KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NDEKİ SÜTÇÜ İNEK İŞLETMELERİNDE MEME SAĞLIĞI VE SÜT KALİTESİ PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NDEKİ SÜTÇÜ İNEK İŞLETMELERİNDE MEME SAĞLIĞI VE SÜT KALİTESİ PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI"

Transkript

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NDEKİ SÜTÇÜ İNEK İŞLETMELERİNDE MEME SAĞLIĞI VE SÜT KALİTESİ PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI İsfendiyar DARBAZ DOĞUM VE JİNEKOLOJİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Ayhan BAŞTAN ANKARA

2 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ NDEKİ SÜTÇÜ İNEK İŞLETMELERİNDE MEME SAĞLIĞI VE SÜT KALİTESİ PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI İsfendiyar DARBAZ DOĞUM VE JİNEKOLOJİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Ayhan BAŞTAN ANKARA

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13 1 1. GĠRĠġ 1.1. Meme Sağlığı ve Süt Kalitesi Parametreleri Süt yavruların beslenmesi ve bazı hastalıklardan korunması açısından son derece gerekli doğal bir besin maddesidir. Çok eski yıllarda ineklerin süt verimlerinin düģük olması nedeniyle süt, sadece buzağıların beslenmesinde kullanılır iken günümüzde insanlar için önemli bir besin maddesidir (BaĢtan, 2010). Sütün besleyici özelliğinden yararlanabilmemiz için kaliteli olması Ģarttır. Bu yüzden en yüksek kalitede çiğ süt üretilmesi gereklidir (Suriyasathaporn ve ark. 2010). Kaliteli süt üretebilmek için öncelikle meme sağlığının iyi olması gerekir (Rysanek ve ark., 2007). Son 10 yılda dünya çapında meme sağlık programlarının önemi artmıģtır (Schukken ve ark., 2003). Çünkü süt ve süt ürünlerinin tüketimi bütün dünya çapında artmaya devam etmektedir. Süt ürünlerinin fazla tüketimi ve hayvan hastalıklarının ve son günlerdeki salgınlarının kamuoyuna duyurulması, tüketicilerin gıda kalitesi üzerindeki endiģelerini artırmıģtır. Bu geliģmelere paralel olarak küreselleģme de yüksek kaliteli süt tanımını etkilemiģ ve tüketicilerin beklentileri hayvan yönetimi uygulamalarına daha çok tesir etmeye baģlamıģtır (Ruegg, 2001). Bir sürünün meme sağlığı ve süt kalitesini gösteren temel parametreler; mastitis, sürü tank sütünde somatik hücre sayısı, toplam bakteri sayısı, koliform sayısı, tank sütü kültürleri, antibiyotik kalıntısı tespiti, baģlangıç inkübasyon sayısı, laboratuvar pastörize sayısı ile süt bileģimindeki

14 2 maddelerin analizleri ile ortaya konabilir (Jayarao ve Wolfgang, 2003; Hamann, 2007; Rysanek ve ark., 2007; Pantoja ve ark., 2009). Ayrıca Ellis ve ark. (2005) inek temizlik skorunun potansiyel bir süt kalite indikatörü olduğunu bildirmektedir. Süt kalitesini belirlemek amcıyla kullanılan hiçbir test, tek baģına süt kalitesi ve kontaminasyon kaynakları hakkında yeterli bilgi sağlamaz. Bu nedenle bu testlerin birkaçını eģ zamanlı uygulamak gereklidir (BaĢtan, 2010). Son zamanlarda, sürü tank sütü analizleri, özellikle Veteriner Hekimler tarafından sıklıkla kullanılmaktadır (Jayarao ve Wolfgang, 2003). Çünkü sürü tank sütü analizi, sürülerdeki süt kalitesi ve meme sağlığı durumunu ortaya çıkaran en önemli yöntemdir (Jayarao ve Wolfgang, 2003; Olde Riekerink ve ark., 2006; Miranda-Morales ve ark., 2008; Anonim, 2010). Son 30 yılda, çiğ süt bakteriyolojisi, mastitis ve sağım ile süt hijyenine iliģkin çiftlik yönetim uygulamaları önemli derecede artıģ göstermiģtir. Sürü tank sütü analizi süt kalitesini geliģtirmek ve sürülerdeki mastitis enfeksiyonlarını azaltmak için stratejiler yapılmasına olanak sağlamaktadır. Mastitis patojenlerini tanımlamak amacıyla sürü tank sütü analizinin kullanımı 1970 li yıllarda ABD nin Kaliforniya eyaletinde baģlamıģtır. Aynı zamanda, Minnesota daki araģtırmacılar, çevresel patojenler için sürü tank sütü analizi prosedürleri geliģtirmiģtir. Son 10 yılda uygulanan çalıģmalar sürü tank sütü analizinin birçok problemlerin çözümü için kullanıģlı olduğunu göstermektedir (Jayarao ve Wolfgang, 2003).

15 Mastitis Mastitis süt verimi ve kalitesini etkileyen önemli bir hastalıktır. Günümüzde süt fiyatlarının süt kalitesine göre belirlendiği ülkelerde, üreticiler tüketilebilecek kalitede çiğ süt üretmek zorundadır. Aksi takdirde ya ürettiklerini satamazlar ya da düģük fiyata satmak zorunda kalırlar (BaĢtan, 2010) Mastitisin Tanımı ve Sınıflandırılması Mastitis, meme yangısı, Grekçe meme anlamına gelen Mastos ve yangıyı ifade eden itis kelimelerinin birleģtirilmesiyle oluģmuģ bir terimdir. Mastitis genel olarak, memenin deriyi içermeyen glandüler dokusunun yangısıdır (Kehrlı ve Shuster,1994; Philpot ve Nickerson, 2000; BaĢtan, 2007). Meme bezinin yangısı; memenin hasar görmesi veya travması, kimyasal irritasyon veya en yaygın olarak mikroorganizmalar, özellikle bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların sonucudur. Bu yangısal reaksiyon, enfeksiyona neden olan mikroorganizmaları yok etmek, toksinlerini etkisiz kılmak ve meme bezini normal fonksiyonuna döndürme iģlemleri sırasında, hasar görmüģ süt üreten dokuların tamirine yardım etmek üzere tasarlanmıģ koruyucu bir mekanizmadır (Philpot ve Nickerson, 2000). Mastitislerin en önemli nedeni enfeksiyöz ajanlardır. Bu nedenle mikroorganizmalara bağlı Ģekillenen mastitisler enfeksiyöz, fiziksel travmalar sonucu oluģanlar ise non-enfeksiyöz mastitis olarak sınıflandırılmaktadır (BaĢtan, 2010).

16 4 Meme içi enfeksiyon, mastitise neden olan mikroorganizmaların meme baģı kanalına girmesi, süt üreten dokularda çoğalması ve toksinlerin salınmasından sonra ortaya çıkmaktadır. Bakteriler, toksinler ve diğer bileģenlerin varlığı, lökositlerin kan dolaģımından süte doğru mikroorganizmaları yok etmek üzere hareketini kapsayan bir dizi immünolojik olayı baģlatmaktadır. Kandan üretilen serum gibi sıvılar ve lenfatik sistemler de toksik bakteriyel yan ürünleri seyreltmek üzere yangılı bölgeye göç etmektedir. EtkilenmiĢ bölgeye sıvıların ve lökositlerin bu hareketi, yangısal tepkiyi oluģturmaktadır (Philpot ve Nickerson, 2000). Lökositler hasar gören meme dokusundan salınan bazı kimyasal maddelere bağlı olarak kandan süte geçmeye baģlar. Polimorfonükleer lökositlerin (PMNs) kandan yangı bölgesine geçiģi kemoteksis diye isimlendirilmektedir ve bu geçiģ lökositlerin ameboid hareketleri ile olmaktadır (Alaçam, 1997). Bakterilerin aģırı miktarlarda toksinler salgılayarak çoğalmaları durumunda meme bezi içerisine kandan yangılı bölgeye lökositlerin (genellikle nötrofiller) geçiģini sağlayan ve meme bezi içerisindeki değiģik hücre tiplerince salgılanan prostaglandinler, lökotrienler, serotonin, histamin ile tümör nekroz faktör, interleukin-1, interleukin-6, interleukin-8, granülosit koloni uyarıcı faktör, granülosit-makrofaj koloni uyarıcı faktör gibi sitokinlerin miktarı artmaktadır. Bu biyoaktif bileģikler, nötrofillerin (ve diğer lökositlerin) enfekte olmuģ dokularda kandan süte doğru hareketleri ve lokalizasyonlarını idare eden çeģitli lokal aktivitelere sahiptirler (Kehrlı ve Shuster,1994). Kısaca meme dokusunun irritan etkilere yanıtı olarak tanımlanan mastitis (Alaçam, 1997; BaĢtan, 2010), meme dokusunda ve sütte yaptığı değiģikliklere göre klinik ve subklinik mastitisler olarak sınıflandırılmakla

17 5 birlikte (BaĢtan, 2010), bazı araģtırmacılar nonspesifik ve latent mastitis formlarından da bahsetmektedir (Philpot ve Nickerson, 2000; Pyörala, 2003). Klinik mastitisler, gerek meme dokusunda gerekse sütte gözle görülebilir değiģikliklerin görüldüğü mastitislerdir. Meme dokusunda ĢiĢlik, ağrı, kızarıklık ve süt veriminde azalma vardır (Fadlelmoula ve ark, 2007; Reksen ve ark., 2007; BaĢtan, 2010). Bazen bir veya birden fazla meme dokusunda, süt üretimi tamamen durmuģ olabilir. Sütte renk değiģimleri, koku, sulanma, pıhtı ve flakonlar görülebilir. Enfeksiyonun Ģiddetine bağlı olarak genel durum bozulabilir. Klinik mastitisler olgunun süresine göre perakut, akut, subakut ve kronik mastitis olarak da sınıflandırılmaktadır (BaĢtan, 2010). a) Perakut Mastitisler: Meme bölümlerinden bir veya birkaçında ani ĢiĢme, sıcaklık artıģı, sertlik ve ağrı ile karakterizedir. Süt sulu, kanlı, flakonlu veya pıhtılı olabilir. Beden ısısı artmıģ, nabız hızlı, depresyon, halsizlik ve iģtahsızlık gibi genel durum bozuklukları Ģiddetlidir. Ayrıca rumende atoni, ekstremitelerde soğukluk, ayağa kalkamama, topallık da klinik semptom olarak karģımıza çıkmaktadır. Hastalığın bu Ģekli, akut sistemik mastitis veya akut toksik mastitis olarak da isimlendirilmektedir (Alaçam, 1997; BaĢtan, 2010). Bu gibi vakalar acil veteriner müdahalesi gerektirmektedir. Sistematik ve parenteral tedaviye rağmen, birçok inek tedaviye cevap vermez ve hastalığa yenilir. Eğer inek yaģarsa, iyileģmesi aylar sürebilir ve birçok vakada hasarlı bölgedeki meme dokusu tahrip olur. Enfeksiyona neden olan mikroorganizmalar bir süre için yayılmaya devam eder ve eğer bu mikroorganizmalar bulaģıcıysalar, hastalığı sağlıklı ineklere yaymaya devam ederler. Bu gibi hayvanlar mümkün olan en kısa zamanda itlaf edilmelidir (Philpot ve Nickerson, 2000).

18 6 b) Akut ve Subakut Mastitisler: Klinik mastitisin perakut formuna göre, Ģiddeti daha azdır, bununla birlikte genel durum bozukluğu vardır. Sütteki renk ve kıvam değiģikliği ile birlikte, miktarında da azalma görülür. Memeler ödemli olup, sıcaklık ve duyarlılık artıģı bulunabilir. Akut formda, sistemik belirtiler gözlenirken, subakut formda sistemik belirtiler pek fark edilmez (Alaçam, 1997; BaĢtan, 2007). c) Kronik Mastitisler: Memenin süreğen bir enfeksiyonudur, çoğunlukla subklinik seyretmekle beraber, düzensiz olarak zaman zaman aktif forma dönüģür. Bu tip parlamalar daha sonra yeniden latent forma dönebilir (Alaçam, 1997; BaĢtan, 2010). Semptomlar, meme dokusunda progresif yıkım, hasarlı bölgenin Ģekil ve boyundaki değiģiklikler ve süt verimindeki azalmadır (Philpot ve Nickerson, 2000). Subklinik mastitis; enfeksiyon etkenlerinin meme dokusunda bulunmasına karģın, memede ve sütte gözle görülebilir, bir bozukluğun olmadığı mastitis Ģeklidir. Ancak sütteki değiģiklikler endirekt testlerle ortaya konulmaktadır. Bu form sütte somatik hücre sayısında (SHS) artma, sütün bileģenlerindeki değiģme ve patojen etkenlerin izolasyonu ile tanınabilen bir meme dokusu yangısıdır. Kolay tanınmadıkları için sürü içinde süratle yayılırlar ve bu nedenle üzerinde önemle durulması gerekli bir olgudur. Sütçü inek iģletmelerinde oldukça büyük ekonomik kayıplara yol açan mastitislerde, kaybın %70 i subklinik mastitislere bağlıdır (Reksen ve ark., 2007; BaĢtan, 2010). Mastitisin en önemli formudur, çünkü; süt üretiminde ve kalitesinde düģme ve bunların sonucu çok büyük ekonomik kayıplara neden olur (Philpot ve Nickerson, 2000; Kirk, 2003; Skrzypek ve ark., 2004). Non-spesifik mastitis; aseptik mastitis olarak da adlandırılan bu mastitis formu, genelde klinik veya subklinik seyir izlemektedir. Yapılan bakteriyolojik kültürlerde, bu form mastitiste herhangi bir etken izole

19 7 edilememektedir (Philpot ve Nickerson, 2000; BaĢtan, 2007). Non-spesifik mastitis artan SHS ile karakterizedir ve meme bezine fiziksel bir travma, tedaviye yönelik ürünlerin infüzyonundan sonraki kimyasal irritasyon ve sağım makinasının fonksiyon bozukluğu sonucu oluģabilir (Philpot ve Nickerson, 2000). Latent mastitis, Staphylococcus aureus ya da Streptococcus agalactiae gibi primer mastitis patojenlerinin neden olduğu somatik hücre sayısında artıģ olmaksızın etkenlerin bölgeden izole edilmesiyle meydana gelir. Latent mastitis terimi çiftliklerde yaygın olarak kullanılmayan bir araģtırma terimidir (Philpot ve Nickerson, 2000). Çizelge 1.1. Bir meme lobundan alınan süt örneklerinin sonuçları doğrultusunda mastitis teģhisinde kullanılabilecek kriterler (Pyörala, 2003). Süt örneği sonuçları Yangı (SHS Bakteriyel çoğalma hücre/ml nin üzerinde) Var Yok Yok Var TeĢhis Latent Enfeksiyon veya bakteriyel çoğalmanın varlığı Non Spesifik Mastitis veya Klinik Mastitis Var Var Klinik Mastitis Mastitisin Ekonomik Önemi Mastitis ineklerde genelde en fazla ekonomik kayba sebep olan, süt endüstrisinin en karmaģık ve en maliyetli hastalığı olarak kabul edilir. (Harmon,1994; Rupp ve Boichard, 2000; Philpot ve Nickerson, 2000; Ruegg ve Reinemann, 2002; Barkema ve ark., 2009; Olde Riekerink ve ark., 2010). Subklinik mastitis, uzun sürede süt üretimi ve kalitesi üzerinde gösterdiği etkileri nedeniyle mastitisin ekonomik açıdan en çok üzerinde durulan formudur. Subklinik mastitise bağlı üretim kayıplarının süt

20 8 endüstrisine yıllık maliyeti Amerika BirleĢik Devletleri nde (ABD) 1 milyar dolardır. Mastitisin sebep olduğu diğer kayıplar, süt alıcılarından kalite primlerinin kazanılamamasına bağlı olarak ortaya çıkar. Kaybın daha fazla olduğu durumlar için klinik mastitis, antibiyotik kalıntılarının verdiği zararların yarattığı riskler, kesim ve ölümden söz edilebilir. Bu büyük ekonomik kayıplar yüzünden mastitis birçok süt üreticisini ve Veteriner Hekimleri üzerinde uğraģtıran bir konu olmaya devam etmektedir (Ruegg ve Reinemann, 2002). Belirtilen bu zararlar da göz önüne alındığında, ABD de toplam parasal kaybın hemen hemen 2 milyar dolar olduğu belirtilmektedir. (Harmon,1994; Philpot ve Nickerson, 2000; Ruegg ve Reinemann, 2002). Çizelge 1.2. Mastitisin sebep olduğu yıllık kayıplar (Philpot ve Nickerson, 2000). Kayıpların Kaynakları Her inek için $ kaybı Toplam % Kayıp Süt üretimindeki düģüģ $121,00 66,0 Atılan süt $10,45 5,7 Ġnek değiģim maliyeti $41,73 22,6 ĠĢ gücü $1,14 0,1 Ġlaçlar $7,36 4,1 Veteriner hizmetleri $2,72 1,5 Toplam $184, Birçok çiftçi kayıpları karģılaģtıkları klinik vakalar, itlaf etmek zorunda kaldıkları hayvanlar, veteriner hizmetleri ve ilaç ücretleri olarak görürler (Rupp ve Boichard, 2000; Philpot ve Nickerson, 2000). Açıkça görülmeyen ise, subklinik mastitis vakalarının neden olduğu süt üretimi kaybının daha fazla olduğudur. Sağım yapılan sürüdeki mastitisin kontrolündeki baģarısızlık, sütü bir kuyuya dökmeye benzer. Çünkü enfekte inekler enfekte olmayan ineklere göre çok daha az süt üretirler. Ayrıca araģtırma sonuçları da SHS düģük olan inekler SHS yüksek olan ineklere göre daha uzun üretkenlik dönemine sahip olduklarını göstermiģtir. Buna ilaveten SHS yüksek ineklerde; laktoz, protein ve yağ gibi süt içerisinde istenen bileģenlerin oranı azalır ve normal sütte bulunmayan enzimler gibi istenmeyen bileģenlerin oranı artarak ekonomi olumsuz yönde etkilenir (Philpot ve Nickerson, 2000).

21 9 Çizelge 1.3. DeğiĢik büyüklükteki sürülerde mastitisin sebep olduğu yıllık ortalama kayıplar [her hayvan için $185,00] (Philpot ve Nickerson, 2000). Hayvan Sayısı Toplam Kayıp 50 $ $ $ $ $ $ $ $ Sürünün somatik hücre sayısını gözetim altında tutmak iģletmeye tasarruf sağlayabilir. Mastitisin neden olduğu ekonomik kaybın yaklaģık %67 si süt kaybından ileri gelmektedir. Sürüdeki ineklerin somatik hücre sayılarını hücre/ml nin altında tutmak sürünün sağlığını geliģtirebilir, süt üretimini arttırabilir ve kâr hanesini yükseltebilir (Blowey ve Edmondson, 1995; Lee, 2008). Bir sürüde yıllık sürü SHS ortalamasının hücre/ml nin altında olmaması için normalde hiçbir neden yoktur. Bu durum, subklinik enfeksiyonun çok az ve süt üreten dokuların minimum düzeyde zarar görmüģ olması ve böylelikle süt üretiminin maksimize edilmesi ile yüksek bir fiyattan satılabilecek kaliteli süt üretiminin sağlanması anlamına gelir (Blowey ve Edmondson, 1995). Klinik mastitisin ortalama maliyeti inek baģına ortalama 107 dolar olarak (46 142$) saptanmıģtır. Çünkü klinik mastitisin toplam maliyetinin %85 i azalan süt üretimi ve atılan sütten dolayıdır. Klinik mastitisin süt veriminin %5 inin kaybına neden olduğu saptanmıģtır. Klinik bulgular göstermeyen ve SHS ı hücre/ml üzerinde olan inekler SHS ı hücre/ml altında olan ineklerle karģılaģtırıldığında, üretimde %6,2 lik bir kayıp sözkonusu olmaktadır (Philpot ve Nickerson, 2000). Mastitise yol açan bakteriler majör ve minör patojen olarak ikiye ayrılabilir. Mastitislere neden olan majör patojenler Staphylococcus aureus, Streptococcus agalactiae, ve koliformlar, streptokoklar ve çevresel kaynaklı

22 10 enterokoklardır. Pseudomonas spp., Actinomyces pyogenes, Serratia spp. veya diğer olağandıģı patojenler ara sıra görülen veya bireysel olan mastitis oluģumlarına neden olabilmektedir. Majör patojenlerden kaynaklanan mastitiste, sütte SHS nın yükselmesiyle birlikte sütün yapısında da önemli değiģiklikler olmaktadır (Harmon, 1994). Koagulaz-negatif stafilokoklar ve Corynebacterium bovis minör patojenler olarak kabul edilmektedir. Bu organizmalarla oluģan enfeksiyonlar, hafif bir yangıya ve SHS nda normalden 2-3 katlık bir artıģ olur. Minör patojenlere bağlı enfeksiyonla Ģekillenen klinik mastitiste, sütte önemli ölçüde yapısal değiģiklikler olmaz ve süt üretimi ciddi Ģekilde azalmaz (Harmon, 1994). DeğiĢik mastitis patojenleriyle iliģkili ekonomik kayıplar üzerine New York ta yürütülen bir çalıģmanın sonuçlarıda ineklerden yıllık ekonomik kayıpların miktarı: Streptococcus agalactiae için 388,19$, çevresel streptokoklar için 143,65$, Staphylococcus aureus için 185,51$ ve Corynebacterium bovis için 164,72$ bulunmuģtur. Mikroorganizmalara bakılmaksızın tüm kültür-pozitif ineklerden ortalama zarar laktasyon baģına 127,53$ olarak hesaplanmıģtır (Philpot ve Nickerson, 2000) Süt Kalitesi ve Mastitis Kontrolünün Ekonomik Önemi Yüksek kalitede çiğ süt üretimi sürekli herkesin kazanç sağladığı bir durum olarak tanımlanabilir. Tüketici kazanır çünkü, tahmin edilebilir lezzeti olan ürünler alırlar, ürünler daha besleyici ve güvenlidir, ürünler evlerdeki buzdolaplarında saklandıkları uzun süreler sonrasında bile kalitelerini korurlar. Süt iģleyicileri kazanırlar, çünkü ürünleri tüketici onayını alır, bu da artan tüketim ve daha az Ģikayetle sonuçlanır. Çiftçiler kazanırlar çünkü; ürünlerine olan talep artar, bu da sonuçta daha yüksek fiyatlara ve daha çok kazanca dönüģür (Philpot ve Nickerson, 2000).

23 11 Ġngiltere de yürütülen III. Mastitis Saha Deneyi (MFE-3) nden elde edilen veriler, mastitis kontrolünün teat dipping, kağıt havlu, kuru dönemindeki ineklerin tedavisinin yapılmasıyla harcamaların yıllık % 300 lük kısmını geri döndürdüğünü gözler önüne sermiģtir. Aynı zamanlarda New York ta yürütülen benzer bir saha çalıģmasında mastitis kontrol programı uygulanmayan sürüler ile mastitis kontrol programı uygulanan sürüler karģılaģtırıldığında uygulanan sürülerde inek baģına yıllık süt üretiminin 455 kg fazla olduğu görülmüģtür (Philpot ve Nickerson, 2000). Mastitis kontrol programının yıllık maliyeti, inek baģına ortalama 30,00 ile 35,00 $ dır. Bu rakamları göstermenin bir diğer yolu ise Ģudur ki, süt üreticisi, mastitis kontrol programına yatırdığı her 1,00 $ için süt üretimindeki artıģ dolayısıyla 4,00 ile 5,00 $ ın geri döndüğünü farkeder. Mastitis kontrolünden dönen ek ekonomik geri dönüģümler aģağıdakilerden kaynaklanır: - Klinik mastitis olgusunda azalma, - Antibiyotiklerle kontamine veya mastitisli olduğu için dökülen sütün oranında azalma, - Ekstra çalıģma oranında azalma, - Ġlaç maliyetlerinde düģüģ, - Veteriner harcamalarında azalma, - Hayvanların zamansız itlaf veya ölümle kaybedilmesi oranında azalma - Ġneklerin daha uzun üretim hayatlarının olması, - Özellikle düģük bakteri ve somatik hücre konsantrasyonları içeren süt için kalite primlerinin ödenmesi (Philpot ve Nickerson, 2000). Avustralya da yapılan bir çalıģma verileri ise, kapsamlı bir mastitis kontrol programının uygulanmasını takip eden ilk yıl, süt üretiminin % 9, ikinci ve üçüncü yıl % 15 arttığını göstermiģtir. Süt yağında ise sırasıyla ilk üç yıl için %10, 16 ve 17 lik bir artıģ olmuģtur (Philpot ve Nickerson, 2000).

24 12 Çizelge 1.4. Kanada da yürütülen bir çalıģmada mastitis kontrol yöntemlerine yatırımların maliyet/kazanç oranı gösterilmektedir (Philpot ve Nickerson, 2000). Kontrol Ölçüsü Maliyet Kazanç Oran Sağım sonrası meme baģı teat dipping $8,87 $74,10 1:8,35 Kuru dönem tedavisi $8,27 $31,30 1:3,78 Meme yıkama iģleminde bireysel kağıt havlu kullanımı $5,16 $27,26 1:5,28 Meme kurulama iģleminde bireysel kağıt havlu kullanımı $5,14 $8,94 1:1,74 Enflasyon değiģimini belirleyici faktörler: -Servis Ģirketi -Çiftçi $6,62 $5,15 $7,17 $7,17 1:1,08 1:1, Somatik Hücre Sayısı Somatik kelimesi, vücuttan türemiģ anlamına gelmektedir. Bu nedenle somatik hücreler, özellikle bir çekirdeğe sahip vücut hücreleri dir. Beyaz kan hücrelerinin, süt salgılayıcı hücrelerin ve vücutlarına ait diğer hücrelerin çekirdekleri vardır. Oysa kırmızı kan hücrelerinin (eritrositlerin) çekirdeği yoktur. Bu yüzden süte karıģmıģ kan, SHS ında artıģa yol açmaz. SHS kapsamına giren asıl hücreler beyaz kan hücreleridir. Enfekte olmayan bir meme baģında SHS nın %75-85 ini beyaz kan hücreleri oluģturmaktadır. Kalan diğer kısım ise süt salgılayıcı hücrelerdir. Doğumdan sonra ve laktasyonun son zamanlarında süt salgılayıcı hücreler daha fazla bir oranda yenilenip değiģmektedir. Söz konusu bu zamanlarda bir ineğin SHS nda artıģ görülmektedir (ABS Global, 2006; Philpot ve Nickerson, 2000). Somatik hücre sayısı mililitre baģına olarak ölçülür. Ġneğin verdiği süt azaldığında sütteki sulanma da azalır ve somatik hücre sayısı artar (ABS Global, 2006; Philpot ve Nickerson, 2000).

25 13 Hayvancılığı geliģmiģ ülkelerde, sürü yönetimi, meme sağlığı ve üretilen sütün kalitesinin değerlendirilmesinde sütteki SHS, üzerinde durulan kriterler arasında yerini almıģ durumdadır (Weller ve ark., 1992; Leıtner ve ark., 2000; Smith ve ark., 2001; Göncü ve Özkütük, 2002; Skrzypek ve ark., 2004; Rysanek ve ark., 2009; Wickström ve ark., 2009). Somatik hücre sayısı yüksek olan sütlerin halk sağlığını riske sokan etkilerinin olduğu bilinmektedir ancak daha çok meme sağlığı ve süt kalitesi üzerine olan etkileri üzerinde durulmaktadır (Van Schaik ve ark., 2002). Enfekte bir meme lobunda SHS nın yaklaģık %99 u beyaz kan hücreleridir. Bu hücreler vücudun temel savunma mekanizmasının bir parçasıdır (Kehrlı ve Shuster,1994; Leıtner ve ark., 2000; Philpot ve Nickerson, 2000; Smith ve ark., 2001; Yagı ve ark., 2003; Pyörala, 2003; ABS Global, 2006; Kul ve ark., 2006; Lakic ve ark., 2009). Beyaz kan hücreleri iki amaca hizmet ederler: 1) Fagositozis olarak adlandırılan süreç boyunca memeyi istila eden bakteriyi yok etmek, 2) Vücudun hasar gören süt sekretorik dokusunu onarmasına yardımcı olmak (Philpot ve Nickerson, 2000; Smith ve ark., 2001; ABS Global, 2006). Birçok araģtırma sonucunda sütte SHS nın artması ile süt veriminin azaldığı saptanmıģtır (Raubertas ve Shook, 1982; Jones ve ark., 1984; Kirk, 2003; Pyörala, 2003; Skrzypek ve ark., 2004; Eyduran ve ark., 2005; Berry ve ark., 2006; Berglund ve ark., 2007; Reksen ve ark., 2007). Süt endüstrisi geliģmiģ ülkelerde sütün kalitesi, henüz pastörize iģlemi görmemiģ toplam tank sütündeki SHS ve bakteri sayısı (standart plate sayısı- SPS) ile ölçülmektedir. Somatik hücreler beyaz kan hücrelerinden ve ara sıra da dökülmüģ epitel hücrelerden meydana gelmektedir. Normal inek sütündeki hücrelerin çoğu lökositlerin bir türüdür (makrofajlar) ve memeye bir bakteri

26 14 saldırısı olduğu zaman erken uyarı sinyalleri olarak iģlev görürler [Çizelge 1.5.] (Ruegg, 2001; Smith ve ark., 2001). Çizelge 1.5. Ġnek sütündeki somatik hücre oranları (Ruegg, 2001). Hücre Tipi Normal Süt (%) Subklinik Mastitis (%) Nötrofil 0 11% >90% Makrofaj 66 88% Lenfosit 10 27% 2 10% Epitel hücre 0 7% 0 7% Yukarıdaki çizelgede görüldüğü üzere süt somatik hücreleri aralarında makrofajlar, lenfositler ve PMNs bulunan, asıl olarak lökositler veya beyaz kan hücreleridir (Harmon, 1994; Kehrli ve Shuster,1994; Leitner ve ark., 2000; Smith ve ark., 2001; Göncü ve Özkütük, 2002; Pyörala, 2003; Wickström ve ark., 2009). Hücre tiplerini belirleyen çalıģmalarda epitel hücrelerin meme salgılarında nadiren oluģtuğu ve somatik hücre popülasyonunun 0 ile %7 sini oluģturduğu belirtilmiģtir. Bu yüzden laktasyonun sonunda SHS nın yükselmesi epitel hücrelerin değiģmesinden kaynaklanmamaktadır. Yangı esnasında SHS daki en temel artıģın nedeni PMNs in süte geçmesidir. Bu anda hücrelerin %90 ından daha fazlası PMNs olabilir (Harmon, 1994). ġekil 1.1. Sütte bulunan birçok somatik hücre tipi vardır (Philpot ve Nickerson, 2000).

27 15 Somatik hücreler doğal savunma mekanizmasının bir parçasıdır. Bu yüzden somatik hücreler bir meme içi enfeksiyon veya bağıģıklık sistemini tetikleyen yangısal tepkinin bir göstergesidir (Schukken ve ark., 2003; Kehrlı ve Shuster,1994). Enfekte ve enfekte olamayan meme baģlarını birbirinden ayırmak için SHS veya bu sayıdan türetilen bir parametre kullanılır. Enfeksiyon durumu ve bu enfeksiyona gösterilen yangısal tepki arasında SHS nın yüksek ölçülmesi genel kabul görmüģ bir kanıdır (Pyörala, 2003; Schukken ve ark., 2003). Sütün içerisinde sürekli olarak nötrofillerin toplanması, sığır meme bezinin savunmasında koruyucu bir rol oynar (Kehrlı ve Shuster,1994). Ġnek enfekte olduğunda orada yerleģik somatik hücreler kan dolaģımındaki diğer tüm beyaz kan hücrelerine sinyal yollar ve süte çoğunlukla polimorfonükleer hücrelerin yer aldığı yoğun bir hücre akıģı baģlar. Bunlar bakterileri öldürür ve enfeksiyon giderildikten sonra çoğunlukla birkaç hafta içinde sütün hücre sayısı normale döner. BağıĢıklık sisteminin bakteriyi yok edemediği zaman meme bezinde devamlı bir uyarılmayla sonuçlanan kronik bir enfeksiyon meydana gelir ve somatik hücre sayısı uzun süre yüksek seyreder. Kronik enfeksiyonlarda somatik hücre sayılarında çoğunlukla iniģler çıkıģlar görülür, fakat genellikle SHS sağlıklı meme lobları için önceden tanımlanmıģ sınır değerlerinin üzerinde seyrederler. Bu enfeksiyon dinamikleri fenomenine göre somatik hücre sayıları zaman içinde tek tek meme baģlarını veya inekleri takip etmede özellikle yararlı olmaktadır. Yalnızca uzun dönemde somatik hücre sayısı yüksek olan meme lobları ve inekler söz konusu hayvanlarda kronik enfeksiyon olduğunu göstermektedir ve bu hayvanlar daha dikkatli yönetilmelidirler. Kısa dönem süreli SHS ndaki artıģ, hemen belirgin ve çabuk bir tedavinin oluģması nedeniyle bir endiģeye neden olmaz (Schukken ve ark., 2003).

28 16 Somatik hücre sayısına dayalı bir parametre olarak lineer puan (LS) da kullanılmaktadır. Lineer puan, SHS nın taban-2 ye logaritmik dönüģtürülmüģüdür. Ġnek lineer puanı (lineer skor) LS=log 2 (SHS/100)+3 Ģeklinde hesaplanır. Bu formülde SHS hücre/ L dir. Lineer skorun SHS na dönüģümü SHS=100x2 (LS-3) formülüyle bulunur (Schukken ve ark., 2003). Çizelge 1.6. Somatik hücre sayısının logaritmik tabandaki (lineer puan) yaklaģık değerleri (Norman ve ark., 2000). Lineer Puan (log SHS) SHS (hücre/ml) Somatik Hücre Sayısını Etkileyen Faktörler Somatik hücre sayısı, önemli bir varyasyona sahip dinamik biyolojik bir olgudur. Çünkü enfekte olmuģ memede sürekli devam eden bu savaģ, somatik hücreler ile mastitise neden olan mikroorganizma arasında cereyan eder. Tek bir meme lobundan, bir inekten veya tank sütünden alınan sütteki somatik hücre sayısını etkileyen ana faktör, meme içi enfeksiyon yani mastitistir. Kimi zaman bir sürünün toplam sütündeki somatik hücre sayısının %50 si, ineklerin sadece %5 inden kaynaklanmaktadır (Philpot ve Nickerson, 2000). Somatik hücre sayısını enfeksiyöz ve enfeksiyöz olmayan faktörler etkilemektedir. Birçok araģtırmacının farklı yıllarda yaptığı çalıģmalarda mastitise neden olan ve somatik hücre sayısını arttıran en önemli bakterilerin

29 17 Staphylococcus aureus, Streptococcus spp. (Streptococcus agalactiae, Streptococcus dysgalactiae ve Streptococcus uberis) ve koliformlar, daha sonra ise Corynebacterium bovis ve koagulaz-negatif streptokoklar oldukları bildirilmistir. Enfeksiyöz olmayan faktörler arasında laktasyon sırası, laktasyon dönemi, süt üretim düzeyi, meme lobunun yapısı, ırk, sürüdeki hayvan sayısı, mevsim, bölgenin cografi yapısı, barınak yapısı, isletme sekli, çevre ve yönetim olarak belirtilmektedir (Topaloğlu ve GüneĢ, 2005). Sütün SHS nı etkileyen en önemli faktör mastitistir. Mastitisle enfekte olmayan bir ineğin SHS genellikle hücre/ml den daha azdır (Ma ve ark., 2000, Ruegg, 2001; Smith ve ark., 2001; Querengasser ve ark., 2002; Pyörala, 2003; Green ve ark., 2006). Bununla birlikte bakteriyel üreme olmayan sağlıklı meme maksimum hücre/ml içerir. Eğer hücre sayımı hücre/ml yi aģarsa, o meme lobu veya inek büyük olasılıkla enfektedir (Ruegg, 2001; Smith ve ark., 2001; Le Roux ve ark., 2003; Pyörala, 2003; Green ve ark., 2006). Birçok ineğin SHS hücre/ml nin altındadır. Mastitise yol açan bakteri memeye saldırdığı zaman, memedeki makrofajlar bakteriyi yok edecek nötrofillerin memeye gönderilmesi için ineğin bağıģıklık sistemine sinyal gönderirler (Leıtner ve ark., 2000; Ruegg, 2001; Smith ve ark., 2001; Pyörala, 2003). Enfekte bezlerdeki SHS nın %90 ı nötrofillerden oluģmaktadır ve SHS hücre/ml nin üzerine çıkması, genellikle mastitislerin sonucudur (Ruegg, 2001; Pyörala, 2003). Somatik hücrelerin konsantrasyonu, belirli mikroorganizmaların katılımlarına ve yangının derecesine göre milimetre baģına onbinlerden milyonlara kadar değiģebilmektedir. Az sayıda SHS içeren süt üreten inek önemsenmez, fakat SHS yüksek süt üreten inekler aslında anormal bir süt verdikleri için onların sütü atılacaktır. Bu iki tip inekten hiçbirinin sürü SHS üzerinde fazla etkisi olamayacaktır. Bu hususta önemli görünen inekler subklinik mastitis geçiren ineklerdir, çünkü onlar sürünün toplam sütüne fazla sayılarda somatik hücre katmaktadırlar. Fakat aynı zamanda bu durum büyük

30 18 ölçüde görmezden gelinir, çünkü verdikleri süt görünüģte normal gözükmektedir (Philpot ve Nickerson, 2000). Somatik hücre sayısı günden güne veya haftadan haftaya değiģiklik gösterdiği için, tek bir test sonucuna dayanarak bir ineğin veya bir meme lobunun enfeksiyon durumu hakkında karar vermekten kaçınılmalıdır (Philpot ve Nickerson, 2000). Patojenik mikroorganizmaların meme bezine girmesi ve orada çoğalması sonucunda oluģan yangı; sentez aktivitesinin azalmasına, SHS nın artıģına ve sütte yapısal değiģikliklerin meydana gelmesine yol açan kompleks bir olaylar dizisidir. Beslenme durumu, diğer hayvansal faktörler ve söz konusu patojene göre, bu tepkilerin Ģiddeti değiģmektedir. SHS nın artması meme bezine yapılan saldırıya verilen bir cevap olduğundan ve yangı mediatörleri modüle edildiğinden, SHS nı etkileyen en temel faktör enfeksiyon durumudur. Eğer meme enfekte değilse, laktasyon durumunun, yaģın, mevsimin ve çeģitli streslerin SHS üzerindeki etkileri düģük düzeyde kalmaktadır. Gün içinde meydana gelen normal varyasyonlar haricinde, enfeksiyon durumu dıģındaki faktörlerden çok azı sütün SHS üzerinde bir etkiye sahiptir (Harmon, 1994). Somatik hücre sayısındaki artıģın süresi ve miktarı; mastitise neden olan bakterinin türü, ineğin bağıģıklık sistemi ve enfeksiyonun kronik olup olmamasına (süregenlik) göre değiģir (Reynolds, 2007). 2006) : AĢağıdaki hususlar belirli bir sürüdeki SHS nı etkileyebilir (ABS Global, Enfeksiyon durumu enfekte sürülerde en yüksektir

31 19 Laktasyon dönemi laktasyonun ilk ve son zamanlarında daha yüksektir. Ġneğin yaģı genelde yaģla birlikte SHS da artar Mevsim Sürünün büyüklüğü Sürünün bulunduğu bölge (coğrafi açıdan) Sağım sıklığı ve süt üretimi düzeyi fazla süt veren sürülerde SHS daha azdır (sulanma faktörü) Sürüde diğer hastalıkların varlığı Bir çalıģmada 80 sürünün enfeksiyon prevalansı incelenmiģ ve den hücre/ml ye kadar yükselen toplam sürü tankı SHS (STSHS) ile arasında bağlantı kurulmuģtur. Çizelge 1.7. de temel patojenlerle oluģan enfeksiyon prevalansı ve üretim kayıpları gösterilmektedir. Sürü tank sütü somatik hücre sayısında görülen bir artıģ enfeksiyon prevalansının yükselmesi ve süt üretiminin düģmesiyle iliģkilidir. Bu verilerin analizi, enfeksiyon prevalansının sürü tank sütü somatik hücre sayısının en temel belirleyicisi olduğunu göstermektedir (Harmon, 1994). Çizelge 1.7. Yüksek sürü tank SHS ile birliktelik gösteren enfeksiyon prevalansı ve süt üretimindeki kayıplar (Biggs, 2009). STSHS (10 3 Sürüde enfeksiyon /ml) prevalansı(%) Süt üretim kaybı (%) , , , ,5 Özellikle çiftlik yönetimi ve hijyen faktörleri SHS ve enfeksiyon oranını belirgin biçimde etkilemektedir (Fadlelmoula ve ark., 2007). Yapılan çalıģmalar çiftliklerde süt üretimi hijyen seviyesinin, sürü tankı SHS düģük olan sürülerde yüksek, sürü tankı SHS yüksek olan sürülerde ise düģük olduğunu göstermektedir. Ancak sadece sürü tankı SHS na bakarak hijyen

32 20 seviyesini belirlemek yeterli değildir. Özellikle tank sütü toplam bakteri sayısı ve koliform sayısının da SHS ile birlikte değerlendirilmesi daha doğru sonuçlara ulaģılmasını sağlar (Rysanek ve Babak, 2005). Ellis ve ark. (2005) meme temizlik skorunun sadece kozmetik bir konu olmadığını ve STSHS ile klinik ve subklinik mastitislerle de yakından iliģkili olduğunu bildirmektedir. Ġnekler arasında temel patojenlere verilen SHS tepkilerinin büyüklüğü değiģmektedir ve sadece SHS ile patojen türlerini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Yapılan bir çalıģmada, patojenin memede yok edilmesinin ardından SHS nın normal düzeye dönmesi için günler, haftalar veya daha uzun bir sürenin geçmesi gerektiğini göstermiģtir. Kovadaki veya karma sütteki SHS nın da enfekte meme baģı sayısıyla ve onlardan sağılan sütlerin miktarıyla bağlantılı olmaktadır. Fakat tüm meme lobları sağlıklıysa karma sütte SHS genelde hücre/ml nin altında olması beklenir (Harmon, 1994). Daha önce hiç enfekte olmamıģ meme bezlerin SHS ları çoğunlukla hücre/ml arasındadır. Büyük bir inek popülasyonunda enfekte olmayan hayvanların %80 inin SHS hücre/ml nin ve %50 sinin SHS da hücre/ml nin altındadır. Enfekte olmayan bazı hayvanlarda SHS nda görülen küçük artıģın bir nedeni, bazı meme loblarının daha öncesinde bir enfeksiyon geçirip henüz tamamen iyileģememiģ olması olabilir. ġunun önemle belirtilmesi gerekir ki; memedeki mastitise neden olan mikroorganizmalar elimine edilmeden, zarar görmüģ bütün meme dokuları onarılıp normal fonksiyonlarını kazanmadan ve süt üretimi enfeksiyon öncesi dönemdeki seviyesine geri dönmeden SHS enfeksiyon öncesi normal seviyesine geri dönmez (Philpot ve Nickerson, 2000). BulaĢıcı mikroorganizmalar daha fazla oranda subklinik mastitise yol açan bakterilerdir ve bu yüzden de bu etkenlere bağlı mastitiste çevresel

33 21 mikroorganizmalara bağlı mastitislere göre süt SHS daha yüksektir. Çevresel mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlar kolayca yok edilebilir ve SHS normal olarak sadece mastitis sırasında yükselir (Blowey ve Edmondson, 1995). Laktasyon sırası ve laktasyon dönemi gibi faktörlerin sütün SHS sını etkilediği, laktasyon sayısının artması ile SHS nın da artabileceği belirtilmiģtir (Raubertas ve Shook, 1982; Jones ve ark., 1984; Monardes ve Hayes, 1984; Pyörala, 2003; Eyduran ve ark., 2005; Topaloğlu ve GüneĢ, 2005). Genellikle yaģ ve laktasyon dönemi ilerledikçe SHS da artmaktadır. Fakat yapılan bir çalıģmada; eğer inekler enfeksiyon durumlarına göre gruplara ayrılırsa, enfekte olmayan ineklerin SHS nın farklı yaģlarda veya laktasyonun sonlarında bile fazla değiģmediğini gösterilmiģtir. BaĢka bir çalıģma sonucunda, laktasyon sayısı arttıkça enfekte olmayan meme baģlarından gelen sütün SHS nın az miktarda değiģtiğini ortaya konmuģtur (Harmon, 1994). Ġnek sağlıklıysa kaç yaģında olduğu somatik hücre sayısını pek etkilememektedir (Saloniemi, 1995). Laktasyonun sonunda ise memenin nonfonksiyonel döneme hazırlanması ya da mastitise bağlı irkilti sonucu sütteki SHS artmaktadır (Alaçam, 1997). Laktasyon sırası ve yaģ, birbiri ile iliģkili konular olup, artan yaģla birlikte meme dokusunda deformasyonların oluģması ve memenin daha fazla süt vermeye baģlaması ile duyarlığının artması, yaģ ilerledikçe zamana bağlı olarak patojen mikroorganizmaların bulaģma olasılığının artması mastitis insidansını arttırmaktadır (Göncü ve Özkütük, 2002). YaĢlı ineklerde somatik hücre sayılarının yüksek olmasının sebepleri, daha önceki laktasyonlar boyunca memenin daha fazla bir sürede bakterilere maruz kalmasına bağlı olabilir. Özelliklede bu durumu Staphylococcus aureus a bağlı kronik mastitlerde görmek mümkündür (Blowey ve Edmondson, 1995; Philpot ve Nickerson, 2000). Bütün ineklerde olmamasına rağmen genellikle buzağılamadan sonraki ilk 7-10 gün arasında SHS yüksektir. Laktasyonun sonuna doğru süt üretimi azaldıkça subklinik mastitisli hayvanlarda SHS artar. Subklinik enfekte olmayan ineklerdeki SHS

34 22 laktasyonun sonlarına doğru önemli oranda değiģmez (Blowey ve Edmondson, 1995). ÇeĢitli türdeki stresler, SHS ında artıģına neden olan olaylar arasına sokulmuģtur. Fakat sağlıklı ineklere Adrenokortikotropik hormon (ACTH) veya kortikosteroid enjekte ederek veya inekleri kontrol altındaki ortamlara koyarak SHS seviyesini deneysel olarak değiģtirmek amacıyla yapılan giriģimlerin bu husustaki etkileri hafif veya etkisiz olmuģtur. Florida da yapılan bir çalıģmada ısı stresine maruz kalan ineklerin SHS larının arttığı gösterilmesine rağmen, ısı stresine maruz kalan veya ısısı ayarlanmıģ bir ortamda barınan ineklerin (sağlıklı ve Staphylococcus spp. ile enfekte olmuģ inekler) ortalama SHS ları sırasıyla ve hücre/ml çıkmıģtır. SHS ındaki bu farklılığın bir kısmı, ısı stresi olduğu zaman görülen süt üretimindeki düģüģten kaynaklanmaktadır. Isı stresi geçiren bir sütçü inek için süt üretiminde %10-20 arası bir kayıp normaldir. Yapılan bir çalıģmada araģtırmacılar östrusun SHS üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını belirtmiģlerdir (Harmon, 1994). Paape ve ark (1972), somatik hücre sayısı ve ısı stresi konulu çalıģmasında SHS üzerinde ısı stresinden çok dalgalanan sıcaklık derecelerinin etkili olduğunu bildirmektedir. Yine benzer konuda çalıģma yapan Wegner ve ark. (1974)'te sıcak yaz aylarının oluģturduğu stres koģullarında, SHS nın orta derecede bir yükseliģ gösterdiğini bildirmektedir. AraĢtırıcılar ayrıca, mastitis olmayan süt ineklerinde stres oluģturmak amacıyla kortikotropin enjeksiyonu durumunda ve yaz aylarının oluģturduğu stres koģullarında süt SHS nın artıģ gösterdiğini bildirmektedirler. Mevsimler de önemli bir çevre faktörü olarak SHS nı etkileyebilmektedir. Bazı araģtırıcılar ilkbahar ve yaz mevsiminde meme enfeksiyonlarına daha fazla rastlandığını bazıları ise sonbahar ve kıģ aylarında mastitis insidansının arttığını ifade etmiģlerdir (Çoban ve ark,

35 ). Topaloğlu ve GüneĢ (2005) ise mevsim faktörünün SHS üzerine etkisinin önemsiz olduğunu bildirmiģlerdir. Somatik hücre sayıları genelde kıģ mevsiminde en düģük, yaz mevsiminde de en yüksek seviyeye ulaģır (Harmon, 1994; Norman ve ark, 2000; Green ve ark, 2006). Bu durum yaz aylarında klinik mastitis vakalarının artıģ göstermesi ile bağlantılıdır. AraĢtırmacılar, memelerin çevresel patojenlerle en çok yaz aylarında enfekte olunduğunu ve bunun da ineklerin altlıklarında koliform sayısının en fazla olduğu yaz aylarına denk geldiğini belirtmiģlerdir. Ġneklerin maruz kaldığı patojenlerin artması yanında yüksek ısı stresi ve nemin de enfeksiyona yatkınlığı arttırdığını öne sürmüģlerdir. Ekstra veriler klinik mastitis ile altlıklarındaki bakteri sayısının orantılı olduğunu doğrulamaktadır. Bu bulgular ısı stresinin tek baģına SHS ındaki artıģın bir sebebi olamayacağı, SHS ındaki artıģın meme uçlarının patojenlere daha fazla maruz kalmasının bir sonucu olduğu ve bunun da yaz aylarında yeni enfeksiyonları ve klinik vakaları arttırdığı fikrini desteklemektedir (Harmon, 1994). Türkiye de Siyah-Alaca inekler üzerinde yapılan bir çalıģma ile Ağustos ayı ortalama SHS değerinin, Kasım ayının yaklaģık iki katı olduğu ve yaz aylarında oluģan sıcaklığın SHS ını etkilediği bildirilmektedir (Eyduran ve ark., 2005). Sürü tank sütü somatik hücre sayısındaki yaz artıģı, (i) yaz aylarında meme içi enfeksiyonlardaki (IMI) artıģ (Harmon, 1994), (ii) tüm inek SHS larında grupların karıģması ve gıda değiģikliği gibi diğer stres lere bağlı olarak genel artıģ, (iii) laktasyon aģaması etkisi (örn. Eğer, sonbahardaki buzağılamayı takiben yaz ayında daha çok inek geç laktasyonda ise) veya (iv) tüm bunların karıģımı ve diğer etkilerden kaynaklı olabilir (Green ve ark., 2006).

36 24 Amerika BirleĢik Devletleri nde ulusal bazda SHS ortalaması kıģ ve ilkbahar mevsiminde yaklaģık hücre/ml dir. Fakat yaz aylarına gelindiğinde hücre/ml artar. Ağustos ta ise en yüksek seviyesine ulaģır. SHS nın yazın artması bütün sürüler için doğru değildir, çünkü bazı yetiģtiriciler değiģen çevresel Ģartlarla daha iyi baģa çıkmaktadırlar. Yine de, çoğu sürü için bu durum geçerlidir ve ısının ve nemin inekler üzerinde ilave bir stres oluģturduğu subtropikal bölgelerde daha belirgin olmaktadır. Bu bölgelerde yazın, diğer mevsimlerle karģılaģtırıldığında somatik hücredeki artıģ kimi zaman hücre/ml nin üzerinde olmaktadır (Philpot ve Nickerson, 2000). Hastalıklı bir meme lobundan alınan somatik hücre sayısındaki günlük değiģiklik, sağlıklı bir meme lobundan alınana göre daha fazladır. Bazı çalıģmalara göre, inek stres altındayken (örn. yeni bir sürüye nakledilirken) hastalıklı meme lobunun somatik hücre sayısı artmaktadır. Aynı sebepler söz konusu olduğunda sağlıklı bir memede somatik hücre sayısında herhangi bir artıģ görülmemektedir. Tank sütünde fazla sayıdaki somatik hücrelerin sebebi de stres olabilir. Bu durum birçok çiftlikte inekleri açık havaya çıkarma mevsiminin baģlamasından hemen sonraki gün görülmektedir (Saloniemi, 1995). Isı stresinin yanında nakil iģlemi de inek için en stresli durumların baģında yer alır. Nakil süresince plazma kortizol seviyesinde belirgin artıģ gözlemlenir. Yagı ve ark. (2003) yapmıģ oldukları çalıģmada nakil süresince SHS da belirgin artıģ gözlenmiģ ve nakil sonunda en yüksek değerler kaydedilmiģtir. Sağım sıklığı da sütteki SHS nı etkilemektedir. Yapılan çalıģmalarda; günlük sağım sayısının 2 den 3 e çıkarılması, sürü ve bireysel inek SHS oranında düģüģe neden olmaktadır; tersine, çok kısa sağım aralıklarının (4

37 25 saat ve daha azı) SHS nı arttırmaktadır. Çok uzun sağım aralıkları ise sürü sütü SHS nı artırmaktadır (Pyörala, 2003). Çok süt veren sürülerin SHS nın düģük olması: (1) konsantrasyon faktörü, (2) süt verimi fazla sürülerin daha iyi yetiģtirme yöntemleriyle yönetildikleri ve mastitisi önleyen veya kontrol altında tutan prosedürleri uygularken daha dikkatli davranılmasıdır (Philpot ve Nickerson, 2000). Günlük süt üretimi ve süt verim düzeyi sağlıklı bir memenin somatik hücre sayısını etkilememektedir. Hücre sayısı sadece günlük süt üretimi 4 kg ın altına düģtükten sonra hafifçe artmaktadır. Subklinik mastitisli bir ineğin buzağılamadan sonraki somatik hücre sayısı sağlıklı bir ineğe göre daha yavaģ düģer ve süt vermenin sonuna doğru önemli ölçüde artar (Saloniemi, 1995). Büyük sürülerin SHS ortalamaları küçük sürülerden daha azdır. Bunun nedenleri: (1) bazı küçük sürüler büyük sürüler kadar iyi yönetilmemektedir, (2) büyük sürülerde daha fazla süt üretimi olur ve bu nedenle SHS düģüktür (Philpot ve Nickerson, 2000). Ġneklerde SHS larında günlük küçük değiģiklikler olur. Bunun nedeni; besleme ve sağım makinelerinin iģlevleri gibi yönetimsel faktörlerdir. AraĢtırmalar göstermiģtir ki, bir sağım sisteminde vakum rezervi düģtükçe sürü SHS artmaktadır (Blowey ve Edmondson, 1995). Coğrafik yerleģim de SHS nı etkilemektedir. Örneğin ABD nin Güney ve Güneydoğu bölgelerinde SHS daha yüksektir. Bu bölgelerin hem ısısı hem

38 26 de nem oranı Kuzey ve Kuzeydoğu bölgelerinin geleneksel süt üretim bölgelerinden daha fazladır (Philpot ve Nickerson, 2000) Somatik Hücre Sayımında Kullanılan Yöntemler Somatik hücre sayısı bir meme bezinin yangısal durumunu gözlemlemek için en yaygın kullanılan ölçümdür ve tek bir meme lobundan alınan sütte, tek bir inekten alınan sütte, bir sürüden alınan toplam sütte ve sürü gruplarından alınan toplam sütte somatik hücre ölçümü yapılabilir (Saloniemi, 1995; Köker ve Salmanoğlu, 2000; Philpot ve Nickerson, 2000; Pyörala, 2003). Somatik hücreler direkt veya endirekt yöntemler ile belirlenebilir. Endirekt yöntemlerde prensip hücresel DNA nın araģtırılmasıdır. California Mastitis Testi ve White Side testleri bu esasa göre çalıģmaktadır. Direkt hücre sayımları ise mikroskopta veya elektronik gereçlerle yapılabilmektedir (Alaçam, 1997). Süt endüstrisinde bazı otomatik ölçüm biçimleri kullanılabilir: Fossomatik sayıcı veya Coulter sayıcısı. Süt örneklerinin bu metotlardan biriyle ölçülmesi sonucunda diğer ölçümüm vereceği sonuç ile arasında %15 e varan farklılıkların olduğu belirtilmekte ve bu varyasyonların önemli olduğu bildirilmektedir. Toplam süt ve bireysel inek örneklerin hepsi otomatik yöntemlerle test edilmektedir (Blowey ve Edmondson, 1995). Fossomatik cihazında fluorooptik elektronik hücre sayım tekniği ile sayım yapılmaktadır. Fossomatik ile sadece somatik hücreler sayılırken; diğer bir elektronik yöntem olan Coulter counter ile somatik hücrelerin büyüklüğündeki tüm partikülleri sayma dezavantajı bulunmaktadır (Alaçam, 1997).

39 27 Süt ve kandaki lökositlerin akım sitometri (flow sitometri) ile analiz edilmiģ seçkin monoklonal antikor (mabs) seti ile tanımlanması, kabul edilen bir yöntemdir (Leitner ve ark., 2000). Sitometri, hücrelerin veya biyolojik partiküllerin fiziksel ya da kimyasal karakterlerinin ölçülmesidir. Flow sitometri ise, akan bir sıvının içerisindeki hücrelerin özelliklerinin incelenmesi olarak tanımlanabilir. Günümüzde flow sitometri ya da akım sitometri terimleri aynı anlamda kullanılmaktadır. Akım sitometrinin önemli kullanım alanları subtiplerine kadar hücre tespiti ve biyolojik çalıģmalar için epitop ekspresyonudur. Flow sitometri ıģık mikroskobu ile kıyaslanınca çok daha fazla hücreyi daha kısa sürede inceleme fırsatı vermesi bu yöntemin önemli avantajıdır. Flow sitometri cihazı baģlıca akıģ (sıvı) sistemi, ıģık kaynağı (lazer ıģını), filtreler ve sinyal dedektörleri, bilgisayar ve yazılım programları ve ayırma mekanizması (cell sorting) bileģenlerinden oluģmaktadır. Flow sitometri tekniğinde hücreler, sıvının içerisinde bir ıģık demetinin önünden tek tek geçerler. Bu sırada hücreler hakkında elde edilen veriler istatistiksel analiz ve grafik haline getirilir ve yorumlanır (Taneli, 2007). Süt örnekleri sodyum azit veya bronopol kullanılarak muhafaza edilebilir (Saloniemi, 1995). Californiya Mastitis Testi sütteki hücre sayısını indirekt saptayan bir testtir. CMT testi rakamsal bir sonuç vermez, fakat bunun yerine hücre sayısının yüksek veya düģük olduğunu gösterir. Eseri değerinden yüksek çıkan her sonuç, mastitis bakımından Ģüpheli olarak kabul edilir (Blowey ve Edmondson, 1995). Whiteside testi, somatik hücrelerin kimyasal sodyum hidroksit ile reaksiyona girdiği bir laboratuar testidir. Hücre sayısı hücre/ml yi geçtiği zaman pıhtılaģma oluģur (Blowey ve Edmondson, 1995). PıhtılaĢma

40 28 hücre sayısı > /ml olan sütlerde NaOH ile hücrelerin nükleik asitlerinin verdiği bir reaksiyonun sonucudur (Alaçam,1997). Günümüzde doğrudan mikroskopik boyama yavaģ, zaman alıcı olması ve çok doğru sonuçlar vermemesi nedeniyle az kullanılmaktadır. Bu nedenle elektronik testler bu yöntemin yerini almıģtır. Mikroskopik sayımda önceden santrifüje edilmiģ bir miktar süt lam üzerine dairesel hareketle yayarak dökülür, boyanır ve mikroskopta hücreler sayılır (Blowey ve Edmondson, 1995) Somatik Hücre Sayısının Sürü Tank Sütündeki Önemi Sürü tank sütü somatik hücre sayısı (STSHS) süt kalitesi için en sık baģvurulan referans değerdir. Bütün süt çiftliklerinin, süt alıcıları tarafından kendilerine verilen periyodik STSHS ve bakteri sayısı verileri vardır. Sürü tank somatik hücre sayısı bölgeye, mevsime ve sürünün büyüklüğüne göre değiģir. Sürü tank somatik hücre sayısı seviyesi hücre/ml yi aģtığı zaman tedavi gerekmekte ve bu durumda antibiyotik kalıntı riski artmaktadır. Sürü tank somatik hücre sayısı sonuçları bir mastitis probleminin olup olmadığına karar vermeye yardım eder, fakat problemi sürü bazında doğrulamak için bireysel inek SHS sonuçlarına ihtiyaç vardır (Ruegg ve Reinemann, 2002). Sürü tankı SHS sonuçları, sürülerin klinik ve subklinik mastitis prevalanslarının belirlenmesi amacıyla kullanılabilir (Barkema ve ark., 1998; Lukas ve ark., 2005; Olde Riekerink ve ark., 2006; Miranda- Morales ve ark., 2008; Lievaart ve ark., 2009). Sürü tank sütü analizi, bireysel ineklerin sütlerini test etmekten daha ucuz, daha pratik ve daha hızlıdır (Jayarao ve Wolfgang, 2003; Olde Riekerink ve ark., 2006).

41 29 Sürü hücre sayısını etkileyen en önemli faktör subklinik mastitis düzeyidir. Sürüde subklinik mastitis düzeyi yükseldikçe SHS da artar. Somatik hücre sayısı hücre/ml nin altında olan bir sürünün, SHS hücre/ml üzerinde olan bir sürüye nazaran, çok daha az bulaģıcı mastitis etkenleriyle enfektedir. Somatik hücre sayısı hücre/ml nin üzerinde olan bir sürüde, meme sağlığı ve süt kalitesiyle ilgili ciddi bir problem olduğunu düģündürmelidir (Blowey ve Edmondson, 1995). Genel olarak, STSHS hücre/ml olan bir sürü, ineklerin %15 inin bir ya da daha fazla memesinin enfekte olduğunu düģündürür. Sürü tankı SHS daki her ek hücre/ml artıģ enfeksiyon oranının %8-10 kadar daha arttığını göstermektedir. Sürü tank SHS hücre/ml de süt veren ineklerin 1/3 ü enfektedir ve hücre/ml de ise sürüdeki ineklerin 2/3 ü enfekte olur ve kalitesi düģük süt üretir (Smith ve ark., 2001). Sürü sütündeki SHS; Streptococcus agalactiae ve Staphylococcus aureus gibi kontagiyöz mikroorganizmalarla oluģan enfeksiyonların belirlenmesinde, Streptococcus uberis ve Escerichia coli gibi çevresel mikroorganizmalarla oluģan enfeksiyonlara nazaran daha iyi bir göstergedir. Bunun ana nedenleri Ģunlardır: Kontagiyöz patojenler çoğunlukla uzun süreli subklinik masitise neden olur ve çoğu zaman bu memelerden alınan süt enfekte olmayan ineklerin sütüyle karıģır. Çünkü bu gibi enfeksiyonlarda nadiren klinik bulgular görülür ve süt çıplak gözle normal görünmektedir. Çevresel organizmalar genellikle kısa süreli ve klinik mastitise yol açarlar. Süt anormal görünür (Philpot ve Nickerson, 2000). Sürü tank somatik hücre sayısını azaltmak için çiftlik yönetim ekibinin sistematik bir yaklaģımda bulunması gerekmektedir. Sütün görüntüsünü

42 30 bozan klinik mastitis çıplak gözle kolayca teģhis edilebilir. Somatik hücre sayısı verileri olmadan subklinik mastitisin tanısı ise imkansızdır. Bu yüzden mastitisten kaynaklanan mali kaybı azaltmak ve en yüksek fiyata en kaliteli sütü satabilmek için SHS verilerinin toplanması ve bu verilerden yararlanılması zorunludur (ABS Global, 2006). Sürünün meme sağlığını gözlemlemek için birçok ülkede tank sütü örneği kullanılır. Eğer tank sütünde somatik hücre sayısı hücre/ml yi geçerse sürüde kesinlikle hastalıklı inekler vardır. Küçük bir sürüde, sütünde fazla sayıda somatik hücre bulunan tek bir ineğin bile olması, sürü tank sütünün somatik hücre sayısında artıģa neden olur, fakat büyük sürülerde, bir veya iki inekten alınan mastitisli süt bile tankın içine girse bile somatik hücre sayısı nispeten düģük kalır. Sürü sağlığının bir göstergesi olan tank sütündeki somatik hücre sayısı ancak bütün inekler örneklemeye katıldığı zaman güvenilir olmaktadır (Saloniemi, 1995). Somatik hücre sayıları artıģ gösteren sürülerde iki veya üç defa düģük sayılar saptanması problemin giderildiğine iģaret edebilir. Bazı durumlarda, hastalıklı inek kuruya çıkarıldığı veya satıldığı için bu düģünce doğru çıkabilir. Fakat vakaların çoğunda bu düģüģ geçici bir düģüģtür ve ardından tekrar yükselecektir (Blowey ve Edmondson, 1995). Mastitis probleminin algılanması ve sezinlenmesi farklı çiftlikler arasında ciddi ölçüde değiģmektedir. Sütün kalitesine dair en çok baģvurulan referans noktası, sürü tank sütü somatik hücre sayısıdır. Bütün mandıraların kendi süt alıcılarından temin ettikleri periyodik STSHS ve bakteri sayısı verileri vardır. Sürü tank somatik hücre sayısı genelde bir sütçü inek sürüsünün subklinik mastitise yakalanma prevalansını yansıtmaktadır. Sürü tank somatik hücre sayısı hedeflerinin bireysel olarak konulması gerekir, fakat diğer yandan sürekli hücre/ml den daha az STSHS lı süt

43 31 üretmek birçok mandıra için baģarılabilen ortak bir hedeftir. Sürü tank somatik hücre sayısı hedefleri çiftliğin o anki mevcut Ģartlarına özgü bireysel olarak konulmalıdır, ancak nihai hedef sürekli STSHS hücre/ml nin altında süt üretmek olmalıdır (Ruegg, 2001). Çizelge 1.8. Sürü tank sütü somatik hücre sayısının sürünün süt verimi ile iliģkisi (Korhonen ve Kaartinen, 1995). STSHS Verim Kaybı (kg/inek/yıl) Verim Kaybı (%) < > Bir inek sürüsünün meme sağlığı durumunu gözetim altında tutmak için aylık tutulan SHS kayıtlarını kullanmak gereklidir. Tek bir ineğe veya sürünün bütün ineklerine ait birden çok SHS kayıtları daha faydalı olur. Somatik hücre sayısı verilerinin yorumlanması özellikle bulaģıcı patojenlerle enfekte olan sürüler için önemlidir. Çünkü bu patojenlerle olan enfeksiyonlar daha uzun sürmeye meyillidir, sürüdeki yeni enfeksiyonlar, enfeksiyon prevalansını artırabilir ve bu da STSHS nın veya sürü ortalama SHS puanının artması Ģeklinde yansıyabilir. AraĢtırmacılar, bulaģıcı mastitis patojenlerinden korunmuģ iyi yönetilen sürülerin, sürü SHS ortalaması hücre/ml in altında kalsa bile çevresel patojenlerden dolayı klinik mastitis sorunları yaģayabileceklerini göstermiģtir. Bu durumda, memenin uzun sürede sağlık durumu aylık elde edilen STSHS verilerinde açıkça ortaya çıkamayacaktır. Çevresel patojenlerle oluģan meme içi enfeksiyonlar, bulaģıcı patojenlerle oluģanlardan daha kısa sürer. Bu çevresel etkenlere bağlı enfeksiyonların %60-70 i 30 günden daha kısa sürmektedir. Buna paralel olarak bu ineklerde SHS daha kısa süreli yüksek kalmaktadır. Çevresel patojenlerle oluģan enfeksiyonların prevalansı her zaman düģüktür (meme baģlarının %10 undan daha azı). Bu yüzden ağırlıklı olarak çevresel gözlemlere bağlı mastitis geçiren sürülerin SHS ları hücre/ml nin altında olabilir (bazılarınınki hücre/ml nin altında da olabilir). Çünkü bir sürüde belirli bir anda nispeten az olan çevresel enfeksiyon sayısı STSHS üzerinde büyük bir etki

44 32 yapmaz. Klinik vakaların arttığı dönemlerde istisnalar olabilir. Çevresel mastitis, klinik mastitisler nedeniyle bir yıllık süre içerisinde ciddi boyutlarda mali etkiler yaratabilir (Harmon, 1994). Bir sürü içinde subklinik mastitis prevalansı (SHS hücre/ml den yüksek olan ineklerin yüzdesi), bireysel inek SHS değerlerini almakla veya her inek üzerinde Kaliforniya Mastitis Testi (CMT) uygulamakla bulunabilir. Subklinik mastitis prevalansı iki faktöre dayanır: 1) yeni enfeksiyon oranı (yeni subklinik enfeksiyon Ģekillenen ineklerin yüzdesi), 2) her bir subklinik enfeksiyonunun süresi. Çevresel patojenlerden kaynaklanan mastitis (koliformlar ve çevresel streptokoklar), bulaģıcı patojenlerden kaynaklanan mastitise (Staphylococcus aureus, Streptococcus agalactia ve Mikoplazma bovis) göre genelde daha kısa ömürlü olur. Temel patojenin çevresel bakteriler olduğu durumlarda, yeni enfeksiyonları azaltacak etkin koruma önlemlerinin alınması STSHS hızlı bir Ģekilde düģürmektedir. BulaĢıcı patojenlere yönelik kontrol programlarının baģlatıldığı durumlarda ise STSHS nda kademe kademe bir düģüģ görülür. Sürü tank somatik hücre sayısını düģürmek için kronik olarak bulaģıcı patojenlerle enfekte olan inekleri sürüden ayırmak ABD de sıkça baģvurulan bir yoldur. BulaĢıcı mastitise yönelik birçok mastitis kontrol programı yeni enfeksiyonları önlemekten ziyade sürüden ayırmaya odaklanmıģtır. Subklinik mastitis için ortak endüstri hedefleri Ģöyledir: Ġneklerin %85 inin somatik hücre sayıları hücre/ml veya daha az, ve her ay yeni bir subklinik mastitis enfeksiyonu geliģtiren ineklerin yüzdesi %5 ten daha az olacak. Bir taraftan birçok sürü bu standartları yakalamıģken, diğer taraftan yine birçok sürü de beklenilenden çok daha fazla subklinik mastitis geçirmektedir (Ruegg, 2001). Sürü sütünün SHS nın değerlendirilmesi tek bir testin sonucu yerine birçok testin sonucuna dayanarak yapılmalıdır. Mevsimden, süt üretimi seviyesinden ve süt verme safhasından bağımsız olan eğilimlere bakmak önemlidir. Somatik hücre sayısında, bu faktörlerden kaynaklanan hafif artıģlar

45 33 en sonunda normal değerlerine dönecektir ve bu artıģlar (1) bakteriyolojik kültürlemenin, (2) tedavi yönetimlerinin veya, (3) diğer eylemlerin yapılma sebebi olamaz (Philpot ve Nickerson, 2000). Sürüde yüksek hücre sayısına neden olan hayvanları sürüden ayırıp kesime sevketmek sadece kısa bir süre içinde hücre sayısını azaltabilir. Fakat uzun vadede söz konusu mastitis problemini giderebilmesi olasılığı pek yoktur. Sürüsündeki hücre sayısını bir-iki ay içinde minimal efor sarf ederek hücre/ml den hücre/ml ye düģürmeyi planlayan bir çiftçi büyük olasılıkla hayal kırıklığına uğrar. Vakaların çoğunda düģüģün hızı Ģunlara bağıldır: Mevcut olan enfeksiyonun türü Sürüdeki enfekte ineklerin oranı Kontrol önemlerinin ne ölçüde iyi uygulandığı Sürüden çıkarıp kesime sevketme politikası Çiftçinin mali durumu Önerileri dikkate alma arzusu (Blowey ve Edmondson, 1995). Yukarıdaki hedeflere ek olarak; (1) sağım ekipmanlarının mükemmel çalıģmasını sağlamak, (2) personele eğitim programları düzenlemek, (3) sağımda temiz ve kuru meme baģları (4) ineklerin çevrelerinin temiz ve rahat durumda olmasını sağlamak diğer hedeflerdir (Philpot ve Nickerson, 2000). Yüksek hücre sayısı olan inek laktasyonun sonlarındaysa erken kuru dönem tedavisi düģünülmelidir. Bu, onun sütünü toplam sütten çıkaracağı için STSHS nın azalmasını anında etkileyecektir. Ayrıca enfeksiyonun sağlıklı ineklere bulaģmasını riskini de ortadan kaldıracaktır (Blowey ve Edmondson, 1995; Philpot ve Nickerson, 2000).

46 34 Sürü tank sütü somatik hücre sayıları, SHS ları yüksek olan ineklerin sütlerini toplam süte katmamakla da azaltılabilir. Mevcut durumun iyileģtirilmesinde bunun etkisi hemen görülür ve çiftçiye hangi hamleyi yapacağını düģünmesi için süre tanır. Kota limitlerinin üzerindeki sürüleri için bu geçici hamle bir iģe yaramaz (Blowey ve Edmondson, 1995). Sürü tank sütü SHS yüksek olan subklinik mastitisli çiftlikler enfekte memeleri tedavi etmek ve böylece STSHS nı düģürebilmek için antibiyotik kullanırlar. Böylece sürü tank sütünde antibiyotik kalıntı riskini artırırlar. Antibiyotikle tedavi edilen ineklerin sütü kullanılan antibiyotiğin arınma süresi doğrultusunda sürü tank sütüne karıģtırılmaz. Ancak bu sürelere dikkat edilmediği durumlarda veya tedavi edilen ineklerin etiketlenmesindeki hatalar tank sütünde antibiyotik kalıntılarına yol açmaktadır (Ruegg, 2005) Somatik Hücre Sayısı Standartları ve Düzenleyici Kurallar Avrupa da Nisan 1992 de yayınlanan 92/46 sayılı Avrupa Ekonomik Topluluğu Yönergesi somatik hücre sayısı hücre/ml den fazla olan sütlerin sıvı süt olarak kullanılamayacağı ve 1998 den itibaren de insan tüketimi için uygun olmadığını öngörmektedir (Anonim, 1992; Blowey ve Edmondson, 1995; Philpot ve Nickerson, 2000; Schukken ve ark., 2003; Topaloğlu ve GüneĢ, 2005; Fadlelmoula ve ark., 2007; Stulova ve ark., 2010). Amerika BirleĢik Devletler inde bu limit hücre, Kanada da da limit hücredir (Schukken ve ark., 2003; Van Schaik ve ark., 2005; Fadlelmoula ve ark., 2007). Bir diğer konu da tüketicilerin ve süt kurumlarının hayvan sağlığı konularına iliģkin daha fazla bilinçli olmalarıdır. Bu yüzden

47 35 hastalığın klinik vakalarını azaltmak önem arz etmektedir. Üçüncü ve daha güncel bir konu ise süt tüketimiyle iliģkili insan sağlığı üzerindeki endiģelerdir. Bunun içine, sütteki antibiyotik kalıntıları, antibiyotik direnç olgusunun hayvanlardan insanlara nakledilmesi ve süt ile süt ürünlerinden patojenlerin ve diğer maddelerin insanlara geçmesi girmektedir (Smith ve ark., 2001; Schukken ve ark., 2003). Amerika BirleĢik Devletleri, yalnızca gıda güvenliğinin SHS nı düģürten standart düzenlemelerinin dayanağı olamayacağını, çünkü somatik hücrelerin tamamen bir süt kalitesi sorunu olduğu düģüncesini benimsemiģtir. Yine de ABD de gelecekte SHS nı düzenleyen standart sınır değeri muhtemelen düģecektir (Philpot ve Nickerson, 2000). Yeni Zelanda ve Avustralya mandıra ürünlerinin baģlıca ihracatçılarıdır. Her iki ülke de AB nin hücre/ml düzenlemesini kabul etmiģlerdir (Philpot ve Nickerson, 2000; Van Schaik ve ark., 2002; Fadlelmoula ve ark., 2007). Aslında, Yeni Zelanda hücre/ml milli hedefiyle, hücre/ml ulusal standartını uygulamayı düģünmektedir. Japonya sıkı kalite düzenlemeleriyle geliģmiģ bir mandıra endüstrisine sahiptir. Asya ve Latin Amerika daki birçok ülke süt kalitesini geliģtirmeye yönelik gözle görülür ilerlemeler kaydetmiģlerdir (Philpot ve Nickerson, 2000). Berry ve ark. (2006) Ġrlanda da da yaptıkları çalıģmalarında STSHS nın yılları arasında azalıģ gösterdiğini, ancak 2000 yılından sonra tekrardan artıģ yaptığını tespit ettiler. Benzer bir duruma Hollanda ve Norveç te rastlandı. Hollanda da 1976 da hücre/ml olan STSHS nın 1999 da hücre/ml ye düģtüğünü, 2003 te ise hücre/ml ye yükseldiğini bildirmektedirler. Norveç te ise 2002 de hücre/ml olan STSHS nın 2004 te hücre/ml ye yükseldiğini ve bu küçük artıģın 1988 den sonra rastlanan ilk artıģ olduğunu bildirmektedir. Osteras ve Solverod (2007) benzer Ģekilde Norveç te 1982 yılında hücre/ml olan

48 36 STSHS ortalamasının, 2002 yılına kadar yıllar ilerledikçe hep düģüģ gösterdiğini bildirmektedirler. Türkiye de ise SHS, mastitis konulu çalıģmalarda ön tarama yöntemi olarak kullanılmaktadır. Ancak Türkiye de entansif süt sığırcılığı yapan iģletmelerde bir yıl boyunca SHS nın ne düzeyde olduğu ve nasıl bir değiģim gösterdiğine ait bir bulgu mevcut değildir (Göncü ve Özkütük, 2002). Türk Gıda Kodeksinde ise çiğ ve ısı iģlemi görmüģ sütler ile ilgili olarak somatik hücre sayısının bir mililitrede adetten az olması gerektiği ifade edilmiģtir (Anonim, 2006; Çoban ve ark, 2007). Hangi ülkede olursa olsun bütün süt üreticilerinin hedefi somatik hücrelerinin sayısını mümkün olan en alt seviyede tutmaktır. Sürü sütünde hücre/ml den daha az konsantrasyonlar çok gerçekçidir. ABD de çok az sürünün yıllık ortalama SHS hücre/ml den daha az olarak kaydedilmiģtir. En düģük ortalama yaklaģık hücre/ml ile Ġsviçre de çıkmıģtır. Yeni Zelanda nın ortalaması hücre /ml, Kanada da ise ulusal ortalama hücre /ml dir (Philpot ve Nickerson, 2000) Toplam Bakteri Sayısı ve Sürü Tank Sütündeki Önemi Sürü meme sağlığının izlenmesinde kullanılan bir baģka yöntem de sütte olan bakteri sayısıdır. Hemen hemen bütün ülkelerin sütün SHS veya toplam bakteri sayısı (TBS) belirli bir seviyenin üzerinde çıktığında, uygulanan parasal yaptırımlar vardır. Bu yaptırımlar, sütün en yüksek kalitede üretilmesini sağlamak için uygulanmaktadır. Bu üretim standartlarını

49 37 yakalayamayan çiftçiler sütlerinin kalitesine göre parasal cezalar almaktadırlar (Blowey ve Edmondson, 2010). Sütteki toplam bakteri sayısı, süt içerisinde bulunan, belirli bir kültür ortamında, uygun sıcaklık ve zaman diliminde çoğalmıģ bakterilerin ölçülmüģ miktarını gösterir. Kültür yöntemi haricinde bakteri sayısının tespitinde kullanılan Bactoscan ise elektronik yöntem kullanarak bakterilerin miktarını ölçer. Her iki ölçüm metodu da sütte her ml de bulunan toplam bakteri miktarını gösterir. Sürü tank sütündeki Bactoscan değerlerinin veya TBS nın yüksek değerlerde olması çiftçileri 2 yönde etkiler; direkt olarak çiftçilerin artan mastitis düzeyleri ile birlikte parasal cezalar almalarını ve endirekt olarakta kötü kalitede üretimden dolayı imalatçıların ve tüketicilerin raf ömrü kısa olan bu sütleri tercih etmemeleridir (Blowey ve Edmondson, 2010). Bactoscanla yapılan bakteri ölçümü 10 dk da sonuç verirken, TBS nın genel kültür yöntemi ile yapılması 72 saatte sonuçlanır. Bactoscan özel kültür ortamına ve belirli sıcaklık Ģartlarına gereksinim duymadan ölçüm yapabilmekte ve psikrotrof bakterileri de sayabilmektedir. Bactoscan yaģayan ve ölü olan tüm bakterileri ölçebildiği için çok daha kesin ve güvenilir sonuçlar vermektedir. Bactoscan ın çiftçiler için diğer büyük avantajı sonuçları hızlı bir Ģekilde öğrenip gerekli önlemleri çabucak almalarıdır (Blowey ve Edmondson, 2010). Çizelge 1.9. Bactoscan ve TBS nın karģılaģtırılması (Blowey ve Edmondson, 2010). Bactoscan TBS Ölçüm Tüm bakteriler Koloni formasyon ünitesi Zaman 10 dakika 72 saat Doğruluk ±10 % ±30 50 % Psikrotrof Ölçümü Evet Hayır Korrelasyon YaklaĢık olarak 4 5 TBS

50 38 Süt ürünleri daha çok çocuklarca tüketildiğinden anne ve babalar bu ürünlerin kalite standartlarına daha çok önem verirler. AraĢtırma sonuçlarında çiğ sütte bakterilerin cfu/ml den az olması, sütün uygun Ģekilde pastörize edilmesi, pastörizasyon sonrası kontaminasyonun önlenmesi ve düģük ısılarda saklanması durumunda, pastörize sütün en az 28 günlük raf ömrü olduğu belirtilmiģtir. Bakteri sayısı arttığında, süt ürünlerinin raf ömrü kısalmaktadır (Philpot ve Nickerson, 2000; Barbano ve ark., 2006). Süt meme bezindeki alveol denilen özel hücreler tarafından sentezlenir. Süt sentezlenme aģamasında sterildir. Bu aģamadan sonra süte mikrobiyal kontaminasyon; meme bezinin iç dokusundan, meme bezinin dıģ dokusundan ve sütün taģınımı ile depolanması esnasında temas ettiği yüzeyler tarafından gerçekleģir (Hayes ve ark., 2001; Holm ve ark., 2004; Wallace, 2008; Murphy ve Boor, 2010; Raj Dahal ve ark., 2010). Bu kaynaklar nedeniyle sütün mikrobiyal olarak kontaminasyonu sütte TBS veya standart plate sayısının (SPS) artmasına yol açar (Murphy ve Boor, 2010; Raj Dahal ve ark., 2010). Ġneğin meme sağlığı, çevre, sağım prosedürü ve sağım ile depolama ekipmanlarının sanitasyonu çiğ sütteki mikrobiyal kontaminasyonun düzeyini belirlemede önemlidir. Ayrıca sütün test edilince ve iģleninceye kadarki depolama sıcaklığı ile süresi de bakteriyel çoğalmaya sebep olabilmektedir (Wallace, 2008). Genel olarak sürü tank sütüne bakteriyel kontaminasyon direkt olarak mastitisle enfekte memelerden sağılan sütten veya endirekt olarak çevre ile sağım ekipmanlarından bulaģır. Bactoscan ile yapılan sayımda benzer Ģekilde 3 ana kaynaktan dolayı bakteri sayısı yüksek çıkar, bu kaynaklar; mastitise sebep olan mikroorganizma, çevresel kontaminasyon ve kirli sağım ekipmanlarıdır (Blowey ve Edmondson, 2010). Sağlıklı meme dokusuna sahip ineklerden alınan sütte toplam bakteri sayısı genellikle 1000 cfu/ml den fazla olmaz ki bu çok az bir sayıdır (Wallace, 2008; Blowey ve Edmondson, 2010; Murphy ve Boor, 2010).

51 39 Sağlıklı meme dokusuna sahip bu ineklerde bakteri kolonizasyonu meme baģı sisternası, meme baģı kanalı ve sağlıklı meme baģı derisinde bulunur. Bu düzeydeki normal bakteri florası sütün depolama Ģartlarında problem olmadığı sürece sürü tank sütünde TBS yönünden herhangi bir olumsuz etki yaratmaz (Wallace, 2008; Murphy ve Boor, 2010). Klinik veya subklinik mastitis durumlarında ise mastitise sebep olan bakteri tipine de bağlı olarak TBS olumsuz yönde etkilenerek sütteki bakteri sayısı oldukça yüksek değerlere ulaģır (Wallace, 2008; Blowey ve Edmondson, 2010). Enfekte meme lobları sütü cfu/ml bakteri ile kontamine etme potansiyeline sahiptir. Özellikle Streptococcus agalactia ve Streptococcus uberis enfeksiyonlarında tank sütündeki TBS çok yüksek değerlere (klinik enfeksiyon durumunda /ml) ulaģabilmektedir. Staphylococcus aureus un tank sütünde cfu/ml değerinde TBS na sebep olduğu bildirilmektedir. Staphylococcus aureus ve Streptococcus agalactia nın kaynağı meme dokusudur ve bu bakteriler ender olarak meme dokusu dıģında bulunurlar. Çevresel mastitis patojenleri (Streptococcus uberis ve koliformlar) ise ineklerin kirli meme baģlarından, kirli ekipmanlar ve sütün soğutulmasındaki problemlerden dolayı tank sütünde bulunurlar. Somatik hücre sayısının yüksek olması, tank sütündeki TBS nın mastitis patojenlerinden dolayı yüksek olmasının bir kanıtıdır. Özellikle Streptokokuslar, Staphylococcus aureus a göre bu durumu daha çok yansıtmaktadır. Bunlara ek olarak koliformlar ve koagulaz-negatif stafilokoklar da benzer durumlara daha ender de olsa yol açabilir (Rysanek ve ark., 2007; Wallace, 2008; Murphy ve Boor, 2010). Sürü tank sütünde Bactoscan sayısında görülen dalgalanmaların sebebinin sürüde görülen Escherichia coli den kaynaklanan mastitisler olduğu kolaylıkla anlaģılır (Blowey ve Edmondson, 2010). Özellikle klinik mastitis bulunan hayvanların sütlerinin tank sütüne karıģtırılmamasına dikkat edilmelidir. Örneğin günlük 1500 litre süt veren ve bakteri sayısı 5000/ml olan sağlıklı bir sürünün tank sütüne Streptococcus

52 40 uberis ile klinik enfekte (her ml de 100 milyon bakteri) olan bir ineğin 2 litrelik sütü karıģırsa tank sütünün Bactoscan sayısı /ml bakteri değerine ulaģarak sütün kalitesini bozar. Bu sebepten tank sütüne karıģmadan önce klinik mastitis vakalarının çok dikkatli kontrol edilip ayrılması gereklidir. Ancak subklinik mastitis durumunda sağımcılar bu durumu fark edemez ve subklinik mastitisle enfekte süt tank sütüne karıģır. Bu durumda oluģacak etkiyi önlemenin en güzel yolu sürüye mastitis kontrol programlarının sürekli olarak uygulanmasıdır (Blowey ve Edmondson, 2010). Yapılan çalıģmalar Koliformlar ve Streptokokusların mastitislerin % 94 ünden sorumlu olduklarını, bulaģıcı patojenlerin iyi yönetilen sürülerde sadece % 3,4 lük klinik mastitis durumuna sebep olduklarını göstermektedir (Rysanek ve ark., 2007). Meme dokusu dıģında ve meme baģı derisindeki mikroorganizmaların sürü tank sütüne kontamine olması TBS üzerine direkt etkisi olmaktadır. Özellikle meme dokusu ve meme baģı derisi gübre, çamur ve altlıklarla kirlendiği durumlarda, sağım öncesi meme baģı daldırma solüsyonu ve ardından bunu kurulamak için tek kullanımlık kağıt peçete kullanılmaz ise süt içerisinde TBS nın artıģı kaçınılmaz olmaktadır (Wallace, 2008; Murphy ve Boor, 2010). Sürü tank sütüne meme yüzeylerinden kontamine olabilecek bakteriler Micrococcus spp., KNS, Staphylococcus spp., Enterococcus spp., Corynebacterium spp., Bacillus spp., Koliformlar ve diğer gram negatif bakteriler Ģeklinde sınıflandırılmaktadır (Holm ve ark., 2004). Sütteki çevresel kontaminasyonun esas sebebi çevresel hijyen Ģartlarının yetersiz olması ile birlikte memelere sağım öncesi yeterli düzeyde hazırlık iģleminin yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle sağım yapılacak meme baģlarının temiz ve kuru olması gereklidir. Kirli meme baģlarından sağım yapılması sadece tank sütündeki TBS nı artırmaz ayrıca çevresel mastitislere de yol açar. Bununla birlikte sürü tank sütü içerisine çevresel mikroorganizmaların yüksek düzeydeki kontaminasyonu süt ürünlerinin raf ömürlerinin azalmasına, tat değiģikliklerine ve dolayısıyla üretimde

53 41 problemlere yol açmaktadır (Blowey ve Edmondson, 2010). Sürü tank sütünde bakteri kontaminasyonunun yüksek düzeyde ve STSHS nın ise kabul edilebilir sınırlarda olması, bize sürü tank sütünde yüksek düzeyde çevresel bir kontaminasyonun olduğunu gösterir (Rysanek ve ark., 2007). Koagulaz-negatif stafilokoklar ise hafif ve genel olarak subklinik mastitislere sabep olduklarından ötürü Staphylococcus aureus, streptokoklar ve koliformlar gibi major mastitis patojenlerine göre minör mastitis patojeni olarak kabul edilirler (Pyörala ve Taponen, 2009). Koagulaz-negatif stafilokoklar, Staphylococcus aureus gibi ciddi klinik mastitislere yol açmamaktadır; KNS ye bağlı mastitislerde SHS artmakta ve süt kalitesi ile üretimi düģmektedir (Taponen ve ark., 2007; Verbist ve ark., 2008; Taponen ve Pyörala, 2009). Staphylococcus aureus ve Streptococcus agalactia nın tank sütündeki varlığı sürülerin subklinik enfekte olduklarının iyi bir göstergesidir (Godkin ve Leslie, 1993; Keefe ve ark., 1997; Jayarao ve Wolfgang, 2003). Sağım sisteminin ve ekipmanlarının temizliği TBS nı direk olarak etkilemektedir. Özellikle iyi temizlenmemiģ sağım ekipmanları içerisinde kalan süt tortusu, mikroorganizmaların buralarda çoğalmasını ve tank sütüne geçiģine olanak sağlar. Sütün soğutulması aģamasındaki problemlerde mevcut mikroorganizmalar hızla çoğalarak TBS nın yükselmesine yol açar. Özellikle gübre ve altlık kaynaklı çevresel mikroorganizmalar kirli sağım ekipmanlarının yüzeylerinde, hızla çoğalarak TBS nın artıģına sebep olmaktadır. Temizlik amacıyla çiftlikte kullanılan su psikrotrof mikroorganizmaları daha sıklıkla içerir. Bu yüzden temizlik aģamasında klor veya iyot solusyonlarının kullanılması önemlidir. Temizlik iģlemindeki amaç sağım ekipmanları yüzeyde tutulan ve koloni kuran mikroorganizmalar ile süt tortularını uzaklaģtırmaktır. Özellikle eskimiģ ve çatlaklar içeren lastikler termodürik bakterilerin üremesine olanak tanıyan yerlerdir. Eskiyen bu lastiklerin kontrolü ve yenileri ile değiģtirilmesi TBS nı düģürmek için gereken önlemlerdendir (Wallace, 2008; Murphy ve Boor, 2010). Yapılan araģtırmalar

54 42 temizliği yeterli olarak yapılmayan sağım makinesi ve ekipmanları ile bu ekipmanlarda biriken süt tortuları ve yıkama suyu artıklarının özellikle Lactococcus spp., Pseudomonas spp. ve Koliformları barındırdığını bildirmektedir (Holm ve ark., 2004; Mubarack ve ark., 2010). Çevresel kontaminasyonu engellemek için özellikle kıģ aylarında kullanılan talaģ gibi altlıklar yüksek nem içerdiğinden sakıncalı olmaktadır, bu sebepten talaģ yerine kum kullanılması ile nem emilmekte ve bakterilerin üremesi engellenmektedir. Sağım öncesi hazırlık iģlemlerinin yeterli düzeyde yapılıp yapılmadığı sağım sonrası süt tankı filtresinin kontrolü ile yapılabilir. Filtrenin temiz olması gereklidir. Eğer filtreler pis ise koliform sayısının yükselmesi kaçınılmaz olmaktadır. Temiz ve kuru meme baģlarının sağımı yapılmalıdır. Kıllı memeler ve uzun kuyruğa sahip inekler hijyen düzeyini olumsuz etkilemektedir (Blowey ve Edmondson, 2010). Yataklık malzemeleri, gübre, çamur ve yemler hayvanların yaģadığı çevrede bulunmaktadır ve kaçınılmaz bir Ģekilde ineğin meme yüzeylerine bulaģmaktadır. Yapılan araģtırmalarda kullanılmıģ altlık malzemelerinin cfu/ml oranında bakteri içerdiği ve sağım için meme ön hazırlığı yapılmadan sağılan ineklerden alınan sütlerin bakteriyel içeriklerinin 10 5 cfu/ml den yüksek olduğu bildirilmektedir (Holm ve ark., 2004). Kirli meme baģlarından ve kirli sağım makineleri ile sağım yapılması ne kadar çok engellenirse, sürü tankı içerisinde psikrotrof mikroorganizmaların üremesi de o kadar çok engellenmiģ olur. Bu mikroorganizmalar termodürikler gibi yüksek ısıya dayanıklı olmadıklarından pastörizasyonla yok olurlar. Ġki veya üç günden uzun süren 40 F deki depolama iģlemlerinde psikrotrofların çoğalması kaçınılmaz olur (%10 un üzerine çıkar) ve bu durum baģlangıç inkübasyon sayısınıda etkiler. Amerika BirleĢik Devletleri nde Pastörize Süt Yönetmeliğinin (PMO) yasal sınırı olarak süt 45 F(7,2 C) ile 40 F(4,4 C) arasında en fazla 5 gün soğukta depolanabilir. Sütün 45 F den daha yüksek ısılarda tutulması psikrotrof haricindeki

55 43 bakterilerin çabucak üreyerek dominant hale geçmelerine sebep olur. Özellikle streptokoklar soğutma problemi yaģanan depolama Ģartlarında hızla çoğalarak sütün asitliğinin artmasına sebep olurlar (Wallace, 2008; Murphy ve Boor, 2010). BirleĢik Krallık ta ise süt 4 C veya daha düģük sıcaklıklarda depolanmalıdır. Süt 6 C üstünde ise o sütün çiftlikten toplanması yasal değildir. Sütün sıcaklığı 4,5 C nin üzerine çıktığı zaman bakteri üremesi gitgide hızlanarak artar. Süt genellikle sürü tankına gitmeden önce plakalı soğutucularda soğutulmaktadır (Blowey ve Edmondson, 2010). Avrupa da Nisan 1992 de yayınlanan 92/46 sayılı Avrupa Ekonomik Topluluğu Yönergesi bakteri düzeyinin ml de in altında olması gerektiğini bildirmektedir (Anonim, 1992; Blowey ve Edmondson, 2010; Stulova ve ark., 2010). Benzer Ģekilde ABD de de PMO ya göre bu limitin cfu/ml nin altında olması gerekmektedir (Pantoja ve ark., 2009). Sürü tank sütünde bakteri sayısı cfu/ml yi aģtığı zaman bu sürülerin hijyen problemi olduğu anlaģılır (Hayes ve ark., 2001; Rysanek ve Babak, 2005). Birçok imalatçı firma kaliteli süt almak ister, bu sebepten Bactoscan sonuçları önem arzeder. Kaliteli bir süt hijyeni için Bactoscan değerlerinin en fazla /ml bakteri olması gerekir. Ġyi yönetilen iģletmelerde sürüye sağım öncesi meme daldırma solusyonları kullanılıyorsa, sağım ekipmanları titizlikle kullanılıp temizleniyorsa ve mükemmel bir sağım hijyeni varsa Bactoscan sayısı /ml nin altında olur (Blowey ve Edmondson, 2010).

56 Süt Kalite Standartları Kaliteli Bir Sütün BileĢimi ve Süt Kalitesini Etkileyen Faktörler Holstein ırkı ineklerinden alınan normal sütte su (%87), yağ (%3,8), protein (%3,4), karbonhidrat (laktoz %4,5) ve mineraller gibi diğer bazı maddeler (%1,3) bulunmaktadır. Sütte ayrıca dökülmüģ epitel hücreleri ve lökositler de mevcuttur. Kaliteli sütün görüntüsü beyaz olmalı, kötü bir kokusu olmamalı ve zirai ilaçlar, ilave su veya antibiyotik - antiseptik tortular gibi maddelerden arınmıģ, dezenfektanlar veya temizlik ajanları içermemesi gereklidir (Ruegg, 2001). Tüketiciler sütün fark edilen damakta kalan herhangi bir tat bozukluğu olmaksızın, hafif tatlı ve hoģa giden bir lezzeti olmasını talep ederler. Süt yağı ve protein, süt yoğunluğunun %10 dan az bir oranı oluģturur ancak aroma ve tat büyük oranda süt proteini ve yağına bağlıdır (Philpot ve Nickerson, 2000). Çizelge Sütün BileĢimi (Mantere-Alhonen, 1995). g/l (1l = g) Su 900 Laktoz 48 Yağ -trigliseridler -fosfolipidler -yağda çözülür bileģikler Proteinler -kazein -serum proteinleri -diğer nitrojen bileģikleri ,5 0, ,7 0,3 Tuz 7 Biyokatalizörler -vitaminler, enzimler vb. Az miktarda ÇözülmüĢ gazlar Az miktarda Toplam kuru madde 130g

57 45 Süt karbonhidratlar, protein, yağ, vitamin ve mineraller bakımından zengin bir besin olmasının yanında, tüketicilere zarar verecek sağlık riskleri de taģıyabilir. Bu durum özellikle zoonotik patojenler ve antimikrobiyal ilaç kalıntılarının mevcut olmasıyla bağlantılı, sağlık riskleri söz konusu olduğunda kendini gösterir (Karimuribo ve ark., 2005). Sütteki ve süt ürünlerindeki lezzetin bozulması sütte mikrobiyal çoğalma, enzimler ve diğer atık ürünlerin birikiminden, sütün yetersiz soğutulmasından, sütün çiftlik saklama tanklarında dondurulmasından, sütün aģırı çalkalanmasından, kolostrum özelliğini hala sürdürmesinden, süte temizleme solüsyonlarının karıģmasından, hayvanların yetersiz beslenmesinden, kirli veya nemli memenin sağılmasından, memelerin temizlenmesinde kirli bez ve süngerleri ya da beklemiģ su kullanılmasından, sütün gün ıģığı veya florösan ıģığına maruz kalmasından kaynaklanmıģ olabilir (Philpot ve Nickerson, 2000; Karimuribo ve ark., 2005). Süt ürünleri üretimindeki kötü lezzetler (ekģilik, acılık) artan plazmin ve lipaz aktivitesi yanında lipid oksidasyonundan da kaynaklanır. Genel olarak, oto oksidasyon tüm yağ içeren yiyeceklerin bir problemidir. Sütteki malondialdehyde (MDA) konsantrasyonlarının süt farklı koģullarda tutulduğunda peroksidasyon seviyelerini artırdığı tespit edilmiģtir (Suriyasathaporn ve ark. 2010). Çizelge Kolostrum ve sütün kompozisyonu (Kaartinen, 1995). Kolostrum (%) Normal Süt (%) Kuru Madde Yağ 7 4 Protein Laktoz Kül Sütün yağ oranı, süt üreticileri için ekonomik öneme sahiptir. Süt alıcıları, süt içindeki yağ oranına göre yetiģtiricilere ekstra prim vermektedir. Ġneklerde süt içerisindeki yağ oranı ırkalara bağlı olarak varyasyonlar gösterebilmektedir. HolĢtayn ırkındaki yağ oranı %3,56 oranındadır. Ġneklerde beslenme, süt verimi ve yapısı ile yakından ilgilidir. Örneğin; içerisinde az oranda lifli maddeler bulunan veya niģastaca zengin rasyonlarla

58 46 beslenen ineklerde, süt yağ oranında düģme olur. Bu gibi rasyonlar rumende uçucu yağ asitlerinin yapısını değiģtirir ve bu durumda meme bezindeki yağ metabolizması etkilenir. Rasyon değiģiklikleri ise genelde süt protein oranını pek etkilemez. Yaz aylarında da sütteki yağ ve protein oranı düģebilmektedir. Bunun nedeni çevre ısısındaki artıģa bağlı olarak yem tüketimindeki azalmadır. Ġlkbahar ve sonbahar aylarında vejetasyonun artmasına paralel olarak (taze ot, buğday arpa gibi yeģil bitkiler kolay sindirilen karbonhidratları aģırı miktarda içerirler) bu tür meralarda otlayan ineklerde süt yağ oranında düģme görülür. Süt yağ ve protein oranı yazın kıģa kıyasla %0,2-0,4 oranında düģüktür. Mastitis durumlarında süt içerisinde artan lipaz enzim aktivitesine bağlı olarak yağ asitleri parçalanıp sütün yağ oranı (%10 düzeyine kadar) düģer, süt ekģir, tadı ile kokusu değiģir ve beklenen özellikte süt ürünleri elde edilemez (BaĢtan, 2010). Süt proteinleri kandan orjin alan amino asitlerden meme dokusunda sentezlenir ve önemli parçası kazein (yaklaģık %80) ve daha az kısmını (%20) peynir altı proteinleri oluģturur. Mastitisli sütlerde plazmin enziminin artan aktivitesinden dolayı sütün kazein oranı düģmekte, peynir altı suyu proteinleri ise artıģ göstermektedir. Bu durumda sütün kalitesi bozulmakta ve süt ürünlerinin üretim aģamasında sorunlarla karģılaģılmaktadır. Kazein miktarındaki azalma ve peynir altı suyu proteinlerindeki artıģtan ötürü sütteki toplam protein miktarında biraz azalma Ģekillenebilir ancak çok yüksek oranda değiģiklikler Ģekillenmez (BaĢtan, 2010). Laktoz süt üreten epitel hücrelerce sentezlenen süt içerisindeki en önemli karbonhidrattır. Sütün ozmotik basıncını ayarlayan temel faktördür. Mastitis durumlarında azalan laktoz oranından dolayı ozmotik basıncı korumak için süt içerisindeki sodyum ve klor düzeyi yani sütün elektrik iletkenliği artmaktadır. Bu nedenle mastitisli sütler tadıldığında, tatları hafifçe tuzlu ve acıdır (BaĢtan, 2010).

59 47 Birçok nedenden dolayı meme loblarında oluģan yangı sonucunda süt üretimi ve süt kalitesi negatif yönde etkilenir (Kehrlı ve Shuster, 1994; Ma ve ark., 2000; Pyörala, 2003). Mastitis, üretilen toplam süt ürününü etkilemekte ve süt kompozisyonunu ve teknolojik kullanımını değiģikliklere uğratmaktadır (AliĢarlı ve ark., 2003; Le Roux ve ark., 2003; Ogola ve ark., 2007; BaĢtan, 2010). Subklinik mastitis, sütün kalitesini ciddi biçimde etkilemekte ve küçük ölçekli çiftliklerde çiftçilerin kaliteli süt üretimini kısıtlayan baģlıca engel olarak ortaya çıkmaktadır (Ogola ve ark., 2007). Somatik hücre sayısı yangı ve meme sağlığı ile yakından ilgili olmakla birlikte, süt kalitesinin göstergesi olduğu için uluslararası standart olarak kabul edilmiģtir. Bu nedenle süt fiyatının SHS na göre düzenlendiği ülkelerde SHS daki artıģ önemli ekonomik sonuçlar doğurabilir (Yagı ve ark., 2003). Ġneklerde subklinik mastitisin önemli bir göstergesi somatik hücre sayısıdır. Bu nedenle kalite, hijyen ve mastitis kontrolü açısından SHS sütün önemli bir parçasıdır. Süt SHS ındaki artma protein kalitesinin farklılaģmasıyla, yağ asidi kompozisyonda ortaya çıkan değiģimlerle, laktoz, iyon ve mineral konsantrasyonlarındaki değiģimlerle, yüksek enzimatik aktivite ile ve çiğ sütteki yüksek bir ph değeri ile iliģkilidir (Le Roux ve ark., 2003; Ogola ve ark., 2007). Somatik hücre sayısı düģük ( hücre/ml) ve SHS ı yüksek ( hücre/ml) sütten süzme peynir üretimi üzerindeki bir araģtırmada SHS ı yüksek süt kullanıldığında üretimin gözle görülür Ģekilde azaldığı görülmüģtür (Philpot ve Nickerson, 2000). Sürü tankı SHS hücre/ml olan sütlerin kullanımı, süt ürünlerinin kalitesini minör düzeyde etkilerken, STSHS hücre/ml ve özellikle hücre/ml olan sütlerin kullanımı peynir üretiminde, pastörize sütün sınıflandırılması, raf ömrü ve depolanmasında olumsuzluklara yol açarak, süt ürünlerinin kalitesini düģürmektedir (Le Roux ve ark., 2003).

60 48 Meme bezinin patojenik bir bakteriyle enfekte olması, süt üretiminin azalmasına ve enfeksiyonun yoğunluğu ve süresine göre sütün bileģiminde önemli değiģikliklere yol açar (Harmon, 1994; Pyorala, 2003). Subklinik enfeksiyonlarda sütte veya memede gözle görülebilen herhangi bir değiģiklik yoktur, fakat süt üretimi azalır, sütte bakteriler mevcuttur ve sütün yapısı değiģmiģtir. Klinik mastitis ise sütteki anormallik ve memedeki ĢiĢkinlik ve ağrı ile karakterizedir ve rektal ısıda artıģ, letarji veya anoreksi gibi sistematik belirtiler ile birlikte seyreder. Subklinik mastitiste olduğu gibi klinik mastitiste de genellikle süt verimi azalır, sütte bakteriler vardır ve süt yapısında ciddi değiģiklikler oluģur. Enfeksiyon durumu meme bezinde SHS ında artıģa ek olarak diğer birtakım olayları da beraberinde getirir. Bakteri tarafından üretilen toksinler veya yangı mediyatörleri meme alveollerine zarar verir ve toplamda daha az süt sentezinin yapılmasına yol açarlar (Harmon, 1994). Sütteki yapısal değiģimler, SHS ında artıģ ve enfekte meme dokusunda baģ gösteren yangı ile birlikte gerçekleģir. Mastitis veya SHS artıģı; meme dokusunun sentez aktivitesinin azalması sebebiyle oluģan laktoz, -laktalbumin ve yağdaki düģüģlerle birliktelik gösterir. Muhtemelen meme dokusunun yan ürünlerinin artması ve polimorf çekirdekli nötrofillerin (PMNs) buna az miktarda katkı yaptığı için meme salgılarında temel antibakteriyel demir-bağlayıcı protein olan laktoferrin konsantrasyonu artar. Toplam protein içeriğinin fazla değiģmemesine rağmen, mevcut olan protein türleri ciddi biçimde değiģmektedir. Yüksek besin kalitesindeki temel süt proteini olan kazein oranı azalır, fakat düģük kalitedeki peynir altı suyu proteinleri (süt ürünleri için) artar. Vasküler geçirgenlik değiģtiği için serum albumin, immunoglobinler, transferrin ve diğer serum proteinleri sütün içine geçer (Harmon, 1994). Mastitis ayrıca sütün iyon bileģimini ciddi oranda değiģtirmekte ve sütün iletkenliğini arttırmaktadır. Kandan süte geçiģ olması yüzünden sütteki sodyum ve klor miktarı artar. Hasarlı epitel hücreler arasında alveolar

61 49 lümenin dıģına açılan paraselüler geçit nedeniyle normalde sütte yoğun bir mineral olan potasyum miktarı azalır. Sütteki kalsiyumun büyük çoğunluğu kazeine bağlı oluģmaktadır. Kazein sentezinin bozulması sütte kalsiyumun azalmasına neden olur (Harmon, 1994). Çizelge Süt bileģenlerinde SHS ında artıģ ile birlikte ortaya çıkan yapısal değiģimler (Harmon, 1994). BileĢen Normal Sütteki SHS Yüksek Normal Sütteki Oranı (%) Sütteki Oranı (%) % Oran Yağsız Kuru Madde 8,9 8,8 99 Yağ 3,5 3,2 91 Laktoz 4,9 4,4 90 Toplam protein 3,61 3,56 99 Toplam kazein 2,8 2,3 82 Peynir altı suyu proteini 0,8 1,3 162 Serum albumin 0,02 0, Laktoferrin 0,02 0, Ġmmunglobulinler 0,10 0, Sodyum , Klor 0,091 0, Potasyum 0,173 0, Kalsiyum 0,12 0,04 33 Mastitis patojenlerine bağlı geliģen bir enfeksiyon, sekretorik hücrelerin aktivitesinin bozulmasına neden olur ve bu durum laktoz, yağ ve protein sentezinin azalmasına yol açar (Ma ve ark., 2000; Ruegg, 2001; Kirk, 2003; Le Roux ve ark., 2003). Ürünün kalitesini düģürmesinin yanı sıra, subklinik ve klinik mastitis olgularında hücre zarlarının geçirgenliği artar, kandaki bazı maddeler süte geçer (Ruegg, 2001). ġekil 1.2. Süt bileģenleri üzerinde SHS nın etkisi (Ruegg, 2001).

62 50 Kan bileģenlerinin süte geçmesi yüzünden sütün ph sı 6,6 dan (normal seviyesinden) 6,9 a veya daha yüksek seviyelere çıkabilir. Hasarlı dokudan, kandan veya lökositlerden gelen birçok enzim ve peynir altı suyu proteinleri sütte artar. Aktivitesi artan enzimlere örnek olarak asit fosfataz, 1-antitripsin (antitripsin veya 1-proetaz inhibitör), alkalin fosfataz, arilsülfataz, - glukoronidaz, katalaz, glutamik-oksaloasetik transaminaz, laktat dehidrogenaz, lipaz, lizozim, NAGase, plazmin, ksantin oksidaz ve çeģitli esterazlar gösterilebilir. SHS daki artıģ ile birlikte sütte serbest yağ asitlerinde de artıģ görülür. Mastitis sırasında lizozomal enzim NAGase ın doku hasarının bir indikatörü olduğunu belirtmektedir (Harmon, 1994). Çizelge Mastitisli sütte, süt üretimi ve bileģimindeki değiģimler (Pyörala, 2003). Azalan BileĢenler DeğiĢimin DeğiĢimin Artan BileĢenler Derecesi Derecesi Meme lobunda süt üretimi -(--) Somatik hücre sayısı +++ Kuru madde - Peyniraltı suyu proteinleri +++ Laktoz - Sığır serum albumin + Yağ - Ġmmunglobulinler +++ Uzun zincirli yağ asidleri - k kazein + (+) Toplam kazein -- Proteoz peptonları ++ α s1 kazein -- Serbest yağ asitleri ++ β kazein --- Kısa zincirli yağ asidleri + α laktalbumin - Sodyum ++ β laktoglobulin --- Klor ++ Kalsiyum --- Laktat +++ Magnezyum --- Enzim Aktivitesi Fosfor --- Lipaz ++ Çinko - Lisozim +++ Potasyum - NAGase +++ β glukoronidaz +++ Plazmin +++ Amerika BirleĢik Devletleri nde birçok süt iģleyicisi SHS ı düģük olan sütleri satın almayı tercih etmektedir. Birçok iģleyici çiftçilere yüksek kalitede süt üretmeleri için mali teģvikler vermektedir. SHS ı yüksek süt, iģleyiciler için tercih edilmemektedir (Ma ve ark., 2000; Ruegg, 2001; Kirk, 2003; Le Roux ve ark., 2003; Barbano ve ark., 2006). Çünkü bu durum süt ürünlerinin raf ömrünü kısaltmakta (Ma ve ark., 2000; Norman ve ark., 2000; Ruegg, 2001; Kirk. 2003; Le Roux ve ark., 2003; Santos ve ark., 2003; Barbano ve ark.,

63 ; Berry ve ark., 2006; Elmoslemany ve ark., 2009a), sütteki protein miktarını düģürmekte, peynir altı suyunda yağ ve kazein kaybı ile sütte fiziksel duyusal kalitenin bozulması gibi durumları kapsamaktadır. Böylelikle bu sütlerden yapılan peynirin kalitesi düģmektedir (Klei ve ark., 1998; Ma ve ark., 2000; Anonim, 2002; Ruegg, 2001; Kirk, 2003; Le Roux ve ark., 2003; Barbano ve ark., 2006; Elmoslemany ve ark., 2009a). Bireysel inek SHS ında (> hücre/ml) fazla olmayan bir artıģ bile peynir ürünlerinin kalitesini azaltmaktadır (Ruegg, 2001; Anonim, 2002; Le Roux ve ark., 2003). Sütün kalitesi doğrudan çiftlik yöneticisinin sağım iģlemleri esnasında çevresel patojenlere maruz kalmayı azaltacak ve bulaģıcı patojenlerin bulaģmasını önleyecek yönetim usullerini çalıģanlarına uygulattırmasına bağlıdır. Mastitis kontrolü ve yüksek kaliteli süt elde etmek ancak mükemmel hijyen standartlarını sağlamakla mümkün olabilir. Günümüzdeki üretim sistemleri inek ve iģletme hijyeni için bazı yeni zorlukları ortaya çıkarmaktadır. Çevresel mikroorganizma kaynaklı mastitisler geliģimini minimuma indirmek ve sütü tüketicinin taleplerini karģılayabilecek kaliteli bir seviyeye çıkarmak için hayvanların ve tesislerin hijyen kontrolünün üzerine daha fazla gidilmesi gerekmektedir (Ruegg, 2004). Çizelge Mastitisin sütün fiziksel özelliklerine etkisi (Korhonen ve Kaartinen, 1995). Özellik ph derecesi Ġletkenlik AkıĢkanlık Tampon kapasite Titre edilebilir asidite Oksidasyon-redüksiyon potansiyeli Yoğunluk DeğiĢim Yönü Artar Artar Artar DeğiĢmez DeğiĢmez / Azalır Redüksiyon kabiliyeti artar Azalır Enfekte ve enfekte olmayan meme lobları arasında yapılan çalıģmalarda toplam nitrojen (TN), toplam protein (TP=TN-NPN) ve proteinolmayan nitrojen (NPN) içeriği pek farklılık göstermez. Bunun tersine kazeinolmayan nitrojen (NCN) oranı artar, kazein (CN) içeriği ise enfekte meme

64 52 loblarında CN/TP oranının azalmasına yol açan yüksek proteolizise bağlı olarak azalır. Bu durum, somatik hücrelerden köken alan plazmin veya diğer proteazların artmasına bağlı olarak endojen proteolizisin artmasıyla bağlantılı olabilir. Aynı zamanda kazeinin bozulmasına ve meme epitel hücrelerinin geçirgenliğinin artmasına bağlı olarak kan proteinlerinin (immunoglobulinler, IgG ve sığır serum albumin) süte geçiģine neden olur. Bu da NCN oranını artırır. Ayrıca SHS nın yüksek olduğu durumunlarda Na, Cl ve ph da artıģ ve laktoz, Ca ve K konsantrasyonlarında azalma görülür. Bu değiģimlerin meme hücrelerinin sentez aktivitelerinin azalmasına ve meme epitel geçirgenliğinin artmasına bağlı olduğu düģünülmektedir (Le Roux ve ark., 2003; Ogola ve ark., 2007). Ma ve ark. (2000) ile Barbano ve ark. (2006) yapmıģ oldukları çalıģmalar sonucunda enfeksiyon sonrasında, gerçek proteindeki kazein yüzdesi (kazein/gerçek protein), daha önceki çalıģmalarda da gözlendiği gibi enfeksiyon öncesinden daha azdır. Bu proteolizisden en baģta sorumlu olan enzim plazmindir. Plazmin pastörizasyondan etkilenmez ve bu yüzden, proteolizisin pastörizasyon sonrası sütte de devam eder. Plazmin, minimum pastörizasyon (72 C/15sn) iģlemleri sırasında ısıya dayanıklıdır. Ultra yüksek ısı (UHT) uygulamalarından sonra bile, % 30 dan 40 a kadar plazma aktivitesi devam edebilir. Yaygın düģüncenin aksine, süt iģleyicileri, uygun Ģekilde pastörize edilmiģ olsa da çiğ sütün kalitesini arttıramazlar. Bunun nedeni, mikrobiyel geliģimden kaynaklanan enzimlerin iģlenmiģ sütte hala varolması ve süt proteini, Ģekeri ve yağını bozmaya devam etmesidir. Bu nedenle, çiftlikten üretilen sütün yüksek kalitede olması zorunludur, çünkü bu tür süt; iģleyicilere pastörizasyon öncesi sütün saklanmasında esneklik verir, iģlenmiģ ürünlerin raf ömürleri üzerinde pozitif etki yaratır ve tüketicilerin mandıra ürünlerine olan güvenini arttırır. Bunun sonucunda da tüketim ve mandıra endüstrisiyle iliģkide olan herkesin refahı da etkilenir (Philpot ve Nickerson, 2000).

65 53 Sürülerde meme içi enfeksiyonların yüksek oranda seyretmesi ve bu enfeksiyonların süte olumsuz etkilerinin (örneğin; lipaz aktivitesinin artıģı) kötü iģleme prosedürleri ve yüksek sıcaklıklar ile birleģmesi durumunda pastörize ve çiğ sütlerde serbest yağ asidi (SYA) oranı artar. Bu da sütün tadını ve raf ömrünü etkilemektedir (Ma ve ark., 2000; Kirk, 2003; Le Roux ve ark., 2003; Ogola ve ark., 2007; BaĢtan, 2010). Somatik hücre sayısı yüksek olan süt için ortalama asitlik derecesi (ADV), SHS düģük olan sütün yaklaģık 1,6 katıdır. Bu bulgu, mastitis durumunda taze çiğ sütte SYA konsantrasyonlarının arttığını belirten önceki raporlarla uyum içerisindedir (Ma ve ark., 2000; Barbano ve ark., 2006). Sütteki bakteriler, en iyi ürediği ısı derecesine göre sınıflandırılabilir. DüĢük ısıda çoğalan mikroorganizmalara psikrofil veya soğuk seven olarak bilinir. Yüksek ısıda üreyenler termofil veya sıcak seven, ılımlı ya da atmosferik ısılarda çoğalanlara mezofil bakteriler denir. Termodürik organizmalar pastörizasyonda canlı kalabilir ve uzun saklama koģullarında ürün içinde çoğalabilir. Modern soğutma ve taģıma yöntemleri sütün iģlenmeden önce, bazen 6 gün süresince bile saklanmasını mümkün kılar. Bu gibi durumlar, süte çiftlikteyken giriģ yapan ve mandıra ürünlerinin bozulmasının baģlıca nedeni olan psikrofil bakterilerin geliģimi için idealdir. Bu organizmaların süt içindeki miktarı; baģlangıçtaki kontaminasyon seviyesi, saklama ısısı ve soğutma ısılarındaki saklama uzunluğuna bağlıdır. Bu organizmalar süt kalitesini, süt ve lezzet bozan maddeler, pastörizasyonda hayatta kalan ve saklama süresince sütün laktoz, kazein ve süt yağı gibi bileģenlerini yok eden ısı-dengeli enzimler üreterek ve psikrofil termodürikler olarak pastörizasyonda hayatta kalan, böylece iģlenmiģ ürünlerde bozulma, lezzet bozucular ve fiziksel özelliklerdeki değiģimlere neden olarak zarar verirler (Philpot ve Nickerson, 2000). Sürülerde, bakteri sayısının /ml, baģlangıç inkübasyon sayısının (BĠS) /ml ve SHS nın hücre/ml üzerinde olması, bizlere süt

66 54 kalitesi ve/veya mastitis açısından acil dikkat gerektiren bir problem olduğunu düģündürmelidir. Ayrıca kaliteli bir sütte hiçbir ilaç kalıntısı olmamalı ve süt için saklama sıcaklığı mümkün oldukça az, ama her zaman 7 C nin (45 F) altında olmalıdır (Philpot ve Nickerson, 2000). Mastitisi önlemek ve dolayısı ile kaliteli süt elde edebilmek için mastitis önleme planını (sağım tekniği ve sağım makinesi performansı, sağım sonrası meme ucu dezenfektasyonu, kronik enfekte hayvanları ayırma politikası, kurulama ve klinik olaylarda antibiyotik tedavisi) kontrol amaçlı uygulamak Ģarttır. Ayrıca hijyen, beslenme, barınma ve ineğin rahatı, hava ve su kalitesi, antibiyotik kullanımı, sağlık gözetimi, çiftleģtirme politikası ve immünolojik yeterlilik, ineğin biçimsel uygunluğu (meme ucu ve meme) ve süt üretim düzeyi konularındada çok dikkatli olunmalı ve tüm bunlar meme sağlığı kontrol programına dahil edilmelidir (Schukken ve ark., 2003). Beslenmenin süt kalitesi ve meme sağlığı üzerine direk etkisi yoktur, ancak bağıģıklık sistemini direk olarak etkilediğinden ötürü ineklerinin rasyonlarının protein, mineral ve vitaminler bakımından yeterli ve dengeli olması gerekmektedir (Pritchard, 2002). Yetersiz beslenmenin hayvanlarda ve insanlarda enfeksiyöz hastalıklara karģı duyarlılığı artırdığı bilinmektedir. Etkili genetik seleksiyon programları sonucu modern süt iģletmelerindeki inekler o kadar çok süt üretmektedir ki, üretimi karģılayacak tüm besinsel ihtiyaçların karģılanması zor olmaktadır. Son zamanlarda yapılan çalıģmalar sonucunda selenyum, vitamin E ve A eksikliği olan ineklerin mastitise daha yatkın oldukları görülmüģtür. Ayrıca doğum zamanında görülen hipokalsemi ve ketozis Ģekillenen inekler mastitis için yüksek risk taģımaktadırlar. Vitamin E ve selenyum ilavesinin mastitisin oluģumunu ve süresini azalttığı bilinmektedir (Sandholm ve Korhonen, 1995). Vitamin E ve selenyum eksikliği, bireysel inek ve sürü tank sütündeki SHS nda yükselmeye, PMNs aktivitesinde yavaģlama sonucu meme içi enfeksiyonların Ģiddetinin ve

67 55 yaygınlığının artmasına bağlı olarak klinik mastitis vakalarının daha sık Ģekillenmesine neden olmaktadır (Smith ve ark., 1997) Süt Kalitesini Belirleyen Testler Standart Plate Sayısı Süt kalitesi için önemli kriterlerden biri süt içerisindeki bakteri sayısıdır. Sütteki bakteri miktarını ölçmenin birçok yolu vardır. Fakat en yaygın kullanılan metot Standart Plate Sayısı (Standard Plate Count-SPS) veya Plate Halka Sayısı (Plate Loop Count-PHS) diye adlandırılan metottur. Bu basit test, 1 ml sütün standart ortamda 32 C sıcaklıkta 48 saat inkube edilmesi sonucunda geliģen bakteri kolonilerini sayarak yapılır (Ruegg, 2001; Jayarao ve Wolfgang, 2003). Enfekte meme baģlarından süt sağılması, sağım sırasında çevreden pislik bulaģması ve sağım ekipmanlarının kirli olması sonucunda sütün içinde bakteri sayısında artıģ görülür. Ayrıca depolama süresince de bakteriler sütün içinde çoğalabilir. Süt içinde bulunan bakterilerin çoğu çevreden pislik bulaģması ve kirli sağım ekipmanları nedeniyle oluģmaktadır. Enfekte memelerden gelen sütün yol açtığı bakteri oluģumu diğerlerine oranla daha az yer tutmaktadır. Memeler ıslak, kirli, iyi temizlenmemiģ ve dezenfekte edilmemiģ, sağım baģlıkları, hortumlar, borular ve tankların gerekli temizliği yapılmamıģ ise bakteri sayısının yüksek çıkması kaçınılmazdır (Schroeder, 1997).

68 56 Dünyanın çeģitli yerlerinde süt için düzenleyici yasal standartlar çiğ sütteki bakteri sayısının tespitine dayalıdır. Standart plate sayısı, çiğ süt ve süt ürünlerinde bulunan bakteri sayılarını tahmin etmek için kullanılan resmi bir denetleme testidir. Amerika BirleĢik Devletleri nde A Sınıfı PMO da resmi olarak referans yapılmıģ bir metottur. Pastörize Süt Yönetmeliğine göre A sınıfı çiftliklerde SPS nın cfu/ml den, B sınıfı içinse cfu/ml den az olması gerekmektedir. Standart plate sayısı, süt kalitesi için önemli bir baģlangıç noktasıdır. Birçok süt alıcısının da bu yasal düzenlemelerde yer alan limitlerden daha yüksek standartları vardır. Standart plate sayısının makûl sayıldığı değer cfu/ml değeridir ve cfu/ml den daha büyük olanlar çoğunlukla bir problemin iģareti olurlar. Standart plate sayısı süt kalitesinin toplam bir ölçümüdür, fakat sadece SPS değeri diyagnostik olarak çok kullanıģlı değildir. Yüksek SPS, çoğunlukla sütü soğuturken veya bu iģlemlerde kullanılan makineleri temizlerken yapılan hatalar nedeniyle, süt kalitesinde ortaya çıkan bir problemin iģaretidir. Yüksek bakteri sayısının subklinik mastitis ile birliktelik gösterdiği ender görülmektedir (özellikle Streptococcus spp. nin sebep olduğu mastitis). Bu durumların çoğunda SHS ve SPS yüksektir ve neden olan mikroorganizma tank sütü kültüründe saptanabilir (Ruegg ve Reinemann, 2002). Standart plate sayısının belirlenmesinde aģağıdaki metotlar kullanılabilir. Prosedür, standart süt dilüsyonlarını petri kaplarının içine pipetle akıtılarak, standart agar metodu eklenerek ve plakaları 90 F ısıda (32 C) 48 saat inkübasyon yaparak uygulanır. Sonra, mevcut olan koloni tipine göre çeģitli yöntemlerle bakteri koloniler sayılır. Standart plate sayısına alternatif yöntemler vardır: Plate Halka Sayısı (PHS) buna eģdeğer bir metottur, fakat çiğ sütte bakteriyel sayısı cfu/ml yi geçtiği zaman kesin ve tam sonuç vermediği düģünülmektedir. Spiral plate sayısı (SPL) daha az teknik uzmanlık gerektirmektedir ve SPS nın eģdeğeri olarak düģünülmektedir. Bu yöntem, bakteriyel sayısının 500 ile cfu/ml arasında olduğu tahmin edildiği zaman dilüsyona gerek duymamaktadır. SPL yi uygulamak için gerekli

69 57 ekipmanı temin etmek pek kolay değildir. SPS, PHS ve SPL gözle görülebilen bakteriyel kolonilerin sayımına dayalı direkt metotlardır. Son zamanlarda ortaya çıkan Bactoscan yöntemi, akridin turuncu ile boyanmıģ bakteriyel hücrelerin sayımında devamlı epifloresan mikroskobu kullanılan teknolojik bir geliģmedir. Bactoscan, eski bakteriyolojik yöntemlere göre daha çok tercih edilmekte, daha az çeģitlilik göstermekte ve daha çok çoğaltılabilmektedir. Bactoscan günümüzde birçok ülke ve Kanada nın Ontario eyaleti tarafından resmi referans metodu olarak kullanılmaktadır. Petrifilm veya Redigel aerobik sayım metotları kullanarak da toplam bakteriyel sayısı belirlenebilir (Ruegg ve Reinemann, 2002). Ġnekler ve ekipmanlarının temizliği iyiyse ve sütün soğutulması düzgün yapılmıģsa SPS nın cfu/ml den daha az olması gerekir. Süt, bakteri için kusursuz bir büyüme ortamıdır. Eğer süt iyi soğutulmamıģsa, sütteki küçük bir miktar bakteri ansızın hızlı bir Ģekilde çok büyük sayılara ulaģabilir. Sütteki bakteri, sağım sırasında veya sütü taģırken maruz kalınan çevresel patojenlerden doğan kirlenme yüzünden veya mastitisten meydana gelebilir. SHS nın yüksek çıkması çoğu zaman sağım ekipmanlarının kirli olmasıyla da ilgilidir. Kaliteli süt, mastitisten arınmıģ sağlıklı ineklerden çıkar. Birçok mastitis organizması sürekli yüksek miktarda bakteri saçmamaktadır. Bu yüzden bunlar genellikle yüksek SPS ile değil de yüksek SHS ile bağlantılı olabilirler. Fakat bazı Streptokoklara bağlı oluģan mastitisler sütteki yüksek bakteri sayıları ile bağlantılı olabilir. Streptococcus agalactia ve Streptococcus uberis e bağlı mastitislerde çoğu zaman toplam tank sütündeki bakteri sayıları yüksek olmaktadır (Ruegg, 2001).

70 Laboratuvar Pastörize Sayısı Termodürik sayısı olarak da bilinen Laboratuvar pastörize sayısı (LPS) süt içerisinde yüksek pastörizasyon uygulanmasından sonra canlılığını devam ettirebilen termodürik bakterilerin miktarının belirlenmesi amacıyla kullanılır. Laboratuvar pastörize sayısının yüksek çıkması ekipmanları yıkama iģlemlerinde bir problem olduğunu gösterir (Jayarao ve Wolfgang, 2003; Pantoja ve ark., 2009; Blowey ve Edmondson, 2010). Laboratuvar pastörize sayısı çoğunlukla SPS değerleri yüksek olduğu zaman diyagnostik bir test olarak uygulanır. Laboratuvar pastörize sayısı, 145 F (62,8 C) sıcaklıkta 30 dakika tutulan ve üzerinde SPS sayımı yapılmıģ olan süte uygulanır (düģük sıcaklık uzun süren pastörizasyon). LPS nın amacı pastörizasyon sonrasında hala canlı kalan organizmaları tespit etmektir (termodurik bakteri). Yüksek LPS değeri; kirli makineler, kötü hijyen ve süt taģı tortuları ile birlikte ortaya çıkar. Çünkü tipik mastitise yol açan organizmalar normalde pastörizasyon sonrasında canlı kalamazlar. Termodurik bakteriler arasında Micrococcus spp., Microbacterium spp., Lactobacillus spp., Basilus spp., Clostiridyum spp. ve tesadüfen de Streptococcus spp. ler yer alabilir. Termodurik organizmlar bazen pastörize sütün bozulmasına yol açabilir. Sağımda kötü hijyen koģulları koliform sayısının yükselmesine ve SPS nın normal LPS değerine yaklaģmasına neden olabilir. Normalde LPS cfu/ml nin altında olmalıdır (Ruegg ve Reinemann, 2002). Bakteri sayısı arttığı zaman bakterinin kaynağını bulmak için yapılacak testlerden biri olan LPS, memede yaģayan ve mastitise neden olan bakterileri öldürürken, çevreden oluģan ve yüksek sıcaklıklarda yaģayabilen organizmaları sağ bırakmaktadır, 10 cfu/ml den daha düģük bir LPS, kusursuz ekipman hijyeni demektir (Ruegg, 2001).

71 Koliform Sayısı Koliform sayısı süt içerisindeki koliform bakterilerinin miktarını göstermesi ile birlikte çevresel kontaminasyonun düzeyini ve sağım öncesi yapılan meme baģı hazırlık iģlemlerinin ne düzeyde uygulandığını gösterir. Koliformlar çevresel mikroorganizmalar içerisindeki bir gruptur ve en önemli koliform etkeni Escherichia coli dir. Bunun yanında grup içerisinde Streptococcus uberis, Streptococcus faecalis, Bacillus türleri, v.b. de bulunmaktadır (Pantoja ve ark., 2009; Blowey ve Edmondson, 2010). Koliform sayımı Violet Red Bile Agar (VRB) veya MacConkey gibi selektif medium üzerinde çiğ sütü kültürleyerek yapılır (Jayarao, 2000; Morsi ve ark., 2000; Ruegg ve Reinemann, 2002; Jayarao ve Wolfgang, 2003). Petriler 24 saat 90 F (32 C) sıcaklıkta inkube edilir. Tank sütündeki koliform bakterilerinin kaynağı, ineklerin memeleri veya hijyenik olmayan sağımlardır. Normal sütte koliform sayısı, süt verimi sırasında ineği hazırlama prosedürlerinin etkinliğinin ve ineklerin bulundukları ortamın temizliğinin bir göstergesidir. Koliformlar sağım makinelerinin arta kalan (rezidüel) filmlerinde de inkübe olabilirler. Koliform sayısı 10 cfu/ml den daha az olmalıdır, cfu/ml arasındaki koliform sayısı, genellikle sağımda kötü hijyen koģullarına iģaret eder, cfu/ml den daha fazla koliform sayısı ise süte temas eden ekipmanlarda bakteriyel çoğalmanın oluģtuğunu gösterir (Ruegg ve Reinemann, 2002). Yüksek toplam koliform sayısı değerleri, sütün dıģkı maddeleriyle kirlendiğinin göstergesidir (Karimuribo ve ark., 2005). Koliform sayımı, çiftlikteki sağım hijyeninin iģaretidir ve bu organizmaların pastörize sütteki varlığı hatalı pastörizasyon veya pastörizasyon sonrası kontaminasyona iģarettir (Philpot ve Nickerson, 2000). Fekal kontaminasyonun bir göstergesi olan koliform sayısı dıģkı ile bulaģmıģ memeler ve meme baģlarından kaynaklanır (Pantoja ve ark., 2009).

72 60 ġekil 1.3. Sağım öncesi meme hazırlık iģlemlerinin bakteri sayıları üzerine etkisi (Ruegg, 2001). Sütteki bakteri sayısı üzerinde iyi bir sağım öncesi hazırlık iģleminin büyük etkisi vardır. Sütün dıģkı ile kirlenmesinden doğan bakterileri belirlemek için de bir koliform sayımı yapılabilir. Koliform bakterileri, memenin sağıma doğru hazırlanmaması veya sağım makinelerinin kirli ellerle tutulması yüzünden süte bulaģabilir. Bu test özelleģtirilmiģ ortamda (Violet Red Bile Agar) yapılmalı ve tüketimden önce pastörize edilmek istenen sütte 100 cfu/ml den az çıkmalıdır. Eğer çiğ süt tüketilecekse, 10 cfu/ml den daha az olmalıdır. Koliformlar, sağım boruları veya ekipmanları gibi sütün temas ettiği yüzeyler üzerinde kalan rezidüal filmlerde de inkube olabilirler. Koliform sayısı cfu/ml den daha fazla olursa inkubasyon yapılmalı ve ekipman temizleme iģlemleri araģtırılmalıdır (Ruegg, 2001). Çizelge Sağım öncesi farklı meme baģı temizlik uygulamalarının sütteki TBS ve koliform bakteri sayısı üzerine etkisi (Blowey ve Edmondson, 2010). Test Yıkama var ancak kurulama yok: Rutin uygulamayı değiģmeden 3 ay önce. Yıkama ve kurulama var: Rutin uygulamayı değiģtikten 3 ay sonra. TBS Koliform Sayısı

73 BaĢlangıç Ġnkübasyon Sayısı BaĢlangıç inkübasyon sayısı (Preliminary Incubation Count-BĠS) çiğ süt kalitesi için kullanılan bir ölçüdür. Ayrıca çiftliklerde sağlık koģullarının iyileģtirilmesi için yapılan iģlemlerin gözlemlenmesi için de kullanılır. BaĢlangıç inkübasyon sayısı, 70 F (21 C) sıcaklıkta 18 saat inkübe edilen sütte yapılır. BaĢlangıç inkübasyon sayısının mastitis patojenleriyle bir bağlantısı yoktur ve bu test, psikrotrofik bakterilerin sayılarının tesbiti için kullanılır. Bu bakteriler kimi zaman kötü tat, sütün bozulması ve raf ömrünün kısalmasına yol açar. Önerilen BĠS değerleri cfu/ml nin altında olmakla birlikte e kadar olan değerler de kabul edilebilir (Ruegg ve Reinemann, 2002; Jayarao ve Wolfgang, 2003). Psikrofil veya soğuk seven organizmalar ABD ve diğer geliģmiģ ülkelerde süt bozulmasının baģlıca sebebi olduğundan çoğu otorite, pastörizasyondan sonra sütün potansiyel raf ömrünü belirlemede çiğ süt üzerinde BĠS uygulanmasını tavsiye etmektedir (Philpot ve Nickerson, 2000). Psikrotrof bakteriler soğuk Ģartlarda çoğalma hızlarını artırırlar. Bu bakteriler 2 C - 9 C arasındaki yani sürü tankı sıcaklık düzeyini çok severler. Çizelge Sürü tank sütü analizlerinde istenilen hedefleri (Blowey ve Edmondson, 2010). Somatik Hücre Sayısı < Toplam Bakteri Sayısı <5 000 Laboratuvar Pastörize Sayısı <175 Koliform Sayısı <20 Pseudomonas Sayısı <500 Streptococcus uberis Sayısı <200 Toplam Stafilokok Sayısı <200 Staphylococcus aureus Sayısı <50

74 62 Süt mikroorganizmaların geliģimi için oldukça yüksek besleyici bir ortamdır ve bunlardan bazılarının, özellikle de bakterilerin süte giriģ yapmaları kaçınılmazdır. Bu tür organizmalar; meme veya meme baģı kanalı enfeksiyonları, memenin dıģ bölgesi veya çevre, sütün tutulması veya saklama ekipmanları, pastörizasyon sonrası kontaminasyondan kaynaklanabilir. Sütte mikroorganizmaların geliģimi ürün bozulmasına, lezzet bozucuların üremesine peynir veriminin azalmasına ve düģük ürün kalitesine katkıda bulunacak çeģitli enzimlerin eģzamanlı salınımıyla sonuçlanır. Üreticiler sütteki mikroorganizmaların sayısını azaltmakla, kalite primlerinin ödenmesinden ve sütlerinin müģteri memnuniyetine katkı sağlayacak daha uzun raf ömürleri olan daha fazla iģlenmiģ mandıra ürünleri temin edeceği gerçeğinden faydalanacaklardır. Her mandıracı cfu/ml den az SPS olan ve BĠS cfu/ml den az süt üretmeye gayret etmelidir (Philpot ve Nickerson, 2000). Çizelge Süt kalite testlerinin kısa değerlendirmesi (Schroeder ve Stoltenow, 1997). Normal Orta Yüksek Göstergesi Sağım aletlerinin kirli LPS < >1 500 olması, yıkama iģlemi kontrolü SHS (x1000) >500 Ġnekteki meme sağlığı SPS < Süt örneğinde görünür bakteri düzeyi BĠS < Çiftlikteki sütün sağlıklı muhafaza iģlemleri Çiğ Süt Kalitesiyle Ġlgili Diğer Testler Sütün donma noktası, içindeki kuru madde oranına bağlıdır ve donma noktasını etkileyen en önemli madde, laktozdur (BaĢtan, 2010). Süt, içine su veya sediment katılıp katılmadığının belirlenmesi için de test edilmelidir. Süte su katıldığında tuz ve laktoz konsantrasyonları seyreltilmiģ olur ve sütün

75 63 donma noktası, saf suyun donma noktasına doğru yaklaģır. Sütün donma noktası kriyoskop kullanılarak belirlenir, Hortvett ( H) değerinden (ölçü birimi bu test sistemini geliģtiren kiģinin ismiyle adlandırılmıģtır) daha büyük olan donma noktası değerleri sütün bileģenlerinin değiģmiģ olduğunu gösterir. Yüksek kriyoskop değerlerinin olası nedenleri arasında Ģunlar bulunmaktadır; kasıtlı olarak süte su katılması, yetersiz sistem drenajı, sağım esnasında aģırı su kullanılması, vakum açıkken sağım ünitelerini tazyikli suyla yıkamak, tankın üst tarafını sudan geçirmek veya sütün tank içinde donması (Anonim, 2002; Ruegg ve Reinemann, 2002). ĠĢleyicilerin sediment için sütü test etmeleri gerekmektedir. Kabul edilen değerler 1,5 mg/gal den az olan değerlerdir. AĢırı meme tüyü, toprak taban ve memelerin sağıma doğru hazırlanmaması; bu testin arzu edilmeyen değerlerde çıkmasına neden olabilir (Ruegg ve Reinemann, 2002). Sürü tank sütünün mikrobiyolojik incelenmesi mastitis kontrol programlarının standart bir parçasıdır. Toplam sürü tank sütü kültürleri (STK), sütçü inek sürülerinde mastitis patojenleri için masrafsız bir tanı testi olarak kullanılmaktadır (Hayes ve ark., 2001; Ruegg ve Reinemann, 2002; Jayarao ve Wolfgang, 2003; Howard, 2006; Olde Riekerink ve ark., 2006; Reksen ve ark., 2007; Rysanek ve ark., 2009). Kaliteli süt yönetiminin bir hedefi de çiftlik tank sütünde antibiyotik kalıntılarını önlemektir (Sischo, 1996). Antibiyotiklerin süt endüstrisinde baģlıca hayvanlardaki mastitisin tedavisi olmak üzere diğer bakteriyel kaynaklı enfeksiyonlardan korunmak ve tedavi için yaklaģık 50 yıldan fazla bir süredir kullanılmakta olduğu bildirilmiģtir (Filazi ve Yurdakök, 2010). Kaliteli bir sütte antibiyotik kalıntısı kesinlikle olmamalıdır (Sischo, 1996; Ruegg ve Tabone, 2000; Ruegg, 2001; Smith ve ark., 2001; Anonim, 2002; Ruegg ve Reinemann, 2002; Schukken ve ark., 2003; Ruegg, 2005). Antibiyotik ve diğer ilaçlar sıklıkla ineklerin tedavilerinde kullanılır. Ġnek tedavi edildiğinde, sütü tedavi sona erene ve sütteki ilaç kalıntıları yok olana kadar kullanılmaz.

76 64 En sık kullanılan ilaçlar beta-laktam grubu antibiyotiklerdir (ör; penisilin ailesi). Bunun yanında sülfonamidler, tetrasiklinler, makrolidler ve aminoglikozidlerin de süte kontamine olabileceği belirtilmiģtir. Bazen, tedavi edilen ineğin antibiyotikle kontamine olan sütü yanlıģlıkla sürü tank sütüne karıģır. Bu sebeple, tüm çiğ süt tanker araçları çiftliklerden tank sütünü almadan önce, süt antibiyotik kalıntısı yönünden test edilmelidir. Sütteki antibiyotikler, alerjik reaksiyonlara ve direnç geliģimine yol açıp insan sağlığını etkileyebileceği gibi antibiyotiğe dirençli patojenlerin sütte geliģebilmesi nedenine bağlı olarak da büyük bir endiģe yaratmaktadır. Ayrıca peynir ve süt teknolojisi ürünlerinin imalatı sırasında, antibiyotikler baģlangıç kültürleri olan asit üreten bakterilerin (ör; laktik asit bakterileri) üremesini engelleyerek süt ürünleri ve sütte önemli oranda kayıplarla neden olmaktadır (Ergün ve Horoz, 1992; Anonim, 2002; Ruegg, 2005; Filazi ve Yurdakök, 2010). Sunulan doktora tez çalıģmasının amacı; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ndeki (KKTC) sütçü inek iģletmelerinde bulunan ineklerin meme sağlığı, mastitis düzeyi ve sütün önemli bazı elementlerinin yapısında yıl boyu meydana gelen değiģikliklerin araģtırılmasıdır. Hastalıklara iliģkin prevalans çalıģmaları, hastalıkların yaygınlığının ortaya konması, tedavi ve alınacak önlemler bakımından oldukça önemlidir. Günümüze kadar yapılan taramalarda KKTC de meme sağlığının durumu, mastitis prevalansı, sütün yapısında Ģekillenen değiģiklikler ile ilgili kapsamlı bir çalıģma bulunmamaktadır. O nedenle bu doktora tezinde KKTC deki süt ineği iģletmelerinde mastitis prevalansı, meme sağlığı durumu ve mastitise yol açan patojenler ile üreticilerin bu konudaki bilgi ve davranıģlarının ortaya konulması amaçlanmaktadır.

77 65 2. GEREÇ ve YÖNTEM 2.1. GEREÇ Çiftliklerin Seçimi Bu çalıģma Ekim 2009 Eylül 2010 tarihleri arasında KKTC genelinde soğuk zincir süt üretimi yapan toplam 138 iģletmedeki adet Holstein ırkı sağmal ineğe ait sürü tank sütü örneklerinde gerçekleģtirildi. ÇalıĢmanın KKTC genelini yansıtması için, bu süre içerisinde soğuk zincir süt üretimi yapan tüm iģletmeler çalıģma kapsamına dahil edildi. Örnekler 138 iģletmeden düzenli olarak bir yıl boyunca her ayın ilk haftası toplanarak, toplamda 1643 adet tank sütü örneği incelendi. Bu iģletmelerin 68 adeti BaĢkent LefkoĢa bölgesinde, 50 adeti Gazi Mağusa Kaza sında, 13 adeti Güzelyurt Kaza sında, 5 adeti Girne Kaza sında ve 2 adeti de Ġskele Kaza sında bulunmaktaydı Toplam: 138 ġekil 2.1. KKTC deki soğuk zincir süt üretimi yapan iģletmelerin bölgelere göre dağılımı (Ekim 2009).

78 Kullanılan Gereç ve Malzemeler Süt örneklerinin toplanması sırasında tek kullanımlık eldiven giyilerek steril olan 20 ml lik ĢiĢelere örnekler alındı. Bu örneklerin laboratuvara ulaģıncaya kadar soğukta muhafazası için portatif soğutucu (+4 C) kullanıldı. Somatik hücre sayısı, toplam bakteri sayısı, koliform sayısı, antibiyotik kalıntı tespiti ve biyokimyasal bazı parametrelerin tespiti Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarında yapıldı. Süt örneklerine bakteriyolojik izolasyon ve identifikasyon testleri yönünden değerlendirme ise Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuvarında gerçekleģtirildi. Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarında kullanılan gereçler çizelge 2.1. de gösterilmiģtir. Çizelge 2.1. Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarında çiğ sütte yapılan analizler ve cihaz isimleri. CĠHAZ ĠSMĠ BactoScan TM FC Fossomatic TM FC 5000 MilkoScan TM FT-120 Fiske Mark 2 Cryoscope CHARM ROSA MRL Beta-lactam Test TwinsensorBT ÇĠĞ SÜTTE YAPILAN ANALĠZ Toplam Bakteri Sayımı Somatik Hücre Sayımı Kimyasal Analiz Kontrolü (Laktoz, Toplam Protein, Kazein, Yağ, Yağsız Kuru Madde, Kuru Madde, Donma Noktası, Asitlik-SH, Yoğunluk, Serbest Yağ Asitleri, Sitrik Asit) Donma Noktası Antibiyotik kalıntısı Antibiyotik kalıntısı-beta laktam ve tetrasiklin grubu antibiyotik hızlı tayini

79 YÖNTEM ÇalıĢma Düzeni ÇalıĢma kapsamında KKTC ine rutin ziyaretler Ekim 2009 Eylül 2010 tarihleri arasında her ayın ilk haftası gerçekleģtirildi. Süt örnekleri sabah sağımının ardından toplandı. Her çiftlikten, her ay 3 er adet steril ĢiĢelere örnekler alındı. Soğuk zincir Ģartlarına uyularak taģınan bu örnekler Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Laboratuvarına ulaģtırıldı ve gerekli ölçümler yapıldı. Her çiftlikten alınan 1 er örnek ise dondurularak (- 20 C) Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuvarına ulaģtırıldı Süt Örneklerinin Toplanması Süt örnekleri, sabah sağımından sonra en geç 1 saat içerisinde, karıģtırılmıģ tank içerisinden, steril bir daldırma kabı ile dikkatlice alınarak, yine steril olan ĢiĢelere özenle konulup, dondurulmadan, portatif soğutucu (+4 C) içinde muhafaza edilerek Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarına ulaģtırıldı. Her örneklemede aynı çiftlik tankından 3 er adet 20 ml lik steril ĢiĢelere örnekler alındı.

80 Somatik Hücre Sayılarının Ölçülmesi Somatik hücre sayısı ölçümleri Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarı nda bulunan Fossomatic TM FC 5000 (Foss, Denmark) cihazıyla gerçekleģtirildi. ġekil 2.2. Fossomatic TM FC 5000 cihazı Toplam Bakteri Sayılarının Ölçülmesi Toplam bakteri sayısı ölçümleri Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarı nda bulunan BactoScan TM FC (Foss, Denmark) cihazıyla yapıldı. ġekil 2.3. BactoScan TM FC cihazı.

81 Koliform Sayısının Belirlenmesi Süt örnekleri Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarı Mikrobiyoloji Bölümüne getirildi. Koliform sayımı Violet Red Bile Agar (VRB) üzerinde çiğ sütü kültürleyerek yapıldı. Petriler 24 saat 32 C sıcaklıkta inkübe edilip çıkan sonuçlar değerlendirildi Sütte Kimyasal Analiz Kontrolünün Yapılması Süt örneklerine yapılacak kimyasal analiz kontrolü (Laktoz, Toplam Protein, Kazein, Yağ, Yağsız Kuru Madde, Kuru Madde, Donma Noktası, Asitlik-SH, Yoğunluk, Serbest Yağ Asitleri, Sitrik Asit) için Kıbrıs Türk Süt Endüstrisi Kurumu Kalite Kontrol Bölümü Laboratuvarı nda bulunan MilkoScan TM FT- 120 (Foss, Denmark) cihazı kullanıldı. Ayrıca donma noktasının tespitinde Fiske Mark 2 Cryoscope cihazından da yararlanıldı. ġekil 2.4. MilkoScan TM FT-120 (solda) ve Fiske Mark 2 Cryoscope (sağda) cihazları.

MEME LOBU YANGISI. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek.

MEME LOBU YANGISI. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. MASTİT 1 MEME LOBU YANGISI süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp fonksiyonel meme lobunun kaybı hayvanın ölümü

Detaylı

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp MASTİT 1 MEME LOBU YANGISI süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp 2 HAYVAN Sağlığı fonksiyonel meme lobunun kaybı

Detaylı

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp

MEME LOBU YANGISI. süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri. süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp MASTİT 1 MEME LOBU YANGISI süt veriminde azalma sütün imhası laboratuvar giderleri ilaç giderleri vet.hek. giderleri süt endüstrisinde önemli ekonomik kayıp HAYVAN Sağlığı fonksiyonel meme lobunun kaybı

Detaylı

MANDALARDA MASTİTİS. Doç.Dr. Erhan ÖZENÇ

MANDALARDA MASTİTİS. Doç.Dr. Erhan ÖZENÇ MANDALARDA MASTİTİS Doç.Dr. Erhan ÖZENÇ Nehir mandaları 2n=50 kromozoma sahiptirler ve 5 ana grup altında toplanırlar. Murrah, Gujarat, Utar Pradesh, Orta Hindistan ve Güney Hindistan gruplarıdır (Berg

Detaylı

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ LAKTASYON VE SÜT VERİMİ Prof.Dr. Selahattin Kumlu Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Antalya Tanım Laktasyon, buzağılama ile başlayan ve kuruya çıkma ile sona eren süt verme dönemidir.

Detaylı

Keçi Sütü Kalite Fiyatlandırma Sistemlerinde Somatik Hücre Sayısı Başak ÇETİNEL, Halit KANCA

Keçi Sütü Kalite Fiyatlandırma Sistemlerinde Somatik Hücre Sayısı Başak ÇETİNEL, Halit KANCA Keçi Sütü Kalite Fiyatlandırma Sistemlerinde Somatik Hücre Sayısı Başak ÇETİNEL, Halit KANCA Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Doğum ve Jinekoloji AD. 12. Gıda Kongresi Edirne, 05-07 Ekim 2016 1

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KURU DÖNEME ÇIKARKEN ENFEKTE VE SAĞLIKLI MEME LOBLARINDA CALİFORNİA MASTİTİS TEST VE SOMATİK HÜCRE SAYISI İLE BAKTERİYOLOJİK MUAYENE SONUÇLARININ

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus )

YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus ) YENĠ NESĠL ORTAM ve YÜZEY DEZENFEKSĠYONU (akacid plus ) MANTAR, VĠRÜS, KÜF VE BAKTERĠLERĠ YOK EDER, SAĞLIKLI YAġAM ALANLARI OLUġTURUR. % 100 EKOLOJĠK DEZENFEKSĠYONU SAĞLIYOR ve KÖTÜ KOKUKULARA SON VERĠYORUZ

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. Gıda Enfeksiyonu: Patojen bir m.o ile kontamine olmuş bir gıdanın yenmesi sonucu oluşan

Detaylı

Sığır yetiştiriciliğinde Sıcaklık Stresi ve Alınabilecek Önlemler. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Sığır yetiştiriciliğinde Sıcaklık Stresi ve Alınabilecek Önlemler. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sığır yetiştiriciliğinde Sıcaklık Stresi ve Alınabilecek Önlemler Prof. Dr. Serap GÖNCÜ Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü 01330 Adana Bir ineğin kendisinden beklenen en yüksek verimi

Detaylı

Süt ve Süt Ürünlerinde Hijyen ve Kontroller (27-31 Mayıs 2013, Brescia, İTALYA)

Süt ve Süt Ürünlerinde Hijyen ve Kontroller (27-31 Mayıs 2013, Brescia, İTALYA) Süt ve Süt Ürünlerinde Hijyen ve Kontroller (27-31 Mayıs 2013, Brescia, İTALYA) Dr. İLKNUR GÖNENÇ Gıda Mühendisi 30 EKİM 2013 ANKARA SUNU AKIŞI Eğitim; Amaç Yer Ġçerik Değerlendirme Eğitimle İlgili Bilgiler

Detaylı

Keçi sütünün Beslenmede Yeri

Keçi sütünün Beslenmede Yeri Keçi Sütü Dr. Akın Pala Yrd. Doç. akin@comu.edu.tr Zootekni, COMU Kuru madde Protein Kazein Laktoz Yağ Mineraller Kalsiyum Fosfor Keçi ile inek ve insan sütlerinin karşılaştırılması http://akin.houseofpala.com

Detaylı

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI Hacı SAVAŞ-SÜMAE, Su Ürünleri Sağlığı Bölüm Başkanı Su Ürünleri Sağlığı Bölüm Başkanlığı enstitümüz bünyesinde faaliyet gösteren bölümlerden birisidir. 2000 yılı başından

Detaylı

Süt sığırı işletmelerinde gizli tehdit Hipokalsemi, Jac Bergman, DVM, 28 Ekim 2017

Süt sığırı işletmelerinde gizli tehdit Hipokalsemi, Jac Bergman, DVM, 28 Ekim 2017 Süt sığırı işletmelerinde gizli tehdit Hipokalsemi, Jac Bergman, DVM, 28 Ekim 2017 Buzağılama döneminde kalsiyum metabolizması Hipokalsemi riski yaş ilerledikçe büyür Klinik hipokalsemi: İlk laktasyon:

Detaylı

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR BİYOKİMYA LABORATUVARI Laboratuvarın çoğunlukla en büyük kısmını oluşturan biyokimya bölümü, vücut sıvılarının kimyasal bileşiminin belirlendiği bölümdür. Testlerin çoğunluğu,

Detaylı

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Normal Mikrop Florası Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Vücudun Normal Florası İnsan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan, insana zarar vermeksizin hatta bazı yararlar sağlayan mikroorganizma topluluklarına vücudun

Detaylı

Dr. AKIN PALA. Somatik Hücreler Nelerdir. Neden sütte somatik hücre sayısını azaltalım? Neden sütte somatik hücre sayısını azaltalım?

Dr. AKIN PALA. Somatik Hücreler Nelerdir. Neden sütte somatik hücre sayısını azaltalım? Neden sütte somatik hücre sayısını azaltalım? Sut hayvancılığı-et hayvancılığı Sütte Somatik Hücreler Dr. Akın Pala Yrd. Doç. akin@comu.edu.tr Zootekni, COMU Neden ilk başlayanlara süt değil de et hayvancılığı tavsiye ederiz? Daha kolay (sindirim

Detaylı

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX Karaciğer koruyucu DAHA İYİ Karaciğer fonksiyonu Antioksidan aktivite Protein sentezi Anti-fibrotik aktivite Süt Verimi Süt Proteini Metabolik Sağlık Performans Bağışıklık Karlılık DAHA SAĞLIKLI, DAHA

Detaylı

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Koray Ergünay MD PhD Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji Ünitesi Viral Enfeksiyonlar... Klinik

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

ÇİĞ SÜT KALİTE KRİTERLERİ

ÇİĞ SÜT KALİTE KRİTERLERİ ÇİĞ SÜT KALİTE KRİTERLERİ ÖĞR.GÖR.CUMHUR BERBEROĞLU U.ÜNİVERSİTESİ KARACABEY MYO 2010 1 BİR ÜRÜNÜN BELİRLİ BİR İHTİYACI KARŞILAMAK ÜZERE BİLEŞİMİNDE TAŞIDIĞI TÜM ÖZELLİKLER KALİTE OLARAK TANIMLANIR. 2

Detaylı

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER A)HİDROJEN PEROKSİT Hidrojen peroksit; ısı, kontaminasyon ve sürtünme ile yanıcı özellik gösteren, renksiz ve hafif keskin kokuya sahip olan bir kimyasaldır ve

Detaylı

HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U)

HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U) DERS

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri Buzağılar Sürünün Geleceğidir. Buzağı yetiştiriciliğinde anahtar noktalar! Doğum Kolostrum (Ağız Sütü) Besleme Sistemi Sindirim Sağlık Doğum ile ilgili anahtar noktalar

Detaylı

T.C. GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ

T.C. GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ T.C. GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu Sonuç Raporu Proje No: 2011/43 Projenin BaĢlığı SĠVAS ĠLĠ YILDIZELĠ ĠLÇESĠNDE HALK ELĠNDE YETĠġTĠRĠLEN ESMER SIĞIRLARIN ÇĠĞ SÜT KOMPOZĠSYONU

Detaylı

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik

Detaylı

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Aycan Gundogdu, Ph.D. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık çalışanları, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklarını tehdit eden pek çok riske maruz

Detaylı

FARKLI RENKLERDE IġIĞIN VE SICAKLIK DEĞĠġĠMĠNĠN GÜNEġ PĠLĠNĠN GÜCÜNE ETKĠSĠNĠN ARAġTIRILMASI

FARKLI RENKLERDE IġIĞIN VE SICAKLIK DEĞĠġĠMĠNĠN GÜNEġ PĠLĠNĠN GÜCÜNE ETKĠSĠNĠN ARAġTIRILMASI FARKLI RENKLERDE IġIĞIN VE SICAKLIK DEĞĠġĠMĠNĠN GÜNEġ PĠLĠNĠN GÜCÜNE ETKĠSĠNĠN ARAġTIRILMASI Hazırlayan Öğrenciler BaĢar ALPTEKĠN 7-C Rıza Lider BÜYÜKÇANAK 7-C DanıĢman Öğretmen Meltem GÖNÜLOL ÇELĠKOĞLU

Detaylı

Deneye Gelmeden Önce;

Deneye Gelmeden Önce; Deneye Gelmeden Önce; Deney sonrası deney raporu yerine yapılacak kısa sınav için deney föyüne çalışılacak, Deney sırasında ve sınavda kullanılmak üzere hesap makinesi ve deney föyü getirilecek. Reynolds

Detaylı

HIPRA ULUSLARARASI MASTİTİS AKADEMİSİ TÜRKİYE'DEYDİ

HIPRA ULUSLARARASI MASTİTİS AKADEMİSİ TÜRKİYE'DEYDİ HIPRA ULUSLARARASI MASTİTİS AKADEMİSİ TÜRKİYE'DEYDİ Cornell Üniversitesi-QMPS ve HIPRA iş birliği ile 11-12 Mart tarihleri arasında Antalya Miracle Resort Hotel de gerçekleştirilen Uluslararası Mastitis

Detaylı

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi

2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi 2016 Yılı Buharlaşma Değerlendirmesi GİRİŞ Tabiatta suyun hidrolojik çevriminin önemli bir unsurunu teşkil eden buharlaşma, yeryüzünde sıvı ve katı halde değişik şekil ve şartlarda bulunan suyun meteorolojik

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler

PSİKOLOJİ DE. Besinsel. Destekleyiciler PSİKOLOJİ DE Besinsel Destekleyiciler 3 Hastalığın En Güzel İlacı, Hastalığın En Güzel İlacı, Hastalıktan Korunmanın Çarelerini Öğrenmektir. Çarelerini Öğrenmektir. Hipokrat Hipokrat 4 Bugünün bilgilerine

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

ÇİĞ SÜTTE HİJYEN Kaliteli Süt ve Gelir Süt ve Kalite

ÇİĞ SÜTTE HİJYEN Kaliteli Süt ve Gelir Süt ve Kalite ÇİĞ SÜTTE HİJYEN Kaliteli Süt ve Gelir Süt sığırı yetiştiricileri açısından inek başına süt verimi, işletmenin yıllık süt üretimi ve üretilen sütün kalitesi en önemli unsurlardandır. Gerçekten de süt sığırı

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET EL HİJYENİ EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET GÜNÜMÜZDE NOZOKOMĐAL ENFEKSĐYONLARIN ÖNLENMESĐNDE EN ÖNEMLĐ TEK PROSEDÜR EL YIKAMADIR* EL YIKAMA El Florasi Kalici flora (koagülaz negatif stafilokok, difteroid,

Detaylı

Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL

Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL Doç. Dr. Mustafa ÖZDEN Arş. Gör. Gülden AKDAĞ Arş. Gör. Esra AÇIKGÜL 11.07.2011 Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.D GĠRĠġ Fen bilimleri derslerinde anlamlı

Detaylı

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ Journal of Faculty of Veterinary Medicine, Erciyes University

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ Journal of Faculty of Veterinary Medicine, Erciyes University ERCİYES ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ Journal of Faculty of Veterinary Medicine, Erciyes University Derleme / Review Article 12(3), 203-,210 2015 Sürü Meme Sağlığı Yönetiminde Somatik Hücre

Detaylı

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik

Detaylı

Staphylococcus Gram pozitif koklardır.

Staphylococcus Gram pozitif koklardır. Staphylococcus Gram pozitif koklardır. 0.8-1µm çapında küçük, yuvarlak veya oval bakterilerdir. Hareketsizdirler. Spor oluşturmazlar ve katalaz enzimi üretirler. Gram boyama Koagülaz, alfatoksin, lökosidin,

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir.

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir. BEYAZ KAN HÜCRELERİ Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir. 1 Görevleri nelerdir? Bu hücreler vücudu bulaşıcı hastalıklara ve yabancı maddelere karşı korur.

Detaylı

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir? Tükettiğimiz imiz gıdalarg daların n güvenilirlig venilirliği i hayati derecede önemlidir KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ÖLÜMden hemen önce ya da sonra doğal boşluklardan KAN PIHTILAŞMAMA KOYU RENK alma DALAKta büyüme ÖDEM ETİYOLOJİ Bacillus anthracis Gram pozitif kapsüllü *

Detaylı

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri

Gıda Zehirlenmeleri. 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri. Gıda Zehirlenmeleri 10,Sınıf Enfeksiyondan Korunma 17. Hafta ( 05 09 / 01 / 2015 ) BAKTERİLERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR GIDA ZEHİRLENMELERİ Slayt No : 37 Etken ve Bulaşma Yolları Stafilokoklarla oluşan gıda zehirlenmelerinde

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

EPSTEIN-BARR VİRUS ENFEKSİYONLARI TANISINDA ELISA VE İMMUNOBLOT TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

EPSTEIN-BARR VİRUS ENFEKSİYONLARI TANISINDA ELISA VE İMMUNOBLOT TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI EPSTEIN-BARR VİRUS ENFEKSİYONLARI TANISINDA ELISA VE İMMUNOBLOT TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Nilgün Kaşifoğlu, Tercan Us, Nazmiye Ülkü Koçman, Yurdanur Akgün Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU

MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK Dünya nüfusundaki hızlı artış ile teknolojik gelişmeler insanları tarımsal

Detaylı

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU insanlarda ölümcül hastalığa neden olabilir; her ne kadar genellikle çok daha az ciddi olsa da insan çiçek virüsü hastalığına benzer. Maymun çiçek virüsü

Detaylı

DOĞAL MĠNERALLĠ SULARIN ĠNSAN SAĞLIĞINA UYGUNLUĞUNUN MĠKROBĠYOLOJĠK YÖNDEN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

DOĞAL MĠNERALLĠ SULARIN ĠNSAN SAĞLIĞINA UYGUNLUĞUNUN MĠKROBĠYOLOJĠK YÖNDEN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ DOĞAL MĠNERALLĠ SULARIN ĠNSAN SAĞLIĞINA UYGUNLUĞUNUN MĠKROBĠYOLOJĠK YÖNDEN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Bil.Uz.Sevinç ERTAġ Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüketici Güvenliği Laboratuvarları Daire BaĢkanlığı Su ve Gıda

Detaylı

2015 MAYIS KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ

2015 MAYIS KISA VADELİ DIŞ BORÇ İSTATİSTİKLERİ GELİŞMELERİ 1990-Q1 1990-Q4 1991-Q3 1992-Q2 1993-Q1 1993-Q4 1994-Q3 1995-Q2 1996-Q1 1996-Q4 1997-Q3 1998-Q2 1999-Q1 1999-Q4 2000-Q3 2001-Q2 2002-Q1 2002-Q4 2003-Q3 2004-Q2 2005-Q1 2005-Q4 2006-Q3 2007-Q2 2008-Q1 2008-Q4

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Canlının en küçük birimi Hücre 1665 yılında ilk olarak İngiliz bilim adamı Robert Hooke şişe mantarından kesit alıp mikroskopta

Detaylı

KTU MADEN MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ MADEN ĠġLETME LABORATUVARI ArĢ. Gör. ġener ALĠYAZICIOĞLU AGREGA DARBE DAYANIMI DENEYİ

KTU MADEN MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ MADEN ĠġLETME LABORATUVARI ArĢ. Gör. ġener ALĠYAZICIOĞLU AGREGA DARBE DAYANIMI DENEYİ AGREGA DARBE DAYANIMI DENEYİ Tanım: Darbe dayanımı, standart boyutlardaki kayaçların belirli bir doğrultuda darbelere karģı gösterdiği dirençtir. Kayacın kullanım alanlarının belirlenmesinde darbe dayanımının

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Tükettiğimiz gıdaların güvenilirliği hayati derecede önemlidir Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz gıdalar

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLARDAN KORUNMA

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLARDAN KORUNMA DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLARDAN KORUNMA LVS 2 III. 3 3 4 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü

Detaylı

SÜT SIĞIRLARININDA LAKTASYON BESLENMESİ. Prof. Dr. Ahmet ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ

SÜT SIĞIRLARININDA LAKTASYON BESLENMESİ. Prof. Dr. Ahmet ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ SÜT SIĞIRLARININDA LAKTASYON BESLENMESİ Prof. Dr. Ahmet ALÇİÇEK EGE ÜNİVERSİTESİ SÜT ÜRETİMİNİN ZAMANLAMASI İLK BUZAĞILAMA 305 GÜN 60 GÜN İKİNCİ BUZAĞILAMA 365 GÜN SÜT SIĞIRI BESLEMEDE KRİTİK GÜNLER 3

Detaylı

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ ve TEHLİKELERİN TANIMLANMASI, RİSK FAKTÖRLERİNİN VE KORELASYON İLİŞKİLERİNİN ORTAYA KONMASI Hayrettin

Detaylı

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF Kolayaöf.com

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Araştırmacılar. Araştırma İNEKLERDE ÜREME VERİMİ KLİNİK ENDOMETRİTİS

Araştırmacılar. Araştırma İNEKLERDE ÜREME VERİMİ KLİNİK ENDOMETRİTİS Araştırmacılar Klinik Endometritis Tanısı Konmuş Laktasyondaki Sütçü İneklerde, İntrauterin Dekstroz Uygulamalarının İyileştirme Oranı Üzerine Etkisi (Araştırma Ön Sonuçları) Araştırma Erciyes Üniversitesi

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

Meme şekli-büyüklüğü ineğin kalıtsal yapısı, yaşı, süt verim düzeyi, laktasyon dönemi ve laktasyon sayısına bağlı olarak faklılık gösterir.

Meme şekli-büyüklüğü ineğin kalıtsal yapısı, yaşı, süt verim düzeyi, laktasyon dönemi ve laktasyon sayısına bağlı olarak faklılık gösterir. Meme şekli-büyüklüğü ineğin kalıtsal yapısı, yaşı, süt verim düzeyi, laktasyon dönemi ve laktasyon sayısına bağlı olarak faklılık gösterir. a b c Sağım başlangıcında, o sağımda inekten elde edilecek sütün

Detaylı

Petrifilm 2000 Serisi Hızlı Koliform çoğalmasının erken sayımı bakterilerin tipine, metabolik bağlıdır.

Petrifilm 2000 Serisi Hızlı Koliform çoğalmasının erken sayımı bakterilerin tipine, metabolik bağlıdır. AOAC INTERNATIONAL ile A.B.D. Gıda ve İlaç Dairesi tarafından hazırlanan Bakteriyolojik Analitik Kitabı'nda (BAM),koliformlar şu şekilde tanımlanmaktadır: Metabolik fermantasyon sırasında laktozdan asit

Detaylı

Rahim ağzı kanseri hücreleri doku kültürü mikroskopik görüntüsü.

Rahim ağzı kanseri hücreleri doku kültürü mikroskopik görüntüsü. Doç.Dr.Engin DEVECİ HÜCRE KÜLTÜRÜ Hücre Kültürü Araştırma Laboratuvarı, çeşitli hücrelerin invitro kültürlerini yaparak araştırmacılara kanser, kök hücre, hücre mekaniği çalışmaları gibi konularda hücre

Detaylı

Yapay Bağışık Sistemler ve Klonal Seçim. Bmü-579 Meta Sezgisel Yöntemler Yrd. Doç. Dr. İlhan AYDIN

Yapay Bağışık Sistemler ve Klonal Seçim. Bmü-579 Meta Sezgisel Yöntemler Yrd. Doç. Dr. İlhan AYDIN Yapay Bağışık Sistemler ve Klonal Seçim Bmü-579 Meta Sezgisel Yöntemler Yrd. Doç. Dr. İlhan AYDIN Bağışık Sistemler Bağışıklık sistemi insan vücudunun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI

Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI Yrd. Doç. Dr. Tuba ŞANLI Genel olarak gözle net olarak görülemeyecek kadar küçük canlıları inceleyen ve onları konu olarak ele alan bilim dalıdır. Gözle ayırt edilemeyen canlılar; Virüsler, bakteriler,

Detaylı

Diyarbakır Yöresinde Subklinik Mastitisli İneklerde Etken İzolasyonu ve Duyarlı Antibiyotiklerin Belirlenmesi

Diyarbakır Yöresinde Subklinik Mastitisli İneklerde Etken İzolasyonu ve Duyarlı Antibiyotiklerin Belirlenmesi ARAŞTIRMA Elektronik:ISSN: 1308-0679 Diyarbakır Yöresinde Subklinik Mastitisli İneklerde Etken İzolasyonu ve Duyarlı Antibiyotiklerin Belirlenmesi http://www.dicle.edu.tr/bolum/muh/veteriner/dergi/ Diyarbakır

Detaylı

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU Hamza KADI Veteriner Hekim Samsun Veteriner Kontrol Enstitüsü Viroloji Laboratuvarı Tarihçe 12. yy da bugünkü Tacikistan bölgesinde

Detaylı

Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı RETİKÜLOSİT SAYIMI RETİKÜLOSİTLER Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Retikülositler olgunlaşmalarını henüz tamamlamamış eritrositler dir. Yani çekirdeklerini kaybetmeye

Detaylı

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır.

- Çok genel olmayan sağ taraf abomasum yer değiştirmelerinde gözlenen semptomlar biraz daha farklıdır. semptomları ketozisin belirtilerine benzer. yem tüketiminin durması veya kesilmesi, sınırlı bağırsak hareketi, normal vücut ısısı, süt veriminin azalması, halsizlik ve rahatsızlık ortaya çıkar. - Çok genel

Detaylı

NUTRI -PASS. Amonyak ve çözünebilir protein bağlayıcı DAHA İYİ

NUTRI -PASS. Amonyak ve çözünebilir protein bağlayıcı DAHA İYİ Amonyak ve çözünebilir protein bağlayıcı NUTRI -PASS DAHA İYİ Protein Kullanımı Enerji Kullanımı Süt Kalitesi Karaciğer Fonksiyonları Döl Verimi BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK,

Detaylı

7.EKMUD Kongresi,Antalya-Türkiye GÜNAYDIN

7.EKMUD Kongresi,Antalya-Türkiye GÜNAYDIN 7.EKMUD Kongresi,Antalya-Türkiye GÜNAYDIN SENDROMİK YAKLAŞIM NEDİR? DR.GÜLAY KORUKLUO LU HALK SA LI I GENEL MÜDÜRLÜ Ü ULUSAL VİROLOJİ REFERANS LABORATUVARI 7.EKMUD Kongresi,Antalya-Türkiye Sendrom; belirli

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis Bacillus anthracis Gram pozitif, obligat aerop sporlu, çomak şeklinde bakterilerdir. 1µm eninde, 2-4 µm uzunluğunda, konkav sonlanan, kirpiksiz bakterilerdir. Bacillus anthracis in doğal yaşam ortamı topraktır.

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

ECOLAB TARAFINDAN ÖNERİLEN MEME BAŞLARI VE SAĞIM SİSTEMLERİ HİJYEN PROGRAMI. Food & Beverage AGRICULTURE MEME BAŞLARI HİJYENİ 01.OCAK.

ECOLAB TARAFINDAN ÖNERİLEN MEME BAŞLARI VE SAĞIM SİSTEMLERİ HİJYEN PROGRAMI. Food & Beverage AGRICULTURE MEME BAŞLARI HİJYENİ 01.OCAK. ECOLAB TARAFINDAN ÖNERİLEN MEME BAŞLARI VE SAĞIM SİSTEMLERİ HİJYEN PROGRAMI Food & Beverage AGRICULTURE MEME BAŞLARI HİJYENİ 01.OCAK.2002 1/35 KRİTİK NOKTALAR 1. SAĞIM ÖNCESİ TEMİZLİK 2. SAĞIM SONRASI

Detaylı

SÜT HUMMASI (Milk Fever-Parturient Paresis)

SÜT HUMMASI (Milk Fever-Parturient Paresis) SÜT HUMMASI (Milk Fever-Parturient Paresis) Fazla süt veren yaşlı ineklerde, buzağılamadan sonraki ilk üç gün içinde yani ilk 6-48.saat içinde oluşur. Kan kalsiyum düzeyinin düşmesi (Hypocalcemia), adale

Detaylı

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ 961 1. HAFTA İLAÇ Hastalıkların teşhisi, tedavisi, profilaksisi (hastalıktan korunma) cerrahi girişimlerin kolaylaştırılması ve

Detaylı

Sıcaklık Stresi Kapınızda

Sıcaklık Stresi Kapınızda Mayıs Sayı 41-syf 235-241 Sıcaklık Stresi Kapınızda KONU İLGİ Sıcaklık Stresi Çözümleri Sıcaklık Stresi Kapınızda TERCÜME VE DERLEME Ürün Müdürü Esra ÇINAR KAYNAKÇA Ravagnolo O, Misztal I, Hoogenboom G

Detaylı

Termofilik kampilobakterler

Termofilik kampilobakterler Kampilobakteriyoz Termofilik kampilobakterler C.jejuni C.coli C.lari (insan) C.upsaliensis (köpek) 42 0 C de üreme % 3 lük süksinik asit % 0.5 lik guluteraldehid Su tankları ve daldırma kazanlarında klor

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ Protein Değerlendirilmesi Enerji Kullanımı Süt Kalitesi Karaciğer Fonksiyonları Döl Verimi Karlılık BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

GRUP A Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanımına izin verilmeyen maddeler

GRUP A Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanımına izin verilmeyen maddeler Ek-1 GRUP A Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanımına izin verilmeyen maddeler (1) Stilbenler, stilben türevleri ve bunların tuzları ve esterleri (2) Antitroid ajanları (3) Steroidler (4) Zeranol içeren

Detaylı

Mikroorganizmalar gözle görülmezler, bu yüzden mikroskopla incelenirler.

Mikroorganizmalar gözle görülmezler, bu yüzden mikroskopla incelenirler. 10. Sınıf Enfeksiyondan Korunma 2.Hafta ( 22-26 / 09 / 2014 ) ENFEKSİYON ETKENLERİNİN SINIFLANDIRILMASI 1.) BAKTERİLER 2.) VİRÜSLER Slayt No : 2 Mikroorganizmaların Sınıflandırılması ; a.) Sayısal Yöntem,

Detaylı

FARMAKOLOJİYE GİRİŞ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOLOJİYE GİRİŞ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOLOJİYE GİRİŞ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Farmakoloji : İlaç Bilimi demektir. Farmakoloji ilaçların ve ilaç olabilme potansiyeli olan maddelerin kaynakları, aktiviteleri, etki mekanizmaları, yararları

Detaylı

ARAŞTIRMA TÜRKİYE İŞLETME HEKİMLERİNİN MEME BAŞI DALDIRMA SOLÜSYONU SEÇİM KRİTERLERİ

ARAŞTIRMA TÜRKİYE İŞLETME HEKİMLERİNİN MEME BAŞI DALDIRMA SOLÜSYONU SEÇİM KRİTERLERİ ARAŞTIRMA TÜRKİYE İŞLETME HEKİMLERİNİN MEME BAŞI DALDIRMA SOLÜSYONU SEÇİM KRİTERLERİ HAZİRAN 2013 Değerli Meslektaşlarımız, Meme Başı Daldırma Solüsyonları na işletme veteriner hekimlerinin bakış açısının

Detaylı

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015

Mikrobiyal Gelişim. Jenerasyon süresi. Bakterilerde üreme eğrisi. Örneğin; (optimum koşullar altında) 10/5/2015 Mikrobiyal Gelişim Tek hücreli organizmalarda sayı artışı Bakterilerde en çok görülen üreme şekli ikiye bölünmedir (mikroorganizma sayısı) Çok hücreli organizmalarda kütle artışı Genelde funguslarda görülen

Detaylı

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5 Şimdi KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı Yaşlılık Düşük bağışıklık Hırıltılı öksürük Kirli ortam Pasif içicilik Zamanı Tekrarlayan

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1. Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.5-2 m 2 ) Deri esas olarak iki tabakadan olu ur Üst deri (Epidermis)

Detaylı