KONVANSĐYONEL VE BĐMANÜEL MĐKROĐNSĐZYONEL FAKOEMÜLSĐFĐKASYON CERRAHĐLERĐNĐN SERT KATARAKTLARDAKĐ SONUÇLARI
|
|
- Canan Bulut
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 T.C BAKIRKÖY EĞĐTĐM VE ARAŞTIRMA HASTANESĐ GÖZ HASTALIKLARI KLĐNĐĞĐ Tez Yöneticisi Op. Dr. F.Ulviye YĐĞĐT KONVANSĐYONEL VE BĐMANÜEL MĐKROĐNSĐZYONEL FAKOEMÜLSĐFĐKASYON CERRAHĐLERĐNĐN SERT KATARAKTLARDAKĐ SONUÇLARI (Uzmanlık Tezi) Dr. Đ. Fırat HELVACIOĞLU ĐSTANBUL
2 TEŞEKKÜR Oftalmoloji eğitimime katkılarından dolayı sayın hocam Prof. Dr. Kadircan Keskinbora ya, eğitimimde ve tezimi oluşturmamda yardım ve desteğini esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Sadık Şencan a ve hem eğitimimde hem de tezimde çok büyük emeği geçen sayın hocam Op. Dr. F. Ulviye Yiğit e, beraber çalıştığım tüm doktor arkadaşlarıma ve klinik çalışanlarına teşekkür ederim. 2
3 ĐÇĐNDEKĐLER SĐMGE VE KISALTMALAR 4 GĐRĐŞ VE AMAÇ...5 GENEL BĐLGĐLER 7 ANATOMĐK YAPILAR VE ÖZELLĐKLERĐ 7 KATARAKT...13 KATARAKT CERRAHĐSĐ 14 SPEKÜLER MĐKROSKOPĐ.29 GEREÇ VE YÖNTEMLER...31 BULGULAR...39 TARTIŞMA.55 SONUÇLAR...61 ÖZET...62 KAYNAKLAR 64 3
4 SĐMGE VE KISALTMALAR AKGĐL : Arka kamara göz içi lensi cm : Santimetre D : Dioptiri dk. : Dakika DEĐGK : Düzeltilmiş en iyi görme keskinliği Fako : fakoemülsifikasyon G : Gauge MICS : Mikroinsizyonel katarakt cerrahisi mm : Milimetre mmhg : Milimetre civa ml : Mililitre ms : Mililsaniye SM : Speküler mikroskopi WS : Whitestar µ : Mikron : Derece 4
5 GĐRĐŞ VE AMAÇ Göz doktorlarının en sık uyguladığı cerrahi girişimlerden biri olan katarakt cerrahisinde, saydamlığını kaybetmiş lens materyali alınır ve gelen ışınları tekrardan foveaya odaklamak için göz içi lensi konulması hedeflenir. Modern katarakt cerrahisinde hastaların erken görsel rehabilitasyonu önem kazanmıştır. Uzak ve yakın için farklı odakları olan lenslerin gelişimi, hastaların yardımcı bir cihaza gerek duymadan en iyi görme keskinliğine ulaşma istekleri, katarakt cerrahisine kırma kusurlarını da düzeltme görevini yüklemiştir (1). Katarakt cerrahisi sürekli gelişim halindedir. Cerrahi yeniliklerle birlikte kesilerin de küçüldüğü gözlenmektedir. Đntrakapsüler cerrahi uygulamalarında yaklaşık 12,0 mm lik kornea kesileri kullanılırken, erken ekstrakapsüler cerrahi sırasında 10,5 mm lik kesiler kullanılmıştır. Fakoemülsifikasyon cerrahisinin uygulanması ile 5,5 ile 7,0 mm lik kesilerden katarakt ameliyatı yapılmıştır. Tekniklerdeki gelişmeleri göz içi lens teknolojisindeki gelişmeler takip etmiş ve katlanabilir lenslerin gelişimi ile 4,0 veya 3,0 mm den ameliyatın tamamlanmasına olanak sağlamıştır (2). Modern katarakt cerrahisinin şu anda eriştiği son nokta olan mikro insizyonlu katarakt cerrahisi nde (MICS) 1,5 mm nin altındaki kesiler kullanılır (3). Modern fako cihazlarında yaşanan teknolojik gelişmeler sayesinde cerrahi insizyonların boyutları bu kadar küçülebilmiştir. Yine geçmişte yaşandığı gibi GĐL 5
6 teknolojilerindeki yenilikler, cerrahi teknikteki bu hızlı gelişimi takip edecektir. 1,5 mm veya daha küçük kesilerden yerleştirilebilen GĐL lerinin yakında tüm katarakt cerrahlarının kullanımına hazır olacağı bilinen bir gerçektir (4).Tüm bu gelişmeler bizlere ister bimanüel (biaksiyel) ister mikro-koaksiyel olsun, küçük kesili fakoemülsifikasyon cerrahisinin yakın geleceğin standart cerrahi yaklaşımı olacağını göstermektedir. Konvansiyonel fakoemülsifikasyon cerrahisi ile MICS in sert kataraktlardaki sonuçlarının karşılaştırıldığı bu çalışmanın amacı son yıllarda gelişen ve giderek yaygınlaşacağına inandığımız bimanüel mikroinsizyonel katarakt cerrahisinin sert kataraktlardaki güvenilirliğini ve etkinliğini incelemektir. 6
7 GENEL BĐLGĐLER ANATOMĐK YAPILAR VE ÖZELLĐKLERĐ Kornea Şeffaf, avasküler ve saat camı şeklinde bir yapı olup limbusta sklera ile birleşir. Kornea çapı ön yüzde yatayda 11,7 (11-12) mm, dikeyde 10,6 (9-11) mm dir (5,6). Arka yüzeyde yatay ve dikey çap 11,7 mm dir. Bu nedenle kornea önden bakıldığında eliptik, arkadan bakıldığında küreseldir. Kornea çapı yenidoğanda 10 mm dir. Erişkin çapına ise 6 yaşında ulaşır. Korneanın merkezdeki kalınlığı ortalama 0,5 mm dir. Perifere gittikçe, kalınlık belirgin olarak artar ve 0,7 mm ye ulaşır (7). Korneanın yüzey eğimi sabit değildir. Kornea eğrilik yarıçapı, merkezde ve çevrede değişiktir. Hafifçe içe ve aşağı kaymış olan 3 mm lik kornea merkezi tamamen küreseldir. Limbusta eğrilik yarıçapı en yüksek değerindedir (8). Merkezi 1/3 lük kısım optik zondur. Santral 3 mm lik optik zonun ön eğrilik yarıçapı 7,5-8 mm iken, arka eğrilik yarı çapı ortalama 6,8 mm dir. Korneanın kırıcılık gücü 40 ile 44 dioptri (D) arasındadır. Yaklaşık olarak gözün toplam kırıcılığının 2/3 ünü oluşturur. Korneanın ön ve arka yüzünün de optik 7
8 fonksiyonu vardır. Toplam kırıcılık indisi, bu iki yüzeydeki kırıcılık indislerinin toplamıdır. Havanın, gözyaşı film tabakasının, kornea dokusunun ve aköz hümörün kırıcılık indisleri sırasıyla 1,000, 1,336, 1,376, 1,336 dır. Kornea merkezinin kırıcılık gücü yaklaşık +43 D dir. Hava-gözyaşı (+44 D), gözyaşı kornea (+5 D), kornea-ön kamara sıvısı (-6 D) geçiş ortamlarının kırıcılıklarının toplamına eşittir. Korneanın standart kırıcılık indisi olarak pek çok keratometrik ve topografik ölçümlerde 1,3375 değeri kullanılmaktadır (5). Kornea histolojik olarak ve önden arkaya doğru 5 ayrı tabakadan oluşur. 1. Epitel 2. Bowman membranı 3. Stroma 4. Descement membranı 5. Endotel Kornea yüzeyi gözyaşı film tabakası ile örtülüdür. Bu tabaka epitelin beslenmesine yardımcı olarak korneanın kurumasını engeller. Epitel ile birlikte pürüzsüz bir yüzey oluşturur. Gözyaşı film tabakasının kalınlığı ve hacmi yaklaşık 7 µ ve 6,5±0,3 µl dir (9). Üç tabakadan oluşmaktadır; Yüzeyel lipid tabaka ( 0,1 µ), aköz tabaka ( 0,7 µ) ve musin tabaka ( 0,02-0,05 µ). Meibomious ve Zeis bezleri tarafından salgılanan dış lipid tabakanın görevleri, aköz tabakanın buharlaşmasının geciktirmek ve gözyaşı filminin yüzey gerilimini arttırmaktır. Ana ve yardımcı lakrimal bezlerden salgılanan aköz tabakanın görevleri, avasküler kornea epiteline atmosferdeki oksijeni iletmek, antibakteriyel fonksiyonu sağlamak, anterior kornea yüzeyi üzerindeki küçük düzensizlikleri ortadan kaldırmak ve yıkıntı ürünlerinin yıkanıp, uzaklaştırılmasını temin etmektir. Konjonktivadaki goblet hücreleri, Henle kriptaları ve Manz bezleri tarafından salgılanan iç musin tabaka ise kornea epitel yüzeyinin hidrofobik karakterini hidrofiliğe çevirerek gözyaşı tabakasının aköz komponentiyle ıslanmasını sağlar (10). Epitel tabakası kornea kalınlığının %10 unu oluşturur. Keratinize olmayan, çok katlı hücrelerden meydana gelir. Yaklaşık olarak 50 µ kalınlığında olup 5-6 hücre katından meydana gelmiştir. En dışta, 2-3 sıra halinde yassı, horizontal nükleuslu ve zonula okludenslerle birbirine bağlı yüzey hücreleri bulunur. En dıştaki hücrelerin yüzeyi mikrovillus ve mikropililerle genişlemiştir ve musin absorbsiyonunu kolaylaştırarak korneanın ıslanmasına yardım eder. Bu hücrelerin yaşam süresi birkaç gündür. Ortada 2-3 sıra halinde dizilmiş polihedral hücreler (kanat hücreleri) 8
9 yer alır. Bu hücrelerde birbirlerine desmozom ve maküla okludenslerle bağlıdırlar. En içte ise ince bir bazal membran üzerine oturmuş tek sıra halinde silindirik germinal epitel hücreleri katı vardır (6). Bu bazal hücreler birbirlerine desmozomlarla, alttaki membrana da hemidesmozomlarla tutunurlar ve mitozla çoğalarak 7-14 gün içinde kanat ve yüzey hücrelerini oluştururlar (11). Bowman membranı 8-14 µ kalınlığında, stromanın modifikasyonu ile oluşan asellüler bir tabakadır. Epitelin bazal membranı bu kata düzensiz filamanlar ile sıkıca tutunur. Travmadan sonra bu bağlantının yeniden oluşması 6 haftaya kadar sürebilir. Bu katın kendini onarma kapasitesi yoktur ve skar dokusu gelişir. Epiteldeki olayların stromaya geçişini engelleyen önemli bir bariyerdir. Stroma kornea kalınlığının %90 ından fazlasını oluşturur. Fiziksel gücü, şekli, saydamlığı gibi korneanın birçok özelliği stromanın anotomik ve biomekanik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Korneanın saydamlığı için kornea yüzeyine paralel üniform kollajen fibrillerinin varlığı ve sürekliliği çok önemlidir. Kollajen fibrilleri lamellidir ve çapları 22,5 ile 35 nm arasında değişmektedir (12). Stromada en sık tip 1 kollajen bulunmasına rağmen, tip 3, 5, 6 kollajenlere de rastlanır (13). Stromanın %78 i sudur. Glikozaminoglikanardan keratan ve kondroitin sülfat %15 lik ara maddeyi meydana getirir. Kollajenin ve ekstraselüler matriksin sürekliliğini sağlayan gerektiğinde fibroblastlara dönüşebilen yıldızımsı keratositlerdir. Hücresel komponent toplam stroma hacminin sadece %2-3 ünü oluştrur (14). Descement zarı kornea endotelinin bazal membranıdır. Stroma ile endotel arasında yer alır. Her ikisinden de kolaylıkla ayrılabilir. Limbusda sonlanır ve iridokorneal açıda Schwalbe çizgisini oluşturur. Descement zarı önde ve arkada iki kısımdan oluşmuştur. Öndeki stromaya komşu kısım, embriyoner yaşamda kollajen lifler ve glikoproteinden oluşmuştur. Arkadaki endotele bitişik kısım, doğumdan sonra endotel tarafından salgılanmıştır. Elastik olan arka kısım, yaralanmalardan sonra endotel tarafından tekrar salgılanır. Doğumda 3 µ kalınlığında olan bu zar, giderek kalınlaşarak erişkinlerde 8-10 µ kalınlığına ulaşır (15). Descement zarında en çok tip 4 kollajen ve laminin bulunur (16). Az miktarda fibronektinde bu zarın yapısında mevcuttur (17,18). Endotel, merkezlerinde geniş ve oval nükleusları bulunan tek sıra hekzagonal hücrelerden oluşan bir kattır. Hücreler genelde 5 µm kalınlığında ve 20 µm genişliğindedir. Yeni doğanlarda hücreler kübik ve yüksektirler. Sayıları 1 milyon dolayındadır (ortalama 6000 hücre/mm 2 ). Bu oran yaşla azalarak genç erişkinlerde 9
10 ortalama 3500 hücre/mm 2, yaşlılarda ise ortalama 2500 hücre/mm 2 düzeylerindedir (5). Korneanın nispi dehidrasyonunu sağlamada çok önemli bir rolü vardır. Hümör aköz ile stroma arasında Na iyon konsantrasyonun stromada düşük olmasından oluşan yaklaşık 9 meq/l lik bir ozmotik fark vardır. Bu farktan dolayı oluşan ozmotik basınç, endotel hücrelerinin basolateral zarlarında bulunan aktif iyon pompaları ile dengelenir. Endotel hücreleri travmayla yok olduklarında, rejenere olamaz, mitozla çoğalamaz. Hücrelerin morfolojileri değişerek, çıplak kalan bölgeler örtülür. Pompa fonksiyonu yaklaşık 14 gün içinde tekrar başlar. Ancak hücre sayısı 600 hücre/mm 2 değerinin altına düştüğünde, endotel yetmezliği oluşur kornea katlarında su miktarı artar, stromanın saydamlığı azalır, kalınlığı artar. Kornea damarsızdır. Limbusda epitel altında, dış yüzü kornea merkezine dönük arklar şeklinde, ön siliyer damarların episkleral dallarından gelen yüzeyel marjinal pleksus vardır. Lenfatik sistem korneada bulunmaz. Kornea sinir yönünden çok zengindir. Tümü duyu siniridir ve trigeminüsün oftalmik dalından gelen uzun posteriyor siliyer sinirlerin adet dalı sklera, episklera ve konjonktivadan korneaya girerler. Limbusu geçtikten 1-2 mm sonra myelin kılıfları kaybolur. Bowman katının arkasındaki pleksus, epitele dallar gönderir (8). Limbus Bu bileşim yeri; kornea, sklera ve konjonktiva arasında 1-2 mm genişlikte bir geçiş bölgesidir. Limbusda kornea epitelinin düzenli yapısı bozulur ve goblet hücreleri barındıran konjonktiva epiteline dönüşür. Stromal kollajenin de düzenli yapısı bozularak, hem kornea hem de sklera kollajeninin özellikleri bir arada izlenir. Bowman zarının yerini düzenli kollajen lifler ve amorf bir madde alırken, descement zarı membranöz özelliğini yitirerek dar bantlara ayrılır ve trabekülüm katlarını çevreler. Endotel ise düzenliliğini kaybeder ve trabeküler ağ endotel örtüsü şeklinde değişim gösterir (6). Limbusun ön sınırı, Bowman zarının bitim yeri ile Descement zarının sonlanma noktası arasında çizilen bir çizgisidir. Arka sınırı daha az belirgin olup sklera mahmuzundan dik ve ön çizgiye paralel olarak çizilen bir hattır. Limbusun içinde bulunan iki önemli anatomik yapı trabeküler ağ ve Schlemm kanalıdır. Bu yapılar ön kamaradaki hümör aközün dışa akım sistemini oluşturur. 10
11 Đris Đris lens ve silyer cismin ön kısmında yer alan ince bir diyafram olup, ön ve arka kamaraları birbirinden ayırır. Çapı mm dir. Kalınlığı ortada 0,6 mm dir. Đçe ve dışa doğru incelerek kalınlığı 0,1 mm ye iner (19). Ortasında hafif nazale kaymış bir konumda pupilla bulunur. Pupilla refleks kontrol mekanizmaları ile göze giren ışık miktarını ayarlar. Đris yapısal olarak iki kattan oluşur. Önde stroma arkada ise pigment epiteli vardır. Đrisin rengi stromadaki melanin pigmenti ile doğru orantılıdır. Sfinkter pupilla kası, pupiller zonda ve iris stromasının arka kısmında yerleşmiştir. Pupillanın çevresini 1 mm genişlikte kuşatır. Yine düz bir kas olan dilatatör adele ise bir miyoepitel şeklinde iris stroması ile pigment epiteli arasında iris kökünden sfinkter pupilla kasına kadar uzanır. Duyusal ve motor lifler içeren kısa ve uzun silyer sinirlerle zengin bir innervasyona sahiptir. Duyusal lifler ve dilatatör pupilla kasına ulaşan sempatik lifler uzun silyer sinirlerle, sfinkter pupilla kasına ulaşan parasempatik lifler de kısa silyer sinirlerle iletilirler. Göz Odacıkları (Kamaralar) Ön kamara önde kornea, arkada ise iris ve pupil ile sınırlandırılmıştır. Yaklaşık hacmi de 0,20 ml dir (6). Đridokorneal açı ön kamaranın iris kökü ve kornea arasında kalan bölgesinde bulunur. Ön kamara açısı; Schwalbe hattı, Schlemm kanalı, trabeküler ağ, skleral mahmuz silyer cismin ön sınırı ve iris kökünden oluşur. Ön kamara derinliği değişkendir. Afaklarda ve miyoplarda derin, hipermetroplarda ise dardır. Emetroplarda ortalama merkezi deriniği 3 mm dir. Arka kamara, irisin arka yüzündeki pigment epitelinden, vitreus ön yüzüne, yanlarda ise siliyer cisimden, kristallin lense kadar uzanır. Hacmi 0,06 ml dir (20). Ön ve arka kamarayı dolduran hümör aközün yaklaşık %80 i pigmentsiz silyer epitel tarafından başta Na+ iyonlarının arka kamaraya sekresyonunu sağlayan Na+/K+ ATPaz pompası olmak üzere bir dizi enzimatik sisteme bağlı bulunan aktif bir metabolik sürecin neticesi olarak üretilir. Aközün geri kalan %20 lik kısmı ise pasif sekresyonla, silyer kapillerdeki kan basıncı, plazma onkotik basıncı ve göz içi seviyelerine bağlı olarak ultrafiltrasyon ve diffüzyon mekanizmaları ile üretilir (21). 11
12 Yaklaşık 250 mikrolitre hacminde olan hümör aköz dakikada 2,5 mikrolitre salgılanır. Osmotik basıncı plazmadan biraz yüksektir. Yapısal olarak plazmaya benzerse de, yüksek konsantrasyonda askorbat, piruvat ve laktat, düşük konsantrasyonda protein, üre ve glikoz içerir (20). Hümör aközün %80-90 ı trabeküler ağ yoluyla, arta kalan kısmı da uveoskleral ve uveovorteks yolla gözü terk eder. Lens ve Zonüller Lens, irisin arkasında, vitreusun önünde ön hiyaloid membran tarafından oluşturulan patellar fossaya yerleşmiş, arka yüzünün konveksitesinin ön yüzünden daha fazla olduğu bikonveks bir optik yapıdır. Zonüller aracılığı ile ekvatoryal bölgesinden siliyer proseslere tutunmuştur (22). Lensin merkezinin kırma indisi 1,4, periferinin ise 1,36 dır. Uyum yapmadığı durumlarda yaklaşık 20 D lik kırma gücü ile gözün toplam kırma gücünün 1/3 lük bölümünü oluşturur (23). Lensin gelişimi hayat boyunca devam eder. Doğumda 6-6,5 mm ekvatoryal çap, genç yetişkinlerde 9 mm ye, 3-3,5 mm olan ön arka uzunluğu ise 4-4,5 mm ye ulaşır. Doğumda 90 mg olan lensin ağırlığı erişkinlerde ortalama 255 mg dır. Fetal gelişim sürecinden sonra lenste vasküler yapılar ve sinirler bulunmaz. Metabolik ihtiyaçlarının tümünü hümör aközden karşılar. Lensin esas görevleri; kendi saydamlığını korumak, ışığı kırmak ve uyum yapmaktır. Yaşlılıkla birlikte korteks materyalindeki relatif artış lensin eğimini arttır. Bu durumda lensin kırıcılığının artması beklense de muhtemelen suda çözünmeyen proteinlerin artışı ile birlikte kırıcılık indisinin azalmasından dolayı, bu iki gelişimin oluşturduğu dengeye göre hipermetropiye veya miyopiye eğilim gözlenebilir (23). Lens üç bölümden oluşur; 1. Lens kapsülü, 2. Lens epiteli, 3. Korteks ve nükleus Lens kapsülü elastik, saydam bir bazal membrandır. Tip 4 kollajenden oluşmuştur. Tüm lens liflerini kaplar ve uyum esnasında lense şeklini verir. Kapsülün dış yüzüne zonül lifleri tutunur. Kapsülün en kalın olduğu bölgeler sırasıyla 21 ve 23 µm olan ön ve arka pre-ekvatoryal alanlardır. Ön kapsül 14 µm dir. Arka kapsül ise 4 µm dir ve kapsülün en ince bölgesidir (24). 12
13 Lens epiteli, ön kapsülün hemen altında tek sıra epitel hücreleri bulunur. Bu hücreler metabolik olarak aktiftir. Mitoz ile çoğalırlar. Bu çoğalma germinatif bölge diye adlandırılan kapsülün ekvatora yakın kısmında gerçekleşir. Yeni oluşan hücreler ekvatora ilerler ve lens liflerine dönüşürler. Arka kapsüle doğru yöneldikçe son değişimlerini de tamamlarlar ve çekirdekleri de dahil olmak üzere tüm organellerini kaybederler. Böylece geçen ışığın bu organeller tarafından emilimi veya kırılımı engellenmiş olur (25). Korteks ve nükleus, lens epitel hücrelerinin geçirdiği değişim sonucunda oluşur. Lenste hücre kaybı gözlenmez. Oluşan yeni lens lifleri en perifere yerleşir kendilerinden öncekileri ise merkeze doğru iterler. En yaşlı lens lifleri tam merkezde yerleşmiştir. Embriyo zamanında oluşan embriyonik ve fetal nükleus en merkezdedir. En dıştaki bölgede, en son değişenler ise korteksi oluştururlar. Morfolojik olarak korteks ile nükleus arasında bir fark yoktur. Bazı cerrahi kitaplar korteks, epinükleus ve nükleus diye bir ayrım kullanmalarının sebebi, bu yapıların cerrahi işlemler sırasındaki görünümlerinin ve davranışlarının farklı olmasıdır (25). Siliyer cismin pars plikata bölgesinden ve pars planadaki pigmentsiz epitelin bazal laminasından köken alan zonüller lensi yerinde tutarlar. Ön lens kapsülünün 1,5 mm önüne ve arka lens kapsülünün de 1,25 mm arkasına tutunurlar nm lik lifçiklerin oluşturduğu 5-30 µm çapındaki bu lifler uyum sırasında kasılmayı lens kapsülüne iletirler (23). Lensin içeriğinin %65 i su, %35 i ise proteindir. Lensin protein ve glutatyon konsantrasyonu yüksek, kalsiyum konsantrasyonu düşüktür. Yaşlandıkça su içeriği azalır, kalsiyum içeriği artar. Glutatyon konsantrasyonunun azalmasına paralel lensin saydamlığını kaybetmesi, sertleşmesi ve katarakt oluşumu gözlenir. KATARAKT Yunanca şelale anlamına gelen katarakt terimi ilk defa MS yılında Constantinus Africanus adlı bir keşiş ve adı bilinmeyen bir arap okülist tarafından kullanılmıştır (26). Görmeyi etkilesin veya etkilemesin, lenste oluşan herhangi bir yoğunluk veya opasiteye katarakt denilir. Kataraktlar seyrine göre sınıflandırıldığında; doğumsal veya edinsel olabilirler. Topografik yapılara göre, kapsüler, kortikal ve nükleer olarak isimlendirilebilirler. Doğumsal (konjenital) kataraktlar; yalın tip, sendromlarla birlikte 13
14 ve infantil kataraktlar, edinsel kataraktlar ise; senil, patolojik, komplike, travmatik ve sekonder kataraktlar olarak sınıflandırılır (26). Hücresel veya yapısal değişiklikler, lensin herhangi bir katmanını etkileyerek katarakt oluşumuna yol açabilir. Bu değişiklikler tek başlarına gözlenebileceği gibi birliktede oluşabilirler. Subkapsüler kataraktlarda epitelde vakuolizasyonun yol açtığı dejenerasyon gözlenirken, lensin merkezine yakın kataraktlarda sitoplazma yoğunluğundaki değişim ile hücrelerin içinde elektron-yoğun parçacıkların birikimi ve lens liflerinde bozulmalar göze çarpar. Ön subkapsüler kataraktlar merkezi lens epitelinde oluşan metaplastik değişiklikler sonucunda oluşabilir. Arka subkapsüler kataraktlar ise germinal epiteldeki displastik değişikliklere bağlıdır. Kortikal kataraktlarda, lens lifleri şişebilir, yüzeyel hücrelerin çekirdekleri dejenerasyona uğrayıp kaybolur. Sitoplazma yoğunluğu azalmasıyla birlikte lens liflerinin zarlarında bozuşmalar gözlenir. Lifler arasında amorf yapılar ve sıvı birikir. Nükleer kataraktlarda histolojik olarak belirgin bir değişiklik izlenmez, kataraktın, yüksek molekül ağırlıklı proteinlerin ışığı geçirmemesinden kaynaklandığı düşünülür. Nükleer sklerozdaki gibi nükleus sarı veya kahverengi olarak gözlenir (27). Kapsülden nükleusa kadar tüm korteks tutulduğunda bu duruma matür katarakt denilir. Kataraktın tedavisi cerrahidir. KATARAKT CERRAHĐSĐ Katarakt cerrahisi, şu anki modern sofistike haline yıllarca süren cerrahi denemeler ve teknolojik buluşlar sonucunda gelmiştir. Kataraktın tarihçesi incelendiğinde, ilk cerrahi müdahalelerin Hindu tıbbında uygulandığına rastlanır. Patoloji ilk olarak MÖ yıllarında Mısırlılar tarafından tanımlanmıştır. Ancak eski Babil, Mısır ve Yunan tıbbında kataraktın tedavisine ait bir kayda rastlanmamaktadır (28). Hindu Susruta uyguladığı mil çekme yönteminde, skleradan keskin bir bıçakla girer ve başka künt bir aletle lensi vitreus içine iterdi. Bu yöntem 1950 li yıllara kadar Anadoluda da hekim olmayan kehhaller tarafından da uygulanmıştır. Halk arasında kırlangıç da denilen kehhallerin en meşhuru 1225 te yaşamış olan Đbrahim bin Đsmail bin Mehmed dir. On sekizinci yüzyılda birçok cerrah kadavralarda yaptığı ameliyatlarla lensi gözün dışına çıkarmayı başarmışlardır. Ancak büyük bir cesaretle canlı bir hastada 14
15 ilk katarakt ekstraksiyonunu gerçekleştiren Fransız Daviel dir (27) de yaptığı ameliyatta gözün alt yarısından açtığı limbal insizyonla lensi göz dışına çıkarmıştır te ingilterede Sharp intrakapsüler tekniği uygulamış, 1860 ta ise Von Graffe ilk kez üst libustan yaklaşımlı ekstrakapsüler cerrahiyi gerçekleştirmiştir. Korneal kesinin sütürlenmesi ilk defa 1867 de Williams tarafından denenmiştir ta kapsülü vakumlayan erezifak Barraquer tarafından kullanılmıştır yılında Đngilterede Ridley, ameliyat mikroskobu kullanarak ilk defa EKKE ameliyatının sonunda arka kamaraya akrilik bir lens yerleştirmiştir. Bu olay katarakt cerrahisindeki en önemli dönüm noktalarından biridir yılında Đtalyan Strampelli ilk defa ön kamara lensini kullanmıştır. Şu anki cerrahi sistemlerin çoğunda kullanılan fakoemülsifikasyon ise 1967 yılında Amerikalı Kelman tarafından icat edilmiştir yılında Hollandalı Binkhorst iris-pupil destekli GĐL leri kullanmıştır. Katlanabilir lensler ise 1984 yılında Amerikalı Mazzocco ve Güney Afrikalı Epstein tarafından kullanılmıştır yılından beri katarakt cerrahisi refraktif amaçlar için de uygulanmaktadır ve 1997 yılından beri uyum yapan lensler kullanılmaktadır (27). Şu an kullanılan pirimer katarakt cerrahi yöntemleri; intrakapsüler katarakt ekstraksiyonu (ĐKKE), ekstrakapsüler katarakt ekstraksiyonu (EKKE) ve fakoemülsifikasyondur. ĐKKE de lens kapsülüyle birlikte çıkarılırken, EKKE de arka kapsül ve ön vitreus yüzü bozulmadan lensin kesif kısmı çıkartılır. Fakoemülsifikasyon Fakoemülsifikasyon cerrahisi 1960 larda Dr. Charles D. Kelman tarafından icat edilen ve geliştirilen bir tekniktir. Deneylerin, testlerin ve gelişmelerin tamamlanması için gereken süre sebebiyle günümüz modern fakoemülsifikasyon cihazının atası olan sistemin patenti ancak 1971 yılında Cavitron Kelman tarafından alınabilinmiştir (29). Fakoemülsifikasyon (fako) cerrahisinin, klasik EKKE cerrahi yöntemleri ile kıyaslandığında, kısa operasyon süresi, küçük kesi nedeniyle daha az astigmatizma ve erken rehabilitasyon gibi birçok avantajı vardır. Ameliyatın küçük insizyonla kapalı sistemle uygulanması da ameliyat sırasında ve sonrasında oluşabilecek iris prolapsusu, hifema, ekspulsif hemoraji, kistoid maküla ödemi, retina dekolmanı gibi riskleri azaltmaktadır. Tekniğin nispeten zor olması, öğrenim sürecinde komplikasyon 15
16 riskinin yüksek olması ve ekipmanların pahalılığından dolayı ameliyat giderlerinin artması ise dezavantajlar olarak değerlendirilebilir (30). Fako ultrason aracılığıyla lens materyalinin parçalara ayrılarak temizlenmesini sağlayan kapalı sistem EKKE cerrahisidir. Fako aygıtları temel olarak üç ana sistemden oluşmaktadır. Bunlardan ilki kataraktlı lensi emülsifiye ederek kırmak için kullanılan ultrason enerjisidir. Bu sayede yaklaşık 10 mm boyutlarındaki kataraktlı lens küçük parçalara ayrılarak 2-3 mm lik kesilerden temizlenebilmektedir. Đkinci bölüm ultrason etkisi ile oluşan parçacıkları emmek ve ön kamara derinliğini korumak için gerekli olan sıvı irrigasyonunu sağlayan askılı şişe sistemidir. Üçüncü ve son sistem ultrason enerjisinin itme etkisiyle parçalara ayrılan lens materyalini fako elciğinin ucundan ayrılmasını önleyerek emen aspirasyon sistemidir (31). Bu üç sistem ayak pedalı ile kontrol edilir. Fako elceğinin işlevi ultrasonik enerjiyi oluşturma, iletme ile irrigasyon ve aspirasyonu sağlamaktır. Gövde kısmı elektrik enerjisini ultrasonik enerjiye dönüştüren, piezoelektrik ya da magnetostriktif sistemi içerir. Güç kaynağı ile irrigasyon ve aspirasyon boruları da gövdeye bağlıdır. Ultrason enerjisi elceğin ucundaki iğne vasıtasıyla nükleusa iletilir. Titanyum iğne ortalama 1 mm çapında, kenarları keskin, sert ve ultrasonik dalgaları iletmeye uygun yapıda üretilmiştir. Aspirasyon iğnenin lümeni içinden gerçekleşmektedir. Silikon kılıf fako iğnesinin üzerine takılmaktadır. Distal kısmına yakın iki adet delik bulunmaktadır. Đrrigasyon sıvısı iğne ile kılıf arasından geçmekte ve bu deliklerden göz içine girmektedir. Bu akım aynı zamanda iğnenin titreşimler ile aşırı ısınmasına da mani olur. Fako iğneleri değişik yapıda ve kalınlıkta üretilmektedir. Kesim açıları ise 0 ile 45 arasında değişmektedir. Kesim açısı arttıkça iğnenin tıraşlama ve oyma yeteneği artar. Kesim açısı azaldığında ise uç oklüzyonu ve nüklus parçalarının fako iğnesinde tutulması kolaylaşır. Fako iğnelerinin iç ve dış çapları da mekanik performans ve sıvı dinamiğini etkilemektedir. Standart bir fako iğnesi 19 G olup dış çapı 1,1 mm, iç çapı ise 0,9 mm dir. Buna karşılık 21 G luk mikro ucun dış çapı 0,8 mm, iç çapı ise 0,6 mm dir. Şu anda kullanılan en dar lümenli iğnenin dış çapı 0,7 mm dir (32). Dış çapın küçülmesi cerrahinin daha küçük bir kesiden yapılmasına olanak sağlar. Đç çap ise sıvı dinamiğinde önem taşır, dar lümenlerin aspirasyon ve vakum gücü sınırlıdır. Cerrahinin süresinin uzamasına rağmen ön kamaradaki dalgalanmaların ve ön 16
17 kamaranın ani boşalmasının (surge) görülme ihtimali dar lümenli iğnelerin kullanımı ile azalmaktadır (33). Ultrasonik enerjinin oluşumunu anlamak için bazı önemli terimleri bilmek gereklidir: Piezoelektrik: Üzerine elektrik enerjisi uygulandığında belli bir hızla titreşen kristal türüne verilen addır. Elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren bu kristal, fako elceği içinde bulunur ve burada oluşan titreşim uç kısımdaki iğneye iletilir. Frekans: Piezoelektrik kristalin saniyedeki titreşim sayısıdır. Farklı kristal türleri kullanan piyasadaki değişik fako aygıtlarında saniyede ile Hz arasında değişir. Ancak herhangi bir fako aygıtı için sabittir. Darbe (stroke lenght): Fako iğnesi bu titreşimler nedeniyle aksiyal yönde ileri ve geri hareket etmektedir. Bu hareketin miktarı (amplitüdü) ultrasonik darbe şiddetini belirler. Maksimum hareket miktarı yaklaşık 100 µ dur. Güç: Elcekteki piezoelektrik kristale gelen elektrik voltajı değiştirilerek fako iğnesinin ileri-geri hareketinin amplitüdü (darbe) azaltılıp, arttırılabilir. Amplitüd arttıkça güç artar, azaldıkça güç azalır. Güç değişikliklerinde bile frekans sabittir, değişen sadece ileri-geri hareketin amplitüdüdür. Ultrasonik enerjinin sert nükleusu nasıl parçaladığı ile ilgili olarak şu mekanizmalar ileri sürülmüştür (34): Akustik parçalama: Fako iğnesinin önünde 400 km/saat hızla hareket eden yaklaşık 500 atmosfer basınca sahip bir sıvı dalgası oluşmaktadır Mikrokavitasyon kabarcıkları oluşumu: Fako ucunun hareketi ön kamara sıvısı içinde yaklaşık 150 mikron çapında ve 5500 sıcaklığa ulaşan kabarcıklar oluşturmakta ve bu kabarcıkların enerjisi de lens nükleusunu parçalamak için gerekli enerjiyi sağlamaktadır. Direkt mekanik parçalama etkisi (çekiç etkisi): Đğnenin ileri geri hareketiyle oluşan direkt parçalayıcı etkidir (jackhammer effect). Ultrason insan kulağı tarafından işitilmez, ancak fako cihazı ultrason moduna geçince değişik bir ses duyulur. Ultrason gücü arttıkça bu ses de artar. Bu ses fako elceği ile iğne arasındaki harmonik tınılar nedeniyle oluşmaktadır. Bir fako ameliyatında çalışacak maksimum gücün yanısıra kullanılacak mod ve nükleusu parçalama tekniği de ortama çıkan ısı enerjisini belirler. Isı oluşumunu azaltmak için ultrason enerjisinin aralıklarla uygulanması ve arada soğuma için 17
18 dinlenme sürelerinin olması düşüncesi farklı fako modlarının geliştirilmesini sağlamıştır. Bu amaçla geliştirilen kesintili ya da darbeli fako modları toplam ultrason kullanım miktarını azaltmak, ancak darbe etkinliğini arttırmak için geliştirilmişlerdir. Ultrason enerjisinin sürekli olmayıp aralıklı uygulandığı bu modlarda ultrasonik gücün aktif olduğu zaman dilimine, açık (on), enerjinin inaktif olduğu zaman dilimine ise kapalı (off) denir. Kapalı olduğu dinlenme diliminde ultrason iğnesinin soğuması sağlanır. Belli bir zaman dilimi için gücün aktif olduğu sürenin toplam süreye oranına işlevsel dönem ya da çalışma siklusu (duty cycle) denir. Ameliyatın değişik evrelerinde, değişik nükleus sertliklerinde ve cerrahın uygulayacağı nükleus kırma tekniğine göre uygulanabilecek 4 farklı ultrasonik parçalama modu mevcuttur (31, 35); Devamlı mod: Fako ucundan yayılan akustik enerji kesintisiz ve devamlıdır. Herhangi bir dinlenme aralığı yoktur. Tek değişken parametre güç için seçilen maksimum değerdir. Bu değer nükleus sertliği ve zonüllerin durumuna göre belirlenir. Çizgisel (lineer) yada panel seçeneklerinden biri seçilir. Panel seçeneğinde pedal konum 3 e geldiği andan itibaren ayarlanmış maksimum güçte ultrasonik enerji uygulanır. Çizgisel seçeneğinde ise güç maksimum değerine pedal konum 3 te sonuna kadar basıldığında ulaşılır. Bu seçenekte güç artışı çizgisel uygulama süresi ise panel seçeneğinde olduğu gibi süreklidir. Pulse mod: Pulse adı verilen ultrasonik dalgaların sıklığı ve amplitüdü değişkendir, ancak saniyedeki darbe sayısı değişse de çalışma siklusu %50 (50/50) olarak sabittir. Frekansı 40 Hz (40000 titreşim/saniye) olan bir fako aygıtı için bu titreşim sayısının saniyede e inmesi demektir. Kalan süre dinlenme süresi olarak boş geçecektir. Pulse sayısı saniyede 4 ise; her biri 250 milisaniye olacak bunun 125 milisaniyesi aktif, 125 milisaniyesi ise inaktif olacaktır. Pulse başına titreşim sayısı 5000 olacaktır. Eğer saniyedeli pulse sayısı 10 a çıkarılırsa, bir pulse 100 milisaniye, ultrasonun aktif ve inaktif olduğu zaman dilimleri ise 50 milisaniye olacaktır. Bu moda saniyedeki pulse sayısı 2 ile 20 arasında seçilebilir. Ayrıca maksimum güç, panel veya çizgisel şeklinde ayarlanılabilinir. Burst mod: Tek veya multi burst olarak iki seçenek cihaz üzerinden belirlenir. Oldukça az kullanım alanı bulan tekli burst moda ayak pedalı konum 3 e geçince gücü ve süresi daha önceden belirlenmiş olan tek bir burst oluşturulur. Bundan sonra 18
19 ayak pedalına basılı tutmak ultrsason dalgası üretmeye yetmez. Önce konum 1 veya 2 ye dönmek sonra ayak pedalını tekrar 3 durumuna almak gerekir. Multi burst moda ise gücü ve uzunluğu sabit; ancak aralıkları değişen ardaşık fako darbeleri üretilir. Bu mod kullanılacaksa panel üzerinde maksimum güç, burst modlarının uzunluğu (4 ile 600 milisaniye arasında seçilebilir) ve panel ya da çizgisel seçeneklerinden biri seçilir. Çizgisel kontrol seçeneği seçildiyse; konum 3 e geçtikten sonra ayak pedalına ne kadar fazla basılırsa darbeler arasındaki aralıklar o ölçüde kısalır ve sonunda devamlı fakoya geçilir. Fakonun aktif olduğu süre (on) sabittir, buna karşılık dinlenme süresi (off) pedala ne kadar fazla basılırsa o ölçüde kısalır. Dolayısıyla çalışma siklusu da giderek artar. Eğer panel kontrol seçeneği tercih edildiyse; ayak pedalı konum 3 e geçince panel üzerinde belirlenmiş olan güç ve uzunlukta burst şeklinde darbeler elde edilir. Hiperpulse modlar: Yeni geliştirlen kesintili fako modlarında (hyper pulse mode) ise hem on/off oranları hem de çalışma siklusu değiştirilebilir. Hem de saniyede 100 pulse ya da üstüne çıkılabilir. Bu şekilde fako enerjisi çok daha kısa zaman aralıklarında uygulanılabilir ve darbeler arasındaki dinlenme süresi değiştirilebilir. Örneğin saniyede 100 pulse verilecekse, 1 pulse süresi 10 milisaniye ve on/off oranı 20/80 ise fako süresi 2 milisaniye, dinlenme süresi 8 milisaniye olur. Nükleus özelliklerine göre saniyedeki pulse sayıs ve on/off oranı ayarlanılır. Ameliyatın aşamalarına ve kullanılan nükleus parçalama tekniğine göre de farklı fako modları seçilmesi uygun bir yaklaşımdır. Nükleusta oyuk açarken devamlı fako ya da multi burst modu kullanmak avantajlıdır. Fako chop için ultrason enerjisinin kısa süreli ve yüksek güçteki darbeler şeklinde uygulanacağı hiperpulse modların tercih edilmesi ve darbelerin arasındaki sürenin uzun seçilmesi (on/off oranı düşük) oldukça uygundur. Nükleus parçalarının ve epinükleusun alınması sırasında ise düşük fako gücü, saniyede 50 ile 100 pulse sayısı ve 25/75 on/off oranı uygulanabilir. Ultrasonik enerji bir fakoemülsifikasyon ameliyatında kullanılan nükleus parçalama tekniğine göre temel olarak üç şekilde kullanılmaktadır: Tıraşlama: Fako iğnesi lens üzerinde yüzeysel hareketler yapar. Đğnenin 1/3 ünden azı tıkalıdır, hemen hemen hiç emme oluşmaz. Oyma (sculpting): Ultrasonik güç kullanarak lens nükleusunu oyma işlemidir. Bu sırada iğnenin ucu sadece 1/3 veya 1/2 oranında tıkalıdır; dolayısıyla hala önceden belirlenen emme sınır değerine ulaşılamaz. 19
20 Yakalayarak yeme (oklüzyon): Fako iğnesinin ucu yenecek lens maddesiyle tümüyle kapatılacak şekilde gömülür. Tam tıkanma olduğunda emme önceden belirlenen en üst düzeye çıkar. Bu teknikte emme ultrasonik parçalamaya yardımcıdır ve işlem daha kısa sürer, çünkü ultrasonun lens parçacıklarını itme etkisi emme tarafından ortadan kaldırılır. Sert nükleuslar (3. derece ve üstü) için önerilen temel nükleus bölme teknikleri(36): Böl ve ye (Divide and conquer): 1986 da Howard Gimbel tarafından tarafından tarif edilen bu yöntemde fako iğnesi ile derin bir oluk açılır ve bu oluktan nükleus iki yarım daire şeklinde parçalara ayrılır. Aynı işlem kalan parçaları 1/4 dairelere ayırmak için kullanılır. Sert nükleuslarda merkezi derin bir krater açıldıktan sonra oluğun açıldığı tekniğe ise kraterle böl ve ye (crater divide and conquer) denir Fako yarma (phaco chop): 1993 yılında Nagahara tarafından bulunan ve Fine tarafından popülarize edilen bu teknikte, fako iğnesi nükleusa gömülür ve nükleus yarıcı (chopper) yardımı ile mekanik olarak parçalara ayrılır. Yarıcının nüklus merkezine veya periferine yerleştirilmesine göre dikey veya yatay yarma olarak adlandırılır. Günümüzde uygulanan Paul Koch un dur ve yar (stop and chop), Mackool un krater fako yarma (crater phaco chop), Jack Dodick in künt yarma, Maloney in suprakapsüler hızlı yarma (supracapsular quick chop) teknikleri aslında fako yarma tekniği prensipleri üzerine geliştirilmişlerdir. Modern fako cerrahisinde ultrasonik gücün az ve etkin kullanımı ile endotel gibi çok önemli dokuların korunması en önemli ilkedir. Bu gücün etkin kullanımı için sıvı dinamiğini bilmek ve değişen cerrahi koşullara adapte edebilmek çok önemlidir. Sıvı dinamiğini anlamak için kullanılan bazı terimleri bilmek gereklidir: Đrrigasyon: Ön kamaranın derinliğinin korunması ve fako iğnesinin titreşimleri sırasında oluşan ısının ortadan kaldırılması için kullanılan sıvıdır. Belli bir yüksekliğe asılan serum şişesi ile sağlanır. Aspirasyon: Ortamdaki sıvının ve parçalanan lens parçalarının bir pompa vasıtası ile çekilmesidir. Aspirasyon akım hızı: Kısaca akım hızı olarak da adlandırılır. Fako cihazı içinde yer alan pompa sistemi tarafından belirlenir. Birimi ml/dk dır. 20
Epitel hücreleri glikokaliks denen glikoprotein örtüsü ile çevrilidir. Epitel hücrelerinin birbirine yapışmasını sağlar. Epitel hücrelerinin üzerine
EPİTEL DOKU EPİTEL DOKU Birbirine bitişik hücrelerden yapılmıştır. Hücreler arası madde çok azdır. Ektoderm, mezoderm ve endoderm olmak üzere her üç embriyon yaprağından köken alır. Epitel dokusu mitoz
DetaylıKatarakt ve Güncel Tedavi Yaklaşımları. Cataract and New Treatment Modalities
DERLEME Katarakt ve Güncel Tedavi Yaklaşımları Cataract and New Treatment Modalities 1 Fırat HELVACIOĞLU, 1 Sadık ŞENCAN, 1 Zeki TUNÇ, 1 Osman Murat UYAR-, 1 Ziya KAPRAN 1 Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi,
DetaylıKatarakt cerrahisinde bıçak yerine lazer
femtosaniye lazer Yaşa bağlı olarak göz içi merceğinin saydamlığını kaybetmesi anlamına gelen kataraktın cerrahi tedavisinde en son aşama olan ve operasyonun önemli bir kısmının el değmeden bilgisayar
DetaylıKATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR?
Katarakt, saydam olan göz merceğinin saydamlığını kaybederek görmenin azalmasıdır. Gözün renkli tabakası irisin arkasında yer alan ve saydam bir yapı olan göz merceğinin, görme işlevinde önemli bir rolü
DetaylıRefraksiyon kusurları nelerdır? MİYOPİ 03.11.2014. Refraksiyon nedir? Miyop göz uzağı göremez
Refraksiyon nedir? Kelime olarak "kırılma" anlamına gelir. Fizik prensip olarak, ışığın bir ortamdan diğerine geçişte açısını değiştirmesi ve hızında değişiklik olması anlamında kullanılır. Göz Hastalıkları
DetaylıGÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)
Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne
DetaylıKOMPLİKASYONSUZ FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI ERKEN DÖNEM MAKÜLA DEĞİŞİKLİKLERİNİN OPTİK KOHERENS TOMOGRAFİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
T.C BAKIRKÖY EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİ Tez Yöneticisi Op. Dr. F.Ulviye YİĞİT KOMPLİKASYONSUZ FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI ERKEN DÖNEM MAKÜLA DEĞİŞİKLİKLERİNİN OPTİK
DetaylıKONVANSİYONEL VE BİAKSİYAL MİKRO İNSİZYONEL FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI ÖN SEGMENT ANATOMİK DEĞİŞİKLİKLERİNİN PENTAKAM İLE KARŞILAŞTIRILMASI
SAĞLIK BAKANLIĞI OKMEYDANI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ : PROF DR MUSTAFA ELÇİOĞLU KONVANSİYONEL VE BİAKSİYAL MİKRO İNSİZYONEL FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ SONRASI
Detaylı10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ
10. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Ünite 3 Dalgalar 3. Ünite 3. Konu (Ses Dalgaları) A nın Çözümleri 1. Sesin yüksekliği, sesin frekansına bağlıdır.
DetaylıDUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR
DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR Duyu Algılama, Tepki Verme ve Beyin Algılama beyinsel analiz tepki Sıcaklık, ışık, ses, koku duyu reseptörleri: elektriksel uyarılara dönüşür Uyarı beyin korteksindeki talamus
DetaylıKornea Laser Cerrahisi
Kornea Laser Cerrahisi Doç.Dr.Dr.. Akif Özdamar Refraktif Cerrahi / Kategori Lameller Keratomileusis Lasik İntrakorneal Ring Segment Refraktif Cerrahi / Kategori İnsizyonel Radyal keratotomi Astigmatik
DetaylıBASINCA SEBEP OLAN ETKENLER. Bu bölümü bitirdiğinde basınca sebep olan kuvvetin çeşitli etkenlerden kaynaklanabileceğini fark edeceksin.
BASINCA SEBEP OLAN ETKENLER Bu bölümü bitirdiğinde basınca sebep olan kuvvetin çeşitli etkenlerden kaynaklanabileceğini fark edeceksin. Basınca neden olan kuvvetler çeşitli etkenlerden kaynaklanır. Balon
DetaylıÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç. Kaldırma Kuvveti
ÖĞRENME ALANI: Kuvvet ve Hareket 2.ÜNİTE: Kaldırma Kuvveti ve Basınç Kaldırma Kuvveti - Dünya, üzerinde bulunan bütün cisimlere kendi merkezine doğru çekim kuvveti uygular. Bu kuvvete yer çekimi kuvveti
DetaylıHÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren
HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş
DetaylıFİBER OPTİK ÜTÜLEME DIODE LAZER!
ÜTÜLEME DIODE LAZERDE EN SON TEKNOLOJİ FCD FİBER OPTİK ÜTÜLEME DIODE LAZER! HAFİF EN BAŞLIĞI (300 gr) DÜNYANIN 60.000.000 ATIŞ ÖMRÜ 20.000.000 Garanti 2 YIL GARANTİ BUZ BAŞLIK K142186/878.4810 17.04.2015
DetaylıULTRASON GÖRÜNTÜLEME
ULTRASON GÖRÜNTÜLEME Ultrason görüntüleme 50 yıldan uzun zamandır kullanılmaktadır. Tahribastsız, görceli olarak ucuz, mobil ve mükemmel bir çözünürlüğe sahip bir tekniktir. Sadece tıpta değil, tahribatsız
DetaylıUZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ
UZM.FZT.NAZMİ ŞEKERCİ Ses maddesel ortamdan oluşan periyodik dalgalanmalardır. Sıkışma ve genleşme periyodları vardır. Bu nedenle ses enerjisinin iletilmesi için madde ortamına gereksinim vardır. Havada
DetaylıKIRMA KUSURLARI. Dr. Ümit BEDEN
KIRMA KUSURLARI Dr. Ümit BEDEN Cisimlerinin görüntülerinin retina üzerinde net olarak oluşabilmesi için sağlıklı bir refraksiyon sistemi gereklidir. Göz görme organıdır, hastalıkları sıklıkla görme bozukluğuna
DetaylıGlokom Hastasının Kataraktı. Prof. Dr. Ahmet Akman, FACS Başkent Üniversitesi
Glokom Hastasının Kataraktı Prof. Dr. Ahmet Akman, FACS Başkent Üniversitesi Finansal İlinti Beyanı Sunumda adı geçen ruhsat/izin sahipleri veya ürünlerle herhangi bir finansal ilintim yoktur. Özellikli
DetaylıProliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi
Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi Prof. Dr Berati Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 1.Retina Günleri Hilton, İstanbul, 2013 Görmeyi tekrar sağlamak Vitreus hemorajisi Traksiyonel Dekolman
Detaylı3. ÜNİTE BASINÇ ÇIKMIŞ SORULAR
3. ÜNİTE BASINÇ ÇIKMIŞ SORULAR 1-) 2002 OKS 3-) 4-) 2004 OKS 2-) 2003 OKS 5-) 2005 OKS 6-) 2006 OKS 10-) 2010 SBS 7-) 2008 OKS 11-) 2011 SBS 8-) 2009 SBS 2012 SBS 14-) 12-) 15-) 2015 TEOG 2014 TEOG 13-)
DetaylıÖrtü Epiteli Tipleri:
Tek Katlı: Tek Katlı Yassı Epitel Tek Katlı Kübik Epitel Tek Katlı Prizmatik Örtü Epiteli Tipleri: Basit Kinosilyalı Çizgili Kenarlı Yalancı Çok Katlı( Psödostratifiye) Prizmatik Epitel Çok Katlı: Çok
DetaylıFAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ ESNASINDA ARKA KAPSÜL PERFORASYONU VE ZONÜLOLİZİS GELİŞİMİ İLE PROGNOZU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Ömer BENİAN FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİ ESNASINDA ARKA KAPSÜL PERFORASYONU VE ZONÜLOLİZİS GELİŞİMİ İLE
DetaylıII.Hayvansal Dokular. b.bez Epiteli 1.Tek hücreli bez- Goblet hücresi 2.Çok hücreli kanallı bez 3.Çok hücreli kanalsız bez
II.Hayvansal Dokular Hayvanların embriyonik gelişimi sırasında Ektoderm, Mezoderm ve Endoderm denilen 3 farklı gelişme tabakası (=germ tabakası) bulunur. Bütün hayvansal dokular bu yapılardan ve bu yapıların
DetaylıMİKROİNSİZYONEL KATARAKT CERRAHİSİ YÖNTEMİNİN POSTOPERATİF SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
KLİNİK ÇALIŞMA / ORIGINAL ARTICLE MİKROİNSİZYONEL KATARAKT CERRAHİSİ YÖNTEMİNİN POSTOPERATİF SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Selçuk Haşim GÖZOĞLU, 1 Hasan Basri VELİOĞLU, 2 Didem EVŞEN ERDEMİR, 3 Feyza
DetaylıMETEOROLOJİ. IV. HAFTA: Hava basıncı
METEOROLOJİ IV. HAFTA: Hava basıncı HAVA BASINCI Tüm cisimlerin olduğu gibi havanın da bir ağırlığı vardır. Bunu ilk ortaya atan Aristo, deneyleriyle ilk ispatlayan Galileo olmuştur. Havanın sahip olduğu
DetaylıFİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU
FİZYOLOJİ LABORATUVAR BİLGİSİ VEYSEL TAHİROĞLU Fizyolojiye Giriş Temel Kavramlar Fizyolojiye Giriş Canlıda meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişikliklerin tümüne birden yaşam denir. İşte canlı organizmadaki
DetaylıENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ. Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli
ENDOTEL YAPISI VE İŞLEVLERİ Doç. Dr. Esra Atabenli Erdemli Endotel, dolaşım sistemini döşeyen tek katlı yassı epiteldir. Endotel hücreleri, kan damarlarını kan akımı yönünde uzunlamasına döşeyen yassı,
DetaylıKATARAKTLAR. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD
KATARAKTLAR Yrd. Doç. Dr. Abdullah Kürşat Cingü DÜTF Göz Hastalıkları AD Kristalin lens İris gerisinde, zonüla lifleriyle korpus siliare ye asılı durumdadır. Bikonveks yapıda, saydam ve damarsızdır. Gözün
Detaylı11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU
11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan
DetaylıEGE ÜNİVERSİTESİ EGE MYO MEKATRONİK PROGRAMI
EGE ÜNİVERSİTESİ EGE MYO MEKATRONİK PROGRAMI SENSÖRLER VE DÖNÜŞTÜRÜCÜLER SEVİYENİN ÖLÇÜLMESİ Seviye Algılayıcılar Şamandıra Seviye Anahtarları Şamandıralar sıvı seviyesi ile yukarı ve aşağı doğru hareket
DetaylıElektron ışını ile şekil verme. Prof. Dr. Akgün ALSARAN
Elektron ışını ile şekil verme Prof. Dr. Akgün ALSARAN Elektron ışını Elektron ışını, bir ışın kaynağından yaklaşık aynı hızla aynı doğrultuda hareket eden elektronların akımıdır. Yüksek vakum içinde katod
DetaylıERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ LABORATUARI
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ LABORATUARI DENEY FÖYÜ DENEY ADI FOTOVOLTAİK PANELLERİN ÇEŞİTLERİ VE ÖLÇÜMLERİ DERSİN ÖĞRETİM
DetaylıERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DENEY FÖYÜ DENEY ADI AKIŞKAN YATAKLI ISI TRANSFER DENEYİ DERSİN ÖĞRETİM ÜYESİ DENEY SORUMLUSU DENEY GRUBU: DENEY TARİHİ
DetaylıLENS ve HASTALIKLARI
LENS ve HASTALIKLARI Işığı kırarak görüntüyü, retina veya ona yakın bir alanda oluşturmaktır Lensin fonksiyonu LENSİN ANATOMİSİ LENS KAPSÜLÜ (anterior, posterior) ANTERİOR EPİTEL LENS FİBRİLLERİ Y SUTURLARI
DetaylıAkışkanlar Mekaniği Yoğunluk ve Basınç: Bir maddenin yoğunluğu, birim hacminin kütlesi olarak tanımlanır.
Akışkanlar Mekaniği Yoğunluk ve Basınç: Bir maddenin yoğunluğu, birim hacminin kütlesi olarak tanımlanır. Basıncın derinlikle değişimi Aynı derinlikteki bütün noktalar aynı basınçta y yönünde toplam kuvvet
Detaylıİskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ
İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki
DetaylıSİSMİK PROSPEKSİYON DERS-2 DOÇ.DR.HÜSEYİN TUR
SİSMİK PROSPEKSİYON DERS-2 DOÇ.DR.HÜSEYİN TUR SİSMİK DALGA NEDİR? Bir deprem veya patlama sonucunda meydana gelen enerjinin yerkabuğu içerisinde farklı nitelik ve hızlarda yayılmasını ifade eder. Çok yüksek
DetaylıADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR
ADIM ADIM YGS LYS 174. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR Dolaşım Sisteminde görev alan damarlar şunlardır; 1) Atardamarlar (arterler) 2) Kılcal damarlar (kapiller) 3) Toplardamarlar (venler) 1) Atardamar
DetaylıFotovoltaik Teknoloji
Fotovoltaik Teknoloji Bölüm 3: Güneş Enerjisi Güneşin Yapısı Güneş Işınımı Güneş Spektrumu Toplam Güneş Işınımı Güneş Işınımının Ölçülmesi Dr. Osman Turan Makine ve İmalat Mühendisliği Bilecik Şeyh Edebali
DetaylıGöz Fonksiyonel & Klinik Anatomisi ve Fizyolojisi
Göz Fonksiyonel & Klinik Anatomisi ve Fizyolojisi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Temel Anatomi ve Fizyoloji Dersi SBF 122 Öğr.Gör.Dr. Nurullah YÜCEL Fonksiyonel & Klinik Anatomisi
DetaylıDİYAFRAMLI SU BASINÇ REGÜLATÖRÜ (DSBR)
DİYAFRAMLI SU BASINÇ REGÜLATÖRÜ (DSBR) DEĞİŞTİRİLEBİLİR KARTUŞ VE FİLTRELİ Aralık 2016 Ürün Kodu 341915 342015 342115 342215 341920 342020 342120 342220 341925 342025 342125 342225 Bağlantı Ölçüsü Ürün
DetaylıDoku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ
Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku
DetaylıHücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları. Doç. Dr. Ahmet Özaydın
Hücre Nükleusu, Nükleus Membranı, Nükleus Porları Doç. Dr. Ahmet Özaydın Nükleus (çekirdek) ökaryotlar ile prokaryotları ayıran temel özelliktir. Çekirdek hem genetik bilginin deposu hem de kontrol merkezidir.
DetaylıKİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK
KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK 1 2 Lokomotor sistemi oluşturan yapılar içinde en fazla stres altında kalan kıkırdaktır. Eklem kıkırdağı; 1) Kan damarlarından, 2) Lenf kanallarından, 3) Sinirlerden yoksundur.
Detaylı1,3-bis-(p-iminobenzoik asit)indan Langmuir-Blodgett filmlerinin karakterizasyonu ve organik buhar duyarlılığı
1,3-bis-(p-iminobenzoik asit)indan Langmuir-Blodgett filmlerinin karakterizasyonu ve organik buhar duyarlılığı MURAT EVYAPAN *, RİFAT ÇAPAN *, HİLMİ NAMLI **, ONUR TURHAN **,GEORGE STANCİU *** * Balıkesir
DetaylıVakum Teknolojisi * Prof. Dr. Ergun GÜLTEKİN. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi
Vakum Teknolojisi * Prof. Dr. Ergun GÜLTEKİN İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Giriş Bilimsel amaçla veya teknolojide gerekli alanlarda kullanılmak üzere, kapalı bir hacim içindeki gaz moleküllerinin
DetaylıSES. Meydana gelişi Yayılması Özellikleri Yalıtımı Kaydı
SES Meydana gelişi Yayılması Özellikleri Yalıtımı Kaydı Sesin Oluşumu Ses kaynakları titreşerek meydana gelir. Esnek olan cisimler ses dalgaları meydana getirebilir ve ses dalgalarını iletebilir. Titreşen
DetaylıMİKROİNSİZYONEL KATARAKT CERRAHİSİ İLE LENS EKSTRAKSİYONU VE ARKA KAMARA GÖZ İÇİ LENSİ YERLEŞTİRİLMESİ SONRASI POSTOPERATİF SONUÇLARIN İNCELENMESİ
T.C. HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI BÖLÜMÜ Tez Yöneticisi Doç. Dr. Feyza ÖNDER MİKROİNSİZYONEL KATARAKT CERRAHİSİ İLE LENS EKSTRAKSİYONU VE ARKA KAMARA GÖZ İÇİ LENSİ YERLEŞTİRİLMESİ
DetaylıBAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK - 402 MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY 4
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK - 0 MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY İÇİNDE SABİT SICAKLIKTA SİLİNDİRİK ISITICI BULUNAN DİKDÖRTGEN PRİZMATİK SAC KUTU YÜZEYLERİNDEN ZORLANMIŞ TAŞINIM
DetaylıHİDROLİK MAKİNALAR YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI
HİDROLİK MAKİNALAR YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI HİDROLİK TÜRBİN ANALİZ VE DİZAYN ESASLARI Hidrolik türbinler, su kaynaklarının yerçekimi potansiyelinden, akan suyun kinetik enerjisinden ya da her ikisinin
DetaylıFizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.
Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma
DetaylıADIM ADIM YGS LYS Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ
ADIM ADIM YGS LYS 159. Adım DUYU ORGANLARI 3 GÖRME DUYUSU VE GÖZ GÖRME DUYUSU VE GÖZ Vücudumuzdaki görme duyusu göz organında bulunur. Vücudumuzda göz içerisinde; Reseptör Mercek Sinirler görmeyi sağlayan
DetaylıBMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK
BMM307-H02 Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK ziynetpamuk@gmail.com 1 BİYOELEKTRİK NEDİR? Biyoelektrik, canlıların üretmiş olduğu elektriktir. Ancak bu derste anlatılacak olan insan vücudundan elektrotlar vasıtasıyla
DetaylıHİSTOLOJİ. DrYasemin Sezgin
HİSTOLOJİ DrYasemin Sezgin HİSTOLOJİ - Canlı vücudunu meydana getiren hücre, doku ve organların çıplak gözle görülemeyen (mikroskopik) yapılarını inceleyen bir bilim koludur. - Histolojinin sözlük anlamı
DetaylıDEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN
DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya
DetaylıT.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ MAKĠNA MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ SANTRĠFÜJ POMPA DENEY FÖYÜ HAZIRLAYANLAR. Prof. Dr.
T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNĠVERSĠTESĠ MÜHENDĠSLĠK FAKÜLTESĠ MAKĠNA MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ SANTRĠFÜJ POMPA DENEY FÖYÜ HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. Aydın DURMUŞ EYLÜL 2011 SAMSUN SANTRĠFÜJ POMPA DENEYĠ 1. GĠRĠġ Pompa,
DetaylıBernoulli Denklemi, Basınç ve Hız Yükleri Borularda Piezometre ve Enerji Yükleri Venturi Deney Sistemi
Bernoulli Denklemi, Basınç ve Hız Yükleri Borularda Piezometre ve Enerji Yükleri Venturi Deney Sistemi Akışkanlar dinamiğinde, sürtünmesiz akışkanlar için Bernoulli prensibi akımın hız arttıkça aynı anda
DetaylıADELA ICE TRIO TRIO CLUSTERED DIODE TECHNOLOGY EN İYİ EPİLA EN İYİ EPİL S A Y S ON DENE
EN İYİ EPİLASYON DENEYİMİ İÇİN EN SON TEKNOLOJİ Aynı Anda 3 Farklı Dalga Boyu Atışı ile Teknolojide Gelinen Son Nokta! 755 nm 810 nm 1064 nm CROSS ailesinin en son teknolojilerinden olan ADELA ICE TRIO,
DetaylıHÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı
Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç
DetaylıAkışkanların Dinamiği
Akışkanların Dinamiği Akışkanların Dinamiğinde Kullanılan Temel Prensipler Gaz ve sıvı akımıyla ilgili bütün problemlerin çözümü kütlenin korunumu, enerjinin korunumu ve momentumun korunumu prensibe dayanır.
DetaylıAmaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak.
DÖNEM 3 DERSLERİ.. GÖZÜN ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ GÖZ MUAYENE YÖNTEMLERİ KIRMA KUSURLARI VE TEDAVİSİ ŞAŞILIK VE TEDAVİSİ GÖZ YAŞI YAPISI, DRENAJ VE HASTALIKLARI KIRMIZI GÖZ GLOKOM OPTİK SİNİR VE GÖRME YOLLARI
DetaylıDielektrik malzeme DİELEKTRİK ÖZELLİKLER. Elektriksel Kutuplaşma. Dielektrik malzemeler. Kutuplaşma Türleri 15.4.2015. Elektronik kutuplaşma
Dielektrik malzeme DİELEKTRİK ÖZELLİKLER Dielektrik malzemeler; serbest elektron yoktur, yalıtkan malzemelerdir, uygulanan elektriksel alandan etkilenebilirler. 1 2 Dielektrik malzemeler Elektriksel alan
DetaylıDiyafram ve Enstantane
Diyafram ve Enstantane Diyafram Diyafram mercekler dizisi içinde film üzerine düşecek ışık miktarını denetlemeye yarayan bir araçtır. Fotoğraf çekerken kullanılan filmin yeteri kadar pozlanması için belli
DetaylıFAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNİN KORNEA ENDOTELİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ (Uzmanlık Tezi)
T.C. HASEKİ EĞİTİM VE ARA TIRMA HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI BÖLÜMÜ Tez Yöneticisi Doç. Dr. Feyza ÖNDER FAKOEMÜLSİFİKASYON CERRAHİSİNİN KORNEA ENDOTELİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Ekrem
DetaylıÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 2 : KUVVET VE HAREKET
ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 2 : KUVVET VE HAREKET A BASINÇ VE BASINÇ BİRİMLERİ (5 SAAT) Madde ve Özellikleri 2 Kütle 3 Eylemsizlik 4 Tanecikli Yapı 5 Hacim 6 Öz Kütle (Yoğunluk) 7 Ağırlık 8
DetaylıLENS ABERASYONLARI. Bu konu için ayrıca Ünite 19 a bakınız. Fizik-Fizik Geometrik Optik derslerinde de anlatılacaktır.
Ünite 27 LENS ABERASYONLARI ÜNİTENİN AMAÇLARI Bu üniteyi çalıştıktan sonra: Optik sistemlerin kusurlarını aberasyonu (sapınç) anlayacak, Gözlük camlarının dezavantajlarını öğreneceksiniz. ÜNİTENİN İÇİNDEKİLER
DetaylıGÖZ BAKIMI PROTOKOLÜ REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No
REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No Hazırlayan: Onaylayan: Onaylayan: Hemşirelik Protokolleri Adem Aköl Sinan Özyavaş Hazırlama Komitesi Kalite Konseyi Başkanı Kalite Koordinatörü 1/5
DetaylıDEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu
DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya
DetaylıMAKİNE MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ Ders 4
Akışkanlar ile ilgili temel kavramlar MAKİNE MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ Ders 4 Yrd. Doç. Dr. Yüksel HACIOĞLU Su,, gaz, buhar gibi kolayca şekillerini değiştirebilen ve dış etkilerin etkisi altında kolayca hareket
DetaylıSANTRİFÜJ TEKNİKLERİ VE SANTRİFÜJLER
SANTRİFÜJ TEKNİKLERİ VE SANTRİFÜJLER Doç. Dr. Gülsen YILMAZ 2009 BAŞLIKLAR 1 Tanım ve Prensip 22 Santrifüj teknikleri 33 Santrifüj tipleri 44 Santrifüj kullanım alanları Laboratuvarı ilgilendiren Süreç
DetaylıDÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ
DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın
DetaylıSU BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ (DK-SBD)
SU BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ (DK-SBD) DİYAFRAMLI, DEĞİŞTİRİLEBİLİR KARTUŞ VE FİLTRELİ Ağustos 2018 Ürün Kodu 1915 2015 2115 2215 1920 2020 2120 2220 1925 2025 2125 2225 ÜRÜNLER Bağlantı Ölçüsü Ürün Çeşitleri Maks.
DetaylıSIZDIRMAZLIK Sİ S STEMLER İ İ Vedat Temiz
SIZDIRMAZLIK SİSTEMLERİ Vedat Temiz Sızdırmazlık Kavramı Sızdırmazlık problemi en genel halde ortak bir sınırı bulunan, iki farklı ortam arasındaki akışkan ş akışının ş kontrol edilebilmesi olarak tarif
DetaylıBAZI KAYNAK PARAMETRELERİNİN SIÇRAMA KAYIPLARINA ETKİSİ
BAZI KAYNAK PARAMETRELERİNİN SIÇRAMA KAYIPLARINA ETKİSİ ÖZET CO 2 kaynağında tel çapının, gaz debisinin ve serbest tel boyunun sıçrama kayıpları üzerindeki etkisi incelenmiştir. MIG kaynağının 1948 de
DetaylıGÜNEŞ ENERJĐSĐ IV. BÖLÜM. Prof. Dr. Olcay KINCAY
GÜNEŞ ENERJĐSĐ IV. BÖLÜM Prof. Dr. Olcay KINCAY DÜZ TOPLAYICI Düz toplayıcı, güneş ışınımını, yararlı enerjiye dönüştüren ısı eşanjörüdür. Akışkanlar arasında ısı geçişi sağlayan ısı eşanjörlerinden farkı,
Detaylı1 Nem Kontrol Cihazı v3
NEM KONTROL CİHAZI v5.0 Nem Kontrol Cihazı v3.0 1 Nem Kontrol Cihazı v3 NEM Havada bulunan su buharı miktarına nem denir. Nem ölçümlerinde mutlak nem, bağıl nem ve spesifik nem hesaplanır. Mutlak nem birim
DetaylıGÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ
GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ MEKANİK DUYULAR İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi bir çok duyu bulunmaktadır. Bu duyulara mekanik duyular denir. Mekanik duyuların alınmasını sağlayan farklı
DetaylıYARA VE YARA ÇEŞİTLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL
YARA VE YARA ÇEŞİTLERİ Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL YARA VE YARA ÇEŞİTLERİ Travma; ani olarak dıştan mekanik bir etki sonucu meydana gelen, sağlığı tehdit eden, fiziksel ve ruhsal hasarlara yol açan bir olaydır.
DetaylıIsı Kütle Transferi. Zorlanmış Dış Taşınım
Isı Kütle Transferi Zorlanmış Dış Taşınım 1 İç ve dış akışı ayır etmek, AMAÇLAR Sürtünme direncini, basınç direncini, ortalama direnc değerlendirmesini ve dış akışta taşınım katsayısını, hesaplayabilmek
DetaylıTOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN
TOKLUK VE KIRILMA Doç.Dr.Salim ŞAHĠN TOKLUK Tokluk bir malzemenin kırılmadan önce sönümlediği enerjinin bir ölçüsüdür. Bir malzemenin kırılmadan bir darbeye dayanması yeteneği söz konusu olduğunda önem
DetaylıÇEV207 AKIŞKANLAR MEKANİĞİ KİNEMATİK-1. Y. Doç. Dr. Güray Doğan
ÇEV207 AKIŞKANLAR MEKANİĞİ KİNEMATİK-1 Y. Doç. Dr. Güray Doğan 1 Kinematik Kinematik: akışkanların hareketlerini tanımlar Kinematik harekete sebep olan kuvvetler ile ilgilenmez. Akışkanlar mekaniğinde
DetaylıGİRİŞ. Işık ışınları bir ortamdan başka bir ortama geçerken yolunu değiştirebilir. Şekil-I
TEŞEKKÜR Bu projeyi hazırlamamızda bize yardımcı olan fizik öğretmenimiz Olcay Nalbantoğlu na ve çalışmalarımızda bize tüm olanaklarını sunan okulumuza teşekkür ederiz. GİRİŞ Işık ışınları bir ortamdan
DetaylıX-Wave. Akustik Dalga Terapisi
X-Wave Akustik Dalga Terapisi sales@btlnet.com www.btlnet.com All rights reserved. Although every care has been taken to provide accurate and up-to-date information, no responsibility can be accepted for
DetaylıKAS DOKUSU. Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri
KAS DOKUSU Kontraksiyon özelliği gelişmiş hücrelerden oluşur Kas hücresi : Fibra muskularis = Kas teli = Kas iplikleri Kasın Fonksiyonu Hareket Solunum Vücut ısısının üretimi İletişim Organların kontraksiyonu
DetaylıBÖLÜM#5: KESİCİ TAKIMLARDA AŞINMA MEKANİZMALARI
BÖLÜM#5: KESİCİ TAKIMLARDA AŞINMA MEKANİZMALARI Kesici Takımlarda Aşınma Mekanizmaları Aşınma, kesicinin temas yüzeylerinde meydana gelen malzeme kaybı olarak ifade edilir. Kesici Takımlarda Aşınma Mekanizmaları
Detaylı10. Sınıf. Soru Kitabı. Dalgalar. Ünite. 3. Konu. Ses Dalgası. Test Çözümleri. Sismograf
10. Sınıf Soru Kitabı 3. Ünite Dalgalar 3. Konu Ses Dalgası Test Çözümleri Sismograf 2 3. Ünite Dalgalar Test 1 in Çözümleri 1. Ses dalgalarının hızı ortamı oluşturan moleküllerin birbirine yakın olmasına
DetaylıOZON VE OZON TABAKASI
OZON VE OZON TABAKASI Yer yüzeyi yakınlarında zehirli bir kirletici olan ozon (O 3 ), üç tane oksijen atomunun birleşmesinden oluşur ve stratosfer tabakasında yaşamsal önem taşır. Atmosferi oluşturan azot
DetaylıKAYNAMALI ISI TRANSFERİ DENEYİ. Arş. Gör. Emre MANDEV
KAYNAMALI ISI TRANSFERİ DENEYİ Arş. Gör. Emre MANDEV 1. Giriş Pek çok uygulama alanında sıcak bir ortamdan soğuk bir ortama ısı transferi gerçekleştiğinde kaynama ve yoğuşma olayları gözlemlenir. Örneğin,
DetaylıMAK-204. Üretim Yöntemleri. (8.Hafta) Kubilay Aslantaş
MAK-204 Üretim Yöntemleri Vidalar-Vida Açma Đşlemi (8.Hafta) Kubilay Aslantaş Kullanım yerlerine göre vida Türleri Bağlama vidaları Hareket vidaları Kuvvet ileten vidaları Metrik vidalar Trapez vidalar
DetaylıÜnite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları
7 Ünite Dalgalar 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları SES DALGALARI 3 Test 1 Çözümleri 3. 1. Verilen üç özellik ses dalgalarına aittir. Ay'da hava, yani maddesel bir ortam olmadığından sesi
Detaylı2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi
2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi GİRİŞ Tabiatta suyun hidrolojik çevriminin önemli bir unsurunu teşkil eden buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde değişik şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik
DetaylıYAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy
YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek
DetaylıManyetik Alan. Manyetik Akı. Manyetik Akı Yoğunluğu. Ferromanyetik Malzemeler. B-H eğrileri (Hysteresis)
Manyetik Alan Manyetik Akı Manyetik Akı Yoğunluğu Ferromanyetik Malzemeler B-H eğrileri (Hysteresis) Kaynak: SERWAY Bölüm 29 http://mmfdergi.ogu.edu.tr/mmfdrg/2006-1/3.pdf Manyetik Alan Manyetik Alan
DetaylıBİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE VE İMALAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE VE İMALAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MÜHENDİSLİKTE DENEYSEL METODLAR -I OSBORN REYNOLDS DENEY FÖYÜ 1. Deney Amacı Bu deneyin amacı laminer (katmanlı)
DetaylıKAYMALI YATAKLAR I: Eksenel Yataklar
KAYMALI YATAKLAR I: Eksenel Yataklar Prof. Dr. İrfan KAYMAZ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Giriş Bu bölüm sonunda öğreneceğiniz konular: Eksenel yataklama türleri Yatak malzemeleri Hidrodinamik
DetaylıMAKİNE ELEMANLARINA GİRİŞ
MAKİNE ELEMANLARINA GİRİŞ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAKİNE ELEMANLARI-I DERS NOTU Makineler 2 / 30 Makineler: Enerjiyi bir formdan başka bir forma dönüştüren, Enerjiyi bir yerden başka bir yere ileten,
DetaylıMIM 321 Strüktür Analiz II
MIM 321 Strüktür Analiz II Strüktür Çözümleme dersini neden almalıyım? İsmi havalı Zorunlu, yapacak bir şey yok Mimar olmak istiyorum, yapı tasarımında faydası olur mu? Mimar olmak istiyorum, yapı tasarımında
DetaylıAçık hava basıncını ilk defa 1643 yılında, İtalyan bilim adamı Evangelista Torricelli keşfetmiştir. Yaptığı deneylerde Torriçelli Deneyi denmiştir.
GAZ BASINCI 1)AÇIK HAVA BASINCI: Dünyanın çevresindeki hava tabakası çeşitli gazlardan meydana gelir. Bu gaz tabakasına atmosfer denir. Atmosferdeki gazlar da, katı ve sıvılarda ki gibi ağırlığından dolayı
DetaylıMIDEA TRİ-THERMAL ISI POMPASI TEKNİK KILAVUZ- 2014
MIDEA TRİ-THERMAL ISI POMPASI TEKNİK KILAVUZ- 2014 Modern Klima Isı Pompası Teknik Yayınlar 2014/5 MCAC-RTSM-2014-1 Tri-Thermal İçindekiler 1. Bölüm Genel Bilgiler... 1 2. Bölüm Teknik Özellikler ve Performans...
Detaylı