a K n i l l m l e e 5Ö

Transkript

1 DARICA BELEDİYESİ n i m e l a K n u ş r i Ku ğ i l l e z Ö i l m e n 5Ö SAYI:5 TARİH: NİSAN 2012

2 İÇİNDEKİLER Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar Duygu Kuşdil Mustafa Özdağ Nuray Aytar Sibel Dursun Soner Aslan Gönderin Yayınlayalım Yazı, şiir, hatıra vb ( bkmiletisim@gmail.com) Aklın Dili Emeğe Değer Katanlar: Ali Mallı ve Abbas Taştan 4 Hatice Nayir Neslihan Güner Tuba Ünsür 2 Bilinçsiz İnternet Kullanımı 29 Harfte Çocuk Eğitimi Kişiliğiniz Mesleğinize Uygun mu? İyi Kahve Nasıl Pişirilir? 6 Bülten Hazırlama Ekibi Bizden haberler Alim Unutmuş, Kalem Unutmamış! Sizden Paylaşımlar Tanıyabildiniz mi? Ayın Mekanı : Gözdağı Sosyal Tesisleri Sizden Tavsiyeler: Elazığ, Ardahan 8 Darıca Belediyesi 1 Sayı:5 Tarih: Nisan 2012 Ayın Kitabı Çizginin Dışındakiler

3 BİZDEN HABERLER 23 NİSAN TURNUVALARI 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında her sene olduğu gibi bu sene de çocuklarımıza yönelik futbol basketbol voleybol atletizm mendil kapmaca turnuvaları düzenlenecektir. Tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum. ALİM UNUTMUŞ KALEM UNUTMAMIŞ! D uygu ve düşüncelerimizi başkalarına bildirmek için herhangi bir madde üzerine çizerek, kazıyarak gösterdiğimiz şekil ve işaretlere «YAZI» diyoruz. Söz yazıdan eskidir ancak sözün bir duyguyu, bir düşünceyi yaymadaki gücü sınırlıdır. Duygu ve düşüncelerimizin kalıcılığını da sağlayan yazı duygu, düşünce ve isteklerimizin yayılmasına, kişilere iletilmesine de yardımcı olur. Atalarımız yazının önemini anlatabilmek için 'Alim unutmuş, kalem unutmamış' demişlerdir. Her insan düşünür, kimi bu düşüncelerini kimseyle paylaşmaz, kimi düşüncelerini paylaşır ama anlatamaz kimi konuşarak düşüncelerini ifade eder kimi de yazarak. Eski çağlarda insanlar inançlarını, efsanelerini, anılarını kitaplarda değil belleklerinde saklamak zorundaydı. Anlaşmak için her toplum, birbirinden farklı sistemler geliştirmek zorunda kalıyordu. Kültürel değerler ağızdan ağıza, kulaktan kulağa geçerken eklemeler yapılıyor, unutulanlar oluyordu. Bu da bilginin doğru ulaşmasına bir engeldi aslında.yazının bulunuşu her şeyden önce insanoğlunun unutma zayıflığına karşı en kesin çare oldu.yazıyla birlikte bilgi, duygu, düşünce ve isteklerin tam olarak saklanması ve aktarılması mümkün olmuştur.yazmanın kişiye sanat zevki ve el becerisi kazandırdığı bir gerçektir. İnsanlar, her daim sorunlarından arınmaya çalışırlar ve bunu yaparken de farklı yöntemler izlerler. Yazmak da bunlardan biridir. Yazarak aramıza mesafe koyduğumuz sorunlardan kurtulamayız ama yine de yazmaya devam ederiz. Yazmak bir hayat analizidir,çoğu zaman ise bir mutluluk.belki de çoğu zaman bir şeyleri unutmak, bir şeyleri protesto etmek için yazılıyordur. Eğer öyleyse gerçekten, yaşanmışlığa değer bir şeyler var demektir kayıt altına alınacak. Unutulmak içinde olsa, sonra hatırlamak için de olsa, hatta yazılandan para kazanılacak bile olsa, tüm yazılanlarda bir yaşanmışlık bir öyküsü yatar. Belki de insanoğlunun yalnızlığının sesidir yazılanlar. Yazı yazmak aslında bir yaşam biçimidir. Hele ki roman gibi uzun soluklu yazılar yazanlar için Tarihte her zaman yazıya önem veren bir topluluk olmuşuzdur. Hatta derler ki Kuran-ı Kerim Mekke'de nazil olmuş, Kahire'de okunmuş, İstanbul'da yazılmıştır.buradan da dünyada yazı sanatında ne denli bir öneme sahip olduğumuzu anlayabiliriz.bununla birlikte yazının bir görevi de; hiç şüphesiz düşünceyi kalıcı kılması, taşıması ve yaymasıdır. Örneğin Orhun yazıtları Türk tarihine ışık tutmuş, bu yazıtlar sayesinde günümüze ulaşan bilgilerle kültürümüz şekillenmiştir. İletişim kolaylaşmış, duygu ve düşünce alışverişi hızlanmıştır. Düşünce ve sanat ürünlerinin hazırlanması ve yayılması hızlanmıştır. Kitabın doğuşuna temel hazırlanmıştır. Yazmak, matematiksel bir iştir. Bir cümleyle başlayan yazma eylemini devam ettirebilmekse, tamamen zihinsel sürecimizin kesintisiz olmasıyla ilintilidir. Yazmak bir dikkat işidir. Yazmak empati kurmaktır. Bununla beraber kendimizi toparlamamız, çeki düzen vermemiz adına da oldukça etkili bir yöntemdir yazmak. Yazmak ''ben buradayım '', demektir. ''Ben de varım, bana da bakın, beni yok saymayın demektir. ''Yazının bulunması'' insanlık tarihinin en büyük icadıdır. Bugün elimizde iyi veya kötü ne varsa hepsinin temelini atmıştır. Yazının olmadığını ve bilgilerin kayıt altına alınamadığını bir düşünsenize? Ayın Nüktesi Sebebi, sonucu ne olursa olsun yazmak değer katar insana Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates`e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrat, gayet sakin: `Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum` demiş. 1

4 AKLIN DiLi KALEM Hayatımızın birçok döneminde hepimiz kendimizce zamanda alınan notlar veya çok sakin bir zamanda içi sesini dinleyerek ortaya çıkan kelimeler hep kalemle başlar. Aslında kalemle yazmak sonra tekrar bilgisayara geçirmek zaman alıyor denilebilir. Ne kadar zaman alırsa alsın tekrar tekrar dönüp o karalanmış kağıtlara bakmak ayrı bir duygu bir şeyler yazmaya, daha doğrusu karalamaya çalışmışızdır. Bu dönemler de en büyük dostumuz kalemlerdir. Ama kalemler günlük hayatımızdan sessizce çekilmeye başladı. Yerini klavyenin soğuk tuşlarına bırakmak üzere. Öyle görünüyor ki klavye, kalemin bize verdiği sıcaklık ve samimiyet duygusunun yerini tutmayacak! Bu boyutu dışında konuya baktığımızda; son yıllarda art arda yapılan araştırmalar kalemle yazı yazmanın faydalarını ortaya koyuyor. Araştırmalar çerçevesinde özellikle çocuklar için kalemle yazmanın beyinsel ve bilişsel gelişime önemli katkı sağladığı üretkenliği artırdığı ve düşünceleri aktarma yeteneği kazandırdığı vurgulanıyor. Bunların yanı sıra yazı yazarken parmak hareketlerinin beynin düşünme, dil ve kısa dönem hafıza bölümlerini harekete geçirdiğini dile getiriliyor. Konuyla alakalı Wisconsin Üniversitesinde psikologlar tarafından, 2'nci, 4'ncü ve 6'cı sınıfa giden ilköğretim öğrencileriyle yapılan testlerde, kalem kullanıldığında öğrencilerin, klavyeye göre daha hızlı yazmalarının yanı sıra, kompozisyonlarda çok daha özgün düşünceler dile getirdiklerini tespit ettiler. Halbuki kalem ve ondan süzülen kelimeler bizim ruh halimizi yansıtır.en basiti anlamsız şekilde yaptığımız karalamalar bile bir o kadar bize dairdir.çünkü birebir enerji harcayarak kalemle hemhal olarak yazmak, üretmek insanın kelimelerle kendini teşhir ettiği özgürlük alanı, aklın dili! Kalemin kağıt ile yazan ile kurduğu ilişki çok değerli. Tıpkı anne ile çocuk arasındaki o kopmaz bağ gibi... Yaşadıklarımızı, yaşamak istediklerimizi, iletişim esnasında dile getiremediklerimizi kısaca hayata dair izdüşümlerimizi kalemi de ortak ederek yazmak içinde insana dair ipuçları barındıran sessiz eylem Bilimsel olarak açıklanmış katkıları da ele alarak düşündüğümüzde; hayatı değerli kılmak için çıkılan yolculuklarda kalem kağıt ve yazı üçlüsü hep yanımızda olmalı. Kalemle yazı yazmak ve bu yolda ilim öğrenmek insanlara mahsustur. Bunları bize klavye veremez. Düşünsenize, bir yandan çıkan mekanik tuş sesleri ile yazıya ne kadar duygu verilebilir ki, Örneğin; önemli bir 2

5 Çalışmalarıyla belediyemize değer katmış ve harcadıkları emekleriyle hiç unutulmayacak arkadaşlarımız, Ali Mallı ve Abbas Taştan'a Allah'tan Rahmet, ailelerine ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyorum. Mekanları cennet olsun. Emeğe Değer Katanlar Emeğin değer görebilmesi ona değer vermekle başlar. Alınan sorumluluğu sahiplenmek, takip etmek ve samimi bir şekilde bu sorumluluk uğruna ziyadesiyle fedakar olabilmek emeğe değer verildiğinin göstergesi olsa gerek. Bu sayımızda emeklerine değer kattıklarına tanık olduğumuz, Şantiye Personellerinden Sn. Ali MALLI ve Sn. Abbas TAŞTAN beyefendileri andık. Dürüst, beyefendi ve işine sadık özellikleri ile tanınan MALLI çalışmalarında yıkıcı olmak yerine bir nevi tasarruf olarakta ifade edilen yapıcı olma özelliğini tercih ederdi. İş hayatı boyunca herhangi bir ideolojik tartışmaya girmez bunun yerine işine yoğunlaşarak daha fazla nasıl faydalı olabilirim anlayışını savunurdu. Çalışanlara mesajını bizzat icra ettiği çalışma şekliyle veriyordu. Olumsuz hava koşullarında insanların zarar görmesinden endişe duyar gerekirse birkaç gün uykusuz kalmayı ve ailesinden uzak kalmayı göze alırdı. MALLI, olumsuz hava koşullarına karşı Darıca'da ki tüm yolların ekiplerce kontrolünde bulunuyor ve müdahale edilmesi gereken en son yolun kontrolünde 29 Şubat Perşembe günü çalışırken hayata veda ediyor. Abbas TAŞTAN Ali MALLI Ali MALLI 1992 yılında Darıca Belediyesi bünyesinde Şantiye Servisinde İş makinesi Operatörü olarak işe başlar yılında ise kendisine Yol Çavuşu sorumluluğu verilir yılına kadar bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmeye çalışır. Abbas TAŞTAN, 2005 yılında Darıca Belediyesi bünyesinde Şantiye Servisi'nde Sıvacı Ustası olarak göreve başlar. Alanında kalifiye eleman olarak görüldüğü için bu görevini 2012 yılına kadar icra eder. TAŞTAN işine bağlı ve mesleğini seven bir çalışan olma özelliğine sahipti. İşinde inatçılığı ile ön plana çıkmayı başarabilen ve çalıştığında mutlu olabilen bir kişiliğe sahipti. Bazı sağlık sorunları dahi onun mesleğini değiştirmesine neden olamamıştı. MALLI, Darıca'da ki imara açık yol çalışmalarında ve Sahil 2. Etap çalışmalarında aktif görev alarak Başkanımızın takdirini kazandı. İş hakkında doğru olduğuna inandığı fikirlerinin Başkanımız tarafından onay görmesi kendisini son derece mutlu ederdi. Başkanımızın yoğun çalışma temposu olduğunu belirtirken tükenmek bilmeyen enerjisine de hayranlığını ifade eder ve kendisini örnek alırdı. Hatta bazı geceleri Başkanımızın karlı havalarda Şantiyeye gelerek çalışmaları kendileri ile birlikte takip ve kontrol ettiğini dile getirirdi. Çalışırken yorulduğunu hissetmez, gerektiğinde fazla mesaiden kaçınmaz ve bunu yaparken herhangi bir çıkar gözetmezdi. Aynı zamanda işini aksatmayan TAŞTAN, hukuk ve vicdan çerçevesinde çalışma saatlerine dikkat ederdi. Elinde bulunan mevcut olanakları çalışma arkadaşları ile paylaşmayı sever hayatı boyunca alan el olmaktansa veren el olmayı tercih ederdi. Dürüst, beyefendi ve işine sadık özellikleri ile tanınan MALLI çalışmalarında yıkıcı olmak yerine bir nevi tasarruf olarakta ifade edilen yapıcı olma özelliğini tercih ederdi. İş hayatı boyunca herhangi bir ideolojik tartışmaya girmez bunun yerine işine yoğunlaşarak daha fazla nasıl faydalı olabilirim anlayışını savunurdu. Çalışanlara mesajını bizzat icra ettiği çalışma şekliyle veriyordu. Olumsuz hava koşullarında insanların zarar görmesinden endişe duyar gerekirse birkaç gün uykusuz kalmayı ve ailesinden uzak kalmayı göze alırdı. Kendisini sadece işine adayan TAŞTAN, işi dışında gereksiz olduğuna inandığı eylemlerle meşgul olmaz, her türlü olumsuzluğa rağmen verilen görevi en iyi şekilde yerine getirerek çalışanlara mesajını bu şekilde iletiyordu. Temiz ve yardımsever insan olma özellikleri ile tanınan ve bu şekilde çalışma arkadaşlarının sevgisini kazanan TAŞTAN 4 Mart Pazar günü geçirdiği rahatsızlık sonucu hayat veda ediyor. MALLI, olumsuz hava koşullarına karşı Darıca'da ki tüm yolların ekiplerce kontrolünde bulunuyor ve müdahale edilmesi gereken en son yolun kontrolünde 29 Şubat Perşembe günü çalışırken hayata veda ediyor. Not: Ropörtajlar Ali Mallı ve Abbas Taştan'ın mesai arkadaşlarıyla yapılmıştır. 3

6 BİLİNÇLİ İNTERNET KULLANIMI Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), adresindeki resmi internet sitesinde Çocukların güvenli internet kullanımı başlığı altında oluşturulan sayfalarda hem ebeveynler hem de çocuklar için öneriler yer alıyor. Ebeveynler için hazırlanan çocukların özgür ve kontrollü internet güvenli bir şekilde yararlanmaları için verilen önerilerden bazıları şöyle: Her şeyden önce çocuğunuzla iyi bir iletişim içinde olunuz. Çocuğunuzun arkadaşları, zevkleri, korkuları, sevdikleri ve sevmedikleri konular hakkında bilgi sahibi olunuz. Çocuğunuza, her konuyu sizinle paylaşabileceği güvenini veriniz. Sizin yetersiz kaldığınız konularda uzmanlardan yardım alınız. Çocuğunuzun internete girdiği bilgisayarın çocuğun odasında olmamasına, evinizin ortak kullanım alanı içinde olmasına dikkat ediniz.çocuğunuzun internette kalma süresine ve bilgisayar kullanma süresine mutlaka kısıtlama getiriniz. Şaka yapmak amacıyla dahi arkadaşlarıyla hatta hiç kimseyle korkutmak amacıyla tehdit edici bir üslupla iletişim kurmamalarını anlatınız. Günlük hayatta olduğu gibi, internette de kötü ve kaba kelimeler kullanmamalarını, kibar ve güzel bir dil kullanmalarını isteyiniz. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da ebeveyn olarak çocuklarınıza iyi birer örnek olunuz. Bilinçli ve güvenli internet kullanım kurallarını öğreniniz ve uygulayınız. Çocuğunuzla ve okul öğretmenleriyle birlikte çocuğunuzun yaşına uygun ve güvenli olan internet sitelerinin adreslerini belirleyiniz. Belirlediğiniz sitelerin adreslerini bilgisayarınızın 'sık kullanılanlar' bölümüne kaydediniz. Böylece bu sitelere giriş işlemi daha kolay olacaktır. 29 HARFTE ÇOCUK EĞİTİMİ İnternette mümkünse çocuğunuzla birlikte gezininiz. Çocuğunuzun internet kullanımını sık sık denetleyiniz. Hangi sitelere girdiği, hangi sohbet ortamlarında bulunduğu konusunda fikir sahibi olunuz. Mümkünse sohbet ortamlarındaki arkadaşlarını tanımaya çalışınız. Gerekli güvenlik ve filtreleme programlarını edininiz. Çocuğunuza sizin izniniz olmaksızın, kendi adresini, okulunun adını, telefon numaranızı, ebeveyninin iş adresleri ve iş yeri telefon numaraları gibi kişisel bilgileri internet sohbet ortamında kimseye vermemesi gerektiğini öğretiniz. Çocuğunuza; A- Akıl Vermeyin B- Başkalarına Benzemesini Beklemeyin C- Ciddiye Alın Ç- Çimlere Basmasını Sağlayın D- Denemesine İzin Verin E- Empati Kurun F- Fikrini Sorun G- Gurur Duyduğunuzu Söyleyin Ğ- : )) H- Hayallerini Sorun I- Israrcı Olmayın İ- İnatlaşmayın J- Jest Yapın Çocuğunuza, internet ortamında yeni tanışılan kişilerin her zaman kendileri ile ilgili doğru bilgiler vermeyebileceği, kimlikleri ve yaşlarıyla ilgili yanıltıcı bilgiler verebileceği gerçeğini anlatınız. Çocuğunuza, size sormadan internet ortamında alış veriş yapmaması gerektiğini, istenilen kredi kart numaraları bilgilerini vermemesini öğretiniz. İnternet sohbetlerinde onlardan yapmamaları gereken ya da onları rahatsız eden bir davranışta bulunmalarını isteyenler olduğu takdirde, sohbeti bırakarak hemen size haber vermesini ve olayı anlatmasını isteyiniz. Çocuğunuzun size güvenmesini sağlayınız. Çocuğunuza kızmayınız, korkutmayınız. Çocuğunuza her konuda destek vereceğinizi hissettiriniz. 4 K- Kucaklayın L- "Lütfen"li Konuşun M- Model Olun N- Ne İstediğini Sorun O- Oyun Oynayın Ö- Özür Dileyin P- Paylaşın R- Rica Edin S- Sorumluluk Verin Ş- Şans Verin T- Tutarlı Olun U- Utandırmayın Ü- Üzüntülerini Paylaşın V- Vakit Ayırın Y- Yüreklendirin Z- Zevklerini Öğrenin

7 KİŞİLİĞİNİZ MESLEĞİNİZE UYGUN MU? Sevdiğimiz mesleği belirlerken o mesleği yapabiliyor yani icra edebiliyor olmak önemli unsurlardan biri. Örneğin herkes şarkı söyleyemez, herkes oyuncu olamaz, herkes iyi bir satışçı olamaz ya da herkes yönetici olamaz. Aldığımız eğitim, yeteneklerimiz, yetiştirilme tarzımız kadar; "kişilik özelliklerimiz" de mesleğimizi doğru icra etmemizde ve o meslekte mutlu olmamızda etkili uzmanlara göre. Kişinin kendini tanıması, güçlü ve zayıf yönlerini belirlemesi ve kişilik özelliklerini kabullenmesi de meslek seçiminde en önemli detaylardan biri. Konu ile alakalı yapılan "meslekler" anketine göre değişik kişilik yapısındaki kişilerin hangi mesleklere uygun olduğu araştırılmış. 4 bin 557 kişinin katıldığı araştırmada katılımcıların verdiği yanıtlara göre içe dönük kişiler yazılım uzmanı, dışa dönük kişiler pazarlama, kuralcı kişiler bankacı, fedakâr kişiler öğretmen, yaratıcı kişiler reklamcı, otoriter kişiler yönetici, uyumlu kişiler sekreter, yetenekli kişiler ise aşçı olmaya uygun... İşte anket sonuçlarında kişilik özelliklerine göre öne çıkan meslekler... Düzenli/Kuralcı: Bu kişiler ise yüzde 25 ile bankacı, yüzde 18 ile yönetici asistanı gibi mesleklere uygun olurken, bunları yüzde 11 ile avukat, yüzde 9 ile proje yöneticisi, yüzde 8 ile öğretmen ve muhasebeci izliyor. Fedakâr/Özverili: Yüzde 36 öğretmen, yüzde 27 ile doktor ve yüzde 20 ile hemşire gibi "karşısındaki kişileri düşünebilmenin" önemli olduğu mesleklere uygun oluyor. Yenilikçi/Yaratıcı: Bu kişiler yüzde 28 ile reklamcı, yüzde 16 ile mimar gibi mesleklere uygun olurken, bunları yüzde 15 ile grafiker, yüzde 14 ile pazarlama yüzde 13 ile mühendisler izliyor. Otoriter: Yüzde 24 ile proje yöneticisi/yönetici, yüzde 20 ile avukatlık mesleği uygun olurken, bunları yüzde 16 ile öğretmen, yüzde 13 ile bankacı, yüzde 11 ile insan kaynakları, yüzde 10 ile yönetici asistanı izliyor. Fedakâr olanlar en çok öğretmenliği seçiyor Uyumlu kişiler: Yüzde 28 ile sekreter olarak, yüzde 25'i insan kaynakları alanında çalışıyor. İçe dönük: Yüzde 20 ile yazılım uzmanı, yüzde 19 ile muhasebe finans, yüzde 15 ile Aşçı, yüzde 11 ile Web master, yüzde 9 ile grafiker takip ediyor. Analitik: Bu kişiler yüzde 33 ile mühendis, yüzde 26 ile muhasebe/finans gibi "sayısal zekanın" önemli olduğu mesleklere uygun. Dışa dönük: Bu kişilik yapısındakiler yüzde 30 ile pazarlama, yüzde 11 ile gazeteci, yüzde 10 ile insan kaynakları uzmanları, yüzde 8 ile reklamcı ve turizmci, yüzde 6 ile avukatlar izliyor. Kaynak: Kahve pişirilmeden önce içene nasıl içtiği mutlaka sorulur. Mümkün olduğunca bir seferde az kişilik yapmaya çalışınız. Hatta kişi başına her seferinde ayrı ayrı bir fincanlık pişirme daha makbuldür. İYİ KAHVE NASIL PİŞİRİLİR? Az şekerli kahve 1 çay kaşığı şeker, Orta şekerli kahve 2 çay kaşığı şeker, Çok şekerli kahveye 3 çay kaşığı şeker kullanılarak yapılır. Cezveye kahve ve şekeri koyunuz. Soğuk suyu ekleyip, iyice karıştırınız. Kısık ateşte yüzeyindeki köpük hafif kabarıncaya kadar bekletiniz, köpüklü kısmını fincana kaşık ile alınız. Cezveyi yeniden ateşe koyun, kaynayınca fincana boşaltıp sıcak servis yapın. (Kahve ne kadar ağır yani kısık ateşte pişerse o kadar lezzeti artar.) Kahve servis yapılırken kendine özgü Türk kahvesi fincanında servis edilip, küçük çay bardağında servisine süvari kahvesi denir. Ayrıca serviste ağız tadının kahveye hazırlanması için bir bardak soğuksu bulundurulması kahve kültürünün içinde yer alır. İyi kahve hazırlamak için kahvenin kendisinden başka, kullanılan suyun klorsuz ve soğuk olması, pişirmenin hafif ateşte ve yavaş yavaş yapılması, fincanların önceden ısıtılması ve kahve ölçüsü önemlidir. Kahvenin hava almayacak şekilde ağzı kapatılmış paket içerisinde rutubetsiz ortamda veya buzdolabında saklanması gerekir. Eğer kahvede rutubet varsa içine 2-3 tane kesme şeker atıp ağzını hava almaması için sıkıca bağlayıp öyle muhafaza ediniz. Afiyet Olsun 5

8 SİZDEN PAYLAŞIMLAR Bekle Beni TANIYABİLDİNİZ Mİ Bekle beni, Ansızın çıkagelirim... Bir tan sessizliğinde, Güneşin doğuşuyla uyandığında Rızkın diye, Ömrüne düşebilirim...? Beklemesen de Hiç beklenmediğim bir zamanda, Ömrünün baharında, Geceye yıldızlar yağdığında Ya nasip diye, Gönlüne kayabilirim... Neslihan ÖZHAN Geçen Sayıdaki Resim: Mustafa KARATEPE 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ Katılımcılarında fikir ve beğenilerini dile getirdiği programdan tüm çalışanlarımız memnuniyetle ayrıldı. Bu özel günde her yıl yeni bir organizasyon ile bizleri onurlandıran Belediye Başkanımıza tüm arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. İlknur KARADUMAN İnsan Kay.ve Eğt.Müdürü Günümüz çalışma şartlarında birçok zorluğa rağmen çalışma ortamlarına değer katan, farklı bakış açıları ve Annelik içgüdüsünün vermiş olduğu sahiplenme duygusu ile özverili şekilde çalışan biz kadınlara yönelik düzenlenmiş olan kadınlar günü programını dolu dolu yaşadık. Yaklaşık 70 (Yetmiş) arkadaşımızın katılımı ile önce İstanbul Panorama 1453 Müzesini gezen ekibimiz daha sonra İstanbul'un en nezih ortamlarından birisi olan Fethi Paşa Korusunda güzel bir öğlen yemeği yeme fırsatını buldu. Belediye Başkanımız Şükrü KARABACAK ve değerli eşi Teslime KARABACAK'ında eşlik ettiği programda başkanımız günün anlam ve önemini belirten konuşmasında bu tür etkinliklerin daha sık yapılması, kadınlarımızın bir gün değil her gün hatırlanarak onların gerek çalışma gerek günlük hayat şartlarının daha iyi seviyelerde olması gerektiğini vurguladı. Geçtiğimiz ay vefat eden mesai arkadaşlarımız Ali Mallı ve Abbas Taştan için Başkanımız Sn. Şükrü Karabacak ında destek olduğu mevlit programı 28 Mart çarşamba günü gerçekleştirildi. 6

9 AYIN MEKANI Gözdağı Sosyal Tesisi İstanbul Pendik'te 1992 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından takriben iki yüz dönümlük bir korunun zirvesinde iki dönümlük bir kapalı alan üzerinde inşa edilmiştir. Gözdağı Sosyal Tesisi, Marmara Denizi, Sabiha Gökçen Hava Limanı Uludağ Tepesi Çınarcık ve Yalova'ya kısmen de Adalar'a hâkim manzarasıyla tüm İstanbulluların adeta sonradan keşfettiği saklı tepesidir. GÖZDAĞI SOSYAL TESİSLERİ Korunun alt girişinden zirveye ulaştığınızda İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait Türk ahşap Mimarisi ve şık dekoruyla göz zevkine uygun bir mekândan içeri girersiniz. Kartal yuvasını andıran bu eşsiz manzaralı yerde mevsime uygun olarak tesisin açık ya da kapalı alanlarından faydalanabilir, eşsiz manzarası ile üzerinizdeki tüm yorgunluğu ve stresi atabilirsiniz. Piknik yerleri, seyir çardakları koru içinde çocuk parkları spor yapılabilecek alanlar ve gezi alanlarıyla misafirlerin doğal ortamda enerji toplayabilecekleri Gözdağı, Yeditepe diye tabir edilen İstanbul'un adeta unutulan Sekizinci Saklı Tepesi dir... İletişim : Dumlu pınar mah.gözdağı cad. Pendik / İstanbul Tel:(0216) SİZDEN TAVSİYELER ELAZIĞ / Kayapınar Düzenli olarak gittiğimiz,eşimin memleketi olan Kayapınar Köyü Elazığ şehir merkezine 70 km uzaklıktadır.fırat nehrinin muhteşem manzarası ile birlikte harika bir doğaya sahiptir.bölge dut ağaçları ile meşhurdur.köy adını içinden pınar akan kayasından almıştır.yaylacılık kültürü büyük öneme sahiptir.coğrafik konumu gereği Diyarbakır'a sınır bir köydür. Nuray AYTAR ARDAHAN /Atatürk Silüeti Doğu Anadolu Bölgesindeki sınır illerimizden olan Ardahan, sınırları içerisindeki Damal Dağları'nda beliren Atatürk silüeti ile ünlüdür. Her yıl Haziran ayının 15 ile Temmuz ayının 15'ine kadar saat 18'den itibaren Karadağ sırtlarında Atatürk'ün bu silueti net olarak yaklaşık 20 dakika güneş batımından önce izlenebilmektedir. Bu tarihler arasında güneş batarken dağın yamacında bulunan dere yatağının bir tarafının gölgesi diğer tarafa yansımakta ve tamamen doğal olarak Ulu Önder Atatürk'ün silüeti oluşmaktadır. Sibel DURSUN Gezip Gördüğünüz yerleri bizimle paylaşın. İrtibat: bkmiletisim@gmail.com 7

10 AYIN KİTABI 'BAŞARI YETENEK ARTI HAZIRLIK DEMEK' Neredeyse bir kuşaktır dünyanın dört bir tarafındaki psikologlar çoğumuzun yıllar önce yanıtlanmış olduğunu varsaydığımız bir soru üzerinde ateşli bir tartışma içinde.soru şu : Doğuştan yetenek diye bir şey var mı? Yanıt apaçık evet.başarı yetenek artı hazırlık demek. Bu görüşün sorunlu yanı şu ; psikologlar üstün zekâlıların kariyerlerine ne kadar yakından bakarlarsa doğuştan yeteneğin oynadığı rol o kadar küçük, hazırlığın oynadığı rol ise o kadar büyüktür. Exhibit A, yetenek tartışmasında, 1990'ların başlarında psikolog K.Anders Ericsson ve Berlin'deki seçkin müzik akademisinden iki arkadaşı tarafından yapılmış bir çalışma.akademideki profesörlerin yardımıyla okuldaki kemancıları üç gruba ayırdılar.birinci grupta yıldızlar vardı; dünya klasmanında solo kemancı olma potansiyeline sahip öğrenciler, ikinci grup sadece 'iyi' olanlardı,üçüncü grup ise profesyonel olarak keman çalmaları beklenmeyen ancak milli eğitim sisteminde müzik öğretmeni olmaya niyetli öğrenciler vardı. Sonra bütün kemancılara aynı soru yöneltildi. Kemanı ilk elinize aldığınız andan başlayarak bütün kariyeriniz boyunca kaç saat pratik yaptınız? ÇİZGİNİN DIŞINDAKİLER Yazar kitabında hayatın tamamen içinde olan herkesin bir şekilde az ya da çok bilgi veya his sahibi olduğu ama dile getirmekte zorlandığı bir konuyu ele alıyor. Kuvvetli gözlem ve delillerle anlaşılır hale getirip sebep sonuç ilişkileri üzerinden giderek çözümleyici bir yaklaşım sunuyor.dahiler, rock yıldızları ve başarılı programcılardan yola çıkarak 'bireysel başarı' algısının yanlış olduğunu ispatlamaya koyuluyor. Başarı, bireysel değildir.başarı ancak doğru şartlarda oluşabilir.bu şartların pek çoğu ise kişinin elinde değildir, olsa olsa kişi, o başarıyı hazırlayan şartların içine doğar. Bu şartlar ise temelde zaman, toplum ve bu çerçevede ele alınabilecek imkanlar ve şanslardır.yazar normal bir zekaya sahip olduktan sonra başarı için bir bireyin yapabileceği tek şeyin çok çalışmak olduğunu vurguluyor. Peki çok çalışanların hepsi çok başarılı olabilir mi? Hayır olamazlar, çünkü kişilerin doğduklarında kendilerini içinde buldukları aile başta olmak üzere her türlü ortam ve zaman ile bunların sunduğu fırsatlar, onların başarılarında, zeka ve çalışmalarından çok daha etkilidir. Üç gruptan herkes kabaca aynı yaşta, 5 yaş civarında keman çalmaya başlamıştı. Bu ilk birkaç yıl, herkes kabaca aynı oranda, haftada iki üç saat kadar pratik yapmıştı. Ancak öğrenciler 8 yaş civarına geldiğinde gerçek farklılıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sınıfın en iyisi olma noktasına gelen öğrenciler herkesten daha fazla pratik yapanlardı. 9 yaşında haftada 6 saat, 12 yaşında haftada 8 saat, 14 yaşında haftada 16 saat, 20 yaşında ise haftada 30 saatten fazla pratik yapıyorlardı. 20 yaşında çok iyi performans gösterenlerden her biri toplam 10bin saatlik pratiğe ulaşmış durumdaydı. Sadece iyi olan öğrenciler 8 bin saat, geleceğin müzik öğretmenleri ise 4bin saati biraz aşmış durumdaydı. ''10 BİN SAAT MÜKEMMELLİĞİN SİHİRLİ SAYISI '' Malcolm Gladwell 8

11 TEŞEKKÜRLER BAŞKANIM EĞİTİM VE SPOR KULÜBÜ Darıca Eğitim ve Spor Klübü sporcusu olan Sebahattin Yıldırımcı 57.Balkan Kros Şampiyonasında aldığı birincilik sevincini ilk Başkanımızla paylaştı.

12