NODAL DİFFÜZ BÜYÜK B- HÜCRELİ LENFOMA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "NODAL DİFFÜZ BÜYÜK B- HÜCRELİ LENFOMA"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği Şef: Doç. Dr. Erol Rüştü Bozkurt NODAL DİFFÜZ BÜYÜK B- HÜCRELİ LENFOMA OLGULARINDA ZAP-70 EKSPRESYONUNUN MORFOLOJİK VARYANT VE FENOTİPİK ALT GRUPLAR İLE İLİŞKİSİ Dr. Meltem ÖZNUR UZMANLIK TEZİ İstanbul-2008

2 T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği Şef: Doç. Dr. Erol Rüştü Bozkurt NODAL DİFFÜZ BÜYÜK B- HÜCRELİ LENFOMA OLGULARINDA ZAP-70 EKSPRESYONUNUN MORFOLOJİK VARYANT VE FENOTİPİK ALT GRUPLAR İLE İLİŞKİSİ Dr. Meltem ÖZNUR UZMANLIK TEZİ (Tez Danışmanı: Uzm.Dr.Gülben ERDEM HUQ) İstanbul-2008

3 BAŞLARKEN, Hastanemizde çağdaş çalışma, araştırma ve eğitim olanakları sağlayan Başhekimimiz Op. Dr. Özgür Yiğit e saygılarımı sunuyorum. Asistanlık sürecimi hayatımın en önemli deneyimlerinden biri haline getiren; inanılmaz bilgi birikimine sahip olduğu patoloji ve embriyoloji konusundaki bilgilerinden sınırsız bir şekilde faydalanmama imkan tanıyarak mesleki gelişimimde önemli yer sahibi olan; insani değerler, etik ve saygı kuralları konusunda asla taviz vermeyerek gözümde örnek bir insan olan; daima saygı ve hürmetle anacağım klinik şefim, sayın hocam Doç. Dr. Erol Rüştü BOZKURT a minnetlerimi sunuyorum. Asistanlığım süresince yardımlarını esirgemeyen klinik şef yardımcımız Uz. Dr. Bilgin Aksoy a; Hayata bakışıma yön vermemde önemli yer sahibi olan, desteğini daha ilk tanıştığımız günden beri esirgemeyen, başlangıçta tez danışmanım olmayı kabul ederek beni onurlandıran, daha sonra ise tezim ve patolojinin her alanında bildiklerini önüme cesurca sunmaktan çekinmeyen tez danışmanım Uz. Dr. Gülben ERDEM HUQ a; Şahsına münhasır karakteriyle çoğu zaman anlamakta güçlük çektiğim ancak bilimsel zekâsını takdir ettiğim, patoloji bilgisi ve insani anlamda daima desteğini hissettiren Uz. Dr. Kemal BEHZATOĞLU na; Asistanlığım süresince bilgi ve deneyimlerini paylaşmaktan çekinmeyen, her zaman destek olduklarını hissettiren Uz. Dr. Osman Nuri HÜTEN, Uz. Dr. Zuhal GÜCİN, Uz. Dr. Cem LEBLEBİCİ, Uz. Dr. Feray GÜNVER, Uz. Dr. Esra PAŞAOĞLU, Uz. Dr. Nevra

4 DURSUN ve asistanlığa alışmamdaki katkılarını unutamayacağım, özverili, hoşgörülü tavırları ile örnek insanlar Uz. Dr. Fadime BAHADIR ve Uz. Dr. Tuğçe GÜZEL ÇAY a; Özel kişiliğine, dürüstlüğü ve açık sözlülüğüne her zaman imrendiğim seneler önce tanışmamıza rağmen hayatıma daima yeni bir yerde yeniden dâhil olması nedeniyle artık hayatımdan çıkartamayacağıma inandığım As. Dr. Şule CANBERK BAŞARAN a; asistanlık hayatımın son senelerinde hayatıma dâhil olan ama inanılmaz bir arkadaşlık bağı kurmayı başardığım As. Dr. Pelin YILDIZ a; asistanlık sürecimde ayrı ve özel yer sahibi olan gerektiğinde akrabalarımdan öte yakın hissettiğim As. Dr. Gülzade KARAMAN ve As. Dr. Melike ÖZCAN a; Çalışmalarımda ve asistanlık sürecimin her aşamasında insan ve iş arkadaşı olarak titiz ve hassas davranışlarıyla benden yardımlarını esirgemeyen başta Aslı Tüysüz olmak üzere Ali Osman SAMAN, Hanife YILMAZ, Mürsel DİKMEN, Recep ÖNAL, Hacı Ali KURT, Abdullah ÇELİK, Erhan AKYOL, Ahmet AKILLI, Büşra KESKİN, Hatice ERTOP, Burcu ATAY, Tuğba AYŞAR,, Koray CENGİZ, Ayşe BALTÜRK, Fatma ÇOBAN, Mehmet ÖĞREN ve Ayşe BAYIR a; Hayatımda bana yaşattığı ilgi, güven ve sevilme duygusu yanında, benim bugünlere gelmemdeki destek ve özverisi için eşim Teoman ÖZNUR a; hayatımıza kattığı anlam için meleğim, biricik kızımız Eylül e; Tüm kalbimle teşekkürlerimi sunuyorum. Ömürleri bu günümü görmeye yetmemiş olan; sevgi dolu bir aile ortamında yetişmemi sağlayan, beni yetiştirmede özen ve hassasiyet gösteren sevgili annem ve babamın hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. 4

5 İÇİNDEKİLER ÖZET/SUMMARY GİRİŞ 4 GENEL BİLGİLER MATERYAL VE METOD BULGULAR TARTIŞMA RESİMLER SONUÇLAR. 42 KAYNAKLAR

6 KISALTMALAR DBBHL: Diffüz Büyük B-Hücreli Lenfoma WHO: World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü) REAL: Revised Europian Lymphoma Study Group NHL: Non-Hodgkin lenfoma GM: Germinal Merkez GMD: Germinal Merkez dışı NK: Natural killer B-KLL: B-Kronik lenfositik lösemi FL: Foliküler lenfoma MZL: Marjinal zon lenfoma MHL: Mantle hücreli lenfoma THZBHL: T hücre/histiyositten zengin B hücreli lenfoma NLPHL: Nodüler lenfosit predominant Hodgkin lenfoma LEL: Lenfoepitelyal lezyon ABHL: Anaplastik büyük hücreli lenfoma IPI: International prognostic index CD: Cluster Designation MUM1/IRF4: Multiple myeloma oncogen 1/Interferon Regulating Factor 4 ZAP-70: Zeta-chain (TCR) associated protein kinase 70 PBS: Phosfate buffer saline ALK: Anaplastic lymphoma kinase Ig: İmmünglobulin SSS: Santral sinir sistemi EBV: Ebstein Barr virüs kda: Kilodalton AEC: 3-amino-9-etil karbazol 6

7 ÖZET Difüz büyük B-hücreli lenfoma (DBBHL) erişkinde en sık görülen Hodgkin-dışı lenfoma olup, heterojen klinik, histolojik, immünofenotipik ve genetik özellikler ile karakterizedir(1,2). Dünya Sağlık Örgütü(WHO) difüz büyük B-hücreli lenfomaları altı morfolojik varyanta (sentroblastik, immünoblastik, anaplastik, T-hücreden zengin, plazmablastik ve tam boy-alk) ayırmaktadır (3). cdna and oligonükleotid mikro dizi yöntemleri kullanılarak yapılan son araştırmalar, DBBHL ların B-hücre farklılaşma gen ekspresyon profiline göre moleküler alt gruplarını tanımlamıştır: Germinal merkez (GM) B-hücre benzeri DBBHL, aktive B- hücre benzeri DBBHL ve tip 3 DBBHL(4). Germinal merkez(gm) B-hücre benzeri DBBHL lı hastalar, aktive B-hücre benzeri DBBHL veya tip 3 DBBHL lı hastalara göre daha olumlu klinik gidişe sahiptir (5). İmmünohistokimyasal çalışmalar, DBBHL ların büyük bir kısmında bc16/cd10/mum1 ile B-hücre farklılaşma immünofenotiplemesinin prognoz ile ilişkili ve cdna sınıflamasını öngörebildiğini göstermiştir (4,6,7). Zeta-ilişkili protein-70 (ZAP-70), tirozin kinazların bir üyesi olup T-hücre reseptör sinyalizasyonu, doğal öldürücü hücre (NK) aktivasyonu ve erken B-hücre gelişiminde önemli rol oynar. ZAP-70 normalde olgun B-hücrelerinde ekspresse olmaz. Bununla birlikte immünoglobülin ağir zinciri değişken bölgesi mutasyonsuz kronik lenfositik lösemi/küçük lenfositik lenfoma (KLL/SLL) olgularının bir kısmında kötü klinik gidiş ile ilişkilidir (8,9,10,11,12). 35 olguda, immünohistokimyasal metotları kullanarak CD10, bcl6, MUM1/IRF4 ve ZAP-70 ekspresyonu değerlendirildi. Olgular germinal merkez B-hücreli (GM) veya germinal merkez dışı (GMD) olarak sınıflandı. Bu sınıflamaya gore, 18 (%51,43) olgu GM grubunda, 17 (%48,57) olgu GMD grupta yer aldı. ZAP-70 ekspresyonu 35 olgunun 9 (%25,7) unda saptandı. GM ve GMD grupta ZAP-70 ekspresyonu önemli derecede farklı değildi: GM grubundaki 18 olgunun 3 (%33,3) ünde ve GMD grubundaki 17 olgunun 6 (%66,6) sında positifti (p=0,208). ZAP-70 ekspresyon durumu ve fenotipik alt gruplar ile morfolojik varyant arasında ilişki görülmedi (p=0,795). Bizim sonuçlarımız, ZAP-70 ile immünohistokimyasal çalışmanın DBBHL hastalarında klinik gidişatı öngöremediğini desteklemektedir. Daha çok hastanın yer aldığı bir çalışma, ZAP-70 pozitif ve ZAP-70 negatif ile GM ve GMD grup arasında klinik gidişatın farklılığını gösterebilir. 1

8 SUMMARY Diffuse large B-cell lymphomas (DLBCL) represent the most common type of adult non-hodgkin's lymphomas and are characterized by heterogeneous clinical, histological, immunophenotypic and genetic features (1,2). The 2001 WHO classification distinguishes six morphological variants (centroblastic, immunoblastic, anaplastic, T-cell rich, plasmablastic and full length-alk) of diffuse large B-cell lymphomas (3). Recent investigations using cdna and oligonucleotide microarrays have identified molecularly distinct groups of DLBCL with respect to the B-cell differentiation gene expression profile: the germinal center (GC) B-cell-like DLBCL, the activated B-cell-like DLBCL and the type 3 DLBCL (4). Patients with GC B-cell-like DLBCL had more favorable clinical outcome than those with activated B-cell-like or type 3 DLBCL (5). Immunohistochemical studies have shown that the bc16/cd10/mum1 B-cell differentiation immunophenotypes are prognostically relevant and may predict the cdna classification in a sizable fraction of DBBHL (4,6,7). Zeta-associated protein (ZAP)-70, a member of tyrosine kinases, plays an important role in T-cell receptor signaling, natural killer (NK) cell activation and early B-cell development. ZAP-70 is not normally expressed in mature B cells. However, ZAP-70 is expressed in a subset of cases of chronic lymphocytic leukemia/small lymphocytic lymphoma (CLL/SLL) with unmutated immunoglobulin heavy-chain variable region (IgVH) genes and is associated with poor clinical outcome (8,9,10,11,12). Thirty-five nodal de novo DLBCL cases were reclassified according to the World Health Organization (WHO) classification of lymphoma in 2001(3). Of the 35 cases of N- DLBCLs, 26 (74,3%) were reclassified as centroblastic, 4 (11,4%) immunoblastic, 2 (5,7%) T-cell/histiocytes rich, 2 (5,7%) anaplastic, and 1 (2,9%) plasmablastic. Using immunohistochemical methods, CD10, bcl6, MUM1/IRF4, and zetaassociated protein (ZAP)-70 expression were evaluated in 35 cases. These cases were classified as germinal center B-cell (GCB) or non-gcb phenotype. In this classification, 18 cases (51,43%) were placed in the GCB group, and 17 (48,57%) were placed in the non-gcb group. ZAP-70 expression was positive in 9 (25,7%) of 35 cases. The expression of ZAP-70 in the GCB and non-gcb groups was not significantly different: 3 (33,3%) of 18 cases in the GCB group and 6 (66,6%) of 17 cases in the non-gcb group tested positive 2

9 (p=0,208). ZAP-70 expression status and phenotypical subtype showed no association with morphological variant (p=0,795). Our results suggest that immunohistochemical study with ZAP-70 cannot predict the clinical outcomes of DLBCL patients. A study with a larger number of patients may show a difference in clinical outcomes between ZAP-70 positive and ZAP-70 negative groups and between GCB and non-gcb groups. 3

10 GİRİŞ Diffüz büyük B-hücreli lenfomalar (DBBHL) erişkinde en sık görülen ve klinik, immünofenotipik ve genetik özellikleri açısından oldukça heterojen bir lenfoid neoplazi grubudur (1,2). İlk kez Revised Europian Lymphoma Study Group (REAL) sınıflamasında ayrı bir lenfoma tipi olarak tanımlanmış, en son Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sınıflamasında yine ayrı bir tip olarak ve eklenen alt tipleriyle birlikte yerini almıştır (3). DBBHL, önceden mevcut olan düşük gradlı periferik B-hücreli bir lenfomadan dönüşüm ile ortaya çıkabileceği gibi, de novo olarak da gelişebilir. WHO sınıflamasında nadir varyantlar ile birlikte altı morfolojik alt tip tanımlanmıştır ve bunlar arasında prognoz açısından farklılıklar bulunmaktadır (3). Son yıllarda, aynı morfolojik alt tip içinde yer alan olguların prognostik heterojenitesinin gözlenmesi üzerine, farklı prognoza sahip olgular arasında fenotipik ve genotipik farklılıklar ortaya koyulmaya çalışılmaktadır. Bu açıdan; de novo DBBHL olgularının bir kısmında normal germinal merkez B-hücrelerinin gen ekspresyonunun, diğer bir kısmında normal aktive periferik kan B-hücrelerinin gen ekspresyonunun bulunduğu, bir üçüncü grupta ise belirgin ekspresyonun bulunmadığı saptanmıştır(4). Böylece DBBHL lar germinal merkez profili ve non-germinal merkez profili gösteren olmak üzere iki fenotipik alt guba ayrılmaya çalışılmakta ve germinal merkez profili gösterenlerin daha iyi prognoza sahip oldukları bildirilmektedir(5). Zeta-chain-associated protein kinase 70 (ZAP-70) protein-tirozin kinaz ailesinden, normalde T-hücreleri ve natural killer hücrelerinde ekspresse edilen, T-hücre sinyalinin başlamasında kritik rolü olan bir proteindir. B-hücreli kronik lenfositik lösemi (B-KLL) olgularında negatif prognostik faktör olarak saptanmıştır. DBBHL olgularının bir kısmında da ZAP-70 ekspresyonu bildirilmektedir ancak bu olguların morfolojik ve fenotipik alt tiplere göre dağılımı açısından yapılan araştırmalar sınırlı sayıdadır (8,9,10,11,12). Bu çalışmada; DBBHL ların germinal merkez profili ve non-germinal merkez profili gösteren alt grupları arasında ZAP-70 ekspresyonu ve prognostik değeri araştırılmıştır. 4

11 GENEL BİLGİLER HİSTOLOJİ VE EMBRİYOLOJİ Lenf nodunda en dışta ince bağ dokusundan oluşmuş kapsül bulunur. Kapsül parankim içine trabekül denilen uzantıları verir. Parankim, korteks ve medulla olarak ikiye ayrılır. Korteks, dış korteks ve parakorteksten oluşur. Dış korteks B lenfosit, parakorteks T lenfosit bölgesidir. Stroma ve parankim arasındaki mesafelere sinüs denir. Kapsül ile dış korteks arasında subkapsüler sinüs bulunur. Subkapsüler sinüs ara sinüsler aracılığı ile medüller sinüslere bağlanır. Medüller sinüsler eferent lenfatiğe açılır ve bu lenf nodunu hilustan terkeder. Afferent lenfatik damar, dış yüzden kapsülü delerek çok sayıda lenfositi subkapsüler sinüse akıtır. Sinüsün her iki yüzü uzantılı, H&E kesitlerde görülmeyen sinüs içinde ağ oluşturan littoral hücreler ile döşelidir (13,14). Dış kortekste primer veya sekonder lenfoid folliküller bulunur. Primer folliküller uyarı almamış olup, küçük lenfositlerden oluşur. Sekonder folliküller antijenik uyarı almışlardır ve GM içerir. GM lerde ağırlıklı olarak sentrositler, sentroblastlar, tingible body makrofajlar yer alır. GM leri küçük lenfositlerden oluşan mantle zone çevreler. Bunun çevresinde bazen küçük lenfositten hafif büyük nüveleri olan, soluk ya da berrak sitoplazmalı hücrelerin yeraldığı marjinal zone gözlenir. Foliküller arasında kalan bölge parakortekstir. Burada T hücreleri, postkapiller venüller, immünoblastlar, az sayıda B hücreleri, plazma hücreleri ve interdigitating dendritik hücreler bulunur. Medulla, düzensiz dallanmalar oluşturan hücre kordonları ve bunların aralarındaki medüller sinüslerden oluşur (14,15). Lenf nodları ve myeloid doku lateral mezodermden gelişir. Lenfatik sistem beşinci haftanın sonunda gelişmeye başlar. Sisterna şiliyi oluşturan ön kısım hariç çoğalan ve gruplar oluşturan mezenkimal hücreler tüm lenfatik kapiller pleksusu invaze eder ve lenf nodu gruplarını oluşturur. Mezenkimal hücreler kapsül, trabekül ve retiküler ağı meydana getirir. Lenfoblastlar ilk fark edilen lenfoid progenitörlerdir ve yaklaşık sekizinci haftada tüm kan hücrelerini oluşturan mezenkim kaynaklı hemasitoblastlardan veya direkt lenfatikler etrafındaki mezenkimal hücrelerden gelişir. 12. haftada görülenler kemik iliğinden orijin alan kök hücrelerden gelişir ve kan yoluyla lenfoid organlara (lenf nodu, 5

12 dalak, timus, tonsil) giderek yerleşir. Embriyonik yaşam boyunca karaciğerde az miktarda yapım varken yolk sakta yoktur. Lenfoblastlar 2-3 kez bölünerek daha küçük prolenfositleri oluşturur. Bunlar T ve B lenfosit yüzey antijenlerini içermezler. Bazıları timusa göç eder ve T lenfosit özelliği kazanır ve akabinde periferik lenfoid organların özel bölgelerine gider. Kemik iliğinde kalan diğer lenfositler B lenfositlere farklılaşır, periferik lenfoid organlara gidip orada çoğalır (13,14). B-HÜCRE GELİŞİM AŞAMALARI Kemik iliğindeki pluripotent stem hücre, lenfosit dizisi de dahil tüm kan hücrelerinin kaynağıdır(13). Pluripotent kök hücreler bölünerek iki özelleşmiş öncül hücreye değişir: lenfoid kök hücre ve myeloid kök hücre. Lenfoid kök hücre hem B lenfosit hem de T lenfositin öncülüdür. Myeloid kök hücre lökosit, eritrosit, megakaryosit ve makrofajların öncülüdür (14). Matür B-hücre neoplazileri normal B-hücre diferansiasyon aşamalarını taklit eder. İsimlendirme ve sınıflama da bu temelde yapılır. Normal B-hücre diferansiasyonu başlangıç hücresi prekürsör B lenfoblasttır. Bu hücrelerde Ig VDJ geni yeniden düzenlenmeye uğrar ve yüzey Ig farklılaşması olur, sonuçta naif B-hücreleri oluşur. Naif B-hücreleri IgM(+),IgD(+) ve CD5(+) tir (3,15). Naif B-hücreleri kan dolaşımındaki küçük boyutlu dinlenme halindeki lenfositlerdir, primer lenfoid foliküllerde ve folikülün mantle bölgesinde yerleşirler. Bunlar dolaşan B- hücreleridir. Tümörleri düşük gradlı ve klinikleri yavaş seyirlidir. Sıklıkla normal naif B- hücrelerinin davranışına uygun olarak geniş alana yayılır, lösemik olabilir. CD5(+) B- hücrelerinden B-hücreli KLL(%50) ve Mantle hücreli lenfoma gelişir (3,15). Antijenle karşılaşan naif B-hücreleri blastlara dönüşür, prolifere olur ve sonunda IgG ve IgA antikoru sekrete eden plazma hücreleri ve bellek B-hücrelerine olgunlaşırlar. Antijenle karşılaşan naif B-hücrelerden dönüşüm sonucu oluşan blastik hücreler primer foliküle göç ederler. Primer foliküldeki foliküler dendritik hücre ağı ile birlikte germinal merkezi oluştururlar. Germinal merkezin blastik hücreleri sentroblast olarak bilinir. Bu hücreler veziküler nüve, 1-3 adet belirgin ve periferik yerleşimli nükleol, dar bazofilik sitoplazmalı büyük hücrelerdir. Çoğunda yüzey immünoglobülini ve bcl-2 protein ekspresyonu yoktur. Bu durum apopitotik hücre ölümüne çok uğradıklarını gösterir. Sentroblastlar bcl-6 protein eksprese ederler. Bu bir nükleer zinc transkripsiyon faktörüdür. 6

13 Sentrosit ve sentroblastların her ikisinde de eksprese edilir. Naif B-hücreleri, bellek B- hücreleri, mantle hücreleri ve plazma hücrelerinde bcl-6 ekspresyonu görülmez. Aynı özellikler CD10 için de geçerlidir. Germinal merkezde Ig değişken (IgV) bölge geninde somatik mutasyon meydana gelir, sonuçta sadece az sayıda prekürsör hücreden kaynaklanan ve belirgin intraklonal farklılık gösteren bir hücre popülasyonu oluşur ve bazı hücrelerden IgM, IgG ve IgA yapımı tetiklenir. Bu mekanizma ile geç primer veya sekonder immün yanıtta uygun IgG veya IgA yapımı meydana gelir. Germinal merkezde bcl-6 geni, Ig genlerinden daha az oranda somatik mutasyona uğrar(3,15). Pek çok büyük B-hücreli lenfoma hücrelerinin en azından bir kısmı sentroblastları anımsatan hücrelerden oluşur. Bunların IgV bölge ve sıklıkla da bcl-6 gen mutasyonu göstermeleri germinal merkezden köken aldıklarını işaret eder (3,4,15). Burkitt lenfoma hücreleri de bcl-6 (+) ve Ig gen mutasyonu gösterir. Burkitt ve Büyük B-hücreli lenfomaların her ikisi de klinik olarak agresif tümörlerdir (3,16). Sentroblastların olgunlaşmış hali sentrositlerdir. Bunlar çentikli folikül merkez hücreleridir. Orta boyutlu, düzensiz nüveli, belirsiz nükleollü ve dar sitoplazmalı hücrelerdir. Sentrositler yüzey immünoglobülini ekspresse eder. Progenitor hücresi ile karşılaştırıldığında, ağır zincir sınıfında meydana gelen somatik mutasyonlar sonucu değişmiş bir antikor bağlanma bölgesi içerir. Mutasyonlu sentrositlerde, foliküler dendritik hücrelerin uzantılarındaki antijen tuzaklarına afinitedeki artış sonucu, apopitotik ölüme neden olan antijene afinite azalır. Bu uzantılar apopitozisten kurtulmayı sağlar ve sonuçta yeniden bcl-2 protein ekspresyonu başlar. Foliküler dendritik hücre ve T-hücrelerinin yüzey molekülleri (CD23 ve CD40 ligand) ile etkileşim sayesinde sentrositler bcl-6 ekspresyonunu kaybeder ve sentrosit ya bellek B-hücresi ya da plazma hücresine farklılaşır. Foliküler lenfomanın germinal merkezin B-hücreleri olan sentrosit ve sentroblastların tümörü olduğuna inanılmaktadır. Ancak daha çok sentrosit içerir çünkü sentrositlerin apopitoza gidişi, t(14;18) ve normal bcl-2 protein ekspresyonun kaybı yoluyla engellenmektedir (3). Bellek B-hücreleri, tipik olarak folikülün marjinal bölgesinde bulunurlar. Bu hücreler yuvarlak veya hafifçe düzensiz nüve, hafif yoğun kromatin ve az miktarda soluk sitoplazma içerir. Bu hücreler tipik olarak yüzey IgM eksprese eder ama IgD ve Pan B antijenleri, CD5 ve CD10 ekspresyonu yoktur. Plazma hücreleri; yoğun kromatin ve bol, bazofilik sitoplazma, baskın olarak IgG veya IgA içerir, yüzey Ig ve pan B antijenlerini 7

14 içermez. CD138 ve CD79a eksprese ederler. Bellek B-hücreleri ve plazma hücrelerinde IgV bölgesi genleri mutasyona uğramıştır ancak mutasyonlar devam etmez ve bunlar intraklonal farklılık göstermezler. Postgerminal merkez hücreleri olasılıkla yüzeylerindeki integrin ekspresyonu yoluyla antijen stimülasyonuna uğrayan dokulara yerleşebilir. Marjinal zon lenfoma, postgerminal merkez hücreleri özellikle de marjinal zonun bellek B- hücrelerinden derive olur (3,15). Plazma hücreli myelom kemik iliği yerleşimli IgG veya IgA üreten plazma hücrelerinden gelişir (3).B lenfosit gelişim aşamaları,lokalizasyonları ve gelişen lenfoma tipleri şekil 1 de gösterilmiştir. ŞEKİL 1: B lenfosit gelişim aşamaları, lokalizasyonları ve B-hücreli lenfomalar (3) DİFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMA LENF NODÜLÜ PARAKORTEKSİ B İMMÜNOBLAST LENFOPLAZMASİTOİD LENFOMA LENF NODÜLÜ MEDULLASI PLAZMASİTOİD LENFOSİT KEMİK İLİĞİ KEMİK İLİĞİ VE PRİMER FOLİKÜL BURKİTT LENFOMA FOLİKÜLER B BLAST FOLİKÜLER LENFOMA PLAZMASİTO M/ MYELOM SENTROSİT KEMİK İLİĞİ PREKÜRSÖR B LENFOBLAST NAİF B- HÜCRE GERMİNAL MERKEZ PLAZMA HÜCRESİ PREKÜRSÖR B ALL/LBL B-KLL MANTLE HÜCRELİ LENFOMA MANTLE HÜCRE DİFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMA SENTROBLAST MARJİNAL ZON + MONOSİTOİD B-HÜCRE MARJİNAL ZON LENFOMA 8

15 DİFFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMA (DBBHL) Normal lenfositin iki katından büyük, normal makrofaj boyutuna eşit veya daha büyük neoplastik B-hücrelerinin diffüz proliferasyonudur (3). Batıdaki tüm non-hodgkin lenfomaların %30-40 ıdır. Gelişmiş ülkelerde yüksek oranda görülür. Ortalama görülme yaşı 70 tir, ancak yaş aralığı geniş olup çocuklarda bile ortaya çıkabilir. Erkeklerde hafifçe fazladır. Görülme sıklığı son senelerde artmıştır (3,17). Nodal veya ekstranodal olabilir. %40 ın üzerinde olgu ekstranodaldir (3,16,18). En sık ekstranodal alanlar gastrointestinal bölge (mide veya ileoçekal bölge) olmakla birlikte herhangi bir bölgeden örneğin deri, SSS, kemik, testis, yumuşak dokular, tükürük bezi, kadın genital organları, böbrek, karaciğer, Waldeyer halkasından da çıkabilir. Kemik iliği tutulumu ve/veya periferik kan tutulumu ile prezentasyonu foliküler lenfomaya göre daha seyrektir (3).Hastalar tipik olarak çok hızlı büyüyen, sıklıkla semptomatik nodal veya ekstranodal kitle ile prezente olurlar. Ancak evrelemede pek çok hasta yaygın hastalığa sahiptir (2,3). Kesin etyolojisi bilinmemektedir. Sıklıkla de novo gelişir, ancak düşük gradeli lenfomaların (ör. FL, B-KLL/SLL, ekstra nodal marginal zon B-hücreli lenfoma, lenfoplazmasitoid lenfoma, NLPHL) transformasyonu ile de gelişebilir (3,17,18,19). Bazı olgularda immün yetmezlik ve otoimmün hastalık bulunur. Bazı ekstranodal olgularda lokal kronik inflamasyon, radyasyon, postmastektomi lenfödem, kemik ve yumuşak dokunun süpüratif inflamasyonu, metal implantlar ve uzun süreli piyotoraks gibi öncüler bildirlmiştir. EBV pozitifliği gibi altta yatan immün defekt risk faktörüdür (19). DL tedavi edilmezse ölümcüldür. Oysa ki tedavi ile potansiyel kürabl olup %50 olgu uzun süre hastalıksız yaşayabilir. Tedavide CHOP (siklofosfamid, doksorubisin, vinkristin ve prednizon)+ rituksimab kullanılır(19). 9

16 PATOLOJİK BULGULAR Makroskopi: Lenf nodu homojen balıketi kıvamındadır. Çoğu zaman dokunun tamamını siler, bazen kısmi tutulum olabilir. Olguların tümünde hemoraji ve nekroz seçilebilir. Tümöral kitle fibrozis içerebilir veya içermeyebilir (3). Mikroskopi: Genellikle diffüz arşitektürde olup lenf nodunun arşitektürünü tamamen siler, arasıra parsiyel tutulum olabilir. Lenf nodunda interfoliküler veya sinüzoidal infiltrasyon şeklinde parsiyel tutulum olabilir. Bazı olgularda skleroz görülür ve pseudonodüler patern oluşur ancak bu olgularda gerçek folikül formasyonu olmaması nedeniyle CD21,CD35 vb dendritik hücre belirleyicileri ile foliküler lenfoma için tipik olan foliküler dendritik hücre ağı seçilmez. Ekstranodal olgularda epitel yapısını yıkarak yerini alır. Mukozal alanlarda LEL görülebilir. Malt tip lenfoma yanında büyük hücreli alanlar varsa tanı DBBHLekstranodal olarak konmalıdır (17). Sitolojik olarak çok heterojendir, morfolojik varyantlar tanımlanmıştır. Sıklıkla nüvelerinde küçük hücreli lenfomanın kondanse kromatin paternine zıt olarak açık ve veziküler kromatin paterni gösterir. Nükleoller tek veya multipl, değişken boyuttadır (17,20). MORFOLOJİK VARYANTLARI Sentroblastik Varyant Morfoloji: Sentroblastik varyant DBBHL'nın en büyük ve en önemli varyantıdır (3,18). Reaktif GM de bulunan sentroblastlara morfolojik görünümleri benzeyen sellüler komponentten oluşan tümörleri içeren varyanttır. Bu hücreler dar bazofilik sitoplazmalı, ikiden dörde kadar membrana bitişik nükleol içeren, ince kromatinli, yuvarlak veya oval şekilli, veziküler nükleuslu, orta veya büyük boyuttadır (10-14 mm). Bu varyant immunoblastları anımsatan tümör hücreleri içerebilir ancak bunlar %90'dan az oranda olmalıdır. Sentroblastik ve immünoblastik varyant arasındaki sınır keskin değildir ve iki varyantın ayırımı günlük rutinde problem yaratmaktadır. Kendi içinde monomorfik, multilobule ve polimorfik alt varyantlara ayrılabilir (3,17,18). 10

17 Monomorfik alt varyantta; çoğu neoplastik hücre tipik sentroblastları anımsatır, monoton görünüm vardır. Multilobule alt varyantta; nükleuslar üçten fazla lob içerir ve hücre boyutları ortadan büyüğe değişir. Kromatini çok ince ve sıklıkla nükleolü çok zor seçilen hücrelerdir. Polimorfik alt varyant; sentroblast benzeri ve immünoblast benzeri hücrelerin ve her ikisine de benzeyen hücrelerin karışımından oluşur (18). İmmunohistokimyasal özellikler: Hücreler değişik Pan B-hücre markerlarını (CD19, CD20, CD22 ve CD79a vb.) eksprese eder. Pek çok olguda yüzey Ig gösterilebilir (IgM>IgG). CD5 %10 olguda pozitif olabilir. CD10 ekspresyonu değişken oranda görülür. Değişken, ancak genellikle neoplastik hücrelerin az bir kısmında zayıf CD30 ekspresyonu görülür. Proliferatif indeks Ki-67 ile gösterilebilir, sıklıkla % 40 dan yüksektir (3,17,18). İmmünoblastik Varyant Morfoloji: Bu varyant; tek, santralde lokalize nükleol ve oldukça iri bol bazofilik sitoplazma içeren immünoblastik hücreleri %90 dan fazla oranda içerir. Plazma hücre diferansiasyonu olabilir veya olmayabilir, ayrıca plazma hücresi ve plazmablastlarla karışık görülebilir (2,3,18). Bu histolojik kriterlere göre bu varyant DLBCL nın sadece çok az bir kısmını oluşturur. Kiel klasifikasyonuna göre bu varyant tüm NHL ların sadece %4 ünü oluşturur. Bazı çalışmalarda immünoblastik varyant çok agresif grup olarak identifiye edilmiştir(18). Bu varyantın ekstramedüller tutulumlu plazmablastik varyant plazma hücreli myelom ile ayırımda klinik ve/veya immünfenotipik bulgular çok önemlidir (3). İmmunohistokimyasal özellikler: İmmünohistokimyasal özellikleri büyük ölçüde sentroblastik varyant ile aynıdır. Plazmasellüler diferansiasyon gösteren olgularda immünoblast, plazmablast ve proplazma hücresine benzer Ig hafif zincir ekspresyonu gösterirler (18). Anaplastik Varyant Morfoloji: Reed-Stenberg hücrelerine benzeyen bizar, pleomorfik nüve içeren yuvarlak, oval veya poligonal çok büyük hücrelerden oluşur. Hücreler karsinomu andıracak şekilde kohezyon gösterir ve genellikle sinüzoidal paternde büyürler (3). Tanı ALK pozitifliğinin 11

18 gösterilmesi ile konur (18). Bu varyant Sitotoksik T-hücrelerinden kaynaklanan anaplastik büyük hücreli lenfoma ile biyolojik ve klinik olarak ilişkisizdir (3). İmmunohistokimyasal özellikler: Neoplastik hücreler B-hücre ilişkili antijenler (CD19, CD20, CD22) ile birlikte CD30 ekspresyonu gösterirler. CD30 ekspresyonu güçlü membranöz veya golgi boyanmasından, zayıf diffüz sitoplazmik boyanmaya kadar değişken şekildedir. Bu boyanma paternleri T/Null hücreli ALKL nin devamlı güçlü membranöz ekspresyonuna zıttır. CD30 a ek olarak CD23, CD21, CD38, CD71 ve CD25 gibi aktivasyon ilişkili antijenleri eksprese eder. CD45 neoplastik hücrelerde eksprese edilebilir, ama CD15 ekspresyonu sıklıkla yoktur (18). T-hücre /Histiositten Zengin Varyant Morfoloji: Bu varyantta esas hücre komponenti non-neoplastik T-hücreleri ve/veya histiyositlerdir. Küçük T-hücreleri ve histiositler %90 dan fazladır. Neoplastik büyük B- hücreleri kural olarak tüm hücrelerin %10 undan azdır (17). Histiositler epiteloid görünümde olabilir. Büyük hücreler oldukça atipiktir, L&H hücreleri, sentroblast, immünoblast veya Reed Stenberg hücrelerine benzer. Az sayıda olmak üzere küçük B- hücreleri bulunabilir. Küçük B-hücrelerinin sayıca artmış olduğu alanların varlığı nodüler lenfosit baskın Hodgkin lenfoma ile karışmasına neden olur ancak nodüler paternin olmaması ayrımda yardımcıdır. Büyüme paterni diffüzdür ve ince retiküler fibrozis sıklıkla vardır (3). Kemik iliği tutulumu paratrabeküler veya diffüz büyüme paterni şeklinde olabilir. Hücresel kompozisyon primer biyopsi materyali ile benzerdir (18). İmmunohistokimyasal özellikler: %90'dan fazla miktarda bulunan küçük lenfositlerin baskın olarak T-hücre fenotipinde, az sayıdaki büyük hücrelerin ise B-hücre fenotipinde olduğu görülür. T-hücreleri immünofenotipik olarak genellikle CD4(+) ve CD8(-) hücrelerdir. Büyük B-hücreleri pan-b markerları ile boyanır. Pekçok olguda monotipik yüzey ve sitoplazmik Ig gösterilebilir. J zincir ekspresyonu sadece az sayıda olguda gösterilebilir. Çok nadiren CD30 ve EMA ekspresyonu saptanır (18). Plazmablastik Varyant Morfoloji: Tipik olarak HIV enfeksiyonlu kişilerde oral kavitede ortaya çıkan nadir bir DBBHL varyantıdır. Çoğu vaka immünsupresedir ve/veya viral enfeksiyon (sıklıkla EBV) hikayesi mevcuttur (21). Morfolojik olarak genellikle immünoblastik lenfomadan 12

19 ayıredilemez (3). Histolojik görünüm relatif olarak monomorfiktir. Sıklıkla tingible body makrofajların arasında dağılmış dört köşeli görünümde büyük neoplastik hücreler koheziv büyüme gösterirler. Neoplastik hücreler tek belirgin nükleol veya çok sayıda nükleol içeren, ekzantrik veya santral yerleşmiş nüveler içerirler.. Tümör hücreleri B- immünoblast ve plazma hücresi arasında değişik diferansiasyon dönemleri gösterdiklerinden plazmablastik diye tanımlanırlar. Russel cisimcikleri ve dutcher cisimcikleri bulunmaz. Sitoplazma boldur ve giemsa ile boyanınca koyu bazofilik görülür. Apopitotik figürler boldur ve sıklıkla tek hücre nekrozu ve çoksayıda mitotik figür görülür. İnfiltrasyon klasik proplazma hücreleri ve matür plazma hücrelerinden yoksundur. Neoplastik hücrelerle karışık sadece çok az reaktif lenfosit bulunur (18). İmmunohistokimyasal özellikler: AIDS ilişkili plazmablastik DBBHL varyantında CD20 ve CD45 gibi ortak lenfoid antijen ekspresyonu ya yoktur veya çok belirsizdir. Hastaların yarıdan fazlasında IgG monotipik sitoplazmik ekspresyonu görülür ve sadece üçte birinde Ig hafif zinciri gösterilebilir. Plazmablastik varyantta sıklıkla VS38C monoklonal antikorunun plazma hücreleri ile güçlü reaksiyonu görülür. CD138 antijen ekspresyonu da görülür. Bu varyantta CD45 ve CD20 ile negatiflik veya zayıf boyanma olması, olguların %50'sinde CD79a'nın güçlü ekspresyonu, VS38C ile değişmez pozitiflik olması belirgin plazma hücre diferansiasyonunu gösterir. Olgu analizlerinde bcl-2 protein ekspresyonu heterojendir. Bcl-6 ekspresyonu hücrelerin sadece bir kısmında olur (18). Full-Lenght Alk Ekpresyonu Gösteren Dlbcl Monomorfik büyük immünoblast benzeri hücrelerden oluşur. Bu hücreler büyük santral nükleol içeren yuvarlak, soluk nüveli, bol miktarda amfofilik (Giemsa ile bazofilik) sitoplazma içeren ara sıra plazmablastik diferansiasyon gösteren hücrelerdir. Bazen Reed- Stenberg hücrelerine benzer hücreler görülür. Lenf nodu tamamı ile infiltre olup, sinüsler tümörle invazedir. Tümör hücreleri CD30 negatif, CD45 pozitif (zayıf), EMA pozitif (güçlü), vs38c (endoplazmik retikulum ilişkili marker) pozitiftir. Hücreler hafif zincir restriksiyonlu intrasitoplazmik Ig A içerirler. CD4 ve CD57 dışında diğer T ve B-hücre ilişkili belirleyicileri içermezler. ALK protein granüler sitoplazmik ve golgide dot like pozitiflik gösterir. ALK kinaz upregülasyon mekanizması bilinmemektedir. Bu lenfoma sıklıkla erişkinlerde ve erkeklerde görülür. Bu hastalık agresif seyreder (3). 13

20 FENOTİPİK VARYANTLARI DBBHL yukarıda bahsedilen morfolojik alt tiplerin yanında son yıllarda B-hücre gen ekspresyon profili dikkate alınarak da bazı alt tiplere ayrılmıştır. Buna göre DBBHL; germinal merkez profili gösteren ve germinal merkez-dışı profil gösteren (aktive B- hücreli veya tip 3) olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır (2,4,22,23). Bu ayrım yapılırken esas olarak bcl-6, CD10, MUM-1 (IRF4) ekspresyonu dikkate alınmaktadır (şekil 2). Germinal merkez profili; CD10(+) veya CD10(-), bcl-6(+), MUM1(-) olarak tanımlanmıştır. Germinal merkez dışı profil; CD10(-), bcl-6(-) veya CD10(-), bcl-6(+), MUM1(+) olarak tanımlanmıştır (4,7,22,24,25,26). ŞEKİL 2: İmmünohistokimyasal profil temelinde olguların germinal merkez ve germinal merkez-dışı B-hücre subgruplarına ayırım algoritması. 14

21 GM İLİŞKİLİ ANTİJENLER Bcl-6 DBBHL da olguların %30 ve üzerinde bir protoonkogen olan Bcl-6 yı da kapsayan kromozom 3q27 bölgesi anomalileri görülmektedir. Bcl-6protein normal lenfoid dokuda GM-B-hücreleri tarafından eksprese edilen ve squence-spesifik-transcriptional inhibitör fonksiyonu gösteren bir zinc-finger proteindir(4). Bcl-6 baskılayıcı genler, hücre siklus kontrolü, inflamasyon ve lenfosit aktivasyon ve diferansiasyonunda gerekmektedir. Bcl-6 ekspresyonu, nodal veya ekstranodal alanları da içeren çeşitli DBBL serilerinde %57 ile %100 arasında değişen oranlarda bulunmuştur. Bu farklılığın nedeni kullanılan antijen teknikleri ve çeşitli hibridom klonlarına bağlıdır. Bcl-6 proteini hücre çekirdeğinde bulunduğu için buna karşı olan monoklonal ve poliklonal antikorlar, hücre çekirdeğinde pozitiftir. Bcl-6 protein ekspresyonu normal lenfoid dokuda GM-B-hücrelerinde(sentroblast ve sentrosit) mevcut iken folikül mantle alanındaki naive B-hücrelerinde yoktur. Ayrıca immünoblast, plazma hücreleri, germinal merkez içinde yer alan makrofaj ve foliküler dendritik hücrelerde Bcl-6 ekspresyonu yoktur. Marjinal zon B-hücreleri ile foliküler ve interfoliküler alanda CD4+ T lenfositlerinin küçük bir bölümünde bcl-6 ekspresyonu görülebilmektedir. DBBL immünoblastik varyantta bcl-6 ekspresyonu sentroblastik varyanta göre daha düşüktür. Bu bulgular normal lenfoid dokudaki bulgular ile benzerdir. Nodal veya ekstranodal DBBL arasında ekspresyon farkı yoktur. DBBL ların aksine mantle hücreli ve düşük grade li marginal zon lenfomalarda ekspresyon negatif iken düşük grade komponentle birlikte olan yüksek grade li marginal zon lenfomada bcl-6 ekspresyonu gösterildi. Bu bulgularla kabul edilen hipotez; bcl-6 protein ekspresyonunun daima lenfomanın GM hücre orijinli olduğunu işaret etmesidir. İmmünohistokimyasal olarak yapılan çalışmalarda bcl-6 protein ekspresyonunun seviyesi ile bcl-6 gen yeniden düzenlenmenin varlığı ya da yokluğu arasında bir ilişki yoktur ve bcl-6 protein ekspresyonunun prognostik önemi henüz araştırılmaktadır (4,18). 15

22 CD10 CD kd ağırlığında GM-B-hücreleri, lenfoid prekürsörler ve bazı epitelyal hücre yüzeyinden eksprese olan bir proteolitik enzimdir. İn vivo ve in vitro çalışmalarda B-hücre gelişiminin düzenlenmesinde CD10 un fonksiyonu olduğu görüldü.cd10 ekspresyonu lenfoblastik, Burkitt ve foliküler lenfomanın karakteristik bir bulgusudur(4,27). CD10 foliküler lenfomanın büyük bölümünde pozitif iken diğer küçük hücreli lenfomalarda negatiftir. DBBL da olguların %20-40 ında parafin kesitlerde pozitiflik mevcuttur. Boyanma tümör içinde homojen ve membranözdür.cd10 pozitifliğinin sıklığı DBBL nın prezentasyon alanına göre farklılık göstermemektedir(28). CD10(+) ve CD10(-) olgular arasında klinik özellikler benzerdir. CD10 un prognostik önemi için yapılan yalnızca birkaç çalışma mevcuttur ve sonuçlar çelişki yaratmaktadır. Xu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada CD10 ekspresyonunun zıt prognostik faktör olduğu tespit edilmiştir (27). POST-GM İLİŞKİLİ ANTİJENLER MUM1/IRF4 (Multiple Myeloma Oncogen 1/ Interferon Regulating Factor 4) Multipl myelomda görülen t(6;14)(p25;q32) sonucu, 14.kromozomda yer alan MUM1/IRF4 arasındaki jukstapozisyon, MUM1/IRF4 geninin yüksek ekspresyonuna neden olmaktadır. Bu da tümörogeneziste yer almaktadır. Normal B-hücrelerinde MUM1 ekspresyonu, GM B-hücre diferansiasyonunun son aşaması ve plazma hücre matürasyonuna kadar ki aşamalarda görülebilmektedir. İmmünohistokimyasal olarak normal lenfoid dokuda MUM1 ekspresyonu hem plazma hücreleri ve bazı aktive T- hücrelerinde hem de apikal açık zonda yer alan bcl-6(-) GM B-hücrelerinin bir bölümünde tespit edilmiştir(29). MUM1 in boyanma paterni genellikle nükleer, bazen de sitoplazmik pozitiflik şeklindedir. DBBL da MUM1 ekspresyonu, B-hücre diferansiasyonunun geçiş evresinden köken aldığını işaret etmektedir ve olguların %50-70 inde bildirilmektedir. Mikro dizi analizinde, MUM1 in aktive B-hücre benzeri DBBHL tarafından eksprese edilen gen grupları içinde yer aldığı görülmüştür (30). 16

23 VS38c VS38c,nolineage spesifik Mouse monoklonal bir antikordur ve endoplazmik retikulum ile tepkime göstermektedir. Lenfoid dokularda,yoğun sekretuar aktivite gösteren plazma ve plazmablastik hücreler ile kuvvetli reaksiyon vermektedir (21). CD138 (syndecan-1) CD138, çeşitli ekstrasellüler matriks proteinleri ile bir köprü gibi görev yapan hücre yüzey adezyon molekülüdür. Esas olarak epitelyal hücreler ve hemapoetik B-hücre dizisinde eksprese edilmektedir. CD138 kemik iliğinden köken alan prekürsör B-hücreleri tarafından eksprese edilirken naive B ve GM B-hücrelerinde ekspresyon yoktur. Bu proteinin tekrar ekspresyonu B-hücresinin germinal merkezden çıkıp immünoblast ya da plazma hücresine matürasyonu boyunca görülmektedir (18). VS38c ve CD138 in her ikisi hem normal hem de neoplastik plazma hücreleri ve küçük B-hücreli lenfomanın plazmasitik diferansiasyon gösteren tipinde pozitiflik gösterirken DBBL da seyrek olarak görülmektedir (21). Ancak terminal diferansiye hücre kaynaklı olduğu düşünülen AIDS ilişkili lenfomalarda VS38c ve CD138 ekspresyonu oldukça sıktır. CD138, primer efüzyon lenfoması ve AIDS ilişkili immünoblastik lenfomada eksprese edilmektedir. VS38c ise Ig gen yeniden düzenlenmesi ve AIDS ilişkili immünoblastik DBBL nın tanısında kullanılmaktadır (31). DİFFÜZ BÜYÜK B-HÜCRELİ LENFOMALARDA PROGNOZ DBBHL agresiftir ama çoklu ajan kemoterapisi ile kür olabilir. Klinik parametrelerin temel alındığı IPI (international prognostik indeks) yaşam süresi ile yakından ilişkilidir (2,3). Yüksek proliferatif indeks bazı serilerde kötü prognoz ile ilişkili bulunmuştur (32). Bcl-2 ekspresyonu yaşam süresinden bağımsız olarak kötü seyir ile ilişkilidir. Malign hücrelerin çoğunda p53 aşırı salınımı diğer bir kötü prognostik belirleyicidir. Pek çok çalışma immünoblastik varyantın sentroblastik varyanttan hafifçe daha kötü prognozlu olduğunu bildirmiştir, diğer bazı çalışmalar ise bunu reddetmektedir. Bcl-6 translokasyonu iyi prognozla ilişkilidir. GM profili gösteren olgular, GMD (aktive B) profili gösterenlere göre daha iyi prognoza sahiptir (3). 17

24 ZAP-70 (Zeta-chain (TCR)-associated protein kinase 70): Moleküler ağırlığı 70 kilodalton (kda) olan, tirozin kinaz ailesinden bir proteindir (şekil 3). ZAP-70 normalde T-hücre ve natural killer hücrelerde eksprese edilir. T-hücre sinyalizasyonunun başlatılmasında kritik bir role sahiptir (8). ZAP-70 B-hücrelerinde de eksprese edilir ve kronik lenfositik lenfomanın farklı formlarında prognostik olarak kullanılır. T lenfositler; T-hücre reseptör (TCR) leri antijen sunan hücrelerin (makrofaj, dendritik hücre ve B-hücre vb.) sundukları antijen parçalarının uzantıları ile etkileşime girince aktive olurlar. Bu aktivasyondan sonra tirozin kinaz hücre içindeki CD3 kompleksini fosforile ve aktive eder. ZAP-70 ile bağlanan CD3-zeta, CD3 ailesinin en önemli üyesidir. ZAP-70 in SH2-bölgesi ZAP-70 transmembran proteinini fosforile eder ki CD3-zetanın immünoreseptörtirozin-temel aktivasyon motifleri (ITAMs) çift fosforile olur. Fosforile LAT (T-hücre aktivasyonunun bağlayıcısı) sinyal proteinleri bağlanması değiştiği için sonuçta birçok gen yapımı gerçekleşir, T-hücre aktivasyonu oluşur. Bu durum T-hücre farklılaşması, çoğalması ve sitokin sekreyonuna izin verir (33). ŞEKİL 3 : ZAP-70 in moleküler yapısı (33) 18

25 Son yıllarda yapılan çalışmalarda protein ZAP-70 varlığının immünoglobulin ağır zincir mutasyonu içermeyen KLL olgularında bildirilmesi dikkat çekicidir. KLL; indolent seyirli, tedavide yalnızca izlemin kullanıldığı bir hastalık olmasına rağmen, bazı olgular klinik olarak çok hızlı seyirli olup, erken agresif tedaviye ihtiyaç duymaktadır. ZAP-70 bu agresif seyreden grubu belirlemede kullanılan bir parametredir. Son çalışmalarda KLL subtiplerinde IgV genlerinde somatik hipermutasyon yokluğunda ZAP-70 artmış olarak izlenir. Ig genlerindeki somatik hipermutasyon germinal merkez farklılaşma devresindeki B-hücrelerinin değişim mekanizmasını aktive eder. Somatik hipermutasyon B-hücreleri için belirleyicidir. IgV genleri mutasyonsuz olan KLL ler germinal merkezi pas geçen naif, pregerminal B-hücrelerinden, mutasyonlu olan KLL ler postgerminal merkez hücrelerinden kaynaklanır. Mutasyonsuz IgV genleri içerenler daha kötü prognozludur. ZAP-70 ekspresyonu Ig V genlerinde somatik hipermutasyon yokluğu ile koreledir (8,9,10,11,12). Bu çalışmada; düşük gradlı periferik B-hücreli lenfomalardan B-KLL de mutasyon içeren ve içermeyen grubu ayırt ederek prognostik belirleyici olarak kullanılan ZAP-70 in, son yıllarda tanımlanan DBBHL morfolojik ve fenotipik alt gruplarındaki ekspresyonu araştırılmıştır. 19

26 MATERYAL VE METOD Ekim 2001-Mayıs 2008 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği tarafından tanı konulan 35 adet nodal de novo DBBHL olgusu çalışmaya alındı. Olgular seçilirken daha evvel kliniğimizde uygulanarak raporlarda belirtilmiş olan CD20, CD3, CD5, CD38, SiklinD1, CD21 boyanma özellikleri göz önüne alınmıştır. Seçilen olguların 34 ü CD20 pozitif 1 i CD20 negatif, tümü CD3 negatif, CD5 negatif ve SiklinD1 negatiftir. Olguların tümü formalinde fikse edilmişti. Doku takibinden sonra hazırlanan parafin bloklar ve H+E preperatlar arşivden bulundu. Olgulara ait H+E boyalı kesitler tekrar gözden geçirilerek immünohistokimyasal çalışma için uygun parafin bloklar seçildi. İmmünohistokimyasal çalışma ve değerlendirmeye elverişli olmayanlardan yeniden H+E için 3-4 mikron kalınlığında kesitler alındı. İmmünohistokimyasal olarak CD10,Bcl- 6,MUM-1(IRF4) ve ZAP-70 antikorları uygulandı. Hazırlanan preparatlar iki ayrı patolog tarafından ışık mikroskobunda incelendi. Olguların morfolojik ve immünohistokimyasal özellikleri kaydedildi. KULLANILAN ANTİKORLAR Çalışmamızda toplam 35 olguya CD10,Bcl-6,MUM-1(IRF4) ve ZAP-70 antikorları uygulandı. Kullandığımız antikorlar liyofilize doku kültürlerinden elde edildiği için uygun dilsyon oranlarına göre distile su ile sulandırıldı (Tablo 1). TABLO 1: Kullanılan primer antikorlar ANTİKOR FİRMA KLON DİLÜSYON CD10 Novocastra 56C6 1:100 Bcl-6 Novocastra LN22 1:100 MUM-1 (IRF4) Diagnostic Biosistem MUM1p 1:25 ZAP-70 Neomarkers 2F3.2 1:200 20

27 İMMÜNOHİSTOKİMYASAL BOYAMA YÖNTEMİ İmmünohistokimyasal çalışma streptovidin-avidin-biotin yöntemiyle yapıldı. İmmünohistokimyasal boyama için parafin bloklardan pozitif şarjlı lamlara 3-4 mikronluk kesitler alındı. Kesitler 60 0 C etüvde bir gece bekletilerek deparafinize edildi. Etüvden çıkarıldıktan sonra 15 dakikada 5 kez ksilenden geçirilerek deparafinizasyon tamamlandı. Daha sonra 20 dakikada üç farklı %99 luk ve üç farklı %96 lık etil alkolden geçirilerek hidrate edildi. Distile suda 5 dakika yıkandı. Mikrodalga fırında, 4 defa 5 dakika olmak üzere, Bcl-6 için 0.01M lik EDTA buffer (ph=8.0), diğerleri için 0.01 lik sitrat buffer (ph=6.0) içinde kaynatıldı. Mikrodalgadan çıkarıldıktan sonra 20 dakika oda ısısına gelinceye kadar bekletildi. Distile su ile yıkandı. Fosfat buffer salin (PBS) de 2 kez üçer dakika bekletildi. Lam üzerindeki dokuların etrafı hidrofobik kalemle çizildi. %3 lük hidrojen peroksit ile 15 dakika bekletildikten sonra PBS te 2 kez üçer dakika bekletildi. 10 dakika protein blokajı yapıldı. Yıkamadan sonra primer antikorlar damlatılarak 1 saat süreyle inkübasyona bırakıldı. PBS te 2 kez üçer dakika bekletildikten sonra 15 dakika süreyle streptavidin peroksidaz uygulandı. Tekrar PBS ten geçirilen dokular AEC kromojen ile 15 dakika inkübe edildi. Renk alan preperatlar distile suda yıkandıktan sonra Mayer hematoksilende bir dakika bekletildi. Distile su ile yıkandıktan sonra uygun kapama vasatı ile kapatıldı. İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME: Bu çalışmada istatistiksel analizler GraphPad Prisma V.3 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama, standart sapma) yanı sıra ikili grupların karşılaştırmasında bağımsız t testi, nitel verilerin karşılaştırmalarında ki-kare testi kullanılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. 21

28 BULGULAR Ekim 2001-Mayıs 2008 yılları arasında Sağlık Bakanlığı İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği tarafından rapor edilen 35 adet nodal de novo DBBHL olgusu çalışmaya alındı. Çalışmaya alınan en genç olgu 21 yaşında, en yaşlı olgu 83 yaşında olup, bu olguların yaş ortalaması olarak saptandı. Olguların %45,7 (n=16) si kadın ve %54,3 (n=19) ü erkekti. TABLO 2: Olguların yaş ortalaması n Minimum Maksimum Ortalama Standart sapma Yaş ,09 17,63 TABLO 3: Olguların cinsiyet oranları Cinsiyet n % Kadın 16 45,7 Erkek 19 54,3 Total ,0 Olgular CD10, bcl-6 ve MUM1 ile immünohistokimyasal boyanma özellikleri göz önüne alınarak germinal merkez fenotipi gösterenler ve germinal merkez dışı fenotip gösterenler olmak üzere iki alt tipe ayrıldı. Germinal merkez fenotipi gösteren olgu sayısı 18 (%51.43), germinal merkez fenotipi göstermeyen olgu sayısı 17 (%48.57) idi. TABLO 4 : Olguların fenotipik alt tip yüzdeleri Fenotipik alt grup N % Germinal Merkez 18 51,43 Germinal Merkez Dışı 17 48,57 Total ,0 22

29 GRAFİK 1: Germinal merkez ve germinal merkez dışı olguların yaşa göre dağılımı. Yaş Germinal Merkez Nongerminal Merkez Olguların H+E kesitlerdeki morfolojik özellikleri değerlendirilerek WHO-2001 de belirtilen morfolojik varyantlar ayırt edildi. Bu değerlendirme sonucunda 26 olgu (%74,3) sentroblastik varyant, 4 olgu (%11,4) immünoblastik varyant, 2 olgu (%5,7) T-hücreden zengin varyant, 2 olgu (%5,7) anaplastik varyant ve 1 olgu (%2,9) plazmablastik varyant olarak belirlendi. Belirlenen morfolojik varyantlar ile daha önce rapor edilen varyantlar arasında farklılık saptanmadı. TABLO 5: Olguların morfolojik varyantlara göre dağılımı MORFOLOJİK TİPLER N % Sentroblastik varyant 26 74,3% İmmünoblastik varyant 4 11,4% T-Hücre/ histiyosittten zengin varyant 2 5,7% Anaplastik varyant 2 5,7% Plazmablastik varyant 1 2,9% Sentroblastik varyant 15 olgu (%83,3) germinal merkez fenotipinde, 11 olgu (%64,7) germinal merkez dışı fenotipinde idi. İmmünoblastik varyant 1 olgu (%5,6) germinal merkez fenotipinde, 3 olgu (%17,6) germinal merkez dışı fenotipinde idi. T- hücreden zengin varyant 2 olgu (%11,1) germinal merkez fenotipinde idi. Anaplastik varyant 2 olgu (%11,8) germinal merkez dışı fenotipinde idi. Plazmablastik varyant 1 olgu (%5,9) germinal merkez dışı fenotipinde idi. Morfolojik varyant ile fenotip arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p=0,795). 23

30 TABLO 6 : Morfolojik varyantların germinal merkez ve germinal merkez dışı fenotipik alt tiplere oranları. Germinal Nongerminal Morfolojik Tipler Merkez Merkez Total Sentroblastik Varyant 15 83,3% 11 64,7% 26 74,3% İmmünoblastik v 1 5,6% 3 17,6% 4 11,4% T-hücreden zengin v 2 11,1% 0 0,0% 2 5,7% Anaplastik v 0 0,0% 2 11,8% 2 5,7% Plazmablastik v 0 0,0% 1 5,9% 1 2,9% χ²:1,67 p=0,795 GRAFİK 2: Germinal merkez ve germinal merkez dışı fenotipik alt grupların morfolojik varyantlara göre dağılımı. Morfolojik Varyantlar Tipler Germinal Merkez Nongerminal Merkez % 90,0% 80,0% 70,0% 60,0% 50,0% 40,0% 30,0% 20,0% 10,0% 0,0% Sentroblastik Varyant İmmünoblastik v T Hücreden zengin v Anaplastik v Plazmablastik v Olgulardan 8 i ZAP70 ile sitoplazmik boyanma, 1 i sitoplazmik ve nükleer boyanma gösterdi. Her iki boyanma paterni pozitif boyanma olarak değerlendirildi. ZAP70 ile pozitif boyanma gösteren 3 olgu (%33.3) germinal merkez fenotipi, 6 olgu (%66.7) germinal merkez dışı fenotipi göstermekte idi. 26 olgu ZAP70 negatifti. Bunlardan 15 olgu (%57.7) germinal merkez fenotipi, 11 olgu (%42.3) germinal merkez dışı fenotipinde idi. Fenotipik alt tip ile ZAP70 ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p=0,208). 24

31 GRAFİK 3: ZAP-70 ekspreyonunun cinsiyete göre dağılımı. ZAP-70 Negatif Pozitif % 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Kadın Erkek TABLO 7: ZAP-70 ekspreyonunun germinal merkez ve germinal merkez dışı fenotipik alt gruplara oranları ZAP-70 Negatif Pozitif Germinal Merkez 15 57,7% 3 33,3% Nongerminal Merkez 11 42,3% 6 66,7% χ²:1,58 p=0,208 GRAFİK 4: ZAP-70 ekspreyonunun germinal merkez ve germinal merkez dışı fenotipik alt gruplara göre dağılımı. ZAP-70 Negatif Pozitif % 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Germinal Merkez Nongerminal Merkez 25

32 ZAP70 pozitif olarak izlenen 6 olgu (%66,7) sentroblastik varyant, 1 olgu (%11,1) immünoblastik varyant, 1 olgu (%11,1) T-hücreden zengin varyant, 1 olgu (11,1) anaplastik varyant morfolojisinde idi. ZAP70 ile boyanma göstermeyen 20 olgu (%76,9) sentroblastik varyant, 3 olgu (%11,5) immünoblastik varyant, 1 olgu (%3,8) T-hücreden zengin varyant, 1 olgu (%3,8) anaplastik varyant ve 1 olgu (%3,8) plazmablastik varyant morfolojisinde idi. Morfolojik varyant ile ZAP70 ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p=0,795). TABLO 8 : Morfolojik varyantlara göre ile ZAP-70 ekspresyon oranları. ZAP-70 Negatif Pozitif Sentroblastik Varyant 20 76,9% 6 66,7% İmmünoblastik v 3 11,5% 1 11,1% T-hücreden zengin v 1 3,8% 1 11,1% Anaplastik v 1 3,8% 1 11,1% Plazmablastik v 1 3,8% 0,0% χ²:1,67 p=0,795 GRAFİK 5: ZAP-70 ekspresyonunun morfolojik varyantlara göre dağılımı. ZAP-70 Negatif Pozitif % 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Sentroblastik İmmünoblastik THZBHL Anaplastik Plazmablastik 26

33 TARTIŞMA Diffüz büyük B-hücreli lenfomalar (DBBHL) erişkinde en sık görülen lenfoid neoplazi grubudur(1,2,3,21). WHO sınıflamasında yer alan morfolojik varyantların aynı patolog tarafından tekrar edilebilirliği ve patologlar arası uyumluluğu oldukça azdır (21).Üstelik aynı morfolojik alt tip içinde yer alan olguların prognozları farklılık gösterebilmektedir. Son yıllarda DBBHL olguları fenotipik ve genotipik olarak alt tiplere ayrılmaya ve yeni prognostik parametreler ortaya koyulmaya çalışılmaktadır (4). Zeta-chain-associated protein kinase 70(ZAP-70) protein-tirozin kinaz ailesinden, normalde T-hücreleri ve natural killer hücrelerinde ekspresse edilen, T-hücre sinyalinin başlamasında kritik rolü olan bir proteindir. B-hücreli kronik lenfositik lösemi (B-KLL) olgularında negatif prognostik faktör olarak saptanmıştır (8). DBBHL olgularının bir kısmında da ZAP-70 ekspresyonu bildirilmektedir ancak bu olguların morfolojik ve fenotipik alt tiplere göre dağılımı belirlenmiş değildir (9,11). Bu çalışmada; DBBHL ların morfolojik ve fenotipik alt grupları, DBBHL larda ZAP-70 ekspresyonu sıklığı ve bu ekspresyonun alt gruplar ile ilişkisi araştırılmıştır. DBBHL ortalama 70 yaşta ortaya çıkar ve hafif oranda erkek baskınlığı (M/F=1,2/1) gösterir (18). Muris ve ark. %63,3 (n=45) erkek ve %43,7 (n=28) kadın olmak üzere toplam 71 de novo DBBHL olgusunun yaş ortalamasını 62 (23-82) olarak bildirmişlerdir (30). Bizim çalışmamızdaki %54,3 (n=19) erkek ve %45,7 (n=16) kadın olmak üzere toplam 35 de novo DBBHL olgusunun yaş ortalaması (21-83) olarak izlenmiş olup literatürdeki bulgularla uyumlu bulunmuştur. Benzer şekilde olgularımızın erkek /kadın oranı =1,1/1 olarak bulunmuş olup literatürdeki bulgularla uyumludur (18). WHO klasifikasyonunda DBBHL nın 6 morfolojik varyantı tarif edilmektedir. Bunlar 4 ana iki de az görülen varyant olarak belirtilmiştir. Ana varyantlar sentroblastik, immünoblastik, T-hücre/ histiositten zengin ve anaplastik varyantlardır. Az görülen varyantlar ise plazmablastik ve full-lenght ALK ekspresyonu gösteren varyanttır. En sık görülen varyant sentroblastik varyanttır(3). Çalışmamızda 26 olgu (%74,3) sentroblastik varyant, 4 olgu (%11,4) immünoblastik varyant, 2 olgu (%5,7) T-hücreden zengin varyant, 2 olgu (%5,7) anaplastik varyant ve 1 olgu (%2,9) plazmablastik varyant olarak değerlendirilmiştir. Yeniden değerlendirilen morfolojik varyantlar ile aynı patolog tarafından daha önce rapor edilenler arasında farklılık saptanmamıştır. İki ayrı patoloğun 27

34 saptadığı morfolojik varyantlar arasında da fark oluşmamıştır. WHO sınıflamasında en sık varyant olarak bildirilen sentroblastik varyant bizim çalışmamızda da en sık (%74,3) varyant olarak izlenmiştir. Olgularımız arasında az görülen varyantlardan plazmablastik varyant olmak üzere sadece bir olgu mevcuttur. Alizadeh ve ark. DBBHL da germinal merkez B-hücre benzeri ve aktive B-hücre benzeri olmak üzere moleküler olarak farklı iki grup ayırt etmişlerdir (34). Rosenwald ve ark bu iki gruptan farklı olarak Tip3 DBBHL tanımı yapmışlardır (35). GM B-hücre fenotipi gösteren olgular, normal germinal merkez B-hücre genlerini (CD10, bcl-6, CD38vb.); aktive B-hücre fenotipi gösteren olgular periferik kan B-hücre genlerini (MUM1vb.) ekspresse etmekte, Tip 3 fenotipi gösteren olgular ise herhangi bir geni yüksek düzeyde eksprese etmemektedir (34,35). Bununla birlikte, Alizadeh ve Rosenwald in çalışmalarında kullanılan cdna mikroarray ve oligonükleotid mikroarray teknolojisinin rutinde uygulanması kolay olmadığından, immünohistokimyasal yöntemler kullanılarak fenotipik alt grupları belirlemeye yönelik araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda B-hücrelerinin farklılaşma antijenleri göz önüne alınmıştır. Farklılaşma antijenlerinden CD10 ve bcl-6 germinal merkez B-hücrelerinde ekprese edilir (36). MUM1/IRF4 ise germinal merkezden çıkarken veya çıktıktan sonraki B-hücreleri ve plazma hücre farklılaşmasına uğrayan B-hücrelerinin değişken sayıda V(H) somatik mutasyona uğraması sonucu eksprese edilmeye başlar (37). Hans ve ark. DBBHL ları rutin patolojik materyalde immünohistokimyasal olarak bcl-6/mum1/cd10 antikorları ile B- hücre farklılaşma aşamalarına göre sınıflamışlardır. Bu çalışmada; CD10 pozitif veya bcl-6 pozitif ve MUM1 negatif olgular germinal merkez fenotipinde, bunun dışındaki olgular germinal merkez dışı fenotipte kabul edilmiştir. Ayrıca bu ayırımın prognostik olarak yararlı olduğunu ileri sürmüşlerdir (6). Daha sonra Chang ve Berglund un önderliğindeki iki ayrı araştırmada, bu üç antikorla de novo DBBHL olguları prognostik alt gruplara ayrılmaya çalışılmış GM tipi DBBHL ların aktive ve Tip 3 DBBHL lardan daha iyi prognozlu oldukları bildirilmiştir (22,38,39). Haarer ve ark 40 DBBHL olgusunda gen ekspresyon profili ile yapılan alt tiplemenin, rutin immünohistokimya ile yapılan tipleme ile uyumlu olduğunu ve tek başına immünohistokimyasal çalışmanın prognozu belirlemede kullanılabileceğini vurgulamışlardır (5). Çalışmamızda 35 de novo DLBCL olgusu, bcl-6, MUM1, CD10 ekspresyonu temelinde GM ve GMD olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. 35 olgudan 18 (%51,43) i GM, 28

35 17 (%48,57) si GMD fenotipi göstermektedir. Hans ve arkadaşları 152 DBBHL olgusunun 64 (%42) ünün GM, 88 (%58) inin GMD fenotipe sahip olduğunu saptamışlardır (6). Berglund ve arkadaşları 161 olguda 82 (%50,9) GM, 79 (%49,1) GMD fenotip saptamışlardır (22). İngilizce literatürde germinal merkez ve germinal merkez dışı B-hücre fenotipi gösteren olguların morfolojik varyantlar ile ilişkisini ele alan başlı başına bir çalışma mevcut olmayıp Ching-Hung Lin ve arkadaşlarının santral sinir sistemi ve nodal DBBHL larda yaptıkları bir çalışmada; nodal DBBHL ların morfolojik varyantları ile GM ve GMD fenotipe sahip olmaları arasında anlamlı bir ilişki saptamadıkları göze çarpmaktadır (26). Bizim çalışmamızda da morfolojik varyant ile fenotip arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır. Bu konuda daha geniş serilerde çalışmaya gereksinim vardır. Bazı çalışmalarda fenotipik alt tip ile apopitoz ve proliferasyon durumu arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu amaçla GM ve GMD olgularda bcl2, bcl-xl, bax, bak, bad, bid, gibi apopitoz belirleyicileri, Ki67 gibi proliferasyon belirleyicileri ve siklin A, siklin B1, siklin D3, siklin E, p53, Rb, p16, p27 gibi hücre siklus proteinleri ekspresyonu değerlendirilmiş, bunların prognoz ile ilişkisi araştırılmıştır. Bai ve arkadaşları apopitotik durumun artışı, proapopitotik proteinlerin yüksek, antiapopitotik proteinlerin düşük ekspresyonunu hem GM tipi immünprofil hem de iyi prognoz ve tedaviye iyi yanıt ile ilişkili bulmuşlardır (7). Tirozin fosforilasyonundaki bozukluklar kanserden immün yetmezliğe pek çok hastalığın patogenezinde rol alır. ZAP-70 in T-hücre reseptör sinyalizasyonundaki rolü iyi tanımlanmıştır. Önceleri ZAP-70 ekspresyonunun T ve NK hücrelerinde sınırlı olduğu düşünülürken, son zamanlarda erken B-hücre gelişiminde de rol oynadığı ileri sürülmektedir. Başlangıçta sürpriz şekilde B-KLL olgularında ekspresse olduğu saptanmış, sonraları yüksek ZAP_70 ekspresyonunun mutasyonsuz KLL ve kötü prognoz ile korele olduğu gösterilmiştir. Hayvan modellerinde ZAP-70 in B-hücre gelişiminin erken döneminde zorunlu bir protein olduğu gösterilmiştir (11). Scielzo ve arkadaşları ZAP-70 in farklı olgunlaşma aşamalarındaki B lenfositlerin sinyal yolağında potansiyel rolü olduğunu, ZAP-70 ekspresyonunun yalnızca KLL ye özgü olmadığını ve ZAP-70 ekspresyon kaybının malign B lenfositler için varlığından daha anormal bir bulgu olduğunu ileri sürmüşlerdir (36). Admirand ve arkadaşları ZAP-70 in altı prekürsör B- lenfoblastik lösemi/lenfoma olgusından beşinde eksprese edilmesini, ZAP-70 in normal B- 29

36 hücre gelişiminde prob-hücreden preb-hücreye kadar ki dönemde rolü olduğuna atfetmektedir (8). Wang ve ark. DBBHL olgularının %26,7 sinde ZAP-70 ekspresyonu saptamışlardır (10). Carreras ve Villamor un tüm B-hücreli neoplazileri kapsayan çalışmalarında DBBHL olgularında %2 oranında ZAP-70 ekspresyonu bildirilmiştir (9). Admirand ve arkadaşları ise Hodgkin ve non-hodgkin olgularını içeren 341 olguluk çalışmalarında DBBHL olgularında (n=26) ZAP-70 ekspresyonu saptamamıştır. Bu çalışmada B-hücreli lenfomalarda değişken sitoplazmik boyanma yanında baskın nükleer boyanmayı pozitif kabul etmişlerdir (8). Wang ın çalışmasında ise pozitif kontrol olan T-hücre boyanmasını referans alarak sitoplazmik boyanmayı pozitif olarak kabul etmişlerdir (10). Biz kontrol hücreleri olan T lenfositlerdeki boyanma şeklini ekspresyon varlığı olarak kabul ettik. Olgularımızdan 8 i sitoplazmik, 1 i sitoplazmik ve nükleer boyanma olmak üzere 9 olguda ekspresyon saptadık. ZAP-70 ile fenotipi alt tip ilişkisini araştıran yalnızca bir çalışma dikkati çekmektedir. Friberg ve arkadaşlarının 28 de novo olguyu kapsayan bu çalışmasında; germinal merkez dışı fenotip gösteren olgularda ZAP-70 ekspresyonu anlamlı olarak daha yüksek oranda bulunmuş ve ZAP-70 in gelecekte bir prognostik belirleyici olabileceği ileri sürülmüştür(11). Bizim çalışmamızda da ZAP70 ile pozitif boyanma gösteren 3 olgu (%33.3) germinal merkez fenotipi, 6 olgu (%66.7) germinal merkez dışı fenotip göstermektedir. 26 olgu ZAP-70 negatiftir. Bunlardan 15 olgu (%57.7) germinal merkez fenotipi, 11 olgu (%42.3) germinal merkez dışı fenotipindedir. Fenotipik alt tip ile ZAP70 ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır (p=0,208). Friberg ve arkadaşlarının çalışmasında nükleer ve sitoplazmik paternde olmak üzere; hiç boyanma olmayan olgular negatif, 0-%25 arası boyanma skor 1 pozitif, %26-%50 boyanma skor 2 pozitif, %51-%100 boyanma skor 3 pozitif olarak değerlendirilmiş ve buna göre hiç negatif olgu yer almamıştır (11). Biz bu çalışmada; %10 ve üzeri oranda olmak üzere, sitoplazmik ya da sitoplazmik ve nükleer boyanmayı pozitif olarak değerlendirdik. Ayrıca değerlendirme yapılırken pozitif kontrol olan T lenfositlerin büyük B-hücrelerini çevrelediği alanları yanlış pozitiflik olasılığına karşın değerlendirme dışında tuttuk. Sitoplazmik boyanma paterni lenfoid dokularda kolayca değerlendirilebilen, nükleer, membranöz, Golgi bölgesi boyanma paternleri gibi, sınırları keskin bir patern değildir. Özellikle dar sitoplazmalı sentroblastik hücrelerin baskın olduğu olgularda büyük hücreleri 30

37 çevreleyen T lenfosit sitoplazmalarının boyanması yanlışlıkla büyük hücrenin sitoplazmasında boyanma varlığı gibi algılanabilmektedir. Friberg ve arkadaşlarının çalışmasında yapılan skorlama yöntemiyle 28 olgunun tamamı pozitif kategoride yer almıştır. 0-%25 arası boyanma olan olgular skor 1 pozitif olarak kabul edilmiş, örneğin %1 oranında, diğer bir deyişle nadir hücrede boyanma gözlenen olgularda boyanan hücrelerin T lenfositler ile yakın komşuluğu olup olmadığı konusunda bilgi verilmemiştir. Ayrıca tamamı ZAP-70 pozitif olan 28 olgunun, 14 ü GM, 14 ü GMD fenotipe sahip olmak üzere alt gruplar arası eşit dağılım gözlenmektedir (11). Diğer yönden, Admirand ve arkadaşlarının 26 DBBHL olgusunun hiçbirinde ZAP-70 ekspresyonu bulunmaması da dikkat çekicidir ve benzer nedenle olabilir (8). Zira bu çalışmada pozitiflik sınırı %20 üzerinde hücrenin boyanması olarak kabul edilmiştir. Çalışmamızda morfolojik varyant ile ZAP70 ekspresyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p=0,795). İngilizce literatürde; morfolojik varyantlar ile ZAP-70 ekspresyonu ilişkisini araştıran çalışmaya rastlamadık. 31

38 RESİMLER Resim 1: DBBHL, sentroblastik varyant (H&E). Resim 2: DBBHL, immünoblastik varyant (H&E). 32

39 Resim 3: DBBHL, T-hücreden zengin B-hücreli varyant (H&E). Resim 4: DBBHL, anaplastik varyant (H&E). 33

40 Resim 5: DBBHL, plazmablastik varyant (H&E). Resim 6: DBBHL, GM tipi. Yaygın nükleer bcl-6 ekspresyonu izlenmektedir (AEC). 34

41 Resim 7: DBBHL, GM tipi, Yaygın membranöz CD10 ekspresyonu izlenmektedir (AEC). Resim 8: DBBHL, GM tipi. MUM-1 ile küçük reaktif T-hücrelerinde nükleer ve sitoplazmik boyanma izlenmekte iken neoplastik hücrelerde boyanma izlenmemektedir (AEC). 35

42 Resim 9: DBBHL, GM tipi. ZAP-70 ile küçük reaktif T-hücrelerinde sitoplazmik boyanma izlenmekte iken neoplastik hücrelerde boyanma izlenmemektedir (AEC). Resim 10: DBBHL, GM tipi. ZAP-70 ile küçük reaktif T-hücrelerinde kuvvetli, büyük neoplastik hücrelerde zayıf sitoplazmik boyanma izlenmektedir (AEC). 36

43 Resim 11: DBBHL, GMD tip. Sağda CD10 ile kalıntı GM hücrelerinde kuvvetli boyanma izlenmekte iken neoplastik hücrelerde boyanma izlenmemektedir (AEC). Resim 12: DBBHL, GMD tip. Ortada bcl-6 ile kalıntı GM hücrelerinde boyanma izlenmektedir. Neoplastik hücrelerde bcl-6 ekspresyonu mevcut değildir (AEC). 37

44 Resim 13: DBBHL, GMD tip. MUM-1 ile tümör hücrelerinde kuvvetli nükleer boyanma izlenmektedir (AEC). Resim 14: DBBHL, GMD tip. ZAP-70 ile bazı tümör hücrelerinde kuvvetli sitoplazmik ve zayıf nükleer boyanma, küçük reaktif T-hücrelerinde kuvvetli sitoplazmik boyanma izlenmektedir (AEC). 38

45 Resim 15: DBBHL, GMD tip. ZAP-70 ile tümör hücrelerinde ekspresyon izlenmemektedir (AEC). Resim 16: DBBHL, anaplastik varyant ve GMD tip. CD20 ile kuvvetli membranöz boyanma izlenmektedir (AEC). 39

46 Resim 17: DBBHL, anaplastik varyant ve GMD tip. Bcl-6 ile tümör hücrelerinde ve sol alt köşede normal GM de nükleer boyanma izlenmektedir (AEC). Resim 18: DBBHL, anaplastik varyant ve GMD tip. MUM-1 ile kuvvetli nükleer, zayıf sitoplazmik boyanma izlenmektedir (AEC) 40

47 Resim 19: DBBHL, anaplastik varyant ve GMD tip. ZAP-70 ile tümör hücrelerinde ekspresyon izlenmemektedir. Küçük reaktif T-hücrelerinde kuvvetli sitoplazmik boyanma izlenmektedir (AEC). Resim 20: DBBHL, anaplastik varyant ve GMD tip. ZAP-70 ile tümör hücrelerinde sitoplazmik boyanma izlenmektedir (AEC). 41

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek

56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek 56Y, erkek hasta Generalize LAP ( servikal, inguinal, aksiller, toraks ve abdomende ) Ateş Gece terlemesi Lenfopeni IgG, IgA, IgM yüksek Sedimantasyon (77mm/saat) CRP 7.67(N:0-0.8mg/dl) Servikal lenf nodu

Detaylı

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize

6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize 6 ay önce kadavradan kalp nakli olan 66 yaşındaki kadın hastada inguinal bölgede 3X3 cm da lenf düğümü saptandı. Lenf düğümü cerrahi olarak eksize edildi. CD20 CD10 Bcl-6 Bcl-2 Ki-67 MUM-1

Detaylı

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014

LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 LENFOİD SİSTEM DR GÖKSAL KESKİN ARALIK-2014 Lenfoid Sistem Lenfositlerin, mononükleer fagositlerin ve diğer yardımcı rol oynayan hücrelerin bulunduğu, yabancı antijenlerin taşınıp yoğunlaştırıldığı, Antijenin

Detaylı

MATÜR T- HÜCRELİ LENFOMALAR TANISI PATOLOG GÖZÜYLE

MATÜR T- HÜCRELİ LENFOMALAR TANISI PATOLOG GÖZÜYLE 4. ULUSAL LENFOMA MYELOMA KONGRESİ 2-5 MAYIS 2013, ANTALYA MATÜR T- HÜCRELİ LENFOMALAR TANISI PATOLOG GÖZÜYLE DR. NALAN AKYÜREK GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI Matür T- Hücre ve

Detaylı

2. Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 16 Nisan 2011, Antalya SIK GÖRÜLEN PRİMER DERİ LENFOMALARI - patoloji -

2. Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 16 Nisan 2011, Antalya SIK GÖRÜLEN PRİMER DERİ LENFOMALARI - patoloji - 2. Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 16 Nisan 2011, Antalya SIK GÖRÜLEN PRİMER DERİ LENFOMALARI - patoloji - Dr. Nalan Akyürek Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Deri Lenfomaları sınıflama

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

T Lenfositleri. Dr. Göksal Keskin

T Lenfositleri. Dr. Göksal Keskin T Lenfositleri Dr. Göksal Keskin Lenfositlerin ortak özellikleri-1 Kazanılmış bağışıklık sisteminin en önemli elemanlarıdır Spesifite özellikleri var Bellekleri var Primer lenfoid organlarda üretilirler

Detaylı

Dr. Sermin Özkal DEÜTF Patoloji AD

Dr. Sermin Özkal DEÜTF Patoloji AD Dr. Sermin Özkal DEÜTF Patoloji AD GIS Ekstranodal lenfoma en sık DBBHL > MALT Lenfoma > Diğer Mide > ince barsak > kalın barsak* ve rektum* Ekstranodal Lenfoma X Lenfoid Hiperplazi Özellikle küçük lenfoid

Detaylı

26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir

26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir 26. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ HEMATOPATOLOJİ ANTALYA, 2016 Dr.Nazan Özsan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı İzmir 53 yaşında, E Eylül 2015 te karında şişlik batında asit gece terlemesi,

Detaylı

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi

Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Klasik Hodgkin Lenfoma Vakalarında PD-L1 Ekspresyonunun Sıklığı, EBV ile İlişkisi, Klinik ve Prognostik Önemi Dr. Süleyman ÖZDEMİR, Uzm. Dr Özlem TON, Prof Dr. Fevziye KABUKÇUOĞLU Sağlık Bilimleri Üniversitesi

Detaylı

Tülay Tecimer 4 Kasım, Ulusal Patoloji Kongresi

Tülay Tecimer 4 Kasım, Ulusal Patoloji Kongresi Tülay Tecimer 4 Kasım, 2016 26. Ulusal Patoloji Kongresi Olgu Sunumu 72 yaşında kadın hasta. Nisan 2014 te boyunda kitleler şikayeti ile doktora müracaat, 1 yıldır yavaş büyüyen servikal lenf nodları,

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı

Düşük dereceli B-hücreli Hodgkin-dışı lenfomalardan oluşan olgu sunumları OLGU IV

Düşük dereceli B-hücreli Hodgkin-dışı lenfomalardan oluşan olgu sunumları OLGU IV Düşük dereceli B-hücreli Hodgkin-dışı lenfomalardan oluşan olgu sunumları OLGU IV Dr. Süheyla Uyar Bozkurt Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji A.B.D Olgu Sunumu 60 yaş, K Aksiller lenfadenopati

Detaylı

SLAYT SEMİNERİ TANISAL SİTOLOJİDE ALGORİTMİK YAKLAŞIM

SLAYT SEMİNERİ TANISAL SİTOLOJİDE ALGORİTMİK YAKLAŞIM SLAYT SEMİNERİ TANISAL SİTOLOJİDE ALGORİTMİK YAKLAŞIM Prof. Dr. İlkser Akpolat Patoloji ve Sitopatoloji Uzmanı, F.I.A.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ, ACIBADEM SAĞLIK GRUBU EFFÜZYON TANISINA ALGORİTMİK YAKLAŞIM

Detaylı

TÜLAY AKSARAY TECİMER 4 MAYIS 2013

TÜLAY AKSARAY TECİMER 4 MAYIS 2013 TÜLAY AKSARAY TECİMER 4 MAYIS 2013 Langerhans hücreli histiyositoz(lhh) Castleman Hastalığı (CH) Kimura Hastalığı Kikuchi Fujimoto -Histiyositik nekrotizan lenfadenit Rosai-Dorfman hastalığı Tanım Langerhans

Detaylı

NON-HODGKIN LENFOMALARDA GÜNCEL SINIFLAMA VE ĠMMÜNOHĠSTOKĠMYASAL DEĞERLENDĠRME

NON-HODGKIN LENFOMALARDA GÜNCEL SINIFLAMA VE ĠMMÜNOHĠSTOKĠMYASAL DEĞERLENDĠRME T.C. TRAKYA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ TIBBĠ PATOLOJĠ ANABĠLĠM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Fulya ÖZ PUYAN NON-HODGKIN LENFOMALARDA GÜNCEL SINIFLAMA VE ĠMMÜNOHĠSTOKĠMYASAL DEĞERLENDĠRME (Uzmanlık Tezi)

Detaylı

LENF DÜĞÜMÜ DR. OKTAY ARDA

LENF DÜĞÜMÜ DR. OKTAY ARDA LENF DÜĞÜMÜ DR. OKTAY ARDA 2 GENELYAPI KAPSÜLLÜ KÜREMSİ (BÖBREK GİBİ) 3 NEREDE? KOLTUK ALTI KASIK BOYNUN BÜYÜK DAMARLARI ETRAFINDA TORAX ABDOMEN MEZENTER 4 DOKU SIVISI LENF 5 DOKU SIVISI LENF FİLİTRELERİ

Detaylı

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM Tanım Az diferansiye tiroid karsinomları, iyi diferansiye ve anaplastik

Detaylı

LENFOMALARDA RADYOTERAPİ. Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı

LENFOMALARDA RADYOTERAPİ. Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı LENFOMALARDA RADYOTERAPİ Prof. Dr. Nuran ŞENEL BEŞE Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı HL EPİDEMİYOLOJİ ve ETYOLOJİ Olguların çoğunluğu 15-30 yaş arası Kadın /Erkek: 1/1,5 Noduler

Detaylı

HODGKİN DIŞI LENFOMALAR. Dr Mustafa ÇETİN 2004-2005 Kayseri

HODGKİN DIŞI LENFOMALAR. Dr Mustafa ÇETİN 2004-2005 Kayseri HODGKİN DIŞI LENFOMALAR Dr Mustafa ÇETİN 2004-2005 Kayseri 1 Hodgkin Dışı Lenfomalar Genellikle lenf nodlarından ve bazende herhangi bir organdan köken alan heterojen bir grup B veya T hücre malignitesidir.

Detaylı

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler

PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ. Klinik ve patolojik özellikler PAPİLLER TİROİD KARSİNOMLU OLGULARIMIZDA BRAF(V600E) GEN MUTASYON ANALİZİ Klinik ve patolojik özellikler Neslihan KURTULMUŞ,, Mete DÜREN, D Serdar GİRAY, G Ümit İNCE, Önder PEKER, Özlem AYDIN, M.Cengiz

Detaylı

LENFOİD DOKU. Lenfoid Organlar:

LENFOİD DOKU. Lenfoid Organlar: LENFOİD DOKU Lenfoid Organlar: Lenfoid organlar santral ve periferik olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Santral organlar yeni lenfositlerin antijene bağımlı olmaksızın otonom olarak yapıldıkları ve immun

Detaylı

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ

MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ MEME KARSİNOMLARINDA GATA 3 EKSPRESYONU VE KLİNİKOPATOLOJİK PARAMETRELER İLE İLİŞKİSİ Aslı ÇAKIR 1, Özgür EKİNCİ 2, İpek IŞIK GÖNÜL 2, Bülent ÇETİN 3, Mustafa BENEKLİ 3, Ömer ULUOĞLU 2 1 Çorlu Devlet Hastanesi

Detaylı

OLGU 5. Dr.Gülşah KAYGUSUZ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD

OLGU 5. Dr.Gülşah KAYGUSUZ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD OLGU 5 Dr.Gülşah KAYGUSUZ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD 64 yaş, erkek hasta, halsizlik Fizik Muayene: Splenomegali Özgeçmiş/soygeçmiş: özellik yok TAM KAN: BİYOKİMYASAL TESTLER: 64 yaş,

Detaylı

Folliküler Lenfomalar Rehberliğinde Patolog-Klinisyen Ekibinin Gerçeğe Yolculuğu. Dr. Tülay Tecimer Acıbadem Sağlık Grubu

Folliküler Lenfomalar Rehberliğinde Patolog-Klinisyen Ekibinin Gerçeğe Yolculuğu. Dr. Tülay Tecimer Acıbadem Sağlık Grubu Folliküler Lenfomalar Rehberliğinde Patolog-Klinisyen Ekibinin Gerçeğe Yolculuğu Dr. Tülay Tecimer Acıbadem Sağlık Grubu 2. LENFOMA MYELOMA KONGRESİ, ANTALYA, 16 Nisan 2011 Lenfoma olgularının doğru değerlendirilmesi,

Detaylı

Çocukluk çağı yuvarlak hücreli tümörleri 21.Ulusal Patoloji Kongresi İzmir. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD

Çocukluk çağı yuvarlak hücreli tümörleri 21.Ulusal Patoloji Kongresi İzmir. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD Çocukluk çağı yuvarlak hücreli tümörleri 21.Ulusal Patoloji Kongresi İzmir Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 15 yaşında kız 1 yıldır farkettiği giderek büyüyen karın şişliği

Detaylı

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör. Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Tiroid bezinde ender bir mezenkimal tümör Dr. Ersin TUNCER Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 10-10 - 2015 ANKARA Ülkemizin başı sağ olsun Değerli Hocamızı saygıyla anıyoruz Prof.

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ. İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları. Doç.Dr.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ. İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları. Doç.Dr. DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları Doç.Dr. Engin DEVECİ İmmunohistokimya Hücre ve doku içinde bulunan bazı enzimlerin ya

Detaylı

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu

BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU. Dr. Özlem Saraydaroğlu BAŞ-BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ-TÜKRÜK BEZİ TÜMÖRLERİ OLGU SUNUMU Dr. Özlem Saraydaroğlu 63 yaşında, erkek hasta İki yıldır boyun sol tarafında, kulak altında şişlik yakınması Dış merkezli USG sonucu;

Detaylı

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli

Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli Edinsel İmmün Yanıt Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD Doğal bağışıklık Edinsel bağışıklık Hızlı yanıt (saatler) Sabit R yapıları Sınırlı çeşidi tanıma Yanıt sırasında değişmez Yavaş yanıt (Gün-hafta)

Detaylı

KUTANÖZ LENFOMA KLASİFİKASYONU. Dr. Melih Akyol Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Sivas

KUTANÖZ LENFOMA KLASİFİKASYONU. Dr. Melih Akyol Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Sivas KUTANÖZ LENFOMA KLASİFİKASYONU Dr. Melih Akyol Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Sivas İÇERİK Hikayenin başlangıcı ve farklı klasifikasyon sistemleri Nereden geliyor? EORTC

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER

MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER MEME PATOLOJİSİ Slayt Semineri Oturum Başkanları: Dr. Osman ZEKİOĞLU - Dr. Gülnur GÜLER OLGU SUNUMU Dr Tülin Öztürk İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 25. Ulusal Patoloji Kongresi 14-17

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II. KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II KAN-DOLAŞIM ve SOLUNUM DERS KURULU Doç.Dr. Engin DEVECİ İMMÜN SİSTEM TİPLERİ I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast

Detaylı

NON HODGKIN LENFOMALAR İST. TIP FAKÜLTESİ III. DÖNEM HEMATOPATOLOJİ DERSİ

NON HODGKIN LENFOMALAR İST. TIP FAKÜLTESİ III. DÖNEM HEMATOPATOLOJİ DERSİ NON HODGKIN LENFOMALAR İST. TIP FAKÜLTESİ III. DÖNEM HEMATOPATOLOJİ DERSİ Prof. Dr. Öner Doğan Tanımlama Terminoloji, Lenfoid Hücre Dizisi Lenfoma/Lösemi Kavramı Klonalite Klinik Başvuru Tabloları 1) Lokalize

Detaylı

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara

FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI. Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara FİBRİNOJEN DEPO HASTALIĞI Yrd.Doç.Dr. Güldal YILMAZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Ankara H. K., 5 yaşında, Kız çocuğu Şikayet: Karında şişlik Özgeçmiş: 8 aylıkken karında

Detaylı

BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ. Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi

BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ. Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi BAŞ BOYUN PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ Dr. Sezer Kulaçoğlu Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 61 y/ K Sol parotiste kitle Makroskopi: 2.3x2.2x0.7 cm ölçülerinde kirli beyaz-kahverengi, kesitinde

Detaylı

Endometrial stromal tümörler

Endometrial stromal tümörler Endometrial stromal tümörler WHO-2014 sınıflamasında neler değişti? Dr. Şennur İlvan İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD Endometrial stromal tümör (1966) Endometrial stromal nodül Low grade endometrial

Detaylı

Mediastinal Gray Zone/ (DBBH Hodgkin) Lenfomalar

Mediastinal Gray Zone/ (DBBH Hodgkin) Lenfomalar Mediastinal Gray Zone/ (DBBH Hodgkin) Lenfomalar Doç. Dr. Mustafa ÖZTÜRK GATA Tıbbi Onkoloji BD Antalya 12.05.2012 3.Ulusal Lenfoma Myeloma Kongresi 36 hastanın retrospektif incelemesi Histolojik görüntü

Detaylı

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? Dr. Nebil BAL Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Adana Arş ve Uyg Mrk 1 Malign Melanoma Deri Mukozal 2 Malign Melanoma Biyopsi

Detaylı

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği

Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri Pratik Ders İçeriği Deri Tümörleri DSÖ(2006) sınıflaması Yassı Hücreli Karsinom Bazal Hücreli Karsinom Bazoskuamoz Karsinom Melanositik Dermal Nevus Melanom DSÖ DERİ TÜMÖRLERİ SINIFLAMASI

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ

MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ MEME PATOLOJİSİ SLAYT SEMİNERİ Prof. Dr. Şahsine Tolunay Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 17.10.2015 OLGU 43 yaşında kadın 2 çocuğu var Sol memede ağrı ve kitle yakınması mevcut

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER

DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER DİFÜZ GLİAL TÜMÖRLER DSÖ 2016 da erişkin glial tümörler açısından sizce en önemli değişiklik ne olmuştur? Curr Opin Oncol 2016 Nov;28(6):494-501. Diffuz astrositik ve oligodentroglial tümörler aynı grup

Detaylı

Hücresel İmmünite Dicle Güç

Hücresel İmmünite Dicle Güç Hücresel İmmünite Dicle Güç dguc@hacettepe.edu.tr kekik imus Kalbe yakınlığı ve Esrarengiz hale Ruhun oturduğu yer Ruh cesaret yiğitlik Yunanlı Hekim MS 1.yy Kalp, pankreas, timus imus yaşla küçülür (timik

Detaylı

İmmun sistemi baskılanmış hastalarda lenfomagenezde rol alan faktörler ve etkileşimleri. Blood Reviews (2008) 22, 261

İmmun sistemi baskılanmış hastalarda lenfomagenezde rol alan faktörler ve etkileşimleri. Blood Reviews (2008) 22, 261 İmmun sistemi baskılanmış hastalarda lenfomagenezde rol alan faktörler ve etkileşimleri Blood Reviews (2008) 22, 261 Onkojenik viruslar Annu. Rev. Pathol. Mech. Dis. 2014.9:49 EBV Doğada çok yaygın İnsan

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 22. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ

Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 22. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ Dr. Özlem Erdem Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD 22. ULUSAL PATOLOJİ KONGRESİ OLGU 45 yaşında erkek hasta Yaklaşık 1,5 yıldan beri devam eden alt ekstremite ve gövde alt kısımlarında daha

Detaylı

OLGU SUNUMU. Prof. Dr. Yeşim Gürbüz

OLGU SUNUMU. Prof. Dr. Yeşim Gürbüz OLGU SUNUMU Prof. Dr. Yeşim Gürbüz HİKAYE 48 yaşında bayan hasta, 2 senedir nefes darlığı olan hasta dahiliyeye başvurmuş, Tiroit palpasyonunda sol lopta 3x2 cm boyutunda kitle ele gelmiş, MNG tanısı

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ NON-HODGKİN LENFOMADA İMMÜNHİSTOKİMYASAL OLARAK ALT GRUPLARIN BELİRLENMESİNİN PROGNOZDAKİ ÖNEMİ

DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ NON-HODGKİN LENFOMADA İMMÜNHİSTOKİMYASAL OLARAK ALT GRUPLARIN BELİRLENMESİNİN PROGNOZDAKİ ÖNEMİ T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ NON-HODGKİN LENFOMADA İMMÜNHİSTOKİMYASAL OLARAK ALT GRUPLARIN BELİRLENMESİNİN PROGNOZDAKİ ÖNEMİ İNCİ ALACACIOĞLU

Detaylı

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD

TAKD olgu sunumları- 21 Kasım Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD TAKD olgu sunumları- 21 Kasım 2012 Dr Şebnem Batur Dr Büge ÖZ İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji AD Konuşma akışı; ALK mutasyonu değerlendirmedeki sorunlar ROS-1 mutasyonu Avrupa pulmoner patoloji çalışma

Detaylı

T ve B Hücre Ontogenisi ve S n flamaya Adaptasyonu

T ve B Hücre Ontogenisi ve S n flamaya Adaptasyonu T ve B Hücre Ontogenisi ve S n flamaya Adaptasyonu Nükhet TÜZÜNER stanbul Üniversitesi stanbul T p Fakültesi, Patoloji Anabilim Dal Lenfoid tümörlerin tümünde neoplastik hücrelerin normal karfl l klar

Detaylı

Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı. Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya

Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı. Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya Flow Sitometrinin Malign Hematolojide Kullanımı Dr. Alphan Küpesiz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji/Onkoloji BD Antalya Neyi ölçer? Hücre çapı, hacmi, yüzey alanı ve granülaritesini

Detaylı

Kanın Bileşenleri. Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08. Plazma :%55 Hücreler : %45. Plazmanın %90 su

Kanın Bileşenleri. Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08. Plazma :%55 Hücreler : %45. Plazmanın %90 su KAN DOKUSU Kanın Bileşenleri Total kan Miktarı: Vücut Ağırlığı x0.08 Plazma :%55 Hücreler : %45 Plazmanın %90 su Kan Hücreleri Eritrosit Lökosit Trombosit Agranulosit Lenfosit Monosit Granulosit Nötrofil

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı

Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı Paroksismal Nokturnal Hemoglobinürinin Flow Sitometrik Tanısı Prof. Dr. Nihal Mete Gökmen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD, Alerji ve Klinik İmmünoloji BD enihalmete@yahoo.com.tr 2 Genel

Detaylı

T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI

T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI FOLİKÜLER LENFOMALARIN VE YENİ TANIMLANMIŞ BCL-2 NEGATİF ALT GRUBUN EPHA7, EZH2 EKSPRESYONU VE BCL2 BREAK-APART AÇISINDAN ANALİZİ, SONUÇLARININ

Detaylı

NONSOLİD TÜMÖRLERDE TEKRARLAYAN KROMOZOMAL TRANSLOKASYONLAR

NONSOLİD TÜMÖRLERDE TEKRARLAYAN KROMOZOMAL TRANSLOKASYONLAR NONSOLİD TÜMÖRLERDE TEKRARLAYAN KROMOZOMAL TRANSLOKASYONLAR Kontrolsüz bırakılırsa hastayı genellikle ölüme götüren bir hastalık olan kanser, düzensiz hücre büyümesi ve diferansiyasyonunda ortak özellikler

Detaylı

SEKONDER LENFOİD ORGANLAR

SEKONDER LENFOİD ORGANLAR SEKONDER LENFOİD ORGANLAR 2-SEKONDER LENFOİD ORGANLAR Fetal devrenin sonuna doğru mezodermden meydana gelirler ve bütün hayat devresinde organizmada kalan organlardır. Antijenik uyarılmalara cevap veren

Detaylı

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ

MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ MEME KANSERİ KÖK HÜCRELERİNİN GEN EKSPRESYON PROFİLİ Sait Murat Doğan, A. Pınar Erçetin, Zekiye Altun, Duygu Dursun, Safiye Aktaş Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, İzmir Slayt 1 / 14 Meme Kanseri

Detaylı

KANSER EPİDEMİYOLOJİSİ VE KARSİNOGENEZ

KANSER EPİDEMİYOLOJİSİ VE KARSİNOGENEZ KANSER EPİDEMİYOLOJİSİ VE KARSİNOGENEZ Gökhan Erdem GATA Tıbbi Onkoloji BD 19 Mart 2014 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 19-23 Mart 2014, Antalya EPİDEMİYOLOJİ Epidemiyoloji, sağlık olaylarının görünme

Detaylı

ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER. Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi İzmir

ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER. Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi İzmir ADENOKARSİNOMLARDA HİSTOLOJİK ALT TİPLER Prof. Dr. Ali VERAL Ege ÜTF Patoloji A.D. 21. Ulusal Patoloji Kongresi 17.11.2011 İzmir Adenokarsinom WHO 1967 1981 Bronkojenik o Asiner o Papiller Bronkiolo-alveoler

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

Acıbadem Labmed Hematoloji Network

Acıbadem Labmed Hematoloji Network Acıbadem Labmed Hematoloji Network XT-1800i CA660 XS-1000i bahçeşehir Atakent XS-1000i beylikdüzü XT-1800i XS-1000i CA660 RAL-Staıner XS-1000i göktürk XT-2000i CA660 XT-1800i CA660 XS-1000i etiler XS-1000i

Detaylı

(İlk iki harfleri - TR)

(İlk iki harfleri - TR) VET-A Kayıt Tarihi:. /. /.. THD Veritabanları Lenfoma Veritabanı Hasta Kayıt Formu VET-A HEKİM BİLGİLERİ 1. Merkez 2. Hekim HASTA BİLGİLERİ 3. Hasta Kodu Sistem tarafından otomatik olarak verilecektir

Detaylı

HODGKIN DIŞI LENFOMA

HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA HODGKIN DIŞI LENFOMA NEDİR? Hodgkin dışı lenfoma (HDL) veya Non-Hodgkin lenfoma (NHL), vücudun savunma sistemini sağlayan lenf bezlerinden kaynaklanan kötü huylu bir hastalıktır. Lenf

Detaylı

Kanser Tedavisi: Günümüz

Kanser Tedavisi: Günümüz KANSER TEDAVİSİNDE MOLEKÜLER HEDEFLER Doç. Dr. Işık G. YULUĞ Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü yulug@fen.bilkent.edu.tr Kanser Tedavisi: Günümüz Geleneksel sitotoksik ilaçlar ve

Detaylı

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi

Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi Adölesanda Lösemi & İnfant Lösemi Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi TPHD OKULU 18 20 Kasım 2016 Ankara 1 Adölesanda Lösemi Dünya Sağlık Örgütü 10 19 yaşlarını Adölesan Dönemi olarak

Detaylı

Klasik Hodgkin Lenfoma ve Yüksek Dereceli B Hücreli Lenfomalarda Kemik İliği Tutulumu

Klasik Hodgkin Lenfoma ve Yüksek Dereceli B Hücreli Lenfomalarda Kemik İliği Tutulumu Klasik Hodgkin Lenfoma ve Yüksek Dereceli B Hücreli Lenfomalarda Kemik İliği Tutulumu Dr.Gülşah KAYGUSUZ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji AD Sunum planı I. BÖLÜM Hodgkin lenfoma, genel

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞI LENFOMALARINDA EPSTEİN-BARR VİRÜS İNSİDANSININ ARAŞTIRILMASI

ÇOCUKLUK ÇAĞI LENFOMALARINDA EPSTEİN-BARR VİRÜS İNSİDANSININ ARAŞTIRILMASI T.C ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI ÇOCUKLUK ÇAĞI LENFOMALARINDA EPSTEİN-BARR VİRÜS İNSİDANSININ ARAŞTIRILMASI Dr. Emine KILIÇ BAĞIR UZMANLIK TEZİ TEZ DANIŞMANI Doç.Dr. Melek

Detaylı

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ

KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ KOLOREKTAL KARSİNOMLARDA HPV NİN ROLÜ VE KARSİNOGENEZ AÇISINDAN P53 VE BCL-2 İLE İLİŞKİSİ Ruksan ELAL 1, Arsenal SEZGİN ALİKANOĞLU 2, Dinç SÜREN 2, Mustafa YILDIRIM 3, Nurullah BÜLBÜLLER 4, Cem SEZER 2

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların

Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını. birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların Sıkı bağ dokusu yapısında parankimi yada dalak pulpasını birbiriyle devamlılık gösteren bölümlere ayıran trabekulaların uzandığı fibroelastik bir kapsülle sarılıdır. Dalağın orta çizgisindeki hilumda kapsül

Detaylı

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI

İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI RAPOR BÜLTENİ İSTATİSTİK, ANALİZ VE RAPORLAMA DAİRE BAŞKANLIĞI Tarih: 10/09/2015 Sayı : 8 Dünya Lenfoma Farkındalık Günü 15 Eylül 2015 Hazırlayan Neşet SAKARYA Birkaç dakikanızı ayırarak ülkemizde 2011

Detaylı

LÖSEMİ MORFOLOJİSİ. Dr. Namık ÖZBEK Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji EAH

LÖSEMİ MORFOLOJİSİ. Dr. Namık ÖZBEK Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji EAH LÖSEMİ MORFOLOJİSİ Dr. Namık ÖZBEK Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji EAH UYGULAMA Posterior superior iliak krestten yapılır 18 ay altında tuberositas tibiadan yapılabilir YAYMA Önceden

Detaylı

Raporlamayla İlgili Düzenleme ve Tartışmalar. Beyhan DURAK ARAS Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi GeneCk AD

Raporlamayla İlgili Düzenleme ve Tartışmalar. Beyhan DURAK ARAS Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi GeneCk AD Raporlamayla İlgili Düzenleme ve Tartışmalar Beyhan DURAK ARAS Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi GeneCk AD Kromozom Adlandırma Sistemi 1960 yılında Danver toplantısı Kabul edilen sistem

Detaylı

DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ LENFOMA ALT TİPLERİNDE COX-2, SURVİVİN, Kİ-67, BCL-2, CD3 EKSPRESYONU VE PROGNOZ ÜZERİNE ETKİLERİ

DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ LENFOMA ALT TİPLERİNDE COX-2, SURVİVİN, Kİ-67, BCL-2, CD3 EKSPRESYONU VE PROGNOZ ÜZERİNE ETKİLERİ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ ANABİLİM DALI DİFFÜZ BÜYÜK B HÜCRELİ LENFOMA ALT TİPLERİNDE COX-2, SURVİVİN, Kİ-67, BCL-2, CD3 EKSPRESYONU VE PROGNOZ ÜZERİNE ETKİLERİ DR. ÜLKÜ KÜÇÜK UZMANLIK

Detaylı

MESANE TÜMÖRLERİNİN DOĞAL SEYRİ

MESANE TÜMÖRLERİNİN DOĞAL SEYRİ MESANE TÜMÖRLERİNİN DOĞAL SEYRİ ve MOLEKÜLER PROGNOSTİK FAKTÖRLER Prof. Dr. Levent Türkeri Üroloji Anabilim Dalı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mesane Tümörü (Transizyonel Hücreli Karsinom) Yüzeyel

Detaylı

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik nın Karşılaştırılması Dr.M.Çisel Aydın, Doç.Dr.Sevgen Önder, Prof.Dr.Gaye Güler Tezel Hacettepe

Detaylı

Gülay Aydoğdu, Pınar Fırat, Yasemin Özlük, Dilek Yılmazbayhan

Gülay Aydoğdu, Pınar Fırat, Yasemin Özlük, Dilek Yılmazbayhan "ÖNEMİ BELİRSİZ ATİPİ/ÖNEMİ BELİRSİZ FOLİKÜLER LEZYON" "FOLİKÜLER NEOPLAZİ/FOLİKÜLER NEOPLAZİ KUŞKUSU" "MALİGNİTE KUŞKUSU" TANILI TİROİD İNCE İĞNE ASPİRASYON MATERYALLERİNDE MORFOLOJİK DEĞERLENDİRME VE

Detaylı

TİMUS DR. OKTAY ARDA DR. OKTAY ARDA 1

TİMUS DR. OKTAY ARDA DR. OKTAY ARDA 1 TİMUS DR. OKTAY ARDA DR. OKTAY ARDA 1 LENFORETİKÜLER (LENFOEPİTELYAL) YAPI RETİCULUM: Hücreler arasındaki protoplazmik ağ şebekesi EPİTELYAL HÜCRELER EPİTELYAL RETİKULUM DR. OKTAY ARDA 2 LENFORETÜKÜLER

Detaylı

Prognostik Öngörü. Tedavi Stratejisi Belirleme. Klinik Çalışma Dizaynı

Prognostik Öngörü. Tedavi Stratejisi Belirleme. Klinik Çalışma Dizaynı Prognostik Öngörü Tedavi Stratejisi Belirleme Klinik Çalışma Dizaynı Prognostik faktörlerin idantifikasyonu ve analizi Primer tumor; BRESLOW Tumor kalınlığı Mitoz oranı Ulserasyon CLARK seviyesi Anatomik

Detaylı

PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ

PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ PRİMERİ BİLİNMEYEN AKSİLLER METASTAZ AYIRICI TANISINDA PATOLOJİNİN YERİ Dr. Nimet Karadayı Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Kliniği Lenf nodları metastatik malignitelerde en

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Cebinizdeki Görüntü Analizi. Ki67 Proliferasyon İndeksini Belirlemek İçin Pratik Ve Basit Uygulama. Dr. Haldun Umudum Ufuk Üniversitesi, Ankara

Cebinizdeki Görüntü Analizi. Ki67 Proliferasyon İndeksini Belirlemek İçin Pratik Ve Basit Uygulama. Dr. Haldun Umudum Ufuk Üniversitesi, Ankara Cebinizdeki Görüntü Analizi. Ki67 Proliferasyon İndeksini Belirlemek İçin Pratik Ve Basit Uygulama. Dr. Haldun Umudum Ufuk Üniversitesi, Ankara Giriş: Günlük patoloji pratiğinde Ki67 pozitif hücrelerinin

Detaylı

Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D

Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D Dr. Merih Tepeoğlu Başkent Üniversitesi Patoloji A.B.D 03.11.2016 Olgu 22 yaşında, kadın hasta Bacakta nodüler lezyon Son 1 yıl içinde farkediyor. Özgeçmiş: Özellik yok. Klinik ön tanı: Yumuşak doku sarkomu?

Detaylı

Reed Sternberg Hücreleri

Reed Sternberg Hücreleri CD40 RSH Reed Sternberg Hücreleri Antijen sunumuyla ilgili yüzey molekülleri HLA Klas II, CD40, CD86 Sitotoksik moleküller Granzim B, Perforin Dendritik Hücre marker ları Fascin, Kemokin CCL17 (TARC) Myeloid

Detaylı

PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ. Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ. Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı PROSTAT KANSERİNDE YENİ DERECELENDİRME SİSTEMİ Prof. Dr. Işın Kılıçaslan İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı GLEASON DERECELENDİRME SİSTEMİ GLEASON SKORU Hastalığın evresi Biyokimyasal ve

Detaylı

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi

KANSER AŞILARI. Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi KANSER AŞILARI Prof. Dr. Tezer Kutluk Hacettepe Üniversitesi Bir Halk Sağlığı Sorunu Şu an dünyada 24.600.000 kanserli vardır. Her yıl 10.9 milyon kişi kansere yakalanmaktadır. 2020 yılında bu rakam %50

Detaylı

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

III. BÖLÜM EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ III. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU EDİNSEL SAF ERİTROİD DİZİ APLAZİSİ TANI VE

Detaylı

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın

Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları Doç. Dr. Ahmet Özaydın Nükleus (çekirdek) ökaryotlar ile prokaryotları ayıran temel özelliktir. Çekirdek hem genetik bilginin deposu hem de kontrol merkezidir.

Detaylı