Bu taslak rapor; Göller Bölgesi Etkileşim Planı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bu taslak rapor; Göller Bölgesi Etkileşim Planı"

Transkript

1 Ekim 2012

2 Bu taslak rapor; 12 Eylül 2012 tarihinde Burdur da gerçekleştirilen 1. Bölge Çalıştayı sonuçları dikkate alınarak, 12 Ekim 2012 de Afyonkarahisar da düzenlenecek 2. Bölge Çalıştayı için bir tartışma metni olarak hazırlanmıştır. Afyonkarahisar Çalıştayı ndan elde edilecek sonuçlar doğrultusunda sonlandırılacak olan Göller Bölgesi Etkileşim Planı ; Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları Programı kapsamında, Tarihi Kentler Birliği adına ve Türkiye Belediyeler Birliği nin desteğiyle, ÇEKÜL Vakfı tarafından hazırlanmaktadır.

3 İÇERİK Bölüm1 ÜÇLÜ BAKIŞ: GÖLLERİN ETKİLEŞİMİ 1. SINIRSIZ SINIRLAR: HAVZALARIN BULUŞMASI ANADOLU BATI AKDENİZ 6 2. GEÇMİŞTEN GELECEĞE BAKMAK: DÜN, BUGÜN, YARIN DÜN: Değerler Tarihsel Bağlam Doğal Çevre Uygarlık Katmanları BUGÜN: Bölgeye Bakış Bölgesel Değerler Koruma Alanları Ekonomik Kaynaklar Sorun ve Tehditler YARIN: Bölgenin Geleceği Yerel - Ulusal Planlama Çalışmaları Temel Beklentiler GÖLLERİN ETKİLEŞİMİ 26 Bölüm2 BEK ANALİZİ B ANALİZİ 29 E ANALİZİ 35 K ANALİZİ 39 Bölüm3 TEMATİK STRATEJİLER, TEMEL ÜRÜNLER Tematik Strateji 1. EKO: Ekoloji ve Ekonomi 46 Tematik Strateji 2. YOL: Kesişen İzler 50 Tematik Strateji 2. KIYI: Kıyı Yaşamı 56 Tematik Strateji 4. SU: Suyun Gücü 58 Bölüm4 ÇARPAN ETKİLEŞİM STRATEJİ ÇERÇEVESİ 58

4 Bölüm 1 ÜÇLÜ BAKIŞ: GÖLLERİN ETKİLEŞİMİ 1. SINIRSIZ SINIRLAR: HAVZALARIN BULUŞMASI Coğrafi açıdan Batı Akdeniz bölgesinde yer alan Göller Bölgesi, Burdur ve Isparta illerinin tamamını, Konya nın batısını, Afyonkarahisar un güneyini, Denizli nin doğusunu ve Antalya nın kuzey kesimlerini kapsamaktadır. Bölgede özellikle göllerin baskın olduğu coğrafi yapının meydana getirdiği bir bütünlük izlenir. Aynı zamanda, tarihsel açıdan bakıldığında izlenen bu bütünsellik, Göller Bölgesi nde idari sınırların ötesine geçen bir değerler sisteminin varlığını işaret eder. Burdur, Acıgöl, Işıklı, Eber, Akşehir, Eğirdir, Beyşehir ve Suğla başta olmak üzere, irili ufaklı ve her biri kendine özgü karakterleri olan çok sayıda gölün ve çayların meydana getirdiği havzalar bölgenin tümünü kapsamaktadır. Bu nedenle, Göller Bölgesi nin, havzaların buluştuğu ve buna bağlı olarak ortak bir su kültürünün ortaya çıktığı bir coğrafya olduğu söylenebilir ANADOLU Anadolu, coğrafi yapısının çeşitliliği, bereketli toprakları ve Asya ile Avrupa arasında sınırları kaldıran bir geçiş alanı olması nedeniyle, tarih öncesi dönemlerden günümüze birçok uygarlığın izlerini taşımıştır. Bu uygarlıklar zenginliğinin içinde ise Göller Bölgesi nde yaşamış olanlar Pisidya ve Frigya dır. Göller Bölgesi, barındırdığı tarih öncesi izlerin yoğunluğu ve niteliğiyle Anadolu nun bu devirlerine ışık tutmakta ve diğer bölgelerden bu özelliğiyle ayrışmaktadır. Bunun yanında, coğrafyadaki yoğun göl varlığı da bu bölgenin ayırt edici değerlerindendir. Antik dönemde bölgenin büyük kısmında 4

5 Pisidya uygarlığının izleri görülürken, kuzey kesimlerde Frigya Devleti nin hüküm sürdüğü bilinir. Bölge; güneyinde Pamfilya ve Likya, batısında Karya ve İyonya, doğusunda ise Isaura ile komşudur. Bölgenin Anadolu coğrafyasındaki tarihsel rolü incelendiğinde, öncelikle iç kesimlerden Akdeniz e geçiş alanı üzerinde olduğu görülür. Tarih boyunca önemli ticaret yolları üzerinde bulunması, sahip olduğu geçitlerle ise Akdeniz ve Ege ye geçiş vermesi bölgenin tarihsel önemini işaret etmektedir BATI AKDENİZ Coğrafi açıdan Batı Akdeniz Bölgesi nde yer alan Göller Bölgesi, Isparta ve Burdur illerinin tamamına yayılır. Bunun yanında Antalya nın kuzeyi, Konya nın batısı ve Afyonkarahisar un güneyine uzanan bölgede bu idari sınırları aşan bir değerler sistemi ve bütünlüğü mevcuttur. Bu nedenle, başta gölleri olmak üzere, bölgenin değerler sistemi idari sınırlarından bağımsız bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Kentsel ilişkileri açısından incelendiğinde, günümüzde Burdur ve Isparta illerinin daha Antalya ile ilişkide oldukları, Afyonkarahisar ın ise bu sistemden daha ayrı olduğu görülmektedir. Türkiye nin kapsadığı 26 akarsu ve göl havzasının beşi Göller Bölgesi nde buluşmaktadır. 1. Burdur Gölü Kapalı Havzası: Burdur Gölü, Acıgöl, Salda Gölü, Bozçay 2. Orta Akdeniz Suları Havzası: Eğirdir Gölü, Kovada Gölü, Aksu ve Köprüçay nehirleri 3. Orta Anadolu Kapalı Havzası: Beyşehir Gölü, Suğla Gölü, Çarşamba Çayı 4. Afyonkarahisar Suları Kapalı Havzası: Eber Gölü, Akşehir Gölü, Akarçay 5. Büyük Menderes Havzası: Işıklı Gölü ve havzanın doğu kesimi çayları 5

6 2. GEÇMİŞTEN GELECEĞE BAKMAK: DÜN, BUGÜN, YARIN Göller Bölgesi nin geleceğini ilgilendiren temel kavramlar, temalar ve stratejik yönlerin belirlenmesi amacıyla, bölgenin değerleri, sorunları ve potansiyelleri dün, bugün, yarın zaman dilimleri çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu bağlamda, - Dün: Tarihsel bağlam, bölgenin geçmiş bileşenleri ve değerleri, - Bugün: Dünden bugüne taşınmış izler ile mevcut durumun özellikle sorun ve tehditler bağlamında değerlendirilmesi, - Yarın: Geleceğe ilişkin mevcut projeler, potansiyeller ve beklentiler, başlıklarıyla şekillenen bir bakış açısıyla, geçmişten geleceğe doğru bir değerlendirme yapılmalıdır DÜN: Değerler Göller Bölgesi nde sürdürülen araştırma ve kazı çalışmaları sonucunda, bu coğrafyanın tarih öncesi devirlerden beri yerleşime sahne olduğu bilinmektedir. Karstik toprak yapısına bağlı olarak oluşmuş tektonik göller ve diğer su kaynakları, bölgenin Paleolitik çağdan beri iskan edilmesinde öncelikli tercih sebebi olmuştur. Zengin tarihsel derinliği ve karakteristik doğal yapısıyla Göller bölgesi, öncelikle doğal çevre ile bu çevre üzerindeki olanak ve kısıtlara bağlı olarak gelişen bir kültür coğrafyası olarak incelenebilir. Bu bağlamda, ilk olarak bölgenin çevresiyle kurduğu ilişki ve konumuyla ilgili tarihsel bağlamı, ardından doğal çevre incelenmiştir. Sonuçta, bu coğrafya üzerinde şekillenen yerleşim katmanları ana hatlarıyla ele alınmıştır Tarihsel Bağlam Göller Bölgesi bulunduğu konuma bağlı olarak, tarih boyunca İç Anadolu nun güney ve batıya açıldığı güzergahlar üzerinde önemli bir durak noktası olmuştur. Bugün Burdur ve Isparta illeri ile Antalya nın kuzey kesimini içeren alan antik dönemde Pisidya olarak anılmışken, bu bölgenin kuzeyinde ve günümüz Afyonkarahisar il sınırlarında kalan kesim ise Frigya uygarlığının güney bölgesini oluşturmuştur. Bölge, kuzeyinde yer alan Frigya devletinin, güneydeki Pamfilya uygarlığı ve Akdeniz e geçişi üzerinde, aynı zamanda, doğudan gelen önemli yolların güneybatı komşuları Likya ve Karya uygarlıklarına, oradan da Ege ye ulaşmalarında önemli bir durak noktası olmuştur. Bölge verimli araziler ve Anadolu nun önemli ticaret yolları üzerinde olması nedeniyle, tarih öncesi dönemlerden beri yerleşime sahne olmuştur. Göller Bölgesi, Antik dönem Psidyası iken genel anlamda Anadolu uygarlıkları tarihi içerisinde önemli bir role sahip olmamakla beraber, Selçuklu devrinde -başta Beyşehir olmak üzerebölgenin önemi artmış, Osmanlı da ise bu önemi tekrar yitirilmiştir Doğal Çevre Göller Bölgesi nde ilk yerleşimlerden bu yana izlenen yerleşim dokusu ile kültürel ve ekonomik yapı; bölgenin yer aldığı karstik toprak yapısı, su kaynakları ve geçitler doğrultusunda şekillenmiştir. Bölgedeki dağlar, Toros sıradağlarının kuzeybatıgüneydoğu doğrultusundan, kuzeydoğu- 6

7 güneybatı doğrultusuna geçtiği kırılma bölgesi görünümündedir. Yöredeki dağlar kendi içlerinde vadiler, kanyonlar ve geçitler barındırır. Tarım arazilerinin verimli yapısı ve su kaynaklarının bolluğuna bağlı olarak, yörenin eğimli arazilerde konumlanmış ilk yerleşimleri bu avantajlardan faydalanmıştır. Meyve yetiştiriciliği ve keçi yetiştiriciliği başta olmak üzere hayvancılığa izin veren iklim ve toprak yapısı, bölgenin geçmişindeki ekonomik hayatı şekillendirmiştir. Güneyde hakim olan ılıman Akdeniz iklimi, Toroslar ın kuzeyine geçemediği için Göller Bölgesi nde daha sert bir geçiş iklimi izlenir. Bitki örtüsü alçak kesimlerde step ve maki iken, yükseklere çıkıldıkça çam ormanlarına rastlanır. Bölgenin geçmişten günümüze kültürel ve ekonomik yapısını şekillendiren doğal çevre öğeleri; göller, sazlıklar, dere ve çaylar, dağlar, kanyon ve geçitler, mağaralar, yer altı kaynakları, yaylalar ve flora-fauna karakteridir. Bölgedeki başlıca göller; Burdur Gölü (Ascania), Salda, Gölhisar, Yarışlı (Takina), Karataş, Eğirdir (Limnae), Kovada, Gölcük, Beyşehir (Karalis), Suğla (Trogitis), Acıgöl (Anaua), Akşehir, Eber, Kestel (Paludes) ve Karagöl krater gölüdür. Bölgedeki akarsuların başlıcaları ise kaynağını Isparta Çayı ndan alan Aksu (Kestros), Köprü Suyu (Eurymedon), Bozçay (Tauros) ve sularını Eğirdir Gölü ne boşaltan Pupa Çay (Hippophoras) ile Akçay dır(anthios) Uygarlık Katmanları Göller Bölgesi, tarih öncesi dönemlerden itibaren kesintisiz bir yerleşim dokusuna sahne olmuştur. Konumu ve çevresel kaynakları nedeniyle tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapan bölge, günümüzde de izleri okunabilen çok katmanlı bir kültürel miras dokusunu sergilemektedir. Antik dönemde güney kesimi (günümüzde; Burdur- Isparta- Antalya nın kuzey kesimi) Pisidya, kuzey kesimi ise (günümüzde; Afyonkarahisar) Frigya olarak anılan coğrafyanın tarihsel yerleşim dönemleri; tarih öncesi ve Neolitik dönem, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri şeklinde özetlenebilir. Bölgede sürdürülen araştırma ve kazı çalışmaları, burada Üst Paleolitik devirden itibaren kesintisiz bir yerleşim dokusunun varlığını göstermektedir. Bölge, tarihi boyunca en canlı ve zengin zamanlarını Roma İmparatorluğu ve Selçuklu dönemlerinde yaşamış, Osmanlı hakimiyeti ile birlikte ise eski önemini kaybetmiştir. Göller Bölgesi nin en erken buluntularından günümüze dek geçirdiği dönemler ve bunların genel özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir; Paleolitik (Yontma Taş) Devir: Bölgedeki yerleşim tarihi, Ağlasun çevresinden edinilen buluntularla en erken Üst Paleolitik devre (M.Ö ) tarihlenmiştir. Bunun yanında, bölgede Paleolitik devri kanıtlayan esas buluntular; Isparta civarında, Senirce- Bozanönü mağaralarından olan Kapalıin Mağarası nda 1944 yılında elde edilmiştir. Ayrıca, Ağlasun yakınlarında keşfedilen 7

8 Göller Bölgesi ndeki tarih öncesi yerleşimlerin dağılımı Dereköy Karain Mağarası ve Harmancık köyü Sandal Asar (Sandalion) da bu devre ve daha sonrasına tarihlenen buluntular sunmuştur. Neolitik (Cilalı Taş) ve Kalkolitik (Bakır) Devirler: Göller Bölgesi, yerleşik yaşama geçilmeye başlanan Neolitik devire ait izler bakımından oldukça zengindir. Bu devre tarihlenen Hacılar Höyüğü nün önemi Anadolu arkeolojisinde öne çıkar. Günümüz Burdur il merkezinin 26 km. güneybatısında yer alan Hacılar Höyüğü M.Ö tarihleri arasında, yaklaşık 2000 yıllık bir yerleşim sürecine sahne olmuştur. Bunun yanında Höyücek, Kuruçay, Bademağacı, Gölde, Çamur, Düden ve Keçili yerleşimleri dahil 52 yerleşim merkezi Neolitik devre tarihlenmiştir. Bölgenin doğusunda ise, Beyşehir in 10 km. kuzeybatısında bulunan ve M.Ö e tarihlenen Neolitik Çağ höyüğü Erbaa Höyüğü bulunmaktadır. Yerleşik yaşama geçilmesiyle birlikte gelişen alet ve çanak-çömlek üretiminde maden kullanımı, Kalkolitik devire (Bakır Çağı) denk gelir. Hacılar ve Kuruçay örneklerinde olduğu gibi, bu devre ait 8

9 yerleşimler, genellikle Neolitik devrin yerleşimleri üzerinde devam etmiştir. Tunç Çağı: Göller Bölgesi nde yapılan yüzey araştırmalarında bu devre tarihlenen yaklaşık 125 yerleşim yeri tespit edilmiş, sonuç olarak bölgenin Tunç Çağı nın ilk devirlerinde yoğun bir yerleşime sahne olduğunu anlaşılmıştır. Bu yoğunluğun bir dönem azalmış olmasının nedeni henüz tam olarak bilinmese de, Tunç Çağı nın ortalarında yerleşim sayısında tekrar artış olduğu bilinmektedir. Orta Tunç Çağı nda kurulan ve giderek gelişip, Pamfilya yı da sınırlarına katan Hitit İmparatorluğu nun bu bölgeyi de hakimiyeti altına almış olabileceği düşünülmektedir. Bu devire ait en belirgin eserler Beyşehir de bulunan Eflatunpınar, Kurtbeşiği ve Fasıllar anıtlarıdır. Ne var ki kazı çalışmalarının eksikliği, konuyla ilgili verileri sınırlı tutmaktadır. M.Ö da Frig Devleti nin Hitit İmparatorluğu nu yıkmasıyla, Anadolu da Demir Çağı na geçilir. Demir Çağı: Frigler, M.Ö. 8. yüzyılda bir devlet haline ulaşmış ve güneydeki sınırları Pisidya nın batısına kadar genişlemiştir. M.Ö. 547 de ise Pers Devleti, Lidya Krallığı nı yenerek Ege sahillerine kadar Anadolu yu hakimiyeti altına almıştır. Bu devirde Göller Bölgesi de Pers egemenliğine girmiştir, ne var ki bu devre ait arkeolojik buluntular sınırlıdır. Hellenistik Dönem: Büyük İskender, M.Ö. 333 de Likya- Pamfilya satraplığı adıyla güney kesimleri idaresine alır ve buradan Pisidya ya ilerler. Sagalassos kentinin işgal eden İskender in Pisidya nın diğer kentlerinden hangilerini işgal ettiği hakkındaki bilgiler sınırlıdır. İskender in M.Ö. 323 te ölümünün ardından Pisidya ile ilgili veriler yine kısıtlıdır. Antik kaynaklarda, bölgede yaklaşık 20 yerleşim yerinin adı verilmektedir, ancak bunlar dışında da yazıtlar ve sikkeler yardımıyla yerleşim tespitleri yapılmıştır. İskender sonrasında bölgede kentleşmenin hızlandığı bilinmektedir. İskenderin ölümünün ardından Makedonya İmparatorluğu yıkılmış ve dört yeni Hellenistik krallık inşa edilmiştir. Bunlardan, İskender in kumandanlarından Lysimakhos ve Seleukos tarafından kurulan yeni krallıklar bölgeyi sırasıyla yönetmiş, Seleukos Krallığı, Göller Bölgesi ni M.Ö arasında idaresinde bulundurmuştur. M.Ö. 188 de ise Seleukos Krallığı Magnesia Savaşı nda yenilip Anadolu topraklarından çekilmiş ve Roma burada hakim güç haline gelmiştir. Göller Bölgesi toprakları ise Roma tarafından, Bergama Krallığı na bırakılmıştır. Bölgedeki önemli merkezlerin başında Sagalassos, Antiokheia, Termessos, Kremna, Olbasa, Kibyra, Apameia, Comana, Pednelissos, Adada ve Selge kentleri sayılabilir. Roma Dönemi: Romalıların M.Ö. 129 yılında Anadolu ya egemen olup, Asya Eyaletini kurmalarının ardından, Pisidya M.Ö. 102 yılında Kilikya Eyaleti ne dahil edilmiştir. M.Ö. 25 te ise Galatya Eyaleti nin kuruluşu sırasında, Pisidya da bölgeyi kontrol altında tutma amacıyla Roma kolonileri kurulmuştur; Pisidya Antiokheia (Yalvaç), Parlais (Barla), Olbasa (Belenli), Comana (Şeref Höyük), Kremna (Çamlık Köyü), Sagalassos (Ağlasun). 9

10 Göller Bölgesi ndeki antik dönem yerleşimlerinin dağılımı Bölgenin antik dönem tarihi için önemli bir gelişme sayılan kolonileşme sürecinde, Via Sebaste yolu inşa edilmiş, Pisidya Antiokheia merkezde olmak üzere birçok kent bu yol ve diğer tali yollarla birbirine bağlanmıştır. Roma döneminde kentleşme hareketlerinin oldukça ileri düzeylere taşındığı Göller Bölgesi nde bu dönemin önemli yerleşim merkezleri Seleukia Sidera (Bayat), Apollonia (Uluborlu), Antiokheia (Yalvaç), Dabenae (Gelendost), Adada (Sütçüler), Neopolis (Karaağaç), Sagalassos (Ağlasun), Kremna (Bucak), Prostanna (Eğirdir), Parlais (Barla) ve Komama (Şerefönü) dır. Roma döneminde bölgede ticaret hayatı yeni inşa edilen yolların da katkısıyla canlanmıştır. Via Sebaste başta olmak üzere bu dönemde geliştirilen yol ağına ek olarak, günümüzde Zindan Köprüsü (Aksu) ve Barla Köprüsü (Barla Deresi) gibi örneklerinin izlendiği çok sayıda köprü de inşa edilmiştir. M.S. 395 yılında, Roma İmparatorluğu Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış, Göller Bölgesi Doğu Roma: Bizans sınırlarında kalmıştır. 10

11 Göller Bölgesi nin tarihsel yerleşim dokusu; Bölgede en yoğun yerleşim alanları göller ve bataklıklarla kaplı, verimli çukurluklarda toplanmıştır. Bölgenin tarih öncesi devirlerden beri en yoğun iskan gören düzlükleri; batıda Burdur, Keçiborlu, Tefenni, ve Bozova; orta kesimde Isparta ve çevresi; kuzey kesimde Senirkent ve çevresi ile doğuda Yalvaç ve çevresi, Karaağaç Ovası dır. Tarih öncesi yerleşimleri: (1) Burdur Gölü çevresinde, (2) Acıgöl-Burdur Gölü- Davras Dağı aksının güney kesiminde, Tefenni Ovası nda, (3) Beyşehir Gölü nün doğu kenarında, (4) Suğla Gölü nün kuzeybatısında Tunç Çağı yerleşimleri: Acıgöl-Burdur Gölü-Davras Dağı aksının güney kesiminde, Tefenni Ovası nda Antik Dönemde: (1) Eğirdir Gölü nün batısında, (2) Eğirdir ve Burdur göllerinin güneyindeki bölgede Bizans Dönemi: Göller Bölgesi, Hristiyanlığın yayılmaya başladığı Geç antik ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkezdir ve St. Paul ile anılmaktadır. Antalya dan başlayan yolculuğunu Pisidya Antiokheia da sonlandıran St. Paul, misyonerlik görevinde yaptığı ilk vaazı bu kentte bulunan sinagogda gerçekleştirmiştir. Daha sonra bu yapının üzerine, St. Paul adına yapılmış bilinen en eski kilise olan St. Paul Kilisesi inşa edilmiştir. M.S. 4. yüzyılda Pisidya Antiokheia, Bizans döneminde bölgenin ana merkezi haline gelmiştir. Burdur un Gölhisar ve Çeltikçi ilçelerinde tescil edilen Erken Bizans kiliseleri, Dinar ve Beyşehir ilçelerinde bulunan kiliseler, Afyonkarahisar ın İhsaniye, İscehisar ve Bolvadin ilçelerindeki kaya oyma kiliseler, (Ayaz İni Kilisesi, Ağın Kaya Kilisesi, Yedi Kapılar Manastırı ) bölge genelinde inşa edilen kiliselere örnek olarak verilebilir. Bu dönemde bölgede kiliselerin yanı sıra kale ve köprülerin inşa edildiği bilinmektedir. Örneğin, Eğirdir Kalesi nin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, bugün izlenen kalıntıları Bizans dönemine tarihlenmektedir. Isparta, Sütçüler ilçesinde bulunan Sığırlık I ve II Kaleleri ise Erken Bizans döneminde inşa edilmiştir. Köprülere örnek olarak, Afyonkarahisar, Bolvadin deki Kırkgöz Köprüsü ile İscehisar Köprüsü verilebilir. Kırkgöz Köprüsü nün inşasına Bizans döneminde başlanmış, Osmanlı da ise yapıya Mimar Sinan tarafından eklemeler yapılmıştır. Bölgede 518 yılında büyük bir deprem gerçekleşmiş, yılları arasındaysa veba salgını sürmüştür. Yedinci yüzyılın ortalarındaysa Arap akınlarının başladığı bölgede, bu olumsuz gelişmelere bağlı olarak nüfus azalmış, bölge eski önemini kaybetmeye başlamıştır ya kadar Bizans ve Selçuklular arasında el değiştiren bölge, bu tarihte gerçekleştirilen Miryokefalon Savaşı yla birlikte tamamen Selçuklu idaresine girmiştir. Selçuklular Dönemi: Bölge 11. yüzyılda Selçuklu egemenliğine girmiştir. Selçuklular güvenlik, eğitim ve ticaret alanlarında önemli kurumların gelişmesini sağlamıştır. Başta Konya olmak üzere tüm Anadolu da kaleler, camiler, hamamlar ve bedestenler inşa edilmiş; eğitimi 11

12 Göller Bölgesi ndeki Selçuklu Dönemi eserlerinin dağılımı yaygınlaştırmak ve geliştirmek için kentlerde medrese; kırsal kesimlerde ise tekke ve zaviyeler kurulmuştur. Ticaretin gelişmesi içinse Bronz Çağı ndan itibaren kullanılan ancak 5. yüzyıldan itibaren ihmal edilmiş olan ticaret yolları ıslah edilmiş, eski yollar onarılmış, mevcut köprüler tamir edilmiş, yeni köprüler ve kervansaraylar inşa edilmiştir. Günümüzde de izleri sürülebilen tüm bu Selçuklu mirası içinde 11. yy dan 14 yy a kadar Anadolu yu baştanbaşa saran İpek Yolu ve üzerindeki kervansaraylar gerek sayıca çoklukları, gerekse kendilerine has plan ve kuruluş özellikleri ile öne çıkmaktadır. Anadolu Selçukluların günümüze bıraktıkları eserler Göller Bölgesi nde de izlenmektedir. Selçukluların yazlık saray olarak kullandıkları Beyşehir ilçesindeki Kubad Abad Sarayı bu miras içinde en sağlam biçimde günümüze ulaşmayı başaranlardandır. Saray, yılları arasında I. Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmış olup, günümüze ulaşmış tek Selçuklu sarayı olarak bilinmektedir yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırılmış olan ve Eğirdir ilçesinin 3 km güneyinde bulunan Eğirdir Hanı ise 12

13 bölgedeki Selçuklu hanları içinde en büyük olanıdır. Ayrıca; Burdur da Susuz Han (Bucak), İncir Han (Bucak), Konya-Antalya kervan yolu üzerinde bulunan Selçuklu Hamamı (Ağlasun), Isparta da Afşar Köprüsü (Gelendost), Ertokuş Hanı (Gelendost), Çandır Köprüsü (Sütçüler), Gazi Ertokuş Medresesi ve kümbeti (Atabey), Ulu (Hızır Bey) Camii (Eğirdir), Dündar Bey Medresesi (başta han olarak) (Eğirdir), II. Gıyaseddin Keyhüsrev Kervansarayı (Eğirdir), Esma Sultan Hamamı (Eğirdir), Afyonkarahisar da Ulu Cami, İshaklı Kervansarayı (Sultandağı) ve Çay Kervansarayı (Çay) Konya Akşehir de Taş Medrese ve Ulu Cami Selçuklu mimarisinin bölgedeki başlıca anıtsal örnekleri arasında sayılabilir. Beylikler Dönemi: Selçuklu devletinin son dönemlerinde Göller Bölgesi nde Hamid ve Eşref Oğulları ayrı ayrı bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Anadolu Selçukluların uç beylerinden olan Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey tarafından 1280 yılında Beyşehir de kurulan Eşrefoğulları Beyliği ( ) ve 1301 yılında Feleküddin Dündar Bey tarafından Isparta ve çevresinde kurulan Hamitoğulları Beyliği ( ) bölgede varlık göstermiş ve günümüze önemli eserler bırakmış iki önemli beyliktir. Beyşehir de kurulan Eşrefoğulları Beyliği zamanla genişleyerek Seydişehir, Ilgın, Akşehir ve Bolvadin i de sınırları içine almış ve Hamitoğulları na kadar olan coğrafyada hüküm sürmüştür. Beyliğin başkenti olan Beyşehir deki Beyşehir Kalesi ve Eşrefoğlu Cami, 65 şehir ve 155 köye sahip olduğu bilinen Eşrefoğulları Beyliği nden geriye kalmış en önemli eserlerdir. Anadolu daki ağaç direkli camilerin en büyüğü ve özgünü olan Eşrefoğlu Cami dikdörtgen planlı mabedi ve ağaç işçiliğinin inceliğiyle dikkat çeker. İlk merkezi Uluborlu, ikincisi ise Eğirdir olan Hamitoğulları Beyliği ise Uluborlu, Eğirdir, Yalvaç, Isparta ve Burdur yörelerine hükmetmiş; zamanla sınırlarını Antalya ya kadar genişletmiştir. Özellikle Eğirdir ve Burdur da pek çok imar faaliyetlerinde bulunan Hamitoğulları ndan günümüze kalan eserlerin en önemlileri Eğirdir de Ulu Cami, Hızır Bey Camii ve Dündar Bey Medresesi, Burdur da Mustafa Bey Medresesi ile Ulu Cami ve Şuhud kasabasında İbrahim bin Hızır a ait olan mescittir. Hamitoğulları dönemine ait yöredeki en güzel eserlerden biri olan Hızır Bey Camii nin özgün bir özelliği ise Cami ile bitişiğindeki Dündar Bey Medresesi ni birleştiren taç kapı üzerindeki minarenin Anadolu da bir başka benzerinin olmamasıdır. Beylikler döneminin Göller Bölgesi nde izlenen mirasının diğer yapıları arasında Isparta, Uluborlu daki Gargılı Lala Medresesi (Taş Medrese), Alaaddin Cami, Karabey Hamamı, Baltabey Hamamı, Büyük Çeşme, Muhittin Çeşmesi; Yalvaç taki Devlethan Camii; Afyonkarahisar daki Eğret Kervansarayı ile Akarçay üzerindeki Altıgöz Köprüsü sayılabilir. Osmanlı Dönemi: Göller Bölgesi 14. yüzyılın sonlarında tamamen Osmanlı egemenliğine alınmıştır ve bu tarihten 13

14 itibaren Selçuklu ve Beylikler dönemlerinin başlıca merkezleri olan Beyşehir, Eğirdir ve Uluborlu yerleşimleri sahip oldukları önem Burdur ve Isparta ya taşınmıştır. Osmanlı döneminin günümüze taşınan kültürel mirasının başında sivil mimari örnekleri ve anıtsal yapıları gelir. Bölge aynı zamanda Osmanlı döneminde yapılmış kiliselere ev sahipliği yapmaktadır. Eğirdir deki Aya Stefanos ve Aya Georgios kiliseleri ile Isparta daki Aya Baniya ve Aya Ishotya kiliseleri bu dönemin kilise örneklerindendir. Bölgenin Osmanlı dönemi anıtsal yapılarını öncelikle camiler, hamamlar, türbeler, mescitler, çeşmeler, istasyon binaları ve eğitim yapıları oluşturur. Afyonkarahisar, Burdur ve Isparta kentlerindeki başlıca anıtsal yapılar ve sivil mimarlık örnekleri: Afyonkarahisar: Taşhan, Bedesten, İmaret Cami, Mısri Cami, Ot Pazarı Cami, Mevlevi Cami, çeşmeler, geleneksel konutlar, Rüstem Paşa Cami (Bolvadin), Döğer Kervansarayı (İhsaniye) Burdur: Ulu Cami, Sadrazam Derviş Mehmet Paşa Kütüphanesi, Pirkulzade Medresesi ve Kütüphanesi, Tabak Hamamı, Dörtayak Türbesi, Baki Bey Konağı, Taş Oda, Mısırlılar Evi, Piribaşlar Evi, Dengere Cami (Çavdır), Mülazımoğlu Cami, Eski Bayır Cami (Ağlasun), Hacı Musa Cami (Gölhisar) Isparta: Mimar Sinan (Firdevs Paşa) Cami, İplikçi Cami, Kavaklı Cami, Firdevs Bey Bedesteni, Dalboyunoğlu Hamamı, Karbuz Çeşmesi, Aya Baniya Kilisesi, Aya Ishotya Kilisesi, Feyzullah Paşa Cami, Sinan (Kurşunlu) Cami (Aksu), Aya Stefanos ve Aya Georgios kiliseleri (Eğirdir) Osmanlının son dönemlerine ait, günümüze ulaşmış yapılarını ise istasyon binaları ile fabrikalar, okullar ve karargâhlar oluşturur. Akşehir deki İstasyon Binası ve Batı Cephesi Karargahı; Yalvaç taki Eski Ortaokul ve Eski Deri Fabrikası ile Dinar daki 100 yıllık Un Fabrikası geç dönem Osmanlı eserleri arasındadır. Cumhuriyet Dönemi: Burdur, 1920 yılına kadar Konya Vilayetine bağlıyken, bu tarihten sonra ayrılıp sancak ilan edilmiş, Cumhuriyet in kurulmasıyla birlikte il statüsüne geçmiştir. Aynı vilayete bağlı Hamideli sancağı olan Isparta ise Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Burdur gibi il statüsü kazanmıştır. Cumhuriyet döneminin izlerini bölgedeki endüstri yapıları, bankalar, eğitim kurumları ve sivil mimarlık örneklerinde görmek mümkündür. Akşehir deki Cumhuriyet Okulu ve Eski Osmanlı Bankası Cumhuriyet dönemi mimarisinin örneklerindir. Yine Afyonkarahisar da bulunan 18 tane okul, istasyon binası vb. tescilli idari yapının da büyük bir kısmı Cumhuriyet döneminden kalmıştır. Burdur merkezde bulunan ve 1936 yılında yapılmış olan Saat Kulesi ile Eğirdir de 1926 yılında Talimgah olarak kurulan ve günümüzde Dağ Komando Okulu olarak kullanılan Eğitim Merkezi, Yalvaç ta bulunan Eski Deri Fabrikası da Cumhuriyet dönemi mirasının diğer örneklerindendir. 14

15 Tarih Devirleri Tarih Devirleri Tarih Öncesi Devirler Dönem Temel Özellikler Dönem Temel Özellikler Paleolitik Neolitik & Kalkolitik Tunç Çağı Demir Çağı Hellenistik Roma Kapalıin Mağarası Karain Mağarası Sandal Asar Hacılar, Höyücek, Kuruçay, Bademağacı, Gölde, Çamur, Düden, Keçili, Erbaa Höyüğü yerleşimleri dahil 52 yerleşim merkezi Yaklaşık 125 yerleşim yeri tespiti Hitit Devleti nin gelişimi Beyşehir de; Eflatunpınar Kurtbeşiği Fasıllar Frig Devleti nin gelişmesi Bölgede Pers hakimiyeti Büyük İskender in seferi Lysimakhos ve Seleukos Krallıkları Önemli merkezler: Sagalassos, Antiokheia, Termessos, Kremna, Olbasa, Kibyra, Apameia, Comana, Pednelissos, Adada ve Selge Kilikya Eyaleti kontrolü Roma kolonileri: Pisidya Antiokheia (Yalvaç), Parlais (Barla), Olbasa (Belenli), Comana (Şeref Höyük), Kremna (Çamlık Köyü), Sagalassos (Ağlasun) Yol ağlarının geliştirilmesi; Via Sebaste Selçuklu Beylikler Osmanlı 1176 Miryokefalon Savaşı ile Selçuklu hakimiyeti Ticaret yollarının yenilenmesi Han, kervansaray, cami ve köprülerin inşası Başlıca eserler; Kubad Abad Sarayı (Beyşehir) Eğirdir Hanı, Susuz Han (Bucak) Dündar Bey Medresesi (Eğirdir) Taş Medrese (Akşehir) Ulu Camiler Eşrefoğulları ( ), merkez: Beyşehir Beyşehir Kalesi Eşrefoğlu Camii (Beyşehir) Hamidoğulları ( ), merkez: Eğirdir Hızır Bey Camii (Eğirdir) Dündar Bey Medresesi(Eğirdir) Taş Medrese (Uluborlu) Devlethan Cami (Yalvaç) Hamamlar, çeşmeler, köprüler 14. yüzyıl sonunda tamamen Osmanlı idaresine geçiş Konya Vilayetine bağlı Burdur ve Hamid sancakları Anıtsal yapı mirası (cami, kilise, hamam, türbe, mescit, çeşme, eğitim yapıları, istasyon binaları vb.) Sivil mimarlık örnekleri Geç Antik & Bizans Hristiyanlığın yayılışı St. Paul ün kenti ziyareti ve ilk vaazı M.S. 4. yüzyılda Pisidya Antiokheia, bölgenin ana merkezi Kilise, kale ve köprülerin inşası Büyük deprem (518) ve veba salgını ( ), 7. Yüzyıl ortalarında Arap Akınları Cumhuriyet Sivil mimarlık örnekleri Endüstri yapıları Bankalar Eğitim kurumları Başlıca örnekler; Eski deri fabrikası (Yalvaç, 1924) Talimgah, Dağ Komando Okulu (Eğirdir, 1926) Saat Kulesi (Burdur, 1936) 15

16 2.2. BUGÜN: Bölgeye Bakış Göller Bölgesi nin geçmişine ait değerlerin günümüz bağlamı ve bölgenin mevcut durumu, gelecek stratejilerini yönlendirmeleri açısından irdelenmelidir. Bu coğrafyaya dair kültür öncelikli bir yol haritasının geliştirilebilmesi için, bölgedeki özgün değerler anlaşılmalı ve değerlendirilmeli, diğer bir deyişle değer grupları tanımlanmalıdır. Bu değerlendirmenin üzerine ise bölgenin mevcut dinamikleri; ekonomisi ve koruma alanları gibi bölgesel göstergeler üzerinden tariflenebilir. Son olarak, yine stratejileri yönlendirmesi açısından kültürel ve doğal değerler ile bölgesel kalkınma için tehdit unsuru konular ortaya konmalıdır Bölgesel Değerler Göller Bölgesi ne ilişkin tarihsel veriler incelendiğinde, doğal çeşitlilik ve kültürel izler olmak üzere iki ana değer teması öne çıkmaktadır. Coğrafyanın sahip olduğu öğeler tarih boyunca kültürel ve ekonomik yaşamı yönlendirmiş, bu yaşamın izleri ise günümüze zengin bir tarihsel derinlilik ve çeşitlilik olarak taşınmıştır. Doğal Çeşitlilik Bölgedeki doğal varlıkların yarattığı çeşitlilik, tarih boyunca gerek kültürel yapı gerekse ekonomik yapıyı şekillendirmiştir. Coğrafya geneline yayılmış göller, dağ sıraları ve hakim iklim yapısı yerleşimlerin yer seçimlerini etkilemiş, dolayısıyla kültürel yapı ve ekonomik faaliyetleri de yönlendirmiştir. Gerek tarihsel bağlam üzerindeki şekillendirici etkisi, gerekse günümüz ekosisteminin devamlılığı açısından, doğal değerlerin korunması ve geleceğe taşınması öncelikli ilkelerden biri olarak kabul görmelidir. Göller Bölgesi nin sahip olduğu doğal varlık grupları aşağıdaki gibidir. Göller: Bölgeye adını veren göller, doğal ve baraj gölleri olarak çeşitlenir. Doğal göllerinin çoğu tektonik olmakla birlikte, Gölcük ve Karagöl gölleri gibi volkanik göllere de rastlanır. Bölgedeki başlıca göller; Ramsar Antlaşması gereğince korunan Burdur Gölü; Salda, Gölhisar, Yarışlı, Karataş, Eğirdir, Kovada, Gölcük, Beyşehir, Suğla, Acıgöl, Akşehir, Eber, Kestel gölleri ile Karagöl krater gölüdür. Göller, bölgedeki tarih boyunca tarım ve balıkçılık gibi ekonomik faaliyetleri beslediği gibi, günümüzde su sporları, kuş gözlemciliği gibi aktivitelere de olanak sağlamaktadır. Akarsular ve çaylar: Bölgedeki göllerin ana kaynaklarından olan akarsu ve çaylar doğal yapının önemli öğelerindendir. Her ne kadar bölgede büyük bir akarsu bulunmasa da, dağlardan doğan suyu göllere ulaştıran dere ve çaylar, coğrafyanın ve ekolojik dengenin sürekliliği açısından hassas kaynaklardır. Sazlıklar: Göller Bölgesi ndeki sulak alanları içerisinde sazlıklar önemli bir yere sahiptir. Gerek yerel halkın ekonomik yaşamı için, gerekse ekolojik yaşam için önemli alanlar olan sazlıkların başında Afyonkarahisar da bulunan Karamık Sazlıkları ve Burdur da bulunan Karakuyu Sazlıkları gelir. Dağlar: Göller Bölgesi nde izlenen yükseltiler çoğunlukla Orta Toroslar ın güneydoğu - kuzeybatı doğrultusundan, kuzeydoğu - güneybatı doğrultusuna 16

17 geçtikleri kırılma alanında kalır. Kuzeybatıgüneydoğu doğrultusunda Dedegöl, Sultan ve Gölcük dağları ile Orta Toroslar ın uzantısı olan Geyik Dağı; kuzeydoğugüneybatı doğrultusunda ise Sandıklı, Karakuş, Barla, Davras ve Katrancık dağları bulunur. Bölgenin en kuzeydeki yükseltisini ise Emir Dağı oluşturur. Dağ sıraları açısından zengin olan coğrafyada önemli bir doğal değer de kanyonlar ve geçitlerdir. Çandır Yazılı Kanyon, Karanlıkdere, Kasımlar, Yaka, Gökbüvet, Serençay, Tokalı, Akdağ ve Frig Vadisi bölgenin önde gelen kanyonları arasında sayılabilir. Özellikle Toros sıradağlarının uzantıları olan yükseltilerde Yörük kültürü ve hayvancılık faaliyetlerinin devamlılığı, bölgedeki kültürel yaşamın önemli değerlerindendir. Bu noktada yaylalar, doğal yapıda kültürel önem taşıyan değerler olarak öne çıkar. Mağaralar: Bölgede, jeolojik yapıya bağlı olarak çok sayıda mağara bulunmaktadır. Barındırdığı mağara sayısıyla bölgede Isparta ili öne çıkmaktadır. Başlıca mağaraları; Isparta da Pınargözü, Zindan, Sorgun, Ayıini, Damlataş, Delikönü, İntepe; Burdur da İnsuyu, Seferyitiği, Kızılin; Beyşehir de Kızılin ve Afyonkarahisar da Suçıkan mağaraları oluşturur. Ayrıca, bu 17

18 mağaraların bazılarında bulunan yer altı gölleri ve dereleri de bölgenin doğal yapısı içinde farklılık yaratan öğelerdir. Ayrıca, Dedegöl Dağı nda 1996 yılında keşfedilen Kuyukuyu Mağarası 832 m. derinliği ve 1231 m. uzunluğu ile en derin mağaralar içinde dünyada 118. ülkemizde 2. sırada bulunmaktadır. Göller Bölgesi nde bulunan mağaraların bazıları turizm amaçlı kullanılmaktadır. Yer altı kaynakları: Jeotermal kaynaklar, coğrafyanın yer altı zenginliğinin başlıca değerlerindendir. Ağırlıklı olarak Afyonkarahisar (Sandıklı, Ömer, Gecek vb.) ve Denizli de görülen termal alanlara Göller Bölgesinin diğer kısımlarında da rastlanmaktadır. Burdur ilinde sıcaklığı 20 dereceden yüksek Kemer Pınarbaşı ve Tefenni Barutlu su kaynağı bulunmaktadır. Sinap Suyu, Tota İçmesi ve Kükürtlü kaynar suyu ise Isparta da bulunmaktadır. Sıcaklıkları 25 ile 45 derece arasında değişen Beyşehir, Seydişehir, Cihanbeyli ve Ereğli-Karapınar Konya ilindeki termal alanlardır. Jeotermal zenginliğinin yanında, mermer kaynakları da bölgenin zenginliklerinden biridir. Bugün bölge ekonomisinde önemli bir rol oynayan mermercilik, diğer doğal kaynaklarla uyumlu olabildiği ölçüde, bölgesel kalkınmada önemli bir girdi olmaya devam edebilir. Flora- fauna: Göller Bölgesi nin başta gelen doğal değerleri arasında biyolojik çeşitlilik yer alır. Bölgedeki sulak alan zenginliği balık çeşitliliğini arttırırken, bölgenin önemli kuş göç yolları üzerinde bulunması özellikle endemik kuş türlerinin bu coğrafyada konaklamasını sağlamaktadır. Önemli kuş alanı statüsünde olan Burdur, Eğirdir ve Beyşehir gölleri dikkuyruk, küçük karabatak, Macar ördeği, angut gibi çok sayıda kuşu barındırır. Özellikle nesli tükenme tehlikesi altında olan dikkuyruklar için kışlama alanı olan Burdur Gölü bu değeriyle öne çıkar. Benzer şekilde, Beyşehir Gölü de endemik bir tür olan gölce balığına ev sahipliği yapmaktadır, ancak günümüzde göle yapılan yanlış müdahaleler sonucu bu türün neslinin tükendiği bilinmektedir. Bölgenin flora zenginliğine bakıldığında, sedir ve çam ormanları öne çıkar. Burdur un Ağlasun, Altınyayla ve Gölhisar ilçelerinde görülebileceği gibi anıt ağaçlar Göller Bölgesi için önemli bir doğal değer grubunu oluşturmaktadır. Kültürel İzler Göller Bölgesi ndeki tarihsel izler ele alındığında; tarih öncesi zenginliği, Pisidya kimliği, Beylikler ve Selçuklu mirası, yollar, doğa insan birlikteliği ve geleneksel yaşam izleri şeklinde altı kültürel değer grubu tanımlanabilir. Tarih öncesi zenginliği: Göller Bölgesi nin tarihine bakıldığında öncelikle öne çıkan değer tarih öncesi izlerinin zenginliğidir. En erken Üst Paleolitik döneme tarihlenen bölge geçmişi, tüm coğrafyada tespit edilen çok sayıda höyükte izlenmektedir. Anadolu arkeolojisi için de son derece önemli izler barındıran Göller Bölgesi; Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik döneme ait yerleşim yerleri ve buluntularıyla arkeolojik ve bilimsel bir değer taşımaktadır. Pisidya kimliği: Kuzey kısmında Frigya uygarlığının var olmuş olmasıyla birlikte, Göller Bölgesi nin büyük kısmında Pisidya uygarlığının izleri takip edilmektedir. 18

19 Burdur ve Isparta illerinin tamamı, Afyonkarahisar un güneyi ve Antalya nın kuzey kesiminde var olmuş Pisidya uygarlığı, günümüze ulaşmış yerleşimleri, anıtsal yapıları, yolları ve taşınabilir kültürel mirasıyla (heykel, seramik vb.) bölge için önemli bir kültürel kimlik unsurudur. Demir çağından Hellenistik döneme, Roma hakimiyetinden Bizans devrine dek farklı dönem ve uygarlık etkilerini yaşamış Pisidya bölgesinin Dünya ve Anadolu arkeolojisinde taşıdığı önem büyüktür. Kazı çalışmaları sürdürülen Sagalassos, Antiokheia, Kibyra gibi kentlerin bölge arkeolojisindeki önemi de bu kimliğin başlıca girdisidir. Selçuklu ve Beylikler mirası: 12. ve 13. yüzyıllarda bölgede hüküm süren Selçuklu Devleti, bu coğrafyadaki gelişmeye önem vermiş, günümüze ise bu yaklaşımın eseri olan çok sayıda anıtsal yapı mirası ulaşmıştır. Özellikle Beyşehir, Eğirdir, Yalvaç, Burdur ve yakın çevrelerinde hanlar, kervansaraylar, camiler ve köprüler inşa eden Selçuklular, aynı zamanda ticaret yollarını da ıslah etmiş ve bölgedeki ekonomik ve kültürel yaşamı zenginleştirmiştir. 14. yüzyılda ise Eşrefoğulları ve Hamidoğulları Beyliklerinin yaşam alanı olan Göller Bölgesi, bu devirlere ait bir kültürel miras grubunu da barındırmaktadır. Anıtsal mimari alanında önemli eserler bırakan Beyliklerin izleri özellikle Uluborlu, Eğirdir ve Beyşehir civarında görülmektedir. Yol İzleri: Göller Bölgesi bulunduğu konum nedeniyle tarih boyunca İç Anadolu nun Akdeniz ve Ege Bölgelerine bağlandığı güzergahlar üzerinde bir geçiş alanı olmuştur. Bölgede izlenebilen en eski yol ağını Roma dönemi yolları oluşturmaktadır. Başta Via Sebaste olmak üzere, çok sayıda güzergahın birleştirilmesiyle oluşmuş yol ağı gerek tarihsel bağlam gerekse kültürel miras için önemli bir değerdir. Geç Antik dönem ve Bizans dönemi için ayrı bir önem taşıyan St. Paul yolu ise Anadolu da Hristiyanlığın yayılışı konusunda özel bir değerdir. St. Paul ün Antiokheia kentine ulaşmak için kullandığı güzergah günümüzde de yürüyüş amaçlı bir kültür rotası olarak işaretlenmiş ve kullanılmaktadır. Selçuklular döneminde ise eski ticaret yollarını ıslah edilmiş, aynı zamanda yeni kervansaraylar ve köprüler inşa edilerek Anadolu önemli bir ticaret merkezi haline getirilmiştir. 11. ve 14. yüzyıllar arasında en ihtişamlı zamanını yaşamış ve Anadolu yu bir ağ gibi sarmış olan İpek Yolu da siyasi ve ticari hayattaki canlılığın en önemli göstergelerindendir. Günümüzde izlerinin kervansaraylar, hanlar ve köprüler üzerinden sürülebildiği İpek Yolu nun en belirgin izleri dönemin başkenti olan Konya ve çevresinde yoğunlaşmaktadır. Bunun yanında Antalya ve Ege ye geçiş yolunda bulunan Göller Bölgesi nde de birçoğu ayakta kalmayı başarmış çok sayıda esere rastlamak mümkündür. Doğa-insan birlikteliği: Göller Bölgesi nin sahip olduğu yoğun su kaynakları ve buna bağlı olarak verimli tarım arazilerinin varlığı, tarih boyunca doğa ve insan birlikteliği süreçlerini yönlendirmiştir. Yörede yaşamışların göllerle kurduğu ilişki, bu birlikteliğin öne çıkan bileşenlerinden sayılabilir. Günümüzde zayıflamış olan bu ilişkiler sisteminin geçmiş izleri ise geleceği yönlendirebilecek bir değerdir. 19

20 Geleneksel yaşam izleri: Bölgenin sahip olduğu doğal yapı gereği gelişen yörük kültürü, beraberinde günlük yaşama dair birçok değeri de şekillendirmiştir. Bölgenin zengin folklorik değerlerinde zeybek ve efelik, yemek kültüründe keşkek, el sanatlarında ise dokumacılık öne çıkmaktadır. Teke yöresi olarak anılan bölgede teke sütü ve süt ürünleri de önemli yer tutar. Bölgedeki en eski faaliyetlerden olan teke yetiştiriciliğine paralel dokumacılık ve keçecilik de gelişmiştir. Alaca ve İbecik dokumaları ile Yalvaç keçeciliği örnekleri gibi bölgeye özgü el sanatlar geleneksel yaşam mirasının önemli bir bileşenidir. Sosyal yaşama bakıldığında ise bölgenin düğün ve cenaze gelenekleri öne çıkmaktadır. Sipsi, cura ve kabak kemane gibi yerel çalgılar ise geleneksel halk müziğinin önemli unsurlarındandır. Kültürel İzler Tarih Öncesi Zenginliği Pisidya Kimliği Selçuklu ve Beylikler Mirası Yol İzleri Doğa- İnsan Birlikteliği Geleneksel Yaşam İzleri Öne Çıkan Öğeler *Paleolitik Neolitik Kalkolitik dönem izleri *Höyükler *Taşınabilir buluntular *Antik kentler *Antik yollar *Taşınabilir buluntular *Anıtsal yapılar *Tarihsel yollar Roma yolları, Via Sebaste St. Paul Yolu İpek Yolu ve kervan yolları *Göl kullanımı *Tarım mirası Müzik, yemek, el sanatları ve diğer sosyal gelenekler Değer Grupları Arkeolojik değer Arkeolojik, Mimari, Estetik değerler Tarihi, Mimari, Estetik değerler Arkeolojik, tarihsel değerler Tarihsel ve ekonomik değer *Yerellik değeri, *Tinsel ve sosyal değer Araştırma & Bilgi değeri 20

21 Koruma Alanları Bölgenin sahip olduğu doğal ve kültürel varlıklar gerek nitelik gerekse nicelik bakımından yüksek bir zenginlik sunmaktadır ve farklı yasal statülerle koruma altına alınmıştır. Göller Bölgesi nde bulunan doğa koruma alanları; milli parklar, tabiat parkları ile yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları şeklinde sınıflanabilir. Milli Parklar: Kızıldağ Milli Parkı, Kovada Gölü Milli Parkı (Isparta), Beyşehir Gölü Milli Parkı (Isparta-Konya), Tabiat Parkları: Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, Gölcük Tabiat Parkı, Gelincik Dağı Tabiat Parkı (Isparta), Akdağ Tabiat Parkı, 26 Ağustos Tabiat Parkı (Afyonkarahisar) Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Sahaları: Burdur Gölü, Karataş Gölü (Burdur), Karakuyu Gölü, Akdağ (Afyonkarahisar) Ekonomik Kaynaklar Tarım ve hayvancılık mevcut durumda bölgedeki başlıca ekonomik sektörlerdir. Özellikle süt ve süt ürünleri, meyve üretimi, tıbbi bitkiler ve gül üretimi bölgede öne çıkar. Bunun yanında doğal taş ve mermer kaynakları da ekonomiyi yönlendiren ikincil unsurlardır. Son on yıldır gelişen mermercilik sektörü ve açılan mermer ocakları bunun bir göstergesidir. Son olarak Afyonkarahisar, Burdur ve Isparta illerindeki üniversiteler ve öğrenci nüfusu göz önüne alınırsa, eğitim sektörü de ekonominin kaynaklarından biri arasında sayılabilir. Afyonkarahisar: İlin en gelişmiş sanayi kolları mermercilik ve tarıma dayalı gıda sanayidir. Tarım sektörüne bakıldığında, özellikle tahıl üretiminin ilin temel ürün grubunu oluşturduğu görülür. Bunun yanında sulanabilen tarım arazilerinin bolluğu nedeniyle meyve ve sebzecilik de yaygın tarım kollarıdır. Burdur: Temel sektör tarım ve hayvancılık (süt sığırcılığı ve süt üretimi başta). İlde günlük yaklaşık 800 ton süt üretilmektedir. Ancak, kentte büyük ölçekli bir süt işleme fabrikasının olmamasından dolayı, üretilen sütün %27 si yörede işlenmekte, %73 ü ise Marmara ve Ege bölgelerinde olmak üzere Burdur dışında işlenmektedir. Bunun yanında ilde meyve ve sebzecilik yapılmaktadır. Sanayi sektörüne bakıldığında ise mermercilik başta olmak üzere, tarım makineleri imalatı, gıda sanayi, silah sanayi ve orman ürünleri imalatı gibi sanayi kollarının ön sıralarda olduğu görülür. Bölgenin geçmişinde önemli bir yere sahip olan göl balıkçılığı, son yıllarda göllerdeki suların çekilmesi, su kirliliği, türlerin azalması vb. nedenlerle gerilemiş ve ekonomik yapıdaki eski önemini yitirmiştir. Buna karşın, Isparta ve Afyonkarahisar başta olmak üzere; gül, gül yağı ve haşhaş yağı üretimi bölgenin tıbbi ve kozmetik ürünler sektöründeki yerini önemli kılar. Isparta: İlin öne çıkan sanayi kolları arasında dokuma ve giyim, gıda, kereste ile kozmetik ve gül sanayileri bulunmaktadır. Tarım sektöründe tahıl ürünleri, meyve ve yağ gülü (Türkiye deki üretimin %80 i) üretimi gelişmiştir. Hayvancılıkta ise balık, küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği ile arıcılık ön plandadır. Ayrıca, Isparta nın sahip olduğu metalik maden ve enerji hammaddeleri de ilin ekonomisinde önemli bir paya sahiptir. 21

22 Sorun ve Tehditler Göller Bölgesi nin ayırt edici özelliği doğal yapısının niteliği ve çeşitliliği ile kültürel mirasının derinliğidir. Bu doğal ve kültürel mirasın günümüze ulaşmış izleri, nasıl ki geçmişten bugüne üstüne yeni değerler eklenerek ulaşmışsa, bugünden de yarına aynı şekilde ve tahrip edilmeden taşınması gerekmektedir. Bölgedeki doğal ve kültürel zenginliğin mevcut durumda karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve geleceği ilgilendiren tehdit unsurları aşağıdaki başlıklarda özetlenebilir. Doğal değerlerin yitirilmesi: Bölgenin tehdit altındaki doğal değerlerinin başında göller gelmektedir. Bugün göllerin karşı karşıya olduğu sorun ve tehditlerin başında şu etkenler sayılabilir; Tarımsal ve kentsel su temini sağlama amacıyla, gölleri besleyen su kaynaklarının barajlarla kısıtlanması, Yine tarımsal amaçlarla yapılan sondaj çalışmaları nedeniyle yer altı sularının azaltılması, Tarım topraklarının sulanması amacıyla göllerden doğrudan su çekilmesi, Sanayi ve evsel atıklar nedeniyle su kirliliği yaratılması. Yukarıda sayılan sorunlara bağlı olarak göl sularının çekilmesi, göl ekosistemlerinin de tahribine neden olmaktadır. Bu nedenle, göl balıkları ve su kuşları türlerinin de azaldığı izlenmektedir. Bölgenin sulak alanlarını tehdit eden bu faaliyetler, aynı oranda zengin biyolojik çeşitliliği de tehdit etmektedir. Bunun yanında, bölgede son on yıldır büyük ölçüde artan mermer ocaklarının sayısı, doğal yapıyı olumsuz etkileyen bir diğer unsurdur. Gerekli kontroller ve değerlendirmeler yerine getirilmeden açılan mermer ocaklarının gerek bitki örtüsü ve biyolojik çeşitlilik, gerekse su kaynakları ve arkeolojik peyzaj üzerindeki geri döndürülemez zararı öncelikle ele alınması gereken tehdit konularındandır. Tarım ve hayvancılıktaki bilinçsiz uygulamalar doğal yapıyı tehdit eden diğer etkenlerdir. Aşırı otlatma, kimyasal ilaç ve gübre kullanımı ve bilinçsiz sulama; bitki örtüsünün tahribine yol açarken, aynı zamanda toprak ve su kirliliğiyle de sonuçlanmaktadır. Planlama ve yönetim eksikliği: Göller Bölgesi ndeki doğal ve kültürel yapıyı tehdit eden, dolayısıyla dengeli gelişmeyi kısıtlayan önemli bir etken de planlama çalışmaları ve yönetim sisteminin eksikliğidir. Bölgenin öncelikle ihtiyaç duyduğu su yönetimi konusu, Burdur Gölü örneğinde olduğu gibi, ele alınmış olsa da uygulama süreçlerinin etkinleştirilmesi gerekir. Ayrıca bölgenin temel geçim kaynakları olması nedeniyle; tarım, sanayi ve mermercilik gibi ekonomik faaliyet alanlarının dışlanmadan fakat bölgesel değerlerle de uyum içerisinde sürdürülmesi için planlama ve yönetim çalışmalarının bölge ölçeğinde tamamlanması gerekir. Arkeolojik alanların tahribi: Özellikle tarih öncesi devirlere ait izleriyle ve Pisidya karakteriyle öne çıkan bölgede, arkeolojik alanlar üzerindeki temel tehditlerden biri kaçak kazılar, diğer bir deyişle definecilik faaliyetleridir. Bölgedeki bilimsel araştırma ve kazı çalışmalarının eksikliği üzerine eklenen kaçak kazılar, kültürel mirasın tahribatına yol açarken, aynı zamanda arkeolojik verinin de elde edilmeden yitirilmesine neden olmaktadır. 22

23 Bunun yanında, tarım ve mermercilik faaliyetlerinin höyükler ve arkeolojik alanlara kadar uzanması, yine bu eserleri tahrip eden bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Geleneksel yaşam değerlerinin yok olması: Günümüzde yaşam tarzları ve üretim biçimlerinin değişmesiyle birlikte geleneksel üretim de yok olmaya yüz tutmuştur. Makineleşmenin bir sonucu olarak tarımsal faaliyetler modernleşirken, sanayileşmenin etkisiyle de geleneksel el sanatları unutulmaya başlanmıştır. Günümüz yaşamının gereklilikleri olan bu faktörlerin, dışlanmamakla beraber, bölgesel kimlik üzerindeki olumsuz etkilerinin de en aza indirgenmesi gerekmektedir. Bölgenin sahip olduğu yerel değerlerden olan meyvecilik ve hayvancılık gibi temel faaliyetler ile dokumacılık ve keçecilik gibi geleneksel üretim dallarının yaşatılması, yerel kimliğin sürdürülmesinin bir ön koşuludur YARIN: Bölgenin Geleceği Yerel ve Ulusal Planlama Çalışmaları Antalya, Burdur ve Isparta illerini kapsayan bölge için Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın hazırladığı Bölge Planı, temelde bölgesel bir vizyon ve gelişme eksenleri belirlemiştir. Planın belirlediği vizyon; Sürdürülebilir yerel kalkınmada öncü, istihdam ve rekabet gücünü artırarak Türkiye nin yaşam kalitesi en yüksek bölgesi olmak. Bölge Planı nda; tarım, turizm, sanayi, ulaşım, çevre ve sosyal altyapı başlıklarının vurgulandığı 6 temel amaç belirlenmiştir; 1. Tarımın geliştirilmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanması 2. Turizmin geliştirilmesi ve kullanılmayan potansiyelin değerlendirilmesi 3. Sanayide rekabet edebilirliğin güçlendirilmesi 4. Ulaşım altyapısının güçlendirilmesi 5. Çevre altyapısının geliştirilmesi 6. Sosyal sermaye ve sosyal altyapının geliştirilmesi Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı nın tanımı dışında bölgesel bir vizyon bulunmamakla birlikte; Burdur Gölü Yönetim Planı nda, Göl ve çevresini ilgilendiren 6 ideal hedef sunulmuştur. Bunlar; Burdur Gölü ne gelen kirliliğin önlenmesi, Alana yönelik toplumsal ilginin ve çevre duyarlılığının artırılması, 23

24 Burdur Gölü ndeki biyolojik çeşitliliğin korunması ve iyileştirilmesi, Göl çevresinde tarım, hayvancılık, eko-turizm gibi faaliyetlerin alanla uyumlu ve sürdürülebilir şekilde yapılmasının sağlanması, Alan hakkındaki bilgilerin toplanması ve paylaşımı, ve Alanın uzun vadeli geleceği için katılımcı ve çok aktörlü bir yönetim ve izleme mekanizmasının oluşturulmasıdır. Burdur Havzası- Havza Koruma Eylem Planı nda göl ekosistemini ilgilendiren ve korumaya yönelik öneriler sunulmuştur. Burdur, Isparta ve Afyonkarahisar Belediyelerinin stratejik planlarında kurumsal belediye vizyonları tanımlanmıştır. Antalya- Burdur Planlama Bölgesi 1/ ölçekli Çevre Düzeni Planı nın amacı; 2025 yılını hedef alarak; bölgenin tarihi, kültürel ve doğal değerlerini koruma-kullanma dengesini gözeterek sürdürülebilir kalkınmasını sağlamak şeklinde tanımlanmıştır. Türkiye Turizm Stratejisi 2023 te ise bölge, Göller Bölgesi Eko-Turizm Gelişim Bölgesi şeklinde tanımlanmıştır. Bölgedeki göller esas alınarak, doğa turizmine yönelik alanlar ve turizmi destekleyen trekking, araçlı ve çadırlı kamp, yamaç paraşütü, dağcılık, mağaracılık, avcılık, binicilik, bisiklet, sörf, foto safari vb. gibi faaliyetler öngörülmüştür. Bunun yanında belirlenen hedefler; Bölgenin habitat ve ekosistemlerini bozmayan sürdürülebilir bir turizm yaklaşımının sunulması Ziyaretçilerin doğa ve koruma konularında bilgilendirilmesi, yöredeki doğa koruma çabalarına katkı sağlanması Göl odaklı yeni turizm merkez lerinin ilan edilmesi, turizm yatırımcılarına fiziki planlar doğrultusunda tahsis sağlanması Bölgedeki nitelikli tesis sayısının, mevcut konaklama kapasitesinin ve niteliğin arttırılması şeklinde özetlenebilir. Bunun yanında, Turizm Stratejisi Afyonkarahisar ı, Frigya Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgesi kapsamında, sağlık ve termal turizmin geliştirileceği alanlar arasında saymıştır Temel Beklentiler Bölgenin geleceğine yönelik beklentiler ve temalar; Doğal değerlerin ve 9000 yıllık yerleşim izlerinin geleceğe taşınması, Ekonomi- ekoloji dengesinin elde edilmesi Sektörler arası uzlaşma ve denge için ilke kararlarının alınması Su havzalarının ve ekolojik çeşitliliğin korunması amacıyla üniversite ve kamu kurum ve kuruluşlarının işbirliği ile yönetim planının hazırlanması ve uygulanması, göllerin kaybının engellenmesi Yerel yönetimlerin tarım ve hayvancılığı geliştirme konusunda destek olması Köylerin kalkınması Turizm sektörüne yönelik altyapının hazırlanması ve kentlerde daha nitelikli yaşam alanları yaratılması Değerlere, insan ve çevre sağlığına yönelik eğitim ve bilinçlendirme 24

25 çalışmaları ve uygulama alanları yaratılması, su kullanım bilincinin özellikle vurgulanması Çevre kirliliği açısından özel sektörün sorumluluk alması Yönetim karmaşasının çözülmesi, işlem süreçlerinin kolaylaştırılması ve yapılan planların uygulanabilir kılınması Üniversitenin işbirliği kurması Eko-kapasitenin etkin kullanılması ve bölge için ortak bir stratejik yaklaşım ve ortak bir plan geliştirilmesi 25

26 3. GÖLLERİN ETKİLEŞİMİ 26

27 27

28 28

29 Bölüm 2 BEK ANALİZİ Kentsel Strateji tarafından geliştirilen BEK Analizi, bölgelerin gelecek planlarına altlık oluşturacak, dinamiklerini canlandıracak ve toplumsal yarar ilkesiyle hayata geçmesini sağlayacak stratejileri tespit etmek amacıyla uygulanır. Analiz, bölgelerin sahip olduğu zenginlik ve birikimi tespit ederken, aynı zamanda bu değerlerin yerel bir kalkınma modeline dönüşmesini engelleyen ve destekleyen etkenleri inceleme fırsatı sunan bir yöntemle kurgulanmıştır. BEK Analizi, genel toplantı düzeninde 6B [Birikim, Bereket, Beceri,, Bakış, Büyüme, Beklenti+ ve Tematik Gruplar düzeninde 6E *Ekoloji, Ekonomi, Eşitlik, Etkinleştirme, Edinim, Entegrasyon] ve 6K [Koruma, Kapasite, Kalkınma, Kimlik, Katılım, Kurgu+ başlıklarında gerçekleştirilen katılımcı bir yöntemle uygulanır. B ANALİZİ B Analizi bölgenin bereket, birikim ve becerilerini; kamu, yerel, sivil ve özel kesimlerin karşılıklı beklentilerini ve geleceğe yönelik büyüme olanaklarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. B Analizi; Bereket, Beceri, Birikim, Bakış, Büyüme, Beklenti kavramları üzerinden tartışılmıştır. BİRİKİM Bölgenin özgün konumu ve doğal yapısı sebebiyle önemli derinliğe sahip tarihinin getirdiği birikim, bu bölümde bölgeden geçen uygarlıkların bıraktığı somut miras ve yaşam kültürü üzerinden tanımlanmıştır. Bölgenin sahip olduğu en büyük birikim, ortak su kültürü ve yaşam derinliğidir. Göller, buraya yaşamın ve en eski yerleşimlerini getirmiştir. İlk yerleşimler, göllerin ve sulak alanların etrafında kurulmuştur. Yerleşim ve kültür katmanları, bölgeye 9000 yıllık derin bir yaşam zenginliği ve kültür birikimi sunmuştur. Kesişen İzler Bölge, birçok uygarlığın yollarının kesiştiği bir noktada yer almaktadır. Bu nedenle tarihin ayak izlerini barındırır. Bölgede En eski yerleşimler Frigya ve Lidya uygarlıklarına aittir. İlk yerleşimlerinden bu yana katmanları ve birikimi arkeolojik açıdan en iyi izlenebilen bölgedir. Bölgeden Hanlar Yolu olarak bahsetmek mümkündür. Saint Paul Yolu ve Kral Yolu da bölgeden geçmektedir. Ayrıca Selçuklular döneminde bölgeye verilen değer ve Kuvayi Milliye planlarının burada yapılması da bölgeyi tarihsel birikim açısından zengin kılmaktadır. Bölgeye Selçuklular döneminde verilen değerin en güzel örneği, İslamköy ün 16 dönümlük külliyesinden okunabilmektedir. Yörük Kültürü Doğal yapısı gereği gelişen yörük kültürü, beraberinde günlük yaşama dair birçok değeri şekillendirmiştir. Bölgenin zengin folklorik değerlerinde yemek kültüründe keşkek, zeybek ve efelik, el sanatlarında dokumacılık öne çıkmaktadır. Teke yöresi olarak anılan bölgede teke sütü ve süt ürünleri önemli yer tutmaktadır. Bölgenin tarihsel derinliğini ortaya koymak amacıyla 29

30 Burdur da tarihi miras üzerine çalışmalar yapılmıştır. BEREKET Bereket bölgenin arkeolojik, doğal bereketine ve bunların ortaya koyduğu kültürel yapının bereketine ilişkin değerler ortaya konulmuştur. Bereket anlamında ön plana çıkan iki alan arkeoloji ve ekolojidir. Ekolojik bereket, aynı zamanda bölgede ekonomik bereketi de temsil ettiğinden bu iki kavram eko bereket olarak tanımlanmıştır. Bölgenin ortak bereketi, ortak bir değer olan sulardan gelmektedir. Suyun getirdiği ekolojik bereket, bölgede bulunan ilk uygarlıklardan Pisidya nın kelime anlamının, Anadolu nun en eski dillerinden kabul edilen Luvi dilinde reçineli çam ormanı ülkesi anlamına gelmesiyle en iyi şekilde anlatılmıştır. Ekolojik bereket, yerleşimlerle birlikte tarihsel ve kültürel derinliği bölgeye taşımıştır. Günümüze bölgedeki yerleşimlerin arkeolojik ve kültürel bereketi ulaşmıştır. Arkeolojik Bereket Bölge, antik kentlerin hem nitelik hem de niceliği açısından Türkiye nin en bereketli bölgelerindendir. Yeri tespit edilen ve edilemeyen toplam 330 antik kent barındıran bölge, antropolojik açıdan sürecin en iyi takip edilebildiği bölge olma özelliği taşımaktadır. Kibyra ve Sagalassos gibi önemli antik başkentler bölgede bulunmaktadır. Selçuklular döneminden ise günümüzde en çok eseri barındırdığı bilinen bölgedir. Eko-Bereket Bölgenin bereketinin en önemli kaynağı ekolojik ve jeolojik yapısıdır. Bölgenin ekolojik yapısından doğan değerlerinin büyük kısmı, ekonomik bereketini de besleyen ya da besleyebilecek değerlerdir. Bölgenin eko-değerleri: Göller ve sulak alanlar: Bölgenin ortak değeri olan, Ege, Akdeniz ve orta Anadolu coğrafyalarının kesişiminde yer alan bölgenin sulak alanları, göçmen kuşların konaklama noktası olarak çok önemli bir kuş gözlem bölgesi. Ancak kurulan barajlar ve yanlış su politikası sebebiyle Burdur, Eber ve Akşehir gölleri tehdit altındadır dan bu yana Burdur Gölü nün su seviyesi 15 m düştü, günümüzde de gölün çekilmesi devam etmektedir ve kuş türleri ile sayısı doğal tahribattan dolayı giderek azalmaktadır. Doğal peyzaj: Kanyonlar, Dağlar, Mağaralar Yeraltı kaynakları: Bölge, yeraltı kaynakları açısından çok zengindir. Termal kaynaklar ve mermer, bölgenin en önemli yeraltı zenginlikleridir. Ancak özellikle Afyonkarahisar da bulunan termal kaynaklar yeterince iyi değerlendirilememektedir. Mermerin merkezi niteliğindeki bölgede, çıkarılan mermerin kalitesi çok iyidir. Özellikle bej adı verilen mermer türü, dünyaca bilinen türde bir taştır. Tarım ve hayvancılık: Tarım alanında bölgede ön plana meyve, gül ve kozmetik alanında kullanılabilen tıbbi aromatik bitkiler çıkmaktadır. Ayrıca elma üretimi konusunda Isparta, Türkiye nin genelinde %22 paya sahiptir. 30

31 Bölge, hayvancılık konusunda Türkiye nin en verimli bölgesidir. Özellikle bölgenin yöresel değeri olan teke hayvancılıkta ön plandadır. Günlük 900 ton süt üretimi yapılmaktadır ve süt ürünleri çok kalitelidir. Ancak doğal değerlerin tahribatı sebebiyle hayvancılık da tehdit altındadır. BECERİ Bölgenin birikim ve bereketini oluşturan değerlerin yönetimine ve dengesine ilişkin becerinin boyutu incelenmiştir. Bu bölümde öne çıkan kavramlar; denge, uyum, koruma, ekonomi, girişim, yönetim ve politikadır. Doğal bereket açısından çok sayıda değere sahip olan bölgede çeşitli sebeplerden dolayı değerlerin denge içinde yönetimi, günümüze dek zayıf kalmıştır. Bölgede beceriye dair en büyük sorun, eko kapasitenin (hem koruma açısından, hem de ekonomik açıdan) iyi kullanılmıyor olmasıdır. Bunun en önemli nedenleri: Harekete geçme konusunda eksiklikler, Yasal süreçlerde yaşanan problemler, Yönetim karmaşası, Kaynaklara ilişkin politikaların bulunmaması, İletişim ve tanıtım eksikliği Hazırlanan projelerin hayata geçmemesi. Ekonomi-Değerler Dengesinin Sağlanması Bölgenin yaşam kaynağı olması nedeniyle en önemli değerleri olan göller ve sulak alanlar, yönetim karmaşası, koruma politikaları eksikliği sebepleriyle tehdit altındadır. Birçok göl, yanlış politikalar ve korumanın hayata geçirilememesi sebebiyle kurumuştur. Bununla birlikte bu değerleri korumaya ilişkin hazırlanan projelerin hayata geçirilemiyor olması, mevcut çabaları da hükümsüz kılmaktadır. Bölge, tarım ekonomisine yönelmesi gerekirken kalkınma politikaları yetersizliği sebebiyle öncelik farklı sektörlere verilmiştir. Süt ürünleri bölgede çok önemli bir yer tutarken 1980 lerde bölgedeki önemli sanayi tesisleri kapatılmıştır. Tıbbi aromatik bitkiler, bölgede işlenmeyip hammadde olarak dışarıya satılmaktadır ve katma değeri düşüktür. Kozmetik alanında yaygınlaşan salyangoz kremi de bölgede düşük maliyete üretilmektedir ancak ihraç edilmekte ve yüksek ücretlerle farklı bölgelerde pazarlanmaktadır. Bölgenin tarım, hayvancılık, mermer, tarihsel derinlik gibi değerleri arasında bir uyum stratejisi geliştirilememiştir. Son dönemde bölgede ekonomik değer olarak yükselen mermercilik, yasal eksiklikler, koruma politikaları eksikliği gibi nedenlerle hem doğal ve ekolojik yapının bozulmasına, hem de antik kentlerin çevresinde görüntü kirliliğine sebep olmuştur. Kibyra yolu üzerinde yaklaşık 80 km boyunca doğal peyzaj mermer ocaklarıyla bozulmuştur. Mermer ocaklarından hammadde olarak mermerin ihraç edilmesi, hem ekonomik olarak nitelikli mermerin katma değer açısından yeterince iyi değerlendirilememesine, hem de bölgenin yerel değerinin kendi kültürel ve fiziksel çevresinde değerlendirilememesine sebep olmaktadır. Afyonkarahisar un jeotermal kaynaklarını tanıtma ve kullanma açısından da eksiklikler söz konusudur. Yörük kültürü, özellikle yemekleri, günlük yaşam kültürü, el sanatları; bölge insanının 31

32 becerisini ortaya koyan en önemli kültürel değerlerdir. Ancak tanıtım, iletişim, sahiplenme eksikliği, kültür değerlerinin hem kültürel hem de ekonomik anlamda yönetme konusunda problemler olduğunu ortaya koymaktadır. Tüm bunların yanı sıra, bölge, kırsal dokusunu ve ekonomisini ayakta tutma konusunda güçlüdür. Bölge, kırsal kalkınmayı başarmış ender yerleşimleri barındırmaktadır. Şehir merkezine göç yoktur; merkez köyler altyapı ve sunduğu imkanlar açısından yeterlidir. Ayrıca köylerde eğitim kalitesi üst düzeydedir. Değer yönetiminde beceriyi geliştirmeye yönelik adımlar - Gölün sorunları, yönetimi, ekonomisi üzerine BAKA nın projeleri - Burdur gölünü gezdirerek tanıtmak üzere Mavi Lekeler projesi BAKIŞ Bölgeye, sınırsız sınırlar ilkesi ile bakarak ortak değerlerin çizdiği sınırlar ve tanımladığı ilişkiler ve ilişki potansiyelleri tartışılmıştır. Ön plana çıkan kavramlar ortak su kültürü, sakin kent, ruh ve stratejik yoldur. Bölgenin en önemli bütünleştirici gücü, ortak su kültürüdür. Coğrafya, aslen planlama sınırlarını doğanın sunduğu bir coğrafyadır; bu nedenle ortak özellikleri taşıyan bölgeye bütüncül bir bakış gerekmektedir. Bütüncül bakış açısı için öncelikle bir çerçeve belirlenmelidir. Isparta, Burdur ve Afyonkarahisar doğal yapı ve kültür açısından aynı özelliklere sahiptir ancak Antalya bu illerden daha farklı bir karaktere sahip bir çekim gücüdür. Bölge kentleri için huzurlu kent kavramı uygun düşmektedir. Bölgenin illerinin en önemli özelliği, hepsinin idari sınırları içindeki göllerin tehdit altında olması ve su yönetiminin bulunmamasıdır. Burdur ve Isparta, kültürel ve ekolojik değerler açısından aynı yapıya sahiptir ancak Isparta, ekonomik açıdan kendisini daha çok geliştirme fırsatı bulmuş bir kenttir. Afyonkarahisar ise İstanbul, Ankara ve İzmir kavşağında bulunmaktadır, stratejik bir konuma sahiptir. Tamamı Göller Bölgesi nde yer alan Isparta Burdur ve Afyonkarahisar un bir diğer ortak özelliği, her kentte üniversitenin varlığıdır. Sadece Burdur da öğrenci bulunmaktadır. Üniversite, bölgenin standartlarının gelişimi için önemli bir çark görevi üstlenmelidir. Kent ruhunu ayağa kaldırmak için öğrencinin varlığı önemsenmelidir. Bölge için, Antalya nın verimli arka bahçesi demek yanlış değildir. Antalya nın güçlü konumu ve yakınlığı bölge için hem bir avantaj, hem de dezavantajdır. Antalya nın bu yönünü değerlendirerek avantaja çevirmek için doğru işbirlikleri ile kurulmuş doğru bir etkileşim gereklidir. Göller Bölgesi ne bütüncül yaklaşımda Burdur, Isparta, Afyonkarahisar un tamamı, Konya dan Beyşehir ve Akşehir, Antalya nın kuzey kesimi ele alınmalı ve Antalya ile etkileşim içinde bir stratejik yol çizilmelidir. Göller Bölgesi, Ege, Akdeniz ve orta Anadolu nun kesişim bölgesindedir. 32

33 BÜYÜME Büyüme başlığı altında bölgenin değerleri ve mevcut dinamikleri ile birlikte büyümesinin önündeki engeller ve büyümeye yönelik stratejiler ve temalar ortaya çıkmıştır. Ekonomik anlamda bölgede 3 lokomotif sektör mevcuttur: tarım hayvancılık, son 10 yılda gelişen doğal taş - mermercilik ile eğitim. Ancak bu sektörlerin doğru şekilde yönetilememesi kaynaklı birçok sıkıntı, bölgeyi büyüme anlamında ileri taşımak yerine değerlerine zarar vermektedir. Büyümede eko-denge ve katma değer Bölgenin ekonomik ve kültürel büyümesinin önündeki en büyük engel, sektörler ve değerler arası dengenin kurulamaması, yanlış ekonomik politikalar nedeniyle ekonomi ile ekolojinin arasındaki dengenin bozulmasıdır. Özellikle tarım, hayvancılık ve mermercilik arasındaki denge kurulamamıştır. Bu durum günümüzde bölgenin taşıdığı alternatif turizm (kültür turizmi) potansiyelini de tehdit etmektedir. Tarımsal gelişimde özellikle süt üretiminin devamlılığı açısından barajların inşa edilmesi, su yönetimi planlarının eksikliği ile birlikte su kaynaklarının göllere ulaşamamasına ve göllerin bir kısmının tamamen kurumasına bir kısmının ise kurumaya yüz tutmasına sebep olmuştur. Mermercilik bölgede son 10 yılda hızla, altyapı kurulmadan ve çevre değerlendirilmesi yapılmadan gelişmiş bir sektördür. Küçük işletmelerin karlılık üzerinde durması ve büyürken ekolojik açıdan sorumluluk üstlenmemesi, dengelerin bozulmasına sebep olmuştur. Yeraltı sularının kaymasına sebep olduğu, hayvanların davranışlarının değişmesi nedeniyle ekolojik denge bozulmuştur. Ayrıca antik kentler yolu üzerindeki doğal peyzaj alanında konumlanan mermer ocakları, görüntü kirliliği de yaratmakta ve bu alanların cazibesini yitirmesine sebep olmaktadır. Bölgede işlenmediği için katma değeri yüksek olmayan mermerciliğin, fayda-maliyet hesaplaması yapıldığında ekonomik gelişime katkısının ekolojik açıdan verdiği zararın üstüne çıkmadığı açıktır. Atıklar bilinçsizce doğaya bırakılmıştır ve işlenerek bölgede yöresel bir malzeme olarak kullanılabilecekken değerlendirilmemiştir. Kozmetik ürünlerinin üretimi için kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler de hammadde olarak satılmaktadır. Yerel girişimcilik eksikliği, hammadde olarak değil de işlenerek pazarlandığı takdirde ekonomiye katkısı olabilecek mermer konusunda olduğu gibi bölgenin diğer değerlerinin sunumunda da büyümede katma değer eksikliği olarak bölgede kendini hissettirmektedir. Ayrıca koruma ve işletme konularındaki yasal eksiklikler de işletmeler için rahat bir hareket alanı sunarken aslında büyüme için olumsuz etkiler doğurmaktadır. Büyüme strateji ve temaları: Bölgenin tüm kentleri için ortak kanaat, tarım kenti, doğal taş zengini, hayvancılıkta ileri bir noktaya gelmek ve turizmden pay almaya yöneliktir. Bu bağlamda bazı kavramlar ve öncelikler bulunmaktadır: Yeraltı yerüstü etkileşimi ve ekolojiekonomi ilişkisi: Madencilik, tarım hayvancılık ve alternatif turizm sektörlerinin birlikte kurgulanması 33

34 gereklidir. Alternatif turizm için doğal peyzajın bozulmasını önlemek adına madencilik başta olmak üzere tüm olumsuz faktörlere kısıt ve ilke getirilmelidir. Mermer ocaklarından çıkan küçük parçaların kentlerde girdi olarak kullanılması, hem kültürel hem de ekonomik anlamda önemli bir faktördür. Ayrıca kozmetik hammaddeleri, süt ürünleri ve özellikle Türkiye nin meyve deposu niteliğindeki Isparta da meyve üretimi alanlarında girişimcilik ve büyüme için iyi bir fırsattır. Suyun yönetimi: Bölgede tarihin yarattığı su, suyun yarattığı tarım, tarımın yarattığı sonuçlar çerçevesinde öncelikle su yönetimi konusu ele alınmalıdır, su yönetiminde ise damla sulama sistemine geçiş, suyun daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Suyun yönetimi, tarımsal büyümeyi de beraberinde getirecektir. Yerel kültürün önceliği: Önce yerel, sonra genel yaklaşımıyla el sanatları ve günlük yaşam kültürü değerleri hakkında bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleri, öncelikle kültürel sürekliliğin sağlanmasında birincil öneme sahiptir. Bu değerlerin tanıtımı ve sunumu metalaştırılmamalıdır ancak ekonomik fayda sağlayacak bir yön çizilmelidir. Alternatif turizm: Özellikle Burdur ve Isparta da yörük kültürü, yayla turizmi kapsamında değerlendirilebilir niteliktedir ve bunu hayata geçirmek için bir program gerekmektedir. Böyle bir stratejide Antalya nın çekici gücü önem kazanmaktadır. Bölgenin antik kentlerinin bir envanteri yapılmalı ve bölgenin antik kent bereketi ekonomik bir girdi olarak değerlendirilmelidir. Bölgede değerlendirilebilecek bir diğer turizm alternatifi ise eko-turizmdir. Göllerin sunduğu kuş gözlem imkanları, barajlarda olta avcılığı, su sporları, eko turizm için alternatif olarak değerlendirilebilir. Turizme yönelik kültür ve turizm kümelenmesi çalışması, sürecin başında yapılmalıdır. Bölgenin ruhu: Yerleşimleri ayakta tutan en önemli güç ruhtur. Göller Bölgesi nin de rekabet edebilir ve büyüyen bir bölge olabilmesi için bu ortak ruhun yakalanması çok önemlidir. Bölgeyi ekonomik ve kültürel açıdan canlı tutmak ve potansiyel göçleri engellemek için ortak ruhun ortaya çıkması adına ise bölgede en önemli dinamiklerden biri üniversitelerin ve öğrencilerin varlığıdır. Üniversiteler bölgeyi hem ekonomik açıdan ayakta tutmak hem de yapılacak işbirlikleri ve çalışmalar sayesinde bölgenin ileri taşınmasına ivme kazandıracak bir ruh taşımaktadır. BEKLENTİ Beklenti başlığı altında işbirliğine, çalışmaları hayata geçirmeye, ileride nasıl bir bölge hayal edildiğine yönelik konulara ve bu konularda kurumların üstüne düşen sorumluluklara değinilmiştir. Bölgenin en büyük beklentisi huzurlu ve kendine yeten, medeniyetler koridorunda Göller Yöresi olmaktır. - Doğal değerleri, 9000 yıllık yerleşim izlerini ve kültürü geleceğe taşımak. Ekonomi-ekoloji dengesi birlikteliği: 34

35 Doğa alınıp satılan bir meta haline dönüştürülmemesi, sektörler arası uzlaşma ve denge için ilke kararlarının alınması - Su havzalarının ve ekolojik çeşitliliğin korunması amacıyla üniversite ve kamu kurum ve kuruluşlarının işbirliği ile yönetim planının hazırlanması ve uygulanması, göllerin kaybının engellenmesi - Yerel yönetimlerin tarım ve hayvancılığı geliştirme konusunda desteği - Yaptığı işten mutlu, topoğrafyaya, coğrafyaya sahip çıkan köylü; Gelir edinen, kalkınan köyler. - Turizm için altyapı hazırlanması ve kentlerde daha çok yaşamsal alanlar yaratılması - Değerlere, insan ve çevre sağlığına yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ve sonrasında bir uygulama alanı oluşturmak ve su kullanım bilincine ayrı bir önem atfetmek - Çevre kirliliği açısından özel sektörün sorumluluk alınması - Yönetim karmaşasının çözülmesi, işlem süreçlerinin kolaylaşması ve böylelikle yapılan planların uygulanabilir kılınması - Uygulanabilir ve sürekliliği sağlanabilir projelerin üretilmesi - Üç üniversitenin işbirliği - Eko kapasitenin iyi kullanılması - Bölge için ortak bir stratejik yaklaşım - Ne, nerede, ne zaman, kim, nasıl? Sorularına kesin yanıtlar verilmesi. - Planlı çalışma - Söylemden eyleme geçmek - Ve tüm bunların uygulanabilmesi için gerekli bir üst çerçeve olarak Göller bölgesi ortak strateji planı: Her kentin hazırladığı stratejilerin ortak yönleri alınarak yapılan ortak bir plan. E ANALİZİ Çalıştay katılımcıları tarafından sürdürülebilir kalkınmanın temel bileşenleri Ekoloji, Ekonomi, Eşitlik ve bu hedefin gerçekleşmesinin anahtarı olan Etkinleştirme, Edinim, Entegrasyon kavramları tartışılmıştır. EKOLOJİ Göller Bölgesi nin doğal çeşitliliği, ekolojiekonomi dengesi, yeşil ağlar, eko tasarım ve yeşil ekonomi gibi kavramlar önemli tartışma konuları olmuştur. Çeşitlilik Göl eko sistemi, sulak alanları, milli parklar, Ramsar alanı, doğal sit alanları, yaban hayatı geliştirme sahası, kıyı ekosistemi, endemik türleri, flora ve fauna çeşitliliği, kuş göç yolları, jeotermal kaynakları ile bölge doğal çeşitlilik açısından çok zengin ve hassas bir alandadır. Bölge bu nitelikleri ile uluslararası öneme sahiptir ve değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılması önemlidir. Doğal çeşitliliği tehdit eden en önemli bileşen bilinçsiz insan faaliyetleridir. Sorun insan odaklı olduğu için, insan odaklı çözümler ortaya konulmalıdır. Katılımcılar tarafından göllerin merkezi, çam ormanı ülkesi, gen merkezi olarak nitelendirilen bölgede doğanın alınıp satılan bir meta olarak görülmemesi ve korunması gerektiği mesajı verilmiştir. Bölgede öne çıkan doğal değerler: - Göller - Bataklık ve sazlık alanlar - Ormanlar: sedir ve çamlık ormanlar - Akarsular 35

36 - Kuşlar ve kuş göç yolları: Türkiye deki kuş türlerinin üçte biri bu bölgededir. (dik kuyruk ördeği, uzunbacak, arı kuşu). - Dağlar - Vadiler, kayalık alanlar - Balık türleri: Burdur dişli sazancığı - Doğal taş: mermer, boza taşı Sorunlar Baraj, göletler ve sondaj: Tarımsal sulama, kentsel kullanım amacıyla gölü besleyen akarsular üzerine inşa edilmiş baraj ve göletler, bilinçsiz ve denetimsiz sondajlar sulak alanlara zarar vermektedir. Örneğin Bozçay üzerinde kurulmuş olan 14 baraj ve gölet bulunmaktadır. Burdur Gölü günümüzde 12m çekilmiş, Eber Gölü de kurumaya yüz tutmuştur. Bölgedeki diğer göllerde benzer biçimde küçülmektedir. Gereken önlemler alınmadığı sürece uygarlıkların beşiği olmuş göller kaybedilecektir. İklim değişikliği: Bölge hassas eko sistemi ile Türkiye de iklim değişikliğinden en çok etkilenecek alanlar arasındadır. Göller bölgesi ve iklim değişikliği süreci üzerinde geniş çaplı araştırmalar yapılmalıdır. Yönetim planı eksikliği: Göller bölgesinin tümünü kapsayan yönetim planının eksikliği önemli bir sorundur. Bölgede; Burdur Gölü yönetim planı bulunmasına karşın planın uygulanamaması ve plan sınırlarının gölü etkileyen alanların hepsini kapsamaması; bölgenin yalnızca Burdur gölünü değil, tüm sulak alanları kapsayıcı bir yönetim planına ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bilinçsiz tarım ve hayvancılık faaliyetleri: Kimyasal gübre, ilaç kullanımı ve bilinçsiz sulama toprak ve su kirliliğine sebep olmaktadır. Bölgede 950 endemik bitki türü bulunmaktadır. Aşırı otlatma bu bitki türlerinin geleceğini tehdit etmektedir. Balık çiftlikleri akarsuları kirletmektedir. Mermer ve taş ocakları: Bölgede bilinçsiz mermercilik faaliyetleri doğal peyzajı geri döndürülemez biçimde zarar vermektedir. Kentsel atıklar: Atık su arıtma ve geri dönüşüm tesislerinin eksik olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda bölge halkının bu konuda bilinç eksikliği, tüketim biçimlerinin değerlendirilmesi, geri dönüşümün yaygınlaştırılması gerekmektedir. EKONOMİ Bölgenin ekonomik değerleri, temel ekonomik sektörleri, yenilikçi sektörler, girişimcilik fırsatları ve istihdam olanakları tartışılmıştır. Bölgenin lokomotif sektörleri; Hayvancılık ve tarım: et, süt, süt ürünleri, meyve, sebze, gül, tıbbi bitkiler Doğal taş, mermercilik Eğitim ve öğrenci ekonomisi olarak öne çıkmaktadır. Katılımcılar bölgenin temel sektörlerinin; doğal değerlere zarar vermeden geliştirilmesi gerektiği görüşündedir. Gelişim fırsatları Yerinde üretim: Bölgede yerinde üretim desteklenmelidir. Hammaddelerin bölge içinde işlenmemesi sebebiyle katma değer yaratılamadığı belirtilmiştir. Bu duruma; mermerin bloklar halinde satılması, sütün 36

37 bölge dışında işlenip satılması örnek gösterilebilir. Hayvancılığın gelişim potansiyeli: Hayvancılık açısından Türkiye nin en önemli bölgeleri arasındadır. Süt ve süt ürünleri üretimi geliştirilmeli ve süt ürünleri bölge içinde işlenmelidir. Organik ürünler: Organik tarım ve organik gübre üretimi açısından uygun bir coğrafyaya sahiptir. Tarımsal ürün çeşitliliği: Bölgede tarımsal ürün çeşitliliği arttırılmalıdır. Kapari üretimi örnek olarak gösterilebilir. Turizm: Bölgede alternatif turizm türlerinin gelişme potansiyeli yüksektir: arkeo turizm, termal turizm, doğa turizmi, eko turizm, yayla turizmi örnek olarak sayılabilir. Tanıtım stratejileri oluşturulmalı, turizm acenteleri ile etkin çalışıp Göller Bölgesi turları arttırılmalıdır. Eko turizm projeleri kurgulanmalıdır. Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği: Gül, gül yağı, haşhaş yağı, haşhaş kapsülü kozmetik ve tıp alanında önemli bir yere sahiptir. Doğa ve su sporları: Yürüyüş, kayak, kuş gözlemciliği, olta balıkçılığı vb. aktiviteler için bölgenin coğrafi yapısı uygundur. Orman ürünleri: Bölgenin ormanlık alanları ekonomik gelişim için önemli potansiyeller taşımaktadır. Örneğin bölgenin dağlık ve ormanlık alanlarında doğal olarak yetişen mantar kekik gibi ürünler değerlendirilebilir. Su ürünleri: Balıkçılık, kontrollü saz hasadının bölge ekonomisine getirileri olacaktır. Geleneksel üretim: Dokumacılık, el işleri gibi geleneksel ürünler üretilip pazarlanmalıdır. EŞİTLİK Kaynaklara erişim, katılımcılık, değer, kaynakların paylaşımı, toplumsal yapıya ilişkin değerlendirmeler eşitlik kavramı çerçevesinde tartışılmıştır. Bölge, kırsal kalkınma açısından önemli almış ve katılımcılar toprağından kopmayan köylülerin bölgesi olma beklentisi içindedir. Köylerin eğitim ve alt yapı durumları Türkiye geneline göre iyidir. Buna rağmen bölgenin dağıtılan destek fonlarından az yararlandığı ve bölgeye teşviklerin çekilmesi önemli sıkıntılar yaratmaktadır. Yine de bölge illeri göç vermektedir. Ekonomik getirisi olan ürünlerin bölge halkına geri dönüşünün az olması, sosyal imkânların yetersiz olması bu durumun en önemli sebepleri arasındadır. Sivil toplum kuruluşlarına katılım ve destek oranı azdır. Üniversiteler ve genç nüfus sivilleşme hareketlerine uzak durmaktadır bu sebeple sivilleşme hareketleri desteklenmelidir. ETKİNLEŞTİRME İşbirliği ve uzlaşma imkânları, paylaşım, buluşma ve erk konuları tartışılmıştır. Bölgede işbirliği az fakat üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, kamu kuruluşları, yerel yönetimler, ticaret ve sanayi odaları, işbirliğine açık ve uzlaşma konusunda isteklidir. İşbirliği başlıkları: - Kamu- özel- sivil birlikteliği desteklenmelidir. 37

38 - Kamu kuruluşları sivil toplum kuruluşları ile ortak projeler yürütmelidir. - Stratejik planlama süreçlerinde üniversiteler etkin olmalıdır üniversitelerin bilimsel araştırmaları projelere altlık oluşturmalıdır. - Bölge üniversiteleri arasında işbirliği platformu oluşturulmalıdır. - BAKA ve yerel halk etkileşimi sağlanmalıdır. - Kalkınma Ajansı daha aktif bir yapıya kavuşmalıdır. Yerel ticaret odaları ve sivil toplum örgütlerinin BAKA toplantılarına katılması, bölgeyi ilgilendiren süreçlere gereken katılımı sağlaması gerekir. - Koruma kurulları ve yerel yönetimler ortak çalışmalar yürütmelidir. - Yukarıdakilere benzer işbirlikleri çeşitlendirilmeli ve geliştirilmelidir. EDİNİM Kaynak ve değer yaratımı, ortak aklın kurgulanması ve yerel gücün ortaya çıkarılmasının olanakları öncelikli olarak ele alınmıştır. Göller Bölgesi nde mali kaynak önemli bir sorundur, buna rağmen merkezi yönetim kaynak aktarımını doğru yönlendirememektedir. Kaynakların yönetimi yerel iradeler ile işbirliği içinde yapılmalı, yerelleşme desteklenmelidir. Bölge halkı başarıya ulaştığını gördüğü projelere yanaşmaktadır. Bu sebeple halkla etkileşimli pilot uygulamalar yapılmalıdır. Kalkınma Ajansları vb. kurumların yarattığı destek fonlarına erişim için gereken prosedür kolaylaştırılmalıdır. Girişimcinin proje geliştirme kapasitesini geliştirecek ve hızlandıracak mekanizmalar kurulmalıdır. Mekân yaratım ve edinim biçimleri tarihsel ve kültürel değerler ile örtüşmelidir. Göl sulak alanlar vb. hassas noktalarda arazi edinimi, yapılaşma şartları belirlenmelidir. Güneş, rüzgâr enerjisi, bio-gaz, jeotermal, alternatif enerji üretim olanakları araştırılmalıdır; Ar-Ge faaliyetleri yapılmalıdır. ENTEGRASYON Toplumsal, mekânsal ve ekonomik dinamiklerin entegrasyonunun nasıl sağlanacağı ve buna yönelik plan kararlarının neler olabileceği önemli sorulardır. Üç il; Isparta, Afyonkarahisar ve Burdur entegre olmalı; Antalya, Konya ve Denizlide bu etkileşim içinde yer almalıdır. Bölgedeki üç kentin birlikte hareket etmesi, bölgenin gelişimine destek olacak, rekabet gücünün artmasını sağlayacaktır. Kurumlar arası entegrasyon ve eşgüdüm eksiktir. Kurumlar ortak çalışmalıdır. Bölgenin lokomotif sektörleri birbirini zarar verici değil destekleyici biçimde örgütlenmelidir. Örneğin tarım, sanayi, mermercilik, turizm sektörleri arasında uyum stratejileri katılımcı ortamlarda oluşturulmalıdır. Öğrenci ekonomisi bölgenin geleceği açısından önemlidir. Üniversiteler yaşama ve kentlere entegre olmalı, etkileşimleri arttırılmalıdır. Bu soruna yönelik öncelikli eylem, kentlerde öğrencilerin sosyal ve kültürel imkânlarının arttırılması olmalıdır. Göller Bölgesi illeri ortak etkinlikler düzenlemelidir. Fuar ve festival gibi etkinlikler bölgenin tanıtımı ve ekonomik gelişimi için önemli roller oynayacaktır. 38

39 Göller yöresi festivali, tarım fuarı gibi başlıklar altında bu etkinlikler düzenlenebilir. Göller Bölgesi nin turizm gelişimi için Antalya ile entegrasyonu önemlidir. Kır ve kent entegrasyonu güçlendirilmelidir. Merkez köylerin alt yapıları daha da güçlendirilmeli, kentlere günlük gidiş gelişler kolaylaştırılmalıdır. Göllerin insan yaşamına entegrasyonu sağlanmalı ve su kültürü geliştirilmelidir. K ANALİZİ Koruma, Kapasite, Kalkınma, Kimlik, Katılım ve Kurgu başlıkları altında Göller Bölgesi nin geleceği tartışılmıştır. Bölgenin kimliğinin ve kültürel değerlerinin korunması yaklaşımıyla, kalkınmaya yönelik kapasiteyi geliştirecek ve yeni bir bölgesel ve kentsel kurguyu oluşturacak anahtar kavramları ortaya çıkmıştır. KORUMA Göller Bölgesi nin olduğu doğal değerleri bölge kimliğinin en önemli bileşenini oluşturmaktadır. Bu oturumda katılımcılarla bölgenin korunması gerekli doğal ve kültürel mirası, koruma bilinci ve bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin sahiplenilmesi konuları tartışılmıştır. Sahip olduğu doğal mirasıyla öne çıkan Göller Bölgesinin Anadolu da ilk Neolitik çağdan günümüze kadar net olarak izlenebilen 7000 yıllık kesintisiz bir medeniyete ev sahipliği yapıyor olması bölgenin zengin kültürel mirasının en önemli göstergesidir. Doğal miras Bölgenin doğal mirasını oluşturan öğeler; göller, kanyonlar, dağlar, ormanlık araziler, yaylalar, çayır ve meralar, tarım ve hayvancılığa imkan veren araziler şeklinde sıralanmıştır. Bölgedeki göllerin başlıcaları: Burdur, Beyşehir, Kovada, Eğirdir, Gölcük Gölhisar, Karataş, Salda, Yarışlı, Eber, Acıgöl, Akşehir ve Uyuz Gölü olarak belirtilmiştir. Kanyonlar: Çandır Yazılı Kanyon, Karanlıkdere Kanyonu, Kasımlar Kanyonu (tehdit altında, baraj yapılacak), Yaka 39

40 Kanyonu, Gökbüvet Kanyonu, Serençay Kanyonu, Tokalı Kanyon, Akdağ Kanyonu ve Frig Vadisidir. Giden gelmez Dağları, Sultan Dağları ve Kızıldağ ise bölgedeki en önemli dağlar arasındadır. Bölgenin korunması gerekli flora ve fauna başlığında bölgeye özgü bir kuş türü olan ve Burdur Gölü nde kışlayan dikkuyruk, dünyaca ünlü sedir ağaçları, sütü ve süt ürünleri çok kıymetli olan Honanlı keçisi belirtilmiştir. Kültürel Miras Arkeolojik miras: Sagalassos, Kibyra, Psidia Antiochia, Kremna, Adada, Tekesarayı yollar (St. Paul Yolu ve Roma Yolları) Mimari miras: Sivil mimarlık örnekleri, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin anıtsal yapıları, Çeşmeler Geleneksel yaşam kültürü: Düğün ve cenaze gelenekleri, el sanatları (Alaca dokuma, İbecik el bezi dokuması, İbecik üçeteği), Hacılar seramikleri, bakır rölyef, keçecilik, yerel halk çalgıları, sipsi, cura, kabak kemane ve halk müziği, zengin şive mozaiği, yemek kültürü (keşkek), tarımsal birikim, 3000 yıllık hamam kültürü, Yörük kültürü Korumanın bölgesel sorunları Bölgenin zengin doğal mirası ve hala ayakta duran derin tarihsel geçmişin izlerine rağmen, bu değerlerin korunması konusunda ortak sorunlar mevcuttur. Sorunlar genel olarak sulak alanların kullanımı, arkeolojik alanların karşı karşıya olduğu tehlike ve bilinçsiz kaynak kullanımı konusunda yaşanmaktadır. - Sulak alanlar ve göllerin çeşitli sebeplerle kuruması ve bunun sonucunda kuş türlerinin yok olması, tarım ve hayvancılığın azalması ve insan yaşamına olumsuz etkisi ) - Gölleri besleyen suların barajlarla kesilmesi - Mermer ve taş ocaklarının hem tarıma hem arkeolojiye hem de çevreye verdiği zarar - İşlevini yitirmiş mermer ve taş ocaklarının atıl olarak kalması ve çevreye karşı yasal yükümlülüklerinin olmaması - İzinsiz sondaj yapılarak yeraltı sularının kontrolsüz çekilmesi - Define bulma amaçlı kaçak kazı yapılması - Afyonkarahisar daki peri bacalarında meydana gelen tahribat - Teke ve keçinin ormanlara zarar verdiği gerekçesiyle Orman Müdürlüğü tarafından yok edilmesi - Göller Bölgesi ndeki her göl için yönetim planı gerekliliği buna karşın sadece Burdur Gölü nün yönetim planının varlığı Koruma bilincini arttırma önerileri Doğal ve kültürel mirasın korunması konusunda yaşanan sorunlara rağmen bu konuda yerelde ve sivil toplum örgütleri tarafından sürdürülen çalışmalar vardır. Lisinia grubunun çevresel kirlenmeye karşı halkı bilinçlendirme amacı taşıyan Anti Kanser Projesi bu örneklerden biridir. Atılması gereken ilk adımın ortak bir koruma bilincinin oluşturulması ve değerlere karşı sahiplenme duygusunun güçlendirilmesi olduğu tüm katılımcılar tarafından dile getirilmiştir. Maden ocaklarıyla ilgili 1960 dan beri değişmeyen 40

41 mevzuatla ilgili yeni bir düzenlenme ihtiyacı, koruma - önlem derecelerinin yeniden belirlenmesi, sulak ve tarım alanlarının kullanımı konusunda eğitim, eski eser kaçakçılığı konusunda eğitim, ilkorta-lise seviyesinde verilecek doğa koruma ve çevre bilinci oluşturma eğitimleri, damlama sulama yönteminin yaygınlaştırılması, kimyasalsız tarımsal üretim ve toprak-tohum-zirai ilaçlar konusunda bilgilendirme, flora ve fauna çeşitliliğini vurgulayan ilkelerin belirlenmesi gerekliliği katılımcılar tarafından vurgulanan konulardı. KAPASİTE Bölgenin insan, mekân, kaynak, gelişim ve yatırım kapasitesinin tartışıldığı bu başlıkta bölgenin kapasitesini tehdit eden etkenler de dile getirilmiştir. İnsan Mekân Kapasitesi Burdur il genelinde nüfus azalırken, merkez çevresindeki köyler nüfus kaybı yaşamamaktadır. Kentsel her türlü altyapıya sahip olan köyler sakin ve huzurlu yaşam imkânı sunmaktadır. Yazın artan kır nüfusu buranın sunduğu doğal yaşamın niteliğini göstermektedir. Yaşam kalitesi açısından yüksek imkânlar sunan bölgede nüfus açısından iller arasında dengeli bir dağılım görülmemektedir. Üniversiteli genç nüfusun ve kalifiye nüfusun kentte kalmasını engelleyecek ekonomik ve sosyal alt yapı sorunları mevcuttur. Üniversite sonrasında bölgede istihdam edilemeyen kalifiye genç nüfus Antalya ve Konya gibi daha büyük illere göç etmektedirler. Bu durum bölge kentlerini gelişim açısından önemli bir potansiyelden mahrum etmektedir. Kaynak- Gelişim Yatırım Kapasitesi Bölge doğal ve kültürel kaynaklar açısından zengin olup, çeşitli sebeplerle bu kaynakları ekonomik getiriye dönüştürmek konusunda zayıf kalmaktadır. Bölgenin en önemli doğal kaynakları; mermer yatakları, kozmetik ve ilaç sanayisinde kullanılan gül ve sudur. Mermerin hammadde olarak ihraç edilmesi nedeniyle katma değeri düşüktür. Değerli bir ürün olan gülün de işlenmesi bölgede yapılamamakta, yüksek katma değer elde edilememektedir. Göl ve kaynak sularının kuruması ve azalması en önemli ekolojik sorunu oluşturmaktadır. Yapı stokuyla ilgili en büyük sorun tarihi yapılar konusunda yaşanmaktadır. Yıkılan yapıların restore edilmesi için kaynak sorunu yaşanmaktadır. Bu anlamda sadece doğal kaynakların değil, insanların da haklarından mahrum olduğu dile getirilmiştir. Çözüm önerileri - Öncelikle kalkınmaya yönelik bölgenin öncelikleri tanımlanmalıdır. - Mevcutta birbirleriyle çelişen tarım ve hayvancılık ile taş ve madenciliğin dengeli bir politika ile yeniden ele alınması gereklidir. - Kaynak yönetimi ile koruma ilişkisi gerçekleştirilmelidir. - Özellikle genç nüfusun büyük kentlere göçünü engellemek amacıyla bölgenin ortak paylaşımla büyümesini sağlayacak bir büyüme sistemi geliştirilmelidir. Bölgenin kalkınma gücü paylaşılmalıdır. - Kaliteli nüfusun kapasitesini kullanmak için geniş kapsamlı bir istihdam politikası ve mesleki eğitime 41

42 yönlendirme programları geliştirilmelidir. İhtisaslaşma eğitimleri verilmelidir. - Sanayi ve turizm yatırımı planlaması yapılmalıdır. - Organize hayvancılık için girişimler desteklenmelidir. - Suyun kullanım hakkının düzenlenmesi için yönetim planı yapılmalıdır. - Korumanın sürdürülebilir hale gelmesi için yasa değişiklikleri yapılmalıdır. - Mermerlerden çıkan parçalar gibi atıl malzemelerin yeniden kullanılabilir hale gelmesini sağlayacak projeler geliştirilmelidir. KALKINMA Göller Bölgesi nin kalkınması konusunda mermer ocaklarının mevcut durumları ve etkileri, tarım sektörünün geleceği öncelikle tartışılan başlıklar olmuştur. Mermer Ocakları Bölgedeki 3 il Türkiye geneline bakıldığında ekonomik yönden zayıf durumdadır. Ekonominin iki temel sektörü olan madencilik ve tarım, koruma ve kalkınma arasındaki karşıtlığı yansıtmaktadır, bu sebeple zıt kutupları ifade etmektedir. Sadece Burdur ilinde yaklaşık 900 işletmenin mermer ocağı ruhsatına sahip düşük kapasiteli yatırımlar olması sektörün lokomotif bir sektör olarak işlemesini engellemektedir. Önemli bir mirası olan mermerin bu hızla tüketilmesi, verimli görülmemektedir. Diğer sektörlerle işbirliği içinde olmaması nedeniyle de kendine yarayan bir sektör olarak nitelenmektedir. Atıl duruma geçen ocakların ıslahının yapılmaması çevresel tahribata yol açan büyük bir sorundur. Kalkınmaya yönelik neler yapılabilir? Kalkınmanın en önemli iki bileşeni olan yerel girişimcilik ve yatırım gücünün desteklenmesi ve geliştirilmesi gereklidir. Bölgede su yönetimine gidilmelidir. Tarım, hayvancılık, eğitim ve madenciliğe kalkınmada öncelikler verilmelidir. Bölgesel gelişim politikaları belirlenmelidir. Hangi ilde neyin geliştirileceğinin belirlendiği, ihtisaslaşma ve öncelikleri kapsayan bir bölgesel organizasyon planlanmalıdır. Kalkınma ve korumanın birlikteliğini mümkün kılmak için mermer ve tarım kaynaklarının doğru şekilde işlenmesi sağlanmalıdır. Bu konuyla ilgili öncelikli ilkeler ve dengeli üretim için bilinçlendirme altyapısı hazırlanmalıdır. - Uranyum ve bor bakımından zengin olan bölge, yeni kalkınma araçları olarak bu kaynakları kullanmalıdır. - Yenilenebilir enerji yatırımları yapılmalıdır: güneş ve rüzgar bölgenin en önemli doğal kaynaklarıdır. - Madencilik yasasında korumaya ilişkin maddelerin uygulama konusundaki eksikliklerinin giderilmesi ve bunun denetlenmesi gereklidir. - İdari mekanizmalarda yasa değişikliğine gidilmelidir. - Altyapı, ulaşım, tanıtım ve iletişim geliştirilmelidir. - Bölge temaları belirlenmelidir: Suya ve Huzura Dayalı Sakin Öğrenci Kenti gibi. Arkeolojinin bölgenin kalkınmasında önemli bir faktör olabilmesi için kazı çalışmalarına ayrılan ödeneklerin arttırılması, kazı çalışmalarının takibinin yapılması ve sonuçların kamuoyuyla 42

43 paylaşılması gibi birçok altyapı çalışmasının yapılması gerekliliği belirtildi. KİMLİK Kimliğin kaybolması Bölgeye kimliğini veren doğal yapılar ve kültürel değerler ekonomik ve sosyal sebepler nedeniyle tehlike altındadır. Kimliğin kaybolmasına neden olan bu etkenlerin çözümü için ise bölgesel bir politika mevcut değildir. Antik kentlerin çevresinde ve doğal peyzaj çevresinde yer alan maden ocakları bölgenin kimliğini oluşturan doğa ve kültürün somut varlığını ve saygıdan dolayı soyut varlığını zedelemektedir. Köylerin kimliğinin kaybolmaması için mekan kullanımı ve koruma konusunda bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gereklidir. Kimliği korumaya yönelik yapılabilecekler: - Bölge kimliğinin tanıtımı faaliyetleri - Kültür varlıkları envanteri hazırlanması - Görüntü kirliliğine ve çevresel zarar neden olan maden faaliyetlerinin ortadan kaldırılması Kimliği şekillendiren kültür varlıkları: - Teke Yöresi - Yirmi dört Oğuz boyundan on altısının bu bölgede olması. - Folklör (Aziziye Köyü) - Psidya Bölgesi (Kremna dahil) - Hamitoğulları beyliği - Tekeoğulları - Göller - Orta Asya kültürünün en önemli değeri olan Yörükler. Burdur da Orta Asya Türklerinin 12 köyü mevcuttur. Isparta Yalvaç, Şarkikaraağaç, Afyonkarahisar-Sandıklı ve Dinar ın dağlık kırsal kesiminde, Burdur da Gölhisar, Dirmil, Yarengeceler Bölgesi - Çancılık (Dimril) - Güller diyarı olması - Hitit kültürü - Frigler: Toroslardan Burdur Gölüne kadar kendine has bir ortak kültür Kuruçay höyücek, Antalya bademağacı (psidya burası da) - Kendine has bir neolitik kültür: Kendine has, Konya neolitik kültürüyle karışmamış, etkisi sınırlı ve kültürü kendi içine kapalı bir bölge özelliği göstermektedir. M.Ö den yazının bulunmasına kadar tarihin en iyi izlendiği bölge. Ayrıca ilk tunç çağı izleri de görülmektedir. Ege de ve Anadolu nun en derin yerleşimlerinde bile net izlenemeyen bu süreç kültür turizmi açısından çok önemli bir veridir. - Güçlü kent devletleri oluşması - Roma izleri - Göçer kültürü : Turizm için hala yaşayan bir değer olarak kullanılmalı. - Yol kültürü KATILIM Katılımın bölgesel veya kentsel projeler bazında sağlanmasının bölgeyi sahiplenme ile doğru orantılı olduğu tüm katılımcılar tarafından ifade edilmiştir. Aidiyet eksikliği ve bölgesel bakış açısının yerleşmemiş olmasından dolayı katılım yeterli ölçüde sağlanamamaktadır. Farkındalık katılımı doğrudan etkileyen bir etken olarak sağlanması gerekli bir bileşendir. Bölgeyle ilgili bilgi paylaşımının geniş bir platformda yapılması gerekmektedir. Kurumlar arası diyalogların zayıf olması karar ve projelerin hayata geçmesini zorlaştırırken, yerel ve sivil arasındaki koordinasyonun da yavaşlamasına neden olmaktadır. Kaynak sorunu bölge ve yerelde katılım mekanizmalarının gelişmesini engelleyen bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. 43

44 Katılımın her ölçekte sağlanması için fikir üretenle mali kaynak sahibini bir araya getiren, bilgi ve kaynak paylaşımını sağlayan bir platform oluşturulması Beş üniversitenin ortak çabası ile sağlıklı yeni alan araştırmaları yapılabilir. Nüfus azalmasına karşı konfor- kapasite bağlamında kent mekânı yeniden ele alınmalıdır. Yörük kültürünün izlendiği coğrafyada yaylaların kentle etkileşimi kurgulanmalı, bu değer kültür turizmi için bir potansiyel olarak değerlendirilmelidir. KURGU Afyonkarahisar, Burdur ve Isparta illerini kapsayan Göller Bölgesi için bölgesel kalkınma senaryosu için yapılması gerekenler tartışıldı. Ortak Değerler Bölgenin ortak kimlik değerlerinin bilinmesi ve bu değerlerin ortak bir yönetim çevresinde bölge kentleri arasında paylaşımı bu kurgunun temelini oluşturmaktadır. Hem doğal hem de kültürel bir zenginliği paylaşan coğrafyada, ortak bir bölge anlayışını pekiştirmek için hazırlanan yayınlar tüm bölgeyi kapsamalıdır. Bu, manevi kültür alışverişinin sağlanması açısından önemli bir adımdır. Bölgenin yukarıda açıklanan ortak kimlik unsurları, Göller Bölgesi Kültür Turizmi stratejilerinin temellerini oluşturacaktır. Oluşturulacak yeni bölgesel kalkınma kurgusunda kültür ile sanayinin koruma ilkeleri çerçevesinde kaynaştırılması gerekmektedir. Sektörde profesyonelleşme, katma değerinin yükseltmeyi hedefleyen üretim ve satış stratejilerin benimsenmesi kalkınma kurgusunun bir parçasıdır. Kuzey güney aksında bölgenin etkisinin artması için ulaşımın çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. 44

45 Bölüm 4 TEMATİK STRATEJİLER, TEMEL ÜRÜNLER Tematik Strateji 1 EKO Ekoloji & Ekonomi Tematik Strateji 2 YOL Kesişen İzler Hedef 1: Öncelikler Çerçevesinin Oluşturulması Hedef 2: Eko-Denge Gelişim Modelinin Oluşturulması Hedef 3: EKO Vizyon Planı nın Hazırlanması Hedef 1: Bölgesel İzler Sistematiğinin Kurgulanması Hedef 2: Kesişen İzler Senaryosunun Yazılması Hedef 3: Kültürel Erişilebilirlik Ağ Çalışması nın Yapılması Tematik Strateji 3 KIYI Kıyı Yaşamı Tematik Strateji 4 SU Suyun Gücü Hedef 1: Kıyısal Coğrafya Çeşitliliğinin Saptanması Hedef 2: Kıyı ve Yaşam Bütünleşmesinin Sağlanması Hedef 3: Kıyı Yaşamı Rehberi nin Hazırlanması Hedef 1: Su Kümelenme Analizinin Yapılması Hedef 2: Su Yönetim Çerçevesinin Oluşturulması Hedef 3: Su Yönetim Planı nın Hazırlanması 45

46 Tematik Strateji 1. EKO: Ekoloji ve Ekonomi Göller Bölgesi nin doğal çeşitliliği tarih öncesi dönemlerden günümüze coğrafyada sürdürülen ekonomik faaliyetler ile sosyal ve kültürel yapıyı doğrudan etkilemiştir. Bugün bölgenin temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılık ile mermerciliktir. Ne var ki, her geçen yıl bu faaliyetlerin doğal ve kültürel zenginlik üzerindeki olumsuz etkileri artmakta ve geri kazanılması zor olan doğal değerler yitirilmektedir. Bu nedenle, bölgede öncelikle ele alınması gereken konuların başında ekolojik koruma ve ekonomik gelişme arasındaki dengenin sağlandığı, yeni bir kalkınma modeli geliştirilmesi gelir. Hedef 1. Öncelikler Çerçevesinin Oluşturulması Bölgede ekoloji ve ekonomi dengesine dayanan yeni bir kalkınma modeli geliştirilmesine dair ilk hedef öncelikler çerçevesinin belirlenmesidir. Gerek ekolojik açıdan hassas ve özel noktaların, gerekse ekonomik anlamda atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemlerin önceliklendirilmesi bu çerçevenin ana konusunu oluşturur. Bu çerçeve kapsamında ele alınan ve değerlendirilen konular doğrultusunda, bölgenin kalkınma modelini, dolayısıyla ekonomik geleceğini, yönlendirecek esas faktörler ortaya konacaktır. Adım 1. Ekoloji- ekonomi çatışma alanlarını tespit etmek Öncelikler çerçevesinin ilk adımı bölge ölçeğinde ekoloji ve ekonominin çatışma alanlarının tespit edilmesidir. Coğrafyanın hangi değerlerinin, ne tür ekonomik faaliyet alanları tarafından etkilendiğini ve bu etkinin derecesini, nedenlerini anlamak açısından çatışma alanları ortaya konulmalıdır. Böylece, öncelikler çerçevesi kapsamında belirlenecek ve gelecek stratejilerini yönlendirecek müdahale alanları da tespit edilmiş olacaktır. Göller Bölgesi ölçeğinde, ekoloji- ekonomi çatışma alanlarına örnek olarak; Tarımsal faaliyetlerin göl ekosistemlerini olumsuz yönde etkilemesi, Baraj uygulamalarının su kaynaklarını kısıtlaması Mermer ocaklarının, nitelikli doğal ve kültürel peyzaj parçaları içeren çevrelere zarar vermesi Endüstriyel faaliyetlerin atık yönetimi eksikliğine bağlı olarak çevre kirliliği yaratması verilebilir. Mevcut durumda ekonomik sektörlerin olumsuz etkilerini yaşayan ekolojik bileşenlere yönelik alınacak önlemler, ekoloji-ekonomi dengesinin kurulmasındaki temel adımlardan olacaktır. Aynı zamanda, ekolojik hassasiyete bağlı kısıtlamalar nedeniyle engellenen ekonomik faaliyetler için de alternatif gelişme senaryoları sunulabilecektir. Adım 2. Eko-potansiyel taşıyan alanları belirlemek Bölge için tasarlanacak yeni ekonomi modelinin; bölgenin değerleri ile uyum içerisinde olması, doğal ve kültürel kimliği katma değere dönüştürmesi, yeni iş alanları yaratması ve bölgede yaşayanların hayat kalitesini yükseltmesi hedeflenmelidir. Yukarıdaki hedefler ve ilk adımda tespit edilen ekoloji- ekonomi çatışma alanları 46

47 doğrultusunda, Göller Bölgesi genelinde ekonomik kalkınma için potansiyel taşıyan ekolojik yaklaşımlar ve mekansal odaklar belirlenmelidir. Bu şekilde, ekolojik yaklaşımlar ve değerlerle beslenen, sürdürülebilir bir ekonomik yapı elde edilebilir. Ekoloji ve ekonomi dengesinin kurulması yönünde potansiyel taşıyan, (tematik ve mekansal) alanlar için eko-potansiyel tanımlaması yapılabilir. Diğer bir deyişle, ekoloji ve ekonominin buluşma noktaları belirlenerek, harekete geçmesi beklenen potansiyeller ortaya çıkarılmalıdır. Örneğin; Çevreye duyarlı endüstri faaliyetleri Yenilikçi tarım uygulamaları Doğa ve kültür odaklı turizm gelişmesi (doğa turizmi, su sporları, kuş gözlemciliği vb.) Adım 3. Çatışma ve buluşma alanlarını derecelendirmek Göller Bölgesi için geliştirilecek yeni kalkınma modelinin gelecek stratejilerini yönlendirmesi açısından; ekoloji- ekonomi çatışma/buluşma alanları öncelikler çerçevesi içerisinde derecelendirilmelidir. Bu adımda göz önünde bulundurulması gereken üç derecelendirme ilkesi sayılabilir; Coğrafyanın öne çıkan değer grupları ve mekansal odaklarına yönelik müdahalelerin geliştirilmesi Hassas ve geri döndürülemez doğal kaynakların korunması Ekolojik önemi vurgulayacak ve dengeyi destekleyecek ekonomik yatırım alanlarının hareketlendirilmesi Önceliklerin derecelendirilmesi; yerinde ve yerelle birlikte yapılacak araştırma ve değerlendirme çalışmalarına bağlı olarak değişebilir. Bu noktada, bir başlangıç olarak temel konuların ele alındığı çerçeve örneği aşağıdaki şekliyle sunulabilir: ÖRNEK: Öncelik 1. Öncelik 2. Öncelik 3. Ekoloji & Ekonomi; çatışması buluşması Tarım Uygulamaları X Su ve toprak Mermercilik X Doğal ve kültürel çevre Endüstriyel faaliyet X Doğal kaynaklar Eko-tarım uygulamaları Doğal ve kültürel kaynaklarla beslenen turizm alternatifleri Eko-endüstri çözümleri Hedef 2. Eko-Denge Gelişim Modelinin Oluşturulması Göller Bölgesi eko-denge gelişim modeli, en temelde coğrafyanın barındırdığı doğal değerlerin gözetilmesi ve kullanılması üzerinden şekillenen bir gelişme senaryosunu işaret etmelidir. Modelin esas vurgusu ise ekoloji ve ekonomi dengesinin kurulması, gelişme stratejilerinin bu dengenin ilkelerine bağlı olarak kurgulanmasıdır. Adım 1. Bölgesel gelişme aktörlerini belirlemek Eko-denge gelişme modeli daha etkin ve uygulanabilir süreçler elde etmek adına yerel kesimler tarafından katılımcı bir süreç içerisinde hazırlanmalıdır. Bu bağlamda, bölgesel gelişme aktörlerinin belirlenmesi ve bu kesimlerin beklentilerinin anlaşılması öncelikli adım olarak ele alınmalıdır. Göller Bölgesi eko-denge gelişme modelinin ana aktörleri, Afyonkarahisar-Burdur-Isparta illeri ile Antalya ve Konya illerinin ilgili ilçeleri çerçevesinde ortaya konulmalıdır. 47

48 Eko-denge gelişme modelinin oluşturulması sürecinde rol alması gereken bölgesel gelişme aktörleri aşağıdaki gibidir. Yerel yönetimler: Gelişme modelinin ana aktörleri, bölgesel değerlerin sahibi olan il ve ilçe belediyeleridir. Ekonomik aktörler: Özel sektör, üreticiler, zanaatçılar, KOBİ ler ve kooperatifler yerel ekonomik faaliyetlerin ana aktörleri olarak gelişme modelinin temel tarafları arasındadır. Kalkınma Ajansları: Kalkınma faaliyetlerini bölgesel ölçekte destekleyecek olan Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (Antalya-Burdur- Isparta), Zafer Kalkınma Ajansı (Afyonkarahisar) ve Mevlana Kalkınma Ajansı (Konya) ve ulusal kalkınma politikalarını belirleyen ilgili Bakanlıklar, yerel çıkarların korunması ve yönetilmesi sürecinde eşgüdüm halinde çalışmalıdır. Sivil toplum örgütleri: Yörede yaşayan ve çalışanların beklentilerini sürece yansıtacak olan sivil toplum kuruluşları, gelişme modelinin geliştirilmesinde rol alması gereken temel aktörlerdendir. Meslek örgütleri: Meslek odaları ve üretici örgütlenmeleri eko-denge gelişme modelinin oluşturulması sürecinde önemli katılımcılarıdır. Üniversiteler: Göller Bölgesi üniversiteleri ekoloji ve ekonomi dengesinin elde edildiği bir gelişme modelinin oluşturulması için çalışması gereken önemli bir paydaş kesimini oluşturur. Adım 2. Eko-Denge ilkelerini tanımlamak Eko-denge gelişme modelinin tutarlı ve etkin bir çerçeve sunabilmesi için ortak bir anlayışa dayanan ilkelerinin tanımlanması gerekmektedir. Bölgenin bütününü kapsayacak modelin benimsemesi gereken temel ilkelerin başında; Bölge bütününde ortak bir ekolojik yaşam anlayışının geliştirilmesi ve benimsetilmesi, Ekoloji ve ekonomi dengesinin elde edilmesi, Kentsel ittifaklar yoluyla yerel dengelerin sağlanması, ve Eko-denge konusunda yenilikçi yaklaşımların geliştirilmesi ve uygulanması sayılabilir. Bu temek ilkelere ek olarak, doğal ve kültürel değerlerin ekonomik kalkınmanın ana girdisi olarak kurgulanması gerekir. Bölgedeki çeşitliliğin ekonomik gelişmedeki itici güç olduğu bir model sayesinde, yerelde özel girişim desteklenebilir ve değerlerin katma değeri arttırılabilir. Adım 3. Gelişme modeli yönlerini ortaya koymak Bölgenin sahip olduğu doğal yapı bileşenlerini değerlendirerek elde edilecek eko-denge gelişme modelinin yönleri, mevcut durum analizleri ve yerel kesimin beklentileri doğrultusunda tespit edilmelidir. Gelişme yönlerinin doğru belirlenmesi, eko-denge hedefleri ve eylemlerine yönelik bütüncül ve etkin bir çerçeve çizilebilmesini sağlayacaktır. Ekodenge kavramı gözetildiğinde, bölgenin gelişme yönleri öncelikle tarım ve 48

49 hayvancılık, tarıma dayalı sanayi ve ekoturizm başlıklarında tanımlanabilir. Tarım: Göller Bölgesi nin ilk çağlarından bu yana temel geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık sektörleri eko-denge yaklaşımına dayalı modelin başlıca gelişme yönlerindendir. Bu sektörlerin bölge geleceğinde etkin bir role sahip olabilmesi için mevcut kaynaklarla uyum içerisinde sürdürülmesi gerekir. Bu nedenle, doğal kaynakları tahrip etmeyen ve eko-denge yaklaşımını destekleyen bir sektörel yapılanma gerçekleştirilmelidir. Tarıma dayalı sanayi: Bölgedeki sanayi faaliyetlerinin tarımsal verimlilikle orantılı şekilde dönüştürülmesi ve geliştirilmesi, bölge için bütüncül bir ekonomik modele erişilmesinde önemlidir. Süt ve mermer gibi bölgeye özgü güçlü ürünlerin yerinde işlenmesi için, yeni sanayi yatırımı alanları açılmalı ve teşvik sağlanmalıdır. Bu şekilde, yerel ürünlerin katma değerleri arttırılırken, yerelde istihdam olanakları da çoğaltılabilir. Eko-turizm: Yerel değerlerin turizm sektörü aracılığıyla sunulması ve korunması, ekodenge gelişme modeli için önemli bir yöndür. Bölgenin doğal zenginliği ve değerlerinin çeşitliliği göz önüne alındığında, eko-turizm alternatifi öne çıkmaktadır. Göller, göl adaları, mağaralar, yaylalar ve köylere odaklanan ortak bir eko-turizm çerçevesi bölge bütünü düşünülerek oluşturulmalıdır. Hedef 3. EKO Vizyon Planı nın Hazırlanması EKO Vizyon Planı, Göller Bölgesi nin doğal ve kültürel değerlerinin korunarak akılcı bir şekilde yönetilmesi, ekonomik gelişmede kurgulanması ve yerel çeşitlilikte yatan potansiyellerin harekete geçirilmesini mümkün kılacak bir yaklaşımın temellerini atmalıdır. Bu bağlamda, ekoloji ve ekonomi arasındaki çatışmalara çözüm getirirken, eko-denge potansiyellerini değerlendiren bir yaklaşım ve işbirliği sistematiği oluşturulmalıdır. Adım 1. Bölgesel eko-vizyonun tanımlanması Eko-vizyon Planı nda belirlenecek bölge vizyonu, tüm kesimlerin ortak beklenti ve yaklaşımlarına dayandırılmalıdır. Katılımcı ve etkin bir ortamda tartışılacak bölge vizyonu, eko-denge ilkelerini gözetmeli ve gelişme modeli yönleri ile hedeflerini destekler nitelikte olmalıdır. Bölgesel gelişme aktörlerinin, öncelikle coğrafyanın tüm değerlerinden haberdar olmaları, sonrasında ise bu değerler sistemi içerisinde temsil ettikleri kesimleri ve özgün değerleri konumlandırmaları önemlidir. Böylece, ortak bir bölgesel ekovizyona ulaşılması için gereken yerel yaklaşım altyapısı sağlanacaktır. Adım 2. Eko-ekonomi yaklaşımının geliştirilmesi Katılımcı ortamlar yoluyla bölge için bir eko-ekonomi yaklaşımının geliştirilmesi Göller Bölgesi EKO Vizyon Planı nın önemli adımlarındandır. Bölgenin mevcut sorun ve potansiyelleri göz önüne alınırsa; 49

50 Bölge ekonomisinin yerel kaynakların korunması ve sürdürülebilirliği ölçüsünde şekillendirilmesi, Tarım, sanayi ve mermercilik sektörlerinin rehabilite edilerek geliştirilmesi, Jeotermal ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi vb. konular eko-ekonomi yaklaşımının desteklemesi gereken temel yönlerdir. Eko-ekonomi yaklaşımının geliştirilmesi, sağlıklı ve bütüncül bir vizyon planı elde edilmesi için önemli bir adımdır. Bu konuda yapılacak bilimsel araştırma ve değerlendirme çalışmaları, bölgenin beklenti ve ihtiyaçlarını gözeten bir yaklaşımın oluşturulmasını destekler. Adım 3. Ekoloji ile beslenen ekonominin kurgulanması Göller Bölgesi için belirlenecek ortak vizyon ve eko-ekonomi yaklaşımının üzerine, EKO Vizyon Planı nın esas vurgusu olarak ekoloji ile beslenen ekonomi kurgusu yapılmalıdır. Bu adımda, tekil olarak il ve ilçeler için ekonomik senaryolar geliştirmekten öte, ortak değerlere sahip Göller Bölgesi bütününe yönelik bir ekonomik yapı kurgusu geliştirilmelidir. Ekolojik dengeyi gözetmesi beklenen bu ekonomik kurguda, gelişme modeli yönlerinin dikkate alınması gerekir. Tarım, tarıma dayalı sanayi ve eko-turizm alanlarının bölgesel ekoloji ve ekonomi dengesi için yeniden ele alınması, iyileştirilmesi ve canlandırılması gerekmektedir. Tematik Strateji 2. YOL: Kesişen İzler Göller Bölgesi nin 9000 yıllık bir geçmişe yayılan kültürel mirası, günümüze ulaşmış izlerin bütünü ve yol teması ele alınarak değerlendirilebilir. Bu coğrafyanın özellikle bulunduğu konum dolayısıyla önemli ulaşım güzergahlarının üzerinde olması da bu tematik bakışı destekleyen fiziksel bir kanıttır. Bölgenin ortak mirasının yeni bir anlayışla ve bütüncül şekilde değerlendirilmesi amacıyla, bölgedeki tüm kültürel izlerin ortak bir kapsamda yeniden kurgulanması ve erişilebilirlik bağlamında geliştirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde, bölgenin sahip olduğu miras öğeleri birbirleriyle ilişkilendirilip, özgün tarihsel bağlamlarında konumlandırılabilir. Bölgesel kalkınma ise mirasa dayalı bu ilişkiler sisteminden beslenecektir. Hedef 1. Bölgesel İzler Sistematiğinin Kurgulanması Bölgedeki kültürel izlerin gerek tarihsel gerekse günümüz durumlarının anlaşılması ve bir bütünün, Göller Bölgesi nin, parçaları olarak algılanmaları izler sistematiğinin temelini oluşturacaktır. Bu değerlendirme ise bölge ölçeğinde etkileşim konusunun ele alınmasına ve özgün temaların ortaya atılmasına altlık oluşturur. Bölgesel izler sistematiği kurgusunun son adımı ise mirasın tespiti ve temaların belirlenmesi adımlarına dayanan bir bölgeleme olmalıdır. Gerek mekansal gerekse tematik bölge bileşenlerinin etkileşimi üzerinden tanımlanacak altbölgeler, bölge senaryosu için bir dayanak noktası olarak düşünülebilir. 50

51 Adım 1. Bölgesel mirası tespit etmek Bölgesel izler sistematiğinin kurgulanması için atılması gereken ilk adım sahip olunan mirasın tüm bileşenleri ve yönleriyle tespit edilip, değerlendirilmesidir. Bu adımda, özellikle tarih öncesi yerleşimler, Hellenistik ve Roma dönemleri ile Selçuklu ve Beylikler dönemlerine ait mirasın kapsamlı bir şekilde ve Göller Bölgesi bütününde ele alınması gerekmektedir. Her ne kadar günümüze dek bölgede yapılmış arkeolojik ve mimari çalışmalar bulunsa da, bu hedef ve adım aracılığıyla bu çalışmalardan elde edilen verilerin de toplulaştırılması ve bölge bütününe yayılması gerekir. Mirasın tespitine konu edilesi gereken öğelerin başında; - Höyükler, - Antik kentler, - Tüm dönemlere ait anıtsal ve sivil yapılar, - Yol izleri, - Tarihsel ilişki verileri ve - Geleneksel yaşam izleri gelmelidir. Adım 2. Etkileşim temalarını belirlemek Bölgesel izler sistematiğinin önemli bir vurgu alanı olarak etkileşim konusunun ele alınması gerekmektedir. Bölgesel senaryo kararlarını yönlendirecek olan etkileşim tespitleri önem taşır. Göller Bölgesi nin tarihsel bağlamı, bileşenleri ve günümüz durumu ele alındığında, gerek mekansal gerekse tematik anlamda etkileşime konu olabilecek temalar; tarım, su, kültür, olarak ortaya çıkar. Adım 3. Etkileşim coğrafyaları bölgelemesi yapmak Bölge bütünündeki mirasın tespit edilmesi ve etkileşim temalarının belirlenmesine dayanarak, Göller Bölgesi için etkileşim coğrafyaları tanımlanmalıdır. Bu bölgeleme çalışmasıyla birlikte, gelecek senaryoları ve stratejilerinde nasıl bir yol izleneceğinin ipuçları edinilebilir. Bölgenin coğrafi yapısı, kültürel ve kentsel ilişkileri incelendiğinde; - Coğrafi, - Kültürel, - Kentsel açılardan etkileşim bölgeleri tanımlanabilir. Bu bölgelemenin temel çıktıları öncelikle bölge ölçeğinde bir ilişkiler sistematiğini coğrafya, kültür gibi çoklu başlıklar üzerinden tanımlayabilmek ve bölgesel senaryolara altlık oluşturmaktır. Bu adımda özellikle etkileşim temalarının belirlenmesi ele alınmalıdır. Coğrafyanın sahip olduğu miras değerleri üzerinden, etkileşim kavramını destekleyen temaların belirlenmesi, bölgenin daha iyi anlaşılması ve tüm yönleriyle değerlendirilmesini mümkün kılacaktır. 51

52 Hedef 2. Kesişen İzler Senaryosunun Yazılması Göller Bölgesi nin coğrafi ve kültürel etkileşim bölgelerinin tanımlanması, kesişen izler senaryosunun yazılması için bir altlık oluşturacaktır. Bu senaryonun ana hedefi ise bölge genelinde tutarlı ve bütüncül bir yaklaşımla yeni odak ve aksların ortaya çıkarılması ve bunların kültür öncelikli bölgesel kalkınmada değerlendirilmesidir. Adım 1. Potansiyel etkileşim düğüm ve zincirlerini ortaya çıkarmak Etkileşim bölgelerinin kesişim odaklarında, değerlerin niteliksel ve niceliksel açıdan yoğunlaştığı söylenebilir. Bu nedenle, bu odaklar, bölgesel gelişmede rol oynayabilecek potansiyel düğüm noktaları şeklinde tanımlanabilir. Yine etkileşim bölgelerinin kesişmesi ve birbirlerini takip ettiği akslar içinse etkileşim zincirleri kavramı ele alınabilir. Etkileşim düğümleri ve zincirlerinin potansiyelini ortaya çıkarmak, bölgesel kesişen izler senaryosunun farklılık yaratan noktalarını da harekete geçirmeyi sağlayacaktır. Adım 2. İşbirliği ağları yaratmak Etkileşim bölgeleri ile onların içerdiği düğüm ve zincirlerde gelişme ve proje odaklı işbirliği ağları geliştirilmelidir. Yerel ve özgün değerlerin ele alınmasıyla kurulacak işbirliği ağlarının temel amacı; bölgesel değerlerin ortak bir yaklaşımla korunması ve geliştirilmesi olmalıdır. İşbirliği ağlarının dayanacağı değer grupları için; Göl coğrafyaları ve su kültürü etkileşim düğümleri, Tarih öncesi yerleşim merkezleri etkileşim zincirleri, Antik yollar ve kervan yolları etkileşim zinciri, Dokuma geleneği etkileşim düğümleri, öncelikli örnekler olarak ele alınabilir. Adım 3. Düğüm ve zincirlerde vizyon projeleri geliştirmek Etkileşim düğüm ve zincirlerinde kurulan işbirliği ağlarının hedeflerinden biri bu noktalarda vizyon projeleri geliştirerek, özgün değerlerin korunması ve gelişme senaryosuna entegre edilmesine yönelik çözüm üretmektir. Kurulan işbirliği ağlarının birbirleriyle ilişkilendirilmesi ise, doğa ve kültür öncelikli gelişme dinamiklerini tetikleyecek program ve projelerin bölge ölçeğinde ve bütüncül bir yaklaşımla hayata geçirilmesini sağlayacaktır. Hedef 3. Kültürel Erişilebilirlik Ağ Çalışması nın Yapılması Kesişen İzler tematik stratejisinin son hedefi olarak, Göller Bölgesi bütününde ortak mirasa yönelik yeni bir yaklaşımın geliştirileceği kültürel erişilebilirlik ağ çalışması önerilebilir. Erişilebilirlik ağının öncelikli hedefleri arasında, bölgesel mirasın bütüncül olarak algılanıp, anlaşılabildiği yeni koruma ve sunum çözümleri üretmek, Göller Bölgesi ölçeğinde mirasın ilişkilendirilip bir ağ bağlamında değerlendirilmesini sağlamak sayılabilir. 52

53 Adım 1. Erişim temalarını belirlemek Ağ çalışmasının esas belirleyicileri, bölgesel mirasa ne şekilde bir erişim sağlanacağını belirleyecek olan temalardır. Bölgesel miras değerlendirildiğinde; Su kültürü, Arkeoloji, Tarım ve hayvancılık, Selçuklu dönemi, Beylikler dönemi ve Geleneksel yaşam öğeleri öncelikli erişim temaları arasında sayılabilir. Bu temalar aracılığıyla ele alınacak bölgesel miras öğelerinin yenilikçi ve bütüncül yaklaşımlarla korunması ve sunulması, bölgesel gelişme senaryolarına entegre edilmesi önemlidir. Adım 2. Erişilebilirlik ağı çerçevesini kurmak Kamu, yerel, sivil ve özel kesimlerin işbirliğinde kurgulanacak erişilebilirlik ağı çerçevesinin temel vurgularından biri etkileşim bölgeleri ve erişim temaları doğrultusunda yeni sektörler ve yatırım alanlarının yaratılmasıdır. Çerçevenin ana başlıkları; Kültürel erişilebilirlik ağı çerçevesinin ele alması gereken öncelikli konular ise şu şekilde sıralanabilir; Kültürel ve doğal etkileşim alanlarının korunması ve geliştirilmesi, Kültürel mirasa erişilebilirliğin gerek fiziksel gerekse algısal anlamda arttırılması, Bölgesel mirasın ortak bir çatı altında anlaşılması ve anlatılması, Erişilebilirlik ağı genelinde stratejik ilgi alanları tanımlayarak, yatırım ve istihdam olanaklarını arttırmak Adım 3. Erişilebilirlik ağını kurumsallaştırmak Kültürel erişilebilirlik ağının proje odaklı işbirlikleri temelinde kurumsallaşmasını sağlarken, tematik alana bağlı olarak Göller Bölgesi bütününde yerel yönetimler, üniversiteler, sanayi ve ticaret odaları, kalkınma ajansları, meslek odaları ve yerel girişimcilerin bir araya getirilmesi gerekmektedir. Erişilebilirlik ağının kurumsallaştırılması, bu yöndeki çalışmaların devamlılığına yardım edebileceği gibi aslen çok taraflı ortamların yaratılmasını da sağlayacaktır. Anlama; özgünlük ilkesi Yorumlama; tarihsel ve günüz bağlam Koruma; bütüncül yaklaşım Değerlendirme; gelişme senaryosu rolleri Sunum; yenilikçi ve bütüncül Erişim; fiziksel erişim ve etkin iletişim şeklinde, tüm etkileşim bölgeleri ve bileşenleri için bölgesel bir ortaklık kurma amacıyla ele alınabilir. 53

54 Tematik Strateji 3. KIYI: Kıyı Yaşamı Coğrafyadaki göllerin çeşitliliği ve nitelikleri bu bölgeyi gerek çevresinde gerekse tüm Anadolu da ayrıcalıklı kılmaktadır. Göller Bölgesi nin sahip olduğu su kaynaklarıyla kurulan ilişki günümüzde tarım faaliyetleri, belirli ölçüde balıkçılık ve kuş gözlemi gibi aktivitelerle sınırlıdır. Su öğesinin bu denli güçlü olduğu bir coğrafyada, yaşam ve su kıyısı ilişkilerinin diğer bölgelere göre daha güçlü olduğu çevrelerin varlığı beklenir. Ne var ki, Göller Bölgesi genelinde bugün izlenemeyen kıyı yaşamı, mevcut duruma göllerin günden güne yitirilmesi sorunu da eklenince, zayıflama tehdidiyle karşı karşıyadır. Göller Bölgesi nin en temel ortak değeri olan göller için bütüncül ve kapsamlı bir kıyı stratejisinin ele alınması önemlidir. Yaşam ve su öğesinin bütünleştirileceği bu stratejinin esas amaçları; Kıyıların barındırdığı çeşitlilikten beslenerek kurgulanacak etkin bir kıyı yaşamı ile daha yaşanabilir çevreler yaratılması Koruma ilkeleri doğrultusunda suya yaklaşma ve suyu değerlendirme olanaklarının yaratılması, Su öğesine duyulan sahiplenme ve saygının arttırılması, suyun yaşamın temel bileşeni haline getirilmesi şeklinde ifade edilebilir. Hedef 1. Kıyısal Coğrafya Çeşitliliğinin Saptanması Su kıyılarının ne şekilde ele alınıp değerlendirilebileceğini anlamak üzere öncelikle var olan kıyısal çeşitliliğin anlaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda, kıyısal coğrafya çeşitliliğinin saptanması yolundaki temel adımları; yaşam-kıyı etkileşimini araştırmak, hassas alanları tespit etmek ve kıyısal temaları ortaya koymak oluşturur. Adım 1. Yaşam-kıyı etkileşim odak ve akslarını belirlemek Göller Bölgesi nin gerek tarihteki gerekse mevcuttaki yerleşim desenleri incelendiğinde, göllerin çevresinde konumlanmanın fazla olduğu izlenir. Ancak yine de suyla doğrudan etkileşim kuran yaşam alanları sınırlı sayıdadır; Eğirdir, Beyşehir ve bazı köyler gibi. Yerleşim ve su ilişkilerinin yeterince güçlü olarak kurulamadığı bu doku içerisinde, yaşam-kıyı etkileşim odakları ve akslarının belirlenmesi, kıyısal coğrafya çeşitliliğinin barındırdığı farklılaşan değerlerin de tespitine karşılık gelir. Bu noktada ele alınabilecek odak ve aksları, öncelikle günümüze ulaşamamış geçmiş etkileşim izleri, sonrasında ise günümüz ilişki alanları oluşturur. Göl kıyılarında konumlanmış yerleşim alanları (Antik kentler, höyükler vb.) ve bunların oluşturduğu akslar için tarihsel yaşam-kıyı etkileşiminin odak ve aksları tanımlaması yapılabilir. Günümüzde göl kıyılarıyla ilişki içerisinde bulunan yaşam alanları için ise mevcut yaşam-kıyı etkileşiminin odak ve aksları tanımlaması yapılabilir. 54

55 Bu bileşenlerdeki etkileşimi belirleyen öğeler; su ile doğrudan ilişkili faaliyet alanlarıdır. (balıkçılık, tarım, su sporları, kuş gözlemi, rekreasyon vb.) Adım 2. Hassas kıyı bileşenlerini saptamak Kıyı yaşamının yaratılacağı veya canlandırılacağı odak ve aksların tespitine ek olarak, hassas kıyı bileşenlerinin saptanması önemli bir adım olarak öne çıkar. İnsan yaşamının su öğesiyle kurduğu ilişkinin güçlendirilmesine yönelik alınacak kararlar, her koşulda hassas ve yenilenemeyen kaynakların korunması ve sürdürülmesini gözetmelidir. Göl coğrafyalarındaki hassas bileşenlerin başında; Su, toprak ve hava kalitesi Biyolojik çeşitlilik - Fauna çeşitliliği (kuş, balık, memeli, sürüngen vb. türlerin varlığı), - Bitki örtüsü ve endemik flora türleri İnsanın yaşam alanları Adım 3. Kıyısal temaları ortaya çıkarmak Kıyı-yaşam etkileşiminin canlandırılması için kullanılabilecek kıyısal temaların ortaya çıkarılması, çeşitliliğin değerlendirilmesine yönelik son adım olarak kabul edilebilir. Kıyı yaşamı ilkeleri ve kararlarını yönlendirmesi açısından önemli olan kıyısal temaların başında; Suya yaklaşım, Su ve ekonomi birlikteliği, Su ve günlük yaşam, Kıyı kullanımı, Kıyısal sorumluluk, gibi başlıklar ele alınabilir. Hedef 2. Kıyı ve Yaşam Bütünleşmesinin Sağlanması Bölge genelinde kıyı ve yaşamın bütünleşmesini sağlayacak olan temel adımlar; kıyısal peyzajın iyileştirilmesi, su kültürünün canlandırılması ve son olarak sorumluluk alanları ile temel aktörlerin belirlenmesidir. Adım 1. Kıyı peyzajını rehabilite etmek Kıyı ve yaşamın entegrasyonu için yaşanabilir ve sürdürülebilir kıyı alanlarının yaratılması gerekmektedir. Bu bağlamda, birçok alt başlığı kapsayan kıyı peyzajı kavramı ele alınmalı ve etkin bir kıyı yönetimi yaklaşımı geliştirilmelidir. Doğal yapı elemanları ve kültürel öğeler gibi bileşenleri içeren kıyı peyzajlarının rehabilite edilmesi, bölge genelinde geliştirilecek bir ortak yönetim anlayışına bağlıdır. Değerlerin koruma ve kullanım ilkelerinin belirlenmesi, yetki ve sorumluluk alanlarının tanımlandığı bir kıyı yönetimi çerçevesi, Göller Bölgesi nde bulunan tüm göller için ortak bir yaklaşımla kurulabilir. Bunun yanında kıyı yönetimi çerçevesi; her gölün kendine özgü nitelikleri üzerinden geliştirilecek özel ilke ve kararları içermelidir. Kıyı peyzajının rehabilitasyonunda ele alınabilecek temel konular; Kıyılarda, doğa uyumlu ve duyarlı aktivite alanlarının geliştirilmesi, Göl ve çevresindeki ekosistemlerin ıslah edilmesi, Biyolojik çeşitlilik, su ve toprak kalitesi gibi hassas kıyı bileşenlerine yönelik takip ve izleme mekanizmalarının etkinleştirilmesi, 55

56 Koruma statüleri ve sınırlarının, göllerin ve yaşayan kesimin ihtiyaçlarına göre yeniden gözden geçirilmesi şeklinde sıralanabilir. Etkin, bütüncül ve tutarlı bir kıyı rehabilitasyonu ile kıyı ve yaşam bütünleşmesi için önemli bir altlık oluşturulacaktır. Adım 2. Bölgesel su kültürünü canlandırmak Göller Bölgesi nin günümüzde tespit edilebilen önemli sorunlarından biri insan yaşamının su öğesi ile yeterince bir araya gelememesidir. Bu eksikliğin giderilmesine yönelik atılması gereken adım ise bölge ölçeğinde geçerli bir su kültürü yaklaşımının canlandırılmasıdır. Göl kıyılarında yaratılabilecek su kültürü odaklarının ele alınması bu adım için öncelikli yaklaşımdır. Bu odaklarda su öğesinin günlük yaşama eklenebileceği yeni yaklaşımlar ve müdahale alanları araştırılmalıdır. Kuş gözlemciliği, su sporları, göl balıkçılığı gibi bölgede yaygınlaştırılabilecek aktivite alanları için gerekli altyapı ve tanıtım çalışmaları tasarlanmalıdır. Adım 3. Kıyısal sorumluluk alanları ve taraflarını belirlemek Kıyı peyzajının rehabilitasyonu ve su kültürünün canlandırılması amaçlarıyla hazırlanması gereken kıyı yönetimi çerçevesinde, kıyısal sorumluluk alanları ve taraflarının belirlenmesi önemli bir adımdır. Göller ve diğer sulak alanların, tüm yerleşimler ve kesimler için ortak bir değer olduğu coğrafyada, kıyı yönetimi çok taraflı katılımın gerçekleştiği bir süreçte ele alınmalıdır. Bu noktada, çerçeve kapsamında kıyısal sorumluluk kavramı gündeme getirilmeli ve bu sorumluluğu taşıyan taraflar özel olarak belirlenmelidir. Kıyısal sorumluluk tarafları aşağıdaki gibi belirlenebilir; İl ve ilçe belediyeleri Köy muhtarlıkları Burdur ve Isparta İl Özel İdareleri İlgili Bakanlık birimleri Üniversiteler Sivil toplum örgütleri Özel sektör Turizm sektörü temsilcileri Hedef 3. Kıyı Yaşamı Rehberi nin Hazırlanması Göller Bölgesi bütününde sulak alanların korunması ve kıyı-yaşam bütünleşmesini sağlayacak olan kıyı yönetimi çerçevesinin uygulamaya yönelik ilkeleri, başta yerel halk olmak üzere çeşitli hedef kitlelere Kıyı Yaşam Rehberi yoluyla aktarılmalıdır. Kıyısal yaşam anlayışının ve değerlerin tanıtımı, kıyının kullanım ilkeleri ve yatırımcı kesimleri yönlendirmeye yönelik hazırlanacak Kıyı Yaşamı Rehberi, sürdürülebilir kıyılar ve yaşam alanları potansiyelinin kullanıcılara aktarılmasında önemli bir araç olacaktır. Bu nedenle çalışmanın; bölgede kıyı ile doğrudan ve dolaylı olarak ilişkide bulunan tüm kesimlerin ve doğal yapının ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanması gerekmektedir. Adım 1. Hedef kitleleri belirlemek Kıyı Yaşam Rehberi, kıyı alanlarındaki doğal ve kültürel mirasın korunması, ekonomik açıdan değerlendirilmesi ve kıyı yaşamı ilkelerinin belirlenmesi konularıyla ilgili kesimleri yönlendirecek ürünler olarak tasarlanabilir. 56

57 Rehber, kıyısal sorumluluk taşıyan ve kıyı yaşam alanlarını doğrudan veya dolaylı olarak kullanan kesimler için birer el kitabı niteliğinde olacaktır. Hedef kitlelerin beklentileri ve ihtiyaçlarını anlamak, sağlıklı bir planlama süreci elde etmek açısından önemlidir. Kıyı Yaşamı Rehberi nin hitap edeceği hedef kitleler öncelikle; - Kıyıda ve yakın çevresinde yaşayanlar - Turizm, spor vb. amaçlarla kıyıyı günübirlik kullananlar - Kıyıda tarım, balıkçılık gibi ekonomik faaliyet sürdürenler - Yerel yönetimler, - Yerel girişimciler şeklinde sayılabilir. Adım 2. Rehber bileşenlerini belirlemek Kıyı Yaşamı Rehberi nin temel amaçları doğrultusunda anlaşılabilir ve ulaşılabilir bir içerik oluşturulması önemlidir. Aynı zamanda Rehber in vurguladığı alanların kıyı rehabilitasyonu ile kıyı ve yaşam bütünleşmesini destekleyecek nitelikte olması gerekir. Bu bağlamda, ele alınabilecek rehber bileşenleri; Adım 3. Kaynakların kullanım ilkelerini tanımlamak Kıyı Yaşamı Rehberi nin temel vurgu alanlarından biri olarak kaynakların kullanım ilkelerinin tanımlanması, ekodenge yaklaşımının geliştirilmesi açısından da önem taşır. Rehber in esas amacı, yaşayanların kıyısal kaynakları akılcı bir yöntemle kullanmasını teşvik etmektir. Böylece sürdürülebilirliği yüksek kıyı coğrafyalarında insan yaşamının su ile bütünleşmesi sağlanabilir. Rehber kapsamında belirlenmesi gereken kaynak kullanım ilkeleri; Eko-denge yaklaşımının gözetilmesi, Hassas ve yenilenemez kaynaklar için özel yaklaşımların geliştirilmesi, İzleme ve değerlendirme süreçlerinin etkinleştirilmesi, gibi konuları göz önünde bulundurmalıdır. Yaşayanlar ve kullanıcılar için; - Kıyısal coğrafya çeşitliliği - Arazi kullanım ilkeleri - Tarım ve balıkçılık uygulama ilkeleri - Su ayak izi uygulaması Yerel yönetimler için; - Kıyı yönetimi ilkeleri - İşbirliği olanakları Yatırımcılar için; - İşbirliği olanakları - Potansiyel yatırım alanları 57

58 Tematik Strateji 4. SU: Suyun Gücü Göller Bölgesi nin mevcut durumu göz önüne alındığında, öncelikli olarak kapsamlı ve bütüncül bir su yönetim planının gerekliliği görülmektedir. Tüm bölgesel değerler içerisinde özel bir yere sahip olan su öğesi için geliştirilmesi gereken yeni yaklaşımın, su yönetim planı kapsamında benimsenmesi ve tüm coğrafyaya yayılmış her türlü su kaynağı (yer altı, yerüstü, hareketli, durgun) için geçerli olması gerekmektedir. Hedef 1. Su Kümelenme Analizinin Yapılması Coğrafyanın barındırdığı her türlü su kaynağının, mevcut durumları ve kullanım potansiyelleri ile analiz edilmesi su yönetim planının ilk hedefidir. Su kaynakları ve kullanım talepleri üzerinden yapılacak analiz çalışmaları, yönetim çerçevesinin temel kararları için bir altlık oluşturacaktır. Adım 1. Su kaynaklarını tespit etmek Bölgenin sahip olduğu su kaynaklarının tespiti bütüncül bir bakış açısıyla, diğer bir deyişle noktasal analizlerden öte tüm bölge için gerçekleştirilmelidir. Kaynak tespitinin; Afyonkarahisar, Burdur, Isparta illeri ile Konya ve Antalya illerinin ilgili ilçeleriyle işbirliği içinde yapılmalıdır. Göller coğrafyası bütününde tespiti yapılacak su kaynakları; Göller Sazlık ve bataklıklar Karasal yüzey suları (nehir, dere, çay) Yer altı suları (yer altı nehirleri, yer altı gölleri) şeklinde sınıflanabilir. Adım 2. Su taleplerini belirlemek Tespiti yapılan su kaynaklarının ardından, bu kaynaklara ilişkin talep analizinin yapılması gerekir. Bu noktada yine bölge bütünselliği önem kazanır. Tüm Göller Bölgesi için yapılacak bir su ihtiyaç analizi, yine bölge ölçeğindeki kaynakların değerlendirilmesi için altlık oluşturacaktır. Su talepleri analizine konu edilmesi gereken başlıklar; Sektörel ihtiyaçlar; - Tarım faaliyetlerinin su ihtiyacı ve su kullanım biçimleri, - Endüstriyel tesislerin su ihtiyacı ve su kullanım biçimleri, Kentsel ve evsel ihtiyaçlar, şeklinde özetlenebileceği gibi yerinde yapılacak araştırma ve değerlendirmelerle çeşitlenebilir. Adım 3. Su varlığı ve kullanımı yoğunluk haritasını hazırlamak Bölge ölçeğinde su kaynakları ve kullanım taleplerinin tespit edilmesi ile Göller Bölgesi için bir su varlığı ve kullanımı yoğunluk haritasının elde edilmesi mümkündür. Kaynakların toplandığı alanlar ile su kullanımının yoğunlaştığı odak ve aksların tespiti, su yönetimi karar mekanizmalarını yönlendirecek veriler sağlar. Su kullanım alanı Tarım, endüstri, kentsel Kullanılan su kaynağı Göl, yer altı suyu, dere vb. Su kalitesi ve potansiyeli Suyun kullanım derecesi Az, orta, yoğun vb. Suyun kullanım yöntemi Salma sulama, damla sulama vb. 58

59 Suyun nerede ve kim tarafından kullanıldığını anlamanın yanı sıra, nasıl kullanıldığı da yoğunluk haritasının temel konularındandır. Örneğin, hangi endüstri/tarım faaliyetinin hangi su kaynağını nasıl bir yöntemle ve ne ölçüde kullandığı verisi, bölge ölçeğinde toplanması halinde önemli bir kümelenme analizinin hazırlanmasına yarayacaktır. Hedef 2. Su Yönetim Çerçevesinin Oluşturulması Su kümelenme analizine ek olarak, su yönetim çerçevesinin oluşturulması Yönetim Planı nı yönlendirecek temel çalışmadır. Plan ın ele alacağı başlıkları ve vurgulaması gereken esas alanları işaret edecek olan çerçeve; süreç paydaşlarını tayin ederken, yönetim stratejileri ve hedeflerini yönlendirecek ilkeleri de belirlemelidir. Su yönetimi çerçevesinin, sadece günümüze değil, aynı zamanda geleceğe yönelik farklı yaklaşım ve önlemler geliştirmesi gerekir. Ekonomik faaliyetler, yapılaşma, değişen iklim koşulları gibi birçok nedene bağlı olarak etkilenen su kaynaklarının, tüm bu etkiler göz önünde bulundurularak, alternatif gelecek senaryoları kurgulanmalıdır. Adım 1. Yönetim aktörleri ve işbirliği taraflarını belirlemek Ortak değerlere sahip ve ortak bir geleceği paylaşan yönetim aktörleri tüm bölge ölçeğinde tanımlanmalıdır. Bölgenin sulak alanları ve diğer su kaynakları, öncelikle Afyonkarahisar, Burdur ve Isparta illerindeki kesimlerce ortak değerler olarak benimsenmeli ve buna göre ortak bir anlayışla yönetilmelidir. Bu nedenle, idari sınırları aşan bir işbirliği yaklaşımı geliştirilmeli, taraflar bu yaklaşım doğrultusunda bir araya gelmeli ve eşgüdüm sağlamalıdır. Öncelikli yönetim aktörleri ve işbirliği tarafları aşağıdaki gibidir; Su kaynaklarını, idari sınırları içinde barındıran belediyeler ve muhtarlıklar Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile yereldeki birimleri Su kullanıcıları (kentsel kullanıcılar, ekonomik sektör kullanıcıları, rekreasyon amaçlı kullanıcılar vb.) Sivil toplum kuruluşları Üniversitelerin ilgili bölümleri Adım 2. Su yönetim ilkelerini tanımlamak Su Yönetim Planı nın öne süreceği strateji, hedef ve eylem alanlarını yönlendirmesi açısından öncelikle yönetim ilkeleri tanımlanmalıdır. Su yönetimi ilkelerinin üzerinde durması gereken konular; Yüzey ve yer altı suları gibi her türlü su kaynağının yönetim planına konu edilmesi Tüm bölgesel aktörlerin katılımı sonucu ortak ve ulaşılabilir bir vizyon belirlenmesi Gözlenen sorun belirtileri yerine sorun kaynaklarına dair çözüm üretilmesi Su-toprak-orman kaynakları arasında etkileşimin sağlanması Su kalitesi ölçüm ve izleme sistemlerinin geliştirilmesi Su kullanım standartlarının belirlenmesi Hassas ve yenilenemeyen kaynaklara ilişkin öncelik çalışmasının yapılması Çevre ve ona bağımlı kullanıcılar arasında ihtiyaç ve çıkarların dengelenmesi 59

60 Kurumsal yapılar arasında entegre yönetimin sağlanması Çok disiplinli çalışma zeminlerinin yaratılması Kısa-orta-uzun vadeli önlemlerin tanımlanması Su yönetim yaklaşımına sosyal ve kültürel perspektif eklenmesi Suya eşit erişimin sağlanması Adım 3. Farklı su kullanılabilirlik senaryolarına göre değişecek yaklaşımları belirlemek Değişen çevresel koşullar ve insan müdahalelerine bağlı olarak su kaynaklarının kullanılabilirlik seviyelerinde değişimler gözlenebilir. Bu nedenle geleceğe yönelik alternatif yönetim yaklaşımlarının geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Değişen su kullanılabilirlik seviyelerine göre yeni senaryoların yazılması için su kaynaklarının olası durumları (kurumuş, kuruma tehlikesinde, normal seviyede ve iyi durumda gibi) ile değişen çevresel ve yönetimsel amaçların çakıştırıldığı bir senaryolar çerçevesi kurgulanmalıdır. Bu çerçevede geçerli olacak temel ilkeler; Kurumuş veya kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olan sulak alanlar için; olası tahribatın engellenmesi ve geri kazanım potansiyelinin harekete geçirilmesi Normal seviyede olan sulak alanlar için; dayanıklılığın muhafaza edilmesi İyi durumda olan sulak alanlar içinse; dayanıklılığın geliştirilmesi şeklinde ifade edilebilir. Hedef 3. Su Yönetim Planı nın Hazırlanması Adım 1. Yönetim kapsamını belirlemek Su Yönetim Planı hazırlık sürecinin ilk adımı yönetim planı kapsamını belirlemektir. Su kümelenme analizi ve yönetim ilkeleri doğrultusunda, planın kapsayacağı alan mekansal açıdan belirlenmeli, bunun yanında vurgulanacak tematik başlıklar tanımlanmalıdır. Yönetim Planı nın kapsamı belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken nokta; tek başına sorun alanlarının değil, sorun kaynaklarının çözümüne odaklanmak olmalıdır. Örneğin, göllerin su seviyelerinin azalmasındaki dış etkenler (göl sularını besleyen yerüstü sularının barajlarla kısıtlanması, yer altı sularının sondajlarla azaltılması gibi) tespit edilmeli ve bunlara yönelik çözümler araştırılmalıdır. Adım 2. Su Yönetim Platformu nu kurmak Göller Bölgesi Su Yönetim Planı kapsamında yerel kesimlerden temsilcilerin bir araya geleceği ve süreklilik esasıyla çalışan bir Su Yönetim Platformu kurulmalıdır. Bu Platform un temel eylemlerinin başında; Yerel ve merkezi yönetim birimleri arasındaki eşgüdümün takip edilmesi, Yerel proje gruplarının yönlendirilmesi ve desteklenmesi, Su yönetimi takip/izleme sisteminin etkinleştirilmesi, Kıyı Yaşamı Rehberi nin hazırlanması ve ilgili kitlelerle paylaşılması, 60

61 Yerel ölçekte su yönetimi yaklaşımının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için örgütlenmenin sağlanması, sayılabilir. Adım 3. Su yönetimi takip/izleme sistemini kurmak Su yönetimi sürecinin en önemli adımlarından bir bölge genelinde aktif bir takip/izleme sisteminin etkinleştirilmesidir. Zaman içinde değişen çevre koşulları, su kaynaklarının potansiyelleri, artan/azalan tehdit seviyelerini tespit edecek olan sistem sonuçta Su Yönetim Planı nın revizyonu için gerekli veriyi sağlayacaktır. 61

62 Bölüm 5 ÇARPAN ETKİLEŞİM STRATEJİ ÇERÇEVESİ Göller Bölgesi Etkileşim Planı nın temel odağı ve önermesi olan Çarpan Etkileşim Strateji Çerçevesi, etkileşim coğrafyalarını dün, bugün ve yarın zaman dilimleri ile değerlendirerek, idari sınırlardan öte coğrafyayı temel alan bir çerçeve sunmaktadır. Bu coğrafyaya özgü sayılabilecek kavramlardan yola çıkan 4 tematik stratejiyi de kapsayan çerçeve, Göller Bölgesi coğrafyasının geleceğiyle ilgili bütünsel ve yenilikçi bir kalkınma ve yönetim anlayışı benimsetmeyi amaçlamaktadır. Çarpan Etkileşim Strateji Çerçevesi nden yola çıkarak Göller Bölgesi coğrafyasında kültür öncelikli kalkınma ve ortak bir ekoloji yönetim modeli için, SU:Suyun Gücü temel stratejisinin öngördüğü şekilde, Su Yönetim Planı hazırlanmalıdır. Ekolojik yapısı başta olmak üzere değerleri ve aktörleri açısından zengin bir çeşitlilik sunan bu coğrafyada, öncelikle sınırsız sınırlar, etkileşim coğrafyası ve etkileşim temaları üzerinde durulmalı ve farklı bakış ölçeklerindeki yönetim planı rasyonelleri anlaşılmalıdır. ÇARPAN ETKİLEŞİM STRATEJİ ÇERÇEVESİNİN YAPISI Göller Bölgesi Çarpan Etkileşim Strateji Çerçevesi, bölgenin sahip olduğu tarihsel derinlik ve çeşitliliğe bağlı olarak dün, bugün ve yarın zaman dilimleri temel alınarak oluşturulmalıdır. Aynı zamanda, bölgenin fiziksel ve idari kapsamı; sınırsız sınırlar, etkileşim coğrafyaları ve etkileşim temaları kavramlarını ortaya çıkarmaktadır. Tüm bu girdiler ışığında oluşturulan strateji çerçevesi; EKO Vizyon Planı, Kültürel Erişilebilirlik Ağ Çalışması ve Kıyı Yaşamı Rehberi ve Su Yönetim Planı olmak üzere 4 ürün ortaya koymalıdır. Göller Bölgesi Çarpan Etkileşim Strateji Çerçevesi; Dün: Değerler Bugün: Bölgeye Bakış Yarın: Bölgenin Geleceği zaman dilimleri çerçevesinde, Sınırsız sınırlar Etkileşim coğrafyaları Etkileşim temaları bakış açılarını dikkate alarak, ortak gelecek için; EKO Vizyon Planı Kültürel Erişilebilirlik Ağ Çalışması Kıyı Yaşamı Rehberi Su Yönetim Planı ürünlerini kapsamalıdır. 62

63 Zaman Dilimleri: Dün Bugün Yarın Göller Bölgesi Çarpan Etkileşim Strateji Çerçevesi, bölgenin geçmişinden günümüze taşıdığı ve geleceğine aktarılabilecek değerler sisteminin anlaşılması ve değerlendirilmesi amacıyla dün, bugün ve yarın zaman dilimleri çerçevesinde oluşturulmalıdır. Bu bağlamda, Göller Bölgesi nin geçmişinden bugüne hangi değerleri ulaşmış, bugünden geleceğine ise hangi değerleri ne şekilde taşınabilir sorularının cevapları aranmalıdır. Böylece, bölgesel ekolojik kalkınma ve su yönetim stratejileri bu kurguya paralel şekilde geliştirilecek ve bölgenin dünü, bugünü ve yarını arasındaki bağ kuvvetlendirilecektir. Bakış Göller Bölgesi nin fiziksel kapsamı, idari bölünüşü ve konumuna bağlı komşuluk ilişkileri, bölgenin yönetiminde çoklu bir bakış açısını gerekli kılar. Bu nedenle, Çarpan Etkileşim Strateji Çerçevesi, en temelde sınırsız sınırlar, etkileşim coğrafyaları ve etkileşim temaları kavramlarını benimsemeli ve stratejiler bu bakış açısıyla geliştirilmelidir. 63

15 BURDUR VİZYON PLANI SUYA YASLANAN KENT

15 BURDUR VİZYON PLANI SUYA YASLANAN KENT 15 BURDUR VİZYON PLANI SUYA YASLANAN KENT 1 Kentsel Vizyon ile X BÖLGE Burdur Vizyon KENT Planı Kentsel Strateji MAHALLE tarafından geliştirilen kapsam ve içerik çerçevesinde, A. Faruk Göksu ve Sıla Akalp

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI Kültür varlıkları ; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi

Detaylı

İlgi Grupları ve Yerel Organizasyon. Samsun İli Doğa Turizmi Değerleri

İlgi Grupları ve Yerel Organizasyon. Samsun İli Doğa Turizmi Değerleri 1 Sürdürülebilir Doğa Turizmi İlgi Grupları ve Yerel Organizasyon Samsun İli Genel Özellikleri Samsun İli Doğa Turizmi Değerleri Doğa Turizmi Stratejileri Sonuç ve Öneriler 2 Nispeten bozulmamış, dokunulmamış

Detaylı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.01.0.02 ÇİMENYENİCE KÖYÜ, KÖROĞLU TEPELERİ, I39-a4 MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI İL SİVAS İLÇE HAFİK MAH.-KÖY VE MEVKİİ Çimenyenice Köyü GENEL

Detaylı

TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ GÖLLER HAVZASI BÖLGE TOPLANTISI RAPORU

TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ GÖLLER HAVZASI BÖLGE TOPLANTISI RAPORU TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ GÖLLER HAVZASI BÖLGE TOPLANTISI RAPORU Yalvaç 30 Haziran 2012 Kibyra Antik Kenti - Burdur 1 GİRİŞ 2 2 2 2 5 5 6 8 9 9 10 10 10 11 12 12 13 15 15 16 17 19 19 19 19 20 20 21 22 24

Detaylı

Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin

Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin 80 81 de taçlandırmaktadır. Nitekim Mersin Serbest Bölgesi; 9 bine yakın istihdamı ve Türkiye de faaliyet gösteren 19 Serbest Bölge içerisinde

Detaylı

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI 2010-2013

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI 2010-2013 GÜNEY EGE BÖLGE PLANI 2010-2013 SUNUM AKIŞI Bölge Planı Hazırlık Süreci Paydaş Analizi Atölye Çalışmalarının Gerçekleştirilmesi Mevcut Durum Analizi Yerleşim Yapısı ve Yerleşmeler Arası İlişki Analizi

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

PARK-BAHÇE VE PEYZAJ MİMARİSİ

PARK-BAHÇE VE PEYZAJ MİMARİSİ PARK-BAHÇE VE PEYZAJ MİMARİSİ Yrd.Doç.Dr. Simay KIRCA 2017-2018 Güz Yarıyılı DERS 5 KÜLTÜREL PEYZAJLAR Kültür; toplumların yaşam biçimleri, gelenek ve göreneklerinin, üretim olanaklarının bileşkesi olarak

Detaylı

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Bölge yurdumuzun güneyinde, Akdeniz boyunca bir şerit halinde uzanır. Komşuları Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri, Suriye, Kıbrıs

Detaylı

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin ne zaman ve kimler tarafından hangi tarihte kurulduğu kesin bilinmemekle beraber, bölgedeki yerleşimin Van Bölgesinde olduğu gibi tarih öncesi dönemlere uzandığı

Detaylı

SANAT TARİHİ SANAT TARİHİ NEDİR? Sanat Tarihi, geçmişte varlık göstermiş uygarlıkların ortaya koyduğu her tür taşınır ve taşınmaz maddi kültür varlıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Güzel Sanatlar ve

Detaylı

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı. 10.04.2013 Anadolu Üniversitesi

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı. 10.04.2013 Anadolu Üniversitesi 2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı 10.04.2013 Anadolu Üniversitesi Küresel Turizm Sektörü Dünya daki turist sayısı 2011 yılında bir önceki yıla göre % 4,6 ve 2012

Detaylı

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale (*)Türkeş, M. ve Koç, T. 2007. Kazdağı Yöresi ve dağlık alan (dağ sistemi) kavramları üzerine düşünceler. Troy Çanakkale 29:18-19. KAZ DAĞI YÖRESİ VE DAĞLIK ALAN (DAĞ SİSTEMİ) KAVRAMLARI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Detaylı

02 Nisan 2012. MĠMARLIK BÖLÜM BAġKANLIĞINA,

02 Nisan 2012. MĠMARLIK BÖLÜM BAġKANLIĞINA, 02 Nisan 2012 MĠMARLIK BÖLÜM BAġKANLIĞINA, Amasra Teknik Gezisi 12-13 Mart 2012 tarihleri arasında, ARCH 222 - Arhitectural Design 4 dersi için Bir Sanatçı İçin Konut, ARCH 221 - Arhitectural Design 3

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 Türkiye de Arazi Kullanımı Türkiye yüzey şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Ülkemizde oluşum özellikleri birbirinden farklı

Detaylı

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011 Birecik Turizm Envanteri Projesi Bu kitabın içeriğinden sadece Birecik İlçesi ve Köylerine Hizmet Götürme Birliği sorumludur ve bu içeriğin herhangi bir şekilde DPT'nin veya Karacadağ kalkınma Ajansı'nın

Detaylı

BALIKESİR de. Yatırım Yapmak İçin 101 Neden

BALIKESİR de. Yatırım Yapmak İçin 101 Neden BALIKESİR de Yatırım Yapmak İçin 101 Neden Coğrafi Konum 1. Türkiye nin ekonomik hareketliliğinin en yüksek olduğu Marmara Bölgesi nde yer alması, 2. Marmara ve Ege Denizi ne kıyılarının bulunması, 3.

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

UNESCO DÜNYA MİRAS ALANLARI - TÜRKİYE

UNESCO DÜNYA MİRAS ALANLARI - TÜRKİYE UNESCO DÜNYA MİRAS ALANLARI - TÜRKİYE İÇERİK Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme Dünya Miras Listesi Türkiye nin Dünya Miras Listesi ndeki Yeri Geçici Liste Dünya Miras Listesine

Detaylı

TÜRKİYE TURİZM STRATEJİSİ 2023 VE MALATYA İLİ TURİZMİ

TÜRKİYE TURİZM STRATEJİSİ 2023 VE MALATYA İLİ TURİZMİ TÜRKİYE TURİZM STRATEJİSİ 2023 VE MALATYA İLİ TURİZMİ Dr. ADNAN ASLAN 27 MART 2013 ANKARA KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI YATIRIM ve İŞLETMELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇERİK 1.Dünyada ve Türkiye de Turizm 2. Türkiye

Detaylı

1/ ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI; BİLGİ, BELGE ve VERİ TOPLAMA SÜRECİ MEVCUT ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI PLANLAMA BÖLGESİ NDE MEVCUT DURUM

1/ ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI; BİLGİ, BELGE ve VERİ TOPLAMA SÜRECİ MEVCUT ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI PLANLAMA BÖLGESİ NDE MEVCUT DURUM SUNUM İÇERİĞİ 1/100.000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI; TANIMI VE AMACI ÇALIŞMA ETAPLARI BİLGİ, BELGE ve VERİ TOPLAMA SÜRECİ ÇALIŞMANIN ETAPLARI MEVCUT ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI PLANLAMA BÖLGESİ NDE MEVCUT DURUM

Detaylı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ORMAN YÖNETİMİNDE YERELLİK VE EKOSİSTEM ÖZELLİKLERİNİN ÖNEMİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR ORMAN YÖNETİMİNDE YERELLİK VE EKOSİSTEM ÖZELLİKLERİNİN ÖNEMİ SÜRDÜRÜLEBİLİR ORMAN YÖNETİMİNDE YERELLİK VE EKOSİSTEM ÖZELLİKLERİNİN ÖNEMİ Yrd. Doç. Dr. Yasin KARATEPE SDÜ Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Yağış Dağılımı 1800 1600 1400 1200 1000

Detaylı

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı Konya'nın 90 km kuzeybatısında yer alan ve 349 km2 yüzölçüme sahip olan Ilgın, günümüzden 3500 yıl önce şimdiki iskan yerinin 25 km kuzeydoğusunda Hititler tarafından "Yalburt"

Detaylı

Çankırı da 2012 yılı verilerine göre 366 köy bulunmaktadır ve bunların 258 i orman köyüdür.

Çankırı da 2012 yılı verilerine göre 366 köy bulunmaktadır ve bunların 258 i orman köyüdür. Çankırı İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırılmasına (İBBS) göre Türkiye, 26 düzey-2 bölgesine ayrılmıştır. TR82 Bölgesi Kastamonu, Çankırı ve Sinop tan oluşmaktadır. Harita 1: Düzey 2 Bölgeleri İdari

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ ANADOLU SELÇUKLU CAMİİLERİ Konya Alâeddin Camii - 1155-1219 Niğde Alâeddin Camii 1223 Malatya Ulu Camii 1224

Detaylı

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ Kentsel planlama toplum yararını esas alan güvenli ve sürdürülebilir yaşam çevresi oluşturmaya yönelik bir kamu hizmetidir. Kent planlama, mekan oluşumunun nedenlerini,

Detaylı

T.C. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Düzce Yatırım Destek Ofisi Yatırıma Uygun Turizm Alanları Raporu Sektörel Raporlar Serisi IX

T.C. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Düzce Yatırım Destek Ofisi Yatırıma Uygun Turizm Alanları Raporu Sektörel Raporlar Serisi IX T.C. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Düzce Yatırım Destek Ofisi Yatırıma Uygun Turizm Alanları Raporu Sektörel Raporlar Serisi IX AĞUSTOS 2014 DÜZCE TURİZM YATIRIM ALANLARI T.C. DOĞU MARMARA KALKINMA AJANSI

Detaylı

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş Özalp Tarihçesi: Özalp ilçesi 1869 yılında Mahmudiye adıyla bu günkü Saray ilçe merkezinde kurulmuştur. 1948 yılında bu günkü Özalp merkezine taşınmış ve burası ilçe merkezi haline dönüştürülmüştür. Bölgede

Detaylı

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi KİMLİK KARTI Başkent: Roma Yüz Ölçümü: 301.225 km 2 Nüfusu: 60.300.000 (2010) Resmi Dili: İtalyanca Dini: Hristiyanlık Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 29.500 $ Şehir Nüfus Oranı: %79 Ekonomik Faal Nüfus

Detaylı

GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü : 14.719 km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : 698.626 (31.12.2011) İl Trafik No : 03

GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü : 14.719 km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : 698.626 (31.12.2011) İl Trafik No : 03 GENEL BİLGİLER Yüzölçümü : 14.719 km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : 698.626 (31.12.2011) İl Trafik No : 03 Afyonkarahisar, Anadolu'da kuzeyi güneye, batıyı da doğuya bağlayan doğal bir düğüm noktası

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

Turizmin Göz Bebeği Muğla

Turizmin Göz Bebeği Muğla Turizmin Göz Bebeği Muğla Her sayı farklı bir ili tanıttığımız dergimizde bu ay da insanlığın keşfettiği en güzel doğa parçalarından biri olan ve tarihin ilk yıllarından beri yüzlerce medeniyete beşiklik

Detaylı

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ 4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ Ekonomi: İnsanların geçimlerini sürdürmek için yaptıkları her türlü üretim, dağıtım, pazarlama ve tüketim faaliyetlerinin ilke ve yöntemlerini inceleyen bilim dalına ekonomi denir.

Detaylı

COĞRAFYA BÖLGELER COĞRAFYASI AKDENİZ BÖLGESİ AKDENİZ BÖLGESİNİN YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ

COĞRAFYA BÖLGELER COĞRAFYASI AKDENİZ BÖLGESİ AKDENİZ BÖLGESİNİN YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ COĞRAFYA 2010 BÖLGELER COĞRAFYASI AKDENİZ BÖLGESİ AKDENİZ BÖLGESİNİN YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ Toros dağları 3.jeolojik zamanda Alp Orojenezinin etkisiyle oluşmuştur. Toros dağları kıyı boyunca denize paralel

Detaylı

3 ÜNCÜ PİYADE EĞİTİM TUGAYI 58 İNCİ PİYADE EĞİTİM ALAY KOMUTANLIĞI BURDUR

3 ÜNCÜ PİYADE EĞİTİM TUGAYI 58 İNCİ PİYADE EĞİTİM ALAY KOMUTANLIĞI BURDUR 3 ÜNCÜ PİYADE EĞİTİM TUGAYI 58 İNCİ PİYADE EĞİTİM ALAY KOMUTANLIĞI BURDUR 1. ULAŞIM BİLGİLERİ: a. Kara Yolu: 58 inci Piyade Eğitim Alay Komutanlığı Burdur da bulunmaktadır. Burdur şehirlerarası otobüs

Detaylı

EGE BÖLGESİ BÖLGENİN YERİ VE SINIRLARI

EGE BÖLGESİ BÖLGENİN YERİ VE SINIRLARI 1/5 EGE BÖLGESİ BÖLGENİN YERİ VE SINIRLARI Türkiye nin 7 coğrafi bölgesinden biri olan Ege Bölgesi, 85.000 km2 lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının %11 ini kaplar. (Harita:1) Ege Bölgesi, Anadolu nun

Detaylı

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir. Çaldıran Tarihçesi: İlçe birçok tarihi medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Medler, Bizanslılar, Urartular, İranlılar ve son olarak Osmanlı devleti bu ilçede hâkimiyet sürmüşlerdir. İlçenin tarih içerisindeki

Detaylı

Yaşanabilir Bir Şehir için İzmir Bölge Planı Hedefleri. H.İ.Murat ÇELİK, PMP Birim Başkanı

Yaşanabilir Bir Şehir için İzmir Bölge Planı Hedefleri. H.İ.Murat ÇELİK, PMP Birim Başkanı Yaşanabilir Bir Şehir için İzmir Bölge Planı Hedefleri H.İ.Murat ÇELİK, PMP Birim Başkanı Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 1. İZKA 2. İzmir Bölge Planı 3. Yaşanabilir Şehir Hedefleri İçerik 1.

Detaylı

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler) TARİH Miras ilişkileri T O P L U M MİRAS K Ü L T Ü R DOĞA ÇEVRE MİRASIN KAPSAMI MİRAS ÇEKİCİLİKLERİ ÇEVRE MEKAN YER İNSAN PEYZAJLAR YAPISAL UNSURLAR ÇALIŞMA ALANLARI

Detaylı

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK Dünyada kültüre alınıp yetiştirilmekte olan 138 meyve türünden, yaklaşık 16'sı subtropik meyve türü olan 75'e yakın tür ülkemizde

Detaylı

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ DİKİLİ SONUÇ RAPORU

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ DİKİLİ SONUÇ RAPORU 1 2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ DİKİLİ SONUÇ RAPORU Tarih: 11 Ocak 2011 Yaklaşık Katılımcı Sayısı: 70 Katılımcı listesindeki Sayı: 62 Katılımcı Düzeyi ve Profili: 2 3 4 Dağıtılan Belgeler:

Detaylı

KONYA İLİ NEDEN YATIRIMLARI İÇİN HİZMET SEKTÖRÜ

KONYA İLİ NEDEN YATIRIMLARI İÇİN HİZMET SEKTÖRÜ KONYA İLİ HİZMET SEKTÖRÜ YATIRIMLARI İÇİN 10 NEDEN KONYA ANADOLU NUN ORTASINDA BİR YILDIZ OLARAK PARLAYACAK KONYA İLİ HİZMET SEKTÖRÜ YATIRIMLARI İÇİN 10 NEDEN 1. Genç ve Nitelikli İnsan Kaynağı 2. Stratejik

Detaylı

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÇEŞME SONUÇ RAPORU

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÇEŞME SONUÇ RAPORU 1 2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÇEŞME SONUÇ RAPORU Tarih: 7 Ocak 2011 Yaklaşık Katılımcı Sayısı: 50 Katılımcı listesindeki Sayı: 46 Katılımcı Düzeyi ve Profili: 2 3 4 5 Dağıtılan Belgeler:

Detaylı

Kültür ve Turizm Bakanlığından: ANTALYA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR Toplantı Tarihi ve No : Karar Tarihi ve No :

Kültür ve Turizm Bakanlığından: ANTALYA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR Toplantı Tarihi ve No : Karar Tarihi ve No : Kültür ve Turizm Bakanlığından: ANTALYA KÜLTÜR VARLIKLARINI KORUMA BÖLGE KURULU KARAR Toplantı Tarihi ve No : 12.07.2017-183 TOPLANTI YERİ Karar Tarihi ve No : 12.07.2017-6497 ANTALYA Antalya İli, Manavgat

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

Araştırmanın Yapıldığı Burdur İli Hakkında Genel Bilgiler BURDUR İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER ADININ KAYNAĞI VE TARİHÇESİ:

Araştırmanın Yapıldığı Burdur İli Hakkında Genel Bilgiler BURDUR İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER ADININ KAYNAĞI VE TARİHÇESİ: BURDUR İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER Araştırmanın Yapıldığı Burdur İli Hakkında Genel Bilgiler ADININ KAYNAĞI VE TARİHÇESİ: Tarih devirlerinden itibaren (Hitit, Frig, Lidya, Pers, Helonistik ve Roma) Pisidya

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

KORUNAN ALANLARDA ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİ

KORUNAN ALANLARDA ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİ KORUNAN ALANLARDA ÇEVRE BİLİNCİ VE EĞİTİMİ Dr. Jale SEZEN Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Tabiat Varlıklarını Koruma Şubesi,Tekirdağ TABİAT VARLIKLARI VE KORUNAN ALANLAR Jeolojik devirlerle, tarih öncesi

Detaylı

Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik

Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik Yrd.Doç.Dr. Gül GÜNEŞ Atılım Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü İşletme Fakültesi ggunes@atilim.edu.tr

Detaylı

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15

içindekiler Bölüm I Planlama Sürecine İlişkin Öneriler... 15 içindekiler GEÇMİŞİMİZ İÇİN BİR GELECEK...VII GİRİŞ...IX Bölüm I KÜLTÜREL MİRAS KAVRAMI VE TARİHSEL ÇEVRE KORUMASININ ÖNEMİ Kültürel Miras Kavram ve Tanımları...4 Kültürel Mirasın Korunmasının Önemi...5

Detaylı

Şekil 1: Planlama Alanının Bölgedeki Konumu

Şekil 1: Planlama Alanının Bölgedeki Konumu EDİRNE İLİ 1/25 000 ÖLÇEKLİ 1. PLANLAMA ALANININ GENEL TANIMI Planlama alanı, Edirne İli, Merkez İlçe, Tayakadın Köyü, Karakoltepe Mevkii, 34 Pafta, 164 Ada, 27 Parselin bulunduğu alanı kapsamaktadır.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Sunuş... iv İçindekiler...v Tablolar Listesi...xi Şekiller Listesi... xii Kısaltmalar Listesi... xiii GİRİŞ...

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Sunuş... iv İçindekiler...v Tablolar Listesi...xi Şekiller Listesi... xii Kısaltmalar Listesi... xiii GİRİŞ... v İÇİNDEKİLER Önsöz... iii Sunuş... iv İçindekiler...v Tablolar Listesi...xi Şekiller Listesi... xii Kısaltmalar Listesi... xiii GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TURİZM KAVRAMLARI 1. GENEL TURİZM KAVRAMLARI...5

Detaylı

TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI

TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI TOKAT DOĞAL SİT ALANLARI SIRA NO İLÇESİ ADI SİT TÜRÜ 1 NİKSAR EFKERİT VADİSİ DOĞAL VE ARKEOLOJİK SİT ALANI 2 ZİLE EVRENKÖY MAĞARASI 2. DERECE DOĞAL SİT ALANI 3 PAZAR BALLICA MAĞARASI 2. DERECE DOĞAL SİT

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Büyükşehir Belediye Alanlarında Tabiat Varlıklarının Yönetimi

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Büyükşehir Belediye Alanlarında Tabiat Varlıklarının Yönetimi T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Büyükşehir Belediye Alanlarında Tabiat Varlıklarının Yönetimi Osman İYİMAYA Genel Müdür 12-13 Mayıs Karadeniz Teknik Üniversitesi

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R 1 A- BİRİNCİ BÖLÜM: İLÇENİN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI...

İ Ç İ N D E K İ L E R 1 A- BİRİNCİ BÖLÜM: İLÇENİN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI... İ Ç İ NDEKİ LER Önsöz... v Tablolar Dizini... xv Grafikler Dizini... xix Giriş... 1 A- BİRİNCİ BÖLÜM: İLÇENİN SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI... 7 A.1. Kağızman İlçesinin Tarihçesi... 7 A.1.1. Tarih Öncesi Dönem...

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm 1.1. ANADOLU ÇAĞLARI... 1 1.1.1. Tarih Öncesi Çağ... 1 1.1.1.1. Yontma Taş Devri (Paleolitik)... 1 1.1.1.2. Orta Taş Devri (Mezolitik)... 2 1.1.1.3. Cilalı Taş Devri (Neolitik)...

Detaylı

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ BAYINDIR SONUÇ RAPORU

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ BAYINDIR SONUÇ RAPORU 1 2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ BAYINDIR SONUÇ RAPORU Tarih: 4 Ocak 2011 Yaklaşık Katılımcı Sayısı: 65 Katılımcı listesindeki Sayı: 62 Katılımcı Düzeyi ve Profili: 2 3 4 Dağıtılan Belgeler:

Detaylı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı ARAZİ BOZULUMU LAND DEGRADATİON Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı LAND DEGRADATİON ( ARAZİ BOZULUMU) SOİL DEGRADATİON (TOPRAK BOZULUMU) DESERTİFİCATİON (ÇÖLLEŞME) Arazi Bozulumu Nedir - Su ve rüzgar

Detaylı

KAPADOKYA STRATEJİK YÖN PLANI VİZYON GELİŞTİRME KURULU TOPLANTI RAPORU. 08.10.2012 Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları

KAPADOKYA STRATEJİK YÖN PLANI VİZYON GELİŞTİRME KURULU TOPLANTI RAPORU. 08.10.2012 Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları KAPADOKYA STRATEJİK YÖN PLANI VİZYON GELİŞTİRME KURULU TOPLANTI RAPORU 08.10.2012 Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları KATILIMCILAR Vizyon Geliştirme Kurulu Prof. Dr. Füsun Alioğlu, Gökşin Ilıcalı,

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÖDEMİŞ SONUÇ RAPORU

2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÖDEMİŞ SONUÇ RAPORU 1 2010-2013 İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ ÖDEMİŞ SONUÇ RAPORU Tarih: 3 Ocak 2011 Yaklaşık Katılımcı Sayısı: 75 Katılımcı listesindeki Sayı: 66 Katılımcı Düzeyi ve Profili: 2 3 4 Dağıtılan Belgeler:

Detaylı

GÖLLER BÖLGESİNDE YERALTISUYU VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR

GÖLLER BÖLGESİNDE YERALTISUYU VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR GÖLLER BÖLGESİNDE YERALTISUYU VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR Doç. Dr. Ayşen Davraz Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji Müh. Bölümü Dünyada yaklaşık olarak 1386 kentrilyon litre su var. DÜNYADA SUYUN DAĞILIMI

Detaylı

Yıllar 2015 2016 2017 2018 2019 PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler

Yıllar 2015 2016 2017 2018 2019 PROJE ADIMI - FAALİYET. Sorumlu Kurumlar. ÇOB, İÇOM, DSİ, TİM, Valilikler, Belediyeler ÇOB, İÇOM, Valilikler 1. HAVZA KORUMA PLANI KURUM VE KURULUŞLARIN KOORDİNASYONUNUN 2. SAĞLANMASI 3. ATIK SU ve ALTYAPI YÖNETİMİ 3.1. Göl Yeşil Kuşaklama Alanındaki Yerleşimler Koruma Planı'nda önerilen koşullarda önlemlerin

Detaylı

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler

Alanın Gelişimi ile İlgili Kriterler KORUNAN ALANLAR Korunan alanlar incelenip, değerlendirilirken ve ilan edilirken yalnız alanın yeri ile ilgili ve ekolojik kriterler değil, onların yanında tarih, kültürel ya da bilimsel değerleri de dikkate

Detaylı

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz?... 154. 2. Çevre Sorunları... 156. Konu Değerlendirme Testi... 158

5. Ünite. ÇEVRE ve TOPLUM. 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz?... 154. 2. Çevre Sorunları... 156. Konu Değerlendirme Testi... 158 412 5. Ünite ÇEVRE ve TOPLUM 1. Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz?... 154 2. Çevre Sorunları... 156 Konu Değerlendirme Testi... 158 153 Doğadan Nasıl Yararlanıyoruz? 413 414 İNSANLARIN DOĞAL ÇEVREYİ KULLANMA

Detaylı

Antalya Hakkında Antalya, Akdeniz Bölgesi'nde yer alan Antalya şehrinin aynı ismi taşıyan merkez ilçesidir. Antalya, Türkiye nin önemli turizm merkezlerinden biridir. Doğası, palmiyelerle sıralanmış bulvarları,

Detaylı

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı 29.05.2013

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı 29.05.2013 2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı 29.05.2013 Küresel Turizm Sektörü Dünya daki turist sayısı 2011 yılında bir önceki yıla göre % 4,6 ve 2012 de %4 artışla 1,035 milyar

Detaylı

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor? ADIYAMAN Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor? Rivayete göre; Adıyaman şehrini doğu, batı ve güney yönlerinde derin vadiler çevirmiştir. Bu vadilerin yamaçları zengin meyve ağaçları ile kaplı olduğu gibi,

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara Batı Menteşe Dağları denir. Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir. yukarıda adı geçen dağlardan oluşan "Doğu Menteşe Dağları" arasında arasında Çine Çayı Vadisi uzanır. Aydın iline

Detaylı

01 ADANA VİZYON PLANI BEREKET YELPAZESİ

01 ADANA VİZYON PLANI BEREKET YELPAZESİ 01 ADANA VİZYON PLANI BEREKET YELPAZESİ 1 Kentsel Vizyon ile X BÖLGE Adana Vizyon KENT Planı Kentsel Strateji MAHALLE tarafından geliştirilen kapsam ve içerik çerçevesinde, A. Faruk Göksu ve Sıla Akalp

Detaylı

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür

TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR. Osman İYİMAYA Genel Müdür TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ENERJİ VE ÇEVRE POLİTİKALARI AÇISINDAN RESLER VE KORUNAN ALANLAR Osman İYİMAYA Genel Müdür Enerji hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olarak başta sanayi, teknoloji,

Detaylı

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ RESTORASYON ANABİLİM DALI YERLEŞİM DOKULARININ ÇÖZÜMLENMESİ

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ RESTORASYON ANABİLİM DALI YERLEŞİM DOKULARININ ÇÖZÜMLENMESİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ - MİMARLIK BÖLÜMÜ RESTORASYON ANABİLİM DALI YERLEŞİM DOKULARININ ÇÖZÜMLENMESİ Yerleşim Dokularının Çözümlenmesi Yapı Çözümlemesi İşlev Yapım tarihi Yapım sistemi

Detaylı

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69. İÇİNDEKİLER TARİHÇE 5 SULTANAHMET CAMİ YAPI TOPLULUĞU 8 SULTAN I. AHMET 12 SULTAN I. AHMET İN CAMİYİ YAPTIRMAYA KARAR VERMESİ 15 SEDEFKAR MEHMET AĞA 20 SULTANAHMET CAMİİ NİN YAPILMAYA BAŞLANMASI 24 SULTANAHMET

Detaylı

Neden Malatya ya yatırım yapmalı

Neden Malatya ya yatırım yapmalı Neden Malatya ya yatırım yapmalı 11 2011 Temel Bilgiler Malatya, Doğu Anadolu Bölgesinin ekonomik açıdan en gelişmiş ilidir. 2010 ADNKS verilerine göre il nüfusu 740.643, merkez nüfusu 500 bin civarında,

Detaylı

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar.

ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ARTUKLU DÖNEMİ ESERLERİ Anadolu da ilk köprüleri yaptılar. ( 1102 1409 ) Diyarbakır, Harput, Mardin Diyarbakır Artuklu Sarayı İlk Artuklu Medresesi İlgazi tarafundan Halep te yaptırıldı. Silvan (Meyyafarkin)

Detaylı

Bu gezi, Pisidia Bölgesi'nin en önemli göllerini keşfedip, yörenin doğa harikalarını tanımak için, ayrıcalıklı ve keyifli bir yolculuk olacak

Bu gezi, Pisidia Bölgesi'nin en önemli göllerini keşfedip, yörenin doğa harikalarını tanımak için, ayrıcalıklı ve keyifli bir yolculuk olacak Baştan Başa Göller Bölgesi Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Salda Gölleri 09 Haziran - 11 Haziran 2017 Ali KARAPINAR Antik Pisidia Bölgesi, Antalya'nın kuzeyindeki dağların eteklerinden bugünkü Burdur ve Isparta'nın

Detaylı

ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI

ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI ORMAN VE SU ĠġLERĠ BAKANLIĞI ÇölleĢme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü Ulusal Havza Yönetim Stratejisi Yönlendirme Komitesi Toplantısı Ankara, 5 Ekim 2011 TOPLANTI GÜNDEMĠ UHYS sürecinin amacı ve

Detaylı

OSMANCIK OSB. Osmancık OSB

OSMANCIK OSB. Osmancık OSB OSMANCIK OSB 2 OSMANCIK Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerini batıya bağlayan ana yol üzerinde bulunan Osmancık, Çorum il merkezine 56 km, Samsun limanına 168 km, Ankara ya 268 km uzaklıkta olduğundan

Detaylı

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik Muradiye Tarihi: Muradiye, cumhuriyet ilanına kadar Kandahar ve Bargıri adıyla iki yerleşim birimi olarak anılırken cumhuriyet sonrası birleşerek Muradiye ismini almıştır. Tarihi ile ilgili fazla bilgi

Detaylı

Tablo 39 - İllerdeki Turizm Tesislerinin Konaklama Bilgileri

Tablo 39 - İllerdeki Turizm Tesislerinin Konaklama Bilgileri TURİZM Uşak, çevresindeki illerle karşılaştırıldığında daha az turist çektiği görülmektedir. Tablo 39 da sunulan bilgilere göre 2011 yılında Uşak a konaklama amacıyla gelen turist sayısı çevresindeki illerle

Detaylı

SAMSUN ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT

SAMSUN ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT SAMSUN ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT Samsun un coğrafi konumu itibariyle su ve toprağın muhteşem buluşması ile bizlere armağan olan Yeşilırmak ve Kızılırmak nehirlerinin can kattığı, Çarşamba ve Bafra Ovaları

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

Tablo 37 - İllerdeki Konaklama Tesislerinin Kapasiteleri

Tablo 37 - İllerdeki Konaklama Tesislerinin Kapasiteleri TURİZM Manisa ili tesis sayısı ve yatak kapasitesi bakımından çevresinde bulunan illerin gerisinde kalmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı nın 2011 yılı konaklama istatistikleri incelendiğinde Manisa ilinin

Detaylı

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü lisans programında yer alan Arch 471 - Analysis of Historic Buildings dersi kapsamında Düzce nin Konuralp Belediyesi ne 8-14 Ekim 2012 tarihleri

Detaylı

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti HALFETİ İLÇEMİZ Halfeti Şanlıurfa merkez ilçesine 112 km mesafede olan ilçenin yüzölçümü 646 km² dir. İlçe; 3 belediye, 1 bucak, 36 köy ve 23 mezradan oluşmaktadır. Batısında Gaziantep iline bağlı Araban,

Detaylı

ÇANKAYA BELEDİYESİ KIRSAL KALKINMA PROJESİ ONURLU VE DÜZENLİ TOKLUK İÇİN KIR KENT BARIŞI

ÇANKAYA BELEDİYESİ KIRSAL KALKINMA PROJESİ ONURLU VE DÜZENLİ TOKLUK İÇİN KIR KENT BARIŞI ÇANKAYA BELEDİYESİ KIRSAL KALKINMA PROJESİ ONURLU VE DÜZENLİ TOKLUK İÇİN KIR KENT BARIŞI Kent ve Tarım Çalışma Alanı: Akarlar Çavuşlu Evciler Karahasanlı Karataş Kömürcü Yakupabdal Yayla Tohumlar Çevre

Detaylı

BOLU KENT VİZYONU HEDEF 2023

BOLU KENT VİZYONU HEDEF 2023 BOLU KENT VİZYONU HEDEF 2023 VİZYONUMUZU OLUŞTURDUK BOLU ÜNİVERSİTE, TURİZM,SPOR VE SAĞLIK KENTİ OLACAK BOLU nun GELECEĞİNİ PLANLADIK Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) ile Bolu Belediyesi arasında imzalanan

Detaylı

İZMİR DE (TEMİZ ÜRETİM)

İZMİR DE (TEMİZ ÜRETİM) İZMİR DE EKO-VERİMLİLİK (TEMİZ ÜRETİM) UYGULAMALARININ YAYGINLAŞTIRILMASI PROJESİ İzmir Kalkınma Ajansı İZMİR BÖLGE KÜMELENME EKO- KALKINMA VERĐMLĐLĐK DESTEK PROGRAMLARI YENĐLĐK YATIRIM PLANI AJANSI 2010-20132013

Detaylı

MALİ DESTEK PROGRAMI SAMSUN

MALİ DESTEK PROGRAMI SAMSUN Yeşil Yol Güzergâhındaki Kültür-Turizm ve Altyapı Yatırımlarının Desteklenmesi MALİ DESTEK PROGRAMI SAMSUN (Kar Amacı Gütmeyen Kurum ve Kuruluşlar için) KAYS Üzerinden Son Başvuru: 26.03.2018 Saat 23:59

Detaylı

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Ülkemizin güney doğusunda yer alan bölge nüfus ve yüzölçümü en küçük bölgemizdir. Akdeniz, Doğu Anadolu Bölgeleriyle, Suriye ve Irak Devletleriyle

Detaylı