FLURBİPROFEN İN OVULASYON ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİNİN HİSTOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

Transkript

1 FLURBİPROFEN İN OVULASYON ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİNİN HİSTOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Elif Kolay, Kadriye Sezen Uğur, Selin Bayrak, Zeki Sönmez Danışman: Dr. Fatma Helvacıoğlu ÖZET Ovulasyon; hormonlar, büyüme faktörleri ve prostoglandinlerin kontrolünde sağlıklı bir biçimde gerçekleşir; bu süreçte görülen herhangi bir aksaklık dişi infertilitesi ile sonuçlanır. Nedeni belirlenemeyen infertilitenin sorumlularından biri prostoglandin inhibisyonu olarak düşünülmektedir. Prostoglandinlerin sentezindeki aksaklıkların en önemli etkenlerinden biri nonsteroidal anti-enflamatuvarlardır. Bu sınıfta olan ilaçlar özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde uzun süreli olarak ve baş ağrısı, diş ağrısı ve dismenore gibi durumlarda doktora danışılmadan kullanılmaktadır. Çalışmamızda bu grupta olan ve sık kullanılan etken madde flurbiprofenin ovulasyon sürecine olası etkilerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Çalışmada 6 aylık yetişkin dişi Wistar albino türü 20 sıçan kullanıldı ve 4 grup oluşturuldu. Sıçanların östrus döngüleri düzensiz olduğu için ovulasyon potansiyelini ve uygulanacak ajanı standardize etmek ovulasyon indüksiyonu uygulandı. Grup 1: Saf kontrol, Grup 2:Sham Kontrol (yalnızca ovulasyon indüksiyonu), Grup 3: Akut flubiprofen (ovulasyon indüksiyonu+tek doz(100mg/kg), Grup 4: Kronik Flurbiprofen (ovulasyon indüksiyonu+14 gün süresince (100 mg/kg) grupları olarak belirlendi. Çalışmamızda grup 2,3 ve 4. deney gruplarında hormonal uyarımla ovulasyon indüksiyonu için menstural döngünün diöstrus evresindeyken 150 IU/kg insan menopozal gonadotropin (hmg) intramuskuler olarak bunu izleyen 48. saate 75 IU/kg insan koryonik gonadotropin (hcg) intramuskuler olarak uygulandı. Grup 3 deki sıçanlara hcg uygulamasının 6 saat öncesinde 100 mg/kg tek doz halinde verildi. Grup 4 deki sıçanlara 14 gün süresince flubiprofen gavaj yoluyla verildi ve ovulasyon indüsiyonu gerçekleştirilidi. Belirlenen günlerde alınan doku örnekleri ışık ve elektron mikroskopta değerlendirildi. Ovaryumda kontrol grubunda ve ovulasyon indüksiyonu gerçekleştirilen sham kontrol grubunda korpus luteum yapılarının normal yapısal özellik sergilediği ve ovaryumun az sayıda atretik follikül içerdiği gözlendi. Akut grupta oluşan korpus luteumlar normal yapısal özellik sergilerken, kronik grupta çarpıcı bir şekilde korpus luteum sayısında azalma ve yapısal dejenerasyonlar görüldü. Doku genelinde dejeneratif özellik gösteren Graff foliküllerinin çok sayıda olduğu belirlendi.

2 Çalışmamızda elde ettiğimiz veriler göre kullandığımız etken maddenin follikül gelişiminde ve korpus luteum oluşumunda uzun süreli uygulamada dejeneratif değişikliklere yol açtığı belirlendi. Anahtar kelimeler: Flurbiprofen, ovulasyon, korpus luteum, elektron mikroskop GİRİŞ Ovulasyon, olgun folikülün yırtılması sonucu oositin ovaryum dışına atılmasıdır. Ovaryum fizyolojisinde ovulasyonda görülen herhangi bir aksaklık dişi infertilitesi ile sonuçlanır. Ovaryumlarda folikül gelişimi FSH ve LH gibi hormonların salınımı, steroidler, sitokinler, prostoglandinler ve diğer büyüme faktörleri gibi intraovaryan etkenlerin kontrolünde gerçekleşir. Bunların arasında özellikle prostoglandinler ovaryum fizyolojisinde, periovulatuvar süreçte ovulasyonda ve dişi üremesinde anahtar rol oynar. Prostoglandinler siklooksigenazların katalizörlüğünde arakidonik asitten sentezlenirler (2). Siklooksigenazların COX 1 ve COX 2 olmak üzere iki izoformu vardır. Cox 1 bütün dokularda eksprese edilir ve prostoglandin sentezinin kontrolünden sorumludur. COX 2 gereli durumlarda eksprese edilen bir enzimdir. İnflamasyonda hızla ekspresyonu artar. COX 2, immün hücreler ve diğer dokulardaki hücrelerden mitojenik aktivite, proinflamatuvar sitokinler, büyüme faktörleri, tümör promotorları gibi maddelerin salınımı tetikler 2. Ovulasyon ve implantasyon proinflamatuvar yanıt analogu olduğu için COX ekspresyonu bu alanda da etkisini gösterir. PG ler özellikle ovulasyonda folikülün yırtılmasında etkindir. Bu olay gonadotropinler aracılığı ile COX 2 tarafından gerçekleştirilir. Ovulasyonun sonrasında fertilizasyon, desidualizasyon, implantasyon ve doğumda da siklooksigenazların rolü vardır(2). Birçok araştırma siklooksigenazların kümülüs- oosit kompleksi üzerine olan etkisi üzerine yoğunlaşmıştır. PGE2 kümülüs büyümesi üzerinde ilk etkin olan prostoglandindir. Buna ek olarak sıçanlarda ve farelerde COC kompleksi (kümülüs - oosit kompleksi) superovulasyon sonrası PGE1, PGE2, PGF2α sentezler. Bu nedenle prostoglandin sentezini engelleyen herhangi bir ilaç dişi üreme sistemini etkiler. COX 1 knockout farelerde yapılan araştırmalarda farelerin fertil oldukları ancak bazı doğum defektleri gösterdikleri bildirilmiştir (8). COX 2 knockout farelerde infertilite olgusuyla birlikte, ovulasyonda, implantasyonda ve desidualizasyonda anomaliler görüldüğünü öne süren çalışmaların yanı sıra bazı araştırmacılarda COX 2 knock-out farelerde embriyo implantasyon anomalisi görülmezken ovulasyon da ve fertilize olan oosit sayısında azalma olduğunu vurgulamaktadır(2). COX inhibitörleri nonsteroidal anti-inflamatuvar ilaçlar sınıfındadır. Ağrı kesici ve anti-inflamatuvar özellikleri nedeniyle romatizmal hastalıklarda, dismenore, menoraji, baş ağrısı, migren ve diş ağrısı gibi durumlarda doktora danışılarak ya da danışılmadan kullanılmaktadır (4). Kullanılan

3 bu preparatlardan bazıları seçici olarak COX 2 ekspresyonunu engellerken bir grubu hem COX-1 hem de COX-2 ekspresyonunu inhibe eder(2). Flurbiprofen seçici olmayan, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuar etkilere sahip fenilalkanoik asit türevi güçlü bir non-steroidal anti-inflamatuar etken maddedir. Bu etken maddeye sahip preparatlar özellikle ağrı kesici ve anti-inflamatuar özelliklerine bağlı, popüler olarak kullanılan ve reçetesiz ulaşılabilen ilaçlardır (6-7-8). Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya gören ülkemizde en sık kullanılan ilaçlar listesinde birinci sırayı antibiyotikler ikinci sırayı ağrı kesiciler, üçüncü sırayı ise romatizmal ilaçlar almaktadır yılında sosyal bilimler alanında yapılan Geleneksel Tıbbın Yeniden Üretim Sürecinde Kadın -Ankara Kent Örneğinde Kuşaklar Arası Çalışma başlıklı doktora tez çalışmasında bayanların günlük hayatlarında vitaminlerin yanı sıra bu etken maddeye sahip ilaçlardan en çok tüketilen preparatın Flurbiprofen içeren ilaç olduğu vurgulanmıştır(5). Bu nedenle çalışmamızda sıklıkla kullanılan bu etken maddenin akut ve kronik dozlarda ovulasyon üzerindeki olası etkilerinin histolojik olarak değerlendirilmesi hedeflenmiştir. GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışma Başkent Üniversitesi Hayvan Deneyleri Etik Kurulu tarafından onaylanmış (Proje no: DA12/17 ) ve Başkent Üniversitesi Araştırma fonunca desteklenmiştir. Çalışmamızda 6 aylık 20 adet Wistar albino dişi sıçanlar kullanılacaktır. 12 saat gündüz ve 12 saat gece döngüsünde ve 23±2 C lik denetimli sıcaklıkta tutularak tüm deneklerin su ve besine serbest erişimi sağlandı. Bu süre boyunca tüm deneklerden vaginal smear örnekleri alınarak 2 döngü boyunca izlendi. Aynı siklusda olan sıçanlar çalışmaya alınarak, her birinde 5 er denek bulunan 4 grup oluşturuldu. Sıçanların östrus döngüleri oldukça düzensiz olduğu için bu tarz çalışmalarda ovulasyon potansiyelini ve uygulanacak ajanları standardize etmek için ovulasyon indüksiyonu gerçekleştirildi(3). Grup 1: Saf kontrol grubu (n=5), Grup 2: Kontrol grubu (yalnızca ovulasyon indüksiyonu) (n=5), Grup 3: Akut Flurbiprofen Grubu (ovulasyon indüksiyonu ve tek doz (100mg/kg uygulanan grup) (n=5), Grup 4: Kronik Flurbiprofen Grubu (ovulasyon indüksiyonu ve 14 gün süresince (100 mg/kg- gün doz uygulanan grup) (n=5) Çalışmamızda grup 2,3 ve 4. deney gruplarında hormonal uyarımla ovulasyon indüksiyonu gerçekleştirmek için insan menopozal gonadotropin (hmg) uygulandı. Deneklere 3. menstural döngünün di-östrus evresindeyken 150 IU/kg insan menopozal gonadotropin (hmg) intramuskuler olarak verildi ve bunu izleyen 48. saate 75 IU/kg insan koryonik gonadotropin (hcg) intramuskuler olarak uygulandı. Grup 3 deki sıçanlara grup 2 den farklı olarak hcg (human chorionicgonadotropin) uygulamasının 4,5-6 saat öncesinde 100 mg/kg dozunda flurbiprofen in ovulasyondaki akut etkisini değerlendirmek için tek doz halinde verildi. Grup 4 deki sıçanlara flurbiprofen in kronik etkisini değerlendirmek için 14 gün süresince

4 100mg/kg dozunda gavaj yoluyla oral olarak verildi ve uygulamanın 14. gününde ovulasyon indüksiyonu gerçekleştirildi. Belirlenen günde genel anestezi altında ovariektomi yapılarak ovaryum tuba uterina dokuları alınarak ışık ve elektron mikroskop inceleme için aşılagelen izleme yöntemlerinden geçirildiler. Işık mikroskobik değerlendirme için 6 ųm kalınlığında kesitlere Hematoksilen- Eozin ve Masson trikrom boyamaları yapıldı. Tüm ovaryum yüzeyinde yeni oluşan korpus luteumlar ve atretik folliküller sayıldı. İstatistiki yöntem: Gruplar arasındaki farklılıklar Kruskal Wallis yöntemi ile değerlendirilmiştir. Çoklu karşılaştırmalar ise Dunn testi ile belirlenmiştir. α=0,05 tir. Analizler SPSS 17 paket programında yapılmıştır. BULGULAR Kontrol grubunda östrus evresinde alınan ovaryum kesitlerinde; ışık mikroskopta küçük büyültmede ovaryum lorteksinde yeni oluşan korpus luteumlar, ovulasyon öncesi olgun follikül ve gelişimin erken evresinde olan birkaç atretik follikül ayırt edildi (Resim 1a). Büyük büyültmelerde yeni oluşan korpus luteumların lümeninde fibrinin yapılarıyla ayırt edildi. Granüloza hücrelerininin ve teka interna hücrlerinin luteal hücrelere dönüştükleri belirlendi (Resim1b-1c). Elektron mikroskop değerlendirmesinde Graff follikülünden alınan ince kesitte oosit sitoplazması ve zona pellusida normal yapıları ile ayırt edildi. Follikül hücreleri ökromatik çekirdekleri ve hücresel organelleri ile görülürken teka interna hücre sitoplazmasında lipid damlacıkları belirlendi (Resim 1d-1e-1f). Yalnızca ovulasyon indüksiyonu gerçekleştirdiğimiz grubumuzda ovaryumun genel görüntüsü kontrol grubuna benzerdi. Östrus evresinde olduğunu belirlediğimiz deneklerden alınan ovaryum dokusunda tüm yüzeyde çok sayıda korpus luteumun oluştuğunu ve yine folliküler gelişimin erken evresinde olan birkaç atretik follikül varlığı gözlendi (Resim 2a). Büyük büyültmelerde Graff follikünün henüz yırtılığı follikülde, folliküler hücrelerin luteinize olmaya başladığı görüldü (Resim2b-2c). Bu grupta tuba uterina da çevrelerindeki granüloza hücreleri ile birlikte oositler ayırt edildi (Resim 2d). Elektron mikroskop incelemesinde oosit sitoplazmasında granüllü endoplazmik retiulum ve mitokondriyonlar normal yapıları ile görüldü. Zona pellusida ve granüloza hücreleri normal yapıdaydı(resim 2e). Ovulasyon indüksiyonu ve tek doz flurbiprofen uygulaması yaptığımız grupta östrus sabahında alınan ovaryum kesitinin küçük büyültmesinde korpus luteumları ve atretik follikülleri ayırt edildi (Resim 3a). Kontrol gruplarından farklı olarak bu grupta gördüğümüz atretik folliküllerin graff follikülü aşamasında atreziye gittikleri belirlendi

5 (Resim 3b). Bu folliküllerde antrumda oositler granüloza hücreleri görüldü (Resim 3c). Elektron mikroskopta yapılan değerlendirmede oosit sitoplazması yine normal hücre içeriği ile ayırt edilirken, granüloza hücrelerinin çekirdeklerinin kontrol grubundan farklı olarak heterokromatinden zengin olduğu ve sitoplazmalarında vakuollerin şekillendiği ayırt edildi. Teka interna hücrelerinin sitoplazmlarında vakuollerin oluştuğu izlenirken bazılarının apopitotik sürece girdiği belirlendi(resim 3d-3e).Yapılan analizde oluşan korpus luteum sayısı azalmasına karşın istatistiki olarak anlamlı bulunmadı. Kronik grupta akut grupta görülen dejeneratif değişikliklerin artarak devam ettiğini görüldü. Küçük büyültmede dejeneratif korpus luteumların şekillendiği izlendi (Resim 4a). Yeni oluşan korpus luteumlar belirlenmesine karşın doku genelinde olgun folliküllerin atreziye gittikleri belirlendi (Resim 4b-4c-4d). Bu grupta yapılan istatistiki değerlendirmede yeni oluşan korpus luteum sayısının sham kontrol grubuna karşı anlamlı sayıda azaldığı belirlendi (Tablo1-Şekil1). Kronik uygulama sonucu ovaryum korteksinde atretik follikül sayısının kontrol gruplarına karşın yine anlamlı sayıda azaldığı saptandı (Tablo 1- Şekil2). Elektron mikroskopta yapılan incelemede olgun folliküllerden alınan kesitte normal oosit yapısı ayırt edilmesine (Resim gösterilmedi) karşın oosit sitoplazmasında yoğun vakuol oluşumu ve GER tubuluslerinin diğer gruplara göre oldukça arttığı belirlendi (Resim 4e). Bu bulgu ovulasyon gerçekleşse bile bazı oositlerin normal yapısını kaybettiğini düşündürdü. Teka interna tabakasında elektron yoğun sitoplazmalı ve apopitoza giden teka interna hücreleri belirlendi (Resim 4f). Uzun süreli yapılan flurbiprofen uygulamasının oluşan korpus luetum sayısında diğer gruplara karşın anlamlı değerde azaldığı belirlenirken oluşan atretik follikül sayısının anlamlı olarak arttığı saptandı. Resim 1: Kontrol Grubu:K; Korpus luteum, A; Atretik follikül, Ti; Teka İnterna, O; oosit sitoplazması, Zp; Zona pellusida, m; Mitokondriyon, GER; Granüllü endoplazmik retikulum, Gr; Granüloza hücresi, Ç1; Granüloza hücre çekirdeği, Ç2; Teka interna hücre çekirdeği, L; lipid damlacıkları (1ax1,25, 1bx10, 1cx40- Masson Trikrom, 1dx2156, 1ex3597, 1fx3597-Uranil asetat& Kurşun sitrat).

6 Resim 2: Sham Kontrol Grubu:K; Korpus luteum, A; Atretik follikül, + ; luteinize olan hücreler,ant; Antrum,*; follikül sıvısı, Gr: tuba uterina lümenindeki granüloza hücreleri, ;Tuba uterina lümenindeki oositler, O; oosit sitoplazması, Zp; Zona pellusida, m; Mitokondriyon, GER; Granüllü endoplazmik retikulum, Gr; Granüloza hücresi, Ç1; Granüloza hücre çekirdeği (2ax1,25, 2bx10, 2cx40, 2dx10- Masson Trikrom, 2ex6000- Uranil asetat& Kurşun sitrat). Resim3: Akut Flurbiprofen Grubu: K; Korpus luteum, A; Atretik follikül, ; atretik follikül lümenindeki oosit, O; oosit sitoplazması, Zp; Zona pellusida, m; Mitokondriyon, GER; Granüllü endoplazmik retikulum, Gr; Granüloza hücresi, Ç1; Granüloza hücre çekirdeği Ti; Teka İnterna, Ç2; Teka interna hücre çekirdeği, L; lipid damlacıkları +: Apoptosise giden teka interna hücresi (3ax1,25, 3bx10- Hematoksilen& Eozin, 3cx40 Masson Trikrom, 3dx1293, 3ex1670-Uranil asetat& Kurşun sitrat).

7 Resim 4: Kronik Flurbiprofen Grubu: A; Atretik follikül, : çift yönlü yırtılan follikül, *; follikül sıvısı, K; Korpus luteum, O; oosit sitoplazması, Zp; Zona pellusida, GER; Granüllü endoplazmik retikulum, Ti; Teka İnterna, Ç2; Teka interna hücre çekirdeği, L; lipid damlacıkları,(4ax10, 4bx10-4cx10- Masson Trikrom, 4dx10 Hematoksilen& Eozin, 4ex2784, 4fx2784-Uranil asetat& Kurşun sitrat).

8 Şekil 1: Oluşan korpus luteum sayıları Şekil 2: Atretik follikül sayısı Tablo 1: Gruplar arasında yeni oluşan korpus luteum ve atretik follikül sayıları. N Ortalama Std. Sapma Std. Hata 95% Güven Sınırları Alt Üst MinimumMaksimum p sınır sınır Oluşan korpus luteum KONTROL 5 21,50 2,65 1,32 17,29 25,71 18,00 24,00 SHAM KONTROL a 5 25,50 1,29 0,65 23,45 27,55 24,00 27,00 AKUT FLURBIROFEN 5 21,00 2,00 0,89 18,52 23,48 19,00 23,00 KRONIK FLURBIPROFEN a 5 12,40 1,82 0,81 10,14 14,66 10,00 14,00 Toplam 20 19,72 5,30 1,25 17,09 22,36 10,00 27,00 0,001* Atretik follikül KONTROL a 5 8,50 1,29 0,65 6,45 10,55 7,00 10,00 SHAM KONTROL b 5 10,50 1,29 0,65 8,45 12,55 9,00 12,00 AKUT FLURBIROFEN 5 14,40 1,14 0,51 12,98 15,82 13,00 16,00 KRONIK FLURBIPROFEN ab 5 23,40 2,41 1,08 20,41 26,39 20,00 26,00 Toplam 20 14,72 6,14 1,45 11,67 17,78 7,00 26,00 0,003* *p<0,05 (a,b) aynı harf kombinasyonları çoklu karşılaştırma sonucu anlamlı olan grupları göstermektedir. TARTIŞMA

9 COX enzim komplesi arakidonik asitten prostoglandin sentezlenmesini sağlayan anahtardır. COX 1 bütün dokularda expresse edilir ve prostoglandinlerin aktivitesini düzenler. COX2 ise immün hücreler ve diğer dokulardaki mitojenik aktivite, proinflamatuvar sitokinler, büyüme faktörleri, tümör promotorları gibi diğer uyarılardan sorumludur. Nonsteroidal anti inflamatuvar ilaçlar etkilerini arakidonik asitten Prostoglandinlerin oluşumunu katalizleyen Siklooksijenaz (COX1 - COX2) enzimlerini inhibe ederek sağlarlar 2. Literatürde bu inhibitör etkiye sahip olan nonsteroidal anti inflamtuvar ilaçların ağrı kesici ve anti inflamatuvar etkilerinin yanı sıra nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde ve anti tumoral özelliklerinin de gösterildiği çalışmalar dikkati çekmektedir 1. Bu tarz çalışmalarda uzun süreli ve yüksek doz çalışılan bu etken maddelerin sürekli olarak kullanımı prostoglandin sentezini inhibe eder. COX-2 inhbisyonunun en önemli etkilerinden biri ovulasyon, fertilizasyon ve implantasyonda görülür ve NSAID tedavisi sıkılıkla ovulatuvar disfonksiyon kaynaklı infertilite ile sonuçlanır yılında yayınlanan bir çalışmada yüksek dozlarda kullanılan seçici olmayan COX inhibitörü olan indometasin in vitro koşullar altında fertilizasyon sayısını azalttığı görülmüştür. Buna ek olarak ortama Prostoglandin E1 ve E2 eklendiğinde fertilizasyonun gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu veri oositin canlılığını sürdürmesinde ve gelişmesinde PGnin önemli rolü olduğunu açıklamaktadır. Düşük doz indometasinin ovaryumda PGE2 sentezini durdursa da yüksek dozda ovulasyonu engellendiği bildirilmiştir. Bu gibi ilaçların folliküllerde anormal yırtılmalara, oositin ovaryum interstisyumuna atılmasına ya da korpus luteumun lümeninde kalmasına neden olduğu bildirilmiştir.4 Sonuç olarak; yapılan histolojik ve istatistik değerlendirmede uzun süreli flurbiprofen uygulamasının ovulasyonu ve normal korpus luteum oluşumunu engellediği belirlenmiştir. Henüz ovulasyonun gerçekleşmediği olgun folliküllerde yapılan değerlendirmede oosit ince yapısının bu uygulamadan olumsuz etkilendiği saptanmıştır. Teşekkür: Cerrahi girişimlerimiz sırasındaki desteklerinden dolayı Dr. Didem Bacanlı ya ve deneyimizin istatistik bölümünü yürüten Biyoistatistik AD Öğretim üyesi Doç. Dr. Ersin Öğüş e katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Kaynaklar;

10 1. Costanza Prosperi, Carla Scali, Giancarlo Pepeu and Fiorella Casamenti NO- Flurbiprofen Attenuates Excitotoxin-Induced Brain Inflammation and Releases Nitric Oxide in the Brain. Jpn. J. Pharmacol. 2001; 86, Diao HL, Zhu H, Ma H, Tan HN, Cong J, Su RW, Yang ZM.Rat ovulation, implantation and decidualization are severely compromised by COX-2 inhibitors. Front Biosci May 1;12: Espey LL, Kohda H, Mori T, Okamura H.Rat Ovarıan Prostaglandın Levels and Ovulatıon As Indıcators of The Strength of Non-Steroioal Antı-Inflammatory Drugs. Prostoglandins. 1988; 6: Gayta n,carmen Bellido, Marı a Gayta n, Concepcio n Morales, and Jose Eugenio Sa nchez-criado Differential Effects of RU486 and Indomethacin on Follicle Rupture During the Ovulatory Process in the Rat. Francisco. Bıology of Reproductıon 2003; 69, Melike Kaplan. Geleneksel Tıbbın Yeniden Üretim Sürecinde Kadın -Ankara Kent Örneğinde Kuşaklar Arası Çalışma-Doktora tezi. 6. Richy F., Rabenda V., Mawet A., Reginster J.-Y. Flurbiprofen in the symptomatic management of rheumatoid arthritis: a valuable alternative. Int J Clin Pract, August 2007; (61): Wang PH, Horng HC, Chen YJ, Hsieh SL, Chao HT, Yuan CC. Effect of a Selective Nonsteroidal Anti-inflammatory Drug, Celecoxib, on the Reproductive Function of Female Mice.. J Chin Med Assoc. 2007; Jun;70(6): Wıllıam R. Fınch. Review of the Dosing Regimens for Flurbiprofen a Potent Analgesic/Anti-lnflammqtoty Agent. The American Journal of Medicine 1986; 66 (suppl3a):