BU SESE SESSİZ KALMAYIN!

Transkript

1

2 BU SESE SESSİZ KALMAYIN! BENİ KORU 1

3 EDİTÖRKÖŞESİ Hoşgeldiniz TTP-UDEK e bağlı Asistan ve Genç Uzman Hekimler Çalışma Grubu tarafından yayın hayatına başlayan GH Magazin e hoş geldiniz. Her geçen gün asistan ve genç uzman hekimlerin Türkiye tıbbında yeniden doğuşuna tanıklık eden önemli anlar yaşıyoruz Aralık ayında ilk genel kurulunu coşkulu bir şekilde gerçekleştirdiğimiz AGUH bunlardan sadece bir tanesi. Başkent Ankara da TTB-UDEK çatısı altında tamamen gönüllülük esasına dayanarak oluşturduğumuz çalışma gurubunun haklı gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Sağlık alanında bilimsel başarıların önündeki tüm engelleri aşmanın bir yolunu bulacağımıza, hekimliğin manevi doyumunu doya doya tatmamızın önündeki tüm engelleri aşmanın bir yolunu bulacağımıza, özlük, sosyal ve eğitsel alandaki haklarımızın önündeki tüm engelleri kaldırmanın bir yolunu bulacağımıza inanıyorum. GH Magazin ekibi olarak desteğini esirgemeyen TTB ve başta İskender Sayek olmak üzere UDEK yönetim kuruluna teşekkürlerimizi sunarız. Dr. Tuncay TAŞ GH Magazin Editörü 2

4 AGUH Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ü rahmet ve saygıyla anıyoruz. 3

5 YAYINCI/PUBLISHER 5 Ödül ve röportaj 6 Toplumsal bilinçaltı kadına şiddet 7 AGUH 10 Mecburi hizmet köşesi 13 Ajanda 18 Prof. Dr. Gül Erkin ile röportaj Genel Yayın Yönetmeni/ Editör in Chief Tuncay Taş Yayın kurulu/publication Management Arzu Karataş, Gülfem Ateş, Mahmut Gürbüz, Ozan Yazıcı, Tuncay Taş, Yasemin Saygıdeğer Danışma kurulu/ Advisory committee İskender Sayek, Eris Bilaloglu, Emre Huri Yayın Yönetim Merkezi ve İletişim Adresleri Türk Tabipleri Birliği Gazi Mustafa Kemal Bulvarı Şehit Daniş Tunalıgil Sok. 2 Kat: 4 Maltepe Ankara Telefon : (0312) 231 TTB-UDEK AGUH çalışma grubunun yayın organıdır 19 Asistan günlüğü 4

6 ÖDÜLRÖPORTAJ Dr. Hale Yapıcı Eser in 6. Ulusal Anksiyete Kongresi en iyi poster ve genç araştırmacı ödülünün öyküsü Merhabalar Hale hanım, babanızın da doktor olduğunu biliyorum, bizlere kendinizden bahseder misiniz? Merhaba, 1984 doğumluyum, lise eğitimimi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi nde, üniversite eğitimimi de Hacettepe Tıp Fakültesi nde tamamladım. Şu an Gazi Ünv. Tıp Fak. Psikiyatri Anabilim Dalı nda 3. yıl asistanıyım. Hangi konuda araştırma yapmıştınız ve aklınıza nasıl geldi bu konu? Obsesif kompulsif bozukluk ile şizofreni ilişkisinin genetik açıdan incelenmesi konulu bir çalışma yapmıştım. Danimarka ya ilk gittiğimde orda bulunan insanların yaptıkları çalışmaları öğreniyordum. Diabet ile şizofreninin genetik açıdan ilişkisini inceliyorlardı. Hem diabete hem de şizofreniye yatkınlık yaratabileceği düşünülen bir tek nükleotid polimorfizmi bulmuşlardı. Klinik gözlemlerimden diabet ile şizofreni arasındaki ilişkinin obsesif kompulsif bozukluk ile şizofreni arasındaki ilişkiye benzediğini hatırladım ve bu konuda da bir çalışma yapmayı teklif ettim. Onlar da kabul etti. Araştırma yapacağınız ülkeyi nasıl seçtiniz ve ilgili yabancı hocalarla nasıl iletişim kurdunuz? Öncelikle araştırma yapmayı istediğim konuyu belirledim ve Dünya da bu konuda en iyi çalışmaları olan üniversiteleri araştırdım. Tercihim öncelikle Avrupa ya gitmekti, bu nedenle de Danimarka yı seçtim. Gitmek istediğim enstitünün başkanına kendimi tanıtan ve amaçları sıralayan bir yazdım ve süreç böyle ilerledi. Ne kadar süre Danimarka da kaldınız ve size kaldığınız süre boyunca maddi destek veren bir kurum oldu mu? 3 ay kaldım, bu süre de Türkiye Psikiyatri Derneği Yurtdışı Eğitim ve Araştırma Bursu nu aldım. Bu çalışma size genç araştırmacı ödülünü kazandırdı. Bu ödülü almayı bekliyor muydunuz? Neler hissettiniz? Çalışma yaptığınız ülke ile Türkiye yi kıyasladığınızda bilimsel olanaklar açısından Türkiye nin durumunu değerlendirir misiniz? Genel olarak çoğu Avrupa ülkelerine baktığımızda araştırma yapmak için çok büyük maddi imkanlar var. Birçok kurum bilimsel araştırmalara destek veriyor ve araştırıcılar birkaç işi bir arada yapmak zorunda kalmadan sadece araştırma için aldıkları para ile geçinebiliyor. Bu da tek bir alana odaklanabilmelerini ve o alanda daha ileri araştırma yapıp kendilerini geliştirebilmelerini sağlıyor. Bir hipotezi planlarken de hemen hemen tüm teknik yöntemler ellerinin altında olduğundan sıkıntı çekmiyorlar. Ülkemizde ise ne yazık ki çok kısıtlı imkanlarla araştırma yapmak zorunda kalıyoruz. Bilimsel araştırmaları destekleyen kurumlar olsa da benim gördüğüm biz de yapılan destekler yurtdışındakilerin yüzde biri bile değil. Ayrıca doktorlar olarak hem hastalara bakıyoruz hem nöbet tutuyoruz hem yeni gelişmeleri takip ediyoruz hem de araştırma planlayıp yürütmeye çalışıyoruz. Yani çok büyük çaba sarf ediyoruz. Bilimsel araştırma yapmak isteyen asistanlara ne gibi önerilerde bulunursunuz? Öncelikle eğitimini aldıkları bölümle ilgili çok bilgili olmalarını öneririm. Örneğin psikiyatriyi iyi biliyorsanız bu konudaki eksiklikleri, karşılaşılan sorunları da daha iyi görebilirsiniz ve aklınıza hipotez anlamında cevaplanması gereken birçok soru gelir. Bundan sonraki basamakta da bu soruya daha önce nasıl cevaplar bulunmuş yada hiç cevap bulunmuş mu, ben nasıl cevap bulabilirim kısmı gelir. Eminim eğer yeterince çabalarlarsa bu araştırma yolunda onları destekleyecek kişileri ve kurumları bulabilirler. Herkese başarılar diliyorum. Hale hanım başarınızdan ötürü sizi kutluyor nezaketiniz ve röportajınız için GH magazin ailesi adına teşekkür ediyorum. Bir teşekkürde Genç Araştırmacı Ödülü veren Ulusal Anksiyete Kongresi komitesine ve Doç. Dr. Nesrin Dilbaz a Dr. Mahmut Gürbüz Tabii ki beni sevindiren bir ödül oldu, fakat yaptığımız çalışma gerek hipotezi, gerek uygulanan teknik yöntemler, gerek çalışmaya alınan hasta sayısı ve çalışmanın sonuçları nedeni ile güçlü bir çalışmaydı, bu yüzden ödülü alma ihtimalimin yüksek olduğunu biliyordum. 5

7 TOPLUMSALBİLİNÇ-ALTI Onlar uğursuzdur; Kızın mı var derdin var, Kız doğuran tez kocar, Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün, Erkeği baştan çıkaran kadındır, Kızı kendi havasına bırakırlarsa ya davulcuya varır, ya zurnacıya. Onlar kötülüğün anasıdır; Kadın şerri şeytanın şerrine eşittir, Avrattan vefa, zehirden şifa olmaz. Onlar boş bırakmaya gelmez; Demir tavında, dilber çağında, Erken evlenen döl alır, erken kalkan yol alır, Kız beşikte çeyiz sandıkta, Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme Sıkılmadıysanız UTANDIRAN ATASÖZLERİ Kadına şiddetin önlenmesi: Bu atasözleri ile zor! Günümüzde, kadına şiddetin tiryakiliğe, bağımlılığa dönüşmesi kaygı verici. Bu tiryakiliğin geçmişle bağı ise çok güçlü. Kadın onurunu hiçe sayan, uygulanan şiddeti doğal intiha olarak gösteren atasözlerini dünyanın her yerinde görebilmek mümkün. Atasözlerimizde su yüzüne çıkan, bilinçaltımıza gizlediğimiz gerçek yüzümüz çarpıcıdır. Geçmişten günümüze kızlar ve kadınlar yok hükmündedir; Kız evde olsa da elden sayılır, Avratın kazdığı kuyudan su çıkmaz Kadının saçı uzun olur, aklı kısa, Kadının bir aklı, erkeğin dokuz aklı vardır. Kadını ifade etmeye ve erkekle mukayese etmeye çalışan genel toplumsal ruh halimiz hakkında fikir edinmek istersek diğer atasözlerimize göz atmaya devam edelim. Oğlan anası gibi niye kuruluyorsun, Kız alan gözle bakmasın, kulak ile işitsin, Oğlanı her kadın doğurmaz, er kadın doğurur. Maalesef bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Çağının gereklerine ters düşen birçok can sıkıcı atasözü sessiz sedasız unutulurken bu sözler unutulmadı. Genelde, şiddet gören kadınlar insanlara dilediğince yakınlık kurma, dilediğince uzaklaşma özgürlüğünün kurbanı olurlar. Ancak, her insan gibi insanlara dilediğince yakınlık kurma, dilediğince uzaklaşma özgürlüğüne ihtiyaç duymalarının altında insan olmanın getirdiklerinden başka bir şey yoktur. Kadına yönelik şiddetin elbette en büyük sebebi bu atasözleri değil ancak bu atasözleri unutulmadan şiddetin azalması zor. Dr. Tuncay Taş 6

8 HERYÖNÜYLEAGUH Genç hekimlerin gerektiği kadar ön planda olması için AGUH Asistan ve genç uzmanların kendini ifade edeceği bir ortam için 7

9 AGUH T IPTA UZMANLIK SÜRECİ & YENİ BİR OLUŞUM: ASİSTAN VE GENÇ UZMAN HEKİMLER ÇALIŞMA GRUBU Türk Tabipleri Birliği 1994 ten bu yana UDEK (Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu) ve Uzmanlık Dernekleri vasıtasıyla uzmanlık eğitiminin niteliğini arttırmak adına önemli çalışmalara imza atmaktadır. 1-3 Aralık 2006 tarihlerinde düzenlenen XII. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı Sonuç Bildirgesi nde TTB-AHEK e (Asistan Hekim Eşgüdüm Kurulu) uzmanlık dernekleri tarafından asistan temsilcisi yollanmalı, tüm eğitim veren kurumlarda asistan temsilciliği kurulmalı ve TTB-AHEK öncülüğünde bir Asistan Hekim Kurultayı düzenlenmelidir. şeklinde yazmaktadır. 09 Haziran 2008 tarihinde Ankara da Ankara, İstanbul, İzmir, Bolu, Erzurum, Elazığ illerinden 55 asistan hekimin katılımı ile 1. Asistan Hekim Kurultayı gerçekleştirilmiş-tir. Bu kurultayda; Asistan Hekim tanımı ile eğitim ve özlük haklarıyla ilgili genel ihtiyaçlara değinilmiştir. AHEK, daha çok tabip odaları asistan komis-yonlarının eşgüdüm kurulu olarak işlevliliğini sürdürerek TUEK (Tıpta Uzmanlık Eğitim Kurultayı) lerde oturumlar düzenlemiş, Asistan Hekimleri bir araya getirmeye çalışmıştır Kasım 2008 tarihinde Ankara da düzenlenen XIV. TUEK de ilk defa uzmanlık derneklerinden Asistan Hekim Temsilcisi istenmiş ve bu temsilcilerin TUEK lere katılımları teşvik edilmiştir. İzmir de 4-6 Aralık 2009 tarihlerinde düzenle-nen XV. TUEK te 5 Aralık 2009 Cumartesi günü 17:00-18:00 saatleri arasında gerçekleştirilen Çalışma Grupları Raporlarının Sunulması toplantısının tartışma kısmında Asistan Hekimlerin uzmanlık dernekleri, tabip odaları veya bağımsız olarak temsil edileceği, tüm Türkiye deki Asistan Hekimleri içeren bir veritabanı kurulumunu yürütecek, bu sayede Asistan Hekimlerin karşı karşıya kaldıkları sorunların somut bir şekilde ortaya konulmasını ve çözüme giden yolu hızlandırmayı amaç edinen bir Asistan Hekim Çalışma Grubu kurulması önerilmiştir. Konuya UDEK Başkanı Prof.Dr. İskender Sayek tarafından olumlu yaklaşılmış, Çalışma Grubu nun kurulum çalışmalarına başlanmıştır. Çalışma Grubunun kurulacağının uzmanlık derneklerine bildirilmesinin ardından 16 Mayıs 2010 tarihinde TTB Merkez Konsey binasında 11:00-13:00 saatleri arasında UDEK Yürütme Kurulu nun da katılımıyla ilk toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıda Çalışma Grubunun kapsamının Asistan Hekimlerin yanı sıra yeni uzmanları da kapsayacak şekilde genişletilmesine karar verilmiştir. Ayrıca; Asistan ve Genç Uzman Hekim Çalışma Grubu İç Yönerge sinin hazırlanmasına, 10 Aralık 2010 Cuma günü yapılacak olan çalışma grupları genel kurulunda bir çalıştay düzenlenmesine, Asistan ve Genç Uzman Hekimler e-posta grubunun oluşturulmasına (ttb-udekgenchekim@yahoogroups.com), çalışma grubu ile ilgili uzmanlık derneklerine toplantı raporunun iletilmesine, uzmanlık dernekleri bünyesinde asistan hekimlikle ilgili yapılan çalışmaların dokümantasyonunun yapılmasına, TTB-UDEK web sayfasında derneklere ait bilgiler arasına Asistan ve Genç Uzman Hekimler Çalışma Grubu sekmesinin eklenmesine karar verilmiştir. Genç Uzman Kimdir? 40 yaş altında olan veya asistanlık veya yan dal eğitiminin bitimini takiben beş yılını henüz doldurmamış olan ülkemizde çalışan tüm uzman hekimler Genç Uzman kapsamına girmektedir. 8

10 AGUH Bu süreçte üroloji alanında uluslararası asistan ve genç uzman yapılanmasının (Türkiye ESRU) ülkemizdeki kurucularından olan Uz. Dr. Emre Huri nin deneyimleri doğrultusunda aramıza katılmasıyla Çalışma Grubumuzun faaliyetleri hız kazanmıştır. 10 Aralık 2010 tarihinde düzenlenecek AGUH Çalışma Grubu nun ilk Genel Kuruluna kadar iç yönerge taslağı oluşturulmuş, e-posta grubu üzerinden yazışmalar sürdürülmüş, uzmanlık derneklerinden bir asistan ve bir genç uzman temsilci istenmiştir. İlk Genel Kurulda 18 dernekten toplam 24 temsilci ve gözlemci yer almıştır. Bu toplantıda İç Yönerge Taslağı madde madde okunup üzerinde çalışılarak oybirliği ile kabul edilmiş TTB-UDEK Yönetimine sunuma hazır hale getirilmiştir. İç Yönerge de amaç, kapsam, dayanak ve tanımlar belirtilmiş, yapılanma ve görev tanımlamaları yapılmış, bir ilk olarak Genç Uzman Hekim tanımı yapılmış, görev ve yetkiler tanımlanmış ve çalışma ilkeleri planlanmıştır. Genel Kurul aracılığı ile oluşturul-muş asistan ve genç uzman yapılanma modelinin tüm derneklere aktarılması öncelikli hedefler arasına alınmıştır. Genç Uzman Hekim tanımı; asistanlık veya yandal asistanlık eğitimi sonrasını 5 yılını doldurmamış hekim veya 40 yaşın altında uzmanlık eğitimini tamamlamış hekim olarak yapılmıştır. Asistan ve Genç Uzman Hekimler Çalışma Grubu; ülkemizde tıp biliminde yer alan gerek eğiticieğitilen arasındaki kopuklukları ortadan kaldırma-ya yönelik, gerekse özlük, sosyal ve eğitsel hak kayıplarına yönelik olarak önemli çalışmalara imza atacaktır. Tıp biliminin ve toplum sağlığının geleceğini planlayacak dinamik, istekli, çalışkan ve yenilikçi genç hekimlerin, ülkemiz-de Tıp Dünyasına yeni bir canlılık getireceği aşikardır. Bununla beraber aydın, etik ilkelere bağlı, kanıta dayalı tıbbı mesleğinin her aşamasında kullanma becerisine sahip hekimlerin yetişmesi toplumun öncü ve kutsal mesleklerinden biri olan hekimliğin değerini mutlak surette arttıracaktır. Geleceğini planlayan ve geleceği önceden ön gören, kişisel gelişimi ön planda tutan ve ülkemizdeki her asistan ve genç uzman hekim in dahil edilmeye çalışacağı bir grup AGUH Çalışma Grubu. Bu süreçte tüm etkinliklerini gönüllülük esasına dayanan, katılımcı, eşitlikçi bir çerçevede gerçekleştirmeyi temel edinmiştir. Gelecek günler özgür zihinlerin üretimleriyle çok daha umut dolu ve yaşanılabilir olacaktır. Asistan mısınız? Genç Uzman mısınız? Aramıza hoş geldiniz! Hep beraber yeni projeler ve ufuklara doğru. TTB-UDEK Asistan ve Genç Uzman Hekim Çalışma Grubu Kurucu Yürütme Kurulu Doç. Dr. Emre HURİ Dr. Berivan TUNCA Dr. Fatih MUTLU Dr. Mehmet Özgür NİFLİOĞLU Dr. Yasemin SAYGIDEĞER Dr. Funda KIRTAY TÜTÜNCÜLER Dr. Arzu KARATAŞ 9

11 MECBURİHİZMET kararın uygulanmasındaki güçlükler hayli fazla. Hastasına doğum eyleminde bebeğin göbek kordonunun sarkmasından dolayı veya diğer endikasyonlardan dolayı acil sezaryen doğum kararı veren hekim, hasta ve/veya hasta yakınları tarafından tedavinin reddiyle karşılaşabilmekte ve bu durum azımsanmayacak kadar fazla. Acil sezaryen doğum endikasyonu durumunda hasta ve yakınlarına bebeğin hayatını hiçe sayarak tedaviyi neden reddettiklerini sorarsanız, birçok toplumsal sorunun temel yansıması cehaleti görebilirsiniz. Bunlar hastamızdan mecburi hizmette sıkıntıların en büyüğü Hekimlik sanatı sıkıntılarla ve zorluklarla dolu, doğal ve doğal olmayan (mecburi hizmet gibi) süreçlere sahiptir. Üniversite ve asistanlıkta yaşanılan sıkıntılar ve zorluklar, diğer meslek ve sanat dallarında bu boyutta yaşanmaz. Bu yüzdendir ki halk tarafından hekimlik kutsal bir meslekten öte mesleklerin en kutsalıdır, tabiri kullanılır. Kayınvalidemin dediği önemlidir, o Ölsen de normal doğuracaksın dedi. Çevremdeki sezaryen doğum yapanlar Aman ha, sakın sezaryen ameliyatını kabul etme dedi. Sezaryen yoluyla doğum yapanlar üç çocuktan fazla doğuramazmış, kocam en az beş, altı çocuk istiyor. Bir daha çocuk sahibi olamazmışım. Bunlarda hasta yakınımızdan Sekiz-on çocuk sahibi baba olmak benim en temel hakkım. Sezaryen olursa köydeki ağır işleri kadınlar yapamıyor. Diğer kadınlardan bir farkı var mı, normal doğursun? Doğurtamıyorsan, hastamı alıp başka yere olmadı eve götüreceğim. Bebek önemli değil, ölürse de benim, senin mi? Bilindiği üzere, ülkemizde hekimlik sanatını icra edebilmek için, hâlihazırda Devlet Hizmet Yükümlülüğü (yaygın tabirle Mecburi Hizmet ) adı altında bir görev sürecini tüm hekimler yaşamaktadır. Mecburi hizmet sırasında yaşanılan sıkıntılara değinmek istediğim bu yazımda, biz genç hekimler için en önemli sıkıntı unsuru olan hastalarımızın sağlığına bir sebepten ulaşamamasına, sezaryen alt başlığında, değinmemin daha doğru olacağını düşündüm. Gebe takiplerinde anne ve bebeğin sağlığı, özellikle sık doğumun yaşandığı yörelerde bebeğin yaşatılması birincil görevimiz Cehaletin ve sık doğumun vebali sıradaki bebeğe olmamalı. Özellikle tek kadın doğum hekiminin görev aldığı, mecburi hizmet sırasında, sezaryen doğum kararı alınması ve bu Hekimin, tedavi sürecinde harcaması gereken enerjiyi hasta ve hasta yakınlarını ikna etmekle geçirmesi üzücü. Evet, orada mecburi hizmette bulunulması ve çaba gösterilmesi yeter mi, hayır! Hastaya, hasta yakınına rağmen, onu sağlığına kavuşturmaya çalışma durumu mecburi hizmette çok daha yaygın olduğu için bir başka kutsaldır. Dr. Ali Özgür Ersoy 10

12 MECBURİHİZMET Kasım tarihlerinde Van da düzenlenecek olan toplantı Van daki deprem nedeniyle ertelendi Van ın yaralarının bir an önce sarılması dileğiyle Dr. Yasemin Saygıdeğer ESKİ VAN TUŞPA da buluşmak dileğiyle Tıp Fakültesini kazandığımız gün ailemizin gururu olmuş, o günden itibaren etrafımızdaki herkes bize doktor demeye başlamıştı bile. Oysa, tıp fakültesini bitirmiş olmak bile doktor olmak için yetmiyormuş. Çoğumuz pratisyen olarak bir yerlerde çalışırken, sonrasında uzmanlık sınavını kazanıp asistanlığa başladığımızda hala tam olarak doktor muamelesi görmeme hüznünü kalbimizde hissettik. Uzmanlığı aldıktan sonra da, çalışacağımız, geleceğimizi planlayacağımız, kariyerimize başlayacağımız şehre karar verememenin üzüntüsüyle tanıştık. Buraya kadar ki süreçte eğitim aldığımız kurumlardaki tüm görevlilerden ve devletin tüm birimlerinden yeterli desteği ve saygıyı gördüğümüz söylenemez. Bunların verdiği üzüntünün yanında, bundan sonraki gelecek kaygısı çok hafif kalır. Mecburi hizmet süreci yapanların bildiği yapmayanların da duyduğu üzere sonucu önceden kestirilebilen, askerlik gibi sayılı gün sonunda geri evimize döndüğümüz bir süreç değil maalesef. 11

13 MECBURİHİZMET Sosyal sıkıntıların ağır bastığı, çözümlerin yetersiz kaldığı bu yükümlülük, eşinden çocuğundan ayrı kalanlar, hayatına şekil veremeye ve geçinmeye çalışan biz genç hekimler için hayli zorlu Sorunların çözüm önerileriyle masaya yatırıldığı platform oluşturulabilir mi? Ekonomik farklılıkların yaratmış olduğu eşit hizmeti alma ve verme sıkıntısının tüm yükünü genç hekimlerin mecburi hizmet adı altında çekmesi ne kadar mantıklı? Bu soruların yanıtlarının aranacağı, Mecburi Hizmet sürecinin tüm sorunlarının masaya yatırılacağı ve çözüm önerilerinin üretileceği bir toplantı ilerleyen günlerde AGUH öncülüğünde yapılacak Geçtiğimiz yıl sonunda TTB-UDEK bünyesinde kurulan Asistan ve Genç Uzman Hekimler Çalışma Grubu, bu konuyu öncelikli hedefi olarak belirlemiş ve Kasım ayında ilk kez yapılması planlanan Mecburi Hizmet Zirvesi nin düzenlenme çalışmalarına önayak olmuştur Kasım tarihlerinde Van da düzenlenmesi planlanan zirve Van ın depremdeki yaralarını sarmasının ardından yapılması planlanmıştır. Zirve, Mecburi Hizmet sürecinin tüm sorunlarının masaya yatırılıp çözüm önerilerinin üretilmesi iddiasında olup bu yönüyle önemlidir. Duyurularının ileri bir zamanda yapılacağı zirvede tüm asistan ve uzman hekimlerin görüşleri geleceğimiz için büyük önem taşımaktadır. Önümüzde güzel günler görmek, mecburi hizmet sürecine hastalar ve sistemi yönetenler kadar bu hizmeti verenlerin de sıcak bakmasını sağlamak için gelin birlikte ne yapacağımıza karar verelim 12

14 AJANDAKONGRE ETKİNLİKKASIM Şükran Darcan Ergen Günleri Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Ergen Komisyonu ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı tarafından Kasım 2011 tarihlerinde Trabzon da gerçekleştirilecek. 47. Ulusal Nöroloji Kongresi, 25 Kasım, 1 Aralık 2011 tarihleri arasında, Antalya'da Susesi Otel ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilecek Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği tarafından düzenlenen 15. Ulusal Pediatrik Endokrin ve Diyabet Kongresi Kasım 2011 tarihleri arasında İzmir de yapılacak. Kongrede bu yıl Diyabetes Mellitus, Obezite, İnsulin Direnç Sendromları, Cinsel Farklılaşma Bozuklukları, İnmemiş Testis ve Su Metabolizması konuları ve ayrıca Ulusal Konjenital Hipotiroidi Tarama Programının güncel durumu T.C. Sağlık Bakanlığının katkısı ile ele alınacaktır. Yurt dışında çalışmakta olan başarılı genç nöroloji uzmanlarının çalıştıkları konular hakkındaki sunumları özel bölümde ve günde yer alacak. Ayrıca mecburi hizmet görevini yürüten nöroloji uzmanlarının karşılaştıkları sorunlar son gün ayrı bir çalıştayda tartışılacak. Kongre kapsamında üç ana oturumun biri bu yıl "Baş ağrısı konusuna ayrılmıştır. 30 Kasım sabah oturumunda ise yurt dışında çalışmakta olan başarılı genç meslektaşlarımızın çalıştıkları konularla ilgili sunumları yer almaktadır Türk Tabipleri Birliği ve European Federation of Neurological Societies (EFNS) tarafından kredilendirilecek olan kongre 7. Nöroloji Yeterlik Sınavı'na da ev sahipliği yapacaktır. TÜRK NÖROLOJİ DERNEĞİ KONGRE DÜZENLEME VE BİLİMSEL KURULU 13

15 AJANDAKONGRE Değerli Meslektaşımız, TTB-Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu ve Ankara Tabip Odası olarak bu yıl XVII. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı`nı (TUEK) birlikte düzenliyor. Kurultayın ilk gününde Asistan ve Genç Uzman Hekimler Çalışma Grubu: Genel Kurul Çalışmaları, Kolaylaştırıcılar Dr. Emre Huri, Dr. Yasemin Saygıdeğer, Dr. Mehmet Özgür Niflioğlu eşliğinde yapılacak. Ayrıca kurultayın son gününde Eğitim ve Mesleki Gelişim Sorunları Asistan ve Genç Uzman Hekimlerin gözüyle değerlendirilecek. Türkiye'de sağlık ortamına ilişkin son derece kritik bir süreci hep birlikte yaşamaktayız. Hemen her gün sağlık çalışanlarını, sağlık çalışanlarının hizmet sunduğu hastaları, toplumda sağlığını korumak ve geliştirmek için hizmet alan toplum bireylerini yakından etkileyen bir ya da birkaç olay meydana gelmektedir. Bu dinamik süreçte özellikle de hekimlerin özlük hakları sorunları, mesleki özerkliklerini yerine getirebilmelerine ilişkin engeller, çalışma barışını bozan durumlar, hekimleri ve hastaları/toplumu karşı karşıya bırakan gelişmeler gibi onlarca durum meslektaşlarımızı olumsuz etkilemektedir. TTB-Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu ve Ankara Tabip Odası olarak bu yıl XVII. Tıpta Uzmanlık Eğitimi Kurultayı`nı (TUEK) birlikte düzenliyoruz. TTB ve sağlık ortamına önemli bir birikim ve deneyim kazanmamızı sağlayan kurultayların bu yıl Ankara'da yapılmasının bizim için çok anlamlı olduğunu paylaşmak isteriz. Program kapsamında her yıl olduğu gibi 25 Kasım 2011 tarihinde TTB-UDEK Çalışma Grupları Genel Kurulu düzenlenmektedir. Hemen ardından, Kasım 2011 tarihlerinde ise TUEK ana oturumlarında siz değerli meslektaşlarımızla birlikte olmak istiyoruz. Uzmanlık Derneklerimizin değerli birikimlerini bu ortamda paylaşmaktan onur duyacağız. Bu birikimlerin kısa-orta-uzun dönemde Türkiye sağlık ortamını iyileştiren bir sürece evrilmesi için de yine hep birlikte hareket edeceğiz. Çalışmalarımızın sizlerin katkı ve katılımıyla değer kazanacağını bir kez daha hatırlatır, Kasım 2011 tarihlerinde birlikte olabilmeyi dileriz. Saygılarımızla, İskender Sayek, Bayazıt İlhan 14

16 AJANDAKONGRE ETKİNLİKARALIK 7-1O ARALIK Geniş katılımlı bilimsel komitesi ile ilgi çeken 3. ULUSLAR ARASI HASTA HAKLARI KONGRESİ Kongre başkanları Prof. Dr. Seval AKGÜN ve Prof Dr. A.F. AL-ASSAF ın davet metninden bir bölüm Mevcut sağlık siteminde kişinin hasta olmadan önceki süreçte sağlığının korunması ve her kişiye nitelikli, eşit tıbbi bakım ve tedaviye ulaşabilme imkânın sağlanması olan sağlık hakkının parçası ve tamamlayıcısı durumundaki hasta hakları, özellikle son iki üç dekadta önem kazanarak, kavramsallaşmıştır. Kavramsallaşma sürecinde hasta haklarının tanımı da yapılmıştır. Hasta Hakları: Hasta ile sağlık çalışanları arasında bireysel ve toplumsal düzeyde ortaya çıkan, sağlık çalışanlarının hastaya ve hastanın sağlık çalışanlarına karşı görev ve sorumlulukları olan, daha iyi sağlık ortamı için hasta ve sağlık çalışanlarının birlikte sahip çıkması gereken haklar olarak tanımlamaktır. Hasta hakları: esas olarak insan kaynaklarının ve değerlerinin sağlık hizmetine uygulanmasını ifade etmekte ve hasta ve sağlık hizmeti genelinde beklenti ve kararların rasyonalize edilmesi olarak da açıklanabilmektedir. Uluslar arası belgelerde, sağlık hizmetlerinde insan hakları ve değerlerinin korunması, bilgilendirme, onam, mahremiyet ve gizlilik, bakım ve tedavi sürecinde karar verebilme ve katılımı, başvuru yapabilme hakkı, hasta haklarının temel çatısını oluşturmaktadır. Aynı zamanda hasta hakları ile ilgili belgelerde haklarla birlikte hasta ve personel açısından üstlerine düşen sorumluluklarda belirtilmektedir. Hastanın hakkının korunması demek aslında birbirine bağlı ilişkiler zinciri içinde sağlık çalışanın da hakkının korunması anlamına gelmekte ve bütün bunlar aslında kişi ve toplum bilincinin yükselmesini de beraberinde getirmektedir. denilebilmektedir. 15

17 AJANDAKONGRE HASTA & Sağlık hizmeti sunucuları, hizmet sunumu esnasında kayıt altına aldıkları hasta kartları ve diğer tıbbi bilgilerin gizliliğinden etik olarak sorumludurlar. HAKLARI 2011 yılında ABD Senatosu, Hasta Hakları Yasa teklifini kabul ettiğinde, bu hakların yasalaşmasından ve ilgili kuralların çiğnenmesinin yasa tarafından cezalandırılabilir bir davranış olarak kabul edilmesinden toplumun büyük çoğunluğu mutluydu. Yasa teklifi gerçekte çok basitti. Hastalara şu hakları sağlamaktaydı: Tıbbi konulardaki kararların bir doktor tarafından alınması; Bir tıp uzmanını görebilme hakkı; En yakın acil müdahale birimine başvurabilme; Çocukları için öncelikli doktor olarak bir pediatri uzmanını seçebilme; Tedavi süreci boyunca aynı doktora devam edebilme; Doktorunun reçete ettiği ilaçlarını temin edebilme; Tedavi reddedildiği takdirde, adil ve bağımsız bir itiraz işlemine ulaşabilme; ve Tıbbi hatalara karşın, medikal kayıtlarını tutabilme hakkı. Bu yılki toplantımızda, bu özgürlükler den bir tanesi Bundan ötürü, bu konferansımızın ana tartışma konusunu; hasta mahremiyeti ve hasta bilgilerinin gizli tutulmasının yararlarını tartışmak olarak belirledik. Bir bioetikçi ve hukukçu olan Allen (2008) in görüşlerinden yola çıkarak, mahremiyete özen göstermenin hasta sonuçlarını olumlu etkileyeceği sonucuna ulaşabiliriz, çünkü; Öncelikle, mahremiyetin kişileri tıbbi tedavi alma konusunda cesaretlendirici rolü vardır. Aynı zamanda koruyucu tıp, erken teşhis ve tedavi maliyetini düşürür. Bu yılki konferansımızda, hasta mahremiyeti nedir, ne değildir konusunu tartışacağız. Onu nasıl koruyacağımız ve güçlendireceğimiz noktasında fikirleri paylaşacağız.. Onu geliştirmek ve yayabilmek için gerekli metotlar ve aynı zamanda ihlal ve modifiye edildiği durumlar ve nedenleri konusundaki sonuçları gözden geçireceğiz. Sadece hastalar için değil fakat aynı zamanda hekimler, hemşireler, yardımcı sağlık görevlileri dahil tüm sağlık profesyonelleri, sağlıkta politika belirleyiciler, hükümet çevreleri ve özellikle sağlık hizmeti sunan tüm kuruluşlar için hasta mahremiyetinin önemi ve faydaları konusunda verimli bir tartışma ortamı içinde olacağız. Siz değerli sağlık çalışanlarını ve sunucularını, konferansımıza aktif olarak katılmaya ve düşünce ve fikirlerinizi dünyanın değişik yerlerinden diğer meslektaşlarınız ve akademisyenlerle paylaşmaya davet ediyoruz. üzerinde tartışmayı istiyoruz ; Hasta kayıtlarına sadece tedaviyi yapanların veya hastanın onayladığı kişilerin ulaşabileceği şekilde güvenli tedavi olabilme hakkı. Hasta kayıtlarında mahremiyet prensibi o kadar önemlidir ki, bu kuralın ihlalinin sadece hasta hakları ve mahremiyetinin değil fakat aynı zamanda insan haklarının temel kurallarından birisinin ihlali olduğunu düşünmekteyiz. Hasta Mahremiyeti bazı ülkelerde bir kanun kuralı olmanın yanı sıra, bütün sağlık çalışanlarından, özellikle de hizmet vericilerden beklenilen ve sorumluluğunda olan bir etik kuraldır. Kişisel ve profesyonel ilişkilerde gizlilik esastır. Birçok birey sağlıkları hakkında özel bilgi edinmek ister, ve tıbbi mahremiyet onların moral hakkıdır. Sağlık hizmetleri sunumunda yer alan herkes ve her konu hasta mahremiyeti ile yükümlüdür. 16

18 POTRERÖPORTAJ Prof. Dr. Gül Erkin Hacettepe Üniversitesi ve anabilim dalımız benim çok içtenlikle bağlı olduğum ikinci evim. Medikal ve akademik öz geçmişinizden bahseder misiniz? Ankara da doğdum ve kısa ayrılıklar dışında burada yaşadım yılları arasında Hacettepe İngilizce Tıp Fakültesi nde okudum, tarihleri arasında HÜTF Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı nda uzmanlığımı tamamladım. Sonra yine aynı bölümde çalışmaya devam ettim, 2000 yılında doçentlik, 2007 yılında profesörlük unvanlarını aldım. Hacettepe ve dermatoloji derken bile gözleriniz parlıyor! Evet Hacettepe Üniversitesi ve anabilim dalımız benim çok içtenlikle bağlı olduğum ikinci evim Dermatolojinin çok yönlü, gelişime açık bir branş olduğunu ve meslektaşlarımın da çalışkan, öğrenmeye çok hevesli bireyler olduğunu düşünüyorum ve açıkçası böyle bir gruba mensup olmaktan da çok keyif alıyorum. Yurtdışı eğitim planları yapan arkadaşlarımız, Türk Dermatoloji Derneği Prof. Dr. Türkan Saylan Bursu ndan yararlanabilir. Bu süreç içerisinde hiç yurtdışı deneyiminiz oldu mu? Yale Üniversitesi nde ve de New York Üniversitesi nde dermatopatoloji konusunda çalışmak üzere bulundum yılında Dermatology International Board of Dermatoogy'den "Diploma in Dermatopathology" aldım. Yurtdışı eğitimler için herhangi bir burs almış mıydınız, genç hekimlere burs konusunda öneriniz var mı? Türk Eğitim Vakfı ndan geri ödemeli bir burs almıştım. Yurtdışı eğitim planları yapan arkadaşlarımız için Türk Dermatoloji Derneği Prof. Dr. Türkan Saylan Bursu var. Yine TDD nin yurtdışı kongreler için verdiği burslar var. Asistan ve genç uzman arkadaşlarımızın bu fırsatları en iyi şekilde kullanmalarını öneririm. Sizce akademisyen olmak için sahip olmak gereken özellikler neler? Akademisyen olacak genç diye bir tanımlama yapsanız hangi özellikleri sayardınız? 17

19 POTRERÖPORTAJ Prof. Dr. Gül Erkin, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi, Hacettepe Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ankara Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği Başkanı, Türk Dermatoloji Yeterlik Yürütme Kurulu Eğitim Programlarını Geliştirme Komisyonunda aktif görev alıyor, XX. Lütfü TAT Sempozyumunu başkanı ve daha sayamadığım bir çok görevi var Üstelik bu yoğun tempoya rağmen her zaman güleç ve enerjik Öncelikle asıl sorular Kim akademisyen olmak istemeli? Akademisyen olmaktan neler beklenmeli? olmalı belki de Hayallerinizde geleceğinizi canlandırdığınızda ne gördüğünüz önemli! Bir akademisyen hiçbir zaman sabah sekiz akşam beş çalışan biri olamaz, her zaman sorumlulukları, ev ödevleri, hazırlanması gereken sunumları, okunması gereken yayınları vardır. Eğitiminden sorumlu olduğu asistan ve öğrencileri için bilgi dağarcığını mümkün olduğu kadar güncel ve zengin tutmak zorundadır. Ama öğrenmekten, araştırmaktan, geliştirmekten keyif alan biriyseniz akademisyenlik tam size göre demektir. Eğitim kurumlarında yer edinenler sıklıkla iyi akademisyenlik vasfına sahip olanlar değil iyi iş arkadaşlığı vasfına sahip olanlardır. sözü için ne düşünüyorsunuz? İdeal akademisyen profili diye bir profil var mı sizce? İdeal akademisyen değil ama ideal takım arkadaşı diye bir tanımlama var gerçekten. Kişisel görüşümü belirtmek gerekirse ben birlikte çalışacağım kişinin öncelikle çalıştığı kuruma bağlı olmasının gerekliliğine inanıyorum. Attığı adımları sadece kendisi için değil, kurumunu (ki kurum kelimesi yerine bölüm, dernek, ülke de diyebilirsiniz) daha üst noktalara taşımak için atan insanlarla çalışmayı isterim. Gösterdiği çabayı ben için değil biz için gösteren, uysal değil ama uyumlu, grup çalışmasına yatkın insanların ideal takım arkadaşı, ideal akademisyen tanımlarına en yakın insanlar olduklarını düşünmek istiyorum. Tabi bu noktada takım liderliği görevini üslenen hocalarımıza da özgür düşünce ortamı sunmak, çalışmak için ideal koşulları sağlamak, müdahaleci olmadan yol gösterici olmak konularında büyük görev düşüyor. Dermatoloji asistanları ve genç uzmanı arkadaşlara en önemli mesajınız nedir? Öncelikle branşımızın ne kadar geniş, çok yönlü ve gelişmeye açık olduğunu hatırlatmak istiyorum. Türk dermatolojisi dünyada gittikçe daha iyi noktalara geliyor ve ben çalışkan, enerjik ve hevesli olduklarını gördüğüm yeni neslimizin bizi çok daha ileri götüreceğine inanıyorum. Genç Hekim E-Magazin ilk sayısında bizlerle olmasından dolayı teşekkürlerimizi sunarız. Dr. Arzu Karataş ve GH Magazin ailesi 18

20 ASİSTANGÜNLÜĞÜ Çocukluğum zamanında, doktora ulaşmak oldukça zordu ve halk arasında her hastalığın ya ciğerden geldiğine ya da damar damar üstüne binmesinden kaynaklandığına inanılırdı. Şuan her gün dermatoloji polikliniğinde birçok hastalık, birçok insan görüyorum. Doktora ulaşmak daha kolay ama değişen başka bir şey de yok Yoğun bir poliklinik günü genç hasta, Hocam sivilcelerim var. Bir sürü doktora gittim iyileşmedi. Ben bunların ciğerden geldiğini düşünüyorum ve bunun için tahlil yapmanızı istiyorum. Hangi ciğerinizden kaynaklandığını düşünüyorsunuz Sessizlik Sorumu başka açıdan tekrarladım Bir insanın iki ciğeri vardır. Hangisi için tahlil yapmalıyım, ak, kara? Sessizlik devam eder, hastanın şaşkınlık ifadesi artar, sinirlenmeye başlamıştır artık. Bilsek doktora gelmezdik herhalde Hastama gerekli prosedürleri uyguladım, ardından hastalığının ciğerden gelmediğini anlattım. Hasta, elinde reçetesiyle mutlu mesut evine gitti ve gökten 3 elma düştü. Biri doktora, biri hastaya biri de ciğere! Poliklinikte pemfigus tanısı ile takip ettiğim başka bir hastam, Takiplerine oldukça düzensiz gelen hastamı uzun bir ara görmemiştim, ilaç raporunun süresi dolunca uğramıştı. Hastalığı için yüksek doz steroid kullanıyordu. Takibe gelmediği süre boyunca ilaçlarını nasıl kullandığını sordum. Hemen eşi lafa atıldı. Hocam her gün ben verdim ilaçlarını, hiç aksatmadım dedi. Nasıl verdiğini sordum. Hocam vücudu alışmasın diye 1 gün 1 tane verdim, 1 gün 3 tane. Dr. Gülfem Ateş 19