ÇATALCA NIN SOSYO-EKONOMİK DURUMU: (XIX. YÜZYIL ORTALARI)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇATALCA NIN SOSYO-EKONOMİK DURUMU: (XIX. YÜZYIL ORTALARI)"

Transkript

1 T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI Yüksek Lisans Tezi ÇATALCA NIN SOSYO-EKONOMİK DURUMU: (XIX. YÜZYIL ORTALARI) Hazırlayan Seyfullah ŞAHİN Danışman Yrd. Doç. Dr. Neriman ERSOY HACISALİHOĞLU İstanbul 2015

2

3 ÖZ ÇATALCA NIN SOSYO-EKONOMİK DURUMU: (XIX. YÜZYIL ORTALARI) Seyfullah Şahin Osmanlı devletinde 1839 yılında Tanzimat Fermanı nın ilanıyla birlikte sosyal, iktisadi ve hukuki birçok alanda yenilikler yapılmıştır. Gelir adaletinin sağlanması amacıyla herkesin gelirine göre vergi alınması usulü bu yeniliklerden biridir. Bunun için birçok yerde emlak, hayvan ve gelirlerin kaydedildiği temettuat defterleri hazırlanmıştır. Bu defterler ait oldukları bölgenin demografik, idari, sosyal ve iktisadi yapısı hakkında değerli bilgiler içerir. Bu nedenle Tanzimat dönemi yerel tarih çalışmaları için önemli bir kaynaktır. Bu çalışmanın esas kaynağı Başbakanlık Osmanlı Arşivinde yer alan 1840 yılına ait Çatalca kazası temettuat defteridir. Çatalca kazasına bağlı mahalle ve köylerde hane yapıları, meslekler, nüfus, zirai ve iktisadi yapılar bu defter ışığında incelenmiştir. Ayrıca Çatalca nın İstanbul a yakınlığının ve kazadaki çiftliklerin bölgeye ne gibi etkileri olduğu sorularına cevap aranmıştır. Böylece Çatalca kazasının XIX. yüzyıl ortalarında sosyo-ekonomik durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çatalca, Tanzimat, Temettuat, Yerel Tarih, Sosyal ve İktisadi Hayat, Osmanlı Devleti, XIX. Yüzyıl. iii

4 ABSTRACT SOCİO-ECONOMİC SİTUATİON OF ÇATALCA : (MİD XIX. CENTURY) Seyfullah Şahin In Ottoman Empire there has been a lot of innovations in terms of social, financial and legal fields with the declaration of imperial edict of reorganization in The way of collecting taxes by taking the individual s income into consideration in order to maintain income justice is one of those innovations. Income notebooks are prepared where estate and animal incomes are recorded in most of the places. These notebooks contain various crucial information about the region s demographic, executive, social and economical structures. That is why imperial edict of reorganization reform era is an important source in terms local history studies. The main source of this study is the Çatalca district income notebook dates back to 1840 which is involved in Prime Ministry Ottoman Archieve. Residence, occupations, population, agricultural and economical structures in the provinces and villages of Çatalca district are investigated through the light of this notebook. Moreover questions related to closeness of Çatalca to Istanbul and effects of the farms in the district are answered. Therefore socio-economical situation of Çatalca district during mid XIX century is tried to be revealed. Key Words: Çatalca, Imperial Edict of Reorganization Reform, İncome Notebook, Local History, Social and Economical Life, Ottoman Empire, XIX. Century. iv

5 ÖNSÖZ Osmanlı devletinde Tanzimat dönemi birçok yeniliklerin yaşandığı bir süreçtir. Bu yeniliklerin merkezin yani İstanbul dışındaki bölgelere tatbiki bu sürecin incelenmesi için önemlidir. Bizim çalışmamızın amacı Tanzimat döneminde yapılan yeniliklerin kırsalda Çatalca kazası örneğinde uygulanması neticesinde ortaya çıkan temettuat defterinden yararlanılarak bir kentinin sosyal ve iktisadi gelişimini araştırmaktır. Araştırmamızın ana kaynağı olan Çatalca temettuat defteri herkesin gelirine göre vergi alınması usulünün tatbike geçilmesiyle 1840 yılında oluşturulmuştur. Bu defterden ve çeşitli kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler neticesinde üç bölümden meydana gelen bu çalışmanın birinci bölümünde Çatalca kazası tarihi ve XIX. yüzyıl ortalarında kazaya bağlı mahalle ve köylerin hane yapıları, kazanın nüfusu ve kaza sakinlerinin meslekleri üzerinde durulmuştur. Kazadaki toprağın tasarrufu, zirai ürünlerin çeşitleri, hayvancılık ve çiftlikler çalışmamızın ikinci bölümünü kapsamaktadır. Üçüncü bölümde ise menkul ve gayrimenkuller üzerindeki ortaklık ilişkileri, gayrimenkullerin yerleşim birimlerine göre dağılımı, vakıf mülkleri, kazadaki iktisadi yapı ve kaza sakinlerinin ödemekle yükümlü oldukları vergilerin miktarları incelenmiştir. Ayrıca bu araştırma ve inceleme sürecinde Çatalca kazası örneğinde Tanzimat uygulamaları ile Tanzimat öncesi uygulamalar arasındaki benzerlikler ve farklar, Çatalca kazasının merkeze yani İstanbul a yakınlığının ne gibi neticeleri beraberinde getirdiği, kazanın tarihsel süreç içerisinde idari, sosyal ve iktisadi bakımdan geçirmiş olduğu değişiklikler, tespitine çalıştığımız diğer konulardır. Çalışma süresince bana değerli vaktini ayıran, büyük bir destek veren ve çevirilerde yardımlarını esirgemeyen çok kıymetli danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Neriman Ersoy Hacısalihoğlu na ne kadar teşekkür etsem azdır. İstanbul Üniversitesi Yakınçağ Tarihi kürsüsü değerli hocalarımın eğitimim süresince bana verdikleri emek ve yardımlarından dolayı teşekkürlerimi sunar, ailemin ve değerli arkadaşlarımın bana gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı da onlara teşekkür ederim. Seyfullah ŞAHİN, İstanbul 2015 v

6 İÇİNDEKİLER ÖZ... İİİ ABSTRACT... İV ÖNSÖZ... V TABLOLAR LİSTESİ... İX GRAFİKLER LİSTESİ... Xİ RESİMLER LİSTESİ... Xİ KISALTMALAR LİSTESİ... Xİİ GİRİŞ... 1 I. BÖLÜM ŞEHRİN TARİHÇESİ VE SOSYAL YAPISI A. ÇATALCA NIN TARİHÇESİ Osmanlı Öncesi Çatalca Osmanlı Döneminde Çatalca Çatalca nın İdari Yapısı ve Yerleşim Birimleri B. ÇATALCA KAZASININ DEMOĞRAFİK YAPISI Çatalca Kazasında Hane Akrabası ve Başkasının Hanesinde Kayıtlı Şahıslar Kazanın Nüfusu C. ÇATALCA KAZASINDA MESLEKLER Tekstil, Giyim ve Buna Bağlı Meslekler İmalata ve Tamirata Yönelik Meslekler Esnaf ve Ticaret Erbâbları vi

7 4. Hizmet Alanında Çalışanlar ve Çalgıcılık Yapanlar Ziraat ve Hayvancılıkla İlgili Meslekler İnşaat ve Yol Alanlarındaki Meslekler Dini Görevli ve Hizmetliler İdari, İçtimai ve Askeri Alanlardaki Meslek Erbâbları Mesleksiz Hane Reisleri ve Emlak Sahipleri II. BÖLÜM ZİRAAT VE HAYVANCILIK A. ÇATALCA KAZASINDA TOPRAK Toprağın Tasarrufu ve Kullanım Miktarı Kazadaki Tarım İşletmelerinin Büyüklükleri ve Yerleşim Birimlerinin Toprak Miktarı Kazada Ekimi Yapılan Tarım Ürünleri Bağ, Bahçe, Bostan ve Çayırlar B. ÇATALCA KAZASINDA HAYVANCILIK Büyükbaş Hayvancılık Küçükbaş Hayvancılık Yük ve Binek Hayvanları Arıcılık C. ÇATALCA KAZASINDA ÇİFTLİKLER Çiftliklerdeki Zirai Faaliyetler Çiftliklerdeki Hayvancılık Faaliyetleri vii

8 III. BÖLÜM ŞEHRİN İKTİSADİ YAPISI A. KAZADAKİ MENKUL VE GAYRİMENKULLERİN YAPISI Müşterek Menkul ve Gayrimenkul Sahipleri Haneye Kayıtlı Olmayan Menkul ve Gayrimenkuller Çatalca Kazası Etrafındaki Şehir ve Kazalardan Gelir Sahipleri B. DÜKKÂNLAR VE DİĞER GAYRİMENKULLER Hissesiz ve Mülk Tasarruflu Gayrimenkuller Hisseli ve Mülk Hisseli Gayrimenkuller C. ÇATALCA KAZASINDA VAKIF MÜLKLERİ D. ÇATALCA KAZASININ GELİR KAYNAKLARI Kazadaki Yerleşim Birimlerinin Emlak Kıymetleri Kazadaki Yerleşim Birimlerinin Hayvan Kıymetleri Kaza Gelirleri a. Geliri En Yüksek Olan Haneler b. Gelirlerin Cemaatlere Göre Dağılımı E. ÇATALCA KAZASINDA VERGİ Temettuat Vergisi Ağnam ve Aşar Vergisi Cizye Vergisi SONUÇ KAYNAKÇA EKLER viii

9 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Çatalca Şehrine Bağlı Mahalle ve Köyler Tablo 2: Çatalca Kazasının Haneleri Tablo 3: Akrabası ve Başkasının Hanesinde Kayıtlı Şahıslar ile Kirada Kalanlar Tablo 4: Hane Sayılarına ve Kişi Kayıtlarına Göre Tahmini Nüfus Tablo 5: Çatalca da Yıllara Göre Tahmini Nüfus Tablo 6: Çatalca Nüfusunun Haneye Göre Dini Yapısı Tablo 7: Çatalca Kazasında Mevcut Meslek Erbâbları Tablo 8: Tekstil ve Ayakkabı Üretimiyle İlgili Meslek Sahipleri Tablo 9: Kazada Çeşitli İmalat Kollarına Dair Meslek Sahipleri Tablo 10: Esnaf ve Ticaret Erbâbları Tablo 11: Hizmet Alanında Çalışan ve Çalgıcılık Yapan Kişiler Tablo 12: Ziraat ve Hayvancılıkla İlgili Meslek Sahipleri Tablo 13: İnşaat ve Yolla İlgili Meslekleri İcra Edenler Tablo 14: Dini Görevli ve Hizmetliler Tablo 15: İdari, İçtimai ve Askeri Alanlardaki Meslek Erbâbı Kişiler Tablo 16: Mesleksiz Hane Reisleri ve Emlak Sahipleri Tablo 17: Kazada Ekilen ve Boş Bırakılan Tarlaların Miktarı Tablo 18: Çatalca Kazasında Tarım İşletmelerinin Büyüklükleri Tablo 19: Çatalca Kazasında Ekimi Yapılan Tarım Ürünleri Tablo 20: Çatalca Kazasında Bağ, Bahçe, Bostan, Çayır ve Harman Dönümleri Tablo 21: Çatalca Kazasında Yetiştirilen Büyükbaş Hayvanlar Tablo 22: Çatalca Kazında Yetiştirilen Küçükbaş Hayvanlar Tablo 23: Çatalca Kazasında Yetiştirilen Yük ve Binek Hayvanları Tablo 24: Çatalca Kazasındaki Arı Kovanlarının Miktarı ix

10 Tablo 25: Hayvan Gruplarının Toplamları Tablo 26: Çatalca Kazası Dâhilindeki Çiftlikler Tablo 27: Çiftliklerdeki Tarımsal Ürünlerin Mahalle ve Köylere Oranı Tablo 28: Hayvan Gruplarının Çiftliklerdeki Oranı Tablo 29: Çatalca Kazasında Müşterek Menkul ve Gayrimenkullü Haneler Tablo 30: Haneye Kayıtsız Menkul ve Gayrimenkuller Tablo 31: Çatalca Kazası Dışından ve Kazadaki Köyler Arasında Gelir Sahipleri. 125 Tablo 32: Kazadaki Hissesiz ve Mülk Tasarruflu Gayrimenkuller Tablo 33: Kazadaki Hissesiz ve Mülk Tasarruflu Gayrimenkuller Tablo 34: Kazadaki Hisseli ve Mülk Hisseli Gayrimenkuller Tablo 35: Kazadaki Hisseli ve Mülk Hisseli Gayrimenkuller Tablo 36: Çatalca da Vakıflara Ait Araziler Tablo 37: Ferhad Paşa Vakfı Gelir Kaynakları Tablo 38: Mahmud Paşa Vakfı Gelir Kaynakları Tablo 39: Sultan Bayezid Vakfı Gelir Kaynakları Tablo 40: Sultan Bayezid Vakfı nın Çiftliklerdeki Gelir Kaynakları Tablo 41: Nakkaş, Hekim Şirvan ve Şeyh Sinan Vakfı Gelir Kaynakları Tablo 42: Şehzade Sultan Mehmed Han, Doğancı ve Ferruh Şad Vakfı Gelir Kaynakları Tablo 43: Derviş Efendi, Sultan Süleyman, Ali Paşa, Bağcı Hacı Ali ve Mustafa Çelebi Vakıfları Gelir Kaynakları Tablo 44: Kazadaki Toplam Emlak Değeri Tablo 45: Kazadaki Temessük Miktarı Tablo 46: Kazadaki Toplam Hayvan Kıymeti Tablo 47: Çatalca Kazasındaki Bazı Mesleklerin Yıllık Kazançları Tablo 48: Çatalca Kazasının Toplam Geliri x

11 Tablo 49: Kazada En Fazla Yıllık Geliri Olan Haneler Tablo 50: Çatalca Kazasında Vergilerin Yerleşim Birimleri ve Gelir Kaynaklarına Göre Dağılımı Tablo 51: Çatalca Kazasının Tahmini Cizye Vergisi GRAFİKLER LİSTESİ Grafik 1: Nüfusun Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı Grafik 2: Mesleklerin Cemaatlere Göre Dağılımı Grafik 3: Tarla, Çayır, Bağ, Bahçe, Bostan ve Harman Dönümlerinin Dağılımı Grafik 4: Tarlaların Ekilme Biçimleri Dağılımı Grafik 5: Zirai Ürünlerin Oransal Dağılımları Grafik 6: Gelirin Cemaatlere Göre Dağılımı Grafik 7: Kazadaki Temettuat Vergisinin Cemaatlere Göre Dağılımı RESİMLER LİSTESİ Resim 1: Çatalca Kazası Temettuat Defteri Örneği Resim 2: Çatalca Vilayeti Haritası ( ) Resim 3: Çatalca Vilayeti Haritası ( ) Resim 4: İnceğiz Mağaraları Resim 5: Ferhat Paşa Camii Resim 6: Çatalca Hamamı Resim 7: Çatalca Topuklu Çeşmesi xi

12 KISALTMALAR LİSTESİ A. Adet a.g.e. a.g.m. Bkz. BOA Adı Geçen Eser Adı Geçen Makale Bakınız Başbakanlık Osmanlı Arşivi C. Cilt C.ML. Ç Cevdet Maliye Çırak ç. Çiftlik Çev. Çeviren d. Dönüm Der. DİA DTCF Düz. Ed. h H Haz. İ.MVL. Derleyen Diyanet İslam Ansiklopedisi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Düzenleyen Editör Hisseli Adeti Hizmetkâr Hazırlayan İradeler Meclis-i Vala xii

13 İ.Ü. İBB K İstanbul Üniversitesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kalfa k. Köy KK.d. Kamil Kepeci Defterleri m. Mahalle M M.H. M.Ö. M.S. MAD.d. MEB ML. nr. Mülk Mülk Hisseli Milattan Önce Milattan Sonra Maliyeden Müdevver Defterleri Milli Eğitim Bakanlığı Maliye Numara s. Sayfa S. Sayı T. Tahmini (Nüfus) T.C. TALİD TBMM TMT.d. Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Temettuat Defterleri xiii

14 U. Usta v.b. v.d. VRD. Ve Benzerleri Ve Diğerleri Varidat xiv

15 GİRİŞ Günümüzde başta nüfus kayıtları olmak üzere ekonomiye, sağlığa, tarıma, sanayiye, eğitime dair bunun gibi toplumla ve devletle ilintili birçok alanda, gerek istatistikî gerekse yazınsal birçok sayımlar yapılmakta ve bunların kayıtları tutulmaktadır. Günümüzde olduğu kadar bu tür sayımlara dair kayıtlar hemen her çağda yaşamış devletler ve imparatorluklar tarafından önemsenmiştir. Bu devletlerden birisi de Osmanlı dır. Osmanlı devletindeki bu istatistikî sayımlara tahrir denilmiştir. Osmanlı devletinde yapılan tahrirler, genellikle 15. ve 16. yüzyıllara ait defterlerde tutulmuştur 1. Arşivlerde ise Osmanlı tahrir kayıtlarına dair izler Yıldırım Beyazıt ( ) dönemine kadar sürdürülmüştür 2. Tahrirler bir tahrir emini, eminin yanında bir kâtip ile tahririn yapılacağı bölgenin kadısı, hatta sancak ve beylerbeyi gibi vilayetin ileri gelenleriyle kolluk kuvvetlerinden müteşekkil kişilerce yapılmıştır 3. Beş veya kırk yıl gibi farklı aralıklarla yapılan bu tahrirlerin tutulduğu defterler mufassal, icmal, evkaf ve piyade olarak adlandırılmıştır 4. Tahrirlerden sonra oluşturulan mufassal ve icmal defterleri her ne kadar birbirlerine benzese de aslında iki defterde birbirinin tamamlayıcısıdır. Mufassal defterler genellikle sancak esasına göre tertiplenmiş, sancak ve sancağın alt birimlerinden oluşan yerleşim birimlerinin nüfus, toprak ve vergi kaynakları hakkında ayrıntılı bilgilerin yer aldığı tahrirlerdir 5. İcmal defterleri ise herhangi bir bölgenin gelirlerinin has, zeamet ve tımar sahipleri arasında paylaşımının, nüfus ve hâsılat özetleri ile dirlik sahiplerinin vergi kalemlerinin dökümünü ihtiva eden tahrirlerdir 6. Bu yönüyle icmal defterleri mufassal defterlerin bir nevi toplu sonuçlarını ve özetini oluşturarak, bazen yeni tahrirlerde tımar ile ilgili meseleler için 1 Fatma Acun, Osmanlı Tarihi Araştırmalarının Genişleyen Sınırları: Defteroloji, Türk Kültür İncelemeleri Dergisi, S. 1, İstanbul, 2000, s Halil İnalcık, Osmanlı da İstatistik Metodu Kullanıldı mı?, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, 2000, s Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta, Fakülte Kitabevi, 2007, s Erhan Afyoncu, Türkiye de Tahrir Defterlerine Dayalı Olarak Hazırlanmış Çalışmalar Hakkında Bazı Görüşler, TALİD, C. I, S. 1, 2003, s Mehmet Öz, Tahrir Defterlerinin Osmanlı Tarihi Araştırmalarında Kullanılması Hakkında Bazı Düşünceler, Vakıflar Dergisi, S. 22, Ankara, 1991, s Öz, a.g.m., s

16 esas kabul edildiğinden mufassal defterin oluşumuna kaynaklık etmiştir 7. Ayrıca bu tür defterlerin tutulmaya başlanması Osmanlı fetihlerinin de bir sonucudur. Osmanlı devleti, fetih siyaseti gereği izlediği yöntemlerden biri olan fethedilen bir yerin nüfus ve ekonomik kaynaklarının düzenli bir şekilde kayıt altına alınması, devletin bu yerdeki hâkimiyetinin doğrudan tesisi anlamına gelmekteydi 8. Dolayısıyla, tahrirlerin yapılmasının nedenleri vardır ve Osmanlı devletinde tahrirlerin yapılması özellikle klasik dönemde tımar sistemiyle ilişkilidir. Çünkü para ekonomisinin yaygın olmadığı bu dönemlerde devletin tımarlı ordusu köylüden tahsil olunan ürünlerden alınan vergilerle yetiştirildiğinden, devletin zaman zaman toprak ve köylü sayımı yapması gerekmiştir 9. Ayrıca tımar sisteminin istikrarını sürdürmesi, toprağı işlemekle yükümlü dirlik sahibinin gelirinde artış olduğunda sipahinin uzun süre merkezi idarenin haberi olmadan bundan faydalanmasını, azalma olduğunda ise sipahinin zarar görmesini önlemek ve yeni tımarlar kurmak, özenle yapılmış tahrirler sayesinde mümkün olabilmiştir 10. Neticede tahrir süreci başta toprağın kaydedilmesi olmak üzere, gelir kaynaklarının tespitiyle başlamış, kaydı yapılan bu toprağın ve kaynakların daha sonra mülkiyet ve tasarruf ilişkileri belirlenmiştir. Bu şekilde defterler her bir köylünün ödeyeceği vergi miktarının belirlenmesinde ve toprağın tasarruf biçimlerine dair hukuki bağlayıcılığı olan resmi bir belge niteliğinde kullanılmıştır 11. Topraktan elde edilecek ürünler Osmanlı devleti için temel geçim kaynağıydı. Bu yüzden yapılan tahrirlerde toprağa dayalı üretimde sürekliliğin ve istikrarın sağlanılması amaçlanmıştı. Toprağın işletilmemesi veya boş bırakılması devletin gelirlerini azaltacağından yapılacak tahrirlerle bunun önüne geçilmek istenmiştir. Ancak tımar sisteminin önemini kaybetmesi ve devletin artan nakit ihtiyacını karşılamak için gelirleri iltizama vermesiyle, vergiye tabi kişilerin tahrir edilmesi 7 Feridun M. Emecen, Mufassaldan İcmale, Osmanlı Araştırmaları, S. 16, 1996, s Halil İnalcık, Osmanlı Fetih Yöntemleri, Söğüt ten İstanbul a, Der. Oktay Özel & Mehmet Öz, Ankara, İmge Kitabevi, 2005, s İnalcık, Osmanlı da İstatistik Metodu Kullanıldı mı?, s Erhan Afyoncu, Osmanlı Devleti nde Tahrir Sistemi, Osmanlı, C. VI, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s İnalcık, Osmanlı Fetih Yöntemleri, s

17 görevi, devletin idaresinden çıkarak vergi mükelleflerinin belirlenmesi ve verginin tahsili mültezimler tarafından yapılmaya başlanmıştır 12. Tahrir defterlerinden başka Osmanlı devletinde istatistikî verilerin yer aldığı başka defterler de vardır. Bu defterler cizye ve avarız kayıtlarından oluşmuştur. Oktay Özel XVII. yüzyılda da bazı örneklerine rastlanan tahrir defterleri ile XIX. yüzyılda tutulan temettuat defterlerini bir köprünün iki ayağı olarak görür 13. Bu iki ayak arasına ise tahrir defterlerinden ayrı bir şekilde düzenli olarak XVII. ve XVIII. yüzyıllarda tutulan hatta XIX. yüzyılın içlerine kadar uzanan avarız ve cizye defterlerini koymaktadır. Başlangıçta hane temelli olan cizye vergisi XVII. yüzyıl sonlarından itibaren belli bir yaşa gelmiş bütün yetişkin erkeklerden alınması kararı esas alınmıştır. Avarız vergileri ise, başlangıçta hane başına nakdi, ayni veya hizmet karşılığında toplanırken zamanla düzenli olarak alınan yıllık vergiler haline gelmiş ve iki ya da daha çok haneyi kapsayan itibari bir avarız hanesi olarak değişime uğramıştır 14. Özetle, gerek XVII. yüzyıla kadar düzenli bir şekilde tutulan tahrir defterlerinin, gerekse tahrir defterlerinden ayrı bir şekilde tutulmaya başlanan cizye ve avarız defterlerinin siyasi, idari, iktisadi ve hukuki hatta askeri yanlarının olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra bu tahrirlerden demografik bilgiler elde edebilmek 12 Cem Behar, Osmanlı Nüfus İstatistikleri ve 1831 Sonrası Modernleşmesi, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, 2000, s Aşar, ağnam, gümrük ve ihtisab resmi gibi her türlü devlet gelirinin mültezimlere belirli bir nakit ve belirli bir süreyle taksitler şeklinde ödenmesi şartıyla, kefil gösterilerek kiralanması ve idare edilmesine iltizam denilir. Mültezim ise iltizamı alan kişidir. Bkz.: Coşkun Çakır, Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, İstanbul, Küre Yayınları, 2001, s Oktay Özel, Avarız ve Cizye Defterleri, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, 2000, s Cizye, İslam hukukuna göre gayrimüslim tebaadan can, mal ve inanç hürriyetlerinin korunması karşılığında alınan şer i bir vergidir. Cizye vermekle yükümlü kimseler ergenlik çağına gelmiş, akılca ve vücut olarak sağlam bulunan erkeklerdir. Ayrıca cizye a lâ, evsat ve ednâ şeklinde üç çeşit vergi miktarından oluşmaktadır. Bkz.: Mehmet Erkal, Cizye, DİA, C. VIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1993, s ; Ziya Kazıcı, Osmanlı da Vergi Sistemi, İstanbul, Bilge Yayıncılık, 2005, s Diğer bir vergi çeşidi olan avarız vergileri ise başlangıçta sefer zamanları gibi olağanüstü durumlarda halktan nakit, ayni veya hizmet olarak alınmıştır. Fakat XVI. yüzyıl sonlarına gelindiğinde, Osmanlı devletinde yaşanan değişimler sonucu devamlı hale gelmekle beraber, askeri sınıf dışında, halktan nakdi olarak toplanmıştır. Bu vergi için avarız haneleri belirlenmiştir ve her avarız hanesi birimi bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilmektedir. Bunlar bazen 10, bazen de haneye çıkabilmektedir. XVII. yüzyıldan itibaren avarız hanelerini belirlemek için defterler tutulmuştur. Bu şekilde devlet, belirlediği bu hanelerden alacağı vergiyi toplayabilmiştir. Bkz.: Ünal, a.g.e., s ; Halil Sahillioğlu, Avarız, DİA, C. IV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1991, s. 108; Özel, a.g.m., s

18 mümkün müdür? Aslında XIX. yüzyılda Osmanlı devletinde ilk nüfus sayımları yapılmadan önce Osmanlı nüfusu hakkında az çok güvenilir bilgi verebilen kaynaklardan biri bu tahrir defterleridir 15. Ömer Lütfi Barkan tahrir defterlerinden bir bölgenin nüfusuna dair tahminlerde bulunurken, her hane için 5 kişilik itibari bir rakamın kabul edilebileceğinin tespitinde bulunmuştur. Fakat tahrir defterlerini başka kaynaklarla karşılaştırma imkânının olmadığından defterlerde kayıtlara geçilmeyen kişi veya toplulukların olabileceğini, bu yüzden nüfusa dair tahminler yürütürken birçok şeyin göz önünde bulundurulması gerektiğine de işaret etmektedir 16. Cizye ve avarız defterlerinde ise sadece vergi vermekle yükümlü yetişkin erkek veya erkek hane reislerinin kayıt altına alınmasının yanında bu defterlerin genellikle özet şeklinde tutulması kaynakların güvenilirliğine dair ve nüfusun kişiler mi yoksa haneler üzerinden mi hesaplanması gerektiği gibi tartışmalar nedeniyle, defterlerin titizlikle kullanılması gerekmektedir 17. Bu nedenle hem tahrir defterleri hem de cizye ve avarız defterlerinden Osmanlı nüfusuna dair tahminler yaparken dikkatli araştırmalar neticesinde bu defterler kaynak gösterilmelidir. Diğer taraftan Osmanlı devletinde doğrudan nüfus sayımları yapılmaya başlanmasıyla, Osmanlı nüfusu üzerine yaptığımız tahminler daha doğru olacaktır. Bu da 1831 yılında yapılan ilk nüfus sayımıyla gerçekleşmiştir. Bununla birlikte Tanzimat Fermanı nın ilanı sonrasında tutulmaya başlanan temettuat defterleri Osmanlı devletinde bir bölgeye dair sosyal ve ekonomik çıkarımlar yapabilmemizi olanaklı hale getiren kaynaklardandır. Özellikle Mustafa Reşit Paşa nın eseri olarak görülen Tanzimat Fermanı Osmanlı devletinde uzun yıllar süren zihniyet dönüşümünü ifade etmektedir. Bu ferman hukuki bir metin niteliği taşımasının yanında, Osmanlı toplum hayatında siyasi, sosyal ve iktisadi yenilikleri de beraberinde getirmişti. O yeniliklerden birisi de örfi vergilerin kaldırılarak, yerine vergiye tabi tutulan şahısların emlak, arazi, hayvan ve gelirine göre tek bir vergi alma usulünün getirilmesidir 18. Örfi vergilerde 15 Suraıya Faroqhı, Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir?, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, s Ömer Lûtfi Barkan, Tarihî Demoğrafî Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi, İ.Ü. Türkiyat Mecmuası, C. X, 1953, s Özel, a.g.m., s Abdüllatif Şener, Sona Doğru Osmanlı, Ankara, Birleşik Yayınevi, 2007, s

19 temel düzenleme, bir bölgede hesaplanmış toplam miktarların fertlere ve haneye eşit miktarda paylaştırılması esasına dayanmaktaydı ve vergiler bu esas üzerine aracılar vasıtasıyla toplanırdı 19. Fakat iltizam usulünün kaldırılarak yerlerine devletten düzenli maaş alan muhassılların getirilmesiyle devlet bu aracıları ve bu aracıların vergileri toplarken yaptıkları usulsüzlükleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır 20. Bununla beraber askeri zümreden ayrıcalık sahibi kişiler de artık vergi vermekle yükümlü olacaktır 21. Ayrıca merkeziyetçi anlayıştan ödün vermeksizin toplumu eşit haklar çerçevesinde yönetmek, bu düzenlemenin temel kaideleri arasındadır. Neticede iltizam usulünün kaldırılarak vergilerin yeni oluşturulmuş muhassıllıklar vasıtasıyla toplanmaya başlanması, bu temel anlayış çerçevesinde yapılan düzenlemelerdendir. Muhassıllıkların oluşturulmasıyla temettuat adını alacak tahrirler yapılmaya başlanmıştır. Lügatlerde temettu kar etmek, fayda sağlamak olarak ifade edilir 22. Temettuat vergisi ise Tanzimat öncesi 1825 tarihinde ihtisap vergisi, Tanzimat sonrası 1839 tarihinde herkesin kazancına göre belirlenen an-cemaatin diye adlandırılan vergidir 23. Temettuat tahrirlerinin nasıl uygulanması gerektiğine dair bazı talimatnameler çıkarılmıştır. Reşat Kaynar a göre muhassıllar tahrire öncelikle köylerden başlayacak, yanlarına merkezden bir kâtip ve gerekirse tahrir yapılacak yerden bir de görevli istihdam edilecektir. Her bir kaza için memleketin ileri gelenlerinden biri, meclis tarafından görevlendirilerek yanlarına bir zabit verilecektir. Bunlar herkesin isim ve şöhretini, ne kadar emlak, arazi, hayvan ve gelirinin olduğunu tespit 19 Kazıcı, a.g.e., s. 197; Abdüllatif Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, Ankara, İşaret Yayınları, 1990, s Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul, Eren Yayıncılık, 2009, s İltizam uygulaması, özellikle halk için büyük bir sorun teşkil ediyordu. Bir yerin iltizamına sahip olan mültezimler hem devlete ödedikleri iltizam bedelini çıkarmak hem de daha fazla kar etmek için, halktan olabildiğince fazla vergi alamaya çalışmıştır. Bkz.: Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, s Yavuz Cezar, Tanzimat a Doğru Osmanlı Maliyesi, Tanzimat tan Cumhuriyet e Türkiye Ansiklopedisi, C. IV, İstanbul, İletişim Yayınları, 1985, s Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, Ak Aydın Kitabevi Yayınları, 2007, s An-cemaatin tek olarak, bir kerede veya toplu olarak 1858 yılına kadar toplanan vergidir. Bkz.: Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. III, İstanbul, Millî Eğitim Basımevi, 1983, s ; Mustafa Serin, Osmanlı Arşivinde Bulunan Temettuât Defterleri, T.C Başbakanlık I. Millî Arşiv Şûrası: Tebliğler-Tartışmalar, Ankara, 1998, s

20 edeceklerdir. Ayrıca her köyün defteri ayrı ayrı tutularak kaza meclisine sunulacaktır. Vergilerin ise iki taksit halinde alınması kararı alınmıştır 24. Tahrirlerin bütün ülkede bir anda yapılması mümkün olmadığından, Tanzimat uygulamalarının birçoğunda olduğu gibi mali yeniliklerin uygulanması için pilot bölgeler seçilmiştir. Temettuat tahrirleri ise ilk olarak Hicrî 1254 yılında (Miladi 1838) Gelibolu ve Hüdavendiğar sancaklarında uygulanmaya konulmuş, ancak II. Mahmut un vefatıyla yarım kalmıştır 25. Daha sonra muhassıllar tarafından, 1840 sayımları yapılmıştır ve istenilen sonuçlar alınamadığından 1842 yılında muhassıllık uygulamasına son verilmesiyle bu sayımlar sınırlı sayıda kalabilmiş, sonrasında ise 1844 yılında ikinci defa sayımlara başlanmıştır yılında yapılan sayımlardan istenilen sonuçlar alınamaması çeşitli nedenlerden kaynaklanmıştır. Öncelikle, yeni reformlardan memnun olmayan geçimlerini daha önceki uygulamalardan sağlayan sarraf, mültezim gibi aracıların bu uygulamalara karşı direnmesi, uygulamalarda elaman gereksinimin giderilememesi, aşar toplamak için görevlendirilen kimselerin ücretlerinin bile toplanan aşar bedelinden karşılanamayacak bir şekilde zarar edilmesidir 27. Bu nedenle 1842 yılında temettuat sayımlarından vazgeçildikten sonra, valiler tekrar eyaletlerde idari yöneticiler olmanın yanında mali olarak da bölgelerinin en yetkili amiri olmuşlardır 28. Bunun yanı sıra, aynı yıl iltizam usulüne geri dönülmüştür. Diğer taraftan 1844 yılında tekrar yapılmaya başlanan temettuat sayımları ile daha önce yapılan sayımlar arasında bazı farklılıklar vardır. Bu sayımları öncekinden ayıran en önemli husus kişinin sahip olduğu menkul ve gayrimenkul mallarının bir yıl önceki gerçek geliri ile bir yıl sonraki tahminî gelirinin verilmesiyle beraber emlak ve 24 Reşat Kaynar, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2010, s İsmet Demir, Temettü Defterlerinin Önemi ve Hazırlanış Sebepleri, Osmanlı, C. VI, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Temettüat Tahrirleri, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, 2000, s Çakır, a.g.e., s. 47. Bazen sayımlar halk tarafından da hoş karşılanmaz. Bunun nedeni hükümdarların insanları hatta bazen hayvanları saydırması yeniçağ ortalarında Fransa, İtalya ve İngiltere örneğinde olduğu gibi halk arasında vergilerin yükseltileceği ya da askerlik hizmetinin geleceği şüphesinin oluşmasıdır. Peter Burke, Bilginin Toplumsal Tarihi, Çev. Mete Tunçay, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2004, s Böyle durumlarda halk, var olan gelirlerini mümkün olduğunca az göstermek ister. 28 Çakır, a.g.e., s

21 hayvan kıymetlerinin çıkarılarak yerine hâsılat-ı senevîsi yani bunların yıllık gelirlerinin yazılmasıdır 29. Bunun yanında 1844 yılındaki temettuat sayımları, merkez tarafından gönderilen görevli bir memur yerine, sayımı yapılacak bölgelerin defterdar, müşir ve kaymakamları vasıtasıyla, kurulacak olan imar meclislerinin denetiminde yapılmıştır 30. Ayrıca ziraat müdürleri veya vekilleri eşliğinde Müslüman cemaat liderlerinden muhtarlar ve imamlar ile gayrimüslim cemaat liderlerinden kocabaşı ve papazlar, bu sayımlarda yardımcı olacaktır 31. Temettuat sayımları bugünkü Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Kamil Kepeci ve Maliyeden Müdevver Defterleri tasnifinde bulunmaktadır. Tahrirlerin büyük bir kısmını 1844 yılında başlayan sayımlar oluşturmaktadır. Bizim incelediğimiz Çatalca temettuat defteri ise 1840 yılında yapılan sayımlardandır 32. Çatalca temettuat defteri tek bir ciltten oluşmaktadır ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi Temettuat Defterleri katalogunda (ML.VRD.TMT.d.) ile numaralandırılmıştır. Defterin ebadı 13x64, toplam sayfası sayısı ise 484 tür 33. Ayrıca defter okunaklıdır. Defterde, öncelikle Müslüman mahalle ve köylerin sayımları yapılmıştır. Daha sonra ise gayrimüslim yerleşim birimlerine yer verilmiştir. Çiftliklerin kaydı deftere yapılırken, bulundukları mahalle ve köylere ya da yerleşim birimlerine olan yakınlıklarına göre düzenlenmiştir. Defterde Müslüman Çingene ve gayrimüslim Çingenlerin (Kıptiler) 34 ayrı ayrı kaydı tutulmuştur. Bununla beraber kazada bulunan Ermenilere, yabancı Müslüman ve Rumlara dair sayımlar da defterde ayrı başlıklar halinde kaydedilmiştir. Defterin ilk sayfasında Çatalca nın Edirne eyaletine bağlı olduğu belirtildikten sonra sayıma Müslüman bir mahalle olan Ferhad Paşa dan başlanmıştır. 29 Said Öztürk, Türkiye de Temettuat Çalışmaları, TALİD, C. I, S. 1, 2003, s Metin Ünver, Tanzimat Taşrasının İstanbul Buluşması: İmar Meclislerinin Kurulması Süreci, Eski Çağ dan Günümüze Yönetim Anlayışı ve Kurumlar, Ed. Feridun M. Emecen, İstanbul, Kitabevi Yayınları, 2009, s. 129, Güran, a.g.m., s. 77. Temettuat sayımlarının nasıl yapılacağına dair nizamnamelerin çeviri ve açıklamaları için bkz.: Nuri Adıyeke, Temettuat Sayımları ve Bu sayımları Düzenleyen Nizamname Örnekleri, OTAM, S. 11, Ankara, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Defterde, sayfa , , , , , ve arası boştur. Bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Kıpti Osmanlı devletinde Çingeneler için kullanılan bir terimdir. İsmail Altınöz, Osmanlı Toplumunda Çingeneler, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2013, s

22 Gayrimüslimlerde ise Rumiyan Mahallesi nden sayımlara başlanmıştır. Her mahalle ve köyün isimleri verildikten sonra devamında bunların kaç haneden oluştuğuna dair bilgiler vardır. Ayrıca eğik bir şekilde ilgili mahalle veya köyün yaklaşık 40 sene öncesindeki hane sayısı ile 1840 yılındaki hane sayısı arasındaki farklar kaydedilmiştir. Örneğin Ferhad Paşa Mahallesi 40 sene önce 170 haneyken hastalıktan ve başka yerlere göçlerden dolayı 1840 yılında mahallede 110 hane kalmıştır 35. Bundan sonra ise sayımlara hane (hane 1) ve numara (numara 1) verilerek başlanmıştır. Hane şahsın ikamet ettiği meskeni ifade etmektedir. Ayrı bir şekilde verilen numaralar ise şahsın kendisini ifade eder. Bu kısımdan sonra ise menkul ve gayrimenkul sayımı yapılacak şahsın uzun veya orta boylu oluşu ya da kır veya kara sakallı oluşu gibi sıfatsal özellikleri, varsa lakabı sıralanarak ismi kaydedilmiştir. Yani şahıs tanımlaması yapılmıştır. Diğer taraftan bir taşra örneğinde şahıs tanımlamaları yapılırken Osmanlı merkezi idaresi gözüyle nasıl bir yöntem uygulandığına dair Çatalca temettuat defterinden elde ettiğimiz bilgiler önemlidir. Bilindiği üzere Osmanlı devletinde şahısların tanımlamalarında öncelikli olan babadır. Cumhuriyetin ilanıyla beraber 1934 yılında soyadı kanunu çıkarılana kadar, Osmanlı toplumunda insanlara, kendi isimlerine ek olarak babalarından aldıkları isimlerle hitap edilirdi. Çatalca temettuat defterinde Hüseyin bin İbrahim ve Yusuf oğlu Tahir gibi kullanımların olduğu şahıs tanımlamaları vardır 36. Bunlardan bin ifadesi daha çok görülürken oğlu ifadesi çok nadiren görülen bir kullanımdır. Diğer taraftan gayrimüslimler için kullanılan şahıs tanımlamalarında Dimitri veled-i Yani örneğinde olduğu gibi veled ifadesi kullanılagelmiştir 37. Klasik tahrir defterlerinde görülen bin ve veled gibi isim şekillerinin 38 Çatalca temettuat defterinde de benzer bir kullanımla yer aldığı açıktır. Şahıs tanımlamalarında uygulanan diğer bir yöntem kişinin sıfatsal özelliklerinin verilmesidir. Örneğin, temettuat defterlerinde orta boylu, uzun boylu, kır veya kumral sakallı, kara bıyıklı veya kumral bıyıklı gibi isimlerin önünde yer 35 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 4, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Sosyal ve İktisadi Tarihi Kaynaklarından Temettüat Defterleri, Belleten, C. LIX, S. 225, Ağustos 1995, s

23 alan eşkâl tanımları kullanılmıştır. Şahıslar üzerinde daha çok ayrıntının yer aldığı bu kayıtlar, şahsın görünümü ön plana alınarak yapılmıştır. Başka kayıtların da yer bulduğu şahıs tanımlama şekilleri vardır. Örneğin topal, çolak, kekeme ve tek gözlü gibi kişinin engel veya özür durumları, şahısların kimlikleri hakkında bilgiler vermektedir. Ayrıca delikanlı, şabbi-emred, mürahik, çocuk ve sabi gibi kayıtlarda şahısların yaşlarına dair bilgiler edinebilmemizi sağlamaktadır. Tanımlama yapılırken efendi, ağa gibi ifadelerde yer bulmuştur. Kuşkusuz bu ifadeler kişinin sosyal konumunun yüksek olduğunu gösteren şahıs tanımlamalarıdır. Temettuat defterinde şahıs tanımlamalarında kullanılan usullerden bir diğeri, daha çok mahalle ve köylerdeki topluluklar hakkında malumat verilerek yapılmıştır. Ermeni köyünde, köyde sakin kişilerin Taife-i Ermeniyan ve Taife-i Rumiyan nitelendirmeleriyle şahısların tek tek tanımlanmasından ziyade daha çok geneli ve birbirinden farklı iki toplumu ifade eden bir kullanım yapılmıştır. Diğer köylerde de toplumun genel yapısını ifade eden tanımlama biçimleri birbirinden farklılık gösterir. Oklalı, Çanakça ve Yenice köyleri Kâffe-i Rumiyan, Kadı, Elbasan, Akalan ve Çakıl köyleri Kâffe-i ahali zimmeti reaya, Sürgün, Kestanelik ve Çiftlik köyleri ise Ahali zimmeti reaya ifadeleriyle topluma göre bir tanımlama yapılmıştır 39. Aslında zimmeti reaya yani korunan reaya Osmanlı devletinde bütün gayrimüslim halk için kullanılırdı. Diğer taraftan Osmanlı devletinde kimliği oluşturan asıl unsurlardan biri dini aidiyettir. Çatalca kazası Kâffe-i ahali İslam ifadesi Şeyh Sinan köyünde olduğu gibi diğer Müslüman köylerinde de geçmektedir. Gayrimüslim mahalle ve köylerde ise zimmet-i reaya zimmî ve nasrâniyye ifadeleri sıkça kullanılmaktadır. Yine Müslümanlar için kullanılan esseyyid, seyyid, elhac ve hafız gibi lakaplar ve din görevlilerini belirtmek için kullanılan imam ve müezzin gibi ifadeler, 40 isimlerin önüne gelerek şahısları tanımlamak için kullanılan dinsel kayıtlardır. Bir şahsı, başka bir şahıstan ayıran unsur ve niteliklere yer verilirken, uygulanan yöntemlerden biri olan kişinin nereli olduğuna ve nerede ikamet ettiğine 39 Sürgün, Kestanelik ve Çiftlik köyleri için bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 275, 353, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

24 dair kayıtlar, isimlerin bazen en başına bazen de üzerindeki kısma tutulmuştur. Aslında isimlerin üzerinde yer alan bu kayıtlar daha çok kazada bulunan yabancılar için kullanılmıştır. Birçoğu batıdan yani Rumeli bölgesinden gelen yabancıların nereli olduklarına dair bilgiler şöyledir; Berkofçalı, Çırpanlı, Dubniçeli, Filibeli, Kaloferli, Köstendilli, Lofçalı, Pazarcıklı, Samakolu, Sofyalı, Tırnovalı, Anaslıcalı, Bosnavi, Çantalı, Elmalılı, Ereğlili, Gülkesriyeli, Kalkandelenli, Kazak, Kırkkıneseli, Lüleburgazlı, Manastırlı, Nevşehirli, Şehirköylü, Vıraçalı ve Vizeli olarak kaydedilmiştir 41. Genellikle Rumeli coğrafyasında yer alan şehirlerin yanı sıra Nevşehir gibi Anadolu şehrinden de buraya gelenler vardır. Fakat kayıtlardaki Kazak şehrinin nerede olduğu konusunda net bir bilgiye sahip değiliz. Bunlardan sadece Kamus-i Türk te çeşitli anlamları barındırmasının yanında Türkmen, Kırgız, Tatar ve Moskova kazağı olarak da tanımlanan 42 Kazak şehirli şahısın Çatalca kazasının coğrafi konumu ve buraya gelen yabancılar düşünüldüğünde Moskova Kazağı olması muhtemeldir. 41 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Berkofça bugün Bulgaristan sınırları dâhilinde Berkòvitsa adında bir kasabadır. Machiel Kiel, Berkofça, DİA, C. V, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1992, s Çırpan, Samako, Kalofer ile 1846 yılında Niş eyaletine bağlı Köstendil, zamanla sancak, kaza ve vilayet olma özelliği taşıyan Lofça ve Tırnova şehirleri bir zamanlar Osmanlı devletine bağlıyken, günümüzde Bulgaristan sınırları dahilinde olan şehirlerdir. Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları, Ankara, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, 2006, s. 128, 158, 269, 326, 342, 488. Dubniçe Osmanlı döneminde Bulgaristan ın Sofya sancağına bağlı bir kasabadır. Şemsettin Sami, Kamusu l-â lam, C. III, İstanbul, Mihran Matbaası, 1308, s Osmanlı devleti zamanında önemli şehirlerden biri olan Filibe ise bugünkü adıyla Plovdiv Bulgaristan a bağlı bir şehirdir. Machiel Kiel, Filibe DİA, C. XIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1996, s. 79. Bir diğer şehir olan Pazarcık, Osmanlı döneminde üç ayrı yerde yerleşim birimi oluşturmuştur. Bunlardan ilki Maraş civarında bir kaza ikincisi Bilecik te bir nahiye merkezi bir diğeri ise Bulgaristan da yer alan Varna civarında bir kaza merkezidir. Şemsettin Sami, Kamusu l-â lam, C. II, İstanbul, Mihran Matbaası, 1306, s Burada yer alan Pazarcık şehrinin şahsın gayrimüslim olması da göz önüne alınırsa Bulgaristan da bulunan yerleşim yeri olduğu kanısındayız. Bosnavi aslında Bosnalı anlamındadır. Bosna Rumeli eyaletine bağlı sancak, Ereğli Tekirdağ a bağlı bir şehir, Manastır ise Osmanlı dönemi önemli yerleşim yerlerinden olup Makedonya sınırları dâhilinde bir yerdir. Sezen, a.g.e., s. 90, 171, 350. Çanta ise Silivri sınırları dahilinde bir köydür. (Çevrimiçi) 12 Mayıs Günümüzde Makedonya cumhuriyetine bağlı Kalkandelen, Osmanlı devleti zamanında kaza haline getirilmiş ve 1836 yılında önemli derecede Müslüman ın yaşadığı bir yer olmuştur. Muhammed Aruçi, Kalkandelen, DİA, C. XXIV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2001, s Osmanlı devleti zamanında Şehirköy olarak adlandırılan yerleşim yeri günümüzde Sırbistan da Pirot kasabasıdır. Machiel Kiel, Şehirköy, DİA, C. XXXVIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2010, s Gülkesriye ise Kastoria olarak Arnavutlukta Manastır civarında bir kazadır. Şemsettin Sami, Kamusu l-â lam, C. V, İstanbul, Mihran Matbaası, 1314, s Şemsettin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul, Çağrı Yayınları, 2006, s

25 Çatalca kazasında, sakin olmadığı halde burada menkul ve gayrimenkulleri bulunan kişilerin İstanbul, Silivri, Büyükçekmece, Terkos gibi nerede ikamet ettiğine dair bilgiler vardır. Ayrıca temettuat kayıtlarında her bir şahsın bağlı olduğu eyalet, kaza, mahalle ve köye göre konumlandırılmaları, aslında yapılan bu sayımlarda başından beri kullanılan bir yöntemdir. Bu bilgiler bir bakıma kişinin devlet nazarında tanımlanırken, ne şekilde bir yöntem uygulandığını bize göstermektedir. Devletin sayımlar yaparken kendi ifadeleri üzerinden uyguladığı şahıs tanımlama ve kimlik belirleme süreçleri, topluma dair oluşturulan bilgilerin kayıt altına alınmasıyla neticelenmiştir. Defterde, meslekler ve kişilerin firar ettikleri veya alil (hasta) oldukları gibi durumlar genellikle isimlerinin üzerinde belirtilir. Bunlar arasında meslekler önemlidir. Devlet, tutmuş olduğu kayıtlarda şahısları tanımlanırken, onların mesleklerini ön plana çıkarabilmektedir. Bu şekilde birey toplumun diğer üyelerinden mesleki unvanıyla ayrı tutularak toplum içinde bilinir kılınmıştır. Örneğin, Çatalca kazasında çiftçi İsmail bin Ahmed, nalbant Mustafa bin Elhac Mehmed Emin ve kömürcü Mehmed Ali bin Mehmed 43 gibi tabir edilen şahısların isimlerinin önüne ek olarak meslekleri de yazılmıştır. Yalnız bu çiftçi oğlu çiftçi, nalbant oğlu nalbant, kömürcü oğlu kömürcü şeklinde de algılanabilir. Çünkü şahısların isimlerinin üzerinde yazan meslekleriyle isimlerin önüne ek olarak kaydedilen meslekleri aynıdır. Ancak çiftçi Elhac Mehmed Salih bin Eyüb hamamcılık yapmakta 44 olduğundan çiftçi oğlu çiftçidir, nalbant oğlu nalbanttır gibi genellemeler yapmak mümkün değildir. Menkul ve gayrimenkul sayımı yapılacak şahsın tanımlaması yapıldıktan ve eğer varsa mesleği kaydedildikten sonra, geçen sene vermiş olduğu vergi miktarı belirtilmiştir. Daha sonra ise şahsın arazi, gayrimenkul ve hayvan sayımı yapılmıştır. Her sayımın miktarı ve hissesi ile bunların kıymetleri her birinin altına yazılmıştır. Eğer şahsın sayımı yapılacak gelir kaynağı yok ise bu belirtilmiştir. Ancak, bu şahısların mesleklerinden elde etmiş olduğu gelirlerinin de olmadığı anlamına 43 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 12, 25, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 15. Hane no:

26 gelmemektedir. Şahsın temettuatı da (kazancı) kaydedildikten sonra bütün kıymetlerin toplamı alınmıştır. Çatalca temettuat defterinde emlak kıymeti toplamına şahısların tarla, arazi, bağ, bahçe, çayır, mülk, dükkân gibi diğer gayrimenkulleri, başkasından olan alacakları, koru ve ağaçları ile köleleri dâhil edilmiştir. Şahısların haneleri ise kıymete dâhil edilmemiştir. Ancak Çatalca dışında Biğados köyünde ikamet eden ve Sürgün köyünde gayrimenkulü bulunan Gürane nasrâniyyenin bir adet kıymete değer mülk hanesi vardır 45. Bu hane, şahsın kendisine gelir getiren bir gayrimenkul olduğundan kıymetlendirilmiş olmalıdır. Diğer taraftan her bir hanenin veya şahsın kendisine ait emlak ve hayvan kıymetleri ile temettuat toplamları dâhil, bunların her üçünün de toplamları hesaplanarak ayrı bir şekilde kaydedilmiştir. Örneğin, bir hanenin emlak kıymeti, hayvan kıymeti ve temettuat miktarı belirtildikten sonra, bu üçünün toplamı şeklinde kayıtlar tutulmuştur. Şahsın Hicrî 1256 (Miladi 1840) senesinde ödemekle yükümlü olduğu vergi miktarı da kaydedildikten sonra, devamındaki hane veya şahısla sayımlar sürdürülmüştür. Toplam hesaplamalar yerleşim birimlerine göre de yapılmıştır. Her bir mahalle, köy, çiftlik, Müslüman ve gayrimüslim Çingene ile yabancı Müslüman ve yabancı Rumların hatta Ermenilerin de ayrı bir şekilde yukarıda bahsettiğimiz gibi her bir gelir kaynağı toplamları ve en son ödeyecekleri vergi tutarları hesaplanmıştır. Defterin en son kısmında ise bütün yerleşim birimlerini kapsayan emlak, hayvan, temettuat ve ödenmekle yükümlü vergi toplamları hesaplanarak kaydedilmiştir. Daha sonrasında Çatalca kazasında tahrirlerden sorumlu görevlilerin mühürleri yer almıştır. Buna göre aza kocabaşı Istamat veled-i Kiryak ve Elhac Osman, zaptiye memuru Mehmed Emin, muhassıl vekili Esseyyid Mustafa ve Çatalca naibi Esseyyid Mehmed Şefik, Çatalca da temettuat sayımı yapmakla görevli kişilerdir 46. Çatalca temettuat defterine dair tespitler yapılırken bir takım problemlerle karşılaşılmıştır. Öncelikle şahısların emlak sayımı bazen numaralandırılarak, bazen de hiçbir numara yer almaksızın yapılmıştır. Bazen de sadece şahsın hanesi 45 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

27 verilmişken, numara sırası verilmeden sayımlar yapılmıştır. Örneğin sayımı yapılan ilk şahıs hane 1 ve numara 1 olarak kaydedilmiştir. Bundan bir sonraki şahıs hane 2, devamındaki şahıs ise hane reisi olmadığından numara 3 olabilmektedir. Yani en son kendisine ait menkul ve gayrimenkul sayımı yapılacak numara 3 ün hane sıra numarası yoktur. Mübahat S. Kütükoğlu na göre baş tarafta yer alan numara kısmı hane içinde kaçıncı aile olduğunu temsil etmektedir 47. Ancak buna göre, Çatalca temettuat defterinde Kabakça köyünde sayımı yapılan Ferhad bin Said in ondan önceki hane sahibi Ali bin Hacı Hasan ın yanında ikamet etmesi gerekirken, onun Raşid Ağa hanesinde ikamet ettiği belirtilmiştir. Buna benzer bir şekilde Rumiyan Mahallesi nde ikamet eden numara 405, 420 ve 422 de kendisinden önce sayımı yapılan hanede ikamet etmezken, başka bir hanede ikamet ettiğine dair kayıtlar vardır 48. Yani, bu şahısların kendilerinden önce gelen hane sahipleriyle ilgisi olmaksızın başka kişilerin yanında ikamet ettiği belirtilir. Bunun yanı sıra bazı temettuat sayımı yapılan şahısların haneleri ve numaraları verilmemiştir. Örneğin Ferhad Paşa Mahallesi nde emlakı bulunan ekmekçi Kolu ve ortağı Hristo gibi şahıslar vergi vermekle yükümlüdürler 49, ancak kendilerinin hangi hanede ikamet ettiğine dair bir kayıt yoktur. Ayrıca bu şahısların menkul ve gayrimenkul sayımları hane temel alınmadan ve numara verilmeden yapılmıştır. Bu nedenle kazada hangi hanede ikamet ettiğine dair kayıtları olmayan şahıslar ile yabancı Müslüman ve Rumları daha sonraki bölümde ayrı bir şekilde nüfusa dâhil edeceğiz. Yani Çatalca kazasına dair nüfus hesaplaması yaparken sadece hane temel alınmamıştır. Aslında temettuat sayımlarında bu tür problemlerin sebebi geleneksel tahrir ile Tanzimat diye adlandırılan reformlar sürecinde Osmanlı devletinde zihniyet değişim ve dönüşümünün yaşanmasıdır. Bunu bize en iyi Alp Yücel Kaya ve Huri İslamoğlu açıklamaktadır. Alp Yücel Kaya ya göre Tanzimat sürecinde yapılan reformlar, devlet tebaa ilişkisinin yeniden tanımlandığı, mülkiyet tasarrufu gibi konularda kolektif sorumluluk ve yükümlülüğün egemen olduğu anlayıştan bireysel sorumluluk ve yükümlülüklerin egemen olduğu anlayışa geçişi temsil eder. Bu doğrultuda 1840 yılında yapılan temettuat tahrirlerini köylü veya mahallelinin 47 Kütükoğlu, a.g.m., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 102, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

28 kolektif vergi yükümlülüğünün sonu, hane esaslı olmak üzere bireysel vergi yükümlülüğüne geçiş olarak görür. Ancak yılında yapılan temettuat tahrirlerinde ise bireysellikten tekrar mahalleli ve köylünün ortak sorumlu olduğu anlayışa geçildiğini ifade eder 50. Bu da başlangıçta temettuat vergisinin tanımını yaparken belirttiğimiz an-cemaatin vergi uygulamasıdır. Yani bu süreçte eski ve yeni birlikteliği söz konusu olduğu gibi, Tanzimat uygulamaları bu yüzden kendi içinde bazı farklılıkları barındırabilmektedir. Huri İslamoğlu benzer görüşleri savunmakla birlikte, sınıflandırmaların numara şeklinde yapılmasını mülkiyetin bireyselleşme sürecini temsil ettiği, dahası bu incelemelerle toplanan bilgilere merkezi hükümetin erişiminin kolaylaştığı görüşündedir. Eskiden gelir vergileri köydeki hane sahipleri arasında bölünürken, temettuat uygulamasıyla beraber kişinin gelirine göre vergi alınmaya başlanmıştır. Bu nedenle sayımlarda hem hane sıra numarası hem de ayrı bir şekilde şahıslara numara verilmesi eski ve yeni arasındaki farklılıkları yansıtmaktadır. Bunun yanı sıra, vergi toplama usulünde eskiden olduğu gibi kolektif olmayan bireysel bir gelire göre yükümlülük sahibi olunduğuna dair yansımaları da bizlere göstermektedir 51. Nitekim 1840 yılında yapılan tahrirlerde temettuat vergilerinin bireysel alınması usulü vardır. Çatalca temettuat defterlerindeki, problemlerden bir diğeri tarlaların dönüm olarak gösterilmesine rağmen mezru, yani ekimi yapılmış tarla alanları, defterde birkaç yerde dönüm olarak belirtildikten sonra kile olarak kaydedilmesidir yılı sayımlarında tarla, bağ ve bahçe dönüm esas alınarak kıymetlendirilmiş, öşür vergisine dair kayıtlar ise yılı tahrirlerinde yer almıştır 53. Yani öşür vergisinin hesaplanabilmesi için tarlalardan elde edilen ürünlerin miktarının 50 Alp Yücel Kaya, 19. Yüzyıl Ortasında İzmir de Mülkiyet, Emniyet ve Zaptiyeler, Jandarma ve Polis: Fransız ve Osmanlı Tarihçiliğine Çapraz Bakışlar, Der. Noemı Levy & Nadir Özbek & Alexandre Toumarkıne, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2009, s Ayrıca XIX. yüzyılda yapılan tahrirlerin merkezi devletin Osmanlı nüfus ve coğrafyasını yeniden tanımlarken karşılaştığı sorunlara ve ilk tahrir uygulamaları ile 1840 temettuat tahriri uygulamasının getirdiği vergi düzeni arasındaki farklar için ve kolektiflikten bireyselliğe geçiş süreci için bkz.: Alp Yücel Kaya & Yücel Terzibaşoğlu, Tahrir den Kadastro ya 1874 İstanbul Emlak Tahriri ve Vergisi: Kadastro tabir olunur tahrir-i emlak, Tarih ve Toplum, S. 9, Huri İslamoğlu, Politics of Administering Property: Law and Statistics in the Nineteenth-century Ottoman Empire, Constıtutıng Modernıty: Private Property in the East and West, Ed. Huri İslamoğlu, London, I.B. Tourıs and Company, 2004, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Kütükoğlu, a.g.m., s

29 kaydedilmesi gerekir. Bu yüzden Çatalca temettuat defterinde öşürle ilgili bir tahrir yoktur. Ayrıca defterde, boş ve ekili tarla alanlarına dair miktarların toplamı ile toplam tarla dönümüne dair kayıtlar çoğu emlak sayımında birbirine eşittir. Örneğin Ferhad Paşa Mahallesi nde hane 25 te sakin Halil bin Hüseyin in toplam 46,5 dönüm tarlasının 7 dönümü ekili, 39,5 dönümü ise boş olarak kaydedilmiştir. Aynı mahallede hane 26 da sakin İbrahim Ethem bin Hüseyin in de 46,5 dönüm tarlası vardır. Ancak onun tarlasında ekili alan dönüm üzerinden değil de kile olarak kaydedilmiştir. Yani, tarlasının ekili alanı 7 kile, boş dönümü ise 39,5 tur 54. Diğer taraftan bir yerleşim biriminde boş bırakılan tarlalar kile olarak kaydedilirken, bir sonraki yerleşim biriminde dönüm olarak kaydedilmiştir. Örneğin Nakkaş köyünde boş bırakılan tarlalar kile olarak kaydedilirken, bir sonraki köy olan Örcünlü de dönüm olarak kaydedilmiştir 55. Neticede defterde öşür vergisine dair herhangi bir tahririn bulunmaması, hali ve ekili alanların toplamlarının tarla dönüm toplamıyla eşleşmesi, kile olarak gösterilen yerlerin aslında dönüm olması gerektiği fikrini bizlere vermektedir. Ayrıca Nuri Adıyeke nin yayınlamış olduğu 1840 sayımları için hazırlanan nizamname örneğinde tahrir usulünün nasıl yapılacağı gösterilmiştir 56. Bu örnekteki ekili alanlar dönüm olarak belirtilmiştir. İslamoğlu na göre eskiden tahrirlerde ölçü birimi olarak çift kullanılırken temettuat tahrirleriyle beraber ölçü biriminde dönümlerin kullanılmaya başlanması arazinin mülkiyet nesnesi yani bir eşya haline geldiğinin göstergesidir. Bu şekilde araziler pazar ekonomisinde değiştirilebilir varlıklar olmuştur 57. Diğer taraftan Çatalca kazasına dair daha önce yapılmış birtakım tetkikler vardır. Mehmet Ali Kayacan tarafından kaleme alınan Çatalca Vilâyeti 58 adlı eser bunlardan bir tanesidir. Kayacan nın bu eseri, Çatalca nın XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında sosyal, iktisadi ve kültürel yönleri hakkında bilgiler 54 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 46, Adıyeke, a.g.m., s İslamoğlu, a.g.m., s Çift ya da çift-hane sistemi bir çift öküzün işleyebileceği ölçüde tarlaları ve hane halkını temsil eder. Yani ölçü birimi olarak da kullanılan çift arazisinin ne kadar bir alana karşılık geldiği devletin bölgelerine göre değişiklik gösterebiliyordu. Bkz.: Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C. I, Çev. Halil Berktay, İstanbul, Eren Yayıncılık, 2000, s Mehmed Ali Kayacan, Çatalca Vilâyeti, Haz. A. Ergun Çınar, İstanbul, Çatalca Belediyesi Yayınları,

30 içermektedir. Çatalca ya dair bir başka eser Oktay Güldüren tarafından Bir Zamanlar Çatalca 59 adıyla neşredilmiştir. Güldüren, Çatalca tarihine ve sosyal hayatına dair birçok konuda başka kaynaklardan yararlanarak derleme bir çalışma meydana getirmiştir. Ayrıca yakın dönemde Çatalca Kaymakamlığı tarafından yayınlanan Çatalca adlı eserde de Çatalca tarihine ve köylerine dair bilgiler bulmak mümkündür. Ancak bu çalışma örneğinde olduğu gibi Çatalca tarihiyle ilgili birçok bilgi Evliya Çelebi nin seyahatnamesinden hareketle yazılmıştır. Ayrıca Funda Çalık tarafından Çatalca nın yakın dönemdeki coğrafi yapısı ve şehrin yerleşim özellikleri hakkında bilgiler veren Çatalca Şehri 61 adlı bir tez çalışması vardır. Genel Kurmay Başkanlığı tarafından Balkan savaşlarında Çatalca muharebelerini konu alan ve daha çok askeri tarih olarak adlandırabileceğimiz araştırmalar yapılmış ve neşredilmiştir 62. Bursalı Mehmed Nihad tarafından kaleme alınan Balkan Harbi nde Çatalca Muharebesi 63 adlı eser de benzer bir çalışmadır. Hacı Cahit Özdemir in Dünden Bugüne Subaşı 64 adlı eseri ise Çatalca nın geneline dair olmasa da Çatalca ya bağlı Subaşı Mahallesi hakkında geçmişten günümüze birtakım bilgiler içermektedir. Fakat bu araştırmalar neticesinde Çatalca tarihine ve özellikle Çatalca nın idari, sosyal ve ekonomik yapısına dair bilgilerimiz sınırlı kalmaktadır. Bu çalışma ise, hem Osmanlı devletinde XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca kazasının nüfusu, dini yapısı, hane özellikleri, mülkiyet ve tasarruf ilişkileri, menkul ve gayrimenkulleri ile zirai ve iktisadi durumu hakkında tetkiklerin yer alması hem de Çatalca ya dair mevcut çalışmalardaki bilgilerin daha sağlam temellere oturtulması ve eksikliklerin tamamlanması açısından önemlidir. 59 Oktay Güldüren, Bir Zamanlar Çatalca, İstanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Çatalca 2005, Haz. Adil Öztürk v.d., İstanbul, Çatalca Kaymakamlığı Yayınları, Funda Çalık, Çatalca Şehri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Beşeri ve İktisadi Coğrafya Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi: Balkan Harbi Şark Ordusu Birinci Çatalca Muharebesi, Haz. M. Kadri Alasya, C. II, 1. Kitap, Ankara, Genel Kurmay Basımevi, 1993; Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi: Osmanlı Devri Balkan Harbi Şark Ordusu İkinci Çatalca Muharebesi ve Şarköy Çıkarması, Haz. Hikmet Süer, C. II, 2. Kitap, Ankara, Genel Kurmay Basımevi, 1993; Mahmut Beliğ Uzdil, Balkan Savaşı nda Çatalca ve Sağ Kanat Ordularının Harekâtı: Savaşın Siyasi ve Psikolojik İncelemeleri, C. I-II-III, Ankara, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Bursalı Mehmed Nihad, Balkan Harbi nde Çatalca Muharebesi, Haz. Kasım Bolat, İstanbul, Çatalca Kaymakamlığı, Hacı Cahit Özdemir, Dünden Bugüne Subaşı, İstanbul, Has Matbaacılık,

31 I. BÖLÜM ŞEHRİN TARİHÇESİ VE SOSYAL YAPISI A. ÇATALCA NIN TARİHÇESİ Günümüzde Çatalca şehri, Marmara bölgesinin Trakya kesiminde, Çatalca Yarımadası olarak da bilinen bir coğrafyadadır ve İstanbul iline bağlı bir ilçedir. Çatalca nın kuzeyinde Karadeniz kıyılarına kadar uzanan Istıranca dağları yükselir, güneye doğru gidildikçe yükselti azalır, ilçenin doğusunda ise İstanbul un Eyüp ve Gaziosmanpaşa ilçeleri, güneyinde Büyükçekmece ilçesi, batısında Silivri ilçesi ile Tekirdağ ili sınırları vardır 1. Kazada bir akarsu yoktur, ancak çeşitli derelerden beslenen Istıranca Irmağı, Kabakça ve İnceğiz ovalarını sulamak için kullanılan Karasu Irmağı bulunmaktadır ve kazadaki Terkos gölü günümüzde İstanbul un su ihtiyacını karşılamaktadır 2. İlçenin Karadeniz e kıyısı olan kuzey bölgelerinde Karadeniz iklimi ve güneye doğru gidildikçe karasal iklimden Akdeniz iklimine geçiş görülür. Bu iklim özellikleri ilçede ormancılık, hayvancılık ve tarım gibi birçok ekonomik faaliyetin gelişmesine katkı sağlamıştır. 1. Osmanlı Öncesi Çatalca Çatalca civarındaki bölgenin iskân edilmesi çok eski zamanlarda olmuştur. Etrafındaki yerleşim yerlerini de kapsayan Trakya coğrafyasında, insan yaşamının varlığına dair izler, kültürel buluntular vasıtasıyla tarihlendirilmiştir. Bu coğrafyada paleolitik dönemden kalma buluntulara rastlanılmış, M.Ö. II. bin yılında ise daha çok göçebe-çoban topluluklarının yaşadığı bir yer olan Trakya yı zamanla Trak 1 Rifat Gökçen, İlçeleriyle İstanbul ve Marmara Bölgesi, İstanbul, Özyürek Basımevi, 1992, s Mehmed Ali Kayacan, Çatalca Vilâyeti, Haz. A. Ergun Çınar, İstanbul, Çatalca Belediyesi Yayınları, 2008, s

32 toplulukları işgal etmiştir 3. Günümüzde Trakya olarak adlandırılan Çatalca ve etrafındaki coğrafya adını bu topluluktan almıştır. Karadeniz, Marmara ve Ege denizi ile Balkan dağları Trakya nın sınırlarını oluşturmuştur 4. Zamanla Yunanlıların kıyılarda kurmuş oldukları koloniler ve M.Ö. 513 yılında Darius un İskit seferiyle Trakya içlerine doğru ilerlemesi sonucu, bölgede Yunan ve İskit kültürünün etkileri görülmüştür 5. Sonraki dönemlerde Trakya bölgesi Pers ve Makedonya istilalarına maruz kalacaktır 6. Ayrıca Makedonya kralı Büyük İskender in Asya seferleri sırasında İstanbul u onaran kral Yagfur un kızı Hanice Çatalca yı kendisine yaylak edinmiş ve burada büyük bir kale yaptırmıştır 7. M.S. I. asırda ise Çatalca ve etrafı Roma İmparatorluğuna bağlı, merkezi Ereğli olmak üzere bir eyalet olmuştur 8. İmparatorluğun 395 yılında ikiye ayrılmasıyla Çatalca Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğunun hâkimiyeti altında kalmıştır. Bizans İmparatorluğu nun bölgeye hâkim olduğu zamanlarda da istilalar devam etmiştir. Avrupa Hun devleti hükümdarı Atilla nın 447 yılında Çatalca dan geçerek Bizans ı kuşatması neticesinde Bizans barış teklifinde bulunmuş ve Atilla ya vergi vermeyi kabul etmiştir. İstanbul un sürekli kuşatılması nedeniyle Bizans İmparatoru Anastasius yılları arasında bu günde hala kalıntılarına rastlanılan Karadeniz kıyısındaki Evcik iskelesinden Silivri ilçesine kadar uzanan surları yaptırarak, İstanbul için kuşatmalara karşı ikici bir savunma hattı kurmuştur 9. Ayrıca Çatalca 616 yılında Avar Türklerinin, 813 yılında Bulgar Türklerinin, 1090 yılında ise Peçenek Türklerinin Bizans kuşatmalarında çoğu zaman geçiş güzergâhı olarak 3 Şahin Yıldırım, Doğu Trakya da Mezar Tepelerinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi, Ankara, Ankara Üniversitesi Yayınları: 263, 2012, s Çatalca da yapılan arkeolojik çalışmalarda Subaşı köyünde bulunan bir anıtın M.Ö. XVII. ve XII. yüzyıllar arasında Thraco-Phyrigien kavimleri tarafından yapılmış olduğu, IX. ve XI. yüzyıllar arasında da Hıristiyanlaştırıldığı ortaya koyulmuştur. Bkz.: Feridun Dirimtekin, Subaşı Köyü Civarında Bulunan Bir Autel, Ayasofya Müzesi Yıllığı, No. 8, İstanbul, Yenilik Basımevi, 1979, s Arif Müfid Mansel, Trakya nın Kültür ve Tarihi, İstanbul, Resimli Ay Matbaası, 1938, s Yıldırım, a.g.e., s Mansel, a.g.e., s Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Haz. Seyit Ali Kahraman & Yücel Dağlı, C. III, Kitap II, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2006, s Mansel, a.g.e., s K. Ekrem Uykucu, İlçeleriyle Birlikte İstanbul, İstanbul, Kahraman Yayınları, 1979, s Surlar Bizans ın orta ve son dönemlerinde olmak üzere iki parça şeklinde yapılmıştır. Bkz.: Feridun Dirimtekin, Çatalca Surları, Ayasofya Müzesi Yıllığı, NO. 5, İstanbul, İstanbul Matbaası, 1963, s

33 kullanılmış 10. Bu nedenle Çatalca Balkanlardan İstanbul a giden bir yolda önemli bir konuma sahiptir. Bununla birlikte, Çatalca da ormanlık alanların yaygın olması hem avcılık yapılmasına hem de şehrin yakacak ihtiyacının temin edilmesine olanak sağladığı gibi Bizans döneminde şehrin su ihtiyacı da bu bölgeden karşılanmıştır 11. Çatalca daki İnceğiz mağaraları ise XIII. yüzyılda, yani Bizans döneminde manastır ve kilise olarak kullanılmıştır 12. Nitekim Trakya bölgesi zaman içinde çeşitli toplulukların ve devletlerin egemenliği altında kaldığından, Çatalca şehri geçmişte farklı adlarla anılmıştır. Bunlardan ilki Ergiske (Yunanca: Eργίσκη) olup, bu ad Trak halkının topraklarındaki bir Yunan kolonisinden alınmış ve daha sonraları Poseidon un su perisi Aba dan oğlunun adına atfen Ergiske, Ergiskus olarak değiştirilmiştir. Bizans döneminde ise Çatalca İskender in generallerinden biri olan Ayametris adlı kişiyle ilişkilendirilen Metrai veya Metris olarak adlandırılmıştır. Ayrıca Rumlar buraya Hanice de derlermiş 13. Dolayısıyla, Çatalca ve civarı Trak topluluklarının istilalarından bu yana yerleşim yeri olarak kullanılmış ve zaman içinde farklı adlarla anılmıştır. Diğer taraftan, Osmanlı devletinin Rumeli ye geçmesi ve zamanla bu bölgeye hâkim olması neticesinde Çatalca nın adı yine değişikliğe uğrayacaktır. 2. Osmanlı Döneminde Çatalca Osmanlı devleti hükümdarı Orhan Gazi nin oğlu Süleyman Paşa nın 1352 yılında Gelibolu ya geçişiyle başlayan Rumeli fetihleri zamanla devletin sınırlarının genişlemesiyle sonuçlanacaktır. Nitekim Rumeli de Bizanslı asilzadelerin Osmanlı topraklarına yaptıkları yağma hareketlerine karşı, I. Murat beraberindeki kuvvetlerle 1372 yılında Firecik olmak üzere, İnceğiz ve Çatalca kalelerini zapt etmiş ve Osmanlı sınırları kuzeyde Kilyos a kadar olmak üzere Çatalca da Büyükçekmece 10 Oktay Güldüren, Bir Zamanlar Çatalca, İstanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2010, s Güldüren, a.g.e., s Feridun Dirimtekin, İnceğiz Mıntıkasındaki Mağara-Manastır ve Kiliseleri, Türk Arkeoloji Dergisi, S. 6/1, Ankara, Maarif Basımevi, 1956, s Özhan Öztürk, Pontus: Antikçağ dan Günümüze Karadeniz in Etnik ve Siyasi Tarihi, Ankara, Genesis Kitap, 2011, s

34 gölüne dökülen Karasu ırmağına kadar genişlemiştir 14. Ancak Yıldırım Bayezid ın 1402 yılında Ankara da Timur a yenilmesi sonucu, Çatalca yı Yıldırım Bayezid in oğlu Süleyman Çelebi, kendisine yardımlarından dolayı Bizans İmparatoru II. Manuel e vermiştir 15. Musa Çelebi ise kardeşi Süleyman Çelebi nin Bizanslılara terk etmiş olduğu Çatalca civarını geri almış ve İstanbul üzerine gelerek burasını kuşatmıştır 16. Musa Çelebi nin İstanbul kuşatmasını yaptığı sırada II. Manuel Paleologos Yıldırım Bayezid in diğer oğlu Mehmet Çelebi yi çağırarak ittifak etmiş ve yıllarında İnceğiz köyü Osmanlı Fetret devri taht mücadelelerine sahne olmuştur. İki tarafın karşı karşıya geldiği bu mücadeleyi Musa Çelebi kazanmıştır 17. Sonraki yıllarda Çatalca tekrar el değiştirmiş olmalıdır. Çünkü Evliya Çelebi buranın II. Mehmet in İstanbul kuşatmasına giderken tekrar Osmanlı sınırlarına dâhil edildiğini belirtir 18. Osmanlı devletinin Çatalca yı kendi egemenliği altına almasıyla, Bizans zamanında Metrai denilen şehrin adı tekrar değişikliğe uğramıştır. Bu değişiklik üç farklı şekilde ortaya konulmuştur. Bunlardan ilki Çetince dir. Çetince denmesinin sebebi ise Çatalca civarındaki Saray, Çorlu ve Silivri kasabalarının Osmanlı ordusu tarafından fethine yaklaşıldıkça buranın halka bir tür çetinlik, yani fethedilmesi güç bir yer olduğu hissi vermesinden dolayı benzetmedir 19. İkinci değişim Çatalburgaz adının verilmesiyle açıklanır 20. Üçüncüsü ise Evliya Çelebi tarafından rivayet edilmiştir. Osmanlı dönemi Çatalca sıyla ilgili Evliya Çelebi nin seyahatnamesinde vermiş olduğu bilgiler şöyledir: 14 İsmail Hakkı Danişmend, İzahlı Osmanlı Kronolojisi, C. I, İstanbul, Doğu Kütüphanesi Yayınları, 2011, s Uykucu, a.g.e., s İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988, s Danişmend, a.g.e., s Çelebi, a.g.e., s Kayacan, a.g.e., s M. Turgay Gökçen, Çatalca, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1992, s Aslında Çatalburgaz günümüzde Kırklareli ne bağlı ilçe olan Lüleburgaz ın Osmanlı dönemi belgelerinde Bırgos, Burgos, Burguz, Çatal Burgaz vb. tarzında farklı adlarla ifade edilmiş biçimidir. Bu nedenle iki şehir birbiriyle karıştırılmış olmalıdır. Lüleburgaz için bkz.: Machiel Kiel, Lüleburgaz, DİA, C. XXVII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2003, s

35 Bu şehrin mamur yapıları Çatal dağının eteklerine kurulduğundan Çatalca derler. Kayalı, dereli ve tepeli iki çatal yüksek dağın doğu tarafı eteğinde kıbleden kuzey tarafa doğru uzunlamasına kurulmuş iki bin adım uzunluğunda bağlı, bahçeli ve abıhayatlı İrem bağı gibi benzersiz bir kasabadır. Eyyüb Sultan Mevleviyeti nahiyelerinden 150 akçe payesiyle mükellef kazadır Örfi hâkimi Çatalca bahçesi ustasıdır. Üç yüz bağcı aznavur bostancılar ile zapt u rabt eder iyi hükümettir. Tarafından subaşısı, kethüda yerisi, yeniçeri serdarı ve muhtesibi ve ayak naibi vardır, ama İstanbul a yakın olduğundan müftüsü ve nakibi yoktur. Bu şehirde toplam 42 mihrap vardır. Beşi cuma namazı kılınır camidir Bunlardan başka mahalle mescitleridir Her padişahın birer çeşit İrem köşkleri vardır Deli Usta Sarayı, Çataloğlu Sarayı, Kadri Ağa Sarayı ve nice bilinmeyen türlü türlü saraylar vardır. Yedi adet Halveti, Celveti ve Bektaşi tekkeleri, büyük kurşun örtülü hanları ve minnetsiz hane kervansarayları, bir hamamı ve 270 adet dükkânları vardır, ama bedesteni, medresesi ve darül hadisi yoktur. Ancak sıbyan mektebi, âlimleri ve ileri gelenleri çoktur Çatalca çayırından 3000 araba ot gelip Ahurkapıdan ambara konur. Çayır mevsiminde korunması için bir oda yeniçeri çorbacısıyla gözcülük eder Sütü, kaymağı, teleme peyniri gözlemesi, kesmik yoğurdu, dil peyniri ve kaşkaval peyniri derya gibi sütü İstanbul a akıp Belde-i Tayyibe yani İstanbul u doyuran, Mehmed Han ın namazgahı bir şenlikli Çatalca şehridir 21. Evliya Çelebi nin ifade ettiği bir biçimde Çatalca, etrafındaki çatala benzeyen bir dağdan adını almış ve Eyüp e bağlı bir nahiye şeklinde idare edilmiştir. Ayrıca Eyüp kadısına bağlı bir naibi Çatalca nın hâkimidir. İdari yöneticisi ise Bostancı Ocağı zabiti olan Çatalca bahçesi ustasıdır. Diğer taraftan Evliya Çelebi den burada Osmanlı sultan ve yöneticisine ait pek çok saray ve köşklerin olduğunu anlarız. Hatta IV. Mehmet avlanmak amacıyla geldiği Çatalca da konaklayabilmek için buraya bir saray yaptırmıştır 22. Ancak bu eserlerin birçoğu günümüze kadar gelebilmiş değildir. Çatalca, Osmanlı döneminde özellikle iki kişi zamanında imar edilerek refah bir seviyeye ulaştırılmıştır. Bunlardan ilki III. Murat ( ) ve III. Mehmet ( ) dönemlerinde iki kez sadrazamlık yapmış olan Ferhad Paşa nın 21 Çelebi, a.g.e., s Kayacan, a.g.e., s

36 çabalarıyla şehre su getirilmesi ve Ferhad Paşa nın Mimar Sinan a kendi adına bir cami yaptırmasıyla meydana gelmiştir 23. Bir diğeri IV. Mehmet in Çatalca ya sık sık avlanmak için gelerek uzun süre burada kalmasıyla olmuştur 24. Bu sayede Çatalca da birçok eser meydana getirilmiştir. Çatalca Osmanlı döneminde olmak üzere, cumhuriyet yıllarında dahi birçok defa göç almış bir şehirdir te Kırım ın Ruslarca fethedilmesi ile Osmanlı topraklarına göç eden bir kısım Kırım tatarı, Çatalca nın İzzettin köyüne iskân edilmiştir lerde ise bir grup Sırp Ortodoks yine göç ederek Çatalca ya yerleşmiştir yıllarında meydana gelen Osmanlı-Rus savaşı Çatalca yı da etkilemiştir. Bu savaşta Rus orduları Yeşilköy e kadar ilerlemiş ve Osmanlı devleti yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle Çatalca halkının birçoğu İstanbul a göç etmek zorunda kalmıştır 26. Sonraki yıllarda Balkan savaşlarının meydana gelmesi nedeniyle Çatalca yine büyük bir felaketle karşı karşıya kalmıştır. Bulgarların Çatalca ya gelmesiyle 17 Kasım 1912 de saldırıya geçmeleri sonucu Osmanlı ordusu savunma yaparak Bulgar ordusunun ilerleyişini Çatalca da durdurabilmiştir 27. Bölgedeki gayrimüslimler, harp sırasında Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuştur. Müslümanların ise iaşe ve barınma sorunları Osmanlı devleti tarafından giderilmeye çalışılarak göç etmelerine mani olunmak istenildiyse de pek başarılı olunamamıştır 28. Bulgar ordusu Mart 1913 te tekrar saldırıya geçmesine rağmen başarı sağlayamamış ve Londra Anlaşması ile (30 Mayıs 1913) Midye-Enez hattı Osmanlı devletinin batıdaki yeni sınırı kabul edilmesi 23 Gökçen, a.g.m., s Ferhad Paşa, Arnavut asıllı bir devşirme olarak geldiği Osmanlı sarayında Enderun da eğitim gördükten sonra kapıcıbaşılık, mirahurluk, yeniçeri ağalığı, Rumeli beylerbeyliği ve vezirlik görevlerini üstlenerek, özellikle XVI. yüzyıl sonlarında İran üzerine yapılan seferlerde serdar olarak gönderilmiştir. Ayrıca 1591 ve 1595 yıllarında iki defa çok kısa sürelerle sadrazamlık görevi yapmıştır. Devrin diğer devlet adamı ve veziriazamlık görevinde de bulunan Sinan Paşa yla aralarındaki hizipleşme sonucu Sinan Paşa, Ferhad Paşa nın görevinden alınarak idam edilmesini sağlamıştır. Bkz.: Mehmet İpşirli, Ferhad Paşa, DİA, C. XII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995, s Hakkı Raif Ayyıldız, Çatalca, İstanbul Ansiklopedisi, C. VII, İstanbul, Ercan Matbaası, 1965, s Öztürk, a.g.e., s Uykucu, a.g.e., s Bursalı Mehmed Nihad, Balkan Harbi nde Çatalca Muharebesi, Haz. Kasım Bolat, İstanbul, Çatalca Kaymakamlığı, 2013, s Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi: Balkan Harbi Şark Ordusu Birinci Çatalca Muharebesi, Haz. M. Kadri Alasya, C. II, 1. Kitap, Ankara, Genel Kurmay Basımevi, 1993, s

37 sonucu, Trakya ve Edirne bu sınırın dışında kalmıştır 29. Bulgarlar Osmanlı devletiyle anlaşarak geri çekilirken Kaleiçi Mahallesi hariç (Rum mahallesi) birçok yerleşim birimini dolayısıyla birçok tarihi yapıları da harap etmiştir 30. Osmanlı devletinin son dönemlerinde yaşanılan sıkıntılarla beraber ardından Kurtuluş savaşı ve İkinci Dünya savaşının yaşanması bölgedeki halkın sosyal ve iktisadi düzenini bozmuştur. Mehmet Ali Kayacan a göre savaş ve işgal yıllarından sonra bölgede tahıl üretimi düşmüş, şehirdeki halk kışlık zahirelerini bazen karşılayamadığından taşradan un getirterek yiyeceğini temin etmeye çalışmıştır. Tüccarlar ise hasat mevsiminden önce köylülere borç para verdiğinden, hasat mevsimi geldiğinde köylüler tüccarlardan aldıkları paraları geri ödemeye çalışsalar bile aldıkları borcun faizleri nedeniyle gelecek yılın hasatını da borçlanmak zorunda kalmıştır 31. Yani savaşın bölgede yaptığı tahribat nedeniyle, halk tüccara bağımlı hale gelmiştir. Ayrıca Çatalca bölgesi özellikle Osmanlı devletinin eskiden sınırları dâhilinde olan Balkanlardaki yerleşik Müslümanlardan birçok göç almıştır. Yunanistan la Lozan Antlaşması gereği yıllarında yapılan mübadele bunlardan biridir. Bulgaristan dan 1930 lu, 1950 li ve 1980 li yıllarda, Yugoslavya dan 1959 yılında göç eden bu Müslümanlar, Çatalca ya gelmiş ve devlet bunların birçoğuna arazi ve hayvan yardımı yapmıştır 32. Çatalca, tarihi zenginlikler açısından oldukça önemli bir şehirdir. Çok eski zamanlardan kalma İnceğiz mağaraları olmak üzere, her ne kadar savaş ve işgal yıllarında tahribata uğramış olsa da, Bizans ve Osmanlı döneminden kalma birçok eser veya eser kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Bunlar Ali Paşa Camii, Şeyh Sinan Camii, Ferhad Paşa Camii, Osmanlı döneminden kalma bir hamam, çeşmeler, türbeler ve köprüler gibi Çatalca nın önemli mimari yapıları ve tarihi eserleridir. Bunun yanında Osmanlı öncesi dönemlerden kalma kale ve sur gibi çeşitli kalıntıları da saymak gerekir. Bu eserlerin bazılarının kimler tarafından ve ne zaman 29 Stanford J. Shaw & Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Çev. Mehmet Harmancı, C. II, İstanbul, E Yayınları, 2006, s Güldüren, a.g.e., s Kayacan, a.g.e., s Hacı Cahit Özdemir, Dünden Bugüne Subaşı, İstanbul, Has Matbaacılık, 2010, s yılında Yunanistan la yapılan mübadele neticesinde buradan gönderilen yerleşik Rumların yerine, Yunanistan da bulunan ve mübadele gereğince Naseliç, Drama, Serez, Demirhisar ve Langaza dan Türkiye ye gönderilen Türkler yerleştirilmiştir. Bkz.: Gökçen, a.g.m., s

38 yapıldığına dair bilgiler mevcuttur. Feridun Emecen in Bucbecq den elde ettiği bilgilere göre Ali Paşa Camii XVI. yüzyılda çeşitli eyaletlerde beylerbeylik görevlerinde bulunan ve Macaristan da Osmanlı egemenliğinin tesis edilmesinde önemli rol oynayan Hadım Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır 33. Bir başka yapı olan Şeyh Sinan Camii ve türbesi Halife köyde veya diğer adıyla Kalfa köyde bulunmakla beraber, Sultan II. Bayezid tarafından Şeyh Sinan için yaptırılmış ve daha sonradan inşa edilmiş bir hamam ve şu an olmasa da bir çeşme daha, bu caminin etrafındaki yapılardandır 34. Ayrıca caminin etrafındaki korular camiye vakfedilmiştir 35. Ferhad Paşa Camii ve çeşmesi ise yukarıda da açıkladığımız üzere Ferhad Paşa nın kendisi tarafından Mimar Sinan a yaptırılmıştır. Çatalca daki tarihi hamam ise II. vezir Kasapzade Mahmut Paşa tarafından ordunun ihtiyacını karşılamak için Fatih Sultan Mehmet in İstanbul u fethinden sonra Çatalca da karargâh kurulduğunda inşa edilmiştir 36. Bir başka eserde ise tarihi hamam şöyle anlatılmıştır: On altıncı asır yapısıdır; asırlar boyunca hayli tâdile uğradığı muhakkak olan câmekân kısmı hayli geniştir, ortada fıskiyeli küçük bir havuzu bulunup sağda iki basamak merdiven ile çıkılır, sed üstünde bir peyke ile beş soyunma bölmesi, sol tarafta da keza iki basamak merdivenle çıkılır, sed üstü beş soyunma bölmesi vardır. Soğukluk bir küçük kubbe altında olup asıl hamam da altı küçük kubbe altında altı halvetten mürekkebdir 37. Netice itibariyle tarihi hamam Mehmet Ali Kayacan ın yaptığı araştırmalarda Fatih Sultan Mehmet dönemi eseri olarak gösterilmesine rağmen, başka bir kaynakta XVI. yüzyıl eseri olarak gösterilmektedir. Tarihi hamamın yanı sıra Bizans döneminden kalma surlar, kiliseler, su kemerleri ve Topuklu çeşme ile Osmanlı dönemi Katırcı köprüsü (Taş köprü) gibi yapılar günümüze kadar gelebilmiştir 38. Bu 33 Feridun Emecen, Hadım Ali Paşa, DİA, C. XV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1997, s Camideki kitabeye göre Sultan II. Bayezid, bu camiyi Şeyh Sinan için yaptırmış ve baş halife olduğundan köye Halife Köyü denilmiştir. Şeyh Sinan ın şahsiyeti hakkında tam bilgiler olmamakla birlikte Halvetiye şeyhlerinden olduğu tahmin edilmektedir. Bkz.: İ. Aydın Yüksel, Çatalca-Kalfa Köyü nde Şeyh Sinan Camii ve Külliyesi, Aslanapa Armağanı, İstanbul, Bağlam Yayınları, 1996, s Kayacan, a.g.e., s. 33. Kayacan a göre Şeyh Sinan İstanbul da Merkez Efendi nin kardeşidir. 36 Kayacan, a.g.e., s Ayyıldız, a.g.m., s Tuğlacı, a.g.e., s

39 tarihi yapılardan anlaşılacağı üzere, Çatalca hemen her topluluktan izlerin yansıdığı bir şehirdir. Şehrin 1878 yılına kadar eğitim-öğretim faaliyetleri cami ve kiliselere bağlı daha çok dinsel içerikli olarak yapılmıştır yılında Çatalca kazasına bir idadi ile bir kız rüştiyesi kurulmuş, Balkan savaşlarında kullanılamaz hale gelen bu eğitim kurumları savaşlar sona erdikten sonra halk tarafında yeniden tamir ve inşası yapılarak eğitime hizmet etmeye devam etmiştir 40. Aynı yıllarda Mekteb-i İptidai açılmış ve gayrimüslimlerin açtığı bir Rum ve kız okulunda da eğitim faaliyetlerine geçilmiştir yılında yapılan bir Rum Okulu ise daha sonraki yıllarda vali konağı olarak kullanılmıştır 41. Günümüzde ise bu eser Jandarma Merkez Komutanlığı nın kullanımına verilmiştir 42. Bunun yanında Osmanlı döneminden kalma bu eserlerin şehrin mimari zenginliğine de önemli bir katkısı olmuştur. 3. Çatalca nın İdari Yapısı ve Yerleşim Birimleri Çatalca şehri zaman içinde, çeşitli idari düzenlemelerden geçmiştir. Çatalca ilk olarak 1839 yılına kadar Havâs-ı Refîa kadılığına bağlı bir nahiyedir. İstanbul un ele geçirilmesi neticesiyle Eyüp zamanla mevleviyet derecesinde kadılık haline getirilerek, Eyüp e bağlı köyler padişah haslarına dâhil edilmiş ve 1583 ten sonra haslar kadılığı veya Havâs-ı Refîa olarak bilinen bu kadılığa Çatalca, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Silivri de dâhil edilmiştir 43. Bu nedenle Havâs-ı Refîa kadılığı İstanbul un sur dışından sorumlu tutulmuş yapılanmalardan biridir. Ayrıca daha önce de bahsi geçtiği üzere bu dönemde Çatalca daki hukuki işlerle Havâs-ı Refîa kadısına bağlı naib ilgilenir tarihli temettuat defterinde Çatalca idari bakımdan Edirne eyaletine bağlı bir kaza olarak kaydedilmiştir 44. Diğer taraftan Tanzimat Fermanı nın ilan 39 Gökçen, a.g.m., s Kayacan, a.g.e., s Gökçen, a.g.m., s Güldüren, a.g.e., s Tülay Artan, Eyüp, DİA, C. XII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

40 edilmesiyle Osmanlı devleti mali, idari ve askeri alanlardaki yenilikleri uygulamak için eyaletlerin sınırlarını değiştirerek yeni bir teşkilatlanmaya gider 45. Nitekim Tanzimat reformlarının uygulanmasına geçilmesi süreci bağlamında da düşünüldüğünde Çatalca yıllarında Havâs-ı Refîa ya bağlı bir nahiye olmaktan çıkmış ve Edirne ye bağlı bir kaza haline gelmiştir. Bunun yanı sıra 1843 yılı Haziran ayında kazadaki kâğıt, kalem giderleri ve görevlilerin aylık toplam masrafı kuruştur 46. Bunun 200 kuruşu maaş kâtibi Osman Ağa ya, 150 kuruşu nüfus kayıtçısı Mehmet Efendi ye, 125 kuruşu maaş vekili muhassıl Hacı Hasan Ağa ya verilen maaşlardır. Geriye kalan 900 kuruş ise kazadaki her biri 180 kuruştan 4 süvari ve 75 kuruştan 1 piyadeye, 75 kuruşu bekçiye verilen maaşlar olmak üzere 30 kuruşu kâğıt ve kalemlere ait masraflardır. Çatalca Edirne ye bağlı bir kaza olduktan sonraki yıllarda kazanın idari teşkilatlanması hakkında kaynaklarda farklılıklar vardır. Dolayısıyla, bazı kaynaklarda Çatalca 1865 e kadar Havâs-ı Refîa ya bağlı olarak gösterilirken, 47 Tahir Sezen in araştırmasında, Çatalca ya dair başka bir idari yapılanma verilmiştir. Ona göre, Çatalca 1852 yılında ilk defa Kaza-i Erbaa ya (Küçükçekmece, Büyükçekmece, Çatalca, Terkos) dâhil olmakla, Edirne ye bağlı bir kazadır 48. Bir başka kaynağımız Enver Ziya Karal dır 49. Karal a göre Tanzimat devrinin ilk yıllarında Çatalca, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Terkos, Edirne eyaletine bağlı Livayı Erbaa olarak göstermiştir. Karal, bunun tarihlendirilmesi ve kaynağı hakkında kesin bir bilgi vermez. Ancak 1848 yılında basılmaya başlanan salnamede benzer idari teşkilatlanmanın olduğunu belirtir. Bunun bir benzeri XIX. yüzyıl da Osmanlı devletine seyahat eden Ubıcını nin Osmanlı devletine dair gözlemlerinin yer aldığı 45 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2013, s BOA, C.ML, nr. 683/ Sedat Avcı, Çatalca İlçesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s Çatalca 2005, Haz. Adil Öztürk v.d., İstanbul, Çatalca Kaymakamlığı Yayınları, 2005, s Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları, Ankara, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, 2006, s Sezen e göre Çatalca 1872 yılında Zaptiye Nezaretine bağlı sancak, 1888 yılında müstakil bir sancak, 1924 yılında vilayet ve 1926 yılında İstanbul a bağlı bir ilçedir. 49 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C. VI, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2007, s

41 eserinde de vardır 50. Eserin Fransızca baskısı 1851 tarihli olduğundan Çatalca nın 1848 ve 1850 yılları arasında Livayı Erbaa yani dört liva şeklinde idari yapılanmadan geçtiği doğru olmalıdır. Diğer taraftan Ali Ergun Çınar ın, Mehmet Ali Kayacan ın eseri olan Çatalca Vilâyeti adlı kitaba yazmış olduğu önsözde Çatalca, 1850 yılında Livâ-yı Nevâhî-i Erbaa adıyla müstakil bir idari birim olarak belirtilmiştir 51. Ancak bütün bu kaynaklara rağmen araştırmalarımız neticesinde 1261 (Miladi 1845) tarihli bir belgede Çatalca, temelde Kaza-i Erbaa teşkilatlanması içerisinde kaydedilmiş bir kazadır 52. Bu yüzden Çatalca nın ilk defa bu tarihten itibaren Kaza-i Erbaa dâhilindeki şehirlerden biri olduğu tahmin edilmektedir. Diğer taraftan Osmanlı devleti tarafından yayınlanan salnamelerde ise Çatalca nın idari yapılanmasıyla ilgili tespitlerimiz bize bambaşka bir tablo sunmaktadır. Hicri 1264 (Miladi 1848) tarihli salnameye göre, Çatalca Eyüp e bağlı bir nahiyedir 53. Hâlbuki yukarıda birçok kaynakta Çatalca, Kaza-i Erbaa veya Livayı Erbaa olarak, ya Edirne ye bağlı kaza ya da bağımsız bir idari birim şeklinde düzenlenmiş olduğuna dair bilgiler vardır. Diğer taraftan, Hicri 1265 (Miladi 1849) tarihinde Çatalca, Kaza-i Erbaa dan oluşan bir idari yapıya sahiptir ve kaymakamı da Meclis-i Zabtiyeden ikinci dereceden Arif Efendi dir 54. Çatalca bu tarihten sonra Hicri 1282 (Miladi 1865) yılına kadar Edirne ye bağlı Kaza-i Erbaa dâhilinde bulunan kazalardan biri olarak idare edilmiştir. Hicri 1282 (Miladi 1865) yılında ise Bab-ı Zabtiye ye bağlanan Çatalca nın artık Edirne eyaletiyle idari bir bağı kalmamıştır 55. Böylece Çatalca, İstanbul daki merkezi yönetimin doğrudan idarisi altına girmiştir. Bir süre şehrin idari yapılanmasında bir değişiklik olmamıştır. Ancak Hicri 1286 (Miladi 1869) yılında Çatalca yine Bab-ı Zabtiye idaresinde kalmakla beraber Çekmece sancağı dâhilindeki bir kaza görünümü kazanmıştır 56. Bu sancağın kazaları Büyükçekmece, Küçükçekmece, Çatalca, Terkos, Su yolu ve Bergos tur. 50 H. A. Ubıcını, Osmanlı da Modernleşme Sancısı, Çev. Cemal Aydın, İstanbul, Timaş Yayınları, 1998, s Ali Ergun Çınar, Önsöz, Çatalca Vilâyeti, İstanbul, Çatalca Belediyesi Yayınları, BOA, C.DH, nr. 120/ Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 2, İstanbul, Darü t-tıbaatü l-amire, 1264, s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 3, 1265, s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 20, 1282, s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 24, 1286, s

42 Hicri 1291 (Miladi 1874) yılında ise sancağın merkezi Çatalca dır 57. Fakat 1294 (Miladi 1877) yılında Çatalca diğer kazalarla birlikte Çekmece sancağı yerine Kaza-i Erbaa dan oluşan idari bir teşkilatlanma halini almıştır. Buna göre Çatalca Kaza-i Erbaa nın merkezidir. Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Silivri kaymakamlık, Terkos ve Su yolu ise nahiye olarak idare edilmiştir 58. Hicri 1295 (Miladi 1878) yılında ise Çatalca sancağı şeklinde doğrudan doğruya İstanbul Şehremanetliği tarafından idare edilmekle beraber 59 Hicri 1306 (1889) yılında ise müstakil bir sancak olan Çatalca, ona bağlı Büyükçekmece ve Silivri kazalarından meydana gelmektedir 60. Çatalca nın idari yapılanmasını kısaca özetleyecek olursak 1839 yılına kadar Çatalca Eyüp e bağlı bir nahiye, 1840 yılında Edirne eyaletine bağlı bir kazadır yılları arasında bir ara tekrar Eyüp e bağlandığı şeklinde kayıtlar olsa da aslında Edirne eyaletine bağlı Kaza-i Erbaa dâhilindeki şehirlerden birisidir yılında Bab-ı Zabtiye ye bağlanan Çatalca; Çekmece sancağı, Çatalca sancağı ve Kaza-i Erbaa adları altında idari teşkilatlanmadaki yerini almıştır. Aslında Kaza-i Erbaa idaresi aynen korunmuş ama sancağın merkezi değiştiğinden idari teşkilatın en üst bölgesi neresi ise zaman zaman Kaza-i Erbaa yerine oranın adını almıştır. Kaynaklardan tespit ettiğimize göre bu idari teşkilatlanmanın sınırları da her zaman aynı kalmamıştır. Bazen bir kaza veya nahiye bu idari düzenin sınırlarına dâhil olurken sonraki yıllarda aynı şekilde bunu görmek mümkün değildir. Bu yüzden Kaza-i Erbaa sınırları sık sık değiştirilmiştir yılında şehremanetliğine bağlanan Çatalca, 1889 yılında müstakil bir sancaktır. Fakat Çatalca nın idari yapılanmasındaki değişiklikler cumhuriyet döneminde de devam edecektir yılında Yunanistan ın mübadele şartları gereği İstanbul ve çevresinde daha fazla yerleşik Rum milleti bırakılması düşüncesine karşı vilayet yapılan Çatalca nın 1926 yılında ise İstanbul a bağlı bir ilçe olması kararı 57 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 29, 1291, s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 32, 1294, s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 33, 1295, s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 44, 1306, s

43 verilmiştir 61. Yunanistan ile yapılan mübadele şartlarına göre İstanbul sınırlarındaki Rumlar mübadele dışında tutulmuştur. Bu dönemde Çatalca şehri İstanbul sınırları içerisinde olduğundan İstanbul dan ayrı bir idari birim olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. Böylece Çatalca daki Rumlar da mübadeleye dâhil edilmiştir. Çatalca merkezinin etrafında, ilçeye bağlı yerleşim birimleri günümüzde mahalle olarak idare edilmektedir. Bu mahalleler ile Çatalca temettuat defterinden elde edilen yerleşim birimleri neticesinde karşılaştırmalar yapılabilir. Böylece Çatalca civarındaki yerleşim birimlerinin oluşumları konusunda tarihsel bilgiler vermek mümkün olacağı gibi yerleşim yerlerindeki sürekliliğin izlerini incelemek de mümkün olacaktır. Çatalca temettuat defterine göre XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca kazası toplamda 2 mahalle, 20 köy ve bir takım çiftliklerden oluşmuştur. Günümüzde ise merkezde iki mahalle olmak üzere etrafındaki yerleşim yerleri de dâhil toplamda 39 mahalleden oluşan İstanbul iline bağlı bir ilçedir. Merkez mahallelerinden Ferhat Paşa daha önce de belirtildiği üzere Çatalca nın imarında önemli rol oynamış bir Osmanlı devlet adamı olan Ferhad Paşa tarafından imar edilmiştir. Bu nedenle bu mahallenin geçmişi en azından bizim bilgilerimiz neticesinde XVI. yüzyıla kadar gitmektedir ve burası bir Müslüman mahallesi olarak günümüze kadar gelebilmiştir. Çatalca nın merkezinde yer alan, kentin en eski mahallesi olan Kaleiçi ise Ferhad Paşa Mahallesi nden faklı olarak geçmişte Rumların yerleşik olduğu bir bölge olmakla beraber tarihi güzellikleri nedeniyle sit alanı ilan edilmiştir 62. Ayrıca Kaleiçi Mahallesi geçmişteki Rumiyan Mahallesi ile aynı mahalledir 63. Ömer Lütfi Barkan, yaptığı incelemelerle Osmanlı nın kuruluş ve Rumiline yerleşme sürecinde doğudan göçlerle gelen şeyhlerin boş alanlara bir zaviye tesis etmekle, müritleriyle beraber bu boş toprakları zamanla kültür ve iktisat merkezi haline getirmeleri neticesinde bir köy meydana geldiğini, bu suretle birçok köylere 61 Çatalca 2005, s. 24. İktisadi ve idari sebepler ile nüfusun azlığına ve sınırların darlığına göre vilayet ve kazalarda yeni düzenlemelere gidilmiştir. Bkz.: TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: II, C. XXV, İçtimai Senesi: III, Sıra no: 199, , s Gökçen, a.g.m., s Güldüren, a.g.e., s

44 isimlerini veren şeyhlerin mevcut olduğunu ortaya koymuştur 64. Çatalca da da buna benzer oluşumlara rastlanılmaktadır. Örneğin günümüzde Kalfaköy Mahallesi olarak bilinen mevki eskiden Halife köy ve Şeyh Sinan köyü olarak da adlandırılmıştır. Bunun nedeni burada Halvetiye şeyhlerinden biri olan Şeyh Sinan ın baş halifelik yapmasından kaynaklanmıştır 65. Dolayısıyla Kalfaköy Mahallesi eskiden Halife köy olarak bilindiği gibi Şeyh Sinan gibi bir şeyhin burada yaşamış olması nedeniyle Şeyh Sinan köyü olarak da kaydedilmiştir. Bunun yanında Cumhuriyet döneminde Kalfa köy ismini alan bu mahallenin II. Bayezid zamanında kuruluğu ve halkının Horasan dan göç ederek geldiği söylenir 66. Tablo 1: Çatalca Şehrine Bağlı Mahalle ve Köyler Temettuat Defteri 67 Günümüz 68 Temettuat Günümüzdeki Günümüz Defteri diğer mahalleler Ferhad Paşa m. Ferhat Paşa m. Oklalı k. Oklalı m. Atatürk m. Rumiyan m. Kaleiçi m. Elbasan k. Elbasan m. Fatih m. Şeyh Sinan k. Kalfaköy m. Çanakça k. Çanakça m. Celepköy m. Nakkaş k. Nakkaş m. Yenice k. Ovayenice m. Dağyenice m. Örcünlü k. Örcünlü m. Sürgün k. Ortaköy (Silivri) Aydınlar m. Subaşı k. Subaşı m. Ermeni k. İhsaniye m. Gümüşpınar m. Kabakça k. Kabakça m. Kestanelik k. Kestanelik m. Hallaçlı m. İnceğiz k. İnceğiz m. Akalan k. Akalan m. Hisarbeyli m. Sivas k. Başakköy m. Çiftlik k. Çiftlikköy m. Karamandere m. Ayazma k. Çakıl k. Çakıl m. Karacaköy m. Yaylacık k. Yaylacık m. Kızılcaali m. Muratbey m. Gökçeli ç. Gökçeali m. Ormanlı m. Örencik m. İzzettin ç. İzzettin m. Bahşayiş m. Yalıköy m. Kadı k. Kadıköy (Silivri) Belgrat m. Yazlıkköy m. Barkan, başka bir çalışmasında XV. ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı devletinde İstanbul çevresine sürgünler vasıtasıyla iskân edilen köyleri incelemiştir 69. Buna göre 64 Ömer Lütfi Barkan Osmanlı İmparatorluğu nda Kolonizatör Türk Dervişleri, Türkler, C. IX, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s Yüksel, a.g.m., s Güldüren, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr (Çevrimiçi) 12 Mayıs Sürgünler, ortakçı kullardan farklı olarak reayaya yani hür köylülere benzetilir. Ancak ortakçı kullar çiftçilikten başka padişahın inek ve koyunlarına çobanlık ve bağcılık ederler. Bazı önde gelen yöneticilerin vakıflarında çalışırlar. Bunların bir sahibi vardır ve köle emeği olarak da bilinirler. Ayrıca hür köylülerden ayrıdırlar. Hukuki olarak Batı Avrupa daki serflerle benzer statülere sahiptirler. Bunun yanı sıra harp esirlerinden padişah kendi payına düşeni İstanbul civarındaki toprağa köle olarak yerleştirirdi. Onlara tohum ve gerekli araç-gereçler devlet tarafından verilir, ortakçılıkla 30

45 Sürgün gibi köy isimleri yerleşim yerlerinin nasıl oluşturulduğuna dair bizlere bilgi verebilmektedir. Bu nedenle Çatalca temettuat defterinde geçen Sürgün köyü buraya yerleştirilen sürgünler vasıtasıyla oluşturulmuş olmalıdır. Ayrıca Sürgün köyü ile Kadı köy tespitlerimiz neticesinde günümüzde Silivri sınırları içerisinde yer alan Ortaköy ve Kadıköy Mahalleleridir 70. Diğer taraftan Çatalca temettuat defterinde olmamasına rağmen, sonraki yıllarda Çatalca sınırlarına dâhil edilen köyler de vardır. Örneğin 1840 lı yıllarda Ormanlı, Kızılcali (Kızılcaali) ve Belgrat Mahalleleri Terkos a bağlıdır 71. Ancak bu mahalleler ve Terkos da dâhil olmak üzere, günümüzde Çatalca sınırları içerisinde yer alırlar. Diğer taraftan Çatalca kazasında mevcut İnceğiz, Subaşı, Ormanlı, Gökçeli, Kabakça, Bahşavişlü ve Kızılcali köyleri ise yine Barkan ın tetkiklerine göre XV. ve XVI. yüzyıllarda sürgünlerden ve cemaatlerden müteşekkildir. Kestanelik ve Oklağluburğaz da ise ortakçı kullar vardır 72. Dolayısıyla bu yerleşim birimleri ile bugünkü Kestanelik ve Oklalı Mahalleleri arasında isim benzerliği vardır. Bu nedenle Kestanelik ve Oklalı Mahallelerinin iskânı XV. ve XVI yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Bahşavişlü yani Bahşayiş ise 1840 yılında Büyükçekmece kazasına bağlıdır 73. Bu nedenle burası sonradan Çatalca ya dâhil edilmiş bir mahalledir. Netice itibariyle, Çatalca daki bazı yerleşim yerleri sürgünler ve göçler vasıtasıyla şenlendirilmiş veya iskân edilmiştir. Bu sürgün edilenlerin ve göçlerle gelenlerin bir kısmının nereden geldiğine dair tespitler vardır. Bunlardan Saruhan dan getirilen sürgünler İnceğiz köyüne yerleştirilmiştir 74. Ayrıca, Başakköy çalıştırılırdı. Ömer Lütfi Barkan, XV ve XVI ıncı Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Toprak İşçiliğinin Organizasyonu Şekilleri: Kulluklar ve Ortakçı Kullar, Osmanlı Devletinin Sosyal ve Ekonomik Tarihi: Osmanlı Devlet Arşivleri Üzerine Tetkikler-Makaleler, C. I, Haz. Hüseyin Özdeğer, İstanbul, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, 2000, s Devlet verimsiz bir bölgede yaşayan halkı daha verimli bölgelere sürgün ederek gelirlerini arttırmak istemiş ve bu sayede oluşturacağı yeni dirlikler vasıtasıyla askeri gücünü arttıracağını düşünmüştür. Bkz.: Ömer Lütfi Barkan, Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, C. XII, S. 1-4, İstanbul, 1952, s (Çevrimiçi) 12 Mayıs BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 70, Barkan, XV ve XVI ıncı Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Toprak İşçiliğinin Organizasyonu Şekilleri: Kulluklar ve Ortakçı Kullar, s Yasin Şahin, 19. YY Büyükçekmece sinin Temettuat Defterlerine Göre Sosyo-Ekonomik Durumu, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Tarihi Bilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012, s Stefan Yerasimos, 15. Yüzyılın Sonunda Haslar Kazası, 18. Yüzyıl Kadı Sicilleri Işığında Eyüp te Sosyal Yaşam, Ed. Tülay Artan, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998, s

46 Osmanlı devleti zamanında Sivas tan gelen göçmenlerle kurulmuş ve bu nedenle buraya uzun yıllar Sivas köyü denilmiş, Aydınlar Mahallesi ise 1883 yılında Bulgaristan dan gelen göçmenlerle kurulmuştur 75. Günümüzde İhsaniye Mahallesi olarak adlandırılan yerleşim yeri ise eskiden Ermeni köy olarak anılmıştır 76. Bunun nedeni burada eskiden Ermenilerin ikamet etmiş olmasıdır 77. Ayrıca Yaylacık ve Ayazma köylerinin Kürtlerden müteşekkil olduğuna dair kayıtlar vardır 78. Diğer taraftan Çatalca da adını saraya hizmet eden önemli kimselerden alan yerleşim yerleri de vardır. Buna en iyi örnek Nakkaş Mahallesi dir. Nakkaş Mahallesi, Süheyl Ünver in araştırmalarına göre adını Fatih Sultan Mehmet e yakınlığı ile bilinen ve sultanın baş nakkaşı olan, bilgin ve asil bir soydan geldiği söylenen Baba Nakkaş tan almaktadır 79. Ayrıca Baba Nakkaş ın asıl adı Mehmed ibni Şeyh Bâyezîd olup vaktiyle kendisine Çatalca yakınlarında Kutlubey denilen bir köy arpalık olarak verilmiştir ( ). Yaklaşık on sene sonra ise Baba Nakkaş buraya bir cami yaparak etrafını vakfetmiş ve artık burası Baba nakkaş köyü olarak anılmıştır. Buna benzer bir mahalle de Kabakça dır. Burası bir zamanlar Kabakçı Mustafa nın torunlarına ait olduğundan, adına Kabakça denildiği görüşü yaygındır 80. Diğer taraftan Çatalca temettuat defterinden tespitlerimiz neticesinde Gökçeali ve İzzettin Mahalleleri adlarını daha öncede Çatalca da var olan Gökçeli ve İzzettin çiftliklerinden almıştır 81. Nitekim XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca nın yerleşim yerlerinin bazıları günümüzde de aynı isimlerle veya farklı isimler altında sürekliliğini koruduğu görülmektedir. Ayrıca bunların birçoğu Fatih Sultan Mehmed in İstanbul u fethinden sonra iskân ve imar edilmiştir. Çatalca temettuat defterinde yer almayan yerleşim birimleri ise geçmişte Çatalca civarında olan kazalara bağlı köyler olabilmektedir. Bu köyler sonradan Çatalca ilçesine bağlanmıştır. Geçmişte Çatalca ya bağlı olan Sürgün ve Kadı köyler ise sonradan Silivri ye dâhil edilen yerleşim birimleridir. 75 Sultan Sansarcı v.d., İstanbul un Köyleri, İstanbul, İstanbul İl Özel İdaresi, 2011, s. 108, 110. Aydınlar mahallesinin eski adı Alaton dur ve bu ad Rumcada taş ocağı anlamına gelmektedir. 76 Sansarcı v.d., a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, KK.d., nr. 2404, s Süheyl Ünver, Baba Nakkaş, Fâtih ve İstanbul, C. II, S. 7-12, İstanbul, 1954, s Sansarcı v.d., a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 140,

47 Diğer taraftan ilçedeki Aydınlar Mahallesi gibi bazı yerleşim birimleri Osmanlı nın son yıllarında ve Cumhuriyet döneminde Balkanlar dan göç eden Müslümanların bölgeye iskânıyla meydana gelmiştir. Yerleşim yerlerinin ve konutlarının oluşumunda ise bölgede farklı kültürlerin yaşamasının yanında, bölgenin iklimsel-coğrafi özellikleri de etkili olmuştur. Şehirde genellikle tertipli bir mimari tarzı yoktur ve çoğunlukla mimaride ahşap malzeme kullanılarak, 2-3 katlı yapılar inşa edilmiştir 82. Funda Çalık ın çalışmasına göre ise şehirde kâgir (yığma) yapılar nadiren görülmekle beraber son yıllarda betonarme yapılar daha fazladır. Ayrıca şehir, morfolojik olarak olası saldırılara karşı savunma yapılabilmesi bakımından elverişli bir yere kurulmuştur. Şehrin iki eski mahallesi olan Ferhad Paşa ve Kaleiçi nin, batı taraflarında çıkmaz cadde ve sokakların oluşumu da yine saldırılara karşı şehri savunmak amacıyla meydana getirilmiştir. Ancak bu çıkmaz sokak ve caddeler zamanla açılmıştır. Diğer taraftan şehrin eski yerleşim yerlerinde sokaklar oldukça dardır 83. Bu nedenle şehirde eski ve yeni yapısal oluşumların birlikteliği vardır. B. ÇATALCA KAZASININ DEMOĞRAFİK YAPISI 1. Çatalca Kazasında Hane Türklerde hanenin oluşumu, evlilikten ziyade daha çok hanenin reisi olan en yaşlı kişinin ölmesiyle gerçekleşmesinden dolayı hanenin reisi olacak kişinin belirlenmesi, oturulan hanenin yeniden düzenlenmesi, mülkiyet hakkının intikali ve mülkiyetin hane varisleri arasında paylaşımı sonucu, hanenin dağılmasıyla oluşacak yeni haneler sistemine dayanıyordu 84. Yinede hanedeki erkeğin evlenmesiyle ailesinin yanından ayrılması yeni bir haneyi meydana getirebilirdi. Müslüman hanelerde görülen bu oluşumlar toplumun diğer kesimlerinde de farklılık 82 Kayacan, a.g.e., s Funda Çalık, Çatalca Şehri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Beşeri ve İktisadi Coğrafya Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2000, s Alan Duben, Kent, Aile, Tarih, Çev. Leyla Şimşek, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s

48 göstermemiş ve Osmanlı devletinde gayrimüslimlerin meydana getirdiği cemaatler de benzer yapıda ailelerden oluşmuştur 85. Mahalle, köy veya şehrin ortak ve en temel unsuru hanedir. Ayrıca Osmanlı devletinde hane olarak tabir edilen yapı, farklı tanımlamaların yanında sosyoekonomik ilişkiler ağı olarak kabul edilmelidir. Hanenin; ev, mesken 86 ya da tophane gibi bir mahal veya mekânı belirtmek amacıyla kullanılan bir ek terim 87 olduğu şeklinde tanımlamaları yapılmaktadır. Bunun yanında hane, bir aile ve vergi birimi olarak da karşılık bulmaktadır 88. Böylece hane hem sosyo-kültürel hem de iktisadi açıdan Osmanlı devletine dair çalışmalarda bir aileyi temsil etmesi açısından, mahalle ve köy oluşumlarının temeli, nüfus ve vergi tespiti için ise temel alınan yapısal ve mekânsal bir birimdir. Çatalca kazasında bu birimden, yani haneden oluşan yapılanma şekilleri oldukça çeşitlilik göstermektedir. Temettuat defterleri bağlamında Çatalca kazası 2 mahalle ve 20 köyden oluşan bir yerleşim birimidir. Kazanın bir bölümünde gayrimüslim tebaa bir bölümünde ise Müslüman ve Çingeneler yer almaktadır. Buna kaza dışından göç yoluyla geldiğini düşündüğümüz, Çatalca temettuat defterinde yabancı Müslüman ve yabancı Rumlar olarak kaydedilen kişiler de dâhil edilirse, Çatalca kazası etnik ve dini bakımdan çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Çatalca kazasının merkezini tablo 2 de yer alan Ferhad Paşa ve Rumiyan Mahalleleri oluşturmaktadır. Hane sayıları bakımından Rumiyan Mahallesi Ferhad Paşa Mahallesi ne göre daha fazla haneye sahiptir. Ancak Sürgün köyü bir mahalle olmamasına rağmen Çatalca kazasında en fazla hane sayısına sahip yerleşim birimi olma özelliğindedir. Osmanlı devletinde, daha çok zirai işletmeye sahip olan köylere oranla, mahalleler esnaf ve pazar faaliyetlerinin yapıldığı, zanaatkârların bulunduğu bir mekân olduğundan Sürgün köyü mahalle yerine bir köy olarak teşkilatlanmıştır. Ayrıca Ferhad Paşa ve Rumiyan Mahallesi nde hem mesleki ve pazara dönük üretim 85 İlber Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, İstanbul, Pan Yayıncılık, 2007, s Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, Ak Aydın Kitabevi Yayınları, 2007, s Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul, Çağrı Yayınları, 2006, s Nejat Göyünç Hâne Deyimi Hakkında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 32, İstanbul, 1979, s

49 faaliyetleri çeşitlidir hem de toplamda 312 hane kayıtlıdır. Bu nedenle nüfus bakımından da çoğunluğun bulunduğu merkezi bir yerdir. Böylece bu iki yerleşim birimi mahalli bir birim oluşturmuştur. Mahalle ve köylerin yanı sıra Çatalca kazası temettuat defterinde kışlak ve çiftliklerde kayıtlıdır. Kazada toplam bir kışlak ve tahmini 18 çiftlik vardır. Bunlardan köylerin sınırları dâhilinde veya yakınında kayıtlı olanlar, aynı köy adıyla anılmıştır. Örneğin, Kırım Hanlarından Selim Giray eşi Fatma Hanım a ait Subaşı çiftliği ile kapıcıbaşı Osman Ağa nın Ermeni çiftliği 89 bulundukları yerleşim birimlerinden adlarını almıştır. Tablo 2: Çatalca Kazasının Haneleri Yerleşim Birimleri Toplam Nısf Genç Kadın hane hane haneler haneler Çiftlik Kışlak Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k Örcünlü k Subaşı k Kabakça k İnceğiz k Sivas k Ayazma k Yaylacık k Kadı k. 8 Oklalı k Elbasan k. 25 Çanakça k. 43 Yenice k Sürgün k Ermeni k. (Ermeniler) 9 Ermeni k. (Rumiyan) 39 Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Çiftlik sayısı Toplam BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 139, Çatalca temettuat defterinde Ferhad Paşa Mahallesi nde kaydı yapılan çiftliklerden kapıcıbaşı Osman Ağa ve sarraf Ohannes Efendi nin birden fazla çiftliği vardır. Ancak bu şahısların menkul ve gayrimenkul sayımları hane temel alınarak kaydedildiğinden, çiftliklerin sayısı hakkında ayrıntılı bir kayıt yoktur. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

50 Çatalca kazasının mahalle ve köyleri etnik yapı bakımından çeşitlilik göstermiştir. Çatalca temettuat defterinde kayıtlı Ermeni köyünde hem Ermenilerin hem de Rumların hanesi olması bu çeşitliliğe en iyi örnektir. Ayrıca Ermeni köyünde Rumların çoğunluğu oluşturmasına rağmen, köyün Ermeni olarak adlandırılması kuşkusuz burada Ermeni yerleşiminin olmasından dolayıdır. Bu köyde 9 hanede Ermeniler yaşam sürdürürken, 39 hanede köyün Rum sakinleri yaşamlarını sürdürmektedir 91. Toplamda ise Çatalca kazasında hane kayıtlıdır. Ayrıca buna ek olarak Rumiyan Mahallesi nde nısf (yarım) hane yer alır 92. Toplam hanelerin 84 ünü gençler (sabi, çocuk, mürâhik, şâbb-ı emred ve delikanlı) ini ise kadın haneler oluşturur. Kadın hanelerin buradaki temel özelliği ya tek başına bir haneye kayıtlı olmaları ya da eşleriyle birlikte, yani erkeğin iç güveysi olarak geldiği bir hanede kadının geliri olması nedeniyle o haneyle anılmasıdır. Dolayısıyla kadının eşiyle veya kardeşleriyle kayıtlı oldukları hanedeki menkul ve gayrimenkuller müşterektir. Diğer taraftan hane sahibi kadınlar bekâr olmanın yanında evli ya da dul olabilmektedir. Örneğin Şeyh Sinan köyünde hane sahibi Hatice hatun duldur. Yenice köyünde papaz Vasil in zevcesi Zoyçe ise evlidir. Zoyçe nin menkul ve gayrimenkulleri eşinden ayrı bir şekilde kaydedilmiştir. Sürgün köyünde haneye kayıtlı Zoyçe ise bekârdır 94. Bunun yanında en fazla hane sahibi kadın Sürgün köyünde, hane sahibi genç ise Rumiyan Mahallesi nde kayıtlıdır. 2. Akrabası ve Başkasının Hanesinde Kayıtlı Şahıslar Çatalca kazası mahalle ve köylerindeki hanelerin karakteristik özelliklerinden bir diğeri, akrabalık derecesi olsun ya da olmasın başka bir hanede ikamet eden 91 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Rumiyan Mahallesi nde kayıtlı nısf hane daha sonraki tablo ve grafiklerde tam hane olarak kazadaki toplam haneye dâhil edilecektir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Mürâhik daha ergenlik çağına gelmemiş 12 yaşındaki çocuğa, sabi halen anneye bağımlı olan memeden kesilmemiş 3 yaşına kadar olan çocuklara denir. Şâbb-ı emred ise sakalı ve bıyığı henüz olmayan genç manasına gelir. Devellioğlu, a.g.e., s. 732, 905, 974. Buna göre yaş sıralamasında sabi en küçük sonrasında ise çocuk, mürâhik, şâbb-ı emred ve delikanlılar gelmektedir. 94 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 43, 273,

51 şahısların temettuat kayıtlarının olmasıdır. Bu kayıtlar hanesinde, yanında gibi ifadelerle belirtilmiştir. Başkasının hanesinde kayıtlı olanların bazılarında o haneyle herhangi bir kan bağı ya da akrabalık ilişkisi yoktur. Diğer taraftan, akrabalık bağları bulunan hanelerde olmuştur. Başkasının ya da akrabasının hanesinde ikamet edenlerin bazıları sadece numara verilerek kaydedilmiştir. Sadece numara sırasıyla gösterilen bu şahıslar elbette bir hanede ikamet eder. Ancak bunların hangi haneler olduğunu belirlemek her zaman mümkün değildir. Belirleyebildiklerimizden biri olan Rumiyan Mahallesi nde başkasının hanesinde kalan 100 numaralı gelir sahibi çömlekçi çırağı Dimitri veled-i Save, hane 41 de çömlekçi ustası Angel in hanesinde kayıtlıdır 95. Burada bir başka hanede kalmanın ana unsurunu mesleki bağ oluşturmuştur. Mesleki bağın diğer bir oluşum şekli de o haneye hizmet etmek olmalıdır. Kabakça köyünde Raşid Ağa hanesinde hizmetkâr olan Ferhad bin Said bu türden bir bağı örnek teşkil eder 96. Buradaki ayrım kişinin o haneye hizmet ederek geçimini sürdürmesidir. Başka bir hanede kalmanın gereksinimlerden dolayı olduğu, yani kişinin kendi hanesi olmadığından bir başkasıyla kalarak barınma ihtiyacını giderdiği açıktır. Örneğin herhangi bir akrabalık bağı bulunmadığını tahmin ettiğimiz, Akalan köyünde numara 154 te kayıtlı gelir sahibi Yani veled-i Tanaş dul bir kadının hanesinde kalmaktadır 97. Kardeşi, babası, annesi, kaynatası, kaynı, zevcesi ve büyük anası hanesinde kalan şahısların akrabalık ilişkileri vardır. Annesi ve büyük anası yanında kaydedilen şahısların çoğunluğunu çocuk yaştaki haneler oluşturur ve yer yer gençlerinde annesi hanesinde ikamet ettiği kayıtlıdır. Örneğin, Ferhad Paşa Mahallesi nde Ayşe hatun yanında oğlu genç Mustafa bin Elhac Ali gibi genç kişiler de annesi hanesinde kayıtlı olabilmektedir 98. Ancak gençler daha çok kendi hanelerinin reisidir, yani akrabasının veya başkasının hanesinde kayıtlı değildir. 95 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 3. Fakat bu hane sakinlerinin herhangi bir geliri yoktur. 37

52 Çocukların ve gençlerin annesinin yanında olduğunun belirtilmesinin nedeni hane sahiplerinin babalarının ölmüş olabileceği ya da firar etmiş olabileceğini akla getirmektedir. Büyük anası hanesinde kayıtlı olan çocukların ise yetim veya anne ve babasının çalışmak amacıyla başka bir şehre gitmiş olma ihtimali vardır. Diğer taraftan annesinin ve büyük anasının yanında kalanların hanedeki gelir kaynakları çocukların veya gençlerin üzerine kaydedilmiştir. Bu nedenle vergi vermekle yükümlü kişiler de çocuk ve genç diye tabir edilenlerdir. Muhtemelen çocuk yetişkin durumuna gelene kadar annesinin yanında yani hanesinde olarak kaydedilmiştir. Rumiyan Mahallesi nde babasının hanesinde sakin Londari veled-i İsani dikkate değer bir husustur 99. Hane temel alınmadan, numara kaydıyla sayımı yapılmasına rağmen, neden babasından ayrı bir şekilde gelir kaynaklarına sahip olduğu konusunda akla gelen tek şey baba-oğul aralarında menkul ve gayrimenkul paylaşımının yapılmış olma ihtimalidir. İşte bu durum vergilerin bireyselleştirilmiş bir biçimde alınma usulüne geçişi işaret etmektedir. Akrabası ve başkası hanesinde kayıtlı olanlardan farklı bir yerleşme türü ise çiftlikte kalan, tıpkı başkasının hanesinde olduğu gibi hizmet amacıyla ikamet eden kişilerdir. Bunların kendilerine ait emlakları vardır. Aynı zamanda vergiye tabi gelir sahipleridir 100. Nitekim XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca kazasında 77 şahıs akrabası hanesinde, 15 şahıs başkasının hanesinde ve 2 şahıs başkası çiftliğinde kayıtlıdır. Ayrıca 3 şahıs da kirada kalmaktadır. Ancak kirada oturan kişilerin ne kadar bir kira karşılığı oturduğu belirtilmemiştir. Diğer taraftan Çakıl köyünde 3 adet kazayla yanan hane vardır. Bunlardan 196 numaralı emlak sahibi hanesi yandığından aynı zamanda kirada kalmaktadır. Diğer 2 kişiye dair böyle bir bilgi mevcut değildir BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Numara: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 438, 440, 458. Numara: 46, 53,

53 39 Yerleşim Birimleri Tablo 3: Akrabası ve Başkasının Hanesinde Kayıtlı Şahıslar ile Kirada Kalanlar Başkasının hanesinde kayıtlı Başkası çiftliğinde Kardeşi hanesinde Babası hanesinde Annesi hanesinde Kaynatası hanesinde Kaynı hanesinde Eşi hanesinde Büyük anası hanesinde Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k. Nakkaş k. 2 Örcünlü k. Subaşı k. Kabakça k. 2 1 İnceğiz k. 1 Sivas k. Ayazma k. Yaylacık k. Kadı k. 2 Oklalı k. 3 Elbasan k. Çanakça k. Yenice k. Sürgün k. Ermeni k. Kestanelik k. 1 4 Akalan k Çiftlik k Çakıl k Toplam kişi Kirada

54 3. Kazanın Nüfusu Osmanlı devletinde ilk genel nüfus sayımı, askeri ve mali amaçlı yapılmıştır. Bu nedenle devletin genelinde erkek nüfusun miktarı tespit edilmiş ve sayımlar 1831 yılında tamamlanmıştır. Böylece askerlik hizmeti yapabilecek uygun Müslüman şahıslar tespit edilecek ve askerlikten muaf tutulan gayrimüslim tebaanın cizye miktarı yeniden belirlenebilecekti 102. Vergi alınırken himaye edilenler ile bazı eksik yazılan ahali ve emlaklar nedeniyle, başka hane sahiplerinin ödemek zorunda kaldıkları yüksek meblağlardan dolayı çıkan huzursuzlukları önlemek ve vergi gelirlerini artırmak amacı da gözetilen başka bir husustu 103. Sonraki yıllarda tutulan temettuat defterleri de araştırmacılar tarafından, Osmanlı devleti genelinde olmasa bile yerelde nüfus tahminleri yapılırken kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı devleti genelinde nüfusa dair hesaplamalar yapılırken, hane bu hesaplamalarda ve tahminlerde temel alınan bir birimdi. Buna rağmen, hane Osmanlı nüfus ve tapu tahrir defterleri çalışmaları açısından kaç kişilik bir topluluğu ifade ettiği, kesin olarak belirlenememiştir 104. Ömer Lütfi Barkan ise her bir hane içinde 5 kişilik bir nüfusun yaşadığını emsal göstermektedir 105. Osmanlı devletinde hanelerin yapısına bakarak bunu anlamak daha mümkün olacaktır. Topraktan gelen verim nedeniyle ailenin geçim şartlarının ortaklaşa sürdürülmesi, aileleri aynı çatı altında bir arada olmaya zorlamaktaydı 106. Nitekim insanların toprağı işleterek topraktan ürün alma çabaları birlikte üretimi oluşturmuş, birlikte üretim ve tüketim ise toplumsal grupların biçim ve modellerinin oluşumu üzerinde etkili olmuştur 107. Fakat Osmanlı devletinde toprağın tek bir ailenin 102 Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu , Çev. Bahar Tırnakçı, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010, s Mahir Aydın, Sultan II. Mahmud Döneminde Yapılan Nüfus Tahrirleri, Sultan II. Mahmud ve Reformları Semineri (28-30 Haziran 1989) Bildiriler, İstanbul, Edebiyat Fakültesi Basımevi, 1990, s Göyünç, a.g.m., s Ömer Lûtfi Barkan, Tarihî Demoğrafî Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi, İ.Ü. Türkiyat Mecmuası, C. X, 1953, s İsmail Doğan, Osmanlı Ailesinin Sosyolojik Evreleri: Kuruluş Dönemi, Klâsik Dönem ve Yenileşme Dönemi, Osmanlılar, C. V, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s İsmail Doğan, Dünden Bugüne Türk Ailesi: Sosyolojik Bir Değerlendirme, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2009, s

55 işleyebileceği büyüklüklere ayrılması, çekirdek aile yapısını özendirmiştir 108. Bu nedenle Osmanlı devletinde hem toprak sisteminin geniş aileyi engelleyici bir yapı sergilemesi hem de çok eşliliğin çok yaygın olmaması, geniş aile yapısının yerine daha çok çekirdek aile yapısını elverişli hale getiriyordu. Geniş aile ve çok evlilik daha çok geniş ekonomik imkânlara sahip yüksek dereceli Osmanlı yönetici sınıfının konaklarında görülmekteydi 109. Bu yüzden Çatalca temettuat defterinden hareketle, nüfus tahminlerinde bulunurken 5 rakımını emsal almak, Osmanlı çekirdek aile yapısıyla örtüşeceğinden, daha akla yatkın gelmektedir. Tablo 4 te görüldüğü üzere, içlerinde 3 Rum Kıbtî (Çingene) ve 3 Müslüman Kıbtî (Çingene) hanenin yer aldığı toplam hane ve 1 nısf (yarım) haneden oluşan Çatalca kazasının hane temelli tahmini nüfusu tir. Ancak kazada hane temel alınmadan kaydı yapılan toplam 178 kişi vardır. Bunlar genellikle erkektir 110. Ayrıca bu şahısların Çatalca temettuat defterinde başka bir şehir ya da kazada ikamet ettiğine dair bir kayıt yoktur. Yani şahıslar kazada ikamet ederler. Bu nedenle hane temelli tahmini nüfusla beraber kazadaki 178 şahıs da nüfusa dâhil edildiğinde, Çatalca kazasının tahmini nüfusu tür. Çatalca kazasında 1841 yılında sadece erkeklerin kayıtlı olduğu sayımlara göre, kazada toplam kişi vardır 111. Buradaki toplam erkek nüfusunu, kadınları da varsayarak 2 ile çarptığımızda, 1841 yılında kazadaki tahmini nüfus dir. Dolayısıyla Çatalca temettuat defterinden elde ettiğimiz sonuçlar ile 1841 yılında yapılan kayıtlardan elde ettiğimiz sonuçlar birbirine oldukça yakındır. 108 Mehmet Akif Aydın, Osmanlı Toplumunda Aile, Günümüzde Aile, İstanbul Aile Sempozyumu Aralık 2005, İstanbul, Ensar Neşriyat, 2007, s Aydın, Osmanlı Toplumunda Aile, s Osmanlı kuruluş dönemlerinde dahi çok eşlilik vardır. Nitekim Kuran-ı Kerim in çok eşliliği pek tavsiye etmemesi, erkeğe eşini geçindirmesi için vermiş olduğu sorumluluk, toplumda çok eşliliğin hoş karşılanmaması, evlatlık edinilebilinmesi ve erkeğin evlendiği eşinin yanında kalması yani iç güveysi olabilmesi gibi unsurlar Osmanlı devletinde çok eşliliğin yaygın olmasını engellemiş olmalıdır. Daha detaylı bilgi için bkz.: Abdurrahman Kurt, Osmanlı Toplumunda Poligami, Osmanlı, C. V, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999; Said Öztürk, Osmanlı Toplumunda Çok Evliliğin Yeri, Osmanlı, C. V, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Nakkaş köyünde dul Fatma ve Rumiyan Mahallesi nde Fotini defterde hane temel alınmadan kaydedilen kadınlardan yalnızca birkaçıdır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 70, BOA, MAD.d., nr Deftere göre Çatalca kazasında toplam 823 Müslüman, 135 Müslüman Kıbtî, Milleti Rum, 24 Milleti Ermeni ve 30 gayrimüslim Kıbtî erkek vardır. Müslümanlardan 23 erkek yabancı, 10 erkek ise başka mahallededir. Milleti Rumlarda ise 308 erkek yabancıdır. 41

56 Tablo 4: Hane Sayılarına ve Kişi Kayıtlarına Göre Tahmini Nüfus Yerleşim Birimleri Toplam hane Nısf hane Rum Kıbtî Müslüman Kıbtî Tahmini nüfus Kişi olarak kayıtlı nüfus Ferhad Paşa m Rumiyan m Mahalleler Toplamı Şeyh Sinan k Nakkaş k Örcünlü k Subaşı k Kabakça k İnceğiz k Sivas k Ayazma k Yaylacık k Kadı k Oklalı k Elbasan k Çanakça k Yenice k Sürgün k Ermeni k. (Ermeniler) Ermeni k. (Rumiyan) Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Gökçeli ç. kiracıları 14 Yabancı Müslümanlar 4 Yabancı Rumlar Toplam Çatalca temettuat defterine göre nüfusun büyük bir çoğunluğu mahallelerde kayıtlıdır. Çatalca kazasının merkezini oluşturan mahallelerin hane sayıları, nısf haneyle birlikte 312 dir. Bunu 5 ile çarptığımızda ise Çatalca kazası mahallelerinde, hane temel alınarak elde edilen kişilik tahmini bir nüfus ortaya çıkar. Diğer taraftan mahalleler arasında en çok nüfusa sahip yerleşim birimi gayrimüslim hanelerin bulunduğu Rumiyan dır. Buradaki hanelerden 3 ü Rum Kıbtî yani gayrimüslim Çingene dir. Kazadaki Müslüman Çingenlerin 3 ünün haneleri ise yılı sayımlarında yabancılar ayrı olarak gösterilmiştir. Bkz.: Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831, Ankara, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, 1995, s

57 Nakkaş, Kabakça ve İnceğiz köylerindedir. Bununla birlikte Çatalca kazasındaki Çingenelerin, hane temel alınarak yapılan hesaplamalara göre, 30 civarında bir nüfusu vardır 113. Çatalca kazasında köyler arasında en fazla nüfusa sahip yerleşim birimi Sürgün dür. Sürgün köyü gayrimüslim bir köy olmasının yanında, kaza dâhilinde de en fazla nüfusun yaşadığı yerleşim birimidir. Nakkaş, Akalan, Çiftlik ve Çakıl köyleri de nüfusun oldukça çok olduğu yerleşim birimleridir. Buna rağmen en az nüfusun yaşadığı yerleşim birimleri Sivas, Yaylacık ve Kadı köyleridir. Çatalca kazasına kayıtlı olan nüfusa baktığımızda, gayrimüslim nüfus daha fazladır. Gayrimüslimler arasında etnik olarak çok az sayıda Ermeni nüfus da vardır. Yaklaşık 45 kişi ve 9 haneden oluşan, kazada yerleştikleri coğrafi alana etnik durumlarından dolayı adını da veren bu kişiler, tahmin edileceği üzere Ermeni köyünde yerleşiktirler 114. Ancak aynı köyde yaklaşık 195 kişi Tâife-i Rumiyan dır. Ayrıca Ermeni köyünde, bunların nüfusu Ermenilerden daha fazladır yılı sayımlarında ise Çatalca kazasında hem Ermenilere hem de Çingenelere dair bir kayda yer verilmemiştir 115. Diğer taraftan 1831 yılı sayımlarında Müslüman nüfus sayısı 838, reaya yani gayrimüslim nüfus sayısı kişiden oluşmaktadır 116. Bu sayım sadece erkeklerden ibaret olduğundan nüfusun geri kalanına dair bilgilerimiz sınırlıdır. Buna rağmen, toplam erkek nüfusunun 1831 yılında kişiden oluştuğu düşünülürse, kadın nüfusunun da buna eşdeğer olduğunu varsayarsak, tahmini nüfusun kişi olduğu ortaya çıkar. Çatalca temettuat defterindeki kayıtlarda ise tahmini nüfus kişi olduğuna göre, 1831 ile 1840 yılları arasında kısmi bir artış vardır. Çatalca temettuat defterinde hane temel alınmadan nüfusa dâhil ettiğimiz kişilerden yabancı Müslüman ve yabancı Rumlar hatta Gökçeli çiftliği kiracıları önceden kazaya geçimlerini sağlamak için bir hane sahibi veya çiftlik sahibi yanına yerleşmiş olmalılar. Çünkü yabancıların bir sene ya da on beş sene boyunca kazada 113 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 143, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Karpat, a.g.e., s Karal, a.g.e., s

58 birtakım işlerlerde çalıştıklarına dair kayıtlar vardır 117. Bu yabancı ve Gökçeli çiftliği kiracıları, zamanla kazada hem menkul ve gayrimenkul edinebilmişler hem de meslekleri gereği bir gelire sahip olabilmişlerdir. Diğer taraftan kazadaki yabancı ve Gökçeli çiftliği kiracıları gibi şahısların kayıtlarından oluşan nüfusu, grafik 1 de diğer kısmında vereceğiz. Grafik 1: Nüfusun Yerleşim Birimlerine Göre Dağılımı Çiftlik k. 7% Diğer 2% Çakıl k. 6% Ferhad Paşa mahallesi 8% Şeyh Sinan k. 3% Kestanelik k. 4% Ermeni k. (Rumiyan) 3% Akalan k. 5% Ermeni k. (Ermeniler) 1% Sürgün k. 17% Yenice k. 3% Çanakça k. 3% Elbasan k. 2% Oklalı k. 3% Kadı k. 1% Rumiyan mahallsesi 14% Nakkaş k. 6% Örcünlü k. 2% Subaşı k. 2% Kabakça k. 2% Sivas k. 1% Ayazma k. 2% Yaylacık k. 1% İnceğiz k. 2% 117 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

59 Nüfusun yerleşim birimlerine göre dağılım grafiğine baktığımızda Çatalca kazası merkezinde mahalleler arasında en çok nüfus %14 ile Rumiyan Mahallesi ndedir. Ardından Ferhad Paşa Mahallesi gelmektedir. Köyler arasında ise %17 ile Sürgün en çok nüfusa sahip yerleşim yeridir. Sürgün köyü nüfusu neredeyse Çatalca kazasının her bir mahallesine oranla daha çok nüfusa sahip olarak öne çıkmaktadır. Sürgün köyü en çok nüfusa sahip bir yer olmasına rağmen, Kadı köyü yerleşim birimleri arasında en az nüfusa sahiptir. Bunun yanında Sivas ve Yaylacık köylerinin de nüfusu oldukça azdır. Çakıl, Çiftlik, Akalan, Nakkaş, Kestanelik ve Ermeni köylerinin nüfusu ise Yenice, Çanakça, Oklalı ve Elbasan gibi diğer köylerden daha fazladır. Nitekim Sürgün köyü en başta olmak üzere, Rumiyan ve Ferhad Paşa Mahalleleri nüfusun en çok olduğu yerleşim birimleridir. Daha sonra ise nüfusun en fazla olduğu yerlerden biri Çiftlik köyüdür. Çakıl ve Nakkaş köylerinin nüfusu birbirine yakınken, Yaylacık, Sivas ve Kadı köylerinin her birinin %1 oranında nüfusu olduğundan, bunlar en az nüfuslu köylerdir. Çatalca kazasında nüfusun yaş durumlarına dair temettuat defterinde herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Diğer taraftan Çatalca kazasında, hanesi olan veya herhangi bir şekilde vergiyle yükümlü tutulan bazı kişilerin ihtiyar, genç, çocuk, ya da kadın olduğu kayıt altına alınmıştır. Ancak, bunların temettuat defterindeki kaydı oldukça sınırlı sayıdadır. Örneğin, bu kayıtlara göre Çatalca kazasında yaklaşık 61 kişi genç, 18 kişi mürâhik, 23 kişi çocuk, 6 kişi sabi yaştadır. Ayrıca bir ihtiyar vardır 118. Kadınlara dair kayıtlar ise sadece kazada menkul ve gayrimenkulü olanlarla sınırlıdır. Bu nedenle Çatalca kazası genelinde toplam nüfus içinde kaç kişinin ihtiyar, genç, çocuk ya da kadın olduğunu belirlemek bize doğru bir netice vermeyeceğinden, kişilerin yaş ve cinsiyet durumlarını tespit etmeye çalışmak, bunlara dair kıyas ya da sınıflandırma yapmak mümkün değildir. 118 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 57. Hane no:

60 verilmiştir. Aşağıdaki tabloda Çatalca kazasının çeşitli yıllara göre tahmini nüfusu Tablo 5: Çatalca da Yıllara Göre Tahmini Nüfus Nüfus sayımı Temettuat Devlet salnamesi ÇATALCA 1831 Hicrî 1256/Miladi 1840 Hicrî 1294/Miladi Toplam Çatalca kazasının 1831 yılı nüfus sayımı ile diğer yılların nüfusunu karşılaştırdığımızda yıllar geçtikçe kazada nüfus artışının olduğu yadsınamaz bir gerçektir yılında kişi olan kazanın nüfusu, 1840 yılında tahmini tür yılı devlet salnamesine göre ise Çatalca nın nüfusu kişidir 119. Cumhuriyetin ilanı sonrasında yani 1925 ve 1926 tarihli devlet salnamesinde Terkos ve Karaca köy civarı da dâhil Çatalca da toplam kişi vardır 120. Böylece Çatalca kazası nüfusu 1840 ile 1877 yılı arasında %6,9 artmıştır. Ayrıca 1877 ile 1926 yılı arasında %146,9 luk bir nüfus artışı vardır. Diğer taraftan Çatalca temettuat defterine göre, 1840 yılında kazadaki nüfusun etnik ve dini yapısı farklılık göstermektedir. Osmanlı devletinin beynelmilel bir devlet olduğu herkes tarafından bilinen bir tanımdır. Bu tanım, devletin sınırları içinde çeşitli ulus ve milletlerden, farklı dinlere inanan insanların yaşayabilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Çatalca kazasına bağlı yerleşim birimlerinde nüfusun etnik ve dini yapısına baktığımızda Osmanlı devleti kendisine addedilen bu tanıma uyumluluk göstermektedir. Çatalca kazasında Müslüman ve gayrimüslim nüfusun yerleşim birimlerine göre dağılımı tablo 6 da gösterilmiştir. Tabloda her bir yerleşim biriminde kayıtlı toplam hanenin karşısında tahmini nüfusu vardır. Ayrıca yabancılar ve diğerleri kısmında yer alan nüfus, kazadaki yabancı Müslüman ve yabancı Rum ile Gökçeli çiftliği kiracıları ve şahıs kayıtlarından meydana gelmektedir. Tabloya bakıldığında, Rumiyan Mahallesi dâhil, Kadı, Oklalı, Elbasan, Çanakça, Yenice, 119 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 32, İstanbul, Darü t-tıbaatü l-amire, 1294, s T.C. Devlet Salnamesi, İstanbul, Matbaayı Amire, 1926, s

61 Sürgün, Ermeni, Kestanelik, Akalan, Çiftlik ve Çakıl köylerindeki hanelerin tamamında gayrimüslimlerin kaydı vardır. Çatalca kazasında en fazla gayrimüslimin yaşadığı yerleşim birimi ise tahmini kişilik nüfusuyla Sürgün köyüdür. Müslümanlar ise en fazla Ferhad Paşa Mahallesi nde yaşamaktadır. Bu mahallede kayıtlı hanelerden sadece biri gayrimüslim olmasına rağmen, hane sahibi sarraf Ohannes Efendi İstanbul sakinlerindendir 121. Nüfusun bu şekilde cemaatler halinde ayrı mahallelerde yaşaması, Osmanlı devletinde mahalle düzenlemesinde dinin etkisinin bir yansımasıdır. Osmanlı devletinde şehirler cemaat tipi toplulukların yaşadığı mahallelerden oluşmaktadır, ancak bu gibi Ermeni, Rum ve Yahudi mahallelere rastlanılmasının yanında Müslüman-Türk ve zımmi ahaliden insanların bir arada yaşayabildikleri yerleşim birimleri de mevcuttur 122. Osmanlı devletinde köyler de buna benzer bir oluşum içindedir. Ancak Tanzimat Fermanı nın ilan edilmesiyle gelişen süreç içinde ve bilhassa 1856 yılında Islahat Fermanı nın ilanı ile Müslüman ve Hıristiyan semtler arasında kesin olan ayrımın ortadan kaldırılması amaçlanmıştır 123. Kazada İnceğiz köyünü hariç tutarsak Şeyh Sinan, Nakkaş, Örcünlü, Subaşı, Kabakça, Sivas, Ayazma ve Yaylacık köylerinin tamamında Müslüman nüfus yaşamaktadır. İnceğiz köyünde ise kayıtlı iki hane gayrimüslimdir 124. Dolayısıyla cemaatler farklı yerleşim birimlerinde yaşadıkları gibi bazı durumlarda içi içe de yaşayabilmektedirler. Buna benzer nadir durumlar hane temelli olmasa da herhangi bir Müslüman ya da gayrimüslim köyünde farklı dine mensup kişilerin gayrimenkulü bulunması neticesinde kaydının tutulmasıyla meydana gelebilmektedir. Örneğin Kadı ve Çiftlik köyleri gayrimüslim yerleşim alanları olmasına rağmen farklı kazalarda sakin Müslüman kimselerin bu köylerde gayrimenkulü vardır. Nakkaş, Örcünlü, İnceğiz ve Kabakça gibi Müslüman nüfusun olduğu yerleşim yerlerinde de hanesi 121 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Adalet Bayramoğlu Alada, Osmanlı Şehrinde Mahalle, İstanbul, Sümer Kitabevi, 2008, s Tuncer Baykara, Osmanlılarda Medeniyet Kavramı, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2007, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

62 olmamasına rağmen menkul ve gayrimenkulleri bulunan gayrimüslim kimseler vardır 125. Tablo 6: Çatalca Nüfusunun Haneye Göre Dini Yapısı Yerleşim Birimleri Müslüman hane T. nüfus Gayrimüslim hane T. nüfus Rum Kıptî hane T. nüfus Müslüman Kıptî hane Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k Örcünlü k Subaşı k Kabakça k İnceğiz k Sivas k Ayazma k Yaylacık k Kadı k Oklalı k Elbasan k Çanakça k Yenice k Sürgün k Ermeni k (Ermeniler) Ermeni k.(rumiyan) Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Yabancılar ve diğerleri Toplam T. nüfus Çatalca kazasında haneye dayalı tahmini nüfus ile yabancı Müslüman ve Müslüman Çingene gibi tablodaki diğer kısmındaki şahıslar nüfusa dâhil edildiğinde, kazanın tahmini Müslüman nüfusu kişidir. Gayrimüslimlerin Çatalca kazasındaki Rum Çingeneler dâhil tahmini nüfusu ise kiracılar ve yabancı Rumlar gibi hane temel alınmadan yapılan kayıtlardan oluşan, tabloda diğer kısmında yer 125 Nakkaş köyünde arabacı Yorgaki ve kardeşi Vasil veled-i Dimitraki ile aynı köyde bakkal Miho nun menkul ve gayrimenkulleri vardır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

63 alan nüfusla beraber dır. Dolayısıyla Çatalca kazasında nüfusun çoğunluğunu gayrimüslim tebaa oluşturur. Toplam nüfusun yaklaşık %70 ini gayrimüslimler oluştururken nüfusun geri kalan %29 unu Müslümanlar, %1 ini ise Çingeneler oluşturmaktadır. Aslında Çingenleri de bu Müslüman ve gayrimüslim nüfus içinde düşünürsek Müslümanların oranında herhangi bir değişiklik olmasa da gayrimüslimlerin oranı %71 e çıkmaktadır. Daha önceki nüfus sayımına bakıldığında benzer bir tabloyla karşılaşmak mümkündür. Dolayısıyla, 1831 yılındaki nüfus sayımı Çatalca kazasında nüfusun büyük bölümünü gayrimüslimlerin oluşturduğunu doğrulamaktadır 126. Osmanlı devletinde gayrimüslimler, millet sistemi denilen bir düzende yönetilmişlerdir. Millet sistemi etnik ve dile dayalı bir sitem olmayıp din ve mezhep aidiyetine dayanan bir düzendir 127. Bu düzenin tarihi temelleri zimmî hukuka dayanır. Zimmî, korunan, himaye edilen ve korunan kişinin emniyetinden sorumlu olma anlamına gelir 128. Çatalca temettuat defterinde bazen gayrimüslimler için zimmî ve bilhassa gayrimüslim kadınlar için ise nasrâniyye kavramları sık sık kullanılmıştır 129. Bir İslam devleti himayesi altında devletin meşru otoritesini kabul ettikleri sürece askerlik bedeli karşılığında cizye adlı yıllık vergiyi ödemekle yükümlü olan bu kişilerin can ve malları korunur, vicdan ve ibadet hürriyetleri İslam devletinin teminatı altına alınır ve İslam devletinde oturma hakkı kazanırdı 130. Şeriat mahkemeleri hukuki davalara bakılmasında zimmîleri de kapsamasına rağmen, dini unsurlar içeren aile hukuku, miras ve birtakım ticari davalarda kendi cemaat mahkemelerine başvurabilirlerdi 131. Tanzimat Fermanı ve beraberinde gelen yenilikler gayrimüslimlerin statülerinde birtakım değişiklikler meydana getirmiştir. Yapılan düzenlemelerle gayrimüslimlere, Osmanlıcılık anlayışı çerçevesinde, Müslümanlarla her alanda eşit 126 Karpat, a.g.e., s İlber Ortaylı, Batılılaşma Yolunda, İstanbul, Merkez Kitaplar, 2007, s Cevdet Küçük, Osmanlı Devleti nde Millet Sistemi, Osmanlı, C. IV, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s Çakıl köyünde emlakı bulunan Sultana nasrâniyye ve Yanaki veled-i Mordi zımmî bu kayıtlara örnek teşkil etmektedir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Gülnihal Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1996, s Küçük, a.g.m., s

64 haklar verilmeye çalışılmıştır. Gayrimüslim cemaatler kendi dini kaideleriyle düzenlenmiş ve her biri kendi millet-başı tarafından devlet denetiminde ve devlete bağlı olarak yaşamlarını sürdürmüştür 132. Hicri 1264 (Miladi 1848) tarihli devlet salnamesine göre Çatalca daki Rum gayrimüslimlerin bağlı oldukları metropolitlik günümüzde Marmara Ereğlisi olarak bildiğimiz yerdir. Çatalca ve Büyükçekmece, piskoposluk payesi ile dinen bu metropolitliğe bağlı olarak idare olunmuştur 133. Çatalca temettuat defterinde mühtedilere dair kayıtlar da vardır. Ferhad Paşa Mahallesi nde hane sahibi Mehmed bin Abdullah ve yabancı Müslümanlardan Mehmed bin Abdi gibi şahısların isimlerinin öncesinde veya isimlerinin üzerindeki meslek kısmına yapılan kayıtlardan, mühtedi oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca Nakkaş köyünde Farfara oğlu Elhac Hüseyin, Manu oğlu İsmail Ağa, Farfara oğlu Yakub Ağa ve Örcünlü köyünde Farfara oğlu Yakub ile Çiftlik köyü emlak sahiplerinden Zapone oğlu Mustafa nın isimlerine bakılarak din değiştirmiş oldukları anlaşılmaktadır 134. Din değiştirmeler çeşitli sosyo-ekonomik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Halide Aslan a göre bunlardan biri, dini sebeplerden kaynaklı, hidayete erme arzusudur. Diğer bir husus ise her ne kadar tartışma barındırmış olsa da gayrimüslimlerin askerlik karşılığında ödedikleri cizye bedelinden kurtulabilme olanağına sahip olmalarıdır. Ayrıca ihtida edildikten sonra o kişiye kisve-baha adı altında para verilmesi, maaş bağlanması, yardımda bulunulması, herhangi bir görevde istihdam edilmesi gibi kazanımlar, şahısların ihtida etmelerinde etkili olmuştur. İhtida eden kişinin herhangi bir Müslüman la olan şahsi davalardan affedilerek kurtulabilmesi ve evliliklerden kaynaklı sebepler de ihtida hareketlerinde belirleyicidir Bozkurt, a.g.e., s Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 2, İstanbul, Darü t-tıbaatü l-amire, 1264, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s , 85, 142, Halide Aslan, Tanzimat Döneminde Din Değiştirme Hareketleri, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2010, s

65 C. ÇATALCA KAZASINDA MESLEKLER Osmanlı devletinde meslekler, örgütlenmeler halinde her mesleğin kendi loncasını oluşturduğu bir esnaf teşkilatıdır. Buna rağmen her meslek bir lonca örgütüne sahip değildir. Loncaları daha çok üyelerinin belirli kurallara uyarak halk için ürün ve hizmetler üreten ve bunları Osmanlı şehirlerinin dükkân ve pazarlarında satan üreticiler olarak algılamak mümkündür 136. Ancak Osmanlı devletinde şehirlerde olduğu kadar taşrada da hem çarşı taksimatı hem de esnaf teşkilatı pek az bir farkla daha hususi ve sınırlı bir biçimde yapılabilmiştir 137. XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca temettuat defterindeki kayıtlardan bunu görmek mümkün olmuştur. Çatalca kazasında 1840 tarihli temettuat defterinde kayıtlı Ferhad Paşa Mahallesi ndeki ekmekçi Kolu ile ortağı Hristo nun işlettikleri bakkal ve ekmekçi dükkânları, kendilerine gedik olarak verilmiştir. Ayrıca Nakkaş köyündeki bakkal Miho ya verilen, bakkal ve ekmekçi dükkânları gedikleri 138 kaydı vardır. Çatalca kazasında tablo 7 ye göre, 1840 yılında toplam meslek erbâbı kayıtlıdır. Bunlardan 391 meslek sahibi Müslüman dır. Ayrıca Müslümanların yaptıkları bu mesleklerin 373 ü hane reislerine aittir. Meslek sahiplerinden 19 u ise hane temel alınmadan kayıtlı kişilerdir. Diğer taraftan Çatalca kazasında gayrimüslimlerden kişinin icra ettiği bir mesleği vardır. Bu kişilerden 912 si hane reisidir. Geriye kalan 165 meslek sahibi ise hane temel alınmadan yapılan kayıtlardan oluşmaktadır. Çatalca kazasında yer alan bazı meslekleri sadece gayrimüslimler yaparken bazı meslekleri de sadece Müslümanlar yapmıştır. Sadece gayrimüslimlerin yaptığı meslekler şunlardır: Abacı, attarcı, bağcı, bağban, bahçıvan, bakkal, aşçı, arıcı hizmetkârlığı, bezirci, bezirgân, tüccar, celep, çalgıcı, kâhya, odacı, çilingir, çömlekçi, duhancı, dülger, kiremitçi, ekmekçi, fıçıcı, hekim, hergeleci, kürkçü, mumcu, mutafçı, su yolcu, tavukçu, yazıcı, yanaşma ve yemeniciliktir. Ayrıca keşiş, papaz, kocabaşı ve zangoç gibi meslekler zaten gayrimüslimlere özgüdür. Sadece 136 Suraiya Faroqhi, Osmanlı Zanaatkârları, Çev. Zülal Kılıç, İstanbul, Kitap Yayınevi, 2011, s Osman N. Ergin, Mecelle-i Umur-ı Belediyye, İstanbul, İ.B.B Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1995, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 31,

66 Müslümanların yaptığı meslekler ise şunlardır: Bekçilik ve koruculuğun yanı sıra zaptiye, kâtip, kethüdacı, dirgenci, yabacı, hamamcı, hokkacı, kurşuncu, kalaycı ve kahveciliktir. Bunun yanında imam ve müezzin gibi dini görevliler de vardır. Diğer taraftan alışveriş, boyacılık, berber, çiftçi, çerçi, buzağıcı, çizmeci, çobanlık, debbağlık, değirmencilik, demircilik, devecilik, eskici, hizmetkârlık, kasap, kömürcü, nalbant, rençber, sığırtmaç ve terzicilik her dine mensup kişilerin yaptığı mesleklerdir. Ancak bu mesleklerden bazıları genelde Çingeneler tarafından yapılmaktadır. Örneğin çilingir, çalgıcı ve mehterlik sadece Rum Çingeneler tarafından yapılır 139. Demircilik ve kalaycılık mesleklerini yapanlardan bazıları ise Müslüman Çingenelerdir 140. Çatalca da sadece gayrimüslim ve Müslümanların yaptıkları mesleklere nazaran, kazada gayrimüslimlerin Müslümanlardan daha fazla icra ettikleri meslekler çiftçilik, hizmetkârlık, rençberlik, kömürcülük, çobanlık ve bakkalcılıktır. Kazadaki çiftçilerin 240 ı, hizmetkârların 171 i, rençberlerin 136 sı, kömürcülerin 111 i, çobanların 73 ü ve bakkalların tamamı yani 38 i gayrimüslimdir. Benzer bir şekilde Müslümanlar da çiftçilik, hizmetkârlık, kömürcülük ve rençberlik mesleklerini gayrimüslimlerden sayıca daha az icra etmelerine rağmen, bu meslekleri diğer mesleklere göre daha fazla yapmışlardır. Kazada gayrimüslim meslek erbâblarından geriye kalan çiftçilerin 127 si, hizmetkârların 67 si, kömürcülerin 43 ü, rençberlerin 28 i, arabacıların 17 si, devecilerin 14 ü ve dirgencilerin tamamı Müslüman dır 141. Böylece Müslümanlar gayrimüslimlerden farklı olarak taşımacılık, ağaç işçiliği, demircilik ve kalaycılık gibi meslek kollarında daha öne çıkmıştır. Kazada mesleklerin %27 sini Müslümanlar icra ederken, geriye kalan %73 ünü ise gayrimüslimler yapar. Neticede gayrimüslim nüfusun çoğunlukta olduğu Çatalca kazasında, doğal olarak mesleklerin büyük çoğunluğuna da onlar sahiptir. 139 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Dirgenciler için bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

67 Grafik 2: Mesleklerin Cemaatlere Göre Dağılımı Müslüman 27% Gayrimüslim 73% Çatalca kazasında en çok yapılan on meslekten ilki çiftçiliktir. Onu hizmetkârlık, rençberlik, kömürcülük, çobanlık, bakkallık, arabacılık, dirgencilik ve çerçilik takip eder 142. Çiftçiliğin yanı sıra tarımla ilgili diğer mesleklerden hizmetkârlık ve rençberliğin ilk sıralarda olması, aslında Osmanlı devletinin genelinde de var olan, tarımın halkın geçiminde büyük rol oynamasının yansımasıdır. Çobanlığın ise ilk on meslek içinde yer alması kazada hayvancılığın yapıldığına ve halkın geçiminde önemli bir yere sahip olduğuna işaret eder. Buna rağmen tarım ve hayvancılıktan başka ilk on içinde yer alan diğer mesleklerin kazada iş kollarının coğrafya ve stratejik konuma göre geliştiği görülür. Daha önce belirttiğimiz üzere Çatalca nın ormanlık bir alana sahip olması kömürcülük gibi ağaçtan yakacak elde edilebilmesini sağlayan mesleklerin ve dirgencilik gibi ağaç işçiliğine dayanan mesleklerin gelişimine katkı yapmıştır. Bunun yanı sıra kazanın İstanbul a yakınlığı nedeniyle taşımacılıkta arabacılık, ticari faaliyetlerde ise tüccarlık gibi meslekler gelişmiştir. 142 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

68 54 Tablo 7: Çatalca Kazasında Mevcut Meslek Erbâbları Çiftçi 367 Terzi 8 Çiftlik Kethüdası 2 Zaptiye 1 Attar (aktar) 1 Hizmetkâr 238 Papaz 7 Çiftlik Kâhyası 2 Kocabaşı 1 Aşçı 1 Rençber 164 Çilingir 6 Tarla Korucusu 2 Hekim 1 Celep 1 Kömürcü 154 Berber 5 Çocuk Okutur 2 Mektepte Kalfa 1 Değirmenci Hizmetkârı 1 Çoban 74 Ekmekçi 5 Yazıcı 2 İmam Vekili 1 Duhancı 1 Bakkal 38 Demirci 5 Zangoç 2 Müezzin 1 Çömlekçi 1 Arabacı 29 Abacı 5 Tavukçu 2 Şeyh Sinan Türbedarı 1 Çömlekçi Çırağı 1 Dirgenci 26 İmam 4 Hamamcı 2 Keşiş 1 Debbağ Kalfası 1 Çerçi 25 Kiremitçi Çırağı 4 Çalgıcı 2 Dülger Kalfası 1 Demirci Kalfası 1 Dülger 20 Çoban Kâhyası 4 Kasap 2 Su yolcu 1 Fıçıcı Kalfası 1 Değirmenci 20 Buzağıcı 4 Bezirci 2 Bağcı 1 Kurşuncu 1 Deveci 18 Mehter 4 Debbağ 2 Çoban Hizmetkârı 1 Hokkacı 1 Tüccar 18 Çizmeci 4 Çizmeci Çırağı 2 Hergeleci 1 Mumcu Çırağı 1 Bağban 17 Korucu 3 Kömürcü Hizmetkârı 2 Arıcı Hizmetkârı 1 Nalbant Çırağı 1 Bakkal Çırağı 13 Katip 3 Tezenekçi 2 Çiftlik Odacısı 1 Abacı Kalfası 1 Boyacı 13 Rahip 3 Yabacı 2 Odacı 1 Abacı Çırağı 1 Sığırtmaç 12 Kahveci 3 Abacı Terzisi 2 Yanaşma 1 Boyacı Çırağı 1 Bahçıvan 11 Değirmenci Çırağı 3 Kürkçü 2 Deveci Çırağı 1 Muytab (mutaf) 1 Kiremitçi 10 Ahz ü İt â (Alışveriş) 3 Kalaycı 1 Deveci Hizmetkârı 1 Muytab (mutaf) Kalfası 1 Fıçıcı 9 Eskici 3 Kâhya 1 Deveci ve Kömürcü 1 Terzi Çırağı 1 Dülger Çırağı 8 Bezirgân 3 Karye Bekçisi 1 Berber Kalfası 1 Çizmeci Kalfası 1 Nalbant 8 Yemenici 3 Bağ Bekçisi 1 Berber ve Müezzin 1 Muhbir-i Evvel 1 Toplam Kişi 1.468

69 1. Tekstil, Giyim ve Buna Bağlı Meslekler Çatalca temettuat defterindeki meslekler, anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla bazı sınıflandırmalar yapılarak incelenmiştir. Bunlardan tekstil, giyim ve buna bağlı meslekler Çatalca kazasında çok sınırlı sayıda da olsa üretim yapabilen faaliyetler olmuştur. Çatalca kazasının başkent İstanbul a yakınlığı, bu meslek alanlarında üretimin yapılmasında sınırlılığın temel nedenlerinden olduğu düşünülmektedir. Çünkü birçok ürünün tedarikini İstanbul dan temin etme imkânı vardır. Tekstil, giyim ve buna bağlı meslek erbâbları tablo 8 de, usta (U), kalfa (K), ve çırak (Ç) şeklinde gösterilmiştir. Diğer tablolar içinde meslek sahiplerinin usta, kalfa, çırak ve hizmetkâr (H) olduklarını belirten, bu türden kısaltmalar kullanılacaktır. Diğer taraftan tablo 8 e göre tekstil, giyim ve buna bağlı meslek sahibi kişilerin büyük çoğunluğunu ustalar oluşturmuştur. Kazada meslek sahibi abacıların toplamı 9 kişidir 143 ve abacılık mesleğinin tamamını gayrimüslimler yapmaktadır. Sadece bir kişinin dışında abacılık mesleğini yapanlar Rumiyan Mahallesi sakinidir. Bir tür kaba kumaş olan abanın hammaddesi olan yünün, taşradan ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yapıldığı yörelerden elde edilmesi neticesiyle dokuma işi gerçekleşmektedir 144. Buna mukabil Çatalca da üretimi yapılan abanın İstanbul a ticareti yapılması mümkündür. Aba dokumacılığından çok çeşitli ürünler elde edilebilmektedir. Bunlar kalçın, potur, cepken, salta, camadan, hayderî, cübbe, kaput, yağmurluk, döşemecilik ve kapı perdesi gibi örneklerdir 145. Kazada abacıların toplam 5 ustası 1 kalfa ve çırağı bulunmaktadır. Bunun yanında kazada terzilerden ve abacılardan farklı, abacı terzisi olarak kaydedilmiş toplam 2 kişi vardır 146. Bunun nedeni abacı terzisinin sadece aba kumaşından elbise dikimi gerçekleştirmiş olabileceğidir. 143 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s , 175, 187, , M. Sabri Koz, Abacılık, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. I, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1993, s M. Şakir Ülkütaşır, Aba ve Abacılık, Halk Bilgisi Haberleri, S. 119, İstanbul, Arkadaş Basımevi, Eylül 1941, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 156, 202. Hane no:

70 Dokumacılığa bağlı olarak kumaşın renklendirilmesini boyahaneler sağlamaktadır. Kumaş boyalarının üretimi daha çok yöresel anlamda yapılsa da boyaların ufak çapta ticareti yapılabilmekteydi ve köylerdeki boyahaneler şehirlerdeki meslektaşlarından geri kalmayan, kaliteli bir üretim gerçekleştirebilmekteydi 147. Çatalca kazası dâhilinde toplam 14 kişinin boyacılıkla uğraştığı 148 düşünülürse diğer tekstil ve giyim alanlarına göre boyacılık daha yaygın bir meslektir. Osmanlı devletinde bu boyaların en önemlisi kökboyası olup daha sonra 1850 yıllarında, önce İngiltere den sonra da Almanya dan sentetik ve yapay boya yapımının öğrenilmesiyle fabrikalarda bu türden büyük miktarda boya imalatı yapılmıştır 149. Tablo 8: Tekstil ve Ayakkabı Üretimiyle İlgili Meslek Sahipleri Muytab Yerleşim Abacı Boyacı Kürkçü Terzi Yemenici Çizmeci (Mutaf) Birimleri U K Ç Terzisi U Ç U U K U Ç U U K Ç Ferhad Paşa m Rumiyan m Nakkaş k. 1 Subaşı k. 1 Sürgün k Ermeni k Akalan k. 1 Çiftlik k. 2 2 Çakıl k Toplam kişi Çatalca kazasında tekstil, giyim ve buna bağlı alanlarda en az mesleğe sahip imalatçılık kürk, muytab (mutaf) ve yemeni sektörlerinde görülmektedir. Kürk günümüzde de pahalı olan bir giysi türüdür. Çatalca kazasında küçükbaş hayvancılığın ve dönemin şartları düşünüldüğünde, avcılığın da yaygın olması nedeniyle, bu alanda hammadde ulaşımı kolay bir şekilde sağlanabilmektedir. Yalnız 2 kişinin yaptığı kürkçülük mesleğine Rumiyan Mahallesi nde gayrimüslimler 147 Suraıya Faroqhı, Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, Çev. Emine Sonnur Özcan, Ankara, Doğu Batı Yayınları, 2010, s Boyacı çırağı Sürgün köyü sakinidir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , 319. Hane no: Donald Quataert, Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, Çev. Tansel Güney, İstanbul, İletişim Yayınları, 2013, s

71 vakıftır 150. Mehmet Zeki Pakalın, kürkün özellikle devlet erkânı tarafından resmi elbise ve hediyeleşmelerde kullanıldığına, hediye kabının cismine göre ve üstündeki renk ve şekillere göre rütbe ve imtiyaz ifadesi olduğuna, Avrupa tarzının benimsenmeye başlanmasıyla kürkün erkeksi bir giysi olmaktan çıkıp kadınların da giysi olarak kullanmaya başladığına dikkat çekmektedir 151. Bir diğer nadir görülen mesleklerden muytabçılık ise, yine küçükbaş hayvancılığa bağlı olarak taşrada görülebilen bir meslek olmuştur. Halk dilinde mutafçılık da denilen bu mesleği icra edenler, tezgâhlarda kıldan dokuma yapan kişilerdir 152. Nitekim mutaflar mazmanlardan (keçi kılından ip ören) temin ettikleri ipliklerle döşeme çullar, hayvanlar için yem torbaları ve hayvan tımar etmeğe yarayan keseler, yular ve halatlar gibi daha çok köylülerin kullanabileceği eşyalar meydana getirirlerdi 153. Giyim imalatından farklı olarak ayakkabı imalatı da kazada yapılan üretim faaliyetleri arasındadır. Bu faaliyetlerde bulunan kazadaki yemeniciler toplamda 3 kişidir 154. Yine aynı meslek koluna ait çizmecilerde 7 kişiden 155 oluşurlar. Buna göre Çatalca kazasında çizmecilik yemeniciliğe göre daha fazla yaygın bir meslektir. Bundan dolayı, kazada yemeniye göre çizme kullanımı daha öncelikli olan bir eşya olmalıdır. Tekstil ve giyim sektöründe insanların kullandıkları eşyaların yapımında ve onarımında önemli işlevi olan terzicilik alanında ise, Çatalca kazasında 1 çırakla beraber toplam 9 kişinin kaydı bulunmaktadır 156. Her ne kadar bu mesleği icra edenler olsa da Osmanlı toplumunda halk bazı ihtiyaçlarını kendisi karşıladığı gibi özellikle kırsal alanlarda oturanlar elbiselerini kendileri dikiyordu 157 veya kıyafetlerini pazarlardan temin edebiliyordu BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 188, Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. II, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1983, s Pakalın, a.g.e., s Ali Rıza Yalgın, Mazmanlar ve Mutaflar, Halk Bilgisi Haberleri, S. 116, İstanbul, Arkadaş Basımevi, Haziran 1941, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 159, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 8, 26, 87, 160, 177, Terzi çırağı kaydı için bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: Necdet Öztürk, Osmanlı Kroniklerinde Terziliğe Dair İlk Kayıtlar (Kuruluştan 1512 ye Kadar), Acta Turcıca, Türk Kültüründe Terzilik, Ed. Emine Görsoy Naskali & Hilal Oytun Altun, S. 2/2, Temmuz 2009, s Mübahat S. Kütükoğlu, XIX. Asır Ortalarında Tavas Kazası, İstanbul, Milenyum Yayınları, 2007, s

72 2. İmalata ve Tamirata Yönelik Meslekler Osmanlı devletinde, dönemin hayati özellikleri göz önüne alınırsa her bir meslek erbâbı toplumun gündelik gereksinimlerini karşılamak için hem coğrafi hem de fiziki şartlar elverdiği ölçüde birçok eşya ve ürün imal etmiştir. Bunun yanında bazı meslekler vardır ki imal ettiği ürünün tamirini de yapabilmektedir. Yani bir mesleğin, hem malın üretimi hem de üretilen malın kullanımı süresince o ürünle ilgili birden çok fonksiyonu vardır. Çatalca kazasında var olan imalat ve tamirata dair meslekler Osmanlı genelinde olduğu gibi halkın hayati ihtiyaçlarını karşılamaya dönük olduğu kadar imal edilen ürünlerin kaza dışında da pazarlanması amacıyla yapılmış olabilmektedir. Tablo 9 a göre, kazada 2 bezirci 159, anahtar işiyle uğraşan 6 çilingir ve çırağıyla birlikte 2 kişi de çölmekçilikle uğraşmaktadır 160. Bunlar arasında çölmekçilik aslında çömlekçi olup, yemek pişirmede kullanılan ateşe dayanıklı kapları yapan kişidir 161. Ayrıca bunların imalat ve tamiratını yapan meslek sahiplerinin tamamı gayrimüslimdir. Bezirciler ve çömlekçiler daha çok imalat yaparken, çilingirler ise hem anahtar imalatı yapar hem de anahtarların tamirini yapar. Debbağlık, tabaklık ve sepiciliğe günümüzde dericilik denmekle beraber her türlü deriyi çeşitli amaçlarla kullanmak için kimyasal maddeler yardımıyla bozulmasını önleyici birtakım işlevlerden geçirmektir 162. Çatalca kazasında bu iş kolunda çalışan sadece 3 kişi vardır 163 ve Osmanlı devletinde dericilik erbâbı kişilerin Zeytinburnu nda yerleşmiş oldukları bilinmektedir. 159 Bezir boyaç, keten ya da kenevir tohumundan elde edilen bir yağ olmakla, yağlı boya, vernik ve cam macunu yapımında, hem mürekkep yapımında hem de ahşabın yüzeyinin dış etkilere karşı korunmasında kullanılırdı. Büyük Larousse, Bezir, C. III, İstanbul, Gelişim Yayınları, 1986, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 161, Filiz Yenişehirlioğlu, Çömlekçilik, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s Hasan Yelmen, Debbağlık, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. III, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1994, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 7,

73 Kötü kokuların etrafa yayılması ve kullanılan kimyasalların halkın yaşam ve sağlıklarını kötü etkilenmesinden dolayı debbağlar II. Mehmet tarafından yerleşim yerinden uzak, hem yer altı suyu olması hem de Osmanlının Balkanlardaki yayılmacı siyasetinde, ordunun ihtiyacını karşılamak için Kazlıçeşme ye yerleştirilmiştir 164. Debbağların işledikleri derilerden ayakkabı, kemer, çanta, kılıf v.b birçok eşya yapılmaktadır. Kazada debbağlık dışında demircilik, kalaycılık ve kurşunculuk mesleklerine sahip kişiler de bulunmaktadır. Saban, pulluk, çapa gibi ziraat alanlarında kullanılabilecek aletlerin yapımında demir kullanılırdı 165. Kalay ise bakır kapların kaplanmasında kullanılırdı. Böylece oluşabilecek muhtemel zehirlenmelerin önüne geçilebiliyordu. Fakat kazadaki demirci, kalaycı ve kurşuncu 166 sayısı oldukça azdır. Ayrıca tablo 9 a göre, kazada 5 i usta ve 1 i kalfa olmak üzere toplam 6 demirci, 1 kalaycı ustası ve 1 kurşuncu ustası bulunmaktadır 167. Çatalca kazası, Osmanlı devleti genelinde de olduğu gibi tarımın yaygın olarak yapıldığı bir alandır. Bu nedenle tarım aletleri yapımında birçok meslek kolu oluşmuştur. Diğren (dirgen) ve yaba bu aletlerdendir. Çatalca kazasında 26 dirgenci ve 2 yabacı vardır. Dirgen harmanda tahıl saplarını toplamak 168 veya kurutulmuş otları bir araya getirmek için, yaba ise harman savurmak için kullanılan bir alettir. Dirgencilerin ve yabacıların tamamı Ayazma köyünde kayıtlıdır 169. Bu aletlerin yapımında genelde ağaç kullanılır. Çatalca bölgesinde Karadeniz ikliminin etkileri daha çok görüldüğünden doğal bitki örtüsü orman oluşumuna elvermiş ve ormanlar köylerde bir geçim kaynağı niteliği kazanmıştır 170. Bu yüzden Çatalca kazasında ağaçtan yapılan aletlerle ilgili meslek erbâbına kayıtlı kişileri görmek mümkündür. Tezene bunlardan biridir. Mızrab deyimi olarak da geçen tezene, telli çalgıları çalmaya yarayan ağaçtan yapılmış bir alettir 171. Fıçıcılar ise şarap, sirke gibi 164 Miyase Koyuncu, Osmanlı Devletinde Debbağlar, Turkish Studies, Vol. 4/8, Fall 2009, s Kütükoğlu, a.g.e., s Kurşununun dayanıklı ve işlenmesi kolay olması, her çeşit zemine tatbik kabiliyeti ve ne kadar tahriş olursa olsun kurşunun eritilerek tekrar levha haline getirilmesi kurşun kullanımını yaygın hale getiriyordu. Yılmaz Onge, Klasik Osmanlı Mimarisine Şekil Veren Kurşun Örtü ve Kurşunculuk, Önasya, C. V, S , İstanbul, Ayyıldız Matbaası, Ocak-Şubat Kurşuncu ve kalaycılık mesleğini yapanlar için bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 2, Yeni Tarama Sözlüğü, Düz. Cem Dilçin, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1983, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Çalık, a.g.e., s Devellioğlu, a.g.e., s

74 maddeleri koymaya yarayan tahtadan ve dışında demir çemberli ortası daha şişkin bir kap yaparlar 172. Çatalca kazasında mumculuk ve hokkacılık mesleği yapan kişiler çok azdır. Nitekim kazada 1 mumcu çırağı ve 1 hokkacı ustası bulunmaktadır 173. Buna nazaran kömürcülük imalat sektöründe en yaygın mesleklerdendir. Toplamda 2 hizmetkârla beraber 156 kişi kömürcülük yapmaktadır 174. Çatalca da odun ve mangal kömürü yapımı yaygın bir geçim kaynağıdır 175. Kış aylarında şehirlerin, özelliklede İstanbul un ihtiyacını karşılayacak miktarda kömürün şehre getirilmesi ve uygun fiyatta piyasalara sunulması, gerek askeri ve idari gruplar gerekse halk için hayati derecede önemliydi 176. Günümüzde ısınmak için kullandığımız enerji çeşitliliğinin geçmiş zamanlarda sınırlı olması, ısınma ihtiyacının karşılanmasında yakılacak odun ve kömürün önemini artırmıştır. Dolayısıyla Çatalca da ormanlık alanların bol olması ve Çatalca nın İstanbul a yakın olması nedeniyle burası İstanbul un yakacak ihtiyacının karşılanmasında önemli kaynaklara sahip bir yer olarak görülmüştür. Hicrî 1254 senesi (Miladi 1838) ve öncesinde Çatalca, Terkos ve Rumeli den İstanbul a gelen her 100 kıyye kömür karşılığında bayilerden 2 kuruş ihtisab vergisi alınırken, 1254 Rebîülâhirinin son günlerinden itibaren bu uygulama kaldırılmış ve her bir kömürcünün bir araba ile taşımacılık yapmasına izin verilmiştir 177. Tanzimat Fermanı nın getirdiği yeni iktisadi uygulamalar ve herkesin gelirine göre vergi alınmaya başlanması gibi nedenler bu verginin kaldırılmasında etkili olması muhtemeldir. Diğer taraftan Çatalca ve çevresinde taşkömürü, altın, kum, grafit madenlerinin varlığı 178 nedeniyle kazada kömürcülük mesleği yapanların bir kısmı bu işlerle de uğraşmış olmalıdır. 172 Sami, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 13, Kömürcü hizmetkarları için bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 41, Günümüzde Çatalca ya bağlı Belgrad, Celepköy ve Hisarbeyli köyleri geçimini odun ve mangal kömürü üretiminden sağlamaktadır. Bkz.: Sansarcı v.d., a.g.e., s. 112, 114, Muharrem Öztel, Tanzimat Dönemi ve Sonrasında İstanbul un Temel İhtiyaçlarından Odun ve Kömürün (Mahrukat) Üretim Sürecinde ve Arz Piyasasında Yaşanan Problemler, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. VI, S. 24, Kış 2013, s BOA, C.ML, nr. 313/ Kayacan, a.g.e., s

75 Tarım üretiminde duyulan gereksinimler ile ormancılık gibi faaliyetlerin çeşitli mesleklere imkân sağladığı kazada hayvan yetiştiriciliği ve kullanımından kaynaklanan ihtiyaçları karşılamak için de bir takım meslekler ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri toplamda 9 kişinin yapmış olduğu nalbantçılıktır 179. Nalbantçı yük taşımacılığında kullanılan at, katır ve eşek gibi hayvanların ayaklarına takılan nalı yapan ve onu hayvanların ayaklarına monte eden kişidir. Nal sayesinde yük taşıyan hayvanlar yolda daha dengeli ve güçlü gidebilmektedir. Ayrıca nal hayvanların ayaklarına zarar gelmesini önlemektedir. 179 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 25, 28, 59, 197, 327, 356, 384,

76 62 Tablo 9: Kazada Çeşitli İmalat Kollarına Dair Meslek Sahipleri Yerleşim Bezirci Çilingir Çölmekçi Debbağ Demirci Diğrenci Fıçıcı Kalaycı Kömürcü Kurşuncu Hokkacı Mumcu Nalbant Tezenekçi Yabacı Birimleri U U U Ç U K U K U U K U H U U Ç U Ç U U Ferhad Paşa m Rumiyan m Rumiyan m. (Çingene) Şeyh Sinan k Nakkaş k. 2 1 Kabakça k. 1 İnceğiz k. 1 Sivas k. 15 Ayazma k Sürgün k. 1 1 Ermeni k. (Ermeniler) 5 Ermeni k. (Rumiyan) 6 Kestanelik k. 1 1 Akalan k Çiftlik k Çakıl k. 2 Yabancı Rumlar 1 Toplam kişi

77 3. Esnaf ve Ticaret Erbâbları Toplumlar yüzyıllar boyu, öncelikle hayati derecede olan ihtiyaçlarını karşılamak ve daha sonra ilgi duydukları şeylere sahip olmak için çeşitli şekillerde alışveriş yapmışlardır. Esnaf ve ticaretle uğraşanlar ise halkın bu gereksinimlerini karşılayan kişiler olmuştur. Çatalca kazasında tablo 10 a göre, kayıtlı esnaflardan yalnızca bir attarcı bulunmaktadır 180. Halk arasında aktar olarak bildiğimiz attarlar, çeşitli ot, kök, yaprak gibi bitkileri çok iyi tanıyarak, bunların kurutulup muhafaza edilmesinde ve şurup, macun, merhem, hap gibi ilaçların yapımında maharet sahibidirler 181. Bununla birlikte kazada attarcılık mesleğini icra eden gibi aşçılık yapan sadece bir kişi vardır 182. Bu aşçı ise Sürgün köyü sakinlerindendir ve toplam yıllık geliri 3.487,5 kuruştur. Ayrıca aşçılar bugün lokanta diye tabir ettiğimiz günlük hayatta yemek pişirip satan yerlerde mesleklerini icra ederler 183. Esnaf ve ticaret erbâbı bakkallar, Çatalca kazasında sayıca en fazla kaydı olan esnaflardandır ve 38 bakkalcı ile 13 bakkal çırağından oluşan bu şahısların birçoğu gayrimüslim sakinlerin yerleşik olduğu Rumiyan Mahallesi ndedir. Dolayısıyla, İstanbul da Tanzimat dönemine kadar bakkallık mesleğini icra etme yetkisi sadece Müslümanlarda olmasına 184 rağmen taşra, kaza ve kırsalında gayrimüslimler bakkalcılık yapabilmiş olmalıdır. Çünkü Çatalca kazası temettuat kayıtlarına göre, bakkalcılık yapanların hepsi gayrimüslimdir. Ayrıca Çatalca temettuat sayımının 1840 yılında yapılması nedeniyle, bir anda bu kadar gayrimüslim bakkalcı ortaya çıkamayacağından, Tanzimat döneminden önce de gayrimüslimlerin bakkalcılık yapabilmesi, en azından taşra, kaza ve kırsallarında mümkündür. Değirmencilik mesleğini yapanlar ise halkın hasat aldıktan sonra ürünlerini una dönüştürmek için götürdükleri darılarını öğütmekle görevli kimselerdir. Çatalca kazasında toplam 24 değirmenci vardır ve çoğu gayrimüslimdir. 180 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Nâşid Baylav, Attar, Attarlar, İstanbul Ansiklopedisi, Haz., Reşad Ekrem Koçu, C. II, İstanbul, 1960, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Reşad Ekrem Koçu, Aşçı İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, 1959, s Reşad Ekrem Koçu, Tarihte İstanbul Esnafı, İstanbul, Doğan Kitapçılık, 2002, s

78 Çatalca kazasında en az meslek grubuna sahip kişiler attarlık ve aşçılık yapanların yanı sıra, celepler, kasaplar, duhancılar ve etmekçiler olmuştur. Osmanlı devletinde celepler özellikle İstanbul da et iaşesinin karşılanması için kasaplara canlı olarak veya kendileri keserek koyun temin etmiştir 185. Kasaplar ise temin edilen bu eti tüketiciye ulaştıran kişilerdir. Bakkal ve celebin kazada en az tercih edilen mesleklerden olmasının nedeni taşrada insanların kendi besin ve et ihtiyaçlarını karşılayabilecek olanağa ve kolaylığa sahip olmasıdır. Duhancılar esnafı ise kahvehanede tütün satarken 186 etmekçiler aslında ekmek yapan meslek erbâblarıdır. Kasap ve ekmekçi gibi meslekler daha çok mahallelerde veya nüfusun çok olduğu Sürgün köyü gibi daha kalabalık yerleşim birimlerinde görülür. Çünkü mahalle ve şehir hayatının daha yoğun yaşandığı yerlerde halkın ekmek ve et ihtiyacını karşılamak için, hem hububat ekimi yapabileceği yeterli ölçüde bir tarlası hem de hayvanları yetiştirmek için geniş çayırlık alanları olmayabilir. Ayrıca bu gibi yerlerde, halkın büyük çoğunluğu imalat yapar, esnaflık ve ticaret gibi başka işlerle geçimini sağlar. Dolayısıyla et ve ekmek gibi ihtiyaçlar, kasaplardan ve ekmekçilerden karşılanır. Ancak bu gibi mesleklerin Çatalca kazasında kaydının az olmasının nedeni, insanların et ve ekmek ihtiyaçlarını kendilerinin sağlayabilmesinden kaynaklanmaktadır. Ticaret erbâblarından olan alışverişçi, eskici ve bezirgânlar yine kazada kayıtlı en az mesleğe sahip kişilerdendir. Alışverişçiler veya alım-satımcılar temettuat defterinde ahz ü i tâ 187 ile meşgul olanlar olarak geçmektedir. Küçük çapta ticaretle uğraşan 188 eskicilere rağmen, ticaret yapan bezirgânların sayısı da eskicilerle aynıdır. Ticaretle meşgul olan ve en çok ticaret alanında mesleğe sahip olan çerçiler 189 ise eskici, bezirgân hatta tüccarlara oranla nüfusun daha çok olduğu mahalle veya köylerle sınırlı kalmayıp birçok yerleşim yerinde mesleklerini icra eden kişiler olmuşlardır. Bir diğer esnaf grubu ise ticaretle 185 Ahmet Kal a, 19. Yüzyılın İlk Yarısına Kadar İstanbul Kasap Esnafının Organizasyonu, İ.Ü Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, S , s Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Haz. Seyit Ali Kahraman v.d., C. X, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2007, s Sami, a.g.e., s Kütükoğlu, a.g.e., s Çerçiler köylerde ve pazar yerlerinde dolaşarak tuhafiye eşyası satan gezginci esnaftır. Kütükoğlu, a.g.e., s

79 meşgul olan tüccarlardır. Aslında bezirgânla aynı anlamı taşısalar da temettuat defterinde tüccar olarak kaydedilmiştir 190. Bunun nedeni bu mesleği yapanların daha çok seyahat yaparak mesleklerini icra etmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Osmanlı devletinde XVIII. yüzyılın sonlarına doğru ve XIX. yüzyıl boyunca Anadolu da ve özellikle İstanbul da gayrimüslim tüccarlar Avrupalı diplomat ve batılı tüccarların taviz ve korumaları sayesinde Müslüman tüccarlardan her zaman sayıca daha fazla olmuşlardır 191. Osmanlı genelinde görülen bu durum Çatalca kazasında da tezahür etmiştir. Nitekim ticaretle uğraşanların birçoğu gayrimüslim meslek sahipleridir. 190 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Donald Quataert, 19. Yüzyıla Genel Bakış: Islahatlar Devri , Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Ed. Halil İnalcık & Donald Quataert, C. II, İstanbul, Eren Yayıncılık, 2004, s

80 66 Tablo 10: Esnaf ve Ticaret Erbâbları Attar (Aktar) Etmekçi (Ekmekçi) Kasap Ahz ü İt â (Alışveriş) Yerleşim Birimleri Aşçı Bakkal Celeb Değirmenci Duhancı Eskici Çerçi Tüccar Bezirgân Ç Ç H Ferhad Paşa m Rumiyan m Nakkaş k. 1 4 Örcünlü k. 1 Subaşı k. 1 Kabakça k. 2 Oklalı k. 4 Elbasan k. 1 Çanakça k. 1 Yenice k. 1 Sürgün k Ermeni k. (Rumiyan) 2 6 Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Yabancı Rumlar 1 1 Toplam kişi

81 4. Hizmet Alanında Çalışanlar ve Çalgıcılık Yapanlar Çatalca kazasında hizmetli olarak meslek sahibi olanlardan birçoğunun hangi alanlarda çalıştığına dair temettuat kayıtlarında, çiftlik odacısı ve deveci hizmetkârı 192 gibi birkaç meslek belirtilmekle beraber diğer odacı, hizmetkâr ve yanaşmaların nasıl bir mesleki kola ait olduğu belli değildir. Ancak birçoğunun çiftliklerde çalıştıkları tahmin edilmektedir. Bu mesleklerin yer aldıkları mahalle ve köyler tablo 11 de ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Temettuat defterine göre, odacılar daha çok bir evin içindeki hizmetlerden sorumlu olmalıdır. Yalnız hizmetkârlar ve yanaşmalar hem tarım alanında hem de esnaf ve sanatkârların yanında mesleklerini icra edebilmişlerdir 193. Ancak Tevfik Güran hizmetkârların sadece tarımla ilgili meslekler olarak yer aldığını belirtmiştir 194. Çatalca temettuat defterinde ise hizmetkârların tarım dışı faaliyetlerde de çalıştığı görülmektedir. Bunun yanında Çatalca kazasında hizmetkâr olarak çalışanların sayısı oldukça fazladır. Toplamda 238 hizmetkârın olduğu kazada bu mesleği yapanlar en fazla Rumiyan Mahallesi sakinleridir 195. Çatalca kazasında nakliyecilik işleriyle ilgili meslekler, arabacılar ve devecilerdir 196. Kuşkusuz Çatalca nın İstanbul a yakınlığı İstanbul un iaşesinin karşılanmasında, bu meslek erbâblarına olan ihtiyacı ve önemi artırmış olmalıdır. Defterde kayıtlı 50 kişi geçimini bu alandan, yani nakliyecilikten sağlamaktadır yılında Çatalca, Terkos ve Rumeli deki devecilerden alınan 10 kuruş resm-i ihtisab karşılığında onlara ödeme tezkiresi verilerek her yıl Mart ayı içerisinde vergisini ödeyenlerin esnaf tezkiresi yenilenmektedir. Devecilerden alınan 10 kuruşun yarısı tezkireyi veren kethüdaya bırakılır, geriye kalan 5 kuruş ise devlete vergi olarak verilmektedir Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı hane 39 deveci hizmetkârlığı yapar. Rumiyan Mahallesi nde kayıtlı hane 13 ise çiftlik odacısıdır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 11, Arzu T. Terzi, Piriştine Şehri nde Meslekler, Balkanlarda İslam Medeniyeti, II. Milletlerarası Sempozyumu Tebliğler, 4-7 Aralık 2013, İstanbul, 2006, s Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı, İstanbul, Eren Yayıncılık, 1998, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Devecilik yük taşımacılığının yanında, deveye çobanlık yapanlar da olabilmektedir. Sami, a.g.e., s BOA, C.ML, nr. 313/

82 Çatalca kazasında aynı kişinin iki mesleği bir arada yapabildiğine dair kayıtlar vardır. Şeyh Sinan köyünde devecilik yapan bir kişi kömürcülükte yapabilmektedir veya Ferhad Paşa Mahallesi nde berberlik mesleğine sahip bir kişinin müezzinlik de yapabildiğini görmekteyiz 198. Berberler, tıpkı müezzinlik gibi berberliğin yanında başka mesleklerde icra edebilmekteydiler. Örneğin dişçilik ve sünnetçilik yaptıkları da olurdu 199. Berberler genelde kahvehanelerin bir köşesine yerleşir, işlerini bu yerlerde yaparlardı 200. Fakat günümüzde de olduğu gibi zamanla, berberler kendi dükkânlarında mesleklerini icra eder olmuşlardır. Çatalca kazasındaki kahveciler Ferhad Paşa Mahallesi nde ve Şeyh Sinan köyünde kayıtlıdır. Sadece 3 kişinin sahip olduğu bu mesleği Müslümanlar yapmaktadır 201. Ayrıca hamamcılar da Müslümanların yerleşik olduğu Ferhad Paşa Mahallesi nde ve Subaşı köyünde kayıtlıdır 202. Mehterlik ve çalgıcılık mesleği olarak kayıtlı kişiler Rumiyan Mahallesi nde sakin Çingenelerdir 203. Bu tür müzikal aletleri çalabilen Çingeneler için müzik, hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu nedenle müzik aleti çalmak ve şarkı söylemek konusunda oldukça yeteneklidirler Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı hane 29 berberlik ve müezzinlik mesleğini icra edenlerdendir. Şeyh Sinan köyünde devecilik ve kömürcülük yapan hane 10, iki mesleği bir arada icra edenlerden olmuştur. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 9, Koçu, a.g.e., s Koçu, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 4, 13, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 15, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s İsmail Altınöz, Osmanlı Toplumunda Çingeneler, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2013, s

83 69 Tablo 11: Hizmet Alanında Çalışan ve Çalgıcılık Yapan Kişiler Yerleşim Birimleri Çiftlik odacısı Odacı Hizmetkâr Yanaşma Arabacı Deveci Deveci ve kömürcü Berber Berber ve müezzin Kahveci Hamamcı Mehter Ç H K Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k Örcünlü k. 6 1 Subaşı k Kabakça k. 7 1 İnceğiz k Sivas k. 1 Yaylacık k. 1 Kadı k. 2 2 Oklalı k Çanakça k. 2 1 Yenice k. 1 Sürgün k Ermeni k. 8 Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Yabancı Rumlar 5 Toplam kişi Çalgıcı

84 5. Ziraat ve Hayvancılıkla İlgili Meslekler Çatalca kazasında 17 bağban, 11 bahçıvan ve bir bağcı bulunmaktadır. Kazada çok az miktarda bağ ve bahçe arazileri bulunduğundan bu alanda meslek sahibi olan ve geçimini sağlayan bağban, bağcı ve bahçıvan, çiftçi ya da rençber mesleğinden olanlara göre oldukça azdır. Bağban, bağcı ve bahçıvanların görevleri arasında bazı farklılıklar olabilmektedir 205. Bu farklılıklara rağmen Çatalca kazasında bu meslekleri icra edenleri, genellikle ya bir çiftlikte bahçe işlerini yapanlar ya da sebze ve meyve yetiştirenler olarak tanımlamak mümkündür. Genellikle Sürgün köyünde bu meslekleri icra edenlerin sayısı, diğer mahalle ve köylere göre oldukça fazladır. Tablo 12 ye göre, Çatalca da çiftçilik en fazla görülen meslektir ve 367 kişi bu mesleği yapmaktadır 206. Bunun nedeni, kazadaki boş arazilerde daha çok ekim ve dikim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesidir. Ayrıca Osmanlı devleti tarımdan geçinen bir ekonomik yapıya sahiptir. Çatalca kazasının İstanbul a yakınlığı nedeniyle şehrin iaşesini karşılayan bir art bölge olması da kazada çiftçiliğin yaygın olmasında en önemli etmenlerden biri olmalıdır. Çiftçilik mesleğiyle uğraşanlar, kendi toprağında ekim ve dikim yapabilenler olabildiği gibi aynı zamanda kendisine ait olmayan bir çiftlikte belirli bir ücret karşılığı çalışanlardır 207. Mübahat Kütükoğlu, Tavas kazasına dair yaptığı araştırmada tarımla uğraşanları; erbab-ı ziraattan olup kendi toprağında çalışanlar ve çiftçilik yapanlar olarak iki farklı grupta incelemiştir Bağban Kâmûs-ı Türkî de bahçıvan ve bağ bekçisi olarak geçer. Bağcı ise bağa bakan, üzüm yetiştirmeyi bilen kişidir. Bahçıvan, bahçeye bakmakla sorumlu çiçek, ağaç ve sebze yetiştirendir. Sami, a.g.e., s Ayrıca İstanbul ansiklopedisinde bahçıvanlar ikiye ayrılmıştır. Saray ve konaklarda arabacı, ayvaz ve seyis olarak çalışanlar, diğeri ise Kâmûs-ı Türkî deki tanıma benzer bir biçimde şehirde veya sur dışındaki bostanlarda çalışanlardır. Reşad Ekrem Koçu, Bağçivanlar, İstanbul Ansiklopedisi, C. IV, İstanbul, 1960, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Sami, a.g.e., s Kütükoğlu, a.g.e., s M. Kütükoğlu Kâmûs-ı Türkî deki tanıma uyarak ve incelediği defterden yola çıkarak bu ayrıma varmıştır. Tevfik Güran ise erbab-ı ziraat ya da rençberleri tek bir başlık altında bağımsız üretici çiftçiler olarak ele almıştır. Bkz.: Güran, a.g.e., s

85 Tarımdan geçimini sağlayan çiftçilere nazaran, rençberler 164 meslek sahibi kişiyle 209 diğer mesleklere göre yadırganmayacak ölçüde kazada önemli bir işgücü oluşturmaktadır. Rençber sözlüklerde tarla, bahçe veya inşaat işlerinde çalışan bir gündelikçi 210 ya da ağır işlerde çalışan bir ırgat 211 olarak tanımlanır. Çobanlık mesleğini yapanlar ise genelde göç ederek kazaya gelmiş kişilerin yaptığı bir meslek olmuştur. Çobanlık günümüzde hala devam eden mesleklerdendir. Çatalca kazasında çobanlık mesleğinin yanında, çobanların bir de kâhyası bulunur. Kâhyalar çobanlık gibi bazı meslekleri icra edenlerin başıdır. Çobanlığın yanı sıra buzağıcı, sığırtmaç ve hergeleci gibi farklı hayvan türleri ile uğraşanların meslekleri ile tavukçu ve arıcılık gibi meslekler nadiren de olsa kaza dâhilinde görülebilmektedir. Ayrıca tavukçuluğun bir meslek olarak yapılması o yerin ticari potansiyeliyle açıklanabilir 212. Çünkü kırsal alanlarda yaşayan halkın büyük çoğunluğu geçimlerini sürdürebilecek kadar bir ekonomik güce sahip olduğundan, ihtiyaçlarının birçoğunu kendi emeğiyle karşılamak zorundadır. Bu nedenle her hanenin tavuk yetiştirebileceği bir kümese sahip olma olasılığı yüksektir. Tavukçuluğun bundan farkı ise bu mesleği yapan kişinin kendi ihtiyacından çok başkalarının ihtiyacını karşılamak amacıyla yapmasıdır. 209 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Sami, a.g.e., s Devellioğlu, a.g.e., s Sema Altunan, İki Mahalle Örneğinde Varna Kentinin Mesleki Dağılımı, Balkanlar da İslam Medeniyeti Uluslararası III. Sempozyum Tebliğleri, Bükreş, Romanya1-5 Kasım 2006, Ed. Halit Eren, İstanbul, IRCICA Yayınları, 2011, s

86 72 Tablo 12: Ziraat ve Hayvancılıkla İlgili Meslek Sahipleri Yerleşim Birimleri Bağban Bağcı Bahçıvan Çiftçi Rençber Çoban Çoban Kâhyası Buzağıcı Sığırtmaç Hergeleci Tavukçu Arıcı H H Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k. 4 1 Nakkaş k Örcünlü k Subaşı k Kabakça k İnceğiz k Kadı k Oklalı k Elbasan k Çanakça k Gökçeli ç. kiracıları 12 2 Yenice k Sürgün k Ermeni k Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Yabancı Rumlar 1 23 Toplam kişi

87 6. İnşaat ve Yol Alanlarındaki Meslekler Yeni bir hane, han, hamam veya dükkân gibi ticari yerlerin inşa ve onarımında, bununla beraber insanların ibadet etmek için gittikleri cami, mescit ve kiliselerin inşası ve onarımı ile bir çeşme yapımında çalışan kişiler, yerleşim yerlerinin oluşturulması ve gelişiminde her zaman gerekli olmuştur. Bunları gerçekleştirenler ise aşağıdaki tabloda yer alan dülgerlerin ve kiremit yapan meslek erbâblarıdır. Tablo 13: İnşaat ve Yolla İlgili Meslekleri İcra Edenler Yerleşim Birimleri Dülger 213 Kiremitçi Su Yolcu U K Ç U Ç Rumiyan m Oklalı k. 3 5 Yenice k. 1 Kestanelik k. 7 1 Çiftlik k. 2 Çakıl k. 1 Yabancı Rumlar 6 3 Toplam kişi Çatalca kazasında 20 si usta, 1 i kalfa ve 8 i çırak olmak üzere toplam 29 dülgerci vardır. Kiremitçilik mesleğiyle uğraşanların ise 10 u usta, 4 ü çıraktır 214. Ayrıca kazada bu meslekleri yapanların tamamı gayrimüslimdir. Diğer taraftan Tanzimat reformları arasında inşaat yapmak için bir komisyondan izin alınmalıdır. İzin için ödenmesi gereken vergi verildikten sonra, inşaatın ruhsatı alınabilirdi ve inşaatın bitiminde bilgi verilerek yapılan ev ya da yapının değeri vergilendirilirdi 215. Osmanlı devletindeki su yolcular ise suyun kaynağının bulunmasından, suyun toplanıp şehre getirilerek dağıtılmasına kadar bütün su yollarının yapım, bakım, onarım ve korunmasından sorumlu, devletin görevlendirdiği kişilerdi 216. Su yolculuk 213 Dülgerler binaların ahşap kısımlarını inşa eden sanatkârlardır. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. I, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1983, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Çadırcı, a.g.e., s Selda Kılıç, Su Yolları ve Su-Yolcu Esnafına Dair Bazı Tespitler, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, C. XXIII, S. 36, 2004, s

88 mesleği Fatih in İstanbul u fethetmesiyle kurumsallaşmıştır. Ayrıca su yolcular saraya bağlı olarak devletin her bir yerinde Müslüman veya Hıristiyan olsun ya da olmasın faaliyet gösterebilmiş ve bu görev karşılığında çeşitli vergilerden muaf tutulmuş, XIX. yüzyıla gelindiğinde ise önce Evkaf nezaretine sonra da belediyelere bağlanmıştır Dini Görevli ve Hizmetliler Osmanlı devletinin mahalle ve köylerinde dini görevlilerin halk ve devlet arasında sosyal ve idari açıdan birtakım sorumlulukları bulunmaktaydı. Bu alanda mescit, cami ve kiliseler, hem mahallenin hem de hanelerin kamusal merkezi olmasından dolayı büyük öneme sahiptir. Mescit, cami ve kilise toplumun birbiriyle kaynaştığı, birbirini tanıma imkânına sahip olduğu ibadetin yanında mahallelinin, dolayısıyla hane halkının birbiriyle toplumsallaştığı alanlardır. Çatalca kazasında tablo 14 e göre, kayıtlı 4 imam, 1 imam vekili ve 1 müezzin vardır. Bu görevli imamlardan 1 i Ferhad Paşa Camii imamı, imam vekili ise Ali Paşa Camii imamıdır 218. Diğer taraftan Çatalca temettuat defterinde, başka köylerde bulunan imam ve müezzinlere dair hangi camide görev yaptıklarını belirten bir kayıt bulunmamaktadır 219. Sosyal dayanışmanın ve yardımlaşmanın sık görüldüğü, herkesin birbirini tanıdığı alanlar olan mahallenin yönetiminden, XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar mahalle imamları sorumludur. Padişahtan aldığı beratla, Kadı nın temsilciliğini, mahallenin mülki ve beledi amirliğini yapan mahalle imamları, muhtarlık teşkilatı kurulana kadar cami vakfından vazife (maaş) alır, mahalledeki yangınlarda ve asayişle ilgili konularda cemaati organize eder, temizlik işlerinin yapılmasını sağlar, nüfus kayıtlarını tutar ve mahalle ahalisinin her biri için üst makamlara karşı kefil 217 Abdullah Martal, Su yolcu, DİA, C. XXXVIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2010, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 18. Hane no: 66, Nakkaş köyü imamı Esseyyid Ahmed Efendi, Kabakça köyü imamı Mehmed Efendi bin Ali, ve İnceğiz köyü imamı Mustafa bin Mehmed tir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 46, 104,

89 olmakla yükümlü olurdu 220. Padişah beratıyla atanma usulü müezzinler için de geçerlidir 221. Bunların yanı sıra imamlık, büyük yerleşim yerlerinde liyakat usulüne dayalı ve dini bilgileri, diğer adaylar arasında daha üstün olan kişiye tevcih edilirken, küçük yerleşim yerlerinde ve kırsal kesimde daha çok babadan oğla geçen ve aile bireylerinin teklifiyle görev alan bir meslekti 222. Bazen bir mahallede birden fazla cami ve mescidin olmasından dolayı, nikâh ve cenaze işlerinde belirli bir ücret alınması sebebiyle imamlar arasında mücadeleler yaşanabilmekteydi 223. Tablo 14: Dini Görevli ve Hizmetliler Yerleşim İmam Şeyh Sinan İmam Müezzin Birimleri vekili Türbedarı Keşiş Papaz Rahip Zangoç Ferhad Paşa m. 1 1 Rumiyan m. 1 1 Şeyh Sinan k. 1 Nakkaş k. 1 1 Kabakça k. 1 İnceğiz k. 1 Oklalı k. 2 Çanakça k. 1 Sürgün k Akalan k. 2 Çakıl k. 2 Toplam kişi Cami imamının olduğu gibi, mahallelinin de devlete karşı yükümlülükleri vardır. Köylüler içinde geçerli olan bu görevler, esasında devletin yönetim ve idari organizasyonunun bir parçasıdır. Eğer bir mahallede, köyde ya da bir kervansarayda ahlaki kurallara aykırı bir olay varsa veya asayişi bozan cinayet gibi suçlar işlenirse mahalle ya da köy sakini o suçlunun bulunmasına yardım eder, suçlu hakkında mahallenin tanıklığına başvurulur, suçun faili tespit edilemez ise, zararı mahalleli karşılardı 224. Ayrıca mahallenin cami, mescit, mektep, çeşme v.b. gibi yapılarının 220 İlber Ortaylı, Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Ankara, Cedit Neşriyat, 2008, s Kemal Beydilli, Osmanlıda İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü, İstanbul, Yitik Hazine Yayınları, 2013, s Beydilli, a.g.e., s Beydilli, a.g.e., s Özen Tok, Kadı Sicilleri Işığında Osmanlı Şehrindeki Mahalleden İhraç Kararlarında Mahalle Ahalisinin Rolü, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 18, 2005/1, s

90 onarımı ile buraların temel malzeme ihtiyaçlarının sağlanması, imam, müezzin, muallim gibi görevlilerin maaşlarının karşılanması, Tekâlif-i örfiye ve avarız-ı divaniye diye adlandırılan vergilerin ödenmesi, mahallelinin ortak karşıladığı giderlerdi 225. Ancak XIX. yüzyılın başlarında iktisadi alanda yapılan yeniliklerle bu tür vergiler kaldırılmıştır. Yeniçeri ocağının 1826 yılında kaldırılması ve sonrasında yaşanan sosyoiktisadi değişimler nedeniyle mahalle ve köylerde imamların yerine muhtarlar yetkilendirilmiştir. Nitekim Osmanlı devletinde yeniçeri ocağı kaldırılmadan önce, yeniçeriler, kullukçu ve yasakçı göreviyle İstanbul ve taşra mahalle ve semtlerinde güvenliği sağlamakla yetkili kişilerdi 226. Fakat yeniçeri ocağının kaldırılması neticesinde bu mahalle ve semtlerde, asayişin sağlanmasında ve verginin toplanılmasında büyük sorunlar yaşanmaya başlanmıştı. Bu sorunları çözmek amacıyla yıllarında İstanbul ve mahallelerinde, 1833 yılında ise mütesellimin muhtar seçimini yaptırmasıyla taşrada muhtarlık teşkilatı kurulmuştur 227. Daha önce mahalle imamının da görevleri arasında olan yükümlülükler muhtarlar içinde geçerliydi. Mahalle veya köylerde verginin toplanmasına yardımcı olmak, güvenliği sağlamak, mahalleye gelip gidenlerden haberdar olup onları bir yere yerleştirmek, onlara kefil bulmak ya da kefil olmak, doğan, ölen, başka yere göç eden ya da başka yerden göç gelenlerin kaydını tutmak muhtarların başlıca görevleri arasındaydı 228. İmamların, Müslüman mahalle ve köylerde devlete ve halka karşı üstlenmiş olduğu sorumluluğu, Hıristiyan mahalle ve köylerde keşişler, rahipler, papazlar ve 225 Özer Ergenç, Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri Üzerine, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, S. 4, İstanbul, 1984, s. 76. Avarız-ı divaniye ya da tekâlifi örfiye, düzenli olmayan gelirleri teşkil etmekteydi. Bu tip vergilerin çoğu "avârız" adı altında tahsil edilir ve bazı tahsil fermanlarında "bedel-i avârız" olarak da geçerdi. Avârız nakit olarak alınır, nüzul ve sürsat ise buğday, un, yağ şeklinde aynî olarak tahsil edilirdi. Avârız vergisi fevkalâde vergilerdendi ve genellikle savaş zamanlarında ihtiyaç duyulduğu takdirde toplanırdı. Avarız vakıfları ise, verginin ödenmesinde gelirin yetmediği zaman kullanılmakla beraber halkın karşılaştığı yangın, deprem gibi afetlerde ihtiyaçların giderilmesi ve mahallede kaldırım, mektep ve camii gibi yerlerin onarımı için kullanılan gelirlerin toplandığı bir yerdi. Bkz.: Halil Sahillioğlu, Avarız, DİA, C. IV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1991, s ; Mehmet İpşirli, Avrız Vakfı, DİA, C. IV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1991, s Mücteba İlgürel, Yeniçeriler, MEB İslam Ansiklopedisi, C. XIII, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1986, s Musa Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye Anadolu Kentleri, Der. Tülay Ercoşkun, Ankara, İmge Kitabevi, 2011, s Ali Akyıldız, Osmanlı Bürokrasisi ve Modernleşme, İstanbul, İletişim Yayınları, 2006, s

91 özellikle idari alanda kocabaşılar üstlenmektedir. Papazlar kiliselerde, keşişler ise papazlardan farklı olarak manastırlarda görevli kişilerdir 229. Ancak Hıristiyan dini görevlilerin mahalle ve köylerde hangi kilise veya manastırda görev yaptıklarına dair temettuat defterinde bir kayıt yoktur. Buna rağmen tablo 14 te yer alan Hıristiyan dini görevlilerin 6 farklı yerleşim yerinde bulunmasından dolayı Çatalca kazasında Hıristiyanlara ait en az 6 adet dini ibadethanenin olduğu varsayımını yapmak daha doğru olacaktır. Çatalca temettuat defterinde kayıtlı zangoçlar ise bu ibadethanelerde kutsal eşyalarla ilgilenen ve çan çalan hizmetlidir 230. Diğer taraftan kazadaki bir başka meslek sahibi Şeyh Sinan türbedarı, türbenin temizlik ve güvenliğinden sorumlu kişidir ve kendisi Şeyh Sinan köyünde sakindir İdari, İçtimai ve Askeri Alanlardaki Meslek Erbâbları Çatalca kazasında yer alan kethüda, kâhya, bekçi ve korucular resmi bir görevli olmaktan ziyade sivil görevlilerdir. Kâhya ve kethüda terimleri, görevleri bakımından birbirine benzer olup, özellikle Tanzimat döneminde yaygınlaşmaya başlayan kâhya terimi büyük ölçüde halk arasında gayrimüslim ve sivil kethüdalar için kullanılırken, kethüda ise daha çok resmi işlerde ve belgelerde geçmektedir 232. Bu ayrım, tabloda 15 teki meslek sahiplerinin yerleşim birimlerine bakıldığında Çatalca temettuat defterine de yansımıştır. Nakkaş ve Subaşı köylerinde yerleşik Müslümanlara kethüda, gayrimüslimlere ise kâhya denilmiştir. Nitekim bunlar daha çok büyük konak ve ev işlerini idare eden kişilerdir Klasik dönemde Limni adası örneğinde köylerde yaşayan keşişler cizye ve ispenç ödemezken papazlar kilisede görevlerini icra ederler ve cizye ve ispençlerini öderlerdi. Yasemin Demircan, XV. ve XVII. Yüzyıllar Arasında Osmanlı Hâkimiyetinde Limni Adasında Manastırların Durumu, Bilig, S. 60, Kış 2012, s Büyük Larousse, Zangoç, C. XX, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Mehmet Canatar, Kahyâ ve Kethüda Terimleri Üzerine, Osmanlı Öncesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf ve Ekonomi Semineri, 9-10 Mayıs 2002 Bildiriler, C. I, İstanbul, Globus Dünya Basımevi, 2003, s Pakalın, a.g.e., C. II, s

92 Tablo 15: İdari, İçtimai ve Askeri Alanlardaki Meslek Erbâbı Kişiler Meslekler Ferhad Paşa m. Rumiyan m. Nakkaş k. Subaşı k. Yenice k. Sürgün k. Kestanelik k. Çiftlik k. Yabancı Rumlar Çiftlik kethüdası 1 1 Çiftlik kâhyası 2 Kâhya 1 Karye bekçisi 1 Bağ bekçisi 1 Tarla korucusu 2 Korucu 2 1 Zaptiye 1 Kocabaşı 1 Hekim 1 Çocuk okutur Mektepte kalfa Kâtip 3 Muhbir-i evvel Yazıcı 1 1 Toplam Kazadaki bekçi, korucu ve zaptiyeler güvenlik ve asayişten sorumlu kişilerdir. Bekçilerle korucuların köy, bağ, tarla ve mahalle gibi farklı şekillerde görev alanları vardır. Ayrıca Osmanlı devletinde bunların maaşını her mahalle ortaklaşa ödemiştir 234. Dolayısıyla bekçi ve korucular mahalleli ve köylüler tarafından güvenliğin sağlanması için görevlendirilen kişilerdir. Ancak Çatalca da Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı zaptiye 235, devletin resmi memurudur. Zaptiye teşkilatının kurulmasında tımarlı sipahi örgütünün kaldırılışıyla eş zamanlı 1844 yılı temel alınmıştır 236. Ancak Çatalca temettuat defterindeki kayıtlar, zaptiye memurlarının 1844 yılından önce de var olduğunu göstermektedir. Yani teşkilatın kurulma süreci 1844 yılı olmuş olsa da daha öncesinde böyle bir görevliden söz etmek mümkündür. Zaptiye memurlarının görevleri ise şehirlerde iç güvenliğin 234 Ortaylı, Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 8. Hane no: Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, s

93 sağlanması, suçluların mahkemeye getirip götürülmesi, vergi memurlarının ve postacıların korunmasıdır 237. Zaptiye gibi birçok meslek temettuat defteri aracılığıyla aslında klasik dönemin var olan yapılarının yerine Tanzimat dönemiyle birlikte gelen yeniliklerin izini bize yansıtır. Bunun yanında bazı mesleklerin ve var olan bazı yapıların da devam ettiğini gösterir. Çatalca temettuat defterinde kayıtlı mahalle ve köylerde bir muhtar olmadığından, muhtarın yapacağı işlerde Müslümanlar için imamlar, gayrimüslimler için ise kocabaşılar görevli olmalıdır. Kocabaşıların XIX. yüzyılda seçimle başa gelmesi ve yaptığı görevler onun bir muhtar hüviyeti taşıdığını göstermektedir 238. Bunun yanında 1840 yılı öncesine dayanan kayıtlarda Nakkaş köyü muhtarı Süleyman Ağa, Subaşı muhtarı Mustafa bin Ali, İnceğiz köyü muhtarı Mustafa bin Mehmed tir 239. Fakat 1840 yılındaki temettuat defterinde Süleyman Efendi nin hanesinde rençberlik mesleğiyle uğraşan oğulları kayıtlıdır. Mustafa bin Ali sonraki yıllarda çiftçilik mesleğiyle meşgulken Mustafa bin Mehmed ise imamlık görevi üstlenmiştir 240. Diğer taraftan Çatalca da hekimlik mesleğiyle uğraşan kişi Kestanelik köyünde kayıtlıdır 241. Çatalca kazasına bağlı Rumiyan Mahallesi nde ve Yenice köyünde kayıtlı çocuk okutan 2 kişi vardır. Nakkaş köyünde kayıtlı bir kişi ise mektepte kalfalık yapmaktadır 242. Osmanlı devletinde Müslüman erkek ve kızlar sıbyan mekteplerinde eğitim ve öğretim görür ki bunlar genelde cami yanlarında olurdu. Ayrıca eğitim ve öğretimle görevli kişi genellikle caminin imamıdır. Gayrimüslimlerde ise eğitim ve öğretim, kilise ve manastırlar gerçekleştirilirdi. Ancak 1860 larda millet nizamnamelerinin yayınlanmasıyla gayrimüslimlerde eğitim kurumları giderek laikleşmeye başlar 243. Ardından Dersaadet Rum Cemiyeti Edebiyesi gibi kurulan gayrimüslim cemiyetler, eğitim işlerini kendileri yürütmeye başlamış, bu da yerel 237 Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, s Özcan Mert, Tanzimat Döneminde Çeşme Kocabaşıları ( ), DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, C. XXII, S. 35, 2004, s BOA, KK.d., nr. 2404, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 46, 88, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 49, 151, Roderic H. Davison, Osmanlı İmparatorluğu nda Reform, Çev. Osman Akınbay, İstanbul, Agora Kitaplığı, 2005, s

94 kilise yönetici ve din adamları ile aralarında bir mücadele yaşanmasına neden olmuştur 244. Diğer taraftan Çatalca da tablo 15 te yer alan muhbir-i evvel Sürgün köyünde kayıtlıdır 245. Osmanlı devletindeki muhbirler, özellikle XIX. yüzyıl başlarında taşrada etkin kontrolün sağlanması amacıyla bulundukları kazada olaylar ve kazaya gelip gidenler hakkında merkezi hükümete bilgi veren iki memurun atanmasıyla görevlendirilmiş kişilerdir 246. Hükümet işlerinin artışı nedeniyle giderek merkezileşen Osmanlı bürokratik sisteminin simgesi haline gelen kâtipler ise yazışma, muhasebe ve arazi kayıtlarını tutmakla görevli devlet memurlarıydı 247. Ancak yazıcılar, sarraf ve tüccar takımının gayri resmi kâtipliğini yapan kişilerdir Mesleksiz Hane Reisleri ve Emlak Sahipleri Çatalca kazası temettuat defterinde mesleksiz hane olarak kayıtlı kişilerin ve diğer emlak sahiplerinden şahısların yer aldığı bu bölümde onlardan bazılarının neden bir mesleği olmadığını açıklayan birtakım özellikleri tablo 16 da gösterilmiştir. Çatalca da 142 hane reisinin ve emlak kaydı bulunan şahıslardan 28 nin mesleği yoktur. Bunlardan bazılarının mesleklerinin olmamasının birtakım sebepleri vardır. Mesleksizlerden 32 si sabi, çocuk ve mürahik, 27 si alil (hasta), 39 u kadın, 7 si esir feraş olarak kayıtlı kişilerdir. Sabi, çocuk ve mürahikler, yaşlarının küçük olması nedeniyle herhangi bir meslekle uğraşmazlar. Alil olarak kayıtlı kişiler ise bedeni özürleri, fıtık ve sara gibi hastalıkları olduğundan genellikle çalışacak güçleri yoktur. Böylece bir meslek sahibi olamamışlardır. Ancak bazı alil olan kişilerin uğraştıkları bir mesleği olabilmektedir 249. Örneğin Rumiyan Mahallesi nde sakin 244 Haris Eksertzoğlou, Osmanlı da Cemiyetler ve Rum Cemaati Dersaadet Rum Cemiyet-i Edebiyesi, Çev. Foti Benlisoy & Stefo Benlisoy, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Cengiz Kırlı, Kahvehaneler ve Hafiyeler: 19. Yüzyıl Ortalarında Osmanlı da Sosyal Kontrol, Toplum ve Bilim, S. 83, 1999/2000, s. 72. Muhbirlerin 1842 yılında görevine son verilmiştir. 247 Carter V. Fındley, Kalimiyeden Mülkiyeye Osmanlı Memurlarının Toplumsal Tarihi, Çev. Gül Çağalı Güven, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2011, s Sami, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

95 hane 187, alil olmasına rağmen hizmetkârlık mesleğini yapabilmektedir. Ancak bu kayıtlar çok sınırlı sayıdadır. Tablo 16 ya göre, kazadaki emlak sahiplerinden 2 kişi firar, 3 kişi meczup, bir kişi mecnun ve diğer bir kişi ise gaip olduğundan mesleklerine dair kayıt yoktur 250. Bunun yanında mektepte okuyan 3 kişinin de meslekleri bulunmamaktadır. Çatalca daki yerleşim birimlerinden Sivas ve Kadı köylerinde kayıtlı hane reisleri ile Gökçeli çiftliği kiracılarının ve Ermenilerin tamamının mesleği vardır. Diğer taraftan en fazla mesleksiz hane reisi Sürgün köyünde kayıtlıdır. Rumiyan Mahallesi nde 19, Ferhad Paşa Mahallesi nde 16 hane reisi ile bu mahallerde birkaç emlak sahibinin mesleği yoktur. Bunun gibi kazadaki mesleksiz hane reisleri ve emlak sahipleri genellikle nüfusun daha çok olduğu yerleşim birimlerindedir. Ayrıca Çingenelerden mesleksiz olan Müslüman bir kişi olup, o da Kabakça köyü sakinidir 251. Çatalca da hane reislerinin %90 95 i bir mesleğe sahipken, %9.05 inin bir mesleği yoktur. Ancak bu hane reisleri, mesleği olmamasına rağmen geçimlerini sürdürebilmiş ve vergiye tabi tutulmuştur. Bunu ayrıntılı bir şekilde kazanın iktisadi durumunu incelerken ele alacağız. 250 Örneğin, Nakkaş köyünde kayıtlı Ahmed bin İbrahim 10 senedir gaiptir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 69. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

96 82 Tablo 16: Mesleksiz Hane Reisleri ve Emlak Sahipleri Yerleşim Birimleri Hanesi olanlar Emlak sahipleri Sabi, çocuk ve mürahik Esir feraş Firar Alil Mecnun Meczub Mektepte Kadın veya dul Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k. 3 1 Nakkaş k Örcünlü k. 3 Subaşı k. 1 1 Kabakça k İnceğiz k Sivas k. Ayazma k. 4 4 Yaylacık k Kadı k. Oklalı k Elbasan k Çanakça k. 6 Yenice k Sürgün k Ermeni k. (Rumiyan) Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Yabancı Rumlar 1 Toplam kişi Gaip

97 II. BÖLÜM ZİRAAT VE HAYVANCILIK A. ÇATALCA KAZASINDA TOPRAK Osmanlı devletinde köylü ekonomisinin geçim kaynaklarının temelinde toprağa dayalı tarımın önemi büyüktür. Klasik dönem Osmanlı devletinde toprak miri arazi, mülk ve vakıf arazisi şeklinde tasarruf edilmiştir. Miri arazinin asıl mülkiyeti devlete aittir, tasarruf ve kullanım hakları ise çiftçiye devredilmiştir 1. Ayrıca miri arazinin tasarrufu tapulu ve mukataalı olmak üzere iki kısımda sınıflandırılmıştır. Tapulamayla devlete öşür, çift resmi ya da ispençenin ödenmesi gibi bazı kişisel yükümlülükler karşılığında toprağın tasarrufu köylü ailelerine devredilirken kişiye bir kulluk statüsü getirilir, mukataalı topraklar ise kişiye toplayacağı öşür karşılığında toplu bir bedelle kiralanır, ancak bu kişi herhangi bir köylü vergisiyle sorumlu değildir 2. Devlete ait olan miri arazilerin aksine mülk arazilerin asıl sahibi şahıslardır. Mülk araziler, miri arazinin hükümdar tarafından şahıslara devredilmesi, hükümdarın toprağı devlet görevlilerine veya devletin sınırlarına yeni dâhil olan yerlerde eskiden beri var olan mülk sahiplerine bırakmasıyla meydana gelmiştir 3. Vakıf arazileri ise sosyal amaçlarla oluşturulmuş ve asıl amaç vakıflardan elde edilen gelirlerle toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktır. Osmanlı devletinde XVIII. yüzyılda merkez dışı oluşumlar kuvvetlenmişti ve toprağın temel idari birimini oluşturan tımar sistemi bir çözülme ve değişim sürecine girmişti. Özellikle ayanın gücünün artmasına rağmen büyük ölçekli tarımsal işletmeler sınırlı kalmıştı ve tımar sisteminin çözülüşü küçük işletmelerin yerine büyük işletmelerin yaygınlaşması anlamına gelmemişti 4. Tanzimat döneminde yapılan yenilikler devletin kullarını ön plana alan düzenlemeleri beraberinde getirdi 1 Halil İnalcık, Devlet, Toprak ve Köylü, Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C. I, Çev. Halil Berktay, İstanbul, Eren Yayıncılık, 2009, s İnalcık, a.g.m., s Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta, Fakülte Kitabevi, 2007, s Şevket Pamuk, Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012, s

98 ve toprağın tasarruf ve kullanımına sahip olan tebaadan mülkiyetine sahip olan tebaaya geçiş süreci başladı. Mülkiyet edinme hakkı getirildi ve tımar sistemi etkinliğini tamamen yitirmek üzereydi ve 1847 de çıkarılan düzenlemelerle kişilerin ellerinde bulunan mevcut topraklara tapu veriliyordu ve nihayetinde 1858 tarihli Arazi Kanunnamesiyle zirai topraklarda özel mülkiyet ağırlık kazanmış, tımar sistemi hukuken son bulmuştu 5. Çatalca kazası temettuat defterinde ise bazı toprak ve toprak kullanımları mülk olarak kaydedilmiştir. Sayımın yapıldığı 1840 yılı düşünüldüğünde Çatalca da mülk oluşumlarının daha yeni yeni ortaya çıktığı ya da daha öncesinde edinilmiş bir hak olduğu anlamları taşımaktadır. Ancak Çatalca kazasında daha çok vakıfların sahip olduğu tarım alanları, çayırlar, bağlar, bahçeler ve çeşitli gayrimenkuller, şahısların kullanımına verilmiştir. 1. Toprağın Tasarrufu ve Kullanım Miktarı Çatalca kazasında topraklar tarla, çayır, bağ, bahçe, bostan ve harman alanlarına ayrılmıştır. Kazada toplam dönüm tarla vardır. Ayrıca toprağın büyük bir kısmı, ekim yapılacak tarlalardan oluşmaktadır. Toprağın diğer ikinci büyük kısmı da çayır alanlarına, hayvanların ot ihtiyacının karşılanması için ayrılmıştır. Kazadaki çayır arazisi toplam dönümdür. Bu alanların bir kısmı hisseli çayırlardır. Ancak hissenin kaç dönümden oluştuğuna dair bir kayıt yokken, çayırların sadece müşterek olduğu kaydedilmiştir 6. Ayrıca çayır alanlarının 65 dönümü, tarlaların ise dönümü mukataalıdır 7. Tımar düzeni dışında kalan mukataaların gelirleri, devlet tarafından belirlenen bir kıymetle şahıslara iltizam yoluyla kiralanır ya da devletin emin adı verilen memurlarına emaneten vergilerin toplanması için verilirdi 8. Ancak Tanzimat Fermanıyla birlikte iltizam usulünün kaldırılmasına rağmen, halen bu tip topraklara rastlanılmaktadır. Mukataa sahibinin 5 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul, Dergâh Yayınları, 1998, s İstanbul da sakin Nefise ve kızı Akile nin emlaklarıdır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Fatma Hanım a ait Feridun Paşa çiftliğinde bulunan tarlanın mukataalı olduğu, yine aynı kişinin Halkalı çiftliğinde bulunan çayır alanlarının da mukataalı olduğu kaydı tutulmuştur. 8 Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi, İstanbul, İletişim Yayınları, 2011, s

99 süresi bitmediğinden, onu mağdur etmemek amacıyla mukataası elinden alınmamıştır. Çünkü Osmanlı devletinde iltizam süresi en az üç yıldır 9. Kaza sınırlarına dâhil bağ, bahçe, bostan ve harman alanları dönümlük bir alana sahiptir. Kazadaki bağlar, bağ, bağ yeri, boz bağ ve harap bağ şeklindedir. Bunlardan bağ alanları 1.673,5 dönüm, bağ yeri 399,5 dönüm, boz bağ 2 dönüm ve harap bağlar 4 dönümdür. Kazadaki bahçeler ise bahçe, bahçe yeri ve sebze bahçesi şeklinde kısımlara ayrılmıştır. Bahçelerin dönümü 29,5, bahçe yerinin dönümü 3,5 ve sebze bahçesinin dönümü 28 dir. Ayrıca sebze bahçesinin 3 dönümü mülktür. Bunun yanında sebze bahçelerinin bir kısmı hisseli, parçalı (kıt a) ve mukataalı mülk olarak kaydedildiğinden, sadece kıymetleri verilmiştir 10. Diğer taraftan bu mülklerin hiçbiri herhangi bir vakfa ait değildir. Ayrıca dut ve ceviz ağaçları, soğan ve sarımsak ekili alanlar ile ağaç korusu, mağaza arsası ve dağ olarak ayrılmış kısımlar ile kazadaki diğer ziraatı yapılan tarım ürünleri, kıymete değer mülklerdir. Kazada 54 dut ağacı, 2 ceviz ağacı vardır. Soğan, sarımsak, ağaç korusu ve dağ ise kıymet üzerinden değerlendirilmeye alınmıştır. Bunun yanında mağaza arsası bir adettir 11. Grafik 3: Tarla, Çayır, Bağ, Bahçe, Bostan ve Harman Dönümlerinin Dağılımı Tarla Çayır Bağ, Bahçe, Bostan ve Harman 3% 2% 95% 9 Ünal, a.g.e., s Örneğin Ferhad Paşa Mahallesi nde hane 5 in hisseli sebze bahçesi vardır. Çakıl köyündeki sebze bahçesi ise 30 pare mukataalı ve hisseli mülktür. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 3, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

100 Grafik 3 te yer alan tarlaların kazadaki diğer topraklara göre dağılım oranı %95 tir. Çayır alanları %3, bağ, bahçe, bostan ve harman alanları ise %2 dir. Tarlaya göre toprağın çok küçük bir miktarının çayır, bağ, bahçe v.b. alanlara ayrılmış olması Osmanlı devleti genelinde de yaygın bir durumdur. Örneğin İstanbul çevresinde tarım yapılan toprakların %12 sini bağlar oluşturmuş ve bağ alanlarına bahçe, zeytinlik ve dutlukları da kattığımızda bu oran %20 nin üzerine çıkabilmiştir 12. Çatalca kazasında tarım yapılan toplam alan ile tarım yapılmayan boş alanların miktarlarına dair bilgilerimiz aşağıdaki tablodaki gibidir. Tablo 17: Kazada Ekilen ve Boş Bırakılan Tarlaların Miktarı Tarla Alanlarının Kullanım Şekli Dönüm Toplam tarla Mezru (ekili) ,5 Kiracıların mezru Ücretle mezru 62,5 Ahre ücretle mezru 1.062,5 Ahre veya ahren mezru 307,5 Kendi mezru 2.802,8 Toplam mezru ,8 Hali Mezru ve hali toplamı ,8 Kazadaki toplam tarla alanlarının ,8 dönümü yani yaklaşık %35 i ekimi yapılan (mezru) tarım alanlarından oluşuyordu. Geriye kalan dönüm yani tarlaların yaklaşık %65 i kullanılmayan boş (hali) alanlardı. Ancak mezru kısımlar ile hali kısımların toplamı, Çatalca daki toplam tarla dönümüyle uyuşmamaktadır. Bunun nedeni temettuat sayımlarını tutan kâtiplerin yanlış hesaplamalarından kaynaklanmaktadır. Bazen mezru ve hali kısımlar toplam tarla kısımlarından eksik yazılabildiği gibi, bazen de bu alanlar toplam tarla dönümlerinden fazla yazılabilmektedir 13. Ancak tabloda da açıkça görüleceği üzere mezru ve hali alanların 744,8 dönümü toplam tarla dönümünden, fazlalık arz 12 Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı, İstanbul, Eren Yayıncılık, 1998, s Örneğin İnceğiz köyünde hane 16 da sakin Emrullah bin Ali nin toplam tarlası 6 dönüm olmasına rağmen, ekili tarla dönümü 4 tür. Tarlasının boş bırakılan kısmı ise yoktur. Köyde hane 19 da sakin İbrahim bin İsmail in tarlası 45 dönümdür, fakat ekili tarlası 64 dönümdür. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

101 etmektedir. Bu da çok düşük bir sapma payının olduğuna işaret eder. Diğer taraftan kazadaki hali dönümlerin bazıları ileriki seneye bırakılmış nadas alanlarıdır. Nüfusun fazla ve tarımın gelişmiş olduğu verimli topraklarda kullanılan bu yöntem Akdeniz ikliminin hâkim olduğu yerlerde genellikle bir yıl süre ile toprak boş bırakılarak yapılmıştır 14. Bu şekilde toprak belirli bir süre dinlendirilmiş ve sonraki yıl ya da yıllarda bu boş alanların ekimi yapılarak daha fazla verim elde edilmek istenmiştir. Grafik 4: Tarlaların Ekilme Biçimleri Dağılımı Mezru Ücretle Mezru Kiracıların Mezru 5% 4% 91% Çatalca kazasında mezru (ekili) tarla dönümleri kendi içinde sınıflandırılarak kaydedilmiştir. Bunlar mezru, kiracıların mezru, ücretle mezru, ücretle veresiye (ahre) ile mezru, veresiye (ahre) veya başkası (ahren) tarafından mezru ve kendi mezru şeklindedir. Tarlaların mezru kısmı ile kendi mezru kısımlarından, hane veya emlak sahibinin kendi tarlasını ektiği anlaşılmaktadır. Bunların haricinde kalan kısımların ise hane sahibine başkası tarafından ücretle veya veresiye ücretle ekimi yapılmış olmalıdır 15. Ancak bu ücretlerin ne kadar olduğuna dair bir kayıt yoktur. 14 Güran, a.g.e., s Ferit Devellioğlu nun hazırlamış olduğu Osmanlıca-Türkçe Lügat ten ahre nin kelime anlamı veresiye olarak tanımlanır ki, bununla beraber aher kelimesi de vardır. Onun anlamı ise başkası, diğeridir. Ancak Çatalca temettuat defterindeki kelime ahre yani veresiye manasındaki kelimeyle 87

102 Bununla beraber kiracıların ne kadar bir kira karşılığında bu tarlaları aldıkları da belirtilmemiştir. Grafik 4 te Çatalca kazasındaki mezru alanlar gösterilmiştir. Ayrıca grafikteki ücretle mezru kısım veresiye veya başkaları tarafından ekimi yapılan alanları da kapsamaktadır. Kazada mezru tarlaların %91 i tarla sahibinin kendisi tarafından, %5 i başkalarının emek gücünden faydalanılarak ekimi yapılmıştır. Geriye kalan %4 lük dönüm ise kiracıların ekiminden oluşmaktadır. Yani kazadaki çoğu hane tarlasını kendi gücü ve olanaklarından yararlanarak işletirken, bazı haneler ise toprağını başkalarına sürdürmekte, ekim yaptırmaktadır. Diğer taraftan kazada hane ve sayımı yapılan diğer emlak sahipleri başına düşen tarla dönümlerinden yola çıkarak bu işletmelerin genellikle ne kadar bir büyüklüğe sahip olduğunu anlamak mümkündür. 2. Kazadaki Tarım İşletmelerinin Büyüklükleri ve Yerleşim Birimlerinin Toprak Miktarı Sanayi devriminden sonra Batılı devletlerin hammadde kaynağı haline gelen Osmanlı devleti kapitalist bir ekonomik gelişim gösterememiştir 16. Neticede XIX. yüzyılda Çatalca kazası dâhilinde mevcut yerleşim birimlerinde ve Osmanlı devleti genelinde hâkim geçim kaynakları arasında tarımsal araziler, diğer geçim kaynaklarından daha yaygın kullanılmaktadır. Aslında günümüz kapital toplulukları benzerlik göstermektedir. Aher kelimesinde ise başındaki a harfi şapkalı elif ile yazılmıştır. Ahre kelimesinde şapka kullanılmamıştır. Her iki kelimenin anlamı ve temettuat kaydı neticesinde, bu tür tarlaların ekimi her iki durumda da başkası tarafından ve ücret karşılığında yapıldığı açıktır. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Lûgat, Ankara, Ak Aydın Kitabevi, 2007, s. 16, 18. Ayrıca kelimenin kullanımlarına bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Osmanlı devletinde kadim dönem bollukçu ekonomik anlayışa göre piyasadaki mal ve hizmetlerin mümkün olduğu kadar bol, kaliteli ve ucuz olması sağlanacaktı. Bu şekilde piyasadaki arz çoğaltılırken ithalatı teşvik edici, ihracatı kısıtlayıcı uygulamalar devletin izlemiş olduğu temel iktisadi anlayışlardan biriydi. Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, Ötüken Neşriyat, 2010, s Osmanlı devletinin kadim dönemden kalan bu iktisat ve devlet anlayışının korumacı ekonomiye kapalı olması nedeniyle sermaye birikimi sağlanamamıştır. Ayrıca Avrupa devletlerinin ve tüccarlarının baskısı, Osmanlı devletini kapitalist ülkelerle ekonomik bir bağımlılık ilişkisine sokmuştur. Bu nedenle Osmanlı devleti kapitalist bir ekonomik gelişim gösterememiştir. Çağlar Keyder, Türkiye de Devlet ve Sınıflar, İstanbul, İletişim Yayınları, 2013, s

103 dahi tarımın geliştirilmesine yönelik ekonomik yatırımlar yaparlar. Yapılan yatırımlar vasıtasıyla en küçük bir tarımsal işletmeden daha çok kaliteli tarımsal verim elde edilmeye çalışılır 17. Böylece tüm dünya ülkeleri, bir taraftan artan nüfusun tarımsal tüketim ihtiyaçlarını karşılamak isterken diğer taraftan dışa bağımlılığı azaltarak tarımsal ihracat yapan bir ülke olup kendi gelirlerini artırmayı amaçlamaktadır. Osmanlı devletinde XIX. yüzyıl ortalarında işlenecek toprağın bol olmasına rağmen, nüfus yoğunluğu düşüktü. Bu nedenle topraklarının çok sınırlı bir kısmında tarım yapılabilmekteydi. Bu yıllarda Osmanlı devletinde yapılan tarımla ilgili faaliyetlerin başka bir özelliği de tarımda küçük işletme tipinin yaygın olmasıydı 18. Küçük işletmelerin miktarı 10 dönümden az, orta büyüklükteki işletmelerin miktarı 10 ile 50 dönüm arası ve büyük işletmelerin miktarı ise 50 dönümden fazla olanlardı 19. Çatalca kazası dâhilindeki tarımsal işletmelerin büyüklükleri ise tablo 18 de verilmiştir. Buna göre, kazadaki tarımsal işletmelerin Osmanlı genelini yansıtıp yansıtmadığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Çatalca kazasında tablo 18 e göre, 896 tarımsal işletme vardır. Bunlardan küçük tarımsal işletmelerin sayısı 225, orta büyüklükteki işletmelerin sayısı 388 ve büyük işletmelerin sayısı 283 tür. Küçük tarımsal işletmelerin en yaygını Rumiyan Mahallesi ndeyken, orta büyüklükteki tarımsal işletmelerin en yaygını Sürgün köyü ve büyük işletmelerin en yaygın olduğu yerleşim birimi ise Nakkaş köyüdür 20. Yukarıda Osmanlı devletinin genel yapısında küçük tarımsal işletmelerin yaygın olduğunu belirtmiştik. Ancak, Çatalca kazasında hakim tarımsal işletme yapısı daha çok orta büyüklükteki arazilere dayalıdır. Osmanlı devletinin geneline oranla, Çatalca kazasındaki küçük işletmeler en az yaygın tarımsal işletme tipi olarak karşımıza çıkmaktadır. 17 Thomas Malthus un nüfus artışı üzerine yazdığı deneme göz önünde bulundurulduğunda, onun tarımdaki artış hızının nüfus artış hızından daha az olduğu görüşü o yıllarda devletleri buna yönelik önlemler almaya itmiştir. Bkz.: Robert B. Downs, Dünyayı Değiştiren Kitaplar, Çev. Erol Güngör, İstanbul, Ötüken Yayınları, 2000, s Güran, a.g.e., s Güran, a.g.e., s Nakkaş köyündeki tarımsal işletmelerin kaydına bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

104 Kazadaki orta büyüklükteki işletmelerin sayısındaki çoğunluğa rağmen, dönümlük toprak miktarının yer aldığı büyük tarımsal işletmeler, %88,17 ile diğer işletmelerden daha büyük tarımsal toprak miktarından oluşmaktadır. Bu gibi büyük tarımsal işletmelerde, zirai faaliyetler sürdürülürken, dışarıdan gelecek işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Küçük işletmelerde ise bütün çalışma zamanları doldurulamadığından, aile üyelerinin bir kısmı iş güçlerini ücret karşılığında, bu büyük tarımsal işletmelere kiralayabiliyorlardı 21. Ayrıca büyük tarımsal işletmeler verimlerini arttırabilecekleri tarım metotlarından yararlanabilecek sermayeye sahiptiler ve pazara dönük üretim yapmaktaydılar. Diğer taraftan kazadaki Sürgün, Çakıl ve Çiftlik köyleri en çok tarımsal işletmeye sahip yerleşim birimleridir. Bunlardan 102 işletmeyle Sürgün köyü en başta gelirken, 90 işletmeyle Çakıl ve 87 işletmeyle Çiftlik köyleri en fazla tarımsal işletmeye sahip diğer gayrimüslim köylerdir. Müslüman yerleşim birimlerinde ise tarımsal işletmelerde, ilk sırayı 86 işletmeyle Nakkaş köyü alır. Nakkaş köyünün ardından 63 tarımsal işletmeyle Ferhad Paşa Mahallesi ve 35 tarımsal işletmeyle Şeyh Sinan köyü gelir. Bunun yanı sıra kazada bazı yerleşim birimlerinde ya küçük ve orta büyüklükteki tarımsal işletmeler ya da hiçbir tarımsal işletme bulunmamaktadır. Küçük işletmelerin bulunmadığı yerleşim birimi Subaşı köyüdür 22. Hiçbir tarımsal işletmeye sahip olmayan köyler ise Ayazma ve Yaylacık tır. Ayrıca Çingeneler, yabancı ahali ve Gökçeli çiftliği kiracılarının da herhangi bir tarımsal işletmeleri yoktur. Kadı ve Çanakça köylerinde de küçük ve orta büyüklükte tarımsal işletmeler bulunmamaktadır. Bunun nedeni kaza içinde bulunduğu coğrafyadan dolayı, Ayazma ve Yaylacık gibi yerleşim birimlerinde tarımsal üretimin yapılabileceği arazilerin olmamasından kaynaklanmış olmalıdır. Ayrıca bazılarının tarımsal araziyi, tasarruf edebilecek ekonomik güce sahip olamaması da bu nedenler arasında varsayılabilir. Çatalca kazasında tarla alanlarının en yaygın olduğu yerleşim birimleri sırasıyla %14,23 ile Ferhad Paşa Mahallesi, %12,06 ile Nakkaş ve %4,75 ile Kadı 21 Tevfik Güran, Osmanlı Tarım Ekonomisi , Türk İktisat Tarihi Yıllığı, S. 1, İ.Ü İktisat Fakültesi, 1987, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

105 köyleridir. Ancak Ermeni, İzzettin, Tozalak, Kara Murad ve Mertenek çiftlikleri %21,52 ile kazada en fazla tarla arazisine sahip alanlardır. Bu çiftlikleri Ferhad Paşa Mahallesi ndeki tarla alanlarından sonra %10,66 ile Kırım Hanlarından Selim Giray eşi Fatma Hanım a ait Subaşı, Feridun Paşa, Halkalı, İnceğiz, Gökçeli ve Murad Fakih çiftlikleri takip eder 23. Nitekim Fatma Hanım a ait çiftliklerdeki işletmeler tek kişiye ait olduğuna göre toplamda Çatalca kazasında 891 ayrı kişiye ait işletme yani zirai faaliyetlerin yapılabileceği tarla arazisi bulunmaktadır. 23 Bu çiftlikler herhangi bir yerleşim yeri içerisinde gösterilmeden verilmiştir. Çünkü bazılarının kazada hangi yerleşim birimi dâhilinde olduğu kayıtlı değildir. Ancak Subaşı çiftliği örneğindeki gibi bazı çiftlikler bulundukları yerleşim birimleriyle benzer bir şekilde isimlendirilmiştir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

106 92 Tablo 18: Çatalca Kazasında Tarım İşletmelerinin Büyüklükleri Yerleşim Birimleri 0-10 (Tarla dönümü) (Tarla dönümü) 50+ (Tarla dönümü) Toplam İşletme sayısı Miktar % İşletme sayısı Miktar % İşletme sayısı Miktar % İşletme sayısı Miktar % Ferhad Paşa m , , ,23 Rumiyan m , ,5 2,22 Şeyh Sinan k ,05 Nakkaş k ,06 Örcünlü k , ,5 12, , ,5 3,32 Subaşı k ,6 Kabakça k ,05 İnceğiz k , , ,47 Sivas k. 4 25, ,5 0,32 Ayazma k Yaylacık k Kadı k ,75 Oklalı k ,91 Elbasan k , , , ,65 Çanakça k ,57 Yenice k. 4 15,5 0, ,5 2, ,5 97, ,5 4,2 Sürgün k , ,5 2,51 Ermeni k , , ,68 Kestanelik k , , ,99 Akalan k , , ,65 Çiftlik k , ,5 2,33 Çakıl k , , ,27 Fatma Hanım çiftlikleri ,66 Ermeni-İzzettin-Tozalak- Kara Murad- Mertenek ç ,52 Toplam ,5 1, ,5 10, ,

107 3. Kazada Ekimi Yapılan Tarım Ürünleri Osmanlı tarımı XIX. yüzyılda daha çok hane içi tüketime yönelik ve fazla zirai üretim yapma kapasitesinin düşük olduğu geçimlilik ekonomi tarzındaydı. Bunun yanında deniz taşımacılığından yararlanma imkânına sahip olmayan bölgelerde, pazar için zirai üretim yapmak çok sınırlı bir hale geliyordu 24. Yani hane halkının birçoğu daha çok kendi geçimlerini sağlayabilecek ölçüde tarımsal faaliyet yapıyordu. Pazar için üretim yapılmaya çalışılsa dahi ulaşım olanaklarının yetersiz olması nedeniyle ürünlerin pazarlanması çok kolay değildi. Tanzimat ın ilanıyla başlayan süreç birçok alanda olduğu gibi tarımsal üretiminde ele alınıp geliştirilmesinde bazı yenilikleri ve uygulamaları beraberinde getirmiştir. Çiftçilerin üretim alanlarını genişletmek, ticari değeri yüksek, pazara yönelik ürünlerin üretimini yapmak ve üretimde modern araçların kullanımını yaygınlaştırıcı teşviklerde bulunmak amacıyla ekimi yaygınlaştırılmak istenen ürünlere geçici vergi muafiyetleri sağlanmış, tarımsal metotların modernleştirilmesinde kullanılacak araç ve gereçler gümrük vergisinden muaf tutulmuş, tarımsal ürünlerin ticareti serbestleştirilerek tarım teşvik edilmiştir 25. Böylece, zamanla Osmanlı devleti genelinde ziraat çeşitlenerek, hem zirai ürünlerin üretimi hem de ihracatı artmıştır 26. Bu artışın temelinde 1840 lardan itibaren taşıma ve haberleşme alanındaki gelişmeler ve Avrupa da herhangi bir savaşın bulunmayışıyla, Osmanlı zirai ürünlerine dış talebin artması, Tanzimat ın getirdiği politikaların uygulamaya koyulmasıyla da zirai üretimde artışın sağlanması yer almaktadır 27. Böylece Osmanlı devletinde, insanlar sadece temel gereksinimlerini karşılayacak kadar tarımsal faaliyet yapmaktan ziyade tarımda ticarileşmede 24 Güran, a.g.e., s Tevfik Güran, Tanzimat Döneminde Tarım Politikası, Tanzimat, Ed. Halil İnalcık & Mehmet Seyitdanlıoğlu, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012, s Osmanlı devleti tarım ürünlerinin ticaretini serbestleştirmeden önce tekel sistemi de diyebileceğimiz mübayaa (satın alma) usulü uyguluyordu. Bu usul önceleri askeri ihtiyaçların karşılanmasına yönelik bir uygulamayken XVIII. yüzyılda İstanbul un iaşesinin karşılanması amacıyla yapılmaya başlanmıştır. Böylece devlet her bölgede belirlenen kotalarla miri ve rayiç mübayaa adıyla piyasa fiyatlarının altında buğday, arpa, pirinç ve mısır gibi zirai ürünler alabilmiştir. Güran, a.g.e., s Donald Quataert, 19. Yüzyıla Genel Bakış: Islahat Devri , Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C. II, Ed. Halil İnalcık & Donald Quataert, İstanbul, Eren Yayıncılık, 2006, s Güran, a.g.e., s

108 sağlamış, geçimlilik bir ekonomi, yerini piyasa ilişkilerine bırakmıştır 28. Özellikle 1842 yılında hububat ihracatı birkaç kat artarak bunu takip eden 20 senede ihracat 2 katına çıkmıştır 29. Dolayısıyla tablo 19 a bakıldığında, Çatalca kazasında hububat üretiminin yaygın olduğu görülmektedir. Çatalca da hububat ve diğer ekimi yapılan alanların ölçümünde temettuat defterinde kullanılan yöntem, dönüm üzerinden olmakla birlikte bu ürünlere dair herhangi bir fiyat gösterilmemiştir. Dönüm üzerinden yapılan kayıtlarda, hububat üretimi diğer zirai ürünlere oranla daha çok yapılmaktadır. Çatalca kazasında olduğu gibi Osmanlı devletinin genelinde de hububata dayalı zirai üretim diğer zirai ürünlerden oldukça yaygındır 30. Çatalca kazası genelinde tarlaların toplam ,8 dönümü ekilidir. Fakat temettuat defterinde bunun ,5 dönümünün hangi tarım ürünüyle ekili olduğu kaydı vardır. Bunlardan biri hububat ile ekili alanlardır. Kazada ekili hububat üretiminde başta dönüm ile hınta yani buğday gelir. Diğer hububat ürünlerinin dönümleri ise şöyledir: Alaf (yulaf) ,5 dönüm, şair (arpa) dönüm, burçak 65 dönüm, çavdar 11 dönüm, dövmelik buğday ve süpürgelik 8 er dönüm, darı ise 0,5 dönümdür. Osmanlı devletinde 1897 yılı tarım ürünlerine dair verimlilikte, buğdayda hektar başına düşen verim 870 kilo gram, yulafta 900 kilo gram ve arpada 783 kilo gramdır 31. Nitekim 1 hektar 10 dönüme eşit olduğundan Çatalca kazasında yılda yaklaşık ton buğday, 990 ton yulaf ve 285 ton arpa verimi elde edilmiştir 32. Çatalca kazasında zirai üretimi yapılan tarımsal ürünlerin tablo 19 da da görüldüğü üzere, büyük bölümü Fatma Hanım a ait çiftliklerde ve yine bu tabloda 28 Tabakoğlu, a.g.e., s Quataert, a.g.m., s Charles Issawı, The Economic History of Turkey, Chıcago, The Unıvercıty of Chıcago Press, 1980, s Güran, a.g.e., s Yalnız bunlar tahmini rakamlar olduğundan Çatalca kazasında ne kadar zirai üretim fazlası olabileceğine dair çıkarımlar yapmak mümkün değildir. Ayrıca Osmanlı devleti genelinde kuru tarım yapılıyor olması nedeniyle, tarım üretimi hava şartlarından etkilenmiş ve tarlalardan alınan verimde yıldan yıla düşüşler ve artışlar yaşanmıştır. Bkz.: İsmail Arslan, Osmanlı Dünyasında Köyler ve Köylüler: 19. Yüzyıl Balıkesir Örneği, İstanbul, Bilge Kültür Sanat, 2014, s Bu nedenle Çatalca kazasında, tarımdan alınan verimlerin oranları değişiklik gösterebilmektedir. 94

109 diğer çiftlikler olarak adlandırdığımız Ermeni, İzzettin, Tozalak, Kara Murad ve Mertenek çiftliklerinde ekimi yapılmaktadır. Kazadaki yerleşim birimlerinden Ferhed Paşa Mahallesi nde ise hınta ve şair üretimi diğerlerine oranla oldukça fazladır. Mahallede dönüm hınta ve 392 dönüm şair ekimi yapılmıştır. Ayrıca Sivas ve Çanakça köylerinde sadece hınta ekimi yapılmıştır. Nakkaş köyü ise kazada en fazla alaf ekimi yapan yerleşim birimidir. Köyde toplam 2.215,5 dönümlük tarla alaf ekimine ayrılmıştır. Burçak, çavdar, döğme buğday, süpürgelik ve darı ürünlerine ayrılan dönümlerin miktarları, hınta, arpa ve yulafla karşılaştırıldığında oldukça azdır. Bu durum kazada ekimi yapılan baklagiller ve diğer tarımsal ürünler için de söz konusudur. Kazada baklagil ekimi yapılan alanların 30 dönümü bakla, 29 dönümü fiğ ve 4 dönümü gırah yani fasulyedir. Bunların da büyük bölümü çiftliklerde üretilmiştir. Bir sınaî ürünü olan keteninde birçoğu yine çiftliklerde üretilmekle birlikte, Çanakça ve Çakıl köyleri de keten yetiştiriciliğinde önemli bir alana sahiptir. İsfanahiyye yani ıspanak ekimi yapılan tek yer ise Kara Murad çiftliği olmuştur 33. Zirai ekimi yapılan ürünlerin dönümlerine bakılarak, yapılan toplamlarda çiftliklerin yine önde geldiğini görmekteyiz. Mahalle ve köyler arasında ise zirai ekimin büyük çoğunluğu 4.032,5 dönüm ile bir Müslüman köy olma özelliğine sahip Nakkaş ta yapılır. Ferhad Paşa Mahallesi nde 3.619, gayrimüslim reayanın kayıtlı olduğu Yenice köyünde ise 2.050,5 dönümlük bir alanda zirai ürünlerin ekimi yapılmıştır. Ancak tarımsal üretimin en çeşitli yapıldığı yerleşim birimleri çiftlikler ile Kabakça ve Ermeni köyleridir. Grafik 5 te yer alan veriler neticesinde, kazada tarımsal işletmelerde hınta ekiminin yapıldığı alanların dönümünün oranı %46,57 dir. Köylüler ve çiftlikler, tarım arazilerinde hınta ekiminden sonra %38,07 ile alaf ekimiyle uğraşmıştır. Şair ekimine ise %12,64 oranında tarla dönümü ayrılmıştır. Kuşkusuz bu üç zirai ürün köylülerin geçimini sağlamakta en önde gelmiştir. Keten, çavdar, burçak, bakla ve isfânâhiyye daha çok kişiye özel yetiştirilen tarımsal ürünler olarak kalmıştır. Ayrıca sadece Kadı köyünde ekimi yapılan soğan ve sarımsakta kişiye özgü olan 33 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

110 ürünlerdendir. Bunların üretim miktarları belirtilmezken özellikle sarımsağın kıymeti oldukça yüksektir 34. Grafik 5: Zirai Ürünlerin Oransal Dağılımları Çavdar 0,04% Burçak 0,23% Bakla 0,10% Fiğ 0,10% Keten 2,17% Diğerleri 0,09% Şaîr 12,64% Hınta 46,57% Alaf 38,07% 34 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

111 97 Tablo 19: Çatalca Kazasında Ekimi Yapılan Tarım Ürünleri Baklagiller Sınaî Ürün Mezru Yerleşim Hububat (dönüm) Diğer (dönüm) ürünü (dönüm) (dönüm) Birimleri Hınta Alaf Şaîr Burçak Çavdar Döğme buğday Süpürge Darı Bakla Fiğ Gırah Keten İsfânâhiyye Toplam Toplam Ferhad Paşa m ,5 Rumiyan m. 118, ,5 1, ,5 332 Şeyh Sinan k , ,5 228 Nakkaş k , , ,5 Örcünlü k. 619,5 756, Subaşı k , ,5 1,5 438,5 438,5 Kabakça k. 306, , ,5 İnceğiz k. 613, , ,5 Sivas k Ayazma k Yaylacık k Kadı k Oklalı k. 260, , ,5 Elbasan k ,5 3 40, Çanakça k Yenice k , , Sürgün k ,5 1 55, ,5 Ermeni , ,5 261 Kestanelik k , , ,5 Akalan k. 75,5 143,5 14 9,5 242,5 262 Çiftlik k ,5 16,5 7,5 418,5 559 Çakıl k , , ,3 Fatma Hanım ç Diğer çiftlikler ,5 8, , , ,5 Toplam , , , , ,8

112 4. Bağ, Bahçe, Bostan ve Çayırlar Çatalca kazasındaki bağ, bahçe ve bostanlar, tarlalardan ziyade daha düşük bir orana sahip tarım alanlarıdır. Bunun yanı sıra hayvanların ot ihtiyacının karşılanmasında yararlanılan çayırların veya meraların varlığı da kazanın ekonomik yönden çeşitliliğine büyük katkı sağlamaktadır. Osmanlı devletinde bağ ve bağcılık faaliyetleri özellikle devletin nüfus yoğunluğunun bulunduğu kasaba ve şehirlerin çevrelerinde yaygın, pazara dönük ürünlerin yetiştirildiği alanlardır 35. Ancak Çatalca kazasında XIX. yüzyıl ortalarında yapılan bağ, bahçe ve bostancılık faaliyetleri oldukça sınırlı miktarda kalmıştır. Kaldı ki, tablo 20 ye göre, kazada sadece 28 dönüm sebze bahçesi vardır. Bundan başka Çatalca temettuat defterinde kayıtlı bazı sebze bahçeleri müşterek, hisseli ve kıt a (parça) olarak kaydedilmiştir. Bu sebze bahçeleri Ferhad Paşa Mahallesi ile Elbasan, Yenice ve Çakıl köylerinde bulunmaktadır 36. Ayrıca Fatma Hanım a ait Subaşı çiftliği ile Ermeni ve Mertenek çiftliklerinde de bu türden kayıtlı sebze bahçeleri vardır 37. Tevfik Güran, bağ ve bahçelerdeki üretimin emek-yoğun faaliyetler arasında olduğundan, nüfusun yoğunluğuna göre bu tür ürünlerin üretiminin artabileceğini veya düşebileceğini ifade eder 38. Aslında Çatalca kazasında Sürgün köyü ve Rumiyan Mahallesi ndeki nüfusun diğer yerleşim birimlerine oranla daha çok olması, bağ ve bahçe ürünleri yetiştirilen tarım alanlarına, bu köy ve mahallede diğer yerleşim birimlerinden daha fazla yer ayrılması, bu görüşü doğrular bir nitelik taşımaktadır. Tabloya 20 ye göre, Sürgün köyünde bağcılık faaliyetleri yapılabilen toplam dönüm arazi varken, bu Rumiyan Mahallesi nde diğer bahçe alanlarıyla birlikte 303,5 dönümdür. Nakkaş köyünde ise 3 dönüm bostan yeri vardır. Diğer taraftan Şeyh Sinan, Örcünlü, Subaşı, Sivas, Ayazma, Yaylacık, Oklalı, Çanakça, Ermeni, Kestanelik ve Akalan köyleri, bağcılık ve sebzecilik faaliyetlerinin hiç 35 Arslan, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 3, 6, 233, 271, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 139, Güran, a.g.e., s

113 yapılmadığı yerleşim birimleridir. Çatalca kazasında dönümlük bir arazi ise bağ, bahçe ve bostana ayrılmıştır. Bunlardan bağ yeri, boz bağ ve bahçe yeri olarak kayıtlı araziler, üretimin yapılmadığı yerlerdir. Harap bağlar ise uzun süre bakımı yapılmadığından, giderek üretimden faydalanılamayan ya da verimin düştüğü tarım alanlarıdır. Çatalca kazasında bağ, bahçe ve bostanlara oranla oldukça büyük bir dönümün ayrıldığı diğer bir arazi çayır alanlarından oluşur. XVII. yüzyıl kadı sicillerine göre Çatalca, Terkos, Silivri, Küçükçekmece ve Büyükçekmece İstabl-ı âmire yani sarayın ahırları için ot ihtiyacının arabalarla getirtilerek karşılandığı çayır alanlarıdır 39. Bunun yanında 1932 yılında Çatalca daki vakıf çayırlarından İstanbul a ot götürülmeye devam edilmiştir 40. Bu nedenle Çatalca çayırları yöre halkının hayvanlarını otlatabildiği alanlar olduğu kadar, halkın en azından ot taşımacılığı yaparak bundan kazanç sağlayabilmesini olanaklı hale getirmiştir. Kazada en fazla çayır alanları 913,5 dönümle Nakkaş ve 502 dönümle Çiftlik köylerindedir. Toplamda ise dönüm alan kazada çayır arazisine ayrılmıştır. Diğer taraftan Ayazma, Yaylacık, Çanakça, Yenice, Sürgün ve Akalan köylerinde çayırlık arazi bulunmamaktadır. Ayrıca Ayazma ve Yaylacık köylerinde işletilebilecek tarımsal arazi olmadığı gibi bağ, bahçe ve çayır alanları da olmadığından, bu köylerde yaşayan insanlar geçimlerini farklı yollardan sağlamıştır 41. Kazada hububat ve baklagil gibi tarımsal ürünlerin ekildiği arazilerden farklı olarak daha az bir alana sahip olan bağ, bahçe ve bostanlar nüfusun daha fazla olduğu Rumiyan Mahallesi, Sürgün ve Çakıl köyü gibi yerlerde yaygın olarak yapılan ekonomik faaliyetlerdir. Ayrıca bağ arazisi daha çok gayrimüslim yerleşim birimlerinde kayıtlıdır. Nitekim kazadaki bağ yeri, boz ve harap bağlarla beraber toplam 2,079 dönüm bağ arazisinin, 2.007,5 dönümü gayrimüslim yerleşim birimlerinde, 71,5 dönümü Müslüman yerleşim birimlerindedir. 39 İstanbul Kadı Sicilleri: Eyüp Mahkemesi (Havâss-ı Refîa), Defte No: 74, Hicrî: , Haz. Hüseyin Kılıç v.d., İstanbul, İslam Araştırmaları Merkezi Yayınları, 2011, s Oktay Güldüren, Bir Zamanlar Çatalca, İstanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2010, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

114 100 Tablo 20: Çatalca Kazasında Bağ, Bahçe, Bostan, Çayır ve Harman Dönümleri Yerleşim Birimleri Çayır Bostan yeri Bağ yeri Harap bağ Boz bağ Bahçe Bahçe yeri Sebze bahçesi Harman yeri Toplam Bağ d. d. d. d. d. d. d. d. d. d. d. Ferhad Paşa m Rumiyan m. 15, , ,5 3,5 319 Şeyh Sinan k. 103,5 103,5 Nakkaş k. 913,5 3 1,5 918 Örcünlü k Subaşı k. 30,5 30,5 Kabakça k İnceğiz k. 32,5 1 33,5 Sivas k Ayazma k Yaylacık k Kadı k ,5 35,5 Oklalı k. 5,5 5,5 Elbasan k. 11, ,5 Çanakça k. 0 Yenice k. 90,5 90,5 Sürgün k Ermeni k. 1,5 1,5 Kestanelik k Akalan k. 0 Çiftlik k Çakıl k , ,5 Fatma Hanım çiftlikleri Ermeni-İzzettin-Tozalak- Kara Murad-Mertenek ç ,5 232,5 Toplam ,5 399, ,5 3,

115 B. ÇATALCA KAZASINDA HAYVANCILIK Toprağa dayalı geçim, tarım olanaklarından yararlanılarak sürdürüldüğü gibi diğer taraftan hayvancılık yapılarak da sağlanılırdı. Nüfus yoğunlunun azlığı nedeniyle tarım yapılmayan boş alanların fazlalığı ve özellikle iç bölgelerde ulaşım olanaklarının yeterince iyi olmaması ürünlerin pazarlanmasındaki olanakları kısıtladığından hayvancılık daha yapılabilir bir iktisadi faaliyet olmuştur 42. Nitekim Çatalca kazasındaki geniş mera alanları hayvancılığın yapılmasında olanak sağlayabilecek yeterlilikteydi. XIX. yüzyıl şartları düşünüldüğünde tarımsal arazinin sürümü öküz, camış, at v.b. hayvanların gücünden faydalanılarak yapılıyordu. Bunun yanında hayvancılıktan elde edilen et, süt, yağ ve peynir gibi maddeler, insanların besinsel gıdalarını karşılamaktaydı. 1. Büyükbaş Hayvancılık Çatalca daki büyükbaş hayvanların etinden, sütünden, derisinden ve gücünden faydalanılmış olunmalı. Bunlar tablo 21 de inek, öküz, boğa, manda, camış ve malak gibi türler şeklinde sınıflandırılmıştır. Ayrıca tabloda malak, tosun, düve, dana ve inek kısmında birlikte verilen hayvanların, hangi türler olduğuna dair temettuat kayıtlarında ayrım yapılmadığından, bu hayvanların sayılarının hepsi beraber verilmiştir 43. Büyükbaş hayvanları sayılarına göre ayırdığımızda kazada inek sayısının oldukça yoğun olduğunu görürüz. Mahalle ve köyler arasında inek yetiştiriciliği büyük bir oranda Çiftlik köyünde yapılmaktadır. Nakkaş ve Ayazma köyleri, Ferhad Paşa Mahallesiyle birlikte Çiftlik köyünden sonra en çok inek yetiştiriciliğinin yapıldığı yerleşim birimleridir. Ancak en fazla inek yetiştiriciliği, Fatma Hanım, Ermeni, Tozalak, İzzettin ve Kara Murad çiftlikleri ile kazadaki mahalle ve köylerde 42 Güran, a.g.e., s Nakkaş köyünde hane 22 sahibi İbiş bin İbrahim örneğinde olduğu gibi kara sagîr dana ile ineğin beraber kaydı tutulduğundan, bunlardan kaç tanesinin dana kaç tanesinin inek olduğu anlaşılamamıştır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

116 yer alan çiftliklerde yapılmaktadır. Rumiyan Mahallesi ve Sivas köyünde ise inek yetiştiriciliği oldukça azdır. Kazada bulunan toplam ineğin kendi içinde camış, manda, sığır, sagîr gibi cinsleri vardır. Camış inekler, 4 ü kocamış olmak kaydıyla 281 adettir ve çoğunluğu Tozalak çiftliğinde yetiştirilir. Büyük bir çoğunluğu Çiftlik köyünde yetiştirilen manda ineklerinin 33 ü kocamış, 211 i normal yaşlarda ve 3 ü hisselidir. Diğer türlerden sığır ve sagîrler aslında kara sagîr ve karasığırdır. Kara sagîrler en çok yetiştirilen inek cinsidir. Toplam kara sagîr inekten 61 i kocamış kara sagîr inektir ve daha çok Nakkaş köyü olmak üzere, Çiftlik köyü ve Ferhad Paşa Mahallesi nde yetiştirilir. Karasığır inekler ise 221 adettir. Bunların 23 ü kocamış karasığırdır ve daha çok Ayazma köyünde yetiştirilen hayvan cinsidir. Diğer taraftan inek olarak kaydedilen hayvanların toplamı ise 9 adettir 44. İneğe nazaran tarla sürmek ve araba çekmek için gücünden yararlanılan öküz, boğa, camış ve malak türleri kazada görülen diğer büyükbaş hayvanlardandır. Özellikle tarım arazisini sürmekte kullanılan öküzün, hisselileri de vardır. Hisseli öküzlerle beraber kazada öküzün yetiştirilme oranı, inekten sonra gelmektedir. Hisseli olmayan öküzlerin büyük çoğunluğu Nakkaş köyündedir, hisseliler ise mahalle ve köyler arasında, çoğunlukla Yenice ve Sürgün ile Ferhad Paşa Mahallesi nde yetiştirilir. Kazadaki öküzlerin, hatta manda ve camışların büyük bölümünün hisseli olması demek, gayrimenkullerde de olduğu gibi ortaklığın haneler arasında hayvanlar üzerinde de yaygın olarak yapıldığını göstermektedir 45. Tabloda yer alan 861,5 hisseli ve 379 baş öküzün karasığır, kara sagîr gibi cinsleri vardır. Ancak karasığır öküz yalnız bir baştır ve Çakıl köyünde kayıtlıdır 46. Daha çok Nakkaş köyünde yetiştirilen kara sagîr öküzlerin sayısı ise 2 si kocamış öküz olmak üzere toplam 133 tür. Diğer taraftan sadece öküz olarak kayıtlı toplam 245 hayvan vardır. Bunun 19 başı kocamış öküz dür ve daha çok Ferhad Paşa Mahallesi nde yetiştirilir. Kazadaki hisseli öküzlerin büyük bir çoğunluğu 44 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 68. Çocuk Anastas veled-i Yorgi ye ait inek kaydında olduğu gibi kazada bu türden cinsi belirtilmeyen inek sayımı yapılmıştır. 45 Örneğin Ferhad Paşa Mahallesi nde 75 numaralı hane sakini Rüstem bin Mehmed in öküz hissesi 2 dir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no:

117 çiftlik sahiplerindedir. Bu öküzlerin kazadaki hisse sayıları ise 6 sı kocamış öküz olmak üzere 206,5 u kara sagîr, 36 sı kocamış öküz olmak üzere 613 ü ise normal yani sadece öküz olarak kayıtlı cinstir. Kazada öküzlerin yanı sıra toplamda 8 baş olan boğa gibi farklı türde büyükbaş hayvanlar da vardır. Bunlardan bir diğeri ise 86 baş ve 211 hisseden oluşan mandadır. Bu mandaların sayıca ve hissece en fazla yetiştirildiği yerleşim birimi Nakkaş köyüdür. Kendi içinde çeşitli manda, manda malağı, koşu mandası ve manda boğası şeklinde kaydedilen bu türün en yaygın yetiştirilen cinsi koşu mandası olmuştur. Kazada 59 baş ve 209 hisseli koşu mandası, 4 baş ve 6 hisseli koşu camışı, 18 baş ile 32 hisseli koşu malağı vardır. Çatalca temettuat defterinde kayıtlı camışlarda camış, camış malağ, camış boğası ve koşu camışı şeklide çeşitli cinslere ayrılmıştır. Malaklar ise malak, dişi malak, koşu malak şeklindedir. Bunların içinde de yine inek ve öküzlerde olduğu gibi kocamış olanların yanı sıra ufak olanlar da vardır 47. Büyükbaş hayvanların yavruları olan tosun, dana, düve ve buzağıların da kendi içinde cinsleri vardır. Büyük bir oranda Nakkaş köyünde yetiştirilen tosunların cinsleri şöyledir: Tosun, karasığır, sagîr, kara sagîr ve manda tosundur. Dana ve düveler ise karasığır, sagîr, kara sagîr, dana malak, dana, düve, camış düve, malak düve, manda düve ve sagîr manda düve şeklindedir. Buzağılar da sığır ve sagîr olarak farklı cinslerde kaydedilmiştir 48. Bununla birlikte dana yetiştiriciliğinde Nakkaş köyü, düve yetiştiriciliğinde Çiftlik köyü ve buzağı yetiştiriciliğinde Sürgün köyü ön plandadır. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde Nakkaş ve Çiftlik köyleri önde gelen yerleşim birimlerindendir. Ayrıca çiftlikler dışında Ferhad Paşa Mahallesi, İnceğiz ve Ayazma köyleri büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde önemlidir. Diğer taraftan mahalle ve köyler arasında, hisseli büyükbaş hayvanlar daha çok Ferhad Paşa Mahallesi, Nakkaş, Yenice, Çiftlik, Çakıl ve Sürgün köylerinde kaydedilmiştir. 47 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 12. Ranço veled-i Andon un sagîr buzağı vardır. 103

118 104 Tablo 21: Çatalca Kazasında Yetiştirilen Büyükbaş Hayvanlar Yerleşim Birimleri İnek Öküz Boğa Manda Camış Malak Tosun Dana Düve Buzağı Malak-Tosun- A h A h A A h A h A h A h A A h A Düve-Dana- Ferhad Paşa m İnek (Adet) Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k , Örcünlü k Subaşı k Kabakça k , İnceğiz k Sivas k Ayazma k Yaylacık k Kadı k Oklalı k Elbasan k Çanakça k Yenice k Sürgün k Ermeni k , Kestanelik k Akalan k , Çiftlik k Çakıl k Fatma Hanım ç Ermeni-İzzettin-Tozalak-Kara Murad ç Gökçeli ç. kiracıları , Yabancı Rumlar 0 1 Toplam ,

119 2. Küçükbaş Hayvancılık Çatalca kazasında yerleşim birimlerinin birçoğunda küçükbaş hayvancılık, büyükbaş hayvancılığa oranla, daha fazla yapılabilir ekonomik faaliyet olarak yerini almıştır. Büyükbaş hayvanların gücünden, etinden ve sütünden faydalanılırken, küçükbaş hayvan yetiştirilmesindeki amaç, hayvanın daha çok etinden yararlanmaktır. Tablo 22 ye göre, Çatalca da küçükbaş hayvanlardan daha çok koyun yani ağnam yetiştiriciliğinin ön planda olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle İstanbul un iaşesinde koyun etinin rağbet görmesi, hatta şehrin et ihtiyacının karşılanması için celepkeşan sistemi kurulmuştur 49. Nitekim XIX. yüzyılda Çatalca ve etrafındaki çiftliklerden baş civarında kuzu İstanbul un iaşesi için getirtilmiştir 50. Bu nedenle Çatalca, İstanbul un iaşesi için önemli bir bölge olduğundan, kazada koyun yetiştirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Ayrıca kazada keçi yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Tabloda başta Rumiyan Mahallesi sakinleri olmak üzere, Çakıl köyü sakinleri ile kazaya sonradan göç ettiklerini düşündüğümüz yabancı Rumlar, önde gelen küçükbaş hayvan yetiştiricileridir. Diğer taraftan Müslüman yerleşim birimleri arasında küçükbaş hayvan yetiştiren daha çok Ferhad Paşa Mahallesi sakinleridir. Bunda mahalledeki çiftlik sahibi kapıcıbaşı Osman Ağa nın yetiştirdiği küçükbaş hayvanların etkisi büyüktür. Mahalledeki 280 küçükbaş hayvan bu çiftlik sahibinindir. Mahallede diğer çiftlik sahibi Ohannes Efendi nin de 267 küçükbaş hayvanı vardır Ahmet Uzun, İstanbul un İaşesinde Devletin Rolü: Ondalık Ağnam Uygulaması, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2006, s BOA, A.MKT, nr. 191/61. Hicrî 1265 tarihli bu belgeye göre Ruz-ı Hızır yaklaştığından İstanbul a ahali için kuzu ihtiyacı olacaktır. Bunun karşılanması için geçmiş senelerde olduğu gibi bu senede yakın civarlardan İstanbul a baş kuzu nakledilmesi gerekecektir. Bu nedenle hıdrellezden birkaç gün önceye kadar bu hayvanların İstanbul a ulaştırılması emredilmiştir. Daha sonra belirlenecek bir görevli tarafından bu hayvanlar toplanacak ve satın alınacaktır. Her bir hayvan için 100 pare ödenecektir. Kaza müdürlerinden belirlenen sayıdaki hayvanları toplamaları ve kaza sınırından çıkana kadar tüm sayının gönderildiğine dikkat etmeleri istenir. Su nazırlığına ayrı olarak emir yazılmıştır. Böylece, Su Yolu ndan 1.200, Büyükçekmece den 4.500, Küçükçekmece den 4.500, Çatalca dan ve Terkos tan adet kuzu İstanbul a getirilecektir. 51 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

120 Müslümanlardan farklı olarak gayrimüslim yerleşim birimlerinde yaban hayvanları yetiştirilmektedir. Bu hayvanların yetiştirilmesinde ticari bir gaye olmadığı daha çok yetiştiren hanenin ihtiyacının karşılanması için kullanıldığı zaten 50 baş civarında olan sayılarından da bunun anlaşılabileceği açıktır 52. Ayrıca en fazla yaban hayvanı 21 baş ile Çanakça köyünde yetiştirilmektedir. Diğer yerleşim birimlerinde ise bu sayı oldukça azdır. Tablo 22: Çatalca Kazında Yetiştirilen Küçükbaş Hayvanlar Yerleşim Birimleri ADET Koç Kuzu Burma ağnam Ağnam Ağnam Ağnam (iğdiş) (damızlık) ve keçi Keçi Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k. Nakkaş k. 458 Örcünlü k. 17 Subaşı k. 4 Kabakça k İnceğiz k. 98 Sivas k. 3 Ayazma k. 35 Yaylacık k. Kadı k Oklalı k. 7 Elbasan k Çanakça k Yenice k. 488 Sürgün k Ermeni k Kestanelik k. 2 Akalan k Çiftlik k. 262 Çakıl k Gökçeli ç. Yaban hayvanı kiracıları Yabancı Rumlar Toplam adet Örneğin Oklalı köyünde kaydı bulunan Yanko veled-i Andon un bir adet yaban hayvanı vardır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 8. Gayrimüslimlerin yetiştirdiği yaban hayvanlarının domuz olduğunu düşünmekteyiz. Bununla birlikte kazada domuz yetiştiriciliğinin gayrimüslimlerle sınırlı kalmasının nedeni, İslam inancı esasına göre domuzun haram olmasından kaynaklanmaktadır. 106

121 3. Yük ve Binek Hayvanları Deniz, demir ve kara yollarının gelişme göstermediği dönemlerde, Osmanlı devletinde yük taşımacılığında kullanılan bu hayvanlar, hububatın ticari merkezlerde toplanmasını sağlayan önemli araçlardandır. Özellikle Anadolu da taşımacılıkta at, katır ve deve gücünden yararlanılırken, Rumeli de araba taşımacılığından faydalanılmıştır 53. Ancak zamanla taşıma teknolojisi ve ulaşım ağının yaygınlaşması ile hızlı taşımacılığın ortaya çıkması ve maliyetlerin düşmesi rekabeti arttırarak zamanla taşımacılıkta bu hayvanların yerine başka araçların kullanılmasına neden olmuştur. Çatalca kazasında yük ve binek türündeki hayvanlar tablo 23 te sınıflandırılmıştır. Yük ve binek hayvanlarının, bu şekilde değişik adlarla sınıflandırılma yapılmasının sebebi, cinslerinden kaynaklı olduğu kadar, yaşlarından ve temettuat kaydında farklı cinslerin birlikte sayımı yapılmasından kaynaklanmaktadır. Bunlar arasında bargir, tay ve kısraklar bir at türü olmakla beraber beş yaşından büyük erkeklere bargir, üç yaşından büyük dişilere kısrak ve üç yaşına kadar olan yavrulara ise tay denirdi 54. Bunun yanında hergele; at, kısrak ve merkep sürüsüydü 55. Yük taşımak amacıyla kullanılan deve hariç, diğer yük ve binek hayvanları kazada çiftlikler başta olmak üzere daha çok İnceğiz, Nakkaş, Örcünlü, Çakıl, Kadı, Yenice, Sürgün köyleri ile Rumiyan Mahallesi nde yetiştirilmekte ve kullanılagelmekte olduğu tablodan anlaşılmaktadır. Toplamı başı bulan bu hayvanların deveye oranla daha yaygın olması, hem bakım masraflarının ucuz olması hem de daha kullanışlı olmasından kaynaklanmıştır. Deve yetiştiriciliğinin sınırlı olduğu kazada toplam 125 baş deve bulunmaktadır. Bunların sırasıyla 49 başı Şeyh Sinan köyünde, 38 başı Ferhad Paşa 53 Güran, a.g.e., s Mübahat S. Kütükoğlu, XIX. Asır Ortalarında Tavas Kazası, İstanbul, Milenyum Yayınları, 2007, s Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul, Çağrı Yayınları, 2006, s

122 Mahallesi nde, 23 başı Subaşı köyünde diğerleri ise İnceğiz, Akalan ve Çiftlik köylerindedir. Günümüzde Kabakça köyünde deve yetiştirilse de 56 XIX. yüzyıl ortalarında Kabakça köyünde olmak üzere, çoğu köyde ve Rumiyan Mahallesi nde deve kaydı yapılmamıştır 57. Ancak, Kabakça köyünün etrafında tarım alanlarına nazaran ormanlık alanların daha çok yer alması, sonraki yıllarda ise köyde demir yolunun inşa edilmesi nedeniyle, ormanlardan develerle istasyona getirilen odunlar, İstanbul un yakacak ihtiyacını karşılamak için trenle gönderilmiştir 58. Bu nedenle tren istasyonu köydeki sosyo-ekonomik hayatı etkilemiş ve köye canlılık getirmiştir. Çatalca da yük ve binek hayvanları, büyük ve küçükbaş hayvanlara göre daha az yetiştirilmiştir. Yük ve binek hayvanlarının cemaatlere göre dağılımı yapıldığında ise Müslümanların gayrimüslimlere göre daha fazla yük ve binek hayvanı yetiştirdiği görülmektedir. Örneğin, Çatalca temettuat defterine kayıtlı develer genellikle Ferhad Paşa Mahallesi ile Şeyh Sinan, Subaşı ve İnceğiz köylerindeki emlak sahiplerine aittir Sultan Sansarcı v.d., İstanbul un Köyleri, İstanbul, İstanbul İl Özel İdaresi Yayınları, 2011, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Güldüren, a.g.e., s Bu develerden 15 i Ferhad Paşa Mahallesi nde hanesi bulunan sarraf Ohannes e aittir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 29. Bunun gibi çiftlik sahiplerinin yanı sıra devecilik mesleğiyle uğraşmayan kişiler de deve yetiştirebilmektedir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 6, 16, 30,

123 109 Tablo 23: Çatalca Kazasında Yetiştirilen Yük ve Binek Hayvanları Yerleşim Birimleri Merkep Merkep ve sıpa Katır Tay Kısrak Kısrak ve tay At Hergele Hergele ve tay Hergele ve bargir Bargir Deve Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k Örcünlü k Subaşı k Kabakça k İnceğiz k Sivas k. 2 3 Ayazma k. 16 Yaylacık k. 11 Kadı k Oklalı k. 6 2 Elbasan k Çanakça k Yenice k Sürgün k Ermeni k Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Fatma Hanım ç Ermeni-İzzettin-Tozalak- Kara Murad ç Gökçeli ç. kiracıları 3 1 Yabancı Rumlar 4 5 Toplam adet

124 4. Arıcılık Çatalca kazası temettuat defterinde kayıtlı toplam adet arı kovanı vardır. Kazada mevcut arı kovanlarının 361 adeti Ferhad Paşa Mahallesi nde bulunmaktadır. Nüfusun çok fazla olduğu Rumiyan Mahallesi nde 206, Sürgün köyünde ise 201 adet kovan vardır. Bu nedenle yerleşim birimleri arasında, Sürgün köyü ile Rumiyan Mahallesi nde kayıtlı kovanların sayısı, nüfusun az olduğu bazı yerleşim birimlerine oranla oldukça azdır. Örneğin Ayazma köyünde 348, Ermeni köyünde 332 ve Çiftlik köyünde 221 adet kovan vardır 60. Nitekim bu köylerin kovan sayıları, Rumiyan Mahallesi ve Sürgün köyünde kayıtlı kovan sayılarından daha fazladır. Günümüzde ise İhsaniye adını taşıyan Ermeni köyünde arıcılık yapılmaya devam edilmektedir 61. Tablo 24: Çatalca Kazasındaki Arı Kovanlarının Miktarı Yerleşim Birimleri Kovan adeti Yerleşim Birimleri Kovan adeti Ferhad Paşa m. 361 Elbasan k. 77 Rumiyan m. 206 Çanakça k. 54 Şeyh Sinan k. 86 Gökçeli ç. kiracıları 33 Nakkaş k. 135 Yenice k. 95 Örcünlü k. 14 Sürgün k. 201 Subaşı k. 41 Ermeni k. 332 Kabakça k. 193 Kestanelik k. 10 İnceğiz k. 122 Akalan k. 111 Sivas k. 28 Çiftlik k. 221 Ayazma k. 348 Çakıl k. 35 Yaylacık k. 24 Tozalak ç. 75 Kadı k. 71 Yabancı Rumlar 82 Oklalı k. 5 Toplam Tabloda görüldüğü gibi, en az kovana sahip yerleşim birimleri 28 kovanla Sivas, 24 kovanla Yaylacık, 10 kovanla Kestanelik ve 5 kovanla Oklalı köyleridir. Fakat Oklalı ve Kestanelik köyleri nüfuslarının Ayazma ve Ermeni köyleri nüfusuna 60 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Sansarcı v.d., a.g.e., s

125 oranla daha fazla olmasına rağmen, kovan adetleri bu köylere göre oldukça azdır. Ayrıca kazadaki kovanların her bir adeti 15 kuruştur. Aşağıdaki tabloda Çatalca kazası temettuat defterinde kayıtlı kovanlarla birlikte her bir hayvan gurubuna dair kazada toplam yetiştirilen hayvanların sayısı vardır. Ancak kazada hisseli büyükbaş hayvanların olmasından dolayı, kazadaki toplam hayvan sayısını tam olarak vermek mümkün olmamaktadır. Çünkü burada ortaya konan hayvanların sayısı değil, sahip olan kişinin bir hayvan üzerinde ne kadar hissesi olduğudur. Yani kaydı yapılan hayvan, birkaç kişi arasında hisselere pay edilmiştir. Bu nedenle hisseli büyükbaş hayvanların sayısını tahmin etmek zordur. Diğer taraftan tabloya göre, kazadaki küçükbaş hayvanların sayısı diğer hayvan gruplarına göre oldukça fazladır. Nitekim hisseli büyükbaş hayvanların toplamı, hisse sayısını geçemeyeceğinden, küçükbaş hayvanların daha fazla sayıda olduğu ortaya çıkmaktadır. Tablo 25: Hayvan Gruplarının Toplamları Hayvan Grupları Toplam adet Toplam hisse Büyükbaş hayvanlar Hisseli büyükbaş hayvanlar 1.171,5 Küçükbaş hayvanlar Yük ve binek hayvanları Kovan Tablodaki yük ve binek hayvanlarının sayısı dur 62. Dolayısıyla kazada yük ve binek hayvanları diğerlerine göre oldukça az yetiştirilen türlerdir. Kovanların sayısı ise oldukça fazladır. Örneğin aynı yıllarda Büyükçekmece de kovan sayısı olmasına rağmen Çatalca da dır 64. Bu nedenle Çatalca kazası Büyükçekmece ye göre arıcılıkta oldukça gelişmiş bir yerdir. Ayrıca arıcılığa bağlı bal üretimi, Çatalca da ekonomik faaliyetleri çeşitlendirmiştir. 62 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Yasin Şahin, 19. YY Büyükçekmece sinin Temettuat Defterine Göre Sosyo-Ekonomik Durumu, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

126 C. ÇATALCA KAZASINDA ÇİFTLİKLER Çiftlik, toprak mülkiyetinin belirli şahıslar tarafından kontrol edildiği, ailelerin sahip oldukları tarımsal işletmelere oranla daha geniş işletmelere sahip olan mülk sahibi tarafından yapılan işletmeciliktir 65 ve Osmanlı devletinde çiftliklerin oluşumuna ilişkin çeşitli sebepler ortaya konulmuştur. Bunu da en iyi açıklayan kişi Halil İnalcık tır. İnalcık çiftliklerin, mevat (boş) arazilerin ıslah edilerek miri arazinin yapısının bozulmaması şartıyla yani köylülerin zorla değil de, ancak ücretle çalıştırılması karşılığında, buraların varlıklı kişilerin ki daha çok yöneticilereişletimine verilmesiyle ortaya çıktığını ifade etmiştir. Ardından Celali isyanlarından dolayı, yerlerini terk eden köylülerden boşalan arazinin nüfuzlu hatta devlet erkânından kişiler tarafından sahiplenilerek çitlenmesiyle oluşturulduğunu eklemektedir. Ayrıca mukataaların zamanla uzun süreli verilmesiyle malikâne oluşumlarından ortaya çıkan özel mülkiyet sahibi kişilerin meydana getirmiş olduğu çiftlikler de vardır 66. XVI. yüzyılın sonlarında yaşanan mali bunalım vergilerin artmasına neden olmuştur. Aynı zamanda Avrupa da teknik ve bilimsel ilerlemeyle askeri ordular sürekli hale getirilmiş, düzenli birlikler oluşturulmuştur. Avrupa da yaşanan bu gelişmeler Osmanlı devletinde tımarların önemini yitirmesine yol açmış ve yerine düzenli birliklerin oluşturulması yönünde gelişen bir süreci başlatmıştır. Bunun için nakdi gelirlere ihtiyaç duyulmuştur. Bu gelirlerde olağanüstü vergiler vasıtasıyla köylüden karşılanmaya çalışılmıştır. Devletin olağanüstü durumlarda topladığı avarızın daha sık talep edilmesi, vergilerin artan ölçüde nakdi olarak sipahi yerine doğrudan devlet tarafından toplanması, sipahilerin gelirlerinin düşmesine ve tımarlarını terk etmesine yol açtığı gibi devletin daha fazla geliri merkezde toplamak amacıyla öşür gelirlerinin toplanmasını mültezimlere vermesi, köylüler üzerinde mali baskıya neden olmuştur 67. Bunun üzerine devlet, çiftçinin artan ölçüde nakdileşen 65 Çağlar Keyder, Osmanlı İmparatorluğunda Büyük Ölçekli Tarım Var mıydı?, Osmanlı da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder & Faruk Tabak, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2012, s Halil İnalcık, Çiftliklerin Doğuşu: Devlet, Toprak Sahipleri ve Kiracılar, Osmanlı da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder & Faruk Tabak, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2012, s Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi, s

127 vergileri ödemek için kendisine gerekli olan tohum, hayvan ve krediyi temin edecek bir koruyucu bulamaması ve tefecilere faizle borçlanmak zorunda kalması nedeniyle çare olarak malikâne sistemini geliştirmiştir 68. Diğer taraftan çiftliklerin ihraç ürünlerine olan etkisi, toplam ihracat gelirlerinin küçük bir bölümünü sağlamasından ve ihraç ürünlerinin halen köylünün ürettiği artıktan oluşması sebebiyle, çiftlikler hiçbir zaman ticari gelişmelerle veya kapitalist pazarlarla bütünleşerek ortaya çıkmamıştır 69. Malikâne sistemi ve öncesindeki yaşanan gelişmeler neticesinde XVII. ve XVIII. yüzyıllarda büyük çiftliklerin ortaya çıkışı ve bunların sahiplerinin yerel güç olarak yükselişi, köylünün var olan sosyal yapısını etkileyerek toprak işçiliği, ırgadlık, yarıcılık vb. ücretli emekçileri ve köylünün kendi toprağında kiracı durumuna düşmesi yönünde farklı oluşumları ortaya çıkarmıştır 70. Dolayısıyla malikâne sistemi toprak işçiliğinde çalışanlar için bir çözüm olmamıştır. Genellikle çiftlik sahipleri işçi ücretlerinin bir kısmını nakdi, bir kısmını ise ayni olarak ödemiştir 71. Çatalca da sakin birçok çiftçi, hizmetkâr ve rençberler de belirli bir ücret karşılığında burada bulunan çiftlik ve kışlaklarda çalışarak geçimini sağlamaktaydı 72. Çatalca kazasında birçok çiftlik vardır. Ancak İstanbul da sakin ve Ferhad Paşa Mahallesi nde hanesi bulunan kapıcıbaşı Osman Ağa ile sarraf Ohannes in menkul ve gayrimenkul kaydı hane temel alınarak yapıldığından, bu şahıslara ait 68 Genç, a.g.e, s Malikâne, vergiye tabi kalemleri tıpkı mukataa da olduğu gibi açık arttırma yöntemiyle kişiye verilmesiydi. Ancak malikâne sahibi mukataadan farklı olarak kaydı hayat şartıyla vergilendirme yetkisine sahipti. Diğer taraftan sürekli değişen ve devlete verdikleri peşini faizleriyle birlikte reayadan çıkartan mültezimler üretimin daralmasına neden olmuştu. Üretim kapasitesi daraldıkça vergi gelirleri düştüğünden hazinenin ihtiyacı ve talebi de arttı. Bu yüzden malikâne sistemi bunu aşmayı sağlayacak bir kurum olarak düşünüldü. Böylece reayanın üzerinde olan baskı azalacak ve reaya kolaylıkla vergisini ödeyebilecekti. Hazine gelirleri de artmış olacaktı. Aynı zamanda bu malikânecinin de lehine sonuçlar doğurdu. Yalnız mukataaların tamamı malikâne olmakla kalmadı, tımar, zeâmet ve hasların da pek çoğu mukataa haline getirilerek sisteme dâhil edildi ve 1840 yılına kadar malikâne satışları devam etti. Mehmet Genç, Malikâne, DİA, C. XXVII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2003, s Keyder, a.g.m., s Gilles Veinstein, Çiftlik Tartışması Üzerine, Osmanlı da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder & Faruk Tabak, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2012, s Güran, a.g.e., s Örneğin Gökçeli çiftliği kiracılarının birçoğu çiftçi, bazıları ise rençberdir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

128 çiftliklerin sayısı tam olarak verilmemiştir 73. Diğer taraftan kazada en az 18 çiftlikten ve bir kışlaktan söz etmek mümkündür. Bunlardan Subaşı, Feridun Paşa, Halkalı, İnceğiz, Gökçeli ve Murad Fakih çiftlikleri Kırım Hanları sülalesinden Selim Giray eşi Fatma Hanım a aittir 74. Kırım Hanları ailesinin Osmanlı topraklarına yerleştirilmesi çok eski zamanlarda olmuştur. Kırım a Bâbıâli tarafından yeni tayin edilen han, tahta geçince rehine ve tahtan indirilen eski hanın ailesi ile tehlikede olan diğer aile üyeleri Rumeli'de İslimye, Yanbolu, Tekirdağ ve Çatalca gibi yerlerdeki çiftliklerde iskân edilmişlerdir 75. Mülk edinme ve vakıf kurma imkânına sahip olan bu ailelere devlet aynı zamanda maaş da bağlamış, bazıları ise Midilli, Rodos ve Sakız gibi adalara sürgüne gönderilmiştir 76. Bunun yanında Subaşı köyünde Kırım Hanlarına ait mezarlar bulunmaktadır ve bunların en bilineni Selim Giray oğlu II. Kaplan Giray a aittir ( ) 77. Kazada Fatma Hanım a ait çiftliklerin yanında emlak-ı hümayuna ait İzzettin ve evkaf-ı hümayuna bağlı Tozalak çiftlikleri de vardır. Ermeni karyesinde bulunan çiftlik ise kapıcıbaşı Osman Ağa nındır ve bu çiftliğin adı Ermeni dir. Ancak bu çiftliğin sahibiyle Ferhad Paşa Mahallesi nde hanesi bulunan kapıcıbaşı Osman Ağa nın çiftlikleri farklı olmalıdır 78. Bununla birlikte İstanbul da sakin Halil Bey in Görmüş oğlu, Hakkı Bey ve validesi Fehime hatunun Mertenek ismiyle anılan çiftlikleri vardır. Silivri de sakin Abdurrahman Bey in, Said Ağa mirasçılarının ve İdris Kethüdanın çiftliği ile Ömer Ağa zade Besim Ağa nın Kara Murad çiftliği ve Mehmed Bey in Çanakça köyünde bir çiftliği vardır. Ayrıca İstanbul da sakin Deâvî 73 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Fatma Hanım Selim Giray Han ın zevcesidir. BOA. İ.MVL, nr. 44/ Halil İnalcık, Giray, DİA, C. XIV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1996, s Hüseyin Çınar, Hacı I. Selim Giray Han ve Çiftlik Vakıfları, Karadeniz Araştırmaları, S. 11, Güz 2006, s Hacı Cahit Özdemir, Dünden Bugüne Subaşı, İstanbul, Has Matbaacılık, 2010, s Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı kapıcıbaşı Osman Ağa çiftlikleri ile Ermeni çiftliği sahibi kapıcıbaşı Osman Ağa aynı kişiler olsaydı, Fatma Hanım a ait çiftlikler örneğinde olduğu gibi, kayıtları da beraber yapılırdı. Ancak bu şahısların çiftliklerinin kaydına Çatalca temettuat defterinde farklı sayfalarda yer verilmiştir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 29,

129 nazırı Elhac Said Muhib Efendi nin de kazada bir çiftliği vardır 79. Said Muhib Efendi Babı-Âlî de yetişmiş bürokratlardan olup, Halet Efendi ye mühürdar olduktan sonra, 1839 yılında sadaret müsteşarlığına kadar yükselmiş ve yılları arasında müsteşarlık vekâletiyle deâvî nazırlığı görevinde bulunmuştur 80. Daha sonra Arif Bey le görev değişikliği yapılarak kendisi tekrardan sadaret müsteşarlığına getirilecektir 81. Çatalca da kayıtlı çiftliklere nazaran, sadece bir kışlak vardır. Kazadaki bu kışlak Yahya Bey e aittir 82. Osmanlı devletinde İstanbul etrafındaki kışlaklar önemlidir. Çünkü İstanbul a kış aylarında koyun sevkiyatı zor olduğundan İstanbul etrafındaki kışlakların büyük bir kısmı, yaz aylarında miri koyunların satın alınıp buralara yerleştirilmesi ve beslenmesi için kiralanmıştır Çiftliklerdeki Zirai Faaliyetler Kazadaki çiftlik ve kışlaklara ait arazi ve tarımsal alanların dönümleri tablo 26 da gösterilmiştir. Buna göre toplam dönüm tarla alanı çiftlik sahipleri tarafından işletilmektedir. Bunun 9.880,5 dönümü kendileri tarafından, dönümü ise kiracılar tarafından yapılan zirai ürün ekilmiş alanlardır. Geriye kalan arazilerin 636 dönümü çayırlık, 1,5 dönümü bağlık olarak kullanılmaktadır. Nitekim Fatma Hanım a ait çiftlikler, diğer çiftliklere oranla daha geniş işletilebilecek arazilere ve çayırlık alanlara sahiptir 84. Kazada toplam tarla dönümlerinin %46.89 u ve mezru alanların %37.37 si çiftlik sahiplerine aittir. Çayır alanlarının ise %22.43 ü yine çiftliklerin kullanımına ait arazilerdendir. Bunlardan geriye kalan arazi ve tarlalar kazadaki mahallelinin ve köylülerin kullanımındadır. 79 Deavi nazırlığı adliye nezaretinin öncüsü olmakla birlikte çavuşbaşılığın 1836 yılında divan-ı deavi nazırlığına dönüştürülmesiyle ortaya çıkmıştır. Carter V. Fındley, Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform, Çev. Latif Boyacı & İzzet Akyol, İstanbul, İz Yayıncılık, 1994, s Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî, C. V, Haz. Nuri Akbayar, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, s Ahmed Lûtfî Efendi, Vak anüvîs Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, C. VI-VII-VII, Haz. Yücel Demirel, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 1999, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Uzun, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

130 Tablo 26: Çatalca Kazası Dâhilindeki Çiftlikler Çiftlikler ve Sahipleri Toplam tarla dönümü Mezru dönüm Kiracıların mezru dönüm Çayır dönüm Kapıcıbaşı Osman Ağa'nın Çiftlikleri Sarraf Ohannes'in Çiftlikleri Subaşı Çiftliği (Fatma Hanım) Feridun Paşa Çiftliği (Fatma Hanım) Halkalı Çiftliği (Fatma Hanım) İnceğiz Çiftliği (Fatma Hanım) Gökçeli Çiftliği (Fatma Hanım) Murad Fakih Çiftliği (Fatma Hanım) Deâvî nazırı Elhac Said Muhib Efendi'nin Çiftliği Abdurrahman Zilan ın Çiftliği Said Ağa Mirasçıları ile İdris Kethüdanın Çiftliği 850 Mehmet Bey in Çiftliği Halil Bey'in Çiftliği (Görmüş oğlu) Yahya Bey'in Kışlağı Kapıcıbaşı Osman Ağa (Ermeni Çiftliği) Emlak-ı Hümayuna bağlı çiftlik (İzzettin Bağ dönüm Çiftliği) Evkaf-ı Hümayuna bağlı çiftlik (Tozalak Çiftliği) ,5 50 Ömer Ağa zade Besim Ağa (Kara Murad Çiftliği) ,5 Hakkı Bey ve validesi Fehime Hatun (Mertenek Çiftliği) Toplam dönüm , ,5 Tablo 27 ye göre, çiftliklerdeki ekili alanlardan hıntaya ayrılan dönüm kazadaki toplam hınta dönümünün %41.96 sıdır. Bu alaf için %31.22, şairde %45.40, burçakta %69.23, baklada %28.33, fiğde %51.72, ketende %30.46, diğerlerinde yani darı, isfanahiyye, gırah ve süpürgede %60, çavdarda ise %0 dır 86. Dolayısıyla kazada zirai üretimin büyük bir bölümü köylüler tarafında gerçekleştirilmiştir. Bu da daha önce tarımın ticarileşmesinde çiftliklerin rolü ile ilgili bahsi geçen fikri kanıtlar niteliktedir. Yani devletin genelinde olduğu gibi yerelde ise Çatalca örneğinde tarımsal üretimde ve buna bağlı olarak tarımın ticarileşmesinde köylülerin payı, çiftliklere oranla daha fazladır. 85 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Abdurrahman Zilan ın ve Said Ağa mirasçıları ile İdris kethüdanın çiftliği sonraki sayfalarda yer alan tablolarda Abdurrahman Bey ve Said Ağa çiftliği olarak ifade edilecektir. 86 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

131 Tablo 27: Çiftliklerdeki Tarımsal Ürünlerin Mahalle ve Köylere Oranı Toplamlar Hınta Şaîr Burçak Çavdar Bakla Fiğ Keten Diğer Alaf d. d. d. d. d. d. d. d. bitkiler d. Kaza toplamı , Çiftlikler toplamı , Mahalle ve köy toplamları , , Çiftliklerdeki Hayvancılık Faaliyetleri Çatalca kazası genelindeki hayvancılık faaliyetlerine dair, daha önceki birçok tabloda bazı çiftliklerdeki hayvanların kaydına yer verilmiş olsa da mahalle ve köylerle bir bütün olarak temettuat sayımı yapılmış olan diğer çiftliklerdeki hayvanlara dair ayrı bir tespitte bulunmak gerekmektedir. Nitekim bu çiftlikler Ferhad Paşa Mahallesi ndeki kapıcıbaşı Osman Ağa ve sarraf Ohannes Efendi nin, Kadı köyünde Deâvî nazırı Elhac Muhib Efendi nin ve Said Ağa mirasçıları ile İdris kethüda nın, keza çiftlik köyündeki Halil Bey e ait Görmüş oğlu çiftliği olmakla beraber Fatma Hanım a ait çiftliklerden meydana gelmektedir. Ayrıca Ermeni, İzzettin, Tozalak ve Kara Murad çiftliklerinde de hayvancılık yapılmaktadır. Kazadaki hisseliler hariç toplamda büyükbaş hayvanın %15 i bu çiftliklerde, geriye kalan %85 civarındaki büyükbaş hayvan ise mahalle ve köylerdeki emlak sahipleri tarafından yetiştirildiği tablo 28 de görülmektedir. Bunun yanında çiftlikler arasında büyükbaş hayvan yetiştiriciliği en fazla Kara Murad çiftliğinde yapılmaktadır. Toplamda 567 adet büyükbaş hayvanın %17 si Kara Murad çiftliğinde bulunmaktadır 87. Mahalle ve köylerdeki çiftliklerdeki hisseli hayvanlarla kazadaki diğer çiftlikleri topladığımızda hisseli 180 büyükbaş hayvan olduğunu görürüz. Bununla birlikte kazada mevcut toplam 1.171,5 hisseli büyükbaş hayvanın yaklaşık %15 i çiftlik sahiplerinindir. Bunlardan Fatma Hanım a ait çiftliklerde diğerlerine oranla 87 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

132 %20 civarında hisseli büyükbaş hayvan bulunur 88. Böylece çiftlikler küçükbaşa oranla büyükbaş hayvan yetiştiriciliğine daha fazla önem vermişlerdir. Tablo 28: Hayvan Gruplarının Çiftliklerdeki Oranı HAYVANLAR Çiftlikler Büyükbaş Küçükbaş Yük ve binek Kovan Baş Yüzde Hisseli Yüzde Baş Yüzde Baş Yüzde Adet Yüzde Kara Murad 94 17% 20 11% 56 23% Fatma Hanım 92 16% 36 20% 20 8% Tozalak 88 15% 24 14% 20 8% 75 73% İzzettin 78 14% 29 16% 22 9% Görmüş oğlu 65 11% 6 3% 9 4% 8 8% Ermeni 57 10% 27 15% 65 27% Osman Ağa 51 9% 3 2% % 17 7% 18 17% Muhib Efendi 32 6% 22 12% 18 7% Ohannes Efendi 5 1% 13 7% % 18 7% Said Ağa v.d. 5 1% 2 2% Çiftlikler toplamı % % 547 6% % 103 3% Mahalle ve köyler toplamı % 991,5 85% % % % Genel toplam % 1.171,5 100% % % % Kazadaki toplam küçükbaş hayvanın sadece %6 sı çiftliklerde vardır. %94 ü ise mahalle ve köylerdeki emlak sahiplerinindir. Bunun yanında küçükbaş hayvancılık yapan sadece Ferhad Paşa Mahallesi ndeki Osman Ağa ve Ohannes Efendi nin çiftlikleridir 89. Yük ve binek hayvan yetiştiriciliği ise %22 civarında olup, hemen hemen bütün çiftliklerde yapılmaktadır. Ayrıca en fazla yük ve binek hayvanı yetiştiriciliği %23 ile Ermeni çiftliğinde yapılmaktadır 90. Arıcılık ise kovan sayılarından anlaşılacağı üzere %3 oranındadır ve bu nedenle daha çok mahalle ve köylerde yapılan ekonomik bir faaliyettir. Buna rağmen çiftlikler hayvan yetiştiriciliğinde mahalle ve köylerdeki diğer emlak sahiplerinin yetiştirdiği veya sahip olduğu toplam hayvanlar kadar olmasa da hububat ve diğer tarım ürünlerinin üretiminde olduğu gibi Çatalca da hayvancılığın yapılmasında da önemli bir ekonomik faaliyet alanı oluşturmuştur. 88 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

133 III. BÖLÜM ŞEHRİN İKTİSADİ YAPISI A. KAZADAKİ MENKUL VE GAYRİMENKULLERİN YAPISI 1. Müşterek Menkul ve Gayrimenkul Sahipleri Hane, ailenin ikamet ettiği oda, ev veya gözelere ayrılır, akraba olan faklı aileler üretim ve tüketimleri ortaksa aynı çatı altında oturmasalar dahi bir hane oluşturur, hanenin koridor ve ortak odaları ise hanenin bütün sakinleri tarafından kullanılırdı 1. Bu nedenle akrabalık ve kan bağı olanların aynı hanede müşterek emlak ve gelirleri olması, müşterek menkul ve gayrimenkule sahip hanelerin genel karakteristik özelliğidir. Örneğin iç güveysi olarak gelmiş Hasan bin Süleyman ın zevcesiyle menkul ve gayrimenkulleri ayrı olmasına rağmen aynı hanede sakin olmalarından dolayı müşterek, yani ortaktırlar 2. Eşlerin oluşturmuş olduğu bu türden bir ortaklığın yanı sıra aynı hanede sakin kardeşler arasında ve anne ile kızı arasında ortaklık kaydı olanlar vardır. Ayrıca kız kardeşler arasında ve bir babanın oğluyla oluşturduğu ortaklık, yine bir kişinin yeğeniyle ortaklığı bu türden ortaklıklarda akrabalık ve kan bağının temel unsur olduğunu gösteren örneklerdir 3. Tablo 29 a göre Çatalca da aynı hanede sakin ortaklığı bulunan şahıslardan önemli bir çoğunluğunda, kardeşlerin oluşturduğu ikinci dereceden akrabalıkta denilen bir kan bağı vardır. Ancak aralarında akrabalık ilişkisi olduğuna dair kaydı bulunmayan, aynı hanede ortak menkul ve gayrimenkul sahibi şahıslar da vardır. 1 Alan Duben, Kent, Aile, Tarih, Çev. Leyla Şimşek, İstanbul, İletişim Yayınları, 2002, s Ferhad Paşa Mahallesi nde hane 5 örneğinde olduğu üzere eşlerin mal ve mülklerinin aynı hane içinde ayrı ayrı kaydı alınmış ve her bir bireyin kendi şahsına düşen gelir ve vergi tutarları yine ayrı hesaplanmıştır. Daha sonra aynı hanedeki bu bireylerin gelir ve vergi tutarlarının toplamı alınmıştır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Ferhad Paşa Mahallesi nde hane 110, Rumiyan Mahallesi nde hane 5, Sürgün köyünde hane 36 ve Sivas köyünde hane 6 verdiğimiz örneklerdeki hane sakinleridirler. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 29, 151, 283,

134 Tablo 29: Çatalca Kazasında Müşterek Menkul ve Gayrimenkullü Haneler Yerleşim Birimleri Müşterek menkul ve gayrimenkullü haneler toplamı Erkek kardeşi ile Kız kardeşi ile Eşi ile Oğlu ile Kızı ile Yeğeni ile İlişki bağı yoktur Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k. 6 6 Nakkaş k. 5 5 Örcünlü k. 1 1 Subaşı k. 1 1 Kabakça k. İnceğiz k. 1 1 Sivas k Ayazma k. 1 1 Yaylacık k. Kadı k. 2 2 Oklalı k. 5 5 Elbasan k. 2 2 Çanakça k. 2 2 Yenice k. 5 5 Sürgün k Ermeni k. Kestanelik k. 8 8 Akalan k. Çiftlik k. Çakıl k Toplam Müşterek menkul ve gayrimenkullü hanelerde Çakıl köyüne ayrı bir parantez açmak gerekir. Çünkü diğer yerleşim birimlerinde kaydı bulunan hanelerdeki müşterek şahısların daha çok haneye kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerinde ortaklığı vardır. Fakat Çakıl köyünde, şahıslar arasında aynı haneye kayıtlı menkul ve gayrimenkullerde ortaklık yoktur. Bu köyde şahıslar arasında ikamet edilen hanenin hissesi vardır. Yani bir şahsın başka bir şahısla müşterek hane hissesi, isimlerin üzerindeki hane numarası kısmına kaydedilmiştir. Örneğin köyde sakin genç Bilaşi veled-i Kostandi, Lambiri veled-i Yakovaki ve Tanaş veled-i Yakovaki nin herhangi bir hanede ortaklıkları vardır. Bunların hane hisseleri 1/4, 1/3 ve 2/3 oranında pay edilmiştir 4. Hisse oranlarını birbiriyle karşılaştırdığımızda 1/3 ve 2/3 pay sahiplerinden Yakovaki lerin aynı haneye ortak oldukları ortaya çıkmaktadır. 4 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 439,

135 Bunun gibi köydeki şahısların sahip oldukları hanelerin kimlerle hissedar ya da ortak oldukları kaydedilmiştir. Neticede Çatalca kazasında farklı ortaklıklar vardır. Bunlarda ilki aynı hanede sakin şahısların yine bu hane içindeki gelir kaynakları üzerinde ortaklıklarının olmasıdır. Diğer bir çeşit ise aynı hanede gelir kaynakları üzerinde olmasa da iki veya birkaç kişinin hane ortaklığı vardır. Bunlar hisseler halinde de olabilmektedir. Ayrıca bu ikinci türden ortaklıkların bazılarında herhangi bir akrabalık ilişkisi yoktur. Aynı hanede sakin olup bu hanede veya haneye kayıtlı menkul ve gayrimenkullerde ortaklığı bulunan şahısların toplam hanesi 85 tir. Bu hanelerden 73 ü kardeşleriyle, 4 ü eşiyle, 2 si oğluyla, diğerleri ise yeğeni, kızı ve kız kardeşiyle ortaktır. Diğer taraftan 3 hanenin aralarında akrabalık ilişkisi olmasa da ortaklıkları vardır. 2. Haneye Kayıtlı Olmayan Menkul ve Gayrimenkuller Defterdeki her bir yerleşim birimine dair kayıtların yer aldığı bölümlerin genellikle sonlarında, bazı menkul ve gayrimenkul sahibi kişilerin hanesi olmadığı halde, Çatalca kazası dâhilindeki mahalle ve köylerde gelirleri bulunduğundan kaydı tutulmuştur 5. Aslında bu bölümdeki sayımlar hane temel alınmadan yapılmıştır. Yani sayımı yapılan şahıslar hane yerine numarayla kaydedilmiş ya da kaza dışında ikamet ettiğinden hiçbir numara almamıştır. Çatalca kazasındaki bu gelir sahipleri, akrabalık ilişkileri ve sosyal konumları itibariyle çeşitlilik gösterir. Bunlardan Ferhad Paşa Mahallesi nde müşterek menkul ve gayrimenkulü bulunan Nefise ve kızı Akile İstanbul da sakindir 6. Ayrıca dul bir kadın veya daha önceden belirttiğimiz gibi başkasının hanesinde kalıp ayrı bir numara altında gelir kaydı yapılanlar ile yaşadığı mahalle veya köyde hanesi 5 Örneğin, Çatalca kazasındaki Nakkaş köyünde emlak sahiplerinden bazıları kaza dışında ikamet ettiği için, onların temettuat sayımları hane temel alınmadan yapılmıştır. Bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

136 olmayan kişilerin sayımları hane temel alınmadan yapılmıştır. Örneğin, Çiftlik köyünde sakin Vasilki ve Milagrini duldur ve hanesi yoktur 7. Ancak bu kişiler barınma ihtiyaçlarını kazadaki herhangi bir hanede kalarak karşılamış olmalıdır. Buna benzer bir şekilde ise kardeşi hanesinde kalan Bilaşi veled-i Kostandi nin Akalan köyünde menkul ve gayrimenkul kaydı vardır 8. Ayrıca Çiftlik köyünde bazı emlak sahiplerinin hanesi yoktur ve sayımlar şahıslar temel alınarak kaydedilmiştir 9. Rumiyan Mahallesi nde bir kısmı Çingene olan kişilerin, Çatalca kazasının mahalle ve köylerinde çalışmaya gelen yabancıların, çevre kaza veya köylerde yaşayanların, hatta İstanbul da ikamet eden yüksek gelirli elit tabakanın sahip olduğu mal, mülk ve çiftlikler yine bu kayıtlardandır. Örneğin, Nakkaş köyünde emlakı bulunan Mehmed Ali Edirne de, şerbetçi Ömer oğlu Mustafa İstanbul da, Emin Ağa Büyükçekmece ye tabi Karaağaç ta sakindir 10. Bu kişiler civardaki kent, mahalle veya köyden emlak sahibi olma imkânının mümkün olduğunu göstermektedir. Kazada hane temel alınmadan, sadece şahıslar ve onlara ait emlakların sayımı yapılan kayıt adeti toplamı, tablo 30 a göre 270 dir. Bunlardan 155 i numara verilerek kaydedilmiştir. Geriye kalan 115 emlak kaydı ise şahısların birçoğunun Çatalca kazası dışında ikamet etmesinden dolayı, numara verilmeden yapılmıştır. Diğer taraftan toplam 270 emlak kaydının 20 adeti, aralarında ortaklık bağı olan şahıslara aittir. Ayrıca bunlar içinde Şeyh Sinan köyü sakinlerinin temessük 11 alacağı, Yenice ve Ermeni köylerinde, köylülerin sahip olduğu müşterek menkul ve gayrimenkuller de vardır. Bunun dışında Ferhad Paşa Mahallesi nde bir adet eytam emlakı kayıtlıdır. Subaşı köyünde ise cami vakfına ait bir adet emlak vardır 12. Hane temelli olmasa da doğrudan kişinin kendisine kayıtlı olan bu menkul ve gayrimenkullerden oluşan gelir kaynaklarına sahip şahıslar arasında en fazla yabancı Rumlar bulunur. Yabancılar kendilerine ait kalacak bir haneye sahip olmadığından, mahalle ve köylerde veya çiftliklerde çalıştığı hanelerde barınma 7 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Numara: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Temessük borç senedi manasında kullanılmıştır. Bkz.: Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, Ak Aydın Kitabevi Yayınları, 2007, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 30,

137 ihtiyaçlarını karşılamış olmalılar 13. Benzer bir şekilde kendine ait bir hanesi olmayan yabancı Müslümanlar ise kazadaki farklı yerleşim birimlerinde ikamet ederler. Ancak bunların hangi hanede ikamet ettikleri kayıtlı değildir 14. Tablo 30: Haneye Kayıtsız Menkul ve Gayrimenkuller Yerleşim Birimleri Toplam sayımı yapılan kayıt edeti Numaralı kayıtlar Hanesiz ve numarasız kayıtlar Kayıtlar arasında müşterek olanlar Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k Örcünlü k Subaşı k. 1 1 Kabakça k İnceğiz k Sivas k. 4 4 Ayazma k Yaylacık k. Kadı k Oklalı k. 1 1 Elbasan k Çanakça k. 1 1 Yenice k Sürgün k Ermeni k Kestanelik k Akalan k Çiftlik k Çakıl k Gökçeli ç. kiracıları Yabancı Müslümanlar 4 4 Yabancı Rumlar Toplam adet Rumiyan Mahallesi ve Çiftlik köyü, Çatalca da kayıtlı mahalle ve köyler arasında, haneyi temel almadan yapılan sayımlarda, menkul ve gayrimenkul sahibi en fazla kişinin bulunduğu yerleşim birimleridir. Nakkaş, Çakıl, Akalan ve Kadı köylerinde de önemli ölçüde bu türden emlak sahipleri vardır. Ayrıca Gökçeli 13 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Bu yabancıların bazıları kazadaki çiftliklerde hizmetkârlık, çobanlık ve kâhyalık yaparlar. Diğerleri ise Çatalca kazasındaki köylerde ikamet etmelerine rağmen, hangi hanede ikamet ettikleri kaydedilmemiştir. 14 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

138 çiftliğinde müstecir olarak kayıtlı şahısların yani kiracıların sahip olduğu bir menkul ve gayrimenkul sayımı yapılmıştır. Onların da bu çiftlikte barınma ihtiyaçlarını giderdikleri muhtemeldir. Çiftliğin sahibi ise Selim Giray eşi Fatma Hanım dır. 3. Çatalca Kazası Etrafındaki Şehir ve Kazalardan Gelir Sahipleri Çatalca kazası mahalle ve köylerinde, civardaki şehir ve kazalarda kayıtlı sakinlerin menkul ve gayrimenkulleri vardır. Bu kimseler İstanbul, Edirne gibi büyük şehirlerin yanı sıra Çorlu, Terkos, Silivri ve Büyükçekmece kazaları ile bu kazalara bağlı köylerde ikamet ederler. Ayrıca Çatalca kazası içinde yerleşim birimlerinden herhangi birinde ikamet etmesine rağmen, kaza içinde bir başka köyde menkul ve gayrimenkul edinen şahıslar da vardır. İstanbul şehrinde sakin olanların yanında, Terkos. Silivri ve Büyükçekmece kazaları sakinlerinden, Çatalca kazası dışında ikamet edipte Çatalca kazasında menkul ve gayrimenkul edinen kişiler, tablo 31 de gösterilmiştir. İstanbul da sakin toplam 40 kişi olmak üzere, Terkos ta 25, Silivri de 14, Büyükçekmece de ise 9 kişinin Çatalca kazasında menkul ve gayrimenkulü vardır. Edirne ve Çorlu da ikamet edip, Çatalca kazasında gelir varlıkları olanlar ise en az sayıda kaydı tutulan şahıslardır 15. Buna göre herhangi bir şehirde veya kazada sakin bir kişi başka bir kaza ya da yerleşim biriminde emlak sahibi olabilmektedir. Diğer taraftan Nakkaş, İnceğiz ve Subaşı köylerinde toplamda 4 adet kayıtlı şahıs olduğu belirtilmesine rağmen, bu şahısların menkul ve gayrimenkul kayıtları Kabakça köyünde tutulmuştur 16. Fakat bunların Nakkaş, İnceğiz ve Subaşı köylerinde ayrı bir kaydı yoktur. 15 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 71, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

139 Tablo 31: Çatalca Kazası Dışından ve Kazadaki Köyler Arasında Gelir Yerleşim Birimleri İstanbul Sahipleri Edirne Çorlu Terkos Silivri B. Çekmece Nakkaş- İnceğiz- Subaşı Hanesi olanlar Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k. 1 Nakkaş k Örcünlü k. 3 3 Subaşı k. Kabakça k İnceğiz k. 4 1 Sivas k. 4 Ayazma k. 4 Yaylacık k. Kadı k. 1 2 Oklalı k. 1 Elbasan k. Çanakça k. Yenice k. Sürgün k Ermeni k. 1 1 Kestanelik k. Akalan k. Çiftlik k Çakıl k. 1 2 Çiftlikler 2 Toplam Yukarıdaki tabloya göre, kaza sınırları dâhilinde ikamet etmemesine rağmen burada hanesi bulunan toplam 11 kişi vardır. Bu kişilerin kaza sakinlerinden olmadıkları halde hanelerinin bulunması, çeşitli sebeplerden kaynaklanmış olabilir. Öncelikle zengin olmak bu sebepler arasındadır. Örneğin İstanbul da sakin kapıcıbaşı Osman Ağa ile sarraf Ohannes in Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı haneleri vardır. Bu şahıslar, kazada çiftliklerinin olması nedeniyle önemli miktarda gelir getiren kaynaklara sahiptir 17. Aynı zamanda kapıcıbaşı ve sarraflık meslekleriyle uğraştıklarından, kentin ileri gelen zengin şahsiyetleri olduğu anlaşılmaktadır. 17 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

140 Rumiyan Mahallesi nde hanesi bulunan Anasti veled-i Andon, Nikoli veled-i Andon ve Angeli veled-i Yorgaki İstanbul da sakindir. Istanko veled-i Atem ise Büyükçekmece de sakindir 18. Hanesi olamamasına rağmen kazada emlakı bulunan Nakkaş ve Örcünlü köylerindeki bazı kişiler ise İstanbul da ikamet ederler 19. Bunun gibi Çatalca kazası temettuat defterinde kayıtlı olup, başka şehir veya kazada sakin birçok şahıs vardır. Bu şahısların bazılarının kazada hanesi olduğu gibi birçoğunun emlakı bulunmaktadır. Bu nedenle kazadaki menkul ve gayrimenkul sahiplerinin bir kısmı, Çatalca kazası dışında sakin şahıslardan oluşmuştur. B. DÜKKÂNLAR VE DİĞER GAYRİMENKULLER Çatalca kazasında dükkânlar ve diğer gayrimenkuller hissesiz, hisseli, hisseli mülk ve mülk olarak kaydedilmiştir. Bunlardan hisseli mülk ve mülkler sadece şahıslara aitken, hissesiz ve hisseliler daha çok vakıfların malıdır 20. Bizim bu kısımdaki temel amacımız ise dükkânlar ile değirmen, kahvehane ve ambar gibi diğer gayrimenkullerin yerleşim birimlerine göre dağılımlarını ve miktarlarını tespit edebilmektir. 1. Hissesiz ve Mülk Tasarruflu Gayrimenkuller Kazadaki dükkân ve diğer gayrimenkullerden hissesiz olanların toplamı 85 adetken, mülk tasarrufu bulunan gayrimenkullerin toplamı 56 dır. Her iki gayrimenkul çeşidinin toplamı ise 141 dir. Ayrıca tablo 32 ve 33 e bakıldığında 1840 yılında Çatalca daki hissesiz ve mülk (M) tasarruflu dükkân ve değirmen gibi gayrimenkullerin birçoğu Rumiyan Mahallesi nde yer almaktadır. Bunun yanında Ferhad Paşa Mahallesi ve Sürgün köyünde de hissesiz ve mülk tasarruflu dükkân ve gayrimenkuller oldukça çoktur. Fatma Hanım a ait çiftlikler hesaba katıldığında 18 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s , 201. Hane no: 160, 161, 166, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 75, Örneğin Ferhad Paşa Mahallesi nde hane 1 in üzerine kayıtlı olduğu samanlık mülktür ve herhangi bir vakfa ait değildir. Aynı mahallede hane 4 ün sahip olduğu hisseli debbağhanenin de herhangi bir vakıfla ilgisi yoktur ve mülk niteliği taşımamaktadır. Buna karşılık hane 2 de kaydedilen mağaza ve bahçe ile hane 3 teki iki ortaklı bakkal dükkânları ise vakıflara aittir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

141 çiftlik sahiplerinin bu gayrimenkuller üzerinde büyük bir tasarruf haklarının olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında Çatalca temettuat defterinde Örcünlü, Sivas, Yaylacık, Kadı, Oklalı ve Çanakça köylerinde herhangi bir dükkân sahibi ve kaydı yoktur 21. Diğer taraftan kazadaki bakkallar, en yaygın gayrimenkul dükkânları arasındadır. Bunların 9 u hissesiz ve 20 si mülktür. Ardından asiyab diğer bir şekilde söylersek hububat öğütmekte kullanılan değirmenler gelir. Kazada 15 i hissesiz ve 1 i mülk olan asiyab ile 9 u hissesiz değirmenden meydana gelen gayrimenkul vardır. Ancak İzzettin çiftliğindeki asiyab Gökçeli han karyesine aittir 22. Bu bakımdan kaza dışında farklı yerlerde de olsa şahsın kendisine ait bütün gayrimenkullerinin miktar ve kıymetleri hesaplamalar yapılırken göz önünde tutulmuştur. Bilindiği üzere beygir gücünden yararlanılarak çalışan at değirmeni, su gücünden faydalanarak çalıştırılan su değirmenleri, rüzgâr gücüyle çalışan yel değirmenleri şeklinde üç farklı değirmen tipi vardır ve Osmanlı devleti zamanında beygir gücünden yararlanılarak çalıştırılan at değirmeni en yaygınıdır 23. Çatalca temettuat defterinde kayıtlı asiyablar su gücünden yararlanılarak çalıştırılan değirmenlerdir 24. Değirmen olarak kaydedilenler ise muhtemelen beygir veya rüzgâr gücüyle çalıştırılmaktadır. Bu bakımdan Çatalca kazasında hububat öğütmekte su değirmenleri daha yaygın kullanılmıştır. Değirmenlerin bir başka özelliği de bazılarının bâb, bazılarının göz olarak kaydedilmesidir. Bâb değirmendeki dönen taş sayısına denir 25. Kazadaki değirmenlerin neredeyse tamamı tek taşlı ve tek gözlü yani tek odalıdır. Nadiren de olsa 2 gözlü değirmenler olabilmektedir. Hem değirmenlerin hem de bakkalların kazadaki yaygınlığının nedeni halkın yiyecek ihtiyacının giderilmesinde oynadıkları hayati önemden kaynaklanmaktadır. Yani kazanın geçim ve beslenme kaynakları arasında tarımsal ürünlerin önemi büyük olduğundan bunların işlenerek un haline getirilmesi değirmenler yardımıyla olmaktadır. 21 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s , , , , , BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Salih Aynural, İstanbul Değirmenleri ve Fırınları Zahire Ticareti ( ), İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2002, s Devellioğlu, a.g.e., s. 44. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s , 454. Hane no: Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta, Fakülte Kitabevi, 2007, s

142 Şahıslara ait hissesiz ve mülk tasarrufundan yararlanılan diğer bir gayrimenkul çeşidi hanlardır. İnsanların dinlenebildiği, yemek ihtiyacını giderebildiği, ibadetlerini yerine getirebildiği hatta hayvanlarını dinlendirebildiği hanları, din ayrımı gözetmeksizin hemen herkes ticari amaçlarla kullanabilir veya konaklamak için burada kalabilirdi 26. Genelde vakıflar tarafından oluşturulan hanların Çatalca kazasında 6 sı hissesiz, 9 u mülktür. Bunlardan mülk olanlar herhangi bir vakfa bağlı değildir. Kazada insanların bir araya gelebildiği mekânlardan biri ise kahvehanelerdir. Kazanın mahalle ve köylerinde halkın sosyalleşmesinde önemli bir mekân olan kahvehanelerden hissesizlerin sayısı 8, mülklerin sayısı 2 dir. Cengiz Kırlı ya göre kahvehaneler, Osmanlı devletinde gazete ve dergi gibi yayınların henüz yaygın olmadığı zamanlarda farklı toplumsal kesimlerden erkeklerin boş vakitlerinde buluşup oyun oynadıkları, tütün içtikleri, meddahlık gösterilerinin yapıldığı, tüccarların anlaşma yaptıkları, işsizlerle işverenlerin bir araya gelip iş yapabildikleri ve muhalefetin toplandığı alanlardan biriydi. Kahvehaneler aynı zamanda yeniçerilerin karargâhı olarak kullanıldığı gibi insanlar arasında haber, bilgi ve düşünce paylaşımının yapıldığı bir mekândı 27. Bu nedenle siyasi otoriteye karşı, rejim muhalifi birlikteliklerin, söylentilerin, şikâyetlerin ve ayaklanmaların çıktığı kahvehaneler, devlet nezdinde pek hoş karşılanmamış ve zaman zaman kapatılmıştır 28. Nitekim Osmanlı devletindeki kahvehaneler bu yönleriyle günümüz toplumu ve yapısıyla ayrılmaktadır. Çatalca kazasındaki diğer hissesiz ve mülk şeklindeki gayrimenkullerin miktar ve tasarrufları bakımından sayıları bakkal, değirmen, han ve kahvehaneye göre oldukça azdır. Kazada 1 i hissesiz ve 2 si mülk tasarruflu arabacı dükkânı, 1 i hissesiz ve 2 si mülk tasarruflu attar dükkânı, 3 ü hisseli ve 2 si mülk toplamda 5 berber dükkânı, mülk tasarruflu 2 boyacı dükkânı, 1 adet hissesiz çizmeci ve çömlek 26 Işık Tamdoğan-Abel, Hanlar ya da Osmanlı Kentinde Yabancı, Osmanlı İmparatorluğu nda Yaşamak, Der. Françoıs Georgeon & Paul Dumont, Çev. Maide Selen, İstanbul, İletişim Yayınları, 2011, s Cengiz Kırlı, Kahvehaneler: 19. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu nda Kamuoyu, Osmanlı Kahvehaneleri, Ed. Ahmet Yaşar, İstanbul, Kitap Yayınevi, 2010, s Uğur Kömeçoğlu, Homo Ludens ve Homo Sapiens Arasında Kamusallık ve Toplumsallık: Osmanlı Kahvehaneleri, Osmanlı Kahvehaneleri, Ed. Ahmet Yaşar, İstanbul, Kitap Yayınevi, 2010, s

143 dükkânı, 1 adet mülk debbağ ve demirci dükkânı, hissesiz 1 dikici dükkânı ile kullanılmayan boş bir dükkân vardır. Bunun yanında 6 hissesiz eskici dükkânı, 4 ü hissesiz 2 si mülk 6 ekmekçi dükkânı, hissesiz 1 hamam, yine hissesiz 1 tezenek ve kasap dükkânları, 2 si hissesiz 5 mağaza dükkânı, mülk tasarruflu 2 yemeni dükkânı, 2 si hissesiz ve 2 si mülk 4 terzi dükkânı, hissesiz 1 mumhane, 5 nalbant, 2 ambar ve 1 mülk hane kazadaki diğer gayrimenkullerdir. Kazada hayvanlar için 3 ü hissesiz ve 3 ü mülk 6 adet ahır ve 1 i hissesiz diğeri mülk olmak üzere 2 adet samanlık da bulunmaktadır 29. Çatalca temettuat defterinde kayıtlı bir diğer gayrimenkul çeşidi ise menzilhanelerdir. Osmanlı devletinde menzilhaneler posta kurumu niteliğindeydi ve haberleşmeyi sağlayan ulaklar bu konaklarda dinlenip, at değiştirirlerdi 30. Ordunun iaşesinin temininde ve ticari nakliyeler için özel haberleşmelerde de kullanılan menzilhaneler sayesinde, ulaklar zamanında ve güvenli bir şekilde varacağı yere ulaşırdı 31. Rumeli yol şebekesi hattında sağ kol güzergâhı üzerinde bulunan Çatalca menzili ise İstanbul ile Batı Karadeniz ve Kırım arasındaki irtibatı sağlamıştır 32. Ancak XIX. yüzyılda ulaşım ve haberleşme ağlarının devletin genelinde yaygınlaşması ve posta teşkilatının kurulması, zamanla menzillerin önemini kaybetmesine neden olacaktır. 2. Hisseli ve Mülk Hisseli Gayrimenkuller Hisseli ve mülk hisseli dükkân ve değirmen gibi gayrimenkullerin, diğer hissesiz ve mülklerden farkı bir gayrimenkulün en az iki kişi arasında ortaklık yapılarak çalıştırılması veya sahip olunmasıdır. Tablo 34 ve 35 de yer alan hisseli (h) ve mülk hisselli (M.H) gayrimenkul adetinden sonra, onların ayrı ayrı ne kadar oranda veya ne kadar payda hisse sahibi olunduğunu belirttiğimiz hissesi kısmı yer almaktadır. Bunlar 1 sehm, 1 miktar, 3 payın 1 hissesi (1/3) veya nısf (yarım) hisse 29 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Yücel Özkaya, 18. Yüzyılda Osmanlı Toplumu, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2010, s Yusuf Halaçoğlu, Osmanlı İmparatorluğu nda Menzil Teşkilatı Hakkında Bazı Mülahazalar, Osmanlı Araştırmaları, S. 2, İstanbul, 1981, s Fatih Müderrisoğlu, Menzil Kavramı ve Osmanlı Devleti nde Menzil Yerleşimleri, Türkler, C. X, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s

144 yani %50 manalarına gelecek şekildedir. Bazılarında ise defterdeki hisse kaydı anlaşılamadığı için? işareti konulmuştur. Örneğin tablo 35 te yer alan Rumiyan Mahallesi nde 4 hisseli (h) ve 1 mülk hisseli (M.H) bakkal vardır. Bu bakkallar 120 sehm itibariyle 13 sehm hissesi (13/120), 6 sehm itibariyle 5 sehm hissesi (5/6), nısf hisse (%50), 8 sehm itibariyle 3 sehm mutasarrıf (3/8) ve 5 sehm mülk hissesi (5) olarak kaydedilmiş ve tabloda gösterilmiştir 33. Diğer taraftan bu gayrimenkul hisselerinin tam karşılıklarını eşleştirerek kaç adet gayrimenkul olduğunu tahmin etmek zordur. Aşağıda verilen örneklerde ise bazı gayrimenkullerde kimler arasında ortaklıklar kurulduğunu tahmin etmek mümkündür. Özellikle gayrimenkul sahiplerinin hisse oranlarına karşılık gayrimenkul kıymetlerindeki benzerlik veya hisseye oranla kıymet biçilmesi bu tahminleri güçlendiren ipuçlarıdır. Sürgün köyünde hisseli bakkal dükkanı ortakları, bu köyde sakin çoban kahyası Hristo veled-i Peşo ve bakkal Kostandi veled-i Hristo dur 34. Rumiyan Mahallesi nde sakin bezirci İstani veled-i Yanaki nin hisseli bezirhanesi kız kardeşiyle ortaktır 35. Rumiyan Mahallesi nde bulunan hisseli çizmeci dükkânı ile debbağhane dükkânlarının her ikisi de mesleği debbağ olan Londari veled-i İsani ve Tokil veled-i İsani arasında ortak işletilmektedir 36. Bu mahalledeki diğer hisseli debbağhane de yine Tokil veled-i İsani ve İstani veled-i Zafiri arasında ortaktır 37. Ferhad Paşa Mahallesi ndeki çizmeci dükkânı ile debbağhane olarak kayıtlı gayrimenkullerde ise kâtip Mehmed Sadık bin Elhac Ali ve İstanbul da sakin Abdülkerim Efendi arasında eşit miktarda ortaklık vardır 38. Değirmenlerde de buna benzer ortaklıklar görülebilmiştir. Örneğin sahipleri Rumiyan Mahallesi nde sakin değirmenci Aleksi veled-i Tanaş, fıçıcı Bulzo veled-i Gavril ve Aleksi zevcesi Dolü arasında İnceğiz de kayıtlı bir değirmende, her birinin 1/3 oranında ortaklığı vardır BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 150, 155, 178, 182, 198, Hane no: 2, 21, 106, 121, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 95, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s.152. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s.152. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 29. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s , 203. Hane no: 64,

145 Ermeni köyünde hisse sahipleri değirmenci Milço veled-i İvan ve Istalü veled-i İvan olan şahısların eşit miktardaki değirmen ortaklıkları tespit edilebilen diğer gayrimenkullerdendir 40. Kestanelik köyündeki hisseli değirmenlerden birine ait ortaklık ise 1/3 oranında bakkal Fotaki veled-i Siryano ve 2/3 oranında hisseye sahip bakkal Koti veled-i Siryano arasındadır 41. Rumiyan Mahallesi ndeki mülk hisseli fırın, eşit miktarda olmak üzere tüccar Bilaşi veled-i Tanaş ve hizmetçi Yanko veled-i Kostandi arasında ortak bir gayrimenkuldür 42. Ferhad Paşa Mahallesi ndeki hisseli han ve kahvehanenin sahipleri olan çizmeci kalfası Halil bin Hüseyin ile çizmeci çırağı İbrahim Ethem bin Hüseyin in bu gayrimenkullerde eşit miktarda ortaklıkları vardır 43. Çatalca kazasında hanelere kayıtlı menkul ve gayrimenkuller üzerinde aynı hane sakinleri arasında ortaklıkların olduğunu ve bu ortaklıkların akrabalıklar vasıtasıyla veya mesleki olarak kurulduğunu daha önce belirtmiştik. Fakat farklı haneler ve şahıslar arasında da gayrimenkuller üzerinde ortaklıklar kurulmuştur. Farklı hanelerdeki veya şahıslardaki bu gayrimenkuller üzerinde yapılan hisseli ortaklıklarda ise yine benzer durumlar vardır. Hane sahiplerinin veya şahısların aynı mesleklere sahip olması, buna örnektir. Diğer taraftan farklı mesleklerdeki haneler arasında da ortaklık kurulabildiği Çatalca temettuat defterinde görülmektedir. Kazada kayıtlı şahısların kendi meslekleriyle herhangi bir ilintisi olmasa da farklı mesleklere dair dükkânları veya gayrimenkulleri vardır. Özellikle Fatma Hanım gibi çiftlik sahiplerinin tasarrufunda bulunan değirmen, attar ve bakkal gibi gayrimenkuller, kazadaki ikinci veya üçüncü şahıslara kiralanmış ya da hizmetkârlar vasıtasıyla işletilmekte olduğu anlamına gelmektedir. 40 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 7, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 359, 367. Hane no: 25, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 150, 157. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 8. Hane no: 25,

146 Tablo 32: Kazadaki Hissesiz ve Mülk Tasarruflu Gayrimenkuller-1 Yerleşim Birimleri Arabacı Asiyab Attar Bakkal Berber Boyacı Çizmeci Çulmakhane Debbağ Değirmen Demirci Dikici Dükkân Eskici Toplam adet M Adet M Göz Bab M M M M M Adet Göz Bab M Ferhad Paşa m Rumiyan m Şeyh Sinan k Nakkaş k Subaşı k Kabakça k İnceğiz k Ayazma k Fatma Hanım ç Elbasan k Yenice k. 1 1 Sürgün k Ermeni k. 1 1 Akalan k Çiftlik k Çakıl k İzzettin ç Mertenek ç Toplam adet Tablo 33: Kazadaki Hissesiz ve Mülk Tasarruflu Gayrimenkuller-2 Yerleşim Birimleri Ekmekçi Hamam Han Tezenek Kahve Kasap Mağaza Menzil Mumhane Nalbant Terzi Yemeni Ahır Hane Samanlık Ambar Toplam adet M M M M M M M M M M Ferhad Paşa m Rumiyan m Nakkaş k İnceğiz k Fatma Hanım ç Elbasan k. 1 1 Yenice k. 1 1 Sürgün k İzzettin ç. 1 1 Toplam adet

147 133 Tablo 34: Kazadaki Hisseli ve Mülk Hisseli Gayrimenkuller-1 Yerleşim Birimleri Attar Boyacı Çizmeci Dükkân Fırın Han Tezenek h Hissesi h M.H Hissesi h Hissesi h Hissesi h M.H Hissesi h M.H Hissesi h Hissesi Ferhad Paşa m. 2 5%0-%50 2 %50-%50 1 Harap Nakkaş k %50 Rumiyan m. 1 1 %50-? 2 %50-% / %50-% % Sürgün k. Ermeni k. Kestanelik k. Çiftlik k. 1 1/3 Çakıl k. 2 2-%50 Tablo 35: Kazadaki Hisseli ve Mülk Hisseli Gayrimenkuller-2 Yerleşim Bakkal Bazirhane Debbağ Değirmen ve Asiyab Kahve Mağaza Birimleri h M.H Hissesi h M.H Hissesi h Hissesi h M.H Hissesi Göz h Hissesi h Hisse Ferhad Paşa m %50-% %50-%50 Nakkaş k % % 2 Rumiyan m /16-1/16- %50-1/3-13/120-5/6- %50-% %50'nin /3-1/3-2/9- %50-3/ %50 2 payı /8 Sürgün k. 2 %50-%50 Ermeni k. 2 %50-%50 Kestanelik k /3-2/3-2 1 Çiftlik k. 2 1/3-1/3 Çakıl k /9

148 C. ÇATALCA KAZASINDA VAKIF MÜLKLERİ Vakıflar, Osmanlı devletinin günlük sosyal ve iktisadi yaşamında toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek güce sahip yardım kuruluşlarıdır. Herhangi bir mahallenin cami, mescit ya da çeşmesinin yapımı vakıf kuruluşlarından gelen yardımlarla yapılabildiği gibi, yine bu tür yerlerin faaliyetlerini devam ettirebilmesi vakıflar sayesinde olabilmektedir. Bunun yanında bir şehrin yol, köprü, hastane gibi inşa ve imaretlerinin yapımında vakıfların önemli bir rolü vardır. Böylece vakıflar yerleşim yerlerinde sunduğu hizmetlerle toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilmiş, insanların bu yerlerde ikamet etmenlerinde özendirici olabilmiştir 44. Vakıfların bir başka yönü ise şahısların işletmesine sahip olduğu arazi ve gayrimenkulleri vakfederek ömür boyu işletme haklarını ellerinde bulundurma gayesiyle hareket etmeleridir. Yani Osmanlı devletinde vakıflar hayır kurumları olmasının yanında kişilerin varlıklarını korumak için başvurduğu yollardan biri olarak da düşünülmüştür. Osmanlı devletinde çeşitli yolsuzlukların görüldüğü vakıflar, 1826 yılında kurulan Evkaf nezaretine bağlanılarak yolsuzluklara kaşı tek elden yönetilmeye başlanmıştır 45. Nitekim şehir, köy veya kasabalarda yapılan inşa, imar ve yardım hizmetlerinin karşılanması için bu vakıfların gelir kaynakları çeşitli şekillerde işletilmiştir. Bunlar gelir kaynaklarının kiralanması ve vakfedilen nakit paranın faiz karşılığında verilmesi şeklindedir 46. Diğer taraftan vakıfların gelir kaynakları çeşitlilik gösterebilmektedir. Çatalca temettuat defteri örneğinde, bunlar bir tarım işletmesi olabildiği gibi; çayır, sebze bahçesi veya herhangi bir mülk olabilmektedir. Ayrıca çeşitli dükkân, han, değirmen gibi yapıların yanı sıra ceviz ağaçları da vakfedilmiştir. Ancak Çatalca temettuat defterinde bu vakıf mülklerinin ne kadar bir ücretle kiraya verildiği noktasında bir açıklık getirilmemiştir. Bu nedenle Çatalca daki vakıfların gelirlerine dair bir şey söylemek mümkün değildir. 44 Adalet Bayramoğlu Alada, Osmanlı Şehrinde Mahalle, İstanbul, Sümer Kitabevi, 2008, s Nazif Öztürk, Evkâf-ı Hümâyun Nezâreti, DİA, C. XI, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995, s Bahaeddin Yediyıldız, XVIII. Yüzyılda Türkiye de Vakıf Müessesesi, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2003, s

149 Çatalca da kayıtlı vakıfların kazadaki gelir kaynaklarından toplam arazi dönümleri tablo 36 da gösterilmiştir. Bu tabloya göre Çatalca kazasında en çok arazi alanlarına sahip vakıflar sırayla şu şekildir: dönüm ile Sultan Bayezid vakfı veya Sultan Bayezid Han vakfı kazadaki diğer vakıflara oranla en fazla araziye sahiptir. Kazadaki Mahmud Paşa vakfının ,5 dönüm arazisi, Nakkaş vakfının 7.319,5 dönüm arazisi, Şeyh Sinan vakfının 828 dönüm arazisi ve Hekim Şirvan vakfının 653 dönüm arazisi vardır. Çatalca kazasındaki toplam tarla, çayır, bağ, bahçe ve bostan miktarlarıyla vakıfların mülkü olan arazi miktarlarını karşılaştırdığımızda, kazadaki arazilerin neredeyse tamamının vakıf arazileri olduğu ortaya çıkmaktadır. Kazadaki toplam araziden vakıflara kayıtlı alanlar, tarlalarda ,5 dönüm, çayır alanlarında dönüm, bağ alanlarında 1.601,5 dönüm, bağ yerinde 399,5 dönüm, bahçe alanlarında 29,5 dönüm, bahçe yerinde 3,5 dönüm ve bostan yerinde 3 dönümdür 47. Bu bakımdan kazadaki bağ yeri, bahçe, bahçe yeri ve bostan yeri alanlarının tamamı vakıf mülküdür. Ancak tarla alanlarının ,5 dönümü, çayır alanlarının 453 dönümü ve bağ alanlarının 72 dönümü herhangi bir vakfa kayıtlı değildir. Ferhad Paşa ve Derviş Paşa vakıfları başta olmak üzere, Bağcı Hacı Ali ve Mustafa Çelebi vakıfları araziden ziyade daha çok dükkân, han ve değirmen gibi gayrimenkul gelirleri olan vakıflardır. Ancak Çatalca temettuat defterinde bu gayrimenkullerin bazılarının hisseli olması nedeniyle, daha öncede belirttiğimiz gibi bunların tam sayılarını tespit edememekteyiz. Bunun haricinde kazada hangi vakfa ait olduğuna dair belirli bir kaydın yer almadığı arazi, dükkân ve değirmen vardır. Bunlardan biri Kabakça daki 9 dönüm tarla ile bir değirmen ve Ferhad Paşa Mahallesi nde bulunan Nalbant dükkânıdır BOA, ML.VRD.TMT.d., nr BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 30,

150 Tablo 36: Çatalca da Vakıflara Ait Araziler Vakıflar Tarla d. Çayır Bağ Bahçe Bahçe Bostan Toplam Bağ d. d. yeri d. d. yeri d. yeri d. d. Ferhad Paşa 1,5 1,5 Mahmud Paşa , ,5 3, ,5 Sultan Bayezid (Sultan Bayezid Han) , , Nakkaş Vakfı , ,5 Hekim Şirvan Şeyh Sinan Şehzade Sultan Mehmed Han 328,5 196,5 525 Doğancı Ferruh Şad Derviş Efendi 5 5 Sultan Süleyman Ali Paşa Vakıf Arazileri Toplamı , ,5 399,5 29,5 3, ,5 Kazadaki Arazi Toplamı ,5 399,5 29,5 3, Vakıf Dışı Araziler , ,5 Yukarıdaki tabloda kazadaki vakıflara kayıtlı arazilerin kullanım şekillerine göre miktarları verilmiştir. Diğer taraftan kazadaki her bir vakfın yerleşim birimlerine göre sahip oldukları arazi, dükkân gibi emlakların yer aldığı başka tablolar yapılarak, her bir yerleşim biriminin sosyal ve iktisadi durumuna dair daha detaylı tespitler yapmak mümkün olacaktır. Bu vakıflardan ilki Ferhad Paşa dır. Ferhad Paşa vakfına ait birçok yerde dükkân, imaret ve arazi bulunmaktadır. Çatalca daki Ferhad Paşa Camii bunlardan bir tanesi olup civardaki birçok hayrat da bu vakfa aittir 49. Ferhad Paşa vakfına ait 1840 senesi Çatalca daki dükkân ve araziler tablo 37 de gösterilmiştir. Buna göre vakfın gelir kaynakları arasında daha çok dükkânların yer aldığı, bunların ise Çatalca nın merkez mahallelerinde bulunduğu görülmektedir. Ferhad Paşa Mahallesi nde vakfedilmiş bu dükkânların çoğunluğunu ise kahvehaneler olarak işletilen mekânlar oluşturmuştur. Rumiyan Mahallesi nde hisseli debbağhane ve çizmecinin yanında ekmekçi dükkânı da bu vakfa aittir. Diğer 49 Fazıl Ayanoğlu, Ferhat Paşa ve Gizli Kalan Vakıflar, Vakıflar Dergisi, S. 7, İstanbul, Baha Matbaası, 1968, s

151 taraftan arazi olarak vakfın Ferhad Paşa Mahallesi nde hisseli sebze bahçesi ve mülkü vardır 50. Buradaki hisseli gayrimenkullerle daha çok vakfa ait mülkün kiralama biçimi kastedilmiş olmalıdır. Bu yüzden vakıflar sahip oldukları bazı gayrimenkulleri birkaç şahsa birden işletme hakkı vermiştir. Rumiyan Mahallesi nde sakin Londari veled-i İsani ile Tokil veled-i İsani üzerine kayıtlı debbağhane ve çizmeci dükkânları buna en iyi örnektir 51. Her iki şahsın adına kayıtlı bu dükkânlar hisselidir ve dükkânların kıymetleri de aynıdır. Dolayısıyla en az iki kişi olmak üzere bir araya gelen kaza sakinleri bir veya birden fazla dükkân ve benzeri yapılarda hisse sahibi olabilmektedir. Tablo 37: Ferhad Paşa Vakfı Gelir Kaynakları Dükkân ve Arazi Türü Ferhad Paşa Vakfı Ferhad Paşa m. Rumiyan m. Adet h Hisse oranı Adet h Hisse oranı Dönüm Kahve 4 2 %50/%50 Mağaza 1 Han 1 2 %50/%50 Berber 2 Bakkal sehm Çizmeci 1 2 %50/%50 2 %50/%50 Tezenek 1 1 Ambar 1 Nalbant 1 Debbağhane 1 %50 3 %50/%50/%50 Ekmekçi 1 Sebze bahçesi hisseli Mülk hisseli Bağ 1,5 Çatalca temettuat kayıtlarında yer alan diğer bir vakıf Mahmud Paşa dır. Mahmud Paşa 1454 yılında vezirlik görevine getirilmiş ve ardından 1456 yılında Rumeli Beylerbeyliği görevi ile veziriazamlık görevini üstlenmiş bir Osmanlı yöneticisi ve askeridir. Bugün dahi İstanbul da kendi adına Mahmut Paşa semti bulunan bu veziriazam zamanında birçok cami, medrese, han, hamam ve çeşitli 50 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

152 imaretler yaptırmış ve bunlara ait ayrı ayrı vakıflar kurmuştur 52. Süheyl Ünver e göre, bu vakfa ait başta İstanbul ve çevresinde olmak üzere Edirne, Bursa, Ankara ile Rumeli ve Anadolu nun çeşitli vilayetlerinde mülkler ve eserler vardır 53. Çatalca kazası dâhilinde ise 1840 yılına ait temettuat defterinden edindiğimiz bilgiler neticesinde bu kazada Mahmud Paşa vakfına ait çeşitli dükkân, arazi, ağaç ve bir miktar dağ (cebel) 54 bulunmaktadır. Burada vakfın gelir kaynakları genellikle dükkân ve değirmen gibi gayrimenkullerden çok tarla, çayır, bağ ve bahçe gibi arazilerden oluşur. Bunun yanında vakfın gelirlerini oluşturan mülklerin birçoğu başta Ferhad Paşa Mahallesi olmak üzere Çakıl köyü ile Rumiyan Mahallesi nde toplanmıştır. Tablo 38: Mahmud Paşa Vakfı Gelir Kaynakları Yerleşim Birimleri Tarla d. Çayır d. Bağ d. Mahmud Paşa Vakfı Bağ yeri d. Bahçe d. Bahçe yeri d. Ceviz ve koza ağacı adeti Sebze bahçesi Ferhad Paşa m , ,5 1-1 Hisseli Rumiyan m ,5 29,5 3,5 Nakkaş k İnceğiz k. 14 Elbasan k. 244,5 11,5 45 Akalan k. 40 Çiftlik k. 10 Çakıl k , ,5 Hisseli Osman Ağa ç Toplam , ,5 3,5 2 Ferhad Paşa m. Değirmen Hamam Dağ Adet 2 1 Bir miktar Kazadaki vakıflardan biri olan Sultan Bayezid veya diğer adıyla Sultan Bayezid Han vakfına ait gelir kaynaklarının temelini daha çok kazadaki araziler oluşturur. Ayrıca Sultan Bayezid vakfı Çatalca daki diğer sultanlara ait vakıflardan bir tanesi olup tarihe II. Bayezid olarak geçen Osmanlı sultanına ait vakıflardandır. Bu vakfın mülkleri arasında tarla, çayır, bağ ve bahçeler yer almakla beraber mahalle ve köylerde 4 adet değirmen vardır. Yine mahalle ve köylerde bu vakfın 6 farklı 52 Şehabeddin Tekindağ, Mahmud Paşa, DİA, C. XXVII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2003, s Süheyl Ünver, Mahmut Paşa Vakıfları ve Ekleri, Vakıflar Dergisi, S. 4, Ankara, Doğuş Limited Şirketi Matbaası, 1958, s Devellioğlu, a.g.e., s. 127; BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 14. Hane no:

153 şahsa hisseyle kayıtlı değirmeni mevcuttur. Ayrıca Ferhad Paşa Mahallesi nde bir adet Nalbant dükkânı da bu vakfa aittir. Çiftliklerde ise 2 adet değirmen ile bir adet han bu vakfın mülkleri arasına kaydedilmiştir 55. Tablo 39: Sultan Bayezid Vakfı Gelir Kaynakları Sultan Bayezid Vakfı Yerleşim Birimleri Çayır Bağ Bağ yeri Sebze Değirmen Tarla d. Nalbant d. d. d. bahçesi adet/hisse Ferhad Paşa m ,5 1 2 pay 1 Rumiyan m. 305,5 4,5 3 50%-1/3-1/3 hisseli Şeyh Sinan k. 8 Nakkaş k ,5 1 50% hisseli Örcünlü k ,5 Subaşı k ,5 1 Kabakça k , İnceğiz k ,5 1 Ayazma k. 1 Kadı k ,5 Oklalı k. 413,5 5,5 Elbasan k Hisseli 1 Çanakça k Yenice k Hisseli Sürgün k , Ermeni k ,5 1 %50 hisseli Kestanelik k Akalan k Çakıl k. 71 Çiftlik k Toplam , Toplamda dönüm tarla işletmesi, 1.221,5 dönüm çayır, 1.146,5 dönüm bağ ve 312 dönüm bağ yerinin bulunduğu bu vakıfta, araziler her yerleşim birimine ve çiftliklere dağılmış bir şekildedir. Bu arazilerin büyük çoğunluğu Subaşı çiftliği başta olmak üzere Yenice, Nakkaş, İnceğiz, Sürgün, Örcünlü, Kestanelik, Çanakça ve Akalan köylerinde bulunmaktadır. Başka bir deyişle bu vakfın arazileri mahallelerden ziyade köylerin sınırları dâhilindedir. 55 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

154 Tablo 40: Sultan Bayezid Vakfı nın Çiftliklerdeki Gelir Kaynakları Çiftlikler Sultan Bayezid Vakfı Çiftlikler Tarla d. Çayır d. Bağ d. Bağ yeri d. Değirmen adet Han Subaşı ç Feridun Paşa ç Halkalı ç İnceğiz ç Gökçeli ç Murad Fakih ç Said Muhib Efendi ç Abdurrahman Efendi ç Said Ağa mirasçıları ile İdris Kethüda ç. 850 Ermeni ç İzzettin ç Tozalak ç Kara Murad ç ,5 Çiftlikler toplamı ,5 2 1 Mahalle ve köyler toplamı , Toplam , ,5 312 Sultan Bayezid vakfından başka, kazada gelir kaynakları oldukça az olan vakıflar da vardır. Bu vakıflardan Nakkaş ve Şeyh Sinan, aynı zamanda Çatalca kazasında bir yerleşim birimidir. Hatta Şeyh Sinan vakfına ait gelir kaynakları sadece adını aldığı bu yerleşim biriminde kayıtlıdır. Buna nazaran Nakkaş vakfının Ferhad Paşa Mahallesi nde ve Örcünlü köyünde gelir kaynakları bulunsa da, geriye kalan mülklerin büyük bir çoğunluğu Nakkaş köyündedir. Hekim Şirvan ise Çatalca da bulunan diğer vakıf kuruluşları arasındadır 56. Kazadaki dönüm tarla, 423 dönüm çayır, 3 dönüm bostan yeri, 1,5 dönüm bağ yeri ve 1 değirmen Nakkaş vakfına ait gelir kaynaklarıdır. Hekim Şirvan vakfı gelir kaynakları ise 580 dönüm tarla ve 73 dönüm çayırdır. Gelir kaynakları sadece Şeyh Sinan köyünde bulunma özelliğine sahip Şeyh Sinan vakfına ait 789 dönüm tarla, 39 dönüm çayır, 2 değirmen ve 1 dükkân bulunmaktadır BOA, ML.VRD.TMT.d., nr BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

155 Tablo 41: Nakkaş, Hekim Şirvan ve Şeyh Sinan Vakfı Gelir Kaynakları Nakkaş Vakfı Yerleşim Tarla Çayır Bostan Bağ Değirmen Dükkân Birimleri d. d. yeri d. yeri d. adeti adeti Ferhad Paşa m Nakkaş k , ,5 Örcünlü k. 87,5 Toplam ,5 1 Hekim Şirvan Vakfı Ferhad Paşa m Nakkaş k. 10 Örcünlü k Toplam Şeyh Sinan Vakfı Şeyh Sinan k Kazadaki diğer vakıflar ise şöyledir: Şehzade Sultan Mehmed Han, Doğancı, Ferruh Şad, Derviş Efendi, Sultan Süleyman, Ali Paşa, Bağcı Hacı Ali ve Mustafa Çelebi dir. Tablo 42: Şehzade Sultan Mehmed Han, Doğancı ve Ferruh Şad Vakfı Gelir Kaynakları Şehzade Sultan Mehmed Han Vakfı Yerleşim Birimleri Tarla d. Çayır d. Şeyh Sinan k ,5 Sivas k. 268,5 108 Çiftlik k Toplam 328,5 196,5 Doğancı Vakfı Kabakça k. 147 Ermeni k. 57 Toplam 204 Ferruh Şad Vakfı Şeyh Sinan k. 2 Akalan k. 8 Yukarıdaki tabloya göre Çatalca daki 328,5 dönüm tarla ve 196,5 çayırlık alan Şehzade Sultan Mehmed Han vakfına ait gelir kaynaklarındandır. 204 dönüm 141

156 tarla Doğancı vakfına aitken, 8 dönüm tarla ve 2 dönüm çayırlık alan da Ferruh Şad vakfına aittir 58. Tablo 43: Derviş Efendi, Sultan Süleyman, Ali Paşa, Bağcı Hacı Ali ve Mustafa Çelebi Vakıfları Gelir Kaynakları Derviş Efendi Sultan Süleyman Ali Paşa Bağcı Hacı Ali Mustafa Gayrimenkul Vakfı Vakfı Vakfı Vakfı Çelebi Vakfı ve Araziler Nakkaş k. Şeyh Sinan k. Akalan Ferhat Paşa m. Subaşı k. Tarla dönüm Adet Hisse Adet Adet Han 1 Ahır 1 Kahve 2 1 Nalbant 1 Berber 1 Arabacı 1 Bakkal 1 Ekmekçi 1 Bakkal 2 Attar %50-%50 2 %50-%50 Mağaza 1 Ambar 1 Dikici 1 Kasap 1 Değirmen 1 Çatalca kazasında geriye kalan diğer vakıflar arasında yer alan Derviş Efendi vakfının gelir kaynakları, sadece Nakkaş köyünde bulunan 5 dönüm tarla ile çeşitli dükkânlardır. Sultan Süleyman vakfına ait Şeyh Sinan köyünde 45 dönüm tarla bulunmaktadır. Ali Paşa vakfı gelir kaynağı ise Akalan köyünde yer alan 25 dönümlük tarladır. Diğer taraftan Bağcı Hacı Ali vakfına Ferhad Paşa Mahallesi nde bulunan gayrimenkuller vakfedilmişken, bu vakfın gayrimenkulleri kahve, mağaza, ambar, dikici ve kasap dükkânlarından oluşur. Mustafa Çelebi vakfına ait sadece Subaşı köyünde 1 değirmen vardır. Bu vakıf mülkünün geliri Subaşı köyünde bulunan cami için kullanılmaktadır 59. Derviş Efendi ve Bağcı Hacı Ali vakıflarının gelir kaynakları ise sadece gayrimenkullerden oluşmuştur. 58 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

157 Nitekim kazadaki vakıflar belli başlı kimseler tarafından meydana getirilmiştir. Bunlar; başta Osmanlı sultanlarına yani hanedana ait vakıflar olmak üzere, Osmanlı yöneticilerinin kurduğu veya kazanın ileri gelen derviş, şeyh gibi bilinen şahıslara ait vakıflardır. Ayrıca her vakfın tasarrufunda bulunan mülk çeşidi farklı olabilmektedir. Mahmud Paşa, Sultan Bayezid, Nakkaş, Hekim Şirvan, Şeyh Sinan, Şehzade Sultan Mehmed Han, Doğancı ve Ferruh Şad gibi vakıflar daha çok toprak veya arazi temelli gelir kaynaklarına sahiptir. Ferhad Paşa, Derviş Efendi, Sultan Süleyman, Ali Paşa, Bağcı Hacı Ali ve Mustafa Çelebi gibi vakıflar ise dükkân ve değirmen gibi gayrimenkullerden oluşmaktadır. D. ÇATALCA KAZASININ GELİR KAYNAKLARI 1. Kazadaki Yerleşim Birimlerinin Emlak Kıymetleri Çatalca kazasının gelir kaynaklarından olan emlak kıymetlerinin ne kadar bir miktara sahip olduğuna dair, XIX. yüzyıl ortalarına ait Çatalca temettuat defterindeki sayımlardan tespitler yapabilmekteyiz. Aynı yıllarda birçok yerde yapılan temettuat sayımlarında, hatta Çatalca kazasına yakın Büyükçekmece de yapılan sayımlarda dâhil, her bir hanenin sahip olduğu menkul, gayrimenkul veya mesleğinden elde ettiği kazançları detaylı bir şekilde kaydedilmiştir 60. Ancak Çatalca kazasına ait temettuat sayımında yalnızca toplam kazançtan, yani temettuat miktarından bahsedilirken, emlak ve diğer gelir kalemlerinden ne miktarda bir kazanç elde edildiğine dair bir kayıt yoktur. Bunun yerine Çatalca temettuat defterinde şahısların emlak ve hayvanlarına dair kıymetleri ile toplam kazanç ve ödemekle yükümlü oldukları vergilerinden oluşan bir sayım usulü vardır. Şahısların emlak ve hayvanları olmadığı durumlarda, sadece mesleklerinden elde ettikleri kazançları kayıtlıdır. Böylece, bazı şahısların mesleğinden elde etmiş olduğu yıllık kazancı tahmin etmek mümkün olmuştur. 60 Yasin Şahin, 19. YY Büyükçekmece sinin Temettuat Defterlerine Göre Sosyo-Ekonomik Durumu, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012, s

158 Çatalca kazasında emlak kıymetlerini dükkânlar, değirmenler, ambar ve samanlıklar ile mesken ve araziler oluşturur. Bunlardan en fazla kıymete değer emlak çeşidi değirmenler olmuştur. Örneğin, Ferhad Paşa Mahallesi nde Osman Ağa işletmesinde olan değirmenin kıymeti kuruştur 61. Fatma Hanım a ait Subaşı çiftliğindeki değirmenin fiyatı kuruştur 62. Bir başka kıymete değer emlak çeşidi olan tarlaların dönümleri ise sabit olmayan fiyatlandırmalar üzerinden kıymetlendirilmiş, dönüm başına belirli bir fiyatlandırma yapılmamıştır. Fiyatlandırmalar genellikle 17 kuruş ile 20 kuruş arasında kaydedilmiştir. Ancak çayır ve bağ alanları gibi diğer araziler için dönüm başına benzer bir fiyatlandırma kaydı tutulmamıştır 63. Çatalca temettuat defterine göre, kazadaki Müslüman ve gayrimüslimlere ait toplam ,5 kuruş emlak kıymeti vardır. Bu emlak kıymetinin büyük bir çoğunluğu Müslümanlara aittir. Yani emlak kıymetlerinin yaklaşık %58 i Müslümanların, %42 si gayrimüslimlerindir. Çanakça köyünde Mehmed Bey in çiftliği ile Ferhad Paşa Mahallesi nde hanesi bulunan kapıcıbaşı Osman Ağa ve sarraf Ohannes in çiftlikleri dâhil edildiğinde 64 ise kazadaki toplam emlak kıymetinin yaklaşık %32 si çiftlik ve kışlak sahiplerinde bulunmaktadır. Defterde kayıtlı toplam emlak kıymeti ile bizim topladığımız toplam emlak kıymeti arasında yaklaşık kuruş fark vardır. Çatalca ya bağlı mahalle ve köylerin emlak, hayvan, gelir ve vergilerindeki toplamlarında da buna benzer farklılıklarla karşılaşılmıştır 65. Bunun nedeni, sayımı yapan kâtibin hesaplamalardaki hatasından kaynaklanmış olmalı. Tablo 44 e göre, Ferhad Paşa Mahallesi nin toplam emlak kıymeti kazadaki diğer mahalle ve köylerden en fazla miktara sahip yerleşim birimidir. Gayrimüslimlerde ise Sürgün köyü bu yönüyle öne çıkmaktadır. Çiftlikler arasında 61 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Bu çiftliklerin emlak kıymetleri mahalle ve köy yerleşimlerindeki sayımlara kaydedilmiştir. Çiftliklerdeki toplam emlak kıymeti hesaplanırken bunlar dikkate alınarak yapılmıştır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 29, Örneğin Oklalı köyü emlak kıymetleri toplamı kuruş olmasına rağmen, temettuat sayımlarında kuruş olarak hesaplanmıştır. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

159 Fatma Hanım a ait emlakların toplam kıymeti, Ferhad Paşa Mahallesi hariç diğer yerleşim birimlerinden fazladır. Tablo 44: Kazadaki Toplam Emlak Değeri Yerleşim Birimleri Toplam hane Emlak kıymeti (kuruş) Yerleşim Birimleri Toplam hane Emlak kıymeti (kuruş) Ferhad Paşa m Kestanelik k Rumiyan m Akalan k Rumiyan m. (Rum Çiftlik k Çingene) Şeyh Sinan k ,5 Çakıl k ,5 Nakkaş k Yabancı Rumlar Örcünlü k Gökçeli ç. kiracıları 0 Subaşı k Fatma Hanım ç Kabakça k Said Muhib Efendi ç İnceğiz k Abdurrahman Bey ç Sivas k Said Ağa ç Ayazma k Görmüş oğlu ç Yaylacık k Yahya Bey kışlağı Müslüman Çingene 0 Ermeni ç Kadı k ,5 İzzettin ç Oklalı k Tozalak ç Elbasan k Kara Murad ç Çanakça k Mertenek ç Yenice k Sürgün k Toplam kıymet ,5 Ermeni k Defter kaydı toplamı ,5 Ferhad Paşa Mahallesi, Elbasan, Nakkaş, Örcünlü, Yenice ve Çakıl köyleri hane başına düşen emlak kıymetinin en fazla olduğu yerleşim birimleridir. Ferhad Paşa Mahallesi nde bu yaklaşık kuruşken, Elbasan köyünde yaklaşık kuruştur. Hane başına düşen en az emlak kıymeti ise Ayazma, Oklalı, Akalan, Çanakça ve Ermeni köylerindedir. Ayazma köyünde hane başına düşen emlak kıymeti yaklaşık 278 kuruş, Oklalı da 330, Akalan da 409 kuruştur 66. Diğer taraftan Yaylacık köyü ile haneleri Nakkaş, İnceğiz ve Kabakça köylerinde bulunan Müslüman Çingeneler ve Gökçeli çiftliği kiracıları olan gayrimüslimlerin hiçbirinin emlakı bulunmadığından bunlara kayıtlı emlak kıymeti de yoktur. Çanakça köyünde ise sadece çiftçilik yapan Rusat veled-i Petro ve Ustoyan Veled-i Rusat ın temettuat 66 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

160 defterine kayıtlı kıymete değer emlakları vardır 67. Geriye kalan emlak kıymeti köydeki çiftlik sahibi Mehmed Bey e aittir 68. Çatalca kazasında şahısların kölelerinin, nemada olan akçelerinin 69 ve temessüklerinin kıymetleri de vardır. Çatalca temettuat defterinde, bunlar dükkân, değirmen, ambar, samanlık ve araziler gibi emlak kıymeti kısmına dâhil edilmiştir. Kazada kayıtlı kölelerden biri Ferhad Paşa Mahallesi nde deveci Ahmed bin Ali nin diğeri alışverişçi Abdi bin Ali nindir 70. Bunların her birinin değeri ise kuruştur. XIX. yüzyıl başlarında Osmanlı devletinde köle piyasası, klasik dönemde savaşlar sonucu esirlerden elde edilen kölelerden ziyade, genellikle Kuzey Afrika dan getirtilen zenci ve Kafkasya dan getirtilen beyaz kölelerden oluşmuştur yılına gelindiğinde ise Sultan Abdülmecit in emriyle devletin en büyük köle pazarı olan İstanbul Esir Pazarı kapatılmıştır 72. Ancak Esir Pazarının kapatılması devletin köle satışlarını yasakladığı anlamına gelmemiş, sadece eski düzene yani esirler loncasının tekelci haklarına son verilmiş ve devlet köle satışından elde ettiği vergiyi almaya devam etmiştir 73. Siyah köle ticaretinin yasaklanmasıyla 1857 yılında köle ticaretinden yavaş yavaş vazgeçilmiştir 74. Kazada köle sahiplerinden başka emlak kıymeti olarak kaydedilen nema akçesi sahibi, celep Hristaki veled-i Argiri dir ve Rumiyan Mahallesi sakinlerindendir 75. Onun nemadaki akçesi toplam kuruştur ve bu para faiz getirisi olarak kullanılan bir değerdir. Şahısların sahip olduğu temessükler ise senet anlamında bir borcun teslimi karşılığında verilen belgedir 76. Çatalca kazasındaki 67 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 242, 246. Hane no: 2, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hesaplamalarda Çanakça köyüne dahil edildiğinden ayrı olarak gösterilmemiştir. 69 Yılda yüzde yirmiyi geçmeyen faiz anlamında kullanılan nema Ârapça bir kelimedir. Neşet Çağatay, Osmanlı İmparatorluğunda Riba-Faiz Konusu, Para Vakıfları ve Bankacılık, Vakıflar Dergisi, S. 9, Ankara, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 2006, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 4, 9. Hane no: 11, Ömer Şen, Osmanlı da Köle Olmak, İstanbul, Kapı Yayınları, 2007, s Y. Hakan Erdem, Tanzimat Döneminde Kölelik, Tanzimat, Ed. Halil İnalcık & Mehmet Seyitdanlıoğlu, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012, s Erdem, a.g.m., s Erdem, a.g.m., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: Mübahat S. Kütükoğlu, Temessük, DİA, C. XL, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2011, s

161 temessük alacaklarının genellikle hangi köylerden olduğu temettuat defterinde kaydedilmiştir 77. Kazadaki temessük sahiplerinin toplam alacağı kuruştur. Bu temessüklerin büyük bir bölümü Ferhad Paşa Mahallesi ve Sürgün köyünde emlakı bulunan şahıslara aittir. Tablo 45: Kazadaki Temessük Miktarı Yerleşim Birimleri Temessük alacağı (kuruş) Yerleşim Birimleri Temessük alacağı (kuruş) Ferhad Paşa m Sürgün k Rumiyan m Kestanelik Nakkaş k Akalan k Elbasan k Çiftlik k Çanakça k Çakıl k Yenice k Yabancı Rumlar Toplam kıymet Çatalca da en fazla temessük kaydı çiftçilerindir. Rençber, bakkal, çoban, hizmetkâr, kasap, kurşuncu, kâtip, çiftlik kethüdası, çerçi, kömürcü, dülger, hekim, değirmenci, boyacı ve papaz gibi meslek erbâblarının da temessük kaydı bulunmaktadır. Bunlardan rençber ve bakkallara ait temessük kayıtları diğer meslek gruplarına göre fazladır. Bu temessükler çiftçilerin bir ücret karşılığında ekim yapması veya rençberlerin yine ücret karşılığında bir kişiye çalışmış olması karşılığında verilmiş olmalıdır. Örneğin yabancı Rum olarak kayıtlı hizmetkâr Kito veled-i Atam ın tek emlakı köylerden alacağı olan kuruşluk bu temessüktür 78. Yani bu temessükler işçilik ücreti karşılığı veya bir malın satılması sonucu oluşan alacağın tanzim edilmesi için oluşturulmuştur. 77 Çiftlik köyüne kayıtlı çiftçi Dimitraki veled-i Manolaki aynı köyden, çiftçi Yani veled-i Argiri ise Çanakça köyünden temessük alacaklıdır. Bu örneklerde olduğu gibi temessük sahibi kişilerin mahalle veya köy içi ya da dışı alacakları olabilmektedir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 300, Hane no: 4, 5. Nakkaş köyünde Ali bin Ahmed in çeşitli köylerden alacağı vardır. Ancak hangi köyler olduğu belirtilmemiştir. Bunun gibi bazılarının temessük alacağının nereden olduğu belli değildir. BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 55. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

162 2. Kazadaki Yerleşim Birimlerinin Hayvan Kıymetleri Çatalca kazasında hayvanların tür ve cinslerine göre kıymetleri değişkenlik göstermiştir. Örneğin Subaşı köyünde bir kara sagîr öküzün değeri 30 ile 150 kuruş arasında değişebilmektedir 79. Genellikle yaş bakımından büyük olan hayvanların daha düşük kıymete değer olduğu bir gerçektir 80. Kazadaki ağnam ve arı kovanlarının kıymetleri ise belli miktarlar kullanılarak hesaplanmıştır. Buna göre ağnamın adeti 30 kuruş, kovanın adeti ise 15 kuruştur. Tablo 46 daki hayvan kıymetleri temettuat defterindeki toplamlar alınarak yapılmıştır ve Çatalca kazası temettuat defterinde toplam hayvan kıymeti kuruştur. Temettuat defterindeki hayvan kıymeti bizim topladığımız miktardan yaklaşık kuruş daha düşüktür. Kazadaki toplam hayvan kıymetinin %55 i gayrimüslim ahaliye, %45 i Müslüman ahaliye aittir. Dahası bu kıymetin %52 si gayrimüslim mahalle ve köylerdeki hayvanların, %32 si Müslüman mahalle ve köylerdeki, %16 sı çiftliklerdeki hayvanlarındır. Diğer taraftan tabloya göre, Ferhad Paşa Mahallesi toplam hayvan kıymetinin en fazla olduğu yerleşim birimidir. Çakıl köyü ve Rumiyan Mahallesi nde kayıtlı toplam hayvan kıymetleri de diğer yerleşim birimlerinden fazladır. Toplam hayvan kıymetinin en az olduğu yerleşim birimleri ise, Yaylacık, Oklalı, Sivas ve Kestanelik tir. Bunun nedenleri arasında özellikle Yaylacık ve Sivas köylerinin hane bakımından çok az bir yerleşime sahip olmasının da etkisi vardır. Nitekim Sürgün köyünün hane sayısı her ne kadar fazla olsa da hane başına düşen hayvan kıymeti yaklaşık 252 kuruşken, Oklalı da yaklaşık 400 kuruş, Kestanelik köyünde yaklaşık 508 kuruştur. Yaylacık ve Sivas köylerinde ise hane başına düşen hayvan kıymeti kuruştan fazladır. Diğer taraftan hane başına düşen en fazla hayvan kıymeti mahalleler arasında Ferhad Paşa da, köyler arasında ise Kadı köydedir. Ferhad Paşa Mahallesi nde kapıcıbaşı Osman Ağa nın hanesine 79 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 89, 90. Hane no: 8, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Örneğin 3 numaralı hanenin koca öküzü 50 kuruş değerindedir. 148

163 kayıtlı çiftliğindeki hayvan kıymeti toplamı kuruştur. Dolayısıyla kazadaki diğer çiftliklerden daha fazla hayvan kıymeti vardır 81. Kazadaki çiftliklerden bazılarının hayvan kıymetleri ise şöyledir: Tozalak çiftliğinin , Ermeni çiftliğinin , İzzettin çiftliğinin ve Kara Murad çiftliğinin kuruştur. Ayrıca toplam hayvan kıymetinin en az olduğu çiftlikler Abdurrahman Bey ve Said Ağa ya kayıtlıdır. Hatta yabancı Müslümanların kayıtlı kıymete değer hayvanları olmadığından, bu şahıslar geçimlerini tezenekçilik, koruculuk ve hizmetkârlık yaparak sağlamaktadır 82. Tablo 46: Kazadaki Toplam Hayvan Kıymeti Yerleşim Toplam Hayvan kıymeti Toplam Hayvan kıymeti Yerleşim Birimleri Birimleri hane (kuruş) hane (kuruş) Ferhad Paşa m Akalan k Rumiyan m Çiftlik k Rumiyan m. (Rum Çingene) Çakıl k Şeyh Sinan k Yabancı Müslüman 0 Nakkaş k Müslüman Çingene 450 Örcünlü k Yabancı Rumlar Subaşı k Gökçeli ç. kiracıları Kabakça k Fatma Hanım ç İnceğiz k Said Muhib Efendi ç Sivas k Abdurrahman Bey ç. 30 Ayazma k Said Ağa ç. 800 Yaylacık k Görmüş oğlu Kadı k Yahya Bey kışlağı Oklalı k Ermeni ç Elbasan k İzzettin ç Çanakça k Tozalak ç Yenice k Kara Murad ç Sürgün k Mertenek ç. 0 Ermeni k Toplam kıymet Kestanelik k Defter kaydı toplamı Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı bu çiftliğin hâsılatları mahalleye dâhil edilmiş olduğundan tablo 46 da yer verilmemiştir. Bkz.: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

164 3. Kaza Gelirleri Çatalca kazasında gelirler emlak, arazi, hayvan ve mesleklerden elde edilen kazançlardan oluşmaktadır. Ancak şahısların her bir gelir kaynağından elde ettiği kazançları ayrı ayrı kaydedilmemiştir. Bu nedenle şahısların yıllık geliri sadece temettuat olarak kayıtlı kısımlarda yer alır. Çatalca da bazı yerleşim birimlerinde hane başına düşen hayvan kıymeti, hane başına düşen emlak kıymetinden daha fazladır. Bu yerleşim birimleri Şeyh Sinan, Kabakça, Ayazma, Yaylacık, Kadı, Oklalı, Çanakça, Ermeni ve Akalan köyleridir. Örneğin Şeyh Sinan köyünde hane başına düşen hayvan kıymeti kuruşken, hane başına düşen emlak kıymeti kuruştur. Kabakça köyünde hane başına düşen hayvan kıymeti kuruşken, emlak kıymeti kuruştur. Dolayısıyla bu köylerin toplam hayvan kıymetleri de emlak ve arazi kıymetinden fazladır. Özellikle Ayazma ve Yaylacık köylerinden hayvancılıktan elde edilen gelirler, emlak ve araziden elde edilen gelirlerden daha fazladır denilebilir. Çünkü Ayazma köyünde kayıtlı toplam emlak kıymeti kuruşken, hayvan kıymeti kuruştur. Hatta Yaylacık köyünün kıymete değer emlakı olmadığından halkın başlıca geçim kaynağı hayvancılık olmuştur 83. Bunun yanında kazada kıymete değer hiçbir emlak ve hayvana sahip olmayan şahıslar sadece sahip oldukları mesleklerinden gelir elde edebilmişlerdir. Örneğin Çakıl köyünde sakin çoban Tanaş veled-i Yani, 84 Kestanelik köyünde sakin hizmetkâr Dimitri veled-i Yorgi 85 ve Subaşı köyünde sakin deveci çırağı Ahmed bin Elhac Osman 86 gibi hane reisleri mesleklerinden geçimlerini sağlamaktadır. Tanaş veled-i Yani nin mesleğinden geliri 700 kuruş, Dimitri veled-i Yorgi nin 500 kuruş ve Ahmed bin Elhac Osman ın 720 kuruştur. Çatalca da bazı mesleklerin yıllık kazançlarının en düşük ve en yüksek miktarları tablo 47 de verilmiştir. Buna göre bir kömürcü kuruş kazanarak diğer mesleklerden oldukça fazla miktarda yıllık kazanç elde edebilmektedir. 83 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 93. Hane no:

165 Hizmetkârlık yapan bir meslek erbâbının elde ettiği yıllık kazancı ise kuruştur. Ancak hizmetkârlar 80 kuruş gibi çok düşük bir kazançta elde edebilmektedir. Bunun gibi diğer mesleklerdeki düşük kazançların nedeni, kişinin bu mesleğe yeni başlamış olmasından ya da aralıklarla bu işi yapmasından kaynaklıyor olabilir. Bununla birlikte mesleklerden elde edilen yıllık kazançlar arz ve talebe göre değişiklik gösterebilir. Tablo 47: Çatalca Kazasındaki Bazı Mesleklerin Yıllık Kazançları Meslekler Yıllık kazanç Yıllık kazanç Yıllık kazanç Meslekler Meslekler (kuruş arası) (kuruş arası) (kuruş arası) Abacı 600 Duhancı Rençber Değirmenci Terzi Çiftçi Dülger Boyacı Deveci çırağı 720 Dülger çırağı Zangoç Hamamcı 500 Çoban Bakkal Demirci Hizmetkâr Bakkal çırağı 700 Demirci kalfası 700 Korucu/Bekçi Tüccar Kömürcü Arabacı Mumcu çırağı 600 Dirgenci Sığırtmaç Fıçıcı kalfası 650 Tezenek Fıçıcı 800 Kürkçü 900 Odacı Çilingir Buzağıcı 600 Papaz Kazada kömürcülük ve hizmetkârlık dışında en fazla kazanç getiren meslek erbâbları dirgenci, rençber, boyacı, bakkal, dülger ve arabacılardır. Bir dirgenci yılda kuruş kazanç elde ederken, rençberler 400 ile kuruş arası, boyacılar kuruş, bakkallar ile kuruş arası, dülgerler 500 ile kuruş arası ve arabacılar 600 ile kuruş arası yıllık kazanç sağlamıştır. Bunun dışında kilise ve manastırlarda görevli zangoçlardan Sürgün köyünde sakin Yorgo nun elde ettiği yıllık kazancı 400 kuruşken 87, Rumiyan Mahallesi nde sakin İspiro veled-i Yani nin 600 kuruştur 88. Sürgün köyünde hane 232 de kaydı olan papazın yıllık kazancı ise kuruştur 89. Tablo 48 de gelirlerin yerleşim birimleri ve çiftliklere göre dağılımı ile bunların hane başına düşen ortalamaları verilmiştir. Tabloya göre Çatalca temettuat 87 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Numara: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

166 defterindeki kayıtlardan elde ettiğimiz bilgiler neticesinde, kazanın gelirler toplamı ,5 kuruştur 90. Gelirlerin mahalle ve köylere göre dağılımında bazı yerleşim birimleri kaza gelirleri içerisinde daha büyük miktarlara sahiptir. Bunlardan Sürgün köyü %16,08 ile Çatalca kazasında en çok geliri olan yerleşim yeridir. Onun ardından %12 ile Rumiyan Mahallesi gelmektedir. Kaza içinde gelir payı üçüncü sırada olan yerleşim birimi %9,27 ile Çiftlik köyüdür. Ferhad Paşa Mahallesi ise %8,01 ile kazadaki mahalle ve köyler arasında gelir payında dördüncü sıradadır. Diğer taraftan Sivas köyü %1,06 oranla ve Yaylacık köyü %0,26 oranla mahalle ve köyler arasında en az geliri olan yerleşim birimleridir. Çiftlikler arasında gelir dağılımında ise Fatma Hanım a ait olan çiftlikler en fazla gelire sahiptir. Bunun haricinde hanesi Ferhad Paşa Mahallesi nde bulunan kapıcıbaşı Osman Ağa nın çiftliğinden elde ettiği geliri kuruştur. Bu nedenle kapıcıbaşı Osman Ağa çiftlik sahipleri arasında ikinci en büyük gelire sahiptir. Said Ağa ve Abdurrahman Bey in çiftliklerden elde ettiği gelirler ise kazadaki diğer çiftliklerden daha azdır. Abdurrahman Bey çiftliğinin geliri 506 kuruşken, Said Ağa çiftliğinin geliri 600 kuruştur 91. Çatalca da hane başına düşen toplam yıllık gelir kuruştur. Çatalca ya bağlı Kadı köyü kuruş ile hane başına düşen en çok gelirin olduğu yerleşim birimidir. Kadı köyünde Islafço veled-i Genco ile kardeşi Tetko ve Petko veled-i Çonu ile kardeşi Mordi en fazla gelire sahip hanelerdir 92. Islafço veled-i Genco ve kardeşinin kuruş, Petko veled-i Çonu ve kardeşinin ise kuruş geliri vardır. Bununla birlikte Kadı köyünde 8 hane reisinden başka birçok emlak sahibinin kaydının bulunması nedeniyle, hane başına düşen gelirlerde artış olmuştur 93. Yenice köyü, Kadı köyünden sonra ortalama kuruşla kazada hane başına düşen en fazla gelirde ikinci sıradaki yerleşim birimidir. Çiftçi İgnad veled-i 90 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Çatalca kazası temettuat defterinde kayıtlı toplam gelir ile bizim topladığımız gelir arasında çok az bir fark vardır. Bununla birlikte kazadaki yabancı Rumların temettuat defterindeki toplam geliri kuruş olarak kaydedilmiştir. Ancak bu hesaplama yerine başka bir kaynaktan elde ettiğimiz kuruşluk değeri vermeyi uygun gördük. Bkz.: BOA, KK.d., nr. 2404, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 92 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 1, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

167 Petro bu köyde en fazla gelire sahip hane reisi olmakla beraber, geliri kuruştur 94. Mahallelerin hane başına düşen gelir durumu ise şöyledir: Rumiyan Mahallesi ne göre daha az hanesi olan Ferhad Paşa Mahallesi nin hane başına ortalama geliri kuruştur. Rumiyan Mahallesi nin ise kuruştur. Bu mahallelerden Ferhad Paşa da en fazla gelire sahip hane reisi kapıcıbaşı Osman Ağa dır. Onun kendi çiftliğinden elde ettiği kazanç kuruştur. Sarraf Ohannes Efendi ise yılda kuruş kazanç elde ettiğinden, söz konusu mahallede en çok gelire sahip ikinci hanedir. Mahallede herhangi bir çiftlik vasfı taşımayan emlak sahipleri arasında en fazla geliri olan şahıs kâtip Mehmed Sadık bin Elhac Ali dir 95. Onun kuruş geliri vardır. Rumiyan Mahallesi nde ise en fazla gelire sahip haneler celep Hristaki veled-i Argiri ve kocabaşı Istamataki veled-i Kiryako dur 96. Celep Argiri nin yıllık geliri kuruşken, kocabaşı Kiryako nun yıllık geliri kuruştur. Hane başına ortalama en düşük gelire sahip yerleşim birimleri Yaylacık ve Oklalı köyleridir. Yaylacık köyünün ortalama hane başına düşen geliri 454 kuruş, Oklalı köyünün 793 kuruştur. Yaylacık köyünde birçok kişinin mesleği olmadığından köyün toplam geliri düşük kalmıştır. Aynı zamanda köyün tamamı emlak geliri elde edebilecek arazi ve gayrimenkule sahip değildir. Oklalı köyünde durum biraz daha farklı olmakla birlikte, bu köy sakinlerinin birçoğunun mesleği olmasına rağmen, bazılarının ya gelir getirecek arazi ve gayrimenkulü yoktur ya da hayvanları yoktur 97. Böylece her iki köyünde gelirleri diğer köylere oranla düşük kaldığından, refah seviyeleri de oldukça düşüktür. 94 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 2. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 150, 170. Hane no: 1, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

168 154 Tablo 48: Çatalca Kazasının Toplam Geliri Yerleşim Birimleri Toplam Toplam gelir Hane başına düşen Toplam Toplam gelir Hane başına düşen Yerleşim Birimleri hane (kuruş) ortalama gelir (kuruş) hane (kuruş) ortalama gelir (kuruş) Ferhad Paşa m , Akalan k Rumiyan m Çiftlik k , Şeyh Sinan k , Çakıl k , Nakkaş k , Gökçeli ç. kiracıları Örcünlü k , Yabancı Müslümanlar Subaşı k , Yabancı Rumlar Kabakça k Fatma Hanım ç ,5 İnceğiz k , Said Muhib Efendi ç Sivas k Abdurrahman Bey ç. 506 Ayazma k Said Ağa ç. 600 Yaylacık k Görmüş oğlu ç Kadı k Yahya Bey kışlağı Oklalı k Ermeni ç Elbasan k İzzettin ç Çanakça k Tozalak ç Yenice k Kara Murad ç Sürgün k Mertenek ç Ermeni k , Toplam gelir , Kestanelik k , Defter kaydı toplamı ,5

169 a. Geliri En Yüksek Olan Haneler Çatalca kazası mahalle ve köylerinde bulunan haneler arasında refah düzeyi bakımından geliri oldukça yüksek kişiler vardır. Bunlar arasında tablo 49 a göre, geliri en yüksek hane Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı kapıcıbaşı Osman Ağa dır. Osman Ağa yılda kuruş elde etmektedir. Bu gelirin kaynağı Osman Ağa nın çiftliğine ait emlak, arazi ve hayvanlardır 98. Aslında Çatalca da en fazla gelir sahibi Fatma Hanım dır. Fatma Hanım ın gelir kaynakları kendisine ait Subaşı, Feridun Paşa, Halkalı, İnceğiz, Gökçeli ve Murad Fakih çiftliklerinde bulunmaktadır. Subaşı çiftliğinden yılda elde edilen gelir 19,633, Feridun Paşa çiftliğinden 8.500, Halkalı çiftliğinden 4.000, İnceğiz çiftliğinden 2.697,5, Gökçeli çiftliğinden ve Murad Fakih çiftliğinden kuruştur. Dolayısıyla Fatma Hanım ın yıllık geliri ,5 kuruştur 99. Kazadaki Ermeni, Mertenek, Tozalak, Kara Murad ve İzzettin çiftliklerinden yılda elde edilen gelirler de hanelerin yıllık kazançlarından daha fazladır. Bu yüzden çiftliklerin gelirleri, kazadaki hane sakinlerine göre oldukça yüksek miktarlardadır. Osmanlı devletine bağlı Filibe şehrinde de benzer bir şekilde çiftlik sahipleri elde ettikleri gelirlerle kentteki en zengin sınıfı oluşturmuşlardır 100. Çatalca kazasına bağlı yerleşim birimlerinde, hiçbir geliri olmayan hane ve kişiler olmasının yanında, gelir miktarları birbirinden farklı birçok hane vardır. Tablo 49 a göre yerleşim birimleri arasında Şeyh Sinan, Ayazma, Akalan, Çiftlik ve Çakıl köyleriyle Rumiyan Mahallesi nde geliri kuruşun üstende bulunan hanelerin olduğu anlaşılmaktadır. Nakkaş, Subaşı, İnceğiz, Elbasan, Yenice, Sürgün ve Kestanelik köylerinde geliri en fazla kuruşa, Örcünlü, Kabakça, Kadı, Oklalı, Çanakça ve Ermeni köylerinde geliri en fazla kuruşa kadar olan haneler bulunmaktadır. Sivas ve Yaylacık köylerinde ise geliri kuruştan daha az olan haneler vardır 101. En fazla gelire sahip hanelere dair başka bir husus onların mesleklerinin genellikle çiftçilerden oluşmasıdır. Ancak bu haneler sadece çiftçilik yaparak bu 98 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr. 0533, s Neriman Ersoy, XIX. Yüzyılda Filibe Şehri ( ), İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2003, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

170 geliri elde etmiş değillerdir. Çiftçiliğin yanında emlak, arazi ve hayvanlardan oluşan gelir kaynaklarından da kazanç elde edebilmektedirler. Örneğin Yenice köyünde sakin İğnad veled-i Petro nun kuruş kıymete değer emlakı ve kuruş kıymetinde hayvanları vardır 102. Diğer hane reislerinin meslekleri ise kapıcıbaşı, kömürcü, deveci ve celeptir. Bununla beraber mesleği olmasa da geliri oldukça yüksek olan haneler de mevcuttur. Mesleksiz olarak kayıtlı hane reisleri Örcünlü ve Yaylacık köyündedir. Örcünlü köyünde sakin Süleyman bin Ali ve kardeşi müşterek bir haneye, dolayısıyla müşterek bir gelire de sahiptir 103. Bu hane reislerinin meslekleri olmamasına rağmen kuruş gelirleri vardır ve köydeki en fazla gelire sahip haneyi oluştururlar. Yaylacık köyü sakini Aziz bin Oruç un ise kazanç elde edebileceği bir emlak ve arazisi yoktur 104. Ancak bu hane sahibinin de mesleği olmamasına rağmen köydeki en fazla gelir ona aittir. Tablo 49: Kazada En Fazla Yıllık Geliri Olan Haneler Yerleşim Hane Geliri Yerleşim Hane Mesleği Birimleri numarası (kuruş) Birimleri numarası Mesleği Geliri (kuruş) Ferhad Paşa m. 109 Kapıcıbaşı Kadı k. 2 Çiftçi Rumiyan m. 74 Celep Oklalı k. 6 Çiftçi Şeyh Sinan k. 1 Deveci Elbasan k. 1 Çiftçi 4.693,5 Nakkaş k. 2 Rençber Çanakça k. 4 Çiftçi Örcünlü k. 3 Yok Yenice k. 13 Çiftçi Subaşı k. 1 Çiftçi Sürgün k. 20 Çiftçi 4.109,5 Kabakça k. 1 Çiftçi Ermeni k. 1 Çiftçi 3.395,5 İnceğiz k. 9 Çiftçi Kestanelik k. 1 Çiftçi Sivas k. 2 Kömürcü Akalan k. 66 Çiftçi 5.289,5 Ayazma k. 1 Kömürcü Çiftlik k. 1 Çiftçi Yaylacık k. 6 Yok 809 Çakıl k. 80 Çiftçi Yerleşim birimlerinden ayrı olarak sayımı yapılan ve kazanın çeşitli yerleşim yerlerinde çalışan yabancı Müslümanlar arasında en fazla gelir kuruş ile tezenekçi Mustafa bin Ahmed in, yabancı Rumlar arasında kuruş ile İzzettin 102 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 77. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no:

171 çiftliği ağılında çalışan kâhya Hristo veled-i Atem indir 105. Bunlardan başka Müslüman Çingeneler arasında kuruş ile hanesi İnceğiz de olan kalaycı Mehmed bin Ahmed in ve Rum Çingeneler arasında kuruş ile demirci Yorgaki veled-i Zafiri nin gelirleri kazadaki diğer Çingenelere göre oldukça fazladır 106. b. Gelirlerin Cemaatlere Göre Dağılımı Çatalca kazası nüfus yapısı itibariyle genellikle gayrimüslimlerin yaşadığı bir yer olduğundan, kazadaki gelirlerin büyük bir bölümü de doğal olarak onlara aittir. Neticede kazadaki toplam gelirin ,5 kuruşu gayrimüslimlerindir. Bu da gelirlerin %69 na tekabül etmektedir. Müslümanların ise toplam kuruş geliri vardır. Bu miktar, kazadaki toplam gelirin %31 lik kısmıdır. Diğer taraftan kazadaki Çingenelerin toplam temettuatı yani kazancı kuruştur. Grafik 6: Gelirin Cemaatlere Göre Dağılımı Gayrimüslim 69% Müslüman 31% Müslüman yerleşim yerleri arasında en fazla geliri olan Ferhad Paşa Mahallesiyken, gayrimüslimlerde Sürgün köyüdür. Kazadaki şahıslar arasında ise 105 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 142, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 143,

172 Müslümanlarda çiftlik sahibi Fatma Hanım ın, gayrimüslimlerde Ferhad Paşa Mahallesi nde kayıtlı sarraf Ohannes in gelirleri oldukça yüksektir. E. ÇATALCA KAZASINDA VERGİ 1. Temettuat Vergisi Tanzimat ın getirdiği yeniliklerden biri olan herkesin gelirine göre vergi toplanılması usulü itibariyle Çatalca kazasında emlak, hayvan ve temettuat vergileri bu esasla belli bir oran üzerinden toplanılmıştır. Hicri 1254 ( Miladi 1838) yılı nizamnamelerinde vergilerin binde hesabıyla herkesin payına düşen oranda tevzi edileceği, Mart ayı itibariyle kayıtların yapılarak vergilerin iki taksit halinde alınacağı kararı vardır 107. Nitekim bu nizamname gereğince emlak ve hayvan kıymetlerinden 16 kuruş 26 pare 2 akçe, temettuat yani elde edilen gelirden ise 55 kuruş vergi tahsil edilmiştir 108. Buna göre Çatalca kazasında hicri 1256 (Miladi 1840) senesinde toplam kuruş 29 para emlak, hayvan ve temettuat vergisi alınacaktır. Bunun kuruş 26 parası emlaktan, kuruş 40 parası hayvanlardan, kuruş 37 parası temettuattan yani gelirlerden alınan vergidir 109. Kazanın hicri 1255 (Miladi 1839) senesi vergisi kuruş iken (Miladi 1841) senesi vergisi ise kuruştur 111. Bu nedenle 1840 ve 1841 yılında kazadan alınan vergilerde bir düşüş görülmektedir. Çatalca kazasında 1840 yılında cemaatlerin toplam ödemekle yükümlü oldukları vergilerin dağılımları yapıldığında, gayrimüslimler toplam verginin %61 ini, Müslümanlar ise %39 unu öderler. Dolayısıyla, gayrimüslimler kuruş 41 para, Müslümanlar kuruş 63 para vergi ödeyecektir. Kazadaki Çingeneleri ayrı bir şekilde alacak olursak, onların ödemekle yükümlü oldukları 107 Reşat Kaynar, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2010, s BOA, KK.d., nr Çatalca temettuat defterinden farklı olarak bu defterde vergilerin emlak, hayvan ve gelire göre dağılımlarının ne kadar olduğunun ayrıntılı bir şekilde kaydı tutulmuştur. Bkz.: BOA, KK.d., nr. 2404, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s BOA, İ.MVL., nr. 44/

173 vergi meblağı kuruş 30 paradır. Bunun dağılım içindeki payı ise %1 civarındadır 112. Grafik 7: Kazadaki Temettuat Vergisinin Cemaatlere Göre Dağılımı Gayrimüslimler 61% Müslümanlar 39% Çatalca kazasında yerleşim birimlerinin, çiftliklerin, yabancıların ve Çingenelerin 1256 (Miladi 1840) yılı vergilerinin emlak, hayvan ve temettuatlarına göre dağılımları ve toplamları tablo 50 de gösterilmiştir. Buna göre, Çatalca kazasında en fazla ödenmekle yükümlü olunan miktar, temettuat vergilerinden oluşmuştur. Emlaktan alınacak tutar ikinci, hayvanlardan alınacak tutar ise en düşük miktarda yükümlülük getiren vergilerdir. Temettuatlardan yani gelirlerden alınan vergilerde Sürgün köyü ilk sırayı alır. Bunun başlıca nedeni Sürgün köyünün emlak ve hayvan kıymetlerinde ilk sırayı almamasına rağmen köydeki nüfusun, diğer yerleşim birimlerine göre oldukça fazla olmasıdır. Dolayısıyla, köydeki nüfusa göre mesleği olanların sayısı da fazla olacağından, köyde sadece emlak ve hayvancılıktan gelir sağlanmamış, iş gücünden kaynaklı gelirler de elde edilmiştir. Diğer taraftan yerleşim birimleri arasında Ferhad Paşa Mahallesi emlak ve hayvanlardan en fazla tutarda vergi vermekle yükümlü fertlerin bulunduğu yerleşim birimidir. Bunun 112 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr

174 nedeni ise bu mahallede emlak ve hayvan kıymetlerinin yüksek miktarlarda olmasıdır 113. Kazadaki Yaylacık köyü toplam 510 kuruş 6 para vergi vermekle yükümlüdür. Bu köyün kazadaki diğer yerleşim birimlerinden çok düşük bir vergiyle yükümlü olmasının nedenlerinden biri nüfusunun az olmasıdır. Bunun yanı sıra köydeki hane reislerinden sadece birinin mesleği olduğundan çalışarak gelir elde edebilecek meslek sahibi kişiler de yoktur 114. Diğer bir neden ise köyde vergiye tabi olacak herhangi bir emlak olmadığından, emlaktan elde edilecek bir gelirin de olmamasıdır. Ayrıca köyün hayvancılıktan ödediği vergide oldukça azdır 115. Kazadaki çiftliklerin bir kısmı bazı yerleşim birimlerinden daha fazla miktarda vergi ödemektedir. Fatma Hanım a ait çiftliklerden alınan vergi özellikle emlaktan alınan vergiler hesabıyla toplam kuruş 31 para tutarındadır. Yine Ferhad Paşa Mahallesi nde hane sahibi kapıcıbaşı Osman Ağa kuruş ile Fatma Hanım dan sonra en fazla vergi veren çiftlik sahibidir. En az vergi ödeyen çiftlik sahibi ise Çanakça köyünde emlakı bulunan Mehmed Bey dir. Onun ödediği vergi 262 kuruş 30 para olup, vergisi Çanakça köyünden alınacak toplam miktara dâhil edilmiştir. Yahya Bey in kışlağındaki kıymet ve gelirlerden ise 236,50 kuruş vergi alınmıştır 116. Netice itibariyle, vergi tutarlarındaki miktarların mahalle ve köylere göre farklılık göstermesinin başlıca sebebi, gelir kaynaklarına sahip şahısların, yerleşim birimlerinde nüfusunun az ya da fazla oluşundan kaynaklanmaktadır. Çünkü kazadaki gelirler sadece emlak ve hayvanlardan oluşmamıştır. Kazada meslek sahibi olanların da elde etmiş olduğu kazançlar vardır. Miktarlardaki farkların ortaya çıkmasındaki diğer bir neden ise mahalle ve köylerdeki kıymete değer emlak miktarı ve hayvan sayısıyla da orantılı olabilmektedir. Ayrıca emlak sahibi şahısların kovan ve ağnamları hariç, diğer menkul ve gayrimenkulleri belli bir fiyat üzerinden 113 BOA, ML.VRD.TMT.d., nr BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, KK.d., nr. 2404, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

175 kıymetlendirilmemiştir. Bu nedenle ödenmekle yükümlü olunan vergi miktarları yerleşim birimlerine göre farklılıklar göstermektedir. Tanzimat Fermanı nın ilanıyla beraber daha önce vergilerden muaf tutulan ayrıcalıklı askeri zümreler de artık vergi vermekle yükümlü hale gelmişti 117. Aynı zamanda Tanzimat öncesi imam ve hatip gibi, hatta papazlar dahi dini görevliler ve devlete önemli bir hizmette bulunmuş kişiler, bazı vergilerden muaf tutulurdu 118. Ancak Çatalca kazasında gördüğümüz kadarıyla askeri zümreler ve din adamları vergiden muaf tutulmamıştır. Örneğin, Ferhad Paşa Mahallesi nde sakin zabtiye Mehmed Haşim bin İbrahim 64 kuruş 13 para ve imam Esseyyid Ahmed Efendi bin Memiş 16 kuruş 29 para vergi vermekle yükümlüdür 119. Diğer taraftan kazada vergi vermekle yükümlü olmayanların bir kısmının hiçbir şekilde kıymete değer emlak ve hayvanı ile temettuatı yoktur. Fakat geliri ya da gelir elde edebileceği ekonomik bir değere sahip emlakı olmasına rağmen, vergi alınmayan kişiler de bulunmaktadır. Bunlardan Ferhad Paşa Mahallesi nde validesi yanında çocuk Mustafa b. Esseyyid Mehmed mektepte okur ve 502 kuruş geliri olmasına rağmen vergi ödememektedir 120. Elbasan köyünde İvan veled-i Dimo nun 500 kuruş değerinde emlakı ve 75 kuruş değerinde geliri vardır 121. Ancak meczup olduğundan kendisinden vergi alınmamıştır. Yine Sürgün köyünde sabi olduğu için Sarandi veled-i Dimitri den vergi alınmamıştır. Ancak aynı köyde sakin sabi Kiryak veled-i Yorgi ve Apostol veled-i Todori den vergi alınmıştır 122. Çiftlik köyünde sakin ve geliri olmasına rağmen tek gözlü Trendafil de vergi vermeyenler arasındadır 123. Nitekim gelir kaynakları ve gelirleri olmasına rağmen, bu kişilerden farklı nedenlerden dolayı vergi alınmamıştır. Ancak benzer özelliklere sahip ve geliri olan kişilerden vergi alınmıştır. 117 Yavuz Cezar, Tanzimat a Doğru Osmanlı Maliyesi, Tanzimat tan Cumhuriyet e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul, İletişim Yayınları, 1985, s Ziya Kazıcı, Osmanlı da Vergi Sitemi, İstanbul, Bilge Yayıncılık, 2005, s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 8, 18. Hane no: 28, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s. 12. Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s Hane no: 226, BOA, ML.VRD.TMT.d., nr , s

176 162 Tablo 50: Çatalca Kazasında Vergilerin Yerleşim Birimleri ve Gelir Kaynaklarına Göre Dağılımı Yerleşim Birimleri Toplam hane Emlak vergisi (kuruş) Hayvan vergisi (kuruş) Temettuat vergisi (kuruş) Toplam vergi (kuruş) Yerleşim Birimleri Toplam hane Emlak vergisi (kuruş) Hayvan vergisi (kuruş) Temettuat vergisi (kuruş) Toplam vergi (kuruş) Ferhad Paşa m , , , ,37 Akalan k ,32 893, , ,23 Rumiyan m , , , ,26 Çiftlik k , , , ,18 Rumiyan m. 3 32,19 37,4 843,28 913,11 Çakıl k , , , ,27 (Çingene) Şeyh Sinan k ,18 879, , ,33 Fatma Hanım ç ,02 397, , ,31 Nakkaş k , , , ,06 Said Muhib Efendi ç ,32 181,20 952,13 Örcünlü k ,13 647, , ,34 Abdurrahman Bey ç ,26 27,33 363,19 Subaşı k ,38 648, , ,02 Said Ağa ç , ,13 Kabakça k ,10 741, , ,33 Görmüş oğlu ç. 339, ,22 829,27 İnceğiz k ,15 827, , Yahya Bey kışlağı , ,50 Sivas k ,29 381, , ,35 Ermeni ç. 986,25 512, ,28 Ayazma k ,26 611, , ,18 İzzettin ç ,26 472,60 647, ,27 Yaylacık k ,13 274,33 510,06 Tozalak ç ,13 561,23 435, ,31 Kadı k ,37 Kara Murad ç. 745,20 434,24 678, ,10 Oklalı k ,10 339, , ,32 Mertenek ç , ,27 Elbasan k ,26 708, , ,30 Yabancı Müslümanlar ,30 167,30 Çanakça k ,10 850, , ,32 Müslüman Çingene 3 0 7, ,19 Yenice k , , , ,35 Gökçeli ç. kiracıları 0 159,29 671,19 831,08 Sürgün k , , , ,32 Yabancı Rumlar 67, , ,05 Ermeni k ,01 795, , ,29 Toplam (kuruş) , , , ,04 Kestanelik k , , ,30 Defter kaydı toplamı , , , ,29

177 2. Ağnam ve Aşar Vergisi Ağnam resmi Osmanlı devletinde şer i nitelikli vergiler arasında olup, ortalama 1/10 hesabıyla aynî olarak ve iltizama verilerek ya da emaneten iki farklı şekilde koyun ve keçilerden alınan vergi biçimidir 124. Tanzimat Fermanı nın ilanıyla birlikte ondalık ağnam olarak alınan vergilerin bir kısmı ihtiyaçların karşılanması amacıyla aynen, bir kısmın ise bedelen alınması kararlaştırılmıştır 125. Yapılan değişiklikler neticesinde Çatalca kazasında veya Kaza-i Erbaa dan alınan ağnam vergisi 1842 senesinde, 1840 ve 1841 senelerinde olduğu gibi 1/10 hesabıyla 15 kuruş olarak aynen yerine, bedelen alınması kararı verilmiştir. Ayrıca Ahmet Uzun un 1843 yılına dair yaptığı tetkikler neticesiyle Çatalca, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Bergos ta bulunan ağnamın her biri için 15 kuruş alınması usulü bu yılda da devam ettirilmiştir 126. Buna göre 1843 yılında Çatalca da toplamda ağnamdan vergi tahsil edilmiştir. Diğer taraftan 1840 yılı Çatalca temettuat defterinde toplam baş koyun ve keçi vardır 127. Bunlardan 1/10 hesabıyla, ağnamın her biri için 15 kuruş bedel alınmıştır. Dolayısıyla bu dönemde Çatalca kazasından alınan ağnam vergisi nakdidir. Ayrıca 1840 yılı sayımlarından elde ettiğimiz bilgiler ve alınan ağnam vergisi oranı neticesinde, Çatalca kazasından tahmini olarak 145,95 kuruş ağnam vergisi alınmıştır. Diğer taraftan kazanın ağnam vergisine nazaran özellikle 1840 lı yıllardaki aşar vergisini 128 tespit etmek mümkün olmamıştır. Çatalca kazası temettuat defterinde aşar vergisine dair kayıtlar mevcut değildir. Özellikle defterin ilk sayımlardan biri oluşu itibariyle, başlangıçta da 124 Abdüllatif Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, Ankara, İşaret Yayınları, 1990, s Ahmet Uzun, İstanbul un İaşesinde Devletin Rolü: Ondalık Ağnam Uygulaması , Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2006, s Kaza-i Erbaa dan her sene baş koyunun İstanbul a gönderilmesi nedeniyle ayni ve yüksek bedelle koyunlardan ağnam tahsili yapmak halka zülüm olacağından Kaza-i Erbaa nın İstanbul civarında olmasına rağmen ağnam resmi düşük bedelle alınmıştır. BOA, İ.MVL. nr. 40/765. Uzun, a.g.e., s BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Aşar ya da öşür Müslümanların ekip biçtikleri araziden elde ettikleri mahsulden genellikle 1/10 oranında alınan vergidir. Kazıcı, a.g.e., s Tanzimat ın ilanıyla beraber aşarın iltizam usulü yerine muhassıllar vasıtasıyla emaneten toplatılmasına karar verilmiştir. Kaynar, a.g.e., s Fakat başarılı olunamadığından muhassıllıkların kaldırılmasıyla 1843 yılında iltizam usulüne geri dönülmüştür. Şener, a.g.e., s

178 belirttiğimiz üzere, bu sayımlarda hububata dair kayıtlar dönüm hesabıyla yapılmıştır. Bu nedenle, herhangi bir miktar üzerinden, aşar hesabı yapmak mümkün değildir. Bunun yanı sıra kazadaki arazinin büyük bir miktarının vakıflara ait olması ve Osmanlı devletinde vakıflara bağlı arazilerin aşar gelirleri, farklı şekillerde idare edilmesi nedeniyle, aşarın ilgili vakıflar tarafından toplanılması da mümkündür. Abdüllatif Şener e göre vakıf arazilerindeki aşar gelirleri farklı şekillerde idare edilmiştir. Aşar gelirlerinin devlet tarafından idare edilmesi karşılığında vakfa her yıl maktu bir bedel verilmesi bunlardan biridir. Diğeri ise aşarın iltizam usulüyle toplanılarak masraflar düşüldükten sonra, geriye kalan toplam hâsılatın yine vakfa verilmesiyle meydana gelmiştir. Bunun yanında vakfın mütevellisi veya zaviyedarları tarafından idare olunan müstesna vakıfların aşarına devlet tarafından asla müdahale edilmemiştir 129. Diğer taraftan 1746 yılında Çatalca kazasında Mahmud Paşa vakfına ait olan yerlerde ziraatla uğraşanlardan 1/8 oranında aşar alınmaktadır. Aşarın Mahmud Paşa vakfına ait olduğu, ancak vakfa teslim edilmediği şikâyetleri belgelere yansımıştır 130. Netice itibariyle, Çatalca kazasında vakıflara ait olan arazilerde yapılan ziraattan alınan aşarın, vakıflara bırakılması mümkündür. Ayrıca Tanzimat öncesinde Çatalca da ahaliden alınan aşar miktarı 1/8 oranındadır. Ancak Osmanlı devleti genelinde Tanzimat ın ilanıyla beraber aşar oranındaki farklılıklar kaldırılarak Tanzimat uygulamalarının yapıldığı yerlerde genellikle 1/10 oranında alınmaya başlanmıştır Cizye Vergisi Cizye vergisi şer i temelli vergilerden olup Osmanlı devletinde gayrimüslimlerden alınan bir vergidir. Bu vergi gayrimüslimlerden can, mal ve inanç haklarının devlet tarafından korunması ve askerlik hizmetleri karşılığında alınmaktadır 132. Başlangıçta hane üzerinden alınan cizye vergisinin kimlerden ne 129 Şener, a.g.e., s Ahmet Tabakoğlu v.d., İstanbul Ahkâm Defterleri: İstanbul Tarım Tarihi, C. I, İstanbul, İstanbul Araştırmaları Merkezi, 1997, s Şener, a.g.e., s Kazıcı, a.g.e., s

179 oranda ve ne zaman tahsil edileceği konusunda bazı anlaşmazlıklar çıkması üzerine Köprülü Fazıl Mustafa Paşa XVII. yüzyıl sonlarından itibaren belli bir yaşa gelmiş bütün yetişkin erkelerden a la, evsat ve ednâ olmak üzere üç kısımda alınması usulünü getirmiştir 133. Tanzimat a kadar devlet görevlileri tarafından toplanan cizye vergisi Tanzimat Fermanı nın ilanıyla birlikte 1840 ve 1842 yılları arasında, cizyeyi toplama ve muhassıllara devretme yetkisi, gayrimüslimlerin cemaat liderlerine bırakılmıştır 134. Bu nedenle Çatalca temettuat defteri olmak üzere, ilk sayımların örneğini teşkil eden 1840 yılı temettuat defterlerinde, gayrimüslimlerden ne miktarda cizye alındığına dair herhangi bir kayıt yoktur. Ancak başka belgelerden elde ettiğimiz bilgiler neticesinde 1841 yılında Çatalca kazasının tahmini olarak Müslüman ve gayrimüslim erkek nüfusunu tespit etmek mümkün olmuştur. Nitekim bu dönemde Çatalca kazasında 202 âlâ, evsat ve 92 ednâ derecesinde cizye ödemekle yükümlü gayrimüslim nefer bulunmaktadır 135. Bununla birlikte âlâ zenginlerin, evsat orta derecede geliri olanların, ednâ ise en düşük derecede geliri olan sınıfların ödediği vergi miktarını temsil etmekteydi 136. Ayrıca Osmanlı devletinde bu sınıfların ödemekle yükümlü olduğu cizye vergisi miktarı bölgeden bölgeye farklılık göstermekle birlikte, Tanzimat döneminde zenginlerden 60 kuruş, orta gelirlilerden 30 kuruş ve geliri düşük olanlardan 15 kuruş cizye vergisi alınmıştır 137. Buna göre, Çatalca kazasında gayrimüslim erkeklerden alınan toplam cizye vergisi tahmini kuruştur. Bunun kuruşu zenginlerin vermekle yükümlü olduğu miktardır. Geriye kalan kuruş orta gelirlilerin kuruş da düşük gelirli yani fakirlerin ödediği vergi miktarıdır. Bunların yüzdelik oranlarına bakıldığında ise Çatalca kazasında en fazla cizye vergisi ödeyen sınıfın evsat yani orta gelirliler tarafından oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Sonrasında ise zenginler ve düşük gelirliler gelmektedir. 133 Ünal, a.g.e., s Coşkun Çakır, Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, İstanbul, Küre Yayınları, 2001, s. 51; Şener, a.g.e., s BOA, MAD.d., nr Halil İnalcık, Cizye, DİA, C. VIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1993, s Halil İnalcık, Osmanlı İdari ve Ekonomi Tarihi, İstanbul, İSAM Yayınları, 2011, s

180 Tablo 51: Çatalca Kazasının Tahmini Cizye Vergisi Sınıf Gayrimüslim erkek reayanın Tahmini cizye vergisi Kuruş nüfusu miktarı Yüzde Âlâ %19 Evsat %79 Ednâ %2 Toplam Osmanlı devletinde bir başka cizye vergisine tabi kişiler Çingeneler olmuştur 138. Çatalca kazasında 84 nefer kebir ile 51 nefer sagir derecesinde Müslüman Çingene ve 20 nefer kebir ile 10 nefer sagir derecesinde de gayrimüslim Çingene bulunmaktadır 139. Kebir yaşlıları ifade ederken sagir sekiz ile on beş yaş arasındakilere karşılık gelmektedir 140. Ancak kazada en azından XIX. yüzyıl ortalarında, bunlardan herhangi birisinin cizye vergisine tabi tutulup tutulmadığına dair bir kayıt yoktur. Diğer taraftan 1841 yılının Haziran ve Temmuz ayı başlarında kazadan elde edilen gelirler şu şekildedir: Haziran ayında cizyeden kuruş, vergiden 429 kuruş 9 para, muhakeme hâsılatından 795 kuruş 12 para, dükkânlardan alınan rüsumat ihtisabı ise 210 kuruştur. Toplamda ise kazadan kuruş 21 para gelir elde edilmiştir. Temmuz ayında elde edilen gelirin toplamı ise kuruştur. Fakat Haziran ayındaki vergi kalemleri hariç Temmuz ayındaki bu gelirin bir kısmı Nakkaş çayırındaki otun satılması sonucu elde edilmiştir 141. Neticede XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca kazasında devletin hazine gelirlerini sağlayan kaynaklar çok çeşitlilik göstermiş ve bu kaynaklardan elde edilen gelirlerin toplanması çoğunlukla muhassılların sorumluluğu altında olmuştur. 138 Kaynar, a.g.e., s. 245; İsmail Altınöz, Osmanlı Toplumunda Çingenler, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2013, s BOA, MAD.d., nr Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu , Çev. Bahar Tırnakçı, İstanbul, Timaş Yayınları, 2010, s BOA, KK.d., nr

181 SONUÇ Çatalca İstanbul a çok yakın bir yerleşim yeridir. Çatalca şehri ve etrafındaki coğrafyada insan yaşamına dair izler poleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Şehir, Osmanlı hâkimiyetine geçene kadar olan süreçte Bizans dönemi de dâhil çeşitli toplulukların istilalarına maruz kalmıştır. Çatalca nın farklı topluluk ve devletlerin hâkimiyeti altına girmesi nedeniyle şehrin adı zaman içinde farklı şekillerde anılmıştır. Bunlardan ilki Ergiske dir. Daha sonraları Ergiske adı, Ergiskus olarak değiştirilmiştir. Bizans döneminde ise şehre Metrai veya Metris denilmiştir. Ayrıca Rumlar burayı Hanice olarak da adlandırmıştır. Diğer taraftan şehrin Osmanlı hâkimiyetine geçmesi neticesinde etrafına göre çetinlik bir bölge olması veya şehrin yakınındaki dağın çatala benzetilmesi nedeniyle burası bu günkü Çatalca adını almıştır. Osmanlı döneminde Çatalca adını alan bu bölge başlangıçta Havâs-ı Refîa ya yani Eyüp kadılığına bağlı bir nahiyedir yılında ise Tanzimat Fermanı nın ilanıyla beraber yapılan idari düzenlemeler neticesinde Edirne eyaletine bağlı kaza olarak yönetilmiştir yılına ait Çatalca temettuat defterindeki kayıtlardan da böyle bir değişimin olduğu anlaşılmıştır yılları arasında ise Edirne eyaletine bağlı Kaza-i Erbaa dâhilindeki şehirlerden birisidir. Kaza-i Erbaa 1865 yılında Bab-ı Zabtiye ye bağlanmış ve bazen bir kaza veya nahiye bu idari yapıya dâhil olurken bazen de ayrılmıştır. Bu yüzden Kaza-i Erbaa sınırları sürekli değişkenlik göstermiştir yılında şehremanetliğine bağlanan Çatalca, 1889 yılında bağımsız bir sancaktır. Yunanistan ın yılları arasındaki mübadelede, İstanbul ve çevresinde yerleşik Rum bırakmak istemesine karşı vilayet yapılan Çatalca, 1926 yılında İstanbul a bağlı bir ilçe olarak son kez idari yapılanmadaki şeklini almıştır. Çatalca da Osmanlı hâkimiyeti kurulmadan önce sadece gayrimüslimler yaşamaktadır. Osmanlı hâkimiyetiyle beraber şehir imar edilmiştir. Buraya yapılan göçler ve sürgünler vasıtasıyla Çatalca ve civarında Müslüman topluluklarda yaşamlarını sürdürmeye başlamıştır. Osmanlı padişahlarının burada avlanmaları şehirdeki sosyal ve iktisadi hayatın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Ayrıca 167

182 Osmanlı yöneticileri de buraya ilgi ve alaka göstermiş, burada çeşitli cami, çeşme, hamam gibi yapılar yaptırmışlardır. Bu nedenle Çatalca da hem Osmanlı döneminden hem de Osmanlı öncesi dönemden kalma birçok mimari eser vardır. XIX. yüzyıl ortalarında Osmanlı nın merkezden uzak eyalet ve kazalarına dair bilgilerimizin bir kısmı Tanzimat Fermanı nın ilan edilmesiyle beraber o dönemde yapılan yeniliklerden biri olan, herkesin gelirine göre vergi alınması usulünün hayata geçirilmesi amacıyla ortaya çıkan temettuat defterleri vasıtasıyla oluşmuştur yılına ait Çatalca kazası temettuat defteri de bunlardan birisidir. Çatalca kazası temettuat defteri aynı zamanda, bu alandaki ilk sayımlardandır. Şehrin sosyal, idari ve ekonomik koşullarının nasıl bir gelişme içinde olduğu bu defter yardımıyla ortaya konulabilmiştir. Bu dönemde Çatalca, merkezde 2 mahalle ve kazaya bağlı 20 köyden meydana gelmektedir. Diğer taraftan bu mahalle ve köyler günümüze kadar ulaşabilmiştir. Ayrıca bazılarının isimleri dahi aynı kalmıştır. Ancak Sivas köyünün sonradan Başak köy olması ve Sürgün köyünün sonradan Orta köy olması gibi bazılarının hem ismi değişmiş hem de Çatalca idaresinden çıkarak civardaki başka kaza veya şehrin idari yapılanmasına geçmiştir. Ormanlı, Kızılcaali ve Bahşayiş köyleri örneğinde olduğu üzere, XIX. yüzyılda Terkos ve Büyükçekmece kazalarına bağlı olan bu yerleşim birimleri ise günümüzde Çatalca ilçesine bağlı mahalleler olarak idare edilmektedir. Çatalca nın 1840 yılı tahmini nüfusu ise dür. Bu nüfusun büyük bir bölümünü gayrimüslimler oluşturur. Geriye kalanlar ise Müslümanlardır. Müslümanlar ve gayrimüslimler ayrı yerleşim birimlerinde ikamet etmiştir. Çatalca da sonradan Müslüman olan yani mühtedilerde vardır. Diğer taraftan gerek isimlerden gerekse temettuat kayıtlarından anlaşılacağı üzere Rumlar, Ermeniler, Kürtler ve Çingeneler gibi menşe si belli unsurlar da kazada yaşamlarını sürdürmüştür. Ayrıca kazadaki yabancılar da Çatalca daki nüfusun önemli unsurları arasındadır. Bu dönemde Çatalca nın hane yapısı çeşitli özellikler barındırır. Kazadaki hane reislerinin bazıları çocuklar, gençler, iç güveysi gelmiş şahıslar, evli ya da dul kadınlar olabilmektedir. Çatalca kazasında hane yapılarına dair bir başka husus ise 168

183 bazı şahısların akrabası yanında, kirada, bir başkası yani akrabalık bağı olmayan birisinin yanında ve çiftliklerde olarak kaydedilmesidir. Meslekleri itibariyle benzer işlerde çalışan kişilerde aynı hanede ikamet edebilmektedir. Kazadaki meslek erbâbı şahısların büyük bir çoğunluğunu ise çiftçiler meydana getirir. Çiftçilikten başka diğer önemli meslekler hizmetkârlık ve rençberliktir. Bu üç mesleğin özellikle tarımla ilgili olması nedeniyle, kazada temel geçim kaynağının bu alandaki faaliyetler olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan kazada ormancılığa bağlı olarak ağaçlardan elde edilen kömürler neticesinde kömürcülük yapan kaza sakinleri bu meslekten geçimini sağlayabilmektedir. Ayrıca Çatalca, özellikle İstanbul un kömür ve odun ihtiyacının karşılandığı bir yerdir. Hayvancılığa bağlı olarak yapılan çobancılık ise yine geçimin sağlanmasında önemli mesleklerdendir. Dolayısıyla XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca daki mesleklerin birçoğu bu şehrin kaynaklarına bağlı olarak gelişme göstermiştir. Bunun yanında XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca da ortalama seksen farklı meslek kolu bulunmaktadır. Bunlardan abacı, attarcı, bağcı, bağban, bahçıvan, bakkal, aşçı, arıcı hizmetkârlığı, bezirci, bezirgân, tüccar, celep, çalgıcı, kâhya, odacı, çilingir, çömlekçi, duhancı, dülger, kiremitçi, ekmekçi, fıçıcı, hekim, hergeleci, kürkçü, mumcu, mutafçı, su yolcu, tavukçu, yazıcı, yanaşma ve yemenicilik sadece gayrimüslimler tarafından yapılan mesleklerdir. Bekçilik ve koruculuğun yanı sıra zaptiye, kâtip, kethüdacı, dirgenci, yabacı, hamamcı, hokkacı, kurşuncu, kalaycı ve kahvecilik meslekleri ise sadece Müslümanlar tarafından yapılır. Ancak kazadaki nüfusun büyük bir çoğunluğunu gayrimüslimler oluşturduğundan mesleklerin birçoğu onlar tarafından icra edilmektedir. Yani mesleklerin %27 sini Müslümanlar yaparken, geriye kalan %73 ünü ise gayrimüslimler yapmaktadır. Kazada herhangi bir mesleğe sahip olmayanlar ise genellikle küçük yaştaki çocuklar, hasta veya bedeni özürleri olması nedeniyle çalışabilecek güçten yoksun olanlar ve dullardır. Çatalca kazasında topraklar tarla, çayır, bağ, bahçe, bostan ve harman alanlarına ayrılmıştır. Toprağın büyük bir kısmını ise ekim yapılabilen tarla alanları oluşturur. Kazadaki toplam tarla alanlarının yaklaşık %35 inde ekim yapılırken, %65 i kullanılmayan boş alanlardır. Tarlanın ekimi, ya başkaları ya da mülk sahibi tarafından yapılmıştır. Buğday, yulaf ve arpa en çok ziraatı yapılan tarım ürünleridir. 169

184 Toprağın diğer ikinci büyük kısmı çayır alanlarına, hayvanların ot ihtiyacının karşılanması için ayrılmıştır. Bu dönemde kazada mukataalı tarla ve çayırlar da bulunmaktadır. Çatalca kazasında yapılan ekonomik faaliyetlerden bir diğeri hayvancılıktır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanı sıra yük ve binek hayvanları ile arı kovanları bunlardandır. Özellikle ağnam yani kazada yetiştirilen koyun ve kuzular et ihtiyacının karşılanması için İstanbul a gönderilmektedir. Çatalca da kayıtlı hayvanların bir kısmında şahısların hisseleri bulunmaktadır. Aynı zamanda bazı gayrimenkuller şahıslar arasında hisseli yani müşterektir. Bu nedenle müşterek menkul ve gayrimenkullerde akraba olmanın yanında, ekonomik faaliyetlerden elde edilen çıkarlar ve kazançlar ile geçim şartlarının da payı vardır. XIX. yüzyıl ortalarında Çatalca nın bir başka özelliği burada Kırım Hanları ailesinin yanında, devletin çeşitli idari görevli ve yöneticilerinin, sarraf Ohannes gibi iktisadi bakımdan zenginlerin çiftlikleri vardır. Ayrıca Evkaf-ı Hümayuna bağlı çiftliklerde yine burada teşkil etmiştir. Çiftliklerden başka kazada kayıtlı bir kışlak vardır. Çiftlikler kazada önemli oranda ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirildiği yerlerdir. Özellikle kazadaki tarımsal üretimin yaklaşık 1/3 ü çiftlikler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında çiftlikler, hayvancılık faaliyetlerinin de yapıldığı yerlerdir. Diğer taraftan çiftlik sahiplerinden yalnızca sarraf Ohannes ve kapıcıbaşı Osman Ağa nın kazada haneleri vardır. Ancak kazadaki çiftlik ve kışlak sahipleri civardaki şehirlerde ve özellikle İstanbul da ikamet ederler. Ayrıca Çatalca etrafındaki birçok şehir ve kazada sakin şahısların da kazadaki yerleşim birimlerinde menkul ve gayrimenkulü bulunmaktadır. Bu dönemde Çatalca daki menkul ve gayrimenkullerin yapısı ise birtakım özellikler içermektedir. Kazada hane içindeki menkul ve gayrimenkuller, aynı hanede kayıtlı şahıslar arasında müşterektir. Ayrıca müşterek şahıslar genellikle akrabadır. Diğer taraftan hane içi ortaklıktan ziyade hane ortaklığı diyebileceğimiz ortaklık şekilleri de görülmektedir. Bunlar bir hanenin hisseler halinde şahıslara pay edilmesiyle meydana gelmiştir. Bununla beraber 170

185 kazadaki bazı şahıslara ait menkul ve gayrimenkullerin temettuat kaydı hane temelli yapılmamıştır. Hane kaydı olmadan sadece şahıslardan oluşan bu sayımlar, her bir kişinin gelirinin tespit edilmesi neticesinde, kişinin gelirine göre vergi alınması amacıyla yapılmıştır. Dolayısıyla bu kayıtlar vergilerin bireyselleştirilmesi uygulamasına örnek teşkil etmektedir. Kazadaki menkul ve gayrimenkullerin birçoğu ise vakıflara aittir. Kazada Osmanlı sultanlarına ait vakıflar olduğu gibi, saraya hizmet etmiş kişi ve yöneticilerin adlarına da vakıflar vardır. Bu vakıfların bazıları Çatalca da bir caminin veya başka bir yapının korunması ya da gereksinimlerinin karşılanması için kurulmuştur. Diğer taraftan vakıflara bağlı olmayan bazı gayrimenkuller mülk vasfına sahiptir. Yani kişiye özeldir ve herhangi bir vakfa bağlı olmadan sadece sahibinin kullanımına mahsustur. Çatalca kazası sakinlerinin gelir kaynaklarını başta tarımsal faaliyetler olmak üzere hayvancılık faaliyetleri ve bunlara bağlı yapılan meslekler ile ticari faaliyetler oluşturmaktadır. Çiftlik sahipleri kazadaki ekonomik geliri en fazla olan emlak sahibi kişilerdir. Bunlar arasında Kırım Hanlarından Selim Giray ın eşi Fatma Hanım en fazla geliri olan çiftlik sahibi olduğu gibi kazada da en fazla gelire sahip kişidir. Haneler arasında ise en fazla gelire sahip olanlar, çiftlik sahibi kapıcıbaşı Osman Ağa ve sarraf Ohannes Efendi dir. Bu nedenle kazadaki çiftlikler gelirler bakımından önemli bir yer edinmiştir. Bunun yanında kazadaki yerleşim birimlerinde en fazla geliri olan hanelerin büyük bir çoğunluğu çiftçilik mesleği yapmaktadır. Çatalca kazası sakinleri XIX. yüzyıl ortalarında vergilerini emlak ve hayvan kıymetleri ile elde ettiği gelirlerden vermektedir. Nitekim Çatalca temettuat sayımları ilk uygulamalardan biri olması sebebiyle, bu vergiler kişinin sadece kazancından alınmamış, emlak ve hayvan kıymetleri üzerinden de alınmıştır. Bu sebeple Çatalca da 1840 yılında temettuat vergisi usulü çeşitli oranlara göre belirlenmiştir. Bu ise emlak ve hayvan kıymetlerinden 16 kuruş 26 pare 2 akçe, şahısların temettuatından ise 55 kuruş şeklindedir. Böylece hem emlak ve hayvan kıymeti fazla olan hem de yıllık kazancı fazla olan hane veya kişiler kazada en çok vergiyi vermişlerdir. Bu yönüyle kazada en fazla vergi veren şahıs Fatma Hanım dır. Kazadaki diğer vergiler ise ağnam ve cizye vergisidir. Bu dönemde alınan ağnam vergisi ayni yerine nakdidir. Diğer taraftan kazadan alınan aşar vergisine dair 171

186 bilgilerimiz en azından 1840 lı yıllar için yeterli değildir. Kazadan alınan cizye vergisinin ise büyük bir bölümü evsat yani orta halli geliri olan gayrimüslim tebaa tarafından verilmiştir. Ayrıca mahkemelerden, dükkânlardan ve ot satışından elde edilen vergi ve kazançlarda yine bu dönemde devletin kazadan elde ettiği gelirler arasındadır. Çatalca kazası temettuat defterinden elde edilen bilgiler neticesinde XIX. yüzyıl ortalarında Osmanlı devleti Çatalca sının sosyal ve ekonomik yapısını değerlendirmek mümkün olmuştur. Böylece temettuat defterleri bağlamında yerel tarih çalışmalarında, başka köy veya şehirlerin tarihine farklı yaklaşımlar ortaya koyulabilir. 172

187 KAYNAKÇA Başbakanlık Osmanlı Arşivi Belgeleri BOA, A.MKT, nr. 191/61. BOA, C.DH, nr. 120/5991. BOA, C.ML, nr. 313/ BOA, C.ML, nr. 683/ BOA, İ.MVL, nr. 40/765. BOA, İ.MVL, nr. 44/827. BOA, KK.d., nr BOA, KK.d., nr BOA, MAD.d., nr BOA, ML.VRD.TMT.d., nr Devlet Salnameleri Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 2, İstanbul, Darü t-tıbaatü l-amire, Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 3, İstanbul, Darü t-tıbaatü l-amire, Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 20, İstanbul, Darü t-tıbaatü l- Amire, Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 24, İstanbul, Darü t-tıbaatü l- Amire, Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 29, İstanbul, Darü t-tıbaatü l- Amire, Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 32, İstanbul, Darü t-tıbaatü l- Amire, Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 33, İstanbul, Darü t-tıbaatü l- Amire,

188 Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye, Def a 44, İstanbul, Darü t-tıbaatü l- Amire, T.C. Devlet Salnamesi, İstanbul, Matbaayı Amire, Zabıt Ceridesi TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: II, C. XXV, İçtimai Senesi: III, Sıra no: 199, Kitap ve Makaleler Acun, Fatma: Osmanlı Tarihi Araştırmalarının Genişleyen Sınırları: Defteroloji, Türk Kültür İncelemeleri Dergisi, S. 1, İstanbul, Adıyeke, Nuri: Temettuat Sayımları ve Bu sayımları Düzenleyen Nizamname Örnekleri, OTAM, S. 11, Ankara, Afyoncu, Erhan: Osmanlı Devleti nde Tahrir Sistemi, Osmanlı, C. VI, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Afyoncu, Erhan: Türkiye de Tahrir Defterlerine Dayalı Olarak Hazırlanmış Çalışmalar Hakkında Bazı Görüşler, TALİD, C. I, S. 1, Ahmed Lûtfî Efendi: Vak anüvîs Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, C. VI-VII- VII, Haz. Yücel Demirel, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları,

189 Tabakoğlu, Ahmet v.d.: İstanbul Ahkâm Defterleri: İstanbul Tarım Tarihi, C. I, İstanbul, İstanbul Araştırmaları Merkezi, Akyıldız, Ali: Osmanlı Bürokrasisi ve Modernleşme, İstanbul, İletişim Yayınları, Alada, Adalet Bayramoğlu: Osmanlı Şehrinde Mahalle, İstanbul, Sümer Kitabevi, Kaya, Alp Yücel, Yücel Terzibaşoğlu: Tahrir den Kadastro ya 1874 İstanbul Emlak Tahriri ve Vergisi: Kadastro tabir olunur tahrir-i emlak, Tarih ve Toplum, S. 9, Altınöz, İsmail: Osmanlı Toplumunda Çingeneler, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Altunan, Sema: İki Mahalle Örneğinde Varna Kentinin Mesleki Dağılımı, Balkanlar da İslam Medeniyeti Uluslararası III. Sempozyum Tebliğleri, Bükreş, Romanya 1-5 Kasım 2006, Ed. Halit Eren, İstanbul, IRCICA Yayınları, Arslan, İsmail: Osmanlı Dünyasında Köyler ve Köylüler: 19. Yüzyıl Balıkesir Örneği, İstanbul, Bilge Kültür Sanat, Artan, Tülay: Eyüp, DİA, C. XII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Aruçi, Muhammed: Kalkandelen, DİA, C. XXIV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

190 Aslan, Halide: Tanzimat Döneminde Din Değiştirme Hareketleri, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Avcı, Sedat: Çatalca İlçesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ayanoğlu, Fazıl: Ferhat Paşa ve Gizli Kalan Vakıflar, Vakıflar Dergisi, S. 7, İstanbul, Baha Matbaası, Aydın, Mahir: Sultan II. Mahmud Döneminde Yapılan Nüfus Tahrirleri, Sultan II. Mahmud ve Reformları Semineri (28-30 Haziran 1989) Bildiriler, İstanbul, Edebiyat Fakültesi Basımevi, Aydın, Mehmet Akif: Osmanlı Toplumunda Aile, Günümüzde Aile, İstanbul Aile Sempozyumu Aralık 2005, İstanbul, Ensar Neşriyat, Aynural, Salih: İstanbul Değirmenleri ve Fırınları Zahire Ticareti ( ) İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ayyıldız, Hakkı Raif: Çatalca, İstanbul Ansiklopedisi, C. VII, İstanbul, Ercan Matbaası, Barkan, Ömer Lûtfi: Tarihî Demoğrafî Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi, İ.Ü. Türkiyat Mecmuası, C. X, Barkan, Ömer Lütfi: Osmanlı İmparatorluğu nda Kolonizatör Türk Dervişleri, Türkler, C. IX, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları,

191 Barkan, Ömer Lütfi: Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskân ve Kolonizasyon Metodu Olarak Sürgünler, İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, C. XII, S. 1-4, İstanbul, Barkan, Ömer Lütfi: XV ve XVI ıncı Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Toprak İşçiliğinin Organizasyonu Şekilleri: Kulluklar ve Ortakçı Kullar, Osmanlı Devletinin Sosyal ve Ekonomik Tarihi: Osmanlı Devlet Arşivleri Üzerine Tetkikler-Makaleler, C. I, Haz. Hüseyin Özdeğer, İstanbul, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayınları, Baykara, Tuncer: Osmanlılarda Medeniyet Kavramı, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, Baylav, Nâşid: Attar, Attarlar, İstanbul Ansiklopedisi, Haz., Reşad Ekrem Koçu, C. II, İstanbul, Behar, Cem: Osmanlı Nüfus İstatistikleri ve 1831 Sonrası Modernleşmesi, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, Beydilli, Kemal: Osmanlıda İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü, İstanbul, Yitik Hazine Yayınları, Bozkurt, Gülnihal: Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Burke, Peter: Bilginin Toplumsal Tarihi, Çev. Mete Tunçay, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

192 Bursalı Mehmed Nihad: Balkan Harbi nde Çatalca Muharebesi, Haz. Kasım Bolat, İstanbul, Çatalca Kaymakamlığı, Büyük Larousse: C. III, XX, İstanbul, Gelişim Yayınları, Canatar, Mehmet: Kahyâ ve Kethüda Terimleri Üzerine, Osmanlı Öncesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf ve Ekonomi Semineri, 9-10 Mayıs 2002 Bildiriler, C. I, İstanbul, Globus Dünya Basımevi, Cezar, Yavuz: Tanzimat a Doğru Osmanlı Maliyesi, Tanzimat tan Cumhuriyet e Türkiye Ansiklopedisi, C. IV, İstanbul, İletişim Yayınları, Çadırcı, Musa: Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Çadırcı, Musa: Tanzimat Sürecinde Türkiye Anadolu Kentleri, Der. Tülay Ercoşkun, Ankara, İmge Kitabevi, Çağatay, Neşet: Osmanlı İmparatorluğunda Riba-Faiz Konusu, Para Vakıfları ve Bankacılık, Vakıflar Dergisi, S. 9, Ankara, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Çakır, Coşkun: Tanzimat Dönemi Osmanlı Maliyesi, İstanbul, Küre Yayınları, Çalık, Funda: Çatalca Şehri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Beşeri ve İktisadi Coğrafya Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,

193 Çatalca 2005: Haz. Adil Öztürk v.d., İstanbul, Çatalca Kaymakamlığı Yayınları, Çınar, Hüseyin: Hacı I. Selim Giray Han ve Çiftlik Vakıfları, Karadeniz Araştırmaları, S. 11, Güz Danişmend, İsmail Hakkı: İzahlı Osmanlı Kronolojisi, C. I. İstanbul, Doğu Kütüphanesi Yayınları, Davison, Roderic H.: Osmanlı İmparatorluğu nda Reform, Çev. Osman Akınbay, İstanbul, Agora Kitaplığı, Demir, İsmet: Temettü Defterlerinin Önemi ve Hazırlanış Sebepleri, Osmanlı, C. VI, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Demircan, Yasemin: XV. ve XVII. Yüzyıllar Arasında Osmanlı Hâkimiyetinde Limni Adasında Manastırların Durumu, Bilig, S. 60, Kış Devellioğlu, Ferit: Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, Ak Aydın Kitabevi Yayınları, Dirimtekin, Feridun: Çatalca Surları, Ayasofya Müzesi Yıllığı, NO. 5, İstanbul, İstanbul Matbaası, Dirimtekin, Feridun: İnceğiz Mıntıkasındaki Mağara-Manastır ve Kiliseleri, Türk Arkeoloji Dergisi, S. 6/1, Ankara, Maarif Basımevi, Dirimtekin, Feridun: Subaşı Köyü Civarında Bulunan Bir Autel, Ayasofya Müzesi Yıllığı, No. 8, İstanbul, Yenilik Basımevi,

194 Doğan, İsmail: Dünden Bugüne Türk Ailesi: Sosyolojik Bir Değerlendirme, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Doğan, İsmail: Osmanlı Ailesinin Sosyolojik Evreleri: Kuruluş Dönemi, Klâsik Dönem ve Yenileşme Dönemi, Osmanlılar, C. V, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Downs, Robert B.: Dünyayı Değiştiren Kitaplar, Çev. Erol Güngör, İstanbul, Ötüken Yayınları, Duben, Alan: Kent, Aile, Tarih, Çev. Leyla Şimşek, İstanbul, İletişim Yayınları, Eksertzoğlou, Haris: Osmanlı da Cemiyetler ve Rum Cemaati Dersaadet Rum Cemiyet-i Edebiyesi, Çev. Foti Benlisoy & Stefo Benlisoy, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Emecen, Feridun M.: Mufassaldan İcmale, Osmanlı Araştırmaları, S Emecen, Feridun: Hadım Ali Paşa, DİA, C. XV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Erdem, Y. Hakan: Tanzimat Döneminde Kölelik, Tanzimat, Ed. Halil İnalcık & Mehmet Seyitdanlıoğlu, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ergenç, Özer: Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri Üzerine, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, S. 4, İstanbul,

195 Ergin, Osman N.: Mecelle-i Umur-ı Belediyye, İstanbul, İ.B.B Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, Erkal, Mehmet: Cizye, DİA, C. VIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ersoy, Neriman: XIX. Yüzyılda Filibe Şehri ( ), İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, Evliya Çelebi: Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Haz. Seyit Ali Kahraman & Yücel Dağlı, C. III, Kitap II, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, Evliya Çelebi: Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Haz., Seyit Ali Kahraman v.d., C. X, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, Faroqhi, Suraiya: Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir?, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Faroqhi, Suraiya: Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, Çev. Emine Sonnur Özcan, Ankara, Doğu Batı Yayınları, Faroqhi, Suraiya: Osmanlı Zanaatkârları, Çev. Zülal Kılıç, İstanbul, Kitap Yayınevi, Fındley, Carter V.: Kalimiyeden Mülkiyeye Osmanlı Memurlarının Toplumsal Tarihi, Çev. Gül Çağalı Güven, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

196 Fındley, Carter V.: Osmanlı Devletinde Bürokratik Reform, Çev. Latif Boyacı & İzzet Akyol, İstanbul, İz Yayıncılık, Genç, Mehmet: Malikâne, DİA, C. XXVII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Genç, Mehmet: Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, Ötüken Neşriyat, Gökçen, M. Turgay: Çatalca, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Gökçen, Rifat: İlçeleriyle İstanbul ve Marmara Bölgesi, İstanbul, Özyürek Basımevi, Göyünç, Nejat: Hâne Deyimi Hakkında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 32, İstanbul, Güldüren, Oktay: Bir Zamanlar Çatalca, İstanbul, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Güran, Tevfik: Osmanlı Tarım Ekonomisi , Türk İktisat Tarihi Yıllığı, S. 1, İ.Ü İktisat Fakültesi, Güran, Tevfik: 19. Yüzyıl Temettüat Tahrirleri, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü,

197 Güran, Tevfik: Tanzimat Döneminde Tarım Politikası, Tanzimat, Ed. Halil İnalcık & Mehmet Seyitdanlıoğlu, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Güran, Tevfik: 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı, İstanbul, Eren Yayıncılık, Halaçoğlu, Yusuf: Osmanlı İmparatorluğu nda Menzil Teşkilatı Hakkında Bazı Mülahazalar, Osmanlı Araştırmaları, S. 2, İstanbul, Issawı, Charles: The Economic History of Turkey, Chıcago, The Unıvercıty of Chıcago Press, İlgürel, Mücteba: Yeniçeriler, MEB İslam Ansiklopedisi, C. XIII, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, İnalcık, Halil: Osmanlı Fetih Yöntemleri, Söğüt ten İstanbul a, Der. Oktay Özel & Mehmet Öz, Ankara, İmge Kitabevi, İnalcık, Halil: Çiftliklerin Doğuşu: Devlet, Toprak Sahipleri ve Kiracılar, Osmanlı da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder & Faruk Tabak, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İnalcık, Halil: Giray, DİA, C. XIV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İnalcık, Halil: Osmanlı da İstatistik Metodu Kullanıldı mı?, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil 183

198 İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, İnalcık, Halil: Devlet, Toprak ve Köylü, Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C. I, Çev. Halil Berktay, İstanbul, Eren Yayıncılık, İnalcık, Halil: Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul, Eren Yayıncılık, İnalcık, Halil: Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C. I, Çev. Halil Berktay, İstanbul, Eren Yayıncılık, İnalcık, Halil: Cizye, DİA, C. VIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1993, s. 46. İnalcık, Halil: Osmanlı İdari ve Ekonomi Tarihi, İstanbul, İSAM Yayınları, 2011, s İpşirli, Mehmet: Avrız Vakfı, DİA, C. IV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İpşirli, Mehmet: Ferhad Paşa, DİA, C. XII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İslamoğlu, Huri: Politics of Administering Property: Law and Statistics in the Nineteenth-century Ottoman Empire, Constıtutıng Modernıty: Private Property in the East and West, Ed. Huri İslamoğlu, London, I.B. Tourıs and Company,

199 İstanbul Kadı Sicilleri Eyüb Mahkemesi: Defte No: 74, Hicrî: , Haz. Hüseyin Kılıç v.d., İstanbul, İslam Araştırmaları Merkezi Yayınları, Kal a, Ahmet: 19. Yüzyılın İlk Yarısına Kadar İstanbul Kasap Esnafının Organizasyonu, İ.Ü Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, S Karal, Enver Ziya: Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831, Ankara, Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, Karal, Enver Ziya: Osmanlı Tarihi, C. VI, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Karpat, Kemal H.: Osmanlı Nüfusu , Çev. Bahar Tırnakçı, İstanbul, Timaş Yayınları, Kaya, Alp Yücel: 19. Yüzyıl Ortasında İzmir de Mülkiyet, Emniyet ve Zaptiyeler, Jandarma ve Polis: Fransız ve Osmanlı Tarihçiliğine Çapraz Bakışlar, Der. Noemı Levy & Nadir Özbek & Alexandre Toumarkıne, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Kayacan, Mehmed Ali: Çatalca Vilâyeti, Haz. A. Ergun Çınar, İstanbul, Çatalca Belediyesi Yayınları, Kaynar, Reşat: Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Kazıcı, Ziya: Osmanlı da Vergi Sistemi, İstanbul, Bilge Yayıncılık,

200 Keyder, Çağlar: Osmanlı İmparatorluğunda Büyük Ölçekli Tarım Var mıydı?, Osmanlı da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder & Faruk Tabak, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Keyder, Çağlar: Türkiye de Devlet ve Sınıflar, İstanbul, İletişim Yayınları, Kılıç, Selda: Su Yolları ve Su-Yolcu Esnafına Dair Bazı Tespitler, DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, C. XXIII, S. 36, Kırlı, Cengiz: Kahvehaneler ve Hafiyeler: 19. Yüzyıl Ortalarında Osmanlı da Sosyal Kontrol, Toplum ve Bilim, S. 83, 1999/2000. Kırlı, Cengiz: Kahvehaneler: 19. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu nda Kamuoyu, Osmanlı Kahvehaneleri, Ed. Ahmet Yaşar, İstanbul, Kitap Yayınevi, Kiel, Machiel: Berkofça, DİA, C. V, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Kiel, Machiel: Filibe DİA, C. XIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Kiel, Machiel: Lüleburgaz, DİA, C. XXVII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Kiel, Machiel: Şehirköy, DİA, C. XXXVIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

201 Koçu, Reşad Ekrem: Aşçı İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Koçu, Reşad Ekrem: Bağçivanlar, İstanbul Ansiklopedisi, C. IV, İstanbul, Koçu, Reşad Ekrem: Tarihte İstanbul Esnafı, İstanbul, Doğan Kitapçılık, Koyuncu, Miyase: Osmanlı Devletinde Debbağlar, Turkish Studies, Vol. 4/8, Fall Koz, M. Sabri: Abacılık, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. I, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Kömeçoğlu, Uğur: Homo Ludens ve Homo Sapiens Arasında Kamusallık ve Toplumsallık: Osmanlı Kahvehaneleri, Osmanlı Kahvehaneleri, Ed. Ahmet Yaşar, İstanbul, Kitap Yayınevi, Kurt, Abdurrahman: Osmanlı Toplumunda Poligami, Osmanlı, C. V, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Küçük, Cevdet: Osmanlı Devleti nde Millet Sistemi, Osmanlı, C. IV, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Kütükoğlu, Mübahat S.: Osmanlı Sosyal ve İktisadi Tarihi Kaynaklarından Temettüat Defterleri, Belleten, C. LIX, S. 225, Ağustos Kütükoğlu, Mübahat S.: Temessük, DİA, C. XL, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,

202 Kütükoğlu, Mübahat S.: XIX. Asır Ortalarında Tavas Kazası, İstanbul, Milenyum Yayınları, Mansel, Arif Müfid: Trakya nın Kültür ve Tarihi, İstanbul, Resimli Ay Matbaası, Martal, Abdullah: Su yolcu, DİA, C. XXXVIII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Mert, Özcan: Tanzimat Döneminde Çeşme Kocabaşıları ( ), DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, C. XXII, S. 35, Müderrisoğlu, Fatih: Menzil Kavramı ve Osmanlı Devleti nde Menzil Yerleşimleri, Türkler, C. X, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Onge, Yılmaz: Klasik Osmanlı Mimarisine Şekil Veren Kurşun Örtü ve Kurşunculuk, Önasya, C. V, S , İstanbul, Ayyıldız Matbaası, Ocak-Şubat Ortaylı, İlber: Batılılaşma Yolunda, İstanbul, Merkez Kitaplar, Ortaylı, İlber: Osmanlı Toplumunda Aile, İstanbul, Pan Yayıncılık, Ortaylı, İlber: Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Ankara, Cedit Neşriyat,

203 Öz, Mehmet: Tahrir Defterlerinin Osmanlı Tarihi Araştırmalarında Kullanılması Hakkında Bazı Düşünceler, Vakıflar Dergisi, S. 22, Ankara, Özdemir, Hacı Cahit: Dünden Bugüne Subaşı, İstanbul, Has Matbaacılık, Özel, Oktay: Avarız ve Cizye Defterleri, Osmanlı Devleti nde Bilgi ve İstatistik, Der. Halil İnalcık & Şevket Pamuk, Ankara, Devlet İstatistik Enstitüsü, Özkaya, Yücel: 18. Yüzyılda Osmanlı Toplumu, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, Öztel, Muharrem: Tanzimat Dönemi ve Sonrasında İstanbul un Temel İhtiyaçlarından Odun ve Kömürün (Mahrukat) Üretim Sürecinde ve Arz Piyasasında Yaşanan Problemler, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. VI, S. 24, Kış Öztürk, Said: Osmanlı Toplumunda Çok Evliliğin Yeri, Osmanlı, C. V, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, Öztürk, Nazif: Evkâf-ı Hümâyun Nezâreti, DİA, C. XI, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Öztürk, Necdet: Osmanlı Kroniklerinde Terziliğe Dair İlk Kayıtlar (Kuruluştan 1512 ye Kadar), Acta Turcıca, Türk Kültüründe Terzilik, Ed. Emine Görsoy Naskali & Hilal Oytun Altun, S. 2/2, Temmuz

204 Öztürk, Özhan: Pontus: Antikçağ dan Günümüze Karadeniz in Etnik ve Siyasi Tarihi, Ankara, Genesis Kitap, Öztürk, Said: Türkiye de Temettuat Çalışmaları, TALİD, C. I, S. 1, Pakalın, Mehmet Zeki: Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. I-II-III, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, Pamuk, Şevket: Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Pamuk, Şevket: Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi, İstanbul, İletişim Yayınları, Quataert, Donald: 19. Yüzyıla Genel Bakış: Islahat Devri , Osmanlı İmparatorluğu nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C. II, Ed. Halil İnalcık & Donald Quataert, İstanbul, Eren Yayıncılık, Quataert, Donald: Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, Çev. Tansel Güney, İstanbul, İletişim Yayınları, Sahillioğlu, Halil: Avarız, DİA, C. IV, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Sami, Şemsettin: Kâmûs-ı Türkî, İstanbul, Çağrı Yayınları, Sami, Şemsettin: Kamusu l-â lam, C. II, İstanbul, Mihran Matbaası,

205 Sami, Şemsettin: Kamusu l-â lam, C. III, İstanbul, Mihran Matbaası, Sami, Şemsettin: Kamusu l-â lam, C. V, İstanbul, Mihran Matbaası, Serin, Mustafa: Osmanlı Arşivinde Bulunan Temettuât Defterleri, T.C Başbakanlık I. Millî Arşiv Şûrası: Tebliğler- Tartışmalar, Ankara, Sezen, Tahir: Osmanlı Yer Adları, Ankara, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Shaw, S. J., E. K. Shaw: Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Çev. Mehmet Harmancı, C. II, İstanbul, E Yayınları, Sansarcı, Sultan v.d.: İstanbul un Köyleri, İstanbul, İstanbul İl Özel İdaresi, Süreyya, Mehmed: Sicill-i Osmanî, C. V, Haz. Nuri Akbayar, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Şahin, Yasin: 19. YY Büyükçekmece sinin Temettuat Defterine Göre Sosyo-Ekonomik Durumu, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Şen, Ömer: Osmanlı da Köle Olmak, İstanbul, Kapı Yayınları,

206 Şener, Abdüllatif: Sona Doğru Osmanlı, Ankara, Birleşik Yayınevi, Şener, Abdüllatif: Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, Ankara, İşaret Yayınları, Tabakoğlu, Ahmet: Türk İktisat Tarihi, İstanbul, Dergâh Yayınları, Tamdoğan-Abel, Işık: Hanlar ya da Osmanlı Kentinde Yabancı, Osmanlı İmparatorluğu nda Yaşamak, Der. Françoıs Georgeon & Paul Dumont, Çev. Maide Selen, İstanbul, İletişim Yayınları, Tekindağ, Şehabeddin: Mahmud Paşa, DİA, C. XXVII, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Terzi, Arzu T.: Piriştine Şehri nde Meslekler, Balkanlarda İslam Medeniyeti, II. Milletlerarası Sempozyumu Tebliğler, 4-7 Aralık 2013, İstanbul, Tok, Özen: Kadı Sicilleri Işığında Osmanlı Şehrindeki Mahalleden İhraç Kararlarında Mahalle Ahalisinin Rolü, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 18, 2005/1. Türk Silahlı Kuvvetleri Haz. M. Kadri Alasya, C. II, 1. Kitap, Ankara, Genel Tarihi: Balkan Harbi Kurmay Basımevi, Şark Ordusu Birinci Çatalca Muharebesi: 192

207 Türk Silahlı Kuvvetleri Haz. Hikmet Süer, C. II, 2. Kitap, Ankara, Genel Tarihi: Osmanlı Devri Kurmay Basımevi, Balkan Harbi Şark Ordusu İkinci Çatalca Muharebesi ve Şarköy Çıkarması: Ubıcını, H. A.: Osmanlı da Modernleşme Sancısı, Çev. Cemal Aydın, İstanbul, Timaş Yayınları, Uykucu, K. Ekrem: İlçeleriyle Birlikte İstanbul, İstanbul, Kahraman Yayınları, Uzdil, Mahmut Beliğ: Balkan Savaşı nda Çatalca ve Sağ Kanat Ordularının Harekâtı: Savaşın Siyasi ve Psikolojik İncelemeleri, C. I-II-III, Ankara, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Uzun, Ahmet: İstanbul un İaşesinde Devletin Rolü: Ondalık Ağnam Uygulaması, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Uzunçarşılı, İsmail H.: Osmanlı Tarihi, C. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ülkütaşır, M. Şakir: Aba ve Abacılık, Halk Bilgisi Haberleri, S. 119, İstanbul, Arkadaş Basımevi, Eylül Ünal, Mehmet Ali: Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta, Fakülte Kitabevi,

208 Ünver, Metin: Tanzimat Taşrasının İstanbul Buluşması: İmar Meclislerinin Kurulma Süreci, Eski Çağ dan Günümüze Yönetim Anlayışı ve Kurumlar, Ed. Feridun M. Emecen, İstanbul, Kitabevi Yayınları, Ünver, Süheyl: Baba Nakkaş, Fâtih ve İstanbul, C. II, S. 7-12, İstanbul, Ünver, Süheyl: Mahmut Paşa Vakıfları ve Ekleri, Vakıflar Dergisi, S. 4, Ankara, Doğuş Limited Şirketi Matbaası, Veinstein, Gilles: Çiftlik Tartışması Üzerine, Osmanlı da Toprak Mülkiyeti ve Ticari Tarım, Ed. Çağlar Keyder & Faruk Tabak, Çev. Zeynep Altok, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Yalgın, Ali Rıza: Mazmanlar ve Mutaflar, Halk Bilgisi Haberleri, S. 116, İstanbul, Arkadaş Basımevi, Haziran Yediyıldız, B.: XVIII. Yüzyılda Türkiye de Vakıf Müessesesi, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Yelmen, Hasan: Debbağlık, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. III, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Yeni Tarama Sözlüğü: Düz. Cem Dilçin, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, Yenişehirlioğlu, F.: Çömlekçilik, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C. II, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,

209 Yerasimos, Stefan: 15. Yüzyılın Sonunda Haslar Kazası, 18. Yüzyıl Kadı Sicilleri Işığında Eyüp te Sosyal Yaşam, Ed. Tülay Artan, İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Yıldırım, Şahin: Doğu Trakya da Mezar Tepelerinin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi, Ankara, Ankara Üniversitesi Yayınları: 263, Yüksel, İ. Aydın: Çatalca-Kalfa Köyü nde Şeyh Sinan Camii ve Külliyesi, Aslanapa Armağanı, İstanbul, Bağlam Yayınları, İnternet Kaynakları (Çevrimiçi) 12 Mayıs (Çevrimiçi) 12 Mayıs

210 EKLER Resim 1: Çatalca Kazası Temettuat Defteri Örneği 196

211 197 Resim 2: Çatalca Vilayeti Haritası ( )-1 (Kaynak: Mehmed Ali Kayacan, Çatalca Vilâyeti, Haz. A. Ergun Çınar, İstanbul, Çatalca Belediyesi Yayınları, 2008)

212 198 Resim 3: Çatalca Vilayeti Haritası ( )-2 (Kaynak: Mehmed Ali Kayacan, Çatalca Vilâyeti, Haz. A. Ergun Çınar, İstanbul, Çatalca Belediyesi Yayınları, 2008)

213 Resim 4: İnceğiz Mağaraları Resim 5: Ferhat Paşa Camii 199

214 Resim 6: Çatalca Hamamı Resim 7: Çatalca Topuklu Çeşmesi 200

TANZİMAT DÖNEMİ NDE AHIRLI KÖYÜNÜN NÜFUS VE EKONOMİK YAPISI POPULATION AND ECONOMIC STRUCTURE OF AHIRLI VILLAGE DURING TANZİMAT PERIODS

TANZİMAT DÖNEMİ NDE AHIRLI KÖYÜNÜN NÜFUS VE EKONOMİK YAPISI POPULATION AND ECONOMIC STRUCTURE OF AHIRLI VILLAGE DURING TANZİMAT PERIODS TANZİMAT DÖNEMİ NDE AHIRLI KÖYÜNÜN NÜFUS VE EKONOMİK YAPISI POPULATION AND ECONOMIC STRUCTURE OF AHIRLI VILLAGE DURING TANZİMAT PERIODS Ozan Batuhan ATICI * Öz Çalışmamızın konusu adından da anlaşılacağı

Detaylı

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845)

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) C. Yunus Özkurt Osmanlı döneminde ilk genel nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde 1831 (Hicri: 1246) yılında alınan bir karar ile uygulanmaya başlamıştır (bundan

Detaylı

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI

OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI OSMANLI DEVLETI NDE TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI OSMANLI DA TAŞRA TEŞKILATI TAŞRA VE EYALET YÖNETIMI İstanbul un merkez kabul edildiği Osmanlı Devleti nde, başkentin dışındaki tüm topraklar için taşra ifadesi

Detaylı

Ali Efdal Özkul KIBRIS'IN SOSYO-EKONOMİK TARİHİ ( ) *dipnot

Ali Efdal Özkul KIBRIS'IN SOSYO-EKONOMİK TARİHİ ( ) *dipnot Ali Efdal Özkul KIBRIS'IN SOSYO-EKONOMİK TARİHİ (1726-1750) *dipnot Ada ve Ebru'ya İçindekiler Kısaltmalar 9 Sunuş 13 Önsöz 15 Kaynaklar 17 1. BOA Kaynaklan 17 2. Kıbrıs Şer'iye Sicilleri 18 3. Yazmalar

Detaylı

(1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay..

(1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay.. İktisat Tarihi (1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay.. (1962). "Yükseliş Devri'nde Osmanlı Ekonomisine Umumi

Detaylı

XIX. YÜZYIL ORTALARINDA KIRKLARELİ (KIRKKİLİSE) DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT

XIX. YÜZYIL ORTALARINDA KIRKLARELİ (KIRKKİLİSE) DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi XIX. YÜZYIL ORTALARINDA KIRKLARELİ (KIRKKİLİSE) DE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT Hazırlayan

Detaylı

Bolu Temettuat Defterleri (1844/1845)

Bolu Temettuat Defterleri (1844/1845) 21. Yüzyılda Köroğlu ve Bolu Araştırmaları Uluslarası Köroğlu, Bolu Tarih ve Kültürü Sempozyumu Bildirileri (17-18 Ekim 2009 Bolu, Dörtdivan/Türkiye) Editörler: A.Yaman - A. Aktaş Yasa - E. Öztürk B. Kaya

Detaylı

DEMİRCİ TARİHİNİN KAYNAKLARI DEMİRCİ KAZASI ÇİFTLİKLERİ VE ŞEHİR NAHİYESİ KÖYLERİ TEMETTUAT DEFTERLERİ ( ) (DEĞERLENDİRME VE TRANSKRİPSİYON)

DEMİRCİ TARİHİNİN KAYNAKLARI DEMİRCİ KAZASI ÇİFTLİKLERİ VE ŞEHİR NAHİYESİ KÖYLERİ TEMETTUAT DEFTERLERİ ( ) (DEĞERLENDİRME VE TRANSKRİPSİYON) T.C. CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ MANİSA YÖRESİ TÜRK TARİHİ VE KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ DEMİRCİ TARİHİNİN KAYNAKLARI DEMİRCİ KAZASI ÇİFTLİKLERİ VE ŞEHİR NAHİYESİ KÖYLERİ TEMETTUAT DEFTERLERİ

Detaylı

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME Khalid Khater Mohemed Ali 130101036 TEZ DANIŞMANI Prof.

Detaylı

EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1

EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1 Fırat Üniversitesi Harput Uygulama ve Araştırma Merkezi Geçmişten Geleceğe Harput Sempozyumu, Elazığ 23-25 Mayıs 2013 93 EBUTAHİR KAZASI NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1834 M (1250 H.) Salih AKYEL 1 1831 yılına

Detaylı

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 305 Mevlüt ESER Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ NEÜ A. Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Mevlevilik, Mevlâna

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİTİRME ÇALIŞMASI YAZIM KURALLARI

T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİTİRME ÇALIŞMASI YAZIM KURALLARI T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI BİTİRME ÇALIŞMASI YAZIM KURALLARI Tarih Bölümünde 4. Sınıfta (Örgün ve II. Öğretim) okutulmakta olan Bitirme Çalışması dersinde

Detaylı

AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş.1256-28EYLÜL 1840)NüfusSayımı

AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş.1256-28EYLÜL 1840)NüfusSayımı 1 AnkaraVilayetiYabanabadKazası ŞeyhlerKaryesi(1.Ş.1256-28EYLÜL 1840)NüfusSayımı Karye-i Şeyhler ( 175) 1 1 1 Eş-şeyh Mehmed Arif ibn-i El-Hac Şeyh İbrahim Uzun boylu, Kır sakallı 60 2 Oğlu Şeyh İsmail

Detaylı

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: )

SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN: ) SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL SSSjournal (ISSN:2587-1587) Economics and Administration, Tourism and Tourism Management, History, Culture, Religion, Psychology, Sociology, Fine Arts, Engineering, Architecture,

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ KİTAP - Osmanlı Kuruluş Dönemi Bursa Vakfiyeleri, Yayına Hazırlayanlar, Yrd. Doç. Dr. Sezai Sevim- Dr. Hasan Basri Öcalan, Osmangazi Belediyesi Yayınları, İstanbul

Detaylı

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ

1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ 1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ BAKİ SARISAKAL 1891 MANASTIR SALNAMESİNDE MANASTIR VİLAYETİ BİNALAR VE ARAZİ LİSTESİ Manastır Vilayetinde Nüfus Cemaati İslam Ulah ve Rum Ermeni Bulgar Yahudi

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 25.10.2017 Toplum, Ekonomi ve Maliye Klasik Dönem olarak da adlandırılan 16. yy Osm. Devleti nin en parlak dönemidir. TOPLUMSAL YAPI: Artığı yaratanlarla artığa el koyanları birbirlerinden

Detaylı

XIX. YÜZYILIN ORTALARINDA KURŞUNLU KAZASININ SOSYO- EKONOMİK DURUMU

XIX. YÜZYILIN ORTALARINDA KURŞUNLU KAZASININ SOSYO- EKONOMİK DURUMU XIX. YÜZYILIN ORTALARINDA KURŞUNLU KAZASININ SOSYO- EKONOMİK DURUMU Ahmet YURTSEVEN Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Yrd. Doç. Dr. ahmetyurtseven59@gmail.com

Detaylı

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ Prof. Dr. Mustafa KESKİN - Prof. Dr. M. Metin HÜLAGÜ İÇİNDEKİLER Sunuş Önsöz Giriş I. Tarihi Seyri İçerisinde Kayseri II. Şehrin Kronolojisi III. Kültürel Miras A. Köşkler

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi 1996. Ortadoğu Enstitüsü. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi 1996. Ortadoğu Enstitüsü. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Nurdan Şafak 2. Doğum Tarihi ve Yeri:. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi 1996 Yüksek Siyasi Tarih ve Marmara

Detaylı

820 NUMARALI TEMETTUÂT DEFTERİNE GÖRE TANZİMAT IN İLK YILLARINDA MUCUR VE HACIBEKTAŞ IN DEMOGRAFİK YAPISI VE SOSYAL DURUMU

820 NUMARALI TEMETTUÂT DEFTERİNE GÖRE TANZİMAT IN İLK YILLARINDA MUCUR VE HACIBEKTAŞ IN DEMOGRAFİK YAPISI VE SOSYAL DURUMU GAZİ ÜNİVERSİTESİ KIRŞEHİR EĞİTİM FAKÜLTESİ, Cilt 6, Sayı 1, (2005), 95-102 95 820 NUMARALI TEMETTUÂT DEFTERİNE GÖRE TANZİMAT IN İLK YILLARINDA MUCUR VE HACIBEKTAŞ IN DEMOGRAFİK YAPISI VE SOSYAL DURUMU

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Y. Lisans Doktora Tarih Öğretmenliği /Buca Eğitim Fakültesi

Detaylı

/ TEMETTUAT KAYITLARI IŞIĞINDA KUBAD KÖYÜNÜN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜNTÜSÜ

/ TEMETTUAT KAYITLARI IŞIĞINDA KUBAD KÖYÜNÜN SOSYAL VE EKONOMİK GÖRÜNTÜSÜ Cilt: 8 Sayı: 14 Şubat 2018 ISSN: 2147-5210 DOI Number: 10.19039/sotod.2018.81 Geliş Tarihi/Received:20.12.2017 Kabul Tarihi/Accepted:04.02.2018 1260-61 / 1844-45 TEMETTUAT KAYITLARI IŞIĞINDA KUBAD KÖYÜNÜN

Detaylı

19.YÜZYILIN ORTALARINDA BARTIN KAZASINA BAĞLI MEKEÇLER KÖYÜNÜN EKONOMİK

19.YÜZYILIN ORTALARINDA BARTIN KAZASINA BAĞLI MEKEÇLER KÖYÜNÜN EKONOMİK YAPISI Bartın - Yrd. Üniversitesi Doç. Dr. Ramazan ARSLAN Çeşm-i Cihan: Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları E - Dergisi Cilt 1, Sayı 1, s. 26-36, Yaz 2014 BARTIN TÜRKİYE Bartın ve Yöresi Tarih Kültür Araştırmaları

Detaylı

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi GENEL VERGİ TEORİSİ IV Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi Kavramlar: Gelirden Alınan Vergiler, Servetten Alınan Vergiler, Harcamalardan Alınan Vergiler Kavramlara

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2 İÇİNDEKİLER GİRİŞ 1. Dersin Amacı ve Önemi... 1 2. Kaynaklar-Tetkikler... 2 BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI 1. OSMANLI SARAYLARININ TARİHİ GELİŞİMİ... 7 2. İSTANBUL DAKİ SARAYLAR... 8 2.1. Eski Saray... 8 2.2.

Detaylı

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14 Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 1. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti

Detaylı

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI BOLU BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU ARALIK/2013 T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta: sayistay@sayistay.gov.tr

Detaylı

ÜNİTE:1. Gelir Vergisi: Konu, Gelir Kavramı, Mükellefiyet, Ticari Kazançlar (Bilanço Esası) ÜNİTE:2

ÜNİTE:1. Gelir Vergisi: Konu, Gelir Kavramı, Mükellefiyet, Ticari Kazançlar (Bilanço Esası) ÜNİTE:2 ÜNİTE:1 Gelir Vergisi: Konu, Gelir Kavramı, Mükellefiyet, Ticari Kazançlar (Bilanço Esası) ÜNİTE:2 Ticari Kazançlar (İşletme Hesabı Esası, Basit Usul, Esnaf Muaflığı), Zirai Kazançlar ÜNİTE:3 Ücretler,

Detaylı

BĠLECĠK ÜNĠVERSĠTESĠ AKADEMĠK ÖZGEÇMĠġ FORMU

BĠLECĠK ÜNĠVERSĠTESĠ AKADEMĠK ÖZGEÇMĠġ FORMU BĠLECĠK ÜNĠVERSĠTESĠ AKADEMĠK ÖZGEÇMĠġ FORMU Adı Soyadı İlhami YURDAKUL Ünvanı Doç. Dr. Alanı Tarih Doğum Yeri İspir-Erzurm Doğum 01/08/67 E-Posta ilhami.yurdakul KĠġĠSEL BĠLGĠLER EĞĠTĠM DURUMU Derece

Detaylı

TEMETTÜÂT DEFTERLERİNE GÖRE VİDİN EYALETİNE BAĞLI SERVİ KAZASININ SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI (1844)

TEMETTÜÂT DEFTERLERİNE GÖRE VİDİN EYALETİNE BAĞLI SERVİ KAZASININ SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI (1844) T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI Yüksek Lisans Tezi TEMETTÜÂT DEFTERLERİNE GÖRE VİDİN EYALETİNE BAĞLI SERVİ KAZASININ SOSYAL VE EKONOMİK

Detaylı

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf

KAY 361 Türk İdare Tarihi. Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf KAY 361 Türk İdare Tarihi Ders 6: 20 Kasım 2006 Konu: Osmanlı Toprak Sistemi Okuma: Ortaylı, 1979, sf. 81-122. Osmanlı İmparatorluğu: Genel Bir Bakış 1243 Kösedağ Savaşı sonucunda İran İlhanlıları n tabi

Detaylı

Osmanlı Devleti Kaynakçası

Osmanlı Devleti Kaynakçası Osmanlı Devleti Kaynakçası Tekkanat, H. (1996). Kuruluşundan Fatih Dönemi Sonuna Kadar Osmanlı Tarih Yazıcılığı. İnalcık, H. (1979-1980). "Osmanl Pamuk Pazarı, Hindistan ve ingiltere Pazar Rekabetinde

Detaylı

Birinci Bas m: Nisan 2011 Bask Adedi: zmir Büyükflehir Belediyesi

Birinci Bas m: Nisan 2011 Bask Adedi: zmir Büyükflehir Belediyesi İZMİR DEPREMLERİ Bu kitap BB Ahmet Pirifltina Kent Arflivi ve Müzesi taraf ndan yay na haz rlanm fl olup zmir Büyükflehir Belediyesi nin kültür hizmetidir. zmir Büyükflehir Belediyesi Konak- ZM R Tel:

Detaylı

All Rights Reserved - Library of University of Jordan - Center of Thesis Deposit

All Rights Reserved - Library of University of Jordan - Center of Thesis Deposit () ( ) - () -. "İYEM"... () ........................... : :... :... :... :... :.................. : : : : : :... : : ... ( )... :.................. : : : : () : :... : : :......... :............... : :

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Sayı : 11395140-105[VUK1-19974]-107246 18.04.2017 Konu : İletişim, etkili yöneticilik vb. konularda

Detaylı

I. Hutbe okutmak. II. Para bastırmak. III. Orduyu komuta etmek. A) Damat Ferit Paşa

I. Hutbe okutmak. II. Para bastırmak. III. Orduyu komuta etmek. A) Damat Ferit Paşa 1. Osmanlı Devletinde inşa edilen ilk medrese aşağıdakilerden hangisidir? A) Süleymaniye Medresesi B) Süleyman Paşa Medresesi C) Sahn-ı Seman Medreseleri D) Kanuni Sultan Paşa Külliyesi E) Şehzade Ahmet

Detaylı

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM

TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM TÜRK VERGİ SİSTEMİ-1.BÖLÜM I. TÜRK VERGİ SİSTEMİNİN TARİHÇESİ Cumhuriyet öncesinde uygulanan Osmanlı dönemi vergileri, genel olarak şer i vergilerden oluşuyordu. Bunların arasında Müslüman olmayan tebaadan

Detaylı

Av. MAHCEMAL SEYHAN VERGİ MÜKELLEFLERİNİN DEFTER TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Av. MAHCEMAL SEYHAN VERGİ MÜKELLEFLERİNİN DEFTER TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ Av. MAHCEMAL SEYHAN VERGİ MÜKELLEFLERİNİN DEFTER TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII GİRİŞ...1 Birinci Bölüm DEFTER TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜNE İLIŞKIN GENEL ESASLAR

Detaylı

ADRES KAYIT SİSTEMİ. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü

ADRES KAYIT SİSTEMİ. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ADRES KAYIT SİSTEMİ Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Sunu Planı Adres Kayıt Sistemi Dayanak Adres Kayıt Sistemi Nedir? Kapsamı İşlevi ve Kullanıcı Grupları Adres Çeşitleri Adres Bildirimi ve

Detaylı

ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla

ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla Prof. Dr. Fethi GEDİKLİ İÜ Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskı İÇİNDEKİLER

Detaylı

Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 06/03/2015 Cem KARA ( ) Konu:Mükerrer sokak isimlerinin giderilmesi.

Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 06/03/2015 Cem KARA ( ) Konu:Mükerrer sokak isimlerinin giderilmesi. T.C. MECLİS KARARI ÇATALCA BELEDİYES Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 06/03/2015 Cem KARA ( ) Ufuk AKIN ( ) Cengiz AYDIN ( ) Ayhan TUTUN ( ) Süleyman KOLCUOĞLU( ) Hüseyin KAHYA ( ) Belgin

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43 İÇİNDEKİLER Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar...11 I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43 II. EYALET İDARESİ...53 Cizye...55 Çiftlik...65 Eyalet...69 İspence...77 Kırım Hanlığı...79

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

Osmanlı Dönemi Nüfus Sayımları ve Bu Sayımları İçeren Kayıtların Tahlili

Osmanlı Dönemi Nüfus Sayımları ve Bu Sayımları İçeren Kayıtların Tahlili Osmanlı Dönemi Nüfus Sayımları ve Bu Sayımları İçeren Kayıtların Tahlili Censuses in the Ottoman Period and Analysis of These Censuses Mehmet Güneş* Özet Osmanlı Devleti nin ilk dönemlerinden itibaren

Detaylı

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI BURSA YILDIRIM BELEDİYESİ 2012 YILI DENETİM RAPORU ARALIK/2013 T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta: sayistay@sayistay.gov.tr

Detaylı

Cabir DOĞAN TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE ISPARTA SANCAĞI EĞİRDİR KAZASI YUKARI GÖKDERE KÖYÜ NÜN SOSYAL ve EKONOMİK YAPISI

Cabir DOĞAN TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE ISPARTA SANCAĞI EĞİRDİR KAZASI YUKARI GÖKDERE KÖYÜ NÜN SOSYAL ve EKONOMİK YAPISI Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 22, Mart 2016, s. 255-276 Cabir DOĞAN 1 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERİNE GÖRE ISPARTA SANCAĞI EĞİRDİR KAZASI YUKARI GÖKDERE KÖYÜ NÜN SOSYAL ve EKONOMİK

Detaylı

ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AK PARTİ) TEŞKİLATINDA TUTULACAK DEFTERLER VE BUNLARIN TUTULMASINDA UYGULANACAK ESAS VE USULLERE İLİŞKİN YÖNETMELİK

ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AK PARTİ) TEŞKİLATINDA TUTULACAK DEFTERLER VE BUNLARIN TUTULMASINDA UYGULANACAK ESAS VE USULLERE İLİŞKİN YÖNETMELİK Defterler Yönetmeliği 207 ADALET VE KALKINMA PARTİSİ (AK PARTİ) TEŞKİLATINDA TUTULACAK DEFTERLER VE BUNLARIN TUTULMASINDA UYGULANACAK ESAS VE USULLERE İLİŞKİN YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Detaylı

Osmanlı Tarihi Kaynakçası

Osmanlı Tarihi Kaynakçası Osmanlı Tarihi Kaynakçası Lamartine, A. D. (2005). Cihan Hakimiyeti Osmanlı Tarihi 2. İstanbul: Bilge Kültür Sanat. İnalcık, H. (1967). "Adaletnameler". Belgeler, II (3-4), 49-145, Özcan, A. (1985). "Osmanlılarda

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014 ÖZGEÇMİŞ 1.Adı Soyadı : MUZAFFER TEPEKAYA 2.Doğum Tarihi : 20.10.1962 3.Unvanı : Prof. Dr. / Tarih Bölümü 4. e-mail : muzaffer.tepekaya@cbu.edu.tr Öğrenim Hayatı: Derece Alan Üniversite Lisans Tarih Selçuk

Detaylı

GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN TARİHİ GELİŞİMİ

GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN TARİHİ GELİŞİMİ KURUMSAL TANITIM GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NÜN TARİHİ GELİŞİMİ 1. Gelirler Genel Müdürlüğü'nün Tarihi Gelişimi Aşıkpaşazade Tarihi ne göre Osman Gazi Her kim pazarda satış yapıp para kazanırsa bunun iki

Detaylı

I. TÜRK HUKUK TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ

I. TÜRK HUKUK TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi 21-22 Aralık 2012 - İstanbul I. TÜRK HUKUK TARİHİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ Editör Prof. Dr. Fethi GEDİKLİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII Töre Yapmak, Âdet Çıkartmak:

Detaylı

TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE XIX. YÜZYIL ORTALARINDA KOÇARLI NIN SOSYO-EKONOMİK YAPISI. Aysun SARIBEY HAYKIRAN

TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE XIX. YÜZYIL ORTALARINDA KOÇARLI NIN SOSYO-EKONOMİK YAPISI. Aysun SARIBEY HAYKIRAN Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Mart 2016 March 2016 Yıl 9, Sayı XXV, ss. 31-43. Year 9, Issue XXV, pp. 31-43. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/joh877 TEMETTUAT DEFTERLERİNE

Detaylı

Tanzimat Döneminde Sinop a Tâbii Köylerdeki Ermenilerin Sosyal ve Ekonomik Yapıları

Tanzimat Döneminde Sinop a Tâbii Köylerdeki Ermenilerin Sosyal ve Ekonomik Yapıları Tanzimat Döneminde Sinop a Tâbii Köylerdeki Ermenilerin Sosyal ve Ekonomik Yapıları Selim Özcan* Osmanlı Devlet inde Tanzimat ın uygulandığı eyaletlerde temettuat sayımları yapılmıştır. Bu dönemde Sinop

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Muharrem KESİK İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : muharremkesik@gmail.com 2. Doğum -

Detaylı

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF STUDIES IN TURKOLOGY

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF STUDIES IN TURKOLOGY SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF STUDIES IN TURKOLOGY Yılda iki defa yayımlanan, uluslararası hakemli, yaygın süreli bir dergidir. ULUSLARARASI

Detaylı

Karamürsel, Marmara Bölgesinde İzmir Körfezi nin güneyinde Kocaeli iline bağlı bir ilçedir.

Karamürsel, Marmara Bölgesinde İzmir Körfezi nin güneyinde Kocaeli iline bağlı bir ilçedir. XIX. YÜZYILIN İLK YARISINDA KARAMÜRSEL KAZASINDA NÜFUS Zafer ATAR * Muzaffer TEPEKAYA** Karamürsel, Marmara Bölgesinde İzmir Körfezi nin güneyinde Kocaeli iline bağlı bir ilçedir. Karamürsel in yerleşim

Detaylı

TÜRK HUKUKUNDA BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ VE VERGİLENDİRİLMESİ

TÜRK HUKUKUNDA BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ VE VERGİLENDİRİLMESİ Dr. SERKAN ACUNER Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Ardeşen Meslek Yüksek Okulu Öğretim Elemanı TÜRK HUKUKUNDA BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ VE VERGİLENDİRİLMESİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX

Detaylı

ISI YALITIMI VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMAYA YÖNELİK HARCAMALARIN GİDER YAZILABİLME DURUMU?

ISI YALITIMI VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMAYA YÖNELİK HARCAMALARIN GİDER YAZILABİLME DURUMU? ISI YALITIMI VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMAYA YÖNELİK HARCAMALARIN GİDER YAZILABİLME DURUMU? Ümit ERKAN* 33 ÖZ Enerji politikaları ile uyumlu olarak çıkarılan, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi

Detaylı

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir. Çaldıran Tarihçesi: İlçe birçok tarihi medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Medler, Bizanslılar, Urartular, İranlılar ve son olarak Osmanlı devleti bu ilçede hâkimiyet sürmüşlerdir. İlçenin tarih içerisindeki

Detaylı

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016

İktisat Tarihi I. 3-4 Kasım 2016 İktisat Tarihi I 3-4 Kasım 2016 Osmanlı İktisadi Dünya Görüşünün Temel Değerleri Osmanlı iktisat tarihinin ahlak ve zihniyet dünyası ile ilgili değerler konusunda karşımıza çıkan ilk değer eşitlikçi eğilimin

Detaylı

MAKALE YAZIM KURALLARI

MAKALE YAZIM KURALLARI YAYIN KURALLARI Dergimizde, özgün araştırma ve inceleme makalesi, derleme, çeviri, arşiv belgeleri, nekroloji, kitap eleştirisi ve tanıtımı, sempozyum vb. haberleri yayınlanır. Yazıların başka bir yerde,

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : KOMİSYON RAPORLARI Rapor No: 2016 / 06 HUKUK KOMİSYONU RAPORU BELEDİYE MECLİS BAŞKANLIĞINA

T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : KOMİSYON RAPORLARI Rapor No: 2016 / 06 HUKUK KOMİSYONU RAPORU BELEDİYE MECLİS BAŞKANLIĞINA T.C. SULTANBEYLİ BELEDİYE MECLİSİ Tarih : 03.05.2016 KOMİSYON RAPORLARI Rapor No: 2016 / 06 HUKUK KOMİSYONU RAPORU BELEDİYE MECLİS BAŞKANLIĞINA KONU : Hibe Araç Devri. TEKLİFİN ÖZÜ : Sultanbeyli Belediye

Detaylı

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR

ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR 1. Osmanlı Devleti nde Yeniçeri Ocağı nı kaldırmak isteyen ilk padişah II. dır. Osman 2. Genç Osman saray ile halk arasındaki kopukluğu

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998 1. Adı Soyadı: Sedat Bayrakal 2. Doğum Tarihi: 17.08.1969 3. Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1995 Y. Lisans Sanat Tarihi Ege

Detaylı

MAKALE YAZIM KURALLARI

MAKALE YAZIM KURALLARI YAYIN KURALLARI Dergimizde, özgün araştırma ve inceleme makalesi, derleme makalesi, çeviri, arşiv belgeleri, kitap eleştirisi ve tanıtımı, ölüm ve sempozyum vb. haberleri yayınlanır. Yazıların başka bir

Detaylı

SEYDİKEMER BELEDİYE BAŞKANLIĞI 2017 MALİ YILI BÜTÇESİ VE GELİR TARİFE CETVELLERİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU RAPORU

SEYDİKEMER BELEDİYE BAŞKANLIĞI 2017 MALİ YILI BÜTÇESİ VE GELİR TARİFE CETVELLERİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU RAPORU SEYDİKEMER BELEDİYE BAŞKANLIĞI 2017 MALİ YILI BÜTÇESİ VE GELİR TARİFE CETVELLERİ PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU RAPORU Plan ve Bütçe Komisyonumuz 24/11/2016 tarihinde saat 11:00'de Şeyh Mahallesi Büyükşehir Belediyesi

Detaylı

KIBRIS VAKIFLARINI ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME PROJESİ

KIBRIS VAKIFLARINI ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME PROJESİ KIBRIS VAKIFLARINI ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRME PROJESİ KIVABİS Kıbrıs Vakıfları Bilgi Sistemi KIVABİS adı verilen Kıbrıs Vakıflar Bilgi Sistemi, projenin amacına uygun olarak, tarihi vakıfların kuruluşu,

Detaylı

Sayı 7 Ocak 2013 DÜZCE YÖRESİ ŞEHİR TARİHİ ÇALIŞMALARI ÜSKÜBÜ (KONURALP) VE AKÇAKOCA ÖRNEĞİ (KİTAP TANITIMI) İsmail KATGI 1

Sayı 7 Ocak 2013 DÜZCE YÖRESİ ŞEHİR TARİHİ ÇALIŞMALARI ÜSKÜBÜ (KONURALP) VE AKÇAKOCA ÖRNEĞİ (KİTAP TANITIMI) İsmail KATGI 1 Gümüşhane Üniversitesi Sayı 7 Ocak 2013 Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi DÜZCE YÖRESİ ŞEHİR TARİHİ ÇALIŞMALARI ÜSKÜBÜ (KONURALP) VE AKÇAKOCA ÖRNEĞİ (KİTAP TANITIMI) 1 Ülkemizde 20. yüzyıl ortalarına

Detaylı

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU Eylül 2014 İÇİNDEKİLER KAMU İDARESİNİN MALİ YAPISI VE MALİ TABLOLARI HAKKINDA BİLGİ... 1 DENETLENEN KAMU İDARESİ YÖNETİMİNİN SORUMLULUĞU...

Detaylı

TÜRK VERGİ HUKUKUNDA ANAYASAL ÖLÇÜT: MALİ GÜÇ

TÜRK VERGİ HUKUKUNDA ANAYASAL ÖLÇÜT: MALİ GÜÇ Dr. Tamer BUDAK Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Mali Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi TÜRK VERGİ HUKUKUNDA ANAYASAL ÖLÇÜT: MALİ GÜÇ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...

Detaylı

1834 TE YOZGAT IN DEMOGRAFİK YAPISI

1834 TE YOZGAT IN DEMOGRAFİK YAPISI 1834 TE YOZGAT IN DEMOGRAFİK YAPISI Yunus ÖZGER 1 Özet Şehirlerin demografik yapılarını ortaya çıkarmayı sağlayan en önemli tarihî kaynaklardan biri nüfus sayım defterleridir. Bu bildiride Başbakanlık

Detaylı

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Merkezi idare, üstlendiği kamu hizmetlerini hizmetin gereklerine, ekonomik ve toplumsal koşullara, ülkenin coğrafya durumuna göre yürütmek, hizmetleri

Detaylı

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER 2006 SARIBEY, Aysun, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Aydın'da Yönetim, (Danış. Prof. Dr. Serap YILMAZ), Adnan

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ VE İŞTİRAK (ORTAKLIK) PAYLARI SATIŞ KAZANCI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ VE İŞTİRAK (ORTAKLIK) PAYLARI SATIŞ KAZANCI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER SİRKÜLER NO: POZ-2013 / 80 İST, 24.07.2013 ÖZET: Gelir Vergisi Kanunu Tasarısındaki taşınmaz ve iştirak (ortaklık) payları satış kazancı ile ilgili hükümler. GELİR VERGİSİ KANUNU TASARISINDAKİ TAŞINMAZ

Detaylı

Prof. Dr. TURAN YILDIRIM. Yrd. Doç. Dr. H. EYÜP ÖZDEMİR. Doç. Dr. MELİKŞAH YASİN İDARE HUKUKU II

Prof. Dr. TURAN YILDIRIM. Yrd. Doç. Dr. H. EYÜP ÖZDEMİR. Doç. Dr. MELİKŞAH YASİN İDARE HUKUKU II Prof. Dr. TURAN YILDIRIM Doç. Dr. MELİKŞAH YASİN Yrd. Doç. Dr. H. EYÜP ÖZDEMİR Yrd. Doç. Dr. GÜL ÜSTÜN Dr. ÖZGE OKAY İDARE HUKUKU II İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vii KISALTMALAR... xvii Birinci

Detaylı

GLn ipisi için..." omülki A^mır. fark yaratmak istepenkre... Tarih. 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular.

GLn ipisi için... omülki A^mır. fark yaratmak istepenkre... Tarih. 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular. GLn ipisi için..." omülki A^mır "9 fark yaratmak istepenkre... // Tarih 300 Adet Tamamı Özgün Çözümlü Açık Uçlu Sorular n www.nextlevelkariyer.com 0312 418 99 99 09 EYLÜL 2017 KAYMAKAMLIK SINAVI HAZIRLIK

Detaylı

Siyakatle yazılmış bir tımar defteri örneği

Siyakatle yazılmış bir tımar defteri örneği ALUCRA NIN VERGİ MÜLTEZİMLERİ VE KÖYLERİ Maa: birlikte, beraber Arşivin konu özetinde de görüleceği gibi defterin tarihi belirtilmemiştir. Bu büyük bir eksiklik olmakla birlikte tarihi hakkında tahminde

Detaylı

BALIKESİR KAZASI (1840 1845)

BALIKESİR KAZASI (1840 1845) 1 2 BALIKESİR KAZASI (1840 1845) 3 Tanzimat başlarında BALIKESİR KAZASI (1840 1845) (Demografik Durum) Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Yayın No:8 ISBN 975 94473 4 7 Kapak : Petek Ofset Matbaacılık

Detaylı

OSMANLI ARAŞTIRMALARI XXI

OSMANLI ARAŞTIRMALARI XXI OSMANLI ARAŞTIRMALARI XXI Neşif Heyeti - Editorial Board Halil İNALCIK - Nejat GÖYÜNÇ Heath W. LOWRY - İsmail ERÜNSAL Klaus IffiEISER - A. Atilla ŞENTÜRK THE JOURNAL OF OTTOMAN STUDIES XXI ; İstanbul -

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

GÖTÜRÜ USULDE VERGİLENDİRME ESAS VE KISTASLARI TÜZÜĞÜ

GÖTÜRÜ USULDE VERGİLENDİRME ESAS VE KISTASLARI TÜZÜĞÜ GÖTÜRÜ USULDE VERGİLENDİRME ESAS VE KISTASLARI TÜZÜĞÜ [(25.2.1983 R.G. 14 EK III A.E. 87 Sayılı Tüzüğün), (29.4.1983 R.G. 29 EK III A.E. 173), ( 15.3.1985 R.G. 22 EK III A.E. 133), ( 7.4.1985 R.G. 30 EK

Detaylı

osmanlı kurumları tarihi

osmanlı kurumları tarihi osmanlı kurumları tarihi Yediyıldız, B. (1982). "Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü". Vakıflar Dergisi, (14), 1-28, Ergin, O. (1977). Türk Maarif Tarihi. İstanbul:. Genç, M. (2000).

Detaylı

İSLÂM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ TÜRKÇE MAKALELER İÇİN REFERANS KURALLARI

İSLÂM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ TÜRKÇE MAKALELER İÇİN REFERANS KURALLARI İSLÂM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ TÜRKÇE MAKALELER İÇİN REFERANS KURALLARI Güncelleme: İslâm Araştırmaları Dergisi nin son sayısında görüleceği üzere, dipnot gösterimlerinde belirli bir neşir hakkında okuyucunun

Detaylı

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel

DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No ISBN Baskı Mayıs Dizi Editörü Cahid Şenel DERGÂH YAYINLARI 786 Felsefe 53 İslâm Felsefesi Dizisi 3 Sertifika No 14420 ISBN 978-975-995-900-5 1. Baskı Mayıs 2018 Dizi Editörü Cahid Şenel Dizi Kapak Tasarımı Işıl Döneray Kapak Uygulama Ercan Patlak

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Üniversite/Kurum Temel Alan ALPAY BİZBİRLİK MANİSA CELÂL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL, BEŞERI VE İDARI BILIMLER TEMEL ALANI Öğrenim Bilgisi Doktora 1992 1/Ocak/1996

Detaylı

İktisat Tarihi I

İktisat Tarihi I İktisat Tarihi I 07.12.2017 İltizamın Yaygınlaşması 16. yüzyılın ikinci yarısında başlayan mali bunalım, 17. ve 18. yüzyıllarda da sürdü. Merkezi devletin taşradaki etkinliğini yitirmesi tarımsal artığı

Detaylı

NÜFUS VE TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE BOZKIR KAZA MERKEZİ NİN DEMOGRAFİK YAPISI, SOSYAL VE EKONOMİK ÖZELLİKLERİ ( )

NÜFUS VE TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE BOZKIR KAZA MERKEZİ NİN DEMOGRAFİK YAPISI, SOSYAL VE EKONOMİK ÖZELLİKLERİ ( ) NÜFUS VE TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE BOZKIR KAZA MERKEZİ NİN DEMOGRAFİK YAPISI, SOSYAL VE EKONOMİK ÖZELLİKLERİ (1840 1845) Hüseyin MUŞMAL * Müjgan ŞAHİNKAYA ** Öz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Osmanlı

Detaylı

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI 5 te 7 de AZİZ BABUŞCU AK PARTİ İL BAŞKANI AK 4 te YIL: 2012 SAYI : 167 17-24 ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 6 da Sultan

Detaylı