AVKAE DERGİSİ (2011)1:8-14

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AVKAE DERGİSİ (2011)1:8-14"

Transkript

1 DERGİSİ (2011)1:8-14 Atık Sığır Fetüslerinde Brusellozisin Patolojik, Ġmmunohistokimyasal, Mikrobiyolojik Yöntemlerle ve Gerçek Zamanlı PZR ile TeĢhisi Mehmet TUZCU 1, Murat ÖZMEN 1, Nevin TUZCU 1 Atila YOLDAġ 1, Hüseyin TOPÇUOĞLU Özet: Brusellozis, sığır yetiştiriciliğinde önemli ekonomik kayıplara sebep olan zoonoz bir hastalıktır. Bu çalışmada brusellozise bağlı atıkların dokularında belirlenen patolojik ve immunohistokimyasal boyama sonuçları ile atık dokularında Gerçek zamanlı PZRile hesaplanan brusella genomik DNA miktarları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışmanın materyalini 105 adet atık sığır fetüsü oluşturdu. İncelenen atık sığır fetüslerinin 11 inde gerçek zamanlı PZR ile 8 tanesinde immunohistokimyasal metotla, 4 tanesinde de mikrobiyolojik yöntemlerle brusellozis belirlendi. Brusellozis belirlenen atıkların deri altı dokusunun ödemli olduğu, göğüs ve karın boşluklarında koyu kırmızı renkli bir sıvının bulunduğu, akciğerlerinde renkleri griden koyu kırmızıya kadar değişen, sert kıvamlı alanların olduğu dikkati çekti. Mikroskobik incelemelerde bronşiyol epitellerinde dejenerasyon ve dökülmeler belirlenirken, lümenlerinde nötrofil lökosit ve makrofaj birikimleri görüldü. Sonuç olarak; brusellozisin patolojik, immunohistokimyasal, mikrobiyolojik ve gerçek zamanlı PZR ile yapılan karşılaştırmalı tanısında: Gerçek zamanlı PZR teşhiste, daha duyarlı olduğu ve kısa sürede sonuç verdiği; ancak bu imkâna sahip olmayan laboratuarlarda immunohistokimyasal yöntemlerin de mikrobiyolojik yöntemler kadar güvenle uygulanabileceği kanısına varıldı. Anahtar Kelimeler: Brusellozis, İmmunhistokimya, Mikrobiyoloji, Patoloji, Gerçek zamanlı PZR Diagnosis of Brucellosis in the Aborted Bovine Fetuses by Pathological, Immunohistochemical, Microbiological and Real Time PCR Methods Abstract: Brucellosis which causes economic losses in cattle breeding is breeding problems. In this study is determined to relationship of between the pathological findings in tissues of aborted fetus due to brucellosis and brucella genomic DNA which is calculated by the amount of real time PCR of this tissues. The material of this study constituted the number of 105 aborted bovine fetuses. Brucellosis was determined by Real Time PCR in 11 of 105 aborted bovine fetuses, by immunohistochemical method in 8 of them and microbiological medhod in 4 of them. In aborted fetuses which determined of brucellosis were seen to edema of subcutaneous tissue, find a dark red fluid in the chest and abdominal cavities. In addition to this lung color ranging from gray to dark red with hard consistency areas. In microscopic examinations, bronchioles epithelial degeneration and desquamation with neutrofil leukocyte and macrophage accumulation were determined in lumen. As a result; comparative diagnosis of brucellosis with pathological, immunohistochemical, microbiological and Real Time PCR methods: Real Time PCR is more sensitive for diagnosis of Brucellosis and respond in a short time, but immunohistochemical method was concluded to in the laboratories which don t have this opportunity so confidently to microbiological methods Keywords: Brucellozis, Immunohistochemistry, Microbiology, Pathology, Real Time PCR Giriş Atık olguları, sığır yetiştiriciliğinde önemli ekonomik kayıplara sebep olan yetiştiricilik problemlerindendir. Atıkların ancak %50-65 inde etiyolojinin belirlenebildiği; etiyolojisi belirlenen olguların %67 sinin bakteriyel, %5 inin viral, %11 nin mantar kaynaklı olduğu kaydedilmiştir (3). Sığırlarda bakteriyel nedenlere ilişkin atıkların dağılımını ortaya koymak üzere Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde yapılan bir çalışmada Kars bölgesinde görülen sığır atıklarında %40 oranında Brucella ssp tespit edilmiştir (23). Arjantin de 354 atık sığır fetüsü üzerinde yapılan bir araştırmada, 193 olgunun etiyolojisi herhangi bir nedene bağlanamazken, etiyolojisi saptanan 161 (%45.5) olgudan 80 inde (%22.6) bakteriyolojik etken belirlenmiş; en yaygın bakteriyel etkenin 28 olguda (%7.9) Brucela abortus olduğu açıklanmıştır (4). Ülkemizde çeşitli bölgelerde abortlar üzerinde yapılan izolasyon çalışmalarında ruminantlarda brusellozise bağlı abortların %15-40 oranlarında olduğu bildirilmektedir (19,14). Yine ülkemizde çeşitli serolojik yöntemler kullanılarak yapılan bölgesel çalışmalarda ise brusellozis seroprevalansının %1-70 arasında değiştiği rapor edilmiştir (7,8,19,11) Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, Adana, Turkiye. Sorumlu Yazar: Mehmet TUZCU mtuzcu42@hotmail.com Ulaşma tarihi: AVKAE Dergisi :8-14 8

2 DERGİSİ (2011)1:8-14 Brusellozise ilgili şekillenen atıklarda fötus çoğunlukla ödemlidir ve deri altında kanlı bir sıvı toplanır. Benzeri sıvı karın ve göğüs boşluklarında da bulunabilir. Brusellozda abomazum sıvısı bulanık, limon sarısı renginde ve pıhtılıdır. Atık fetuslarda şekillenen bronkopnömoni en sık gözlenen lezyon olup brusella enfeksiyonu için diagnostik olarak kabul edilmektedir (5,15,17,20). Ayrıca fötusda özellikle akciğerde nekrotik arteritise, lenf düğümleri, karaciğer, dalak ve böbreklerde fokal nekroz odakları ile dev hücrelerine rastlandığı bir çok araştırıcı tarafından rapor edilmiştir (14,15,19,26,). Dalakta beyaz pulpada azalma, germinal merkezlerde mitoz ile hafiften orta dereceye kadar değişen lenfositik hiperplazi ve fokal nekroz odakları görüldüğü bildirilmiştir (13,26). Hastalığın klinik teşhisi mümkün değildir. Kesin teşhis için laboratuvar muayenelerine ihtiyaç vardır. Brusellozisin laboratuar teşhisi direk yada indirek laboratuar metotlarıyla yapılmaktadır (2). Etkenin mikrobiyolojik izolasyonu ve identifikasyonu en geçerli yöntemdir. Bunun yanında lam aglutinasyon, tüp aglitinasyon ve ELISA gibi serolojik testler de tarama testleri olarak sıklıkla kullanılmaktadır (6,11). Brusella ssp. antijenlerinin tespitine yönelik immunohistokimyasal teknikler ile yapılan çalışmalarda da yüksek oranda spesifite (%94) ve sensitivite (%82) bildirilmektedir (1,17,20). Son yıllarda hastalıkların tanısında kullanılan moleküler yöntemlerin gelişmesine paralel olarak brusellozisin teşhisinde başarı ile kullanılan farklı PZR protokolleri bildirilmektedir (22,25). Bu çalışmanın amacı; sığırların önemli atık sebeplerinden biri olan bruselloziste atığa ait dokularda belirlenen patolojik bulgular ile bu dokularda Real Time PZR ile hesaplanan brusella genomik DNA miktarları arasındaki ilişkiyi ortaya koymak ve brusellozisin teşhisinde patolojik immunhistokimyasal, mikrobiyolojik yöntemler ile gerçek zamanlı PCR metodunu karşılaştırmaktır. Materyal ve Metod Çalışmanın materyalini Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitü Müdürlüğü ne sorumluluk alanında bulunan illerden (Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Kilis, Mersin, Hatay) yılları arasında getirilen 105 adet atık sığır fetüsü oluşturdu. Nekropsiyi takiben fetüslerin akciğer, karaciğer, dalak, abomazum, böbrek, kalp, mediastinal lenf bezleri ve beyninden alınan doku örneklerinin yarısı mikrobiyolojik ve PZR muayeneleri için ayrıldı. Diğer yarısı %10 luk tamponlu formalin solüsyonunda tespit edildi. Tespit edilen dokular bilinen yöntemlere göre işlendi ve parafinde bloklandı. Parafin bloklardan 5 µm kalınlığında alınan kesitler, hematoksilen eozin (HE) ve immunohistokimyasal boyamalarda kullanıldı. Öncelikle bütün fetüslerin akciğer ve abomazum sıvılarında Gerçek zamanlı PZRmetodu ile Brucella ssp. nükleik asitleri aranarak pozitif bulunanlar ayrıldı ve bu atıkların diğer dokuları da gerçek zamanlı PZR ile Brusella ssp nükleik asitleri yönünden araştırıldı. İmmunhistokimyasal muayene İmmunhistokimyasal incelemeler için avidinbiotin-peroksidaz kompleks (ABC) yöntemi kullanıldı. 3-aminopropyltriethoxsilane ile kaplı lamlara alınan kesitler, ksilol serilerinden geçirilerek parafini giderildi ve alkol serilerinde rehidre edildi. Endojen peroksit aktivitesini gidermek için hidrojen peroksid in %70 lik metanoldeki %3 lük çözeltisinde 15 dakika bekletildi. PBS (phosphate-buffered saline; ph:7.3) ile yıkanan kesitler % 0.1 lik tripsin ile oda sıcaklığında 10 dakika inkübe edildi ve tekrar PBS ile yıkandı. Daha sonra, kesitlerin üzeri 1/1000 sulandırmadaki poliklonal rabitanti Brucella (Becton Dickinson and Company Kat No: ) primer antikoru ile +4 C de 1 saat inkübe edildi. PBS ile yıkanan kesitler 1/300 oranında sulandırılmış biotinle işaretli tavşan anti-keçi sekonder antikoru (Santa Cruz Biotechnology; Kat No: sc 2774) ile oda sıcaklığında 30 dakika inkube edildi. Lamlar PBS ile yıkandıktan sonra 1/300 oranında sulandırılan avidinperoxidase (Sigma; Kat No: E UG) ile 1 saat süreyle oda sıcaklığında inkübe edildi. Kromojenik substrat DAP (3.3 - diaminobenzidine tetrahydrocholoride, (Sigma; Kat No: D 3939-SET) ile renk reaksiyonu sağlandıktan sonra Mayer in hematoksilen boyasıyla karşıt boyamaya tâbi tutulup alkol serilerinde dehidre edildi ve lamelle kapatılarak ışık mikroskobunda incelendi. Reaktif kontrol olarak mikrobiyolojik metotla etken izole edilen atıklardan birine ait karaciğer kesitleri kullanıldı. Bu kesitlere boyama prosedürü sırasında poliklonal keçi-anti Brucella spp. antikoru yerine PBS uygulandı. PCR analizleri Gerçek zamanlı PZRanalizlerinde ticari brucella genus tespit kiti (Way2Gene; Kat No: WG ) kullanıldı. PCR işlemleri kit prosedürüne uygun olarak gerçekleştirildi. Kültür örneklerinden DNA ekstraksiyonu amacıyla High Pure PCR template (Roche Katolog no: ) DNA ekstraksiyon kiti kullanıldı. Bakteri kültüründen eppendorf içerisine 200 μl alınarak rpm de 5 dakika santrifüj edildi. Santrifüj işleminden sonra süpernatat uzaklaştırıldı ve pellet üzerine 200 μl PBS eklendi. Karışıma 5 μl lizozim katılıp 37 C de 15 dakika inkubasyona bırakıldı. İnkubasyondan sonra karışıma 200 μl binding buffer ve 40 μl proteinaz-k eklenerek 70 C de 10 dakika tekrar inkübasyona bırakıldı. İnkübasyondan sonra süspansiyona 100 μl isopropanol eklenerek iyice karıştırıldı. Süspansiyon filtreli tüplere konularak 8000 rpm 1 dakika santrifüj edildi ve süpernatat uzaklaştırıldı. Filtreli tüpler collection tüpün içerisine yerleştirilip 500 μl inhibitör removel buffer ilave edildi ve 8000 rpm de 1 dakika santrifüj edildi. Filtreli tüpler collection tüplerin içerisine yerleştirilip 500 μl wash buffer ilave edilerek 8000 rpm de 1 dakika santrifüj edildi. Filtreli tüpler collection tüplerin içerisine yerleştirilip 500 μl wash buffer ilave edilerek 8000 rpm de 1 dakika ve rpm de 10 saniye santrifüj edildi. Son aşamada filtreli tüpler temiz bir eppendorf tüpünün içerisine yerleştirilerek 70 C ısıtılmış 100 μl elution buffer eklenerek 8000 rpm de 9

3 DERGİSİ (2011)1: dakika santrifüj edildi. İzole edilen DNA lar -20 C de PCR yapılıncaya kadar saklandı. Doku örneklerinden DNA ekstraksiyonu amacıyla HighPure PCR template DNA ekstraksiyon kiti (Roche; Kat no: ) kullanıldı. DNA izolasyonu için doku örneklerinden mg alınarak üzerine 200 μl doku Lysis Buffer ve 40 μl Proteinaz K ilave edildi. Daha sonra 55 C de 1 saat inkübe edildi. 200 μl Binding Buffer ilave edilerek 70 C de 10 dakika tekrar inkübasyona bırakıldı. İnkübasyondan sonra süspansiyona 100 μl isopropanol eklenerek iyice karıştırıldı. Süspansiyon filtreli tüplere konularak 8000 rpm de 1 dakika santrifüj edildi ve süpernatant uzaklaştırıldı. Temiz collection tüpün içerisine yerleştirilip 500 μl İnhibitör Removel Buffer ilave edildi ve 8000 rpm de 1 dakika santrifüj edildi. Daha sonra iki defa temiz collection tüplerin içerisine yerleştirilip 500 μl Wash Buffer ilave edilerek 8000 rpm de 1 dakika santrifüj edildi. En son aşamada filtreli tüpler temiz bir eppendorf tüpünün içerisine yerleştirilerk 70 C ısıtılmış 100 μl Elution Buffer eklenerek 8000 rpm de 1 dakika santrifüj edildi. İzole edilen DNA lar -20 C de PCR yapılıncaya kadar saklandı. DNA miktarı spektrofotometre (NanoDrop ND-1000) ile 260 ve 280 nm de ölçülerek belirlendi. Macfarland yöntemi ile mililitredeki konsantrasyonu 3x10 8 CFU/ml olarak belirlenen Brusella abortus kültüründen elde edilen genomik DNA'nın 10'lu dilüsyonları ve 3x10 0 'dan 3x10 7 ' e kadar olan kopya sayıları standart eğrinin oluşturulmasında kullanıldı. Brusella ssp. nükleik asitlerinin amplifikasyonları gerçek zamanlı PZR cihazı (Roche Light Cycler 2.0) kullanılarak 95 C 10 dakika inkubasyonu takiben 95 C 3 saniye, 60 C de 30 saniye ve 72 C 1 saniye olacak şekilde 45 döngülük inkubasyon ile gerçekleştirildi. PCR'nun tüm aşamalarında pozitif kontrol olarak Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Brusella Referans Laboratuarı tarafından doğrulanan Brucella abortus suşu ve negatif kontrol olarak da distile su kullanıldı. Mikrobiyolojik muayene Atık fetuslardan aseptik şartlarda alınan doku ve abomazum içeriklerinden Brucella izolasyon ve identifikasyonu amacıyla %7 lik kanlı agar ve selektif (Oxoid; SR209E) ilave içeren Brucella agarlara ekim yapıldı. Agarların aerobik ve mikroaerofilik ortamda 37 0 C de saat inkübasyonundan sonra üreyen kolonilerin Brucella ssp. yönünden makroskobik görünümü, gram boyama, oksidaz, H 2 S,üreaz, katalaz üretimi, boyalara duyarlılık ve monospesifik serumlarla aglütinasyon gibi konvansiyonel yöntemler kullanılarak identifikasyonu gerçekleştirildi (2). Bulgular Çalışmada incelenen 105 atık sığır fetüsünün laboratuar incelemelerinde atıkların 11 inde brusellozis, 13 inde listeriozis, 7 sinde kampilobakteriozis, 2 inde klamidiozis, 1 inde leptospirozis, 3 ünde salmonellozis, 7 sinde streptokokkozis, 2 sinde toksikozis, 2 sinde IBR ve 1 inde de mikozis belirlendi. Çalışmada gerçek zamanlı PZR ile Brucella ssp. nükleik asitleri belirlenen 11 olgunun 8 tanesinde immunhistokimyasal yöntemle, 4 tanesinde de mikrobiyolojik olarak brusellozis belirlendi. Atıkların geldiği odaklar ile teşhis metotlarına göre brusellozisin belirlenme oranları Tablo 1 de verilmiştir. Geldiği Odak n PZR İH M Gaziantep Kahramanmaraş Şanlıurfa Mersin Hatay Adıyaman Tablo 1: Atıkların geldiği odaklar ile brusellozisin teşhis metotlarına göre belirlenme oranları Çalışmada brusellozis belirlenen atıklarda makroskobik olarak derialtı dokusunun ödemli olduğu, göğüs ve karın boşluklarında koyu kırmızı renkli bir sıvının bulunduğu görüldü. Akciğer loblarında farklı büyüklüklerde renkleri griden koyu kırmızıya kadar değişen, sert kıvamlı alanlar belirlendi. Bütün olgularda abomazumda sarı-bulanık renkli sıvı tespit edildi. Brusellozis belirlenen atıkların tamamında mikroskobik olarak bronşiyol lumenlerinde ve alveollerde nötrofil lökosit ve makrofaj infiltrasyonu tespit edildi (Resim 1A). Atık olgularının hepsinde farklı şiddetlerde olmak üzere bronşiyol ve alveol epitellerinde dejenerasyon ve dökülmeler tespit edildi. İncelenen 4 atığın hepatositlerinde vakuoler dejenerasyonun geliştiği, remark kordonlarının dizilişinin bozulduğu, sinuzoidlerin genişlemiş ve hiperemik oldukları dikkati çekti. Dejenerasyonlara ek olarak atıklardan 2 tanesinde karaciğerde fokal nekroz alanları ile mononükleer hücre infiltrasyonlarının bulunduğu belirlendi (Resim 1B). Yine bu atıkların böbreklerinde yaygın konjesyon ve intertubuler kanamalar ile birlikte tubulus epitellerinde dejenerasyonlar tespit edildi. İncelenen atıkların 4 tanesinde dalakta beyaz pulpada atrofi ve fokal nekroz alanları dikkati çekti. Gerçek zamanlı PZR ile brusellozis belirlenen 11 atıkta belirlenen patolojik bulgular ve bu bulguların görülme oranları tablo 2 de gösterilmiştir. 10

4 DERGİSİ (2011)1:8-14 Patolojik Bulgu Adet Oran(%) Makroskobik bulgular Vücut boşluklarında serohemorajik eksudat 8 72 Akciğerde sertleşmiş, griden koyu kırmızıya kadar değişen alanlar 8 72 Karaciğerde farklı büyüklükte sarı-boz renkte alanlar 2 18 Kokuşma 3 27 Deri altında yaygın ödem 6 56 Abomazumda sarı bulanık renkli içerik 8 72 Mikroskobik bulgular Karaciğerde fokal nekroz ve hepatitis 2 18 Kataral bronkopnömoni 8 72 Karaciğerde vakuoler dejenerasyon 4 36 Böbreklerde intertubuler kanama 2 18 Dalağın beyaz pulpasında atrofi ve nekroz 4 36 Tablo 2: PZR ile Brusellozis teşhis edilen sığır atıklarında belirlenen patolojik bulgular ve görülme oranları Spesifik antikorlar kullanılarak yapılan immunhistokimyasal incelemelerde 8 atıkta brucella spesifik reaksiyonlar belirlendi. Brusella antijenleri akciğerlerde kahverengi ve küçük granüller şeklinde olmak üzere makrofaj ve nötrofillerin sitoplazmalarında tespit edildi. Makrofajların sitoplazmalarının koyu boyanmış, amorf görünüşteki antijenler ile dolu oldukları görüldü (Resim 1C). Karaciğerde immunhistokimyasal pozitiflik 3 olguda tespit edildi. Bu atıklarda brusella antijenlerinin hepatosit ve Kupffer hücrelerinin sitoplazmalarını doldurduğu tespit edildi. Atığa ait organlardan ve abomazum sıvısından hazırlanan inokulumlardan brusella besi yerine yapılan ekimlerde etken izole edilen 4 olgunun Brusella abortus olduğu belirlendi. Dört olgunun 3 tanesinde akciğer, karaciğer ve abomazum sıvısından, 1 olguda ise akciğer ve abomazum sıvısından Brusella abortus izole edildi. dalak, Çalışmada sığır atıklarının akciğer, karaciğer, abomazum, böbrek, kalp, beyin ve yumrularından alınan lenf doku örneklerinde Gerçek zamanlı PZR ile belirlenen genomik Brusella DNA kopya sayıları ve CP değerlerinin ortalamaları Tablo 3 de verilmiştir. A Brucella Genomik DNA CP Değerlerin Kopya Sayıları(Kop/ml) Ortalamaları Akciğer 2,74x Karaciğer 1,33x ,04 Böbrek 1.29x ,08 Dalak 14,6 x Kalp - - Mez. Lenf Yum. - - Abomazum 1,86x ,76 Tablo 3: Çalışmada Real-Time PCR ile atık dokularında belirlenen Brucella genomik DNA kopya sayıları ve CP Değer ortalamaları Şekil 1: Bronkopnömoni, akciğerde bronşiol ve alveol lümenlerinde nötrofil lökosit ve makrofaj infiltrasyonu (A) Hematoksilen Eozin, x200, Karaciğerde fokal nekroz (B) Hematoksilen Eozin x260, Akciğerde makrofaj stoplazmalarında Brucella spesifik boyanma (C) x380 İmmunperoksidaz Hematoksilen. B C 11

5 DERGİSİ (2011)1:8-14 Karaciğer Akciğer Böbrek Dalak Beyin Kalp Abomasum Mez. Lenf Yum P C R İ H M P C R İ H M P C R İ H M P C R İ H G.Antep G.Antep G.Antep K.Maraş K.Maraş K.Maraş Ş.Urfa Ş.Urfa Mersin Hatay Adıyaman TOPLAM Tablo 5: Real Time PCR ile Brusellozis belirlenen sığır atıkların immunhistokimyasal (IH) ve mikrobiyolojik (M) muayene sonuçlarının dokulara göre karşılaştırılması. Tartışma ve Sonuç Sığırlarda atıklara sebep olan bakteriyel hastalıkların klinik belirtileri atipik olduğundan bu hastalıkların laboratuar tanısı oldukça önemlidir. Bu bağlamda, sunulan çalışmada belirlendiği üzere, atık fetüslerin nekropsileri sırasında tespit edilen vücut boşluklarında birikmiş serohemorajik eksudat, karaciğerde belirlenen nekroz odakları, deri altında şekillenen yaygın ödem, abomasumda sarı bulanık renkli içerik ve akciğerlerde şekillenen griden kırmızıya kadar değişen renk değişiklikleri gibi makraskobik bulgular ile histopatolojik incelemelerde farklı yoğunluklarda belirlenen kataral bronkopnömoni, böbreklerde intertubuler kanama, dalağın beyaz pulpasında atrofi ve nekroz ile karaciğerdeki nekroz ve hepatitis gibi bulguların sığırlarda atıklara sebep olan kampilobakteriozis, listeriozis ve klamidiozis gibi hastalıklarda da bildirilmiş olması (9, 12) patolojik tanının etken izolasyonunun yanında immunohistokimyasal ve moleküler yöntemlerle de desteklenmesi gereğini ortaya koymaktadır. Brusellozis nedeniyle meydana gelen atıklarda en fazla bildirilen patolojik bulgu bronkopnömonidir (5,15,17,20). Bu çalışmada da gerçek zamanlı PZR ile brusellozis belirlenen atıkların hepsinde en sık M P C R 12 İ H M P C R İ H M P C R İ H M P C R İ H karşılaşılan patolojik lezyon benzer çalışmalarda da bildirildiği gibi bronkopnömoni oldu (14,19,26). Diğer çalışmalarda bildirilen bronşiyal nekrozis (15,20) ve yangısal hücre infiltrasyonları içerisinde görülen dev hücreleri (5) bu çalışmada tespit edilemedi. Gerçek zamanlı PZR ile akciğerlerde belirlenen brusella genomik DNA sayısının diğer dokulara nazaran daha fazla olması ve akciğerlerin tamamında patolojik olarak pnömoni belirlenmesi brusella etkenlerinin yavruya annede gelişen nekrotik plasentitis sonucu amniyotik sıvıya dökülen etkenlerin fetus tarafından aspire edilmesi sonucu geçtiği fikrini kuvvetlendirmektedir (15). Çalışmada karaciğerde belirlenen ortalama brucella genomik DNA sayısı (1,33x10 4 kopya/ml) akciğerlere nazaran daha düşüktür. Ancak karaciğerlerin patolojik muayenesinde 4 atıkta hepatositlerde farklı şiddetlerde vakuoler dejenerasyon belirlenmiş olması ve bu atıklardan sadece 2 tanesinde hepatitis belirlenmesi, oluşan hasarın brusella etkenlerinden ziyade korionik trofoblastlarda şekillenen nekroz sonucu bozulan dolaşıma bağlı gelişen hipoksi ile ilgili olabileceğini düşündürmektedir. Çalışmada Gerçek zamanlı PZR ile 11 atıkta brusellozis belirlenmesine rağmen 4 atığa ait iç organlarından ve fötal abomasum sıvısından bakteriyolojik olarak Brusella abortus izole edilebilmiş M

6 DERGİSİ (2011)1:8-14 olması, PCR yönteminin bakteriyolojik yönteme göre daha duyarlı olduğunu düşündürmektedir (4,21). Ancak bu durum laboratuara teşhis için getirilen atıkların çoğu kez kokuşmuş yada dondurulmuş olması ile de ilgili olabilir. Brusellozis zoonoz bir hastalık olmasından dolayı etkenin izolasyon ve identifikasyonunu yapan laboratuarlar açısından da yüksek düzeyde biyolojik risk oluşturmaktadır. Bunun yanında brusellozisin mikrobiyolojik teşhisinde kullanılan etken izolasyon ve identifikasyonuna yönelik yöntemlerin uzun zaman alması, tecrübeli personel gerektirmesi, etkenin nükleik asitlerini belirlemeye yönelik PCR temeline dayanan teşhis metotlarını ve tespit edilmiş dokularda etkeni belirlemeye yönelik immunohistokimyasal yöntemlerini atıkların teşhisinde ön plana çıkarmaktadır. Yapılan çalışmalarda Brucella antijeninin immunohistokimyasal yöntem ile tespitinde yüksek oranda duyarlılık bildirilmesine rağmen (1,10,17,26), bu çalışmada Brusella antijeni için spesifik immunohistokimyasal boyanma 7 olguda akciğerlerde makrofajların sitoplazmalarında, 3 olguda da akciğerle birlikte karaciğerde hepatositlerde ve kumpfer hücrelerinde tespit edildi. Çalışmada PZR ile akciğer, karaciğer, dalak, böbrek, abomazum gibi dokularda brusella nükleik asitleri belirlenmiş olmasına rağmen immunhistokimyasal metotla incelenen dokulardan sadece karaciğer ve akciğerlerde brucella antijenlerinin belirlenmiş olması, atık dokularında Brucella antijeninin immunohistokimyasal yöntemlerle tespit edilebilecek eşik seviyesinin altında olması veya otolizin bakteri antijenleri üzerindeki olumsuz etkisi ile açıklanabilir. Benzer şekilde Meador ve ark (1986) ABC immunohistokimyasal boyama yönteminin kullanıldığı çalışmalarda pozitif sonuç elde edilebilmesi için bir gram dokuda en az 10 6 adet bakterinin bulunması gerektiğini bildirmektedir. Otoliz ve kokuşmaya bağlı değişikliklerde etkenlerin nükleotid yapılarının antijenik yapılarına göre daha uzun süre dayanıklı kalması etkene özgü nükleotidlerin belirlenmesi esasına dayanan polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) yöntemleri ile kokuşmuş dokularda da teşhisi mümkün kılmaktadır (24). Bu durum çoğunlukla otolitik olarak atılan fetuslarda gerçek zamanlı PZR ile teşhis için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bu çalışmada gerçek zamanlı PZR ile incelenen atıkların 11 tanesinde Brusella ssp nükleik asitleri belirlenmiştir. PCR ile brusellozis belirlenen atıkların tamamında akciğer dokusunda ve abomazumdan alınan örneklerde, yüksek oranda bakteri nükleik asitleri amplifiye edilmiş olması ve benzer şekilde çalışmada akciğer, karaciğer ve abomazumdan alınan örneklerden etken izolasyonu ve identifikasyonu yapılabilmiş olması mikrobiyolojik teşhis için örneklerde yüksek miktarlarda etkenin bulunması gerektiğini ortaya koymakla birlikte mikrobiyolojik muayenelerde akciğer ve abomazumdan alınan örneklerin etken izolasyonunda kullanılmasının başarıyı artırabileceğini göstermektedir. Sonuç olarak; bu çalışma ile sığırların önemli atık sebeplerinden olan brusellozisin patolojik, immunohistokimyasal, mikrobiyolojik ve gerçek zamanlı PZR ile yapılan karşılaştırmalı tanısında: Gerçek zamanlı PZR ın daha duyarlı olduğu ve kısa sürede sonuç verdiği, ancak bu imkâna sahip olmayan laboratuarlarda immunohistokimyasal yöntemlerinin de mikrobiyolojik yöntemler kadar güvenle uygulanabileceği kanısına varılmıştır. Kaynaklar 1. Alberts JN, Erasmus, J, (1995). Detection of Brucella abortus antigens by immunoperoxidase histochemical staining of lochia smears. Onderstepoort J Vet Res. 62: Arda M, Minbay A, Leleoğlu N, Aydın N, Kahraman M, Akay Ö, Ilgaz A, İzgür M, Diker KS, (1999). Özel Mikrobiyoloji, 5. Baskı, Medisan Yayın Evi, Ankara 3. Augustine TP (2000). Abortions in dairy cows: New insights and economic impact. Advances in Dairy Technology 12: Campero CM, Moore DP, Odeon AC, Cipolla AL, Odriozola E, (2003). Aetiology of bovine abortion in Argentina. Vet Res Commun 27(5): Enright FM, Walker JV, Jeffers G, Deyoe BL, (1984). Cellular and humoral responses of Brucella abortus-infected bovine fetuses. Am J Vet Res 45: Fidancı HA, Akın S, Alabay M, Güvener N, (1995). Sığırlarda Brucella abortus a karşı oluşan antikorları saptamada ELISA ve diğer serolojik tekniklerin karşılaştırılması. Ankara Üniv Vet Fak Derg. 42: Genç O, Otlu S, Şahin M, Aydın F,Gökçe HI, (2005). Seroprevelance of brucellosis and leptospirosis in aborted dairy cows.türk J Vet.Anim.Sci. 29: Gürtürk K, Alan M, Boynukara B, Solmaz H, (1994). Van ve yöresinde koyun ve sığır Brucellozis inin insidensi üzerinde seroepidemiyolojik araştırmalar. YYÜ Vet Fak Derg, 5, Hazıroğlu R ve Milli ÜH, (1998). Veteriner Patoloji, Cilt II, Tamer Matbaacılık, Yayıncılık, Tan Hiz Tic ve Paz Ltd, Şti, Ankara 10. Ilhan F, Yener Z, (2008). Immunohistochemical detection of Brucella melitensis antigens in cases of naturally occurring abortions in sheep. J Vet Diagn Invest, 20: İyisan AS, Akmaz Ö, Düzgün S, Ersoy Y, Eskiizmirliler S, Güler L, Gündüz K, Işık N, İçyerioğlu K, Kalender H, Karaman Z, Küçükayan U, Özcan C, Seyitoğlu Ş, Tuna İ, Tunca T, Üstünakın K,Yurtalan S, (2000). Türkiyede sığır ve koyunlarda brusellosisin seroepidemiyolojisi. Pendik Mikrobiyoloji Der. 31 (1):

7 DERGİSİ (2011)1: Jerret IV, Mcorist S, Waddington J, Browning JW, Malecki JC, Mccausland IP, (1992). Diagnostic Studies Of Fetus, Placenta and Maternal Blood From 265 Bovine Abortion. J Vet Diagn Invest. 4 (2): Jones TC, Hunt RD, King NW, (1997). Veterinary Pathology, Sixth Ed., Williams and Wilkins, Pennsylvania 14. Kıran MM, Baysal T, Gözün H, Güler L, Gündüz K, Kuyucuoğlu Ö, Küçükayan U, (1997). Konya yöresinde koyun abortusları üzerinde patolojik, bakteriyolojik ve serolojik çalışmalar. Etlik Vet Mikrobiyol Derg. 9: López A, Hıtos F, Perez A, Navarro-Fıerro RR, (1984). Lung lesions in bovine fetuses aborted by Brucella abortus. Can J Comp Med 48: McEntee K, (1990). Reproductive Pathology of Domestic Mamals, Academic Press, Inc, New York 17. Meador VP, Tabatabaı LB, Hagemoser WA, Deyoe BL, (1986). Identification of Brucella abortus in formalin-fixed, paraffin embedded tissues of cows, goats and mice with avidin-biotin-peroxidase complex immunoenzymatic staining technique, Am J Vet Res 47, Murray RD, (1990). A field investigation of causes of abortion in dairy cattle, Veterinary Record 1: Muz A, Özer H, Eröksüz H, Ertaş HB, Öngör H, Gülcü HB, Dabak M, Başbuğ O, Kalender H, (1999). Elazığ ve çevresinde koyun ve keçilerde abortus olgularının bakteriyolojik, serolojik, ve patolojik olarak incelenmesi, Turk J Vet Anim Sci 23: Pérez J, Quezada M, Lopez J, Casquet O, Sierra MA, Martin De Las Mulas J, (1998). Immunohistochemical detection of Brucella abortus antigens in tissues from aborted bovine fetuses using commercially available polyclonal antibody. J Vet Diagn Invest 10: 17-21, 21. Pritchard G, (1990). Diagnosing thi cause of bovine abortion, In Practice 12(3): Probert WS, Schrader KN, Khuong NY, Bystrom SL, Graves MH, (2004). Real-time multiplex PCR assay for detection of Brucella spp., B. abortus, and B. melitensis. J Clin Microbiol, 42: Sağlam YS, Türkütanıt SS, Tastan R, Bozoglu H, Otlu S, (1998). Kuzeydoğu Anadolu Bölgesinde görülen bakteriyel sığır ve koyun abortlarının etiyolojik ve patolojik yönden incelenmesi Vet Bil Derg. 14: , 24. Türkyılmaz S, Esendal MÖ, (2002). Polimeraz zincir reaksiyonu ve mikrobiyolojide kullanım alanları. Kafkas Üniv Vet Fak Derg. 8 (1): Ünver A, Erdoğan HM, Atabay İH, Şahin M, Güneş V, Çitil M, Gökçe İH, (2006) Sığır atıklarından izole edilen Brucella türlerinin PAPD-PCR ile genotiplendirilmesi, Kafkas Üniv Vet Fak Derg. 12 (2): Yazıcıoğlu O, (1997). Koyunlarda bruselloza bağlı abortuslarda fötal lezyonlar üzerinde patolojik ve immunoperoksidaz çalışmalar. Ankara Univ Vet Fak Derg.44,

8 DERGİSİ (2011)1:24-29 Babesia bigemina nın Endemik Durumu Özlem D. EKİCİ 1 Ferda SEVİNÇ 1 Özet Babesiosis, ruminantlarda eritrositlerde yıkıma neden olan ve kenelerle bulaşan enfeksiyöz bir hastalık olup, tropikal ve subtropikal bölgelerde yaygın olarak görülmektedir. Subtropikal iklim kuşağında yer alan Türkiye de de babesiosis endemik bir hastalıktır. Babesia türlerini nakleden keneler, Türkiye nin bütün coğrafik bölgelerinde bulunmakta ve kenelerin aktif oldukları mevsimlerde genellikle her yıl bu hastalıkla karşılaşılmaktadır. Endemik yapısı sabit olan ülkelerde aşı uygulanmasına gerek duyulmazken; endemik yapısı değişken olan ülkelerde, mutlaka aşı uygulamaları gerekmektedir. Bu makale, Türkiye de sığırlarda endemik olduğu bilinen babesiosisin endemik olarak sabit mi değişken mi olduğunun belirlenmesinin önemine ve aşının gerekliliği konusuna dikkati çekmek amacıyla derlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Babesia bigemina, endemik durum. Abstract Endemic Structure of Babesia Bigemina Babesiosis is an infectious disease causing to destruction of red blood cells in ruminants. The disease occurs in tropical and subtropical areas. Turkey is located in a subtropical zone and babesiosis is an endemic disease. Ticks transporting Babesia species exist in almost all regions of the country and the disease is seen every year during seasons when ticks are active. In regions where babesiosis is endemic, the most reliable method of protecting animals from the blood parasite infection is vaccination. Vaccination reduces the economical cost of the disease by achieving immunity of susceptible animals to field challenge. The initial step of deciding whether a vaccination protocol is required is to assess the endemic status of the disease. Vaccination is usually only required in countries where the endemic status of the disease is unstable. This review was written to draw attention to the importance of babesiosis is endemic stable or unstable and necessity of the vaccine. Key words: Babesia bigemina, endemic structure Giriş Babesiosis, tropik ve subtropik bölgelerde evcil ve yabani hayvanlarda yaygın olarak görülen ve İxodidae ailesine bağlı vektör keneler tarafından transovarial ve transstadial nakledilen protozoer bir hastalıktır (15). Sığırlarda babesiosis; Babesia bovis, Babesia bigemina, Babesia divergens ve Babesia major un neden olduğu protozoer bir hastalıktır (16, 26, 37). Babesia türleri heteroksen gelişme gösteren protozoonlardır. Gelişmelerinin bir kısmını koyun, keçi, sığır, at, köpek ve insan gibi omurgalı konaklarda, bir kısmını da İxodidae ailesinde yer alan bazı kene türlerinde (Boophilus microplus, B. annulatus, B. decoloratus, Rhipicephalus appendiculatus, R. bursa, Hyalomma anatolicum excavatum gibi) geçirirler (10, 23, 32, 35, 40). Türkiye de babesiosis, endemik bir hastalıktır ve ülke genelinde büyük ekonomik kayıplara yol açmaktadır (7, 12, 13, 18). Babesia türlerinin naklinde rol alan keneler, Türkiye de bütün coğrafik bölgelerinde bulunmaktadır. Bu nedenle kenelerin aktif oldukları mevsimlerde genellikle her yıl bu hastalıkla karşılaşılmaktadır. Endemik durum, son yıllarda sık sık gündemde olan ve sürü immünitesini tanımlayan epidemiyolojik bir kavramdır. Sürü immünitesinin düzeyi genellikle serolojik testlerle ölçülür ve inokulasyon oranı olarak tanımlanan terimle ifade edilir. İnokulasyon oranları, immun sığırları enfekte edebilecek miktarda olduğu zaman, klinik hastalık sınırlı düzeyde olmakta ve endemik sabitlik elde edilmektedir. Bunun aksine, eğer inokulasyon oranı yeterli değilse ve genç sığırların bağışıklıkları tam şekillenmemişse endemik değişkenlik şekillenmekte ve bu durum klinik vakalarla sonuçlanmaktadır (16). Endemik yapısı sabit olan ülkelerde hayvanlar doğal yollarla aşılanmış hayvan pozisyonunda olduğu için, aşı uygulanmasına gerek duyulmazken; endemik yapısı değişken olan ülkelerde, hastalığa karşı korunma amacıyla mutlaka aşı uygulamaları gerekmektedir Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim Dalı, Konya-TÜRKİYE Sorumlu Yazar: Özlem DERİNBAY EKİCİ oderinbay@selcuk.edu.tr Geliş Tarihi: AVKAE Dergisi :

9 DERGİSİ (2011)1:24-29 Bu makale, Türkiye de sığırlarda endemik olduğu bilinen babesiosisin endemik olarak sabit mi değişken mi olduğunun belirlenmesinin önemine ve aşının gerekliliği konusuna dikkati çekmek amacıyla derlenmiştir. Klinik Belirtiler Hastalığın endemik olduğu bölgelerde, hayvanlarda yüksek ateş, anemi, sarılık ve hemoglobinuri gibi patognomik semptomların görülmesi ve vektör kenelerin mevcudiyeti babesiosisi düşündürür (35). Bu belirtiler konak ve parazit türlerine göre farklılıklar gösterebilir, konağa ait faktörlere ve alınan etken sayısına bağlı olarak, perakut, akut veya kronik olarak seyredebilir. Sığırlarda Babesia enfeksiyonlarının inkubasyon süresi yaklaşık 7-14 gün olup, 41-42ºC ye çıkan yüksek ateş genellikle 2-7 gün devam eder. Bu dönemde ileri derecede anemi tablosu şekillenir. Ayrıca taşikardi ve hemoglobinuri ile birlikte, önce diare daha sonra konstipasyon gibi bağırsak bozuklukları görülür. Hastalığın akut döneminde eritrositler büyük oranda tahrip olur. Daha sonra akut hastalık tablosu, yerini kronik döneme bırakır. Kronik dönemde hemoglobinuri görülmez. Babesia bigemina enfeksiyonlarında beyin kapillarlarının tıkanmasına bağlı olarak saat içerisinde perakut ölüm şekillenebilir (35). Teşhis Babesiosisin teşhisi klinik belirtilerin yanında, parazitin kendisinin saptanması veya parazite karşı oluşan özgül antikorların tespit edilmesi ile yapılmaktadır (5). Hastalığın kesin teşhisi kan frotilerinde etkenlerin görülmesiyle konur. Bunun için sığır, koyun, keçi gibi hayvanların kulak uçlarından birer damla kan alınarak sürme ve kalın damla frotiler hazırlanır, tekniğine uygun olarak Giemsa solüsyonu ile boyanır ve mikroskopta immersiyon objektifte incelenir. Kanda görülen protozoer ve riketsiyal etkenlerin karakteristik özelliği olarak, hastalık atlatıldıktan sonra iyileşen hayvanlar taşıyıcı hale gelirler (29). Taşıyıcı hayvanların, tüm sığır populasyonu içindeki oranı hastalığın epidemiyolojisi açısından belirleyicidir. Bu nedenle portör hayvanların ortaya konması hastalığın kontrolü ve epidemiyolojisinin belirlenmesinde en önemli kriterlerden biridir. Ancak, taşıyıcı hayvanların kanında, genellikle çok az miktarda parazit bulunur ve bunlar, frotilerde her zaman tespit edilemezler (14). Bu tip hayvanlarda etkenin teşhis edilebilmesi için çeşitli serolojik ve moleküler teknikler kullanılmaktadır. Babesiosisin serolojik teşhisinde en eski olan ve en çok kullanılan test, IFA testidir (3). Tedavi Günümüzde babesiosisde imidocarb dipropionate hem terapötik hem de profilaktik amaçla kullanılmaktadır (25, 26, 38, 41). IMDP nin ruminantlardaki tedavi dozu 1.2 mg/kg olup, kullanıldıktan kısa bir süre sonra kandaki bütün Babesia lar etkisiz hale getirilmektedir (4). İlacın koruyucu dozu ise 2.4 mg/kg olup, koruyuculuk süresinin iki ay kadar olabileceği belirtilmektedir. İlaç verilen hayvanların doku ve organlarında ay süreyle kalıntılarına rastlanmaktadır. Bu sebeple, süt veren hayvanlarda ve besi hayvanlarında kullanmaktan kaçınmalı, kullanıldığında ise hayvanlar ilaç uygulamasının üzerinden 28 gün geçmeden kesilmemelidir. Bu süre 90 güne kadar da uzatılabilmektedir. İlacın karsinojenik olabileceği de belirtilmektedir (20, 22). Korunma ve Kontrol Babesiosisin kontrolü için günümüzde yapılan uygulamalar, hasta hayvanların tedavisi ve vektör kenelerle mücadele metotlarından ibarettir. Halbuki etkenin vektör kenelerde ve sığırlarda güvenilir bir biçimde teşhis edilmesi ve gerekiyorsa aşı uygulamalarının yapılması, hastalığın kontrolü için büyük önem arz eden konulardandır. Bu hastalığa karşı korunmada kene kontrolü büyük önem taşımaktadır. Ancak akarisidlerin pahalı oluşu, bazılarına karşı direnç şekillenmesi, uygulama sırasında sığır hareketleri ile ilgili düzenlemelerin ve karantinanın tam olarak yapılamaması ve birçok işletmede akarisidlerin banyo veya püskürtme şeklinde uygulanacağı sistemlerin genellikle yetersiz olması gibi sebeplerden dolayı güvenilir bir kontrol metodu değildir. Babesiosisin endemik olduğu bölgelerde hayvanları kan paraziti enfeksiyonlarına karşı korumak için, uygulanması gereken en güvenilir metot aşı uygulamasıdır. Aşı ile korumanın en önemli yararı, popülasyonda bulunan duyarlı hayvanların enfeksiyona karşı direncini artırarak, akut enfeksiyona bağlı ekonomik kayıpları azaltmasıdır. Ancak bir ülkede herhangi bir aşının gerekli olup olmadığına karar vermek için, öncelikle o hastalığın ülke çapında yayılışının tespit edilmesi ve hastalığın endemik durumunun belirlenmesi gerekmektedir. Hastalığın endemik açıdan sabit olup olmadığının tespiti, farklı yaş gruplarına ait sığırların enfeksiyon oranlarının belirlenmesi ile mümkündür. Endemik yapısı sabit olan ülkelerde hayvanlar doğal yollarla aşılanmış hayvan pozisyonunda olduğu için genellikle akut enfeksiyonlara rastlanmaz, bu sebeple de aşı uygulanmasına gerek duyulmaz. Endemik yapısı değişken olan ülkelerde ise daima salgın çıkma riski söz konusudur ve bu nedenle hastalığa karşı koruyucu aşı uygulamaları tavsiye edilmektedir. Endemik sabit bölgelerde doğan buzağılar maternal antikorlar sayesinde 6-9 aylık olana kadar enfeksiyona karşı dirençli olabilmekte ve bu arada enfekte keneye de maruz kalarak koruyucu antikor titreleri 25

10 DERGİSİ (2011)1:24-29 yükselmektedir. Bu nedenle de aşılamaya gerek duyulmamaktadır. Ancak, endemik değişken bölgelerde daima enfeksiyon riski olabilmekte ve bu nedenle 6-9 aydan sonra aşı ile koruma tercih edilmektedir (16, 30, 34, 39). Endemik Durum Endemik durum, son yıllarda sık sık gündemde olan ve sürü immünitesini tanımlayan epidemiyolojik bir kavramdır. Sürü immünitesinin düzeyi genellikle serolojik testlerle ölçülür ve inokulasyon oranı olarak tanımlanan terimle ifade edilir. İnokulasyon oranı direkt olarak kenelerdeki enfeksiyonun yoğunluğu ve hayvanlardaki enfeksiyon oranı ile ilgilidir. Babesia türlerinin inokulasyon oranları, doğal ve kolostral immuniteyle korunan sığırları enfekte edebilecek miktarda olduğu zaman, klinik hastalık sınırlı düzeyde olmakta ve endemik sabitlik elde edilmektedir. Bunun aksine, eğer inokulasyon oranı yeterli değilse ve genç sığırların doğal ve kolostral bağışıklıkları tam şekillenmemişse endemik değişkenlik şekillenmekte ve bu durum klinik vakalarla sonuçlanmaktadır (16). İnokulasyon oranının formülü, Mahoney ve Ross (1972) tarafından geliştirilen yönteme göre; h = (-1)[ln (1-I)] /t dir. h = inokulasyon oranı, I = enfekte hayvan oranı (%), t = hayvanların yaşlarının aritmetik ortalaması (gün olarak). İnokulasyon oranının hesaplanmasıyla, bir sürüde babesiosisin görülme ihtimali belirlenebilir. Mahoney ve Ross (1972), inokulasyon oranı 0.05 ile arasında olan bir sığır populasyonunun endemik açıdan sabit olduğunu, ile arasında ise değişken olduğunu belirtmişler, bu oranın den düşük olması durumunda ise salgın çıkma riskinin veya hastalık oluşma ihtimalinin çok az olduğunu bildirmişlerdir. Endemik sabitliğin olabilmesi için gerekli minimum inokulasyon oranı dir. Başka bir ifadeyle, dokuz aylığa kadar olan hayvanların en az %75 inin seropozitif olması, o sürünün endemik sabit olduğunu göstermektedir. Böyle bir sürünün enfekte kenelerle enfeste olması durumunda genellikle akut hastalık tabloları gözlenmez, aksine vücuttaki antibabesia antikorlarının titresi daha da yükselir ve müteakip kene aktivite sezonlarında da güçlü immüniteye sahip olmaları dolayısıyla reenfeksiyonlara direnç gösterirler. Ancak yaşamlarının ilk dokuz aylık döneminde hayvanlar kene enfestasyonuna maruz kalmaz ise koruyucu immünite giderek azalmaktadır. Maternal antikorların ve yaş direncinin azalması dolayısıyla enfeksiyona karşı daha duyarlı olan dokuz aylıktan büyük sığırlarda, inokulasyon oranı den düşük ise primer enfeksiyonun şekillenme ihtimali yükselir. Bu ihtimal lik inokulasyon oranında en yüksek seviyededir (34). Mahoney ve Ross un (1972) geliştirdiği model, kenelerle bulaşan diğer hastalıklar için de kullanılmaktadır (24). Endemik sabitliğin şekillenmesi, ortamdaki kene varlığına bağlıdır. İklim veya bilinçsiz akarisid uygulamaları dolayısıyla kene populasyonunun azalması durumunda endemik sabitlik, değişkenliğe dönüşebilir. Bu nedenle sürü bazında stratejik kene kontrol metotları uygulanarak, endemik sabitlik durumunun gelişmesi teşvik edilebilir. Güney Afrika da, bazı çiftliklerde uygulanan kene kontrol metotlarının, B. bigemina ve B. bovis in endemik sabitliği üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılan çalışmalar, stratejik kene kontrol metotları uygulanarak endemik sabitliğin oluşturulabileceğini göstermiştir (2). Hastalığın yayılma bölgeleri endemik, marjinal ve enfekte olmayan bölgeler olarak üç grupta sınıflandırılabilir. Endemik bir bölgeden endemik olmayan bir bölgeye hayvan nakilleri ile hastalık yayılabilmektedir (39). Carrique ve ark (2000), yaptıkları bir çalışmada, yaşları dokuz aya kadar olan sığırların bulunduğu sürülerde inokulasyon oranını ile arasında tespit ederek, bu sürülerin, ilk dokuz aylık dönemde etkene maruz kalmamaları dolayısıyla, endemik açıdan değişken olduğunu belirtmişler ve buna göre etkene ilk defa maruz kalabilecek olan yaşlı sığırlarda enfeksiyonun öldürücü olabileceği üzerine vurgu yapmışlardır (6). Ndou ve ark (2010), Kuzey Afrika nın Mafikeng bölgesinde anaplasmosis in seroprevalansını tespit etmek için celisa testini kullanarak seroprevalans değerini % bulmuşlar ve hastalığın endemik sabit olduğunu belirtmişlerdir (27). Norval ve ark (1983), seropozitif hayvanların oranını baz alarak, hastalığın endemik yapısını belirleyecek beş farklı epidemiyolojik durum geliştirmişlerdir (28). Bunlar: Endemik sabit durumlar (% pozitif serum) Yaklaşık endemik sabitlik (%61-80 pozitif serum) Endemik değişken durumlar (%21-60 pozitif serum) Minimum hastalık durumu (%1-20 pozitif serum) Hastalıksız alanlar (%0 pozitif serum) 26

11 DERGİSİ (2011)1:24-29 Güney Afrika da yapılan bir çalışmada, yaşları 7, 8, 10, 17, 20 ay ile ay arasında değişen sığırların serumları IFA testi ile B. bigemina antikorları yönünden incelenmiş ve hayvanların sırasıyla %46, %70, %90, %92, %54 ve %82 oranlarında seropozitif oldukları tespit edilmiştir. Endemik sabitliğin, hayvanlar dokuz aylık olduğunda şekillendiği bildirilmiştir (30). Yaş, sığır babesiosisinde önemli bir faktördür ve ciddi Babesia vakalarının sayısı yaşla birlikte artmaktadır. Enfeksiyonu daha önceden geçirmemiş annelerden doğan iki aylıktan küçük buzağılar, B bovis ve B. bigemina enfeksiyonlarına karşı oldukça hassastırlar. İmmun annelerden doğan buzağılar ise kolostrum yoluyla pasif bağışıklık kazandıklarından dolayı her iki parazite karşı da dirençlidirler. Buzağılar iki aydan sonra en az 4-6 ay devam eden non-spesifik doğal dirençle korunurlar. Bu nonspesifik direnç, annenin immun yapısına bağlı değildir. Buzağıların yaşamında 6 ile 9 ay arasındaki dönem kritiktir. Bu dönemde Babesia enfeksiyonuna maruz kalırlarsa endemik sabitlik oluşur. Daha sonraki dönemlerde ortaya çıkan primer enfeksiyonlar ise öldürücü olabilir (16). Swai ve ark (2005), Tanzanya da, kenelerle nakledilen enfeksiyonların (Theileria parva, T. mutans, Anaplasma marginale, Babesia bigemina ve B. bovis) özellikle iki yaşından büyük sığırlarda görüldüğünü, maternal antikorların da hayvanlar 18 haftalık olana kadar tespit edilebildiğini bildirmişlerdir. Çalışmada bu parazitler için seroprevalansın yaşla birlikte arttığı tespit edilmiştir (36). Türkiye de, babesiosis endemik bir hastalıktır. Babesia türlerini nakleden keneler, Türkiye nin bütün coğrafik bölgelerinde bulunmakta ve kenelerin aktif oldukları mevsimlerde genellikle her yıl bu hastalıkla karşılaşılmaktadır (8, 11, 17, 19). Akut enfeksiyonlar veteriner hekimler veya hayvan sahipleri tarafından, klinik veya mikroskobik metotlarla teşhis edilip antibabesial ilaçlarla tedavi edilmektedir. Türkiye de sığır babesiosisinin serolojik metotlarla teşhisi ve hastalığın yaygınlığı yönünde yapılan serolojik çalışmalar sığırlarda Babesia seropozitifliğinin değişik oranlarda görüldüğünü ortaya koymaktadır (1, 8, 13, 17, 19, 21, 31, 33). Yapılan bir çalışmada, Konya bölgesi Babesia bigemina yönünden endemik değişken olarak değerlendirilmiş ve bu hastalıktan korunmada etkili bir aşının gerekliliği konusu önem kazanmıştır (9). Ancak, diğer bölgelerde farklı yaş gruplarına ait sığırlarda endemik durumun sabit mi, yoksa değişken mi olduğu ve aşı uygulamalarının gerekli olup olmadığı konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bundan sonra yapılacak çalışmaların, çeşitli yörelerle sınırlı kalmayıp tüm Türkiye çapında yapılması, hastalığın endemik durumunun ortaya çıkarılması açısından oldukça önemlidir. Türkiye nin coğrafik suşlarından hazırlanmış bir aşı bulunmamaktadır. Bu nedenle en yakın zamanda aşı çalışmalarının yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kaynaklar 1. Aktaş M, Sevgili M, Dumanlı N, Karaer Z ve Çakmak A, (2001) Elazığ, Malatya ve Tunceli illerinde sığırlarda BabesiaTürlerinin Sero- Prevalansı. Turkish Journal of Veterinary and Animal Sciences, 25: Ardington PC, (1982) The benefits of intensive tick control. The proceedings of a Symposium on Ecto-parasites of cattle, South African Bureau of Standarts, Pretoria, Bidwell DE, Turp P, Joyner LP, Payne RC, Purnell RE, (1978) Comparisons of serological tests for Babesia in British cattle. Veterinary Record, 103: Blood DC, Radostits OM, (1989) Veterinary Medicine: A Textbook of the diseases of cattle, sheep, pigs, goats and horses. Seventh ed ELBS, Bailliere, Tindall, London. 5. Bose R, Jorgensen WK, Dalgliesh RJ, Friedhoff KT, De Vos AJ, (1995) Current state and future trends in the diagnosis of babesiosis. Veterinary Parasitology, 57(1-3): Carrique JJ, Morales GJ, Edelsten M, (2000) Endemic instability for babesiosis and anaplasmosis in cattle in the Bolivian Chaco. The Veterinary Journal, 160: Çakmak A, (1990) Ankara yöresinde bir sığır sürüsünde hemoparazitlerin insidensinin araştırılması. AÜ Veteriner Fakültesi Dergisi, 37(3): Çakmak A, Öz İ, (1993) Adana yöresi sığırlarında Kan protozoonlarının Serodiagnozu. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 40 (1): Derinbay Ekici O, Sevinç F, (2009) Seroepidemiology of Babesia bigemina in cattle in the Konya Province, Turkey: Endemic status. Bull. Vet. Inst. Pulawy, 53:

12 DERGİSİ (2011)1: Dik B, Sevinç F, (2002) Veteriner Protozooloji. Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi Yayın Ünitesi, Konya. 11. Dumanlı N ve Özer E, (1987) Elazığ yöresinde sığırlarda görülen kan parazitleri ve yayılışları üzerinde araştırmalar. Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 3 (1): Düzgün A, Alabay M, Çerçi H, Emre Z, Çakmak A, (1992) A serological survey using ELISA for Babesia bovis infection of cattle in Turkey. IAEA-TECDOC-657: Eren H, (1992) Ankara yöresinde sığır babesiosisi üzerinde serolojik survey çalışmaları. Doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 14. Figueroa JV, Precigout E, Carcy B, Gorenflot A, (2006) Identification of common antigens in Babesia bovis, B. bigemina, and B. divergens. Ann NY Acad Sci, 1081: Friedhoff KT, (1988) Transmission of Babesia. In Babesiosis of Domestic Animals and Man Ed by Ristic M, CRC Press, Inc Boca Radon, Florida, Geleta AR, (2005) Antibody response to Babesia bigemina and Babesia bovis by vaccinated and unvaccinated cattle in an endemic area of South Africa. Master thesis, University of Pretoria etd. 17. İça A, Vatansever Z, İnci A, (2005) Bovine Babesiosis in Turkey. Babesia World Summit, Buenos Aires, Argentina, İnci A, (1992) Ankara nın Çubuk ilçesinde sığırlarda Babesiosis in seroinsidensi üzerine araştırmalar. Doktora tezi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 19. İnci A, Çakmak A, Karaer Z, Dinçer Ş, Sayın F, İça A, (2002) Kayseri yöresinde sığırlarda Babesiosis in seroprevalansı. Turk J Vet Anim Sci, 26: Karaer Z ve Nalbantoğlu S, (2005) Protozoon Hastalıklarında Tedavi. Parazit Hastalıklarında Tedavi Ed, Burgu A ve Karaer Z, Türkiye Parazitoloji Derneği, Yayın No 19: Karatepe B, Karatepe M, Nalbantoğlu S, Karaer Z, Çakmak A, (2003) Niğde Yöresinde Sığırlarda Babesiosis in Prevalansı. Türkiye Parazitoloji Dergisi 27 (4): Kaya S, Pirinçci İ, (2002) Protozoonları Etkileyen İlaçlar. Veteriner Hekimliğinde Farmakoloji Ed, Kaya S, Pirinçci İ and Bilgili A, Cilt 2, Baskı 3, Medisan Yayın Serisi, 55: Kreier JP, Baker JR, (1987) Parasitic Protozoa. Allen and Unwin. Inc., Boston. 24. Mahoney DF, Ross DR, (1972) Epizootiological factors in the control of bovine babesiosis. Aust Vet J, 48: Merck, (2007) Veterinary February index.jsp?cfile=htm/bc/10402.html. 26. Minjauw B, McLeod A, (2003) Tick-borne disease and povert. Research report, DFID Animal Health Programme, Centre for Tropical Veterinary Medicine, University of Edinburgh, UK. 27. Ndou RV, Diphahe TP, Dzoma BM, Motsei LE, (2010) The seroprevalence and Endemic Stability of Anaplasmosis in Cattle Around Mafikeng in the North West Province, South Africa. Vet. Res., 3: Norval RAI, Fivaz BH, Lawrence JA, Dailecourt T, (1983) Epidemiology of tick-borne diseases of cattle in Zimbabwe. 1. Babesiosis. Tropical Animal Health and Production, 15: Purnell RE, (1981) Babesiosis in variosis host. In Babesiosis Ed by, Ristic M, and Kreier PJ, Academic Pres, Newyork, Regassa A, Penzhorn BL, Bryson NR, (2003) Attaintment of endemic stability to Babesia bigemina in cattle on a South African ranch where non-intensive tick control was applied. Veterinary Parasitology, 116: Sayın F, Dinçer Ş, Karaer Z, Çakmak A, İnci A, Yukarı BA, Eren H, Friedhoff KT, Miller I, (1996) Studies on Seroprevalence of Babesia Infection of Cattle in Turkey. In New Dimensions in Parasitology Ed by, Özcel MA, 28

13 DERGİSİ (2011)1:24-29 Proceedings of the VIII International Congress of Parasitology ICOPA VIII, Acta Parasitologica Turcica, Sevinç F, (1996) Konya yöresi koyunlarında Babesia ovis in ELISA ile teşhisi. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Konya. 33. Sevinç F, Sevinç M, Birdane FM, Altınöz F, (2001) Prevalence of Babesia bigemina in cattle. Revue Med Vet 152 (5): Smith RD, Evans DE, Martins JR, Ceresér VH, Correa BL, Petraccia C, Cardozo H, Solari MA, Nari A, (2000) Babesiosis (Babesia bovis) stability in unstable environments. Ann N Y Acad Sci, 916: Soulsby EJL, (1987) Helminths, Arthropods and Protozoa of Domesticated Animals, 7th Ed Bailliere Tindall London UK. 36. Swai ES, French NP, Beauchamp G, Fitzpatrick JL, Bryant MJ, Kambarage D, Ogden NH, (2005) A longitudinal study of sero-conversion to tick-borne pathogens in smallholder dairy youngstock in Tanzania. Veterinary Parasitology, 131: Tonnesen M, (2005) Distrubution of Boophilus microplus and Boophilus decoloratus and associated occurrence of babesia species in cattle in the Soutpansberg region, northern province, South Africa, Master thesis, University of Pretoria etd. 38. Vial HJ, Gorenflot A, (2006) Chemotherapy against babesiosis. Veterinary Parasitology, 138: Young ER (1988) Epidemiology of Babesiosis. In Babesiosis of Domestic Animals and Man Ed by, Ristic M, CRC Pres, Boca Raton, Florida, Yukarı BA, Karaer Z (1996) Babesiosis. Vet Hek Derneği Dergisi, 67: parasite of veterinary and zoonotic importance. Clinical Microbiology Reviews, 16: Zintl A, Mulcahy G, Skerrett HE, Taylor SM, Gray JS (2003) Babesia divergens, a bovine blood 29

14 DERGİSİ (2011)1:1-7 Devekuşunun (Struthio Camelus) Koroner Arterleri Üzerinde Makroanatomik Bir Araştırma* Atila YOLDAŞ 1 Memduh GEZİCİ 2 Özet Bu çalışma devekuşu kalp atardamarlarının makroanatomik özeliklerini belirlemek için yapıldı. Kalp ağırlığının vücut ağırlığının %0,99 nu teşkil ettiği görüldü. Devekuşlarında kalbin A. coronaria sinistra (ACS) ve A. coronaria dextra (ACD) tarafından beslendiği ve dallanmanın memelilerdeki duruma daha çok benzediği gözlendi. A. coronaria sinistra (ACS) ve A. coronaria dextra (ACD) nın r. profundus u verdikten sonra r. superficialis olarak devam ettiği, a. coronaria sinistra (ACS) daha sonra r. circumflexus sinister ve r. interventricularis paraconalis e ayrıldığı a. coronaria dextra (ACD) ise r. circumflexus dexter olarak devam edip, r. interventricularis subsinuosus u (RIS) oluşturduğu belirlendi. ACS ve ACD dan ayrılan r. conales, conus arteriosus ve conus arteriosus a yakın ventriculus dexter bölümünü beslediği tespit edildi. Septum interventriculare nin vaskularizasyonunu ACS nın ve ACD nın r. profundus ları tarafından yapıldığı, ayrıca r. interventricularis paraconalis ve r. interventricularis subsinuosus dan ayrılan rr. septales lerin de yardımcı olduğu belirlendi. Anahtar kelimeler: Devekuşu, Anatomi, kalp, koroner arter A Macroanatomic Investigation on the Coronary Arteries of the Ostrich Summary This study was performed to investigate the macroanatomy of coronary arteries in the ostrich. Its weight was 0.99% of the total body weight. The heart was found to be noursihed by the right and left coronary arteries, and the branch distribution resembled that of the mammal heart. It was observed that the left coronary atery (ACS ) continued as r. profundus and r. circumflexus sinister; and was then divided into r. circumflexus and r. interventricularis paraconalis (RIP). The right coronary artery (ACD) was found to be divided into r. profundus and r. superficialis; and the latter continued as r. circumflexus dexter which later became r. interventricularis subsinuosus. R. conales that arised from ACS, and ACD was found to feed conus arteriosus and ventriculus dexter area nearby the conus arteriosus. Septum interventriculare was vascularized by r. profundus of the ACS and ACD, also by rr. septales that originated from r. interventricularis paraconalis and r. interventricularis subsinosus. Key word: Anatomy, Ostrich, Anatomy, Heart, Coronary arteries Giriş İlk çağlardan beri eti ve tüylerinden yararlanılan devekuşunun evcilleştirilmesi ile günümüzde sağlık sektöründen (16) sanayi sektörüne kadar birçok alanda yararlanılmaktır (6,8). Bunun yanında Dünya nüfusundaki hızlı artış, hayvansal kaynaklı protein ihtiyacnı artırmıştır. Bu durum insanları yeni kaynak aramaya ve alternatif besin maddelerine yönelik araştırmalar yapmaya yöneltmiştir. Bu amaçla uzun yıllar yaşayabilen iri, cüseli gelişim hızı yüksek olan devekuşlarının önemini artırmıştır (8). devekuşlarının önemini artırmıştır (8). Devekuşu kalbinin beslenmesi ile ilgili az çalışma yapılmasına rağmen (4), farklı kanatlı (1,15,17,19) türleri ve memelilerin (2,9,10,28) koroner arterlerin orijin dağılımı hakkında bir çok çalışma mevcuttur. Dünyada farklı farklı alt türleri bulunan devekuşunun, ülkemizde yetiştirilmesi yapılan, Doğu Afrika (Redneck) ile Güney Afrika (Blueneck) devekuşlarının melezleştirilmesinden elde edilen Afrika *Doktora tezinden özetlenmiştir. siyahı olarak adlandırılan alt türürünün (6,13), korener arterleri anatomasi çalışılmıştır. Materyal ve Metod Araştırma materyalleri Adana ve çevresinde devekuşu üretim çiftliklerinden elde edildi. Bu amaçla cinsiyet ayrımı yapılmadan toplam 25 adet kalp kullanıldı. Çalışma bu alt alttür ile memeli ve kantlıların koroner arterleri arasındaki bezerlikler veya farklılıkları ortaya koymayı ve kısmende bu konudaki eksikliği kapatmayı amaçlamaktadır. Kesim anında canlı ağırlıkları tartılan devekuşlarının kesimden sonra içi boşaltılmış kalplerin ağırlıkları %0,1 hassasiyetindeki terazi (Shimadzu EB-3200H) ile ölçüldü Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, Adana, Türkiye 2 Selcuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Anatomi ABD, Konya, Türkiye Sorumlu Yazar: Atilla YOLDAŞ atillayoldas99@hotmail.com Ulaşma tarihi: AVKAE Dergisi :1-7 1

15 DERGİSİ (2011)1:0-0 Kesim anında canlı ağırlıkları tartılan devekuşlarının kesimden sonra içi boşaltılmış kalplerin ağırlıkları %0,1 hassasiyetindeki terazi (Shimadzu EB-3200H) ile ölçüldü. Kesimden hemen sonra alınan kalplere arcus aorta düzeyinden yerleştirilen uzun bir kateter aracılığı ile Na heparin (5000) verilerek koroner arterlerdeki kanın pıhtılaşması önlendi. Daha sonra kalpler ºC sıcaklığındaki su içinde bekletilirken, aorta ascendens de bulunan kateter yardımı ile fizyolojik tuzlu su (%0,9) enjekte edilerek damarlar yıkandı. Kaynaklarda belirtildiği gibi koroner arterleri belirlemek için 15 adet kalbe latex enjeksiyonu (1,2,10) ve 10 adet kalbe ise corrosion cast tekniği (20) uygulandı. Bu amaçla her kalp için %10 luk (250 ml latex ve 25 ml kırmızı kumaş boyası (goya) karışımı hazırlandı. Kast için kullanılan takilon karışımı150 ml sıvı (monomethylmetacrylaste), 90 gr. toz (polymethylmethacrylate) ve 20 ml beyaz tahta kalemi boyası (plan master, TZ 025) karıştırılarak elde edildi. Hazırlanan bu karışım aorta ascendens e yerleştirilen kateter yardımı ile verildi Materyaller diseksiyonu yapılarak Canon D400 marka makine ile fotoğraflandı. Çalışmada kullanılan anatomik isimlendirmeler için Nomina Anatomica Avium (1993) temel alındı. Bulgular Materyal olarak kullanılan devekuşları canlı ağırlıklarının 77,70±4,2 kg olduğu pericardium u ayrılmış atrium ve ventriculus ları boşaltılmış kalp ağırlığının ise 769,40±40,7 gr olduğu bulundu. Kalbin ACS, ACD ve dalları tarafından vaskularize edildiği belirlendi. A. Coronaria Sinistra (Şekil: 1, 3/1): Aorta nın başlangıç seviyesinde bulunan valvula semilunaris sinistra nın serbest kenarının hemen üzerinden başlangıç aldığı görüldü. Damarın orijininden sonra, tr. pulmonalis ile auricula sinistra arasından ve bu oluşumla örtülü durumda, kraniodistale doğru seyrine devam ettiği belirlendi. Damarın orijininden hemen sonra sol lateral duvarından r. interatrialis i, akabinde ventral duvarından r. profundus u verdiği belirlendi. ACS, r. profundus u verdikten sonra r. superficialis olarak sulcus interventricularis paraconalis ile sulcus coronarius un kesişim seviyesine kadar vardığı belirlendi. Burada r. superficialis in, r. circumflexus sinister ve RIP olarak iki ana dala ayrıldığı tespit edildi. R. interatrialis (Şekil:1/2): ACS in ilk verdiği daldı. Kraniale doğru bulbus aorta üzerinde oldukça uzun bir seyir izleyerek atrium dextrum a kadar vardığı, atrium dextrum un arcus tranversus dexter ve mm. pectinati si içine dağılarak sonlandığı tespit edildi. Seyri boyunca atrium sinistrum un dorsal duvarına, bulbus aorta, septum interventiculeris nin proksimal kısmına ve tr. pulmonalis in Şekil 1/A: A. coronaria sinistra ve a. coronaria dextra nın orijini (Dorsal görünüş, Latex) Şekil 1/B: R. interatrialis orijin ve dallanması (Latex) Şekil 1/C: R. circumflexus dexter in seyri ve ventromedial kökleri (atrium dextrum uzaklaştırıldıktan sonra, dorsal görünüş) duvarı üzerine uç dallar vermekteydi. Çalışılan materyallerin % 28 inde r. interatrialis in ACD nın sol lateral duvarından tek kök halinde çıktığı belirlendi. R. superficialis (Şekil: 1/3): A. coronaria sinistra r. profundus u verdikten sonra sulcus interventricularis paraconalis seviyesine kadar devam ettiği belirlendi. Buradan çıkan ince 1-2 dalın atrium sinistrum un dış duvarına ulaştığı belirlendi. R. profundus (Şekil:1,3,5/4): ACS nın orijininden hemen sonra numunelerin %45 in de güçlü tek kök, %25 inde 2, %30 unda ise 3 kök halinde çıktığı belirlendi. Arter valvula semilunaris dorsalis in ventralinden ve bulbus aorta nın komşuluğunda septum interventriculares e girdikleri tespit edildi. Septum içinde oblik olarak kaudoventrale doğru birbirlerine paralel olacak septum interventriculare sonuna kadar ilerledikleri görüldü. Bu dalların birbirleri ile anostomoz yaptıkları belirlendi. Bunun yanında arter RIP n rr. septales i ile anastomoz yaptığı gözlemlendi. ACS nın rr. profundi nin septum interventriculares in cranial yarımının büyük bir kısmının vaskulirazasyonunu sağladığı tespit edildi. Çalışılan materyalerin bazılarında (%20) r. profundus un orijin yerine yakın olarak ayrılan ince zayıf bir dalın hemen üzerinde bulunan atrium sinistrum a ulaşıp sonlandığı gözlemlendi. 2

16 DERGİSİ (2011)1:0-0 R. circumflexus sinister (Şekil:1,2,4/5): R. superfacialis den ayrıldıktan sonra sulcus coronarius içinde auricula sinistra nın alt sınırı boyunca ve bu yapı ile örtülü olmadan caudale doğru ilerlediği belirlendi. R. circumflexus un çapının RIP çapından dar olduğu tespit edildi. R. circumflexus sinister seyri sonunda uç dallarının r. interventricularis subsinuos un rr. ventriculares in güçlü bir dalı ile anastomoz yaptıkları belirlendi. R. circumflexus sinister sulcus coronarius daki seyri boyunca, atrium sinistrum a rr. atriales ve ventriculus sinister e rr. ventriculares olarak adlandırılmış dalları verdiği görüldü. Rr. atriales (Şekil:2/7): R. circumflexus sinister in dorsal duvarı üzerinden verdiği dallar olarak gözlemlendi. Sayılarının 3-5 adet olup çapları oldukça dar oldukları tespit edildi. Orijininden kısa bir seyir sonra atrium sinistrum duvarı üzerine dağıldıkları ve mm. pectinateae ve valva venae pulmonalis e uç dallar verdiği tespit edildi. Rr. ventriculares (Şekil:2,4/11): R. circumflexus un caudal e doğru seyri boyunca ventriculus sinister üzerine verdiği dallar olarak tespit edildi. Bu arterlerin seyir ve orijinleri bakımından r. circumflexus un ventral ve medial (Şekil:1/15) duvarından çıkan kökler olarak iki farklı gurup olduğu gözlemlendi. R. circumflexus un ventral duvarından çıkan rr. ventriculares in; çap, uzunluk ve dağılım bakımından 5-8 kökten oluştuğu belirlendi. Bu dallardan 2-3 nün güçlü olduğu göze çarpmaktadydı. Bu güçlü dallardan birinin, numunelerin %88 inde r. circumflexus sinister ile RIP ayırım yerindeki açıdan ya da bu açıya yakın olarak (Şekil:2,3/10); ikincisinin numunelerin hepsinde r. circumflexus un seyrinin orta seviyesine yakın olarak çıktığı, numunelerin % 32 inde ise ventriculus sinister in uzunluğunun orta seviyesine kadar ulaştığı (Şekil:2/12), üçüncüsünün ise ikinci dalın orijininden yaklaşık 1-2 cm sonra r. circumflexus sinisterin ayrıldığı görüdü. Ancak numunelerin %28 inde dalın r. circumflexus un devamı şeklinde olduğu görüldü (Şekil:2/14). Bu dalların ventriculus sinister in büyük bir kısmınına dağıldığı belirlendi. Şekil 2: R. circumflexus sinister ve r. interventricularis paraconalis in dalları (latex, lateral) R. circumflexus un bu güçlü dallarına ek olarak sayıları 2-4 arasında değişen rr. ventriculares i verdiği gözlemlendi. Bu dalların orijin yerlerine yakın ventriculus sinister bölümünü beslediği belirlendi (Şekil:2,3/11). R. circumflexus un madial yüzünden çıkan rr. ventriculares in kalpte 8-9 ince dal halinde oldukları dikkati çekmekteydi. Dalların orijinlerinden hemen sonra ostium atrioventriculare sinistrum çevresindeki ventriculus sinister e ait myocardium a girdikleri ve kısa bir seyirden sonlandıkları tespit edildi (Şekil:1/15). R. interventricularis paraconalis (Şekil:1,2,3,4,/8): R. superficialis in sulcus interventricularis paraconalis içindeki devamı olarak tespit edildi. RIP, sulcus interventricularis paraconalis içinde apex cordis e doğru ilerlediği, seyrinin 2/3 ünden sonra incusurae apex cordis e girip ventriculus dexter in distal sınırını belirleyen septum interventricularis boyunca oblik olarak kaudale doğru kısa Şekil 3: R. interventricularis paraconalis in dallanması (kast) 3

17 DERGİSİ (2011)1:0-0 bir seyirden sonra, apex cordis düzeyinde uç dallara ayrılarak sonlandığı belirlendi. Rr. conales (Şekil:1,3,4/6): Çalışılan numunelerin 9 unda r. Superficialis, r. circumflexus ve RIP ayırım yerindeki açının kaudalinden orijin aldığı belirlendi. Devekuşlarında rr. conales in ventriculus dexter in proksimal bölümünün sulcus interventricularis paraconalis e yakın kısmının ve conus arteriosus un beslenmesinde büyük önem taşıdığı belirlendi. Rr. conales in uç dallarının RIS un homolog dalı olan ve aynı bölgeye gelen dal ile conus arteriosus da anastomoz yaptığı belirlendi. Bir materyalde rr. conales ten ayrılan bir dalın septum interventriculare yi beslediği görüldü. Rr. ventriculares (Şekil:2,3,4/13): RIP in seyri boyunca sağ lateral duvarında ventriculus dexter duvarına, sol lateral duvarından ventriculus sinister duvarı üzerine verdiği dallar olarak gözlemlendi. Ventriculus sinister duvarı üzerine 5-6, ventriculus dexter duvarı üzerine ise 2-3 kök halinde dağıldığı tespit edildi. Materyallerin %88 inde RIP nin proksimal bölümünden (Şekil:2/13 ) ve bununla birlikte materyallerin tümünde RIP nin seyrinin distal 1/3 ünden (Şekil:2/13 ) güçlü iki dalın çıktığı belirlendi. Bu dallın ventriculus sinister in üzerinde caudoventral doğru ilerleyip ventriculus sinister in uzunluğunun ortasına kadar ilerlediği belirlendi. Çalışılan devekuşlarının 5 (%20) inde r. interventricularis paraconalis den seyrinin 2/3 ü seviyesinde sol lateral duvarından çapı oldukça kalın tek dalın çıktığı belirlendi. Bu dalın ventriculus sinister üzerinden oblik olarak apex cordis e doğru ilerlediği ve bu arterlerden çıkan distal dalların aynı bölgeye kadar ulaştığı görüldü (Şekil: 4/13). Rr. septales (Şekil:3,4/9): RIP in sulcus interventricularis paraconalis teki seyri sırasında medial duvarından ayrılan ince çaplı dallar olarak göze çapraktaydı. Rr. septales sayıları 8-10 kadar oldukları belirlendi. Çıkışından sonra septum interventriculares içinde kısa bir seyirden sonlandığı belirlendi. A. coronaria dextra (Şekil:1,5/I): ACD nın aorta nın başlangıç seviyesinden valvula seminularis dextra ventralis in serbest kenarından başlangıç aldığı görüldü. Arter in truncus pulmonalis ile auricula dextra arasından kraniale doğru ilerleyip, daha sonra kaudale kavis yaparak sulcus coronarius a vardığı belirlendi. ACD nın orijininden sonra r. profundus u verdikten sonra r. superficialis olarak devam ettiği belirlendi. R. profundus (Şekil:3,5/V): R. profundus orijininden hemen sonra septum interventriculare in kaudal bölümüne daldığı, septum boyunca oblik olarak ventrokaudal yönde ilerlediği belirlerdi. R. profundus un, seyri boyunca ACS nın r. profundus una paralel olarak bir seyir izlediği gözlemlendi. R. profundus un septum interventriculares in distal sınırına kadar ulaştığı görüldü. R. profundus un kaudaline yönelen uç dalların mm. Şekil 4: R. interventricularis paraconalis in farklı dallanması (latex) papillares e ulaştıkları belirlendi. R. profundus un uç dallarının numunelerin %24 ünde RIS un septal dalları ve numunelerin tümünde ACD nın r. profundus unun dallarının anastomoz yaptığı da gözlemlendi. R. profundus a. coranaria dextra dan orijin alır almaz, kaudal duvarından bir kök verdiği belirlendi. Bu kökün 12 (%48) materyalde a. coronaria dextra nın r. profudus u vermeden hemen önce ventral duvarından ayrıldığı gözlemlendi (Şekil: 1 /IV ). Bu kökün septum interventriculare nin proksimal bölümünü ve aorta kökü ile ostium atrioventriculare dextrum çevresindeki myokarda uç dallar vererek sonlandığı belirlendi. R. superficialis (Şekil:1/III): R. superficialis başlangıç yerinde hafif kraniale doğru yöneldikten sonra, kaudale doğru yönelerek truncus pulmonalis ve auricula dextra nın arasından sulcus coronarius a vardığı belirlendi. Rr. conales (Şekil:1,4,5/II): Yapılan çalışmada ACD r. profundus u verdikten hemen sonra dorsal duvarından rr. conales i verdiği gözlemlendi. Çalışılan %32 olguda rr.conales r. circumflexus un lateral duvarından tek kök halinde çıktığı görüldü. R. circumflexus dextra (Şekil:1,5/V): R. superficialis in sulcus coronarius içindeki devamı olduğu tespit edildi. Sulcus interventriularis subsinuosus un başlangıç seviyesine kadar seyrine devam ettiği belirlendi. Seyri boyunca rr. ventriculares ile rr. atriales i verdiği gözlemlendi. 4

18 DERGİSİ (2011)1:0-0 Rr. ventriculares (Şekil:5/VI): R. circumflexus un sulcus coronarius içindeki seyri boyunca ventral duvarından ayrıldıkları tespit edildi. Numunelerde sayıları 5-6 adet rr. ventriculares in r. circumflexus un ventral duvarından çıktığı, ventriculus dexter in dış duvarı üzerinde uç dallara ayrılarak son bulduğu belirlendi. Rr. septales: RIS un seyri boyunca ventral duvarından ayrılan çapları oldukça dar adet rr. septales gözlemlendi. Arterlerin çıkışından hemen sonra septum interventriculare ye dağıldığı görüldü. Tartışma ve Sonuç Kanatlılarda yüksek bazal metabolizma ile vücut ısısı ve aktif hareketlilik nedeniyle kalbin ortalama ağırlığının vücut ağırlığına oranının, memelilere (12) kıyasla daha yüksek (21) olduğu vurgulamıştır. Devekuşunda kalp ağırlığının vücut ağırlığının %0,99 u kadar olduğu tespit edilmiştir. Kalbin arterial vaskülarizisyonunu, diğer kanatlı (1,4,21) ve memeli(22) kalplerinde sunulan çalışmalarda da belirtildiği gibi aorta dan çıkan ACS ve ACD tarafından yapılmaktadır. Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanlarında, Beziudenhout (4) devekuşunda bildirdiği gibi, devekuşlarında da, ACD ve ACS nın dağılım oranlarında kesin bir fark olmadığı ve örneklerde hemen hemen eşit dağılım gösterdiği belirlendi. Çalışmada numunelerin %45 de ACS; r. profundus, RIP ve r. circumflexus olmak üzere üç dala ayrıldığı belirlendi. Ancak Kanatlılarda (1,3,15,17,21) ACS nın r. profundus ve r. superficialis olmak üzere ana iki dala ayrıldığı bildirilmiştir. Bunun yanında çalışma materyalinde olduğu gibi, Dursun ve Türkmenoğlu (10) köpek materyallerinin %50 sinde, Dursun ve ark (11) Yenizellanda tavşanında materyallerin %10 nunda, Dowd (9) keseli sıçanlarda ACS nın, r. septiventricularis, r. intreventricularis paraconalis, r. circumflexus sinister olarak toplam üç ana dala ayrıldığını tespit etmişlerdir. Myczkowski (19) bazı kanatlılar, Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanları, Kuru (15) tavuklarda bildirdiklerin aksine, Bezuıdenhout (4) in devekuşu çalışmasında bildirdiği gibi, ACS in r. profundus u sadece septum interventriculare dağıldığı tespit edilmiştir. R. interatrialis kanatlılarda (17,19) geniş bir dağılım gösterdiğini bildirmişlerdir. Materyallerin %28 inde Bezuıdenhout (4) bulduğu gibi r. interatrialis çok geniş bir dağılım göstermediği tespit edilmiştir. R. interatrialis, Myczkowski (19) nin değişik kanatlı türleri üzerinde yaptığı çalışmada bu dalı r. atrialis sinister magnus olarak adlandırılmıştır. Down (9) ise keseli sıçanın coroner arter dallanmasını kanatlıların arter dallanmasına benzetmiş ve adı geçen dalı da r. atrialis olarak adlandırmıştır. Tecirlioğlu ve ark (29) nın mandada, Miller ve ark (18) a köpek de var olduğunu bildirdikleri ve r. proximalis atrii sinistri olarak ifade edilen arterin kanatlıda ve çalışma materyallerinde bulunan r. interatrialis ile fonksiyonel olarak benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Devekuşu çalışmasında, atrium sinistrum ve atrium dextrum u besleyen rr. atriales in, Day ve Johnson (7) tavşan ve Miller ve ark (18) köpek, Myczkowski (19) bazı Şekil 5: A. coronaria dextra nın seyri (sağ latera görünüş, kast) kanatlı türleri, Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanı, Bezuıdenhout (4) devekuşu, Kuru (15) tavuklar için bildirimleri ile uyum içinde olmasına rağmen, evcil memeliler (14,22,29,30) için bildirildiği gibi özelleşmiş 3 ana daldan oluşmamaktadır. Çalışılan devekuşlarında kanatlıda (4,15,17,19) bildirildiği gibi, r. circumflexus sinister in rr. ventriculares i, ventriculus sinister in vaskülarizasyonundan sorumludur. Bunun yanında bazı devekuşu materyallerinde, rr. ventriculus un kalın köklerin orijin ve dağılım olarak memelilerde r. proximalis ventriculi sinistri, r. marginis ventriculi sinistri ve r. distalis ventriculi sinistri (14,22,29) olarak isimlendirilmiş dalların orijin dağılımına bezemesi dikkat çekiçiydi. Çalışma materyallerinde olduğu gibi devekuşunda (4), memelilerde (5,14,24,29,30) ve kanatlılarda (1,23) RIP olarak ifade ettikleri ana dalın (Myczkowski (19) tavuk ve güvercinde, r. descendes cranialis, olarak adlandırılmıştır. Ancak Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanlarında, Nickel ve ark (21) evcil kanatlılarda, Kuru (15) tavukta bu arterin varlığından söz etmemektedirler. Devekuşlarında RIP in seyri boyunca rr. conales i, rr. ventriculares ve rr. septales i verdiği tespit edildi. Oysa kanatlıda RIP rr. ventriculares (1, 21) ile r. conales i (21) verdiği bildildirilmiştir. Bunun yanında devekuşunda (4) ve birçok memelide (5,10,22,14,18,28,30) septum interventriculare nin beslenmesine RIP ten orijin alan rr. septales in katıldığını tespit etmişleridir. Bunun yanında memeli (5, 10,18, 22, 28, 29) ve devekuşunda (4) bildirildiği gibi, çalışmada RIS dan apex cordis e seyri 5

19 DERGİSİ (2011)1:0-0 boyunca ayrılan rr. septales in septum interventriculare ye dağıldığı gözlemlendi. R. conalis, çalışma materyallerinin %64 ünde kanatlı (23) ve memelilerde (12, 22,) bildirildiği gibi RIP in orijin almaktadır. Ancak materyallerin %36 sında, Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanları ile Bezuıdenhout (4) devekuşlarında bulduğu gibi r. superficialis den orijin almaktadır. R. conalis in materyallerin %8 inde geniş bir dağılım göstererek atrium sinistrum üzerine uç dallar verdiği tespit edilmiştir. Söz konusu araştırma bulgusuna benzer literatür bilgilerine rastlanmamıştır. Aslan ve ark (1) r. conalis in kaz ve hindi de olmadığını bildirmişlerdir. Podesser ve ark (26) tavşanda a. coronaria sinistra dan ayrılan r. coni arteriosi nin septum interventriculare yi beslediği rapor etmiştir. Bunun yanında ACD dan orijin alan rr. conales in bir dalının çalışma numunlerimizin %8 inde septum interventriculare ye kadar ulaştığı belirlendi. Podesser ve ark (26) tarafından tavşanda septum interventriculare yi beslediği bildirimi ile araştırma bulgusu birbirine benzemektedir. RIP den ayrılan rr. ventriculares inin ventriculus sinister duvarı üzerinde dağılan dalların orijin, dağılım ve çap olarak güçlü olması ile kendini gösteren iki ana dalın memelilerde, r. collateralis sinister proximalis ve r. collateralis sinister distalis ile (5, 22) benzerlik göstermektedir. Yapılan devekuşu çalışmasında birçok araştırıcının (1,3, 4,15,17, 21) kanatlıda bildirdiği gibi ACD r. profundus u verdikten sonra r. superficialis e olarak devam eder. ACD nın r. profundus u Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanlarında, NAA (21) kanatlılarda, Kuru (15) tavuklarda rr. septales ve rr. ventriculares i verdiğini bildirmelerine rağmen, Bezuidenhout (4) devekuşunda, Aslan ve ark (1) hindi ve kazda r. profundus un rr. ventriculares i vermediğini vurgulamıştır. Çalışmada elde edilen bulgular Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanları ve NAA (23) kanatlı, Kuru (15) tavuk verileri için bildirdiklerine uymamaktadır. Oysa yazarların devekuşu (4),hindi ve kazlar (1) için bildirdikleri ile uyum içindedir. Araştırmada r. circumflexus dexter seyri boyunca çap ve uzunluk bakımından hemen hemen birbirine eşit 5-6 kök halinde ventriculus dexter duvarlarına dağılan rr. ventriculares i verdiği belirlendi. Çalışma bulgusu, yazarların kaz, hindi(1,19), tavuk, güvercin (19), kümes hayvanları (17) evcil kanatlılar (3,21), devekuşları (4), tavuklar (15) için bildirdiklerini desteklemektedir. Oysa araştırmacıların (2,14,22,29) memeliler için bildirdikleri ile uymaması, ventriculus dexter in kanatlı ve memeli arasında yapısal farklılığından kaynaklanmış olabilir. Lindsay ve Smith (17) in kümes hayvanları ve Bezuıdenhout (4) un devekuşları için bildirdiklerine uygun olarak r. circumflexus dan çıkan, valva atrioventricularis dextra nın cranioproximal i ile ventriculus dexter in medioproximal bölümüne dağılan rr. valvaleris rastlandı. Devekuşunda, r. circumflexus un sulcus interventricularis subsinuosus seviyesine geldiğinde, insan (25) bazı evcil memelilerde (27,28,31), devekuşu (4), kaz ve hindide (1) bildirildiği gibi RIS adını aldığı ve apex cordis e doğru seyrettiği tespit edildi. Ancak hindi ve kazda (1) zayıf bir dal olduğu bildirilmesine rağmen, devekuşunda oldukça güçlü bir dal olarak kendini göstermektedir. Bunun yanında Myczkowski (4) kanatlılarda, Lindsay ve Smith (17) kümes hayvanlarında, Nickel ve ark (21) evcil kanatlıda, Kuru (15) tavuklarda, bu durumun varlığından söz etmemektedirler. Sonuç olarak; devekuşlarının koroner arterlerinin orijin, dağılım ve dallanmaları memeliler ile benzerlik gösterdiği, her iki ana korner arterinin eşit bir dağılım gösterdiği ve uç dallar arasında anastomozların yoğun olduğu belirlendi. Kaynaklar 1. Aslan K, Kürtül İ, Özcan S, Atalgın ŞH, ( 2009). The Coronary Circulation of the Heart of the Goose and Turkey Living at High Altitudes and Cold Climate Conditions Kafkas Univ Vet Fak Derg 15 (3): Aksoy G, Karadağ H, (2002). Evcil Kedi ve Beyaz Yeni Zelanda Tavşanlarında Kalp ve Kalp Arteriaları Üzerinde Anatomik bir Araştırma Vet. Bil. Derg. 18,1-2: Baumel J J, (1975). Aves heart and Blood vessels İn: Sisson and Grosman s the Anatomy of the Domestic Animals Getty R. (Ed). Vol II. Fifht ed. W.B: Sounders Company/ Philadelphia. 4. Bezuidenhout A J, (1984). The Coronary Circulation of the heart of the ostrich (struthio camelus) J. Anat. 138,3,pp Bhargava I and Beaver C (1970). Observations on the Arterial Supply and Venous Drainage of the Bovine Heart. Anat. Anz. 126: Cracraft J, (1973). Contenintal drift, paleoclimatology and the evolution and biogeography of birds. 7. Day SB and Johnson JA, (1958). The Distribution of the Coronary Arteries of the Rabbit. Anat. Rec. 132: Deeming DC (1999). The ostrich Biology, Pruduction and Health Pub. CABI Cambridge 9. Dowd D, (1991). The Coronary Vessels in the Heart of a Marsupial (Trichosorus Vulpecula). Am j. Anat. 140: Dursun N ve Türkmenoğlu İ, (1996). Kangal Köpeklerinde septum İnterventriculare nin Arteriel Vaskülarizasyonu. Vet. Bil. Derg. 12(1): Dursun N, Yıldız D, Kabak M, (1996). Yeni Zeland Tavşanında (Oryctolagus Cunıculus L.) Septum Intervenriıculare nin Arteriel Vaskularizasyonu. Vet. Fak. Derg. Cilt:43, Sayı:4, s Ghoshal NG, (1975). Sisson an Grossman s the Anatomy of the Domestic Animals. Editor: Getty, R. 5. Edition. Volume 1-2. W.B. Saunders Company. Philadelpia. London. 13. Jensen J, Johnson J and S. Weiner (1992.) The Husbandry and Medical Management of Ostriches, Emus and Rheas. Wildlife and Ex.otic Animal Teleconsultants, College Station, Texas. 6

20 DERGİSİ (2011)1: Karadağ H ve Soygüder Z, (1989). Doğu Anadolu Kırmızısı Sığırında Kalp ve Kalp Arteria ları Üzerinde Anatomik Bir Araştırma. A.U. Vet. Fak. Derg. 36(2): Kuru N, (1996). Evcil Tavuk ve Yeni Zelanda Tavşanında Aortanın Seyri ve Dağılımı Üzerinde Makroanatomik Araştırmalar. S.Ü Fen Bil. Ens. (Tez) 16. Maestro MM, Turnay J, Olmo N, Fernández P, Suárez D, García Páez JM, Urillo S, Lizarbe MA, Jorge-Herrero E, (2006). Biochemical and mechanical behavior of ostrich pericardium as a new biomaterial. Acta Biomater. Mar;2(2): Epub 2006 Jan Linsday FEF and Smith HJ (1965). Coronary Arteries of Gallus Domesticus. Am. J. Anat. 116: Miller ME, Christensen GC and Evans HE (1964). Anatomy of the Dog. W.B. Saunders Company. Philadelpia. 19. Myczkowski K, (1960). Morphology of the coronary arteries of fowl. and. some wild birds. XI Nerantsiz C,Antonakis E, Avgaustakis D, (1978). A New Corrosion Casting Technique. Anat. Rec., 191, Nickel R, Schummer A and Seiferle E, (1977). Anatomy of the Domestic Birds. Verlag Paul Parey Berlin-Hamburg. 22. Nickel RA, Shummer A And Seiferle E, (1981). The Anatomy of the Domestic Animals.Volume 3 the circulatory system Velag Paul Parey. Berlin- Hamburg.Nomina Anatomica Avium (1993) Second Edition. Publ. Nuttall Ornithological Club, No. 23. Cambridge, Mass Anatomik Yapıların Simgeleri 23. Ozgel O, Haligür A, Dursun N and Karakum E (2004). The Macroanatomy of Coronary Arteries in Donkeys (Equus asinus L.). Anat Histol. Emryol. 33, Raphael MJ, Hawtin, DR and Allwork SP (1980). The Angiographic Anatomy of the Coronary Arteries. Br. J. Surg. 67: Podesser B, Wollenek G, Seitelberger R, Siegel H, Wolner E, Firbas W and Tschabitscher M, (1997). Epicardial Branches of the Coronary Arteries and Their Distribution in the Rabbit Heart: The Rabbit Heart as A Model of Regional Ischemia. The Anatomical Record. 247: Sans-Coma V, Arque JM Duran AC, Cando M and Fernandez B, (1993). The Coronary Arteries of the Syrian Hamster, Mesocricetus Auratus (Waterhouse 1839). Annals of Anatomy. 175: Taha AAM and Abel-Magied EM, (1996). The Coronary Arteries of the Dromedary Camel (Camelus dromedarius). Anat. Histol. Embryol. 25: Tecirlioğlu S, Dursun N ve Uçar Y, (1977) Mandada Kalp ve Kalp Arteria ları Üzerinde Anatomik Çalışmalar. A.Ü. Vet. Fak. Derg. 24(3,4): Tıpırdamaz S, Dursun N, Yalçın H, (1996). Kangal Köpeklerinde Kalbin Koroner Arterleri Üzerinde Makroanatomik Çalışmalar. Vet. Bil. Derg. 12(2): Weaver ME, Pantely, GA, Bristow JD, and Landley, H.D. (1986). A Quantitative Study of the Anatonmy and Distribution of Coronary Arteries in Swine in Comparison With Other Animals and Man. Cardiovascular Researc. 20: : A. coronaria sinistra 2: R. interatrialis 2 : R. interatrialis in proximal dalları 2 : R. inter atrialis in distal dalları 3: R. superficialis 4: A. coronaria sinistra nın r. profundus u 5: A. coronaria sinistra nın r. circumflexus u 6: A. coronaria sinistra nın rr. coneles i 7: A. coronaria sinistra nın r. circumflexus unun rr. atriales i 8: R.interventricularis paraconalis 9: R.interventricularis paraconalis in rr. septales i 10: R.cicumflexus un rr. ventriculares inin kalın kökü 11: R. cicumflexus un rr. ventriculares i 12: R. cicumflexus un rr. ventriculares inin kalın kökü 13: R. interventricularis paraconalis in rr. ventriculares i 13 : R. interventricularis paraconalis in rr. ventriculares inin kalın kökü 13 : R. interventricularis paraconalis in rr. ventriculares inin kalın kökü 14: R. cicumflexus unun rr. ventriculares inin kalın kökü 15: R. circumflexus un ventromedial dalları I: A. coronaria dextra II: A coronaria dextra nın rr. conales i III: R. superficialis IV: A. coronaria dextra nın r. profundus u IV : R. profundus un caudal dalı V: A. coronaria dextra nın r. circumflexus u VI: A. coronaria dextra nın r. circumflexus unun rr. ventriculares i VII: R.interventricularis subsinuosus VIII: Rr. ventriculares in ventromadial kökleri IX: A. coronaria dextra nın r. circumflexus unun rr. atriales i X: R. interventricularis subsinuosus in trigono fibrosum a giden dalı XI: R. interventricularis subsinuosus in rr. ventriculares i XII: R. interventricularis subsinuosus in rr. septales i XIII: R. interventricularis subsinuosus in cranioventral yöndeki devamı XIV: R. interventricularis subsinuosus in caudoventral yöndeki devamı Ac: Apex cordis AD: Atrium dextrum dış duvarı AD: Atrium dextrum duvarı Ao: Aorta AS: Atrium sinistrum 7

AVKAE DERGİSİ (2011)1:8-14

AVKAE DERGİSİ (2011)1:8-14 DEGS (2011)1:8-14 Atık Sığır Fetüslerinde Brusellozisin atolojik, Ġmmunohistokimyasal, ikrobiyolojik Yöntemlerle ve Gerçek Zamanlı Z ile TeĢhisi ehmet TUZU 1, urat ÖZEN 1, Nevin TUZU 1 Atila YOLDAġ 1,

Detaylı

Alem:Animale Alt Alem:Protozoa Anaç:Apicomplexa(=Sporozoa) Sınıf:Sporozoea Sınıf Altı:Piroplasmia Dizi:Piroplasmida Aile:Babesiidae Soy:Babesia

Alem:Animale Alt Alem:Protozoa Anaç:Apicomplexa(=Sporozoa) Sınıf:Sporozoea Sınıf Altı:Piroplasmia Dizi:Piroplasmida Aile:Babesiidae Soy:Babesia Babesiosis BABESİOSİS Babesiosis, Babesia soyunda bulunan türlerin tropik ve subtropik iklim kuşaklarında evcil ve yabani hayvanlarda oluşturduğu protozoer bir hastalıktır. Bu hastalık sığır, koyun, keçi,

Detaylı

Atık Sığır Fetüslerinde Kampilobakteriozisin Patolojik İmmunohistokimyasal Mikrobiyolojik ve Gerçek Zamanlı PZR ile Teşhisi

Atık Sığır Fetüslerinde Kampilobakteriozisin Patolojik İmmunohistokimyasal Mikrobiyolojik ve Gerçek Zamanlı PZR ile Teşhisi Kafkas Univ Vet Fak Derg 16 (3): 509-514, 2010 DOI:10.9775/kvfd.2009.1355 RESEARCH ARTICLE Atık Sığır Fetüslerinde Kampilobakteriozisin Patolojik İmmunohistokimyasal Mikrobiyolojik ve Gerçek Zamanlı PZR

Detaylı

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Koray Ergünay MD PhD Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji Ünitesi Viral Enfeksiyonlar... Klinik

Detaylı

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Spesifik tanı yöntemleri: 1. Direk (kült ltür r ve bakterinin gösterilmesi) g 2. Antikorların n gösterilmesig 1.Standart tüp aglütinasyonu 2.Rose Bengal

Detaylı

laboratuar muayeneleri esastır.

laboratuar muayeneleri esastır. Brucella ların neden olduğu Brucellosis; sığır, koyun, keçi, domuz, koç vs. gibi hayvanlarda, özellikle, testis, meme, uterus gibi genital organlara yerleşerek yavru atmalara ve infertiliteye yol açan

Detaylı

A2. Otlu S., Şahin M., Genç O. : Occurence of anthrax in Kars district, Turkey. Acta Veterinaria Hungarica, 50 (1):17-20, 2002.

A2. Otlu S., Şahin M., Genç O. : Occurence of anthrax in Kars district, Turkey. Acta Veterinaria Hungarica, 50 (1):17-20, 2002. ESERLER A. Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler A1. Otlu S., Aydın F., Gökçe G., Genç O., Güler M.A.: Kars yöresi sığırlarında Bovine Leukaemia Virus İnfeksiyonu üzerinde serolojik ve hematolojik

Detaylı

YYU Veteriner Fakultesi Dergisi, 2011, 22 (2), ISSN: ; e-issn:

YYU Veteriner Fakultesi Dergisi, 2011, 22 (2), ISSN: ; e-issn: YYU Veteriner Fakultesi Dergisi, 2011, 22 (2), 127-132 ISSN: 1017-8422; e-issn: 1308-3651 RAPOR Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuvarında Teşhis Amacıyla

Detaylı

IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA)

IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA) IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA) Tanım: Enzim ile işaretli antikorlar ve substrat kullanılarak, şüpheli materyalde bulunan etken (ya da Ag) ya da bunlara karşı oluşmuş antikor

Detaylı

Hasan İÇEN 1, Aynur ŞİMŞEK 1

Hasan İÇEN 1, Aynur ŞİMŞEK 1 ISSN: 1308-0679 ARAŞTIRMA http://www.dicle.edu.tr/fakulte/veteriner/dergi.htm Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesinde İç Hastalıkları Anabilim Dalı Kliniğine Mayıs 2003-Aralık 2008 Tarihleri Arasında

Detaylı

SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim

SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ LUMPY SKIN DISEASE (LSD) Hastalık Kartı Hazırlayan Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Virolojik Teşhis Laboratuvarı Etken: Etken,

Detaylı

KAYSERİ YÖRESİNDE SIĞIR VE KOYUNLARDA KENE TÜRLERİNİN ARAŞTIRILMASI Investigation of Tick Species on Sheep and Cattle Around of Kayseri

KAYSERİ YÖRESİNDE SIĞIR VE KOYUNLARDA KENE TÜRLERİNİN ARAŞTIRILMASI Investigation of Tick Species on Sheep and Cattle Around of Kayseri ARAŞTIRMA (Research Report) Yay M, Yazar S, Aydın L, Şahin İ KAYSERİ YÖRESİNDE SIĞIR VE KOYUNLARDA KENE TÜRLERİNİN ARAŞTIRILMASI Investigation of Tick Species on Sheep and Cattle Around of Kayseri Mehmet

Detaylı

KLİNİK ÖRNEKLERDE GERÇEK ZAMANLI MULTİPLEKS POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU YÖNTEMİYLE AKUT BAKTERİYEL MENENJİT TANISI

KLİNİK ÖRNEKLERDE GERÇEK ZAMANLI MULTİPLEKS POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU YÖNTEMİYLE AKUT BAKTERİYEL MENENJİT TANISI KLİNİK ÖRNEKLERDE GERÇEK ZAMANLI MULTİPLEKS POLİMERAZ ZİNCİR REAKSİYONU YÖNTEMİYLE AKUT BAKTERİYEL MENENJİT TANISI AMAÇ Bu çalışmanın amacı, doğrudan klinik örneklerde hızlı ve güvenilir bir şekilde akut

Detaylı

Şimşek A., Koçhan A., Çakmak F.: Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine.. Dicle Üniv Vet Fak Derg 2015: :1(3):15-20

Şimşek A., Koçhan A., Çakmak F.: Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine.. Dicle Üniv Vet Fak Derg 2015: :1(3):15-20 Şimşek A., Koçhan A., Çakmak F.: Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine.. Dicle Üniv Vet Fak Derg 2015: :1(3):15-20 ARAŞTIRMA Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları

Detaylı

Bir Sığırda KıĢ Mevsiminde Babesiosis ve Ġmidocarb Dipropionat ile Sağaltımı

Bir Sığırda KıĢ Mevsiminde Babesiosis ve Ġmidocarb Dipropionat ile Sağaltımı Atatürk Üniversitesi Vet. Bil. Derg. Yıl: 2009 Cilt: 4 Sayı: 3 Sayfa: 191-195 Bir Sığırda KıĢ Mevsiminde Babesiosis ve Ġmidocarb Dipropionat ile Sağaltımı Mehmet ġahal 1, Sırrı KAR 2, Serkal GAZYAĞCI 3,

Detaylı

Şanlıurfa Yöresindeki Koyun ve Keçilerde Mavidil Virus Antikorlarının Araştırılması

Şanlıurfa Yöresindeki Koyun ve Keçilerde Mavidil Virus Antikorlarının Araştırılması Şanlıurfa Yöresindeki Koyun ve Keçilerde Mavidil Virus Antikorlarının Araştırılması İrfan ÖZGÜNLÜK 1*, Mehmet ÇABALAR 1 1 Harran Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Viroloji Anabilim Dalı, Şanlıurfa, Türkiye

Detaylı

BRUSELLOZA KARŞI YENİ DÖNEM AŞILAMALARI VE AŞILAMA STRATEJİSİ

BRUSELLOZA KARŞI YENİ DÖNEM AŞILAMALARI VE AŞILAMA STRATEJİSİ BRUSELLOZA KARŞI YENİ DÖNEM AŞILAMALARI VE AŞILAMA STRATEJİSİ 18.02.2015 Gülnur SAĞLAM Veteriner Hekim HASTALIĞA GENEL BAKIŞ Brusellozis dünyanın bir çok ülkesinde görülen hayvanlarda yavru atımına ve

Detaylı

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ÖLÜMden hemen önce ya da sonra doğal boşluklardan KAN PIHTILAŞMAMA KOYU RENK alma DALAKta büyüme ÖDEM ETİYOLOJİ Bacillus anthracis Gram pozitif kapsüllü *

Detaylı

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI Hacı SAVAŞ-SÜMAE, Su Ürünleri Sağlığı Bölüm Başkanı Su Ürünleri Sağlığı Bölüm Başkanlığı enstitümüz bünyesinde faaliyet gösteren bölümlerden birisidir. 2000 yılı başından

Detaylı

Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi

Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi Kırım Kongo Kanamalı Ateş hastalarında ağırlık ve ölüm riskinin tahmininde plazma cell-free DNA düzeyinin önemi Bakır M¹, Engin A¹, Kuşkucu MA², Bakır S³, Gündağ Ö¹, Midilli K² Cumhuriyet Üniversitesi

Detaylı

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI DERS KODU ve ADI TMİK 001: Vaka Değerlendirme Toplantısı TMİK 002: Makale

Detaylı

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır.

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır. WEİL FELİX TESTİ WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır. Riketsiyöz tanısında çapraz reaksiyondan faydalanılır bu nedenle riketsiyaların çapraz reaksiyon

Detaylı

Sivas ta Sığırlarda Babesiosis Seroprevalansı

Sivas ta Sığırlarda Babesiosis Seroprevalansı Türkiye Parazitoloji Dergisi, 34 (1): 11 16, 2010 Türkiye Parazitol Derg. Türkiye Parazitoloji Derneği Turkish Society for Parasitology Sivas ta Sığırlarda Babesiosis Seroprevalansı Kadir KALKAN 1, Semra

Detaylı

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZORUNLU DERSLERİ. Yüksek Lisans. Kodu Dersin Adı: Kredisi / AKTS Öğretim Üyesi

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZORUNLU DERSLERİ. Yüksek Lisans. Kodu Dersin Adı: Kredisi / AKTS Öğretim Üyesi SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZORUNLU DERSLERİ Yüksek Lisans Kodu Dersin Adı: Kredisi / AKTS Öğretim Üyesi SZR 101 Bilimsel Araştırma Yöntemleri 2+2 6 Her Anabilim Dalının kendi Öğr. Üyeleri SZR 102 Temel

Detaylı

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU

Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU Maymun Çiçek Virüsü (Monkeypox) VEYSEL TAHİROĞLU insanlarda ölümcül hastalığa neden olabilir; her ne kadar genellikle çok daha az ciddi olsa da insan çiçek virüsü hastalığına benzer. Maymun çiçek virüsü

Detaylı

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ KLİNİK Bağışıklık sistemi sağlam kişilerde akut infeksiyon Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde akut infeksiyon veya

Detaylı

Koyun kan serumları ve fetuslarının bakteriyel atık etkenleri yönünden incelenmesi

Koyun kan serumları ve fetuslarının bakteriyel atık etkenleri yönünden incelenmesi Etlik Veteriner Mikrobiyoloji Derg, 18, 11-16, 2007 Koyun kan serumları ve fetuslarının bakteriyel atık etkenleri yönünden incelenmesi Uğur KÜÇÜKAYAN 1, Asiye DAKMAN 1, Ufuk ÜLKER 1, Kaan MÜŞTAK 1 1 Etlik

Detaylı

Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji

Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji Metin Korkmaz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji AD İnsandaki Paraziter Hastalıkların

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN BİLGİN BİLGİÇ

Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN BİLGİN BİLGİÇ Yrd.Doç.Dr. HÜSEYİN BİLGİN BİLGİÇ Veteriner Fakültesi Klinik Öncesi Bilimleri Bölümü Veterinerlik Parazitolojisi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1996-2001 Lisans Ankara Üniversitesi Ankara Veteriner Fakültesi

Detaylı

Protokolü PD S Reaksiyon

Protokolü PD S Reaksiyon Salmonella sp. Real time PCR Tespit Kiti Protokolü PD S00 0 50 Reaksiyon REŞİT GALİP CADDESİ 74-7 06700 ÇANKAYA, ANKARA, TÜRKİYE T +90 32 447 22 79 / 80 F +90 32 447 22 07 www.bmlabosis.com İnternal Pozitif

Detaylı

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ. İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları. Doç.Dr.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ. İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları. Doç.Dr. DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I HÜCRE BİLİMLERİ 2 KOMİTESİ İmmunohistokimya teknikleri ve Kullanım Alanları Doç.Dr. Engin DEVECİ İmmunohistokimya Hücre ve doku içinde bulunan bazı enzimlerin ya

Detaylı

Laboratuvarda Tularemi Örnekleriyle Çalışma Rehberi

Laboratuvarda Tularemi Örnekleriyle Çalışma Rehberi Laboratuvarda Tularemi Örnekleriyle Çalışma Rehberi Doç.Dr. Aynur Karadenizli Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji AD, Kocaeli Bakteri ile çalışmaya uygun laboratuar

Detaylı

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı 1 GİRİŞ: İshal tüm dünyada, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır Akut ishal, özellikle çocuk ve yaşlı hastalarda önemli

Detaylı

Dr. Mustafa ÇETİNDAĞ. mcetindag@tagem.gov.tr EĞİTİM BİLGİLERİ. Veteriner Fakültesi Parazitoloji 1995. Veteriner Fakültesi - 1982

Dr. Mustafa ÇETİNDAĞ. mcetindag@tagem.gov.tr EĞİTİM BİLGİLERİ. Veteriner Fakültesi Parazitoloji 1995. Veteriner Fakültesi - 1982 KİŞİSEL BİLGİLER Adı Soyadı Dr. Mustafa ÇETİNDAĞ Ünvan Daire Başkanı Telefon 3153392 E-mail mcetindag@tagem.gov.tr Doğum Tarihi - Yeri Yozgat - 1959 Doktora Yüksek Lisans Lisans EĞİTİM BİLGİLERİ Ankara

Detaylı

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU Hamza KADI Veteriner Hekim Samsun Veteriner Kontrol Enstitüsü Viroloji Laboratuvarı Tarihçe 12. yy da bugünkü Tacikistan bölgesinde

Detaylı

Enzimlerinin Saptanmasında

Enzimlerinin Saptanmasında Gram Negatif Bakterilerde Karbapenemaz Enzimlerinin Saptanmasında OXA-48 K-Se T, Blue-Carba Test ve PCR Testlerinin Etkinliğinin Karşılaştırılması Ayham Abulaila, Fatma Erdem, Zerrin Aktaş, Oral Öncül

Detaylı

RTA JEL / PZR Saflaştırma Kiti

RTA JEL / PZR Saflaştırma Kiti RTA JEL / PZR Saflaştırma Kiti Kullanma Kılavuzu Yayın Tarihi - 2011-12 DNA parçalarının agaroz jelden geri kazanımı ve PZR ürünlerinin saflaştırılması için Yalnızca profesyonel kullanım için REF 09009050

Detaylı

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması

Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik İmmünohistokimyanın Karşılaştırılması Küçük Hücreli Dışı Akciğer Karsinomlarının EGFR Mutasyon Analizinde Real-Time PCR Yöntemi ile Mutasyona Spesifik nın Karşılaştırılması Dr.M.Çisel Aydın, Doç.Dr.Sevgen Önder, Prof.Dr.Gaye Güler Tezel Hacettepe

Detaylı

YEŞİLHİSAR YÖRESİNDEKİ KOYUN VE KEÇİLERDE BABESIA ETKENLERİNİN REVERSE LINE BLOTTING (RLB) YÖNTEMİYLE ARAŞTIRILMASI*

YEŞİLHİSAR YÖRESİNDEKİ KOYUN VE KEÇİLERDE BABESIA ETKENLERİNİN REVERSE LINE BLOTTING (RLB) YÖNTEMİYLE ARAŞTIRILMASI* ARAŞTIRMA (Research Report) Saraylı H, İnci A, İça A, Yıldırım A, Düzlü Ö YEŞİLHİSAR YÖRESİNDEKİ KOYUN VE KEÇİLERDE BABESIA ETKENLERİNİN REVERSE LINE BLOTTING (RLB) YÖNTEMİYLE ARAŞTIRILMASI* Investigation

Detaylı

KONYA İLİNDE BAZI SÜRÜLERDEKİ KOYUN VE KOÇLARDA SALMONELLA ENTERİCA SEROVAR ABORTUSOVİS ENFEKSİYONUNUN SEROPREVALANSI

KONYA İLİNDE BAZI SÜRÜLERDEKİ KOYUN VE KOÇLARDA SALMONELLA ENTERİCA SEROVAR ABORTUSOVİS ENFEKSİYONUNUN SEROPREVALANSI Vet. Bil. Derg. (2008), 24,2; 13-17 ARAŞTIRMA MAKALESİ KONYA İLİNDE BAZI SÜRÜLERDEKİ KOYUN VE KOÇLARDA SALMONELLA ENTERİCA SEROVAR ABORTUSOVİS ENFEKSİYONUNUN SEROPREVALANSI Zeki Aras 1 Mehmet Ali Göksu

Detaylı

İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Yöntemleri Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0

Detaylı

KENE KAYNAKLI ENSEFALİTLERDE LABORATUVAR TANI

KENE KAYNAKLI ENSEFALİTLERDE LABORATUVAR TANI KENE KAYNAKLI ENSEFALİTLERDE LABORATUVAR TANI Uz. Dr. Yavuz Uyar Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Viroloji Referans ve Araştırma Laboratuarı yavuz.uyar@rshm.gov.tr KENE KAYNAKLI ENSEFALİTLER Viral Tick-borne

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis

Bacillus anthracis. Hayvanlarda şarbon etkenidir. Bacillus anthracis. Gram boyama. Bacillus anthracis. Bacillus anthracis Bacillus anthracis Gram pozitif, obligat aerop sporlu, çomak şeklinde bakterilerdir. 1µm eninde, 2-4 µm uzunluğunda, konkav sonlanan, kirpiksiz bakterilerdir. Bacillus anthracis in doğal yaşam ortamı topraktır.

Detaylı

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI DERS KODU MİK 0001 MİK 0002 MİK 0003 MİK 0004 MİK 0005 MİK 0006 MİK 0007 MİK 1000 MİK 4000 MİK 5000 KONU ADI Vaka Değerlendirme

Detaylı

Sığırlarda Paratüberküloz PARATÜBERKÜLOZ

Sığırlarda Paratüberküloz PARATÜBERKÜLOZ PARATÜBERKÜLOZ Paratüberküloz (ptb), Mycobacterium avium subsp. paratuberculosis in (MAP) neden olduğu, ruminantların ishalle seyreden kronik, yangısal ve ölümcül bir hastalığıdır. Enfeksiyon uzun süren

Detaylı

MAVİ DİL BLUETONGUE (BT) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim

MAVİ DİL BLUETONGUE (BT) Hastalık Kartı. Hazırlayan. Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim MAVİ DİL BLUETONGUE (BT) Hastalık Kartı Hazırlayan Dr. M. Fatih BARUT Vet. Hekim Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Virolojik Teşhis Laboratuvarı Etken: Etken Reoviruslardan bir Orbivirus'tur.

Detaylı

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU TIBBİ LABORATUVAR TEKNİKLERİ PROGRAMI II DERS İÇERİKLERİ:

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU TIBBİ LABORATUVAR TEKNİKLERİ PROGRAMI II DERS İÇERİKLERİ: İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU TIBBİ LABORATUVAR TEKNİKLERİ PROGRAMI II DERS İÇERİKLERİ: HEMATOLOJİ (2 4 6) 1 Hematolojiye giriş-tanımı, Hastaların genel değerlendirilmesi, 2 Kan,

Detaylı

GİRİŞ. Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) önemli morbidite ve mortalite sebebi. ABD de yılda 200.000 KDE, mortalite % 35-60

GİRİŞ. Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) önemli morbidite ve mortalite sebebi. ABD de yılda 200.000 KDE, mortalite % 35-60 Dr. Tolga BAŞKESEN GİRİŞ Kan dolaşımı enfeksiyonları (KDE) önemli morbidite ve mortalite sebebi ABD de yılda 200.000 KDE, mortalite % 35-60 Erken ve doğru tedavi ile mortaliteyi azaltmak mümkün GİRİŞ Kan

Detaylı

T.C TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI PENDİK VETERİNER KONTROL ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL

T.C TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI PENDİK VETERİNER KONTROL ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL T.C TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI PENDİK VETERİNER KONTROL ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL Emin Ayhan Baklan Veteriner Hekim Brusella Referans ve Aşı ÜreBm Laboratuvarı 1 Giriş Bruselloz, hem insan hem de hayvan

Detaylı

Bruselloz: GüncelLiteratürler EşliğindeGüncelleme

Bruselloz: GüncelLiteratürler EşliğindeGüncelleme Bruselloz: GüncelLiteratürler EşliğindeGüncelleme Dr. Tuba TURUNÇ Başkent Üniversitesi Dr. Turgut Noyan Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji EKMUD Çukurova

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması Melis Demirci, Özlem Tünger, Kenan Değerli, Şebnem Şenol, Çiğdem Banu

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları HEPATİT B TESTLERİ Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları Hepatit B virüs enfeksiyonu insandan insana kan, semen, vücut salgıları ile kolay bulaşan yaygın görülen ve ülkemizde

Detaylı

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ Prof. Dr. Fatma Ulutan Gazi Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıklar kları Anabilim Dalı BRUSELLOZ KONTROLÜ VE ERADİKASYONU

Detaylı

Çiftlik Hayvanlarında Brusellozisin Serolojik Tanısında Kullanılan Yöntemlerin Karşılaştırılması*

Çiftlik Hayvanlarında Brusellozisin Serolojik Tanısında Kullanılan Yöntemlerin Karşılaştırılması* Atatürk Üniversitesi Vet. Bil. Derg. 2015; 10(1): 6-12 Araştırma Makalesi Çiftlik Hayvanlarında Brusellozisin Serolojik Tanısında Kullanılan Yöntemlerin Karşılaştırılması* Harun ÖZTÜRK 1, Fatih BÜYÜK 2*

Detaylı

Tarım ve hayvancılıkta doğru analiz ve doğru yönlendirme verimi birebir etkiler!

Tarım ve hayvancılıkta doğru analiz ve doğru yönlendirme verimi birebir etkiler! Tarım ve hayvancılıkta doğru analiz ve doğru yönlendirme verimi birebir etkiler! VETERİNER TEŞHİS HİZMETLERİ Hassas ölçümler... Sağlıklı sonuçlar... Akılcı öneriler! 2011 yılında hayata geçirdiğimiz Veteriner

Detaylı

Protokolü PD S001 01. 50 Reaksiyon

Protokolü PD S001 01. 50 Reaksiyon Salmonella sp. Real time PCR Tespit Kiti Protokolü PD S001 01 50 Reaksiyon REAKSİYON PRENSİPLERİ Reaksiyon Bileşenleri: qpcr Master Mix (PMM) Hedef probe Mix (HPM) Zenginleştirilmiş gıda ürünleri kültüründen

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

ESERLER. Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler :

ESERLER. Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler : ESERLER Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler : 1. Özcengiz E., Kılınç K., Büyüktanır Ö., Günalp A. 2004. Rapid purification of Pertussis Toxin (PT) and Filamentous Hemagglutinin (FHA) by

Detaylı

TEKNİK ŞARTNAME. 1) LC FS DNA Master Hy. Pb.,96 react

TEKNİK ŞARTNAME. 1) LC FS DNA Master Hy. Pb.,96 react 1) LC FS DNA Master Hy. Pb.,96 react TEKNİK ŞARTNAME 1) Kit hot-start PCR reaksiyonları, kantitasyon, SNP ve mutasyon çalışmaları için uygun 2) Kit ; primer, Prob ve template DNA haricind başka malzeme

Detaylı

IMMUN FLORESAN TESTİ

IMMUN FLORESAN TESTİ IMMUN FLORESAN TESTİ Tanım: Floresan bileşikleri ile işaretli antikorlar kullanılarak, şüpheli materyalde bulunan etken (ya da Ag) ya da bunlara karşı oluşmuş antikor varlığının araştırıldığı, immunositokimyasal

Detaylı

A survey on the susceptibiliy to Theileria annulata infection of buffalo

A survey on the susceptibiliy to Theileria annulata infection of buffalo Selçuk Üniversitesi Vet. Fak. Der[Jisi Cilt: 2, Sayı: 1 (47-51), 1986 MANDALAHIN THEİLERİA ANNULATA ENFEKSiYONUNA HASSASiYETi ÜZERİNE ARAŞTIRMA A survey on the susceptibiliy to Theileria annulata infection

Detaylı

Türkiye nin mevcut HPAI Durumu. o Türkiye, de OIE ye HPAI yönünden arilik bildirimini yapmıştır.

Türkiye nin mevcut HPAI Durumu. o Türkiye, de OIE ye HPAI yönünden arilik bildirimini yapmıştır. Türkiye nin mevcut HPAI Durumu o Türkiye, 14.07. 2008 de OIE ye HPAI yönünden arilik bildirimini yapmıştır. Survey Çalışmaları PASİF SURVEY (1) 2005-2006 salgınlar sonrası 01/04/2006-05/02/2007 *Muayeneye

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI * VİRAL V HEPATİTLERDE TLERDE SEROLOJİK/MOLEK K/MOLEKÜLER LER TESTLER (NE ZAMANHANG HANGİ İNCELEME?) *VİRAL HEPATİTLERDE TLERDE İLAÇ DİRENCİNİN SAPTANMASI *DİAL ALİZ Z HASTALARININ HEPATİT T AÇISINDAN

Detaylı

İstanbul daki El Ayak Ağız Hastalığı Vakalarında Coxsackievirus A6 ve Coxsackievirus A16 nın Saptanması

İstanbul daki El Ayak Ağız Hastalığı Vakalarında Coxsackievirus A6 ve Coxsackievirus A16 nın Saptanması İstanbul daki El Ayak Ağız Hastalığı Vakalarında Coxsackievirus A6 ve Coxsackievirus A16 nın Saptanması Dr. Ayşe Nur CEYLAN Antalya 11/11/2017 Sunum Planı 1. Amaç 2. Enterovirüsler 3. El Ayak Ağız Hastalığı(EAAH)

Detaylı

Doç.Dr. V. Soydal ATASEVEN

Doç.Dr. V. Soydal ATASEVEN Doç.Dr. V. Soydal ATASEVEN Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı, Hatay Sığırların Nodüler Ekzantemi - Afrika Hastalığı (LSD) Sığırların Üç Gün Hastalığı (Bovine Ephemeral

Detaylı

Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral

Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik

Detaylı

REAKSİYON PRENSİPLERİ

REAKSİYON PRENSİPLERİ REAKSİYON PRENSİPLERİ Reaksiyon Bileşenleri: qpcr Master Mix (PMM) Hedef probe Mix (HPM) Zenginleştirilmiş gıda ürünleri kültüründen izole edilen DNA örneği Polimerase Chain Reaction (PCR): Son yıllarda

Detaylı

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması

Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Komplike deri ve yumuşak doku enfeksiyonu etkeni çoklu dirençli patojenlerin bakteriyofaj duyarlılıklarının araştırılması Aycan Gundogdu, Ph.D. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim

Detaylı

Doç.Dr. SERAP SAVAŞAN

Doç.Dr. SERAP SAVAŞAN Doç.Dr. SERAP SAVAŞAN Veteriner Fakültesi Klinik Öncesi Bilimleri Bölümü Veterinerlik Mikrobiyolojisi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri Veteriner Fakültesi Klinik Öncesi Bilimleri Bölümü 1997-2001 Doktora

Detaylı

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ ISSN 1300-6045 KAFKAS ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ DERGİSİ THE JOURNAL OF THE FACULTY OF VETERINARY MEDICINE UNIVERSITY OF KAFKAS CİLT VOLUME 16 SAYI NUMBER 3 YIL YEAR 2010 This journal is indexed

Detaylı

Elazığ Yöresinde Koyun ve Keçilerde Theileria ovis in Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile Araştırılması

Elazığ Yöresinde Koyun ve Keçilerde Theileria ovis in Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile Araştırılması Türkiye Parazitoloji Dergisi, 29 (1): 17-21, 2005 Acta Parasitologica Turcica Türkiye Parazitoloji Derneği Turkish Society for Parasitology Elazığ Yöresinde Koyun ve Keçilerde Theileria ovis in Polimeraz

Detaylı

Servikal Erozyon Bulgusu Olan Kadınlarda HPV nin Araştırılması ve Genotiplerinin Belirlenmesi

Servikal Erozyon Bulgusu Olan Kadınlarda HPV nin Araştırılması ve Genotiplerinin Belirlenmesi Servikal Erozyon Bulgusu Olan Kadınlarda HPV nin Araştırılması ve Genotiplerinin Belirlenmesi Doç Dr Ayşen BAYRAM Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D. GİRİŞ İnsan Papilloma Virus

Detaylı

HİPERVİRÜLAN ESCHERİCHİA COLİ ST131 KLONU ÜLKEMİZDE YENİ Mİ?

HİPERVİRÜLAN ESCHERİCHİA COLİ ST131 KLONU ÜLKEMİZDE YENİ Mİ? HİPERVİRÜLAN ESCHERİCHİA COLİ ST131 KLONU ÜLKEMİZDE YENİ Mİ? Elif Aktaş, Nezahat Gürler, Nafia Canan Gürsoy, Barış Otlu, Bahar Akgün Karapınar, Zuhal Kalaycı Çekin, Gülsüm İnanç, Emin Bulut, Çiğdem Kayacan

Detaylı

TULAREMİ OLGU SORGULAMA FORMU. Dr. Güven ÇELEBİ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

TULAREMİ OLGU SORGULAMA FORMU. Dr. Güven ÇELEBİ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD TULAREMİ OLGU SORGULAMA FORMU Dr. Güven ÇELEBİ Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD TULAREMİ OLGU SORGULAMA FORMU Genel Bilgiler: Tularemi olgu

Detaylı

Listeria Monocytogenes Real time PCR Tespit Kiti

Listeria Monocytogenes Real time PCR Tespit Kiti Listeria Monocytogenes Real time PCR Tespit Kiti Protokol PD LM00 0 50 Reaksiyon REŞİT GALİP CADDESİ 74-7 06700 ÇANKAYA, ANKARA, TÜRKİYE T +90 32 447 22 79 / 80 F +90 32 447 22 07 W www.bmlabosis.com İnternal

Detaylı

Başarılı bir kongre ve toplantı olması dileği

Başarılı bir kongre ve toplantı olması dileği Dr. Suna Gedikoğlu Elimde olmayan bir neden ile kongreye katılamadığım için üzgünüm Bu toplantıda emekli ve kıdemli bir öğretim üyesi olarak deneyimlerimi paylaşmayı arzu etmiştim Katılamamakla beraber

Detaylı

Elazığ İli Karakoçan İlçesinden Elde Edilen Sütlerde Yağ ve Protein Oranlarının AB ve Türk Standartlarına Uygunluklarının Belirlenmesi

Elazığ İli Karakoçan İlçesinden Elde Edilen Sütlerde Yağ ve Protein Oranlarının AB ve Türk Standartlarına Uygunluklarının Belirlenmesi ISSN: 2148-0273 Cilt 1, Sayı 2, 2013 / Vol. 1, Issue 2, 2013 Elazığ İli Karakoçan İlçesinden Elde Edilen Sütlerde Yağ ve Protein Oranlarının AB ve Türk Standartlarına Uygunluklarının Belirlenmesi Muhammet

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

GURM (Strangles) (su sakağısı)

GURM (Strangles) (su sakağısı) GURM (Strangles) (su sakağısı) TEK TIRNAKLI ÜST solunum yollarında yangı RETROFARİNJİYAL ve SUBMANDİBULAR lenf yumrularında ABSE oluşumu AKUT, BULAŞICI ETİYOLOJİ Streptococcus equi subspecies equi Gram

Detaylı

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Melisa Akgöz 1, İrem Akman 1, Asuman Begüm Ateş 1, Cem Çelik 1, Betül Keskin 1, Büşra Betül Özmen

Detaylı

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D Arş gör. Dr Cansu ABAYLI Çöliak hastalığı; Buğday, arpa ve yulaf gibi tahıllı gıdalarda bulunan, gluten proteinleri ile oluşan, toplumun %1 inden fazlasının

Detaylı

Nilgün Çerikçioğlu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Nilgün Çerikçioğlu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Nilgün Çerikçioğlu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Kandolaşımı Enfeksiyonları %10 Kandidemi Ölüm hızı : % 50 (YBÜ) Erken tanı (?), tedavinin önemi Etken: Candida allbicans

Detaylı

SİSTEMİK İNFLAMASYON VE NÖRONAL AKTİVİTE

SİSTEMİK İNFLAMASYON VE NÖRONAL AKTİVİTE SİSTEMİK İNFLAMASYON VE NÖRONAL AKTİVİTE Eyüp S. Akarsu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji ABD 22. Ulusal Farmakoloji Kongresi 5 Kasım 2013, Antalya 1 Organizmanın çok çeşitli tehdit algısına

Detaylı

DOMUZ PLEUROPNEUMONİSİ. Dr. Kemal METİNER

DOMUZ PLEUROPNEUMONİSİ. Dr. Kemal METİNER DOMUZ PLEUROPNEUMONİSİ Dr. Kemal METİNER Ekonomik kayıp Solunum güçlüğü Büyüme geriliği Akut formda ölüm ETİYOLOJİ Actinobacillus pleuropneumoniae Gram negatif, kokobasil ETİYOLOJİ Biyotipleri: Biyotip

Detaylı

Olgu Sunumu (İmmünyetmezlikli hastada viral enfeksiyonlar) Dr. A. Arzu Sayıner Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD

Olgu Sunumu (İmmünyetmezlikli hastada viral enfeksiyonlar) Dr. A. Arzu Sayıner Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Olgu Sunumu (İmmünyetmezlikli hastada viral enfeksiyonlar) Dr. A. Arzu Sayıner Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji AD Olgu Dört ay önce eşinden böbrek nakli yapılan 62 yaşındaki

Detaylı

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir? TÜBERKÜLOZ Verem; TB; TBC; Hava yoluyla yayılan bulaşıcı akciğer hastalığıdır. Akciğer dışında kemik, lenf bezleri, böbrek, beyin zarları gibi diğer organları da tutabilir. Tüberküloz bakterisi Mycobacterium

Detaylı

HEMAGLÜTİNASYON TESTİ

HEMAGLÜTİNASYON TESTİ HEMAGLÜTİNASYON TESTİ Dersten Sorumlu Öğretim Üyeleri -Prof. Dr. Yılmaz AKÇA -Prof. Dr. Feray ALKAN -Prof. Dr. Seval Bilge DAĞALP -Prof. Dr. Aykut ÖZKUL -Prof. Dr. M. Taner KARAOĞLU -Prof. Dr. T. Çiğdem

Detaylı

Brucella melitensis ile Doğal Enfekte Koyun Abortuslarında CD3 ve Lambda Hafif Zincir İmmunglobulin Ekspresyonu [1]

Brucella melitensis ile Doğal Enfekte Koyun Abortuslarında CD3 ve Lambda Hafif Zincir İmmunglobulin Ekspresyonu [1] Kafkas Univ Vet Fak Derg 16 (3): 353-363, 2010 RESEARCH ARTICLE Brucella melitensis ile Doğal Enfekte Koyun Abortuslarında CD3 ve Lambda Hafif Zincir İmmunglobulin Ekspresyonu [1] Mahmut SÖZMEN * Recai

Detaylı

Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D

Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D 1 Enfeksiyonun Özgül Laboratuvar Tanısı Mikroorganizmanın üretilmesi Mikroorganizmaya

Detaylı

1. AMAÇ VE KAPSAM Bu talimatın amaç ve kapsamı, Numune kabulü Dağıtımı ve muhafazası Prosedürü (VKMAE. Pr. 09) nde belirtilmiştir.

1. AMAÇ VE KAPSAM Bu talimatın amaç ve kapsamı, Numune kabulü Dağıtımı ve muhafazası Prosedürü (VKMAE. Pr. 09) nde belirtilmiştir. Sayfa/Tp.Sayfa: 1/5 1. AMAÇ VE KAPSAM Bu talimatın amaç ve kapsamı, Numune kabulü Dağıtımı ve muhafazası Prosedürü ( Pr. 09) nde belirtilmiştir. 2. SORUMLULUKLAR İlgili sorumluluklar Numune kabulü Dağıtımı

Detaylı

Edirne İlinden Kış Aylarında Elde Edilen Sütlerde Toplam Yağ ve Protein Değerlerinin Türk Standartlarına Uygunluğunun Belirlenmesi

Edirne İlinden Kış Aylarında Elde Edilen Sütlerde Toplam Yağ ve Protein Değerlerinin Türk Standartlarına Uygunluğunun Belirlenmesi Edirne İlinden Kış Aylarında Elde Edilen Sütlerde Toplam Yağ ve Protein Değerlerinin Türk Standartlarına Uygunluğunun Belirlenmesi Sümeyye MEMKEZE 1, Murat ÇİMEN 1*, Rahime Kamer ÖNOĞLU 1, Neslihan ÇİÇEK

Detaylı

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK Gebelik ve Enfeksiyonlar Prof.Dr. Levent GÖRENEK Olgulara Yaklaşım 2 1. TORCH grubu enfeksiyon etkenleri nelerdir? Toxoplasmosis Other (Sifiliz, Varicella zoster ) Rubella Cytomegalovirus Herpes simplex

Detaylı

OXA-48 in Saptanmasına Yönelik İzotermal Rekombinaz Polimeraz Amplifikasyon Yöntemine Dayalı Bir Hızlı Moleküler Test Formatının Geliştirilmesi

OXA-48 in Saptanmasına Yönelik İzotermal Rekombinaz Polimeraz Amplifikasyon Yöntemine Dayalı Bir Hızlı Moleküler Test Formatının Geliştirilmesi OXA-48 in Saptanmasına Yönelik İzotermal Rekombinaz Polimeraz Amplifikasyon Yöntemine Dayalı Bir Hızlı Moleküler Test Formatının Geliştirilmesi Mert Ahmet Kuşkucu, Gökhan Aygün, Asiye Karakullukçu, Nergiz

Detaylı

Adenovirüs serotip 5 ve adenovirüs serotip 36 nın Colo-320 hücre hattında adipojenik etkilerinin gösterilmesi

Adenovirüs serotip 5 ve adenovirüs serotip 36 nın Colo-320 hücre hattında adipojenik etkilerinin gösterilmesi Adenovirüs serotip 5 ve adenovirüs serotip 36 nın Colo-320 hücre hattında adipojenik etkilerinin gösterilmesi Tamer Şanlıdağ 1, Sinem Akçalı 1, Seda Vatansever 2, Candan Çiçek 3, Murat Sayan 4, Elçin Kal

Detaylı

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

BRUSELLA ENFEKSİYONU. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği BRUSELLA ENFEKSİYONU Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Mikrobiyoloji Epidemiyoloji Patogenez Klinik bulgular Tanı- Ayırıcı Tanı Tedavi GİRİŞ Brusellozis bir zoonitik

Detaylı

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ Presipitasyon G)İMMUNOASSAY TESTLER İşaretli antikorların kullanılmasıyla 1942 de; FA Fluoresan Antikor (Fluorokromlar) 1954 de; IFA (İndirekt Fluoresan Antikor) 1960 da; RIA

Detaylı