GENÇLERDE VE KADINLARDA YOĞUNLAŞIYOR Seyfettin Gürsel * Gökçe Uysal ve Melike Kökkızıl Yönetici Özeti Bu araştırma notunda Ocak 2016'dan itibaren geçerli olan

Detaylı

Deprem Kayıtlarının Seçilmesi ve Ölçeklendirilmesi

Deprem Kayıtlarının Seçilmesi ve Ölçeklendirilmesi İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI SAKARYA TEMSİLCİLİĞİ EĞİTİM SEMİNERLERİ Deprem ve Yapı Bilimleri Deprem Kayıtlarının Seçilmesi ve Ölçeklendirilmesi 12 Haziran 2008 Yrd. Doç. Dr. Yasin Fahjan fahjan@gyte.edu.tr

Detaylı

Deutsche Bank YAYILMA VARANTLARI

Deutsche Bank YAYILMA VARANTLARI Deutsche Bank YAYILMA VARANTLARI İçindekiler 3 Yayılma Varantları 3 Yayılma Varantlarının Özellikleri 4 Piyasadaki Yayılma Varantları 4 Yayılma Varantlarını Ayırt Etmek 4 Yayılma Varantlarının Normal Varantlardan

Detaylı