PARA KRiZi MODELLERiNE İLİŞKİN BİR

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PARA KRiZi MODELLERiNE İLİŞKİN BİR"

Transkript

1 Ekmwmik raklaşım, Cifl: 18, SII.YI: 62,.u PARA KRiZi MODELLERiNE İLİŞKİN BİR DEGERLENDİRME ÖZET Umut ÇAKMAK 1980 ve 1990'lı yıllarda yaşmwrı para krizterini açıklamak iizere iiç temel kriz modeli geliştirilmiştir. Para kri:.leriııi11 lledenlerini Temel makro eko110111ik göstergelerde meydana gelen bozu/malara ba,ğlarmı birinci-nesil para krizi modellerini; 1994 Meksika krizinden hareketle apklamaya çalışan ı c para kri::.lerinin nedenlerini temel makro ekonomik gö.1tergelerde meydana gelen bozulmalardmı ziyade, iktisadi ajaıılarm beklemileri ile fiili politika sonuçlan arasmdaki etkileşimin, kendi kendini gerçekleştiren heklmtifer ı asıtasıyla kriziere yol açabileceğini vurgulayan ikinci-nesil para krizi modelleri rakip etmiştir. Sou olarak da, Asya krizini çerçevesinde para ı e bankacr/ık krizleri arasında ilişki kurmaya çalışan ve ikiz krizler olarak da adimıdm/an iiçüneü-nesif para krizi modelleri geliştirilmiştir. Makale, bu iiç temel para krizi modelleriliili özetlenmesini ve sonuçlamıı içermektedir. Anahtar Kelimeler: Para Krideri, Bankacılık Besteyen Diııamik Kri:feri. Kemli kendini ABSTRACT An Evaluatioıı ofj/ıe Currency Crises Models Basical!y three 1ypes of mudels fıave becn deı-cloped in (1/1 allempt 10 explain the genesis of a large number of c11rreney erises tfıat occun ecl in rlıe 1980's and the 90's. The I"' generationmodels whic/ı emplıasi;:_ed the impmtmıce ofdetcriomtion of tlıe fimdamentals in e.rplaini11g tlıe ouset of the erises \\'ere foffoırcd by the 2m 1 gencration c11rreney erisis models tlım came ro vog11e iıı the ırake of the 1994 Mexiemı erisis. wlıiclı models noıed that the fımdamemafs u re vcry ra rely --if eı er- so weak as to 11ecessarily trigger a erisis mul ıvlıich onpfwsi::ed rlıe key role of Arş. Gör. Dr., Gazi Üni"cr~itesi Li El.F. lkusat Röliimü.

2 2 Umut ÇAKMAK market expecrariorıs and of the dy11a111ics of "se!( jitlfil!ing proplıec r" m precipitating The crisis. Later, tlıe 3" 1 generatian modeü were del'cloped in mı atrempt to explain tlıe re/atimıs betwee11 currency and fmnking eri ses, in particnlar in tfıe cantext oftlıe East Asian erisis of This artide sum111t1ri::.es ılıesc three types of currency erisis model s and tlıeir mai11 conclusions. Keywords: Currency Crises. Banking Crises, Seif Fıdjilfing Proplıecy 1. GİRİŞ Son 15 yılda gelişmiş ve gelişmekte olan ii lke ekonomileri çeşitli nedenlerle ve dinamiklerle gelişen finansal krizler ile karşı karşıyil kalmış/ardır. 1992/l993'te Avrupa Döviz Kuru Mekanizması'na (ERM) yönelen spekülatif atak.!994'te Meksika'da yaşanan Tekila krizi, 19971i998 Asya krizi, 1998 Rusya krizini takiben 1999 Brezilya devalüasyonu. 1990'1ı yıllarda göze çarpan en önemli örneklerdir. Türkiye'nin uyguladığı "Döviz Kuruna Dayalı İstikrıır Programı'nm" 2001 Şubat'ta çökmesi ve Arjantin'in, 1990'lı yılların başında başlattığı "Para Kurulu" uygulamasını 2002 kışında terk etmesi, yakın tarihte yaşanan finansal kriziere diğer örneklerdir ve 1990'lı yıllarda yaşanan çok sayıda kriz, krizleri açıklamaya çalışan modellerin de sayısını artırmıştır: L ve 2. nesil hem para, hem de bankacılık krizi modelleri olarak adlandırılan modeller dışında, özellikle Asya krizini açıklamaya yönelik olarak paraldöviz ile bankacılık krizleri arasında ilişki kurmııya çalışan ve ikiz krizler olarak da adlandırılan 3. nesil para krizi modelleri de iktisat literatürline girmiştir. Makale, literatilrde yer alan 3 nesil para krizi modellerinin teorik bakış açısıyla özetlenınesini içermektedir. Ayrıca, l. ve 2. kuşak bankacılık krizlerinin temel özelliklerine makalede kısaca yer verilmiştir. 2. BİRİNCİ-NESİL PARA KRİZİ MODELLERİ Birinci-ne~il paraldöviz krizi 1 modeli. Salant-Henderson (1978), Krugman (1979) ile başlayan ve Flood-Garber'in (1984) yaptığı çalışmayla geliştirilen bir modeldir. Bu yüzden uluslararası finans literatllründe Krugman-Flood-Garber (KFG) modeli olarak da anılmaktadır. Krugman'ın modelinden farklı olarak Flood Garber (1984), küçük ve dışa açık bir ekonomide sabit döviz kuru politikasının ' ""Kriz"" sözcüğü Yunanca ve Latince \.:iikkrden gelmektedir. Yun~ncada Krinein"" köllinden gelen "Krisis"" sözcüğünlin anlamı "'brnr vermektir'". Laııııcede ((ç knı süıcuğü, Yunancn ile aynı anlama gelmekte, karar vermek otarak tanımlanmaktadır. Günümüzde alışılagelmiş kull~nım biçimi ile kriz sözdiğünün ifade etliği aııtaın, ""bir >Ureçıe ani dönı.işüm noktası; ekonomi ve poliıib atanında isıikr.ırsıı ve tehlikeli bir durumu ifade eden güç dönem"" ol~rak verilmektedir töııder ;45)

3 Para Ari:i Modellerine ili,~k.i11 Hir Değerlendirme 3 hangi koşullarda ve ne zaman ~ona ereceğini analiz etmiştir (Fiood ve Jeane, 2000:1-2). 1970'1erde Latin Amerika ülkelerinde yaşanan krizierin nedenlerini ve ortaya çıkış mekanizmalarını anlamaya yönelik olarak geliştirilen L nesil para krizi modelleri, krizi telikleyen temel makro ekonomik faktörlerin önemini vurgulamakla ve par;ı krizlerinin nedenlerini, sabit döviz kurunun sürdürülebilirliği ile tutarsız ikti.<.adi politika uygulamalarına bağlamaktadır. Bu tutarsız politikalara en çarpıcı örnek ise, bütçe açıklarını para ba.<.arak finanse eden genişleyici para politikalan ile sabitlynn sabit kur rejiminin birlikte uygulanmasıdır. Birinci nesil krizler, uzun dönemde sabit kurun sürdürülebilir olmadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. Sabit kur rejiminin hangi koşullarda.<.ürdürülemez olduğunu L nesil kriz modelleri şöyle açıklar: Bütçe açığının finansmanı için hükümetlerin, üzel sektörün sahip olmak istediğinden daha fazla miktarda ulusal parayı yurtiçine.<.ürmesi. dolaşımdaki para arzının artmasına yol açacaktır. Artan para arzının enfbsyonist etkisine b.ığlı olarak uygulanan sabit/yan sabit kur rejiminin gelecek bir vadede sürdürülemeyeceğine dair piyasakırda yaygınlaşan beklenti, artan para arzının dövize ve döviz cinsinden getiri getiren menkul değerlere yöneltecektir. Dolayısıyla Merkez Bankası (MB) döviz rezervleri tedrici olarak azalmaya başlayacaktır. Rezervlerdeki bu azalmanın yatırımcılar tarafından algılnnması ise, mevcut kur rejiminin sürdürü!emeyeceğine ilişkin beklentilerin daha da güçlenmesine yol nçacaktır. Döviz rezervlerindeki azalış belirli bir kritik seviyeye ulaşlıktan sonra MB sabit kur rejimini terk edecektir. Surndaki minimum rezerv düzeyi, MB'nin döviz rezervlerinin ne kadarını sabit kur politikasını sürdiirmek için kullanabileceğinin bir göstergesidir. Bu modelde --gerçeklere ve gözlemlere aykırı olmasına rağmen-- MB '!erin sahip olduğu bütlin döviz rezervlerinin sabit kur politikasının sürdürülmesi için kullanılabileceği, dolayısıyla mınımum rezerv düzeyinin sıfıra eşit olabileceği varsayılmıştır (Krugıııan, 1979: ) Tam Öngörü Varsayımı Altında (Perfect Foresight) Birind-Nesil Para Krizi Modellerinin Analizi Birinci-nesil kriz modellerinin temelini Krugman'ın (1979) ve Flood ve Garber'in ( 1984) çalışmaları atmışsa da, modeli daha mütek[imi[ (ileri) bir düzeye Flood ve Marion'un (l998:3-7) çalışması taşımıştır. Flood ve Marion'un modelinde yer alan varsayımlar şunlardır: Ulusal parasını dış ticaretinde büyük pay sahibi olan ülkenin parasına sabitleyen, küçük ve dışa açık bir ülke varsayımı yapılmıştır.

4 4 Umut ÇAKMt\K Smın alma gücü paritesinin bu ülke ile eşit olduğu ve analizin kapsadığı dönem boyuncn da eşit kalacağı modelde yer almıştır. Merkez Banbsı, döviz kurunu sabit tutmak i~ in belirli bir miktar döviz stoku bulundurmaktadır. Ayrıca, belirlenen döviz kuru üzerinden ne miktar olur~<ı olsun ulusal parayı satın almayı veya satma yı taahhüt etmiş olmaktadır. Modelde ekonomik ajanların tam ön görüye s<.ıhip olduğu ve ekonominin tam istihdam düzeyinde olduğu varsayı!mıştır. Modelde 4 eşitlik tanımlanmış, faiz oranları hariç diğer değişkenler logaritmik formda kullanılmıştır: m-p = -oc.i, oc>o ( 1) m d H (2) ' (3) p = p+e. = '+e o (4) (1) Birinci eşitlik (m - p "" -=.i, e<:>ü), yurtiçi para piyasasındaki Ms=Md dengesini göstermektedir. m yurtiçi parasal tnban arzını (log), p yurtiçi fiyatlar genel düzeyini(log). = paranın faiz elastikiyetini, i ise yurtiçi nominal faiz oranını göstermektedir. Yarı logarifmik formda yazılan birinci eşitlik şu şekilde ifade edilebilir: Yurtiçi pnra arzı artışı fiyatlar genel diizeyindeki artışı aştığı noktadn, yurtiçi faiz oranlarının = oranında düşmesi beklenmelidir. Dolayısıyla, yurtiçindeki nominal faiz oranları reel para arzı ile ters orantılıdır. Eşitliğin sağ tarafında yer alan para talebi, esasen -oc.i+çty'. =>0 ve 0>0, formunda tanımlanmıştır. y', reel gnyri safi yurtiçi h;:ısıla artışını(gsyih), O ise paranın gelir elastikiyetini göstermektedir. Anc;:ık, red gsyih'nin analiz boyunca sabit olacağı varsayımı\tam istihdam), i =0. birinci eşitliğin :::.ağ tarafında sadece yurtiçi nominal faiz oranlarının yer almasına neden olmuştur. (2) İkinci eşitlik (m= d+ r). parasal tabanın( m-log) yurtiçi krediler(d-log) ve uluslararası döviz rezervlerinin(r-log) toplamına eşit olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca, yurtiçi kredilerin artışı oranı (d ) ~~ notasyonuyla tanımlanmıştır. Ve bütçe açığının finansmanı. ı.ı. oranında para basarak sağlanmaktadır. (3) Üçiint:ü eşitlik (p = p" +e ı. s:ıtın alına gi.ıcli paritesi geçerli oldugu için, yurtiçi fiyatlar genel seviyesinin :ırtı~ oranı(p-log) ile yurtdışı fiyatlar genel seviyesinin artış oranı(p'-log) arasıııd:ıki L.ırk k:ıdar döviz hurunda(e-log) artış

5 Para Krizi Modellerine ilişkin Bir Değerleııdirme 5 gerçekleşmesi gerektiğini ifnde etmektedir. Böylece sntın alma gücü il-..i ülke arasında değişmeyecektil (4) Dördüncü eşitlik ([=i'+ e"), faiz paritesinin geçerliliği altında. yurtiçi nominal faiz oranları(i) ile yurtdışı faiz oranları( () farkı kadar döviz kurunun değişmesi(e") gerektiğini göstermektedir. Dikk:;ıt edilirse eşitlikte kullanıinn faiz omnlan lognritmik fornıd;;ı değildir. Eşitliğin her iki tarafında da faiz ornnlnrı kullanıldığı için, döviz kurunun logaritmik formdnki düzeyi(e) değil, bizzat artış oranı eşitlikte kullanılmıştır. Basitleştirmek amacıyla yurtdışı nominal faiz ornnl:ırını O. yurtdışı fiyatlar genel seviye&inde ise herhangi bir ;;ırtış olmndığını varsayalım 2 : i"= p =o. Bu durumd<ı yurtiçi para piyasasındaki denge; 3. ve 4. eşitliklerde i" ve p' =O olduğu için aşağıdaki hnle dönüşecektir: m-e= -oc. e" (5) Modelde belirsizliğin olmadığı ve döviz kurunun sabit olduğu durumda. yani e= e iken. döviz kurunun değişim oranı. e"=o. olacaktıc Bu durumda, m-e=oc. e" denklemi, m= e formuna dönüşecektir. Bu form, parasal taban sabit kaldığı sürece döviz kurunun da sabit kal;;ıcağını ifade etmektedir. İkinci eşitlik ise bu şartlar altında aşağıdaki gibi tanımlanabilir: d+ r=o e (6) Eşitliğin anlamı şudur: Yurtiçi kredi hacmi(d) ).l oranmda büyüdüğüııde, döviz kurunun sabit kalması için ulusal rezervler aynı oranda dü~melidir, -).l=r". Bu bağlamda söylenebilir ki, döviz rezervleri düşlik ve ).l > O ise, sabit döviz kurunun sürdüriiiebiiirliği oldukça ZOI'laşmaktadır Spekülatif Atağın Zamanı Rnsyonel davrandığı varsayılan ekonomik ajanlarda. gelecek bir vadede mevcut kur sisteminin <.ürdürülemeyeceğine ilişkin beklentilerin oluşması, Merkez Banka&ı rezervlerinde tedrici nzalmalara yol nçacaktır. Üstelik bu tedrici azalmalar Merkez Bankası'nın sabit döviz kuru uygulamasını terk etmesine kadar sürebilecekıir. Bu noktada önemli olan, döviz kuru rejiminin ne zamnn ve nasıl sonn ereceğinin belirlenmesidir. 2 NominJI faız ( ran!annın O bbu\ ellilrnesi praıi~ıc mümki.in göriınmcmektedir_ Ancak, fi)atlar genel diizeyimle artış olmayacağı varsayımı altında, bir b~şka if~deyle enfl~syon oranının O bbu! edildiği ortamda. nomiııal r~iz\enıı O kabul edilmesi moddi basitlcştirmd. a~ısından tolere edilebilir bir \'JrsayıınJır.

6 6 Umut ÇAKMAK Spekülatif atağın zamanlaması ile ilgili olarak ' Gölge Esnek Kur" (Shadow Floaıing Exchange Rate-e(t) tanımlaması yapılmıştır. Gölge Esnek Kur; eğer döviz kuru dalgalanmaya bırakılmış olsaydı, piyasada oluşmuş olacak döviz kurudur (Fiood ve Agenor.l994:127). Bir başka açıdan, reel döviz kuru enlkksiııc göre hesap lu nmış. ülke parasının reel değer kazanımını veya kaybını yok edecek düzeyde olan döviz kurudur. şeklinde de tanımlanabilir'. Eğer iktisadi ajanlar t* gibi bir zamanda kurun çökmesini bekliyorlar ve kurun çökmesini izleyen süre zarfında oluşmuş olac<ık döviz kurunun(gölge Esnek Kurun: e(t)) önceden uygulanan sabit kurd<ın daha yüksek olacağını tahmin ediyorlar ise. { e(t+) > e}. hükümetin döviz rezervlerini(r) t+ zamanından önce elde etmeye çalışacaklardır. Bu durumda iktisadi ajanların kazançları {e(t+)- e}*r(t-) kadar olacaktır. Yani, döviz kuru çökmeden önce sabit kur üzerinden elde edilen rezerv(t ) miktarının, kur çöktükten sonra gerçekleşmiş olan kur ile çarpımrna eşit olacaktır. Belirtmek gerekir ki, Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin erimeye başlaması, spekülatif atakla başlayan kur değişiminden(t*) önce gerçekleşecektir. Çünkü iktisadi ajanlar tam öngörüye sahiptir ve gölge esnek kur sabit kura yaklaştığı ölçüde mevcut kur sisteminin sürdürülebilirlik beklentisi o ölçüde azalacaktır. Krizle birlikte sabit kurun terk edilerek esnek kura geçilmesi, spekülatif atağın son bulmasına neden olacaktır (Flood ve Garber. 1984:4) Kur rejimindeki değişikliği takip eden süreçte. gölge esnek kurun sabit kurdan küçük olacağı {e(t+)< e}, beklentisinin iktisadi ajaniarda hakim olduğunu varsayalım. Bu durumda iktisadi ajaniann kazançlan değil. hücum başlatırlarsa {e(t+)- e}* r(t -)<0 ölçüsünde kayıpları olacaktır. Bu beklenti altında döviz rezervlerine herhangi bir spekülatif saldırı gerçekleşmeyecek ve sabit kur rejimi devam edecektir. Sonuç olarak söylenebilir ki, e(t*)= e dengesi, iktisadi ajanların ulusal döviz rezervlerine olan ani ve spekülatif saldırının başlangıç noktasını oluşturacaktır. ' Sorun şu ki: esnek kur ulusal pawııın reel değer ka1a1mmını veya kaybım engelleyecektir diye bir ~ural geçerli ol~maı. Esnek kur tli\viz piyasasındaki a!ytakp dengesi ile belirlenmiş ve bu denge de oluşmuş bulun~ıı ve de oluşması be~lenen ncı sermaye hareketterince oluşur. Dülayısıyla esnek kurun ~arhğı ~pd:ülatif aıağı kesinkes bn!cmez ve te~ başına yeıcıli adjedikıııcz.

7 Para Krizi M()dellerine İlişkin Bir Değerlendirme 7 Grafik 1: Spekülatif Atağın Zamanı e(t) e(t) e Rezerv(!) L zaman (1) ro t zornon (1) Kaynak: Flood ve Garber,l984:5 ile Walti, 2003;5-6. Gratık. ı aen görüldugü Lizere. gölge esnek. kurun sabıt ı.:uru ı.:estıgı noktaya kadar(t*) Merkez Bankası'nın döviz rezervleri ro-rl miktarmda tedrici olarak hep azalmıştır. t* zamanında başlayan ani ve spekülatif atak. ~l'deki artışa paralel olarak azalan ve 6.r miktarında kalan döviz rezervlerinin tamamen tükenmesine yol açacaktır 4 Spekülatif atağı takiben ulusal pnra hızla değer yitirecek ve döviz kuru yeni denge noktası(esnek kur) oluşacaktır. Belirtmek gerekir ki, ulusal paranın hangi oranda değer kaybına uğrayacağının belirlenmesi bu noktada önemlidir. Bütçe açığının kapnıılması için parasal genişlemenin kullanıldığı (monetizasyon) ve bu parasal genişlemenin yurtiçi krediler yoluyla ).1 oranında gerçekleştirildiği, modelin temel varsayımları arasındaydı. Modelde yer alnn diğer iki varsayım ise, ekonominin "' MoJddc. spekülotif atak sırasında döviz rez~rvlcriniıı sıfırlandığı varsayılmıştır.

8 " Umtıt ÇAKJ1AK t<ını io.tilıdam düzeyinde oluuğu ve satın alma gücü pariıesınde bir değişim olmayacağı idi. Bütçe nçığının kapatılması amacıyla J.l oranında p;ıra basılması. ekonomi t:ım i~tihdam düzeyinde olduğu için yurti\ i fiyatlar genel seviyesinde o ölçüde bir artışa yol açacaktır(paranın yansızlığı). Üçüncü eşitliğe dikkat edilirse, p==p'+ e, yurıdışı fiyatlar sabit {p'.% arıışı 0), ekonomi tam istihdam durumunda iken. satın alma gücü paritesinin korunması için yuııiçi fiyatların artışı oranında döviz kuru artışının gerçekleşmesi gerekecektir. Dolayısıyla, ulusal paranın değer kaybı (e'), ).t kadar olmalıdır. Spekülatif atak ~ırasında para piyasası dengesinde iki önemli gelişme yaşanaı:aktır. Birincisi; Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin ().ı belirli bir düzeye yükselmiş iken) ani ve spekülatif atakla azalması, parasal tahanın(m) düşmesine yol açacaktır. Vurgulamak gerekir ki. spekülatif atağa kad:ır(t*) döviz rezerderindeki ıedrici azalma yurtiçi kredi arıışı ölçüsünde olmuş( ).l=r')ve parasal taban sabit kalmıştı. Spekül:ıtif atak sırasında döviz rezervlerinde meydana gelen ani azalma( Ôr) ise; başlangıç döviz rezervleri(ro) ile t* zamanına kadar yurtiçi kredilerde meydana gelen artışın arasındaki fark miktannda olacaktır: -C.r= ro-).lt* (7) İkinci gelişme ise para talebinde görülecektir: Faiz paritesini gösteren 4. eşitlikte. (i=i'+e'), yurtdışı faiz oranları O kabul edildiği için. döviz kurunda meydana gelen değişim oranında yurtiçi faizlerin artması gerekmektedir(i=e'l Döviz kurunda meydana gelen değişim, bir başka ifadeyle ulusal paramn değer kaybı da( e'). ).l oranında gerçekleşeceği için. i==).l olacaktır. Dolayısıyla. birinci eşitliğin sağa tarafında tanımlanan ve para talebini ifade eden denklem -<X,).l formuna dönüşecektir. Ayrıca, yükselen yurıiçi nominal faizler para talebini, döviz rezervlerindeki ani erime nedeniyle daralan para arzı(6r) kadar diişürecektir. Çünkü modelde para piyasasının her zaman dengede olduğu varsayılmıştır. (8) 7. ve 8. eşitlik birleştirildiğinde, 9. eşitlik aşağıdaki gibi olacaktır; -C.r = ro-!lt*"" oq.t (9) t* zamanı için denklem çözöldüğünde lo. ve son eşitliğe ulaşılacaktır; 5 Vurgul.un~k gerekir ki. pmul.:ıe mıminal fjiz 0raıılnıı sabit döviz kıırımun çökmesi öncesiııj~ h!7.ll hir ~~ki lde anma cğiliminoo girmektedir.

9 Para Krizi Jlodellerine İlişkin Bir Değerfeııdirme 9 ro- o:.ı,t t*= ( 10) 10. eşitliğin anlamı şudur: Başlangıç döviz rezervleri ne kadar yüksek veya yurtiçi kredi hacmi artışı ne kadar düşük ise, sabiuyarı sabit döviz kurunun çökmesi (collapse) o kadar uzun zaman alacaktır Belirsizlik Varsayımı Altında (Uncertain) Birinci-Nesil Para Krizi Modellerinin Analizi Ödemeler dengesi krizlerinin teorik yapısınd.ı belirsizlik temel olarak iki noktada odaklanmıştır. Belir;:.izliğin ilk kaynuğı, döviz kuruna spekülatif bir saldırı esnasında sabit döviz kurunu savunmak için, Merkez Bankası'nın, döviz rezervlerinin ne kadarını kullanmaya niyetli olduğunun yatırımcılar tarafından bilinmemesidir. Bilgi eksikliğinden kaynaklanan bu tür belirsizlik ilk olarak Krugman (1979) tarafından vurgulanmışıır. Krugman'ın belirsizliğe ilişkin analizi şu şekildedir (Krugman, 1979:323): '"Hiikiimnin diiı"iz re~ejvini birincil re::_tjt/er (Rf) Vt" ikim j[ re~en ler (R2J olarak ikl)'t" ayıralım. Diin ~ kurıma ani brr sa/dm olduğunda,.raımmnlar birincil re:errlerin kum sa wrmak için kullmııfacağım bilmeinine rağmen, ikincil re~o-p/erill /ıiikiimeı tamjmdmı kullam/ıp kullmulmayamğı lwkkmda bilgi salıibi değilfer. Ancak, eğer lıiiklim.-r kura.<aldm amnda ikincıl re:en /eriıı bir kısımm kullamrsa, g.-ri kalall kı.ijj!i/1111 wnıanwwı da kullmıılamğmı yilimmnlar bilmekldn. Yallnmnfar, döı i:e sa/dm başladığı anda. lıiikiimetiıı sadece R 1 birincil re::.en-lerini kullmwmğmı bekl1yona, kri: orramı do:jacrıktır. Eğer lıiikümet ller iki re::.erl"itı {Rf +R2) kullamfaca:jrm taalılıiit ediyor.<a. yatmmnlar dôvi: kum11a.<pekiilal(f".mldmdaıı m:gecrk/a ı e başlwıgıçra tedrici,/arak a;.a/cm döı i: re::.errleri dii:dme e{;illlllllle girecektir. Oiivi: kurwıç1.1aldırmm borlllwrım ço/.. o/mmliğmı ; eya birincil re:en lerin fıı psı!lı"!i erime.<im n~d~n olacak kadar biiyiik olmadiğım mr.m.ra/ım. ljıı durumda hiikiimct ikindi re~crl'it"rm kuliamlmayacağma karar wrirs.-. birincil re:en ler!ükemlıtfiıuk diin~ /..wımda bir.ll("m!lla(di~<tl'l<' jump) olauıkllr. Dolaynıyla, ij..inrilı, :en /nm de,., e) ı giml< mni,lpdiilali/ arağa yvl a(abilcn ktir Bu ~.<11ada ikincil r.-~er lerill kul/ant/amğı liiıkiimet tara.findall ilan edi!jr.w. }a/ırımnim i' i11. emıa.ıe kaybı ri.<ki elimine edileerk,.,. uh"al para llllma dit;ı yi <'.<ki.<niyt.<ille gdecdrir. Ödemeler dcnge~i kriz modellerinde yer alan bir diğer belirsizlik kurun çökıııe zamanı ile ilgilidir. Prmik olarak da g('ız!endiği üzere, zayıf bir ulusal paranın gölge esnek döviz kurunun. sabit kurdan uzun süreler boyunca daha yüksek

10 UmutÇAKMAK seyrediyor olması, tam öngörü altında yapılan analize uymamaktadır. Çünkü tam öngörü altında sabit dö\'iz kurunun çökme zamanının iktisadi ajanlar tarafından bilindiği varsayılmıştır (e{t)<:: e). Flood ve Garber, belir;,izlik varsayımı altında da sabit döviz kurunun çökmezamanını analiz etmişlerdir (Fiood ve Garber. 1984:7-9): Yazarlar analizlerine ilk olarak, t zamanında başlayan spekülatif saldırı takiben, t+ 1 zamanında oluşmuş olacak dövız kurunun yatırımcılar tarafından beklenen d~ğerini (iki olnsılığı içeren), tanımiayarak başlamışlardır. e(l+l) notasyonuyln gösterilen ve iki olasılığı içeren beklenen döviz kuru; çöküş olduğu takdirde '1+ l" de oluş<ıcak döviz kuru ile, çöküş olmndığı taktirde devam edecek olan döviz kuru nun. söz konusu bu iki olasılıkla ağırlıklandırılmış ortalamasını ifade etmektedir. Bu tanım, e(t+ıı == [(p,.e) + (p. e)], şeklinde gösterilebilir. Eşitlikte yer :ılan e, t' de çöküş olduğu takdirde t+ ı zamanında oluşacak döviz kurunu (beklenti). p, çöküş olma olasılığını; e mevcut sabit döviz kurunu, p ise çöküş olmama olasılığını ifade etmektedir. p, ve p olasılık değerleri olduğu için toplamlan 1 'e eşittir. Döviz kurunun t+l zamanında çökme olasılığının(n), eıı+ıı > e bu olayın olma olasılığına eşit olduğu, modelde ulaşılan en genel sonuçtur: n 1 ı+ıı== p[eı~+ıı > e] Son eşitliğin nnlamı şudur: İki olasılık dikkate alınarak hesaplanan "gelecekteki beklenen döviz kuru'', uygulanmakta olan sabit döviz kurunu aştığı ölçüde kur rejimi değişikliği olasılığı artmaktadır. Belirtmek gerekir ki, çöküş olma olasılığını arttıran en önemli faktör, yurtiçi kredi hacmindeki değişimlere ilişkin iktisadi ajaniarda oluşan beklentilerdir (Agenor ve Flood, 1994:234). Eşitliği bir örnek yardımıyla açıklayalım: Kurun çökme olasılığı(pç) yatırımcılar tarafından beklenmiyorsa, yani çökme olasılık değeri O kabul edilirse. kurun çökmeme olasılık değeri(p) ı olacak ve sabit döviz kuru beklenen döviz kuruna eşit olduğu için kur devam edecektir. Ancak, e ile e arasındaki fark e lehine açıldığı vee'nin olasılık değeri(p,) yükseldiği ölçüde. döviz kurunun t+ 1 zamanında çökme olasılığı artacaktır. 3. İKiNCİ-NESİL PARA KRiZi MODELLERİ Birinci-nesil para krizi modelleri'nin onaya çıkmasına ve geliştirilmesine ile 1980'1i yıllarında Latin Amerika ülkelerinde uygulanan sabit/yan sabit kur rejimii istikrar programlarının başnrısızlıkları neden olmuştu. Ancak

11 Para Krizi Modellerine ilişkin Bir Delfcrlemlirme ll yıllarında ortaya çıkan Avrupa Döviz Kuru Mekanizması krizinin (ERM krizi) ve Meksika krizinin birinci-nesil modellerin temel özelliklerine uymadığının anlaşılması. ikinci-nesil para krizi modellerinin geliştirilmesine yol açmıştır. İkinci-nesil para krizi modelleri: iktisadi ajanların beklentileri ile fiili politika sonuçlan arasındaki etkileşimin. kendi kendini gerçekleştiren beklentiler va~ıtasıyla oluşan kriziere yol açabileceği vurgulanmaktadır. Ekonomik politikaların amaç ve hedefleri arasında yaşanan çelişkiler ve gerilim durumunda ve/veya politik belirsizlik ortamında, iktisadi njanlnrın beklentilerinin ekonomik sonuçları değiştirecek ölçüde önemli etkilerinin olduğu ileri sürülmektedir. Örneğin. hükümetin sabit bir kuru savunmayı taahhüt ettiğini. ancak herhangi bir olağanüstü durumda döviz kurunu dalgalanmaya bırakabileceğini varsayalım. Bu politika belirsizliğine ilaveten, döviz kurunu savunmanın hükümete olan maliyeti sabit kurun terk edileceği beklentisiyle artıyorsa. o takdirde döviz piyasalarının seyri kendi kendini gerçekleştiren beklentilere bağlı olacaktır. Sağlam makro ekonomik göstergelere rağmen, eğer hükümetin sabit kur sistemini terk edeceği bekleniyor ise, bu inanca dayanarak iktisadi ajanların yaptıklan seçimler ve davranışlar hükümeti kur rejimi değişikliğine zorlayabilir 6 (Aziz, Caramazza ve Salgado. 2000:9). Bu gibi durumda devalüasyon beklentileri sabit kuru savunmanın fırsat maliyetinin artmasına yol açacak ve bu yüzden yapılan tahminter başlangıçtaki beklentileri gerçekleştiren politika-uygulamnlarına yol açabilecektir. Bu bağlamda İkinci-nesil modellerin genel vurgusu 7 ; temel ekonomik göstergelerde ciddi bozulmalar olmaksızın (bütçe açığı. enflasyon oranı ve döviz rezervleri gibi). iktisadi ajanların dışsal nedenlerle de tetiklenebilen beklentilerindeki ani değişimler ekonomide parasal istikrarsızlık yarntnbilmekte ve finansal bir krizin ortaya çıkıp çıkmamasında önemli rol oynayabilmektedir. şeklinde özetlenebilir. Bu yüzden bu modellerde, ekonomide '"çoklu dengeler"in olası olduğu vurgulamaktadır (Yay. 2001:1239). Belirmek gerekir ki: ı nesil p.ıra krizi modelleri, kur rejiminin siirdiiriilmcsinde Merkez Banlası"nın pasif kaldığını: 2 nesil mo<.leller ıse, lur rejiminin dev~m edip etmcyeceğine Merkez Barılası"nın kayıp fonksiyonları aıomlığı ile l~ndisinin larar verdiğini söyler ' Eichengreen. B.. C Wyplosz. (ı ()93). The Unsıahlc EMS. Brookings Papcr:s on Economic Activity ı :51-l-13. Otıstfcld. M.( 199-ll. The logic of CuııenL y Crises. Catıier:s Economiqucs eı Monetaires -13 : Oh;ıfeld. M.. Rogoff. K. (1995). nıe Mirage of Fixed Exchange Rates"". Journal of Econoınic Per5pectıvcs 1):73-96.

12 12 Um11t Çr'\KMAK Temel ekonomik gös.ıergelerin bozulması, hiç kuşku yok ki kendi kendini besleyen kriz dinamiğinin olu~masında önemli bir faktördür. Ancak bu ımıdellerde esas üzerinde durulan nokta. bu göstergelerde önemli bozulmalar olmabızın ve/veyn dışsal negatif şoklarda kur değişikliğine neden olacak ölçüde piyasa beklentilerini değiştirebillr. İkinci-nesil modellerin bu özelliği Ob.\tfeld'in şu cümlesinde açık bir şekilde ifade edilmektedir: "Temel ekonomik 8Östergeler, ne spckii/atif atağı öııle_recef.:. kadar gii~-!ii, ııc de spekülatif alağı kaçuulma:_ kılacak ölçüde ;;ayıftır" 8 içsel (Obstfeld.!996:l04l). Obstfeld'in aksine Jeanne, sabit kur veya kur çıpası uygulayan ülkelerde yaşanan finansal krizierin oluşumunda, temel ekonomik göstergelerdeki bozulmalarm etkisinin, kendi kendini besleyen kriz dinamiklerine kıyasla daha fazla u lduğunu vurgulamıştır. Jeanne güre, kendi kendini besleyen bir dinamik ve ulusal paraya kar~ı saldırı. durup dururken salt şans eseri ortaya ~ıkmaz. Böyle bir gerçekleşme ancak ve anl:ak temel makro değişkenlerde bir takım sorunların varlığı nedeniyle, sabit kur veya kur çıpasına dayalı programının sllrdi.irülebilirliği zayı11adığı için oluşur. Dolayısıyla finansal bir krizin oluşumund;ı, hem zayıf temel makro değişkenlerin, hem de kendi kendini besleyen dinamiği n rolii vardır: Temel ekonomik göstergelerin bozulması ulusal paraya spekülatif atak için zemin hazırlamakta, krizin zamanlaması ise kendi kendini besleyen dinamik tarafından belirlenmektedir (Jeanııe, 1997:265). Bu noktada şu önemli ~urgu da yapılabilir: İkinci-nesil modeller'de krizin oluşumu tamamen makro ekonomik dengelerdeki sorunlardan kaynaklanmasa dahi, kriz esnasında yatınmcıların yarattığı paniğin etkisi, ekonomik temelleri sağlam olan ülkelere kıyasla zayıf olan ülkelerde daha şiddetli olacaktır. İkinci-nesil para krizi modellerinde spekülatif atağın başlaması için, MB döviz rezervlerinin kurun savunulamayncak bir düzeye kadnr düşmesi şart değildir. Buna rağmen döviz kurunu baskılamanın ekonomiye önemli maliyetleri olmaktadır. Piyasanın işleyişini bozan ve ekonomide ınııliyel artışına yol nçan en önemli makro değişken, devalüasyon beklentilerinin neden olduğu~ yiikselen yurtiçi nonünal faiz!erdir. Artan nominal faizler. uzun v;ıdede blt politiknyı uygulayan iilkeleri 3 But ıhere i> also J brgc mijjk ground O\"cf l'hidılını\lınıc ntji, are ıı~ithcr so slrong as to nıake a ;uçc~ssful aıtack impossible, nor so w~ak as lo ınate il ineviwllk"". ' [iir örn~kle açıkl.ıyalım. Spckiii;Hif bir salılın tıa~ladı wya b<.~şlanıak iilcrc. S ız...-.;: piyas:u.l;ıki aktörlerin bliyi.ıl.. çoğunluğu-- bir ay zarfınja (],\vız kuıunun tn u 'li yuksekceğini bel-liyor ve bu bc~!cntiye atfedilen ola,;ı!ık çok çok yi.ik>~k. Bir aktör, 5 ay önce 93 liradan satın aldığı ve vadesinin Julına;uıa bir ay blmış ol.ın 100 YTL Nomirıallkğcrli bir [kvkt l<, Borçlanma Sen~Ji'ni (t)!bs) eğer hu in;ıncı payb~ıyorsa kap kajar satma. ya ra1ı olur"' Yanıt: 80 YTL'ye kajar olan tiyatlardan,;aıur. 80 hir limitıir ısalm ~IJıı niye saim nlır"l Ç"linkü '"l~nı;ırıı di.\>ü ylıkselecek ama o kadar yüksclnwz. nncak <;;!5.20 yübeliı"" inancında olan alllılıktan biridir. i Dolayı>ıyla h ir aylık faizler %25"c doğru ) iikselirkr. Aylık %25'in yıllıl.. bilqiği "1 1350"e ıckahiil eda Kı>~ vadeli faizlerin böyle yiikseldiği dnrllm lam :mlamtyla bır tinan.s kri1i111 tanıml:ır.

13 Para Krizi M(l((e/leriııe ilişkin Bir Değerlendirme 13 durgunluk iyine sokabilmektedir. işsizlik ve iktisadi durgunluğu göze almak istemeyen hükümetler ise --ERM krizinde olduğu gibi-- yeterli döviz rezervine sahip olsalar dahi döviz kuru politikasında bir değişikliğe yönelebilirler. Yükselen yurtiçi nominal fnizler farklı mekanizmalnr yolu ile de beklentilerin kötüleşınesine ve kendi kendini besleyen kriz dinamiğinin oluşmasına yol açabilmektedir. Bu mekanizmaları Obstfeld aşağıdaki gibi özetlemiştir (Obstfeld, 1996:1045): a) Kamu Borcu Üzerine: Bu etki 1992 yılında özellikle İtalya'da yaşanmıştır. Çoğunluğu kısn dönemli ve değişken faizli borçlardan oluşan yüksek borçlu ülkeler, ulu~al paranın değer kaybı beklentisinin yol açtığı artan yurtiçi nominal faizler nedeniyle kamu borcunda ciddi yükselişlere maruz kalabileceklerdir. Ayrıca; ister dış borç olsun, isterse de iç borcun belirli bir kısmı olsun, fınansal bir kriz gerçekleştiği takdirde kamunun yabnncı para cinsinden borç miktarının ulusal para cinsinden değerinin artması. krizin daha da derinleşmesine yol açabilecektir. Bu durum Mebika'nın krizinde yaşanmıştır. b) Bankalar Üzerine: Piyasa faiz oranlarının beklenmedik bir şekilde hızlıca yükselmesi. başta bankalar olmak üzere birçok aracı kurumu zor durumda bırakabilecektir 10 Zor durumda kalan bu türden kuruminrıo olası iflasların kamuya getireceği maliyet. hükümeti bir an önce devalüasyon yapmaya yöneltebi\ecektir. Piyasaların artan!ikidite ihtiyacı. MB'nin '"borç veren son merci" fonksiyonu ile parasal taban genişledierek karşılanmaya çalışıldığı takdirde, znıen piyasalarda sabit/yarı sabit döviz kurunun sürdürüleceğine ilişkin beklentinin zayıflamış olması, artan para arzının dövize talep olarak yansımasma ve MB'nin rezervlerinin erimesine yol açabilecekıir 11. Piyasa faiz oranlarının yükselmesi, özellikle konut kredisi gibi uzun vadeli ve sabit faizli borç veren bankacılık negatif reel faiz yükü nedeniyle de zor durumda bırakabilecektir. sektörünü oluşacak Hem hükümetin kredibilitesinin düşmemesi, hem de ekonomi üzerindeki olası maliyetierin daha da artmaması için, ekonomi yönetimi, beklentiler kötüleşmeden ve bütün bu olumsuz gelişmeler yaşanmadan sabit/yan sabit kur rejimi uygulamasını terk edebilir. c) Reel Faiz Oranlan Üzerine: Yurtiçi fıyatlar genel seviyesinin yapışkan olduğu durumlarda yurtiçi mın1inal faiz oranlarının yükselmesi. reel faizlerin ve dolnyısıyla kamunun borçlanma maliyetinin artmasına yol açacaktır. '" Tiirkiye ekonomisnıde yilının Kasını ayı ortalarında başl~yan voğun spekutaıif saldırıyı takiben portföylındc )'liulı nıikıartarı.la Devteı iç Borçlanma Senetleri bulııııdu~an Demirbank'ın batması bu b~glaında ıleğertendiritebilır. " Vurgulamak gerekir ki. tm ılirı.lcıı bir etki Tiirkiyc ekonomisinde :?2-29 Kasım 2000 tarihkıi arasında yaşanmıştır.

14 14 Umııt ÇAKMAK 3.1. İkinci-Nesil Para Krizierin Modellenınesi İkinci-nesil modeller; politika yapıcılarını "Kayıp Fonksiyonunu" (Lass Function) minimize etmeye çalışan optimizasyon ajanları olarak kabul eder. Bu bağlamda sabit döviz kurunun sürdürülüp sürdürü!meyeceği, politika yapıcıları tarafından fayda-maliyet :ınalizi yapılarak verilecek bir karardır. Bu bağlamda politika yapıcılarının minimize etmeye çalıştığı kayıp fonksiyonu aşağıdaki gibi tanımlanmıştır 12 : L= [a(e'- e)+ be] ı+ c(8.e) Tanımlanan fonksiyonda. e uygulanmakta olan sabit döviz kurun düzeyini, e ekonomik şartlar dikkate alındığında olması gereken optimal döviz kuru düzeyini, E döviz kurunun beklenen değer kaybı oranını (c=ee - e) ifade etmektedir. Vurgulamak gerekir ki, ekonomik şartlara göre belirlenen optimal döviz kuru ile sabit döviz kuru arasındaki farkın büyümesi, politika yapıcılarının istemediği bir durumdur. Ayrıca ulusal parayı devalüe etmenin de hükümetler için sabit bir maliyeti vardır (C): b.e=o ise c(tı.e)=o 2 Lle>O ise c(lle)=c C>O *Kayıp fonksiyonunda yer alan a(e - e) terimi, ulusal paranın değer kaybının ekonomiye sağlayacağı birtakım avantajları göstermektedir. Politika yapıcılan iki önemli nedenle ulusal paranın değer kaybetmesini isteyebilirler: Birincisi; ülke parasının değer kaybı ihracata konu olan malların fıyatlarını göreli olarak azaltırken, ithal malların fiyatlarını arttıracaktır. Göreli fiyat avantajı sayesinde artan ihracat, yurtiçinde bu malları üreten sektörlerde istihdam yaratarak işsizliğin azalmasına ve dış ticaret bilançosunda iyileşmelere yol açabilecektir. ikincisi ise; ulusal paranın devalüe edilmesinin iç borcun yabancı para cinsinden değerini düşürecek olmasıdır. Yazarların bir üst paragrafta vurgulanan teorik açılımiarına bazı eleştiriler yöneltilebi\ir: Kur değişimleri yardımıyla ihracatta artış sağlamak ve bu sayede işsizliğin azaltılmasını beklemek, kısa vadede zor olduğu kadar, orta ve uzun vadede de böyle bir etkinin oluşması bir takım şartlara bağlıdır. Yerel paranın değer kaybı ile ihraç mallarında sağlanan göreli fiyat avantajı, devalüasyon sonrası artan enflasyonun ihraç malları fiyatları üzerine getirdiği maliyet dezavantajından yüksek olduğu sürece, ihracatın artması ve istihdama pozitif etki yapması beklenebilir. Aksi takdirde, devalüasyonun yarattığı enflasyonisı beklentiler, orta ve uzun vadede ihraç mallarında oluşan fiyat avantajının kaybolmasına neden olacaktır. Ayrıca ihraç " ikinci Nesil Krizierin Modellenmesi.. ve.. Modelin Analizi'' isimli Jlı boiüınlerde kullanılan ıcınci kaynaklar şunlardır: lckes Barry W., 2004:9 12: Wii.lıL setxısıien, 2003:8 ı 1.

15 Para Krizi Modellerine İlişkin Bir Değerlendirme ıs mallarındaki yabancı girdi payı ne oranda yüksek ise, ithal mallannın yerli para cinsinden fiyatlarının artması, ihracata konu olan sektörlerde üretim maliyeılerinin o ölçüde yükselmesine yol açucakıır. Devalüasyon sonrası, ulusal para cinsinden iç borcun yabancı para cinsinden değerinin düşmesi, hesap kaydı bakımından doğru olmasına rağmen iktisadi bakımdan bir anlam ifade etmeyebilir. Çünkü nominal kurun yükselmesi iç borcun yabancı para cinsinden değerini düşürse dahi, iç borç ödemesi yerli para cinsinden yapılacağı için borcun ödenmesinde bir kqlaylık sağlamayacaktır. Aksine, toplam iç borç stoku içinde yabancı para cinsten borcun oranı ne denli yüksek ise, devalüasyoııun iç borç stokuna getirdiği maliyet o denli fazla olacaktır 13. Kayıp fonksiyonunun ikinci ıerimi olan bc=b(ee- e), sabit döviz kurunu sürdürmenin ekonomiye olan maliyetini ifade etmektedir. Sabit döviz kuru uygulamasının sürdürülemeyeceğine dair kanının piyasalarda oluşması, yurtiçi nominal faiz oranlarını yukarı istikamete taşıdığı ölçüde kuru sürdürmenin maliyeti yükselecektir (Maliyet aıtışında rol oynayan faktörler önceki paragrafiarda özetlenmişti). * Uygulanmakta olan sabit/yan sabit döviz kuru rejimini terk etmenin --üst paragrafiarda vurgulandığı üzere-- bir takım avantajları bulunmasına rağmen, kur rejiminin sürdürülmesinin de ekonomiye bir takım avantajları vardır. Kayıp fonksiyonunun son terimi olan c(ıle), hükümetin kredibilite kaybının ve/veya enflasyon ithalinin önlenmesi gibi avantajları ifade etmektedir. Özellikle uygulanan kur politikası, istikrar programıyla desteklenmiş sabit kur veya sabit kur benzeri - örneğin sürünen parite-- ise, kur rejimini program tamamlanmadan terk etmek hükümetler için kredibilite kaybına yol açabilir. Belirtmek gerekir ki, yürürlükte olan istikrar programının başarılı bir şekilde süreceğine dair oluşan pozitif piyasa beklentileri, program hedeflerinin zamanına uygun gerçekleşmesiyle mümkündür. Program tamamlanmadan strateji değişikliği. hem ekonomi yönetimine olan güveni, hem de programın başarılı bir şekilde tamamlanacağına dair inancı yok edebilir. Örneğin, Türkiye'de 2000 yılında uygulanmaya başlanan IMF destekli programın ilk 6 ayı sonunda TL 'nin aşırı değerli hale gelmesi ve car ı işlemler açığının idame ettirilemez boyutlara ulaşması, istikrar programı tarafından belirlenen ve soru işaretlerinin oluşmaya başladığı tarihten yaklaşık!o ay sonra geçilecek olan ' genişleyen bant sistemi"nin erken bir tarihe alınmasını gündeme getirmiş, ancak dönemin ekonomi yönetimi, bu erken geçişin programın kredibilitesini azaltabileceği düşüncesiyle sıcak bakmamıştır. l! örneğin Tiiıliye ekonomisinde; iç borç sto~u içinde dö izc endeksli ve döviz cinsinden borç oranı 2002 yılında % yılında % yılında %18 ve 2005 yılı sonunda 'Jr 17 gerçekleşmiştir.

16 16 UmutÇAKMAK Modelin Analizi İlk olarak iktisadi ajanların davranışlarını inceleyelim: Eğer piy.ısalarda devalüasyon beklentisi yok ise, e E notasyonuyla tanımlanım döviz kurunun beklenen değeri, ee"' e olacaktır. Yani döviz kurunun beklenen değeri uygulanmakta olan sabit kur düzeyine eşit olacaktır. Aksine. piyasalarda devalilasyon beklentisi hakim ise. ee =e' haline dönüşecektir. Döviz kuru değişimi gerçekleşmeden önce, e= e ve ı:<:::o iken, kur değişiminden sonra e= e* ve E"" O olacaktır. parayı İkinci olarak da hükiimetin davranışını inceleyelim. Eğer hükümet ulusal devalüe eder ise, oluşacak olan döviz kuru düzeyi optimal döviz kuruna eşit olacaktır, e= e* ve iktisadi ajanlar yakın bir gelecekte yeni bir döviz kuru değişimi beklemeyeceklerdir, ı::= O. Bu durumda knyıp fonksiyonunda yer alan ilk iki teri m yok olacak, sadece C notasyonuyla gösterilen ve devalüasyon yapmanın hükümet için maliyetini ifade eden teri m kalacaktır. Ancak, hükümet sabit döviz kur rejimini devam ettirdiği takdirde. fonksiyonun ilk iki terimi eşitlikte kalacak, son terim ise kaybolacaktır. Dolayısıyla. mevcut sabit kurun hükümet tarafından sürdürülüp sürdürülmeyeceğinin kararı; [a(e - e)+ bı::j2 3 bu eşitliğin devalüasyon yapmanın maliyeti olan C'den, büyük olup olmadığına göre belirlenecektir. İktisadi ajanların herhangi bir devalüasyon beklentisi içerisinde olmadığı durumda. ı:: = O. hükümet döviz kuru rejimini 4. tanımlama geçerli ise sürdürecektir. ta(e'- e)f <c 4 iktisadi ajanlar devalüasyon beklentisi içerisinde ıse, ı::= e - e, hükümet ulusal parayı 5. tanımlama geçerli olduğunda devatile edecektir. [(a+b).(e'- e w> c 5 4. ve 5. tanımlama bir araya getirildiğinde 6. tanımlamaya ulaşılacaktır. [a(e*- e w< c< [(a+b).(e'- e)p 6 Özetle; kayıp fonksiyonu yardımıyla 3 farklı denge aralığına ulaşılır. İlki, iktisadi ajanlar devalüasyon beklentisi içinde olmasalar dahi, 7 tanımlama geçerli olduğunda, hükümet her hallikarda ulusal parayı devalüe edecektir. Çünkü sabit döviz kurunu sürdürmenin ekonomik temeller üzerindeki olumsuz etkileri idame etıirilemez boyutlara ulaşmıştır. [a(e'- ew >c 7 İkincisi, iktisadi ajanlar devalüasyon kararı bekleseler dahi, 8. tanımlama geçerli olduğunda hükümet devalüasyona yanaşmayacaktır. Çünkü, devalüasyon

17 Para Krizi Modellerine ilişkin Bir DeKerfendirme 17 yapmanın etkisini aşm;ıktadır. aralıkta sabit maliyeti deva!üasyonun ekonomik temeller üzerindeki pozitif [(a+b).(e ~ t'w <C 8 Üçüncüsü ise, 6. ve 9. tammlamada ifade edilen çoklu denge aralığıdır. Bu iktisadi ajanlar devalüasyon beklentisi içerisinde ise, hükümet devalüasyon yapacak, değilse yapmayacaktır. [a(e - e w< c< [(a+b)..(e ~ enı 9 Daha açık bir ifadeyle, sabit döviz kurunun devamı veya terk edilmesi, iktisadi ajanların kendi kendini gerçekleştiren beklenıilerinefkehanetlerine (selffulfılling prophecies) bağlı olacaktır. Çünkü ulusal paranın değer kaybına ilişkin piyasa beklentileri ne kadar güçlü ise, sabit döviz kurunu sürdürmenin maliyeti de o ölçüde artacaktır. Dolayısıyla bu durumda iki farklı denge noktasından bahsedilebilir: İktisadi ajaniann birbirini besleyen devalüasyon beklentileri sabit kurun terk edilmesine kadar sürdüğü takdirde yeni denge noktası e ; böyle bir beklenti oluşmuyorsa mevcut sabit kurun eski denge noktası olan e olacaktır. Özetle, 7. ve 8. tanımlamalar kur rejimi değişikliğinde ağırlıklı olarak ekonomik temelierin etkili olduğunu ve bu yüzden dengenin tek olduğunu; buna karşın çoklu dengeyi ifade eden 9. tanımlama ise, rejim değişikliğinin piyasa beklentilerine bağlı olarak gerçekleştiğini ifade etmektedir. 4. ÜÇÜNCÜ- NESiL PARA KRİZİ ile 1. ve 2. NESiL BANKAClLIK KRİZİ MODELLERİ İlk iki tip modeller bazı para krizlerini açıklayabilmiş olsalar da, 1990'\ı yılların ikinci yarısından sonra oluşan krizleri açıklamakta yetersiz kalmışlardır. Gelişen piyasa ekonomilerindeki krizierin banka ve finans sektöründeki bir dizi sorunlardan kaynaklanması ve literatüre paraldöviz ve bankacılık krizleri (ikiz krizler) olarak girmesi, 3. nesil kriz modelleri'nin altyapısını oluşturmuştur. Bu bağlamda, 1997 Temmuz'unda Tayland'da başlayıp diğer Asya ülkelerine yayılan kriz, 3. nesil para krizi modelleri çerçevesinde değerlendirilınektedir. Vurgulamak gerekir ki; para ve bankacılık krizleri arasında ilişki kurmaya çalışan 3. nesil para krizlerinin, bir diğer adıyla ikiz krizlerin, 1. ve 2. nesil bankacılık krizi modelleriyle birlikte değerlendirilmesi konuya daha fazla ışık tutacaktır. Bu doğrultuda 4. bölümün ilk iki.ılı başlığı. literatürde yer alan 1. ve 2. nesil bankacılık krizi modellerinin özet halinde sunulmasına ayrılmıştır.

18 18 fj/1/,tf CAKJf.\f\ U. Birind-Nesil Bankacılık Krizi Modelleri Flood-Garber'in ( l 98 1) çalışması tarnfınd:ııı geliştirilen!">i! lnci-nl!sil bankacılık krizi modelleri. hükümetin uyguindığı tut:ır:-ız iktisadi i'vlit;:;:d:lrln bankacılık krizlerine yol açabileceğini vurgu];.ımaktadır. Bu tut<ır~ız l' 1iitika uygulamalarına en çarpıcı örnek; ekonomide eııoa~yonist bir ba~kı you~ n ;\krkez Bankası'nın daraltıcı para politikası (deflasyonist) bir politika uygul.ım<bıclr. Flood- Garber, tam öngöri.i varsayımı altınd:ı k;ıp.:ılı bir ekonomicle ~~Y<!.<J:2ı::ın tutarsız iktisadi politikaların. hangi kanallar nnıcılığıy!a (ingörülcbilir bir bank:ı..:ilık krizine neden olduğunu, 1929 bunalımının yol açtığı sonuçlarla da brşıb.~tırarak analiz etmişlerdir (Fiood-Garber, 1981; 36). Bu modele göre; tic:ni b~ırı:-:~1l:ır - mevduat sahiplcrine. talep edildiği taktirde sabit bir nominal fiy:.ıt liz,crindcn mevduatlarını paraya çevirmeyi taahhüt ettiği-- nominal mevduat yükümlülükkı-ini rezervlere ve uzun vadeli bono!ara dönüştürürler. Mevduat sigortasının uygulanmadığı bir ortamda bankalar bu işlemi, akti1leri mevduatlarını t:ım obrak karşıladığı sürece devam ettirebilirler..böyle bir ortcımda uyglıl<ınan tutar~ız ikti~:ıdi politikalar. bankacılık ;,ektörüne hücumla (bank run) başbyan öngörüh::bilir bir finansal krize neden olabilir: Örneğin, Merkez Banki:ısı tarafından uygu:anan ~rkı para politikası, bankaların varlıklarında yer alan bonobrın sermaye bybına uğramasına yol açacaktır. 14 Bankalar. ddlasyonist bir ortamda aktiflerinin n<~nıiıd değerindeki düşüşü telafi etmek için, sermaye kaybı ölçüsünde yeni aktitlcr almak zorundadır. Ancak deflasyonist ortamın sürme~i. yeni aktiflerde de sermaye ka)bıııa yol açacağı için, yeıü aktif alımı bankalar için zamanb kazançlı olmaktan çık:ıcaktır. Başka bir ifadeyle, bankaların mevcut portföylerini yönetme maliyeti ve dd1asyonist politikalar nedeniyle ortaya çıkan sermaye kaybı, aklillerinde yer alan bonolarm kazançlarına eşidendiği noktaya kadar yeni aktif alımları sürecektir (:-..l:ırion, 1999;476). Bankaların yilkümlülüklerin sabit maliyetli mevduatlardan oluştuğu bir ortamda, aktiflerinin piyasa değeri de deflasyonist politikalar nedeniyle erimeye başlar ise, --tam öngörü vıırsayımı altında-- mevduat sahipleri olası ri~kkri ve özellikle sermaye kayıplarını göz önünde bulundurar:ık bankacılık sistemin.: lıllcuııı 14 Mevduatlarıımı bir kısmını %.:10 faiz ve 100 milyon nonıiııal d~ğcrdcki Devltı Talmlmc pl;ı;;ınaıı cd~ıı bir banka düşünelim: Yıllık bi!c~ik cinsten nomiııal faiz oranı ;qo olduglı için, baı:ka Jcvkt tahviline 7L4 milyon TL ödemiştir (IOO=X~\.4)_ BnnkJ, ıam altı ay solij'a herhangi bir nedenle dn lct tahvilini bozdurmak istediğinde. bu si.ire zarfında nomiııal faizkrje bir değişiklik olmamış ise!(4.7 milyon TL'ye satacakıır (100=X~[v'J+0.40]). Ancak geçen aynı :;(irc zarfuıda ııonıinal fai.b-iıı ;:')( Jüzeyine yükseldiği VJrsayılırsa, 71.4 ınilyon TL'ye >atnbilecektir (l00=x*[-<j+0.9ti]). lhı dnnhııd:ı banka, nominal faizlerin yiik ;e/ın('si nedeniyle = 1J.3 Milroıı TL S( rnıa_r< ı..a_, ımıa uğr.ımı5tır.

19 Para Krizi Modefleri11e ilişkili Bir Def<erlendirme 19 edebilirler. Tutarsız iktisadi politika uygulamalarının yol açtığı bu hücum, finansal bir krizin oluşumunu telikleyen önemli bir faktör olarak görülebilir. Flood-Garber'in (1981) çalışmasında bankacılık krizlerinin oluşumu, birincinesil para krizlerine benzer bir şekilde, piyasaların temel makro ekonomik göstergelerine (market fundamentals) dayandırılmış olsa da; ikinci-nesil paraldöviz ve bankacılık krizlerinin temel vurgusu olan "kendi kendini gerçekleştiren beklellfilere", yazarların tabiriyle "ııwss fıysıeria" ya da bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ancak yazarların modelinde yer alan "kitlesel panik" (mass fıysteria) analizi; finansal krizlerin, ikinci-nesil paraldöviz ve bankacılık krizlerinde de vurgulandığı gibi aniden ve öngörülemez bir şekilde değil, aksine öngörülebilir bir şekilde oluşabileceği ni göstermektedir (Flood-Garber. 1981; 22) İkinci-Nesil Bankacılık Krizi Modelleri Piyasa beklentilerde meydana gelen ani değişimlerde, bankacılık sektörüne hücumlarla (bank-run) başlayan krizleri tetikleyebilir. Ekonomik amaçlar/çıkarlar arasındaki ilişki ve yarattığı tansiyon, bankacılık sektörüne yönelen bu hücumların olasılığını arıtırmaktadır. Bu ilişki ve yarattığı tansiyon; ikinci nesil bankacılık krizi modellerine öncülük eden Diamond-Dybvig'in (1983) çalışmasında "kapalı-ekonomide-bankalara-hücum-modeli" konulmuştur (Marion, 1999;477): yer alan çerçevesinde açıkça ortaya Modele göre; bankalar. mevduatlarını yüksek getiri sağlayan uzun dönemli aktiflere dönüştürmektedir. Ancak bu aktifleri gerektiğinde ve kısa dönemde likit hale dönüştürmek bankalara ek bir maliyete yol açmaktadır. İktisadi ajanların ise, uzun dönemli yatırımlarla sağlanan yüksek getirili varlıkları tercih etmekte olduğu; ancak beklenmedik şoklar nedeniyle ve bu şoklar gerçekleşmeden mümkün olduğunca önce bir tarihte bu varlıkları hızla likide döniiştürmeye çalışacağı varsayıl mıştır. Bankalar, mevduat sahiplerine pozitif bir kazanç ve talep ettikleri taktirde mevduatlarını nakde döniiştiirme imkanı sunmaktadır. Bu doğrultuda bankalar olağan durumlar için belirli bir miktarda mevduatı nakit olarak kasalarında tutmakta; geri kalan önemli bir kısmını da uzun vadeli ve yüksek getiri getiren varlıklara yatırmaktadırlar. Kısa dönemde mevduat sahiplerinin talepleri, bankaların bu gibi olağan talepleri karşılamak için kasalarında tuttuğu \ikit aktifleri aşmıyor ve bankacılık sektörüne hücumu başiatacak herhangi bir olumsuz beklenti piyasalar tarafından payiaşılınıyor ise, ekonomi "iyi denge" noktasındadır. Ekonominin ikinci olası denge noktası, bir bankacılık kriziyle (bank-run) sonuçlanan "kötü denge" noktasıdır: Mevduat sigortasının bulunmadığı bir ortamda,

20 20 Umut ÇAKMAK mevduat sahipleri mevdu<ıtlarını tuttuğu bankanın sağlamlığına ve orta ve uzun vadede güvenirliğine ilişkin bir dizi olumsuz bek\entilere 13 girer ve bu olum:,uz beklentilerin diğer yatırımcılar ve piyasalar tarafından da payiaşıldığı kanısına varırlarsa, olası sermaye kayıpları için mevduatlarını bir an önce bu bankadan çekmek isteyeceklerdir. Böyle bir panik karşısında banka, büyük bir kısmı uzun vadeli yatırımlardan oluşan aktitlerini likide çevirmek zorunda kalacnktır. Ancak kısa bir dönem içinde oluşan bankaya hücumun, uzun vadeli yatırımların nakde çevrilmesi yolu ile karşılanması. banka için hem zor hem de oldukça maliyetlidir. Dolayısıyla bu hücumun savuşturulması, bankanın olağan durumlar için kasasında tuttuğu likit aktiflerin mikıarına bağlıdır. Bu likit aktifler. mevduat sahiplerinin bankaya hücum sırasında gerçekleşen taleplerini karşılayamadığr öl~ı; üde banka zor durumda kalacak ve bu iki değişken arasındaki maıj bankanın aleyhine açıldığı ölçüde de banka iflasın eşiğine gclebilecektir. Bankacılık kriziyle sonuçlanan böyle bir gelişme; banka tarafından fonlanan verimli yatırımların erken bir tarihte kesilmesi nedeniyle ekonomide önemli maliyetlere yol açabilecek olan "kötü dengeyi" temsil etmektedir. Özetle; mevduat sahiplerinin beklentilerindeki değişikliklere bağlı olarak tetiklenen bankaya-hueuro davranışı, ekonomiyi "iyi denge" noktasından ''kötü denge" noktasına taşımıştır. Böyle bir durum, ekonomide paniğin olduğu ve olmadığı iki denge noktasının; daha açık ifadeyle 'çoklu dengenin" varlığına işaret etmektedir. Ekonomide bu dengelerden hangisinin oluşacağını. bankacılık sektörüne ilişkin orta ve uzun vadeli piyasa beklentileri ve en son analizde kendi-kendinigerçekleştiren-beklentiler/kehanetler (self fulfil!iııg proplıecy) belirleyecektir. Dolayısıyla bankacılık sektörüne yönelen panikler ve olası bir bankacılık krizi, Diamond-Dybvig'in tabiriyle "tesadüfi olaylar" (random withdraw) biçiminde ortaya çıkacaktır (Marion. 1999; 477). İkinci-nesil bankacılık krizi modellerinin temel vurgusu da budur. Belirtmek gerekir ki, bankacılık sektörüne yönelen panikler. ekonominin genişleme-daralma konjonktür dönemlerinin de doğal bir sonucu olabilir. Alien ve Gale'ye göre (1998); ekonomik bir daralma banka aktiflerinin değerini düşürmekle ve bankaların yükümlülüklerini yerine getirememe olasılığını arttırmaktadır. Eğer mevduat sahipleri konjonktürün yakın zamanda daralma aşamasına gireceği " Goldsteirı ve Tumer'a göre (ı 996): ilikeni n dış ticaret hadierindeki arıi ve ters harekctkr ile dünya 'faiz oranları. reel döviz kurl~rı ve enfla>yon oranlanndaki keskin dalgalanmalarm yol açtığı yurtiçi ve yuıtdışı ve yurtdışı makro e~oııoıııik oynaklıklar: banka yilkümlliliıkleriııın likidite. vade ve para uyuşmazlıkları eşliğinde artması. bankacılık sistemine hükümet mtıdahaleleri ve bağlı kredi verme. muhasebe. kamuya açıklama ve hukuki alıyapıya ilişkin zayıflıklar ve alıyapısı ıyi hazırlanınamı~ finaıı>al serbestleşme politikaları gibi fakli:\rkr. piyasa bekknıikrinin OOzulma>ıııa \e bu suretle bankacılık krizlerine yol açabilirler (Varlık. 2002: 165).

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi FİNANS VE MAKROEKONOMİ Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme Finansal Krizler ve Ekonomi Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme Finansal Sistemin İşleyişi Doğrudan Finansman : Fon akışı finansal aracı kullanılmadan

Detaylı

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi Nazlı Çalıkoğlu 11103567 Aslı Kazdağlı 10103545 Finansal Krizler İkinci Dünya Savaşı ndan sonra başlayıp 1990 sonrasında ivme kazanan ulusal ve uluslararası finansal

Detaylı

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 11.12.2013 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ekim ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi 2,9 Milyar dolar eksiyken, veri beklentilere paralel 2,89 milyar dolar açık olarak geldi. Ocak-Ekim arasındaki 2013 cari

Detaylı

13.02.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

13.02.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 13.02.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Aralık ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi olan -7,5 Milyar doların üzerinde -8,322 milyar dolar olarak geldi. 2013 yılı cari işlemler açığı bir önceki yıla göre

Detaylı

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası 8. Finansal Piyasalar 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası 016 yılında para politikasındaki en önemli gelişme, 011 yılından beri kullanılmakta olan geniş bantlı faiz koridorunda sadeleşmeye gidilmesi

Detaylı

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4 Prof. Dr. Yıldırım Beyazıt ÖNAL 6. HAFTA 4. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE ULUSLAR ARASI FON HAREKETLERİ Gelişmekte olan ülkeler, son 25 yılda ekonomik olarak oldukça

Detaylı

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Bankacılık sektörü. 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Bankacılık sektörü 2011 değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri Şubat 2012 İçerik Bankacılık sektörünü etkileyen gelişmeler ve yansımalar 2012 yılına ilişkin beklentiler Gündemdeki başlıca konular 2

Detaylı

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç)

M2 Para Tanımı: M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları (resmi mevduatlar hariç) PARA ARZI Dar tanımlı para arzı dolaşımdaki nakit ile bankacılık sisteminde vadesiz mevduatların toplamından oluşmakta, geniş tanımlı para arzı ise bu toplama bankacılık sistemindeki vadeli mevduatların

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME PARA VE BANKA SORULAR SORULAR 1- Değişimi yapılan finansal aracın hemen teslim edildiği ve ödemenin hemen yapıldığı piyasalar hangisidir? A) Birincil Piyasa B) İkincil Piyasa C) Organize Piyasa D) Tezgahüstü Piyasa E) Spot

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 40 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 28 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ

12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ 12.03.2014 CARİ İŞLEMLER DENGESİ Ocak ayı cari işlemler açığı piyasa beklentisi olan -5,2 Milyar doların altında -4,88 milyar dolar olarak geldi. Ocak ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre

Detaylı

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ

KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ KAMU FİNANSMANI VE BORÇ GÖSTERGELERİ HAZIRLAYAN 21.05.2014 RAPOR Doç. Dr. Binhan Elif YILMAZ Araş.Gör. Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi, 2013 yılı sonunda 18.849 milyon TL açık

Detaylı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ Finans Önemli, Öğrenmek Heyecan Verici, Bilmek Değerlidir! DOÇ. DR. KORAY KAYALIDERE SUNUŞ İÇERİĞİ Finansal piyasalardaki riskler, Faiz - döviz kuru etkileşimi ve

Detaylı

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ NAZİLLİ İİBF İKTİSAT BÖLÜMÜ VE AVRUPA ARAŞTIRMALAR MERKEZİ TARAFINDAN DÜZENLENEN GÜNCEL EKONOMİK SORUNLAR KONGRESİ NDE YAPACAĞI Açılış Konuşmasının

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month, Makro Veri Ödemeler Dengesi: Cari açık yeni rekorda İbrahim Aksoy Ekonomist Tel: +90 212 334 91 04 E-mail: iaksoy@sekeryatirim.com.tr Cari denge Aralık ta 7,5 milyar $ rekor açık verirken, rakam, piyasa

Detaylı

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

AB Krizi ve TCMB Para Politikası AB Krizi ve TCMB Para Politikası Erdem Başçı Başkan 28 Haziran 2012 Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ankara Sunum Planı I. Küresel Ekonomik Gelişmeler II. Yeni Politika Çerçevesi III. Dengelenme IV. Büyüme

Detaylı

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI 1 PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI Para Politikasının Amaçları 2 1. Fiyat İstikrarı: Enflasyonu yıllık yüzde 1-2 seviyelerinde devam ettirmek. TCMB nin şu an izlediği politika enflasyon

Detaylı

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GENEL DEĞERLENDİRME Küresel kriz sonrası özellikle gelişmiş ülkelerde iktisadi faaliyeti iyileştirmeye yönelik alınan tedbirler sonucunda küresel iktisadi koşulların bir önceki Rapor dönemine kıyasla olumlu

Detaylı

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti TEPAV Değerlendirme Notu Şubat 2011 Cari işlemler açığında neler oluyor? Ekonomide gözlemlenen

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 24 Şubat 2016 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi

Detaylı

Ödemeler Dengesi Bülteni

Ödemeler Dengesi Bülteni Milyar $ 6 Şubat 6 Cari İşlemler Hesabı Cari işlemler açığı bir önceki yılın Şubat ayına göre milyar 54 milyon dolar azalarak milyar 785 milyon dolar olarak gerçekleşerek iyileşme kaydetti. Ancak bu rakam

Detaylı

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR Sermaye Hareketleri ve Döviz Kuru Politikaları Türkiye Ekonomi Kurumu Paneli Doç.Dr.Erdem BAŞÇI Başkan Yardımcısı, TCMB 11 Aralık 2010, Ankara 1 Konuşma Planı 1. Merkez

Detaylı

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri

Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri Kamu Finansmanı ve Borç Göstergeleri HAZIRLAYAN.1.14 RAPOR Doç.Dr.Binhan Elif YILMAZ Arş.Gör.Sinan ATAER 1. KAMU FİNANSMANI 13 yılının on aylık döneminde merkezi yönetim bütçe dengesi 7.664 milyon TL lik

Detaylı

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

GÖSTERGELER BÜYÜME: Yıllık büyüme hızının seyri (%)

GÖSTERGELER BÜYÜME: Yıllık büyüme hızının seyri (%) Hazırlayan: Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com GÖSTERGELER PROJEKSİYON BÜYÜME: Yıllık büyüme hızının seyri (%) 2012 2011 2010 I 6,5 9,1 1,3 II 5,0 8,8 5,9 III 3,2 9,7 8,3 IV 8,5 9,2 Türkiye nin üçüncü

Detaylı

Para talebi ekonomik bireylerinin yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarıdır. Ekonomik bireylerin para talebine tesir eden iki neden vardır;

Para talebi ekonomik bireylerinin yanlarında bulundurmak istedikleri para miktarıdır. Ekonomik bireylerin para talebine tesir eden iki neden vardır; B.E.A. Para Piyasaları (Finans Piyasaları): Ekonomide mal-hizmet piyasalarının yanında para piyasaları bulunmaktadır. Bu piyasanın amacı mal piyasasının (reel veya üretim piyasaları) ihtiyaç duyduğu ihtiyaçları

Detaylı

GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 2013 YILI 6 AYLIK FAALİYET RAPORU 1-Ekonominin Genel durumu Dünya ekonomisi 2013 ü genel olarak bir toparlanma dönemi olarak geride bıraktı.

Detaylı

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ

DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ DERS NOTU 09 DIŞLAMA ETKİSİ UYUMLU MALİYE VE PARA POLİTİKALARI PARA ARZI TANIMLARI KLASİK PARA VE FAİZ TEORİLERİ Bugünki dersin içeriği: 1. MALİYE POLİTİKASI VE DIŞLAMA ETKİSİ... 1 2. UYUMLU MALİYE VE

Detaylı

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 14 Temmuz Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı Mayıs verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2011 Yılı Nisan Ayı Ödemeler Dengesi Göstergeleri Merkez Bankası tarafından tarihinde yayımlanan 2011 yılı Nisan ayına ilişkin Ödemeler Dengesi bültenine göre; 2010 yılı

Detaylı

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir

gerçekleşen harcamanın mal ve hizmet çıktısına eşit olmasının gerekmemesidir BÖLÜM 5 Açık Ekonomi Açık Ekonomi Önceki bölümlerde kapalı ekonomi varsayımı yaptık Bu varsayımı terk ediyoruz çünkü ekonomilerin çoğu dışa açıktır. Kapalı ve açık ekonomiler arasındaki fark açık ekonomide

Detaylı

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ HAZİRAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 13 Ağustos Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı ikinci çeyrek verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır. 97 BÖLÜM 6. KAMU BÜTÇESİ ve MALİYE POLİTİKASI (KEYNESYEN MODEL DEVAMI) Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Detaylı

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 17 Aralık Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin Ekim verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı 13 Ekim 2011 Malatya KÜRESEL KRİZ ORTAMINA NASIL GELİNDİ? Net Bugünkü Değer Yöntemi Varlık fiyatlarının indirgenmiş nakit akımları (Net

Detaylı

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması Gazi Erçel Başkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1 Nisan 1998 Ankara I. Giriş Ocak ayı başında

Detaylı

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI

ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI ÜNİTE 4: FAİZ ORANLARININ YAPISI Faiz oranlarının yapısı; Menkul kıymetlerin sahip olduğu risk, Likidite özelliği, Vergilendirme durumu ve Vade farklarının faiz oranlarını nasıl etkilediğidir. FAİZ ORANLARININ

Detaylı

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2015 NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ NİSAN ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 15 Haziran Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcuna ilişkin yılı verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından

Detaylı

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU Bu rapor Ankara Emeklilik A.Ş Dengeli Emeklilik Yatırım Fonu nun 01.01.2004-31.12.2004 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon

Detaylı

Ödemeler Dengesi Doç. Dr. Dilek Seymen Araş. Gör. Aslı Seda Bilman 1 Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom

Detaylı

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS ve LM eğrilerinin kesiştiği nokta milli geliri belirliyor. Birinin kayması kısa dönem dengeyi değiştiriyordu. Maliye politikası Hükümet harcamaları artışı IS eğrisi sağa

Detaylı

7. Orta Vadeli Öngörüler

7. Orta Vadeli Öngörüler 7. Orta Vadeli Öngörüler Bu bölümde tahminlere temel oluşturan varsayımlar özetlenmekte, bu çerçevede üretilen orta vadeli enflasyon ve çıktı açığı tahminleri ile para politikası görünümü önümüzdeki üç

Detaylı

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR -1- 109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR Yabancıların, 8 Haziran itibariyle Türkiye de 53 milyar 130 milyon dolarlık hisse senedi, 38 milyar 398 milyon dolar devlet iç borçlanma senedi (DİBS) ve 407

Detaylı

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI 23 Aralık 2015 Ankara Özet: Makroekonomik Görünüm ve Para Politikası Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme

Detaylı

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık 2010 18:24

Banka Bilançosunun Özellikleri Pazar, 26 Aralık 2010 18:24 Ticari bir işletme olarak bankaların belirli bir dönem içerisinde nasıl çalıştıklarını ve amaçlarına dönük olarak nasıl bir performans sergilediklerini değerlendirebilmenin yolu bankalara ait finansal

Detaylı

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi Dışa açık bir ekonomide ekonomi politikalarını ve çeşitli şokların etkilerini inceleyebilmek için IS-LM modelinin kapalı ekonomi için geliştirilen versiyonu yeterli

Detaylı

I. Uluslararası Parasal Ortam 1

I. Uluslararası Parasal Ortam 1 İÇİNDEKİLER Ön Söz Teşekkür Öğrenciye Editör ün Notu XI XIII XV XIX I. Uluslararası Parasal Ortam 1 1. Döviz Piyasası 3 Döviz İşlem Hacmi 3 Coğrafi Döviz Kuru İşlemi 4 Spot Döviz Kurları 7 Döviz Arbitrajı

Detaylı

Büyüme Değerlendirmesi: 2013 4. Çeyrek

Büyüme Değerlendirmesi: 2013 4. Çeyrek Büyüme Değerlendirmesi: 2013 4. Çeyrek 31.03.2014 YATIRIMSIZ BÜYÜME Seyfettin Gürsel*, Zümrüt İmamoğlu, ve Barış Soybilgen Yönetici Özeti TÜİK'in bugün açıkladığı rakamlara göre Türkiye ekonomisi 2013

Detaylı

TR: Ödemeler Dengesi, Haziran 16

TR: Ödemeler Dengesi, Haziran 16 11.8.216 11:41 TR: Ödemeler Dengesi, 1-1 -2-3 -4-5 Cari İşlemler Hesabı Cari İşlemler Hesabı (6 Ay Ort.) -2-25 -3-35 -4-45 -5 Cari İşlemler Hesabı (12 Ay Kümülatif) DenizBank Özel Bankacılık Grubu/TCMB

Detaylı

REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK

REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK Doç. Dr. Cevdet Akçay 15 Haziran 2004 İstanbul Hilton Oteli Nominal Döviz Kuru Reel Döviz Kuru E = E TL/$ q = q TL/$ R Nominal Faiz

Detaylı

TR: Ödemeler Dengesi, Temmuz 16

TR: Ödemeler Dengesi, Temmuz 16 TR: Ödemeler Dengesi, Temmuz 16 milyar USD 1 0-1 -2-3 -4-5 -6 Ocak 15 Şubat 15 Cari İşlemler Hesabı Mart 15 Nisan 15 Mayıs 15 Haziran 15 Temmuz 15 Ağustos 15 Eylül 15 Ekim 15 Cari İşlemler Hesabı (6 Ay

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 32 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya 1 DenizBank Ekonomi Bülteni

Detaylı

ULUSOY UN SANAYİ VE TİCARET A.Ş. DEĞERLENDİRME RAPORU-2 ŞEKER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 29 EYLÜL 2015

ULUSOY UN SANAYİ VE TİCARET A.Ş. DEĞERLENDİRME RAPORU-2 ŞEKER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 29 EYLÜL 2015 ULUSOY UN SANAYİ VE TİCARET A.Ş. DEĞERLENDİRME RAPORU-2 ŞEKER YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. 29 EYLÜL 2015 1 Değerlendirme Raporunun Amacı Bu rapor Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayınlanan 22.06.2013

Detaylı

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com Finansal Piyasa Dinamikleri Yekta NAZLI ynazli@yahoo.com Neleri İşleyeceğiz? Finansal Sistemin Resmi Makro Göstergeler ve Yorumlanması Para ve Maliye Politikaları Merkez Bankası ve Piyasalar Finansal Piyasalardaki

Detaylı

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş. 2013 YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU DÖNEM İÇERİSİNDE BANKANIN YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER Dönem içerisinde Bankamız ortaklık yapısında değişiklik

Detaylı

Ekonomik Göstergeler Neyi Gösteriyor? 2013 e Bakış ve 2014 Beklentileri

Ekonomik Göstergeler Neyi Gösteriyor? 2013 e Bakış ve 2014 Beklentileri www.pwc.com.tr. 12. Çözüm Ortaklığı Platformu Ekonomik Göstergeler Neyi Gösteriyor? 2013 e Bakış ve 2014 Beklentileri İçerik 1. 2013 Nasıl Geçti? 2. 2014 e İlişkin Beklentiler 3. Makroekonomiyle Vergi

Detaylı

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU 16 Ekim Günlük Araştırma Bülteni Sabah RAPORU Brezilya ya not indirimi Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch, Brezilya nın notunu BBB- ye düşürdü ve görünüm negatif dedi. Kurum yaptığı açıklamada

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 5.50 Altın (USD) 1,225 Ekim 18 EUR/TRY 6.24 Petrol (Brent) 76.2 BİST - 100 90,201 Gösterge Faiz 24.4 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 5.21% -11.0% 25.2% 10.8%

Detaylı

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi FİNANSMANI İŞLETME Prof. Dr. Güven SAYILGAN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe-Finansman Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PİYASA FAİZ ORANLARI 2 Faiz Faiz, başkasının parasını

Detaylı

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ M A R M A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ İ K T İ S A T F A K Ü L T E S İ A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ DÖVİZ KURLARI YURT DIŞINDAN PORTFÖY YATIRIMLARI VE İÇ BORÇLANMA SENETLERİ ENFLASYON ORANLARI İŞSİZLİK ORANLARI

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni 17 Ağustos 2015, Sayı: 23 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR FDI doğrudan yabancı yatırım, bir ülke borsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan

Detaylı

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ Bu çalışmada, Japon ekonomisini temel bazı kalemler bazında iredelemek ve Japon ekonomisin gelişim sürecini mümkün olduğunca tarihi ve güncel perspektiften

Detaylı

Servet değer biriktirme araçlarının tümüne (tahvil, bono, hisse senedi, ev, arsa vb. verilen bir isimdir.

Servet değer biriktirme araçlarının tümüne (tahvil, bono, hisse senedi, ev, arsa vb. verilen bir isimdir. İktisadi analizde para, malların ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçların geri ödenmesinde genel olarak kabul edilen şey olarak tanımlanmaktadır. Para servetten farklı bir kavramdır. Servet değer

Detaylı

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

CARİ AÇIK NEREYE KADAR? CARİ AÇIK NEREYE KADAR? Prof. Dr. Doğan CANSIZLAR ANKARA - 14 Aralık 2011 1 Türkiye Ekonomisindeki Bazı Eşitlikler -Ekonomik Büyüme = Artan Dış Açık -Artan Dış Açık = Artan Dış Borçlanma -Artan Dış Borçlanma

Detaylı

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ 5 inci İSTANBUL EKONOMİ ve FİNANS KONFERANSI 26-27 Kasım 215 Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması Tahsin BAKIRTAŞ Original Sin olgusu Bugünün dünya finans düzeninde,

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2011 Yılı Ocak Ayı Ödemeler Dengesi Göstergeleri Merkez Bankası tarafından 11/03/2011 tarihinde açıklanan, 2011 yılı Ocak ayı Ödemeler Dengesi bültenine göre; 2010 yılında

Detaylı

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU Temmuz ayı içerisinde Dünya Bankası Türkiye

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014 6. Kamu Maliyesi 214 yılının ilk yarısı itibarıyla bütçe performansı, özellikle faiz dışı harcamalarda gözlenen yüksek artışın ve yılın ikinci çeyreğinde belirginleşen iç talebe dayalı vergilerdeki yavaşlamanın

Detaylı

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18 ÖZET GÖSTERGELER Piyasalar USD/TRY 4,56 Altın (USD) 1.250 Haziran 18 EUR/TRY 5,31 Petrol (Brent) 79,4 BİST - 100 96.520 Gösterge Faiz 19,2 Büyüme Sanayi Üretimi Enflasyon İşsizlik 7,36% 5,1% 15,4% 10,1%

Detaylı

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2 II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2 3 yılının ikinci çeyreğinde iktisadi faaliyet yılın ilk çeyreğine kıyasla daha olumlu bir görünüm sergilemiştir. İç tüketimdeki canlanma ve altın ticaretindeki baz etkisi

Detaylı

CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama

CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama YOZGAT BOZOK ÜNİVERSİTESİ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi CDS Primlerinin Borsa Endeksi Üzerindeki Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama Yasin REYHAN Yozgat Bozok Üniversitesi yasin.reyhan@bozok.edu.tr

Detaylı

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%) 4. Cari Denge 211 yılında GSYH nin yüzde 9 una kadar ulaşan cari açık, devam eden dönemde uygulanan makroihtiyati tedbirler ve kredilerdeki yavaşlama neticesinde azalma eğilimine girmiştir (Grafik-4.1).

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 44 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya Deniz Bayram 1 DenizBank

Detaylı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı

Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü. Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme, Tasarruf-Yatırım ve Finansal Sektörün Rolü Hüseyin Aydın Yönetim Kurulu Başkanı Büyüme: Yatırım ve Tasarrufun Fonksiyonu Büyüme : Büyümenin Temel Unsuru : Üretimin Temel Faktörleri : Üretimin Diğer

Detaylı

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi

F. Gülçin Özkan York Üniversitesi Finansal Đstikrar ve Makroekonomik Etkileşim F. Gülçin Özkan York Üniversitesi 1 Finansal kriz tanımı üzerinde hemfikir olunan bir tanım bulunmamakla birlikte, reel sektör etkisinin derecesi önemli bir

Detaylı

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ARALIK 2018-BÜLTEN 11 MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ 1 Bu Ay 1. Enflasyon Oranında Düşüş... 2 2. İşsizlikte Yükselme... 2 3. PMI da Artış... 3 4. Dış Ticaret Açığı Kapanıyor...

Detaylı

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ

İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ İZMİR TİCARET ODASI EKONOMİK KALKINMA VE İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (OECD) TÜRKİYE EKONOMİK TAHMİN ÖZETİ 2017 RAPORU DEĞERLENDİRMESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART 2018 Hazırlayan: Yağmur Özcan Uluslararası

Detaylı

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ DERS NOTLARI 1 1999 17 Ağustos 1999 depremi Marmara bölgesinde Üretim,

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr.İlkay DELLAL Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 1990-2000 Dönemi 5 Nisan 1994 Kararlarının Amaçları 1. 5 Nisan kararlarının öncelikli hedefi mali piyasalarda

Detaylı

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU TEB HOLDİNG A.Ş. 2014 YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU Raporun Ait Olduğu Dönem : 01.01.2014 30.06.2014 Şirketin Ticaret Unvanı : TEB Holding A.Ş. Şirketin Ticaret Sicil Numarası : 176711 Genel

Detaylı

BAKANLAR KURULU SUNUMU

BAKANLAR KURULU SUNUMU BAKANLAR KURULU SUNUMU Murat Çetinkaya Başkan 12 Aralık 2016 Ankara Sunum Planı Küresel Gelişmeler İktisadi Faaliyet Dış Denge Parasal ve Finansal Koşullar Enflasyon 2 Genel Değerlendirme Yılın üçüncü

Detaylı

Cari açıktan fazla döviz geldi, on yılda 68 milyar Merkez Bankası rezervine eklendi (Milyon $)

Cari açıktan fazla döviz geldi, on yılda 68 milyar Merkez Bankası rezervine eklendi (Milyon $) Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com GÖSTERGELER PROJEKSİYON CARİ AÇIK: TÜİK geçen ay 2003-2012 dönemini kapsayan son on yılın turizm gelirlerini revize etti, Merkez Bankası da turizmdeki bu revizyondan

Detaylı

Abdi İpekçi Caddesi No : 57, Reasürans Han, E Blok 7.Kat Harbiye İstanbul Tel : +90 (212)

Abdi İpekçi Caddesi No : 57, Reasürans Han, E Blok 7.Kat Harbiye İstanbul Tel : +90 (212) DESTEK PİVOT DİRENÇ EURUSD 1.2640 1.2681 1.2721 1.2614 1.2741 1.2573 1.2790 ALTIN 1230.90 1233.68 1236.46 1229.18 1238.18 1226.40 124.96 USDTRY 2.2672 2.2746 2.2818 2.2627 2.2863 2.2554 2.2936 USDJPY 106.79

Detaylı

2014 ARALIK ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

2014 ARALIK ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 2014 ARALIK ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ 13 Şubat Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu na ilişkin 2014 yılı Aralık verileri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

Detaylı

31/12/2004 tarihli Bilanço (YTL) 31/12/2004 tarihli Gelir Tablosu (YTL) Varlıklar (+) 10,122,098.- Borçlar (-) -20,410.-

31/12/2004 tarihli Bilanço (YTL) 31/12/2004 tarihli Gelir Tablosu (YTL) Varlıklar (+) 10,122,098.- Borçlar (-) -20,410.- 01/01/2004 31/12/2004 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPORU BU RAPOR EMEKLİLİK YATIRIM FONLARININ KAMUYU AYDINLATMA AMACIYLA DÜZENLENEN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Detaylı

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU BANK MELLAT Merkezi Tahran Türkiye Şubeleri 2013 I. ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU İ Ç İ N D E K İ L E R I. GENEL BİLGİLER 1. Şubenin Gelişimi Hakkında Özet Bilgi 2. Şubenin Sermaye ve Ortaklık Yapısı 3. Müdürler

Detaylı

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA)

MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) MAKRO İKTİSAT KONUYA İLİŞKİN SORU ÖRNEKLERİ(KARMA) 1- Bir ekonomide işsizlik ve istihdamdaki değişimler iktisatta hangi alan içinde incelenmektedir? a) Mikro b) Makro c) Para d) Yatırım e) Milli Gelir

Detaylı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Çıkış Stratejisi Genel Çerçevesi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Çıkış Stratejisi Genel Çerçevesi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Çıkış Stratejisi Genel Çerçevesi 14 Nisan 2010 İstanbul Durmuş YILMAZ Genel Olarak Çıkış Stratejileri 2 Genel Değerlendirme Çıkış stratejileri, kriz sırasında

Detaylı