KAMERA VE TOPLUMSAL DÜZEN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KAMERA VE TOPLUMSAL DÜZEN"

Transkript

1 GİRİŞ Bir toplumdaki toplumsal ilişkilerde, kuramlarda ve yapıda belirli bir durumdan ya da varlık biçiminden başka durum ya da biçime geçişe toplumsal değişme denir. Toplumsal değişme nedeni insanlığın bilgi ve deneyim birikiminin artması olabildiği gibi, savaşlar ya da doğal felaketlerden sonra yaşanan bir yıkım da olabilir. Her toplumsal değişme, belirli bir zaman diliminde somut, fiziksel ve kültürel bir çerçevede birtakım insanlar arasında geçer. Toplumsal değişmeyi etkileyen faktörler arasında fiziksel çevre, bilim ve teknoloji, kültür, nüfus hareketleri, ekonomi sıralanabilir. Kameranın sosyal tarihi bağlamında bu faktörlerden bilim ve teknoloji ön plana çıkar; çünkü makineleşme, iletişim araçlarındaki gelişmeler, ulaşım olanaklarının artması gibi faktörler insan ve toplum yaşamını büyük ölçüde değiştirebilir. Teknolojinin en önemli görevi insanın doğayı denetlemesine yardımcı olmaktır. Bu amaçla insan yaşamını kolaylaştırıcı araçlar sağlarken bu araçların kullanımı, kendisine özgü biçim ve kuralları beraberinde getirir. Modern uygarlığın oluşumundaki tanımlayıcı ve en önemli güç olan teknolojik gelişim; keşifler, ilerlemeler ve buluşlar yoluyla toplumsal değişimi zorunlu kılmaktadır. Sanayi sonrası toplumun yapısında bilgi ve teknolojiyi etkileyen büyük yapısal değişimler söz konusudur. Bu toplum türünde artan sadece yeni buluşların oranındaki hızlı gelişme olmayıp, sanayi toplumundan beri ivme kazanmış yaşam düzeyindeki yükselmedir. Yani bu toplum, üyelerinin kültür, eğlence etkinlikleri ve çevre gibi konularda daha iyi bir yaşam seviyesine talepte bulunduğu ve giderek birbirine bağlı ortak yaşamın oluştuğu bir toplumdur. KAMERA VE TOPLUMSAL DÜZEN Modernleşme süreciyle birlikte toplumda yer alan kitle iletişim araçları göz önüne alındığında, bu kitle iletişim araçlarının Orta Avrupa ve Amerika kültürüne kazandırmış olduğu yeni yaşam tarzlarını ve kurallar bütününü de göz ardı etmemek gerekir. Kapitalist yaşam tarzının Batı yaşam tarzında yerini pekiştirmesi ile birlikte, kitle iletişim araçları (KİA) sadece iş ve ticaret tanımları arasında sıkışıp kalmaz, aynı zamanda sanat, eğlence ve toplum arasındaki ilişkilerin de yeniden düzenlendiği bir döneme denk düşer. Bu yeni toplumsal yapı içindeki üretici ve tüketici ilişkisi arasındaki bağı ticari metalar kurar. Kısaca toplumsal yapı içindeki üretim ve tüketim biçimleri aşağıdaki şekilde oluşur. Modernleşme süreci içine kitle iletişim araçlarının ve özellikle de kameranın bir resmetme aracı olarak gündeme gelmesiyle birlikte, bu araçlar artık sadece birer çoğaltım aracı olmaktan çıkarlar ve sanatçıların bu aygıtları yeniden keşfiyle sanatın ortamına girerler. Bu yeni yapı, 20. Yüzyılın ortalarından sonra baskın bir hal alır ve Avrupa nın sanat ortamı, kamera gibi doğal olmayan aygıtların sanatsal etkinlerin içine dâhil olmasıyla birlikte dönemin iktisadi yapısıyla örtüşmeler gösterirler. Bu bakış açısıyla sanatçı - halk arasındaki ilişki de üretici - tüketici arasındaki ilişkiyle özdeşleşir (Armes, 1995) FOTOĞRAF MAKİNESİ NE GİDEN YOL Bugün birkaç saniyede poz verip çektiğiniz, banyosu kolaylıkla yapılan, gerekirse tez zamanda büyültülüp istediğiniz boyutta kopyalanabilen fotoğrafın ve bunları çeken makinelerin 1

2 icadı, aslında yüz yıllarca süren deneme ve çalışmaların sonucudur. Fotoğraf makinesi büyük icatların çoğu gibi bir kişi tarafından icat edilmemiştir. Fikrin doğması, uygulanması, gelişimi, değişik kişilerin çalışmaları ve uzun aralıklı dönemlerin sonucudur. İnsanoğlu binlerce yıldan beri çevresinde gördüklerini bir biçimde çizmek, görüntülemek gereğini duydu. Çünkü o zamanlar resim, insanların çevrelerinde gördüklerini, doğada var olanları kaydetme ve gelecek kuşaklara aktarmanın bir yoluydu. Fotoğraf makinesinin kökenleri icat edildiği 1839 yılından çok öncelere dayanmaktadır. Yaklaşık yıl önce mağara duvarlarına çizilen ilk resimler, insanların yaşadıkları anı belgeleme duygusunu ortaya koyan ilk örneklerden sayılabilir. M.Ö. 4. yüzyılda Aristoteles, Problem adlı çalışmasında, iğne deliği de denilen, küçük bir delikten elde edilen görüntünün oluşumunu yorumlamaya çalışmasıyla fotoğraf makinesinin atası sayılan camera obscura nın (Latince de camera = oda, obscura = karanlık) temellerini atmış oldu. Camera obscura nın basit bir işleyişi vardır. Bir duvarında küçük bir deliği olan bir karanlık odada, küçük delikten giren ışık, tam karşısında bulunan duvarın yüzeyine dışarıdaki manzaranın ters görüntüsünü yansıtır. Fizikçi Girolamo Cardano tarafından kullanılmaya başlanan çift taraflı dışbükey mercekler aracılığıyla camera obscura pratik anlamda kullanılmış oldu. Bu adımla birlikte eskisinden daha net bir görüntü elde etme imkânı doğdu. Camera obscura nın isim babası olan gökbilimci Johannes Kepler ( ), taşınabilir bir camera obscura yaparak önemli bir katkıda bulundu. 19. yüzyıla gelindiğinde, camera obscura lar artık yerlerini içinde ayna, önünde objektif bulunan fotoğraf makinelerine bırakmaya hazırdır. FOTOĞRAF MAKİNESİ NİN İCADI Yüzyıllar süren kimyasal ve teknik çabalar, 1826 yılında Fransa nın Chalon-sur-Saone şehrindeki Joseph Nicéphore Niepce ( ) tarafından evinin penceresinden yakalamayı başardığı görüntüyle sonuçlandı. 2

3 Bu görüntüyle birlikte, fotoğrafın o güne kadar ki gelişim halkaları birbirine bağlanmış oldu. Niepce, artık üç şey düşünüyordu: Daha keskin bir görüntü elde edebilmek Görüntünün çok uzun bir zaman kalıcı olacağından emin olmak ve Renkleri de yansıtabilmek. Fakat, Niepce bunları yapabilecek kadar yaşayamadı da ortak olduğu iş arkadaşı, Louis Jacques Mandé Daguerre ( ), onun çalışmalarını geliştirmeye çalıştı. Ve nihayet 1839 da Daguerre bu çalışmaları başarıyla sonuçlandırdı. 19 Ağustos 1839 tarihinde Fransız Bilimler Akademisi nde fotoğraf makinesinin icadı tüm dünyaya şu sözlerle duyuruldu: Sayın Baylar, doğa ışık aracılığıyla bir yüzeyin üzerine geçirildi yılında George Eastman, Kodak makinelerinde 10 poz çekebilen bromür kaplı Jelatin rulolar bulunan Kodak fotoğraf makinelerini piyasaya sürerek çok büyük aletler taşıması gereken fotoğrafçıya kolay hareket imkânı sağladı. Fotoğraf çekildikten sonra makine fabrikaya gönderiliyor ve jelatin film kâğıttan ayrıldıktan sonra bir cam üzerine yerleştiriliyor, sonra yeniden makineye film doldurularak sahibine iade ediliyordu. GÜNÜMÜZÜN FOTOĞRAF MAKİNELERİ Günümüzde fotoğraf artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçası, geleneksel anlamdaki film üzerine kaydedilen görüntülerin yanı sıra sayısal yöntemlerle kaydedilen görüntüler de artık her alanda kullanılmaya başlandı. Geleneksel fotoğraf yerini sayısal fotoğrafçılığa bırakırken; sayısal fotoğraf oldukça hızlı bir biçimde gelişmeye devam ediyor. Görüntü kaydında bir aygıtın kullanılmasından sonra görüntü kaydıyla ilgili birçok farklı gelişme ve buluş oldu, bu buluşlar giderek arttı ve günümüze dek geldi, çok farklı kayıt teknikleri 3

4 geliştirildi lü yılların ilk yarısının karanlık kutusunun yerini günümüzde elektronik ve mekanik anlamda çok gelişmiş fotoğraf makineleri, sayısal olarak kayıt yapabilen elektronik ve bilgisayar teknolojisini bir arada kullanan makineler aldı. FİLM KAMERASI Kameralar televizyon yayıncılığının temel donanımlarındandır. Yaklaşık yüz yıl önce icad edilen kameralar bugün hayatımızın pek çok alanında yerini almıştır. Kameraların TV yayıncılığı için kullanılanları dışında kişisel çekimler için amatör kameralar, bina güvenliği için güvenlik kameraları, su altını görüntülemek için su altı kameraları ve tıbbi amaçlarla kullanılan tıbbi gözlem kameraları gibi pek çok türü vardır. Video kameralar, fotoğraf makinelerinin gelişmiş hali olarak da nitelendirilebilir. Batı dillerinde fotoğraf makinelerinin camera, kameraların ise video camera olarak adlandırılmaları bu tezi doğrular. Kameraları fotoğraf makinelerinden ayıran iki temel fark, tek tek yerine seri halde görüntü çekmeleri ve ses kaydedebilmeleridir. Kamera kelimesi Latince oda anlamına gelir. Gerçekten de kamera gövdelerinin içi karanlık bir oda gibidir. Bu odanın tek ışık giren yeri, yani penceresi objektifidir. Fotoğraf filmlerinin ve makinelerinin bulunması, TV kameralarının icadını hazırlayan önemli gelişmelerdendir. Önceleri bir çark üzerine sıra ile yerleştirilen fotoğraflar hızla döndürülerek görüntünün hareketli olduğu izlenimi uyandırılıyordu te Fransız Lumiere Kardeşler in ve ABD li Thomas Edison un icad ettiği sinema kameraları ise saniyede 24 kare görüntü çekerek sinemanın temelini oluşturdu. Bu yıldan başlayarak pek çok ülkede filmler çekildi, sinema salonları kuruldu lerde televizyonun icadı ile bu cihaza uygun kameralar üretilmeye başlandı. Kameralar günümüze gelinceye değin pek çok aşamalardan geçti: boyutları gitgide küçüldü, renkli çekim yapabilir hale geldi ve pek çok yeni özellik ile donandı. Teknik bir tanımlama yapmak gerekirse kameraları Görüntüden yansıyan ışığı mercek veya objektiften yararlanarak bir düzlemde toplayan, o düzleme konulan film (sinema kameraları için) veya ışığa duyarlı elektronik devre elemanları vasıtasıyla ışık enerjisini elektrik enerjisine çevirdikten sonra çıkış sinyali veren ve istenildiğinde bu görüntüyü kasete kaydeden cihaz olarak tarif edebiliriz. Kameralar alıcı ismiyle de bilinir. Kameranın toplumsal yaşam içine girmeye başladığı yüzyıl olarak 1900 lü yıllar, sadece görsel iletişim aygıtlarının değil, aynı zamanda birçok yeni teknolojinin de ortaya çıktığı bir dönem olarak bilinir. Bu dönemde büyük toplumsal gelişmeler (savaşlar, ekonomik buhran, sanayi devrimi) meydana gelmiştir. Bu hızlı dönüşümü yaşayan ve toplumsal olayları şekillendiren toplumlar, aynı zamanda resmetme geleneğini de yeniden şekillendiren toplumlardır. Bu geleneğin ilk adımlarını büyülü fener (magic latern) adı verilen optik sistemde görmek mümkündür. Bir ışık kaynağı, mercek sistemi, cam üzerine çizilmiş bir resim ve imgenin yansıtıldığı beyaz yüzeyden oluşur. Sistemin çalışma prensibi oldukça basittir. Işık kaynağından gelen ışık, üzerine resim çizilmiş bir camdan geçirilerek, bir mercek sistemi ile beyaz bir yüzeye büyütülerek yansıtılır. 17. Yüzyılın koşulları içinde gösteriyi izleyen izleyiciler, görüntünün oluşumunu büyülü bir ortam olarak 4

5 algılamışlar ve bu aygıta da büyülü fener adını vermişlerdir lı yılların sonuna doğru Avrupa da sıkça görülen bu aygıtın daha sonra birden fazla görüntünün üstüste bindirilmesiyle hareket duygusu yaratmaya çalışan farklı örnekleri de geliştirilmiştir. Büyülü fenerin en önemli işlevi ise, kalabalık biz izleyici kitlesini, bir yüzey üzerinde oluşan optik yansımaları izletmek için karanlık bir ortamda biraraya getirmiş olmasıdır. Bu karanlık ortam daha sonra oluşacak film izleme geleneğinin ilk habercisi niteliğindedir lü yılların son dönemlerinde yine insanlar karartılmış mekânlara çekmeyi başaran eğlence kültürünün diğer örnekleri ise panaroma ve diyorama gösterilerdir. Şeffaf yüzeyleri üzerine elle yapılmış resimlerin beyazperdeye optik yardımıyla büyütülerek yansıtılmasını içerir. İzleyicisi ile olan ilişkisi açısından büyülü fenerdeki geleneği devam ettirir ve bir eğlence ortamı olarak karanlık bir mekân ve görüntünün nesnesi olarak da optiğin kullanıldığı ışık yansımaları; görüntü üretiminin temel yapıtaşlarını oluşturur lü yılların son çeyreğinden sonra sinematografın keşfine kadar geçen dönemi üç ana başlık altında toplanabilir. Bunların ilki, görmenin sürekliliği ilkesine dayanarak optik oyuncaklar biçiminde ortaya çıkan aygıtlardır. İkinci dönem ise, optik oyuncaklarla yaratılan yanılsama olan hareketin, büyülü fener geleneğinden yola çıkarak geliştirilen yansıtma aygıtlarıdır. Üçüncüsü ise, fotoğraf makinesi kullanılarak hareketli nesnenin hareketinin belli durumlarının yüzey üzerine kaydedilmesidir. Bu şekilde görünürde hareketin oluşturulması için geliştirilmiş aygıtlardır yılında George Eastman ın ( ), ışığa duyarlı yüzey olarak selüloit tabanlı yeni bir yüzey geliştirdiğini duyurması ve 1890 yılında film adını verdiği bu yüzeyin üretimini yapmaya başlaması, yaşanan süreci hızlandıran bir gelişme olarak kabul edilir. Thomas Alva Edison ( ) ve yardımcısı William Kennedy Laurie Dickson ( ), Eastman ın filmini kullanarak hareketli görüntü kaydetmeyi sağlayan kinetograf (kinetograph) adlı aygıtı 1890 yılında ve hemen ardından da çekilen filmin gösterimini sağlayan kinetoskop (kinetoscope) adlı aygıtı da 1891 yılında geliştirirler. 5

6 Kinetoskop Kinetograf Edison un bu aygıtı bir kamera olarak tanımlanmaktan uzaktır ve günümüz sinema kavramı ile de örtüşmez. Edison üretilen filmlerin topluca izlenmesi fikrine inanmamaktadır ve bu buluşun asıl kâr getirecek şeklinin toplu izlemelerle değil, bireysel izlemelerle gerçekleşebileceğini düşünür. Bu nedenle kinetoskopu da tek bir kişinin para ödeyerek izleyebileceği, kişiye özgü bir aygıt olarak tasarlar. İzleyicinin aygıtın üstündeki izleme deliğine yerleştirilmiş olan mercekten tahta kabinin içine doğru baktığı ve kabinin içindeki durağan fotoğraf karelerinde oluşan film şeridinin bir makara sistemi ile saniyede 40 kare olarak geçmesiyle görüntünün oluştuğu bir sistemdir de New York ta kinetoskopların yer aldığı ilk izleme salonu açılır ve halka açık olan ilk hareketli görüntü gösterisi gerçekleştirilmiş olur. Edison ve Dickson oluşan talebi karşılamak içinse 1894 yılında West Orange da ilk hareketli görüntü üretim stüdyosunu kurarlar. Edison un kinetoskopunu 1894 yılında Paris te gören Antoine Lumiere ( ), gördüklerinden çok etkilenir; ancak bu sihirli görüntülerin Edison un karanlık kutusundan çıkması gerektiğini düşünür ve aynı anda kalabalık bir kitle tarafından izlenebilecek bir sistem tasarlamaları için oğullarını görevlendirir yılında sinematograf (cinematographe) adını verdikleri gösterim aygıtını geliştiren Auguste ( ) ve Louis Lumiere ( ), bu aygıtla birlikte hem film çekimi hem de gösterimini gerçekleştirirler. 28 Aralık 1895 tarihinde Paris te Capucines Bulvarı ndaki Grand Cafe de yaptıkları ilk gösterimle, hareketli görüntünün perdeye yansıtılarak bir izleyici topluluğuna ilk kez gösterilmesini gerçekleştirirler. Lumiere Kardeşler in buluşu olan sinematograf, gerek hareketli görüntü üretebilen bir aygıt olması, gerekse kolay taşınabilen ve kullanıcısı ile bir noktadan faklı bir noktaya götürülüp, dışarıya çıkartılabilen bir araç olması nedeniyle, günümüz kamera sisteminin karakteristik özelliklerini taşır. Bu özellikleri barındıran ilk aygıt olması açısından da büyük önem arzeder. Kendinden sonra gelecek diğer bütün hareketli görüntü üreten kameraların atası olarak kabul edilebilir. 6

7 Yaşanan teknolojik gelişmelerle film kamerası ile gösterim makinesi birbirinden ayrılır. Lumiere Kardeşler büyülü fenerle başlayan bir geleneği kullanmayı akıl ederler ve Edison un bireysel izlemeye dönük film kabinleri yerine, gösterilerini izleyicileri karartılmış bir ortamda toplayarak gerçekleştirirler. Dönemin toplumsal gerçekleri Edison u değil; Lumiere Kardeşleri haklı çıkarır ve eğlence sektörünün merkezine Lumiere Kardeşler in film gösterimleri oturur. Daha önce gösteri mekânının fiziksel sınırlılıkları içinde gerçekleşen gösteriler, sinematografla birlikte kameranın gidebileceği her yere uzanabilme şansına kavuşur. Kamera ilk kez bir gösterinin başkahramanıdır ve bir eğlence aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Lumiere Kardeşler, taşınabilir kameraları ile gündelik yaşamdan alınmış konuları filme kaydederler. Bu görüntülerde kamera sadece bir kayıt cihazı olarak yer alır. Kameranın temel işlevi bilgilendirmek ve belgelemektir. Lumiere Kardeşlerin bu tarzı daha sonra sinema tarihinde gerçekçi yaklaşım olarak adlandırılacak bir sinematografik anlatımın temellerini oluşturacaktır. Kamerayı bir gösterinin merkezine sokan ilk kişi ise Georges Méliès ( ) olmuştur. Sihirbazlık numaralarıyla sinemayı birleştiren Melies, kamerayı hileli gösterilerin bir aracı olarak kullanır. Zincirleme, kararma, bindirme, yavaşlatılmış ve hızlandırılmış çekim gibi birçok görsel etki yaratacak yeniliği ilk kullanan kişi olarak Melies, bir filmle öykü anlatmayı hedefleyen ilk kişi olmuştur. Tiyatroda olduğu gibi dekorun önüne çıkan oyuncuların dramatizaysonu ile gerçekleşen öykülerde ilk kez mizansen kullanımı ve kendine özgü anlatım tarzıyla; daha sonra sinema tarihinde biçimci yaklaşımın ilk örneklerini veren yönetmendir. Melies, sinemanın ve özellikle de kameranın gerçeği değiştirme gücünü fark eden ve düş, kâbus ve gerçeküstü imgeleri kolaylıkla ortaya çıkarabilen dahi yönetmenler arasındadır. Melies le birlikte kamera artık gerçeği kaydeden bir araç olmaktan çıkar. Kamera bir eğlence aracına dönüşür. Gösterinin bir parçasıdır ve gösteriyi oluşturan öğelerden biridir. Kamerayı durdurup çalıştırarak gerçekleştirdiği filmik hileler için kamera sadece bir oyuncaktır. Sinematografın teknolojik evrimi sürerken bir yandan da bu aygıtı kullanmaya başlayan farklı yönetmenler film dilinin gelişimine katkıda bulunurlar. Edwin Stanton Porter ( ), belgesel nitelikli bir anlatımla öykü anlatımını birleştirerek; farklı zaman ve mekân dilimlerini bir araya toplayıp, filme özgü yepyeni bir zaman ve mekân dilimi oluşturmayı başarır. Bu yeni zaman ve mekân dilimi ise filmik zaman ve filmik mekân kavramlarıyla tanımlanır. David Wark Griffith ( ) ise film dilinin gramerini oluşturan temel anlatım tekniklerini keşfeder. Farklı çekim ölçekleri kullanarak öyküler anlatmayı başaran Griffith, geriye dönüşler ve paralel kurgu tekniği gibi yeni anlatım tekniklerini sinemaya kazandırır yılında gerçekleştirdiği Bir Ulusun Doğuşu adlı filmiyle bir anlamda film kamerasını sanatın ortamına sokan en önemli adımları atar. ABD de büyük bir gişe 7

8 başarısı elde eden film aynı zamanda ırkçı söylemi yüzünden büyük eleştirilere hedef olur ve sinemanın toplumsal gücü konusunda da önemli bir tarihi örnek oluşturur. Film gösterimlerinde görüntüleri işleten bir kişiyken, filme bakan sinema salonundaki izleyicidir. Bu izler kitle aynı anda izleme etkinliğini gerçekleştirdiklerinden dolayı bir kitle haline gelirler. Eşzamanlı izleme edimi bu topluluğu bir kitle konumuna sokar, araç da artık basit bir resmetme teknolojisi değil, bir kitle iletişim aracıdır. Bu kitlesel dönüşüm, kamerayı kültürel bir öğe olarak kitle kültürünün merkezine oturtur. Bu nedenle kamera artık kültürel bir aygıt konumundadır. Kameranın kaydettiğini kitle izler, öykünür, taklit eder ve bütünleşir. Kamera, bu nedenle yığınları yığın olmaktan çıkarır ve kitleleştirir li yıllarda ise mekanik bir çoğaltım teknolojisi olan sinema ticari ve sanatsal ilerlemesini güçlendirerek sürdürür. Avrupa da Fransız izlenimciler, Alman dışavurumcular ve Sovyet gerçekçiler etkisini sürdürürken, ABD de ise sinema bir eğlence endüstrisine dönüşmeye başlamıştır. Bu oluşumlar, sinemanın toplumsal yönünü ortaya çıkaran gelişmeler olarak kabul edilebilir li yıllar artık ülkelerin kendi film anlayışlarının yavaş yavaş ortaya çıktığı dönemlerdir ve bir yandan filmlerde ulusal kimlikler ön plana çıkarılırken, diğer yandan da filmlerin bir ulus kurgusunun inşa edilmesinde kültürel bir öğe olarak kullanıldığı görülür. Kracauer e göre filmlerin ulusal işlevlerinin diğer ortamlardan daha etkin olmasının dört temel nedeni vardır (Kracauer, 1947); Filmler bireysel eserler değildir ve bireysellik diğer ortamlara göre daha az belirleyicidir. Filmler yine kendilerine göndermede bulunurlar ve bu durum filmin zenginliğine işaret eder. Popüler film motifleri hâlihazırda bulunan kitle taleplerini gidermek için işlev görürler. Sinema söylenmeyen şeyi aydınlatır, saklanan şeyi gözler önüne serer. Sinema, Sanayi Devrimi sonrası toplumu simgeleyen bir araç haline dönüşür ve yine Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan toplumsal yapı içinde biçimlenir. Özellikle çalışma zamanı sonrasında arta kalan boş zamanın değerlendirilmesinde temel eğlence araçlarından birini oluşturur. Çalışanların boş zamanlarını doldurabilmek için bir yandan daha fazla film yapılırken, diğer yandan da küresel bir film endüstrisinin geliştiği görülmektedir. Bu küresel film endüstrisinin en önemli ayağını Hollywood filmleri oluşturur. Edebiyat ve sahne sanatlarındaki tür sistemi kısa bir süre içinde film endüstrisinde de oluşmaya başlar. Film türleri kendine özgü tür (korku, romantizm, polisiye, western ) kodları ve geleneklerini yapılandırırken, kamera bu kodların oluşmasında etkin bir rol oynar. Romantik bir filmdeki kamera kullanımı ile bir korku filmindeki kamera kullanımı bütünüyle farklıdır. Hatta kameranın işlevsel özellikleri sadece türsel bir farklılık göstermez, ayrıca yönetmenden yönetmene değişebilen bir ifade aracı olarak farklı kamera kullanım tarzları ortaya çıkar. Bu endüstriyel yapı içerisinde kamera artık kimi durumlarda tür sistemi içerisinde izleyicilerin beklentilerini karşılayabilecek bir geleneksel kod, kimi durumlarda ise bütünüyle yönetmenin yaratıcılığını kullanabileceği başlı başına bir resmetme aracı olarak işlev görür. Sinemanın gelişim süreci içinde ortaya çıkan bir diğer önemli olgu ise, kameranın sinematografik anlatım için kaydettiği görüntülerin belirli bir dönem sonra toplumsal bir bellek oluşturulmasına katkıda bulunmasıdır. Birçok film temelde böyle bir bellek oluşturmayı amaçlamaz. Ancak kameranın karakteristiğinde var olan belgeleme olgusu, kaydedilen ve tarihsel bir süreç oluşturan film görüntüleri, bütünde bir toplumsal belleğin meydana gelmesine yol açar. 8

9 Kameranın belgeleme özelliği ise, en başta ifade edilen; kameranın bir kaydeden iletişim aracı olmasında yatar. İlk fotoğraf kameralarının belki de kendisinden sonraki kitle iletişim araçlarına; film ve videoya en büyük mirası, bizlere hiç yargılamaksızın hem film, hem de video görüntüsünü gerçek olarak kabul ettirmesidir (Armes, 1995). Film ve video kamerasının gerçeği belgeleme iddiası, fotoğraf makinasının gelenekleri üzerine kuruludur. Fotoğraf makinası, gerçeği durağan olarak bir yüzey üzerine resmetme mantığına dayanır. Yüzeyde oluşan fotoğrafik resim, herhangi bir el değmeden, fizik kurallarına dayanılarak kendiliğinden oluşmuş bir resmin kaydedilmesidir. Bu özellik, fotoğrafik görüntüye gerçeklik kazandıran farklılıktır. Ardından gelen film ve video görüntüsü de imgesel bütünlüğünü aynı gerçeklik iddiası üzerine kurar. Fotoğrafın durağan görüntüsüne karşın, film ve videonun hareketli görüntüsü, fotoğrafik imgenin gerçekliğini" arttırır. Bu nedenle, film ve video görüntüsü kendinden önceki bütün resmetme tekniklerine oranla daha gerçekçi" imgeler üretirler. Bu imgeleri üreten kamera da bu nedenle gerçeği kaydeden bir aygıt olarak kabul edilir. Film ve video imgesi gerçeğin yüzey üzerine kaydedilmesi ise, kamera da gerçeği kaydedendir. Kameranın gerçeği sergilemesi, kameraya bir belgeleme işlevi kazandırır. Paris Komünü, 1871 yılında, Fransız-Prusya Savaşı ndan yenilgiyle ayrılan Fransızların sivil bir ayaklanma ile Paris te oluşturdukları harekettir. Kanlı bir ayaklanmadan sonra zafer kazanan Paris Komünü, zaferlerini kutlarken, gururla barikatlar önünde fotoğraflar çektirmişlerdir. Birkaç ay sonra Paris Komünü yıkıldığında, isyancıları tanımak ve yakalamak için polis bu fotoğrafları kullanmış ve bu fotoğrafların hemen ardından, isyancıların asılmış ve tabutta ölü olarak resmeden fotoğrafları halka sergilenmişlerdir. (Freund, 1980). Bu olay, fotoğrafın hem bir belge, hem de bir delil olarak kullanılmasının ilk örneğini içermesi açısından önem taşır. Polis teşkilatı o dönemde fotoğrafı aynı zamanda bir propaganda aracı olarak kullanmayı da akıl etmiştir. Kameranın sonsuza dek kopyaladığı şey aslında yalnız bir kez olmuştur. Varoluş açısından asla yinelenemeyecek olanı mekanik olarak yineler. İmgelerin ilk kullanımlarındaki temel unsur aslında orada olmayan şeyleri oradaymış gibi canlandırmak üzere yapılmış olmasıdır; ancak 9

10 Berger'in de (1990) vurguladığı gibi, zamanla imgelerin canlandırdığı şeylerden daha kalıcı olduğunun farkına varılmıştır. Kameranın en temel işlevlerinden biri olan belgeleme özelliği, onu gerçeğin temsil eden aygıt konumuna yüceltmiş, insan gözüne ve algısına güvenilmeyecek durumlarda, mekanik bir göz işlevi yerine getirebilecek bir ortam olarak ele alınmıştır. Dziga Vertov'un ( ) kamera-göz kuramı bu fikir üzerine geliştirilmiştir: Bir gözüm ben. Mekanik bir göz. Ben, makine, size ancak benim görebileceğim bir dünyayı açıyorum. Kendimi bugün de, bundan sonra da insana özgü o hareketsizlikten kurtarıyorum. Hiç durmadan hareket ediyorum. Nesnelere yaklaşıp onlardan uzaklaşıyorum. Süzülüp altına giriyorum onların. Koşan bir atın ağzı boyunca koşuyorum. Düşen, yükselen nesnelerle birlikte düşüp kalıyorum ben de. Karmakarışık hareketler, en karmaşık, birleşimler içinde hareketleri sırayla kaydederek dönen benim: Makine. Zaman ve yer sınırlamalarından kurtulmuşum; evrenin her bir noktasını, bütün noktalarını, nerede olmalarını istiyorsam ona göre düzenliyorum. Benim yolum, dünyanın yepyeni bir biçimde algılanmasına giden yoldur. Böylece size bilinmeyen bir dünyayı açıyorum. (Aktaran Berger, 1990: 17) Vertov, daha sonra bu görüşüne uygun olan birçok haber filmi gerçekleştirmiştir. Sinema-gerçek (Kino-pravda) adlı haber filmlerinde, eski haberlere ait görüntüleri tekrar kullanarak yeni belgeseller üretmiştir. Vertov a göre sinema gerçektir ve sadece gerçeği sunması gerekir. Kamera ise bu gerçeği sunabilecek yegâne araçtır. Kameranın bu gerçekçi ve biçimci olarak ayrıma yol açan iki farklı kullanımı, sadece sinema tarihi için var olan bir ayrım değildir. Gerçekçi ve biçimci anlatım, aynı zamanda televizyon yayıncılığının yapısının oluşumunda da yer alan temel ayrımı ifade eder. VİDEO KAMERA VE TELEVİZYON YAYINCILIĞI II. Dünya Savaşı ile birlikte, birçok teknolojik gelişim askıya alınırken, askeri teknolojilerin öne çıktığı görülür. Sanayi Devrimi sonrasında sadece ağır metal sanayi değil, petro-kimya sanayiinin de temelleri atılır. Bu süreçte öne çıkan en çarpıcı buluşlardan biri de plastiğin bulunuşudur. Bazı bilim tarihçileri plastiğin bulunduğu dönemden sonrasını plastik çağı olarak tanımlar. Bir matbaacı olan John Wesley Hyatt'ın ( ) ABD de kâfurun plastikleştirme etkisini farketmesi ile başlayan bu süreç, 1869 da selüloitin patentini alması ile gelişim göstermeye başlar. Buna eş zamanlı olarak, Amerikalı fotoğraf malzemeleri üreten George Eastman ( ) 1886 yılında selüloid kullanmaya başlar ve hemen ardından da kendi geliştirdiği Kodak makinelerini piyasaya sürer yılında ise yine ABD de yaşayan bir kimyacı olan Leo Hendrik Baekeland ( ); bütünüyle yapay plastik malzeme olan bakaliti geliştirir. II. Dünya Savaşı nın ortaya çıkardığı askeri rekabet süreci, plastik ve lastik malzemelerinin gelişimini hızlandırır. Özellikle metal gibi ağır ve pahalı malzemelere karşın, kolayca işlenebilen, ucuz, hafif ve dayanıklı malzemeler olan plastiklerin üretimi bir devrim olarak nitelendirilir. Plastikle benzer bir tarihsel gelişim yaşayan lastik kullanımı da yine II. Dünya Savaşı nın askeri taleplerini karşılamak için yapılan çalışmalarda önem taşıyan malzemeler arasında yerini alır. Bu iki yeni sanayi ürünü, günümüz kameralarının gövdelerinin geliştirilmesinde temel olan malzemelerdir. O dönemden 2000 li yılların başlarına kadar plastik ve lastik gibi petro-kimyasal 10

11 ürünler günümüz kameralarımın üretilmesinde ana hammaddeyi oluşturmuşlardır. Bu nedenle günümüz kameralarının hafifliği ve kolay taşınabilirliği yine bu teknolojinin gelişimi ile paralellik gösterir. Günümüz fotoğraf teknolojisinin en büyük üreticilerinden biri olan Nikon firmasının tarihsel gelişimi de bu süreçle örtüşen bir yapı sergiler. II. Dünya Savaşı sırasında 19 fabrikası ve çalışanı ile faaliyet gösteren bu şirket, Japon ordusu için dürbün, periskop ve bomba nişangâhı üretmiştir. Savaş sonrasında, askeri üretimlerin düşmesi ile yeni pazar arayışına giren Nikon firması, faaliyetlerini tek fabrikada sürdürmüştür, ilk fotoğraf makinesini ise 1948 yılında Nikon I ismiyle üretmiştir. Kore Savaşı nı takip eden ABD li fotomuhabir David Douglas ın ( ) Nikon objektifler kullanarak gerçekleştirdiği çekimlerde yakaladığı keskinlik ve zıt tonlar nedeniyle; Nikon ürünleri, fotoğraf endüstrisinde tanınan bir marka haline gelmiştir. I. Dünya Savaşı nda ne kadar önemli bir iletişim aracı olduğu farkedilen radyo teknolojisi de, II. Dünya Savaşı süresince geliştirilen teknolojik aygıtlar arasındadır. Radyo teknolojisi gerek askeri manevraları yönlendirmede bir iletişim aracı olarak, gerekse savaş süresince bir propaganda aracı olarak sıklıkla kullanılmış ve rakiplerden daha güçlü ve daha fazla alana yayın yapabilecek araçların gelişimi için yoğun çaba harcanmıştır. Savaşın bitişinin hemen ardından ise, askeri rekabet koşullarında gelişen sanayi kuruluşları artık sivil ihtiyaçların karşılanmasına yönelik çalışmaya başlarlar. Kristal redresör yapmak amacı ile Bell laboratuvarlarında çalışmaya başlayan Walter H. Brattain ( ) ve John Bardeen'e ( ) William Shockley 'de ( ) katılır ve 1947 yılında ilk transistörü geliştirler. Günümüz elektronik teknolojisinin en önemli devre parçaları olarak bilinen transistörler; en basit tanımıyla küçük bir akımla daha büyük bir akımın kontrol edilebilmesini sağlayan elektronik elemanlar olarak tanımlanır. Radyolarda transistörlerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, lambalı radyolar devri kapanır ve radyo teknolojisi en önemli atılımını transistörün gelişimi ile gerçekleştirir. ABD şirketlerin bir askeri donanım olarak düşledikleri transistörleri, bir Japon firması olan Sony radyoların gelişiminde kullanmayı hedefler. Bu süreçle birlikte boyutları küçülen ve eskisinden daha temiz bir sese kavuşan radyolar dünyada hızla satılmaya başlar yılında üretilen bu transistörlü radyolar hızla dünyanın dört bir yanında pazarlanır ve büyük bir ticari zafere yol açar. Yaşanan bu gelişme bir teknolojik buluşun sadece kurumlara değil, doğrudan tüketicilere yönelik bir pazarlama etkinliği olması nedeniyle de dikkat çekmiştir. Transistörlü radyoların ticari başarısı, iletişim araçlarının kitlesel kullanımının boyutlarını gözler önüne sermiş ve daha sonraki görsel işitsel iletişim teknolojilerinin gelişim çizgisini de belirlemiştir. Savaş, pragmatik (yarar sağlayan) olarak askeri sanayine büyük katkılar kazandırmış ve savaşın seyrine etki edebilecek birçok teknolojik gelişim için önemli yatırımlar yapılmıştır. Bu nedenle savaş, radyoyu medyanın kralı tahtına oturtarak ne kadar kayırdıysa, televizyonun gelişimi de o derece yavaşlamıştır. Paul Nipkow un ( ) geliştirdiği mekanik döner disklerle oluşturduğu görüntü televizyon sisteminin ilk adımları olarak kabul edilir. Daha sonra ise John Logie Baird ( ) elektronik televizyon sisteminin ilk geliştiren kişi olarak tarihe geçecektir. 11

12 Jeanneney e göre savaş sırasında televizyon yayınları için yatırım yapılmamasının temel nedeni, bu sistemin savaşan ülkeler tarafından savaş sırasında çok işe yarar bir sistem olarak görülmemesidir. BBC İngiltere de Kasım 1930 dan itibaren Londra daki Alexandra Palace stüdyolarından 405 satırlı bir sistemle yayınlar yapmaya başlar yılında Almanların gerçekleştirdiği Berlin Olimpiyat Oyunları nı kişi televizyondan izlemiştir. Amerika da RCA şirketi 1931 de Empire States in tepesinden yerleştirdiği bir verici ile ilk yayın denemelerini gerçekleştirir yılında savaşa girdiklerinden ise ABD nin tamamında sadece televizyon alıcısı bulunmaktadır. Buna benzer bir deneme de Fransızlar tarafından Paris te gerçekleştirilir. Eifel Kulesi nin anten işlevi gördüğü yayınlarda, 1935 yılında haftada onbeş saat yayın yapılmaktadır. Paris bölgesinde halka açık yerlere yerleştirilen televizyon alıcıları yayınları halka ulaştırır. Bütün bu yayınlar yeni bir teknolojinin farklı ülkelerde gerçekleştirilen farklı denemeleri olarak kabul edilir. Televizyon yayıncılığına asıl geçiş ise II. Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşir. Kendi topraklarında Pearl Harbor dışında saldırı almayan ABD, teknolojik evrimini diğer ülkelere göre daha çabuk tamamlar yılına gelindiğinde yarım düzineye yakın televizyon kanalı ve televizyon alıcısıyla dünyadaki en büyük televizyon yayın sistemine sahiptir. Savaş sonrasında televizyon yayınları için kullanılan kameralar hareketli görüntü üreten ve alt yapısı ile filmden farklılıklar gösteren görüntü üretme teknolojisine sahip kameralardır. Bu kameralar geliştirilmelerindeki temel amaç kaydetmek değil, görüntüyü elektronik bir ortamda üretip, bir yerden başka bir yere aktarmaktır. Bu nedenle de ilk bulunduklarında bir kayıt teknolojisine atıfta bulunan video kamera olarak değil; televizyon kamerası olarak adlandırılır. İlk televizyon kameraları zorlukla hareket edebilecek kadar ağır ve hantaldır. Stüdyo ortamından farklı bir mekânda çekim yapabilme olanakları neredeyse imkânsızdır. Teknolojik olarak da, film kameraları gibi kaydetmeye ihtiyaç duymazlar ve optik olarak kameranın gövdesine giren ışığı elektronik sinyallere dönüştürürler. Bu sinyallerin yeniden görüntüye dönüştürüldüğü yer ise televizyon alıcılarının ekranlarıdır. Bütün bu süreç eşzamanlı olarak işler. Kameranın gördüğü görüntü ile monitörde oluşan görüntü eşzamanlıdır. Bu eşzamanlı görüntü üretme becerisi, televizyon literatüründe canlı yayın olarak adlandırılır. Televizyon kamerası görüntüyü üretebilmek için kayda ihtiyaç duymaz ve televizyon monitöründeki görüntü, film ve fotoğraf görüntüsünden farklı olarak canlı görüntüdür li yılların başına kadar da hâlihazırda elektronik görüntü kaydediciler henüz geliştirilmediği için, bütün televizyon yayınları canlı olarak gerçekleştirilmiştir. O döneme kadar yapılan yayınlarda kayıtlı görüntü ihtiyaçlarını ise 16 mm film kameraları sağlamıştır. Görüntülerin kaydedilmesi açısından televizyon yayıncılığı tarihini video kayıt sistemlerinden önce ve video kayıt sistemlerinden sonra olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Video kayıt sistemlerinden önce gerçekleştirilen televizyon yayınlan çoğunlukla stüdyoda ve bir mekânda yapılan yayınlardan oluşmuştur. Bir ya da birkaç stüdyo kamerası önünde canlı olarak gerçekleştirilen etkinliklerde en büyük sorunu kayıtlı görsel belgelerin sunumu yaratmıştır. Videodan önceki belgelemeler teknik olarak sınırlı bir döneme karşılık gelir. Stüdyolardaki yer 12

13 darlığı, hareketli film ünitelerinin olmaması ve film arşivlerine anında ulaşabilme güçlükleri, canlı yayınlarda belge görüntülerinde 16 mm filmlerin kullanılmasını güçleştirmiştir. O dönemlerde canlı yayınlarda bu nedenle daha çok grafikler, fotoğraflar ya da haritalar gibi hareketsiz görüntü kullanımı daha sıktır. Zorunlu kalındığı durumlarda sessiz 16 mm filmler gösterilmiştir. Bu dönemde televizyon yayınlarının stüdyo dışında en önemli görsel kaynağı 16 mm film kameralarıdır. 16 mm film kameralarının piyasada tutulmasının temel nedeni televizyon yayınları için neredeyse tek seçenek olmasıdır. Özellikle kolay taşınabilir olması ve pratik kullanım olanaklarıyla haber yayıncılığı için daha önce hiçbir aygıtın sunmadığı olanakları yayın sektörüne sunmuştur. Yayınlar için kayıtlı materyal olanağının sadece filmlerin olduğu bu dönemde 16 mm film kameralarının önemli bir işlevi vardır. 16 mm film kameralarının televizyon yayıncılığı için en önemli işlevsel özelliği ise, daha önce fotoğrafın gazeteler için gördüğü işlevle örtüşmektedir. Gazeteler haberi fotoğraf ile belgelerken, 16 mm film kameraları da televizyon yayınlarının ilk dönemlerinde televizyon için görsel belgeler üretmiştir. Ancak yukarıda belirtildiği gibi en önemli eksiklikleri ise canlı yayma imkân vermemeleridir. Film boyutları 8mm (amatör), 16mm (yarı-profesyonel), 35mm (profesyonel) ve 65mm (epik fotoğrafçılık, nadiren kullanılır) li yılların başlarından itibaren ilk video kaydediciler televizyon endüstrisinin hizmetine sunulmuş ve daha önce sesin kaydedilmesinde kullanılan manyetik bantlar, bu kez görüntü kaydı için kullanılmaya başlanmıştır. Bu süreçle birlikte, televizyon yayıncılığındaki en önemli engel, film laboratuvar ve telesine-sinetele işlemlerini ortadan kaldırmakta ve banta yapılan kayıt, film laboratuvarda yaşanan gecikmeyi engellemektedir. Film kayıtlarının video formatına dönüştürülmesine telesine, video kayıtlarının tekrar filme dönüştürülmesine sinetele adı verilir. Video kaydedici olarak tanımlanan bu sistemlerle, artık görüntüleri kaydetmek daha sonra görüntüleri işlemek filme göre hem daha kolay, hem de daha ucuzdur. Bu iki önemli etkenin biraraya gelmesi, videonun bir yayın teknolojisi olarak yerini sağlamlaştırması için yeterli sebeplerdir. 13

14 1962 yılında Ikegami firması ilk taşınabilir kamerayı tanıtır. Kayıt olanağı olmayan bu kamera yine de birçok yönden önemli işlevlere sahiptir ve yeni gelişmelerin habercisi niteliğindedir. Canlı görüntü üretebilmesi ve görüntüyü elektronik olarak oluşturmak için herhangi bir kayıt sürecine ihtiyaç duymaması, bu sistemi bir kitle iletişim aracı olan televizyonun en temel aygıtı haline dönüştürmüştür. Artık televizyon kameraları profesyonel anlamda 16 mm film kameralarından çok daha işlevsel ve çok daha ucuza televizyonların bütün görüntü üretme ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilecek cihazlar olarak yerlerini almışlardır. Kameranın tarihsel serüveninde evrimini tamamlaması için gereken en önemli aşama ise 1967 yılında gerçekleşir. Hem görüntüleri manyetik bir ortama kaydedebilen, hem de kolaylıkla elde taşınabilen bir kamera tasarımını Sony firması Portapak adı ile gerçekleştirir ve bu cihazı 1967 yılında satışa çıkarır. Bu tarih kameranın tarihsel gelişimi için bir milat gibidir. O güne kadar sadece televizyon endüstrisinin kullanımına açık olan bir teknoloji, artık herkesin satın alabileceği ve ulaşabileceği bir resmetme teknolojisine dönüşür. Artık video kamera televizyon yayıncılığı işlevinden sıyrılarak, yepyeni ve çok farklı kullanım alanları içinde kendine yer bulur. Daha önce transistörlü radyoların satışa sunulmasıyla benzer bir ticari meydan okuma olan taşınabilir video kameralar pazarda çok kısa bir süre içinde tutunarak büyük bir başarı sağlamıştır. Taşınabilir kameraların yayın endüstrisine girişi ENG kameralar olarak gerçekleşir. ENG (Electronc News Gathering) Elektronik Haber Toplama kamerası olarak adlandırılan bu aygıtların üretimindeki temel amaç da, 16 mm film kameralarından daha kolay taşınabilen, görüntüyü daha kısa bir süre içerisinde üretip hizmete sokabilen ve çok hızlı kopyalanarak çoğaltılabilen kameralar üretmektir. Portapak ten farklı olarak, kayıt ve kamera ünitesi birbirinden ayrı değil, tümleşiktir. Taşınabilir video kameralar bu amaçları fazlasıyla yerine getirerek bütün televizyon sisteminin tek başına ayakta tutan araçlar olarak sistemin en işlevsel aygıtlarına dönüşmüştür. Gerektiğinde kayıtlı yapımlarda, gerektiğinde ise canlı yayınlarda toplumun heryeri gören gözü olma işlevini bu kameralar üstlenmiştir. Günün olaylarının belgelenmesinde ve haber sunumlarında ENG kameralar televizyonun en önemli araçlarındandır. Dünyada olup biteni, gündeme dair olanı ya da gündemi yaratanı herkesin izleyebileceği şekilde elektronik sinyallere dönüştüren ve kaydeden araçlar olarak çok anlamlı bir işleve sahiptir. Vertov un mekanik göz için geliştirdiği kamera-göz söylemi elektronik kameralar ile fazlasıyla gerçekleşir. Sosyal yaşam içinde kamera, televizyon yayıncılığı sayesinde herkesin gören gözü haline gelmiştir. ENG kameralarla birlikte, artık televizyonda sadece ünlüler değil, sıradan insanlar da görüntülenmeye bağlamıştır. Sokak röportajları için halkın arasına kolaylıkla karışabilen kameralar, sıradan insanı ekrana taşımış ve televizyonun cam yüzeyini ünlü ve uzmanların egemenliğinden kurtararak, sıradan insanların da görülebileceği bir ortama dönüştürmüştür. Kameranın taşınabilir olması ve stüdyo dışındaki herşeyi çok kolay ve ucuza kaydedebiliyor olmasıyla birlikte, toplumsal yaşamda kameranın varlığı da bir fark yaratmaya başlamıştır. Öyle ki 2016 yılına gelindiğinde bile bir ortamda bir ENG kameranın varlığı, o ortamda kayda değer birşeylerin olduğunun ya da olacağının işareti olarak görülür. Bu kameralar gündelik yaşam içinde 14

15 görülmesi gereken şeyleri üretir. Görüntülemeye değer olanla, olmayanı basit bir şekilde ayırır. Haber kavramıyla örtüşür. Bir ENG kamera, ya haber olmaya değer birşey için ordadır ya da haber kamera orda bulunduğu için ortaya çıkacaktır. Kamera bulunduğu ortamı farklılaştırır. Kamera bulunduğu ortamda olan biteni eşzamanlı olarak belgeler. Video kameranın film ve fotoğraftan farkı, bu süreci anında gerçekleştirebilmesidir. Daha önce film kamerasının başardığı anı belgeleme işlevi, video kameralarla birlikte canlı belgeleme işlevine dönüşür. Anı belgeleme bir olay yaşanırken kameranın olay yerinde olması ve bu olayı kaydetmesidir. Canlı belgeleme ise, kameranın olay yerinde, olay olurken yakaladığı görüntülerin televizyon aracılığı ile eşzamanlı olarak yayınlanması sonucu oluşan belgelemedir. Taşınabilir video kameraların piyasaya sunulmasıyla birlikte, birçok farklı meslek grubu bu kameraları kullanmaya başlamışlardır. Psikologlar görüşmelerini kaydetmek için video kameralara ihtiyaç duymuşlar, savunma sanayi bütün görüntü kayıt ve arşivinde videonun olanaklarından yararlanmaya başlamışlardır. Ayrıca üniversitelerde yapılan birçok araştırmada video araştırma sürecini kaydeden bir araç olarak işlev görmeye başlamıştır. Bütün bu farklı meslek dallarıyla birlikte, aynı zamanda sanatçıların da taşınabilir video kameralara büyük ilgi gösterdikleri söylenebilir. Önceleri kendi sanatsal etkinliklerini kaydetmede kullandıkları videonun kendine özgü estetik özelliklerini keşfetmeleri ile birlikte, videoyu bir sanat ortamı olarak görmeye başlayan sanatçılar; daha sonra video sanatı olarak adlandırılacak yeni bir sanat ortamının oluşmasına yol açmışlardır. Öte yandan, video kameralarının varlığını etkili bir şekilde sürdürdüğü bir diğer kullanım alanı ise, amatör kullanımlardır. Taşınabilir video kamera, tıpkı fotoğrafla oluşturulan aile albümleri gibi, kişi ya da ailelerin gündelik yaşamlarını bir anı olarak sakladıkları bir ortama dönülmüştür. Bu dönüşümün temel nedeni ise, sadece kameraların değil, kayıt yapılan kasetlerin de hatırı sayılır derecede ucuzlaması ve bu kasetleri oynatabilecek video oynatıcılarının da ailelerin edinebilecekleri fiyatlardan satışa sunulmasıdır. Böylelikle video kamera artık bir yayın aracı olmaktan çıkıp, bir aile eğlence ve amatör bir belgeleme aygıtına dönüşmüştür. Günümüzde bütün dünyada profesyonel kameraların yüzlerce katı fazlasında amatör kamera ailelerin kullanımına sunulmuştur. Neredeyse kişi başına birden fazla kameranın düştüğü 2016 yılında, video kameralar artık amatör belgeleme araçları olarak her yerde bulunmaktadır. Bu yeni oluşum, video kameranın da yeni ve farklı bir şekilde kullanımını beraberinde getirmiştir. Ev videosu (home video) olarak tanımlanan bu yeni kullanım pratiği, sıradan insanların, sıradan zamanlarını ve etkinliklerini, belgelemek ve anıtlaştırmak amacıyla kaydetmesini içerir. Bu kullanım pratiğinde, profesyonel kullanımlardan oldukça uzak bir tarza üretilen videolarda yayın kalitesi ve estetiği aranmaz. Temel amaç, kişilerin amatör ihtiyaçlarını yerine getirmek için kameranın sadece saptayan bir araç olarak işlev görmesidir. Bu temel görüntüleme ihtiyaçları kimi zaman bir düğün, kimi zaman bir doğum günü ve hatta kimi zaman ise herhangi bir özelliği olmayan sıradan bir gün de olabilir li Yıllarda Kamera 1970 li yıllarda ABD de yaşanan ve Sayısal Devrim olarak adlandırılan sürecin sonunda ortaya çıkan yeni enformasyon ve iletişim teknolojilerinin gelişimi, tarihsel olarak önce gelen üç farklı alanda (telekomünikasyon, bilgisayar ve kitle iletişim araçları) yaşanan değişimlere yakından bağlıdır. Bunlar içinde görsel içerik sağlayan kameranın gelişimi ve yaygınlaşması ayrı bir önem taşır. Bu bakış açısı ile 2000 li yıllarda kameranın sosyal yaşam içindeki yerini üç aşamada incelemek mümkündür. Bunlar; kameranın sayısal teknoloji ile buluşması, bilgisayarlar ile 15

16 kameralar arasındaki etkileşimin sağlanması ve kameranın ağ toplumunda kullanılmaya başlanması olarak sınıflandırılabilir. Kamera ve Sayısal Teknoloji 1990 lar video kameraların değişmeye ve gelişmeye başladığı yıllardır yılına kadar kameralar görüntüyü sadece analog olarak kaydedebilmektedir. U-Matic, V8, Hİ8, VHS-C, Betacam kameralar analog sistemle çalışan en yaygın sistemlerdir yılında ise sayısal kamera teknolojisine sahip kameralar üretilmeye başlanmıştır. Sayısal sistem, bütün iletişim teknolojileri için bir devrim olduğu gibi, video kameraların gelişiminde de devrim niteliği taşıyan sonuçlara neden olmuştur. Bu kameralar, analog kameralardan farklı olarak, görüntüyü sayılara dönüştürerek kaydederler. Bir başka ifadeyle, sayısal kameralarda görüntüler bilgisayarın temelini oluşturan ikili sayı sistemi kullanılarak oluşturulmaktadır. Böylece hem görüntü kalitesi gelişmiştir hem de bu görüntüleri aktarırken hiçbir görüntü kaybı yaşanmadan, sayısız kere aktarma olanağı elde edilmiştir. Ayrıca, görüntülerin kayıt ve kopyalanma sürelerinde daha önce var olan birebir eşitlik kuralı ortadan kalkmıştır. Farklı bir ifadeyle, 30 dakikalık bir görüntü analog bir sistemde yine 30 dakikada kopyalanabilirken, bilgisayar teknolojinin gelişimi ile 30 dakikalık görüntünün kopyalanabilmesi kimi durumlarda sadece saniyeler sürmektedir. Kamera üretici firmaların ortak bir standart olarak Sayısal Video (Digital Video) adıyla tanımladıkları bu sistemde, görüntüler sıkıştırılarak daha küçük dosya boyutlarına indirgenebilmekte ve çok hızlı bir şekilde çoğaltılabilmektedir. Sayısal (dijital) kameraların ürettiği görüntülerin bazı avantajları vardır. Bu ünite bağlamında, avantajlardan birkaçı dikkat çekicidir: Sayısal kameralar, analog kaydedicilere göre daha kaliteli görüntü ve ses kaydı yapar. Sayısal hale dönüşen görüntü ve sesler bütün iletim ağlarına (kablo, uydu, karasal) uyumlu olduğu gibi, İnternet üzerinden de iletilmeye uygundur. Sayısal yayınlar izleyiciyle etkileşime olanak veren uygulamaları da içerir; böylece izleyiciler de veri iletiminde bulunabilir li yıllarda kamera kavramı artık çok farklı alanlarda ve çok farklı mecralarda karşımıza çıkabilmektedir. Kamera salt profesyonel bir kayıt cihazı olmaktan çıkmış; gündelik yaşamın sıradan bir parçası haline dönüşmüştür. Bunda sayısal kamera teknolojisinin gelişmesi ve kameraların pratik, kolay, fiziksel olarak küçülmesinin yanında; kameraların kullanım amaçlarının çeşitlenmesi de etkili olmuştur. Günümüzün sayısal kameraları çok farklı alanlarda, farklı amaç için kullanılmaktadır. Bu farklı amaçlar için artık farklı büyüklük ve özelliklerde kameralar vardır. Güvenlik kameraları, tıp alanında kullanılan kameralar, minyatür kameralar, web kameraları, mobil telefon kameraları bunlardan bazılarıdır. Mobil telefon kameraları, toplumsal açıdan diğer görsel teknolojilerden önemli bir ayrıcalık taşımaktadır. Günümüzde kullanılan kameralı mobil telefon teknolojisinin geçmişi 1990 ların başına dayanmaktadır. Dr. Eric Fossum ve ekibi 1990 lı yılların başlarında yaptıkları çalışmalar sonucunda modem kameralı mobil telefon denemelerini gerçekleştirir ve ilk kez 1995 yılında Business Week dergisinin Mart sayısında yayınlanan bir makale ile bu gelişimi duyururlar. İlk kameralı telefon görüntüsü ise Philippe Kahn tarafından Haziran 1997 yılında paylaşılmıştır. Philippe Kahn, Sharp Firmasının ürettiği ilk kameralı mobil telefon prototipini kullanarak, yeni doğan bebeğinin görüntüsü

17 arkadaşı ile paylaşmıştır. Bu prototip geliştirilerek, J-SH04 modeli olarak 2001 yılında Japonya da ilk kez satışa sunulmuştur. Böylece hem fotoğraf çeken hem de kısa video klipler çeken kameraların ilk adımları atılmıştır. Mobil telefon kameralarını diğer kameralardan ayıran temel ayrıcalık ise, bu teknolojik gelişmeyle birlikte kameranın artık herkesin her an taşıdığı bir aygıt haline dönüşmüş olmasıdır. Diğer taşınabilir kameralar, gerek kullanım kolaylıkları, gerekse düşük maliyet özellikleri ile önemli işlevleri yerine getirseler de, bir taşınabilir kamerayı her an insanların yanında taşıması için belirli bir neden gereklidir. Mobil telefon kameraları, tatile çıkarken, yolculuk yaparken ya da çocuklarının mezuniyet törenlerine giderken beraberinde kamera götürmekten çok farklı bit kullanım pratiği sergiler. Mobil telefonlar her zaman ceplerde, çantalarda nereye gidilirse gidilsin beraberinde taşınan iletişim cihazlarıdır. Bu cihazlarla tümleşik olarak üretilen mobil telefon kameraları ise, herkesi her yerde görüntü saptayabilen potansiyel elektronik göz konumuna getirmiştir. Kamera mobil telefonlarla birlikte artık her yerdedir. Herkes de potansiyel bir kameraman ya da fotoğrafçıdır. Mobil telefonlarındaki tümleşik kameralar, toplumsal olarak herkesin herkesi ya da her şeyi, her an görüntüleyebileceği bir ortama taşımıştır. Bu durum bir anlamda insanın olduğu her yerde, kameranın olduğu gerçeğini farkına varmamızı sağlamaktadır. Öte yandan gündelik yaşamda sıkılıkla karşılaşılan kameralar sadece mobil telefonlarla sınırlı değildir. Son yıllarda sayıları hızla artan güvenlik kameraları, görüntüleme teknolojilerinin artık toplumsal yaşam içindeki yerinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Genellikle güvenlik amacıyla kullanılan bu kameralar, Lyon a (1996) göre kendi gündelik işlevlerini yerine getirirken aslında birer gözetim aracına da dönüşmektedir. Vertov un kamera-göz söylemi, 2000 li yıllarda gözetleyen elektronik göze dönüşmektedir. George Onvell in 1984 adlı romanındaki herkesi gözetleyen Büyük Birader, farklı bir yapı içerisinde gerçeklik kazanmış ve yaşamın her anını çevreleyen kameralar, trafik, market güvenliği, apartman gözetimi gibi farklı işlevler adı altında görüntü kaydeden elektronik gözlere dönüşmüşlerdir. Özellikle güvenlik amaçlı olan gizli veya aleni kameralar sosyal hayatı derinden etkilemiştir. Sokakta, meydanlarda, apartmanda, iş yerinde her yerde kameraların olması, insanların kontrol altında tutulmasını, denetlenmesini ve gözetlenmesini artık daha kolay bir hale getirmiştir. Kameranın Bilgisayarlarla Kullanımı 2000 li yıllarda, gündelik yaşamında birçok farklı amaç için teknolojik araçlara sıklıkla başvurmaktadır. Son yirmi yıl içerisinde özellikle bilgisayar teknolojisinin bütün uygulama alanına dâhil olduğu görülmektedir. Bilgisayarlar ilk ortaya çıktıklarında, birer iş makinası olarak tasarlanmış elektronik aygıtlardır. İlk üretildiklerinde belki de bu kadar toplumsal yaşam içinde yer alacakları düşünülmemiş olabilir. Bankalardaki yığınlarca hesap çözümlemelerini yapmaya başladıklarında, onlarca çalışanın iş yükünü üstüne alması; ilk bilgisayarlar için tatmin edici bir sonuç olarak kabul edilebilir; ancak 2000 li yıllarda bilgisayarlar iş makinalarından çok daha fazlasını içermektedirler. Artık bankalardan bilet gişelerine, para çekme makinalından kahve makinelerine kadar birçok basit gündelik işi bilgisayarlar sayesinde çözebilmekteyiz. Öyle ki, bilgisayarlar sadece iş zamanında değil, boş zamanı da birlikte geçirilen cihazlar haline gelmiştir. İş yerlerinde bütün mesaisini ekran karşısında geçiren insanların büyük çoğunluğu evlerinde 17

18 geldiklerinde yine bilgisayar ekranı karşında kalan boş zamanlarım tüketmektedirler. Ekran aynı olsa da, ekranda görünen içerik farklılıkları, bilgisayarları istendiğinde bir iş makinasına, istendiğinde bir boş zaman aygıtına ve bir eğlence merkezine dönüştürebilmektedir. Günümüz yazılım firmalarının tasarladıkları bilgisayar dünyası artık sadece iş odaklı değil, eğlence ve boş zaman odaklıdır. Bilgisayarların kamera ile olan ilk ilişkisi, video görüntüsünün manipüle edilmesi amacıyla olmuştur. Video mikserlerin yerini zamanla bilgisayar yazılımları almış ve video görüntüsü üzerinde yapılan birçok işlemde bilgisayarlar kullanmaya başlanmıştır. Bir sonraki aşama ise bilgisayarların video görüntülerinin depolandığı, saklandığı ve çoğaltıldığı ortamlara dönüşmesidir. Bilgisayar teknolojisi ile video görüntüsü artık eskiye oranla çok daha hızlı işlenebilmekte, değiştirilebilmekte ve gerektiğinde de çoğaltılabilmektedir. Görüntünün sayısal olarak bilgisayar ortamına aktarılması ve dünyanın her tarafına aynı anda ulaştırılması kameranın gücünün yeniden tartışılmasına neden olmuştur. Sayısal görüntülerin çok uzaklara aktarılmasının arkasında yatan güç ise internettir. Ağ Toplumunda Kamera Kullanımı Kameraların bir sanal ağ üzerinde doğrudan kullanıldığı ilk örnek web kameralarıdır. İlk web kamerası uygulaması, Cambridge Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü nde araştırma yapan öğretim üyeleri tarafından 1991 yılında gerçekleştirilmiştir. Aslında kameradan bu ilk kameradan beklenti oldukça basit ve işlevseldir. Ortak kullanılan kahve makinasını görüntülemek amacıyla konulan bir kamera, bilgisayar sunucusuna bağdalanarak dakikada 3 kare görüntü vermesi sağlanmış, böylelikle bölümde çalışanların kahve olup olmadığını görebilmelerini amaçlayan çok basit ve eğlenceli bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Hâlihazırda çalışan en eski web kamerası ise 1994 yılında Fogcam adıyla geliştirilen ve San Francisco Üniversitesinde bulunan kameradır yılında hala internet üzerinden izlenebilen bu kamera görüntüsüyle birlikte, görüntülü cep telefonlarından çok daha önce, bilgisayarlar ve ağ iletişimi sayesinde görsel iletişim sağlanabilmiştir li yıllarda artık bilgisayarlar, kendi tümleşik kameraları ile birlikte üretilmektedir. Kamera bir bakıma bilgisayarın doğal bir parçası gibidir. Taşınabilir bilgisayarın özgürlüğü, yine taşınabilir kameranın tarihsel geleneği ile birleşir. Milyonlarca kişi artık birbirleriyle sadece duyarak değil aynı zamanda görerek iletişim kurabilmektedir. Kameranın bilgisayar ile birlikte kullanımı sadece kişiler arası iletişimle sınırlı değildir. Bilgisayar üzerindeki kamera, kişilerin hiç çaba sarf etmeden dünyanın dört bir yanını canlı olarak görebildiği bir görsel gözetim ortamı oluşturmuştur. 18

19 Türkiye de bilgisayarı başında oturan bir kullanıcı artık Paris sokaklarında gezebilir, New York restoranlarının adreslerini görerek çıkarabilir, yolculuk öncesi Londra da kalacağı otelin çevresinin nasıl olduğunu canlı olarak ekrana getirebilir. Ağ toplumunun kamera ile olan bir diğer ilişkisi ise 2000 li yıllarda önemi gitgide artan video paylaşım siteleri üzerinedir. İnternet in sınırsız paylaşım olanakları ile kamera artık sadece gören bir göz değil, paylaşılan bir göz haline gelmiştir. Amatör kameralar dünyanın her yerinden görüntüleri farklı video paylaşım sitelerine aktarmakta ve hayal edilmesi güç boyutlarda bir görsel-işitsel arşivin oluşmasına yol açmaktadır. Bu arşiv, geleneksel belgeci üsluba dayanan; fakat belgelenmesi gereken olay kavramını alt üst ederek, her şeyin ve herkesin bir belge değeri olduğunu varsayan bir yapıyı da beraberinde getirmiştir. Daha önce izlenilir olmayan, izlenir olmuştur. Kayda değer olma kavramı silikleşmiştir; çünkü kaydetmenin herhangi bir maliyeti kalmamıştır. Bedelsiz olan kaydın değeri, her- şeyi kayda değer hale getirmiştir. Özel alan ile kamusal alanın bir araya geldiği ağ toplumuyla birlikte, kameraların ürettiği görüntüler, özel alanın sınırlarını delip kamusal alanın sınırlarına hızlı bir geçişi gerçekleştirmiştir. Bu baş döndürücü veri akışı içinde kamera, sadece bir görsel işitsel resmetme aygıtı değil, aynı zamanda bütün yaşamı biçimlendiren, kimi durumlarda ülkelerin politik kaderlerini belirleyen sosyokültürel bir enstrümana dönüşmüştür KAMERANIN TARİHSEL GELİŞİMİ Yüzeyin ifade aracı olarak kullanmasının tarihi insanlık tarihi, kadar eskilere dayanır. İnsanların bir şeyi resmetmek için kullandıkları ilk yüzey, mağara duvarları; yaptıkları boyamalar, çizimler, kazımalar ise kullandıkları ilk resmetme teknikleri olmuştur. Su birikintileri üzerinde oluşan yansımalar ya da gün ışığında oluşan gölgeler de insanların dikkatini çekmiştir. Yüzey üzerinde oluşan bu yansımaları, figürleri sabitleyerek kalıcı olmasını sağlamak ise çok uzun bir süreç gerektirmiştir. Birçok aşamadan sonra yansımaların, figürlerin oluşturduğu görüntü, bazı buluşlar sayesinde yüzey üzerinde sabitlenebilmiştir. Tarihte insan yaşamını değiştiren buluşların olduğu 1800 lerde gerçekleşen buluşlardan biri de kameradır. Kameranın gelişim sürecinde, hareketin algılanması ve görüntüde hareketin oluşumu da çok önemlidir. Bu bakımdan öncelikle hareketin algılaması, yüzey üzerindeki görüntü ve kamera arasındaki bağlantıyı incelemek uygun olacaktır. Hareketli Görüntü Yaşamın temel öğelerinden biri de harekettir. İnsanlar yaşamlarında hareket hâlinde olsalar da nesneleri yüzey üzerine durağan bir şekilde resmetmişlerdir. Çizerek, boyayarak, kazıyarak resmetme tekniklerini kullanmışlardır. Hareketli nesneleri, canlı varlıkları da donuk ya da durağan olarak resmedebilmişlerdir. Hareketli nesnelerin yüzey üzerindeki, yanılsamalarının ve gölgelerinin hareketi doğada gözlemlenebilecek olaylardır. Canlıların, hareketli nesnelerin yanılsama ve gölgelerinin yüzey üzerine izdüşümü hareketlidir. İnsanlar da bu hareketliliğin farkına varmışlardır. Gölgenin oluşabilmesi için bir nesne, bir ışık kaynağı ve bir yüzeyin olması gereklidir. Örneğin bir cismin bir duvarda gölgesinin belirebilmesi için bir de ışık kaynağına ihtiyaç duyulur. Yüzey üzerinde ortaya çıkan bu görüntü kalıcı değildir. Gölge ya da yansımaların yüzey üzerinde görülebilmeleri için herhangi bir aygıt gerekli değildir. Gölgeler bir zemin üzerinde siyah olarak görünürlerken, yansımalar, örneğin bir durgun suda ya da bir aynada ayrıntılar ve renkler görülebilir. Işık kaynağı ile bir yüzey üzerinde bir aygıt kullanarak hareketli görüntü üretilebilir. Fotoğraf makinesinin atası olarak görülen karanlık kutu (camera obscura) gerçeğe benzeyen görüntüler 19

20 üretmek için kullanılabilir. Bu aygıt nesnelerin renklerini ve hareketlerini bir yüzey üzerinde üretebilir. Karanlık kutu, fotoğraf tekniği kullanarak hareketli görüntünün bir an ı resmetmekte ve kaydetmektedir. İnsanlar yüzey üzerinde oluşan görüntüleri gözleri ile görür, görme istemi ile hareketi algılarlar. Yüzey üzerinde durağan olan resimlerin belli bir hız ile arka arkaya gösterilmesi hareket algısı yaratmaktadır. İnsan gözü de hareketli nesneyi belirli aralıklarla algılayarak aradaki boşlukları tamamlar. Optik aygıtlar insan gözünün bu özelliğini kullanmaktadır. Tarihsel süreç içinde, yüzey üzerinde hareketli görüntünün oluşturulması için birçok çalışma gerçekleştirilmiştir. İnsanlar, 1800 lü yılların son döneminde, yüzey üzerinde ortaya çıkartılan hareketli görüntüleri izlemek için bir araya gelmeye başlamışlardır. Beyaz perde benzeri yüzeylere ışık ve optik yolu ile resimlerin yansıtılması toplumun da bu aygıtlara ilgisini artırmıştır. Bu tarihe kadar yüzey üzerine yansıtılan görüntüler insan eliyle yapılmış, durağan görüntülerden oluşmuştur. Sanayi devriminden sonra ışığa duyarlı yüzey üzerine kaydedilmiş görüntüler kullanılmaya başlanmıştır. Bu fotoğrafın resmetme tekniği ile bu zamana kadar geliştirilen aygıtların birleştirilmesi şeklinde gerçekleşmiştir li yıllarda ışık ve optik yoluyla, ışığa duyarlı yüzeye fotoğraf makinesi aracılığı ile görüntü kaydedilebilmiştir. Böylece bu, görüntünün mekanik olarak çoğaltılabildiği anlamına gelmektedir. Bu gelişmeden sonra, hareket sürecinin daha önceleri el ile resmedilerek gösterilmesi yerini ışığa duyarlı zemine fotoğraf makinesi aracılığı ile kaydedilmeye başlanmıştır. Bu görüntünün şeffaf bir yüzeye aktarılması ve belirli aralıklarla gösterilmesi hareket algısını yaratmaktadır. Film: Yunanca, ayak tabanı anlamına gelen pelma sözcüğünden gelmektedir. Fotoğrafçılık ile birlikte, hareketli görüntü sağlamaya yönelik aygıtlarda kullanılan malzemeyi ifade etmektedir. Kameranın Tanımı Film üzerine fotoğraf tekniği ile nesne ya da canlıların hareketini kaydetmek için yapılan çalışmaların yanı sıra çekilen hareketli görüntülerin gösterimi için de iki temel alanda çalışmalar yapılmıştır. Kaydetmeye yönelik çalışmaların sonunda hareketli görüntü kamerası ya da film kamerası adı ile anılacak olan aygıt ve gösterimini sağlayacak olan gösterici (projeksiyon) de bu çabaların sonunda ortaya çıkmıştır. Sürekli hareketli görüntü kaydı film kamerasının icadı ile gerçekleşmiştir. Kamera; kısaca, görüntüden yansıyan ışığı kaydeden cihaz olarak tanımlanabilir. Detaylı olarak açıklanacak olursa; kamera görüntüden yansıyan ışığı, mercek veya objektiften yararlanarak bir düzenekte toplar, film kameralarında bulunan düzleme koyulan filme bu ışığı kaydeder. Hareket yanılsaması için fotoğraf karelerinin arka arkaya gösterilmesi gerekir. Göstericiden saniyede 24 kare hızında geçen görüntü hareket yanılsaması için yeterlidir. Görüldüğü gibi, fotoğrafın bir zemine kaydı, film kayıt zeminin geliştirilmesi, film şeridinin geliştirilmesi, hareketli görüntü yanılsamasının uygun süre ve sayıda film göstericisinden yansıtılmasının keşfedilmesi zamanla gerçekleşmiştir. Sinema Latince hareket anlamına gelen kinema sözcüğünden türemiştir. Sinema tarihinde hareketin izlenebildiği ilk aygıt kineteskoptur. Thomas A. Edison tarafından 1891 yılında geliştirilen kineteskop, hareketli görüntünün kişisel olarak izlenebilmesi içindir. Diğer taraftan Lumiere Kardeşler sinematograf adını verdikleri aygıtta filmin rahatlıkla ilerleyebilmesi için tırnak sistemi geliştirmişlerdir. Hem saniyede 16 kare çekim yapabilme hem de gösterebilme özelliğini eklemişleridir. Halka açık ilk başarılı film gösterisi 1895 te Auguste ve Louis Lumiere adlı 20

21 Fransız kardeşlerin geliştirdikleri sinematograf ile Paris te perdeye yansıtılarak gerçekleştirilmiştir. Lumiere kardeşlerin icat ettiği kamera, 35 mm film şeridi kullanıyor ve aynı zamanda gösterici olarak çalışıyordu. 35 mm kameralar ile uzun yıllar çekimler ve gösterimler yapılmıştır. Sinema dünya çapında ilgi çekmiştir. 2. Dünya Savaşı zamanlarına kadar 35 mm ile çekimler devam etmiştir. Ancak cepheden haber alabilmek için daha kolay taşınabilir kameralara ihtiyaç duyulmuştur. 35 mm kameraların hantal yapısı cepheden görüntülerin alınmasını zorlaştırıyordu. Bu ihtiyacı karşılayan 16 mm kameralar çıktı. Böylelikle cepheden ve dünyanın her yerinden görüntüler sinema perdesinde izlenmeye başlandı. 1950'lerden sonra çıkan 8 mm kameralar ile halk da çekim yapabilir hale geldi. Bu sıralarda profesyonel anlamda Hollywood da 35 mm, 70 mm ve 105 mm kameralarla da çekim yapılıyordu. 2. Dünya Savaşı ndan sonra televizyon çalışmaları hızlandı. Yayınlar naklen yapılmakta ya da filme çekilen görüntüler telesine edilerek izleyiciye sunuluyordu. Telesine: Filme çekilen görüntülerin bir araç yardımı ile elektriksel sinyale dönüştürülmesi işlemine verilen ad. Televizyonun gelişi teknik bir değişiklik gerektiriyordu. Artık süreç kimyasal değil, elektriksel olmak zorundaydı. TV cihazlarında film kullanmak mümkün değildi. Aslında, tüm televizyon kameraları aynı temel prensiple çalışmaktadır. Optik bir görüntü kamera ile elektrik sinyaline çevrilmekte ve sinyal televizyon alıcısında görülebilir görüntüye çevrilmektedir. Kamera ile alınan görüntünün kaydedilmesine ihtiyaç bulunuyordu. Bu elektriksel sinyalleri kaydedebilmek için manyetik bantlar geliştirilmiştir. Görüntüyü banda kayıt etmek daha zor olmuştur. Çünkü sesin bant genişliği 20hz- 20khz arasındayken görüntünün, diğer değişle video sinyalinin bant genişliğinin 50hz ile 5,5mhz arasındadır. Yayıncılıkta manyetik kayıtların kullanılması 1956 yılında gerçekleşebilmiştir. Stüdyo kameralarından elde edilen bu görüntü manyetik bantlara kaydedilmeye başlanmıştır. Bundan sonra kamera ve bantlar birlikte bir gelişim süreci izlemiştir. Film ve Video Kameraları İnsanları kuşatan görüntüler kameralar aracılığı ile üretilebilmektedir. Tarihsel süreç içerisinde, ihtiyaçlar doğrultusunda gelişen teknoloji ile görüntü alma, kaydetme, saklama teknikleri çeşitlenmiştir. Kameralar sadece görüntüyü saptama ile kalmamış, zamanla boyutları, özellikleri değişmiş, kullanım yerlerine göre ihtiyaçları karşılayacak kameralar geliştirilmiştir. Elbette bu gelişmeler gerçekleşirken teknolojinin de gelişmesi devam ettiği için ihtiyaçları karşılayacak kameralar da kameralar ile birlikte kullanılan sistemler de çeşitlenmiştir. Video kameraları da yapısı bakımından fotoğraf makinesi temeline dayanır. Film kameralarındaki işleyiş süreci elektronik kameralar için de benzerdir. Mercek ya da objektiften yararlanarak toplanan ışık, elektronik kameralarda ışığa duyarlı elektronik devre elemanları ile ışık enerjisini elektrik enerjisine çevirdikten sonra bir çıkış sinyali verir ya da manyetik banda kaydeder. FİLM YAPIMINDA KULLANILAN KAMERALAR Film kameraları çeşitli şekillerde sınıflandırılabilirler. İlk el yapımı kameralardan elektronik ve sayısal teknolojiyi kullanan kameralara kadar film kameraları oldukça gelişmiştir. Çekime başlamadan önce çekimin özelliklerine, bütçe ve filmin arşiv değeri göz önüne alınarak kamera tercihi yapılabilir. 21

22 Film kameraları çeşitlerine göre üç başlıkta incelenebilir: Enerjilerine göre, bakacına (vizör) göre ve kullandıkları film boyutuna göre. 1- Enerjilerine Göre Kameralar Enerjilerine göre kameralar; mekanik kameralar ve elektrikle çalışan kameralar olarak ikiye ayrılmaktadır. Mekanik Kameralar: İlk üretilen kameralar, kameramanın kurma kolunu çevirmesi ile filmin kamera içinde akıtılması tekniğine dayanıyordu li yıllara kadar kamera elle döndürülen kol yardımı ile çalıştırılırdı. Böylelikle mekanik olarak çalıştırılan bu kameralara zemberekli de denmekteydi. Kameramanın kurduğu bir zemberek boşalırken film kamera içinde akardı. Çalışma süresince kısa aralıklarla zembereğin kurulması gerekirdi. Bu sistemde, saniyede 24 karenin pozlanmasını sağlamak da oldukça zordu. Elektrikle Çalışan Kameralar: Bu tip kameralar, çalışmak için bir güç kaynağına ihtiyaç duymaktadır. Şehir şebekesi ve benzeri bir elektrik kaynağından gelen akım, bir adaptör aracılığı ile kameranın kullandığı uygun akım ve gerilime dönüştürüldükten sonra kamera çalıştırılabilir. Ancak bu tip kameraların kablolar yüzünden hareket kabiliyetleri sınırlıdır. Zamanla güç kaynağını üzerinde taşıyan kameralar üretilmiştir. Aküler, kameralara hareket serbestliği vermektedir. Aküler hareketli kameralarda en çok kullanılan enerji kaynağı olmuştur. 2- Bakacına Göre Kameralar Bunlar; refleks kameralar ve refleks olmayan kameralar olarak ikiye ayrılır. Refleks Kameralar: Netlik ve çerçeve kontrolü refleks kameralarda diğer kameralara oranla daha rahat yapılmaktadır. Bakaçtan görülebilen görüntü, objektiften geçerek filmin üzerine düşer, bu pozlanacak olan görüntüdür. Günümüzde tercih edilen ve üretilen kameralar refleks kameralardır. 22

23 Refleks Olmayan Kameralar: Refleks olmayan kameralarda bakaç, bağımsız bir bölümde bulunur ve bakaçtan bakıldığında objektiften görünen görüntü aynı değildir. Film üzerine düşen görüntü ve bakaç görüntüsü birbirinden farklıdır, çünkü objektifin bakış açısından farklıdır. Günümüzde, bu tip kameralar üretilmemekte ve kullanılmamaktadır. 3- Film Boyutuna Göre Kameralar Film boyutuna göre kameralar, film kameralarının ayrımı içerisinde kullanılan filmin boyutlarına göre değişkenlik göstermektedir. Film kamerası temel olarak içinde biri boş, diğeri film kaydedilen filmi içeren iki makara bulunan, ışık penceresi önünde değişik hızla hareket eden mekanik bir düzenek ve ışığın filmin duyarlı bölümünde toplanmasını sağlayan optik bir sistemden oluşur. Kameranın temel mantığı, hareketli filmi pozlamaya dayanır. Bütün ham filmler selülozdan yapılma bir asetat ile kaplıdır. Film yüzeyinde bulunan jelâtin ve gümüş tozları ışığa duyarlıdır. Üzerine düşen ışık ile pozlanır ve görüntünün oluşmasını sağlar. Bu kimyasal bir süreçtir. Sinema tarihi içinde ortaya çıkmış kaybolmuş ya da benimsenmiş birçok film kamerası ve film formatı bulunmaktadır. Kameralar birçok şekilde sınıflandırılabilir. Bunlardan biri de film formatına göre sınıflandırmadır. Film kameraları sadece tek tür format kullanabilmek için üretilmektedir. Kullanmak üzere üretildikleri format ile çalışır. Bazı markalar, iki değişik formatta film kullanmaya olanak sağlayan mekanik ve elektronik düzeneğe sahip kameralar üretilmiştir. Film boyutu ve görüntü kalitesi arasında doğrusal bir bağlantı bulunmaktadır. 16mm ve 8 mm film boyutları daha düşük maliyetli çekim olanağı sağlarken 70mm ve üzeri yüksek maliyetlere mal olmaktadır. Çekilen çoğu sinema filmi için 35 mm tercih edilmektedir. Film boyutuna göre kameralar, 8 mm, 16 mm, 35 mm, 70mm, I-Max başlıklarında incelenebilir. Format: Sinema televizyon alanında film, video, kameralarda, boyut ya da biçimi ifade etmek için kullanılır. 70 mm Kameralar Görüntü kalitesi, filmin boyutları büyüdükçe artmaktadır. 70 mm film kullanabilen kameralarla çekilen görüntü kaliteli olmasının yanı sıra pahalıdır. Film kamerasını içine giren film miktarı da arttığı için kameranın boyutları büyümekte, ağırlığı artmaktadır. Filme pozlanan görüntü 65 mm olsa da ses kaydedilen bölüm ile beraber 70 mm ye ulaşmakta, kamera 70 mm olarak adlandırılmaktadır. Kullandığı film formatı da 70 mm dir. 70 mm: Dev kameralar, mercekler ve bütçeler gerektiren bir formattır. 65 mm diye de anılmaktadır (Biri çekim için diğeri gösterim için). 23

24 35 mm Kameralar 35 mm kameralar, sinema sektöründe en çok kullanılan film boyutu olan 35 mm film ile çalışmaktadır. Görüntüsü sinema perdesi boyutlarında büyütülmeye elverişli olduğundan profesyonel çekimlerde kullanılır. Kullandığı film formatı 35 mm dir. 35 mm: Genişliği 35 mm olan filmlerdir de geliştirilen film üretiminin en yaygın olan kullanımıdır. Tüm filmlerde olduğu gibi kenarlarında perfore adı verilen delikler bulunmaktadır. Sinemaskop (Cinemascope): Bu sistemle optik bükülmeler (distortion) yoluyla geniş bir görüntü sıkıştırılarak dar bir görsel düzleme kaydedilmektedir, işlemin sonunda distorsiyon tersine çevrilir ve izleyici orijinal genişlikte görür. 16 mm Kameralar Adından da anlaşılacağı gibi 16 mm film kullanan kameralardır, ilk televizyon yayınlarında kullanılan görüntüler, bu tip kameralar ile çekilmiştir. Kullandıkları filmler sinema perdesi boyutlarında büyütülmeye uygun olsa da profesyonel sinema için tercih edilmemektedir. 16 mm: Belgesel film ve televizyon haberciliğinin gelişimi hafif kameralara ihtiyacı artırmıştır. 16 mm film formatı Kodak tarafından geliştirilmiştir. 16 mm lik film üzerine eklenen ses kuşağı televizyon haberciliğinde film kameralarının kullanıldığı dönemlerde habercilik ve belgeseller için kabul edilebilir bir format haline gelmiştir. Zaman içinde film malzemesinde de gelişmeler kaydedilmiştir. Süper 16 mm: 16 mm ye göre %40 oranında daha geniş bir görüntü alanı kullanır. Ancak bu görüntü çerçevesi için ayrılan alan ses için yer bırakmamaktadır. Ancak gösterilen (projekte edilen) filmin çerçevesi 35 mm ye daha yakındır ve görüntü kalitesi daha iyidir. 24

25 8 mm Kameralar Kullandıkları filme göre isimlendirilen iki çeşit 8 mm kamera bulunur. Normal 8 mm ve süper 8 mm. Normal 8 mm kameralarda çift perforeli 16 mm lik film yan yana iki kez kullanılır. Süper 8 mm kameralar, kaset olarak hazırlanmış süper 8 mm film kullanırlar. Boyutlan nedeni ile hareket kabiliyetleri vardır. Bunlar kolay taşınabilmektedir, ancak kullandıkları filmin kalitesi sinema perdesi için uygun olmadığından profesyonel çekimler için tercih edilmez. 8 mm: 1932 de Kodak tarafından ev kullanımı için üretilmiştir ve 1970 lerde kolay taşınabilir olması, 35 mm ve 16 mm ye oranla daha ucuz olması nedeniyle amatör çekimlerde sıklıkla tercih edilmeye başlanmıştır. Süper 8: Genişliği 8 mm olan, en küçük film boyutudur. Kamera kullanım kolaylığından dolayı genellikle amatör amaçlı çalışmalarda kullanılır. Otomatik kontrol üniteleri bulunan kamerası da kullanım kolaylığı sağlamaktadır. Görüntüsünün sinema perdesi büyüklüğünde gösterimi için kat büyütülmesi gerekmekte 35 mm ile karşılaştırıldığında görüntü zayıf kalmaktadır. Sinemayı öğrenmek ve filmin teknik ve kimyasal sürecini öğrenmek kullanım tecrübesi bakımından yararlı olabilmektedir. I-Max Kameralar I-Max kameralar diğer kameralardan farklı olarak filmi düşey değil, yatay olarak pozlamaktadır; 15 mm ile 70 mm boyutları arasındaki filmi kullanabilir. Ancak hacimleri büyük, ağırlıkları fazladır. Üç boyutlu çekebilen çeşidi de bulunur ve 3D olarak adlandırılır. Normal I-Max kameralar kg arasındayken 3D I-max kameralar 109 kg a ulaşmaktadır. Ancak daha hafif malzemeler kullanılarak da sağlam ve görece hafif olarak üretilmeye başlanmıştır. I-Max kamera ile üç boyutlu çekimler için aynı gövde içinde insanın iki gözünün açısına uygun yerleştirilmiş objektiflerden iki ayrı makaraya film pozlanmaktadır. Aynı görüntü yatay açı farkı ile çekilmektedir. VİDEO YAPIMLARINDA KULLANILAN KAMERALAR Video yapımlarında kullanılan kameralar çok çeşitli şekillerde sınıflandırılabilirler. Görüntü üretme sistemlerine göre ışık alıcılarına göre ya da kullanım yerlerine göre sınıflandırmak mümkündür. Bunlardan en çok tercih edilen sınıflandırma ise kullanım yerlerine göre olandır. Video kameralarının sınıflandırılması 25

26 1- Görüntü Üretme Sistemine Göre Kameralar Görüntü üretme sistemine göre kameralar üç başlıkta incelenebilirler: Analog, Sayısal ve Yüksek Çözünürlüklü. Analog: Analog kelimesi Türkçeye örneksel ya da benzeşme olarak çevrilmektedir. Analog kayıt yapabilen kameralar görüntüyü kaynağındaki biçimi ile alabilen kameralardır. Görüntü elektriksel sinyallere çevrilerek alınır. Bu kameralar ile alınan görüntüler analog bantlara kaydedilir. Ancak gerekli olması durumunda sayısal çevirici (digital convertor) kullanılarak sayısal ortamlara aktarılabilir. Sayısal: Bilgisayar sistemlerinde 0 ve 1 den oluşan sayısal (dijital) kodlamalar kullanılır. Sayısal kameralarda görüntü, kaynaktaki görüntü sinyallerinin sayısallaştırılması temeline dayanmaktadır. Bu kameralar görüntüyü; elektronik banda, disklere ya da bünyesinde bulunan sabit diske kaydedebilmektedir. Bu kameralar ile alınan görüntüler, sayısal ortamlara aktarılabilir ve işlenebilirler. Yüksek Çözünürlüklü: Yüksek çözünürlüklü (High Definition, HD) kameralar daha yüksek resim çözünürlüğü elde etmek için üretilmişlerdir. PAL, SECAM ya da NTCS kalitesinde görüntü üreten sayısal kameralar standart çözünürlüklü (Standart Definition, SD) olarak anılırken, daha yüksek çözünürlükte resim kalitesinde görüntü üreten kameralara yüksek çözünürlüklü kameralar adı verilmektedir. Bu kameralar ile sinema kalitesinde görüntü alma çalışmaları sürmektedir. 2- Işık Alıcısına Göre Kameralar Işık alıcısına göre kameralar iki başlıkta incelenebilir: Tüplü kameralar ve CCD (Charge Coupled Device) kameralar. Tüplü Kameralar: Video kameralarında görüntü video işareti ile oluşur. Bu, optik yollarla oluşan görüntünün bir objektifin yardımıyla kameradaki ışığa duyarlı hedefin üzerine düşürülmesidir. Işığa duyarlı hedefte, soldan sağa ya da yukarıdan aşağıya doğru tarama yapılır. Her bir resim elemanı için elektriksel işaret elde edilir. Kameradaki bu ışığa duyarlı elamana görüntüleme elemanı denir. Görüntüleme elemanları; kamera tüpü ya da bir yan iletken (CCD) olabilir. Farklı isimlerle birkaç çeşit tüp piyasaya sürülmüş ise de ortak özellikleri, çok fazla güç harcamaları, tüpleri büyük olduğu için kamera boyutlanın büyük olması, hareketli görüntüleri net göstermemesi, kameraların ön ısıtma gerektirmesi, yüksek ışık koşullarında tüplerin yanma olasılığı, ömürlerinin sınırlı olması, görüntü alabilmek için yüksek ışığa ihtiyaç duymaları sayılabilir. Tüplü televizyon kameraları kullanıldıkları dönemlerde, Vidikon, Plumbikon, Satikon gibi, içinde kullanılan tüplere göre isimlendirilmişlerdir. Siyah beyaz kameraların içinde tek bir tüp bulunurken renkli kameralarda üç renk bilgisi için (kırmız, yeşil, mavi) üç ayrı tüp bulunmakta ve bunlar dikroik aynanın (dicroic mirror) geliştirilmesinden sonra kameranın içine yerleştirilmiştir. Dikroik Ayna: Üzerine düşen ışığı dalga uzunluğuna göre hassas bir şekilde yansıtmak için kullanılan prizmadır. Objektiften gelen ışığı üç renge (kırmızı, yeşil, mavi) ayrıştıran prizma olarak da tarif edilebilir. Dikroik ise, üzerine düşen ışığı iletirken rengi değişen malzemelere verilen addır. 26

27 CCD Kameralar: CCD (Charge Coupled Device) yarı iletken bir araçtır. Tüpsüz kameraları ifade etmek için de kullanılır. Sabit ve hareketli görüntüleri net gösterir, yüksek ışığa ihtiyaç duymaz. Ayarları bir kez yapıldıktan sonra değişmez. Ön ısıtmayı gerektirmez. Tüplü kameralardan daha az enerjiye ihtiyaç duyar. CCD kameralarda her bir ana renk için birer CCD kullanılmaktadır. Görüntüyü oluşturan en küçük birime görüntü elemanı (piksel) denir. Her görüntü elemanı, kendisine ait olan renk ve ışık bilgisini, elektrik yüküne dönüştüren somut bir görüntü öğesidir. Sayısal kameralarda bunların her birinin bir sayı değeri bulunur. CCD aracılığı ile görüntü elemanları, üç temel renkteki video sinyallerine dönüştürülür. Kameradaki görüntü elemanı ne kadar fazla ise, video görüntüsünün çözünürlüğü de o denli yüksek olur. Fotoğrafta tüplü kameralar içindeki tüp bloğunun hacmi ve CCD bloğunun hacmi karşılaştırılabilir. Kullanım yerlerine göre kameralar; stüdyo kameraları, EFP, ENG ve diğer kameralar olarak dört başlıkta incelenebilir. 3- Kullanım Yerlerine Göre Kameralar Kullanım yerlerine göre kameralar; stüdyo kameraları, EFP, ENG ve diğer kameralar olarak dört başlıkta incelenebilir. Stüdyo kameraları: Sadece stüdyoda kayıt yapabilen bu kameraların gövdeleri büyüktür. Kayıt cihazı üzerinde olmadığı için, enerjisini sistemden almaktadır. Stüdyo kameralarında kayıt ünitesi bulunmaz. Resim kayıt ünitesinde kayıt yapılır veya uyduya gönderilir. Büyük mercek yapıları sayesinde çok yakın ya da çok uzak çekimleri yapabilir. Stüdyo kameralarının objektif çapı çok büyük olduğu için, ışığa karşı çok duyarlıdır ve bu yüzden de aktüel elektronik kameralardan farklıdır. Objektifleri, geniş ve dar açı olarak birden fazla seçenek sunar. Çok uzaklardan kaliteli görüntü alabilmek için tasarlanmıştır. 27

28 Stüdyo ortamı çok kullanılan ve çekim için uygun bir ortamdır. Stüdyo haricinde de birçok kamerayla çalışma gerektiğinde stüdyo kameralarının bulunduğu naklen yayın arabaları veya birden fazla kameralı setler kullanılmaktadır. Elektronik kamera üreticileri, günümüzün ilerlemiş teknolojisiyle gelişmiş, taşınabilir stüdyo kameraları üretmektedir. Stüdyo kameralarının tercih ve kullanım alanı çok fazladır. Stüdyolarda; drama çekimleri, her türlü stüdyo programı, eğlence programları, haber ve hava durumu çekimleri için, stüdyo dışı çekimlerde ise; spor karşılaşmaları, konserler gibi bir den fazla kameranın gerektiği çekimlerde kullanılmaktadır. Stüdyo kameralarının aktüel kameralardan daha çok elektronik kontrol devreleri bulunur ve iyi görüntü üretir. Kameranın diyafram, renk, kontrastlık ayarları, beyaz-siyah ayarı gibi üniteleri yoktur. Kameranın optik ve mekanik düzenekleri onun gövdesinin büyük olmasına nedendir. Stüdyo kameraları bu nedenle kamera sehpasıyla kullanılamaz. Pedestal denilen ve kameranın yer değiştirmesi için dolly hareketi yapabilen özel bir mekanizma kullanılır. Pedestal yardımıyla kamera gövdesi çok ağır ve hantal olsa da aktüel kameralardan daha kontrollü hareketler yapabilir. Kameramanın daha rahat görebilmesine olanak veren izleme bakaçları (monitör, vizör) bulunur. Bakaçları aktüel kameralara göre çok daha büyüktür. Kameraman ayrıntıları görebilir, kolay takip yapabilir. Bakaç: Kameranın ürettiği görüntüyü kameramanın izleyebilmesi için kamera üzerinde bulunan monitör. Bir optik ve ayna düzeneği olarak da ifade edilebilir. Vizör olarak da adlandırılmaktadır. EFP (Electronic Field Production): EFP kameraların stüdyo kameralarından en belirgin farkı; portatif, diğer bir deyişle taşınabilir olmasıdır. Ek ünitelerin takılması ile stüdyoda da kullanılabilir. EFP kameralar; maç, konser gibi durumlarda dışarıya çıkarak canlı yayın aracı gibi bir sistemden enerji alarak da görüntü üretebilir. Kayıt ünitelerini kendi gövdelerinde de bulundurabilen bu kameralar kablo aracılığı ile video kayıt cihazlarına bağlanabilir. ENG (Electronic News Gathering): Enerjisini ve kayıt ünitesini üzerinde taşıma özelliğine sahiptir. Omuzda taşınabilecek biçim ve boyundan olduğu için dışarıda kullanıma uygundur. Uzun yıllar dış çekimlerde kullanımı devam etmiştir. Film kameralarına oranla daha düşük ışık koşullarında çalışabilir. Günümüzde üretilen elektronik kameralar içinde haber amacıyla üretilen kameralar sıklıkla tercih edilmektedir. Bir çok prodüksiyon şirketi veya televizyon kanalı sadece haber amacıyla üretilen kameraları kullanmaktadır. Ancak her ne kadar görüntü kalitesi ve birçok özelliği EFP kameralara benzese veya yaklaşsa da EFP kameralar veya stüdyo kameraları kadar özelliği bulunmaz. Sayısal video kameraları; görüntü üretme, kaydetme süreci sayısal olarak işler. Amatör, yarı profesyonel ve profesyonel olarak sınıflandırabilir. DVD veya sabit diske çekim yapan 28

29 modellerden, HD veya kasetsiz çekim yapabilen modellere kadar birçok marka ve modelde piyasaya sunulmaktadır. Özel Amaçlı Kameralar: Değişik amaçlara hizmet etmek için çeşitli boy ve modellerde üretim yapılmaktadır. Tıp alanında kullanılmak üzere, bilgisayarlar üzerinde kullanmak için, casus görüntüler alabilmek için ya da fabrika ve yollarda akışı takip etmek için kullanılan kameralar üretilmektedir. VİDEO KAMERALARININ KAYIT FORMATLARI Görüntünün sadece film üzerine ışık yoluyla kaydedilmediği daha önce açıklanmıştı. Görüntü bant üzerine elektronik yolla ya da sayısal ortamlara sayısal yolla kaydedilebilir. Film yerine bant ya da sayısal sistemleri tercih etmenin bazı nedenleri vardır. Kayıttan hemen sonra izleme olanağı bulunur. On dakikalık bir görüntü metrelerce uzunlukta film kullanımını gerektirirken, bant üzerine yapılan kayıt daha az yer kaplar. Bir film şeridi bir kez kullanılırken, bant birden fazla kayıt için kullanılabilir. Film kurgusu ve efektler bantta daha kolay yapılabilir. Sayısal ortamlarda kurgu diğer sayısal sistemlerin de kullanılmasına olanak sunduğu için işlenerek kurgu yapılması için seçenekler çok daha fazladır. Öncelikle amatör olarak adlandırılan birkaç kayıt formatından bahsetmek uygun olacaktır. Bunlar Betamax, VHS, 8mm, Hi8, Dijital8 gibi isimlerle piyasaya sürülen formatlardır. Amatör kullanım için üretilmiş formatlar öncelikle ev kullanımı için üretilmiş olmasından dolayı diğer sistemler ile karşılaştırıldığında ucuzdur. Bu nedenle daha fazla satılabilmektedir. Günlük kullanımları 2-3 saati geçmeyecek şekilde, hassas elektronik devrelere sahip olmayan cihazlardır arasında geliştirilmiş birçok amatör format (Betamax, V2000, VCR gibi) bulunmasına rağmen günümüze kadar gelebilen VHS ve Video8 den bahsedilebilir. Bu formatlarda da kopya alma sayısı 2-3 ile sınırlıdır. Panasonic ve JVC nin laboratuvarlarında ev tipi videoların en yaygını VHS (Video Home System) formatı olmuştur. Bu format üzerindeki çalışmalarla daha iyi yüksek görüntü kalitesinde kayıt yapılmasına olanak sağlayan S-VHS formatı piyasaya sürülmüştür. S-VHS formatı VHS formatı üreticisi firmaların daha kaliteli görüntü verme amacı ile ürettikleri Süper VHS ile yarı profesyonel kullanıcı kitlesine hitap etmektedir. Orta düzeydeki bölgesel ve yerel istasyonlar bu formatı tercih etmişlerdir. S-VHS formatındaki cihazlar arabirim (interface) bağlantı imkânı sayesinde assemble ve insert kurgu yapılabilmesine de olanak vermektedir. Panasonic, SVHS kaset çıkarmıştır. Panasonic kameraların kullandığı kameralarda kullanılan kasetler birçok evde bulunan VHS oynatıcıda bir adaptör ile izlenebilme özelliğine sahiptir. Assemble kurgu: Bu kurgu türünde görüntüler video banda arka arkaya normal ya da efektli eklenerek kurgu yapılır. Banda görüntü eklendikçe yeni time-code izi kaydedilir. Insert kurgu: Bu kurgu da var olan görüntülerin arasındaki boşluklara yeni görüntüler eklenir veya kurgulanan bir görüntüde, görüntünün bazı bölümleri değiştirilmek istenirse insert (araya yerleştirme) kurgu yapılır. Burada daha önceden kayıtlı time-code sinyali olduğu için yeni bir time-code sinyali kaydedilmez. Film kurgusu basittir. Burada banyo işleminden sonra kareler görünür ve karenin bitiminden kesilerek kurgu yapılabilir. Elektronik kurguda ise zorunlu olarak kurguya ilk kareden başlanarak yapılır ve ileriye doğru kurgulanarak gidilir. Buna linear kurgu denir. 29

30 Aynı yıllarda Sony firması da 8mm genişliğindeki manyetik banda kayıt yapabilen pratik kullanışlı küçük kameralı kayıt cihazlarını geliştirmiştir. Kayıt kalitesi U- Matic düzeyinde ve ev tipi kullanıma uygundur. Sony U-Matic teki, son aşama kabul edilen, formatı da bir kademe daha geliştirmiş ve U-Matic SP (Superior Serformance) yi üretmiştir. En çok kullanılan bir kaç tanesini açıklamakta yarar bulunabilir. VHS (Home Video System): Amatör formatlar arasında en yaygın sistemdir. VHS kompakt kamera kayıt cihazları, küçük boyutlu kaset kullanır. Geniş kullanım alanı bulunmaktadır. SP (Short Play) ve LP (Long Play) konumlarında, iki ayrı bant akış hızında kayıt yapma olanağı verir. Video 8mm: 1983 yılında Sony, Hitachi, JVC, Philips firmaları Video 8 mm adı ile üretilen yeni bir video kayıt formatı standardı belirlemiştir. Normal ve yavaş iki bant akış hızında kayıt yapılmasına olanak vermektedir. Video kaydı için kullanılan teknik, VHS sistemdeki gibidir. Görüntü ve ses açısından bazı üstünlükleri bulunur. Ayrıca, kaset boyutu çok küçüldüğünden el tipi (Handy Camera) kamera kayıt cihazlarının üretilmesine olanak sağlamıştır. Amatör kameralar da Sony Hi 8 ve dijital 8 mm piyasaya sürülmüştür, bunları izlemek için 8 mm VTR ye ihtiyaç bulur. Video Hi 8 Formatı, daha kaliteli görüntü kaydı için geliştirilmiştir. Hi 8 (High 8 mm) normal 8 ile fiziki olarak aynıdır. Hi 8 mm formatta özel Hi 8 kaset kullanılmaz ise kayıt cihazı otomatik olarak normal 8 kayıt formatına döner. S-VHS ve U-Matic kalitesinde görüntü kaydedebilir. Sayısal formatların geliştirilmesi ile DV çıkıncaya kadar olan zaman diliminde Sayısal 8 (dijital 8) kameralar kullanılmıştır. Profesyonel yayın kalitesindeki kayıt formatlarına gelince; uluslararası yayın kurallarını koyan kuruluşlar yayın kalitesi ve yayın cihazının asgari teknik standartlarını koyarak asgari kaliteyi belirlemişlerdir. Ampex firmasının Quadruplex sistemi de 1980 lerin başında tüm dünyada kabul gören TV kayıt formatı olmuştur. Analog görüntü kayıt okuma formatları arasında yayın kalitesinde olanlardan yılları arasında kullanılan 2 inch. İlk kayıt formatı olan Quadruplex formatını geliştirilmiş halidir. 90 dakikalık bir bandın ağırlığı kg kadar olduğu için bandı döndürmek için büyük motorlar gerekiyordu ve işletme maliyeti yüksek olduğu için büyük yayın kurumları kullanabiliyordu. 30

31 Zamanla 2 inch kayıt cihazları yerini 1 inch bantlara bırakmıştır. Kendi içinde değişik formadan bulunsa da 1 inch C format 1980 li yılların yayın bandı olarak standartlaşmıştır. Eğik izli kayıt tekniğine sahiptir ve kaydı tek video kafa ile yapabilmekte ardından da okuyabilmektedir. Bu sistemde elektronik başka bir araca gereksinim olmadan donuk kare görüntü alınabilmesi mümkün olmuştur. Hızlı ve yavaş okuma, hatta tek kare kaydı yapılabilmesine olanak doğmuştur lı yılların başında yerini yeni sistemlere bırakmaya başlamıştır. Televizyon teknolojisinde sadece stüdyolar değil sistemler de gelişmekte, stüdyo dışında farklı mekânlar görmek isteyenler için dış çekim gerekmektedir. Kamera ile dışarıda çekim yapabilmek için U-matic bant piyasaya sürülmüştür. 1 inch, 2 inch gibi U-matic kayıt cihazı da kameradan ayrıdır. U-matic bandın en belirgin özelliği makara sisteminden magazin sistemine geçmesidir. Timecode kanalı da bulunan, taşınabilir VTR ler olarak gelişmiştir. Bu da artık kameranın dış mekânda çekim yapabilmesine olanak sağlamaktadır. Televizyon endüstrisinde yarı profesyonel olarak adlandırılan bu sistem, sınırlı gelirleri nedeniyle pahalı sistemler kuramayan genellikle bölgesel yayın yapan kuruluşlar tarafından tercih edilmekteydi. Fiyatları ve işletme maliyetleri Betacam sisteme göre daha düşük olmasına rağmen görüntü kalitesi yayın için kabul edilebilir düzeydedir. U-matic ilk ev tipi kayıt cihazı olarak da bilinmektedir. Zamanla çeşitli tipleri piyasaya sürülmüştür. U-Matic Low: U-Matic serisi cihazlar, ev tipi kullanım için geliştirilmiş olmasına rağmen yarı profesyonel amaçla kullanıma da uygun görüntü kalitesine sahiptir. U-Matic High: Haber çekimleri için kayıt (ENG) standardı olarak kullanılmıştır. BHU (Broadcast Version U-Matic): U-Matic SP formatları da U-Matic kalitesini yayın standardı yapabilmek için geliştirilmiştir. U-Matic SP: Daha önceki formatları okuyup kayıt edebilen özellikleri ve hızlı ileri geri kumanda ve durdurma (pause) konumunda düzgün yayın kalitesinde resim almayı sağlamaktadır. Gelişmeler devam ederken, kendi enerjisini ve kendi kayıt cihazını yanında taşıyabilen kameralar stüdyo dışına çıkmaya olanak sağlamıştır. Bu kameralar enerjilerini Akü den almaktadır li yıllarda televizyon programlarının dış çekimleri için 16 mm film kullanımından portatif U- Matic cihazlarla ENG çekimlere dönmeye başlamıştır. Ancak kayıt cihazı ve kamera arasında mesafe bulunmaktaydı. Ardından 1 inch kayıt cihazları çıkmış olsa da ağır ve hantal bir sistemdi. Daha iyi görüntü kalitesine sahip ve daha fazla hareket serbestliği verecek sistem arayışları vardı. Bu sistemler içinde sadece Sony firmasının 1982 de ürettiği betacam sistemi kabul görmüş ve zamanla gelişmiştir. Sony firması dışında Ampex ve Philips firması da betacam modelleri üretmişlerdir. Görüntüsü yayın kalitesinde kabul edilen betacam kaset ve kameralar kayıt ünitesini üzerinde taşıyan kameralar olarak hızla yayılmıştır. Betacam kameralarda kamera ve kayıt cihazı aynı gövde içinde bulunmaktadır. Diğer deyişle betacam kameralar kayıt ünitesini üzerinde taşıyabilen kameralardır. Camcorder olarak da bilinen bu sistem, bant sökme takma sorunlarını ortadan kaldırdığı için hızla yayılmıştır. Görüntüleri de yayın kalitesinde kabul edilmiştir. Ancak bu bandın 31

32 kayıt kopyasının ikiden fazla alınması durumunda görüntünün bozulması gibi dezavantajları bulunmaktadır. Kamera üzerindeki bandın kayıt süresi 36 dakika ile sınırlıdır. Betacam SP: Betacam SP, (Süperior Performance), betacam formatı ile uyumlu olan bu format, manyetik bantta yapılan bir gelişmeye bağlıdır. Analog yayın sisteminin en yaygın formatıdır. Kopya alma sayısı yayın kalitesinde 5 e kadar çıkmıştır. Ek iki ses kanalı eklenmiş, kayıt süresi artmıştır. Küçük boy kasetlerde 36 dakika büyük boy kasetlerde 90 dakikaya kadar kayıt yapılabilmektedir. Betacam SX olarak bilinen yeni sayısal kayıt formatı da vardır. Yeni sistemlerin Betacam SP uyumlu olması aranmaktadır. Görüntü kayıt ve okuma sistemleri kurguda da çeşitli kolaylıklar sunmaktadır. Insert ve Assemble kurgu yapılabilmekte, hızlı okuma ve kare kare yavaş okumaya olanak sağlamaktadır. Camcorder: Kamera ve kaydedicinin bir arada olduğu sisteme verilen addır. Sinema televizyon alanında Insert; araya girme, Assemble; ardışık olarak kullanılır. DV: Sayısal sinyal ile görüntü üretebilen kameraların ortaya çıkmasıyla birlikte Kamera adlarında kullanılan sayısal video anlamına gelen DV (Digital Video) formatı geliştirilmiştir. Sayısal teknolojinin gelişmesi ve kullanım sistemlerin birbirleri ile uyumlu kullanılabilmeleri profesyonel kamera ve kayıt sistemlerinde de etkili olmuştur. Sayısal kamera ve kayıt formatları üretilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Geliştirilen, Betacam SX, DVCAM, HDV, gibi örnekler yayıncılık alanında kullanılan sayısal tabanlı kamera örnekleridir. Bunlar gibi sayısal tabanlı kameralar sayısal ortamlara kayıt yapmaktadırlar. Diğer bir deyişle görüntüler kasetlere sayısal olarak işlenmektedir. Kamera adlarında kullanılan D harfi (dijital) sayısalı ifade etmektedir. HD: HD kameralar 1980 li yıllardan beri geliştiriliyor ise de yaygınlaşmaları 2000 li yılların başlarından itibaren olmuştur. Bir kaç firmanın ortak geliştirdikleri HDV adı verilen format, düşük bütçeli HD uygulamaları için geliştirilmiştir. Bu format DV alt yapısını kullanmakta, minidv, DVCAM ve HDV formatında veri kaydedebilmektedir. 32

33 Kasetsiz sistemler: Yüksek çözünürlüklü sinyalin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte manyetik bantların çözünürlük kalitesi bu sinyalin kayıt edilmesi için yeterli olamadığından kasetsiz sistemler geliştirilmiştir. Yüksek çözünürlüklü (HD, High Definition) kameraların kayıtları sayısal ortamlara yapılmaktadır. Bu kameraların kayıtları doğrudan blu-ray DVD veya hard disklere yapılmaktadır. Kamera bünyesinde kayıt diski, çevresel etkilerden korumak için bir koruma kabı içinde bulunur. VİDEO SİNYALİ Fotoğraf makinesinin icadıyla birlikte görüntünün teknik olarak kaydedilmesi olanağı ortaya çıkmıştır. Daha sonra sinemanın doğuşu ile birlikte hareketli görüntünün teknik olarak kaydedileceği kameralar geliştirilmiştir. Günümüzde film teknolojileri ne kadar gelişmiş olsa da temel mantık hiç değişime uğramamıştır. Temel mantık; bir optik yoluyla (mercek) ile ışığı küçültüp bir düzlemde toplamak ve o düzleme de ışığa duyarlı bir yüzeye yerleştirilerek görüntünün burada oluşmasını sağlamaktır. Işığa duyarlı bu malzeme bir çeşit kimyasal süreçten geçirildikten sonra görüntünün bir kâğıtta ya da bir perdede görülebilmesi sağlanmıştır. Televizyon çalışmalarının başlamasıyla birlikte görüntünün kaydedilmesi teknolojisi bambaşka bir boyuta ulaşmıştır. Süreç, kimyasal alandan birden elektrik ve elektronik alanına gelmiştir. Film teknolojisinde görüntü kimyasal bir süreç ile kaydedilirken televizyonda kullanılan görüntü, kameradaki optikten geçtikten sonra elektriksel sinyale dönüşmekte ve manyetik bantlara kaydedilmektedir. Bu kaydedilen görüntüye Latince görüyorum anlamına gelen video terimi kullanılmaktadır. Bununla birlikte bu sinyalin elektriksel bir boyut olmasından dolayı bu video sinyalinin görülebilir olması için görüntünün bir ekranda oluşması ve bu görüntünün kablolama yardımıyla iletilmesi gerekmektedir. Kamera ile çekilmiş görüntülerin iletilmesini ve saklanmasını sağlayan, genel olarak manyetik bir banda kaydedilen, üzerinde kamera tarafından çekilmiş resmin bilgilerini elektronik olarak taşıyan bir sinyaldir. Çekilen bütün görüntüler video sinyali şeklinde saklanır ve iletilir. Video sinyali çok yüksek frekanslara sahip olduğundan kameradan video (görüntü) kaydediciye (videorecorder) veya görüntü kaydediciden başka bir görüntü kaydediciye aktarılması oldukça hassas ve önemli bir konudur. Bir görüntünün bir başka ortama (kaset, hard disk vb.) aktarılmasına veya kopyalanmasına aktarma denir. Bu işlem esnasında ortam şartları ve kullanılan kaset (medya) türüne göre belirli bir kayıp yaşanır. Bu kayba sinema ve televizyon alanında jenerasyon kaybı denir. Bu görüntü kaybının nedenleri arasında bant aşınması gelmektedir. Analog sistemlerde orjinal çekim bandı zamanla fiziksel aşınmaya uğrar. Analog bantlar her okunduklarında belirli bir aşınmaya maruz kalır. Bunun nedeni video okuyucudaki manyetik kafanın ortam ile teması sonucu aralarında fiziksel bir sürtünme oluşmasıdır. Bu sürtünme beraberinde aşınmayı da getirir. Bir diğer neden de analog sistemlerde orijinal bant, her kopyalandığında video sinyalleri çeşitli elektronik devrelerden geçmekte, bu durumda kullanılan elektronik devrelerin kusursuz olmaması sonucunda video okuyucu kafasındaki sürtünme vb. nedeniyle video sinyallerinin bir miktar zayıflamasına neden olmaktadır. Analog sistemler arasındaki aktarma sırasında çeşitli kablolar kullanılır. Bu kablolar belirli bir dirence sahiptir. Kabloya giren sinyal ile çıkan sinyal arasında fark olması kaçınılmazdır. Bu aradaki fark 33

34 jenerasyon kaybını artırır. En fazla jenerasyon kaybı, bu noktada gerçekleşir. Kullanılan kablo mesafesi uzadıkça kayıp da artar. Aktarma: Bir görüntünün bir ortamdan (kaset, hard disk vb.) bir başka ortama kopyalanması işlemine verilen addır. Jenerasyon kaybı: Aktarma ya da iletme sırasında ortaya çıkan aşınmadır. ANALOG VİDEO SİNYALİ Kamera mercek yoluyla elde edilen görüntü, kameranın içinde yer alan prizma sistemine ulaşır. Dikroik ayna, olarak adlandırılan bu prizma sistemi görüntüyü oluşturan beyaz ışığı, kırmızı, yeşil ve mavi olarak ayırarak bu renk bilgilerinin elektriksel sinyale dönüşeceği bölüme ulaştırır. Kamerada renk bilgileri önceleri tüpler ile daha sonraları CCD ler yardımı ile elektriksel sinyale dönüşmektedir. Elektriksel sinyale dönüşen bir renk bilgisi analog video sinyali ile birlikte bir sis-temden diğerine aktarılır. Manyetik bant ortamına kaydedilmiş video sinyali temel olarak resim bilgisi, parlaklık, renk, SYNC (senkron) sinyali, timecode (TC- Zaman Kodu) bilgilerini içerir. Ayrıca 2 veya 4 kanal audio (ses) bilgisi de bantlarda yer almaktadır. Yayın sistemlerinde (broadcast) analog video sinyali farklı şekillerde aktarılabilir. Analog video sinyali farklı şekillerde iletilebilmektedir. Kamera renk tüpü CCD sensor Birleşik (Kompozit) Video Sinyali Adından da anlaşılacağı gibi bu sistem bütün sinyallerin tek bir hattan (kablodan) geçirilmesi şeklinde işlemektedir. Video sinyallerin tek kablodan iletilmesi olarak açıklanabilir. Bütün video, SYNC, TC, vs. sinyalleri tek bir hattan gideceğinden hat üzerinde yüksek bir bant genişliği oluşacaktır. Bir başka anlatımla tek bir kablo ile bütün bilgileri iletebilmek gerekmektedir. Bu durumun sonucu olarak jenerasyon kaybı önemli oranda artar. Sistemin 34

35 yararı ise bütün video işlemlerini tek bir hatta ve elektronik devrede yaptığından ucuz ve basit oluşudur. Özellikle evlerdeki videolar ve kameralar bu sistemle çalışmaktadır. Ayrışık (Komponent) Video Sinyali Görüntü algılama elemanları aracılığı ile elektriksel sinyaline dönüşen üç renk bilgisi (kırmızı, yeşil, mavi) bu aşamadan sonra elektronik olarak belirli oranlarda birleştirilerek görüntünün en temel elemanı olan parlaklık bilgisi elde edilir. Uygulamada buna Y sinyali denir. Bu noktadan sonra komponent video sinyali oluşturulması için elde edilen bu Y sinyali belirli parçalara ayrılarak iletilmesi gerekir. Bunun nedeni, sinyalin üç ayrı kablo ile yönlendirilmekte bu durum kablolara binecek olan bant genişliğinin 4/1 oranında düşmesini sağlamaktadır. Düşük frekansları iletmek ise çok daha kolaydır. Böylece jenerasyon kaybı en az seviyede tutulmuş olur. Bu üç ayrı sinyalin oluşturulması için Y sinyalinden kırmız renge ait sinyal çıkartılarak (R-Y) komponent sinyalin birinci bileşeni ve Y sinyalinden mavi renge ait sinyal çıkartılarak (B-Y) komponentin diğer sinyalli elde edilir. Parlaklık bilgisi Y ve bu iki sinyal üç ayrı kablodan gönderilerek komponent sinyal iletilmiş olur. Dikroik: Üzerine düşen ışığı iletirken rengi değişen malzemelere verilen addır. Dikroik Ayna: Üzerine düşen ışığı dalga uzunluğuna göre hassas bir şekilde yansıtmak için kullanılan prizma sistemidir. SYNC Sinyali: Banda kaydedilmiş video sinyalinin görüntü referans bilgisini üzerinde taşıyan sinyaldir. Timecode: Kameranın kaydettiği (frame) resim karelerinin, baştan sona doğru sayısının, kayıt sırasında bant üzerine kaydedilmesidir. S-Video Ayrıştırılmış video (separated video) kelimelerinden oluşan S- Video bağlantı tipinde, video sinyali parlaklık ve renk bilgileri birbirinden ayrıştırılarak taşınır. S-Video kablosunda renk bilgisi ve parlaklık bilgisini taşıyan iki farklı kablo bulunmaktadır. Bu nedenle aktarımlardaki görüntü kalitesi kompozit kablolara göre daha kalitelidir. S-Video ANALOG VİDEO SİNYALİ KONNEKTÖRLERİ Sinyal taşıyıcı bağlantıları gerçekleştirmek için kullanılan kabloların uçlarına takılan parçalara konnektör adı verilir. Konnektörlerle bilgisayar, VTR cihazı, görüntü aktarıcı, kamera, ses veya görüntü mikseri, video monitörü ve hoparlör gibi cihazları birbirine bağlanabilir. Konnektörlerin bazıları sadece ses, bazıları sadece görüntü, bazıları ise hem ses hem de görüntü taşır. Bu kabloların sayısının çokluğu ilk başta sistemler arası bağlantılarını yapmanın çok zor olduğunu düşündürebilir. Oysa temel kablo türlerini tanıdıktan ve hangi cihazların birbirine bağlanacağını bildikten sonra bağlantı yapmak büyük ölçüde kolaylaşacaktır. BNC (Bayonet Neill-Concelman) Konnektör: BNC konnektör kilit sistemine sahiptir. Bağlantının yapıldığı sistemlerde bu kilit sistemi sayesinde kablonun yerinden çıkması ancak kablonun 35

36 kopması nedeniyle meydana gelebilir. Profesyonel VTR (Video Tape Recorder) cihazları başta olmak üzere pek çok cihazın giriş ve çıkışlarında kullanılır. Uçunda bu konnektörün olduğu bir kabloyla sadece video sinyali aktarılabilmektedir. Bir sistemden diğerine kompozit bir video sinyali aktarılıyorsa sadece bir kablo yeterli olurken RGB bir video sinyali aktarımında bu kablodan üç taneye ihtiyaç olacaktır. Kurgu aşamasında lehim işlemi dikkatli yapılırsa bozulma riski azalır. BNC konnektör BNC yuva RCA Konnektör: RCA (Radio Corporation of America) konnektör tost uç, lale uç, Japon uç ve line uç gibi birden fazla isimle anılmaktadır. BNC konnektörlü bir kablodan farklı olarak bu kablolardan hem video sinyali hem de ses sinyali aktarılmaktadır. Bu konnektörün takılı olduğu kablo ile kompozit bir video sinyali ya da mono ses sinyali aktarılabilmektedir. Amatör bir bağlantı çeşididir. Genellikle ev tipi görüntü ve ses sistemlerinde aktarıcı olarak kullanılmaktadır. S-Video Konnektör: Analog video sinyali çeşitlerini anlatırken S- Video sinyalinin kompozit sinyale göre renk ve parlaklık bilgisinin ayrı ayrı taşınmasından dolayı daha kaliteli bir sinyal olduğu belirtilmişti. S-Video konnektörünün BNC ve RCA konnektörlerinden faklı bir yapısı vardır. S-Video kablosu, video sinyalini tek kablo içinde iki farklı kanalda taşır; parlaklık bilgisi (Luminance) ve renk bilgisi (Chrominance). S-Video, video konnektörünün pinleri oldukça ince olduğundan, bağlantıyı yaparken bükülmemeleri ve kırılmamaları için dikkatli olunmalıdır. Bu kablo çeşidiyle de BNC de olduğu gibi sadece video sinyali aktarılmaktadır. XLR (Canon) Konnektör: XLR konnektörler genel olarak Canon uç olarak bilinmektedir. Bu kablolarla sadece ses aktarımı yapılmaktadır. Genellikle profesyonel sistemlerde kullanılmaktadır. Profesyonel görüntü aktarım konnektörü olan BNC gibi Canon uçlarında bir kilit sistemi bulunmaktadır. Stereo ses iletimi ve mono ses iletimi yapılabilmektedir. Bu konnektörün dişi ve erkek olarak tanımlanan 36

37 iki farklı konnektör tipi bulunur. Eğer herhangi bir sistemden ses çıkışı yapılacaksa dişi canon konnektör herhangi bir sisteme ses girişi yapılacaksa erkek canon konnektör kullanılmalıdır. Görüntü ve ses sistemlerindeki canon ses giriş ve çıkışları buna göre yapılandırılmıştır. Scart Konnektör: 21 pinli bir video arabirimidir. Sesi ve görüntüyü aynı kablo üzerinden taşır. TV ler, monitörler, VCD-DVD oynatıcılar, Oyun konsolları, uydu alıcıları (receiver) ve sayısal platformların alıcılarında scart girişi bulunmaktadır. Profesyonel kamera, oynatıcı ve kaydedicilerde scart bağlantı girişi bulunmamaktadır. Scart konnektör amatör ev kullanıcılarının görüntü ve ses bağlantılarını tek bir kablo ile kolaylıkla yapabilmesi için geliştirilmiştir. Analog Video Sinyali Adaptörleri Teknolojinin gelişmesiyle hayatımıza sürekli yeni cihazlar, konnektörler ve kablolar girmektedir; ancak eski teknolojilerin devreden kalkması aynı hızla olmadığından günümüzde sadece radyotelevizyon yayıncılığı alanında yüzlerce değişik konnektör ve kablo türü mevcuttur. Bilgisayarlar, VTR cihazları, kameralar, monitörler gibi yayıncılıkta kullandığımız cihazlar birden fazla konnektör türünü destekler. Örneğin bir video monitöründe birden fazla video sinyali girişi olabilir. Bir cihazın üzerindeki giriş-çıkış noktalarının sayısı o cihazın üretildiği yıla, kullanım amacına ve kalitesine göre değişiklik gösterebilir. İki cihaz arasında bağlantı yapmak istediğimizde, eğer uygun bir bağlantı noktası bulunamıyorsa devreye adaptörler girer. Sözlük anlamı uyarlayıcı olan adaptör, televizyonculukta iki tarafı birbirinden farklı konnektörleri ifade etmekte kullanılır. Uygulama Bilgisi: VTR cihazımıza takılı video kasetteki görüntüleri monitörden izlemek istediğimizi düşünelim. Yapmamız gereken VTR cihazının çıkışı (OUT) ile monitörün girişi (IN) arasında bir bağlantı kurmaktır. Eğer VTR cihazımız sadece BNC çıkışına sahipse, monitörümüzde ise RCA video girişi varsa kullanmamız gereken, BNC den RCA'ya dönüşüm yapan bir adaptördür. BNC to RCA XLR to Mono Jack HDMI to Component Scart to RCA SAYISAL VİDEO SİNYALİ Analog, kaynağındaki biçimiyle kaydedilebilen, saklanabilen, işlenebilen ve iletilebilen bilgi olduğu daha önceki bölümde vurgulanmıştı. Analog video ile sayısal video arasındaki fark şudur: Sayısal video bütün ses ve görüntüleri sadece 0 ve 1'lerle ifade eder. Analog video ise ses ve görüntüleri bir elektrik akımı gibi sürekli değişen sinyallerle üretir. Dolayısıyla sayısal videoda 37

38 sadece 0 ve 1 ler, analog videoda sayı ile ifade edilmeyen ara değerler bulunmaktadır. Analog sinyaller, örnekleme sisteminin elektronik devrelerindeki hatalardan ve özgün sinyalin iletimini sağlayacak olan sistemdeki kısmi arızalardan doğabilecek gürültülere (noise) duyarlıdır. Bu basit teknik farklılık, pratikte görüntü kayıplarının az ve iletimin daha kolay olması, görüntülerin daha esnek yöntemlerle işlenmesi gibi sayısal videoya kolaylıklar sağlamaktadır. Bugün yayıncıların kullandığı analog video donanımlarının çoğu aslında değişik derecelerde analog-sayısal arası melez sistemlerdir. Dolayısıyla sayısal video kavramından, videobant formatlarından iletim kablolarına kadar yayıncılıkta kullanılan hemen her türlü teknik öğenin 0 ve 1 leri işleyip iletecek şekilde giderek sayısal sistemlere dönüşmesi anlaşılmalıdır. Günümüzde teknoloji, video ve sesi bütünüyle sayısal yöntemlerle işleyebilecek ve büyük boyutlarda iletebilecek düzeye gelmiştir. Bu gelişmeye bağlı olarak analog video ürünleri, yayıncı, profesyonel ve amatör kullanıcı pazarlarında neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır yılında altmış kadar elektronik üreticisi, yeni bir video formatı üzerinde anlaştıklarını açıkladılar. Bu formata kısaca DV adını verdiler. Bu sistemin o güne kadar ortaya atılan onlarca formattan önemli farkları vardı: Öncelikle bütün üreticilerin ortak bir girişimiydi ve açık bir platformdu (markaya bağımlı değildi). İkincisi bu sistemde üretilecek kameraların ve okuyucuların üzerinde doğrudan sayısal giriş çıkışa izin veren bir aktarım çıkışı bulunacaktı. Bunun için Apple firmasının geliştirdiği firewire portu DV sinyalinin aktarılması için temel alınmıştır. Daha sonra bu portun adı IEEE (Institute of Electrical and Electronics Engineers) portu olarak da anılmaya başlanmıştır. Gürültü (Noise): Sinyal iletimi sırasında, bağlantı sorunlarından kaynaklanan rastgele meydana gelen görüntüde karlanma, seste hışırtı şeklinde bozulmadır. Uygulamada İngilizce karşılığı olan Noise şeklinde kullanılır. Port: Bilgisayarlara veri giriş noktasıdır. SAYISAL VİDEO SİNYALİ KONNEKTÖRLERİ Sayısal video ve ses sinyalinin aktarılması için sayısal teknolojisinin bağlantı kabloları kullanılmaktadır. Görüntü ve ses aktarımı için kullanılan en yaygın bağlantı çeşidi firewire portudur. 4 pinli Firewire, I- link, 1394 kablosu ve girişi 6 pinli Firewire, I- link, 1394 kablosu ve girişi Dış görünüş olarak USB portuna benzer ancak USB portundan biraz daha büyüktür. USB den çok daha hızlı veri aktarımı sağlar. Sayısal ve HDV kameralar FireWire portu sayesinde bilgisayara doğrudan bağlanarak görüntü aktarabilir. I-link ve 1394 kablosu olarak da tanımlanır. Firewire arabiriminin USB den hız dışında bir başka önemli avantajı da kesintisiz aktarım yapmasıdır. USB arabiriminde veriler paketler hâlinde taşınır. Belli bir bit sayısı bir araya geldikten sonra paket halinde sisteme aktarılır ve işleme alınır, bu sırada ikinci paket hazırlanır ve yola çıkar. Bu kesintili aktarım özellikle video aktarımı için yetersizdir ve görüntüde kayıplara yol açar. Firewire 38

39 standardında ise veriler, aralıksız ve seri olarak aktarılır. Firewire konnektörünün en yaygın kullanılanları 6 pinli ve 4 pinlilerdir. 6 pinliler hem veri hem de enerji aktarımı yapabilir. 4 pinli olanları ise sadece veri aktarımı yapar girişi genellikle DV video formatı ile özdeşleştirilir kablosuyla ses ve görüntü aynı anda iletilebilmektedir kablosu sadece sayısal veri aktarımında kullanılmaktadır. Bu kablo ile herhangi bir monitör veya televizyona bağlantı yapılamamaktadır. Seri Sayısal Arabirimi (Serial Digital Interface) SDI: Adından da anlaşılacağı gibi bu sistem sayısal olup herhangi bir aktarma veya iletim esnasında bir kayıp olmamaktadır. Ayrıca tek kablo üzerinden ses aktarma imkânı da elde edilmektedir. SDI sistemlerde tek kablo üzerinde hem video hem de audio (ses) sinyali iletilir. Burada analog sinyal bir çevirici ile (convertor) sayısal bilgilere dönüştürülür. Bu işlemden itibaren herhangi bir kayıp olmaz. Video sinyali artık bir sayısal sinyalden ibarettir. Sayısal bir sinyal 1-0 değerlerinden oluştuğu için bu düzeyde kesin ve net bir bilginin çeşitli donanım ve aktarım unsurlarında hasara ve kayba uğraması düşünülemez. Sistemin dezavantajı ise; pahalı olmasıdır. Gelecekte yayıncılıkta (Broadcast sistemlerde) bu sistemin yaygınlaşacağını öngörmek çok zor değildir. Yüksek Çözünürlüklü Multimedya Arabirimi (High Definition Multimedia Interface) HDMI: Özel olarak HDTV bağlantıları için tasarlanmıştır, 19 pin'lidir ve çok yüksek hızda veri aktarımı yapar. HDTV sayısal video görüntüsünü ve çok kanallı sesi tek kablo ile taşır. Küçük boyutu ve yüksek kapasitesiyle günümüzün en yeni ve kaliteli video arabirimidir. HDMI modern bir görüntü aktarım formatıdır ve modern grafik kartları ve LCD monitörlerin yanı sıra Bluray oynatıcılar, oyun konsollarında da yer alır. Monitörlerde en kaliteli görüntü aktarımı için HDMI veya DVI kullanımı tavsiye edilir. Bit: Bilgisayar teknolojilerinde (bilişimde) kullanılan en küçük bilgi birimi. Seri Sayısal Arabirimi (SDI): Hem ses hem de görüntü aktarımında kullanılır. Aktarım veya iletim sırasında jenerasyon kaybı olmaz. HDMI: Çok yüksek hızda sayısal görüntü ve çok kanallı sesi tek kablo ile taşır. Sayısal Görsel Arabirim (Digital Visual Interface) DVI: Hem sayısal hem de analog bağlantıları destekler. Bu sayede hem LCD monitörlerde ve projeksiyonlarda hem de CRT monitörlerde kullanılabilmektedir. Basit bir kablo aracılığıyla DVI sinyalini VGA e dönüştürmek mümkündür. Bu yolla eski bileşenlerle uyumluluk sağlanmıştır. DVI konnektörü sayısal ve analog sinyalleri farklı pinler üzerinden taşır. Üç temel türü vardır: DVI-D sadece sayısal, DVI-A sadece analog sinyal taşırken, DVI-I hem sayısal hem analog sinyal taşıyabilir. 39

40 GÖRÜNTÜ VE SES İLETİMİ İÇİN CİHAZLARDA BAĞLANTILARIN YAPILANDIRILMASI Görüntü ve ses sinyallerinin cihazlar arasında iletimi sağlamak amacıyla yapılacak bağlantılarda öncelikle bilinmesi gereken sinyal giriş ve çıkış noktalarıdır. Bunların bulunabilmesi için üretici firmalar bu noktaların görülebilmesi için belirli simgeler ve renklerden yararlanmışlardır. Bu simgeler ve renkler daha çok amatör kameralar, oynatıcılar, kaydediciler, televizyon ve monitörlerde bulunmaktadır. VIDEO-IN: Bir cihazda ekranı simgeleyen dikdörtgenin içine doğru yönelen ok, bu noktanın Videoin noktası olduğunu göstermektedir. VIDEO-OUT: Bir cihazda ekranı simgeleyen dikdörtgenin dışına doğru yönelen ok, bu noktanın Video-out noktası olduğunu göstermektedir. AUDIO-IN: Bir cihazda dairenin içine yönelen ok, Audio-in girişinin yapılacağı yeri göstermektedir. AUDIO-OUT: Bir cihazda dairenin dışına yönelen ok, Audio-out çıkışının yapılacağı yeri göstermektedir. Sarı renk: Video giriş ve çıkışını simgelemektedir. Siyah renk: Mono ses giriş ve çıkışını simgelemektedir Kırmızı renk: Stereo sesin sağ kanalının giriş ve çıkışını simgelemektedir. Beyaz Renk: Stereo sesin sol kanalının giriş ve çıkışını simgelemektedir. RCA bağlantı Yukarıda değinilen renkler cihazların video ve audio giriş-çıkış noktaları için geçerlidir. Bir de satın alınan kamera, oynatıcı, kaydediciler ve televizyonlarla birlikte sarı, kırmızı ve beyaz renkli RCA kabloları verilmektedir. Bu kabloların böyle renkli verilmesinin nedeni amatör ev kullanıcılarının bağlantıları kolay yapabilmeleri içindir. Farklı renkteki RCA konnektörlerinde kullanılan kablo aynı çeşittir. Bir başka 40

41 deyişle kırmızı renkli RCA kabloyu sarı rengin olduğu giriş-çıkışa takılır ise video sinyalinin iletilmesini yine de sağlanabilir. Kamera, VTR - Monitör Bağlantısı Bu tip bağlantıların en temeli herhangi bir VTR veya kameranın televizyon veya monitöre bağlanmasıdır. Bu bağlantıda, oynatıcının (player) görüntü ve ses (video, audio out) çıkışlarından monitörün görüntü ve ses (video, audio in) girişlerine bağlantı yapılır. Amatör tip kameralarda AV-out tek bir çıkıştan olabilmektedir. Profesyonel kameralarda marka ve modele göre farklı video sinyali çıkışları (komposit, komponent, S-Video, scart, DV, SDI, HDMI) bulunabilmektedir. Eğer bağlantı yapılan monitör bir TV ise; TV mutlaka RF modundan Line moduna alınmalıdır. Bu seçim genellikle TV uzaktan kumandasının üzerindeki Input select veya AV tuşları ile seçilerek yapılabilmektedir. Eğer bu yapılmazsa herhangi bir görüntü veya ses, görülemez, duyulamaz. Profesyonel bir monitör kullanımında ise, sinyallerin hangi kanala girildiğine dikkat edilmesi ve bu kanalın seçili olması gerekmektedir. Televizyonun line moduna alınması: Televizyonlardan kamera veya VTR görüntüsü alabilmek için televizyonların RF modundan Line moduna alınması gerekmektedir. Televizyonlar RF konumunda ise TV ekranı karıncalı görünür. Eğer RF anten televizyona takılı ise ayarlanan kanal ekranda görünecektir. Televizyonlar Line konumuna televizyon üzerindeki TV/Video tuşundan ya da uzaktan kumandadaki AV veya Input Select tuşlarından Line moduna alınır. Line moduna alınan televizyon ekranı siyah veya mavi renkte görünmektedir. Buraya kameradan veya VTR den görüntü gönderildiğinde ekranda görüntü belirecektir. Kameraların televizyon ya da monitörlere bağlantısı: Amatör ve yarı profesyonel kameralar amatör kullanımlarda televizyon bağlantılarının kolay yapılabilmesi için fotoğrafta görüldüğü gibi bir adet komposit video ve stereo ses sinyali kablosu tek bir uçta birleştirilmiştir. Böyle bir bağlantı kablosuyla kamera - monitör bağlantısı yapılıyor ise, tek uç kamerada bulunan AUDIO/VIDEO out girişine takılır. Kamerada bu çıkıştan başka S VİDEO ve COMPONENT OUTPUT da bulunmaktadır. Daha önce de açıklandığı gibi kameralarda farklı video sinyali çıkışları bulunabilmektedir 41

42 Kablonun diğer uçlan da televizyonun VIDEO-IN ve AUDIO-IN girişlerine takılarak kameradan görüntünün televizyona aktarılması sağlanmıştır. Bu televizyonda mono bir ses girişi olduğundan stereo ses sinyalinin beyaz renkli sol kanalı televizyona takılmıştır. Kameradan ses ve video sinyallerinin ayrı ayrı çıktığı modellerde de birden fazla kablo kullanarak ses ve video sinyalini televizyon veya monitörlere aktarılması sağlanmaktadır. Kamera, VTR-VTR Bağlantısı Herhangi bir sistemden görüntü ve ses sinyallerinin başka bir sisteme kaydedilmesi için bu sistemlerden birinin oynatıcı (player), diğerinin kaydedici (recorder) olması gerekmektedir. Kayıtın doğruluğunun görülebilmesi için mutlaka monitöre ihtiyaç bulunur. Diğer değişle üçlü bağlantı söz konusudur. Televizyon Oynatıcı Kaydedici Oynatıcı, kaydedici ve monitörden oluşan analog aktarma sistemde oynatıcının VİDEO OUT ve AUDIO OUT ucundan çıkış yapılır. Oynatıcıda bir adet S VİDEO, bir adet komposit ve bir adet de üçlü olarak component video çıkışı, stereo olarak da RCA ve canon ses sinyali çıkışı bulunmaktadır. Çıkışlardan komposit VİDEO ve RCA stereo ses çıkışları tercih edilmiştir. Oynatıcı (Player) video ve ses çıkışları 42

43 Oynatıcıdan çıkan video ve ses sinyalini taşıyan kablolar, kaydedicinin VIDE- O IN ve AUDIO IN lerine girilmelidir. Dikkat edilmesi gereken nokta monitöre görüntünün ve sesin nereden verileceğidir. Monitöre görüntü ve ses mutlaka kaydedicinin VİDEO OUT ve AUDIO OUT undan bağlantı yapılmalıdır. Böylelikle monitörde, kaydedilen görüntü ve ses izlenebilir. Kaydedici video ve ses girişleri ve monitör video ve ses çıkışları Oynatıcı, kaydedici ve monitörden oluşan sayısal aktarma sistemde 1394 kablo ile iki cihaz birbirine bağlanır. Bu kablodan video ve ses sinyali aynı anda iki yönlü olarak yapılabilmektedir. Bunun anlamı, iki cihazın hem oynatıcı hem de kaydedici olabileceğidir. Monitör bağlantısını analog sistemde olduğu gibi görüntü (VİDEO OUT) ve ses (AUDIO OUT) çıkışlarından yapılması gerekmektedir. Oynatıcı ve kaydedici girişleri 43

44 Oynatıcı, kaydedici ve monitörden oluşan analog ve sayısal aktarma sistemlerinde bağlantılar yapıldıktan sonra kaydediciye gönderilen sinyalin sisteme tanıtılması gerekmektedir. Kaydedicide bu seçim yapılmadığında monitörde herhangi bir görüntü ve ses alınamaz. Bu ayarlamalar cihazların INPUT SELECT tuşlarından gelen video sinyalinin seçilmesiyle yapılmaktadır. OBJEKTİF OBJEKTİFLERLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Objektifler, birden fazla mercek içeren, fotoğraf makinelerinde ve kameralarda görüntü toplamaya yarayan iki tarafı açık tüplerdir. Mercek ise bir tarafı küresel diğer tarafı düz olan, camdan yapılma ve bir ışık demetini kırarak belli bir noktaya düşüren saydam cisim olarak tanımlanabilir. Kameralar dışında, görüntüyü seyretmek, kaydetmek veya nakletmek amacıyla kullanılan fotoğraf makinesi, dürbün, teleskop, mikroskop gibi cihazlarda da objektifler kullanılır. Objektifin temel görevi, içindeki mercekler vasıtasıyla dış dünyadaki görüntüleri toplayarak kamera gövdesine ulaştırmaktır. Objektifin en önünde bulunan mercek görüntüyü toplar, bu görüntü daha arkalardaki merceklerden aynasal yansıyarak kamera gövdesine ulaşır. Kamera gövdesinde bulunan CCD ler bu görüntüleri elektronik sinyallere çevirir. Kameralar ve objektifler insan gözünün görüntüyü oluşturma sisteminden yola çıkarak üretilmiş ve geliştirilmiştir. Profesyonel kameraların ve bazı yarı profesyonel kameraların objektifleri ise takılıp çıkarılabilir. Bu özellik, çekimin niteliğine göre farklı türde objektif kullanılabilmesine imkân sağlar. CCD ya da CMOS görüntüyü kaydetmek için kullandığımız elektronik görüntü algılama çipleridir. Yani görüntüyü dijital bir fotoğraf makinesinde elektronik sinyallere çeviren algılayıcılara biz CCD sensör ya da CMOS sensör yani algılayıcı diyoruz. Kameralarda kullanılan objektifler, teknik özelliklerine göre değişir. Objektif seçiminde, konu hakkında doğru bilgiler vermek temel amaçtır. İlgiyi konu üzerinde toplayarak arka veya ön planları netsizleştirmek mümkündür. Aynı görüntü her objektifle alınabileceği gibi, alınan bu görüntüler arasında psikolojik ve teknik farklılıklar olabilir. Görüntü yönetmeni tarafından iyi bilinmesi gereken bu etkiler, objektifler ile sağlanır. Normal insan görüşü, çevresel alanı da katmak koşuluyla yatay olarak 180 derece civarındadır. Aynıları çok daha iyi gören vahşi hayvanların görüş alanı 40 derece kadardır. 35mm lik filmde 50mm, normal objektif olarak kabul edilir. Bunun 16 mm deki karşılığı 25 mm dir. Aslında 40 mm civarında bir objektif normal görüşe çok daha yakındır. Videoda normal objektif, video alıcısının (CCD) boyutuna göre değişir. 44

45 Profesyonel objektiflerin üzerinde bazı ayarlamalar için üç adet halka veya diğer adıyla bilezik vardır. Bunlar önden arkaya doğru sırasıyla netlik bileziği, zoom bileziği, diyafram bileziğidir. Netlik Bileziği Kameralar, otomatik netlik konumunda iken en yakındaki nesneyi ve mümkün olan en geniş alanı net gösterecek şekilde çalışır. Objektif üzerindeki netlik ayar düğmesi, elle ayarlama (manuel) konumuna alındığında; kameraman netlik bileziğini sağa-sola çevirerek istenen kişilerin/nesnelerin net veya bulanık görünmesini sağlayabilir. Netlik bileziğinin üzerinde metre veya feet gösteren rakamlar vardır. Örneğin netlik bileziği 5 metreye ayarlandığında 5 metre uzaklıktaki cisimler ve etrafında bir alan net olacak, daha öndeki veya arkadaki cisimler bulanık görünecektir. Netlik ayarlanırken çekimi yapılan konuya sonuna kadar optik yaklaşılması (zoom) ve sonrasında netlik bileziğiyle ayarlama yapılması daha iyi sonuç alınmasını sağlar. Zoom Bileziği Kameranın konumunu değiştirmeden kişi veya nesnelere yakınlaşmayı veya bunlardan uzaklaşmayı sağlar. Bu merceksel hareket diğer değişle optik yakınlaşma ile kamera, hiç hareket etmediği hâlde bir odanın tümü görüntülenebileceği gibi sadece bir kişinin yakın plan çekimi de yapılabilir. Merceksel yakınlaşma ve uzaklaşma hareketlerini zoom bileziğinin yanı sıra, objektifin sağ tarafında bulunan zoom motoru ile de yapmak mümkündür. Objektifin üzerindeki son halka diyafram halkasıdır. Bu halka sağa-sola çevrildiğinde objektifin içindeki perde genişler veya daralır, bu şekilde gövdeye girecek ışık miktarı belirlenir. Işık miktarı diyafram ile kontrol edilir. Diyafram Bileziği Her objektifin içinde aynen insan gözündeki iris sistemi gibi ne kadar ışık geçeceğini belirleyen bir düzenek bulunur. Böylece farklı ışık koşullarında ışığın geçiş oranı değiştirilebilir. Diyafram sistemi çalışırken oluşan dairesel açıklığa, diyafram açıklığı adı verilir. Diyaframın oluşturduğu dairesel açıklıklar, uluslararası, kabul edilmiş belli rakamlarla gösterilir. Birbirinin katları olarak büyüyüp küçülen diyafram değerleri (tam değerler) sırasıyla şöyledir: Sayısal olarak en küçük değer, ışığın en çok geçtiği durumu ifade eder. Her bir değer kendinden bir öncekine göre iki kat daha fazla ışık geçirir. 45

46 Alan Derinliği Diyafram açıklıklarının objektiften geçerek filme etki eden ışık miktarını ayarlaması yanında, ikinci bir görevi de alan derinliğini belirlemesidir. Alan derinliği, çerçevenin içinde ön plandaki en net nokta ile arka plandaki en net nokta arasındaki uzaklıktır. Alan derinliği sınırları yani en öndeki net nokta ile en arkadaki net nokta arasındaki mesafe; istenilen netliğin sınırları, objektif odak uzaklığı, diyafram açıklığı ve konu ile kamera arasındaki mesafe gibi birtakım etkenlere bağlıdır. Diyafram açıklığı küçüldükçe alan derinliği artar, yakındaki ve uzaktaki cisimlerin görüntüleri daha net olur. Diyafram açıklığı büyüdükçe alan derinliği azalır ve belli bir uzaklıktaki bütün cisimlerin, objektif sonsuza ayarlanmadıkça kesin, belirli net bir görüntüsünü elde etmek olanaksızlaşır. Odak Uzaklığı Objektifler farklı boyutlarda görüntü üretir. Bunun nedeni objektiflerin odak uzaklığından kaynaklanmaktadır yani odak uzaklığı objektifin odak merkezi ile görüntünün oluştuğu düzlem arasındaki uzaklıktır. Bu objektifler kullanıldığında görüntüde oluşturulan etki de değişir. Bu nedenle görüntüde oluşturulmak istenilen etki önceden planlanmalıdır. Örneğin geniş açı bir objektif raylar boyunca görünen derinliği abartabilir ya da ön plandaki ağaçları ve binaları büyütür; bir tele objektif zorlayıcı bir biçimde derinliği azaltır, ağaçları birlikte çok yakın ve nerdeyse aynı boyutta gösterir. 46

47 50 mm lik bir objektifi, normal objektif olarak tanımlandığında; geniş açılı (28 mm, 8 mm gibi) objektiflerin odak uzaklığı mesafesinin daha kısa olduğu anlaşılır. Bunun tam tersi durumda ise yukarıdaki şekilden de anlaşılacağı gibi dar açılı objektiflerin (85 mm, 135 mm, 300 mm, 500 mm, 1000 mm gibi) odak uzaklıklarının uzun olduğu anlaşılır. Temelde bir konunun çekimini yaparken kameramanın dikkat etmesi gereken konuların başında; objektifin odak uzaklığı, diyafram açıklığı ve bulunulan ortamın atmosferi (kapalı, açık alan, gece, gündüz, yağışlı, sisli, karla kaplı vb.) gelmektedir. Kameraman bu olanaklara göre, hangi nitelikteki objektif ile çekim yapacağına karar vermelidir. Ayrıca, kameramanın objektiflerin yapısını ve yarattığı etkileri iyi bilmesi gerekmektedir. Her objektifin ve bu objektiflere bağlı olarak oluşan görüş açısının, belli bir anlatım özelliği ve belli bir kullanım yeri vardır. Yönetmenin tercihi ve kameramanın görüntü üretme yeteneği herhangi bir varlığı, kişiyi, durumu, davranışı, olguyu, duyguyu; kişiyle doğal ve toplumsal çevresi arasındaki ilişkiyi, çevrenin özelliklerini anlatmada en uygun çekimi (kompozisyon) seçmeye çalışır. Çekimler hiçbir zaman gelişigüzel seçilmez; ancak anlatımın gereklerine uyacak biçimde seçilir ve kullanılır. Öte yandan herhangi bir filmde bazı çekimlerin öbürlerine göre daha çok kullanılması; konuya, filmin türüne, yönetmenin, oyuncunun sözüne göre de değişebilir. Örneğin belgesel filmlerde, televizyon programlarında, toplumsal konulu filmlerde, insanla çevresi arasındaki ilişki daha ağır bastığından bunu en iyi yansıtacak toplu çekim, genel çekim ve boy çekiminin daha çok kullanılması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu tip çekimleri de yapabilmek için objektiflerin normal ya da geniş açılı objektifler olması gerekmektedir. Ruhsal bir dramda, ruhsal çözümlemelere çok yer veren yapımlardaysa bel, göğüs ve baş çekimleri daha çok yer tutar. Bu tip çekimleri de yapabilmek için objektiflerin dar açılı objektifler olması gerekmektedir. Zoom objektif kullanılacaksa ise bu iki durumu anlatan yapımları zoom optik hareketi yapılarak, geniş açıya geçilebilir ya da dar açıya geçilerek çekimler gerçekleştirilebilir. Başka bir deyişle, kamera önünde gerçekleşen hareketin, uyumlu ve ritmik olması isteniyorsa her objektifin odak uzaklığının nasıl bir etki yaratacağını bilmek gerekir. İki ya da daha çok öğenin birbirini hareket, biçim, renk ve ton değerleri bakımından desteklemesi anlatıma güç katar. Uyumda, benzer öğelerin yan yana kullanılması, ritimde benzer öğelerin belirli aralıklarla tekrarlanması anlatımı güçlendirmektedir. Bazen ritim ve uyum birlikte kullanılabilir. Hareket eden öğelerin aynı tarafa yönelmesi, örneğin koyun sürüsünün dereye doğru yönelmesi, uyumlu ve ritmik bir harekettir ancak objektifin etkisine göre hızlı ya da yavaş olarak algılanır ya da duran nesnelerin aynı tarafa yönelişi (4-5 kişinin aynı yöne bakmaları) aynı şekilde objektifin etkisine göre ritmi değişebilir. Objektifler, temelde sabit odak uzaklıklı ve değişebilir odak uzaklıklı olmak üzere iki grupta incelenir. 47

48 OBJEKTİFLERİN YAPISI Bir kamera için görüntü kalitesi ve olanakları, objektifin yapısıyla doğrudan orantılıdır. Objektiflerin içerisinde farklı sayılarda mercek elemanlar bulunmaktadır. Film ve video kayıtlarında görüntü üzerinde istenen büyüklükte çerçeve yapılırken mercekler kullanılır. Mercekler içbükey ve dışbükey olarak adlandırılır. İçbükey mercekler, üzerine düşen ışınları mercekten geçtikten sonra birbirinden uzaklaştırır. Gerçek olmayan düz ve küçük görüntüler oluştururlar. Görüntü her zaman odak ile mercek merkezi arasında oluşur. Cismin merceğe olan uzaklığı bunu etkilemez. İçbükey merceklere, kalın kenarlı mercek ismi de verilir. Nedeni kenarlarının kalın, merkezinin ince olmasıdır. Dışbükey mercekler, üzerine düşen ışınlar mercekten geçtikten sonra birbirine yakınlaştırır. Dışbükey merceklere ince kenarlı mercek ismi de verilir. Nedeni kenarlarının ince, merkezinin kalın olmasıdır. Mercekler özünde, yontulmuş cam parçalarıdır. Temel işlevleri, görüntüyü küçültüp yoğunlaştırarak arkalarındaki bir düzleme ters olarak düşürmektir. Temelde tek bir mercek ile görüntü alınabilse de hatta sadece bir delik bile aynı sonucu verecektir ( Pin Hole Photography kavramı ve camera obscura bu mantıkla gelişmiştir). Bu birçok anlamda kaliteli görüntü olmayacağını göstermektedir. Merceğin küresel yapısından dolayı, merkezdeki ve kenarlardaki kırılmalar farklı odak noktalarında birleşir ve görüntünün seçildiğini birkaç nokta da yineler. Diğer deyişle, yüzeyde oluşan görüntünün ortasında iyi bir ışık ve keskinlik varken yanlara doğru gittikçe ışık gücünün düşmesi ve netliğin kaybolması sorunu ortaya çıkar. Tek mercek görüntülerinde, küresel yapıda olan merceğin, duyarlı yüzeye düşürdüğü görüntü küreseldir. Ancak görüntü düzlemi düz olduğu için, orta nokta net ise, kenarlar; kenarlar net ise orta nokta net olmaz. Tüm bu hatalar, basit bir büyüteçle kâğıt üzerine düşürülen bir görüntüde gözlenebilir. Bu nedenle iyi bir görüntü elde etmek için kalın ve ince kenarlı mercekler bir arada kullanılır. Bir merceğin dağıttığı görüntü, diğeri tarafından toplanır. Böylece merceklerin hesaplamalar ve mekanik düzeneklerle birleştirilmesi sonucu, kaliteli görüntü elde edebilen bir objektif üretilmiş olur. Objektifler, kameranın bakış açısının genişliğini belirler. İki farklı objektifin aynı sahneyi görüntülemesi durumunda, ortaya çıkan görüntülerdeki perspektif ilişkileri farklı olabilir. Bir objektifin görevi, bakılan ve kaydedilmesi düşünülen konunun görüntüsünü bir film duyarkatı ya da bir video kamerasında olduğu gibi görüntü toplayıcı CCD lerin üzerine düşürmektedir. Kameranın gördüklerinin ne kadar uzakta ya da yakında görüneceği, kullanılan objektife göre değişmektedir. Bazı objektifler, cisme ya da hareketli bir nesneye yakın olsalar bile onları bulundukları yerden daha uzaktaymış gibi gösterir. Başka bir çeşit objektif ise görüntüsü kaydedilecek olan cisimden uzakta olsa bile yakındaymış gibi gösterebilme yetisine sahiptir. Profesyonel kameralarda objektifler değişebilir. Yarı profesyonel ve amatör kameralarda objektif sabittir ve yerinden çıkarılması için gövdeden kesilmesi gerekir. Bir objektifin merkezine optik merkez (optical center) ve bu merkezden objektifin yüzeyine dik olarak geçen doğruya da optik eksen (optical axis) adı verilir. Objektifin optik ekseni üzerinde ve 48

49 uzakta bulunan bir kaynaktan bu eksene paralel olarak gelen ışınlar, mercekten geçip kırılarak yine bu eksen üzerinde belli bir noktada kesişirler ve görüntü ters oluşur. Bu noktaya odak noktası (focus point-plane) denir. Objektifin film ya da sensör yüzeyine aktardığı görüntünün sınırlarının görüntü merkezinde yaptığı açı görüş açısıdır. Bu değer odak uzaklığı ile ters orantılıdır. Yani odak uzaklığı arttıkça görüş açısı azalır. Odak uzaklığı 50 mm olan standart objektif için görüş açısı yaklaşık 46 derecedir. Bu değer 100 mm için 24, 200 mm için 12, 35 mm için 54, 20 mm içinse 84 derece olur. Görüntüdeki perspektifin kontrolü, kameraman ve özellikle yönetmen için çok önemlidir. Bu süreçteki başlıca değişken, objektifin odak uzunluğudur. Teknik olarak odak uzunluğu objektifin merkezinden, ışık ışınlarının filmdeki bir odak noktasına doğru birleştiği noktaya olan mesafedir. Odak uzunluğu, görüntüdeki şeylerin algılanan büyüklüğünü, derinliğini ve ölçeğini değiştirir. Odak uzunluğu, objektif sonsuza netlendiğinde sistemin son merceğinin optik merkezi ile görüntünün oluştuğu odak noktası arasındaki uzunluğun milimetre cinsinden ifadesidir. Bir objektifin temel özelliklerinin göz önünde tutulması gerekir. Bu özellikler şöyle sıralanabilir: 1- Odak uzaklığı 2- Diyafram açıklığı 3- Bakış açısı 4- Seçme gücü 5- En yakın netleme uzaklığı 6- Ağırlığı ve büyüklüğü Objektifin niteliğini belirleyen bu özellikleri sağlayan şey, merceklerdir. Bir objektifin mercek kalitesi ne kadar iyi olursa elde edilen görüntünün niteliği de o kadar artar. İyi bir mercek sisteminden yanlışlıkla kötü görüntü elde edilebilir; ancak kötü bir mercek sisteminden iyi bir görüntü elde edilemez. Optik ve ışık konusundaki kurallar objektifler için temel belirleyici öğelerdir. Bir objektifin niteliği tek bir olgu ile belirlenir. Nitelikli görüntü üreten objektif, iyi objektiftir. Bir objektifin oluşturduğu görüntü daire şeklindedir (yapıları itibariyle). Görüntünün en net bölgesi ise 49

50 ortasında oluşur. Bir objektifin oluşturduğu görüntünün en net olduğu bölgenin çapına objektifin kaplama alanı adı verilir. Örneğin; 35 mm filmin görüntü alanı 24x36 mm dir. Köşeleri birleştirildiğinde oluşan üçgenin uzun kenarı ise yaklaşık 43 mm dir. Bu rakam ise 35 mm film ile kullanılabilecek objektifin minimum bu kaplama alanına sahip olması gerektiği anlamına gelir. Diğer değişle, bir objektifin kaplama alanı o kameralar için objektiflerin bakış açılarıyla da ilgilidir. Objektifler sınıflandırıldığında; onların ürettiği görüntünün büyüklüğü de önemli bir konudur. Aynı konuya yönelmiş olan objektifin ürettiği görüntünün büyüklüğü farklı olabilir. Çekim şartları ve uzaklık değişmeksizin elde edilen görüntünün boyutu değişir. Bunun nedeni objektifin odak uzaklığıdır. Odak uzaklığı arttığında, objektifin sağladığı görüntüdeki nesnelerin boyutu büyür, çünkü bakış açısı daralır. Tersi durumda ise görüntüdeki nesnelerin boyutu küçülür, çünkü bakış açısı genişler. Bakış açısı objektifin odak uzaklığıyla birlikte, kaydedilen yüzeyin boyutuyla da ilgilidir. OBJEKTİFİN ÇEŞİTLERİ VE ETKİLERİ Objektiflerin sınıflandırması da odak uzaklığına göre (bakış açısına göre) yapılır: sabit odak uzaklıklı objektifler ve değişebilir odak uzaklıklı objektifler. Bu evrensel tanım, video kameralarda bir değişikliğe uğramıştır. İki video kamera farklı büyüklükte görüntü algılayıcılara sahip olabilir (CCD). Bu video kameralar kullanıldığında aynı görüş açısını sağlamak için rakamsal olarak farklı odak uzaklıklarına sahip objektif kullanacaklar demektir. Örneğin birinde 20mm de görünen görüntü, diğerinde 12mm ye denk gelecektir. Diğer değişle, her formatın normal merceğinin odak uzaklığı o sistemin ürettiği görüntünün diyagonal uzunluğuna yaklaşık olarak eşittir. Objektif çeşitleri normal, geniş, dar (tele) ve zoom olarak sınıflandırılabilir. Normal Açılı Objektifler Normal objektifi teknik olarak tanımlamak için tarihî süreçten bahsetmek gerekmektedir. Süreç içinde belirli bir kültürün mekân algısına bağlı olarak değişiklik gösterdiği ve onunla tutarlı görüntüler üretmeyi amaçladığı görülür. Sinema tarihi boyunca normal görüntü 75 mm'den 65 mm ye (Edison, Griffith), sonra 50 mm ye (1920 lerden 1940 lara kadar), daha sonra da 35 mm ye doğru uzanan bir değişim gösterir li yıllarda ise geniş perdenin, yönetmenleri geniş açılı mercekler kullanmaya yönelttiği görülür. Geniş perde, eski 50 mm merceklerin sağladığından daha geniş açılı bir görüntüye gereksinim duyuyordu. Bu değişim, sonuçta hem perde için hem de kameralar için bir standartlaşma getirmek zorunda kaldı. Bu yüzden objektifi tanımlarken 35 mm film kamerası gözönünde bulundurularak yapılmaktadır. 35 mm filmde; 50 mm. Objektif, normal objektif olarak tanımlanır. Normal objektifler, görüş açıları insan gözüne en yakın olan objektiflerdir (45-50 Derece). Objektifin odak uzaklığı, kullanılan filmin diyagonal köşe uzaklığına yaklaşık olarak eşitse, objektif o film boyutu için normal objektiftir. Örneğin 35 mm filmin boyutu 24x36 mm ve köşegen 50

51 uzunluğu 43 mm dir. Bu durumda, 50 mm bir objektif 35 mm kameralar için normal objektiftir. Bir video kamerada görüntü algılayıcısının (CCD) boyutu 35 mm film boyutuna eşitse 50 mm objektif normal objektif olarak tanımlanabilir. Yarı profesyonel ve amatör kameraların görüntü algılayıcılarının (CCD) boyutlarına göre, 7-21 mm lik objektifler normal objektif sayılabilir. Genellikle bu tip kameralarda objektifler gövdeye sabitlenmiştir ve zoom objektifler ile birlikte kullanılmaktadır. Optik kalitesi olarak en iyi sonuçlar normal objektiflerle elde edilir. İnsan gözünün algılamasına yakın bir görüş açısına ve çerçevelemeye sahiptir. Bu merceklerle insan gözünün gördüğünden farklı, sıra dışı bir görüntü elde edilemez. Normal objektiflerle gerçekleştirilen çekimlerde kamera hareketinin hızı nesnelerin kameraya doğru ya da kameradan geriye doğru hareketlerinin hızları her zaman normal algı içindedir. Kısa Odaklı (Geniş Açılı) Objektifler Geniş açılı objektifler, odak uzaklığı, kullanılan film boyutunun ya da video görüntü algılayıcısının (CCD) köşegen uzunluğundan az olan objektiflerdir. Bu objektifler, normal objektiften daha geniş bir açıyla konuya bakar ve bir film karesine normal objektiften çok daha fazla şey sığdırır. Örneğin açık bir alanda basketbol oynayanların çekimini normal objektif kullanarak kaydetmek için konudan uzaklaşmak gerekir. Oysa aynı çekim geniş açılı bir objektifle çok daha yakından çekilebilir; çünkü geniş açılı objektifler, normal objektiflere göre daha geniş bir bakış açısı sağlar. Geniş açılı objektiflerin odak uzaklıklarının kısa olduğu tasarımından da anlaşılabilir. Bu tip objektifler, diğer objektiflere kıyasla daha kısa ve şişkin görünümlüdür. Normalden daha geniş bir objektif, perspektifte derinliği abartır. Önden arkaya sıralamada cisimler birbirine gerçekte olduğundan daha uzakmış gibi görünür. Bu abartılmış derinlik duygusu psikolojik imalar içerir. Objektife doğru gelen ya da objektiften uzaklaşan hareketlerin hızı yükselir; açı genişlemiştir ve uzaktaki cisimler çok daha küçüktür. Bütün bunlar seyircinin kendini çok daha fazla sahnenin içinde hissetmesine yol açar. Bu da çoğu zaman yönetmenin amaçladığı şeydir. Geniş açı objektiflerin bir başka özelliği de, belirli bir uzaklıkta ve diyaframda daha büyük alan derinliğine sahip olmasıdır. Alan derinliğinin büyük olması, sahnede daha çok şeyin net görünmesini sağlar. Küçük mekânlarda kameramanın daha çok şeyi çerçeve içine sığdırabilmesini ve rahat hareket etmesini sağlar. Geniş açılı objektifler, 100 dereceye yakın görüntü toplayabilir (etrafımız toplam 360 derecedir). Bu tip objektifler; yakındaki nesneleri olduğundan daha büyük, uzaktakileri ise olduğundan daha küçük gösterir. Bu yüzden geniş açılı objektifle kalabalık bir 51

52 ortam çok rahat ve ferah hissedilebilir olduğundan daha az kalabalıkmış gibi görünür. Küçük bir mekânı büyük göstermek için ise, geniş açı objektif gerekir. Dar alanlarda ve geri çekilip geniş çerçeve almanın zor olduğu mekânlarda daha büyük görüş açısına ihtiyaç duyulur. Örneğin, bir odayı çekmek için 50 mm objektif yerine 24 mm objektif kullanıldığında, perspektif etkisi iki kat artacağı için oda olduğundan iki kat daha büyükmüş gibi görünür. Aşırı geniş açı kullanımında kenarlarda eğilip bükülmeler (lens distortion) olmaya başlar. Geniş açılı bir objektifle gerçeği farklı bir şekilde sunmak söz konusudur; istenirse küçük bir mekânı oldukça geniş ve ferah gösterilebilir ya da bir koridor gerçekte olduğunda daha uzun gösterilebilir. Objektifler doğal olarak yapılan gereği perspektif kurallarına uyarlar. Geniş açılı bir objektifin en önemli özelliklerinden biri de perspektif etkisini çoğaltmasıdır. Bu sebeple geniş açılı objektifler, yakın portre çekimlerinde kötü sonuç verir; kişinin burnu yüzün diğer bölümlerine göre daha büyük ve izleyiciye daha yakın görünür. Perspektif: Yakın cismin büyük, uzak cismin küçük görülmesi olayına perspektif denir. Görüntüde, perspektif ile derinlik hissi belirginlik kazanır. Kullanılan objektif ve kameranın konulduğu yer perspektifi değiştirebilir. Uzaklaşan nesneler ne kadar hızlı küçülüyorsa ve birbirine paralel çizgiler ne kadar büyük bir açıyla kavuşuyorsa perspektif o kadar güçlü demektir. Karayolu nun tam tepeden kuşbakışı çekildiğini düşünün. Bu durumda perspektif sıfırdır. Aynı yolun tam asfaltın üzerine koyulan ve en geniş açıya alınan bir kamera ile çekildiği durumda, yol ufukta kesişiyormuş izlenimi verecektir. Bununla beraber bu perspektif içinde geniş açılı objektife doğru gelen araçlar olduğundan hızlı hareket ediyormuş gibi görünecektir. Geniş açılı bir objektifle yüksek bir binanın tepesi, tabanına yakın bir yerden, kamera yukarı kaldırılarak görüntülendiğinde aşırı perspektif bir etki oluşur. Etkileyici olsalar da bu tür çekimlerde yapılar, arkaya doğru devrileceklermiş gibi görünür. Perspektif bu durumda olabileceği en güçlü hale gelmiştir. Genel kural olarak geniş açı mercekler, perspektifi abartır; dar açı (tele) mercekler, azaltır; normal merceklerse insan gözüne yaklaştırır. Kendi bahçeleri ve arazileri olan binalar, genellikle belirli bir açıdan çok iyi görünecek şekilde tasarlanmıştır. Örneğin, araziyi çevreleyen bitki örtüsü içinde yer alan açıklık, en iyi çekim açısının bulunmasını sağlayabilir ya da iki yanı ağaçlarla kaplı bir yol gözü doğal olarak yolun ucundaki eve doğru yönlendirebilir. Kullanılacak objektif, çekim mesafesi kadar binanın boyutlarına ve görüntülenecek arazinin büyüklüğüne göre de değişiklik gösterir. Yakından kullanılan geniş açılı bir objektif, küçük mekânları daha büyük ve daha geniş gösterir; temel olarak bilinmesi gereken, dar ve kamera ile nesne arasındaki uzaklığın az olduğu mekânlarda geniş açılı objektifin uygun sonuç vereceğidir. Ancak bu objektiflerin optik özelliği nedeniyle ortaya çıkan görüntü bozulmaları, üzerinde durulması gereken en önemli konulardan biridir. Geniş açılı objektifler kaydedilen karenin kenarlarında bozulmaya neden olduğu için konuyu, mümkün olduğu kadar karenin ortasına yerleştirmek en doğrusudur. Yakın çekimlerde ise özel bir etki yaratılmak istenmediği takdirde, kişiye yaklaşmak doğru değildir. Kamera ile yakın çekim yapılacak kişiye en çok 2 metre yaklaşılmalıdır. Geniş açılı objektifler, bilinçli bir şekilde kullanıldığında başarılı sonuçlar elde edilir. Bu objektif, konuya gerektiği kadar yakınlaşmayı sağladığı için basın kameramanları için vazgeçilmez bir objektiftir. 52

53 Uzun Odaklı (Dar Açılı) Objektifler Dar odak uzaklıklı objektifler veya tele objektifler olarak da adlandırılır. Tele objektifler, uzun odak uzaklıklı objektiflerdir. Odak uzaklığının uzun olması nedeniyle ürettiği görüntü büyüktür ve dar bakış açısı sağlar. Tele objektifler diğer değişle, dar açılı objektifler, odak uzaklığı kullanılan film boyutunun ya da görüntü algılayıcısının köşegen uzunluğundan fazla olan objektiflerdir. Bu objektiflerle kamera pozisyonunu değiştirmeden uzaktaki nesnelerin yakınlaştırılmış ve büyütülmüş görüntüleri elde edilir. Dış çekimlerde; özellikle uzakta hareket eden uçak, roket gibi araçların veya doğada yaşayan vahşi hayvanların görüntülenmesinde kullanılır. Bu objektifler özellikle dış çekimlerde oldukça yararlıdır. Bununla birlikte, bu objektiflerden stüdyo çekimlerinde de faydalanılır. Birden fazla kamera ile çalışıldığı durumlarda konunun yakın çekimlerini alabilmek için her zaman kamerayı hareket ettirmek mümkün olmayabilir. Örneğin bir kamera yayındayken genel çekimde bulunabilir ve yakın çekim almak için konuya yaklaşan başka bir kamera yakın çekim alabilir ve tele objektifler bunu sağlayacak görüntüyü verir. Başka bir örnekle dar açılı objektiflerin oluşturduğu etki daha iyi anlaşılabilir. Normal odak uzaklıklı bir objektifin takılı olduğu kamera ile uzaktaki bir binanın görüntüsünü çekilirse, bina bütünü ile ve hatta etrafındaki ağaçlar ve bulutlarla birlikte çıkacaktır. Binanın bir penceresi ve bu penceredeki bir insan ise belirsiz şekilde çok küçük çıkacaktır. Bu durumda kamerayı konuya yaklaştırmadan binanın penceresindeki insanın fotoğrafı çekilmek istenirse bunun için bir çeşit dürbün görevi gören bir tele objektif kullanılması gerekecektir. Örneğin 90 mm odak uzaklıklı bir tele objektif kameraya takılınca penceredeki insanı belirten bir görüntü elde edilebilir. İnsanın daha büyük görüntüsünü çekmek için bu defa 135 mm, 150 mm, 180 mm gibi büyük odak uzaklıklı tele objektif kullanmak gerekecektir. Böylece uzaktan, penceredeki insanın görüntüsü sanki yanında çekilmişçesine netice verecektir. Daha uzaktan kullanılan bir dar açılı objektif ise binanın, yakınlardaki tepelerin, ağaçların ve diğer öğelerin daha bütünleşmiş olarak görünmesini sağlar. Ancak dar açı objektiflerin odak uzaklıkları arttıkça, içerdikleri alan derinliği de azalır. Bu objektifler, sabit odaklılar içinde en az alan derinliğine sahip olanlardır. Bu objektiflerle bu yüzden netlik yapmak, diğerlerine kıyasla daha zordur. Kamera önündeki oyuncuların ya da nesnelerin ileri veya geriye doğru küçük hareketlerinde bile netliğin bozulduğu gözlenebilir. Ayrıca bu objektiflerle hareketli kamera kullanımında sıkıntılar olacaktır. Kameranın en ufak bir hareketi, görüntüde çok büyük sıçramalara neden olacaktır. Hem netliğin çabuk bozulması hem de en küçük titreşimin görüntüye yansıması, hareketli çekimlerde tercih edilmeme sebebidir. Bunların dışında dar açılı objektiflerin odak uzaklığının uzun olmasından dolayı bu tip objektiflerde perspektif yığılması vardır. Bunun sonucu olarak bu objektifler nesnelerin arasındaki mesafeyi azaltır, cisimleri birbiri üstüne bindirir, hareket hızını da azaltır. Kameraya doğru yapılan dikey eksendeki hareket bu yüzden yavaşmış gibi algılanır. Ayrıca bu objektiflerle dış çekim yapıldığında atmosfer tabakasında oluşan toz, buharlaşma, sis, mor ötesi ışınlar gibi etkenler görüntünün kontrastlığını etkileyebilir. 53

54 Tele objektifler hiçbir zaman iyi bir görüntü vermez. Mutlaka bir parça bükülme hatası bulunur. Bu bükülme hatası odak uzaklığı büyüdükçe artar. Ayrıca kalabalık etkisi yaratırlar. Bir mekânı olduğundan kalabalık göstermek için dar açı (tele) bir objektif gereklidir. Böylece kamera önündeki nesneler sıkıştırılmış olur. Perspektif daralacağı için o çizgideki nesneler birbirlerine yaklaşır. Böylece kalabalık olmasa da kalabalıkmış gibi görünür. Tele objektif sınıfına giren diğer objektifler; 200 mm, 300 mm, 400 mm, 500 mm ve aynalı 500 mm, 1000 mm, 2000 mm ve adaptörlü teleskop takılan daha uzun odaklı objektiflerdir. Değişebilir Odak Uzaklıklı Objektifler Zoom objektifler olarak da adlandırılır. Bu tür objektiflerin getirdiği en büyük kolaylık zoom bileziği veya zoom motoru ile isteğe bağlı olarak görüş açısının geniş açıdan dar açıya kadar değişik odak uzaklıklarını sağlayarak kolayca değiştirilebilmesidir. Profesyonel video kameralar için üretilen zoom objektiflerde mutlaka zoom motoru objektife takılmıştır. Eski model pek çok film ve video kameraları üzerinde çoğunlukla üç veya dört adet standart objektif bulunurdu. Bunlardan biri geniş, biri normal ve diğeri ise dar açılı objektif olurdu. Bu tip kameralara taret adı verilirdi. Bu düzen kameramana değişen çekimler esnasında, objenin değişen durumuna göre, kameranın pozisyonunu değiştirmeden istediği yeni çerçeveyi kurmasına yardımcı olurdu. Zoom objektiflerin üretimiyle beraber taret düzenlemesiyle yapılan odak uzunluğu değişikleri tek objektif ile yapılabilir hal almış oldu. Objektif içinde merceklerin mekanik yolla birbirlerinden uzaklaşmaları veya yakınlaşmaları, objektifin odak uzunluğunu değiştireceğinden buna bağlı olarak görüş açısı da değişir. Amatör kamera objektiflerinin tümü bu türdendir. Özellikle televizyon yapımlarında değişebilir odak uzaklıklı objektifler kullanılır. Sabit odak uzaklıklı objektifin, kameranın konuya olan uzaklığı değiştirilmedikçe tek bir görüş açısı vardır. Oysa değişebilir odak uzaklıklı objektif geniş açıdan dar açıya kadar tüm görüş açısı aralıklarını içerir. Bir zoom objektifle genişten normal ya da dar (tele) açıya hızlı ve kolayca geçilebilir. Örneğin spor karşılaşmalarında zoom objektifin kullanımı çok pratik ve kolaylık sağlayıcıdır. Özellikle doğa belgesellerinde, televizyon haberciliği gibi odak uzaklığında ani değişimlerin gerekli olduğu çekimlerde, zoom objektifler çekim donanımlarını esas parçası haline gelmiştir. Zoom objektifiyle netlik yapılması, basit bir süreci içerir. Objektif maksimum dar açıya (zoom-in) getirildikten sonra netlik halkası aracılığıyla istenen konunun netlik ayarı yapılır. Daha sonra en geniş açıya geçildiğinde (zoom-out) görüş açısı-mesafesi içerisindeki netlikte herhangi bir bozulma olmayacaktır. Zoom objektiflerin sabit odaklı objektiflere göre birçok avantajı bulunmaktadır. Zoom objektifler, konunun çekim ölçeğinin ve netlik derinliğinin değiştirilmesi bakımından sınırsız alternatifler sağladığından, kompozisyonun üzerinde tam kontrol olanağı sağlar. Sabit odaklı objektiflerle çalışırken herhangi bir neden için objektifi değiştirmek gerekmektedir. Bu durum özellikle 54

55 televizyon yapımları için çok zaman kaybettiricidir. Fiziksel nedenlerle konuya yaklaşılamadığı anlarda ve kaydırma hareketinin yapılamadığı düzgün olmayan zeminlerde, optik kaydırma (zoom) kullanılabilir. Hareket sehpa üzerinde yapılabildiğinden çekim sırasında sarsılmalar olmaz. Bu durum kullanılan donanımların olanaklarına ve anlatılmak istenen konunun özelliklerine göre bir tercihtir. Zoom objektiflerin başka bir avantajı ise çoklu kamerayla çalışılan ortamlarda, örneğin konser salonlarında gövde hareketi yerine optik kaydırma kullanılırsa, gereksiz yere hem izleyicilerin hem de diğer kameramanların ilgisi çekilmemiş olur. Ayrıca diğer kameraların görüntülerine girilmemiş olur. Bir konser çekiminde, hiç yer değiştirmeden çekim yapılması gerekiyor. Böyle bir durumda hangi çeşit objektifin kullanılmasının uygun olacağını düşününüz. Zoom objektiflerin avantajlarına karşın, bazı dezavantajları da söz konusudur. Zoom objektiflerle yapılan büyütme ve yaklaştırma perspektif algısında yanılsamaya neden olur. Çekim esnasında bir zoom objektifle konuya yaklaşıldığında, konunun büyümeye başladığı ve fonun kameraya doğru geldiğini fark edilir. Bu da normalde doğada olmayan bir durumdur ve gerçeklik dışı bir harekettir. Zoom objektifler genellikle odak uzaklıklarının aralığına göre tanımlanır; örneğin mm; 12 mm ile 120 mm arasında değişen odak uzaklığını ifade eder. Objektifin tele değeri olan 120, 12 ye bölündüğünde bulunan 10 değeri, 12 mm den 120 mm ye 10 kez büyültme ve küçültme kabiliyetini belirtir. Böyle bir objektif aynı zamanda 10:1 zoom olarak da tanımlanır. Video kameralarının zoom objektiflerinin görüntü küçültme ve büyültme oranları ise objektif üzerinde yazılan 4X, 10X, 12X gibi tanımlamalarla belirtilir. Örneğin 12X lik bir zoom objektif, görüntüyü 12 kez büyütebilmek ve küçültebilmektedir 55

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6.

1.Kameranın Toplumsal Tarihi. 2.Film ve Video Kameraları. 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması. 4.Objektif. 5.Kamera Kulanım Özellikleri. 6. 1.Kameranın Toplumsal Tarihi 2.Film ve Video Kameraları 3.Video Sinyalinin Yapılandırılması 4.Objektif 5.Kamera Kulanım Özellikleri 6.Aydınlatma 1 7.Ses 8.Kurgu 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM

Detaylı

1.Fotoğraf, Işıkla Resmetmek ve Fotoğraf Makinesi. 2.Pozlama ve Kontrol Sistemleri. 3.Objektifler ve Görüntü Estetiği. 4.

1.Fotoğraf, Işıkla Resmetmek ve Fotoğraf Makinesi. 2.Pozlama ve Kontrol Sistemleri. 3.Objektifler ve Görüntü Estetiği. 4. 1.Fotoğraf, Işıkla Resmetmek ve Fotoğraf Makinesi 2.Pozlama ve Kontrol Sistemleri 3.Objektifler ve Görüntü Estetiği 4.Fotoğraf Filmleri 1 5.Siyah-Beyaz Fotoğrafçılıkta Karanlık Oda Çalışmaları 6.Filtreler,

Detaylı

DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE

DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE OLUP,BURADA YALNIZ İLK ÜNİTE GÖSTERİLMEKTEDİR TEMEL RAFÇILIK KISA ÖZET www.kolayaof.com 2 1. Ünite - Fotoğraf, Işıkla Resmetmek ve Fotoğraf Makinesi FOTOĞRAF NEDİR? Fotoğraf denildiğinde,

Detaylı

1.Bireyden Kitleye. 2.Habere İlk Adım: Gazete. 3.Her Yerdeki Ses: Radyo. 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema. 5.Evdeki Dünya Televizyon

1.Bireyden Kitleye. 2.Habere İlk Adım: Gazete. 3.Her Yerdeki Ses: Radyo. 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema. 5.Evdeki Dünya Televizyon 1.Bireyden Kitleye 2.Habere İlk Adım: Gazete 3.Her Yerdeki Ses: Radyo 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema 5.Evdeki Dünya Televizyon 1 6.Becerikli F@reyle Uzaklara: İnternet 7.Markalar ve İmajlar: Reklam ve Halkla

Detaylı

1. FOTOĞRAFIN KEŞFİ. Şekil 1. Alhazen in üç mum deneyinin tasviri

1. FOTOĞRAFIN KEŞFİ. Şekil 1. Alhazen in üç mum deneyinin tasviri 1. FOTOĞRAFIN KEŞFİ Teknik anlamda fotoğraf nesnelerden yansıyan ışık ışınlarının, ışığa duyarlı bir yüzeye düşürülmesi ve bu yüzeyde kalıcı olarak tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Bu tanımlamadan

Detaylı

İLETİŞİM VE TOPLUM B A H A R D Ö N E M İ N İ S A N D E R S S U N U M U

İLETİŞİM VE TOPLUM B A H A R D Ö N E M İ N İ S A N D E R S S U N U M U İLETİŞİM VE TOPLUM İ S T A N B U L T İ C A R E T Ü N İ V E R S İ T E S İ 2 0 1 4-2 0 1 5 B A H A R D Ö N E M İ M E D E N İ Y E T V E T O P L U M R E K T Ö R L Ü K D E R S İ 20-2 1 N İ S A N 2 0 1 5 D O

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi)

Brighton Ekolü. Film d'art (yapımevi) Brighton Ekolü İngiliz fotoğrafçı topluluğudur. Superpoze, yakın çekim, kamera hareketleri görülür. Konulu filmler yapmadılar. Görsel efektlere ve hilelere yer verdiler. Film d'art (yapımevi) Ünlü klasik

Detaylı

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ

MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Medya Ekonomisi Kavram ve Gelişimi Ünite 1 Medya ve İletişim Önlisans Programı MEDYA EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU 1 Ünite 1 MEDYA EKONOMİSİ KAVRAM VE GELİŞİMİ Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

TEKNOLOJİ ve TASARIM DERSİ 7. SINIF I. DÖNEM YAZILI-TEST SINAV ÇALIŞMA SORULARI

TEKNOLOJİ ve TASARIM DERSİ 7. SINIF I. DÖNEM YAZILI-TEST SINAV ÇALIŞMA SORULARI TEKNOLOJİ ve TASARIM DERSİ 7. SINIF I. DÖNEM YAZILI-TEST SINAV ÇALIŞMA SORULARI 1. İnsanların gereksinimlerine (ihtiyaçlarına) uygun yardımcı araç ve aletlerin yapılması veya üretilmesi için, gerekli olan

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

Yer yüzündeki en küçük, en hafif Handycam

Yer yüzündeki en küçük, en hafif Handycam Yer yüzündeki en küçük, en hafif Handycam Sayı: 20 Bu Ay... Dünya nın en küçük ve hafifi çok havalı Taşınabilir High Definition İhtişamı BRAVIA D3000 Serisi ile Tanışın Cyber-shot ile su altı keyfi Anılarınızı

Detaylı

Girdi ve Giriş Aygıtları

Girdi ve Giriş Aygıtları Girdi ve Giriş Aygıtları 1 Girdi nedir? Girdi, bilgisayarın belleğine girilen veri ve talimatlardır. 2 Giriş Aygıtları Nelerdir? Giriş aygıtı, kullanıcıların bir bilgisayara veri ve talimatları girmelerine

Detaylı

Ünite-2 Bilgisayar Organizasyonu. www.cengizcetin.net

Ünite-2 Bilgisayar Organizasyonu. www.cengizcetin.net Ünite-2 Bilgisayar Organizasyonu Bilgisayar Nedir? Belirli bir sonuç üretmek amacıyla; mantıksal kıyaslamalardan sonuç çıkarabilen, büyük miktarlarda bilgiyi depolayabilen ve gerektiğinde bu bilgileri

Detaylı

DERS BİLGİ FORMU Video Kamera Fotoğrafçılık Fotoğrafçılık

DERS BİLGİ FORMU Video Kamera Fotoğrafçılık Fotoğrafçılık Dersin Adı Alan Meslek/Dal Dersin Okutulacağı Dönem/Sınıf/Yıl Süre Dersin Amacı Dersin Tanımı Dersin Ön Koşulları Ders İle Kazandırılacak Yeterlikler Dersin İçeriği Yöntem ve Teknikler Eğitim Öğretim Ortamı

Detaylı

Web kameranın genel özellikleri

Web kameranın genel özellikleri Web kameranın genel özellikleri Normal kameranın bir türevi olarak kullanılabilen web kamerası, bilgisayara kablolar ya da bluetooth aracılığıyla bağlanan kamera sistemleridir. Dış kaynaklı görüntüleri

Detaylı

Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Teknolojisi Programı

Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Teknolojisi Programı Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Teknolojisi Programı 1. Yarıyıl Kod Ders Kredi T U L AKTS 1yy TUR101 Türkçe I 2 2 0 0 2 1yy ING101 Genel İngilizce I 3 3 1 0 5 1yy RTT105 Temel Elektronik I 3 3 0

Detaylı

ÖĞRENME FAALİYETİ 16

ÖĞRENME FAALİYETİ 16 ÖĞRENME FAALİYETİ 16 AMAÇ FOTOĞRAFÇILIK ALANI Bu faaliyet sonucunda fotoğrafçılık alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz. A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ Reklâm ve tanıtım sektörü ile bilgisayar

Detaylı

FOTOĞRAF ve GÖRÜNTÜ OLUŞUMU.

FOTOĞRAF ve GÖRÜNTÜ OLUŞUMU. FOTOĞRAF ve GÖRÜNTÜ OLUŞUMU FOTOĞRAF nedir? 18 ve 19. yüzyılın resme rakip ürünü olan fotoğraf, 20. yüzyılın belgesi; savaş yılları ve devrimlerin poli8ka malzemesi; 21. yüzyılın ise vazgeçilmezleri arasındadır.

Detaylı

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ 7.A.1. Teknoloji ve Tasarım Öğreniyorum Burdur İl Koordinatörleri Teknoloji Nedir? Teknoloji, insanların gereksinimlerine(ihtiyaçlarına) uygun yardımcı araç ve aletlerin yapılması

Detaylı

IBAK Panoramo Serisi 3D Optik Boru Hattı Tarayıcılar

IBAK Panoramo Serisi 3D Optik Boru Hattı Tarayıcılar IBAK Panoramo Serisi 3D Optik Boru Hattı Tarayıcılar Son yıllarda boru hattı kontrol teknolojisinde en büyük yenilik, Panoramo sistemi, mühendisler daha iyi veri sağlayan operatörler için stresi azaltarak,

Detaylı

ÖĞRENME FAALİYETİ 31

ÖĞRENME FAALİYETİ 31 ÖĞRENME FAALİYETİ 31 GÖRSEL İŞİTSEL TEKNİKLER VE MEDYA ALANI (RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA) AMAÇ Bu faaliyet sonucunda görsel - işitsel teknikler ve medya yapımcılığı alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz.

Detaylı

Bilgisayar Kavramına Giriş, Bilgisayar Kullanımı ile İlgili Temel Kavramlar

Bilgisayar Kavramına Giriş, Bilgisayar Kullanımı ile İlgili Temel Kavramlar Bilgisayar Kavramına Giriş, Bilgisayar Kullanımı ile İlgili Temel Kavramlar Teknolojinin gelişmesi ile birlikte bilgiye gereksinim daha da artmaktadır. Bilginin toplanıp derlenerek anlamlı bir duruma getirilmesi

Detaylı

Çıktı ve Çıkış Aygıtları

Çıktı ve Çıkış Aygıtları Çıktı ve Çıkış Aygıtları 1 Çıktı nedir? Çıktı, kullanıma uygun hale getirilecek şekilde işlenmiş veridir. 2 Çıktı nedir? Çıkış aygıtı, bilgiyi bir veya daha fazla insana aktaran donanım bileşeni tipidir.

Detaylı

Fotoğraf Sanat mıdır? Evet, Sanattır...

Fotoğraf Sanat mıdır? Evet, Sanattır... Fotoğraf Sanat mıdır? Evet, Sanattır... Prof. Christine Deboosere Gent Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi christine.deboosere@hogent.be Makalenin tamamı 30 Mayıs 2015 te kabul edildi Özet Bir fotoğrafçı

Detaylı

Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011

Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011 Bölüm 1 Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011 Dijital Dünyada Yaşamak Hedefler Bilgisayar kullanabilmenin günümüzde başarılı olmak için neden son derece önemli olduğu Bilgisayar sözcüğünün tanımlanması

Detaylı

GELİŞTİRİLMİŞ CAD/CAM/CAE SİSTEMLERİNİN UYGULAMAYA GETİRDİĞİ AVANTAJLAR

GELİŞTİRİLMİŞ CAD/CAM/CAE SİSTEMLERİNİN UYGULAMAYA GETİRDİĞİ AVANTAJLAR GELİŞTİRİLMİŞ CAD/CAM/CAE SİSTEMLERİNİN UYGULAMAYA GETİRDİĞİ AVANTAJLAR Erhan ASKER Makine Mühendisi INFORMATIK BİLGİSAYAR SİSTEMLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. GELİŞTİRİLMİŞ CAD/CAM/ÇAE SİSTEMLERİNİN UYGULAMAYA

Detaylı

TUTUNDURMA PAZARLAMA İLETİŞİM MODELİ 09.05.2013

TUTUNDURMA PAZARLAMA İLETİŞİM MODELİ 09.05.2013 TUTUNDURMA PAZARLAMA İLETİŞİM MODELİ Tutundurma, mal ya da hizmetleri satışını arttırabilmek için, alıcıları satın almaya ikna edebilmeye yönelik satıcı tarafından başlatılan tüm çabaların koordinasyonu

Detaylı

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1 Mimari fotoğrafçılık Mimarlık, gökdelenlerden kulübelere kadar her şeyi kapsayan geniş bir konudur. Gittiğiniz neredeyse her yerde, günlük hayatta bir

Detaylı

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor Yayınlanan Mayıs ayı 2016 Konular Video Reklâm HP artık dijital video ile tek bir platform üzerinden tüm Y kuşağı kitlesine ulaşabiliyor.

Detaylı

12. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr

12. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr 12. HAFTA PFS102 Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ cagataykilinc@karabuk.edu.tr Karabük Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi 2 İÇİNDEKİLER SINIFTA TEKNOLOJİNİN ETKİN KULLANIMI Teknoloji

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN 2. SINIF PYP VELİ BÜLTENİ (30 Ekim - 15 Aralık 2017) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında; disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca her

Detaylı

VESTEL ŞİRKETLER GRUBU

VESTEL ŞİRKETLER GRUBU İÇİNDEKİLER : VESTEL ŞİRKETLER GRUBU VESTEL ELEKTRONİK TARİHÇE VİZYON/MİSYON FAALİYET ALANLARI ÜRÜN KATEGORİSİ TASARIM YÖNÜ İLE VESTEL TASARIM FABRİKASI VİZYON/MİSYON VESTEL ŞİRKETLER GRUBU VESTEL ELEKTRONİK

Detaylı

Kimyasal film - Negatif filmler. 1990 larda video filmler, 35mm e aktarılıp gösterildi. Sinemada 24 kare, videoda 25 kare

Kimyasal film - Negatif filmler. 1990 larda video filmler, 35mm e aktarılıp gösterildi. Sinemada 24 kare, videoda 25 kare Kimyasal film - Negatif filmler 1990 larda video filmler, 35mm e aktarılıp gösterildi Sinemada 24 kare, videoda 25 kare Sinemada format olarak 16mm ve 35mm en çok kullanıldı Film Formatları 8 mm super

Detaylı

o Önceden programlanamaz. o Bireysel kullanılamaz. o Hazırlık için süre gereklidir. o Görüntü yüksekliği faktörü

o Önceden programlanamaz. o Bireysel kullanılamaz. o Hazırlık için süre gereklidir. o Görüntü yüksekliği faktörü Tepegöz ÖĞRETĠM ARAÇLARI VE ETKĠLĠ KULLANIMI Bayburt Üniversitesi, Egitim Fakültesi www.sakipkahraman.wordpress.com o Üzerinde hareketli bir parça taşıyan büyük bir kutu olan tepegöz basit bir araçtır.

Detaylı

Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011. Dijital Dünyada Yaşamak

Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011. Dijital Dünyada Yaşamak Bilişim Teknolojileri Temelleri 2011 Dijital Dünyada Yaşamak Bilgisayar nedir? Bilgisayar, kullanıcı tarafından girilen bilgileri(veri) işleyen, depolayan istendiğinde girilen bilgileri ve sonuçlarını

Detaylı

YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ

YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ YENİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE-

Detaylı

Satış Noktalarındaki Yeni Dijital Medya İletişim Mecranız

Satış Noktalarındaki Yeni Dijital Medya İletişim Mecranız 2016 Satış Noktalarındaki Yeni Dijital Medya İletişim Mecranız Digital Signage Nedir? Hedef kitlenizi bilgilendirme ya da davranışlarında teşvik edici değişiklik yaratmak amacıyla ses, video, grafik veya

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN ve ZAMAN 1.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (28 EKİM -13 ARALIK 2013) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında 28 Ekim 2013-13 Aralık 2013 tarihleri arasında işlediğimiz ikinci temamıza ait bilgiler,

Detaylı

İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü

İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü İzmir Ekonomi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI BÖLÜMÜ Günün Menüsü Görsel İletişim Tasarımı nedir? Görsel İletişim Tasarımcısı ne yapar?

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Yrd. Doç. Dr. FATİH ÇINAR TEMEL KAVRAMLAR. Öğretim teknolojisi TEMEL KAVRAMLAR Eğitim Öğrenme Öğretme Ortam Teknoloji Araç - gereç Öğretim materyali Eğitim teknolojisi Öğretim teknolojisi İletişim EĞİTİM: Davranışçı yaklaşıma göre eğitim, bireyin davranışında kendi

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili Sinema Tarihi Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans ( ) Lisans ( ) Yüksek Lisans( ) Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (x ) Uzaktan Öğretim( )

Detaylı

Bilgisayar Grafiği. Volkan KAVADARLI

Bilgisayar Grafiği. Volkan KAVADARLI Bilgisayar Grafiği Volkan KAVADARLI 11011032 Bilgisayar Grafiği? Özel bir grafik donanımı ve yazılımının yardımıyla bir bilgisayar tarafından görüntü verisinin temsilini kullanarak oluşturulmuş görüntüler.

Detaylı

Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz?

Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz? Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz? Günümüzde tüketiciler ihtiyaç duydukları ya da istedikleri bir şey olduğunda refleks olarak Yayınlandı Nisan 2015 telefonlarına uzanıyor.

Detaylı

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu.

T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU. MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu. T.C. PLATO MESLEK YÜKSEKOKULU MEDYA VE İLETİŞİM PROGRAMI YENİ MEDYA IV. HAFTA Öğr. Gör. TİMUR OSMAN GEZER timurosmangezer@plato.edu.tr İÇERİK Yeni Medyanın Özellikleri YENİ MEDYANIN ÖZELLİKLERİ Etkileşim

Detaylı

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIM BÖLÜMÜ

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIM BÖLÜMÜ ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIM BÖLÜMÜ DERS İÇERİKLERİ İLET101 İletişime Giriş İletişim bilimlerinin gelişimi, iletişimin temel kavramları, insan ve toplum yaşamında iletişimin

Detaylı

TEKNOLOJİ TASARIM DERSİ TANITIM VE PAZARLAMA

TEKNOLOJİ TASARIM DERSİ TANITIM VE PAZARLAMA TEKNOLOJİ TASARIM DERSİ TANITIM VE PAZARLAMA Yapılacak Çalışmalar Proje Çalışması Tamamlandıktan Sonra Marka Amblem ve Logo Ambalaj Slogan ve Reklam Çalışmaları yapılacaktır. MARKA, AMBLEM ve LOGO Marka

Detaylı

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN

BULUNDUĞUMUZ MEKÂN VE ZAMAN 1.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (20 Ekim 2014 05 Aralık 2014 ) Sayın Velimiz, Okulumuzda yürütülen PYP çalışmaları kapsamında, disiplinler üstü temalarımız ile ilgili uygulama bilgileri size tüm yıl boyunca

Detaylı

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul.

Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. KİTAP TANITIM VE DEĞERLENDİRMESİ Devrim ERTÜRK Araş. Gör., Mardin Artuklu Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü. Kadir CANATAN, Beden Sosyolojisi, Açılım Yayınları, 2011, 720 s. İstanbul. Beden konusu, Klasik

Detaylı

Yakın Tarihsel Teknolojik Gelişim Kronolojisi

Yakın Tarihsel Teknolojik Gelişim Kronolojisi Yakın Tarihsel Teknolojik Gelişim Kronolojisi 1900 lerden sonra öğretim teknolojileri alanının tarihsel kronolojisini ise Reiser in çalısmasını takip ederek, akım, öğretim tasarımı, katkıda bulunanlar

Detaylı

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015

Pazarlamanın Önemi. Toplumsal açıdan önemi. İşletmeler açısından önemi. Para Uzmanlık Pazar - 1. BBY 465, 6 Ekim 2015 Pazarlamanın Önemi Toplumsal açıdan önemi Para Uzmanlık Pazar İşletmeler açısından önemi - 1 Pazarlamanın Topluma Sağladığı Katkılar Toplumun gereksinim ve isteklerini karşılama hizmeti görür Ekonomik

Detaylı

HAYAT, GÖLGE OYUNU İÇİNDE BULMAKTIR GÜNEŞ İ...

HAYAT, GÖLGE OYUNU İÇİNDE BULMAKTIR GÜNEŞ İ... HAYAT, GÖLGE OYUNU İÇİNDE BULMAKTIR GÜNEŞ İ... MERHABA Ankara nın merkezinde yenilikçi, profesyonel genç bir ekip ve donanımla, TV ve prodüksiyon stüdyolarımızı, eğitim, konferans, seminer salonlarımızı,

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET

Detaylı

OPTİK SÜRÜCÜLER. CD-ROM / DVD-ROM sürücü: CD / DVD medyalarındaki verileri okuyabilir.

OPTİK SÜRÜCÜLER. CD-ROM / DVD-ROM sürücü: CD / DVD medyalarındaki verileri okuyabilir. OPTİK SÜRÜCÜLER Optik sürücü adı verilen aygıtlar, ışığa duyarlı veri depolama medyalarından veri okumak veya bu medyalara veri yazmak amacıyla kullanılırlar. CD-ROM / DVD-ROM sürücü: CD / DVD medyalarındaki

Detaylı

SİNEMA YÖNETMENİ TANIM

SİNEMA YÖNETMENİ TANIM TANIM Sinema için oyunlaştırılmış öykü ve romanların (senaryoların) oyuncular tarafından canlandırılması ve oyunun filme alınmasını sağlayan kişidir. A- GÖREVLER - Yazılı metni (senaryoyu) görsel olarak

Detaylı

GAZETECİLİK ALANI. Bu faaliyet sonucunda gazetecilik alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz.

GAZETECİLİK ALANI. Bu faaliyet sonucunda gazetecilik alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz. GAZETECİLİK ALANI AMAÇ Bu faaliyet sonucunda gazetecilik alanındaki meslekleri tanıyabileceksiniz. A. ALANIN MEVCUT DURUMU VE GELECEĞİ Gazetecilik alanı, kamuya ve özel sektöre ait kurum ve kuruluşların

Detaylı

6.12 Örnekler PROBLEMLER

6.12 Örnekler PROBLEMLER 6.1 6. 6.3 6.4 6.5 6.6 6.7 Çok Parçalı Taşıyıcı Sistemler Kafes Sistemler Kafes Köprüler Kafes Çatılar Tam, Eksik ve Fazla Bağlı Kafes Sistemler Kafes Sistemler İçin Çözüm Yöntemleri Kafes Sistemlerde

Detaylı

Bilgisayar, elektronik bir cihazdır ve kendi belleğinde depolanan talimatları sırasıyla uygulayarak çalışır. İşler. Bilgi İşlem Çevrimi

Bilgisayar, elektronik bir cihazdır ve kendi belleğinde depolanan talimatları sırasıyla uygulayarak çalışır. İşler. Bilgi İşlem Çevrimi Bilgisayar nedir? Bilgisayar, elektronik bir cihazdır ve kendi belleğinde depolanan talimatları sırasıyla uygulayarak çalışır. Veriyi toplar (girdi) İşler Bilgi üretir (çıktı) Bilgi İşlem Çevrimi 1 Bir

Detaylı

Teknik Belge WDR. WDR: Wide Dynamic Range Geniş Dinamik Aralık nedir? Niçin Önemlidir? elektronik-guvenlik.com SECURITURK

Teknik Belge WDR. WDR: Wide Dynamic Range Geniş Dinamik Aralık nedir? Niçin Önemlidir? elektronik-guvenlik.com SECURITURK Teknik Belge: WDR: Wide Dynamic Range nedir? Niçin Önemlidir? 1 / 10 Teknik Belge WDR WDR: Wide Dynamic Range Geniş Dinamik Aralık nedir? Niçin Önemlidir? 2018 elektronik-guvenlik.com Teknik Belge: WDR:

Detaylı

ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OYNAMANIN YARARLARI

ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OYNAMANIN YARARLARI ÇOCUĞUNUZLA BİRLİKTE OYNAMANIN YARARLARI Çocuğunuzla oyun oynamak anne babalara neler kazandırır? Ondaki değişimleri ve gelişimleri gözlemleyebilir, Oyun yoluyla çocuğundaki sınır ve kuralların oluşmasına

Detaylı

NOT: Bazı donanımlar giriş hemde çıkış donanımıdır. HEM GİRİŞ- HEM ÇIKIŞ BİRİMİ OLAN DONANIMLAR SABİT DİSK HAFIZA KARTLARI FLASH BELLEK

NOT: Bazı donanımlar giriş hemde çıkış donanımıdır. HEM GİRİŞ- HEM ÇIKIŞ BİRİMİ OLAN DONANIMLAR SABİT DİSK HAFIZA KARTLARI FLASH BELLEK ÇEVRE BİRİMLERİ Giriş ve çıkış donanımları Giriş donanımları Çıkış donanımları Klayve fare Tarayıcı HEM GİRİŞ- HEM ÇIKIŞ BİRİMİ OLAN DONANIMLAR SABİT DİSK HAFIZA KARTLARI FLASH BELLEK Monitör(ekran) Yazıcı

Detaylı

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN)

SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN) SOSYAL BİLGİLER 7 ESKİ VE YENİ MÜFREDAT KARŞILAŞTIRMASI (ÜNİTE YERLERİ DEĞİŞTİRİLMEDEN) ESKİ MÜFREDAT 1.ÜNİTE İLETİŞİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ 1. İletişimi, olumlu olumsuz etkileyen tutum ve davranışları fark

Detaylı

Ar-Ge Faaliyetlerinin Küresel Arenalarda Sınanması: Bilgiyi Üretmek, Analiz Etmek ve Yönetmek. A.Semih İŞEVİ * ve Baha KUBAN **

Ar-Ge Faaliyetlerinin Küresel Arenalarda Sınanması: Bilgiyi Üretmek, Analiz Etmek ve Yönetmek. A.Semih İŞEVİ * ve Baha KUBAN ** Ar-Ge Faaliyetlerinin Küresel Arenalarda Sınanması: Bilgiyi Üretmek, Analiz Etmek ve Yönetmek A.Semih İŞEVİ * ve Baha KUBAN ** Giriş Bu çalışmada, Şişecam Araştırma ve Teknoloji Genel Müdür Yardımcılığı

Detaylı

Digital Signage Solutions ERPA den gelen ekran tecrübesi. sıradanın ötesinde

Digital Signage Solutions ERPA den gelen ekran tecrübesi. sıradanın ötesinde Digital Signage Solutions ERPA 2017 1995 den gelen ekran tecrübesi sıradanın ötesinde ERPA, Teknolojiye değer katar faaliyetlerini sürdüren ERPA, Endüstriyel Teknoloji alanındaki ilklere imza atarak, sektörün

Detaylı

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık

Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık Halkla ilişkiler olgusunun temelinde iletişim vardır. Etkili bir halkla ilişkiler politikasının uygulanması büyük ölçüde ikili yönlü işleyen açık iletişim kanallarının varlığına bağlıdır. Halkla ilişkilerde

Detaylı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı YÖNETİM Sistem Yaklaşımı Prof.Dr.A.Barış BARAZ 1 Modern Yönetim Yaklaşımı Yönetim biliminin geçirdiği aşamalar: v İlk dönem (bilimsel yönetim öncesi dönem). v Klasik Yönetim dönemi (bilimsel yönetim, yönetim

Detaylı

MÜZECİLİKTE DİJİTAL DÖNÜŞÜM DEĞİŞEN MÜZE TEKNOLOJİLERİ VE ULUSAL BİLGİ POLİTİKASI. Salih DOĞAN İBB KÜLTÜR AŞ Panorama 1453 Tarih Müzesi Müdürü

MÜZECİLİKTE DİJİTAL DÖNÜŞÜM DEĞİŞEN MÜZE TEKNOLOJİLERİ VE ULUSAL BİLGİ POLİTİKASI. Salih DOĞAN İBB KÜLTÜR AŞ Panorama 1453 Tarih Müzesi Müdürü MÜZECİLİKTE DİJİTAL DÖNÜŞÜM DEĞİŞEN MÜZE TEKNOLOJİLERİ VE ULUSAL BİLGİ POLİTİKASI Salih DOĞAN İBB KÜLTÜR AŞ Panorama 1453 Tarih Müzesi Müdürü Müzecilikte Dijital Dönüşüm Geçmişin aydınlanmasına ev sahipliği

Detaylı

SosyoKopter SosyoKopter

SosyoKopter SosyoKopter SosyoKopter olarak kullandığımız uzaktan kumandalı yüksek teknolojili insansız hava araçları ile istenilen fotoğraf ve videoyu yüksek çözünürlük ile tamamen SosyoKopter ekibi tarafından geliştirilen yazılımlar

Detaylı

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi

Kültür Nedir? Dil - Kültür İlişkisi Dil - Kültür İlişkisi Kültür Nedir? 2 Bir milletin fertlerini ortak bir çatı altında toplayan maddi ve manevi değerler bütünüdür. Örf, âdet, gelenek ve inançlar kültürün manevi kısmına; giyim kuşam, yemek,

Detaylı

Ders İzlencesi 2014 2015 Eğitim Yılı bahar Dönemi Program adı : Fotoğrafçılık ve Kameramanlık. Zorunlu Türkçe 2 Sınav 1 Ödev

Ders İzlencesi 2014 2015 Eğitim Yılı bahar Dönemi Program adı : Fotoğrafçılık ve Kameramanlık. Zorunlu Türkçe 2 Sınav 1 Ödev Ders İzlencesi 2014 2015 Eğitim Yılı bahar Dönemi Program adı : Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Dersin adı: Fotoğraf ve Hareketli Görüntü Tarihi Dersin veriliş şekli: Teorik Dersin genel içeriği: Fotoğraf

Detaylı

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399 HABER PORTALINIZ www.kibrisgenctv.com Kıbrıs ta Birinci, Akdeniz de bir inci 90.0* 96.6 Mağusa Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399 Birinci Medya Reklam Markanıza

Detaylı

GİRİŞ. Konuşma Başlatıcı Eğitim Araçları

GİRİŞ. Konuşma Başlatıcı Eğitim Araçları GİRİŞ Konuşma Başlatıcı Eğitim Araçları Giriş Konuşma Başlatıcı Eğitim Araçlarıs İçindekiler: Eli Lilly ve Şirketten Mektup s. 2 Giriş Healthy Interactions LLC Hakkında s. 3 Konuşma Başlatıcı Eğitim Araçları

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK C IŞIĞIN KIRILMASI (4 SAAT) 1 Kırılma 2 Kırılma Kanunları 3 Ortamların Yoğunlukları 4 Işık Işınlarının Az Yoğun Ortamdan Çok Yoğun Ortama Geçişi 5 Işık Işınlarının

Detaylı

Sinemaya Giriş-1. mehmetarslantepe.net

Sinemaya Giriş-1. mehmetarslantepe.net Sinemaya Giriş-1 mehmetarslantepe.net Moving Pictures - Hareketli Resimler Lascaux Mağrası Altamira Mağrası Mısır Piramitleri Antik Yunan Antik Yunan Sophocles: "karanlık odada ışığa hassas madde Aristo:

Detaylı

Şirketinizin çalışma konusunu veya ürününüz ile ilgili çalışmayı MARKANIZI YÖNETMEK olarak algılıyoruz

Şirketinizin çalışma konusunu veya ürününüz ile ilgili çalışmayı MARKANIZI YÖNETMEK olarak algılıyoruz 1 ÖNSÖZ İşimiz; Kurumunuz için gerçekleştirilecek tüm kurumsal yenilenme, reklam, PR, basın ilişkileri, tanıtım materyalleri, strateji oluşturma, yeni müşteri ilişkileri ve marka yönetimi hizmetlerini

Detaylı

Ders: Görsel senaryo taslağının önemi

Ders: Görsel senaryo taslağının önemi Ders: Görsel senaryo taslağının önemi İletişim, harika bir prodüksiyonun anahtarıdır. Fikirlerinizi görselleştirmek için görsel senaryo taslakları kullanın ve etkili bir çekim planlayın. Çizilecek içerik

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş Rafine Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi Sektörel Reklam Ajansı Rafine; mobilya sektöründe uzmanlaşan kadrosuyla, sektörel hizmet veren bir reklam ajansıdır. 20 yıllık Mobilya Sektörü tecrübemize güveniriz.

Detaylı

İ.Ü. AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Ses ve Görüntü Hizmetleri Arşivleme Standardı

İ.Ü. AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Ses ve Görüntü Hizmetleri Arşivleme Standardı Dök. No: AUZEF-SS-2.6.-06 Yayın Tarihi:30.06.2014 Rev.No:00 Rev Tarihi: Sayfa 1 / 5 1. Amaç... 2 2. Kapsam... 2 3. Sorumlular... 2 4. Tanımlar... 2 5. Standartların Detayları... 2 Dök. No: AUZEF-SS-2.6.-06

Detaylı

Öğretim Materyal Türleri

Öğretim Materyal Türleri Öğretim Materyal Türleri 45 1 Eğitimde görsel işitsel araçların önemi O Çabuk ve kalıcı öğrenmeyi sağlarlar O Daha fazla duyu organına hitab ederler O Daha verimli eğitim-öğretim için öğretmene yardımcı

Detaylı

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi Bilgi toplumunda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yarattığı hız ve etkileşim ağı içinde, rekabet ve kalite anlayışının değiştiği bir kültür

Detaylı

Sony FY14 BRAVIA B2B. Yeni FY14 Bravia B2B serisi tanıtımı

Sony FY14 BRAVIA B2B. Yeni FY14 Bravia B2B serisi tanıtımı Yeni FY14 Bravia B2B serisi tanıtımı Sony FY14 BRAVIA B2B Uygun maliyetli kurumsal ekran, eğitim ve kurumsal TV uygulamaları için etkileşimli seçeneklere sahip ince, dikkat çekmeyen, enerji tasarruflu

Detaylı

IDC Savunma Sanayii. Antikor tabanlı tanımlama sistemleri birçok üstün özellikler sahiptir. Yüksek hassasiyette ve kısa sürede hızlı sonuç üretme.

IDC Savunma Sanayii. Antikor tabanlı tanımlama sistemleri birçok üstün özellikler sahiptir. Yüksek hassasiyette ve kısa sürede hızlı sonuç üretme. IDC Savunma Sanayii Biyolojik Tabanlı Tanımlama Sistemleri Antikor tabanlı tanımlama sistemleri, biyolojik madde ve mikroorganizmaların tespitinde sayısal ve ayırt edici sonuçlar ile ortamda bulunan biyolojik

Detaylı

GRAFİK VE FOTOĞRAF FOTOĞRAF BASKI OPERATÖRÜ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI)

GRAFİK VE FOTOĞRAF FOTOĞRAF BASKI OPERATÖRÜ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü GRAFİK VE FOTOĞRAF FOTOĞRAF BASKI OPERATÖRÜ MODÜLER PROGRAMI (YETERLİĞE DAYALI) 2008 ANKARA ÖN SÖZ Günümüzde mesleklerin değişim ile

Detaylı

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema Bilim Dalı Doktora Programı:

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sinema Bilim Dalı Doktora Programı: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Programı: Sinema alanında bilgi sahibi, yüksek lisansını tamamlamış araştırmacıların sinema bilimine katkı sağlayacak, sinemayı sanatsal, estetik

Detaylı

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399

Birinci Medya Reklam. Markanıza Değer KATALIM. Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399 HABER PORTALINIZ www.kibrisgenctv.com Kıbrıs ta Birinci, Akdeniz de bir inci 90.0* 96.6 Mağusa Yeni Nesil TV - GençTVExpress Apple Ipad Online SMS EXPRESS CEP ABONE 2399 Birinci Medya Reklam Birinci Medya

Detaylı

HER TÜRLÜ MEKANIN YIKILIŞINI İŞİTİYORUM,PARÇALANAN CAMI VE ÇÖKEN

HER TÜRLÜ MEKANIN YIKILIŞINI İŞİTİYORUM,PARÇALANAN CAMI VE ÇÖKEN ZAMAN-MEKAN HER TÜRLÜ MEKANIN YIKILIŞINI İŞİTİYORUM,PARÇALANAN CAMI VE ÇÖKEN DUVARLARI, ZAMAN İSE SON BİR KIZGIN ALEV. JAMES JOYCE Küreselleşme sürecinde hız kazanan teknoloji, mesafelerin sesten bile

Detaylı

ELEKTRONİK ÜRÜN KATALOĞU 2015. BiR K AT ALO G

ELEKTRONİK ÜRÜN KATALOĞU 2015. BiR K AT ALO G ELEKTRONİK ÜRÜN KATALOĞU 05 inanilmaz BiR K AT ALO G TELEVİZYONLARIMIZIN İnanılmaz Regal özellikleri regal-tr.com Regal Müşteri Hizmetleri Üstün görüntü kalitesini tecrübe etmenin yanı sıra, Regal TV ile

Detaylı

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat 18. 9.sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat 18. 9.sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler 2010 YGS SOS.BİL. TESTİNDEKİ / COĞRAFYA SORULARININ MÜFREDAT AÇISINDAN ANALİZİ Soru Sınıf ve Nu: Müfredat 18. Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler 19. Hayali Rehberler: Paraleller ve Meridyenler

Detaylı

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazarlama - Tanımlar Tanım sayısının çokluğu Anlayış farklılıkları Tanımları yapanların özellikleri Dar ve geniş anlamda yapılan

Detaylı

Windows Live Movie Maker

Windows Live Movie Maker Windows Live Movie Maker Nedir? Movie Maker ile, bilgisayarınızda yer alan fotoğraf ve videolarınızı kullanarak, bunlar üzerinde düzenlemeler, değişiklikler yapabilir, müzik dosyaları ekleyebilir, mikrofon

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Bölüm/Program Dersi DERS TANIM BİLGİLERİ Dersin Adı Mimaride Fotoğraf Dersin Kodu Teori Uygulama Laboratuvar AKTS Kredisi MIM

Detaylı

Frozen-Time Eşzamanlı Fotoğraf Çekim ve Greenbox Video Oluşturma Sistemi

Frozen-Time Eşzamanlı Fotoğraf Çekim ve Greenbox Video Oluşturma Sistemi Gravi Bilişim Teknolojileri ve Danışmanlık Ltd. Şti. Frozen-Time Eşzamanlı Fotoğraf Çekim ve Greenbox Video Oluşturma Sistemi 1 Hakkımızda Gravi Bilişim Teknolojileri ve Danışmanlık Ltd. Şti., 2010 yılında

Detaylı

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur.

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. 1- Buluşlar ve teknolojik gelişmeler insanların yaşamlarını değiştirir, kolaylaştırır. Fakat ihtiyaçlarımızı karşılamak için yapılan bu buluşlar ve teknolojik gelişmelerin olumlu etkilerinin yanında olumsuz

Detaylı

YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016

YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016 YÜZ YÜZE 2016 ISTANBUL 2016 İyi Öğretmenin Önemi Çocukta etki bırakır (doğrudan veya dolaylı) Eğitime yakınlaştırır veya uzaklaştırır Rol modeldir Hayat felsefesini aşılayabilir Karakter oluşumunda etki

Detaylı

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI

ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ VE MATERYAL TASARIMI Öğretim Teknolojisinin Kavramsal Çerçevesi Dr. Erinç Erçağ Kaynak: Editör: Prof. Dr. Hüseyin Uzunboylu - Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Eğitim Doğumdan

Detaylı

Etkinlik-Organizasyon Firmaları Sunumu. Powered by MyBilet

Etkinlik-Organizasyon Firmaları Sunumu. Powered by MyBilet Etkinlik-Organizasyon Firmaları Sunumu Powered by MyBilet Online yayın nedir? MyStreamTurkey teknolojisi ile, firmanız tarafından uygun bulunulan görsel içerik ile, ekibimiz tarafından firmanızın veya

Detaylı

PAZARLAMA İLETİŞİMİ (PZL304U)

PAZARLAMA İLETİŞİMİ (PZL304U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. PAZARLAMA İLETİŞİMİ (PZL304U) 1 KISA

Detaylı