KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KİMYA ANABİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KİMYA ANABİLİM DALI"

Transkript

1 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KİMYA ANABİLİM DALI ACI KIRMIZI BİBER İN (Capsicum annuum L.) SERUM LEPTİN VE SERUM NİTRİK OKSİT DÜZEYLERİNE AKUT ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ KAHRAMANMARAŞ Aralık 2004

2 KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KİMYA ANABİLİM DALI ACI KIRMIZI BİBER İN (Capsicum annuum L.) SERUM LEPTİN VE SERUM NİTRİK OKSİT DÜZEYLERİNE AKUT ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ Kod No: Bu tez / / 2004 tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oy Çokluğu/ Oy Birliği İle Kabul Edilmiştir Yrd. Doç. Dr. Yrd. Doç. Dr. Yrd. Doç.Dr. Naciye KURTUL Yaşar ÇİL Özlem ERDOĞRUL DANIŞMAN ÜYE ÜYE Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım. Doç.Dr. İrfan Ersin Akıncı Enstitü Müdürü Vekili Bu çalışma Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Araştırma Projeleri Yönetim Birimi Başkanlığı tarafından desteklenmiştir. Proje No: 2003/2-26 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

3 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER Sayfa İÇİNDEKİLER...I ÖZET... II ABSTRACT... III ÖNSÖZ...IV ÇİZELGELER DİZİNİ... V ŞEKİLLER DİZİNİ...VI SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ... VII 1. GİRİŞ Capsicum annuum L. Hakkında Genel Bilgi Capsicum annuum L. nin Kimyası Capsicum annuum L. nin Tıbbi Özellikleri Leptin Hakkında Genel Bilgi Leptinin Kimyası Leptinin Biyosentezi ve Etki Mekanizması Leptinin Bazı Patolojik Olaylardaki Rolü Nitrik Oksit Hakkında Genel Bilgi Nitrik Oksitin Kimyası NO in Biyosentezi ve Etki Mekanizması Nitrik Oksitin Bazı Patolojik Olaylardaki Rolü ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR MATERYAL VE METOT Materyal Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Cihazlar Kullanılan Çözeltiler ve Hazırlanması Nitrik Oksit Tayini Prensip Metot Leptin Tayini İstatistiksel Analiz BULGULAR VE TARTIŞMA Serum Leptin ve NO Değerleri ve İstatistiksel Sonuçlar Her Bir Gruptaki Serum Leptin ve NO Değerleri ve İstatistiksel Karşılaştırılması Kontrol Grubundaki Serum Leptin ve NO Değerleri ve İstatistiksel Karşılaştırılması İkinci Gruptaki Serum Leptin ve NO Değerleri ve İstatistiksel Karşılaştırılması Üçüncü Gruptaki Serum Leptin ve NO Değerleri ve İstatistiksel Karşılaştırılması Serum Leptin ve Serum Nitrik Oksit Değerleri Arasındaki Korelasyon SONUÇ VE ÖNERİLER KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ I

4 ÖZET KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ ÖZET ACI KIRMIZI BİBER İN (Capsicum annuum L.) SERUM LEPTİN VE SERUM NİTRİK OKSİT (NO) DÜZEYLERİNE AKUT ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Burcu CANTER ARIKAN DANIŞMAN : Yrd. Doç. Dr. Naciye KURTUL Yıl: 2004 Sayfa : 36 Jüri : Yrd. Doç. Dr. Naciye KURTUL : Yrd. Doç. Dr. Yaşar ÇİL : Yrd. Doç. Dr. Özlem ERDOĞRUL Bu çalışma, Kahramanmaraş ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde çok tüketilen acı kırmızı biberin (Capsicum annuum L.), serum leptin ve serum nitrik oksit (NO) düzeylerine akut etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada 30 sağlıklı erkek birey yer almıştır. Her gruba aynı çeşit ve miktarda yemek yedirilerek, üç grup oluşturulmuştur: birinci grup (kontrol grubu) yemekle kırmızı biber almayan; ikinci grup, 5 g; üçüncü grup 10 g kırmızı biber yiyen bireylerden oluşmuştur. Bu bireylerden yemekten önce ve yemekten 1 ve 2 saat sonra alınan kan örneklerinde serum leptin ve serum NO düzeyleri ölçülmüştür. Bireylerin başlangıç serum leptin ve NO düzeyleri arasında fark bulunamamıştır (p>0.05). Kontrol grubundaki leptin değeri yemekten sonraki birinci saatte, başlangıç değerine göre daha yüksekken, ikinci saatte azalmıştır (sırası ile p=0.307, p=0.401). ikinci ve üçüncü gruplarda birinci ve ikinci saatlerdeki leptin değerleri başlangıç değerlerine göre daha düşük bulunmuştur (sırası ile ikinci grupta p=0.478, p=0.009; üçüncü grupta p=0.292, p=0.594). Kontrol grubunda NO değeri başlangıç değerine göre birinci ve ikinci saatlerde giderek azalmıştır (sırası ile p=0.022, p= 0.000). ikinci ve üçüncü gruplarda ise, NO düzeylerinin yemekten 1 ve 2 saat sonra başlangıç değerlerine göre azaldığı (sırası ile ikinci grupta p=0.001, p=0.028; III. grupta p=0.012, p=0.014), fakat ikinci saatteki NO değerlerinin birinci saate göre önemsiz bir artış gösterdiği saptanmıştır (p>0.05 ). Sonuç olarak, bu çalışmada iki saatlik sürede kırmızı biber alan gruplarda, serum leptin ve NO değerlerindeki değişmenin kontrol grubundan nispeten farklı olmasına rağmen, acı kırmızı biberin serum leptin ve NO değerlerine akut bir etkisinin olmadığını belirledik. Ancak, konunun daha detaylı çalışmalarla araştırılması yararlı olacaktır. Anahtar Kelimeler : Kırmızı Biber (Capsicum annuum L.), Leptin, Nitrik Oksit II

5 ABSTRACT UNIVERSITY OF KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES DEPARTMENT OF CHEMISTRY MSc THESIS ABSTRACT THE INVESTIGATION OF THE ACUTE EFFECTS OF HOT PEPPER (Capsicum annuum L.) ON SERUM LEPTIN AND SERUM NITRIC OXIDE LEVELS Burcu CANTER ARIKAN SUPERVISOR : Yrd. Doç. Dr. Naciye KURTUL Year: 2004 Page : 36 Jury : Yrd. Doç. Dr. Naciye KURTUL : Yrd. Doç. Dr. Yaşar ÇİL : Yrd. Doç. Dr. Özlem ERDOĞRUL In this study, we aimed to investigate the acute effects of red hot pepper (Capsicum annuum L.), which is consumed commonly in Kahramanmaraş and Güneydoğu Anadolu region, on serum leptin and nitric oxide (NO) levels. The investigation has included 30 healthy male individual. There were three groups which were eaten the same kind and quantity of food: group I (control group) did not take red pepper; group II and group III took 5 g and 10 g red pepper, respectively. Serum leptin and NO levels measured on blood samples taken before food, and 1 hour or 2 hours after food from these individuals. For all groups there was no significant difference between serum leptin and serum NO levels in the blood samples taken before food. While leptin level of control group in the first hour after food was higher than the level of before food, it was lower in the second hour (respectively, p=0.307, p=0.401). Leptin levels of first and second hours in group II and group III were lower than that of before food (respectively, group II: p=0.478, p=0.009; group III: p=0.292, p=0.594). NO levels of first and second hours of control group decreased gradually compared to that of before food (respectively, p=0.022, p=0.000). Eventhough NO levels of group II and group III were decreased compared to that of before food (respectively, group II: p=0.001, p=0.028; group III: p=0.012, p=0.014), there was an insignificant increase in NO level of second hour compared to that of first hour (p>0.05). From this study we have concluded that although serum leptin and NO levels of groups taken red pepper were different from control group, there wasn t an acute effect of red hot pepper on serum leptin and NO levels. But further studies on this subject can be benecifial. Key Words: Hot Red Pepper (Capsicum annuum L.), Leptin, Nitric Oxide III

6 ÖNSÖZ ÖNSÖZ Bu tez çalışması, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve ilimiz Kahramanmaraş ta oldukça yaygın bir şekilde yetiştirilen ve tüketilen acı kırmızı biberin (Capsicum annuum L.), serum leptin ve serum nitrik oksit (NO) düzeylerine akut etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Bilindiği gibi doğada bulunan bir çok bitki, tıbbi ve kimyasal olarak oldukça değerlidir. Yapılan araştırmalarda bir çok hastalığın önlenmesinde veya tedavisinde, bu bitkilerin yapısında bulunan bazı bileşenlerin önemli etkileri olduğu bildirilmiştir. Acı kırmızı biberin (Capsicum annuum L.) yapısında bulunan etkin acı maddesi kapsaisin de insan fizyolojisine çeşitli etkileri olduğu bilinen bir maddedir. Bu tez çalışmasında, bu konuda yapılan ilk çalışma olmak üzere, acı kırmızı biberin (Capsicum annuum L.), serum leptin ve NO düzeylerine akut etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Yüksek lisans eğitimim boyunca değerli bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, çalışmalarımın yönlendirilmesinde ve devam etmesinde her türlü desteğini benden esirgemeyen değerli danışman hocam Sayın Yrd.Doç. Dr. Naciye KURTUL hanımefendiye en içten saygı ve teşekkürlerimi arzederim. Çalışmalarım sırasında yardımlarını gördüğüm Kimya Anabilim Dalı öğretim elemanlarına, Biyoloji Anabilim Dalı öğretim elemanlarına, deney aşamasında kullanılacak numuneler için gönüllü olarak kan vermek suretiyle bu çalışmaya iştirak eden kişilere ve yüksek lisans eğitimim boyunca manevi desteklerini benden esirgemeyen eşime ve aileme ve çalışmamın değişik aşamalarında bana yardım eden herkese teşekkür ederim. Kahramanmaraş Aralık, 2004 Burcu CANTER ARIKAN IV

7 ÇİZELGELER DİZİNİ ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 3.1. Çalışmada yer alan bireylerin yaş, kilo, boy, bel, kalça, VKİ, bel/kalça değerleri Çizelge 4.1. Gruplardaki serum leptin ve serum nitrik oksit değerleri (Ortalama±Standart Sapma; X±SD 17 Çizelge 4.2. Gruplardaki serum leptin ve nitrik oksit değerlerinin istatistiksel karşılaştırılması...18 Çizelge 4.3. Gruplardaki serum leptin ve serum nitrik oksit değerlerinin istatistiksel karşılaştırılması...19 Çizelge 4.4. Kontrol grubundaki serum leptin değerleri ve istatistiksel karşılaştırılması..19 Çizelge 4.5. Kontrol grubu serum nitrik oksit değerleri ve başlangıç, birinci ve ikinci saatler arasında istatistiksel olarak karşılaştırılması..19 Çizelge 4.6. İkinci gruptaki serum leptin değerleri ve başlangıç, birinci ve İkinci saatler arasında istatistiksel olarak karşılaştırılması...20 Çizelge 4.7. İkinci gruptaki serum nitrik oksit değerleri ve başlangıç,birinci ve ikinci saatler arasında istatistiksel olarak karşılaştırılması...20 Çizelge 4.8. Üçüncü gruptaki serum leptin değerleri ve başlangıç, birinci ve ikinci saatler arasında istatistiksel olarak karşılaştırılması...21 Çizelge 4.9. Üçüncü gruptaki serum nitrik oksit değerleri ve başlangıç,birinci ve ikinci saatler arasında istatistiksel olarak karşılaştırılması...21 V

8 ŞEKİLLER DİZİNİ ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1.1. Nitrik oksitin L-argininden sentez mekanizması VI

9 SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ µmol mmol g cm L ml Cal kg m kda NO NO 2 NO 3 NOS EDRF VKI FMN NADPH enos inos nnos cnos NMDA cgmp : Mikromol : Milimol : Gram : Santimetre : Litre : Mililitre : Kalori : Kilogram : Metre : Kilodalton : Nitrik oksit : Nitrit : Nitrat : Nitrik oksit sentetaz : Endotel kaynaklı relaksan faktör : Vücut kitle indeksi : Flavin mono nükleotid : Nikotinamid adenin dinükleotid fosfo hidroksilaz : Endotelyal nitrik oksit sentaz : İndüklenebilir nitrik oksit sentaz : Nöronal nitrik oksit sentaz : Central nitrik oksit sentaz : N-metil-D-aspartat : Siklik guanozin-3, 5 - fosfat VII

10 GİRİŞ 1. GİRİŞ Yapılan pek çok araştırmada doğadaki bitkilerin, bir çok hastalığın tedavisinde veya önlenmesinde önemli etkileri olduğu bildirilmektedir. Kırmızı biber de sebze ve tıbbi bitki olmasının yanı sıra gıdalarda tat ve renk verici bir doğal kaynak olarak halk arasında uzun zamandan beri kullanılmaktadır. Kırmızı biber (Capsicum annuum L.), Kahramanmaraş bölgesinde oldukça bol yetişen ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde tüketimi oldukça yaygın olan bir bitki türü olup, halk arasında astım, romatizma, nevralji, lumbago, farenjit gibi birçok hastalığı önleyici ya da tedavi edici ve iştah arttırıcı özelliği olduğuna inanılmaktadır. Kırmızı biberin (Capsicum annuum L.) ağrı kesici özelliği olduğu da bildirilmektedir (Beis, 1990; Perucka ve Materska, 2001). Capsicum annuum L. nin etkin acı maddesi kapsaisinin vücut ısısını indüklediği, enerji harcanmasını ve kan akımını arttırdığı ve oksidatif stresi önlediği bildirilmektedir (Lee ve ark., 2003). Yapılan çalışmalarda kapsaisinin serumda kolesterol düzeyini de etkilediği ile bildirilirken (Srinivasan ve Sambaiah, 1991); çeşitli çalışmalar kapsikumun kan serum kolesterolü ve trigliserid değerlerini azaltmak yoluyla, ateroskleroz gelişme riskini azalttığını göstermektedir (Kawada ve ark., 1986). Leptin, yağ dokusu hücreleri tarafından sentezlenen ve yağ dokusundaki enerji depoları hakkında beyne haber veren bir hormondur (Zhang ve ark., 1994; Halaas ve ark., 1995; Tartaglia ve ark., 1995; Echwald ve ark., 1997). Yapılan çalışmalar, leptin hormonunun insan fizyolojisinde vücut ağırlığının ve enerji tüketiminin düzenlenmesi için, iştahı etkileyen bir faktör olarak görev aldığını göstermektedir (Pelleymounter ve ark., 1995). Leptinin birçok nöroendokrin mekanizmayı da etkilediği bilinmektedir (Mantzoros, 1999). Leptinin periferal dokularda sempatik sinir aktivitesini ve bu nedenden dolayı da kan basıncını arttırdığı bilindiğinden beri, NO ve leptinin önemli fizyolojik etkileşimlere sahip olabilecekleri düşünülmektedir (Dunbar ve ark., 1997). Wistar ratlarda intravenöz leptin verilmesinin serum nitrik oksit (NO) konsantrasyonlarını % 90 lara kadar arttırdığı gözlenirken, bu etki fa/fa (genetik obez) ratlarda gözlenmemektedir (Fruhbeck, 1999). Geleneksel bir farmakolojik yaklaşım olarak, leptinin endotelyal hücrelerden NO salgılanmasına sebep olduğu bildirilmektedir (Kimura ve ark., 2000). NO, insan vücudu için faydaları son zamanlarda keşfedilmiş önemli bir moleküldür. NO, nöroendokrin fonksiyonları da kapsayan çeşitli fizyolojik işlemlerde önemli bir rol oynayan gaz fazlı bir nörotransmitterdir (Brann ve ark., 1997). Endotel kaynaklı NO in, damar basıncının ayarlanmasından ve kan hücreleriyle endotel arasındaki etkileşimin düzenlenmesinden sorumlu olduğu bildirilmektedir (Bolayırlı, 1999). NO in beyin gelişiminde ve yetişkin beyin fonksiyonlarının gerçekleştirilmesinde etkili olduğu yapılan araştırmalar sonucu tespit edilmiştir (Crossin, 1991). NO in serumda belirli seviyesini koruması insan sağlığı açısından önemlidir, çünkü düşük miktarlardaki NO beyinde düzenleyici ve nöronal aktiviteyi koruyucu etki yaparken, yüksek miktarlardaki NO in beyin hücrelerini öldürdüğü bildirilmektedir (Moncada ve Higgs, 1993; Nomura ve Kitamura, 1993; Anggard, 1994). NO sentezinin bir ürünü olan NO in, bağışıklık, sinir ve kardiyovasküler sistemlerin de bir mesajcısı olduğu bildirilmektedir (Schmidt ve Walter, 1994; Valance ve Moncada, 1994). NO in, kapsaisin tarafından uyarılan nosiseptif davranışlara aracılık ettiği bildirilmektedir (Sakurada ve ark., 1996; Pandita ve ark., 1997). Capsicum annuum L. nin etkin acı maddesi kapsaisinin, bir NO üreticisi olmasının yanı sıra, duyusal nöronlardan nöropeptidlerin salınımını da uyarıcı hareket ettiği bilinmektedir (Maggi, 1993). Bu ve diğer bazı çalışmalarda kapsaisinin NO la ilişkisi araştırılmış olmakla birlikte, literatürde 1

11 GİRİŞ kapsaisinin insanlarda serum NO düzeyine etkisinin araştırıldığı bir çalışma bulunmamaktadır. Yine, literatürde kapsaisinle leptin arasındaki ilişkiyi araştıran çok az çalışma olup, insanlarda kapsaisinin serum leptin düzeyine etkisini açıklayan bir çalışmaya da rastlamadık. Bu nedenle, yaptığımız bu çalışmada, Capsicum annuum L. nin serum leptin ve serum NO düzeylerine akut etkisini araştırmak istedik Capsicum annuum L. Hakkında Genel Bilgi Capsicum annuum L. nin Kimyası Günümüzde, doğada bulunan bitkilerin, sürekli gelişen tıp alanı ve kimya sanayiine önemli ölçüde fayda sağladığı bilinmektedir. Capsicum annuum L. de, ilaç sanayiinde, kimya sanayiinde ve halk arasında oldukça sık kullanılan değerli bir bitkidir. Capsicum annuum L. cinsi, dicotyledonae sınıfının, Tubiflorae (Solanales) takımının, Solaneceae familyasına dahildir. Acı kırmızı biberin (Capsicum annuum L.) yapısında başlıca; acılık veren etken madde kapsaisin, bazı vitaminler, kırmızı karotenoidler, yağ, mineraller ve aromatik bileşikler bulunmaktadır. Acı kırmızı bibere acılık veren etken madde kapsaisin, trans-8-metil-n-vanil-6-nonamid dir. Meyvaların tatlı tiplerinde kapsaisin yoktur. Capsicum annuum L. de kapsaisin miktarı % e kadar çıkmaktadır (Beis, 1990). Acı kırmızı biber meyveleri vitamin içerikleri (vitamin C, A ve E), doğal pigmentleri ve elbette lezzetlerinden dolayı değerli meyvelerdir. Kırmızı biberler C vitaminince çok zengin olup limondan daha fazla C vitamini içerdikleri tespit edilmiştir (Duke, 1986). Acı kırmızı biberin önemli fizyolojik ve farmakolojik özellikleri vardır (Perucka and Materska, 2001). Kapsaisinoid grubu bibere acılık veren etken maddelerin genel adı olup, kapsaisin, bu grubun en etkin bileşenlerinden biridir (Surh, 2002). Diette düşük miktarlarda kullanılan kapsaisinoidler, serumda miyokardial ve aortik kolesterol değerlerini belirgin olarak azaltmaktadır (Perucka ve Materska, 2001). Bunun yanı sıra, yağ metabolizmasında da bazı etkilere sahip olup, özellikle yağ ve karbohidrat içeriği yüksek dietlerde kapsaisinoidlerin etkisi önemlidir (Govindarajann ve Sathyanarayana, 1991; Contreras-Padilla ve Yahia, 1998). Capsicum annuum L. tohumları % 26.3 sabit yağ içermektedir. Saflaştırılan ve rengi giderilen bu yağın yemeklik yağ olarak kullanılabileceği bilinmektedir. Bu yağın ayrıca sararmayan boyalar ve yüzey kaplama malzemeleri için mükemmel bir hammadde olabileceği bildirilmektedir (Krishnareddy, 1984). Karotenoidler, bitkiler ve hayvanlar aleminin bütün familyalarında bulunan doğal pigmentlerin önemli bir grubunu oluştururlar (Fisher ve Moas, 1987). Doğadaki çiçek, meyve, yaprakların kırmızı ve turuncu renkleri ve kuşların renkli tüyleri karotenoidlerden ileri gelmektedir (Yurdagül, 1979). Olgun biberlerin rengi ihtiva ettikleri portakal sarısı ve kırmızı içerikli karotenoidlerden kaynaklanmaktadır. Günümüzde 500 den fazla doğal karotenoidin varlığı bilinmektedir (Weeks, 1986; Lea, 1988; Tan, 1988). Capsicum annuum L. deki esas karotenoidler kapsantin, kapsorubin ve kapsantin 3-6 epoksittir. (Maoka ve ark., 2001). Kırmızı biberlerin temel rengini kapsantin ve kapsorubin vermektedir (Condele ve ark., 1984; Gregory ve ark., 1987; Aczel, 1988). Ayrıca β-karoten, α-karoten, zeaksantin ve kriptoksantin ile daha az miktarlarda kriptokapsin, lutein epoksit, antheraksantin, violaksantin ve mutatoksantin in biberin yapısında bulunan diğer karotenoidler olduğu belirtilmektedir (Heath 1981; Lin, 1982). 2

12 GİRİŞ Capsicum annuum L. nin Tıbbi Özellikleri Capsicum annuum L. günümüzde oldukça değerli bir bitkidir. Kırmızı biberin barsaklardan gaz giderici, santral sinir sistemini uyarıcı, metabolizma ürünlerinin atılmasını hızlandırıcı, vücut ısısını arttırıcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve kan damarlarını daraltıcı etkileri bilinmektedir. Halk arasında astım, romatizma, nevralji, lumbago, faranjit ve yaraların tedavisinde kullanılabilmektedir. Çeşitli araştırmalarda olgun acı meyvaların düzenli kullanımının, iştahsızlık, hemoroid, karaciğere kan toplanması ve varise karşı da olumlu etkilere sahip olduğu bildirilmektedir (Beis,1990). Capsicum annuum L. nin belirttiğimiz faydaları ile beraber bazı yan etkileri de bulunmaktadır. Romatizmaya karşı halk ilacı olarak kullanılan acı kırmızı biber dermatit oluşturabilir. Kuru meyva, hatta meyvanın kokusu bile mukoz membranlar için tahriş edicidir. Damak ve boğazda submukoz fibroza neden olur. Temel acı madde kapsaisin, tükürük ve ter salgısını arttırır. % 10 acı biber içeren ve protein değeri düşük bir diyetle beslenen sıçanlarda % 54 sıklıkta hepatom oluştuğu ifade edilmektedir. Bu, kapsaisinin özellikle diyet proteinin düşük olduğu yörelerde karaciğer kanseri etyolojisinde rolü olabileceğini düşündürmekte; araştırmacılar kırmızı biberlerin karsinojenik ya da ko-karsinojenik olduğu belirtilmektedirler (Beis, 1990). Diğer taraftan laboratuar şartlarında yapılmış bir başka çalışmada Capsicum annuum L. nin, normal şartlarda aktif olan zararlı metabolitleri inhibe ettiği bildirilmektedir. Çeşitli epidemiyolojik çalışmalar, Capsicum annuum L. nin yeşil ve sarı meyve ve sebzelerinin içeriğinde yer alan karotenoidlerin, kanserin önlenmesinde yararlı etkileri olduğunu göstermektedir. Sadece beta-karoten değil, aynı zamanda alfa-karoten, liykopen, lutein, kantaksantin, fukoksantin, halosintiaksantin ve bazı ksantofillerin önemsenir derecede kanser önleyici etkilere sahip olduğunu bildirmektedirler (Maoka ve ark., 2001). Yapılan bir araştırmada β-karotenin kanserden koruyucu etkisinin sebzelerde bulunan lif gibi bazı diğer maddelerle ilgili olabileceği, hatta, yüksek oranda sebze tüketimi ile yağlı besinlerin daha az tüketilmesi sonucunda da koruyucu etki sağlanabileceği bildirilmektedir (Beis, 1990). Aynı araştırmacılar karotenoidlerin retinol gibi hormon özelliği olmamasına rağmen, oksidasyon sonucu meydana gelen doku bozunmasını, antioksidan etkisi ile önleyerek, azaltabileceklerini ifade etmektedirler (Beis, 1990) Leptin Hakkında Genel Bilgi Leptinin Kimyası Leptin 7. kromozomun uzun kolunda yer alan, 16 kda ağırlığında, 167 amino asitten oluşan bir ob geni ürünü olan (Zhang ve ark., 1994), yemek alımının ve enerji harcanmasının düzenlenmesini hipotolamik etkileri aracılığıyla yaptığı bilinen protein yapısında bir dolaşım hormonudur (Schwartz ve ark., 1999). Uzun seneler yapılan çalışmalar adipoz dokunun bir hormon salgılayarak vücut ağırlığını kontrol edebileceği düşüncesini ortaya çıkarmıştır (Tritos ve Mantzoros, 1997). Vücut ağırlığı kontrolünün lipostatik teorisini ilk ortaya atan Kennedy (Kennedy, 1953) dir. Kennedy, spontan obez ratlarda yaptığı bir çalışma sonucu bu teoriyi ortaya atmıştır. Spontan obez ratlar, doğuştan itibaren aşırı beslenme ihtiyacı duyup çok besin alan ve bunun sonucu olarak 3

13 GİRİŞ kısa sürede aşırı kilo alarak morbid obez hale gelerek erken dönemde ölen bir rat türüdür. Spontan obez ratlar insan obezitesini araştırmak için uygun bir model olarak değerlendirilmektedir (Üçkaya, 1999). Bu teoriye göre spontan obez ratlarda eksik olduğunu düşünülen bir hormonun homoloğu insanlarda mevcuttur ve bu hormonun insan ağırlığını kontrol altında tuttuğu iddia edilmektedir (Kennedy, 1953). Hausberger (1959) ve Coleman ve Hummel (1969) ın ratlarda yaptıkları parabiozis çalışmaları ile bu teorinin doğruluğu kanıtlanmıştır (Üçkaya, 1999). Spontan obez (genetik olarak obez) ratlarda (ob/ob rat) bu hormonun eksik olduğu, spontan obez diabetik ratlarda (db/db) ise etkisiz olduğu gösterilmiştir (Üçkaya, 1999). Zhang ve ark. (1994) tarafından Ob/ob ratların klonlanmasıyla yapılan bir çalışmada spontan obez ratlardaki ob geninin, insandaki homoloğu tespit edilmiş ve bu genin ürünü olan leptin adlı hormonun varlığı tanımlanmıştır (Zhang ve ark., 1994) Leptinin Biyosentezi ve Etki Mekanizması Leptin hormonunun keşfedilmesinden sonra leptin hakkında birçok çalışma yapılmış, hem insanlarda, hem de hayvanlarda vücut ağırlığının düzenlenmesinde önemli bir rol oynadığı çeşitli çalışmalarla gösterilmiştir. Leptinin bulunması ile adipoz dokunun sadece yağ için bir depo fonksiyonu olmadığı, aynı zamanda önemli bir endokrin bez işlevi olduğu ortaya çıkmıştır (Ülgey, 1999; Törüner, 2000). Leptinin başlıca adipoz doku olmak üzere (Zhang ve ark. 1994), son yıllarda yapılan çalışmalarla plasental trofoblastlar (Esler ve ark., 1998), mide fundus epiteli (Bado ve ark., 1998) ve koryokarsinoma hücrelerinde de (Ogawa ve ark., 1998) üretildiği tespit edilmiştir. Leptin besinsel durumu merkezi sinir sistemi ve periferal dokulara bildiren bir adipoz doku hormonudur (Prolo ve ark., 1998). Leptin hormonu vücut metabolizmasında önemli etkilerini direkt olarak ya da başka hormonlar ve substanlar aracılığı ile yapmaktadır. Metabolik etkilerinden çoğunu santral sinir sistemindeki ve perifer dokulardaki spesifik reseptörlerle etkileşerek meydana getirmektedir (Auwerx ve Staels, 1998; Koç, 1998; Törüner, 2000). Leptin reseptörlerinin hem perifer dokuda, hem de merkezi sinir sisteminde bulunduğu ve sitokin reseptör sınıfından olduğu bilinmektedir (Tartaglia ve ark., 1995; Lee ve ark., 1996). İki tür leptin reseptörü (LR) vardır: 1-Uzun form (L-RL) ve 2- Kısa form (L-RS). L- RL biyolojik olarak aktiftir. L-RL reseptörleri sinyal transdüksiyonu kapasitesine sahiptirler ve en çok hipotalamusta bulunmalarına rağmen vücudun akciğer, böbrek, karaciğer, iskelet kası, kalp, testis, hematopoetik hücreler ve yağ dokusu gibi diğer dokularında da az miktarlarda saptanmışlardır. L-RS reseptörleri ise intrasellüler sinyal için gerekli olan segmentlerin tümünü taşımazlar ve bu nedenle sinyal iletiminde rolleri çok az veya yoktur. L- RS reseptörlerinin bulunduğu başlıca dokular ise böbrek, akciğer ve beynin bazı bölgeleridir (Ünsel, 2000; Aslan ve ark., 2004). Plazma leptin düzeyinin, vücut yağ kitlesi ile paralel olarak arttığı ve obezitede yüksek olduğu, anoreksia nevrozada ise düşük olduğu bildirilmektedir (Considine ve ark., 1995; Grinspoon ve ark., 1996). İnsanlarda obezite durumunda, çoğunlukla leptin direnci gözlenmektedir (Koç, 1998). Kilo alımı ile leptin düzeyi artarken, kilo kaybı ile leptin düzeyi azalmaktadır (Maffei ve ark., 1995). 4

14 GİRİŞ Leptin dolaşımda hem serbest, hem de leptin bağlayıcı proteinlere bağlı olarak bulunur. Zayıf kişilerde leptinin büyük bir kısmının bağlı formda bulunduğu, obezlerde ise serbest olarak bulunduğu bildirilmektedir (Sinha ve ark., 1996) Leptinin Bazı Patolojik Olaylardaki Rolü Leptin defekti (ob/ob) veya leptin reseptör defektinin (db/db) immün sistem, üreme, gelişme, kemik metabolizması, termogenez ve obezite ile ilgili etkileri olduğu önceki çalışmalarda bildirilmektedir (Aslan ve ark., 2004). Tip 2 diabetes mellitus (tip 2 DM) hastalarının plazma leptin düzeylerinin diabetik olmayan kişilerden farklı olmadığı, vücut adipozitesi ile korele olduğu bilinmektedir (Mcgregor ve ark., 1996; Mantzoros ve Moschos, 1998). İnsanlarda insülinin leptin düzeylerini uzun sürede etkilediği düşünülmektedir. İnsülin tedavisi alan diabetik hastaların leptin düzeylerinin yüksek olduğu, bu durumun insülinin leptin salgılanmasını uyarmasına mı, yoksa insülin direncinin hem insülin, hem de leptin düzeylerini arttırmasına mı bağlı olduğu bilinmemektedir (Widjaja ve ark., 1997). Direkt periferal aktivitelerinin bir sonucu olarak bu hormonun birçok ek aktivitelerinin olduğu da bildirilmektedir. Bu etkiler lipid ve karbohidrat metabolizmaları, üreme, kardiyovasküler ve immün sistemler ile angionesesis ve hemopoiesisi kapsamaktadır (Flier, 1998; Wauters ve ark., 2000). Kemirgenlerde leptin yokluğu (ob/ob fareleri) veya fonksiyonel leptin reseptörleri (db/db rat ve fa/fa rat) yokluğu, obezite ve insülin eksikliğini de kapsayan, çeşitli metabolik etkleşimler ile sonuçlanır (Ceddia ve ark., 2002). Obez insanlarda şişmanlık ile korelasyon gösteren bir plazma leptin seviyesi gözlenmektedir (Considine ve ark., 1996). Bunun genellikle insülin direncinin gelişmesi ile bağlantılı olduğu bildirilmektedir (Kahn ve Flier, 2000). İnsan ağırlığının kontrolü üzerine etkisi bulunan leptin, insan vücut yağ kitlesinin artışı ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Leptin düzeyi vücut kitle indeksi ile güçlü bir korelasyon göstermektedir (Considine ve ark., 1995). Bu durum, tip 2 DM da görülen insülin direncine benzer bir fizyopatolojik mekanizmanın, insan obezitesi için de söz konusu olduğunu düşündürmektedir (Üçkaya, 1999). Leptin plazma konsantrasyonları metabolik hormonlardan, cinsiyet ve vücut enerji ihtiyaçlarından etkilenmektedir (Prolo ve ark., 1998). Leptinin insanlarda üreme fonksiyonları üzerine etkisinin olduğu ve folikül uyarıcı hormon (FSH), lüteinleştirici hormon (LH), adrenokortikotropik hormon (ACTH), kortizol ve büyüme hormonu düzeylerini etkilediği bildirilmektedir (Ahima ve ark., 1996; Barash ve ark., 1996; Licinio ve ark., 1998a; Licinio ve ark., 1998b). Bunların yanı sıra leptin düzeyinin, kadınlarda erkeklere nispeten daha fazla olduğu bildirilmektedir (Considine ve ark., 1995). Leptinin cinsiyetlere göre farklı olmasının nedeni henüz tam olarak anlaşılamamasına rağmen, bu farklılığın seks steroidlerinin etkisi ile olduğu düşünülmektedir (Considine ve ark., 1995; Mantzoros ve Moschos, 1998). Ancak yapılan bir başka çalışmada ise, bunun sebebinin cinsiyet hormonlarındaki farklılık değil, erkeklerde görülen santral (visseral) android yağ dokusunun, kadınlarda görülen periferal jinekoid yağ dokusundan daha az leptin üretmesi olduğu bildirilmektedir (Mantzoros ve Moschos, 1998; Mantzoros, 1999; Ülgey, 1999). 5

15 GİRİŞ Hiperadrenerjik bir durum oluşturan sigaranın serum leptin düzeylerinde düşmeye neden olduğu bildirilmektedir. Ancak başka bir fizyolojik hiperadrenerjik durum olan hipertiroidinin leptin seviyelerine herhangi bir etkisi bulunmamaktadır (Mantzoros ve Moschos, 1998). Hayvan deneklerde yapılan çalışmalarda leptin sinyallerinde oluşan hataların obezite hastalığı ile sonuçlandığı bildirilmektedir. Leptinin metabolik homeostasislerde primer rolü hipotalamusa vücut şişmanlığı miktarı hakkında bilgi sağlamak için yemek alımı ve enerji dengesini düzenleyen merkezi sinir sistemi fonksiyonlarını modüle etmektir (Prolo ve ark., 1998). Vücuda enerji girişi serum leptin konsantrasyonu ile değiştirilebilir (Prolo ve ark., 1998). Leptin hormonu obezitenin görüldüğü durumlarda vücudun kendini bir çeşit savunma mekanizması olarak ortaya çıkmaktadır. Obezitenin, vücutta yağ dokusu oranının artması, yani vücutta aşırı miktarda yağ depolanması sonucu açığa çıkan bir hastalık olduğu bilinmektedir (Tüzün, 1995). Obeziteyi başlatan, ortaya çıkaran ve sürdüren sebebler arasında genetik yatkınlık, egzersiz sırasında harcanan enerjinin düşüklüğü, artmış besin tüketimi, psikolojik etkenler, çevresel etkenler, çeşitli hormonal ve metabolik defektler sayılmaktadır (Üçkaya, 1999). Sanayileşmiş ülkelerde prevalansı giderek artan obezitenin diabetes mellitus, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve bazı kanser türleri için önemli bir risk faktörü olduğu bildirilmektedir (Kissebah ve ark., 1992). Tip 2 DM hastalarının yaklaşık % 80 inin obez olması nedeniyle obezitenin tip 2 DM için önemli bir risk faktörü olduğu söylenebilir. Obezitenin klinik tayini için çeşitli ölçümler geliştirilmiştir. Basit bir yöntem olarak Broca indexi ile ideal ağırlık saptanmaktadır. Broca indexine göre; ideal ağırlık= boy (cm)- 100 olarak hesaplanmaktadır. Ancak bunun çok duyarlı bir hesaplama yöntemi olmaması nedeniyle, bugün daha çok vücut kitle indeksi (VKİ) kullanılmaktadır (Üçkaya, 1999). VKİ (kg/m 2 ), vücut ağırlığının (kg), boyun karesinin alınması ile elde edilen vücut yüzey alanına (m 2 ) bölünmesi ile elde edilir VKİ nin normal değerleri kg/ m 2 dir kg/ m 2 fazla kilolu, kg/m 2 obez ve 40 kg/ m 2 nin üzeri ise morbid obez olarak kabul edilmektedir (Arslan, 1996; Jung, 1997). Yapılan araştırmalarda leptin hormonunun iştahın azalması ve vücut yağının kaybı yönünde metabolizmayı etkilediği düşünülmektedir (Halaas ve ark., 1995; Pelleymounter ve ark., 1995) Nitrik Oksit Hakkında Genel Bilgi Nitrik Oksitin Kimyası İnsan dahil, çeşitli memeli türlerinde çeşitli kimyasal ve fiziksel etkenlerin endotelden EDRF (endotel kaynaklı relaksan faktör) salgılanmasına sebeb oldukları bildirilmektedir (Palmer ve ark., 1988) yıl öncesine kadar NO in, sadece otomobillerin eksoz gazı ve sigarada bulunan atmosferik bir gaz ve çevre kirletici bir ajan olduğu düşünülmekteydi. Ancak 1987 yılında, EDRF olarak bilinen yapının izole edilmesi sırasında nitrik oksit sentaz (NOS) keşfedilmiş ve daha sonraki yıllarda EDRF nin NO olduğu tespit edilmiştir (Ignarro ve ark., 1987; Palmer ve ark., 1988). Önceleri taşıdığı ortaklanmamış elektronu nedeniyle serbest radikal olduğu için zararlı bir molekül olarak nitelendirilen NO in, aslında kan basıncını ve 6

16 GİRİŞ vazodilatasyonu dengede tutan önemli bir molekül olduğu yapılan çalışmalar ile bildirilmektedir (Tüzün, 1995). NO in birçok memeli hücre ve dokusunun fonksiyonlarını düzenlemede rol aldığı da bilinmektedir (Moncada ve ark., 1991). NO; suda az çözünen, lipofilik, basit gaz yapısında, kolay difüze olabilen, bir adet eşleşmemiş elektron içeren, Fe, Co, Cu gibi geçiş metalleri ile reaksiyona giren; oksijen, süperoksit radikali ve hidrojen peroksit ile reaksiyona girerek sonuçta sırasıyla NO - 2, peroksinitrit (ONOO - ) ve nitrat/nitrit (NO - 3/NO - 2) oluşturma eğilimine sahip bir moleküldür (Bolayırlı, 1999). NO üzerinde yük taşımaması nedeniyle hücreden hücreye hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla geçebilmektedir. Aynı zamanda NO, yüksek derecede reaktiftir. Fizyolojik yarı ömrü saniyeler olarak ölçülmüştür. NO, diğer pek çok radikale nispeten daha dengelidir. Hemoglobin, NO in güçlü bir inhibitörüdür (Clancy ve Abramson, 1995; Feelisch ve Noack, 1987). Oksihemoglobine bağlandığında NO in biyolojik aktivitesi sonlanır (Moncada ve Higgs, 1993). NO, normal kan basıncı dengesinin sürdürülmesinde esas rol oynamaktadır. Vasküler sistemde, hemoglobin ve eritrosit, NO aktivitesinin düzenlenmesinde kritik bir fonksiyon göstermektedir (Gladwin ve ark., 2004). Rapoport ve Murad EDRF nin etkisini çözünebilir guanilat siklazı aktive ederek ve intrasellüler siklik GMP (cgmp) konsantrasyonlarını yükselterek gösterdiğini bildirmektedirler (Rapoport ve Murad, 1983) NO in Biyosentezi ve Etki Mekanizması NO, moleküler oksijenin var olduğu şartlarda, L-arginin in, NOS olarak bilinen enzimler tarafından L-sitrüllin e dönüştürülmesi esnasında meydana gelmektedir. NO, NOS familyasının katalizlediği stereospesifik ürün olarak ortaya çıkar (Palmer ve ark., 1988). NO in L-argininden sentez mekanizması şekil 1.1 de gösterilmektedir. NO in bazal ve stimülasyon sonrası salınımları bulunmaktadır. Bazal NO salınımının fiziksel, humoral ve hücresel faktörlerle düzenlendiği bildirilmektedir (Davies ve ark., 1995). NOS ların kodlandığı genlere, elde edildiği organa ve Ca +2 a duyarlılığına göre üç izoformu tarif edilmiştir: İndüklenebilir form (inos) ve iki tip konstitutif form (endotel cnos ve nöronal cnos)( Clancy ve Abramson, 1995). NOS lar kofaktör olarak NADPH, tetrahidrobiopterin, FMN ve hem (demir-protoporfirin IX) kullanan flavoproteinlerdir. NOS izofomlarının subsellüler lokalizasyonları da birbirinden farklıdır; endotelyal enos membrana bağlı iken, nöronal nnos ve inos sitozolde yer alır (Clancy ve Abramson, 1995; Kiechle ve Malinski, 1993). Stimüle NO salınımı reseptör bağımlı ve bağımsız agonistlerle indüklenmektedir. Bu agonistlerden birinin varlığında Ca-kalmodulin bağlı mekanizma ile cnos aktive olarak, NADPH ın oksidasyonuyla L-arginin sitrülline dönüşür ve bir molekül NO salınır. NO direkt olarak damar düz kas hücresine difüze olarak guanilat siklazı aktive eder ve damar düz kas hücresinde intrasellüler cgmp konsantrasyonu artar. cgmp Ca un hücre içine salınımını azaltarak düz kaslarda relaksasyon ve vazodilatasyona neden olur (Davies ve ark., 1995; Traub ve Bibber, 1995). 7

17 GİRİŞ Şekil 1.1. Nitrik oksitin L-argininden sentez mekanizması (McMicking ve ark., 1997) Pek çok hücrede NO, guanilat siklazın hem grubuna bağlanır. Bu bağlanma porfirin halkasındaki Fe i delokalize ederek, guanilat siklazın katalitik bölgesinin aktivasyonuna yol açar. Bu mekanizma ile NO, cgmp i arttırır ve vazorelaksasyon oluşturur. NO guanilat siklaz dışında başka hemoproteinler ile de reaksiyonlar verir (Bolayırlı, 1999). Yapısal izoformlar ihtiyaç duyulan NO i düşük miktarda sentezler. enos lar hücre içi Ca +2 düzeyi normalden düşük olursa aktivitelerini kaybederler. Ca +2 seviyesi normal veya normale yakınsa Ca-kalmodulin kompleksi oluşur ve NOS ı aktive eder. Aktive olan NOS, Ca +2 seviyesi düşünceye kadar az miktarda fakat sürekli NO sentezler. Bu seviyedeki NO üretimi fizyolojik sinyalleri iletir. Oluşan NO feedback mekanizması ile NOS ı inhibe eder. Yani NO in fizyolojik oluşumu bu yolla gerçekleşir (Busse ve ark., 1993; Moncada ve Higgs, 1993; Anggard, 1994). NOS lar Ca ile regülasyon açısından farklı özellik gösterirler. Hedef hücrelerde suda eriyen guanilat siklaz/cgmp sistemini aktive ederek etki oluşturur. NOS aktivitesi için Ca ++ un gerekliliği, kalmodulinle aktive edilen bir enzim için tipiktir. Kalmodulinin bağlanması NOS ın e - transfer ve O 2 in aktivasyonunu regüle eder. Arjininin bağlanması Ca ++ ya da kalmodulin tarafından etkilenmez. nnos ve enos, trifluoperazine gibi kalmodulin antagonistleri ile inhibe olur (Bredt ve Synder, 1994) Nitrik Oksitin Bazı Patolojik Olaylardaki Rolü NO, damar basıncının ayarlanmasından ve kan hücreleriyle endotel arasındaki etkileşimin düzenlenmesinden sorumludur. Yapısal izoformlar (cnos), endotel hücreleri (enos) ve nöral dokuda (nnos), inos lar ise değişik hücrelerde sentezlenir. Uyarılabilir izoformlar (inos); makrofaj, hepatosit, kondrosit, vasküler düz kas, akciğer epiteli ve küpfer hücrelerinde bulunur (Lowenstein ve ark., 1992; Robbins ve ark., 1994). 8

18 GİRİŞ Beynin incelenen bütün bölgelerinde presinaptik uçlarda ve postsinaptik nöronlarda nnos ın var olduğu ve iletiminin modülasyonuna katkıda bulunduğu ortaya konulmuştur (Bredt ve Synder, 1994; Brenman ve Bredt, 1997). NO klasik nöromediatörlerden farklı olarak nöronlarda veziküller içinde depo edilmez, üretilen NO hemen nöron dışına salıverilir ve lipofilik olması nedeniyle salıverildiği hücrenin çevresinde nispeten geniş bir alana yayılır; hücre ve sinir uçlarının içine kolaylıkla girerler (Kennedy, 1994; Rand ve Li, 1995). Hedef hücrelerde suda eriyen guanilat siklaz/cgmp sistemini aktive ederek etki oluşturur. NO in beyinde nöroendokrin fonksiyonun düzenlenmesinde de rolü vardır. NO in diğer bir santral etkisi, beyin kan akımının lokal düzenlenmesidir (Kayaalp, 2000). Beyinde N- metil-d-aspartat (NMDA) reseptörleri üzerinde etkili olan glutamat gibi uyarı, Ca +2 kanallarının açılmasını sağlayarak Ca +2 salınımını stimüle eder ve Ca +2 kalmoduline bağlanır. Böylece oluşan uyarı NOS ı aktive eder. Kan damarlarında asetilkolin, endotel hücrelerindeki muskarinik reseptörleri etkileyerek Ca +2 oluşturmak üzere fosfoinositid siklusunu aktive eder. Ca +2, NOS ı aktive eder ve böylece regüle edilen NOS nörotransmisyon ve vazodilatasyon oluşturur. NOS aktivitesi için Ca ++ un gerekliliği, kalmodulinle aktive edilen bir enzim için tipiktir. Kalmodulinin bağlanması NOS ın e - transfer ve O 2 aktivasyonunu regüle eder. Argininin bağlanması Ca ++ ya da kalmodulin tarafından etkilenmez. nnos ve enos, trifluoperazine gibi kalmodulin antagonistleri ile inhibe olur (Bredt ve Synder, 1994). 9

19 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Monsereenusorn ve Glinsukon (1978), rat jejunumunda yaptıkları in vitro bir çalışmada kırmızı biberin etkin acı maddesi kapsaisinin, doz bağımlı olarak, glukoz emilimini inhibe ettiğini bildirmişlerdir. Monsereenusorn ve Glinsukon (1980), yapmış oldukları başka bir çalışmada kapsaisinin oral glukoz alınmasına bir cevap olarak, plazma glukoz düzeyini azaltan bir özelliği olduğunu bildirmişlerdir. Kawada ve ark. (1986), 30 % domuz yağı içeren dietle beslenen erkek ratlarda kırmızı biberin acı bileşeni kapsaisinin etkilerini araştırmışlar, diette kapsaisin bulunduğu zaman, bulunmadığı zamana göre serum trigliserid düzeylerinin daha düşük olduğunu, serum kolesterol ve pre-beta-lipoprotein düzeylerinin kapsaisin içeren dietten etkilenmediğini bildirmişlerdir. Lipid absorbsiyonu kapsaisin ilavesinden etkilenmemektedir. Bu durumda, kapsaisinin adipoz dokudan lipid mobilizasyonunu uyardığını ve domuz yağı ile beslenen ratlar üzerinde yaptıkları bu çalışmada perirenal adipoz doku ağırlığı ve serum trigliserid konsantrasyonunu azalttığını bildirmektedirler. Kawada ve ark. (1986), yapmış oldukları bir çalışmada hiperkolesterolemik durumlarda hipokolesterolemik olduğu gözlenen kapsaisinin, diabetik ratlarda kolesterolü düşürücü etki göstermediğini belirtmişlerdir. Carson (1987), kapsaisinin in vitro ortamda lipid peroksidasyonunu azalttığını bildirmiştir. Srinivasan ve Sambaiah (1991), yapmış oldukları bir çalışmada, kapsaisin ile tedavi edilen hayvanlarda serum ve karaciğer mikrozomal kolesterol içeriklerinin önemli derecede yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Kapsaisin ile beslenmenin kolesterol ve safra asitleri metabolizmaları üzerine etkisini ratlarda çalışmışlardır. Kapsaisin ile tedavi edilen hayvanlarda safra asiti biosentezinin enzimi önemli derecede yüksek bulunmuştur. Yine kapsaisin ile tedavi edilen hayvanlarda serum ve karaciğer mikrozomal kolesterol içeriklerinin önemli olarak yüksek olduğu belirtilmiştir. Bu çalışma kolesterolün vücuttan çıkarılmasını, önemli bir tedavi şekli olan, kırmızı biberin kolesterolün safra asitine dönüşmesini uyararak sağladığını önermektedir. Bauer ve ark. (1993), kapsaisin ve NO ilişkisinde yaptıkları çalışmalarda damar içinde kalsiyum miktarı arttığı zaman bunu primer bir sinyal olarak algılayan kapsaisinin NO üretimini uyardığını bildirmişlerdir. Lee ve ark. (1995), biberin yapısında bulunan flavonoidlerin antioksidan, anti-alerjik ve anti- inflamatuar nitelikli farmakolojik etkileri olduğuna ve kanser riskini düşürdüğüne işaret etmektedirler. Dunbar ve ark. (1997), yaptıkları çalışmada, ratlara intraserebroventriküler leptin infüzyonu yapıldığında, lumbar ve renal sempatik aktivite artışı ile birlikte kan basıncında da artış olduğunu gözlemlemişlerdir. 10

20 ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Calapai ve ark. (1998), yemek alımı ile ilgili olarak beyinde leptinin NO sentezini azalttığını belirlemişlerdir. Shek ve ark. (1998), yaptıkları bir çalışmada, normal ratlara leptin infüzyonu yapıldığında, kronik infüzyon ile arteriyel kan basıncı ve kalp hızında artış olduğu düşüncesini ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada ilginç olan bir bulgu, karotis arterinden yapılan infüzyonun, periferik arterden yapılan infüzyondan daha düşük dozlarda bile, aynı düzeyde kan basıncı artışına yol açmasıdır. Bu bulgu leptinin kan basıncı ve kalp hızını arttırıcı etkisinin, merkezi sinir sistemi aracılığıyla oluştuğunu düşündürmektedir. Fruhbeck (1999), wistar ratlarda yapılıp fa/fa ratlarda gözlenmeyen bir etki olarak, intravenöz leptin verilmesinin serum NO konsantrasyonlarını % 90 a kadar arttırdığını bildirmiştir. Melidonis ve ark. (1999), leptin ve koroner kalp hastalığı (KKH) için tip 2 DM ve nondiabetik kontrol grubunda yaptıkları bir çalışmada, leptin değerleri ve koroner kalp hastalığı risk faktörleri arasında nasıl bir ilgi olduğu karşılaştırılmıştır. Leptin değerlerinin diabetik olmayan bireylerde, diabetes mellituslu hastalardan daha yüksek olduğu görülmüştür. Sonuç olarak KKH risk faktörleri ile leptin değerleri arasında bir bağlantı olmadığı, fakat, plazma leptin konsantrasyonları ile VKİ nin bağlantılı olduğu belirlenmiştir. Murakami ve ark. (2000), yaptıkları bir çalışma sonucunda kapsantinin NO üretimini baskıladığını bildirmişlerdir. Higashi ve ark. (2001), insanda endotelyal fonksiyonlarda, hipertansiyon ve obezitenin birbirine bağımlı ve birbirinden bağımsız etkilerini belirlemeyi amaçlayarak, obez veya zayıf, normal tansiyonlu veya hipertansiyonlu olmak üzere dört grup üzerinde yaptıkları bir çalışmada, birbirine bağımlı ve birbirinden bağımsız hipertansiyon ve obezitenin endotelyal fonksiyonlara etkilerini araştırmışlardır. Bu çalışmanın sonuçları göstermiştir ki endotelyum bağımlı NO arabuluculu vazodilatasyon obez normotensive bireylerde ve zayıf hipertensive hastalarda benzer derecede zayıflatıyor. Obezite ve yüksek kan basıncında daha büyük derecede zayıflatıyor. Çok değişkenli gerileme analizleri ortaya çıkarmıştır ki obezite ve yüksek kan basıncı, bağımsız olarak brachial arterde endotelyum bağımlı vazodilatasyonun zayıflatılmasına yardımcı oluyor. Sonuç olarak obezite ve hipertansiyon bağımsız olarak abnormal endotelyum bağımlı vazodilatasyonu gerektirdiği bildirilmiştir. Bu etkiler NO üretimini azaltıcı oluşum yapar. Obezite ve hipertansiyon kombinasyonu, endotelyum bağımlı vazodilatasyona eklenecek etkilerdendir. Bu çalışma obezite ve hipertansiyonlu hastalarda sadece kan basıncını değil, aynı zamanda vücut ağırlığını da kontrol etmenin önemli olduğunu bildirmektedir. Bratasz ve ark. (2002), serebrospinal sıvıda yaptıkları bir çalışmada çeşitli nörolojik hastalıkları olan hastaların serebrospinal sıvıda NO seviyelerini elektron manyetik rezonans spektrometresi ve spin artması ile ölçmüştür. 45 yetişkinden alınan 102 örnek ve 45 çocuktan alınan örnekte çalışılmıştır. Sonuç olarak, menenjit hastalığında NO düzeyinin, beyin travması ve beyin tümörüne nazaran belirgin olarak yüksek olduğu belirtilmiştir. Lee ve ark. (2003), erkek wistar ratlarda yaptıkları bir çalışmada kapsaisinin küçük yoğunluklu lipoprotein (LDL), yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL), trigliserid ve kolesterol 11

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0 2 5 Enstitünün Belirlediği

Detaylı

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Yöntemleri Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ Yaşar Çalışkan 1, Abdullah Özkök 1, Gonca Karahan 2, Çiğdem Kekik 2, Halil Yazıcı 1, Aydın

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması Osman Yüksekyayla, Hasan Bilinç, Nurten Aksoy, Mehmet Nuri Turan Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim

Detaylı

gereksinimi kadar sağlamasıdır.

gereksinimi kadar sağlamasıdır. Yeterli beslenme, vücudun yaşamı ve çalışmasını sürdürebilesi için gerekli olan enerjinin sağlanması anlamına gelir. Dengeli beslenme ise, alınan enerjinin yanında bütün besin öğelerini gereksinimi kadar

Detaylı

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein, kalsiyum ve fosfor alımı nedeniyle; kemiklerin ve dişlerin gelişiminde Önemlidir.

Detaylı

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein,

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü ANTİOKSİDANLAR ANTİOKSİDANLAR Aktif oksijen türevleri (ROS) normal metabolizma sırasında vücudumuzun ürettiği yan ürünlerdir. Ancak bazı dış kaynaklardan da serbest

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? VÜCUT BAKIMI 1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? A) Anatomi B) Fizyoloji C) Antropometri D) Antropoloji 2. Kemik, diş, kas, organlar, sıvılar ve adipoz dokunun

Detaylı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı Fiziksel Aktivite ve Sağlık Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı 1 Fiziksel İnaktivite Nedir? Haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli veya haftanın en az 3 günü 20 dakika

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI I. YARIYILI T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI B 601 Temel Biyokimya I Zorunlu 3 0 3 4 B

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Halil Yazıcı 1, Abdullah Özkök 1, Yaşar Çalışkan 1, Ayşegül Telci 2, Alaattin Yıldız 1 ¹İstanbul

Detaylı

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ) T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır.

Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. ŞİŞMANLIK (OBEZİTE) Şişmanlık (obezite); sağlığı bozacak düzeyde vücutta yağ miktarının artmasıdır. Yağ dokusunun oranı; Yetişkin erkeklerde % 12 15, Yetişkin kadınlarda %20 27 arasındadır. Bu oranların

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ HAZIRLAYAN:FZT.MELTEM ERASLAN DANIŞMAN:PROF.DR.İSMET MELEK Obezite (şişmanlık),vücutta aşırı ölçüde

Detaylı

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ HAYAT PROGRAMI (2014 2017) TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler: Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla oluşur. Bunu genetik faktörler, metabolizma hızı, iştah, gıdaya ulaşabilme, davranışsal faktörler, fiziksel aktivite durumu, kültürel faktörler

Detaylı

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1 1 VÜCUT KOMPOSİZYONU VÜCUT KOMPOSİZYONU Vücuttaki tüm doku, hücre, molekül ve atom bileşenlerinin miktarını ifade eder Tıp, beslenme, egzersiz bilimleri, büyüme ve gelişme, yaşlanma, fiziksel iş kapasitesi,

Detaylı

PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA Zn Ve TOPLAM ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ TAYİNİ DANIŞMANLAR. 29 Haziran-08 Temmuz MALATYA

PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA Zn Ve TOPLAM ANTİOKSİDAN KAPASİTESİ TAYİNİ DANIŞMANLAR. 29 Haziran-08 Temmuz MALATYA TÜBİTAK -BİDEB Kimya Lisans Öğrencileri Kimyagerlik, Kimya Öğretmenliği, Kimya Mühendisliği- Biyomühendislik Araştırma Projesi Eğitimi Çalıştayı KİMYA-3 (ÇALIŞTAY 2012) PEYNİR ALTI SUYU VE YOĞURT SUYUNDA

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı LİPOPROTEİN METABOLİZMASI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Lipoprotein Nedir? 1- Lipidler Hidrofobik lipidler çekirdekte (Trigliserit, Kolesterol esterleri)

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı LİPOPROTEİN METABOLİZMASI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Lipoprotein Nedir? 1- Lipidler Hidrofobik lipidler çekirdekte (Trigliserit, Kolesterol esterleri)

Detaylı

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN KARBONHİDRATLAR Normal diyet alan kişilerde enerjinin % 55-60 ı karbonhidratlardan sağlanır. Bitkiler karbonhidratları fotosentez yoluyla güneş ışığının yardımıyla karbondioksit ve sudan yararlanarak klorofilden

Detaylı

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT Prof.Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Sempatik Sistem Adrenal Medulla Kas kan dolaşımı Kan basıncı Solunum sıklık ve derinliği Kalp kasılma gücü Kalp atım

Detaylı

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı Kolesterol Metabolizması Prof. Dr. Fidancı Kolesterol oldukça önemli bir biyolojik moleküldür. Membran yapısında önemli rol oynar. Steroid hormonların ve safra asitlerinin sentezinde öncül maddedir. Diyet

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

Uzm.Dr. KÜBRANUR ÜNAL ANKARA POLATLI DEVLET HASTANESİ TBD BİYOKİMYA GÜNLERİ, SİVAS KASIM

Uzm.Dr. KÜBRANUR ÜNAL ANKARA POLATLI DEVLET HASTANESİ TBD BİYOKİMYA GÜNLERİ, SİVAS KASIM Uzm.Dr. KÜBRANUR ÜNAL ANKARA POLATLI DEVLET HASTANESİ SUNUM AKIŞI Giriş ve Amaç Materyal Metod Bulgular Tartışma Sonuç GİRİŞ ve AMAÇ Ramazan ayı Müslümanların güneşin doğuşu ve batışı arasında geçen sürede

Detaylı

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Johanna M. Geleijnse,* Cees Vermeer,** Diederick E. Grobbee, Leon J. Schurgers,** Marjo H. J. Knapen,**

Detaylı

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD Vitamin D3 400 Genel Bilgi Bir sterol türevi olan D vitamini diyetle alınabilir veya endojen olarak sentezlenebilir. Diyetle, bitkilerde bulunan D2 vitamini (ergokalsiferol) ve hayvan dokularında bulunan

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? Vücudun, büyümesi yenilenmesi çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınmasıdır. Ş. İKİBUDAK BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SAĞLIKLI BİR Y AŞAMIN

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır.

Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. DAĞILIM AŞAMASINI ETKİLEYEN ÖNEMLİ FAKTÖRLER Dağılımı belirleyen primer parametre plazma proteinlerine bağlanma oranıdır. Bu bağlanma en fazla albüminle olur. Bağlanmanın en önemli özelliği nonselektif

Detaylı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Vitaminlerin yararları nedendir? Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin

Detaylı

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart 2013 www.dilarakocak.com.tr

EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart 2013 www.dilarakocak.com.tr EKMEKSİZ DİYET OLUR MU? ŞİŞMANLIĞIN TEK SUÇLUSU EKMEK Mİ? Dilara Koçak Beslenme ve Diyet Uzmanı 8 Mart 2013 www.dilarakocak.com.tr Ağacın kökü toprak İnsanın kökü EKMEK tir. 2 BİR AYDA 7-12 KG. VERMEK

Detaylı

OKUL ÇAĞINDA BESLENME

OKUL ÇAĞINDA BESLENME OKUL ÇAĞINDA BESLENME Doç. Dr. Yeşim ÖZTÜRK Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Gastroenteroloji, Beslenme ve Metabolizma Ünitesi Nisan 2008-İZMİR ADÖLESAN DÖNEM 1. Biyolojik değişim BÜYÜME

Detaylı

ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ

ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ ESANSİYEL HİPERTANSİYONLU HASTALARDA PLAZMA APELİN ve ADMA DÜZEYLERİ Çelebi G., 1 Sönmez A., 2 Erdem G., 1 Tapan S., 3 Taşçı İ., 1 Erçin C.N., 4 Doğru T., 4 Kılıç S., 5 Üçkaya G., 2 Yılmaz Mİ., 6 Kutlu

Detaylı

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU Türkiye ulusal düzeyde ölüm nedenleri arasında ilk sırayı 205.457 ölümle kardiyovaskülerhastalıklar (tüm ölüm nedenlerinin %47,73 ü) almaktadır. Kardiyovasküler

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü FONKSİYONEL GIDA ÜRÜNLERİ GELİŞTİRME Bitkisel Gıdalardan En İyi Şekilde Faydalanma Dünya nüfusunun büyük kısmı bitkilerden elde edilen gıdaları temel gıda maddesi

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Fizyolojide Temel Kavramlar FİZYOLOJİ Fizyolojinin amacı; Yaşamın başlangıcı- gelişimi ve ilerlemesini sağlayan fiziksel ve kimyasal etkenleri açıklamaktır (tanımlamak)

Detaylı

Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır.

Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır. NAR (Punica granatum, Pomegranate) Nar yaprak, meyve, kabuk ve kök gibi pek çok kısmı tedavi amacıyla kullanılan bir ağaçtır. Ayrıca son yıllarda nar çekirdek yağı da kullanılmaktadır. Nar Çekirdek yağı;

Detaylı

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ İnfertilite (Kısırlık); döl oluşturma yeteneğinin azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda

Detaylı

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki

Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Obez Çocuklarda Kan Basıncı Değişkenliği ve Subklinik Organ Hasarı Arasındaki İlişki Ayşe Ağbaş 1, Emine Sönmez 1, Nur Canpolat 1, Özlem Balcı Ekmekçi 2, Lale Sever 1, Salim Çalışkan 1 1. İstanbul Üniversitesi,

Detaylı

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA

VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA 1 VÜCUT KOMPOSİZYONU VE EGZERSİZ PROGRAMLAMA 2 VÜCUT KOMPOSİZYONU Vücuttaki tüm doku, hücre, molekül ve atom bileşenlerinin miktarını ifade eder Tıp, beslenme, egzersiz bilimleri, büyüme ve gelişme, yaşlanma,

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HASTA BİLGİLENDİRME FORMU HİPERLİPİDEMİ Hiperlipidemi; kanda çeşitli yağların yüksekliğini

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA!

KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA! KARACIGERINI KORU SIGORTAYI ATTIRMA! Portal : www.takvim.com.tr İçeriği : Gündem Tarih : 09.03.2017 Adres : http://www.takvim.com.tr/yasam/2017/03/09/karacigerini-koru-sigortayi-attirma Karaciğerini koru

Detaylı

Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği

Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği Tip 2 Diyabetlilerde Kardiyovasküler Hastalık Riskini Azaltma: Eğitimin Etkinliği Ayfer Bayındır Şeyda Özcan İlhan Satman Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Koç Üniversitesi Hemşirelik

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemleri

Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemleri Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemleri Nitrik Oksit Sentaz ve Nitrik Oksit Ölçüm Yöntemlerine Giriş Doç. Dr. Bahar Tunçtan ME.Ü. Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Ab.D. ME.Ü. Tıp Fakültesi

Detaylı

Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON

Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON 1 Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON Teknik Alan Buluş, obeziteyi önleyici ve tedavi edici glukopiranosit türevleri ihtiva eden bir kompozisyon ile ilgilidir. Tekniğin Bilinen

Detaylı

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ İçerik Dolaşım sisteminin kısa anatomi ve fizyolojisi Egzersizde periferal dolaşımın düzenlenmesi-etkili mekanizmalar Damar endotelinin ve Nitrik Oksitin (NO) periferal

Detaylı

NİTRİK OKSİT, DONÖRLERİ VE İNHİBİTÖRLERİ. Dr. A. Gökhan AKKAN

NİTRİK OKSİT, DONÖRLERİ VE İNHİBİTÖRLERİ. Dr. A. Gökhan AKKAN NİTRİK OKSİT, DONÖRLERİ VE İNHİBİTÖRLERİ Dr. A. Gökhan AKKAN 1976 Moncada 1980 Furchgott ve Zawadzki (1998 Nobel Tıp Ödülü) EDRF = Endothelium- derived relaxing factor 1987 EDRF = NO Sentezi NOS L- Arginin

Detaylı

Arı sütünün besinsel içeriği aşağıdaki tabloda yer almaktadır

Arı sütünün besinsel içeriği aşağıdaki tabloda yer almaktadır Arı Sütü Arı sütü koyu kıvamda jelatinöz vasıfta olup beyaz-sarı renktedir. Arı sütü için uluslararası üretim standartları bulunmayıp Brezilya, Bulgaristan, Japonya ve İsviçre de uygulanan ulusal standartlar

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

FENOLİK MADDELER (Resveratrol)

FENOLİK MADDELER (Resveratrol) FENOLİK MADDELER (Resveratrol) Fenolik madde nedir? Fenolik bileşikler ve daha yaygın olarak kullanılan ismi ile polifenoller benzen halkası içeren maddelerdir. Fenollerin en basit bileşikleri bir adet

Detaylı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır. Alfalino Omega 3 nedir? Omega 3 yağ asitleri vücut için gerekli olan ama vücudun üretemediği yağ asitleridir. Besinlerle alınamadığı durumlarda gıda takviyeleri ile alınmaları gerekmektedir. Temel Omega-3

Detaylı

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #3

YGS ANAHTAR SORULAR #3 YGS ANAHTAR SORULAR #3 1) Bir insanın kan plazmasında en fazla bulunan organik molekül aşağıdakilerden hangisidir? A) Mineraller B) Su C) Glikoz D) Protein E) Üre 3) Aşağıdakilerden hangisi sinir dokunun

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

XXVII. ULUSAL BİYOKİMYA KONGRESİ

XXVII. ULUSAL BİYOKİMYA KONGRESİ XXVII. ULUSAL BİYOKİMYA KONGRESİ TİP2 DİYABETİK RATLARDA Vitis vinifera L. EKSTRAKTININ PIK3R1 (phosphatidylinositol 3-kinase regulatory subunit 1) GEN İFADESİ ÜZERİNE ETKİSİ 1 Emine Gülsün CAN 1 Emine

Detaylı

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir. Metabolizma, bedeninizdeki kimyasal tepkimelerin toplamını ifade eden sihirli bir sözcüktür. Özellikle orta yaşlar ve sonrasında görülen kilo artışlarının, çabuk yorulma, halsizlik ve yorgunlukların başlıca

Detaylı

Nesrullah AYŞİN 1, Handan MERT 2, Nihat MERT 2, Kıvanç İRAK 3. Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ

Nesrullah AYŞİN 1, Handan MERT 2, Nihat MERT 2, Kıvanç İRAK 3. Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ Nesrullah AYŞİN 1, Handan MERT 2, Nihat MERT 2, Kıvanç İRAK 3 1 Hakkari Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, HAKKARİ 2 Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim

Detaylı

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir.

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Dr. Sibel Güldiken Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma

Detaylı

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT.

.. YILI SAĞLIKLI BESLENME KURS PLANI MODÜL SÜRESİ. sahibi olmak * Beslenme Bilimi * Beslenme Biliminin Kapsamı 16 SAAT. .... YILI KURS PLANI KURS MERKEZİNİN ADI ALAN ADI KURSUN ADI KURSUN SÜRESİ AY HAFTA GÜNLER DERS SAATİ KONULAR. AİLE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ 18 SAAT MODÜL VE YETERLİLİK MODÜL SÜRESİ TOPLAM SÜRE BAŞLAMA TARİHİ

Detaylı

PROJE SONUÇ RAPORU. Proje No: BAP -SÜF YB (AÖ)

PROJE SONUÇ RAPORU. Proje No: BAP -SÜF YB (AÖ) TC MERSİN ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİ BİRİMİ PROJE SONUÇ RAPORU Proje No: BAP -SÜF YB (AÖ) 2009-6 Belirli Oranlarda Nükleotid Katkılı Yemlerle Beslenen Alabalıklarda (Onchorynchus mykiss

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

Sunum planı. Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları

Sunum planı. Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları Dr. Suat Erdoğan Sunum planı Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları Hipofiz bezi (hypophysis) Hipofizial çukurlukta bulunur (sella turcica) 9 adet hormon üretir İki bölümü vardır: Anterior

Detaylı

Meyve sularının enerji ve besin ögeleri yönünden değerlendirilmesi. Pof. Dr. Filiz Açkurt Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs 2012 İstanbul

Meyve sularının enerji ve besin ögeleri yönünden değerlendirilmesi. Pof. Dr. Filiz Açkurt Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs 2012 İstanbul Meyve sularının enerji ve besin ögeleri yönünden değerlendirilmesi Pof. Dr. Filiz Açkurt Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs 2012 İstanbul Sağlıklı beslenme-sağlıklı yaşam Günümüzde sağlıklı yaşam için sağlıklı

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ Dr. Mürvet YILMAZ BAKIRKÖY DR. SADİ KONUK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADINLARDA HT Yaşlanma ile birlikte kan basıncında artış görülür. Erişkin kadınların %25 Postmenopozal

Detaylı

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin

Propiverin HCL Etki Mekanizması. Bedreddin Seçkin Propiverin HCL Etki Mekanizması Bedreddin Seçkin 24.10.2015 Propiverin Çift Yönlü Etki Mekanizmasına Sahiptir Propiverin nervus pelvicus un eferent nörotransmisyonunu baskılayarak antikolinerjik etki gösterir.

Detaylı

TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ

TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ CEMRE URAL 1, ZAHİDE ÇAVDAR 1, ASLI ÇELİK 2, ŞEVKİ ARSLAN 3, GÜLSÜM TERZİOĞLU 3, SEDA ÖZBAL 5, BEKİR

Detaylı

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ

RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ RENAL TRANSPLANT ALICILARINDA SODYUM ATILIMI, BÖBREK HASARI VE EKOKARDİYOGRAFİK PARAMETRELERİN İLİŞKİSİ Emre Tutal 1, Bahar Gürlek Demirci 1, Siren Sezer 1, Saliha Uyanık 2, Özlem Özdemir 3, Turan Çolak

Detaylı

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir.

ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir. ÇALIŞMANIN AMACI: Türkiye de erişkinlerde ( 20 yaş) metabolik sendrom sıklığını tespit etmektir. Metabolik Sendrom Araştırma Grubu Prof.Dr. Ömer Kozan Dokuz Eylül Üniv. Tıp Fak. Kardiyoloji ABD, İzmir

Detaylı