NÜFUS. TOPRAK, T ARlM VE. M. Kemal Çakman*

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "NÜFUS. TOPRAK, T ARlM VE. M. Kemal Çakman*"

Transkript

1 ut TOPRAK, T ARlM VE NÜFUS M. Kemal Çakman* ıp- ~uty, orın 1aain the tuule TOPRAK ÜZERINDE NÜFUS BASKlSI, KIRDAN KENTE GÖÇ GEREGI, ÇIFTÇI BAŞINA DÜŞEN TOPRAGIN YETERSIZLIGI, BUNLARIN ETKILEŞIMLERI VE BAZI EKONOMIK VE EKOLOJIK tmlemleri ÜZERINE Türkiye'nin birbiriyle ilişkili birçok sosyal, ekonomik ve ekolojik sorunu vardır. Bunların bence en önemli olanlarından birkaçını bu yazıda ele alıp, aralarındaki etkileşimiere de dikkat çekerek, özet bir değerlendirme yapmak istiyorum. Sözkonusu problemlerin birbirleriyle olan etkileşimlerinden kaynaklanan sorunlar da bulunduğu için bu yazının yapısı karmaşık ve karışık olabilir. Bu nedenle çok kabaca olsa da, daha başlangıçta bu sorunları sıralamak gereğini duydum: 1) Türkiye'nin hızlı nüfus artış sorunu ve de nüfusun toprak ve ekoloji üzerinde artan baskısına ilişkin sorunları vardır. 2) Nüfus artış hızıyla organik bağı olan ve birbiriyle yakından ilişkili üç sorun vardır. (i) Ekolojik sorunlar ve özellikle orman-kıyıını ve erozyon sorunları... (ii) Çiftçi ailesi başına düşen ortalama toprak büyüklüğünün fazlasıyla küçük olması ve bu nedenle Türk çiftçisinin emek-veriminin, dolayısıyla gelirinin düşük olması. (iii) Çiftçi başına düşen toprak büyüklüğünün yetersizliği ve hızlı nüfus artışı, ekonomik gelişim ve endüstriyelleşme süreci içinde tarım sektöründeki nüfusun toplam nüfusa oranının seküler bir düşme eğilimi göstermesi gereği ile birlikte mütalaa edilirse; "kırdan kente göç" olgusunun mikyası ve bu göçten (artı ayrıca kentsel nüfustaki artıştan) kaynaklanacak istihdam talebinin karşılanıp karşılanamıyacağına ilişkin matematiksel iktisadi bir problemin varlığı bütün ciddiyetiyle açığa çıkacaktır. Endüstri sektöründe olsun, servis sektöründe olsun bir kişinin daha istihdamı için gerekli ortalama yatırım miktarı aşağı-yukarı bellidir. Nüfus artış hızı, artı, tarım sektöründeki nüfusun toplam nüfusa oranının azalması gereğinin getireceği ekstra istihdam talebinin karşılanması için ihtiyaç duyulan yıllık yatırım miktarı, giderek karşılanamaz büyüklüklere varma eğilimindedir. *Doç., Dr. Gazi Üniv, IIBF., Iktisat Bölümü ÖÇ)retim Üyesi Ekonomik Yaklaşım, Cilt 7, Sayı 22, Sonbahar 1996

2 24 M. Kemal Çokman İşte bunlar birbirleriyle eklemleşen ve çok temel bir boyuta sarkan ve giderek de çözümü güçleşen bir iktisadi sosyolojik ve ekolojik sorunlar yumağı yaratmaktadır. 3) Vergi kaçakçılığı bütçe açıklarını büyütmekte; büyüyen bütçe açıkları iç borç yükünü arttırmakta; artan borç yükü bütçe üzerinde giderek artan bir yük oluşturmakta; bu yükün neticesinde, devlet bir yandan finansal açıdan şişerken, diğer yandan cari ve yatırım harcamaları açısından giderek küçülmektedir. Oysa, birinci ve de ikinci maddeyle ilişkili sorunların çözümü için hem tasaruf oranının ve toplam yatırımların hem de kamunun alt yapı yatırımlarının önemli oranda ve idame ehirilebilir bir şekilde arttırılması gerekmektedir. Yatırımlara yöneltilebilecek fonların varlığı ve mikyasının birinci maddeyle ilişkisi vardır, çünkü çevresel sorunların çözümüne (özellikle hava ve su kirliğinin azaltılmasına) ilişkin harcamalar, öncelikle "kirlilik önleyen teknoloji" ve sabit sermaye yatırımları içerir. İkinci maddeyle de yakın ilişkisi vardır, çünkü kırdan-kente göç, kentsel alt yapı yatırımları için giderek daha büyük harcamalar yapmak zorunluluğu yaratmaktadır. Oysa bu maddede kabaca özetiediğimiz faktörlerin bileşimi ve etkileri bu yatırım harcamaları için ihtiyaç duyulan fonların türetilmesini, engellemektedir. 4) Türkiye doğru dürüst bir sanayileşme politikasına sahip değildir. Hiçbir zaman da o lamamıştır. İhracata yönelik sanayileşme stratejisi gibisinden bir politika gütmeye Özal döneminde kalkışılmış fakat bunun gerekleri gerektiği gibi yerine getirilememiştir. Tutarlı bir sanayileşme politikası acilen geliştirilmeli ve uygulamaya konmalıdır. 5) Türkiye'nin ekonomik-sorunlarla eklemleşen kültürel ve sosyo-psikolojik bazı sorunları vardır. Yukarıdaki maddelerde işaret edilen sorunların yarattığı baskı ve bu sorunların çözülememesi neticesinde kişi başına düşen milli gelirin dolar gibi bir düzeyde takılıp kalmasında simgeleneo göreli-fukaralık olgusu ve de giderek bozulan bir gelir-dağılımı, önemli büyüklükte bir kitleyi ekonomik açıdan zorlamakta ve psikolojik açıdan ezmektedir. Bu eziklik ve çaresizlik duygusundan kaynaklanan bir tepki ile, "kimlik arama" adı altında bir dizi malfunctional, çözüm-değil-sorun yaratan ve sorunlara sorun katan türden bazı kültürel ve sosyo-pisikolojik yönelimler ortaya çıkmaktadır ki; bunların büyük bir kısmı bireyleri, sorgulayıcı, arayışçı, yaratıcı ve üretici fonksiyonları açısından geriye doğru götürmek anlamında "gerici" etkilere sahiptir. Bu gayya kuyusu bir alandır: Bu alana müteallik faktörler ve etkileşimler, yukarıdaki dört maddede özetleneo "materyalist", iktisadi ve ekolojik faktörler arasındaki etkileşimiere kıyasla daha kompleks, daha karışıktır. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Başladık. Kabaca özetledik. Bu yazıda, yukarıda sıralanan maddelerden sadece ilk ikisi üzerinde duracağız ve bu maddelerin kapsamına giren toprak, tarım, toprak dağılımı, nüfus artış hızı, toprak üzerinde nüfus baskısı, tarım işletmesi başına düşen toprak miktarının yetersizliği, erozyon, mer' a kıyım ı ve arınan sorunu gibi faktörlere ve bunların birbirleriyle olan bazı etkileşimlerine değineceğiz.. Ama şuna hemen dikkat çekmek istiyorum: yukarıdaki beş madde içinde özetiediğim olgu ve faktörler arasında çok girift ilişkiler vardır ve bu ilişkilere işaret etmeye kalktığım

3 EKONOMIK Y AKLAŞIM 25 ~ü- \.Ü /Ü ı m cil i alt :ısı 1a) rir. m ~k- ıd ıti- 0- zal ar- la- ;öta- nı, Jir. ıda tü- ~n, lave ler sı en etnu ı m ı m takdirde çalışmamız, ister istemez karışık ve "dağınık" bir hüviyete bürünecektir: Çünkü bu ilişki ve etkileşimler karmakarışık bir yumak gibi birbiri içine geçmiş düğüm-düğüm olmuş bir görünüm arzetmektedirler. Öte yandan, aradaki ilişkilere işaret etmekten kaçınırsak söylediklcrimiz, basit, kaba veya "obvious" (aşikar) yani, herkesin bildiği şeylerin tekrar edilmesi şeklinde nitelendirilebilecek bir hüviyete bürünebilecektir: Burada değinilen her bir faktör, tek başına ele alındığında, herkesin bilincinde olduğunu sandığı faktörlerdir; fakat bunbr hep bir arada (lıolistik bir biçimde) mütalaa edildikleri takdirde ortaya çıkacak "resim" ve imleınler bambaşkadır. Bu hususa dikkat çektikten ve bu "apologya"yı ta başta yaptıktan sonra devam edelim NÜFUS ARTlŞ HIZI VE BAZI/MLEMLERi 1950 ve l960'1arda yıllık %3 düzeylerine kadar yükselmiş olan nüfus artış hızı, kentleşme ve endüstrileşmeye paralel olarak beklenildiği ölçüde dü~ınedi: arasında, nüfus, yılda ortalama % 2.2 oranında arttı ı yıllarında bile % 2.0 civarında scyretti 2. Türkiye oranında kentleşmiş olan ülkelerde nüfus artış lıızı ortalaması (tarihsel olarak ta, çağdaş olarak ta) Türkiye'dekinin istatistiki açıdan anlamlı derecede altındadır. Türkiye'deki kentleşmenin gerçek bir kentleşme olmaması; kentlerin çevresinde kırsal özelliklerin önemli bir bir kısmını bünyesinde barındırınaya devam eden gecekonduların oluşması; bu gecekondulaşmış ve köyleşmiş kent-varoşlarında kadınların eğitim düzeyinin ve statüsünün kırdakinden farklı olmaması; "islam" söyleminin bu tür varoşlarda giderek yaygınlaşması; bu istatistiki farklılığın başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Ayrıca, yasalara aykırı olsa da çocuk istihdamının yaygın olması, gecekondu gençlerinin iwortacılık gibi marjinal ekonomik faaliyetlerde bulunmasının olağan olması ve bu yollarla elde edilen gelirlerin aile bütçesine öneın Ii katkılarda bulunması nedeniyle gecekondu ailelerinin çok çocuk yapmaya devam etmek i çin mantıklı ekonomik nedenleri de vardır. Söz konusu istatistiki farklılığın nedenleri arasında, bu da sayılabilir. Bu durum, gelecek için iyimser olmayı güç kılmaktadır. Çünkü nüfus artış hızının kentleşme oranındaki artışa paralel olarak beklenen ölçüde düşmemesi ile, yukarıda değinilen faktörler arasındaki ilişki bir tür kısır döngü yaratmaktadır: Gerek nüfus artış hızının yüksek olmasından kaynaklanan kırsal-itim kaynaklı göç olgusu, gerek yazının başlangıcında özetlediğim diğer faktörlerle eklemleşen sosyal ve iktisadi sorunlar, bir yandan kişi şen gelir, okullaşma oranları ve ortalama eğitim düzey ve benzeri kalkınma ölçeklerindeki i lerlemeyi kısıtlamaktadır. Diğer yandan ise kişi-başına-düşen gelir, ortalama eğitim düzeyi, kızların okuilaşma oranı ve kadınların işgücüne katılma oranı ve ortalama eğitim düzeyleri gibi kalkınma ölçeklerinde Türkiye'nin arzu edildiği kadar hızla ilcrleycnıcıncsi, nüfus artış başına dü oranının yeterince hızlı düşmemesinde önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü kalkınmanın tavsaması, kırsal-itim kaynaklı göçü ve kent varoşlarının kırsaliaşma ve lumpcnlcşme olgularını beterleştirmektc ve kadınların eğitim ve meslek sahibi olma olasılığının artmadığı bir ortamın kent varoşlarında oluşmasına yol açmaktadır. Bu olgular ise nüfus artış hızının yüksek kalmasına neden olan faktörlerdendir ve fasit-daire böylece tamamlanmış olur.

4 26 M. Kemal Çokman Bu şartlar altında, kentleşme oranı ve nüfus artış oranı arasındaki global-tarihsel regresyon çizgisinin dışına düşülmesi şaşılacak bir şey değildir. Eğer Türkiye, bugün ve hele Yunanistan veya Kore'de olduğu gibi dolarlık kişi-başına Milli Gelir düzeyine varabiimiş olsaydı, kuşkusuz, nüfus artış hızını düşüren diğer sosyal kültürel ve ekonomik boyutlarda da benzer bir gelişme göstermiş olur ve nüfus artış hızı buna uygun olarak %1.0 -%1.5 civarına şimdiden inmiş olurdu ortalarında, 12 Eylül'ün hazırlayıcısı MC hükümetleri döneminde (ironiktir) hem sağda hem solda pek moda olan bir söylem vardı: Denirdi ki, Türkiye değil 45 milyonu 70 milyonu da 100 milyonu da besleyebilir. O zamanın MC hükümetleri Başbakanı Süleyman Demirel (1995'te bu konuda tamamen fikir değiştirmiş olmakla birlikte) bu söylemin savunucularındandı. "Büyük" Türkiye edebiyatı yaparken sadece kişi başına düşen milli gelir açısından büyük değil, aynı zamanda nüfus açısından da büyük bir Türkiye kastederdi. Gariptir, birbiriyle vuruşan sağ ve sol uçların militanları da bu fikri paylaşırlardı. Hatta hemfikir olabildikleri nadir konulardan biriydi bu. Uçtakilerin söylemlerine göre Batı güçlü bir Türkiye' den korkmaktaydı ve nitekim Batılı bazı kuruluşların Türkiye' de nüfus planlamasını salık vermelerinin ardında, Türkiye'nin güçlenınesini önleme çabası yatıyordu. Sanki, salt nüfus kalabalığıyla bir ülke güçlü olabilirmiş gibi! Sanki Bangladeş veya Pakistan, sözgelimi Kanada veya İsveç'in sekiz on katı nüfuslarıyla onlardan daha güçlü olabilmişler gibi! Acıdır, aynı söylemin ideologları bugün bile aynı tezi savunmaktan kaçınmamaktadır. Örneğin, Prof. Nevzat Yalçıntaş Hollanda'daki nüfus yoğunluğu ile Türkiye'yi karşılastırabilmekte ve buna dayanarak Türkiye'nin "underpopulated" olduğunu iddia edebilmektedir. Oysa, Türkiye, Doğu Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz Bölgelerindeki dağ silsiteleri ile ve İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki geniş kurak ve kıraç a lanları ile, nüfus yoğunluğu açısından Hollanda'yla veya Belçika'yla değil, olsa olsa ABD'nin Kayalık Dağlarının batısında kalan alanı ile karşılaştırılabilir. Böyle bir karşılaştırma ise Türkiye'deki nüfus yoğunluğunun sözü edilen alandaki nufüs yoğunluğuna kıyasla, daha şimdiden üç kat olduğunu ortaya koyacaktır. Türkiye'nin nufüsu 100 milyona dayandığında söz konusu katsayı beş olacaktır. Gerçek şudur ki, Türkiye coğrafi ve iklimsel çeşitliliğe sahip olmakla birlikte, topagrafisi ve toprak kalitesi 3 ve özellikle su kaynakları açılarından zengin bir ülke değildir. Su kaynakları açısından bir ülkenin "zengin" addedilmesi için senede kişi başına metre küp su kaynağına sahipolması gerekmektedir: Türkiye'de ise bu rakam, bugün sadece metreküp civarındadır. İşaret etmek gerekir ki, Türkiye, 1950 yılında bu ölçekte "orta-ha11i" veya "orta-zengin" bir ülke iken, bugün, nüfusun yaklaşık üç katına çıkması sonucu, "fakir" ülke durumuna düşmüştür. Söz konusu kıstas "geliştirilmiş" değil "var olan toplam (potansiyel) su kaynağı" üzerinden hesaplandığına göre, Türkiye, nüfusu bundan o tuz-kırk sene sonra 120 milyona yaklaşırken, su kaynakları ne denli geliştirilirse geliştirilsin ve ne denli randımanlı kullanılırsa kullanılsın, bu konuda ciddi sorunlarla karşılaşmaya mahkum görünmektedir. Bu bağlamdaki sorun, Türkiye'nin güneyindeki iki komşusunun bumeyanda ciddi problemleri bulunması ve daha bugünden Suriye'nin bölgedeki kıt su kaynaklarının paylaşılması konusunda Türkiye üzerinde (PKK terörizmini des 'eklemek dahil) baskılar uygulamaya kalkması örneğinde olduğu gibi uluslararası boyutlara

5 Jn EKONOMIK Y AKLAŞIM 27 sve ne ik.o m 70 an )If u lir a n ıaki, m, ler ta ~~il ağ a :sa ş ı kına a Su et- :ce )[- luan 0- ilaiki da sahiptir. Bu sorunların zamanla ciddileşmesi kaçınılmaz görünmektedir. Dolayısıyla konu, Türkiye'nin yakın gelecekteki güvenliği ile de ilintisiz değildir. Nüfusun toprak üzerindeki baskısına ve Türkiye'nin topografik özelliklerinin de rol oynadığı erozyon sorununa bu yazının 3. nolu alt başlığı içinde değineceğiz. Burada şunu söylemekle yetinelim: Su kaynaklan örneğinde olduğu gibi, yenilenebiten ve yenilenerneyen tüm tabii kaynaklar üzerinde nüfus baskısının olumsuz etkileri göz ardı edilemez. Hele Anadolu gibi bronz devrinden beri yoğun iskana sahne olmuş olan ve üst toprak (top-soil) örtüsü açısından çok yıpranmış olan bir alan söz konusu ise... Bu bağlamda Prof. Nevzat Yalçıntaş gibi düşünenleri düzeltmek gerekir. Türkiye'nin Hollanda ve Belçika ile kıyaslanabilecek arazileri elbette vardır: Örneğin Bursa ve Antalya Ovaları ve Çukurova. Ama bu alanlardaki nüfus yoğunluğu da Türkiye'de en az Hollanda'daki kadardır. Tutup ta Güneydoğusu ile, Doğusu ile, dağlık ve tarıma elverişsiz, erozyona son derece açık topugrafisi ile Türkiye'nin arazisini ve nüfusun araziye oranını Hollanda ile mukayese etmek ve buna dayanarak Türkiye "underpopulated" iddiasında bulunmak, düpedüz cehalettir. Türkiye'nin ciddi bir nüfus sorunu vardır ve bu sorun gerek erozyon, gerek ekolojik dengeler, gerek çiftçi başına düşen arazi büyüklüğünün yetersizliği ve dolayısıyla tarım sektöründe emeğin verimsizliği ve işsizlik açılarından, ileride, giderek daha ciddi boyutlara ulaşacaktır. Şimdi, nüfus; toprak; erozyon; mer' a ve orman-kıyımı; tarım sektöründe emek verimliliği; Türk çiftçisinin sahip olduğu ortalama toprak büyüklüğünün yetersizliği; kırdan kente göç; gelişme süreci içinde, kırsal kesimdeki nüfusun azalması gereği ile hızlı nüfusartışının kombinasyonundan kaynaklanan istihdam sorunu gibi etmenler arasındaki etkileşimleri ve bunların bazı imiemierini incelemeye çalışacağız. 2. NÜFUS, T ARlM VE TOPRAK ÜZERINE 2.1. Nüfusun Toprak Üzerine Bask1s1 ve Türk Tanmmda Çiftçi Ailesi Başma Düşen Arazinin Yetersizliği ABD ile Türkiye'yi karşılatırmak çoğu ahvelde abestir. Aradaki farklar her açıdan onca büyüktür ki, böyle bir karşılaştırmanın genelde pek bir anlamı olmaz. Şimdi bu doğrunun bir istisnasını göreceğiz: ABD'de hektar başına elde edilen ürün miktarı, Türkiye'ye kıyasla hububatta kat (4.74/ ton/h), buğdayda 1.3, kök bitkilerinde ise 1.5 kattır (35.6/23.5 ton/h) 5. Oysa Amerikalı çiftçinin ortalama geliri, Türk çiftçisinin ortalama gelirine kıyasla yaklaşık 30 kat daha fazladır: Türkiye' de tarım sektöründe istihdam edilen kişi başına düşen gelir $ civarında iken bu rakam ABD'de yaklaşık $'dır6. Toprağın verimi arasındaki katsayı, görüldüğü üzere, gelirdeki katsayının çok küçük bir kısmını açıklamaktadır. Söz konusu kıyaslama katsayıları sırasıyla 1.5 ve 30 ise, gelirde %I 900'1ük (20 katlık) bir fark neyle açıklanabilir? Eğitim düzeyi, gübre, İyileştirilmiş tohum, ilaçlama vesaire gibi girdiler ve bunların kullanımına ait teknik bilgi ve benzeri faktörlerle açıklanamaz, çünkü bunların tümünün bir-

6 28 M. Kemal Çokman den kompozit etkisi, dönüm ba~ına ürün rakamına yansır: Yani, toprak verimindeki %50'lik fark bu faktörlerin tümünü birden içerir ve bunların hepsinin toplam etkisini yansıtır. Geriye kalan çarpı-20'lik fark ise tek ve tek bir faktörden kaynaklanmaktadır. Amerikalı çiftçinin ü zerinde çalıştığı toprağın ortalama büyüklüğü, Türk çiftçisinin üzerinde çalı~tığı ortalama toprak büyüklüğünün 20 katı kadardır. Bunun başka bir açıklaması yoktur: Çünkü ürün miktarı, hektar başına verim ile çiftçi başına düşen hektar' ın çarpımına eşittir. Veya gelir cinsinden if(l.de edilirse; GELİR= (birim fıyat) (hektar başına ürün) ( çiftçibaşına hektar) = ($/ton) (ton/h) (h/çiftçi) =$/Çiftçi TABLO 1 ARAZI BÜYÜKLÜGÜ, IŞLETME SA YI SI VE ORTALAMA IŞLETME ARAZISI GENIŞLIGI İ~ I etme İ~letme İ~lenen Ortalama İ~letme İşlenen Ortalama Büyüklüğü Sayısı Arazi İ~letme Sayısı Arazi İşletme (Dekar) (%) (%) Arazisi (%) (%) Arazisi (Dekar) (Dekar) ,6 4,3 ı' ı 45,4 7,3 1,0 2ı-5o 30,5 ı4,3 3,5 25,2 13,8 3,4 51- ıoo 19,9 20,7 7,2 16,2 18,7 7, ,3 19,3 14,5 8,5 19,5 13, ,2 16,6 30,2 3,6 18,5 28, ı,5 24,8 127,0 ı' ı 22,2 123,0 TOPLAM 100,0 100,0 7,7 100,0 100,0 5, ı lo TOPLAM 100 ıoo Kaynak: 1952 ve 1970 verileri, Tarım Sayımları, DIE.'den derlcnmiştir ve 1990 verileri ise, Ülke Tarım Politikaları ve Ticareti: Ülke Raporu OECD, Ankara, 1994, Tablo S'tcn alınmıştır.

7 ı an EKONOMIK YAKLAŞlM 29 Bu, aritmetik bir gerçektir ve tartışılacak bir yanı yoktur, ve şuna işaret etmektedir: Eğer Türkiye'deki her 20 çiftçi ailesinin I 9'u göç etse ve toprakları geri kalanlara dağıtılsa, yani Türk nüfusunun Amerika'daki gibi sadece %2.2'si çiftçilik yapıyor olsa 7, cet. par., (yani teknik girdiler, teknik bilgi, vs. aynı kaldığı varsayılırsa bile) Türk çiftçisinin ortalama geliri şimdikinin 20 katı olurdu. Başka bir deyimle Türk çiftçisinin sahip olduğu ortalama toprak büyüklüğü yetersizdir, fazlasıyla küçüktür. Üstelik tarım işletmelerinin çoğu ufalanmıştır; bölük pörçüktür. Tablo I'de görüldüğü üzere, ortalama Türk tarım işletmesi sadece 6 hektar (60 dönüm) arazi ile çalışmaktadır. Bu; ser' atarımı veya taze-çiçek yetiştiriciliği işletmeleri için iyi, hatta büyük bir alansa da, başka ürünler için, hele hububat için kesinlikle yetersiz bir büyüklüktür. Tablo I Türkiye' deki çiftçilerin topraklarının büyüklük dağılımını vermektedir: Tablo I' in konumuza ilişkin daha özet bir biçimi aşağıda sunulmuştur: TABLO ll ARAZI BÜYÜKLÜGÜ VE DAGILIMI ÖZETTABLO {1952, 1970, 1980, 1990) 'lik ı ye ü ma ikin- ta Yıl İşletme İşletme İşlenen Büyüklüğü Sayısı Arazi (Dekar) (%) (%) 1952 l-100 %81 % %19 % %87 % %13 % %82 % %18 % %85 % %15 %58 KaynakTABLO I' deki verilerden özctlcnerck tarafımızdan hazırlanmıştır. Bu tabloya göre, 1990 yılı itibariyle, 100 dekar (ı O h.)'dan büyük işletmeler, toplam işletme sayısının o/o 15'i kadardır. Bugün Türkiye' de yaklaşık 3.9 milyon çiftçi ailesi (tarım işletmesi) olduğuna göre sadece çiftçi ailesinin 1 O hektar veya daha çok toprağı vardır ve bunların ortalama büyüklüğü 27 hektar kadardır 8. Bu topraklar, işlenen toplam arazi alanının yaklaşık %58'ini kapsamaktadır. noktalara işaret etmek Bu rakamlar, gelişmiş Batı ülkeleriyle karşılaştırınca ilginç bazı tedirler: ıın altı (i) 3.5 milyon çiftçi ailesi yerine çiftçi ailesi olsa, ve toprak dağılıını Tablo I' deki işletme büyüklüğü kategorisinin üst üçündeki gibi dağılsa, ortalama Türk tarım işletmesi

8 30 M. Kemal Çokman büyüklüğü yaklaşık 35 hektar olurdu. Bu da Fransa, İspanya, İngiltere, gibi ülkelerdeki ortalama tarım işletmesi büyüklüğüne benzer bir büyüklüktür. ABD'deki ortalama rakamın ise 4 katı küçüktür. (ii)ama asıl önemli kıyaslamalı istatistik şudur: 1980 verilerine göre Türkiye' de ortalama işletme arazisi büyüklüğü 6.5 hektardı. Bu rakam 1995 yılında fazla değişmemiştir. 3.5 milyon çiftçi ailesi yerine çiftçi ailesine sahip bir Türkiye'de ortalama işletme arazisi büyüklüğünün 35 hektar olması demek, ortalama çiftçi ailesinin en. az 5 kat araziye sahip olması demektir (35/6.5 = 5.38). Bu da ceteris paribus 5 kat büyük gelir sahibi olmaları demektir. Üstelik, bu zihnl egzersizi bir adım daha ileri götürüp; bu durumda cet. par. varsayımının gerçekçi olmadığı düşünülmelidir. Çünkü 5 kat büyük arazi ile çalışan ve 5 kat daha zengin olan çiftçinin toprak (ve emek) verimini arttıran gübre, İyileştirilmiş tohum, ilaçlama v.s. gibi girdileri daha çok ve daha bilimsel kullanacağı kesindir. Bu durumda hektar başına verim de, Batı standartlarına doğru yükselecek ve önemli ölçüde artacaktır. Bu koşulların, hektar başına verimin %20 artmasını sağladığını varsaysak (ki, bu muhafazakar bir rakamdır) 5 kat daha fazla toprakla çalışan ortalama çiftçi ailesinin geliri 5 değil 6 kat artmış olur. bu; şu anda kırsal kesimde kişi başına 650 dolariyıl olan gelirin 3,600 dolara çıkması demektir. Ortalama çiftçi ailesini 5 kişi olarak düşünsck; bu, çiftçi ailesi başına yaklaşık 20,000 dolar'lık bir gelir demektir. Yani Batı standardı... (iii) 3.5 milyon çiftçi ailesinin 'e inmesi demek yaklaşık her beş çiftçi ailesinden birinin endüstri ve hizmet sektörüne transferi demektir. Başka bir deyimle, cet. par., bu durum oluşmuş olsaydı Türkiye'de tarımsal nüfusun toplam nüfusa oranı %10 civarına inmiş olurdu. Oysa Türkiye'de bu oran haja %40-%42 arasındadır. Bu, bizzatihi, tarım işletmelerinin ortalama büyüklüğünün yetersiz olmaya devam etmesine ve dolayısıyla tarımda emek verimliliğinin onca düşük olmasına neden olmaktadır. Her hal-ü karda, eğer Türkiye endüstrileşme sürecini tamamlayacak ise, global bir yasa niteliğinde oları tarımsal-nüfus/toplam-nüfus oranının gelişim ve endüstrileşme ile birlikte %1 O ve hatta daha düşük oraniara doğru düşme sürecini yaşamak zorundadır. I 994 yılı itibariyle, Türkiye'de tarım sektöründe istihdam edilen kişi başına düşen toprak 2.3 hektar iken bu rakam ABD'de 72.3 hektardı 9. Yukarıda da işaret edildiği üzere bu e mek verimini doğrudan etkilemektedir. Örneğin 1980 yılı verilerine göre, tarımda çalışan kişi başına düşen ürün "buğday birimi" cinsinden, ABD'de 285 metrik ton iken, Fransa'da 101, Yunanistan'da 25.8, Türkiye'de 12.7 metrik ton idi 10. Aradaki farkın çok cüzi bir kısmının hektar ba~ına verimden kaynaklandığına; tüm modern girdilerin ve teknik bilgilerin kuhanımından kaynaklanan verim artı~ının, doğrudan doğruya hektar b~ına dü~en ürün istatistiğine yansıdığına; dolayısıyla, emek-verimliliklerinde ülkelerarası farkların asıl büyük kısmının çiftçi başına düşüne toprak büyüklüğü ile belirlendiğine yukarıda işaret etmiştim. Bunu vurgulamak için tekrar ediyorum: çünkü bu, genellikle göz ardı edilen bir noktadır. Türk çiftçisinin Batıya kıyasla daha düşük gelir elde etmesinin en ö nemli nedeninin, çağdaş girdi ve tekniklerin burada yeterince kullanılmamasına bağlı olduğu

9 :ın EKONOMIK Y AKLAŞIM 31 ta :4 na ilisi JI k- ~ım ar.at n a ık sanısı yaygındır. Oysa, bu doğru değildir. Tarım sektörünün tamamı için bu katsayıların göreli katkısını ABD, Fransa, Yunanistan, İspanya ve Türkiye için karşılaştırmalı olarak hesapladık. Sonuçta, karşımıza aşağıdaki çarpıcı Tablo çıktı (Tablo III). TABLO lll TARIMDA EMEK VERIMI (EV); TOPRAK VERIMI (TV) VE ÇALIŞAN BAŞINA DÜŞEN TOPRAK BÜYÜKLÜKLERI (çbt) (Türkiye, Fransa, İspanya, Yunanistan, ve ABD Kıyaslaması) (i) (ii) (iii) Katma Tarım Tarımda ÜLKE Değer Arazisi Çalışan (ç) (milyon$) (!QO() h.) (milyon kjşi) Türkiye 23,609(+) ı ı 733 Fransa 37, ı 183 İspanya 20, ı 369 Yunanistan 12, ABD 195,480(:t:) (iv) (v) EV* TV* ~.i$lbl ı ı ı 041 (vi) çbt* ~ u ıiş n- e- sa te p e :.ıla s- ~iıa sı ı e )z J- ~u Emek Verimi (EV)= tanında çalışan başına katına değer: ($/kişi) Toprak Yerimi (TV)= hektar başına katma değer:($/ h) Çiftçi başına düşen ortalama toprak büyüklüğü çbt = (h 1 kişi) dir. EV= (çbt. TV) Notlar:(*) EV= (i) 1 (iii); TV= (i)l(ii); çbt= (ii)/(iii) ( +) Türkiye'nin Katma Değer verisi 1993'te TL aşırı değerlenmiş olduğundan abartılı addedilebilir kurları kullanıldığında Türkiye'nin katma değer rakamı, EV'si ve TV'si çok daha düşük çıkacaktır. (:;t:) ABD Tarım sektörü Katma Değer rakamı IBRD raporunda (nedense) verilmemişti. Bu veriyi, The Council of Economic advisers, Econoınic Report of the Prcsident, Washington D.C. 1995, Statistical Appendix'ten aldık. Kaynaklar: Tarımda Katına Değer verileri, World Development Report, IBRD, ı 995. Tüm ülkeler için ı 993 rakamları kullanıldı ('95 baskısındaki son veriler). Tarını Arazisi ve Tarımda çalışanlar verileri, FAO, Country Tablo III'ü düzenlerken, elmalarla armutları toplamış durumuna düşmernek için, verim istatistiklerini hesaplamada ürünü metrik ton olarak veren diziler yerine tarım sektöründeki katma değeri dolar cinsinden veren dizileri kullanmayı yeğledik. Bu daha sağlıklı sonuçlar verir diye düşündük, Bu şekilde bulduğumuz sektör genelinde emek verimi (EV)- burada tarımda çalışan başına düşen katma değer- ve sektör genelinde toprak verimi (TV) burada, hektar başına düşen katma değer- rakamlarını double check etmek için, yine UN ve FAO istatistiklerini kullanarak, tarımda çalışan başına düşen toprak mikta~ını da hesapiayıp dizeledik. Tablo lll'teki verilerin çarpıcı olmalarına rağmen rakam kalabalığına dönüştüklerini düşündüğümüz için, aşağıdaki Tablo IV'te bu verileri kolayca anlaşılır bir biçime dönüştür-

10 (..-- '! 32 M. Kemal Çokman dük. Tarımda çalışan kişi başına düşen katma değer (EV), çalışan başına düşen toprak büyüklüğü (çbt) ve sektör genelinde hektarbaşına katına değer (TV) verilerini, Tablodaki ülkelerin Türkiye verilerinin birer katsayısı olarak yazdık. Böylece, bu bölümde ısrarla üzerinde durduğumuz temel bir noktayı -yani, Türkiye ile gelişmiş Batı ülkeleri arasındaki tarımda çalışan kişi başına düşen gelir farklılığının en önemli kısmının Yunanistan istisnası haricinde) çalışan başına düşen toprak mikyasının fazlasıyla küçük olmasından kaynaklandığına dair saptamayı- verilerle göstermiş bulunuyoruz. TABLO IV SEÇILMI~ DÖRT BATI ÜLKESINDEKI EV, ÇBT ve TV DEGERLERININ TÜRKIYE'DEKILERIN KATSAYISI OLARAK IFADESI ÜLKE EV Katsayısı ÇBT Katsayısı TV Katsayısı Türkiye Fransa İspanya Yunanistan ABD ı ı Kaynak: Tablo III' deki verilerden hesaplanmıştır. Tablo IV' deki özet, aıniyane tabiriyle şunu söylemektedir: Türkiye, gelişmiş Batı ülkelerinin kullandığı oranlarda ve benzer modern teknolojik girdiler kullansa da, bu girdilerin kullanım düzeyi ve bunları kullananların teknik bilgi donanıını (olacak iş değil ama) ABD'deki tarım işletmelerindeki gibi olsa bile, Türk çiftçisinin miniskül topraklar üzerinde çalışmaya mahkum edilme durumu sürdüğü müddetçe, çiftçinin refaha kavuşturulması mümkün değildir. Tablodaki rakamların dile getirdiği (gerçi tercüme etmeye gerek yok ama) şudur: Bırakınız ABD'i, Fransa kıyaslaması bile şu gerçeği göstermektedir: Bugün Türk çiftçisi ı 00 kazanıyorsa Fransız I 570 kazanınaktadır ve Türk çiftçisi toprak verimini Fransa'daki çiftçininkine ulaştırsa, 100 yerine 224 kazanacak; ama bu durumda dahi, aradaki refah farkı yaklaşık yedi-kat olacaktır. ABD kıyaslaması ise daha bile çarpıcıdır: Türkiye'deki toprak verimi ABD'dekine eşitlense, ABD'de tarımda çalışanın yarattığı katına değer, Türkiye' de çalışanın yarattığı katına değerin, yine de 31 katı olacaktır. Bu katsayı yalnız ve yalnız çalışan başına düşen tarım arazisinin büyi.jklüğü ile açıklanabilir. Üstelik, Tablo lll'teki veri dizisi 1993'e aittir ortalaması olarak TL'nin dolar karşısında yaklaşık %20-%25 aşırı değerlendirilmiş olduğu ve de 1993'ün Türkiye'de bir "bolluk yılı" olduğu düşünülürse, bu tablolardaki katsayıların Türkiye açısından daha da olumsuz olduğu söylenebilir. Kaldı ki, Türkiye' de bir de tarım işletmelerinin bölünmüş olma sorunu vardır. I 990 yılı itibariyle, toplam tarım işletmelerinin ancak o/o ı 5'i tek parçadan, %29'u iki veya üç par-

11 1 l EKONOMIK Y AKLAŞIM 33 çadan ve %66'si ise 4 veya daha çok parçadan müteşekkildir. 6 veya daha çok parçadan müteşekkil araziye sahip tarım işletmelerinin toplam içindeki payları %34 kadardır 1 1 Dolayısıyla tarım işletmelerinin ortalama büyüklükleri ve tarımda çalışan rak, Türkiye'de gelişmiş Batı ülkelerine kıyasla yetersiz büyüklükte olmakla kalmayıp, üstelik bu toprak bir de parçalanmış durumdadır. Dahası, bir yandan yüksek nüfus artışı bir yandan da çiftçi çocuklarının yüksek-düzeyde-eğitim-olanakları ile cihazlandırılıp çiftçilikten başka meslekler edinme olasılığının düşük olması nedeniyle, tarım işletmelerindeki parçalanma ve ufalanma sürüp gitmektedir. Tarımsal işletmelerdeki bu ufalanma ancak iki şekilde engellenebilir: başına düşen top (I) Kırsal kesimde nüfus artış hızının düşmesi (2) Çiftçi ailelerinin, biri hariç tüm diğer çocuklarını, çiftçilik dışında bir meslek edinecek şekilde cihazlandırabilmeleri için, yüksek düzeyde eğitim görmelerini sağlamaları. Aksi taktirde tarım işletmelerinde ufalma ve dağılma devam : ~.,-,k ve ancak dağılımın en dibindekilerin geçinememe durumuna düşerek, çaresizlikten lı..1;ıı...;ı ve kırsal kesimi terk edip kente göçmeleri yoluyla durulabilecektir 12. Oysa, söylemeye gerek yok, bu bir çözüm değildir ve çaresiz, eğitimsiz, donanımsız kitlelerin kente göçü şeklinde tezahür ettiği için problemin çözümü babında değil problemin parçası babında karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda önerilen iki çözüm elbette, cet. par., "ütopik"tir; şimdiki (veri) durumda gerçek dışıdır. Önerilen çözümlerin hayata geçmesi, vurgulamak gerekir ki, çiftçi ailelerinin zenginleşmesi ile mümkündür. Oysa çiftçi ailelerinin zenginleşmesi, yaşam standartlarının yükselmesi, çocuklarının biri hariç diğerlerine başka meslekler kazandıracak eğitimi sağlamaları, en son analizde, üzerinde çalıştıkları toprakların mikyasının büyümesi ile mümkündür. Yoksa hektar-başına verim artışları, bundan sonra, ancak marjinal olarak "zenginliğe" katkıda bulunabilir. Bunu yukarıda gördük. Bu böyle olduğuna göre, ve de Yunanistan'ı veya Orta Asya ülkelerini istila edip, oradaki insanları kılıçtan geçirip, topraklarını kendi vatandaşlarımıza dağıtmak gibi veya nüfusumuzun "artık" kısmını "Yeni Dünya"ya rahatça ihraç etmek gibi çözümler de söz konusu olamıyacağına göre, toprağa bağlı kalacak çiftçi ailelerinin işledikleri toprakların ortalama büyüklüğünün, iki, üç ve daha sonra beş katına çıkması için, bugün toprağa bağlı olan her beş çiftçiden ikisinin, üçünün, zamanla dördünün, kırsal alandan kopup kente, tarım sektöründen çıkıp endüstri ve hizmet sektörlerine intikalleri gerekmektedir. Oysa bu acı bir reçetedir: Bu kadar insanı, hele toprağa bağlı gelenekler ve değerlerle yoğrulmuşlarken, acısız bir biçimde topraktan koparmak nasıl mümkün olabilir? Bu pek mümkün görünmemektedir. Kaldı ki, mümkün olsa bile, bunun imiemiediği kente-göç'ün altından, zaten şimdi bile problemlere garkolmuş kentler nasıl kalkabilirler? Konuya ilişkin fasit daire, birbiri içine geçmiş ikilemleri ile, işte bu biçimde ortaya konabilir. Resim karanlıktır. Kırdan kente göçün daha da hızlanarak sürmesi gereğine işaret etmektedir. Bu güne dek oluşmuş göç oranı ve hızının fevkinde bir hız söz konusudur. Bugüne kadar oluşmuş olan göçün yarattığı problemierin ağırlığı ve yoğunluğu göz önüne

12 34 M. Kemal Çokman alınırsa bu analizden çıkartılacak "rcsim"c pembe gözlüklcrle bakabilmek mümkün görünmemektedir. Özetlemek gerekirse, Türk tarımında toprak üzerinde nüfus baskısı olduğu; tarım sektöründen kentlere ve diğer sektörlere göçün devam etmesi ve kırsal kesimde tarımla uğraşan çiftçi ailesi başına düşen toprak büyüklüğünün artmasının gerektiği söylenebilir. Bu altbölüme Amerika ile kıyaslama yapmanın genelde abes olduğunu söyleyerek başlamıştık. Avrupa' da tarımdaki işletme ölçekleri elbette ABD' deki kadar büyük değildir. Örneğin Fransa, İspanya ve İngiltere'deki ortalama tarım işletmesi büyüklüğü ABD'dekinden yaklaşık 4-5 kat daha küçüktür. Fakat bu demektir ki bu ülkelerdeki tarım işletmesi ölçekleri bile (ortalama olarak) Türkiye'dekilerine kıyasla 5 kat daha büyüktür, ve Avrupa'nın ABD'e kıyasla göreli küçük tarım işletmesi ölçütlerine ulaşmak için bile Türkiye'deki tarımsal nüfusun 4-5 kat azalması gerekmektedir. Başka bir deyimle bugün kırsal alanda yaşayan ve tarımla iştigal eden yaklaşık 30 milyonluk nüfusun ilk etapta 15 milyona, zamanla da 6 milyona doğru inmesi gerekmektedir. Bu ve bunun içerdiği sorunlar ciddidir, yığışmaktadır ve zamanla daha da büyüyecektir. Kentlerin altyapı sorunları bugün bile ciddi bir biçimde büyümüştür. Gelişim ve endüstrilcşmc süreci içinde sürmesi ve hatta hızlanması gereken kırdan-kente göç olgusu, süregiden hızlı nüfus artışı ilc de besienirken bu sorunlar ne boyutlara erişecektir? Bırakınız vergi-reformuııu, var olan vergi yasalarını bile uygulamaktan kısa vadeli politik hesaplarla kaçınanlarca yönetilegelmiş olan bu devlet, bu sounları çözmeye yarayacak yatırımları yapmak için gerekli fonları nereden bulacaktır? Bulaınayacaktır. Devleti yönetenler, sağlıklı bir kamu-ınaliyesi ihdas etmek için hiçbir girişimde bulunmamaya devam edecek ve daha çok iç ve/veya dış borçlanınaya yöneleceklerdir. Aldıkları borçlar ise, bu sorunları çözmek için kesinlikle yetersiz kalacak; ama öte yandan, var olan borç sorununu ve buna bağlı olarak ağırlaşan sosyal ekonomik ve politik problemleri yepyeni tepe noktalarına taşıyacaktır. Şimdi bu olgular bütününün belirli bir imiemi üzerinde daha etraflıca durmak istiyorum TARIMDAN DiGER SEKTÖRLERE VE KIRDAN KENTE DEVAM ETMESi GEREKEN GÖÇ'ÜN BAZI imlemleri Yukarıda alt-başlık altında ileri sürülen argüman, tarihsel olarak bütün gelişmiş ülkelerde endüstrileşme ve gelişme ile atbaşı gitmiş olan bir sürecin Türkiye' de de yinelenmesi gereğinin ifadesinden başka bir şey değildir. Endüstrileşme ve kalkınma süreci içinde tüm ülkelerde toplam aktif nüfus içinde tarım ile uğraşan nüfusun giderek azaldığı; endüstrileşmiş ve/veya endüstrileşmc-ötesine erişmiş (post-industrial) toplumlarda bu oranın, çoğu ahvalde %5'in altına indiği gözlenmiştir. Söz konusu oran ABD'de %2; İsviçre'de %3.4, isveç'te %3.3., Danimarka'da %3.9, İngiltere'de %U~. Belçika'da %1.5 civarındadır. Fransa'da daha yüksektir: %4.3 civarındaı 3. Endüstrilcşınc süreci içinde tüm azgelişmiş ülkeler benzer bir deneyimden geçmişler ve geçmektedirler. Türkiye'de ise bu oran hahi %45 civarındadır 14. Bu oranın birkaç nesil içinde %1 O'a indirilmesi demek, nüfusun sabit kalma varsayımı altında bile, yaklaşık 25 milyon insanın kırdan kente güç etmesi de-

13 EKONOMIK Y AKLAŞIM 35 j tn t k. ın k rı lll ~ cl :1- r, le ta :n nı v- 1- lll )- k: i1. mektir. Söz konusu gelişimin iki-üç nesil içinde gerçekleştiğini ve bu zaman zarfında Türkiye'nin nüfusunun iki katına çıktığını varsayarsak, iki üç nesil zarfında 50 milyona yakın birinci-veya-ikinci-nesil kırsal-kökenli insanın, kırdan kente göçü ve tarım sektöründen diğer sektörlere transferi söz konusudur. Demografik piramidin niteliği ve işgücüne katılma oranı hakkında bazı basitleştirici varsayımlar yaptığımııda ortaya çıkan rakam şudur: E ğer gelecek 50 yıl içinde Türkiye gerçekten endüstrileşecek ise ve bu zaman zarfında tarımsal alanlarda yaşayan ve tarım sektöründe istihdam edilen nüfusun toplam işgücüne o ranı %1 O'a inecekse, söz konusu 50 yıl içinde Türkiye' nin nüfusunun I 20 milyona çıkacağı varsayımı altında en az 40 milyon yeni iş sahası açılması gerekmektedir. Bunlar ürkütücü rakamlardır. Endüstri sektöründe marjinal işçinin istihdam edilmesi için gerekli ortalama yatırım miktarının bugün bile 60,000 dolar karşılığı TL civarında olduğu düşünülürse, bu transformasyonun bugünkü nüfus artış oranları ile gerçekleştirilmesinin çok güç olduğukavranabilir. Kaldı ki, Türkiye nüfusunun 120 milyona, 50 değil yıl içinde ulaşması da olasıdır. O taktirde sorunsal, o denli daha çetin ve ciddidir. Köyleşen kentler ve gecekondu olgusu; kişi-başına düşen milli gelir artış hızlarında ve kadınların eğitim ve istihdam düzeylerinde arzulanan gelişmelerin umulan hızda gerçekleşmemesi; "İslam" ve "din" söyleminin köy-nitelikli kent-varoşlarında giderek büyük taraftar topluyor olması ve benzeri sosyal, kültürel ve iktisadi faktörler, yukarıda yaptığımız zihinsel egzersize baz alınan düşük nüfus artış oranı tahmininin yerine yüksek cstimenin kullanılmasının daha gerçekçi olabileceğine işaret etmektedir. Ama eğer öyleyse, Türkiye'nin endüstrileşme sürecini, sektörel nüfus dağılımı ölçütüne yansıyacak bir biçimde tamamiayabilmesi bu süre zarfında mümkün görünmemektedir. Fakat eğer bu süreç, tüm boyutlarıyla gelecek iki nesil içinde tamamlanamazsa, daha sonra tamamlanma olasılığı giderek azalacaktır. Argümanın closure'ını şöyle verelim: 50 yıl sonrasının 120 milyonluk Türkiye'sinde eğer nüfusun %30'u hahi tarım sektöründe çalışanlardan ve onların bağımlılarından müteşekkil olsa, o zaman kırsal kesimde 40 milyon insan yaşıyor olacaktır. Oysa bugün kırsal kesimde 24.6 milyon yaşamaktadır ve buna rağmen Türk çiftçisinin sahip olduğu toprağın ortalama büyüklüğü Amerikalı çiftçinin ortalamasına kıyasla 30, Avrupalı çiftçinin ortalamasına kıyasla 3-5 kat daha küçüktür. O zaman ise, daha bile küçük olacaktır. Ve bu sözkonusu yıllık bir zaman kesiti içinde, kırsal kesimin kente milyon insan ihraç etmiş olmasına rağmen böyle olacaktır... ~- le t- n, le n n Biz bu tabloya bakınca karamsar olmaktan kaçınamıyoruz. İvedi ve neredeyse mucizevi bazı gelişmeler gerçekleştirilemez ise, bu rakam ve dinamiklerin işaret ettiği netice, Türkiye'nin 1960'lı yıllarda umulduğu gibi endüstrileşıncsi, Batılılaşması, kişi başına düşen milli gelirinde, eğitim düzeyinde ve diğer kalkınına ölçütlerinde gelişmiş ülkeleri yakalaması değil de, Türkiye'nin Doğululaşması, ve hatta Pakİstanlaşması olasılığının giderek artabileceğine işaret etmektedir kanısındayız. Bu süreç içinde Türkiye sadeec kendi halkı için değil, çevre ülkeler için de arzulanmaz bazı politik yapılar da oluşturabilir; ve hatta, Yunanistan' ın son yirmi yıldır haksız yere tekrarlayıp durduğu "tehlike kuzeyde değil doğudadır" tezi hakkında "uzun vadede hiç te haksız değillcrıniş" dedirtccek türden yapılanmalar ve olgular bile ortaya çıkabilir.

14 36 M. Kemal Çokman Neden bunca kötümser yazıyorum? Sanırım, kötümserlik için fazlasıyla yeterli bazı rakamlara, olgulara ve projeksiyonlam ve bunların arasındaki çok yönlü etkileşimiere bu altbaşlık altında değindim. Gerçekçi bir karamsarlık için bunlar yeterli değilse, bütün bunların, aşağıdaki alt-başlık altında (hakkını vermeyerek, çok kısa ve kabaca da olsa) değineceğimiz çevresel ve ekolojik sorunlarımızia ve erozyon ve orman-kıyıını ile eklemleşen boyutlarını da hep-bir-arada düşünmenizi istiyorum. 3. TÜRKIYE'NIN EKOLOJIK VE ÇEVRESEL SORUNLARINA ÇOK KISA BIR BAKlŞ Türkiye' nin, hem azgelişmişlik çerçevesi içinde hızlı ve çevre sorunlarına karşı duyarsız bir endüstrileşme sürecinden hem de hızlı nüfus artışından kaynaklanan ciddi çevresel ekolojik sorunları vardır ve bu sorunlar giderek büyüme istidadındadır. İzmit ve İzmir körfezleri dünyanın en kirli tuzlusuları arasında yer alır. İstanbul'un A nadolu ve Rumeli yakalarındaki kıyı şeridinde de kirlenme had safhadadır. İstanbul çevresindeki suların daha da ciddi boyutlarda kirlenmesini ancak derin ve yüksek-debili İstanbul Boğazı önlemektedir. Endüstrileşmenin yoğunca olduğu Çukurova, Bursa Ovası, Ankara ve İzmit, İzmir ve Eskişehir gibi kentlerin civarındaki çaylar, gerek endüstriyel atıklar gerekse antılmadan salınıvermiş insan dışkıları ile rekor derecede kirlidirler. Ortalama Türk insanı, ortalma bir Kuzeybatı Avrupalı'nın tükettiği enerjinin onbeşte birini ve ortalama bir Yunan'lının tükettiğinin dörtte birini tüketirken; Kuzeybatı Avrupa ülkelerinde ve Yunanistan'da kişi başına düşen özel otomobil sayısı Türkiye'dekine kıyasla, sırasıyla, 8 ve 4 kat daha fazla iken bile, Türkiye'de ciddi hava kirliliği sorunları da vardır. Üretilen kirliliğin mikyasının endüstriyel üretimle pozitif korelasyon içinde olduğu düşünülürse, tablonun ciddiyeti daha açık bir biçimde anlaşılır. Türkiye'de kişi başına düşen endüstriyel üretim ve tüketimin Kuzeybatı Avrupa standartlarına büğün çıkması demek, Türkiye'nin gerçekleştirdiği endüstriyel üretimi yaklaşık oniki kat arttırması demektir 15 Eğer sözkonusu kişi-başına-düşen tüketim standardına 50 yıl sonra varacağınız varsayılsa, bu arada nüfus iki kat artmış olacağı için, endüstriyel üretimimizin, oniki değil, yirmidört kat arttırılması gerekecektir. Oysa, Türkiye, bugünkü üretimini gerçekleştirirken bile onca çevresel kirlilik üretmiştir ki, 1980'li yılların ikinci yarısında yayınlanan Avrupa kaynaklı bir rapor, Türkiye'nin çevre-kirliliği bağlamında Avrupa standartlarını tutturması için yapması gereken yatırım miktarını 17 milyar dolar olarak vermiştir. Rakamlarda bir çelişki yoktur. Üretilen endüstriyel atık (ve dolayısıyla potansiyel kirlilik) endüstriyel üretim ile bire bir korelasyonda iken, Avrupa' nın yaklaşık 12 kat büyük kişi başına endüstriyel üretimine rağmen Türkiye' den temiz bir çevreye sahip olduğunu ima eden bu rakamlar, bir çelişkiye değil, çevre kirliliğini önleyecek yatırımların, endüstriyel gelişme hızının da üstünde bir hızla artması gerektiğine işaret etmektedir. Oysa Türkiye, bu tür yatırımları kamu sektöründe yapacak ve de özel sektörde yapılmasını sağlayacak

15 nan ı ra, alt mla- ~ın e- eşe n EKONOMIK Y AKLAŞIM 37 cinsten bir yönetime son 40 yıldır sahip olmamıştır ve gelecek bir kaç nesiljcjc sahip olacağa pek benzememektedir. Burada özetle vurgulamak istediğim şudur: Çevresel ve ekolojik sorunların büyüklüğü ve ciddiyeti üç temel faktöre bağlıdır: (1) Kişi başına düşen endüstriyel üretim (2) Nüfus (3) Çevre kirliliğini önleme için geçmişte yapılmış olan ve yapılan yatırımların mikyası. ~esel ~yar na!vren bul kara r ge- Tü~kiye'de nüfus artış hızı hala %2 civarında seyretmcktedir ve Türkiye, bu arada pek beceremiyor olsa da, hızlı bir üretim artışı hedefleyen, elinden gelse kişi başına düşen ortalma yıllık-büyüme hızını yılda %5'lerin üzerine çıkarmayı amaçlayan bir ülkedir. Son 15 yıldır bu rakamı tutturamamış olmakla birlikte, varsayınız ki, bu tür hızlı bir büyüme oranını gerçekleştirdik ve idame ettirebildik. Bu arada, eğer nüfus artış hızında çok önemli bir düşme olmazsa (ki, böyle ani düşme beklenemez) ve eğer Türkiye'nin gerek özel gerek kamu sektöründeki yöneticiler çevre kirliliğini önleme amaçlı yatırımları, sair endüstri yatırımlarının birkaç katı hızla arttırmaya yanaşmazlar ise (ki, yanaşacağa hiç benzemiyorlar), Türkiye'nin çevresel ve ekolojik sorunları bir çığ gibi büyüyecektir. biri kele sıra- ı dül dül deması :ağımiki kleşanan ı tut- kirli k kiima ri yel k iye, acak Su sorununa da kısaca yeniden değinelim: BM kategorizasyonuna göre bir ülkenin su kaynakları açısından zengin sayılabilmesi için kişi başına yılda brüt-potansiyel ı metreküp suya sahip olması gerekir. Bu, geliştirilmiş olsun olmasın, varolan tüm su kaynaklarını kapsadığı için, "gelişmişlik" ölçütüyle ilgili olmayan bir standarttır. Türkiye bugün yaklaşık 2,400 metreküp ile fakir grubun üst sıralarında yer almaktadır. Sayın Demirel bu ülkenin başına başbakan olarak ilk geçtiği 1965 yılında Türkiye, kişi başına yaklaşık 5,000 metreküp su kaynağı ile orta zengin bir ülkeydi. Demokrat Parti iktidarı ele geçirdiğinde, su açısından zenginlik klübünün sınırında idi. ı 930'larda ise bu ölçütte kesinkes zenginler klübünün içindeydi. Demirel'in 120 milyonluk Böyük Türkiye Vizyonu (!)gerçekleştiğinde ise, kesinkes "fakir/er klubü"nün ortasmda yer alacaktır-lıatta biraz altmda 16 Türkiye'de hızlı nüfus artışının ekolojik kaynaklar üzerinde baskısı yok muymuş, beyler? Rica ederim, şapkalarınızı önünüze koyup bir daha düşününüz. Şunu da düşününüz: Bunca yıllar iktidarda kalmışken nüfus planlaması ve hatta nüfus kontrolu hakkında niçin o lumlu tek bir adım atmadınız? "İslam ülkesinde oy kaybı korkusu"mu? Kuşkusuz! Ama Malezya da bir İslam ülkesi, ve bu alanda tutarlı ve ciddi bir kampanya başlatmaktan ve bu kampanyayı bir hükümet politikası olarak yürütmekten kaçınmadı 17 Türkiye'nin ekolojik sorunları ve bu sorunların nüfus artışına ve endüstrileşmeye paralel olarak nasıl ve neden artacağı üzerinde derinlemesine durmak için yerimiz çok dar. İleride bu konuyu başka bir çalışmada etraflıca ve hakkıyla incelerneyi planlıyorum. Ama bu konuyu kapatmadan önce Türkiye'deki erozyon ve orman kıyıını sorunlarına kısaca da olsa değinmeden geçemiyeceğim.

16 38 M. Kemal Çokman 3. 1 EROZYON SORUNU VE EKILI ALANIN AŞIRI GENIŞLETiLME OLGUSU ( ) Türkiye'nin önemli bir erozyon sorunu vardır ve bu sorun, orman ve mer'a kıyıını sorunuyla yakından ilgilidir. Türkiye, yılda 500 milyon ton toprağını erozyon yoluyla kaybetmektedir. Bu, 2 cm derinlikte 200 bin dekarlık üst toprak kaybına eşdeğerdir. Her yıl taşınan bu toprak materyali ile birlikte 8.7 milyon ton bitki besin maddesi taşınıp gitmektedirıs. Gübre eşdeğeri olarak hesaplandığında, erozyonla kaybedilen bitki besin maddelerinin parasal değeri 1980 fiyatlarıyla 260 milyar TL (yaklaşık 8 milyar dolar) etmektedir19. Bu kaybın, marjinal de olsa, bir artış eğiliminde olduğundan şüphelenilmekte ve İç Anadoluda rüzgar erozyonunun giderek artmasından ve ABD' nin Kansas, Kuzey Texas, Güney Dakota civarında 1930'larda olduğu gibi toz ve kum fırtınalarının önümüzdeki ikiüç nesil içinde Orta Anadoluda da oluşmasından korkulmaktadır. Erozyonun önemli bir sorun haline gelmiş olmasının temelinde iki önemli faktör yatmaktadır (i) Türkiye'de tarıma elverişli olmayan marjinal arazilerin, özellikle 1950 yılından sonra ekime açılmış olması ve (ii) buna bağlı olarak ortaya çıkan mer'a ve orman kıyımı sorunu. Bunlardan ikincisine aşağıda, 3.2 başlığı altında değineceğiz. Şimdi, ilki üzerinde bazı rakamlar verip kısa bir yorum yapmak istiyorum: 1927 yılında, Türkiye'de km 2 başına 15 kişi düşerken ekime elverişli olan 23 milyon h. arazinin sadece 4.4 hektarı yani yaklaşık altıda biri ekiliydi. Ekili arazi miktarı 1928'de 8.5 milyon hektara, 1 950'de ise 14.5 milyon hektara çıkmıştı 20. Bayar-Koraltan-Menderes üçlüsü'nün iktidara geldiği yılda Türkiye'de tarıma elverişli olmayan ve orta veya daha şiddetli erozyona açık arazilerde hemen hemen hiç ekim yapılmamaktaydı yılları arasında 8.3 milyon hektar daha arazi ekime açıldı 21 ; böylece, ekili arazinin büyüklüğü bu dönemde %57 oranında arttı ve 22.8 milyon hektara ulaştı. Artık, Anadolu'da ekime elverişli olmayan araziler de ekime açılmaya başlamıştı. Ekili arazilerin aşırı genişletilmesine olanak veren politikalar, daha sonraları da sürdürülmüş ve tarım arazileri 1970'te (l955'e kıyasla %20'lik bir artış ile) 27.2 milyon hektara ve en nihayet günümüzde 27.7 milyon hektara yükselmiştir 'ten bu yana bu artış hızı yavaşlamış ve erozyona açık arazilerin işlenmez hale gelip terkedilmesinin de etkisiyle bugünlerde 27.7 milyon hektar civarında stabilize olmuştur. Fakat bugün dahi, yaklaşık 6.1 milyon hektar V. VI. ve VII. sınıf arazi (yani toprak özellikleri bakımından yetersiz ve orta veya şiddetli erozyon riski taşıyan topraklar) ekilmeye devam edilmektedir. Araziler özelliklerine göre, hiç sorun göstermeyen I. sınıf topraklar ile bitkisel üretime olanak vermeyen VIII. sınıf topraklar arasında sekiz sınıfa ayrılırlar. Bu sekiz arazi sınıfından ilk dördünde toprak işlemeye uygundur; son dört grup ise, orman ve mer'a gibi devamlı bitki örtüsü altında bulundurulmak zorunda olan topraklardır 13 Aşağıdaki Tablo 1990'lı yılların başında, Türkiye' deki arazi kullanma durumunu özctlcmektedir.

17 ı an EKONOMIK Y AKLAŞIM 39 TABLO V KALITE KATEGORIZASYONUNA GÖRE TÜRKIYE'DE ARAZI KULLANMA DURUMU ıru- )Ct- lşi- nıp ad- \.tedç \as, iki- tat- lı n- kıilki 1-4 Sınıf 5-8 Sınıf Toplam milyon h. milyon h. milyon h. o/o Kuru Tarım Sulu Tarım Bağ-bahçe ve Özel Ürünler Ekili Arazi Çayır-Otlak 3.27 ı Orman ı Çalı-Funda Diğer ı TOPLAM ı. ı ıoo.o Kaynak: Türkiye Çevre Sorunları Vakfı, Türkiye'nin Çevre Sorunları. ı 99 ı, s aha ları bu ve- Bu tablo' nun özet olarak işaret ettiği şudur: Tükiyc'dc, tarıma hiç açılmaması gere ken ve orta ve yüksek erozyon riski taşıyan V.-VIII. sınıf arazilerden 6.11 milyon hektar arazi tarıma açılmıştır. Bu; toplam tarım arazisinin %22 'sini teşkil etmektedir. Bu araziler hakkında Türkiye Çevre Vakfı'nın bir raporu şunları yazınaktadır: "... Toprak özellikleri bakımından yetersiz, erozyon riski taşıyan, ıslaklık ve iklim koşulları nedeni ile işlenıneye uygun olmayan V., VI. ve VII. sınıf araziler(...) devamlı bitki örtüsü altında bulundurulmaları halinde dahi, V. sınıftan başlayarak VII. sınıfa doğru gittikçe artan sorunlara sahiptirler. Bu koşullara rağmen bu tür arazilerin milyon hektarında işlemeli tarım uygulanmaktadır. Çok şiddetli erozyon görülen bu alanlardaki topraklar hızla elden çıkmakta ve yerlerinde bölgeye has mer' a veya orman bitkilerinin dahi yetişemiyeceği koşullar oluşmaktadır. Yaklaşık 6 milyon hektar tutanndaki işlenen bu arazinin tamamının 1990 yılına kadar, mcr'a ve arınana dönüştürülmesi için planlar yapılınalı ve uygulamaya gidilmclidir " Oysa bu bağlamda I 965'ten bu yana hiçbir şey yapılmamıştır: Konu kendi haline bırakılmış; oy kaybetme korkusu gibi malum gailelerle gözardı edilmi~tir. ı 955 senesinde ekilen arazinin 22.8 milyon hektara ulaştığı göz önünde tutulursa, Türkiye'nin ekili tarıma uygun alanlarm tümünü yıllan arasında ekime açmış olduğu; bundan sonra tarım arazisindeki artışların genellikle ekime elverişli olmayan ve erozyana açık IV.-VIII. sınıf arazilerden kaynaklandığı ve bunun gerek ekolojik açıdan, gerek ülkenin orta ve uzun va-

18 40 M. Kemal Çokman deli refahı açısından son derece sakıncalı bir politika olduğu açıktır. Hal bu iken, tüm sakıncalarına rağmen, gerek DP döneminde ve gerekse daha sonraları 1980'1ere dek bu politikalar sürdürülmüştür. Söz konusu dönemde iktidarı elinde tutanların bu politikaları sürdürmelerinde, popülizm ve oy-kaygısının etkin olmuş olduğuna ve de ayrıca konunun, bu bölümde üzerinde durduğumuz hızlı nüfus artışıyla doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çekmek isterim. Şunu da vurgulamak isterim: Bu bağlamda "deniz I 970'1erin başında bitmiştir". Türkiye' deki enflasyon oranının uzun vadeli grafiği çizildiği taktirde, ortaya bir J eğirisi çıkar. Soru: Gerçi bu J-Eğrisinin yukarı doğru kıvrıldığı zaman diliminde (yani arası) OPEC petrol zamlarının Türkiye'ye geç yansıtılmasının ve benzer bir biçimde 1970'lerin ilk yarısında sürdürülmüş "gerçekçi-olmayan kur ve faiz politikaları"nın etkisi vardır ve gerçi J-eğrisi arasında (12 Eylül askeri rejiminin Özal döneminin ilk yarısana da sarkan otoriter kemer-sıkma politikaları sayesinde) ters dönüp bir "bombe" yapmıştır ve gerçi enflasyonun (bombeli de olsa) bu tür bir J-eğrisi çizmesinin ardında "ucube kamu maliyesi" uygulaınaları ve onulmaz oranlarda vergi kaçakçılığına göz yuınulr,ıa olgusu da vardır; ama acaba ekili arazilerin genişletilmesi bağlaınında "denizin bitmiş" olması ile hızlı nüfus artışının sürüp gitmiş olması olgularının birarada varolmasının da bu enflasyonist baskıları arttırma bağlamında etkisi olmamış mıdır? Bence olmuştur. Hem de önemli ölçüde. Bu closure ile bu bölüme son vermek vardı; ama mer' a ve orman konusuna çok kısa da olsa değinmeden geçemeyeceğiz MER'A-KIYIMI, ORMAN SORUNU VE BIR ÖNERI MER'A KlYlM/ VE ORMAN SORUNU Ekili arazilerin aşırı genişletilmesine paralel olarak I 954 yılında 44.3 milyon hektar o lan m er' a arazisi 1970'de 26.1 milyon hektara 1980'dc 2 I.8 milyon hektara ve en nihayet 1990'da 20.7 milyon hektara düşmüştür 25. Yani, mer'alar 1954 ile 1980 arasında yarı yarıya azalmıştır. FAO tanırnma göre "en az beş yıl süreyle hayvan beslenen ekili veya yabani otla kaplı otlak alanı" cinsinden mer' alardaki azalma ise, yılları arasında daha da yüksek seyretmiştir. 1970, 80 ve 90 yılları itibariyle bu tanıma giren mer' a alanı, sırasıyla, 10.8, 9.7 ve 8.6 milyon hektardı. Bu tanıma giren mer'alar, toplam tarım alanının oranı olarak I 970 ile 1990 arasında, %28.1 'den %23.6'ya düşmüştür. Bu gelişıneler esnasında, 1954 ile 1990 yılları arasında m er' al ara yayılan hayvan yoğunluğu ortalama yaklaşık üç katına çıkmış; "...(bunun) sonucu, ıner'alarda ot verimi ve kalitesi düşerken; 1950'lerde 26 civarında bulunan çayır bitkisi türünün 5-6 türe indiği belirlenmiştir 26. Ormaniara gelince: Bugün Türkiye'de orman sayılan alanın genişliği 20.2 milyon hektardır ve ülke yüzeyinin %26.2'sini kapsamaktadır. Fakat Tablo IV' dan görüldüğü üzere, bu 20.2 milyon hektarın milyon hektarı (ya da %56'sı) "verimsiz" kategorisindedir. Verimli koru ormanlarının alanı ise sadece 6.2 milyon hektardır (orman sayılan alanın sadece %30'u). Dolayısıyla "verimli koru ormanları" ülke topraklarının sadece %7.8'ini kaplamaktadır.

19 ı an sa liti!ürbu :ekir". ~ırı -80 nde ki si ya- ap - bu ı de EKONOMIK Y AKLAŞIM 41 TABLO VI TÜRKIYE'DE ORMANLARlN NITELIK VE IŞLETME BIÇIMINE GÖRE DAGLIMI İşletme biçimleri a) Koru Ormanları -İbreli Ormanları -Yapraklı Ormanlar -Karışık Ormanlar b) Baltalık Ormanlar TOPLAM Verimli % ı. o ı Verimsiz % ı 1.35 Toplam Kaynak: Orman Genel Müdü_rlüğü 1988 Döneı Sermaye Bütçesi. Aktaran: Türkiye.Çcvre Vakfı, Op. cit.. s. 321 Not: Tablo V ile bu Tablo arasında orman alanı rakamları açısından, ufak ta olsa bir fark var: Tablo V, orman a lanları toplamını 15.3 milyon hektar ve Türkiye yüzölçümünün %1 9.5'i olarak verirken; bu tablo, bu oraııı %20.2 (dolayısıyla 15.7 milyon hektar) olarak vermektedir. ı da lcu lr.ıa ol roıyet arııanı ı da yla, )laj54 tma rın- tar ~0.2 koı'u). Türkiye'de Koru Ormanlarının bir hektarında 74 m 3, Baltalık Ormanların hektarında 17.6 m3 olmak üzere ortalama 48 m 3 /h hammade-odun varlığı bulunmaktadır27. Bu, Eski Yugoslavya'da 129, Japonya'da 89 ve Avrupa ortalaması ~larak 105 ın 3 tür 28. Hektar başına düşen odun verimi cinsinden hesaplanırsa, Türkiye' deki 15.1 milyon hektar orman arazisi, 7.0 (veya 7.2) milyon hektar Avrupa-eşdeğeri-orman'a tekabül etmektedir. Başka bir deyişle, Avrupa ortalaması eşdeğerine tercüme edildiği taktirde, diyebiliriz ki, Türkiye'nin %20.2'si değil, aslında, yakla~ık sadece %9'u (veya %9.3'ü) ornıanla kaplıdır 9 Türkiye'de yılları arasında 42,965 orman yangını çıkmış ve toplam 1.35 milyon hektar orman yanmıştır. Bu yangınların %47'sinin sebebi belirlenememiş, sebebi belirlenen orman yangınlarının %52.5'inin bilerek (kasten) çıkarıldığı %44.9'unun ise ihmal nedeniyle çıktığı sonucuna varılmıştır 30. Fakat bu orman kıyıını, Cumhuriyet dönemi boyunca yapılan ağaçlandırma çalışmaları ile önemli ölçüde telafi edilmiştir. Cumhuriyet dönemi boyunca 1987 sonuna kadar, 1.ı milyon hektar orman-içi 41,000 h. orman-dışı ağaçlandırma çalışınası yapılmış; ayrıca 243 bin hektarda enerji ormanı kurma, 180 bin hektarda erozyon-kontrolu-amaçlı ve 53 bin hektarda da otlak-iyileştirmc-amaçlı orman yetiştirme çalışması gerçekleştirilmiştir31. Mer'alar açısından büyük kıyım son yarım yüzyılda gerçekleşmiş ise de, Anadolu'da orman kıyımının tarihi binyıllarla ölçülür. Anadolu, orman örtüsünün kalitesi ve humus tabakası açısından Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine kıyasla fakir bir memlekettir~ ve Anadolu ekolojik bakımdan yorgundur. Çünkü neolitik çağdan beri bağrında (çağına göre yüksek bir nüfus yoğunluğuna sahip) toplumlar besleıniştir. Bu arada humus tabakasının ve orman örtüsünün çok büyük bir kısımını kaybetmiştir. Bugün, Anadolu' daki or-

20 42 M. Kemal Çokman manların büyük bir kısmı ikinci ve üçüncü nesil ormandır. Üstelik, yukarıda da işaret ettiğimiz üzere, resmi istatistiklerde "orman" diye geçen ormanların önemli bir kısmı verimsizdir; gerçekten orman değil de, maki veya çalıçırpı ve bodur ağaçlardan müteşekkil örtülerden ibarettir. Anadolu'nun neolitik çağdan beri iskan edilmiş bulunmasından kaynaklanan "ekolojik yorgunluğu"nu simgeleyen bir örnek vermek istiyorum: Ankara'nın yaklaşık 100 kilometre kadar Güneybatısında Kral Mi das'ın Mezarı bulunmaktadır. M.Ö. 8. yüzyıla ait olan Frig Kralı'nın mezarını ziyaret etmiş olanların dikkatini çekmiştir: mezar, çapı yarım metreden büyük işlenınemiş toınruklarla desteklenmiş bir çatıya sahiptir. Oysa mezarın bulunduğu çevrede, dcrelerin yanında yetişen sögütlerden başka ağaç yoktur. Çapı yarım metreden büyük ağaçlara ise, bugün en zengin ormanlarıınızda bile nadiren rastlanınaktadır; Kısacası, Anadolu son yıl içinde ve (özellikle son üç-dört yüzyılda) çok önemli derecede ve boyutta ekolojik ve çevresel tahribata uğramış bir toprak parçasıdır. bilimsel tanımıy Ayrıca çağdaş bazı bilimsel çalışınalar ve kompütür projeksiyonlarının işaret ettiğine göre, bugünlere kadar tahıl deposu olarak bilinen İç Anadolu Bölgesi ciddi bir çölleşme tehlikesi ile karşıkarşıyadır. Aslında İç Anadolunun önemsiz addedilemeyecek bir kısmı daha şimdiden çölleşmiştir. "Çöl", Sahra'daki gibi kum tepelerinin varlığını gerektirmez. Taban kayanın ortaya çıktığı veya üst-toprağın (Top-soil'in) bitki yetişmesine olanak sağlarn~~'acak derecede erozyon ile taşınıp gitmiş olduğu her arazi parçası, la çöldür. İstanbul'dan binip Ankara'ya gelirken güneşle uyanıp pencereden bakınız: Bu tanıma uygun alanların, arazinin yaklaşık %1 5-20'sini kapsaclığını gözleyeccksiniz REFORESTRASYON ILE ILGILi BIR ÖNERI "Orman yetiştirme çalışmaları henüz yeterli düzeyde değildir. Bilimsel araştırmaların bulguları, Türkiye'de kesinlikle en kısa zamanda ağaçlandırılması gereken alanın 18 milyon hektar dolayında olduğu ve ancak yılda en az hcktarda ağaçlandırma yapılması durumunda kritik noktadan uzaklaşılabileceğini ortaya koymuştur" 32. Bu gerçekleştirilmesi zor bir iş değildir. Kırsal kesimde işsizlik vardır. Dolayısıyla kırsal kesim ( 1996 Ocak ayı fiyatlarıyla) senede 100 milyon TL ücretle ve ekim ve hasat aylarında toplam 3-4 ay izin vermek kaydıyla, 100,000 vasıfsız işçi toplarsınız. Bunları kısa bir eğitimden geçirdikten sonra, yukarıdaki koşullarla, ağaçlandırma çalışmalarında istihdam edersiniz. Günde 8 saat çalışmayla, bir işçinin 40 fıdan diktiğini varsayınız (Bu gerçekçi bir rakamdır). O zaman, 100,000 işçi, 250 günde, 1 milyar fidan diker. Fidanların metrekareye bir tane olmak üzere dikileceği düşünülürse, bu, yılda ı,000 km 2 veya 100,000 hektar'lık arazinin ağaçlandırılması demektir. 3 yılda hektar, ı8 yılda 1.8 milyon hektar ağaçlandırılmış olur. Böyle bir projeye ı 965'te başlansaydı, bugün km 2 yeni bir orman kuşağı, İç Anadolu'nun çevresini Kuzeyden ve Güneyden kuşatmış o lurdu; ABD'deki bilim adamları ve bilgisayarları da, İç Anadolu'nun 21. yüzyılın ikinci yarısında çölleşme tehlikesi içinde bulunduğuna dair bir sonuca ulaşmamış olurlardı.

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı % 50 civarındadır. Türkiye de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal üretim değerinin yaklaşık

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur. Türkiye de Nüfusun Tarihsel Gelişimi Türkiye de Nüfus Sayımları Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim içindedir. Nüfustaki değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU Doç.Dr.Tufan BAL GİRİŞ Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulan, o tarihten bu güne kadar ekonomik ve sosyal yapısını değiştirme anlayışı içinde gelişmesini sürdüren ve gelişmekte

Detaylı

Türkiye nin Tarımsal Ürün İthalatı-İhracatı ve Hedefleri

Türkiye nin Tarımsal Ürün İthalatı-İhracatı ve Hedefleri Türkiye nin Tarımsal Ürün İthalatı-İhracatı ve Hedefleri Bir zamanlar tarımsal üretimde kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyeti 1980 li yıllardan sonra uygulanan yanlış tarım politikaları

Detaylı

LÜTFEN KAYNAK GÖSTEREREK KULLANINIZ 2013

LÜTFEN KAYNAK GÖSTEREREK KULLANINIZ 2013 OECD 2013 EĞİTİM GÖSTERGELERİ RAPORU: NE EKERSEN ONU BİÇERSİN (4) Prof. Dr. Hasan Şimşek İstanbul Kültür Üniversitesi (www.hasansimsek.net) 5 Ocak 2014 Geçtiğimiz üç hafta boyunca 2013 OECD Eğitim Göstergeleri

Detaylı

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Günümüzde çok amaçlı bir kullanım alanına sahip olan Mısır, Amerika Kıtası keşfedilene kadar dünya tarafından bilinmemekteydi. Amerika Kıtasının 15. yüzyıl sonlarında keşfedilmesiyle

Detaylı

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 Türkiye de Arazi Kullanımı Türkiye yüzey şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Ülkemizde oluşum özellikleri birbirinden farklı

Detaylı

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türk ekonomisi 2014 yılının başında hızlı artırılan faiz oranlarıyla

Detaylı

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR 2007 yılında çalışmaları sürdürülmekte olan nüfus sayımının ilk sonuçları açıklanmış bulunmaktadır. Bu sonuçlara göre

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ NÜFUS ve KENTLEŞME 211 İÇİNDEKİLER 1.NÜFUS... 1 1.1. Nüfus Büyüklüğü, Nüfus Yoğunluğu ve Nüfus Artış Hızı... 3 1.2. Yaş ve Cinsiyet Dağılım Özellikleri... 8 1.2.1. Nüfusun

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş ) Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; ülkelerin kalkınmasında, ülkenin dünyadaki etki alanını genişletmesinde potansiyel bir güç olarak önemli bir faktördür. Nüfusun potansiyel gücü, nüfus miktarı

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) ESAGEV - Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma Geliştirme Vakfı www.esagev.org iletisim@esagev.org +90 (312) 750 00 00 Oğuzlar Mh. 1397. Sokak No: 11/1 Balgat,

Detaylı

İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR

İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR Araştırma Notu 09/31 01.03.2009 İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR Seyfettin Gürsel ***, Gökçe Uysal-Kolaşin ve Mehmet Alper Dinçer Yönetici

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

KARS ŞEKER FABRİKASI RAPORU

KARS ŞEKER FABRİKASI RAPORU Şu an 240 çalışana sahip şeker fabrikası da, üretimin artması durumunda daha önce olduğu gibi istihdamını 400 lere çıkarabilecek ve il ekonomisine giren sıcak para miktarı da artacaktır. KARS ŞEKER FABRİKASI

Detaylı

T.C. Kalkınma Bakanlığı

T.C. Kalkınma Bakanlığı T.C. Kalkınma Bakanlığı 2023 Vizyonu Çerçevesinde Türkiye Tarım Politikalarının Geleceği- Turkey s Agricultural Policies at a Crossroads with respect to 2023 Vision 2023 Vision, Economic Growth and Agricultural

Detaylı

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI Avusturya da un üretimi sağlayan 180 civarında değirmen olduğu tahmin edilmektedir. Yüzde 80 kapasiteyle çalışan bu değirmenlerin ürettiği un miktarı 500 bin

Detaylı

NİSAN 2017 ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU

NİSAN 2017 ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU Türkiye Geneli Bitki Gelişimi Türkiye de 2016-2017 Ekim sezonunda buğday ekim alanlarının geçen yılki rakamı koruyacağı hatta çok azda olsa özellikle İç Anadolu Bölgesinde artış olacağı tahmin edilmektedir.

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ankara Ülke Ekonomisinde Etkili Olan Faktörler Tarih Doğal Kaynaklar Coğrafi yer Büyüklük Arazi şekilleri

Detaylı

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM

SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM 1 SAĞLIK HARCAMALARINDA SON DURUM Temmuz 2018 Sağlık harcamaları ekonomik kriz sonrası yaşadığı düşüşten sonra artma eğilimi göstermiştir. 2016 yılında sağlık harcamaları, 2017 yılında beklenenden daha

Detaylı

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM

GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM GENEL SOSYOEKONOMİK GÖRÜNÜM 2014 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı na göre Afyonkarahisar ın nüfusu 706.371 dir ve ülke genelinde 31. sıradadır. Bu nüfusun 402.241 i il ve ilçe merkezlerinde, 304.130 u ise

Detaylı

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN- 2017 ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU (12.06.2017) Türkiye Geneli Bitki Gelişimi Türkiye de 2016-2017 Ekim sezonunda buğday ekim alanlarının geçen yılki rakamı koruyacağı hatta

Detaylı

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU Zinnur YILMAZ* *Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, SİVAS E-mail: zinnuryilmaz@cumhuriyet.edu.tr, Tel: 0346 219 1010/2476 Özet Yüzyıllardan

Detaylı

1. Nüfus değişimi ve göç

1. Nüfus değişimi ve göç Sulamanın Çevresel Etkileri Doğal Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Biyolojik ve Ekolojik Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Sağlık Etkileri 1.Nüfus değişimi ve göç 2.Gelir düzeyi ve işgücü 3.Yeniden yerleşim 4.Kültürel

Detaylı

Araştırma Notu 15/180

Araştırma Notu 15/180 Araştırma Notu 15/180 22 Nisan 2015 ÇOCUKLARIN YARISI MADDİ YOKSUNLUK İÇİNDE Seyfettin Gürsel *, Gökçe Uysal ve Mine Durmaz Yönetici Özeti Avrupa Birliği standartlarına göre 2013 yılında Türkiye de 0-15

Detaylı

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1 EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER 1 3 M A R T 2 0 1 4, P E R Ş E M B E Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1948 DEKİ EKONOMİK DURUM 2 TABLO I Ülke ABD Doları Danimarka 689 Fransa 482 İtalya

Detaylı

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA DAĞILIMI

NÜFUSUN YAŞ GRUPLARINA DAĞILIMI NÜFUS PİRAMİDİ ve ÖZELLİKLERİ Nüfusun cinsiyete göre yaş gruplarına dağılımını gösteren grafiklerdir. Bir yerin nüfus piramitlerine bakılarak o yerdeki nüfus özellikleri, nüfus hareketleri, nüfusun yaş,

Detaylı

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi TARIMSAL FAALİYETİN ÇEVRE ÜZERİNE ETKİSİ Toprak işleme (Organik madde miktarında azalma) Sulama (Taban suyu yükselmesi

Detaylı

ÇİMENTO SEKTÖRÜ 10.04.2014

ÇİMENTO SEKTÖRÜ 10.04.2014 ÇİMENTO SEKTÖRÜ TABLO 1: EN ÇOK ÜRETİM YAPAN 15 ÜLKE (2012) TABLO 2: EN ÇOK TÜKETİM YAPAN 15 ÜLKE (2012) SEKTÖRÜN GENEL DURUMU Dünyada çimento üretim artışı hızlanarak devam ederken 2012 yılında dünya

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIMIN YAPISI DEĞİŞİYOR. Prof.Dr. Seyfettin Gürsel 1 ve Ulaş Karakoç 2. Yönetici Özeti

TÜRKİYE DE TARIMIN YAPISI DEĞİŞİYOR. Prof.Dr. Seyfettin Gürsel 1 ve Ulaş Karakoç 2. Yönetici Özeti Araştırma Notu 09/24 06.02.2009 TÜRKİYE DE TARIMIN YAPISI DEĞİŞİYOR Prof.Dr. Seyfettin Gürsel 1 ve Ulaş Karakoç 2 Yönetici Özeti Türkiye de tarımsal yapı 1991 ile 2001 arasında fazla değişiklik göstermemesine

Detaylı

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı

Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı Türkiye nin Nüfus Özellikleri ve Dağılışı 1 Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Nüfus miktarı kadar önem taşıyan bir başka kriter de nüfusun yaş yapısıdır. Çünkü, yaş grupları nüfusun genel yapısı ve

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

DR BEŞİR KOÇ KALKINMA

DR BEŞİR KOÇ KALKINMA 1 İktisadi Büyüme ve Büyüme Oranları İktisadi Büyüme, bir ülkede, belirli bir dönemde (genellikle bir yıl) yerli ve yabancı herkes tarafından piyasada üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin parasal ifadesi

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Aralık 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 DÜNYA VE AVRUPA ORMANLARI

ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 DÜNYA VE AVRUPA ORMANLARI ORMAN ENDÜSTRİ POLİTİKASI DERS 3 DÜNYA VE AVRUPA ORMANLARI DÜNYA ORMANLARI Orman Alanı FAO 2007 ye göre dünya orman alanı yaklaşık olarak 3.9 milyar hektardır. Bu miktar, dünya genel alanının % 30 udur.

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

3 1 0 2 20 BUĞDAY RAPORU

3 1 0 2 20 BUĞDAY RAPORU 0 1 Dünya buğday üretimi, üretim devlerinden biri olan ABD nin yaklaşık 4 milyon tonluk üretim azalmasına rağmen bu sene ekili alanların ve verimin artmasıyla paralel olarak Ağustos ayı verilerine göre

Detaylı

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği AİFD Türkiye 2006 Yılı İlaç Harcamaları Değerlendirmesi. bilgilendirme notu. Sayfa 1

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği AİFD Türkiye 2006 Yılı İlaç Harcamaları Değerlendirmesi. bilgilendirme notu. Sayfa 1 Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği AİFD Türkiye 2006 Yılı İlaç Harcamaları Değerlendirmesi bilgilendirme notu Sayfa 1 İçindekiler: Konu Sayfa Genel Değerlendirme: Türk ilaç piyasasında neler oldu?... 3

Detaylı

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE. Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE. Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı 30.09.2013 İçinde bulunduğumuz dönemde Türkiye orta yaş ve yaşlanmakta olan bir nüfus yapısına sahiptir.

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

ORTA KARADENİZ BÖLGESİNDE TARIM ALANLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIMIYLA ORTAYA ÇIKAN SORUNLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ORTA KARADENİZ BÖLGESİNDE TARIM ALANLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIMIYLA ORTAYA ÇIKAN SORUNLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ IV. Ulusal l Ta rr ım ı Ekonomisi i Kong rres i 6-8 - Eylül l 2000 Teki rrdağ ORTA KARADENİZ BÖLGESİNDE TARIM ALANLARININ AMAÇ DIŞI KULLANIMIYLA ORTAYA ÇIKAN SORUNLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Öğr. Gör. Hilmi

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI Dr. Osman Orkan Özer SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI Sürdürülebilir tarım; Günümüz kuşağının besin gereksinimi

Detaylı

3. Emek Piyasası. Grafik-3.1: İşsizlik Oranları (yüzde)

3. Emek Piyasası. Grafik-3.1: İşsizlik Oranları (yüzde) 3. Emek Piyasası Türkiye de işsizlik oranında son dönemde katılık ve bozulmalar dikkat çekmektedir. 2012 yılından itibaren yavaş bir tempoda artan işsizlik oranı 2016 yılı ikinci yarısında belirgin bir

Detaylı

Tarım alanlarının bölünmesi 50 bin kişiye sorulacak

Tarım alanlarının bölünmesi 50 bin kişiye sorulacak Tarım alanlarının bölünmesi 50 bin kişiye sorulacak Şubat 29, 2012-1:29:29 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'nin her yıl arazi bölünmesinden, parsel küçülmesinden dolayı yaklaşık 8 milyar

Detaylı

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Hamit BİRTANE Uzman Mart 2012 TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Günümüz ekonomilerinin en büyük sorunlarından biri olan

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 56 i Bu sayıda; 2012 yılı Büyüme rakamları değerlendirilmiştir. i 1 Ekonomide sert fren Türkiye 2012 de % 2,2 büyüdü. % 4 büyüme hedefi ile

Detaylı

Araştırma Notu 17/212

Araştırma Notu 17/212 Araştırma Notu 17/212 18 Mayıs 2017 15-19 YAŞ ARASINDAKİ 850 BİN GENÇ NE İŞGÜCÜNDE NE EĞİTİMDE Gökçe Uysal * ve Selin Köksal ** Yönetici Özeti 2014 ve 2015 Hanehalkı İşgücü Anketi verileri kullanılarak

Detaylı

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ! İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!! IŞIL KURNAZ" GAZİ ÜNİVERSİTESİ UNDP 2014 İNSANİ GELİŞME RAPORU# TÜRKİYE TANITIM

Detaylı

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler AB inin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Sayfa No Nüfus (Bin Kişi) 1 Nüfus Artış Hızı (%) 2 Cari Fiyatlarla GSYİH (Milyar $) 3 Kişi Başına GSYİH ($) 4 Satınalma Gücü Paritesine Göre Kişi Başına GSYİH

Detaylı

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi Erkek nüfus için, doğuşta beklenen yaşam süreleri 2000-2009 yılları arasında incelendiğinde 2000 yılında 68,1 yıl olan beklenen yaşam süresi 2001-2007

Detaylı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı ARAZİ BOZULUMU LAND DEGRADATİON Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı LAND DEGRADATİON ( ARAZİ BOZULUMU) SOİL DEGRADATİON (TOPRAK BOZULUMU) DESERTİFİCATİON (ÇÖLLEŞME) Arazi Bozulumu Nedir - Su ve rüzgar

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu) ZİRAAT BANKASI 2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI (40 Test Sorusu) 1 ) Aşağıdakilerden hangisi bir kredi derecelendirme kuruluşudur? A ) FED B ) IMF C ) World Bank D ) Moody's E ) Bank

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos 2013 1

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos 2013 1 SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv Otomotiv İç Satışlarda Hızlı Artış Temmuz Ayında Devam Ediyor. Beyaz Eşya Beyaz Eşya İç Satışlarda Artış Temmuz Ayında Hızlandı. İnşaat Reel Konut Fiyat Endeksinde

Detaylı

TÜRKİYE SAĞLIK İNSANGÜCÜ DURUMUNUN ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Şebnem ASLAN

TÜRKİYE SAĞLIK İNSANGÜCÜ DURUMUNUN ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Şebnem ASLAN TÜRKİYE SAĞLIK İNSANGÜCÜ DURUMUNUN ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMASI Prof. Dr. Şebnem ASLAN Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü Antalya-2018 Sağlık Hizmetleri Sunumu Sağlık

Detaylı

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi. www.hazar.org

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi. www.hazar.org Azerbaycan Enerji GÖRÜNÜMÜ Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi EKİM 214 www.hazar.org 1 HASEN Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi, Geniş Hazar Bölgesi ne yönelik enerji,

Detaylı

İktisat Tarihi

İktisat Tarihi İktisat Tarihi 7.5.18 SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun yaralanmasına neden oldu. Ekonomik açıdan uzun dönemde fizik yıkımdan daha zararlı olan normal ekonomik

Detaylı

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Biyosistem Mühendisliğine Giriş Biyosistem Mühendisliğine Giriş TARIM Nedir? Yeryüzünde insan yaşamının sürdürülmesi ve iyileştirilmesi için gerekli olan gıda, lif, biyoyakıt, ilaç vb. diğer ürünlerin sağlanması için hayvanlar, bitkiler,

Detaylı

Araştırma Notu 18/229

Araştırma Notu 18/229 Araştırma Notu 18/229 18 Mayıs 2018 15-19 YAŞ ARASINDAKİ 700 BİN GENÇ NE İŞGÜCÜNDE NE EĞİTİMDE Gökçe Uysal * ve Yazgı Genç ** Yönetici Özeti 2012-2016 dönemine ait Hanehalkı İşgücü Anketi verileri kullanılarak

Detaylı

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU (21.05.2018) Türkiye Geneli Bitki Gelişimi Türkiye de 2017-2018 Ekim sezonunda buğday ekim alanlarının geçen yılki rakamdan daha

Detaylı

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI 8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 364 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 365 8.1 EKONOMİK VE MALİ YÖNLER 8.1.1 Giriş Kent gelişiminin planlaması farklı ülkelerde

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 i Bu sayıda; Ağustos Ayı Dış Ticaret Verileri, 2013 2. Çeyrek dış borç verileri değerlendirilmiştir. i 1 İhracatta Olağanüstü Yavaşlama

Detaylı

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ TÜRKĠYE NĠN BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ÇERÇEVE SÖZLEġMESĠ NE ĠLĠġKĠN ĠKĠNCĠ ULUSAL BĠLDĠRĠMĠNĠN HAZIRLANMASI FAALĠYETLERĠNĠN DESTEKLENMESĠ PROJESĠ ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

Detaylı

Kuraklık Pamuğu da Vurdu

Kuraklık Pamuğu da Vurdu Kuraklık Pamuğu da Vurdu Bilindiği gibi pamuk dünyada söz sahibi olduğumuz ürünlerimizden biri. İhracatımızda önemli paya sahip ve lokomotif sektörlerimizden olan tekstil ve konfeksiyon başta olmak üzere

Detaylı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı İspanya da 120 un değirmeni olduğu bilinmektedir. Bu değirmenlerin çok büyük bir çoğunluğu yılda 2000 tonun üzerinde kapasiteyle çalışmaktadır. Pazarın yüzde 75

Detaylı

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI

BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI BASIN TANITIMI TÜRKİYE DE BÜYÜMENİN KISITLARI: BİR ÖNCELİKLENDİRME ÇALIŞMASI İzak Atiyas Sabancı Üniversitesi ve Rekabet Forumu Ozan Bakış Rekabet Forumu 29 Kasım 2011 Büyüme performansı 2000 li yıllar,

Detaylı

YEŞİL KART: TÜRKİYE NİN EN MALİYETLİ SOSYAL POLİTİKASININ GÜÇLÜ ve ZAYIF YANLARI. Yönetici Özeti

YEŞİL KART: TÜRKİYE NİN EN MALİYETLİ SOSYAL POLİTİKASININ GÜÇLÜ ve ZAYIF YANLARI. Yönetici Özeti Araştırma Notu 09/39 24.06.2009 YEŞİL KART: TÜRKİYE NİN EN MALİYETLİ SOSYAL POLİTİKASININ GÜÇLÜ ve ZAYIF YANLARI Seyfettin Gürsel, Burak Darbaz, Ulaş Karakoç Yönetici Özeti Yeşil Kart uygulaması, herhangi

Detaylı

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Ekonomide Uzun Dönem Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Neden bazı ülkeler zengin bazı ülkeler fakir? Bilgin Bari İktisat Politikası 2 Bilgin Bari İktisat Politikası 3 Bilgin Bari İktisat Politikası 4 Bilgin

Detaylı

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE ARICILIK

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE ARICILIK A. ANAKARALARIN KOLONİ SAYILARI VE BAL ÜRETİMLERİ DÜNYADA VE TÜRKİYE DE ARICILIK H. Vasfi GENÇER Yasin KAHYA A. Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Sayısı ve Bal Üretimi (2002) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)

Detaylı

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜ RAPORU

ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜ RAPORU ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI SEKTÖRÜ RAPORU Elif ÇAM Kalp damar hastalıkları, obezite ve özelikle kanser hastalarının sayısı tüm dünyada yükselen bir seyir izlemektedir. Bu durum sağlıklı ve dengeli beslenme konusundaki

Detaylı

HABER BÜLTENİ xx Sayı 22

HABER BÜLTENİ xx Sayı 22 HABER BÜLTENİ xx.02.2016 Sayı 22 Konya Sanayi Odası (KSO) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen Konya İmalat Sanayi Güven Endeksi Anketi, Türkiye nin yerel

Detaylı

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR ÖZET İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR 17.04.014 Ekim Kasım Aralık Ayları. HAZIRLAYAN Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa DELİCAN İnsan Kaynakları Araştırma

Detaylı

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği Amaç İstatistikî veriler ve karşılaştırmalarla dünyada ve Türkiye deki İSG durumu hakkında bilgi sahibi olmak. 2 Öğrenim hedefleri ILO İSG verileri, WHO meslek

Detaylı

DÜNYA DA BU HAFTA 14 18 ARALIK 2015

DÜNYA DA BU HAFTA 14 18 ARALIK 2015 DÜNYA DA BU HAFTA 14 18 ARALIK 2015 AVRUPA'DA İNŞAAT ÜRETİMİ EKİMDE ARTTI Euro Bölgesinde inşaat üretimi yıllık yüzde 1,1 artış kaydetti Euro Bölgesinde inşaat üretimi ekim ayında aylık bazda yüzde 0,5,

Detaylı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomi Bülteni, Sayı: 16 Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ezgi Gülbaş Orhan Kaya İnci Şengül 1 DenizBank

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012

DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012 DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI YENİ TEŞVİK MEVZUATI HAKKINDA EKONOMİ BAKANINA HAZIRLANAN RAPOR 2012 1 1. Giriş Bölgesel kalkınma veya bölgesel gelişmeler son yıllarda hepimizin üstünde tartıştığı bir

Detaylı

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( ) ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME (2014-2016) I- Dünya Ekonomisine İlişkin Öngörüler Orta Vadeli Program ın (OVP) global makroekonomik çerçevesi oluşturulurken, 2014-2016 döneminde; küresel büyümenin

Detaylı

ORMAN KAYNAKLARININ TURİZM AMAÇLI TAHSİSİNE İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ ODC: 906

ORMAN KAYNAKLARININ TURİZM AMAÇLI TAHSİSİNE İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ ODC: 906 ISBN: 978-605-4610-19-8 ORMAN KAYNAKLARININ TURİZM AMAÇLI TAHSİSİNE İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ ODC: 906 The Determinition of The Problems and Solution ways, Interested in Allocated Forest Resources

Detaylı

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ

NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ 1 NÜFUSUN GELİŞİMİ, DAĞILIŞI VE NİTELİKLERİ 2 NÜFUS VE NÜFUS SAYIMLARI NÜFUS SAYIMLARI NEDEN YAPILIR? DÜNYA NÜFUSUNUN TARİHSEL ARTIŞI VE DEĞİŞİMİ DÜNYA NÜFUSU

Detaylı

Gıda Piyasalarının Değişen Dinamikleri. Türkiye Tarım/Gıda Sanayii nin Rekabet Gücü

Gıda Piyasalarının Değişen Dinamikleri. Türkiye Tarım/Gıda Sanayii nin Rekabet Gücü Gıda Piyasalarının Değişen Dinamikleri Türkiye Tarım/Gıda Sanayii nin Rekabet Gücü Uluslararası ve Ulusal Gıda Piyasalarının Değişen Dinamikleri Global Mal Ticareti, 2010 yılı itibariyle US$15 trilyon

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 i Bu sayıda; Haziran İşgücü ve İstihdam gelişmeleri; Ocak-Ağustos Bütçe verileri değerlendirilmiştir. i 1 Gerçek işsizlikte ciddi artış

Detaylı

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19 HABER BÜLTENİ xx.11.2015 Sayı 19 Konya Sanayi Odası (KSO) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen Konya İmalat Sanayi Güven Endeksi Anketi, Türkiye nin yerel

Detaylı

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 2003-2004 HANEHALKI TÜKETİM HARCAMALARI

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı 2003-2004 HANEHALKI TÜKETİM HARCAMALARI T.C. MALİYE BAKANLIĞI Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Kısa Rapor Hanehalkı Tüketim Harcaması: 77/1 18 Kasım 2005 2003-2004 HANEHALKI TÜKETİM HARCAMALARI DİE nin yayınladığı 2003-2004

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav Mart2011 N201139 POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı POLİTİKANOTU Mart2011 N201139 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Sarp Kalkan 1 Politika Analisti, Ekonomi Etütleri Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Cari açık, uzun yıllardan

Detaylı

ĐSTĐHDAM AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Şükrü Kızılot Gazi Üniversitesi Arş.Gör.Özgür Şahan Gazi Üniversitesi

ĐSTĐHDAM AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Şükrü Kızılot Gazi Üniversitesi Arş.Gör.Özgür Şahan Gazi Üniversitesi 1 ĐSTĐHDAM AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Şükrü Kızılot Gazi Üniversitesi Arş.Gör.Özgür Şahan Gazi Üniversitesi 1- Genel Olarak Bir ekonominin başarı ölçütlerinden birisi de istihdam yaratma kapasitesidir.

Detaylı

Türkiye de Yeşil Büyüme : Zorluklar ve Fırsatlar. Prof. Dr. Erinç Yeldan Bilkent Üniversitesi

Türkiye de Yeşil Büyüme : Zorluklar ve Fırsatlar. Prof. Dr. Erinç Yeldan Bilkent Üniversitesi Türkiye de Yeşil Büyüme : Zorluklar ve Fırsatlar Prof. Dr. Erinç Yeldan Bilkent Üniversitesi 1990 2000 2008 Dünya OECD Türkiye Dünya OECD Türkiye Dünya OECD Türkiye CO2 (milyon ton) 20.662 11.012 129 24.752

Detaylı

DR. BEŞİR KOÇ KALKINMA

DR. BEŞİR KOÇ KALKINMA 1 Korunaksız İstihdam-Vulnerable employment (Çalışan Yoksulluğu-Working Poverty) ILO Genel direktörü Juan Somavia nın 1999 yılında ILO gündemine getirdiği ve Türkiye de işverenler tarafından DÜZGÜN İŞ,

Detaylı

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( )

TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM ( ) TÜRKİYE'NİN GSYH PERFORMANSI TARİHSEL GELİŞİM (196-215) 1. Giriş Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) ülkelerin ekonomik büyümelerini dönemsel olarak ölçmek için kullanılan ve ülkelerin ekonomik büyümeleri

Detaylı

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye Fırsatlar Ülkesi Türkiye Yatırımcılar için Güvenli bir Liman Tarım ve Gıda Sektöründe Uluslararası Yatırımlar Dr Mehmet AKTAŞ Yaşar Holding A.Ş. 11-12 Şubat 2009, İstanbul sunuş planı... I. Küresel gerçekler,

Detaylı